KOLLEKTİF DAVRANIŞLAR VE SOSYAL BULAŞMA GRUP NEDİR? Grup ile görüşlerin geçen yüzyılın sonlarında Gustave Le Bon İle başladığı söylenebilir.Le Bon 1895 te grubu kollektif davranışlar formu olarak ele almıştır.Bu toplu hareketler fertlerin ayrı ayrı sahip oldukları özelliklerin dışında,grup içinde fertler yeni özelliklere sahip olur.Şuurlu Şahsiyet ortadan silinir.Bütün bu bireylerin fikirleri ve hisleri tek bir yöne çevrilir.Geçici fakat pek çok açık özellikler gösteren,kollektif bir zihniyet meydana gelir.Le bon a göre,bu kollektif zihniyette,fertlerin normalde kontrol altında bulundurdukları şuursuz dürtülerini ön plana çıkarır ve fertlerin barbar ve ilkel renklere bürünmelerine neden olur.Kalabalık içerinde fert sayı fazlalığının verdiği duygu ile,tek başına iken frenlediği duyguları terk eder. Anomilik özelliği taşıyan kalabalık, fertlerin tek başlarına olduklarında zapettikleri sorumluluk duygularından onları tamamen uzaklaştır.Aynı zamanda kalabalık içersinde hareket ve hislerin karşılıklı taklit yoluyla çok hızlı dağılmasıdır.Dolayısıyla kimlik kaybı,hareketlerin kalabalık içerisinde yayılması sonucu,fertler kolaylıkla etki altında kalabilirler.Etki altında kalma,kalabalık içinde bütün fertlerde meydana geldiğinden,aşırı çoşkun birtakım hareketlere kadar sürüklenebilir. FERT VE GRUP İLİŞKİSİ: Günlük yaşantıda bir futbol takımı taraftarlarının Davranışlarına bakıldığında bu kişilerin bir birlik içersinde beraberce hareket ettikleri görülür.Bu kişilerin artık bir fert,bir Ahmet yada Mehmet olmaktan çıkıp Bu beraberliği hissettikleri grup çerçevesinde kendilerini algılayıp,benzer davranışlar içersinde oldukları gözlemlenir.Birbirlerinin özelliklerini aynı takımın taraftarları olarak benzer veya aynı algılayan bu fertler,kendilerini bu takımın üyeleri,olarak görürler. Buradan hareketle kendilerini diğer gruplardan yani takımlardan farklı hissederler.Fertler böyle bir grup içersinde ortak davranış ve tutum izlerler.Fert için grup,kendilerini grubun üyeleri olarak algılayan ve grup içersinde aynı psikolojik anlam ve önemi paylaşan,bu grup üyeliğinin özellik ve değerleri hakkında sosyal bir anlaşmayı bir ölçüde sağlayan fertler topluluğudur. Grubun Bireye Etkisi: Genellikle grup - birey ilişkilerine yönelen araştırmalar ve kuramsal yaklaşımlar iki kısımda toplanabilir. Bunlardan birincisi, grup içinde norm gelişmesi ve bireyin bu norma uyması ile ilgili çalışmalardır. İkinci kısımda, grubun bireyin tutum değişimi ile ilişkisi incelenmekte, grup bireyde tutum değişmesi yaratan yada buna engel olan bir güç olarak ele alınmaktadır. Grup - birey ilişkileri aynı zamanda riske girme davranışı içinde ele alınmaktadır. Kollektif Etkileşimde Güçlü Sosyal Davranışlar: Oklahamada,hortum nedeniyle postanedeki paralar ve mektuplar yere saçılır . Postane Müdürü,paraları almak istemez,hortum zedelere yardıma gitmeyi ister fakat;Postane müdürü,çevredeki esnafın para ve malını alıp hortum zedelere yardım etmeden gittiğini görünce,kendiside paraları alır ve hortum zedelere yardım etmeden gider.Kolektif etkileşim bu örnekte de görüldüğü gibi kalabalığın davranışıyla bağlantılıdır. .Yani etkileşim durumlarında yeni değerler meydana gelebilir. KOLLEKTİF ETKİLEŞİMİN TANIMI: Kollektif etkileşim,çok sayıda kişinin yada grubun aktif olarak katıldığı ve birbirlerine tepki verdiği sosyal durumlardaki davranış anlamına gelir.Kollektif davranışı gösteren grupları şu şekilde gösterebiliriz. Linç eylemlerini gerçekleştirmek isteyen güruhlar. Başka bir gruba karşı ayaklanma. Açlık yürüyüşleri. Devrimci hamle yapan kalabalık. Kitlesel protesto yapan topluluklar. Bir araziyi kendi toprağına katmak isteyen ve savaşacağına ant içen kalabalıklar. Dinsel Toplantılar gruplar,ayinler ve törenleri örnek gösterebiliriz. Buradaki odak noktası ortak çıkar,beklenti,mesele yada kriz etrafında yoğunlaşan insan topluluklarıdır. Gustave Le Bon’a Göre Kollektif Davranışlar Tanımı: İlkelliğe,barbarlığa,zihinsel geriliğe geri dönüşün ortaya çıktığı, Muhakemesine mantık yerine hayallerin hakim olduğu Liderliğin ise mesajların tekrarlanıp onaylandığı bir prestij mevkii olduğu, Dürtüler ve tepkisellikle motive edilen;ahlak normlarının işlemediği Şiddet yüklü gruplardır. Sosyal Bulaşma: Gustave Le Bon,19.Yüzyılın sonlarına doğru,kalabalıkların sosyal psikolojisini yani kalabalık içindeki insanların uç davranışlarını açıklamaya çalışmıştır.Kalabalık içindeki İnsanların radikal bir dönüşüme uğradığını,şiddet ve coşkularını ifade etmede,hain,irrasyonel,hayvani ve pervasız olduklarını gözlemlemiştir.Le Bon,tıbbi deneyimlerinden yola çıkarak ,hastalıkların bulaşması ile coşkuların bulaşması ve bunun sonucunda kalabalık içindeki aşırı davranışların ortaya çıkması arasında bir bağ kurmuştur.Le Bon’un ortaya attığı bulaşma kavramı,insanların nasıl davranmaları ve neler hissetmeleri gerektiğini keşfetmek için başkalarına dikkat ettiklerinde işleyen bir tür sosyal etki biçimi söz konusu olduğunda anlamlı görünmektedir ve bu kalabalık davranışların etkisiyle bireylik yitimi ve kimliksizleşme unsuru meydana gelir. KİMLİKSİZLEŞME: Burada en önemli durum,kalabalık içinde tekil birey olma duygusu ve sorumluluğunun ortadan kalkması veya bunun gevşemesidir.Bu yaklaşıma göre,insanlar toplum içinde medeni davranma normuna karşı gelmiş olmamak için temeldeki tepkisel,saldırgan ve bencil doğalarını göstermezler.Bu bastırılan özellikler kalabalık içinde açığa çıkar.Buna aracı olan mekanizma ise kimliksizleşmedir. Kimliksizleşme,bireyin farklılaşma sürecidir. Le Bon ve Kimliksizleşme: Le bon bu konudaki fikirlerini;bir dizi girdisel değişkenleri,bazı psikolojik değişimleri ve sonuç olarak ortaya çıkan davranışı kapsayan bir model halinde formüle etmiştir.En önemli girdi değişkenler, anonimlik,sorumluluğun dağılması ve birlikte hareket edenlerin varlığıdır.Bu değişkenler bireyin öznel dünyasını değiştirir ve grup içinde bulunmak,hareketlerinin sonuçlarına ait sorumluluğunu zayıflatır.İşte bu durum Kimliksizleşmenin Psikolojik hali olarak nitelendirilir. Bu davranışlar mantıksız ve tepkiseldir, Çünkü olağan sosyal ve kişisel kontrollerin dışında kalmıştır. . HİSTERİK BULAŞMA Hekimlik formasyonundan esinlenen Le Bon, fiziksel hastalıkların bulaşması ile kalabalık içindeki duygusal davranışların bulaşması arasında paralellik görmüştür.Fiziksel hastalık belirtileri,gerçekte sıklıkla sosyal bulaşma yoluyla yayılmaktadır. Ohio’da elektronik aletler fabrikasında montaj hattında çalışan bir kadın aniden midesinin bulandığını,güçlükle nefes alabildiğini hissetmiş ve halsizlik duymuştur.Aynı anda,çoğu kadın 30 kişi daha bu kadınınkine benzer belirtilerden yakınmış ve ilk yardım odasında tedaviye alınmıştır.Fabrikada yapılan genel kontrol sonucunda böyle bir hastalığa neden olabilecek hiçbir zehirli maddeye rastlanmamıştır. Bir aluminyum mobilya montaj atölyesinde 29 kadın,hoş olmayan kokulara atfedilen baş ağrısı, ağız kuruluğu,kötü tadalma ve baş dönmesinden yakınmışlardır.Bazıları,bu durumun nedeni olarak inandıkları “garip,mavi bir duman” gördüklerini belirtmişlerdir.Hava örneklerinde zehirli hiçbir kimyasal maddeye rastlanmamış ve ertesi gün atölyede yeniden çalışılmaya başlanmıştır.Bu çalışma günü boyunca 5 erkek ve 8 i önceki gün hastalıktan yakınan 22 kadın benzer belirtilerle ilk yardım odasına başvurmuşlardır. Bu olayda çıkan sonuç,hastalık görüntülerinin psikolojik kaynaklı olduğu ve kurbanların kendilerinden önce rahatsızlananlardan ipucu aldıktan sonra şikayet etmeye başladıkları ve salgının bu yoldan gerçekleştiği saptanmıştır. Kollektif Grupta İletişimin Önemi: Savaş yada korku uyandıran durumlarda grup içindeki kişilerin arasındaki etkili iletişimin sürdürülmesi çok önemlidir. Örneğin;Marshall savaş döneminde,askerlerinin neden 45 ila 60 dakikalık gecikmelerle ateş açtığını anlamak için askerlerin yanına gitmiştir. Bölgeye, vardığında askerler arasında etkili İletişim kuruluncaya kadar ateş etmedikleri ve bu iletişimin 45 ila 60 dakikada sağlandığı için gecikmelerin nedeni bu olduğu tespit edilmiştir.İlişkilerin organize doğasından dolayı,İletişimin yalnızca bir kişinin kalkıp beni izleyin devam ediyoruz demesiyle yeniden kurulduğunu gözlemlenmiştir.Eğer hiçbir iletişim kurulamazsa askerlerin geri çekilme yönünde, davrandıkları ortaya çıkmıştır.İletişimin gücünü burda bir kez daha görebiliyoruz. .