TEMEL BİLİMLER DENEMESİ 1 1. Humerus’un , articulatio humeri’de yukarı doğru disloke olmasını engelleyen başlıca ligament aşağıdakilerden hangisidir? A) Lig. Conoideum B) Lig. Trapezoideum C) Lig. Coracoclaviculare D) Lig. Coracohumerale E) Lig. Coracoacromiale Şıklar içerisinde Lig. Coracoacromiale humerus’un yukarı doğru çıkmasını engelleyen başlıca ligamenttir. CEVAP: E 2. Sırasıyla tuberculum supraglenoidale ve tuberculum infraglenoidale’den başlayan kas çifti aşağıdakilerden hangisidir? A) M. Biceps brachii caput breve – M. Triceps brachii caput longum B) M. Biceps brachii caput longum – M. Triceps brachii caput longum C) M. Biceps brachii caput longum – M. Triceps brachii caput laterale D) M. Biceps brachii caput breve – M. Biceps brachii caput longum E) M. Triceps brachii caput laterale – M. Triceps brachii caput mediale M. Biceps brachii caput longum tuberculum supraglenoidale’den, M. Triceps brachii caput longum da tuberculum infraglenoidale’den başlayan kaslardır. CEVAP: B 2 3. 27 yaşında erkek hasta acil servise bisikletten düşme sonucu kolunda şiddetli ağrı ve deformasyon ile başvuruyor. Yapılan muayenesinde hastanın el bileği ekstansiyonu yapamadığı görülüyor. Çekilen grafisinde humerus’ta kırık saptanan hastanın kırığı en yüksek ihtimalle aşağıdaki yapıların hangisindedir? A) Epicondylus medialis B) Collum chirurgicum C) Collum anatomicum D) Corpus humeri E) Tuberculum majus 4. Tibia’nın distal ucunun arkasından geçen damar ve sinir paketi aşağıdaki kas tendonu çiftlerinin hangisi arasında bulunur? A) M. hallucis longus - M. Flexor digitorum longus B)M. tibialis posterior – M. hallucis longus C)M. Flexor digitorum brevis – M. tibialis anterior D)M. tibialis anterior - M. tibialis posterior E) M. hallucis longus - M. fibularis longus Malleolus medialis’in arkasından geçen yapılar önden arkaya sırasıyla, M. tibialis posterior-M. flexor digitorum longus – A. tibialis poterior – V. tibialis posterior – N. tibialis – M. flexor hallucis longus’tur. Soruda tanımlanmış durum N. radialis lezyonunda görülmektedir. N. radialis’in en yüksek ihtimalle hasar gördüğü humerus bölgesi de corpus humeri’dir. CEVAP: A CEVAP: D 5. Proccesus mamillaris aşağıdaki kemiklerin hangisine özgü bir yapıdır? A) Servikal vertebra B) Torakal vertebra C) Lumbal vertebra D) Sacrum E) Coccyx Proccesus mamillaris, lumbal vertebralara özgü bir yapıdır. 3 CEVAP: C 6. Aşağıdaki yapılardan hangisi propriosepsiyon (derin duyu) taşınımıyla ilgili değildir? A) Nucleus cuneatus B) Decussatio lemnisci medialis C) Decussatio pyramidorum D) Golgy tendon organı E) Fibrae arcuatae internae 7. Aşağıdaki nuclei basales yapılarından hangisi diencephalon’a aittir? A) Nucleus caudatus B) Nucleus subthalamicus C) Substantia nigra D) Putamen E) Globus pallidus Propriosepsiyon (derin duyu) taşınımı golgy tendon organı ve kas iğciklerinden başlar, 1. Nöronlar nucleus cuneatus ve nucleus gracilis’te sinaps yaparlar. 2. Nöronlar karşı tarafa geçmeden Fibrae arcuatae internae adını alırlar, çaprazları ise Decussatio lemnisci medialis olarak isimlendirilir. Karşı tarafta yükselirken de lifler lemniscus medialis adını alır. Decussatio pyramidorum ise tractus corticospinalis’in yani motor yolağın yapmış olduğu çapraza verilen isimdir. Nucleus subthalamicus subthalamus’ta olup diencephalon’a aittir. CEVAP: C CEVAP: B 8. Aşağıdaki yapılardan hangisi ventriculus quartus’un tabanında bulunmaz? A) Colliculus facialis B) Area postrema C) Locus ceruleus D) Nucleus olivaris E) Sulcus limitans Nucleus olivaris beyin sapında bulbus’un ön yüzünde bulunur ve ventriculus quartus’un tabanında bulunmaz. Ventriculus quartus’un tabanı fossa rhomboidea’dır. CEVAP: D 4 9. Gövdenin üst kısmından ve üst ekstremitelerden gelen bilinçsiz propriosepsiyon duyusunu taşıyan yolak aşağıdakilerden hangisidir? A) Tr. spinocerebellaris anterior B) Tr. spinocerebellaris posterior C) Tr. spinothalamicus anterior D) Tr. spinoreticularis E)Tr. cuneocerebellaris 10. Aşağıdaki eşleştirmelerden hangisi burnun uç kısmının duyusu ile ilgilidir? A) Nuc. Principalis nervi trigemini – nervus maxillaris B) Nuc. Mesencephalicus nervi trigemini – nervus ophtalmicus C) Nuc. Principalis nervi trigemini – nervus mandibularis D) Nuc. mesencephalicus nervi trigemini – nervus nasociliaris E)Nuc. principalis nervi trigemini – nervus ophtalmicus Tr. Cuneocerebellaris: Gövdenin üst kısmından ve üst ekstremitelerden gelen bilinçsiz propriosepsiyon duyusunu taşır. Tr. spinocerebellaris anterior: Alt ekstremiteden gelen şuursuz derin duyuyu taşır. Tr. spinocerebellaris posterior: Alt ekstremite ve gövdeden gelen şuursuz derin duyuyu taşır. Tr. spinothalamicus anterior: Hafif dokunma, basınç ve gıdıklanma (protopatik) duyuyu taşır. Tr. Spinoreticularis: Deri ve iç organlardan derin ve kronik (yavaş) ağrı duyusunun taşınmasında rolü vardır. Nuc. principalis nervi trigemini, n. Trigeminus’un dokunma ve basınç duyularının geldiği nükleustur. Burnun uç kısmının duyusunu ise nervus ophtalmicus taşımaktadır. CEVAP: E 11. Aşağıdaki kaslardan hangisinin motor innervasyonu nucleus ambiguus’tan gelmektedir? A) M. stylohyoideus B) M. styloglossus C) M. stylopharyngeus D) M. digastricus venter anterior E) M. digastricus venter posterior M. Stylopharyngeus, IX. Kranial sinir olan N. Glossopharyngeus tarafından innerve olan tek pharynx kasıdır. N. Glossopharyngeus’un motor çekirdeği de nuc. Ambiguus’tur. CEVAP: E 5 CEVAP: C 12. Vena saphena parva aşağıdaki yapılardan hangisine açılır? A)Vena saphena magna B)Vena poplitea C) Vena femoralis D) Venae tibiales anteriores E)Venae tibiales posteriores 13. Aşağıdaki damarlardan hangisi mide fundus’unu besleyen dallar veren başlıca arterdir? A) Arteria gastrica sinistra B) Arteria gastrica dextra C) Arteria lienalis (splenica) D) Arteria gastro-omentalis dextra E) Arteria hepatica communis Vena saphena parva, Vena poplitea’ya dökülür. Vena saphena magna v. Femoralis’e, venae tibiales anteriores ve posteriores de Vena poplitea’ya dökülür. Midenin fundus’u genel olarak aa. Gastricae breves tarafından beslenir. aa. Gastricae breves, A. lienalis (splenica)’dan çıkar. CEVAP: C 14. Arteria ovarica aşağıdaki yapılardan hangisi ile sarılıdır? A) Ligamentum proprium ovarii B) Ligamentum suspensorium ovarii C) Ligamentum cardinale D) Ligamentum teres uteri E) Ligamentum sacrouterina Arteria ovarica ovarium’un asıcı ligamenti olan lig. suspensorium ovarii ile sarılıdır. Ayrıca bu ligamentin içinde vena ovarica’da bulunur. CEVAP: B CEVAP: B 6 15. Golgi kompleksiyle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? A) Protein ve lipitlerin yıkımında görev alır B) Proteinlerin post-translasyonel modifikasyonunda görevlidir C) Merkezi glikozillenmeden sorumludur D) Transkripsiyon ve translasyona katılır E) Enerji üretiminden sorumludur 18. Aşağıdaki ‘’reseptör ve tipleri’’ eşleştirmelerinde hangisi doğru eşleştirilmiştir? A) Nörokinin reseptörü- iyonotropik B) Nikotinik reseptör- G proteini ilişkili C) GABA-A reseptörü- iyonotropik D) NMDA reseptörü- G proteini ilişkili E) Glisin reseptörü- G proteini ilişkili Nikotinik reseptörler, GABA-A reseptörleri, NMDA ve Glisin reseptörleri, 5-HT3 reseptörü iyon kanalı özelliğinde iken, Nörokinin reseptörü G proteini ilişkili ikinci haberci kullanan bir reseptördür. Golgi kompleksi proteinlerin post translasyonel modifikasyonundan sorumlu organeldir. Periferik glikozillenmeden sorumludur. Proteinlerin yıkımında görev alan organel lizozom iken, enerji üretiminden sorumlu olan mitokondridir. Proteinlerin merkezi glikozillenmesi ise GER de gerçekleşir. CEVAP: C 19. Geri çekme refleksiyle ilgili aşağıdakilerden hangisi doğrudur? A) Nosiseptif uyarılarla tetiklenmez B) Baskın (prepotent) değildir C) Uyaran güçlü ise uzun sürmez D) Fleksör bir refleks örneği değildir E) Bedenin iki yarısında da aynı yanıtı oluşturmaz CEVAP: B 16. Kolunun üzerine uykuya dalan bir adam, sabah uyandığında kolunu hareket ettiremediğini ancak karıncalanma ve ağrı gibi duyularda değişiklik olmadığını fark eder. Motor lifler etkilenirken, duyu liflerinin etkilenmeme nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) A lifleri hipoksiye B liflerinden daha duyarlıdır B) A lifleri basınca C liflerinden daha duyarlıdır C) C lifleri basınca B liflerinden daha duyarlıdır D) Motor sinirler, duysal sinirlere göre uykudan daha çok etkilenir E) Duysal sinirler konumu itibari ile basınçtan daha az etkilenir Geri çekme refleksi multisinaptik bir refleks olup etkenle karşılaşan tarafta fleksiyon, vücudun diğer tarafında ise ekstansiyona neden olur. Baskın bir reflekstir ve eğer uyaran güçlü ise uzun sürer. Nosiseptif ağrılı uyaranlarla tetiklenir. CEVAP: E 20. Aşağıdakilerden hangisi plasenta bariyerinin yapısına katılmaz? A) Sitotrofoblast B) Sinsityotrofoblast C) Amniyokoryonik zar D) Fetal kapiller bazal laminası E) Fetal kapiller endotel hücreleri Sinir liflerinin basınca duyarlılığı A>B>C şeklindedir. Motor kuvvet A lifleri ile taşınırken ağrı, karıncalanma gibi duyular C lifleri ile taşınır. Basınca daha duyarlı olduklarından böyle bir durumda önce motor kuvvet kaybı olacaktır. Hipoksiye duyarlılıkları ise B>A>C şeklindedir. Plasenta bariyerinin yapısına katılan oluşumlar: Sito-sinsityotrofoblast, Fetal kapiller bazal laminası, fetal kapiller endotel, embriyonik mezenşim. CEVAP: B CEVAP: C 17. İskelet kasında aksiyon potansiyelinin başlamasıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi doğrudur? A) Spasyal sumasyon gerektiren bir olaydır. B) Temporal sumasyon gerektiren bir olaydır. C) Sinir-Kas kavşağında yüksek miktarda kalsiyum salınımı gerekir. D) Norepinefrin serbestlenmesi gerektirir. E) Asetilkolin serbestlenmesi gerektirir. Sinir-Kas kavşağından salınan asetilkolin nikotinik reseptörlere bağlanarak voltaj kapılı sodyum kanalları açar ve aksiyon potansiyelinin başlamasını sağlar. Kalsiyum ise çizgili kasın sadece kasılmasından sorumludur. Kalsiyum, düz kasta aksiyon potansiyelini başlatan iyondur. CEVAP: E 7 21. İnsülinin glukoz girişini arttırdığı hücre aşağıdakilerden hangisidir? A) Böbrek tübül hücreleri B) İnce bağırsak mukozası C) Beyin korteksindeki sinir hücreleri D) İskelet kası E) Tüm dokular 24. İnsanda fertilizasyon (döllenme) üreme sisteminin hangi bölümünde meydana gelir? A) Vajina B) Serviks C) Uterus kavitesi D) Tuba uterina E) Karın boşluğu Glukoz vücutta çoğunlukla GLUT adı verilen kendine ait taşıyıcılarla dokulara alınmaktadır. Bu taşınımlar kolaylaştırılmış difüzyonla olur ve enerji harcanmaz. Enzim bağımsızdır. Sadece GLUT-4 insülin ile regüle edilir ve insülin tarafından aktivitesi arttırılır. GLUT-4 iskelet kasında bulunur. Kolay bir spot bilgi sorusu. İnsanda döllenme en sık tuba uterinanın ampullasında meydana gelir. CEVAP: D 25. Gastroenteroloğa kronik yutma güçlüğü şikayetiyle başvuran 44 yaşında bir hastaya yapılan endoskopide, alt özofagus sfinkterinin tam olarak gevşeyemediği görülüyor. İnceleme sırasında alınan biyopsi ve yapılan endoskopi sonucunda aşağıdakilerdenhangisinde bir azalma beklenir? A) Özefagus peristaltizmi B) Nöronal NO sentaz ekspresyonu C) Asetilkolin reseptörleri D) Substans P salınımı E) Diyaframın kasılması CEVAP: D 22. Myokardda kalsiyumun hücre içerisine girişini ve çıkışını denetleyen madde aşağıdakilerden hangisidir? A) Ryanodin B) Fosfolamban C) Desmin D) Vimentin E) GFAP Zor bir soru!!!! Soruda akalazya tariflenmiş. Alt özefagus sfinkterinin gevşemesinden sorumlu en önemli olay nitrik oksit salıverilmesidir. Akalazyada nöronal NO salınımı belirgin ölçüde azalmıştır. Ryanodin, iskelet kasında kalsiyum giriş çıkışını denetleyen maddedir. Kalp kasında ryanodin bulunmaz, onun yerine fosfolamban bulunur. Ryanodine göre çok daha hızlı çalışır. Fosfolambanın temel etkisi kalsiyumun SERCA ile geri alımını engellemektir. CEVAP:B 26. Terminal bronşiollerde yoğun olarak bulunan sürfaktan benzeri madde salgılayan, detoksifikasyon ve Cl transportunda görevli olan hücre aşağıdakilerden hangisidir? A) Tip II pnömosi B) Tip I Pnömosit C) Fırçamsı hücreler D) Clara hücresi E) Goblet hücresi CEVAP: B 23. Hücreler arası sıvının başlıca tamponu aşağıdakilerden hangisidir? A) Hemoglobin B) Proteinler C) Karbonik asit D) H2PO4 E) Histidin içeren bileşikler Clara hücreleri prizmatik silyasız hücrelerdir. Terminal bronşiollerde bulunur. Sürfaktan benzeri madde salgılarlar, detoksifikasyon ve Cl transportunda görevlidir. Tip 1 pnömosit: Hava kan bariyerinden sorumludur. Tip 2 Pnömosit: Surfaktan sentezinden görevli hücredir. Fırçamsı hücreler: Çok sayıda mikrovillus içerirler. Goblet hücresi: Glikoproteinden zengin müköz salgı yaparlar. Şıkların tamamı vücutta bulunan çeşitli tampon sistemleridir. Vücutta bulunan esas ve en önemli tampon mekanizması karbonik asit-bikarbonat tampon mekanizmasıdır. Hücre içi tampon mekanizmalarından çoğu zaman proteinler ve fosfat yapılı bileşikler sorumlu iken eritrositlerdeki tampon sisteminden hemoglobin sorumludur. CEVAP: C CEVAP: D 8 27. Korkusuz, sakin, hiperseksüel ve her şeyi ağzına götüren bir hayvanın sinir sisteminde hangisi hasarlanmıştır? A) Korpus striatum B) Bilateral amigdala C) Ventromedial çekirdek D) Substansia nigra E) Subrakiazmatik nucleus 30. Doudenumda alkalen sekresyon yapan submukozal bez aşağıdakilerden hangisidir? A) Bowman bezi B) Peyer bezi C) Brunner bezi D) Liberkühn bezi E) Von ebner bezi SPOT BİLGİ SORUSU !!! Soruda tanımlanan kluver-bucy sendromudur ve bilateral amigdala lezyonunda görülür. CEVAP: C CEVAP: B 31. Böbrekte fagositoz yapan hücre aşağıdakilerden hangisidir? A) Podosit B) Lacis hücresi C) İnterkale hücre D) Pigment hücresi E) Mezengial hücre 28. Bir gezgin uzun süreli bir gemi yolculuğuna çıkmış ve meyve tüketememiştir. C vitamini eksikliği görülen hastada diş eti kanamaları, cilt altı kanamalar ve eklem ağrıları görülmeye başlamıştır. Bu semptomların altındaki temel mekanizma aşağıdakilerden hangisidir? A) Retinal sentezinin yetersiz olması B) 1,25 hidroksivitamin D sentezinin azalması C) Trombosit yapımının durması D) İmmun sistem elemanlarının disfonksiyonu E) Kollajen sentezinin bozulması Böbreğe özgü fagositozdan sorumlu hücre intraglomerüler mezengial hücrelerdir. Podositler pedisellerin ayaksı çıkıntılarıdır. Lacis hücreleri afferent ve efferent arteriollerde distal tübül hücrelerini bağlayan hücrelerdir. Pigment hücresi gözde bulunan fagositoz yapan hücrelerdir. İnterkale hücreler ise böbrekte hidrojen atılımını sağlayan hücrelerdir. Soruda skorbüt tanımlanmış. C vitamini kollajen sentezinin ko-faktörüdür ve çok önemlidir. C vitamini eksikliğinde kollajen sentezi bozulur ve buna bağlı dokular ve damar duvarı daha frajil hale gelir. Vücudun çeşitli bölgelerinde kanamalar meydana gelir ve tedavi edilmezse ölümcül olabilir. CEVAP: E CEVAP: E 32. Altmış yedi yaşında bir kadın superior temporal gyrusun arka ucunu hasara uğratan bir inme geçirmiştir. Kadında Wernicke alanının etkilendiği gözlenmiştir. Bu hastada aşağıdakilerden hangisinin görülmesi en olasıdır? A) Kısa süreli hafıza kaybı B) Yavaş, tereddütlü, akıcı olmayan konuşma C) Deja vu fenomeni D) Hastanın hızlı fakat anlamsız ve manasız konuşması E) Yüzleri tanıma yeteneğinde kayıp 29. Retinada bulunan aşağıdaki hücrelerden hangisi glia kökenli destek hücresidir? A) Amakrin hücre B) Horizontal hücre C) Müller hücresi D) Pigment hücresi E) Reseptör hücre Wernick alanı entelektüel düşünme süreçlerinin yönetildiği alandır. Bu bölgenin tutulumunda anlamsız kelimlerle ve seslerle akıcı konuşma görülür. Hasta karşısındakini anlayamaz (“Dün okula gittim” demek isterken “Kitap patladı ocakta” diyebilir). Broca afazisinde ise kişi karşısındakini anlar ancak kelime türetemez ve cümle kurmakta zorlanır. Müller hücresi gözde bulunan glia kökenli destek hücreleridir. Pigment hücreleri fagositoz yapan hücrelerdir. Amakrinler bipolar nöronlarla sinaps yaparken, horizontal hücreler basil hücresiyle sinaps yapar. CEVAP: C CEVAP: D 9 33. Bacillus anthracis tedavisi için raxibacumab aşağıdaki komponentlerden hangisine yüksek afinite gösterir? A)Protektif antijen B) Ödem faktör C)Lethal faktör D) Kapsül E) Spor 35. Enterokoklar ile non-Enterokok D grubu Streptokoklar’ ın ayrımında aşağıdaki testlerden hangisi kullanılır? A) %6,5’ likNaCl’ de üreme B) Eskülin hidrolizi C) Gram boyamadaki morfoloji D) Kanlı agardakihemoliz tipi E) Katalaz testi B.anthracis’ in en önemli virülans faktörleri kapsül ve toksini olup, her ikisi de plazmid ile kodlanır. Enterokoklar’ ın D Grubu Streptokoklardan ayrımında kullanılan test %6,5’ lukNaCl’ de üreme testidir. Eğer bakteri %6,5’ likNaCl’ de ürüyorsa Enterokok’ tur. Her iki grup bakteri de Eskülin’ i hidrolize eder. Gram boyama hiçbir zaman tür düzeyinde tanı koydurmaz. Her iki grup bakteri de sıklıkla hemoliz yapmaz, yani gama hemolitiktir ve katalaz negatiftir. Gram pozitiflerin özetini içeren güzel bir tablo… Bu tablosuz TUS olmaz B.anthracis’ in toksinleri B.anthracis’ in tedavisi Siprofloksasin:İnhalasyon Şarbonu’ nda ilk tercih antibiyotiktir. Aşı ve Raxibacumab (Monoklonal ab)’ de primer hedef PA’ dır. CEVAP: A 34. Tüp koagülazı negatif olduğu halde, lam koagülazı pozitif olan ve endokardite yol açmasıyla tanınan Stafilokok türü aşağıdakilerden hangisidir? A)Staphlococcus aureus B)Staphylococcus epidermidis C)Staphylococcus saprophyticus D)Staphylococcus lugdinensis E)Staphylococcus intermedius Koagülaz negatif Stafilokoklar’ a dair… -S.epidermidis • Slime faktörü (kateter, şantenfeksiyonu) -S.saprophyticus • Novobiyosin’ e dirençli • Üriner sistem enfeksiyonu (Balayı sistiti) -S.lugdunensis • Tüp koagülaz (-), Lam koagülaz (+), Endokarditetkenidir. -S.intermedius • Tüp koagülaz (-), Lam koagülaz (+), Köpek ısırığı ile bulaşır. CEVAP: D CEVAP: A 36. Kırk iki yaşında bir kadın acil servise sık idrara çıkma, idrar yaparken yanma şikayetleriyle geliyor. Kadın aynı zamanda idrarının amonyak gibi koktuğunu söylüyor. Bu hastada en olası etken aşağıdakilerden hangisidir? A) Corynebacterium urealyticum B) Escherichia coli C) Klebsiella oxytoca D) Citrobacter freundii E) Serratia marcescens Üreaz enzimi, üreyi parçalar ve amonyak açığa çıkartır. Yukarıdaki idrar yolu enfeksiyonu geçiren hastada idrarın amonyak gibi kokma nedeni de budur. Yani “Üreaz enzimi pozitif olup da idrar yolu enfeksiyonuna yol açan bakteri aşağıdakilerden hangisidir?” sorusu yukarıda sorulmak istenmektedir. Gram pozitiflerden C.urealyticum, gram negatiflerden de Proteusüreaz enzimi pozitif olup da idrar yolu enfeksiyonu yapan bakteriler. Son sınavın taş yapan gram pozitif bakteri (üreaz enzimi ile amonyak açığa çıkartıp, idrarı alkali hale getirip magnezyum amonyum fosfat taşlarına yol açar) şeklinde sorulan C.urealyticum’ un yine aynı mekanizma ile amonyak kokusuna yol açması. Yeni kuşak sorular artık böyle geliyor arkadaşlar. Bilgiyi özümsememiz gerek. CEVAP: A 10 37. Kistik fibrozisli 25 yaşındaki hasta öksürüğünde artış ve mukoid balgam çıkarma şikayetleriyle acil servise başvuruyor.Hastanın balgamından alınan örneğin gram boyamasında 10’ un altında epitel, 25’ in üzerinde polimorf nüveli lökosit ve gram negatif basiller görülüyor. Yine hastanın balgamından yapılan kültüründe hem kanlı hem de EMB agarda üreme görülüyor. Kanlı agardan alınan kolonilerde oksidaz testi pozitif olarak saptanıyor. TSI besiyerinde alkali-alkali reaksiyon veriyor. Antibiyogram için Mueller Hinton Agara ekilen örnekte üreyen bakterilerin besiyerini mavi-yeşil renge boyadığı gözleniyor. Bu hastada en olası etken aşağıdakilerden hangisidir? A) Pseudomonasaeruginosa B) Burkholderiacephacia C) Staphylococcusaureus D) Stenotrophomonasmaltophilia E) Haemophilusinfluenzae 38. “… içerdiği düşünülen canlı kültürlerle çalışılırken biyogüvenlik düzeyi üç (BSL III) koşulları uygulanmalıdır” Yukarıdaki ifadenin doğru olabilmesi için … yerine aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) Staphylococcus aureus B) Escherichia coli C) Enterococcus gallinarium D) Francisella tularensis E) Proteus mirabilis Francisellatularensis, inhalasyon yoluyla da bulaşabilir. Bu nedenle BSL III koşulları uygulanarak çalışılmalıdır. Arkadaşlar Francisellatularensis, son TUS’ ların favori mikroorganizmalarından. En son TUS’ ta Biyoterörizm A etkeni olmasıyla sorgulandı (Kitabımız bu soruya referans olmanın mutluluğunu hala yaşamaktadır ). CEVAP: D Uzun soru, net bilgi. Yine yeni tip sorulardan… Bir mikrobiyoloji labaratuarına gelen balgamın öyküsü. Balgam’ a dair… • Önce gram boyama: 10’ un altında epitel ve 25’ in üzerinde PNL kaliteli yani tükrük karışmamış balgamı gösterir. • Hem kanlı hem EMB agarda üreme: Yani gram negatif demek. • Oksidaz: Gram negatiflerin ayrımında kullanılan ilk test. • TSI besiyerinde alkali-alkali reaksiyon: Non-fermenter demek. • Mavi-yeşil renkli koloniler: Artık körün gözüne P.aeruginosa’ yı sokuyor 39. Enterococcus gallinarium ve Enterococcus casselflavus gibi enterokoklarda intrinsik vankomisin direncinden sorumlu olan gen aşağıdakilerden hangisidir? A) mecA B) mecC C) Van A D) Van B E) Van C mecA ve mecC: PBP-2a üretiminden sorumlu olan genlerdir. MRSA ve MRKNS suşlarında bulunur. Van genleri Vankomisin’ e dirençten sorumludur. VanA: Kazanılmış dirençten sorumludur. Van A geni içeren bakteriler hem Vankomisin’e hem de Teikoplanin’ e dirençlidir. VanB:Kazanılmış dirençten sorumludur. Van B geni içeren bakteriler sadece Vankomisin’ e dirençlidir. VanC: Bazı Enterokoklarda görülen intrinsik (doğal) dirençten sorumludur. CEVAP: E 40. Aşağıdakilerden hangisinin tanısında bitürat esteraz testi kullanılır? A) Neisseria meningitidis B) Moraxella catarrhalis C )Neisseria gonorrhoeae D) Neisseria lactamica E) Haemophilus influenzae CEVAP: A Güncel bilgilerden… Bitüratesteraz testi M.catarrhalis’ in tanısında kullanılan yeni kuşak testlerdendir. 11 CEVAP: B 41. Aşağıdaki gram negatif bakterilerden hangisi septik şok kliniğine neden olmaz? A) Proteus mirabilis B) Klebsiella pneumoniae C) Pseudomonas aeruginosa D) Bacteroides fragilis E) Escherichia coli 44. Aşağıdaki antibiyotiklerden hangisinin etki mekanizması diğerlerine göre farklılık gösterir? A)Seftarolin B)Piperasilin C)Doripenem D)Dalvabansin E)Nafsilin Klasiklerden… Anaeroblar (Fusobacterium harici) ve özellikle de B.fragilis Lipopolisakkarid yapılarının yapısal özelliği nedeniyle septik şoka yol açmaz. Beta laktamlar PBP’ ye bağlanarak peptidoglikan sentezinde kritik basamak olan transpeptidasyon basamağını bloke ederler. Bu grubun üyeleri: Penisilinler, Sefalosporinler, Monobaktam (Aztreonam) ve Karbapenemler’ dir. Glikopeptidler ise pentapeptidlerin son ikisi olan D-alanin D-alanin’ e bağlanarak hücre duvar sentezini engeller. Seftarolin: 5. Kuşak sefalosporinlerden olup, MRSA, MRKNS ve Enterokokların tedavisinde kullanılabilir. Piperasilin: Pseudomonas’ a en etkili Penisilin’ dir. Doripenem: Karbapenem grubundan bir antibiyotiktir. Nafsilin: S.aureus’ ların salgılamış olduğu beta laktamaz enzimlerine dayanıklılık gösteren penisilin grubu anibiyotiktir. Dalvabansin: Yeni kuşak glikopeptidlerdendir. Yeni kuşak glikopeptidler. Lipoglikopeptid olarak da adlandırılırlar. Bu adlandırmanın nedeni hem birinci kuşak glikopeptidler gibi D-alanin D-alanin’ e bağlanarak etkinlik göstermeleri hem de sitoplazmikmembran üzerinden etkinlik göstermeleridir. CEVAP: D 42.Aşağıdaki sitokinlerden hangisi hücresel immun yanıtı baskılar? A) IL-2 B) IFN-gama C) TNF-alfa D) IL-10 E) IL-12 IL-2: B7-CD28 etkileşimi (sekonder set sinyalleri) sonucunda salınır. Otokrin ve parakrin etki gösterir. Hem salındığı hücreyi (Th1, otokrin etki) hem de CD 8 T lenfositleri (parakrin etki) aktive eder. IFN-gama: Makrofajlarınklasik yoldan aktivasyonunu uyarır. TNF-alfa: Septik şokta makrofajlardan ilk salınan sitokindir. Endojenpirojenlerden olup, aynı zamanda apoptotik ve kaşektik etkileri de bulunmaktadır. IL-10: Th1 hücreleri yani hücresel immun yanıtı baskılar. IL-12: Temel olarak makrofajlardan salınıp, Th1 hücreleri yani hücresel tipte immun yanıtı aktive eder. CEVAP: D CEVAP: D 43. Sekonder set sinyallerinin sonlanmasından sorumlu olan molekül aşağıdakilerden hangisidir? A) CD 3 B) CD 28 C) CTLA-4 D) B7 E)ICAM-1 Sekonder set sinyallerinin oluşumundan sorumlu molekül CD 28 iken, CD28’ in yerine geçen CTLA-4 molekülü sekonder set sinyallerini sonlandırır. CD3: Primer set sinyallerinin oluşumundan sorumludur. B7: Makrofajların yüzeyinde bulunan reseptörlerdendir. T lenfositlerin yüzeyindeki CD 28 molekülü ile etkileşim gösterdiğinde sekonder set sinyallerini oluşturup T hücre proliferatörü olan IL-2’ nin salınımına yol açar. CEVAP: C 12 45. Aşağıdakilerden hangisi sporosidal etkinlik gösterir? A) %3’ lük Hidrojen peroksid B) %2’ lik Gluteraldehit C)Klorheksidin D) İyot E) Alkol 47. Normalde C3d’ nin hedefi olan CD21 reseptörlerini hedef alarak B hücre proliferasyonunu uyaran ve B hücreli lenfoproliferatif hastalıklara yol açan virüs aşağıdakilerden hangisidir? A) CMV B) EBV C) VZV D) HSV-1 E) HSV-2 Hidrojen peroksidin %7,5’ liğisporosidal etkinlik gösterir. %3’ lük olanı ise yüksek düzey dezenfektandır. Gelin şu sterilizanları bir özetleyelim… EBV, BurrkittLenfoma gibi B hücreli lenfoproliferatif hastalıklara yol açar. Bunu B lenfositlerin yüzeyinde bulunan CD 21 reseptörüne bağlanarak yapar. Normalde buraya C3b’ nin yıkım ürünü olan C3d bağlanır. CEVAP: B 48. Hepatit B virusuna ait aşağıdaki markerlardan hangisinin kanda saptanması etkene karşı bağışıklık kazanıldığını gösterir? A)HBeAg B) Anti-HBe C) Anti-HBc D) Anti- HBs E)HBsAg CEVAP: B HBV’ ninmarkerları her zaman sorgulanmaya adaydır. 46. Beşinci hastalığın (Eritema enfeksiyozum) etkeni aşağıdakilerden hangisidir? A) HHV-5 B) HHV-6 C) HHV-8 D)Adenovirus tip 40,41 E)Parvovirus B 19 5. Hastalığın etkeni olan virüs Parvovirus B19’ dur. HHV-5: CMV’ nin diğer adıdır. HHV-6: 6. Hastalık etkenidir. 6. Hastalıkta unutmayalım “ateş düşer, döküntü başlar” Adenovirus tip 40,41:Gastroenterit ile ilişkilidir. HHV-8: AIDS’ li hastalarda en sık gözüken tümör olan Kaposi Sarkomu’ nun etkenidir. HHV-8 hakkında bir diğer bilgi de coğrafi dağılımı belirgin farklılık gösteren Herpesvirüs olmasıdır. CEVAP: E CEVAP: D 13 49. Erişkinlerde en sık non-bakteriyel epidemik ishal etkeni olan virus aşağıdakilerden hangisidir? A) Rotavirus B) Norovirus C) Adenovirus D) Astrovirus E) Coronavirus Noroviruslar’ ın henüz sorgulanmamış sorusu… Gelin en temel Gastroenterit etkeni olan virüsleri bir tekrar edelim: 51. Plasmodium’ ların sivrisineğin insanı ısırmasıyla sivrisineğe geçen formu aşağıdakilerden hangisidir? A) Gametosit B) Hipnozoid C) Taşlı yüzük D) Sporozoid E) Merozoid Taşlı yüzük formu: Plasmodium’ un eritrositer döngüsündeki genç trofozoid evrenin diğer adıdır. Diğer formları da tablomuzda inceleyelim: CEVAP: A CEVAP: B 50. Influenza viruslarının A,B ve C tiplerine ayrılmasında temel olarak kullanılan yapısal bileşen aşağıdakilerden hangisidir? A) Hemaglutinin B) Nöraminidaz C) Kapsid proteini D) Zarf içeriği E) Nükleik materyal Yine henüz sorgulanmış şık sorulardan. Ortomiksovirüs (İnfluenza)’ e dair… • Kapsid proteinindeki farklılıklara göre A, B ve C tiplerine ayrılır. • Segmenter RNA’ya sahip olmaları nedeniyle sık sık antijenik değişikliğeuğrayabilirler (A,B 8; C ise 7 parçalıdır). • Viral zarfın üzerinde buluna Hemaglütinin (HA) ve Nöraminidaz (NA),glikoprotein yapıda çıkıntılardır. Aşıda, kendilerine karşı antikor oluşumuhedeflenir. • Hemaglütinin, konak hücre yüzeyindeki siyalik asit reseptörlerine bağlanmayı sağlar. • Nöraminidaz, virüsün konaktan serbestleşmesinden sorumludur. 52. Aşağıdaki parazitlerden hangisinin tanısı balgamda yumurtalarının gösterilmesi ile konulmaktadır? A) Ascaris lumbricoides B) Strongyloides stercoralis C) Ancylostoma duodenale D) Paragonium westermanii E) Necator americanus Erişkini akciğerleri tutan tek parazit: Paragoniumwestermanii’ dir. Bu nedenle tanısında balgamda yumurtalarının gösterildiği tek parazit Paragoniumwestermanii’ dir. Şıklardaki bütün parazitlerin yolu akciğerden geçmektedir. Fakat akciğerde erişkinleri bulunmadığı için balgamda larvaları gösterilebilir. CEVAP: D CEVAP: C 14 53. Zoofilik bir dermatofit olup tanısında kıl delme ve üreaz testlerinin kullanıldığı mantar aşağıdakilerden hangisidir? A) T.verrucosum B) T.mentagraphes C) M.canis D) T.rubrum E) E.floccosum 55. Hücre membranının oluşumunda aşağıdaki bağlardan hangisi en önemli görevi üstlenir? A) Hidrojen Bağları B) İyonik Bağlar C) Tuz Köprüleri D) Hidrofobik Etkileşimler E) Disülfid Bağları Hücre membranının oluşumunda istisnalar dışında KOVALENT OLMAYAN ETKİLEŞİMLER rol oynar. Bu etkileşimlerden en önemlisi hidrofobik etkileşimlerdir. Kovalent olmayan bağlantıların en önemli örnekleri; hidrojen bağları, hidrofobik etkileşimler ve elektrostatik kuvvetlerdir. Hücrenin içi ve dışı sulu ortamlardır. Membranlarda da en fazla lipid bulunur. İki hidrofilik ortamı ayıran ve hidrofobik özellikli olan membranın oluşumunda ana bağlar hidrofobik etkileşimlerdir. CEVAP: D Tarif edilen mantar: T.mentagraphes’ tir. T.verrucosum:Zoofilik bir dermatofitoz etkeni olup, sığırlardan geçer. M.canis:Zoofilik bir dermatofitoz etkeni olup, köpeklerden geçer. T.rubrum:Tineapedis’ in en sık etkenidir. Gözyaşı şeklindeki makrokonidileri ve kırmızı pigment oluşturması tipiktir. E.floccosum:Dermatofit etkenlerinden olup, deri ve tırnağı tutar. Saçı tutmaz. 56. Aşağıdaki amino asitlerden hangisi sekonder amin grubu içerir? A) Sistein B) Arjinin C) Prolin D) Aspartat E) Histidin CEVAP: B Amino asitlerin tamamında karboksil, amino ve hidrojen grubu mevcuttur. Amino asitleri birbirinden ayıran R yan zincir grubudur. Amino asitlerin tamamında bulunan R yan zincir grubu; prolinde halkanın içinde kaldığından diğer amino asitlerdeki amino gruplarına primer amino grubu denirken, prolindeki amino grubuna sekonder amino grubu denir. Amino grupları ile reaksiyon veren ninhidrin boyası diğer mino asitleri mavi mor renkte boyarken prolini sarı turuncu renkte boyar. CEVAP: C 54. Amfoterisin B’ ye dirençli olması en tipik özelliği olan Candida türü aşağıdakilerden hangisidir? A) C.albicans B) C.dublinensis C) C.lusitinae D) C.glabrata E) C. krusei Tablonun sonundaki üç Candida ve üç ilacı unutmayalım 57. Aşağıdaki enzimlerden hangisi koenzim olarak B1 vitaminin aktif formu Tiamin pirofosfata (TPP) ihtiyaç duymaz? A) Piruvat Dehidrogenaz B) Süksinat Dehidrogenaz C) Transketolaz D) α-Ketoglutarat Dehidrogenaz E) α-Ketoasit Dehidrogenaz CEVAP: C 15 Arkadaşlar son derece önemli ve bilinmesi gereken bir bilgidir. Piruvat dehidrogenaz enzim kompleksi, α-Ketoglutarat Dehidrogenaz ve α-Ketoasit Dehidrogenaz enzim kompleksleri analog enzimlerdir. Her üçü de B1, B2, B3, B5 vitaminleri ve –SH grubu içeren Lipoik asidi koenzim olarak kullanırlar. Transketolaz enzimi de heksoz monofosfat yolu enzimlerindendir ve koenzim olarak TPP kullanır. Vücutta suda çözünen vitaminlerin düzey tayini enzim aktivitesi bakılarak yapılır. Eritrosit transketolaz enzim aktivite tayini B1 vitamin düzeyinin belirlenmesinde kullanılır. CEVAP: B 58. Hepatositlerde KoA/Asetil KoA düzeylerinin yüksek olduğu dönemde aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Glikojen fosforilaz enzimi fosforile ve aktiftir B) Piruvat Karboksilaz enzimi aktiflenmiş ve oksaloasetat sentezi artmıştır C) Yağ asidi β-oksidasyonu artmış ve mitokondride Asetil KoA düzeyleri yükselmiştir D) Karaciğerden sistemik dolaşıma VLDL çıkışı artmıştır E) Fruktoz 2,6 bifosfataz enzimi fosforile ve aktiftir İnsülin hakimiyetinde defosforile iken aktif olan enzimler fosforillendiği zaman inaktiftir. Karaciğerde lipoprotein yapımı insülin hakimiyetinde ve toklukta artar. KoA/Asetil KoA düzeylerinin yüksek olduğu bir dönem için organizma glukagon hakimiyetindedir. Kanda artan glukagon düzeyleri hücre içinde cAMP düzeylerinin artmasına neden olur. Artan cAMP düzeyleri ile protein kinaz A aktiflenir. Protein kinaz A enzimleri fosforile eder. Glukagon hakimiyetinde çalışan yolakların enzimleri olan glikojen fosforilaz, hormona duyarlı lipaz, piruvat karboksilaz, PEPCK, fruktoz2,6 bifosfataz, fruktoz 1,6 bifosfataz ve glukoz -6-fosfataz aktive olur. Glikojen yıkımı, lipoliz ve glukoneogenez aktif yolaklardır. Kan şekeri önce glikojen yıkımı ile dengede tutulmaya çalışır. Açlığın ikinci saatinden itibaren glukoneogenez başlar. 18. Saatten itibaren glikojen depoları tükenir ve kan şekerinin düzenlenmesinde major yol glukoneogenez olur. Lipoliz ile yağ asitleri elde edilir ve bu yağ asitlerinden oksidasyon yoluyla enerji kazanılır. Yağ asitleri yıkılırken Asetil KoA’lar oluşur. Asetil KoA’lardan hem perifer hücrelerin kullanması için keton cismi sentezlenir. Hem de TCA’da oksidasyonla enerji elde edilir. Elde edilen enerji glukoneogenez için gerekli olan enerjinin karşılanmasında kullanılır. CEVAP:D 59. Hunter Sendromu’nda eksik olan enzim aşağıdakilerden hangisidir? A) α-L-iduronidaz B) İduronat sülfataz C) Heparan sülfamidaz D) α-N-asetil glukozaminidaz E) β-glukronidaz Mukopolisakkaridozlar GAG yıkımının bozulmasıyla ortaya çıkan hastalıklardır. GAG’lar lizozomlarda yıkılması gereken moleküllerdir. Mukopolisakkaridozlarda lizozomal yıkım kusuru vardır. Hepsi O.R geçerken Hunter Sendromu X’e bağlı geçer. Lizozomal GAG yıkım enzimleri aynı zamanda glikolipit ve glikoprotein yıkımında da rol oynadığı için GAG’ların yanı sıra lipit ve oligosakkarit birikimi de görülür. Hepsinde kaba yüz görünümü, gelişme geriliği, makrosefali, iskelet deformiteleri, hepatosplenomegali ve MR görülür. Prenatal tanıları mümkündür. Bulgular, süt çocukluğu döneminde başlar. CEVAP: B 60. Serin amino asidinin metabolizması için aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Serin amino asidinin sentezi sırasında karbon iskeleti 3-fosfogliserattan gelir B) Serin amino asidi metil grubunu tetrahidrofolata verir ve glisin oluşur ve bu reaksiyonda B6 vitamini kullanılır C) Serinden sistein sentezinde kükürt homosisteinden gelir ve B6 vitamini kullanılır D) Vücutta sentezlenen serinin ana kaynağı böbreklerdir E) Bir dokuda serin yıkılacağı zaman serin transaminaz enzimi ile piruvata dönüşür Serin, bir glikoliz ara ürünü olan 3, fosfogliserattan sentezlenir. Serin homosistein ile birleşir(sistatiyonin sentaz), sistatiyonin oluşur. Sistatiyonin homoserin ve sisteine(sistationaz) parçalanır. Homosistein metiyonin metabolizması ara ürünüdür ve metiyonin amino asidi esansiyeldir. Bu durumda metiyonin eksikliği durumunda sistein amino asidi de sentezlenemez. Glisin de serinden sentezlenebilir. Serinin bir metil grubu tetrahidrofolata aktarılır ve glisin sentezlenmiş olur. Bu sentezde folik asidin yanı sıra B6 vitaminine de ihtiyaç vardır. Vücutta serin çıkışı en fazla böbreklerden olur. Serinin katabolizması sırasında amin grubunu kaybetmesini sağlayan serin dehidrataz isimli özel bir enzimi vardır. Yıkılacağı zaman serin dehidrataz ile amino grubunu kaybeden serinden piruvat oluşur. CEVAP: E 61. Hücrede triaçilgliserol(TAG) sentezi aşağıdakilerden hangisinde gerçekleşir? A) Mitokondri matriksi B) Sitoplazma C) Endoplazmik retikulum D) Peroksizomlar E) Hücre membranı TAG sentezi sırasında sitoplazmada aktiflenen yağ asitlerinin Gliserol-3-P ile birleştirilmesi E.R’da meydana gelir. 16 CEVAP: C 62. Allosterik enzimlerin kinetiği için aşağıda verilen ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Allosterik enzimler tek yönlü çalışırlar B) Metabolizmanın hız kısıtlayan basamakları allosterik enzimlerce katalizlenir C) Allosterik enzimler Michael-Menten kinetiğine uyarlar D) Bir allosterik enzime bağlanarak substratına ilgisini arttıran enzimlere pozitif allosterik efektörler denir E) Allosterik enzimlerin eğrileri sigmoidaldir 63. Asetil KoA’dan Malonil KoA oluşumunu katalizleyen enzim aşağıdaki enzim sınıflarından hangisine dahildir? A) Oksidoredüktaz B) Ligaz C) Liyaz D) İzomeraz E) Hidroksilaz Yağ asitlerinin sentezi sırasından Asetil KoA’dan Malonil KoA oluşumunu katalizleyen enzim Asetil KoA Karboksilazdır. Kardoksilazlar Ligaz sınıfında yer alırlar. Allosterik enzimler; bir reaksiyonun düzenleyici enzimleridir. Hepsi tek yönlü çalışır. Diğer enzimlere göre daha komplekstirler ve polipeptid alt birimler içerirler. Aktif bölgeleri dışında allosterik enzimi aktive veya inhibe edebilen modülatörlerin bağlandığı bölgeler de içerirler. Pozitif veya negatif allosterik efektörlerle düzenlenebildikleri gibi hormonal olarak kovalent modifikasyonla da düzenlenebilirler. Michael-Menten grafiğine uymazlar. Eğrileri sigmoidaldir. Pozitif ve negatif allosterik efektörler hem Km’i hem de Vmax’ı değiştirebilirler. Allosterik enzimlerde; substratlar çoğunlukla pozitif allosterik efektörlerdir. Buna homotropik etki denir. Başka bir molekül efektör ise buna heterotropik etki denir. Allosterik enzimlerde genelde son ürün negatif allosterik efektörüdür ve buna feedback inhibisyon denir. OKSİDOREDÜKTAZLAR Hidrojen, hidrid iyonu ve elektronların taşınmasını sağlarlar. Oksidasyon ve redüksiyon tepkimelerinde rol oynarlar. Oksidazlar, dehidrogenazlar, redüktazlar, peroksidazlar, oksijenazlar, hidroksilazlar TRANSFERAZLAR Grup taşınmasında rol alırlar Transaldolaz ve transketolaz, kinazlar, fosfomutazlar, fosforiltransferazlar, metiltransferazlar, açiltransferazlar HİDROLAZLAR CEVAP: C LİYAZLAR İZOMERAZLAR Kimyasal reaksiyona su eklenerek bağların koparılmasında yer alırlar. Esterazlar, glikozidazlar, peptidazlar, fosfatazlar, fosfolipazlar, deaminidazlar, ribonükleazlar Çift bağların açılıp yıkılma tepkimelerini katalizlerler Dekarboksilazlar, aldolazlar, hidratazlar, liyazlar İzomerlerin birbirine dönüşümünü sağlarlar. Epimerazlar, rasemerazlar, mutazlar, izomerazlar LİGAZLAR ATP kullanarak kimyasal bağ oluşumunda rol alırlar. Sentetazlar, karboksilazlar CEVAP:B 17 64. Protein sindririmi sırasında serbest amino asitlerin bağırsak hücresi içine taşınmasında kullanılan ana yol aşağıdakilerden hangisidir? A) Primer aktif transport B) Sekonder aktif transport C) Basit difüzyon D) Kolaylaştırılmış difüzyon E) Endositoz 66. Açlıkta aşağıdaki amino asitlerden hangisinin karbon iskeleti hem glukoneogenez hem de ketogenez için kullanılamaz? A) Glisin B) İzolösin C) Fenilalanin D) Triptofan E) Tirozin Serbest amino asitler başta jejenum lümeninden ve tüm bağırsak boyunca Na+-bağımlı aktif transport (sekonder aktif transport) ile emilirler. Dipeptid ve tripeptidler bağırsak hücrelerine proton ile eşleşerek girerler. Bağırsak hücrelerinde ise dipeptidazlar ile serbest amino asitler meydana gelir. Portal dolaşıma yalnızca serbest amino asitler geçer. Hücrelere amino asit alımında bir yol da membranda bulunan glutatyonla sağlanır. Gama-glutamil döngüsünde amino asit-gama glutamil ve sisteinil-glisin çiftleri oluşur. Amino asit hücre içine alındıktan sonra gama glutamil membrana döner. Glutatyon yeniden oluşur. Gama-glutamil döngüsününün ilk basamağını gama-glutamil transferaz(GGT) enzimi katalizler Açlıkta karbon iskeletlerinden glukoneogenez yoluyla glukoz elde edilebilen amino asitlere glukoneogenik amino asitler, karbon iskeletinden keton cismi sentezlenebilenlere de ketojenik amino asitler denir. Lösin ve Lizin saf ketojenik amino asitler iken, Fenilalanin, Tirozin, İzolösin, Triptofan ve Treonin ise hem glukoneojenik hem de ketojenik amino asitlerdir (Arkadaşlar ek not olarak iletmek gerekirse; Harper Biochemistry 30. Edition 2015 treonini sadece glukoneojenik olarak tanımlıyor. Lehninger Biochemistry ise treoninini hem glukoneojenik hem ketojenik olarak sınıflamaktadır. Tüm kaynaklarımıza göre Fenilalanin, Tirozin, İzolösin ve Triptofan hem glukoneojenik hem de ketojenik amino asitlerdir). CEVAP: B 65. Aşağıda verilen ‘’kollajen sentezi sırasında görev alan lizil oksidaz enziminin hücre içinde çalıştığı yer - kofaktörü - eksikliğinde meydana gelen hastalık’’ eşleştirmelerinden hangisi doğrudur için doğrudur? A) Endoplazmik -Bakır -Ehler Danlos retikulum Sndromu B) Mitokondri -C vitamini -Skorbüt C) Sitoplazma -Bakır -Osteogenezis İmperfekta D) GER Lümeni -Demir -Marfan Sendromu E) Ekstrasellüler -Bakır -Kutis Laksa matriks CEVAP:A 67. Aşağıdakilerden hangisi en büyük plazma lipoproteinidir? A) VLDL B) LDL C) IDL D) HDL E) Şilomikron Lipidler hidrofobik bileşiklerdir. Plazma sulu bir ortamdır ve lipidlerin plazmada taşınması için taşıyıcılar gerekir. Organizmada lipidlerin plazmada taşınması lipoproteinler ile sağlanır. Lipoproteinleri ayırmak için elektroforez ve ultrasantrifügasyon yöntemleri kullanılır. Hareketlerine göre elektroforezde β, pre-β ve α bantlarını oluştururlar. Ultrasntrifüjde ise dansitelerine göre şilomikron, VLDL, LDL ve HDL olarak ayrılırlar. En büyük plazma lipoproteini şilomikronlardır. CEVAP:E 18 CEVAP: E 68. Aşağıdaki protein ayrıştırma yöntemlerinden hangisi proteinleri büyüklük ve ağırlığına göre ayırır? A) Anyon değiştirme kromatografisi B) Affinite kromatografisi C) Elektroforez D) SDS - Poliakrilamid jel elektroforezi E) Katyon değiştirme kromatografisi 69. Aşağıdaki hastalıklardan hangisi membran protein bozukluğu nedeniyle oluşan bir hastalık değildir? A) Konjenital uzun QT sendromu B) Akondroplazi C) Refsum Hastalığı D) Heredier Sferositoz E) Kistik Fibrozis Bir solüsyonda diğer bütün makromoleküllerden proteinleri saflaştırmak için salting out ya da tuzla çöktürme yöntemi kullanılır. Bu yöntemde kullanılan amonyum klorür tuzu proteinlerin dibe çökmesini sağlar. Elde edilen proteinlerin birbirinden ayrıştırılması için başlıca kromotografik yöntemler, elektroforez ve izoelektrik odaklama yöntemlerinden biri veya birkaçı kullanılır. İzoelektrik odaklama yöntemi proteinleri PI değerlerine göre ayırır. Elektroforez proteinleri elektrik yüklerine göre ayırır. Kromotografik yöntemler ise farklı türlerde olabilir. Örneğin affinite kromatografisi antijen-antikor ilişkisi gibi yüksek affinite ile bağlanmayı kullanarak proteinleri ayırır. SDS-Poliakrilamid jel elektroforezi bir elektroforez olmasına rağmen proteinleri yüklerine göre değil büyüklük ve ağırlıklarına göre ayıran bir yöntemdir. Membran protein bozuklukları ve neden olduğu hastalıklar AKONDROPLAZİ Fibroblast growth faktör reseptör-3(FGFR-3) geninin mutasyonu FAMİLYAL HİPERKOLESTEROLEMİ LDL reseptör mutasyonu KİSTİK FİBROZİS Kistik fibrozis transmembran regülatör geninin(CFTR) mutasyonu KONJENİTAL UZUN QT SENROMU Kalpte iyon kanalı geninin mutasyonu WİLSON HASTALIĞI Bakır bağımlı ATPaz geninin mutasyonu I-CELL HASTALIĞI GlcNAC fosfotransferaz geninin mutasyonu HEREDİTER SFEROSİTOZ Eritrositlerde bulunan spektrin proteininin gen mutasyonu PAROKSİSMAL NOKTÜRNAL HEMOGLOBİNÜRİ Eritrositlerde proteinlerin membrana GPI kancalarla tutunmasında bozukluk CEVAP: D Membran protein bozukluğu nedeniyle oluşan hastalıklara ait tablo yukarıda görülmektedir. Şıklarda verilen Refsum hastalığı ise bir peroksizomal alfa oksidasyon kusurudur. Dallı zincirli yağ asitlerinin metabolizması bozulmuştur ve dokularda fitanik asit birikimi görülür. CEVAP:C 19 70. Aşağıdaki amino asitlerden hangisinin protein yapısında bol bulunması protein yıkımının hızlanmasına neden olmaz? A) Glutamat B) Serin C) Histidin D) Prolin E) Treonin 71. Bağ dokusu proteini olan elastin için aşağıda verilen ifadelerden hangisi bir yanlıştır? A) Elastin proteini organizmada tek bir gen tarafından kodlanır B) Elastin yapısında hidroksiprolin yoktur C) Elastin çapraz bağlarının adı desmozindir D) Nötrofil elastazını α-1 antitripsin durdurur E) Elastin yapısında karbonhidrat yoktur Proteinler amino asitlerden oluşan makromoleküllerdir. Her proteinin belli bir yarı ömrü vardır. Ancak yarı ömürleri çok değişkendir. Örneğin vücudun yapısal proteini olan kollajenin yarı ömrü aylar hatta yıllarla ölçülürken, plazma proteinleri saatler içerisinde yıkılır. Genellikle yapısal proteinler lizozomlarda ATP harcanmadan yıkılırlar. Ayrıca dolaşımda bulunan glikoproteinler de lizozomlarda katepsin proteazlarla yıkılırlar. Dolaşımdaki glikoproteinler yapılarındaki siyalik asidi kaybettiklerinde karaciğerde bulunan asiyaloglikoprotein reseptörleri onları tanır ve yıkılmak üzere hepatositlere alınırlar. Lizozomal katepsinler bu glikoproteinlerin yıkımını gerçekleştiren özel proteazlardır. Kısa ömürlü proteinlerin yıkımı ise daha çok sitoplazmada ve ubikitin ile işaretlenerek gerçekleştirilir. Ubikitin proteindeki lizin amino asidine bağlanır ve onun yıkıma yönlendirileceğini gösterir. Daha sonra ubikitin ile işaretli protein proteozomlarda yıkılır. Bu yolda ATP kullanılır. Eğer bir proteinin amino ucunda arjinin ve aspartat varsa ubikitin ile işaretlenme hızlanır ve ömrü daha kısa olur.Ayrıca PEST dizesi denen prolin, glutamat, serin ve treonin amino asitlerinden zengin proteinler de daha hızlı yıkılırlar.Amino ucunda serin ve metiyonin taşıyan amino asitlerin ömrü daha uzundur. Elastin, bağ dokusunda yer alan, esneklikten sorumlu bir proteindir. Büyük damarların duvarında, akciğerde, elastik ligamentlerde yer alır. Glisin, alanin, valin gibi non-polar aminoasitlerden zengindir. Prolin ve lizini de bol miktarda içerir. Kollajenden farklı olarak üçlü heliks yapısı yoktur. Kollajenin 25’ten fazla çeşidi varken tek tip elastin vardır. Karbonhidrat içermez. Az miktarda hidroksiprolin içerir. Hidroksilizin yoktur. Ekstraselüler matrikste lizil oksidaz enzimi sayesinde çapraz bağlar oluşur. Desmosin çapraz bağı 4 lizin aminoasidinin birleşmesiyle oluşur. Elastini elastaz enzimi parçalar. α-1 antripsin elastezı inhibe eder. α-1 antripsin eksikse elastin parçalanır. Panasiner amfizem ve karaciğerde siroz görülür CEVAP: B CEVAP: C 20 72. Piruvat Dehidrogenaz enzim kompleksi (PDH) ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) PDH kalıtsal defektinde Konjenital Laktik Asidoz görülür B) Enzimin 3 alt birimi vardır C) Koenzim olarak riboflavin kullanılır D) Asetil KoA/KoA’ya oranının artması enzimi allosterik olarak aktif forma dönüştürür E) Arsenik varlığında enzim inhibe olur 73. Aşağıdaki metabolik yolaklardan hangisinde ara ürün olarak fumarat oluşmaz? A) Tirozin metabolizması B) TCA döngüsü C) Pürin nükleotid de novo sentezi D) Porfirin sentezi E) Üre döngüsü Üre döngüsü, TCA, Tirozin ve fenilalanin yıkılışı ve pürinlerin de novo sentezi sırasında ara basamaklarda fumarat oluşumu vardır ve tüm bu yolaklar için ortak bir moleküldür. Porfirin sentezinde ise glisin ve süksinil KoA kullanımı söz konusudur. Piruvatın oksidatif dekarboksilasyonunu sağlayan enzim kompleksidir. Mitokondride piruvattan Asetil KoA sentezleyen bu enzim kompleksinin reaksiyonu geri dönüşümsüzdür. Enzim kompleksinin 3 alt birimi vardır. TPP(B1 Vitamini), FAD(B2 vit.), NAD(B3 vit), KoA(B5 vit.) ve Lipoik asit koenzimleridir. TCA’daki α-ketoglutarat dehidrogenaz ve dallı zincirli amino asit metabolizmasındak α-ketoasit dehidrogenaz enzim kompleksleri ile anologtur. Arsenik varlığında koenzim olarak lipoik asit kullanan tüm enzimler inhibe olacağından bu üç enzim de inhibe olur. Çünkü arsenik lipoik asitte yer alan –SH gruna bağlanır. PDH kalıtsal eksikliği X’e bağlı kalıtılan ve son derece nadir görülen bir durum olan Konjenital Laktik Asidoza neden olur. Burada laktik asidozun nedeni piruvattan Asetil KoA oluşumunun bozulmasıyla artan piruvatların laktata kaymasıdır. Bu özellikle glukozu yakıt olarak kullanan ve oksidatif fosforilasyonla enerji elde eden SSS’de ciddi ATP kaybına ve yaygın asidoza neden olur. CEVAP: D CEVAP: D 21 74. Aşağıdaki enzimlerden hangisinin hem substratı hem de ürünü oksidan stres yapar? A) Ksantin oksidaz B) Glutatyon peroksidaz C) Katalaz D) Glutatyon redüktaz E) Süperoksit dismutaz Seçeneklerde yer alan enzimler ve katıldıkları reaksiyonlar şekillerde görülmektedir. Süperoksit dismutaz(SOD) enzimi süperoksit gibi çok güçlü bir serbest radikali daha az güçlü H2O2’ye dönüştüren enzimdir. Bu enzimin hem substratı hem ürünü oksidandır. Ancak daha az güçlü bir ürün yarattığından aynı zamanda bu enzim antioksidandır. SOD’un iki formu vardır. Sitoplazmik formu çinko ve bakır kullanırken mitokondriyal formu manganı kofaktör olarak kullanır. 75. Aşağıdaki elektron transport zinciri inhibitörlerinden hangisi eşleşme ayırıcıları ile aynı yolu kullanarak ETZ’yi inhibe eder? A) Karbonmonoksit B) Siyanür C) Gramisidin A D) Atraktilozid E) Karboksin İyonoforlar lipofilik bileşiklerdir ve membranı geçerler. Beraberlerinde katyonları da taşırlar. Katyon miktarlarını eşitleyerek gradiyenti ortadan kaldırırlar. ATP sentezi bozulur. • Valinomisin K+ iyonoforudur. • Nigerisin K+ ve H+ iyonoforudur. • Gramisidin A ise K+, H+ ve Na+ iyonoforudur. Aslında eşleşme ayracı olan dinitrofenol de bir H+ iyonoforudur. CO ve siyanür ETZ ‘de kompleks IV inhibitörü iken Karboksin kompleks II’yi inhibe eder. Atraktilozid ise mitokondriye ADP girişini yapıp oluşan ATP’nin çıkışını sağlayan adenin nükleotid translokazın inhibitörüdür. CEVAP: C 76. Aşağıdaki durumlardan hangisinde DNA’da gen ifadesi artar? A) Histon proteinlerinin lizin amino asitlerinin deasetilasyonu B) siRNA’nın mRNA oluşumunu etkilemesi C) Nükleer faktör kapa B uyarımının azalması D) DNA’daki sitozin bazlarının metillenmesi E) mRNA üzerinde splicing yapımının artması DNA’da sitozin metilasyonu gen ekspresyonunu arttıran mekanizmalardan bir tanesidir. DNA paketlenmesinde çalışan histon proteinlerinin asetillenmesi bazik olan histon proteinlerinde negativiteyi arttırarak asidik olan DNA’dan uzaklaşmasına ve gen bölgesinin açılmasına neden olur. Böylece gen ekspresyonu artar. Ancak deasetilasyon tam tersine genin kapanmasına neden olur. siRNA ve miRNA spesifik bir gen ürününün baskılanmasında kullanılan small RNA ailesinin üyeleridir. Nükleer faktör kapa B ise sitoplazmada inaktif halde duran bir transkripsiyon faktörüdür. Başta IL-1 ve IL-6 olmak üzere uyaranlarla aktif hale gelir ve pozitif akut faz reaktanlarının yapımı arttırılır. CEVAP: D CEVAP: E 22 77. Antioksidanlar serbest oksijen radikallerinin zararlı etkilerinden hücreyi korurlar. Aşağıdakilerden hangisi antioksidan özellikte değildir? A) Serüloplazmin B) Glutatyon peroksidaz C) Sistein D) Demir E) Askorbik asit 78. Aşağıdakilerden hangisinde distrofik kalsifikasyon beklenmez? A) Seröz over tümörü B) Sarkoidoz C) Mönckeberg’in medial arteriyolosklerozu D) Kazeifikasyon nekrozu E) Aterom plağı Kalsifikasyon çeşitleri yine TUS’un sevdiği konulardan. Sarkoidozda makrofajlar D vitamini prekürsörlerini aktive ettiği için hiperkalsemi görülür. Bu yüzden sarkoidozda metastatik kalsifikasyon görülür. Patolojik kalsifikasyon kalsiyumun dokularda birikmesidir. İki şekilde görülebilir: Distrofik ve Metastatik. Serbest oksijen radikallerinin zararlı etkilerini önleyen antioksidan maddeler sorgulanmıştır. Demir antioksidan değildir, aksine oksidan özelliktedir. Fenton reaksiyonunda demir kullanılarak hidrojen peroksitten bir başka serbest oksijen radikali olan hidroksil radikali sentezlenir. • H2O2 + Fe+2 Fe+3 + OH + OHSerüloplazmin bakırı bağlayarak serbest oksijen radikali üretimini azalttığı için antioksidan özelliktedir. Glutatyon peroksidaz Sitozol ve mitokondride bulunur. Serbest radikal yıkımını katalizleyerek hücreyi hasardan korur. • H2O2 + 2GSH GSSG + 2H2O ya da 2OH- + 2GSH GSSG + 2H2O Sistein glutatyonun yapısına katıldığı için antioksidan özelliktedir. • Sistein + Glutamik asit + Glisin Glutatyon Askorbik asit, A ve E vitamin antioksidan vitaminlerdendir. Antioksidan enzimler Antioksidan maddeler Katalaz A, C ve E vitamini Süperoksit dismutaz Glutatyon Glutatyon peroksidaz Sistein Glutatyon redüktaz Selenyum Distrofik Kalsifikasyon Serum kalsiyum seviyesi normal olmasına ve kalsiyum metabolizmasında bir bozukluk olmamasına rağmen nekrotik dokuda kalsiyum çökmesidir. Görüldüğü durumlar: • Nekrotik doku (yağ nekrozu, kazeifikasyon nekrozu) • Aterom plakları • Kalp kapak anomalileri ve kalsifik aort stenozu • Muskuler arterlerin mediasında (Mönckeberg’in medial arteriyolosklerozu) • Arter ve vendeki organize trombüsler • Yaşlanma ile epifiz, pleksus koroideus ve larinks kıkırdaklarında birikim • Psammom cisimcikleri (papiller tiroid kanseri, overin seröz tümörleri, menenjiom, malign mezotelyoma) Metastatik Kalsifikasyon Hiperkalsemi varlığında normal dokulara kalsiyum çökmesidir. En sık görüldüğü yerler; damarlar, mide, böbrek ve akciğer mukozasıdır. Görüldüğü durumlar: • Primer hiperparatiroidi Paratiroid adenomu Hiperkalseminin en sık nedeni • Böbrek yetmezliği Sekonder hiperparatiroidi • Ektopik PTH-related protein salınımı En sık skuamöz hücreli akciğer karsinomu • Metastatik kemik lezyonları Multipl myelom, Meme karsinomu, Lösemi • Artmış kemik turnoverı Paget hastalığı • İmmobilizasyon • Vitamin D intoksikasyonu • Sarkoidoz Makrofajlar D vitamini prekürsörlerini aktive ederler • Bebekte idiopatik hiperkalsemi Williams sendromu • Hemodiyaliz hastalarında aliminyum intoksikasyonu • Süt-alkali sendromu. Transferrin, Laktoferrin, Ferritin Serüloplazmin CEVAP: D CEVAP: B 23 79. Araşidonik asit ve metabolitleri ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Araşidonik asit fosfolipaz A2 aracılığıyla membran fosfolipitlerinden üretilir. B) 5-HETE nötrofiller için kemoktaktik etkilidir. C) LTC4, LTD4 ve LTE4 damar geçirgenliğini histaminden daha güçlü artırır. D) Trombositler 12-lipooksijenaz enzimine sahip olduğu için tek başına lipoksinleri sentezleyebilir. E) LTC4, LTD4 ve LTE4 vazokonstriksiyon ve bronkokonstriksiyon yaparlar. Araşidonik asit ve metabolitleri patoloji için önemli olduğu kadar biyokimya ve farmakoloji için de önemlidir. Dolayısıyla hepsinin özellikleri iyi bilinmelidir. Lipoksinlerin sentezlenmesi diğer araşidonik asit ürünlerinin sentezinden farklıdır. Transelüler biyosentez adı verilen özel bir şekli vardır. Trombositlerde araşidonik asitten 12-lipooksijenaz ile üretilirler. Trombositler tek başına sentezleyemez, sentezi için AA ürünleri nötrofilden trombositlere geçer. Mekanik, kimyasal ve fiziksel uyarı ya da diğer mediyatörler (örneğin; C5a) fosfolipaz A2 aracılığıyla membran fosfolipitlerinden araşidonik asit üretimini uyarırlar. Eikozanoidler olarak adlandırılan Araşidonik Asit-türevi mediyatörler iki ana enzim grubu tarafından sentezlenirler. Siklooksijenazlar prostaglandinleri, lipooksijenazlar ise lökotrienleri ve lipoksinleri sentezlerler. • 5-HETE nötrofiller için kemotaktiktir ve diğer lökotrienler için prekürsörüdür. • LTC4, LTD4 ve LTE4 (sisteinil içeren lökotrienler, SRS-A) Vazokonstriksiyon, bronkokonstriksiyon ve damar geçirgenliğinde artışa neden olurlar. Lökotrienler damar geçirgenliğinde artış ve bronkokonstriksiyon yapmada histamine göre daha potenttir. CEVAP: D 80. Trombosit tıkacı oluşumu ile sonuçlanan primer hemostazda trombosit degranülizasyonunun temel nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Trombositlerde şekil değişikliği B) Tromboksan A2 ile trombosit membran reseptörünün uyarılması C) Pıhtılaşma faktörlerinin trombositlere bağlanması D) Trombositlerin glikoprotein IIb/IIIa reseptörü ile fibrinojene bağlanması E) Trombositlerin agregasyonu Primer hemostaz trombosit tıkacı oluşmasıdır. Hemostazın her adımı soru olarak TUS’ta karşımıza gelebilir. Trombositlerde degranülizasyonun temel nedeni şekil değişikliğidir. Primer hemostaz; trombosit tıkacı oluşmasıdır. Endotel hasarı ile von Willebrand Faktör (vWF) ve kollajen açığa çıkar. Bu faktörler trombosit adezyonunu ve aktivasyonunu uyarır. Trombosit aktivasyonu şekil değişikliğine yol açarak degranülizasyona (TXA2, ADP) neden olur. Dakikalar içinde salınan ürünler daha fazla trombosit toplanmasını uyarır, agregasyon sonucu primer hemostatik tıkaç oluşur. Pıhtılaşma faktörleri primer hemostazda görev yapmaz. Sekonder hemosatazda yani fibrin oluşumunda görev yaparlar. Trombositler fibrinojene glikoprotein IIb/IIIa reseptörleri ile bağlanırlar ve fibrinojen aracılığıyla da agregasyon yaparlar. Glikoprotein IIb/IIIa’nın genetik eksikliği sonucu kanama ile giden Glanzmann Trombastenisi adı verilen hastalık ortaya çıkar. CEVAP: A 24 81. Aşağıdaki konjenital immün yetmezliklerin hangisinde pernisiyöz anemi zemininde mide kanseri riski artmıştır ? A) İzole IgA eksikliği B) Yaygın Değişken İmmün Yetmezlik C) Hiper IgM sendromu D) Bruton’un X’e bağlı agamagolülinemisi E) Ağır Kombine İmmün Yetmezlik 82. Aşağıdaki neoplazilerden hangisi AIDS’te diğerlerine göre daha sık görülür? A) B hücreli Non-Hodgkin lenfoma B) Karaciğer karsinomu C) Hodgkin lenfoma D) Seviks karsinomu E) Primer effüzyon lenfoması AIDS birçok branşta en çok sorulan konulardan biridir. Her şeyiyle iyi bilinmelidir. Bu soruda AIDS ve neoplazi ilişkisini sorgulamaktadır. Herkes soruyu görünce ne yaptı ? Şıklarda Kaposi sarkomunu aradı. Ama yok İşte buraya dikkat ! Konjenital immün yetmezlikler hem pediatri hem patoloji için önemli bir başlıktır. Yaygın Değişken İmmün Yetmezlik hastalarında hemolitik anemi, pernisiyöz anemi gibi otoimmün hastalıkların ve lenfoid tümörlerin riski artmıştır. Pernisiyöz anemi nedeniyle mide kanseri riski de bu hastalarda artar. İzole IgA eksikliği en sık görülen konjenital immün yetmezliktir. Sıklıkla asemptomatiktir. Otoimmün hastalıklarla sık ilişkilidir. Hiper IgM sendromu en sık CD40L’ı kodlayan gende mutasyon ile oluşur. Opsonizasyon yapan IgG düşük olduğu için rekürren piyojenik enfeksiyonlar vardır. CD40-CD40L etkileşimi makrofajların yardımcı T hücre-aracılı aktivasyonunda kritik rol oynadığı için hücre-aracılı immünitede de defekt vardır. Pneumocystis jiroveci (Pneumocystis carinii) gibi intraselüler patojen enfeksiyonlarına duyarlılık artar. Bruton’un X’e bağlı agamagolülinemisi pre-B hücrelerin B hücrelere dönüşümünde defekt vardır. Dolayısıyla kanda antikorlar (gama globülin) yoktur. Ağır Kombine İmmün Yetmezlikte hem humoral hem hücresel bağışıklık defekti vardır. Tekrarlayan bakteriyel, viral, fungal, protozoal enfeksiyonlar ve Candida, Pneumocystis, CMV ve Pseudomonas gibi fırsatçı enfeksiyonlar görülür. B hücreli non-Hodgkin lenfomalar: AIDS ile ilişkili en sık görülen ikinci tümörlerdir. Beyin en çok tutulan ekstranodal bölgedir (primer beyin lenfoması). Tamamına yakını EBV ilişkilidir. Kaposi sarkomu: AIDS’te en sık görülen neoplazidir. Ancak anti-retroviral tedavi nedeniyle sıklığı azalmaktadır. Vasküler bir tümördür. Etkeni HHV-8’dir. Primer effüzyon lenfoması: Daha az görülen AIDS-ilişkili lenfomadır. Vücut kavitelerinde büyür. Plevral, perikardiyal ve peritoneal effüzyonlar ile ortaya çıkar. Genellikle HHV-8 etkendir ve birçok olguda tümör hücreleri HHV-8 ve EBV ile ko-enfektedir. Serviks karsinomu: AIDS’te riski artar. HPV nedenlidir. AIDS-ilişkili kanserlerin (Kaposi sarkomu, EBV-ilişkili tümörler ve servikal kanser) sıklığı etkili antiretroviral terapi nedeniyle önemli derecede azalmaktadır. Non-AIDS-ilişkili kanserlerin (karaciğer kanseri, anal kanser, Hodgkin lenfoma) sıklığı artmaktadır. CEVAP :B CEVAP: A 25 83. ERBB1 overekspresyonu aşağıdaki kanserlerden hangisiyle daha çok ilişkilidir ? A) Glioblastoma multiforme B) Skuamöz hücreli akciğer kanseri C) Epitelyal over karsinomu D) Kronik myeloid lösemi E) Pankreas kanseri 85. Aşağıdakilerden hangisinin neden olduğu vaskülit tablosunda granülomlar görülmez? A) Churge Strauss sendromu B) Mikroskopik polianjitis C) Tromboanjitis obliterans D) Dev hücreli arterit E) Takayusu arteriti Kanserlerin genetik ilişkisi HER TUS mutlaka sorgulanır. ERBB1, Epiderma büyüme faktörü (EGF) reseptörü, overekspresyonu akciğer skuamöz hücreli karsinomlarının %80’inde, glioblastomların %50’sinde ve baş-boyun epitelyal tümörlerinin %80-100’ünde görülür. Epitelyal over kanseri riski BRCA1 mutasyonunda artar. KML’de BRC-ABL füzyon geni oluşumuna neden olan t(9;22) translokasyonu görülür. Pankreas karsinom riski TMPRSS-ETS füzyon geni ile artar. Ayrıca pankreas kanserlerinin tümünde TGF-β yolağının en az bir bileşeninde mutasyon vardır. Granülomatöz vaskülitlerin bilinip bilinmediğini ölçen güzel bir soruyla karşı karşıyayız. Mikroskopik polianjitis ANCA (+) vaskülitlerdendir. Ancak diğer iki ANCA (+) vaskülitten (Wegener granülomatozu, Churg-Strauss sendromu) farklı olarak granülomatöz iltihaba neden olmaz. Granülomatöz Vaskülitler WC- 3T Wegener Granülomatozisi Churge Strauss sendromu (Alerjik granülomatozis ve anjitis) Temporal arterit (Dev hücreli arterit) Takayusu arteriti Tromboanjitis obliterans (Buerger hastalığı) CEVAP: B 84. Aşağıdakilerden hangisi anaplastik hücrelerin özelliklerinden değildir? A) Sitoplazma/çekirdek oranı artar. B) Sıklıkla çekirdek hiperkromatik ve büyüktür. C) Tripolar mitotik figürler izlenir. D) Pleomorfizm gösterirler. E) Polarite kaybolur. Anaplastik hücrelerin genel özellikleri sorgulanmıştır. Anaplazi diferansiasyonun kaybıdır. Anaplastik hücreler dikkat çekici pleomorfizm (şekil ve büyüklük farklılıkları) gösterirler. Sıklıkla çekirdek hiperkromatik ve büyüktür. Çekirdek/sitoplazma oranı artmıştır. Sayısı artmış ve atipik mitozlar (tripolar, kuadripolar mitotik figürler) görülür. Polarite kaybolur. CEVAP: A CEVAP: B 86. Miyokard infarktüsünde makroskobik bulgular en erken görüldüğü zaman aşağıdakilerden hangisidir? A) 1-2 saat B) 2-4 saat C) 4-12 saat D) 24-72 saat E) 3-7 gün Benzer bir soru daha önce ÖSYM tarafından sorulmuştu. Miyokard infarktüsünde histopatolojik bulgular tekrar sorulabilir. MI’da ilk makroskopik bulgular koagülasyon nekrozu, kanama ve ödem en erken 4-12 saat sonra görülür. MI’da ilk mikroskopik değişiklikler olan infarkt sınırında dalgalı lifler 2-4 saat sonra görülür. MİYORKARD İNFARKTÜSÜNDE HİSTOPATOLOJİ • İlk 2-4 saat – İnfarkt sınırında dalgalı lifler ( ilk mikroskobik bulgu ) • 4-12 saat ( ilk görünür makroskobik değişiklikler ) – Koagulasyon nekrozu , ödem,kanama • 12-24 saat – Nötrofil infiltrasyonu , kontraksiyon bantları • 1-3 gün – Soluk infarktüs, demarkasyon hattı • 3-7 gün – Makrofaj infiltrasyonu, granülasyon dokusu oluşumu • 7-10 gün – Yoğun ölü hücre fagositozu • 2 ay sonrası – Skar dokusu tamamlanır 26 CEVAP: C 87. Elli beş yaşında kadın hasta ileus nedeniyle opere ediliyor. Ameliyat sonrası servise alınan hastada nefes darlığı şikayeti ortaya çıkıyor. Hastanın çekilen postero-anterior akciğer grafisinde havalanmanın azaldığı görülüyor. Bu hastada aşağıdaki atelektazi tiplerinden hangisi en çok beklenir ? A) Mikroatelektazi B) Kontraksiyon atelektazisi C) Rezerpsiyon atelektazisi D) Kompresyon atelektazisi E) Non-obstrüktif atelektazi 89. Aşağıdakilerden hangisi fokal segmental glomerulosklerozun sekonder nedenleri arasında yer almaz? A) HIV B) Akciğer kanseri C) Masif obezite D) Orak hücreli anemi E) Eroin nefropatisi Atelektazi tiplerinin ayrımı sorgulanmıştır. Hastanın postoperatif dönemde olması öncelikle rezerpsiyon atelektazisini düşündürür. Rezerpsiyon atelektazisi en sık görülen atelektazi tipidir ve en çok postoperatif mukopürülan tıkaç ile obstrüksiyon sonucu ortaya çıkar. Kontraksiyon atelektazisi skarlar sonucu ortaya çıkar. İrreversibl olan tek atelektazidir.Mikroatelektazi Respiratuar Distres Sendromu’nda sürfaktan eksikliğine bağlı ortaya çıkar. Non-obstrüktif atelektazi görülür. Kompresyon atelektazisi adı üzerinde kompresyon (bası) sonucu oluşur. En sık sebebi konjestif kalp yetmezliğidir. FSGS Genellikle primerdir. Arkadaşlar özellikle kanserlerin membranöz glomerulonefrit oluşumunda sekonder nedenler arasında yer aldığını mutlaka bilmemiz lazım. Sekonder nedenler: *HIV,Eroin nefropatisi,Orak hücreli anemi ve masif obeziteyle ilişkili *IgAnefropati(nekrotizan lezyon sonrası FSGS) *Reflü nefropatisi *Filtrasyon bariyerindeki nefrin,podosin,alfaaktinin 4,TRPC6 proteinlerinde mutasyon *Apolipoprotein L1 geninde mutasyon CEVAP: B CEVAP: C 90. Aşağıdaki ‘’hastalık-ilişkili olduğu gen/protein defekti’’ ikililerinden hangisi yanlıştır? A) Cowden sendromu - PTEN B) Xeroderma pigmentosum -XPA C) Nevoid bazal hücreli kanser sendromu- PTCH D) Muir-Torre sendromu- MSH-2 E) Nörofibromatozis Tip 1- Merlin 88. Aşağıdakilerden hangisi osteoporoz oluşumda yaşlanmaya bağlı sebepler arasında yer almaz? A) Osteoblastlarda azalmış sentez aktivitesi B) Azalmış fiziksel aktivite C) Matrikse bağlı büyüme faktörlerinde azalmış aktivite D) Artmış RANK ve RANKL ekspresyonu E) Osteoprogenitor hücrelerde azalmış osteoprogenitor aktivasyonu MENOPOZ YAŞLANMA Azalmış serum östrojeni Osteoprogenitör hücrelerde azalmış osteoprogenitörakt. Artmış TNF,IL-1 ve IL-6 düzeyleri azalmış sentez aktivitesi Osteoblastlarda Artmış RANK ve RANKL ekspresyonu Matrikse bağlı büyüme faktörlerinde azalmış aktivite Artmış osteoklast aktivitesi Azalmış fiziksel aktivite CEVAP: D CEVAP: E 27 91. Aşağıdakilerden hangisi papiller tiroid kanserinin en sık görülen varyantıdır? A) Folikuler varyant B) Diffuz sklerozan varyant C) Tall cell varyant D) Papiller mikrokarsinom E) Papiller makrokarsinom 94. Aşağıdakilerden hangisi mide kanseri için genetik risk faktörlerinden biri değildir? A) BRCA 1 mutasyonu B) A kan grubu C) E-Cadherin gen mutasyonu D) Menetrier sendromu E) Lynch sendromu Folliküler varyant: Adenomla karışabilir.En sık görülen varyanttır. Papillermikrokarsinom: Çapları1 cm den küçük olan kanserlerdir. Prognozu oldukça iyidir. Tall Cell Varyant: Hücreler tek sıra dizilim gösteren kollumnar hücreler var.BRAF mut ve ret/PTC gentranslokasyonu içerir. Prognozu kötü Diffüzsklerozan varyant: Bol Psammoma cisimleri ve yaygın skuamozmetaplazi bulunur. Hashimototiroiditi ile ilişkilidir. BRAF mut yok;ancak Ret/PTC gen translokasyonu bulunur. Karsinom İçin Genetik Risk Faktörleri A kan grubu E-cadherin gen mutasyonu Lynch sendromu BRCA 2 mutasyonu Menetriersendromu CEVAP: A 92. Aşağıdakilerden hangisi en sık görülen prostatit tipidir? A)Granulomatöz prostatit B) Kronik bakteriyel prostatit C) Kronik abakteriyel prostatit D) Akut bakteriyel prostatit E) Akut abakteriyel prostatit • Akut bakteriyel prostatit: Neden sıklıkla E.colidir. İdrar kültürü ve rektaltuşedeki ağrı ile tanı konulur • Kr.bakteriyelprostatit: Bu vakalarda tanı ve tedavi zordur.Semende lökositlerin görülmesi ve kültürde bakteri üremesi ile tanı konulur. Sıklıkla tekrarlayan İYE hastalarda görülür. • Kronik abakteriyelprostatit(en sık):Hastalarda semende bol lökosit vardır;ancak kültür negatiftir. Tekrarlayan İYE görülmez. • Granülomatözprostatit: Tüberküloz ,Fungal etkenlere bağlı olarak veya idiopatik olabilir. CEVAP: C 93. Menetrier hastalığı ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Mide kanseri riski artmıştır. B) TGF-alfa aşırı ekspresyonu sonucu oluşur. C) Özellikle antrum ve piloru etkiler. D) Glandlarda tirbuşon görünümüne neden olur. E) Asit sekresyonu belirgin azalmıştır. Menetrier Hastalığı • Yüzey epitelinde büyüme faktörlerinin(TGF- alfa) aşırı ekspresyonu nedeniyle oluşur. • Özellikle korpus ve fundus etkilenir. • Glandlardatirbüşon görünümü ve kistikdilatasyon sonrasında glandatrofisi karşımıza çıkar • Protein kaybettiren enteropati yapar • Asit salgısı azalır • Mide kanseri riski artmıştır. CEVAP:C CEVAP: A 95. Memenin meduller kanseriyle ilişkili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğru değildir? A) BRCA-1 mutasyonuyla belirgin ilişkilidir. B) Tümörün %75 den fazlasını solid, geniş sitoplazmalı, pleomorfik çekirdekli, sık mitoz gösteren, belirgin nükleollüatipik hücreler oluşturur. C) Mitotik figürler sıktır. D) Tümör yumuşak ve sınırları düzensizdir. E) Tümör hücreleri arasında stromada bol lenfosit ve plazmositler bulunur. Memenin meduller karsinomu: 1- Tümörün %75 den fazlasını solid, geniş sitoplazmalı, pleomorfik çekirdekli, sık mitoz gösteren, belirgin nükleollü atipik hücreler oluşturur. 2- Tümör hücreleri arasındaki stromada bol lenfosit ve plazmositler bulunur. 3- Tümör sınırları düzenlidir(noninfiltre sınır) 4- Mitotik figürler sıktır.BRCA1 mutasyonu ile belirgin ilişkilidir. CEVAP:D 96. Aşağıda verilen ‘’familyal tümör sendromu santral sinir sistemi tümörü’’ eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır? A) Von Hippel Lindau sendromu – Serebellarhemanjioblastom B) Li-Fraumeni sendromu-Medulloblastoma C) Cowden sendromu- Serebellargangliogliositoma D) Turcot sendromu- Medulloblastoma E) Gorlin sendromu- GlioblastomaMultiforme • Cowden sendromu:Serebellargangliogliositoma • Li-Fraumeni sendromu:Medulloblastoma • Turcot sendromu:Medulloblastom ve glioblastoma • Gorlin sendromu:Medulloblastoma • VonHippel Lindau sendromu:Serebellar Hemanjioblastom CEVAP: E 28 97. İnsulinoma ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) %10 MEN 2 sendromu ile ilişkilidir. B) En sık izlenen adacık hücreli tümördür. C) Morfolojisinde amiloid birikimi görülür. D) %90 adenomdur. E) Serum glukozu 50 mg/dl’nin altına indiğinde bulgu verirler. 99. İlaçların farmakokinetik özellikleri ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A) Ortam pH değeri ilacın pKa değerinin altına düştükçe ilacın suda çözünürlüğü azalır. B) İyon tuzağı mekanizması asidik ilaçların mideden emilebilmelerini sağlar. C) p-glikoprotein, ilaçların tübüllerden sekresyonunu engelleme görevi görür. D) Zayıf baz yapısındaki ilaçlar fizyolojik pH’ta asidik ilaçlara göre daha lipofilik olma eğilimindedirler. E) Metabolik reaksiyonlar lipofilik ilaçlarda daha sıklıkla meydana gelir. BETA-HÜCRELİ TÜMÖRLER (İnsülinomalar) En sık izlenen adacık hücreli tümörlerdir. %90 adenomdur. %10 MEN 1 sendromu ile ilişkilidir. Serum glukozu50 mg/dlnin altına indiğinde bulgu verirler. Semptomlar; terleme, çarpıntı, anksiyete, konfüzyon, stupor, bilinç kaybıdır. Morfolojide amiloid birikimi görülür. p-Glikoprotein; barsak mukozası, böbrek tübülleri, kan-beyin-bariyeri, hepatositler ve daha birçok hücre tipinde bulunabilen bir aktif taşıyıcıdır. Böbrek tübüllerinde bulunan p-glikoprotein bazı ilaçların tübüller sekresyonunu sağlar ve digoksin için başlıca atılım yolunu oluşturur. CEVAP: A CEVAP: C 98. Aşağıdaki konjenital hiperbilirubinemi nedenlerinden hangisinde mikroskobik olarak karaciğerde pigmente stoplazmik globuller görülür? A) Dubin-Johnson sendromu B) Gilbertsendromu C) Crigler-Najjar sendromu tip 1 D) Rotor sendromu E) Crigler-Najjar sendromu tip 2 100. Aşağıdakilerden hangisi karaciğerde mikrozomal fazda gerçekleşen oksidasyon reaksiyonları arasında yer almaz? A) N-dealkilasyon B) Alifatik hidroksilasyon C) Deaminasyon D) Glukuronidasyon E) Deklorinasyon Faz I Reaksiyonları 1)Oksitlenme (Oksidasyon) -Aromatik ve alifatik hidroksilasyon -N ve O-dealkilasyon -Deaminasyon -Desülfürasyon -Deklorinasyon -N ve S-oksidasyon 2)İndirgenme (Redüksiyon) 3)Kopma -Hidroliz (Esterazlar, amidazlar) -Dekarboksilasyon -Glikozidlerin hidrolizi CEVAP: A Faz II Reaksiyonları (Konjugasyon) 1) Glukuronidasyon -Mikrozomal fazda gerçekleşir. -UDP-glukuronil transferaz tarafından gerçekleştirilir. 2) Asetilasyon 3) Sülfatasyon 4) Metilasyon -N-Metilasyon: FNMT -O-Metilasyon: COMT 5) Glutatyon ile konjugasyon -N-asetil benzokinonimin glutatyonlanması 6) Aminoasitler ile konjugasyon 7) Su ile konjugasyon Glukuronidasyon da mikrozomal fazda gerçekleşen reaksiyonlar arasındadır ancak bir oksidasyon reaksiyonu değil, konjugasyon reaksiyonudur. 29 CEVAP: D 101. Kademeli ve kuvantal doz-yanıt ilişkileri ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A) Kuantal doz yanıt ilişkisinde popülasyonun tamamını tedavi eden ilaç dozu bulunarak ilacın Emaks’ı hesaplanabilir. B) Kademeli doz yanıt ilişkisinde tek bir birey ya da izole bir organ üzerinde inceleme yapılır. C) Kuantal doz yanıt ilişkisi ile ilaca karşı duyarlılığın bireyler arasındaki değişkenliği ile ilgili bilgi elde edilir. D) Kademeli doz yanıt ilişkisine göre ilacın potensi, EC50’nin negatif logaritması alınarak elde edilir. E) Terapötik indeks, kademeli doz yanıt ilişkisi ile he saplanamaz. Kuantal doz yanıt ilişkisinde ilacın Emaks’ı hesaplanamaz!! Kuantal doz yanıt ilişkisinin kademeli doz yanıt ilişkisine üstünlükleri (popülasyon üzerinde inceleme yapılmasından kaynaklanır); • İlacın terapötik indeksi belirlenebilir. • İlaca karşı yanıtta bireyler arası değişkenlikler elde edilebilir. CEVAP: A 102. Mesanedeki β3 reseptörlerini uyarmasından ötürü hiperaktif mesane tedavisinde kullanılan ilaç aşağıdakilerden hangisidir? A) İmipramin B) Tolterodin C) Betamipron D) Betanekol E) Mirabegron ÇOK YENİ BİLGİ: Son bilgilere göre mesanede β2’den çok β3 reseptörlerinin bulunduğu saptanmıştır. Bu reseptörlerin uyarılması mesanede gevşemeye neden olur. Bir β3 agonisti olan mirabegron bu sebeple hiperaktif mesane tedavisinde kullanılır. Sorunun çeldiricisi olan betamipron ise, panipenem isimli beta-laktam antibiyotik ile kombine kullanılan ve böbrekte yıkılmasını engelleyen bir dihidropeptidaz inhibitörüdür. CEVAP: E 103. Hipertansif olan ve idrar tutukluğu ile birlikte sık idrara çıkma şikayetleri bulunan, lipid profili bozulmuş bir hastada daha uygun olan antihipertansif ilaç aşağıdakilerden hangisidir? A) Doksazosin B) Metildopa C) Hidralazin D) Enalapril E) Pentazosin Selektif α1 Blokörler En belirgin yan etkileri ortostatik hipotansiyon ve ilk doz senkopu olarak ortaya çıkar. Hipotansiyona yanıt olarak artan renin su ve tuz tutulumuna neden olur. Plazma lipid profiline olumlu etkilidirler; LDL düzeylerini azaltırken HDL’de ise artışa neden olurlar. Prazosin / Doksazosin / Terazosin / Alfuzosin • Hipertansiyon ve benign prostat hiperplazisi tedavisinde kullanılırlar. • Yarı-ömrü en kısa olan prazosin, en uzun olan ise doksazosindir. Şıklardaki –zosin kökü ile biten pentazosin ise α1 blokördeğildir, karma etkili opiyat agonistlerinden birisidir. CEVAP: A 104. Bir hastaya uzun sürecek bir gemi yolculuğu için taşıt tutmasını önlemek amacıyla bir antihistaminik başlanması planlanmaktadır. Bu hastada minimal sedasyon ile yeterli antiemetik etki oluşturabilecek olan antihistaminik ilaç aşağıdakilerden hangisidir? A) Hidroksizin B) Meklizin C) Desloratadin D) Dimenhidrinat E) Prometazin Siklizin ve meklizin birinci kuşakta yer alan, yani lipofilitelerinden ötürü santrale daha fazla geçebilen, ve sedatif etkileri diğer birinci kuşaktaki ilaçlara göre çok daha az olan, bu sebeple de taşıt tutmasının tedavisinde tercih edilen antihistaminiklerdir. C şıkkında yer alan desloratadin de ikinci kuşakta bulunmasından ötürü minimal sedasyona neden olur ancak SSS’ne yeterli geçiş gösteremeyeceği için antiemetik etkiye neden olmaz ve bu amaçla da kullanılmaz. CEVAP: B 30 105. Bradikinin B2 reseptörlerini bloke etmesinden ötürü herediter anjiyoödem tedavisinde subkutan olarak kullanılan peptid yapılı ilaç aşağıdakilerden hangisidir? A) Rimonabant B) Ekallantid C) İkatibant D) Aprotinin E) Karperitid 106. Santral sinir sistemindeki dopaminerjik yolaklar ve bu yolakları etkileyen ilaçlar ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Tuberoinfundibuler yolakta salgılanan dopamin nörohormon olarak işlev görür ve prolaktin salınımını azaltır. B) Nigrostriatal yolaktaki dopaminerjik liflerin nörodejeneratif hasarı parkinson hastalığı ile ilişkilidir. C) Kemoreseptör trigger zon’daki D2 reseptörlerinin blokajı antiemetik etkinlik gösterir. D) Bağımlılıkla ilgili pozitif pekiştirici etkinin ortaya çıkmasında ana rolu nucleus accumbens oynar. E) Mezokortikal yolaktaki D2 reseptörlerinin blokajı şizofrenin pozitif bulgularının ortaya çıkmasına neden olur. Kallikrein-kinin sistemi ile ilgili TUS’ta henüz sorulmamış iki potansiyel bilgi vardır!! İkatibant: Subkutan uygulanan peptid yapılı B2 reseptör antagonistidir. Herediter anjiyoödem tedavisinde kullanıma girmiştir. Ekallantid: Herediter anjiyoödem tedavisinde etkili rekombinant kallikrein inhibitörüdür. Peptid yapılı bu maddenin ne işe yaradığı da isminin içerisinde gizlidir (E-Kall-An-Tid = Kallikrein Antagonisti pepTid) Aprotinin ise hayvansal kaynaklı kallikrein inhibitörüdür ve esas olarak hiperfibrinolizise bağlı kanamaların tedavisinde kullanılır. Dopaminerjik Nöronların Bulunduğu SSS Bölgeleri; 1- Nigrostriatal Yolak: Beyinde dopamini en fazla içeren sistemdir. Bu yolağa ait dopaminerjik nöronların dejenerasyonu sonucu parkinson hastalığı ortaya çıkar. 2- Mezolimbik ve Mezokortikal Yolak: Bu yolaktaki dopaminerjik aktivite artışı, şizofreninin pozitif semptomlarının ortaya çıkışında ve bağımlılıkta rol oynar. Birçok antipsikotik ilacın temel etki yeri bu yolaklardır. 3- Tuberoinfundibuler Yolak: Bu yolakta salgılanan dopamin nörohormon olarak işlev görür. 4- Nucleus Accumbens: Mezolimbik yolağın ventral tegmental alanından (VTA) buraya uzanan dopaminerjik nöronlar bağımlılık oluşumunda ana rolü üstlenirler.Bu çekirdekte dopamin miktarındaki artış, madde bağımlılığında önemli rolü olan ‘’pozitif pekiştirici etki’’ oluşumuna neden olur. 5- Kemoreseptör-Trigger Zone (KTZ): Burada bulunan D2 reseptörlerinin uyarılması bulantı-kusmaya neden olur. CEVAP: C CEVAP: E 31 107. Babasında bir operasyon sırasında nöromusküler blokör olarak mivaküryum kullanımı sonrası uzamış apne atağı öyküsü olan hastanın plazma psödokolinesteraz düzeyleri normal olarak saptanıyor.Bu hastanın atipik psödokolinesteraz aktivitesinin olup olmadığının tesbitinde kullanılacak olan lokal anestezik aşağıdakilerden hangisidir? A) Prokain B) Lidokain C) Etidokain D) Dibukain E) Artikain Uzamış Apne Psödoklinesteraz eksikliği olan ya da atipik kolinesteraz aktivitesi olan kişilerde süksinilkolin ya da mivaküryum uygulanması durumunda blokajın sonlanması gecikebilir. Bu durum uzamış apne olarak andlandırılır. • Uzamış apnenin tedavisinde akraba olmayan kişiden kan transfüzyonu yapılır. Dibukain; atipik psödokolinesteraz aktivitesinin tesbitinde kullanılır. Bu lokal anestezik madde kolinesteraz inhibitörü özelliğe sahiptir ve atipik enzimi tipik enzime göre çok daha düşük oranda bloke eder. CEVAP: D 108. Sedatif etkisi en düşük ve etki süresi en uzun olan D2 reseptör parsiyel agonisti antipsikotik ilaç aşağıdakilerden hangisidir? A) Aripiprazol B) Klozapin C) Paliperidon D) Sertindol E) Ketiyapin Aripiprazol!! Birçok ek özelliğinden ötürü TUS’ta yeniden ve yeniden soru olmaya adaydır. D2 reseptör parsiyel agonistidir. Ekstrapiramidal yan etki yapmaz. En az sedayon yapan ve en uzun etkili antipsikotiktir. DİKKAT: Ekstrapiramidal yan etkileri olmamasına rağmen, tardiv diskinezi gelişmesi sonrası aripiprazole geçilmez. Çünkü tardiv diskinezinin nedeni D2 reseptör hipersensitivitesidir ve aripiprazol kliniği daha da şiddetlendirebilir. Tardiv diskinezi gelişmesi sonrası ilk tercih edilecek atipik ilaçlar olanzapin ve klozapindir. 109. Alkol bağımlılık ya da yoksunluğunun tedavisinde yer almayan ilaç aşağıdakilerden hangisidir? A) Fomepizol B) Akamprosat C) Disulfram D) Naltrekson E) Klordiazepoksit Fomepizol, alkol dehidrojenaz enzim inhibitörüdür ve kullanıldığı endikasyonlar metil alkol ile etilen glikol zehirlenmeleridir. Alkol bağımlılık ya da yoksunluğunda tedavide yeri yoktur. Akamprosat: Alkol bağımlılığı tedavisinde kullanılan zayıf NMDA antagonisti ve GABAA agonisti ilaçtır. Naltrekson: Alkol bağımlılığı tedavisinde oral yoldan kullanılabilen opiyoid reseptör antagonistidir. Alkol Yoksunluk Sendromu Tedavisi: Benzodiazepinler tercih edilir. (Klordiazepoksit) CEVAP: A 110. Parenteral yoldan kullanılan ve antitrombin III üzerinden faktör Xa ile trombini inhibe eden antikoagulan ilaç aşağıdakilerden hangisidir? A) Enoksaparin B) Fondaparinuks C) Heparin D) Dabigatranmesilat E) Apiksaban Antikoagulan ilaçların etki mekanizmaları bizim için önemli ve hangi ilacın hangi grupta olduğunu karıştırıyoruz. TUS’u hazırlayan hocalarımız da bunu çok iyi biliyor. Kolay bir etki mekanizması sorusu fakat soru tersten sorulmuş ve ters köşe olmamak için ilaçların etki mekanizmasını anımsamalıyız. Heparin karaciğerden sentezlenen antitrombinIII’e bağlanarak onun aktiflenmesini hızlandırır. Antitrombin III özellikle trombin, faktör IXa ve faktör Xa‘ya bağlanarak pıhtılaşmayı önler. Etkisi aPTT ile takip edilir. CEVAP: A 32 Molekül Etki mekanizması Heparin, DMAH, Fondaparinikus AntitrombinIII’e bağlanarak faktör Xainh.(heparin f IXa ve trombini de inh.eder.) Lepirudin,Desirudin, Bivalirudin Argatroban , Dabigatran(oral) Parenteral direkt trombininhibisyonu Rivaroksaban, Apiksaban Oral direkt faktör Xainhibisyonu Varfarin (oral) K vitaminin indirgenmesini engelleyerek protrombin, faktör VII, IX, X aktivasyonunu inh.eder. CEVAP: C 111. Aşağıdakilerden hangisi rapamisin memeli target reseptörü (MTOR) inhibe ederek immünsüpresif etkinlik gösterir? A) Sirolimus B) Takrolimus C) Siklosporin D) Azatioprin E) Klonidin 112. Aşağıda verilen antifungal ilaçlardan hangisi etkisi yönünden diğerlerinden farklıdır? A) Amfoterisin B B) Ketokonazol C) Terbinafin D) Nistatin E) Kaspofungin Antifungal ilaçlar patlamaya hazır bomba misali bizleri bekliyor. Çıkacak çok kolay bir soru bile çok can yakacaktır. Genel olarak antifungal ilaçlar fungusmembranına etki gösterirken ekinokandinler (fungin grubu) ve flusitozin farklı mekanizmalarla etki ederler. Kaspofungin / Mikafungin / Andulafungin (EKİNOKANDİNLER) Mantar hücre duvarında1,3-beta-D-glukanin sentezini inhibe ederek güçlü fungusid etki yapar. Amfoterisin ya da itrakonazole yanıt vermeyen invazivkandidiyazis ve aspergilozda kullanılır. Yan etkileri : • Kaspofunginhistamin benzerisendrom yapabilir. Ayrıca hipomagnezemi ve hipokalemiye neden olabilir • Anidulafunginkoagulasyon bozuklukları ve histamin benzeri sendroma neden olabilir. Karşımıza çıktığında çok can yakacak konu immünsüpresifler, aslında oldukça rahat yapılacak konu başlığımız. Kim kime etkili hatırlamakta fayda var… İmmünsüpresifler genellikle organ transplantlarında akut red yanıtı önlemek için ve otoimmün hastalıklarda kullanılırlar. Flusitozinnükleusa etkili tek antifungaldir. Azoller 14-alfa demetilazinhibisyonu yaparlar. SİKLOSPORİN Kalsinörin, T lenfositlerinde sitokin sentezlenmesi için gerekli olan T lenfosit aktifleyici nükleer faktörü (NFAT) defosforile ederek aktive hale getirir. Siklosporin hücre içi bir protein olan siklofiline bağlanır ve bu oluşan komplekskalsinörünüinhibe eder.Sonuçta IL-2 dahil bir çok lenfokinin salınımı azalır. CEVAP: E 113. Paratiroid hormon analoğu olan teriparatidin aşağıdaki durumlardan hangisinde kullanılması uygun olmaz? A) Lombervertebrada T skorunun -2.5’un altında olması B) Femur başındaki T skorunun -2.5’un altında olması C) Osteoporoz D) Post menopozal kadınlarda görülen osteoporoz E) Alkalen fosfataz yüksekliği bulunan hasta TAKROLİMUS NFAT aktivitesini, FK 506 bağlayıcı protein-12 (FKBP-12)’e bağlanıp kalsinörinle birleşik oluşturup, kalsinöriniinhibe ederek önler. SİROLİMUS(RAPAMİSİN) Sirolimus, everolimus ve temsirolimusarapamisin memeli target hücresi (MTOR) inhibitörleri adı verilir. Sirolimus, takrolimus gibi FKBP-12 ile kompleks oluşturur ama bu defa sirolimus FKBP-12 kompleksi kalsinörini değil MTOR kinaz aktivitesini inhibe eder. MTOR hücre büyümesi, proliferasyonu ve anjiogenezde rol oynar. MTOR blokasyonuinterlökin aracılı T lenfosit aktivasyonunu önler. Biraz klinik karıştırılmış, aslında teriparatidinosteosarkom riskini artırdığını hatırlayan için oldukça kolay bir soru. TERİPARATİD PTH analoğu olup ciddi osteoporozis tedavisinde kullanılır.Kemik mineral dansitesini artırır. Vertebra ve vertebra dışı kemiklerde fraktür riskini azaltır. Osteosarkom riskini artırdığından Paget hastalığında, açıklanamayan alkalenfosfataz yükselmesinde, açık epifiz varlığında ve kemiğe radyoterapi alınacağı durumlarda kullanılmamalıdır.Nefrolitiazis ve serum ürik asit değerlerinde artış yapabilir. AZATİOPRİN Azatioprin, merkaptoürinin ön-ilacıdır ve bir pürin antimetabolitidir. Özellikle CD4+ T lenfositler olmak üzere immünsistem hücrelerinde pürin sentezini azaltarak etki gösterir. Organ transplantasyonlarında ve ciddi romatoidartritte kullanılır. Klonidin : Santral etki gösteren alfa 2 reseptör agonisti bir ilaç olup hipertansiyon tedavisi ve opioid yoksunluk sendromunda kullanılırlar. CEVAP : A Sinekalsetparatiroidglandda, kalsiyum gibi davranarak ( kalsiyum mimetik) kalsiyum sensitif reseptöre (CaSR) bağlanır ve vücutta kalsiyum miktarı artmış gibi uyarı yaparak PTH salınımını azaltır. 33 CEVAP : E 114. Kısa etki süreli insülinler için aşağıda verilenlerden hangisi doğru değildir? A) Etkileri subkutan uygulandıktan sonra 15 dakika içinde başlar B) Uygun doz ve diyetle beraber kullanıldıklarında post prandiyalhiperglisemiyi azaltırlar. C) Uygun doz ve diyetle beraber kullanıldıklarında post prandiyal hipoglisemiye regüler insüline göre daha az neden olurlar. D) Plazmada pik oluşturmadıklarından hipoglisemiye neden olmazlar. E) Kronik böbrek hastalığında güvenlidirler. Kısa etkili insülinler ve bazal insülinler çıkmasını beklediğimiz konulardan biri. Plazma piki oluşturmayan insülinler uzun etkili olan detemir insülin ve glargin insülin. İNSÜLİN PREPARATLARI Preparat Başlangıç zamanı(h) Pik süresi(h) Etki süresi(h) Aspart <0.25 0.5-1.5 3-4 Glulisin <0.25 0.5-1.5 3-4 Lispro <0.25 0.5-1.5 3-4 Reguler 0.5-1.0 2-3 4-6 Detemir 1-4 - 20-24 Glargin 1-4 - 20-24 NPH 1-4 6-10 10-16 Kısa etkililer Uzun etkililer KISA ETKİLİ İNSÜLİNLER Regülerinsülin :Yemekten 30-45 dakika önce verilmelidir. İntravenöz, intramuskuler ve subkutanöz uygulanabilir. Diyabetik acillerde tercih edilmektedir. İnsülin lispro :İnsülinin B halkasının 28.ve 29. Pozisyonundaki protamin ve lispronun yer değiştirilmesiyle oluşturulan insülin analoğudur. Yemekten 15 dk önce uygulanır. 3-4 saat sonra etkisi biter. İnsülin aspart :İnsülinin B28. Pozisyonundaki prolin yerine aspartik asit gelmesiyle oluşturulan insülin analoğudur. Etkisi ve etki süresi lisproyla benzerdir. İnsülin glulisin :İnsülinin B29’daki lizin yerine glutamik asit, B23’teki asparajin yerine lizin gelmesiyle oluşturulan insülin analoğudur. Etkisi ve etki süresi lispro ve aspartla benzerdir. ORTA-UZUN ETKİLİ İNSÜLİNLER NPH (nötralprotaminhagedorn) insülin :Etki başlama süresi 1-4 saat olup pik etkisi 6-10 saatte olur ve etkisi 10-16 saat devam eder.Genellikle mix karışımlarda bulunur ve günde 2 kere verilir. İnsülin glargin :Uzun etkili insülin analoğu olup pik yapmaz bu yüzden hipoglisemi yüksek dozlar dışında görülmez.Etkisi 1-4 saat sonra başlar 20-24 saat sürer. IGF-1’e yoğun olarak bağlanır ve malignitesi olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. İnsülin detemir :Uzun etkilidir ve pik yapmaz. Etki süresi 16-24 saattir. Glarginle etki gücü benzerdir. CEVAP : D 115. Dijitaller için aşağıda verilenlerden hangisi doğru değildir? A) Na / K ATPazkanalı inhibisyonu yaparak hücre içinde sodyum birikimine neden olur. B) Esas etkisini hücre içi kalsiyum miktarını artırarak gösterir. C) Pozitif inotropik etkileri atropin ile geri döndürülebilir. D) EKG’de QRS dalgasında değişikliğe yol açmaz. E) Digoksintoksikasyonundadijitalin kimyasal antagonisti olan digibind verilir. Dijitaller bir dönem çok soru gelen fakat bir süredir sorulmayan pozitif inotropik ilacımız. Hatırlamakta fayda var. Soruda digitallerin tekrarı amaçlanmış ve dijitalin vagusa etkisiyle oluşan negatif kronotropinin atropin ile geri dönmesi bilgisinin hatırlanması istenmiştir. DİJİTALLER Dijitaller hücre içi kalsiyum miktarını artırarak pozitif inotropik etki gösteren ajanlardır. Etki mekanizması : NA+/K+ATPaz kanalı inhibisyonu yaparak hücre içinde sodyum birikimine neden olur. • Artan sodyum sodyum kalsiyum (NCX) kanalından kalsiyum atılımını azaltır. Hücre içi kalsiyum artar. • Ayrıca artan hücre içi kalsiyum sarkoplazmikretikulumdaki SERCA kanallarından ayrıca hücre içine kalsiyum salınımını artırır. Kalp üzerine ekileri : • Düşük dozlarda SA düğüm üzerinde vagaltonusu artırarak negatif kronotropik etki gösterir. Yüksek dozlarda ise artan sempatik aktiviteye bağlı pozitif kronotropiye neden olurlar. • İmpulsun AV iletimini azaltırlar, ( negatif dromotrop etki) EKG’de P-R aralığını uzatırlar. • Dijitaller doz yükseldikçe purkinje liflerinde otomatizmayıartırılar. Buna bağlı olarak ventikülerekstarsistoller meydana gelir. Bu dijital toksisitesinin ilk göstergelerinden biridir. Bu ilaçlara bağlı tipik ekstrasistol atım tipi bigeminedir. Purkinje liflerinde otomatizmanın artması ventrikülerfibrilasyona ve ölüme neden olabilir. • Kalp üzerinde genel olarak iletim hızını, eksitabiliteyi ve sinüs ritmini azaltırken sadece purkinje lifi otomatizmasını artırır. • Artan kardiyak debiye bağlı olarak böbrek kan akımı ve GF hızı artar. Sonuçta natriüretik ve diüretik etki oluştururlar. EKG üzerine etkileri : • ST segmenti ve T dalgasını deprese eder. • PR intervalini uzatır (atropinle düzelir.) • QRS kompleksinin genişliği değişmez 34 Endikasyonları : • Kalp debisinde azalmanın eşlik ettiği sistolik fonksiyonun bozulduğu kronikkonjestif kalp yetmezliği tedavisinde kullanılır. Mortaliteyi azaltmaz. • İskemik kalp hastalığına bağlı düşük debili yetmezlik • Kalp yetmezliği bulunmayan atrialflatter ve atrialfibrilasyon • Diyastolik kalp yetmezliklerinde kullanılmaz. • Kor pulmonareye bağlı sağ kalp yetmezliği gelişen hastalarda etkisizdir. • Akut MI ‘da gelişen sol kalp yetmezliğinde diyastolikdisfonksiyon gelişme olasılığından dolayı dikkatli kullanılır. 116. Yetmiş sekiz yaşında tetraplejik erkek hasta pnömoni nedeniyle başvuruyor. Hastanın yapılan kültürlerinde aspirasyon pnömonisi ile uyumlu anaerop miks flora ürediği görülüyor. Bu hastaya aşağıdaki antibiyotiklerden hangisinin başlanması daha uygun olur? A) Amoksisilin B) Seftarolin C) Metisilin D) Sefoksitin E) Sefazolin Tekdüze ezberlemek yok arkadaşlar anaerop etkinlik demek apse demek, aspirasyonpnömonisi demek; anaerop etkinliği oldukça yüksek olan ikinci kuşak sefalosporin olan sefoksitin sorgulanmış, MRSA etkinliği olan seftarolin çeldiricimiz. Kontraendikasyonları : • Kalp blokları • Hipertrofikobstrüktifkardiyomyopati • Wolf-Parkinson-White sendromu • Kardiyoversiyondan önce kesilmezse yöntemin başarı şansını azaltır, ciddi aritmi oluşturabilir. İkinci kuşak sefalosporin: İkinci kuşak sefalosporinler birinci kuşak sefalosporinlerden daha geniş spektrumludur. Gram pozitif etkinliğin yanı sıra gram negatif etkinlikleri de vardır. Enterobaktere, klebsiella ve indol pozitif proteusa etkinlik gösterirler. Sefoksitin, sefmetazon ve sefotetananaeroplara özellikle B.fragilise karşı oldukça etkilidirler. Sefoksitin beta laktamazlar arasında bakteriodesfragilise karşı en etkili olandır. Bu yüzden pelvik, abdominal karışık floralıenfeksiyoz odaklarda ve aspirasyonpnomonisinde kullanılırlar. Yan etkileri : • İlk belirtisi iştahsızlık olabilir. • Kardiyak olarak kendini taşiaritmiler ve iletim blokları şeklinde gösterir, en sık prezentasyonuventrikülerbigemini ve trigeminidir. • Ventriküler taşikardi veya fibrilasyon Dijital toksisitesindetedavi : • İlaç kesilir. • Hipokalemi ve hipomagnezemi varsa uygun replasman yapılır. • Aritmi tedavisi için kalbe depresif etkisi zayıf olan lidokain tercih edilir. • Çoğu zaman hastaya doğrudan dijitalin kimyasal antagonisti olan digibind verilir. • Elektriksel kardiyoversiyon kullanılmaz. Sefazolin hala yaygın olarak kullanılan birinci kuşak sefalosporin türevi olup dokulara çok iyi dağıldığından cerrahi öncesi proflakside tercih edilir. Diğer birinci kuşaklardan farklı olarak bazı enterobaktersuşlarına da etkilidir. CEVAP : D Dijitaller mortaliteyi etkilemezler. CEVAP : C 35 117. Aşağıda hepatit tedavisinde kullanılan interferonların etki mekanizmaları için verilenlerden hangisi doğru değildir? A) Virüsün konak hücresine penetrasyonunu önler B) T-sitotoksik hücrelerin aktivasyonunu artırır C) Translasyonu önler D) Protein sentezi üzerine etkisi yoktur. E) Transkripsiyonu önler. Antiviral ilaçların grupları ve özellikli ilaçların etki mekanizmaları 3-4 TUS’ta bir soruluyor. İNTERFERONLAR İnterferonlar bağışıklık ve antiproliferatif olayla düzenleyen kompleksantiviral yapı gösteren sitokinlerdir. İnterferon alfa hücre membranındaki spesifik proteinine bağlanarak virüsün; • Viralpenetrasyonu önler. • Translasyonu önler. • Transkripsiyonu önler. • Protein sentezini ve protein olgunlaşmasını önler. Ayrıca T-sitotoksik hücrelerin aktivasyonu ve proliferasyonunu ile makrofajlarınfagositik aktivitesini artırır. IFN alfa-2a ‘nın IFN alfa-2b’nin polietilenglikol ile konjuge edilmiş şekline ise peginterferon adı verilir. Rekombinant IFN alfa-2a ve 2b preparatları kronik hepatit B’de, peginterferon alfa ise kronik hepatit C’ de kullanılır. Yan etkileri : • Grip benzeri yüksek ateş, titreme gibi belirtiler • Kemik iliği depresyonu • Konvulziyon gibi nörotoksik yan etkiler • Serum transaminazlarda artış Hepatit B Endikasyon Hepatit C Lamuvidin Kronik hepatit B Pegile interferon alfa-2a Kronik hepatit C Adefovir Kronik hepatit B Pegile interferon alfa-2b Kronik hepatit C Entekavir Kronik hepatit B İnterferon alfa-2b Akut hepatit C Tenofovir Kronik hepatit B Ribavirin Kronik hepatit C Telvibudin Kronik hepatit B İnterferon alfa-2b Kronik hepatit B Pegile interferon alfa-2a Kronik hepatit B 118. Gastrik boşalmayı etkilemeden oral çekal transiti ve kolonik transiti hızlandıran yüksek selektiviteli serotonin reseptör agonisiti aşağıdakilerden hangisidir? A) Dekloksiglumid B) Prukaloprid C) Domperidon D) Metoklopromid E) Granisetron TUS kıvamında, gelince kafa yormak gereken bir soru. Son cümlede ipucunu alıyoruz. Prukalopridkronik konstipasyonneseniyle kullanılan yüksek selektiviteli 5-HT4 reseptör agonistidir. Dekloksiglumid :CCK1 (kolesistokinin) reseptör antagonistiolup gastrik boşalmayı hızlandırır. Gastroparezi ve konstipasyonla giden IBS’de kullanılır. DomperidonD2 reseptör antagonistidir. Üst GİS’temotiliteyi artırır. Kan beyin bariyerini geçip ekstrapiramidal yan etkilere neden olmaz. Kemoreseptörtriger bölgeye etkiyerek bulantıyı azaltır. Prolaktin salınımını artırır. Metoklopramidpara-aminobenzoik asit erivesi bir benzamiddir. DA reseptör agonistik etkisi dışında 5-HT4 reseptör agonisti ve vagal-santral 5-HT3 reseptör antagonisti etkisi de vardır. Düz kaslarda muskarinik reseptör duyarlılığını artırır. Granisetron ise antiemetik etki gösteren 5-HT3 reseptör antagonisti ilaçtır. CEVAP : B Endikasyon CEVAP: D 36 119.Aşağıdakilerden hangisi bronkodilatasyon amacıyla kullanılan inhaler beta adrenerjik reseptör agonistlerinin yan etkilerinden biri değildir? A) Hiperkalemi B) Tremor C) Hipoksi D) Tek başına kullanımda etkisine tolerans E) Taşikardi Solunum sistemi ilaçları sırayla soruyorlar. Glukokortikoidler soruldu, metilksantinler soruldu…. BETA 2 ADRENERJİK AGONİSTLER En efektifbronkodilatör etkiyi gösterirler ve minimal yan etki profiline sahiptirler. Pulmoner yataktaki beta 2 reseptörleri uyararak düz kas hücresindeki hücre içi kalsiyum iyonunu azaltırlar, hafif zincir miyozinkinazaktivetisiniinhibe ederler. Böylece bronkodilatasyona neden olur. Ayrıca akciğerdeki mast hücrelerinden mediatör salınımını, histamin ve lökotrien D4 ‘ün ödem yapıcı etkisini azaltır. Kısa etkili beta 2 agonistler Uzun etkili beta 2 agonistler Albuterol Salmoterol Terbutalin Formoterol Metaproterenol İndakaterol Pirbuterol Kısa etkili beta 2 reseptör agonistleralbuterol, terbutalin, metaproterenol ve pirbuterololup inhaler olarak uygulandığında 15-30 dakikada etkisi maksimuma ulaşır ve 4 saat devam eder. Akut astım atağında, soğuğa karşı, egzersizde veya alerjene maruziyette kullanılırlar. Uzun etki süreli beta 2 reseptör agonistlerisalmoterol (parsiyelagonist) ve formoterol(tam agonist) ve sadece KOAH edavisinde kullanılan 24 saat etkili indakateroldür. Yan etkileri : • Kas tremoru (en sık) • Taşikardi (atrial beta 2 reseptörlerine bağlı dirak etki ve artmış periferalvazodilatasyona yanıt olarak) • Hipokalemi • Hipoksi (pulmonervazodilatasyona bağlı olarak zayıf ventile olanlara kan akımını artırır ve toplam oksijenasyonu azaltır) • Uzun süre kullanıma bağlı reseptörlerde gelişen downregülasyona bağlı tolerans gelişimi CEVAP: A 37 120.Aşağıdakilerden hangisi kronik hiperürisemili gut hastalarında kullanılan non-pürin, ksantinoksidaz inhibitörüdür? A) Allopürinol B) Anakinra C) Kolşisin D) Rasburikas E) Febuksostat Arkadaşlar aman dikkat, non-pürin deniyor. Allopürinol adı üzerinde pürin analoğudur ve ksantinoksidazı inhibe eder. Gut tedavisini hatırlayalım: Ürikoziüri Ürik asit sentezinde azalma Antiinflamatuar Kolşisin - - + Allopürinol - + - Probenesid + - - Rasburikas - (ürik asit miktarını azaltır) - Febuksostat - + - Peglotikaz - (ürik asit miktarını azaltır) - Anakinra, Rilonasept - - + Fenilbutazon + - + DİĞER İLAÇLAR Anakinra ,kanakinumab, rilonasept(IL-1 antagonisti) Rasburikasürik asiti suda çözünen ve inaktifmetoboliti olan allontoineenzimatikoksidasyonunu sağlayan rekombinant ürat oksidaz enzimidir. Febuksostat Kronik hiperürisemili gut hastalarında kullanılan non-pürin ,ksantinoksidaz inhibitörüdür. Peglotikazrekombinant memeli ürikazı olup ürat oksidaz enzim etkisiyle ürik asitiallontoine çeviren ilaçtır. İnfüzyon bölgesinde komplikasyonlar ve gut alevlenmesine neden olabilir. İlk üç ay atak proflaksisi için kolşisin gibi ilaçlarla kullanılmalıdır. CEVAP: E KOLŞİSİN Ürik asit oluşumunu etkilemez ve ürikozürik etkisi yoktur. Analjezik etkisi yoktur. Lökositlerde intrasellüler protein tübüllere bağlanarak migrasyon ve fagositozu önler. LTB4 oluşumunu inhibe eder. Sadece gut artritindeantiinflamatuvar etkinlik gösterir. FMF profilaksisi, sarkoidartrit ve hepatik sirozda da kullanılır. ALLOPÜRİNOL Ksantinoksidaz enzimini bloke ederek ürik asit sentezini inhibe eder. İdrardan ksantin ve hipoksantin atılır. Ürikozürik ve antiiflamatuvar etkisi yoktur.Gutlu veya sekonderhiperürisemili hastalarda akut gut nöbetini önlemek amacıyla kullanılır.. PROBENESİD Böbreklerde proksimaltübülden ürik asidin geri emilimini azaltarak ürikozürik etkigösterir.Ürik asit oluşumunu engellemez ve antiinflamatuvar etkisi yoktur. 38 KLİNİK BİLİMLER DENEMESİ 1 1. Kalsiyum düşük, fosfor düşük, parathormon yüksek, alkalen fosfataz yüksek bir hastada tanınız nedir? A) Hipoparatroidi B) Hiperparatroidi C) Psödohipoparatroidi D) Kemiğin paget hastalğı E) Osteomalazi Klinik Ca Hipoparatroidi D Psödo D Psödopsödo N Osteomalazi D Osteoporoz N/D Aç kemik send D P Y Y N N/D N D 4. 54 yaşında erkek hasta, alkalen fosfataz düzeyi yüksek olarak bulunmuş. Direk kafa grafisinde atılmış pamuk manzarası görünüm var. Bu hastada aşağıdakilerden hangisinin olma ihtimali yoktur? A) Sağırlık B) Torakal verbetra lezyonuna bağlı nörolojik bulgular C) Hiperkinetik kalp yetmezliği D) Osteosarkom E) Osteomyelit ALP PTH N D N Y+iskelet lezyonu N N+İskelet lezyonu Y Y N N/Y Y N PAGET HASTALIĞI Osteoporozdan sonra en sık kemik hastalığıdır. asemtomatikdir(% 95), tesadüfen yakalanır. - En sık pelvis, lumbal vert. ve femuru tutar. - Semptomatik olanda en sık kemik ağrısı, kırıklar (en sık femur) ve deformite görülür. - Sağırlık, vertigo, tinnitus, spinal nörolojik sendromlar (en sık torakal vertebra) - Yüksek debili kalp yetmezliği ALP yüksekliği en önemli ve tek bulgudur, Çok nadiren immobil hastalarda ve fraktürlere bağlı olarak hiperkalsiüri ve hiperkalsemi görülebilir. CEVAP: E 2. Hangisi yanlıştır? A) Tümöre bağlı hiperkalsemi en sık meme ca’da görülür B) Akciğer kanserlerinden hiperkalsemi en sık squamoz cell ca’da görülür C) Sarkoidozda hiperkalsemi granulom dokusundan salınan aktif D vitaminine bağlıdır. D) Prostat ca’da osteblastik aktivite artışı vardır. Serum kalsiyum düzeyi yüksektir E) Tümörlerdeki litik metastazlarda hiperkalsemi tümör dokusundan salınan parathormon benzeri peptid üretimine bağlıdır. -Grafik: İlk bulgu kafada osteoporosis circumscripta hem osteolitik hem sklerotik lezyonlar birarada görülmesi en sık rastlanan bulgudur (miks faz). Bunun tipik görüntüsü kafatasında atılmış pamuk manzarası şeklindedir. Üçüncü faz sklerotik dönem olup uzun kemiklerin büyümesi ve korteks kalınlaşması şeklinde kendini gösterir. Kafa kaidesinin düzleşmesi (platibazia) Paget hastalarında humerus ve kafatasında osteogenik osteosarkom gelişme riski artmıştır. Malignite ilişkili Hiperkalsemi: Litik kemik metastazları: Meme ca en sık, MM, T hücreli lösemi. Lenfotoksin, IL-1, TGF, PG vb bağlıdır. Paraneoplastik: Akciğer yassı hücreli ca PTH-RP denilen PTH benzeri bir maddenin salınmasına bağlı Granülomatoz hastalıklar: Proto tipi sarkoidoz. Makrofajlarda aktif vit D’nin kontrolsüz sentezi söz konusudur. CEVAP: E 5. Crooce cisimciği hangi hastalıkta görülür? A) Addison B) Cusing sendromu C) Cusing hastalığı D) Feokromasitoma E) Troid medullar ca CEVAP: D 3. Kortikosteroidler hangi tür hiperkalsemilerin tedavisinde etkilidir? A) Meme ca metastazı B) Sarkoidoza bağlı hiperkalsemi C) Primer hiperparatori. bağlı hiperkalsemi D) İyatrojenik hiperkalsemi E) Familial hiperkalsemi Cusing hastalığında hipofiz adenomunda görülen cisimciğe Crooce cisimciği denir CEVAP: C Steroidler daha çok D vitamini yüksekliğine bağlı hiperkalsemilerin tedavisinde tercih edilir. CEVAP: B 2 6. Osmotik frajilite testi hangi hastalığın tanısında kullanılır? A) PNH B) Herediter sferositoz C) Orak hücreli anemi D) G6PD eksikliği E) Otoimmun hemolitik anemi 8. İdrarda formiminoglutamik asid atılımı artış olan bir hasta aşağıdaki ilaçlardan hangisini kullanıyor olabilir? A) Oral kontraseptif B) Kinidin C) Warfarin D) Penisilin E) Asetil salisilik asit PNH= HAM testi Herediter sferositoz = Osmotik frajilite testi Folik asit eksikliğinde idrarda formiminoglutamik asit atılımı artar. Folat eksikliği yapan ilaçlar; A. Dihidrofolat redüktazı inhibitörleri; Methotraxate, Trimet. sülfomet. Primethamin, triamteren B. mekanizması bilinmeyenler: Oral kontraseptifler ve antikonvulsanlar Thalasemi = HB elektroforozi Orak hücreli anemi = HB elektroforezi G6PD eksikliği = G6PD ve NADPH düzeyi Otoimmün hemol anem = Direk coombs testi CEVAP: B CEVAP: A 9. Rotor sendromu için hangisi yanlıştır? A) Direk bilirubin artışı vardır. Direk bilirubin genellikle 10 mg/dl’den düşüktür B) Otozomal resesif geçer C) İdrarda kaproporfirin artmıştır D) Bromsulfoftalein testi normaldir E) Karaciğer biyopsisi normaldir 7. Derin ven trombozu nedeniyle heparin alan bir hastada tedavinin 7 gününde arter ve venöz sistemde yeni trombozlar ortay açıkmış ise bu hastada tanınız nedir? A) APC rezistansı B) HITT sendromu C) Protein C eksikliği D) Antitrombin III eksikliği E) Heparin direnci Rotor sendromu: Otozomal resesif geçer. Patoloji: ATP bağımlı kanaliküler bilirubin sekresyonda kısmi defekt vardır. Klinik: Genelde asemptomatiktir. Karaciğer fonksiyon testleri normaldir. Direk bilirubin daha çok olmak üzere her ikisi bilirubin de artar fakat total bilirubin genellikle 10 mg/dl’den daha düşüktür. Bromsulfoftalein testi normaldir. fenobarbitole yanıt vardır. İdrarda koproporfirin düzeyi normaldir. Kolesistografide kese görüntülenir. Karaciğer biyopsisi normaldir Tedavi: Bengin seyirlidir. Tedavi gerekmez. Heparin induced trombotik trombositopeni: Heparin + platelet faktör IV karşı gelişen Ig G tipi antikorlara bağlı intravasküler trombosit aktivasyonuna bağlı olarak ortaya çıkar. Daha önceden heparin alan hastalarda veya 7 günden uzun süreli uygulamalarda risk daha fazladır. Tedavisinde hirudin ve argatroban gibi spesifik trombin inhibitörleri, heparinoid bir antikoagülan ilaç olan danaparoid, ve defibrinojenize edici ajan olan ankrod kullanılır. HITT gelişen hastalarda heparin hemen kesilmeli ve yaşam boyu bir daha verilmemelidir. Bu hastalarda DMAH de uygulanmamalıdır. Çapraz reaksiyon verebilirler. CEVAP: C CEVAP: B 3 10. Wilson hastalığı ile ilgili hangisi yanlıştır? A) OR geçer, bakırın safra yollarında atılımında bozukluk vardır B) Genç bayanda nörolojik bulgu + karaciğer parankim hastalığı bulgusu Wilson hastalığını düşündürür C) Kaysher-Flasher halkası patagnomoniktir D) Serum bakırı yüksek, seruloplazmin yüksek, idrar bakırı yüksektir E) Tedavide birinci tercih depenisilamindir. 11. Whipple hastalığının tedavisinde aşağıdaki ilaçlardan hangisi kullanılır? A) Rifampisin B) Seftriakson C) Tetraskilin D) Eritromisin E) Etambutol WHİPPLE HASTALIĞI İnce barsak mukozasının periyodik asit şif (PAS) boyası ile pozitif boyanan köpüklü makrofajlarla invazyonuyla karakterizedir Ekten; Tropheryma whippellidir. Klinik; Malabsorsiyon + kilo kaybı ve artrit (en sık görülen ekstraintestinal bulgudur), ateş, nörolojik tutulum (demans, bakış paralizi ve myoklonus) olabilir. Fizik muayenede ise en sık rastlanılan bulgular hiperpigmentasyon ve periferik lenfadenopatidir. Tedavi; Uzun süleril penisilin, tetrasiklin veya sülfonamidlerle tedavi edilmezse sıklıkla öldürücüdür. WİLSON HASTALIĞI OR. Bundan 13. kromozomdaki ATP7B ile multipl genom mutasyonları sorumludur. WH’da bakırın safra yollarına atılımı azalmıştır. Safra yollarına atılamayan bakır karaciğerde birikir. Karaciğerde belli yoğunluğun üzerine çıkan bakır kana ekzositoz yolu ile kana salınır. Bu bakır proteine bağlıdır. Kanda proteine bağlı dolaşan bakır beyindeki bazal gangliyonlar, gözler, böbrekler ve iskelet sisteminde tutulum olur. Bu organlarda hasara neden olur. Karaciğerde biriken bakır önce mitokondrial hasar yapar. WH’da karaciğerde hepatit, siroz ve hepatocelüler ca gelişimine neden olur. Çeşitli siroz tiplerinin gelişimine neden olabilmekle CEVAP: C Semptomlar genellikle 5-30 yaşları arasında başlar. Geç adolesan dönemde ise bazal gangliyon tutulumu ve demans gelişir. Bakırın zaman zaman kana salınmasına bağlı hemolitik anemi olabilir. İdrarla atılan bakır tubuluslarda birikip renal tübüler hasara neden olabilir. Osteoporoz da görülebilir. Kayser Fleischer halkası Tanı da tek ve önemli bir ipucudur. Laborautvar: 12. Hangisi Romatoid artritteki eklem tutulumu için yanlıştır? A) Eklem ağrılı, şiş ve kızarıktır B) En sık elde PIF ve MKF ‘leri tutar C) İyileşirken genellikle sekel bırakırı D) Columna vertebraliste en sık atlanto aksial eklem tutulumu olur E) Ulnar deviasyon, kuğu boynu ve düğme iliği deformitesi vardır. 1. Seruloplazmin seviyesindeki düşüktür 2. Serum bakır düzeyi düşüktür. Serum total bakırı yüksektir. Fakat bu bakır proteine bağlıdır. Eksositoz ile dolaşıma atılan bakırdır. Kanda ölçülen ise serbest bakır olduğu için serbest bakır düzeyleri düşüktür. 3. idrardan bakır atılımı artmıştır. Böbrekte bağlı bakır proteinden ayrılır. İdrarla atılımı artar. 4. Kesin tanı karaciğer biyopsisinde kuru ağırlık başına düşen bakır miktarının artması ile konur. Tedavi birinci tercih penisillamindir. Romatoid artritteki eklem tutulumu, en sık elde PIF ve MKF ‘leri tutar, İyileşirken genellikle sekel bırakırır, Columna vertebraliste en sık atlanto aksial eklem tutulumu olur. Eklem ağrılı, şiş ama kızarık değildir. CEVAP: D CEVAP: A 4 13. Ağız kuruluğu, gözlerde kuruluk, tükrük bezlerinde şişme, artralji, artrit ve Raynoud fenomeni olan bir hastaya tanı için aşağıdaki testlerden hangisi istenmelidir? A) Anti-DS DNA B) Anti-Ro C) Anti-SM D) Anti-Jo1 E) Anti-SCL70 15. Febril reaksiyon, pigmentasyon ve fibrozis aşağıdaki antineoplsatik ilaçlardan hangisinin yan etkisidir? A) Methotreksat B) Bleomisin C) Vinkristin D) Daunorobucin E) Tiotepa Bleomisin: Genel özellikleri: G1 fazına spesifiktir. Kullanıldığı yerler: testis, over, lenfoma, skuamoz hücreli ca, En önemli yan etkileri: Titreme, febril reaksiyon, akciğerde fibrozis, hiperpigmentasyon Diğer: Kemik iliği süpresyonu yapmaması en önemli özelliğidir. Sjögren sendromu tükrük ve göz yaşı bezlerinin CD4 T lenfositleri tarafından infiltrasyonu sonucu oluşur. Ağız kuruluğu en sık semptomdur. Parotis başta tükrük bezlerinde şişme görülür. Ateş, zayıflama, halsizlik görülebilir. Solunum yolundaki kuruluk nedeni ile sık infeksiyon var. Böbrek, karaciğer tutulumu olabilir. Atrofik gastrit gelişebilir. Sinovit, artrit olabilir Raynoud fenomeni ve vaskulit görülebilir Anti-Ro ve anti-LA anhtikorları pozitiftir. CEVAP: B CEVAP: B 16. Malign hiperkalsemi tedavisinde aşağıdaki antineoplastik ilaçlardan hangisi kullanılır? A) Bifosfanatlar B) Mitramisin C) Sisplatin D) Frusemid E) adriablastina 14. 31 yaşında bayan hasta kollarda güçsüzlük ile geliyor. Brakial arterde nabız alınamıyor. Ekstremiteler arasında tansiyon arteriyel farkı 10 mmHg’dan büyük, dinlemekle subklavian arter üzerinde sistolik üfürüm duyuluyor. Anjiografide aort dallarında segental darlıklar saptanıyor. Bu hastada tanınız nedir? A) Temporal arterit B) Polimyalji romatika C) Takayasu arteriti D) PAN E) Wegener Mitramisin: Genel özellikleri: Osteoklastları inhibe eder. Malign hiperkalsemi tedavisinde kullanılır. Yan etikisi: doza bağımlı kanama, karaciğer ve böbrek yetmezliği yapar. CEVAP: B Takayasu Hastalığı/Nabızsızlık hastalığı 31 yaş kadınlarda sık. Kadın/erkek oranı 9’dur. Hastalığın erken dönemde sistemik bulgular var. Tanı kriterleri 1. Başlangıç yaşı < 40 2. Bir ekstremitede kladikasyo 3. Azalmış brakial arter nabzı 4. Kollar arasındaki basınç farkı >10 mmHg 5. Subklaviar arter veya aort üzerinde üfürüm 6. Anjiorafide arterlerde tıkanma, darallma, anevrimaza (3 veya daha fazla kriter varsa tanı) Tanıda en önemli araç anjiyografidir. Tedavisinde kortikosteroidler ve immünsüpresif tedavi verilir. 17. KBY ile ilgili elektrolit bozukluklarından hangisinin düzeyi en son etkilenir? A) Üre B) Na C) K D) Mg E) Kalsiyum Üremik hastalarda elektrolit değişiklikleri tabloda verilmiştir. Tüm testler normal GFH > 30 ml/dk Kreatin ve üre GFR <30 ml/dk Fosforda yük, Ca düşme GFR< 20 ml/dk K yükselmeGFR < 10 ml/dk Na ve Cl düşme (en son etkilenen)GFR < 5 ml/dk CEVAP: C CEVAP: B 5 18. 15 yaşında erkek hasta Hodgkin lenfoma tanısı ile 2 yıldır izleniyor. Hastanın 24 saatlik idrarında protein miktarı 6 gr, yaygın ödemi var. Hiperlipidemisi var. Böbrek biyopsisinde ışık mikroskobisi normal ise bu hastada tanınız nedir? A) Fokal glomeruloskleroz B) Membranöz nefropati C) Minimal lezyon hastalığı D) Diffüz glomeruloskleroz E) Rapidly progresif glomerulonefrit 20. Aşağıdakilerden hangisinde paradoks S2 çiftleşmesi görülür? A) ASD B) KOAH C) Pulmoner stenoz D) Pulmoner emboli E) Sol dal bloğu Sabit çiftleşme (fixed spliting): • ASD Geniş S2 çiftleşmesi • Sağ dal bloğu, • Ciddi sağ kalp yetmezliği, • Akut pulmoner emboli, • Pulmoner darlık, • Normal pulmoner venöz dönüş anomalisi • Sol ventriküle yerleştirilmi Pace Minimal Değişiklik Hastalığı Hodgkin hastalığı ve lösemiyle birlikte olabilir. Işık mikroskopisinde glomeruller normaldir. İmmün depolanma olmaz. EM’dekapiller damarlarda viseral epitelyal ayaksı uzantıların (foot process) füzyonu vardır. Bazal membrandaki negatif elektrik potansiyeli kaybolur. Buna bağlı permabilite artar. Masif proteinüri oluşur. Klinik bulgular hipoproteinemiye bağlıdır. Klinik: Nefrotik sendrom kliniğidir çocukta NS’un en sık nedenidir. Tedavi: Sterolde çok iyi yanıt verir (çocuklarda yanıt daha iyi) Paradoks çiftleşme: • Sol dal bloğu, • Aort darlığı, • İHSS, • PDA • Sağ ventriküle yerleştirilmi Pace CEVAP: E CEVAP: C 21. Hangisi prolaktin artışına neden olmaz? A) KBY B) Zona zoster C) Metoklorpramid kullanımı D) Hipotroidi E) Apomorfin kullanımı 19. 7 yıldır SLE tanısı ile izlenen hastanın yayğın ödemi var. Sedimantasyon ve CRP düzeyi yüksek. 24 saatlik idrarda protein miktarı 8 gr olarak bulunmuş. Böbrek biyopsisinde kompleman ve Ig birikimine bağlı bazal membranda kalınlaşma saptamış. Hücre proliferasyonu yok. Serum compleman düzeyleri normal. Bu hastada tanınız nedir? A) Fokal glomeruloskleroz B) Membranöz nefropati C) Minimal lezyon hastalığı D) Diffüz glomeruloskleroz E) Rapidly progresif glomerulonefrit Prolaktin Düzey Değişiklikleri Artışı Fizyolojik Membranoz Glomerulonefrit İlaçlar: Penisilamin, altın, kaptopril, İnfeksiyonlar: hepatit B (en sık enfeksiyon) ve C, Kollojen doku hastalıkları: SLE (en sık kollojen doku hast) Kompleman ve antikor birikimine bağlı (IgG ve C3) bazal membran ve kapiller duvarda diffüz kalınlaşma meydana gelir. Sonuçta permabilite artar. Proteinüri ve nefrotik sendrom gelişir. Hücre proliferasyonu yoktur. Serum kompleman seviyeleri normaldir. Yetişkinde en sık NS sebebidir. Renal ven trombozu insidansının en yüksek olduğu glomeruler hastalıktır. Gebelik, Emzirme,meme stimulasyonu Stres Farmakolojik Dopamin antagonistleri Fenotiazinler Metoklorpramid Östrojen, Morfin Metil dopa, Rezerpin Simetidin, Verapamil Kokain, Antidepresanlar Dopa agonistleri Patolojik Hipofiz lezyonları CEVAP: B 6 Azalması CEVAP: E Hipofiz adenomu ve diğer hastalık. Hipotalamus ve hipofiz sapı lezyon. Hipotroidi Zonazoster Kronik böbrek yetmezliği Ağır karaciğer hastalıkları L-Dopa Bromokriptin Apomorfin GABA Lenfositik hipofizitis 22. Burr cell veya ekinositler hangi hastalıkta görülür? A) Kronik kararaciğer B) Pernisiyöz anemi C) Pürivat kinaz eksikliği D) Thalasemiler E) Hipersplenizm 24. Aşağıdakilerden hangisi mitral darlığı fizik muayene bulguları için yanlıştır? A) S1 sert olarak duyulur. B) Middiastolik üfürüm duyulur. C) AF gelişmemiş olan hastalarda sistolden hemen önce üfürümün şiddetinde artma izlenir. D) Pulmoner hipertansiyon gelişmiş olan hastalarda pulmoner odakta Graham-Steell üfürümü duyulabilir. E) Üfürümün şiddeti mitral darlığının ciddiyetini gösteren bir fizik muayne bulgusudur. Hedef hücre (target): En sık thalasemilerde görülür. HbC, Kronik karaciğer hastalığı, Splenektomi, Fe eks, orka hücreli anemi Burr cell (ekinosit): KBY ve pruvat kinaz eksikliği Akantosit: Abetalipoproteinemi, Kronik karaciğer hastalığı Heinz cisimciği: Denatüre Hb kalıntılarıdır. G6PD Howell-Jolly cisimciği: Eritrositlerde çekirdek kalıntıları; Megaloblastik anemi, lösemi, splenektomi sonrası Pappenheimer bodies:Eritrositlerdeki demir-protein kompleksidir. Demir fazlalığıyla giden sideroblastik anemilerde ve splenektomi sonrası görülür Çekirdekli eritrositler: Eritropoeizin arttığı hastalıklarda ve kemik iliğini infiltre eden lösemi ve tümör infiltrasyonlarına bağlı görülebilir Mitral darlığında darlığın ciddiyetini gösteren fizik muayne bulguları: 1-Üfürümün uzunluğu (süresi) 2-S2 ile açılma sesi arası sürenin kısalığı CEVAP: E 25. Altmış yaşında erkek hasta terleme ile birlikte 1 saattir olan baskı tarzında, sol kola ve çeneye yayılım gösteren göğüs ağrısı yakınması ile acil servise başvuruyor. Fizik muayenesinde kan basıncı 100/70 mmHg, nabız 90/dakika ölçülüyor. Kalp sesleri dinlemekle derinden geliyor. Ek ses ve üfürüm duyulmuyor. Çekilen elektrokardiyografide V1-V6 2 mm ST çökmesi gözleniyor. Laboratuvar incelemelerinde kardiyak enzim düzeyleri normal bulunuyor. Bu hastadaki en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Stabil anjina pektoris B) Unstabil anjina pektoris C) Non-ST miyokart enfarktüsü D) ST elevasyonlu miyokart enfarktüsü E) Akut miyokardit CEVAP: C 23. Aşağıdakilerden hangisi nöral (refleks) aracılı senkop nedenlerinden biri değildir? A) Vazovagal sendrom B) Karotis sinüs senkopu C) Adam-Stokes sendromu D) Miksiyon sonrası senkop E) Postprandiyal senkop Senkop hızlı başlangıç, kısa süre ve spontan tam iyileşme ile karekterize, geçici serebral hipoperfüzyona bağlı bir geçici bilinç kaybıdır. 3 şekilde sınıflandırılır: 1-Refleks (nöral aracılı) senkop: vazovagal, durumsal ve karotis sinüs senkopu 2-Orostatik hipotansiyona bağlı senkop: Birincil ve ikincil otonomik bozukluk, ilaca bağlı ortostatik hipotansiyon, volüm azalması 3-Kardiak senkop: Aritmiler, yapısal kalp hastalıkları (Kalp atım hacmini ve kalbin doluşunu bozan tüm hastalıklar) Unstabil anjina özellikleri: Yeni başlangıçlı anjina ( son 2 ay içerisinde) Var olan anjinanın şiddettinde veya süresinde artış olması İstirahat anjinası , hafif efor ile tetiklenen anjina Genellikle 20 dk dan uzun süren anjina (dinlenmeye yada nitrata yanıt yoktur yada azalmıştır) Miyokart infarktüsü sonrası anjina EKG: ST, T değişiklikleri olabilir. Normal elektrokardiyografigrafi izlenebilir. Ekokardiyografi: Akut iskemi ile orantılı olarak duvar hareket bozukluğu tespit edilebilir. Unstabil anjina pektoris + troponin pozitifliği: Non-ST MI Adam - Stokes sendromu: Tam AV blok yada mobitz 2. derece bloğu olan hastalarda senkop ataklarının gelişmesi durumudur. Kardiak senkop nedenidir. CEVAP: C CEVAP: B 7 26.Yetmiş dört yaşında bir erkek hasta şiddetli çarpıntı ve nefes darlığı şikayetleri ile acil servise başvuruyor. Öyküsünden 8 yıl önce miyokart enfarktüsü geçirdikten sonra üçlü bypass ameliyatı olduğu, son ekokardiyografi tetkikinde sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonunun %30 bulunduğu öğreniliyor.Yapılan fizik muaynesinde kan basıncı 140/80 mmHG, nabız 86/dk (aritmik) , kalp tepe atım sayısı 148 atım /dk (aritmik) ölçülüyor. Dinlemekle S3 ve bibaziller pulmoner raller duyuluyor. Bu hastanın tedavisi için öncelikli olarak aşağıdakilerden hangisinin kullanılması uygundur? A) Digoksin B) Propafenon C) Metoprolol D) Verapamil E) Furosemid 28. Kronik obstruktif akciğer hastalığında (KOAH) uzun süreli oksijen tedavisi aşagıdaki durumların hangisinde endike değildir? A) PaO2: 56-59 mm Hg ve sağ kalp yetmezliği olan hasta B) İstirahatte, oda havasında PaO2 ≤ 55 mm Hg olarak ölçülen hasta C) İstirahatte, oda havasında SaO2 ≤ %88 olarak ölçülen hasta D) Egzersiz sırasında PaO2 ≤ 55 mm Hg olarak ölçülen hasta E) PaO2: 55-60 mm Hg ve hematokrit %50-55 arasında olan hasta KOAH ta uzun süreli oksijen tedavisi endikasyonları • Hiperkapnik olsun ya da olmasın PaO2 < 55 mmHg veya SaO2 < %88 olması • PaO2 < 55-60 mmHg ve/veya SaO2 < %89 ancak aşağıdaki durumlardan biri varlığında • Pulmoner hipertansiyon • Polisitemi (hematokrit > %55) • Periferik ödem • Kalp yetersizliği Kalp tepe atım sayısının , periferik nabız sayısından farklı olması: Pulsus defisit. Pulsus defisit: AF de görülen nabız bulgusudur. Bu vakada bilinen kalp yetmezliği olan bir hastada hızlı ventrikül yanıtlı AF gelişmesi üzerine klinik bozulmuş. Digoksinin kalp yetmezliğinde 2 önemli endikasyonu: 1-Kalp yetmezliğine eşlik eden AF de ventrikül hız kontrolü amaçlı 2- ACE+beta blokör+diüretik kullanamına rağmen semptomatik olanlarda pozitif inotropi amaçlı Bu hastada hastaya ventrikül hızını kontrol etmek amaçlı ilk olarak digoksin yapılmalıdır. Beta bloker kullanımı akut kalp yetersizliğinde kontrendikedir. CEVAP: A CEVAP: D 27. Yetmiş yaşındaki erkek hasta giderek artan hâlsizlik, yorgunluk, bacaklarında ve karnında şişlik şikâyetleri ile başvuruyor. Öyküsünden 7 yıl önce koroner by-pass ameliyatı geçirdiği öğreniliyor. Çekilen EKG’de atrial fibrilasyon saptanıyor. Ekokardiyografide biatrial dilatasyon, sol ventrikül çaplarının ve sistolik fonksiyonunun normal olduğu, perikardın kalın ve parlak olduğu görülüyor. Bu hastanın fizik muayenesinde aşağıdaki bulgulardan hangisinin olması beklenmez? A) Kussmaul belirtisi B) Hepatomegali C) Asit D) Apikal vuruda belirginleşme E) Pulsus paradoksus Klinik tablo konstruktif perikardit. En sık olarak idiopatik, cerrahi sonrası ( bu hasta için) , tüberküloz, radyasyon, otoimmun hastalılar ve neoplastik nedenlere bağlı olarak gelişebilir. Konstruktif perikardit hastalarda sağ yetmezlik bulgularının ( asit,hepatik konjesyon,periferik ödem) baskın olduğu sağ ve sol yetmezlik semptomları vardır. Apikal vuruda belirginleşme sol ventrikül hipertrofisi olan durumlarda beklenen bir bulgudur. CEVAP: D 29. Aşağıdaki bulgulardan hangisi intrapulmoner sağ-sol şanta bağlı gelişen hipoksemi için tipiktir? A) Arter kanında PaO2 değerinin 50 mm Hg’ nın altında olması B) %100 oksijen uygulanmasına rağmen PAO2 değerinin normal sınırlara yükseltilememesi C) Alveoler-arteriyel oksijen gradiyentinin 10 mmHg nin altında olması D) Pulse oksimetri ile ölçülen oksijen saturasyonunun normal olması E) Derin hipoksiye rağmen siyanozun olmaması İntrapulmoner sağ-sol şant tipik olarak ARDS hastalarında gözlenir. Şant nedeniyle %100 oksijene rağmen hipoksi devam eder. CEVAP: B 8 30. Ateş, öksürük, pürülan balgam ve yan ağrısı ile başvuran hastanın alınan plevral mayisinde ph>7.20, glilkoz>60 mg/dl , plevral sıvı LDH<1000 İU olarak saptanmıştır. Bu hasta için en uygun tedavi yaklaşımı aşağıdakilerden hangisidir? A) Antibiyotik tedavisi B) Tüp torakostomi C) Antibiyotik + tüp torakostomi D) Aralıklı torasentez ile plevral mayinin boşaltılması E) Aralıklı torasentez ile sıvının boşaltılması + antibiyotik 32. Aşağıdakilerden hangisinin apne tedavisinde yeri yoktur? A) Mekanik ventilasyon B) Teofilin C) Doksapram D) Adrenalin E) Kafein sitrat Apne Tedavisi 1. Apne monitörizasyonu 2. Genel önlemler: Çevre ısının ayarlanması, beslenmenin düzenlenmesi, pozisyon 3. Deri uyarımı (taktilstimülasyon) 4. Solunum uyarıcıları: Teofilin, kafein, aminofilin, doksapram 5. Ventilasyon tedavisi Maske-beg ile ventilasyon Nazal CPAP, Mekanik ventilasyon (IPPV) Plevral sıvının özelliği parapnömonik sıvı ile uyumludur. Ampiyem düşünülmemelidir. Ampiyemde ph<7.2, LDH>1000 İÜ ve glukoz<40 mg/dl olması beklenir. Ampiyemde tedavi: Tüp torakostomi + antibiyotiktir. CEVAP: A CEVAP: D 31.Üç günlük erkek bebek emmede azalma ve solukluk şikayetiyle getirilmiştir. Fizik muayenede renk soluk, solunum sayısı 65/ dk, her iki akciğer eşit havalanıyor, solunum sesleri bilateral normal olarak alınıyor. Nabız 195/ dakika/ ritmik, 3/6 sistolik üfürüm, 4 cm hepatomegali, 3 cm splenomegali saptanıyor. Laboratuvar incelemesinde hemoglobin 9,5 gr/dl, hematokrit28 MCV 70fl. retikülosit oranı %10, direkt coombs negatif, trombosit sayısı 280000/mm3, anne kan grubu A Rh pozitif, bebek kan grubu O Rh pozitif saptanıyor. Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Konjenitalhipoplastik anemi B) Ototimmunhemolitik anemi C) ABO uygunsuzluğu D) Alfa talasemi E) Mikroanjiopatikhemolitik anemi Vakanın özeti anemik yenidoğan, retikülosit düşük değil hipoplastik anemi dışlanır. Coombs negatif ve MCV düşük iki olasılık var; kronik intrauterin kan kaybı ve alfa talasemi düşünülür. 33. Uzamış zor doğum eylemi sonrası doğan term bir bebeğin ressüsitasyon ihtiyacına aşağıdaki seçeneklerde verilen bulgulardan hangileri ile karar verilir? A) Solunum sayısı, kas tonusu B) Nabız dakika sayısı, kas tonusu C) Solunum sayısı, renk D) Solunum varlığı, nabız dakika sayısı E) Nabız dakika sayısı, renk Maske – Hava kesesi (Beg) ile solunum endikasyonları; 1) İlk girişimlerden sonra solunumun başlamaması 2) Kalp hızı < 100/dak CEVAP: D CEVAP: D 9 34.Aşagıdakilerden hangisi fetal alkol sendromunda beklenen bir bulgu değildir? A) Fasiyal anomaliler B) Mental retardasyon C) Ventriküler septal defekt D) Servikal vertebra hareket kısıtlılığı E) Simetrik intrauterin gelişme geriliği 36.Aşağıdakilerden hangisi yenidoğan bebeklerde sarılık gelişimi için majör risk faktörlerinden birisidir? A) Hazır mama ile beslenmek B) Erkek cinsiyet C) Diyabetik annenin makrozomik bebeği D) Sarılıklı kardeş öyküsü E) Sefal hematom Sevikal vertebra hareket kısıtlılığı Klippel-Feil sendromunun özelliğidir. CEVAP: D CEVAP: E 37.Aşağıdakilerden hangisi 46 XX karyotipe sahip kız bebeklerde yenidoğan döneminde belirsiz dış genital yapı nedenlerinden biri değildir? A) P450 oksidoredüktaz eksikliği B) 21- hidroksilaz eksikliği tuz kaybettirmeyen form C) 11-beta hidroksilaz eksikliği D) 17-alfa hidroksilaz eksikliği E) 3-beta OH steroid dehidrogenaz eksikliği 35.Yenidoğan bir bebeğin solunum sistemi hastalıkları ve bebeğe verilecek tedavi ile ilgili eşleştirmelerden hangisi uygun değildir? Hastalık Tedavi A) Persistan fetal dolaşım İnhale nitrik oksit B) Mekonyum aspirasyon İntratrakeal surfaktan sendromu C) Yenidoğanın geçici takipnesi Sıvı kısıtlaması ve oksijen D) Respiratuar distres sendromu İntravenöz betametazon E) Klasik bronko pulmoner İnhaler budesonid displazi Yenidoğan kendisine değil; 24-34 gestasyon haftası arasında doğumdan 48-72 saat önce anneye steroid verilmesi bebekte respiratuardistres sendromunu önler. CEVAP: D CEVAP: D 10 38.Aşağıdakilerden hangisi çocukluk yaş grubunda görülen hipokalsemi nedenlerinden biri değildir? A) Maternal hiperparatiroidi B) Retinoik asit embriyopatisi C) Kalsiyum duyarlı reseptör inaktive edici mutasyonu D) Kearns-Sayre sendromu E) Poliglandülersendrom tip 1 (APECED) 40. Akondroplazi tanısı alan bir çocukta aşağıdaki bulgulardan hangisinin görülmesi beklenmez? A) Non-obstrüktif hidrosefali B) Normal mental fonksiyonlar C) Simetrik boy kısalığı D) Küçük göğüs kafesi E) Kondroblast FGF – 3 reseptöründe defekt Kalsiyum duyarlı reseptör inaktive edici mutasyonu hiperkalsemi nedenidir. İskelet displazisi, hipofosfatemik raşitizm ve radyasyon hasarı orantısız boy kısalığı yapan nedenlerdir bilgisi soruyu çözmemize yeter. CEVAP: C 41.Aşağıdaki hangisi enzim replasman tedavisi olan genetik hastalıklardan biri değildir? A) Niemann-Pick hastalığı tip C B) Maroteaux-Lamy hastalığı C) Gaucher hastalığı D) Farber hastalığı E) Hunter hastalığı Enzim replasman tedavisi olanmetabolik hastalıklardan özellikle Nelson son sayısında Nieman- Pick hastalığı tip C bilmekte çok fayda var. Fabry ve Farber hastalığını karıştırmak yok!!! CEVAP: C CEVAP: D 42.Aşağıda verilen ‘’ vitamin - eksikliğinde beklenen patoloji’’ eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır? A) Vitamin A - Gece körlüğü B) Biotin - Hipotoni C) Selenyum - Kalp yetmezliği D) Niasin - Glukoz intoleransı E) Vitamin C - Periosteal kanama 39. Genetik insülin direnci aşağıdaki diyabet nedenlerinden hangisinin özelliğidir? A) İnsülin promotör faktörü- 1(MODY4) B) Rabson-Mendenhall sendromu C) Tip 1 diyabetes mellitus D) Tip 2 diyabetes mellitus E) Kistik fibröz Glukoz intoleransı ve diyabet krom eksikliğinde beklenir. CEVAP: D 43.On sekiz aylık bir çocuğunun nöromotor gelişiminde aşağıdakilerden hangisinin yapma olasılığı en azdır? A) Tutunarak merdiven çıkar B) Yardımsız yürür C) 2-4 kelimeyi anlayarak söyler D) Üç küp ile köprü yapar E) Resimleri tanır ve adlandırır CEVAP: B İki küp 15 aylıkken, 3 küpü 18 aylıkken üst üste koyar, 3 küple köprüyü 3 yaşında yapabilir. CEVAP: D 11 44. Aşağıdakilerden hangisi çocukluk yaş grubunda akut romatizmal ateşte sekonder profilakside önerilen antibiyotiklerden biri değildir? A)Benzatin penisilin G B)Penisilin V C)Kloramfenikol D)Klaritromisin E)Sülfisakzasol 46. Aşağıdakilerden hangisi ani bebek ölüm sendromunun risk faktörlerinden biri değildir? A) İkinci trimesterde artmış serum alfa fetoprotein B) Emzik almama C) Yan uyuma pozisyonu D) Kız cinsiyet E) Prematürite CEVAP: D CEVAP: C 47. Aşağıdakilerden hangisi okul öncesi sık tekrarlayan weezingi olan çocuklarda astım riskinin tahmininde kullanılan kriterlenden biri değildir? A) Egzema B) İnhalerallerjen duyarlılığı C) Serum IgE yüksekliği D) Alerjik rinit E) Soğuk algınlığı dışında weezing 45. Noonan sendromlu çocuklarda aşağıdaki bulgulardan hangisinin görülme olasılığı en azdır? A) Hipergonodotropik hipogonodizm B) Mental retardasyon C) Dekstrokardi D) İşitme kaybı E) İntestinal lenfanjiektazi Noonan sendromunda beklenen kardiyak problemler; valvulerpulmonerstenoz, atriyalseptaldefekt ve hipertrofikkardiyomiyopatidir. Dekstrokardi beklenmez. Dekstrokardi beklenen hastalıklar ; aspleni sendromu, polispleni sendromu ve kartegener sendromudur. CEVAP: C CEVAP: C 12 48. Çocuklarda bronşektazinin altın standart tanı yöntemi aşağıdakilerden hangisidir? A) Bronkografi B) Bronkoskopi C) Magnetik rezonans anjiografi D) Yüksek rezolüsyon tomografi E) Klinik bulgu ve posterior-anterior akciğer grafisi 51. Duchenne tipi muskuler distrofide aşağıdakilerden hangisinin görülme olasılığı en azdır? A)Proksimal kaslarda progresif zayıflık B)Mental retardasyon C)Palpasyonla kas ağrısı D)Gastrokinemiusta pseudohipertrofi E)Serum kreatinin fosfokinaz (CPK) normalin 15-25 katı artış Nelsonda bronşektazi tanısında HRCT altın standart olarak belirtilmekte ve bronkografiden bahsetmemektedir. DUCHENNE TİPİ MUSKULER DİSTROFİ • İlk olarak proksimal kaslarda görülen progressif kas zayıflığıyla karakterize klinik tiptir. • X’e bağlı kalıtılır. Yani, erkekler hasta, kadınlar taşıyıcıdır. • Bu çocukların %20-30’unda zeka düzeyleri normalin (IQ<70) altındadır. • Çocuk doğuşta normaldir. En erken bulgu kendi başına yürümede gecikmedir. • Lomberlordozartar. Anteriortibial ve peroneal kas grubu zayıflığı nedeniyle parmak ucunda yürüme ortaya çıkar. • Mimiklerin distrofiye bağlı kaybı sonucu miyopatik yüz görünümü oluşur. • Yattıkları yerden proksimal kasların zayıflığı nedeniyle dizlerine tırmanarak kalkarlar. Buna GOWERS ARAZI denir. • Kaslarda pseudohipertrofi erken ortaya çıkar ve sıklıkla gastrokinemiustadır.Gastrokinemius normalden büyüktür, serttir. • Hastalar 12 yaşlarında tekerlekli sandalyeye bağımlı kalırlar ve genellikle 25 yaş öncesi konjestif kalp yetmezliği veya pnömoniden ölürler. CEVAP: D 49. Febril konvulziyon geçiren çocuklarda aşağıdakilerden hangisinin görülmesi epilepsi gelişme riskini en fazla artırır? A) Dokuz aydan sonra ilk febrilkonvulziyon B) Ailede febrilkonvulziyon öyküsü C) Generalize tonik klonikkonvulzyon D) Anormal nörolojik muayene E) Erkek cinsiyet Tanı:Palpasyonla ağrı yoktur. Derin tendon refleksleri azalmış veya kaybolmuştur. 5 yaşın altındaki çocukların normal kas gelişimini değerlendirmek için gerekli iletişimi kurmak zor olduğundan, fizik muayenede kas zayıflığını tespit etmek kolay değildir. Pozitif Gowers bulgusu, bel ve pelvik kuşak kaslarının zayıflığını gösterir. Serum kreatininfosfokinaz (CPK) normalin 15-25 katıdır. EMG miyopati, kas biopsisi ise distrofi için endikedir. EMG’de distrofik deşarjlar gözlenir. CEVAP: D 50. Tuberoskleroz tanısı alan 10 aylık kız bebekte infantil spazm tespit ediliyor. Bu hastanın tedavisinde ilk tercih edilecek antiepileptik ilaç aşağıdakilerden hangisidir? A) Fenobarbital B) Etosüksimid C) Karbamazepin D) Vigabatrin E) Lamotrijin Tedavi:Hastalar yatağa bağımlı kalırlarsa hastalık kısa zamanda ilerler. Bu nedenle hasta mümkün olduğunca hareketli olmalı ve enfeksiyondan korunmalıdır. Cerrahi girişim yapılırsa semptomlar daha da artar. CEVAP: C CEVAP: D 13 52. Aşağıdakilerden hangisi sistinoziste beklenen bulgulardan biri değildir? A) Aminoasidüri B) Hipotiroidi C) Fotofobi D) Polinöropati E) Hipofosfatemik raşitizm 54. Aşağıdakilerden hangisi Gittelman sendromunda görülme olasılığı en azdır? A) Hipokalemikmetabolikalkaloz B) Hipokalsiüri C) Hipomagmazemi D) Kas krampları E) Prostoglandin E artışı Polinöropati tirozinemi tip 1 de beklenen bulgudur. CEVAP: E CEVAP: D 55. Yedi yaşındaki erkek hasta sol dizinde şişlik, ağrı ve hareket kısıtlılığı şikayeti ile başvuruyor. Öyküsünde sağ dizinde 4-5 ay ara ile dört kez benzer şikayetlerin olduğu öğreniliyor. Bu dönemler dışında tamamen sağlıklı olduğu, dizinin tamamen normal olduğu öğreniliyor. Bu çocuk için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Juvenilankilozanspondilit B) Septik artrit C) Akut romatizmal ateş D) Ailesel Akdeniz ateşi E) Juvenilidyopatikartrit 53.Aşağıdakilerden hangisi IgA nefropatisi hastalığında beklenen özelliklerden biri değildir? A)Makroskopik hematüri B)Normal serum C3 düzeyi C)Sensörinöral işitme kaybı D)Mezengiumda IgA depolanması E)Hipertansiyon Sensörinöral işitme kaybı Alport sendromunda beklenir. Tekrarlayan monoartirit ve semptomsuz dönemlerin olması durumunda en olası tanı FMF’tir. Karın ağrısını olmadanda sadece tekrarlayan monoartrit te FMF düşünülmelidir Ankilozanspondilitentezit ile sorulur. Septik artritte klinik tablo akutve daha ağırdır. Belli aralarla tekrar etmesi özelliği değildir. Akut romatizmal ateş tanı kriterleri ve öncesinde geçirilmiş spreptokok enfeksiyonu olmadan tanı konulamaz. Juvenilidiopatikartrit tanısı en az 6 hafta artrit olması ve birçok eklemi tutması durumunda şüphe edilir. CEVAP: C CEVAP: D 14 56.Aşağıdakilerden hangisi kistik fibrozis hastalarında beklenen klinik bulgulardan biri değildir? A) Alerjik bronkopulmoner aspergillos B) Distal intestinal obstruksiyon sendromu C) İşitme kaybı D) Fokal biliyer siroz E) Hipokloremik alkaloz 58. Çocuklarda trisiklik antidepresan toksisitesinde aşağıdaki antidotlardan hangisi kullanılır? A) Glukagon B) N-asetilsistein C) Sodyum bikarbonat D) Fomepizole E) Flumazenil İşitme kaybı kistik fibrozis hastalarında beklenen klinik bulgu değildir. Ancak kistik fibrozisli hastalarda tedavisinin (aminoglikozid kullanımı v.b) bir komplikasyonudur. Beta bloker- Glukagon Asetaminofen-N-asetilsistein Trisiklikantidepresan -Sodyum bikarbonat Etilen glikol, metanol-Fomepizole Benzodiazepinler- Flumazenil CEVAP: C CEVAP: C 57.Aşağıdakilerden hangisi supraventriküler taşikardinin çocukluk yaş grubunda beklenen özelliklerinden biri değildir? A)Anemi ve ateş gibi predispozan faktör varlığı B) P dalgası yokluğu veya anormalisi C) Kalp hızı değişkenlik olmaması D) Bebekler: kalp atım hızı - 220/dk E) Çocuklar: kalp atım hızı - 180/dk 59.Aşağıdakilerden hangisi çocukluk çağının geçici eritoblastopenisinin özelliklerinden biri değildir? A) Sıklıkla 6 ay- 3 yaş arasında görülür B) Normal adenozin deaminaz düzeyi C) Retikülosititopeni D) Makrositoz E) Trombositoz Bilinen bir sebeple uyumlu öykü varlığı sinüs taşikardisinin özelliğidir. Supraventriküler taşikardi diyebilmek için; 1. Predispozan bir neden olmayacak(anemi, ateş hipoksiv.b.) 2. P dalgası normal olmayacak( Pdalgası patolojik ve olmayacak) 3. Kalp hızı değişken olmaması 4. Bebekler: kalp atım hızı - 220/dk 5. Çocuklar: kalp atım hızı -180/dk Sinüs taşikardisi; 1. Bilinen sebeple uyumlu öykü (anemi, ateş v.b) 2. P dalgası var / normal 3. Değişken R-R; sabit PR 4. Bebekler: hız < 220/dk 5. Çocuklar: hız < 180/dk CEVAP: D CEVAP: A 15 60.Aşağıdakilerden hangisi çocukluk yaş grubunda nöroblastom ile ilişkili hastalıklardan biri değildir? A) Granülositik sarkom B) Hutchinson sendromu C) Kerner-Morrisonsendromu D) Nörokristopati sendromu E) Horner sendromu 61. Aşağıdaki fıtık durumlarının hangisinde kasık fıtığı onarımı sonrası testis atrofisl görülme sıklığı en fazladır? A) Büyük bir direkt fıtık onarımı B) Preperitoneal yama kullanımı C) Büyük bir indirekt fıtık kesesinin künt diseksiyonu D) Pantolon fıtık onarımı E) İç inguinal halkanın çok sıkı yapılması • Granülositik sarkom; Lokalize lösemi hücre kitlesi (chloroma veya granülositik sarkom) AML başlangıcınınhabercisiolabilir. Büyük indirekt fıtık keselerinin künt diseksiyonunda testis atrofisi görülme riski vardır ve dikkat edilmelidir. CEVAP : C 62. Karın ve uyluğun medial kısmında ağrı yakınmasıyla başvuran 64 yaşındaki kadın hastanın muayenesinde, sağ bacağı fleksiyona getirildiğinde karın ağrısının hafiflediği belirleniyor. Akut karın ile uyumlu defans, rebaund ve yaygın hassasiyet bulguları olan hastanın direkt karın grafisinde ince bağırsaklar ile uyumlu yaygın hava-sıvı seviyeleri görülüyor. Hastaya yapılan tanı amaçlı laparotomi de ileal bir ince bağırsak segmentinin herniasyon nedeniyle strangüle olduğu, herni ile uyumlu alanın inguinal ligamanın altından kaynaklandığı ve 12 cm lik strangüle ince barsak alanın da geriye dönüşün olmaması nedeniyle alanda rezeksiyon ve ileo-ileal uç yan anastomoz işlemi gerçekleştiği belirtiliyor. Bu hastadaki herni tipi en büyük olasılıkla aşağıdakilerden hangisidir? A) Femoral herni B) Lumbar herni C) Umbilikal herni D) Spigelian herni E) Obturator herni CEVAP: A Tariflenen herni; strangüle olmuş bir femoral hernidir. Femoral herni daha çok kadınlarda görülür ve strangülasyon riski en yüksek fıtıklardan birisidir. CEVAP : A 16 63. Hasselbach üçgeninin medial kenarını oluşturan yapı aşağıdakilerden hangisidir? A) İnferior epigastrik damarlar B) Rektus kılıfı C) İnguinal ligament D) Superior epigastrik damarlar E) İnternal oblik aponevroz 66. Aşağıdakilerden hangisi Leriche sendromunun özelliklerinden biri değildir? A) İnfrerenal abdominal aortta ateroskleroz görülür B) İliak damarlarda ateroskleroz görülür C) Kladikasyon vardı D) Impotans gelişir E) Femorol nabız alımı Hasselbach üçgeninin; inferior kenarını; ligamentum inguinale. Medial kenarını; Rektus kası Lateral kenarını; A-V epigastrika inferior o luşturur. Lerich sendromu İnfrarenal aort (+) iliak ateroskleroz -Kladikasyon -İmpotans -Femol nabız yokluğu ,femal nabız alamaz CEVAP: E CEVAP : B 64. Aşağıdaki tümörlerden hangisi li-fraumeni sendromlarında bulunan tümörlerden biri değildir? A) Meme kanseri B) Adrenokortikol kanser C) Yumuşak doku sınırları D) Lösemi E) Epididim tümörleri 67. Kırk dokuz yaşındaki bir erkek hastaya sol kasık fıtığı nedeniyle Lichtenstein onarımı yapılıyor. Ameliyattan sonra hasta, kasığında sürekli olarak sızlama tarzında bir ağrısı ve ejakülasyon sırasında yanma tarzında şiddetli ağrısı olduğunu belirtiyor. İlk ameliyatından 8 ay sonra hasta ikinci bir ameliyatla araştırılıyor; fıtık olmadığı saptanıyor ve nervus ilioinguinalis kesiliyor. Bu ameliyattan sonra hastanın yakınmalarında hafif bir azalma oluyor. Hastada halen fıtık olmadığı belirleniyor. Ameliyat yerinin tomografi ve ultrasonografi ile değerlendirilmesinde herhangi bir olağan dışı bulgu saptanmıyor. Palpasyonda hastanın vas deferensinin hafif duyarlı ve ağrılı olduğu ayrıca duyu muayenesi her iki kasıkta normal olarak belirleniyor. Bu hastadaki ağrının en olası nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Testis torsiyonu B) Iskemik orşit C) Nervus genitofemoralis nöromu D) Osteitis pubis E) Vas deferens fibrozisi Epididim tümörleri P53 ile ilişkili değildir. Şıklardaki diğer tümörler CEVAP: E 65. Aşağıdakilerden hangisi emboli ile ilgili yanlıştır? A) Aritmi ile birlikte sıktır B) Kladikasyon görülmez C) İstirahat ağrısı görülür D) Kronik iskemi bulguları yoktur E) Emboli de nabız tespit edilir Aritmi Emboli Tromboz Kladikasyon - + İstirahat ağrısı - + Kr.iskemi bulguları - + Nabız + - Hastada ilk ameliyata bağlı vas deferens fibrozisi vardır. N. İlioinguinalis kesisiyle rahatlaması bunu göstermektedir. CEVAP : E CEVAP: C 17 68. Abdominal kompartman sendromu için yanlış olan hangisidir? A) Abdominal hipertansiyonda abdominal basınç 10 mm Hg ‘nın üzerindedir B) Karın içi basınç ölçümü intraperitoneal kateter veya indirekt yöntemlerle yapılır C) Renal fonksiyonlar bozulur,oligüri,anüri ortaya çıkar,intestinal kan akımı azalır D) Kardiyak output artar E) PCWP ve CVP artar. 70. Aynı türden farklı genetik özelliklere sahip bireyler arasında yapılan ve transplante edilen parçanın, kendi normal anatomik lokalizasyonuna yerleştirildiği transplantasyon olayı aşağıdakilerden hangisidir? A) Ortotopik izogreft B) Heterotopik izogreft C) Ortotopik; allogeft D) Heterotopik ksenogreft E) Ortotopik otogreft Abdominal kompartman sendromu için introabdominal basında ;en iyi eksternal mesane katerizasyonu ile bakılır. Basınç 10 mm Hg ‘nın üzerine çıktığında abdominal kompartman gelişir ve renal fonksiyonlar bozulur. PCWP ve CVP artar,kardiak output azalır. Transplantasyonlar alıcı ve verici arasındaki genetik ilişki açısından dört gruptur. Otogreftte aynı bireyden yine kendine yapılan transplantasyon söz konusudur. İzogreft transplantasyonda alıcı ve verici aynı genetik özelliklerine sahiptir. Allogreft transplant, aynı türden farklı genetik özelliklere sahip bireyler arasında yapılır. Ksenogreft ise farklı türler arasında yapılan transplantasyondur. Ortotopik ve heterotopik terimleri ise transplante edilen parçanın hangi lokalizasyona transfer edildiği ile ilgilidir. Eğer transplante edilen parça normal anatomik lokalizasyonuna yerleştirilirse ortotopik, değilse heterotopik transplantasyondan bahsedilir. CEVAP: D CEVAP: C 71. Aşağıdakilerden hangisi uygunsuz antidiüretik hormon salınımı sendromu ile ilgili yanlıştır? A) Hastalarda kronik hiponatremi beklenilir B) Atriyel natriüretik peptit (ANP) ödem ve hipertansiyon gelişmesine engel olur C) Plazma ozmoloritesi azalmış vede idrar ozmoloritesi azalmıştır D) Hastalarda idrar sodyumu 20 meq/lt nin üzerindedir E) Uygunsuz antidiüretik hormon salınımı sendromu hastaları konvülzyon ile başvururlarsa yine ilk tercih tedavi sıvı kısıtlaması olmalıdır 69. Ameliyat sonrası ilk 48 saatte görülen ateşin en sık nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Yara enfeksiyonu B) Atelektazi C) Üriner enfeksiyon D) Akut tromboflebit E) Akciğer embolisi Ameliyat sonrası ilk 0-72 saat ateş - Atelektazi Ameliyat sonrası 4-5 günde ateş - Yara yeri enfeksiyonu Ameliyat sonrası 6-7 günde ateş kaçağı - Anastomoz Ameliyat sonrası 10. günde ateş düşündürmelidir. - Batın içi abse Uygunsuz antidüretik hormon salınımı sendromu kronik hiponatremi ve atriyel natriüretik ve peptit artışına bağlı ödem ve hipertansiyonun görülmediği bir hastalıktır. Uygunsuz ADH dilüsyonel hiponatremi ile başlar övolemik hiponatrami ile devam eder. Uygunsuz ADH sendromunda vücut başlangıçta aşırı miktarda su tutarak su miktarını arttırır. Ancak ardından kalptan salınan doğal diüretikler (ANP-BNP) hastalarda ödem görülmesine engel olur. Uygunsuz antidiüretik hormon salınımı sendromunda konvülzyon ile gelen hastalarda ilk tercih tedavi serum fizyolojik olmalı ve sodyum yerine konulmalıdır bunun dışındaki tüm durumlarda tedavi sıvı kısıtlamasıdır. CEVAP: B CEVAP:E 18 72. Cerrahide bilindiği üzere üçüncü boşluğa geçişi mümkün olmayan kolloid sıvılar, Vücut sıvı remplasmanı yapılması gereken durumlarda önemli bir silah olarak kullanılabilir. Aşağıdaki durumlardan hangisi kolloid sıvıların kullanılmaması gereken durumlardan biri değildir ? A) Septik şok B) Yanık hastası C) Anafilaksi D) Sepsis E) Hipovolemik şok 74. Ekzokrin pankreasın kistik tümörlerinden; en sık görülen, malignleşebilen ve malignleşmeyen hangi şıkta en iyi sıralanmıştır? EN SIK Damar bütünlüğünün bozulduğu durumlarda kolloid sıvılar replasmanda kullanılamazlar; bu sıvılar replasmanda eğer damar bütünlüğü bozulduğu durumda kullanılırlarsa kaş yaparken göz çıkarır ve hipovolemeyi derinleştirirler. Bu yüzden damar bütünlüğünün bozulduğu sepsis ve septik şoklarda (NO), yanıklarda (histamin) ve anaflaktoid şoklarda (histamin) Kapiller bütünlük bozulduğu için hastalara kolloid sıvı verilmemelidir. MALİGNLEŞE- MALİGNLEŞMEYEN BİLEN A Musinöz kistadenom İDPKN Seröz kistadenom B Musinöz kistadenom Musinöz kistadenom Seröz kistadenom C İDPKN Seröz kistadenom Seröz kistadenom D Seröz kistadenom Seröz kistadenom Musinöz kistadenom E Seröz kistadenom Musinöz kistandenom Musinöz kistadenom • Ekzokrin pankreasın kistik tümörleri En sık Musinöz kistadenom Malignleşebilen Musinöz kistadenom Malignleşmeyan Seröz kistadenom • İDPKN (İntraduktal papiller kistik neoplazi) CEVAP: E CEVAP: B 73. Aşağıdakilerden hangisi pankreasın en sık görülen malign tümörleri ile ilgili yanlıştır? A) %90 ekzokrin %10 endokrin tümörler görülür B) Ekzokrin en sık tümör; duktal adenokarsinomlardır ve pankreas başında görülürler C) Pankreas korpus tümörleri, baş tümörlerinden daha kötü prognostiktirler D) Hastaların çoğunluğunda kilo kaybı tespit edilir E) Pankreas kanserlerinin oluşumunda P- RAS, P36, P73 ve BRCA1 genleri rol alır 75. Aşağıdaki mikroorganizmalardan hangisinin enfekte pankreatik nekroza yol açma olasılığı en düşüktür? A) Escherichia coli B) Bacteroides C) Chlamydia D) Staphylococcus E) Candida albicans Pankreas kanseri gelişiminde rol olan genler K.ras CERB - B2 P53 P16 DPC4 BRCA2 Pankreas korpus tümörleri en kötü prognozlu . kanserlerdir ve pankreas baş tümörlerindende daha kötü prognozludurlar. CEVAP: E 19 Bu soru Akut kolesistit veya Akut kolanjit veya enfekte pankreatit e en sık sebep olan kalıbıyla sorulacaktır. Enfekte pankreatik nekroz tanısı bilgisayarlı tomografi eşliğinde alınan materyalin kültür ortamında üretilmesiyle konulan acil cerrahi endikasyonu gerektiren bir patolojidir. Akut pankreatitte Cullen, Gray Turner (akut hemorajik nekrotizan pankreatit) bulguları, pankreatik apse, enfekte nekroz ve genel durumu kötüleşen (ARDS) pankreatitler acil ameliyat edilmelidir. Enfekte pankreatit etyolojisine bakıldığında genellikle miks flora tespit edilir. Miks florada en çok izole edilen mikroorganizmalar E.coli, B.fragilis, Streptococcus, Staphylococcus ve Candida’lardır. CEVAP: C 76. Aşağıdakilerden hangisi kolon anatomisi ile ilgili yanlıştır? A) Kolonun en geniş yeri sağ kolonun başlangıcı olan çekumdur B) Kolonun en dar yeri sol kolonun bitiş noktası olan retrosigmoid köşedir C) Kolonun hemen devamında anal kanalın üzerinde rektum seyreder D) Tenia libera rektumda bulunmaz E) İnternal sprinkler defekasyonda sorumlu esas kastır 79. Rektal prolapsusu ile ilgili en doğru aşağıdakilerden hangisi cümledir? A) Rektal prolapsusuda anorektal ağrı kanama görülmez B) Rektal prolapsusu inkotans görülmediği bir hastalıktır hastalıktır C) Rektal prolapsusu hemoroidi olanlarda sık görülür D) Rektal prolapsusu doğum anamnezi ile artar E) Rektal prolapsusu doğum anamnezi ile azalır Her ne kadar rektal prolapsusu doğum anamnezi ile artığı düşnülsede rektal prolapsusu doğum anamnezi ile azalır. Rektal prolapsusu doğum anamnezi ile azalırken ve rektosel veziko riski artmaktadır. Hemoroid ameliyatı olmak rektal prolapsusu artırırken hemoroidi bulmak rektal prolapsusu riskini etkilemez Defekasyonda sorumlu esas kas eksternal sprinkler internal sprinkler defekasyonundan sorumlu olma durumu söz konusu değildir. İnternal sprinkler iyileşmeyen (kronik anal fissürlerde kesilmekte lateral internal sfinkterotomi yapılmaktadır.) CEVAP: E CEVAP: E 77. Aşağıdakilerden hangisi kolon anatomisi ile ilgili en doğru cümşedir? A) Sağ kolon inferior mezenterik dallarıyla beslenir B) Sol kolon pudental arterin üst dalı olan inferior mezenterik arter ile beslenir C) Çölyak trunk kolon beslenmesinde en önemli arterdir D) Sağ kolon abdominal aortanın dalı olan süperior mezenterik arterle beslenir E) Rektum abdominal aortanın dalı olan Çölyak trunkusla beslenir 80. Aşağıdakilerden hangisi hemoroitlerle ilgili yanlıştır? A) Hemoroidler diz dirsek pozisyonunda daha çok saat 3-7-11 yönünde çıkarlar B) Hemoroid sigmoid arteriyollerin kolon deldiği yerden çıkan venöz pleksusun adıdır. C) İnternal hemoroidler eksternal hemoroitlerden daha az görülürler D) Hemoroidlerin internal tipinde en sık görülen semptom kanamadır E) Hemoroidlerin eksternal tipinde en sık görülen semptom ağrıdır Sağ kolon süperior mezenterik arter sol kolon ve 3/1 rektum inferior mezenterik arterle beslenir. Çölyak trunk ise abdominal aortanın dalıdır ve karaciğer, ince barsakların üst bölümündeki duodenum parçası ve mide anatomisinin beslenmesinden sorumludur. CEVAP: D Hemoroidler daha çok 3-7-11 yönünde çıkan sigmoid arteriyollerin kolon deldiği yerden oluşan venöz pleksuslardır bu pleksusların hacim artışıyla hemoroid hastalığı ortaya çıkmış olur hemoroidler dentateid proksimalinde ise internal distalinde ise eksternal ismiyle adlandırılırlar. İnternal hemoroidler kanar eksternal hemoroitler daha çok ağırırlar. 78. Aşağıdakilerden hangisi rektal prolapsusu için anatomik yatkınlık sağlayanlardan biri değildir? A) İleri yaş B) Zayıf internal sprinkler C) Laksatif kullanımı D) Hemoroid ameliyatı geçirmek E) Diare Rektal prolapsusu için anatomikm yatkınlık oluşturanlar; Uzun rekto sigmoid Derin duplas boşluğu Zayıf interan splinkler Pelvis taban defekti Geçirilmiş anorektal ameliyatlar (hemoroidektomi) Rektal invajinasyon (rektal prolapsusu için en önemli yatkınlı sebebidir.) Rektal invajinasyon varlığında oluşan rektal prolapsusu yaşlı genç yaşında histerektomi geçirmiş çocuğu olmayan trisiklik antidepresan kullanan kabızlık şikayeti olan hemoroid ameliyatı geçirmiş ve Rektal invajinasyonu bulunan hastalarda daha sık görülür. CEVAP: E CEVAP: C 81. Hemoroidektomilerden sonra en sık komplikasyonu aşağıdakilerden hangisidir? A) İdrar retansiyonu B) Rektal prolapsusu C) Ağrılı kıntı D) Ağrılı müköz akıntı E) Rektal dolgunluk Hemoroidektomilerden sonra en sık komplikasyon İdrar retansiyonudur. CEVAP: A 20 82. Aşağıdakilerden hangisi anal fissür ile yanlıştır? A) Anal fissür anal kanalın yarığıdır B) Anal fissürün en sık sebebi kronik konstipasyondur C) Anal fissürde kanama defekasyondan hemen önce damlama tarzında görülür D) Akut ve kronik ana fissürü birbirinden ayıran sentinel pilei hipertrofik anal papiladır E) Anal fissürün en sık arka orta hatta görülür 85. Karsinoid sendrom için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A) Bütün karsinoid tümörlerin %10’unda görülür B) Karsinoid sendrom oluşması için KC’e metastaz % 99 sebeptir C) Karsinoid sendromun en sık rastlanan bulgusu flushing ve dairedir D) En çok karsinoid sendrom AC karsinodilerinde görülür E) Karsinoid sendrom en sık ileojejenal karsinoidlerde oluşur Anal fissür defekasyondan sonra damla damla kanama anemizi ile gelir. Karsinoid sendromlar en sık ileojejnal(GİS) karsinoidlerine sekonder görülürler. Karsinoid sendrom tüm karsinoid tümörlerin yaklaşık % 10 unda tespit edilir. Karsinoid sendrom yapan karsinoid tümörler % 99 karaciğer metastazı ile karsinoid sendroma sebep olurlar. CEVAP: C 83. Aşağıdakilerden hangisi tranfüzyon sonrası görülmez? A) Hiperpotasemi B) Hipotermi C) Hipokalsemi D) Hipernatremi E) Hipervolemi CEVAP: D 86. Adrenal tümöre bağlı Cushing sendromunda 11 beta hidroksilaz enzimini bloke ederek kortizol düzeyini azaltmak için kullanılacak ilaç hangisidir? A) Metirapon B) Aminoglutetimid C) Ketokanazol D) Siproheptadin E) İnsülin hipoglisemi testi Transfüzyona ait en sık komplikasyon; ateş ve allerjidir. Transfüzyona ait en sık ölüm sebebi; transfüzyona bağlı akut Akciğer hasarıdır. Transfüzyon yapılan anestezi altındaki hastada en sık komplikasyon hipotansiyon ve yaygın kanamadır. Kan transfüzyonları sonucunda, hiperpotasemi, hipervolemi,hipotermi ve hipokalsemi görülebilir ancak hipernatremi görülmez. Metirapon 11- beta hidroksilaz enzimini bloke eder ve kortizolü azaltır.Ayrıca ACTH rezervini göstermede en değerli testtir. CEVAP: D CEVAP: A 84. Tiroid kanserleri,aşağıdakilerin hangisinde “agresif” özellikleri bakımından iyiden kötüye doğru sıralanmıştır? A) Papiller-radyasyon maruziyeti sonrası papiller-foliküler-medüller-anaplastik B) Foliküler-papiller-medüller-radyasyon maruziyeti sonrası papiller-anaplastik C) Papiller-medüller-anaplastik-radyasyon maruziyeti sonrası papiller-foliküler D) Papiller-anaplastik-foliküler-medüller-radyasyon maruziyeti sonrası papiller E) Radyasyon maruziyeti sonrası papiller-papillo-foliküler-medüller-anaplastik 87. Kırk altı yaşında bir bayan hasta ikili antihipertansif tedavi almasına rağmen tansiyonlarının yüksek seyretmesi şikayeti ile başvuruyor.Ara ara baş ağrısı,terleme,flushing ve anksiyetesi olan hastanın yapılan tetkiklerinde sodyum 140mEq/L,potasyum 4,3 meq/L ve açlık kan glikozu 150 mg/dL tespit ediliyor. Bu hastada kesin tanı için yapılması gereken en önemli tanısal test aşağıdakilerden hangisidir? A) Klonidin supresyon testi B) 24 saatlik idrarda aldosteron tayini C) 24 saatlik idrarda metanefrin tatini D) 24 saatlik idrarda valin mandelik asit tayini E) 24 saatlik idrarda serbest kortizol tayini Antihipertariflere dirençli hipertansiyon hiperglisemi ve normal Na-k değerleri olan hastada Flushing ve baş ağrısı feoksomasitoma tanısını desteklemektedir. Feokromasitoma tanısında metanefrinler en değerlendir Tiroid kanserlerinin agresif özelliklerine göre sıralanışı;iyi prognozludan kötü prognozluya sıralanış: Papiller > Radyasyona bağlı papiller > Foliküler > Medüller > Anaplastik CEVAP: A CEVAP: C 21 88. Aşağıdakilerden hangisi MEN 1 sendromunun kompanentlerinden değildir? A) Gastrinoma B) Prolaktinoma C) Paratiroid hiperplazi D) Medüller tiroid karsinomu E) Mukozal ganglionöramatozis 90. Barrett özofagusu ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Tanısı endoskopi ve biyopsi ile konulur B) Özofagus kanseri gelişme riski 40 kat artmıştır C) Bir yılda hastaların %10’unda kanser oluşur D) Hastaların % 70’inden fazlası erkektir E) Oluşumunda yetersiz alt özofagus sfinkteri varlığı önemli rol oynar. MEN(Multiple Endokrin Neoplazi) I (En sık) (wermer send) 2a(Sipple) *Paratiroid hiperp *Medüller *Pankreas adacık tm (Gastrinoma) Tiroid kanseri *mukozal ganglionörinom * medüller tiroid kanseri 4 *pitüiter adenom *Paratiroid Hp *Feokromasitoma *Pitüiter adenom *Paratiroid hiperplazi (PRLoma) *Hirsprung hastalığı CEVAP: D 2b Çok zor bir soru; Barret özefagusu İrlandalı bilim adamı Norman Barret tarafından 1950 yılında bulunmuştur. Bir geri dönüşsüz metaplazidir. Özefagus kanseri riski 40 kat artmıştır. Erkeklerde daha sık görülür. Reflüye bağlı yani yetersiz alt özefagus sfinkter basıncına bağlı oluşur. Hastalardan her yıl % 1 inde kanser gelişir. *Feokromasitoma * marfanoid görünüm CEVAP: C 91. Aşağıdaki şoklar ve özellikleri eşleşmesinden hangisi yanlıştır? 89. Rotter lenf nodülleri vücudun hangi bölgesinde bulunur? A) Boyun B) İnguinal C) Aksilla D) Retroperitoneal E) Mediasten Şok Tipi Tansiyon arteryel A)Hipovolemik şok B) Septik şok C) Nörojenik şok D) Kardiyojenik şok E) Obstrüktif şok Rotter ganglionları yada lenfnodları aksillada bulunur ve meme kanserinde aksillada metastazının görüldüğü lenf nodlarıdır. Hipotansiyon Nabız dakika sayısı Taşikardi Hipotansiyon Hipotansiyon Hipotansiyon Hipotansiyon Taşikardi Bradikardi Bradikardi Taşikardi Bradikardi şoklardan sadece nörojenik şokta görülür. Diğer tüm şoklarda taşikardi tespit edilir. CEVAP: C CEVAP: D 22 92. Aşağıdakilerden hangisi primer sklerozan kolanjit ile ilgili yanlıştır? A) Sekonder bilier sirozun en sık sebebidir B) Ülseratif kolit yada retroperitonel fibrozis’i alanlarda daha sık görülür C) ERCP’de göller zinciri yada tespih tanesi dizilimi görülür D) Erkeklerde sıktır ve tanısı ERCP ve karaciğer biyopsisi ile konulur E) Primer sklerozan kolanjit; ülseratif kolit zemininde görülüyorsa total kolektomiden sonra geriler 94. Liken planus ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Koebner fenomeni pozitiftir. B) Bilateral simetrik fleksör yüzleri tutar. C) Mukoz membranları tutarak kanserleşebilir. D) Nonenfeksiyöz bir hastalıktır. E) Hiperpigmentasyon yapar. Papuloskumöz hastalıklardan Liken Planus Deri-muköz membranları tutar ve kaşıntılıdır. Akut-kr. enf.hastalığıdır. Etyolojide HCV önemlidir.HIV,D-penisilamin,altın-civa diğer çevresel etyolojilerdir. Poligonal mor-menekşe rengi papül izlenir. Hiperpigmentasyon bırakır.İz kalmaz. Bilateral simetrik fleksör yüzeydedir. En sık el-ayak bileklerinde görülür Koebner (+)tir. Primer sklerozan kolanjit; Sekonder bilier sirozun en sık sebebidir Erkeklerde sıktır. 50 yaş civarında sarılık ile başvuran hastalar sık görülür. ERCP ve karaciğer biyopsisi ile tanı konulur. PSK’in sebebi ÜK ise total kolektomiden sonra hastalık ilerleyebilir. ERCP’de göller zinciri ve tespih tanesi dizilimi görünümleri elde edilir. CEVAP: D CEVAP: E 95. Aşağıdakilerden hangisi paterji testini pozitif yapan patolojilerden biri değildir? A) Rekurren aftöz stomatit B) Eritema enfeksiyozum C) Herpes genitalis D) Romatoid artrit E) İridosiklit Paterji testini pozitif yapanlar: -Rekurren aftöz stomatit -İridosiklit -İdiopatik eritema nodosum -Herpes genitalis -Romatoid artrit CEVAP:B 93. Oral kontraseptif kullanımı ile ilgili en doğru cümle aşağıdakilerden hangisidir? A) OK’ler karaciğerdeki benign kitleleri etkilemezler B) OK’ler Hemanjiom ve FNH’ı etkilemezler ancak adenomu büyütürler. C) OK’ler Hemanjiom ve FNH’ı büyütürler ancak adenomu etkilemezler D) OK’ler Hemanjiom ve FNH’ı büyütürler ancak adenomların hem oluşumundan hem de büyümesinden etkilidirler. E) OK’ler HCC yapmazlar OK 96. Friedrich ataksisi için aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Trinukleotid tekrar sendromları arasındadır. B) Retinitis pigmentoza yapabilir. C) Skolyoz ve kardiyak bulgular meydana getirebilir. D) Kortikospinal traktus ve kortikobulbar yolu etkiler. E) Otozomal resesif geçişlidir. Arkadaşlar Friedrich ataksisinin özellikleri daha önce TUS’ta soru olarak karşımıza geldi. Trinukleotid tekrar sendromlarından olan Friedrich Ataksisinin posterior spinal kordu, kortikospinal traktusu ve spinoserebellar traktusu etkilediğini bilmeliyiz. Kortikobulbar yolu etkilemez. Hemanjiom, adenom ve FNH büyütür. Adenomun ilk oluşumundan etkilidirler. HCC ile ilişkisi tartışmalıdır. CEVAP: D CEVAP: D 23 97. Aşağıdakilerden hangisi şizofrenideki kötü prognostik faktörler arasında yer almaz? A) Presipite edici faktörlerin olmaması B) Erkek cinsiyet C) Aile öyküsünde affektif hastalık hikayesi bulunması D) Negatif semptomların olması E) Perinatal travma öyküsü 99. Aşağıdakilerden hangisi vaka-kontrol tipi araştırmaların özelliklerinden değildir? A) Kolaylıkla yapılabilmeleri B) Ucuz olmaları C) Genellikle sık görülen hastalıklar için uygun olmaları D) Retrospektif olmaları E) Çabuk sonuç vermeleri Vaka kontrol araştırmaları belirli bir hastalığı olan kişilerle (vaka grubu), bu hastalığı olmayan kişiler (kontrol grubu) arasında geçmiş yaşamlarındaki (retrospektif)bir takım özellikler yönünden araştırılır. Bu tür araştırmalarda kontrol grubunu oluşturan kişilerin, araştırılan hastalık dışındaki pek çok özellik bakımından vaka grubundakilere benzer olması gerekir. Bu benzerlik sağlanabildiği ölçüde çıkan sonucun güvenilirliği artar. Şizofrenideki iyi ve kötü prognostik faktörler TUS için değerlidir ve mutlaka bilinmesi gerekmektedir. Kötü prognoz • Erken başlangıç(20’den önce) • Presipite edici faktör olmaması • Kronik (sinsi) başlangıç • Aile öyküsünde şizofreni hikayesi bulunması • Negatif semptomların olması • Premorbid, sosyal, seksüel ve işlevselliğin kötü olması • Geriye çekilme ve otistik davranışların olması • Bekar, boşanmış veya dul olması • Sosyal desteğin kötü olması • Erkek cinsiyet • İlaçla erken tedavi yok, başlangıçtaki ilaca yanıt yok • Nörolojik bulgu ve semptomların olması • Perinatal travma öyküsü • 3 yıl içinde hiç remisyon olmaması, çok relapslarla gitmesi CEVAP: C CEVAP: C 100.Etkenin konakçının dokusunda meydana getirdiği değişiklikler aşağıdakilerden hangisiyle ifade edilir? A) Enfektivite B) Virulans C) Fatalite D) Atak hızı E) Patojenite 98. Aşağıdaki mamografi kriterlerinden hangisi malignite lehine bir bulgudur? A) Yumurta kabuğu şeklinde duvar kalsifikasyonları B) Kaba kalsifikasyonlar C) Küme oluşturan plemorfik kalsifikasyonlar D) Yaygın punktat kalsifikasyonlar E) Yuvarlak kalsifikasyonlar Patojenite: Etkenin konakçı dokuda reaksiyon meydana getirebilme özelliğine verilen addır. Virulans: Etkenin meydana getirdiği hastalığın derecesini gösteren kavramdır. Antijenite: Etkene karşı kişinin vücudunda antikor meydana gelmesidir. Toksijenite: Etkenlerin konakta toksin üreterek yayılma özelliğine verilen isimdir. Arkadaşlar mamografide özellikle benign ve malign kalsifikasyonlar önümüzdeki sınavlarda gelecek. Bu konuya dikkat etmemiz lazım. Birbiriyle küme yapmaya başlamış pleomorfik kalsifikasyonlar malignite kriterlerinden biridir. CEVAP: C CEVAP: E 24 101. Aşağıdakilerden hangisi fibromyalji sendromunun bir özelliği değildir? A) Ağrı yaygındır. B) Kadınlarda daha sıktır. C) Hassas noktalar vardır. D) Sistemik bulgular vardır. E) Lokal tedaviye cevap iyidir. 103. Aşağıdaki ilaçlardan hangisinin multipl skleroz tedavisinde yeri yoktur? A) Pulse steroid B) Trastuzumab C) Natelizumab D) Rituximab E) Mitoxantrone Fibromyalji hastalığının tedavisinde hastalara ilk başta aerobik egzersiz yapmaları önerilir. Aerobik egzersiz maksimum oksijenin tüketiminin % 60 yoğunluğunda yapılan büyük kas gruplarını çalıştıran yüksek yoğunluktaki dinamik egzersizlerdir. Aerobik egzersizlere örnek yüzme, koşma, bisiklet binmek, kayak ve kürek vb. Ağrı için analjezikler çok etkili değildir. NSAİ lerden naproksen etkilidir. Ancak tek başına çok etkili olmaz. Trisiklik antidepresanlar özellikle amitriptilin (laroxyl) etkilidir uyku sorunu ön plandaysa verilir. SSRI serotonin düşük olduğu için oldukça etkilidir ancak sadece antidepresan vermekle hasta tedavi edilmez gerekirse kombine tedavi tercih edilir. Demyelinizan hastalık olan MS’in tedavisinde kullanılan ilaçlar önemlidir ve mutlaka bilinmesi gerekmektedir. Akut atakta pulse steroid tercih edilirken diğerleri genellikle idame tedavisinde kullanılır. Özellikle kullanılan monoklonal antikorlar ve mitoxantrone soru değeri taşımaktadır. CEVAP: B 104. Myotonik distrofi ile ilgili aşağıda verilen ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Trinukleotid tekrar sendromlarından biridir. B) Erişkin yaş grubunun en sık herediter kas hastalığıdır. C) Sıklıkla X’ e bağlı resesif kalıtılır. D) Tipik myopatik yüz görünümü mevcuttur. E) Katarakt ve testikuler atrofi beklenir. MYOTONİK DİSTROFİ Erişkin yaş grubunun en sık herediter kas hastalığıdır. Otozomal dominant kalıtlanır. Kasılan kas gevşeyemez (myotoni) Tipik myopatik yüz görünümü (frontal kellik, pitoz, çökük yanaklar) izlenir Katarakt , testiküler atrofi, jinekomasti, DM, kardiak aritmiler görülür. Trinukleotid tekrar sendromlarındandır. CEVAP: C CEVAP: E 102. Pemfigus foliaceusla ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Nikolsky fenomeni pozitiftir. B) Mukozaları tutmakla birlikte kanserleşmez. C) Subkorneal büllerle karakterizedir. D) Tzank testi pozitiftir. E) Yaygın eritrodermi yapabilir. 105. Entübasyon sırasında endotrakeal tüpün trakeaya yerleştiğinin en kesin göstergesi aşağıdakilerden hangisidir? A) Periferik oksijen saturasyonu B) End-tidal karbondioksit basıncı C) Bilateral solunum seslerinin varlığı D) Gastrik distansiyonun olmaması E) Göğüs kafesinin solunum ile hareketi Arkadaşlar Pemfigus’un alt tipi olan Pemfigus Foliaceus Pemfigus Vulgaristen ayırıcı özellikleriyle soru değeri taşımaktadır. Mukozaları tutmadığını bilmemiz lazımdır. Subkorneal yerleşimli Mukozalar tutulmaz. Nikolsky fenomeni(+) CEVAP: B Anestezi yandal sınavında da çıkan çok güzel bire soru. En kesin gösterge end-tidal karbondioksit basıncıdır CEVAP:B 25 106. Kondrosarkomla ilgili olarak aşağıda verilen ifadelerden hangisi yanlıştır? A) İleri yaşta ortaya çıkar. B) Tedavisi cerrahidir, kemo-radyoterapiye dirençlidir. C) Osteokondroma sekonder gelişebilir. D) Femur distali-tibia proksimali en sık görüldüğü lokalizasyonlardır. E) Radyolojik olarak atılmış pamuk manzarası görülebilir. 109. Aşağıdakilerden hangisi intrauterin cerrahi endikasyonlarından biri değildir? A) Gastroşizis B) Akciğerin konjenital kistik adenomatoid malformasyonu C) Konjenital hidrotoraks D) Obstruktif uropatiler E) Teratom İNTRAUTERİN CERRAHİ ENDİKASYONLARI Teratom Diafragma Hernisi Obstruktif uropatiler Akciğerin konjenital kistik adenomatoid malformasyonu Konjenital hidrotoraks ve hidrosefali Kondrosarkom: Primer yada osteokondroma sekonder gelişebilir İleri yaş Pelvis, kosta, sternumda Radyolojik olarak patlamış mısır,atılmış pamuk manzarası Tedavi cerrahidir,KT ve RT’ye dirençlidir. CEVAP: A CEVAP:D 110. Fliktenli konjunktivit ile ilgili aşağıda verilen ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Allerjik konjunktivitler sınıfında değerlendirilir. B) Tuberkuloproteinlere karşı gelişir. C) Tabanı limbusta olan lezyonlar yapar. D) Konjunktivada 1-3 mm çapında multpil ülserasyonlar ve hiperemik lezyonlar yapar. E) Skar bırakarak iyileşir,bundan dolayı kötü prognozludur. 107. Pontoserebellar köşe tümörleri için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A) En sık akustik nörinom görülür. B) 5,6,7,8.,9,10. kraniyal sinir bulguları verebilir. C) Yanlarda petröz kemiklerle komşuluğu sıklıkla vardır. D) Kortikospinal yol belirtileri görülmez. E) İşitme kaybı, tinnitus, vertigo, başağrısı görülebilir. Fliktenli konjunktivit özellikleriyle birlikte TUS’ta soru çıkarma potansiyeli olan bir alerjik konjunktivit tipidir. Tuberkuloproteinlerekarşı gelişen bir gecikmiş hipersensitivite reaksiyonudur. Konjunktivada 1-3 mm çapında, multipl ülserasyonlar ve bunun çevresinde genişlemiş damarlar ve hiperemik lezyonlar vardır. Tabanı limbusta olan sonra skar bırakmadan iyileşen fliktenler mevcuttur. Pontoserebellar köşe tümörü yanlarda petröz kemiklerle komşudur. Bu bölgenin tümörleri sıklıkla benign karakterlidir. Ancak lokalizasyonları nedeniyle vital oluşumlarla yakın ilişkileri nedeniyle semptomları çok zengindir. Tümör %2-20 oranında kortikospinal bulgular verir. Bu tümörlerde en çok etkilenen kraniyal sinirler 5.7. ve 8. Sinirlerdir. Bunun yanında 9.10. ve 11. Sinirler de etkilenebilir. CEVAP: E CEVAP: D 111. Yüz germe ameliyatı sonrasında gelişen cilt nekrozu ve cilt açılması gibi komplikasyonların oluşmasında en önemli risk faktörü aşağıdakilerden hangisidir? A) Sigara kullanımı B) Hipertansiyon C) Aspirin kullanımı D) Hematom E) Diabet 108. İnkomplet spinal kord yaralanmaları içinde en kötü prognozlu olan aşağıdakilerden hangisidir? A) Posterior kord sendromu B) Brown sequard sendromu C) Lateral kord sendromu D) Anterior kord sendromu E) Santral kord sendromu Arkadaşlar spinal kord yaralanmaları içinde en kötü prognozlu olan anterior spinal arter yaralanmalarına bağlı olarak meydana gelen anterior kord sendromudur. Özellikle sigara kullanımı yüz germe ameliyatlarında komplikasyon gelişme riskini arttırmaktadır. CEVAP: A CEVAP: D 26 112. Lararoskopik uterin sinir ablazyonunda aşağıdaki ligamentlerden hangisi kesilir? A) Sakrouterin ligament B) Kardinal ligament C) Round ligamenti D) Sakrospinöz ligament E) Ligamentum latum uteri 114. Endometriozis tedavisinde adelösanlarda kullanılmayan ilaç aşağıdakilerden hangisidir? A) Medroksiprogesteron asetat B) GnRH analogları C) Danazol D) Gestrinon E) Kombine oral konrtraseptifler Sakrouterin ligament: İnferior hipogastrik pleksustan gelen lifler ile lumbar sempatik ve sakral parasempatik lifleri içerir. Yani uterusun otonomik ve duyusal liflerini taşır. LUNA (laparoskopik uterin sinir ablasyonu) işleminde kesilen bağ budur Progesteron En çok MPA kullanılır.Endometrioziste ilk tercihtir. KOK 6-12 ay ara verilmeden kullanılır.Endometriotik dokuda desidual değişiklikler meydana getirir. GnRH analogları Gonadotropin sekresyonunu ve ovaryan steriod üretimini baskılar.Tedavi süresi 6 aydır, kemik dansitesinde azalma oluşturduğundan adolesanlarda kullanılmamalıdır Danazol:Ses kısılması yan etkisi kalıcıdır. Gestrinon: Yan etkisi danazolden daha az olan bir antiöstrojendir. Anastrazol: Aromataz inhibitörüdür.Kemik kaybı yapabilir. Kardinal ligament: Uterusu yerinde tutan en önemli ve en kuvvetli bağdır. Round ligament: Uterusa bağlandığı alandan, inguinal kanalı geçerek vulvaya, labium majora ulaşır. CEVAP: A CEVAP:B 115. Beyaz renkli süt kesiği kıvamında kokusuz akıntıya neden olan ve kaşıntı yapan vajinit aşağıdakilerden hangisidir ? A) İnflamatuar vajinit B) Atrofik vajinit C) Candida vajiniti D) Bakterel vajinozis E) Trikomonas vajinalis vajiniti 113. Aşağıdakilerden hangisinde histeroskopik yaklaşım uygun değildir? A) Endometrial ablazyon B) Uterin septum rezeksiyonu C) Endometrial polip eksizyonu D) Ovaryen absenin tedavisi E) Uterin kaviteden RİA çıkarılması C.Albicans normal vajinal flora elemanıdır Risk faktörleri Diyabet,HIV,gebelik ,KOK steroid kullanımı Vajinitin en sık 2. , vulvovajinitin ise en sık nedenidir. Klinik Süt kesiği şeklinde kokusuz beyaz akıntı ve vajinal / vulvar kaşıntı Vajen pH = normal Tanı Pap smear veya kültür kullanılabilir Tedavide Sistemik –topikal antifungal ajanlar etkilidir Tekrar eden enfeksiyon durumunda partner tedavisi gerekebilir Histeroskopi uterin kavitenin gözlenmesi için geliştirilmiş bir tekniktir. Ovaryen abse drenajı pelvik yaklaşımla mümkündür.Ayrıca enfeksiyon varlığında histeroskopi kontraendikedir!!!!! Histeroskopi endikasyonları: Endometrial polip Submuköz myom Uterin septum İntrauterin sineşi İntrauterin kayıp RIA CEVAP:C CEVAP:D 27 116. Aşağıdakilerden hangisi endometrium kanseri riskini artırmaz? A)İleri yaş B)Nulliparite C)Tamoksifen D)Erken menarş E)Sigara 118. Koryokarsinomun prognozunu belirlemede aşağıdakilerden hangisi kullanılmaz? A) Yaş B) Beta HCG seviyesi C) İnvazyon düzeyi D) Tümör boyutu E) Metastaz sayısı Endometrium kanseri riskini artıran durumlar • Yaş • Karşılanmamış östrojen • İnfertilite (nulliparite) • Tamoksifen kullanımı • Erken menarş, geç menopoz • Obezite(riski 2. en fazla artıran), hipertansiyon ve diabetes mellitusu olan kadınlarda daha sık izlenir. • Irk (beyaz ırkta, siyah ırka oranla 2 kat fazla) • HNPCC sendromu(riski en fazla artıran) • Cowden sendromu SKOR(7 üzeri riskli) 0 1 YAŞ 40 yaş altı 40 yaş üzeri GEBELİK GEÇMİŞİ Mol Abortus Term GEBELİK TANISI İTİBARİYLE GEÇEN SÜRE 4 aydan az 4-6 ay 7-12 B-HCG SEVİYESİ 1000’den az 1000-10000 arası 10000-100000 100000 ve arası üzeri TÜMÖR BOYUTU 3 cm altında 3-4 cm 5 cm ve üzerinde METASTAZ Dalak,Böbrek Gastrointestin Karaciğer,beyi al n Endometrium kanseri riskini azaltan durumlar • Düşük doz kombine oral kontraseptif kullanımı • Doğum sayısı arttıkça azalır. • Sigara kullanımı ile azalır. METASTAZ SAYISI 1-4 5-8 8 den fazla 1 2 CEVAP:E CEVAP:C ÖNCEDEN UYGULANAN KEMOTERAPİ 117. Peutz jeghers sendromuyla ilişkili olan overin seks kord stromal tümörü aşağıdakilerden hangisidir? A) Granüloza hücreli tümör B) Tekoma C) Anüler tübüli sex cord stromal tümör D) Lipoid hücreli neoplazm E) Sertoli leyding hücreli tümör 2 4 12 aydan geç 119. Aşağıdakilerden hangisinin yarı ömrü daha uzundur? A) HCG B) GnRH C) Oksitosin D) LH E) FSH Anüler tübüli sex cord stromal tümör Gynandroblastoma benzer. Hücreler melanin pigmenti içerir. Peutz jeghers sendromu ile birlikte görülebilir. CEVAP:C GnRH yarı ömrü:2-4 dk Oksitosin yarı ömrü:1-6 dk LH yarı ömrü:20 dk FSH yarı ömrü:3-4 saat HCG yarı ömrü:24-36 saat CEVAP: A 28 120. Aşağıdakilerden hangisi androjen sentez defekti değildir? A) 5 alfa Redüktaz eksikliği B) 17 Hidroksilaz eksikliği C) 3 Beta OH steroid DHG eksikliği D) 17 Beta OH steroid DHG eksikliği E) Aromataz eksikliği 5 alfa Redüktaz Eksikliği(XY) • Eksternal genitalya virilize olamaz ve dişi yönde gelişir • Testis fonksiyonları normaldir, Wolfian kanal gelişmiştir • Artmış Testosteron/DHT oranı ile tanı konur • Artan androjen düzeylerine bağlı olarak konur hem virilizasyonu, hem de neoplazik gelişimi önlemek için gonadektomi tanı konar konmaz yapılır 17 Hidroksilaz eksikliği: • Progesteron yüksektir.Aldosteron yükselir ancak kortizol ve sex steroidleri düşüktür. 3Beta OH steroid DHG eksikliği 17 Beta OH steroid DHG eksikliği OR’tir.En sık görülen herediter testosteron sentez defektidir.Androstenedion testosterona dönemez. CEVAP:E 29