Elementler Ve Sembolleri Ad:zeynep Soyad:yıldız Ders:fen ve teknoloji Öğretmen:tuncer altıparmak 1. ELEMENTLER Eski çağlarda tabiatta varolan her şeyin dört temel elementten oluştuğu kabul edilmekteydi. Bu dört temel elementin ise ” hava, su, toprak ve ateş ” olduğuna inanılmaktaydı. 4 temel element Elementlerin Tanımı Buna göre günümüzdeki element tanımı ve elementlerin özellikleri şöyledir ; Yapısında tek cins atom içeren tüm maddeler element olarak tanımlanır. Bir elementin atomları birbirinin aynı iken, farklı elementin atomları ise birbirinden farklıdır. Tüm elementler birbirinden farklı özelliklere sahiptir. Elementler saf ve homojen yapıdadır. Her bir element farklı sembollerle gösterilir. Elementler atom yapılı ve molekül yapılı olmak üzere ikiye ayrılırlar. Elementler fiziksel ya da kimyasal değişimler sonucunda daha basit maddelere ayrılmazlar. Robert Boyle (Rabırt boyl) Bilim insanlarının bu kabulu Orta Çağ sonuna kadar devam etti. Bu dönemlerde yaygın olan büyücülük ve falcılık gibi işlerle ilgilenen bir çok kimse özellikle tüm maddelerin altına dönüşmesi için çalışmaktaydı. Bu çalışmalar genel olarak ” simya ” olarak adlandırılmaktaydı. İşte bu dönemlerde Robert Boyle ( Rabırt Boyl ) elementin tanımını yaparak yeni bir fikir ortaya attı. Bu tanıma göre daha basit maddelere ayrılamayan maddeler element olarak tanımlanır. Zamanla simya ile ilgili yapılan araştırmalar sonucunda farklı elementler ve yeni maddeler keşfedilmiştir. Bunun sonucunda ise ” Kimya ” biliminin temeli oluşmuştur. Elementler Ve Kullanım alanları a. Demir Tabiatta çok bulunan ve çok yaygın olarak kullanılan bir elementtir. Dayanıklı ve sert olma özelliğinden dolayı inşaatlarda yapı malzemesi olarak kullanılır. Bir çok metal alaşımlarında demir elementi yer almaktadır. b. Bakır Tabiatta bulunan önemli elementlerden biridir. Bazı mutfak eşyalarınınn ve süs eşyalarının yapımında kullanılır. Elektrik akımını ileten en ucuz metallerden olduğu için binaların elektrik tesisatlarında ve elektirkli ev aletlerinin iç yapılarında ve kablo bağlantılarında oldukça yaygın bir şekilde kullanılır. c. Çinko Demir, alüminyum ve bakırdan sonra en çok kullanılan elementtir. Otomotiv endüstrisinde döküm kalıplarında, pil gövdelerinin yapımında kullanılır. Aynı zamanda pek çok vitamin ve mineral ilaçlarının bileşeni olarak kullanılır. d. Gümüş Tabiatta az bulunan değerli bir elementtir. Elektrik akımını iyi ilettiğinden dolayı önceleri iletken tel yapımında kullanılmakta olan gümüş tabaiatta az bulunduğundan günümüzde daha çok süs eşyalarının yapımında kullanılır. Bunun yanında gümüş, ayna yapımında fotoğrafçılıkta, ilaç yapımında da kullanılır. e. Altın Tabiatta az bulunan değerli bir elementtir. Özllikle süs eşyalarının ve mücevherlerin yapımında kullanılır. Çok eski zamanlardan bu yana kuyumcuların en çok kullandığı element altındır. Bugüne kadar çıkarışan tüm altının neredeyse yarısı ülkelerin merkez bankalarında hazine olarak bulunmaktadır. Yani altın aynı zamanda uluslararası bir ödeme aracı olarak kullanılmaktadır. Altın aynı zamanda elektronik sanayiinde de kullanılır. f. Kalay Dövülebilen, kolayca tel ve levha haline gelebilen bir metaldir. Paslanmaya karşı dirençli bir element olduğunda diğer metallerin üzerinin kaplanmasında kullanılır. Kurşun ve kalaydan oluşan bir alaşım olan lehim bazı metallerin birbirine perçinlenmesinde kullanılır. g. Nikel Paslanmaya karşı dayanıklı bir metal olduğundan muslukların ve araçlardaki bazı parçaların kaplanmasında kullanılır. h. Kurşun Yumuşak, ağır, dövülebilen ve zehirli bir elementtir. İnşaat sektöründe, pil yapımında, mermi yapımında, lehim ve diğer alaşımların oluşturulmasında kullanılan bir metaldir. ı. İyot İyot başlıca tıpta, fotoğrafçılıkta ve boya imalatında kullanılır. Çoğu canlının az miktarda iyota gereksinimi vardır. İyot ilaç yapımında, antiseptiklerde, gıda katkılarında, boyalarda ve fotoğrafçılıkta kullanılır. 2. Element Numaraları ve Sembolleri Günümüzde bilinen yaklaşık 120 çeşit element vardır. Bu elementlerin yaklaışk % 90 ‘ı doğada bulunmaktadır. Diğer elementler ise laboratuvarlarda deneysel açlışmalar sonucunda elde edilmiştir. Elementler ilk bulunduklarında sahip oldukları özelliklere uygun bir ad verilmesine özen gösterilmiştir. Örneğin Latincede Hidrojen; su üreten, Oksijen; asit yapan ve Fosfor; ışık veren anlamına gelmektedir. Bunun dışında elementlerin bir kısmına yıldız ve gezegen isimleri, bir kısmında da çeşitli kıta, ülke ve şehir ismleri verilmiştir. Bazı bilim insanlarının isimleri de elementlerin adlandırılmasında kullanılmıştır. … Ancak ülkelerin dillerine göre element isimlerinde farklılıklar vardır. Yani elementlerin adlandırılmasında genel bir standart yoktur. Bu durum bilimsel çalışmalar sırasında karışıklıklara neden olabilir. Bilim insanları bu elementlerin daha kolay tanınmaları, bilimsel ve uluslararası bir standartın oluşması için her bir elemente ayrı bir numara ve sembol tanımlamışlardır. Bütün bilimsel kitaplarda bir elementin numarası va sembolü her zaman aynı kullanılmaktadır. Atom kuramıyla tanıdığımız John Dalton, elementlerin simgelenmesi konusunda, çemberlerden oluşan sembollerin kuulanılmasını önerdi. En sonunda, 1813 yılında , Jon Jakop Berzelius isimli araştırmacı, elementlerin adları temel alınarak simgelenmesi fikrini ortaya attı. Hâlâ kullanılmakta olan bu yönteme göre : Her element, 1 ya da 2 harften oluşan bir simgeyle ifade edilir ve bu simgenin ilk harfi her zaman büyük yazılır. Simgelerde sıklıkla, elementin İngilizce adının ilk harfi kullanılır. Örneğin; H ( Hidrojen: Hydrogen ), C ( Karbon: Carbon ), N ( Azot: Nitrogen ). Eğer elementin baş harfiyle simgelenen başka bir element varsa, bu elementin simgesinde baş harfin yanına, İngilizce adının ikinci harfi de eklenir. Örneğin; He ( Helyum: Helium ), Ca ( Kalsiyum: Calcium ), Ne ( Neon: Neon ). Eğer elementin İngilizce adının ilk iki harfi, bir diğer elementle aynıysa, simgesinde baş harfin yanına, bu kez baş harften sonraki ilk ortak olmayan sessiz harf getirilir. Elementler Ve Sembolleri periyodik tablo … Bilim insanları elementleri numaralandırdıktan sonra bazı benzer özelliklerine göre bir çizelgeye yerleştirmişlerdir. Bu çizelgeye periyodik cetvel ya da periyodik tablo denir. Periyodik tablo, bilinen tüm elementleri belirli bir düzene göre içeren ve incelemeyi kolaylaştıran bir sistemdir. İlk olarak 1867 yılında J.A.R Newlands, elementleri artan atom kütlelerine göre sıralamış ve bir elementin, kendisini izleyen sekizinci elemente benzer özellikler gösterdiğini ifade eden “Oktavlar Yasası”nı ortaya koymuştu. Daha sonra 1869 yılında Dmitri Mendeleev, benzer özellikler taşıyan elementleri arka arkaya dizdiğinde, atom kütlesine dayanan bir tablo elde etmiş ve o zamanlar bilinmeyen bazı elementlerin (skandiyum, galyum ve germanyum gibi) varlığını, hatta özelliklerini tahmin edebilmişti. Lothar Meyer isimli araştırmacı da, 1886 yılında, Mendeleev’den bağımsız olarak, atom kütlelerine göre bir periyodik tablo oluşturmuş ve “valans” kavramını ortaya atmıştı. Günümüzde kullandığımız tablo, yeni elementlerin de yerleştirilebilmesine olanak tanıyan Mendeleev’in periyodik tablosudur. Ancak ilk halinden farklı olarak, elementler atom kütlesine değil, atom numarasına göre düzenlenmiştir. Buna göre periyodik tabloda, soldan sağa ve yukarıdan aşağıya doğru atom numarası artar. Sıklıkla, buna paralel olarak bağıl atom kütlesi de artış gösterir. Tablodaki yatay sıralar ” periyot ” olarak adlandırılır. Bir elementin periyot numarası, o elementin sahip olduğu elektronların bulunduğu en yüksek enerji seviyesini gösterir. Periyot-Grup Periyodik tabloda atom numaralarına göre sıralanan elementler, dizilişlerine göre birtakım düşey ve yatay sıralar oluşturur. Düşey sıralar grup, yatay sıralarsa periyot adını alır. Aynı grupta bulunan elementlerin en dış kabuğunda aynı sayıda elektron bulunur ve benzer özelliklerdeki elementler aynı grupta toplanır. Periyotların başında bulunan elementlerin atomlarının en dış elektron kabuğunda birer elektron bulunur. Ayni grupta bulunan elementlerin en dıştaki elektron sayıları eşit olduğundan, bu elementler benzer kimyasal özelliklere sahiptir. Periyodik tablonun son grubunda bulunan elementler en dış elektron kabukları tamamen dolu olduğundan tepkimeye girmezler. Bunlara soy gazlar denir. Tablonun alt kısımlarına doğru gidildikçe atomların büyüklüğü arttığından daha fazla türde elektron yörüngemsileri ortaya çıkar. Bu nedenle de periyotların uzunluğu artar. 6. ve 7. periyotlarda 32 ser element vardır, ancak tablonun çok uzun ve karmaşık olmaması için bu periyotlardaki bazı elementler tablonun altında iki ayrı sıra halinde gösterilir. Farklı elementlerin biraraya gelmesi ile oluşan bileşikler de moleküler yapıdaki elementler gibi formüllerle ifade edilirler. Bileşik formülünde, o bileşiğin içerdiği elementlerin sembolleri ve bileşiğin bir taneciğindeki elementlerin sayıları belirtilir. Örneğin su bir bileşiktir ve formülü H2O şeklindedir. Bu formüle göre suyun içeriğinde H ve O yani hidrojen ve oksijen elementlerinin olduğu anlaşılır. Yani aynı formüle göre 1 tane su molekülünde 2 tane H atomu ve 1 tane O atomu vardır. İzlediginiz için teşekkürler Kaynak:http.elementve sembolleri elementlerin kullanım alanları (bilgisayar-internet)