Aminoasitlerin Sıvı Kromatografi-Potansiyometri Hibrit Analiz Sistemi İle Basit, Hızlı Ve Ekonomik Olarak Eşzamanlı Tayinleri Proje No: 110T793 Doç. Dr. Ömer IŞILDAK Prof. Dr. İbrahim IŞILDAK MAYIS 2013 TOKAT I İÇİNDEKİLER ŞEKİLLER LİSTESİ………………………………………………………………. IV TABLOLAR LİSTESİ…………………………………………………………….. VII ÖNSÖZ ……………………………………………………..……………………… 1 ÖZET…………………………………………………………………….………….. 2 ABSTRACT …………………………………..…………………………………... 3 1. GİRİŞ…………………………………………………………………………….. 4 1.1. BİYOSENSÖRLERİN YAPISI VE İŞLEVİ…………………………..…….. 5 1.1.1 Biyoaktif Tabaka……………………………………………………………… 7 1.1.2 Transduser…………………………………………….………………………. 7 1.1.3. Biyosensörlerin Kullanım Alanları……………………………………………. 8 1.1.4. İdeal Bir Biyosensörün Sahip Olması Gereken Özellikler……………………. 9 1.1.5. Kimyasal Sensörlerin Avantaj ve Dezavantajları…………………………….. 11 1.2. ENZİM SENSÖRLERİ……………………….……………………………… 12 1.3. ENZİM SENSÖRLERİNİNİN SINIFLANDIRILMASI…………………... 14 1.4. POTANSİYOMETRİK ESASLI ENZİM SENSÖRLERİ………………… 14 1.4.1. Amonyum Duyar Potansiyometrik Enzim Elektrotları……………………….. 17 1.4.2. Amonyum Duyar Potansiyometrik Enzim Elektrotlarının Bazı Uygulamaları... 17 1.5. BİYOSENSÖRLERİN PERFORMANSINA ETKİ EDEN FAKTÖRLER. 18 1.5.1. Cevap Zamanı…………………………………………………………………. 18 1.5.2. Tayin Limiti (Ölçümlerin Duyarlılığı)………………………………………… 19 1.5.3. Seçicilik……………………………………………………………………….. 19 1.6. ENZİM İMMOBİLİZASYONU……………………………………………… 20 1.6.1. Biyoaktif Tabaka İçin İmmobilizasyon Yöntemleri…………………………… 21 1.7. KROMATOGRAFİK SİSTEM……………………………………………….. 26 1.8. POTANSİYOMETRİK DEDEKSİYON……………………………………... 27 1.8.1. Potansiyometri………………………………………………………………….. 27 1.9. AMİNO ASİTLER……………………………………………………………… 28 1.9.1. L-amino Asit Oksidaz…………………………………………………………... 29 1.10. LİTERATÜR BİLGİLERİ……………………………………………………. 30 2. MATERYAL VE YÖNTEM……………………………………………………… 38 2.1. MATERYAL……………………………………………………………………… 38 2.1.1. Kullanılan Kimyasal Maddeler……………………………………………………….. 38 II 2.1.2. Cihazlar……………………………………………………………………….… 38 2.2. METOT………………………………………………………………………….. 39 2.2.1. PVC-NH2 Sentezi………………………………………………………………. 39 2.2.2. Standart Çözeltilerin Hazırlanması……………………………………………… 39 2.2.3. Elektrotların Hazırlanması………………………………………………………. 40 2.2.3.1. NH4+-seçici Sensörün Hazırlanması…………………………………………… 40 2.2.3.2. Biyosensörlerinin Hazırlanması……………………………………………….. 41 2.2.4. Hareketli Ortam Hücresinin Hazırlanması………………………………………. 42 2.2.5. İyon Kromatografik Çalışmalar…………………………………………………. 43 2.2.6. Potansiyometrik Tayin Prensibi…………………………………………………. 44 2.2.7 Elektrotların Seçicilik hesaplamaları…………………………………………….. 45 3. BULGULAR VE TARTIŞMA……………………………………………….……. 46 3. 1. KOMPOZİT NH4+-SEÇİCİ ELEKTROTUN POTANSİYOMETRİK PERFORMANSI…………………………………………………………………. 46 3.2. L-AMİNO ASİT OKSİDAZ (L-AAO) ENZİMİNİN, NH4+ ELEKTRODU YÜZEYİNDE İMMOBİLİZASYONU……………............................…………. 56 3.3. AMİNOASİT BİYOSENSÖRLERİN POTANSİYOMETRİK DAVRANIŞLARI……………………………………………………………….. 59 3.3.1. Biyosensörün deiyonize suda hazırlanan amino asit çözeltilerine karşı potansiyel Davranışları…………………………………………………………………………. 59 3.3.2. Biyosensörün pH’sı 7,02 olan fosfat tamponunda hazırlanan amino asit çözeltilerine karşı potansiyel davranışları…………………………………………… 65 3.3.3 Aminoasit biyosensörün farklı pH’lardaki Amino asit çözeltilerine karşı davranışları 69 3.4. AKIŞ ENJEKSİYON ANALİZ ÇALIŞMALARI……………………………… 74 3.5. İYON KROMATOGRAFİK ÇALIŞMALAR………………………………….. 75 3.5.1. Örneklerde Amino Asit Analiz Sonuçları…………………………………………. 85 KAYNAKLAR………………………………………………………………………….. III 89 ŞEKİLLER LİSTESİ Şekil................................................................................................................................... Sayfa 1.1. Biyosensörün şematik görünümü…......................................................................... 5 1.2. Genel biyosensör ve bileşenleri……………………………………………………. 7 1.3. Enzim sensörünün genel görünümü……………………………………………….. 12 1.4. Enzim sensörünün genel çalışma ilkesi ………..…………………………………. 13 1.5. Potansiyometrik ölçüm sisteminin şematik olarak gösterimi …………………….. 15 1.6. IUPAC’a göre biyosensörün cevap zamanı……..…………………………….…… 18 1.7. Enzim molekülünün glutaraldehid ile çapraz bağlanması........................................ 25 1.8. Bazı bifonksiyonel reaktiflerin kimyasal formülleri ………..…………………….. 25 1.9. Kromatografik sisteminin şematik gösterimi….………………………………..…… 26 1.10. Potansiyometrik sistem ……………………………………………………………. 28 1.11. Aminoasitlerin genel gösterimi ……………………………………………………. 28 1.12. L- Amino asitlerin, L-Amino asit oksidaz (L-AAO) tarafından katalizlenmesi…… 30 1.13. Çoklu mikro sensör ve flow-through akış hücreleri………………………………… 31 1.14. Bazı amino asitlerin yükseltgenme ürünleri ve piruvik asidin yükseltgenmesi…..... 35 1.15. Elektrokimyasal bi-enzim protein sensör için enzimatik reaksiyon prosesi………… 36 1.16. Sensör cevabına proteaz enzim aktivitesinin etkisi………………………………… 36 2.1. Katı hal NH4+-seçici sensör ……………………………………………………..…... 40 2.2. Katı-hal NH4+-seçici sensör yüzeyine L-AAO enziminin tek adımda tutturulması…. 41 2.3. Kompozit yapıda aminoasit biyosensör …………………………………………….. 42 2.4. Mikrolitre ölü hacime sahip 2 aminoasit biyosensör içeren akış hücresi…………….. 43 2.5. Aminoasit tayininde kullanılan iyon kromatografi-potansiyometri hibrit sistem…….. 43 2.6. Seçicilik katsayısının kalibrasyon grafiği ile gösterimi .…………………………….. 45 3.1. Katı hal NH4+-seçici sensor…………………………………………………….…… 46 3.2. Kompozit 1 membranlı NH4+ seçici elektrotun potansiyometrik davranışı………….. 48 3.3. Kompozit 2 membranlı NH4+ seçici elektrotun potansiyometrik davranışı………….. 48 3.4. Kompozit 3 membranlı NH4+ seçici elektrotun potansiyometrik davranışı………….. 49 3.5. kompozit 1-2-3 membranlarının kalibrasyon grafiği …………………….………..… 50 3.6. Kompozit 3 no’ lu NH4+ seçici elektrotun kalibrasyon grafiği………………………. 50 3.7. NH4+ elektrotun Ca2+ iyonuna karşı potansiyometrik davranışı…………………….. 51 3.8. NH4+ elektrotun K+ iyonuna karşı potansiyometrik davranışı……………………….. 52 3.9. NH4+ elektrotun Na+ iyonuna karşı potansiyometrik davranışı………………………. 52 IV 3.10. NH4+ -seçici elektrotun NH4+, Ca2+, K+ ve Na+ derişimlerine karşı potansiyometrik davranışı….……………………………………………………… 54 + 3.11. NH4 -seçici elektrotun tekrarlanabilirliği………………………………………….. 55 3.12. NH4+-seçici elektrotun pH çalışma aralığı ……………………….……………….. 55 3.13. NH4+- seçici elektrotun kullanım ömrü…………………………………………….. 56 3.14. Enzim molekülü ile glutaraldehit molekülünün bağlanması .…………….………. 57 3.15. Amonyum elektrotunun yüzeyine, glutaraldehit ile bağlanmış enzim molekülünün (L-AAO) tutturulması………………………………………………. 58 3.16. Enzim-Gluteraldehit çözeltisine daldırılarak hazırlanan bir biyosensör…………… 58 3.17. Biyosensörün şematik gösterimi……………………………………………………. 59 3.18. Elektrotun 10-1 – 10-5 M çözeltilerde alanine karşı potansiyometrik davranışı…….. 59 3.19. Elektrotun 10-1 – 10-5 M seri çözeltilerde glisine karşı potansiyometrik davranışı…. 60 3.20. Elektrotun 10-1 – 10-4 M seri çözeltilerde izolösine karşı potansiyometrik davranışı.. 60 3.21. Elektrotun 10-1 – 10-5 M seri çözeltilerde triptofan karşı potansiyometrik davranışı.. 61 3.22. Elektrotun 10-1–10-5 M seri çözeltilerde fenilalanine karşı potansiyometrik davranışı 61 3.23. Elektrotun 10-1 – 10-4 M seri çözeltilerde trozine karşı potansiyometrik davranışı…. 62 3.24. Elektrotun 10-1 – 10-5 M seri çözeltilerde valine karşı potansiyometrik davranışı…. 62 3.25. Deiyonize su içerisinde, değisik konsantrasyonlardaki, Ala, Gln, Ile, Trp, Phe, Tyr, ve Val amino asitleri için kalibrasyon grafiği…………………………………. 64 3.26. Amino asit Biyosensörünün, alaninin 10-1 – 10-5 M’lık çözeltilerindeki potansiyometrik davranışı (pH: 7,2)………………………………………………… 65 3.27. Amino asit Biyosensörünün, lisinin 10-2 – 10-5 M’lık çözeltilerindeki potansiyometrik davranışı (pH: 7,2)………………………………………………… 65 3.28. Amino asit Biyosensörünün, fenilalanin10-1–10-5 M’lık çözeltilerindeki potansiyometrik davranışı (pH: 7,2)…………………………………………………. 66 3.29. Amino asit Biyosensörünün, histidinin 10-1 – 10-5 M’lık çözeltilerinde potansiyometrik davranış (pH: 7,2)………………………………………………….. 66 3.30. Amino asit Biyosensörünün, glisinin 10-1–10-5 M’lık çözeltilerdeki potansiyometrik davranışı (pH: 7,2)………………………………………………… 67 3.31. Amino asit Biyosensörünün, glutamik asitin 10-1–10-5 M’lık çözeltilerdeki potansiyometrik davranışı (pH: 7,2)…………………………………. 67 3.32. Fosfat tamponu ortamında Ala, Lys, Phe, His, Gly, Glu amino asitlerinin konsantrasyon değişimlerine karşı biyosensörün potansiyometrik davranışı………. 69 V 3.33. Sensörün pH: 6’da arjininin 10-1–10-5 M’lık çözeltilerindeki davranışı……………. 70 3.34. Sensörün pH: 7,2’de arjininin 10-1–10-5 M’lık çözeltilerindeki davranışı…………... 70 3.35. Sensörün pH: 8’de arjininin 10-1–10-5 M’lık çözeltilerindeki davranışı…………….. 70 3.36. Sensörün pH: 6’da glisinin 10-1–10-5 M’lık çözeltilerindeki davranışı……………… 71 3.37. Sensörün pH: 7,2’de glisinin 10-1–10-5 M’lık çözeltilerindeki davranışı…………… 71 3.38. Sensörün pH: 8’de glisinin 10-1–10-5 M’lık çözeltilerindeki davranışı…………….. 71 3.39. Sensörün pH: 6’da glutamik asitin 10-1–10-5 M’lık çözeltilerindeki davranışı…….. 72 3.40. Sensörün pH: 7,2’de glutamik asitin 10-1–10-5 M’lık çözeltilerindeki davranışı…… 72 3.41. Sensörün pH: 8’de glutamik asitin 10-1–10-5 M’lık çözeltilerindeki davranışı……… 72 3.42. Biyosensörün, fosfat tamponunda (pH= 7,2) hazırlanan amino asit konsantrasyon değişimlerine karşı potansiyometrik davranışı……………………… 73 3.43. Mikrolitre ölü hacime sahip 2 aminoasit biyosensör içeren akış hücresi…………… 74 3.44. Akış enjeksiyon analiz sisteminde aminoasit duyarlı biyosensörün fenilalaninin farklı konsantrasyonalarına karşı potansiyometrik cevabı……………………………75 3.45. Aminoasit tayininde kullanılan iyon kromatografi-potansiyometri hibrit sistem……. 76 3.46. Lösin için biyosensörün sergilediği doğrusal çalışma aralığı……………………… 77 3.47. Alanin için biyosensörün sergilediği doğrusal çalışma aralığı…………………….. 77 3.48. Glisin için biyosensörün sergilediği doğrusal çalışma aralığı……………………….. 78 3.49. Valin için biyosensörün sergilediği doğrusal çalışma aralığı……………………….. 78 3.50. İzolösin için biyosensörün sergilediği doğrusal çalışma aralığı…………………….. 79 3.51. Triptofan için biyosensörün sergilediği doğrusal çalışma aralığı………………….. 79 3.52. Fenilalanin için biyosensörün sergilediği doğrusal çalışma aralığı………………….. 80 3.53. Sistin için biyosensörün sergilediği doğrusal çalışma aralığı……………………….. 80 3.54. Trozin için biyosensörün sergilediği doğrusal çalışma aralığı……………………….. 81 3.55. 2.5x10-4 M aminoasit karışımının kromatogramı…………………………………… 81 3.56. 2.5x10-4 M aminoasit karışımının kromatogramı…………………………………… 82 3.57. 2.5x10-4 M aminoasit karışımının kromatogramı…………………….……….…….. 82 3.58. 2.5x10-4 M aminoasit karışımının kromatogramı………….……………………….. 83 3.59. 2.5x10-4 M aminoasit karışımının kromatogramı ……………………..………….. 83 3.60. 2.5x10-4 M aminoasit karışımının kromatogramı………….………………………. 84 VI TABLOLAR LİSTESİ Tablo..................................................................................................................................Sayfa 1 1. Biyosensörlerin uygulama alanları………………………………….......................... 8 1 2. Enzim Sensörlerinin Sınıflandırılması……………………………………………….. 14 1.3. Çeşitli enzimlerin katalizör olarak kullanıldığı potansiyometrik sensörler …………. 17 1.4. Enzim immobilizasyonun da kullanılan maddelerde bulunan reaktif gruplar ve reaksiyona girdikleri amino asitlerin fonksiyonel grupları……………………………. 23 1.5. Enzimlerin kovalent bağlama ile immobilizasyonun da bağ oluşumuna katılan amino asitlerin reaktif grupları……………………………………………………….. 23 1.6. Esensiyal ve esensiyal olmayan aminoasitler………………………………………… 29 3. 1. Kompozit 1,2 ve 3 membranları için kimyasal bileşim oranları…………………….. 47 3.2. Farklı kompozisyonlarda hazırlanan amonyum elektrotların değişen NH4+ konsantrasyonlarına karsı elde edilen potansiyel değerleri……………………. 49 3.3. NH4+ elektrotun K+, Na+, Ca2+ iyonlarının konsantrasyonlarına karsı elde edilen ortalama mV potansiyel değerleri……………………………………………………. 53 3. 4. NH4+ seçici elektrotun Na+, K+ ve Ca2+ yanında seçicilik katsayıları……………….. 53 3.5. Aminoasit biyosensörünün aminoasitlerin konsantrasyon değişimlerine karşı elde edilen ortalama mV potansiyel değerleri…………………………………………….. 64 3.6. Fosfat tamponunda hazırlanan amino asitlerin konsantrasyon değişimlerine karşı elde edilen ortalama mV potansiyel değerleri………………………………………… 68 3.7. Fosfat tamponunda (pH= 7) hazırlanan konsantrasyon değişimlerine karşı elde edilen ortalama mV potansiyel değerleri…………………………………………….. 73 3.8. Amino asitlerin geliştirilen iyon kromatografik yöntemde alıkonma zamanları ve tayin sınırları……………………………………………………………………… 85 3.9. Konsantre meyve suyu, hamur mayası ve kuru fasülye örneklerindeki amino asitlerin miktarları……………………………………………………………… 87 3.10. Standart ilavesi yapılarak elde edilen konsantre meyve suyu, hamur mayası ve kuru fasülye örneklerindeki amino asitlerin miktarları……………………………. 87 3.11. Meyve suyu, hamur mayası ve kuru fasulye ekstraktlarında toplam amino asit miktarları…………………………………………………………………. 88 VII ÖNSÖZ Bu çalışma kapsamında, mikro boyutlarda amino asitlere duyarlı potansiyometrik biyosensörlerin geliştirilmesi ve bu sensörlerin kromatografide dedektör olarak uygulanmasıyla biyolojik öneme sahip bu maddelerin etkili bir şekilde basit ve ekonomik olarak tayinlerinin gerçekleştirilmesi sağlanmıştır. Amino asit duyarlı biyosensörler üzerine çalışmalara literatürde rastlanmaktadır. Ancak bu biyosensörlerin bütünü klasik NH4+ seçici sensörler kullanılarak hazırlanmıştır. Çalışmada planalanan mikro boyutlarda potansiyometrik amino asit duyarlı biyosensörler, mikro boyutlarda kompozit pH ve NH4+ seçici sensörler kullanılarak hazırlandığından dünyada ilk kez geliştirilmiş bir yöntemdir. Serbest amino asitlerin eşzamanlı tayini amacıyla, amino asit duyarlı biyosensörlerin ve flow-through akış hücrelerin sıvı kromatografide dedektör olarak uygulanmasına yönelik herhangi bir çalışmaya ise literatürde rastlanmamıştır. Bu nedenle yapılan bu çalışmada geliştirilen sensörlerin, flowthrough akış hücrelerin ve bu sensörlere dayalı kromatografi-potansiyometri hibrit serbest amino asit tayin sistemin bütünüyle özgün değer taşıdıkları düşünülmektedir. Bu çalışmayla sıvı kromatografi-potansiyometri hibrit sistem ile basit, ekonomik, duyarlı, hızlı ve eşzamanlı serbest amino asit tayin yöntemlerinin geliştirilmesi sağlanmıştır. Yapılan çalışmalardan elde edilen sonuçların literatüre, bilime, sıvı kromatografik analiz teknolojisine önemli katkı sağlayacağı ve patentlenebilir nitelikte olacağı düşüncesindeyiz. Bu proje çalışmasının mali desteği TÜBİTAK tarafından sağlanmıştır. TÜBİTAK’a bu katkılarından dolayı teşekkür ederiz. 1 ÖZET Serbest amino asitlerin eşzamanlı olarak tayinleri sıvı kromatografik yöntemler kullanılarak sağlanabilmektedir. Ancak geliştirilen yöntemlerin çoğu pahalı ve zaman alıcı (post-column veya pre-column işlemler) veya yeterli duyarlılık ve seçicilik sergilememektedir. Planladığımız bu proje çalışmasında, mikro boyutlarda kompozit pH ve NH4+ -seçici sensörlerin hazırlanmasını, hazırlanan mikro boyutlarda kompozit pH ve NH4+ -seçici sensörler kullanılarak yeni tip amino asit duyarlı potansiyometrik biyosensörlerin geliştirilmesini, sıvı kromatografide (LC) dedektör olarak kullanılmasını ve biyolojik sıvı ve gıdalarda amino asitlerin eşzamanlı tayinlerini hedefledik. Hazırladığımız mikro boyutlarda amino asit duyarlı biyosensörlerin kompozit yapıda olması, mikrolitre ölü hacme sahip flowthrough akış-hücrelerinin hazırlanmasına ve serbest aminositlerin etkili tayini için LC de dedektör olarak kullanılmasına izin vermektedir. Proje kapsamında potansiyometri ve kromatografi gibi temel elektrokimyasal ve analitik tekniklerin, bu tekniklere ilave olarak akış-enjeksiyon analiz ve immobilizasyon gibi anlaşılması zor kimyasal metotların ve bir çok diğer kimyasal işlemlerin varlığı, açığa kavuşturulmuştur. Daha da önemlisi geliştirilen sensörlerin (pH ve NH4+ duyarlı) ve biyosensörlerin (amino asit duyarlı) ve ölçüm sistemlerinin ekonomik olması, bu tür sensörlerin öğrenci laboratuarlarında uygulama bulmasını sağlayacak ve deneye dayalı eğitime katkıda bulunacaktır. Anahtar Sözcükler: potansiyometrik deteksiyon, aminoasit duyarlı biyosensörler, sıvı kromatografi, aminoasitlerin tayini 2 ABSTRACT Free aminoacids can be analysed simultaneously by liquid chromatographic techniques (LC). However all developed methods based on LC are expensive, time consuming due to pre-and post column reaction, and also not very selective and sensitive. Under the planned project study, we have purposed to develop micro sized potentiometric pH and NH4+ -selective sensors by using a composite material first time produced in our laboratories. Later on, micro sized aminoacid sensitive biosensors will be prepared by using the sensors it self, pH or NH4+ -selective sensor. Because micro sized sensors will be developed in the present project study proposed are composite material, the fabrication of flow-through cells in nano-liter dead volume can be produced for the use as detectors in LC of free amino acids that could be efficiently determined. During the project study, techniques such as potentiometry and chromatography, which are very important modern electrochemical and analytical methods, in addition, flowinjection analysis, and enzyme immobilization methods, which are complex and difficult for the undergraduate was, understood all above techniques and methods. More important, the sensors (pH and NH4+ selective) and biosensors (aminoacid sensitive) developed under the project study which would be very economic and mass-producible easily can be deployed for practical education in the analytical, electrochemical and biochemical student laboratories to obtain more efficient teaching and learning. Keywords: potentiometric detection, aminoacid sensitive biosensors, liquid chromatography, determination of amino acids 3 1. GİRİŞ Genelde biyosensörler; kimya, biyokimya, biyoloji, mühendislik gibi pek çok bilim alanının bilgi birikiminden yararlanılarak, kimyasal ve biyolojik moleküllerin veya sistemlerin seçicilik özellikleri ile modern elektronik tekniklerin işlem yeteneğinin birleştirilmesiyle geliştirilen analitik/biyoanalitik aygıtlar olarak tanımlanabilir. Günümüzdeki bilimsel ve teknik ilerlemeler, biyosensör teknolojisinde önemli gelişmelere yol açarak biyoteknoloji, yiyecek, çevre, farmasi ve klinik teşhis gibi alanlarda yaygın olarak kulanılmasına neden olmuştur. Uygulamaların önemli bir kısmında kuartz kristal mikrobalans, surface plasmon resonance, elektrooptik ve elektrokimyasal algılama teknikleri kullanılarak sensör yüzeyinde biyo veya immüno reaksiyonun direkt takibi sağlanmaya çalışılmıştır. Sensör teknolojisindeki yeni gelişmeler ile birlikte, basit ve ekonomik ölçüm sistemlerine duyulan gereksinim, elektrokimyasal biyosensör sistemler üzerine çalışmalarda da hızla artışa neden olmuştur. Elektrokimyasal biyosensörler, genellikle enzimin (biyosensörler için), antikor veya antijenin (immünosensörler için) bir transdüser elektrot yüzeyine immobilizasyonu sonucu üretilmektedir. İmmobilizasyon; adsorbsiyon, kovalent bağlanma, polimerlere tutuklanma gibi yollarla yapılabilmektedir. Biyolojik moleküllerin immobilizasyonu ve transdüşer elektrot membran ara yüzey teknolojisinin tasarımı, elektrokimyasal sensör sistemlerde anahtar rol oynamaktadır. Bu nedenle elektrokimyasal sistemlerde, etkili bir algılama amacıyla, araştırmalar yeni immobilizasyon yöntemler üzerine yoğunlaşmıştır. Spesifik enzim-substrat reaksiyonlarını temel alan elektrokimyasal biyosensör sistemler; minyatürize olabilme, ekonomik, taşınabilir, özel türlere karşı seçici ve yüksek duyarlılık sergileme gibi önemli özelliklere sahiptirler. Mevcut proje çalışması, mikro boyutlarda amino asit duyarlı biyosensörlerin geliştirilmesini ve sıvı kromatografik sistemde dedektör gibi kullanılmasını konu almaktadır. Proje kapsamında hazırlanan amino asitlere duyarlı mikro boyutlarda biyosensörler iç referans elektrot ve iç referans çözelti içermemektedir. Hazırlanan amino asit duyarlı biyosensörlerin potansiyometrik performansları (seçicilik sabitleri, doğrusal çalışma aralığı, tayin limiti, cevap süresi, pH çalışma aralığı, tekrarlanabilirliği, kullanım ömrü ve zamanla oluşan potansiyelde kayma) bilgisayar kontrollü ölçüm sistemi ile statik ve dinamik şartlar belirlenmiştir. Kromatografik sistemde dedektör olarak kullanılan minyatürize flow-through akış hücreleri 1 cm uzunluğu ve genişliğinde bir polikarbonat malzeme bloğunda oluşturulmuştur. Polikarbonat blok, mikro boyutlarda amino asit duyarlı biyosensörle beraber, mikro 4 boyutlarda polimer jel Ag/AgCl referans elektrot içermrktedir. Yüksek performansa sahip mikro boyutlarda polimer jel Ag/AgCl referans elektrot Prof. Dr. İbrahim Işıldak tarafından geliştirilmiştir. Hazırlanan minyatürize akış hücre veya hücreler bir akış enjeksiyon analiz sisteminde test edilmiştir. Genel anlamda biyosensörler; biyoloji, kimya, biyokimya, mühendislik gibi pek çok bilim alanının bilgi birikiminden yararlanılarak biyolojik moleküllerin veya sistemlerin seçicilik özellikleri ile modern elektronik tekniklerin işlem yeteneğinin birleştirilmesi sonucu geliştirilen biyoanalitik cihazlar olarak tanımlanabilir. Son yıllarda bilim ve teknolojideki hızlı gelişmeler biyosensör kavram ve tanımlarında da önemli genişlemelere yol açmıştır. (Spichiger-Keller, 1998) Biyosensörler genel olarak analiz edilecek madde ile seçimli bir şekilde etkileşime giren biyoaktif bir bileşenin bu etkileşme sonucu ortaya çıkan sinyali ileten bir iletici sistemle birleştirilmesi ve bunların bir ölçüm sistemiyle kombinasyonuyla oluşturulurlar. Sistemin özelliğine bağlı olarak yükseltici, mikroişlemci, dijital görüntüleyici gibi kısımlar sistem içinde yer almaktadır. Şekil 1.1’de bir biyosensör şematik olarak gösterimektedir. Ölçüm Cihazı Bakır Elektrot (İletici) Biyoaktif Tabaka Analit Şekil 1.1. Biyosensörün şematik görünümü Her bir canlı türü mükemmel biyosensörler sahibi olarak yaratılmıştır. Mesela beş duyumuz; görme, işitme, dokunma, koklama ve tat almamız yine alıcılar tarafından hissedilen verilerin kimyasal ve elektriksel sinyallere dönüştürülüp, beynin değerlendirilmesine sunulmasıdır. Modern teknolojinin bir ürünü olan biyosensörler ile bir ya da birkaç molekülü tanımaya, algılamaya çalışırken, bir yandan gözleriniz dergiye bakıp her an sinyalleri beyne 5 gönderiyor; diğer yandan kulağınız radyodan gelen hafif müziğin sinyallerini göndermekle meşgul; derginin sayfalarını hisseden parmaklarınız sinirlere uyarılar veriyorlar; burnunuz bardaktaki meyve çayını koklamak ve yine uyarıları beyne göndermekle meşgul; öteki yanda antikorlarınız yabancı madde avında ve buldukları anda gereken bilgileri beyne gönderip savunma mekanizmasını harekete geçirmeye çalışıyorlar. Günümüzde görme, işitme gibi yeteneklerini kaybetmiş kişilerin bu yeteneklerini tekrar yerine koyacak yapay sistemler üzerine yoğun araştırmalar yapılmaktadır (Gerard ve Ark 2002). Bununla birlikte, biyosensörden bahsedilince ilk olarak daha genel ve yaygın kullanım imkânına sahip, analiz amacına yönelik ve ticari olarak üretim imkânı bulmuş biyoanalitik sistemler akla gelmektedir. Biyosensör teknolojisinin tarihsel geçmişine bakıldığında bu alandaki ilk çalışmaların enzim sensörleriyle başladığı görülmektedir. 1962 yılında Clark ve Lyons Glikoz Oksidaz (GOD) enzimini O2 elektrotu ile birleştirerek kanın glikoz düzeyini ölçmeyi başarmışlardır (Clark ve Lyons, 1962). Günümüze kadar da bu alandaki çalışmalarla oluşturulan bu yeni analitik sistemlerle, bir yandan biyolojik sistemin(enzim) yüksek seçiciliği ile diğer taraftan fiziksel sistemin(sensör) tayin duyarlılığın birleştirilmiş olmasından dolayı birçok biyolojik parametrenin tayinine yönelik çeşitli tipte biyosensörler geliştirildi. Biyosensörlerin yüksek bir seçiciliğe sahip olmaları yanında, renkli ve bulanık çözeltilerde geniş bir konsantrasyon aralığında doğrudan ölçüm yapmak gibi üstünlükleri de vardır (Telefoncu, 1999). 1.1. BİYOSENSÖRLERİN YAPISI VE İŞLEVİ Biyosensörler, genel anlamda analizlenecek madde ile seçimli bir şekilde etkileşime giren biyoaktif bir bileşen (biyokomponent)’in, bu etkileşim sonucu ortaya çıkan sinyali ileten bir iletici sistem(transduser-elektrot)’le ve bunların da bir ölçüm sistemiyle birleştirilmesiyle oluşturulabilir (Şekil 1.2). 6 Şekil 1.2. Genel biyosensör ve bileşenleri 1.1.1 Biyoaktif Tabaka Biyosensörlerin yapısında yer alan biyoaktif tabaka, biyoreseptör, biyokomponent gibi isimlerle de adlandırılır. Enzimler mikroorganizmalar, organeller, doku kesitleri, antikorlar, nükleik asitler ve biyolojik membranlar içine yerleştirilmiş kimyasal reseptörler biyokomponent olarak kullanılırlar. Bunların içinde biyoaktif tabaka da en yaygın kullanılan biyokomponent türü enzimlerdir. Enzim-substrat etkileşiminin ilk adımı analitlerin protein moleküllerine bağlanmasıdır. Dönüşüme uğrayan analitteki değişimler transduser tarafından algılanır ve sinyale dönüştürülür. Bu sinyaller elektronik devreler aracılığıyla kaydediciye iletilir.(Telefoncu, 1999). 1.1.2 Transduser Transduserler(çevirici-elektrot), biyoaktif tabakanın biyolojik reaksiyonunu ölçülebilir fiziksel bir sinyale dönüştürürler. Biyokimyasal reaksiyonun özelliğine göre transduserler kullanılır. Amperometrik ve potansiyometrik ölçümlerde kullanılan elektrotları örnek olarak verebiliriz. Bu elektrotlarda amaç; O2 elektrotunda çözünmüş O2’ ni, pH elektrotunda H+ iyonunu ölçmektir. Optik sensörlerde hedef; ışık, pieozoelektrik sensörlerde ise kristalin salınım rezonansının kütle yüklenimi sebebiyle değişmesidir. Bunların dışında transistörler ve termistörler de transduser olarak kullanılmaktadır (Turna, 2006). 7 1.1.3. Biyosensörlerin Kullanım Alanları Biyosensörlerin kullanım alanları incelendiğinde, ilaç, gıda, tarım endüstrisinde, kimyasal ölçümlerde, savunma faaliyetlerinde, çevre analizleri ve kontrolleri gibi pek çok alanda uygulama imkanı bulduğu görülür. Biyosensörler, klinik biyokimya ve tıbbi analizlerde eşzamanlı hücre içi (in vivo) olayların izlenmesinde, biyolojik ve sentetik süreçlerin eşzamanlı hücre dışı (in vitro) incelenmesinde kullanılmaktadır (Schugerl ve ark., 2001). Tablo 1.1’ de biyosensörlerin kullanıldığı alanlar görülmektedir. Tablo 1 1. Biyosensörlerin uygulama alanları. Klinik diyagnostik, biyomedikal sektör Proses kontrol Biyoreaktör kontrolü Gıda üretim ve Analizi Tarla tarımı, bağ bahçe tarımı ve veterinerlik Bakteriyel ve viral diyagnostik İlaç analizi Endüstriyel atık kontrolü Çevre koruma ve kirlilik kontrolü Maden işletmelerinde toksik gaz analizi Askeri uygulamalar Biyosensör pazarında üretimin % 90’dan fazlasının tıp alanında kullanıldığı ve bunun da ağırlıklı olarak glikoz tayinine yönelik enzim esaslı biyosensörlerden oluştuğu görülmektedir (Spencer, 1986). Bu konuya olan ilginin iki önemli sebebi; şeker hastalığının yaygın olması ve tasarlanan sistemlerin uygun olmasıdır. Doğal olarak, son yıllardaki bilimsel ve teknolojik gelişmeler diğer bazı biyosensör türlerinin de bu pazarda paylarının hızlı bir şekilde artmasına yol açacaktır. Ancak enzimlerin çok yüksek sayı ve çeşitliliği, çok farklı kullanım alan ve amaçlarında yararlanılabilir olmaları bu pazarda egemenliğin enzim esaslı biyosensörlerde olması sonucuna götürmektedir (Turna, 2006; Alberade-Sirvent ve ark., 2001). Biyosensörlerin, ilaçların vücuttaki düzeylerinin ayarlanması ve kontrolünde kullanılması yakın bir gelecekte gerçekleştirilebilecektir. Biyosensörlerin gelecekte önemli uygulamalarından biri de süper oksit ve nitrik oksit gibi kısa ömürlü, hormonlar ve 8 nörotransmitterler gibi düşük konsantrasyonlu maddelerin in vivo tayinidir. İnsan vücuduna yerleştirilebilen biyosensörler de geliştirilmiş olup bunlar biyolojik sıvılar vücut dışına alınmadan ve tüketilmeden analiz imkânı verirler ki, özellikle ameliyat sırasında bu bilgilerin kesintisiz sağlanması çok önemlidir (Turna, 2006). Biyoteknoloji ve gıda endüstrisinde başta glikoz olmak üzere birçok monosakkarit, aminoasitler, organik asitler(laktik asit), üre ve alkol tayinlerinde enzim sensörleri kullanılmaktadır. Ayrıca gıdalardaki yabancı maddeler (pestisitler, toksinler ve yabancı hormonlar vb.) yanında aroma ve tazelik gibi kompleks parametreler için de biyosensörler hazırlanabilmektedir. İlaçların kötü amaçla kullanımı ve uyuşturucu ile mücadelede biyosensörler kullanılabilecektir. Uyuşturucu arayan köpeklerin yerini biyosensörler alabilir. Böylece özellikle gümrüklerde, karakollarda zaman kazanılacaktır. Toprak, hava ve su kirliliğinin kontrolünde mikrobiyal sensörler ve enzim sensörleri kullanılmaktadır (Telefoncu, 1999). 1.1.4. İdeal Bir Biyosensörün Sahip Olması Gereken Özellikler Seçicilik: İdeal bir biyosensörde en önemli parametrelerden birisi seçicilik özelliğidir. Eğer yeterli seçicilik mevcut değilse bu eksiği giderecek uzun ek işlemler gerekir. Kullanım Ömrü: Biyosensörün kullanım ömrünü kısıtlayan en önemli faktör biyolojik çeviricinin aktivitesindeki azalmadır. Bu durum ayrıca, biyosensörün kalibrasyon sıklığı, stabilite, tekrarlanabilirlik gibi diğer parametrelerini de etkilemektedir. Kalibrasyon Gereksinmesi: İdeal bir biyosensörün hiç kalibrasyona gerek duymaması ya da en az kalibrasyona gereksinmesi istenir. Fakat bu özellik, teorikte planladığı gibi, pratikte gerçekleştirilememiştir. Kullanım ömürleri boyunca biyosensörler, sıklıkla kalibre edilmelidirler. Tekrarlanabilirlik: İdeal bir biyosensör için, elektrotun aynı koşullar altında arka arkaya yapılan ölçümlerde hemen hemen aynı sonuçların okunması istenir. Pratikte pek mümkün olmayan bu durum göz önüne alınarak yapılan çalışmalarda tekrarlanabilirlik parametresi 9 mutlaka incelenmelidir. Tekrarlanabilirlik ne kadar iyi olursa biyosensörün uygulamalarının da o denli iyi olduğundan söz edilebilir. Stabilite: Elektrot stabilitesinin (kararlılığının) yüksek olması ideal biyosensörler için gereklidir. Stabilite, kullanılan biyolojik materyalin fiziksel dayanıklılığına bağlıdır. Ayrıca; pH, ısı, nem, ortam, O2 derişimi gibi parametrelerden de etkilenmektedir. Yüksek Duyarlılık: Biyosensöre immobilize edilmiş biyolojik materyalin yalnız belirli maddelere karsı duyarlı olması ideal biyosensörlerin özelliklerindendir. Tayin Sınırı: Tasarlanan bir biyosensörün tayin sınırının belirli bir derişim değerinin altında olması gerekmektedir. İstenen bu sınır, elektrot yüzeyinin büyüklüğü, biyolojik materyalin tayin edilecek maddeye afinitesi, immobilize edilen madde miktarı gibi faktörlerden etkilenir. Ölçüm Aralığı: Biyosensör uygulamalarında ölçüm aralığı olarak adlandırılan bölge biyosensörlerden alınan akım - derişim eğrilerinin lineer olduğu derişim aralığıdır. Hızlı Cevap Zamanı: Bir biyosensör elektrotunun cevap zamanı elde edilen akım-zaman eğrilerinden anlaşılabilir. Örneğin elde edilen eğride basamakların sekli yayvan ve genişse cevap zamanı uzun (yavaş), tersi söz konusu ise cevap zamanı kısadır. Hızlı Geriye Dönme Zamanı: Geriye dönme zamanı örneğin amperometrik çalışmalarda ilk örnekten ne kadar süre sonra ikinci örneğin ölçülebileceğini belirler. Yani ilk örneğin ilavesinden sonra sabit akım değerleri kısa sürede gözlenebiliyorsa ikinci örnek de aynı süre sonra ilave edilebilecektir. Basitlik ve Ucuzluk: Tasarımı basit ve ucuz, kullanımı rahat biyosensörler ideal biyosensörlerdir. Bu nedenle ilk biyosensörlerdeki karmaşık ve de pahalı olan yapılar daha sonra basitleştirilmiş ve mümkün olduğunca da maliyeti düşürülmüştür. Küçültülebilirlik ve Sterilize edilebilirlik: Elektrotlarının sterilize edilebilmesi ve boyutlarının küçültülmesi biyosensör tasarımında önemlidir. Buna karsın, biyosensör yapısına giren biyolojik materyalin fiziksel dayanıklılığı, sterilizasyonu kısıtlayan en önemli parametredir. 10 1.1.5. Kimyasal Sensörlerin Avantaj ve Dezavantajları - Elektrotlar, pek çok kimyasal tür için geniş bir konsantrasyon aralığında doğrusal olarak değişim gösterirler. - Elektrotlar sadece iyon aktivitesine duyarlı olmalarına rağmen, titrasyon, standart ekleme gibi metotlar vasıtasıyla serbest iyon veya toplam konsantrasyon tayinlerinde de kullanılabilirler. - Elektrotların kullanımı kolay olup ölçüm sırasında numuneye zarar vermezler. Sadece ihmal edilebilir ölçüde numuneyi kirletirler. Bu sayede küçük ve tek bir örnek üzerinde defalarca tayin yapılması gereken biyolojik uygulamalarda kullanılabilmektedirler. - Elektrotların cevap süreleri genellikle kısadır (saniye ve dakika seviyelerinde). Bu nedenle klinik ve endüstriyel numunelerin tayininde kullanılırlar. - Spektrofotometrik ölçümlere uygun olmayan, koyu renkli ve bulanık çözeltiler elektrotlarla kolaylıkla ölçülebilirler. Bu nedenle birçok kez numuneye ön işlem yapmak gerekmez. Böylece süzme ve destilasyon gibi zaman kaybına neden olan işlemlere gerek kalmaz. - Özel olarak hazırlanan elektrotlar ile canlı hücrelerin içi gibi değişik yollarla ulaşılamayan zor ortamlarda ölçüm yapılabilir. - Elektrotlar, kromatografik ve akış yolu enjeksiyonu analiz yöntemlerinde detektör olarak kullanılabilirler. Bu avantajlarının yanı sıra elektrotların bazı dezavantajları da vardır; - Elektrotlarla çalışılırken olumlu sonuç elde edebilmek için çok dikkatli olmak gerekir. - İyon seçici elektrotlarla yapılan ölçümlerin kesinliği nadiren % l‘ den daha iyi olup, genellikle daha düşüktür. - Elektrotlar, potansiyellerin kararsız olmasına ve kaymasına yol açacak şekilde, proteinler ve diğer organik maddeler vasıtasıyla kirlenebilirler. - Bazı iyonik türler girişim yapabilir veya elektrotları zehirleyebilir. - Elektrotların periyodik olarak şartlandırılmasının gerekmesi - Diğer bir dikkat edilecek husus ise numune ve standartların hazırlanmasıdır. Çözeltilerin hazırlanmasında gösterilecek özel dikkat, anlamlı sonuçların elde edilmesi için çok önemlidir. Elektrot serbest iyonun aktifliğine cevap vereceğinden ortamda ligand olmamalı veya olduğu durumlarda maskelenmelidir (Durst ve Khuri 1969). 11 1.2. ENZİM SENSÖRLERİ Enzim sensörleri genel olarak, biyoaktif tabaka, transduser (iletici) ve ölçüm sisteminden oluşmaktadır. Diğer biyosensörlerden tek farkı biyoaktif tabakada biyomolekül olarak enzimlerin yer almasıdır. Buna karşılık diğer biyosensörlerde olduğu gibi biyoaktif tabakanın iç ve dış yüzeylerinde membranlar, iletici ile ölçüm düzeneği arasında sinyal yükselticiler, mikroişlemciler veya ölçüm düzeneğiyle bağlantılı kaydedici veya bilgisayar sistemleri gereksinimlere göre eklenen unsurlardır (Turna, 2006). Bir enzim sensörünün genel şematik gösterimi Şekil 1.3’ de verilmiştir. Plastik İzolasyon Bakır Tel NH4+ membran Enzim(L- Aminoasit Oksidaz) Şekil 1.3. Enzim sensörünün genel görünümü Bir enzim sensörünün çalışma prensibi, enzim veya enzimlerin immobilize edilmiş olduğu biyoaktif tabakadaki olayların biraz daha yakından incelenmesiyle daha kolay anlaşılabilir. Şekil 1.4’te biyoaktif tabakada gerçeklesen olaylar açısından bir enzim sensörünün genel çalışma ilkesi özetlenmiştir. 12 İ [Ay] [By] [Cy] [Fy] D. T. B.T [At] + [Bt] E [Ct] + [Ft] -----------------------------------[Aç] [Bç] [Cç] Ö.Ç [Fç] Şekil 1.4. Enzim sensörünün genel çalışma ilkesi (A: Substrat, B: Kosubstrat veya Koenzim, C ve F: Ürünler, ç: Ölçüm çözeltisi içindeki, t: Biyoaktif tabakadaki ve y: Elektrot yüzeyindeki konsantrasyonlar; D.T.: Difüzyon tabakası, Ö.Ç.: Ölçüm çözeltisi, B.T.: Biyoaktif tabaka, İ:İletici). Şekil 1.4’ten de görüldüğü gibi bir enzim elektrotunda enzimi içeren biyoaktif tabaka, enzimin katalizlediği reaksiyona uygun bir iletim ve ölçüm sisteminin uzantısı olan bir iletici ile birleştirilmektedir. İletim sistemi, biyoaktif tabakada gerçeklesen enzimatik reaksiyon sonucu substrat, kosubstrat (veya koenzim) konsantrasyonundaki azalış ya da ürün konsantrasyonundaki artısı tespit edebilecek şekilde seçilebilir. Konsantrasyonların hızlı bir şekilde dengeye ulaşabilmesi için difüzyonu azaltmak amacıyla biyoaktif tabaka kalınlığının mümkün olduğunca ince olması gerekmektedir. Bunun yanı sıra biyoaktif tabakada sabit bir substrat konsantrasyonu sağlayabilmek için ölçüm çözeltisinin yeterli bir şekilde karıştırılması da gerekmektedir. Doğal olarak tayin edilecek türlerin ölçüm çözeltisindeki, biyoaktif tabakadaki ve biyoaktif tabaka-iletici ara yüzeyindeki konsantrasyonları farklı olmaktadır. İletici sistemin ölçeceği sinyal biyoaktif tabaka-iletici ara yüzeyindeki konsantrasyonlarla ilişkilidir (Turna, 2006). 13 1.3. ENZİM SENSÖRLERİNİNİN SINIFLANDIRILMASI Enzim sensörlerinin sınıflandırılması genel olarak, enzimatik reaksiyon sonucu oluşan sinyalin belirlenme ilkesine göre yapılmaktadır. Bu çerçevede Tablo 1.2’de söz konusu sınıflandırma özetlenmektedir (Telefoncu, 1997). Tablo 1 2. Enzim Sensörlerinin Sınıflandırılması Elektrokimyasal Esaslı Enzim Sensörleri; Amperometrik Esaslı Enzim Sensörleri; Birinci Nesil Amperometrik Enzim Sensörleri İkinci Nesil Amperometrik Enzim Sensörleri Üçüncü Nesil Amperometrik Enzim Sensörleri Potansiyometrik Esaslı Enzim Sensörleri; Proton Duyar Potansiyometrik Enzim Sensörleri Amonyum Duyar Potansiyometrik Enzim Sensörleri Karbondioksit Duyar Potansiyometrik Enzim Sensörleri Diğer iyon Duyar Potansiyometrik Enzim Sensörleri Yarı iletkenleri Esas Alan Enzim Sensörleri; Enzim Alan Etki Transistörleri (ENFET) Optik Esaslı Enzim Sensörleri; Absorpsiyon Esaslı Optik Enzim Sensörleri Flouresans Esaslı Optik Enzim Sensörleri Biyolüminesans Esaslı Optik Enzim Sensörleri Kalorimetrik Esaslı Enzim Sensörleri Piezoelektrik Esaslı Enzim Sensörleri 1.4. POTANSİYOMETRİK ESASLI ENZİM SENSÖRLERİ Akımın çok az geçtiği veya hiç geçmediği sistemlerde, indikatör elektrotun referans elektroda karsı gösterdiği, konsantrasyon değişimine bağlı olarak değişen potansiyelin ölçüldüğü tayin yöntemine potansiyometri denir. Potansiyometre değişken dirençle bağlantılı voltaj kaynağından ibarettir. Değişken direncin ayarlanması ile standart voltajın bilinen kısmı bilinmeyen voltaja karşı işaretlendirilir. İki voltaj eşit olduğu an, iki voltaj arasına bağlanmış galvanometreden herhangi bir akım geçmez. Böylelikle bilinmeyen voltaj, değişken direncin pozisyonundan okunabilir. Potansiyometrenin duyarlılığı hücrenin direnci ve galvanometrenin duyarlılığına bağlıdır. Çoğu ticari potansiyometreler 0,01 mV veya daha duyarlı ölçümler yapabilmektedir ve analitik amaçlar için uygundur. 14 Potansiyometrik sistem, bir test hücresi ve buna bağlantılı olan indikatör elektrot (değişken potansiyel) ve referans elektrot (sabit potansiyel) ile kararlı bir potansiyelin okunabildiği bir potansiyometreden oluşur. Potansiyometride geçen akımın elektrot potansiyelini değiştirmemesi için indikatör elektrottan geçen akımın sıfıra yakın tutulması gerekir. Bu nedenle yüksek direnç voltametreleri kullanılır. Böylelikle geçen akım çok küçük (10-2 amper) ve ölçülen voltaj, sistemin doğru potansiyelini oluşturur. Potansiyel değişimi, çözeltideki iyon ve iyonların konsantrasyonu ile ilişkili olduğu için iyon konsantrasyonlarının tayininin yapılmasını sağlar. Potansiyometri, yıllardır sulu çözeltideki iyonlarının konsantrasyonlarının tayininde daha çok iyon seçici elektrotların (ISE) kullanımıyla yaygın olarak uygulanmaktadır. Şekil 1.5’de potansiyometrik bir ölçüm sistemi şematik olarak görülmektedir. Şekil 1.5. Potansiyometrik ölçüm sisteminin şematik olarak gösterimi. Çalışma elektrotu, çözeltideki türlerden bazılarına seçimlilik gösteren ve iç kısmında bir başka karsılaştırma elektrotu ile nicel analizi yapılacak türün belli derişimdeki çözeltisi bulunan ve bir membran ile analizi yapılacak çözeltiden ayrılmış bir elektrottur. Analizi yapılacak çözeltiye daldırılan bu elektrot ile aynı çözelti ile temasta olan bir karşılaştırma elektrotu arasında oluşan gerilim değeri ile analizi yapılan tür arasında logaritmik bir ilişki vardır. Bu hücre geriliminin ölçümü sırasında iki elektrot arasında uygun bir devre yardımıyla bir akımın geçmemesi sağlanır. İçte ve dışta bulunan çözeltilerde analizi yapılacak türün derişimi açısından bir fark varsa membranın iç yüzeyi ve dış yüzeyi arasında bir gerilim farkı oluşur. Bu gerilim farkının değeri analizi yapılan türe ve derişimine bağlı olduğu gibi, membranın cinsine ve çözeltide bulunan öteki bileşenlerin tür ve miktarlarına da bağlıdır. İyon seçici elektrotlar olarak adlandırılan bu elektrotların en çok bilineni, H+ iyonlarına karsı seçimlilik gösteren ve ince bir cam zarın membran olarak kullanıldığı cam elektrottur. Bir iyon seçici elektrotla ölçülen 15 gerilim değeri, elektrotun seçimlilik gösterdiği türe ek olarak çözeltide bulunan diğer türlerden de etkilenir (Turna, 2006). Bu etki, eşitliği ile belirlenir. Bu eşitlikte kij sabiti, elektrotun i iyonunu j iyonuna göre ne kadar bir seçicilikle ölçtüğünü belirten seçimlilik katsayısıdır. Pozitif yüklü iyon değiştiriciler, anyon duyarlı maddelerdir. Örneğin; CI-, NO3-, CO32- gibi anyonlar için tetraalkil amonyum tuzları iyon-değiştirici olarak kullanılır. Negatif yüklü iyon değiştiriciler, katyon duyarlı maddelerdir. Örneğin; K+ için potasyum tetrakis (p-klorofenil) borat (KTpCIPB) tuzu iyon-değiştirici olarak kullanılır. Bir anyona veya katyona karsı seçimlilik gösteren maddenin her zaman iyonik yapıda olması gerekmez. Örneğin; K+ iyonunu bağlayan ve doğal bir antibiyotik olan valinomisin (nötral tasıyıcı iyon-degiştirici) ile hazırlanan bir elektrot, K+ iyonunu öteki iyonların yanında büyük bir seçimlilikle ölçer. Nonaktin (nötral tasıyıcı iyon-degiştirici), NH4+ iyonunu bağlamakta büyük bir seçimlilik gösterir. Bazı sentetik taç eterleri ise alkali ve toprak alkali iyonları için kullanılabilecek nötral ligandlardır. Bazı daha basit iyon seçici elektrotlarda membran kullanılmaz; sıvı iyon değiştirici veya nötral ligand, tel seklindeki bir metal elektrotun üstüne kaplanan epoksi, polivinil klorür veya polimetilmetakrilat gibi polimerlerin içine yerleştirilmiştir. Bu tür elektrotlarda bir iç çözelti yoktur ve metal tel iç karşılaştırma elektrotu görevini yapar. İyon seçici bir elektrotun membranı, içinde belli bir tepkimeyi katalizleyen bir enzimi tutan ikinci bir membran ile kaplanırsa, elektrotun seçiciliğine enzimin seçiciliği de eklenir. Örneğin, NH4+ iyonu için seçimlilik gösteren bir cam elektrotun cam membranı, içinde üreaz enziminin tutuklandığı poliakrilamid membranı ile kaplanırsa bu elektrot sisteminin daldırıldığı bir çözeltide, - Üre + H + + 2H2O ↔ HCO3 + 2NH4+ tepkimesine göre oluşan NH4+ iyonu iki membran arasındaki çözeltiye geçer ve NH4+ elektrotu ile ölçülerek üre tayini yapılabilir. Bu tür elektrotlar potansiyometrik biyosensör olarak da bilinir. Potansiyometrik sensörlerin duyarlı, kararlı, dayanıklı olması ve hızlı cevap üretmesi istenir. Tablo 1.3’de çeşitli enzimlerin kullanıldığı potansiyometrik sensörler görülmektedir. 16 Tablo 1.3. Çeşitli enzimlerin katalizör olarak kullanıldığı potansiyometrik sensörler. (Turna, 2006; Cha ve Meyerhoff, 1989) Enzim Substrat(Tayin edilen madde) Kullanılan Elektrot Peroksidaz H2O2 I- elektrodu Ürikaz Ürik asit I- elektrodu L-amino asit oksidaz L-amino asitler NH4+ elektrodu Arjinaz/Üreaz L-arginin NH4+ elektrodu ᵦ-glukosidaz Amigdalin CN- elektrodu D-kimotripsin Difenilkarbamil florür F- elektrodu Asetilkolin esteraz Asetilkolin H+ elektrodu Penisilinaz Penisilin H+ elektrodu Aldehit dehidrojenaz Asetilaldehit H+ elektrodu Glikozoksidaz Glikoz H+ elektrodu Okzalat dekarboksilaz Okzalat CO2 elektrodu Fenilalanin amonyak liyaz L-fenilalanin NH3 elektrodu Üreaz Üre NH4+, NH3, CO2 veya H+ elektrodu 1.4.1. Amonyum Duyar Potansiyometrik Enzim Elektrotları Amonyum iyonlarına duyar temel sensör ile enzimin birleştirilmesiyle hazırlanan bu elektrotlar genelde H+, K+ ve Na+ gibi tek yüklü katyonlara da duyarlık gösterdikleri için ölçüm ortamlarında benzer maddelerin bulunması durumunda girişim problemleri ortaya çıkmaktadır. Girişim etkilerini azaltmak için değişik yöntemler kullanılmaktadır. 1.4.2. Amonyum Duyar Potansiyometrik Enzim Elektrotlarının Bazı Uygulamaları Amonyum duyar potansiyometrik enzim elektrotlarına ilişkin seçilmiş örnekler aşağıda verilmiştir. Bu tür enzim sensörlerinde temel iletici olarak pNH4 duyar elektrotlar kullanılır. 1 ) Üre Tayini Üre + H2O CO2 + 2NH3 - ( CO2 + H2O ↔ HCO3 + H+ ) - (NH3 + H2O ↔ NH4+ + OH ) 17 2) L- Amino Asit Tayini 2- Oksoasit + NH4+ + H2O2 L- Amino Asit + H2O + O2 H2O2 H2O + (L- Amino Asit + 1 /2 O2 1 /2 O2 → 2- Okzoasit + NH4+ ) 3) Glutamin Tayini Glutamin Glutamat + NH3 - (NH3 + H2O ↔ NH4+ + OH ) 1.5. BİYOSENSÖRLERİN PERFORMANSINA ETKİ EDEN FAKTÖRLER 1.5.1. Cevap Zamanı Biyosensörlerde cevap zamanı temel olarak elektrotun fiziksel yapısıyla ilgili bir özelliktir. Cevap zamanı, genel olarak membranın duyarlı kısmıyla çözeltideki analitin dengeye gelmesi için geçen zaman olarak bilinir. International Union of Pure and Applied Chemistry (IUPAC)’ a göre ise; dengeye gelme zamanının % 95’ i olarak alınır ve t95 olarak gösterilir (denge potansiyelinin de %95’ ine karşılık gelir). Şekil 1.6’da IUPAC’ a göre cevap zamanı grafiksel olarak gösterilmiştir. Şekil 1.6. IUPAC’a göre biyosensörün cevap zamanı. 18 Girişim yapan parametreler, bir Nernst potansiyel farkı oluşması için taşınması gereken iyonların aktif elektrot yüzeyine ulaşmalarını geciktirir ve cevap zamanını etkiler. Cevap zamanı aşağıdaki işlemlerle azaltılabilir; 1. Etkili karıştırma (veya akış hızının artırılması), 2. Membran yüzeyinden kirliliklerin uzaklaştırılması veya çok küçük membran yüzeyli mikroelektrotlar kullanılması, 3. Ölçüm sırasında çözelti konsantrasyonunun seyreltikten derişiğe doğru olması. Nötral taşıyıcı membranlar da, aktif maddeye (ligand veya kompleks) çözeltideki Analitin tutunma hızı, cevap zamanını etkileyen en önemli faktördür. Bunun dışında; 1. Difüzyona karsı direnç 2. Membran kalınlığı 3. Membrandaki çözücünün polaritesi de cevap zamanını etkileyen faktörlerdir. 1.5.2. Tayin Limiti (Ölçümlerin Duyarlılığı) Biyosensörlerin tayin limiti, membran ara fazında ölçülebilir bir potansiyel farkı meydana getiren en düşük analit konsantrasyonu olarak tanımlanır. Çoğu biyosensör için tayin limiti 10-5 mol.L-1 civarındadır. Bazılarında ise 10-7 mol.L1 ’ e kadar düşebilir. Bu limitler, ortamda bulunan girişim yapan moleküller ile ters yönde etkilenebilir 1.5.3. Seçicilik Sadece tek bir maddeye veya iyona seçici bir elektrot yoktur. X maddesini ölçmek için kullanılan bir elektrot Y maddesine de duyarlı olabilir. Diğer maddelerin varlığı elektrot performansını önemli ölçüde zayıflatır. Bu maddelerin girişimi, elektrot membranının yapısına bağlı olarak çeşitli şekillerde olabilir. Seçicilik ilk kez Nicolsky tarafından hidrojen ve sodyum iyonlarına duyarlılık gösteren cam elektrot için kullanılmış ve aşağıdaki eşitlikle verilmiştir. Pek çok iyon seçici elektrot (ISE) çoğunlukla aşağıdaki eşitliğe uygun davranır (Edmonds, 1988) 19 Denklem, bir elektrotun ölçülecek X iyonu ve bütün girişim yapan iyonlara cevabını gösterir. Elektrotun farklı iyonik türlere karsı duyarlılığı seçicilik katsayısı ile belirlenir. Seçicilik katsayısı ( ) büyüdükçe elektrotun ölçülecek maddeye duyarlılığı azalır ve log ax-potansiyel grafiği yataya doğru gider (Şekil 1. 6). Örneğin; Ca2+ seçici bir elektrot için Na+ girişimi söz konusu ise ve kCaNa=10-3 ise elektrotun Ca2+ iyonuna Na+ iyonundan 1000 kez daha duyarlı olduğu sonucu çıkarılır. Girişim yapan iyonun yokluğunda Nernst davranışı gözlenir. Seçicilik katsayısı; 1. Ayrı çözelti metotu, 2. Analitin girişim yapan madde çözeltisine ilavesi metotu, 3. Girişim yapan maddenin analit çözeltisine ilavesi metotu ile hesaplanabilir. 1.6. ENZİM İMMOBİLİZASYONU Enzimlerin çeşit ve sayısının fazla olması, çok farklı kullanım alanı ve amaçlarına sahip olmaları biyoaktif bileşen olarak enzim esaslı biyosensörlerin yaygın olarak kullanılmalarına neden olmuştur. Enzimlerin endüstriyel alanda kullanımını arttırmak için, özellikle son otuz yılda enzim immobilizasyonu üzerine araştırmalar yoğunlaşmıştır. Bu 20 alanda yapılan yayınların sayısı da yıldan yıla artmaktadır (Schügerl, 2001). Kelime anlamı olarak “immobilizasyon” hareketi sınırlandırma demektir. İmmobilize edilmiş enzimlerin de gerçekten hareketleri sınırlandırılmış olmaktadır. Enzimler, suda çözünmeyen bir taşıyıcıya fiziksel veya kimyasal olarak bağlanarak immobilize edilebilirler. Suda çözünmeyen ürün veren bir kopolimerizasyon reaksiyonuna enzim molekülünün monomer olarak katılması ve suda çözünmeyen bir matriks veya mikro kapsüllerde tutuklanmasıyla immobilizasyon gerçekleştirilir. İmmobilize enzimlerin doğal (serbest) enzimlere göre üstünlükleri aşağıdaki gibi sıralanabilir (Turna, 2006; Fagain, 2003); Reaksiyon sonunda ortamdan kolayca uzaklaştırılabilir(süzme, santrifüjleme v.b.) ve ürünlerin enzim tarafından kirletilmesi gibi bir problem yaratmaz. Çevre koşullarına (pH, sıcaklık vs.) karsı daha dayanaklıdır. Birçok kez ve uzun süre kullanılabilir. Sürekli işlemlere uygulanabilir. Doğal enzime kıyasla daha kararlıdır. Ürünün oluşumu kontrol altında tutulabilir. Birbirini izleyen çok adımlı reaksiyonlar için uygundur. Bazı durumlarda serbest enzimden daha yüksek bir aktivite gösterebilir. Enzimin kendi kendini parçalaması (autolysis, self-digestion) olasılığı azalır. Gerçek anlamda ilk enzim immobilizasyon denemelerinin sonuçları 1950’li yıllarda birçok çalışma grubu tarafından aynı anda yayınlanmıştır. Daha sonra bu alandaki çalışmalara dünyanın her alanında büyük bir ilgi duyulup enzimler değişik amaçlarla immobilize edilmiştir. 1.6.1. Biyoaktif Tabaka İçin İmmobilizasyon Yöntemleri Daha önce de bahsettiğimiz gibi biyosensörler iki farklı elemanın (transduser ve biyoaktif tabaka) birleştirilmesiyle oluşurlar. Uygun biyoaktif bileşen ve transduser seçildikten sonra bunların birbirine bağlanması asılması gereken en önemli sorundur. Bu bağlama işlemini biyosensörlerin immobilizasyonu olarak tanımlanmaktadır. Bağlama işleminde çok değişik yöntemler kullanılabilir. Hangi yöntemin kullanılacağı seçilen transduser ve biyoaktif bileşene göre belirlenir. Enzimler hücrelerde biyokimyasal reaksiyonları katalize eden proteinlerdir ve hücrelerde çok önemli metabolik görevleri olan çok çeşitli amaçlar için 21 kullanılmak üzere günlük hayata girmişlerdir. Pek çok endüstriyel, analitik ve klinik proseslerde enzimler, substrat çözeltisi ile karıştırılırlar ve ürüne dönüşüm gerçekleştirildikten sonra ekonomik olarak geri kazanılamazlar. Enzimlerin sadece bir kere kullanılmaları, pahalı olmaları nedeni ile büyük masraflara neden olmaktadır. Bu nedenle immobilize edilerek defalarca kullanılmaları ekonomik olarak daha makul olmaktadır. İmmobilizasyon biyosensörlerin kararlılığı ve tekrar kullanımı açısından büyük avantaj sağlar. Günümüzde enzimler en sık kullanılan biyoaktif bileşendir ve bu immobilize enzimler endüstrinin pek çok alanında kullanılmaktadır. Biyosensör immobilizasyonun da başlıca dört yöntem kullanılmaktadır (Turna, 2006). Kovalent Bağlama: Enzimler, aktive edilmiş sensör yüzeylerine doğrudan bağlanabileceği gibi önceden uygun bir film veya tabakaya immobilize edilmiş olarak da sensör yüzeylerine kovalent olarak bağlanabilirler. Enzimlerin kovalent bağlanmasında kullanılabilecek taşıyıcıların içermesi gereken reaktif gruplar ve bunların enzimdeki hangi amino asitlerle etkileşime girdikleri Tablo 1. 4’de verilmiştir. Enzimlerin kovalent bağlanmasında dikkat edilmesi gereken önemli nokta, bağlanmanın enzim aktivitesi için esansiyel olan amino asitler üzerinden gerçekleşmemesi ve bu grupların bağlanma sırasında sterik olarak rahatsız edilmemesidir. Kovalent bağlanma enzim molekülü üzerindeki Tablo 1.5’de verilen amino asitlerin reaktif fonksiyonel grupları üzerinden gerçekleştirilir. Kovalent bağlama ile enzim veya protein yapısındaki diğer biyoaktif bileşenlerin önemli immobilizasyon reaksiyonlarından birisi olan glutaraldehid ile çapraz bağlama reaksiyonu aşağıda görülmektedir (Telefoncu, 1997); 22 Tablo 1.4. Enzim immobilizasyonunda kullanılan maddelerde bulunan reaktif gruplar ve reaksiyona girdikleri amino asitlerin fonksiyonel grupları. Taşıyıcının reaktif grubu Enzimdeki fonksiyonel grup ve ilgili amino asit Tablo 1.5. Enzimlerin kovalent bağlama ile immobilizasyonunda bağ oluşumuna katılan amino asitlerin reaktif grupları. 23 Tutuklama: Enzimler polimer jel matrikslerde tutuklanabilirler. Bu yöntem enzimler yanında organeller, hücreler ve antikorlar için de uygulanabilir. Updike ve Hicks, tarafından hazırlanan, ilk enzim elektrotunda glikoz oksidaz (GOD) poliakrilamid jelinde tutuklanmıştır (Updike ve Hicks, 1967). Guilbault ve arkadaşlarının hazırladığı üre elektrotunda ise üreaz süspansiyonu elektrot yüzeyinde diyaliz membranı tarafından sarılarak tutuklanmıştır (Mascini ve Guilbault, 1977). Çözeltide enzim aktivitesi hızla düştüğünden fiziksel tutuklama yerine kimyasal kovalent bağlama tercih edilir. Tutuklama için en yaygın kullanılan film veya matriksler; nişasta, selüloz asetat, silikon, poliamid, poliakrilamid, polistiren, polivinilklorur, polivinilbutirat, poliester ve polivinil alkoldur (Turna, 2006; Shih ve Huang 1999). Adsorpsiyon: Biyoaktif film veya tabaka ile hidrofobik, hidrofilik ve/veya iyonik etkileşim sonucu assosiyasyonudur. Biyoreseptörlerin kimyasal yapısı ve fiziksel durumuna göre immobilizasyon yöntemi belirlenir. Enzimler için uygulanan tüm immobilizasyon yöntemleri protein yapısındaki diğer biyoreseptörler için de uygulanabilir. Örneğin; Hayvan ve bitki dokuları membran yapısında olduklarından farklı immobilizasyon yöntemleri uygulamak gerekir. Çapraz Bağlama: Bu yöntem biyosensör hazırlanmasında daha çok tutuklama ve kovalent bağlama yöntemlerinin birleştirilmesi şeklinde uygulanır. Şekil 1.7’de bir enzim molekülünün glutaraldehid ile çapraz bağlanma mekanizması görülmektedir. Bazı çapraz bağlayıcı reaktiflerin formülleri da Şekil 1.8’de verilmiştir. Glutaraldehit en sık kullanılan bifonksiyonel reaktiftir. Ortamdaki konsantrasyonu %2-5 (w/w) olmalıdır. Biyoaktif bileşenin immobilizasyonu için birçok alternatif vardır. Ancak bunların ticari üretimlere uygulanabilmesi için basit, kıs sürede ve nötral pH, oda sıcaklığı gibi reaksiyon koşullarında gerçekleşip biyomolekülün yapı ve fonksiyonunu etkilemeyen bir yöntem olması gerekir. Bu koşulların nispeten kolay sağlanabildiği enzim esaslı birçok biyosensör ticari olarak üretilmekte ve bunlara talep gittikçe artmaktadır. 24 Şekil 1.7. Enzim molekülünün glutaraldehid ile çapraz bağlanması. Şekil 1.8. Bazı bifonksiyonel reaktiflerin kimyasal formülleri. 25 1.7. KROMATOGRAFİK SİSTEM Dionex tarafından geliştirilen modern bir iyon kromatografi sisteminin ana bileşenleri Şekil 1.9’da gösterilmektedir. Şekil 1.9. Kromatografik sisteminin şematik gösterimi Hareketli faz çift pistonlu bir pompa ile kromatografik sistem boyunca pompalanır. Pulssuz bir akış, pompanın elektronik kontrolü ile sağlanır. Bu amperometrik ve UV/Vis dedektörlerinin her ikisi için de geçerlidir. Kromatografinin en önemli kısmı analitik kolondur. Uygun sabit faz seçimine ek olarak uygun kromatografik parametrelerin seçimi analizlerin kalitesini belirler. Kolon gövdeleri inert materyallerden yapılır ve genellikle oda sıcaklığında çalıştırılırlar. Karbonhidrat ve aminoasitlerin analizi gibi bazı durumlarda yüksek sıcaklıklarda kolonun sıcaklığının termostat ile kontrol edilmesi gerekir. Analiz edilen türlerin miktarını ve türünü belirlemeye yarayan dedektörün performansını artırmak amacıyla aşağıdaki kıstaslar göz önünde bulundurulmalıdır: Doğrusallık Ayrım Gürültü İyon kromatografide en geniş uygulaması bulunan dedektör iletkenlik dedektörüdür. Bu tayin sistemi genellikle suppressor kolon içermektedir. Suppressor kolon analit iyonlarını etkilemez. Sadece hareketli fazdan gelen iletkenliği kapatarak dedektör duyarlılığını artırır. 26 İletkenlik dedektörüne ek olarak, UV/Vis, amperometrik ve flouresans dedektörler de kullanılmaktadır. Çözünen maddenin derişimine cevap veren bir dedektör, kolon çıkışına yerleştirilirse elde edilen sinyaller zamanın bir fonksiyonu olarak kaydedilir. Elde edilen bu veriler ile çözünen türlerin kalitatif (nitel) ya da kantitatif (nicel) analizleri yapılabilir. Kantitatif sonuçlar; analit pikinin yüksekliğinin veya pik alanının, standardın pik yüksekliği veya pik alanı ile kıyaslanması sonucu elde edilir. Çünkü pik alanları ve pik yükseklikleri tayini yapılacak türlerin derişimi ile doğru orantılıdır. Elde edilen verilerin sadeleştirilmesi dijital integratörler ya da bilgisayar sistemleri ile yapılmaktadır. 1.8. POTANSİYOMETRİK DEDEKSİYON 1.8.1. Potansiyometri Potansiyometri; akımın çok az geçtiği veya hiç geçmediği sistemlerde, indikatör elektrodun referans elektrota karşı gösterdiği, derişim değişimine bağlı olarak değişen potansiyelin ölçüldüğü tayin yöntemidir. Potansiyel ölçümüne dayalı analitik metotlar “potansiyometrik metotlar” olarak adlandırılır. Potansiyel ölçümlerinde genellikle iki tür cihaz kullanılır. Bunlar potansiyometre ve pH metredir. Potansiyometre düşük dirençli devre ölçümleri için kullanılırken, pH metre yüksek dirençli cam elektrotların kullanımı için tasarlanmıştır. Cam elektrotla pH ölçümleri, potansiyel ölçümünü de içine alır. Potansiyometrik sistem, bir test hücresi (elektrolitik çözelti), buna bağlantılı olan indikatör elektrot (değişken potansiyel) ve referans elektrot (sabit potansiyel) ile kararlı bir potansiyometreden oluşur. Bunlara “potansiyometrik hücre elemanları” da denir. Şekil 1.10’da basit bir potansiyometrik sistem görülmektedir. Analit çözeltisine daldırılan indikatör elektrotta, mevcut iyon veya iyonların derişimine bağlı olan bir potansiyel değişimi meydana gelir. Dolayısıyla potansiyel değişimi ölçülerek iyonların derişimleri tayin edilebilir. 27 Referans elektrot Potansiyometre İndikatör elektrot Şekil 1.10. Potansiyometrik sistem 1.9. AMİNO ASİTLER Basit proteinler asit, baz veya enzimler tarafından hidroliz edildikleri zaman, yapı taşları olan -amino asitlere parçalanır. Şekil 1.11’da görüldüğü gibi -amino asitler, yapılarında hem amino grubu (−NH2 ) hem de karboksil grubu (−COOH) içeren bileşiklerdir. COOH NH2 C H R Şekil 1.11. Aminoasitlerin genel gösterimi 28 Protein, bazı hormon, vitamin ve antibiyotikler gibi önemli bileşiklerin yapısını oluşturan amino asitler, dokuların yenilenmesi, büyüme ve kas yapımı için metabolizmanın kullandığı en önemli maddelerdendir. Doğada 300 farklı amino asit bulunmasına rağmen DNA tarafından kodlanarak protein yapısına giren 20 çeşit amino asit bulunmaktadır. Bu amino asitlerin insan vücudunda ancak yarısı sentezlenir. Sentezlenemeyen aminoasitlerin diyetle alınması gerekir. Esensiyal veya oksojen amino asitler olarak da isimlendirilen bu amino asitlerin listesi esensiyal olmayan amino asitlerle birlikte Tablo 1.6’da verilmiştir. Tablo 1.6. Esensiyal ve esensiyal olmayan aminoasitler. Esensiyal olmayan Kısaltma Esensiyal Kısaltma Alanin Ala A Arjinin Arg R Asparajin Asn N Histidin His H Aspartik Asit Asp D İzolösin Ile I Sistein Cys C Lösin Leu L Glutamik Asit Glu E Lizin Lys K Glutamin Gln Q Metiyonin Met M Glisin Gly G Fenilalanin Phe F Prolin Pro P Treonin Thr T Serin Ser S Triptofan Typ W Tirozin Tyr V Valin Val Y Canlı yapısındaki amino asitler, yağlar veya karbonhidratlar gibi depolanmazlar. Vücutta sentezlenen her protein molekülü fonksiyoneldir ve hiçbir zaman amino asit deposu değildir. Fakat uzun süreli açlıkta kas proteinleri, amino asit sağlamak amacıyla değil de, kan glikozunu normal seviyede tutmak için amino asitlerinden glikozun sentezlenmesi maksadıyla yıkılır. Süt ve yumurta proteinleri istisna olarak amino asit deposu fonksiyonu görürler. Amino asitler öncelikle, vücutta ihtiyaç duyulan proteinler ve diğer biyo moleküllerin sentezinde kullanılırlar. Amino asitlerin fazlası atılmaz ve depolanmazlar, bunlar hücre içinde yakıt metabolizmasına dahil olmak üzere yıkılırlar. 1.9.1. L-amino Asit Oksidaz Amino asitlerdeki amino grupları, böbrek ve karaciğerdeki L-amino asit oksidazlar ile de uzaklaştırılabilirler; ancak amino asit yıkımında bu enzimlerin daha az önemi vardır. Bu enzimler çok özgül değildir. Bu nedenle pek çok farklı amino asit, substrat olarak kullanılabilir ama oksidasyon hızları yavaştır. Böbreklerdeki L-amino asit oksidaza sıkıca 29 bağlı olan koenzim, flavin mononükleotit (FMN)’ dir. Şekil 1.12’de L-amino asit oksidaz (LAAO)’ın katalizledigi tepkime görülmektedir (Montgomery ve ark., 2000) Şekil 1.12. L- Amino asitlerin, L-Amino asit oksidaz (L-AAO) tarafından katalizlenmesi. 1.10. LİTERATÜR BİLGİLERİ Biyolojik, yiyecek ve çevre örneklerinde tayini önem arzeden bir çok biyolojik maddenin tayininde biyosensörler etkili bir şekilde kullanılmaktadır (Lakard ve ark., 2004a; Lakard ve ark., 2004b; Keusgen ve ark., 2003; Pandey ve Mishra, 2004; Yoshinobu ve ark., 2001; Mourzina ve Yoshinobu, 2001). Biyosensörlerin hazırlanmasında kullanılan iyonseçici sensörlerin teknolojisindeki gelişmeler ve sensör materyallerin sayıların artması, yeni tip biyosensörlerin gelişmesini hızlandırmıştır. Uygun iyonofor maddelerle hazırlanan polyvinilklorür (PVC) tipi membran elektrotlar (Petersson, 1988; Cammann ve Butt, 1992) duyarlı, kısa cevap zamanı ve tekrarlanabilir sonuçlar veren basit biyosensörlerin geliştirilmesi için avantajlara sahiptirler. Enzimler genel olarak PVC tipi bir iyon seçici elektrot membran yüzeyine glutaraldehit karşıt-bağlayıcısı kullanılarak tutturulmaktadır (Saurina ve ark., 1998; Bilitewski ve ark., 1992). Fakat hidrofobik bir yüzeye sahip PVC tipi bir iyon seçici elektrot membran yüzeyine enzimin tutunması oldukça zayıftır. Bu yüzden PVC yerine fonksiyonel hale getirilmiş PVC (aminlenmiş veya karboksilatlanmış) kullanılarak enzimin etkili bir biçimde tutturulması yoluna gidilmiştir (Walcerz ve ark., 1995). Bu tip fonksiyonel PVC membran iyon seçici elektrotların, potansiyometrik davranışları detaylı olarak incelenmiştir (Ma ve ark., 1988; Alegret ve ark., 1989; Bilitewski ve ark., 1992). Aynı zamanda, fonksiyonel PVC'nin yeni biyosensörlerin geliştirilmesinde kullanılıp kullanılmayacağı tartışılmıştır (Walcerz ve ark., 1995; Alegret ve ark., 1989). İyonofor kullanılmadan 30 hazırlanan PVC-NH2 (aminlenmiş-PVC) temelli pH membran elektrot yüzeyine, enzimin (üreaz) kovalent olarak tutturulmasıyla hazırlanan bir biyosensör, çözeltideki enzimatik reaksiyon sonucu, enzimatik membran içinde oluşan son protolitik ürün olan hidronyum iyonun değişiminin ölçülmesine dayalı olarak, ürenin tayininde başarıyla kullanılmıştır (Walcerz ve ark., 1995; Alegret ve ark., 1989; Ma ve ark., 1988; Alegret ve ark., 1989; Bilitewski ve ark., 1992; Guilbault, 1977; Işıldak ve Asan, 1999; Tinkilic ve ark., 2002). Diğer taraftan, kliniksel çalışmalarda basit ölçüm metotları ile birlikte, enzim ve madde kullanımını minimuma indirecek minyatürize biyosensörlerin geliştirilmesi de oldukça önem arz etmektedir (Guilbault, 1977). Son yıllarda, bütünüyle katı-hal tipi iyon seçici membran elektrotların kullanımına olan ilgi giderek artmaktadır (Işıldak ve Asan, 1999; Tinkilic ve ark., 2002). Böyle bir sensörde duyarlı membran (polimer membran), iç referans çözeltisi olmadan sensör yüzeyine kuvvetlice yapışabilmektedir. Böylece, potansiyometrik davranışında önemli herhangi bir değişme olmaksızın, uzun zaman kullanılabilen, kırılgan olmayan sensörler hazırlanabilmektedir. Tarafımızdan geliştirilen bu tip sensörler klasik yöntemlerle hazırlanan elektrotlardan farklılık göstermektedir. Bu sensörler, membran kokteylinin polimer + grafit karışımı olan bir katı-hal kontakt (iletken) yapı yüzeyine yapıştırılmasıyla hazırlanmaktadır. Klasik yollarla hazırlanan polimer membran elektrotlarla aynı performansı gösteren bu yeni tip sensörler, bütünüyle katı-hal olduklarından iç referans çözelti ve iç referans elektrot bulundurmamaktadır, istenilen büyüklükte ve tipte hazırlanmaya olanak tanımaktadır. Aynı zamanda, bütünüyle katı-hal polimer membran sensörler ucuz, hazırlanması kolay ve minyatürize flow-through akış hücrelerinin tasarımına da izin vermektedir. Benzeri teknoloji kullanılarak laboratuvarımızda geliştirdiğimiz çoklu mikro sensör ve “sensör-dizileri” içeren flow-through akış hücreler Resim 1’de görülmektedir. Bütünüyle katı hal kontak polimer membrane iyon-seçici sensörlerin kromatografide dedektör olarak kullanımı üzerine çalışmaların bir bölümü etkili bir biçimde Işıldak ve grubu tarafından yapılmıştır (Işıldak, 1999; Işıldak ve Asan, 1999; Işıldak ve Covington, 1998a; Işıldak ve Covington, 1998b; Işıldak ve Covington, 1993). Bu tip potansiyometrik dedektörlerin en önemli avantajı, birden çok seçici sensörün birlikte kullanımına izin vermesidir. Böylelikle, diğer dedektörlerle tek basamakta analiz edilemeyen bir çok bileşiğin eşzamanlı tayini sağlanabilmektedir. 31 Şekil 1.13. Çoklu mikro sensör ve flow-through akış hücreleri. Çok farklı örnek matrikslerinde serbest amino asitlerin eşzamanlı tayini önem arzetmektedir. Metabolik düzensizliklerin belirlenmesi amacıyla biyolojik sıvılarda (Jellum ve ark., 1988; Den and Denk, 2003; Magni ve ark., 1994; Hiroaki ve ark., 2009) ve yenidoğan bebeklerin gıda ihtiyacının karşılanması amacıyla gıdalarda yoğun olarak tayin edilmektedir (Shen ve ark., 2006; Deng ve ark., 2004; des Robert ve ark., 2002; Miller ve ark., 2005). Biyolojik sıvı ve gıdalarda serbest amino asitlerin tayinleri için, yaygın olarak pre-kolon veya post-kolon türevlendirme işlemlerini içeren sıvı kromatografik teknikler kullanılmaktadır (Fekkes ve ark., 1995; Cohen ve De Antonis, 1994; van Eijk ve ark., 1993; Fekkes,1996 ; Hamilton ve Anderson, 1959; Benson ve Hare, 1975; Crabb ve ark., 1990). Pre-kolon türevlendirme işleminde serbest amino asitler, daha çok hidrofobik ajanlar ile hidrofobik UV ve floresans aktif türevlerine dönüştürülerek ters-faz sıvı kromatografik kolonlarda ayırıma tabi tutulmaktadır. (Fekkes ve ark., 1995; Cohen ve De Antonis, 1994; van Eijk ve ark., 1993; Fekkes,1996). Post-kolon türevlendirme de ise amino asitler, iyon değişim kromatografi kolonlarında ayırıma uğratıldıktan sonra genellikle o-fitaldehit veya ninhidrin gibi ajanlarla reksiyona sokularak UV veya floresans detektörlerle tayin edilmektedir (Hamilton ve Anderson, 1959; Benson ve Hare, 1975 ). Bu yaklaşımlara dayalı çok sayıda metot için laboratuvar içi validasyon çalışmaları yapılmıştır. Ancak türevlendirme şartlarındaki farklılıklar nedeniyle validasyon çalışmalarından elde edilen sonuçlarda tutarsızlıklar meydana geldiği ifade edilmektedir (Crabb ve ark., 1990). Bu tutarsızlıklara, oluşturulan türev bileşiklerin kararsızlığı, yan reaksiyonların oluşumu ve türevlendirmede kullanılan ajanların girişiminın neden olduğu ifade edilmektedir. Dolayısıyla türevlendirmeye dayalı olmayan amino asit tayin yöntemlerin geliştirilmesi önem arzetmektedir. Bu durum basit ve hızlı örnek hazırlama prosedürleri içeren, direkt ve otomatik eşzamanlı amino asit 32 tayin yöntemlerin geliştirilmesine gereksinim bulunduğunu açıkça göstermektedir. Bu nedenle mevcut proje çalışması, amino asit duyarlı biyosensörün dedektör olarak kullanıldığı kromatografi-potansiyometri hibrit sistemi ile biyolojik sıvı ve gıdalarda serbest amino asitlerin duyarlı, hassas, basit ve ekonomik olarak kısa sürede eşzamanlı tayinlerinin yapılması için yöntem veya yöntemlerin geliştirilmesini amaçlamıştır. Amino asitler, bilhassa beslenme ve biyokimya yönünden pek büyük bir önem taşımaktadırlar. Gerek besinlerde ve gerekse biyolojik materyalde bulunan amino asitlerin kalite ve kantitelerinin bilinmesinde hekimlik yönünden büyük faydalar vardır. Amino asidierin tayini maksadıyla eskiden beri birçok metotlar kullanılmaktadır. Bu hususta ilk metotlardan birisi, amino asidierin etil esterlerinin vakumda fraksiyonel distilasyona tabi tutulmasıdır. Amino asit gruplarını birbirinden ayırabilmek için butil alkol kullanılmıştır. Amino asidierin nötral, bazik ve asidik gruplar halinde fraksiyone edilmelerinden sonra Van Slyke'nin nitröz asidi metotunun tatbik edilmesi, protein hidrolizatında bulunan amino asitierin ayrılması ve hesaplanması için başvurulmuş ilk metotlardan bir diğeridir. Bu teknikler, zamanımızda nadiren kullanılmaktadır. Amino asitlerin analizinde kullanılan bir diğer metot da elektrodiya1iz metotudur. Bunda, yarı geçirgen bir zarla birbirinden ayrılmış üç parçalı bir düzeneğin orta kompartmanında bulunan bir amino asit karışımından elektrik akımı geçirilmek suretiyle amino asidierin bir kompartmandan diğerine farklı şekilde göç ettirilmeleri mümkündür. Amino asidIerin taşıdıkları yükler, özel pH ayarlayıcıları tarafından ayarlanabilir ve bu suretle, diamino asidler katotta, dikarboksilik asidler anot kompartmanında ve mono amino mono karboksilik asitler de orta kompartmanda toplanabilirler. İzotop seyreltme metotu da bu metotlardan bir diğeridir. İçinde hangi amino asidierin bulunduğu bilinmeyen bir karışıma izotop ile işaretlenmiş, bilinen bir amino asidden belirli miktarda ilave edilir. Sonra eklenen amino asit, karışırndan mümkün olduğu kadar saf bir halde tekrar elde edilir. Bu saf amino asidde izotop atomunu taşıyan amino asidin hangi oranda seyreltildiği tayin edilir. Seyreltme oranından da karışımda önceden mevcut olan o amino asidin miktarı hesaplanır. Mikrobiyolojik ve enzimatik metotlar da amino asidIerin tayinleri için kullanılmaktadır. Bazı mikroorganizmalar, çoğalmaları için kültür vasatlarında amino asidierin bulunmasına ihtiyaç gösterirler. Bundan faydalanılarak, sadece tayini yapılacak olan amino asidi önceden ihtiva etmeyen, fakat belirli miktar nümuneyi içeren bir ortamda mikroorganizmaların çoğalma derecelerinden hareketle o amino asidin miktarı hesaplanır. 33 Bakterilerin bazı türlerinde bilinen amino asidieri dekarboksile eden spesifik enzimler mevcuttur. Bunların tesiriyle amino asitten açığa çıkan CO2 gazının miktarı, manometrik olarak ölçülür. Buradan da o amino asidin miktarı hesaplanır (Bayşu, 1970). Kolorimetrik metotlar, amino asidierin ninhidrin ile verdikleri renk reaksiyonuna dayanan hassas metotlardır. Bununla beraber kolorimetrik tayin metotları, hassasiyet bakımından amino asit analizerinki kadar tatminkar değildir. Amino asitlerin analizlerinde yaygın olarak kullanılan bir metot da kromatografik yöntemlerdir. Kromatografi, bir eritken içerisinde erimiş halde bulunan maddelerin sabit ve hareketli fazlar arasında dağılması için uygun şekilde kurulmuş bir düzenekte, karışımda mevcut bileşenlerin farklı hızlarda göç etmeleri esasına dayanan bir tekniktir. Zamanımızda, adsorpsiyon, partitisyon ve iyon değişimi kromatografileri olmak üzere üç tip kromatografi kullanılmaktadır (Bayşu, 1970). Literatürde amino asitlerin tayinine yönelik pek çok çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmalardan bazıları şunlardır. Rebane ve Herodes’in 2010 yılında yaptıkları bir çalışmada dietiletoksimetilenmalonat ile kolon öncesi türevlendirilen amino asitlerin ultraviyole ve kütle spektroskopisi dedektörleri kullanılarak sıvı kromatografisi ile bal numunelerinde serbest amino asit tayini yapmışlardır. Bu çalışmada baldaki amino asitlerin tayini için bir metot geliştirilmiştir. Geliştirilen bu yöntemle Estonya ve çevresinden alınan 200 bal numunesinden 23 amino asidi tayin etmeyi başarmışlardır. Amino asitler N,N-dimethyl-2,4-dinitro-5-fluorobenzylamine ile ön türevlendirme yapılarak electrospray ionization kütle spektroskopisinin dedektör olarak kullanıldığı iyon kromatografisi ile tayinleri gerçekleştirilmiştir (Liu ve Ark., 2004). 2007 yılında yapılan bir çalışmada biyolojik sıvılarda amino asitlerin tayini ön türevlendirme yapılmadan time-of-flight kütle spektroskopisinin detektör olarak kullanıldığı ion-pairing ters-faz sıvı kromatografisi ile yapılmıştır (Armstrong ve Ark., 2007). Lindroth ve Mopper deniz suyu örneklerinde amino asitleri Florasans detektörünun kullanıldığı Yüksek Basınç Sıvı Kromatografisi ile tayin etmişlerdir. Amino asitlerin enjeksiyon öncesi o-Phthaldialdehyde ile susuz ortamda türevlendirmesi yapılmıştır (Lindroth ve Mopper, 1979). Chen ve arkadaşlarının yaptıkları bir çalışmada dabsyl-Cl ile türevlendirdikleri amino asitleri yüksek basınçlı sıvı kromatografisi ve tandem kütle spektroskopisini birleştirerek tayin etmişlerdir. Bu çalışmanın sonucunda kompleks gıda ortamlarındaki amino asitin analizinde 34 kullanılan yöntemin sonuçlarından yöntemin daha iyi olduğu ve daha gerçekleşebilir olduğu görülmüştür (Chen ve Ark., 2003). Inaba ve çalışma grubu D- ve L-Amino asit tayini için geliştirdikleri amperometrik piruvik asit biyosensörüyle yaptıkları bir çalışmada; örnek çözeltisindeki çeşitli amino asitler, Şekil 1.14’de gösterildiği gibi, D- ve L-aminoasit oksidaz tarafından yükseltgenir. Piruvik asit, bu amino asit karışımından, sadece D- ve L- alanin’ den oluşur. Piruvik asit, oksijen elektrotunun yüzeyinde immobilize olan piruvat oksidaz tarafından yükseltgenir ve bu sırada oksijen tüketilir. Tüketilmis oksijen miktarı, akımda bir düşüşe neden olur ve bu düşüş oksijen elektrotu tarafından belirlenir (Turna, 2006; Inaba ve ark.). Şekil 1.14. Bazı amino asitlerin yükseltgenme ürünleri ve piruvik asidin yükseltgenmesi. Akım miktarı ile piruvik asit konsantrasyonu arasında doğrusal bir ilişki vardır. Bu ilişkiden yararlanılarak piruvik asit konsantrasyonu belirlenir. Buradan da D- ve L-alanin 35 konsantrasyonları bulunur. Piruvik asit sensörü kullanılarak, yumuşakçalardan çift kabuklu hayvanlarda (midye, deniztarağı, istiridye, v.b.), D- ve L-alanin tayin edilmiştir. Steven ve çalışma grubu elektrokimyasal bi-enzim sensörü kullanarak proteinlerin analizlerini yapmışlardır. Casilan 90 maddesi kullanılarak elektrokimyasal bi-enzim sensörü ile protein ölçümü yapılmıştır. (Steven ve ark., 2001) Casilan 90, kasların gelişmesinde kullanılan bir gıda maddesi olup, pek çok amino asit bileşiminden oluşmakta ve bu yüzden örnek test proteini olarak seçilmiştir. Tayinin esası Şekil 1.15’de görülmektedir. [Amino asit]n proteaz n amino asit L-AAO n Enzim-FAD n H2O n 2-oksoasit + NH4+ n Enzim-FADH2 n O2 Şekil 1.15. Elektrokimyasal bi-enzim protein sensör için enzimatik reaksiyon prosesi O2 molekülünün indirgenmesi sonucu oluşan H2O2, amperometrik olarak saptanır ve numunedeki serbest protein buradan hesaplanır (Şekil 1.16). Şekil 1.16. Sensör cevabına proteaz enzim aktivitesinin etkisi. 36 Roger ve çalışma grubu L-amino asitlerin hızlı tayini için L-AAO, polikarbamoil sülfonat hidrojel (PCS) ile tutuklanarak, amperometrik bir biyosensör geliştirmişlerdir. Lamino asit miktarları, LAAO tarafından enzimatik olarak tüketilen O2 ve meydana gelen H2O2’ in amperometrik ölçümleri sonucunda belirlenmiştir. 22 farklı amino asit bu sistemle tayin edilmiştir (Roger, 2002). R− CHNH2−COOH + O2 + H2O R – CO – COOH + NH3 +H2O2 Bu proje çalışmasıda da, amino asitlerin analizine yönelik potansiyometrik tayin yöntemine dayalı amino asitlere duyarlı davranabilen bir biyosensör sistemini geliştirme ve geliştirilen bu potansiyometrik biyosensörleri kromatografik sistemde detektör gibi kullanarak amino asitlerin analizlerini gerçekleştirme ve analiz yönteminin validasyonunu yaparak literatüre yeni bir metot olarak kazandırma amaçlanmıştır. 37 2. MATERYAL VE YÖNTEM 2.1. MATERYAL 2.1.1. Kullanılan Kimyasal Maddeler 1. H2SO4 %98; 1,98 g/cm3 Merck (Analitik saflıkta) 2. HNO3 %96; 1,83 g/cm3 Carlo Erba (Analitik saflıkta) 3. NaNO3 Merck (Analitik saflıkta) 4. Ca(NO3)2 Fluka (Analitik saflıkta) 5. NH4NO3 Merck (Analitik saflıkta) 6. KNO3 Merck (Analitik saflıkta) 7. NaBr Merck (Analitik saflıkta) 8. Nonactin Merck (Analitik saflıkta) 9. Amonyum iyonofor-I Merck (Analitik saflıkta) 10. Tetradodesilamonyum Bromür Fluka (Analitik saflıkta) 11. Dibutilftalat Merck (Kromatografik saflıkta) 12. Disiklo-hekzil-18-krown-6-KSCN Aldrich (Analitik saflıkta) 13. Dibenzo-18-Crown-6-KBr Fluka (Kromatografik saflıkta) 14. Nitrofeniloktileter Fluka (Kromatografik saflıkta) 15. Potasyum tetrakis (klorofenil)borat Fluka (Analitik saflıkta) 16. Polivinil klorür (high moleküler weight) Fluka (Analitik saflıkta) 17. Tetrahidrofuran Merck (Kromatografik saflıkta) 18. 1,4-diaminobütan Merck (Analitik saflıkta) 19. Trietilamin Merck (Analitik saflıkta) 20. Metanol Merck (Analitik saflıkta) 21. L-amino asit Oksidaz Sigma (Analitik saflıkta) 22. Glutaraldehit Merck (Analitik saflıkta) 23. Amino asit standartları Fluka (Kromatografik saflıkta) 24. DI 800 Model Deiyonize Saf Su Cihazı 2.1.2. Cihazlar 1. Potansiyometrik Sensörler (Laboratuar Yapımı) 2. Bilgisayar kontrollü potansiyometre (National Instr. USA), 3. Bilgisayar ve potansiyometre ölçüm programı 4. Ag/AgCl referans elektrot (Thermo-Orion ) 5. Terazi [WA304 Model, 300g x 0,0001g] (Avery Berkel) 38 2.2. METOT Amino asit biyosensörünün hazırlanması için ilk olarak, temel sensör olarak kullanılmak üzere, potansiyometrik kompozit katı-hal NH4+-seçici elektrotlar hazırlandı. Hazırlanan kompozit katı-hal NH4+-seçici elektrotlar, test edilmeden önce ana iyon çözeltilerinde (NH4+NO3-), şartlanmaya (doyurulmaya) bırakıldı. Bu şekilde hazırlanan kompozit katı-hal NH4+-seçici elektrotlar, NH4+, K+, Na+, ve Ca+2 çözeltilerinde test edilerek karakteristik özellikleri incelendi. Uygun olarak çalıştığı tespit edilen elektrotlar üzerine enzim tabakası kaplandı (L-AAO). Enzim tabakasının kaplanmasıyla hazırlanan amino asit biyosensörlerinin yüzeyi kuruyuncaya kadar karanlıkta (yaklaşık 4-5 saat) saklandı. Kuruduktan sonra dolapta muhafaza edildi. Daha sonra bu elektrotlar, değişik amino asit çözeltilerinde test edilerek karakteristik özellikleri incelendi. Ölçümler amino asitlerin 1xl0-11x10-5 mol.L-1 çözeltileri kullanılarak yapıldı ve ölçüm alınırken, seyreltik çözeltilerden derişik çözeltilere doğru bir sıra takip edilerek veriler alındı. Her ölçümden önce indikatör elektrot ve referans elektrot çifti deiyonize su ile yıkandı. Her ölçüm için yeni bir biyosensör hazırlanmadı. Bir biyosensör birden çok kez ölçümde kullanıldı 2.2.1. PVC-NH2 Sentezi PVC-NH2 literatürde belirtildiği şekilde sentezlendi (Turna, 2006; Walcerz ve ark., 1995). Buna göre, 1,43 g PVC tartılıp 250 mL’lik bir balona konularak üzerine 6 gr 1,6diamino hekzan ve 3,5 mL trietilamin ilave edildi. Sonra bu karışım üzerine 35 mL metil alkol ilave edilerek geri soğutucu altında, karıştırılarak, 3,5 saat reflaks işlemi yapıldı. Bu işlemden sonra oluşan sarımsı madde ilk önce metil alkol ile sonra sırasıyla suyla, derişik HCl ve suyla yıkandıktan sonra son olarak metil alkolle yıkanarak kurutuldu. Kurutulan madde THF’ de çözüldü. Çözünmeyen kısım süzülerek atıldı, çözünen kısım kurutuldu. Kurutulan sarımsı polimer madde PVC-NH2 olarak kullanıldı. 2.2.2. Standart Çözeltilerin Hazırlanması Ölçümlerde kullanılan amino asitlerin 0,1 M’lık stok çözeltileri pH’ sı 7,2 olan 5x10 -3 M fosfat tamponunda (H2PO4-/HPO42-) ve deiyonize su içerisinde çözülmesiyle hazırlandı. Hazırlanan stok çözeltilerinden istenilen konsantrasyonlarda (10-1-10-5 M) seyreltme yapılarak standart amino asit çözeltileri hazırlandı. Değişik pH’ lardaki amino asit çözeltilerinin hazırlanmasında ilk olarak, amino asitlerin konsantrasyonları 0,1-0,5 M olacak şekilde fosfat 39 tamponu ile hazırlandı ve daha sonra değişik pH değerlerine (pH=6.00, pH=7.2 ve pH=8.00) ayarlamalar yapıldı. Standart katyon çözeltileri ise katyonların nitrat tuzları kullanılarak de iyonize su ile hazırlandı. Her bir katyonun 0,1 M konsantrasyonundaki stok standart çözeltisi hazırlanarak bu standart çözeltilerden her bir katyonun istenilen konsantrasyonlardaki standart çözeltileri seyreltilerek hazırlandı. 2. 2. 3. Elektrotların Hazırlanması 2. 2. 3. 1. NH4+-seçici Sensörün Hazırlanması Amino asitlerin ölçümü için kullanılacak olan biyosensörlerin yapımında kullanılacak olan temel sensör potansiyometrik kompozit katı-hal NH4+-seçici sensörler hazırlanmıştır. Bu katı-hal kompozit NH4+-seçici sensörler aşağıda belirtilen yöntem ve denemeler takip edilerek hazırlandı; Kompozit katı-hal NH4+-seçici sensörlerin hazırlanması için öncelikle, literatürdeki gibi PVC-NH2 sentezlendi (Turna, 2006; Walcerz ve Ark., 1995). NH4+-seçici PVC-NH2 kokteyli hazırlandı. Bu aşamada, amonyum iyonofor I, di-benzo 18 crown–6, potasyum tetrakis(4- klorofenil) borat (KTpClPB), o-nitrofeniloktil eter (o-NPOE) ve PVCNH2 maddelerinin uygun kompozisyonları kullanılarak elektrotlar hazırlandı. NH4+-seçici PVC-NH2 kokteyli, aktive grafit kompozisyon miktarları; 100 mg aktive grafit, 400 L NH4+seçici PVC-NH2 kokteyli olarak kullanıldı. Şekil 2. 1’ de bu şekilde hazırlanan kompozit katıhal NH4+-seçici bir sensör şematik olarak gösterilmiştir. Plastik İzalosyon Bakır Tel Katı-Kontak NH4+-Membran Şekil 2.1. Katı hal NH4+-seçici sensör 40 2. 2. 3. 2. Biyosensörlerinin Hazırlanması Hazırlanan kompozit NH4+-seçici sensörlerin yüzeyine, L-amino asit oksidaz enzimi tek adımda enzim tutturma yöntemiyle bağlanarak amino asit biyosensörleri hazırlandı (Şekil 2.2). Bu yöntemde, % 2,5’luk (w/w) 100 µL glutaraldehitin 5 mM, pH=7.20, 400 µL fosfat tamponunda (H2PO4-/HPO42-) hazırlanan çözeltisi kullanıldı. Daha sonra, 2.0 mg L-amino asit oksidaz enziminin, 5 mM, pH=7.20, 500 µL fosfat tamponunda çözülmesi ile enzim çözeltisi hazırlandı. Glutaraldehit çözeltisi ve enzim çözeltisinin bir arada karıştırılmasıyla hazırlanan kokteyl, viskoz hale gelmesi için karanlıkta ve buzdolabında (4-5 °C’de) bekletildi. Sonra, viskoz karışımdan şırıngaya bir miktar alınarak, kompozit NH4+-seçici sensörlerin yüzeyine birer damla damlatıldı. Elektrotların yüzeyi kuruyunca işlem tekrar edildi (Bu işlem toplam beş defa tekrar edildi). Son olarak, hazırlanan kompozit aminoasit biyosensörler, yüzeyinde tutunmayan ve açıkta kalan glutaraldehid kalıntılarının uzaklaştırması için fosfat tamponu ile yıkandı ve buzdolabında (4-5 °C’de) muhafaza edildi. Şekil 2.2. Katı-hal NH4+-seçici sensör yüzeyine L-AAO enziminin tek adımda tutturulması. 41 Bu şekilde hazırlanan aminoasit biyosensörün bir şematik olarak görünümü Şekil 2.3’te görülmektedir. Şekil 2.3. Kompozit yapıda aminoasit biyosensör. Daha sonra kompozit yapıda aminoasit biyosensörler, değişik aminoasit çözeltileri için test edilerek karakteristik özellikleri incelendi. Ölçümler çoğunlukla aminoasitlerin 1xl0-11x10-5 M çözeltileri kullanılarak yapıldı. Ölçüm alınırken, seyreltik çözeltilerden derişik çözeltilere doğru bir sıra takip edilerek veriler alındı. Her ölçümden önce kompozit yapıda aminoasit biyosensör ve referans elektrot çifti deiyonize su ile yıkandı. 2.2.4. Hareketli Ortam Hücresinin Hazırlanması Akış Enjeksiyon Analiz (AEA) ve ve İyon Kromatografik sistemde dedektör olarak kullanılan minyatürize akış hücreleri (mikrolitre ölü hacime sahip) şekil 2.4’te görüldüğü gibi. 2 cm uzunluğu, 1 cm genişliğinde ve 2 cm yüksekliğinde polikarbonat malzeme bloğunda oluşturuldu. Polikarbonat blok üzerine, NH4+-seçici sensör veya mikro boyutlarda amino asit duyarlı biyosensörle beraber, mikro boyutlarda polimer jel Ag/AgCl referans elektrot yerleştirildi. Sensörlerin mikro boyutlarda olması aynı anda birden fazla sensörün kullanılmasına da izin vermekteydi. Nitekim test amaçlı iki aminoasit biyosensörün birlikte kullanıldığı bir akış hücre hazırlanarak kontrol amaçlı testler yapıldı. Mikro boyutlarda polimer jel Ag/AgCl referans elektrot laboratuvarlarımızda geliştirilmiştir. Kompozit yapıda sensor materyalin işlenebilmesi, bu şekilde mikrolitre ölü hacme sahip minyatürize akış hücrelerinin hazırlanmasına izin vermektedir. 42 Şekil 2.4. Mikrolitre ölü hacime sahip 2 aminoasit biyosensör içeren akış hücresi 2.2.5. İyon Kromatografik Çalışmalar Kromatografik ayırımlar tek kolonlu iyon kromatografi (suppresor kolon kullanılmadan) modunda gerçekleştirildi. Yukarıda ifade edilen şekilde hazırlanan mikrolitre ölü hacme sahip akış hücreleri, iyon kromatografik sistemde bir dedektör gibi ayırım kolonu çıkışına bağlanarak izokritik olarak ayırımı sağlanan serbest aminoasitlerin eşzamanlı tayini ekonomik, kolay ve basit bir şekilde sağlandı. Şekil 2.5’de çalışmada kullanılan iyon kromatografi-potansiyometri hibrit sistemi ve potansiyometrik deteksiyon hücresi şematize edilmiştir. İyon kromatografik çalışmalarda Dionex Amino Pac PA 10 analitik kolon, 2-mm kullanıldı. Hareketli faz türü ve hareketli faz akış hızı gibi analitik parametreler ayrı ayrı test edilerek optimum çalışma şartları belirlenmeye çalışıldı. Şekil 2.5. Aminoasit tayininde kullanılan iyon kromatografi-potansiyometri hibrit sistem. (IC: iyon kromatografik sistem; AK: analitik kolon; PDH: potansyometrik dedektör 43 hücre; P: potansiyometre; B: bilgisayar; M: monitör; AA Biyosensör: aminoasit biyosensör; RE: referans elektrot) 2.2.6. Potansiyometrik Tayin Prensibi Modern bir iyon seçici elektrotta, iyon seçici membran iyonların iç standart ve test çözeltisini birbirinden ayırır. Elektronlar, iyonlar ve test edilen iyonun yüklü yada nötral kompleksleri, membranın iç kısımlarına doğru iç standart çözeltinin kompozisyonuyla orantılı olarak taşınırlar. Böylece oluşan elektrostatik potansiyel (EMF), standart referans yarı hücresiyle membran yarı hücresi birleştirilerek ölçülür. Bir iyon seçici elektrot hücresindeki potansiyel değişimi şematik olarak aşağıdaki gibi gösterilebilir (Skoog and West, 1982). İç referans elektrot / İç referans çözelti // İyon seçici elektrot membran // Test çözeltisi / Dış referans elektrot, veya; İç referans elektrot (bakır tel gibi) / Katı-hal kontak // İyon seçici elektrot membran // Test çözeltisi / Dış referans elektrot Bir elektrotun potansiyel farkı (E) Nernst Eşitliği ile verilmiştir. E E RT ln a i nF Eşitlikteki E; İndikatör elektrot potansiyeli, E; standart elektrot potansiyeli, R, T ve F; sabit sayılar, ai; elektrotta hissedilen iyon aktivitesi, n; reaksiyonda alınıp verilen elektron sayısı veya membran elektrotta aktif iyon yüküdür. Eğer iyon aktivitesi a1 den a2 ye değişiyorsa potansiyel değişimi aşağıdaki gibi olur. RT a 2 E E (sbt) ln nF a 1 Eşitliğe göre, çözeltide iyon aktivitesinin artması sonucu elektrotun cevabı logaritmik olarak gözlenir. Eğer ölçümler 25 C de alınırsa Nernst eşitliği aşağıdaki gibi olur. E E (sbt) a 0,0592 log 2 n a1 44 Buna göre 25 C de E - loga i ilişkisinin teorik değişimi n yüklü iyonlar için 59.2/n mV dür. Bu değişim genel olarak katyonlar için pozitif anyonlar için negatiftir. 2.2.7 Elektrotların Seçicilik hesaplamaları Seçicilik katsayısının hesaplanmasında metotlardan herhangi birisi kullanılabilir. Bizim çalışmamızda ayrı çözelti metotu kullanıldı. Ayrı çözelti metotunda, elektrotun hem analite karşı hem de girişim yapan maddeye karşı kalibrasyonu alındı ve Şekil 2.3’te gösterildiği gibi kalibrasyon grafikleri karşılaştırılarak seçicilik katsayısı hesaplandı. Şekil 2.6. Seçicilik katsayısının kalibrasyon grafiği ile gösterimi. 45 3. BULGULAR VE TARTIŞMA Kompozit potansiyometrik sensörler hazırlanarak ve seçicilik, cevap zamanı, tayin limiti, durgun ortam potansiyometrik performansları gibi davranışları incelendi. Amino asit biyosensörlerinin hazırlanmasında, temel sensör (iyon seçici elektrot) olarak katı-hal amonyum elektrotları kullanıldı. Ve bu kompozit katı-hal elektrotların potansiyometrik performansları belirlendi. Hazırlanan NH4+-seçici sensörün şematik görünümü Şekil 3.1'de görülmektedir. Aminoasit biyosensörünün hazırlanması amacına yönelik olarak, PVC-NH2 kokteyli hazırlanmış ve bu aşamada, amonyum iyonofor I, di-cyclohexyl 18-crown–6, potasyum tetrakis(4-klorofenil) borat (KTpClPB), o-nitrofeniloktil eter (oNPOE) ve PVC-NH2 bileşenlerinin miktarları değişik oranlarda kullanılarak test edilerek en uygun kompozisyon tespit edilmiştir. Şekil 3.1. Katı hal NH4+-seçici sensor Potansiyometrik enzim biyosensörün performansı, iyonofor oranınadan etkilenmektedir ve biyosensörün seçicilik, cevap zamanı, kullanım süresi gibi önemli özelliklerini etkileyerek önemli bir rol oynamaktadır. İyon seçici elektrotun, enzimin kataliz reaksiyonu sonucu oluşan iyona seçici olması, cevap süresinin kısa olması, uzun süre kullanılması enzim biyosensörün performansının yüksek olmasını sağlamaktadır. 3.1. KOMPOZİT NH4+-SEÇİCİ ELEKTROTUN POTANSİYOMETRİK PERFORMANSI Hazırlanan kompozit katı-hal NH4+-seçici elektrotlar, test edilmeden önce ana iyon çözeltilerinde (NH4+NO3-), şartlanmaya bırakıldı. Bu şekilde hazırlanan kompozit katı-hal 46 NH4+-seçici elektrotlar test edilerek karakteristik özellikleri incelendi. Ölçümler arasında elektrotun de iyonize su ile yıkanmasına dikkat edildi. Farklı kompozisyonlarda hazırlanan kompozit NH4+-seçici elektrotların 1x10-1-5x10-5 mol/L NH4+ konsantrasyon değişimine karşı potansiyometrik davranışları incelenerek biyosensör yapımı için en uygun kompozit karışımı tespit edildi. Tablo 3.1’de elektrotların kompozisyon oranları yüzde olarak görülmektedir. Farklı kompozisyonlarda hazırlanan bazı elektrotların zamana bağlı ve NH4+ konsantrosyonunun değişimine karşı elde edilen potansiyel değişimleri Şekil 3.2-4’te ve Tablo 3.2’de görülmektedir. NH4+ konsantrasyonunun değişimine karşı ölçülen potansiyel değişimlerini incelediğimizde kompozit 3 yapısına sahip membran elektrotun diğerlerine oranla daha iyi bir değişim sergilediği görülmektedir. Elde edilen potansiyel değişim değerleri Nernst denklemine de uygunluk göstermektedir. Elektrotun NH4+ iyonunun 1x10-1-5x10-5 M aralığında konsantrasyon değişimlerine karşı sergilediği cevap Şekil 3.4. de görülmektedir. Hazırlanan kompozit 3 elektrotun 8 saniyeden daha az cevap zamanı ve uzun süre kullanım ömrüne sahip olduğu gözlemlenmiştir. Tablo 3. 1. Kompozit 1,2 ve 3 membranları için kimyasal bileşim oranları % Bileşen Kompozit 1 Kompozit 2 Kompozit 3 NFOE 65 65 64 PVC-NH2 32 32,5 31,5 Amonyum İyonofor 2 2 4 KTClPB 0,5 0,5 0,5 Dibenzo-18crown-6 0,5 - - 47 Şekil 3.2. Kompozit 1 membranlı NH4+ seçici elektrotun potansiyometrik davranışı Şekil 3.3. Kompozit 2 membranlı NH4+ seçici elektrotun potansiyometrik davranışı 48 Şekil 3.4. Kompozit 3 membranlı NH4+ seçici elektrotun potansiyometrik davranışı Tablo 3.2. Farklı kompozisyonlarda hazırlanan amonyum elektrotların değişen NH4+ konsantrasyonlarına karsı elde edilen potansiyel değerleri (mV). -LogC (mol/L) Kompozit 1 Kompozit 2 Kompozit 3 1 2874±2 2845±4 2917±2 2 2845±3 2814±3 2863±2 3 2792±4 2761±3 2808±4 4 2734±3 2707±2 2752±3 5 2726±2 2700±2 2687±6 6 2721±3 2693±3 2695±2 NH4+ konsantrasyonunun değişimine karşı ölçülen potansiyel değişimlerini incelediğimizde kompozit 3 membranlı elektrotların diğerlerine oranla daha iyi bir değişim sergiledikleri görülmektedir. Elde edilen potansiyel değişim değerleri Nernst denklemine de uygunluk göstermektedir. Elektrotun NH4+ iyonunun 1x10-1-5x10-5 M aralığında konsantrasyon değişimlerine karşı doğrusal cevap sergilediği görülmektedir. Hazırlanan 49 kompozit elektrotun 8 saniyeden daha az cevap zamanı ve uzun süre kullanım ömrüne sahip olduğu gözlemlenmiştir. NH4+ elektrotların değişen konsantrasyon değerlerine karşı sergiledikleri doğrusallık şekil 3.5’de görülmektedir. Şekil 3.5. kompozit 1-2-3 membranlarının kalibrasyon grafiği Kalibrasyon grafiğiklerinden görüldüğü gibi NH4+ konsantrasyonunun değişimine karşı en iyi cevap sergileyen kompozit 3 bileşenine sahip olan elektrotun doğrusal eğim grafiği Şekil 3.6’da görülmektedir. Şekil 3.6. Kompozit 3 no’ lu NH4+ seçici elektrotun kalibrasyon grafiği 50 Elektrotlar 10-1 – 10-6 M NH4+ derişim aralığında 10-5 M' a kadar çok iyi bir doğrusallık sergilemiştir. Ancak 10-6 M da potansiyel değişim daha az bulunmuştur. Konsantrasyon artışına doğru ölçüm alındığında 1 nolu elektrotun dengeye gelmesi biraz yavaş olmaktadır. Hazırlanan NH4+ elektrotların girişim yapma olasılıkları yüksek olabilen K+, Na+ ve Ca2+ iyonlarına karşı potansiyel değerleri ölçülerek seçicilikleri belirlendi. Amonyum elektrotunun, değişik konsantrasyonlarda NH4+ ve diğer iyonların (K+, Na+, Ca2+) konsantrasyonlarına karşı elde edilen potansiyel davranışları Şekil 3.7-9’da görülmektedir. NH4+ elektrotun bu iyonlara karşı sergilediği potansiyel değerleri Tablo 3.3’de ve bu değerlerin kalibrasyon grafikleri de Şekil 3.10’da görülmektedir.. Şekil 3.7. NH4+ elektrotun Ca2+ iyonuna karşı potansiyometrik davranışı. 51 Şekil 3.8. NH4+ elektrotun K+ iyonuna karşı potansiyometrik davranışı. Şekil 3.9. NH4+ elektrotun Na+ iyonuna karşı potansiyometrik davranışı. 52 Tablo 3.3. NH4+ elektrotun K+, Na+, Ca2+ iyonlarının konsantrasyonlarına karşı elde edilen ortalama mV potansiyel değerleri. (n: 3) -LogC (mol/L) NH4+ Ca2+ K+ Na+ 1 2868±3 2772±3 2758±3 2810±2 2 2816±2 2727±2 2726±3 2777±3 3 2765±2 2706±2 2697±2 2728±2 4 2713±3 2687±2 2695±3 2696±2 5 2652±4 2698±1 2715±3 2723±2 6 2627±2 - - - NH4+ elektrotun Na+, K+ ve Ca2+ iyonları yanında NH4+ iyonuna karşı sergilediği seçiciliğin bir ifadesi olan elektrotun seçicilik sabitleri ayrı çözelti metoduna göre hesaplanarak Tablo 3.4’te verilmiştir. Tablo 3. 4. NH4+ seçici elektrotun Na+, K+ ve Ca2+ yanında seçicilik katsayıları Girişim Yapan İyon Ki,j log Ki,j Na+ 0,003042 -2,50 K+ 0,122247 -0,90 Ca2+ 0,000510 -3,27 53 Şekil 3.10. NH4+ -seçici elektrotun NH4+, Ca2+, K+ ve Na+ derişimlerine karşı potansiyometrik davranışı Şekil 3.10’da görüldüğü gibi kompozit NH4+ elektrotunun girişim yapma olasılıkları olan K+, Na+ ve Ca2+ iyonlarına karşı sergilediği potansiyel doğrusallık aralığı 1x10-1 – 1x10-4 M arasında değişmektedir. Ayrıca NH4+ elektrotun NH4+ iyonuna bu iyonlardan daha fazla seçici davrandığı görülmektedir. Şekil 3.11 en uygun kompozisyona sahip olan kompozit 3 membranlı NH4+-seçici elektrotun tekrarlanabilirliğini göstermektedir. 10-2, 10-3 ve 10-4 M NH4+ çözeltileri kullanılarak alınan ölçümlerde elde edilen ortalama potansiyel değerleri sırasıyla 133,8 ± 1,5, 141,0 ± 1,2 ve 190,3 ± 1,3 olarak hesaplanmıştır. 54 Şekil 3.11. NH4+-seçici elektrotun tekrarlanabilirliği NH4+-seçici elektrotun pH çalışma aralığını belirlemek için, pH’sı 2-12 arasında değişen 10-2 M sabit NH4+ konsantrasyonu ve 5x10-3 M fosfat tamponu çözeltilerinde alınan ölçümlerle belirlendi. Şekil 3.12’de görüldüğü gibi pH:2-7 aralığında elektrot, ortam pH’sından etkilenmeden çalışabilmektedir. Şekil 3.12. NH4+-seçici elektrotun pH çalışma aralığı 55 Kompozit yapıda NH4+-seçici sensörün kullanım ömrü ise zamana bağlı olarak 10-1-10-5 M NH4+ çözeltilerinden alınan ölçümlerle çizilen kalibrasyon grafiğinin eğimindeki değişim dikkate alınarak belirlendi. Şekil 3.13’de Kompozit yapıda NH4+-seçici sensörün verdiği cevabın eğiminin zamana bağlı olarak değişimi görülmektedir. Kompozit yapıda NH4+-seçici sensör, hazırlandıktan sonraki 45 günlük süre içerisinde yaklaşık 30 mV’luk bir eğimle iyi bir performans sergilemektedir. Hazırlandıktan sonraki 2-5 aylık süreç içerisinde sensör cevap eğimi yaklaşık 15 mV seviyesine düşmektedir. Şekil 3.13. NH4+- seçici elektrotun kullanım ömrü Yukarıda verilen bütün sonuçlar kompozit yapıda NH4+-seçici sensörün aminoasit duyarlı biyosensör hazırlamada başarıyla kullanılabileceğini göstermektedir. Nitekim kompozit yapıda NH4+-seçici sensör temel alınarak aminoasit duyarlı biyosensör başarıyla hazırlandı. Aminoasit duyarlı biyosensörün hazırlanışı ve bu biyosensörle statik ve dinamik şartlarda elde edilen sonuçlar aşağıda verilmiştir. 3.2. L-AMİNO ASİT OKSİDAZ (L-AAO) ENZİMİNİN, NH4+ ELEKTRODU YÜZEYİNDE İMMOBİLİZASYONU Çalışmalarımızın bu aşamasında elde ettiğimiz en uygun kompozit NH4+-seçici elektrotu kullanarak aminoasitlere duyarlı olabilecek biyosensör yapımına gidildi. Uygun olarak çalıştığı tespit edilen kompozit 3 membranla hazırlanan elektrotlar üzerine enzim membran tabakası kaplandı. Enzim molekülünün L-aminoasit oksidaz (L-AAO), çapraz 56 bağlayıcı reaktif olan glutaraldehit ile bağlanması sağlandı. Glutaraldehit ile bağlanan enzim, amonyum elektrotunun yüzeyine uygun bir yöntemle tutturuldu. (L-AAO) enzim tabakasının kaplanmasıyla hazırlanan aminoasit biyosensörlerinin yüzeyi kuruyuncaya kadar karanlıkta (yaklaşık 4-5 saat) saklandı. Kuruduktan sonra dolapta muhafaza edildi. Daha sonra bu elektrotlar, değişik aminoasit çözeltilerinde test edilerek potansiyometrik davranışları incelendi. Şekil 3.14 ve Şekil 3.15’de, enzim molekülünün (L-AAO) glutaraldehit molekülüne bağlanması ve amonyum elektrotunun yüzeyine glutaraldehit ile bağlanmış enzim molekülünün tutturulması mekanizması görülmektedir. Ölçümler çoğunlukla aminoasitlerin 1xl0-1-1x10-5 mol.L-1 çözeltileri kullanılarak yapıldı. Ölçüm alınırken, seyreltik çözeltilerden derişik çözeltilere tekrar derişik çözeltiden seyreltik çözeltilere doğru bir sıra takip edilerek veriler alındı. Her ölçümden önce indikatör elektrot ve referans elektrot çifti deiyonize su ile yıkandı. Şekil 3.14. Enzim molekülü ile glutaraldehit molekülünün bağlanması. 57 Şekil 3.15. Amonyum elektrotunun yüzeyine, glutaraldehit ile bağlanmış enzim molekülünün (L-AAO) tutturulması Glutaraldehit ile bağlanmış enzim molekülü (L-AAO), hazırlanan amonyum elektrotun yüzeyine bağlanması ile immobilize edildi. Böylece temel aminoasitlere karsı potansiyometrik cevap sergileyen aminoasit biyosensörlerini geliştirildi (Şekil 3.16). Şekil 3. 16. Enzim-Gluteraldehit çözeltisine daldırılarak hazırlanan bir biyosensör. 58 Şekil 3.17'de hazırlamış olduğumuz biyosensörün genel şematik gösterimi görülmektedir. Şekil 3.17. Biyosensörün şematik gösterimi 3. 3. AMİNOASİT BİYOSENSÖRLERİN POTANSİYOMETRİK DAVRANIŞLARI 3. 3. 1. Biyosensörün deiyonize suda hazırlanan amino asit çözeltilerine karşı potansiyel davranışları Hazırlanan biyosensörün 1x10-1-1x10-5 M konsantrasyon aralığındaki aminoasit çözeltilerine karşı sergiledikleri potansiyometrik davranışları incelendi. Deiyonize su içerisinde hazırlanmış olan aminoasitlerin konsantrasyon değişimlerine karşı biyosensörlerin sergiledikleri potansiyel değişimleri Şekil 3. 18-24’de görülmektedir. Şekil 3.18. Elektrotun 10-1 – 10-5 M çözeltilerde alanine karşı potansiyometrik davranışı 59 Şekil 3.19. Elektrotun 10-1 – 10-5 M seri çözeltilerde glisine karşı potansiyometrik davranışı Şekil 3.20. Elektrotun 10-1 – 10-4 M seri çözeltilerde izolösine karşı potansiyometrik davranışı 60 Şekil 3.21. Elektrotun 10-1 – 10-5 M seri çözeltilerde triptofan karşı potansiyometrik davranışı Şekil 3.22. Elektrotun 10-1–10-5 M seri çözeltilerde fenilalanine karşı potansiyometrik davranışı 61 Şekil 3.23. Elektrotun 10-1 – 10-4 M seri çözeltilerde trozine karşı potansiyometrik davranışı Şekil 3.24. Elektrotun 10-1 – 10-5 M seri çözeltilerde valine karşı potansiyometrik davranışı 62 Deiyonize suda çözülen aminoasitlerin konsantrasyon değişimlerine karşı ölçülen potansiyel değişimlerini incelediğimizde alanin valin, fenilalanin, trozinin ve izolösinin 1x10-1 – 1x10-4 M aralığında triptofanın 1x10-2 – 1x10-5 M aralığında doğrusal bir potansiyel sergilediği görülmektedir. Elde edilen potansiyel değerler Tablo 3.5’de ve potansiyel değişimlerinin grafiksel gösterimi de Şekil 3.25’de görülmektedir. Amino asit biyosensör, alanin, valin, fenilalanin, izolösinin 10-4 -10-2 M derişimleri aralığında her 10 kat derişim farkına karşı yaklaşık 40 mV’luk bir potansiyel değişimi sergilerken trozine karşı sadece 10-3 10-2 M derişim aralığında 90 mV potansiyel farkı sergilemekteydi. Bu durum amino asitlerin izoelektrik noktaları ile açıklanabilir. Şekil 3.12’de elektrotun elektrotun pH çalışma aralığı ile amino asitlerin izoelektrik pH değerleri arasında bir fark görülmektedir. Ortaya çıkan bu farklı durum tam olarak anlaşılmamakla beraber, sonuçlar amino asitlerin izoelektrik noktaları, (pI değerleri: alanin için 6; valin için 5.96; fenilalanin için 5.48; izolösinin için 6.02; ve trozine için 5.66 ) ile uyum içerisinde görülmektedir. Sensörün duyarlılık sergilediği bütün aminoasitler için pI değerleri yaklaşık 5 ile 6 arasındadır. Bu durum bu amino asitlerin pH 5-6 aralığında nötral olduğunu dolayısıyla enzimin bu aralıkta daha iyi çalışarak amino asitlerin bütününü katalizlediğini göstermektedir. Bu nedenle biyosensör, test edilen bu aminoasitlere karşı seçici davranmamaktadır. Elektrot glisine karşı artan konsantrasyon sırasında ölçüm için kullanıldığında 40 mV/ her on kat fark şeklinde değişim gösterirken, geri dönüşte bu fark azalmakta ve potansiyel farkı düşmektedir. Bu durum biyosensörün yüksek konsantrasyondan düşük konsantrasyona doğru inerken cevap zamanının uzadığını göstermektedir. Genel olarak iyon-seçici elektrotlarda sıkça rastlanan bu duruma, birçok biyosensör için de rastlanabilmektedir. Ancak elektrot bol deiyonize su ile yıkanarak tekrar artan konsantrasyon yönünde kullanıldığında cevap zamanı hızlanmakta ve tekrarlanabilir sonuçlar sergileyebilmekteydi. Diğer taraftan biyosensörün alanine karşı cevabına bakıldığında 10-4-10-2 M aralığında doğrusal davranırken 10-4 ile 10-5 M arasında davranış tersine dönmektedir. Bu durum beklenenden farklı bir durumdur. Zaman zaman ortaya çıkan buna benzer durumlar diğer biyosensör sistemlerde de görülmektedir. Tam olarak nedeni ortaya konamayan bu durum, çoğunlukla biyosensör mebranın veya ilişkilendirilmektedir. 63 biyotabakanın hetorejen karekteriyle Tablo 3.5 Aminoasit biyosensörünün aminoasitlerin konsantrasyon değişimlerine karşı elde edilen ortalama mV potansiyel değerleri. (n: 3) -LogC Alanin (mol/L) Glisin İzolösin Triptofan Fenilalanin Trozin Valin - 2503±4 1 2555±3 2513±3 2573±3 - 2555±2 2 2523±2 2515±3 2533±2 2574±2 2503±3 2552±2 2476±6 3 2493±3 2473±4 2470±3 2512±2 2451±3 2462±2 2441±5 4 2442±3 2460±2 2432±2 2457±2 2433±2 2451±2 2434±5 5 2482±2 2433±3 - 2446±2 2479±3 - - Şekil 3.25. Deiyonize su içerisinde, değisik konsantrasyonlardaki, Ala, Gln, Ile, Trp, Phe, Tyr, ve Val amino asitleri için kalibrasyon grafiği . Aminoasitlerden triptofan ve trozinin 1x10-2 M’lık stok çözeltileri hazırlanıp seyreltme yoluyla diğer çözeltileri hazırlandığından bu aminoasitlerin 1x10-1 M daki potansiyel davranışları ölçülemedi. İzolösin, trozin ve valinin 1x10-5 M’lık çözeltilerinde ise biyosensör elektrot ters çalışmakta vegüvenilir sonuçlar vermemektedir. Hazırlanan amino asit biyosensörü diğer amino asitlere karşıda bir potansiyel sergilemekte ancak tam doğrusal bir ilişki gözlenememektedir. Bu durumun nedeni enzimin aktif bölgesinin substratla olan ilişkidir. Çünkü amino asitler sadece R yan grupları ile birbirinden farklıdır. Bundan dolayı amino asit biyosensörün amino asitlere karşı cevabı birbirinden farklı olmaktadır (Turna, 2006). 64 3.3.2. Biyosensörün pH’sı 7,02 olan fosfat tamponunda hazırlanan amino asit çözeltilerine karşı potansiyel davranışları Hazırlanan biyosensörün pH’sı 7,02 ye ayarlanmış fosfat tamponu ile hazırlanan 1x101 -1x10-5 M konsantrasyon aralığındaki aminoasit çözeltilerine karşı sergiledikleri potansiyometrik davranışları incelendi. Aminoasitlerin konsantrasyon değişimlerine karşı biyosensörün sergilediği potansiyel değişimleri Şekil 3. 26-31'de görülmektedir. Şekil 3.26. Amino asit Biyosensörünün, alaninin 10-1 – 10-5 M’lık çözeltilerindeki potansiyometrik davranışı (pH: 7,2) Şekil 3.27. Amino asit Biyosensörünün, lisinin 10-2 – 10-5 M’lık çözeltilerindeki potansiyometrik davranışı (pH: 7,2) 65 Şekil 3.28. Amino asit Biyosensörünün, fenilalanin10-1 – 10-5 M’lık çözeltilerindeki potansiyometrik davranışı (pH: 7,2) Şekil 3.29. Amino asit Biyosensörünün, histidinin 10-1 – 10-5 M’lık çözeltilerinde potansiyometrik davranış (pH: 7,2) 66 Şekil 3.30. Amino asit Biyosensörünün, glisinin 10-1–10-5 M’lık çözeltilerdeki potansiyometrik davranışı (pH: 7,2) Şekil 3.31. Amino asit Biyosensörünün, glutamik asitin 10-1–10-5 M’lık potansiyometrik davranışı (pH: 7,2) 67 çözeltilerdeki Hazırlanan biyosensörün fosfat tamponu ile hazırlanmış amino asit çözeltilerinin konsantrasyon değişimlerine karşı ölçülen potansiyel değişimlerini incelediğimizde lisin ve histidin 1x10-1–1x10-3 M aralığında 10 mV’ luk bir potansiyel değişim gösterse de 10-3-10-5 M arasında kayda değer bir potansiyel değişim olmadığı görülmektedir. Glisin 10-1-10-2 M arasında az bir potansiyel fark göstermiş olmasına rağmen 10-2-10-5 M aralığında 20-25 mV’luk doğrusal bir potansiyel değişime sahiptir. Aynı performansı glutamik asit 10-2-10-4 M aralığında göstermektedir. Ancak 10-4-10-5 potansiyel fark biraz düşük kalmıştır. Alanin ve Fenilalanin 10-1-10-2 M aralığında 50-55 mV’ luk ve 10-2-10-3 M aralığında da 10-15 mV’luk bir potansiyel değişim gösterdiği görülmektedir. Elde edilen potansiyel değerler. Tablo 3. 6’ da ve potansiyel değişimleri de Şekil 3. 32’de görülmektedir. Tablo 3.6. Fosfat tamponunda hazırlanan amino asitlerin konsantrasyon değişimlerine karşı elde edilen ortalama mV potansiyel değerleri. (n: 3) -LogC (mol/L) Alanin Lisin Fenilalanin Histidin Glisin Glutamik asit 1 2554±7 - 2573±3 2499±2 2566±5 - 2 2502±7 2493±3 2517±3 2485±4 2592±7 2586±5 3 2481±4 2473±2 2492±1 2478±3 2616±13 2554±1 4 2477±2 2483±2 2487±3 2478±5 2624±7 2533±4 5 2476±2 2485±3 2483±8 2476±3 2626±3 2519±3 68 Şekil 3.32. Fosfat tamponu ortamında (pH=7,2) Ala, Lys, Phe, His, Gly, Glu amino asitlerinin konsantrasyon değişimlerine karşı biyosensörün potansiyometrik davranışı. 3.3.3 Aminoasit biyosensörün farklı pH’lardaki Amino asit çözeltilerine karşı davranışları Her enzim için aktivitelerin maksimum olduğu pH değerleri vardır. Bu değerlerin üzerinde ve altında enzimin aktivitesi düşmektedir. İmmobilizasyon sonucu bazı durumlarda taşıyıcının doğasına bağlı olarak optimum pH’ da kaymalar olabilir. L-Aminoasit oksidaz enzimi optimum aktiviteyi pH=7,2 civarında göstermektedir. Bu nedenle temel amino asitlerimizden Arjinin, glisin ve glutamik asit temsili seçilerek fosfat tamponunda pH’nın 6,0; 7,2 ve 8,0 olduğu seri çözeltiler hazırlanarak biyosensörler test edilmiştir. Bu amino asitlerin fosfat tamponunda farklı pH’ larda hazırlanan 1x10-1–1x10-5 M standart çözeltilerine karşı amino asit biyosensörüyle ölçülen test sonuçları Şekil 3. 33-41’de görülmektedir. 69 Şekil 3.33. Sensörün pH: 6,0’da arjininin 10-1–10-5 M’lık çözeltilerindeki davranışı Şekil 3.34. Sensörün pH: 7,2’de arjininin 10-1–10-5 M’lık çözeltilerindeki davranışı Şekil 3.35. Sensörün pH: 8,0’de arjininin 10-1–10-5 M’lık çözeltilerindeki davranışı 70 Şekil 3.36. Sensörün pH: 6,0’da glisinin 10-1–10-5 M’lık çözeltilerindeki davranışı Şekil 3.37. Sensörün pH: 7,2’de glisinin 10-1–10-5 M’lık çözeltilerindeki davranışı Şekil 3.38. Sensörün pH: 8,0’de glisinin 10-1–10-5 M’lık çözeltilerindeki davranışı 71 Şekil 3.39. Sensörün pH: 6,0’da glutamik asitin 10-1–10-5 M’lık çözeltilerindeki davranışı Şekil 3.40. Sensörün pH: 7,2’de glutamik asitin 10-1–10-5 M’lık çözeltilerindeki davranışı Şekil 3.41. Sensörün pH: 8,0’de glutamik asitin 10-1–10-5 M’lık çözeltilerindeki davranışı 72 Aminoasitlerin farklı pH’larda hazırlanan çözeltilerdeki konsantrasyon değişimlerine karşı biyosensörümüz arjinin için bir potansiyel değişimi göstermemiştir, ayrıca kararsız davranmıştır. Elde ettiğimiz sonuçlardan L-amino asit oksidaz enziminin optimum aktivite gösterdiği pH=7,2 civarında, amino asit biyosensörünün amino asitlerin konsantrasyon değişimlerine karşı daha doğrusal bir sonuç verdiği görülmüştür. pH’sı 7,2 olan fosfat tamponundaki ölçümlerimiz sonucu elde ettiğimiz potansiyel değişim değerleri Tablo 3.7’de ve amino asitlerin konsantrasyon değişimlerine karşı göstermiş olduğu potansiyel değişimleri de Şekil 3.42’de görülmektedir. Tablo 3.7. Fosfat tamponunda (pH= 7,2) hazırlanan konsantrasyon değişimlerine karşı elde edilen ortalama mV potansiyel değerleri. (n: 3) -LogC (mol/L) Arjinin Glisin Glutamik asit 1 2521 2526 - 2 2502 2617 2586 3 2501 2603 2554 4 2504 2585 2533 5 2506 2563 2519 Şekil 3.42. Biyosensörün, fosfat tamponunda (pH= 7,2) hazırlanan amino asit konsantrasyon değişimlerine karşı potansiyometrik davranışı. 73 3.4. AKIŞ ENJEKSİYON ANALİZ ÇALIŞMALARI Akış enjeksiyon analiz (AEA) ve iyon kromatografik sistemde dedektör olarak kullanılan minyatürize akış hücreleri (mikrolitre ölü hacime sahip) şekil 3.43’de görüldüğü gibi 2 cm uzunluğu, 1 cm genişliğinde ve 2 cm yüksekliğinde polikarbonat malzeme bloğunda oluşturuldu. Polikarbonat blok üzerine, NH4+-seçici sensör veya mikro boyutlarda amino asit duyarlı biyosensörle beraber, mikro boyutlarda polimer jel Ag/AgCl referans elektrot yerleştirildi. Sensörlerin mikro boyutlarda olması aynı anda birden fazla sensörün kullanılmasına da izin vermekteydi. Nitekim test amaçlı iki aminoasit biyosensörün birlikte kullanıldığı bir akış hücre hazırlanarak kontrol amaçlı testler yapıldı. Mikro boyutlarda polimer jel Ag/AgCl referans elektrot laboratuvarlarımızda geliştirilmiştir. Kompozit yapıda sensor materyalin işlenebilmesi, bu şekilde mikrolitre ölü hacme sahip minyatürize akış hücrelerinin hazırlanmasına izin vermektedir. Şekil 3.43. Mikrolitre ölü hacime sahip 2 aminoasit biyosensör içeren akış hücresi AEA sisteminin optimizasyonu için hareketli faz kompozisyonu ve akış hızı test edilerek en uygun akış parametreleri belirlendi. Bu amaçla yaptığımız çalışmalarda en uygun hareketli fazın, kromatografik ayırım ve literatürde yapılan çalışmalar dikkate alınarak, sodyum hidroksit içeren 0.5 M sodyumasetat çözeltisi olduğu belirlendi. 0.1 M NaOH + 0.5 M sodyum asetat hareketli faz olarak kullanılarak yapılan ölçümler sonucu en uygun akış hızı 0,8 ml/dk olarak belirlendi. Bu şartlar altında, 1,0x10-4 - 1,0x10-2 M konsantrasyon aralığında standart aminoasit çözeltileri sisteme enjekte edilerek potansiyometrik davranışları incelendi. Sisteme enjekte edilen farklı konsantrasyonlarda aminoasit çözeltileri için kalibrasyon 74 grafikleri elde edildi. Standart fenilalanin çözeltilerinin enjeksiyonu sonucu elde edilen örnek bir flow-gram, Şekil 3.44’de görülmektedir. Şekil 3.44. Akış enjeksiyon analiz sisteminde aminoasit duyarlı biyosensörün fenilalaninin farklı konsantrasyonalarına karşı potansiyometrik cevabı. Aminoasit duyarlı biyosensör ile akış enjeksiyon analiz sisteminde aminoasitler için elde edilen sonuçlar iyon kromatografik sistemde aminoasit duyarlı biyosensörün detektör olarak, aminoasitlerin duyarlı bir şekilde direkt olarak tayini için kullanılabileceğini göstermektedir. 3.5. İYON KROMATOGRAFİK ÇALIŞMALAR Kromatografik ayırımlar tek kolonlu iyon kromatografi (suppresor kolon kullanılmadan) modunda gerçekleştirildi. Yukarıda ifade edilen şekilde hazırlanan mikrolitre ölü hacme sahip akış hücreleri, iyon kromatografik sistemde bir dedektör gibi ayırım kolonu çıkışına bağlanarak izokritik olarak ayırımı sağlanan serbest aminoasitlerin eşzamanlı tayini ekonomik, kolay ve basit bir şekilde sağlandı. Şekil 3.45’de çalışmada kullanılan iyon kromatografi-potansiyometri hibrit sistemi ve potansiyometrik deteksiyon hücresi şematize edilmiştir. İyon kromatografik çalışmalarda Dionex Amino Pac PA 10 analitik kolon, 2-mm kullanıldı. Hareketli faz türü ve hareketli faz akış hızı gibi analitik parametreler ayrı ayrı test edilerek optimum çalışma şartları belirlenmeye çalışıldı. 75 Şekil 3.45. Aminoasit tayininde kullanılan iyon kromatografi-potansiyometri hibrit sistem. (IC: iyon kromatografik sistem; AK: analitik kolon; PDH: potansyometrik dedektör hücre; P: potansiyometre; B: bilgisayar; M: monitör; AA Biyosensör: aminoasit biyosensör; RE: referans elektrot) Yapılan ön analizlerde hareketli faz olarak, akış hızı 1 ml/dak olan 0.1 M NaOH + 0.5 M sodyumasetat karışımı kullanıldı. Geliştirilen aminoasit deteksiyon hücresi kullanılarak bu şartlar altında elde edilen kromatogramlardan, enjeksiyonu yapılan amino asitlerin her biri için alıkonma zamanları hesaplandı. Ayrıca farklı konsantrasyonlarda aminoasitlerin enjeksiyonu ile elde edilen kromatogramlardan, tayin sınırları hesaplandı ve kromatografik şartlar altında kalibrasyon grafikleri çizildi. Kalibrasyon grafikleri Şekil 3.46-54’de ve farklı hareketli faz kombinasyonları kullanılarak iyon kromatografik çalışmalardan elde edilen örnek bazı kromatogramlar Şekil 3. 55-60’da görülmektedir. Hareketli ortam çalışmalarında enjekte edilen amino asit karışımlarında her bir amino asitin konsantrasyonu 2,5 x 10-4 M olacak şekilde ayarlanmıştır. 76 Şekil 3. 46. Lösin için biyosensörün sergilediği doğrusal çalışma aralığı Şekil 3. 47. Alanin için biyosensörün sergilediği doğrusal çalışma aralığı 77 Şekil 3. 48. Glisin için biyosensörün sergilediği doğrusal çalışma aralığı Şekil 3. 49. Valin için biyosensörün sergilediği doğrusal çalışma aralığı 78 Şekil 3. 50. İzolösin için biyosensörün sergilediği doğrusal çalışma aralığı Şekil 3. 51. Triptofan için biyosensörün sergilediği doğrusal çalışma aralığı 79 Şekil 3. 52. Fenilalanin için biyosensörün sergilediği doğrusal çalışma aralığı Şekil 3. 53. Sistin için biyosensörün sergilediği doğrusal çalışma aralığı 80 Şekil 3. 54. Trozin için biyosensörün sergilediği doğrusal çalışma aralığı Şekil 3.55. 2,5x10-4 M aminoasit karışımının kromatogramı.(Hareketli faz: 0.15 M NaOH + 0.5 M sodyumasetat; akış hızı 1 ml/dak; Enjeksiyon hacmi: 20 µL; 1. Alanin, 2. Glisin, 3. Valin, 4. İzolösin, 5. Triptofan, 6. Fenilalanin, 7. Sistin, 8. Trozin) 81 Şekil 3.56. 2.5x10-4 M aminoasit karışımının kromatogramı.(Hareketli faz: 0.1 M NaOH + 0.5 M sodyumasetat; akış hızı 1 ml/dak; Enjeksiyon hacmi: 20 µL; 1. Lösin, 2. Alanin, 3. Glisin, 4. Valin, 5. İzolösin, 6. Fenilalanin) Şekil 3.57. 2.5x10-4 M aminoasit karışımının kromatogramı.(Hareketli faz: 0.08 M NaOH + 0.2 M sodyumasetat; akış hızı 1 ml/dak; Enjeksiyon hacmi: 20 µL; 1. Lösin, 2. Alanin, 3. Glisin, 4. Valin, 5. İzolösin, 6. Triptofan, 7. Fenilalanin) 82 Şekil 3.58. 2.5x10-4 M aminoasit karışımının kromatogramı.(Hareketli faz: 0.2 M NaOH + 0.5 M sodyumasetat + % 5 asetonitril; akış hızı 1 ml/dak; Enjeksiyon hacmi: 20 µL; 1. Alanin, 2. Glisin, 3. Valin, 4. İzolösin, 5. Triptofan, 6. Fenilalanin, 7. Sistin, 8. Trozin) Şekil 3.59. 2.5x10-4 M aminoasit karışımının kromatogramı.(Hareketli faz: 0.1 M NaOH + 0.8 M sodyumasetat; akış hızı 1 ml/dak; Enjeksiyon hacmi: 20 µL; 1. Alanin, 2. Glisin, 3. Valin, 4. İzolösin, 5. Triptofan, 6. Fenilalanin, 7. Sistin, 8. Trozin) 83 Şekil 3.60. 2.5x10-4 M aminoasit karışımının kromatogramı.(Hareketli faz: 0.1 M NaOH + 0.3 M sodyumasetat; akış hızı 1 ml/dak; Enjeksiyon hacmi: 20 µL; 1. Alanin, 2. Glisin, 3. Valin, 4. İzolösin, 5. Triptofan, 6. Fenilalanin, 7. Sistin, 8. Trozin) Yukarıda verilen kromatogramlardan da görüleceği gibi, hareketli faz kompozisyonunun değişmesi alıkonma zamanlarına etki ettiği gibi deteksiyon hücresinin cevabına ve baseline gürültüye de önemli ölçüde eki ettiği izlenmektedir. Şekil 3.46’daki şartlar altında aminoasitlerin tek tek enjeksiyonu sonucu elde edilen kromatogramdan hesaplanan alıkonma zamanları ve tayin limitlerini içeren sonuçlar Tablo 3.8’de verilmiştir. Tablodan da görülebileceği gibi çok sayıda aminoasitin ayırımında, iyi bir rezolusyon yakalanmıştır. Farklı konsantrasyonlarda aminoasitlerin enjeksiyonu ile elde edilen kromatogramlardan hesaplanan tayin sınırları ve lineer çalışma aralıkları sensörün durgun ortamda sergilediği tayin sınırları ve lineer çalışma aralıklarından daha iyi çıkmıştır. Bu durumun, amino asitlerin kolonda dağılmadan konsentre bandlar halinde sensör ölçüm hücresine ulaşmasının neticesinde oluştuğu düşünülmektedir. 84 Tablo 3.8. Amino asitlerin geliştirilen iyon kromatografik yöntemde alıkonma zamanları ve tayin sınırları Amino asit Alıkonma Zamanı (dak) Tayin Sınırı (mol.L-1) Lösin 8.0 1x10-4 Alanin 8.5 8x10-5 Glisin 9.5 5x10-5 Valin 11 3x10-5 İzolösin 14 7x10-5 Triptofan 16 6x10-5 Fenilalanin 18.5 2x10-5 Sistin 21.5 7x10-5 24 6x10-5 Tirozin 3.5.1. Örneklerde Amino Asit Analiz Sonuçları Konsantre meyve suyu (Şeftali, kaysı, vişne, limon ve portakal) , hamur mayası ve kuru fasülye örneklerinin ekstraksiyonu; Hamur mayası, kuru fasulye ve konsantre meyve suyu örnekleri süpermarketten temin edildi. Her bir örnekten 20 g alındı. Kuru fasulye örneği öğütüldü. Sonra sıvı-katı arasında bir kıvama gelinceye kadar deiyonize suyla muamele edildi. Daha sonra %3 lük perklorik asit ile deprotonize edildi. Maya örneği de sıvı-katı arası kıvamına gelinceye kadar deiyonize suyla seyreltildi. Daha sonra %3 lük perklorik asit ile deprotonize edildi. Deprotonizasyon işleminden sonra her iki örnek de santrifüjlendi. Her iki örnekten alınan sıvı kısımdan 20 µL direkt olarak sıvı kromatografik sisteme enjekte edildi. Konsantre meyve suyu örnekleri santrifüj edildikten sonra direkt sıvı kromatografik sisteme enjekte edildi. Örneklerdeki 9 amino asit için piklerinin belirlenmesi, standart amino asit çözeltilerinden elde edilen piklerin alıkonma zamanları dikkate alınarak sağlandı. Şüpheli durumlarda gerçek örnek içerisine standart amino asit ilavesi yapılarak belirlendi. Örneklerdeki amino asit miktarları, 0.01-10 mM arasında standart aminoasit çözeltileri kullanılarak elde edilen aminoasit piklerin pik yükseklikleri dikkate alınarak elde edilen kalibrasyon denkleminden hesaplandı. Bu aralıkta bütün amino asitler için kalibrasyon 85 denklemi doğrusaldı. Örnek çözeltilerin üç kez enjeksiyonu sonucu elde edilen pik yüksekliklerinin ortalaması alınarak elde edilen sonuçların kesinliği belirlendi. Sonuçların doğruluğunu artırmak için her bir standart amino asit çözeltisinden (0.04, 0.08 ve 1.2 mM) daha önce analizi yapılan maya ve meyve suyu örneklerine standart ilavesi (spiking) yapıldı. Standart ilavesi yapılan örnekler iki kez analiz yapıldı. Standart ilavesi yapılmadan ve yapılarak elde edilen sonuçlar istatistiksel olarak önemli bir fark bulunmadı. Meyve sularındaki amino asit profilleri farklılık göstermekle birlikte fenilalanin, izolösin ve lösin analizi yapılan bütün meyve suyu örneklerinde ya çok düşük düzeylerdeydi yada tespit edilemedi. Prolin, glisin ve alanin, şeftali, kaysı, limon ve portakal sularında yüksek düzeyde iken vişne suyunda düşük ölçüldü. Valin ve triptofan vişne, kaysı, şeftali, limon ve portakal sularında orta düzeylerde bulunmaktaydı. Sistin ve tirozin vişne suyunda tespit edilmezken, diğer meyve sularında düşük düzeylerde bulunmaktaydı. Hamur mayası örneklerinde sistin ölçülemezken, fenilalanin, lösin ve tirozin çok düşük düzeylerde bulundu. İzolösin, lösin, prolin, glisin, alanin, valin ve triptofan ise hamur mayası örneklerinde oldukça yüksek düzeyde ölçüldü. Kuru fasulye örneklerinde sistin ve fenilalanin hariç diğer bütün amino asitler yüksek düzeyde tespit edildi. Elde edilen sonuçlar mg/g örnek cinsinden hesaplanarak Tablo 3.9 – 3.10’da verilmiştir. Bulunan sonuçların, literatürde yapılan diğer çalışmalardan elde edilen sonuçlar ile uyum içerisinde olduğu gözlenmiştir (Spayd and Andersen-Bagge, 1996; Lazos, 1991; Jan, 2009). Bu durum geliştirilen amino asit duyarlı biyosensörün sıvı kromatografide dedektör olarak başarılı bir şekilde kullanılabileceğini göstermektedir. Geliştirilen yöntem basit, duyarlı, ekonomik ve sınırlı önişlem gerektirmektedir. Ancak geliştirilen biyosensör ile sadece 9 amino aside karşı cevap alınmıştır. Böyle bir durum esensiyal aminoasitlerin bütününün eşzamanlı olarak tayin için, geliştirilen biyosensörün sıvı kromatografide göstermektedir. 86 dedektör olarak uygulanamayacağını Tablo 3.9. Standart ilavesi yapılmadan elde edilen Konsantre meyve suyu, hamur mayası ve kuru fasülye örneklerindeki amino asitlerin miktarları (mg/g) Vişne suyu Şeftali suyu Kayısı suyu Limon suyu Portakal suyu Lösin - 0,03 - 0,5 0,03 0,06 Alanin 0,06 0,8 0,6 0,4 0,5 Glisin 0,08 1,2 1,2 1,4 Valin 0,6 0,3 0,2 İzolösin 0,02 - Triptofan 0,6 Fenilalanin Kuru fasulye 1 Kuru fasulye 2 0,06 2,2 2,2 1,5 2,1 1,5 1,1 1,8 2,8 2,2 1,1 1,2 0,4 0,4 1,4 0,8 2,1 2,2 - 0,02 - 1,3 0,7 0,7 1,2 0,2 0,4 0,4 0,2 0,8 1,1 0,5 0,6 - 0,02 0,02 - - 0,02 0,02 0,01 0,02 Sistin - 0,05 0,08 0,02 0,04 - - 0,02 0,02 Tirozin - 0,05 0,04 0,06 0,02 0,02 0,03 1,3 1,4 Amino asitler Hamur Hamur mayası 1 mayası 2 Tablo 3.10. Standart ilavesi yapılarak elde edilen konsantre meyve suyu, hamur mayası ve kuru fasülye örneklerindeki amino asitlerin miktarları (mg/g) Vişne suyu Şeftali suyu Kayısı suyu Limon suyu Portakal suyu Hamur mayası 1 Hamur mayası 2 Kuru fasulye 1 Kuru fasulye 2 Lösin 0,01 0,03 - 0,4 0,05 0,05 0,08 2,6 2,1 Alanin 0,05 0,7 0,6 0,4 0,4 1,7 2,0 1,6 1,2 Glisin 0,09 1,0 1,2 1,6 1,8 2,7 2,3 1,1 1,2 Valin 0,6 0,3 0,2 0,3 0,5 1,6 0,9 2,0 2,2 İzolösin 0,02 - - - - 1,4 0,8 0,6 1,3 Triptofan 0,8 0,3 0,4 0,4 0,2 0,7 1,3 0,6 0,5 - 0,03 0,03 0,02 0,02 0,02 0,02 0,02 0,01 Sistin 0,01 0,06 0,09 0,02 0,04 0,01 0,02 0,03 0,03 Tirozin 0,02 0,06 0,05 0,05 0,03 0,02 0,02 1,5 1,6 Amino asitler Fenilalanin Diğer taraftan içeceklerde ve gıdalarda serbest amino asitlerin toplamının tayini, içeceklerin besleme kalitesini göstermesi açısından önemlidir (Erbe, and Bruckner, 2000; Casella, and Contursi, 2003). İlave olarak gıdaların işlenmesi ve bekletilmesi sürecinde dönüşme ve olgunlaşma durumu hakkında da bilgi vermektedir (Bűtikofer, and Ardo, 1999). Bu nedenle projede geliştirilen amino asit biyosensör ile toplam amino asit miktarının hızlı tayini için, ekstraktlara direkt daldırılarak ve akış enjeksiyon analiz sistemine enjekte edilerek 87 ölçümler alındı. Ölçümler üç kez tekrarlandı. Meyve suyu, hamur mayası ve kuru fasulye ekstraktı çözeltilerden 20 µL FIA sisteme enjekte edildi. Her iki yaklaşımla elde edilen toplam amino asit miktarları tablo 3.11’de görülmektedir. Tablo 3.11. Meyve suyu, hamur mayası ve kuru fasulye ekstraktlarında toplam amino asit miktarları (mg/g), n:3 Örnek Her Direkt ölçüm FIA ölçüm Vişne suyu 5.2 4.9 Şeftali suyu 8.7 8.4 Kaysı suyu 6.6 7.2 Limon suyu 8.5 8.8 Portakal suyu 6.8 6.6 Hamur mayası 1 13.0 14.3 Hamur mayası 2 14.8 14.5 Kuru fasulye 1 22.4 20.0 Kuru fasulye 2 18.4 16.6 iki yöntemle elde edilen sonuçların ortalamaları istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. Sonuçların uyumlu olduğu tespit edilmiştir. Proje sonrası dönemde toplam asiditeyi ölçen taşınabilir bir biyosensör sistemin ve yöntemin geliştirilmesi düşünülmektedir. Ancak elde edilen sonuçların kromatografik ölçümlerden elde edilen sonuçlara göre yüksek olduğu görülmüştür. Bu durum, kromatografik ayırımın etkinliğinin düşük olduğu ve bazı amin asit piklerinin üst üste geldiği kanaatini ortaya çıkarmaktadır. Yeni hareketli faz sistemleri kullanılarak daha etkili ayırımların gerçekleştirilmesi gereklidir. Ancak biyosensörün yeni hareketli faz kompozisyonları ile uyumlu çalışması da sağlanmalıdır. 88 KAYNAKLAR ALBERADE-SİRVENT, M., MERKOCİ, A., and ALEGRET, S., Thick-film biosensors for pesticised produced by screen-printing of graphite-epoxy composite and biocomposite pastes, Sensors and Actuators B, 79, 48-57, (2001). ALEGRET, S., AND MARTINEZ-FABREGAS, E., “Biosensors Based on Conducting Filled Polymer All-Solid-State PVC-Matrix Membrane Electrodes” Biosensors, 4, 287-297, (1989). ARMSTRONG, M., JONSCHER, K., and REİSDORPH, N.A., Analysis of 25 underivatized amino acids in human plasma using ion-pairing reversed-phase liquid chromatography/time-of-flight mass spectrometry, Rapid Communications in Mass Spectrometry, 21, 2717-2726, (2007). BAY, C., KOWLOON, H.K., WALCERZ, I., KONCKİ, R., LESZCZYNSKA, E., and GLAB, S., Nano-analytical lab (signal), enzyme biosensors for urea determination on an ıonophore free ph membrane electrodes, Anal. Chim. Acta, 315, 289-296, (1995). BAYŞU, N., Amino asidlerin tayin metotlarına genel bir bakış ve beckman 120/b model otomatik amino asit analizer'in çalışma prensibi, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, 17 (1), (1970). BENSON, J.R., and HARE, P.E., “o-phthalaldehyde: fluorogenic detection of primary amines in the picomole range. Comparison with fluorescamine and ninhydrin” Proc. Natl. Acad. Sci., USA, 72, 619-627, (1975). BILITEWSKI, U., CHEMNITIUS, G.C., RUGER, P., and SCHMID, R,D., “Miniaturized Disposable Biosensors” Sensors and Actuators B, 7, 351-355, (1992). BŰTİKOFER, U., and ARDO, Y., Quantitative determination of free amino acids in cheese, Bulletin of the IDF, 33, 24–32, (1999). BUTT, S.B., AND CAMMANN, K., “Enzyme Urea Biosensors Based on A Modified Potentiometric PVC-Nonactin Membrane Electrode for Assay of Urea in Blood” Anal. Lett., 25(9), 1597-1615, (1992). CASELLA, I.G., and CONTURSİ, M., Isocratic ion chromatographic determination of underivatized amino acids by electrochemical detection, Analytica Chimica Acta, 478, 179–189, (2003). CHA, G.S., and MEYERHOFF, M.E., Enzyme electrode-based differential potentiometric cell with enhanced substrate sensitivity, Electroanalysis, 1, 205-211, (1989). 89 CHEN Y.H, SHİH L.L, LİOU S.E, and CHEN C.C, Analysis of dabsyl-Cl derivated amino acids by high performance liquid chromatography and tandem mass spectrometry, Food Science and Technology Research, 9 276-282, (2003). CLARK, L.C., and LYONS, C., Electrode system for continuous monitoring in cardiovascular surgery. Ann. NY Acad. Sci. 102, 29-45, (1962). COHEN, S.A., and DE ANTONİS, K.M., “Applications of amino acid derivatization with 6aminoquinolyl-N-hydroxysuccinimidyl carbamate” J Chromatogr A, 661, 25–34, (1994). CRABB, J.W., ERİCSSON, L.H., ATHERTON, D., SMİTH, A.J., and KUTNY, R., “A collaborative amino acid analysis study form the associationof biomolecular resource facilities” Current Research in Protein Chemistry, Academic Press, San Diego, pp. 49–61, (1990). ÇUBUK, O., Bütünüyle katı-hal mikro enzim sensörler ve uygulamaları. (Doktora Tezi), Ondokuz Mayıs Üniversitesi.Fen Bilimleri Enstitüsü, Samsun, (2007). DES ROBERT, C., LE BACQUER, O., PİLOQUET, H., ROZE, J.C., and DARMAUN, D., “Acute effects of intravenous glutamine supplementation on protein metabolism in very low birth weight infants: a stable isotope study” Pediatr. Res., , 51, 87-93, (2002). DENG, C., Lİ, N., and ZHANG, X., “Rapid determination of amino acids in neonatal blood samples based on derivatization with isobutyl chloroformate followed by solid-phase microextraction and gas chromatography/mass spectrometry” Rapid Commun. Mass Spectrom. 18, 2558-2564, (2004). DENG, C., DENG, Y., “Diagnosis of maple syrup urine disease by determination of l-valine, l-isoleucine, l-leucine and l-phenylalanine in neonatal blood spots by gas chromatography-mass spectrometry” J. Chromatogr. B, 792, 261-268, (2003). DURST, R.A. and KHURİ, R. N., Ion-selective electrodes. Nat. Bur. (U.S.), Special Publ. Washington D.C. 314, p. 287, 474, (1969). EDMONDS T. E., “Chemical Sensors” , Blackie and son, USA, 17-69 and 75-115 p. 12111250, (1988). ERBE, T., and BRUCKNER, H., Chromatographic determination of amino acid enantiomers in beers and raw materials used for their manufacture, Journal of Chromatography, 881, 81–91, (2000). FAGAİN, C.O., Enzyme Stabilization-recent experimental progress, Enzyme and Microbial Technology, 33, 137–149, (2003). 90 FEKKES, D., “State-of-the-art of high performance liquid chromatographic analysis of amino acids in physiological samples” J Chromatogr B, 682, 3–22, (1996). FEKKES, D., VAN DALEN, A., EDELMAN, M., and VOSKUİLEN, A., “Validation of the determination of amino acids in plasma by high-performance liquid chromatography using automated pre-column derivatization with o-phthaldialdehyde” J Chromatogr B, 669, 177–186, (1995). GERARD, M., CHAUBEY, A., and MALHOTRA, B.D., Application of conducting polymers to biosensors, Biosensors & Bioelectronics, 17, 345-359, (2002). GUILBAULT, G.G., “Handbook of Enzymatic Methods of Analysis” Chap. 2, Dekker, New York, (1977). HAMİLTON, P.B., and ANDERSON, R.A., “Ion-exchange chromatography of amino acidssemi-automatic method of operation with cationic-exchange resin columns” Anal Chem, 31, 1504–1512, (1959). INABA, Y., HAMADA-SATO, N., KOBAYASHİ, T., IMADA, C., and WATANABE, E., Department of Food Science and Technology, Tokyo University of Fisheries, 5-7 Kounan 4, Minato-ku, Tokyo 108-8477, Japan, (2002). ISILDAK, I., “Potentiometric Detection of Monovalent Anions Separated by Ion Chromatography Using all Solid-State Contact PVC Matrix Membrane Electrode” Chromatographia, Vol 49, pp 338-342, (1999). ISILDAK, I., and ASAN, A., “Simultaneous detection of Monovalent Anions and Cations Using all Solid-State Contact PVC Membrane Anion and Cation-Selective Electrodes as Detectors in Single Column Ion Chromatography” Talanta, Vol 48, pp 967-978, (1999). ISILDAK, I., and COVINGTON, A.K., “Ion-Selective Electrode Potentiometric Detection in Ion Chromatography” Electroanalysis, Vol 5, pp 815-824, (1993). ISILDAK, I., and COVINGTON, A.K., “Simultaneous Determination of Sodium, Potassium and Chloride in BSA Plasma by Ion Chromatography with Potentiometric Detection” Chimica Acta Turcica, Vol 26, pp 49-56, (1998a). ISILDAK, I., and COVINGTON, A.K.,”Potentiometric Detection at ppb-Ranges of Chloride, Bromide, Nitrite, Nitrate, Iodide, Thiocyanate, and Benzoate Anions Separated in Ion Chromatography in a Single Run” Chimica Acta Turcica, Vol 26, pp 57-63, (1998b). 91 JAN, T.S., Estimation of amino acids in juice/jaggery and sugar,Cooperative Sugar, 40 (11), 53-59, (2009). JELLUM, E., KVİTTİNGEN, E.A., and STOKKE, O., “Mass spectrometry in diagnosis of metabolic disorders” Biomed. Environ. Mass Spectrom, 16, 57-62, (1988). KEHA, E., and KÜFREVİOGLU, Ö., Biyokimya, Aktif Yayınevi, Erzurum, 35, (2007). KEUSGEN, M., JUNGER, M., KREST, I., and SCHÖNING, M.J., “Biosensoric Detection of the Cysteine Sulphxide Alliin” Sensors and Actuators B, 95, 297-302, (2003). KWAN, R.C.H. CHAN, C. and RENNEBERG, R., The Hong Kong University of Science and Technology, Department of Chemistry and Sino-German Nano-Analytical Lab (Signal), Clearwater Bay, Kowloon, Hong Kong, (2002). LAKARD, B., HERLEM, G., and LABACHELERIE, M., Miniaturized pH Biosensors Based on Electrochemically Modified Electrodes with Biocompatible Polymers, Biosensors and Bioelectronics, 19, 595-606, (2004). LAKARD, B., HERLEM, G., LAKARD, S.., ANTONIOU, A., and FAHYS, B.,“Urea Potentiometric Biosensor Based on Modified Electrodes with Urease on Polyethylenimine Films” Biosensors and Bioelectronics, 19, 1641-1647, (2004). LAZOS, E.S., Composition and oil characteristics of apricot, peach and cherry kernel, 42, 2, 127-131, (1991). LİU, Z., MİNKLER, P.E., LİN, D., and SAYRE, L.M., Derivatization of amino acids with N,N-dimethyl-2,4-dinitro-5-fluorobenzylamine for liquid chromatography/ electrospray ionization mass spectrometry, Rapid Communications in Mass Spectrometry, 18, 1059-1065, (2004). LİNDROTH, L. MOPPER, K., High performance liquid chromatographic determination of subpicomole amounts of amino acids by precolumn fluorescence derivatization with ophthaldialdehyde, Analytical Chemistry, 51(11), 1967-1974, (1979). MA, S.C., CHANIOTAKIS, N.A., AND MEYERHOFF, M.E., “Response Properties of IonSelective Polymeric Membrane Electrodes Prepared With Aminated and Carboxylated Poly(vinyl chloride)” Anal. Chem., 60, 2293-2299, (1988). MASCİNİ, M., and GUİLBAULT, G.G., Urease coupled ammonia electrode for urea determination in blood serum, Anal. Chem., 49, 795-798, (1977). MAGNİ, F., ARNOLDİ, L., GALATİ, G., and GALLİ KİENLE, M., “Simultaneous determination of plasma levels of _-ketoisocaproic acid and leucine and evaluation of - 92 1-13C-ketoisocaproic acid and 1-13Cleucine enrichment by gas chromatography-mass spectrometry” Anal. Biochem., 220, 308, (1994). MİLLER, R.G., JAHOOR, F., REEDS, P.J., HEİRD, W.C., and JAKSİC, T., “A new stable isotope tracer technique to assess human neonatal amino acid synthesis” J. Pediatr. Surg., 30, 1325-1329, (1995). MONTGOMERY, R., CONWAY, W.T., and SPECTOR, A.A., Çeviri : ALTAN, N., Biyokimya, Palme Yayıncılık, Ankara, 254, (2000). PANDEY, P.C., and MİSHRA, A.P., “Novel Potentiometric Sensing of Creatinine” Sensors and Actuators B, 99, 230-235, (2004). PETERSSON, B.A., “Enzymatic Determination of Urea in Undiluted Whole Blood by Flow Injection Analysis Using An Ammonium Ion-Selective Electrode” Anal. Chim. Acta, 209, 239-248, (1988). REBANE, R., and HERODES, K., A sensitive method for free amino acids analysis by liquid chromatography with ultraviolet and mass spectrometric detection using precolumn derivatization with diethyl ethoxymethylenemalonate: Application to the honey analysis, Analytica Chimica Acta, 672 79–84, (2010). ROGER C.H. KWAN, CHİYUİ CHAN & REİNHARD RENNEBERG., The Hong Kong University of Science and Technology, Department of Chemistry and Sino-German Nano-Analytical Lab (Signal), Clearwater Bay, Kowloon, Hong Kong, (2002). SANO, H., SHİBASAKİ, S., and SAWADA, H., “The effect of the source of nitrogen supplementation on nitrogen balance, rates of plasma leucine turnover, protein synthesis and degradation in sheep” Animal Nutrition, 63, 401 – 412, (2009). SAURINA, S. HERNANDEZ, CASSOU FABREGAS, E., and ALEGRET S, “Potentiometric Biosensors for Lysine Analysis Based on A Chemically Immobilized Lysine Oxidase Membrane” Anal. Chim. Acta, 371, 49-56, (1998). SCHUGERL, K., Progress in monitoring, modeling and control of bioprocesses during the last 20 years, J. of Biotechnology, 85, 149-173, (2001). SETFORD, J., STEPHEN, W.F., and BOLBOT, J.A., Cranfield biotechnology centre, IBST, Cranfield University at Silsoe, Silsoe, Bedfordshire, MK45, 4DT, UK. (2001). SHEN, X., DENG, C., WANG, B., and DONG, L., “Quantification of trimethylsilyl derivatives of amino acid disease biomarkers in neonatal blood samples by gas chromatography-mass spectrometry” Anal. Bioanal. Chem., 384, 931-938, (2006). 93 SHİH, Y.T., and HUANG, H.J., A Creatinine deiminase modified polyaniline electrode for creatinine analysis, Anal. Chim. Acta 392, 143-150, (1999). SPAYD, S.E., and ANDERSEN-BAGGE, J., Free Amino Acid Composition of Grape Juice From 12 Vitis vinifera Cultivars in Washington, Am. J. Enol. Vitic, 47(4), 389-402, (1996). SPENCER, K., Analytical reviews in clinical biochemistry: The estimation of creatinine, Ann. Clin. Biochem., 23, 1-16, (1986). SPİCHİGER-KELLER, U.E., Chemical sensors and biosensors for medical and biological applications, Verlag Chemie, Weinheim, 455, (1998). STEVEN, S.J.,. WHİTE, S.F., and BOLBOT, J.A., Cranfield biotechnology centre, IBST, Cranfield University at Silsoe, Silsoe, Bedfordshire, MK45, 4DT, UK. (2001). TELEFONCU, A., Biyosensörler (Telefoncu, A., Ed.) s. 193-248, Ege Üniversitesi, İzmir, (1999). TELEFONCU, A., Enzimoloji, Ege Universitesi, İzmir, 380, (1997). TINKILIC, N., CUBUK, O., and ISİLDAK, I., “Glucose and Urea Biosensors Based on All Solid-State PVC-NH2 Membrane Electrodes” Anal. Chim. Acta, 452, 24-29, (2002). TURNA, Ö., Aminoasit biyosensörlerinin geliştirilmesi. (Y.Lisans Tezi), Ondokuz Mayıs Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Samsun, (2006). UPDİKE, S.J., and HİCKS, G.P., The enzyme electrode, Nature, 214, 986-988, (1967). VAN EİJK, H.M.H., ROOYAKKERS, D.R., and DEUTZ, N.E.P., “Rapid routine determination of amino acids in plasma by high performance liquid chromatography with a 2–3 mm Spherisorb ODS II column” J Chromatogr, 620, 143–148, (1993). WALCERZ, I., KONCKİ, R., LESZCZYNSKA, E., GLAB, S., Enzyme Biosensors for Urea Determination on an Ionophore Free pH Membrane Electrodes, Anal. Chim. Acta, 315, 289-296, (1995). 94 TÜBİTAK PROJE ÖZET BİLGİ FORMU Proje No: 110T793 Proje Başlığı: Aminoasitlerin Sıvı Kromatografi-Potansiyometri Hibrit Analiz Sistemi İle Basit, Hızlı Ve Ekonomik Olarak Eşzamanlı Tayinleri Proje Yürütücüsü ve Araştırmacılar: Ömer IŞILDAK, İbrahim IŞILDAK Projenin Yürütüldüğü Kuruluş ve Adresi: Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 60240, Taşlıçiftlik Kampüsü, Tokat Destekleyen Kuruluş(ların) Adı ve Adresi: Projenin Başlangıç ve Bitiş Tarihleri: 01. 05. 2011 – 01. 05. 2013 Öz (en çok 70 kelime) Planladığımız bu proje çalışmasında, mikro boyutlarda kompozit NH4+ -seçici sensörlerin hazırlanması, hazırlanan mikro boyutlarda kompozit NH4+ -seçici sensörler kullanılarak yeni tip amino asit duyarlı potansiyometrik biyosensörlerin geliştirilmesi, sıvı kromatografide (LC) dedektör olarak kullanılması ve gıdalarda amino asitlerin eşzamanlı tayinleri hedeflendi. Hazırlanan biyosensörlerin kompozit yapıda olması, mikrolitre ölü hacme sahip flow-through akış-hücrelerinin hazırlanmasına ve serbest aminositlerin etkili tayini için LC de dedektör olarak kullanılmasına izin vermekteydi. Anahtar Kelimeler: Potansiyometrik deteksiyon, aminoasit duyarlı biyosensörler, sıvı kromatografi, aminoasitlerin tayini Fikri Ürün Bildirim Formu Sunuldu mu? Evet Gerekli Değil Fikri Ürün Bildirim Formu’nun tesliminden sonra 3 ay içerisinde patent başvurusu yapılmalıdır. Projeden Yapılan Yayınlar: Projeden elde edilen çıktılar 2 adet yayın içinde sunulmak için hazırlanmaktadır. 95