İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ ACİL YARDIM VE AFET YÖNETİMİ PROGRAMI AFETLER TARİHİ DOÇ.DR. DAVUT HUT 5. AŞIRI YAĞIŞLAR, SEL VE SU TAŞKINLARI, SICAK VE SOĞUKLAR, KAR YAĞIŞLARI, TİPİ VE ÇIĞLAR Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz? 5.1. Tarihte Görülen Aşırı Yağışlar, Seller ve Su Taşkınları 5.2. Tarihte Görülen Aşırı Sıcaklar ve Soğuklar/Kışlar 5.3. Geçmişte Yaşanan Büyük Çığ Felaketleri 1 Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular 1. Tarihteki en şiddetli yağışlar ve buna bağlı sel ve su taşkınları daha çok nerelerde görülmüştür. 2. Dünya’nın en sıcak ve soğuk bölgeleri nerelerdir? 3. Tarihte en yüksek sıcaklıklar ne zaman ve nerelerde görülmüştür? 4. Tarihte en şiddetli soğuklar ne zaman ve nerelerde görülmüştür? 5. Tarihteki en şiddetli kar yağışları ne zaman ve nerelerde görülmüş, bunlar insan hayatını nasıl etkilemiştir? 6. Tarihte ölçülebilen en yüksek kar kalınlığı ne kadardır? 7. En ölümcül çığ felaketleri hangileridir? 2 Giriş Büyük çapta can ve mal kaybına yol açan afet türleri arasında sel ve su taşkınları da önemli bir yer tutmaktadır. Arapça “seyl” ve Farsça “sil” kelimelerinden gelen sel, sürekli ve şiddetli yağmurun yağması yada karların hızlı bir şekilde erimesiyle, drenaj sistemlerindeki yetersizlik sebebiyle akarsuların taşmaları ve önüne gelen herşeyi alıp götürecek şiddette akmasıyla oluşur. 3 Nadiren barajların çökmesi yada taşmasıyla da meydana gelebilir. Sel yerine, “su taşkını” ve “taşkın” kelimeleri de kullanılmaktadır. Dünyanın hemen her bölgesinde değişik sıklıkta ve büyüklükte görülen sel felaketleri, büyük can ve mal kayıplarına yol açmaktadır. Seller, aynı zamanda doğal afetlerin en yaygın olanıdır. 4 Dünyada her yıl yaklaşık ortalama 75 milyon insan sellerden farklı şekillerde etkilenmektedir. Bununla birlikte, sel felaketlerinin en çok etkilediği ülkeler genellikle bol yağış alan Güneydoğu Asya ile Orta ve Güney Amerika ülkeleridir. Genellikle gelişmekte olan ülkeler olması sebebiyle, seller bu ülkelerde büyük can ve mal kayıplarına neden olmaktadır. 5 İster büyük nehirlerin kıyısına yerleşmiş, ister dağ yamaçlarında yaşıyor olsun, isterse çöllerde bulunsun sel her yerdeki insanların rastlayabileceği türde bir doğa olayıdır. Bunu dikkate almadan oluşturulan altyapılar bu doğa olayının bir afete dönüşmesine neden olabilmektedir. Ayrıca, her yıl can kaybına neden olmayan seller sonucu büyük ekonomik kayıplar yaşanmaktadır. Bu amaçla gelişmiş ülkeler sel riskini en aza indirmek için erken uyarı sistemleri geliştirerek özellikle can kaybını en aza indirmeyi başarmışlardır. 6 Sellerin toplumsal ve ekonomik hayata derin etkileri vardır: Öncelikle, hızla akan su ile taşınan malzemeler çarptığı her şeyi, canlı ve cansız çevre ile kültürel çevreyi tahrip ederek ya da yok ederek büyük can ve taşınır-taşınmaz mal kaybına neden olabilir. Sellerin erozyon etkisiyle, büyük miktardaki toprak başka yerlere taşınır. Seller sonucunda toprak kalitesi düşerek tarımsal verim de azalır. Bu bakımlardan sel, hâlâ dünyanın gelişmiş ve gelişmekte olan birçok ülkesinde, en fazla zarar veren doğal afetlerin başında gelmektedir. 7 5.1. Tarihte Görülen Aşırı Yağışlar, Seller ve Su Taşkınları Dünya tarihine bir göz atıldığında, diğer afetler gibi şiddetli ve aralıksız yağan yağmur ve sellerin oldukça sık meydana geldiği ve afetlere sebep olduğu görülür. Ancak, her üç semavi dinin kutsal kitaplarında bahsi geçen ve geniş Mezopotamya (Irak-Suriye) sahasında meydana geldiği tahmin edilen “Nuh Tufanı”nın insanlık tarihinin en büyük sel felaketi olduğunu kabul etmek mümkündür. 8 Mısır’daki Nil Nehri’nin yanı sıra, Anadolu’dan çıkıp Mezopotamya’nın doğu ve batı sınırlarını oluşturan Dicle ve Fırat Nehirleri, aşırı yağmur ve karlara bağlı olarak, tarih boyunca sık sık büyük sel ve su taşkınlarına sebep olmuştur. Bu nehirlerin taşması, geçiş güzergâhı üzerindeki Irak ve Suriye topraklarında büyük tahribatlar yapmıştır. Böylece, can kaybına ve hayvanların telefine sebep oldukları gibi, ekili arazilerdeki ürünlerin mahvolmasına yol açarak kıtlıklara da neden olmuştur. 9 İstanbul’da Şiddetli Sel Felaketleri (1553, 1563): Osmanlı fethinden sonra İstanbul’da yaşanan ilk büyük sel felaketi, 24 Ağustos 1553’te gece yarısı Kâğıthane’de meydana geldi. Kanuni Sultan Süleyman dönemindeki bu sel o kadar çok şiddetliydi ve büyük ağaçları söküp Boğaz’a sürüklemişti. Galata önleri ağaçlar, direkler ve ot arabalarıyla dolmuştu. Gelen sel sonucunda yerleşim yerleri ve bostanlar ve dolayısıyla ekili ürünler büyük zarar gördü. 10 İstanbul’da 1563 yılı Eylül ayının ilk haftasında çok büyük bir sel felaketi yaşandı. Bu tarihte Kanuni Sultan Süleyman, Ayestefanos’ta Halkalı deresi yakınlarında avlanmaktaydı. Hava bir anda kararmış, gök gürültüleri eşliğinde şiddetli yıldırımlar çakmakta, bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaktadır. Neticede, Halkalı deresi kabarmış ve önüne ne çıkarsa yıkıp sürüklemeye başlamıştır. Bu sırada, dereden taşan sular ilerleyerek Sultan Süleyman’ın bulunduğu çiftliği sular altında bırakmıştır. Padişahı genç bir yeniçeri sırtına alarak suyun önünden kurtarır ve kenara getirir. 11 Yaşlı padişah boğulmaktan son anda kurtulmuştur. Yağmur gece ve ertesi gün de devam eder. İstanbul’un tamamını sular altında bırakan şiddetli sel, şehre su sağlayan bütün su kemerlerini, isale hatlarını ve köprüleri de yıkmış; büyük yıkım meydana getirmiştir. 12 Haliç kıyıları, Galata sırtları, Boğaz’a yakın yerler, Halkalı, Silivri, Küçükçekmece ve Büyükçekmece’yi adeta savaş alanına çevirmişti. Bunlar oluyorken insanlar mahsur kalmış ve büyük sıkıntılar çekmiştir. Bu sebeple, İstanbul’da su kıtlığı başlamış ve hatta karaborsaya düşmüştür. Selin önüne katıp sürüklediği ağaç, taş-toprağın yüksekliği Kâğıthane'deki büyük çınarların tepelerine kadar yükselmiştir. 13 Kağıthane deresindeki sel, Eyüp’e kadar ulaşarak yüksekçe bir yerde olan Eyüp Sultan türbesinin içine dolmuştur. Rengi değişen Haliç ve Boğaz suları yükseldiğinden, buralardaki yalılar ve köşkler de ciddi zarar gördü. Kanuni’nin Mimar Sinan’ı görevlendirmesiyle, yıkılan ve hasar gören binalar, köprüler, muhteşem Mağlova da dahil su kemeleri ve isale hatları tamir edilir. 14 Edirne’de Meydana Gelen Sel Felaketi (1688-9): Sel, Edirne Paşa Sancağı içerisinde yer alan ve Meriç Nehri kenarında yer alan Ada Nahiyesi’nde meydana gelmiştir. Sele sebebiyet veren Meriç ve Tunca kış ve bahar aylarında sık sık taşan bir nehirdir. Sel sonucunda yüzlerce ton hububat ve baklagiller çürümüş; 400 hektardan fazla çok geniş bir alan zarar görmüştür. 15 Ayrıca, Meriç nehrinin yatağı değiştiği gibi, evler, işyerleri ve su kanalları hasar görmüştür. Selden sonra bölgede nüfus azalmaya ve göç artmaya başlamıştır. Selde ne kadar can kaybının yaşandığına dair bilgiler bulunmamaktadır. Yüzyıllar içerisinde, şiddetli yağışlar ve özellikle de Meriç nehrinin taşmasıyla Edirne’de çok sayıda başka seller de yaşanmıştır. 16 İstanbul’da Sel Felaketleri (1789, 1811, 1889, 1891): İstanbul 1750 yılında sele maruz kaldı. Ancak, III. Selim’in tahta çıkmasından kısa bir süre sonra, 23 ve 24 Ekim 1789 tarihlerinde yağan şiddetli yağmur sonrasında ise Fatih, Eminönü, Kasımpaşa, Galata, Ortaköy, Kuruçeşme, Arnavutköy ve Beylerbeyi ile Boğaziçi ve Üsküdar sulara gömüldü. Selin şiddetinden evler, hamamlar ve dükkanlar su içinde kaldı; bazıları da yıkılıp denize sürüklendi. Mezarlar da tahrip olduğundan kemikler dışarı çıktı. Selde 64 kişi ölmüştü. 17 Tarihçi Ahmet Cevdet Paşa, şiddetli yağmur ve selin “ikinci tufan” denmeye şayan olduğunu söyler. İstanbul, II. Mahmut döneminde, 19 Haziran 1811’de bir kez daha sular altında kaldı. 27 Şubat 1889 tarihinde yaşanılan sel Kâğıthane Deresi ve Silahtarağa bölgesini etkilemiştir. Can kaybı olmuyor; ancak fil köprüsü büyük zarar görüp, evler ve devlete ait fabrika sular altında kalıyor. 30 Ağustos 1891’de yaşanan diğer bir sel felaketi ise İstanbul’un büyük bir kısmını etkiler. Öğleden sonra aniden bastıran yağmur, İstanbul’da hayatı felç ediyor. 18 Yine can kaybı meydana gelmiyor, fakat çok sayıda hayvan telef olurken, yollar, köprüler, okullar, kamu binaları ve evler büyük zarar görüyor. Osmanlı arşiv belgelerinden de anlaşıldığı kadarıyla, taşan derelerin bulunduğu Alibeyköy, Kâğıthane ve Ayamama civarı, bugün olduğu gibi Osmanlı döneminde de İstanbul sellerinden en fazla etkilenen bölgeler olmuştur. Bu yüzden, buralarda bina inşa edilmemesi ve bahçelik olarak kullanılması için Osmanlı makamlarınca ciddi uyarılar da yapılmıştır. 19 ABD’de Johnstown (Pennsylvania) taşkını (1889): Daha çok fırtınalarla boğuşan ABD, ülke tarihinde 9 kez de büyük sel felaketiyle karşı karşıya kalmıştır. Bunlardan en şiddetlisi olup, can ve mal kaybına sebep olanı ise Johnstown (Pennsylvania) taşkını ya da 1889 Büyük seli, 31 Mayıs 1889’da meydana geldi. Güney Fork barajının yoğun yağış nedeniyle çöktüğü bu selde 2209 kişinin öldüğü kayıtlara geçmiştir. Ülkedeki can kayıplarında başta gelen felaketlerden biridir. Selde, yeni Amerikan Kızıl Haç yardım kuruluşunun ilk büyük afet yardım çabası olmuştur. Mağdurları için 18 ülkeden yardım gelmiştir. Mağdurların yaşadığı acılar ve verilen hukuk mücadelesi ise, Amerikan Afet Hukukunun gelişimine katkı yapmıştır 20 1889’daki sellerden bir görüntü 21 Hollanda-Kuzey Denizi Büyük Taşkını (1953): Jeolojik yapısı sebebiyle sellerden en fazla etkilenen ülkelerden biri de Hollanda’dır. 1421’de Kuzey Denizinden gelen dalgaların altında kalmış ve yaklaşık 10 bin kişi ölmüştür. Daha sonra da taşkınlar meydana gelmiştir. Bu taşkınlar, topraklarının % 40 ı deniz seviyesinin altında olan Hollanda için hayati önem taşımaktadır. 31 Ocak-1 Şubat 1953 tarihlerinde meydana gelen Kuzey Denizi büyük taşkınından Hollanda, Belçika ve Birleşik Krallık etkilenmiştir. Hollandaca, Watersnoodramp “su felaket çilesi” adı verilen felakette, toplam 2.551 kişi ölmüştür. Büyük tufan olarak da adlandırılan sel’in sosyo-kültürel hayatta derin etkileri olmuştur. 22 Su taşkınında, Hollanda tarım alanlarının % 9 u ve İngiltere’de yaklaşık 160 bin hektar sular altında kalarak büyük hasar görmüştür. 30 bin hayvan boğulmuş, 47 bin bina da hasar görmüştür. Sel İngiltere’de o zamana kadar yaşanmış en yıkıcı doğal afet olmuştur. Hollanda, son yarım asırdır büyük bir sel felaketiyle karşılaşmadı. Zira, 1953 felaketinden sonra bir sel savunma sistemi inşa edilerek 1998’de tamamlandı. Hollanda’da bundan önceki, 20 büyük sel felaketinde yüzbinlerce insanın öldüğü tahmin edilmektedir. 23 24 Tokat’ta Büyük Sel Felaketi (1908): Osmanlı dönemindeki en şiddetli sel felaketi, 12 Haziran 1908’de meydana geldi. Şehrin büyük bir kısmı ve bazı bağlar selden perişan oldu. 459 resmi, dini ve sivil bina yıkıldı ya da harap oldu. Kayıtlara göre 223 insan boğulmuştu. Ancak, gerçek sayı çok daha fazlaydı. Nitekim, sel felaketi üzerine yazılan destanlarda bu kayıp 2 bin olarak verilir. 1955’te Tokat’ta görevlendirilen Kemal Aşk şehrin çevresindeki dağları ağaçlandırdı ve derelerde ıslah çalışmaları yaptı, sonuçta Tokat selle bir daha karşılaşmadı. Kemal Aşk da “Tokat’ı selden kurtaran adam” olarak ünlendi. 25 Dünya Tarihinin En Büyük Sel Felaketleri: Çin Sarı Nehir Taşkınları (1887, 1931, 1938): Dünya tarihine geçen en büyük ve en ölümcül sellerin yarısından fazlası Çin’de ve özellikle de Sarı Nehir (Huang He) boyunca gerçekleşmiştir. Nitekim, 1887 yılında Çin’deki Sarı ırmağın taşmasıyla 1 milyon civarında insan hayatını kaybetmiştir. 26 Yüzyıllar boyunca nehrin etrafında yaşayanlar, yapılan setlerin taşkınları durduracağına inandıklarından setlerin yıkılması ile hayatını kaybetmişlerdir. Sel, on bir şehri yok etmiştir. Dünya tarihinin en kötü doğal felaketleri arasında kabul edilir. Çin, bu tür büyük sel felaketlerine defalarca maruz kalmıştır. Resmi kayıtlara geçmiş 1860-1960 yılları arasındaki 22 büyük sel felaketinde, toplamda 5 milyona yakın kişi ölmüştür. 27 Çin’in tarihte yaşadığı felaketlerden en büyüğü ise, 1931 yılının Temmuz-Kasım ayları arasında yağan yağmurlar sonucunda Çin’in orta bölgelerinde ünlü Sarı Nehir’in bir kez daha taşmasıyla yaşandı. Tufan olarak adlandırılan bu büyük afette 3 milyondan fazla insan hayatını kaybetmiş; 80 milyon insan evsiz kalmış; 87 bin kilometrekarelik bir alan da sular altında kalmıştır. Sel sonrası, pek çok insan hastalık ve kıtlıktan da ölmüştür. Bu sel için bir daha dünyada yaşanamayacak kadar büyük afet olduğu söylenir. Bu, aynı zamanda tarihteki en ölümcül felaket olarak kabul edilir. 28 Sarı Nehir’de 1938’de bir kez daha yaşanan sel, bu kez de 500 bin ölü bıraktı. Japon ordusuna karşı önlem almaya çalışan Çin ordusu nehir yataklarını bombaladığından bu durum sel felaketine yol açmıştı. Çin’deki Sarı Nehir 29 Guatemala Sel Felaketi (1949): Genel olarak yağmurlu bir ülke olan Guetemala’da tarihinin tek büyük sel felaketi 1949 yılında yaşanmıştır. Bu afette, yaklaşık 40 bin kişi hayatını kaybetti. Pakistan’da Sel Felaketleri (1950, 2010): Muson yağmurlarıyla bol yağışlı bir ülke olan Pakistan’da 4 büyük sel felaketi yaşanmış; bunlarda 6 binden fazla insan ölmüştür. Yaklaşık 3 bin kişinin hayatını kaybettiği 1950’deki sel felaketi ise en şiddetlisi olarak tarihe geçmiştir. 2010’da yaşanan ve 20 milyondan fazla insanın etkilendiği sel felaketinde de 1500’den fazla kişi yaşamını yitirdi. 30 Japonya’da Sel Felaketi (1953): Ada ülkesi olması sebebiyle bol yağmurlu bir ülke olan Japonya’da 1953 yılında meydana gelen sel felaketinde yaklaşık 2600 can kaybı yaşandı. Ülkede büyük çapta can kaybına sebebiyet veren 11 büyük sel felaketi kaydedilmiştir. Bununla birlikte, en büyük maddi hasarı yaratan sel felaketi 2012 yılında yaşanmasına rağmen, sadece 10 ila 20 kişi ölmüştür. Bu durum, sel felaketlerinde gelişmiş ülkelerdeki can ve mal kaybının gelişmemiş ülkelere göre çok daha düşük olduğunu göstermektedir. 31 Cumhuriyet Tarihinin En Ölümcül Sel Felaketi (Ankara, 1957): 11 Eylül 1957’de Ankara’da meydana gelen şiddetli selde, toplam 169 kişi boğularak öldü. Bu felaketin asıl sebebi ise insan kaynaklıydı. Şöyle ki, Hatip Çayı Vadisi yerleşime açılınca çayın taşkın kapasitesi azalmış, böylece havzanın doğal dengesi bozulmuştu. Dere yataklarının yerleşime açılmasının nelere mal olacağını bu felaket açık bir şekilde gösterse de büyük şehirlerde dere yatakları yerleşime açılmaya devam etmektedir. 32 Peru Selleri (1962): Tarihinde 6 büyük sel felaketi yaşayan Peru’da toplamda yaklaşık 10 bin kişinin öldüğü tahmin edilmektedir. 1962’deki sel felaketinde ise, yaklaşık 5 bin can kaybı yaşandı. Vietnam’da Sel Felaketi (1971): Çok yağmur alan bir ülke olan Vietnam’da 1971 yılında meydana gelen büyük sel felaketinde en az 100 bin can kaybının yaşandığı bilinmektedir. ABD’nin on yıl süren Vietnam çıkartmasının da son iki yılında gerçekleşen bu felakette ölenler arasında Amerikan askerleri de bulunmaktaydı. 33 Vietnam’daki sel felaketi 34 Bangladeş’te Sel Afeti (1974): Muson yağışları sonucunda görülen nehir selleri ile, tropikal fırtınalara bağlı deniz kabarmasının neden olduğu sellerde çok büyük can ve mal kayıpları yaşanmaktadır. Bangladeş’te genel olarak muson yağmurlarıyla gelen seller, şimdiye kadar beş defa felakete sebebiyet vermiştir. Toplamda 32.000’den fazla kişi hayatını kaybetmiştir. 35 Türkiye’de Seller (1995, 1998): 3-4 Kasım 1995 tarihlerinde Ege kıyılarını etkisi altına alan şiddetli yağışlar İzmir ve civarında âni taşkınlara sebep olmuş ve bunun sonucunda 61 kişi hayatını kaybetmiş, yüzlerce bina ve yerleşim yeri maddi hasara uğramıştır. Yine aynı yıl içinde (1995) Türkiye’de üç bölgede görülen sel afetleri toplam 160 kişinin ölümüne neden oldu. 1998 yılı Mayıs ayında, Batı Karadeniz’de özellikle Bolu Zonguldak, Karabük, Kastamonu ve Bartın illerinde meydana gelen sel afetlerinde 2 milyondan fazla kişi etkilenmiş ve 30’dan fazla can kaybı meydana gelmiştir. 36 Vargas-Venezuela Sel Afeti (1999): Güney Amerika ülkesi olan Venezuela, 1999 yılında fırtına, kasırga ve sel felaketlerini peşi sıra yaşadı. Özellikle Vargas kentinde yaşanan büyük yıkımda ise, 20 binden fazla kişi öldü. Bu felaket, ülkenin şehir altyapıları konusundaki eksikliklerini gün yüzüne çıkarmıştır. 37 Vargas sel felaketi 38 Trakya ve İstanbul’da Sel Felaketi (2009): Trakya’yı esir alan ve 7 cana mal olan sel felaketi, bir gün sonra da İstanbul’u sular altına bıraktı. Marmara Bölgesi, 8-12 Eylül 2009 tarihlerinde, 17 Ağustos depreminden sonra ilk kez böyle bir felaket yaşadı. 7 kadın çalışan servis içinde bir anda sele kapıldı. Ayamama Deresi’nin taşmasıyla İstanbul’da Silivri, İkitelli, Halkalı, Güneşli, Küçükçekmece, Gaziosmanpaşa gibi semtlerde binlerce konut ve işyeri taşan derelerin getirdiği suların altında kaldı. Yaklaşık 32 can alan felaket, büyük maddi kayba ve bu arada havalimanı ulaşımının da felç olmasına neden oldu 39 Trakya ve İstanbul’da Sel Felaketi (2009) Kaynak: www.hurriyet.com.tr 40 Brezilya’da Sel Felaketi (2011): Ülke tarihinde 9 büyük sel felaketi yaşandığı bilinmektedir. Bol yağmurlu olan ülkede en büyük can kaybına yol açan sel felaketi ise, 2011 yılında meydana geldi ve yaklaşık 1000 kişi öldü. Sind Selleri-Pakistan (2011): Pakistan’ın Sind bölgesinde meydana gelen sel ilginç görüntülere sahne oldu. Şiddetli sel ile birlikte ağaçlara doğru hücum eden örümcekler ağaçlara ağlar ördüğünden aşağıdaki manzaralar ortaya çıktı. 41 Hindistan’da Sel Felaketi (2013): Hindistan, tarih boyunca Muson yağmurlarının yol açtığı büyük seller ile karşı karşıya kalmıştır. Bunlardan 2013 yılında yaşanan felakette 5.500’den fazla kişi hayatını kaybetti. Ayrıca, son yüzyıl içinde 11 kez sel felaketiyle karşı karşıya kalan ülkede toplamda 50 bine yakın can kaybının yaşandığı tahmin edilmektedir. Balkanlar’da Büyü Sel Felaketi (2014): 13-18 Mayıs 2014’te Balkanlar’da çok geniş bir alanı (Bosna-Hersek, Sırbistan, Romanya ve Slovakya’da) son 120 yılın en şiddetli sel felaketi yaşandı. Şiddetli yağışlardan sonra Sava nehrinin taşmasıyla birlikte, 2,5 milyon insanın etkilendiği, 80’dan fazla insanın öldüğü sel felaketi yaşandı. 42 Balkanlar’da Büyük Sel Felaketi (2014) 43 5.2. Tarihte Görülen Aşırı Sıcak ve Soğuklar/Kışlar Tarih boyunca görülen çok şiddetli ve uzun süreli sıcak ve soğuklar da büyük çapta can kayıplarına yol açarak afetlere sebep olabilmişlerdir. Hindistan’da Sıcak Hava Felaketi (1972): Hindistan’da uzun süre devam eden aşırı sıcaklar kuraklığa da yol açmıştı. Bu durum, bir yandan da fillerin saldırganlaşıp köyleri basmasına ve tam 24 kişiyi ezerek öldürmesine sebep oldu. Yunanistan’da Sıcak Hava Felaketi (1987): Yunanistan’da aşırı sıcaklar nedeniyle 26 Temmuz 1987’de 700’den fazla insan öldü. Bunun üzerine Yunan hükümeti de olağanüstü hal ilan etti. Kuzey Yarımküre Sıcak Hava Dalgası (2010): Kuzey Yarımküre’nin tamamını etkileyen sıcak hava dalgası, toplam 70 bin kişinin ve bu arada on binlerce hayvanın sıcaktan ölmesine sebep oldu. Bu felaket ayrıca birçok yangına da sebep oldu. 44 Hindistan’da Kavurucu Sıcaklar (2015): Sıcak bir ülke olan Hindistan’da her yıl Mart ve Haziran ayları arasında etkili olan aşırı sıcaklar nedeniyle çok sayıda kişi ölüyor. Ölüm oranı, en sıcak ve kurak ay olan Mayıs’ta zirveye çıkıyor, daha sonra da Muson yağmurlarının başlamasıyla sıcaklıklar düşmeye başlıyor. Son olarak, 2015 Mayıs’ının son haftasında 45-50 derecelerde seyreden hava sıcaklığı, Hindistan’ın oldukça fakir olan Telangana ve Andhra Pradeş eyaletlerinde 2500’e yakın ölüme yol açarak felakete dönüştü. Ölenlerin çoğu yaşlı, evsiz ve açık havada çalışmak zorunda kalan işçilerden oluştu. Sıcak çarpması, kişinin önce bilincini kaybetmesine, daha sonra da ölüme yol açabilmektedir. 45 Tarih Boyunca İstanbul’u Etkileyen Şiddetli Soğuk ve Kışlar: Bizans döneminde İstanbul’da şiddetli kışlar yaşanmıştır. Bu dönemde Haliç’in donduğuna dair bilgiler vardır. Tarihi kayıtlara göre de İstanbul Boğazı ilk kez donması, 378 yılına rastlar. Tahtta Roma İmparatoru Valens vardır. Haliç ile birlikte Boğaz’ın sahil kesimleri donmuştu. Boğaz Bizans İmparatoru Arkadius zamanında 401 yılı kışında tekrar dondu. 46 Bunun “İlahi bir ceza” olduğunu düşünen Bizans halkı, bundan da fazla dindar bulmadıkları imparatoru sorumlu tutmuştu. Boğaz, 739’da bir kez daha dondu. Yine, 755 yılında şiddetli kış etkisini göstermiş ve Haliç ile Boğaz’ın kuzey ve güney kesimleri donmuştu. 928’de yağan kar da çok şiddetliydi ve buzların erimesi bile aylarca sürmüştü. , 1011 ve 1232 kışlarında ise Boğaz’da kısmi donmalar görüldü. 47 Osmanlı Dönemi İstanbul’unda, 1573’te bir ay kadar süren şiddetli bir kış yaşandı. II. Osman’ın padişahlığı sırasında 1621 yılının 24 Ocak8 Şubat arasında aralıksız kar yağınca, Haliç’i donduracak şiddette ağır kış yaşandı. 9 Şubat’ta ise Haliç ve Boğaz tamamen dondu. İnsanlar da, hiçbir deniz vasıtasına ihtiyaç duymadan Eminönü-Galata-Üsküdar arasında yaya olarak karşı tarafa geçebilmişlerdir. 48 Ancak, gemiler İstanbul’a ulaşamayınca bu kez de kısa süreli yiyecek sıkıntısı ortaya çıktı. Şehir 1669 yılında şiddetli bir kış geçirdi ve Boğaz yer yer dondu. Yarım asırlık hapis hayatından sonra III. Osman’ın tahta geçmesiyle birlikte yaşanan 1754-5 kışında iki ay kadar aralıksız kar yağdı. Nitekim, 11 Ocak 1755’te Haliç ve Boğaz, Üsküdar ile Sarayburnu arası dondu. İnsanlar Haliç’i yine yürüyerek geçtiler. Bu kış, Osmanlı ülkesinde genel olarak ağır geçmişti. 49 Şiddetli kışın yanı sıra, meşhur Hocapaşa ve Cibali yangınları da aynı padişah döneminde yaşandığı içindir ki, III. Osman halk tarafından “uğursuz padişah” olarak görülmüştür. Yukarıda bazı örnekleri verilen şiddetli kışlar Osmanlı İstanbul’unu derinden etkilemiştir. Zira, şehir daima kalabalık bir nüfusa sahip olarak büyük miktardaki yiyecek, zahire, giyecek ve yakacak ihtiyacını da dışarıdan karşılamak zorunda kalmıştır. Bu durum, doğal olarak, uzun ve şiddetli kışların çetin geçmesine, ihtiyaç maddelerinin fiyatlanmasına sebep olmaktaydı. 50 Cumhuriyet Dönemi İstanbul’unda da yine şiddetli kışlar karşımıza çıkar. Hatta, İstanbul’da Cumhuriyet döneminin en şiddetli kışı 1929’da yaşandı. 6 Ocak-12 Mart tarihleri arasındaki periyotta kar hemen hiç durmadı. Aynı dönemde Avrupa’da da çok şiddetli kış yaşandığı için, Avrupa’nın en büyük nehri olan Tuna donmuş; nehrin çözülmesi ise İstanbul’u etkilemişti. 51 Nitekim, 1 Mart 1929’da İstanbul Boğazı Karadeniz’den gelen büyük buz parçalarının istilasına uğradı ve dondu. Sıcaklığın -10 dereceye kadar düştüğü şiddetli kışta Kurbağalıdere, Kağıthane ve Göksu dereleri ile Terkos gölü tamamen dondu; Boğaz ve Haliç’te ise yer yer donmalar meydana geldi. İstanbul’un gündelik hayatında ise, vapurlar, trenler ve tramvaylar işlemediğinden halk büyük sıkıntılar çekmekteydi. 52 Öte yandan, 21 Ocak 1929 gecesi, kar bütün şiddetiyle yağarken, Tatavla’da yangın sonucu 216 ev kül olmuştu. Yollar kapanıyor, kara dayanamayan ahşap evler çöküyor, su boruları patlıyor, insanlar donarak ölüyor, ölenler defnedilemiyor, İstanbul’a aç kurt ve yaban domuzu sürüleri iniyordu. Nihayet, 12 Mart’ta, Ramazan Bayramı’nın ilk günü, bu amansız kış sona ermiş. 53 İmparatorluklar başkentinde, 1954 yılında da büyük bir kış yaşandı. 23 Şubat 1954’te başlayan şiddetli rüzgar ve kar fırtınası ulaşımın tamamen durmasına neden oldu. Tuna Nehri’nden kopan buzlar yine İstanbul’a gelmiş; aşağıdaki resimde görüldüğü üzere Boğazın suları bir kez daha tamamen donmuştu. Buzlar, Karadeniz’in çıkışını tamamen kapattığı için gemiler Boğaz’a giremediler. 54 İs Şiddetli soğuklarda İstanbul Boğazı’nın donması 55 Şehir 1963 ve 1969 yılı kışlarını da çok çetin geçirdi. Özellikle ikincisinde Elmalı Barajı ve Büyükçekmece Gölü ile Kağıthane ve Küçüksu dereleri dondu. 1987 yılında ise beklenmedik ve ağır bir kış daha yaşandı. Bir aya yakın devam eden kar yağışı sonunda şehir bir metre kalındığındaki beyaz örtüyle kaplandı. Hayat tamamen durdu ve okullar iki hafta kadar tatil edildi. çoğu yerde yollar ve sokaklar ancak iki-üç hafta sonra kardan temizlenebildi. 56 İran’da Kar Afeti (1972): Bilinen en ölümcül kış ve kar fırtınası (tipi); İran’da 4 bin kişinin ölümüne yol açan kar fırtınasıdır. 3-9 Şubat 1972 tarihlerinde gerçekleşen bu felakette, özellikle güney İran’da 8 metreyi geçen kar, içerisinde yaşayanlarla beraber yaklaşık 200 köyü de haritadan silmiştir. Aşağıdaki resim, ülkede yağan karın şiddetini göstermesi açısından önemlidir. “Meşhur İran tipisi” olarak ünlenmiştir. 57 1972 Şubatı’nda Güney İran’da yaşanan kar fırtınasından bir görüntü 58 Quebec Buz Fırtınası-Kanada (1998): 1998 yılında Kanada’nın Quebec bölgesinde meydana gelen buz fırtınasında toplam 35 kişi öldü. Fırtına o kadar şiddetliydi ki, fotoğrafta görüldüğü üzere dev elektrik direklerini bile yerle bir etmişti. 59 5.3. Geçmişte Yaşanan Büyük Çığ Felaketleri Deprem, tsunami, heyelan, yanardağ patlaması gibi sonu büyük felaketlere yol açabilecek doğal afetlerden biri de çığ’dır. Çığ, dağlık ve eğimli arazilerde tabakalar halinde birikmiş olan büyük kar kütlesinin iç ve dış kuvvetlerin etkisi ile yamaçtan aşağıya doğru hızla kayması şeklinde ortaya çıkar. Çığlar, âni olarak meydana gelirler. Cascade Çığı-ABD (1910): Washington civarındaki Cascade Sıradağları’nda meydana gelen çığ, kar sebebiyle mahsur kalan trenlerin üzerine düştü. Trenlerde bulunan 118 insan öldü. 60 İtalyan Alpleri’nde Çığ Düşmesi (1916): I. Dünya Savaşı devam ettiği bir sırada, İtalyan Alpleri’nin olduğu bölgede düşen bu çığ, 10 bin civarında Avusturya ve İtalyan askerinin kar altında kalarak ölümüne sebep oldu. Alp Çığları-İsviçre (1950): İsviçre’nin Alpler bölgesinde meydana gelen bir dizi çığlar sonucunda 265 kişi hayatını kaybetti. Peşi sıra gelen çığlar sonucunda Vals şehri dahil bir çok şehir büyük kar kitleleri altında kaldı. 61 Huascaran Dağı-Peru Deprem ve Çığı (1970): Depremler ve heyelanlar bölümlerinde belirtildiği üzere, 31 Mayıs 1970 tarihinde meydana gelen 7.5 büyüklüğündeki deprem, Peru’nun And Dağları bölgesinde Huascaran dağı yamacının çökmesine neden olmuştu. Önüne kattığı buz, kaya ve çamurla büyüyen çığ, saatte 335 km gibi inanılmaz hızlara ulaşıp, 18 km boyunca sürüklenerek, Yungay ve Ranrahirca kasabalarını yaklaşık 2,3 milyon metre küp buz ve çamur yığının altında bırakmış ve 20 binden fazla insanı öldürmüştü. Çığ sebebiyle en fazla can kaybının yaşandığı felaket olma özelliğini taşımaktadır. 62 Huascaran Dağı (Peru) Deprem ve Çığı 63 Himalaya Çığı-Pakistan (2012): Sık sık savaş aşamasına gelen Pakistan ile Hindistan arasında kalan Himalaya bölgesinde yaşandı. Siaçen Buzulu’nda Pakistan’a ait bir askerî üsse düşen çığ nedeniyle meydana gelen felakette, 124’ü asker olmak üzere toplam 135 kişi öldü. Askerler çığa uykuda yakalanmıştı. Afganistan’da Çığ Felaketi (2015): Uzun süredir yağan yoğun kar yağışlarının ardından Afganistan’ın başkenti Kabil'in kuzeydoğusunda Pençşir vadisinde meydana gelen çığ nedeniyle 128 kişi hayatını kaybetti. 64 Türkiye’de Çığ Felaketleri: Türkiye’de, kar yağışının ve eğimin fazla olduğu Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde çığ riski daha fazladır. 1890 yılından bu yana meydana gelen 1227 çığ olayında, 1417 can kaybı yaşandı. 19502008 döneminde Türkiye’de her yıl ortalama 23 kişi ölmektedir. Çığlardan en fazla can kaybının yaşandığı yıl ise, 1991-1992 kışı oldu. Bu yıl içinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden meydana gelen çığlarda, yarısı asker olmak üzere 382 kişi öldü. 1992 yılının 1 Şubatı’nda Şırnak’a bağlı Görmeç köyünde konuşlu 2. Komando tugayına bağlı bir bölüğün üzerine çığ düştü. Çığ felaketi, köylülerin de hayatına mal oldu. Toplamda 91 asker ve 60 köylü yaşamını yitirdi. 65 Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti Uzun süreli ve şiddetli yağışlardan kaynaklanan sel veya su taşkınları, tarih boyunca büyük afetlere, can ve mal kayıplarına sebep olmuştur. Sel ve su taşkınlarının en fazla görüldüğü yerler Güneydoğu Asya ülkeleridir. İstanbul Osmanlı dönemindeki en büyük sel felaketini, Kanuni Sultan Süleyman’ın da boğulma tehlikesi geçirdiği, 1563 yılı Eylül ayında yaşadı. Şehir selde büyük bir yıkım yaşadı. İstanbul, 1789, 1811, 1889 ve 1891 yıllarında da büyük sel felaketleri yaşadı. 66 Bu sellerde, bugün olduğu gibi, taşan derelerin bulunduğu Alibeyköy, Kâğıthane ve Ayamama civarı en fazla etkilenen bölgeler olmuştur. Edirne (1688) ve Tokat’ta da büyük sel felaketleri yaşanmıştır. Tokat seli (1908), Türkiye tarihindeki en büyük sel felaketlerinden biridir. Cumhuriyet tarihinin en ölümcül sel felaketi ise, 169 ölümle 1957 yılında Ankara’da meydana geldi. Ülkemizde 1995 ve 1998, 2009 (İstanbul) yıllarında da önemli seller yaşandı 67 ABD tarihinde, çok sayıda sel felaketi yaşanmıştır. Hollanda ise, büyük barajlar yaptıktan sonra ciddi sel felaketleriyle karşılaşmamıştır. Dünya tarihine geçen en büyük ve en ölümcül sellerin yarısından fazlası Çin’de ve özellikle de Sarı Nehir boyunca meydana gelmiştir. 1887, 1931 ve 1938 yıllarında meydana gelen sel felaketlerinde 5 milyona yakın insan ölmüştür. Bunlardan 1931’deki sel felaketi tek başına 3 milyondan fazla insanın ölümüne yol açarak tarihteki en ölümcül doğal felaket sıfatını almıştır. 68 Bol yağışlı Pakistan, Bangladeş, Hindistan, Japonya, Vietnam, Peru, Venezuela ve Brezilya’da çok sayıda sel felaketi yaşandı. Güneydoğu Asya ile Orta ve Güney Amerika’nın gelişmekte olan ülkeleri olması sebebiyle seller -Japonya hariç- bu ülkelerde büyük can ve mal kaybına yol açtı. 69 Tarihte yaşanan aşırı sıcaklar, genelde iklimin sıcak olduğu memleketlerde görülmüştür. Hindistan buna örnek olarak verilebilir. 2015 Mayısı’ndaki şiddetli sıcaklarda 2500 kişi öldü. İstanbul’da Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde çok sayıda şiddetli kışlar yaşanmış; bazılarında Haliç ve Boğaziçi donmuştur. Bunlardan, Osmanlı döneminde 1621, 1669 ve 1754-5; Cumhuriyet döneminde ise en şiddetli kışın yaşandığı 1929 ve 1954 kışlarında Haliç ve İstanbul Boğazı’nın donduğunu bilmekteyiz. İran’da yaşanan 1972 kışı ise, 4 bin kişinin ölümüyle bilinen en ölümcül kış ve kar fırtınası özelliğini taşır. 70 Dağlık, eğimli ve kar yağışının bol olduğu ülkelerde görülen çığlar da, büyük çapta can ve mal kayıplarına sebep olarak ciddi afetlere yol açabilmektedir. I. Dünya Savaşı’nda 1916’da İtalyan Alpleri’nde yaşanan büyük çığ felaketi, savaşan 10 bin askerin ölümüne yol açtı. Bunun dışında, İsviçre ve Fransız Alpleri’nde, ABD, Pakistan ve Afganistan ve Türkiye’de de çok sayıda çığ yaşandı. Bir deprem sebebiyle oluşan 1970 Peru Huascaran çığ felaketi ise, çığ sebebiyle en fazla can kaybının yaşandığı felaket olarak bilinmektedir. Türkiye’de 1991-1992 kışı, çığlardan en fazla can kaybının yaşandığı dönem olmuştur. 71 auzef.istanbul.edu.tr 72