SAMSUN VE SONRASI Samsun Çalışmaları: • 19 Mayıs 1919’da Samsun’a gelen Mustafa Kemal burada kaldığı bir hafta içinde şu çalışmaları yaptı: • Ordu ile ilk temaslarını kurarak ordu birliklerinin dağıtılmamasını istedi. Sivil memurlardan ordu ile işbirliği yapmalarını istedi. • Pontus’çu çetelere karşı önlemler aldı. • 22 Mayıs 1919’da Samsun Raporu’nu yazdı. • Ulusal mücadelenin bölgesel değil ulusal olduğunu gösteren ve milli mücadelenin ilk ana programını oluşturan Samsun Raporu’nda şu esaslara değinilmiştir. -Samsun Bölgesi’nde Rumlar siyasi emellerinden vazgeçerse güvenlik kendiliğinden sağlanır. -Türklüğün yabancı mandasına ve kontrolüne tahammülü yoktur. -Yunanlıların İzmir’de hakları yoktur. İşgal geçicidir. -Millet ulusal egemenlik esasını ve Türk Milliyetçiliğini kabul etmiştir. Bunu gerçekleştirmeye çalışacaktır. HAVZA GENELGESİ: 28-29 MAYIS 1919 • Samsun çalışmalarını tamamlayan Mustafa Kemal, karargahını daha güvenli bir yer olan Havza’ya taşıdı. Mustafa Kemal Türk bağımsızlığı yolunda sesini ilk kez Havza’da duyurmuştur. • Genelgelerle teşkilatlanma çalışmalarına ilk havzada başlamıştır. • 28-29 Mayıs 1919’da bütün memlekete, mülki amirlere, ordu komutanlarına genelgeler gönderdi. Havza Genelgeleri adı verilen bu tamimlerde şu esaslara yer verilmiştir. -Anlaşma Devletleri ve İstanbul Hükümeti’nin işgaller karşısındaki tutumunu protesto amacıyla telgraflar çekilmeli ve ülke genelinde mitingler düzenlenmeleidir. -İşgaller karşısında Hristiyanlara karşı şiddet eylemlerine başvurulmamalıdır. Türk bağımsızlığı yolunda ilk miting Havza’da Mustafa Kemal tarafından yaptırılmıştır. Bu mitingi Sivas, Sinop,Kastamonu,Tire ve İstanbul mitingleri izledi • NOT: Milli Mücadelenin uyanış bölümüdür,Halkın işgallere karşı ayağa kaldırılmasıdır • • • • AMASYA GENELGESİ(TAMİMİ) (22 HAZİRAN 1919) Havza’dan hareket eden Mustafa kemal Paşa 12 Haziran 1919’da Amasya’ya varmıştır.Burada daha rahat bir çalışma ortamı bulan Mustafa kemal Paşa Amasya Genelgesini hazırlamıştır.Bu genelgeyi yayımlamadan önce Ali Fuat Paşa,Rauf bey,cemal Paşa ve Kazım Karabekir Paşa gibi komutanların da onayını almıştır.Böylece genelge kararlarının kişisel olmaktan çıkmasını ve halkın bu kararları benimsemesinin kolaylaşmasını sağlamıştır. Anadolu’daki sivil ve askeri makamlara gizli olarak gönderdiği bu genelgenin maddeleri şunlardır: • Madde:Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı tehlikededir Yorum: • Milli mücadelenin gerekçesi belirtilmiştir. • Bölgesel kurtuluş çarelerinin yetersizliği anlatılmıştır. • Ulusal bağımsızlık için Türk Milleti’ne çağrı yapılmıştır. • Madde:İstanbul Hükümeti yüklendiği görevi yerine getirememektedir.Bu durum milletimizi yok saymak anlamına gelmektedir. Yorum: • İstanbul Hükümetine karşı güvensizlik duyulduğu ilk kez açıkça belirtilmiştir. • İstanbul Hükümetinin Türk Milletini temsil etmediği ortaya konulmuştur. • Bu durum Anadolu’da yeni bir direnişin başlamasının gerekliliğini ortaya koymuştur. • Kendisini Samsuna gönderen İstanbul Hükümetine karşı gelen Mustafa Kemal Paşa böylece yetki ve görevlerini aşmış bunun sonucunda İstanbul’a geri çağırılmıştır. • Madde:Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. Yorum: • Genelgenin en önemli ve kapsamlı maddesi bu maddedir. • Kurtuluş savaşının yöntemi ve amacı belirtilmiştir. • • • • • • • • • Milli Mücadelenin millete danışılarak yani demokratik bir yöntemle gerçekleştirileceği ifade edilmiştir. • Milli mücadelenin amacının milletin iradesine dayanan bir yönetim kurmak olduğu belirtilmiştir. • Yönetim şeklinin değiştirileceği dolaylı olarak belirtilmiş üstü kapalı bir şekilde cumhuriyet yönetimine işaret edilmiştir. • Bölgesel kurtuluş sömürgecilik yada manda-himaye yönetimlerinin hiçbirinin kabul edilemeyeceği açık bir dille ifade edilmiştir. • Yapılacak olan direnişin evrensel niteliklere dayandığı belirtilmiştir. • Madde:Milletin haklarını korumak amacıyla her türlü etki ve denetimden uzak milli bir kurul oluşturulmalıdır. Yorum: • Kurtuluş savaşı için milletin teşkilatlanması gerektiği vurgulanmıştır. • Bu maddenin sonucu İlk kez Erzurum Kongresinde “Temsil Heyeti” adıyla bölgesel bir kurul oluşturulmuştur.Bu kurul Sivas Kongresinde tüm yurdu temsil eder hale getirilmiştir. • Madde:Anadolu’nun her bakımdan en güvenli yeri olan Sivas’ta milli bir kongre toplanmalıdır. Yorum: • Yurt çapındaki bölgesel direniş çalışmalarının tek bir merkezde toplanması amaçlanmıştır. • Teşkilatlanmak için somut adımlar atılmaya başlanmıştır. • Alınacak kararların bütün yurdun temsilcileri tarafından onaylanması amaçlanmıştır. • Demokratik yöntem bu şekilde uygulamaya konulmuştur. • Milli birlik ve beraberlik sağlanarak cemiyetlerin birleştirilmesine zemin hazırlanmıştır. • Madde:Her sancaktan halkın güvenini kazanmış üçer kişi seçilerek hemen Sivas’a doğru yola çıkmalıdır. Yorum: • Alınacak kararların kişisel olmaktan uzak milli kararlar olması amaçlanmıştır. • Madde:Sivas’taki kongreye katılacak olan delegeler Müdafaa-i Hukuk,Redd-i İlhak Cemiyetleri ve belediyeler tarafından seçilecektir. Yorum: • Yerel idareler etkili kılınmıştır. • Delegelerin Milli mücadele yanlısı ve halkın güvenini kazanmış kişiler olmaları sağlanmaya çalışılmıştır. • Madde:Bu genelge Milli bir sır olarak saklanmalı ve delegeler gereken yerlerde kimliklerini gizleyerek Sivas’a gelmelidirler. Yorum: • Genelge kararlarının uygulanmasının İstanbul Hükümeti ve İtilaf devletleri tarafından engelleneceği hatırlatılmıştır. • Sivas Kongresinin toplanmasının engellenebileceği belirtilmiştir. • Madde:Doğu illeri adına 10 Temmuz 1919’da Erzurum’da bir kongre toplanacaktır.O güne kadar diğer illerin delegeleri Sivas’a ulaşabilirlerse Erzurum Kongresinin delegeleri de Sivas Kongresine katılmak için yola çıkacaklardır. Yorum. • Erzurum’da bölgesel cemiyetlerin toplanacağı kongre diğer bölgelere de duyurularak bu tip kongrelerin yaygınlaştırılması sağlamak istenmiştir. • Madde:Askeri ve sivil teşkilatlar hiçbir suretle dağıtılmayacak yönetimi başkalarına devredilmeyecek ve silahlar teslim edilmeyecektir. Yorum: • Gerektiğinde silahlı bir mücadelenin yapılacağı ifade edilmiştir. • Mondros Ateşkes Antlaşmasına karşı çıkılmıştır. • Yapılacak direnişin top yekün bir mücadele olacağı ortaya konulmuştur. • Mustafa kemal Paşa’nın resmi görevini yerine getirmeyeceği ortaya çıkmıştır. • Askeri ve sivil makamların Milli mücadele yanlılarının elinde kalması amaçlanmıştır. Amasya Genelgesi’nin Milli Mücadele’deki Yeri • Bir ihtilal beyannamesi özelliği taşır. • Türk İnkılabının “İhtilal safhası”nı başlatmıştır. • Siyasi,hukuki ve askeri bir direniş başlatmıştır. • Havza Genelgesi ile uyandırılmış olan ulusal bilinç artık harekete geçirilmiştir. • İstanbul’un artık Anadolu’nun sesini dinlemesi gerektiği ortaya konulmuştur. • İstanbul Hükümeti’ne karşı güvenini yitirmiş olan fakat ne yapacağını bilemeyen vatanperver aydınların ve subayların Anadolu’ya geçmesi sağlanmıştır. • Yurdun her tarafında yeni bir heyecan oluşmuş ve Sivas Kongresi’ne katılmak için delege seçimleri yapılmaya başlanmıştır. • En karanlık günlerde bir milletin yeniden dirilişine önayak olmuştur. • Milli Mücadelenin gerekçesi amacı ve yöntemi belirtilmiş daha sonra toplanan bütün kongrelerin ve oluşturulan teşkilatların temeli bu genelgeye dayanmıştır. • Milli egemenlik ve bağımsızlık mücadelesi birlikte başlatılmıştır. • İstanbul hükümeti’ne karşı açıkça cephe alınmasına rağmen saltanata açıkça karşı çıkılmamıştır. Amasya Genelgesi’ne Tepkiler • İstanbul Hükümeti Mustafa kemal Paşayı İstanbul’a geri çağırmış,isterse bir süre istirahat için izine ayrılmasını önermiştir. • İstanbul Hükümeti genelge maddelerinin yasa dışı olduğunu ilan etmiş ve uygulayacak olanların tutuklanacağını açıklamıştır. • Mustafa Kemal Paşa İstanbul Hükümetinin İstanbul’a gelmesini istemesine rağmen bu emri yerine getirmediği için müfettişlik görevinden alınmış hakkında tutuklama kararı çıkarılmıştır. • Böyle bir ortamda Tokat üzerinden Erzurum’a hareket eden Mustafa kemal Paşa Erzurum’da İstanbul ile haberleşmesini bir süre daha sürdürmüş ancak bunun bir fayda sağlamayacağını görünce 7-8 Temmuz 1919 gecesi çok sevdiği askerlik görevinden de istifa etmiştir.Bu karardan sonra Mustafa kemal Paşanın İstanbul Hükümetine resmi açıdan bağlılığı ve emirleri uygulama zorunluluğu kalmamıştır.Bu olaydan itibaren Mustafa kemal Paşa artık sivil bir kişi olarak ulusal direnişi teşkilatlandırmaya çalışacaktır.Sivil olarak gerçekleştirdiği ilk çalışma Erzurum Kongresinin başkanlığını yürütmek Erzurum Kongresi ve Önemi-23 TEMMUZ-7 AĞUSTOS 1919 • İstanbul’da kurulmuş olan Doğu İllerinin Haklarını Koruma Derneğinin bir şubesi de Erzurum’da açılmış, şube kongresi, 17 Haziran’da toplanarak tüm doğu illeri temsilcilerinin katılacağı bir bölge kongresi düzenlenmesini kararlaştırmıştı.3Temmuz’da Erzurum’a gelmiş bulunan Mustafa Kemal’in ve Kazım Karabekir’in destek ve katkılarıyla kongre 23 Temmuz’da toplandı. Mustafa Kemal ve Rauf Bey de Erzurum’dan delege olarak kongreye katıldılar. Mustafa Kemal kongre başkanlığına seçildi.Kongrede alınan kararlar şöyleydi: Erzurum Kongresinin Maddeleri 14 gün yoğun çalışmadan sonra Erzurum Kongresi,7 Ağustos'ta sona erdi. Aldığı tarihi kararlar ile yalnızca doğu illerini değil, bütün ulusu temsil ediyordu.Alınan belli başlı kararlar şunlardır: • Ulusal sınırlar içinde vatan bir bütündür. Onun çeşitli kısımları birbirinden ayıramaz. • Her türlü yabancı işgal ve müdahalesinde karşı ve Osmanlı Devleti’nin dağılması halinde ulus birlikte karşı koyacaktır. • Yurdun ve bağımsızlığın korunması için İstanbul’daki Hükümet yeterli olmaz ise geçici bir Hükümet kurulacaktır. Bu Hükümet, ulusal kongrece seçilecekti. Kongre toplanmamışsa bu seçimi Temsil Heyeti yapacaktır. • Ulusal gücü etkin ve ulusal iradeyi egemen kılmak esas amaçtır. • Gayrimüslim unsurlara siyasal egemenliğimizi ve sosyal dengemizi bozucu ayrıcalıklar (imtiyazlar) verilemez. • Meclisin derhal toplanması ve hükümet çalışmalarının Meclisin denetimine girmesi için çalışılacaktır. • Kongre dağılmadan önce dokuz kişilik Temsil Heyetini seçti. Mustafa Kemal, Temsil Heyeti başkanlığına getirildi. • • • • • • • • Erzurum Kongresinin Önemi Toplanış şekli bölgesel, alınan kararlar geneldir. Vatanın bütünlüğü, bölünmezliği ilk defa vurgulandı. “Milli sınırlar” ifadesi ilk kez kullanılmıştır.(Misak-ı Milli de aynen kullanıldı) Manda ve himaye ilk kez reddedildi. Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin girişimleriyle bölgedeki Ermeni tehlikesine karşı toplanmıştır. İlk defa hükümet kurulmasından bahsedilmiş ve ilk defa 9 kişilik Temsil Heyeti seçilmiştir. Milli Meclisin derhal toplanması ve hükümetin meclisin denetimine girmesi kararlaştırıldı.(Mebusan Meclisi) Kuva-yi Milliye’yi etken ve milli iradeyi hakim kılmak esastır. Erzurum kongresi bölgesel olarak toplanmış fakat aldığı kararlar tüm yurdu ilgilendirdiği için milli bir kongredir.**** Yabancı devlet temsilcileri de kongreyi, kısa ömürlü ve cılız bir başkaldırma hareketi olarak değerlendirdiklerinden fazla önemsemediler.Bu sıralarda Batı Anadolu’daki dernekler de birleşme yoluna gitmişlerdi. Balıkesir (26-30 Temmuz), Alaşehir (16-25 Ağustos) Kongreleri toplanmış ve Amasya Genelgesinde yazılı esasların uygulanması kabul edilmiştir. BALIKESİR KONGRESİ ( 15-25 TEMMUZ 1919) • Yunan işgali karşısında bölge halkının neler yapabileceğini belirlemek amacıyla toplanmıştır. • Batı Anadolu İlleri ve Kuvay-i Milliye birliklerinin temsilcileri katılmıştır. • Yunanlılara karşı direnişe geçme kararı alınmıştır. Bölgesel niteliktedir. • Amasya Genelgesi’ni onaylamıştır. • Yunanlılara karşı harekat devam ettiği sürece genel seferberlik ilan edilmiştir. • Harekatı tek elden yönetebilmek için merkez heyeti seçilmiştir. ALAŞEHİR KONGRESİ( 25-31 TEMMUZ 1919) • Bu kongre karalarında Balıkesir kongresi kararları etkili olmuştur. • Direniş güçlerinin birleştirilmesi kararlaştırılmıştır. • Bölgesel niteliktedir. • Amasya Genelgesi’ni onaylamış ancak Sivas Kongresi’ne pek olumlu bakılmamıştır. • Yunan işgali karşısında gerekli görülmesi hallinde itilaf Devletleri’nden yardım istenmesi kararlaştırılmış. NOT: Balıkesir ve Alaşehir kongreleri Redd-i İlhak Cemiyeti düzenlemiştir. SİVAS KONGRESİ (4-11 Eylül 1919) Kongreye katılım beklenenden daha az gerçekleşti. Toplantıya 38 kişi katıldı. Kongrede en çok mandacılık tartışıldı Kongre, İstanbul Hükümeti’nin Ali Galip ve Muhittin Paşa aracılığıyla bütün engelleme girişimlerine rağmen başarılı oldu. SİVAS KONGRESİ KARARLARI 1- Millî sınırlar içinde bulunan vatan bir bütündür; birbirinden ayrılamaz. 2- Kuva-yı milliyeyi yetkili ve milli iradeyi hâkim kılmak esastır. 3- Osmanlı ülkesinin herhangi bir kısmına yapılacak müdahale, işgal ve Ermenilik, Rumluk teşkili gayesine yönelik hareketlere toptan karşı konacaktır. 4- Azınlıkların her türlü güvenliği sağlandığından siyasi egemenlik ve toplum dengesini bozacak ayrıcalıklar verilemez. 5- İstanbul Hükümeti, bir dış baskı karşısında topraklarının herhangi bir parçasını bırakmak zorunda kalırsa, buna karşı bütün tedbirler alınır ve kararlar verilebilir. 6- Mondros Mütarekesi imzalandığı tarihte sınırlarımız içinde bulunan, halkı Müslüman olan topraklar üzerindeki tarihi, ırki, dini ve coğrafi haklarımıza saygı gösterilmesini ve bunlara aykırı girişimlerin geçersiz hale getirilmesini bekleriz 7- Devletin bağımsızlık ve bütünlüğü saklı kalmak şartıyla topraklarımızı ele geçirmek isteği olmayan herhangi bir devletin ekonomik, teknik ve sınaî yardımlarını memnuniyetle karşılarız 8- Millî iradeyi temsil etmek üzere Millet Meclisi'nin derhal toplanması mecburidir. 9- Millî vicdandan doğan cemiyetler birleşmiş, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adını almıştır. Bu cemiyet her türlü fırkacılık cereyanlarından, şahsi ihtiraslardan uzaktır. Bütün Müslüman vatandaşlar bu cemiyetin tabii üyesidirler 10-Umumi Kongre tarafından kutsal gayelere erişmek, bunları takip etmek için bir Temsil Heyeti seçilmiştir. (Temsil Heyetinin üye sayısı 15'e çıkarılmıştır.) SİVAS KONGRESİNİN ÖNEMİ • 1-Sivas kongresi hem toplanış şekli hem de aldığı kararlar bakımından milli bir kongredir. 2- Milli Mücadele Sivas Kongresi ile bir lidere kavuştu ( Mustafa Kemal ) 3- Türk Milleti adına söz söyleyecek bir temsil Heyeti Oluşturuldu. (Temsil heyeti Yurdun bütününü temsil eder ) Temsil Heyetin Sayısı 16’a çıkarıldı. 4- Bütün milli cemiyetler "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" adı altında birleştirilerek ulusal örgütlenme tüm vatana yayılarak ulusal güçler tek elde toplanmıştır. 5- Anadolu'da gücünü halktan alan yeni bir siyasi otorite ortaya çıkmıştır. (Temsil Heyeti ) 6- İlk kez yürütme yetkisi kullanılmıştır. ( Ali Fuat Paşa batı Cephesi Kuva-yi Milliye komutanlığına atanmıştır ) 7- Manda ve Himaye kesinlikle reddedilmiştir. ( Tam bağımsızlık anlayışına ters düşer ) 8 Sivas Kongresinde Erzurum Kongresinde alınan kararlar aynen kabul edildi. • 9-Milli Mücadelenin sesini duyurmak için İrade-i Milliye Gazetesi çıkarıldı. • Sivas Kongresi Sonrası Gelişmeler: 1- Mustafa kemal İstanbul Hükümetinin kongreyi engellemeye çalışmasından dolayı 12 Eylül tarihinden itibaren İstanbul Hükümetiyle olan haberleşme ve bağlantıyı kesmiştir. Artık başvuru makamının Temsil Heyeti olduğunu ifade etmiştir. 2- Bu baskılara daha fazla dayanamayan damat Ferit Paşa hükümeti istifa etmek zorunda kaldı. Bu sonuç Anadolu'daki hareketin içteki ve dıştaki itibarını artırmış, Anadolu'da tereddüt içinde olan bazı yöneticilerin Mustafa Kemal ve temsil Heyeti saflarına geçmelerini sağlamıştır. 3- Damat Ferit Paşa hükümeti yerine daha ılımlı olan ali Rıza Paşa Hükümeti kuruldu. 4- 14 Eylül'de yayın yoluyla propaganda yapmak, milli mücadelenin haklılığını duyurmak amacıyla İrade-i Milliye adıyla bir gazete çıkarılmaya başlandı. • AMASYA GÖRÜŞMELERİ 20-22 EKİM 1919 • • Damat Ferit Paşa 2 Ekim 1919’da istifa edince, hükümeti Ali Rıza Paşa kurumuştur. Ali Rıza Paşa Anadolu hareketini milli mücadelecilerle iyi geçinerek kontrol altına almaya çalışan bir kişiydi. Bundan dolayı da Mustafa Kemal ile iyi geçinmeyi ilke edindi. • Mustafa Kemal, Ali Rıza Paşa hükümetini Damat Ferit Paşa hükümetine nazaran daha ılıman olduğundan dolayı desteklediği gibi; birliğin sağlanıp korunması için İstanbul hükümeti ile iyi geçinmeye de çalışmıştır. • Mustafa Kemal ile Ali Rıza Paşanın karşılıklı görüşmeleri sonucunda Amasya’da, her iki tarafın uzlaşması amacıyla bir mülakat yapılmasına karar verildi. • Amasya Görüş-melerine İstanbul hükümeti adına bahriye nazırı Salih Paşa katıldı. Milli mücadele adına Mustafa Kemal ve arkadaşları katıldı.Böylece Amasya Görüşmeleri gerçekleşmiş oldu • AMASYA GÖRÜŞMELERİ MADDELERİ 1-Hiçbir vilayet terk edilmeyecek, himaye kabul edilmeyecektir.Bütünlük ve istiklal korunacaktır. 2-Azınlıklara siyasi hakimiyetimizi zedeleyici ve sosyal dengemizi bozucu ayrıcalıklar verilmeyecektir. 3-Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti İstanbul hükümeti tarafından tanınacaktır. 4-Meclis-i Mebusan toplanmalıdır. 5-Meclis-i Mebusan İstanbul dışında toplanma-lıdır. (Meclisin, İstanbul’da toplanması halinde, mili mücadele ruhunu yansıtamayacağı ve rahat çalışamayacağı düşünülmüştür.) 6-Sivas Kongresi kararları meclis tarafından onay-anmalıdır. 7-Yapılacak antlaşmalar için heyet-i temsiliyenin onayı alınmalıdır. 8-Seçimlerin serbest yapılmalıdır. AMASYA GÖRÜŞMELERİNİN ÖNEMİ 1-Milli mücadele, Heyet-i Temsiliye ve Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti İstanbul hükü-meti tarafından hukuken tanındı 2-Temsil Heyeti ile İstanbul arasındaki ilişkiler yumuşadı 3-İstanbul Anadolu’ya bağlı olmaya başladı. 4-İtilaf devletleri Anadolu hareketini İstanbul vasıtasıyla kontrol altına alamayacaklarını anlamıştır. 5-Meclis-i Mebusanın toplanması kararlaştırılmıştır. Amasya görüşmesi hakkında Açıklamalar: 1-Görüşmelerde egemenlikten değil; bağımsızlıktan bahsedilmiştir Amasya görüşmesinde 2-Meclisin İstanbul dışında toplanması meselesinde anlaşmaya varılamadı 3-Salih Paşa kararların tamamını kendisinin kabul etmesinin bir anlam ifade etmediğini; kararların hükümet tarafından kabul edilmesinin önemli olduğunu; kararların hükümet tarafından kabul edilmesi için elinden geleni yapacağını; bu konuda başarılı olamadığı takdirde istifa edeceğini açıkladı. Hükümet sadece Meclis-i Mebusan’ın açılması kararını tam olarak onayladı. Salih Paşa ise istifa etmedi. Mustafa Kemal, Temsil Kurulu’nu Anadolu’nun birçok bakımdan en güvenli yeri olan Ankara’ya taşıdı. (27 Aralık 1919) OSMANLI MEBUSLAR MECLİSİ’NİN AÇILMASI İstanbul Hükümeti, gelişmeler üzerine Mebuslar Meclisi’nin açılmasını Anadolu Hareketnin etkisizleştirilmesi ve kamuoyu tepkisinin azaltılması açısından gerekli görmeye başladı. C- MECLİS ÇALIŞMALARININ SAPTANMASI: • Mustafa Kemal İstanbul’a gidecek olan milletvekilleriyle Ankara’da yaptığı görüşmelerde onlardan şu isteklerde bulundu. 1. Kendisinin Mebuslar Meclisi’ne Başkan seçilmesi. 2. Mecliste bir Müdafaa-i Hukuk Grubu kurulması. 3. Misak-ı Milli’nın kabul edilmesi • Ancak bu istekleri gerçekleştirilemedi.Çünkü; Müdafaa-i Hukuk yanlısı pek çok milletvekili tutuklanma korkusu nedeniyle İstanbul’a gitmediği için saltanat yanlısı milletvekilleri çoğunluğu sağladı. • Azınlıkta kalan Müdafaa-i Hukuk yanlısı milletvekilleri ise hem saltanat yanlılarını hem de işgalci devletleri doğrudan karşılarına almak istemedikleri için daha önceki görüşlerini değiştirerek siyasi kimliklerini Felah-ı Vatan Grubu(vatanın kurtuluşu) altında gizlediler. Bu grup taslağını Mustafa Kemal’in yapmış olduğu Misak-ı Milli belgesini hazırlayıp son Osmanlı Mebuslar Meclisi’ne kabul ettirdiler. • MİSAK-I MİLLİ ( 28 Ocak 1920) 1. Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalandığı gün olan 30 Ekim 1918 tarihinde Türk askerlerinin süngüleri ile sınırladığı topraklar hiçbir sebeple bölünemez bir bütündür.(Misak-ı Milli) 2. Düşman işgali altında bulunan ve halkının büyük bir bölümü Araplardan oluşan bölgenin kaderi orada oturanların özgürce verecekleri oylarla belirlenmelidir. 3. Batı Trakya’nın hukuki durumu orada oturanların verecekleri oylarla belirlenmelidir. 4. Yurttan koparılmak istenen ‘’Elviye-i Selase’’ Kars, Ardahan, ve Batum için gerekirse halk oylaması yapılmalıdır. 5. Azınlık hakları komşu ülkelerdeki Türk ve Müslüman halkın haklarının korunması koşulu ile kabul edilecektir. 6. İstanbul ve Marmara denizinin güvenliği sağlandığı takdirde Boğazlar dünya ticaretine açık tutulacaktır. 7. Milli ve Ekonomik gelişmemizin sağlanabilmesi için tam bağımsızlığın kazanılması şarttır. Bu nedenle siyasi, mali ve askeri alanlarda gelişmemizi engelleyen her türlü kısıtlamalara karşıyız, yani Kapitülasyonlar kaldırılmalıdır. SON OSMANLI MEBUSAN MECLİSİ • K apitilasyonlar • A zınlıklar • B oğazlar • S ınırlar • A raplar • R efrandum Alınan Kararlar MİSAK-İ MİLLİ’NİN ÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ: 1. Erzurum ve Sivas Kongreleri kararlarına dayanan bu bildirinin taslağını Mustafa Kemal yapmış. Felah-ı Vatan Grubu son şeklini vermiş,son Osmanlı Mebuslar Meclisi kabul etmiştir. 2. Türk Vatanının sınırları saptanmıştır.(Misak-ı Milli) 3. Yeni Türkiye’nin gerçek yapısı dost düşman herkese duyurulmuştur. 4. Türk askerlerine uğrunda kanlarını döktükleri davanın amaçları ilk kez duyurulmuştur. 5. Mebuslar Meclisi Mustafa Kemal’in düşüncelerini büyük ölçüde kabul etmiştir. Son Osmanlı Mebuslar Meclisi tek kurtuluş yolunun ne olduğunu açıkça göstermiştir İSTANBUL’UN İŞGALİ (16 MART 1920) • • • • • • • Misak-ı Milli kararlarına büyük tepki gösteren işgalci devletler Londra’da topladıkları konferansta Türklere gözdağı verebilmek için İstanbul’u işgal etme kararı aldılar.Ancak önce Mebuslar Meclisi’ni kararından vazgeçirmeye çalıştılar. Baskı karşısında Ali Rıza Paşa hükümeti istifa etti.8 Mart 1920’de kurulan Salih Paşa hükümeti de meclis kararlarından vazgeçirmeye çalışmayınca İtilaf Devletleri 16 Mart 1920’de İstanbul’u resmen işgal ettiler. Mebuslar Meclisi basıldı. Müdafaa-i Hukuk yanlısı milletvekilleri tutuklanarak Malta’ya sürgüne gönderildi. İtilaf Devletleri İstanbul’un işgali üzerine yayınladıkları bildiride; İşgalin geçici olduğunu, Amacın saltanatın gücünü kırmak değil artırmak olduğunu, Saltanat makamından verilen emirlere herkesin uyması gerektiğini bildirdiler. Bu bildirinin amacı hem saltanat yanlılarının milli mücadele hareketine katılmasını önlemek hem de işgalin yarattığı tepkiyi azaltmaktır. • Salih Paşa hükümeti istifa etti.Yerine 5 Nisan 1920’de Damat Ferit Paşa hükümeti ikinci defa kuruldu.Padişah 11 Nisan 1920’de meclisi kapattı MUSTAFA KEMAL’İN İŞGALE KARŞI ALDIĞI ÖNLEMLER: 1. İstanbul Hükümeti ile her türlü haberleşmeyi kesti. 2. İşgalin iç yüzünü ortaya koyabilmek için protesto ve mitingler yapılmasını sağladı. 3. İstanbul’daki tutuklamalara karşılık Anadolu’daki İtilaf subaylarını tutuklattı. 4. Anadolu’da düşman sevkıyatına yarayacak demiryollarını tahrip ettirdi. 5. Anadolu’daki resmi kuruluşlarda bulunan kıymetli eşya ve paranın miktarları saptanarak İstanbul’a gönderilmesini engelledi. TBMM AÇILIŞI 23 NİSAN 1920 • 22 Nisan 1920’de yayımlanan genelgede açılacak meclisin mülki ve askeri bütün makamların üstünde olduğu bildirildi. • TBMM’si 23 Nisan Cuma günü en yaşlı üye Sinop Milletvekili Şerif Beyin konuşmasıyla açıldı. İstanbul’dan gelen ve yeniden seçilen milletvekillerin toplamı 390 milletvekili idi. Ancak 115 milletvekili ile TBMM açılmıştır TBMM’NİN ALDIĞI KARARLAR: Meclisin 24 Nisandaki toplantısındaTBMM başkanı seçilen Mustafa KEMAL TBMM Hükümetinin kurulması için verdiği önerge kabul edildi. TBMM Önergesi: 1. Yeni bir hükümet kurmak gereklidir. Yorumu:TBMM Kurucu bir meclis özelliği gösteriyor.Hükümetin kurulmasıyla Temsil heyetinin görevi bitecektir.İstanbul hükümeti yok sayılmıştır. 2 Geçici olarak bir hükümet başkanı ya da padişah vekili atamak doğru değildir. Yorumu:TBMM bağımsız ve süreklidir. 3 Ulusal iradenin temsilcisi TBMM’dir. Yorumu:Milleti ve Milletin bağımsızlığını TBMM temsil etmektedir. 4 TBMM’nin üstünde bir güç yoktur. Yorumu:Saltanat yönetimine karşı çıkılmıştır.Tek yetkili TBMM’dir. 5 TBMM’İ yasama ve yürütme gücüne sahiptir. Yorumu:Güçler birliği yetkisini kullanmış Not:Bu madde demokrasiye ters düşer 6 Meclisten seçilecek bir kurul millet adına devlet işlerini yürütmekle görevlendirilir Yorumu:Meclis Hükümeti Sistemi benimsemiştir. 7 Meclisin başkanı hükümetinde başkanıdır. 8 Padişah ve halife bulunduğu baskıdan kurtulduktan sonra yine meclisin vereceği kararla yeni şeklini alır. Yorumu:Ulusal iradenin saltanat gücünden üstün olduğu belirtilmiştir. NOT: Mustafa Kemal meclis başkanı seçildikten sonra 3 Mayıs 1920’de 11 kişiden oluşan bir kurul hükümeti kurdu. • Meclis açılınca Temsil Kurulu’nun görevi sona erdi. • NOT: Mustafa Kemal 30 Nisan 1920 de Avrupa Dışişleri Bakanlarına Ankara’da TBMM’nin kurulduğunu bundan sonra İstanbul hükümeti ile yapılacak antlaşmaların yok sayılacağını,Türk Milleti adına karar verme yetkisinin TBMM’ye ait olduğunu bildirmiştir. Meclis Hükümeti Sistemi • Meclis Hükümeti, TBMM’nin açılışından Cumhuriyetin ilanına kadar geçen süre içerisinde uygulanan sistemidir. Bu sistemde yasama ve yürütme yetkileri bizzat meclis tarafından uygulandı. Bakanlar mecliste tek tek seçim yolu ile belirleniyordu. Eğer meclis herhangi bir bakanın çalışmalarını yetersiz görürse onu yine oylama sonucu görevden alır, yerine bir başkasını seçerdi. • Meclis başkanı aynı zamanda bakanlar kurulunun da başkanıdır ve uygulamalardan sorumludur. Bu sistemde devlet başkanı kavramına yer verilmez. Kabine Sistemi • Kabine sistemi bugün var olan sistemdir. Seçimlerden sonra cumhurbaşkanı meclisten hükümeti kurabileceği herhangi bir milletvekiline görev verir. Bu kişi de kendi bakanlarını belirleyerek cumhurbaşkanına sunar. Cumhurbaşkanının onayından sonra hükümet kurulur. Kabine sisteminde hükümet yürütmeden sorumlu iken, TBMM de yasamadan sorumludur. Yürütme, yasama organı tarafından denetlenir ve yasama organı karşısında sorumludur. • TBMM’YE KARŞI ÇIKARILAN AYAKLANMALAR • A-İstanbul Hükümetinin çıkardığı Ayaklanmalar • B-İstanbul Hükümeti ve İşgalcilerin Çıkardığı Ayaklanmalar • C-Azınlıkların çıkardığı Ayaklanmalar • D-Kuva-i Milliyecilerin Çıkardığı ayaklanmalar TBMM’YE KARŞI ÇIKARILAN AYAKLANMALAR NEDENLERİ: 1. İstanbul hükümeti’nin Mustafa Kemal’i Padişaha karşı gelen bir vatan haini olarak ilan etmesi. 2. İstanbul’da kurulan düzmece mahkemelerde Mustafa Kemal ve arkadaşlarının gıyaplarında yargılanarak idam cezalarına çarptırılmaları, bunun da şeyhülislam fetvalarıyla halka duyurulması. 3. Kuvayımilliye liderlerinin bazılarının düzenli orduya katılmak istememesi. 4. Bazı bölgedeki ileri gelenlerle Kuvay-i Milliye liderlerinin anlaşamaması. 5. Bazı Kuvayımilliye birliklerinin zaman zaman halka baskı yaparak zorla para toplaması. NOT: Bu ayaklanmalar 1919’da başlamış, 1920’de TBMM’nin açılmasıyla yoğunluk kazanmış, 1921’de büyük ölçüde bastırılmıştır. AYAKLANMALARIN NİTELİKLERİ: 1 Doğrudan Doğruya İstanbul Hükümetinin Çıkarttığı Ayaklanmalar: • Bu ayaklanmalar boğazları elde tutmak isteyen İngilizler tarafından desteklenmiştir. A- ANZAVUR AYAKLANMASI • Ahmet Anzavur tarafından Balıkesir , Manyas, Susurluk ve Gönen dolaylarında iki kez çıkartılmıştır. I.Ayaklanmayı Çerkez ethem II.Ayaklanmayı Ali Fuat Paşa ordusu bastırmıştır. • B- KUVAY-İ İNZİBATİYE ( Hilafet Ordusu) • İngiliz Hükümeti’nin isteği doğrultusunda Boğazlar bölgesinin güvenliğini sağlama ve Ankara ve İstanbul arasında kontrolü sağlamak amacı ile kuruldu. • İsyanı Ali Fuat Paşa bastırdı,bir kısmı da düzenli orduya katıldı. • 2. İstanbul Hükümeti İle İşgalci Devletleri’n Ortaklaşa Çıkarttıkları Ayaklanmalar • (İşgalci devletler amacı:işgal bölgelerine yerleşmek,milli mücadeleyi oyalamak ve boğazlara yerleşmek.) • A- BOLU , DÜZCE, HENDEK ve ADAPAZARI AYAKLANMALARI • Ayaklanma, Çerkez Ethem'in yardımları ile Ali Fuat Paşa ve Refet Bey tarafından bastırılmıştır. • B- KONYA(Delibaş Mehmet), AFYON (Çopur Musa) • YOZGAT(Çapanoğulları), URFA(Milli Aşireti) • Doğu Anadolu :Cemil Çeto ELAZIĞ:Koçgiri • 4- KUVA-İ MİLLİYE YANLISI OLUP SONRADAN AYAKLANANLAR • Düzenli orduya katılmak istemeyen bazı Kuva-i Milliye liderleri ayaklanmıştır. • A- ÇERKEZ ETHEM AYAKLANMASI • *Kuva-i Seyyare • Kütahya, Gediz ve Demirci çevresinde çıkmıştır. Çerkez Ethem, I.İnönü Savaşı sırasında Düzenli Ordu'ya saldırmıştır. I.İnönü Savaşı'ndan sonra ayaklanma bastırılmıştır (24 Ocak 1921). Çerkez Ethem ve arkadaşları Yunanlar'a sığınmıştır. • B- DEMİRCİ MEHMET EFE AYAKLANMASI • Denizli, Burdur, Dinar ve Çal çevresinde çıkmıştır. Ayaklanmayı I.İnönü savaşından önce Refet Bey bastırmıştır (30 Aralık 1920). TBMM’nin Ayaklanmalara Karşı Aldığı Önlemler Hıyanet-i Vataniye Kanunu İstiklal Mahkemeleri kuruldu - Şeyhülislam’ın fetvasına karşı Anakara Müftüsü Rıfat BÖREKÇİ’nin fetvaları. - Anadolu Ajansı kuruldu. - Hakimiyeti Milliye Gazetesi kullanıldı. İSYANLARIN SONUÇLARI • İsyanların bastırılmasıyla TBMM’nin otoritesi artmıştır. • Milli Mücadeleyi ve Kurtuluş Savaşının uzamasına neden oldu. • Yunanlılar Anadolu’nun içlerine kadar ilerleme imkanı buldu. • Anadolu’da otorite bozuldu ve kardeş kanı döküldü. • Düzenli orduya geçiş hızlandı. SEVR BARIŞ ANTLAŞMASI (10 AĞUSTOS 1920) • I. Dünya savaşı sonunda yenilen devletlerle barış anlaşmaları İmzalanmış, ancak Osmanlı barışı gerçekleşmemiştir. • ABD başkanı Wilson Doğu Anadolu’da ABD mandasında bir Ermenistan devleti tasarısı hazırlamış ancak bölgede Türk çoğunluğunu saptayan Amerikan Kongresi bu tasarıyı reddetmiştir.Bunun üzerine Wilson Paris Barış Konferansından Geri çekilmiştir. • İngiltere , Fransa ve İtalya 19-24 Nisan 1920 tarihlerinde Osmanlı topraklarını paylaşmak için SAN REMO Konferansını toplamışlardır. • İtilaf devletleri 11 Mayıs 1920’de San Remo kararlarını Osmanlı temsilcisi Tevfik Paşaya bildirirler.Kararları ağır bulan Tevfik Paşa anlaşmayı imzalamadan İstanbul’a döndü Padişah ve hükümetin kararlarını hafifletmek için yaptığı girişimler sonuçsuz kaldı. SANREMO KONFERANSI 26 Nisana kadar süren görüşmeler sonunda, • Lübnan ve Suriye, Fransızların; • Irak, Filistin ve Musul, İngilizlerin korumasına giriyordu. • Doğu Anadolu'da, bağımsız Ermenistan ve Özerk Kürdistan devletlerinin kurulması kararlaştırıldı. Trakya ve Batı Anadolu Yunanistan'a bırakılıyordu • Bu sırada Yunanlılar anlaşmanın imzalanmasını çabuklaştırmak için Bursa-Uşak istikametinde büyük bir saldırı başlattılar.Kuva-i Milliye birlikleri tutunamadı. Bursa, Uşak, Nazilli ve Balıkesir elden çıktı. • Diğer taraftan Doğu Trakya’ya saldıran Yunanlılar burada I.Kolordunun direnişi ile karşılaştılar.Cafer Tayyar Paşa tutsak düşünce buradaki birlikler dağıldı. Doğu Trakya elden çıktı. • İtilaf devletlerinin padişahı İstanbul’dan çıkarma tehdidi karşısında anlaşmayı onaylayacağını bildirdi. Bunun üzerine padişah sorumluluğu üzerinden atabilmek için 40 kişiden oluşan Saltana Şurasını topladı. Bu Şüra’da Korgeneral Rıza Paşa dışındaki üyelerin onayını aldıktan sonra Paris’e gönderilen Damat Ferit Paşa ve Hamdi Paşa başkanlığındaki bir heyet 10 Ağustos 1920’de San Remo kararlarını Sevr Anlaşması adı ile imzaladı. SEVR ANTLAŞMASI’NA TEPKİLER • Sevr antlaşması ölü doğmuş bir antlaşma olup uygulamaya konulamamıştır. Çünkü Kanun-i Esasiye göre padişahın imzaladığı herhangi bir antlaşmanın yürürlüğe girebilmesi için bir Türk meclisi tarafından onaylanması gerekiyordu. • Ancak son Osmanlı Mebuslar Meclisi padişah tarafından 11 Nisan 1920’de kapatılmıştı. • 23 Nisan 1920’de açılan TBMM ise 30 Nisan 1920’de Avrupalı devletlere gönderdiği bildiride padişahın imzaladığı hiçbir antlaşmayı onaylamadığını bildirmişti. Bu nedenle Sevr Antlaşmasını onaylayacak bir Türk Meclisi yoktu. • Mebuslar Meclisinde kabul edilen Misak-ı Milliye tamamen ters düşen Sevr Antlaşmasını imzalayan padişah bu davranışı ile çoğunluğun görüşüne ve ulusal iradeye aykırı davranmıştır. Bu nedenle 19 Ağustos 1920 TBMM Sevr Antlaşmasını imzalayan ve onaylayanları vatan haini ilan etmiştir. • DÜZENLİ ORDUNUN KURULMASI • Bütün çabalara rağmen Kuva-i Milliye birlikleri otorite altına alınmamış, bu nedenle başarılı olamamışlardır. • 22 Haziran 1920’deki Yunan saldırısı karşısında Kuva-i Milliye birlikleri genel komutanı Ali Fuat Paşa 24 Ekim 1920 ‘de Gediz vadisinden karşı saldırı başlattıysa da başarılı olamadı. Bu defa da İnegöl ve Yenişehir elden çıktı. • • Bu yenilgi TBMM’de ağır bir şekilde eleştirilirken Kuva-i Milliye komutanları da suçlandı. Bu suçlamalara katılmayan Mustafa Kemal düşmana karşı başarı kazanabilmek için en az onlar kadar düzenli ve disiplinli bir ordunun kurulması gerektiğini belirterek TBMM’Yİ düzenli ordu kurma konusunda ikna etti. Meclis bu iş için görevlendirdiği İsmet Paşa’yı Batı Cephesi komutanlığına atadı. İsmet Paşa I. İnönü Savaşı sırasında Düzenli Orduya katılmak istemeyen Çerkez Ethem ve Demirci Mehmet Efe ayaklanmalarıyla karşılaştıysa da onları etkisiz hala getirdi. • KURTULUŞ SAVAŞINDA CEPHELER • • • • A-DOĞU CEPHESİ B-GÜNEY CEPHESİ C-BATI CEPHESİ A-DOĞU CEPHESİ • • • • Doğu Ordu komutanı Kazım KARABEKİR(15.Kolordu) Ermenilerle Mücadele edildi. Kazım KARBEKİR Ermenilere karşı yaptığı savaşta Kars ve Sarıkamış’ı alınca Ermenistan barış istemiştir. Not:Rusların I.Dünya Savaşından çekilmesinden sonra 1918 tarihinde merkez Erivan olmak üzere bir Ermeni Devleti kurulmuştur. GÜMRÜ BARIŞ ANTLAŞMASI • 3 Aralık 1920 • TBMM-Ermenistan • Maddeleri: • 1-Kars,Iğdır,Sarıkamış,Kağızman ve Kulp TBMM’ye bırakılacak • 2-Aras Nehri ve Çıldır Gölü sınır olacak • 3-Ermenistan Sevr Antlaşmasını tanımayacak • 4-Türklere karşı silah kullanmış veya öldürme olaylarına katılmış olanların dışındaki Ermeniler,isterse 6 ay içinde Türkiye’ye dönebilecek. • GÜMRÜ BARIŞ ANT ÖNEMİ • Not 1: TBMM’yi tanıyan ilk ülke Ermenistan’dır • Not 2:Bu antlaşmadan kısa bir süre sonra Sovyet Rusya Ermenistan’ı işgal etmiştir. • Not 3: Gümrü Antlaşmasından sonra TBMM 23 Şubat 1921’de Gürcistan ile Batum Antlaşmasını imzalamıştır. • Batum Antlaşması:Gürcistan Ardahan,Artvin ve Batum’u TBMM’ye vermiştir. • GÜNEY CEPHESİ • Güney Cephesi, Kurtuluş Savaşı döneminde Antep, Urfa ve Maraş'ta Türk askerlerinin Fransızlara karşı mücadele ettiği cephedir. Bu anlamda Güney Cephesine Fransız cephesi ya da Kilikya cephesi de denilmektedir. • Güney Cephesinde sadece Fransızlara karşı değil, aynı zamanda Ermenilere karşı da savaşılmıştır. Fransız askeri birliklerine Ermenilerden oluşan gönüllü birlikler de katılmışlardır. • I.Dünya Savaşı sonrasında Fransa Sykes - Picot Antlaşması ile payına düşen yerleri almak için hareket geçmiştir. Bu antlaşmaya göre Maraş, Antep ve Urfa İngilizlere, Musul ise Fransızlara bırakılmıştır. Ancak İngiltere Musul petrolleri nedeniyle Fransa ile Suriye itilafnamesini imzalayarak verilen yerleri kendi aralarında değiştirmişlerdir. Bu durumda Maraş, Antep ve Urfa Fransızlara bırakılmıştır. Bu durum sonrası Güney Cephesi açılarak Fransızlarla Kuvayi Milliye ordusu arasındaki mücadele başlamıştır. Güney Cephesinde Maraş • Maraş: Mondros Mütarekesi sonrası Anadolu'da birçok noktada işgaller yaşanmıştır. Maraş da bu işgallere maruz kalan tarihi yerlerden birisidir. Mütarekeden sonra işgal altına giren Maraş'ta ilk direniş 22 Ocak 1920'de Sütçü İmam tarafından başlatılmıştır. Sütçü İmam'ın hamamdan çıkan kadınlara sarkıntılık eden düşmana saldırması sonucu Maraş'ta olaylar ateşlenmiştir. Maraş bu olayla Güney Cephesine dahil olmuştur. Maraş'a bu ayaklanma nedeniyle Kahraman ünvanı verilmiştir. • ''Türkiye Büyük Millet Meclisi, 7 Şubat l973 tarihinde Kahramanmaraş'a 'kahraman' unvanı vererek, bu büyük tarihi onuru belgelemiştir Güney Cephesinde Antep • Antep: Mütarekeden bir yıl sonra Fransızlar tarafından işgal edilen Antep'te 1920 Nisan'ında Türk Milli kuvvetleri tarafından bir ayaklanma çıkarılmıştır. Bu ayaklanma yaklaşık olarak 10 ay kadar sürmüştür. Güney Cephesinin Antep'te bulunan kısmı son derece kanlı geçtiği söylenmektedir. Ağır top ateşine tutulan Antep'te 6300 civarı Anteplinin şehit olduğu söylenmektedir. Fransız askerleri bu ağır toplara ve Suriye'den aldıkları yardıma rağmen Antep'e girememişlerdir.Güney Cephesindeki bu olay sonrası Antep'e Gazi ünvanı verilmiştir. • ŞAHİN BEY ŞEHİT KAMİL KARAYILAN (MOLLA MEHMET ÖZDEMİR BEY TÜFEKÇİ YUSUF YİRİK FATMA • Not: Antep’e 6 Şubat 1921 göstermiş olduğu büyük başarıdan dolayı Gazi ünvanı verilmiştir. Güney Cephesinde Urfa • Urfa: Güney Cephesindeki Fransızlarla mücadeleye Urfa'nın dahil olması halkın direnişinden çok jandarmanın girişimiyle olmuştur. O dönemde Güney Cephesinde Urfa'ya komutan olarak atanan Ali Saip Bey burada halkı örgütleyerek 3000 kişilik bir askeri güç oluşturmuştur. Bunlarla birlikte Urfa'nın 12 vatanseveri tarafından oluşturulan 12'ler adı verilen özel Kuvayi Milliye hareketi, Fransızlara şehri boşaltmaları için bir ültimatom vermişlerdir. Bu ültimatom sonrası Urfa'nın yarısı iki gün içerisinde geri alınmıştır. • Geri kalan kısmında çıkan savaşta ise Fransız askerleri Urfa'nın aşiret birlikleri tarafından kılıçtan geçirilmiştir. Bu sayede Urfa'da alınarak Güney Cephesindeki mücadele son bulmuştur. • Not:12 Haziran 1984 tarihinde Şanlı ünvanıyla ödüllendirilmiştir. BATI CEPHESİ • • • • • • • 15 Mayıs 1919’da Yunanlıların İzmir’i işgali üzerine Kuva-i Milliye Birlikleri Bölgeyi savunmaya başladılar. Sivas Kongresinde Batı Anadolu Kuva-i Milliyenin başına Ali Fuat Paşa atandı. TBMM’ye karşı çıkan ayaklanmalar,Kuva-i Milliye birliklerin Yunanlılara durduramaması ve bu birliklerin Genel Kurmay başkanının emirlerini dinlememesi üzerine Mustafa Kemal Düzenli orduya geçiş emri verdi. Ali Fuat Paşa Görevden alınarak Kuva-i Milliye’nin başına İsmet İnönü atandı ve düzenli ordu kurma çalışmaları hızlandı. 9 Kasım 1920 de Batı cephesi ikiye bölünerek kuzey cephesine İsmet Paşa Güney cephesine Refet Bele atandı. Yunan Saldırısının Amaçları 1. TBMM'ye, Sevr Antlaşması'nı kabul ettirmek ve yeni topraklar kazanmak, 2. Çerkez Ethem isyanı'ndan faydalanmak, düzenli orduyu daha doğmadan yok etmek, 3. İstanbul-Bağdat demir yolunun geçtiği Eskişehir’i ele geçirerek ulaşımı kontrol altına almak. 4. Ankara'ya ulaşarak Milli Mücadele'yi sona erdirmek. 5.Büyük Yunanistan’ı kurma düşüncesi(Megola idea) I.İNÖNÜ SAVAŞI VE SONUÇLARI 6-11 OCAK • TBMM'nin kurmuş olduğu düzenli ordunun Batı Cephesi'ndeki ilk başarısıdır • TBMM Hükümeti'nin moralinin ve otoritesinin artmasını sağlamıştır. Böylece devlet mekanizması işlemeye başlamış, vergilerin düzenli olarak alınması ve askere alma işlemleri düzen içine girmiştir. • İsmet Paşa, albaylıktan tuğgeneralliğe yükselmiştir. • Bu zafer, yeni Türk devletinin iç durumunu kuvvetlendirmiş ve dıştaki itibarını arttırmıştır. Bunun sonucunda; Sovyet Rusya ile Moskova Antlaşması imzalanmıştır. • İtilaf Devletleri yeni durumu görüşmek üzere Londra Konferansı'nı düzenlemişler ve TBMM'yi konferansa davet etmişlerdir. • İstiklâl Marşı kabul edilmiştir.(12 Mart 1921) • İtilaf devletlerin Yunanistan'a güveni azalmıştır. • Afganistan ile dostluk antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma TBMM'nin Müslüman bir ülke ile yaptığı ilk antlaşmadır. • Birinci İnönü Muharebesinden sonra Teşkilat-ı Esasıye(İlk Anayasa) ilan edilmiştir. • Londra Konferansı (23Şubat-12 Mart) • Sevr Antlaşmasını isim değiştirerek Osmanlı Devletine imzalatmayı amaçlamışlarıdır. • Osmanlıyı temsilen Sadrazam Tevfik Paşa,TBMM temsilen(İtalya aracılığıyla çağrılmıştır) Dış işleri bakanı Bekir Sami Bey katılmıştır. • TBMM Konferansa Katılmakla; -Haklı davayı ve Misak-ı Milliye-yi dünya kamuoyuna duyurmayı -Türklerin barış yanlısı olduğunu -Siyasi varlığımızı tanıtmayı LONDRO KONFERANSIN SONUÇLARI • TBMM,İtilaf Devletleri tarafından resmen tanınmıştır. • Yunan Ordusu yeniden saldırıya geçmek için hazırlıklarını tamamlamaya çalışmıştır. • Misakımilli ilkeleri ve TBMM'nin haklı davası dünya kamuoyuna duyurulmuştur. • Sevr anlaşmasının kabul edilemeyeceği anlaşıldı. • TBMM. konferansa katılmakla barış yanlısı olduğunu dünya kamuoyuna göstermiştir. • Moskova Ant:16 mart 1921 • Doğuda Ermenilere, batıda Yunanlılara karşı kazanılan zaferler, TBMM’nin gücünü göstermiş, iki ülke arasında Moskova Antlaşması imzalanmıştır. (16 Mart 1921) • Moskova Antlaşması’nın maddeleri • -Taraflardan birinin tanımadığı antlaşmayı diğeri de tanımayacak, • -Ruslar Misak-ı Milli’yi tanıyacaklar ve kapitülasyonların kaldırılmasını kabul edecekler, • -Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusya’sı arasında yapılan antlaşmalar geçersiz sayılacak, • -Taraflar arasında ekonomik ve askeri alanda yakınlaşma sağlanacak, • -Sovyet Rusya, TBMM’nin Gürcistan ve Ermenistan ile imzaladığı anlaşmalara göre belirlenen sınırını, Batum’un Gürcistan’a verilmesi koşuluyla tanıyacaktır. MOSKOVA ANTLAŞMASI • Moskova Antlaşması’nın sonuçları ve önemi • -TBMM ilk kez büyük bir devlet tarafından tanınmıştır. • -Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusya’sının sona erdiği belgelenmiştir. • -Misak-ı Milli sınırlarımız Sovyetler tarafından tanınmıştır. • -TBMM İtilaf devletlerine karşı, bir taraftar kazanmıştır. • -Rusya’dan 500.000 altın, 180.000 tüfek alınmış Milli mücadeleye ekonomik destek sağlanmıştır. • -Batum’dan vazgeçilerek Misak-ı Milli’den ilk taviz verilmiştir. TÜRK-AFGAN DOSTLUK ANTLAŞMASI • Türkiye-Afganistan Antlaşması, 1Mart1921tarihinde müzakere için Moskova'da bulunan Türk heyeti ile yeni kazanmış bulunan Afganistan temsilcileri arasında imzalanan dostluk antlaşmasıdır. Antlaşma 10 maddeden oluşmaktadır. • Bu antlaşma ile: • Maddi ve manevi menfaatleri tamamen müşterek olan bu iki kardeş devlet ve millet, eskiden beri mevcut olan manevi bağlarını ve tabii ittifaklarını resmi bir anlaşma ile belirtmeye karar verdiklerini; • Birbirlerinin bağımsızlıklarını tanıdıklarını; • Taraflardan birine yapılacak bir tecavüzün, diğer tarafa da yapılmış sayılacağını ve tehdidi bertaraf etmeyi kabul ettiklerini; • Kültürel bağları güçlendirmek için Türkiye'den Afganistan'a öğretmen ve subayların gönderilmesi hususunda mutabakat sağlandığını; • Türkiye ve Afganistan arasında zaten mevcut olan dostluk bağlarının daha da kuvvetlendirileceğini kararlaştırmışlardır. • Türk-Afgan Antlaşması 1928 tarihinde Ankara'da yenilenmiş ve yeni antlaşmada ittifak taahhüdü tadil edilmiştir. • Antlaşma koşulları • Bu iki kardeş devlet ve millet, birbirlerini bağımsızlıkların tanıyacaklardır. • Taraflardan birine yapılacak saldırı diğerine de yapılmış sayılacak ve saldırıyı ortadan kaldıracaklardır. • Kültürel bağları güçlendirmek için Türkiye, Afganistan'a öğretmen ve subay gönderecektir. İSTİKLAL MARŞININ KABULÜ 12 MART 1921 • Maarif Vekaleti , 1921'de bir güfte yarışması düzenlemiş, söz konusu yarışmaya toplam 724 şiir katılmıştır. Kazanan güfteye para ödülü konduğu için önce yarışmaya katılmak istemeyen Burdur milletvekili Mehmet Âkif Ersoy, Maarif Vekili Hamdullah Suphi'nin ısrarı üzerine, Ankara'daki Taceddin Dergahı'nda yazdığı ve İstiklal Harbi'ni verecek olan Türk Ordusu'na hitap ettiği şiirini yarışmaya koymuştur. Yapılan elemeler sonucu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 12 Mart 1921 tarihli oturumunda, bazı mebusların itirazlarına rağmen Mehmet Âkif'in yazdığı İstiklal Marşı coşkulu alkışlarla kabul edilmiştir. Mecliste İstiklâl Marşı'nı okuyan ilk kişi dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver olmuştur. • Mehmet Âkif Ersoy İstiklâl Marşı'nı, şiirlerini topladığı Safahat'a dahil etmemiş ve İstiklâl Marşı'nın Türk Milleti'nin eseri olduğunu beyan etmiştir. • Şiirin bestelenmesi için açılan ikinci yarışmaya 24 besteci katılmış, 1924 yılında Ankara'da toplanan seçici kurul, Ali Rıfat Çağatay ‘ın bestesini kabul etmiştir. Bu beste 1930 yılına kadar çalındıysa da 1930'da değiştirilerek, dönemin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör'ün 1922'de hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe konmuştur. TEŞKİLAT-I ESASİYE 20 OCAK 1921 • 1921 Anayasası’nın Önemli Maddeleri • 1. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. • 2. Yasama ve yürütme gücü TBMM’ye aittir. • 3. Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi’nce yönetilir ve “TBMM Hükümeti” adınıalır. • 4. Şer’i hükümlerin yerine getirilmesi TBMM’ye aittir. • 5. Büyük Millet Meclisi başkanı, hükümetin de başkanıdır. • 6. Kanun-u Esasi’nin Teşkilat-ı Esasiye ile çelişmeyen hükümleri geçerlidir. • 7. Milletvekilleri seçimi iki yılda bir yapılır. Eski Meclisin görevi yeni Meclis toplanıncaya kadar devam eder. • İKİNCİ İNÖNÜ SAVAŞI 23 MART-01 NİSAN 1921 • I. İnönü Savaşı’nın intikamını almak isteyen yunanlılar İngilizlerinde desteğiyle tekrar saldıra geçti. • Ancak Türk Ordusu bu esnada Rum Çeteleri ve Koçgiri Aşireti isyanı ile uğraşıyordu. • Yunanlılar, 23 Mart 1921 sabahı kuzeyde Eskişehir, güneyde Afyon üzerinden saldırıya geçtiler. Savaş İnönüAfyon arasındaki bölgede yapıldı. Kuzeyden saldıran Yunanlılar, Türk kuvvetlerinin büyük bir direnişi ile karşılaştı. 27 ve 30 Mart’ta yaptıkları iki genel saldırıda Türk ordusu tarafından püskürtüldü. Kuzeydeki Yunan birlikleri geri çekilmek zorunda kaldı. Güneydeki Yunan birlikleri ise kuzeydeki kuvvetlerin yenildiğini görünce, bölgeyi işgal etmelerine rağmen, hızla geri çekilerek Afyon’u boşalttılar. • Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa, Metristepe’den, 23 Mart-1 Nisan 1921 tarihleri arasında yapılan İkinci İnönü Savaşı’nda Türk ordusunun başarısını bir telgrafla Mustafa Kemal’e bildirdi. İnönü’de yenilgiye uğrayan Yunan kuvvetleri, Aslıhanlar ile Dumlupınar’da toplandılar. SONUÇLARI: • Batı Cephesi’nde Yunanlılara karşı kazanılan ikinci zaferdir. • İtalya bu zaferden sonra Antalya ve Muğla’dan çekilmeye başladılar. • İngiltere, TBMM ile ilişki kurabilmek için Malta’da tutuklu olan 40 Türk’ü serbest bıraktı. • Fransızlar Zonguldak’tan çekilerek anlaşmak için Ankara’ya temsilci gönderdiler. • Mustafa Kemal, bu zaferin sonunda İsmet Paşa’ya çektiği kutlama telgrafında; “Siz orada, yalnız düşmanı değil, milletin kötü giden talihini de yendiniz” diyerek İsmet Paşa’yı onurlandırdı. • KÜTAHYA-ESKİŞEHİR SAVAŞLARI 10 TEMMUZ-24 TEMMUZ 1921 • İtilaf devletlerinden büyük yardım alan yunan ordusu büyük bir saldırıya geçti. • Ordumuz bu savaş sonunda geri çekilmek zorunda kaldı ve büyük yaralar aldı. MAARİF KONGRESİ 15-21 TEMMUZ 1921 • Kütahya-Eskişehir Muharebelerinin devam ettiği sırada Ankara’da 180 kişinin katıldığı Maarif (Eğitim) Kongresi düzenlenmiştir. • Düzenlenme Amacı: • Kurtuluş Savaşı’nı kazandıktan sonra yeni Türk devletinin eğitim politikasını belirlemekti • Kongreye M. Kemal’de katılmıştır. Savaşın en şiddetli döneminde böyle bir kongrenin düzenlenmesi Atatürk’ün eğitime verdiği önemi göstermektedir. Atatürk bu kongrede yaptığı konuşmada “Milli kimliğimize zarar veren zararlı fikirlerle Mücadele edilmesi “gerektiğini vurgulamıştır SONUÇLARI • TBMM’nin düzenli birlikleri ilk ve tek yenilgisini almıştır. • Sakarya ırmağının batısına kadar gelen Yunan ordusu burada bekleyerek toparlanıp son saldırıyı yapmak için hazırlanmaya başlamıştır. • Eskişehir Afyon Kütahya Yunan işgaline uğramıştır. • Ordunun geri çekilmesi Kurtuluş Savaşının kaybedildiği düşüncesini ortaya çıkmasına neden olmuştur. • TBMM’nin daha güvenli bir yer olan Kayseri’ye taşınması tartışılmaya başlanmıştır. • TBMM’de Mustafa kemal Paşa’ya muhalefet artmıştır. • İtalyanlar ve Fransızlar Anadolu’da işgal ettikleri yerleri boşaltma işlemini durdurmuşlardır. • Mustafa kemal Paşa’ya Başkomutanlık yetkisinin verilmesine ve Tekalif-i Milliye Emirlerinin yayımlanmasına ortam hazırlamıştır. • Bu yenilgiden sonra 5 Ağustos 1921’de M.Kemal’e başkomutanlık verildi. • Ayrıca meclisin 3 aylığına tüm yetkileri M.Kemal’e verildi. • M.Kemal ilk olarak hakltan yardım toplanmasına yönelik olarak, Tekalif-i Milliye Emirlerini 8 Ağustos 1921’de ilan ederek Sakarya Savaşı için halktan yardım toplamıştır. TEKALİF-İ MİLLİYE EMİRLERİ 7-8 AĞUSTOS • Tekâlif-i Milliye Emirleri, Kurtuluş Savaşı'nın dönüm noktalarından olan Sakarya Meydan Muharebesi öncesi ordunun ihtiyacını karşılamak ve Sakarya Savaşı'na hazırlanmak için Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın kanunla kendisine verilen yasama yetkisini kullanarak yayınladığı "Ulusal Yükümlülük Emirleridir". 7 Ağustos 1921'de yayınlanmış olup toplamı on maddedir. • 1.Her kazada bir Tekâlif-i Milliye Komisyonu kurulacak. • • 2. Tüccar ve ahali elindeki çamaşırlık bez, erkek elbisesi yapmaya elverişli her çeşit kumaş ile kösele, astar, meşin, sahtiyan, çarıklık deri, mıh ve hayvan malzemesinin % 40’ına, bedeli sonradan ödenmek üzere el konacak. 3. Her ev bir kat çamaşır, bir çift çorap ve çarık hazırlayarak askerlerin kullanması için Tekâlif-i Milliye Komisyonlarına teslim edecek. 4. İnsan ve hayvan yiyeceklerinin % 40'ına bedeli sonradan ödenmek üzere el konacak. • • SAKARYA MEYDAN SAVAŞI 23 AĞUSTOS-13 EYLÜL 1921 • Sakarya nehrinin kıyısına kadar ilerleyen yunan ordusu, Ankara’yı alarak TBMM’ni dağıtmak amacıyla saldıra geçti. • Fakat ordumuzun büyük zaferiyle yunan ordusu geri çekilmek zorunda kaldı. SAKARYA MEYDAN SAVAŞI’NIN ÖNEMİ NEDİR • Yunan ordusununUlusal Kurtuluş Savaşının son savunma savaşıdır. • Düşmanın saldırı gücü tükenmiş, Türk topraklarını ele geçirme istek ve umudu yok olmuş, savunmaya geçmişlerdir. • Bu savaşa Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü Paşalar katılmıştır. Bu Savaşa Subaylar savaşı da denir • M. Kemal’e mareşallik rütbesi ve Gazi ünvanı ( 19 Eylül 1921) verilmiştir. • TBMM Anadolu’da kesin egemenlik sağlamıştır. • TBMM’nin yaşama ve varolma mücadelesindeki en büyük başarısıdır • taarruz gücü kırıldı. Yunanlılar savunmaya geçti. • Kafkas Cumhuriyetleri ile Kars Antlaşması imzalandı.(13 Ekim 1921) • Fransızlarla Ankara Antlaşması imzalandı.(20 Ekim 1921) • İtilaf Devletleri barış teklifinde bulundular. KARS ANTLAŞMASI • SSCB’ye Bağlı Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan ile yapılmıştır. • Kars Antlaşması’nın maddeleri: • -Taraflar birbirine zorla anlaşma benimsetmeyecek. • -Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan kapitülasyonların kaldırıldığını kabul edecek. • -Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan Türkiye’nin tanımadığı bir anlaşmayı tanımayacak. • -İstanbul’un güvenliği sağlandığı takdirde, Boğazlar ticarete açılacak. • -Nahçivan bölgesine özerklik verilecek. • -TBMM Batum’un Gürcistan’a geçtiğini kabul edecek. • -Taraflar arasında ticaret, gümrük, sağlık ve güvenlik konularında ortak tedbir alınacak, demiryolu ve telgraf hatları yapılacak. • -Antlaşmaya taraf olan devletler, kendi topraklarında oturan karşı taraf yurttaşlarına iyi davranacak. • Kars Antlaşması’nın sonuçları: • 1-Sovyet Rusya’nın idaresindeki bu üç cumhuriyetle TBMM Hükümeti arasında hiçbir problem kalmadı. • 2-Doğu sınırımız kesin olarak çizildi. ANKARA ANTLAŞMASI • Antlaşmanın imzalanmasından sonra taraflar arasındaki savaş durumu sona erecektir. • - Türkiye-Suriye sınırı, İskenderun ve Hatay illeri dışında bırakılacak şekilde belirlenecektir. • - Antlaşmanın imzalanmasından sonra, en fazla iki ay içerisinde Fransız birlikleri sınır çizgisinin güneyine, Türk birlikleri de kuzeyine çekilecektir. • - Her iki tarafta çekildiği topraklarda genel af ilan edeceklerdir. • - İskenderun-Hatay bölgesi için özel bir yönetim kurulacak, bu bölgede oturanlardan Türk olanlar kültürlerini geliştirmek için her türlü haktan yararlanacaktır. Türkçe resmi dil olacaktır. • • • • • • • • • • • • • • • • • - Bu antlaşmanın onaylanmasından sonra, Türkiye ile Suriye arasında bir gümrük sözleşmesi imzalanması için karma bir komisyon kurulacaktır. - Selçuklu Devleti’nin kurucusu Süleyman Şah’ın mezarının da içinde bulunduğu Caber Kalesi, Türk bayrağı altında ve Türk askerlerinin koruyuculuğunda Türkiye’nin mülkü altında kalacaktır. Ankara Antlaşması’nın sonuçları - Güney Cephesi’nin kapanması ile buradaki sınırlarımız güvence altına alınmış, birliklerimiz batı cephesine sevk edilmiştir. - Fransa Türkiye Büyük Millet Meclisini tanımıştır. - Hatay’a özel bir yönetim hakkı tanınmış, bu bölgenin Türk toprakları olduğu Fransa tarafından kabul edilmiştir. - Fransa’nın desteğini yitiren Ermenilerin, Çukurova bölgesinde bir devlet kurma hayalleri sona ermiştir. Ankara Antlaşması’nın önemi - Hatay ve İskenderun hariç güney (Suriye) sınırının çizilmesi. - Fransa’nın Türkiye’nin bağımsızlığını tanıyan ilk itilaf devleti olması. BÜYÜK TAARRUZ VE BAŞKOMUTANLIK MEYDAN MUHAREBESİ (26 AĞUSTOS-18 EYLÜL 1922) Mustafa Kemal, Yunan ordusuna kesin ve son bir darbe indirmek için orduyu savaşa hazırladı. Doğudaki ve Güneydeki birliklerin tamamı Batı Cephesi'ne aktarıldı. Tekalif-i Milliye emirleri yeniden yürürlüğe girdi. TBMM, 20 Temmuz 1922'de Mustafa Kemal'in başkomutanlığını süresiz olarak uzattı. 26 Ağustos 1922 sabahı Mustafa Kemal'in Kocatepe'den verdiği emirle Büyük Taarruz başladı. 30 Ağustos 1922'de Dumlupınar Meydan Savaşı kazanıldı. • Eylül 1922'de Türk Ordusu İzmir'e girdi. ZAFERİN SONUÇLARI • Milli mücadelenin silahlı mücadelesi başarıya ulaştı. • Yunan işgali sona erdi. Yunanlılar Ege Denizi’ne döküldü. • Afyon,Uşak,Kütahya, Manisa, Balıkesir,Aydın,İzmir ve Bursa Yunan işgalinden kurtuldu. • Malazgirt Savaşı Anadolu’nun kapılarını Türklere açmış, Miryakefalon Türk yurdu olduğunu belgelemiş, Başkomutanlık Meydan Muharebesi ise Anadolu’nun sonsuza kadar Türk yurdu olarak kalacağını ispatlamıştır • Yunanlılara karşı kazanılan bu zafer Mudanya ateşkes antlaşması ve Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasına ortam hazırladı. MUDANYA ATEŞKES ANT. 3 EKİM-11 EKİM 1922 • TBMM-İngiltere,Fransa ve İtalya ve Denizde bekleyen Yunanistan • Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa • Büyük Britanya'yı General Harrington • Fransa'yı General Charpy • İtalya'yı da General Mombelli temsil etmiştir. • Mudanya Ateşkes Antlaşmasına göre: • -Türkiye ile Yunanistan arasındaki silahlı çatışmalara son verilecektir. • -Yunanlılar 15 gün içinde Doğu Trakya’yı boşaltacaklar. Türkiye, barış sağlanıncaya kadar burada emniyet ve asayişi sağlanması için sekiz bin Jandarma bulunduracaktır. • -Boğazların durumu barış antlaşmasıyla saptanacaktı. • -İtilaf Devletleri’nin kuvvetleri barış antlaşması imzalanıncaya kadar İstanbul’da kalacaklardır. • Mudanya Ateşkes Antlaşması'nın Sonuçları • Kurtuluş Savaşı'nın askeri başarısı, diplomatik başarı ile tamamlanmış ve Türk Kurtuluş Savaşı sona ermiştir. • Kurtuluş Savaşı'nın diplomatik safhası başlamıştır. • • • • • • • • Doğu Trakya ve İstanbul savaş yapılmadan kurtarılmıştır. İngilizler Türk başarısını kabul etmiştir. İngiltere'de Loyd George Hükümeti istifa etmiştir. İtilaf Devletleri tarafından TBMM'ye, Lozan Barış Konferansı için teklif yapılmıştır. Türk Devleti anlaşmalarda mağlup değil eşit devlet olarak kabul edilmiştir. Doğu Trakya TBMM yönetimine girmiştir. Mudanya Ateşkes Antlaşması'nın Önemi Osmanlı Devleti'nin başkenti olan İstanbul'un ve Boğazlar'ın TBMM'ye bırakılması ile Osmanlı Devleti hukuken sona ermiştir. TÜRK İNKILABI 1-SALTANATIN KALDIRILMASI • İNKILAP:İnkılap ya da reform, toplum düzenini ve yapısını daha iyi duruma getirmek için yapılan köklü değişiklik ve iyileştirmelerdir. (Eskiyi kaldırıp yenisini koyma) İnkılap devrimden, devrim gibi radikal ve ani olmayıp, daha yumuşak geçişler şeklinde olmasıyla ayrılır. Toplumda gerekli değişikliklerin aniden değil, reformlar yoluyla olması gerektiğini savunan görüşe reformizm (inkılapçılık) denir • SALTANATLIK:Bir ülkede hükümdarın, padişahın, sultanın egemen olması yönetimin babadan • oğula geçmesi. SALTANATIN KALDIRILMASI 1 KASIM 1922 • Saltanat'ın kaldırılmasının nedenleri nelerdir? • 1- Saltanat sisteminin ulusal hakimiyet anlayışına ters düşmesi. • 2- Osmanlı Devletinin TBMM Hükümeti yanında Lozan görüşmelerine çağrı edilmesi ve durumun Türk Milletinin çıkarına ters düşmesi. • 3- İstanbul Hükümeti ve padişahının, Kurtuluş Savaşı sırasında milli direnişe karşı olması. • 4- Bir ülkede 2 hükümetin bulunmasının ulusal menfaatlerle bağdaşmaması. • 5- TBMM Hükümetinin padişahın da yanında bulunduğu İtilaf Devletlerine karşı kesin zafer kazanılması. LOZAN BARIŞ ANT 24 TEMMUZ 1923 • Lozan Barış Antlaşması, 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lozan şehrinde TBMM ve İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya,Portekiz, Belçika,Yugoslavya boğazlarla ilgili olarak SSCB,Bulgaristan ve gözlemci olarak ABD temsilcileri arasında imzalanan barış antlaşmasıdır. • Lozan Antlaşmasının yazılması için düzenlenen Lozan Barış Konferansı sekiz ay kadar sürmüştür. Konferans dönemi, TBMM Hükümetinin Türk halkı için kayıtsız şartsız bağımsızlık talebi nedeniyle uzun ve sert geçmiştir. Görüşmelerde Türkiye’yi İsmet Paşa temsil etmiştir. • İtilaf Devletleri 28 Ekim 1922 Lozan’nın yapılması için hem Osmanlı Devleti hem de TBMM’ye davet gönderdi. • Mustafa Kemal Osmanlı devletinin de çağrılması üzerine itilaflarının oyununu bozmak için 1 Kasım 1922 de saltanatı kaldırdı.(Osmanlı Resmen sona erdi) • Mustafa kemal konferansın İzmir de yapılmasını teklif etmiş ama kabul görmemiştir. • Konferansa Rauf Orbay gitmek istemiş ama Mustafa Kemal Mudanya’da tecrübeli olan İsmet Paşayı göndermiştir(Dış işleri bakanı) • İsmet Paşa ve heyeti 11 kasım da lozan’a gitti fakat resmi olarak karşılanmadı. • Konferans 20 Kasım 1922 başlamış fakat 4 şubat 1923 te karar alınmadan dağılmıştır. • İkinci oturum 23 Nisan-24 temmuz olup 24 Temmuz 1923 te imzalanmıştır. 20 kasım 1922---4 Şubat 1923 Lozan Konferansının yarıda kesilmesi • TBMM’nin Misak-ı Milli sınırları,Ülke bütünlüğü,tam bağımsızlık konusunda dirayetli durması ve bunun sonucunda itilaf devletleri İstanbul’un durumu,Musul-Kerkük sorunu,Ermeni Devleti meselesi ve Boğazlar konusunda taviz vermeyince Türk heyeti toplantıyı terk etti.(4 şubat 1923) 4 Şubat-23 Nisan 1923 Lozan Konferansının dağıldığı süreler • İsmet Paşa ve heyeti Ankara’ya döndü • TBMM’de Mustafa Kemal eleştirildi ve ismet paşa başarısızlıkla suçlandı. • Eleştirilerin devam etmesi üzerine M.Kemal 1 Nisan 1923 I.meclisin süresinin dolduğunu yeni seçimlerin yapılacağını duyurmuştur. • Not:II.meclis 11 Ağustos 1923 resmen göreve başlamıştır. • 17 Şubat 1923 te izmir İktisat Kongresi düzenlemiştir. • Not: Bu sayede 2.Lozan’da ekonomik konularda güç kazandı) • Mustafa Kemal seferberlik ilan ederek Türk ordularını Boğazlara Musul üzerine askeri hareket talimatı verdi. • Not:Bu talimat bir oyundan ibaret olup Avrupa’ya gözdağı vermektir. • Bu olay üzerine itilaf devletleri yeniden görüşme talep etti. 23 Nisan-24 Temmuz 1923 II.Lozan Oturumu • 24 Temmuz 1923 te heyetler anlaşarak imzayı attılar. • II.TBMM Lozan barış Konferansını 23 Ağustos 1923 te onaylamıştır. Lozan Konferansı 1 önsöz 5 bölümden toplam 143 maddedir. LOZAN KONFERANSI MADDELERİ • 1-SINIRLAR • Lozan Barış Antlaşması'nda yapılan düzenlemeler ve alnın kararlar doğrultusunda yeni kurulan tam manasıyla bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sınırları aşağıdaki şekliyle kesinliğe kavuşturulmuştur. Güney Sınırı: 20 Ekim 1921 Ankara Antlaşması gereğince, Fransa ile anlaşılarak güney sınırı kararlaştırılmış, Lozan'da bu sınır sadece teyit edilmiştir. Yorum: Böylece Lozan antlaşmasında Hatay sınırlarımız dışında kalmıştır.Fakat 1936’dan sonra Hatay ile ilgili görüşmeler yeniden başlamış,1939’da ise Hatay’ın Türkiye’ye bağlanması sağlanmıştır. • Irak sınırı: Irak sınırı uyuşmazlığı çözülememiştir. Antlaşmada, Türk topraklarının boşaltılmasından itibaren, bu uyuşmazlığın dokuz ay zarfında dostane bir şekilde çözümleneceği belirtilmiştir Yorum: Lozan antlaşmasında belirlenemeyen tek sınır Irak sınırı olmuştur.Bu konu ile ilgili olarak Lozan antlaşmasından sonra İngiltere ile Türkiye arasında görüşmeler sürdürülmüş ve 1926’da imzalanan Ankara antlaşmasıyla Musul İngiltere’de kalmak kaydıyla Irak sınırı çizilmiştir. • Batı Sınırlarımız: • Yunanlılarla batı sınırı, Misak-ı Milli'ye uygun, Mudanya Mütarekesi'nde ön görüldüğü gibi, Meriç Nehri sınır olmak üzere düzenlenmiştir. Karaağaç ve çevresi Yunanlılardan alınarak savaş tazmiratı karşılığı Türkiye'ye bırakılmıştır. Ege Denizi'nde Bozcaada ,İmroz ve tavşan adaları Türkiye'ye verilmiştir. Ayrıca, Yunanlıların elinde bırakılan Anadolu kıyısına yakın adalar da, askersiz hale getirilmiştir. • Yorum: Böylece Yunanistan ile günümüzde geçerliliğini koruyan sınırımız belirlenmiştir.Bütün çabalara rağmen Balkan savaşlarında kaybetmiş olduğumuz Batı Trakya ve Ege adaları geri alınamamıştır.Trablusgarp savaşı sırasında İtalya tarafında işgal edilmiş olan Oniki ada Lozan Antlaşması ile İtalya’ya bırakılmıştır.Ancak İtalya II.Dünya Savaşından sonra 1947’de Oniki adadan çekilince Avrupalı devletlerin aldığı kararla Oniki Ada da Yunanistan’a verilmiştir. • 2- Boğazlar Boğazlardan geçişleri Türkiye başkanlığında kurulacak milletlerarası bir boğazlar komisyonu düzenlenecektir.’’ kararı alındı. Yorum: 1841 Londra Boğazlar sözleşmesinden itibaren Avrupalı devletlerin de söz hakkı kazandığı Boğazlar sorunu böylece netleşmiştir. Boğazlar Komisyonunun varlığı Türkiye’nin bağımsızlığına ve hakimiyetine gölge düşürmüştür. Boğazların silahsızlandırılması güvenlik sorunlarını ortaya çıkarmıştır.Bu durum II.Dünya Savaşı öncesinde Boğazların • Almanya ve İtalya tarafından işgal edilme ihtimali ortaya çıkmıştır.Bu nedenle Boğazlar konusu daha sonra tekrar gündeme getirilmiş 1936 yılında imzalanan Montrö Boğazlar sözleşmesiyle yeni bir düzenleme yapılmıştır. • 3-Kapitülasyonlar: • Adli, mali ve idari sahada yabancılara tanınan imtiyaz ve ayrıcalıklardır. Antlaşmanın 28. maddesiyle, kapitülasyonlar bütün sonuçları ile birlikte kaldırılmış ve yeni Türk Devleti, yüzyıllardan beri çekilen bir sorundan kurtulmuştur. Yorum: İlk tur görüşmelerde olduğu gibi TBMM Heyeti son görüşmelerde de bu konuda taviz vermemiştir.Bu konu İtilaf Devletlerinin karşı çıkmalarına rağmen TBMM’nin istediği şekilde sonuçlanmıştır.Böylece TBMM ekonomik alanda da bağımsızlığını kabul ettirmeyi başarmıştır. • 4-Azınlıklar Türkiye sınırlarında yaşayan bütün azınlıklar Türk vatandaşı sayılmıştır. • Yorum: Böylece Avrupalı devletlerin Türkiye’nin iç işlerine karışmaları önlenmiştir. • 5-Nüfus Mübadelesi • Lozan'da çözümlenen bir diğer önemli sorun da, İstanbul'da yaşayan Rumlarla Batı Trakya'da yaşayan Türkler hariç, Türkiye'deki bütün Rumlarla Yunanistan'daki Türklerin değiştirileceğini öngören sözleşmenin, Barış Antlaşması'na ek olarak konmasıdır. • Yorum: Böylece İstanbul’daki Rumların ve Batı Trakya’daki Türklerin yasal hakları da korunmuştur.Türkiye’de azınlık sorunlarının kesin olarak çözümlenmesi amaçlanmıştır.Fakat Yunanistan İstanbul’da daha fazla Rum bırakmak istediği için farklı uygulamalar gerçekleştirmiş bu nedenle bu konu yeniden sorun olmuştur. • 6-Savaş Tazminatı: Türkiye, Yunanistan'ın savaşın devamından ve bunun sonuçlarından doğan mali durumunu dikkate alarak, tamiratla ilgili her türlü taleplerinden Karaağaç ve çevresinin Türkiye'ye bırakılması şartı ile vazgeçmiştir. 7-Devlet Borçları 1854'ten itibaren Birinci Dünya Savaşı sonuna kadar devam eden Osmanlı kamu borçları, Birinci Dünya Savaşı'nda yapılan borçlanmalar da dahil, büyük bir meblağ oluşturuyordu. Sene tertipleri üzerinde borcun taksimi yerine, sermaye üzerinden borcun taksimi ile esas borç toplamı bir hayli azaltılmıştır. Diğer taraftan bu borçlar, Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılan devletlere de gelirle orantılı olarak bölünmüştür. • Ayrıca, Osmanlı İmparatorluğunun Almanya, Avusturya, Macaristan ve Bulgaristan'a olan borçları bu devletlerle de yapılan antlaşmalarla 1.Dünya Savaşı'nın galiplerine devredilmiştir. Osmanlı kamu borçlarının diğer çetin bir safhası ödeyeceğimiz borçların hangi para ile ödenmesi hususunda kendini göstermiştir. Karşı taraf bunu altın veya sterlin olarak talep etmiştir. Türk tarafı, Türk parası ve Fransız frangı olarak ödemeyi teklif etmiş, aradaki farkın muazzam meblağlara varmasına rağmen, burada da Türkiye'nin görüşü kabul edilmiştir. • 8-Yabancı Devlet Okulları Türkiye sınırları içerisindeki yabancı okulların denetimi Türkiye’ye bırakıldı. 9-Fener Rum Patrikhanesi Patrikhanenin ekumen (evrensel) olmaktan çıkması ve herhangi bir siyasal görev yada rol üslenmeden yeni Türkiye’nin dinsel kurumları arasında yer alması esasa bağlandı. • 10-İstanbul’un Durumu: Lozan antlaşmasının TBMM tarafından onaylanmasından altı hafta sonra İtilaf Devletlerinin ordularının İstanbul’u boşaltmaları kabul edilmiştir. Yorum: Bu karara uyan İtilaf Devletleri kuvvetleri 6 Ekim 1923’te İstanbul’u terk etmişlerdir. • • Lozan Barış Antlaşması sonucunda lehimize çözümlenen konular: Her türlü kapitülasyonlar kaldırılmış, böylece ekonomik bağımsızlığın kazanılması yönünde önemli bir adım atılmıştır. • Türkiye hiçbir devlete savaş tazminatı ödememiştir. Buna rağmen Yunanistan verdiği zararın karşılığı olarak Karaağaç’ı Türkiye’ye vermiştir. • Azınlıklar konusunda ödün verilmemiştir • İstanbul’un İtilaf devletlerince tarafından boşaltılması sağlanmıştır. • Bunların yanı sıra 1936’da Boğazlar, 1939’da da Hatay sorunu Misak-ı Milli’ye uygun bir şekilde lehimize olarak çözüme kavuşmuştur. • Lozan Barış Antlaşması sonucunda aleyhimize çözümlenen konular: • Batı Trakya Yunanistan’a bırakılmıştır. • On iki ada bir daha alınamamıştır. • Osmanlı Devleti’nden kalan borçların Türkiye Cumhuriyeti tarafından ödenmesi kararlaştırılmıştır. • Ayrıca • Musul meselesi çözüm bulunamamıştır.(Misak-ı Milliden taviz) • Hatay alınamamıştır(misak-ı Milliden taviz) • Boğazlar komisyona bırakılmıştır.(Bağımsızlığımızı zedeleyen bir durum) LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASININ SONUÇLARI • Sonuçları: • Yeni Türk devletinin varlığı uluslar arası alanda tanınmıştır. • Kurtuluş savaşının askeri zaferleri böylece siyasi bir zafer haline gelmiştir. • Lozan antlaşması I.Dünya Savaşını bitiren antlaşmalar içinde en uzun süre varlığını sürdüren antlaşmadır.Günümüzde hala geçerliliğini korumaktadır. • Sevr antlaşması yerine Lozan antlaşması yürürlüğe girmiştir. • Sömürge altında yaşayan milletlere örnek teşkil etmiştir. ANKARA’NIN BAŞKENT OLMASI • Lozan Barış Antlaşması'nın imzalanmasından sonra. İtilâf Devletleri'nin askerleri İstanbul'dan çekildiler. • İstanbul'un işgalden kurtulması ile yeni devletin başkentinin neresi olacağı tartışılmaya başlandı. • İsmet Paşa (İnönü), bir kanun teklifi hazırlayarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na sundu. • "Türkiye Devleti'nin başkenti Ankara'dır." şeklindeki bir maddelik kanun teklifi kabul edildi (13 Ekim 1923). • Kanunun yürürlüğe girmesiyle Ankara yeni Türk devletinin başkenti oldu. • ANKARA’NIN BAŞKENT OLMA NEDENLERİ • 1) Ankara’nın Anadolu’nun tam ortasında yer alması. • 2) Ankara’nın etrafının dağlarla çevrili olması. Bu özelliğinden dolayı işgalinin daha zor olması. • 3) Ankara’nın, Batı Cephesi’ne yakın olması. • 4) Ankara’nın işgale uğramamış olması. • 5) Ankara’nın ulaşım ve haberleşme imkanının daha kolay olması. • 6) Ankara’nın İstanbul’a yakın olması. İstanbul’daki gelişmeleri daha yakından takip etme imkanı • Milli Mücadele Hazırlık Döneminde Temsil heyetinin Ankara’ya gelmesi TBMM nin Ankara’da açılması CUMHURİYET’İN İLANI 29 EKİM 1923 • Cumhuriyete giden yol: • Eski Yunan uygarlığı • 1215 Magna Carta • 1776 Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi • Fransız İhtilali • 1808 Sened-i ittifak • 1839 Tanzimat Fermanı • 1856 Islahat fermanı • 1876 I.meşrutiyet • 1908 II.meşrutiyet • 1919 Erzurum Kongresi • 1920 TBMM nin açılması • 1921 Teşkilat-Esasiye 1923 Cumhuriyetin İlanı • Cumhuriyet: • Cumhuriyet kelimesi Arapça kökten 18. yüzyılda Osmanlı Türkçesinde türetilmiş bir isimdir. Arapça cumhur kökü "bir araya toplanma, topluluk oluşturma", bu kökten türeyen cumhūr ise "cemiyet, toplum, millet,kamu" anlamına gelir • Ankara’nın başkent olmasından sonra Meclis Hükümeti sistemin getirdiği sıkıntılar yüzünden 25 Ekim 1923’te TBMM hükümeti istifa etti. • Hükümet bunalımı yüzende 28 Ekim’e kadar hükümet kurulamadı. • Bunun üzerine Mustafa Kemal 1921 Anayasası’na ‘’Türkiye Devletinin hükümet şekli Cumhuriyettir.’’ şeklinde önerge hazırladı. • 29 Ekim 1923’te TBMM de bu önerge kabul edildi ve Devletin yönetim Şekli Cumhuriyet oldu. • Cumhuriyetin İlanından sonra Mustafa Kemal TBMM de 158 milletvekilin oylamasıyla Cumhurbaşkanı seçildi. • 1921 Anayasası’nda yapılan değişikle Meclis Hükümeti sisteminden Kabine Sistemine geçildi. • M.Kemal Tarafından İsmet Başa Başbakan ilan edildi ve İsmet Paşa kendi hükümetini kurdu. • Fethi Okyar Meclis Başkanı seçildi. • TBMM’nin adı Türkiye Cumhuriyeti oldu. HALİFELİĞİN KALDIRILMASI 3 MART 19247 • Halife: Peygamberin vekili anlamına gelen bir kavramdır. Dört Halife Dönemi’nde seçimle belirlenen halifeler, Emeviler ve Abbasilerden sonra saltanata dönüştü. • Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlı Devletine geçen halifelik makamı 1 Kasım 1922 Saltanatın kaldırılmasıyla padişahlık yetkisi olmadan devamına karar kılındı. • Bunun üzerine Sınır dışı edilen son Padişah Vahdettin’in yeğeni Abdülmecit Efendi Halife oldu Halifeliğin Kaldırılmasının Nedenleri • Saltanatın kaldırılıp cumhuriyetin ilan edilmesinden sonra halifeliğin yetkilerinin belirlenme ihtiyacının doğması ve halifeliğin bir sembol haline gelmiş olması • Halifelik makamının TBMM’nin üzerinde gibi hareket etmesi ve görünmesi ve TBMM nin iç ve dış politikasını kabullenmemesi • TBMM tarafından halifeliği onaylanmış olan Abdülmecid efendinin devlet başkanıymış gibi davranması ve resmi törenler düzenlemesi • Halifeliğin cumhuriyet rejimine ve laikliğe aykırı bir kurum olması • Yeniliklere karşı olan muhalefet grubunun en önemli dayanağının halifelik makamı olması • Bu sebeplerden dolayı, Mustafa Kemal Paşa 1924 yılında halifeliğin kaldırılmasına karar verdi, l Mart 1924 tarihinde yaptığı Türkiye Büyük Millet Meclisini açış konuşmasında, bu düşüncesini açıkladı. 3 Mart 1924'te TBMM'de kabul edilen bir kanunla halifelik kaldırıldı. • Not: Osmanlı ailesi vatandaşlıktan çıkarılarak on gün içerisinde ülkeyi terketmeleri sağlandı. Taşınmaz mallarını bir yıl içerisinde vekilleri aracılığı ile elden çıkarmalarına izin verildi. Halifeliğin Kaldırılmasının sonuçları • Laikliğe geçiş süreci hızlanmıştır. • Ulusal egemenlik anlayışı güçlenmiştir. • Yapılacak inkılâpların gerçekleştirilmesi kolaylaşmıştır. • TBMM’deki muhalefetin etkisi azalmıştır. • Halifeliğe bağlı kurumlarda yeni düzenlemeler gerçekleştirilerek bu kurumların TBMM’nin denetimine girmesi sağlanmıştır. • Ümmetçi devlet anlayışından ulusçu devlet anlayışına geçiş süreci hızlanmıştır. • Saltanatın kaldırılmasına rağmen hala etkisini sürdürmeye çalışan Osmanlı hanedanının bu duruma son verilmiştir. 3 Mart 1924’te çıkarılan diğer kanunlarla; • Tevhid-i Tedrisat (Öğrenimin birliği) Kanunu ile bütün okullar denetim altına alındı ve medreseler kapandı • Şeriye ve Evkaf Vekaleti (Din ve Vakıflar Bakanlığı) kaldırıldı ve Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu, • Erkan-ı Harbiye Vekaleti (Savaş Bakanlığı) kaldırıldı ve Genelkurmay başkanlığı oluşturuldu. • ÇOK PARTİLİ HAYATA GEÇİŞ • Demokrasi:Halk egemenliğinin geçerli olduğu sistemlere denilir. Bu sistemlerde halk, kendi temsilcilerini hür iradesi ile seçer. • Demokrasinin gerçekleşebilmesi için: • • Bağımsızlık • • Ulusal egemenlik • • Düşünce özgürlüğü • • Seçme ve seçilme haklarının eşit olarak vatandaşlara verilmesi • • Çoğunluğun kararlarına uyma ve azınlıkta kalanların haklarının korunması İLK TBMM’ DE GRUPLAR • Tesanüt Grubu: Eski ittihat ve Terakki mensuplarının oluşturduğu gruptur. • İstiklal Grubu: Müdafaa-i Hukuk grubudur. Mustafa Kemal Paşa'ya yakın kişilerden oluşan gruptur. • Halk Zümresi: Bolşevik düşünceye sahip kişilerden oluşan bir gruptur. • Islahat Grubu: Muhafazakar düşünceye sahip ve saltanatın kaldırılmasına karşı olan ve devamını savunan gruptur. • Cumhuriyet Halk Fırkası • M. Kemal Paşa da seçimlerden sonra Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin yerine Halk Fırkası'nı kurmuştur. (9 Eylül 1923) Cumhuriyet Halk Fırkasının temel ilkeleri: • Egemenlik milletindir. • TBMM'nin üstünde hiçbir kuvvet yoktur. • Bütün kanunların yapılmasında ve uygulanmasında milli egemenlik esasları içinde çalışılacaktır. • Saltanatın kaldırılması hakkında karar, değişmez ilkedir. • NOT: Parti çalışma programında, ülkenin içinde bulunduğu (kanunların düzeltilmesi- demir yollarının çoğaltılması- Aşar vergisinin kaldırılması- askerlik süresinin indirilmesi gibi) önemli sorunlara çözüm yolları öneriyordu. Özellikleri: • Türkiye'nin ilk partisidir. • En fazla hükümette kalan partidir. • İnkılapları gerçekleştiren partidir. • Başkanı Mustafa Kemal Paşa'dır. • 1931 parti kurultayında Atatürk'ün 6 ana ilkesi kabul edilmiştir. • Not:Başlangıçta Halk Fırkası olarak kurulan bu parti 1924 te Cumhuriyet halk fırkası ve 1935 te Cumhuriyet Halk Partisi adını almıştır. • TERAKKİ PERVER (İLERİCİ) CUMHURİYET FIRKASI • TBMM de (CHP)bulunan Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Refet Bele ve Ali Fuat Cebesoy’un başını çektiği muhalif grup 17 kasım 1924 tarihinde bu partiyi kurdu. 17 Kasım 1924'te kurulan fırkanın ana düşünceleri şunlardır: • Cumhurbaşkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin meclise baskı yapmasından dolayı milli egemenlik ilkesinin uygulanamadığını savunmuşlardır. • • Türkiye'de liberal (serbest piyasa) bir ekonomik modelin uygulanmasının gerektiğini ileri sürmüşlerdir. • • Cumhurbaşkanı'nın aynı zamanda parti başkanı olmasına itiraz etmişlerdir. • • Halka daha fazla özgürlük verilmesinin şart olduğunu belirtmişlerdir. • • Halkın dini düşüncelerine baskı yapılmaması gerektiğini savunmuşlardır. • • Yerinden yönetimin uygulanmasını savunmuşlardır. • • Hükümete ait çiftliklerle, arazilerin topraksız köylülere verileceğini parti programına almışlardır. • NOT: Mustafa Kemal Paşa, demokrasinin gerçekleşmesini sağlamak için bu fırkanın kurulmasına karşı çıkmamıştır. • Bu fırka içine zamanla rejim karşıtlarının topIanması ve Şeyh Sait isyanına ortam hazırlaması partinin kapatılmasına neden olmuştur. (5 Haziran 1925) • NOT: Mustafa Kemal Paşa, 19 Aralık 1924'te "Meclis'te milletvekili olanlar aynı zamanda orduda görev alamazlar" yasasının kabulünü onaylayarak ordunun siyaset dışında tutulmasını sağlamıştır. ŞEYH SAİT İSYANI (13 ŞUBAT 1925) Nedenleri: • Türk Devleti'nin, Musul'a müdahalesini engellemek isteyen İngiltere'nin bu bölgede (Güney Doğu Anadolu) isyan çıkarma faaliyetleri • Terakki Perver Fırkasının olumsuz faaliyetleri • İngiltere'nin Türkiye ile Musul arasında bir Kürt devleti kurma girişimi • Saltanatı ve hilafeti getirmek isteyenlerin rejime karşı faaliyette bulunmaları • Şeyh Sait ayaklanması 13 Şubat 1925'te Diyarbakır'da başlamıştır. isyancıların amacı Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmak ve Osmanlı Devlet düzenini geri getirmekti. isyan kısa sürede Erzurum, Elazığ, Muş, Bitlis gibi doğu illerinde yayıldı. Ali Fethi Okyar Hükümeti isyanın bastırılmasında başarılı alamayınca istifa etmiştir. Yeni hükümeti kuran İsmet Paşa aldığı askeri ve siyasi önlemlerle isyanı bastırmıştır. ŞEYH SAİT İSYANIN SONUÇLARI • Bu isyan, Türk ordusunu zor durumda bırakmıştır.Bu durum İngilizlerin işini kolaylaştırmıştır. • İngiltere Musul sorununu kendi lehine çözebilmek için büyük avantaj sağlamıştır. • Doğu Anadolu Bölgesi'nde bozulan huzuru sağlamak amacı ile Takrir-i Sükun Kanunu çıkarılmıştır. (4 Mart 1925). Bu kanun 1929 yılına kadar yürürlükte kalmıştır. • İstiklal Mahkemeleri tekrar kurulmuştur. • Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmaya yönelik ilk isyan bastırılmıştır. • Terakki Perver Cumhuriyet H.F.isyanda rolü olduğu gerekçesi ile kapatılmıştır.(5 Haziran 1925). • Türkiye'de çok partili hayata geçişi için yapılan ilk deneme başarısızlıkla sonuçlanmıştır. • 8. Ali Fethi Okyar Hükümeti istifa etmiş ve ismet İnönü Hükümeti kurulmuştur. • 1926 Ankara Antlaşması (Türkiye-İngiltere) • Musul vilayeti Irak'a ait olacak. Türkiye ve Irak arasındaki ateşkes hattını belirleyen Brüksel Hattı sınır olarak kabul edilecektir. • Irak Musul'dan elde ettiği petrol gelirinin %10'unu 25 yıllık bir süre için Türkiye'ye verilecek. • Türkiye bu parayı 4 yıl boyunca almış, kalan 21 yıllık hakkından ise 500.000 Sterlin'e İngiltere lehine vazgeçmiştir. • Brüksel Hattı olarak belirenen Türk-Irak sınırında Türkiye lehine küçük bir düzeltme yapılacaktı. MUSTAFA KEMAL PAŞAYA SUİKAST GİRİŞİMİ (16 HAZiRAN 1926) • Cumhuriyet ve inkılaplara karşı olan eski ittihatçılar, Mustafa Kemal Paşa'yı ortadan kaldırma girişiminde bulunmuşlardır. Çünkü Şeyh Sait isyanında başarılı olamamışlardı. Bu maksatla 16 Haziran 1926 da Mustafa Kemal Paşa'nın İzmir'e yapacağı gezi öncesi suikast planlanmıştır. Ancak Mustafa Kemal Paşa'nın bir gün gecikmesi suikastı ortaya çıkarmıştır. Ve suçlular İstiklal Mahkemelerinde yargılanmışlardır. Mustafa Kemal Paşa, bu olay üzerine: "Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır.Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar (sürekli) kalacaktır." sözünü söylemiştir. NOT: Bu olay Atatürk'ün şahsında cumhuriyete karşı yapılmıştır. • • SERBEST CUMHURİYET FIRKASI (12 AGUSTOS 1930) • Kurulmasının nedenleri: • Hükümetin çalışmalarını denetleyecek bir partiye ihtiyaç duyulması • Ülkede demokratik bir ortam oluşturmak • 1929 Dünya ekonomik bunalımından etkilenen Türkiye'nin bu buhranı, en az zararla ortadan kaldırmak için ekonomi ile ilgili değişik görüşleri mecliste bulundurmak istemesi • Liberal ekonomik görüşü savunan kadroları oluşturmak • Çok partili hayata geçilmesini isteyen Atatürk'ün desteği • Cumhuriyet Halk partisine alternatif ve ona dinamizm kazandıracak yeni bir partiye ihtiyaç duyulması • 12 Ağustos 1930 da bizzat Atatürk'ün desteği ile Fethi Okyar tarafından SCF kurulmuştur. • Partinin ana ilkeleri: • Cumhuriyetçi ve milliyetçi esaslara bağlı kalacaktır. • Seçimler tek dereceli yapılacaktır. • Kadınların siyasi haklara kavuşması sağlanacaktır. • Vergiler halkın gücüne göre belirlenecektir. • Paranın değerini koruyacak tedbirler alınacaktır. • Yabancı sermayenin ülkemize girmesi sağlanacaktır. • Vatandaşın güçlerinin yetmediği yerlerde devletin gücünden yararlanacaktır. • Limanlardaki tekelci uygulamalar kaldırılacaktır. • Teşvik-i Sanayi Kanunu tümüyle uygulanacaktır. • NOT: Serbest Fırka, cumhuriyetçilik ve milliyetçilik konularında Halk fırkasıyla aynı görüşleri savunurken ekonomik alanda, liberal görüşü savunmuştur. Yani bu görüşüyle devletçilik modeline karşı çıkmıştır. • Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın yurt içindeki teşkilatları giderek inkılap karşıtlarının bu parti içinde örgütlenmesini sağlamıştır. Fethi Okyar, yaptığı yurt içi gezilerinde bu durumu fark edince yeni bir isyana neden olmamak için 17 Aralık 1930'da partiyi feshettiğini (kapattığını) ilan etmiştir. • Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın kendi kendisini kapatma kararını alması nedeniyle, çok partili hayata ikinci kez ara verilmek zorunda kalınmıştır. Bundan sonra Atatürk döneminde yeniden çok partili hayata geçme çalışması yapılmamıştır. MENEMEN OLAYI (23 ARALIK 1930) • 23 Aralık 1930'da İzmir'in Menemen ilçesinde bir camiye gelen derviş Mehmet ve arkadaşları, insanları Cumhuriyet rejimine karşı isyan etmeye çağırmışlardır. Derviş Mehmet'in konuşmasını engellemek isteyen ve aynı zamanda öğretmen olan yedek subay Kubilay, isyancılar tarafından şehit edilmiştir. • Olay daha fazla genişlemeden duruma müdahale eden askeri birlikler, isyancıları ve destekçileri yakalamış ve yeniden kurulan İstiklal Mahkemesinde yargılanmalarını sağlamışlardır. • Menemen olayı nedeniyle bölgede sıkı yönetim ilan edilmiştir. Ancak Menemen Olayı’nın organize bir faaliyet olduğunun ve cumhuriyeti yıkmayı amaçladığının anlaşılması üzerine, yurt çapında yapılan aramalarda isyana destek verenler yakalanmış ve cezalandırılmıştır. • NOT: Şeyh Sait İsyanı ve İzmir Suikastı'nda olduğu gibi, Menemen İsyanı'nda da Cumhuriyet düşmanlarının faaliyetleri bir kez daha önlenmiştir. Fakat bu olaylar Türkiye'de çok partili demokrasinin uygulanmasını geciktirmiştir. • NOT : 1946 yılına kadar çok partili hayata geçilememiştir. Bu döneme kadar hükümeti tek başına Cumhuriyet Halk Partisi yönetmiştir. • • NOT: 1946 yılında Cumhuriyet Halk Partisinden ayrılan Celal Bayar, Adnan Menderes ve Refik Koraltan Demokrat Partiyi kurmuştur. Böylece çok partili hayata geçilmiştir. 1950 yılında seçimleri kazanan Demokrat Parti hükümeti kurmuştur. İlk defa Cumhuriyet Halk Partisinin dışında yeni bir parti hükümeti kurmakla görevlendirilmiştir. CUMHURİYET DÖNEMİ İNKILAP HAREKETLERİ • A- SİYASAL ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR • Saltanatın kaldırılması • Cumhuriyet'in ilanı • Halifeliğin Kaldırılması • İlk Anayasanın kabulü • Ankara'nın başkent olarak seçilmesi • Çok partili yaşama geçiş denemeleri • B-HUKUK ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR • 1924 - Şeriye ve Evkaf Vekâleti kaldırıldı. • 1924 - Şeriye Mahkemeleri kardırıldı. • 1924 - Anayasası yürürlüğe girdi (1876 Anayasasına son verildi) • 1925 - Ankara Hukuk Mektebi açıldı. • 1926 - Medeni Kanun kabul edildi (İsviçre’den uyarlandı). • 1926 - Ceza Kanunu kabul edildi (İtalya’dan uyarlandı). • 1926 - Borçlar Kanunu kabul edildi (Almanya’dan uyarlandı). • 1928 - Devletin dini İslam’dır, hükmü anayasadan çıkartıldı. • 1929 - İdare Hukuku kabul edildi (Fransa’dan uyarlandı). • 1930 - 1934 Kadınlara siyasal haklar tanındı. • 1937 - Atatürk ilkeleri anayasaya konuldu TÜRK MEDENİ KANUNU • MEDENİ KANUNUN KABUL EDİLMESİ (17 ŞUBAT 1926) • Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde Ahmet Cevdet Paşa tarafından hazırlanan "Mecelle” adlı hukuk kitabı daha çok İslam hukukuna göre hazırlanmıştı. Yeni Türk devleti hukuk anlayışında laik hukuku benimsemişti. Ayrıca “Mecelle” bu dönemde ihtiyaçlara tam cevap veremiyordu. Bu nedenle birtakım çalışmalar yapıldı. Yeni bir edeni kanunun hazırlanması uzun zaman alabilirdi. Dolayısıyla Japonların yaptığı gibi, laik bir Avrupa ülkesinin medeni kanununun alınması uygun Görüldü. Sonuçta, İsviçre Medeni Kanunu'nun alınması kararlaştırıldı. • İsviçre Medeni Kanunu'nun Kabul Edilmesinde; • Akılcı ve pratik çözümler getirmesi • Avrupa'nın en modern hukuku olması • Laik ve demokratik olması • Kadın erkek eşitliğine yer vermesi • Hakime geniş düşünme ve hareket alanı bırakması etkili olmuştur. MEDENİ KANUNUN KABILÜYLE; • Kadın ve erkek arasında sosyal, ekonomik ve hukuksal alanda eşitlik sağlanmıştır. • Miras konusunda kadın erkek eşitliği sağlanmıştır. • Tek eşle evlilik zorunluluğu getirilmiştir. • Resmi nikah zorunluluğu getirilmiştir. • Boşanmalarda kadına güvence verilmiştir. • Türkiye'deki Müslüman olmayan topluluklar, Lozan Antlaşması'nın kendilerine tanıdığı haklardan vazgeçtiklerini ve Türk Medeni Kanunu'na uymak istediklerini bildirmişlerdir. • Patrikhanenin din işleri dışında azınlık haklarını denetim altına alması kaldırılmıştır. • Osmanlı medeni hukuku olan "Mecelle” kaldırılmıştır. • Hukuk birliği sağlanmıştır. • Laik hukuk sistemine geçilmiştir. • NOT: Bu medeni kanunla kadınlara istedikleri meslekte çalışma hakkı verilirken siyasi haklar verilmemiştir. ANAYASA HAREKETLERİ • Anayasa; bir devletin temel kuruluşunu, yönetim şeklini, kişi devlet hak ve özgürlüklerini tespit eden ve düzenleyen temel kanundur. • Türkiye’nin Anayasaları • 1921 Anayasası(Teşkilatı Esasiye) • 1924 Anayasası • 1961 Anayasası • 1982 Anayasası C-EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA İNKILAPLAR • 1924 Tevhid-i Tedrisat Kanunu • 1924 Medreselerin kaldırılması • 1926 Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun • 1928 Latin Alfabesinin Kabulü • 1929 Millet Mektepleri • 1931 Türk Tarih Kurumu • 1932 Türk Dil Kurumu • Üniversite Reformu • Üniversite Reformu(Albert Malşe) • 1933 İstanbul Üniversitesi • Ankara’da Musiki-Hukuk-Gazi Eğitim-Yüksek Ziraat ve Dil ve tarih Coğrafya fakültesi D-TOPLUMSAL ALANDA İNKILAPLAR • 1925 Şapka İnkılabı • 1934 Dini Kıyafetlerin yasaklanması • 1925 Tekke,Zaviye ve Türbelerin kapatılması • 1926 Miladi Takvime geçiş • 1928 Uluslar arası rakamlara geçiş • 1931 Ağırlık ve Uzunluk ölçülerinde değişiklik Okka-Kg Arşın/Endaze/Kulaç-Metre • 1934 Soyadı kanunu • Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı 1930:Belediye Başkanı 1933:Muhtar 1934:Milletvekili 1935’te hafta tatili Cuma’dan Pazar’a alındı. E- EKONOMİK ALANDA GELİŞMELER • 17 Şubat 1923 İzmir İktisat Kongresi • TARIM ALANINDA • 1925 Aşar vergisin kaldırılması • 1926 Atatürk orman Çiftliği • Zirai Okullar • 1925 Topraksız Köylüye Toprak dağıtımı • 1929 Tarım Kredi Kooperatifinin kurulması • 1938 TMO kurulması • TİCARET ALINDA • 1924 Milli Türk Ticaret Birliği Kongresi • 1924 Türkiye İş Bankası • 1925 Ticaret ve Sanayi odaları Kanunu • 1926 Emlak ve Eytam Bankası kuruldu • 1928 İktisat Bakanlığı Kuruldu • KABOTAJ KANUNU 1TEMMUZ 1926 • SANAYİ ALANINDA • 1927 Teşvik-i Sanayi Kanunu • 1933 I.Beş Yıllık Kalkınma Planı • 1933 Sümerbak kuruldU (Sanayi tesislerini destekleme) • Malatya,Bursa ve kayseri’de ::Merinos Fabrikası • Gemlik’te Suni ipek • Nazilli’de Basma Fabrikas • Beykoz’da Deri fabrikası • İzmit’te kağıt fabrikası • İstanbul’da Paşabahçe cam fabrikası • 1938 II.Beş Yıllık kalkınma Planı • MADENCİLİK • 1935 ‘MTA’ kurulması • 1935 Etibank kuruldu • 1939 Karabük Demir-çelik Fabrikası • ULAŞIM • Demiryolları millileştirildi • 1924 demiryollarına hız verildi • 1937 Denizbank kuruldu • F-SAĞLIK VE SOSYAL ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR • 1920 de Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı kuruldu. • 1930 da Umumi Hıfzıssıhha Kanunu çıkarıldı. • Ankara’da Hıfzıssıhha Enstitüsü kuruldu.(Salgın hastalıklarla mücadele ve bilimsel araştırma yapmak) • Serum üretimine geçildi,sıtma kolera,veba,tifo,kızamık,frengi,menenjit ve çiçek hastalığıyla mücadele… • Verem Hastalığı tedavisi için Sanatoryum hastaneleri kuruldu,Veremle Savaş Dernekleri kuruldu. • 1923 yılında Türkiye Hilal-i Ahmer Cemiyetine Atatürk tarafından Türkiye Kızılay Cemiyeti adı verildi. • 1920 de Yeşilay Kuruldu • CUMHURİYET DÖNEMİ KÜLTÜR VE SANAT • Türklere göre Güzel Sanatlar:-Musiki-Resim-Heykeltraşlık-edebiyat-mimarlık-raks • 1924 Ankara’da Musiki Muallim Mektebi kuruld. • 1934 Milli Musiki ve Temsil Akademisi kuruld • .1933 Türk İnkılap sergisi Açıldı • Osman Hamdi Bey’in 1882 kurduğu Sanayi nefise Mektebi ,1928 de yeniden yapılandırılarak Güzel sanatlar akademisine dönüştürüldü NUTUK(SÖYLEV) • 1927 de Atatürk’ün TBMM de CHP üyelerine yaptığı altı gün süren konuşmasıdır. • 1919-1927 yılları arasındaki olayları anlatmaktadır.3 bölüme a. • • • • 1919-1920 Genelge ve kongreler 1920-1923 TBMM döne 1923-1927 Cumhuriyet dönemi ATATÜRKÇÜLÜK VE ATATÜRK İLKELERİ ATATÜRK İLKELERİNİN ÖZELLİKLERİ • Atatürk İlkeleri tamamen Türk toplumunun ihtiyaçlarından doğmuştur. Bu nedenle kabul edilmelerinde hiçbir dış baskı ve taklitçilik yoktur. • Atatürk İlkeleri Atatürk tarafından hem söz hem de uygulama ile başlatılmıştır. • Atatürk İlkeleri: yurt millet milli kültür esaslarını içermektedir. • Atatürk İlkeleri akla ve mantığa uygundur. Çağdaş hayatın gereklerine ve Türk milletinin özelliklerine göre oluşturulmuştur. Akıl ve bilim yoluyla konulan uygulamalardır. • Atatürk İlkeleri daha önce açıklandığı ve örneklendirdiği gibi anlam ve amaçları bakımından bir bütünlük oluşturur ve birbirini tamamlar. Bu bakımdan onları ayrı ayrı değerlendirmek yanlıştır • Atatürk İlkelerinin uygarlık ve insanlık anlayışına ters düşen hiçbir düşünceyle bağlantısı ve yakınlığı yoktur. • Türk İnkılabı Atatürk ilkeleri ile süreklilik kazanmıştır. • Atatürk İlkeleri Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi toplumsal kültürel ekonomik yaşamını geliştirmeye yöneliktir. • Atatürk İlkeleri ileriye yöneliktir ve çağdaşlaşmayı hedef almıştır. • Atatürk İlkeleri geri kalmış ülkeler için bir model oluşturmaktadır. CUMHURİYETÇİLİK • Atatürk ilkelerinin ilk sırasında bulunan Cumhuriyetçilik ilkesi, Anayasanın değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddeleri arasındadır. • Cumhuriyet: Yönetimin bir kişi, gruba veya zümreye değil millete ait olan bir yönetim biçimidir. Yani halkın kendisini yönetecek olan kişileri belli bir süreliğine, hiçbir baskı altında kalmadan özgürce seçme hakkını ifade ettiği gibi, halkın seçme, seçilme, hükümet kurma, yönetime katılma kurma gibi kavramları kullanabilme özgürlüğünü de ifade • Cumhuriyetçilik, demokrasi, milli egemenlik, halk iradesi gibi kavramları içinde barındıran, dünya üzerindeki halk iradesi dışında hiçbir iradeyi kabul etmeyen en modern yönetim şekli olan cumhuriyetin uygulanmasında ortaya çıkan bir kavramdır. • Cumhuriyetçilik, cumhuriyet rejimini benimseme, koruma ve yüceltmeyi amaçlar NOT: Bir cümlede;Demokrasi,milli egemenlik,halkın kendisini yönetmesi,seçim,seçme-seçilme,yönetim şekli,rejim,halk iradesi…… görürseniz cumhuriyetçiliği işaretleyiniz. Cumhuriyetçilik İlkesi Doğrultusunda Yapılan İnkılaplar • TBMMnin açılması (23 Nisan 1920) • Saltanatın kaldırılması (1 Kasım 1922) • Cumhuriyetin ilanı (29 Ekim 1923) • Siyasal partilerin kurulması, -CHP 1923 -Terakki Perver 1924 -Serbest Cumhuriyet1930 MİLLİYETÇİLİK • Atatürk milliyetçiliği, Türk vatanını ve milletini sevmek ve sahip çıkmakla beraber, diğer dünya uluslarının da bağımsızlık ve toprak bütünlüğüne saygı göstermek demektir. • Ulusal kişilik ve benlik duygusu Atatürk milliyetçiliğinin ta kendisidir. • "Yurtta barış dünyada barış" diyen ulu önder Atatürk, bu sözleriyle barışın en büyük temsilcisi olduğunu da gözler önüne sermektedir. Atatürk milliyetçiliği büyük bir hoşgörüyü içinde barındırmakta ve tüm milletlerin bağımsızlık ve toprak bütünlüğüne saygı gösteren bir anlayışı savunmaktadır. • Not: Bir cümlede;Milli,ulus,milli kültür-milli tarih-milli şuur-milli dil,köken,öz kültür,manevi değerler…… görürseniz millitetçiliği işaretleyiniz. Milliyetçilik İlkesi Doğrultusunda Yapılan İnkılaplar • Yeni Türk Devletinin kurulması 1920 • Kapitülasyonların kaldırılması 1923 • İzmir İktisat Kongresinin toplanması 1923 • Kabotaj Kanununun çıkarılması 1926 • Yeni Türk harflerinin kabul edilmesi 1928 • Yabancıların kurduğu bazı işletmelerin millileştirilmesi • Türk Parasını Koruma Kanununun çıkarılması 1930 • Türk Tarih Kurumunun kurulması 1931 • Türk Dil Kurumunun kurulması 1932 LAİKLİK • Laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrı tutulmasıdır. • Atatürk’ün laiklik ilkesi, kişilerin din, ibadet ve vicdan özgürlüğünün sağlanmasını ifade eder. • Ayrıca devlet düzeninin ve hukuk kurallarının, dine değil akla ve bilime dayandırılmasıdır. Burada gözetilen asıl amaç, tamamen din özgürlüğüdür. • Anayasanın değiştirilemez bir maddesi olduğundan dolayı laiklik ilkesi ile devlet, vatandaşlarının ibadet etme özgürlüğünü güvence altına almıştır • Akılcılık, bilimsellik, din ve inanç özgürlüğü, ibadet serbestliği gibi kavramlar • Laiklik ilkesini çağrıştırır. İslam dininde ki "Dinde zorlama yoktur" inancı laiklik ilkesinde en güzel şekilde yansıtılmaktadır. • Laiklikte, insanlar dindar olmaya ya da belli bir dini ve mezhebi benimsemeye zorlanamazlar. • Atatürk’ün laiklik ilkesi aklı ve bilimi işaret etmektedir. Not: Bir cümlede;Akılcılık,din ve vicdan özgürlüğü,aklın ve bilimin yolu,dogmatik olmayan,batıl inanç,hurafe…… görürseniz laikliği işaretleyiniz. Laiklik ilkesi doğrultusunda yapılan inkılaplar • Saltanatın kaldırılması • Cumhuriyetin ilanı • Halifeliğin kaldırılması • Medreselerin kapatılması • Şeriye ve Evkaf Vekaletinin kaldırılması • Tevhid-i Tedrisat kanunu • Tekke ,zaviye ve türbelerin kapatılması • • • • • Medeni Kanunun kabulü 1928 de Anayasadan Devletin dini İslamdır maddesinin çıkarılması. 1934 te Kılık Kıyafet Kanununun kabulü (Peçe ve Çarşaf giyilmesinin yasaklanması) Anayasaya laiklik ilkesinin girmesi 1937 Maarif Teşkilatı hakkındaki kanunun kabulü HALÇILIK • Atatürk ilkeleri arasında olan halkçılık ilkesi; Cumhuriyet ile yönetilen bir ülkede, kalkınmada, yönetimde, ulus ve devlet imkanlarının kullanılmasında halk yararının gözetilmesi demektir. • Ülke sınırları içerisinde yaşayan değişik sosyal grupların mutluluk ve refahını artırmayı hedefler • Halkçılık ilkesi, Türk toplumunda birey, aile, zümre ve sınıf egemenliğinin olamayacağı, bütün millet bireylerinin yasa önünde eşitliği esasına dayanır ve her türlü ayrıcalığı reddeder. • Herkesin (Çalışması ve yetenekleri ölçüsünde) aynı haklara sahip olmasını sağlayarak, halkın eşitliğini temel alır. Bu ilke cumhuriyetçilik ve milliyetçiliğin doğal bir sonucudur. Halkçılık ilkesi kalkınmayı hızlandırmıştır. Not: Bir cümlede;Eşitlik,sosyal devlet,halka çalışmak,halk için sosyal tesisler okullar hastaneler yapmak,din-din-ırk ayrımı yapmamak,hiçbir zümrenin üstün olmaması…. Gibi cümleleri görürseniz halkçılığı işaretleyiniz Halkçılık İlkesi Doğrultusunda Yapılan İnkılaplar • Cumhuriyetin İlanı 1923 • Kılık-Kıyafet Kanununun Kabulü 1934 • Aşar Vergisinin kaldırılması 1925 • Medeni Kanunun kabulü 1926 • Kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi 1934 • Yeni Türk Harflerinin Kabulü 1928 • İlköğretimin zorunlu hale getirilmesi • Sosyal hizmet kurumları ve sağlık örgütlerinin kurulması (Çocuk Esirgeme Kurumunun açıl • Devlet hastanelerinin açılması, dispanserlerin açılması, Kızılayın güçlendirilmesi) • Devlet Demir Yollarının kurulması İNKILAPÇILIK • İnkılap, kelime olarak yenilik demektir. • İnkılapçılık, çağın gerektirdiği yeniliklerin toplumun ihtiyaçları doğrultusunda yapılmasıdır. • Çağ dışı kalmış kurumların kaldırılarak yerine çağdaş kurumların getirilmesini ve modernleşmeyi esas alır. • Atatürk inkılapçılık ilkesi ile yeniliklerin devam etmesini ve değişen koşullara göre Türk ulusunun kendisini yenilemesini arzulamakta idi. • Yapılan bütün inkılaplar bu ilke doğrultusunda gerçekleşmektedir. Not:Eskinin kaldırılması mutlaka yerine yenisinin kurulması • Not: Bir cümlede;Eskinin kaldırılıp yerine yenisinin konması,çağdaş olanın kurulması,zamana yenik olanların kaldırılması… görürseniz inkılapçılığı işaretleyiniz • İnkılapçılık İlkesi Doğrultusunda Yapılan İnkılaplar • Şapka Kanununun çıkarılması • Kılık-Kıyafette yapılan değişiklikler • Latin Alfabesinin kabulü • Latin Rakamlarının kabulü • Takvim,saat, ağırlık ve uzunluk ölçülerinin değiştirilmesi • Hafta tatilinin Cuma gününden Pazar gününe alınması DEVLETÇİLİK • Devletçilik, ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınma için, yapılması gereken işlerin derhal yapılması demektir. Atatürk tarafından uygulamaya konulan bir ekonomi politikasıdır. Devlet özel sektörün gerçekleştirdiği başarılı atılımları desteklediği ve teşvik ettiği gibi, başarının yakalanması gereken alanlarla ilgili çalışmalarına daha fazla ağırlık vererek, kalkınmayı topyekün gerçekleştirmeyi amaçlar. • Ekonomik kalkınma, yatırım, üretim, kalkınma planı, sermaye, gibi kavramlar devletçilik ilkesi ile ilgilidir. Devleçilik ilkesi kalkınmanın temel ilkelerinden birisidir. • Not: Uygulamaların devlet eliyle yapılmasıdır. Devletçilik ilkesi doğrultusunda yapılan inkılaplar • Birinci ve ikinci Beş Yıllık Kalkınma Planlarının hazırlanması ve uygulamaya konulması • Etibankın kurulması • Denizbankın kurulması • Sümerbankın kurulması • Milli Koruma Kanununun çıkarılması • Özel girişimcilere ait kurumların millileştirilmesi • MTA kurulması • Yol,köprü,sanayinin devlet tarafından yapılması • Karabük Demir-çelik Fabrikasının kurulması • ATATÜRK’ÜN BÜTÜNLEŞTİRİCİ İLKELERİ • Akılcılık • Bilimsellik • Milli birlik ve beraberlik • Bağımsızlık ve özgürlük • Barışçılık • Hoşgörü,vicdan ve düşünce özgürlüğü • Milli dil ve tarih bilinci • İnsan ve insanlık sevgisi Not 3: 1939'da hazırlanan İkinci Beş Yıllık kalkınma Planı, II.Dünya Savaşı'nın başlaması nedeniyle uygulanamamıştır. ATATÜRK DÖNEMİNDE İZLENEN DIŞ POLİTİKA Atatürk’ün Dış Politikasının Temel İlkeleri : Dış politikanın temelleri Erzurum Kongresi’nde atıldı. Belirlenen politikanın ilkeleri şunlardır: Rejim farkı gözetmeksizin her devletle iyi geçinilmeli. Devletlere karşı aşırı düşmanlıktan ve aşırı iyimser olup bağlılıktan kaçınılmalı. Geçmişten ders alarak geleceği ona göre tayin etmeli. Devletlerarası ilişkilerde duygusallıktan uzak, gerçekçi ve akılcı olmalı. Aksiyoner davranmalı, fakat maceraya atılmamalı. Sorunların çözümünde sıra takip edilmeli. Türkiye Cumhuriyeti tam bağımsız olmalı. Azınlıklara verilen ayrıcalıklar sona ermeli. “Yurtta sulh, cihanda sulh.” Türkiye’yi çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkarmak. Türk Milleti’nin refah seviyesini yükseltmek. Modern Avrupa ile Türkiye’yi bütünleştirmek. Modern uygarlıkların değer yargılarını Türkiye’ye yerleştirmek. Türkiye’de milli egemenliği yerleştirmek. Türkiye’de demokrasinin yerleşmesini sağlamak. İhtiyaçlara cevap veremeyen eski rejimin kurumlarını değiştirerek yerine çağdaş kurumları kurmak. Atatürk İlkeleri’nin yerleşmesini sağlamak. A) 1923-1930 DÖNEMİ DIŞ POLİTİKA a) Irak Sınırı ve Musul Meselesi Kurtuluş Savaşı’nda Musul alınamamış ve İngiltere burada Manda rejimini ilan etmiştir. Lozan Barış Antlaşması’nda da Musul Meselesi halledilememiştir. Musul Meselesi’nin çözümü için Türkiye ile İngiltere 19 Mayıs 1924’te bir araya gelip bir konferans düzenlenmiş, ancak burada da bir sonuç alınamamış ve sorun Milletler Cemiyeti’ne götürülmüştür. Milletler Cemiyeti’nde de bir sonuç alınamayınca Adalet Yüksek Divanı’na gidilmiş, fakat yine sonuç alınamamıştır. Bu sırada Şeyh Said İsyanı çıkmış ve Türkiye Musul Meselesi üzerine gerektiği şekilde gidememiştir. Sonunda Türkiye, Milletler Cemiyeti’nin şartlarını kabul ederek, İngiltere ile Ankara Antlaşması’nı imzalamıştır (5 Haziran 1926). Buna göre: Musul ve Kerkük Irak’a bırakılacak. Irak, Musul’a karşılık petrol üzerinden alınan verginin %10’unu 25 yıl süreyle Türkiye’ye verecek. Hakkari sınırı Türkiye’nin lehine düzenlenecek. Not : Ankara Antlaşması ile Misak-ı Milli sınırları içinde önemli bir bölge kaybedilmiştir. b) Yabancı Okullar Sorunu Yabancı okulların 1925-2926 yönetmeliklerine uyması kabul edilmiştir. Yabancı okulların tarih ,coğrafya gibi derslerine Türk öğretmenlerin girmesine karar verilmiştir. Ders kitaplarında Türkiye aleyhine yazıların kesinlikle konmaması şartı getirilmiştir. Din derslerine yalnızca bağlı bulunulan dinin öğrencilerinin girmesine izin verilmiştir. Bu şartlar Fransa ile Türkiye arasındaki iyi ilişkilerin kurulmasının gecikmesine neden olmuştur. c) Nüfus Mübadelesi (1 Aralık 1926) Lozan’da, İstanbul dışındaki Rumlar il, Batı Trakya dışındaki Türkler’in karşılıklı değişimi kabul edilmiştir. Lozan’da “yerleşik” kelimesinin kullanılması daha sonra yanlış anlamalara neden olmuştur. Sorunu halletmek için Milletler Cemiyeti’ne gidilmiştir. Sorun çözülemeyince Yüksek Adalet Divanı’na gidilmiş, fakat sorun burada da çözülememiştir. Yunanistan Türkler’in mallarına el koyunca Türkiye de kendi topraklarındaki Rumlar’ın mallarına el koymuştur. Sonunda Atina’da bir anlaşma ile sorun halledilmiş ve nüfus mübadelesi gerçekleşmiştir (1 Aralık 1926). Başka bir antlaşma daha yapılarak İstanbul’da yaşayan Rumlar ile Batı Trakya’da yaşayan Türkler “yerleşik” kabul edilmiştir (10 Haziran 1930). Yunan Başbakanı Venizelos Türkiye’yi ziyaret etmiş ve iki ülke arasında iyi ilişkiler başlamıştır (Ekim 1930). 1954’te Kıbrıs Sorunu’nun çıkması ile ilişkiler tekrar bozulmuştur. d) Borçlar Meselesi Osmanlı'nın en çok borcu olduğu ülke Fransa idi. Borçların ödenmesi için 1926-1933 arası Fransa ile görüşmeler yapılmış ve ödemelerin taksitle yapılması karara bağlanmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Buhranı nedeni ile ödemeler 1954’e kadar sürmüş, 1983’e kadar faiz ödenmiştir. B) 1930-1939 DÖNEMİ DIŞ POLİTİKA a) Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne Girişi (18 Temmuz 1932) Milletler Cemiyeti sürekli büyük devletlerin çıkarlarını koruduğundan Türkiye, cemiyete girmeyi düşünmemiştir. Musul Meselesi’nde de Milletler Cemiyeti İngiltere’ye taraf olmuştur. İspanya Türkiye’ye Milletler Cemiyeti’ne girmesini teklif etmiş, Yunanistan da bu teklifi desteklemiştir (Temmuz 1932). Türkiye 18 Temmuz 1932’de Milletler Cemiyeti’ne üye olmuştur. b) Balkan Antantı (9 Şubat 1934) Avrupa’da Demokrasi, Faşizm ve Sosyalizm çekişmeleri başlamıştır. İtalya ve Almanya, Balkanlar üzerinde yayılmacı politika sergilemiştir. Türkiye Balkan sınırlarını güvence altına almak istemiş ve girişimler sonunda Türkiye, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya arasında Balkan Antantı imzalanmıştır (9 Şubat 1934). Buna göre: Devletler sınırlarını karşılıklı olarak garanti etmişlerdir. Birbirine danışmadan hiç bir ülke başka bir Balkan ülkesiyle anlaşma imzalamayacaktır. Gizli bir anlaşma ile de Balkanlı olmayan başka bir devletin saldırısına karşı nasıl davranılacağı belirlenmiştir. Not 1: Bu anlaşmaya Arnavutluk, İtalya’dan korktuğu için; Bulgaristan ise Neuilly Antlaşması’ndan memnun olmadığı ve yayılma düşüncesine sahip olduğu için katılmamıştır. Not 2: II.Dünya Savaşı ile Balkan Antantı dağılmıştır. c) Montrö Boğazlar Sözleşmesi (20 Temmuz 1936) 1933 yılından sonra dünyada silahlanma yarışı başlamıştır. İtalya, Habeşiştan’ı işgal etmiş, Japonya Mançurya’ya saldırmıştır. Almanya Versay Antlaşmasını hiçe sayarak askersiz bölge olarak kabul edilen Ren Bölgesi’ni silahlandırmıştır. Avusturya ise zorunlu askerliği yeniden başlatmıştır. Bütün bu gelişmeler Avrupa’da yeni bir savaşın belirtileri idi. Bu durum karşısında Türkiye, uluslararası barış ve güvenliğin korunması yolundaki güçlükleri ileri sürerek değişen dünya şartları doğrultusunda boğazların durumunun yeniden görüşülmesini istedi. Türkiye bu isteğini ilk defa 1933’te Londra’daki Silâhsızlanma Konferansı’nda dile getirdi. Almanya’nın silahlanmasını görüşmek üzere toplanan Milletler Cemiyetin Konseyi’nde Türkiye Boğazların durumunu gündeme getirmiştir. Türkiye bu toplantıda Boğazların askersiz ve silahsız olmasının savunmamızı zayıflattığını bu nedenle Lozan Antlaşması’nda Boğazlarla ilgili yer alan hükümlerin kaldırılmasını istedi. (17 Nisan 1935). Ancak Sovyetler Birliği dışında Türkiye’nin bu görüşünü destekleyen olmadı. Milletler Cemiyetinin zorlamalarına rağmen İtalya’nın Habeşistan’ı işgal etmesi, Almanya’nın Versay Antlaşması’na aykırı olarak Ren Bölgesini silahlandırması Boğazlar konusunda Türkiye’yi harekete geçirdi. Türkiye Lozan Boğazlar Antlaşması’nı imzalamış olan ülkelere birer nota verdi ( 10 Nisan 1936). Türkiye bu notasında Lozan Antlaşması’yla Boğazların güvenliği için verilen garantinin, Avrupa’daki gelişmeler karşısında işlemez hale geldiğini bildirdi. Bu nedenle Türkiye Boğazlarda güvenliğin, savunmanın ve egemenlik haklarının koruması bakımından Lozan Antlaşması’nda yer alan Boğazların silahtan ve askerden arındırılması hükmünün değişmesini ve Boğazlar Komisyonu’nun kaldırılmasını istedi. Lozan Antlaşması’nı imzalayan devletler arasında İtalya dışında bütün taraf devletler bu notaya olumlu cevap verdiler. Bunun üzerine Türkiye’nin değişiklik isteklerinin görüşülmesi amacıyla 22 Haziran 1936’da İşviçre’nin Montreux (Montrö) kentinde bir konferans düzenlendi. Montreux (Montrö) Sözleşmesi adını alan yeni Boğazlar Sözleşmesi 20 Temmuz 1936’da imzalandı. Bu sözleşme Türkiye, İngiltere, Fransa, Sovyetler Birliği, Japonya, Romanya, Bulgaristan, Yunanistan ve Yugoslavya arasında imzalanmıştır.İtalya ilk zamanlar böyle bir sözleşmeyi kabul etmemiş ancak daha sonra 2 Mayıs 1938’de Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni imzalamıştır. Böylece İtalya da Boğazlar üzerinde Türkiye’nin üstünlüğünü kabul etmiştir. Boğazlar Komisyonu kaldırılarak tüm yetki Türkiye’ye verilecek. Türkiye boğazların iki yakasında da asker bulundurabilecek. * Ticaret gemilerinin geçişi serbest olacak. * Savaş gemilerine, zaman ve tonaj bakımından sınır getirilecek. * Türkiye herhangi bir savaşa girerse boğazları kapatabilecek. Not 1: Türkiye’nin boğazlarla ilgili egemenlik haklarını sınırlayan hükümler kaldırılmıştır. Not 2: Boğazlarda asker bulundurulması ile Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki önemi artmıştır. d) Sadabat Paktı (8 Temmuz 1937) * İtalya’nın doğu ülkeleri ile ilgili politikası Türkiye’yi doğu ülkeleri ile ortak bir savunma anlaşması yapmaya itmiştir. * Türkiye, İran, Irak ve Afganistan arasında Sadabat Paktı imzalanmıştır (8 Temmuz 1937). Buna göre: * İlgili devletler birbirine saldırmayacaklar. * Birbirinin iç işlerine karışmayacaklar. * Milletler Cemiyeti’ne bağlı kalacaklar. e) Hatay Sorunu ve Hatay’ın Türkiye’ye Katılması (30 Nisan 1939) * Ankara Antlaşması ile (20 Ekim 1921) Hatay Fransa’ya bırakılmış ve burada özerk bir yönetim sağlanması kararlaştırılmıştır. * 1396’da Fransa, Suriye ve Lübnan’ın bağımsızlığını tanımış, ancak, Hatay üzerindeki yetkilerini Suriye’ye devretmiştir. * Türkiye bu durum üzerine Milletler Cemiyeti’ne başvurmuş ve 1938’de Hatay’da seçim yapılmıştır. * Seçim sonucu Hatay Bağımsız Cumhuriyeti kurulmuştur (2 Eylül 1938). * On ay sonra Hatay Meclisi Türkiye’ye katılma kararı almıştır (30 Nisan 1939). Not : Böylece Hatay sorunu Misâk-ı Milli yolunda Türkiye lehine sonuçlanmıştır.