TÜRKÇEMİZ, DÜŞMANLARIMIZ VE AŞAĞILIK DUYGUSU Son yıllarda bâzı kesimler, daha önceleri özellikle ön plânda tuttukları, Türkçe ve Türkçemi’zi bir kenera bırakıp, düzenledikleri ya da destekledikleri Taksim Gezi Parkı1 gibi gösterilerle dünyâ kraliyetçilerine destek verme çabalarına hız vermiş görünüyorlar2. Prof. Dr. Mustafa TEMİZ “Türk’leri maddeten ezmek ve yıkmak gayrı mümkündür. Çünkü Türk’ler, çok sabırlı ve mukâvemetli insanlardır. Gâyet mağrurdurlar ve izzet-i nefis sâhibidirler. Bu hasletleri de dinlerine bağlılıklarından, kadere rızâ göstermelerinden, padişahlarına, kumandanlarına, büyüklerine olan îtaat duygularından gelmektedir.” Patrik Grigoryas “Eski, yeni her türlü güzel Türkçe'si dururken İngilizce bozuntusu bir lâf paralamanın kökeninde yabancı dille (genelde şimdi ‘Tarzanca’) eğitim yatıyor. Bu sömürge, bu misyoner okulu türü eğitim çocuklara aşağılık duygusu aşılarken, bir yandan da düşünme kâbiliyetini köreltmekte, ulusal bilinci de yıpratmaktadır.” Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu “Bir süredir özellikle aydın kesimde, daha açıkçası entel diye adlandırılan kişilerde Türk’e, Türk’lüğe, Türk târihine, Türk Kültürüne karşı bir horlama, bir küçültme tutumu var! Nerdeyse Türk doğduklarına pişmanlık! Varsa yoksa Avrupalı, Amerikalı gibi olmak, onlar gibi düşünmek, duymak, yaşamak! Küreselleşme dediler, dünyâ küçüldü, artık ulus diye bir şey kalmadı, ne demek ulusal, ne demek ulusalcılık! Milliyetçilik eşittir faşistlik, eşittir ilkellik, eşittir bilgisizlik deyip durdular! Buna verilecek tek ad, aşağılık duygusudur!” Oktay Akbal GirişΩ "Türk milletinin dili Türkçe’dir. Türk dili dünyâda en güzel, en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu yükseltmek için çalışır. Bir de Türk dili, Türk milleti için kutsal bir hazînedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği nihâyetsiz 1 Temiz, M., Taksim Gezi Parkı Olaylarının Düşündürdükleri-Olayların Mânevî Boyutu, Siz Aklınızı mı Oynattınız? Oyuna Geliyorsunuz! Memleketimiz Adına Bir Düşününüz: Önce Vatan ve Milletimiz, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://mtemiz.com/bilim/TAKSİM%20GEZİ%20PARKI%20OLAYLARININ%20DÜŞÜNDÜRDÜKLERİOLAYLARIN%20MÂNEVÎ%20BOYUTU.pdf YA DA http://mtemiz.com/bilim/TAKSİM%20GEZİ%20PARKI%20OLAYLARININ%20DÜŞÜNDÜRDÜKLERİOLAYLARIN%20MÂNEVÎ%20BOYUTU.doc, En Son Erişim Târihi: 15.01.2014. 2 Temiz, M., Son Yüzyılın En Büyük İtirafları, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://www.haberiumturk.com/m/?id=8044, En Son Erişim Târihi: 15.01.2014. Aslında onların “izzet-i nefis sâhibidirler” dedikleri husûsun aslı şudur:”Türkler, nefislerini öldürerek izzetli bir güce ulaşmışlardır.” Batılılar’ın ruhî konulardaki anlayışları yetersiz olmakla berâber, temelde, Türk’leri bu ruh gücünden ayırma metotlarında isâbet etmişlerdir. Ω .Sayfa sonlarındaki pdf uzantılı koyu mavi kaynaklar tıklandığında, pdf uzantılı ilgili yazıya ânında ulaşılabilir. 2 KÜLTÜRÜMÜZ’DE ÖZGÜNLÜK Zillet Ve Aşağılık Duygusu Prof. Dr. Mustafa TEMİZ felâketler içinde ahlâkının, ananelerinin, hâtıralarının, menfaatlerinin, kısacası bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sâyesinde muhafaza olunduğunu görüyor. Türk dili Türk milletinin kalbidir, zihnidir." "Türk demek dil demektir. Milliyetin çok bâriz vasıflarından birisi dildir. Türk milletindenim diyen insanlar her şeyden evvel ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk harsına, câmiasına mensûbiyetini iddiâ ederse buna inanmak doğru olmaz3." Atatürk’ün bu sözlerinden Türkçe’yi önemsemeyen ya da Türkçe bilim dili olamaz diyerek onu küçümseyenlerin, onu sevmeyenlerin hangi sıfatlarla anılabileceklerine de işâret etmektedir. Çünkü memleketimizde Türkçe’miz, bu gibi kimselerin aşağılık duygularına kurban edilmektedir. Türkçe’miz Günümüzde ortaya çıkan bu Kültür ve kimlik bunalımı bilhassâ Türkçe’mizin içine düştüğü durumda açık olarak görülmektedir. Bu durum normal değildir: “Avrupası olsun, Asyası, Güney Amerikası olsun, yabancıların oyunlarına gelmemiş hiçbir ülkede yabancı dil öğretiyoruz diye ülkenin dilini kaldırıp atıp da okullarda çeşitli dersleri yabancı bir dilde yapmak şeklinde bir yabancı dil öğretme yöntemi yoktur. Her yerde bu yabancı dil eğitimi yerine yabancı dille eğitim bir ülkeye, bir ulusa yapılabilecek en büyük hâinlik, en büyük alçaklık ve bir insanlık suçu olan "Kültürel soykırım" sayılır. Dolayısıyla her bağımsız, her şerefli ülkede yabancı dille eğitim o ülkenin anayasasına aykırıdır, bu konuda hiçbir tâviz verilmez.” “Türkiye'de 1954'e kadar İngilizce ile eğitim yapan hiçbir Türk Okulu yoktu. Zâten bu her devirdeki anayasalarımıza, Atatürk'ün "tevhid-i tedrisat" kânununa, Lozan'a tamâmıyla aykırıydı; hâlen de öyledir. Atatürk eğitim dilinin tümüyle Türkçe olması üzerinde ısrarla durmuş, eğitimin "milli eğitim" olmasının baş şartını buna bağlamıştır4,5.” Düşmanlarımız, bizi bozmak için ilk plânda seçtikleri Türkçe’mizi yok etme çabalarını hâlâ hızla sürdürmektedirler. Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, İngilizce’nin Türkçe’ye etkisi ile ilgili olarak: “Eski, yeni her türlü güzel Türkçe'si dururken İngilizce bozuntusu bir lâf paralamanın kökeninde yabancı dille (genelde şimdi ‘Tarzanca’) eğitim yatıyor. Bu sömürge, bu misyoner 3 Hars Kültür demektir. Türk Dil Kurumu, Atatürk'ün Sözü, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://www.tdk.gov.tr/TR/Genel/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF4DE731F422390043 , En Son Erişim Târihi: 08.12.2011. 4 Karabulut, E., İngilizce Öğrenmenin Yolu, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://www.emrekarabulut.net/ingilizce-ogrenmenin-yolu/, En Son Erişim Târihi: 08.12.2011. 5 Sinanoğlu O., Bilim ve Teknik, Sayı 59, Ekim- 1972. 3 KÜLTÜRÜMÜZ’DE ÖZGÜNLÜK Zillet Ve Aşağılık Duygusu Prof. Dr. Mustafa TEMİZ okulu türü eğitim çocuklara aşağılık duygusu aşılarken, bir yandan da düşünme kâbiliyetini köreltmekte, ulusal bilinci de yıpratmaktadır.” demektedir6. Bu duruma nasıl düştük? Milletimizin bu duruma getirilişi 100-150 yıldır süregelen sinsi plânların sonucudur. Bunu bir vesika ile örnekleyerek geçelim: Batılı’lar, bizim can damarımızı keşfederek bizi ilkesiz bir millet hâline getirmek için gereken tedbirleri almada hiç gecikmediler. Atatürk, “Millî his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin millî ve zengin olması, millî hissin gelişmesinde başlıca etkendir7." diyor. Bizi maddî ve mânevî her sahâda başarıdan başarıya ulaştıran can damarımızın (orijinalliğimizin) kendimize has karakter ve ruh yapımız yâni özgün millî hislerimiz olduğunu, dolayısıyla kısacası dünyâda orijinal bir millet olduğumuzu sonunda anladılar. Arkamızı yere getirmek için, bizi bu hasletlerimizden uzaklaştırmaları gerekiyordu. Ne yapmalıydılar? Şimdi bunları onların ağızlarından dinleyelim: 19. yüzyılın ilk yarılarında Patrik Grigoryas, Rus Çarı Birinci Aleksandr’a yazdığı mektupta fikirlerini ve yapılacakları aynen şöyle anlatıyordu8: “Türk’leri maddeten ezmek ve yıkmak gayrı mümkündür. Çünkü Türk’ler, çok sabırlı ve mukâvemetli insanlardır. Gâyet mağrurdurlar ve izzet-i nefis sâhibidirler. Bu hasletleri de dinlerine bağlılıklarından, kadere rızâ göstermelerinden, padişahlarına, kumandanlarına, büyüklerine olan îtaat duygularından gelmektedir.” “Türkler’de evvelâ îtaat duygusunu kırmak, mânevî bağlarını kesretmek, dinî metânetlerini zaafa uğratmak icâbeder.” “Bunun da en kısa yolu, An’anât-ı Milliye ve mâneviyelerine (Millî örf, âdet ve mâneviyatlarına) uymayan hâricî fikir ve hareketlere onları alıştırmaktır. Türkler, hâricî muâveneti (dış yardımı) reddederler. Haysiyet hisleri buna mânidir. Velev ki, muvakkat Aröz, Y., Anafilya, Oktay Sinanoğlu’nun Dilimiz Üzerine Düşündürdükleri, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://www.anafilya.org/go.php?go=7d643a0120a42, En Son Erişim Târihi: 08.12.2011. 7 Kahraman, B., Ülkemizce eğitim dili TÜRKÇE olmalıdır; çünkü, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://www.beycan.net/bloglar/83/%C3%BClkemizce-e%C4%9Fitim-dili-t%C3%BCrk%C3%A7eolmal%C4%B1d%C4%B1r-%C3%A7%C3%BCnk%C3%BC/index.html, En Son Erişim Târihi: 08.12.2011. 8 Taşyürek, M., Türkleri maddeten ezmek güçtür, Zaman G., 10 Ocak 1993; Târih Konuşuyor, Aylık Dergi, 1964, Sayı 1, sayfa 70. Aslında onların “izzet-i nefis sâhibidirler” dedikleri husûsun aslı şudur:”Türkler, nefislerini öldürerek izzetli bir güce ulaşmışlardır.” Batılılar’ın ruhî konulardaki anlayışları yetersiz olmakla berâber, temelde, Türk’leri bu ruh gücünden ayırma metotlarında isâbet etmişlerdir. kesretme=çoğaltmak, böylece ayrılık tohumlarını atarak ‘parçala parçala yut’ adı verilen İngiliz Sömürgeciliği’ine hazırlık yapmak. 6 4 KÜLTÜRÜMÜZ’DE ÖZGÜNLÜK Zillet Ve Aşağılık Duygusu Prof. Dr. Mustafa TEMİZ (geçici) bir zaman için zâhirî kuvvet ve kudret verse de, Türk’leri hâricî muâvenete (dış yardıma) alıştırmalıdır.” “Mâneviyatları sarsıldığı gün, Türk’leri kendilerinden şeklen çok kudretli, kalabalık ve zâhiren hâkim kuvvetler önünde zafere götüren asıl kudretleri sarsılacak ve maddî vâsıtaların üstünlüğü ile yıkmak mümkün olabilecektir. Bu sebeple, Osmanlı Devleti’ni tasfiye için mücerret olarak harp meydanlarındaki zaferler kâfî değildir ve hattâ sâdece bu yolda yürümek, Türk’lerin haysiyet ve vakârını tahrik edeceğinden, hakîkatlere nüfuz edebilmelerine sebep olabilir. Yapılacak olan, Türk’lere bir şey hissettirmeden bünyelerindeki bu tahrîbatı tamamlamaktır.” Patrik Grigoryas’ın ileri sürdüğü Türkler’i yok etme fikirleri incelenirse görülür ki, bunların esâsı Türk’leri orijinalliklerinden uzaklaştırarak îmansız bir sürü hâline getirmek ve Allah’a (C.C.) olan saygı, güven ve bağlılıklarını dünyâlık menfaatlere yönlendirmektir. Başka bir ifâdeyle, Batılılar’dan istemeyi Allah’tan (C.C.) istemeye tercih eder duruma getirmektir. Bu da orijinalliğin (özgünlüğün) yok olmasıdır. Dininden, îmânından ve millî geleneklerinden yoksun olan bir topluluk bütün gücünü kaybetmiş, şahsiyetsiz bir hâle gelmiş olur. Böyle bir toplumun gücü olmadığı gibi, cesâret ve şecaati de kalmaz, kontrol edilebilir güdümlü bir sürü durumuna düşer. Çünkü dini, îmânı ve öz güveni yok olmuş, Allah (C.C.) korkusu kalmamıştır; fakat ‘düşen yapraktan’ korkar bir hâle gelmiştir. İşte bu durum Peygamberimiz (S.A.V) Efendimiz’in yüz yıllar öncesinden adını “zillet” olarak koyduğu durumun tâ kendisidir. Aşağılık Duygusu9 Aşağılık duygusu aşılamak bir sömürgecilik metodudur. Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu örnek veriyor10: “Roma'da, İngilizler'in yaptığından sonra, Fransız’lar aynısını Cezâyir ve Tunus'ta yaptı. Bugün Tunus'ta Arapça kalmamış… Hava alanında adama soruyorum: "Nerelisin?". Tipinden anladım tabiî adamın Cezâyir’li Arap olduğunu…” “Diyor ki: ‘Ben Parizyen, Parisli'yim, Fransızım, kem küm...’ Güyâ Fransızca konuşuyor, tarzan Fransızca’sı... Biz de diyoruz ki, Fransız mı görmedik, adama bak ya! Kendini Fransız zannediyor. Vay anasına! Niye? Çünkü Fransız’lar orada Arapça eğitimi yasaklamışlar, hepsi anaokulundan îtibâren, yâni Osmanlılar'dan koptuklarından beri, 9 Temiz, M., Kültürümüz’de Özgünlük, Zillet Ve Aşağılık Duygusu, http://mtemiz.pau.edu.tr/bilim/KÜLTÜRÜMÜZ’DE%20ÖZGÜNLÜK,%20ZİLLET%20VE%20AŞAĞILIK%2 0DUYGUSU.pdf YA DA http://mtemiz.pau.edu.tr/bilim/KÜLTÜRÜMÜZ’DE%20ÖZGÜNLÜK,%20ZİLLET%20VE%20AŞAĞILIK%2 0DUYGUSU.doc, En Son Erişim Târihi: 15.01.2014. 10 Sinanoğlu O., Türkiye’nin Temel Sorunu, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://turksiyer.com/tuerk-siyasi-tarihi/57-turkiye-uzerine/1359-turkiyenin-temel-sorunu.html, En Son Erişim Târihi: 08.12.2011. 5 KÜLTÜRÜMÜZ’DE ÖZGÜNLÜK Zillet Ve Aşağılık Duygusu Prof. Dr. Mustafa TEMİZ Fransızca eğitime zorlanmış... Bu medenî geçinen, insan hakları savunucusu Fransız’lar yapıyor bunu...” “Osmanlı yaptı mı böyle bir şey? Çekildi... Hepsi kendi dilinde duruyor. Fransız’lar oraya gider gitmez, tak! Hemen, kendi dili yerine Fransızca... Antakya'yı aldıkları zaman da öyle yaptılar. Atatürk orayı tekrar aldı ve eğitimi tekrar Türkçe yaptı... Dikkat edin! İngilizce yapmadı. [İnsaf] İşte bu Fransız’lar böyle yapmış Cezâyir'de, Tunus'ta Arapça kalmamış... Bitmiş... Gazeteler Fransızca, TV Fransızca, millet Fransızca konuşuyor, çat pat, bozuk bir şekilde... Maalesef şimdi bu aşağılık duygusu (kompleksi) buralara kadar gelmeye başladı, hızla...” Dilinden ayrılan toplumlarda çözülme devam eder. Bu, dinin ve târih şuurunun yok olmasına ve daha ötelere kadar uzar. Dil bir milletin hayâtında bir kilit rolü oynar. Onun için “Türkçe’miz sözümüzün bayrağıdır.” Fedâ Edilen Türkçe’miz Türkçe’miz aşağılık duygusuna fedâ edilmiştir. Türkçe’mizin başına gelenler, 27 Aralık 1949’da Türkiye ve ABD hükümetleri arasında ikili anlaşmayla kurulan ve imzalanan “Eğitim Komisyonu”© ile başlamıştır. O gün, Milli Eğitim Bakanlığı’nda 4 Türk, 4 Amerikalı 8 kişiden oluşan ve başkanı ABD büyükelçisi olan ve Türk milli eğitimine yön verecek olan bu heyetin MEB’da bugüne kadar varlığını devam ettirdiği söylenmektedir11. Öz yurdumuzda bile Türk milletine resmen “aşağılık duygusu” yerleştirmek için her yol denenmektedir. Türk Milleti’nin büyük üzüntü duyarak topyekün kınadığı Dink cinâyetini de bunun için bir biçilmiş kaftan saydılar ve “tam zamanı” diyerek öyle bir rüzgâr estirmeye başladılar ki, çoğu vatandaşımız kolayca bu tuzağa yakalanıverdi. Çünkü yakalanmaya hazır hâle getirmek için üzerinde yıllarca çalışılmıştı / çalışılıyordu. Bu tuzağa yakalananların hallerinin aşağılık duygusu olduğunu Oktay Akbal, 1 Şubat 2007 Cumhûriyet Gazetesi’nde açık bir şekilde yazmıştır. Akbal, Dink cinâyeti münâsebetiyle aşağılık duygusuna kapılanları kast ederek: “Bir süredir özellikle aydın kesimde, daha açıkçası entel diye adlandırılan kişilerde Türk’e, Türk’lüğe, Türk târihine, Türk Kültürüne karşı bir horlama, bir küçültme tutumu var! Nerdeyse Türk doğduklarına pişmanlık!” “Varsa yoksa Avrupalı, Amerikalı gibi olmak, onlar gibi düşünmek, duymak, yaşamak! Küreselleşme dediler, dünyâ küçüldü, artık ulus diye bir şey kalmadı, ne demek ulusal, ne © Fulbright komisyonu, ilkokuldan İmam Hatip’e kadar, tüm eğitim müfredâtını belirleyebiliyor. Yarısı ABD’lilerden oluşan komisyona ABD’nin Türkiye büyükelçisi başkanlık ediyor. 11 Anonim, Türkiye Eğitim Sistemi`nde Büyük Skandal!, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://www.dogruhaber.com.tr/Haber/Turkiye-Egitim-Sisteminde-Buyuk-Skandal-18845.html, En Son Erişim Târihi: 08.12.2011. 6 KÜLTÜRÜMÜZ’DE ÖZGÜNLÜK Zillet Ve Aşağılık Duygusu Prof. Dr. Mustafa TEMİZ demek ulusalcılık! Milliyetçilik eşittir faşistlik, eşittir ilkellik, eşittir bilgisizlik deyip durdular!” dedikten sonra kararını veriyor: “Buna verilecek tek ad, aşağılık duygusudur!” Akbal, Dink cinâyeti münâsebetiyle Türk’ü, Türklüğü horlayanlardan utanç duyduğunu belirterek şu soruyu soruyor: “Aşağılık duygusunu zırh gibi kendine yapıştıranları bilmem nasıl kurtaracağız, Türk’lüklerini nasıl öğreteceğiz, bilmem?” Aşağılık ve kimlik bunalımı içindeki insanlarımızın kafalarını tamâmen yıkamak için estirdikleri rüzgârı aşağıdaki yazı güzel bir şekilde açıklamaktadır: Şöyle konuşuyor Batılı benliğimiz12: ‘Müslüman kalabilirsin ya da başka bir dinde; ama beni yakalamak için değişmelisin dostum. Dilini değiştirmelisin önce... Yüksek ortamlarda benim dilimi kullanmalısın. Benim dilimi ikinci dil ya da yabancı dil olarak öğrenmen yetmez. Kendi dilin yabancı kalmalı, hattâ neredeyse etnik bir dil; benim dilim ise yüksek ortamlarda anadil olmalı…” “Nedir bu yüksek ortamlar? En başta yüksekokullar, sonra liseler, ortaokullar, ilkokullar, hattâ anaokulları… Kendi dilinle konuşmak sende aşağılık duygusu yaratmalı…’‘Örneğin marketing (pazarlamanın yüksek olanı) alanında benim sözcüklerimle cümleler kurmalısın. Kendi dilinle ifâde etmeye çalış! Bak, ne kadar da bayağı kalıyor. Global dünyânın bir parçası olarak kendini hissetmek istiyorsan, benim yaptığımı iyi yapmalısın.’ ‘Gazetelerinin, televizyonlarının isimleri bile benim dilimde olacak (Eskiden beri olanlar kalsın). Edirne'den Sibirya'ya kadar bütün Türk’ler, gökteki yıldıza "yıldız" der, ya da "cıldız". Biliyorum binlerce yıldır bu böyleydi. Ama artık "star" demelisin. Unut artık "yıldız"ı! yıldızın geçmişte değil, Doğu'da hiç değil, bizim tarafta… Zâten bu konuları da sana ben öğretmiyor muyum?” “Hangi ülkede Orta Asya ile ilgili daha çok araştırma yapılıyor sanıyorsun; sende mi bende mi? Bırak sözcükleri, harfleri bile istediğim gibi okuyacaksın. Kendi harfini benim okuduğum gibi söyle! Entivi" de meselâ... Diğer türlü söylemeyi dene, bak, sen de gördün; ne kadar da bayağı, köylü, doğulu bir "sound" değil mi?” “Hem sen değil misin modern olmak isteyen? Kendini ve Kültürünü, dilini, geleneklerini, geçmişini aşağıda hissetmezsen (açıkça değil tabiî, içinde, sâdece içinde) bu metamorfozu gerçekleştiremezsin dostum."Paşa"ya "Pasha" Leyla"ya da "Laila" diyeceksin Özcan Yüksek, Atlas dergisi - Şubat 2002, Misyon, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://www.ihsankaraman.com/misyon.html, En Son Erişim Târihi: 08.12.2011. 12 7 KÜLTÜRÜMÜZ’DE ÖZGÜNLÜK Zillet Ve Aşağılık Duygusu Prof. Dr. Mustafa TEMİZ ve yazacaksın! Biraz oryantalist; ama "daha Batılı gözüyle bir Doğulu şıklık!" Sen bakma "köşk" sözcüğüne, biz artık ona "kiosk" diyoruz, sen de öyle söyle.” “Hah şöyle! diyoruz, concept yaratmalıyız. Yaratıcı ol, kendine "creative" de; Fabrikayı Ümrâniye'de kur, markanı İtalyanca'dan al! Yoksa malını satamazsın! Türk olduğu anlaşılırsa ya da Türk gibi gözükürse kimse evine sokmaz. Sen ona, Türk olmayan bir isim bul en iyisi… Kimse de sana kızamaz. "Trend" böyle… Tavuk bile satamazsın! Neden Mudurnu "Chicken" oldu sanıyorsun? İnsanlar tavuk değil "chicken" yemek istiyor. Ne zamandır radyolar; "Good morning Türkiye" diye sesleniyor. Bizi uyandırmak için olsa gerek…’ Milletimizin fertlerine gizlice bunları söyleten etken aşağılık duygusundan başkası değildir. Nitekim bu gerçeği gören Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, bunu eserlerinde bugün insanlarımızın çoğunun içine düşmüş olduğu en kötü durum olarak vurgulamaktadır. Bunun bir sonucu olarak eserlerinde bugün Türkiyemiz’de Batılı’ların emelleri için çalışan köşe başlarını tutmuş 200 000 hâinden bahsedilmektedir. Bugün için “İngilizce ile eğitim” anaokullarına kadar inmiş durumdadır. Bâzı gizli cemiyetler, yanlarına bizim sahte aydınları da alarak, yabancı dille eğitim emellerinde şimdilik başarılı olmuşlardır. Yapılan bu sahte eğitimle, daha gelişim çağında olan ve doğru dürüst Türkçe’yi bilmeyen çocuklarımıza, İngilizce dayatılmış ve dayatılmaktadır. Türkçe düşünmeye yönlendirilmesi gerekirken çocuklar, İngilizce düşünmeye zorlanmıştır/zorlanmaktadır. Okuma ve yazmanın ilk başında bulunan bu çocuklar, dünyâyı daha yeni yeni öğrenmeye, kavramlarla daha yeni yeni karşılaşmaya başlarlarken beyinlerindeki hayâlî kahramanlar da “Ahmet, Mehmet, Ayşe” yerine “Mr. Brown, Mr. John, Mrs. Janeth” şeklinde Kültür dışı isimlerle şekillenmeye başlamaktadır. Beyinlerinin ve idraklerinin rûhî ortamlarında kimliklerini ilkin kendi Kültür bazlarına oturtacak çağdaki bu çocuklara, bilinçaltında yabancı Kültür kalıntıları şırınga edilerek onların daha bu yaşlarında “ben kimim sorgulamasına” yol açan bir kimlik bunalımına ilişkin karmaşaya itilmeleri ve çocukların kendi kendilerine yabancılaştırılmaları geleceğimiz için ne dehşet verici bir şeydir! “Kendine ve kendi Kültürüne yabancılaşan bu çocuklar” ülkesine, Kültürüne, âilesine yabancı olmayacak mı? O zaman ey veli! Senin çocuğun artık bundan sonra hep dış Kültürler için çalışacak, onun sana, vatanına bir faydası olmayacaktır. Bunların bugün binlerce örnekleri yok değildir. Ya yurdumun dükkânına, şirketine, caddesine, sokağına hanına, hamamına, uçağına verilen ya da yazılan şu İngilizce yazılar? Aşağılık duygusunun bu derecesine pes doğrusu! Uçak meydanlarına vardığımda benim en üzgün olduğum günler oluyor, bu yüzden... Uçağından, hangarından tutun da eşya taşıyıcısına kadar her şeyin üzerinde İngilizce yazılar… Ne hâle düştük… Ne duygusuz, ne düşüncesiz bir millet olduk? Benim lisanım, benim Türkçem bu kadar da mı değersiz? Bu ne duyarsızlık? Bu ne vicdansızlık? Buna dur diyecek biri çıkmayacak mı? 8 KÜLTÜRÜMÜZ’DE ÖZGÜNLÜK Zillet Ve Aşağılık Duygusu Prof. Dr. Mustafa TEMİZ Son yıllarda bâzı kesimler, daha önceleri özellikle ön plânda tuttukları, Türkçe ve Türkçemi’zi bir kenera bırakıp, düzenledikleri ya da destekledikleri Taksim Gezi Parkı13 gibi gösterilerle amaçları: “Üçüncü sınıf ülkelerin halkları eğitim düzeylerine göre işçi olarak çalışacaklar, bizim gibi gelişmiş halklar da bunların üstünde bir hiyerarşi içinde yönetici olarak görev yapacaklar. Bu sınıfa giren ülke insanları için cumartesi günleri dışında bütün bayram ve tatil günleri kaldırılacak ve ancak karınlarını doyurabilecekleri bir maaş karşılığında, bütün yıl boyunca haftanın altı günü çalışacaklar. Bizim insanlarımız günün çok az bir kısmını çalışmaya ayıracak ve günün geri kalan kısmını zevk ve eğlenceyle geçirecekler14.” olarak belirlenmiş dünyâ kraliyetçilerine destek verme çabalarına hız vermiş görünüyorlar. 13 Temiz, M., Taksim Gezi Parkı Olaylarının Düşündürdükleri-Olayların Mânevî Boyutu, Siz Aklınızı mı Oynattınız? Oyuna Geliyorsunuz! Memleketimiz Adına Bir Düşününüz: Önce Vatan ve Milletimiz, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://mtemiz.com/bilim/TAKSİM%20GEZİ%20PARKI%20OLAYLARININ%20DÜŞÜNDÜRDÜKLERİOLAYLARIN%20MÂNEVÎ%20BOYUTU.pdf YA DA http://mtemiz.com/bilim/TAKSİM%20GEZİ%20PARKI%20OLAYLARININ%20DÜŞÜNDÜRDÜKLERİOLAYLARIN%20MÂNEVÎ%20BOYUTU.doc, En Son Erişim Târihi: 15.01.2014. 14 Haberıumturk, Son Yüzyılın En Büyük İtirafları, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://www.haberiumturk.com/m/?id=8044, En Son Erişim Târihi: 15.01.2014.