T arihsel olarak bakıldığında, polisiye roman akılcı ve bilimsel anlayışın topluma gitgide egemen olduğu XIX. yüzyılın bir ürünü olarak ortaya çıktı. Buna paralel olarak, polisiye romanın sanayileşmeyle birlikte ortaya çıkan yeni toplumsal yapının bir ürünü olduğu görülüyor. İlk kez İngiltere'de kendini gösteren sanayi devrimiyle birlikte toprağa dayalı ekonomik yapının çözülmesi sonucu kırsal kesimde yaşayan birçok yoksul insan şehirlere akın etmeye başladı. Öyle ki, XIX. yüzyılın ortalarında İngiltere nüfusunun yarısından fazlası şehirlerde yaşıyor hale geldi. 1849'da Londra'nın nüfusu 2.500.000 milyon kişiye yaklaşıyordu. Öte yandan, ortaya çıkan yeni ekonomik yapıda topraktan çok, taşınabilir nitelikteki mülkiyet değer kazanmaya başladı. XIX. yüzyılın ortalarında İngiltere nüfusunun yarısından fazlası şehirlerde yaşıyor hale geldi. 1849'da Londra'nın nüfusu 2.500.000 milyon kişiye yaklaşıyordu. Şehirlerde binlerce insanın birbirine çok yakın bir şekilde birarada yaşadığı, para ve malın büyük bir önem kazandığı bu yeni toplumsal ortamda hırsızlık toplumsal düzen açısından ciddi bir sorun haline geldi. O dönem İngiltere'sindeki durumu Zeynep Ergun Kardeşimin Bekçisi isimli kitabında şu şekilde betimliyor: “Kentsoylu İngiliz için sorun mal ve varlık paylaşımıydı. Öte yandan mal ve varlık, toplumsal ve siyasal düzenin temelini oluşturuyordu. Kentsoylu açısından, varlığını ve erkini sürdürebilmesi için alması gereken en önemli önlem, malını korumaktı. Güvenlik anahtar sözcük durumuna gelmişti.” İngiltere'de ciddi bir sorun haline dönüşen güvenliği sağlamak ve hırsızlık olaylarını önlemek için ağır yaptırımlar içeren yasal düzenlemeler yapılmasının yanı sıra 1828 yılında Metropolitan Police ismiyle ilk polis teşkilatının kurulduğunu görüyoruz. Bütün bu gelişmelere paralel olarak İngiltere'de suç üzerine odaklanmış bir edebiyat yaygınlaşmaya başladı ve ilk zamanlarda suçlular üzerine odaklı gerçek suç öyküleri yayınlandı. 1774 yılında 1774 yılında yayınlanan, o yıllardaki ünlü suçluların biyografilerinin ve işledikleri suçların derlendiği, adını Londra hapishanesinden alan Newgate Calendar adlı beş ciltlik kitap büyük bir popülerlik kazandı, bu kitabın 1824 ve 1826 yıllarında yeni basımları yapıldı. yayınlanan, o yıllardaki ünlü suçluların biyografilerinin ve işledikleri suçların derlendiği, adını Londra hapishanesinden alan Newgate Calendar adlı beş ciltlik kitap “Penny dreadful” adı verilen ucuz cinayet kitapları alt sınıflar arasında yaygın bir şekilde okunuyordu. Ne var ki, zaman içerisinde bu kitapların suça özendirici nitelikte olduğu düşüncesi yaygınlaştı. büyük bir popülerlik kazandı, bu kitabın 1824 ve 1826 yıllarında yeni basımları yapıldı. Bu popülerlik, Newgate romanı adı altında suçluları konu alan romanlar yazılmasına yol açtı. Bu türden romanların en bilineni Charles Dickens'ın (1812-1870) 1837-1839 yıllarında yayınladığı Oliwer Twist adlı romanıdır. Ne var ki, o dönemde, suçluların sergilendiği romanlar artan bir şekilde tartışma konusu oldu. Özellikle, alt sınıflar arasında yaygın bir şekilde okunan “penny dreadful” denen ucuz cinayet kitaplarının suça özendirici bir nitelik taşıdığı düşüncesi gitgide yaygınlık kazandı. Suçluların sergilenmesinden duyulan bu endişenin artmasıyla birlikte, olay örgüsünün suçlular değil, suçluları yakalayan dedektifler üzerine kurulu olduğu romanlar yazılmaya başlandı. Ama polisiye edebiyatın oluşmasına en önemli katkı Fransa'dan geldi. Bu konuda en büyük etkiyi yapan Eugène François Vidocq (1775-1857) oldu. Defalarca hapse girip çıkmış eski bir suçlu olan Vidocq sonradan Fransız polis teşkilatı için çalışmaya başlamış bir dedektifti. Suçluların dünyasını yakından tanıyan Vidocq suçluların yakalanması konusunda çok başarılı oldu ve 1811 yılında polis teşkilatı içerisinde özel bir güvenlik birimi olarak kurulan Brigade de Sureté'nin başına getirildi.1828-1829 yıllarında dört ciltten oluşan Memoirs de Vidocq adlı anı kitapları yayınlandı. Bir yazara yazdırdığı ve yazar tarafından hayali eklentilerle Yaşadığı dönemde başarılı bir dedektif olarak büyük bir ün kazanan Vidocq özellikle Memoirs de Vidocq isimli anı kitaplarıyla polisiye edebiyatın gelişiminde önemli bir rol oynadı. zenginleştirilmiş olan bu anılar, Vidocq'un suçluları yakalama serüvenlerini ve kullandığı dedektiflik yöntemlerini ayrıntılı bir şekilde ortaya koyuyordu. 1828 yılında yayınlanan ilk cilt Fransa'da en çok satılan kitaplardan biri oldu ve kısa bir sürede İngilizce'ye çevrildi. Vidocq 1833 yılında, polis teşkilatından emekli olduktan sonra ilk özel dedektiflik bürosunu kurdu. Yaşadığı dönemde başarılı bir dedektif olarak büyük bir ün kazanan Vidocq özellikle Memoirs de Vidocq isimli anı kitaplarıyla polisiye edebiyatın gelişiminde önemli bir rol oynadı. Renkli hayatı ve suçluları yakalamadaki üstün yetenekleriyle Honore de Balsac (1799-1850), Victor Hugo (18021885), Charles Dickens (1812-1870) ve Edgar Allen Poe'nun (1809-1849) romanlarındaki kahramanlara model oluşturdu. Polisiye romanın başlangıcına baktığımızda, Edgar Allen Poe'nun polisiye roman türünün babası olarak kabul edildiğini görüyoruz. Poe'nun 1841'de yayınlanan The Murders in the Rue Morgue adlı hikayesi polisiye türün ilk örneği sayılmaktadır. Poe bu öyküde acımasız olduğu kadar esrarengiz bir biçimde işlenen iki cinayeti çözmek üzere amatör bir dedektif olan Monsieur C. Auguste Dupin karakterini yarattı. Polisiye romanın başlangıcına baktığımızda, Edgar Allen Poe'nun polisiye roman türünün babası olarak kabul edildiğini görüyoruz. Poe'nun 1841'de yayınlanan The Murders in the Rue Morgue adlı hikayesi polisiye türün ilk örneği sayılıyor. Poe bu öyküde acımasız olduğu kadar esrarengiz bir biçimde işlenen iki cinayeti çözmek üzere amatör bir dedektif olan Monsieur C. Auguste Dupin karakterini yarattı. Dupin karakteri, Poe'nun 1842-43 yıllarında yayınladığı Mystery of Marie Roget ve 1845'de yayınladığı Purloined Letter adlı kitaplarında da karşımıza çıkacaktır. Bu Dupin üçlemesiyle Poe, kendi başına ayrı bir tür olarak polisiye romanın bugüne kadar değişmez olarak kalan ana çerçevesini oluşturdu. Daha sonra Fransız yazar Émile Gaboriau (1832 - 1873) Orcival'in Suçu, 113 Numaralı Dosya (1867), Boyundaki İlmek (1873) adlı polisiye romanlarıyla bir polis olan Lecoq karakterini yarattı. Sir Arthur Conan Doyle, toplam 4 roman ve 56 uzun öyküden oluşan Sherlock Holmes serisini 1887-1927 yılları arasında 40 yıl boyunca kaleme aldı. Ama polisiye roman türünü asıl üne kavuşturan isim hiç kuşkusuz Sherlock Holmes serisinin yazarı Sir Arthur Conan Doyle (1859-1930) oldu. Doyle, toplam 4 roman ve 56 uzun öyküden oluşan Sherlock Holmes serisini 1887-1927 yılları arasında 40 yıl boyunca kaleme aldı ve bu seriyi "Elveda Mr. Sherlock Holmes" isimli veda yazısıyla sona erdirdi. Polisiyenin Altın Çağının ilk döneminin ünlü yazarları (soldan sağa): Agatha Christie, Margery Allingham, Dorothy L. Sayers, Freeman Wills Crofts Polisiye romanın Altın Çağı I. Dünya Savaşı'yla II. Dünya Savaşı arasına denk düşen 1920-1939 yılları Polisiye Romanın Altın Çağı olarak nitelendirilir. Bu Altın Çağ'ın ilk döneminin önde gelen yazarları arasında Agatha Christie (18901976), Margery Allingham (1889-1966), Dorothy L. Sayers (1893-1957), Freeman Wills Crofts (1879-1957) ve John Rhode (1884-1964) gibi yazarları sayabiliriz. Daha sonra 1930'lu yıllarda bu yazarların ortaya koyduğu stil, Nicholas Blake (1904-1972), John Dickson Carr (1906-1977) ve Ngaio Marsh (1899- 1982) gibi yazarlar tarafından sürdürüldü. Genel olarak seçkin bir İngiliz kır yaşantısı ortamında geçen ve içerisinde şiddet unsuru barındırmayan bu polisiye roman türünün yanı sıra 1920'li yıllarda Amerika Birleşik Devletleri'nde yayınlanan Black Mask adlı dergide, hard-boiled adı verilen ve içerisinde şiddet ve cinsellik unsurları barındıran bir polisiye roman türünün ilk önemli örnekleri ortaya çıkmaya başladı. Dashiell Hammett'in (1894-1961) öncülük ettiği bu polisiye roman tarzının önde gelen isimleri arasında Raymond Chandler (18881959) ve Mickey Spillane (1918-2006) sayılabilir. Dashiell Hammett Raymond Chandler Mickey Spillane