DOLAŞIM SİSTEMİ DOLAŞIM SİSTEMİ a)KAN b)KALP c)DAMARLARDAN OLUŞUR. 20.7.2017 İNSANLARDA ÜREME • Canlıların kendine benzer canlılar meydana getirmesine üreme ( çoğalma) denir. • Tüm canlılar üreme yeteneğine sahiptir. • Üreme olayı neslin devamını sağlar.Üreme canlı yaşamı için gerekli değildir.Canlılar üremeyle , türün kalıtsal bilgisini bir sonraki nesillere aktarırlar. • Gelişmiş yapılı canlılarda üreme için kullanılan organlara üreme sistemi denir. 20.7.2017 3 • İnsanda üreme organlarının yapı ve özellikleri cinsiyete bağlı olarak farklılık gösterirler.Erkek ve dişilerde üreme organları üreme hücrelerini üreterek , döllenme ve yeni bireylerin oluşmasına imkan sağlar. 20.7.2017 Yumurta Sperm 4 Dişi üreme sistemi • Dişi üreme sisteminin temel görevi , yumurta üretmek ve yavrunun gelişmesine ortam hazırlamaktır.Dişi üreme organlarının hepsi vücut içinde yer alır.Dişilerde üreme sistemi yumurtalık , yumurta kanalı , döl yatağı ve vajinadan oluşur. 20.7.2017 5 YUMURTALIK: Bir dişi bireyde iki tane yumurtalık vardır.Dişi üreme hücresi olan yumurtayı üretir.yumurtalıkların çalışması sinirler ve bazı hormonlarla düzenlenir.Üretilen yumurtalar burada gelişerek döllenebilecek hale gelir. 20.7.2017 6 Yumurta Kanalı • Yumurtalıktaki yumurtanın döl yatağına iletilmesini sağlayan kanaldır.Yumurta kanalında spermler bulunursa yumurta döllenebilir.Döllenen yumurta bölünmeye başlar yeni bireyin gelişimini başlatır. 20.7.2017 7 Döl Yatağı ( rahim) • Embiriyonun doğuma kadar gelişmesini sürdürdüğü kısımdır.Hücre bölünmeleri sırasında oluşan canlı taslağına embriyo denir.Embriyo dişinin döl yatağına plasenta ve göbek bağı ile bağlanır. 20.7.2017 8 Vajina • Döl yatağı ile dış ortam arasında bağlantıyı sağlayan yapıdır.Spermlerin döl yatağına iletilmesini sağlar.Doğumun gerçekleşmesinde görev yapar. 20.7.2017 9 • NOT:Dişi üreme sistemi ergenlik döneminden itibaren aktif hale geçerek yumurta üretmeye başlar.Dişi üreme sisteminde yaklaşık olarak 30 günde 1 yeni yumurta üretilerek yumurta kanalına bırakılır.Eğer döllenme gerçekleşmez ve gebelik başlamaz ise yumurta ve bir kısım döl yatağı dokuları kanama şeklinde vücuttan dışarı atılır. 20.7.2017 10 ERKEK ÜREME SİSTEMİ • Erkek üreme organlarının temel görevi sperm üretmektir.Erkek üreme organlarının bir bölümü vücut dışında ve bir bölümü de vücut içindedir.Vücut içinde bulunan organlar erkek üreme hücrelerinin üretilmesinde görev yaparlar.Erkek üreme sistemi testis sperm kanalı salgı bezleri ve penisten oluşur. 20.7.2017 11 TESTİSLER • Erkek bireyde iki tane testis vardır.Testislerde çok sayıda üreme ana hücresi bulunur.Özel bölünmelerle erkek üreme hücresi olan spermleri üretilmesini sağlar. 20.7.2017 12 Sperm kanalı • Spermlerin bir süre depolanmasını ve penise doğru iletilmesini sağlar. 20.7.2017 13 Salgı bezleri • Özel bileşimli bir sıvı salgılar.Spermlere kaygan bir ortam oluşturarak hareketlerini kolaylaştırır. 20.7.2017 14 Penis • Spermler ile idrarın vücuttan dışarı atılmasında görev yapar. 20.7.2017 15 ÜREME HÜCRELERİNİN ÖZELLİKLERİ • İnsanda özel hücre bölünmesi sonucu testislerde sperm , yumurtalıklarda ise yumurta hücreleri üretilir. 20.7.2017 16 Yumurtanın Özellikleri. • Dişi üreme hücresine yumurta denir.Yumurta hücresi yumurtalıkta üretilir.Yumurta hücre zarı sitoplazma ve çekirdekten oluşur. 20.7.2017 17 • Yumurta çekirdeğinde 23 tane kromozom bulunur.Yumurtalıkta her ay bir tane yumurta üretilir.Yumurta yuvarlaktır ve büyük yapılıdır.kamçısı yoktur ve aktif hareket yapmaz. 20.7.2017 18 Spermin özellikleri • Erkek üreme hücresine sperm denir.Spermler testislerde üretilir.Spermler.Hücre zarı sitoplazma ve çekirdekten oluşur.Çekirdeğinde 23 tane kromozom vardır.Spermler küçük bir yapıya sahiptir. 20.7.2017 19 • Sperm hücresi baş orta kısım ve kuyruk( kamçı ) olarak 3 bölümden oluşur.Kamçısı ile aktif hareketini sağlar.Döllenme öncesinde spermler yumurtaya hareket ederek yumurtayı bulur ve döllenmesini sağlar. 20.7.2017 20 BOŞALTIM SİSTEMİ BOŞALTIM SİSTEMİ • Canlılar hayatsal faaliyetlerini yürütebilmek için dışarıdan besin alırlar . Bu besinlerin sindirimi sonucu vücut da oluşan atık ve zararlı maddelerin en kısa zamanda vücuttan uzaklaştırılması gerekir. • Sindirim sonucu vücut da biriken su, madensel tuzlar, CO2, amonyak, üre ve ürik asit gibi zararlı maddelerin vücut dışına atılmasına boşaltım denir.Boşaltım olayını gerçekleştiren sisteme de boşaltım sistemi adı verilir. BOŞALTIMIN AMACI • A. Vücut için zararlı olan zararlı olan atık maddeleri vücuttan uzaklaştırmak • B. Vücut iç dengesinin sağlanması • C. Vücut sıvılarının içeriğinin düzenlenmesi BOŞALTIM MADDELERİ • 1) Su ve Karbondioksit: Solunum sonucu ortaya çıkar • 2) Amonyak: Proteinlerin sindirimi sonucu oluşan zehirli bir maddedir • 3)Üre: Amonyağa göre daha az zehirli bir maddedir • 4)Ürik asit:Zehirsizdir. Kurak yerlerde yaşayan canlıların boşaltım maddesidir. BOŞALTIM SİSTEMİ Boşaltım organları BOŞALTIMA YARDIMCI ORGANLAR • 1. DERİ: Vücuttaki fazla suyu ve tuzu terleme yolu ile vücuttan dışarıya atan organdır. • 2. KARACİĞER: Proteinlerin sindirimi sonucu oluşan amonyağı daha zehirli olan üre haline dönüştürür. • 3. AKÇİĞER: Solunum sonucu oluşan karbondioksit ve suyu soluk verme esnasında dışarı atar. • 4. KALIN BAĞIRSAK: Sindirim sonucu oluşan safra ve suyu vücuttan dışarıya atar. Böbrek atar damarı Böbrek toplar damarı BOŞALTIM SİSTEMİ ORGANLARI BÖBREĞİN YAPISI BOŞALTIM SİSTEMİ ORGANLARI • 1. BÖBREK:Bel omurlarının iki yanında yer alan fasulye şeklindeki boşaltım sistemi organımızdır. Böbrek kandaki zararlı maddeleri ve üreyi süzerek vücuttan atılmasını sağlar. Böbrekler 3 kısımda oluşur. a) Kabuk bölgesi: Kabuk bölgesinde binlerce nefronlar bulunur. Kabuk bölgesinde bulunan bu nefronların görevi: Böbreğe gelen kanı süzerek idrar oluşumunu sağlar. b) Öz bölgesi: Nefronlarca süzülen kandaki yararlı maddelerin kana geri gönderilmesini sağlayan kısımdır. c)Havuzcuk: Oluşan idrarın toplandığı yerdir. BOŞALTIM SİSTEMİ ORGANLARI • 2. ÜRETER (İDRAR BORUSU): Böbrekte oluşan idrarı idrar kesesine taşıyan kanaldır. Böbrekle idrar kesesi arasında bulunur. Düz kaslardan yapılmıştır. • 3. İDRAR TORBASI : İdrar kanalından gelen idrarın biriktiği yerdir. • 4. ÜRETRA: İdrarın vücuttan atıldığı yerdir. • NOT: Böbrekler hem kandaki zararlı maddeleri süzerler hemde süzme sırasında böbrekte biriken yararlı maddeleri tekrarkana geri gönderirler. BÖBREKTE BULUNAN DAMARLAR 1. 2. BÖBREK ATAR DAMARI : Kirli kanı vücudumuzdan böbreklere taşıyan damardır. Bu damardaki kan boşaltım ürünleri ve oksijen bakımından zengindir. BÖBREK TOPLAR DAMARI: Böbreklerde süzülerek temizlenen kanı kalbe taşıyan damardır. Bu damardaki kanın içinde amonyak, üre, ürik asit gibi zararlı ürünler yoktur. Karbondioksitçe zengindir. NOT: Vücuttan dışarı atılan idrarın içinde glikoz, amino asit, yağ asiti ve gliserol gibi besinlerin yapı taşları bulunmaz. * Eğer bir insanın idrarında GLİKOZ varsa o insan ŞEKER HASTASI dır. BOŞALTIM SİSTEMİNİN ÇALIŞMASI • Kan böbrek atardamarları vasıtasıyla böbreklere gelirve böbrekteki nefronlarda süzülür. • Süzme sırasında vücut için yararlı maddeler böbrek tarafından emilerek tekrar vücutta geri gönderilir. • Böbrek tarafından süzülerek temizlenen kan böbrek toplar damarı ile böbrekten çıkarak kalbe gider. • Böbreklerde süzme sonucu biriken su, mineral maddeler, üre idrarı oluşturur. • Böbreklerde oluşan idrar idrar kanalı vasıtasıyla idrar kesesine gelir. • İdrar kesesine gelen idrar üretravasıtasıyla vücuttan dışarı atılır. BOŞALTIM SİSTEMİ HASTALIKLARI 1. Böbrek Yetmezliği : Böbreklerin tamamen veya kısmen (%80) görevini yerine getirememesi hastalığıdır. Bu hastalığı yakalanan insanların kanındaki; su, üre, ürik asit ve madensel tuzların temizlenmesi için DİYALİZ makinesine bağlanması veya böbrek naklinin yapılması gerekir. Diyaliz makinesi, idrarla atılamayan su, üre, ürik asit ve madensel tuzların kandan süzerek kanın temizlenmesini sağlar. Bu yöntem, kalıcı tedavi sağlamaz. Kalıcı tedavi için böbrek naklinin yapılması gerekir. 2. Böbrek Taşları : İdrardaki madensel tuzların idrar kanalcıklarında, havuzcukta veya idrar borusunda birikmesi ile oluşur. Erkeklerde daha fazla ortaya çıkar. Sancı ve idrarda kan görülmesi gibi belirtileri vardır. BOŞALTIM SİSTEMİ HASTALIKLARI • 3. ÜREMİ: Böbreklerin görevini yapamaması sonucu kandaki üre miktarını artması rahatsızlığıdır. • 4. NEFRİT : Nefronların iltihaplanması hastalığıdır. Yüz, göz ve ayak bileklerinde şişme gibi belirtileri vardır • 5. ALBÜMİN : Nefronların görevini yapamaması sonucu, proteinli maddelerin idrara geçmesidir. • 6. Sistit : Üreme organları veya kan yoluyla gelen mikropların, idrar yollarında oluşturduğu yanmadır. BOŞALTIM SİSTEMİ RAHATSIZLIKLARINDAN KORUNMAK İÇİN DİKKAT ETMEMİZ GEREKEN HUSUSLAR 1- Yeterli miktarda sıvı alınmalıdır. (Günlük en az 2 litre su alınmalıdır.) 2- İdrar uzun süre tutulmamalıdır. (Böbrek taşları oluşabilir). 3- Böbrekler ve idrar yolları soğuktan korunmalıdır 4- Aşırı acı ve baharatlı yiyecekler yenilmemelidir. 5- İçilen su ve yenilen besinler temiz olmalıdır. 6- Böbrek iltihabı rahatsızlıklarında tedavi yarıda kesilmemeli ve ilaçlar zamanında alınmalıdır. 7- Diş çürükleri ve boğaz iltihabı hemen tedavi ettirilmelidir. (Çürük veya iltihaba yol açan mikroorganizmalar, kalıcı böbrek rahatsızlıklarına yol açabilir.) 8- Kişisel temizliğe dikkat edilmelidir. İskelet ve kas sistemi İskelet .İnsanlarda iskelet dik durmayı sağlar ve desteklik verir. Ayrıca vücudumuzdaki kas ve eklemlerle birlikte hareket etmemize yardımcı olur, iç organları korur, kan hücreleri üretir ve mineral depolar. İskelet sistemi kemiklerden oluşmuştur. I. İskelet Sistemi İnsana şekil veren, organlara desteklik sağlayan ve koruyan yapıya iskelet denir. İskelet sisteminin yapı birimleri kemiklerdir. İnsan vücudu 210 kemikten oluşmuştur. Kemikler, kan hücrelerinin üretilmesi, bazı minerallerin depolanması, vücuda dik şekil kazandırılması görevlerini yapar. İnsan İskeletinin Bölümleri 1. Baş İskeleti Kemikler birbirine çok sıkı tutunmuşlardır ve aralarında oynamaz eklemler vardır. Baş kemikleri içerisindeki beyin ve beyinciği korur. 2. Gövde İskeleti Omurga ve göğüs kafesinden oluşur. Omurga : Omur adı verilen düzensiz şekilli kemiklerden oluşur. İçinde şerit halinde omurilik siniri vardır. Bu sinirin bulunduğu kanala omurilik kanalı denir. Omurga tüm kemikleri doğrudan ya da dolaylı olarak bağlandığı iskelet yapısıdır. Göğüs Kafesi : Sırt omurları, kaburgalar ve göğüs kemiğinden oluşur. Hareketli özellikteki bazı iç organların çalışmasını kolaylaştırır. Akciğerler ve kalp burada korunur. Kemik Çeşitleri • • • • 1. Uzun kemikler Boyu eninden uzun olan kemiklerdir. Vücudun hareketini sağlayan kemiklerdir. Kol ve bacaklarda bulunur. Sarı ilik ve kemik kanalı vardır. 2. Yassı kemikler • Yassı görünümlü kemiklerdir. • Sarı ilik ve kemik kanalı voktur. • Göğüs, kafatası ve kaburga kemikleri yassı kemiklerdir. 3. Kısa kemikler • Boyu, eni ve genişlikleri hemen hemen aynı olan kemiklerdir. • Sarı ilik ve kemik kanalı yoktur. • Omurga, el ve ayak bilek kemikleri kısa kemiklerdir. Kemiklerin Yapısı · · · · · · Kemik zarı (Periost) : Kemiğin enine büyümesini, beslenmesini, kırılma ve çatlamalarda onarılmasını sağlar. Kıkırdak Doku : Eklem bölgelerinde, hareket esnasındaki kemiğin aşınmasını önler. Süngerimsi Kemik : İçinde kırmızı iliği bulundurur. Kırmızı kemik iliği kan hücreleri üretir. Sarı ilik : Yağ depolar ve kan hücreleri (akyuvarlar) üretir. Sert (sıkı) Kemik : 2/3 ü minerallerden (kalsiyum, fosfor), 1/3 de hücrelerden oluşur. Kemiğe sertlik ve direnç kazandırır. Kırmızı İlik : Alyuvarları üretir. Eklemler Kemikleri birbirine bağlayan yapılara eklem denir. Hareket yeteneğine göre 3 çeşit eklem bulunur. 1. Oynar (hareketli) eklemler : Omuz eklemi, kalça eklemi. 2. Yarı oynar eklemler : Omurlar arası eklemler. 3. Oynamaz eklemler : Baş, kalça eklemleri. Kaslar II. Kas Sistemi Vücudun hareketini, bazı organların çalışmasını sağlayan yapılara kas denir. Kaslar kasılıp – gevşeme özelliğine sahip olan hücrelerden oluşur. Kas hücrelerinin birleşmesiyle oluşan ipliksi yapılara kas teli (lif) denir. Kas tellerinin birleşmesiyle oluşan yapılara da kas demeti denir. Çizgili Kaslar (Kırmızı Kaslar) İskelete bağlı çalışırlar. Yönetimini beyin sağlar. İsteğimiz ile çalışırlar. Kasılmaları güçlüdür. Hızlı kasılır, çabuk yorulurlar. İskelet kasları oynar ve yarı oynar eklem bölgelerinde kemiklerin hareket etmesini sağlar. Yapısında oksijen depo eden proteinleri (myoglobinler) bulundukları için kırmızı renklidirler. Çok sayıda kas demetinden oluştuğu için çizgili kaslar da denir. (Baş, boyun, kol, bacak, parmak, göz kapağı, göğüs kasları…) Düz Kaslar (Beyaz Kaslar) İç organlarımızdaki kaslardır. İsteğimiz dışında çalışırlar. Çalışmaları yavaştır. Kasılmaları güçsüzdür. (Mide, bağırsak, idrar torbası, damar duvarları, yemek borusu kasları…) Uzun süreli kasılıp, çalışmaları esnasında yorulmazlar. Kalp Kası Kırmızılı kasdır. Fakat isteğimiz dışında çalışır. Çalışmasını omurilik soğanı denetler. Güçlü, hızlı ve ritmik olarak çalışır. Uzun süreli kasılıp, çalışmaları esnasında yorulmazlar. NOT Vücudumuzdaki en hızlı,en küçük ve en büyük kaslar Vücudumuzdaki en güçlü kas çene kasıdır. Vücudumuzun en büyük kası kalçamızda bulunan "gluteus maximus" kasıdır. Gluteus maximus yürürken ve koşarken bacağımızı kuvvetli bir biçimde geriye doğru itmekte fonksiyonel olan kastır Vücudumuzdaki en küçük kas kulağımızın derinliğinde bulunan ve işitmede fonksiyonel olan stapedius kası Göz kası tüm vücudun en hızlı tepki gösteren kasıdır. Vücudumuzdaki en hareketli kaslar, göz kaslarımızdır KANIN YAPISI KAN HÜCRELERİ a)Alyuvar b)Akyuvar c)Kan pulcukları KAN PLAZMASI 20.7.2017 • • • • • • KAN İKİ BÖLÜMDEN OLUŞUR A)PLAZMA B)KAN HÜCRELERİ PLAZMA KANIN SIVI BÖLÜMÜDÜR KAN HÜCRELERİ PLAZMA İÇİNDE BULUNUR. KANIN %55’İPLAZMA, %45’ İ KAN HÜCRELERİDİR. DİĞER BÖLÜMÜNÜ PROTEİNLER, YAĞLER, VİTAMİNLER,KARBONHİDRATLAR, MİNERALLER, ANTİKORLAR,OKSİJEN VE KARBONDİOKSİT OLUŞTURUR. 20.7.2017 KAN HÜCRELERİ ALYUVARLAR(ERİTROSİTLER): KIRMIZI KEMİK İLİĞİNDE ÜRETİLİR. YAPISNDAKİ HEMOGLOBİN KANIN KIRMIZI RENGİNİ VERİR. OKSİJENİ HÜCRELERE, HÜCRELERDE OLULUŞAN KARBONDİOKSİDİ AKCİĞERETAŞIR. 1 MİLİMETRE KÜP KANDA YAKLAŞIK 4-5 MİLYON TANEDİR. ÇEKİRDEKSİZDİR. YAKLAŞIK 120 GÜN YAŞAR. DALAK VE KARACİĞERDE PARÇALANIR. 20.7.2017 AKYUVAR(LÖKOSİT) • BEYAZ RENKLİ,ÇEKİRDEKLİ HÜCRELERDİR • SARI KEMİK İLİĞİ, KARACİĞER, DALAK VE LENF DÜĞÜMLERİNDE ÜRETİLİR. • VÜCUDU MİKROPLARA KARŞI KORUR. • YAKLAŞIK 1 MM KANDA 8-10 BİN TANE OLUR. MİRKOP VÜCUDA GİRİNCE SAYILARI ARTAR. 20.7.2017 KAN PULCUKLARI (TROMBOSİTLER) • ALYUVAR VE AKYUVAR HÜCRELERİNDEN DAHA KÜÇÜKTÜR • KANIN PIHTILAŞMASINI SAĞLAR. • 1MM KANDA 200-300 BİN KADAR BULUNUR. • KIRMIZI KEMİK İLİĞİNDE BÜYÜK HÜCRELERİN PARÇALANMASI İLE OLUŞUR. 20.7.2017 KANIN GÖREVLERİ SİNDİRİLMİŞ BESİNLERİ VE OKSİJENİ VÜCUT HÜCRELERİNE TAŞIR. BESİNLERİN YANMASI SONUCU OLUŞAN CO2 Yİ AKCİĞERE, AZOTLU ATIKLARI KARACİĞER VE BÖBREKLERE TAŞIR. DOKULARIN SU DENGESİNİ KORUR VE VÜCUT ISISINI DÜZENLER. VÜCUDU MİKROPLARA KARŞI KORUR. VÜCUT SIVILARININ ASİT-BAZ DENGESİNİ DÜZENLER. HORMONLARI ÜRETİLDİKLLERİ YERLERDEN GÖREV YERLERİNE TAŞIRLAR. 20.7.2017 KAN GRUPLARI SIFIR(0) GRUBU-A GRUBUB GRUBUAB GRUBU OLMAK ÜZERE DÖRT KAN GRUBU VARDIR KAN HASTALIKLARI • LÖSEMİ(KAN KANSERİ) • HEMOFİLİ:KANIN PIHTILAŞMAMASI • ANEMİ(KANSIZLIK):ALYUVAR AZLIĞI KANYOLU İLE BULAŞAN HASTALIKLAR • AIDS-TETANOS-SITMA-KUDUZ-TİFÜS VEBA-HEPATİT B VE C 20.7.2017 KAN ALIŞ-VERİŞİ KALP • Kalp insanın göğüs boşluğunda iki akciğer arasında ve göğüs kemiğinin arkasında yer alır . • Ergin kadında ortalama 230 – 280 gr, erkekte 280 -340 gr ağırlığındadır. • İnsan kalbi herkesin kendi yumruğu büyüklüğündedir 20.7.2017 • Kalp kırmızı kas dokusundan yapılmıştır. • Kalbin sol tarafında temiz kan, sağ tarafında kirli kan bulunur. Üstte sol kulakçık, sağ kulakçık; altta sol karıncık, sağ karıncık yer alır. o Kulakçıklarla karıncılar arasında tek yönlü geçişe izin veren kapakçılar vardır o Kalbe kan getiren damarlar kulakçıklara açılırlar. o Kulakçıklar, kalbe gelen kanın toplandığı odacıklardır. Kulakçıklara kan getiren damarlar toplardamarlardır . o Kalpten vücuda kan götüren damarlar karıncıklardan çıkarlar. Vücuda kan götüren bu damarlar atardamarlardır. o Temiz kan: Besin ve oksijen bakımından zengin olan kana denir. o Kirli kan: Besin ve oksijen bakımından fakir olan kana kirli kan denir. KALBİN ÇALIŞMASI Kalbimiz yaşadığımız sürece sürekli kasılıp gevşeyerek çalışır . Kulakçık ve karıncıkların kasılıp gevşemesi birbirine zıt-tır. Kulakçıkların her ikisi aynı anda kasılırken karıncıklar gevşeme durumuna geçer. Kalbin her odacığı kasılma sırasında içindeki kanı pompalar. Gevşeme sırasında ise kanla dolar. Kirli kan akciğerlere, temiz kan ise vücuda pompalanır.(Karıncıklardan) 20.7.2017 KALBİN GENEL YAPISI 20.7.2017 20.7.2017 KAN DOLAŞIMI • • • • • Kanın damarlar yardımı ile kalpten çıkıp tüm vücuda dolanması ve tekrar kalbe dönmesine kan dolaşımı denir. BÜYÜK DOLAŞIM: Oksijence zenginlesen kanın SOL karıncıktan çıkıp vücutta kirlenerek SAĞ kulakçığa dökülmesine BÜYÜK KAN DOLAŞIMI denir. KÜÇÜK DOLAŞIM: Kanın sağ karıncıktan akciğerlere pompalanıp akciğerlerde oksijence zenginleşip sol kulakçığa dökülmesine KÜÇÜK DOLAŞIM denir. NABIZ:Kalbin her kasılışında, kanın atardamar çeperine vuruşudur.(kalp atış sayısı) TANSİYON:Kanın atardamar çeperine yaptığı itme kuvvetine denir. 20.7.2017 64 SİNDİRİM SİSTEMİ YUTAK YEMEK BORUSU MİDE KALIN BAĞIRSAK İNCE BAĞIRSAK ANÜS 65 SİNDİRİM Büyük moleküllü besinlerin (nişasta, protein ve yağ) enzimler yardımı ile parçalanarak, hücre zarından geçebilecek kadar küçülmelerine SİNDİRİM denir. Su, madensel tuzlar ve vitaminler küçük molekül olduğundan hücre zarından rahat geçer. Bu nedenle sindirilmezler. 66 A. AĞIZ VE DİŞLER Ağızda sindirime yardımcı olan diş,dil ve tükrük bezleridir. Dişler besinlerin küçük parçalara ayrılmasını sağlar. Dil de bu işe yardım eder. Dil ayrıca tat alma organıdır. Besinlerin ilk sindirimi Ağızda başlar. Buna Mekanik Sindirim denir. Dişle besinleri parçalar ve öğütür. 67 68 Dil 69 Kulak altı,dil altı ve çene altı olmak üzere üç çeşit tükrük bezi vardır. Bu bezlerde üretilen tükrük kanal ile ağıza gelir. Tükrükte PİTYALİN adı verilen enzim vardır. Pityalin nişastanın parçalanmasında görev yapar. 70 BOĞAZ Boğazımız ya da farenks, ağzımızın arkasında huni şeklinde bir alandır. Ağzımızı ve burun boşluğumuzu önde ses kutusuna,arkada ise yemek borusuna bağlar. Besin,bu yol boyunca ağzımızdan yemek borusuna ulaşır. 71 AĞIZ VE BOĞAZ 72 73 74 YEMEK BORUSU ÇİĞNENMİŞ BESİN MİDEYE YEMEK BORUSUNDAN GEÇER. ERİMİŞ KARIŞTIRILAN BESİN KREMSİ BİR SIVIYA ÇEVİRİLİR. İLERİ SİNDİRİM İÇİN BESİN İNCE BAĞIRSAĞA GEÇER. İNCE BAĞIRSAK 75 76 Mide bezleri Mide Özsuyu ( tuz asidi ve Pepsin ) salgılar. Mide özsuyu sayesinde proteinler daha küçük parçalara ayrılır. Mide özsuyunda bulunan tuz asidi protein enzimlerinin etkinliğini artırdığı gibi mideye gelen mikropları da öldürür. 77 MİDEDE SİNDİRİM : PROTEİN + TUZ ASİDİ PEPSİN PEPTON Mide ayrıca süte etki eden Lap ( RENİN ) enzimi bulunur.Bu enzim sütü KAZEİN haline getirir. SÜT + LAP ( Renin ) KAZEİN + SU 78 79 80 MİDEDEN BESİN İNCE BAĞIRSAĞA GEÇER SİNDİRİLMİŞ BESİN VÜCUT TARAFINDAN EMİLİR. KALIN BAĞIRSAĞA SİNDİRİLMEMİŞ BESİN KALIN BAĞIRSAĞIN İLK BÖLÜMÜNE GEÇER. 81 İnce bağırsağın iç yüzü çıkıntılarla kaplıdır.Bu çıkıntılara TÜMÜR adı verilir.Tümürler bağırsağın hareketini sağlar.Tümürlerle alınan besinler ince bağırsakta bulunan,kılcal damarlarla kana geçer.Karaciğerde kontrol edildikten sonra da vücut hücrelerine dağıtılır. 82 83 ATIK MADDEDEN SU VE TUZLAR EMİLİR. SİNDİRİLMEMİŞ BESİN KALIN BAĞIRSAĞIN İLK BÖLÜMÜNE GEÇER. İNCE BAĞISAKTAN APANDİSİT ATIK MADDE YA DA DIŞKI DIŞARI BIRAKILIR ANÜSE 84 KALIN BAĞIRSAK Kalın bağırsak,karnımızda bulunan 1,5m uzunluğunda bir borudur. Dört ana bölümden oluşur : 1. Kör bağırsak ( çekum ) 2. Kolon 3. Rektum ( göden bağırsak ) 4. Anüs kanalı 85 Atık maddeler,ince bağırsaktan kör bağırsağa geçer. Su ve bazı gerekli kimyasal maddeler kalın bağırsağın duvarından kan dolaşımına emilir. Geriye kalan atık, katı dışkıya dönüştürülür ve rektumda saklanır. Rektum dolduğunda,anüs kanalında bulunan kas halkaları gevşer ve dışkı vücuttan dışarı atılır. 86 87 KARACİĞERİN ANATOMİSİ 88 KARACİĞERİN GÖREVLERİ : 1. Artık zehirli ürün olan amonyağı daha az zehirsiz olan Üre ve Ürik aside dönüştürür. 2. Kan şekerini ayarlar. 3. SAFRA (öd sıvısı ) salgılar. 4. Yıpranan alyuvarları parçalar. 89 5. Vücut ısısını ayarlamada yardımcıdır. 6. Pıhtılaşmada yardımcı olan protrombin ve fibrinojeni sentezler. 7. Fazla proteinleri,karbonhidrat ve yağlara dönüştürür. 8. A,D,K vitaminlerini,yağları , aminoasitleri,bazı mineralleri depo eder. 90 SAFRA KESESİ Gövde 91 PANKREAS 92 PANKREASTAKİ ENZİMLER : Nişastaya etki eden ,AMİLAZ Yağlara etki eden, LİPAZ Proteinlere etki eden, TİRİPSİNOJEN NOT : Pankreas aynı zamanda kan şekerini de ayarlar. 93 BESİNLER KANA NASIL GEÇER ? EMİLME ( Absorbsiyon ) İnce bağırsakta,yapıtaşlarına ayrılan besinler,yine ince bağırsakta Tümürler ile emilerek kana ve lenfe geçer. Burada;Glikoz ve aminoasit,kana geçer.Yağ asiti ve gliserol ise Lenfe geçer. 94 Sindirim sisteminde parçalanamayan yani sindirilemeyen besinler;su,mineral ve vitaminler ince ve kalın bağırsakta emilerek kana geçer. İnce bağırsaktaki kılcal kan damarları besinleri alarak birleştirirler ve topladıkları besinleri Kapı toplar damarıyla karaciğere taşırlar. 95 Su,mineral ve vitaminlerin çoğunluğu kalın bağırsakta emilerek kana geçer. Sindirim sisteminden kana alınamayan besinler ise kalın bağırsakta dışkıyı oluştururlar ve dışarı atılırlar. 96 DENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ SİSTEMLER Canlılar yaşadığı dış ortamda meydana gelen değişimlere uyum sağlamak ve iç ortamlarındaki dengeyi korumak zorundadır.Canlılarda bu dengeyi sağlayan sisteme düzenleyici ve denetleyici sistem denir. Omurgalı canlılarda denetleyici ve düzenleyici sistem olarak sinir sistemi ve endokrin (iç salgı) sistemi işlev görür. I.SİNİRSEL DENETİM Sinir sistemi vücut fonksiyonlarının koordinasyonunu ve bu koordinasyonun devamını sağlar.Bu sistem dış ortamdan reseptör denilen duyu organlarıyla bilgileri alır.Bu bilgiler merkezi sinir sistemiyle (Beyin ve omurilik) yorumlanarak cevaplanır. Sinir Hücresi ve Çeşitleri Sinir hücreleri; hücre gövdesi,akson ve dendrit olmak üzere üç kısımdan oluşur.Hücre gövdesinde nöroplazma, çekirdek ve diğer organellerden oluşur. Hücre gövdesinden çıkan büyük uzantılara akson,kısa ve çok sayıda bulunan uzantılara ise dendrit adı verilir. Aksonlar schwan hücreleriyle sarılmıştır.Bazı nöronlarda schwan hücrelerinin üzerinde uyartının hızlı iletilmesini sağlayan miyelin kılıf bulunur. Bir nöronun aksonu ile diğer nöronun dendriti arasında sinaps denilen bağlantılar bulunur. Sinaplarda uyartı nörotransmitter adı verilen kimyasal maddelerle yapılır.( Asetilkolin, nöradrenalin, histamin, dopamin ve seratonin vb ) Sinir hücreleri yaptığı işleve göre duyu,motor ve ara nöron olmak üzere üç çeşittir. 1. Duyu Nöronu : Çevreden aldığı uyartıyı beyin ve omuriliğe taşıyan sinir hücreleridir. 2. Ara Nöron : Duyu sinirleri tarafından gelen uyartıyı sınıflandıran,bütünleştiren ve önceki bilgileriyle karşılaştıran nöronlardır.Bu nöronlar sadece omurilik ve beyinde bulunur. 3. Motor Nöron : Beyin ve omurilikten aldığı bilgileri kas veya salgı bezleri gibi tepki organlarına( efektör organ ) ileten nöronlardır. İmpuls Oluşumu ve İletimi Dıştan gelen uyarıcıların sinir hücresinde meydana getirdiği değişikliğe impuls denir.İmpulslar sinir hücresinde elektriksel yük değişimine bağlı olarak gerçekleşir. Uyarıcının sinir hücresinde impuls oluşturabilmesi için şiddetinin belli bir değerin üstünde olması gerekir.Sinir hücresini uyarabilecek düzeydeki uyaran şiddetine eşik şiddeti denir.Eğer uyaranın şiddeti eşik şiddetinin üzerinde ise impuls hızı ve etkisi değişmez,sadece daha fazla impuls oluşturur.Nöronların uyarana tepki vermemesi yada tümüyle tepki vermesi olayına ya hep,ya hiç yasası denir. İNSANDA SİNİR SİSTEMİ SİNİR SİSTEMİ Merkezi .Sinir Sistemi Beyin Ön Beyin Orta Beyin Omurilik Arka Beyin . Çevresel Sinir Sistemi Somatik Sinir Sistemi . Otonom Sinir Sistemi Sempatik Parasempatik 1.Merkezi Sinir Sistemi Merkezi Sinir Sistemi dış ve içten gelen uyartıların toplandığı , değerlendirildiği ve uygun tepkinin kararlaştırıldığı yerlerdir. Beyin ve omurilik olmak üzere iki kısma ayrılır. A) BEYİN Merkezi sinir siteminin en önemli kısmıdır.Bütün bilgiler burada toplanır ve daha önceki bilgilerle karşılaştırılır. Ortalama erkeklerde arasında değişir.Beyin kemiği ve beyin 1000-1300 gr deri,kafatası zarları tarafından Sert zar korunur. Beyin zarları üç tanedir. Sert zar kafatası kemiğine sıkıca tutunmuş kalın ve dayanıklı bir zardır. Örümceksi Örümceksi zar zar dallanma yaparak ince ve sert zarı birbirine bağlar.İnce zar ise içerisinden geçen kan damarları sayesinde nöronları besler.İnce zar ve örümceksi zar arasında B.O.S bulunur.Bu sıvı beyin ile kan arasında madde alış verişi için aracı bir ortam oluşturur. İnce Zar İnsan beyni başlıca üç kısımdan oluşur: I.Ön Beyin : Uç ve ara beyin olmak üzere ikiye ayrılır. * Uç Beyin : Beyin önden arkaya doğru Rolando yarığı ile iki yarım küreye ayrılır. Yarım küreleri iki köprü birbirine bağlar.Üsteki köprüye nasırlı cisim , alttaki köprüye beyin üçgeni denir. Beyinden enine kesit alındığında iki kısım belirir.Dışta korteks denilen boz madde, içte ise nöronların aksonlarından oluşan ak madde bulunur. Uç beynin korteksinde öğrenilmiş davranışların denetimini yapan merkezler bulunur. * Ara Beyin : Talamus, hipotalamus ve hipofizin arka bölgesini alan kısmıdır.Vücut ısısının kontrolü,besin metabolizması,su dengesi,uyku,heyecan, iştah ,cinsiyet hormonlarının kontrolünü hipotalamus gerçekleştirir.Talamus ise koku hariç tüm duyuların toplandığı ve dağıtıldığı kısımdır. II.Orta Beyin : Ara beyin ile beyincik arasındaki kısımdır. Beyincik ve omurilik arasında bağlantı kuran sinirler buradan geçer.Göz ve kulak refleksinin kontrol edildiği yerdir. III.Arka Beyin : Beyincik,omurilik soğanı ve ponstan oluşur. * Beyincik : Yapısı beyine benzer. Ak ve boz madde pozisyonları aynıdır.Kıvrımlı bir yapısı vardır. İskelet kaslarını ve vücudun dengesini kontrol eder. * Omurilik Soğanı : Yapısı omuriliğe benzer .Omurilik ve beyincik arasındaki irtibatı sağlar. Omurilik soğanı solunum,dolaşım,sindirim ve üreme gibi hayati olayları kontrol eder.Ayrıca çiğneme,yutkunma,kusma,hapşırma ve öksürme gibi reflekslerde buradan gerçekleşir. * Pons : Beyinciğin bir yarım küresinden diğerine impulsları taşıyarak dengeye yardımcı olur. B) OMURİLİK :Omurilik beyin ve organlar arasında sinirsel denetimi sağlanan nöronların geçtiği merkezi sistemin önemli bir kısmıdır.Organlardan elen sinirler omurilik soğanında çapraz uzantılar yaparak beyine ulaşır.1cm çapında 45-50 cm uzunluğundadır.Beyinde bulunan zarlar burada da bulunur.Dış kısmında ak,iç kısmında ise boz madde bulunur.Boz madde de hücrelerin dendrit ve gövdeleri ,ak madde de ise miyelinli aksonlar bulunur. Omuriliğin iki önemli görevi vardır. Birinci görevi beyin ve organlar arasındaki irtibatı sağlamak,ikinci görevi ise çoğu refleksi yönetmektir. Refleks vücudun düşünmeden ortaya koyduğu tepkilerdir.Bazı refleksler kalıtımla aktarılır.Doğuştan gelen bu reflekslere kalıtsal refleksler denir.Emme, gülme, öksürme, göz bebeğinin büyüyüp küçülmesi gibi refleksler kalıtsaldır.Bazı refleksler ise sonradan kazanılır bu reflekslere koşullu refleksler denir.Limon yiyen birinin karşısında ağzın sulanması koşullu tepkidir. Bir refleks reseptörlerle uyarının alınmasıyla başlar.Bu uyarı duyu nöronlarıyla omurilikteki ara nöronlara aktarılır.Burada değerlendirilen uyarı motor nöronlara oradan da efektör organlara iletilir. Bu işbirliğiyle oluşturulan yapıya refleks yayı denir. Omurilikten 31 çift sinir çıkar.Bunlar vücuda yayılan motor ve duyu nöronlarını içerirler. 2) ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ Çevresel sinir sistemi beyin ve omurilikten çıkan sinirleri içerir. Bu sinirlerden 12 çifti beyinden 31 çifti omurilikten çıkar. Beyinden çıkan sinirler baştaki duyu organları,kaslar ve salgı bezlerini kontrol eder. Ayrıca vagus siniri kalp,mide ve akciğer gibi iç organlarla bağlantı yaparak çalışmalarını kontrol eder. Omurilikten çıkan sinirler ise motor ve duyu nöronlarıdır.Omurilikten çıkan sinirler birleşerek tek sinir halinde çıkar.Ön kökten motor nöronlar çıkarken ,arka kökten ise duyu nöronları girer. Çevresel sinir sistemi somatik ve otonom sinir sistemi olmak üzere ikiye ayrılır. A) Somatik Sinir Sistemi: Somatik sinirler istemli yapılan hareketleri kontrol eder.Çizgili kaslar üzerine etkilidir. Yazı yazma, şarkı söyleme, koşma gibi beyin aracılığıyla yapılan davranışlar somatik sinirler tarafından kontrol edilen davranışlara örnektir. B) Otonom Sinir Sistemi : Otonom sinir sistemi iç organlarımızı kontrol eder.Düz ve kalp kasları üzerine etkilidir.Eşey bezleri,mide,kalp,ince bağırsak,kan damarları ve salgı bezlerinin çalışması bu sistemle kontrol edilir. Otonom sinir sistemi sempatik ve parasempatik sinir sistemi olmak üzere ikiye ayrılır.Sempatik sinirler genellikle hızlandırıcı etki yaparken,parasempatik sinirler ise yavaşlatıcı etki meydana getirir. Sempatik sinirler genellikle bedensel ya da duygusal baskılarda (stres) ortaya çıkar SAVAŞ ya da KAÇ tepkisi oluşur *Gözbebekleri genişler/büyür * Kalp hızlı atar, kalp kası güçlü pompalar ve kan basıncı artar * Dolaşımdaki kan önemli organlara çekilir, iskelet kaslarına ve kalp kaslarına daha fazla kan verilir * Deri terler * Soluk yolları genişler ve solunum hızlanır * Kandaki şeker seviyesi artar * Sindirim sistemindeki ve idrar yollarındaki sfinkterler kapanır. * Gelen uyarı uzun süre devam ederse sistem yükü kaldırmakta zorlanır ve sinaptik bağlantılarda ve Adrenal Bezlerde NE salgısı azalabilir/durabilir . Parasempatik sinirler genelde sempatik sinir sistemini dengeleme görevi vardır DİNLEN ve SİNDİR tepkisi oluşur * Vücudun kendine gelmesini, dinlenme anında enerji dengesinin düzeltilmesini sağlar * Sempatik uyarıların eski haline dönmesini sağlar * Kalbin yavaşlamasını, soluk yolunun ve gözbebeklerinin eski haline(çaplarına) dönmesini sağlar * Tükürük ve barsak salgıları ile barsak hareketlerini artırır * Eğer kişinin korkusundan kaçmak ya da korkusunu yenmek için çıkış kapısı yoksa: parasempatik etkiler artar; idrar ve dışkı üzerindeki kontrolü kaybolur DUYU ORGANLARI DUYULAR : Canlılar dış ve iç ortamdan gelen uyarıları hızlı bir şekilde alması ve ona uygun şekilde davranması gerekir.Dış ve içten gelen uyarıları alan yapılara duyu reseptörleri denir.Duyu reseptörleri ya sinir uçları yada duyu hücreleridir. Vücudumuzda tat,koku,dokunma,görme ve işitme duyuları bulunur. 1.Tat Duyusu İnsanda tat organı olan dil içerdiği tat tomurcukları sayesinde bu işlevini yerine getirir.Erişkin bir insanın dilinde 9000-10000 tane tomurcuk bulunur. Papillalar (tat tomurcukları) alınan uyarıları duyu nöronlarına iletirler. Papillalar dilin yaklaşık 1/3 ünde bulunur. Tatlı,tuzlu,ekşi ve acı olmak üzere 4 grup tat dil papillaları tarafından alınır.Tatlı dilin ön tarafıyla, tuzlu dilin uç yanları, ekşi arka yanlar, acı ise dilin arka tarafıyla hissedilir. Dilin tadı alabilmesi için bu tatları taşıyan maddelerin suda çözünmesi gerekir.Dil tat alma dışında konuşma ve besinlerin ağızda parçalanmasını sağlar. 2. Koku Duyusu Gaz halinde atmosfere yayılan koku maddelerini alan organlara koku alma organları denir.İnsanda koku alma organı burundur.Burnun iç kısmında bir koku alanı (10 cm2 ) bulunur. Buna sarı bölge denir. Sarı bölgede bulunan reseptör hücreleri koku maddeleriyle uyarılır ve bu uyarıyı koku soğanındaki sinirlere iletir.Buradan da beyine iletilir. Havaya yayılan koku maddeleri sarı bölgedeki mukusta çözünebilmesi gerekir.Burada yağ ve suda çözünebilen maddeler koku sinyalini oluşturur. İnsanda 25 milyon (köpekte 250 milyon) kadar koku siniri bulunur. Derinin dermis tabakasında bulunan duyu hücreleri 5 çeşittir. A) Serbest Sinir Uçları : Bu kısım ağrı,kısa süreli dokunma ve kıl köklerinin uyarılması gibi görevleri vardır. B) Meissner Cisimciği : Kılsız deride (dudak,avuç içi vb) dokunma duyusunu alan reseptörlerdir.Uzun süreli temasları algılar. C) Pacini Cisimciği :Deri üzerine uygulanan basıncı algılayan reseptörlerdir. Özellikle el ve ayağın alt kısmında bulunur. D) Ruffini Cisimciği : Vücut ısısının üstündeki sıcaklıkları algılaan reseptörlerdir. E) Krause Cisimciği : Vücut ısısından daha düşük ısıları algılayan reseptörlerdir. Derinin başlıca görevleri şunlardır: • Vücuda şekil ve bütünlük kazandırır. • Vücut içini fiziksel ve kimyasal etkilerden korur. • Mikroorganizmaların vücuda girmesine engel olur. • Terleme ile aşırı ısının vücuttan uzaklaştırılmasını sağlar. • Terleme ile boşaltıma yardımcı olur. 3. İşitme ve Denge : İnsanda işitme ve denge organı kulaktır.Kulak dış,orta ve iç kulak olmak üzere 3 kısma ayrılır. Dış kulak kulak kepçesi ve kulak yolundan oluşur.Uzunluğu 3-4 cm kadardır.Kulak yolu ile iç kısım arasında kulak zarı bulunur.Dış kulak ses dalgalarını toplayarak orta kulağa iletir. Orta kulak kulak zarı ile oval pencere arasında bulunur.Orta kulakta çekiç,örs ve üzengi kemikleri bulunur.Bu kemikler kulak zarından gelen zayıf ses dalgalarını yükselterek iç kulağa iletir.Orta kulak östaki borusu ile yutağa bağlanır.Östaki borusu kulak içi basınçla ,dış basıncı dengeler. İç kulak duyma ve dengenin sağlandığı ve işitme sinirlerinin yer aldığı kısımdır.İşitme ve denge sinirlerinin bulunduğu içi sıvı dolu kanallardan meydana gelmiştir.Yarım daire kanallarında denge sinirleri, salyangoz içerisinde ise ses dalgalarını sinirlere ileten korti organı bulunur. Kulakta ses dalgaları şu şekilde beyne kadar iletilir: Dış kulak gelen ses dalgalarını toplayarak kulak zarını titreştirir.Bu zar bu zayıf titreşimi kulak kemikleri (çekiç-örs-üzengi) güçlendirerek oval pencereye aktarır. Oval pencereye iletilen ses dalgaları salyangoz içerisindeki sıvıda dalgalanmaya sebep olur ve işitme sinirlerinin bulunduğu korti organına taşınır. Burada bulunan işitme hücreleri uyarılır.Bu uyarı sinirlere aktarılarak beyne iletilir. 5.Görme Duyusu : Çoğu canlıda ışığa karşı hassasiyet görülür.Bu hassasiyet içerdikleri fotoreseptörlerle sağlanır. İnsanda görme organı gözlerdir. İnsan gözü sadece 400-750 nm arasındaki ışığı algılayabilir. Göz ,göz kapağı ve göz çukurlarını tarafından çevrelenir.Göz başlıca şu kısımlardan oluşur. Sert Tabaka (Sklera) : Göz yuvarlağının en dış kısmıdır.Bağ dokudan yapılmıştır.beyaz renkli görünür.Ön tarafı ışığın geçmesini sağlayan kornea kısmı bulunur. Damar Tabaka ( Koroit) : Gözü besleyen kan damarlarının bulunduğu kısımdır.Bu kısmın ön tarafında göz kaslarıyla bitişik göz merceği bulunur. Göz merceğinin hemen önünde renk maddeleri içeren iris tabakası bulunur.İrisin ortasında ışığın şiddetini ayarlayan göz bebeği açıklığı bulunur. Ağ Tabaka ( Retina ) : Bu tabakada reseptör hücreler ve sinirler bulunur.Görme sinirlerinin göze girdiği noktaya kör nokta denir.Bu kısım ışığa duyarlı değildir.Fakat ağ tabakanın diğer kısımlarında ışığa duyarlı koni ve çomak hücreleri bulunur.Bu hücreler özellikle sarı benek adı verilen bölgede yoğunlaşırlar.Bu sebepten bu bölge görüntünün en net algılandığı yerdir. Koni hücreleri ışıkta cisimlerin renk ve boyutlarının algılanmasını sağlar.Çomak hücreleri ise loş ışıkta cisimlerin şeklini görmeyi sağlar.Çomak hücreleri renkleri algılamaz.Görüntü siyah beyaz oluşur. Görme olayı gerçekleşir: şu şekilde Bir cisimden gelen ışınlar kornea tabakasından kırılarak göz merceğine gelir.Göz merceği cismin mesafesine göre kaslar tarafından şişirilir yada inceltilir. Burada kırılarak toplanan ışınlar retina üzerine düşürülerek ters bir görüntü oluşturur.Bu görüntü sinirler vasıtasıyla beyinin arka lobuna taşınarak düz ve renkli görüntü oluşturulur. Göz kusurları : Göze nesneden gelen ışınlar mercek tarafından kırılarak retinaya ulaşır. Fakat bazı durumlarda ışınlar retinada bulunan sarı beneğin üzerine düşmediği için göz kusurları oluşur. Miyop gözde ışınlar retinanın önüne düşerken, hipermetrop gözde retinanın arkasına düşer. Astigmat gözde ise görüntü kornea yada mercek tarafında düzensiz kırıldığı için ışınlar retinanın arkasına düşer. Bu kusurlar değişik kalınlıkta mercekler kullanılarak düzeltilebilir. Göz kaslarının ve merceğin yaşlılığa bağlı olarak işlevini yerine getirememesi olayına presbitlik denir.Bu da ince kenarlı mercekle düzeltilir.