Mussolini Geri Alınamayacak Karar Zamanı Geldi! Benito Mussolini, 1883 yılında İtalya’nın Predappio şehri yakınlarında dünyaya geldi. 1945’te kurşunlanarak öldürüldü. Diktatör… Faşizmin kurucusu. Babası, koyu bir sosyalistti. Bir süre öğretmenlik yaptı. 1921’de Milano’dan milletvekili seçildi. Bir süre sonra da Faşist Partisi şefi olan Mussolini, ikbal merdivenlerini kısa sürede tırmanarak 3 Ocak 1925 tarihinde İtalya’nın başına geçti, ölünceye kadar tek lider.. Mussolini, 22 Mayıs 1939’da Hitler’le anlaşarak II. Dünya Savaşı’na girdi. Hitler’le yaptığı anlaşmayla gücüne güç kattığını sanan Mussolini, bir süre sonra Alman kuvvetlerinin üst üste aldığı yenilgilerle hayalkırıklığına uğradı. Müttefiklerin Sicilya’ya çıkarma yapmaları üzerine metresiyle beraber Almanya’ya kaçmak üzere yola çıkan Mussolini, yakalanarak idam edildi. Mussolini, 10 Haziran 1940’ta İtalya’nın Almanya’nın yanında II. Dünya Savaşı’na katıldığını ilân etti. Mussoli’nin ülkesinin savaşa katıldığını ilân eden konuşması şöyledir: “Karanın, denizin ve havanın kahramanları, ihtilâlin Kara Gömlekliler’i ve birlikler, İtalya’nın, İmparatorluğun ve Arnavutluk’un erkek ve kadınları, dinleyin! Kaderin bizim için hazırladığı saat çalıyor. Geri alınamayacak karar zamanı geldi. Büyük Britanya ve Fransa elçilerine harp ilânının metinleri verildi. İtalyan halkının yürüyüşünü her zaman önleyen ve çok defa onun aleyhine fesat plânları hazırlayan zenginlerin ve reaksiyonerlerin demokrasilerine karşı sahraya çıkıyoruz. Tarihin son çağının müteaddid on senesine olup bitenleri şöyle özetleyebiliriz: lâfı güzâf, vaadler, şantaj tehditleri, ve nihayet rezil Milletler Cemiyeti’niıı elli-iki milletle taçlandırılması. Vicdanımız kesinlikle tertemiz. Sizi gören bütün dünya şahittir ki, Faşist İtalya Avrupa’yı kaplayan fırtınadan kendini sakınmak için mümkün olan her şeyi yaptı, ama nâfile. Antlaşmaları milletlerin hayatî çıkarları göz önünde bulundurularak ve onlara ebediyen dokunulamayacağını düşünmeyerek değiştiren şartlara uydurmakla bunun önüne geçilebilirdi. Bilhassa onları kabul eden milletler için öldürücü olduğu ispat edilen aptalcasına garantiler vermemekle bunun ününe geçilebilirdi. Führer’in, 6 Ekimde, Polonya kampanyasından sonra yaptığı teklifi reddetmemekle bunun önüne geçilebilirdi. Şimdi bütün bunlar artık birer mazi. Eğer bugün harbin gerektirdiği fedakârlıkları göze aldı isek şerefimiz, menfaatlerimiz ve istikbalimiz bunu gerektiriyor ve çünkü bir millet yüklendiği sorumlulukları kutsal addettiği ve tarihin seyrini tayin eden yüce tecrübelerden ve meşakkatlerden kaçınmadığı zaman gerçekten büyüktür. Kara ve deniz sınırlarımızın meselelerini çözdüğümüz için şimdi silâha sarılıyoruz. Bizi kendi denizimizde (Akdeniz) mahsur tutan bölgesel ve askeri zincirleri kıracağız çünkü, 45 milyonluk bir ülke okyanuslara açılamadığı takdirde hiç bir zaman gerçekten hür sayılamaz. Bu muazzam çatışma, ihtilâlimizin mantıkî gelişmesinin sadece bir safhasıdır. Bu, dünyanın bütün zenginliklerine ve altınlarına aç kurtlar gibi sarılarak insanları aç bırakanlara karşı çok sayıda fakir halkın mücadelesidir. Çökmekte olan insanlara karsı başarılı insanların, faydalı insanların çalışmasıdır. İki çağın, iki fikrin çatışmasıdır. Artık ok yayından çıktı ve azmimiz gerideki köprüleri yıktı. İtalya’nın, deniz ve kara sınırlarındaki diğer halkları kendisi ile beraber bu çatışmaya sürüklemeyeceğini bütün samimiyetimle ilân ediyorum. İsviçre, Yugoslavya, Yunanistan, Türkiye ve Mısır, bu sözlerime kulak verin. Bu sözlerimin azim ve dikkatle kabul edilip edilemeyeceğine onlar, sadece onlar karar verecekler. İtalyanlar, Berlin’deki, hâtırası unutulmayacak kütle toplantısında, Faşist ahlâkına göre bir kimsenin arkadaşı ile birlikte sonuna kadar yürüyeceğini söyledim. Bizim şimdi yaptığımız bu, ve Almanya ile, Alman halkı ile ve Alman silâhlı kuvvetleri ile sonuna kadar birlikte yürüyeceğiz. Asırlar boyunca hâdiselere tesir edecek bu önemli günün akşamında, düşüncelerimizi, ülkenin düşüncelerini her zaman anlayan Haşmetli Kral ve imparatorumuza çeviriyoruz. Nihayet, yeni Führer’i, büyük müttefikimiz Almanya’nın başı Führer’i selâmlıyoruz. Proletarya ve Faşist İtalya, güçlü, kendinden emin ve birleşik bir halde üçüncü defa yükseldi. Verilecek sadece bir emir var. Herkes için mutlakçasına kesin bir emir. Daha şimdiden Alpler’den Hint Okyanusu’na kadar uçarak kalpleri tutuşturan bir emir: Zaptet! Biz bu emri yerine getireceğiz ve nihayet, İtalya’ya, Avrupa’ya ve kâinata barış ve adalete dayalı yeni bir dünya hediye etmek için zaptedeceğiz. İtalyan halkı, silâhlarınıza sarılın ve güç ve kuvvetinizi, cesaretinizi ve kahramanlığınızı gösterin. (Nejat Muallimoğlu, Bütün Yönleri İle Hitabet, İstanbul 1991. s.515-516)