sosyal öğrenme

advertisement
SOSYAL
(GÖZLEM
YOLUYLAMODEL ALARAK
–DOLAYLI)
ÖĞRENME
KURAMI
ALBERT
BANDURA(1925-...)
1953'te Stanford
Üniversitesi'nde öğretmenlik
yapmaya başlamıştır. Ailenin,
sosyal çevrenin ve önceki
kuşakların sosyal davranışlar
üzerindeki etkisini
irdelemiştir.Öğrencisi Richard
Walters ile sosyal öğrenme ve
saldırganlık üzerine birlikte
araştırma yapmışlardır
ALBERT BANDURA

Bandura'ya göre insanın şiddete eğilimi onun
doğasında olan bir durumdan değil; gözlem,
taklit ve benzer çevresel etmenlerden de
kaynaklanmaktaydı. Örneğin, annenin sürekli
baba tarafından dövüldüğü bir ailede büyüyen
çocuk, ileride dayakçı bir eş oluyordu.
DAVRANIŞÇI YAKLAŞIM

Bandura’nın görüşünü daha iyi anlamak için bu görüşün
temellendiği yaklaşımları da gözden geçirmek gerekmektedir.

Davranışçı yaklaşım insanın gözlenebilen ve ölçülebilen, yani
deneyselliğe elverişli davranışlarının incelenebileceğini, diğerlerinin
bilimsel araştırma kapsamında ele alınamayacağını söyler. Bu
yaklaşıma göre iki tür öğrenme bulunmaktadır. Bunlar Klasik
şartlanma ve edimsel şartlanmadır.
DAVRANIŞÇI YAKLAŞIM

Klasik şartlanmada, pekiştirme, şartsız uyaran ile şartlı uyaranın
birlikte verilmesi iken, edimsel şartlanmada bir davranışın yapılma
olasılığını artıran ödül ya da ceza niteliğindeki herhangi bir
pekiştireçtir. Bir çok kişilik özelliği edimsel şartlanma ile
kazanılmaktadır. Skinner’e göre bir davranış ödüllendirilirse bu
davranış öğrenilir ve kişinin ileride bu davranışı kullanma olasılığı
artar. Ödüllendirilmezse kişi o davranışı bırakacaktır.
DAVRANIŞÇI YAKLAŞIM

Bandura, Skinner’in klasik ve edimsel şartlanma ile ilgili görüşlerine
karşı çıkmamaktadır ama insanın öğrenmesinin sosyal bir çevre
içinde olduğunu, çocukların önemli davranış kazanma
yaşantılarının başkalarını gözlemleyerek oluştuğunu söylemekte ve
buna da “Gözlem Yoluyla Öğrenme” adını vermektedir. Çocuğun
öğrendiği davranışı için ödüllendirilmesi gerekmez ve bu davranışı
sürekli yapması gerekmez. Bu görüşe göre kişilik, başkalarının
davranışını gözleme yoluyla öğrenilir.
1.SOSYAL
ÖĞRENME
NEDİR?
2.SOSYAL
ÖĞRENMEYİ
ETKİLEYEN
FAKTÖRLER
3.MODELİN
ÖZELLİKLERİ
SOSYAL(GÖZLEM YOLUYLAMODEL ALARAK-DOLAYLI)
ÖĞRENME
6.SOSYAL
ÖĞRENME
KURAMININ
EĞİTİME
YANSIMALARI
4.TEMEL İLKELER
5.MODEL
ALMANIN
FONKSİYONLARI
1.SOSYAL ÖĞRENME NEDİR?
 Kişinin doğduğu süreçten beri çevresini izleyerek
geliştirdiği yeteneklerine verilen genel bir addır.
Öğrenmenin etkililiği, öğrenenin modelden
gözlemlediği davranışı taklit edebilme
kabiliyetidir.
SOSYAL(GÖZLEM YOLUYLA-MODEL
ALARAK-DOLAYLI) ÖĞRENME

Bandura’ya göre gözleyerek
öğrenme; sadece bir kişinin diğer
kişilerin etkinliklerini basit olarak
taklit etmesi değil, çevredeki
olayları bilişsel olarak işlemesiyle
kazanılan bilgidir.

Model alınan davranış
saklanabildiği ve değişikliğe
uğratılabildiğine göre,gözlenen
davranışların bireyin belleğine
kodlanması ve gerektiği zaman
hatırlanması gerekir.Bu
özelliklerinden dolayı gözlem
yoluyla öğrenmenin bilişsel boyutu
da önemlidir.
SOSYAL(GÖZLEM YOLUYLA-MODEL
ALARAK-DOLAYLI) ÖĞRENME

Bandura, sosyal öğrenme teorisini
açıklarken gözlemcinin, hareketsiz bir
kamera ya da kaset çalar olmadığını
aksine, hareket eden, sınıflandırmalar
yapabilen, tercihlerde bulunabilen bir
kimse olarak tanımlamıştır.

Daha sonra biliş üzerinde çalışmalarını
yoğunlaştırmış ve kuramının adını
‘Sosyal Bilişsel Kuram’ olarak
değiştirmiştir.

Sosyal bilişsel (sosyal öğrenme)
kuramının kökeni davranışçılığa
dayansa bile, davranışların
kazanılmasını da bilişsel süreçlerle
açıklayarak davranışçı kuramlardan
ayrılır.

Bandura'ya göre, davranışçılık
karmaşık davranışları ve ilk kez
gözlenen davranışların nasıl
kazanıldığını açıklamaz. Ayrıca
organizma sadece kendi başına
gelenlerden öğrenmez, başkalarının
yaşantılarından da öğrenir.
Bandura, davranışçılığın öğrenmeyi açıklamada bazı sınırlılıklarını
bulunduğunu belirtmiştir. Ona göre bu sınırlılıklar şöyle sıralanabilir:

Davranışçılık doğal ortamlarda meydana gelen şeyleri temsil etmemektedir. Hiç
kimseye, istendik davranışlarının sıklığını artırmak için her gün ödül verilmez. Genellikle
kişiler kendi davranışlarını kendileri yönetmekte ve kontrol etmektedir

Davranışçılık genellikle ilk tepkilerin nasıl kazanıldığını açıklamaz; birey birçok
davranışı hiç pekiştirilmeden gösterir. Eğer davranışın ortaya çıkması için pekiştirme
gerekliyse, davranışın ilk olarak nasıl ortaya çıktığının açıklanması gerekir.

Davranışçılık sadece doğrudan öğrenme ile yani sonuçların hemen gözlendiği
durumlarla ilgilenir, dolaylı öğrenme ile ilgilenmez. Yani sonuçları hemen değil,
gerektiğinde etkinliğe dönüştürüldüğü öğrenme türüyle ilgilenmez.
‘PEKİŞTİRME ÖĞRENMEYİ DEĞİL
PERFORMANSI ETKİLER…’
ALBERT BANDURA
Bandura öğrenme ve performans arasındaki farkı yaptığı bir deneyle açıklamıştır.
Yapılan deneyde, bir grup çocuğa bir film izletilmiştir. Filmde, "Bobo doll" adı
verilen bir oyuncağa bağırıp çağıran, söven, onu tekmeleyen bir yetişkin vardır.
Deneyde çocuklar üç gruba ayrılmışlardır.
Birinci gruptaki çocuklara: oyuncak bir bebeğe vuran, döven
saldırgan bir yetişkin modelin bu saldırgan davranışlarının
pekiştirildiği film izletilmiştir.
İkinci gruptaki çocuklara: saldırgan modelin bu saldırgan
davranışlarının cezalandırıldığı bir film izletilmiştir.
Üçüncü̈ gruptaki çocuklar ise saldırgan modele nötr davranılan, yani
saldırgan modelin ne pekiştirildiği nede cezalandırıldığı bir film
izlemişlerdir.

Sonra çocuklara 10 dakika serbest oynama süresi verildi. Odadaki oyuncaklar arasında
Bobo bebeği ve görmüş oldukları saldırgan davranışları gerçekleştirmelerine yarayacak
malzemeler de vardı (örneğin tokmak). Bir gözlemci küçük bir pencereden, çocukların az
önce gördükleri dört saldırgan davranıştan hangilerini yapacaklarını izledi. Daha sonra
çocuklara yerine getirdikleri her saldırgan davranış için meyve suyu ve küçük oyuncaklar
verildi. Bunun nedeni, çocukların isterlerse davranışı yapıp yapmayacaklarını görmekti.
DENEY SONUCUNDAAA????

1. Saldırgan davranışları pekiştirilen modeli izleyen çocukların saldırganlık
davranışlarında bir artış gözlenmiş.

2. Cezalandırılan modeli izleyen gruptaki çocukların saldırgan davranışları azalmış.

3. Saldırgan davranışları ne pekiştirilen, ne de cezalandırılan modeli izleyen gruptaki
çocukların saldırgan davranışları ise iki grup arasında yer almıştır.
SONUÇ OLARAK…

Saldırgan davranışları cezalandırılan modeli izleyen çocuklar da saldırganlığı
öğrenmişlerdir, ancak gözlenebilir davranışa yani performansa dönüştürmemişlerdir.

Bireyin davranışı başkalarının geçirdiği yaşantılardan etkilenmektedir. Birinci grupta
saldırgan modelin pekiştirilmesi, onu gözleyen çocukların saldırgan davranışı taklit
etmeleri ile sonuçlanmıştır. İkinci grupta modelin cezalandırılması ise, onu izleyen
çocukların saldırganlık davranışı göstermesini engellemiştir.
DOLAYLI PEKİŞTİRME
DOLAYLI CEZA
DOLAYLI GÜDÜLENME
2.SOSYAL
ÖĞRENMEYİ
ETKİLEYEN
FAKTÖRLER
DOLAYLI DUYGU
SOSYAL ÖĞRENMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

DOLAYLI PEKİŞTİRME:Davranışı pekiştirilen modeli
izleyen bireylerin, modelin davranışlarını daha kısa
sürede ve sıklıkla taklit ettiği görülür. Ör: Derse katılan
öğrenciyi öğretmenin övmesi ona yüksek sözlü notu
vermesi diğer öğrencileri de derse katılması için
cesaretlendirir.
SOSYAL ÖĞRENMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

DOLAYLI CEZA : Modelin yapmış olduğu istenmedik
davranış karşısında aldığı cezanın gözlemlenmesi
bireyin o davranışı yapma eğilimini azaltır. Örneğin;
sınıfta yaptığı hatalı davranıştan dolayı tenefüse
çıkmama cezasını gören arkadaşını gözlemleyen
çocuk hatalı davranışı tekrar etmeme eğiliminde olur.
SOSYAL ÖĞRENMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

DOLAYLI GÜDÜLENME:Gözlenen ürünler, bireyi
sadece bilgilendirmez, aynı zamanda onu elde etmeye
de güdüler. Gözlenen davranış, değer verilen bir ürünle
sonuçlanırsa, birey davranışta bulunmaya istek duyar.
Ayrıca gözlemci o davranışı yapabileceğine
inanmalıdır. Başkalarının başarılarını ya da
başarısızlıklarını gözlemek, belli bir davranışı yapmak
için, bireyin kendi yeteneğini değerlendirmesine yardım
eder.
SOSYAL ÖĞRENMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Ör: Sınıfta ödül kazanan bir öğrenciyi gören ve kendi
düzeyinin de ödül kazanmaya uygun olduğunu gören
birey harekete geçer. Sınıfında burs kazanan ve kendi
düzeyinin de bu bursu kazanmaya uygun olduğunu
gören öğrenci, bursu kazanmak için harekete geçebilir.
SOSYAL ÖĞRENMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

DOLAYLI DUYGU: Gözleyen davranışı yapıp herhangi
bir zarar görmese de modelin davranışları nedeniyle
korku ve kaygı hissedebiliriz. Model alınan kişi bizim
sevdiğimiz ve bize yakın bir insansa onun
korktuklarından korkma, onun sevdiklerini sevme
eğiliminde oluruz.
YAŞ:Birey
yaşına yakın ya
da kendinden
biraz büyük
kişileri model alır.
3.MODELİN
ÖZELLİKLERİ
BİREYLER
KENDİLERİNE
BENZEYEN KİŞİLERİ
DAHA ÇOK MODEL
ALIRLAR.
STATÜ VE DAVRANIŞIN SONUCU:Birey
statüsü yüksek olan kişileri model
alır.Buna ek olarak model alınan
kişinin davranışının sonucu da model
alınıp alınamayacağını etkiler
CİNSİYET:birey
aynı cinsten
kişileri model alır
MODEL ÇEŞİTLERİ

CANLI MODEL:Belirli bir davranışı sergileyen gerçek bir
kişi

SEMBOLİK MODEL:Bir filmde,televizyon şovunda,kitapta
veya başka bir platformda tasvir edilen bir karakter veya
kişi.

SÖZEL SEMBOLLER:Nasıl davranılacağına ilişkin açıklamalar
canlı veya sembolik bir insan tarafından gösterilmez.
KARŞILIKLI
BELİRLEYİCİLİK
SEMBOLLEŞTİRME
KAPASİTESİ
ÖZ DÜZENLEME
KAPASİTESİ
ÖZ YARGILAMA
KAPASİTESİ
4.TEMEL
İLKELER
DOLAYLI
ÖĞRENME
KAPASİTESİ
ÖNGÖRÜ
KAPASİTESİ
KARŞILIKLI BELİRLEYİCİLİK
BİREY
DAVRANIŞ
ÇEVRE
KARŞILIKLI BELİRLEYİCİLİK

Bireyin davranışı ve çevre, karşılıklı olarak
etkileşim içersindedir ve bu etkileşimler bireyin
sonraki davranışını belirler. Davranış çevreyi;
çevre ise davranışı değiştirme potansiyeline
sahiptir.
KARŞILIKLI BELİRLEYİCİLİK

Birey davranış etkileşimi bir kişinin
düşüncelerini,hislerini ve biyolojik özellikleri ile
bireyin davranışlarını içermektedir.Örneğin,bir
insanın beklentileri,inanışları,kişisel
kabulleri,amaçları ve istekleri davranışa yön ve
şekil verir.Bununla birlikte benimsene ve yapılan
davranış da daha sonra bireyin düşünce ve hislerini
etkileyecektir.
KARŞILIKLI BELİRLEYİCİLİK

Çevre ve birey arasında;bireyin beklentileri,inanışları
ve bilişsel yetenekleri;sosyal etkiler ve çevredeki
fiziksel yapılar tarafından geliştirilir ve şekillendirilir.Bu
sosyal etkiler bilgi içerebilir ve modelleme,öğretim ve
sosyal ikna gibi faktörler aracılığıyla duygusal
reaksiyonları harekete geçirebilirler.
ÖZ DÜZENLEME KAPASİTESİ

İnsanların kendi davranışlarını kontrol edebilme
yeteneğine sahip olmalarıdır. İnsanlar ne kadar
çalışacaklarına, ne kadar uyuyacaklarına, ne
yiyeceklerine, nereye gideceklerine kendileri karar
verirler ve davranışlarını kontrol ederler.
SEMBOLLEŞTİRME KAPASİTESİ

İnsanoğlu, düşünme ve dili kullanabilme gücüne sahip
olduğundan geçmişi hafızasında taşıyabilmekte, meydana
gelmemiş olayları da zihinde sembolik olarak
gerçekleştirebilmektedir. İnsanların kafasında video kaydedici
bulunmaktadır ve herşeyi kaydederek semboller halinde zihinsel
şemalara dönüştürmektedirler . Yani bireyler dış çevre ile zihinsel
işlevler arasında etkileşim kurar ve sembolik olarak düşünür.
ÖZ YARGILAMA KAPASİTESİ

İnsanların bir işi yapabilecekleri, başarabilecekleri hakkında
düşünme, yargıda bulunma, kendilerini yansıtma
kapasitesine sahip oluşlarıdır. Bireyler kendi etkinliklerinin
sonuçlarına göre yargıda bulunurlar. İnsanın kendinin
farkında olması ve kapasitesi ile yapacağı iş arasında
değerlendirme yapması öğrenme sürecinde önemli bir
durumdur.
ÖZ YETERLİK YARGISI

Bireyin, farklı ve güç durumlarla baş etme, belli bir etkinliği
başarma yeteneğine, kapasitesine ilişkin kendini algılayışıdır,
inancıdır. Bu güç durumlar, sınava girme, yarışmaya katılma, bir
sınıfta öğretmenlik yapma, topluluk önünde konuşma vb. bireyin
kendi kapasitesinin farkında olmasıdır.
ÖZ YETERLİK YARGISI

1. Yaşantı: Bireyin doğrudan kendi yapığı başarılı ya da başarısız etkinlikler sonucu elde
ettiği bilgiler.

2. Dolaylı yaşantılar: Gözlenen modelin başarılı ya da başarısız ekinlikleri, bireyin aynı
etkinliği başaracağına ya da başaramayacağına ilişkin yargıları ortaya çıkarır.

3. Sözel ikna: Bireyin başarabileceğine ya da başaramayacağına ilişkin teşvikler,
nasihatler özyeterlik algısını etkiler.

4. Psikolojik durum: Bireyin belli bir görevi başarma ya da başarısız olma beklentisi
özyeterlik algısını etkiler.

Öğrencilerin özyeterlik algısını güçlendirmek için öğretmenlerin, öğrencilerin bireysel
ihtiyaçlarına uygun öğretim yapmaları, işbirliğine dayalı öğretim yaklaşımlarını
kullanmaları ve öğrencileri birbirleriyle kıyaslama yaklaşımından kaçınmaları gerekir.
ÖNGÖRÜ KAPASİTESİ

Bireylerin ileriyi görme, plan yapabilme, başkalarının
kendilerine nasıl davranacaklarını kestirebilme kapasiteleridir.
Kısacası, düşünme etkinlikten önce geldiği için insanlar ileriyi
kestirebilmektedirler.
DOLAYLI ÖĞRENME KAPASİTESİ

Bandura’ya göre insanlar başkalarının davranışlarını ve o
davranış sonuçlarını gözlemleyerek öğrenmektedirler.
Gözlemleyerek öğrendikleri davranışları kendi
davranışlarına eklemektedirler.
TEPKİ
KOLAYLAŞTIRMA
BİLİŞSEL
MODELLEME
5.MODEL
ALMANIN
FONKSİYONLARI
ÇEKİNME/
ÇEKİNMEME
GÖZLEMLE
ÖĞRENME
TEPKİ KOLAYLAŞTIRMA

Modelin davranışı,gözlemcinin daha önceden
kazandığı bir davranışın ortaya çıkmasını
kolaylaştırı.Örn;bir üniversiteye konuşmacı
olarak gelen bir yazar oturan bir kişi tarafından
alkışlanmaya başlarsa,büyük olasılıkla diğerleri
de ona katılır.
BİLİŞSEL MODELLEME
Modelin
davranışın nasıl
yapılacağını anlatmasıdır.
ÇEKİNME/ÇEKİNMEME
Modelden
öğrenilen davranışın
sonunda ceza varsa
yapılmaz,ceza yoksa yapılır.
HATIRLAMA
(ZİHİNDE
TUTMA)
DİKKAT
GÖZLEMLE
ÖĞRENME
SÜREÇLERİ
DAVRANIŞA
DÖNÜŞTÜRME
GÜDÜLENME
DİKKAT

Sosyal öğrenme kuramında ilk adım dikkattir.
Gözleyenin, modelin davranışlarını izlemesi ve
algılaması gerekmektedir. Modelin davranışlarındaki,
basitlik, açıklık, ilgi çekicilik ve işlevsel olması dikkat
sürecini etkilerken, gözlemcinin tercihleri,
hazırbulunuşluğu, duygusal durumu ve algılama
kapasitesi bu süreci etkilemektedir.
DİKKAT ETME SÜRECİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

İlk olarak gözlemcinin duyu organlarının yeterli olması gerekir.
Örneğin görme özürlü birinin dikkatini görsel uyarıcılara, işitme
engelli kişinin ise işitsel uyaranlara dikkat etmesi olanaklı değildir.

Gözlenecek etkinlikler, gözleyen kişilerin amacına uygun olması
dikkati çekmede önemli role sahiptir. Özellikle dikkat çekici bir çok
etkinliğin bulunduğu bir ortamda, gözlemci kendi amacına uygun
etkinliklere dikkatini yönlendirir.

Geçmiş yaşantılar ve bu yaşantılar içerisinde pekiştirilen
davranışlar gözlemcinin dikkat etme sürecini etkiler. Geçmişte
hangi davranışlar, etkinlikler onay görmüş ise, modelin de benzer
davranışlarına dikkat edilir.
DİKKAT ETME SÜRECİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Modelin yapmış olduğu etkinlikler önemli sonuçlar doğuruyor ise
bu etkinlikler daha çok dikkat çeker.

Model alınan etkinlikler ne kadar basit, yalın, açık ve çarpıcı ise, o
kadar dikkat çeker.

Modelin, yaş, cinsiyet, saygınlık, statü, güç gibi özellikler
gözlemcinin dikkatini etkileyen modele ilişkin özelliklerdir.
HATIRLAMA(ZİHİNDE TUTMA) SÜRECİ

Gözlem yoluyla öğrenilen bilgiden yararlanabilmek için,
gözlemcinin modelin davranışlarını hatırlaması gerekir.
Bu nedenle gözlenen bilgi, simgeleştirilerek kodlanır ve
bellekte saklanır. Bilişsel resimlere, görsel anlatımlara,
yani imgelere dönüştürülür. Çünkü görselleşmiş imgesel
bilgi, sözel bilgiye daha kolay dönüştürülmektedir.
HATIRLAMA(ZİHİNDE TUTMA) SÜRECİ

Bilgi iki yolla sembolleştirilmektedir. Bunlardan
biri bilginin zihinsel resimlere, imgelere
dönüştürülmesidir; diğeri ise sözel sembollere
dönüştürülerek saklanmasıdır.
HATIRLAMA(ZİHİNDE TUTMA) SÜRECİ

Bandura’ya göre davranışı düzenleyen bilişsel
süreçlerin çoğunluğu görsel olmaktan çok sözeldir.
Hatta modelden kazanılan görsel bilgi daha sonra sözel
bilgiye dönüştürülmekte ve daha kolay
depolanmaktadır.
HATIRLAMA(ZİHİNDE TUTMA) SÜRECİ

Ancak modelden kazanılan bilgilerin sözel ya da görsel
olarak ayrı ayrı kodlanması oldukça güçtür. Çoğunluk
model alınan etkinlikler, her iki tür sembolleşmeyi de
içermektedir. İmgesel ya da sözel olarak depolanan
bilgilerin zihinde tekrar edilmesi ya da gözlendikten
sonra hemen davranışa dönüştürülmesi gerekmektedir.
HATIRLAMA(ZİHİNDE TUTMA) SÜRECİ
 Bireyin
sembolleştirme kapasitesi ne
kadar yüksek ise, gözlem yoluyla
öğrenmeden o kadar çok
yararlanmaktadır.
DAVRANIŞ OLUŞTURMA SÜRECİ

Üçüncü aşama, gözleyenin bellekte kodladığı
davranışları yerine getirmesidir. Zihinde saklanan ve
tekrar edilen davranışlar gözleyen tarafından psikomotor (bedensel) olarak yerine getirilir. Davranışa
dönüştürme aşamasındaki en önemli özellik gözleyenin
fiziksel kapasitesidir. Gözleyen davranışı yerine
getirdiğinde, yerine getirdiği davranış ile gözlediği
davranış arasında bir fark görür ise düzeltme işlemine
girişecektir.
GÜDÜLENME SÜRECİ

Sosyal öğrenme kuramında model alınan yaptığı
davranışlar sonucunda çevreden olumlu dönütler alır ise
bu davranışların yapılma sıklığı artacaktır. Sosyal
öğrenme kuramı davranışçı yaklaşımlardaki güdülenme
anlayışına karşı çıkarak bireyin yaptığı bir davranış
sonucunda karşılaştığı duruma göre etkinliği yapma
yada yapmama eğiliminde olmadığını ifade
etmektedir. Kurama göre gözleyeni güdüleyen modelin
yaptığı davranış sonucunda elde ettiği kazanımlardır.
SOSYAL ÖĞRENME KURAMININ EĞİTİME
YANSIMALARI

Öğretmen olarak öğrencilerin karşısında bir model olduğumuz
unutulmamalıdır.Farkında olmadan bir çok davranışımız öğrenci
tarafından model olarak alınıp kullanılmaktadır.Olumsuz olarak
değerlendirilen hiçbir davranış öğrenci karşısında
yapılmamalıdır.ÖRN:Öğretmen öğrencinin karşısında sigara içiyor
ise,sigara içmenin sağlık için kötü bir davranış olduğunu
öğrencilere açıklaması güç olur.

Olumlu davranış sergileyen öğrenciler pekiştirilmeli ve bu
davranışların diğer öğrenciler tarafından kazanılması
sağlanmalıdır.Öğrencinin başarı ile yaptığı her davranış
pekiştirilmelidir.
SOSYAL ÖĞRENME KURAMININ EĞİTİME
YANSIMALARI

Öğrencilerin bireysel farklılıklarına uygun eğitim,öğretim etkinlikleri
düzenlenmelidir.

Öğrencilerin öğrendikleri davranışları performansa dönüştürecek etkinlikler
düzenlenmelidir.

Öğrencilerin kendi öz düzenleme kapasiteleri dikkate alınarak kendi
başına öğrenme yetenekleri desteklenmeli ve geliştirilmelidir.Öğrencinin
kendi başına öğrenebileceğine inanılmalı ve eğitim,öğretim etkinlikleri
buna göre düzenlenmelidir.
KAYNAKLAR

tr.wikipedia.org/wiki/Albert_Bandura

İhtiyaç Akademi Öğrenme ve Öğretme kuram ve yaklaşımları ders kitabı

İhtiyaç Akademi dershanesi Öğrenme ve Öğretme kuram ve yaklaşımları
öğretmeni PINAR CAN

Modüler Bil dersanesi METİN ŞAR ders notları

SAÜ Eğitim Fakültesi dergisi Yrd. Doç.Dr. Mustafa BAYRAKÇI

egitimpsikolojisi.kitabi.gen.tr/Belgelerim/Belge/13BOLUM
Download