KAYNAKLAR • Raija Hanski – Martin Scheinin (Der.), İnsan Hakları Komitesi’nin Emsal Kararları, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005. • Şeref Gözübüyük – Feyyaz Gölcüklü, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Uygulaması, 6.Bası, 2005. • Uluslararası İnsan Hakları Hukuku’nun Temel İlkeleri • Uluslararası güvenlik – insan haklarına saygı bağlantısı: • BM Kurucu Antlaşması Md.1 (“ırk, cins, dil veya din farkı gözetmeksizin herkesin insan haklarına ve ana hürriyetlerine karşı saygıyı geliştirerek ve teşvik ederek, milletlerarası işbirliğini gerçekleştirmek”) Uluslararası Hukukun genelinden ayrıldığı noktalar: • Uluslararası insan hakları hukuku devletlerarası ve devletlerin menfaatlerine göre şekillenen bir hukuk olmaktan ziyade, devletlerin iradeleri dışında var olan ve ifade bulan bir takım değerleri garanti altına alan devletler üstü bir hukuk ve her bir devletin ülkesinde yaşayan bireylerin hakları ve menfaatlerini koruyor. Uluslararası Hukukun genelinden ayrıldığı noktalar: • Uluslararası insan hakları hukukunun objektif niteliği: Karşılıklılık esasına dayanmaz. Uluslararası hukuktaki karşılıklı akit mantığının dışında yer alır. Çünkü uluslararası insan hakları hukuku belgeleri devletlerin birbirlerine karşı değil, her birinin bireylere karşı haklarını düzenliyor. Uluslararası Hukukun genelinden ayrıldığı noktalar: • Bireyin uluslararası hukukun öznesi haline gelmesi: • Uluslararası insan hakları hukuku tarafından korunan hakların öznesi birey. Ayrıca sınırlı da olsa bireye doğrudan uluslararası organlara başvuru yetkisi veriliyor. İnsan Haklarının Bütünselliği / Haklar arasında hiyerarşi • Birinci Kuşak İnsan Hakları: İlk kazanılan ve koruma altına alınan haklar. Bunlar kişisel ve siyasal haklar olarak da nitelendirilebilir. • İkinci Kuşak İnsan Hakları: Büyük çoğunluğu devlete bir hizmet sunma görevi yükleyen haklardır. (Ekonomik, sosyal, kültürel haklar). İnsan Haklarının Bütünselliği / Haklar arasında hiyerarşi • Üçüncü Kuşak İnsan Hakları: Dayanışma Hakları. Üçüncü kuşak haklar devletlerin kişilerin ve grupların dayanışma içinde olmasını gerektirmektedir. Geleneksel insan haklarının yatay bir genişlemesidir. 2. Dünya Savaşı ertesinde ortaya çıkmıştır. Bu hakların oluşum süreci henüz tamamlanmamıştır. İnsanlığın ortak mirası hakkı, barış hakkı, çevre hakkı, gelişme hakkı, insani yardım alma hakkı vb. Bütünsellik • Birinci, ikinci ve üçüncü kuşak hakların tümü, insanca bir yaşam sürdürebilmek için gerekli haklardır. Hepsi birbirine bağımlıdır. Birinin yokluğu diğerinin kullanılmasını olumsuz yönde etkiler. İnsan haklarının bu şekilde gruplara ayrılma nedeni, pedagojiktir (inceleme ve araştırma yapma kolaylığı sağlamasındandır) İkinci Kuşak Haklarla ilgili Tartışma • Giderek güçlenen liberal politikalar nedeniyle sosyal ve ekonomik hakların yeri, önemi, bu hakların kısıtlanabilirliği ile ilgili tartışmalar artmıştır. • İnsan haklarının sadece negatif haklar olduğu iddiası: • Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’na göre, gelişmekte olan dünya nüfusunun beşte biri gece yatağa aç girmekte, dörtte birinin temiz içime suyuna erişimi bulunmamakta, üçte biri kaçak düşürücü bir sefalet içinde yaşamakta Ekonomik Sosyal ve Kültürel hakların tam olarak kabulu ve yerine getirilmesi gereksinimi kendini ortaya koymaktadır. İkinci Kuşak Haklarla ilgili Tartışma • İkinci kuşak hakların evrensel haklar olmadığı iddiası • Birinci kuşak hakların üstün haklar olduğu iddiası • İkinci kuşak hakların birinci kuşak hakları tahrip ettiği görüşü Üçüncü Kuşak Haklarla ilgili Tartışma: • İlk iki kuşak haklar ilgili talep daha çok devlete yöneliktir. Ancak üçüncü kuşak haklarda tüm dünyaya yönelik talepler söz konusudur. Henüz bir dünya devleti kurulmadığına göre bu hakları gerçekleştirme ödevinin kime ait olduğu sorusu sorulabilir. Bu hakların tam olarak gerçekleşebilmesi için uluslararası düzende bazı değişiklikler olması gerektiği gerçektir. Uluslararası Takip ve Koruma Mekanizmaları • Yargısal Mekanizmalar: Ör: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi • Yargısal olmayan Mekanizmalar: • Şikayet üzerine takip ve koruma • Raporlama TC Anayasası Md.90 • Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek: 7.5.2004-5170/7 md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır. AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ SİSTEMİ • AİHS 1952 yılında yürürlüğe girdi. Sözleşme Türkiye tarafından 1954 yılında onaylanmıştır. • Sistemi temelden reforme eden 11.ek protokol 1.11.1998’de yürürlüğe girmiştir. • Sözleşme tüm hak ve özgürlükleri güvence altına almıyor. • Sözleşme’nin sağladığı güvence ikincildir (iç başvuru yollarının tüketilmesi) • Sözleşme karşılıklılık ilkesine dayanmaz. • Bireysel Başvuru • Devlet Başvurusu Bireysel Başvuru • Daha önceden seçimlik bir yol olan bireysel başvuru 11. Protokol’ün yürürlüğe girmesiyle Sözleşme’ye taraf bütün devletler için zorunlu hale gelmiştir. • Bireysel başvuru Sözleşme veya protokollerin ihlali nedeniyle “mağdur” olan kişi tarafından yapılabilir. • Başvurunun kabul edilebilirlik koşulları: a) İç hukuktaki bütün başvuru yollarının tüketilmiş olması b) Kesin kararın verildiği tarihten itibaren 6 ay içinde başvurulması Mahkeme kararlarının uygulanması ve bağlayıcılığı • Mahkeme kararını yerine getirmek için kullanacağı yolların seçimi devlete aittir. (Mahkeme kararı kendiliğinden bir iç hukuk hükmünü veya idari işlemi veya yargı kararını ortadan kaldırmaz). • İç hukukta kesin hüküm niteliğini almış yargı kararlarının Sözleşme’ye aykırı olduğuna Mahkeme tarafından hükmedilmiş olması halinde bazı devletler bunu yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak kabul etmektedir. (Türkiye de yapılan mevzuat değişikliği ile bunu kabul etmiştir) • Mahkeme ayrıca, eğer başvurucu talep etmişse, zarar gören taraf için hakkaniyete uygun bir tazminata hükmedebilir. • Mahkemenin kesin kararlarının devletler tarafından uygulanması Bakanlar Komitesi tarafından denetlenir. • Kesinleşmiş AİHM kararlarının bağlayıcılığı nisbidir, yalnız dava konusu ve davanın tarafları ile sınırlıdır. Bununla birlikte mahkeme kararlarının insan hakları konusunda Avrupa standardını yarattığını belirtmek gerekir. BM MEDENİ VE SİYASİ HAKLAR SÖZLEŞMESİ İNSAN HAKLARI KOMİTESİ’NİN İŞLEVİ • BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi 1966’da kabul edilmiş. Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi ile birlikte İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ndeki hakları garanti altına alıyor. • Türkiye her iki sözleşmeye de 2003’den bu yana taraf. İnsan Hakları Komitesi’nin Sözleşme’nin uygulanmasını izlemek yolunda işlevleri • Taraf Devletler tarafından sunulan dönemsel raporların incelenmesi (md.40) • Sözleşme’nin belli bazı hükümlerine açıklık getirmek üzere Komite’nin yorumlarını sistemleştirerek açıklayan Genel Yorum’ların kabulü (md.40/4) • Sözleşme’ye aykırılık iddiasıyla yapılan bireysel başvuruların değerlendirilmesi (Ek Seçimlik protokol, Kabul:1966, Yürürlük: Mart 1976) • Aralık 1989’da kabul edilen 2. ek protokol (yürürlük temmuz 1991) ile ölüm cezası tümüyle yasaklanmıştır. Devletlerarası Şikayet • Md. 41’e göre bu yönde ayrı bir beyanda bulunmuş devletlere karşı başka bir taraf devlet şikayette bulunabilir. • Bununla birlikte bu yönde beyanda bulunmuş yaklaşık 50 devlet bulunmasına rağmen devletlerarası şikayet yolu bugüne kadar hiç kullanılmamıştır. Bireysel Başvuru • Seçimlik protokolü kabul etmiş devletlere karşı mümkündür. • İhtiyati koruma tedbirleri “varlığı iddia edilen ihlalin mağduruna, tazmini imkansız bir zarar gelmesini önlemek amacıyla” talep edilebilir. Kabul edilebilirlik koşulları: Başvurular, Sözleşme’de yer alan haklardan birinin Sözleşme’ye ve seçimlik protokole taraf devletlerden biri tarafından ihlal edilmesi sonucu mağdur olduğunu iddia eden ve o taraf devletin yargılama alanı içinde bulunan bir kişi tarafından yapılabilir. Başvuru ihlalden bizzat etkilenmiş bir ya da birden fazla kişi tarafından yapılmalıdır. Tüzel kişiler mağdur oldukları iddiasıyla Komite’ye başvuramazlar. İç hukuk yollarının tüketilmiş olması gerekir. Komite’nin kararı ve bağlayıcılığı • Komite, başvuru sonucu Sözleşme’nin ihlalini saptarsa, buna karşılık gelebilecek olan etkili hukuk yolunu da gösterir. • Komite tazminata ilişkin olarak bir miktar belirlemeyip yalnız tazminatın nasıl hesaplanması gerektiğine dair görüşlerini sunar. • Sözleşme’de Komite kararlarının hukuki olarak bağlayıcı olacağına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Bireysel başvurunun nihai sonucu Komite’nin “görüşler” i olarak adlandırılır. YAŞAM HAKKI • • • AİHS Madde 2 Yaşama hakkı temel bir hak olduğu için 2.madde katı olarak yorumlanmalıdır. Maddenin devlet açısından sadece negatif değil pozitif yükümlülükler de getirir. YAŞAM HAKKI • Gözaltının yaşamı tehdit eden bir durumda gerçekleşmesi ve aradan uzun zaman geçmiş olması kayıp kişinin öldüğünün ve md.2’nin ihlal edildiğinin tespiti için yeterli kabul edilmektedir. • Eğer kamusal makamlar bir veya birden fazla kişinin yaşamına yönelik tehlikenin varlığını biliyor veya bilmeleri gerekiyorsa, buna rağmen kendisinden beklenebilecek makul tedbirleri almamışlarsa bu takdirde sorumludurlar. • Md.2 ayrıca devlet organları tarafından güç kullanılması sonucu ölen kişiler ile ilgili olarak etkin soruşturma yapılmasını gerektirir Yaşama Hakkının Sınırları: • Savaş veya olağanüstü durumlarda dahi devletler md.2’ye aykırı önlemler alamazlar (md.15/2). • Ölüm cezası Md.2 ölüm cezasının infazını yaşam hakkının korunmasının istisnalarından biri olarak belirtmektedir. Ancak 6.protokole taraf olan devletler bakımından ölüm cezası savaş ve savaş tehdidi dışında kalkmıştır. 13. protokol ise ölüm cezasını her durumda kaldırmaktadır. • Meşru müdafaa, yakalama ve kaçmanın önlenmesi, ayaklanmanın bastırılması BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi Md.6 Ölüm cezası: Ancak en ağır suçlar için verilebilir. Yaşı 18 yaşından küçük olanlar ölüm cezasına çarptırılamaz. Ölüm cezasına çarptırılmış olanların bağışlanmasını veya cezasının hafifletilmesini isteme hakkı vardır. İkinci ihtiyari protokol ile ölüm cezası kaldırılmıştır. (Sadece savaş zamanında işlenen askeri suçlar bakımından istisna getirilebilir) UN General Assembly resolution 62/149: country votes • AGAINST: Afghanistan, Antigua and Barbuda, Bahamas, Bahrain, Bangladesh, Barbados, Belize, Botswana, Brunei Darussalam, Chad, China, Comoros, Democratic People’s Republic of Korea, Dominica, Egypt, Ethiopia, Grenada, Guyana, India, Indonesia, Iran, Iraq, Jamaica, Japan, Jordan, Kuwait, Libya, Malaysia, Maldives, Mauritania, Mongolia, Myanmar, Nigeria, Oman, Pakistan, Papua New Guinea, Qatar, Saint Kitts and Nevis, Saint Lucia, Saint Vincent and the Grenadines, Saudi Arabia, Singapore, Solomon Islands, Somalia, Sudan, Suriname, Syria, Thailand, Tonga, Trinidad and Tobago, Uganda, United States, Yemen, Zimbabwe • ABSTAINT: Belarus, Bhutan, Cameroon, Central African Republic, Cuba, Democratic Republic of the Congo, Djibouti, Equatorial Guinea, Eritrea, Fiji, Gambia, Ghana, Guinea, Kenya, Lao People’s Democratic Republic, Lebanon, Lesotho, Liberia, Malawi, Morocco, Niger, Republic of Korea, Sierra Leone, Swaziland, Togo, United Arab Emirates, United Republic of Tanzania, Viet Nam, Zambia İŞKENCE VE İNSANLIK DIŞI MUAMELE YASAĞI • AİHS Madde 3 • “onur kırıcı muamele”, “insanlık dışı muamele”, “işkence”: • Bu hüküm herhangi bir sınırlamaya tabi tutulamayacak mutlak nitelikte bir hakkı ifade eder. AİHS md.15/2’ye göre bu hak olağanüstü durumlarda dahi sınırlanamaz. İşkence yasağı, olayın özellikleri, mağdurun davranışı ve onun tarafından işlenen suç ne olursa olsun geçerlidir. AİHS Madde 3 • Negatif ve pozitif yükümlülükleri içerir. • Bir kişinin geri gönderileceği devlette kötü muamele ile karşılaşma tehlikesi bulunması md.3’ün ihlalini oluşturur • Gözetim altında bulundukları süre boyunca akıl hastalarına yapılan muameleler • Md.2’nin ihlal edildiği bazı durumlarda, mağdurun yakınları için de md.3 ihlal edilmiş sayılabilir İşkence ve Kötü Muamele Yasağı • BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi md. 7: Hiç kimse işkenceye veya zalimane, insanlık dışı veya onur kırıcı muamele veya cezaya maruz bırakılamaz. Ayrıca hiç kimse, serbest iradesi olmadan tıbbi veya bilimsel bir deneye tabi tutulamaz. • • • • Soruşturma ödevi ve önleyici yükümlülükler Ölüm bekleyişi İşkence suçunun affı İade, sınır dışı veya geri gönderme yoluyla başka bir ülkeye göndererek bireyleri işkence ya da zalimane, insanlık dışı veya küçük düşürücü muamele ya da ceza tehlikesine sokmama yükümlülüğü BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi md.10 (Tutulanların Hakları) • 1. Özgürlüğünden yoksun bırakılan herkes, insani muamele ve insanın doğuştan sahip olduğu insanlık onuruna saygı görme hakkına sahiptir. • 2. a) Tutuklu sanıklar, istisnai haller dışında mahkumlardan ayrı tutulur ve kendilerine mahkum edilmemiş kimselerin statüsüne uygun tarzda ayrı bir muamele uygulanır. • b) Tutuklu küçük sanıklar yetişkinlerden ayrı tutulur ve en kısa sürede yargısal makamların önüne çıkarılırlar. • 3. Ceza infaz sistemi, mahpusları iyileştirme ve toplumsal rehabilitasyonlarını sağlama gibi temel amaçlara sahip olur. Küçük failler ‘yetişkinlerden ayrılır ve yaşları ile hukuki statülerine uygun bir muamele görürler. BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi • Gözaltına alınan kişilerin resmi olarak gözaltı merkezi olarak tanınan yerlerde tutulmaları, • Gözaltı ve sorgulamaya ilişkin bilgilerin kayıt altına alınması • Devletler her türlü gözaltı merkezinin işkence veya kötü muamelede kullanılabilecek aletlerden arındırılmasını sağlamak durumundadır. BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi • • • • • • Cismani ceza Ölüm cezası bekleyişi İşkence suçunun affı Ölüm cezası infaz yöntemleri Geri göndermeme ilkesi Mahkumlara uygulanacak muamelede asgari standartlar ADİL YARGILANMA HAKKI AİHS Madde 6 • 1. Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir. Hüküm açık oturumda verilir; ancak, demokratik bir toplumda genel ahlak, kamu düzeni ve ulusal güvenlik yararına, küçüklerin korunması veya davaya taraf olanların özel hayatlarının gizliliği gerektirdiğinde, veya davanın açık oturumda görülmesinin adaletin selametine zarar verebileceği bazı özel durumlarda, mahkemenin zorunlu göreceği ölçüde, duruşmalar dava süresince tamamen veya kısmen basına ve dinleyicilere kapalı olarak sürdürülebilir. 2. Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar suçsuz sayılır. ADİL YARGILANMA HAKKI AİHS Madde 6 • 3. Her sanık en azından aşağıdaki haklara sahiptir: a) Kendisine yöneltilen suçlamanın niteliği ve nedeninden en kısa zamanda, anladığı bir dille ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek; b) Savunmasını hazırlamak için gerekli zamana ve kolaylıklara sahip olmak; c) Kendi kendini savunmak veya kendi seçeceği bir savunmacının yardımından yararlanmak ve eğer savunmacı tutmak için mali olanaklardan yoksun bulunuyor ve adaletin selameti gerektiriyorsa, mahkemece görevlendirilecek bir avukatın para ödemeksizin yardımından yararlanabilmek; d) İddia tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek, savunma tanıklarının da iddia tanıklarıyla aynı koşullar altında çağırılmasının ve dinlenmesinin sağlanmasını istemek; e) Duruşmada kullanılan dili anlama dışı veya konuşma dışı takdirde bir tercümanın yardımından para ödemeksizin yararlanmak. • Divan bu “adil yargılanma” kuralının hukukun en temel kuralı olduğu ve bu nedenle maddenin dar yorumunun amaca uygun düşmeyeceğini belirtmiştir • Hukukun üstünlüğü • Davaların yerindeliği • Hukuka aykırı olarak elde edilmiş delil Adil Yargılanma Hakkı’na ilişkin sınırlamalar • Md.8 ve 11’deki kamu düzeni vb. nedenlere dayalı sınırlamalara md.6 için izin verilmemiştir. • Ancak md.15’e göre savaş veya ulusun varlığını tehdit eden başka bir genel tehlike halinde taraf devletler ancak durumun gerektirdiği ölçüde ve uluslararası hukuktan doğan başka yükümlülüklere ters düşmemek koşuluyla adil yargılanma hakkına sınırlama getirebilirler. Adil Yargılanma • İdari uyuşmazlıklar • Md.6 anlamında medeni hak ve yükümlülükler niteliğinde sayılan idari işlemler Adil yargılanma hakkına ilişkin güvenceler 1. Bir yargı yerine başvuru hakkı Başvuru hakkına getirilecek sınırlamalar, md.6 ile öngörülen garantilerin özünü zedelememeli, adaletin yararına gerekli olmalı, haklı bir amaç izlemeli ve izlenen amaçla orantılı olmalıdır. Mahkemeye başvuru hakkı etkin olmalıdır. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı Adil yargılanma hakkına ilişkin güvenceler • 2. Davanın Hakkaniyete uygun Dinlenmesini isteme hakkı • Yargılama süresince silahların eşitliği ilkesine saygı gösterilmeli, kararlar gerekçeli olmalı, yargılama dilini anlama, duruşmada şahsen bulunma hakkına saygı • Kararın gerekçesi açık olmalı Adil yargılanma hakkına ilişkin güvenceler 3. Duruşmanın halka açık olması 4. Makul sürede yargılanma hakkı 5. Mahkemenin bağımsızlığı ve tarafsızlığı Objektif ve sübjektif tarafsızlık 1. Sanığa tanınan güvenceler a) Masumluk karinesi b) Sanığa tanınan asgari haklar • Kendisine yöneltilen suçlamanın niteliği ve nedeninden en kısa zamanda, anladığı bir dille ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek; • Savunmasını hazırlamak için gerekli zamana ve kolaylıklara sahip olmak • Kendi kendini savunmak veya kendi seçeceği bir savunmacının yardımından yararlanmak (Mali olanaklardan yoksun bulunuyor ve adaletin selameti gerektiriyorsa, mahkemece görevlendirilecek bir avukatın para ödemeksizin yardımından yararlanabilmek; Avukatla görüşmenin gizli olması; Sanığın duruşmada kişisel olarak hazır bulunma hakkı) • İddia tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek, savunma tanıklarının da iddia tanıklarıyla aynı koşullar altında çağırılmasının ve dinlenmesinin sağlanmasını istemek; • Duruşmada kullanılan dili anlama dışı veya konuşma dışı takdirde bir tercümanın yardımından para ödemeksizin yararlanmak. BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi md.14: • BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi md.14’de AİHS’nin aksine “zaman” faktörüne açık bir atıf yapılmamıştır. • Adil yargılanmanın öğeleri: a) yargılamanın kamuya açık olması b) mahkemenin sahip olduğu yetkiler yasalar tarafından tanınmış olmalı ve mahkeme bağımsız ve tarafsız olmalı Askeri ve özel mahkemeler Adil Yargılanma • • • • • Masumiyet Karinesi Sebepsiz yere gecikmeden yargılanma Ölüm cezasının söz konusu olduğu davalar Silahların eşitliği Mahkumiyet ve cezanın daha yüksek bir yargı organınca gözden geçirilmesi • Komite hükmün bazı bileşenlerinin olağanüstü durumlarda bile askıya alınamayacağını ifade etmiştir. (Masumiyet karinesi, bir kişinin bir suçtan ötürü ancak bir mahkeme tarafından yargılanabilmesi ve mahkum edilebilmesi) AİHS Madde 9: Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü • 1. Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, açıkça veya özel tarzda ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama özgürlüğünü de içerir. 2. Din veya inancını açıklama özgürlüğü, ancak kamu güvenliğinin, kamu düzenin, genel sağlığın veya ahlakın, ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için demokratik bir toplumda zorunlu tedbirlerle ve yasayla sınırlanabilir. Din, vicdan ve düşünce özgürlüğü • Demokratik çoğulculuk • Negatif inanç özgürlüğü • Din, vicdan ve düşünce özgürlüğünün iç yönü • Din, vicdan ve düşünce özgürlüğünün dış yönü • Din ve inanç özgürlüğünün kapsamı • Dini inancını açıklama ve başkalarını kendi dini inancı yönünde ikna hakkı • Devlet dini uygulaması • Dini inancını açıklama özgürlüğünün sınırları (md.9/2) AİHS Madde 10: İfade özgürlüğü • 1. Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir almak ve vermek özgürlüğünü de içerir. Bu madde, devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine bağlı tutmalarına engel değildir. 2. Kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, veya yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması için yasayla öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlamalara ve yaptırımlara bağlanabilir. Düşünce ve İfade Özgürlüğü • Özgürlükçü demokratik devletin temeli • Kapsamı • Sınırları (Md.10/2) Kanun tarafından öngörülme Meşru amaç Demokratik bir toplum için zorunlu olma BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi Md.18 • 1. Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kendi tercihiyle bir dini kabul etme veya bir inanca sahip olma özgürlüğü ile, tek başına veya başkalarıyla birlikte toplu bir biçimde, aleni veya özel olarak, dinini veya inancını ibadet, uygulama, öğretim şeklinde açığa vurma özgürlüğünü de içerir. • 2. Hiç kimse, kendi tercihi olan bir dini kabul etme veya inanca sahip olma özgürlüğünü zayıflatacak bir zorlamaya tabi tutulamaz. • 3. Bir kimsenin dinini veya inancını açığa vurma özgürlüğü ancak kamu güvenliği, kamu düzeni, sağlık veya ahlak veya başkalarının hak ve özgürlüklerini korumak amacıyla, hukuken öngörülen ve demokratik bir toplumda gerekli olan sınırlamalara tabi tutulabilir. • 4. Bu Sözleşmeye Taraf Devletler, anne-babalar ile, mümkünse vasilerin kendi inançlarına uygun biçimde çocuklarına din ve ahlak eğitimi verilmesini isteme özgürlüğüne saygı göstermeyi taahhüt ederler. BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi Md.18 • Devlet Dini • Dini inancını ortaya koyma • Sınırlamalar 18/3 • Okullarda din eğitimi • Vicdani red • BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi md.19: Düşünce ve İfade Özgürlüğü 1. Herkesin, bir müdahale ile karşılaşmaksızın fikirlere sahip olma hakkı vardır. • 2. Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir; bu hak bir kimsenin ülke hudutlarıyla sınırlanmaksızın sözlü, yazılı veya basılı veya sanatsal urun şeklinde veya kendi tercih ettiği başka bir iletişim vasıtasıyla her türlü bilgi ve düşünceyi arama, edinme ve ulaştırma özgürlüğünü de içerir. • 3. Bu maddenin ikinci fıkrasındaki haklar özel bir ödev ve sorumlulukla kullanılır. Bu nedenle bu hak, sadece yasalarda öngörülen ve aşağıdaki sebeplerle gerekli olan sınırlamalara tabi tutulabilir: a) Başkalarının haklarına ve itibarına saygı; b) Ulusal güvenliği veya kamu düzenini veya sağlık ve ahlakı koruma. • • 20. Madde: Savaş propagandası ve düşmanlığı savunma yasağı • 1. Her türlü savaş propagandası hukuk tarafından yasaklanır. • 2. Ayrımcılığa, kin ve nefrete veya şiddete tahrik eden herhangi bir ulusal, ırksal veya dinsel düşmanlığın savunulması hukuk tarafından yasaklanır. İfade Özgürlüğüne Sınırlar • Kamu Ahlakının Korunması • Yahudi soykırımının inkarı • Haberleşme dilini seçme • Ulusal Güvenlik / Demokratik ilkeler • Pratik Çalışma: • B ülkesinde yaşayan nüfusun büyük çoğunluğu E dinine mensuptur. B ülkesi vatandaşı ve G dinine mensup olan X, G dinine mensup diğer kişilerle toplu halde ibadet edebilmek için bir mekan düzenlenmesini B devletinden talep etmiş, talebi reddedilmiştir. X daha sonra böyle bir mekanı kendi imkanlarıyla hazırlayarak kullanmaya başlamış, mekan mahkeme kararıyla kapatılmıştır. • X yine G dinine mensup olan Y ile birlikte, bu dini tanıtmak için el broşürleri hazırlayarak, kişilerin evlerine giderek dinlerine katmak için onlarla görüşmeler yapmıştır. Broşürleri E dininin mensuplarınca ibadet için kullanılan bir mekanın önünde sokakta dağıtırken kendilerine polis müdahale etmiştir. • X ve Y kişilerin evlerinde yaptıkları görüşmeler ve sokakta dağıttıkları bu broşürler nedeniyle yargılanmışlar ve hapis cezasına çarptırılmışlardır. • X ve Y iç başvuru yollarını tüketmelerinin ardından BM İnsan Hakları Komitesi’ne başvurmuşlardır. • Pratik Çalışma 2 • C Devleti vatandaşı Y, C Devleti’ndeki hükümetinin icraatlarını ve bu ülkedeki çeşitli etnik gruplar arasında ayrımcılık yapmasını eleştiren yönde içerik taşıyan resimlerin ve diğer sanat eserlerinin bulunduğu bir sergi açmıştır. • Sergi devam ederken Y, bazı tehdit mektupları ve telefonları almıştır. Sergideki eserlerin ve sanatçıların korunmasının sağlanması için polise başvurmuştur. • Sergiye gelen güvenlik görevlileri bazı sanat eserlerine el koyarak bunları yapan sanatçılarla ilgili soruşturma başlatmış, Y polis müdürlüğüne çağrılarak böylesi bir serginin devamının kendisi ve sanatçıların güvenliği açısından tehlike arz ettiği açıklanarak sergiye son vermesi tavsiye edilmiştir. • Y iki gün sonra silahlı bir saldırı sonucu öldürülmüştür. • C Devleti Avrupa İnsan HaklarıSözleşmesi ve BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’ne taraftır. Olayı bu kapsamda değerlendiriniz. BM HER TÜRLÜ IRK AYRIMCILIĞININ ORTADAN KALDIRILMASINA İLİŞKİN ULUSLARARASI SÖZLEŞME • 1965 yılında kabul edilmiş, 1969’da yürürlüğe girmiştir. Sözleşme en eski ve en fazla onaylanmış BM insan hakları sözleşmesidir. • Irk ayrımcılığı insan haklarının tamamen gerçekleşmesinin önünde ciddi bir engel olarak durmaktadır. • 12 nolu ek protokol • Ayrımcılığın genel olarak yasaklanması • Ayrımcılık yapılmaması ilkesinin, alınacak tedbirlerin objektif ve makûl bir gerekçeye dayanması şartıyla,Taraf Devletleri tam ve etkin bir eşitlik sağlamak üzere tedbir almaktan alıkoymadığını vurgulayarak, • Aşağıdaki hususlarda anlaşmışlardır: 1- Yasa ile öngörülmüş olan tüm haklardan yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasî veya diğer kanaatler, ulusal veya sosyal köken, ulusal bir azınlığa mensup olma, servet, doğum veya herhangi bir diğer statü bakımından hiçbir ayrımcılık yapılmadan sağlanır. • 2- Hiç kimse, hangisi olursa olsun hiçbir kamu makamı tarafından özellikle 1. fıkrada belirtilen gerekçelere dayalı bir ayrıma maruz bırakılamaz. Sözleşmeye göre devletlerin taahhütleri: • Bireylere, kisi gruplarına ya da kurumlara yönelik ırk ayrımcılığı hareketleri ve uygulamalarına karısmamayı ve kamu yetkilileri ve kurumlarının böyle davranmasını sağlamayı; • Kisi ya da kurumların ırk ayrımcılığını himaye etmeme, savunmama ve desteklememeyi; • Hükümet politikaları ile ulusal ve yerel politikaları gözden geçirmeyi ve ırk ayrımcılığı yaratan ya da uygulayan kanun ve düzenlemeleri değistirmeyi ya da yürürlükten kaldırmayı; • Bireylerin, grupların ve kurumların gerçeklestirdiği ırk ayrımcılığını yasaklamayı ve sonlandırmayı; • Birlesmeci ya da çok ırklı örgütler ve hareketler ile ırklar arasındaki engelleri ortadan kaldıracak diğer araçları cesaretlendirmek ve aynı zamanda ırksal bölünmeyi güçlendirme eğilimi olan her seyin cesaretini kırmayı Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi (CERD) • BM tarafından özel bir insan hakları sözleşmesi altındaki sorumlulukların yerine getirilmesini izlemek ve gözden geçirmek üzere kurulmuş ilk yapıdır. • Sözleşmede, "ırk ayrımcılığı" terimi, siyasî, ekonomik, sosyal, kültürel veya toplumsal yasamın herhangi bir alanında, insan hakları ve temel özgürlüklerin tanınmasını, uygulanmasını, bu hak ve özgürlüklerden yararlanılmasını ortadan kaldırmak veya zayıflatmak amacına ya da etkisine yönelik, ırk, renk, soy ya da ulusal veya etnik kökene dayalı her türlü ayrım, dışlama, kısıtlama ya da tercih anlamındadır. • Raporlama: Her dört yılda bir Komite’ye kapsamlı raporlar sunarlar. Bir hükümet sınırları dâhilinde ırk ayrımcılığının olmadığına inansa dahi, Sözlesme’ye bir Taraf Devlet olarak kapsamlı ve diğer düzenli raporları sunmak zorundadır. • Devletlerarası Şikayet: Kullanılmıyor • Bireysel Başvurular: 1982 yılında devreye girmiştir. Sözleşme’nin 14.maddesinde öngörülen beyanda bulunan Devletlere ilişkin olarak söz konusudur. • Türkiye bireysel başvuru hakkını tanımıyor: Bu yönde beyan edilen resmi gerekçe, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilen tazminat kararlarının yeterli olduğu ve bu nedenle Sözleşmenin 14. maddesinde öngörülen beyanın yapılmasına gerek bulunmadığı yönünde. • Kamuoyunu Harekete Geçirmek: Taraf Devletlerin eğitim, öğretim, kültür ve bilgi alanlarında önyargılarla savasmak ve milletler ve ırksal ya da etnik gruplar arasında anlayıs, tolerans ve dostluğu yaygınlastırmak için harekete geçme taahhüdünü vermesi Sözlesme’nin bir özelliğidir. Türkiye tarafından ilk rapordan başlayıp üçüncü raporu kapsayacak şekilde tek belge olarak sunulan dönemsel raporlar değerlendirmiştir. • Türkiye’nin sunduğu raporlar, sunuşlar, sivil toplum örgütleri ve diğer BM kurumlarının belge ve raporlarından yararlanılarak Komite tarafından hazırlanan ve Mart 2009’da yayınlanan Nihai Gözlemler ve Tavsiyeler KADINLARA KARŞI HER TÜRLÜ AYRIMCILIĞIN ÖNLENMESİ SÖZLEŞMESİ (CEDAW) • Genellikle kadınlar için uluslararası haklar bildirgesi olarak anılan Sözleşme 1979’da imzaya açılmış, 1981 yılında yürürlüğe girmiştir. Ocak 2010 itibariyle 186 ülke taraftır. • Türkiye 1986 yılında Sözleşmeyi onaylamıştır. • İhtiyari Protokol Aralık 2000’de yürürlüğe girmiştir. Türkiye 2003’de taraf olmuştur. • Sözleşme kadınlara karşı ayırımcılığı şöyle tarif eder: • "kadınların medeni durumlarına bakılmaksızın ve kadın ile erkek eşitliğine dayalı olarak politik, ekonomik, sosyal, kültürel, medeni ve diğer alanlardaki insan hakları ve temel özgürlüklerinin tanınmasını, kullanılmasını ve bunlardan yararlanılmasını engelleyen veya ortadan kaldıran veya bunu amaçlayan ve cinsiyete bağlı olarak yapılan herhangi bir ayrım, mahrumiyet veya kısıtlama anlamına gelecektir." Devletlerin yükümlülükleri • Kadın ve erkek eşitliği prensibinin hukuk sistemlerine yerleştirilmesi, ayırımcılığa neden olan bütün yasaların kaldırılması ve kadınlara karşı ayırımcılığı yasaklayan yasaların kabul edilmesi; Kadınları ayırımcılığa karşı etkili bir şekilde korumak amacıyla kurullar ve kamu kurumları kurmak ve Kişiler, kurumlar ve şirketler tarafından kadınlara karşı ayırımcılık olarak sayılacak bütün eylemlerinin kaldırılmasını sağlamak. • Kadınların kendilerine ait tüm insan haklarından ve temel özgürlüklerden yararlanabilmesi için Sözleşmeyi onaylamış olan Devletler, yasal ve geçici özel önlemlerin alınması dâhil tüm ilgili uygun önlemlerin alınacağı konusunda yurttaşlarına karşı yükümlülük üstlenirler. • Bu Sözleşme kadınların üreme haklarının olduğunu onaylayan ve kültür ve geleneklerin sosyal cinsiyetin rolünü ve aile ilişkilerini şekillendiren yönlendirici etmenler olduğunu belirleyen tek sözleşmedir. Sözleşme aynı zamanda kadınların kendileri ve çocukları için herhangi bir vatandaşlık alma haklarının olduğunu, bu vatandaşlığı koruma veya değiştirme haklarının olduğunu teyit eder. Sözleşmeci devletler de kadınların her türlü sömürülmesine ve kadın ticaretinde kullanılmasına karşı gerekli önlemleri alacaklarına dair anlaşmaya vardılar. • BM CEDAW Komitesi’ne düzenli raporlar sunulması: Devletler Sözleşme’ye taraf olduktan bir yıl sonra ilk raporlarını, sonra da düzenli olarak dört yılda bir ülke raporlarını sunarlar. Komite bu raporları görüşür ve karara bağlar. Komite’ye ülke raporunu sunan bir ülkenin sivil toplum kuruluşları tarafından hazırlanıp CEDAW Komitesi’ne sunulan raporlardır. • Olağan dışı raporlar: Komite gerekli gördüğü takdirde devletlerin olağan raporlar dışında rapor vermelerini isteyebilir. • Şikayet: İhtiyari protokolü kabul etmiş olan devletlere karşı Sözleşme’de korunan hakları ihlal edilen kadınlar, tek tek, toplu olarak veya temsilcileri tarafından Komite’ye başvuru yapabilirler. Öncelikle tüm iç başvuru yollarının tüketilmesi gerekir. • Soruşturma: İhtiyari protokolle tanınmış ikinci bir denetim yoludur. • Devletlerarası şikayet: Bugüne kadar hiç kullanılmamıştır. • Türkiye İhtiyari protokolde yer alan hem soruşturma hem de şikayet yolunu kabul etmiştir. • Şikayet Komite başvuruyu kabul edilebilir bulursa esastan görüşmeye başlar. Kararını dosya üzerinden verir. Karar ve tavsiyelerini şikayetçiye ve taraf devlete iletir. Devlet bu karar ve tavsiyeler çerçevesinde ne yaptığını Komite’ye yazılı olarak 6 ay içinde bildirir. • Soruşturma: Sözleşme’de korunan hakların ciddi, yaygın, vahim, sistematik bir şekilde ihlal edilmekte olduğuna ilişkin bilgiler varsa, CEDAW Komitesi bu yetkiyi tanımış taraf devletlere karşı soruşturma başlatabilir. • CEDAW Komitesi: 23 bağımsız uzmandan oluşur. Yılda iki kez toplanır. Her toplanma döneminde 3 haftalık çalışma yapar. BM’den rakamlar (8 Mart 2010) • •2009 yılı rakamlarına göre iş gücüne katılma oranı erkekler için yüzde 70,5 kadınlar için tahminen yüzde 26’da kalıyor. Söz konusu oran yüzde 52,6 olan küresel ortalamanın oldukça gerisine düşüyor. • •Kadınlar işgücü piyasasına girerken ve bu piyasada tutunurken ciddi zorluklarla karşılaşıyor. Bu da 2009 itibariyla yüzde 21,9 olan tarım dışı kadın işsizlik oranında açıkça gözleniyor. • •Türkiye’de kadınlar erkeklere oranla daha az ücretli, güvencesi olmayan düşük seviyeli işlerde istihdam ediliyor. Kırsal kesimde yaşayan kadınların yüzde 70’i ücretsiz işçi olarak aile işlerinde çalışıyor. 2009 verilerine göre, çalışan kadınların %59’u sosyal güvenceden yoksun olarak çalışıyor. • 2007 seçimleri sonucunda parlamentodaki kadın MV sayısı iki kat artarak yüzde 9,1 seviyesine ulaştı. Yerel yönetim seviyesinde: Belediye başkanlarının yüzde 0,9’unu (2,948 belediye başkanından 27’si), il meclislerinin yüzde 3,2’si (3,379 üyeden 110’u), ve belediye meclislerinin yüzde 4,2’si (31,790 üyenin 1,340’ını) kadınlar oluşturuyor. • Kadınların ekonomik ve siyasi yaşama katılımına göre belirlenen Cinsiyet Güçlendirme Ölçütü (GEM) verilerine göre Türkiye 109 ülke arasında 101. sırada bulunuyor. Türkiye bu açıdan sadece Tonga, İran, Fas, Cezayir, Suudi Arabistan, Mısır, Bangladeş ve Yemen’in önünde yer alıyor. • Türkiye’de okuma yazma bilmeyen kadınların oranı yüzde 9’un üzerine çıkıyor. • Türkiye’de kızların eğitiminin önündeki en önemli nedenlerden birini yeterli derslik olmaması oluşturuyor. • Türkiye’de kadınların yüzde 42’si eşlerinden fiziksel ve cinsel şiddet görüyor. • Türkiye’deki 35 milyon kadına sadece 52 sığınma evi düşüyor. • İkamet izni bedeli, temel sosyal hizmetlere kısıtlı ulaşım, cinsel şiddet ve güvenli ikamet imkanına sahip olamamak mülteci kadınların karşı karşıya bulunduğu eşitlikten yoksun statülerinin ana unsurlarını teşkil ediyor. Türkiye ve CEDAW: • Türkiye ilk gözden geçirme sürecine yönelik olarak BM CEDAW Komitesi’ne birinci raporunu 1990’da sunmuştur. Türkiye 2. ve 3. Birleştirilmiş Dönemsel Ülke Raporunu Ocak 1997’de, CEDAW Komitesi’nin 16. Oturumu’nda sunarak gözden geçirme sürecini tamamlamıştır. 4. ve 5. Dönemsel Raporlar da gene birleştirilerek Ocak 2005’de Komiteye sunulmuştur. 2008’de 6. Dönemsel Rapor Türkiye ve CEDAW • Gölge Raporlar: Türkiye’deki kadın örgütleri CEDAW çerçevesinde ilk kez 1997 yılında, Türkiye’nin 2. ve 3. gözden geçirme sürecinde bir gölge rapor sunmuş, 2005 yılında Türkiye’nin 4. ve 5. gözden geçirme sürecinde de ikinci kez gölge raporlar sunarak bu sürecin kalıcı bir parçası haline geldiklerini göstermişlerdir. BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi • 20 yıllık bir tartışma sürecinin ardından 1966 yılında imzaya açılmış ve on yıl sonra 1976’da yürürlüğe girmiştir. • Ocak 2010 itibariyle 160 ülke Sözleşme’ye taraftır. Türkiye 2000 yılında imzalamış ve 2003 yılında onaylamıştır Sözleşme’de koruma altına alınan haklar: • Kendi kaderini tayin hakkı; Erkek ve Kadınların Eşit Haklara Sahip Olması; Adil ve Uygun Koşullarda Çalışma Hakkı; Sendika Kurma ve Sendikalı Olma Hakkı; Sosyal Güvenlik ve Sosyal Sigorta Hakkı; Ailenin Korunması ve Desteklenmesi Hakkı; Yeterli Bir Yaşam Standardı Hakkı; Erişilebilir En Yüksek Bedensel ve Ruhsal Sağlık Standardından Yararlanma Hakkı; Eğitim Hakkı; Kültürel Yaşama Katılma ve Bilimsel İlerlemelerden Yararlanma Hakkı; Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi: • Raporlama: • İncelemenin Sonuçlandırılması: Komite Kararları: • Genel Yorumlar: • Genel Müzakereler: • İhtiyari Protokol: Aralık 2008’de kabul edildi. Eylül 2009’da imzaya açıldı. Ocak 2010 itibariyle 31 devlet Protokol’ü imzalamış durumda. Türkiye henüz imzalamamış. BM Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesi md.1: Halkların kendi kaderini tayin hakkı • 1. Bütün halklar kendi kaderlerini tayin hakkına sahiptir. Bu hak vasıtasıyla halklar kendi siyasal statülerini serbestçe tayin edebilir ve, ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmelerini serbestçe sürdürebilirler. • 2. Bütün halklar uluslararası hukuka ve karşılıklı menfaat ilkesine dayanan uluslararası ekonomik işbirliği yükümlülüklerine zarar vermemek koşuluyla, doğal kaynakları ve zenginlikleri üzerinde kendi yararına serbestçe tasarrufta bulunabilir. Bir halk sahip olduğu maddi kaynaklardan hiç bir koşulda yoksun bırakılamaz. • “Halk” kavramı ne bu hükümde ne de Sözleşme’nin başka bir yerinde açıklanmamaktadır. (Komite yerli grupları “halk” olarak kabul etmektedir) • Kendi kaderini tayin hakkı kolektif bir hak olup İhtiyari Protokol bağlamında bireysel başvuruya imkan vermez. Ancak kendi kaderini tayin hakkı, bir azınlığa mensup kişilerin kültürel haklarından yararlanma hakkı da dahil olmak üzere Sözleşme’nin diğer hükümlerinin yorumlanması sırasında md.1 dikkate alınır.