Avrupa`da Endülüs Etkisi

advertisement
Avrupa’da Endülüs Etkisi-Magna Carta
Roger Bacon1214-1294
Özgür fikirleri yüzünden otorite ve din adamlarıyla sürekli tartışmalar yaşadığı için 14 yıl
hapis yattı. Hıristiyan olmayanlardan (özellikle araplardan) birçok şey öğrenilebileceğini
söyledi. Ona göre İbn-i Sina Aristoteles'den sonraki en büyük filozoftu. Felsefenin görevinin
insanı Tanrı'nın bilgisine götürmek ve O'nun hizmetine koşmak olduğunu dile getirdi. İşte bu
etkilerle Latin Avrupa’da Düşünce Evrimi başladı.
İslam dininin Latin-Hıristiyan Batı’daki, “Doğuştan günahkar yaratık” figürüne karşı
çıkması, “Dünyayı öğrenme ve değiştirebilme” düşüncesini desteklemesi ve “Birey (Kul)
hakkını” tanıtması gibi kavramlar Hıristiyanlığın kırmızı çizgilerini tehdit ettiğinden, dini
otoriteler 1210 ve 1215 yıllarında Paris’te Aristo, İbn Sina ve İbn Rüşd’ün bilimsel eserlerini
yasaklamıştı. Paris üniversitesinin Normandiya’lı ilk rektörü Picard Siger de Brabant İbn
Rüşdcülük akımının en göze çarpan temsilcisiydi. Brabant’lının ateşlendirdiği İbn Rüşd
hareketi 1272’de Paris Krizine yolaçar. 1276’da Fransa Engizisyon Başkanı tarafından
çağrılan Brabant, Papalığın verdiği karar uyarınca üniversitedeki görevinden uzaklaştırılmış
ve daha sonra hizmetçisi (veya katibi) tarafından 1284’te İtalya Orvieto’da öldürülmüştü.
Buna rağmen bu tarihten sonra Avrupa’daki üniversitelerde İbn Rüşd ve İslam öğretilerine
karşı konulamaz bir akım başlamıştı.
Haçlı Seferleri (1095–):
Haçlı Seferleri’nin fikir babası aslında İspanya ve Portekiz’den Müslümanların atılması için
başlatılan "Reconquista (Yeniden Fetih)" hareketidir. Aslında Endülüs Devleti’nin Güney
İspanya’yı ilk fethinde karşısında olan Vizigot güçlerinin Haçlı zihniyeti ya da gerçek
Hıristiyan olup olmadıkları tartışılır. Müslümanlar o dönemlerde İspanya ve Sicilya’da
hakimiyet kurmuşlardı. İber yarımadasında bulunan Hıristiyan krallıklar ortak düşman olan
Müslümanların elindeki şehirleri almak için başlattıkları hareket 11. yy’dan 17. yüzyılın
başına kadar sürmüştür. 1085’de Toledo’nun düşmesi ile Avrupa’da çok değişmeye başlar.
Papa II.Urban (1088-1099) 1095’te Bizans İmparatoru I. Alexios’tan Türk Tehlikesi haberini
alır ve aynı yıl Clermont Konsilini toplar ve I.Haçlı Seferi gerçekleştirilir.
Albigensian Haçlı Seferi
Fransa Languedoc ve Oksitanya yerleşik halk Albigensian olarak adlandırılır. Albigensian adı
verilen halka karşı cadı avı haçlı seferi yürütüldü (1215). 1209’da Fransa’nın güneyindeki
Oksitanya bölgesi (Akitanyaya komşu) halkına Albi heretiklerine karşı yürütülen bir savaştır
İlginçtir 1180’de engizisyonla ilk kadın yakma eylemi Toulousa’dagerçekleşti. Bölge
Tolouse Kontluğunun etkisi altında ancak siyasi manada Fransa ve Germen krallığına
bağlıydı-İngiliz krallığı da Akitanya Dükü olarak yetkiliydi. Katar denilen Ortodoks
Hıristiyanlar bir halk yaşamaktaydı. Bu bölge Endülüs ile yakın olduğundan İslam bilim ve
kültür anlayışından etkilenmişti; Roma Kilisesine karşıydılar: Esas suçları buydu!!!
Pope Innocent III Albigensian halkını aforoz etti ve haçlılar tarafından büyük bir katliam
gerçekleşti. Fransa Kralı Philip Augustus bu sapık takibine destek vermiyordu. St
Dominic’lerle Katarlar arasındaki kitap yakma mücadelesi tarihe yazılmıştır. Bezier’deki
Savaş sırasında Papa temsilcisi’ne sapıkları Roma Kilisesi’ne bağlı olanlardan nasıl ayrılacağı
sorulur: Cevap: Hepsini Öldürün! Tanrı hangisi olduğunu bilecektir…
Papa III.Innocent (1198-1216) Komünyon ayinindeki Töz Dönüşümü dogmasını ilan etti
Ayinde kutsanan ekmek ve şarabı Hz.İsa (AS) kanı ve eti sayılır. Papa III.Innocent
komünyonu Kilise ve Hristiyan geleneğine yerleştiren kişidir.
O yıllarda demokrasi örneği ve insan hakları temeli diye dayatılan ve 1215 yılında
imzalandığı söylenen Magna Carta’nın gerçek niteliği tekrar incelenmeli. Aslında Haçlı
seferleri ve engizisyon dehşeti Endülüs kültürüne karşı yürütülürken o dönemde İngiliz
kralına seküler olmayan biçimde imzalatılan Magna Carta’ya dönelim:
Magna Carta’nın Öyküsü
Scott Alan Metzger tarihi iyi anlayabilmek ve anlatabilmek için geçmişte ortaya çıkan
büyük gelişmelerin öncesindeki olayları ve birbirleriyle olan ilişkilerini iyice araştırmak
gerektiğini vurgular. Tarihe bakışta o günlerin kronolojisi, bağlamları, nedenler zinciri ve
olasılıklar (beklenmedik olaylar) incelenirse daha iyi anlaşılacağını savunur. Tarih yazımında
kronoloji ve çevredeki olayların bağlantılarıyla tarihi sonuçların şekillendiği bir etkiler
zincirinden söz eder. Magna Carta açısından kronolojideki önemli olaylar arasında Papa
III.İnnocent’in 1213’e kadar İngiliz Kralı John’u aforoz etmesini sayar. 1215 yılının Magna
Carta’ya izole bir yıl olmadığını yazar. Tarihte 1208-1213 yılları arasında Papa III.Innocent
ile İngiliz Kral John’un İngiltere’deki Canterbury Başpiskoposunun atanması hususunda da
ayrılığa düştükleri söylenir. Aynı yıllarda Komünyon Ayininde kutsanan ekmek ve şarabın
Hz.İsa’nın Eti ve Kanı olduğu ilişkisi ileri sürüldü (Papa III.İnnocentius). 2015 Magna
Carta’nın 800. Yılı idi. Amerikan Baro Kurumu Magna Carta’nın imzalandığı yerde bir hatıra
anıtı inşa etmişlerdir. Amerikan bağımsızlık ve demokrasi kültür hareketinin temeli olarak
Magna Carta’yı gördüklerinin bir ifadesiydi bu. Halbuki tarih bize çok farklı kanıtlar sunuyor:
ABD’nin üçüncü başkanı olan Thomas Jefferson’ın (1743-1826), mirasından kalan Kur’an
ise bir çok anlam ifade etmektedir. 801-1809 tarihleri arasında başkanlık yapmıştır.
Amerikan Bağımsızlık Bildirgesinin asıl yazarı olması ve ABD'deki Cumhuriyetçilik akımının
ideallerini savunması ve yayması nedeniyle Amerika Birleşik Devletleri'nin kurucu babaları
arasında en etkili olanlarından biri olarak kabul edilir. Jefferson, Amerika'yı hep
Cumhuriyetçiliği savunan ve İngiliz İmparatorluğunun 'nun emperyalizmine karşı gelen
büyük bir Özgürlük İmparatorluğu'nun ardındaki güç olarak tahayyül etmiştir. Amerikan
Kongresi, Bağımsızlık Bildirgesi'ni yazmaları için Jefferson ile beraber Benjamin Franklin
gibi bazı büyük şahsiyetleri de görevlendirmiştir, ama komite bildirgenin ilk taslağını kaleme
alma görevini Thomas Jefferson'a vermiştir
Kral John Kimdir? 1199-1216 yılları arasında Kral I. Richard’ın (Aslan Yürekli) kardeşi
Kral John İngiltere’yi yönetti. Anneleri Fransa Occitan’lı (Aquitaine veya Akitania’lı ya da
Basklı) Eleanor’du (Fr:Alienor). 1213’e kadar İngiliz Kral John, Fransa’da sürdürülen
Albigensian haçlı seferine ve Oksitanya’daki savaşlara ilgi göstermedi yani Haçlı Seferi’ne
katılmadı. 1208-1213 yılları arasında Papa III.Innocent ile İngiliz Kral John’un İngiltere’deki
Canterbury Başpiskoposunun atanması hususunda bir ayrılığa düştükleri bilinir. Bu nedenle
de İngiliz kralının İngiliz Kilisesi’nden ve soylulardan ağır vergiler aldığı bilinir. Papa
III.Innocent İngiltere’yi yasaklı sayar ve Kral John’u aforoz eder.
1200-1600 yıllarındaki Cadı avının çoğu Fransa-Almanya-İtalya üçgeninde yapıldı, bayan
cinsiyet hedefteydi.
Bu arada IV.Haçlı Seferi (1200-1204) düzenlendi. Haçlı birlikleri İstanbul’a gelince
yağmalama başladı. 1204’te İstanbul’da Latin Katolik bir imparatorluk kurdular.
Endülüs- Sicilya-Güney İtalya
İberya ve Güney İtalya arasında evlilikler ve göçler çok iyi bilinir. Ünlü İberyan
akademisyenlerin İtalya’ya geldiklerinden bahsedilir. Ebu el-İdrisi’nin Sicilya’daki Norman
Kralı II.Roger tarafından davet edilerek Sicilya’da kabartma gümüş bir harita projesinde
çalıştığı bilinir. 1154’te el-İdrisi Sicilya’nın Norman Kralı için “Book of Roger” ı yazdı. İbn
Seb’in’in (1218-1270) “Sicilya Mektupları” adıyla bilinen II.Frederic ile mektuplaşması
Endülüs uygarlığının pırıltılarının vazgeçilemez tanığıdır.
Güney İtalyan tarihinde İberya’daki Reconquista’dan zaferle bahsedilmez. Bu dönemlerden
sonra İtalya’daki Hıristiyan eserleri dahil bir çok Müslüman sanatçı ve mimarın görev aldığı
yazmaktadır. Müslümanlar Richard, John, Peter Paschal gibi isimler aldılar (Latinizasyon
Veya Güney İtalyanizasyon).
II.Frederick
Ancona’da 1194 yılında doğan, Apulia’nın oğlu olarak da tanınan ve Nietzche’nin “Stupor
Mundisi” (Dünya’nın Harikası) Kutsal Roma-Germen İmparatoru. Annesi Sicilya Kralı
II.Roger’ın (ö.1154) kızı Hautevill ailesinden Constance idi (Yarı Morişko). Endülüs tıp ve
hukukunu eğitim kurumlarında yaygınlaştırmıştı, Napoli Üniversitesi’nin kurucusudur, Padua
Üniversitesi de bu dönem eseriydi. 16000 Müslümanı bir koloni halinde kendisinin doğduğu
yer olan Apulia’ya yerleştirmişti, Müslüman gibi giyiniyor; yanında Arap bilginler
bulunduruyordu. Bu yüzden Latin Katolikler içinde “Yarı Kafir Kral” olarak tanınıyordu.
Kendisi için “Muhammed’in Müridi” tanımlaması da yapılmıştı. Mısır Eyyübi Sultanı elMelek Kamil ile Kudüs için barış anlaşması imzaladı. Papalığa karşı büyük mücadele verdi;
defalarca aforoz edildi. Felsefe matematik ve tıp bilgilerine sahip olan imparator Salerno’daki
tıp eğitimini düzenledi
Dante Alighieri (1265-1321) (Algeri?)
Soyadı büyükdedesinden gelir, Mağribimiydi? (Morişko). Dante’nin ailesi Papaya karşı
II.Frederick’in yanında yer almıştı. Dante, piskoposları ve papalık kurumunu eleştirmekte ve
ona göre Kilise başlangıçtaki saf ve yoksul haline dönmeliydi. Bu işi ancak devlet
engelleyebilirdi. İslam peygamberi
Hz.Muhammed’in (A.S.) İsra ve Miraç’ından
yararlanarak Komedi kitabını
yazdı. Bu kitap 1555’te İlahi Komedi adını aldı.
Dante’nin eserleri Endülüs’lü bilim adamı Muhyiddin-i Arabi’nin kitapları ile örtüşür
Rönesans (1300-1650): Ekonomik sosyal politik entelektüel bilim ve sanatın tekrar ortaya
çıkışı. Acaba “Rönesans” kelimesini teleffuz edenler “Reendülüsans” sözcüğünü kastetmiş
olabilirler mi? Çünkü Rönesans, Kuzey İtalya’da kurulan şehir devletlerinde başladı ve
İspanya ordularının 1527’de İtalya’yı işgal etmesi ile son buldu.
İspanya Engizisyonu İberya’daki Endülüs’ü yıktıktan sonra İtalya’da neyi takip ediyordu
(Morişkoları mı?): Sapkın Takibi. Latin Katolik Kilise felsefesini kullanan İspanyollar,
1100’lü yıllarla birlikte Endülüs’e karşı savaşa girince verince sıra İtalya’daki sapkınlara (?)
mı gelmişti. Burada Nietzche’nin bir sözünü hatırlatmak istiyorum: “Latin Avrupa
dönemindeki Hıristiyanlık, antik dünyanın kültürüne ait hasattan Avrupa’yı mahrum etmiş,
daha sonra İslam kültürünün hasadından da mahrum bırakmıştır”. Nietzche, İspanya’daki
muhteşem kültür ve bilim dünyasının ayaklar altına alındığını bildirerek, Endülüs’e karşı
derin ilgi ve saygısını vurgulamıştı.
Rönesans Bilim Adamları ve Sanatçıları
1300’lü yıllardan sonra İtalya’da Müslüman isimler silinmeye başlamıştı. (Latinizasyon
Nedeniyle) (Müslümanlar Avrupalı ismi alır). Toledo’da eğitim alan Michael Scott
II.Frederich’in tercümanı olarak tıp da dahil pek çok Endülüs eserini Latince’ye çevirmişti.
Aziz Thomas Aquinas (1225-1274) ise Frederick’in kurduğu Napoli Üniv.de eğitim almıştı.
Eserlerinde hiçbir zaman Latin Katolikliğini övmemiş, kurnazca yazmıştır. Babası
II.Frederick’in baronlarındandı.
* Francesco Petrarca (1304-1374) Fransa’daki Papalıktan eğitim almıştı
* Giovanni Boccaccio (1313-1375) Dante’yi anlatmakla ünlenmişti. Yazmış olduğu
Decameron eserinde vebadan bahseder. Decameron,
Floransa’da vebadan kaçma
girişimindeki 10 erkek ve kadının anlatığı öykülerden oluşur. O’na göre İtalya’nın yarısı
ölmüştü ve vebalı hasta üç günde ölüyordu. Ne ilginçti ki Papalık sürgün dönemi (13091379 Roma ve Avignon’da (Çifte Papalık) aynı zaman dilimine denk gelir.
Aslında Endülüs Avrupa’da kültür etkisini farklı şekillerde göstermekteydi. Modern bir
orkestranın vazgeçilmezleri olan yaylı çalgılar, davul, obua, trompet, flüt ve violin Moorish
orijinli müzik enstrümanları olup Endülüs yoluyla Kuzey Avrupa’ya tanıtılmıştır.
Mozarabik lirik edebiyat şiirin kaynağıdır ve tek kişilik saz şairliği (ozan) ve troubadour
müziği Morişko kökenlidir. Endülüs’ün Jaen kentinde yaşamış olan Bartolome Ramos
(Ramiz) de
Pareja (1450-1525)’nın geliştirdiği yarım ton tekniği (Equal temp.) Johann Sebastian Bach’ın
1722’de ortaya çıkan eseri “Well-Tempered Clavier” da ve daha bir çok yapıtında
kullanılmıştı. Franz Kafka (1883-1924) Ceza Kolonisi (Penalty Colony) adlı kitabında
İspanyol yazar M. Cervantes’ten (1547-1616) etkilenmişti. Cervantes, İnebahtı (Lepanto
Savaşı) Savaşı’nda Osmanlı’ya esir düşmüş ve İstanbul ile Garp Ocakları’nda uzun yıllar esir
kalmıştır. Ne ilginçtir ki esaret hayatı bitince bir eli de çolak olan Cervantes, Batı
Edebiyatı’nın modern ilk eserlerinden sayılan Don Kişot’u yazacaktı.
Stanley Lane-Pools’ a ait “The Story of Moors” kitapta John G Jackson 1990’da yazdığı
“Giriş” bölümünde şunları vurgulamıştır: “Eurocentric tarihçilerin uygarlığı Avrupa’nın
Afrika’ya verdiği düşüncesi tamamen yanlıştır, aslında Avrupa’nın ilk medeni uygarlığı Eski
Yunan (Grek) kültürüdür ve onlar Afrika’nın Nil Vadisinin etkisiyle medenileşirken
Roma’lıları da etkilemişlerdir. Son olarak yüzyıllar boyu daldıkları karanlıktan yine Afrika’lı
Moors’lar (Endülüs) tarafından uyandırılarak Avrupa’nın Hıristiyan Barbar’ları tekrar
medenileştirilmişlerdir.
Download