Beyoğlu`nun En Güzel Abisi

advertisement
Ali Sirmen
“Beyoğlu'nun En Güzel Abisi”
1 aralıktaki Galatasaray Pilavında sohbet etmek olanağını
bulduğum bir işadamı arkadaşım, gayrı menkul balonunun
patlamak üzere olduğu söylüyor, ihracatın azalmasına karşın,
ithalatın artmasının cari açıktaki yükseliş trendini daha da
tetiklemesi riskini vurguluyordu.
İktidar mensupları ya da yandaşları, bu tür değerlendirmelere
yalnız sinirlenmekle kalmıyorlar, karşıtlarını, büyük bir krizi
özlemekle suçluyorlar.
Oysa genelde söylenenler, özlemlerin değil, gözlemlerin
sonucudur. Hepimiz aynı gemide olduğumuz ve patlak verecek
fırtınanın
boyutunun
büyüklüğünün
herkesi
derinden
etkileyeceği göz önünde bulundurulduğunda, böyle bir özlemin,
kaptanına kızdığımız için içinde seyretmekte olduğumuz
geminin denizin ortasında batmasını dilemekle eş anlamlı bir
şapşallık olduğunu söylemek ise sanırım gereksiz.
Nitekim, Gayrımenkul Yatırım Ortakları Derneği Başkanı Aziz
Torun'unun “konut sektöründeki büyüme aynı hızla devam
ederse önümüzdeki yıl bir balon riski var” diyerek, Galatasaraylı
dostumun altını çizdiği tehlikeyi doğruladığı , dünkü
Cumhuriyet'in ekonomi sayfasında da belirtiliyordu.
Konut sektöründe balonun patlamasının doğuracağı sorunların
boyutu gerçekten dudak uçuklatıcı; bize düşen bunun
gerçekleşmesini temenni etmek değil, gerekli önlemlerin
yaşama geçirilmesi için şimdiden önlem alınması çağrısını
yapmak.
***
Doğrusu, zaman zaman komik durumlar yaratan gayrımenkul
furyasındaki çılgınlık o boyutlara vardı ki, sağduyu çağrılarına
kimsenin fazla kulak asacağı yok gibi görünüyor.
Nitekim geçen hafta yayınlanan bir haberde Tarlabaşındaki
kentsel yenilenmeyi gerçekleştiren Gap İnşaatın Projenin
tanıtımı için Fransız oyuncu Jean Reno ile anlaşıldığı ve Ahmet
Ümit'in son romanı “Beyoğlu'nun En Güzel Abisi”nden ilham
alan bir kampanya yapılacağı bildiriliyordu.
vahşi talanına değinmekte ve cinayet örgüsü bunun çevresinde
geliştirmekteydi.
İki tür polisiye vardır.
Bunlardan birincisi bir suçun falinin kim olduğunun veya nasıl
yakalandığının anlatıldığı salt gerilim romanları, ikincisi ise, bir
suçu genellikle de cinayeti odak alan arka planda toplumsal
yapıyı, psikolojik ortamı anlatan eleştiren romanlar.
***
İkinci tür eserleri, salt faili bulmak suçlunun yakalanması
sürecini izlemek için okursak, bülbülü duyup, dinlemeden salt
seyretmekten zevk alan kişinin durumuna düşeriz.
Agatha Christie cinayetin örgüsü kadar tipleri ve İngiliz taşra
yaşamının betimlenmesiyle de değerlidir.
Georges Simmenon'un bir polisiye yazarı mı, yoksa psikolojik
roman türünün ustası mı olduğunu sorsalar ne cevap
verebiliriz?
Graham Greene bir polisye veya macera yazarı mıdır, psikolojik
roman yazarı mı?
Dashiel Hammet'i, Horace Mac Coy'u ile Amerikan “kara roman”
ının önde gelenlerindeki toplumsal eleştiriyi görmeden yalnızca
suç kurgusuna takılıp kalmak,
arkadaki kokuşmuş yapıyı ıskalamak yazık değil mi?
Ahmet Ümit de bu tür bir polisiye yazarı, onun için okumaktan
zevk alıyorum ve eşime dostuma da tavsiye ediyorum.
Doğrusu onun İstanbul yağmasını gözler önüne sermesinin kent
rantçılarının reklam aracı edilmesine kalkışılması bile çıldırtıcı
bir traji komik durum. Neyse ki, Ahmet Ümit bu saçmalığa izin
vermeyeceğini gerekirse yasal yollara başvuracağını açıklamıştır.
Doğrusu” Beyoğlu'nun En Güzel Abisi” ne yakışan da buydu.
Haberi okuyunca kahkahayla güldüm.
Kasım ayı içinde okuduğum Ahmet Ümit'in “Beyoğlu'nun En
güzel Abisi”nde Tarlabaşındaki “Kentsel dönüşüme” eleştirel bir
biçimde yaklaşılmakta, spekülatörler ile Mafyanın bu yağmada
nasıl el birliğiyle hareket ettiği anlatılmakta, büyük talanın
acımasız yüzüyle birlikte, Gezi Olayları sırasında polisin
gaddarlığı hikaye edilmekteydi.
Zaten has bir İstanbul yazarı aşığı olan Ahmet Ümit bir önceki
romanı “İstanbul Hatırası”nda da,İstanbul'un eşsiz değerlerinin
http://www.mgkmedya.com
Çarşamba, Aralık 4, 2013 - Sayfa 1 / 1
Download