İÇİNDEKİLER; GİRİŞ (GATT) GÜMRÜK TARİFELERİ VE TİCARET GENEL ANLAŞMASI DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜ (WTO) TİCARETLE BAĞLANTILI FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI (TRİPS) DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜ VE TÜRKİYE TÜRKİYE’NİN İTHALAT VE İHRACAT DEĞERLERİ DTÖ’NÜN DÜNYA EKONOMİSİNE ETKİLERİ DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜ 2013 RAPORU (TÜRKİYE) GİRİŞ; II.Dünya savaşından sonra ortaya çıkan dünya ticaretini serbestleştirme eğilimleri günümüzde de hızlı bir biçimde sürmektedir. Bu süreç iki ayrı doğrultuda gelişme göstermiştir. Birincisi GATT çerçevesindeki görüşmelerle ticaretin serbestleştirilmesine dayanan küresel yaklaşım, diğeri iktisadi birleşme hareketlerini kapsayan bölgesel yaklaşım. Ticari küreselleşme süreci 1947’de GATT’ın oluşturulmasıyla başlar. ÇOK TARAFLI TICARET SISTEMLERI Bugünkü çok taraflı ticaret sistemi üç aşamada oluşmuştur: GATT (Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması – 1948) Ticaret müzakereleri turları 1994 Marakeş Konferansı DTÖ’nün kurulması ve Uruguay Raund Anlaşmaları GÜMRÜK TARİFELERİ VE TİCARET GENEL ANLAŞMASI (GATT) GATT’ın Tanımı GATT, dünya ticaretinde liberalleşmeyi amaçlayan küresel bir sistemdir. Bu sistem, üye ülkeler arasındaki ticareti, ticaret ilişkilerini, hukuki hakları ve yükümlülükleri kapsayan kurallardan ve prosedürlerden oluşan bir bütündür. GATT’ın Oluşumu BM Ekonomik ve Sosyal Konseyi, ülkeleri Havana’da hazırlanmış bulunan Tasarı’nın gümrük tarifelerinde karşılıklı görüşmeler yoluyla indirim yapılması hükmünü içeren 17 nci maddesini uygulamaya davet etmiş ve yapılan görüşmeler sonucunda, şart tasarısında yer alan ticaret politikasına ilişkin bazı hükümlerin de aktarılması suretiyle ortaya çıkan Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması(GATT) 30 Ekim 1947 yılında 23 ülke tarafından imzalanan Nihai Senet ile resmiyet kazanmış ve Geçici Uygulama Protokolü ile yürürlüğe girmiştir(1 Ocak 1948) GATT’ın Amaçları ve Temel İlkeleri Ticaret ve ekonomi alanındaki ilişkilerin arttırılması. Üye ülkelerin hayat seviyelerinin yükseltilmesi. Tam istihdamın gerçekleştirilmesi. Gelir ve talebin yüksek ve daima artan bir seviyeye ulaştırılması. Dünya üretim kaynaklarının en iyi şekilde kullanılması. GATT’ın Temel İlkeleri Ayrımcı Olmama ilkesi(En Çok Kayrılan Ülke Kuralı) Her GATT üyesinin tüm taraflara aynı gümrük tarife oranını uygulaması ve ayrımcı işlemlerde bulunmaması öngörülür. Şeffaflık Kuralı Bu ilke, korumanın yalnızca tarifelerle yapılmasını, tarife dışı engellere(miktar kısıtlamaları) başvurulmamasını öngörmektedir. Danışma İlkesi Bu ilke, üyelerin ticarete zarar vermekten kaçınmalarına ve ortaya çıkabilecek sorunların danışmalarla çözümlenmesine ilişkindir. Müzakerelerde Bulunma İlkesi Taraflar anlaşmanın amaçlarına ulaşabilmesi için zaman zaman tarife indirimleri yapmalarını ve ticareti sınırlayıcı diğer uygulamaları azaltmalarını sağlamak için kendi aralarında görüşmelerde bulunmalarını öngörür. GATT’ın Yapısı ve Yönetimi GATT’ın benzer uluslararası örgütlerden en büyük farkı, yönetimin üye ülkelerden teşekkül etmesidir. Örgütte alınan kollektif kararlar ise GATT sisteminin esasını oluşturur. Taraflar, bağımsız hareket eden üye ülke hükümetlerini temsil ederler, tarife ve ticari görüţmelerini gerçekleştirmek, ticari konularda ortaya çıkan sorunları çözmek için toplantılar ve danışmalar yaparlar. YAPISI OLARAKTA; GATT Genel Kurulu Temsilciler Konseyi Komiteler ve Danışma Grubu Genel Başkan ile Sekreterya Türkiye GATT’a ne zaman üye olmuştur? 1951 yılında İngiltere Troquay’da yapılan müzakerelerde, bir çok ülke ile beraber Türkiye’nin de GATT’a katılması görüşülmüştür. Türkiye anlaşmayı 1953 yılında imzalamıştır GATT MÜZAKERE TURLARI Yaklaşık yarım yüzyıl boyunca, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının (GATT) temel metni büyük ölçüde 1948 yılındaki halini korumuştur. Bununla birilikte temel metne, taraf olunması ihtiyari olan "çoklu anlaşmalar" biçimindeki ilaveler yapılmış ve tarifelerin daha da aşağıya çekilmesine yönelik çabalar sürdürülmüştür. DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜ (WORD TRADE ORGANİSATİON) WTO Dünya Ticaret Örgütü Nedir DTÖ, 1 Ocak 1995'te kurulmuştur. Uruguay Round'a taraf olan ülkeler 15 Aralık 1993'te görüşmeleri tamamlamış ve Fas'ın Marakeş kentinde Nisan 1994'te "Nihai Karar" Bakanlar tarafından imzalanmıştır. 15 Nisan 1994'te ilan edilen Marakeş Deklerasyonu, Uruguay Round'u görüşmelerini onaylamış ve Tarifeler ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) altında gerçekleştirilen yedi görüşmenin "dünya ekonomisini güçlendirdiği ve daha fazla ticaret, yatırım, istihdam ve gelir artışı sağladığı"nı ilan etmiştir. DTÖ, Uruguay Round'u görüşmelerinin şekillendiği bir anlaşmadır ve GATT'ın devamıdır. DTÖ oldukça kapsamlı olup ayrıca yeni hükümler de içermektedir. Tarım Ürünleri, Hizmetler, Fikri Mülkiyet Hakları, Ticaretle İlgili Yatırım Tedbirleri ve Ticaret Politikalarını Gözden Geçirme Mekanizması DTÖ kapsamına alınmıştır. Keza daha önce anlaşma kapsamında olmayan ve Tokyo Round sonunda kabul edilen ve uyulması ihtiyari olan 6 Sübvansiyonlar ve Telafi Edici Vergiler (tedbirler), Ticarette Teknik Engeller, İthal Lisansları Prosedürü, Devlet Alımları, Gümrük Değerleme ve Anti - Damping kodları (anlaşmaları) DTÖ kapsamına dahil edilmiş ve aynı zamanda uyma zorunluluğu getirilmiştir. DTÖ Anlaşması, dört ek ve eklerin alt başlıklarından meydana gelmektedir; EKLER LİSTESİ: EK-1 EK-1A: Mal Ticaretinde Çok Taraflı Anlaşmalar, Gümrük Tarifeleri ve Ticareti Genel Anlaşması (GATT) 1994, Tarım Anlaşması, Bitki ve Hayvan Sağlığı Önlemleri Uygulama Anlaşması, Tekstil ve Giyim Anlaşması, Ticarette Teknik Engeller Anlaşması, Ticaretle Bağlantılı Yatırım Tedbirleri Anlaşması, GATT 1994’ün VI’ncı Maddesinin Tatbikine İlişkin Anlaşma, GATT 1994’ün VII’nci Maddesinin Tatbikine İlişkin Anlaşma, Sevköncesi İnceleme Anlaşması, Menşe Kuralları Anlaşması, İthalat Lisansları Anlaşması, Sübvansiyonlar ve Telafi Edici Tedbirler Anlaşması, Korunma Tedbirleri Anlaşması EK-1B: Hizmet Ticareti Genel Anlaşması ve Ekleri EK-1C: Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması EK-2 Anlaşmazlıkların Halli Kural ve Yöntemleri Hakkındaki Mutabakat Metni EK-3 Ticaret Politikalarını Gözden Geçirme Mekanizması EK-4 Çoklu Ticaret Anlaşmaları, Sivil Uçak Ticareti Anlaşması, Devlet Alımları Anlaşması, Uluslararası Süt Ürünleri Anlaşması, Uluslararası Sığır Eti Anlaşması Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) ve GATT Arasındaki Farklar Nelerdir GATT, herhangi bir kurumsal yapısı olmayan ve kuruluşundaki amacı 1940'ta Uluslararası Ticaret Örgütü'nü kurmak olan ve bu amaçla çeşitli kuralları içeren çok taraflı bir anlaşmadır, GATT, geçici olarak kurulmuş ve 40 yıllık bir faaliyetten sonra anlaşmaya taraf olan hükümetler GATT'ı sürekli bir anlaşmaya çevirmek istemişlerdir. DTÖ taahhütleri buna karşın sürekli bir karakter taşımaktadır, GATT kuralları sadece mal ticaretini kapsarken, DTÖ mal ticaretinin yanında, hizmetler ticareti ve ticari nitelikteki fikri mülkiyet haklarını da kapsamaktadır GATT anlaşması çok taraflı bir araçken 1980'lerde yeni pek çok anlaşma ilave edilerek, selektif bir yapıya dönmüştür. DTÖ'yü oluşturan anlaşmalar ise neredeyse tamamı çok taraflıdır ve taahhütler üyelerin tamamını bağlamaktadır, DTÖ, GATT'a göre anlaşmazlıkların çözümünde daha hızlı çalışan, otomatik mekanizmalara sahiptir. Bakanlar Konferansı: DTÖ’de kararlar, tüm üye ülkeleri kapsayan çeşitli düzeylerdeki Konsey ve Komiteler vasıtasıyla alınmaktadır. Genel Konsey: DTÖ’nün Bakanlar Konferansları arasında kalan dönemlerde yapılan olağan ve günlük çalışmaları Genel Konsey tarafından yürütülmektedir. Konseyler: Uluslararası ticaretin DTÖ platformunda düzenlenen üç ana konusu ile ilgili olan Mal Ticareti, Hizmetler Ticareti ve Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Konseyleri, Genel Konsey’e sorumlu bulunmaktadır. Komiteler Konseylerin altında daha spesifik konularla ilgilenen alt komiteler yer almaktadır. Mal Ticareti Konseyi altında yer alan Komiteler, tarım, pazara giriş, sübvansiyonlar, anti-damping önlemleri gibi konular ile ilgilenmektedir. Sekreterya ve Bütçe DTÖ Sekretaryası Cenevre’de bulunmaktadır. Görevleri arasında DTÖ organlarına (konsey , komite, çalışma ve müzakere grupları) görüşmelerde ve Anlaşmaların uygulanmasında idari ve teknik destek sağlamak, gelişmekte olan ve özellikle en az gelişmiş ülkelere teknik destek vermek, ticari performans ve politika analizlerini DTÖ ekonomi ve istatistik uzmanları vasıtasıyla yapmak, hukuk uzmanı personel vasıtasıyla, ticari anlaşmazlıkların çözümü ve DTÖ kurallarının yorumlanmasında yardımcı olmak, aday ülkelerin katılım müzakereleri ile ilgilenmek ve üye olmayı amaçlayan ülkelere danışmanlık hizmeti sağlamak, bulunmaktadır. Dünya Ticaret Örgütünün Amaçları Nelerdir Hayat standardının yükseltilmesi, tam istihdam ve istikrarlı bir şekilde artan gelir dağılımı ve talep hacmini sağlamak, üretim ve ticareti geliştirirken dünya kaynaklarının sürdürülebilir kalkınma hedefine uygun olarak kullanımını sağlamak, çevreyi korumak ve farklı ekonomik düzeylerdeki ülkelerin ihtiyaçlarına cevap vermek Gelişmekte olan ülkeler ve özellikle en az gelişmiş olanlarının artan dünya ticaretinden ihtiyaçları ile orantılı olarak pay almalarını sağlamak Bu hedeflere ulaşılmasına yardımcı olmak üzere uluslararası ticari ilişkilerde ayrımcılığı ve ticaretin önündeki engelleri ortadan kaldıran karşılıklı anlaşmalar yapmak Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması ve Uruguay Turu Çok Taraflı Ticaret Müzakerelerinin sonuçlarına uygun bütünleşmiş, uygulanabilir ve kalıcı bir çok taraflı ticaret sistemini geliştirmek Çok Taraflı Ticaret Sisteminin temel ilkelerini korumak Dünya Ticaret Örgütü’nün Fonksiyonları Nelerdir? DTÖ, bu anlaşmanın ve Çok Taraflı Ticaret Anlaşmalarının uygulanması, idaresi ve işleyişini kolaylaştıracak ve bunlar için çerçeve düzenleyecektir. DTÖ, üyeleri arasında bu anlaşmanın eklerinde yer alan konulara ilişkin çok taraflı ticari ilişkiler hakkında forum düzenleyecektir. DTÖ ayrıca üyeleri arasında daha ileri düzeyde 9 çok taraflı ticari ilişkilere ait forum ve bu tür pazarlık görüşmelerinin sonuçlarına ilişkin uygulama çerçevesi düzenleyecektir. Anlaşmanın 2 numaralı ekinde yer alan Anlaşmazlıkların Giderilmesi Kural ve Yöntemlerini Tespit Eden Mutabakat Metninin idaresini üstlenecektir. Anlaşmanın 3 numaralı ekinde yer alan Ticaret Politikası İnceleme Mekanizmasının (TPRM) idaresini üstlenecektir. Küresel ekonomik politika oluşturulmasında daha fazla uyum sağlamak amacıyla, uygun olduğu durumda Uluslararası Para Fonu, Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (IBRD) ve bağlı kuruluşları ile işbirliği yapacaktır. Dünya Ticaret Örgütü’nün Karar Alma Yöntemleri Nelerdir DTÖ, GATT'ın geleneksel olarak karar alırken kullandığı yöntem oylama değil, fakat fikir birliği (concensus) yöntemidir. Görüş birliğinin sağlanamadığı durumlarda DTÖ, oylama yöntemini kullanmaktadır. Bu gibi durumlarda her ülke bir oy kullanarak, karar oy çokluğuyla alınmaktadır. DTÖ Anlaşması'nda kabul edilen dört değişik oylama yöntemi bulunmaktadır. İlk olarak, DTÖ üyelerinin dörtte üçünün oyuyla herhangi bir çok taraflı ticaret anlaşması oluşturulması kabul edilebilir. İkinci olarak, Bakanlar Konferansı dörtte üç çoğunlukla uluslararası bir anlaşma tarafından herhangi bir üyeye yüklenen bir sorumluluğu kaldırabilmektedir. Üçüncü olarak, uluslararası anlaşmaların hükümlerini iptal etme kararı ancak tüm üyelerce kabul edilmesi veya kararın niteliğine bağlı olarak üçte iki çoğunlukla alınabilmektedir. Fakat bu iptal kararları, sadece DTÖ üyeleri tarafından kabul edildikten sonra yürürlüğe girebilmektedir. Son olarak, yeni bir üyenin alınması ancak Bakanlar Konferansı'nda üçte iki çoğunlukla kabul edildikten sonra gerçekleşebilmektedir TRİPS TRADE RELATED ASPECTS OF INTELLECTUAL PROPERTY RİGHTS TİCARETLE BAĞLANTILI FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI TRIPS Nedir? Fikri mülkiyet haklarını korumaya yönelik normların önemli ölçüde değişiklik gösterdiği ve uluslararası ticarette sahte mallara uygulanabilir prensip ve kurallar konusunda çok taraflı bir çerçevenin bulunmamasının uluslararası ekonomik ilişkilerde giderek artan bir gerginliğe yol açtığı görüşüne dayanılarak, Uruguay Round müzakerelerinde Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları konusunda da bir anlaşma akdedilmiştir Anlaşmanın birinci kısmı, genel hükümler ve temel ilkeleri belirlemektedir. Bu bölümde "ulusal muamele" kuralına göre, her bir tarafın fikri mülkiyet haklarının korunması konusunda, diğer taraf uyruklu kişilere, kendi uyruğundan olanlardan daha az elverişli bir tutum sergilememesini hükme bağlamıştır. İkinci kısımda her bir fikri mülkiyet hakkı ayrı ayrı incelenmiştir. Telif hakları ile ilgili olarak tarafların edebi ve sanatsal yapıtların korunması için Bern Konvansiyonunun temel hükümlerine uygun davranmaları öngörülmüştür. TRIPS Anlaşması’yla, mevcut uluslararası kurallara önemli ilaveler getirilmiştir. Özellikle telif hakları sahiplerine kendi haklarının ticari olarak kiralanmasını yasaklama ve bu hakları istedikleri gibi kullanma yetkisi vermektedir. Anlaşmada, ayrıca, bilgisayar programları ile veri tabanlarının hangi şartlar altında telif hakları çerçevesinde korunacağı hususuna da açıklık getirilmiştir. TRİPS KAPSAMINA ALINAN HAKLAR NELERDIR MARKA KNOW-HOW PATENTLER COĞRAFİ İŞARETLER ENDÜSTRİYEL TASARIM VE MODELLER Marka : Antlaşma, bir işletmenin mal ve hizmetlerini diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayıran herhangi bir işaret veya işaret kombinasyonunun marka oluşturabileceği belirtilmektedir. Anlaşma, marka olarak belli bir korumadan yararlanacak işaret tiplerini tanımlamakta ve bunlara tanınacak asgari hakları, devir ve lisans verilmesi ile kuralları belirlemektedir. Coğrafi işaretler: Coğrafi işaretler, tüketiciyi, bir ürünün kalitesi, saygınlığı ve özellikle coğrafi menşei konusunda bilgilendirir. Coğrafi işaretler konusunda, Anlaşma, ürünün coğrafi menşei konusunda tüketiciyi yanıltan veya haksız rekabete yol açan her türlü bilgi kullanımının engellenmesi için tüm önlemlerin alınması gerektiğine işaret etmektedir. Endüstriyel tasarım ve modeller: Endüstriyel tasarım ve modellere ilişkin olarak TRIPS Anlaşması, üye ülkelere bağımsız olarak yaratılmış yeni veya orijinal sınai tasarımların korunması yükümlülüğünü getirmektedir. Endüstriyel tasarım ve modellerin en az on yıllık bir dönem için koruma altına alınması öngörülmüştür Patentler: Patentlerle ilgili olarak taraflar Paris Konvansiyonu’nun temel hükümlerini tamamlayıcı genel kurallar getirilmiştir. Ayrıca, hemen hemen tüm teknolojik buluşlar için yirmi yıllık bir koruma süresi tanınmıştır. Know- How: Ticari değer taşıyan ticari sırların ve know-how gizliliğinin korunması ve dürüst ticari uygulamalara aykırı hareketlerin yasaklanması da TRIPS çerçevesinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Ülkelerin Kendi Yasalarını TRİPS’e Uyarlaması Nasıl Olacaktır? Gelişmiş ülkelere Anlaşmadaki hükümlerle kendi yasalarını uyumlu hale getirmek için bir yıllık bir geçiş dönemi tanınmıştır. Sözkonusu geçiş dönemi, planlı ekonomiden pazar ekonomisine geçen ve gelişme yolundaki ülkeler için 5 yıl; ve en az gelişmiş ülkeler için 11 yıldır. Gelişmiş olan üye ülkeler en az gelişmiş üye ülkelerin sağlam ve uygulanabilir bir teknolojik temel oluşturmalarını sağlamak için bu üyelere teknoloji transferini teşvik etmek ve artırmak için kendi ülkelerindeki işletmelere ve kurumlara teşvik sağlayabileceklerdir. Eğer gelişme yolundaki bir ülke, bazı teknolojik alanlardaki ürün patentleri aracılığıyla sağlanan korumacılığı Anlaşmanın imza edildiği tarihte tanımıyorsa, bu korumayı düzenlemek için 10 yıla kadar varabilen bir süreden yararlanacaktır. DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜ VE TÜRKİYE DTÖ ve Türkiye Ülkemiz Uruguay Round sonunda Marakeş’te DTÖ’nü kuran anlaşmayı imzalamıştır. Bu kapsamda çıkartılan Bakanlar Kurulu Kararı ile 26 Mart 1995 tarihinden itibaren DTÖ'ye kurucu olarak üye olmuştur. DTÖ üyeleri arasında GYÜ'ler grubunda yer alan ülkemiz, “Uruguay Round” anlaşmalarında öngörülen taahhütlerini yerine getirmiştir. Ülkemiz DTÖ'de GYÜ'ler grubunda yer almakla birlikte 01.01.1996 tarihi itibariyle AB ile tamamlanan Gümrük Birliği çerçevesinde Uruguay Round taahhütlerinin çok daha ötesine giderek uluslararası ticaretin serbestleştirilmesi konusunda diğer üye GYÜ'lerin ilerisinde bulunmaktadır. DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜ’NÜN SON DÖNEMLERDEKİ UYGULAMALARININ TÜRKİYE’YE ETKİLERİ Dünya Ticaret Örgütü’nün (WTO) tarım ve tekstil sektörlerinde son dönemlerde uygulamaya koyduğu iki kararın bu sektörlerin ekonomideki ağırlıklarının oldukça yüksek olduğu söylenebilir. İkisi birlikte toplam istihdamda yaklaşık %55, GSMH’da ise yaklaşık %23’lük bir paya sahip olan bu sektörler ekonomik olduğu kadar sosyal açıdan da Türkiye için hayati önem taşıyan sektörlerdir. 31 Temmuz 2004 Tarihli WTO Kararının Türkiye’ye Etkileri (Tarım) Tarım sektörünün Türkiye açısından önemini toplam GSYİH, istihdam ve dış ticaretteki payından anlamak mümkündür. Tarımın GSYİH’daki payı 1980’de %25 iken bu oran 2002 yılında %13’e gerilemiştir. 1980 yılında %56,4 olan tarım sektöründe istihdamın toplam istihdama oranı, 2000 yılında %34 olarak gerçekleşmiştir. 1980 yılında toplam ihracat değerinin %57,4’ünü oluşturan tarım sektörünün, toplam ihracattaki payı 2000’de %7,8’e düşmüştür (Dilmaç ve Çakar, 2003: 68). Bu rakamlar tarım sektörünün, GSYİH ve toplam ihracattaki payının giderek azalmasına rağmen gerek toplam çalışan nüfus içindeki payının yüksekliği, gerekse nüfusun gıda ihtiyacını karşılaması ve sanayiye katkısı açısından Türkiye ekonomisindeki önemini halen koruduğunu göstermektedir. Tekstil ve Hazır Giyim Sektöründe Kotaların Kaldırılmasının Türkiye’ye Etkileri Türkiye’nin kalkınma sürecinde en önemli sektörlerinden biri olan tekstil ve hazır giyim sektörü günümüzde de bu önemini korumaktadır. Bu konuda bazı rakamlar vermek gerekirse, Türkiye dünyanın altıncı büyük pamuk üreticisi ve beşinci büyük pamuk tüketicisi, Türk hazır giyim sektörü dünyanın beşinci Avrupa Birliği’nin ikinci büyük tedarikçisi, tekstil sektörü ise dünyanın onuncu ve Avrupa Birliği’nin birinci büyük tedarikçisi konumundadır Tekstil ve hazır giyim sektörü GSYİH’nın yaklaşık %10’unu, sanayi üretiminin %18’ini, imalat işgücünün %20’sini Türkiye’nin ihracat gelirlerinin yaklaşık ¼’ünü gerçekleştirmektedir. Fakat son yıllar da tekstil ve hazır giyim sektöründe hızla büyüyen ÇİN, Türkiye’yi bu sektörde maliyetler ve işçi ücretleri gibi faktörlerden kaynaklanan farklardan dolayı olumsuz yönde etkilediği söylenebilir. Buna karşılık bazı çalışmalarda Türkiye’nin Avrupa’ya coğrafi yakınlığının ve daha düşük arz zinciri üretim zamanının Çin ve diğer rakipler üzerinde özellikle AB piyasasında ayrı bir üstünlük yaratacağı ifade edilmektedir. Genel Değerlendirme Türkiye’ye olumsuz etkileri yanında olumlu bazı etkilerinin de -dış pazarlarda rekabet gücünün artması gibi- olacağını söylemek mümkündür. Zaten GATT/DTÖ üyesi ülkeler bu kuruluşa üye olurken dünya ticaretinin serbestleştirilmesi doğrultusunda hareket edeceklerini taahhüt ettikleri için, bu amaçla alınmış ya da alınacak olan bu tür kararlara doğal olarak uymak zorundadırlar. Türkiye gibi ülkelerin yapması gereken genel ekonomi politikaları çerçevesinde bu sektörlerde yapısal reformları gerçekleştirmek, bu sektörlerin uluslararası rekabet gücünü yükseltmek ve uzun vadede genel sektörel yapıyı gelişmiş ülkelerdekine benzer bir yapıya dönüştürmektir. TÜRKİYE’NİN İHRACAT VE İTHALAT DEĞERLERİ (2003-2013) İhracatın ithalatı karşılama oranı yıllara göre iniş çıkışlı bir seyir izlemektedir. 19902013 döneminde ihracatın ithalatı karşılama oranının en yüksek olduğu dönemler kriz yıllarıdır. Gerçekleşen yüksek devalüasyonlar nedeniyle söz konusu yıllarda ihracat önemli ölçüde arterken ithalatın azalması karşılama oranının yükselmesine neden olmuştur. İhracatın ithalatı karşılama oranı son yıllarda inişli çıkışlı bir seyir izlemektedir. 2011 yılında %56, 2012 yılında %64,5 ve 2013’de %60,3 düzeyinde gerçekleştiği görülmektedir. GÜNCEL OLAN İHRACAT VE İTHALAT MİKTAR ENDEKSLERİ İhracat miktar endeksi Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %6,5 arttı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, "gıda, içecek ve tütün"de %1,6, "yakıtlar"da %16,3 ve "imalat (gıda, içecek, tütün hariç) sanayi"nde %9,7 artarken, "ham maddelerde (yakıt hariç)" %13,9 azaldı. İhracat miktar endeksi 2014 yılı üçüncü çeyrekte bir önceki yılın üçüncü çeyreğine göre %3,6 arttı. İthalat miktar endeksi Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %2,8 arttı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, "gıda, içecek ve tütün"de %15,4 ve "yakıtlar"da %5,4 artarken, "ham maddelerde (yakıt hariç)" %6,1 ve "imalat (gıda, içecek, tütün hariç) sanayi"nde % 1,3 azaldı. İthalat miktar endeksi 2014 yılı üçüncü çeyrekte bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %1,8 azaldı. DTÖ’NÜN DÜNYA EKONOMİSNE ETKİLERİ Dünya Ticaret Örgütü ve Küresel Ekonomi II. Dünya Savaşı sonrası dünyanın en önemli ekonomik ve politik gücü haline gelen ve yeni dünya düzenine yön veren ABD tarafından atılmıştır. IMF, dünya finans piyasalarında istikrar sağlayıp üye ülkelerin dış ödemeler konusunda karşılaşacakları güçlüklere çözüm ararken, Dünya Bankası önce Avrupa ekonomisinin onarımına, daha sonra ise gelişmekte olan ülkelerin kalkınma programlarına finansman desteği sağlayacaktır. Uluslararası ticaretin düzenlenmesi ise DTÖ’ye bırakılmıştır. Tüm konferans ve roundlarda çok taraflı görüşmeler “karşılıklı ödün” tekniği ile yapılmış ve serbest ticaret uygulamalarına adım adım yaklaşılmıştır. Nitekim, 1947 yılında ortalama %40 olan sanayi ürünleri gümrük vergisi oranını 1960’lı yılların sonlarına doğru %10’a, 1990 yılında %5’e ve günümüzde %3’e çekmeyi başarmıştır. Savaş sonrası 20 milyar dolar civarında seyreden dünya ticareti, dünya üretim düzeyindeki her bir birimlik yıllık büyümeye karşılık, ortalama olarak 1,5 birimden daha fazla artarak yeni yüzyılın başında, 2001 yılında 7,6 trilyon doların üzerine yükselmiştir. Bu yöndeki gelişmeye bağlı olarak dünyada toplam ihracatın toplam gelir içindeki payı %6’dan %30’a çıkmıştır. 1970 yılında gelişmekte olan ülkelerin %5,5 civarında olan dünya sanayi ürünleri ihracatı içindeki payının dört kat artarak, 1993 yılında % 22’ye yaklaşması ancak bu payın 2/3’ünün Uzak Doğu ülkelerinin kontrolünde bulunması “dış ticaret-büyüme” ilişkisinin bir göstergesidir. 1970’li yıllarda Brezilya, Meksika, Filipinler, Malezya, Tayland ve 1980’li yıllarda Çin, Endonezya, Şili, Türkiye, Tunus vs. ülkeler ise daha önceki, ithal ikameci politiklarının ürünü olan sanayilere dayanarak, yavaş yavaş ancak kararlı bir biçimde sanayi malı ihracatçısı ülkeler kervanına katılmışlardır. Dünyamızda 2000’li yılların başında DTÖ’nün himayesinde yaygınlaştırılan “serbest ticaret”e karşı kararlı bir hareket oluşmaya başlamıştır. Hareket Aralık 1999 DTÖ Seattle zirvesinde kendisini dünyaya tanıtma olanağına kavuşmuştur. Dünya ekonomisi 2000 yılına çok büyük umutlarla girmişti. 1997 yılında başlayıp, Güneydoğu Asya’dan Latin Amerika’ya kadar dalga dalga tüm yeryüzüne yayılan küresel mali krizin gölgesi ortadan kalkmış, küresel ekonomi yeni bir atılım sürecine girmişti. Dünya ekonomisinde gerçekleştirilen %4,7’lik büyüme hızı ve %13’e ulaşan ihracat artışı bu canlanmanın somut göstergeleri olmuştur. Ancak, yeni yüzyılın ilk yılı dünya ekonomisi için tam bir hayal kırıklığı yaratmış ve sürekli büyüme umutları büyük ölçüde kırılmıştır. GENEL OLARAK DEĞERLENDİRİRSEK; DTÖ’nün kurallarını yeniden tanımlamak için, gelişmekte olan ülkelerin öncülüğünde bilimsel çalışmalar yapılması ve uluslararası politik çabalar harcanması gerekmektedir. Yeni DTÖ kurallarına, öncelikle toplumların refahının ve geleceğinin mutlak surette ticari karlılığa bağlı olmadığı gerçeğinden hareketle, yeni bir sosyal boyut kazandırılmalıdır. Bu çerçevede, her ülkenin kendine özgü toplumsal yapı ve kurumları, yeterli beslenme ve gıda güvenliği, sosyo-ekonomik gelişme endişeleri, kırsal kalkınma ve çevre sorunları, vs. gibi konular DTÖ’nün çok taraflı görüşmelerine dahil edilmelidir. Diğer taraftan, uluslararası piyasalarda haksız rekabete yol açan ve gelişme yolunda olan ülkelerin yerel üretimlerine çok büyük tehdit oluşturan AB ve ABD gibi zengin ülkelerin sübvansiyonlu ihracatları acilen yasaklanmalıdır. Dünya Ticaret Örgütü 2013 Raporu Dünya Ticaret Örgütü, Türkiye'nin hammadde üretip ihraç eden bir ülke konumundan imalat sanayii ağırlıklı bir ekonomiye geçtiğini belirterek, "Şili, Çin ve Türkiye gibi bazı vasıfsız emek-yoğun ekonomilerin orta ve uzun vadede sermaye-yoğun ekonomiler haline gelme olasılığı var" saptaması yapıldığı görülmektedir. Türkiye dünya ihracatçı ülkeler sıralamasında ilk 30'a giremedi, ancak AB27 ihracatı bir bütün olarak kabul edilerek yapılan sıralamaya göre Türkiye dünyanın en fazla ihracat yapan 22'nci ülkesi durumunda. Türkiye 1980 yılında dünya ihracat sıralamasında 67'nci sırada bulunurken, 2011 yılında 32'nciliğe yükseldi, ithalatçı ülkeler sıralamasında ise 21'inci sırada bulunuyor. TÜRKİYE SANAYİLEŞME YOLUNDA Raporda, Türkiye'nin sadece hammadde üreten bir ülke olmaktan imalat sanayiine geçtiği belirtildi. Raporda, "Gelişmekte olan ülkeler arasında kaynaklar açısından zengin olanlarla sanayileşenler arasında ayrışma var. Hammaddelerde güçlü mukayeseli avantajdan yararlanan Çin, Meksika ve Türkiye gibi ülkeler son dönemde bu sektörlerdeki avantajlarını kaybettiler ve mamul maddelerde avantaj sağladığını" belirttiler. TİCARİ HİZMET İHRACINDA TÜRKİYE’NİN KONUMU Küresel ticari hizmet ihracı sıralamasında Türkiye 2012 yılında gerçekleştirdiği 42 milyar dolarlık ticari hizmet ihracıyla 28'inci oldu. AB27 ülkelerinin birbirleri arasında gerçekleştirdikleri ticari hizmet ihracı hariç tutularak yapılan hesaplamaya göre iseTürkiye dünya 17'nciliğine geldi. Ticari hizmet ithalinde ise AB27-içi ithalat hariç yapılan sıralamada Türkiye 19 milyar dolarlık hizmet ithalatıyla dünya 27'ncisi. Türkiye önde gelen 40 mamul madde ihracatçısı ülke arasında sayılırken 1967 yılında dünya ihracatçı ülkeler sıralamasında 67, 2011'de ise 32'nci sırada yer aldığı söylenebilir. TÜRKİYE DÜNYANIN 21'İNCİ BÜYÜK İTHALATÇISI DTÖ verilerine göre Türkiye 2012'de yaptığı 237 milyar dolarlık ithalatla dünyanın 22'inci büyük ithalatçısı oldu. Türkiye dünya ithalatında yüzde 1.3'lük pay aldı. İthalatta dünya lideri ABD 2.3 trilyon dolarlık ithalat gerçekleştirdi. Türkiye'nin ithalatı 2011'e göre yüzde 2 azaldı. Dünyada ithalatın yüzde 12.6'sı ABD'ye yapılıyor. ABD'yi Çin ve Almanya izliyor. DÜNYADAKİ GÖRÜNÜM Raporda küreselleşmede siyasi güçlerin de önemli rol oynadıkları belirtilen uluslararası ticaretin son 30 yılda "küresel üretimden" daha hızlı büyüdüğü dünya ticaretinde yeni oyuncuların öne çıkışında artış var. Bunlardan en dikkat çekicileri büyük gelişmekte olan ülkeler ve hızla sanayileşen Asya ekonomilerinin olduğu vurgusu yapılmıştır. Rapora göre, gelişmekte olan ekonomiler 1980 yılında dünya ihracatının sadece yüzde 34'ünü gerçekleştirirken, oran 2011'de yüzde 47'ye yani dünya ticaretinin neredeyse yarısına yükseldi. Gelişmiş ekonomilerin ihracat payları ise yüzde 66'dan yüzde 53'e düştüğü görülür. MALİYE 2 (İÖ) TUĞBA PAMUK CİHAT KARAKAYA KAYNAKÇALAR; http://www.gib.gov.tr/fileadmin/mevzuatek/uluslararasi_mevzuat/gatt95.pdf http://www.mfa.gov.tr/dunya-ticaret-orgutu-__dto_.tr.mfa file:///C:/Users/ibrahimhalil/Downloads/324-643-1-SM.pdf http://kisi.deu.edu.tr//dilek.seymen/Ahmet_Sahinoz.pdf http://www2.aku.edu.tr/~mmasca/bolum8_kuresellesme_ekon_birlesmeler.ppt http://www.sabah.com.tr/ekonomi/2014/11/12/ihracat-yuzde-65-artti http://www.haberler.com/dunya-ticaret-orgutu-4860570-haberi/ GATT ın amacı ve ilkeleri nelerdir? DTÖ nün amaçları nelerdir? DTÖ nün Türkiyeye etkileri?