Engelli Kadınlar - Engelli Kadın Derneği

advertisement
Taslak Genel Yorum
Madde 6: Engelli Kadınlar
Engelli Kadın Derneği (ENGKAD)
Adres: Sanli İs Merkezi Ataturk Bulvari No:105/515 Kizilay/Cankaya
ANKARA/TÜRKİYE
Telefon: +90 312 362 31 50/ +90 549 362 31 50
Email: engellikadindernegi@gmail.com, idilseda@yahoo.com
Web: http://www.engellikadin.com
Facebook: https://www.facebook.com/engellikadin
Twitter: https://twitter.com/eng_kad
ENGKAD, Taslak Genel Yorum’a görüş bildirmek amacıyla sunulan bu fırsat için Komiteye
teşekkür etmektedir. Özellikle BM EHS’ye taraf olan, ancak başlangıç raporunu henüz
komiteye iletmemiş devletler içinde faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları için bu gibi
bildirimler kritik önem taşımaktadır.
Engelli kadınlar, Türkiye’deki engelli nüfusun çok önemli bir kısmını oluşturmalarına rağmen
hem engelli hem de kadın olmaktan kaynaklanan sorunları son zamanlara kadar ne yazık ki
görmezden gelinmiştir. Türkiye’de engelli kadın çalışmaları konusunda uzmanlaşan bir
dernek veya başka bir sivil toplum örgütü olmaması nedeniyle bu alanda bir boşluk olduğu
görülmüş, bu gereklilikler ışığında, 2009-2011 yılları arasında faaliyetlerini bir insiyatif
olarak sürdüren ekibimiz 2011 yılı Eylül ayında “Engelli Kadın Derneği” (ENGKAD) adıyla
dernekleşmiştir. ENGKAD, merkezi Ankara’da olması rağmen ülke genelinde tanınan,
engelli kadınlar tarafından kurulmuş ve yine engelli kadınların hakları için faaliyet gösteren
bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğin üyelik sistemi engelli ve engelsiz tüm kadınlara
açıktır. Kurulduğu günden itibaren ENGKAD, engelli kadınları ayrımcılık, engelli hakları,
toplumsal cinsiyet, kadına karşı şiddet ve şiddet önleme/korunma mekanizmaları hakkında
bilgilendiren projeler yapmaktadır. Derneğin merkez ofisi Ankara’da olmasına rağmen,
projelerini ülke genelinde farklı illerde de yürütmektedir. Şu ana kadar 8 farklı ilde yürütülen
seminerlerde engelli kadınlar; hakları konusunda bilgilendirilmiş, kendi hakları için
savunuculuk yapmaları yönünde teşvik edilmiştir. Yanı sıra ENGKAD halen, engelli kadına
şiddet ile ilgili bir izleme ve raporlama çalışması yürütmektedir.
Türkiye’de ise Türkiye’de Engellilik Temelinde Ayrımcılığın İzlenmesi Raporu’na 1 (2011)
göre engellilik alanındaki en büyük ve tek istatistikî araştırma 2002 yılında T.C. Başbakanlık
Özürlüler İdaresi Başkanlığı (ÖZİDA) tarafından, Devlet İstatistik Enstitüsü’ne (DİE)
yaptırılan “Türkiye Özürlüler Araştırması” adını taşıyan çalışmadır. Araştırma sonuçlarına
göre, engelli olan nüfusun toplam nüfus içindeki oranı %12,29’dur. Buna göre Türkiye’de
yaklaşık 8,5 milyon kişi engelli olarak yaşamlarını sürdürmektedir. Araştırma engelli nüfusun
demografik yapılarını da incelemiştir. Ancak araştırmanın örneklem yöntemiyle yapıldığı
düşünülürse, rakamsal değerlerin yaklaşık ve tahmini olduğunu söyleyebiliriz. Zira tüm
ülkede araştırmaya konu olan hane sayısı 97.433’tür. Dolayısıyla Türkiye’de engellilerin
sayısal büyüklüklerinin halen araştırılması gereken konulardan biri olduğunu söylemek hata
olmayacaktır. Öte yandan engellilerin demografik nitelikleri yani nüfusun yapısı, durumu ve
dinamik özellikleri gibi nitelikleri halen araştırılması gereken konular arasındadır. ENGKAD
yaptığı araştırmalara ve resmi başvurulara rağmen Türkiye’de yaşayan engelli kadın sayısına
net olarak hala erişememiştir. Taslak Genel Yorum’un özellikle dördüncü kısmında da
vurgulandığı üzere ulusal uygulamalarda (Madde 33) cinsiyet ve engelliliğe duyarlı veriler
toplanmalı ve analiz edilmelidir. Veri toplama sistemlerinde, özellikle engelli kadınlara özel
göstergeler ve ölçütler oluşturulmalıdır. Aksi takdirde, engelli kadınları bağlayan politikalar
üretilirken bilimsel verilerden yararlanılamamakta, engelli kadınları ilgilendiren gelişmeler
veri odaklı takip edilememektedir.
Komitenin de engelli kadınlar için belirlediği temel kaygılardan biri olan engelli kadınlara
yönelik şiddet vakaları Türkiye için de önemli bir sorundur. Türkiye; kadına yönelik
ayrımcılığın ve şiddetin ortadan kaldırılması için uluslararası arenada önemli sözleşmelere
imza atmış olmasına rağmen, ulusal düzlemde hala kadınları şiddetten koruyamamaktadır.
1985 yılında CEDAW Türkiye tarafından onaylanmış2, 2011 yılında ise Türkiye’nin önemli
1
Türkiye’de Engellilik Temelinde Ayrımcılığın İzlenmesi Raporu (2011). http://www.insanhaklarimerkezi.bilgi.edu.tr/docs/Engellilik_Izleme_Raporu.doc (erişim tarihi:24.06.2015)
2
Bilindiği üzere, sözleşme ile kadına yönelik şiddete ilişkin özel bir düzenleme yapılmamış, ancak Komite konuya ilişkin iki tavsiye kararı vermiştir. CEDAW Komitesi’nin 12 No’lu tavsiye kararında, kadınların şiddetten korunmasının üye devletlerin yükümlülüğünde olduğu belirtilmiş; 19 nolu tavsiye kararında ise kadına yönelik şiddetin cinsiyete dayalı ayrımcılığın bir sonucu olduğu vurgulanmış ve şehirlerinden biri olan İstanbul’da imzaya açılan ve İstanbul Sözleşmesi olarak da bilinen
Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa
Konseyi Sözleşmesi, Türkiye tarafından imzalanarak 2014 yılında yürürlüğe konmuştur. Ne
yazık ki tüm bu sözleşmelere rağmen Türkiye, kadına karşı şiddetle mücadele
edememektedir. 2015 yılında basına yansıyan verilere göre3, sadece 2015 yılının ilk altı
ayında Türkiye’de 141 kadın öldürüldü, 58 kadın tecavüze uğradı, 121 kadın fuhuşa zorlandı,
193 kadın yaralandı ve 145 kadın taciz edildi.
ENGKAD da Türkiye’de kadına karşı şiddet vakalarının önemli bir sorun olduğunu
düşünerek, çeşitli kaynaklardan elde edilen 2013 ve 2014 yıllarına ait verileri inceleyerek
Türkiye’de engelli kadınlara yönelik şiddetle ilgili izleme çalışması yapmış ve çalışmanın
sonucunda da bir rapor hazırlamıştır.
Rapordaki verilere göre; Türkiye’de engelli kadınlar ne yazık ki hakları hakkında bilgi sahibi
olamamakta, şiddet ihbar mekanizmalarına etkin biçimde erişememekte, polis ve adli
mercilere ulaşamamakta, ihtiyaç duyduklarında ilgili makamlardan yasal yardım alamamakta,
sığınma evlerinden yeterince faydalanamamaktadır. Oysaki Taslak Genel Yorum’da da
belirtildiği üzere acil ihbar hatları özellikle işitme ve işitme ve görme engelli (deafblind)
kadınların erişimine uygun olmalı, engelli kadınların fiziksel erişimine uygun kadın sığınma
evleri yapılmalı, polis ve adli mercilerde işaret dili bilen uzmanlar bulundurulmalıdır.
Raporda 2013-2014 yıllarındaki medya haberleri taranmış, bu haberlerde engelli kadınlara
yönelik şiddet vakalarının önemli bir kısmının bakım evi, huzur evi ve yatılı rehabilitasyon
merkezi gibi kapalı kurumlarda gerçekleştiği tespit edilmiştir. Kapalı kurumların engelli
kişiler için şiddet ürettiği zaten farklı raporlardan da bilinen bir gerçektir4, ancak ortaya çıkan
haberlere ve yazılan raporlara rağmen şiddetin kurumlarda hala engellenemiyor olması
kurumların yeterince denetlenemediğini göstermektedir. Ayrıca bazı vakalarda, mağdurlar
dışarıda uğradıkları şiddet nedeniyle devlet koruması altına alınıp, kurumlara
yerleştirilebiliyorlar. Bu durumda şiddet üretilen bir kuruma yerleştirilen mağdur, sadece
şiddet ortamını değiştirmiş olacak, ne yazık ki şiddete uğramaktan kaçınamayacaktır. Üstelik
şiddete uğradığı bilinen mağdur şiddet ortamında daha fazla şiddete maruz kalma riski ile de
karşı karşıyadır.
Oysa ki BM EHS’nin 16. maddesi, taraf devletleri sömürünün, şiddetin ve istismarın her
biçimini önlemek için engellilere hizmet etmeye yönelik tüm tesislerin ve programların
bağımsız merciler tarafından etkin bir şekilde denetlenmesini sağlaması için yükümlü kılar.
Ayrıca BM EHS’nin 33.maddesi, ulusal uygulama ve denetim başlığı altında taraf devletleri
başta engelliler ve onları temsil eden kuruluşlar olmak üzere sivil toplumun denetim sürecine
tam katılımını sağlamaya davet eder. Bu noktada kapalı kurumların denetiminde sivil
örgütlerin kamu kurumları ile işbirliği yapması, kurumlar arası işbirliğini güçlendirecek,
kapalı kurumların daha şeffaf bir yapıyla çalışmalarını sağlayarak şiddet vakalarının önüne
geçilecektir.
Birçok kadın için şiddet aynı zaman da evde başlamaktadır. Ev içi şiddet ne yazık ki
Türkiye’de çok öenmli bir problemdir. ENGKAD’ın sekiz farklı ilde yürüttüğü atölye
çalışmalarından elde ettiği önemli verileriden biri de ev işi şiddettin ve cinsel istismarın evli
komiteye sunulacak ülke raporlarında kadına yönelik şiddetle ilgili gelişmelere de yer verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
3
Man killed 21 women in June. The Independent Communication Network (Bianet) haber tarihi: 07.07.2015) https://www.bianet.org/english/women/165855-­‐men-­‐kill-­‐21-­‐women-­‐in-­‐june (erişim tarihi:15.07.2015) 4
Bkz. Behind Closed Doors: Human rights abuses in the psychiatric facilities, orphanages and rehabilitation centers of Turkey, 2005. Mental Disability Rights International. http://www.driadvocacy.org/wp-­‐content/uploads/turkey-­‐final-­‐9-­‐26-­‐05.pdf (erişim tarihi:11.05.2015)
çiftler arasında çok yaygın olduğudur. Ancak toplumsal önyargılar ev içi şiddet besler
niteliktedir, çünkü bu gibi vakalar toplumda evlilik hayatının bir parçası olarak görülüyor. Ev
içi şiddet vakalarının görünür kılınması ve mağdurların şiddet ortamından uzaklaşabilmelerini
sağlayacak etkili mekanizmaların oluşturulması şarttır.
Yine raporda incelenen medya verilerine göre, her yaştan ve her engel grubundan engelli
kadının şiddet uygulayanların hedefi oldukları görülmektedir. Ancak özellikle zihinsel engelli
kadınların sıklıkla şiddetin bilhassa da cinsel şiddetin mağduru oldukları ortaya çıkmaktadır.
Ayrıca tespit edilen şiddet vakalarında, şiddet uygulayan kişi mağdurun çoğunlukla tanıdığı
bir kişi (ya da kişiler) olmakta, hatta çoğu zaman aile fertlerinden birinin şiddeti uygulayan
kişi olduğu görülmektedir.
Engelli kadınların özellikle tecavüz vakalarından sonra hamile kalması ve mahkeme kararı ile
kürtaj edilmesi yine haberlerde sıklıkla rastlanan durumlardan biridir. Bu noktada, BM
EHS’nin 17. maddesinde öngörülen kişisel bütünlüğün korunması ilkesinin hiçe sayıldığı,
engelli kadınların beden bütünlüğünün korunmadığı hatta farklı kişi ve kurumlar tarafından
yine yeni yeniden ihlal edildiği ortaya çıkmaktadır. Bunun yanı sıra, BM EHS’nin 12.
maddesi de ihlal edilerek engelli kadınların kendilerini ilgilendiren konular hakkında karar
alamadıkları görülmüştür. Cerrahi ve müdahaleleri gerçekleştiren sağlık personelinin de
ihlaller konusunda bilgili olmaması, engelli kadın ve kız çocuklarının yeterince
bilgilendirilmeden müdahalelere maruz kalmasına neden olmaktadır.
ENGKAD’ın şiddet izleme çalışmasında medya haberleri önemli bir veri kaynağı olmuştur.
Ancak medyada kullanılan dilinin oldukça eril olması, özellikle cinsel şiddet haberlerinin
adete pornografik detaylarla süslenerek mağduru yeniden mağdur edecek biçimde sunulması
medya verilerinde sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Taslak Genel Yorum’da da Madde 8 ile
ilişkilendirilerek belirtildiği üzere özel ve kamu yayını yapan kitle iletişim araçları engelli
kadınların hakları konusunda bilgilenmeli, kadınları mağdur etmeyecek biçimde ve BM
EHS’nin ruhuna uygun yayınlar yapmalıdır.
Türkiye, mülteciler için en önemli göç yollarından biridir. Yaşadıkları ülkelerden özellikle
Avrupa ülkelerine göç etmek isteyen mülteciler geçiş güzergahı olarak Türkiye’yi
kullanmaktır, hatta Uluslarası Göç Örgütü’nün yayımladığı raporda, Türkiye’nin Avrupa’ya
geçiş için en büyük ikinci güzergâh olduğu belirtilmektedir5. Bu nedenle Türkiye önemli bir
göçmen nüfusa ev sahipliği yapmaktadır. ENGKAD izleme çalışması esnasında ilgili
kurumlara başvurular yaparak Türkiye’de yaşayan engelli kadınlar hakkında bilgi almak
istemiş, ancak verilere erişememiştir. BM verilerine göre 2013 yılı sonunda dünya çapında
toplam 51.2 milyon kişi zorla yerlerinden edilmişken, bu sayı 2014 yılında rekor seviyelere
ilerleyerek sadece yılın ilk yarısında (ilk 6 aylık dönemde) 46.3 milyon kişiye ulaşmıştır6. Bu
veriler düşünüldüğünde zorla yerinden edilmiş nüfus içinde engelli kadınların varlığı
yadsınamaz. Taslak Genel Yorum’da zorla yerinden edilmiş engelli kadınları durumu
hakkında daha kapsamlı değerlendirme yapılması ENGKAD’ın önemli taleplerinden biridir.
ENGKAD yaptığı izleme çalışmasında, ceza infaz kurumlarında kalan engelli kadın tutuklu
ve hükümlü sayısına erişememiş, engelli kadınlara yönelik bu kurumlarda düzenlenen özel
önlemlere ilişkin bilgi elde edinememiştir. Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi’nin
(UNDOC) Ceza Adaleti El Kitapları dizisinde yayınlanan “Özel İhtiyaçları Olan Mahpuslara
Yönelik El Kitabı”nda da belirtildiği üzere “engelli kadın mahpuslar suiistimal, şiddet, cinsel
5
Marmara, mültecilerin yeni göç yolu oldu. Agos Gazetesi (Haber tarihi: 03.11.2014) http://www.agos.com.tr/tr/yazi/8374/marmara-­‐multecilerin-­‐yeni-­‐goc-­‐yolu-­‐oldu (erişim tarihi:03.06.2015)
6
UNHCR, Mid Year Trends 2014 Report. http://www.unhcr.org.tr/?content=611 (erişim tarihi:12.07.2015) taciz ve tecavüz için özellikle yüksek risk altındadır” 7 . Bu sebeple, ENGKAD hassas
durumları nedeniyle diğer mahpusların ve cezaevi personelinin kolayca hedefi haline
gelebilecek bu grup hakkında veri elde etmek istemiş fakat gerekli bilgiye ilgili kaynaklardan
erişememiştir. Engelli kadınlar mahpusların durumu da yine Taslak Genel Yorum’da yer
almamıştır, yorumun bu grubun hassas durumu da içerecek şekilde genişletilmesi
taleplerimizden biridir.
Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre, 2014-2015 eğitim öğretim yılında toplam 17 milyon
559 bin 989 öğrenci örgün eğitimden yararlanmaktadır. Daha önce de bahsettiğimiz Türkiye
Özürlüler Araştırması’na göre engelli nüfusun toplam nüfus içindeki oranı %12.29 olarak
belirlenmiştir. Ancak eğitim istatistiklerine bakıldığında engelli öğrencilerin toplam öğrenci
nüfusunun sadece %1.48’ini oluşturduğu görülmektedir. Engelli öğrencilerin engelsiz
akranlarıyla eşit fırsatlarda eğitime erişemediği ortadadır. Kız öğrenciler açısından
değerlendirildiğinde ise tablo daha da karamsardır. Yine istatistiklere göre, resmi okullarda
eğitim gören 14 milyon 950 bin 897 öğrencinin 7 milyon 279 bin 547'sini yani yüzde 48,7'sini
kız, 7 milyon 671 bin 350'sini yani yüzde 51,3'ünü erkek öğrenciler oluşturmaktadır. Engelsiz
öğrencilerin sayıları cinsiyet bazında karşılaştırıldığında, kız ve erkek öğrenciler arasında
farkın %2.6 civarında olduğu görülmektedir. Oysa ki kaynaştırma öğrencilerinde kız ve erkek
öğrenci oranları kıyaslandığında aradaki farkın %23’e çıktığı göze çarpmaktadır. Bu veriler
göz önüne alındığında, engelli kadınların eğitim hakkına erişimde bir hayli dezavantajlı
konumda olduğu söylenebilir. 2002 yılında yayınlanan istatistiklerde de okuma yazma
bilmeyen engelli kadınlar ile engelli erkekler arasındaki oransal fark %25 olarak
hesaplanmaktadır. Aradan geçen 13 yılda, durumun engelli kadın ve kız çocuklarının lehine
değişmediği ortadadır. Eğitim; öğrencilere birey olmaları yolunda gerekli nitelikleri
kazandıran ve onları topluma hayatına hazırlayan çok önemli olan bir süreçtir. Bu nedenle
öğrencilerin azami düzeyde eğitim fırsatlarından yararlanması şarttır. Engelli öğrencilerin
gelişimleri düşünüldüğünde ise eğitim fırsatlarına erişmek hayati bir önem taşımaktadır.
Ancak öğrencilerin eğitim fırsatlarına yeterince ulaşamadığı resmi verilerle de ortadadır.
Fakat önemli bir başka gerçek de eğitim ortamına erişen engelli öğrencilerin yaşadığı
mağduriyetlerdir. ENGKAD tarafından yürütülen izleme çalışmasında okuldaki eğitim
fırsatına erişen, ancak akranlarından ya da öğretmenlerinden gördüğü şiddet nedeniyle eğitim
fırsatlarından yararlanamayan öğrencilere ilişkin bilgi toplanmak istenmiş ancak MEB
kaynaklarından ilgili veriye ulaşılamamıştır. Oysaki bir başka sivil toplum kuruluşunun
(TOHAD) yaptığı ve 2012-2013 yılı verilerini incelediği çalışmada eğitim kurumlarında kötü
muamele, taciz, tecavüz ve ölüm vakalarını içeren 87 olayın rapor edildiği görülmüştür. Yine
aynı raporda, MEB’e yapılan bilgi edinme başvurusunda şiddet, tecavüz, cinsel istismar vb.
konularda eğitim hakkının engellenmesine yönelik yürütülen bir soruşturma olup olmadığının
bakanlığa sorulduğu belirtilmiş, ancak MEB’ten bu konularda yürütülen herhangi bir
soruşturma bulunmadığı yönünde cevap alındığı ifade edilmiştir. Fakat o dönemi içeren
medya haberleri incelendiğinde mağdur öğrencilerin suç duyusunda bulunduğu haberler
olduğu görülmüştür. Bu durumdan anlaşılmaktadır ki, bakanlık bu vakalarla ilgili bilgi
paylaşmaya sıcak bakmamakta, öte yandan engelli kadınların eğitim ortamında şiddete
uğramasını engelleyememektedir. BM EHS’nin 24. maddesi düşünüldüğünde okullar, engelli
kadınların ve kız çocuklarının eğitime erişimini azami düzeyde sağlamak için ilgili
düzenlemeleri yapmalı, engelli kadınların ve kız çocuklarının eğitim ortamında
uğrayabileceği şiddet mağduriyetlerine (akran şiddetini de içerecek şekilde) ilişkin gerekli
önleyici tedbirleri almalıdır.
7 Bkz. Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi’nin (UNDOC) Ceza Adaleti El Kitapları dizisi, Özel ihtiyaçları Olan Mahpuslara Yönelik El Kitabı. (2009). http://www.cezaevindestk.org/belgeler/ozel_ihtiyaclara_sahip_mahpuslar_uzerine_el_kitabi.pdf (erişim tarihi: 01.06.2015)
Download