Bulgular: 16S rRNA sekans verilerine göre en yakın Streptomyces tip türlerinden 30 nükleotit farklılığı (% 97.94 nt benzerliği) ve yeni bir tür olmayı sağlayan düşük DNA:DNA hibridizasyon değeri göstermektedir. Sonuç ve Tartışma:Filogenetik pozisyonu belirlenen Kıbrıs izolatı K413 suşunun elde edilen genotipik, fenotipik ve kemotaksonomik sonuçlarına göre diğer Streptomyces üyelerinden farklı bir tür olduğu belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Streptomyces, 16S rRNA, Polifazik Taksonomi Teşekkür: Yağ asit analizlerinde katkılarından dolayı Prof. Dr. Kıymet Güven’e teşekkür ederiz. PH–110 Anaerobik Fungus Orpınomyces sp.’ye Ait Selülaz Geninin Klonlanması, Karakterizasyonu ve Enzim Aktivitesinin Belirlenmesi Ferit Can Yazdıça, Fadime Topçalb, Elif Köksalana,Tuğçe Turguta, M. Sait Ekincia Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Kahramanmaraş, b Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Biyomühendislik ve Bilimleri Anabilim Dalı, Kahramanmaraş, fcyazdic@ksu.edu.tr a Amaç: Anaerobik ruminal fungus Orpinomyces sp.’nin farklı karbon kaynaklarındaki selülolitik özelliği araştırılmış, kromozomal DNA’sından selülaz gen bölgesi çoğaltılarak E.coli bakterisine aktarılmış ve enzim aktivitesinin incelenmesi hedeflenmiştir. Gereçler ve Yöntemler: Orpinomyces sp. (GMLF19) suşu Zootekni Bölümü BİGEM Laboratuarı Kültür koleksiyondan sağlanmıştır. Funguslar anaerobik şartlarda farklı karbon kaynaklarında geliştirilmiş ve Karboksimetilselülaz (KMSaz), Likenaz ve Ksilanaz aktiviteleri DNS yöntemi kullanılarak belirlenmiştir. Moleküler klonlama çalışmaları için, Orpinomyces sp. GMLF19’un Cel (selülaz) gen bölgesi polCR-polCF primerleri kullanılarak çoğaltılmış ve dizi sekansı ile teyit edilmiştir. PCR ile çoğaltılan cel (selülaz) gen bölgesi lacZ promotoru sonuna aktarılmış ve pCTC19 plazmiti oluşturulmuştur. Plazmit E.coli EC1000 suşuna CaCI2 metoduyla aktarılmıştır ve E.coli C19 suşu oluşturulmuştur. Bu suşta selülaz enziminin optimum pH, sıcaklık ve termalstabilitesi belirlenmiştir. Bulgular: Over ekspres edilen Cel19A enziminin hücre içi aktivitesinin hücre dışı aktiviteden daha fazla olduğu belirlenmiştir. Karboksimetilselüloz substrat olarak kullanıldığında en yüksek selülaz enzim aktivitesi pH 6.0 ve 30 oC’da gözlenirken, likenan kullanıldığında ise pH 5.5 ve 40 oC’da göstermiştir. Likenaz ve KMSaz için toplam enzim aktivitesi sırasıyla 1.16 ±0.04 ve 0.17±0.02 Unite/ml olarak hesaplanırken, spesifik aktivite 1.07±0.04 ve 0.16±0.01 Unite/mg protein olarak hesaplanmıştır. Ayrıca likenaz aktivitesi 40 oC stabilitesini korurken, 50 oC’de 5 dk içerisinde aktivitesinin tamamını kaybetmiştir. Sonuç ve Tartışma: Cel19A gen bölgesinin selülaz aktivitesi önceki çalışmalarla benzerlik gösterirken β-1,3-1-4 glukanaz aktivitesi yüksek bulunmuştur. Cel19A gen bölgesinin nükleotid dizisinin analizi sonucunda bu genin 2 dokerin domain ve bir katalitik domain’e sahip, 1.585 bç uzunluğunda olduğu belirlenmiştir ve kodladığı proteinin 50588,35 Da molekül büyüklüğünde, 21. Ulusal Biyoloji Kongresi, 03–07 Eylül 2012, Ege Üniversitesi, İzmir, Türkiye http://www.ubk2012.ege.edu.tr 1415 glikozil hidrolaz 6 ailesine ait bir protein olduğunu belirlenmiştir. Elde edilen gen bölgesinin katalitik domaini ve CBM (selüloz bağlanma bölgesi) dizileri kullanılarak biyoteknolojik öneme sahip modifiye enzimlerin üretilebileceği gösterilmiştir. Bu sonuçlar çalışmalara kaynak teşkil etmesi açısından önem taşımaktadır. Anahtar Kelimeler: Rumen Fungi Orpinomyces sp., selülaz, glikozil hidrolaz 6, celA gene Teşekkür: Bu çalışma, “K.S.Ü BAP” desteğiyle gerçekleştirilmiştir. PH–111 Tümör Nekroz Faktör Alfa -308G/A (TNF-α) ve İnterlökin-6 -174G/C (IL-6) Gen Polimorfizmleri ile Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Arasındaki İlişkinin Araştırılması Meral Yılmaz a, Binnur Köksalb, İzzet Yelkovanc, Nazif Elaldıd. Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Merkezi, Sivas, meralylmz@gmail.com b Bartın Üniversitesi Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, Bartın c Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı, Sivas d Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı. Sivas a Amaç: 2003 yılından itibaren, yaz aylarında, ülkemiz gündemini meşgul eden ve önemli bir sağlık sorunu olarak dikkat çeken Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi’nin (KKKA) klinik seyri bazı hastalarda hafif bazılarında ise ağır hatta ölümcül seyretmektedir. Viral yük, yetersiz antikor yanıt ve sitokin taşkınlığının hastalığın klinik seyrinde ve patogenezinde etkin rol oynadığı düşünülmektedir. Yapılan çalışmalarda önemli proinflamtuar sitokinlerden TNF-α ve IL-6 seviyelerinin ölen hastalarda yaşayan hastalara oranla daha yüksek olduğu bulunmuştur. Sitokin genlerinin promoter bölgelerinde meydana gelen mutasyon ve/veya polimorfizmlerin sitokin ekspresyonunda değişikliklere neden olduğu bilinmektedir. Bizde bu bilgi ile yola çıkarak, TNF-α (-308G/A) ve IL-6 (-174G/C) genlerinin promoter bölgelerinde yer alan polimorfizmlerin, hastalık prognozuna etkisinin olup olmadığını araştırmayı amaçladık. Gereçler ve Yöntem: Çalışmamızda 2007 ve 2010 yıllarında Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları kliniğine kabul edilmiş ve PCR yöntemi ile KKKA kesin tanısı konmuş toplam 150 hasta ve sağlıklı gönüllü 170 kişilik kontrol grubu incelenmiştir. Genotipleme DNA ekstraksiyon kiti ile elde edilen total genomik DNA örnekleri kullanılarak, Polimerase Chain Reaction (PCR) ve Restriction Fragment Length Polymorphism (RFLP) yöntemleri ile yapılmıştır. Bulgular: Çalışma sonucunda; IL-6 (-174G/C) ve TNF-α (-308G/A) gen polimorfizmleri genotip dağılımları açısından hasta ile kontrol grubu arasında anlamlı bir fark bulunmadığı tespit edilmiştir (p>0.05). Fakat istatistiksel olarak anlamlı olmamasına rağmen, TNF-α (-308G/A) AA genotipine sahip hastaların kontrol grubuna oranla, 3.4 kat daha fazla riske sahip oldukları tespit edilmiştir (p=0.34). Ayrıca ölen hastalarda yaşayan hastalara oranla GA genotipinin 2.6 kat (p=0.09); GA+AA genotipinin 2.2 kat (p=0.12) risk oluşturduğu bulunmuştur (bu oranlarda istatistiksel olarak anlamlı değildir). Hasta grubunda Il-6 (-174G/C) polimorfizmi incelendiğinde ise, GC genotip dağılımının ölen hastalarda (%63.2) yaşayanlara (%38.2) oranla daha yüksek olduğu (p=0.07, OR=2.7, %95 güvenlik aralığı (CI)=0.98-7.25); ayrıca CC genotipi taşıyan ağır olguların hafif olgulara oranla 2 1416 21. Ulusal Biyoloji Kongresi, 03–07 Eylül 2012, Ege Üniversitesi, İzmir, Türkiye http://www.ubk2012.ege.edu.tr