T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2529 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1500 YATIRIMCI İLİŞKİLERİ YÖNETİMİ Yazarlar Yrd.Doç.Dr. Özlem SAYILIR (Ünite 1, 2 ) Yrd.Doç.Dr. Özlem SAYILIR, Arş.Gör. Sinan YILMAZ (Ünite 3) Yrd.Doç.Dr. Fatih BAYRAM (Ünite 4, 6, 7) Yrd.Doç.Dr. Muammer SARIKAYA (Ünite 5) Editör Doç.Dr. Metin COŞKUN ANADOLU ÜNİVERSİTESİ i Bu kitabın basım, yayım ve satış hakları Anadolu Üniversitesine aittir. “Uzaktan Öğretim” tekniğine uygun olarak hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan izin almadan kitabın tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz. Copyright © 2012 by Anadolu University All rights reserved No part of this book may be reproduced or stored in a retrieval system, or transmitted in any form or by any means mechanical, electronic, photocopy, magnetic, tape or otherwise, without permission in writing from the University. UZAKTAN ÖĞRETİM TASARIM BİRİMİ Genel Koordinatör Doç.Dr. Müjgan Bozkaya Genel Koordinatör Yardımcısı Doç.Dr. Hasan Çalışkan Öğretim Tasarımcıları Yrd.Doç.Dr. Seçil Banar Öğr.Gör.Dr. Mediha Tezcan Grafik Tasarım Yönetmenleri Prof. Tevfik Fikret Uçar Öğr.Gör. Cemalettin Yıldız Öğr.Gör. Nilgün Salur Kitap Koordinasyon Birimi Uzm. Nermin Özgür Kapak Düzeni Prof. Tevfik Fikret Uçar Öğr.Gör. Cemalettin Yıldız Grafiker Gülşah Yılmaz Dizgi Açıköğretim Fakültesi Dizgi Ekibi Yatırımcı İlişkileri Yönetimi ISBN 978-975-06-1199-5 1. Baskı Bu kitap ANADOLU ÜNİVERSİTESİ Web-Ofset Tesislerinde 1.000 adet basılmıştır. ESKİŞEHİR, Haziran 2012 ii İçindekiler Önsöz ……………………………………………………………………………………………….... iv 1. Yatırımcı İlişkileri Kavramı……………………………………………………………………… 2 2. Kamunun Aydınlatılması ve Sermaye Piyasaları…………………………………………… 20 3. Kamunun Aydınlatılması ve Kurumsal İtibar………………………………………………… 40 4. Kamunun Aydınlatılması ve Yatırımcı İlişkileri……………………………………………… 64 5. İşletmelerin İkincil Paydaşları ve Yatırımcı İlişkileri……………………………………….. 82 6. Yatırımcı İlişkilerinde Bilgi Sunum Araçları…………………………………………………. 102 7. Yatırımcı İlişkilerinin Çalışma Alanları ve Yöntemleri……………………………………… 116 iii Önsöz İşletmeler, insanların istek ve ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurulmuş, mal ya da hizmet üreten, kâr elde etmeyi hedefleyen kuruluşlardır. Başlangıçta küçük ve mahalli düzeyde faaliyet gösteren işletmelerden bazıları zaman içinde büyümüş, ulusal hatta uluslararası düzeyde faaliyetlerini genişletmişlerdir. İşletmecilik alanında yaşanan gelişmelerden biri de işletmelerin aile işletmelerinden, halka açık işletmelere dönüşmesidir. İşletmelerin halka açılmasıyla birlikte, geleneksel fon sağlama yöntemi olan kredi kullanmaya, menkul kıymet ihraç ederek fon sağlama alternatif olmaya başlamıştır. Bu gelişmeler, işletmelerin paydaşlarının çeşitlenmesine yol açmıştır. Paydaşlar, işletmenin faaliyetlerini etkileyen ve faaliyetlerinden etkilenen kişi ve kurumlardır. Paydaşların hak ve menfaatlerinin korunması, kamuoyunun işletmelerin faaliyet sonuçları hakkında bilgilendirilmesi bir gereklilik olduğu kadar yasal bir zorunluluk haline gelmiştir. Kamuyu aydınlatma ve kurumsal yönetim anlayışı işletmecilikte önem kazanmaya başladıkça bu konudaki düzenlemeler de artış göstermiştir. Kamuyu aydınlatmada temel amaç yatırımcıların korunması ve sermaye piyasalarının etkin çalışmasının sağlanmasıdır. Kurumsal yönetim ise şirket yönetimi ile hissedarlar ve paydaşlar arasındaki ilişkileri düzenleyen kurallar bütünüdür. Yatırımcı İlişkileri Yönetimi kamuyu aydınlatma ve kurumsal yönetimi de kapsayan, işletmenin tüm paydaşlarının çıkarlarının korunmasını gözeten, yatırımcıların güvenini pekiştiren bilgilendirme faaliyetlerinin bütünü şeklinde açıklanabilir. Son yıllarda sermaye piyasalarında önem kazanan konulardan biri olan Yatırımcı İlişkileri Yönetimi, işletme ortakları, çalışanları, potansiyel yatırımcılar, aracı kurumlar, kamu otoriteleri, medya ve kamuoyu tarafından ihtiyaç duyulan bilgilerin dürüst, güvenilir, tarafsız ve şeffaf bir biçimde paylaşılmasını yerine getirmektedir. Yedi bölümden oluşan bu kitapta; ilk bölümde genel olarak yatırımcı ilişkileri kavramından bahsedilmiş, ikinci bölümde sermaye piyasaları açısından kamuoyunun aydınlatılmasının önemi vurgulanmış, üçüncü bölümde kurumsal itibarın önemine dikkat çekilmiş, dördüncü bölümde kamuoyunun aydınlatılmasında yatırımcı ilişkilerinin rolü açıklanmış, beşinci bölümde işletmelerin ikincil paydaşları açıklanmış, altıncı bölümde yatırımcı ilişkilerinde kullanılan bilgi sunum araçları tanıtılmış ve nihayet son bölümde yatırımcı ilişkilerinin çalışma alanları ve yöntemlerinden bahsedilmiştir. Bu kitabın hazırlanmasında başta yazarlar olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür eder, kitabın okuyuculara faydalı olmasını dilerim. Editör Doç.Dr. Metin Coşkun iv 1 ! ! ! ! ! ! ! Amaçlarımız Bu üniteyi tamamladıktan sonra; Yatırımcı ili!kilerinin hedef kitlesini ve faydalarını ifade edebilecek, Yatırımcı ili!kilerinin amaçlarını ve araçlarını açıklayabilecek, Yatırımcı ili!kilerinin görevlerini tartı!abilecek bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz. Anahtar Kavramlar Yatırımcı "li!kileri Aracı Kurumlar Kurumsal Yatırımcılar Finansal Analistler Bireysel Yatırımcılar Yatırımcı "li!kileri Bütçesi Finansal Medya Yatırımcı "li!kileri Departmanı !çindekiler ! Giri! ! Yatırımcı "li!kilerinin Tanımı ! Yatırımcı "li!kilerinin Hedef Kitlesi ! Yatırımcı "li!kilerinin Faydaları ! Yatırımcı "li!kilerinde Amaçlar ! Yatırımcı "li!kilerinde Araçlar ! Yatırımcı "li!kileri Bütçesi ! Yatırımcı "li!kileri Departmanının Görevleri 2 ! ! Yatırımcı İlişkileri Kavramı GİRİŞ Günümüz dünyasında işletmeler büyümek için gerekli fonları sağlamak, değerlerini ve itibarlarını arttırmak ve likidite sağlamak gibi çeşitli nedenlerle sermaye piyasalarından finansman sağlama yoluna gitmektedir. İşletmeler bu amaçlarla, sermaye piyasalarından sermaye sağlamaya veya borçlanmaya yönelik hisse senedi ve tahvil gibi menkul kıymetler ihraç ederler. Sermaye piyasalarının derinleşmesi ve sermaye piyasası araçlarının çeşitlenmesiyle birlikte yatırımcıların yatırım seçenekleri çoğalmaktadır. Yeni yatırımcılar çekebilmek için halka açılan işletmeler, çok sayıda işletmenin menkul kıymetleri ile rekabet etmek zorunda kalırlar. Yatırımcı İlişkileri; şirket, ortaklar ve şirketi değerli kılan diğer müşteriler arasındaki iletişimi en etkin şekilde sürdürmek için finans, iletişim, pazarlama ve menkul kıymet hukukunu entegre eden bir stratejik yönetim biçimidir. Kamu ve özel şirketler yatırım camiasıyla iletişim kurdukça onlar için bilgi ve açıklama yönetimi konusunda uzmanlaşan kurumsal iletişim alanı, Yatırımcı İlişkileri olmaktadır. Stratejik bir pazarlama faaliyeti olan yatırımcı ilişkileri, kurumsal ve bireysel yatırımcıların her türlü ihtiyaçlarına cevap vermek üzere stratejik ve finansal bilgilerin belli bir düzen içinde derlenmesi ve sunulması görevinin yanında, kritik öneme sahip hassas bilgilerin irdelenerek kamuya açıklanması hususunda öneri getirmek, şirketin hedeflerinin yatırımcıların beklentilerine uygunluğu hakkında görüş bildirmek durumundadır. Yatırımcı ilişkilerinin temelinde, kurumsal bilgilerin yatırımcılara, hissedarlara, müşterilere, topluma ve çalışanlara iletilmesi ihtiyacı ve gereği yatar. Günümüz yatırımcı ilişkileri temelinde hız ve şeffaflık yer almaktadır. Ulusal ve uluslararası mevzuatın gereklerini takip etmek ve hızla yerine getirmek kurumlar açısından büyük önem arz etmektedir. Doğru bilgiyi, doğru zamanda, kolay anlaşılır ve kolay erişilir bir şekilde sunmak, bugünün dünyasında yatırımcı ilişkileri ile uğraşan herkesin ortak hedefi durumundadır. Hiç şüphe yok ki, yatırımcılarla olan ilişkiler devam eden, uzun vadeli bir süreçtir. Yatırımcı ilişkilerinde birinci kural dürüstlük, ikinci kural ise açıklıktır. Bu yüzden Yatırımcı İlişkileri Bölümü sorulara anlaşılır ve dürüst bir şekilde cevap vermeli, yatırımcı ve analistlerle şirketin kamuya açıklanabilir bilgilerini paylaşmalıdır. Bu bilgileri paylaşırken sorulan sorulara mümkün olduğunca kısa sürede ve özlü şekilde cevap verilmelidir. Yatırımcı İlişkileri Bölümü çalışanları herhangi bir hataya sebebiyet vermemek için mevzuat kurallarını çok iyi bilmelidir. Yatırımcı ve analistler sordukları soruların karşılığında tatmin edici cevap almalıdırlar. Günümüzde yapılan araştırmalar uluslararası yatırımcıların kurumsal yönetim uygulamalarını finansal performans kadar önemli bulduklarını ve iyi kurumsal yönetim uygulamalarına sahip şirketler için daha fazla fiyat ödemeye hazır olduklarını göstermektedir. YATIRIMCI İLİŞKİLERİNİN TANIMI Yatırımcı İlişkileri kavramı, sermaye piyasalarında faaliyet gösteren veya göstermeyi hedefleyen işletmelerin etkileşimde bulundukları mevcut yatırımcılar, potansiyel yatırımcılar, aracı kurumlar, düzenleyici finansal kurumlar ve medya ile yasal ve gönüllü olarak yürüttükleri sürekli iletişimi ifade 3 etmektedir. İşletme, yatırım dünyasına ilgi duydukları bilgileri sunmak için yatırımcıların yanı sıra finansal kurumlar ve medya ile de iletişim etkinlikleri yürütmek zorundadır. Yatırımcıyı ikna etmek, gerçeklerin net ve şeffaf olarak akıllıca iletilmesi ile mümkün olabilir. Yatırımcıları işletmenin başarısı ve potansiyeline ilişkin ikna edebilmek için işletmenin kârlılığı ve finansal açıdan sağlamlığına ilişkin bilgi sunmak, yönetimden ve işletmenin planlarından haberdar etmek gerekir. Yatırımcıların gözünde bir işletmenin, yatırım yapılabilecek diğer işletmelerden farklılaşmasını sağlamak için işletme ve yatırımcılar arasında zamanında ve doğru bilgi akışını sağlayacak ortamın oluşturulması gerekmektedir. Başarılı bir Yatırımcı İlişkileri fonksiyonu için gerekli olan prensipler şunlardır: • Açıkça belirlenmiş amaçlar/hedefler • Üst Yönetimin desteği ve katkısı • Örgütsel verimlilik • Kaliteli bilgi sistemleri • Yasal yükümlülüklere uyulması Yatırımcı İlişkileri işletmenin iletişiminin bir parçasıdır. Yatırımcı İlişkilerinin temel faaliyet alanı, işletmenin mevcut ve potansiyel piyasa değerini yatırımcılara iletmektir. Yatırımcı İlişkileri, yatırımcılar topluluğunun işletmeye, rakiplere ve sektöre ilişkin algılarının işletmenin üst yönetimine iletilmesinden de sorumludur. YATIRIMCI İLİŞKİLERİNİN HEDEF KİTLESİ İşletmenin mevcut ve/veya potansiyel yatırımcıları yerli veya yabancı olacağı gibi kurumsal veya bireysel de olabilir. Yatırımcılar, yatırım tarzları, yatırım süreçleri ve risk iştahları gibi yönlerden farklı yapılara ve gereksinimlere sahip olduklarından işletmelerin yatırımcılarını tanımaları son derece önemlidir. Yatırımcı İlişkileri etkinliklerinin hedef kitlesi şöyle sıralanabilir: • Kurumsal yatırımcılar (yerli veya yabancı) • Bireysel yatırımcılar (yerli veya yabancı) • Düzenleyici finansal kurumlar (Sermaye Piyasası Kurulu, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası vb.) • Aracı kurumlar (analistler, müşteri temsilcileri) • Bankalar ve diğer kreditörler • Portföy yönetim şirketleri • Yönetim Kurulu • Şirket çalışanları • Derecelendirme şirketleri • Finansal Medya • İşletmenin diğer mevcut ve potansiyel paydaşları Yatırım piyasası, satıcı kesim ve alıcı kesim olmak üzere iki kesimden oluşmaktadır. Satıcı kesim işletmelerin ihraç ettiği menkul kıymetlerin alım satımına aracılık eden ve işletmelerle şirketler arasında fon akımında köprü görevini üstlenen aracı kurumlardan oluşmaktadır. Alıcı kesim ise işletmelerin menkul kıymetlerine yatırım yapan bireysel emeklilik fonları, yatırım fonları gibi kurumsal yatırımcılarla bireysel yatırımcılardan oluşmaktadır. 4 Finansal Sermaye Kanun, Tüzük Emek, !"gücü Hissedarlar Hükümetler Çalı"anlar Do#al Sermaye ! Di#er Payda"lar "#$%&'% Mü"teriler Sadakat ve !tibar Yöneticiler Be"eri Sermaye Sendikalar Toplum !"gören !li"kileri Tedarikçiler Tedarik ve Teknoloji Sadakat ve !tibar "ekil 1.1: Yatırımcı !li"kilerinin Hedef Kitlesi Aracı kurumlar, ara!tırma bölümleri bünyesinde ara!tırma analistleri istihdam ederler. Ara!tırma bölümlerinde ekonomi, sektör ve i!letmelerle ilgili bilgiler, analistler tarafından incelenerek yatırımcılara yatırım kararlarında yardımcı olmaya yönelik ara!tırma raporları hazırlanmaktadır. Analistler genellikle bir sektörde ve sektörde faaliyet gösteren ve belirli bir büyüklü#e sahip birkaç i!letme üzerinde uzmanla!ırlar. "!letmenin analistler tarafından takip edilmesini sa#lamak için benzer i!letmeleri takip eden analistlerin belirlenmesi ve ilgili analistlerle ba#lantı kurulması gerekir. Potansiyel analistlerle görü!ülmeden önce gerekli !irket bilgilerini içeren bir tanıtım kitinin hazırlanarak analistlere ula!tırılması faydalı olacaktır. Analistlerle yapılan görü!melere "!letmenin Yatırımcı "li!kileri Yöneticisi, Finans Yöneticisi ve Üst Yönetim birlikte katılarak !irketin stratejileri, rakipleri ve büyüme hedefleri gibi konularda sunum yapar ve analistlerden gelebilecek sorulara cevap verirler. "!letme hakkında yayımlanan olumlu bir raporla yatırımcılara ‘al” tavsiyesi verilmesi hisse senedi fiyatının artmasına yardımcı olabilir. Ancak, fiyat belirli bir seviyeye ula!tıktan sonra analist tavsiyesi “tut” veya “sat” !ekline dönü!ebilir. Ayrıca, yanlı! bilgi veya yorumlara ba#lı olarak veya sektörle ilgili geli!melerin olumsuz olması durumunda i!letme hakkında zaman zaman olumsuz raporlar yayımlanabilir. Bu durumda i!letmenin verebilece#i en iyi tepki raporlarla ilgili yorum yapmayıp raporların olumluya dönmesine yardımcı olmak için bilgi akı!ını sürdürmektir. Aracı kurumlar i!letmenin sermaye piyasalarından fon sa#lamasına yardımcı olmakla kalmayıp aynı zamanda hisse senedinin de#er kazanmasında da önemli bir rol üstlenirler. Ara!tırmalar, i!letmeyi takip eden analist sayısının artması ile beraber fiyat/kazanç oranı gibi piyasa göstergelerinin de artı! gösterdi#ine dair bulgular sunmaktadır. "!letmeler aracı kurumlara bilgi sa#lamakla kalmayıp aracı kurumlardan da hisse senetlerini nasıl analiz ettiklerine dair bilgi edinebilir; aynı zamanda yatırımcılardan aracı kurumlara ula!an, i!letmenin nasıl algılandı#ına dair, geri bildirimlerin kendilerine iletilmesini sa#layabilirler. Yatırım piyasasının alıcı kesiminde i!letmenin ve yatırım piyasasının satıcı kesiminin hedefledi#i yerel veya yabancı kurumsal veya bireysel yatırımcılar yer almaktadır. Her yatırımcı farklı nedenlerle hisse senedi alım satımı gerçekle!tirmekte ve hisse senedi yatırımını elinde tutmaktadır. Bazı yatırımcılar hisse senedinin fiyatının artması ile birlikte sermaye kazancı elde etmeyi hedeflerken bazı yatırımcılar 5 ! ! hisse senedi sahiplerine dağıtılan kâr payı kazancını hedeflemektedir. Bazı yatırımcılar yüksek büyüme potansiyeli olan işletmelerin hisse senetlerine yatırım yapmayı tercih ederken bazıları piyasa değeri sektör ortalamasından düşük olan işletmeleri tercih etmektedir. Bazı yatırımcılar ekonomideki gelişmelere göre yatırım yaparken bazıları hisse senetlerinin geçmiş performansına göre yatırım kararı almaktadır. Zaman içinde işletmenin politikaları değiştikçe farklı türdeki yatırımcılar için cazip hale gelebilir. Örneğin, işletmenin kâr payı dağıtma kararı vermesi ile kâr payı kazancını hedefleyen yatırımcılar için işletme çekici hale gelirken, işletmenin kârlarını büyümeye yönlendirmesini tercih eden yatırımcılar için itici hale gelebilir. Kurumsal yatırımcılar araştırma raporlarını okurlar ve işletme yöneticileri ile bire bir toplantılarda bir araya gelmeyi beklerler. Profesör Sarah Mavrinac tarafından yapılan bir araştırmada kurumsal yatırımcıların yatırım yapacakları işletmeleri değerlendirirken göz önüne aldıkları soyut faktörler önem sırasına göre aşağıdaki gibi sıralanmıştır: 1. Şirket stratejisinin uygulanışı 2. Yönetimin kredibilitesi 3. Şirket stratejisinin kalitesi 4. Yenilikçilik 5. Çalışanlar için cazip olması 6. Pazar payı 7. Yönetimin deneyimi 8. Maaş politikalarının kalitesi 9. Araştırmada önderlik 10. Süreçlerin kalitesi Yatırımcı İlişkileri insanlar ve insan gruplarını içerdiğinden statik değildir. Dolayısıyla Yatırımcı İlişkileri iletişim plan ve programlarının, gerektiğinde değişebilecekleri göz önüne alınarak, esnek bir yaklaşımla yapılandırılması gerekmektedir. İşletmeler araştırma raporlarına girme olasılıklarını nasıl arttırabilirler? YATIRIMCI İLİŞKİLERİNİN FAYDALARI Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir araştırmaya göre işletmelerin yatırımcı ilişkileri faaliyetleri ile finansal kesimin işletmeyi izlemesi arasında doğrudan bir ilişki saptanmıştır. Şirketi izleyen analist sayısının artması ile birlikte şirketlerin fiyat/kazanç oranı gibi hisse senetlerine ilişkin piyasa göstergeleri artmaktadır. Yüksek fiyat/kazanç oranlarındaki artışta kâr marjları ve yüksek büyüme gibi diğer olası faktörlerin etkilerinin önemli olmadığı, yüksek fiyat/kazanç oranlarının tamamen yatırımcı ilişkileri programlarından kaynaklandığı tespit edilmiştir. Yatırımcı İlişkileri fonksiyonunun olmadığı bir ortamda, yatırımcılar sadece medyada, internette veya Sermaye Piyasası Kurulu raporlarında yer alan tarihi bilgilerle yetinmek zorundadırlar. Bu durumda yatırımcıların halka açık işletmenin hisse senedine yatırım yapma veya o işletmenin hisse senedine aynı sektörde yer alan benzer işletmelerin hisse senetlerinin ortalama değerinin üzerinde bir değer ödeme eğilimi azalacaktır. Hisse senedi fiyatı azaldıkça da satılan her bir hisse senedi ile daha az fon sağlanacağından işletmenin sermaye maliyeti artacaktır. Ayrıca, hisse senedi için kuvvetli bir talep oluşmazsa, kısa sürede çok sayıda aşağı ve yukarı yönlü işlemle beraber hisse senedinin fiyatı görece daha oynak olacaktır. 6 Başarılı Yatırımcı İlişkileri Yöneticileri, neredeyse yatırımcıların beynini okurlar; analist veya Portföy Yöneticisi gibi düşünerek işletmenin değerini arttırmaya yönelik çalışırlar. Muhasebe kurallarına ve yasal çerçeveye uygun şekilde yürütülen başarılı bir Yatırımcı İlişkileri Programının yatırımcıların riskini azaltması ve sonuçlarının hisse senedi fiyatına yansıması beklenir. Benzer ekonomik ve finansal performansa sahip iki işletme söz konusu olduğunda yatırımcılar daha yüksek kalitede Yatırımcı İlişkilerine sahip işletmeyi tercih edecektir. İşletmenin piyasa değerinin yaklaşık %60-80’lik kısmı finansal performans tarafından belirlenmektedir. Zira işletmenin piyasa değeri uzun vadede finansal performansının yanında bu performansın nasıl yorumlandığına da bağlıdır. Yatırımcı İlişkileri, işletmenin piyasa değerinin finansal performans dışındaki etmenlerle belirlenen kısmında (yaklaşık %20-40) gelişme sağlayabilir. İşletme Yönetimine olan güven belirsizliği azaltır. Daha düşük risk daha fazla değer artışı anlamına geldiğinden, Yatırımcı İlişkileri hissedarların refahına yönelik bir sigorta poliçesi görevi görür. Yatırımcı İlişkileri, halka açık işletmeler için sadece işletmenin yatırımcı topluluğunda tanınmasına ve anlaşılmasına olanak sağlamakla kalmayıp aynı zamanda işletmelerin sermayeye hızlı ve kolay erişimine, hisse senedi işlemlerindeki sıklığın arttırılması ile beraber likidite sağlanmasına ve hisse senedinin piyasada hak ettiği değeri bulmasına da yardımcı olmaktadır. Yatırımcı İlişkilerinin faydaları şöyle özetlenebilir: • Hisse senedi fiyatının şirketin gerçek değerini yansıtmasını sağlar. • Yatırımcıların beklentilerini yönetir. • İşletmenin paydaşları (yatırımcılar, müşteriler, çalışanlar, tedarikçiler vb.) ile işletme arasındaki ilişkileri geliştirir. • İşletmenin bilinirliğini, tanınırlığını arttırır. • Şirketle ilgili fırsatların ve şirketin büyüme potansiyelinin anlaşılmasını sağlar. • İşletmenin sermaye maliyetini düşürür. • Mevcut yatırımcıların bağlılığını sağlar, yeni yatırımcıları cezbeder. • İşletmenin sermaye piyasalarından yeni fon temin etme yeteneğini arttırır. • İşletme yönetimine düzenli geri bildirim sağlar. Bu kapsamda amaçlar oluşturulmakta ve yatırımcı ilişkileri bütçesi çerçevesinde hedefe ulaşmayı sağlayacak çeşitli araçlar kullanılmaktadır. Etkin bir şekilde yürütülen Yatırımcı İlişkileri fonksiyonu sayesinde işletme ve yatırımcıları arasında karşılıklı anlayış ve güvene dayalı bir ilişki kurulması sağlanır. Gelişmeleri öngören ve şeffaf bir yaklaşımla oluşturulan bir finansal iletişim stratejisi gerek belirsizlik dönemlerinde gerekse olağan dönemlerde işletmenin rekabet avantajı yaratmasına yardımcı olur. YATIRIMCI İLİŞKİLERİNDE AMAÇLAR Yatırımcı İlişkileri Departmanı oluşturmanın ilk adımı amaçların belirlenmesidir. Yatırımcı İlişkileri Departmanının ana amacı işletmenin piyasa değerinin maksimize edilmesidir. Bu şekilde işletmenin en az sayıda hisse senedi ile en fazla miktarda kaynak sağlaması ve işletmenin sermaye maliyetinin düşürülmesi mümkün olacaktır. Ayrıca, güçlü bir hisse senedi fiyatı sayesinde işletmenin diğer işletmeler 7 tarafından ele geçirilmesinin de önlenmesi mümkün olacaktır. İşletmenin yatırımcı tabanını genişletmesi de işletmenin değerinin en yükseğe çıkarılması ile kolaylaşacak ve riskin dağıtılması sağlanacaktır. Yüksek piyasa fiyatına ulaşma ana amacını destekleyecek hedefler şunlar olabilir: • İşletmenin hisse senedinin işlem hacmini arttırmak, • İşletmenin tanınırlığını arttırmak, • Uzun vadeli yatırımcıların sayısını arttırmak, • İşletmenin iyi anlaşılmasını sağlamak, • İşletmenin yatırımcı profilini genişletmek ve derinleştirmek, • İşletme faaliyetlerinin tüm yasa, mevzuat ve yönetmeliklere uygunluğunu sağlamak, • Kriz yönetimi. Hedefler işletmenin özelliğine, geleceğe ilişkin planlarına, ekonomik gelişmelere, sermaye piyasalarındaki gelişmelere göre farlılık göstermekle beraber, hedeflerin gerçekçi ve somut olmasına, üst yönetimin beklentileriyle ve işletmenin genel stratejisiyle uyumlu olmasına ve ölçülebilir olmasına dikkat edilmelidir. Hisse senedinin işlem hacminin artması ve yatırımcı profilinin genişlemesinin hisse senedinin fiyatını nasıl etkilemesi beklenir? YATIRIMCI İLİŞKİLERİNDE ARAÇLAR Yatırımcı İlişkilerinin temel amacı işletmenin piyasa değerinin maksimize edilmesi olduğundan, piyasa değerinin hangi faktörlerden etkilendiğinin belirlenmesi gerekir. Öncelikle, ekonominin genel durumu ve işletmenin faaliyet gösterdiği sektörün durumu işletmenin hisse senedi fiyatını etkilemektedir. İşletmenin hisse senedi fiyatı ekonomideki ve sektördeki koşullara bağlı olarak belli bir miktar dalgalanacaktır. Ayrıca, hisse senedi fiyatı işletmenin faaliyet ve finansal sonuçlarına, stratejilerine ve yönetimin kalitesine göre de değişim gösterecektir. İşletmenin Yatırımcı İlişkileri Fonksiyonu, işletmeyle ilgili bu bilgileri yatırımcılara temel, orta ve ileri düzeydeki çeşitli araçları kullanarak sunmaktadır. Yatırımcı İlişkilerinin mevcut ve potansiyel yatırımcılara ulaşmak için kullandığı iletişim yöntemlerine Yatırımcı İlişkileri Araçları denir. Araçların düzeyi yükseldikçe iletişimin düzeyi ve üst düzey yönetimin süreçlere katılımı yükselecektir. İşletme, hangi tip yatırımcıları ne oranda hedefleyeceğini belirlemeli ve araçlarını amaçlara ve hedeflenen yatırımcılara göre belirlemelidir. Temel düzeydeki araçlar şunlardır: Faaliyet Raporları: Şirket yıllık ve ara dönem faaliyet raporlarının hazırlanması Yatırımcı İlişkilerinin sorumluluğundadır. Halkla ilişkiler, Kurumsal İletişim, Hukuk ve Finans Departmanlarıyla ve Reklam ve Halkla ilişkiler ajanslarıyla birlikte çalışılabilir. Yıllık Faaliyet Raporu’nun Sermaye Piyasası Kurulu mevzuatı ve Kurumsal Yönetim İlkeleri’ne ve işletmenin kurumsal kimliğine uygun olmasına dikkat edilmelidir. Yıllık Faaliyet Raporu’nda şirket tanıtım bilgileri, Yönetim Kurulu Başkanı’nın mesajı, işletmenin vizyonu, misyonu, değerleri, yönetim kadrosu, insan kaynakları, sosyal sorumluluk ve kültürel etkinlikler hakkındaki bilgileri, mali tablolar ve ilgili dipnotları, denetçi raporu, hisse senedi performansı ve yıllık performans değerlendirmesi gibi bölümler yer almaktadır. Dünyada ve Türkiye’de büyük ölçekli işletmelerin kurumsal internet sitelerinde interaktif yıllık faaliyet raporları bulunmaktadır. 8 Yıllık Olağan Genel Kurul Toplantısı: Yılda bir defa düzenlenen Genel Kurul toplantısında işletmenin hissedarları Yönetim Kurulu’nun seçiminde ve işletme ile ilgili önemli konularda oy kullanırlar. Ayrıca, bu toplantıda yönetim işletmenin ortağı olan hissedarlarla bir araya gelerek yatırımcılarını bilgilendirmektedir. Periyodik Haber Bültenleri (Newsletter): İşletmeler yatırımcıları ilgilendiren haberleri içeren haber bültenlerini belirli aralıklarla kurumsal gönderim listesine kaydolan yatırımcılara gönderebilirler. Belirli dönemlerde İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’na (İMKB) iletilen mali tablo ve dipnotları, bağımsız denetim raporu, beyanlar Medya aracılığıyla yapılan ilanlar ve izahname, sirküler, genel kurul çağrısı vb, duyurular Orta düzeydeki araçlar şunlardır: Kurumsal İnternet Sitesi: İnternet, bilgilerin yatırımcılara hızlı ve etkileşimli bir şekilde ulaştırılmasında önemli fırsatlar sunmaktadır. Özellikle bireysel yatırımcılar kurumsal internet sitelerine artan ilgi göstermektedir. Kurumsal internet sitelerinin kolay erişilebilir ve zengin içeriğe sahip olmasına özen gösterilmesi yatırımcılar için önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Özellikle büyük ölçekli işletmeler interneti yatırımcı ilişkilerinde daha etkin şekilde kullanmaktadır. Yatırımcı İlişkileri Yöneticisi, işletmeyi tanıtmak amacıyla işletmenin faaliyetleri hakkında bilgi toplayarak işletmenin kendisini nasıl konumlandırdığını tanımlayan bir metin oluşturur. Bu metnin ana mesajı, sade ve direkt bir cümle ile ifade edilir. Örneğin, “Şirket çevreyle dost evler üretmektedir”. Bu mesaj işletmenin doğru rakiplerle ilişkilendirilmesini sağlamalı ve işletmenin piyasa değerinin arttırılmasına hizmet etmelidir. Ana fikirden hareketle destekleyici bilgiler seçilmeli ve bu bilgilerin birleştirilmesi ile işletmenin tanıtım metni oluşturulmalıdır. Tanıtım metninde işletmenin teknoloji kullanımı, büyüklüğü ve satış gücünün kalitesi gibi kuvvetli yönleri vurgulanmalıdır. Tanıtım metnine işletmenin mevcut ve öngörülen finansal sonuçlarına ilişkin ifadelerin eklenmesi yatırımcılar için yol gösterici olabilir. Kurumsal İnternet Sitesi’nde yer verilebilecek diğer bilgiler şunlar olabilir: • Ticaret sicili bilgileri ve ortaklık yapısı, • Yönetim ve Denetim Kurulu üyeleri hakkında bilgi, • Özel durum açıklamaları, • Yıllık ve ara dönem finansal tablolar ile faaliyet raporları, • Genel kurul toplantılarına ilişkin çağrı, gündem, bilgilendirme belgeleri, toplantı tutanakları, • Şirket esas sözleşmesi, • Bilgilendirme politikası, • Kâr dağıtım politikası, • İşletmenin etik kuralları, • Kurumsal yönetim uygulamaları ve kurumsal yönetim ilkeleri uyum raporları, • Yatırımcı sunumları, • Sıkça sorulan sorular. 9 Yazılı ve görsel medya vasıtasıyla yapılan basın açıklamaları, Veri dağıtım kuruluşlarına yapılan açıklamalar, Sermaye piyasası katılımcıları ile yüz yüze veya telekonferans vasıtasıyla yapılan bilgilendirme görüşme ve toplantıları, Telefon, cep telefonu üzerinden iletişim teknolojileri, elektronik posta vb. iletişim yöntem ve araçları üzerinden yapılan açıklamalar, İşletme çalışanları tarafından gerçekleştirilen ve kurumsal İnternet sitesinde yayımlanan konuşma ve sunumlar, İşletmenin yeni yatırımcılara tanıtılmasına yönelik düzenlenen reklam kampanyaları, Üst düzeydeki araçlar şunlardır: Tanıtım Gezileri (Road Shows): İşletme Yönetimin yatırımcılarla birebir veya toplu olarak yüz yüze görüşmesine olanak veren tanıtım gezilerinde yapılan toplantılarla yatırımcılar işletme ve stratejileri konusunda bilgilendirilir; işletme yönetimi de yatırımcıların fikirlerinden haberdar olmuş olur. Telekomünikasyon Araçları: Telekonferans, video konferans gibi araçlarla yatırımcılara ve aracı kurumlara işletmeyle ilgili önemli gelişmeler hakkında soru sorma şansı tanınmaktadır. Fabrika / üretim tesisi ziyareti: Analistlere ve finansal medyaya yönelik olarak şirketin genel merkezini, üretim tesislerini, teknoloji yatırımlarını tanıtmak amacıyla düzenlenen ziyaretlerdir. Yatırımcı İlişkileri Departmanı amaçlarına en uygun araç karmasını belirleyerek bu araçların verimliliğini değerlendirmeye yönelik bir ölçüm sistemi oluşturmalıdır. Bu sistemde kullanılabilecek parametrelere hisse senedi fiyatındaki değişimler, yatırımcı profilindeki değişim, işletmeyi takip eden analist sayısı ve işlem hacmi örnek verilebilir. 10 Turkcell'in Yatırımcı !li#kileri Web Sayfasına !ki Ödül Birden (http://www.memurlar.biz/haber/turkcellin-yatirimci-iliskileri-web-sayfasina-iki-odulbirden-96599.html) Mobil ileti!im firması Turkcell'in web tasarımı ve kullanım kolaylı#ı ile öne çıkan Yatırımcı "li!kileri web sayfası iki ödül birden aldı. Haber, Mobil ileti!im firması Turkcell'in web tasarımı ve kullanım kolaylı#ı ile öne çıkan Yatırımcı "li!kileri web sayfası iki ödül birden aldı. Web sitesi, internet konusunda dünyanın en önemli organizasyonlarından biri olan Interactive Media Awards'ta ("nteraktif Medya Ödülleri) hem Telekomünikasyon hem de Yatırımcı "li!kileri dalında Üstün Ba!arı ödülüne layık görüldü. Turkcell Yatırımcı ve Uluslararası Medya "li!kilerinden sorumlu Bölüm Ba!kanı Nihat Narin, ödüllerle ilgili yaptı#ı açıklamada, !u de#erlendirmelerde bulundu: ""nternetin tüm i! yapı! biçimlerini de#i!tirdi#i bir ça#da ya!ıyoruz. Artık !irketlerin internetten eri!ilebilir olması bir zaruret. Biz web sitemizi olu!tururken tasarım unsuru kadar kullanıcı dostu olmasına ve Turkcell'le ilgili herhangi bir sorusu olanlar için etkin bir kaynak olu!turmaya dikkat ettik. $irketimiz için !effaflık ve geli!meleri kamu ile aynı zamanda payla!mak çok önemli. Hem "stanbul Menkul Kıymetler Borsası'na hem de New York Borsası'na kote olan tek Türk !irketi olarak Yatırımcı "li!kileri bölümümüz anahtar bir öneme sahip. Analistler, yatırımcılarımız ve yatırım yapmak isteyenler için !irketle ilgili tüm bilgileri sistematik bir biçimde gözler önüne serdik. En iyiyi sunma çabamızın bu ödüllerle taçlanmı! olması mutluluk vericidir." Dünyanın dört bir tarafından binlerce web tasarım firması, reklam ajansı ve büyük !irketin de#erlendirildi#i "nteraktif Medya Ödülleri'nin galipleri, 54 uzmandan olu!an jürinin oylaması sonucu belirlendi. Interactive Media Council (Interaktif Medya Konseyi) tarafından verilen ve bu sene 5'incisi yapılan organizasyonda siteleri tasarım, içerik, fonksiyonellik, kullanım kolaylı#ı gibi kriterlere göre notlandıran jüri üyeleri arasında Microsoft'tan Time Warner'a dev firmaların üst yöneticileri bulunuyor. "nternet dünyasının prestijli ödüllerini, bu sene Turkcell'in yanı sıra Accenture, IBM, IKEA, Microsoft, Mercedes-Benz USA gibi alanında öncü firmalar da aldı. YATIRIMCI !L!"K!LER! BÜTÇES! Yatırımcı "li!kileri maliyetli bir etkinliktir. Rapor üretim ve da#ıtım maliyetleri özellikle yeni kurulmu! ya da küçük ölçekli i!letmeler için zorlayıcı olmakla beraber, i!letme yönetiminin sermaye piyasalarından finansman sa#lama ihtiyacı söz konusu oldu#unda, i!letme yatırımcı ili!kilerinin getirdi#i maliyetlere katlanmayı kabul edecektir. Yatırımcı "li!kileri Bütçesi, çe!itli faaliyetlere olan ihtiyaca göre katmanlara ayrılacak !ekilde olu!turulabilir. En alt katmanda, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından kamuya açıklanması istenen bilgiler göz önüne alınmalıdır. Bu raporların hazırlanmasına ili!kin maliyetler muhasebe bütçesine de konulabilir. Bu katmanda Yatırımcı "li!kileri Departmanında görev alan personelin maa!larına da yer verilmelidir. Sonraki katmanda yatırımcılarla temel düzeyde ileti!imin sürdürülmesine yönelik Yıllık Faaliyet Raporu, i!letme internet sitesi, basın açıklamaları gibi araçların maliyetlerine yer verilmektedir. En üstteki katmanda ise tanıtım gezileri, yatırımcı günleri, analistlerle ve medya ile ileti!ime yönelik faaliyetler gibi yatırımcı algısında fark yaratabilecek ancak görece pahalı olan faaliyetlere yer verilmektedir. 11 ! ! Yatırımcı İlişkileri için ilk kez bütçe yapılırken kısa vadede Yatırımcı İlişkileri Programına ilişkin büyük beklentilere girmemek gerekir. Kısa vadede ekonomik gelişmeler programın etkilerini gölgeleyebilir. Uzun vadede sonuç alabilmesi için işletmenin sürekli ve tutarlı bir biçimde Yatırımcı İlişkileri Departmanına bütçe ayırması gerekir. YATIRIMCI İLİŞKİLERİ DEPARTMANININ GÖREVLERİ Yatırımcı ilişkileri farklı işletme fonksiyonlarının birleştiği bir meslektir. Yatırımcı ilişkileri faaliyetleri Pazarlama, İletişim ve Finans alanlarında uzmanlık, deneyim ve işbirliğini gerektiren bir ekip çalışmasını zorunlu kılmaktadır. Yatırımcı İlişkileri Yöneticisi genellikle Finans Yöneticisi’ne veya Genel Müdür’e bağlı olarak çalışır. Yatırımcı İlişkileri Departmanında görevlendirilen personelin çok sayıda sorumluluğu bulunmaktadır. Bu sorumluluklardan bazıları şöyle sıralanabilir: • İşletmenin Yatırımcı İlişkileri Planının geliştirilmesi, • İşletmenin rekabet analizinin yapılması, • Yatırımcı İlişkileri Departmanı için performans değerlendirme ölçütlerinin geliştirilmesi ve performans değerlendirmesinin uygulanması, • Optimum yatırımcı karmasının oluşturulması için hedeflerin belirlenmesi, • İşletme üst yönetimi ile bağlantılı şekilde yatırımcı ilişkileri mesajlarının oluşturulması, • Aracı Kurumlardaki analist ve müşteri temsilcileri ile müşterilere yönelik sunumların, basın açıklamalarının ve diğer iletişim materyallerinin hazırlanması, • Düzenleyici Kurumlara gönderilen periyodik raporların hazırlanması, • Kurumsal İnternet Sitesi’nin Yatırımcı İlişkileri Bölümü’nün hazırlanması, • Analist raporlarının takip edilerek işletme üst yönetimine bilgi verilmesi, • Yatırımcılarla iletişimin yürütülmesi, • Borsa Temsilcileri ile ilişkilerin yürütülmesi, • Sermaye Piyasalarındaki gelişmelerin takip edilmesi, • Telekonferans, tanıtım gezileri ve yatırımcı toplantılarının düzenlenmesi, • Yatırımcıların işletme algısı hakkında üst yönetimin bilgilendirilmesi, • İşletme politikasının belirlenmesinde yatırımcıların görüşlerinin üst yönetime iletilmesi. Yatırımcı İlişkileri Departmanında görevlendirilen personelin çeşitli niteliklere sahip olması gerekmektedir. Bunlardan bazıları şunlardır: • Üniversite mezunu olmak, • Sermaye Piyasaları bilgisine sahip olmak, • Mali tablo analizi, şirket değerlemesi, hisse senetleri ve kurumsal yönetim konularında bilgi sahibi olmak, • Temsil yeteneğine sahip olmak, • Yönetim, iletişim ve ikna yeteneğine sahip olmak, • Sözlü ve yazılı anlatım becerisine sahip olmak, • Araştırmacı kişiliğe sahip olmak, • Teknolojiyi etkin bir şekilde kullanabilme yeteneğine sahip olmak, • İşletmeye katma değer kazandıracak bilgiyi üretebilme ve dağıtabilme yeteneğine sahip olmak. 12 www.tuyid.org adresinden Türkiye Yatırımcı !li#kileri Derne$i hakkında bilgi alabilirsiniz. "!letmelerin yatırımcıları, finansal kurumlar ve medya ile ili!kisi, günlük faaliyetlerin bir parçası olmasının yanı sıra aslında uzun vadeli ve stratejik özelliklere sahiptir. "!letme çalı!anları, mü!teriler ve tedarikçiler gibi i!letmenin payda!ları, finansal kesimin fikirlerinden etkilenirler. "!letmenin ileti!im kurdu#u payda!lar yatırımcılardan ibaret olmadı#ı için Yatırım "li!kileri alanında çalı!anlar, ço#unlukla i!letmenin di#er ileti!im süreçlerinde de yer alırlar 19 Mart 2008 ÇAR$AMBA Resmî Gazete Sayı: 26821 TEBL"% Sermaye Piyasası Kurulu’ndan: SERMAYE P"YASASI KANUNU’NA TAB" OLAN ANON"M ORTAKLIKLARIN UYACAKLARI ESASLAR HAKKINDA TEBL"%" (SER": IV, NO: 41) Amaç ve kapsam MADDE 1 – (1) Bu Tebli#in amacı, sermaye piyasası mevzuatına tabi ortaklıkların uyacakları esaslar ile bu ortaklıkların kurumsal yönetim uygulamalarının geli!tirilmesine yönelik esasları düzenlemektir. …… MADDE 7 – (1) Payları borsada i!lem gören ortaklıklarda pay sahipli#i haklarının kullanılması konusunda faaliyet gösteren, yönetim kuruluna raporlama yapan ve yönetim kurulu ile pay sahipleri arasındaki ileti!imi sa#layan pay sahipleri ile ili!kiler biriminin olu!turulması zorunludur. Pay sahipleri ile ili!kiler biriminin yöneticisinin adı, soyadı ve ileti!im bilgileri ile bu bilgilerde meydana gelen de#i!iklikler Kurul’un özel durumların kamuya açıklanmasına ili!kin düzenlemeleri çerçevesinde, borsa bülteninde ilan edilmek üzere borsaya bildirilir. (2) Pay sahipleri ile ili!kiler biriminin ba!lıca görevleri a!a#ıda yer almaktadır. a) Pay sahiplerine ili!kin kayıtların sa#lıklı, güvenli ve güncel olarak tutulmasını sa#lamak, b) $irket ile ilgili kamuya açıklanmamı!, gizli ve ticari sır niteli#indeki bilgiler hariç olmak üzere, pay sahiplerinin !irket ile ilgili yazılı bilgi taleplerini yanıtlamak, c) Genel kurul toplantısının yürürlükteki mevzuata, esas sözle!meye ve di#er !irket içi düzenlemelere uygun olarak yapılmasını sa#lamak, ç) Genel kurul toplantısında, pay sahiplerinin yararlanabilece#i dokümanları hazırlamak, d) Oylama sonuçlarının kaydının tutulmasını ve sonuçlarla ilgili raporların pay sahiplerine yollanmasını sa#lamak, e) Mevzuat ve !irketin bilgilendirme politikası dahil, kamuyu aydınlatma ile ilgili her türlü hususu gözetmek ve izlemek. Tebli# ile pay sahipleri ile ili!kiler biriminin olu!turulması zorunlulu#u getirilmi!tir. Söz konusu Tebli# ile ayrıca, pay sahipleri ile !irketler arasındaki ileti!imin arttırılması, pay sahiplerinin zamanında ve en do#ru !ekilde bilgilendirilmesini teminen payları borsada i!lem gören !irketlerde pay sahipleri ile! ili!kilerin yürütülmesinden sorumlu bir pay sahipleri biriminin olu!turulması zorunlu kılınmı!tır. 13 ! ! Yatırımcı !li#kilerinin iletti$i mesajların önemli bir bölümü, i#letmenin stratejik planları ile ilgilidir. Bu yüzden Yatırımcı !li#kileri personelinin üst yönetimin stratejik planlama etkinliklerine katılması gerekir. Yatırımcı !li#kileri-Örnek Uygulamalar, Yöneticilerle Röportajlar TM INVESTOR RELATIONS – BEST PRACTICES, Interviews With Executives™, Governance and Enterprise Risk Management, Special Report #6, s. 16. Includes Yatırımcı !li#kileri Yöneticilerinin stratejik olması ve üst yönetimle yatırımcılara katma de"er sa"laması nasıl gerçekle#ebilir? Howard Christensen’la Yapılan Röportaj Dünya de#i!mekte. Artık resim net de#il ve en kötüsü de henüz ya!anmadı. Yatırımcı "li!kileri Yöneticilerinin elinde harika bir fırsat var. Yatırımcı "li!kileri Yöneticileri üst yönetime ve yatırımcılara katma de#er sa#lıyor ve yönetimin, yeni güç kazanmı! ve bazen öfkeli davranan hissedarları tarafından gözlerinin ba#lanmasını engelleyebiliyor. Ben de Yatırımcı "li!kileri Yöneticisi olarak görev yaptım ve iki yıl içinde yatırımcı ili!kilerinin yanı sıra stratejik planlama sorumlulu#u da üstlendim ve Genel Müdür Yardımcısı oldum. Yüzlerce Yatırımcı "li!kileri Yöneticisine terfi etmelerinde ve !irketlerinde daha de#erli hale gelmelerine yardım ettik. Siz de aynısını bazı stratejik öncelikleri gözeterek ba!arabilirsiniz. $irketinizin stratejik planlama grubunun bir parçası haline gelin. Bu !irketinizin gelece#idir. Genel Müdür, Finanstan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı ve di#erleriyle aynı masada oturmanız ve stratejinizi ve stratejinin içeride ve dı!arıda ileti!iminin nasıl yürütülece#ini tartı!manız ve tasarlamanız gerekir. Bilinçlenmek için yatırımcıların algılarını kavrayın. $irket de#erini belirleyen geli!meleri izleyin. Üst Yönetimi yatırımcıların al/tut/sat kararlarını nasıl aldıklarına ili!kin bilgilendirin. Yatırımcıları temsil eden örneklemlerden fikir edinin. Sesi yüksek çıkan yatırımcılar yanıltıcı olabilir. Yatırımcıları sektördeki e#ilimleri hakkında ve faaliyet gösterdi#iniz i! çevresi ile ilgili bilmeleri gereken kilit konularda e#itin. Sektörünüzün nasıl de#erlendirildi#ini anlayın. Rakip !irketleri belirleyerek analiz edin. $irketinizle ilgili uzmanlık kazanmak için !irket birim yöneticileri, pazarlama, hukuk ve idari i!lerdeki sekreterlerle ittifak kurun. Gelecekteki önceliklerin hissedarların refahını uzun vadede nasıl etkileyece#ini belirleyin. Yatırımcıları etkin bir !ekilde hedefleyin. Hisse senedi fiyatınızı aslında kimin yönlendirece#ini ö#renin. McKinsey !irketinin ara!tırmasında !irketin de#erini belirleyen yatırımcılar, analistler ve medya çalı!anları arasında 100’den az sayıda ki!inin fark yarattı#ı bulunmu!tur. 14 ! ! Halka Arzlarda Yatırımcı İlişkileri Yatırımcı İlişkileri, halka arz öncesi ve sonrası dönemlerde halka arz süreçlerinde etkin bir rol üstlenmektedir. Başarılı bir halka arz için dikkatli bir planlama ve taktik geliştirme çalışması gerekmektedir. Hazırlık aşamasında bilgi sistemlerinin halka açık işletmelerden istenen raporları güvenilir şekilde üretebilecek duruma getirilmesi ve halka arzdan önceki 2-3 yıl için denetimden geçmiş finansal tabloların hazırlanmış olması gerekmektedir. Bu aşamada halka arzın faydaları ve getireceği ilave yükümlülükler konusunda çalışanların bilgilendirilmesi önemlidir. Çalışanların halka arzla birlikte işletmenin hissedarları haline gelme fırsatı ve yapılacak tanıtımlar sayesinde çalışanların aidiyet duygusu güçlendirilebilir ve potansiyel çalışanlar için işletme daha cazip kılınabilir. Rakip işletmelerin bu süreçteki uygulamalarının incelenmesi ve halka arz sürecinden sorumlu olacak Yatırımcı İlişkileri ekibinin görevlendirilmesi de bu aşamada gerçekleştirilir. Söz konusu ekipte genellikle üst yönetimden üyeler, Finans Yöneticisi, İç Denetim Yöneticisi, İşletmenin Yatırımcı İlişkileri Uzmanı, Pazarlama İletişimi Uzmanı yer alır. Bu ekibe halka arza aracılık edecek aracı kurumlar ve finansal iletişim danışmanlık işletmeleri yardımcı olurlar. Danışmanlık işletmeleri Yatırımcı İlişkileri ve Halkla İlişkiler konusundaki uzmanlıkları ile işletme imajının güçlendirilmesi konusunda da katkı sağlayabilirler. Bu aşamada işletmenin Yatırımcı İlişkileri Departmanının oluşturulması ve ilgili prosedürlerin tasarlanması gerekir. İşletmenin halka açılması ve işletme tarafından çıkarılan menkul kıymetlerin halka arz edilmesinden hemen önce işletmenin stratejik amaçlarına uygun olarak yatırımcı ilişkilerine ilişkin amaçların belirlenmesi ve amaçlara uygun araçların seçilmesi gerekir. Bu kapsamda pazarlama materyallerinin ve basın açıklamalarının taslaklarının hazırlanması, finansal sunumların planlanması, aracı kurumlara ve medyaya yönelik konferansların düzenlenmesi ve işletme yöneticilerinin yatırımcıların ihtiyaçları konusunda eğitilmesi gibi faaliyetler gerçekleştirilir. Yatırımcı İlişkileri Bilgilerinin dağıtılması ile ilgili düzenlemelerin yapılması gerekir. Halka arz sonrasında halka arzla yaratılan yatırımcı ilgisinin devam ettirilmesine yönelik çalışmalar yapılmalı, analist ve yatırımcılara yeterli zaman ve kaynak ayrılmasına yönelik planlama yapılmalıdır. Yasal düzenlemelere uyulmasına özen gösterilmelidir. Yatırımcı İlişkilerinde Kriz Yönetimi İşletme hakkında çıkan olumsuz haberler, işletmenin piyasa değerini olumsuz etkileyebileceği için Yatırımcı İlişkileri tarafından yönetilmesi gereken kriz durumlarıdır. Bu tür haberler çok çeşitli kaynaklardan çıkabilmekte ve çoğunlukla geçmişte karşılaşılmayan durumlar ortaya çıkabilmektedir. İşletme aleyhine açılan davalar, sendikalarla ilgili oluşabilecek sorunlar gibi durumlarda hisse senedinin fiyatındaki değişim, ilgili haberlerin yanı sıra işletmenin kriz yönetiminden de etkilenmektedir. Kriz durumları önceden karşılaşılmış ve gelecekte de karşılaşılması olası durumlar ise buna uygun planlar oluşturulmalıdır. Aynı sektörde faaliyet gösteren başka işletmeler benzer bir durumla karşılaşmış ve iyi bir kriz yönetimi gerçekleştirmiş ise bu uygulamalar örnek alınabilir. Yatırımcı İlişkileri Yöneticisi, kötü haberlerin önceden öngörülmesi amacıyla bir erken uyarı sistemi geliştirmelidir. Finansal kurumlar ve medyada, işletme hakkında çıkan söylentileri haber verebilecek bağlantılar kurulmalıdır. İşletmenin finansal tabloları hazırlandığında öncelikle Yatırımcı İlişkileri Yöneticisi tarafından incelenerek yatırımcıların veya analistlerin sorabilecekleri sorulara hazırlıklı olunmalıdır. Erken uyarı sistemi, denetçiler, sendikalar, avukatlar gibi işletmeyi ilgilendiren konularda uyarılarda bulunabilecek kişi ve kurumlardan da bilgi akışı sağlayacak şekilde kurulmalıdır. Erken uyarı sisteminde bir potansiyel sorun belirlendiğinde sorunun çözümüne yönelik planların tasarlanması ve üst yönetimle paylaşılması uygun olacaktır. 15 Erken uyarı sisteminde sektördeki firmalar arasında oluşabilecek bulaşma etkisi de göz önüne alınmalıdır. Aynı sektörde faaliyet gösteren işletmelerden birinde ortaya çıkan bir sorun durumunda, yatırımcılar rakip işletmelerin de aynı sorunla karşılaşabilecekleri konusunda şüpheye düşebilir. Yatırımcıların şüpheleri sonucunda sektördeki tüm işletmelerin hisse senedi fiyatında düşüşler meydana gelebilir. Bu tür durumlar erken uyarı sistemleri ile önceden öngörülebilirse yatırımcılar işletmenin böyle bir sorun yaşamadığı konusunda bilgilendirilebilir. Örneğin, sektördeki başka bir işletme döviz yatırımlarından kaynaklanan risklerden dolayı zarar etmişse, Yatırımcı İlişkileri Yöneticisi işletme tarafından yürütülen hedging (riskten korunma) uygulamaları konusunda bir basın açıklaması yapmalıdır. Eğer bulaşma işletmeden başlayacaksa kötü haberin yine ilk kez işletme tarafından açıklanması doğru olacaktır. Böylece, yatırımcılara kötü haberlerin nasıl yönetildiği ile ilgili olumlu bir mesaj verilmiş olur. Diğer işletmeler daha önce harekete geçmezlerse bu duruma hazırlıksız yakalanmış olurlar. İşletme veya çalışanlar yasalara aykırı bir olayla karşı karşıya gelmişse, bu durum üst yönetime danışılarak Yatırımcı İlişkileri Yöneticisi tarafından hemen duyurulmalı, olayın tekrar etmemesi için gerekli önlemlerin alındığı vurgulanmalı ve yasal yaptırımlara uyulmalıdır. Bu tür durumlarda kesinlikle kendini savunan bir görünüm sergilememelidir. Böyle bir tepki muhtemelen medyanın konuyu daha uzun süre gündemde tutmasına yol açacaktır. Birden fazla kötü haberin piyasaya açıklanması gerekiyorsa en doğru yaklaşım hepsinin aynı anda açıklanmasıdır. Böylece işletmenin hisse senedi sadece bir defa düşmüş olur ve Yatırımcı İlişkileri Yöneticisi bu süreçte düzeltici önlemlerin alındığına dair piyasayı bilgilendirdikçe hisse senedi fiyatı kademeli olarak toparlanacaktır. Eğer açıklamalar zamana yayılırsa, yatırımcılar zaman içinde işletmenin güvenilir olmadığı fikrine kapılır ve hisse senedi fiyatının daha uzun süre düşmesine yol açarlar. Kötü haberler yatırımcıların dikkatini konudan uzaklaştıracak ve kafa karıştıracak şekilde verilmemelidir. Örneğin, bu tür bilgiler finansal tabloların dipnotlarına gizlenmemelidir. Sorumluluk sahibi yatırımcı ve analistler dipnotları da okuyacağından bu durumu hoş karşılamayacaktır. Yatırımcı İlişkileri Yöneticisi sorunların çözüm süreci konusunda yatırımcıları somut gelişmeler konusunda oldukça bilgilendirmelidir. İşletme hakkında piyasada dolaşan söylentiler de hisse senedi fiyatını etkileyebilir. İşletme yeterince uzun süre beklerse söylentiler etkisini yitirecektir ve hisse senedi fiyatı eski seviyelerine geri dönecektir. Söylentiler hakkında soru geldiği takdirde, Yatırımcı İlişkileri Yöneticisi söylenti ve spekülasyonlara cevap vermediklerini belirtmelidir. Eğer söylentiler çok göze batıyor ve satışları olumsuz etkiliyorsa Yatırımcı İlişkileri Yöneticisi söylentileri yalanlamak isteyebilir. Ancak, bu durumda yatırımcılar söylentilerin her defasında yalanlanmasına yönelik bir beklenti içine girebilir. Söylentiler yalanlanmadığında söylentinin doğru olduğu kanısı oluşur ve etkisi uzayabilir. Sonuç olarak söylentilere ilişkin verilebilecek en iyi tepki olağanüstü durumlar dışında söylentileri görmezden gelmektir. İşletmenin söylentilere tepki vermemesi kısa ve uzun vadede işletmenin piyasa değerini nasıl etkiler? 16 Özet Günümüz işletmeleri, giderek karmaşıklaşan küresel piyasalarda başarılı olmak için sermaye için rekabet etmek zorundadırlar. Dolayısıyla işletmelerin, yatırımcıların beklentilerini anlaması ve işletmelerinin yatırımcılar ve diğer paydaşlar tarafından anlaşılmasını sağlamaları gerekmektedir. İşletmelerin hak ettikleri piyasa değerlerine ulaşmasında, mevcut yatırımcılar, potansiyel yatırımcılar, aracı kurumlar, düzenleyici finansal kurumlar ve medya ile iletişimi son derece önemlidir. sağlayabilir. İşletme Yönetimine olan güven belirsizliği azaltır. Daha düşük risk daha fazla değer artışı anlamına geldiğinden, Yatırımcı İlişkileri hissedarların refahına yönelik bir sigorta poliçesi görevi görür. Yatırımcı İlişkileri, halka açık işletmeler için sadece işletmenin yatırımcı topluluğunda tanınmasına ve anlaşılmasına olanak sağlamakla kalmayıp aynı zamanda işletmelerin sermayeye hızlı ve kolay erişimine, hisse senedi işlemlerindeki sıklığın arttırılması ile beraber likidite sağlanmasına ve hisse senedinin piyasada hak ettiği değeri bulmasına da yardımcı olmaktadır. Yatırımcı İlişkileri; şirket, ortaklar ve şirketi değerli kılan diğer müşteriler arasındaki iletişimi en etkin şekilde sürdürmek için finans, iletişim, pazarlama ve menkul kıymet hukukunu entegre eden bir stratejik yönetim biçimidir. Kamu ve özel şirketler yatırım camiasıyla iletişim kurdukça onlar için bilgi ve açıklama yönetimi konusunda uzmanlaşan kurumsal iletişim alanı, Yatırımcı İlişkileri olmaktadır. Yatırımcı İlişkileri Departmanı oluşturmanın ilk adımı amaçların belirlenmesidir. Yatırımcı İlişkileri Departmanının ana amacı işletmenin piyasa değerinin maksimize edilmesidir. Bu şekilde işletmenin en az sayıda hisse senedi ile en fazla miktarda kaynak sağlaması ve işletmenin sermaye maliyetinin düşürülmesi mümkün olacaktır. Ayrıca, güçlü bir hisse senedi fiyatı sayesinde işletmenin diğer işletmeler tarafından ele geçirilmesinin de önlenmesi mümkün olacaktır. İşletmenin yatırımcı tabanını genişletmesi de işletmenin değerinin en yükseğe çıkarılması ile kolaylaşacak ve riskin dağıtılması sağlanacaktır. Stratejik bir pazarlama faaliyeti olan yatırımcı ilişkileri, kurumsal ve bireysel yatırımcıların her türlü ihtiyaçlarına cevap vermek üzere stratejik ve finansal bilgilerin belli bir düzen içinde derlenmesi ve sunulması görevinin yanında, kritik öneme sahip hassas bilgilerin irdelenerek kamuya açıklanması hususunda öneri getirmek, şirketin hedeflerinin yatırımcıların beklentilerine uygunluğu hakkında görüş bildirmek durumundadır. Yatırımcı İlişkileri maliyetli bir etkinliktir. Rapor üretim ve dağıtım maliyetleri özellikle yeni kurulmuş ya da küçük ölçekli işletmeler için zorlayıcı olmakla beraber işletme yönetiminin sermaye piyasalarından finansman sağlama ihtiyacı söz konusu olduğunda, işletme yatırımcı ilişkilerinin getirdiği maliyetlere katlanmayı kabul edecektir. Benzer finansal performansa sahip iki işletme söz konusu olduğunda yatırımcılar daha yüksek kalitede Yatırımcı İlişkilerine sahip işletmeyi tercih edecektir. İşletmelerin yatırımcı ilişkileri programlarını doğru amaçlar çerçevesinde doğru araçları içerecek şekilde planlaması ve yürütmesi, yatırımcı ilişkileri fonksiyonunun görevlerini etkin bir şekilde yerine getirmesini sağlayacaktır. Yatırımcı İlişkileri, günümüzde işletmelerin stratejilerinin bir parçası haline gelmekte ve işletmelerin rekabet avantajı kazanmasına yardımcı olmaktadır. İşletmenin piyasa değerinin yaklaşık %60-80’lik kısmı finansal performans tarafından belirlenmektedir. Zira işletmenin piyasa değeri uzun vadede finansal performansının yanında bu performansın nasıl yorumlandığına da bağlıdır. Yatırımcı İlişkileri, işletmenin piyasa değerinin finansal performans dışındaki etmenlerle belirlenen kısmında (yaklaşık %20-40) gelişme 17 Kendimizi Sınayalım 1. Aşağıdakilerden hangisi yatırımcı piyasasında satıcı kesimde yer alır? 6. Aşağıdakilerden hangisi Yatırımcı İlişkileri Departmanının görevlerinden değildir? a. Aracı kurumlar a. Düzenleyici kurumlara gönderilen raporların hazırlanması b. Yabancı yatırımcılar b. Yatırımcılarla ilişkilerin yürütülmesi c. Kurumsal yatırımcılar c. Analist raporlarının takip edilmesi d. Şirket çalışanları d. İşletmenin iletişim planının oluşturulması e. Yatırım fonları e. İşletmenin yatırımcı ilişkileri planının oluşturulması 2. Yatırımcı İlişkilerinden beklenen en önemli fayda hangisidir? a. Yatırımcı sadakatinin artması 7. Halka arz sürecinde işletmede sorumluluk yüklenen ekipte aşağıdakilerden hangisi yer almaz? b. Yeni yatırımcılara ulaşılması a. Finans Yöneticisi c. Hisse senedi fiyatının şirketin gerçek değerini yansıtması b. İç Denetim Yöneticisi c. Yatırımcı İlişkileri Uzmanı d. İşletmenin tanınırlığının artması d. Pazarlama İletişimi Uzmanı e. Sermaye maliyetinin düşmesi e. Yöneylem Araştırma uzmanı 8. Kriz durumlarının önceden öngörülmesi için geliştirilen programlara ne ad verilir? 3. Yatırımcı İlişkilerinin temel amacı hangisidir? a. Kriz eylem planı a. Yatırımcı profilini genişletmek b. Erken uyarı sistemi b. Yatırımcı profilini derinleştirmek c. Kriz iletişim planı c. Piyasa değerini maksimize etmek d. Kriz yönetimi paradigması d. Kriz yönetimi e. Kriz planlama programı e. Hisse senedinin işlem hacmini arttırmak 9. İşletme çalışanları yasalara aykırı davranmışsa Yatırımcı İlişkileri’nin politikası ne olmalıdır? 4. Aşağıdakilerden hangisi yatırımcı ilişkilerindeki temel düzey araçlardandır? a. Olay gizlenmelidir a. Kurumsal İnternet Sitesi b. Olay inkar edilmelidir b. Yıllık Faaliyet Raporu c. Olay üst yönetime danışılarak duyurulmalıdır c. Tanıtım Gezisi d. İşletme kendini savunmalıdır d. Fabrika Gezisi e. Olay görmezden gelinmelidir e. Telekonferans 10. Birden fazla kötü haberin piyasaya açıklanması gerekiyorsa ne yapılmalıdır? 5. Aşağıdakilerden hangisi yatırımcı ilişkilerindeki üst düzey araçlardandır? a. Hepsi aynı anda açıklanmalıdır b. Haberler teker açıklanmalıdır a. Genel Kurul Çağrısı b. Bağımsız Denetim Raporu teker zamana yayılarak c. En önemlisi gizlenmeli, önemsiz olanlar açıklanmalıdır c. Haber Bültenleri d. Kurumsal İnternet Sitesi d. En önemlisi açıklanmalı, önemsiz olanlar gizlenmelidir e. Video konferans e. Hiçbiri açıklanmamalıdır 18 Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı Sıra Sizde 3 1. a Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı İlişkilerinin Hedef Kitlesi” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. İşletmenin söylentilere tepki vermemesi kısa vadede işletmenin piyasa değerini olumsuz etkilese bile uzun vadede bu etki önemsiz olacaktır. 2. c Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı İlişkilerinin Faydaları” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Yararlanılan Kaynaklar Aydın, N. (2009), Kamuoyunun Aydınlatılmasında Yatırımcı İlişkileri, Anadolu Üniversitesi Yayınları, No: 1995, Eskişehir. 3. c Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı İlişkilerinde Amaçlar” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 4. b Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı İlişkilerinde Araçlar” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Bragg, S.M. (2010) , Running an Effective Investor Relations Department, A Comprehensive Guide, Wiley Corporate F&A. 5. e Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı İlişkilerinde Araçlar” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Cole, B.M. (2003), The New Investor Relations, Expert Perspectives on the State of the Art, Bloomberg Press. 6. d Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı İlişkileri Departmanının Görevleri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Guimard, A . (2009), Investor Relations: Principles and International Best Practices of Financial Communications (Finance and Capital Markets ), Palgrave Macmillan Finance and Capital Markets Series. 7. e Yanıtınız yanlış ise “Halka Arzlarda Yatırımcı İlişkileri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Investor Relations, A Practical Guide, London Stock Exchange, March 2010 8. b Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı İlişkilerinde Kriz Yönetimi” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Marcus , B. W. (2005), Competing for Capital: Investor Relations in a Dynamic World, Wiley Finance , March 4, |Edition: 1. 9. c Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı İlişkilerinde Kriz Yönetimi” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Marcus, B.W. ve Wallace S.L.( 1997), New dimensions in Investor Relations – Competing for Capital in the 21st century”. 10. a Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı İlişkilerinde Kriz Yönetimi” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Ryan ,T. Ve Jacobs C. (2004) , Using Investor Relations to Maximize Equity Valuation, Wiley Finance. Tapscott, D. ve Ticoll D. (2003), The Naked Corporation, Free Press New York Sıra Sizde Yanıt Anahtarı Sıra Sizde 1 Yatırımcı İlişkileri Kurumsal Seri İşletmeler analistlerle uzun dönemli ve güvene dayanan bir ilişki geliştirerek araştırma raporlarına girme olasılıklarını arttırabilirler. http://www.spk.gov.tr/ Hisse senedinin fiyatını belirleyen en önemli faktörlerden biri hisse senedine olan taleptir. Talep arttıkça hisse senedi fiyatının yükselmesi beklenir. Aynı zamanda hisse senedinin çok sayıda yatırımcının elinde bulunması hisse senedinin fiyatının oynaklığının azalmasına katkı sağlar. http://www.tuyid.org 19 Kitabı, Deloitte, http://www.capitalmarketsboard.com/bestpractices.html Sıra Sizde 2 El 2 ! ! ! ! ! ! ! Amaçlarımız Bu üniteyi tamamladıktan sonra; Açık !"letme kavramını açıklayabilecek, Bilgi asimetrisi kavramını açıklayabilecek, Kamuyu aydınlatma kavramını açıklayabilecek, Kamunun aydınlatılmasında Denetim #irketlerinin ve Aracı Kurumların rolünü tartı"abilecek, Gönüllü Kamuyu Aydınlatma uygulamalarının sonuçlarını tartı"abilecek, bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz. Anahtar Kavramlar Sermaye Piyasaları Bilgi Asimetrisi #effaflık Kamunun Aydınlatılması Açık !"letme !çindekiler ! Giri" ! #effaflık ve Açık !"letme ! Sermaye Piyasalarında Bilgi Asimetrisi ! Kamuyu Aydınlatma ! Kamuyu Aydınlatmanın Önemi ! Kamunun Aydınlatılması Kararını Etkileyen Geli"meler ! Kamuyu Aydınlatma ve !çeriden Ö$renenlerin Ticareti ! Türkiye’de Kamuyu Aydınlatma Uygulamaları ! Kamuyu Aydınlatma Platformu ! Kamunun Aydınlatılmasında Denetim #irketlerinin ve Aracı Kurumların Rolü ! Gönüllü Kamuyu Aydınlatmanın Sonuçları 20 ! ! Kamunun Aydınlatılması ve Sermaye Piyasaları GİRİŞ Finansal piyasaların temel işlevi fon akımını kolaylaştırmaktır. Başka bir deyişle fon fazlası olan birimler fon açığı veren birimlere fonları finansal piyasalar aracılığıyla transfer etmektedirler. Kısa vadeli fonlar para piyasasında, uzun vadeli fonlar ise sermaye piyasasında işlem görmektedir. Sermaye piyasalarında fon transferi daha çok hisse senedi, tahvil gibi menkul kıymetlerin ihraç edilmesi ile gerçekleştirilmektedir. Devlet, kamu kurumları ve işletmeler fon ihtiyaçlarını uzun vadeli menkul kıymetler ihraç ederek karşılamakta, yatırımcılar ise bu menkul kıymetlere yatırım yaparak sahip oldukları fonları değerlendirmek istemektedirler. Böylece bir taraftan tasarruflar gelir getirici alanlarda değerlendirilirken diğer taraftan bu tasarruflar verimli alanlarda kullanılarak ekonominin gelişimine ve kalkınmaya ivme kazandırılmaktadır. Menkul kıymet piyasasının gelişimi büyük oranda menkul kıymet arz ve talebinin canlı ve güçlü olması ile mümkündür. Ancak bu gelişimin sürdürülebilir olması sağlıklı bir ikincil piyasanın varlığına bağlıdır. Arz ve talep dengesinin mevcut olması, piyasaları etkileyici faktörel güçlerin bulunmaması, menkul kıymetin fiyatını belirleyici ekonomik, siyasi ve sosyal gelişmelere ilişkin tüm bilgilerin piyasaya anında sunulması, piyasanın likiditesinin yüksek olması ve düşük işlem maliyetleri etkin bir piyasa yapısını yansıtan faktörlerdir. Bunların sağlanmasında, makro ekonomik yapılanmadaki istikrara paralel olarak, piyasa ve borsa sistemlerine ilişkin yasal, teknik ve kurumsal altyapıdaki gelişim düzeyi de belirleyici olmaktadır. Piyasa düzenini ihlal eden davranışları önleyici gözetim ve denetim faaliyetleri, piyasa işleyiş ve etkinliğini artırmaya yöneliktir. Sermaye piyasasında yer alan taraflar kendilerini güven içerisinde hissetmek isterler. Başka bir deyişle sermaye piyasalarında dürüstlük ve güven son derece önemlidir. Bu piyasada yatırım yapanlar aldatılma şüphesi içerisinde olmamalıdır. Sermaye piyasalarında, dürüstlük ne derecede önemli ise ortaklıkların içinde olup bitenlerin, onlara ilişkin gelişmelerin, piyasanın tüm tarafları tarafından bilinmesi, ortaklıkları ve onların ihraç ettikleri sermaye piyasası araçlarını ilgilendiren bilgilerin saydamlığı, herkese açıklığı ve özellikle yatırımcılar açısından bunlara eşit konumlarda ve zamanlarda ulaşılabilmesi de o denli vazgeçilmezdir. Sermaye piyasası faaliyetlerinin güven içinde yürütülmesi ve yatırımcıların doğru bilgilendirilmesi amacıyla açıklık ve kamuyu aydınlatma ilkeleri önemini korumaktadır. Açıklık ilkesinin uygulanmaması, halkın yanlış bilgilerle kasıtlı olarak yönlendirilmesi dışında, en azından, mevcut doğru bilgilerden, önce şirketlerin içinde bulunan kişilerin, yönetici veya çalışanların yararlanması sonucunu verir. Halka arz edilen menkul kıymetlere ilişkin şirketlerin durumlarını ortaya koyan bilgilerin zamanında, doğru, tam ve ayrıntılı olarak yayınlanması yatırımcıların hak ve menfaatlerinin korunması açısından önem arz etmektedir. Menkul kıymet piyasalarında kamuyu aydınlatma sisteminden amaçlanan, yatırımcıların etkin bir şekilde korunmasıdır. Ancak, uygulamada tam aydınlanmanın sağlanmasında güçlüklerle karşılaşılmaktadır. Bilginin çıkışı ile herkese dağılımı arasındaki zaman sürecinin uzunluğu, bazı kişilerin menfaat sağlamalarına, diğer yatırımcıların da zarara uğramalarına yol açmaktadır. Kamuyu tam aydınlatma zorunluluğu ile yatırımcıların tam korunması yönünde zaman aralığının sıfıra indirilmesi hedeflenmektedir. 21 ŞEFFAFLIK VE AÇIK İŞLETME Kamuyu aydınlatma kavramının temelinde de kurumsal yönetim ilkelerinden şeffaflık ilkesi yatmaktadır. Kurumsal yönetim, işletmenin yönetimi ile paydaşları arasındaki illişkileri düzenleyen kurallar bütünüdür. Özellikle şeffaflık ilkesi işletmelerin finansal ve finansal olmayan bilgilerinin zamanında ve doğru olarak açıklanmasını ifade etmektedir. Şeffaflık, işletmenin paydaşlarının kendi çıkarlarını etkileyen konularda işletmenin bilgilerine erişebilme olanağıdır. Şeffaflık ve işletme değerleri işletmenin piyasa değerini kuvvetlendirmektedir. İşletmenin paydaşlarına ve sürdürülebilirliğe odaklanan stratejiler işletmeler için rekabet avantajı yaratmaktadır. Tüm paydaşların ihtiyaçlarının en uygun şekilde karşılanmasını gözeten “iyi” işletmeler, yatırımcılar için de “iyi” yatırım fırsatları olarak öne çıkmaktadır. Şeffaflık ve güven işletmeler ve ekonomiler için ekonomik, teknolojik ve sosyal nedenlerle önemli hale gelmiştir. 1998’de Doğu Asya’da ve 2002’de Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşanan krizlerde, kayırmacılık, rüşvet ve yanlış raporlamaların işletmelerin ve ekonomilerin başarısını nasıl baltaladığı ortaya çıkmıştır. Bilgiye dayanan işlerin artması ile birlikte, çalışanların verimliliği için açıklık, güven ve değer temelli liderlik gibi kavramların önemi artmaktadır. İletişim teknolojilerinin ve özellikle internetin yaygınlaşması ile beraber şeffaflık, yaratıcılık ve yeniliklere yönelik olanaklar artmaktadır. Bilgi ekonomilerinde başarılı olmak isteyen örgütlerin şeffaflığa dayalı bir güven ortamı yaratmaktan başka seçenekleri olmadığı görülmektedir. Teknolojilerin, ürünlerin ve stratejilerin bile kolaylıkla taklit edilebildiği günümüz iş dünyasında, işletmelerin rekabet avantajı elde edebilmeleri için paydaşları ile sürdürülebilir ve güvene dayalı ilişkiler kurmaları kaçınılmazdır. Bilgi ekonomisinde üretken etkinliğin temeli bilgi olduğuna göre işletmeler de paydaşları için bilgi sağlamak zorundadır. Akıllı işletmeler için şeffaflık kurum kültürünü yansıtan bir kurumsal değerdir. Aynı zamanda şeffaflık beraberinde diğer kurumsal değerleri de getirmektedir. İşletmeler şeffaflaştıkça, paydaşlarına karşı davranışlarını daha fazla sorgulamaya ve daha fazla kurumsal sosyal sorumluluk yüklenmeye başlamaktadır. İnternet nesli, kamuyu aydınlatmada, standartları nasıl etkilemektedir? İşletmelere ilişkin yeni bir model gelişmektedir ve bu model “açık işletme” olarak ifade edilmektedir. Açık işletmeler şeffaf olmakla birlikte önemli bilgilerini dikkatli bir şekilde yöneterek güvenliklerini sağlarlar. Paydaşlarla ilişkilerinin başarılarındaki önemini kavrayan açık işletmeler, şeffaflığı dürüstlük ve güvenilirlik gibi prensiplerle ilişkili bir kurumsal değer olarak görürler. Açık işletmelerin geliştirdikleri güven ve sürdürülebilir iş stratejileri sayesinde geleneksel işletmelere göre daha başarılı finansal performans sergilemeleri, hisse senetlerinin daha fazla değerlenmesi ve yatırımcıları için daha verimli olmaları beklenir. Şeffaflık, işletmelerle iş ortakları arasındaki işlem maliyetlerinin düşmesine yol açarak işbirliklerinin gelişmesine yardımcı olmaktadır. Açık işletmeler iş ortakları ile şeffaf iş ağları vasıtasıyla ilişki kurarak daha az maliyetli mal ve hizmetler üretebilirler. Artan güven maliyetlerin azalmasına, kalitenin ve yeniliklerin artmasına ve çalışan sadakatinin artmasına yardımcı olmaktadır. Açık işletmeler çalışan sadakatini bilgi paylaşımı ile sağlamlaştırabilirler. Açık bir işletmenin çalışanları birbirlerine ve işverenlerine daha fazla güvenmektedir. Açık işletmede şeffaflık ve açıklık sayesinde güven yaratılmakta, yaratılan güvenle paydaşlarla ilişkiler güçlendirilmekte, böylece sağlam iş ağları kurularak üretilen mal ve hizmetlerde rekabet üstünlüğü sağlanmakta, çalışanların motivasyonu ve etkinliği artırılmakta ve yatırımcıların yüksek getiri elde etmesi kolaylaşmaktadır. 22 Kendi değerlerini paydaşlarının değerleriyle birleştirebilen ve buna uygun davranabilen açık işletmeler sürdürülebilir iş modelleri geliştirebilmektedir. SERMAYE PİYASALARINDA BİLGİ ASİMETRİSİ İşletmelerin varoluş amacı işletmenin değerinin maksimize edilmesidir. İşletmenin değeri maksimize edildiğinde ortakların yani hissedarların serveti de maksimize edilmektedir. İşletmenin değeri sahip olduğu varlıkların değeridir. İşletmenin varlıkları borçla ve öz kaynaklarla finanse edilmektedir. Dolayısıyla işletmenin değeri, öz kaynaklarının ve borçlarının toplam değerinden oluşmaktadır. Bir yatırımın gerçek değeri, yatırımın gelecekte yaratması beklenen nakit akışlarının bugünkü değeridir. İşletmenin varlıklarının değeri, işletmenin gelecekte yaratması beklenen nakit akışlarına ve nakit akışlarının bugüne indirgenmesinde kullanılan iskonto oranına bağlıdır. Nakit akışlarının bugüne indirgenmesinde kullanılan iskonto oranı, işletmeye finansman sağlayan yatırımcıların getiri beklentilerini ve işletmenin riskini yansıtan sermaye maliyetidir. İşletmenin ihraç ettiği hisse senedine yatırım yapanlar işletmeye öz kaynak sağlamaktadır. Halka açık işletmeler için işletmenin dolaşımdaki hisse senetlerinin piyasa değeri işletmenin öz kaynaklarının değerinin göstergesidir. İşletmenin hisse senedinin fiyatı öz kaynaklarının değerine, öz kaynaklarının değeri işletme değerine, işletmenin değeri sermaye maliyetine ve sermaye maliyeti de yatırımcıların işletmeye ilişkin risk algılarına bağlıdır. Piyasa Etkinliği Hissedar değeri anlayışının önündeki bir engel özellikle etkin olmayan piyasalarda öne çıkan, işletme ile ilgili bilgilerin işletme değerine doğru bir şekilde yansımadığı inancıdır. Yani hisse senetlerinin piyasa fiyatı işletme hakkındaki bilgileri iyi yansıtmadığında, yöneticiler değer yaratmaya odaklanmaya daha az istekli olmaktadırlar. Bu bakış açısı bazı açılardan haklılık taşımakla birlikte, sermaye piyasalarının ve dolayısıyla sermayenin küreselleştiği bu süreçte ekonomik sistemleri hissedar değerini en çoklamak üzerine kurulu olmayan ekonomiler, yatırımcılara düşük getiri sağlamakta ve sermaye sağlama olanaklarını kaybetmektedirler. Yapılan kuramsal çalışmalarda, hisse senedi fiyatlarının geçmişteki fiyatlarla ilişkisi olmadığı, ekonomi, sektör ve ortaklıkla ilgili bütün bilgileri yansıttığı, dolayısıyla hisse senedi fiyatlarının rassal (tesadüfi) olarak hareket ettiği ileri sürülmüştür. Bu nedenle, bu görüşlere dayanan yaklaşım başlangıçta Rassal Yürüyüş Kuramı olarak adlandırılmış, fakat daha sonra bu kuram geliştirilerek Etkin Piyasalar Kuramı olarak ifade edilmiştir. Bu yaklaşıma göre etkin bir sermaye piyasası, ekonomik anlamda tam rekabet piyasasını sağlayan koşullara paralel koşulların gerçekleştiği piyasa olarak tanımlanmıştır. Etkin bir piyasanın koşulları şunlardır: • Piyasa, hiçbiri tek başına piyasayı etkileyebilecek güçte olmayan çok sayıda katılımcıdan oluşmalıdır. • Piyasadaki menkul kıymetlerle ilgili bilgiler tam ve doğru olarak, kolaylıkla ve düşük maliyetle sağlanabilmeli; ekonomik, politik ve sosyal yapıdaki değişiklikler derhal piyasaya yansımalıdır. • Piyasaya katılanların davranışları rasyonel olmalı ve yatırımcılar elde ettikleri bilgiyi doğru değerlendirmelidirler. • İşlem maliyetleri düşük ve likidite yüksek olmalıdır. • Piyasanın kurumsal yapısı gelişmiş olmalıdır ve düzenleyici mevzuat piyasaların istikrarlı çalışmasını sağlamalıdır. Menkul kıymet piyasalarında etkinliğin üç ayrı boyutu bulunmaktadır. Bunlar bilgisel, işlemsel ve dağıtımsal etkinliktir. Piyasa etkinliği dendiğinde asıl kastedilen bilgisel etkinliktir. Bir menkul kıymetin her hangi bir andaki fiyatının o menkul kıymetle ilgili bütün bilgileri yansıtması ve bu bilgiler 23 kullanılarak piyasadan aşırı kazanç sağlanamaması bilgisel etkinlik olarak adlandırılmakta ve bu piyasaya da bilgisel etkin piyasa denilmektedir. Piyasa etkin olarak çalışıyorsa “sürekli denge” olarak nitelenen bir durumda olacaktır. Bu sürekli denge statik bir denge olmayıp sürekli değişmektedir. İşletmenin değerini etkileyebilecek en son haber elde edildiğinde menkul kıymetlerin gerçek değerleri değişmekte ve piyasa fiyatları yeni değerlere uyum sağlamaktadır. Sürekli denge kavramını geliştiren Paul Samuelson, sürekli dengenin zaman geçerken menkul kıymetin fiyatı ve değerinin sürekli eşit olduğu ve rastgele birlikte dalgalanması durumunda mevcut olduğunu söylemektedir. Bu fiyat uyumu sürecinin hızı, bir piyasanın ne kadar etkin olduğunu gösterir. Tamamen etkin bir piyasa sürekli denge halindedir. Yani piyasa fiyatları her zaman gerçek değerlere eşittir. Geçici nitelikte olsa dahi herhangi bir dengesizlik olursa, piyasa tam etkin değildir demektir ve fiyatlar zaman zaman gerçek değerlerden farklı olur. Etkin bir piyasanın pratikte mümkün olmadığından hareketle etkinlik üç ayrı düzeyde incelenmektedir. Bunlar güçlü formda etkinlik, yarı güçlü formda etkinlik ve zayıf etkinlik dereceleridir. İMKB’nin etkinliğini test eden çalışmalar zayıf etkinlik düzeyini ölçmüşler, genellikle İMKB’nin zayıf etkin olmadığı sonucuna ulaşmışlardır. Hisse senedi piyasasının etkin olmaması, piyasada bilgi akışının etkin olmadığı, bilgi asimetrisinin bulunduğu ve bunun fiyat oluşumu üzerinde etkili olduğu gibi anlamlara gelmektedir. Asimetrik Bilgi Finansal piyasalarda işletmeler, sektörler ve genel ekonomi ile ilgili haberler ve gelişmeler yatırımcıların risk algılarının ve sermaye piyasası araçlarının fiyatlarının oluşumunda önemli rol oynamaktadır. Menkul kıymetlerin fiyatlandırılmasına ilişkin teorilerde piyasa katılımcılarının aynı bilgilere eş anlı olarak sahip oldukları varsayılmaktadır. Gerçek hayatta piyasa katılımcıları aynı anda farklı düzeyde bilgiye sahiptir. Piyasa katılımcılarının bilgiye erişim ve bilgiyi kullanma kapasiteleri birbirlerinden farklı olduğundan, taraflar arasında bilgi asimetrisi bulunmaktadır. Bilgi asimetrisi yatırımcıların risk algılarını ve dolayısıyla sermaye maliyetini ve hisse senedi değerini etkilemektedir. Tasarrufların yatırım olanaklarına en uygun şekilde dağıtılması ekonomiler için önemli bir sorundur. İşletmeler ve girişimciler projelerini finanse etmek için hane halkının tasarruflarına talip olurlar. Tasarruf sahipleri de tasarruflarını yatırıma dönüştürerek getiri elde etmek isterler. Ancak, tasarrufların yatırım fırsatları ile eşleşmesi özellikle iki nedenden ötürü karmaşık bir hal alabilmektedir. Birincisi, girişimcilerin yatırım olanaklarının değerleri ile ilgili daha fazla bilgileri ve bu değerleri olduğundan daha fazla göstermek için nedenleri vardır. Dolayısıyla, tasarruf sahipleri işletmelere yatırım yaparken bilgi asimetrisi sorunu ile karşı karşıyadır. İkincisi, tasarruf sahipleri işletmelere yatırım yaptıktan sonra girişimcilerin bu tasarrufları sömürmek için nedenleri vardır ki bu da temsil maliyeti sorunu olarak tanımlanmaktadır. Finansal Piyasalarda Asimetrik Bilgi Asimetrik bilginin yol açtığı tersine seçim, ahlaki tehlike ve asil-vekil problemleri finansal piyasalarda da önemli etkilere sahiptir. İkinci el oto ve sigorta örnekleri hatırlanarak ifade edilebilir ki, sermaye piyasasında da alıcılar ve satıcılar arasında, yöneticiler ile hissedarlar ve mevcut hissedarlarla olası hissedarlar arasında bilgi asimetrisi vardır. Bunun sonucunda alıcılar, hakkındaki tüm bilgileri yansıtmadığını bildikleri hisse senetlerine ortalama yargılarına göre fiyat biçeceklerdir. Bu durumda gerçek değerine yakın fiyattan satılan iyi hisselerin satıcıları önerilen fiyatı kabul etmeyecek, gerçek değerinin üzerinde bir fiyattan satılan hisse senetlerinin satıcıları ise verilen fiyatı kabul edeceklerdir. Kötü hisselerin lehine iyi hisselerin aleyhine bir durum ortaya çıkacak, iyi hisseler piyasadan dışlanacaktır. Bu durum piyasa etkinliğini azaltarak menkul kıymetlerin fiyatlarının doğru bir şekilde oluşumunu engeller. Bu ise hissedar değeri pespektifine göre hisse senedi değeri yaratmaya odaklanmış iyi şirketlerin aleyhine bir durum ortaya koyacaktır. Borç sözleşmelerinde de asimetrik bilgi etkisi görülebilir. Borç alanlar, borç verenlerin eksik bilgilendirilmişliklerinden yararlanarak ekstra kazanç elde etmek isteyebilirler. Borç verenler eksik bilgi 24 nedeniyle tersine seçim yapabilirler ya da borç alanın parayı bir kez aldıktan sonra beyan ettiğinden daha farklı –örneğin daha riskli- bir alanda kullanması gibi bir ahlaki tehlike söz konusu olabilir. Ancak rasyonel borç verenler bu bilgisel eksikliklerinin farkındadırlar ve kendilerini farklı yollarla korumaya çalışırlar. Örneğin olası borçluların risklerini tam olarak kestiremediklerinden ortalama bir faiz oranı belirlerler. Ortaya çıkan nihai dengede, asimetrik bilgi maliyetleri borç alanlara yüklenir ancak olumsuz olan nokta şudur ki, düşük riskli ve dürüst borç alanlar, yüksek riskli ve dürüst olmayan borç alanları dolaylı olarak sübvanse ederler. Bilgisel uyumsuzluklar öncelikle düşük riskli projeleri dışlar. Daha güvenli projelerin sahipleri pasif bir şekilde güvensiz proje sahiplerince ortaya çıkarılan maliyeti kabul ederler. Uygulamada güvenli proje sahibi, borç verene teminat göstermek ve iç fonların kullanımı gibi “sinyal”ler gönderebilir. Bu tip önlemler problemi ortadan kaldırmamakla birlikte olumsuz etkilerini azaltabilmektedir. Şirket yöneticileri, yani şirket adına menkul kıymet ihracına karar verenler, şirketin durumu hakkında yatırımcılardan daha fazla bilgi sahibidir. Bu nedenle şirketinin durumunun ortalamadan kötü olduğunu bilen bir yönetici, finansal piyasada önerilen ortalama fiyata razı olurken, şirketinin durumu ortalamadan iyi olan yönetici bu fiyata (yüksek faize veya gerçek değerin altında bir hisse fiyatı önerisine) sıcak bakmayacaktır. Bu, “kötü” lehine bir haksız rekabet doğuracaktır. Asimetrik bilgi kuramına göre bu durum şirketlerin finansal varlık emisyonu ile yani hisse senedi, tahvil vs. ihraç ederek önemli miktarda finansman sağlamasını engelleyecektir. Gerçekten de asimetrik bilginin etkilerini azaltıcı sağlam altyapıya sahip piyasalar ile bu konuda eksiklikler taşıyan piyasalar karşılaştırıldığında, ikinci grupta işletmelerin finansmanında menkul kıymet ihraçlarının ilk gruba göre daha düşük olduğu görülmektedir. Pek çok çevre, 2007-2008 krizinin, risklerin çok karmaşık sistemler ve türev araçlarla devredilmesi ve gerekli yasal düzenlemelerin yapılmamış olması nedeniyle ortaya çıkan ahlaki tehlike örneklerinden kaynaklandığını öne sürmektedir. Seçmen ve politikacı arasındaki asil-vekil problemi, politikacıların seçmenler lehine değil, kendilerini destekleyen büyük sermaye çevreleri, örneğin büyük finansal kuruluşlar lehine davranmasına; finansal kuruluşların ise “batırılamayacak kadar büyük” olma psikolojisi içinde, ortaya çıkabilecek zararların kamu otoritesi tarafından vergi mükellefleri adına üstlenilerek batmalarına izin verilmeyeceği beklentisiyle, çok yüksek kar güdüsüyle çok yüksek riskler almalarına yol açmış ve bunun sonucunda da finansal kriz patlak vermiştir. Tam bir kapitalist sistem senaryosunda riski üstlenen son birimin riskin sonuçlarına katlanması, örneğin iflas etmesi gerekiyorsa iflas etmesi gerekir. Buna karşın 2007-2008 krizinde pek çok ülkede olduğu gibi ABD’de kredi otoritesi ABD Merkez Bankası (FED), büyük şirketlerin batamayacak kadar büyük oldukları gerekçesiyle nihai riskin vergi mükellefleri tarafından üstlenilmesine, zararların kamulaştırılmasına karar vermiştir. Böylece kapitalist sistemin temel ilkelerine uygun düşmeyen, “karın özelleştirilmesi, zararın kamulaştırılması” gibi bir durum ortaya çıkmıştır. Tüm bu gelişmeler, piyasa mekanizmasının mükemmel olmadığını ve kaynak dağılımını mükemmel bir şekilde gerçekleştiremeyeceğini, piyasadaki bilgi asimetrisi nedeniyle tersine seçim ve ahlaki tehlike problemlerinin ortaya çıkacağını ortaya koyan Asimetrik Bilgi kuramını hatırlatmaktadır. Zaten asimetrik bilgi kuramının post-Keynesyen bir tam rekabet piyasası eleştirisi olduğu kabul edilmektedir. Bununla birlikte zararların kamulaştırılmasının kesin olmadığını veya olası bir kamulaştırmadan önce hisse senedi değerlerindeki ciddi azalmaların, şirketlerin böyle bir beklenti ile yüksek risk almalarının önüne geçebileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Nitekim ABD’de bazı büyük finansal ve finansal olmayan şirketlerin iflasına izin verildiği, bazılarının ise hisse senedi değerlerinin çok önemli ölçüde düşmesine karşın desteklenmediği görülmüştür. Şirketlerinin iflas etmesine izin verilmeyeceğini düşünen yöneticilerin, kendi çıkarlarını en çoklamak doğrultusunda şirket kaynaklarını aşırı riskli alanlara yönlendirebilmesi, asil-vekil arasındaki bilgi asimetrisinin sonucudur. Dolayısıyla denebilir ki ahlaki tehlike, finansal piyasalarda, yöneticiler kötü kararlarının sonuçlarına katlanmayabileceklerini düşündüklerinde ortaya çıkar. 25 Eğer piyasada asimetrik bilginin etkilerini azaltan mekanizmalar olmasaydı, “iyi”yi dışlama etkisi nedeniyle piyasaların işlemesi çok güç olurdu. Piyasa asimetrik bilgi dağılımının farkındadır ve bunun etkilerini minimize etmek için bir takım yöntemler izlemektedir. Aşağıda bu önlemlere değinilecektir. Asimetrik bilginin etkilerinin giderilememesi durumunda olduğu gibi asimetrik bilginin olmaması da piyasa işleyişini güçleştirebilir. Finansal piyasalarda asimetrik bilginin varlığı bizi, Black’in, “gözlemlerimizi mükemmellikten uzaklaştıran her şey” olarak tanımladığı, “gürültü”süne (noise) götürür. Eğer piyasada asimetrik bilgi dağılımı varsa birileri, en azından kısmen bilgiye göre değil gürültüye göre yatırım yapıyor demektir. Bu durum, mükemmelliği (etkinliği) bozar ama aynı zamanda piyasaların çalışmasını mümkün kılarak menkul kıymetlere likidite sağlar. Aksi halde menkul kıymetlerin işlem hacimleri ve likiditeleri çok düşük olurdu. Bu cümleden olmak üzere asimetrik bilgi işletmenin gerçek değerini bulmasını güçleştirmesi gibi olumsuz etkiler taşısa da, piyasanın çalışmasını da mümkün hale getirerek menkul kıymetlere likidite sağlar. Buradan bakıldığında tam etkin bir piyasanın ütopikliği bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Asimetrik Bilgi ve Hissedar Değerine Etkisi Girişimcilerle tasarruf sahiplerinin bilgilerinin ve motivasyonlarının farklı olması, potansiyel olarak sermaye piyasalarının işleyişinin çökmesine neden olabilir. Örneğin, iş fikirlerinin yarısının “iyi” yarısının “kötü” olduğu bir durumu ele alalım. Hem yatırımcılar hem girişimciler rasyonel kabul edildiklerinde yatırımlara bilgilerine göre paha biçerler, yani yatırımları ellerindeki bilgiye göre değerlerler. Eğer yatırımcılar yatırımları “iyi” ya da “kötü” olarak ayırt edemezlerse, “kötü” iş fikirlerine sahip girişimciler iş fikirlerinin “iyi” olanlar kadar değerli olduğunu öne süreceklerdir. Bu olasılığı fark eden yatırımcılar “iyi” fikirleri de “kötü” fikirleri de ortalama bir seviyede değerleyecektir. Bilgi probleminin çözülmediği koşullarda sermaye piyasaları, bazı fikirlere gerçek değerinden fazla, bazılarına ise gerçek değerinden daha az değer biçerler. Sermaye piyasalarında menkul kıymet alım satımı yapan taraflar arasında bilgi asimetrisi söz konusu olduğundan yatırımcılar hisse senetlerine ortalama yargılarına göre değer biçecektir. Gerçek değerine yakın fiyattan satılan iyi hisselerin satıcıları önerilen fiyatı kabul etmezken, gerçek değerinin üzerinde fiyattan satılan hisselerin satıcıları önerilen fiyatı kabul edecektir. Yanlış değerleme sorununun çözüm yollarından biri, girişimcilerle yatırımcılar arasında bilgilerin kamuya açıklanmasını öngören sözleşmelerin düzenlenmesidir. Bilgi asimetrisi sorununun başka bir çözümü ise işletme yöneticilerinin bilgileri kamuya açıklamasını zorunlu tutan yasal düzenlemelerdir. Son olarak, finansal analistler ve derecelendirme kuruluşlar gibi bilgi sağlayan aracılar bilgi asimetrisini azaltmaya yönelik bilgi üretmeye çalışırlar. Söz konusu çözüm yollarından hangilerinin kullanılabileceği çeşitli ekonomik ve kurumsal etmenlerle belirlenmektedir. Bilgi asimetrisi piyasa etkinliğini nasıl etkiler? KAMUYU AYDINLATMA Piyasadaki herhangi bir ekonomik işlemde taraflardan birisinin diğerine göre daha iyi veya fazla bilgiye sahip olması, yani bilgi asimetrisi, fiyatlandırma ve kaynak dağılımında sorunlara yol açmaktadır. Bilgi asimetrisi, yatırımcıların işletmeleri doğru değerlemesini engellemektedir. İşletmeler asimetrik bilgi dağılımının olumsuz etkilerini azaltmaya yönelik yatırımcı ilişkileri kapsamında etkinliklere girişmekte, zorunlu ve gönüllü olarak gerekli bilgileri yatırımcılarla paylaşmaktadır. Kamuyu aydınlatma kavramı, sözlük anlamı açısından “açmak, ifşa etmek, göstermek, izhar etmek” anlamlarını taşıyan İngilizce “disclose” fiilinin isim hali olan ve “açma, ifşa etme, haber verme” gibi manalara gelen “disclosure” kelimesinin Türkçe karşılığı olarak kullanılmaktadır. Kavramın özünde, sermaye piyasasında faaliyet gösteren şirketlerle menkul kıymetlere ilişkin durum, olay ve faaliyetlerin kamuya açıklanması yer almaktadır. 26 Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlükte kamu; “halk hizmeti gören devlet organlarının tümü, Bir ülkedeki halkın bütünü, Topluluk oluşturucu ortak çıkarlar çevresinde oluşan ve üyeleri bu ortak çıkarlar konusunda karar birliğine ulaşmak için etkileşimde bulunan toplumsal kesim”, aydınlatma; “Aydınlatmak işi, Bir sorunun ya da bir kavramın tüm içerimleriyle açıklanması” şeklinde ifade edilmektedir. Bu iki kavramın sözlük anlamlarını bir arada kullanıldığında kamuyu aydınlatma; “genel olarak bir ülkede yaşayan halkı, özelde belli bir amaç, çıkar için bir araya gelmiş bir topluluğu, belli bir konuda ayrıntılı olarak bilgilendirme” şeklinde tanımlanabilir. Bununla birlikte, kamuyu aydınlatma finansal piyasa öğretisinde kullanılan teknik bir ifade olduğundan konunun uzmanları tarafından da farklı, ancak birbiri ile tutarlı, birbirini destekleyici şekilde tanımlanmıştır. Bu tanımlardan Prof.Dr.Ünal Tekinalp’in tanımı, kavramı en geniş haliyle açıklayıcı niteliktedir: “Ortaklık pay sahipleri ve alacaklılarının menfaatlerini korumaya ve haklarını bilinçli ve etkili bir şekilde kullanmaya yardım eden; gelecekteki pay ve tahvil sahiplerinin ve sermaye piyasasının diğer ilgililerinin aldatılmalarını önleyip, ortaklık yararına kazanılmalarını sağlayan; özel ekonomik gücün, milli iktisadın gereklerine ve faydasına uygun çalışmasını gerçekleştiren; gerek iç, gerek dış denetimi kapsamı içine alan, ilkelerin tümüdür.” Kamuyu aydınlatmada temel amaç yatırımcıların korunması ve sermaye piyasalarının etkin çalışmasının sağlanmasıdır. Piyasalar etkin çalıştığında menkul kıymetlerin fiyatları o menkul kıymetle ilgili bütün bilgileri yansıtır. Kamuya açıklanan bilgilerin açık, anlaşılır ve eksiksiz olması ve bilgilerin tarafsızlık içinde ve zamanında sunulması hedeflenmektedir. Bilginin ortaya çıkışı ve yatırımcıların bilgiye erişimi arasında geçen zamanın uzun olması durumunda bazı kimseler haksız kazanç sağlayabilmekte ve yatırımcılar zarara uğrayabilmektedir. KAMUYU AYDINLATMANIN ÖNEMİ Şeffaflık ve kamuyu aydınlatma, birbirini karşılıklı olarak etkileyen kavramlardır. Şirkette şeffaflık kültürü daha çok benimsendikçe, açıklanan bilgilerin niteliği ve niceliği de artacaktır. Diğer yandan, özellikle sermaye piyasasında düzenleyici kurumlar tarafından açıklanması zorunlu bilgilerin formatı belirlendikçe, şirketlerin şeffaflık derecesi artacaktır. Kamuyu aydınlatmanın, sermaye piyasalarının gelişimi açısından önemi şu şekilde özetlenebilir: • Kamuyu aydınlatma, yatırımcıların korunması için güçlü bir araçtır. Sermayenin çekilmesine ve piyasalara olan güvenin artırılmasına yardımcı olur. • Zayıf kamuyu aydınlatma, sermaye piyasalarında etik olmayan davranışlara ve piyasa bütünlüğünün bozulmasına neden olur. Bu durum sadece şirketlere değil, bir bütün olarak ekonomiye de zarar verir. • Yetersiz ve açık olmayan bilgiler sermaye piyasasının işleyişine zarar vererek sermaye maliyetini artırabilir. • Güvenilir ve zamanlı bilgi, şirket bünyesindeki karar alıcıların güvenini artırır ve doğrudan büyümeyi ve kârlılığı etkileyen başarılı şirket kararları almalarını mümkün kılar. • Açıklanan bilgiler, şirketin hisse senedi fiyatına yaptıkları doğrudan etkinin yanında, şirket dışındaki karar alıcıların (menfaat sahipleri, yatırımcılar ve borç verenler), şirket ile ilgili bilgi toplama inisiyatiflerine etki ederek fiyatı dolaylı olarak da etkilerler. • Açıklanan bilgilerin niteliği ve niceliği arttıkça, şirketin değeri hakkındaki belirsizlikler ortadan kalkar. • Daha kaliteli kamuyu aydınlatma ile şirket daha uzun dönemli yatırımcıları çekebilir, daha geniş anlamda analiz imkânı sağlanır, yönetimin kredibilitesi ve hesap verebilirlik düzeyi artar. 27 KAMUYU AYDINLATMA KARARLARINI ETKİLEYEN GELİŞMELER Çeşitli makroekonomik güçlerin işletmelerin kamuyu aydınlatma kararlarını etkilemesi beklenmektedir. Son 20 yılda bilgisayar, iletişim, biyoteknoloji ve internet gibi alanlarda çok önemli inovasyonlar (yenilikler) yaşanmaktadır. Teknolojik sektörlerde faaliyet gösteren işletmelerin yatırımcıları, işletmelerin araştırma geliştirme yatırımları ile gerçekleştirdiği inovasyonların gelecekte yaratması beklenen potansiyel faydalarını değerlendirirken, finansal tabloların sunduğu bilgilerin ötesine geçmek zorundadır. Bu durum, finansal tabloların yatırımcılar için değerini azaltırken, finansal olmayan göstergelerin önemini arttırmaktadır. Teknolojik inovasyonlar yatırımcılar ve işletmeler arasındaki iletişimde yeni kanallar yaratmaktadır. Telekonferans ve internet teknolojileri yatırımcılar ve aracı kurumlarla bilgi alışverişini ve karşılıklı etkileşimi kolaylaştırmaktadır. Teknolojik gelişmeler, gönüllü kamuyu aydınlatma uygulamalarının maliyetini azaltmakta ve kapsamını genişletmektedir. Örgüt biçimlerinde gözlemlenen inovasyonlar da finansal raporlama ve kamunun bilgilendirilmesini etkilemektedir. Tedarik zincirlerindeki karmaşık ilişkiler ve stratejik ortaklıklarla işletmeler arasındaki sınırların bulanıklaşmasıyla beraber raporlanan kârlar işletmenin gerçek performansını yansıtmayabilmektedir. Denetim şirketlerinin denetledikleri işletmelere danışmanlık hizmeti sunarak bu hizmetlerden para kazanması denetim raporlarının güvenirliğine zarar verebilmektedir. Aracı kurumların alım satım işlemlerinden kazançlarının azalması, aracı kurumların araştırma etkinliklerine ayırdığı fonların azalmasına neden olmaktadır. Araştırma etkinlikleri, aracılık etkinliklerine daha fazla bağımlı hale gelmektedir. Analistlerin karşılaştığı çıkar çatışmaları, analist raporlarının etkinliğine ilişkin kuşku uyandırmaktadır. Sermaye piyasaları çeşitli gelişmelerle giderek küreselleşmekte, kurumsal yatırımcılar yatırımlarını dünya çapında çeşitlendirmekte, işletmeler koşulların daha cazip olduğu piyasalarda sermaye arayışına gitmektedir. İnternet sayesinde bireysel yatırımcıların da uluslararası piyasalarda yatırım yapması kolaylaşmaktadır. Finansal raporlamada da uluslararası muhasebe standartları benimsenmektedir. Özet olarak, girişimciliğin ve ekonomik değişimlerin sermaye piyasalarında güvenilir bilginin değerinin artmasına neden olduğu söylenebilir. Kamuyu aydınlatma ve finansal raporlama uygulamalarının gelecekte bu değişimlere ayak uydurması gerekmektedir. KAMUYU AYDINLATMA VE İÇERİDEN ÖĞRENENLERİN TİCARETİ SPK 47/A.1 fıkrada kendini bulan içeriden öğrenenlerin ticareti suçu Türk Hukukunda içeriden ticaret olarak tanımlanmıştır. Bu tanıma göre, sermaye piyasası araçlarının değerini etkileyebilecek henüz kamuya açıklanmamış bilgileri, kendisine veya üçüncü kişilere menfaat sağlama amacıyla kullanarak, sermaye piyasasında işlemler yapanlar arasındaki fırsat eşitliğini bozacak şekilde maddi bir yarar sağlamak veya bir zararı bertaraf etmek fiili içeriden öğrenenlerin ticareti olarak tanımlanmıştır. Maddenin gerekçesinde içeriden öğrenenlerin ticareti kamuyu aydınlatma ilkesini zedeleyen, sermaye piyasalarında eşitliği ve dürüstlüğü zedeleyen bir işlem olarak tanımlanmıştır. İçeriden öğrenenlerin ticareti, içerideki bilginin kullanılmak suretiyle menfaat sağlayıcı menkul kıymet işlemi yapılması ya da firmanın ticari faaliyetleri, mali yapısına ilişkin gizli bilgilerin kendi ya da üçüncü kişinin menfaatine kullanılarak menkul kıymet işlemi yapılması bu işlem sonucunda bir kazanç sağlama veya muhtemel bir zarardan kaçınılması olarak tanımlanabilir. İçeriden öğrenenlerin ticareti suçu ile sermaye piyasalarına duyulan güven ve yatırımcılar arasındaki eşitlik korunmak istenilmektedir. Bu suç tipi ile sermaye piyasalarında işlem yapmak isteyen yatırımcılar arasındaki fırsat eşitliğini bozacak ve bu piyasalarda yatırım yapan kişiler arasındaki dengeyi zedeleyecek 28 kamuoyuna açıklanmamış bilgilerin birkaç kişinin menfaatine kullanılmasının önüne geçilmek istenilmektedir. Menkul kıymet piyasalarında kamuyu aydınlatma sisteminden amaçlanan, piyasa yatırımcılarının etkin bir şekilde korunmasıdır. Bilginin ortaya çıkışı ile herkese dağılımı arasındaki zaman sürecinin uzunluğu, bazı kişilerin menfaat sağlamaları ve diğer yatırımcıların da zarara uğramalarına yol açmaktadır. Kamuyu aydınlatma ilkesi ile yatırımcıların tam korunması yönünde zaman aralığının sıfıra indirilmesi hedeflenmektedir. Keza, bilginin oluşumu ile kamuya açıklanması arasında geçen bu sürede; bilgiyi önceden öğrenen içeridekiler, ilgili menkul kıymetler üzerinde alım-satım işlemi gerçekleştirebilmektedirler. Böylece içeridekiler, gizli bilgileri kendi menfaatleri doğrultusunda kullanarak aşırı kazanç elde etme veya olası bir zarardan kurtulma şansı yakalamaktadır. Bu durumda menkul kıymet piyasasında işlem yapanlar arasındaki fırsat eşitliğini bozmaktadır. İçeriden öğrenenlerin ticaretini yasaklayıcı düzenlemeler, bilgi sahibinin bilgiyi bir başkasına aktarmasını da engellemektedir. Burada, içeridekilerin bağlı olduğu şirkete sadakat içerisinde çalışma sorumluluğundan kaynaklanan "sır saklama" ve "emniyet ve güveni suistimal etmeme" yükümlülüğü öne çıkmaktadır. Kamuyu aydınlatmanın yetersiz olduğu piyasalarda, içeriden öğrenenlerin ticaretinin meydana gelme olasılığı yükselmekte; dolayısıyla, söz konusu piyasalara yatırım yapma eğilimleri olumsuz yönde değişmektedir. İçeriden öğrenenlerin ticareti suçu ile sermaye piyasalarında işlem yapanlar arasındaki fırsat eşitliği korunmakta olup kamuya açıklanmamış bilgileri kullanarak birilerinin haksız menfaat temin etmesi engellenmek istenilmektedir. Bu niteliği ile içeriden öğrenenlerin suçu ile sermaye piyasalarında işlem yapan herkesin eşit imkânlara sahip olması, bilginin kamusallaşması, halka açılması ve daha sonra bu bilgi kullanılarak işlem yapılması sağlanmaya çalışılmaktadır. Kamuyu aydınlatma ilkeleri ve yatırımcı ilişkileri yönetimi, piyasa katılımcıları arasındaki bilgi asimetrisinin azaltılmasına yönelik geliştirilen uygulamalardır. Kamunun aydınlatılması ile ilgili ayrıntılı bilgilere, Kamunun Aydınlatılmasında Yatırımcı İlişkileri (2009, T.C. Anadolu Üniversitesi Yayınları; No.1995, Editör: Prof. Dr. Nurhan Aydın) başlıklı kaynağa başvurabilirsiniz. TÜRKİYE’DE KAMUYU AYDINLATMA UYGULAMALARI Ülkemizde sermaye piyasalarının gelişimi 1980’li yıllardan sonra başlamıştır. Osmanlının son dönemi ve Cumhuriyetin ilk yıllarındaki kısa süreli Borsa deneyimleri göz ardı edilirse Borsanın kurulması ve gelişmesi 1986 yılından sonra olmuştur. 1982 yılında kabul edilen Sermaye Piyasası Kanunu’na (SPKn) kadar sermaye piyasasına yönelik hukuki düzenlemeler yapılmamıştır. Dolayısıyla da kamuyu aydınlatma konusunda bir düzenleme yapılmamıştı. Bununla birlikte kamuyu aydınlatma ilkesinin ilk işaretlerini Türk Ticaret Kanunu’nda bulmak mümkündür. Türk Ticaret Kanunu’nda; anonim şirketlerin tedrici kuruluşlarında izahname ve sirküler yayınlama zorunluluğu getirilmiş, sermaye artırımlarında da tedrici kuruluştaki gibi izahname yayınlanması ve malumat alma başlığı altında ortakların şirket hakkında bilgi edinme hakları düzenlenmiştir. Ancak kamuyu aydınlatma ilkesinin gerçek anlamda ilk defa hukuk sistemimize girişi 28.7.1981 tarih ve 2499 sayılı SPKn’u ile gerçekleşmiştir. Bununla birlikte bu kanun üzerindeki çalışmalar 1960’lı yıllara kadar dayanmaktadır. 1992 yılında SPKn’unda yapılan değişikliklerle kamuyu aydınlatma ilkesi gerçek manada uygulanmaya başlanmıştır. 1982 tarihli SPKn’unun ilk halinde izin sistemi geçerliydi. Kurul incelemesi kamuyu aydınlatma ilkesi ile sınırlı kalmamakta, kamu yararı ve halkın istismarı gibi ölçüler ile iktisadi bir inceleme de yapılmaktaydı. Adeta risk-getiri değerlendirmesi yatırımcıya bırakılmayıp, bu değerlendirme kamu adına Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından yapılmaktaydı. Bir karşılaştırma yapılacak olursa, sermaye 29 piyasasının 1982-1992 döneminin, ABD’deki Mavi Gök Kanunları dönemini andıran özellikler getirdiğini söyleyebiliriz. 1992 yılında yapılan değişikliklerle, 1982-1992 arası dönemde geçerli olan izin sistemi terk edilmiş ve kamuyu aydınlatma ilkesi benimsenmiştir. Dolayısıyla, bundan sonra risk-getiri değerlendirmesi yapmak SPK’na ait bir görev değil, yatırımcının bizzat üstlenmesi gereken bir faaliyet haline gelmiştir. Kamuyu aydınlatma uygulamaları iki grupta sınıflandırılabilir: 1. Zorunlu Kamuyu Aydınlatma Uygulamaları Özel durumların, finansal raporların veya Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) düzenlemeleri çerçevesinde talep edilen diğer bilgilerin kamuya açıklanmasıdır. 2. Gönüllü Kamuyu Aydınlatma Uygulamaları İşletmelerin gönüllü olarak yaptıkları kamuyu aydınlatma uygulamalarıdır. Sürdürülebilirlik raporlamaları gönüllü kamuya aydınlatma uygulamasına örnek olarak verilebilir. Sermaye Piyasası Kanunu gereği sermaye piyasası araçlarının ihracı veya halka arzı için Sermaye Piyasası Kurulu’na kaydettirilmesi gerekmektedir. Sermaye Piyasası araçlarının halka arzında açıklanacak bilgiler izahnamede yer almaktadır. İzahnamede işletme ve işletmenin finansal durumuna ilişkin bilgilerin yanısıra halka arzla ilgili bilgilerde sunulmaktadır. Kurul kaydından sonra izahname ticaret siciline tescil ve ilan edilir. Yatırımcılar, sermaye piyasası araçlarını satın almaya sirküler aracılığıyla davet edilir. İzahname ve sirküler ihraca aracılık eden aracı kurumlar tarafından müşterek olarak imzalanmaktadır. Menkul kıymetleri borsada işlem gören halka açık işletmeler, Sermaye Piyasası Kurulu’nun “Sermaye Piyasasında Finansal Raporlamaya İlişkin Esaslar Tebliği” kapsamında 1. finansal raporlarını, 2. özel durum açıklamalarını, 3. Sermaye Piyasası Kurulu ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsası düzenlemeleri kapsamında kamuya açıklanması gereken diğer hususları kamuya açıklamakla yükümlüdürler. Yıllık ve ara dönem finansal raporların finansal raporlama standartlarına ve yasal düzenlemelere uygun olarak hazırlanmasından ve sunulmasından Yönetim Kurulu sorumludur. Finansal tabloların bağımsız denetimden geçmiş olması bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Hisse senetleri Borsa’da işlem gören şirketlerin düzenleyecekleri altı aylık finansal tabloların incelemeden (sınırlı bağımsız denetim), yıllık finansal tabloların ise bağımsız denetimden geçirilmesi zorunludur. İşletmeler, yıllık ve ara dönem faaliyet raporlarını ve finansal tablolarını ve ilgili bağımsız denetim raporlarını Borsa’da kamuya açıkladıktan sonra kurumsal internet sitelerinde yayımlamak zorundadır. Bu bilgiler ilgili internet sitesinde en az 5 yıl boyunca kullanıcılar tarafından erişilebilir olmalıdır. İşletmeler, ayrıca, finansal tablolardan türetilmiş bazı özet bilgileri kamuya açıklayabilir. Bu bilgiler, finansal tablo kullanıcılarını yanıltıcı içerikte olmamalıdır. 30 İşletmelerin yürüttüğü sosyal sorumluluk açıklamaları ne tür kamuyu aydınlatma uygulamasıdır? projelerine ilişkin Finansal Raporların Kamuya Açıklanması Finansal Raporların Kamuya Açıklanması, Sermaye Piyasası Kurulu’nun “Sermaye Piyasası’nda Finansal Raporlamaya İlişkin Esaslar Tebliği” ile düzenlenmiştir. Ortaklıklar, Avrupa Birliği tarafından kabul edilen haliyle UMS/UFRS’nı uygularlar. Bu kapsamda, benimsenen standartlara aykırı olmayan, TMSK tarafından yayımlanan TMS/TFRS esas alınır. Finansal raporlar, yönetim kurulu faaliyet raporları ve sorumluluk beyanlarından oluşan raporlardır. Finansal tablolar ise dipnotlarıyla birlikte bilanço, gelir tablosu, nakit akım tablosu ve özsermaye değişim tablosunu içerir. Tebliğ kapsamında finansal raporların aşağıdaki süreler çerçevesinde, Bağımsız denetimden geçmiş finansal tabloların, bağımsız denetim şirketinden, bağımsız denetim raporuyla birlikte bir yazı ekinde işletmeye ulaştığı, aynı gün içerisinde işletmece finansal tabloların SPK’ya ve İMKB’ye gönderimine ilişkin yönetim kurulu kararına bağlandığı, Bağımsız denetimden geçmemiş finansal tabloların ise en geç işletme yönetim kurulu tarafından finansal tabloların kabulüne dair kararın alındığı tarihi izleyen ilk iş günü mesai bitimine kadar kamuya açıklanması gerekir. Çağrı bilgi formu, Herhangi bir otoriteye verilen mali tablo diğer kapsamındaki bildirimlerdendir. Özel Durumların Kamuya Açıklanması Özel Durumların Kamuya Açıklanması, SPK’nın “Özel Durumların Kamuya Açıklanmasına İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ” ile düzenlenmiştir. Genel tanımı ile özel durumlar, içsel bilgileri ve sürekli bilgileri doğuran olaylardır. İçsel bilgi, sermaye piyasası aracının değerini ve yatırımcıların yatırım kararlarını etkileyebilecek, henüz kamuya açıklanmamış bilgilerdir. Sürekli bilgi ise içsel bilgi tanımı dışında kalan ve “Özel Durumların Kamuya Açıklanmasına İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ” uyarınca açıklanması gerekli tüm bilgilerdir. Ortaklığın sermaye yapısına ve yönetim kontrolüne ilişkin değişiklikler, Ortaklığın kendi paylarını iktisap etmesi, Ortaklık haklarının kullanımına ilişkin bilgiler, Borçlanma araçlarına ilişkin bilginin açıklanması sürekli bilgi kapsamındadır. Özel durumlar veya özel duruma konu bilgilerdeki değişikliklerin, ortaya çıktığı veya öğrenildiği anda kamuya açıklanması gerekmektedir. Ancak Tebliğ’de bazı sürekli bilgi tipleri için belirli gönderim süreleri tanımlanmıştır ve Tebliğ’de belirtilen sürelerde kamuya açıklanması gerekmektedir. İçsel bilgi, somut bir olaya ilişkin, makul bir yatırımcının yatırım kararını alırken anlamlı kabul edebileceği, kamuya açıklanmamış durumlarla ilgili, sermaye piyasası aracının alım satımında kullanılması durumunda kullanıcısına bu bilgiden haberi olmayan diğer yatırımcılara nazaran avantaj sağlayabilecek olan, kamuya açıklandığı takdirde söz konusu sermaye piyasası aracının değerinde veya yatırımcıların yatırım kararları üzerinde etki yaratabilecek bilgidir. İçsel bilgilerin, ortaklığın mali durumu veya faaliyetleri nedeniyle sermaye piyasası aracının değeri üzerinde etkili olup olmayacağı, yatırımcıların yatırım kararlarını etkileyip etkilemeyeceği, haklarını 31 kullanmalarına yönelik olay, gelişmeler ve ortaklığa özgü koşullar çerçevesinde ortaklıklarca değerlendirilip, açıklama yapılmasına karar verilmelidir. İçsel bilgiler ve bu bilgilere ilişkin daha önce açıklanan hususlardaki değişiklikler ortaya çıktığında veya öğrenildiğinde kamuya açıklanması gerekmektedir. Özel durum açıklamalarını yapmakla sorumlu kişilerin adları, yetki ve unvanları İMKB’ye ve Kurul’a bildirilir. Bu kişilerde değişiklik olduğunda bildirim yenilenir. Özel durum açıklamalarını yapmakla sorumlu kişilerin ortaklığı temsil ve ilzama yetkili kişiler arasından seçilmesi zorunludur. Diğer Bildirimlerin Kamuya Açıklanması Diğer Bildirimler, SPK ve İMKB düzenlemeleri çerçevesinde sermaye piyasası araçları İMKB’de işlem gören ortaklıklar ve katılma payları işlem gören borsa yatırım fonları tarafından kamuya açıklanan bildirimlerdir. Aylık bildirimler, Portföy değer tabloları, Esas sözleşme, fon iç tüzüğü, İzahname, sirküler, Bölünme, birleşme ve pay dağıtım duyuruları, Şirket Genel Bilgi Formu, Çağrı bilgi formu, Herhangi bir otoriteye verilen mali tablo diğer kapsamındaki bildirimlerdendir. www.spk.gov.tr KAMUYU AYDINLATMA PLATFORMU Kamuyu Aydınlatma Platformu (KAP), sermaye piyasalarında işlem gören halka açık şirketlerin ve tüm aracı kurumların finansal tablolarının, özel durum açıklamalarının ve diğer bildirimlerinin elektronik imza teknolojisi kullanılarak güvenli bir şekilde iletilmesini hedefleyen bir elektronik bilgi toplama ve yayın sistemidir. Kamuyu Aydınlatma Platformu, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) tarafından ortaklaşa gerçekleştirilmiştir. Uygulama yaygınlığı açısından, İMKB’de işlem gören tüm şirketler, borsa yatırım fonları, tüm aracı kurumlar ve SPK listesine kayıtlı tüm bağımsız denetim şirketleri olmak üzere coğrafi olarak tüm Türkiye’ye yayılmış 550’yi aşkın şirketi ve 2.500’ü aşkın kullanıcıyı kapsamaktadır. Tüm bağımsız denetim şirketleri de ilgili finansal tabloları imzalamakla sınırlı olmak koşuluyla KAP kapsamında yer almaktadır. Daha önce İMKB, SPK, İMKB Takas ve Saklama Bankası A.Ş. (TAKASBANK) ve Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) gibi kuruluşlarca yatırımcıları bilgilendirme amacıyla İMKB Günlük Bülteni vasıtasıyla yapılan tüm duyurular artık KAP vasıtasıyla yapılmaktadır. KAP Kullanımının Kazanımları: Bildirim Gönderen Kesimler Açısından; • Bildirimlerin elektronik imzayla güvenli toplanması, • Bilginin seri bir şekilde, aracısız olarak anında kamuyla paylaşımı, • Kâğıt tüketimi ve bürokrasi azaltılması, 32 • Bildirim şablonları yoluyla bilgi kalitesinin artırılması, • Elektronik arşiv - bildirim türüne, gönderen şirkete, konulara göre geçmişe dönük bilgi sorgulama imkânı. Yatırımcılar Açısından; • Bilgiye eş anlı olarak seri bir şekilde ulaşım, • Bildirim türüne, gönderen şirkete, konulara göre geçmişe dönük bilgi sorgulama imkânı, • Ortaklıklara ilişkin güncel genel bilgilere tek kanaldan hızlı ulaşım imkânı, • Ortaklıklar bazında belirli finansal tablo kalemlerini karşılaştırabilme olanağı. Düzenleyici Otoriteler Açısından; • Düzenleyici kurumların asli görevlerine odaklanmaları yolunda bir adım, • Kâğıt tüketimi ve bürokrasi azaltılması, • Bilgi kalitesinin artırılması, tam, anlaşılır, ihtiyaca uygun ve doğru bilginin kamuya açıklanmasının sağlanması. www.kap.gov.tr KAMUNUN AYDINLATILMASINDA DENETİM ŞİRKETLERİNİN VE ARACI KURUMLARIN ROLÜ Denetim şirketleri ve aracı kurumlar kamunun aydınlatılmasında önemli roller üstlenmektedir. Denetim Şirketleri Finansal piyasaların temel dayanağı güven unsurunun yerleşmesidir. Güven ortamının kaybolması tasarruf sahiplerinin bu piyasalardan kaçmasına yol açar. Bu durum ise finansal sistemin çökmesine sebep olur. Gerek sermaye piyasasının gelişmiş olduğu ülkelerde gerekse ülkemiz gibi gelişme yolunda olan ülkelerde bazı kötü niyetli kişiler haksız kazanç elde etmeye çalışmışlardır. Güveni sağlamanın yolu, sürekli denetim, açıklık ve kamunun aydınlatılmasından geçmektedir. Bağımsız denetim, ortaklıkların ve yardımcı kuruluşların hesap ve işlemlerinin bağımsız denetleme kuruluşlarınca görevlendirilen yetkili denetleme elemanları tarafından bu kuruluşlar adına, denetleme ilke, esas ve standartlarına göre incelenmesi ve bu inceleme sonuçlarına dayanılarak, düzenlenmiş mali tabloların, gerçeği yansıtıp yansıtmadığının tespiti ve rapora bağlanmasıdır. Bağımsız denetimin önemini arttıran başlıca sebep güvenilir bilgi sağlama işlevidir. Bağımsız denetimi, önemli kılan unsurlardan bir diğeri ise, yönetime mali tablolarla ilgili olarak tahmin, analiz, denetim ve rapor hazırlama gibi konular üzerinde, geleceğe ait kararların saptanmasında yol gösterici olmasıdır. Ayrıca; işletme büyüklüğünün artması, işletmelere olan devlet müdahalesinin çoğalması, işletme ile ilgili çıkar gruplarının kuvvetlenmesi ve çoğalması, iş yaşamındaki rekabet ortamının şiddetlenmesi, insan faktörünün önem kazanması gibi hususlarda bağımsız denetimin önemi ile paralellik arz eder. Bağımsız denetimin kamuya yararları şöyle sıralanabilir: • Sermaye Piyasası, her şeyden önce güven ortamına dayandığından, bu piyasadaki bilgilerin doğru ve güvenilir olması gerekir. Sermaye piyasasının etkin ve verimli çalışabilmesi için, tüm ilgili ve önemli bilgilerin kamuya açıklanan raporlarda yer alması lazımdır. Bunun sağlanmasının en etkili yolu, bağımsız denetimdir. 33 • Mali Kurumlar (Örneğin Ticaret Bankaları ve Yatırım Bankaları) ödünç verme veya mali katılma dolayısıyla temasta bulundukları teşebbüs sahiplerinden, işlerinin ve işletmelerinin iktisadi ve mali durumu hakkında esas bilgi ve detaylı raporlar istemektedirler. Bu raporların, açılacak kredilere veya yapılacak finansmanlara dayanak olabilmeleri için yetkili ve tarafsız inceleme organlarınca düzenlenip onaylanmaları lazımdır. Bu raporların istenen özelliklerde olabilmesi için bağımsız denetime tabi tutulması gerekir. • Denetlenmiş finansal tablolar, işverene ve işçi sendikalarına ücretlerin ve sosyal yardımların pazarlığında nesnel bilgiler sağlayarak yardımcı olur. • Bir işyerinin satılması, alınması ya da başka bir işyeri ile birleştirilmesi hallerinde, alıcı ve satıcı taraflara güvenilir nesnel bilgiler sağlar. • Denetlenmiş finansal tablolar işletme ile ilgili taraflara, özellikle işletme ile iş ilişkisi olan müşterilere, denetlenen işletmenin karlılığı, faaliyetlerinin verimliliği ve finansal yapısının durumu hakkında güvenilir bilgiler sağlar. • Kamuya açıklanan denetlenmiş finansal tablolar, işletmeye yatırım yapacak yatırımcıları işletme ile ilgili olarak doğabilecek risklerden korur. • Denetlenmiş finansal tablolar, bir işletme ile ilişkide bulunan tüm kurumlara, o işletme hakkında tarafsız, objektif ve güvenilir bilgi verir. Denetim şirketleri, bağımsız kuruluşlar olarak, işletmelerin finansal tablolarının Genel Kabul Görmüş Muhasebe İlkeleri’ne uygun olarak hazırlandığının garantisini yatırımcılara verir. İşletmelerin kâr veya zarar açıklaması hisse senedi fiyatlarını etkilemektedir. Bu durum yatırımcıların muhasebe bilgilerine güvendiklerini göstermektedir. Ancak bu güvenin denetim şirketlerinin garantisinden mi yoksa işletme yönetiminin kamuyu aydınlatmada yanıltıcı olması durumunda karşılaşabileceği yasal yükümlülüklerden mi kaynaklandığı net olarak bilinmemektedir. Araştırmalara göre, yasalarla zorunlu tutulmasa dahi işletmelerin sermayedarları işletmelerden bağımsız bir denetim şirketi tutmalarını talep etmektedir. Bankalar da işletmelerden bağımsız denetimden geçmiş finansal tablolarını sunmalarını istemektedir. İşletmeye sermaye sağlayan kişi ve kurumlar, bağımsız denetimin işletmenin güvenilirliğini kuvvetlendirdiğini kabul etmektedir. Denetim şirketlerinin etkinliğini inceleyen araştırmalarda denetim raporlarının yatırımcılara sağladığı katkıların sınırlılıkları vurgulanmaktadır. Bazı araştırmalara göre denetim şirketlerinin yatırımcıların çıkarları yerine kendilerini tutan yöneticilerin çıkarlarına uygun hareket ettiği gözlemlenmektedir. Dahası, denetim raporlarının yıllık finansal raporları kapsaması sermaye piyasalarına anlık sinyal verilmesini engellemektedir. Ayrıca, denetim şirketlerinin kendi yasal yükümlülüklerini minimize etmek amacıyla kendi risklerini en aza indirebilecek standartları geçerli kılmak için lobi faaliyetlerinde bulunması da denetim raporlarının yatırımcılara olan katkısını gölgeleyebilmektedir. Denetim şirketlerinin görüşlerinin yatırımcılar için sağlayabileceği katkılara ilişkin başka çekinceler de öne sürülmektedir. Birincisi, denetim şirketlerinin sunduğu danışmanlık hizmetleri denetimin gerçek ve algılanan bağımsızlığını ve raporlarının güvenirliğini ne ölçüde etkilemektedir? Son dönemlerde büyük denetim şirketlerinin bir bölümü danışmanlık hizmetlerini denetim hizmetlerinden ayırmışlar ve danışmanlık hizmetlerini yeni şirketlere devretmişlerdir. İkincisi, 1990’lardan itibaren denetim şirketlerinin yükümlülükleri yasal olarak azalmakta ve denetim şirketleri denetim yöntemlerinde değişiklik yaparak işlemlerin denetiminden ziyade işletmenin denetimine odaklanmaktadır. Bu değişimler finansal tabloların güvenirliğini nasıl etkilemektedir? Üçüncüsü, denetim raporlarının ve finansal tabloların güvenilirliğini farklı ülkelerde hangi etmenlerce belirlenmektedir? Olası etmenler arasında denetim standartlarındaki farklar, denetim mesleğine ilişkin yasal çerçeve, standart ve kuralların uygulanışı ve profesyonel eğitimlerdeki farklılıklar sayılabilir. 34 Aracı Kurumlar Aracı kurumların kamuyu aydınlatmadaki katkısını inceleyen araştırmalar analistlere ağırlık vermektedir. Aracı kurumlarda çalışan analistler çeşitli kaynaklardan işletmelerle ilgili bilgi toplayarak izledikleri işletmelerin mevcut performansını değerlendirir, gelecekteki finansal performansa ilişkin öngörülerde bulunur ve yatırımcılara “al”, “sat” veya “tut” şeklinde tavsiyelerde bulunurlar. Analistlerin kâr/zarar öngörüleri ve yatırımcılara tavsiyeleri göz önüne alındığında analistlerin sermaye piyasalarına katma değer sağladıkları, ayrıca, analistlerin öngörülerinin ve tavsiyelerinin hisse senedi fiyatlarını etkilediği çeşitli araştırmalarda gözlemlenmektedir. Öngörü ve tavsiyelerde analistlerin yanlı davrandığına dair bulgulara ulaşan çalışmalar bulunmaktadır. 1980’lerde öngörüler iyimser ve tavsiyeler daha çok al yönünde olmakla beraber 1990’larda analistlerin iyimserliğinde azalma gözlenmiştir. Analistlerin sermaye piyasalarındaki rolünü inceleyen araştırmalarda analistlerin piyasa etkinliğini arttırdığı bulunmuştur. Daha çok sayıda analist tarafından izlenen hisse senetlerinin fiyatlarına nakit akışlarına ilişkin bilgilerin diğerlerine göre daha hızlı yansıdığı gözlemlenmektedir. Analistlerin teşvik sisteminin ve deneyimlerinin öngörülerini ve tavsiyelerini nasıl etkilediğine dair araştırmalar bulunmaktadır. Eğer analistin çalıştığı aracı kurum hisse senedinin ihracında görev almışsa veya alması düşünülüyorsa analistler iyimser öngörü ve tavsiyede bulunma eğiliminde olmaktadır. Analistlerin öngörülerinin doğruluğunun deneyimlerinden etkilenmemekle beraber sektör bazında uzmanlaşan analistlerin daha isabetli öngörülerde bulunduğu gözlemlenmektedir. İşletme yönetiminin kamuyu aydınlatma kararları ile analistlerin işletmeleri izleme kararları arasındaki ilişki incelendiğinde gönüllü kamuyu aydınlatmanın analistler için bilgi sağlama maliyetlerini düşürdüğü ve daha değerli bilgi yaratmalarına olanak sağladığı söylenebilir. Gönüllü bilgilendirme yapan işletmelerin daha çok sayıda analist tarafından izlendiği ve öngörülerin daha az dağılım gösterdiği gözlemlenmiştir. GÖNÜLLÜ KAMUYU AYDINLATMANIN SONUÇLARI Gönüllü kamuyu aydınlatma uygulamalarının sermaye piyasalarına ve ekonomiye etkilerini inceleyen bilimsel çalışmalarda, gönüllü kamuyu aydınlatma uygulamalarında bulunan işletmeler için üç çeşit potansiyel sonuç yaratılabileceği belirtilmektedir: • Hisse senetlerinin likiditesinde artış • Sermaye maliyetlerinde azalış • Bilgi sağlayan aracı kurumların sayısında artış Gönüllü kamuyu aydınlatma uygulamaları az bilgi sahibi ve çok bilgi sahibi yatırımcılar arasındaki bilgi asimetrisini azaltmaktadır. Yatırımcıların borsada gerçekleşen hisse senedi alım satım işlemlerinin doğru fiyattan gerçekleştiğine dair olan güveni arttığından hisse senedinin likiditesi artmaktadır. Artan kamuyu aydınlatma ve likidite sayesinde kurumsal yatırımcıların oranı da artış göstermektedir. Gönüllü kamuyu aydınlatma uygulamaları artan işletmelerin hisse senedi fiyatlarının, kâr performanslarıyla ilişkisi olmayan önemli artışlar gösterdiğine dair bulgular bulunmaktadır. Ayrıca işletmelerin kamuyu aydınlatma stratejileri bilginin fiyatlara yansıma hızını da etkilemektedir. Kamuyu aydınlatma açısından yüksek derecelendirme notuna sahip işletmelerin fiyatlarının aynı dönemdeki ve gelecekteki kârları ile daha güçlü bir ilişkiye sahip olduğu gözlenmiştir. 2000 yılında Alman borsalarında yapılan bir çalışmada daha fazla kamuyu aydınlatma zorunluluğu getiren Neuer piyasasında kayıtlı olan hisse senetlerinin alım satım fiyaları arasındaki farkın Frankfurt Borsası’nda kayıtlı hisse senetlerinden daha düşük olduğu bulunmuştur. • Sermaye maliyetlerinde azalış Kamuyu aydınlatmanın yetersiz olması durumunda, yatırımcılar yatırımlarının gelecekteki getirilerini öngörme konusunda riske maruz kalmaktadır. Bu risk çeşitlendirilemezse, yatırımcılar katlandıkları bilgi riski karşılığında ek getiri talep edeceklerdir. 35 Bilgi sa$layan aracı kurumların sayısında artı" • Gönüllü kamuyu aydınlatma uygulamaları daha çok sayıda analistin i"letmeyi izlemesini te"vik etmektedir. Bilgi sa$layan aracı kurumların sayısının artması ile beraber analistlerin öngörülerindeki farkılıklar azalmaktadır. Sonuç olarak, 1. Zorunlu finansal raporlar yatırımcılar için bilgilendirici olmakla beraber bilgilendirmenin derecesi i"letmeye ve sektöre göre de$i"im göstermektedir. 2. Analistler, i"letmelerin finansal raporlarını analiz ederek, gelecek dönemlerdeki kârlarını öngörerek ve yatırımcılara alım/satım tavsiyelerinde bulunarak sermaye piyasalarının i"leyi"ine katkı sa$lamaktadır. 3. Denetim hizmetleri piyasa tarafından talep edilmektedir. 4. Analistler ve denetim "irketleri, çe"itli çıkar çatı"maları nedeniyle görevlerini tam olarak yerine getirmeyebilir. 5. !"letmelerin raporlama ve kamuyu aydınlatma kararları piyasa ko"ullarına göre de$i"mektedir. 6. Kamuyu aydınlatma uygulamaları ile hisse senedi fiyat performansı, alım satım fiyat farkı, analistlerin i"letmeyi izlemesi ve kurumsal yatırımcıların oranı arasında bir ili"ki bulunmaktadır. Kamunun aydınlatılmasında daha ileri seviyede olan i$letmelerin sermaye maliyetlerinin di#er i$letmelere göre daha dü$ük olması beklenir. Neden? http://www.haberler.com/turk-sirketlerinin-kamuyu-bilgilendirme-haberi/ Türk !irketlerinin Kamuyu Bilgilendirme Düzeylerinde Artı" Durdu Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu, uluslararası kredi derecelendirme kurulu"u Standard and Poor's ile birlikte son dört yıldır hazırladı$ı 'Türk #irketlerinde #effaflık ve Kamuyu Bilgilendirme Ara"tırması 2008"i açıkladı. En "effaf 5 "irket, Koç Holding, Migros, Turkcell, Anadolu Efes ve Aygaz oldu. Türk "irketlerinin yeni düzenlemelere ve pazar ko"ullarına verdikleri tepkiyi 2004 yılından beri kar"ıla"tırmalı olarak izleyerek de$erlendiren Standard and Poor's ve Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu'nun hazırladıkları 'Türk #irketlerinde #effaflık ve Kamuyu Bilgilendirme Ara"tırması: Geli"me Hızında Duraklama Yılı' ba"lıklı raporda 2003'ten bu yana yapılan düzenlemelerin kamuyu bilgilendirme üzerinde ilk yıllarda olumlu bir etkisi olmasına ra$men, gönüllülük esasına dayanan kamuyu bilgilendirme uygulamalarının yetersiz kaldı$ı belirtildi. Raporu yorumlayan Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü Melsa Ararat, 'Örneklemde yer alan 50 "irketin, ara"tırmanın ilk yıllarında gözlenen geli"me hızını korumakta zorlandıkları veya hiç ilerleme kaydedemedikleri görülüyor' dedi. Ortalama notların 2005'te 41, 2006'da 57, 2007'de 61 oldu$unu belirten Ararat, 2008 ortalamasının geçen seneki not olan 61'de takıldı$ına i"aret etti. Melsa Ararat Uluslararası Finansal Raporlama Standartları'nın (IFRS) benimsenmesiyle birlikte "finansal "effaflıkta" artı"ın 2007 ara"tırmasına göre marjinal kalmasının beklendi$ini ancak "ortaklık yapıları ve pay sahiplerinin hakları" alanında "effaflıkta artı"ın marjinal kalmasının beklenmedik bir durum oldu$unu ifade etti. Ararat: 'Yönetim Kurulları ile ilgili yapılan açıklamalar "irketlerin en az açıklama yaptıkları alan olmaya devam etmektedir' dedi. Rapor yatırımcıların özellikle dikkat etmeleri gereken konuları da vurguluyor. Yeni Türk Ticaret Kanunu'nun yürürlü$e girmesiyle "effaflık konusunda yeni bir ilerleme dalgasının beklendi$ini ifade eden Ararat, bu haliyle Türk "irketlerindeki kamuyu bilgilendirme düzeyinin çok az bir geli"me gösterdi$ini kaydetti. 36 ! ! Özet Çok ortaklı işletmelerin varlığından bu yana küçük yatırımcıların aldatılması, suistimal edilmesi birçok ülkede süregelmiştir. İlk zamanlarda işletme sahipleri ya da yöneticileri işletme hakkındaki bilgileri kamu otoriteleri dahil hiç kimse ile paylaşmama eğilimindeydi. Bu durum bazı spekülatörler tarafından manipüle edilerek yatırımcıların aldatılması ve bazılarının çıkar sağlamasına neden olmuştur. Bu tür istenmeyen davranışlar yatırımcıları piyasalardan uzaklaştırmaya başladığından sermaye piyasaları olumsuz etkilenmeye başlamıştır. Bunun üzerine İngiltere ve ABD’den başlamak üzere yatırımcıların ve kamuoyunun daha iyi bilgilendirilmesini sağlamak amacıyla düzenlemeler yapılmaya başlanmıştır. Başlangıçta bu düzenlemeler kamu otoritesi tarafından verilen izinlerle sınırlı iken zaman içerisinde kapsamı artmıştır. Kamunun aydınlatılması ile yatırımcılar korunmakta, sermaye çekilmekte, piyasalara olan güvenin artırılmaktadır. Zayıf kamuyu aydınlatma, sermaye piyasalarında etik olmayan davranışlara ve piyasa bütünlüğünün bozulmasına neden olur. Bu durum sadece şirketlere değil, bir bütün olarak ekonomiye de zarar verir. Yetersiz ve açık olmayan bilgiler sermaye piyasasının işleyişine zarar vererek sermaye maliyetini artırabilir. Kamunun aydınlatılması, sermaye piyasalarının güven, açıklık ve kararlılık içinde işlemesinde ve menkul kıymet fiyatlarının sağlıklı bir şekilde oluşmasında hayati önem taşımaktadır. Kamuyu aydınlatma çerçevesinde açıklanan bilgilerin niteliğinin ve niceliğinin artması ile birlikte sermaye piyasalarının daha etkin ve sağlıklı işlemesi sayesinde sermaye piyasalarının gelişmesi, dolayısıyla ekonomik büyüme ve kalkınmanın ivme kazanması mümkün olabilecektir. Ülkemizde de sermaye piyasalarında kamunun aydınlatılması izin sistemi ile başlamıştır. Kurul incelemesi kamuyu aydınlatma ilkesi ile sınırlı kalmamakta, kamu yararı ve halkın istismarı gibi ölçüler ile iktisadi bir inceleme de yapılmaktaydı. 1992 yılında yapılan değişikliklerle, 1982-1992 arası dönemde geçerli olan izin sistemi terk edilmiş ve kamuyu aydınlatma ilkesi benimsenmiştir. SPK’nun birçok maddelerinde kamuyu aydınlatmaya vurgu yapılmış ve Kurul tebliğleri ile ayrıntılı düzenlemeler yapma yoluna gidilmiştir. Bu nedenlerden dolayı kamuyu aydınlatmaya önem verilmesi, bu konuda yapılan düzenlemelerin kapsamının artırılması, denetimlerinin sıklaştırılması sermaye piyasalarının ve dolayısıyla kalkınma ve gelişmenin hızlanması açısından büyük önem arz etmektedir. 37 Kendimizi Sınayalım 6. Aşağıdakilerden hangisi bilgi asimetrisinin çözüm yollarından değildir? 1. Aşağıdakilerden hangisi bilgi ekonomilerinde önemi artan kavramlardan biri değildir? a. Zorunlu Kamuyu Aydınlatma a. Güven b. Gönüllü Kamuyu Aydınlatma b. Açıklık c. Derecelendirme kuruluşlarının raporları c. Şeffaflık d. Finansal analistlerin raporları d. Değer temelli liderlik e. Temsil maliyeti e. Gizlilik 2. Aşağıdakilerden hangisi açık işletmelerin özelliklerinden biri değildir? 7. Yatırımcıların ulaşamadığı bilgilerin kullanımı ile sermaye piyasalarında haksız kazanç elde edilmesine ne ad verilir? a. Şeffaf iş ağları kurarlar a. Spekülasyon b. Şeffaflık, dürüstlük ve güvenirliğe önem verirler b. Manipülasyon c. Çalışan sadakatini bilgi paylaşımı ile pekiştirirler d. Balon d. Bütün bilgileri paydaşlarla paylaşırlar 8. Sürdürülebilirlik raporları ne tür kamuyu aydınlatma uygulamaları içinde yer alır? c. İçeriden öğrenenlerin ticareti e. Yanlış değerleme e. Açıklık sayesinde güven yaratırlar a. Zorunlu 3. Aşağıdakilerden hangisi hisse senedi fiyatı üzerinde diğerlerine gore daha fazla etkilidir? b. Gönüllü a. Yatırımcıların risk algısı c. Özel durum b. Yatırımcıların bilgi düzeyi d. Finansal rapor c. Yatırımcıların demografik özellikleri e. Hiçbiri d. Yatırımcıların gelir düzeyi 9. Aşağıdakilerden hangisi Kamuyu Aydınlatma Platformunun yatırımcılar açısından kazanımlarından biri değildir? e. Yatırımcıların mal varlığı 4. Bir yatırımın değeri hangisine bağlı değidir? aşağıdakilerden a. Bilgiye hızlı ulaşım a. Gelcekte yaratması beklenen nakit akışları b. Bildirimlerin toplanması elektronik b. Mevduat faiz oranı c. Bilgiye eş anlı ulaşım c. İşletmenin riski d. Bilgiye tek kanaldan ulaşım imzayla e. Geçmişe dönük bilgilere ulaşım d. Yatırımcıların getiri beklentileri 10. I. Hisse senetlerinin likiditesinde artış e. Hepsine bağlıdır II. Sermaye maliyetlerinde azalış 5. Aşağıdakilerden hangisi bilgi asimetrisinin etkilediği unsurlardan biri değildir? III. Bilgi sağlayan aracı kurumların sayısında artış a. Yatırımcıların risk algısı b. Sermaye maliyeti Aşağıdakilerden hangisi gönüllü aydınlatmanın sonuçlarındandır? c. Hisse senedi değeri a. I d. Nakit akımlarının bugünkü değerini hesaplamakta kullanılan iskonto oranı b. II e. Hisse senedinden beklenen nakit akımları d. I ve II c. III e. I, II ve III 38 güvenli kamuyu Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı Sıra Sizde 4 1. e Yanıtınız yanlış ise “Şeffaflık ve Açık İşletme” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Kamunun aydınlatılmasında daha ileri seviyede olan işletmelerin bilgi riski azalacağından, sermaye maliyetleri diğer işletmelere göre daha düşük olacaktır. 2. d Yanıtınız yanlış ise “Şeffaflık ve Açık İşletme” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Yararlanılan Kaynaklar 3. a Yanıtınız yanlış ise “Sermaye Piyasalarında Bilgi Asimetrisi” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Aydın, N. (Editör) (2009), Kamunun Aydınlatılmasında Yatırımcı İlişkileri, T.C. Anadolu Üniversitesi Yayınları; No.1995. 4. b Yanıtınız yanlış ise “Sermaye Piyasalarında Bilgi Asimetrisi” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Bragg, S.M. (2010) , Running an Effective Investor Relations Department, A Comprehensive Guide, Wiley Corporate F&A. 5. d Yanıtınız yanlış ise “Sermaye Piyasalarında Bilgi Asimetrisi” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Cole, B.M. (2003), The New Investor Relations, Expert Perspectives on the State of the Art, Bloomberg Press. 6. e Yanıtınız yanlış ise “Sermaye Piyasalarında Bilgi Asimetrisi” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Guimard, A. (2009), Investor Relations: Principles and International Best Practices of Financial Communications (Finance and Capital Markets ), Palgrave Macmillan Finance and Capital Markets Series. 7. c Yanıtınız yanlış ise “Kamuyu Aydınlatma” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Healey, P.M., ve Palepu K.G.(2001), Information asymmetry, corporate disclosure, and the capital markets: A review of the empirical disclosure literature, Journal of Accounting and Economics, Volume 31, Issues 1-3, s. 405-440. 8. b Yanıtınız yanlış ise “Kamuyu Aydınlatma” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 9. b Yanıtınız yanlış ise “Kamuyu Aydınlatma” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 10. e Yanıtınız yanlış ise “Gönüllü Kamuyu Aydınlatmanın Sonuçları” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Investor Relations, A Practical Guide, London Stock Exchange, March 2010 Marcus, B. W. (2005), Competing for Capital: Investor Relations in a Dynamic World, Wiley Finance, March 4, Edition: 1. Sıra Sizde Yanıt Anahtarı Marcus, B.W. ve Wallace S.L.( 1997), New dimensions in Investor Relations – Competing for Capital in the 21st century. Sıra Sizde 1 İnternet nesli, önceki nesillere göre daha fazla bilgi, seçenek ve şeffaflık talep etmektedir. Yüksek eğitimli yeni nesil, kalite standartlarının yükselmesine yol açmaktadır. Ryan, T. ve Jacobs C. (2004) , Using Investor Relations to Maximize Equity Valuation, Wiley Finance. Sıra Sizde 2 Tapscott, D. ve Ticoll D. (2003), The Naked Corporation, Free Press New York Bilgi asimetrisi yüzünden sermaye piyasalarında işletmelerin gerçek değerini bulması zorlaşacak, iyi hisseler piyasadan dışlanacak ve piyasa etkinliği azalacaktır. Yatırımcı İlişkileri Kurumsal Seri Sıra Sizde 3 http://www.spk.gov.tr/ http://www.tuyid.org 39 Kitabı, Deloitte, http://www.capitalmarketsboard.com/bestpractices.html Gönüllü Kamuyu Aydınlatma uygulaması. El 3 Amaçlarımız Bu üniteyi tamamladıktan sonra; Kurumsal kimlik, kurumsal imaj ve kurumsal itibar kavramlarını ayırdedebilecek, Kurumsal itibarın kaynaklarını ve işletmelere faydalarını tartışabilecek, Yatırımcı ilişkilerinin kurumsal itibara olan etkilerini tartışabilecek, bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz. Anahtar Kavramlar Kamunun Aydınlatılması Kurumsal Sosyal Sorumluluk Kurumsal Kimlik Paydaş Yönetimi Kurumsal İmaj Kurumsal Yönetim Kurumsal İtibar İçindekiler Giriş Paydaş, Kurumsal Kimlik, Kurumsal İmaj, Kurumsal İtibar Kavramları Kurumsal İtibar Kurumsal İtibarın Oluşumu Yatırımcı İlişkileri ve Kurumsal İtibar 40 Kamunun Aydınlatılması ve Kurumsal İtibar GİRİŞ Küreselleşmeden önce, işletmeleri birbirinden ayıran en önemli unsur fiyatken, küreselleşmeyle beraber artan rekabet, işletmeleri kalite, servis, imaj ve itibar gibi kriterlere önem vermeye zorlamıştır. İşletmelerin başarısı çoğu zaman o işletmenin kamuoyundaki itibarı ile değerlendirilmektedir. Bir firmanın piyasa değeri, firmanın gelecekteki potansiyelinin değerlendirilmesine dayanır. Bu da kurumsal itibarı güçlendirmenin, gerçekte firma için değer yaratmak anlamına geldiğini göstermektedir. Artık, yöneticiler işletmelerinin ortalama piyasa değerinin büyük çoğunluğunun kurumsal itibardan kaynaklandığına inanmaktadır. Bu yüzden, kurumsal itibar inşasına yönelik faaliyetler giderek artmaktadır. Yatırımcılar ve diğer paydaşların işletme ile ilgili kararları, kurumsal yönetim çerçevesinde kamuya açıklanan tarafsız ve gerçek zamanlı bilgilere dayanmaktadır. Kamunun aydınlatılması sayesinde sermaye piyasalarında güven duygusunun oluşturulması mümkün olmaktadır. Böylece, tasarrufların sermaye piyasalarına yönlendirilmesi kolaylaşmaktadır. PAYDAŞ, KURUMSAL KİMLİK, KURUMSAL İMAJ, KURUMSAL İTİBAR KAVRAMLARI İşletmeler yalın ve basit bir biçimde, kâr elde etmek amacıyla üretim faktörlerini bir araya getirerek, mal ve hizmet üreten ve bu üretimlerini çeşitli pazarlarda arz eden yapılar olarak düşünülebilir. Çok küçük ölçekli bir işletme için tüm üretim faktörleri tek bir birey tarafından sağlanabilir. Ancak işletmenin ölçeği büyüdükçe tek bir birey tarafından sağlanan üretim faktörleri yetersiz gelmeye başlayacak ve işletme farklı üretim faktörlerini farklı birey veya gruplardan edinmek zorunda kalacaktır. Böyle bir durumda işletme çevresinde yer alan pek çok ekonomik ve sosyal aktörle artan sayıda ekonomik ve sosyal etkileşimler içinde yer almak zorunda kalacaktır. İşletmelerin ihtiyaç duydukları bu faktörleri sağlayan, işletmenin üretimlerini satın alan ve genel anlamda bir işletmenin var olmak için ihtiyaç duyduğu etkileşimleri ona sağlayan ve işletmenin çevresinde yer alan farklı bireyler, gruplar ve kurumlar bulunmaktadır. Bunlar işletmeleri etkilemekte ve işletemelerden etkilenmektedir. İhtiyaç, talep ve ellerinde bulundurdukları güç ile işletmeyi etkileyen ve işletmelerin faaliyetlerinden etkilenen bu unsurlara kısaca paydaş (stakeholder) denilmektedir. Paydaşlar işletmeler açısından hem girdi sunan, hem de işletmenin çıktılarını tüketen grupların yanı sıra işletmenin içinde yer aldığı sosyal, ekonomik ve doğal çevreyi oluştururlar. Herhangi bir işletmenin, paydaşlar nazarında, diğer işletmelerden ayırt edilmesinde rol oynayan birtakım özellikleri vardır. Bu özellikler kurumsal, kimlik, kurumsal imaj ve kurumsal itibar kavramlarını oluşturur. Kurumsal kimlik, işletmenin kim olduğu, ne yaptığı, nasıl yaptığı ve nereye gitmek istediğine ilişkin bir kavramdır. Kurumsal kimlik, işletmenin kendisini iş paydaşlarına tanıtma üslubu olarak tanımlanmakta ve kurum kültüründen önemli ölçüde etkilenmektedir. 41 Kurumsal kimlik, bir işletmenin olmayı seçtiği ve olduğunu ifade ettiği şeydir ve işletmenin kendi tanımına göre kim olduğunu gösterir. Kurumsal kimlik, işletmenin vizyonu, değerleri ve özellikleri tarafından biçimlendirilir. Kurumsal kimlik, temelde işletmenin şu özelliklerini kapsamaktadır: • Çalışanların bakış açısıyla işletmenin taşıdığı özellikler, • İşletmenin diğerlerinden ayrılmasını sağlayan özellikler, • İşletmenin geçmişten bugüne dek gelen ve geleceğe aktarılması hedeflenen özellikler. Kurumsal kimliğin unsurlarına şu örnekler verilebilir: • İşletmenin felsefesi, vizyonu ve misyonu, • Çalışanların davranışları, • İşletmedeki iletişim şekilleri, • İşletmenin görsel unsurları (binalar, logolar, dekorasyon vb.). İşletmenin kurum kimliğinin unsurları, kurumsal imajına yansımaktadır. Kurumsal imaj, işletmenin kimliğini payedaşlarına nasıl sunduğunu ifade etmektedir. Bu şekliyle ele alındığında kurumsal imaj işletmenin paydaşlarına lanse etmeye çalıştığı kimliktir. Diğer bir deyişle kendini ifade ediş biçimidir. Kurumsal imaj kurumsal kimlik tarafından şekillendirilebileceği gibi, işletme tarafından tamamen reklam amaçlı olarak, esasen işletmenin kurumsal kimliğinde yer almayan unsurlar üzerine de inşa edilmiş olabilir. Kurumsal imaj işletmenin kendisini paydaşlarına göstermeye çabaladığı biçimdir. Bu kurumsal kimlik ile tutarlı olması durumunda işletmenin paydaşlarınca daha iyi bir biçimde tanınması ve anlaşılmasına imkan verebilecekken, kurumsal kimliğinden kopuk bir biçimde oluşturulması durumunda ise paydaşlar nazarında söz konusu işletmenin yanlış tanınmasına ve anlaşılmasına neden olacaktır. Reklam ve pazarlama iletişimi, kurumsal imaj oluşturulmasında önemli ölçüde etkilidir. Kurumsal imaj bir işletmenin paydaşlara kendini sunum biçimi olduğu için paydaşların işletmeden beklentilerini şekillendirmede son derece önemli rol üstlenmektedir. Bir işletme kendisini davranışlarında tutarlı, paydaşlarının isteklerine duyarlı, çevresine karşı sorumlu bir işletme olarak lanse ediyorsa, paydaşları da bu işletmenin davranış ve sonuçlarının bu özellikleri yansıtmasını bekler. Eğer imajı oluşturan unsurlar işletmenin kimliğini oluşturan unsurlar arasında yer alıyorsa, diğer bir deyişle işletme gerçekten de dışarıya karşı görünmeye çalıştığı gibiyse, bu beklentiler başarılı bir şekilde karşılanacak ve işletme bu özelliklere sahip bir işletme olarak tanınacaktır. Eğer işletmenin lanse ettiği imaj ile davranışları arasında bir kopukluk var ise diğer bir deyişle imajı kimliğini yansıtmıyor ise bu sefer işletme, paydaşlarının beklentilerini karşılamakta sorunlar yaşayacaktır. Paydaş beklentilerini karşılayamayan bir işletmenin ise paydaşlar tarafından güvenilir ve inanılır bulunması zorlaşacak ve paydaşlar etkileşimlerinde bu işletmeleri tercih etmeyecek veya öncelik vermeyecektir. Kurumsal kimlik ve kurumsal imaj kurumsal itibarın temel bileşenleridir. Kurumsal itibar, kurumsal kimlik ve kurumsal imaj kavramlarını kapsamakta ve onların da ötesine geçmektedir Kurumsal itibar, kurumsal kimlik ve kurumsal imajın bir sonucu olarak işletmenin paydaşları tarafından nasıl değerlendirildiğini ifade etmektedir. Kurumsal itibar, kurumsal imajdan farklı olarak zaman içinde oluşmaktadır. Kurumsal imaj yaratılabilen hatta manüpile edilebilen bir olgu olduğu halde, kurumsal itibar kazanılması gereken bir olgudur. 42 Kurumsal Kimlik Kurumsal İmaj Kurumsal İtibar Şekil 3.1: Kurumsal İtibarın Bileşenleri KURUMSAL İTİBAR İngilizce kaynaklarda “corporate reputation” olarak geçen kurumsal itibar kavramına ilişkin tanım sayısı, kavramın oluşumunda katkısı olan farklı bilim dalları ve bu bilim dallarının farklı yaklaşımları nedeniyle oldukça fazladır. Kurumsal itibar örgütlerin başkaları nazarında sahip olduğu görece konumu ifade etmektedir. Bu görece konuma ilişkin olarak ise farklı bilim alanlarında farklı kavramlar kullanılmaktadır. Sosyolojide prestij, iktisat ve yönetimde itibar, pazarlamada imaj ve muhasebede ise şerefiye kelimeleri bu kavramı ifade etmekte tercih edilmektedir. Kurumsal itibar, temelde, işletmenin paydaşlarının işletmenin ekonomik performansına ve sosyal sorumluluklarını yerine getirmedeki performansına yönelik değerlendirmeleri kapsamakta ve işletmenin paydaşlarının nezdinde sahip olduğu göreceli konumu temsil etmektedir. Fombrun’a göre kurumsal itibar müşteriler, yatırımcılar, çalışanlar ve genel çevrenin gözünde işletmenin iyi ya da kötü, güçlü ya da zayıf olduğunu göstermektedir. Kurumsal itibar, işletmenin yönetim kapasitesi, stratejileri, finansal durumu, sosyal ve toplumsal sorumlulukları, uzun dönem yatırımlarının değeri, rekabetteki etikliği, gelişme düzeyi, personelinin kalitesi, nitelikli çalışanları çekme becerisi gibi konularda insanlar tarafından nasıl değerlendirildiğini belirlemektedir. Kurumsal itibar, temelde, aşağıdaki aşamalardan oluşan sosyo psikolojik bir süreçtir: • İşletmenin paydaşlara bilgi iletmesi • Paydaşların işletmeye ilişkin beklenti oluşturması • İşletmelerin paydaşları ile etkileşimi • Paydaşların tecrübelerini anlamlandırması Paydaşlara bilgi iletimi Paydaşların beklentilerinin oluşumu KURUMSAL İTİBAR Paydaşların tecrübelerinin anlamlandırılması Şekil 3.2: Kurumsal İtibarın Oluşumu 43 Paydaşlarla Etkileşim Kurumsal İtibarın Kaynakları Kurumsal itibarın inşası, korunması ve yönetimi ile ilgili tüm faaliyetler paydaş yönetimi kapsamındadır. Kurumsal itibar, paydaşların beklentilerinin tatmin edilmesi ile inşa edilir. Kurumsal itibarın kaynağını yedi anahtar kavram oluşturmaktadır: • Duygusal çekim • Vizyon ve liderlik • Kalite • Finansal Güvenilirlik • Sosyal Sorumluluk • Çevresel sorumluluk • Bilgi ve yetenek Duygusal çekim; müşterilerin işletme hakkında iyi duygulara, beğeni ve güvene sahip olmasını içermektir. Bir bakıma paydaşlar tarafından sevilmeyi ifade etmektedir. Vizyon ve liderlik; işletme yönetiminin kalitesi ile ilgilidir. İşletmenin yetkin bireyler tarafından etkili bir biçimde yönetilmesi ve geleceğe ilişkin yönünün belirli olduğu, ne yaptığı ve nereye gittiğini bildiğini ifade eder. Liderlik ve vizyon konusunda başarılı bir yönetim, işletmelerine yüksek değer katarak hissedar değeri yaratmaktadır. Ürün ve hizmetlerde yüksek kalite; işletmenin, yenilik, paranın karşılığını verebilme ve satış sonrası destekte başarısını kapsamaktadır. Finansal Güvenilirlik; rakiplere göre güçlü performans, güçlü kârlılık, düşük riskli yatırımlar ve büyüme sinyallerini gerektirmektedir. Sosyal Sorumluluk; toplumun yararına faaliyetlerin desteklenmesini, topluma zararı olacak faaliyetlerin durdurulmasını kapsamaktadır. Sosyal sorumluluk, işletmelerin kâr elde etme güdülerinin yanı sıra paydaşlarına karşı da yükümlü olmasını ve faaliyetlerini düzenlerken paydaş beklentilerini de dikkate almasını gerektirmektedir. Çevresel Sorumluluk; çevre konusunda bilinçli olunmasını, iş süreçlerinin çevreye etkileri açısından en iyi biçimde tasarlanmasını ifade etmektedir. Çevresel sorumluluk sahibi olan işletmeler faaliyetleri ile doğaya verdikleri olumsuz etkileri olabilecek en aza indirmeye, gideremedikleri zararları ise telafi etmeye yönelik girişimlerde bulunurlar. Bilgi ve Yetenek; yenilikçilik ve iş gören kalitesinin yüksek olmasını gerektirmektedir. Bilgi ve yetenek açısından güçlü olan işletmeler hem en kaliteli işgücünü işletme bünyesinde bulundurmaya, hem de işletme bünyesinde bulunan insan kaynağına gerekli yatırımı yaparak sürekli olarak geliştirmeye çabalar. Duygusal Çekim Vizyon ve Liderlik Kalite Kurumsal İtibar Sosyal Sorumluluk Çevresel Sorumluluk Finansal Güvenilirlik Bilgi ve Yatenek Şekil 3.3: Kurumsal İtibarın Kaynakları 44 Günümüzde işletmeler, topluma ve çevreye daha duyarlı ve etik ilkelere bağlı davranış biçimleri benimsemeye yönelmektedir. Neden? Kurumsal yönetim, kurumsal itibarı güvence altına almaya yarayan yaklaşımlardan biridir. Kurumsal Yönetim yaklaşımı, kurumsal itibarın oluşmasına ve korunmasına yardımcı olmaktadır. Kurumsal yönetim, hissedarlar ve diğer paydaşların çıkarlarının dengelenmesi ve işletme faaliyetlerinin tarafsız, dürüst ve adil bir şekilde yürütülmesi amacıyla oluşturulan politikaları, süreçleri ve insanları kapsayan bir sistemdir. Kurumsal yönetim, bir kurumun sürdürülebilirliğine yönelik ilkeler, kanunlar, yönetmelikler ve uygulamalardan oluşmaktadır. Kurumsal itibar, işletmelerin sürdürülebilirliğinin hem kaynağı hem de sonucudur. İşletmelerin olumlu itibar oluşturması ve olumlu itibarın sürdürülmesi açısından önemli unsurlar şunlardır: • Topluma kaliteli ve yenilikçi ürün ve hizmetler sunmak, • Etik ilkelere bağlı örgütsel davranış geliştirmek, • Modern yönetim tekniklerini benimsemek, • Paydaşların beklentilerini karşılamak, • Paydaşlarla ilişkileri yönetmek, • Sosyal ve ekolojik çevreye duyarlı olmak ve bu çerçevede faaliyet göstermek, • Finansal raporlamada şeffaf olmak, • Yasal yükümlülükleri yerine getirmek, • Medya için düzenli ve sürekli bilgi akışı sağlamak. Gelecek 15-20 yılda işletme liderleri olabilecek yetenkli gençlerle gerçekleştirilen Hill and Knowlton Araştırmasında (2008 Kurumsal İtibar İzleme Araştırması) “duyduklarınıza veya okuduklarınıza dayanarak”, işletmelerin itibarının değerlendirilmesinde aşağıdakilerin ne kadar önemli olduğuna inanıyorsunuz sorsuna verilen yanıtlar şöyledir: Very Important Americans Son derece veya çok önemli diyenler Toplam Yönetimin Kalitesi Ürün ve Hizmetlerin Kalitesi Çalışanların yetenekleri Finansal performans ve yatırımın değeri Inovasyon Globallik Sosyal sorumluluk Şirket varlıklarının kullanımı 89 88 83 71 68 58 58 40 Kuzey Amerikalılar 91 91 89 75 77 55 57 36 Avrupalılar Asyalılar 91 85 84 64 63 57 54 36 83 86 75 70 65 60 61 45 Kurumsal itibarla ilgili ayrıntılı bilgilere “Kurumsal İtibar ve Paradigmalar” (2011), Editör: A.N. Şakar, kitabından erişebilirsiniz. 45 İşletmelerin dürüstlüğü, yöneticilerinin niyetlerine mi bağlıdır? Türkiye İtibar Endeksi ve Türkiye’nin en itibarlı şirketleri hakkında detaylı bilgilere http://www.marketingturkiye.com.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=3067 &Itemid=160 adresinden erişebilirsiniz. Kurumsal İtibarın İşletmelere Faydaları İyi bir itibar ve imaja sahip işletmeler, ürettikleri ürünlerin ve hizmetlerin kalitesi diğerleriyle aynı ayarda olsa da daha yüksek fiyatlara satabilmektedir. Kurumsal itibar, işletmenin satışlarını arttırmaktadır. İtibarlı bir işletme, tedarikçilerinden daha ucuza mal alabilmektedir. Nitelikli çalışanları çekmekte ve böylece nitelikli çalışanlar kurumun itibarını daha da arttırmaktadır. Kurumsal itibarı yüksek olan bir işletme daha iyi bir finansal performansa sahip olmaktadır. En önemlisi de, kurumsal itibarı yüksek olan işletmeler, yatırımcılar için daha çekici bir konuma gelmektedir. İtibarlı işletmeler genellikle şu avantajlara sahip olabilmektedir: • İşletmeler daha hızlı büyür ve satışları daha hızlı artar, • Müşteri sadakati olumlu ivme kazanır, • Satış fiyatları rakiplere göre daha yüksektir, • Sektör ortalamasının üzerinde kâr elde edebilir, • Çalışanların sadakati ve verimliliği artar, • Projeler ve programlar için devlet desteği artar, • Finansal performansları yükselir, • Tedarikçilerle daha uygun koşullarda çalışılabilir ve maliyet tasarrufu sağlanır, • Yetenekli potansiyel çalışanlar tarafından tercih edilir, • Krizlerden daha az etkilenilir, • Kurumsal yönetim uygulamaları sağlamlaşır, • Başta kurumsal yatırımcılar olmak üzere yatırımcılar tarafından tercih edilir, • Normal dönemlerde hisse senedi piyasasında daha yüksek performans gösterilir, • Yatırımcı sadakati olumlu ivme kazanır. ABD’de gerçekleştirilen bir araştırma, işletmedeki üst düzey yöneticilerin, kurumsal itibarı bir firmanın en önemli soyut varlığı olarak gördüklerini ortaya koymaktadır. Araştırmadaki yöneticiler bir firmanın sahip olduğu değerin en az yüzde 70’inden kurumsal itibarın sorumlu olduğunu düşünmektedir. Pazardaki belirsizlik ortamında kurumların gelecek performansını kurumsal itibar belirlemektedir. 46 İşletmeler, kurumsal itibarlarını güçlendirmek amacıyla 6 adımdan oluşan bir Paydaş İlişkileri Programını uygulamaya koyabilirler: • Paydaşların daha iyi tanınması amacıyla araştırmalar gerçekleştirilmesi, • Paydaşların güçlü ve zayıf yönlerinin değerlendirilmesi, içsel gerçekliklerle paydaş algılamaları arasındaki farklara odaklanılması, • İşletme için kurumsal itibarı oluşturan temel unsurların araştırılması ve bu unsurların işletmenin tüm fonksiyonlarındaki politikaları, sistemleri ve programları ile uyumlaştırılması, • Paydaş beklentilerini aşmaya yönelik planların oluşturulması, • Üst Yönetimin de içinde olduğu kurumsal itibar programının hazırlanması, • Gerçekleşen performansın düzenli olarak ölçümü, sonuçların geliştirilmesi için harekete geçilmesi. Paydaş Araştırmaları İşletmenin Kurumsal İtibar Unsurlarının Belirlenmsi Paydaşların Tanınması Planlama Kurumsal İtibar Programı Performans Ölçümü ve Geliştirme Etkinlikleri Şekil 3.4: Paydaş İlişkileri Programı Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, kurumsal itibarın inşasında etkili olan bilgi kaynakları şunlardır: Bilgi Kaynağı Kişisel deneyim İş dergileri Gazete makaleleri Oran 64% 37% 35% Kulaktan kulağa konuşmalar Ticari dergilerdeki makaleler Televizyon haberleri Yerel gazetelerdeki makaleler 31% 30% 14% 24% Güncel televizyon programları 13% İşletmeler Arasında Rekabet ve Kurumsal İtibar İşletmeler faaliyette bulundukları ekonomik ve sosyal çevrede birbirleri ile sürekli olarak rekabet halindedir. Bu rekabet hem benzer ürün ve hizmetler üreten işletmeler arasında hem de tüm işletmeler arasında yaşanmaktadır. İşletmeler hem ürettikleri ürünleri satabilecekleri müşteriler hem de bu ürün ve hizmetlerin üretilmesine imkan veren girdiler için sürekli olarak birbirleri ile yarışmaktadır. 47 İyi ve güçlü bir kurumsal itibarın işletmelere pek çok faydası olduğunu ortaya koyan çok sayıda araştırma vardır. Bu araştırmalar kurumsal itibar açısından daha avantajlı olan işletmelerin rekabet sürecinde rakiplerine karşı üstünlük elde ettiklerini veya itibarları aracılığıyla rakiplerine üstünlük elde edebileceklerini, bazı avantaj ve ayrıcalıklara kavuşabildiğini ortaya koymaktadır. Güçlü, iyi ve yüksek bir itibara sahip işletmeler ürünleri için rakiplerinden daha yüksek fiyat uygulayabilmekte, sermaye piyasalarına daha kolay erişebilmekte ve üstün nitelikli işgücünü işletmeye çekebilmektedir. Kurumsal itibarın işletmenin finansal performansı üzerinde pozitif ve önemli bir etkisi olduğunu, yüksek itibara sahip işletmeye yatırım yapan yatırımcıların aynı getiri için daha yüksek finansal riski göze aldığını, olumlu itibara sahip işletmelerin sermaye piyasalarına daha kolay girebildiği ve halka açılma sürecinde zayıf itibarlı işletmelerden daha yüksek fiyat teklifleri ile karşılaştığını belirten çalışmalar mevcuttur. İyi bir itibar işletmenin ürün ve hizmetlerine yönelik bir bilgi sinyali görevi görerek işletmenin primli fiyat uygulamasına imkân tanımaktadır. Daha da önemlisi, kurumsal itibar paydaşların işletmelere meşruiyet atfetmesinde önemli bir role sahiptir. Kurumsal itibarın işletmelere krizlerle baş edebilmede önemli katkı sağladığını ve kurumsal itibarın işlem maliyetlerini azaltıcı bir etkisi olduğunu gösteren çalışmalar vardır. Bu çalışmalarda güçlü ve olumlu bir kurumsal itibarın rakipler için bir giriş engeli oluşturarak işletmenin sürdürülebilir rekabet üstünlüğüne katkısı olduğu ifade edilmektedir. Kurumsal itibarın işletmeye sağladığı bu faydalar basit bir biçimde oluşmaktadır. İyi ve güçlü bir kurumsal itibar paydaşlar açısından işletmeyi daha cazip bir hale getirerek paydaşların bu işletme ile etkileşim doğrultusunda daha istekli olmalarına neden olur. İşletme ve paydaş arasında işletmenin paydaşlara yaklaşımına ilişkin bir bilgi asimetrisi mevcuttur. Herhangi bir paydaşın işletmeye ilişkin bilgisi ile işletmenin bilgisi arasındaki bu bilgi asimetrisi paydaş açısından işletme ile etkileşime ilişkin birtakım belirsizlik ve riskleri beraberinde getirir. Kurumsal itibar bu noktada bir sinyal görevi görerek paydaşlara işletmenin bu asimetrinin neden olduğu riskler noktasında daha güvenilir olduğunu belirtir. Dolayısıyla paydaş açısından kurumsal itibarı daha iyi ve daha güçlü olan işletme ile etkileşim daha güvenilir olacaktır. Bu güvenilirlik ise eşit şartlar altında itibarlı işletmenin cazibesini arttırırken, paydaş açısından daha kötü koşullarda bile işletmenin kurumsal itibarının sağladığı güvenden dolayı tercih edilir olmasını sağlayabilecektir. Burada paydaş-işletme etkileşimindeki azaltılmış riskin neden olacağı daha düşük risk primi temel etken olabilir. Hatta itibarlı bir işletme ile etkileşim paydaşlara güven, huzur, prestij ve aidiyet gibi birtakım sübjektif faydalar da sağladığı için itibarsız bir etkileşimin sunduğu objektif faydalardan daha değerli olarak algılanarak paydaş tarafından tercih edilebilir. KURUMSAL İTİBARIN OLUŞUMU Bilginin yaygın ve yoğun olduğu günümüz dünyasında, paydaşlar işletmeler ile etkileşim kararları verirken, objektif bilginin yanı sıra sübjektif bilgiden de yararlanmaktadır. İşletmeye ilişkin bilgileri derleme ve değerlendirme zahmetine katlanmak istemeyen paydaşlar, kararlarında işletmeye ilişkin bilgileri yansıtan temsilcilerden istifade edebilir. İtibar içerdiği bilgi sinyalleri ile bu temsilcilerden biridir. Geleneksel anlayışa göre kurumsal itibarın oluşumunun objektif ve nitel bilgilere dayandığı varsayılmasına karşın, günümüzde itibarın görece olarak sübjektif bilgiye dayandığı kabul edilmektedir. Kurumsal itibarın belirleyicileri gerçeklerden ziyade gerçeklerin nasıl algılandığıdır. Long-Talbert’a göre kurumsal itibar işletmenin geçmişteki davranışları ve bu davranışların paydaşlar üzerindeki mevcut ve tahmin edilen sonuçlarına ilişkin paydaşlar tarafından paylaşılan genel değerlendirmelerdir. Bu açıdan itibar, paydaşların işletme tarafından sergilenen davranışları anlamlandırmaları ve işletme ile etkileşim deneyimleri sonucunda geliştirdikleri tutumu ifade etmektedir. Kurumsal itibarın oluşumuna ilişkin çalışmalar kurumsal itibarın sosyo-psikolojik süreçler aracılığıyla oluştuğu noktasında hemfikirdir. Bu, kurumsal itibarın oluşumun temelinde, paydaşların işletme ile etkileşimleri sonucu edindikleri bilgi ve etkileşimin neden olduğu duyguları anlamlandırma ve içselleştirme sürecinin yer aldığını ifade etmektedir. Dolayısıyla söz konusu süreçler duyuşsal ve bilişsel anlamlandırma süreçleridir. Bromley itibar oluşumunu “izlenim oluşturma” (diğer adıyla “kişinin algılanması”) olarak adlandırdığı bir sürece bağlamaktadır. İzlenim oluşturma ise sosyal bilişselleştirme adlı daha geniş bir kavramın parçasıdır. Gardberg ise sosyal bilişselleştirme kavramını daraltarak itibar oluşumunu örgütsel 48 bilişselleştirme kapsamında incelemektedir. Sjovall ise bireyler nazarında kurumsal itibarın oluşum sürecini bilişsel atfetme teorisi ışığında açıklamaktadır. Kurumsal itibarın oluşumu belirli aşamalardan meydana gelen bir süreçtir. Bu aşamalar aşağıda sıralanmaktadır: • İşletmenin paydaşlara ilettiği bilgi sinyalleri, paydaşların işletmeye ilişkin beklentiler oluşturmasına neden olmaktadır. Bu beklentiler aynı zamanda paydaşların işletmeye ilişkin değerlendirme kriterleridir. • Paydaşlar sahip oldukları şemalar doğrultusunda etkileşimde bulunacakları işletmeleri seçmektedir. Burada işletme seçimine ilişkin rasyonel bir süreç kadar, şemalar ve bilişsel atfetme süreci de etkili olmaktadır. • İşletmelerin paydaşlarla etkileşimleri esnasında, vermiş oldukları bilgi sinyalleri ile tutarlı davranış sergilemesi, paydaşlar nazarında kendileri ile ilgili olarak var olan anlam şemalarını destekleyerek güçlendirecektir. • Zaman içerisinde bu etkileşimlerin başarıyla sürdürülmesi, paydaşlar nazarındaki şemaların sistemleşerek kurumsal itibar denilen olguya dönüşmesini sağlamaktadır. Paydaşlar, grup içi ve grup dışı iletişimler ile bu itibarları yayarak yabancılar nazarında işletme ile ilgili şemalar ve kurumsal itibar oluşmasına katkıda bulunmaktadır. Dolayısıyla kurumsal itibarın oluşumunda iki farklı, ancak ilişkili sosyo-psikolojik sürecin ayrı ayrı veya eşanlı işleyişinin etkili olduğu ifade edilebilir. Ek olarak, kurumsal itibarın oluşumunda işletmenin oluşturduğu beklentiler ve bu beklentileri karşılamasının, yani işletmenin tutarlığının ve güvenilirliğinin de önemi yadsınamaz bir öneme sahiptir. Bu süreçler ve itibar tutarlılık ilişkisi aşağıda ele alınmaktadır. İzlenim oluşturma süreci, örgütlerin hangi özelliklerinin dikkat çektiği, örgütlere ilişkin bilgilerin ne kadar doğru ve hızlı bir biçimde değerlendirildiği, bu bilgilerin uzun ve kısa vadede nasıl saklandığı, tanındığı ve gerektiğinde geri çağrıldığı ile ilgilenmenin yanı sıra, bu gözlemlerden ve hafızalardan ne tür çıkarımlar yapıldığı ile ilgilenmektedir. Sosyal etkileşimler sonucunda bireyler başkalarını temsil eden şemalar veya izlenimler oluşturmaktadır. Şemalar bireylerin başkalarına yönelik tutum ve davranışlarına yön veren zihinsel harita görevi görmektedir. Şemaların oluşumu bilgiye dayalı, yani rasyonel olabileceği gibi tamamen duygusal temelli de olabilmektedir. Kişiler algılarını bazen ilk izlenimler üzerine kurmaktadır. İlk izlenimlere dayalı algılar eksik bilgiye dayanmakta, ancak bilgi düzeyinde artış gerçekleştikçe bu algılar değişmektedir. İtibar açısından değerlendirildiğinde bu duygusal şemalar, diğer bir ifadeyle, önyargıya dayalı ilk izlenimler, kısa ömürlü olabilmektedir. Her ne kadar ilk izlenimler itibar oluşumunda önemli bir role sahip olsalar da, bu ilk izlenimleri desteklemeyen direkt tecrübeler yaşandığında, etkileri kaybolmaktadır. Paydaşlar, işletme ile yaşadıkları tecrübeler sonucunda veya itibarın iletişim yoluyla aktarımı aracılığıyla izlenim oluşturabilmektedir. Hatta söz konusu izlenimlerin işletmeye ilişkin herhangi bir tecrübeye sahip olmayan kişilere iletilmesi, işletmenin itibarının işletmeden bağımsız bir hal almasını sağlayabilir. Ancak, yine de itibarın temel yapı taşını söz konusu işletme ile birebir tecrübeler yaşayan kişilerin izlenimleri teşkil etmektedir. Kişisel tecrübe ve deneyimlere dayalı olarak gelişen tutumlar ikincil bilgi kaynaklarına dayalı olanlardan daha güçlüdür. Yine de, sosyal grubun oluşturduğu ağda yapılan iletişim faaliyetleri, verilen mesaj grubun deneyimlerince destekleniyorsa izlenimlerin homojenliğini ve gücünü destekleyebilmektedir. Paydaşlar yaşadıkları tecrübeleri şemalar aracılığıyla “tercüme” ederek anlamlandırmaktadır. Bireysel anlamlandırma, alınan uyarıcıları şemalar aracılığıyla bilişselleştirme sürecidir. Şemalar, geçmişte edinilen tecrübelerden kaynaklanarak algı, hafıza ve yargı üzerindeki etkileri ile gelecekte yaşanacak tecrübeleri şekillendirmektedir. Şemalar yeni bilginin algılanması, hafızadaki bilgilerin çağrılması ve her ikisinden yapılan çıkarımları da etkilemektedir. Gözlemciler yeni bilgi sinyalleri edindikçe, bunları mevcut şemalarla eşleştirerek bu şemalara uydurmaktadır. Bu süreçte iki temel bilgi işleme hatası ortaya çıkabilmektedir. Bu hatalardan ilki, bireylerin gözlemledikleri sinyalleri mevcut şemalara uydurma çabası esnasında sinyalleri çarpıtmaları, ikincisi ise sinyallerde yer almamasına karşın şemada yer alan bilgileri 49 de sinyal ile birlikte algılamalarıdır. Zaman içerisinde tecrübelerin artmasıyla şemalar daha istikrarlı bir hal alarak kararların tekil dayanağı haline gelebilmektedir. Bu bağlamda ele alınan paydaş deneyimleri paydaşların işletmeler ile etkileşimleri sonucu edindiği deneyimleri ve işletmelerin paydaşlara yönelik iletişimlerini kapsamaktadır. Paydaşlar işletmelerden beklentileri doğrultusunda bu deneyimleri anlamlandırır. Dolayısıyla kurumsal itibarın oluşumunda farklı paydaş gruplarının farklı beklentilerinden dolayı etkili olan farklı faktörler öne çıkmaktadır. Bu faktörlere ilişkin yazında çok farklı öneriler ve sınıflandırmalar bulunmaktadır. Bu faktörler çoğunlukla kurumsal itibarın ölçümüne yönelik olarak geliştirilen ölçütler ile örtüşmektedir. Literatürde yaygın olarak yer bulan kurumsal itibar ölçütleri Fortune dergisi tarafından yapılan Amerika’nın En Beğenilen Şirketleri (America’s Most Admired Corporations) araştırması, Harris Interactive tarafından yapılan Harris-Fombrun İtibar Katsayısı (Reputation Quotient) çalışması ve Reputation Institute tarafından gerçekleştirilen RepTrak araştırmasıdır. Bu araştırmaları kurumsal itibarı ölçmeye yönelik olarak farklı yaklaşımlar ve yöntemler kullanmakla beraber kurumsal itibarı ölçmeye yönelik olarak kullandıkları ölçeklerde yer alan belirli faktörler bulunmaktadır. Fortune dergisinin ölçümü kurumsal itibarı sekiz boyutta ölçmektedir. Bu ölçüme konu olan sekiz boyut (veya itibar bileşeni); yönetim kalitesi, işletme kaynaklarının akılcı kullanımı, finansal sağlamlık, uzun vadeli yatırım değeri, ürün veya hizmet kalitesi, yenilikçilik, işletmenin yetenekli insan kaynağını bünyesine çekme, geliştirme ve muhafaza etme yeteneği, son boyut olarak da toplum ve çevreye yönelik sorumluluktur. Harris-Fombrun İtibar Katsayısı ölçeği ise kurumsal itibarı altı boyutta ele almaktadır. Bu boyutlar; finansal performans, ürün ve hizmetler, vizyon ve liderlik, çalışma (işyeri) ortamı, sosyal sorumluluk ve son olarak duygusal çekiciliktir. İtibar Katsayısı ölçeği Fortune dergisinin ölçeğine kıyasla daha yeni bir ölçektir. Bu ölçek Fortune ölçeğinin genel anlamda paydaşların işletme itibarına ilişkin algılarını ortaya çıkartmaktaki yetersiz kalması üzerine geliştirilmiştir. Fortune ölçeğine yönelik en büyük eleştiri ölçekte kullanılan boyutların genel anlamda hissedar paydaş grubu üzerinde odaklanmış ve yine bu boyutların ağırlıklı olarak finansal performansa yönelik olduğu yönündedir. Bu bağlamda düşünüldüğünde İtibar Katsayısı ölçeğinde yer alan boyutların diğer paydaş gruplarını ve beklentilerini daha iyi kapsadığı görülmektedir. Reputation Institute tarafından geliştirilen ve uygulanan RepTrak adlı ölçüm bahsedilen ölçeklerin en yenisidir. Bu ölçek 2006 yılında gerçekleştirilen bir çokuluslu araştırma doğrultusunda geliştirilmiştir ve kurumsal itibarı küresel geçerliliği olduğu ifade edilen yedi boyutta ölçer. Bu boyutlar; ürün ve hizmetler, yenilik, işyeri, kurumsal yönetim, yurttaşlık, liderlik ve performanstır. Bu ölçeklerde kullanılan itibar boyutları farklı paydaş gruplarının işletmeye ilişkin farklı önceliklerdeki beklentilerini yansıtmaktadır. Hissedarlar işin finansal performans ürün ve hizmet kalitesinden daha öncelikli bir beklenti olabilecekken müşteriler için ürün ve hizmet kalitesi en öncelikli beklenti olacaktır. Benzer bir biçimde işletme ile hiçbir bağı bulunmayan bir çevre örgütü işletmenin sosyal ve çevresel sürdürülebilirlik yaklaşımlarına öncelik verecek ve muhtemelen işletmenin finansal performansı veya ürün/hizmet kalitesi ile pek fazla ilgilenmeyecektir. Fombrun ve van Riel 2004 yılında yayınladıkları ve kurumsal itibarın oluşumu ve burada etkili olan temel faktörleri inceledikleri araştırmalarında yüksek ve düşük itibarlı işletmelerin itibar düzeyleri arasındaki farklılığı açıklayan beş faktör bulmuştur. Bu faktörler; görünürlük, farklılık, dürüstlük, şeffaflık ve tutarlılık olarak sıralanmaktadır. Görünürlük; işletmenin isminin, paydaşların zihninde yer edinmesi şeklinde ifade edilmektedir. Pazarlama literatüründe marka tanınmışlığı olarak geçen bu kavram, paydaşların işletme ismini ne derecede hatırladığıyla ilgilidir. Görünürlüğe katkıda bulunan faktörler genel belirginlik ve pazar belirginliği şeklinde iki gruba ayrılmaktadır. Genel belirginlik faktörleri olarak işletmenin fiziksel olarak yoğun trafik bölgelerinde bulunmasını ifade eden cadde ifşası, işletmenin yerli olması durumunda daha yaygın şekilde tanındığını ifade eden ulusallık ile işletmenin reklâmlar ve haberler aracılığıyla medyada yer almasını ifade eden medya varlığıdır. Pazar belirginliği sınıfında ise işletmenin elinde bulundurduğu 50 markalar portföyünün değerini yansıtan marka değeri, işletmenin sermaye piyasaları aracılığıyla halka açılmışlığını ifade eden borsa kotasyonu ve işletmenin sosyal sorumluluklarının bilincinde olma ve bu sorumlulukları yerine getirme durumunu ifade eden kurumsal yurttaşlık faktörleri yer almaktadır. Farklılık; kısaca işletmenin, kendisini rekabet ortamındaki diğer işletmelerden ayrıştırarak paydaşlar nazarında farklı bir konum edinmesi olarak açıklanmaktadır. Farklılık, işletmenin sahip olduğu itibar platformu, slogan, kurumsal efsaneler, marka ve logo boyutunda oluşturulmaktadır. İtibar platformu işletmenin itibarının çekirdeğini oluşturan, paydaşlara vaat ettiği temel değerler bütünü olarak ifade edilmekte ve işletmenin kurumsal iletişiminin ana temasını oluşturmaktadır. Yüksek kurumsal itibar seviyesine sahip işletmelerin itibar platformları işletmenin stratejileri ile uyum göstermenin yanı sıra, paydaşların işletmeye ilişkin duygusal bir çekicilik hissetmesini sağlayacak ve beklenmedik ilişkilendirmeler uyandırarak kişilerin bilişlerinde yer edinecek şekilde tasarlanır. Başarılı işletmelerin sloganları paydaşlar için değerli temalar içermekte ve bu nedenle paydaşların zihinlerinde daha kolay yer edinebilmektedir. Yüksek itibara sahip işletmelerin marka ve logoları, bu işletmelerin farklılığını ön planda tutarak bu açıdan başka hiç bir işletmeye benzememelerini sağlamaktadır. Kurumsal efsaneler, işletmenin temel değerlerini ve işletmenin işleyişinin paydaşların beklentilerini karşılamaya yönelimini yansıtan hikâyelerdir. Güçlü kurumsal itibara sahip olan işletmelerin kurumsal efsaneleri, işletmenin yetkinliklerini, aktivitelerini ve başarılarını aktararak paydaşlara işletmenin değerleri ve paydaşların beklentileri arasındaki uyumu göstermektedir. Dürüstlük; işletmenin samimi, içten, gerçek ve güvenilir görülmesi ile ilgilidir. Dürüstlük vaatler ile eylemler arasındaki uyumun, diğer bir ifadeyle, kim olunduğu, ne denildiği ve ne yapıldığı arasındaki tutarlılığın bir fonksiyonudur. Ancak dürüstlük açısından içtenlik ve iyi niyetlilik yeterli değildir. Paydaşlar, işletmeleri niyetlerine göre değil eylemlerine göre değerlendirmektedir. Dürüstlüğün çekirdeğinde kurumun değerler bütününü ifade eden kimlik yer almaktadır. Paydaşlar işletmeye ilişkin sahip oldukları bilgi ve tecrübelerden yararlanarak işletmenin kimliğini keşfetmektedir. İşletmenin iç paydaşları tarafından benimsenen kimlik, kurumun arzu edilen kimliği ve paydaşların işletme ile etkileşimleri soncu keşfettiği kimlik ne kadar örtüşüyor ise işletme o kadar dürüst olarak algılanmaktadır. Şeffaflık; işletmenin, paydaşların işletme faaliyetleri ve işletmenin geleceğine ilişkin doğru değerlendirmeler yapabilmeleri için ihtiyaç duyacakları tüm ilgili bilgilere ulaşmasına izin vermesini ifade etmektedir. Şeffaflık, paydaşların işletmenin iddialarını teyit etmesine imkân sağlayarak güven unsuruna katkıda bulunmaktadır. İşletme tarafından paydaşlara sunulan bilginin paydaşların işletme ile ilgili kararlarında işlevsel olabilmesi için bilgi kapsamlı, ilgili ve zamanında, güvenilir ve kıyaslanabilir olmalıdır. Şeffaflık beş boyutta gerçekleşmektedir. Bunlardan ilki, ürün ve hizmetlerin özelliğine ilişkin bilgilerin sunulmasıdır. Şeffaflığın ikinci boyutu finansal performansa ilişkin şeffaflıktır. Şeffaflığın üçüncü boyutu örgüt liderlerinin vizyonlarını çeşitli biçimlerde halka iletmesiyle ilgili olan liderlik ve vizyon şeffaflığıdır. Vizyon şeffaflığı liderlerin vizyonlarını halkla aktif bir biçimde paylaşmasının yanı sıra söz konusu vizyonun kurumsal iletişim faaliyetleri ile iletilmesini gerektirmektedir. Sosyal sorumluluğa ilişkin şeffaflık dördüncü boyutu oluşturmaktadır ve işletmenin tüm faaliyetlerinin sosyal ve çevresel etkilerinin paydaşların denetimine açılmasını gerektirmektedir. Şeffaflığın son boyutu işletmenin sunduğu iş ortamı ve şartlarına ilişkin bilgileri paydaşlarla paylaşmasıdır. Şeffaflığın bu boyutu zaten pek çok işletmede, nitelikli iş gücünü örgüt bünyesine çekebilmek için, uygulanmaktadır. Tutarlılık, işletmenin itibar platformlarının tüm paydaş grupları ile girişilen tüm iletişimlerinde tutarlı bir şekilde yer almasını gerektirmektedir. Tutarlılık, işletmenin paydaşları ile diyaloglara girişerek paydaşların beklentilerinin neler olduğunu öğrenmesini ve itibar platformunu bu beklentiler etrafında şekillendirmesini gerektirmektedir. Tutarlı bir itibar platformu, paydaşların beklentileri ile işletmenin davranışlarını uyumlulaştırmakta yardımcı olmaktadır. Ancak bu uyumu sağlamakta en etkili araç işletme tarafından iletilen mesajların tutarlı olmasıdır. İşletmenin iletişimine konu olan mesajların farklı paydaşların farklı beklentilerine değinmesi gerekmektedir. Mesajın hedef paydaş grubu tarafından diğer paydaş gruplarıyla paylaşılabileceği ve hedef harici paydaş gruplarının da söz konusu mesajlara ulaşabileceğinin göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Son olarak söz konusu mesajların iletilmesinde ve paydaşlarla birebir etkileşimlerde “cephe” konumunda olan çalışanların, kişisel iletişim ve davranışlarının 51 itibar platformu ile tutarlı olması gerekmektedir. Bu hususta tutarlılığın sağlanabilmesi için örgüt liderliğinin bu tutarlılığı kendi iletişim ve davranışlarında sergileyerek çalışanları motive etmesi gerekmektedir. Kurumsal itibar, işletme paydaş etkileşimleri sonucu oluşan bir olgudur. Paydaşlar işletmeye ilişkin bilgi ve deneyimlerini, işletmelerden beklentileri doğrultusunda değerlendirerek işletmelere itibar atfeder. Bu süreçte işletmelerin yapabileceği en önemli iki şey, paydaş beklentilerinin şekillendirilmesine yönelik iletişim gerçekleştirmek ve bu beklentileri en iyi şekilde karşılamaktır. İşletmeler paydaşlara sundukları bilgi doğrultusunda paydaşların işletmelerden beklentilerini etkileyebilirler. Burada önemli olan ise, işletmelerin paydaşlar için değerli olan unsurlar üzerinde itibarlarını oluşturmaya çalışmalı ve bu unsurlarla ilgili olarak hem gerçekçi hem de paydaşları memnun edecek düzeyde performans sağlamalıdır. Bu bağlamda kamunun aydınlatılması olarak adlandırılan paydaşlarla iletişim faaliyetleri, kurumsal iletişim kavramında yer alan diğer faaliyetleri tamamlayıcı ve destekleyici bir rol oynayacaktır. YATIRIMCI İLİŞKİLERİ VE KURUMSAL İTİBAR Yatırımcı ilişkileri işletmelerin halkla ilişkiler ve kurumsal iletişim faaliyetlerinin yatırımcılara yönelik olarak uygulanmasıdır. Yatırımcı ilişkilerinin hedef kitleleri hali hazırda işletmenin yatırımcısı olan hissedarların yanı sıra gelecekte işletmeye yatırım yapma ihtimali olan yatırımcılardır. Yatırımcı ilişkileri özellikle halka açık işletmeler tarafından yürütülen bir faaliyettir. Uygulamada işletmelerin yatırımcı ilişkileri faaliyetlerinde bulunma yoğunluğunun sermaye piyasaları ile ilişkilerinin yoğunluğu doğrultusunda şekillendiği görülmektedir. Yatırımcı ilişkilerinin temel amacı işletmenin menkul kıymetlerinin piyasalarda doğru ve tam bir biçimde fiyatlanmasını güvence altına almaktır. Doğru ve tam fiyat ise işletmenin menkul kıymetlerinin işletmenin mevcut ve potansiyel değerinin yansıtılması anlamına gelmektedir. Yatırımcı ilişkileri bunu işletmeye ilişkin doğru bilginin doğru zamanda sermaye piyasaları aktörlerine ulaştırarak gerçekleştirir. Günümüzde hâkim olan ekonomik koşullarda başarı iç ve dış paydaşlarla başarılı ilişkilere bağlıdır. Bu ilişkileri oluşturmak ve yürütmek ise işletme ve paydaşları arasındaki iletişim ve etkileşimin yönetimi olarak tanımlanan kurumsal iletişim faaliyetleri aracılığıyla gerçekleştirilir. Kurumsal iletişim işletme açısından önemli olan paydaşlara işletmenin amaç ve görüşlerinin seçici biçimde iletimini içerir. Bu yönden ele alındığında isim ve markalar, logo ve benzeri grafiklerin tümü, işletme tarafından yapılan formel açıklamalar, medya ilişkileri, firmanın işleyişi esnasında paydaşlarla girişilen tüm etkileşimler birer kurumsal iletişim faaliyeti olarak algılanmaktadır. Kurumsal itibar üzerinde en fazla etkiye sahip olan paydaş grupları çalışanlar, müşteriler ve hissedarlardır. Bu paydaşlar hem işletme ile en fazla etkileşimi gerçekleştiren hem de diğer paydaşlar ile en fazla etkileşimi gerçekleştirdikleri için bu etkiye sahiptir. Dolayısıyla, kurumsal itibarın oluşumu ve yönetilmesinde bu paydaşlar üzerinde yoğunlaştırılmış kurumsal iletişim faaliyetleri ön plana çıkar. İşletmelerin, tüm paydaşların ihtiyaç ve isteklerini göz önünde bulundurması gerekmekle birlikte, bazı paydaş gruplarının diğerlerinden daha önemli, daha öncelikli olduğu durumlar ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda işletmenin başarısı ve kurumsal itibarı için hissedarlar en önemli paydaş grubu olarak dikkat çekmektedir. Kurumsal itibar ile hisse senedi fiyatı arasında önemli bir ilişki bulunmakta ve hisse senedi piyasalarında yatırım yapanlar üstün nitelikli, itibarlı işletmeleri tercih etmektedir. Bu tür “yıldız” statülü işletmelerin hisse senetlerini tercih eden yatırımcılar, bu şirketlerin rakiplerinden daha yüksek büyüme ve kârlılık sergileyerek daha kârlı bir yatırım sağladığını düşünmektedir. Ancak, bazı çalışmalar bu tür işletmelerin daha yüksek getiriden çok yatırımcıların bu tür işletmelere ilişkin risk algısının daha düşük olduğu için tercih edildiğini göstermektedir. Hissedarların herhangi bir şirketten temel beklentileri bu şirketlere katkıda bulundukları sermayenin karşılığı olan kâr payı ve işletmenin kendileriyle olan ilişkilerinde mümkün olabildiği kadar şeffaf olmasıdır. Bununla beraber, bazı bireysel ve kurumsal yatırımcılar yatırım kararlarını finansal performansın yanı sıra sosyal performansa dayandırmaktadır. Bu tür yatırımcılar açısından işletmenin sosyal ve çevresel sürdürülebilirliğe ilişkin iletişimi de ön planda yer almaktadır. 52 Hissedar değeri prensibi olarak adlandırılan finansal yönetim ilkesi hissedarların yatırımlarının getirisini maksimize edecek bir şekilde yönetilmesi gerektiğini savunan bir yaklaşımdır. Hissedar değer analizi olarak adlandırılan ve bu yaklaşımda başarının temel ölçütlerinden birini oluşturan ölçüm işletmenin yıl içerisinde ağırlıklı ortalama sermaye maliyetinin üzerinde bir getiri elde edip edemediği ile ilgilenmektedir. Hissedarlar bu şirkete yaptıkları yatırımın getirisini risksiz getiri ile karşılaştırmaktır. Hissedar değeri yaratımı, özde işletmenin sahip olduğu sürdürülebilir rekabetçi üstünlük ile ilgilidir. Rekabetçi üstünlük değer yaratımı için gerekli olan temel araçtır. Rekabetçi üstünlük, müşterilerin işletmeyi rakiplerine tercih ederek o işletmenin mal ve hizmetlerini satın alması anlamına geldiğinden, rekabetçi üstünlüğün elde edilmesi için gerekli olan araçlar ve faaliyetler, pazarlama fonksiyonu kapsamında gerçekleştirilmektedir. Hissedar değerinin maksimize edilmesinin tek yolu müşterilerin tatmininden ve çalışanların da motive edilmesinden geçmektedir. Bazı araştırmalar hissedar değeri konusunun işletmeler ve hissedarlar açısından birden çok boyutta önem taşıdığını ifade etmektedir. Hissedar değeri şirketin yönetilmesi sürecinde hissedarların çıkarlarının baskın olması anlamına gelmektedir. Hissedar değeri yaratamayan bir işletme, yatırımcıların hisselerini satması sonucunda değer yitirebilmektedir. Ancak hissedar değeri yaratılamamasının “kötü yönetim” sonucu olduğu algılandığında ise şirketin hisse fiyatı düşecek ve işletme rakipler tarafından satın alınma riskine de maruz kalacaktır. Kurumsal yönetim olarak adlandırılan yönetim yaklaşımı, hissedar değerinin maksimizasyonunun yönetimin temel prensiplerinden biri olmasını sağlar. Her ne kadar hissedar değeri yaklaşımı hissedar paydaş grubunun çıkarlarına öncelik tanıyor gibi görünse de, uzun vadeli hissedar değeri üzerine odaklanarak diğer paydaşların çıkarlarını da güvence altına alır. Kurumsal yönetimin bir kurumda yer alan tüm paydaşların çıkarlarını dengeleyerek, etkin çalışmasına, beşeri ve finansal sermayeyi çekmesine, uzun vadede şirket sürdürülebilirliğini sağlayarak tüm paydaşların beklentilerinin karşılayan her türlü kanun, yönetmelik, kod ve uygulamalar ile ahlaki ilkeler olarak tanımlanması mümkündür. Kurumsal yönetim paydaş hak ve çıkarlarını, özünde yer alan temel ilkeler aracılığıyla sağlar. Bu ilkeler; eşitlik, şeffaflık, sorumluluk ve hesap verebilirlik ilkleridir. Bu ilkelerden şeffaflık ilkesi hem kurumsal itibarın oluşumunda sağladığı katkı hem de kamunun aydınlatılması kavramındaki merkezi yerinden dolayı irdelenmelidir. Kurumsal yönetimin şeffaflık ilkesi; işletme faaliyetleri, finansal koşulları, performansı, işletme riski, risk görüntüsü ve risk yönetimi hakkında ihtiyaç duyanların kullanabilecekleri, doğru değerlendirmeye imkan verecek bilgilerin, zamanında, güvenilir bir biçimde kamuya açıklanmasının yanı sıra açıklanan bilgilerin doğru, kaliteli, alınacak kararlarla ilgili ve ölçülebilir nitelikte olmasını gerektirir. Farklı bir biçimde ifade edilecek olursa, bu ilke ticari sır niteliği taşımayan, şirket ile ilgili finansal ve finansal olmayan bilgilerin zamanında, doğru, eksiksiz, anlaşılabilir, yorumlanabilir bir biçimde, düşük maliyetle ve kolayca erişilebilecek şekilde sunulmasıdır. Şeffaflık bir işletmenin faaliyetlerini paydaşların gözetim ve denetimine sunması ile ilgili bir kavramdır. İşletme, faaliyetleri ve elde ettiği sonuçlara ilişkin sunduğu bilginin miktarı ve doğruluğu oranında şeffaflığa sahiptir. Bu bağlamda şeffaflık göreceli bir kavramdır. Günümüzde işletmelerin finansal performanslarına ilişkin bilgilerin ötesinde sosyal, çevresel ve etik performanslarına ve bu performansın karşılığında işletme çalışanlarının ödüllendirilmesine ilişkin bilgilerin işletme tarafından paydaşlara sunulması yönünde yoğun baskı mevcuttur Kurumsal itibar iç ve dış paydaşların işletmenin kendi taleplerine ne derece iyi cevap verebildiği, beklentilerini ne derece karşıladığına ilişkin edindikleri deneyimler ve farklı kaynaklardan edindikleri bilgiler doğrultusunda oluşan algılar ve değerlendirmeler toplamıdır. Dolayısıyla işletmelerin farklı paydaşların farklı beklentilerini karşılamasının yanı sıra, paydaşlara bu beklentilerin karşılanmasına ilişkin çeşitli kanallardan bilgi sunumu yapması da önemlidir. İşletmelerin finansal, sosyal, çevresel, ürün ve hizmet sunumunun kalitesi gibi çok farklı konularda paydaşlarına bilgi sunumu gerçekleştirmesi kurumsal itibarın oluşumunda olduğu gibi korunması ve yönetilmesinde de önemli olmaktadır. Dış paydaşlar genelde şeffaflık istemektedir. Şeffaflığın elde edilmesi için gerekli olan temel bileşenlerden biri şirketin paydaşlarla girişeceği etkileyici iletişimdir. Etkileyici iletişim, işletmenin kurumsal kimliğiyle tutarlı bir iletişim programı uygulayarak paydaşların işletmeye ve işletmenin temel değerlerine ilişkin mesajların iletilmesidir. İç ve dış paydaşların işletmeyi benzer bir biçimde algılaması, şeffaflığın ulaşmaya çalıştığı sonucun farklı bir biçimde ifade edilmesinden ibarettir. Kısaca, şeffaflığın 53 iletişim aracılığıyla sağlandığı göz önünde bulundurulduğunda, işletmenin dış paydaşlarının daha fazla iletişim talep ettiği açıktır. İletişimin sağladığı faydalar sadece iletişim sıklığı tarafından değil, işletmenin iletişim aracılığıyla açıkladığı bilgilerde yer alan konu çeşitliliği tarafından da sağlanmaktadır. İşletmeyi paydaşlar için daha şeffaf kılan iletişim faaliyetleri, paydaşların işletmenin faaliyetlerini daha iyi bir biçimde gözlemleyebilmesine, bu faaliyetler aracılığıyla işletmenin kurumsal kimliğini daha iyi anlayabilmelerine imkan vererek işletme ile daha olumlu bir itibarı ilişkilendirmelerini kolaylaştırmaktadır. Pek çok işletme kurumsal itibarlarını koruma ve geliştirme amacıyla yeni ve farklı finansal raporlar geliştirerek bunları paydaşlara sunmaktadır. Bu raporlar “etik muhasebe bildirgeleri”, “sosyal raporlar”, “değer raporları”, “paydaş raporları”, “bütünsel raporlar”, “sürdürülebilirlik raporları” ve benzer isimler altında, özellikle Kuzey Avrupalı işletmeler tarafından yaygın biçimde kullanılmaktadır. Bu tür raporların ortak özellikleri ise paydaş diyalogu kavramı merkezli olduklarını ifade etmeleridir. Bu raporlar uzmanlar tarafından hazırlanmış tek yönlü iletişim araçları değildir. Bu tür raporları hazırlayan şirketlerin çoğu raporların hazırlanmasında, metodolojinin belirlenmesinde ve kurumun performansının gelecekte arttırılması için yeni eylemlerin geliştirilmesinde paydaşların katılımını davet etmektedir. Diğer bir ifadeyle, bu raporlar sadece yönetimin ölçüme değer gördüğü değişkenlere ve objektif performans ölçütü olarak algıladığı yöntemlere dayalı olmaktan öte, işletmenin karar ve eylemlerinden etkilenen ve bunları etkileyen farklı grupların değer ve amaçlarına odaklanmaktadır. Bu tür finansal raporları rakiplerinden önce sunan firmaların fiyat/kazanç oranlarının ortalama %15,5 daha başarılı olduğuna dair çalışmalar vardır. Herhangi bir paydaş grubuna yönelik sunulan bilgilere diğer tüm paydaş grupları tarafından ulaşılabilmesi ihtimali günümüzde her zamankinden daha fazla şeffaflığı beraberinde getirmektedir. Günümüzde hissedarlar veya devletin çeşitli düzenleme/denetleme kuruluşları için hazırlanan raporlara müşterilerin, çalışanların hatta makro çaptaki kitlelerinin ulaşması, özellikle internetin yaygın olarak kullanıldığı günümüzde, çok daha kolay ve yaygındır. Bu yeni olanakların beraberinde getirdiği sonuçlar açıktır. Kişi, farklı hissedar gruplarına yönelik iletişimler arasında tutarsızlık veya çelişkileri fazla bir çaba harcamaksızın fark edebilmektedir. Finansal muhasebe sadece gerçeğin bir yansıması değil, söz konusu gerçeğe şekil ve görünürlük kazandırarak gerçekliği oluşturur. Bu bakış açısına göre şirketlerin muhasebe şeffaflığına dayalı bir performans ölçütü geliştirilmesine yönelik iddia spekülatiftir. Zira tüm muhasebe sistemleri yönetim tarafından istismar edilebilecek çeşitli saptırmalar içermektedir. Yüksek düzeyde şeffaflık ve sık bilgi açıklaması, yatırımcıların çeşitli yatırım araçları arasındaki tercihleri için önemli karar faktörleridir. Şeffaflığın olmaması durumunda, yatırımcılar ne tür bir işletmeye yatırım yaptıklarını bilemeyecekleri için dikkatli hatta tedirgin olmaktadır. Şeffaflık kapsamında yatırımcılara sunulan bilgiler, firma içerisindeki bilgi toplama ve analiz sürecinin itici gücünü oluşturmaktadır. Hissedar değeri yaratımı, bu bağlamda yöneticilerin zayıf finansal performans karşısında hızlı tepki verebilme ve gerekli örgütsel düzenlemeleri çabucak gerçekleştirebilme yetkinlikleri ile yakından ilgilidir. Şirketlerin rekabet güçlerini arttırabilmeleri, daha yüksek şeffaflık sağlayabilmeleri ve kurumsal yönetimde başarılı olabilmeleri için hissedar değerini yönetimin temel amaçlarından biri haline getirmesi gerekmektedir. Kapsamlı finansal raporlar yatırımcıların firmanın gelecekteki finansal performansını daha iyi ölçmelerine olanak sağladığı için hissedarlar için değerlidir. Şirketler iyi bir kurumsal itibar ve başarılı yönetişim uygulamalarının sermaye cezp etme üzerindeki etkisini anlamalı ve hissedar değeri yaratan alanlar üzerinde odaklanmalıdır. Bu bağlamda finansal ve finansal olmayan bilgilerin paydaşlara iletilmesi son derece önem taşımaktadır. Kamunun aydınlatılması faaliyetleri, öncelikle kurumsal yönetimin şeffaflık şartının sağlanması için önemlidir. Düzenleme kurumları tarafından getirilen kamunun aydınlatılmasına ilişkin biçim ve içerik standartları, asgari düzeyde ortaklar ve finansal analistler için gerekli olan bilgileri kapsarken; daha geniş anlamda kurumsal iletişim faaliyetlerinin bütüncül çerçevesi içerisinde, işletmenin mevcut durumu, geleceğe ilişkin performans beklentileri ve bu beklentileri karşılamaya yönelik potansiyeli hakkında ilgili tüm paydaşların bilgi gereksinimlerini de karşılayarak kurumsal itibarın oluşturulması ve korunmasında son derece önemli role sahiptir. Bu bağlamda sadece işletmenin finansal performansına ilişkin finansal raporların paylaşılmasından öte, tüm paydaşların bilgi gereksinimlerini karşılayacak bir bilgi paylaşımı işletmeler için önemlidir. Burada 54 paylaşılacak olan bilgiler işletmenin finansal performansının yanı sıra sosyal ve çevresel performansını da içererek işletmelerin mali sermayelerinin yanı sıra sosyal ve beşeri sermayelerini de destekleyecektir. İşletme, kamunun aydınlatılması kapsamında ağırlıklı olarak finansal ve operasyonel bilgileri paydaşları ile paylaşır. Bu bilgiler işletme paydaşlarının pek çoğunun bilgi gereksinimlerini kısmen veya tamamen karşılar. İşletmeden paydaşlara yönelik bilgi sunumu hem iradi (kamunun aydınlatılması ve diğer kurumsal iletişim faaliyetleri) hem de irade dışı (medya da işletme ile ilgili yer alan haberler, paydaşlar arası iletişim gibi) biçim ve kanallar da olabilir. Paydaşlar kendilerine sunulan bu bilgileri işleyerek ve yorumlayarak işletmeler hakkında birtakım kanı, algı ve değerler geliştirir. Bu süreçte farklı paydaş gruplarının sahip olduğu farklı çıkar ve öncelikler hangi kanallardan edindikleri hangi bilgileri bu anlamlandırma sürecinde ne biçimde kullanacaklarını belirler. Müşteriler birincil olarak ürün ve hizmet sunumları ile ilgili bilgilere önem verirken çalışanlar ise çalışma ortamı, iş güvenliği, ücret, kariyer olanakları vb. bilgilere önem verirler. Yatırımcılar ve ortakların ise işletme tarafından yapılan tüm bilgi sunumlarına önem vermekle beraber öncelikli olarak finansal bilgilere önem vermesi kaçınılmaz bir sonuçtur. Ancak burada sadece bilginin ulaştırılması değil, söz konusu bilginin nitelikleri de önemlidir. Farklı paydaş gruplarına yönelik bilgi sunumu söz konusu paydaş gruplarının ilgi düzeyleri, bilgiyi anlama ve yorumlama yetenekleri gibi faktörleri de göz önünde bulundurmalıdır. Bu bağlamda işletmenin paydaşlarını tanıması ve paydaşlara ilişkin sahip olduğu bilgi doğrultusunda onlara yönelik bilgi akışını sağlaması kurumsal itibara katkı sağlayacak bilgi sunumunu mümkün hale getirecektir. Kurumsal İtibar ve Kamunun Aydınlatılması Kurumsal itibarı yüksek olan işletmelerin kamunun aydınltılmasında daha etkin performans göstermeleri beklenmektedir. Nitekim Michelon’un 2011’de yayımlanan araştırmasına göre, işletmelerin kurumsal itibarı, işletmelerin sürdürülebilirlik raporlamasında belirleyici rol oynamaktadır. Araştırmada, kurumsal itibarı yüksek olan, yani paydaşlarını iyi yöneten ve medyada daha sık yer alan işletmelerin sürdürülebilirlik konusunda kamuya daha fazla bilgi sundukları gösterilmiştir. Yatırımcı İlişkilerinin en önemli işlevlerinden biri kamunun aydınlatılmasıdır. Kamunun aydınlatılması, işletme hakkındaki bilgilerin zamanında ve doğru olarak kamuoyuna açıklanması ile gerçekleşmektedir. İşletmenin yönetim anlayısı, finansal yapısı, geleceğe ilişkin stratejileri ve yatırımlarına iliskin gelismelerden “kamunun” haberdar edilmesi gerekir. Kamuyu aydınlatma, genellikle, işletmeye ait aşağıdaki bilgileri içerir: • Faaliyet alanları ve amacı, • Finansal sonuçlar, • Ana hissedarlar ve oy kullanma hakları, • Yönetim kurulu üyeleri hakkında mesleki yeterlilikleri, seçilme süreci, yönetim kurulundan bağımsız diger yöneticiler hakkında bilgi, • Ticari ilişkiler, • Gelecege iliskin öngörülen risk faktörleri, • Çalısanlar ve diğer hissedarların ihtiyaç duydugu özel bilgiler, • Kurumsal yapı ve politikalar. İşletmelerin Yatırımcı İlişkileri fonksiyonu, işletmenin başta hissedarları olmak üzere paydaşları ile ilişkilerin ve iletişimin yönetilmesinde aktif rol üstlenerek paydaşların aydınlatılmasını ve paydaşlar arasında güven duygusunun oluşmasını sağlamaktadır. 55 Yatırım şirketlerinde çalışan analistler, yatırımcılara sundukları al, sat, tut gibi tavsiyelerinde kurumsal itibar unsurlarını da değerlendirmelerinde kullanmaktadır. Araştırmalar, analistlerin duygusal eğilimlerinin şirket değerlendirmelerinde önemli rol oynadığını göstermektedir. Analist değerlendirmelerinde özellikle şu unsurlar ön plana çıkmaktadır: • Kurumsal Yönetim, • Şirket bilgilerinin kamuya açıklanması ve kurumsal itibar, • Liderlik. Nitelikli kamuyu aydınlatma uygulamaları, işletmelerin finansal medya ile uzun dönemli ve istikaralı ilişkiler geliştirmesine yardımcı olmaktadır. Kamuya aydınlatmada başarılı olan işletmeler güvenilir olarak algılanmakta ve kurumsal itibarları artmaktadır. Kurumsal itibar, işletmenin analistler tarafından olumlu olarak değerlendirilmesine ve finansal kaynakların işletmelere yönlendirilmesine yardımcı olmaktadır. Şeffaflık, kurumsal itibarı pekiştiren bir unsur olduğundan, işletmelerin itibarı, yatırımcıların nezdinde kamunun aydınlatılmasına bağlı olarak güçlenmektedir. İşletmeler tarafından üretilen önemli bilgilerin zamanında, eksiksiz ve doğru olarak yatırımcılara ulaştırılması gelecekte ortaya çıkabilecek risklerden işletmeyi korumaktadır. Geçmişte şirket bilgilerinin çarpıtılarak yatırımcıların kandırılmasına bağlı olarak ortaya çıkan Enron ve benzeri şirket skandalları da bu olguyu desteklemektedir. Kamunun aydınlatılması kurumsal itibarın artmasına yardımcı olmakta ve yüksek kurumsal itibara sahip işletmeler, yatırımcılara aşağıda belirtilen avantajlar gibi çeşitli avantajlar sunmaktadır: • Hisse senetlerinin fiyatları daha az dalgalanır, fiyat oynaklığı (volatilitesi) düşer, • Hisse senedi fiyatlarının yükseldiği dönemlerde işletmenin hisse senedi daha hızlı artış gösterir, • Hisse senedi fiyatlarının düştüğü dönemlerde işletmenin hisse senedi daha yavaş düşüş gösterir. Kurumsal İtibar ve Yatırımcı Sadakati Kurumsal itibar, yatırımcı davranışını etkileyen faktörlerden birisidir. Yatırımcının menkul kıymet satın alma kararı genellikle şu faktörlerden etkilenmektedir: • Halka arzlar, • Kurumsal itibar, • Duygusal değerlendirme, Kurumsal itibar, paydaşlarına işletmeyle ilgili aşağıdaki konulardaki belirsizliğin azaltılmasına yönelik sinyal gönderme potansiyeline sahiptir: • Müşteriler için ürün ve hizmetlerin kalitesi, • Çalışanlar ve potansiyel çalışanlar için işverenin özellikleri, • Sermaye piyasasındaki katılımcılar için hisse senedinin gelecekteki performansı. Yatırımcıların, kurumsal itibarın işletmelerin kârlılığı ve uzun vadeli performansı hakkında önemli bilgiler içerdiğine inanmaları durumunda, kurumsal itibar, işletmenin yatırımcılar tarafından tercih edilmesinde önemli bir unsur haline gelmektedir. Kurumsal itibar yatırımcıların risk ve getiri beklentilerinin oluşumunda önemli rol oynamaktadır. Yatırımcılar, iyi yatırım fırsatlarının “iyi” işletmelerden, yani kurumsal itibarı yüksek işletmelerden 56 kaynaklandığını varsayma eğilimindedir. Hatta, iyi hisse senetlerinin “iyi” şirketlere ait olduğunu düşünen yatırımcılar, ilgili hisse senetlerinin güvenli olduğunu düşünmektedir. Eşdeğer risk ve getiri beklentilerine rağmen, yatırımcılar yüksek kurumsal itibara sahip işletmelerin hisse senetlerine daha yüksek fiyat ödemek için daha istekli davranmakta ve işletmeler bu durumdan kârlı çıkmaktadır. Yatırımcılar işletmeyi daha az riskli algılar ve daha az risk primi talep eder. Böylece, işletmenin halka arz başarısı artar ve sermaye maliyeti düşer. Mevcut veya potansiyel yatırımcılar, aynı düzeyde finansal performansa sahip işletmeler söz konusu olduğunda, daha yüksek kurumsal itibara sahip olan işletmeyi daha az riskli olarak algılamaktadır. İşletmeler açısından, yatırımcıların yatırımlarını uzun vadede korumaları, çeşitli yararlar sağlamaktadır. Yatırımcı sadakati ile aşağıdaki faydaların elde edilmesi mümkün olabilir: • İşletmenin başka bir şirket tarafından ele geçirilme riskinin azalması, • Hisse senedi fiyatlarının oynaklığının azalması (fiyat dalgalanmalarının azalması), • Uzun vadeli stratejilerin uygulanabilirliğinin artması, • Yatırımcı İlişkileri fonksiyonunun maliyetlerinin azalması. Yatırımcının sadakati ise temelde iki unsur tarafından belirlenmektedir: • Yatırımcıların yatırımlarının beklentilerini ne derece karşıladığını yansıtan tatmin düzeyi, • Menkul kıymetlerine yatırım yapılan işletmenin kurumsal itibarı. Kurumsal itibar, sadece performansa ilişkin bir sinyal olmayıp aynı zamanda kendi başına yatırımcı için bir seçim kriteri görevi de görebilmektedir. Yatırım kararlarında getiri en önemli belirleyici unsur olmakla beraber, kurumsal itibarın önem derecesi giderek artmaktadır. Özellikle yatırımcı sayısı arttıkça, yatırımcıların kurumsal itibara olan duyarlılıkları da artmaktadır. Yatırımcıların ulaşabileceği bilgilerin günümüzde daha önce hiç olmadığı kadar çok artması ve yatırım kararlarının daha da karmaşık hale gelmesi, yatırımcıların teknik göstergelerden çok duygusal ipuçlarına ağırlık vermelerine neden olabilir. Bu durumda, kurumsal itibarın yatırımcı davranışındaki belirleyici rolündeki önemi de artmaktadır. Aslında, yatırımcılar işletmenin en önemli ürününü, yani işletmenin kendisini satın alarak en önemli müşterileri konumuna yerleşmektedir. Dolayısıyla, yatırımcı sadakati kavramı, müşteri sadakati kavramından hareketle tanımlanabilir. Müşteri sadakati, tercih edilen bir ürün ya da hizmetin gelecekte tutarlı bir şekilde tekrar satın alınması için sahip olunan derin bir bağlılıktır. Benzer şekilde yatırımcı sadakati de duygusal eğilimleri ve tekrarlanan davranışları içermektedir. Finansal kararlar, karmaşık ve belirsizlik içeren koşullar altında alındığı için yatırımcılar önceden belirlenmiş kurallara güvenemediğinden sezgi ve duygularına dayanarak yatırım kararlarını vermektedir. Duygusal değerlendirme, finansal kararlarda en önemli duygusal süreçlerden biridir. Sadakat aynı zamanda davranış olarak da düşünülebilir, çünkü bireyler genellikle duygusal eğilimlerine göre hareket etmektedir. Duygusal sadakat, davranışsal sadakatin ön koşulu gibi görülmelidir. Davranışsal sadakat, işletme ile geliştirilen ilişkinin devam etmesini ve yoğunlaşmasını sağlamaktadır. Davranışsal sadakat yatırımcının şu davranışlarına yansımaktadır: • Hisse senetlerinin yatırımcı tarafından elde tutulacağı süre, • Aynı işletmeye ait yeni hisse senetlerinin tekrar satın alınması, 57 • Diğer yatırımcılara işletmenin hisse senetlerinin tavsiye edilmesi. Perakende bankacılık alanında yapılan bazı çalışmalara göre, müşteri tatmini müşteri sadakatini etkileyen temel faktörlerden biridir. Müşteri tatmini, müşterinin beklentileri ile işletmeye ilişkin deneyimleri arasındaki uyumdan kaynaklanmaktadır. Kurumsal itibarın müşteri sadakati üzerindeki etkilerini inceleyen bazı çalışmalarda çelişkili sonuçlara ulaşılmakla beraber, genellikle kurumsal itibarın müşteri sadakatini beslediği düşünülmektedir. Perakende bankacılık alanında müşteri tatmini ve sadakatini etkileyen temel değişkenin kurumsal imaj olduğuna dair bulgular bulunmaktadır. Bazı araştırmalarda ise bu etkinin doğrudan olmayıp algılanan kalite dolayısıyla olduğu bulunmuştur. Kurumsal itibarın yatırımcı tatmini ve sadakati üzerindeki etkisi bilişsel uyumsuzluk ve kendini algılama teorileriyle açıklanabilmektedir. Bilişsel uyumsuzluk inançlarla davranışlar arasında ya da aynı anda beslenen iki tutum, iki inanç veya kanı arasında bir çelişki olması halinde yaşanan bir gerilim duygusu olarak tanımlanmaktadır. Bilişsel uyumsuzluğun, kişiyi söz konusu tutarsızlığı ortadan kaldırma yönünde eyleme güdülediği ve çatışmaya yol açan taraflardan birisini değiştirerek bu rahatsızlıktan kurtulmaya yönelttiği varsayılmaktadır. Kurumsal itibarı yüksek bir işletmeye yatırım yapan yatırımcının seçimi, işletmenin kamudaki algısı ile pekişmektedir. Yatırım kararlarındaki becerisi ve öz saygısı pekişen yatırımcı kararından tatmin olmakta ve yatırımlarını korumaktadır. Kurumsal itibarı görece düşük olan bir işletmeye yatırım yapan yatırımcı ise işletmenin kamudaki algısı yüzünden bilişsel uyumsuzluk yaşamakta ve hisse senedine karşı daha olumsuz tutum takınmaktadır. Bu yüzden, yatırımcı kararını gözden geçirmekte ve hisse senedini satarak bilişsel uymsuzluktan kaynaklanan psikolojik rahatsızlıktan kurtulmaya yönelebilmektedir. Bireysel yatırımcılar, kalıp yargılar nedeniyle kurumsal itibarı yüksek işletmelerin iyi yatırım fırsatı sunduğuna inanmaktadır. Buna bağlı olarak da müşteri tatmini ve sadakati de artmaktadır. Güçlü bir kurumsal itibara sahip olan işletmelerin başarısında kurumsal iletişim çok önemli bir paya sahiptir. Kurumsal iletişim, kurumsal kimlikle kurumsal itibar arasındaki ara yüz olarak tanımlanabilir. Kurumsal iletişim işletmenin paydaşları ile yürütülen çift yönlü iletişim ve ilişki yönetimi faaliyetleri ile paydaşlarla işletme arasındaki etkileşimi güçlendirmekte ve kurumsal itibarı pekiştirmektedir. 58 Özet Günümüz işletmeleri için başarının temelinde rekabet gücü yatmaktadır. İşletmeler faaliyetlerini sürdürürken gereksinim duydukları her tür kaynak için aynı sektördeki işletmeler ile yerel ve küresel ölçekte rekabet etmek durumundadır. Anılan kaynaklar içinde işgücünden ham maddeye kadar pek çok başlık yer almaktadır. Paydaşların işletmelerden çok farklı beklentileri bulunmakla beraber, tüm paydaşların işletmeden temel ortak beklentisi işletmelerin paydaşlara ihtiyaç duydukları bilgiyi doğru, zamanlı ve güvenilir bir biçimde sunmasıdır. Kamunun aydınlatılması kapsamında işletmelerin gerçekleştireceği bilgi sunumları işletmenin pek çok paydaşı tarafından izlenerek, işletmenin itibarının oluşumu ve şekillenmesinde önemli bir yer tutmaktadır. Finansal kaynak sağlanmasında yaşanan rekabet ise, bir yandan finansal piyasaların örgütlenme biçimi diğer yandan kaynakların kıtlığı nedeniyle küresel ölçekte ve en üst düzeyde gerçekleşmektedir. İletişim teknolojisinin sunduğu olanaklardan öncelikle ve yoğun olarak finansal piyasalarda yararlanılmaktadır. Bu özellik rekabetin artmasına yol açmaktadır. Rekabet ortamındaki kaynak temini sürecinde diğer değişkenlerden farklı olarak kredibilite kavramı giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Kurumsal itibarı yüksek olan işletmeler daha iyi bir finansal performansa sahip olmaktadır. En önemlisi de, kurumsal itibarı yüksek olan işletmeler, yatırımcılar için daha çekici bir konuma gelmektedir. Bireysel yatırımcılar, kalıp yargılar nedeniyle kurumsal itibarı yüksek işletmelerin iyi yatırım fırsatı sunduğuna inanmaktadır. Buna bağlı olarak da müşteri tatmini ve sadakati de artmaktadır. Eşdeğer risk ve getiri beklentilerine rağmen, yatırımcılar yüksek kurumsal itibara sahip işletmelerin hisse senetlerine daha yüksek fiyat ödemek için daha istekli davranmakta ve işletmeler bu durumdan karlı çıkmaktadır. Kredibilite olarak tanımlanan ve esas itibariyle güvenilirlik odaklı bu kavramın yönetim alanında Kurumsal İtibar ile karşılandığı görülmektedir. Kurumsal itibar kavramı, hem işletmenin paydaş beklentilerini karşılamadaki başarısı hem de bu yöndeki istekliliğini yansıtan bir kavram olarak, kamunun aydınlatılması ve şeffaflık ise kurumsal itibarın oluşumunda önemli role sahip bir kavram olarak değerlendirilmektedir. Kurumsal itibarın işletmeye sağladığı bu faydalar basit bir biçimde oluşmaktadır. İyi ve güçlü bir kurumsal itibar, paydaşlar açısından işletmeyi daha cazip bir hale getirerek, paydaşların bu işletme ile etkileşime daha istekli olmalarına yol açmaktadır. Bu da işletme ve paydaş arasındaki bir bilgi asimetrisini azaltıcı etki yapmaktadır. Tam da bu nedenle paydaş açısından kurumsal itibarı daha iyi ve daha güçlü olan işletme ile etkileşim daha güvenilir olmaktadır. Bu şeklide oluşturulan güven ortamı ise eşit şartlar altında itibarlı işletmenin cazibesini arttırmaktadır. 59 Kendimizi Sınayalım 1. Aşağıdakilerden hangisi kurumsal itibarın temel kaynaklarından biri değildir? 5. Aşağıdakilerden hangisi yatırımcı sadakati ile elde edilebilecek faydalardan biri değildir? a. Duygusal çekim a. İşletmenin başka bir şirket tarafından ele geçirilme riskinin azalması b. Vizyon ve liderlik b. Hisse senedi fiyatlarının oynaklığının artması c. Finansal Güvenilirlik c. Uzun vadeli stratejilerin uygulanabilirliğinin artması d. Sosyal Sorumluluk e. Yatırımcı İlişkileri d. Yatırımcı İlişkileri maliyetlerinin azalması 2. İşletmenin paydaşları tarafından nasıl algılandığını ifade eden kavram aşağıdakilerden hangisidir? fonksiyonunun e. Hepsi yatırımcı sadakati ile elde edilebilir 6. Aşağıdakilerden hangisi kurumsal itibarın aşamalarından biri değildir? a. Kurumsal kimlik b. Kurumsal imaj a. İşletmenin paydaşlarını seçmesi c. Kurumsal yönetim b. İşletmenin paydaşlara bilgi iletmesi d. Kurumsal sosyal sorumluluk c. Paydaşların oluşturması e. Hiçbiri işletmeye ilişkin d. İşletmelerin paydaşları ile etkilişimi 3. Hissedarlar ve diğer paydaşların çıkarlarının dengelenmesi ve işletme faaliyetlerinin tarafsız, dürüst ve adil bir şekilde yürülmesi amacıyla oluşturulan politikaları, süreçleri ve insanları kapsayan sisteme ne ad verilir? e. Paydaşların tecrübelerini anlamlandırması 7. Aşağıdakilerden hangisi işletmelerin farklılık yaratabileceği temel unsurlardan biri değildir? a. Kurumsal kimlik a. Kurumsal itibar platformları b. Kurumsal imaj b.Slogan c. Kurumsal yönetim c. Kurumsal efsaneler d. Kurumsal sosyal sorumluluk d. Marka ve logo e. Hiçbiri e. İşletmenin iş kolu 4. Aşağıdakilerden hangisi işletmelerin itibar seviyesindeki farkları açıklayan faktörlerden biri değildir? 8. Davranışsal sadakat yatırımcının davranışlarına yansımaktadır? hangi a. Hisse senetlerinin yatırımcı tarafından elde tutulacağı süre a.Görünürlük b.Farklılık b. Aynı işletmeye ait yeni hisse senetlerinin tekrar satın alınması c. Dürüstlük c. Diğer yatırımcılara işletmenin senetlerinin tavsiye edilmesi d. Şeffaflık e. Finansal performans d. Hepsi e. Hiçbiri 60 beklenti hisse Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı 9. Kurumsal itibar, paydaşlarına işletmeyle ilgili aşağıdaki konulardan hangisindeki belirsizliğin azaltılmasına yönelik sinyal gönderme potansiyeline sahiptir? 1. e Yanıtınız yanlış ise “Kurumsal İtibar” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. a. Müşteriler için ürün ve hizmetlerin kalitesi için 2. b Yanıtınız yanlış ise “Kurumsal Kimlik, Kurumsal İmaj, Kurumsal İtibar Kavramları” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. c. Sermaye piyasasındaki katılımcılar için hisse senedinin gelecekteki performansı 3. c Yanıtınız yanlış ise “Kurumsal İtibar” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. d. Hepsi 4. e Yanıtınız yanlış ise “Kurumsal İtibar” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. b. Çalışanlar ve potansiyel işverenin özellikleri çalışanlar e. Hiçbiri 5. b Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı İlişkileri ve Kurumsal İtibar” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 10. İşletmelerin kar elde etme güdülerinin yanı sıra paydaşlarına karşı da yükümlü olması ve faaliyetlerini düzenlerken paydaş beklentilerini de dikkate alması hangi kavramla sağlanır? 6. a Yanıtınız yanlış ise “Kurumsal İtibar” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. a. Sosyal sorumluluk 7. e Yanıtınız yanlış ise “Kurumsal İtibar” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. b. Görünürlük c. Dürüstlük 8. d Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı İlişkileri ve Kurumsal İtibar” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. d. Duygusal çekim e. Finansal Güvenilirlik 9. d Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı İlişkileri ve Kurumsal İtibar” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 10. a Yanıtınız yanlış ise “Kurumsal İtibar” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 61 Sıra Sizde Yanıt Anahtarı Karakılıç N.Y, (2005). Kurumsal İtibarın Müşteri Tercihleri Üzerine Etkileri: Afyon’da Perakende Sektöründe Faaliyet Gösteren İşletmeler Üzerine Bir Araştırma, www.iibfdergi.aku.edu.tr/pdf/7-2-10.pdf Sıra Sizde 1 İşletmelerin sosyal sorumluluk politikaları işletmelerin itibarlarını oluşturmada önemli bir yere sahiptir. Paydaşlar işletmeleri değerlendirirken, işletmelerin uyguladıkları sosyal sorumluluk faaliyetlerini de dikkate almaktadır. Michelon, G. (2011). Sustainability Disclosure and Reputation: A Comparative Study, Corporate Reputation Review (2011) 14, 79–96. http://www.palgrave-journals.com/crr/journal/ v14/n2/abs/crr201110a.html Sıra Sizde 2 Şakar A.N. (Editör), (2011). Kurumsal İtibar ve Paradigmalar, İstanbul:Beta. İşletmelerin dürüstlüğü, yöneticilerinin niyetlerinden çok aksiyonlarına, yani işletmenin uygulamalarına bağlıdır. http://www.cuttingedgepr.com/articles/corprep_i mportant.asp Kurumsal itibarınız bilançonuzun aktifler hanesinde mi Pasifler hanesinde mi? http://www.stratejikfokus.com/images/doc/kurum salitibar.pdf Yararlanılan Kaynaklar Althusser, L. (2000). Machlavell and Us. London: Verso. Ateş, T. (1994). Siyasal Tarihimiz Nerele Gidiyor: İstanbul, Der Yayınevi. Aydemir B.A. (2008). İşletmelerin Yeni Rekabet Aracı Olarak Kurumsal İtibar, “İş,Güç” Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Dergisi, Cilt:10 Sayı:2 , Nisan 2008, http://www2.hillandknowlton.com/crw/download s.asp Aydın N. (Editör), (2009). Aydınlatılmasında Yatırımcı Eskişehir: Anadolu Üniversitesi. Kamunun İlişkileri, Besler S. (Editör), (2009). Yönetim Yaklaşımlarıyla Kurumsal Sürdürebilirlik, İstanbul:Beta. Doorley J. ve H. F. Garcia (2007). Reputation Management The Key to Successful Public Relations and Corporate Communication. New York: Routledge. Duman, H. (2011) Sermaye Piyasasının Etkinligi Açısından, Kamunun Aydınlatılması Sürecinde, Sirket Çevresinin İhtiyaç Duydugu Bilginin Özellikleri: İMKB’de Bir Uygulama. Muhasebe ve Finansman Dergisi, Nisan/2011 http://journal.mufad.org.tr/attachments/article/48 6/6.pdf. Helm, S, (2007). The Role of Corporate Reputation in Determining Investor Satisfaction and Loyalty, Corporate Reputation Review, 10, 22-37, http://www.palgravejournals.com/crr/journal/v10/ n1/pdf/1550036a.pdf. 62 4 Amaçlarımız Bu üniteyi tamamladıktan sonra; Kamunun aydınlatılması kavramını tanımlayabilecek, Yatırımcı ilişkileri ve kamu arasındaki ilişkiyi açıklayabilecek, Yatırımcı ilişkileri ve işlevlerini tartışabilecek, Yatırımcı ilişkileri ve yatırımcı topluluk arasındaki etkileşimi değerlendirebilecek bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz. Anahtar Kavramlar Kamu Paydaşlar (Etkileşenler) Kamuyu Aydınlatma Yatırımcı Etkileşimi Bilgilendirme İçindekiler Giriş Kamuyu Aydınlatma Kamuyu Bilgilendirme Açısından Yatırımcı İlişkileri Yönetimi Yatırımcı İlişkileri Yönetiminin Kamunun Aydınlatılmasındaki Yeri Yatırımcı Topluluk ve Yatırımcı İlişkileri Etkileşimi 64 Kamunun Aydınlatılması ve Yatırımcı İlişkileri GİRİŞ Finansal piyasalar kredi ve öz kaynak şeklinde olmak üzere işletmelere fon sağlamaktadır. İşletmeler arası rekabetin en yoğun olduğu ve diğer üretim faktörlerinde olmadığı kadar küresel boyutta gerçekleşen bir yarış, sermaye temininde de görülmektedir. Bu gelişmede, sermayenin gelişen teknoloji ve finansal serbestleşme sayesinde süratle yer değiştirebilmesinin büyük payı bulunmaktadır. Anılan özellik diğer üretim faktörlerinin hiç birinde bulunmamaktadır. Bu sayede finansal piyasalar açısından coğrafi konum önemini hızla kaybetmektedir. Bir diğer dikkat çekici gelişme de finansal piyasaların zamandan bağımsız olarak günün yirmi dört saati işlem yapılabilir duruma gelmiş olmasıdır. Böylesi bir ortam işletmelerin sermaye temininde rakiplerinin ve piyasa kurallarının da küresel olması sonucunu doğurmaktadır. Finansal piyasalardan gerçekleştirilen fonlama, geçmişte olduğu gibi banka-işletme kredi ilişkisinden farklılaşmaktadır. Benzer durum işletme-yatırımcı arasındaki öz kaynak fonlamasında da görülmektedir. Her iki fonlama tekniğinde de merkez rol birey ve kurumlardan piyasaya kaymıştır. Bu dönüşümde köşe taşı 1980’li yıllar olarak kabul edilmektedir. Anılan tarihten itibaren menkul kıymet piyasaları ve finansal serbestleşme anahtar kavramlar haline gelmiştir. Bu kavramlar etrafında yeniden biçimlenen finansal mimaride, geçmişte örneğine pek rastlanmayan yeni uygulamalar biçimlenmiştir. Günümüzde finansal piyasaları tek başına yönlendirebilen haber-bilgi, yukarıda ifade edilen finansal mimarinin en önemi bileşenlerinden biri halini almıştır. İşletmelere ilişkin her tür haber-bilgi işletmelerin risk düzeyindeki değişikliklerin değerlendirilmesinde kullanılır olmuştur. Bilginin yokluğu belirsizlik, eşit dağılmaması ise asimetrik bilgi olarak adlandırılmıştır. İşletmelerin ilgililer tarafından değerlendirilmesinde bilginin yeri doldurulamaz önemdedir. Bilginin yokluğu ya da asimetrik dağılımı Amerika Birleşik Devletleri (ABD) başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde bile büyük ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Enron şirketi ile ifade edilir hale gelen ABD’deki muhasebe skandallarının temelinde, bilginin yayılımına ilişkin standartların yetersizliğinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Sermaye piyasalarında kamunun aydınlatılması ilkesi olarak ifade edilen uygulamalar, benzer gelişmelerin hiçbir ülkede yaşanmaması için üzerinde titizlikle durulan düzenlemeler olarak akademik ve piyasa çevrelerinin gündeminde yer almaktadır. Temelinde finansal piyasa katılımcılarının eşanlı, şeffaf, doğru, güvenilir bilgiye erişimini sağlamak yatmaktadır. Bu konu finans piyasaları ile yakından uzaktan ilgisi bulunan tüm kesimler için önem taşımaktadır. Finansal piyasalardaki katılımcıların tümü paydaş teorisinin önerdiği finansal paydaş kavramı ile karşılanmaktadır. Finansal paydaş ilk elde fon arz edenleri, fon talep edenleri, düzenleyici ve denetleyici kurumları ve bunların alt bileşenlerini ifade etmektedir. Finansal paydaşların işletmelere ilişkin bilgilere erişiminin sağlanması kamunun aydınlatılması olarak tanımlanmaktadır. Kamunun aydınlatılması finansal varlıkların fiyatlanmasında kullanılabilecek her türlü bilginin açıklanmasını ifade eden genel bir çerçeveyi oluşturmaktadır. Bu çerçevenin alt birimi olarak yatırımcı ilişkileri yönetiminden bahsedilebilir. Söz konusu kavram kamunun aydınlatılmasına göre mikro yapıdadır. Yatırımcı ilişkileri yönetimi finansal paydaşlara dönük bilgilendirmenin biçim ve içeriğini oluşturmaktadır. Gerçekleştirilen bilgilendirmenin finansal paydaşlardaki işletme algısını işletmenin sermaye maliyetini düşürerek piyasa değerini en çoklama amacına hizmet edecek şekilde biçimlendirmesi temel beklentidir. Yatırımcı ilişkileri yönetiminin kamunun aydınlatılması sürecinde bu amacı gerçekleştirme yolundaki uygulamalarına değinilerek öneriler geliştirilmesi hedeflenmiştir. 65 KAMUYU AYDINLATMA Yatırımcılar, yatırım ortamlarına ili!kin olarak kendilerini güvende hissetmek isterler. Bu güven ortamının sa"lanması için öncelikli olan etken bilgidir. Kar!ılıklı etkile!im içinde dürüst ve payla!ıma dayalı bilgilendirme etkinlikleri, yatırımcıların !üpheden uzak ve saydam bir biçimde !irketle ilgili geli!me ve kararlardan haberdar olmasını sa"layabilir. Yatırımcıların do"ru bilgilendirilmesi noktasında açıklık ve kamuyu aydınlatma ilkeleri etkin bir ileti!im akı!ı için önemlidir. Bu durum yatırımcıların yatırım kararlarını etkilerken bir taraftan da yatırımcıların korunması anlamına gelmektedir. Kamuyu aydınlatma, finansal piyasalar ve yatırımcılar açısından #irketlere ili#kin durum, olay, karar ve faaliyetlerin kamuya açıklanması olarak dü#ünülebilir. Kamuyu aydınlatma kavramı, açmak, göstermek, haber vermek gibi temel kavramlarla ili!kilidir. Kamuyu aydınlatma, finansal piyasalar ve yatırımcılar açısından ise !irketlere ili!kin durum, olay, karar ve faaliyetlerin kamuya açıklanması olarak dü!ünülebilir. Bu noktada kamunun kimler oldu"unu tanımlamak gerekirse, !irketler ve menkul kıymet yatırımlarıyla ilgili bireylerden !irket etkile!enlerine kadar geni! bir gruptan bahsedilebilir. Kamuyu aydınlatma kavramında geçen kamu, kimlerden olu#maktadır? Finansal piyasalar haber ve bilgi ile yönlendirilmektedir. Standart varlık fiyatlama teorisi bütün piyasa katılımcılarının aynı bilgiye sahip oldu"unu varsaymaktadır. Ancak gerçekte farklı piyasa katılımcıları farklı bilgiye sahiptir . Çünkü çok sayıdaki piyasa katılımcısının piyasaya ili!kin bilgi elde etme ve bilgiyi kullanma yetene"i birbirinden farklıdır. Öte yandan yatırımcıların, sahip oldukları bilginin do"rulu"una olan güvenleri yüksek oldu"u zaman menkul kıymetin piyasa fiyatı söz konusu bilgiye a!ırı tepki vermektedir. Açıklanan nedenlerle finansal piyasalarda taraflar arasında bilgi asimetrisi bulunmaktadır. Yatırımcı ili!kileri yönetiminin temel amacı bu bilgi asimetrisinin azaltılmasıdır. Finansal piyasalar haber ve bilgi ile yönlendirilmektedir. Standart varlık fiyatlama teorisi bütün piyasa katılımcılarının aynı bilgiye sahip oldu$unu varsaymaktadır. Geleneksel finansal da"ıtım mekanizmalarındaki serbestle!me, demokratik kapitalizmin geli!imi sonucunu ortaya çıkarmı!tır. Bu geli!meye ili!kin ilk uygulamalar #ngiliz finansal hizmetler sektöründe gözlenmi!tir. Yeni dönemde ticari kurumların genel olarak mü!teri odaklı ileti!ime olan duyarlılıkları artmı!tır. Ancak geleneksel ileti!imde bazı ni! alanlarda varlı"ını sürdürebilmektedir. Hisse senedi brokerı ile yatırım fonu yöneticisi arasındaki sözsüz ileti!im, bu konuda özel bir örnek olu!turabilmektedir. Buna kar!ılık sermaye piyasalarındaki bireysel yatırımcılara yönelik ileti!imde ko!ulların zorlamasıyla daha mü!teri odaklı stratejiler yaygın uygulama alanı bulmaktadır. Özellikle ABD’de ortaya çıkan muhasebe skandalları sonrası kamunun aydınlatılması, kurumsal yöneti!im ve yatırımcı ili!kilerine yönelik uygulamaların yeniden düzenlenmesi ihtiyacını do"urmu!tur. Kamunun aydınlatılması ve yatırımcı ili!kileri bu geli!meler sonucunda birbirine daha fazla yakınla!an kavramlardır. Yatırımcı ili!kilerinin temelinde finansal payda!lara i!letmeleri de"erlendirmede kullanılabilecek nitelikteki bilginin ula!tırılması bulunmaktadır. Bu özellik i!letmelerin finansal payda!ları ile ileti!iminde yatırımcı ili!kilerinin önemini arttırmaktadır. Kamuya yönelik açıklamaların ve yatırımcı ili!kileri çerçevesindeki etkinliklerin kalitesi ile asimetrik bilgi ortamı arasında ili!ki bulunup bulunmadı"ı ara!tırmalara konu olmaktadır. Ara!tırmacıların bulguları yılsonu raporlarının ve yatırımcı ili!kilerinin kalitesi ile asimetrik bilgi düzeyi arasında güçlü ve 66 ! ! negatif bir ili!kinin varlı"ını ortaya koymaktadır. Bir ba!ka ilgi çekici sonuç benzer firmaların hatta aynı firmanın farklı dönemlerdeki kamuya yönelik açıklamalarının kalitesinin bile farklılık göstermesidir. Bu durumda aynı firmanın çeyrek dönem raporlarındaki kalite dü!üklü"ü ile bilgi asimetrisi arasındaki güçlü pozitif ili!kinin varlı"ı ile somutla!maktadır . Yatırımcı ili!kileri i!letme ile ilgili bilgilerin menkul kıymet analistleri, yatırımcılar ve potansiyel yatırımcılardan olu!an finansal toplulu"a iletiminin yönetilmesinden sorumludur. Kıta Avrupa’sı ülkelerinin kredi finansmanını öz sermaye-hisse senedi finansmanına göre daha fazla tercih etmeleri nedeniyle ABD’de daha hızlı geli!en daha sonraları #ngiltere tarafından ele alınan yeni bir kavram olarak tanımlanmaktadır. #!letmeden bilgi talep eden finansal payda!lara-finansal toplulu"a bilgi aktarımını gerçekle!tiren ve bu !ekilde kamuoyu tarafından yatırım için i!letmenin de"erlendirilmesini sa"layan ba"-süreç olarak tanımlanmaktadır. Benzer bir sürecin i!letme sahipleri ile yöneticileri arasında da bulundu"u belirtilmektedir. $ekil 4.1. bu süreci genel hatları ile görüntülemektedir: "ekil 4.1: Yatırımcı !li"kilerinin Rolü Avrupalılardan farklı olarak Amerikalılar geçmi!te oldu"undan daha fazla oranda tasarruflarını tahvil yerine hisse senedine yatırmaktadır. Sadece bu de"i!iklik bile tek ba!ına milyonlarca yeni yatırımcının i!letmelerin finansal performansı ile ilgilenir hale gelmesini sa"lamı!tır. Bilgi açıklamaları i!letme performansı üzerinde tek ba!ına belirleyici etkiye sahip de"ildir. Piyasa, endüstri ve i!letmeye özel bilgi, hisse senetlerinin fiyatlarından ba"ımsızdır. #!letmelerin hisse senedi getirileri, i!letmelerden gelen bilgilerin, açıklamaların kalitesi yükseldikçe i!letmeye özgü getiriler ile birle!me e"ilimi göstermektedir. ABD’de ya!anan finansal skandalların ardından i!letmelerin kamuyu aydınlatma politikaları ve yatırımcı ili!kileri alanındaki eksikler ortaya çıkmı!tır. Söz konusu eksiklikler bu konudaki uygulamaların ciddi revizyona ihtiyacı oldu"unu da belirlemektedir. Çünkü Payda! teorisi farklı stratejik toplulukların bir organizasyonu etkileyebilece"ini belirtmektedir. Bu payda!lar konumlarına göre özel bilgi ihtiyacındadır. Söz konusu ihtiyacın giderilmesinde önemli seçeneklerden biri yatırımcı ili!kileri yönetimidir. Sermaye piyasalarında i letmelere artan bir baskı söz konusudur. Bu baskı i letmelerin daha hesap verebilir ve daha effaf olmaları yönündedir. Baskı temelde hissedarlar, bankalar ve kurumsal yatırımcılardan kaynaklanmaktadır. Özellikle i!letme riskinin düzeyine ili!kin her türlü de"i!iklik hakkında bilgi talep edilmektedir. Günümüzde i!letmeye ili!kin her konuda güvenilir açıklamalar yapılması, açıklamayı yapan i!letmenin finansal, ekonomik, çevresel, sosyal ve etik alanlarındaki performansında artı! sa"lamaktadır. Bu etki i!letmeler açısından kamunun aydınlatılması gereksinimini, kar!ılanması gereken bir ihtiyaç haline getirmektedir. Aksi takdirde sermaye piyasalarında i!letmeye ili!kin dü!ük de"erlemeler ortaya çıkmaktadır. Bu durum sermaye maliyetinin yükselmesi suretiyle rekabet gücünü azaltmaktadır. Finansal 67 ! ! payda!lar boyutunda ise kamunun aydınlatılmasında proaktif olan i!letmeler itibar kazanmakta ve ilgi oda"ı olabilmektedir. Finansal piyasalara hakim olmaya ba!layan bu anlayı! yatırımcı ili!kilerinin stratejik önem kazanmasına neden olmaktadır. Kamunun do"ru ve güvenilir bilgiyle zamanında aydınlatılması, yatırımcı ili!kilerinde önemli bir konudur. Bu nedenle yatırımcı topluluk ile payla!ılan bilginin bazı özellikler ta!ıması yatırım kararlarını etkileyebilecek düzeyde olabilir: a. Bilginin açık ve anla!ılır olması b. Bilginin do"ru ve güncel olması c. Bilginin tarafsız ve tam olması d. Bilgiye eri!imin kolay olması e. Bilginin kullanıcılara analiz yapabilme olana"ı sunması KAMUYU B!LG!LEND!RME AÇISINDAN YATIRIMCI !L!"K!LER! YÖNET!M! Yatırımcı !li#kileri Yönetiminin Amacı Yatırımcı ili!kilerinin yönetiminin amacı yatırımcıların i!letme algısının gerçekten her iki yönde sapmasına da mümkün oldu"u kadar engel olmaktır. Yatırımcı ili!kileri yönetimi; finansal analiz, i! geli!tirme, pazarlama, halkla ili!kiler, ileti!im, yönetim ve düzenleyici i!ler gibi pek çok disiplinin uygulamalarını birle!tiren bir yapıdadır. Yatırımcı #li!kileri faaliyetleri, mevcut ve potansiyel yatırımcılara yatırım kararlarını olu!turmalarında yardımcı olabilecek nitelikteki bilgilerin sa"lanmasını temel almaktadır. Yatırımcı ili!kileri kapsamında gerçekle!tirilen faaliyetler ilk olarak i!letmenin faaliyet sonuçlarının halka, menkul kıymet analistleri ve kurumsal yatırımcılara dönük toplantılarla aktarılmasını kapsamaktadır. Yatırımcı ili#kilerinin stratejik önemini artıran ne tür özellikler bulunmaktadır? Yatırımcı ili!kilerinin stratejik önemini artıran özellikler üç ba!lıkta toplanmaktadır. Bunlar: a. Yatırımcı ili!kilerinin etkin yönetimi ile hisse senedi fiyatını en yükse"e çıkarmak ve orada tutmak, b. Yatırımcı güvenini olu!turmak suretiyle finansman maliyetlerini dü!ürmek, c. Potansiyel yatırımcı kitlesini geni!letmeye do"rudan ve büyük katkı sa"lamaktır. 68 ! ! "ekil 4.2: Yatırımcı !li"kileri Yönetiminin Rolü #!letmelerin piyasa de"erini belirleyen faktörlerin yönetimini de içeren yatırımcı ili!kileri yönetimi, ço"u zaman özel nitelikleri bulunan bir toplulu"u hedeflemektedir. Kurumsal ve bireysel ya da finansal ve giri!imci yatırımcılar, finansal analistler, yatırım danı!manları, portföy yöneticileri, bankalar ve di"er kredi kurumları ile düzenleyici ve denetleyici kurumlardan olu!an bu topluluk açısından do"ru ve sürekli bilgilenme büyük önem ta!ımaktadır. Payda! teorisinde finansal payda!lar olarak tanımlanan bu toplulu"un do"ru ve anlık bilgilendirilmesi i!letmelere dönük beklentilerinin do"ru biçimlendirilmesi hisse senetlerinin piyasa de"erinin en çoklanması amacına katkıda bulunmaktadır. Küresel rekabette ba!arı gösterebilmek için i!letmeler tarafından finansal payda!ların taleplerine yanıt verilmesi bir zorunluluktur. Bu amaçla yatırımcı ili!kileri yönetimi, halkla ili!kiler disiplininin finansal payda!lara yönelik olarak yeniden organize edilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle yatırımcı ili!kileri uzmanlarının finansal piyasalara ili!kin bilgi sahibi olması, yasal düzenlemeleri izlemesi, muhasebe ve sermaye piyasaları bilgilerini anlayıp yorumlayabilmesi, yatırımcı ili!kileri yönetimi açısından önem ta!ımaktadır. Çünkü hedef kitlenin özellikleri gere"i beklentileri ve kavrama yetenekleri geni! bir yelpaze olu!turmaktadır. Yatırımcı ili!kileri yönetimi stratejik bir i!letme pazarlama faaliyeti-etkinli"idir. Yatırımcı ili!kileri daha çok organizasyonların de"erini arttıran ve organizasyonun izleyici-payda!ları tarafından kabul görmesini sa"layan stratejik bir araç olarak tanınıp geli!mi!tir. Bankalar ve di"er finansal aracılar finanse edecekleri bir i!letmenin kazançlarının büyüme !eklini ve potansiyelini de"erlendirmeye ihtiyaç duymaktadır. Söz konusu performans ile ilgili her türlü detayı ö"renmek konusunda oldukça isteklidirler. Yatırımcı ili!kileri tam da bu noktada devreye girmektedir. Finans ve ileti!im disiplinlerini bir araya getirerek ilgilenilen i!letmenin mevcut ve potansiyel yatırımcılarına i!letmenin performansı hakkında tam kesin ve anlık bir görüntü olu!turacak faaliyeti gerçekle!tirmektedir. Bu sayede i!lemenin toplam piyasa de"erini artırırken aynı zamanda sermaye maliyetini de dü!ürücü etki yapmaktadır. Yatırımcı ili kileri yönetimi i letme ile onun do rudan ve dolaylı etkile imde bulundu u finansal payda lar ile uzun dönemli ili kiler olu turmasını hedeflemektedir. Bunu da ilgili toplulu"u bilgilendirmek, yanlı! algılamaların önüne geçmek suretiyle gerçekle!tirmek çabasındadır. Bu faaliyet esnasında i!letmeyle ilgili olan her kesimle ileti!im kurabilir. Bununla birlikte yatırımcı ili!kilerinin en öncelikli hedef kitlesi kurumsal ve bireysel yatırımcılardan olu!maktadır. Yatırımcı ili!kileri i!letmenin bu anlamda gözü ve kula"ı da olmaktadır. Yatırımcı ili!kilerine ili!kin farklı tanımlamalar mevcuttur. Örne"in, yatırımcı ili!kileri ileti!im sonlu bir finans fonksiyonundan ziyade finansal sonlu bir ileti!im fonksiyonudur. Yatırımcı ili!kileri finansal sonuçlara ula!tıracak bir ileti!im etkinli"i uygulamasıdır. Yatırımcı ili!kilerini, yatırımcının ilgisini i!letmeyle ili!kili ekonomik bir ödül ile hisse senetlerine çekerek uzun vadeli bir ili!kiyi var edebilmek olarak tanımlayanlar da vardır. 69 ! ! Yatırımcı İlişkileri Yönetiminin Gelişimi Genel olarak yatırımcı ilişkileri yönetiminin önem kazanması 1980’lere kadar uzanmaktadır. Özellikle bu dönemde finansal serbestleşme, küreselleşme ve bilgi teknolojilerindeki gelişimle birlikte ticaretin bilgisayarlar aracılığı ile gerçekleştirilmeye başlanması işletme yönetimlerinin finansal paydaşlara yönelik bilgilendirme faaliyetlerinin önemini artırmıştır. Yatırımcı ilişkilerinin yıldızı daha çok 1987’de finansal piyasalarda yaşanan ve Big Bang olarak adlandırılan büyük alt-üst oluşun ardından yatırımcı profilindeki değişimle parlamaya başlamıştır. Bu tarihten itibaren finansal piyasalarda kurumsal yatırımcılar bireysel yatımcıların yerini almaya başlamıştır. Serbestleşme beraberinde finans endüstrisinin hızla büyümesini de getirmiştir. Serbestleşmenin sonuçlarından birisi de finansal piyasalar ve şirketler arasında büyük miktardaki fonun transferinin kolaylaşmasıdır. Bu özellik rekabetin artmasına ve yatırımcılar ile iletişimin ayrı bir önem kazanmasına neden olmuştur. 1990’lara kadar yatırımcı ilişkileri yönetiminin daha çok işletme iletişimi olarak ele alınıp, hızla geliştirildiği belirtilmektedir. Bu saptamaya yatırımcı ilişkilerine ayrılan zaman ve emeğin ara vermeksizin artış gösterdiği eklenebilir. Ancak bu dönemde işletme iletişimi alanının bir alt bileşeni olarak görülmeye devam edilmektedir. Bununla birlikte ilerleyen zamanlarda önce stratejik anlamda, daha sonraları da bireysel yatırımcılara yönelik olarak hızla önem kazanan bir kavram olarak gelişme göstermiştir. Yatırımcı ilişkileri yönetimini sermaye piyasalarının artan çeşitliliği ve karmaşıklığına bir tür cevap olarak görenler de bulunmaktadır. Çünkü içinde bulunulan çağın bir sonucu olarak artan küreselleşmeyle birlikte bir tuşa dokunarak sermayeyi elektronik olarak dünyadaki temel finansal merkezler arasında aktarmak olanaklı hale gelmiştir. Büyük işletmeler özellikle bireysel ve kurumsal yatırımcıları hedef alan iletişim uzmanları istihdam etmektedir. Daha küçük işletmelerde bu görevi finans yöneticileri yerine getirmektedir. Bu tür iletişimde önemli olan işletmeden tek sesin çıkmasıdır. İletişimin yönetimi hangi biçimde gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin bu etkinliği yöneten kişinin profesyonel geçmişi gerekli bilgilendirmeye uygun olmalıdır. Finansal iletişim özellikle son yirmi yılda iletişimin başka hiçbir alanında görülmeyen bir hızla gelişmiştir. Yatırımcı İlişkileri Birliği, yatırımcı ilişkilerini, menkul kıymetleri halk tarafından alınıp satılan ve portföylerde bulundurulan işletmelerin mevcut ve potansiyel yatırımcıları ile işletme arasındaki ilişkiyi kurmak, geliştirmek ve yönetmek şeklinde tanımlamaktadır. Farklı tanımlara göre bu ilişkinin yönetimi işletmenin finansal paydaşlara bilgi sağlaması olarak da sınırlandırılmaktadır. Bu kapsamdaki ilişkinin yatırımcı ile işletme arasında stratejik öneme sahip olduğunun da altı çizilmektedir. Stratejik önem yatırımcı ilişkilerinin odaklandığı ilkelerden kaynaklanmaktadır. Bu ilkelerden birincisi, hisse senedi fiyatının olası en yüksek değere ulaşmasını ve orada kalmasını sağlamaktır. İkincisi, yatırımcının güvenini kazanmak ve böylelikle sermaye maliyetini azaltmaktır. Son ilke ise, mevcut yatırımcıların korunarak potansiyel kurumsal ve yabancı yatırımcıların işletmeye yatırıma özendirilmesidir. Yatırımcıların işletme faaliyetlerinden öncelikle haberdar edilmesi yatırımcı açısından belirsizlikleri en aza indirgeyerek hisse senedi fiyatları üzerindeki olası negatif etkilerin minimize edilmesine katkı sağlayacaktır. Bu açıdan değerlendirildiğinde yatırımcı ilişkileri yönetimi yatırımcı güveninin kazanılması bakımından anahtar öneme sahiptir. Özellikle volatilitenin yüksek olduğu ekonomik ortamlarda belirsizlikler içsel ve dışsal olmak üzere iki başlıkta toplanabilmektedir. İçsel faktörler daha çok işletmeler ile ilgili olurken, dışsal faktörler genel ekonomi ile ilgili olmaktadır. Bu özelliği nedeniyle işletmenin kontrol edemediği değişkenlerden oluşmaktadır. Buna karşılık içsel faktörlerin işletme tarafından yönetimi mümkündür. Bu yönetim etkinliğinde yatırımcı ilişkileri temel oluşturmaktadır. Esas olarak işletmeye dönük negatif haber ve söylentilere karşılık oluşan beklentilerin hisse senedi fiyatlarını düşürmesine engel olunması hedeflenmektedir. Bu hedefin gerçekleştirilebilmesi yatırımcı güveninin geliştirilmesi sonucunu doğuracaktır. Bu sürecin en önemli girdisini açık ve anlaşılabilir bilginin yayımı oluşturmaktadır. ABD’deki son dönem iflasların ortaya çıkardığı önemli bir ihtiyaç bulunmaktadır. Bu ihtiyaç yetersiz kamuyu aydınlatma politikaları, etkin olamayan yönetişim politikaları ve yatırımcılara iletişimin geliştirilememesi olarak belirlenmektedir. Söz konusu tespitler yatırımcı ilişkilerinin sermaye piyasalarında yatırımcı güveninin yeniden inşası bakımından üstlendiği rolün önemi de göstermektedir. 70 Yatırımcı !li#kileri Yönetiminin Araçları #!letmeler yatırımcılarını birkaç farklı kanaldan bilgilendirmeye gayret etmektedir. Bilginin iletimi geleneksel olarak finansal raporlar, basın açıklamaları, tanıtım gezileri ve analistlerle toplantılar yapmak suretiyle gerçekle!tirilmektedir. #nternet ise yatırımcılara geleneksel basılı raporların bir kopyasını ula!tırmaktadır ancak yeni alternatifleri de beraberinde sunmaktadır . #!letmelerin bilgi açıklaması son yıllarda önemli de"i!imlere maruz kalmı!tır. Enron analistleri ve o dönem ya!anan skandallar bilgi açıklamalarına ili!kin standartlarda ve uygulamalarda önemli dönü!ümleri hızlandırmı!tır. Yatırımcı ili!kilerinin görevleri çe!itlenmekte ve stratejik önem kazanmaktadır. Teknolojik geli!meler de bilginin eri!ilebilirli"ini dolayısıyla kullanılabilirli"ini arttırmı!tır . Yatırımcı ili!kilerinin yürütüldü"ü mecralardan biri olarak i!letmelerin web siteleri önem kazanmı!tır. Bu kapsamda ara!tırmalara konu olmu! bir ülke olarak #sveç uygulamaları, geli!imi göstermesi açısından uygun bir örnektir. #sveç’te i!letmelerin web siteleri için ba!langıç tarihi olarak 1995 yılı tespit edilmektedir. Bu tarihten önce #sveç’te istisnai olmak üzere sınırlı sayıda i!letmenin web sitesi bulunmaktadır. Birinci nesil i!letme web siteleri büyük ço"unlukla i!letmelere ili!kin genel bilgileri içermektedir. Bu haliyle yatırımcıların ilgisini çekmekten uzaktır. Di"er bir ifadeyle web siteleri yatırımcılarla ili!kilerden çok mü!terilere odaklanmı!tır. Çok sınırlı sayıdaki örnekte de yıllık basılı raporların elektronik kopyalarına yer verilmi!tir. #sveç’te ikinci a!amanın 1996 yılı ile ba!ladı"ı kabul edilmektedir. Bu tarihten itibaren web sitelerinin özelliklerinde önemli bir dönü!üm gerçekle!mi!tir. #!letmenin ileti!im içinde oldu"u farklı grupların ihtiyaçları de"erlendirmeye alınarak web siteleri geli!tirilmeye ba!lanmı!tır. Böylece yatırımcı ili!kileri içerikleri ön plana çıkmı!tır. #lk uygulamalar, basılı belgelerin web sitelerinde yer alması !eklinde olmu!tur. Yıllık raporlar, ara dönem raporlar ve basın açıklamaları bu kapsamda i!letmelerin web sitelerinde yer almaya ba!lamı!tır. Bu dönemde web siteleri dü!ük maliyetli bilgi da"ıtım ortamı olarak etkin biçimde kullanılmaktadır. Ara!tırmacılar bu a!amanın #sveç’te halen süregelmekte oldu"unu ifade etmektedir. Buna kar!ılık #sveç’teki i!letmelerin bir bölümü i!letme ve yatırımcılar açısından teknikekonomik fizibilitesinin yanında, !ekil ve içerik olarak internet tabanlı uygulamaların önemli bir potansiyel vaat etti"ini ke!fetmi!tir. Üçüncü a!ama potansiyelin gerçekle!melere dönü!mesinden olu!maktadır. Geleneksel raporların da"ıtımından, ba!ka hiçbir araç tarafından daha önce sunulmayan hizmetlerin-kolaylıkların sunulmaya ba!ladı"ı yeni bir boyuta geçilmektedir. Bu a!amanın henüz ba!larında bulunulmaktadır. Ba!langıç olarak sınırlı sayıda i!letmenin tüm raporlama sürecini internet tabanlı uygulamalara ta!ıdı"ı görülmektedir. Web sitelerindeki bilginin niteli"i ve bunun bilgi kullanıcılarına sa"lamakta oldu"u avantajlar giderek artmaktadır. Yatırımcı ili#kileri yönetiminde web sitelerinin etkin kullanımı, web sitelerinin kurulması, finansal bilginin iletiminde kullanılması ve yeni ortamın sa$ladı$ı kolaylık ve avantajların de$erlendirilmesi olarak üç evreden geçmi#tir. Yatırımcı ili!kileri yönetiminde Web sitelerinin kullanımı üç a!amalı bir evrim sürecinden geçmektedir. Bunlar: a. Web sitelerinin kurulması, b. #nternetin finansal bilginin iletiminde kullanılması, c. Yeni ortamın (internet) sundu"u kolaylık ve avantajların de"erlendirilmeye alınması !eklinde özetlenebilir. #nternet üzerinden gerçekle!tirilen yatırımcı ili!kilerine ili!kin yapılan ara!tırmaların temel tespitleri a!a"ıdaki gibidir: 71 ! ! a. İnternet üzerinden gerçekleştirilen yatırımcı ilişkilerinde basılı raporlara göre kullanım oranı daha yüksek olmaktadır. b. İngilizce konuşulan ülkelerde (ABD, İngiltere ve İrlanda) Kıta Avrupası ülkelerine göre (Avusturya, Almanya, İspanya) pek çok açıdan daha iyi-yüksek performans görülmektedir. c. Ölçek ekonomisinin etkileri görülmektedir. Büyük işletmelerin internet tabanlı yatırımcı ilişkileri konusunda daha istekli oldukları ve daha nitelikli web siteleri oluşturdukları görülmektedir. d. Sadece birkaç işletmenin internet tabanlı yatırımcı ilişkilerinde üçüncü aşamaya ulaştığı görülmektedir. ABD, İngiltere ve Batı Avrupa ülkeleri ile İskandinav ülkelerinde önemli bir yüzdeyi oluşturan işletmeler ikinci aşamada bulunmaktadır. Yatırımcı ilişkileri yönetimi çerçevesindeki etkinlikler işletmeleri yatırımcılar ve analistler ile etkileşime yönlendirmektedir. Bu etkinlikler içinde gönüllü bilgi açıklamaları, işletmeyle ilgilenen analistlerin rekabetini artırıcı etkinlikler, yatırımcılar ile yatırımcı tabanını genişletmek üzere yapılan toplantılar bulunmaktadır. Yatırımcı ilişkileri maliyetli bir etkinliktir. Gönüllü bilgi açıklamaları bile rapor üretim ve dağıtım maliyeti içermektedir. Bu türden maliyetler özellikle yeni kurulmuş ya da küçük işletmeleri zorlayıcı boyutlar olabilir. İşletme yönetimi kurumsal yatırımcıya cazip görünmek ve ondan yatırım çekmek ihtiyacı duyarsa yatırımcı ilişkilerinin gerektirdiği maliyetlere memnuniyetle katlanmayı kabul edecektir. Nispeten küçük ve yeni halka açılmış olan işletmelerin yatırımcı ilişkilerinin maliyetine katlanmaları teşvik edilmelidir. Bu konudaki tespitlere göre elinde büyük miktarda hisse senedi bulunan ve içeridekiler kapsamında değerlendirilen yatırımcılar hisse senetlerinin likiditesine önem vermekte, likiditeye ihtiyaç duymaktadır. Bunu geliştirmek için de kaynak tahsisine sıcak bakmaktadır. Öte yandan küçük ve dağınık durumdaki hisse senedi sahiplerinin likidite düzeyine olan ilgileri sınırlıdır. Bu nedenle anılan işletmelerin yatırımcı ilişkileri politikalarında sapmalar görülebilmektedir. Farklılıkların ortaya çıkmasında hisse sahiplerinin demografik özelliklerinin de etkili olduğu düşünülmektedir. Teknolojik gelişmelerin işletme bilgilerini daha erişilebilir, zamanında ve anlaşılabilir böylelikle de yatırımcılar için daha kullanışlı hale getirdiği görülmektedir. İnternet bu teknolojik gelişmeler arasında en sürükleyici olanıdır. Günümüzde Securities and Exchange Commission (SEC-ABD Sermaye Piyasası Kurulu) tarafından bazı finansal veriler web siteleri aracılığıyla özel formatlarda kamuoyuna sunulmaktadır. İçeridekiler tarafından yapılan büyük miktarda hisse senedi alım ve satımları gibi işlemler bu kapsamdaki bilgilerdendir. Genişletilebilir Ticari Raporlama Dili (XBRL-Extensible Business Reporting Language) tabanlı uygulamalara yol açan gelişmeler bu şekilde gündeme gelmeye başlamıştır. Teknoloji yatırımcılara birçok şekilde yardımcı olmaya devam etmektedir. Teknoloji kullanımı pek çok eylemi ucuz ve basit hale getirmektedir. Hissedar ve analistlere yönelik duyurular, toplantılar, geçmiş dönem verilerine erişim hız kazanmıştır. Her an canlı bağlantıların kurulabilmesi de bir başka ek fayda olarak sayılabilir. Aynı zamanda geçmiş dönemlerde sorun olarak görülen olaylara yönelik çözümler ortaya çıkmaya başlamıştır. Online yıllık raporlarda istenilen verilerin sorgulanabilir hale gelmesi istenilen özellikte tabloların hazırlanıp çıktısının alınabilmesi bu türden bir örnektir. Artık aranılan bir veri için tüm raporların satır satır okunmasına gerek bulunmamaktadır. XBRL bu konuda ulaşılan zirveyi temsil etmektedir. Özellikle analistler açısından mesleki bir evrimi ifade etmektedir. Bilginin üretim sürecinde veri toplama aşamasında köklü değişimlere yol açmıştır. Yatırımcı ilişkileri yönetimi aracılığıyla hissedarlara devamlı bilgi aktarıldığında yatırımcıların negatif gelişmeler karşısında panik ile hisse senedi fiyatlarını düşürmeleri engellenecektir. Bu nedenle yatırımcı ilişkileri yatırımcı güveninin oluşturulmasında, korunmasında, gerektiğinde onarılmasında anahtar role sahiptir. Yatırımcılarla ilişkiler formal ve informal olarak gerçekleştirilebilir. Formal iletişimde yıllık ve ara döneme ait basılı raporlar ve aynı dönemlere ait olmak üzere hissedarlar ile olağan ve olağandışı toplantılar yer almaktadır. Yatırımcı ilişkileri zaman zaman özel, zaman zaman da kamuya açık toplantılar şeklinde gerçekleştirilmektedir. Menkul kıymet analistleri, fon yöneticileri gibi uzmanlar tarafından sorulan sorulara ait cevapların iletilmesi özel iletişim olarak adlandırılmaktadır. Kamuya açık iletişim ise ilgili rapor ya da bilginin basın açıklaması şeklinde duyurulması yoluyla gerçekleşmektedir. İnternet teknolojisinin gelişmesi işletmeleri iletişim kanallarını değiştirmeye zorlamıştır. Diğer bir 72 ifadeyle i!letmelere yatırımcılarla ili!kilerde yeni bir yol sunmaktadır. Geleneksel yatırımcı ili!kileri yöntemleri zamanlılık bakımından zayıf, karar almada daha az uygundur. #nternet i!letmelere zamandan ba"ımsız ve yatırımcılarla küresel boyutta ileti!im olanakları sunmaktadır. Bir yatırımcı ili!kileri web sitesi baskı maliyetleri ve personel eme"inden tasarruf sa"lamaktadır. Ayrıca hissedarlar e-posta yerine, online finansal veri toplayabilme hakkı elde etmi! olmaktadır. ! YATIRIMCI !L!"K!LER! YÖNET!M!N!N KAMUNUN AYDINLATILMASINDAK! YER! Sermaye piyasalarında i!letmelerin bireysel ve kurumsal yatırımcıları ile aralarındaki uzun dönemli ve etkile!imli ili!ki toplu/toptan yatırımcı ili!kileri olarak tanımlanmaktadır. Bu ili!kide finansal payda!lara ve kamuya açık hisse sahiplerine bilgi sa"lanarak !irkete yönelik de"erlendirme yapmalarına yardımcı olunmaktadır. #yi organize edilen ve kontrol edilen yatırımcı ili!kileri programlarının özellikle kurumsal yatırımcıların i!letmeye yatırım yapma isteklerini arttırabilece"i öne sürülmektedir. Hissedar de"eri, hisse senedi fiyatlarındaki artı!ın ve temettü ödemelerinin bile!iminden olu!maktadır. Bu yüzden yatırımcı ili!kileri açıkça stratejik önem kazanmaktadır. Bu önem yatırımcı ili!kileri faaliyetlerinin hem i!letmenin hem de finansal payda!ların üzerinde etkiye sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Çünkü hisse senetlerinin fiyatı bir yandan i!letmenin faaliyet sonuçlarından di"er yandan da hisse senedi piyasasının/borsaların de"erlendirmelerinden etkilenmektedir. Söz konusu de"erlendirmede yatırımcı ili!kilerinin de önemli ölçüde payı bulunmaktadır. Yatırımcı ili!kileri toplamda i!letme imajının belirlenmesinde rol oynayabilir bu durum yatırımcı ili!kilerinin i!letme üzerindeki etkisini ortaya koymaktadır. Yatırımcı ili!kilerinin i!letmenin dı! dünyaya yönelik olarak geli!tirdi"i i!letme ileti!im mesajına entegre edilmesi gerekti"i, di"er bir ifadeyle i!letme ileti!iminin bir parçası olması gerekti"i belirtilmektedir. Bu özellik yatırımcı ili!kilerinin stratejik rolünü de onaylamaktadır. Ba!arılı bir yatırımcı ili!kileri programı reklam ve di"er medya etkinlikleri ile i!letme imajını !ekillendirebilir. Böylece hedef kitle algısının pozitif kılınması sa"lanabilir. Söz konusu algı da i!letmenin performansını ve hisse senedi piyasasındaki de"erlemeleri geli!tirip yükseltecektir. Yatırımcı ili!kileri programı ile olu!turulacak pozitif itibar ve ün, hissedarların i!letmeye ili!kin yüksek risk algılamasının da düzeltilmesine katkı sa"layacaktır. Yatırımcı ili!kileri yönetimi, dü!en piyasaya dayanabilmek için de bir gerekliliktir. Dünyadaki belli ba!lı endekslerde yüzde 20’den fazla dü!ü!ün gerçekle!ti"i dönemlere yaygın olarak Ayı piyasası ismi verilmektedir. Bu gibi dönemlerin en belirgin özelli"i a!ırı volatilite içermeleridir. Pek çok farklı etken ile hisse senedi piyasalarında türbülans olu!umu gerçekle!mektedir. Yaygın olarak belirsizlik ve spekülasyon ile karakterize edilen böylesi dönemlerde !irket yönetimlerinin tepkisi genellikle yatırımcılarla ileti!imlerini sınırlandırmak !eklinde ortaya çıkmaktadır. Finansal payda!lara yönelik bilgilendirmede kesintiler ya!anmaktadır. Bu fikrin alt yapısında kimse bir !ey almıyorsa ne yapılabilir yatmaktadır ki bu yanlı! bir dü!ünce biçimidir. Çünkü finansal payda!lar dü!en piyasada da i!letme yönetiminden bilgi akı!ına ihtiyaç duyarlar. Proaktif ve !effaf bir yakla!ımla güçlendirilmi! bir ileti!im stratejisi, piyasanın stabilite kazandı"ı dönemde ilk yatırım alternatifi olarak i!letmenin yatırımcıların zihnindeki yerini hazırlamı! olacaktır. Hisse senedi fiyatlarının dü#ü#te oldu$u bir piyasada yatırımcı ili#kileri yönetimi nasıl bir yol izlemelidir? Bir ayı piyasasında (dü!en bir trendde) akılcı yatırımcı ili!kileri yönetimi için üç temel kural bulunmaktadır. Bunlar: a. Uygulanabilir bir plana sahip olmak, b. Piyasa ile proaktif bir ileti!im, c. Beklenti yönetimidir. 73 ! ! Uygulanabilir bir plana sahip olmak Ekonominin ve sermaye piyasalarının işletme üzerindeki etkilerini değerlendirerek yatırımcı ilişkileri stratejisinin geliştirilmesi veya düzeltilmesi gerekmektedir. Bu amaçla; • Sermaye piyasasına ilişkin gelecek 12 aylık dönem beklentilerinin tanımlanması, • Yukarıdaki koşulları dikkate alarak işletmenin hedeflerinin belirlenmesi, • Stratejik hedeflere ulaşılmasını sağlayacak taktiklerin uygulanması, • Taktik düzeyde eylemleri karşılayacak bir eylem takvimi geliştirilmesi gerekmektedir. Piyasalar ile proaktif biçimde iletişim kurmak Piyasalar ile proaktif iletişim kurmada; • Yatırımcı topluluğu ile diyaloga açık olmak kritik bir öneme sahiptir. Bu nedenle işletmenin bilgi akışında kesinti olmamalıdır. • İletişim kurmanın faydalı olabileceği çevrelere uygun anahtar mesajlar seti geliştirilmelidir. • Basın açıklamalarını kullanarak işletmenin gösterdiği gelişimi ve ulaştığı hedeflerin hedef kitleye ulaşması sağlanmalıdır. • İşletme dışı dünyaya yönelik proaktif erişimleri sürdürmek gerekmektedir. Düzenli bir takvime bağlı ya da etkinlik odaklı iletişime önem verilmelidir. • Yatırımcı topluluğundan, piyasalardaki gelişmelerin yatırımcıların işletmeye algılamalarını nasıl etkilendiğini belirleyen düzenli geri dönüşler temin edilmelidir. dönük Beklentilerin yönetimi Beklentilerin uygun biçimde yönetilmesi ile işletmeye dönük güven inşa edilmesi mümkündür. İşletmeler, kredibilitesi/itibarı yüksek bir yönetim ekibi tarafından yönetildiklerinde aynı endüstrideki diğer işletmelere karşı daha yüksek değerlemelere sahip olabilmektedir. Aşırı tutuculuk ve serbestlikten kaçınılmalıdır. Diğer bir ifadeyle negatif piyasa etkilerinin giderileceğine yönelik aşırı vaadlerden kaçınılmalıdır. İletişim halinde bulunulan çevrelere yönelik olarak başarılabilir/ulaşılabilir hedefler ile ilgili garanti verilebilir. Ancak bu eşik aşılmamalıdır. İletişim sırasında şeffaf olmaya özen gösterilmelidir. Finansal paydaşlara finansal olmayan performans göstergelerine ait verilerin de sunulması faydalıdır. Böylelikle finansal paydaşlar tarafından işletmenin gelişimine ilişkin finansal sonuçların ötesinde bir değerlendirme yapma imkanı da sağlanmış olacaktır. Karşı karşıya kalınabilecek değişikliklere hazırlıklı olunmalıdır. Gerekirse ekonominin gelişeceğine ilişkin beklentiler sıfırlanmalıdır. Halka açık şirketler için yatırımcı ilişkileri düşen piyasalarda en temel araç olarak tanımlanmaktadır. Ayı piyasasının yaşandığı dönemlerde kısa vadeli düşünmekten geri durmak ve uzun vadeli çıkarları gözeten bir davranış yapısı sergilemek gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki piyasa devreler halinde hareket eder. Ayı piyasasını mutlaka bir boğa piyasası takip edecektir. Bu nedenle sabırlı olunmalı ve finansal paydaşların desteği alınarak boğa piyasasına hazırlık yapılmalıdır. Yatırımcı ilişkileri yönetimi sorumlu bir yöneticinin denetiminde gerçekleştirilmelidir. Yatırımcı ilişkileri yöneticisi işletme için son derece önemli olan finansal paydaşlar ile yakın biçimde çalışmaktadır. Yatırımcı ilişkileri yönetimi, aralarında yatırımcılar başta olmak üzere finansal paydaşlara dönük olarak işletmenin tanıtımını amaçlayan stratejiyi geliştirmek ve gerekli faaliyetleri gerçekleştirmek ile görevlidir. Bu amaçla girişilecek faaliyetlerin hedefinde halka açık hisse senetlerinin borsadaki işlemlere konu edildiği fiyatların işletmenin içsel değeri ile uyumlu olmasını sağlamak yatmaktadır. Bu açıdan değerlendirildiğinde yatırımcı ilişkileri yöneticisinin yükümlülükleri aşağıdaki gibi listelenebilir; 74 a. #!letmenin yıllık ve üç aylık dönemsel finansal tablolarının hazırlanmasına katkıda bulunmak. Dönemsel finansalların kamuya açıklanaca"ı yılık ola"an genel kurul toplantılarını ve i!letmenin periyodik olarak yatırımcılara dönük olarak gerçekle!tirdi"i yayınların hazırlıklarına katılım sa"lamak. b. Menkul kıymet analistleri ve yatımcılar ile gerçekle!tirilecek toplantı ya da görü!melerin içerik hazırlıklarını yapmak. c. #!letme hakkında daha önce farklı menkul kıymet analistleri tarafından hazırlanmı! ara!tırma raporları ve finansal modelleri de incelemek, takip etmek ve gerekti"inde katkıda bulunmak. d. Uygulamadaki menkul kıymet yasalarına ve borsalar tarafından yapılan düzenlemelere uygun olmak kaydıyla, i!letmenin ileti!im-basın ili!kileri faaliyetlerini yatırımcı ili!kilerine destek sa"layacak biçimde koordine etmek. e. Yatırımcı ili!kileri eylem planı olu!turmak. f. Finansal payda!lara yönelik genel bilgilendirmeye ek olarak veri tabanı yönetimi deste"i de sa"lamak olarak ifade edilebilir. Yatırımcı ili!kileri multi disipliner bir meslektir. Yatırımcı ili!kilerinde pazarlama etkinli"i, ileti!im ve finans disiplinlerinin ilgili alanlarını birle!tirerek hissedarların kazancını maksimum kılmaya gayret etmektedir. Yatırımcı ili!kileri yöneticisinin birincil amacı yatırım dünyasına ilgi duydukları bilgileri sunmaktır. Bu kapsamda i!letmenin gelece"e ait planları ve geçmi! dönem performanslarına ili!kin verileri adil bir de"erlendirme yapabilmeye olanak sa"lamak üzere sunulmaktadır. Yatırımcı ili!kileri yöneticisi yukarıda anılan sorumluluklarına ek olarak i!letme hakkındaki bilgilerin dı!arıdaki yatırımcılara sunumu kadar dı! dünyadaki i!letme algısı ba!ta olmak üzere geli!meler ile ilgili bilgilerin i!letme üst yönetimine iletilmesinden de sorumludur. Bu özellik ileti!imin özüne de uygundur. Çünkü iki yönlülü"ü ifade etmektedir. Üst yönetimin bilgi ihtiyaçları arasında sadece yönetilen i!letmeye yönelik yatırımcı toplulu"unun algısı de"il, aynı zamanda rakiplere ili!kin algılama ile sektörün tümüne yönelik algılama da bulunmaktadır. Bu ihtiyacın kar!ılanması yatırımcı ili!kileri bölümünün görevi olmu!tur. Yatırımcı ili!kileri yöneticisi bir yönüyle i!letmenin itibarının izlenmesinden ve geli!iminin yönetiminden sorumludur. Ancak bu çalı!manın kapsamında ele alınacak itibar daha açık bir !ekilde öncelikle finansal itibar olarak ifade edilebilir. Finansal itibar derecelendirme kurulu!ları tarafından bir i!letmenin finansal açıdan de"erlendirilmesi !eklinde tanımlanmaktadır. "ekil 4.3: Yatırımcı !li"kileri Yönetiminin Finansal Payda"lar !le !leti"imi Pek çok i!letme düzenli olarak yatırımcılarına kendi ekonomik performansı hakkında sinyaller göndermektedir. Böylece yatırımcılara yüksek ve güvenilir kazançlar sunarak i!letmeye dönük olarak ba"lılıklarını ve yatırım isteklerini artırmaya gayret etmektedir. Finansal itibar payda!lar açısından giderek artan bir öneme sahip olmaktadır. Finansal itibar borsalara kote i!letmelerin hem mevcut hem de 75 ! ! potansiyel, bireysel ve kurumsal yatırımcıları de"erli payda! grupları haline getirmektedir. #!letmenin finansal itibarı toplam performansı geli!tirici etki yapmaktadır. Artan itibar sayesinde yüksek nitelikli çalı!anlar açısından i!letmenin çekicili"i artmakta, sermaye ba!ta olmak üzere maliyetler dü!mekte, ürün fiyatları yükselmekte ve son olarak rekabet ortadan kalkmaktadır. Bir i!letme için hissedar de"eri en önemli hedef ise pozitif i!letme algısının olu!turulması muhtemelen en önemli ikinci hedef olarak görülmektedir. Di"er bir ifadeyle performans birincil önemde olacaktır. Oysa yıllar boyunca pozitif nakit akımı üretmesine ra"men bir de"er yaratılamamı! ise büyük olasılıkla i!letmeye yönelik algı yönetilememektedir. #! dünyasında yatırım tercihleri tektonik hızla de"i!mektedir. Bu nedenle düzenli ve güvenilir bilgi akımı, tedirgin yatırımcıları yatı!tırabilecektir. Adı geçen düzenli ve güvenilir bilgi akımı i!letme yatırımcı arasında ve iki yönlü olmalıdır. Kamunun aydınlatılması çerçevesi içinde gerçekle!tirilecek etkin bir ileti!im ya da ba!arılı bir yatırımcı ili!kileri yönetimi ile üç ölçülebilir etkiye yol açacaktır. Bunlar; • Yüksek $irket De"erlemesi • Hisse Senetlerinin Yüksek Likiditesi • Hisse Senedi Sahipli"inin Bile!imidir. Yukarıda anılan yatırımcı ili!kileri yönetiminin faaliyetlerine dönük olarak yapılan bir saha çalı!masında, yatırımcı ili!kileri biriminin faaliyetlerinin a!a"ıdaki !ekilde görüldü"ü gibi da"ıldı"ı ifade edilmektedir. ! "ekil 4.4: Yatırımcı !li"kileri Biriminin Faaliyet Da#ılımı YATIRIMCI TOPLULUK VE YATIRIMCI L "K LER ETK LE" M Yatırımcı ili kileri biriminin etkile im içinde oldu u ki i ve kurumlar kimler olabilir? Yatırımcı ili!kileri biriminin etkile!im içinde oldu"u geni! bir ki!i ve kurum listesi vardır. Bu listede mevcut ve potansiyel yatırımcılardan analistlere kadar bilgi payla!ımı ve kar!ılıklı diyalo"u gerektiren durumlar söz konusudur. Yatırımcı ili!kileri birimi bilginin payla!tırılması ve kamuya sunulması konusunda etkin bir yol izlerken, !irkete ili!kin algılamaları etkileyebilecek de"i!kenlere dikkat etmesi gerekir. $irketin sahiplik de"i!imleri, hisse performansı, de"erleme analizi gibi bilgiler, hissedar, payda! ve denetçilerin algısını etkilemektedir. Bu bilgilerin analistlerle, yatırımcılarla, brokerlarla ve hatta mü!teriler ile payla!ılması bir gerekliliktir. Tüm bu bilgi ve payla!ım döngüsü bir tarafıyla sermaye piyasasını düzenleyen otoritelerin gerektirdi"i, bir tarafıyla ise e!it bilgi payla!ımı ve haksız rekabetin önüne geçmeyi sa"layan etkinliklerdir. 76 ! ! "ekil 4.5: Yatırımcı !li"kileri Yönetiminin Finansal Payda"larla Etkile"imi Finansal piyasalarda i!lem gören finansal varlıkların de"erlemeleri bilgi kullanılarak gerçekle!tirilmektedir. Bu nedenle bilgiye sahip olmak, finansal piyasalarda i!lem yapanlar ve i!lem yapmak isteyenler açısından büyük önem ta!ımaktadır. Finansal piyasalarını geli!tirerek ülkesine daha çok yatırım çekmek isteyen kamu otoritelerinin üzerinde önemle durmakta oldukları konu piyasa etkinli"ini sınırlandıran bir faktör olan asimetrik bilgi ortamıdır. 1980 sonrası dönemde ya!anan finansal serbestle!me, teknolojik geli!melerin deste"i ile birle!ince yatırım dünyasında küreselle!me büyük ivme kazanmı!tır. Serbestle!me ile birlikte yatırım mekanizmasında da dikkat çekici geli!meler ortaya çıkmı!tır. Bu geli!melerin temelinde finansal varlık olarak menkul kıymetlerin önem kazanması yatmaktadır. Yeni dönemin fon alı!veri!lerinde menkul kıymet piyasaları ve finansal varlık olarak da menkul kıymetler a"ırlıklı olarak kullanılmaya ba!lanmı!tır. Adı geçen dönü!ümün bir yansıması da yatırımcı profilinde görülmektedir. Gerek kredi ili!kisini tercih eden Kıta Avrupası gerekse öz kaynak finansmanını önde tutan Amerika’da yeni ve çok sayıda kurumsal yatırımcı ve bunları izleyen bireysel yatırımcı finansal piyasalarda yerini almı!tır. Bu yatırımcılar anlık bilgiye önem vermektedir. Bilginin finansal piyasa katılımcıları ya da geni! ifadesiyle finansal payda!lar arasında e!it da"ılımı tüm dünyada finansal piyasalarda talep edilen bir özelliktir. Bilginin eri!ilebilirli"ini sa"lamak düzenleyici ve denetleyici otoritelerin görevi olarak kabul edilmektedir. Buna kar!ın çalı!manın ilgili bölümlerinde de belirtildi"i gibi i!letmeler arasında küresel boyutta gerçekle!en sermaye rekabeti finansal payda!ların e! anlı, güvenilir, tam ve sürekli bilgilendirilmesi konusunda i!letmelerin de proaktif bir yakla!ım sergilemelerini zorunlu kılmaktadır. Çünkü ancak bu sayede i!letmelerin finansal piyasalardan fon temin etmekte rekabet ettikleri di"er i!letmelere göre ön alabilmeleri mümkün olabilmektedir. Kamunun aydınlatılması ilkesine göre düzenleyici kurulların belirledi"i esaslar çerçevesinde finansal payda!lara yönelik i!letmeler tarafından yapılan açıklamalar, asimetrik bilgi ortamının ortadan kaldırılmasında yeterli olamamaktadır. Bu kapsamda finansal payda!lara yönelik bilgi açıklamaları göreli olarak özel durumları içermektedir. Oysa i!letmeler ve faaliyet gösterdikleri çevre son derece dinamiktir. Bu dinamizmin bir sonucu olarak gün içerisinde bile tek tek i!letmeleri veya bir sektördeki tüm i!letmeleri etkileyebilecek geli!melerin ortaya çıkması olasıdır. Bu gibi durumlar kar!ısında i!letmelerden gelecek gönüllü bilgi açıklamaları finansal payda!lar için de"erlidir. Elbette böyle açıklamalara duyulan ihtiyaca cevap verebilmek için öncelikle bu ihtiyacın fark edilebilmesi gerekir. Ardından finansal payda!ların her bir bile!eninin (bireysel-kurumsal yatırımcı gibi) özelliklerine uygun mesajların olu!turulması ve uygun ileti!im kanalları aracılı"ıyla iletilmesi sa"lanmalıdır. Yukarıda mesaj ihtiyacının fark edilmesi, hedef kitleye uygun biçimde i!letme mesajının hazırlanması ve yine uygun kanallardan iletilmesine yer verilmektedir. Bu a!amaların her biri organize bir dizi faaliyeti ve bu faaliyetleri gerçekle!tirebilecek uzman personeli zorunlu kılmaktadır. Anılan organizasyon i!letmenin yatırımcı ili!kileri yönetimi ba!lı"ı altında bir süredir geli!mi! ülkelerde ba!arı ile faaliyet göstermektedir. 77 ! ! Bu tür organizasyonların faaliyetleri özellikle tedirgin yatırımcılar açısından rahatsızlık verici bir etkiye sahiptir. Bu etki kendisini sermaye piyasaları aracılığıyla hisse senedi fiyatlarında göstermektedir. Sağlıklı bir ortamda güvenilir bilgiye erişemeyen yatırımcıların ilk tepkisi hisse senedi taleplerini durdurmak şeklinde olmaktadır. Bilgi akışında kesinti uzun sürdüğünde de portföylerdeki hisse senetlerinin satılması eğilimi belirmektedir. Bu eylem işletme yönetimlerinin bir numaralı amacı olan işletmenin piyasa değerini en yükseğe çıkarmayı olanaksız hale getirmektedir. Diğer yan etkiler ise işletmenin itibarının zedelenmesi, kredibilitesinin sarsılması şeklinde sıralanabilir. Benzer sonuç bir işletmenin yıllar boyu pozitif nakit akımları üretmesine rağmen piyasa değerinde hiç bir artış olmaması durumu için de geçerlidir. Her iki örnekte de yatırımcılar ile ilişki kurulmadığı ya da bu ilişkinin yönetiminde açıkça başarısız olunduğu görülmektedir. İşletmelerin finansal paydaşları ile ilişkisi günlük faaliyetleri de içermesine rağmen esasen uzun vadeli ve stratejik bir ilişkidir. Temelinde finansal paydaşlar nezdinde işletmeye yönelik algılamanın pozitif kılınması çabası yatmaktadır. İşletmelerin finansal paydaşları tarafından onaylanması önemli ve hatta gereklidir. Çünkü günümüzde Türkiye’deki bir demir çelik tesisinin hisse senetlerine ilgi duyan mevcut ve potansiyel yatırımcılar ülke sınırları ile kısıtlanamamaktadır. Diğer bir ifadeyle Türkiye’de yaşayan bir yatırımcı için bu ülkedeki demir çelik işletmesi ile Uzak Asya’daki bir demir çelik işletmesi birbirlerine tamamen alternatif olabilmektedir. Burada temel kriter birbirinden çok farklı coğrafyalarda faaliyet göstermekte olan iki işletmeden bir tanesinin yatırımcının güvenini kazanabilmesidir. Güven kazanan işletme için sermaye temini bakımından sınırlar kalkmıştır. Bilgisayar ve iletişim teknolojisindeki gelişmelerin bir sonucu olarak bütün işletmelerin finansal verileri başta olmak üzere her türlü verileri XBRL tabanlı uygulamalar kullanılarak etiketlenebilmektedir. Bu uygulama sayesinde bir yatırımcı evindeki bilgisayar ile işletmelerin web sitelerinden ihtiyaç duyduğu verileri bir tuşla temin edebilmektedir. Böylece yukarıda anılan yatırımcı için dünyada hisse senetleri işlem görmekte olan bütün demir çelik firmalarının verilerini yan yana dizerek bir değerlendirme yapmak ve yatırım kararını buna göre vermek mümkündür. Bu durumda rekabet küresel boyuttadır. Bir işletme tarafından finansal paydaşlara sunulan ancak diğerleri tarafından sunulmayan bir bilgi çok önemli hale gelebilmektedir. Bu nedenle yatırımcı ilişkileri yönetiminde henüz talep edilmeyen bilgilerin bile finansal paydaşların ilgisini çekebileceği ya da diğer işletmelerce sunulması nedeniyle sunumu zorunluluk arz edebilir. Bu yönüyle yatırımcı ilişkileri bir yandan finansal paydaşların nabzını tutarken diğer yandan da rakip işletmelerin uygulamalarını sürekli ve yakından takip etmelidir. Böylelikle rekabetten geri kalmamalıdır. Yatırımcı ilişkilerinin yönetiminin gerçekleştireceği iletişim iki yönlü olmak durumundadır. Bir yandan finansal paydaşlara bilgi akımı sağlanırken diğer yandan finansal paydaşların talepleri üst yönetime aktarılabilmelidir. Aksi takdirde üst yönetim farkında olmadan finansal paydaşları ile ters düşebilir. Yatırımcı ilişkileri yönetiminde başarısızlığın olası diğer sonuçlarından bazıları hisse senedi likiditesinde düşüş, hisse sahipliğinde olumsuz yönde gelişmeler, sermaye maliyetinde artış, nitelikli işgücünün işletmeye çekilmesinde zorluklar, satın alma koşullarında kötüleşmeler, ürün fiyatlarında düşüşler ve en son olarak da pazar payında daralma şeklinde sıralanabilir. Finansal kaynak temininde rekabet devam ettiği sürece, finansal serbestleşmenin ulaştığı düzey gerilemedikçe, iletişim teknolojisi gelişmeye devam ettikçe yatırımcı ilişkileri yönetimi önem kazanacaktır. İşletmenin piyasa değerinin oluşumunda bu faaliyete gereken önemi veren işletmeler olumlu anlamda fark ortaya koyabileceklerdir. Bu nedenle işletme yönetimlerinin ilgi alanlarından bir olmaya uzun süre aday gözüken bu alandaki çalışmalar iş ve akademik çevrelerin araştırmalarına açık konumunun sürmesi beklenmektedir. Unutulmamalıdır ki daha iyi bir işletme zamanında iletişim kurabilen, kesin ve tam bilgilendirebilen böylelikle menkul kıymet analistlerini esas görevleri olan tahminlemeye odaklayabilen, öngörebilen işletmedir. 78 Özet İşletmeler büyüme ve rekabet koşulları içinde yaşamlarını devam ettirebilmek için yeni sermaye ve fon girişlerine ihtiyaç duyarlar. Finansal piyasalardan sağlanacak olan fon girişi için gerek bireysel gerekse kurumsal yatırımcıların bilgilendirilmesi ve ikna edilmesi gerekir. Yatırımcılar için ise, doğru, güncel, güvenilir bilgiye erişmek yaşamsal önemdedir. Bu noktada gerek yatırımcı topluluk gerekse şirketin ihtiyaçlarını buluşturan ve aralarında etkili bir iletişim akışı gerçekleştiren yatırımcı ilişkileri birimi ve uzmanları devreye girer. Yatırımcı ilişkileri birimi şirketin bilgilendirme politikasının belirlenmesine katkı sağlarken, kamuyu aydınlatma ile ilgili her türlü konuyu izlemek ve gereklerini yerine getirmek üzere görevlendirilmiştir. Yatırımcı ilişkileri yönetimi ile kamunun aydınlatılması şirket için birçok katkı sağlamaktadır. Şirket ile yatırımcı topluluğun ilişkilerinin geliştirilmesi, mevcut yatırımcıların şirkete bağlılığı yanı sıra yeni müşteri ve yatırımcıların şirkete çekilmesi, yatırımcılardan şirkete dönük geri bildirim sağlanması ve üst yönetimin bu bildirimleri dikkate alarak yeni politikalar oluşturması bazı katkılar olarak düşünülebilir. Finansal piyasaların haber ve bilgi ile yönetilmesi ve bu bilgiye tüm piyasa katılımcıların sahip olduğu düşünülmektedir. Gerçekte ise piyasa katılımcıları birbirinden farklı bilgiye sahiptir. Piyasa katılımcılarının bilgiye erişim ve onu değerlendirme konusunda birbirinden farklı yetenek ve olanaklara sahip olması; sermaye piyasalarını düzenleyen otoritelerin kamuyu aydınlatma olarak belirlediği, hangi bilginin hangi durumlarda ve ne zaman yatırımcı topluluk ile paylaşacağını önceden belirlemesine yol açmıştır. Bilgi asimetrisi olarak da adlandırılan bu durumun ortadan kaldırılmasında yatırımcı ilişkileri birimi etkin bir görev üstlenmektedir. Yatırımcı ilişkilerini tanımlayan farklı kaynak ve otoriteler, yatırımcı ilişkilerini menkul kıymetleri halk tarafından alınıp satılan ve portföylerde bulundurulan işletmelerin mevcut ve potansiyel yatırımcıları ile işletme arasındaki ilişkiyi kurmak, geliştirmek ve yönetmek olarak tanımlamaktadır. Yatırımcı ilişkileri yönetimi, yatırımcı ilişkilerinin etkin yürütülmesi ile hisse senedi fiyatını en yükseğe çıkarmak ve orada tutmak; yatırımcı güvenini oluşturmak suretiyle finansman maliyetini düşürmek; potansiyel yatırımcı kitlesini genişletmeye doğrudan katkı sağlamak gibi stratejik işlev üstlenmektedir. Yatırımcı ilişkileri piyasada yaşanan her türlü olumsuzluğa ya da değişim eğilimlerine göre strateji belirleme durumunda kalabilir. Örneğin yaşanan bir düşüş eğiliminde yatırımcı ilişkileri biriminin uygulanabilir bir plana sahip olması, piyasalar ile proaktif bir biçimde iletişim kurması ve beklentileri yönetebilmesi beklenir. 79 Kendimizi Sınayalım 5. Aşağıdakilerden hangisi yatırıcı ilişkilerinin hedeflediği gruplardan birisi değildir? 1. Aşağıdakilerden hangisi şirketlerin kamuyu aydınlatma kapsamında vereceği bilgiler arasında yer almaz? a. Analistler a. Şirket zararı b. Resmi otoriteler b. Şirketin satın aldığı makine parkı c. Bankalar c. Yönetim kurulu üye değişikliği d. Yatırım danışmanları d. Genel kurul kararları e. Denetleyici kurumlar e. Şirket reklamları 6. 2. Aşağıdakilerden hangisi piyasa katılımcılarının bilgiye ulaşma ve onu kullanma yeteneğinin farklılığını ifade eder? II. Basın açıklamaları III. Analist toplantıları a. Bilgi asimetrisi IV. İnternet b. Bilgi kaybı Yukarıda maddelerden hangisi ya da hangileri bilginin geleneksel iletimi olarak değerlendirilebilir? c. Bilgilendirme d. Çevrim içi bilgi a. I, II e. Bilgi simetrisi 3. I. Finansal raporlar b. II, IV I. Açıklık c. I, III II. Kamuyu aydınlatma d. I, II, III III. Şeffaflık e. I, II, III, IV Yukarıda maddelerden hangisi ya da hangileri yatırımcıların doğru bilgilendirilmesinde önceliklidir? 7. Aşağıdakilerden hangisi yatırımcı ilişkileri yönetiminin kapsamında yer alan etkinliklerden biri değildir? a. Yalnız I a. Yönetim sorunlarını çözme b. I ve II b. Finansal paydaşları bilgilendirme c. I ve III c. Kurumsal yatırımcıları şirkete çekme d. II ve III d. Hisse sahiplerine bilgi sağlama e. I, II ve III e. Yatırımcılarla uzun dönemli ilişki kurma 4. Aşağıdakilerden hangisi ilişkilerinin gerçekleştirmeye hedeflerden birisi değildir? yatırımcı çalıştığı 8. I. Ulaşılabilir hedefler koyma II. İşletmeye ilişkin güven kurma a. Hisse değerini artırmak III. Finansal olmayan veriler sunma b. Şirkete ilişkin güven oluşturmak Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri yatırımcı ilişkilerinde beklentilerin yönetimi ile ilgilidir? c. Şirket çalışanlarının motivasyonunu artırmak d. Yatırımcı kitlesini geliştirmek a. Yalnız I e. Finansman maliyetini düşürmek b. I, II c. II, III d. I, III e. I, II, III 80 9. Aşağıdakilerden hangisi yatırımcı ilişkilerinde etkin bir iletişimin sonucu olarak ölçülebilir etkilerden birisi değildir? Sıra Sizde Yanıt Anahtarı a. Yüksek şirket değerlemesi Kamuyu aydınlatma, özellikle halka açık ortaklıkların kararlarından, politikalarından ve faaliyetlerinden doğrudan ya da dolaylı olarak etkilenen kişi ve gruplara yapılmaktadır. Buradan kamunun, işletmenin faaliyetlerinden etkilenen ya da faaliyetlerini etkileyen paydaşlara anlamak gereklidir. Sıra Sizde 1 b. Hisse senetlerinin yüksek likiditesi c. Hisse senedi sahipliğinin bileşimi d. Yatırımcı profili değişimi e. Hisse senedi performansı 10. Aşağıdakilerden hangisi yatırımcı ilişkileri yönetimin başarısız olması sonucunu doğuran nedenlerden birisi değildir? Sıra Sizde 2 Yatırımcı ilişkilerinin stratejik önemini artıran özellikler üç başlıkta toplanmaktadır. Bunlar: a. Sermaye maliyetinde artış b. Ürün fiyatlarında düşüş a. Yatırımcı ilişkilerinin etkin yönetimi ile hisse senedi fiyatını en yükseğe çıkarmak ve orada tutmak, c. Sermaye piyasası düzenlemeleri d. Pazar payında daralma b. Yatırımcı güvenini oluşturmak finansman maliyetlerini düşürmek, e. Nitelikli işgücünün işletmeye çekilmesinde zorluklar c. Potansiyel yatırımcı kitlesini genişletmeye doğrudan ve büyük katkı sağlamaktır. Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı Sıra Sizde 3 Bir ayı piyasasında (düşen bir trendde) akılcı yatırımcı ilişkileri yönetimi için üç temel kural bulunmaktadır. Bunlar: 1. e Yanıtınız yanlış ise “Kamuyu Aydınlatma” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 2. a Yanıtınız yanlış ise “Kamuyu Aydınlatma” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 3. e Yanıtınız yanlış ise “Kamuyu Aydınlatma” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 4. c Yanıtınız yanlış ise “Kamuyu Bilgilendirme Açısından Yatırımcı İlişkileri Yönetimi” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Uygulanabilir bir plana sahip olmak, b. Piyasa ile proaktif bir iletişim, c. Beklenti yönetimidir. Yatırımcı ilişkileri birimi; analistler, yatırımcılar, menkul kıymetleri arz ve talep edenler, brokerlar, hissedarlar, kurumsal yatırımcılar, tahvil sahipleri, rating kurumları, yatırım bankaları, finansal medya ve danışmanlarla etkileşim içinde olmalıdır. 6. d Yanıtınız yanlış ise “Kamuyu Bilgilendirme Açısından Yatırımcı İlişkileri Yönetimi” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 7. a Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı İlişkileri Yönetiminin Kamunun Aydınlatılmasındaki Yeri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Yararlanılan Kaynaklar Dolphin R. (2003). “Approaches to investor relations: implementation in the British context”, Journal of Marketing Communications. 8. e Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı İlişkileri Yönetiminin Kamunun Aydınlatılmasındaki Yeri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Global Investor Relations Leadership (2005). Network Investor Relations Reporting to Executive Management& the Board of Directors Preliminary Report, Kennedy Information, Inc. 9. d Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı İlişkileri Yönetiminin Kamunun Aydınlatılmasındaki Yeri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 10. c Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı Topluluk ve Yatırımcı İlişkileri Yönetimi” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Tuominen, P.P. (1997). “Investor Relations: A Nordic School Approach”, Corporate Communications: An International Journal, 2(1). 81 a. Sıra Sizde 4 5. b Yanıtınız yanlış ise “Kamuyu Bilgilendirme Açısından Yatırımcı İlişkileri Yönetimi” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. suretiyle 5 Amaçlarımız Bu üniteyi tamamladıktan sonra; Paydaş kavramı ve paydaş yönetimini tanımlayabilecek, Paydaş önceliklerinin işletmeye, sektöre ve koşullara göre nasıl değişebildiğini açıklayabilecek, İkincil paydaşları tanımlayabilecek ve başlıca ikincil paydaşları ve işletmelerin bu paydaşlara yönelik sorumluluklarını ifade edebilecek, Yatırımcı ilişkilerinin işletmeler açısından önemini ve ikincil paydaşların yatırımcılarla olan ilişkilere etkisini açıklayabilecek, bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz. Anahtar Kavramlar Paydaş Rakipler Paydaş Yönetimi Medya Kuruluşları İkincil Paydaşlar Çevreci Baskı Kuruluşları Hükümet Yatırımcı İlişkileri Yerel Yönetimler Bireysel Yatırımcılar Yerel Toplum Grupları Kurumsal Yatırımcılar İçindekiler Giriş Paydaş Kavramı ve Paydaş Yönetimi Paydaş Öncelikleri İkincil Paydaşlar ve İşletmelerin Sorumlulukları Yatırımcı İlişkileri 82 İşletmelerin İkincil Paydaşları ve Yatırımcı İlişkileri GİRİŞ Dünya hızlı bir değişim ve gelişim içerisindedir. Yönetimin alanı genişlemekte ve giderek zorlaşmaktadır. İşletmelerin sorumlu olduğu ve ilişki kurmak zorunda bulunduğu paydaşlar ve bu paydaşların etki alanları artmaktadır. Özellikle iletişim ve bilgi teknolojilerindeki gelişmeler bireyler ve/veya örgütler arasındaki etkileşimi daha da hızlandırmakta ve yoğun hale getirmektedir. Bu durum işletmelerin paydaşlarıyla olan ilişkilerinin de daha kompleks yapıya dönüşmesine yol açmaktadır. İşletmelerin başlıca amaçlarından biri hiç şüphesiz uzun vadede sürdürülebilir olmaktır. Bu nedenle işletmeler varlıklarını borçlu oldukları paydaşlarla ilişkilerine büyük önem vermektedir. Bu paydaşlarla ilişkiler birebir olduğu gibi, bir paydaş ağı şeklinde de olabilmektedir. Finansal paydaşlar işletmelerin son dönemlerde en fazla duyarlı olduğu ve sürdürülebilir olmalarında etkili olan başlıca paydaş ağıdır. Ancak, yalnızca bu paydaş ağına odaklanmak, finansal piyasalarda başarılı olmak için yeterli değildir. Paydaş etkileşiminin giderek arttığı günümüz iş dünyasında ikincil denilen paydaş grupları da oldukça etkilidir. Bu paydaşlar, diğer paydaşların işletmeye olan algısını olumlu veya olumsuz yönde etkileyebildiği gibi, sahip oldukları etki alanlarına bağlı olarak da işletmeyi etkileyebilmektedir. Bu bağlamda işletmelerin diğer alanlarda olduğu gibi finansal piyasalarda da sürdürülebilir olmaları için etkin bir paydaş yönetimine ihtiyaçları vardır. Ayrıca piyasalardaki etkileşimi duyarlı bir biçimde takip edebilmeli ve birincil paydaşlar kadar ikincil paydaşlarla olan ilişkileri de dikkate almalıdır. İkincil paydaşlara yönelik sorumlulukların asgari düzeyde de olsa gerçekleştirilmesi, başta yatırımcılar olmak üzere diğer paydaşlarla olan ilişkileri de olumlu yönde etkileyecektir. 83 PAYDAŞ KAVRAMI VE PAYDAŞ YÖNETİMİ İşletmelerin paydaşlarıyla olan ilişkilerini, bu paydaşlara yönelik sorumluluklarını ve özellikle ikincil paydaşlarla oluşturulan ilişkilerin yatırımcı ilişkileri açısından önemini ele almadan önce paydaş kavramını ve paydaş yönetimini tanımlayalım. Paydaş, işletmenin faaliyetlerini etkileyen ve/veya faaliyetlerinden etkilenen birey, grup ve örgütlerdir. İşletme için varlığını borçlu olduğu paydaşlarıyla ilişkilerini yönetebilmesi oldukça önemlidir. Bu yüzden paydaş yönetimi geleneksel yönetimin ortaya koyduğu sınırların da ötesine geçmekte ve tüm paydaşların asgari düzeyde de olsa yönetilebileceğini savunmaktadır. Tüm paydaşların yönetilebileceği savı aynı zamanda paydaş yönetiminin temel esaslarının başında gelmektedir. Paydaş yönetiminin dayandığı temel esas nedir? Paydaş kavramı, işletmenin sınırlarını, sorumluluklarını ve yönetim biçimini yeniden şekillendirmesine yol açmaktadır. Çünkü mevcut iş çevresinde işletmenin ayakta kalabilmesinde ve başarısında etkili olan tüm birey ve/veya grupların işletme üzerinde çeşitli şekillerde payı vardır. Bu pay, işletmenin sorumluluklarını belirlemesine ve sınırlarını yeniden çizmesine imkân sağlamaktadır. Paydaş yönetimi, ilgili tüm paydaşların beklenti ve amaçlarını göz önüne alan örgütsel politikalar ve uygulamalar geliştirmeyi ve gerçekleştirmeyi ifade etmektedir. Paydaş yönetimi, paydaşlarla iletişim kurmayı, görüşmeyi, sözleşme yapmayı ve ilişkileri yönetmeyi kapsamaktadır. Ayrıca paydaş yönetimi, paydaşların hem işletme hem de diğer paydaşlara yönelik tutum ve davranışlarını işletmenin yararına olacak şekilde yönlendirmeyi içermektedir. Bu nedenle paydaş yönetimi, işletmeler tarafından son dönemlerde hassasiyetle üzerinde durulan bir konu olmanın yanı sıra varlığını sürdürebilmenin önemli bir anahtarı olarak görülmektedir. Paydaş yönetiminin fonksiyonları, paydaşları tanımlamak, anlamak, analiz etmek ve sonuçta yönetmektir. Eğer paydaş yönetimi için ihtiyaç duyduğumuz gerekli bilgiyi elde etmek istiyorsak şu temel beş soruyu sormalıyız: 1. Paydaşlarımız kimlerdir? 2. Paydaşlarımızın payları nelerdir? 3. Paydaşlarımızın işletmemize sunduğu fırsat ve tehditler nelerdir? 4. İşletmemiz paydaşlarına hangi sorumlulukları (ekonomik, yasal, etik, gönüllü) yerine getirmelidir? 5. İşletmemiz paydaş tehditleri ve fırsatlarını en iyi şekilde yönetmek için hangi stratejileri ve faaliyetleri kullanmalıdır? Etkin paydaş yönetimi yukarıda belirtilen beş temel soruyu dikkatlice değerlendirmeyi gerektirmektedir. Örgüt üzerinde taleplerini ileri süren bu paydaşlarla başarılı bir şekilde ilgilenmek için en azından temel düzeyde bu soruların anlaşılması gereklidir. İşletmelere yönelik artan eleştiriler ve paydaş talepleri işletme/toplum ilişkisindeki değişimlerin sonucudur ve işletmenin bu değişimleri görmezden gelmesi, modern dünyadaki işletmenin yeni konumunun gerçeklerini kabul etmemektir. İşletmenin günümüzde ve gelecekte başarılı olması, gerekli uyum türlerini kavramada göstereceği başarıya bağlı olacaktır. Peki paydaş kavramını bu bağlamda ele almak ve tüm paydaşlarla ilişkileri asgari düzeyde de olsa yönetmeye çalışmak işletmeye ne kazandıracaktır? Paydaşların böylesi geniş bir yelpazede ele alınarak değerlendirilmesi, işletmelerin daha öngörülebilir bir yol haritası çizmesine olanak sağlayacaktır. Ayrıca tüm paydaşlara karşı duyarlı, sorumlu ve sürdürülebilir bir yönetim yaklaşımının benimsenmesine ve beraberinde rekabet üstünlüğüne zemin hazırlayacaktır. 84 Bu bağlamda işletmelerin başarılı ve sürdürülebilir olmasında paydaşlarını aydınlatmasının ve paydaşlarıyla ilişkilerine önem vermesinin rolü büyüktür. Bu paydaş grupları içinde işletmelerin öncelikli gördüğü birincil paydaşların yanı sıra ikincil paydaşların da işletmeye olan yaklaşımlarını dikkate almak gerekmektedir. Sonuç olarak etkileşimin giderek arttığı günümüz iş dünyasında paydaşlara yönelik sorumluluklar artmakta ve bir ihtiyaç haline gelen paydaş yönetimi işletmelere önemli yükümlülükler getirmektedir. PAYDAŞ ÖNCELİKLERİ Her paydaş grubu işletme için aynı düzeyde bir değere sahip midir? Paydaşların önemi çeşitli değişkenlere bağlı olarak değişir mi? İşletmeler paydaş ilişkilerini yönetirken nasıl bir sınıflama yöntemini izlemelidir? Paydaşların önemi ve önceliği, işletmenin izlediği stratejilere göre de değişebilmektedir. Eğer bir işletme saldırgan büyüme stratejisini izliyorsa finansörlerin önemi artabilir. Diğer yandan farklılaştırma stratejisini izleyen bir işletme, tedarikçiler üzerinde daha fazla denetim ihtiyacı duyabilir. Yine satın alma stratejisi izleyen bir işletme, hükümet veya rakiplere daha fazla ilgi gösterme ihtiyacı duyabilir. Kısacası işletme ve paydaşları arasındaki karşılıklı bağımlılık, işletmenin izlediği stratejilerden güçlü bir şekilde etkilenebilmektedir. Paydaşları yönetmek için stratejiler geliştirme ve uygulamada daha önemli paydaşlara daha çok önem verilmesi için paydaşlar öncelik sırasına konmalıdır. Birincil paydaşların yanı sıra önemli ikincil paydaşlar da işletmenin varlığını sürdürmesi ve büyümesinde çok büyük bir etkiye sahiptir. Bu nedenle işletmelerin paydaş önceliklerini belirlemeleri, gerçekleştireceği faaliyetlerin de katma değerini artıracaktır. İşletmelerin stratejileri ile paydaş öncelikleri arasında nasıl bir ilişki vardır? Bazen paydaşlar arasındaki etkileşimlerin işletme üzerindeki etkisi bir paydaş grubunun doğrudan etkisinden daha önemli olabilmektedir. Örneğin, bir işletmenin ağaç kesimini protesto eden çevreci grupların bu faaliyet üzerindeki etkisi çok az olabilir. Ancak aynı protestocu grupların protestosu televizyonda gösterilirse işletmenin kamuoyundaki imajında önemli bir etki yaratabilir. İşletmeler bu unsurları da dikkate alarak paydaşlarının işletme üzerindeki paylarını ve öncelik düzeyini etkin bir şekilde belirlemelidir. Sonuç olarak her işletme yapısına, sektörüne ve faaliyet gösterdiği yer ve zamana göre farklı paydaş önceliklerine sahiptir. İşletmelerin başarılı olmasında bu paydaşların yaratacağı katma değerin büyük önemi vardır. Ayrıca çevresel değişkenlerin öngörülemezliğinin arttığı günümüz iş dünyasında paydaşlarla öncelik düzeyleri çerçevesinde kurulacak uzun dönemli ve sağlıklı ilişkiler işletmelere rekabet üstünlüğü sağlayacaktır. 85 İKİNCİL PAYDAŞLAR VE İŞLETMELERİN SORUMLULUKLARI İkincil paydaşlar, işletmeyi dolaylı olarak etkileyen veya işletme faaliyetlerinden dolaylı olarak etkilenen paydaşlardır. Bu tür paydaşlar işletmenin faaliyetlerinde doğrudan yer almazlar ve işletmenin varlığını sürdürmesinde temel teşkil etmezler. Ancak işletmeyle dolaylı ilişkileri bu paydaşların etki düzeylerinin düşük olduğu anlamına gelmemektedir. Bu paydaşlar, işletmenin faaliyetlerini destekleyen veya işletmenin faaliyetlerine karşı çıkan bir kamuoyu oluşturarak kurumsal itibarı etkileyebilmektedir. İkincil paydaşlar işletmeden işletmeye değişebilmektedir. Paydaş yönetimi ikincil paydaşların da yönetilebileceğini savunmakta ve işletmelerin uzun dönem varlığını sürdürebilmeleri için bu paydaşlarla ilişkileri yönetilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Bu bölümde belli başlı paydaşları ele alacağız. Bu paydaşların sayısını artırmak mümkündür. Hükümet İşletmelerin hükümetle olan ilişkileri ve hükümete yönelik sorumlulukları oldukça önemlidir. Yöneticilerin hükümetle olan ilişkilerindeki sorumluluğu aynı zamanda işletmeye olan sorumluluklarının bir bölümünü oluşturmaktadır. Bu nedenle yöneticilerin, işletme-hükümet ilişkisinin önemini kavraması ve hükümete yönelik sorumluluklarının bilincinde olması gerekmektedir. İşletmeler, hükümetlerle bireysel olarak ilişkiye girebildiği gibi, çeşitli örgütlenmeler şeklinde de ilişkilerde bulunabilmektedir. Örneğin ülkemizdeki TOBB, TÜSİAD gibi örgütlenmeler bu türdendir. Bu şekilde işletmeler, hükümetlerle olan ilişkilerinde daha güçlü konuma gelebilmekte ve hükümetleri yönlendirebilmektedir. Faaliyetlerini vergilerden elde ettikleri gelirlerle gerçekleştiren ve vergi konusuna büyük önem veren hükümetler için işletmenin kârlılığı aynı zamanda hükümete karşı da bir sorumluluğu olarak algılanabilmektedir. Bunun ötesinde, kanunlara uyma, denetim organıyla işbirliği, ulusal politikalarla işbirliği ve yasal süreçlere aktif katılım gibi sorumluluklar hükümete yönelik sorumluluklardandır. Günümüz piyasa ortamında hükümetler ile işletmeler arasındaki ilişkinin boyutları ve sınırları daha da netleşmiştir. Ortaya çıkan bu yapıda hükümet; adil bir rekabet ortamı sağlayan ve kurallara uymayanlara müdahale eden bir hakem rolünü üstlenmektedir. Bununla birlikte hükümetlerin aldıkları kararlar işletmelerin stratejileri üzerinde önemli etkilere sahiptir. Aynı zamanda hükümetler, işletme davranışlarını denetlemede önemli bir role sahiptir. Yapılan denetleme faaliyetleri ile işletmelerin sosyal sorumlu davranmaları amaçlanmaktadır. OECD’ye göre hükümetlerin genel maliye politikası faaliyetlerinin yanında bu tür idari düzenleme veya yasalarla işletmelerin ya hükümetle ya da kendi aralarında sosyal sorunları ele almak için ortaklık kurmalarına imkân sağlamaktadır. İşletmelerin faaliyet gösterdiği ülkeye göre hükümetlerle ilişkileri ve beraberinde işletmelerin hükümetlere yönelik sorumlulukları da değişmektedir. Ancak hükümetlerin taşıdığı şu roller işletmeler için oldukça önemlidir: • İşletme için oyunun kurallarını düzenler, • İşletmenin ürün ve hizmetlerinin satın alıcısıdır, • İşletmeye istediği şeyleri yaptırmak için sözleşme gücünü kullanır, • İşletmenin teşvikçisi ve destekleyicisidir, • Büyük miktarda üretim araç ve gereçlerine sahiptir, • Ekonomik büyümenin mimarıdır, • Finansördür, • İşletmenin istismarına karşı toplumun çeşitli çıkarlarının koruyucusudur, • Toplumsal vicdanın kaynağıdır ve toplumsal amaçları karşılamak için kaynaklar dağıtır. 86 Hükümetler, bir paydaş grubu olarak işletmeden kendisine yönelik sorumlulukları yerine getirmesini beklemesinin yanı sıra işletmenin diğer paydaşlara yönelik sorumluluklarını da yerine getirmesinde önemli bir etkiye ve güce sahiptir. Ortaya koyduğu düzenleme ve politikalarla asgari düzeyde de olsa işletmeler için bir sorumluluk haritasını çizebilmektedir. Bu nedenle işletmelerin faaliyet gösterdiği ülke hükümetleriyle oluşturacağı sağlıklı ilişkiler ve hükümete yönelik sorumluluklarını yerine getirmesi, işletme faaliyetlerini sürdürebilmesi için gerekli olan yükümlülükler arasında yer almaktadır. Sendikalar Bir sendikanın temel görevi, işverenle sendika üyelerinin istihdam koşullarını içeren iş sözleşmesini pazarlık etmek ve yürütmektir. Bir diğer görevi ise, üyelerini işverenlerin keyfi ve haksız muamelelerinden korumak ve yaşanan uyuşmazlıkların çözümünde sendika üyelerine yardımcı olmaktır. Üyelerine üstleriyle ilişkilerinde birey olarak sahip olamadıkları gücü ve güveni sağlayabilen sendika, bu özelliğiyle yönetimin tutum ve davranışları üzerinde önemli bir etki yaratabilmektedir. Drucker (1994), yönetimle olan ilişkilerinde hem işgörenler hem de toplum tarafından işgören temsilcileri organına gerek olduğunu vurgulamaktadır. Yönetimin gücü vardır ve olmalıdır. Ancak her gücün sınırları ve denetimi olmalıdır. Aksi takdirde bu zulme dönüşür. Sendika, yönetimin gücünü kısıtlayan, kendine has özellikleri olan kurumdur ve asla iktidara gelmeyen sürekli muhalefette kalan parti niteliğindedir. İşletmeler, çalışanların çıkarlarını ve haklarını koruyan sendikalarla sık sık karşı karşıya gelmektedir. Sendikalarla sağlıklı ilişkiler kurmak işletme için oldukça önemlidir. Çünkü yapacakları grev ve hak arama çabaları işletmenin çalışmalarını ve performansını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. İşletmenin hedefleri, ekonomik ve sosyal durumları, olanakları hakkında sendikalara bilgi vermesi, yapılacak müzakerelerde karşı tarafın da beklentilerini dikkate alması hem sendikalarla hem de çalışanlarıyla olan ilişkilerini daha düzgün bir zemine taşıyacaktır. İşletme ile sendika arasındaki olumsuz ilişkiler; olumsuz propaganda, finansal piyasa baskıları gibi sorunlara yol açabilmektedir. Sendikalarla işbirlikçi ilişkiler, emek devir oranını azaltabilir, işgücünün istikrarını ve verimliliğini artırabilir ve kaçınılmaz olarak ortaya çıkan çatışmaları çözmeye yardımcı olabilir. Dolayısıyla işletmeler, çalışanların ekonomik ve sosyal haklarını savunan ve koruyan kuruluşlar olan sendikalarla aralarında güvene dayalı bir ilişki oluşmasını sağlamalı, sendikaları işletmelerin bir parçası olarak görmeli ve doğacak her türlü olumsuzlukları önlemelidir. Sendikalarla işbirliği içinde çalışmanın işletmelere kazandıracağı avantajlar nelerdir? Genelde işletmelerin karşısında sürekli muhalefet eden bir paydaş grubu olarak görülen sendikalarla oluşması muhtemel sürtüşme ve sorunları en aza indirmek, işletmenin imajı açısından son derece önemlidir. Çalışanlar üzerindeki etkisi dikkate alındığında, işletmelerin sendikalara karşı sorumluluklarını göz ardı etmesi, etkin bir paydaş yönetimi bilincine sahip olunmadığı anlamına gelmektedir. Çünkü paydaş yönetimi, doğrudan paydaşlarla ilişkileri yönetmenin yanı sıra paydaşlar arasındaki ilişkileri de yönetmeyi gerektirmektedir. Yerel Yönetimler ve Yerel Toplum Grupları İşletmelerin faaliyet gösterdikleri toplumdaki yerel yönetimler ve yerel toplum grupları, işletmeyi etkileyen ve işletmeden etkilenen önemli paydaş gruplarıdır. Özellikle işletmelerin bir toplumda faaliyet göstermesine yönelik onay almasında bu tür paydaş gruplarıyla olan ilişkilerinin önemli bir payı vardır. İyi bir vatandaş olmak iyi bir komşu olmayla başlar. Serbest girişimcilikte her bireyin, yasalarla güçlendirilmenin dışında güzel bir toplum ve güçlü bir ulus oluşması ve bunun sürdürülmesi için çalışması önemlidir. İyi bir vatandaş, hükümetine, toplumun çıkarlarına ve beklentilerine destek olur. Bu anlamda günümüz liderleri, sağlıklı, güçlü toplum ve ekonomik süreçle işletmelerin başarısı arasında bir ilişkinin olduğunu kabul etmektedir. 87 Gerek yerel, gerek ulusal ve gerekse global toplumlar işletmelerin iyi vatandaş olmalarını ve yaşam kalitesine katkı sağlamalarını beklemektedir. Bulundukları toplumları ihmal eden işletmeler, baskılara maruz kalabilirler. Yerel toplumda faaliyet gösteren bir işletme, vergi ödeyerek kamu hizmetlerine destek sağlamaktadır. Ayrıca yarattığı istihdam olanaklarıyla yerel toplum insanlarına iş imkanı sunan işletmeler, yerel topluma para veya ekipman yardımında bulunabilmekte veya çalışanların kâr amacı gütmeyen örgütlerde gönüllü olarak çalışmalarını teşvik edebilmektedir. Öte yandan işletmeler faaliyet gösterdikleri yerlerdeki yerel toplumun değerlerine saygı duymak ve desteklemekle yükümlüdür. İşletmeler çeşitli yöntemlerle açık veya gizli bir şekilde yerel toplumla özdeşleşirler. Yerel toplum, işletmenin yaratacağı negatif dışsal maliyetten dolayı da ekonomik bir paya sahiptir. İşletmeler, ana merkezlerinin ve fabrikalarının bulunduğu yerel toplumla iyi ilişkiler kurmak ve bunu devam ettirebilmek için belirli sorumluluklarını yerine getirmesi gerekmektedir. Sosyal sorumluluklarını yerine getirmeyen işletmeler, işlerini daha da zorlaştıracak vergiler ve düzenlemelere maruz kalabilirler ve o toplumda işletmede çalışacak insan bulmakta zorlanabilirler. Üstelik yerel toplumlar, işletmelerin faaliyetlerini istedikleri gibi yürütmesi için çalışma ve imar şartlarını gevşetip sıkılaştırabilir, vergileri artırıp azaltabilir. Bu ve benzeri yaptırımlarla işletmelerin başıboş bir biçimde davranmasını engelleyerek yerel topluma karşı sorumluluklarını yerine getirmesini sağlayabilirler. Diğer bir deyişle daha sorumlu davranan işletmelere daha iyi muamele edilmektedir. Yerel yönetimler ve yerel toplum grupları yerel toplum adına bu tür yaptırımları uygulayan ve işletmenin faaliyet gösterdiği topluma karşı sorumluluklarını yerine getirmesini bekleyen paydaş gruplarıdır. Yerel yönetimler, ulusal sınırlar içerisindeki değişik büyüklüklerdeki topluluklarda yaşayan insanların, ortak ve yerel nitelikteki gereksinimlerini karşılamak amacıyla kurulan ve hukuk düzeni içinde oluşturulmuş olan anayasal kuruluşlardır. Yerel yönetimler farklı ülkelerde farklı özelliklere sahip olabilmektedir. Ülkemizde belediyeler, il özel idareleri ve köylerden oluşan yerel yönetimlerin konumu, bütçesi, nüfusu ve hizmet öncelikleri bakımından büyük farklılıklar gösteren birimlerdir. Bu anlamda, yerel yönetim birimleri içerisinde en fonksiyonel olanı ve işletmelerin faaliyetlerini en fazla etkileyen ve işletmenin faaliyetlerinden en fazla etkilenenler belediyelerdir. Ancak belediyeler farklı kriterler ve özelliklere sahiptir. Aynı zamanda ülkemizde halkın yerel ihtiyaçlarını karşılanmasında önemli işlevler yüklenen belediyeler yapılan son yasal düzenlemelerle daha fazla işleve ve sorumluluğa sahiptir. Ayrıca yerel toplum, çeşitli gruplardan oluşmaktadır. Bu yerel toplum grupları işletmenin faaliyetlerini etkileyebildiği gibi işletmenin faaliyetlerinden etkilenirler. Örneğin, her işletme bulunduğu iş koluna göre çeşitli meslek kuruluşlarına üye olmaktadır. Bu meslek kuruluşları birçok açıdan işletmelere fayda sağlamakta ve geliştirilen güçlü ilişkiler sayesinde işletmenin çıkarlarını korumaktadır. Ticaret ve Sanayi Odası, Barolar, İhracatçı Birlikler, Ziraat, Mühendislik Odaları gibi kuruluşlar bu tür örgütler arasında yer almaktadır. İşletmenin bu tür örgütlerde yer alması ve gerekli sorumluluklarını yerine getirmesi, diğer paydaş gruplarından gelen baskıları göğüslemesinde kolaylık sağlayacaktır. Güvenilir ve sağlıklı ilişkilerin giderek daha fazla önem kazandığı günümüzde bu tür kuruluşlara üye olmak günümüz iş çevresinde varlığını sürdürebilmenin önemli unsurlarından biridir. Bir başka yerel toplum grubu ise eğitim kuruluşlarıdır. Özellikle işletmelerin üniversitelerle ilişkileri hem işletme hem de yerel toplum adına oldukça önemlidir. İşletmeler, üniversiteler aracılığıyla yapacağı seminer ve konferanslarla faaliyetlerinin daha iyi anlaşılmasını sağlayacak ve topluma yönelik yaptığı faaliyetleri daha iyi anlatma imkânı bulacaktır. Ayrıca yetişmiş nitelikli elemanları buralardan temin edebilecektir. Bu nedenle bu tür kuruluşlara her türlü eğitim yardımı yapılarak iki yönlü bir katma değer yaratılabilir. Ülkemizin her ilinde yer alan üniversiteler işletmelere ihtiyaç duydukları gibi, işletmelerin de üniversitelerle oluşturacağı ilişkilere ihtiyaçları vardır. Bu ilişkileri karşılıklı sorumluluk çerçevesinde bir temele oturtmak, hem yerel toplum hem de işletmeler açısından oldukça önemlidir. 88 Kısacası işletmenin belirli bir toplumda faaliyet göstermek ve bu faaliyetleri meşru kılmak için bir takım sorumlulukları yerine getirmesi gerekmektedir. Bu sorumluluklar yerel yönetimlerin koyduğu kural ve düzenlemelere uymanın yanı sıra toplumun beklentilerini de içermektedir. İşletmeler, finansal bağışlar, eğitim programlarını destekleme, toplumsal projelere doğrudan katılım, toplumsal gönüllü programlar, çevresel ve sosyal performansı açıklama ve yerel toplumu destekleme gibi faaliyetlerle hem yerel topluma fayda sağlamakta hem de faaliyetlerinin meşruluğunu artırmaktadır. Rakipler Paydaşlar geniş anlamda “işletme tarafından etkilenen ve/veya işletmeyi etkileyebilen birey veya gruplar” olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımlamaya göre rakip işletmeler açık bir şekilde işletmenin paydaşlarındandır. En basit düzeyde rakiplerin etkileri, rekabet sonunda pazar payını artırma veya kaybetme şeklinde olabilir. Rakipler, işletmeyi etkileyebilmesine rağmen bir paydaş grubu olarak görülmeyebilmektedir. Bu yaklaşımın altında yatan neden, aynı sektördeki işletmeler arasında işbirlikçi ilişkiden daha çok rekabetçi bir ilişkinin bulunmasıdır. Rakiplerin paydaş grubu olarak görülmemesinin nedeni nedir? İşletmenin başarısında veya başarısızlığında rakipler önemli göstergelerdir. Bir anlamda işletmenin başarısı diğer rakip işletmelere göre daha iyi sergilediği performansı da göstermektedir. Bu nedenle rakiplerin, işletmenin gerçekleştireceği faaliyetlerde ve bu faaliyetlerin diğer paydaşlar üzerindeki etkisinde önemli bir rolü vardır. Örneğin, sorumluluk noktasında büyük bir rekabetin yaşandığı bir sektörde, işletmenin daha sorumlu ve duyarlı bir yaklaşım sergilemesi gerekmektedir. Çünkü kurumsal sosyal sorumluluk günümüzde aynı zamanda bir rekabet alanı haline gelmiştir. Bu bağlamda rakipler, gerçekleştirecekleri kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetleri ile işletmeleri sorumlu davranmaya iten paydaşlar haline gelebilmektedir. İşletmelerin önemle üzerinde durması gereken paydaş gruplarından biri olan rakip işletmeler, adil ekonomik fırsat talep ederler ve rakip işletmelerin dürüstçe rekabet etmelerini isterler. Bu, işletmelerin pazardaki rekabeti engelleyici uygulamalarla (ör. pazarda girişte engeller koyma, damping yapma) rakip işletmelerin ayağını kaydırma çabalarından daha çok ürünler ve üretim tekniklerinde yeniliği esas alarak kâr elde etmeye çalışmasını vurgulamaktadır. Bu yaklaşım aynı zamanda rekabet üstünlüğü sağlamak için politik etkileri (ör:rüşvet) kullanmayı önleyecektir. Rakip işletmeler diğer işletmelerle anlaşma yapabildiğinden işletmenin rakipleri veya ortakları üzerinde de diğer haklara sahip olabilirler. İşletmelerin rakiplerle ilişkilerinde sahip olması gereken etik sorumluluklar vardır. Bu sorumluluklar özellikle belirli konular üzerinde odaklanmaktadır. Bu konulardan öne çıkanlar: rakipleri karalamamak, oyunun kurallarına uygun olarak, dürüst bir şekilde rekabet etmek, saygın rekabet metotları kullanmak, rekabet ederken büyük ölçüde fiyat kırma yoluna gitmemek, gerektiğinde işbirliği yapmak, fiyatlandırma gibi belirli konularda örtülü bir anlaşma içinde olmaktır. 89 İşletmelerin rakiplerine yönelik başlıca etik sorumlulukları nelerdir? Rakipler, paydaş yönetiminde zor bir paydaş grubu olarak görünür. Çünkü bir rakibin çıkarlarını en iyi bir şekilde elde etmesi diğer bir rakip için olumsuz bir durumu ifade edebilmektedir. Ancak işletmeler günümüz rekabet ortamında kimi zaman tek başına mücadele edememekte ve rakipleriyle çeşitli anlaşmalar ve ittifaklar yapma yoluna gidebilmektedir. Rakip işletmeler, teknolojik ilerleme, yeni ürün geliştirme, yeni veya yabancı pazarlara girme ve diğer birçok çeşitli fırsatları elde etmek için bir araya gelerek ittifaklar oluşturabilmektedir. Artık işletmelerin en güçlü rakipleri ile bile gerektiğinde ittifaklar oluşturduğu ve çeşitli anlaşmalar yaptığı görülmektedir. Bu bağlamda rakiplerin bir paydaş olarak ele alınarak düzeyli bir ilişki kurulması, hem rekabet için bütün işletmelerin hemfikir olduğu sağlam bir zeminin oluşmasına hem de gerektiğinde bu işletmelerle gerek ekonomik gerekse toplumsal sorunların çözümü için ittifaklar kurmaya imkân sağlayacaktır. Medya Kuruluşları Medya, işletmenin itibarını önemli ölçüde etkileyen bir paydaş grubudur. Medya, paydaşlara işletme hakkında bilgi sağladığı gibi işletmeye de paydaşlarının işletme hakkındaki yaklaşımları ve düşünceleri konusunda bilgi vermektedir. Böylece her iki taraf arasında bir arabulucu rolü üstlenerek belirsizlikleri azaltabilmektedir. Bu nedenle işletmelerin medyaya karşı sorumluluklarındaki ihmali ve ilişkilerini aksatması, işletmenin yaptığı olumlu çalışmalardan paydaşları haberdar etmede sorunların yaşanmasına veya olumsuz bir itibarın oluşmasına yol açabilir. Medya kuruluşlarının arabulucu rolünü nasıl yorumlamalıyız? Medya kuruluşları işletmelerin diğer paydaşlarla ilişkilerinde önemli bir role sahiptir ve işletme davranışlarını değerlendirmede bir ombudsman gibi hareket etmektedir. Etkin bir işletme-medya ilişkisi yönetimi, işletmenin ürün güvenliği kriziyle başa çıkabilmesini büyük ölçüde artırabilmektedir. Ülkemizde de kuş gribiyle tavukçuluk sektörünün büyük yara alması ve oluşan güven kaybı, medyada yapılan yayınlar sayesinde önemli ölçüde düzeltilmiştir. Özellikle medyada yer alan ve toplum tarafından kanaat önderi olarak kabul edilen kişilerin telkinleri toplum üzerinde olumlu etkiler yaratabilmektedir. İşletmeleri medya ile olan ilişkilerini yönetmeye iten pek çok neden olabilir. Bu nedenleri üç başlık altında ele almak mümkündür: 1. Bilgi Kaynağı Olarak Medyadan Yararlanmak: Toplumdaki her kişinin bilgi elde etmesi gibi işletmelerin de medyadan bilgi kaynağı olarak yararlanması doğaldır. Ancak bu yararlanmanın bir süreç içinde yerine getirilmesi gereklidir. Medyanın sistematik olarak izlenmesi, ürün veya hizmetlerle, teknoloji ya da iş ile ilgili haber, yorum ve analizlerin arşivlenmesi, gelişmelerin sistemli değerlendirilmesi, işe yarayacak bilgiye ulaşmanın kolay bir yoludur. Herhangi bir konu veya etkinliğin, firma, kişi, kuruluşlarla ilgili haberlerin, yazılı ve görsel medyanın yanı sıra internet ile ajans bültenlerinde takip edilmesi rekabette başarı için önemli bir fırsattır. 2. Tanıtım-Tutundurma Faaliyetlerini Yapılandırmak: İşletmelerin müşterilere ulaşma, yeni müşteriler kazanma ve müşteri memnuniyetini koruma amaçlarına ulaştıracak en önemli yolardan birisi medyadır. İşletmelerin ürettikleri mal ya da hizmetlerin tanıtım ve tutundurmasında medya araçlarından yararlanmasını bilmeleri, girişimciye ve kendilerine ciddi avantajlar sağlayabilmektedir. Genele bakıldığında insanların gerçeğin kendisinden çok medyada yer alış biçimlerinden etkilendiği görülmektedir. Medyada yer almayan gerçekler kişilerin ilgisini çekmemektedir. Bu nedenle ürün ya da hizmetlerin tanıtım ve tutundurma aşamasında bu gerçek göz önünde bulundurulmalıdır. 3. İyi Bir İtibar Oluşturmak ve Korumak: Medya ilişkileri yönetiminde diğer belki de en önemli amaç medyada şeffaf, güvenilir, sürekli, güçlü bir kurum algısı yaratmak, bu algıyı korumak ve 90 güçlendirmektir. Bu sayede örgüt, i!ler iyi gitti"inde kazancını arttırırken kriz durumlarından da en az zararla çıkabilir.Kurumsal itibar bugün her zamankinden daha önemli ve daha dikkatlice incelenen bir kavramdır. Günümüzde internetin de yardımıyla birbiriyle ileti!im içinde olan payda!lar, satın aldıkları ürün ve hizmetlerin arkasındaki örgütlere dolayısıyla örgütün kamudaki itibarına odaklanmaktadırlar. Mü!teriler, çalı!anlar, kanun koyucular, toplum, kanaat önderleri ve yatırımcılar i!letmeleri yakından takip etmekte, acımasızca ele!tirmekte ve !u zor soruları sormaktadırlar:Bu i!letme, toplum için bir de"er midir? Çalı!mak için iyi bir yer midir?#yi bir yatırım mıdır? Yönetimine güvenebilir miyiz? Bu sorulara verilecek yanıtlar !üphesiz medyada temsil edilen itibar düzeyi ile yakından ili!kili olacaktır. Medyanın kamuoyu olu!turma becerisi, i!letmelerin bir payda! olarak medyaya daha fazla önem vermesine neden olmaktadır. Günümüzde her ne kadar internet aracılı"ıyla farklı görü!lere eri!mek mümkünse de ço"unlukla hala medyanın sundu"u bilgilere göre fikir edinilmektedir. Ayrıca internet teknolojisindeki geli!meler sonrasında, i!letmelerin payda!larıyla olan ili!kilerinde !effaflık ve eri!ilebilirlik daha fazla özen gösterilmesi gereken konular arasında yer almaktadır. Bilgi ve ileti!im teknolojisinde ya!anan hızlı geli!me, toplumun i!letme uygulamalarından daha fazla bilgi sahibi olmasını sa"lamaktadır. Herhangi bir yerde meydana gelen bir olay anında dünya çapında izlenebilmektedir. Medyanın bu gücüyle olu!turulan kamuoyu, i!letme satı!larını ve itibarını büyük ölçüde etkilemektedir. Medya, i!letme uygulamalarını çok yakından takip ederek di"er payda!lara bir anlamda ayna tutmaktadır. Bu nedenle i!letmeler yaptıkları faaliyetlerin hangilerinin medya tarafından onaylanıp hangilerinin onaylanmayaca"ını dikkate almalıdır. "ekil 5.2: !"letme ve Payda"lar Arasında Arabulucu Olarak Medya Kaynak: Senem Besler, Muammer Sarıkaya, “Kurumsal !tibarı Yaratmada Kurumsal Payda" Yönetimi ve Medya ile !li"kilerin Önemi”, 2008 Muhan Soysal !"letmecilik Konferansı: !"letmecilikte Yeni Geli"meler ve Fırsatlar, ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü, 2008, s.150. #!letmelerin medya ile olan ili!kilerinde ta!ımaları gereken sorumlulukları !u kurallarla açıklamak mümkündür: • Medyaya i!letme ile ilgili do"ru bilgiler verilmelidir. • #!letme ile ilgili bilgilerin medyaya verilmesinde, hızlı ve çabuk davranmalıdır. • Medyaya, istenildi"i anda i!letme ile ilgili bilgi vermeye hazır olmalıdır. • Medyaya i!letme ile ilgili bilgiler son teslim tarihinden önce teslim edilmelidir. • #!letme, medyaya kendini tanıtabilmesi için kendi yapısını ve çalı!anlarını iyi tanımalıdır. • Medyayla kurulan ili!kilerde dürüst olmalıdır. #!letmenin büyüklü"ü ne ölçüde olursa olsun medyayla ili!kileri son derece önemlidir. #!letmenin kendisini payda!larına tanıtma ve itibar kazanmasında oldu"u kadar olumsuz bir !ekilde etkilenmesinde de medyanın rolü büyüktür. Payda!ların i!letmeye olan bakı! açılarıyla i!letme gerçeklerinin aynı olması için medyayla iyi ili!kiler kurulması ve medyaya kar!ı gerekli sorumlulukların yerine getirilmesi gereklidir. Medyanın gücünün arttı"ı günümüzde do"ruluk, dürüstlük, !effaflık anlayı!ıyla medyayla 91 ! ! kurulan ilişkiler, işletmenin paydaşları tarafından saygın ve güvenilir bir kurum olarak algılanmasını sağlayacaktır. İşletmelerin medyaya karşı gerekli sorumlulukları yerine getirmesi ve etkin bir iletişim kurmasının beraberinde getireceği katkılardan bazılarını şöyle sıralamak mümkündür: • İşletmenin ve markanın imajını düzeltmek, iyileştirmek, • İşletmenin medyada daha sık yer almasını ve daha iyi bir görüntü çizmesini sağlamak, • Paydaşların tutumlarını değiştirmek, • Toplumla ilişkileri geliştirmek, • Pazar payını artırmak, • Yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde siyasi politikalara nüfuz etmek, • Yatırımcılarla ve onların danışmanlarıyla iletişimi geliştirmek, • Sendikalar ve diğer sivil toplum örgütleriyle ilişkileri geliştirmek. Günümüzde birçok işletme, medya kuruluşlarıyla karşılıklı saygı, güven, dürüstlük ve samimiyete dayalı ilişkiler geliştirmektedir. Bu kuruluşlardan iş hayatıyla ilgili haber yapan kuruluşlarla ilişkileri geliştirmek genel medya kuruluşlarına göre daha kolaydır. Çünkü bu kuruluşlar hem işletmeyle ilgili bilgilere daha fazla ihtiyaç duymakta hem de bu konuda daha fazla uzman gazeteci görevlendirmektedir. Bu tür basın ve medya kuruluşları işletme yöneticileriyle ilişkiler geliştirerek avantaj sağlamaktadır. İşletme yöneticileri de bu sayede güvene dayalı ilişkiler geliştirerek, işletme ile ilgili sorunların daha doğru bir şekilde yansıtılmasını sağlayabilirler. Genel medya ve basın kuruluşlarıyla ilişkileri geliştirmek ise daha zordur. Bu tür kuruluşlarda işletme yayınlarıyla ilgili uzmanlar ve yapılan yayınlar daha azdır. Bu da alanında uzman olmayan bir kişinin işletmeyle ilgili bir sorunu haber yapmasına yol açmaktadır. Bu nedenle, işletmelerin basılı ve görsel yayın kuruluşlarını en sağlıklı, açık ve anlaşılır bir şekilde bilgilendirmeli ve bunu belirli bir düzene koyarak yanlış ve kamuoyunda olumsuz bir imajın oluşmasına yol açacak haberlerin yapılmasının önüne geçilmelidir. Çünkü medyanın işletme hakkında kamuoyunda oluşturduğu olumsuz imajı düzeltmek işletme için oldukça pahalıya mal olabilir. Özellikle medyada yorumcu olarak yer alan ve birçok yatırımcının kararlarında etkili olan gerek akademisyenler, gerekse finansal analistlerin değerlendirmeleri oldukça önemlidir. Bu paydaşların sergileyecekleri olumlu yaklaşım yatırımcıların davranışlarını da olumlu yönde etkileyebilmektedir. İşletmeler sözkonusu uzmanlarla diyalog içinde olmalı ve hem sektörel hem de kurumsal anlamda doğru ve sağlıklı bilgiler sunmalıdır. 24 saat yayın yapan haber kanallarının giderek artması ve internet medyasının etki alanını genişletmesi medyanın gücünü ve iş dünyası üzerindeki etkisini de artırmaktadır. Finansal piyasaları büyük ölçüde bu yolla takip eden bireyler, yine büyük ölçüde bu kanalların yönlendirmeleriyle hareket etmektedir. Bu nedenle, kamuoyunu sürekli ve sistematik bir şekilde bilgilendirmek işletmelerin sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşımaktadır. Aksi takdirde yazılı, görsel ve internet medyası üzerinden yapılan sansasyonel haberlerle kısa sürede işletmelerin itibarları sarsılabilir ve beraberinde pazar payı düşebilir. Bu tür örneklere gerek ülkemizde, gerekse uluslararası alanda rastlamak mümkündür. Sonuç olarak işletmenin diğer paydaşlarla olduğu gibi yatırımcılarla olan ilişkisinde de medyanın önemli bir rolünün olduğunu söylemek mümkündür. Çevreci Baskı Kuruluşları Çevresel sorunlar ve yarattığı etkiler evrensel bir nitelik taşımaktadır. Özellikle uzun vadede düşünüldüğünde yalnızca bir bireyi, grubu veya toplumu değil, herkesi, hatta gelecek kuşakları dahi etkilemektedir. Son dönemlerde yaşanan çevresel felaketler, çevresel sorunların ve sorumlulukların yerel değil, evrensel olduğunun en açık göstergesidir. Hava kirliliği, su kirliliği, toprak kirliliği ve gürültü kirliliği bu tür sorunların önde gelenlerindendir. Çevre sorunları özellikle 1980’den bu yana Türkiye’nin gündeminde yer almakta ve çeşitli boyutlarıyla tartışma konusu olmaktadır. Bu tartışmalar, çevre 92 sorunlarının önlenmesi ve çözümlenmesine yönelik çeşitli düzenlemeleri getirmiştir. Bununla birlikte çevre sorunlarıyla ilgili gönüllü örgütlenmelerde artış olmakta ve bu örgütlenmeler işletmeler üzerinde baskı yaratmanın yanı sıra yeni düzenlemeler yapılmasına yönelik kamuoyu oluşturmaktadır. Bu tür kuruluşlar özellikle belirli sektörlerdeki işletmeler üzerinde büyük bir baskı yaratmakta ve çevreye verilen zararlı etkilerin hesabını sormaktadır. Çevreci baskı grupları işletmenin toplumda yarattığı olumsuz faaliyetlere karşı mücadele eden ve doğal çevrenin temsilciliğini üstlenen bir paydaş grubu olarak kendini göstermektedir. Bu gruplar, işletmenin çevreye verdiği zararları önlemek için çevre ve toplum adına faaliyet gösteren gönüllü kuruluşlardır. Bu tür gruplar, diğer paydaş grupları üzerinde de etki yaratmaya çalışmakta ve işletmeye yönelik baskıları artırmaktadır. Özellikle medyayla yakın işbirliği içinde olan çevreci kuruluşlar, yürüttükleri propaganda çalışmalarıyla işletmenin itibarını olumsuz bir biçimde etkileyebilmektedir. Bu nedenle işletmelerin çevreye yönelik sorumluluklarını yerine getirmesi ve bu kuruluşların taleplerine cevap vererek sürekli iletişim içinde olması işletmenin faaliyetlerini meşru kılacaktır. İşletmelerin çevreye yönelik sorumluluklarının başında çevre yönetmeliklerine ve yasalara uymak gelmektedir. Ayıca işletmelerin tutarlı bir şekilde tedarik zincirinde kirlilik önleyici ve atıkları en az düzeye indirici önlemler araması ve çevre üzerindeki olumsuz etkiyi azaltması gerekmektedir. Yine kuracağı çevre yönetim sistemi ile çevreye bıraktığı atıkları en etkin bir şekilde kontrol altında tutabilir ve olumsuz etkiyi en aza indirebilir. Ayrıca çevreye karşı sorumlu olan işletmeler şu üç unsura dikkat etmelidir: • Öncelikle üst yönetim, çevreye karşı hassas olacaklarına ve çevre için birtakım girişimlerde bulunacaklarına dair doğru taahhütlerde bulunmalıdır. • Çevrecilik bütün işletme tarafından bir iş yapma yolu olarak benimsenmelidir. Bir ürünün yaşam döngüsü boyunca sağlık, güvenlik ve çevreye yaptığı etkileri göz önünde bulundurmak gereklidir. • İşletme, çevreyi geliştirecek ve korumaya yardım edecek yeni ürünler ve yeni yöntemler geliştirmelidir. Günümüzde işletmeleri çevreye karşı sorumluluklarını yerine getirmeye iten birtakım unsurlar vardır. Çevreye duyarlı olduğunu gösteren işletmeler, kamuoyu tarafından benimsenen ve pazar payını artıran konuma gelmektedir. Yasalar, çevre kirliliğini önlemeye yönelik artan oranda cezalar ve yasaklamalar getirmektedir. Pek çok gelişmiş ülkede çevreyi kirleten işletmelerin sorumlu yöneticileri hapis cezası tehdidi ile karşı karşıya kalmaktadır. Ayrıca zararlı atıkları azaltma çabaları, kaynak ve enerji kullanımı ve atık depolama gibi konularda işletmelerin önemli tasarruflar yapmasına olanak sağlanmaktadır. Kirliliği önleyici yöntem, teknoloji ve ürünlere talepteki artışlar, yeni pazarlar, faaliyet alanları ve fırsatlar yaratmaktadır. Sonuç olarak ekolojik açıdan başarılı performans gösteren kuruluşlar, hem tüketiciler karşısında itibar kazanmakta hem de yasa koyucuların teşvikleri ile ödüllendirilebilmektedir. İşletmelerin çevresel sorumlulukları ve baskı kuruluşlarının işletmeye yaklaşımı sürdürülebilirliği etkileyen unsurlardan biridir. Öyle ki günümüzde işletmelerin çevresel sorumlulukları veya sorumsuzlukları yatırımcıların işletmeye bakışını ve yatırım kararlarını etkileyebilmektedir. Toplumsal duyarlılığın her geçen gün artması işletmelerin çevresel konulara daha fazla eğilmesine yol açmaktadır. Artık işletmeler çevresel duyarlılığın sürdürülebilirliklerini ve finansal başarılarını etkileyen faktörlerden biri olduğunun farkındadır. Bu nedenle doğrudan çevreyle ilişkisi olmayan sektörlerdeki işletmeler de çevresel sorumluluklarını artırma eğilimi göstermektedir. İşletmelerin çevresel duyarlılığının yatırımcı ilişkilerine etkisini nasıl değerlendirmeliyiz? Bu bağlamda işletmelerin çevreye yönelik sorumluluklarını yerine getirmesi ve çevreci kuruluşlarla diyalog içinde olması, bu paydaş gruplarının beklediği bir davranış biçimidir. Daha çok tepkilerini eyleme dönüştürerek gösteren bu tür paydaş gruplarını tatmin etmek, işletmenin kamuoyundaki imajı açısından da büyük önem taşımaktadır. 93 YATIRIMCI İLİŞKİLERİ İşletmenin en temel paydaşlarından biri hiç şüphesiz yatırımcılardır. Çünkü gerekli sermayeyi sağlayamayan, mevcut sermayeden yeterli düzeyde kâr elde edemeyen ve yatırımcısına istenen düzeyde getiri sağlayamayan bir işletmenin varlığını sürdürmesi ve diğer sorumluluklarını gerçekleştirmesi oldukça güçtür. Ancak işletme ve paydaşları arasındaki ilişkiler ve sorumluluklar yalnızca karşılıklı olarak gerçekleşmemektedir. Yatırımcılar aldığı kararlarda işletmenin yanı sıra finansal ve diğer paydaşlardan da etkilenmektedir. Bu bağlamda finansal paydaş ağındaki paydaşların etkileşimleri ve bu etkileşimin işletmeye yansımaları oldukça önemlidir. Yatırımcılar işletmelerin öncelikli paydaşları olarak kabul edilmekte ve hatta bazı yaklaşımlar yatırımcıları işletmenin varlık nedeni olarak görmektedir. Ancak iş dünyasındaki artan bu etkileşim ve genişleyen sorumluluk ağı işletmelerin yatırımcılara karşı sorumluluklarını artırmakta ve bu sorumlukları etkin bir şekilde gerçekleştirebilmek için diğer paydaşlarla olan ilişkileri de dikkate almayı gerekli kılmaktadır. Günümüzde bu paydaşlardan ikincil paydaşlar olarak kabul edilen paydaş grubunun da yönetilebileceği ve işletmelerin sürdürebilirliği açısından bunun gerekli olduğu vurgulanmaktadır. Dolayısıyla yatırımcılara yönelik sorumluluklarına dikkat eden işletmelerin ikincil paydaşlara karşı da sorumluluklarını yerine getirmesi finansal piyasalardaki başarısı açısından da oldukça önemlidir. İşletmelerin yatırımcılara karşı sorumluluklarını ve yatırımcıların işletmeden beklentilerini geniş bir çerçevede ele aldığımızda şöyle sıralamak mümkündür: • Hissedarlara iyi oranda uzun dönem getiri sağlama • Açık ve kapsamlı bilgiler verme • Hissedarlarla ilişkiler kurma ve geliştirme • Açık kâr payı politikası ve uygun kâr paylarının ödenmesi • Yıllık rapor ve hesapların işletmenin tüm performansının bir resmini sunması • Açık uzun dönemli iş stratejileri • Finansal toplulukla açık iletişim Yatırımcı ilişkileri, işletme ve finansal paydaşları arasında uzun dönemli, sürdürülebilir ilişkiler oluşturmayı hedeflemektedir. Bu tür bir ilişki ağını oluşturmak, güven temeline dayalı ve doğru bilgilendirme sürecinin hâkim olduğu paydaş yönetimiyle gerçekleştirilebilecektir. Yatırımcı ilişkilerinde her paydaş önceliğine göre dikkate alınabilir ancak en öncelikli hedef kitlesi bireysel ve kurumsal yatırımcılardır. Birçok işletme sürekli ve sistematik olarak bireysel ve kurumsal yatırımcılarına kendi ekonomik performansı hakkında sinyaller göndererek, yatırımcıların işletmeye bağlılıklarını ve yatırım isteklerini artırmaya çalışmaktadır. Yatırımcı ilişkileri özellikle halka açık şirketlerin kurumsal iletişim ayağında gelişen ve halkla ilişkiler birimine bağlı olarak uzmanlaşan bir alandır. Son dönemde bir şirketin kamuoyu güveni açısından yatırımcı ilişkilerinin önemi giderek artmaktadır. Hissedarlara; bireysel ve kurumsal yatırımcılara, finansal analistlere şirket hakkında zamanlı, yeterli ve güvenilir bilgiler aktararak şirketin hisse değerinin korunmasına destek olan yatırımcı ilişkileri birimi, halkla ilişkiler birimi ile eşgüdüm içinde çalışmaktadır. Hissedarlar ile şirketin karşılıklı olarak iletişim içinde olmasını yapılandıran ve sürdüren birim olarak yatırımcı ilişkileri birimi önemli bir görevi yerine getirmektedir. Bu birim, şirkete ilişkin mali verilerin ilgili kişi ya da kurumlara aktarılması yanında şirket, yatırımcıların sorularının cevaplanması ve sorunlarının giderilmesi konusunda misyon üstlenir. Şirket ve yatırımcılar arasındaki iletişimi yapılandırmak ve sürdürmenin yanı sıra, potansiyel yatırımcılara dönük çalışmalar yapılmasında da yatırımcı ilişkileri birimi önem taşımaktadır. Bu bağlamda kullanılabilecek araçlardan birisi ekonomi basınıdır. Bu nedenle genel olarak basına özel olarak ise ekonomi basınına yönelik basın bültenleri ya da bilgilendirici etkinlikler yapılmaktadır. Yatırımcı ilişkileri biriminin üstlendiği misyon nedir? 94 Büyük işletmeler özellikle bireysel ve kurumsal yatırımcılara yönelik iletişim uzmanları istihdam etmektedir. Nispeten daha küçük işletmeler ise bu görevi finans yöneticileri ile gerçekleştirmektedir. Yatırımcılarla oluşturulan iletişim ağında önemli olan işletmeden tek sesin çıkmasıdır. Ayrıca iletişimden sorumlu olan kişi veya kişilerin söz konusu alanda uzman olmaları gerekmektedir. Finansal iletişimin diğer iletişim alanlarına göre son yirmi yılda en hızlı gelişen alanlardan biri olması, yatırımcı ilişkilerinin iş dünyasında artan öneminin en açık göstergelerinden biridir. Bireysel Yatırımcılar Bireysel yatırımcılar, gelirlerinin tüketim harcamalarını aşan kısmını yatırıma ayıran bireyler, işletmeler ve devlettir. Bireysel yatırımcıların en önemli özelliği yatırıma yönlendirdikleri fonların (tasarrufun) sahibi olmalarıdır. Bireysel yatırımcılar yatırımlarını yaparken iki tür yöntem kullanırlar: 1. Paranı kendin yönet yöntemi: Yatırımcı kendi imkânlarını kullanarak araştırma ve analizini yapar veya araştırma ve danışmanlık şirketlerinden yatırım önerilerini satın alır. Böylece portföyünde nelerin yer alacağına karar verir ve yatırımını yapar. Bireysel yatırımcıların paralarını kendilerinin yönetmeleri birtakım yarar ve sakıncayı da beraberinde getirmektedir. Yararları: • Yatırımcı parasının hangi yatırım aracında olduğunu bilir. • Yatırımın getirisi tamamı ile kendi tercihinin sonucudur. • Yatırımcı, parasını bizzat kendisinin yönettiğinden bir tatmin sağlar. Sakıncaları: • Araştırma yapma ve satın alma maliyeti yüksektir. • Yapılan araştırma ve analiz yeterli düzeyde olmayabilir. • Yönetilen para, araştırma ve komisyon giderlerini karşılamak için yeterli büyüklükte olmayabilir. • Az sayıda araca yatırım yapılması nedeniyle risk yeterince dağıtılmayabilir. • Uzman yönetim eksikliği ve bireysel yatırımcının her bir yatırım aracı ile yeterince ilgilenememesi söz konusu olabilir. 2. Paranı profesyonel yönetsin yöntemi: Yatırımcı, parasını bir sözleşme çerçevesinde portföy yöneticisine verir ve yöneticinin performansını değerlendirir. Böyle bir durumda paranı kendin yönet yönetiminin sakıncalarının büyük bir çoğunluğu ortadan kalkar. Fon yöneticileri yatırım araçlarına ilişkin analizlerini yapar, ekonominin yönünü tahmin eder ve portföyün içerisinde hangi yatırım aracından ne miktarda yer alacağına karar verir. Tek bir yatırımcının araştırma için ayıracağı bütçenin çok daha fazlasını fonun tamamını yönetmek için kullanır ve alım-satımda ödeyeceği komisyon oranı bireyden daha düşüktür. İnternetin yaygın hale gelmesiyle birlikte bireysel yatırımcıların hisse senedi piyasasına erişmesi kolaylaşmış ve bu paydaş grubunun şirket üzerindeki etkisi artmıştır. İşletmeler, bireysel yatırımcılara daha çok şirketin web sitesi, medya ve çeşitli haber siteleri aracılığıyla ulaşmaktadır. Doğrudan ve muhtemel yatırımcılar için şirketlerin web siteleri önemli bir araçtır. Web sitesi, yatırımcıların işletme faaliyetlerini günlük olarak kontrol etmesine imkân sağlamakta ve şirket hissedarlarıyla olan iletişimini artırmaktadır. İnternet kullanımının artması işletmelerin bireysel yatırımcılarla ilişkisini nasıl etkilemektedir? 95 Bireysel yatırımcılar ve kurumsal yatırımcılar yatırımlarına karşılık işletmeden yüksek getiri bekler. Ancak bireysel yatırımcılar daha çok işletmenin toplumdaki rolünü, toplumsal faaliyetleri desteklemesini, çevreyi korumasını ve toplumda yarattığı imajı dikkate alma eğilimindedir. Buna karşılık kurumsal yatırımcılar daha çok yatırımlarına en yüksek getiri sağlama eğilimindedir ve işletmenin toplumdaki rolünü daha az dikkate almaktadır. Bu kuruluşların yetkilileri, üyelerinin en yüksek getiri sağlamaya yönelik baskıları altındadır. İkincil paydaşların bireysel ve kurumsal yatırımcılarla etkileşimindeki farklılıklar, işletmelerin ikincil paydaşlarıyla olan ilişkilerine de yansımakta ve işletmeler bu ilişkileri yönetirken yatırımcıların beklentilerini dikkate almaktadır. Kurumsal Yatırımcılar Kurumsal yatırımcılar, tasarruf sahiplerinin fonlarını finansal piyasalarda değerlendirmek üzere oluşturulan kurumlardır. Kurumsal yatırımcılar; Emeklilik Fonları, Sigorta Şirketleri, Yatırım Fonları, Yatırım Ortaklıkları, Yardım Fonları, Sosyal Güvenlik Kurumları, Portföy Yönetim Şirketleri olarak sınıflandırılmaktadır. Kurumsal Yatırımcı olarak sayılan kurumların ortak özellikleri yatırıma yönlendirdikleri fonların sahibi olmamalarıdır. Kurumsal yatırımcıların ortak özelliği nedir? Ekonomik kalkınmanın gerçekleşmesinde tasarruf büyüklüğünün artışı gerekli olmakla birlikte özellikle gelişen piyasalarda yeterli olmamaktadır. Bu nedenle tasarrufların ekonomik gelişmeye katkı sağlayacak verimli yatırımlara yönlendirilmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Tasarrufların etkin yatırımlara yönlendirilmesi alternatif yatırım alanlarına yönelik bilgilerin toplanarak profesyonelce analiz edilmesini gerektirmektedir. Bu tür bir analiz ise; • Bilgi birikimi • Etkin karar alma yeteneği • Teknik donanım gerektirdiğinden, bireysel yatırımcılar fonlarını giderek artan bir oranda kurumsal yatırımcılar aracılığıyla değerlendirmektedir. Bütün kurumsal yatırımcıların ortak bir takım özellikleri olmasına rağmen gerçekte her bir kurumun organizasyon yapısı ve amaçları farklılık gösterebilmektedir. Çoğunda sermayenin büyütülmesi birincil öncelikli amaç olarak görülmektedir. Diğer amaçlar ise cari geliri maksimum kılmak ve makul bir stabiliteye kavuşturmak şeklinde sıralanmaktadır. Kurumsal yatırımcılar arasındaki büyük çeşitlilik her bir kurum için tipik yatırım hedefleri ve sınırlamaları oluşturmaktadır. Bireysel yatırımcılarda olduğu gibi birbirinin aynı standart yatırım politikaları, hedefleri tespit etmek kurumsal yatırımcılar için uygun olmamaktadır. Kurumsal yatırımcılar için kurum bazından her bir amaca kadar diğer bir ifade ile her bir amacı temel alarak şekillendirilen yatırım stratejileri, sınırlılıkları ve hedefleri spesifik olarak belirlenmektedir. Halka açık şirketlerin en büyük yatırımcıları, emeklilik fonları, sigorta şirketleri, yatırım bankaları gibi büyük kurumlardır. Bu kuruluşların büyük miktarlarda yatırım yapmaları işletmelerin önemli paydaşları haline gelmesine neden olmaktadır. Bu paydaş grupları, diğer finansal paydaşlardan etkilendiğinden işletmelerin tüm finansal paydaşlarıyla ilişkilerine büyük önem vermesi gerekmektedir. İşletmeler yeni yatırımcıları çekmek, mevcutları elde tutmak ve finansal performansı artırmak için toplumdaki diğer paydaşlara karşı da duyarlı olmalı ve etkin bir iletişim ağı oluşturmalıdır. Bu anlamda işletmeler yatırımcılarına yüksek getiriler sağlamanın yanı sıra toplumdaki rolüne dikkat etmeli ve diğer paydaşlarla ilişkilerine önem vermelidir. Sonuç olarak dünyanın bir ucunda yaşanan gelişmenin tüm dünyayı etkisi altına alabildiği ve bu tür örneklerin giderek arttığı iş dünyasında yatırımcılarla ilişkileri daha geniş bir perspektifte ele almak gerekmektedir. Önem düzeyi ne olursa olsun o günkü gelişmelerinde etkisiyle bir paydaş veya paydaş ağı işletmelerin finansal piyasalardaki başarı veya başarısızlığında az veya çok rol oynayabilmektedir. Bu nedenle yönetim, yaklaşımını ve yelpazesini belirlerken birincil paydaşların yanı sıra ikincil paydaşları da dikkate almalı ve bu paydaşların etkileşim ve etki düzeylerini iyi analiz etmelidir. 96 Özet Paydaş, işletmenin faaliyetlerini etkileyen ve/veya faaliyetlerinden etkilenen birey, grup ve örgütlerdir. Paydaş kavramı, işletmenin sınırlarını, sorumluluklarını ve yönetim biçimini yeniden şekillendirmesine yol açmaktadır. Yatırımcılar işletmelerin öncelikli paydaşlarındadır. Hatta bazı yaklaşımlar yatırımcıları işletmenin varlık nedeni olarak görmektedir. Ancak iş dünyasındaki artan bu etkileşim ve genişleyen sorumluluk ağı işletmelerin yatırımcılara karşı sorumluluklarını artırmakta ve bu sorumlukları etkin bir şekilde gerçekleştirebilmek için diğer paydaşlarla olan ilişkileri de dikkate almayı gerekli kılmaktadır. Günümüzde bu paydaşlardan ikincil paydaşlar olarak kabul edilen paydaş grubunun da yönetilebileceği ve işletmelerin sürdürebilirliği açısından bunun gerekli olduğu vurgulanmaktadır. Dolayısıyla yatırımcılara yönelik sorumluluklarına dikkat eden işletmelerin ikincil paydaşlara karşı da sorumluluklarını yerine getirmesi finansal piyasalardaki başarısı açısından de oldukça önemlidir. Paydaş yönetimi, ilgili tüm paydaşların beklenti ve amaçlarını göz önüne alan örgütsel politikalar ve uygulamalar geliştirmeyi ve gerçekleştirmeyi ifade etmektedir. Paydaş yönetimi, paydaşlarla iletişim kurmayı, görüşmeyi, sözleşme yapmayı ve ilişkileri yönetmeyi kapsamaktadır. Ayrıca paydaş yönetimi, paydaşların hem işletme hem de diğer paydaşlara yönelik tutum ve davranışlarını işletmenin yararına olacak şekilde yönlendirmeyi içermektedir. Her işletme yapısına, sektörüne ve faaliyet gösterdiği yer ve zamana göre farklı paydaş önceliklerine sahiptir. İşletmelerin başarılı olmasında bu paydaşların yaratacağı katma değerin büyük önemi vardır. Paydaşları yönetmek için stratejiler geliştirme ve uygulamada daha önemli paydaşlara daha çok önem verilmesi için paydaşlar öncelik sırasına konmalıdır. Birincil paydaşların yanı sıra önemli ikincil paydaşlar da işletmenin varlığını sürdürmesi ve büyümesinde çok büyük bir etkiye sahiptir. Bu nedenle işletmelerin paydaş önceliklerini belirlemeleri, gerçekleştireceği faaliyetlerin de katma değerini artıracaktır. Yatırımcı ilişkileri özellikle halka açık şirketlerin kurumsal iletişim ayağında gelişen ve halkla ilişkiler birimine bağlı olarak uzmanlaşan bir alandır. Son dönemde bir şirketin kamuoyu güveni açısından yatırımcı ilişkilerinin önemi giderek artmaktadır. Hissedarlara; bireysel ve kurumsal yatırımcılara, finansal analistlere şirket hakkında zamanlı, yeterli ve güvenilir bilgiler aktararak şirketin hisse değerinin korunmasına destek olan yatırımcı ilişkileri birimi, halkla ilişkiler birimi ile eşgüdüm içinde çalışmaktadır. Hissedarlar ile şirketin karşılıklı olarak iletişim içinde olmasını yapılandıran ve sürdüren birim olarak yatırımcı ilişkileri birimi önemli bir görevi yerine getirmektedir. Bu birim, şirkete ilişkin mali verilerin ilgili kişi ya da kurumları aktarılması yanında şirket, yatırımcıların sorularının cevaplanması ve sorunlarının giderilmesi konusunda misyon üstlenir. Şirket ve yatırımcılar arasındaki iletişimi yapılandırmak ve sürdürmenin yanı sıra, potansiyel yatırımcılara dönük çalışmalar yapılmasında da yatırımcı ilişkileri birimi önem taşımaktadır. Bu bağlamda kullanılabilecek araçlardan birisi ekonomi basınıdır. Bu nedenle genel olarak basına özel olarak ise ekonomi basınına yönelik basın bültenleri ya da bilgilendirici etkinlikler yapılmaktadır. İkincil paydaşlar, işletmeyi dolaylı olarak etkileyen veya işletme faaliyetlerinden dolaylı olarak etkilenen paydaşlardır. Bu tür paydaşlar işletmenin faaliyetlerinde doğrudan yer almazlar ve işletmenin varlığını sürdürmesinde temel teşkil etmezler. Ancak işletmeyle dolaylı ilişkileri bu paydaşların etki düzeylerinin düşük olduğu anlamına gelmemektedir. Bu paydaşlar, işletmenin faaliyetlerini destekleyen veya işletmenin faaliyetlerine karşı çıkan bir kamuoyu oluşturarak kurumsal itibarı etkileyebilmektedir. İkincil paydaşlar işletmeden işletmeye değişebilmektedir. Paydaş yönetimi ikincil paydaşların da yönetilebileceğini savunmakta ve işletmelerin uzun dönem varlığını sürdürebilmeleri için bu paydaşlarla ilişkileri yönetilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. 97 Kendimizi Sınayalım 6. Aşağıdakilerden hangisi işletmelerim medya kuruluşları ile ilişkilerinde uyması gereken kurallardan değildir? 1. Aşağıdakilerden hangisi ikincil paydaşlardan değildir? a. Medya Kuruluşları a. Doğru bilgi vermek b. Hükümet b. Bilgi vermeye hazır olmak c. Yatırımcılar c. Her istenen bilgiyi vermek d. Çevreci Baskı Kuruluşları d. Bilgi verilmesinde hızlı ve çabuk olmak e. Yerel Yönetimler e. İlişkilerde dürüst olma 2. İşletme ile paydaşları arasında ayna görevi gören paydaş grubu aşağıdakilerden hangisidir? 7. Aşağıdakilerden grubudur? a. Yerel Yönetimler paydaş b. Çevreci Baskı Kuruluşları c. Bireysel Yatırımcılar c. Üniversiteler d. Kurumsal Yatırımcılar d. Yerel Yönetimler e. Medya Kuruluşları e. Bireysel Yatırımcılar 3. İş dünyasında adil bir rekabet ortamı sağlayan ve kurallara uymayanlara müdahale eden bir hakem rolünü üstlenen paydaş aşağıdakilerden hangisidir? 8.Tasarruf sahiplerinin fonlarını finansal piyasalarda değerlendirmek üzere oluşturulan kurumlar aşağıdakilerden hangisidir? a. Meslek Odaları a. Kurumsal Yatırımcılar b. Kurumsal Yatımcılar b. Hükümet c. Sivil Toplum Kuruluşları c. Çevreci Baskı Kuruluşları d. Bireysel Yatımcılar d. Medya Kuruluşları e. Yerel Yönetimler e. Rakipler hangisi 9. Aşağıdakilerden hangisi halka açık şirketlerin en büyük hissedarlarından biridir? hükümetlerin a. Emeklilik Fonları a. İşletmelere rakip olmak b. Kobiler b. Finansör olmak c. Hizmet İşletmeleri c. İşletmelerin ürün ve hizmetlerini satın almak d. Bireysel Yatırımcılar d. Ekonomik büyümenin mimarı olmak e. Sağlık İşletmeleri e. İşletmelerin teşvikçisi ve destekleyicisi olmak 10. Çevreci baskı kuruluşları hangi paydaş grubu ile işbirliği yaparsa yatırımcılar üzerinde daha büyük etki yaratır? 5. Aşağıdakilerden hangisi işletmelerin rakiplerine yönelik sorumluluklarından değildir? a. Rakipleri karalamamak a. Üniversiteler b. Büyük oranlarda fiyat kırmamak b. Sendikalar c. İşbirliği yapmak c. Meslek Odaları d. Gerektiğinde piyasadan çekilmek d. Medya Kuruluşları e. Dürüst bir şekilde rekabet etmek e. Rakipler 98 birincil a. Medya Kuruluşları b. Üniversiteler 4. Aşağıdakilerden rollerinden değildir? hangisi Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı Sıra Sizde Yanıt Anahtarı 1. c Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı İlişkileri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Paydaş yönetiminin dayandığı temel esas, tüm paydaşların asgari düzeyde de olsa yönetilebileceğidir. Bu savıyla paydaş yönetimi, gelensel yönetimin ortaya koyduğu sınırları daha da genişletmiştir. Sıra Sizde 1 2. e Yanıtınız yanlış ise “Medya Kuruluşları” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 3. b Yanıtınız yanlış ise “Hükümet” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Sıra Sizde 2 4. a Yanıtınız yanlış ise “Hükümet” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 5. d Yanıtınız yanlış ise “Rakipler konuyu yeniden gözden geçiriniz. Paydaşların önceliği, işletmenin izlediği stratejilere göre değişebilmektedir. Eğer bir işletme saldırgan büyüme stratejisini izliyorsa finansörlerin önemi artabilirken, farklılaştırma stratejisini izlediğinde tedarikçiler üzerinde daha fazla denetim ihtiyacı duyabilir. Yine satın alma stratejisi izleyen bir işletme, hükümet veya rakiplere daha fazla ilgi gösterme ihtiyacı duyabilir. başlıklı 6. c Yanıtınız yanlış ise “Medya Kuruluşları” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 7. e Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı İlişkileri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Sıra Sizde 3 8. b Yanıtınız yanlış ise “Kurumsal Yatırımcılar” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Sendikalarla sağlıklı ilişkiler kurmak işletme için oldukça önemlidir. Çünkü yapacakları grev ve hak arama çabaları işletmenin çalışmalarını ve performansını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu nedenle işletmelerin sendikalarla işbirliğine dayalı ilişkiler kurması, emek devir oranını azaltabilir, işgücünün istikrarını ve verimliliğini artırabilir ve kaçınılmaz olarak ortaya çıkan çatışmaları çözmeye yardımcı olabilir. 9. a Yanıtınız yanlış ise “Kurumsal Yatırımcılar” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 10. d Yanıtınız yanlış ise “Çevreci Baskı Kuruluşları” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Sıra Sizde 4 Rakiplerin, bir paydaş grubu olarak görülmemesinin altında yatan neden, aynı sektördeki örgütler arasında işbirlikçi ilişkiden daha çok rekabetçi bir ilişkinin bulunmasıdır. Sıra Sizde 5 İşletmelerin rakiplerine yönelik başlıca sorumlulukları; rakipleri karalamamak, oyunun kurallarına uygun olarak, dürüst bir şekilde rekabet etmek, saygın rekabet metotları kullanmak, rekabet ederken büyük ölçüde fiyat kırma yoluna gitmemek, gerektiğinde işbirliği yapmak, fiyatlandırma gibi belirli konularda örtülü bir anlaşma içinde olmaktır. 99 Sıra Sizde 6 Yararlanılan Kaynaklar Medya, paydaşlara işletme hakkında bilgi sağladığı gibi işletmeye de paydaşlarının işletme hakkındaki yaklaşımları ve düşünceleri konusunda bilgi vermektedir. Böylece her iki taraf arasında bir arabulucu rolü üstlenerek belirsizlikleri azaltabilmektedir. Bu bağlamda medya, işletmenin itibarını önemli ölçüde etkileyen bir paydaş grubudur. Aktan, C. (2006). “Kurumsal Sosyal Sorumluluk”, Mercek, Yıl 11, Sayı 41, s.54-67. Baron, D. P. (2000). Business and Its Environment, Third Edition, New Jersey: PrenticeHall. Bayram, F., Temizel F., Sarıkaya, M. (2009). “Yatırımcı İlişkileri Yönetimi: Bir Halkla İlişkiler Aracı Olarak Kullanımı ve Değerlendirilmesi”, Uluslararası Halkla İlişkiler Sempozyumu, Lefkoşa-K.K.T.C., 15-17 Nisan. Sıra Sizde 7 Günümüzde işletmelerin çevresel sorumlulukları veya sorumsuzlukları yatırımcıların işletmeye bakışını ve yatırım kararlarını etkileyebilmektedir. Toplumsal duyarlılığın her geçen gün artması işletmelerin çevresel konulara daha fazla eğilmesine yol açmaktadır. Artık işletmeler çevresel duyarlılığın sürdürülebilirliklerini ve finansal başarılarını etkileyen faktörlerden biri olduğunun farkındadır. Besler, S. ve Sarıkaya, M. (2008). “Kurumsal İtibarı Yaratmada Kurumsal Paydaş Yönetimi ve Medya ile İlişkilerin Önemi”, 2008 Muhan Soysal İşletmecilik Konferansı: İşletmecilikte Yeni Gelişmeler ve Fırsatlar, ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusü. Bingöl, D. (2003). İnsan Kaynakları Yönetimi, 5. Baskı, İstanbul: Beta Basım. Sıra Sizde 8 Brammer, S. ve Pavelin, S. (2005). “Corporate Reputation and an Insurance Motivation for Corporate Social Investment”, TheJournal of CorporateCitizenship, Winter 20, pp. 39-51, Yatırımcı ilişkileri birimi, şirkete ilişkin mali verilerin ilgili kişi ya da kurumlara aktarılması yanında şirket yatırımcıların sorularının cevaplanması ve sorunlarının giderilmesi konusunda misyon üstlenir. Şirket ve yatırımcılar arasındaki iletişimi yapılandırmak ve sürdürmenin yanı sıra, potansiyel yatırımcılara dönük çalışmalar yapılmasında da yatırımcı ilişkileri birimi önem taşımaktadır. Carroll, A. B. ve Buchholtz, A. K. (2000). Business and Society: Ethics and Stakeholder Management, Fourth Edition, Australia: SouthWestern College Publishing. Deephouse, D. L. (2000). “Media Reputation as a Strategic Resource: An Integrationo Mass Communication and Resorce-BasedTheories”, Journal of Management, Vol. 26, No.6, pp.1091-1112. Sıra Sizde 9 İnternet kullanımının artmasıyla birlikte bireysel yatırımcıların hisse senedi piyasasına erişmesi kolaylaşmış ve bu paydaş grubunun şirket üzerindeki etkisi artmıştır. İşletmeler, bireysel yatırımcılara daha çok şirketin web sitesi, medya ve çeşitli haber siteleri aracılığıyla ulaşmaktadır. Yatırımcılar için özellikle şirketlerin web siteleri önemli bir araçtır. Web sitesi, yatırımcıların işletme faaliyetlerini günlük olarak kontrol etmesine imkân sağlamakta ve şirket hissedarlarıyla olan iletişimini artırmaktadır. Drucker, P. (1994). Yönetim: Görevleri, Sorumlulukları, Uygulamaları, Çev: Fatoş Dilder, Ankara: ODTÜ Basım. Düren, A. Z. (2002). 2000’li Yıllarda Yönetim, 2. Baskı, İstanbul: Alfa Yayınları. Elias, A. A., Cavana, R. Y., ve Jackson, L. S. (2002). “Stakeholder Analysis for R&D Project Management”, R&D Management, 32, 4, pp.301-310. Erdoğan, O., Özer, L. (1998). Sermaye Piyasasında Kurumsal Yatırımcılar, İstanbul: İMKB Yayınları. Sıra Sizde 10 Kurumsal Yatırımcı olarak sayılan kurumların ortak özellikleri yatırıma yönlendirdikleri fonların sahibi olmamalarıdır. Ertürk, M. (2000). İşletme Bilimin Temel İlkeleri, 4. Bası, İstanbul: Beta Basım. Gomez-Mejia, L. R. ve Balkin, D. B. (2002). Management, New York: McGrawHill. 100 Gölönü, S. (2000). “Yerel Yönetimler, Halkla İlişkiler ve Toplumsal Beklentiler”, G.Ü. İ.İ.B.F. Dergisi, 3, s.125-134. Reed, D. (2002). “Employing Normative Stakeholder Theory in Developing Countries”, Business and Society, 41, 2, pp.166-207. Güneş, İ. ve Tekgül, Y. B. (2005). “Sivil Toplum Kuruluşları ve Yerel Yönetimler”, II. Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları Kongresi 15-16 Ekim Çanakkale, s.325-343. Sabuncuoğlu, Z. (2001). İşletmelerde Halkla İlişkiler, 5. Baskı, Bursa: Ezgi Kitabevi. Sarıkaya, M. ve Kara, F. Z. (2007). “Bir Ağ Ekonomisi Olarak Yeni Ekonomi ve Paydaş Teorisi İlişkisi, 6. Uluslararası Bilgi, Ekonomi ve Yönetim Kongresi, Aralık. Güzelcik, E. (1999). Küreselleşme ve İşletmelerde Değişen Kurum İmajı, İstanbul: Sistem Yayıncılık. Sarıkaya, M. (2009). “Paydaş Yönetimi” Yönetim Yaklaşımlarıyla Kurumsal Sürdürülebilirlik, Ed: Senem Besler, İstanbul: Beta Basım, s.41-64. Harrison, J. S. ve John, C.H. (1998). Strategic Management of Organizations and Stakeholders: Concepts, 2nd Edition, Cincinnati, Ohio: South Western College Publishing. Schilling, M. A. (2000). “Decades Ahead of Her Time: Advancing Stakeholder Theory Through the Ideas of Mary Parker Follett”, Journal of Management History, Vol.6, No 5, pp. 224-242. Harrison, J. S. (2003). Strategic Management of Resources and Relationships: Concepts, New York: John Wiley&Sons, Inc. Spence, L. J.,Coles, A. M., Haris, L. (2001). “The Forgotten Stakeholder? Ethics and Social Responsibility in Relationto Competitors”, Business and Society Review; 106, 4, pp.331352. Kujala, J. (2001). “Analysing Moral Issues in Stakeholder Relations”, Business Ethics: A European Review, Vol. 10, No.3, pp.233-247. Laszlo, E. (2003). Makro Değişim: Sürdürülebilir Bir Dünya Dönüşümü Yönetmek, Çeviren: Murat Abuş, Ankara: Morpa Kültür Yayınları. Spiller, R. (2000). “Ethical Business and Invesment: A Model for Business and Society”, Journal of Business Ethics, 27, pp.149-160. Svendsen, A. (1998). The Stakeholder Strategy, San Francisco: Berrett-Koehler Publishers Inc. Oketch, M. O. (2004). “The Corporate Stake in Social Cohesion”, Corporate Governance, Vol.4, No.3, pp. 5-19. Temizel, F. (2009). “Yatırımcı İlişkileri Yönetiminin Kamunun Aydınlatılmasındaki Yeri”, Kamunun Aydınlatılmasında Yatırımcı İlişkileri, Ed: N. Aydın, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları, s.43-75. Özalp, İ.,Tonus, H.Z., Sarıkaya, M. (2008). “İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğrencilerinin Kurumsal Sosyal Sorumluluk Algılamaları Üzerine Bir Araştırma”, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:8, Sayı:1, s.70-84. Temizel F., Sarıkaya, M., Bayram, F. (2010). "Yatırımcı İlişkileri Yönetiminde İletişim ve Bilgi Teknolojilerinin Rolü: İMKB 50 Endeksi Uygulaması", Atatürk Üniversitesi İ.İ.B.F Dergisi, Cilt: 24, Sayı: 2, s.1-20. Özgener, Ş. (2004). İş Ahlakının Temelleri: Yönetsel Bir Yaklaşım, Ankara: Nobel Yayın Dağıtım. Theaker, A. (2006). Halkla İlişkilerin El Kitabı, Çev: Murat Yaz, İstanbul: MediaCat. Post, J. E., Preston, L. E., Sachs, S. (2002). “Managing the Extended Enterprise: The New Stakeholder View”, California Management Review, Vol.45, No.1. Uydacı, M. (2002). Yeşil Pazarlama: İş Ahlakı ve Çevresellik Açısından Yaklaşımlar, İstanbul: Türkmen Kitabevi. Ribstein, L. E. (2005). “Partnership Social Responsibility”, UCLA-Sloan Research Program on Business Organizations Conference on the Means and Ends of Corporations, Santa Monica, California, January 28-29, pp.1-40, http://www.law.ucla.edu/ docs/ ribstein.pdf: Erişim: 09.11.2006. Watson, C. E. (1991). “Managing with Integrity: Social Responsibilities of Business as Seen by America’s CEOs”, Business Horizons, Vol.34, Issue. 4, pp.99-109. http://www.tkyd.org.tr 101 6 Amaçlarımız Bu üniteyi tamamladıktan sonra; Yatırımcı ilişkilerini tanımlayabilecek, Bilgi sunum araçlarını karşılaştırabilecek, Yatırımcı ilişkilerinde bilgi sunum araçlarının işlevlerini değerlendirebilecek, Bilgi sunum araçlarının kullanımında dikkat edilecek noktaları ayırt edebilecek, bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz. Anahtar Kavramlar Bilgi sunum araçları Geleneksel araçlar Paydaş İnternet ve yatırımcılar Bireysel ve kurumsal yatırımcı İçindekiler Giriş Bilgi sunumu açısından yatırımcı ilişkileri Yatırımcı ilişkilerinin işlevleri Bilgi sunumunda geleneksel araçlar Yatırımcı ilişkilerinde İnternet kullanımı 102 Yatırımcı İlişkilerinde Bilgi Sunum Araçları GİRİŞ Günümüzde gerek gündelik yaşamımızda gerekse uzun vadeli planlamalarımızda bilgi sahibi olmadan herhangi bir konuda karar veremeyiz. Söz konusu finansal eylemlerimiz olduğunda ise doğru adımlar atabilmek için doğru zamanda doğru kararlar vermek gereklidir. Tüm bu süreçte sadece izlediğimiz kaynaklardan edindiğimiz bilgiye değil, birinci ağızdan güvenilir bilgiye de ihtiyaç duyarız. Çağdaş finansal enstrümanlardan biri olan hisse senetleri, şirketlere doğrudan ortaklık anlamına gelmektedir. Gerek temettü gerekse değer artışına bağlı yatırım amacıyla edinilmiş olsun, hisse senetleri yatırımcılar için önem taşır. İster küçük isterse büyük yatırımcılar; diğer bir deyişle bireysel ya da kurumsal yatırımcılar sahip oldukları hisseleri temsil eden şirketlere ilişkin bilgi edinmek ister. Bu bilgi hissenin satılması, elde tutulması, daha fazla hisse alınması ya da alternatif değerlendirmeler yapılabilmesi için yaşamsal önemdedir. Bilgi edinme süreci şirketin yapacağı açıklamalara ilişkin tek taraflı bir iletişim akışını ifade etmektedir. Şirketin hissedarlarına ya da paydaşlarına hangi bilgiyi ne oranda vereceği konusunda inisiyatif sahibi olması paydaşlar açısından olumsuz bir tutumdur. Bu nedenle kamuyu aydınlatma ilkesi olarak tanımlanan ve yasalar ile güvence altına alınan bu ilke paydaşların menfaatlerinin de korunması anlamına gelmektedir. Yatırımcı ilişkileri bir şirket ya da organizasyonun paydaşları ile olan etkileşiminde kritik öneme sahiptir. Bu önem, paydaşlarla iletişimde bilgi paylaşımına dayanmaktadır. Yatırımcı ilişkilerinin temellendirilmesinde paydaş teorisi ve kurumsal iletişim teorisi birlikte değerlendirilebilir. Paydaş teorisi, herhangi bir organizasyonu etkileyebilecek farklı stratejik grupların varlığını varsaymaktadır. Kurumsal iletişim teorisi ise paydaşlara verilen tepkilerin dinamiklerini anlamaya yardımcı olur. Paydaş teorisi organizasyonlarla ilgili bireylerin sorunları nasıl tanımladığı ve çözdüğü ile ilgilidir. İster bireysel ister kurumsal olsun tüm paydaşların organizasyonlar üzerinde nasıl ve neden güç sahibi olduğunu anlamak ve bu gücün nasıl kullanıldığını değerlendirmek paydaş teorisinin kapsamındadır. BİLGİ SUNUMU AÇISINDAN YATIRIMCI İLİŞKİLERİ Sermaye piyasalarında işletmelerin menkul kıymetleri işlem gördüğü için, işletmelerle çıkar ilişkisi olan bireyler ya da kurumlar paydaş (etkileşen) olarak tanımlanmaktadır. Sermaye piyasası faaliyetlerinden etkilenen kişi ya da kurumlar olarak değerlendirilen paydaşlar, işletmelerin aldığı kararlardan yürürlüğe koydukları uygulamalara ve faaliyetlere kadar gelişen her durumdan etkilenebilmektedir. Yatırımcı topluluk kavramı, içinde birbirinden farklı birçok aktörü, kişiyi, kurumu barındıran bir tanımdır. Bu nedenle, yatırımcı topluluğun kimler olduğuna ilişkin bir açıklama önem taşımaktadır. Genel olarak sermaye piyasası olarak adlandırılabilecek finansal piyasaları düzenleyen kuruluşların dışında, yatırım firmaları, yatırım fonları, yatırım danışmanları, ekonomi yazarları, brokerlar, analistler, ticari ve bireysel hizmet gören bankalar, kurumsal alıcılar, şirket çalışanları, bireysel yatırımcılar, finansal topluluğu oluşturan birey ya da gruplar olarak bilinmektedir. Yatırımcı topluluğu olarak adlandırılan birey ya da kurumların her birinin yatırımcı ilişkileri hizmetlerinden yararlanma durumları farklılık göstermektedir. 103 Yatırımcı ilişkilerinde işletmelerin tüm yatırımcılara eşit mesafede bulunduğunu söylemek oldukça güçtür. Yatırımcı ilişkileri biriminin çevresini tanımlamak gerekirse en yakından en uzağa doğru öncelikle arz cephesi (brokerlar) yer almaktadır. Bunu talep cephesi (analistler) takip ederken, sonrasında ise kurumsal yatırımcılar ve bireysel yatırımcılar bulunmaktadır. İşletmelerin paydaşlarıyla ne tür ilişkiler geliştirdiklerini tanımlamak için paydaş kavramını ayrıntılandırmak gerekir. Daha önce de ifade edildiği gibi, birincil paydaşlar olarak da tanımlanabilen piyasa paydaşları şu kişi ya da gruplardan oluşmaktadır: Çalışanlar, hissedarlar, kredi verenler, tedarikçiler, müşteriler, dağıtıcılar ya da toptancı ve perakendeciler. Çalışanlar; ücret karşılığında bilgi, yetenek ve emekleri ile işletmeye katkı sağlarlar. Hissedarlar; işletmeye yatırım yaparak kâr payı ya da sermaye kazancı elde etmek isterler. Kredi verenler işletmeye ödünç para vererek, faiz geliri elde ederler. Tedarikçiler; işletmeye belli bir ödeme karşılığında hammadde, enerji, hizmet ve diğer girdileri sağlarken, dağıtıcılar, toptancılar ve perakendeciler işletmenin mal ve hizmetlerinin müşterilere pazarlanmasında yardımcı olurlar. Tüm işletmelerin mal ve hizmetlerini satın alacak olan müşteriler de önemli paydaşlardan biridir. Tüm bu birimlerin birbiriyle bağlantılı olduğu ve etkileşim içinde hareket ettiği unutulmamalıdır. İşletmelerin doğrudan ya da dolaylı olarak etkileşim içinde olduğu bir başka paydaş grubu, piyasa dışı paydaşlardır: Topluluklar, devlet, eylemci gruplar, medya, halk ve sponsorlar piyasa dışı paydaşlar olarak işletmelerin politika ve faaliyetleri içinde yer almaktadır. Yatırımcı ilişkileri, geniş anlamıyla organizasyonların dar anlamda ise bir kurumun, şirketin, işletmenin kendi bünyesi içinde ve dışında bulunan bireysel ya da kurumsal yatırımcılarıyla olan ilişkilerini yöneten bir birimdir. Yatırımcı ilişkileri, geniş anlamıyla organizasyonların dar anlamda ise bir kurumun, şirketin, işletmenin kendi bünyesi içinde ve dışında bulunan bireysel ya da kurumsal yatırımcılarıyla olan ilişkilerini yöneten bir birimdir. Yatırımcı kavramı bireyselden kurumsala ve sıradan vatandaştan bankalara ulaşan geniş bir topluluk olarak düşünülmelidir. Bu topluluğun sürekli ve planlı olarak bilgilendirilmesi şirketin hisse değerinin korunması kadar yatırımcıların şirkete ilişkin olumlu algılamalar içinde olması için bir gerekliliktir. Yatırımcılar için bilgi sahibi olmak yaşamsal öneme sahip bir gerekliliktir. Yatırım kararlarının verilmesi ve buna bağlı olarak piyasalara ilişkin pozisyon alınması ancak doğru, zamanında ve etkin bilgilenme ile olanaklıdır. Bilgilenmeyi sağlayan araçlar yüz yüze (birincil) kaynaklardan medya içeriklerine kadar geniş bir yelpazede yer almaktadır. Bu durum, organizasyonun dışında yer alan paydaşları ile arasında olduğu kadar organizasyonun kendi içindeki paydaşları arasında da gerçekleşebilmektedir. Yatırımcı ilişkilerini bu perspektiften değerlendirmek, yatırımcı topluluğu ve organizasyon arasındaki iletişim sürecinin anlaşılabilmesini kolaylaştıracaktır. Bu iletişim sürecinin iki yönlü olması, karşılıklı güven içermesi, etik değerlere uygun ve dürüst bir etkileşime sahip olması, yatırımcı ilişkileri yönetiminin etkinliği açısından önemlidir. Yatırımcı ilişkileri kavramı, finansal halkla ilişkiler, paydaş ilişkileri gibi birçok kavramın yerine ya da bu kavramlarla birlikte kullanılmaktadır. Yatırımcı ilişkileri kavramı yalnızca yatırımcı ilişkileri uzmanlarının şirketin hissedarlarına yönelik yapılandırdığı bir iletişim faaliyeti olarak değerlendirilmemelidir. Yatırımcı ilişkilerini kapsamlı bir biçimde tanımlayan tanım Ulusal Yatırımcı İlişkileri Enstitüsü tarafında yapılmıştır: “Yatırımcı ilişkileri, finans, iletişim, pazarlama ve menkul kıymetler kanununa uyma konularını içeren bir stratejik yönetim sorumluluğudur. Bu sayede şirket ile finans kuruluşu ve diğer müşteriler arasında, etkili çift yönlü iletişim kurulması ile şirketin menkul kıymetlerinin gerçek değerine ulaşması sağlanır”. 104 Yatırımcı ilişkilerinin şirketlerde üstlendiği roller neler olabilir? Yatırımcı ilişkilerinin şirketlerde finansal halkla ilişkiler ile birlikte hareket edip çeşitli uygulamalar yaptığı gözlenmektedir. Yatırımcı ilişkilerinin de yönetimini içeren finansal halkla ilişkilerin rolü üç ana başlıkta toplanmaktadır: a. Yatırımcı ilişkilerinde yönetsel amaçlara uygun iletişim stratejisi geliştirmek, b. Yasal zorunlulukların gerektirdiği rapor, duyurum gibi etkinliklerin hazırlanması, c. Finansal topluluk ile ilişkilerin yönetilmesi. Bunların yanında özel durumlara ilişkin iletişim kurmak gerekebilmektedir. Şirketin halkla açılması, hisse bölünmesi, hisse değerini etkileyebilecek ani değişimler, şirketin politika ve amaçlarındaki değişim gibi gelişmeler de göz ardı edilmemelidir. Amerika Birleşik Devletleri Sermaye Piyasası Kurulu, 3 ana başlığın yatırımcılarla şirket arasındaki iletişimde çok önemli olduğunu belirtmektedir. a. Şirketin hisse değerini etkileyebilecek herhangi bir şeye ilişkin mutlaka tam bilgi verilmesi. Temettü, çeyrek dilim ve yıllık kazanç rakamları, hisse bölünmesi, şirket devralma ya da birleşme, yönetim değişikliği, ürün geliştirmeleri, genişleme planları, yönetim amaçlarının değişimi, taahhütleri yerine getirememe, vekâletle ilgili işlemler, aktiflerde değişim, şirketin kendi hisselerini satın alması, büyük iş bağlantıları, sipariş ya da alımların duyurulması şirketin hisse değerini etkileyebilecek olası gelişmelerdir. b. Zamanında açıklama yapmak. Şirketle ilgili ortaya çıkan gelişmeler, olaylar hakkında kamuoyuna açıklama yapmak. Bu amaçla elektronik basın bültenleri hazırlamak ya da uluslararası haber ajansları aracılığıyla duyurular yapmak. c. İçeriden bilgi sağlayarak işlem yapmak yasa dışıdır. Dolayısıyla yatırımcılar ve şirket arasındaki karşılıklı bilgi akışında bu maddelere uygun davranılması bir anlamda yasal bir zorunluluk olarak da ortaya çıkmaktadır. YATIRIMCI İLİŞKİLERİNİN İŞLEVLERİ İşletmeler ve paydaşları arasındaki iletişim nasıl olmalıdır? Yatırımcı ilişkileri halkla ilişkiler, muhasebe, finans, hukuk gibi birçok alanın kesişme noktasında bulunduğu için yeterli ilgiyi görmüş bir alan değildir. Oysaki şirketler için bilgi paylaşımı süreçlerinin yönetilmesi, olumsuz şirket deneyimlerinden sonra daha fazla önem kazanmıştır. Özellikle kurumsal yatırımcılar, iyi organize olmuş ve kontrol edilebilen yatırımcı ilişkileri programına sahip şirketlere yatırım yapma konusunda daha istekli olabilmektedir. Bu da, yatırımcı ilişkilerini kurumsal iletişimin temel parçası haline getirmiş ve “açık iletişim politikası” na sahip olunmasını gerektirmektedir. Bu durum yatırımcı ilişkilerinin yönetilmesinde yalnızca halkla ilişkilerin ya da finansal departmanın yeterli olmayacağını; tanımın da işaret ettiği gibi, halkla ilişkiler, finansal departman ve pazarlama etkinliklerini yürüten departmanların ortak çalışmasına ve sinerji oluşturmasına ihtiyaç duymaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşanan Enron, WorldComm gibi şirket skandallarından sonra, şirket ve yatırımcıları arasında karşılıklı güvenin oluşturulması için yatırımcı ilişkileri yönetiminin gerekliliği ve önemi ortaya çıkmıştır. Şirket ve finansal topluluk arasındaki bilgi akışı ise tek yönlü değil, iki yönlü olmalıdır. Yatırımcılar şirkete ilişkin talep ettikleri bilgiyi yatırımcı ilişkileri uzmanlarından alırken, uzmanlar yatırımcılara ilişkin bilgi talebinde bulunabilmelidir. Yatırımcı ilişkilerinde yatırımcılarla kurulan ilişkinin uzun dönemli olması hedeflenerek iletişim stratejisi oluşturulması gerekmektedir. Bu nedenle yatırımcı ilişkilerinin temelinde bilginin açıkça sağlanması ve paylaşılması yaşamsal önemdedir. Böylelikle yatırımcıların hisse alma, satma ya da elinde 105 tutma kararları biçimlenmektedir. Bu kararların biçimlenmesinde yatırımcılara sağlanan bilginin zamanlı olması da bir gerekliliktir. Şirketlere ilişkin bilginin paylaşılması yoluyla hem brokerlar hem de analistler gerek bireysel gerekse kurumsal yatırımcılarına tavsiye ve önerilerde bulunmaktadır. Yatırımcıların birbirinden farklılık gösterdiği, her bir yatırımcının farklı risk ve stratejiye sahip olduğu düşünülerek; bireysel ve kurumsal yatırımcılara farklı iletişim stratejileri geliştirmek gerektiği göz önünde tutulmalıdır. Yatırımcı ilişkilerinde bireysel ve kurumsal yatırımcılara ilişkin farklı iletişim stratejisi ya da bilgilendirme kanalları kullanıldığı dile getirilmektedir. Kurumsal yatırımcı ilişkilerinin genellikle yatırımcılara duymak istediklerini söyledikleri, bunun için de standart bir iletişim içeriği paketi geliştirildiği belirtilmektedir. Bu iletişim içeriğinin çoğunlukla rakamlarla boğulduğu ya da birçok yatırımcının güçlükle anlayabileceği, karmaşık konuşmalar olduğu ifade edilmektedir. Bu bağlamda dikkat edilmesi gereken noktaların başında yatırımcıların birbirinden farklılık gösterdiği ve her bir yatırımcının farklı risk ve stratejiye sahip olduğudur. Küçük yatırımcılar için bu farklılıkları gözeten bir iletişim stratejisi oluşturmak biraz güç olmakla birlikte, büyük ve kurumsal yatırımcılar için farklı risk ve stratejileri içine alan etkinlikler yürütmek olanaklıdır. Bireysel yatırımcıların ve profesyonel olmayan yatırımcıların sayısının artmasına bağlı olarak yatırımcı ilişkilerinde bilgi paylaşımı amacıyla kullanılan mecralar da farklılık göstermektedir. Kurumsal yatırımcılar ya da “büyük” yatırımcılar genel olarak yüz yüze iletişim kurarak sorunlarının çözüme kavuşmasını sağlarken, bireysel ya da “küçük” yatırımcılar son dönemde gelişen yeni iletişim teknolojileri (web siteleri) ile bilgilendirilmektedir. Dolayısıyla bireysel ve küçük yatırımcılar yatırımcı ilişkileri yönetimi ile dolaylı ve aracılanmış bir iletişim kurmaktadır. Basılı materyaller ve düzenlenen toplantılara göre, şirket web sitelerinin kullanımı yatırımcı ilişkileri uzmanları ve yatırımcı topluluk arasında bir etkileşimin doğmasına ve bu etkileşimin sürdürülmesine katkı sağlamaktadır. Prof. Dr. Nurhan Aydın’ın editörlüğünü yaptığı, Anadolu Üniversitesi yayınlarından çıkan “Kamuoyunun Aydınlatılmasında Yatırımcı İlişkileri” adlı kitap, yatırımcı ilişkilerine ilişkin farklı boyutları bir araya getirmektedir. Yatırımcı ilişkileri yönetimi ve programlarının değerlendirilmesinde bazı kritik soruların yanıt bulması gerektiği belirtilmektedir. Bu sorulara verilen yanıtlar aynı zamanda yatırımcıların tatmini ile ilişkilidir. a. Yönetim tarafından öngörülen yönlendirilebiliyor mu? vizyon b. Şirkete ilişkin bilgiler talep edenlere açıkça anlatılabiliyor mu? c. Yatırımcı ilişkileri programı hissedarlar kadar, yatırım profesyonellerini de hedefliyor mu? d. Analistlerin firmayı ziyareti ya da toplantılarında üst yönetimin katılımı sağlanıyor mu? e. İyi ve dikkatlice düzenlenmiş, içinde medya ve reklam harcamaları da olan yatırımcı ilişkileri bütçesi var mı? f. Finansal raporlar ve bunlarla ilişkili materyaller, şirketin imajına uygun biçimde sunuluyor mu? g. Yatırımcı ilişkileri profesyonelleri, şirkete ilişkin karmaşık konu ve metinleri, yatırımcı topluluğun anlayabileceği biçimde bir iletişimle aktarıyor mu? h. Dürüst ve ikna edici bir iletişimle şirket yönetimine ilişkin bilgiler yatırımcı topluluğa ulaştırılıyor mu? 106 ve imaja uygun olarak yatırımcı ilişkileri Yatırımcı ilişkileri biriminin bu soruları göz önüne alarak paydaşlarıyla etkileşime geçmesi daha yönetilebilir bir süreç açısından önemlidir. Bu durum, yatırımcı ilişkilerinin sadece iletişim becerileri ile ilişkili değil aynı zamanda hukuki açıdan yetkin olma ile de bağlantılıdır. İşletmelerin belirli bir takvime göre gerek vergi gibi mali yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekse genel kurul gibi şirketin geleceğini etkileyen bir etkinliğin sağlıklı bir biçimde yapılabilmesi için planlama gereklidir. Yatırımcıların bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi için ulaşılabilen bütün mecralar kullanılabilir. Yatırımcılar açısından yatırım kararlarının uzun ya da kısa vade olması, yatırımcıların sürdürülebilir yatırımlara yönelmesi ile ilişkilidir. Bu noktada sermaye piyasaları üzerinden fonların ihtiyaç sahiplerine, yatırımcılara yönelmesi daha kolay olduğu için borsalar önemli pozisyondadır. Yatırımcıların yatırım yapmaya yönlendirilmesinde yatırımcı ilişkileri birimi, yatırımcının bilmesi gereken noktaları uygun iletişim kanallarıyla aktarmalıdır. Yatırımcı ilişkileri yönetimi, şirkete ilişkin finansal bilgi akışı yanı sıra şirketle ilgili önemli haberleri, duyuruları yatırımcılara zamanında aktarmak misyonunu taşımaktadır. İşletme ve yatırımcılar arasında bir köprü görevi gören yatırımcı ilişkileri yönetimi, kurumsal iletişimin alanlarından birisi olarak değerlendirilmektedir. Yatırımcı ilişkilerine geleneksel yaklaşım, şirket değerine odaklanma biçimindedir. Bunun yanında yatırımcı ilişkilerinde üç aşamadan söz edilmektedir: Şirketin etkinliklerine ilişkin basit iletişim rolü, finansal işlev ve sonuçlara odaklanma, yatırımcıları şirketin hisse senetlerini almaya ve elinde tutmaya teşvik eden aktif pazarlama. BİLGİ SUNUMUNDA GELENEKSEL ARAÇLAR Yatırımcı ilişkilerinin etkin ve iki yönlü iletişim kurması yatırımcılar için önemlidir. Yatırımcı hisse senedi alarak bir işletmeye ortak olmanın yanında şirkete ilişkin bilgiye de ulaşmak ister. Bu durum yatırımcı ilişkileri biriminin kendi şirketini iyi tanıyıp iyi tanıtabilmesine bağlıdır. İşletmelerin finansal analizleri yanında rekabet avantajlarının neler olduğunun bilinmesi yatırımcıların ikna edilmesinde yarar sağlar. Ayrıca, olası sorunları önceden görüp buna uygun stratejiler geliştirmek, dürüst, açık, şeffaf iletişim kurmak önem taşımaktadır. Bir işletmenin yeni bir hissedarı ya da yatırımcısıyla olan ilk teması önemlidir. Yatırımcı ilişkileri birimi tarafından kaleme alınan “hoş geldiniz mektubu” ile birlikte şirkete ilişkin broşür ve dokümanlar, yatırımcının bilgilendirilmesini sağlar. Bu bilgi paketinin içinde şirketin ürünleri, satışlar, hisse fiyatları, hisse sahiplik oranları bilgileri, şirketin sosyal, politik, etik ve çevre yaklaşımları yer alabilir. Yatırımcılarla kurulan pozitif ilişkiler, yatırımcıların şirket bağlılığını etkileyebileceği gibi, yatırımcının şirketin yönetim politikalarından haberdar olmasını da sağlayacaktır. Yatırımcı ilişkilerinde geleneksel bilgi sunum araçları neler olabilir? Yatırımcı ilişkilerinde geliştirilen iletişim akışı şirketin birtakım özellikleri ile doğrudan bağlantılıdır. Yerel ya da bölgesel bir firmanın eğer ülke çapına yayılmış yatırımcıları yoksa yerel medyayı kullanarak yatırımcılarına ulaşması hem daha etkili hem de daha az maliyetli olacaktır. Medyada şirketlere ilişkin yer alan haberlerin kaynağı genellikle basın bültenleri olmaktadır. Şirkete ilişkin haber değeri olan herhangi bir olayı içeren basın bülteninin medyada yer alma olasılığı oldukça yüksektir. Bu yüzden basın bültenlerinin zamanlı olması, içeriğinin dikkatle hazırlanmış olması, açık ve okunabilir ifadeleri içermesi gerekmektedir. Yatırımcı ilişkilerinde medyada daha fazla yer alma çabalarının, analistlerin ilgisini çekmeye göre daha mantıklı ve ucuz bir yol olduğu ancak, finansal yöneticilerin medya yönetimi konusunda bu noktayı göremedikleri belirtilmektedir. Yatırımcıların ilgisini çekmede basın uygun bir megafondur. Gazete, dergi gibi basın olarak tanımlanan araçlarla iyi zamanlarda olduğu kadar kötü zamanlarda da iyi ilişkiler geliştirmek, basında şirkete yönelik yer alacak olumsuz haberleri hafifletmede bir rol oynayabilir. Yalnızca kriz zamanlarında şirketin algısını yönetmeye çabalamak yerine, sakin ve rutin zamanlarda da şirketin itibarı ve görünürlüğü konusunda etkin çalışmak, yatırımcıları doğrudan etkileyen bir süreç olabilir. 107 Şirketlerin mali takvimine bağlı olarak gerçekleştirilen etkinlikler bulunmaktadır. Yasal bir zorunluluk olarak şirketin performansını raporlar halinde yatırımcılarına duyurması, şirketin toplantı düzenlemesiyle, üçer aylık ve yıllık raporlar yayımlamasıyla mümkün olmaktadır. Yıllık raporlar gibi, basın bültenleri de yatırımcılara yönelik bilgi ve teşvik içermektedir. Ancak bu metinlerin tonu (iletişimsel içeriği, yazım dili, pozitif/negatif içeriği), uzunluğu, rakamsal yoğunluğu, karmaşıklığı, yatımcıları etkilemektedir. Örneğin, bir basın bülteninde şirketin o yıl içinde kaç kişiyi işten çıkardığını ifade etmesi negatif bir algılama oluşturabilirken, toplam kaç kişiye istihdam sağladığı ya da yeni aldığı eleman sayısını belirtmesi pozitif bir algı oluşturabilir. Yatırımcı ilişkilerinde en önemli araçlardan biri olan şirket yıllık raporlarının kolay okunabilir olması, işletmelerin karakterini yansıtması, geleceğe dönük amaçları içermesi, nakit akımı ve bilançoya yer vermesi, derecelendirme raporlarını içermesi beklenmektedir. Bir işletme için dış iletişim anlamında önem taşıyan araçlardan birisi yıllık raporlardır. İşletmenin çalışanlarından finansal analistlere, ekonomi medyasından hissedarlara kadar geniş ölçekte bir gruba ulaşmaktadır. Son yıllara kadar denenmiş ve doğru olarak tanımlanabilen bir formatı olmayan yıllık raporlar, dünyada tanınmaya başlayan ve giderek yaygınlık kazanan XBRL (Extensible Business Reporting Language- Genişletilebilir Ticari Raporlama Dili) sayesinde ortak ve evrensel bir dilde hazırlanmaya başlanmıştır. İdeal olarak yıllık raporların sahip olması gereken özelliklerin başında, kolay okunabilir olma, işletmenin karakterini yansıtma, geleceğe dönük amaçları yansıtma, nakit akımı ve bilanço, derecelendirme raporları sayılabilir. Yatırımcı ilişkileri sürecinde yapılan temel etkinliklerin yıllık rapor hazırlama, çeyrek dönemlik rapor hazırlama, yıllık toplantı, konferans çağrıları, medyayı izleme ve temaslar kurma, vekaletle ilgili işlemleri hazırlama olduğu belirtilirken, yatırımcıların bilgilendirilmesinde en önemli aracın yıllık raporlar olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle yıllık raporların içinde mutlaka yer alması gereken bilgilerin, şirketi tanımlayan bilgiler, paydaşlara mektup, finansal gözden geçirme, açıklama ve analizler, yönetim ve pazarlamaya ilişkin konular ve şirket performansını açıklayan grafikler olduğu gözden uzak tutulmamalıdır. Yıllık raporlarda mutlaka bulunması gereken bilgiler; a. İşletmenin tanıtımı: Şirketin adı, faaliyet alanına ilişkin bilgi, merkez adresi ve iletişim bilgileri bu kapsamda ele alınabilir. b. Paydaşlara mektup: Şirketin üst düzey yöneticisinin fotoğrafı ile birlikte geçmiş yılın performansına ilişkin bilgi, gelecek yıla ilişkin beklenti ve hedefler mektupta yer almalıdır. c. Finansal incelemeler: Şirketin bilanço rakamları yanında finansal verilere ilişkin ayrıntılı bilgiler olarak düşünülebilir. d. Açıklama ve analiz: Finansal verilerin anlaşılmasını sağlayan ve bu verilerle bütünlük arz eden finansal sonuçları etkileyen faktörlerin genel değerlendirmesidir. e. Yönetim-pazarlama kararı: Şirket yönetim politikalarında değişiklik ya da yeni yapılandırmalar ve şirket ürünleri ve beklentilere ilişkin değerlendirmeleri içerir. f. Grafikler: Verilerin daha kolay anlaşılabilmesi için fotoğraf ve çizimler oldukça önemlidir. Çeyrek dönemlik raporlar, paydaşlara dönemsel kazançları, kurumsal gelişmeleri ve şirketin geçmiş dönemlerindeki performansı ile karşılaştırmaları sunan raporlardır. Şirketler genellikle çeyrek dönemlik raporlarında bir önceki yılın çeyrek dönemindeki performanslarını mevcut yılla karşılaştırırlar. Hem yıllık raporlar hem de çeyrek dönemlik raporlar hem basılı hem de online biçimde yatırımcılara ulaştırılabilmelidir. 108 Yıllık toplantı, yılda bir defa düzenlenen paydaşlarla yönetimin bir araya gelerek şirkete ilişkin değerlendirmelerin yapıldığı toplantıdır. Paydaşların şirketin sahibi olduğu düşünülerek, yatırımcıların her sorusuna yönetim yanıt vermek durumundadır. Konferans çağrıları, analistlere, yatırımcı kuruluşlara ve bireysel yatırımcılara yapılan çağrıdır. Konferansların konusu, şirketin yeni başlayacağı yatırım projesinden politika değişikliklerine kadar çeşitli konularda olabilir. Bu araçların dışında şirketlerin yatırımcılarına ulaşması konusunda çeşitli gruplara yönelik görüşme çağrıları yapılabilir. Şirketlerin medya ilişkilerini yönetmesi ve medyayı izlemesi de yatırımcıların pazar hakkında bilgi sahibi olmaları açısından önemlidir. Ek olarak yatırımcı topluluğuna ait e-posta hesaplarına gönderilen proxy mailler yatırımcıların hızlıca bilgilendirilmesinde etkilidir. Son olarak da giderek yaygın bir biçimde kullanılmaya başlanan sosyal medya, yatırımcılara ulaşmada bir kanal oluşturabilir. Son dönemde ekonomi yayını gibi tematik ve uzmanlaşmış yayınlara yer veren kanalların artması, yatırımcı ilişkileri uzmanlarının bu kanalları takip ederek şirkete ilişkin yapılan yayınları izlemesini ve gerektiğinde sektörel eğilimleri dikkate almasını gerektirmektedir. 2000 sonrasında Türkiye’de de gerek haber kanalları gerekse ekonomi ağırlıklı yayın yapan kanallar hem yatırımcılara hem de yatırımcı ilişkileri uzmanlarına çeşitli fırsatlar sunabilmektedir. Gazete, dergi, televizyon gibi kitle iletişim araçlarında şirketlere ilişkin çıkan haberlerin yatırımcıları etkileyebileceği düşünüldüğü için, yatırımcı ilişkileri biriminin medya ile özel ilişkiler geliştirmesi beklenebilir. Yatırımcı ilişkileri yönetiminde yatırımcı ilişkileri uzmanlarının medya ile ilişkilerini geliştirmede kullandıkları başka araçlar da bulunmaktadır. Bunlar arasında, basın toplantıları, hem şirketle doğrudan ilgili olan yatırımcıları hem de tüm kamuoyunu bilgilendirmeye dönük bir etkinliktir. Dolayısıyla yalnızca yatırımcı ilişkileri yönetimi için kullanılması etkin olmayacaktır. Basın toplantıları dışında, medya profesyonelleri ile daha informal bir atmosferde bir araya gelinen basın kokteylleri, basın gezileri, medya kuruluşlarına yapılan ziyaretler, şirketi tanıtan basın dosyası hazırlama, kupür derleme gibi çalışmalar da yatırımcı ilişkileri yönetimi kapsamında yapılan etkinlikler arasında değerlendirilebilir. Yatırımcı sayıları çok fazla olmayan şirketler için yatırımcı ilişkileri yönetimi daha kolay ve yüz yüze olmaktadır. Belirlenen bir mekanda bir araya gelen yatırımcılar, istek, dilek, şikayet ya da önerilerini yatırımcı ilişkileri uzmanlarına aktararak sorunlarının çözümünü sağlamaktadır. Yatırımcılar, şirketin üretim ve hizmet tesislerini gezerek, uzun döneme ilişkin strateji ve planları uzmanlardan yüz yüze iletişim kurarak öğrenmektedir. Yapılan programın ardından şirketten ya da buluşulan yerden ayrılırken, yatırımcılara şirketi tanıtan, uzun dönemli hedeflerini anlatan basılı materyaller verilmektedir. Bazı şirketler böyle bir organizasyonu yıllık olarak düzenlemekte ve yatırımcıların ailelerinin de katıldığı etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır. Yatırımcı ilişkileri birimi, özellikle büyük hissedarların özel gün ve yıldönümü gibi etkinliklerine kutlama, çiçek, tebrik gibi mesaj ya da hediye gönderebilmektedir. Yatırımcı ilişkileri uzmanları bir yandan şirket dışında yer alan yatırımcılarına ulaşırken diğer yandan şirket içinde bulunan yatırımcılar, uzmanlar, çalışanlar gibi gruplarla olan ilişkileri de yürütmek ve geliştirmek zorundadır. Bu ilişkileri yürütmek için kullanılan araçların içinde, kurum içi süreli yayınlar, mektuplar, duyuru panoları, kurum içi internet ağı olarak nitelenen “İntranet”, kurum içi iletişimi geliştiren ve dayanışma duygularını pekiştiren piknik, yemek, sergi ve konser gibi etkinlikler sayılabilir. Ancak, internet iletişiminin hız, esneklik, güncellik ve etkileşim sağlaması nedeniyle İntranet kullanımı giderek artmaktadır. İntranet aracılığıyla ulaşılması mümkün olmayan şirket çalışanları için kapalı devre televizyon yayını, kiosklar, duyuru panoları gibi seçenekler değerlendirilmektedir. Daha az çalışan sayısına sahip şirketlerde ise küçük grup toplantıları ile yüz yüze iletişim kurmak her zamana daha etkin bir çözüm olmaktadır. Bunun yanında DVD ya da Power Point sunularla konuşmaların desteklenmesi ve varsa basılı materyallerin dağıtılması iletişim sürecini zenginleştiren bir yol olmaktadır. 109 Yatırımcı ilişkilerinde kullanılan basılı araçlar neler olabilir? Yatırımcı ilişkilerinde kullanılan basılı araçlar halkla ilişkiler birimi aracılığıyla yatırımcılara ulaştırılabilmektedir. Bu basılı araçların içinde broşür, el kitabı, mektup, bülten, yıllık, el ilanı, afiş, pankart sayılabilir. Broşür, az sayfalı ve genellikle resim ağırlıklı basılan, sayfaları belli bir konuya göre sınıflanmış bilgilendirici bir yayındır. Genel broşürler, kurum için olumlu imaj oluşturmaya dönük hazırlanırken, özel amaçlı broşürler ise belirli bir hedef kitleye yönelik bilgi verme amacındadır. Broşürlerin çok sayfalı ve görsel açıdan dağınık olmaması, hedef kitlenin broşür içeriğine daha az ilgi göstermesine yol açabilir. El kitapları, şirketlerin faaliyet gösterdiği sektöre ilişkin konuları, projeleri, sorunları daha çok metin ağırlıklı olarak sunan yayınlardır. Mektup, kişiye ya da bir şirkete özel olarak yazılan ve üst düzey yöneticiler tarafından imzalanan ve muhatabına verilen önemi gösteren bir araçtır. Dolayısıyla davet, görüş isteme, işle ilgili olma gibi hangi nedenle olursa olsun, amacını açık bir şekilde ifade eden ve nezaket cümlelerine yer veren bir içerik taşıması gereklidir. Mektubun kolay okunabilir olması ve dikkat çekilmek istenen noktaları vurgulaması gerekir. Bülten, gerek kurum içi gerekse kurum dışı haberleşme ve ilgili kişileri bilgilendirme amacıyla kullanılan ve belirli zamanlarda yayımlanan metinlerdir. Orta sayfalarının genelde daha fazla okunduğu kabul edilerek önemli konular buralarda yer alırken, ilgi çekmesi bakımından kapak sayfası renkli ve alımlı olması tercih edilmektedir. Reklam ve propaganda içeren basın bülteni haberlerinin, basında yer alma şansı azalmaktadır. Basılı (kâğıt) olarak hazırlanabileceği gibi, elektronik ortamda oluşturulmuş ve dağıtılabilir basın bülteni de bir seçenektir. Basın bülteninin ilgi çekmesi için yenilik, zamanlılık, yerel açı gibi bazı değerleri taşıması iyi olabilir. Yıllık, şirketin bir yıl içinde gerçekleştirdiği faaliyetleri ve gelişmeleri ortaklarına, yatırımcılarına anlattığı bir yayındır. Kurumun ilişkide olduğu bütün taraflara gönderilmesi gerekir. Doğru ve dürüst bir içerikle hazırlanması, ilgi çekici olması, yıllıkların basın organları tarafından da kullanılabileceği düşüncesiyle fotoğraf, tablo ve grafik gibi çarpıcı bir tasarımının olması önemlidir. Basılı bir materyal olması yanında elektronik ortamda da ulaşılabilir olması önemlidir. El ilanları, daha çok reklam amaçlı kullanılan ve elden ele dolaşan araçlardır. Afişler, genellikle hareket halinde olan insanların bir anda görüp mesajını algıladıkları görsel ürünlerdir. Resim, fotoğraf gibi görsel açıdan zenginleştirilmiş ve az metin içeren afişler bir konuya ilgi çekmede başarılı olabilir. Afişte yer alan mesajın çarpıcı bir biçimde hedef kitleye ulaşması önemlidir. Yatırımcı ilişkileri, reklam ve diğer mecralar aracılığıyla kurumsal imajı ve algılamayı etkileyen önemli bir rol üstlenmektedir. İletişim araçları kullanılarak oluşturulan bu imaj, kurumsal pazarlama aktiviteleri için de bir dayanak oluşturmaktadır. Menkul kıymet ihraçlarından önce yapılan tanıtım ve pazarlama gezileri (roadshow), sunumlar, konferanslar; broker, analist ve hissedarlardan gelen istek, sorun ve soruların yanıtlanması, yatırımcı ilişkileri uzmanlarının birincil derecede kullandıkları pazarlama aktiviteleridir. 110 YATIRIMCI İLİŞKİLERİNDE İNTERNETİN KULLANIMI İnternetin yatırımcı ilişkilerine sağladığı avantajlar neler olabilir? 1990’lı yıllarla birlikte şirketlerin paydaşlarına dönük olarak yürüttükleri tek taraflı iletişim yerini karşılıklı etkileşim ve hızın egemen olduğu internet ortamına bırakmıştır. Bu durum geleneksel araçların tamamıyla yok olması, işlevini yitirmesi olarak düşünülmemelidir. Ünitenin ilerleyen bölümlerinde değinildiği gibi geleneksel araçların yanı sıra internet, yatırımcı ilişkileri yönetiminde öne çıkmaktadır. Gerek şirketlerin kendi web sayfalarında yatırımcı ilişkileri linki ile yatırımcılarına ulaşması kolaylaşmışken gerekse hemen her türlü içeriğin oldukça geniş ve derinlemesine biçimde talep edenlere sunulması olanaklı hale gelmiştir. Yatırımcıların internette ilk başvurdukları mecra genellikle web siteleri olmaktadır. Yatırımcıların doğru, zamanında ve güncel bilgiye sahip olması, yatırımcıların bilgilendirilmesinde temel noktayı oluşturmaktadır. Günümüzde, iletişim araçlarındaki çeşitlilik, yatırımcıların bilgiye ulaşmasında kolaylık, sürat ve esneklik sağlarken, bilginin çokluğundan kaynaklanan bir bilgi kirliliğini de ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle yatırımcıların doğru, zamanında ve güncel bilgiye sahip olması yatırımcıların bilgilendirilmesinde temel noktayı oluşturmaktadır. Bilgiyi yatırımcılara hızlı ve doğru olarak ulaştırmada şirket web siteleri uygun bir mecra olarak kullanılmaktadır. Şirket web sitelerinin yatırımcı ilişkileri yönetiminde kullanılması birçok açıdan geleneksel araçlara göre katkı ve avantaj sağlamaktadır. Bunlar arasında özellikle yabancı yatırımcılara kendi dillerinde ulaşmada web sitelerinin kullanımı hem zaman hem de mali açıdan büyük önem taşımaktadır. Örneğin, yıllık bir raporun, merkezi Londra’da bulunan bir aracı kuruma posta yoluyla gönderilmesi neredeyse bir haftayı bulabilirken, şirket web sitesinden ulaşmak birkaç saniye zaman almaktadır. Şirket ve yatırımcısı arasında karşılıklı bilgi alışverişi ve etkileşimin olması yüz yüze iletişim seçeneği dışında yalnızca internet aracılığıyla olanaklıdır. İnternetin yatırımcı ilişkileri açısından bir devrim olduğu ifade edilirken, dünyanın neresinde ve hangi zamanda olursa olsun yatırımcıların ilgilendikleri şirkete ilişkin bilgi sahibi olmalarının mümkün olduğu belirtilmektedir. Diğer taraftan ise şirketler web aracılığıyla kendilerine şirket hakkında ulaşan mesajları anında kontrol ederek anında yanıt verebilmektedir. İnternetin yatırımcılara sağladığı bir başka olanak ise web üzerinden yatırım işlemleri yapabilme ve kişisel yatırımları araştırma yaparak yönetebilme olanağıdır. Öyle ki, bir yatırımcı web aracılığıyla bir şirketin basın bültenini okuyabilirken, yıllık raporlara, analist tavsiyelerine ve yasal düzenlemelere bakabilir ve hatta istediği dokümanları bilgisayarına kaydedebilir. Yatırımcı ilişkileri uzmanları arasında şirketlerin tüm yatırımcı ilişkilerini web siteleri üzerinden online olarak yürütmesi eğilimi ortaya çıkmaktadır. Bu eğilim, web sitelerinin zamanlılık, erişim ve maliyet gibi konularda geleneksel araçlara oranla daha fazla üstünlük taşımasıdır. Tek başına geleneksel araçların kamuyu aydınlatma ya da paydaşlarla olan iletişimde yeterli olmayacağı; geleneksel araçlar yanında internetin de etkin bir biçimde kullanılması hem yatırımcılar için hem de yatırımcı ilişkileri uzmanları için daha avantajlı olabilir. Bilgi teknolojilerinin yaygınlaşmasıyla birlikte özellikle bireysel yatırımcılar finansal piyasalara daha kolay ulaşabilir duruma gelmiştir. Böylelikle bireysel yatırımcıların da şirketler üzerindeki etkisi artmaya başlamıştır. Bireysel yatırımcılar şirketlere ilişkin bilgi edinme sürecinde daha çok web sitelerini kullanmayı tercih etmektedir. Bireysel yatırımcıların artan bu ilgisine karşılık şirketler medya aracılığıyla, haber siteleri aracılığıyla ve web siteleri aracılığıyla bireysel yatırımcıların soru ve sorunlarına yanıt vererek çözüm olmaktadır. 111 İnternetin yatırımcılara sağladığı olanaklar web sayfaları dışındaki bazı mecraları da kapsamaktadır. Ancak, bu mecralar her zaman şirketin lehine sonuçlar doğuran ve şirketin etki alanı içinde yer alan mecralar değildir. Sanal forumlar, şirketlere ilişkin olumlu veya olumsuz yorumların geniş kitlelere ulaşmasında önemli bir rol oynamaktadır. Sanal forumlar içinde haber grupları, elektronik posta listeleri, mesaj panoları, sohbet odaları sayılabilir. Bu ortamlar günden güne büyümekte ve önem kazanmaktadır. Bazı şirketler, forumlarda kendi ürün ve hizmetlerine dair olumlu yorumlarda bulunarak tartışma ortamına katkı sağlamaktadır. Giderek daha fazla popülarite kazanan sosyal medya şirketlerin paydaşlarına ulaşabileceği bir başka alan olarak yatırımcı ilişkileri birimince yönetilmelidir. Şirketlerin yatırımcılarına hemen her türlü bilgiyi ulaştırabildiği web siteleri yanında bireysel hatta kurumsal bloglarda şirketlere ilişkin haberler yanında yorumlara ulaşmak da olanaklıdır. Bireyler istedikleri bilgiye internet üzerinden ulaşabilirlerken çok sayıda mesaja maruz kalmaları, güvenilir bilgiye olan ihtiyacı ortaya çıkarmaktadır. Gerek medya profesyonellerinin gerekse çeşitli finansal enstrümanlara ilişkin yorum ve haber yazanların neredeyse bir analist düzeyinde bilgiler ortaya koyduğu söylenebilir. Her ne kadar bu yorum ve haberlere göre yatırımcıların yatırım kararı almaması gerektiği ifade edilse de, yatırımcı psikolojisinin az ya da çok olumlu ya da olumsuz olarak etkilendiği belirtilmelidir. Bunun yanında bloglarda yapılan yorumların, verilen bilgilerin her zaman “iyi niyet” taşımadığı da bilinmelidir. Şirketlerin web sitelerinde yayınladıkları finansal bilgileri, içinde bireysel yatırımcıların da bulunduğu geniş bir kullanıcı grubunun erişebileceği biçimde tasarlamaları önemlidir. Web siteleri, yatırımcı ilişkileri yönetiminde, yönetici sunumlarından yönetim kurulu toplantı çağrılarına kadar geniş bir içeriği sunmaya uygundur. Web sitelerinin bir başka avantajı ise, içinde grafik, metin, video ya da ses dosyalarını içeren çoklu format ve dildeki dokümanları talep eden yatırımcılara sunabilme potansiyelini taşımasıdır. Web sitelerinin sağladığı bu avantajlar kullanılırken, aşırı bilgiye boğulmuş ya da iyi yönlendirme yapamayan bir tasarımdan kaçınılması, webin etkin kullanımı için önemlidir. İçerik her zaman önemli bir faktör iken, yalnızca içeriğin ise tasarım, okunabilirlik, kullanılabilirlik gibi özellikleri gölgede bırakmaması gerekir. 112 Özet İşletmeler büyüyebilmek, yatırım yapabilmek için her zaman yeni kaynaklara ihtiyaç duymaktadır. Bu kaynakların başında, diğer kaynakları da temin edebilme gücünü taşıyan para gelir. Paraya ulaşabilmenin hisse satışı, kredi temini gibi birçok yolu olmasına karşılık, bu yolların dayandığı tek bir temel vardır: güven. İş ve yönetimde güveni tesis etmenin yolu etkin, açık, paylaşımcı ve iki yönlü bir iletişim sürecini benimseyen yatırımcı ilişkileri aracılığıyla olanaklıdır. Yatırımcı ilişkileri yönetimi, halkla ilişkiler, muhasebe, finans, pazarlama, hukuk gibi farklı ayakları olan bir etkinlikler bütünü olarak görülmektedir. Yatırımcı ilişkileri, şirketin hisse değerini en üstte tutmaya dönük stratejileri hem pazarlama hem finans hem de iletişim alanlarında sergilemelidir. etkileyebilmektedir. Bu nedenle finansal toplulukla güven faktörü üzerine inşa edilen, açık, devamlılık içeren, güncel ve anlaşılabilir bilgi yatırımcıların bilgilendirilmesinde ve onların tatmin olmasında yaşamsal bir rol oynamaktadır. Yatırımcı ilişkileri uzmanları gerek şirket içi gerekse şirket dışında bulunan finansal topluluğun bilgi taleplerini yerine getirme konusunda hızlı ve istekli davranırken, diğer taraftan medya ilişkilerini de yapılandırabilecek ve şirketin imajına katkı sağlayabilecek mecraları etkin kullanmak durumundadır. Bu nedenle pazarlama, finans, iletişim gibi ayakları olan yatırımcı ilişkilerinin, muhasebe, uluslararası piyasalar, sermaye piyasaları, yasal gelişmeler gibi yatırımcı ilişkilerinin organik bağları olduğu alanları da izlemesi bir gerekliliktir. Tüm bu gelişmelerin izlenmesi yanında yatırımcıları etkileyebilecek düzenleme ve politikaları da yatırımcıların açıkça anlayabileceği bir içerikle yatırımcılara zamanında sunulabilmesi, yatırımcı ilişkilerinin önemli bir misyonu olarak görülmektedir. Yatırımcı ilişkileri, yatırımcı topluluk ile şirket arasında bir bağ kuran, bir köprü oluşturan ve bunu karşılıklı güven ve bilgi akışı içinde uzun dönemli bir ilişkiye dönüştüren etkinlikleri tanımlamaktadır. Bu nedenle gerek yasal gerekse şirket ve hissedarları arasındaki özel bağın gerektirdiği düzeyde iki yönlü bir iletişim akışı sağlanması çok önemlidir. Son dönemde internet gibi zaman ve mekân sınırı tanımayan bir mecranın yatırımcı ilişkilerinde yoğun olarak kullanımı birçok açıdan bir devrim niteliğinde olmuştur. Geleneksel araçların taşıdığı sınırlılıkları bir tarafa koyarak doğru, güncel ve gerçek bilgiyi finansal topluluğa ulaştırmada zaman, esneklik ve kolaylık sağlayan internetin, yatırımcı ilişkileri yönetimi dinamiklerini etkilediği ve yeniden şekillendirdiği belirtilmelidir. Şirketler de bu değişimin gerektirdiği yapılanma ile paydaşlarına yönelik iletişim içeriğini sunmak zorundadır. Yatırımcı ilişkileri uzmanlarının eskiden kullandığı çeyrek dönemlik ve yıllık raporlar gibi geleneksel araçların yanında bugün hem nicelik hem de nitelik bakımından farklılık gösteren ve daha karmaşık bir yapı arz eden iletişim mecraları gündemdedir. Şirket web sitesi aracılığıyla yatırımcılara seslenmek, ulaşmak birçok açıdan avantaj sağlasa da yüz yüze iletişimin sıcaklığını taşımamaktadır. Bunun yanında yatırımcı ilişkileri uzmanlarının kontrolünde olmayan blog ya da mail grupları gibi uygulamalar da olumlu ya da olumsuz etkiler oluşturabilmektedir. Günümüzde bilgiye ulaşmak ne kadar kolaylaşsa da fazla bilginin oluşturduğu bir kaos ya da etki alanı, yatırımcıları olumsuz 113 Kendimizi Sınayalım 1. Aşağıdakilerden hangisi işletmenin birincil paydaşları arasında yer almaz? 5. Aşağıdakilerden hangisi yıllık raporlarda yer alan bilgilerden birisi değildir? a. Çalışanlar a. İşletme tanıtımı b. Hissedarlar b. Basın bülteni c. Medya c. Finansal incelemeler d. Kredi verenler d. Grafikler e. Tedarikçiler e. Yönetim pazarlama kararı 2. Aşağıdakilerden hangisi yatırımcı ilişkilerinde yatırımcılarla kurulan iletişimin sahip olduğu özelliklerden biri değildir? 6. Çeyrek dönemlik raporlara ilişkin bilgilerden hangisi doğru değildir? a. Dönemsel kazançları belirtir a. İki yönlü olması b. Kurumsal gelişmeleri içermez b. Karşılıklı güven içermesi c. Geçmiş dönem performansını içerir c. Etik değerlere uygun olması d. Basılı ve online formatta hazırlanır d. Çevrim içi olması e. Şirket paydaşlarına ve medyaya sunulur e. Dürüst etkileşime dayanması 3. 7. Şirketin yıl içinde gerçekleştirdiği faaliyetleri ve gelişmeleri ortaklarına ve yatırımcılarına anlattığı yayının adı nedir? I. Uygun iletişim stratejisi geliştirmek II. Yasal zorunluluklardan haberdar etmek a. Yıllık III. Finansal toplulukla ilişkilerin yönetilmesi b. Bülten Yukarıda maddelerden hangisi ya da hangileri finansal halkla ilişkilerin rolünü tanımlamaktadır? c. El kitabı d. Broşür a. Yalnız I e. Afiş b. I ve II 8. Aşağıdakilerden hangisi ilişkilerinde internetin ortaya değişimlerden birisi sayılamaz? c. I ve III d. II ve III yatırımcı çıkardığı a. Hız e. I, II ve III b. Esneklik 4. Aşağıdakilerden hangisi yatırımcı ilişkilerinin bağlantılı olduğu alanlardan birisi değildir? d. Bilgi kirliliği a. Sosyoloji e. Tek yönlülük b. Hukuk c. Finans 9. Yatırımcıların işletmelere dönük olarak internette ilk başvuracakları mecra hangisidir? d. Muhasebe a. Sosyal medya e. Halkla İlişkiler b. Bloglar c. Kolaylık c. Web siteleri d. E-posta grupları e. Forumlar 114 Sıra Sizde Yanıt Anahtarı 10. I. Grafik II. Metin Sıra Sizde 1 III. Ses Yatırımcı ilişkilerinde yönetsel amaçlara uygun iletişim stratejisi geliştirmek, yasal zorunlulukların gerektirdiği rapor, duyurum gibi etkinliklerin hazırlanması, finansal topluluk ile ilişkilerin yönetilmesi, yatırımcı ilişkilerinin şirketlerde üstlendiği genel roller olarak değerlendirilebilir. IV. Video Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri yatırımcı ilişkileri sunumlarında kullanılabilir? a. I ve II b. II ve IV Sıra Sizde 2 c. III ve IV Yatırımcı ilişkilerinde yatırımcılara, paydaşlara zamanında, doğru, açık ve şeffaf bilgi sağlamak yanında iki yönlü iletişim kurmak gereklidir. d. I, II, III e. I, II, III, IV Sıra Sizde 3 Yatırımcı ilişkilerinde geleneksel bilgi sunum araçları olarak yıllık raporlar, çeyrek dönemlik raporlar, yıllık toplantılar, konferans çağrıları ve medya aracılığıyla ulaştırılan bilgiler kabul edilebilir. Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı 1. c Yanıtınız yanlış ise “Bilgi Sunumu Açısından Yatırımcı İlişkileri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Sıra Sizde 4 2. d Yanıtınız yanlış ise “Bilgi Sunumu Açısından Yatırımcı İlişkileri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Yatırımcı ilişkilerinde kullanılan basılı araçlar olarak broşür, el kitapları, mektup, bülten, yıllık, el ilanları, afişler gibi materyaller bulunmaktadır. 3. e Yanıtınız yanlış ise “Bilgi Sunumu Açısından Yatırımcı İlişkileri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Sıra Sizde 5 Yatırımcıların internet aracılığıyla bilgiye ulaşmasında kolaylık, sürat, esneklik, güncellik, etkileşimlilik gibi avantajlar söz konusudur. 4. a Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı İlişkilerinin İşlevleri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 5. b Yanıtınız yanlış ise “Bilgi Sunumunda Geleneksel Araçlar” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Yararlanılan Kaynaklar Asna, A. (2006). Kuramda ve Uygulamada Halkla İlişkiler. İstanbul: Pozitif Yayıncılık. 6. b Yanıtınız yanlış ise “Bilgi Sunumunda Geleneksel Araçlar” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Center, A. H. ve Jackson P. (2003). Public Relations Practices Managerial Case Studies and Problems. New Jersey: Prentice Hall. 7. a Yanıtınız yanlış ise “Bilgi Sunumunda Geleneksel Araçlar” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Seitel, F. P. (2004). The Practice of Public Relations. New Jersey: Prentice Hall. 8. e Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı İlişkilerinde İnternet Kullanımı” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Wilcox, D. L v.d. (2005). Public Relations Strategies and Tactics. Boston: Pearson Inc. 9. c Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı İlişkilerinde İnternet Kullanımı” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 10. e Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı İlişkilerinde İnternet Kullanımı” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 115 7 Amaçlarımız Bu üniteyi tamamladıktan sonra; Yatırımcı ilişkilerinin çalışma alanlarını tanımlayabilecek, Yatırımcı ilişkileri uzmanlarının özelliklerini karşılaştırabilecek, Yatırımcı ilişkileri uzmanlarının kullandığı yöntemleri değerlendirebilecek, Yatırımcı ilişkileri uzmanları ve paydaşların etkileşimini ifade edebilecek bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz. Anahtar Kavramlar Yatırımcı İlişkileri Uzmanı Yatırımcı Etkileşimi Bilgilendirme ve Kamuoyuna Açıklama Yatırımcı İlişkileri Çalışma Alanı Yatırımcı İlişkileri Araçları İçindekiler Giriş Yatırımcı İlişkilerinin Çalışma Alanları Yatırımcı İlişkileri Uzmanı İş Tanımı Yatırımcı İlişkileri Uzmanlarının Sahip Olması Gereken Özellikler Yatırımcı İlişkileri Uzmanlarının Kullandığı Temel Yöntemler 116 Yatırımcı İlişkilerinin Çalışma Alanları ve Yöntemleri GİRİŞ Yatırımcı ilişkileri, çalışma alanı açısından şirketlerin yalnızca finansal verilerini yatırımcı toplulukla paylaşma işlevini üstlenmiş bir birim değildir. Paydaşlarla kurulan iletişimi yapılandırma, sürdürme, sorunlara çözüm bulma yanında, yasal sorumlulukları da değerlendiren bir alan olarak düşünülebilir. Bu nedenle yatırımcı ilişkilerinin iletişim, finans, hukuk gibi alanlarla doğrudan ilişkisi olduğu gözden uzak tutulmamalıdır. Yatırımcı ilişkileri uzmanlarının yatırımcı topluluk ile olan iletişiminde finans, hukuk gibi alanlara ilişkin temel düzeyde bilgi sahibi olması ve kullanılacak yöntemleri bu alanların gerektirdiği ölçüde bütünleştirebilmesi beklenmektedir. Yatırımcı ilişkileri birimi yüz yüze iletişimden elektronik iletişime birçok iletişim formunu yatırımcılarla etkileşim sağlamak için kullanmaktadır. Kullanılan iletişim mecrası farklılık gösterse de mevcut ya da potansiyel yatırımcıları bilgilendirmek, şirketin kurumsal algılaması kadar hisse değerini de artırmak önemli bir hedeftir. Bu noktada, elektronik posta ve telefon yaygın kullanılan yatırımcı ilişkileri araçları olarak öne çıkarken, yüz yüze yapılan yatırımcı toplantıları ve halkla ilişkiler faaliyetleri şirketin yatırımcı ilişkileri birimi ve yatırımcı topluluk için önem taşır. Yatırımcı ilişkileri biriminin çalışma alanı, önceden planlanmış ve takvime bağlanmış rutin etkinliklere yer vermek kadar, önceden tahmin edilemeyen ve ani gelişen durumlara ilişkin yatırımcıların haklarını koruma ve onları bilgilendirmeyi de içermektedir. Yatırımcı ilişkileri uzmanları, yatırımcı topluluk olarak adlandırılan yatırım fonları, yatırım danışmanları, ekonomi yazarları, brokerlar, analistler, ticari ve bireysel hizmet gören bankalar, kurumsal alıcılar, şirket çalışanları, bireysel yatırımcılar, kurumsal yatırımcılar gibi geniş bir topluluk ile iletişim kurmak zorundadır. YATIRIMCI İLİŞKİLERİNİN ÇALIŞMA ALANLARI Yatırımcı ilişkileri, şirketlerin paydaşlarıyla olan iletişimini organize eden birim olarak işlevsel bir görev yürütmektedir. Bu görev yalnızca finansal verilerin yatırımcıların da dahil olduğu şirket paydaşlarıyla etkileşim olarak düşünülemez. Yatırımcı ilişkileri başlangıcından bugüne misyon değişiklikleri ile birlikte dönüşüme uğramıştır. Şirketlerin eskiden olduğu gibi yatırımcı topluluğa dönük tek yönlü bir bilgi ve iletişim akışı sağlaması bugünkü koşullarda mümkün görünmemektedir. Dolayısıyla yatırımcı ilişkilerinin çalışma alanı da şirketin finansal verilerini açıklamanın ötesinde bir dönüşüme uğramıştır. Örneğin, çevre politikasını çevre dostu uygulamalarla desteklemeyen bir şirket paydaşlarının tepkisiyle karşılaşma riskini hissedebilir. Başlangıcından günümüze yatırımcı ilişkilerinde yaşanan dönüşümü dönemler bazında incelemek olanaklıdır. Yatırımcı ilişkilerinin gelişimi iletişim çağı, finansal dönem ve sinerji dönemi olarak adlandırılan üç dönemden geçerek ilerlemiştir. 117 Amerika Birle!ik Devletleri’nde yatırımcı ili!kilerinin geli!imi üç farklı dönemden geçerek bugüne ula!mı!tır: a. #leti!im ça"ı olarak adlandırılan birinci dönemde !irketlerin basına yönelik çalı!maları ve kamuya dönük bilgilendirme faaliyetlerinden olu!an duyurum çalı!maları etkilidir. b. Finansal dönem olarak adlandırılan ikinci dönemde ise ileti!imden finansal verilere ula!an bir bilgi verme çabası ve finansal analist ve muhasebe uzmanlarının yatırımcı ili!kileri uzmanı olarak çalı!tı"ı bir dönem söz konusudur. c. Sinerji dönemi olarak adlandırılan üçüncü dönem ise hem ileti!im hem de finansal uzmanlıkların son derece de"erli ve yüksek oranda kullanıldı"ı bir dönem olmu!tur. Sinerji dönemi aynı zamanda yatırımcı toplulu"unun yatırımcı ili!kileri uzmanları ile çok daha fazla etkile!im ve temas içinde oldu"u dönemdir. Yatırımcı ili!kilerindeki bu dönü!üm !irketin yatırımcılarına ya da payda!larına tek yönlü olarak ve istedi"i oranda bilgi verdi"i dönemleri sona erdirerek, yatırımcı toplulu"a daha fazla ilgi gösteren, onların tepkileri ve dü!üncelerini önemseyen bir döneme getirmi!tir. Yatırımcıların yatırım kararlarında yalnızca finansal göstergelere itibar etmedi"i bir ça"ın içindeyiz. Bu ça"da yatırımcıların aynı zamanda !irket de"erlerine, çevre politikalarına, daha fazla ileti!ime önem verdi"ini söylemek yanlı! olmaz. #!te bu nedenle yatırımcı ili!kileri uzmanlarının tek ba!ına finansal verileri yorumlama konusundaki becerileri yeterli de"ildir. Finansal verileri analiz edip yatırımcılara aktarma yanında kar!ılıklı anlayı!ın ve anla!ılırlı"ın oldu"u ileti!im becerisi de önem ta!ımaktadır. Bazı !irket yöneticileri, yatırımcı ili!kilerinde finans ve muhasebe alanlarındaki uzmanlıktan daha çok etkili ileti!im kurabilme, ileti!ime açık olma gibi özellikleri öncelemektedir. Ancak tek ba!ına etkili ileti!im kurabilme ya da ileti!ime açık olma özelli"i, yatırımcı ili!kilerinin çalı!ma alanları açısından yeterli olmayabilir. Çalı#ma alanları göz önünde bulunduruldu$unda yatırımcı ili#kilerinin sorumlulukları neler olabilir? Yatırımcı ili!kilerinin sorumluluklarını çalı!ma alanlarını göz önüne alarak ba!lıca üç alanda toplamak gerekirse: • Yatırımcı ili!kileri ve finansal ileti!imin tüm boyutlarıyla !irketin üst yönetimi ve finans birimiyle etkile!im içinde olmasını sa"lamak, • $irket hakkında kamuoyuyla payla!ılması gereken bilgileri finansal analistler ve yatırımcılara sa"lamada !irket sözcülü"ünü üstlenmek, • Etkin bir biçimde yeni hissedarlar aramak ve !irket yöneticilerinin hissedar ile olan ileti!imini e!güdüm içinde yürütmek. Yatırımcı ili!kileri biriminin !irket üst yönetimine, yatırımcılara, finansal toplulu"a ve genel kamuoyuna kar!ı bilgilendirme, sözcülük yapma, etkile!im sa"lama, e!güdüm olu!turma gibi sorumlulukları bulunmaktadır. Yatırımcı ili#kileri biriminin mevcut ve potansiyel yatırımcılara ula#mak için kullandı$ı araçlara yatırımcı ili#kileri araçları denilmektedir. Yatırımcı ili!kileri, !irketin büyüklü"ü, kurumsalla!ma düzeyi ve organizasyon yapısı ile ili!kilendirerek a!a"ıdaki çalı!ma alanlarından olu!ur: a. Yatırımcı ili!kileri araçları: Yatırımcı ili!kileri uzmanlarının ula!mak istedi"i mevcut ve potansiyel yatırımcılara dönük araçları içermektedir. Bunlar arasında !irket tanıtım kitleri, analist toplantıları, yatırımcı toplantıları (roadshow), fabrika/tesis gezileri ve özet veri sayfaları yer almaktadır. 118 ! ! b. Düzenleyici kurumlara yapılan raporlamalar: Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), yatırımcı ilişkileri uzmanları için takip edilmesi gereken kurumlardan biridir. SPK’nın mevzuatına göre kamuyu aydınlatma olarak tanımlanan görev kapsamında bilgilendirme politikası izlenmektedir. c. Şirket bilgilendirme politikası: Şirketler, yatırımcı toplulukları ile hangi bilgileri ne zaman ve hangi yollarla paylaşacağına karar verebilir. Ancak mevzuatın belirlemiş olduğu bilgilendirme kapsamı rutin olarak izlenecek bir yoldur. Burada en önemli noktalardan birisi paylaşılan bilginin yatırımcılar arasında eşitsiz bir durum ortaya çıkarmamasıdır. Bu nedenle özellikle medya ile olan iletişimin tek bir birimin eliyle yürütülmesi ve şirket hisse değerine etki edebilecek her gelişmenin kamuya duyurulması gerekmektedir. d. Kurumsal yönetim: Yatırımcı ilişkileri biriminin kurumsal yönetim alanındaki gelişmelerle ilgili olması beklenmektedir. Buna göre kurumsal yönetim komitesi üyeliği, kurumsal yönetim ilkelerine uygun şirket yapılandırması, şirket yönetimini kurumsal yönetim konusundan bilgilendirmek gibi görevler yatırımcı ilişkileri biriminin çalışma alanı içinde yer almaktadır. e. Yönetim kurulu raporlamaları: Yatırımcı ilişkileri birimi sadece kurum dışına dönük bir iletişim faaliyeti gerçekleştirmez. Yönetim kuruluna sunulan “stratejik planlama ve risk yönetimi” çalışması, pazar araştırması, şirket değerlemeleri, şirket hissesinin yer aldığı endeksler ve borsa performansı konusunda bilgiler, yönetim kurulu için önemli veriler içerebilmektedir. f. Finansal iletişim (ekonomi ve borsa basını): Şirketler yalnızca müşterileri ve mevcut yatırımcıları ile iletişim içinde olmak durumunda değildir. Yayın periyodu ne olursa olsun ekonomi basınında yer almak ve çıkan haberlerin takip edilmesi, şirketin düzenleyeceği basın toplantısı, ziyaretler gibi etkinliklerin başarı oranını etkileyebilmektedir. Yatırımcıların bilgiye ulaşmada yaygın olarak kullandıkları web sitelerinde reklamlara yer vermek şirkete dönük ilgi toplamada katkı sağlayabilir. Şirketin her çeyrekte açıkladığı finansal tabloların hazırlanması, basın bültenlerinin kontrol edilmesi, özel durum açıklamaları yatırımcı ilişkileri biriminin sorumluluğu kapsamındadır. g. Genel kurul toplantısı: Borsada işlem gören şirketlerde önemli toplantılardan biri olan Genel Kurul Toplantısı, şirketin mali işler biriminin düzenlediği bir toplantıdır. Yatırımcı ilişkileri uzmanları bu toplantıyla ilgili, toplantının organize edilmesi, duyurusunun yapılması, SPK mevzuatının gereklerine dönük gerçekleşmesi için çalışır. Yatırımcı ilişkilerini yönetmede şirketlerin bazı birimleri ile yatırımcı ilişkileri birimi arasında işbirliği mümkün olmaktadır. Halkla ilişkiler birimlerinin işlevlerinden birisi olan finansal halkla ilişkiler, yatırımcı ilişkilerinin yönetilmesinde katkı sağlamaktadır. Bunun yanı sıra kurumsal iletişim olarak adlandırılan, şirketin iç ve dış paydaşları ile iletişim geliştiren alanlar da yatırımcı ilişkileri konusunda destek verebilmektedir. Yatırımcı ilişkilerinin muhasebe, finans, hukuk gibi alanlarla olan ilişkisi nedeniyle yatırımcı ilişkileri uzmanlarının bu alanlarda şirket içi birimlerden destek almaları ve rutin işlerde temel düzeyde bu alana dönük bilgi sahibi olması beklenmektedir. Etkili bir yatırımcı ilişkileri için iki alandaki uzmanlardan destek alınabilir. Para piyasalarında çalışan ve deneyim sahibi olan analistler, portföy yöneticileri ve yatırım bankacıları yatırımcı ilişkileri ekibinde yer almalıdır. Para piyasalarında deneyimi olan uzmanların şirket değeri bağlamında finansal performansı daha iyi değerlendirebileceği; hisse alım ve satım cephesinde var olan algılama ve davranışları daha iyi anlayabileceği düşünülmektedir. Yatırımcı ilişkileri uzmanlığında önemli bir boyut olarak editör, muhabir ve yayıncı gibi halkla ilişkiler uzmanlığı bulunan profesyonellerin şirketin kurumsal iletişim alanında etkin olması beklenebilir. Medya, gerek kamuoyuna ulaşma gerekse potansiyel hissedarlara ulaşmada mesajları en iyi dağıtan bir mecra olarak tanımlanabilir. Bu durum, halkla ilişkiler uzmanları ile yakın ve aktif bir çalışmayı gerektirebilir. Halkla ilişkiler uzmanları medyanın neyi duymak isteyeceği ve yatırımcı ilişkilerini yürütmede hangi stratejilerin belirgin bir katkı sağlayacağını tanımlayabilir. Gerek şirketlerin borsaya yaptığı bildirimler gerekse medya ya da diğer ilgili kuruluşlara yapacağı bilgilendirme paketleri kolay anlaşılabilir ve çok fazla teknik detay içermeyen metinler olmalıdır. Etkili ve iyi bir yatırımcı ilişkileri programı, açık, kurumsal yönetimi benimsemiş, hesap verebilen ve hem şirkete hem de yatırımcı topluluğuna hizmet edebilen programdır. Yatırımcı topluluk için yatırım kararı vermek için yatırımcı ilişkileri biriminin sağlayacağı enformasyon önem kazanırken, şirket için 119 yatırımcılardan alınacak geri besleme, !irket yönetiminin yönetim stratejisi belirleme ve uzun dönemli hisse de"erinin olu!masında belirlenecek politikaları kolayla!tırabilir. Yatırımcı ili!kileri biriminin düzenli ve bir takvime ba"lı olarak gerek yatırımcılarla gerekse kamuoyu ile payla!tı"ı bilgi ve veriler vardır. Bu bilgi ve veriler belirli bir form ve içerik düzenine sahiptir. Medya ile ili!kilerde kullanılan basın bülteni haber dili ile yazılırken, çeyrek dönemlik raporlar ise !irket performansına ili!kin verileri matematik diliyle tablola!tırır. Yıllık toplantılarda !irketin gündemini belirleme, yatırımcıları gündeme ili!kin haberdar etme, vekâletname gerektiren durumları izleme gibi rutin ileti!im gerektiren konular belgelere dayalı olarak takip edilmelidir. Yatırımcı ili!kileri ile pazarlama arasında bir kar!ıla!tırma yapıldı"ında kaliteli ve iyi i!leyen bir mü!teri ili!kileri servisi hem iç hem de dı! payda!lar açısından ilk ve en etkili araçtır. Bu aracın kullanılmasında öncelikle yatırımcı ili!kileri uzmanlarının bilgilenmesi ve yatırımcılara ya da payda!lara verecekleri bilgiyi özümsemi!, iyi analiz etmi! olması bir gerekliliktir. Bu noktada zamanlı ve do"ru bilginin payla!ılması yatırımcının tatmini kadar analistler, derecelendirme kurulu!ları için de önem ta!ımakta; yatırımcı ili!kilerinin güvenilir ve etkin olmasını sa"lamaktadır. Yatırımcı ili!kileri birimi, !irketlerde ba"ımsız bir birim olarak yükselmektedir. Halkla ili!kiler birimi ya da finansal yönetimden ba"ımsız olarak yatırımcı ili!kileri biriminin olması yatırımcı topluluk ile olan ili!kilere ve ileti!ime daha fazla önem verildi"i anlamına da gelmektedir. Yatırımcı ili!kileri birimini halkla ili!kiler gibi birimlerin içinde i!levsel hale getirmeye çalı!an !irketler, yatırımcı ili!kileriyle ilgili etkinlikleri daha kolay yapabilmekte ancak, bu birimin gerektirdi"i uzmanlık ve vizyona sahip olamamaktadır. Yatırımcı ili#kileri yalnızca borsada i#lem gören #irketler için önemli de$ildir. Özellikle halka arz sürecinin yönetilmesi, yatırımcılarla ilgili ara#tırmalar yapılması yatırımcı ili#kileri birimini gerekli kılar. $irketlerin günümüzde çok çe!itli payda!ları olması, aynı zamanda !irketlerin sermaye giri!ine ihtiyaç duymaları ile ili!kilidir. $irketlerin etkin yönetilip faaliyetlerini istikrarlı biçimde sürdürebilmesi kurumsal yönetim ilkeleri içinde yer almaktadır. Yatırımcı ili!kileri !irketlerin kurumsal yönetiminden de sorumlu olarak çalı!maktadır. Bu nedenle borsada i!lem gören ya da görmeyen tüm !irketler için belirli bir büyüklü"e sahip olmak yatırımcı ili!kileri biriminin kurulması ve çalı!abilmesi için önem ta!ır. Özellikle halka arz sürecine girecek !irketlerde bu sürecin yönetilmesi yatırımcı ili!kileri birimi aracılı"ıyla gerçekle!mektedir. Halka arz sürecinin !irketle ilgilenebilecek potansiyel yatırımcılara dönük ön ara!tırmalar yapmayı gerektirmesi ve bunun da 3-5 yıl gibi bir zaman gerektirmesi, etkin çalı!acak bir yatırımcı ili!kileri birimini gerekli kılmaktadır. YATIRIMCI !L!"K!LER! UZMANI !" TANIMI Yatırımcı ili!kileri uzmanlarının i! tanımlarını yapmak için onların !irketlerde hangi i!levleri yerine getirdi"ini tanımlamak gerekir. Yatırımcı ili!kileri biriminin yerine getirmesi gereken i!levler konusunda keskin sınırlamalar yapmak olanaklı olmasa da, temel düzeyde a!a"ıda yer alan dört madde açıklayıcı olabilir: a. Finansal raporlama ve kamuoyuna gerekli açıklamaların yapılması, b. $irkete neden yatırım yapılması gerekti"ine yatırımcıları ikna etme, c. Kurumsal yönetim ve kurumsal yönetimle ilgili açıklamaların yapılması, d. Medya ili!kileri ile kamuoyunda görünme. Bu uygulamalar aynı zamanda yatırımcı ili!kileri uzmanlarının i! tanımını yapmayı sa"layan ve yapılan i!in ne tür eylemler gerektirdi"ini ortaya koyan tanımlamalardır. Buna göre yatırımcı ili!kileri uzmanları raporlama, bilgi verme, ikna etme, açıklama yapma, ili!ki kurma ve sürdürme gibi eylemlerde bulunmaktadır. 120 ! ! Yatırımcı ilişkileri uzmanının iş tanımını nasıl tanımlayabilirsiniz? Yatırımcı ilişkileri, bir şirketin yatırımcılarına iletişim, finans ve pazarlama elemanlarını kullanarak mevcut performansı ve gelecek öngörülerini sunan bir stratejik yönetim kanalı olarak tanımlanmaktadır. Bireysel, kurumsal yatırımcılarla kurulan ilişkiler, analistler ve medyanın bilgilendirilmesi, bir takvime bağlı rutin uygulamalar yatırımcı ilişkileri uzmanlarının iş tanımı içinde yer almaktadır. Yatırımcı ilişkileri temel düzeyde bazı uygulamaları yerine getirmek durumundadır. Bunlar: a. Şirketin zamanlı olarak kamuoyuna açıklaması gereken bilgileri de içeren kamuyu bilgilendirme politikası geliştirmek ve bunu sürdürmek, b. Şirketle ilgili finansal raporları hissedarlar, yatırımcılar, düzenleyici kuruluşlar, borsalar ve ilgili kurum ve kişilerle paylaşmak, c. Şirkete ilişkin algılamanın yönetilmesi ve pazar farkındalığının artırılması için hedef gruplara ilişkin programlar tasarlamak, d. Yatırımcı topluluğu ile ilişkiler geliştirmek ve sürdürmek. Yukarıda bahsedilen tüm uygulamaların geniş anlamda yatırımcı topluluk olarak tanımlanan birey ya da gruplarla ilişkili olduğu belirtilebilir. Yatırımcı ilişkileri uzmanlarının temel düzeyde gerçekleştirdiği bu uygulamaların şirketlerin bilgilendirme politikasını yatırımcılara yön verecek şekilde teşvik etmesi gerekmektedir. Dolayısıyla şirketlerin finansal rakamlarını ilgili tüm kişi ve kurumlarla paylaşmak yasal zorunluluk olduğu kadar, potansiyel yatırımcıların da ilgisini çekmede izlenecek bir yol olarak görülebilir. Çeşitlilik, profesyonel geçmiş, çalışma alanları genişliği, geçmiş sorumluluklar, yatırımcı ilişkilerinin uzmanlıklarını etkileyen değişkenlerden bazıları olarak düşünülebilir. Bu özelliklere sahip olmak yatırımcı ilişkileri uzmanları için şirketin kurumsal iletişiminden medya ilişkilerine uzanan geniş iş tanımları içinde katkı sağlayacak özelliklerdir. Şirketler için yatırımcı ilişkileri uzmanlarının ifade ettiği değer ve işlevler şöyle sıralanabilir: a. Şirket yönetimi, piyasalarla bağlantılı olarak gelişebilecek olaylarda açıklama yapabilecek yetkili bir sözcü atamalıdır. Bu durum gelişen olaylara ilişkin yatırımcıların karar verip pozisyon alabileceği ortamı oluşturabilir. Yatırımcı ilişkileri uzmanlarının böyle durumlar için iyi derecede finans ve analiz bilgisine sahip olması, hayati kararları yönetebilmesi için de yeterli tecrübeye sahip olması beklenmektedir. b. Yatırımcı ilişkileri uzmanlarının şirketin yapısına ilişkin tam bilgi sahibi olması önemlidir. Şirketin ürün ve hizmetlerinin neler olduğu, şirketin faaliyet gösterdiği alanındaki rekabet koşullarının bilinmesi ve büyüme potansiyeli gibi konulara hâkim olunması gereklidir. Aynı zamanda bu konularla ilgili sunumların ilgili yatırımcılara akılda kalacak biçimde sunulması, yatırımcı ilgisinin kalıcı olmasını sağlayabilir. c. Şirketin paydaşlarına dönük olarak benimsediği ve izlediği politikaların yürütülmesi, şirket hisse değerinin yükseltilmesi için çaba gösterilmesi beklenmektedir. Yatırımcı ilişkileri birimi yalnızca açıklamalar yapan ya da çeşitli rakamları yatırımcı toplulukla paylaşan bir birim olarak değerlendirilemez. Yatırımcı topluluk ile iki yönlü, simetrik bir iletişim kuran, şirketin kısa ve uzun vadeli politikalarını yatırımcılara duyuran, yönetimsel ve teknik görevleri yerine getiren bir birimdir. Bu yönüyle proaktif olması ve stratejik yönetim işlevini yerine getiriyor olması beklenmektedir. Proaktif stratejik yatırımcı ilişkileri birimi, şirket ve yatırımcı topluluk arasında her ikisinin de ihtiyaçlarına cevap veren bir yapı kurmaya çalışır. Bu yapı şirket yönetiminin şirket paydaşlarıyla olan dengeli iletişimini de bünyesinde barındırmalıdır. 121 Yatırımcı ilişkileri biriminin hedefleri ve işlevi, yatırımcı ilişkileri uzmanlarının iş tanımlarını da ortaya koymaktadır. Buna göre: a. Şirketin piyasa değerini ve işlem hacmini artırmak: Şirketin hisse değerinin artması piyasa değerinin de artması anlamına geleceği için, yatırımcı ilişkileri birimi ile şirket yönetiminin birlikte hareket etmesi ve buna dönük politikalar geliştirmesi gerekmektedir. Bunun yanı sıra işlem hacmini artırmak, mevcut yatırımcıların hisseleri elinde tutması ve potansiyel yatırımcıları hisse alımı konusunda ikna etmeyi gerektirir. b. Finans sektöründe şirketin bilinirliğini artırmak: Şirketin yatırım politikalarından yatırımcı topluluk ile olan ilişkilerinin yönetilmesine kadar, şirkete ilişkin farkındalık oluşturmak, yatırım tercihlerini etkileyebilecek bir durumdur. c. Uzun vadeli kurumsal yatırımcıların sayısını artırmak: Kurumsal yatırımcıların şirket hisselerini uzun vadeli olarak elde tutması, sermaye birikimi açısından önemlidir. d. Şirketin büyüme modelinin ve gelecekteki fırsatların iyi anlaşılmasını sağlamak: Şirketin faaliyet alanının gerektirdiği büyüme eğilimi ve buna bağlı olarak gelecekte ortaya çıkabilecek potansiyel fırsat ve tehditlerin değerlendirilmesi, yatırımcı ilişkilerinin hedefi olmalıdır. e. Şirketin yatırımcı profilini genişletmek ve derinleştirmek: Mevcut yatırımcılar dışında şirkete yeni bireysel ve kurumsal yatırımcıların kazandırılması ve mevcut hissedarların daha fazla pay sahibi olması yönünde teşvik edilmesi şirket değerini etkileyen bir gelişmedir. f. Şirket hissesinin yüksek performans göstermesini sağlamak: Şirketin sektördeki diğer rakipleri arasında ve endekslerde yüksek değerlere ulaşması, yatırımcıların ve paydaşların şirkete ilişkin olumlu algılamasını artırabilir. g. Şirketin tüm hukuki gereklilikleri yerine getirmesini sağlamak: Şirketin sermaye piyasası ve mali yükümlülüklerine ilişkin yasa, mevzuat ve yönetmeliklere uygunluğunu sağlamak ve bu uygunluğu sağlayacak düzenlemeler yapmak gereklidir. Finansal piyasaları düzenleyen otoriteler yatırımcı toplulukla paylaşılması gereken şirket bilgilerinin ne olduğunu, ne zaman ve nasıl yapılması gerektiğini yasa, yönetmelik gibi hukuksal metinlerle belirlemektedir. h. Kriz yönetimi: Şirket için beklenmedik durumların ortaya çıkması, yönetilmesi gereken bir süreçtir. Şirketin paydaşlarını bu süreçte bilgilendirmesi, krizi ortaya çıkaran durumu ortadan kaldırması ve paydaşlarıyla olan iletişim akışını kesmemesi beklenmektedir. Yatırımcı ilişkileri uzmanları, çalıştıkları şirketlerin, yatırımcı topluluk ile olan ilişkilerini yürütme, yapılandırma ve sürdürmede işlev görürler. Yatırımcı ilişkileri biriminin işlevi yatırımcıların gözünde şirketin ve yönetimin eylemlerini savunmak olmadığı, yatırımcı topluluğu dinleyerek onların taleplerini karşılıklı fayda çerçevesinden değerlendirmek olduğunu belirtmek gerekir. İki yönlü iletişim olarak adlandırılan bu sürecin yöneticisi ve kolaylaştırıcısı olarak yatırımcı ilişkileri uzmanlarını tanımlamak gerekir. Yönetimin ve yatırımcı topluluğun zaman zaman bir araya getirilmesi, iletişim kanallarının açık tutulması açısından yatırımcı topluluğu olumlu algılamalara götürebilir. Yatırımcı ilişkileri uzmanlarının sıradan ya da önemsiz olarak gördüğü bazı bilgilerin yatırımcı topluluk için önemli ve karar vermede etkili olduğu gözden uzak tutulmamalıdır. Bu nedenle sadece yasal zorunlulukların gerektirdiği bilgilendirme ve açıklamalar dışında kurumun kendi oluşturduğu bir bilgilendirme politikası olması yararlıdır. Yukarıda bahsedilen yatırımcı ilişkileri çalışma alanlarının mesleki uygulamalar ve alınan eğitimler açısından karşılığı tartışmaya açıktır. Günümüzde iktisadi ve idari bilimler formasyonuna sahip yatırımcı ilişkileri uzmanları sektörde daha fazla yer bulabilmektedir. Yatırımcı ilişkileri biriminin CEO (Chief Executive Officer, tepe yönetici) ya da CFO (Chief Financial Officer, mali işler müdürü) tarafından mı yönetilmesi gerektiği konusu netlik kazanmış değildir. Finansal alanda kendini yetiştirmiş yatırımcı ilişkileri uzmanlarının daha fazla iletişim becerisi gerektiren bu birimde çalışması ancak daha fazla eğitim alma yoluyla mümkün olabilir. 122 YATIRIMCI !L!"K!LER! UZMANININ ÖZELL!KLER! Yatırımcı ili#kileri uzmanlarının i# tanımına ba$lı olarak ne tür özellikleri ta#ıması gerekir? Yatırımcı ili!kileri muhasebe, hukuk, finans, ileti!im gibi alanların kesi!ti"i bir alan olarak var olmaktadır. Bu nedenle yatırımcı ili!kileri uzmanlarının da sahip olması gereken temel bilgiler arasında sermaye piyasası bilgisi, muhasebe bilgisi, uluslararası piyasalar ve uluslararası ticaret e"ilimleri bilgisi yer almaktadır. #leti!im yeterlilikleri açısından yazılı ve sözlü düzeyde ileti!im becerilerinin yanı sıra örgütsel ileti!im becerilerinin de önemli oldu"u belirtilmektedir. Bu ileti!im gerek bireysel gerekse kurumsal yatırımcılar arasında gerçekle!irken, !irketin kendi çalı!anları arasında da bu ileti!ime ihtiyaç vardır. $irketlerin dinamik yapıları nedeniyle, sermaye piyasalarındaki hızlı de"i!imler, uluslararası politik geli!meler hızlı de"i!en ko!ullara ve olaylara uyum sa"lama noktasında sürekli ö"renmeye açık olma ve hızlı analiz yapabilme özelliklerini gerekli kılmaktadır. Yatırımcı ili#kileri hukuk, muhasebe, ileti#im, finans gibi alanlara ili#kin bilgi gerektirdi$i için yatırımcı ili#kileri uzmanlarının bu alanlarda yatırımcı ili#kileri i#levlerini yerine getirebilecek düzeyde bilgi sahibi olması gerekir. Yatırımcı ili!kileri biriminde çalı!an uzmanların sayısının çok olmasından daha önemli olan konu, uzmanların kaliteli olmasıdır. Kalite kavramından anla!ılması gereken, yatırımcı ili!kileri uzmanlarının yapmı! oldukları i!in temel olarak finansa dayandı"ı ve uzmanların finansal verilere ili!kin bilgi ve analiz yetene"inin iyi olmasıdır. Yatırımcı uzmanlarının temel olarak ta!ıması gereken özellikler !unlardır: a. Finans, hisse senedi piyasası ve düzenlemelerle ilgili olan kavramlarda uzman olma, b. Yazılı ve sözlü ileti!im yeteneklerinin iyi olması, c. Yabancı dil konusunda yetkin olma ve akıcı bir biçimde konu!ma ve yazma, d. Yaygın kullanılan yazım, hesap ve sunum programlarını yeterli düzeyde kullanabilme. Gerek i!letmeler gerekse yatırımcılar küresel ekonomi içinde büyüyen aktörler olarak boy göstermektedir. Bu durum dünyanın ortak dili olarak benimsenen #ngilizce dı!ında ba!ka bir yabancı dili okuma, yazma ve konu!ma becerisini gerektirmektedir. Yabancı yatırımcı toplulu"un ya da payda!ların !irketin simetrik bilgi payla!ımında yer alması açısından yabancı dilin etkin kullanımı ya!amsal önemdedir. Bazı !irketlerin küresel yapılarına kar!ılık yerel düzeyde etkin çalı!tıkları dü!ünülürse, ortak ileti!im dili olarak kabul edilen #ngilizce dı!ında dünyada en çok konu!ulan diller içinde yer alan #spanyolca, Arapça, Çince gibi diller yerel piyasalara ve yerel yatırımcılara ula!mada kolaylık sa"layabilir. Yatırımcı ili!kileri uzmanlarının hem yönetici hem de tekniker rolü üstlenmesi kısa ve uzun vadeli hedefler açısından önemlidir. Çeyrek dönemlik raporların açıklanması gibi teknik detaylar ve bunların yatırımcı toplulukla payla!ılması tekniker rolü ile ilgili iken, yatırımcı toplulukla uzun dönemli ili!kiler kurulması yöneticilik rolü ile ili!kilidir. Yatırımcı ili!kileri birimi temel olarak mevcut yatırımcıları tutabilmek ve olası yatırımcıların ilgisini çekme ve bu ilgiyi sürdürmekle görevlidir. Yatırımcı ili#kileri uzmanlarının sahip olması gereken özellikler neler olabilir? Yatırımcı ili!kileri uzmanlarının !irket içindeki konumu, !irketin büyüklü"ü, sermaye piyasası otoritelerinin düzenlemeleri, !irketin yatırımcı ili!kilerine verdi"i öneme göre de"i!iklik göstermektedir. Ancak temel düzeyde bu uzmanların ta!ıması gereken özellikler, çe!itli e"itim ve becerilere sahip olmayı gerektirmektedir: 123 ! ! a. Üniversite mezunu: Üniversitelerin 4 yıllık iktisadi idari bilimler fakültesi programları başta olmak üzere yatırımcı ilişkileri biriminin gerektirdiği işleri yapabilecek temel düzeyde donanım için üniversite mezunu olmak bir gerekliliktir. b. Finans ve muhasebe bilgisi: Yatırımcı ilişkileri uzmanlarının iş tanımı gereği finans bilgisi ve muhasebe uygulamaları konusunda bilgi sahibi olmak gerekir. c. Sermaye piyasaları bilgisi: Sermaye piyasalarının işleyişi, mevzuatı ve bu mevzuatın öngördüğü uygulamaları yerine getirmek için hem sermaye piyasalarındaki gelişmeleri izlemek hem de bu piyasaların kullandığı dili bilmek gerekir. d. Finansal analiz yapabilme: Yatırımcı topluluğun yatırımcı ilişkileri beklentilerinden birisi finansal verilerin yorumlanarak anlaşılır ve öz bir biçimde kendilerine sunulmasıdır. Bu nedenle finansal analiz yapabilme yatırımcı uzmanları için temel özelliklerden birisidir. e. Finansal tabloları ve oranları yorumlayabilme: Finansal tablo ve oranlar çok sayıda verinin karşılaştırılarak sonuca ulaşılmasını gerektirir. f. Temsil yeteneğine sahip olma: Şirketlerin mevcut ve potansiyel yatırımcılarıyla ya da şirketle ilişkili olan paydaşlarıyla yüz yüze gelmeyi gerektiren toplantılar, etkinlikler yapılabileceği gibi şirketin medyada ya da kamuoyunda temsil edilmesini sağlayabilmek, temsil yeteneği ile açıklanabilir. g. Yönetim: İster yatırımcı ilişkileri biriminde çalışan bir uzman isterse bu birimi yöneten bir çalışan olsun, yönetim becerisi, birim içinde olduğu kadar diğer birimlerle eşgüdüm içinde çalışmayı gerektirir. h. İletişim ve ikna yeteneği: Yatırımcı ilişkileri işinin temelde iletişim kurabilme ve sürdürebilme yeteneğini gerekli kıldığını söylemek mümkündür. Bahsedilen iletişim ve ikna yeteneği yalnızca yatırımcı topluluğa dönük etkili söz söyleme sanatı değil, iletişim içeriklerini planlama, yatırımcıları ikna edebilecek veriler, argümanlar tasarlama ve yatırımcıları eyleme yöneltme olarak düşünülebilir. i. Sözlü ve yazılı anlatım becerisi: Yatırımcı ilişkileri uzmanlarının kullandığı iletişim mecraları yazılı ve görsel anlatım becerisini gerekli kılmaktadır. Örneğin yatırımcılarla yüz yüze yapılan bir toplantıda sözlü anlatım becerisi önemli olduğu kadar, bu toplantıda yapılan powerpoint sunumda yazılı ve görsel anlatım becerisi de ön plana çıkar. j. Araştırmacı kişilik: Günümüzde iş dünyasının oldukça dinamik bir yapısı olduğu düşünülürse, finansal piyasalarla ilgili gelişme ve değişikliklerin araştırmacı bir kişilik gerektirdiği söylenebilir. Bu durum yatırımcı ilişkileri uzmanlarının kendi uzmanlık alanı ya da kendi sektörüyle ilgili değişikliklere, fırsat ve tehditlere ilişkin bilgi sahibi olmayı şart koşmaktadır. Bu şartın yerine getirilmesi meraklı olmayı ve araştırmacı kişiliğe sahip olmayı gerektirir. k. İleri düzeyde İngilizce: Finansal piyasalar için dünyanın en yaygın dili olarak kabul edilen İngilizce, yatırımcı ilişkileri uzmanlarının sözlü ve yazılı iletişim kurabilmesinde bir gerekliliktir. Uluslararası piyasalara ilişkin bilgi sahibi olma ya da kendi şirketinin bu piyasalara açılmasında İngilizce ortak iletişim dili olarak ön plana çıkmaktadır. Yatırımcı ilişkileri uzmanı her ne kadar finansal verileri iyi analiz edebilme, araştırmacı kişiliğe sahip olma, iletişim ve ikna yeteneğine sahip olma gibi özellikler taşısa da, tüm bunlar İngilizce iletişim kuramadıkça sınırlı bir yatırımcı topluluğa ulaşabilmeyi sağlar. l. Teknolojiyi etkin şekilde kullanabilme: Günümüzde iletişim kurabilme, çeşitli verilere ulaşabilme, bunları saklayabilme, bu verileri sunum haline dönüştürme, farklı iletişim mecralarını kullanabilme, teknolojiyi etkin şekilde kullanabilmeyi gerektirir. Bu gereklilik yalnızca teknolojik araçlara sahip olma ve bunları kullanabilme değil aynı zamanda bu araçların çalışmasını sağlayan yazılımlara ilişkin bilgi sahibi olmayı da kapsamaktadır. Özellikle de finansal ve teknik verilerin derlenip toplanması, sunulması, gelecek öngörülerinden bulunulabilmesi birtakım teknolojik içerikleri kullanmayı zorunlu kılmaktadır. m. Şirkete değer katabilecek bilgiyi üretme ve bu bilgiyi dağıtabilme yeteneği: Araştırmacı kişiliğe sahip yatırımcı ilişkileri uzmanları bilgiye ulaşma, onu yorumlayabilme ve analiz edip değere dönüştürebilme yeteneğine de sahip olmalıdır. 124 n. Yurtiçi ve yurtdışı seyahat engeli olmama: Yatırımcı ilişkileri uzmanları için masa başı çalışmak olanaklı bir durum değildir. Gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında yatırımcı topluluk ile karşılaşabilme, organize edilmiş toplantılar ve görüşmeler yapma seyahat etmeyi gerektirmektedir. YATIRIMCI İLİŞKİLERİ UZMANLARININ KULLANDIĞI TEMEL YÖNTEMLER Hisseleri borsada işlem gören bir şirketin yatırımcı ilişkileri birimi çalışma yöntemi olarak öncelikle mevcut hissedarlarının profilini ortaya çıkarmalıdır. Bunun yanı sıra sektörde yer alan benzer şirketlerin üstünlük ve zayıflık açısından tanımlanması ve karşılaştırılması strateji belirlemede fayda sağlayabilir. Şirketler için yeni sermaye kaynaklarının temin edilmesi süreklilik açısından önem taşıdığı için sektöre ve şirkete ilgi duyabilecek potansiyel yerli ve yabancı yatırımcıların tanımlanması gerekir. Bu amaç doğrultusunda şirketin faaliyet gösterdiği sektörü kapsayan bilgi bankalarından yararlanmak önemlidir. Yatırımcı ilişkileri biriminin kurumsal olarak şirketin dış paydaşlarıyla iletişimini gerçekleştirmesi amacıyla yatırımcı ilişkileri detaylı iletişim planının hazırlanması ve bu planın uygulamaya konması birimin çalışma yöntemleri arasındadır. Gerek mevcut yatırımcılar gerekse potansiyel yatırımcıları hedefleyen çalışmalarda, yatırımcı ilişkileri birimi iletmek istediği ana mesajları belirlemesi, etkinlikler için öncelik sırası belirlemesi ve bunu bütçelemesi, mesajların alıcılarına ulaştıktan sonra geri bildirimlerin alınması ve bu geri bildirimlerden yola çıkarak iletişim planını güncellemesi gerekir. Gerçekleştirilen çabaların ne derecede başarılı olduğunu değerlendirmek için mutlaka sonuçların ölçülmesi, verimlilik açısından önemlidir. Yatırımcı ilişkileri uzmanları kurumsal yatırımcılarla genellikle yüz yüze görüşmeler yapmayı tercih ederken, bireysel yatırımcılarla elektronik ortamda iletişim kurmaktadırlar. Yatırımcı ilişkileri uzmanlarının sıklıkla başvurduğu iletişim yolu ‘açıklama yapmak’tır. Bu açıklamaların tek yönlü olmaması, yatırımcı topluluktan şirkete doğru bir iletişim akımının olması da tercih edilmelidir. Bunun yanı sıra yatırımcı ilişkileri uzmanlarının gerek yönetimin gerekse paydaşların çıkarlarının neler olduğunu açık bir biçimde ortaya koyması, kısa ve uzun vadeli planlar ve amaçların ortaya konması yatırımcıların bilgilendirilmesi açısından oldukça önemlidir. Kurumsal yatırımcıların şirketin politikası, şirket değerleri gibi konulara finansal verilerden daha az önem verdiği belirtilmelidir. Yatırımcı ilişkileri uzmanlarının yalnızca şirketle ilgili rutin işleri takip etmesi beklenmemektedir. Yatırımcı ilişkileri birimi yıllık bazda hazırladığı eylem planında önceden kararlaştırılmış tarihlerde çeşitli bilgilendirici organizasyonlar yapabilir. Önemli kurumsal tarihler, her çeyreğin mali tablo açıklama dönemi, genel kurul tarihi, yurt içi ve yurt dışı tatiller, önemli sektörel konferans ve yatırımcı buluşmaları bu eylem planında yer alabilir. Uzmanların bazı durumda inisiyatifi ele alarak ortaya çıkması muhtemel sorunları önceden görerek çözüme yönelik çalışması, daha büyük sorun ve krizlerin engellenmesi için sorumlu davranması beklenmektedir. Bu durum stratejik iletişim yönetimi olarak tanımlanabilir. Proaktif yaklaşım olarak düşünülen, şirkete ilişkin gerçekleşebilecek risklerin değerlendirilip önceden çözüme kavuşturulması ya da önlemlerin alınması, sorun ya da krizle karşı karşıya kalındığında daha az hasarla atlamayı ve şirket hisse değerinin daha az kayıp vermesi anlamına gelebilir. Yatırımcı ilişkileri uzmanlarının halkla ilişkiler uzmanlarından farklı olarak kullandığı bazı yöntemler vardır. Bunların başında, yatırımcı uzmanlarının yatırımcılarla iletişimde yüz yüze ve bireysel iletişimi daha fazla tercih ettiği belirtilebilir. Bu durum yatırımcıların ilgi ve isteklerinin daha iyi anlaşılması, şirkete ilişkin farklı algılama ve anlayışların azaltılmasında yardımcı olmaktadır. 125 Yatırımcı !li#kileri Programının A#amaları Kurumsal yönetim ilkeleri benimsenerek olu#turulacak bir yatırımcı ili#kileri programında hangi a#amalar bulunmalıdır? $irket performansının iyi olması hisse fiyatının yükselmesini ifade ederken, yatırımcıların beklentilerinin kar!ılanamaması hisse fiyatlarının dü!mesi anlamına gelebilir. Bu nedenle yatırımcı ili!kileri birimi yatırımcılara !effaf, güvenilir, açık bir bilgi akı!ı sa"lamalıdır ki; yatırımcılar güvenle gelecek de"erlendirmesi yaparak karar verebilmelidir. Bu amaçla kurumsal yönetim ilkeleri benimsenerek olu!turulacak yatırımcı ili!kileri programında be! a!ama bulunmalıdır. a. Kurumun imajının belirlenmesi ve bu imajı destekleyecek bilgileri yatırımcı toplulu"u ile payla!ma, b. Yatırım fırsatları ile ilgilenecek yatırımcıların tanımlanması için pazar ara!tırması yapılması, c. Finansal medya ve hedeflenen yatırımcıların bilgilendirilmesinde do"ru ileti!im araçlarının belirlenip kullanılması, d. Borsalarda !irketin imajının geni! bir perspektifte tanımlandı"ı program yürütmek, e. Sonuçları de"erlendirerek programda yeni düzenlemelere gitmek. Finansal bilgi !irket de"erini ortaya koyan en önemli bilgi olarak algılanmaktadır. $irket stratejisi, yönetim stratejisi gibi bilgiler ise finansal bilgi olmamasına ra"men !irket de"eriyle ili!kilendirilen bilgi olarak tanımlanabilir. Bunun yanı sıra yatırımcı ili!kileri uzmanlarının !irketin üretim yaptı"ı sektöre ve ürünlere ili!kin bilgi sahibi olması, sundu"u hizmetleri ve kurumsal sermaye olarak dü!ünülebilen de"erlere ili!kin bilgi sahibi olması yatırımcı topluluk ile kurulan ileti!imi etkileyen bilgilerdir. Bu bilgiler aynı zamanda yatırımcılar kadar analistlerin de dikkate aldı"ı ve !irket hisselerine ili!kin karar vermeyi kolayla!tıran bilgilerdir. Bu ba"lamda yatırımcı ili!kileri uzmanları ile yönetim arasında uyumsuzluk olmaması gerekmektedir. Bu iki birim arasında ya!anan uyumsuzluk genellikle yatırımcı toplulu"u etkilemektedir. Son zamanlarda !irketlerin sosyal sorumluluk ve çalı!an politikalarının finansal toplulu"u etkiledi"i ve bu durumun !irketin de"eri ve algılanmasında etkili oldu"u belirtilmektedir. Bu politikaların !irketin finansal politikalarıyla ilgisiz oldu"u söylenemez. Bu nedenle de bu politikaların !irketin hisse de"erini belirlemede bir veri olarak de"erlendirilmesi gerekir. Özellikle de uzun dönemli yatırımcıların !irketin gelecek de"erini hesaplamada sosyal sorumluluk projeleri ve çalı!anlarına dönük politikaları dikkate aldı"ı söylenebilir. Büyük !irketlerin payda!larıyla olan ileti!iminde sosyal sorumluluk projeleri hem marka de"erini artırma hem de !irketin çevre ve sosyal politikalara olan deste"i nedeniyle toplumsal imajını olumlayan bir yakla!ımdır. Bunun yanı sıra kurumsal strateji, kurumsal yönetim, ara!tırma geli!tirme çalı!maları gibi de"i!kenler de uzun dönemli de"erleme çabaları için önemlidir. Yatırımcı ili!kileri uzmanları !irketin finansal olmayan verilerini üç ba!lıkta de"erlendirebilir: a. Ürün ya da hizmet bilgisi: $irketin üretti"i ürün ya da sundu"u hizmetlere ili!kin bilgi, ara!tırma geli!tirme çalı!maları ve !irketin pazardaki konumu, b. Süreç bilgisi: $irketin stratejisi, içyapısı ve yönetim, c. Destek bilgisi: Kurumsal sosyal sorumluluk ve kurumsal ileti!im. Yatırımcı ili!kileri biriminin pratikleri ve yatırımcılarla payla!ılan bilginin düzeyi elle tutulabilir biçimde somut olmayabilir. Finansal analistler, yatırımcılar hem finansal hem de finansal olmayan bilgiye ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle payda!larla kurulan iki yönlü ileti!ime ba"lı olarak alınacak geri dönü!ler bilgi sunumu açısında önem ta!ımaktadır. $irket yönetimlerinin yatırımcı ili!kilerinden beklentileri de yatırımcılardan analistlere geni! bir toplulukla ili!ki olu!turmak ve bunu sürdürebilmektir. Bu ili!kinin yönetimin i! stratejisini tanımlayan ve açıklayan bir boyutu da olmalıdır. Bu nedenle yatırımcı ili!kileri uzmanlarının finans ve ileti!im bilgilerini birle!tirip liderlik etmesi beklenmektedir. 126 ! ! $irket yönetimleri, !irkete ili!kin uzun dönemli planlar yapan ve !irket hissesini kiralayan de"il kendi !irketi gibi elinde tutan yatırımcıları benimserler. Bu politikanın yatırımcı ili!kilerinin proaktif ve stratejik bakı!a sahip olması ile ili!kilendirilebilece"i ve yatırımcı ili!kileri tanımının da “stratejik yönetim sorumlulu"u” oldu"u gözden kaçırılmamalıdır. Bu amaçla, yatırımcı ili!kileri biriminin yatırımcı toplulu"a dönük ara!tırma yapması, hedefler ve stratejik planlar geli!tirmesi, !irketi olumsuz süreçlere götürebilecek konuları tahmin edip önlem alması gerekmektedir. Proaktif yönetim ve payda!larla ileti!im !irketin hisse de"erini yükseltecek adımlar anlamına gelmekte ve bu adımları da yatırımcı ili!kilerinden liderlik yapabilecek uzmanların ataca"ı dü!ünülebilir. Üretim yapan ve hizmet sunan !irketler arasında ara!tırma ve geli!tirmeye ili!kin yatırımcı toplulu"a sunulan bilgiler farklı algılanmaktadır. Ürün ya da hizmet olsun, !irketin ilgili oldu"u i!in do"ası, tam olarak ne yaptı"ı ve nasıl para kazandı"ı yatırımcı toplulu"un bilmek istedi"i bir konudur. Dolayısıyla yatırımcı ili!kileri uzmanlarının hedef kitleye göre belirlenmi! bilgileri ilgilere ula!tırması gerekmektedir. Yatırımcı !li#kileri Araçları Yatırımcı ili#kileri biriminin yatırımcılara ula#mada kullandı$ı yatırımcı ili#kileri araçları neler olabilir? Yatırımcı ili!kileri biriminin, mevcut ve potansiyel yatırımcılara ula!mak için kullandı"ı araçlara yatırımcı ili!kileri araçları denir. Bu araçlar içinde !irket tanıtım bro!ürleri, analist toplantıları, yatırımcılarla bulu!ma toplantıları, !irket verilerini içeren bro!ürler, fabrika ya da üretim alanı gezileri sayılabilir. Mevcut ve potansiyel yatırımcılara ula!mak için kullanılan medyalar en fazla kullanılandan en aza kullanılan sırasıyla: e-posta, telefon, do"rudan postalama, faaliyet raporu, yatırımcı web sitesi, webcasting (web yayıncılı"ı), medya (tüm kitle ileti!im araçları), birebir yüz yüze görü!meler, reklam, haber bültenleri, !irket bro!ürleri, yatırımcı toplantıları, halkla ili!kiler faaliyetleri "irket tanıtım kiti olarak adlandırılan ve !irkete ili!kin temel bilgileri içeren bilgi paketi yatırımcıların !irkete ili!kin finansal ve finansal olmayan bilgi ihtiyacını kar!ılayan materyallerdir. Bu paketin içinde, faaliyet raporu, internet sitesi adresi, !irket tanıtım filmi, !irket sunumu, aktivite raporu, !irkete ili!kin veri paketi, periyodik aralıklarla yayınlanmı! olan bültenler ve !irketi tanıtan di"er materyaller olabilir. $irket tanıtım kiti, genellikle yalnızca yatırımcıları de"il, !irketle ilgilenen tüm payda!ları kapsayabilir. Bu nedenle !irket tanıtım kitleri hazırlanırken reklam, halkla ili!kiler birimleri, hukuk ve mali i!ler birimleri ortak çalı!abilir. Doyurucu bir içerik yanında biçim açısından metinlerin okunabilir olması, grafik tasarımların anla!ılabilir olması, anla!ılması zor finansal verilerin dikkat çekici biçimde sadele!tirilmesi önemlidir. "irket web sitelerinin biçim açısından düzenlenmesi yatırımcı ili!kileri biriminin do"rudan sorumlulu"u de"ildir ancak içerik bakımından yatırımcıların kolay ula!abilece"i güncel ve do"ru bilgilerin olması yatırımcı ili!kileri uzmanlarının görevidir. Web sitelerinin !irketin kurumsal bakı!ını ve anlayı!ını yansıttı"ı ve temsil etti"i dü!ünülürse, siteye girenlerin kolay yönlenebildikleri, aradı"ı bilgiyi hızlı bir biçimde bulabildi"i siteler kullanımı kolay sitelerdir. Yo"un bilgi içeren ve geç yüklenen sitelerin kullanıcı algısını olumsuz etkiledi"ini söylemek olanaklıdır. Yabancı yatırımcıların da en kolay eri!ilebilir kaynak olarak de"erlendirece"i web sitelerinde tüm içeri"in #ngilizce ve alternatif ba!ka dillerde içerik sunması tercih edilebilir. $irketlerin yatırımcılarıyla ve payda!larıyla ileti!iminde en önemli mecralardan biri haline gelen web siteleri, payda!larla olan ileti!imi olumlu açıdan etkilerken bir taraftan da kurumun imajına katkı sa"lamaktadır. Web siteleri !irketler için yalnızca bir bilgi da"ıtım kanalı de"il aynı zamanda multimedya özellikleri nedeniyle görsel, i!itsel, grafik ve metin gibi özellikler ta!ıyan materyallerin payla!ımı anlamına gelmektedir. Yatırımcı ili!kilerinin internet uygulamalarını kullanarak yatırımcı ili!kilerinde maliyet, zamanlılık, eri!ilebilirlik ve içerik kalitesi bakımından önemli üstünlükler elde edebilece"i vurgulanmaktadır. 127 ! ! Şirket tanıtım kiti içinde yer alan yatırımcı sunumu olarak adlandırılan ve genellikle Powerpoint programıyla hazırlanan ve görsel zenginlik içeren sunumlar bazen basılı olarak da ilgililere ulaştırılır. Sunumların çok uzun olmaması, çok fazla metin içermemesi, güncel ve ilgi çekici bilgilere yer vermesi, okunabilir olması ve kurumsal algılamayı olumsuz etkileyebilecek animasyonlar içermemesi tercih edilmelidir. İçerik açısından yatırımcı sunumlarında beklenti, şirket stratejisinin açıklanması, şirketle ilgili önemli gelişmeler ve gelecek planlarına ilişkin bilgiler, yatırımcıların önem verdikleri konular olarak düşünülebilir. Şirket tanıtım kiti içinde yer alan tanıtım filmleri, görsel anlamda ilgi çekici materyaller olarak değerlendirilebilir. Tanıtım filmleri profesyonel yapım şirketleri tarafından yapılabileceği gibi, şirket çalışanları tarafından da yapılabilir. Tanıtım filmleri için en önemli konu, tanıtım filminin amacı ve hedef kitlesinin çalışmaya başlamadan önce belirlenmesidir. Senaryo, seslendirme gibi profesyonel destek gerektiren işler düşünüldüğünde, özellikle de bilgisayar teknolojilerinden yararlanma noktasında şirketi görsel ve doğru bir biçimde yansıtacak bir içerik planlanması gerekliliktir. Tanıtım filmi DVD formatında çekilip dağıtılabilen bir materyal olabileceği gibi, şirket web sitesinde yer alan bir film olarak da düşünülebilir. Şirket tanıtım kiti içinde yer alan aktivite raporları şirketin bir anlamda genel durumu ya da profilini yansıtan ve okuyucunun zihninde şirkete ilişkin bir imaj biçimlendirdiği metinler olarak düşünülebilir. Aktivite raporlarında genel olarak şirket tarihçesi, şirket misyon ve vizyonu, sektöre bakış, yönetimin mesajı, kurumsal sosyal sorumluluk ve insan kaynakları, kalite politikaları gibi genel politikalara ilişkin bilgiler yer almaktadır. Faaliyet raporlarına göre daha kalıcı bilgilerin yer aldığı aktivite raporlarında kâğıt kalitesi ve tasarım gibi öğeler önemliyken, okuyucunun zihninde şirkete ilişkin bir kanaatin oluşması ve şirket büyüklüğü ve değerlerine ilişkin imaj oluşması beklenmektedir. Temel veriler olarak değerlendirilebilecek factsheet, şirketle ilgili temel ve güncel verileri kapsayan birkaç sayfayı aşmayacak bilgilendirme dokümanı olarak tanımlanabilir. Bu doküman içinde yer alan bilgilere ilişkin mutlaka tarih verilmeli, hisse fiyatı, piyasa değeri, satışlar ve bu verilerin karşılaştırmalı bilgileri konulmalıdır. Rakamların algılamada kolaylık sağlaması için çeşitli grafikler dikkat çekici ve farklılaştırıcı renkler şeklinde kullanılabilir. Şirket tanıtım kiti içinde yer alan periyodik bilgilendirme şirketin elektronik ya da yüz yüze biçimde belirli zaman aralıklarıyla şirkete ilişkin bazı bilgileri paydaşları ve kamuoyu ile paylaşması işlevini görmektedir. Şirketlerin kurumsal düzeyde özellikle yeni gelişmeleri ilgilileriyle paylaşması, mesajın ulaştığı kişilerce doğru bir formatta görüntülenmesini gerekli kılar. Elektronik posta biçiminde hazırlanmış ve iletişim listesinde yer alan kişi ya da kurumlara ulaştırılmış bu bilgilendirme postaları aynı zamanda şirkete ilişkin linkler içerebilir. Böylece bu linklere ne kadar kişinin ulaştığı ölçülebilir. Benzer bir biçimde şirket web sitesine konmuş bir bilgilendirme metni, iletişim etkinliğinin ölçülmesi bakımından önemlidir. Web sitesi üzerinden geri bildirim almak ve bu geri bildirimleri değerlendirmek de olanaklıdır. Analist toplantıları, şirketlerin özellikle yeni ve potansiyel yatırımcıları çekmede önem taşıyan organizasyonlardır. Aracı kurumların analistler eliyle hazırlamış olduğu şirket raporları hisse alım satım ve tutulması konusunda tavsiye veren ve yatırımcıların izlediği kaynaklar olarak ele alınabilir. Bu nedenle analist toplantılarında yatırımcı ilişkileri uzmanlarının yapacağı sunumlar, sorulan sorulara verilecek yanıtlar analistleri tatmin edebilmeli ve bu yolla araştırma raporlarına girebilmelidir. Hakkında olumlu tavsiyelerin olduğu, yatırımcıların beklentilerine yanıt verecek hisselerin fiyat yükselme ve hacim artışı eğilimi gözlenmektedir. Yatırımcı ilişkileri uzmanları toplantıların zamanlamasına dikkat etmeli, piyasada yaşanan gelişmeler dikkate alınarak toplantı düzenlenmelidir. Aracı kurumlar içinde belli sektörleri takip eden ya da o sektörde uzmanlaşmış analistlerin olması, toplantıya davet edilecek analistlerin belirlenmesi konusunda kolaylık sağlayabilir. Analist toplantılarının benzeri toplantıların yatırımcılarla yapılması, İngilizce karşılığı roadshow olan yatırımcı toplantısı olarak tanımlanabilir. Yatırımcılarla birebir ya da toplu olarak görüşülmesi genellikle uygun olması durumunda yönetim kurulu başkanı, şirketin tepe yöneticisi ya da mali işler müdürünün de katılımıyla gerçekleşir. Yatırımcı ilişkileri biriminin sunumu içinde şirketin tanıtımı, finansal verileri yer 128 alabilir ancak, roadshowlarda çift taraflı, etkileşimli bir iletişim kurulur. Böylece hem yatırımcılar kendi zihinlerinde yer alan sorulara yanıt bulur hem de şirket yönetimi yatırımcıların fikir ve görüşlerini öğrenmiş olur. Böyle bir etkinlik düzenlemeden önce eğer yatırımcılara ilişkin önbilgi sahibi olunursa daha özel ve ayrıntılı bilgi sunma olasılığı ortaya çıkar. Kurumsal yatırımcılar ve aracı kurumlar daha ayrıntılı ve özel bilgiler talep edebilir ancak, kamuyu aydınlatma açısından haksız rekabet doğurabilecek bilgilerin paylaşılması konusunda titiz olmak gerekir. Kurumsal yatırımcıların tercih ettiği bir yöntem olarak birebir iletişim kurma daha verimli bir yöntem olarak belirtilebilir. Yatırımcı toplantılarında ilgiyi canlı tutabilmek için iki konuşmacıya yer verilebilir. Yatırımcı ilişkileri uzmanlarının yatırımcılara dönük kullandığı yöntemlerden bir diğeri fabrika ya da üretim tesisi ziyaretidir. Yatırımcıların tamamına böyle bir olanak sunmak zor olduğu için genellikle ekonomi gazetecilerine, fon yöneticilerine, analistlere ve finansal medyaya dönük olarak bu etkinlik gerçekleştirilmektedir. Bazen kâğıt üstündeki verileri değerlendirmek ikna edici olmayabilir. Böyle durumlar için üretim tesisleri ve teknolojik yatırımları tanıtmak hem merak uyandırabilir hem de daha fazla ilgi çekici olabilir. Bu gezilerde katılımcıların güvenliğine dikkat etmek, katılımcılara programı vermek, çeşitli ikramlarda bulunmak, ekonomi basını ve analist grupları birbirinden ayrı ve farklı zamanlarda tesis gezisine davet etmek önemli ayrıntılardır. Yatırımcı ilişkileri yönetiminde kullanılan yaygın yöntemlerden birisi de telekonferans yöntemidir. Yatırımcılara ve şirketin yöneticilerine zaman kazandıran bir uygulama olarak görülen telekonferansta tarafların birbirine soru sorması ve görüş alışverişinde bulunması mümkündür. Telekonferans yönteminde yatırımcı ve yatırımcı ilişkileri uzmanları fiziksel olarak ayrı yerlerde bulunsalar da teknoloji yardımıyla birbirlerini görerek iletişim kurabilirler. Finansal piyasalarda yatırım enstrümanlarının çeşitlenmesi, yatırım seçeneklerinin artması anlamına gelmektedir. Bu nedenle yatırımcı ilişkileri uzmanlarının sermaye piyasalarından daha fazla yararlanmaya dönük çalışmalar yapması beklenmektedir. Bu noktada yatırımcı ilişkilerinde ortaya çıkan yeni eğilimlerin bilinmesi gerekir. Bu eğilimlerden bazıları, internet erişiminin giderek artması nedeniyle yatırımcıların doğru ve güncel online bilgiye ihtiyaç duyması, yabancı yatırımların ülkeye çekilmesi ve temettü verimliliğinin artmasıdır. 129 Özet İşletmeler, yatırımcı topluluk olarak adlandırılan bireysel ve kurumsal yatırımcılardan analistlere uzanan geniş bir paydaş grubuyla ilişki kurmak ve bu ilişkiyi sürdürmek durumundadır. Yatırımcı ilişkileri şirketler için yatırımcı topluluk kadar şirket paydaşlarıyla olan stratejik iletişimi de kapsamaktadır. Bu önemli görevi bazı şirketler dışarıdan ajanslara devrederken bazı şirketler ise kendi organizasyon yapısında kurdukları birimler aracılığıyla yürütmektedir. Profesyonel anlamda yatırımcı ilişkilerini yürüten uzmanlar birden fazla alana ilişkin görev tanımlamalarına sahiptir. Halkla ilişkiler, medya ilişkileri, muhasebe, finans ve hukukla ilgili rutin ya da olağanüstü gelişen olay ve etkinlikler yönetilmesi gereken işler bütünü olarak düşünülebilir. Geleneksel anlamda yatırımcı iliş-kilerinin yürütülmesi, yatırımcı ilişkileri uzmanı-nın şirkete ilişkin bilgileri, geliştirilen bir iletişim sistemi ya da aracıyla ilgili kurumlarla paylaşma-sıdır. Yatırımcı ilişkileri sıklıkla şirketlerin yöne-tim fonksiyonu ile ilişkili olarak düşünülse de stratejik bir öneme sahip olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Belirtilen tüm bu görevlerin yapılması için, yatırımcı ilişkileri uzmanlarının sahip olması gereken yetkinliklerin muhasebe, finans, iletişim, yatırım, yönetim, strateji, metin yazımı gibi alanlar olduğu belirtilmelidir. Tüm bunlara ek olarak, yatırımcı ilişkilerinin işlevini yerine getirmesinde zaman ve paranın kullanımı dengeli olmalıdır. Yatırımcı ilişkileri uzmanlarının şirketlere ilişkin tanımlanan işlevleri yerine getirebilmesi için bazı özellikler taşıması gerekir. Bu özellikler, üniversite mezunu olma, finans, muhasebe, iletişim bilgisi, finansal analiz ve yorum yapabilme, temsil yeteneği, sözlü ve yazılı anlatım becerisi, ileri düzeyde İngilizce, teknolojiyi etkin kullanabilme, şirkete değer katacak bilgiyi üretebilme ve dağıtabilme, seyahat engeli olmama olarak belirtilebilir. Yatırımcı ilişkileri uzmanlarının mevcut ve potansiyel yatırımcılara ulaşmada kullandıkları yöntemler, yatırımcı ilişkileri araçları olarak tanımlanabilir. Yatırımcı ilişkileri araçları içinde yaygın olarak kullanılanlar, şirkete ilişkin çeşitli bilgileri derleyen şirket tanıtım kiti, analist toplantıları, yatırımcı toplantısı olarak adlandırılan roadshowlar, fabrika ya da üretim tesisi gezileri ve yatırımcı ilişkileri biriminin düzenlediği özel etkinliklerdir. Şirket tanıtım kitleri içinde, şirketin ara dönem raporları, faaliyet raporu, tanıtım filmi, aktivite raporu, periyodik bilgilendirmeler içeren haber bülteni gibi materyaller bulunur. Yatırımcı ilişkileri uzmanlarının temel düzeyde yapmaları önem taşıyan bazı gereklilikler vardır: • Sermaye piyasalarının gerektirdiği belgeleri hazırlamak • Sermaye piyasalarını düzenleyen kurumların açıklama ve düzenlemelerini hissedarlarla paylaşmak • Öz ve amaca dönük iletişim faaliyetleri yürütmek İnternet, yatırımcılar ve yatırımcı ilişkileri uzmanları için zaman ve fiziksel sınırlamaları ortadan kaldıran bir mecra olarak etkin bir işlev taşımaktadır. Şirket web sitelerinde güncel ve doğru bilgiyi yatırımcı topluluk ile paylaşmak ve bunu yaparken yerli ve yabancı paydaşlara hızlı biçimde ulaşabilmek maliyet ve esneklik gibi olanaklar sunmaktadır. • Yatırımcılarla paylaşılacak bilgilere ilişkin şablon ve metinler oluşturmak • Yatırımcı topluluğa dönük görüşmeler organize etmek etkinlik ve • Toplantı ve toplantı çağrılarını yönetmek • İletişim ve kurumsal bilginin iç ve dış paydaşlara aktarılması • Şirketin faaliyet gösterdiği endüstri ya da sektöre ilişkin araştırmalar yapıp rekabetçi özelliklerin öne çıkarılması • Borsada şirketin değişim ve hareketini izlemek • Medyada şirkete ilişkin fırsatları ayırt etmek 130 Kendimizi Sınayalım 1. Aşağıdakilerden hangisi yatırımcı ilişkilerinin çalışma alanları arasında yer almaz? 6. Aşağıdakilerden hangisi finansal olmayan verilerden birisi değildir? a. Yatırımcı ilişkileri araçları a. Ürün bilgisi b. Kurumsal yönetim b. Şirket stratejisi c. Düzenli yapılan raporlamalar c. Yıllık rapor d. Genel kurul toplantısı d. Kurumsal sosyal sorumluluk e. Sosyal sorumluluk projeleri e. Kurumsal iletişim 2. Aşağıdakilerden hangisi etkili ve iyi bir yatırımcı ilişkileri programının özelliklerinden birisi değildir? 7. Aşağıdakilerden hangisi mevcut ve potansiyel yatırımcılara ulaşmada en yaygın olarak kullanılan yöntemdir? a. Açık ve anlaşılır olması a. Faaliyet raporu b. Kurumsal yönetimi benimsemiş olması b. Şirket broşürleri c. Sık ve çabuk değişmesi d. Hesap verebilir olması c. Reklam e. Şirkete ve yatırımcı topluluğa hizmet etmesi d. Yüz yüze iletişim 3. I. Raporlama e. Elektronik posta II. Bilgi verme 8. Aşağıdakilerden hangisi şirket tanıtım kitinde yer almaz? III. İkna etme Yukarıda maddelerden hangisi ya da hangileri yatırımcı ilişkileri iş tanımında yer alan eylemlerdir? a. Kurum içi bültenler a. Yalnız I c. Şirket tanıtım filmi b. I ve II d. Aktivite raporu c. I ve III e. Şirket sunumu d. II ve III 9. Yatırımcı ilişkileri biriminin yatırımcı toplantısı olarak düzenlediği ve yatırımcılarla birebir ya da topluca görüşülen toplantının adı nedir? b. Faaliyet raporu e. I, II ve III 4. Aşağıdakilerden hangisi yatırımcı ilişkileri uzmanlarının doğrudan bağlantılı olduğu alanlardan birisi değildir? a. Analist toplantısı b. Roadshow a. Sosyoloji c. Factsheet b. Hukuk d. Tesis ziyareti c. Finans e. Forum d. Muhasebe 10. Yatırımcı ilişkilerinde uzakta olan yatırımcılarla görüntülü olarak toplanmayı sağlayan yöntem hangisidir? e. Halkla İlişkiler 5. Aşağıdaki özelliklerden hangisi yatırımcı ilişkileri uzmanının sahip olması gereken özelliklerden birisi değildir? a. Telekom a. Temsil yeteneği b. Görüntülü telefon b. Üst yönetimde yer alma c. Telekonferans c. İletişim yeteneği d. Teleks d. Araştırmacı kişilik e. Teleteks e. Seyahat edebilme 131 Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı Sıra Sizde Yanıt Anahtarı 1. e Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı İlişkilerinin Çalışma alanları” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Yatırımcı ilişkilerinin sorumluluklarını çalışma alanlarını göz önüne başlıca üç alanda toplamak gerekirse: Sıra Sizde 1 2. c Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı İlişkilerinin Çalışma Alanları” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. • Yatırımcı ilişkileri ve finansal iletişimin tüm boyutlarıyla şirketin üst yönetimi ve finans birimiyle etkileşim içinde olmasını sağlamak 3. e Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı İlişkileri Uzmanı İş Tanımı” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. • Şirket hakkında kamuoyuyla paylaşılması gereken bilgileri finansal analistler ve yatırımcılara sağlamada şirket sözcülüğünü üstlenmek 4. a Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı İlişkileri Uzmanının Özellikleri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. • Etkin bir biçimde yeni hissedarlar aramak ve şirket yöneticilerinin hissedar ile olan iletişimini eşgüdüm içinde yürütmek. 5. b Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı İlişkileri Uzmanının Özellikleri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Sıra Sizde 2 Yatırımcı ilişkileri, bir şirketin yatırımcılarına iletişim, finans ve pazarlama elemanlarını kullanarak mevcut performansı ve gelecek öngörülerini sunan bir stratejik yönetim kanalı olarak tanımlanmaktadır. Bireysel, kurumsal yatırımcılarla kurulan ilişkiler, analistler ve medyanın bilgilendirilmesi, bir takvime bağlı rutin uygulamalar yatırımcı ilişkileri uzmanlarının iş tanımı içinde yer almaktadır. 6. c Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı İlişkileri Uzmanlarının Kullandığı Temel Yöntemler” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 7. e Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı İlişkileri Uzmanlarının Kullandığı Temel Yöntemler” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 8. a Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı İlişkileri Uzmanlarının Kullandığı Temel Yöntemler” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Sıra Sizde 3 9. b Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı İlişkileri Uzmanlarının Kullandığı Temel Yöntemler” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Yatırımcı ilişkileri muhasebe, hukuk, finans, iletişim gibi alanların kesiştiği bir alan olarak var olmaktadır. Bu nedenle yatırımcı ilişkileri uzmanlarının da sahip olması gereken temel bilgiler arasında sermaye piyasası bilgisi, muhasebe bilgisi, uluslararası piyasalar ve uluslararası ticaret eğilimleri bilgisi yer almaktadır. İletişim yeterlilikleri açısından yazılı ve sözlü düzeyde iletişim becerilerinin yanı sıra örgütsel iletişim becerilerinin de önemli olduğu belirtilmektedir. 10. c Yanıtınız yanlış ise “Yatırımcı İlişkileri Uzmanlarının Kullandığı Temel Yöntemler” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Sıra Sizde 4 Yatırımcı ilişkileri uzmanlarının üniversite mezunu, finans, muhasebe, sermaye piyasaları bilgisi olan, finansal analiz ve yorumlama yapabilen, sözlü ve yazılı iletişim yeteneği olan, ileri düzeyde İngilizce bilgisine sahip, seyahat engeli olmayan, araştırmacı kişiliğe sahip kişiler olması beklenmektedir. 132 Sıra Sizde 5 Yararlanılan Kaynaklar Kurumsal yönetim ilkeleri benimsenerek oluşturulacak yatırımcı ilişkileri programında beş aşama bulunmalıdır: Allen, D. (2004). “Fundamentals of Investor Relations” The New Investor Relations. Editör: B.M. Cole. Princeton: Bloomberg Books. a. Kurumun imajının belirlenmesi ve bu imajı destekleyecek bilgileri yatırımcı topluluğu ile paylaşma. Laskin, A.V. (2008). “Investor Relations: A National Study of the Profession” Florida: University of Florida, Yayınlanmamış Doktora Tezi, b. Yatırım fırsatları ile ilgilenecek yatırımcıların tanımlanması için pazar araştırması yapılması. Özer, E. (2008). Yatırımcı İlişkileri El Kitabı. Deloitte Kurumsal Seri. c. Finansal medya ve hedeflenen yatırımcıların bilgilendirilmesinde doğru iletişim araçlarının belirlenip kullanılması d. Borsalarda şirketin imajının geniş bir perspektifte tanımlandığı program yürütmek e. Sonuçları değerlendirerek programda yeni düzenlemelere gitmek. Sıra Sizde 6 Yatırımcı ilişkileri biriminin, mevcut ve potansiyel yatırımcılara ulaşmak için kullandığı araçlara yatırımcı ilişkileri araçları denir. Bu araçlar içinde şirket tanıtım broşürleri, analist toplantıları, yatırımcılarla buluşma toplantıları, şirket verilerini içeren broşürler, fabrika ya da üretim alanı gezileri sayılabilir. Mevcut ve potansiyel yatırımcılara ulaşmak için kullanılan medyalar en fazla kullanılandan en aza kullanılan sırasıyla: e-posta, telefon, doğrudan postalama, faaliyet raporu, yatırımcı web sitesi, webcasting (web yayıncılığı), medya (tüm kitle iletişim araçları), birebir yüz yüze görüşmeler, reklam, haber bültenleri, şirket broşürleri, yatırımcı toplantıları, halkla ilişkiler faaliyetleri 133