toplumsal cinsiyet eşitliğine katkı sağlamak için ne yapmalıyım

advertisement
"MERAK EDEN ÇOCUK"UN PENCERESİNDEN
TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİNE KATKI
SAĞLAMAK İÇİN NE YAPMALIYIM ?
Tümay Algan Ferrara ‘04
BÜMED MEÇ Levent Anaokulu Müdürü
B
82
Okul öncesi dönem, doğumdan
itibaren çocukların cinsel kimliklerini
tanımaya başladığı ve toplumun
etkisiyle cinsiyet rollerinin
şekillenmeye başladığı dönemdir.
Dolayısıyla toplumun etkisiyle
çocukların algısında yer etmeye
başlayan cinsiyetçi tutumlara
katılaşmadan müdahale edilmesinde,
önyargıların yerleşmeye başlamadan
uzaklaştırılmasında ve uzun vadede
ayrımcılıkla mücadele edilmesinde,
çocukların evden fazla zaman
geçirdikleri okul ortamlarındaki
rol modelleri olan öğretmenlerin
etkisi çok büyüktür. Öğretmenler
olarak küçük çocukların sofistike
konularda düşünmelerine, soru
sormalarına izin verdiğinizde onların
küçük birer aktiviste dönüşerek
konunun en iyi savunucusu haline
geldiğini görmüşsünüzdür. Örneğin
bir eko-okul olan okulumuzda
geçtiğimiz ay geridönüşüm
hakkında bolca konuşup pek çok
etkinlik yaptığımızda velilerimizden
çocukların bu konuyu fazlasıyla
ciddiye aldıkları için hassasiyetlerin
üst seviyede olduğunu ve evde
“Anne/baba bu malzemeyi
atmamalıyız, onu geridönüşümle
tekrar kullanabiliriz. Hadi bununla bir
etkinlik yapalım,” dediklerini duymaya
başladık ve tabii ki bu geri dönütler
ve yetişen minik doğa savunucuları
bizi çok sevindirdi. Çocukların okulda
kazandıkları duyarlılıkla çevrelerini
değiştirme arzusuna her gün şahit
olduğumdan ve onların güçlerine
sonuna kadar inandığımdan bu
yazımda sizlerle, öğretmenlerin
cinsiyet eşitliğini çocukların
yaşantılarında benimsemeleri adına
sınıf ortamında yapabileceklerinden
bahsetmek istiyorum:
Her şeyden önce bu konuda
öğretmenler olarak kendinizle
çalışmaya başlamanız iyi olacaktır.
Örneğin, “Ben kadının ve erkeğin
Genelde kızların kıyafetleri, dış
görünüşleri, hanımefendi oluşları ile
ilgili övgüler verilirken, erkeklerin ise
hızları ve güçleri ile ilgili yorumlar
yapılabildiğine üzülerek şahit
olduğumuz durumlar olabiliyor.
Oysaki her iki grubun da olumlu
davranışlarına, bir konudaki
çabalarına odaklanmalıyız.
Sınıfınızdaki köşeler, oyun alanları
ve oyuncaklar her çocuk içindir.
Çocukların bir arada oynamaları
için onları teşvik edebilir, kızların ya
da erkeklerin sadece kendi cinsleri
ile oynadıkları oyun köşelerini her
çocuk için ilgi çekici hale getirmeye
özen gösterebilirsiniz. Çocukların
üzerinde çok büyük etkisi olan
pazarın hepimize dayatmaya
çalıştığının aksine, kız oyuncakları,
erkek oyuncakları diye bir şey
yoktur. Her çocuk, zihninin ve
ruhsallığının sağlıklı gelişimi için
her türlü oyuncakla oynamalıdır.
Kızların arabalarla, inşa malzemeleri
ve bloklarla; erkeklerin bebeklerle,
evcilik malzemeleri ile oynamaları son
derece normal ve sağlıklı olanıdır.
eşitliğine dair ne düşünüyorum?
Bu konuda önyargılarım var mı?
Sorunun mu yoksa çözümün
mü bir parçasıyım? Kadınların ve
erkeklerin biyolojik olarak getirdiği
farklılıklar dışında her konuda eşit
olduklarına inanıyor muyum?”
gibi sorulara yanıtlarınız üzerinde
düşünmeniz ve eşitlik ilkesi dışında
değerlendirmeleriniz var ise
önce kendi yargılarınızı yıkmanız
gerekmektedir.
Kendi düşüncelerinizin yanı sıra
kullandığınız dile de dikkat etmeniz
gerekmektedir. “Bunu kızlar yapar”,
“Bunu kızlar yapmaz”, “Bunu
erkekler yapar”, “Bunu erkekler
yapmaz” “Bu kadınların/erkeklerin
fıtratında var” gibi söylemlerinizi
mutlaka değiştirmelisiniz ve buna
benzer söylemleri çocuklardan
duyduğunuzda da mutlaka bu
konuyu tartışmaya açmalı ve
karşı görüşleri görünür kılmaya
yardımcı olarak “Bunu erkekler de
kızlar da yapabilir,” görüşünü dile
getirmelisiniz. Sınıf ortamında
cinsiyetçi söylemlere izin
vermemelisiniz. Unutmayın ki bir
grubun bir alanda becerilerinin
toplum tarafından diğerinden üstün
olarak algılanmasının ya da o alanda
daha görünür olmasının nedeni, o
grubun daha iyi yapabilmesi değil,
daha iyi yapmasına fırsat verilmesidir.
Biz, sınıflarımızda her çocuğa
eşit deneme ve kendini o alanda
geliştirme fırsatı sunmalıyız.
Sınıf içinde nötr bir dil kullanmanın
yanı sıra, çocukların giyim kuşamları
ya da yetenekleri için kullandığınız
ifadelere de dikkat etmelisiniz.
Burada sınıftaki oyuncakların seçimini
de ele almak ve hangi oyuncakların
hangi değerleri temsil ettiğini,
çocuklara ne aşıladığını düşünmek
gerekiyor. Sınıfa oyuncak seçerken
çocukların yaratıcılıklarını ve hayal
güçlerini geliştirecek, fiziksel, sosyal,
duygusal ve zihinsel gelişimlerini
destekleyecek, birden fazla şekilde
kullanılacak oyuncaklar olmalarına
dikkat etmek gerekmektedir. Biz
eğitimciler olarak sadece Barbie
bebeklerle, prenseslerle oynayan kız
çocuklarına ya da sadece silahlarla
süper kahramanlarla oynayan erkek
çocuklarına aşılanan değerleri,
toplumsal cinsiyet eşitsizliğini kırma
önünde çok büyük engel olarak
görüyoruz.
Sınıfınızda kullandığınız görsellerin,
eğitim malzemelerinin ve kitapların
seçimi de diğer önemli bir konu.
Örneğin “Ailede kimler nelerden
sorumludur?” konusunu işlerken
sorumlulukların her bireye eşit
şekilde dağılışını gösteren resimli
kartlar kullanabilirsiniz (Örn: birlikte
yemek yapan anne baba ve çocuk,
tamir yapan anne, evi süpüren baba
ya da meslekler konusunu işlerken
kadın doktor ve mühendis, erkek
aşçı ve balet vb.). Okuduğunuz
kitaplarda, tartıştığınız vakalarda
evrensel değerleri taşıyan kız ve
erkek figürlerin olmasına ve güçlü
oldukları alanlar kadar zayıf oldukları
alanların da eşit şekilde temsil
edilmesine özen gösterebilirsiniz.
Bir kadının gücü kadar, bir erkeğin
duygusallığının ve nezaketinin de
kabul edilebilir olduğuna atıfta
bulunacak kitapları da seçmelisiniz.
Bu seçimlerin yanı sıra, çocuklarla
bir arada, “Kız işi nedir? Erkek işi
nedir? Kızların ve erkeklerin nasıl
göründüğüne ve nasıl hareket
edeceklerine kim karar vermeli?”
gibi sorularla tartışma başlatıp,
“Kızlar ve erkekler istediklerini giyer,
istediklerini oynar, istedikleri mesleği
seçerler,” diye başlayan ve “Bazı
insanlar sadece kızların/erkeklerin …’ı
yapabileceğini söyler; ama bu doğru
değil çünkü … de bir kız/erkek ve …’u
yapmayı seviyor (Örn: Bazı insanlar
sadece erkeklerin kamyonlarla
oynadığını söyler; ama bu doğru değil
çünkü Ece bir kız ve o kamyonlarla
oynamayı seviyor)” diye her çocuğun
yapmayı sevdiği şeyleri resmettiği
ve sonunda kız ya da erkek olmamız
önemli değil; çünkü hepimiz, diğerleri
ne söylerse söylesin, kendi kararlarını
verebilen özel insanlarız, diye
biten kendi cinsiyetçi olmayan sınıf
B
83
B
84
kitabınızı da oluşturabilirsiniz. Sınıfınıza mühendis, sanatçı
anne babaları ya da konukları
çağırabilirsiniz. İnşaatla, dağcılıkla
uğraşan bir anne, çiçek yetiştirmekten
ya da yemek yapmaktan keyif
alan bir baba çocuklar için olumlu
örnek teşkil edecektir. Anne ve
babalarla bir arada spor etkinlikleri
(Örn: futbol turnuvaları) ya da
örgü seansları düzenleyebilirsiniz.
Ailelerin bu anlayışta olmadığı
durumlarda ise onları bilgilendirmek,
kız ve erkek çocuklarına eşit fırsat
sunma konusunda hassasiyet
geliştirmelerine katkıda bulunmak
yine eğitimcilerin önemli bir görevi
diye düşünüyorum.
Reklamlar, oyuncakçılar ve TV
karakterlerinin, sizin kazandırmaya
çalıştığınız bakış açısının en
büyük ve en etkili düşmanları
arasında olduğunu aklınızdan
çıkarmamalısınız. Bunlarla
mücadelede yanınıza çocukları
almayı deneyebilir, reklamlarda
gördüklerini ve de çizgi film
ya da TV karakterlerinin farklı
özelliklerini tartışabilirsiniz,
oyuncakçılarda her reyondaki
oyuncaklarla ilgilenebileceklerini
söyleyebilirsiniz. Ana akım
medyadan, oyuncakçılardan, oyuncak
kataloglarından faydalanarak
çember zamanlarınızda tartışmalar
başlatabilirsiniz “Duydum ki bazı
insanlar futbol sadece erkeklerin
oynayabileceği bir oyun diye
düşünüyor. Bu size nasıl hissettiriyor?
Sizce bu adil mi?” ya da pembe
kıyafetler giymiş, pembe mutfak
oyuncakları ile yemek yapan ya da
Barbie bebeklerle oynayan kızın
ve şövalye, süper kahraman ya da
itfaiyeci kıyafetleri giymiş erkeklerin
olduğu oyuncak kataloğunu
inceleyip “Neden bu mağaza,
erkeklerin sadece spor yapıp,
süper kahramanlarla oynadığını
ve kızların sadece pembe elbiseler
giyerek Barbie bebeklerle oynadığını
gösteriyor? Bazı yetişkinlerin sizin ne
oynayacağınıza karar vermesi ile ilgili
ne hissediyorsunuz? Sizce bu adil mi?”
gibi sorularla tartışmaları başlatabilir,
oyuncak firmasına şikâyetlerini
anlatan ve oynamak istedikleri
oyuncak ve oyunları resimledikleri
mektuplar yazmalarına destek
olabilirsiniz. Dediğim gibi, çocuklar
adil olmayan durumlarda haklarının
savunucusu olmaya bayılırlar.
Son olarak eşitlik sadece cinsiyet
meselelerinin konusu değildir. Aynı
sorgulama ve düşünme yaklaşımını
çocuklar arasında gündeme
gelebilecek diğer konularda da
benimsemelisiniz. Eğitimde ve sınıf
ortamında ayrımcılığın yeri yoktur ve
cinsiyet, din, mezhep, dil, ırk, millet,
tür, ekonomik statü gibi her alanda
öğretmenlerin izleyeceği eşitlikçi
yaklaşım daha hoşgörülü toplumların
oluşmasına katkıda bulunacaktır. Her
türlü ayrımcılık ve ayrıştırma, barış
ve hoşgörü ortamının zedelenerek,
yaşadığımız ortama bir arada
katacağımız katkıların yok olmasına
neden olmaktadır. Unutmayalım
ki sınıf ortamı özlem duyduğumuz
demokratik ve eşit dünyanın küçük
bir modeli ve hepimiz herhangi bir
gruba dâhil olmaktan öte temelde,
ortak paydada birbirinden farkı
olmayan insanlarız, aslında hepimiz
sadece insanız.
Download