AMİNO ASİT ve PROTEİN METABOLİZMASI Proteinlerin yapısındaki C ve H atomlarından son ürün olarak H2O ve CO2 oluşmaktadır. Ayrıca, proteinlerde %16 oranında bulunan azot, sadece proteinlere özgü olan atılım ürünlerinin (amonyak ve üre) oluşumuna yol açmaktadır. Havadan ve topraktan organik moleküllerin yapısına katılan azotun, canlı organizmada ki biyomoleküllerden yeniden toprağa ve havaya dönmesine azot döngüsü adı verilmektedir. Protein yıkılımı sonrasında amino asitlerin yapısındaki karbon ve hidrojenden CO2 ve H2O oluşmakta, azot atomundan ise memeli için toksik olan amonyak meydana gelmektedir. Amonyak, enerji gerektiren bir dizi tepkime ile toksik olmayan üreye dönüştürülerek vücuttan atılmaktadır. Metabolizması azot ve azotlu bileşikler aracılığı ile incelenen ve enerji kaynağı olarak değeri, diğer makro moleküllerden daha düşük olan proteinlerin veya amino asitlerin fazlası depo edilememektedir. Protein metabolizması, proteinlerin hidrolizi (sindirim, proteoliz) ve hidroliz sonrası açığa çıkan amino asitlerin yıkımı olmak üzere iki ana başlık altında incelenmektedir. Amino asit havuzuna katılım yolları Besin proteinlerinin amino asit havuzuna katılımı Besinlerde proteinin önemi Normal azot dengesinin sağlanması için bir erişkinin günde 60g ( 1g/kg vücut ağırlığı) kadar protein alması gerekmektedir. Proteinlerin biyolojik değeri, yapısındaki esansiyel amino asit miktarı ile ilişkili olduğu için alınan proteinin niteliği, miktarından çok daha fazla önem taşımaktadır. insana en uygun proteinler öncelik sırasıyla memeli proteini, balık, kümes hayvanları proteini ve bitki proteinidir. Erişkin için esansiyel olanlar treonin, valin, lösin, izolösin, lizin, metiyonin, fenilalanin ve triptofan amino asitleridir. Bir amino asidin esansiyel olduğu, deney hayvanında oluşturulan besinsel eksikliğin, büyüme gelişme bozukluklarına yol açmasından anlaşılmaktadır. Besin proteinlerinin sindirimi Etkili oldukları uca göre ektopeptidazlar, aminopeptidaz veya karboksipeptidaz olarak adlandırılmaktadır. Mide mukozasında bulunan otuz milyona yakın salgı hücresinden salgılanan sıvı, midede protein sindirimini başlatmaktadır. İnce bağırsakta protein sindirimi, midede proteinlerin hidrolizinden açığa çıkan oligopeptidleri ve amino asitleri içeren sıvının duodenuma geçmesi ile başlamaktadır. İnce bağırsak salgısında bulunan enteropeptidaz (enterokinaz), kaskad şeklinde ilerleyen bu kovalent modifikasyonu başlatan enzimdir. Pankreas kanalının tıkandığı durumlarda pankreasta başlayabilen zimojen aktivasyonu, dokunun kendi proteinin sindirilmesine ve akut pankreatit diye adlandırılan oldukça ağır bir hastalık tablosunun ortaya çıkmasına yol açabilmektedir. Amino asitlerin ince bağırsaktan emilimi En fazla jejunumdan olmak üzere amino asitlerin L izomerleri, ince bağırsağın her üç kısmından aktif taşıma ile lumenden bağırsak hücresine alınmaktadır. Burada Na+ iyonlarına bağımlı sekonder aktif taşımanın söz konusu olduğu ve B6 vitaminin rol oynadığı gösterilmiştir. Nötral amino asitler, fenilalanin ve metiyonin imino asitler, nötral lipofilik amino asitler ve katyonik amino asitler için taşıyıcı sistemlerinin ince bağırsak duvarında yer aldığı bilinmektedir. Son iki taşıyıcı için Na+ gerekmediği düşünülmektedir. Ayrıca di- ve tripeptidler için H+iyonlarıyla eşleşimli bir taşıyıcı sistem bulunmaktadır. Amino asit taşınmasında, ince bağırsak hücresinde membrana bağlı bir enzim olan γ-glutamil döngüsü (Meister döngüsü) olarak adlandırılan, imino asitler (prolin ve hidroksiprolin) dışındaki bütün amino asitlerin taşınmasını sağlayan bir aktif transport sistemi rol oynamaktadır. Bağırsak lümeninde bulunan amino asitler, hidroliz olan glutatyondan ayrılan glutamik asidin gama karboksil grubuna bağlanarak içeri taşınmaktadır. Bazı durumlarda bağırsak mukozasındaki defekt nedeniyle proteinler tamamen hidroliz olmadan absorbe edilmektedir. Bu yabancı proteine veya oligopeptidlere karşı vücutta antikor oluşması sonucunda alerjik reaksiyon ortaya çıkmaktadır. Nontropikal sprue (Çöliak) hastalığına buğday proteini olan gluten, hidroliz olmadan bağırsaktan emildiği için alerjik yanıta yol açmaktadır Amino asitlerin vücutta dağılımı İnce bağırsak hücresine giren amino asitlerin küçük bir bölümü, o hücrede protein sentezinde kullanılmaktadır. Plazmada amino asitlerin düzeyi, endojen proteinlerinden açığa çıkan ve dokular tarafından kullanılan amino asitlerin arasındaki dengeye bağlıdır.. Plazmada en fazla glutamin,glisin, alanin, valin ve serin en az aromatik ve kükürtlü aminoasitler bulunmaktadır. Amino asitler plazmadan aktif taşıma ile dokulara geçmektedir. Böbrek yoluyla 24 saatte 0.5g kadar amino asit atılmaktadır. Endojen proteinlerin amino asit havuzuna katılımı Protein dönüşümü Valin, lösin,izolösin, treonin, lizin, metiyonin, fenilalanin ve triptofan esansiyel amino asitlerdir. Erişkinde dışardan alınmaması herhangi bir bozukluğa yol açmadığı için arginin ve histidin yarı esansiyel kabul edilmektedir. Karaciğer fonksiyon bozukluğunda ve prematürelerde sistein ve tirozin esansiyeldir. Günde toplam 300-400g kadar olan protein dönüşümünün 100 gramı- (1/3) kas proteini, 50 gramı sindirim enzimleri, 20 gramı ince bağırsak hücre proteini, 15 gramı hemoglobin ile ilişkilidir. Kalanını ise diğer hücrelerden gelen proteinlerin yıkımı oluşturmaktadır. Protein yapım ve yıkımını düzenleyen faktörler Proteinler, lizozomal ve sitozolik protezalar tarafından yıkılmaktadır. Protein işaretlenmesinde kullanılan dört faktör bilinmektedir. 1.Ubikuitinasyon. 2. Oksidasyon. 3. PEST dizilimi. 4. N- Ucu amino asitleri. Vücut proteinlerinin dönüşümü sırasında serbest kalan amino asitlerin %75-80 kadarı yeniden protein sentezinde kullanılmaktadır. Geriye kalan amino asitlerden glukoz, keton cisimleri, azotlu son ürün ve CO2 oluşmaktadır. Endojen sentezlenen amino asitlerin havuza katılımı - α- Ketoasidler Piruvat • ¨ Alanin Oksaloasetat • ¨ Aspartat Bazı eksojen amino asidler Fenilalanin • ¨ Tirozin Metiyonin + Serin • ¨ Sistein -Metabolizma ara ürünleri 3- Fosfogliserik asit • ¨ Serin Bazı endojen amino asidler Glutamik asit • ¨ Pirolin Serin • ¨ Glisin AMİNO ASİTLERİN KATABOLİZMASI Genel olarak, fazlalık amino asitlerin amino grupları, oksidatif dezaminasyon ile ortadan kaldırılır ve karbon artıkları asetil, asetoasetil-KoA, piruvat ya da TCA döngüsü ara ürünlerinden birine dönüştürülür. Bazı organizmalar (balıklar), serbest amonyak atılımı yaparlar ve bunlara ammonotelik adı verilir. Bazı organizmalar, ( kuşlar, sürüngenler), ürik asid atılımı yaparlar ve ürikotelik olarak adlandırılırlar. Bazı organizmalar da (memeliler), üre atılımı yaparlar ve bunlara üreotelik adı verilir. Yüksek organizmalar, azot metabolizmasının son ürünlerinin hiçbirini iyi tolere etmezler. Dolayısıyla insanlar ve diğer memeliler, azotlu artıklarını çok çözünebilir, toksik olmayan bir bileşik olan üre’ye çevirme yeteneğini geliştirmişlerdir. Üre biyosentezi, tanıtımı için dört olaya bölünebilir: Transaminasyon Oksidatif dezaminasyon Amonyak taşınımı Üre döngüsü reaksiyonları. Transaminasyon Pridoksal fosfat, amino asidlerin transaminasyon reaksiyonlarında enzime bağlı amino grupları için bir ara taşıyıcı olarak hizmet görür. α- amino asidlerin en büyük kısmı, transaminasyon için substrattır. Ancak lizin, treonin, prolin ve hidroksiprolin, istisnadır. Transaminasyon, α-amino gruplarına kısıtlanmış değildir. Ornitin (delta- amino grubu, glutamat-gama-semialdehid oluşturarak) transamine olur. Transaminazların serum düzeyleri, bazı hastalıklar sırasında yükselir. Oksidatif dezaminasyon Transaminazlar ve L- glutamat dehidrogenaz etkilerinin yanında hem L-, hem de D- amino asit oksidaz aktiviteleri, memeli karaciğer ve böbrek dokusunda mevcuttur. Amino asit oksidazlar, kendi kendine okside olabilen flavoproteinlerdir. L-glutamat dehidrogenaz Karaciğerde glutamat dehidrogenaz, bu enzimi inhibe eden ATP, GTP ve NADH ile, bu enzimi aktive eden ADP gibi allosterik değiştiriciler tarafından etkilenmiş, düzenlenmiş bir enzimdir. Glutamat dehidrogenaz, ko-substrat olarak ya NAD ya da NADP kullanılır. Amonyak oluşumu Vücutta amonyak üç yerden kaynak alır, Dokularda metabolizma sonucu Diyetteki proteinlerden bağırsak bakterileri aracılığı ile Gastrointestinal kanal içine salgılanan sıvılar içindeki üreden Bu amonyak bağırsaktan, tipik olarak içinde sistemik kandan daha yüksek amonyak düzeyleri bulunan vena porta kanı içine absorbe olunur. Amonyak zehirlenmesinin semptomları Tuhaf bir flapping tremor, konuşmanın peltekleşmesi, görmede bulanıklık, ağır vakalarda kusma ve ölüm olur. Porta – kaval şantlar, gastrointestinal kanamalar, v.b (siroz), amonyak zehirlenmesi görülebilir. Böbrek tubuluslarının asit – baz dengesini olduğu kadar, katyonlarında korunmasını düzenleyen önemli bir mekanizması, amonyak üretimidir. Amonyağın taşınımı Glutaminazınkine benzer bir tepkime, hayvan, bitki ve mikroplardaki doku L-asparaginazı tarafından gerçekleştirilir. Asparginaz ve glutaminazın her ikisi de, anti tümör ajanlar olarak araştırılmışlardır. Çünkü bazı tümörler, aşırı derecede glutamin ve asparagine gereksinim gösterirler. Her ne kadar beyinde, amonyağın ortadan kaldırılması, başlıca glutamin sentezi ile ise de karaciğerde bu, üre sentezi şeklindedir. Absorbsiyon sonrasında organlar arasında amino asit alış- verişi Denge sağlanması, endojen protein depolarından salıverim ile çeşitli dokular tarafından kullanım arasındaki dengeye bağlıdır. Kaslar Karaciğer ve Bağırsaklar Böbrekler Beyin Glukoz – alanin döngüsü Toklukla organlar arası amino asit değişimi Üre sentezi Üre döngüsü reaksiyonları Reaksiyon: 1 Karbamil fosfat sentezi: Reaksiyon: 2 Sitrullin sentezi: Reaksiyon: 3 Argininosuksinat sentezi: Reaksiyon: 4 Argininosüksinatın arginin ve fumarata parçalanışı Reaksiyon: 5 Arginin, ornitin ve üre’ye parçalanır Üre sentezinin düzenlenmesi Karbamil fosfat sentaz, azotu glutamattan karbamil fosfat içine üre yapısına almak için mitokondriyal glutamat dehidrogenaz ile birlikte hareket eder. Amonyağın ortadan kaldırılışı ve mitokondrideki TCA enzimleri α- ketoglutarattan glutamat oluşumunu kolaylaştırır. Bu etki, ATP tarafından uyarılır. ATP, karbamil fosfat sentezi için substrat teşkil etmesi yanında, glutamat dehidrogenaz aktivitesini, amonyak oluşumu yönünde çok gerekli olarak uyarır. Üre döngüsünün metabolik bozuklukları Üre sentezinin hız sınırlayıcı reaksiyonları: Karbamil fosfat sentaz (reaksiyon 1) Ornitin – transkarbamilaz (reaksiyon 2) ve Arginaz (reaksiyon 5) tarafından katalizlenen reaksiyonlardır. Üre döngüsü, amonyağı toksik olmayan bir bileşik olan üreye çevirdiğinden buradaki bütün bozukluklar amonyak zehirlenmesine yol açar. Engelleme metabolik 1. ve 2. reaksiyonlarda olursa zehirlenme daha ağırdır. Çünkü amonyağın karbona bir miktar kovalan bağlanması, eğer sitrullin sentez edilirse zaten meydana gelir. Üre döngüsü basamaklarının hepsinde ortak olan klinik semptomlar Bebeklik çağında kusma Yüksek proteinli yiyeceklerden kaçınma Aralıklı (intermittan) ataksi İrritabilite Letarji ve mental retardasyonla birliktedir.(kapsar) Üre döngüsünün önemli metabolik kalıtsal hastalıkları Hiperammonemi tip I Hiperammonemi tip II Sitrullinemi Problem, argininosuksinat sentaz enzimindedir. Çok ender görülmektedir. Resesif, kalıtsal bir hastalıktır. İdrarda, büyük miktarlarda sitrullin dışarı atılır. Hem plazma hem de santral sinir sisteminde sitrullin düzeyleri yükselmiştir. Enzim, tam eksik olabileceği gibi bazı hastalarda daha az şiddetli modifikasyonlar görülür. Arginin ile beslenme, bu hastalarda sitrullin atılışını artırır. Benzoat ile beslenme, amonyum azotunu glisin yolu ile hippurata çevirir. Argininosuksinik asidüri Sorun, argininosuksinaz enzimindedir. Resesif olarak kalıtılan nadir bir hastalıktır. Kanda BOS’da ve idrarda, yüksek Argininosuksinik asit düzeyleri ile tipiktir. 2 yaşında açıkça belli olur. erken yaşta ölümle sonuçlanır. Bu hastaların fibroblastlarında argininosuksinaz enzimi bulunmaz. Argininosuksinaz ın eritrosit düzeylerinin ölçülmesi ile tanı konur. ( +amino asit kromatografisi) • ¨ (kordon kanında tanı) Amniyosentez aracılığı ile tanı koymakta mümkündür. Arginin ve benzoat ile beslenme, azot artıklarının atılmasını artırır. Enolleşmiş sitrullin, Mg+2ve ATP yardımıyla, aspartik asitle Argininosuksinik asidi oluşturur. Argininosuksinaz sentaz olayı katalizler. Oluşan bileşik de argininosuksinaz etkisiyle koparak, arginin ve fumarik aside parçalanır. Argininden üre ayrılışı meydana gelir. Arginaz, Co+ ve Mn+2 varlığında etkindir. (Hidroliz) Arginini üre ve ornitine yıkar. Ornitin, karaciğerde tekrar üre döngüsü temel maddesi görevini sürdürür. Üre ise kana verilir. Kanda sıklıkla %15–35 mg oranında bulunur. Fazlası idrarla atılır. Ürenin vücuttan atılımı Amino asit yıkımıyla ortaya çıkan N-türevlerinin sonu Amino asitlerin spesifik yıkım yollarında amino asitlerin karbonları; ya CO2 ye çevrilir ya da ana metabolik yolda ara ürün olarak ortaya çıkar; ya asimile edilir, ya da CO2 ye okside edilir. Tatlı su ve denizlerde yaşayan bazı hayvan türlerinde örneğin protozoa, nematod ve hatta omurgalı balıklarla su amfibiaları ve amfibiyan larvalarında amonyak, son ürün olarak görülen en büyük azotlu maddedir. Böyle hayvanlar, ammonotelik olarak tanımlanır. Gerçi basit difüzyonla NH3’ün kalmasının (birikiminin) güç olduğu birçok hayvanda üre oluşumu söz konusudur. Detoksifiye edilmiş amonyağın bir başka formu, azotun ürik asit halinde atılımıdır. (urikotelik canlı) Ürik asit, kuşlarda ve kara sürüngenlerinde azot ekstresyonunun üstün (predominant) şeklidir. Kaplumbağalar üre ekstrete ederler, timsahlar, dehidrate etmeksizin amonyak ekstrete ederler. Ama sonuç olarak her ikisi de ürik asit ıtrah ederler. Ürik asit formu, amino asit katabolizmasının, purin biyosentezinin de novo yolunda antijenlerin ve NH3 önemli bir elemanıdır. Hayvan karaciğerinde üre oluşumu: Krebs Döngüsü Hayvan karaciğerinde üre oluşumu, ornitinin arginine dönüşümünü içeren bir tepkimeler zinciridir. Üre, argininden arginaz enzimi aracılığı ile oluşurken ornitin de yeniden elde edilir. Ornitinden arginin oluşumuna giden reaksiyon basamakları glutamattan de novo karbamil (P) oluşum şeklini andırır. Ancak karbamil fosfat oluşum şekli farklıdır. Glutamin kullanılacağına plant ve bakterilerde bulunan bir enzim kullanımıyla karaciğerde pirimidinler sentez edilir Biyolojik aminler R.CH(NH2)COOH • ¨ R.CH2NH2 + CO2 Amino asitler Serin Sistein P-oksifenil serin 5-oksi triptofan Histidin Glutamik asit bütür ürik asit Aspartik asit Tirozin Arginin 10-Lizin 11- Ornitin Aminler Kolamin Taurin Noradrenalin Seretonin Histamin gamma-amino β-alanin Tiramin Agmatin Kadaverin Putressin Amino asitlerin biyosentezi Piruvat Ailesi amino asitlerin biyosentezi Bu grup içinde başlıca L-alanin, L-lösin, L-izolösin ve L- valin bulunur. Alanin biyosentezi İzolösin ve valin sentezi İzolösin (α-amino,β-metil-β-etil propiyonik asit). Valin (α-amino- izovalerik asit). Lösin (α-amino β-metil-izovalerik asit). Alanin biyosentezi Aromatik amino asitlerin biyosentezi Bu grupta yer alan fenilalanin, tirozin ve triptofan, hep benzen halkasının yapısını (yapımını) esas alan yollarla sentezlenir. Bu yol, sık olarak shkimate yolu olarak anılır. Ve aromatik çekirdeğin ya da vit. E,K, folik asit, ubikinon ve prostaglandin gibi aromatik maddelerin öncüllerinin yapısı için de gereklidir. Dallanma noktalarında, hepsinde chorismate denilen prearomatik siklohegzidien nükleus yer alır. İNSANLARDA AMİNO ASİD METABOLİZMASININ DOĞUŞTAN HASTALIKLARI 1-Arginin ve üre döngüsü 2-Glisin 3-Histidin 4- izolösin,Lösin ve Valin 5- izolösin, Metionin,Treonin ve Valin 6-Lösin 7-Lizin 8-Metionin 9-Fenilalanin 10-Prolin 11-Tirozin 12-Glutatyon ve Gamaglutamil döngüsü