2. Dönem İlk Çalıştay Toplantısının gündem maddesi olan Çevre Sorunları ve Hava Kirliliği Konusunda Hazırladığımız tespit ve çözüm önerilerimiz: Nizip Kaymakamı Sayın Yaşar Karadeniz ve Çalıştay Üyelerinin İlgi ve Alakalarına Sunulur. NİÇET Nizip Çevre ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği 1. Nizip Çalıştayı Başkanı Sayın Yaşar Karadeniz ve Sayın Çalıştay Üyeleri; Her akliselim insanın bildiği tek gerçek varsa o da ‘yaşamını idame ettirebilmek için’ insanın doğal çevresine olan muhtaçlığıdır... Ama ne yazık ki, dünya sanayi devriminden bu yana aşırı kâr hırsıyla birlikte doğamız hoyratça kullanılmakta ve ekolojik denge ‘günden güne’ bozulmaktadır. Bunun başlıca nedenlerinden biri de eğitimsizlik, çevre konusuna duyarsızlık ve doğal israftır. Çevre sorunu hayati bir sorundur. Çevresel kirlilik sorunlarına ciddi yaklaşımın 1972 yılında İsveç'in Stockholm kentinde yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı'nda alınan bir kararla resmileşmiş ve 5 Haziran günü, tüm BM üyelerince Dünya Çevre Günü olarak kabul edilmiştir. Ülkemizde ise, bu amaç doğrultusunda 1978 yılında Türkiye Çevre Sorunları Vakfı, daha sonra da Çevre Müsteşarlığı kuruldu. Başbakanlığa bağlı çevre müsteşarlığı 5 -11 Haziran tarihleri arasını Çevre Koruma Haftası olarak kabul etti. Özetle: Çevre, insanların ve diğer canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları, fiziki, biyolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel bir ortamdır. Denizler, göller, nehirler, dağlar, ovalar, yaylalar, ormanlar, korular, çayırlar, bitki ve hayvan türleri doğal çevreyi oluşturur. Çevre kirlenmesini, insanın doğaya verdiği zarar olarak da tanımlayabiliriz. Doğanın korunması ve tahribatının engellenmesi zorunludur. Gelecek nesillere iyi bir çevre bırakmak için kirlenmeleri mutlaka önlemek, yeşil alanları ve hayvanları koruyup çoğaltmak gerekmektedir. Bilinçsizce sağa sola attığımız plastik ürünlerin doğada 400 yıl kadar çürümeden kalabildiğini söylersek, karşı karşıya kaldığımız tehlikenin boyutlarını biraz olsun anlayabiliriz. Çevrenin kirlenmesini önlemek için üzerimize düşen görevleri mutlaka yapmalıyız. Doğal Çevrenin kirlenmesi (ormanların yok olması, toprağın çölleşmesi, göllerin kuruması, nehirlerin zehirli atıklarla dolması) insanlığın en büyük sorunlarından başlıcasıdır… Ki, susuzlukla, açlıkla, işsizlikle ve hatta ömür süremiz ve sağlığımızla birebir orantılıdır. Kırsal kesim insanlarımız verimsizleşen ve çölleşmeye yüz tutan topraklarından göç etmekte ve sürekli olarak kent nüfusunu işsizler ordusuyla doldurmakta ve buna bağlı olarak tarımsal üretim azalmaktadır. Peki bizler, çevremizi koruyup, çevremize sahip çıkıyor muyuz? Çevre kirlenmesini önlemek için üzerimize düşen görevleri yapıyor muyuz? Yoksa 'gün be gün' bana neci tavırlarla çevremizi kirletip, onun bize sunduğu nimetlere nankörlük mü ediyoruz? Sanayi bölgeleri oluştururken doğal çevre tespitini doğru yapıyor muyuz?.. Sanayi kuruluşlarında olması gereken ama aramayla bulunamayan arıtma tesislerinin yokluğuna ve de filtresiz bacalara ağır (caydırıcı) cezalar uyguluyor muyuz?.. Yoğunlaşan nüfus için açılan yeni yerleşim birimleri için acaba kaç tür ve kaç yüz ağacın köküne balta vuruyoruz?.. Kaç uçar-kaçar hayvan türünün yaşam mekânını gasp ediyoruz?.. Ve de en duyarlı olmamız gereken çevre kirliliği sorununa nasıl bir ciddiyetle yaklaşıyoruz?.. Son yıllarda kaç bin hektarlık orman alanımız, dikkatsizlik sonucu çıkan yangınlara ve yanlı-yanlış imar felâketlerine kurban gitti?.. Kaç canlı türümüz tükendi?.. Kaç denizimiz had safhada kirlendi, kaç gölümüz, kaç deremiz kurudu?.. 2. Ve de bunlarla mücadele eden kaç çevre koruma derneğimiz var?.. Devlet, çevreci derneklere ne kadar sahip çıkıyor, ne kadar arkalanıyor? Oysa, doğal çevrenin korunması, çevre düzenlemesi, çevre sorunları ve çevre kirliliği gibi konular, başta devlet olmak üzere, her insanın ilgi, uğraş ve mesuliyet alanı olmalıdır. Bu konuda sorumluluğu, yalnızca Türkiye Çevre Sorunları Vakfı ile Çevre Müsteşarlığı'na bırakıp, sen sağ, ben selamet savurganlığında olmamalıyız... Yoksa, ne yeşil bir zeminde oturabiliriz, ne dalında meyve yiyebiliriz, ne balık avlayacak temiz bir su, ne iki kulaç atıp yüzebileceğimiz nehir, deniz ve göl bulabiliriz, ne de ''oh be'' dedirtecek türden temiz bir hava soluyabiliriz... Doğal çevre konusunda şunu asla aklımızdan çıkarmamalıyız: Havamız kirlenince, solunum yolları hastalıklarımız artar. Solunum organlarımız vaktinden önce yaşlanır ve bizleri öldürür. Toprağımız kirlenince, ekim alanlarımızın verimi düşer. Bitki hastalıkları çoğalır. Tarım alanları azalır, ülke fakirleşir; insanlarımız bitkisel proteinlerden yeterince yararlanamazlar. Suyumuz kirlenince, deniz hayvanlarının yaşam ortamları bozulur, toplu balık ölümleri meydana gelir; bu balıkların yenmesinden ötürü de zehirlenme vakaları olur. Denizler de ve nehirlerde yüzemeyiz. Çevre kirliliğini önlemek o kadar da zor değildir: Şimdi, hepimizin bildiği ama iş uygulamaya geldiğinde savsakladığımız, çevre kirliliği önlemleri konusunda bizlerin ve devletin yapması gerekenleri bir kez daha hatırlayalım: 1-) Resmi Kurum ve kuruluşlar bazında; -Çevre sorunlarının çözümü için sivil toplum kuruluşlarına yardımcı olmalıyız. -Çevre sorunlarının önlenmesi için devletin çeşitli yaptırımlar uygulamasını istemeli ve pratikte yaşama geçirdiğini görmeliyiz… -Çevre bakanlığı’nın ve müdürlüklerinin daha aktif bir şekilde çalışmalarını sağlamak için ‘kirliliğin önlenmesi konusunda bu resmi birimleri’ sürekli göreve davet etmeliyiz... -Yerel yönetimlerin çevre sorunlarına daha fazla ilgi göstermelerini sağlamalıyız... - Çevre konusunda halkı sürekli bilgilendirmeli ve çevre duyarlılığı oluşturmalıyız… 2-) İşletmelerimiz, motorlu araç sahiplerimiz ve konut sahiplerimiz bazında; -Sanayi kuruluşlarının yer seçimini (coğrafi konum ve rüzgar yönü dikkate alınarak) doğru yapmalıyız… -Sanayi tesislerimize baca filtresi ve arıtma tesisi kurmalıyız… -Vasıfsız ve kükürt oranı yüksek yakıtlar kullanmamalıyız… -işe uygun teknolojiler kullanmalıyız… -Meskenlerimizde sınma amaçlı, düşük kaliteli ve kükürt oranı yüksek yakıtlar kullanmamalıyız… -Yanlış yakma teknikleri uygulamamalıyız ve kalifiye eleman çalıştırmalıyız… -Motorlu araçlarımızın egzoz gazı filtrelerini sıkça temizlemeliyiz… 3-) Bireysel ve toplumsal bazda; -Ormanları korumalıyız... İzinsiz ağaç kesmemeliyiz… Kıyamet koparken dahi elimizdeki fidanı dikmeliyiz... -Yaş ağaca balta vurmamalıyız... Bırakınız ağacı, dalını, yaprağına dahi zarar vermemeliyiz... 3. -Çimlerin üzerinde piknik ateşi yakmamalıyız... Kuru zeminde de olsa, piknikten sonra yaktığımız ateşi söndürmeliyiz... Piknik olanındaki çer-çöplerinizi yerde bırakmamalıyız... -Çöpleri (endüstriyel, evsel ve tıbbi atıkları) çöp poşetlerinin ağzını sıkıca bağladıktan sonra çöp kutularına ve belediyece tespit edilen yerlere atmalıyız... Hijyenik poşetler kullanmalıyız… -Bataklaşan alanları ıslah etmeliyiz… Zararlı hayvanların, böceklerin özellikle, karasinek ve sivrisineklerin üreyip çoğalmalarını engellemeliyiz… -Fabrikaların zehirli atıkları ve kanalizasyon sularını akarsulara, göllere ve denizlere akıtılmamalıyız, akıtanlara müsaade etmemeliyiz... -Kaliteli yakıtlar kullanmalıyız…. -Su kaçaklarını ve kanalizasyon borularındaki patlamaları hemen ilgililere bildirmeliyiz… -Kese kağıdı kullanma alışkanlığını teşvik etmeliyiz… -Küçük-büyük, kanatlı-kanatsız, sütlü-sütsüz, evcil yada yabanı hiçbir hayvana zarar vermemeliyiz.. -Yerleşim birimlerine yakın yerlerde (mahalle ve sokak aralarında) besicilik yapmamalıyız, yapanlara müsaade etmemeliyiz... -Kurbanlık hayvan kesim kurallarına uymalıyız ve onların atıklarını ‘en kısa süre içinde’ temizleyiniz... -Pis sularımızı ve evsel atıklarımızı sokağa dökmemeliyiz... -Açık alanlara tuvaletimizi yapmamalıyız; yapmak mecburiyetinde kalırsak da üstünü kapatmayı unutmamalıyız... -Her türlü ‘endüstriyel ve evsel’ enerjiyi tasarruflu kullanmalıyız... -Biten pilleri, cam şişeleri, plastik atıkları, kola kutularını, sigara filtrelerini, tenekeleri ve kağıtları asla toprak zemine atmamalıyız... Mümkünse her biri için ayrı atık poşetleri kullanmalıyız… -Yakıtların tam yakılmasını sağlamalıyız… Böylece hem enerji kaybını, hem de hava kirliliği önlemiş oluruz… İşte tüm bu basit gerçekleri ezberlemeli, çevremizi kollayıp, sahiplenmeli; çevre temizliğinin önemini çocuklarımıza öğretmeli, büyüklerimizin de kulaklarını çınlatmalıyız... Ki temiz bir doğada ve sosyal çevrede, sağlıklı bir şekilde yaşamanın mutluluğuna erişmiş olalım. Çevre kirliliğinin önlenmesi ve bu konuda gerekli tedbirlerin alınması hususlarında en büyük görev okullarımıza ve basınımıza düşmektedir. Kıyamet alametlerinin bizce en belirgini çevre kirliliğidir… Unutmayınız ki, doğal çevremize olan duyarsızlığımız Azrail'in habercisidir. Çevre kirliliği, bariz bir şekilde doğamızı öldürmekte ve yaşanılmaz bir cehenneme dönüştürmektedir. Söyler misiniz, doğal çevremiz ölünce insanoğlu nerede ve nasıl yaşayacaktır? NİÇET Nizip Çevre ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği Yönetim Kurulu Başkan ve Üyeleri Kemal Cengiz Mehmet Akif Akpek Kasım Böler Osman Alpaslan Mehmet Karakaş 4. DOĞAL ve SOSYAL ÇEVRE SORUNLARIMIZ Bizler, NİÇET (Nizip Çevre ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği) olarak, Çevre sorunlarını (doğal ve sosyal çevre sorunları olarak) iki ana başlık altında, ama bir bütün olarak değerlendiriyoruz. Doğal çevre sorunlarını hava, toprak ve su kirliliği olarak bir bölümde; sosyal çevre sorunlarını da görüntü ve gürültü kirliliği olarak ikinci bölümde değerlendirmeye çalıştık. Doğal çevre = Sosyal yaşam alanıdır: Canlıların yaşayabilmesi için ‘’olmazsa olmaz’’ denilen üç doğal varlığa ihtiyaçları vardır. Bunlar, hava, toprak ve sudur… Bu zorunlu ihtiyaçlar, yaşam için bir bütünlük arz ederler. Ne susuz, ne havasız ne de beslenmenin temel kaynağı toprak olmaksızın hiçbir canlı yaşayamaz. İnsanlar, topluluklar halinde birarada yaşamaya başladıkları andan itibaren, suyun bol olduğu alanları, temiz havanın hissedildiği ortamları ve tarım ile avlanmaya elverişli topraklı bölgeleri yurt edinmişlerdir. İnsanoğlu başta olmak üzre, bu üç doğal varlık değerinin kirlenmesi demek, yaşam alanlarının ihtiyaca yeterince cevap verememesi anlamına gelir ki, yaşarken ölmekle eş anlamlıdır. Söyler misiniz, kim pis hava solumak ister?... Kim zehirli atıklarla bataklaşan suları kullanmak ister?... Kim verimi düşmüş ve çölleşmiş topraklarda yaşamak ister?... Kim doğal çevremiz dediğimiz tarım alanlarımızı, ovalarımızı, denizlerimizi, göllerimizi, nehirlerimizi, ormanlarımızı, korularımızı, dağ ve tepelerimizi, bitki ve hayvan türlerimizi ‘’bile bile ve göz göre göre’’ kaybetmek ister?... Kirlilik = Çevresel sorundur: Genel anlamda çevre sorunları denince aklımıza, insanların yaşadıkları doğal ortamın (kirletilerek ve tahrif edilerek) bozulması ile sosyal yaşam alanımızdaki ihtiyaç ve gereksinimlerin yokluğu, eksikliği, hata ve noksanlıkları gelmektedir. Toplu halde bir arada yaşayan İnsanlar, daima kendilerine daha iyi yaşama koşulları sağlamak için sosyal yapılanmalara gereksinim duyarlar. Bir çok toplum özellikle sosyo-ekonomik gelişmelerini (endüstrilerini ve tarıma dayalı sanayilerini) oluştururken ve çalıştırırken, doğayı (havamızı, toprağımızı ve suyumuzu) koruyucu önlemler almaktan kaçınırlar ve ister istemez doğal çevrelerini kirletirler. Ülkemizde özellikle büyük şehirlerde ve ilçemizde filtresiz bacalardan ve arıtma sistemsizliğinden tutunuzda, kalitesiz yakıt ve hammadde kullanımından dolayı hava kirliliğine sebebiyet verdiğini bilmeyenimiz yoktur. Fabrikalardan ve evlerden çevreye atılan birçok maddeler de toprak kirliliğine neden olur. Özellikle ülkemiz genelinde olduğu gibi, ilçemizde de kanalizasyonlar, yerleşim merkezlerinin çok yakınında bulunan akarsulara (Nizip Çayı’na) dökülmektedir… Ki bu hem akarsuyumuzun kirlenmesine, hem de pis koku teneffüs etmemize neden olmaktadır. Su ürünlerimiz, bazı kuş türlerimiz ölmekte; Nizip Çayı ve Hancağız baraj gölü etrafındaki topraklarımız verimsizleşmekte ve birçok bitki ve ağaç türümüz (özellikle ceviz ağaçlarımız) yaşam olanağı bulamamaktadır. Su ve toprak kirliliğine neden olan maddelerin bir kısmı da katı atıklardır. Katı atıklar; plâstik maddeler, cam ürünleri, metalik maddeler (konserve ve meşrubat) ve 5. ağaç ürünleri (kağıt, karton gibi). Sosyal çevre kirliliği sorunlarım da oldukça çoktur… Sosyal çevre kirliliğini oluşturan görüntü ve gürültü kirlilikleri insan sinir sistemiyle ilgili, bedensel ve ruhsal hastalıkların kaynağı olarak gösterilir. Konu girişimiz için, görüntü ve gürültü kirliliklerimize dair birer örnek verecek olursak; sıvasız ve boyasız evlerimiz ile genel manada imar sorunlarımızı görüntü kirliliği oluşturmakta; ilçemizde motosikletlerin susturucuları çıkarılmış eksoz gürültüleri ile bazı (düğün evleri gibi) eğlence yerleri ve bazı (taka tuka’lı) iş yerleri de gürültü kirliliğine neden olmaktadır, diyebiliriz… 6. DOĞAL ÇEVRE SORUNLARIMIZ 1- SU KİRLİLİĞİ a) Nizip Çayı’nın Kirliliği İlçemizin tek akar suyu Nizip Çayı’dır. Bu su asırlardır çevresini mesken tutmuş insan topluluklarının ihtiyaçlarını karşılamıştır. Nizip Çayı’nın varlığı, çevresinde sulu tarıma elverişli alanlar oluşturmuş; bölgemize özgü bitki ve hayvan türlerinin yaşamasına ve de biz insanların o canlılardan yararlanmasına olanak sağlamıştır. Onun yer altı kaynaklarından olan Karpuzatan Suyu ile çok uzun süreler içme suyu ihtiyacımızı karşılamıştır. Nizip Çayı’na yakın konuşlanan küçük yerleşim birimlerine de (bir zamanlar sayıları otuzun üzerinde olan) pınarlarından tatlı su içirmiştir. Şu gün için Nizip Çayı oldukça kirlidir ve bu kirlikten ötürü ondan yararlanma olanaklarımız neredeyse yok denecek düzeydedir. Çünkü, şu gün için ‘’Ne yazık ki’’ Nizip Çayı’ndan tatlı-temiz su yerine, kimyasal fabrika atıkları, kükürt dioksit atıkları, deterjan suları, gübrelerdeki azotlu ve fosforlu bileşikler, ağır metaller, çeşitli insan kaynaklı alüvyonlar, gıda işleme atıkları arasında yer alan amonyaklar, plastikler, besin atıkları, hijyen ve kozmetik atıkları, yağ sanayi atığı solventler, kimyasal olarak arıtılmış içme suları, böcek ve tarım ilaçları, petrol hidrokarbonları, fueloil ve motor yağları akmaktadır. Ve bunlardan ötürü Nizip Çayı can çekişmekte ve yıllardır kendini tedavi edici bir çözüm istemektedir. Nizip Çayı’nın kirliliği doğal değerlerimize olan duyarsızlığımızın bariz bir örneğidir. Bu kirlilik, ilçemizdeki birçok kirlilik sorununun da başlangıcıdır. Nizip Çayı’nın Kirliliğine neden olan etmenler: 1- Gaziantep Organize Sanayinin kimyasal içerikli atıklarını 30 yıl önce, Nizip Çayı’na dökmesi ile başlamıştır. 2- Sabun, yağ ve prina (çeltik) sanayimizin ‘hâla’ birçoğu Nizip Çayı şeridinde ve Saha Mahallesi ve İstasyon Mahallesi meskun mahallinde faaliyet göstermekte ve atıkları Nizip Çayı’na dökülmektedir. 3- İlçemiz ve birçok köyümüz kanalizasyonlarını Nizip Çayı’na dökmektedir. 4- Fıstık kavlatma tesisleri çöp ve kabuk atıklarını ‘çok kez’ Nizip Çayı’na akıtmaktadır. Önlem bazında varlarımız ve yoklarımız: - Değişik tür üç sanayicimiz hariç, diğer sanayicilerimizin arıtma tesisleri yoktur. - Nizip Belediyesinin atıl duran bir arıtma tesisi varsa da kimyasal arıtma yapamamakta, zaman zaman biyolojik artıma yapmaktadır. - Son dönem belediye başkanlarımız, Nizip Çayı’nın ıslahı ve çevre düzenlemesi konusunu seçim programlarına almalarına rağmen bugüne kadar ilerleme sağlanamamıştır.. Çözüm önerilerimiz: 7. 1. Kirliliğe neden olan kuruluşlara önlem almaları için mümkünse teşvikler sunulmalı, ‘hukuki yollarla’ caydırıcı yaptırımlar uygulanmalı… Arıtma tesisi kurmaları ve bacalarına filtre takmaları zorunluluğu getirilmeli… 2. Çay kenarındaki beton duvarlar değerlendirilerek her iki kenarına üçer metre yürüyüş ve dinlenme alanları yapılmalı, sulu tarım ile meyve ağaçlı bahçeler korunmalıdır… 3. Nizip Çayı doğal değer olarak ilan edilmeli, kaymakamlık ve belediye bünyesinde bir‘’Nizip Çayı’nı Koruma Birimi’’ oluşturulmalıdır… 4. Nizip Çayı’nın ıslahı ile birlikte gerçekleşmesini istediğimiz bir önerimizde: Akçakent Köyü ile Akevler Semti arasındaki (Nizip Çayı’nın doğu güzergahında bulunan ve takriben 2 km uzunluğundaki) mesafenin Yürüyüş Yolu olarak düzenlenmesidir… 5. Kamuoyu sürekli olarak bilinçlendirilmeli ve tüm bireylerin duyarlılığı arttırılmalıdır… 6. Gaziantep Organize Sanayinin, atıklarını Nizip çayına akıtması şiddetle engellenmeli, yaptırımlar uygulatılmalı, ihbarlar yapılmalıdır. 7. Fıstık kabuklarını değerlendirmek için projeler hazırlanmalıdır. 8. Birecik baraj gölü ve çevresi korunma planı yayınlanmalıdır. a) Hancağız Baraj Gölü’nün kirlilik sorunu ve çözüm önerilerimiz Sulama amaçlı oluşturulan Hancağız Baraj Gölü, şu gün için, had safhada kirli ve pis koku üreten bir bataklık konumundadır… Kimyasal atıklardan, su seviyesinin düşüklüğünden ve durağanlığından ötürü oksijensizdir… Buda toplu canlı ölümlerine neden olmaktadır. Yarı canlı olarak toplanan (yenen ve satılan) balıklar, zehir saçmakta ve birçok hastalıklara neden olmaktadır… Göl havzası civarındaki tarım alanları verimsizleşmekte, göl suyu ile sulanan topraklar çoraklaşmakta, bitkiler bünyelerine bu ağır metalleri almaktalar. Buna bağlı olarak bitki ve ağaç türleri kurumakta, göl suyundan beslenen hayvanlar telef olmaktadır. Çözüm önerilerimiz: 1. Rezervuar alanı temiz su ile sürekli beslenmelidir, buda Nizip çayının ıslahına bağlıdır. 2. Baraj gölü, dipsel ve yüzeysel olarak temizlenmelidir… 3. Göl etrafında çevre düzenlemesi yapılmalı ve göl havzası botanik parka ve piknik alanına dönüştürülmelidir… 4. Göl havzası girişlerine ziyaretçileri uyaran ‘tedbir amaçlı’ levhalar konulmalıdır… 5. Barak Sulama Projesi kapsamında, Belkıs mevkiinde kurulan su pompaj istasyonundan göl havzasına da takviye yolları aranmalı… En azından, sulama mevsimi haricinde, göle takviye yapılmalıdır… b) Karpuzatan Suyu’nun kirlilik sorunu 8. 30 yıl öncesine kadar tüm Nizip’in, son 3 yıl öncesine kadar da 3 mahallenin içme suyu ihtiyacını karşılayan Karpuzatan Suyu, doğal kurumadan, kirlilikten dolayı pis koku üretmeye başlamış ve içme suyu özelliğini kaybetmiştir. Nizipliler’e kala kala memba suyunun ‘şu günler için mesire yeri olarak kullanılan’ yeşil alanı kalmıştır. Karpuzatan Suyu, şu günlerde Nizip Belediyesi tarafından takviye amaçlı Nizip Çayı’na bırakılmaktadır. Çözüm önerilerilerimiz: 1. Şuan için ihityaç görünmese de, gözden çıkarılmamalı, 2. Tahlilleri düzenli olarak yapılmalı, 3. Karpuzatan alanının ‘koruyucu şartlara bağlı’ mesire alanına dönüştürülmeli, 4. Mümkünse kirliliğin başka sebeplerinin aranmalıdır. c) Taşbaş Dağı Pınarı’nın atıllık sorunu: Taşbaş Pınarının suyu, İlçemizdeki içilebilir en temiz ve en tatlı suydu. Hacim kapasitesi düşük olduğundan bir yerleşim biriminin genel içme suyu ihtiyacını karşılayamaz ama, daha uzun yıllar Taşbaş Dağı ziyaretçilerinin kısmi su ihtiyaçlarını karşılayabilir. Efsaneleriyle İlçemiz İnanç Turizmi değerlerimizden addettiğimiz Taşbaş Dağında böyle bir su kaynağının bulunması İlçemiz adına büyük bir şanstır. Taşbaş Pınarının çevre düzenlemesi yapılarak, birinci dereceden koruma altına alınmalı ve turizmin hizmetine sunulmasını önermekteyiz. d) Birecik baraj Gölü 10 yıl öncesine kadar kurak bir bölge olan ilçemiz, şu yıllarda bir baraj gölleri kenti haline gelmiştir. Bu hızlı değişim, beraberinde bazı sorunları getirmişse de hala bakir olan bu bölgenin acilen korunmaya alınması ve sıkı bir denetime tutulması gerekmektedir. Bölgedeki alanlar kurumlara tahsis edilip, ağaçlandırma çalışmaları özendirilmelidir. Çarpık yapılaşma denetlenmeli, şimdiden önlemler alınmalı ve açıklanmalıdır. Göle teknelerin inmesi özendirilmeli ancak, kirletenlere karşı ciddi yaptırımlarda uygulanmalıdır. Balık tutanlar gözlenmeli ve yavrulama alanları koruma altına alınmalı, buralara ağ atılması, özellikle sıfır ağların serilmesi engellenmelidir. 9. 2- HAVA KİRLİLİĞİ İlçemizdeki hava kirliliğine genel bir bakış Nizipliler’in yarısından fazlası kirli hava soluyor… Aşağı Oba diye tabir edilen Nizip’in ilk yerleşim merkezi olan ve Nizip Çayı’nın doğusunda bulunan Saha Mahallesi, Şıhlar Mahallesi ve onların uzantısındaki İstasyon mahallesi, Tahtani Mahallesi, Menderes Mahallesi, Fevzipaşa Mahallesi ve de rakımı düşük olan yerleşim birimlerimiz yıllardır kirli ve ağır havanın etkisi altındadır. Özellikle, son yıllarda (kendini pis kokularla hissettiren) bu hava kirliliğine dair ilçe halkının şikayetleri artmış; mahalle muhtarlarının ve mahalle sakinlerinin şikayetleri muhataplarınca dikkate alınmamış, yetki ve sorumluluk sahiplerince de görmezden gelinmiş ve bu kirliliği önleyici çözümsel girişimlerde bulunulmamıştır. Bir çok geceler bu kötü kokuların, Nizip çayının Batı tarafından geldiği söylenmektedir. Bu pis kokular, İstasyon, Saha, Şıhlar, Tahtani Mahallelerinde daha çok hissedilmekte, yaz aylarında Güneybatı’dan esen rüzgarlarla şiddetlenmektedir. Yine bu kokulardan doğan şikayetlerin, 15 Temmuz ile 15 Eylül arasında arttığına da dikkatlerinizi çekeriz. Bu konuda, NİÇET olarak yaptığımız incelemelere göre, pis kokunun nedenlerini iki grubda değerlendirebiliriz: Sanayiden kaynaklanan hava kirliliği: 1. Hayvani yağ (donyağı, kemik yağı, rendelik yağ) işleyen sabunhaneler ile hayvani ham yağları (deri yağı ile kesim hayvanlarının iç organlarını) işleyerek sabunluk yağa dönüştüren işletmeler… Ki, sayısının 6 olduğu tespit edilmiş, ama son bir ay içinde bu işletmelerden sadece biri deri yağı işlerken gözlemlenmiştir… 2. Akaryakıt arıtma tesislerinin ürettikleri ağır gazların kokuları, 3. Nizip Çayına dökülen Gaziantep Organize Sanayi’nin kimyasal atıklarının neden olduğu kirlenmenin oluşturduğu kötü kokular… 4. Çay Sokağı’ndan Nizip Çayı’na dökülen kanalizasyonun ürettiği koku… 5. Karşıyaka ve Nizip Çayı’nın etrafındaki büyük ve küçükbaş hayvan ağılları ve orada üretilen tezek kokuları… 6. Fıstık üretme tesislerinin, değerlendirilemeyen atık fıstık kabuklarını, kanalizasyona, açık alanlara veya Nizip Çayı’na dökmeleri… 7. Sanayi tesislerinin kuruluşunda yanlış yer seçimi… 8. Çevrenin korunması açısından gerekli tedbirlerin alınmaması; Baca filtresinin ve arıtma tesislerinin olmaması… 9. Üretim işinde uygun teknolojilerin kullanılmaması… 10. Enerji üreten yakma ünitelerinde vasıfsız ve kükürt oranı yüksek yakıtların kullanılması… 11. Motorlu taşıtlardan çıkan egzoz gazları Isınmadan Kaynaklanan hava kirliliği: 10. 1- Isınma amaçlı kullanılan yakıtların düşük kalorili ve kükürt oranı yüksek olan kömürlerin kaçak olarak kullanılması… 2- Yanlış yakma tekniklerinin uygulanması… 3- Son yıllarda, ilçemiz kenar semtlerinde ‘yakıt türü olarak’ tezek kullanımının artması. Önlemler bazında varlarımız ve yoklarımız: - Yağ ve sabun sanayicimizin çoğunda baca filtresi yoktur. - Kalorifer kullanan çok katlı konutlarımızın çok azında baca filtreleri vardır; - Sayısı ikiye düşen hamam işletmelerimizde baca filtresi yoktur. - İtfaiye ekibimiz bacaları ücretsiz temizlemektedir. - eğitim kurumlarımız, kurs açma yetki ve kapasitesine sahiptir. Çözüm önerilerimiz: 1. Nizip Çayı’nın doğu ve batı şeridinde ve mahalle aralarında (evlere çok yakın olarak) bulunan sabun, zeytin ve yağ fabrikaları ile fıstık devlüplerinin organize sanayiye taşınması… 2. Küçük sanayi sitesinin ‘şu gün için, büyüyen Nizip’in konumuna göre uygunluğunu yitirdiğinden organize sanayi yanına taşınması ve boşalacak olan yerin TOKİ için konut alanına dönüştürülmesi… 3. Özellikle Karşıyaka ve Tahtani mahallelerinin sokak aralarında ve Nizip Çayı şeridindeki bahçe/tarla alanlarına kurulan ev altlarındaki besi ahırlarının denetlenmesi. Çözüm için şehir dışında bir besi alanı oluşturması... 4. İlçe ve köy kanalizasyonları için arıtmalı atık merkezleri oluşturulmalı… 5. Belediyeye ait olan arıtma tesisinin kapasitesi arttırılmalı ve sürekli işlerlik kazandırılmalıdır… 6. Sanayi kuruluşlarında ve evlerde kalitesi düşük yakıt (kömür, fueloil vs) kullanımı engellenmesi… 7. Yakım işini yapan kişiler için kurs açılması, sertifika verilmesi ve bu kişilerin denetlenmesi, 8. Daha imalat aşamasında bile salgıladığı pis kokularla ilçe halkımızın katlanamadığı Nizip Sabunculuğunu Pazar payından eden kalitesiz ve sağlıksız hammadde kullanımına son verilmelisi. (50 yıl önceleri Nizip’te zeytin yağının haricinde herhangi bir hammaddenin sabun yapımında kullanımının yasak olduğu görülecektir.) 9. Yeni binalara izolasyon zorunluluğuda getirilmeli, 10. Doğal gaz kullanımı yaygınlaştırılmalı, 11. Atatürk bulv ve Mustafa KÖKMEN bulvarlarına Metro düşünülmeli, 12. Her inşaat için, orman payı kesilmeli, orman fonu oluşturulmalı… 3- TOPRAK KİRLİLİĞİ 11. İlçemizde, toprak kirliliğinin en etkin görüldüğü alanlar Hancağız Baraj Gölü havzası, Nizip Çayı şeridi çevresindeki tarım alanları ve Çöp dökme alanı çevresidir. Özellikle, Nizip Çayı şeridinde bulunan bahçe ve bostan sahiplerimiz ürün sulama ihtiyacını, oldukça kirli olan Nizip Çayı’ndan karşılamaktadırlar. Bu bölgedeki toprağın, dipsel ve yüzeysel kirli (zehirli atık içerikli) suyu sürekli emmeleri ve de hava kirliliğinin de katkısıyla toprağın üretkenliği azalmakta, sağlıklı ürün elde etmek imkansızlaşmaktadır. Bu bölgelerimizde yaşayan canlılar ile yetişen ve yetiştirilen bitki ve ağaçlar ve hatta bu bitki ve meyvelerle beslenen canlılar zehirlenme etkisi altında kalmaktadırlar. Toprak kirlenmesi, eksi yönlü toprak kalitesi oluştururken, toprağın gerek doğal, gerek tarım ekosistemini de verimlilik açısından etkiler. Toprak kirliliğine neden olan etmenler: 1. Piknik alanlarının sahreciler tarafından kirletilmesi… 2. Çöp dökme alanındaki yangınlar… 3. Hancağız Baraj Gölü ve Nizip Çayı suyu ile sulanan toprak alanlarınn ağır metallerle özelliğini kaybetmesi; 4. İlçe tarım ekonomisinin can damarı olan zeytin ve fıstık değerlerimizin imara kurban gitmesi… 5. Son yıllarda ilçe sulu tarımının sağlıksızlığı ve verim düşüklüğü… 6. Kontrolsuz gübreleme, ilaçlama hatta sulama Çözüm önerilerimiz : 1. Süreklilik arz eden atık kontrolleri yapılmalı... 2. Çöp dökme alanındaki lastik yangınları engellenmeli, 3. Toprağa bırakılan atıkların ‘’geri dönüşüm projesi kapsamında’’ yatırıma dönüşmesi sağlanmalı, 4. Tanker ve sanayi kuruluşlarında ki kimyasalların toprak alanlara dökülmesi takip edilerek engellenmeli, 5. Nizip çayının ıslahı planlanmalı, 6. İmar alanlarının daha çorak yerlere doğru açılması sağlanmalı, 7. Çiftçilere sürekli seminerler verilmeli, 8. Toprak analizlerimiz yapılmalı, 12. SOSYAL ÇEVRE KİRLİLİĞİ 1- Gürültü Kirliliği Alt tarafı bir gürültü kirliliği dediğimiz bu sorun, birçok hastalıklara ve sakatlıklara neden oluyor. Gürültü kirliliğine neden olan etmenler: 1. Düğün evlerinin birçoğunun şehir merkezinde ve çok katlı işyerlerinin açıküst katlarında olması ve ses düzeneklerinin belirlenen standartların çok üstünde olması sorunu… 2. Şehrin ana caddelerini ‘neredeyse’ saatlerce turlayan onlarca, yüzlerce araçlık düğün konvoylarının çıkardığı korna-klakson seslerinin oluşturduğu kirlilik sorunu… 3. Kuru-sıkı da olsa, düğün ve kutlamalarda ‘uzun süreli’ silah sıkılmaları, 4. Susturucusu çıkarılmış motosikletlerin gece veya gündüz demeden şehrin ana caddelerinde bile turlamaları hatta yarışmaları… 5. Gerek park halindeki, gerek şehir içinde seyr halindeki araçlardan, bazen de Okul servislerinden çıkan aşırı sesli müzikler, 6. Havai fişek ve maytap gürültüleri ve yaratabileceği tehlikeler… 2- Görüntü Kirliliği 13. Kim ve kimler göz zevkinin duygusal körelmesine müsaade eder? Estetikten yoksun, doğal ve sosyal çevresiyle uyumsuz yapılanmalara ve hele de sıvasız ve boyasız evlerin ve iş yerlerinin varlığından kimler sorumludur; hangi kurumlar bunlara göz yumar? Yaya kaldırımlarımızın işgali sizce bir çevre kirliliği ve de çevresel alan gaspı değil midir?... Ya cadde ve sokaklarımızın motorlu araçlarca ‘sağlı-sollu işgal edilmesine ne demeli?!... Tabi ki, görüntü kirliliği… Görüntü kirliliğine neden olan etmenler: 1. Trafik: Trafik kurallarının %90 uygulanmaması… Her motorize aracın şehir içi trafik canavarı gibi davranması… Otoparksızlıktan ötürü ve caddesokak işgali yaratan araçların yarattığı görüntü kirliliği… 2. Yaya kaldırımlarının ‘neredeyse tüm esnaflarca’ işgal edilmesi, tente boylarının baş hizasında olması, 3. Uyarı tabelalarının özensiz dikilmesi, 4. Özellikle tali caddelerde ve sokak aralarında bulunan kahvehane ve çay ocakları önünde kaldırım ve alan işgali yapanlar, 5. Sıvasız ve boyasız ev ve iş yerlerinin çirkin görüntüleri, 6. Spor alanlarının azlığı ve de var olanların kirlilik sorunu, 7. Kenar semtlerdeki park ve bahçelerin bakımsızlığı, 8. Zamanında rant amaçlı-şark kurnazlığı anlayışıyla (pasajlı, sağı solu iş yerleriyle çevrili ve düğün salonlu olarak) yapılmış olan ve sanki bir iş merkezinin içindeymiş görüntüsü veren belediye binamızın, tek başına bir resmi saray anlayışından uzak olması, 9. Gün geçtikce harabeye dönen SİT kapsamındaki yerler… 10. Başı-boş, sağlıksız köpekler ve köpek havlamaları, 11. Mahalle ve ara caddelerde bulunan esnaf türü küçük imalathanelerin varlığı… Çözüm önerilerimiz: 1. Trafik çevre düzenlemesinin sağlıklı bir işlerliğe kavuşması için, bir an önce, tek ve çok katlı otoparklar yapılmalı, 2. Cumhuriyet mah.de birkaç sokak trafiğe kapalı alış-veriş merkezine dönüştürülmeli, 3. Şehir merkezinde ve mahalle aralarında bulunan düğün evlerinin şehir dışlarına taşınmalı, 4. Kaldırım işgallerine taviz verilmemeli, tente ve reklam tabelaları yükseklikleri incelenmeli, 5. Cadde ve bulvarlarımız (Mutat, serinletme amaçlı sulamaların haricinde) ayda bir kez yıkanmalı, 6. İlçe halkımız çevre kirlilikleri konusunda (yayın-basın yolu ve afişlerle) sürekli bilgilendirilmeli, halk genelinin duyarlılığı sağlanmalı, 7. Sit binalarının tekrar değerlendirilmesi sağlanmalı, bu tıkanıklık aşılmalı, 8. Harabeye dönen binalar yıkılıp, park alanı kazanılmalı, 9. Belediyemiz imkanlarını kullanarak, sıvasız evler için kum tahsis edilmeli, ayrıca boya zorunluluğu getirilmelidir. 14. Son Sözlerimiz: Nizip Kaymakamı ve Nizip Çalıştayı Başkanı Sayın Yaşar Karadeniz ve Sayın Çalıştay Üyeleri; Bazı çözüm önerilerimizin, içinde bulunduğumuz koşullar ve imkanlar dikkate alındığında, kimilerince (uygulanması ve gerçekleşmesi açısından) ütopya olarak görülebilir… Bazı tespitlerimize de (‘’yarası olan gocunur’’ özdeyişimiz doğrultusunda) itirazlar olabilir… Bizler NİÇET olarak her türlü olumlu ve tutarlı eleştiri ve görüşlere saygı gösteren ve ‘’dediğim dedik’’ zihniyeti taşımayan, iyi, güzel, yararlı ve kalıcı her konuda uyumlu ve yapıcı bir anlayışın temsilcileriyiz… Bizim için önemli olan, sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel, tarihsel, eğitsel, doğasal, çevresel konularda eksikliğini ve noksanlığını hissettiğimiz yapılanmaların yaşama geçirilmesi; hataların ve yanlışlıkların düzeltilmesidir… Ki sorunsal bazdaki bu konularımız kim ve kimler, hangi kurum ve kuruluşlar tarafından kalıcı bir çözüme kavuşturulursa kavuşturulsun (yalnızca ama yalnızca ciddi manada madden ve manen destek olmamızın haricinde) hiçbir paye ve çıkar düşüncesinde olmadık ve olmayız da… Yeter ki, sunum konumuz olan çevre kirliliklerinin bazıları çözümsel olarak yaşama geçirilsin; bir cümlelik tespitimizin kale alınması ve çözüm önerimizin uygulanmaya konmasının onuru bizlere yeter de artar; Nizip için iyi, güzel ve yararlı bir şeylerin yapılması bazında… Saygılarımızı sunar, çalıştayın uzun ömürlü olmasını ve alınan kararların sağlıklı ve başarılı bir şekilde yaşama geçirilmesini dileriz… NİÇET Nizip Çevre ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği Yönetim Kurulu Başkan ve Üyeleri Kemal Cengiz Mehmet Akif Akpek Kasım Böler Osman Alpaslan Mehmet Karakaş