2 - Nizip ve Nizipliler

advertisement
2. Dönem İlk Çalıştay Toplantısının gündem maddesi olan Çevre Sorunları ve
Hava Kirliliği Konusunda Hazırladığımız tespit ve çözüm önerilerimiz:
Nizip Kaymakamı Sayın Yaşar Karadeniz
ve Çalıştay Üyelerinin İlgi ve Alakalarına Sunulur.
NİÇET
Nizip Çevre ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği
1.
Nizip Çalıştayı Başkanı Sayın Yaşar Karadeniz ve Sayın Çalıştay Üyeleri;
Her akliselim insanın bildiği tek gerçek varsa o da ‘yaşamını idame ettirebilmek
için’ insanın doğal çevresine olan muhtaçlığıdır... Ama ne yazık ki, dünya sanayi
devriminden bu yana aşırı kâr hırsıyla birlikte doğamız hoyratça kullanılmakta ve
ekolojik denge ‘günden güne’ bozulmaktadır. Bunun başlıca nedenlerinden biri de
eğitimsizlik, çevre konusuna duyarsızlık ve doğal israftır.
Çevre sorunu hayati bir sorundur.
Çevresel kirlilik sorunlarına ciddi yaklaşımın 1972 yılında İsveç'in Stockholm
kentinde yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı'nda alınan bir kararla
resmileşmiş ve 5 Haziran günü, tüm BM üyelerince Dünya Çevre Günü olarak kabul
edilmiştir.
Ülkemizde ise, bu amaç doğrultusunda 1978 yılında Türkiye Çevre Sorunları
Vakfı, daha sonra da Çevre Müsteşarlığı kuruldu. Başbakanlığa bağlı çevre
müsteşarlığı 5 -11 Haziran tarihleri arasını Çevre Koruma Haftası olarak kabul etti.
Özetle:
Çevre, insanların ve diğer canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri
ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları, fiziki, biyolojik, sosyal, ekonomik ve
kültürel bir ortamdır.
Denizler, göller, nehirler, dağlar, ovalar, yaylalar, ormanlar, korular, çayırlar,
bitki ve hayvan türleri doğal çevreyi oluşturur.
Çevre kirlenmesini, insanın doğaya verdiği zarar olarak da tanımlayabiliriz.
Doğanın korunması ve tahribatının engellenmesi zorunludur. Gelecek nesillere iyi bir
çevre bırakmak için kirlenmeleri mutlaka önlemek, yeşil alanları ve hayvanları
koruyup çoğaltmak gerekmektedir. Bilinçsizce sağa sola attığımız plastik ürünlerin
doğada 400 yıl kadar çürümeden kalabildiğini söylersek, karşı karşıya kaldığımız
tehlikenin boyutlarını biraz olsun anlayabiliriz. Çevrenin kirlenmesini önlemek için
üzerimize düşen görevleri mutlaka yapmalıyız.
Doğal Çevrenin kirlenmesi (ormanların yok olması, toprağın çölleşmesi,
göllerin kuruması, nehirlerin zehirli atıklarla dolması) insanlığın en büyük
sorunlarından başlıcasıdır… Ki, susuzlukla, açlıkla, işsizlikle ve hatta ömür süremiz
ve sağlığımızla birebir orantılıdır.
Kırsal kesim insanlarımız verimsizleşen ve çölleşmeye yüz tutan
topraklarından göç etmekte ve sürekli olarak kent nüfusunu işsizler ordusuyla
doldurmakta ve buna bağlı olarak tarımsal üretim azalmaktadır.
Peki bizler, çevremizi koruyup, çevremize sahip çıkıyor muyuz? Çevre
kirlenmesini önlemek için üzerimize düşen görevleri yapıyor muyuz? Yoksa 'gün be
gün' bana neci tavırlarla çevremizi kirletip, onun bize sunduğu nimetlere nankörlük
mü ediyoruz?
Sanayi bölgeleri oluştururken doğal çevre tespitini doğru yapıyor muyuz?..
Sanayi kuruluşlarında olması gereken ama aramayla bulunamayan arıtma tesislerinin
yokluğuna ve de filtresiz bacalara ağır (caydırıcı) cezalar uyguluyor muyuz?..
Yoğunlaşan nüfus için açılan yeni yerleşim birimleri için acaba kaç tür ve kaç yüz
ağacın köküne balta vuruyoruz?.. Kaç uçar-kaçar hayvan türünün yaşam mekânını
gasp ediyoruz?.. Ve de en duyarlı olmamız gereken çevre kirliliği sorununa nasıl bir
ciddiyetle yaklaşıyoruz?..
Son yıllarda kaç bin hektarlık orman alanımız, dikkatsizlik sonucu çıkan
yangınlara ve yanlı-yanlış imar felâketlerine kurban gitti?.. Kaç canlı türümüz
tükendi?.. Kaç denizimiz had safhada kirlendi, kaç gölümüz, kaç deremiz kurudu?..
2.
Ve de bunlarla mücadele eden kaç çevre koruma derneğimiz var?.. Devlet, çevreci
derneklere ne kadar sahip çıkıyor, ne kadar arkalanıyor?
Oysa, doğal çevrenin korunması, çevre düzenlemesi, çevre sorunları ve çevre
kirliliği gibi konular, başta devlet olmak üzere, her insanın ilgi, uğraş ve mesuliyet
alanı olmalıdır. Bu konuda sorumluluğu, yalnızca Türkiye Çevre Sorunları Vakfı ile
Çevre Müsteşarlığı'na bırakıp, sen sağ, ben selamet savurganlığında olmamalıyız...
Yoksa, ne yeşil bir zeminde oturabiliriz, ne dalında meyve yiyebiliriz, ne balık
avlayacak temiz bir su, ne iki kulaç atıp yüzebileceğimiz nehir, deniz ve göl bulabiliriz,
ne de ''oh be'' dedirtecek türden temiz bir hava soluyabiliriz...
Doğal çevre konusunda şunu asla aklımızdan çıkarmamalıyız: Havamız
kirlenince, solunum yolları hastalıklarımız artar. Solunum organlarımız vaktinden
önce yaşlanır ve bizleri öldürür. Toprağımız kirlenince, ekim alanlarımızın verimi
düşer. Bitki hastalıkları çoğalır. Tarım alanları azalır, ülke fakirleşir; insanlarımız
bitkisel proteinlerden yeterince yararlanamazlar. Suyumuz kirlenince, deniz
hayvanlarının yaşam ortamları bozulur, toplu balık ölümleri meydana gelir; bu
balıkların yenmesinden ötürü de zehirlenme vakaları olur. Denizler de ve nehirlerde
yüzemeyiz.
Çevre kirliliğini önlemek o kadar da zor değildir:
Şimdi, hepimizin bildiği ama iş uygulamaya geldiğinde savsakladığımız, çevre
kirliliği önlemleri konusunda bizlerin ve devletin yapması gerekenleri bir kez daha
hatırlayalım:
1-) Resmi Kurum ve kuruluşlar bazında;
-Çevre sorunlarının çözümü için sivil toplum kuruluşlarına yardımcı olmalıyız.
-Çevre sorunlarının önlenmesi için devletin çeşitli yaptırımlar uygulamasını
istemeli ve pratikte yaşama geçirdiğini görmeliyiz…
-Çevre bakanlığı’nın ve müdürlüklerinin daha aktif bir şekilde çalışmalarını
sağlamak için ‘kirliliğin önlenmesi konusunda bu resmi birimleri’ sürekli göreve
davet etmeliyiz...
-Yerel yönetimlerin çevre sorunlarına daha fazla ilgi göstermelerini
sağlamalıyız...
- Çevre konusunda halkı sürekli bilgilendirmeli ve çevre duyarlılığı
oluşturmalıyız…
2-) İşletmelerimiz, motorlu araç sahiplerimiz ve konut sahiplerimiz
bazında;
-Sanayi kuruluşlarının yer seçimini (coğrafi konum ve rüzgar yönü dikkate
alınarak) doğru yapmalıyız…
-Sanayi tesislerimize baca filtresi ve arıtma tesisi kurmalıyız…
-Vasıfsız ve kükürt oranı yüksek yakıtlar kullanmamalıyız…
-işe uygun teknolojiler kullanmalıyız…
-Meskenlerimizde sınma amaçlı, düşük kaliteli ve kükürt oranı yüksek yakıtlar
kullanmamalıyız…
-Yanlış yakma teknikleri uygulamamalıyız ve kalifiye eleman çalıştırmalıyız…
-Motorlu araçlarımızın egzoz gazı filtrelerini sıkça temizlemeliyiz…
3-) Bireysel ve toplumsal bazda;
-Ormanları korumalıyız... İzinsiz ağaç kesmemeliyiz… Kıyamet koparken dahi
elimizdeki fidanı dikmeliyiz...
-Yaş ağaca balta vurmamalıyız... Bırakınız ağacı, dalını, yaprağına dahi zarar
vermemeliyiz...
3.
-Çimlerin üzerinde piknik ateşi yakmamalıyız... Kuru zeminde de olsa, piknikten sonra
yaktığımız ateşi söndürmeliyiz... Piknik olanındaki çer-çöplerinizi yerde
bırakmamalıyız...
-Çöpleri (endüstriyel, evsel ve tıbbi atıkları) çöp poşetlerinin ağzını sıkıca
bağladıktan sonra çöp kutularına ve belediyece tespit edilen yerlere atmalıyız...
Hijyenik poşetler kullanmalıyız…
-Bataklaşan alanları ıslah etmeliyiz… Zararlı hayvanların, böceklerin özellikle,
karasinek ve sivrisineklerin üreyip çoğalmalarını engellemeliyiz…
-Fabrikaların zehirli atıkları ve kanalizasyon sularını akarsulara, göllere ve
denizlere akıtılmamalıyız, akıtanlara müsaade etmemeliyiz...
-Kaliteli yakıtlar kullanmalıyız….
-Su kaçaklarını ve kanalizasyon borularındaki patlamaları hemen ilgililere
bildirmeliyiz…
-Kese kağıdı kullanma alışkanlığını teşvik etmeliyiz…
-Küçük-büyük, kanatlı-kanatsız, sütlü-sütsüz, evcil yada yabanı hiçbir hayvana
zarar vermemeliyiz..
-Yerleşim birimlerine yakın yerlerde (mahalle ve sokak aralarında) besicilik
yapmamalıyız, yapanlara müsaade etmemeliyiz...
-Kurbanlık hayvan kesim kurallarına uymalıyız ve onların atıklarını ‘en kısa
süre içinde’ temizleyiniz...
-Pis sularımızı ve evsel atıklarımızı sokağa dökmemeliyiz...
-Açık alanlara tuvaletimizi yapmamalıyız; yapmak mecburiyetinde kalırsak da
üstünü kapatmayı unutmamalıyız...
-Her türlü ‘endüstriyel ve evsel’ enerjiyi tasarruflu kullanmalıyız...
-Biten pilleri, cam şişeleri, plastik atıkları, kola kutularını, sigara filtrelerini,
tenekeleri ve kağıtları asla toprak zemine atmamalıyız... Mümkünse her biri için ayrı
atık poşetleri kullanmalıyız…
-Yakıtların tam yakılmasını sağlamalıyız… Böylece hem enerji kaybını, hem de
hava kirliliği önlemiş oluruz…
İşte tüm bu basit gerçekleri ezberlemeli, çevremizi kollayıp, sahiplenmeli; çevre
temizliğinin önemini çocuklarımıza öğretmeli, büyüklerimizin de kulaklarını
çınlatmalıyız... Ki temiz bir doğada ve sosyal çevrede, sağlıklı bir şekilde yaşamanın
mutluluğuna erişmiş olalım.
Çevre kirliliğinin önlenmesi ve bu konuda gerekli tedbirlerin alınması
hususlarında en büyük görev okullarımıza ve basınımıza düşmektedir. Kıyamet
alametlerinin bizce en belirgini çevre kirliliğidir… Unutmayınız ki, doğal çevremize
olan duyarsızlığımız Azrail'in habercisidir. Çevre kirliliği, bariz bir şekilde doğamızı
öldürmekte ve yaşanılmaz bir cehenneme dönüştürmektedir.
Söyler misiniz, doğal çevremiz ölünce insanoğlu nerede ve nasıl yaşayacaktır?
NİÇET
Nizip Çevre ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği
Yönetim Kurulu Başkan ve Üyeleri
Kemal Cengiz
Mehmet Akif Akpek
Kasım Böler
Osman Alpaslan
Mehmet Karakaş
4.
DOĞAL ve SOSYAL ÇEVRE SORUNLARIMIZ
Bizler, NİÇET (Nizip Çevre ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği) olarak,
Çevre sorunlarını (doğal ve sosyal çevre sorunları olarak) iki ana başlık altında, ama
bir bütün olarak değerlendiriyoruz.
Doğal çevre sorunlarını hava, toprak ve su kirliliği olarak bir bölümde; sosyal
çevre sorunlarını da görüntü ve gürültü kirliliği olarak ikinci bölümde değerlendirmeye
çalıştık.
Doğal çevre = Sosyal yaşam alanıdır:
Canlıların yaşayabilmesi için ‘’olmazsa olmaz’’ denilen üç doğal varlığa
ihtiyaçları vardır. Bunlar, hava, toprak ve sudur… Bu zorunlu ihtiyaçlar, yaşam için
bir bütünlük arz ederler. Ne susuz, ne havasız ne de beslenmenin temel kaynağı
toprak olmaksızın hiçbir canlı yaşayamaz. İnsanlar, topluluklar halinde birarada
yaşamaya başladıkları andan itibaren, suyun bol olduğu alanları, temiz havanın
hissedildiği ortamları ve tarım ile avlanmaya elverişli topraklı bölgeleri yurt
edinmişlerdir.
İnsanoğlu başta olmak üzre, bu üç doğal varlık değerinin kirlenmesi demek,
yaşam alanlarının ihtiyaca yeterince cevap verememesi anlamına gelir ki, yaşarken
ölmekle eş anlamlıdır. Söyler misiniz, kim pis hava solumak ister?... Kim zehirli
atıklarla bataklaşan suları kullanmak ister?... Kim verimi düşmüş ve çölleşmiş
topraklarda yaşamak ister?... Kim doğal çevremiz dediğimiz tarım alanlarımızı,
ovalarımızı, denizlerimizi, göllerimizi, nehirlerimizi, ormanlarımızı, korularımızı, dağ
ve tepelerimizi, bitki ve hayvan türlerimizi ‘’bile bile ve göz göre göre’’ kaybetmek
ister?...
Kirlilik = Çevresel sorundur:
Genel anlamda çevre sorunları denince aklımıza, insanların yaşadıkları doğal
ortamın (kirletilerek ve tahrif edilerek) bozulması ile sosyal yaşam alanımızdaki
ihtiyaç ve gereksinimlerin yokluğu, eksikliği, hata ve noksanlıkları gelmektedir. Toplu
halde bir arada yaşayan İnsanlar, daima kendilerine daha iyi yaşama koşulları
sağlamak için sosyal yapılanmalara gereksinim duyarlar. Bir çok toplum özellikle
sosyo-ekonomik gelişmelerini (endüstrilerini ve tarıma dayalı sanayilerini)
oluştururken ve çalıştırırken, doğayı (havamızı, toprağımızı ve suyumuzu) koruyucu
önlemler almaktan kaçınırlar ve ister istemez doğal çevrelerini kirletirler.
Ülkemizde özellikle büyük şehirlerde ve ilçemizde filtresiz bacalardan ve arıtma
sistemsizliğinden tutunuzda, kalitesiz yakıt ve hammadde kullanımından dolayı hava
kirliliğine sebebiyet verdiğini bilmeyenimiz yoktur.
Fabrikalardan ve evlerden çevreye atılan birçok maddeler de toprak kirliliğine
neden olur.
Özellikle ülkemiz genelinde olduğu gibi, ilçemizde de kanalizasyonlar, yerleşim
merkezlerinin çok yakınında bulunan akarsulara (Nizip Çayı’na) dökülmektedir… Ki
bu hem akarsuyumuzun kirlenmesine, hem de pis koku teneffüs etmemize neden
olmaktadır. Su ürünlerimiz, bazı kuş türlerimiz ölmekte; Nizip Çayı ve Hancağız baraj
gölü etrafındaki topraklarımız verimsizleşmekte ve birçok bitki ve ağaç türümüz
(özellikle ceviz ağaçlarımız) yaşam olanağı bulamamaktadır.
Su ve toprak kirliliğine neden olan maddelerin bir kısmı da katı atıklardır. Katı
atıklar; plâstik maddeler, cam ürünleri, metalik maddeler (konserve ve meşrubat) ve
5.
ağaç ürünleri (kağıt, karton gibi).
Sosyal çevre kirliliği sorunlarım da oldukça çoktur… Sosyal çevre kirliliğini
oluşturan görüntü ve gürültü kirlilikleri insan sinir sistemiyle ilgili, bedensel ve ruhsal
hastalıkların kaynağı olarak gösterilir.
Konu girişimiz için, görüntü ve gürültü kirliliklerimize dair birer örnek verecek
olursak; sıvasız ve boyasız evlerimiz ile genel manada imar sorunlarımızı görüntü
kirliliği oluşturmakta; ilçemizde motosikletlerin susturucuları çıkarılmış eksoz
gürültüleri ile bazı (düğün evleri gibi) eğlence yerleri ve bazı (taka tuka’lı) iş yerleri de
gürültü kirliliğine neden olmaktadır, diyebiliriz…
6.
DOĞAL ÇEVRE SORUNLARIMIZ
1- SU KİRLİLİĞİ
a) Nizip Çayı’nın Kirliliği
İlçemizin tek akar suyu Nizip Çayı’dır. Bu su asırlardır çevresini mesken
tutmuş insan topluluklarının ihtiyaçlarını karşılamıştır. Nizip Çayı’nın varlığı,
çevresinde sulu tarıma elverişli alanlar oluşturmuş; bölgemize özgü bitki ve hayvan
türlerinin yaşamasına ve de biz insanların o canlılardan yararlanmasına olanak
sağlamıştır. Onun yer altı kaynaklarından olan Karpuzatan Suyu ile çok uzun süreler
içme suyu ihtiyacımızı karşılamıştır. Nizip Çayı’na yakın konuşlanan küçük yerleşim
birimlerine de (bir zamanlar sayıları otuzun üzerinde olan) pınarlarından tatlı su
içirmiştir.
Şu gün için Nizip Çayı oldukça kirlidir ve bu kirlikten ötürü ondan yararlanma
olanaklarımız neredeyse yok denecek düzeydedir. Çünkü, şu gün için ‘’Ne yazık ki’’
Nizip Çayı’ndan tatlı-temiz su yerine, kimyasal fabrika atıkları, kükürt dioksit atıkları,
deterjan suları, gübrelerdeki azotlu ve fosforlu bileşikler, ağır metaller, çeşitli insan
kaynaklı alüvyonlar, gıda işleme atıkları arasında yer alan amonyaklar, plastikler,
besin atıkları, hijyen ve kozmetik atıkları, yağ sanayi atığı solventler, kimyasal olarak
arıtılmış içme suları, böcek ve tarım ilaçları, petrol hidrokarbonları, fueloil ve motor
yağları akmaktadır. Ve bunlardan ötürü Nizip Çayı can çekişmekte ve yıllardır kendini
tedavi edici bir çözüm istemektedir.
Nizip Çayı’nın kirliliği doğal değerlerimize olan duyarsızlığımızın bariz bir
örneğidir. Bu kirlilik, ilçemizdeki birçok kirlilik sorununun da başlangıcıdır.
Nizip Çayı’nın Kirliliğine neden olan etmenler:
1- Gaziantep Organize Sanayinin kimyasal içerikli atıklarını 30 yıl önce,
Nizip Çayı’na dökmesi ile başlamıştır.
2- Sabun, yağ ve prina (çeltik) sanayimizin ‘hâla’ birçoğu Nizip Çayı
şeridinde ve Saha Mahallesi ve İstasyon Mahallesi meskun mahallinde faaliyet
göstermekte ve atıkları Nizip Çayı’na dökülmektedir.
3- İlçemiz ve birçok köyümüz kanalizasyonlarını Nizip Çayı’na dökmektedir.
4- Fıstık kavlatma tesisleri çöp ve kabuk atıklarını ‘çok kez’ Nizip Çayı’na
akıtmaktadır.
Önlem bazında varlarımız ve yoklarımız:
- Değişik tür üç sanayicimiz hariç, diğer sanayicilerimizin arıtma tesisleri
yoktur.
- Nizip Belediyesinin atıl duran bir arıtma tesisi varsa da kimyasal arıtma
yapamamakta, zaman zaman biyolojik artıma yapmaktadır.
- Son dönem belediye başkanlarımız, Nizip Çayı’nın ıslahı ve çevre
düzenlemesi konusunu seçim programlarına almalarına rağmen bugüne kadar
ilerleme sağlanamamıştır..
Çözüm önerilerimiz:
7.
1. Kirliliğe neden olan kuruluşlara önlem almaları için
mümkünse teşvikler sunulmalı, ‘hukuki yollarla’ caydırıcı
yaptırımlar uygulanmalı… Arıtma tesisi kurmaları ve
bacalarına filtre takmaları zorunluluğu getirilmeli…
2. Çay kenarındaki beton duvarlar değerlendirilerek her iki kenarına üçer
metre yürüyüş ve dinlenme alanları yapılmalı, sulu tarım ile meyve
ağaçlı bahçeler korunmalıdır…
3. Nizip Çayı doğal değer olarak ilan edilmeli, kaymakamlık ve belediye
bünyesinde bir‘’Nizip Çayı’nı Koruma Birimi’’ oluşturulmalıdır…
4. Nizip Çayı’nın ıslahı ile birlikte gerçekleşmesini istediğimiz bir
önerimizde: Akçakent Köyü ile Akevler Semti arasındaki (Nizip
Çayı’nın doğu güzergahında bulunan ve takriben 2 km
uzunluğundaki) mesafenin Yürüyüş Yolu olarak düzenlenmesidir…
5. Kamuoyu sürekli olarak bilinçlendirilmeli ve tüm bireylerin duyarlılığı
arttırılmalıdır…
6. Gaziantep Organize Sanayinin, atıklarını Nizip çayına akıtması şiddetle
engellenmeli, yaptırımlar uygulatılmalı, ihbarlar yapılmalıdır.
7. Fıstık kabuklarını değerlendirmek için projeler hazırlanmalıdır.
8. Birecik baraj gölü ve çevresi korunma planı yayınlanmalıdır.
a) Hancağız Baraj Gölü’nün kirlilik sorunu ve çözüm önerilerimiz
Sulama amaçlı oluşturulan Hancağız Baraj Gölü, şu gün için, had safhada kirli
ve pis koku üreten bir bataklık konumundadır… Kimyasal atıklardan, su seviyesinin
düşüklüğünden ve durağanlığından ötürü oksijensizdir… Buda toplu canlı ölümlerine
neden olmaktadır. Yarı canlı olarak toplanan (yenen ve satılan) balıklar, zehir
saçmakta ve birçok hastalıklara neden olmaktadır…
Göl havzası civarındaki tarım alanları verimsizleşmekte, göl suyu ile sulanan
topraklar çoraklaşmakta, bitkiler bünyelerine bu ağır metalleri almaktalar. Buna bağlı
olarak bitki ve ağaç türleri kurumakta, göl suyundan beslenen hayvanlar telef
olmaktadır.
Çözüm önerilerimiz:
1. Rezervuar alanı temiz su ile sürekli beslenmelidir, buda Nizip çayının ıslahına
bağlıdır.
2. Baraj gölü, dipsel ve yüzeysel olarak temizlenmelidir…
3. Göl etrafında çevre düzenlemesi yapılmalı ve göl havzası botanik parka ve
piknik alanına dönüştürülmelidir…
4. Göl havzası girişlerine ziyaretçileri uyaran ‘tedbir amaçlı’ levhalar
konulmalıdır…
5. Barak Sulama Projesi kapsamında, Belkıs mevkiinde kurulan su pompaj
istasyonundan göl havzasına da takviye yolları aranmalı… En azından,
sulama mevsimi haricinde, göle takviye yapılmalıdır…
b) Karpuzatan Suyu’nun kirlilik sorunu
8.
30 yıl öncesine kadar tüm Nizip’in, son 3 yıl öncesine kadar da 3 mahallenin
içme suyu ihtiyacını karşılayan Karpuzatan Suyu, doğal kurumadan, kirlilikten dolayı
pis koku üretmeye başlamış ve içme suyu özelliğini kaybetmiştir. Nizipliler’e kala kala
memba suyunun ‘şu günler için mesire yeri olarak kullanılan’ yeşil alanı kalmıştır.
Karpuzatan Suyu, şu günlerde Nizip Belediyesi tarafından takviye amaçlı Nizip
Çayı’na bırakılmaktadır.
Çözüm önerilerilerimiz:
1. Şuan için ihityaç görünmese de, gözden çıkarılmamalı,
2. Tahlilleri düzenli olarak yapılmalı,
3. Karpuzatan alanının ‘koruyucu şartlara bağlı’ mesire alanına
dönüştürülmeli,
4. Mümkünse kirliliğin başka sebeplerinin aranmalıdır.
c) Taşbaş Dağı Pınarı’nın atıllık sorunu:
Taşbaş Pınarının suyu, İlçemizdeki içilebilir en temiz ve en tatlı suydu. Hacim
kapasitesi düşük olduğundan bir yerleşim biriminin genel içme suyu ihtiyacını
karşılayamaz ama, daha uzun yıllar Taşbaş Dağı ziyaretçilerinin kısmi su ihtiyaçlarını
karşılayabilir.
Efsaneleriyle İlçemiz İnanç Turizmi değerlerimizden addettiğimiz Taşbaş
Dağında böyle bir su kaynağının bulunması İlçemiz adına büyük bir şanstır.
Taşbaş Pınarının çevre düzenlemesi yapılarak, birinci dereceden koruma
altına alınmalı ve turizmin hizmetine sunulmasını önermekteyiz.
d) Birecik baraj Gölü
10 yıl öncesine kadar kurak bir bölge olan ilçemiz, şu yıllarda bir baraj gölleri kenti
haline gelmiştir. Bu hızlı değişim, beraberinde bazı sorunları getirmişse de hala bakir olan bu
bölgenin acilen korunmaya alınması ve sıkı bir denetime tutulması gerekmektedir.
 Bölgedeki alanlar kurumlara tahsis edilip, ağaçlandırma çalışmaları özendirilmelidir.
Çarpık yapılaşma denetlenmeli, şimdiden önlemler alınmalı ve açıklanmalıdır.
 Göle teknelerin inmesi özendirilmeli ancak, kirletenlere karşı ciddi yaptırımlarda
uygulanmalıdır.
 Balık tutanlar gözlenmeli ve yavrulama alanları koruma altına alınmalı, buralara ağ
atılması, özellikle sıfır ağların serilmesi engellenmelidir.
9.
2- HAVA KİRLİLİĞİ
İlçemizdeki hava kirliliğine genel bir bakış
Nizipliler’in yarısından fazlası kirli hava soluyor…
Aşağı Oba diye tabir edilen Nizip’in ilk yerleşim merkezi olan ve Nizip Çayı’nın
doğusunda bulunan Saha Mahallesi, Şıhlar Mahallesi ve onların uzantısındaki
İstasyon mahallesi, Tahtani Mahallesi, Menderes Mahallesi, Fevzipaşa Mahallesi ve
de rakımı düşük olan yerleşim birimlerimiz yıllardır kirli ve ağır havanın etkisi
altındadır. Özellikle, son yıllarda (kendini pis kokularla hissettiren) bu hava kirliliğine
dair ilçe halkının şikayetleri artmış; mahalle muhtarlarının ve mahalle sakinlerinin
şikayetleri muhataplarınca dikkate alınmamış, yetki ve sorumluluk sahiplerince de
görmezden gelinmiş ve bu kirliliği önleyici çözümsel girişimlerde bulunulmamıştır.
Bir çok geceler bu kötü kokuların, Nizip çayının Batı tarafından geldiği
söylenmektedir. Bu pis kokular, İstasyon, Saha, Şıhlar, Tahtani Mahallelerinde daha
çok hissedilmekte, yaz aylarında Güneybatı’dan esen rüzgarlarla şiddetlenmektedir.
Yine bu kokulardan doğan şikayetlerin, 15 Temmuz ile 15 Eylül arasında
arttığına da dikkatlerinizi çekeriz.
Bu konuda, NİÇET olarak yaptığımız incelemelere göre, pis kokunun
nedenlerini iki grubda değerlendirebiliriz:
Sanayiden kaynaklanan hava kirliliği:
1. Hayvani yağ (donyağı, kemik yağı, rendelik yağ) işleyen sabunhaneler ile
hayvani ham yağları (deri yağı ile kesim hayvanlarının iç organlarını)
işleyerek sabunluk yağa dönüştüren işletmeler… Ki, sayısının 6 olduğu
tespit edilmiş, ama son bir ay içinde bu işletmelerden sadece biri deri
yağı işlerken gözlemlenmiştir…
2. Akaryakıt arıtma tesislerinin ürettikleri ağır gazların kokuları,
3. Nizip Çayına dökülen Gaziantep Organize Sanayi’nin kimyasal
atıklarının neden olduğu kirlenmenin oluşturduğu kötü kokular…
4. Çay Sokağı’ndan Nizip Çayı’na dökülen kanalizasyonun ürettiği koku…
5. Karşıyaka ve Nizip Çayı’nın etrafındaki büyük ve küçükbaş hayvan
ağılları ve orada üretilen tezek kokuları…
6. Fıstık üretme tesislerinin, değerlendirilemeyen atık fıstık kabuklarını,
kanalizasyona, açık alanlara veya Nizip Çayı’na dökmeleri…
7. Sanayi tesislerinin kuruluşunda yanlış yer seçimi…
8. Çevrenin korunması açısından gerekli tedbirlerin alınmaması; Baca
filtresinin ve arıtma tesislerinin olmaması…
9. Üretim işinde uygun teknolojilerin kullanılmaması…
10. Enerji üreten yakma ünitelerinde vasıfsız ve kükürt oranı yüksek
yakıtların kullanılması…
11. Motorlu taşıtlardan çıkan egzoz gazları
Isınmadan Kaynaklanan hava kirliliği:
10.
1- Isınma amaçlı kullanılan yakıtların düşük kalorili ve kükürt oranı yüksek olan
kömürlerin kaçak olarak kullanılması…
2- Yanlış yakma tekniklerinin uygulanması…
3- Son yıllarda, ilçemiz kenar semtlerinde ‘yakıt türü olarak’ tezek kullanımının
artması.
Önlemler bazında varlarımız ve yoklarımız:
- Yağ ve sabun sanayicimizin çoğunda baca filtresi yoktur.
- Kalorifer kullanan çok katlı konutlarımızın çok azında baca filtreleri vardır;
- Sayısı ikiye düşen hamam işletmelerimizde baca filtresi yoktur.
- İtfaiye ekibimiz bacaları ücretsiz temizlemektedir.
- eğitim kurumlarımız, kurs açma yetki ve kapasitesine sahiptir.
Çözüm önerilerimiz:
1. Nizip Çayı’nın doğu ve batı şeridinde ve mahalle aralarında (evlere çok
yakın olarak) bulunan sabun, zeytin ve yağ fabrikaları ile fıstık
devlüplerinin organize sanayiye taşınması…
2. Küçük sanayi sitesinin ‘şu gün için, büyüyen Nizip’in konumuna göre
uygunluğunu yitirdiğinden organize sanayi yanına taşınması ve
boşalacak olan yerin TOKİ için konut alanına dönüştürülmesi…
3. Özellikle Karşıyaka ve Tahtani mahallelerinin sokak aralarında ve
Nizip Çayı şeridindeki bahçe/tarla alanlarına kurulan ev altlarındaki besi
ahırlarının denetlenmesi. Çözüm için şehir dışında bir besi alanı
oluşturması...
4. İlçe ve köy kanalizasyonları için arıtmalı atık merkezleri oluşturulmalı…
5. Belediyeye ait olan arıtma tesisinin kapasitesi arttırılmalı ve sürekli
işlerlik kazandırılmalıdır…
6. Sanayi kuruluşlarında ve evlerde kalitesi düşük yakıt (kömür, fueloil vs)
kullanımı engellenmesi…
7. Yakım işini yapan kişiler için kurs açılması, sertifika verilmesi ve bu
kişilerin denetlenmesi,
8. Daha imalat aşamasında bile salgıladığı pis kokularla ilçe halkımızın
katlanamadığı Nizip Sabunculuğunu Pazar payından eden kalitesiz ve
sağlıksız hammadde kullanımına son verilmelisi. (50 yıl önceleri Nizip’te
zeytin yağının haricinde herhangi bir hammaddenin sabun yapımında
kullanımının yasak olduğu görülecektir.)
9. Yeni binalara izolasyon zorunluluğuda getirilmeli,
10. Doğal gaz kullanımı yaygınlaştırılmalı,
11. Atatürk bulv ve Mustafa KÖKMEN bulvarlarına Metro düşünülmeli,
12. Her inşaat için, orman payı kesilmeli, orman fonu oluşturulmalı…
3- TOPRAK KİRLİLİĞİ
11.
İlçemizde, toprak kirliliğinin en etkin görüldüğü alanlar Hancağız Baraj Gölü
havzası, Nizip Çayı şeridi çevresindeki tarım alanları ve Çöp dökme alanı
çevresidir. Özellikle, Nizip Çayı şeridinde bulunan bahçe ve bostan sahiplerimiz
ürün sulama ihtiyacını, oldukça kirli olan Nizip Çayı’ndan karşılamaktadırlar. Bu
bölgedeki toprağın, dipsel ve yüzeysel kirli (zehirli atık içerikli) suyu sürekli
emmeleri ve de hava kirliliğinin de katkısıyla toprağın üretkenliği azalmakta, sağlıklı
ürün elde etmek imkansızlaşmaktadır. Bu bölgelerimizde yaşayan canlılar ile
yetişen ve yetiştirilen bitki ve ağaçlar ve hatta bu bitki ve meyvelerle beslenen
canlılar zehirlenme etkisi altında kalmaktadırlar.
Toprak kirlenmesi, eksi yönlü toprak kalitesi oluştururken, toprağın gerek
doğal, gerek tarım ekosistemini de verimlilik açısından etkiler.
Toprak kirliliğine neden olan etmenler:
1. Piknik alanlarının sahreciler tarafından kirletilmesi…
2. Çöp dökme alanındaki yangınlar…
3. Hancağız Baraj Gölü ve Nizip Çayı suyu ile sulanan toprak alanlarınn
ağır metallerle özelliğini kaybetmesi;
4. İlçe tarım ekonomisinin can damarı olan zeytin ve fıstık
değerlerimizin imara kurban gitmesi…
5. Son yıllarda ilçe sulu tarımının sağlıksızlığı ve verim düşüklüğü…
6. Kontrolsuz gübreleme, ilaçlama hatta sulama
Çözüm önerilerimiz :
1. Süreklilik arz eden atık kontrolleri yapılmalı...
2. Çöp dökme alanındaki lastik yangınları engellenmeli,
3. Toprağa bırakılan atıkların ‘’geri dönüşüm projesi kapsamında’’
yatırıma dönüşmesi sağlanmalı,
4. Tanker ve sanayi kuruluşlarında ki kimyasalların toprak alanlara
dökülmesi takip edilerek engellenmeli,
5. Nizip çayının ıslahı planlanmalı,
6. İmar alanlarının daha çorak yerlere doğru açılması sağlanmalı,
7. Çiftçilere sürekli seminerler verilmeli,
8. Toprak analizlerimiz yapılmalı,
12.
SOSYAL ÇEVRE KİRLİLİĞİ
1- Gürültü Kirliliği
Alt tarafı bir gürültü kirliliği dediğimiz bu sorun, birçok hastalıklara ve
sakatlıklara neden oluyor.
Gürültü kirliliğine neden olan etmenler:
1. Düğün evlerinin birçoğunun şehir merkezinde ve çok katlı işyerlerinin açıküst katlarında olması ve ses düzeneklerinin belirlenen standartların çok
üstünde olması sorunu…
2. Şehrin ana caddelerini ‘neredeyse’ saatlerce turlayan onlarca, yüzlerce
araçlık düğün konvoylarının çıkardığı korna-klakson seslerinin oluşturduğu
kirlilik sorunu…
3. Kuru-sıkı da olsa, düğün ve kutlamalarda ‘uzun süreli’ silah sıkılmaları,
4. Susturucusu çıkarılmış motosikletlerin gece veya gündüz demeden şehrin
ana caddelerinde bile turlamaları hatta yarışmaları…
5. Gerek park halindeki, gerek şehir içinde seyr halindeki araçlardan, bazen
de Okul servislerinden çıkan aşırı sesli müzikler,
6. Havai fişek ve maytap gürültüleri ve yaratabileceği tehlikeler…
2- Görüntü Kirliliği
13.
Kim ve kimler göz zevkinin duygusal körelmesine müsaade eder? Estetikten
yoksun, doğal ve sosyal çevresiyle uyumsuz yapılanmalara ve hele de sıvasız ve
boyasız evlerin ve iş yerlerinin varlığından kimler sorumludur; hangi kurumlar
bunlara göz yumar? Yaya kaldırımlarımızın işgali sizce bir çevre kirliliği ve de
çevresel alan gaspı değil midir?... Ya cadde ve sokaklarımızın motorlu araçlarca
‘sağlı-sollu işgal edilmesine ne demeli?!... Tabi ki, görüntü kirliliği…
Görüntü kirliliğine neden olan etmenler:
1. Trafik: Trafik kurallarının %90 uygulanmaması… Her motorize aracın şehir
içi trafik canavarı gibi davranması… Otoparksızlıktan ötürü ve caddesokak işgali yaratan araçların yarattığı görüntü kirliliği…
2. Yaya kaldırımlarının ‘neredeyse tüm esnaflarca’ işgal edilmesi, tente
boylarının baş hizasında olması,
3. Uyarı tabelalarının özensiz dikilmesi,
4. Özellikle tali caddelerde ve sokak aralarında bulunan kahvehane ve çay
ocakları önünde kaldırım ve alan işgali yapanlar,
5. Sıvasız ve boyasız ev ve iş yerlerinin çirkin görüntüleri,
6. Spor alanlarının azlığı ve de var olanların kirlilik sorunu,
7. Kenar semtlerdeki park ve bahçelerin bakımsızlığı,
8. Zamanında rant amaçlı-şark kurnazlığı anlayışıyla (pasajlı, sağı solu iş
yerleriyle çevrili ve düğün salonlu olarak) yapılmış olan ve sanki bir iş
merkezinin içindeymiş görüntüsü veren belediye binamızın, tek başına bir
resmi saray anlayışından uzak olması,
9. Gün geçtikce harabeye dönen SİT kapsamındaki yerler…
10. Başı-boş, sağlıksız köpekler ve köpek havlamaları,
11. Mahalle ve ara caddelerde bulunan esnaf türü küçük imalathanelerin
varlığı…
Çözüm önerilerimiz:
1. Trafik çevre düzenlemesinin sağlıklı bir işlerliğe kavuşması için, bir an
önce, tek ve çok katlı otoparklar yapılmalı,
2. Cumhuriyet mah.de birkaç sokak trafiğe kapalı alış-veriş merkezine
dönüştürülmeli,
3. Şehir merkezinde ve mahalle aralarında bulunan düğün evlerinin şehir
dışlarına taşınmalı,
4. Kaldırım işgallerine taviz verilmemeli, tente ve reklam tabelaları
yükseklikleri incelenmeli,
5. Cadde ve bulvarlarımız (Mutat, serinletme amaçlı sulamaların
haricinde) ayda bir kez yıkanmalı,
6. İlçe halkımız çevre kirlilikleri konusunda (yayın-basın yolu ve afişlerle)
sürekli bilgilendirilmeli, halk genelinin duyarlılığı sağlanmalı,
7. Sit binalarının tekrar değerlendirilmesi sağlanmalı, bu tıkanıklık aşılmalı,
8. Harabeye dönen binalar yıkılıp, park alanı kazanılmalı,
9. Belediyemiz imkanlarını kullanarak, sıvasız evler için kum tahsis
edilmeli, ayrıca boya zorunluluğu getirilmelidir.
14.
Son Sözlerimiz:
Nizip Kaymakamı ve Nizip Çalıştayı Başkanı Sayın Yaşar Karadeniz ve
Sayın Çalıştay Üyeleri;
Bazı çözüm önerilerimizin, içinde bulunduğumuz koşullar ve imkanlar dikkate
alındığında, kimilerince (uygulanması ve gerçekleşmesi açısından) ütopya olarak
görülebilir…
Bazı tespitlerimize de (‘’yarası olan gocunur’’ özdeyişimiz doğrultusunda)
itirazlar olabilir…
Bizler NİÇET olarak her türlü olumlu ve tutarlı eleştiri ve görüşlere saygı
gösteren ve ‘’dediğim dedik’’ zihniyeti taşımayan, iyi, güzel, yararlı ve kalıcı her
konuda uyumlu ve yapıcı bir anlayışın temsilcileriyiz…
Bizim için önemli olan, sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel, tarihsel, eğitsel,
doğasal, çevresel konularda eksikliğini ve noksanlığını hissettiğimiz yapılanmaların
yaşama geçirilmesi; hataların ve yanlışlıkların düzeltilmesidir… Ki sorunsal bazdaki
bu konularımız kim ve kimler, hangi kurum ve kuruluşlar tarafından kalıcı bir çözüme
kavuşturulursa kavuşturulsun (yalnızca ama yalnızca ciddi manada madden ve
manen destek olmamızın haricinde) hiçbir paye ve çıkar düşüncesinde olmadık ve
olmayız da… Yeter ki, sunum konumuz olan çevre kirliliklerinin bazıları çözümsel
olarak yaşama geçirilsin; bir cümlelik tespitimizin kale alınması ve çözüm önerimizin
uygulanmaya konmasının onuru bizlere yeter de artar; Nizip için iyi, güzel ve yararlı
bir şeylerin yapılması bazında…
Saygılarımızı sunar, çalıştayın uzun ömürlü olmasını ve alınan kararların
sağlıklı ve başarılı bir şekilde yaşama geçirilmesini dileriz…
NİÇET
Nizip Çevre ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği
Yönetim Kurulu Başkan ve Üyeleri
Kemal Cengiz
Mehmet Akif Akpek
Kasım Böler
Osman Alpaslan
Mehmet Karakaş
Download