ISSN 1309-6311 TÜRKİYE İŞ BANKASI’NIN ÇOCUKLARA ARMAĞANIDIR 9 Sayı 9 Evren'de Yalnız mıyız? Kızgın Dağlar Gezegenler 771309 631004 MAX Kumbara F 22x27,5cm.indd 1 15.05.2012 14:09 Sunuş Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Kültür Yayınları İş-Türk Ltd. Şti. İstiklal Caddesi Meşelik Sok. No:2 Kat:4 Beyoğlu / İstanbul Telefon: 0 212 252 39 91 Faks: 0 212 252 39 95 www.iskulturyayinlari.com.tr Kumbara Dergisi Sayı 9 Üç ayda bir yayımlanır Kültür Yayınları İş-Türk Ltd. Şti. adına sahibi Suat E. Sözen Sorumlu Yazıişleri Müdürü Ahmet Salcan Yapım Bilim ve Çocuk Yayıncılık Tic. Ltd. Şti. İnova İletişim, Reklam ve Yay. Hiz. Ltd. Şti. www.inovatasarim.com Genel Yayın Yönetmeni Çağlar Sunay caglar.sunay@iskultur.com.tr Yazarlar Cumhur Öztürk cumhur.ozturk@iskultur.com.tr Çağdaş Oğuz cagdas.oguz@iskultur.com.tr Çağlar Sunay caglar.sunay@iskultur.com.tr Muzaffer Özgüleş muzaffer.ozgules@iskultur.com.tr Çizerler Başar Muluk (Çizgi Öykü) basar.muluk@iskultur.com.tr Tan Yücel tan.yucel@iskultur.com.tr Görsel Yönetmen Cemal Töngür Merhaba arkadaşlar... Sıcak bir yazın ardından güzel ve esintili bir sonbahara giriyoruz. Okullar da açıldı. Şimdi biraz çalışma zamanı; kuşkusuz kitap okumayı ve oyun oynamayı da ihmal etmeyeceğiz, değil mi? Hele hele Kumbara’yı hiç ihmal etmeyeceğiz... Kumbara’nın bu sayısının ana teması uzay ve Evren. Dergide uzay ve Evren’i değişik açılardan ele alan yazılar yer alıyor. Gökadamız Samanyolu’ndan Güneş Sistemi’ne, başka yıldızların çevresinde dönen gezegenlerden uzaylılara kadar ilginizi çekeceğini düşündüğümüz yazılarımız var. Ana temamızla ilgili yazıların yanında her gün karşılaştığımız tabela ve işaretlerle ilgili, yanardağlarla ilgili ve bir de kelebeklerin yaşamıyla ilgili yazılarımız da var. Belki sizin de dikkatinizi çekmiştir: Aslında doğada her şey birbirinden çok da farklı değil. Örneğin bir gökadanın şekliyle bir kasırganın şekli aynı: sarmal. Ya da Ay’ın şekliyle suya düşen bir taşın oluşturduğu dalganın şekli de aynı: daire. Doğada birçok şeyin şekli aslında yalnızca belli desenlerde oluyor. İşte, bu sayımızda doğadaki temel desenleri işleyen hoş bir yazımız da var. Resimli kısa öykülere devam ediyoruz. Bu sayıdaki öykümüzü Astronot Nine adlı kitaptan aldık. Bu sevimli kısa öyküyü beğeneceğinizden eminiz... Origami ve Aklınızı Kullanın köşeleri yine becerilerinizi göstermeniz için sizleri bekliyor. Bilim ve Teknoloji Kulübü’nün ‘‘muhteşem’’ üyeleri de tabii ki yepyeni bir serüvenle karşınızda. Sizden mektup ve e-postalarla gelen resim ve şiirlerin arasından yaptığımız küçük seçkiyi Sizden Gelenler köşemizde bulacaksınız. Onuncu sayıda buluşmak dileğiyle, hoşça kalın... cemal@inovatasarim.com Kumbara Dergisi Danışman Klinik Psikolog Çiğdem Çalkılıç Taylor PUSULA Psikoloji Baskı Bilnet Matbaacılık Biltur Basım Yay. ve Hiz. A.Ş. www.bilnet.net.tr ISSN 1309-6311 Kumbara dergisinin 9. sayısı 186.000 adet basılmıştır. İş Bankası tarafından ücretsiz olarak dağıtılır. İletilerinizi kumbara@iskultur.com.tr e-posta adresine ya da Kültür Yayınları İş-Türk Ltd. Şti. İstiklal Caddesi Meşelik Sokak No:2 Kat:4 Beyoğlu / İstanbul posta adresine gönderebilirsiniz. GÖRÜNTÜ KAYNAKÇASI Kısaltmalar: ü=üst, o=orta, a=alt, s=sağ, so=sol. Aşağıda belirtilenler dışında kullanılan görüntüler www.shutterstock.com, www.visualphotos.com, www.istockphoto.com ve NASA Images’ten alınmıştır. AMATÖR GÖKBİLİMCİNİN GÖZLEM REHBERİ: 14. sayfa os: Selman Ay. ÖTEGEZEGENLER: 23. sayfa ü: aldaron. KIZGIN DAĞLAR: 32. sayfa a: Semhur, 33. sayfa ü: Eric Gaba, 34. sayfa os: Sam Beebe. 1 Kumbaramızda z? Bil i muydun r u yo 4 • Çin feneri olarak da bilinen gökyüzü fenerleri birçok Doğu Asya kültürünün parçasıdır. Ülkemizde genellikle “dilek feneri” adıyla bilinirler. Çok basit malzemelerle kolayca yapılabilen gökyüzü fenerleri genellikle yağmur ya da kar yağdıktan sonra uçurulurlar. Çünkü gece izlemesi çok güzel olan bu fenerlerin yangın çıkarma olasılığı vardır... • Bilimsel bir araştırmanın sonucuna göre insanlar en çok bebek ağlamasından rahatsız oluyormuş. Ama kuşkusuz bu görüşe katılmayanlar da var. Kimilerini daha çok rahatsız eden başka sesler var. Siz en çok hangi sesten rahatsız oluyorsunuz? 2 8 Doğanın Desenleri Çevremizdeki desenlere ve örüntülere pek dikkat etmeyiz. Kentlerde yaşayanlar çevrelerinde daha çok insan yapımı, düz hatlı geometrik desenler, dikdörtgenler, silindirler, kareler ve küreler görür. Doğayla iç içe yaşayanlarsa çizgiler, sarmallar, daireler ve lekelerle kuşatılmıştır. Sizce doğada başka hangi temel desenler var? Örneğin yıldız şeklini canlı ve cansız hangi yapılarda görebiliriz? 16 İşaretlerİn Dİlİ Çoğu zaman sözcüklerle uzun uzun anlatılacak şeyleri işaretler yalnızca basit bir şekille anlatıverir. Cep telefonu kullanılmaması gereken ya da elinizdeki dondurmayla girmemeniz gereken yerleri size çok basit bir şekilde gösterirler. Düşünsenize, ya trafik işaretleri olmasaydı. Sürücülere ya da yayalara yönelik mesajlar yazıyla iletilseydi. İleride bir okul olduğu için yavaşlanması gerektiğini söyleyen bir tabelayı, sürücü gözünü yoldan ayırmadan nasıl okuyabilirdi? Biraz düşününce işaretlerin yaşamımızın ayrılmaz bir parçası olduğunu daha iyi anlıyor insan. 24 22 Ötegezegenler Düşünürler ve bilim insanları yüzyıllardır Güneş Sistemi dışında da gezegenlerin olması gerektiğini ileri sürdüler. Ancak böylesi gezegenlerin varlığının kanıtlanabilmesi için yirminci yüzyılın sonuna gelinmesi gerekti. Artık Samanyolu’nda gezegenimizin yalnız olmadığını biliyoruz. Teleskoplara takılan kamera ve bilgisayarların gelişmesiyle birlikte ilk ötegezegenler 1990’lı yılların başında keşfedilmeye başlandı. Bu yılın ortalarına kadar da toplam 777 ötegezegen keşfedildi. 32 Tırtıldan Kelebeğe Kelebeklerin yaşamları bizimkilere pek benzemez. Kısacık ömürlerinde sıra dışı bir dönüşüm (başkalaşım) geçirirler. Yaşama bir tırtıl olarak başlarlar ve üç farklı evreden oluşan bir döngünün son aşamasında zarif bir kelebek olurlar. Yumurtadan çıktıklarında tırtıl halindedirler. İyice olgunlaşınca kendilerine bir koza örerler. Bu kozadan çıktıklarındaysa kelebektirler. Kendilerinden sonraki kuşakları oluşturacak yumurtaları da bu son evrede yaparlar; böylece döngü tamamlanmış olur. Kızgın dağlar Dünya’yı öteki gezegenlerden ayıran en önemli özelliklerden birisi de tektonik olarak etkin bir gezegen olmasıdır. Bir başka deyişle yeryüzü hâlâ dinamiktir: depremler olur, yanardağlar patlar, dağ oluşum süreçleri hâlâ sürmektedir, kıtalar her yıl birkaç santimetre de olsa ilerler. Bu etkinliklerden yanardağ patlamaları ülkemizde hiç yaşamadığımız ama aslında çok önemli ve etkili olaylardır. 3 Biliyor muydunuz? Gökyüzü Fenerlerİ Çin feneri olarak da bilinen gökyüzü fenerleri birçok Doğu Asya Asya kültürünün parçasıdır. Ülkemizde genellikle “dilek feneri” adıyla dıy yla bilinirler. İlk örnekleri Çin’de MS 3. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Önceleri savaşlarda kullanılırken zamanla bayramlarda ve kutlamalarda kullanılmaya başlanmışlardır. Geleneksel olarak bambu bir iskeleti kuşatan ince yağlı kâğıttan yapılırlar. Ortada bir mum ya da kısa süre yanacak bir başka yakıt bulunur. Mum yandığında çevresindeki, yani fenerin içindeki, havayı ısıtır ve yoğunluğunu düşürür. İçerideki hava dışarıdakinden daha “hafif” olduğundan fener yavaş yavaş havalanmaya başlar. Yakıt yandığı sürece e fenerin sakin sakin uçuşu devam eder. Genellikle 1-10 dakika a arasında olur. nerleri Çok basit malzemelerle çok kolayca yapılabilen gökyüzü fenerleri genellikle yağmur ya da kar yağdıktan sonra uçurulurlar. Çünkü gece izlemesi çok güzel olan bu fenerlerin yangın çıkarma olasılığı vardır. Ayrıca gece vakti birden ortaya çıkan ve yavaş yavaş yükselen sonra da birer birer sönen onlarca fenerin ışığı, bu olaya uzaktan tanık olan insanların aklını karıştırabilir. Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de gece uzaktan görülen gökyüzü fenerleri genellikle UFO zannedilmektedir. 4 Bir d dilek feneri yapacaksanız yap ya da uçuracaksanız, uç mutlaka m yanınızda ya bir bü büyüğünüz olsun. olsu SSiinnniir r ir u c u u c z u B ooz r lleer s es S e S Geçenlerde yapılan bilimsel bir araştırmayla ayla insanların en çok bebek ağlamasından rahatsız ahatsız oldukları ortaya çıktı. Ama bu görüşe katılmayanlar ılmayanlar da var. Kimilerini daha çok rahatsız eden başka sesler var. Bakalım siz aşağıdaki seslerden en çok hangisinden rahatsız oluyorsunuz? En hafif bir etkileşimde hemen çalmaya başlayan ve dakikalar boyunca susmak bilmeyen otomobil alarmlarının sesi... Oyun oynayıp eğlenerek geçirdiğiniz yorucu bir günün sonunda başınızı yastığa koyup uyuyacakken birden duymaktan kendinizi bir türlü alamadığınız: a ağustos b böceklerinin ssesi Okulun ilk günü ilk ders bitmiş, tenefüstesiniz. an Arkadaşlarınızdan biri o çok bilinen korkunç şakayı yapıyor ve tırnaklarıyla karatahtayı tırmalıyor... d damlayan m musluk ssesi d duvar ssaatinin ttiktakları İki köpük (strafor) n parçasının birbirine sürtünme sesi... a sinir bozucu başka sesler geliyor mu? Örneğin upası Peki, sizin aklınıza Örneğin, 201 2010 Dünya Kupası rdı. sırasında taraftarların çaldığı, insanı çıldırtıcı bir sesi olan geleneksel bir çalgı vardı. mış... Onu ve sesini anımsadınız mı? Aa, resmi de yazının başlığının hemen yanındaymış... 5 Bİldİğİnİz Su! Suyun dünya için yaşamsal bir önemi vardır. Canlılar su olmadan var olamazlar. Bütün bitkiler ve hayvanlar bol miktarda su içerir. Suyun Yeryüzündeki bütün sular bir kürede toplansaydı, bu 1400 km çaplı, yani Ay’ın yaklaşık on beşte biri büyüklükte, bir küre olurdu. % 0,022 donmuş toprakta % 96,5 okyanuslarda % 0,013 göllerde % 1,74 kutuplarda, dağlarda ve buzullarda % 0,0002 akarsularda % 1,7 yeraltı suyu olarak % 0,001 topraktaki nem %0 0,001 001 atmosferde 7 Bir insanın su içmeden en çok yaşayabileceği gün sayısı. 6 bulunur. Yeryüzünün % 71’i okyanuslarla kaplıdır İnsan bedeninin %55-60’lık bir bölümü sudan oluşur. Kadınlarda yağ dokusu biraz daha fazla olur. Kadınların K d l %55’i E Erkeklerin k kl i %60’ı Yere düşerken parçalanıp bölünmeden önce yağmur damlaları en çok 2-3 mm çapında olur. Beynimizin % 70’i sudur. Bebeklerin %78’i Su dolu yiyecekler Salatalık k Buzdağlarının yalnızca sekizde birlik bölümü yani %13’ü suyun üstünde kalır. 100 gramın 95 gramı amı sudur. Muz 100 0 gram gramın 75 gramı sudur. P Patates 100 gra gramın 80 gramı sudur. Büyük bir meşe ağacından her gün buharlaşan su miktarı Çağlar Sunay 400 lt Yer Fıstığı 100 gramın 1 gramı sudur. Ne kadar kuru görünürlerse görünsünler bütün yiyecekler su içerir. Karpuz 100 gramın 92 gramı sudur. 7 Doğanın Desenlerİ Sürekli ığımız yaşad e e d in iç nlere v ki dese e yiz. d e iz at etm k çevrem ik d k çekte ler ger lere pe ü ü t t n n ü ü r r ö eö anlar yaşay esen v d e d u r b le z hatlı nt Ancak ımı, dü dır. Ke p a a d y ız n nım sa irler, çok in her ya , silind r a le h n a e d rinde ikdörtg lerde nler, d çevrele l bölge e , s a s e ır d K . mallar ür etrik er, sar ler gör il geom e g r ü iz k ç ı sa r ve yazıy yanlar karele ıştır. Bu m e yaşa ıl t iç a ş iç ku kilere la kelerle enizde doğay r le v e e ç v r e nda dairele ra siz d ve aslı n k o s a c n a kta aç le bak okudu bir göz elli birk b lı k r a c fa alnız daha den şeyin y örüntü a d birçok a den y lıkla desen şaşkın u n u ğ oluştu iniz. eceks Daire Da D a şeklini birçok gözley Daİreler Geceleri yeryüzünü aydınlatan Ay dört haftada bir gökyüzünde gördüğümüz daire şeklindeki desenlerden biridir. bi b iitt bitkinin çiçeklerinde de görebiliriz. de Belki de hiç dikkat etmemişizdir ama doğada daire şeklinde birçok nesne vardır. Ağaç gövdelerindeki halkalardan, Ay’ın ya da Güneş’in şekline, ine e, bi b birçok irç rçok ok b bitkinin itk itki it kiin niin çi ç çiçeğinden içe eğ ğiin nd den en küçük k bir gölde oluşan su dalgalarına ak kadar ad dar ar birçok birrço çok şey şey d şe da daire air ire şşe şeklindedir. ek Birr su birikintisine ya da göle Bi düşen yağmur damlaları ya dü d ü da d a atılan bir taş daire şeklinde ve e giderek büyüyen dalgalar oluşturur. ol o l 8 Enlemesine kesilmiş bir portakal dilimi de neredeyse kusursuz dairelerden birini oluşturur. Çİzgİler Her zebranın çizgili deseni farklıdır ve kendisine özgüdür. Çizgiler hayvanlar açısından çok önemlidir, hatta bazıları için yaşamsal al önem taşırlar. Çizgilerden oluşan desenleri onların “parmakizi”dir. Örneğin eğin ğiin ğ zebralar birbirlerini bu desenlerinden tanır. Kaplan gibi bazı hayvanlarsa çizgileri sayesinde gizlenir ve avlarına belli etmeden yaklaşabilirler. Bilim insanları birçok hayvan türünün renk körü olduğunu düşünüyor. Bu türler canlı renkleri görmüyor, yalnızca grinin değişik tonları olarak algılıyorlar. Mavi çizgili bu balık belki açık denizde çok dikkat çekebilir. Ne var ki yaşadığı rengarenk mercanların arasında onu fark etmek bile zordur. Çizgilere Çizg Çi zg gili ere erre ya yaln yalnızca aln l ızzc ca a hayvanlarda değil, bazı bitkilerin yapraklarında da rastlanır. Honduras süt yılanı aslında zehirsiz ve zararsız bir yılandır. Ama çizgili deseni çok zehirli bir başka yılan türününkine çok benzediğinden hiçbir hayvan ona yaklaşamaz. 9 Benekli kartal vatozu da denizlerde yaşayan benekli deseni olan hayvanlardandır. İnci benekli baykuş Benekli Be B ene nekl klli ha kli hayv hayvan yvan van an deyince de d eyiinc ce kuşkusuz kuşk ku şk kusuzz ak a kla ag elen iilk el lk k akla gelen örneklerden ö rne ek kllerde en biri birii zürafadır. zzü üra r fa adı d r. r. Benekler Benekl er Çevrenizde benek aram aramak ma için çin öyle illa Afrika’daki hayvan v ve bitkilere bakmanıza gerek yok. O Otların arasında ya da yaprakların üstün üstünde nd göreceğiniz bir uğurböceğinin aslında aslınd da benekli olduğunu hemen fark edeceksiniz. ed e Benekler de öteki desenler desen nl gibi hayvanlar açısından yaşamsal ya aş önem taşır. Onları kamufle ede ederek e av olmaktan kurtarır ya da aa avlarına fark ettirmeden yaklaşmalar yaklaşmalarını rın sağlar. Kuyruklarının ucu Kuyru uk dışında dışınd çitaların bedenleri bedenle erri beneklerle kaplıdır. 10 Dikk Di kkatt ç eki ek kic ici be ici b bene ene nekl kler kl eriiy er iyle iyl le Dikkat çekici benekleriyle amanita muscaria mantarı. Gökadamız S Samanyolu’na yakın en büyük gökada gök olan Andromeda gökadası tipi ik bir sarmal gökadadır. tipik Bitkilerin sarmal dal ve yapraklarına da sık rastlanır. Sarmallar S Do Doğada en çok rastlanan desenlerden biri de sarmal de olanlardır. l Evren’in en büyük yapıları olan gökadalardan, örümcek ağlarına kadar birçok nesne ve yapının şekli sarmaldır. Bazı erkek gazellerin ya da koçların boynuzları da sarmaldır. Çağlar Ç ağl ğlar S Sunay unay Notilusların kabukları hayvan büyüdükçe sarmal olarak genişler. 11 Amatör Gökbİlİmcİnİn Gözlem Rehberİ zü… Gökyü r a nele r, Aklınız Yıldızla ? k ü c z ö likler… or bu s arade k , r getiriy la yük da şey bü , göka iz r in le n iğ t e t e gezeg ili hisse kyüzün larla ilg yin gö n le u eyi e b ş c r i, e Pek ı? G ki he e m d n in a eyi, iç ec öğrenm i, e onun bir hey ı v r r la o ız iy d yı sev kımyıl terlerin bakma nuz? Ta y’ın kra u rı A s r i, o y e iy ulutsula lem ı ed b iz m ı, i k ın in r t a r e la me harek n uydu nuz? enlerin üpiter’i tiyorsu J is i ı, ın m r gezeg k lkala ’teki eleme ’ün ha Güneş eyi inc , ş k k a Satürn o m ç rlarının ap a bir cılığı y yağmu v ı a ş ve dah a ız t k d eyi gö luyıl irçok ş zmek, b ö Kuyruk ç a ı h a ın r sır ilgili d halde aların uz? O yüzüyle n k patlam u ö s g r o e tıy ini v ız! Ve n mı a neden dayısın a için ca i k c e im m ak bil öğren i yapm tör gök c a im m il a b siz bir ör gök gözlem i amat ığımız işte, siz d la ır z için ha i... rehber 12 Samanyolu’nu görebilmek için ışık kirliliğinin olmadığı bir yere gitmeniz şart. Ama Samanyolu’nu böyle görebilmek için, uzun süre pozlayabilen bir fotoğraf makinesiyle fotoğraf çekmeniz gerekir. Bİrİncİ Kural: Gözlerİnİ Aç Gözlem olmadan amatör gökbilim olmaz. Amatör gökbilimci, gökyüzüne bakmayı seven; gözlemi parasal bir getiri ya da bilime katkı sağlamak için değil, zevk için yapan kişidir. Üniversitelerdeki ya da gözlemevlerindeki profesyonel gökbilimciler (astronomlar) acayip matematik hesaplarıyla, karmakarışık denklemlerle ve çoğu zaman da masa başında, bilgisayar karşısında uğraşır dururlar. Oysa amatör gökbilimciler, gökyüzüne bakarak yani gözlem yaparak ilgilenir gökbilimle. Peki, gözlem neyle yapılır? Amatör gökbilim için gereksinim duyacağınız tek şey, şu an bu yazıyı okurken de kullandığınız şeydir. Yani, gözleriniz. Ne dürbün ne de teleskop gerekir; ilk başta size bir çift göz yeter. O halde, bir numaralı kuralımızı yineleyelim: Gözlerini aç! İkİncİ Kural: Işık Kİrlİlİğİnden Kurtul Çoğumuz kentlerde yaşıyor ve geceleyin gökyüzüne baktığında ışık kirliliğinden dolayı birkaç yıldızdan fazlasını göremiyor. Neyse ki her gece değişik bir evreyle karşımıza çıkan Ay ve bazen yolunu şaşırıp yıldızların arasına karışıveren –ve genellikle onlardan daha parlak görünen– gezegenler var. Ancaaak… Madem artık amatör gökbilime soyundunuz, daha keyifli bir gözlem için gökyüzünü rahat rahat görebileceğiniz yerlere gitmenizde yarar var. Ay ya da gezegen gözlemini evinizden de yapabilirsiniz; ama takımyıldızları görmek, bunların arasından uzanan Samanyolu’nu izlemek, dürbün ya da teleskopla uzayın derinliklerindeki nesnelere bakmak için hiç ışık kirliliği olmayan yerlere gitmelisiniz. Bunun için de çevresi açık bir yeri ve bulutsuz bir geceyi seçmelisiniz. Bulduğunuz yere kentin ışıkları uzaktan bile gelmesin, hatta o gece gökyüzünde Ay da olmasın. Gözlem yaptığınız ortam ne kadar karanlık olursa, gördüğünüz yıldızlar da o kadar çok olur. Ama dikkat! Geceler özellikle kırsal alanda soğuk olur. Gözlem sırasında uzun süre hareketsiz kalacağınız için daha çok üşüyebilirsiniz. Sizi sıcak tutacak giysileri, molalarda içinizi ısıtacak içecekleri yanınıza almayı unutmayın. Üçüncü Kural: Yönünü Y Bul Amatör gökbilimci, geceleyin yönünü kolayca bulur. Çünkü hep kuzeyi gösteren Kutup Yıldızı’nı iyi tanır. (Kutup Yıldızı neden hep kuzeyi gösterir, hiç düşündünüz mü?) Öteki yıldızlara göre çok da parlak bir yıldız değildir Kutup Yıldızı. Ama çevresinde daha parlak başka yıldız olmadığı için onu bulmak kolaydır. İşte, size Kutup Yıldızı’nı bulmanın en kolay yöntemi: Önce Büyük Ayı Takımyıldızı’nı bulun. Bu takımyıldızın bir parçası olan kepçe (ya da cezve) gökyüzünde kolayca fark edilir. Daha sonra da yandaki şekilde gördüğünüz gibi, kepçenin sonundaki iki yıldız arasındaki uzaklığın beş katı kadar ilerleyin. Karşınıza çıkan yıldız Kutup Yıldızı’dır; onun bulunduğu yön de kuzeydir. Bu durumda arkanız güney, sağınız doğu, solunuz da batıdır; işte, hepsi bu kadar... 13 Yanda gördüğünüz gök atlasında bir yarımküredeki belirli bir bölgeden (burada kuzey yarımküredeki Türkiye’den) görülebilen takımyıldızlar ve bazı özel gök nesneleri işaretlenmiştir. Bunların üzerine saydam bir parça ve kenarlarına ay-gün çizelgeleri ekleyerek, yılın her gecesinde ve saatinde göreceğiniz g gökyüzünü veren bir gök atlası elde e edebilirsiniz. Dördüncü Kural: Takımyıldızları Tanı Aslında ilk takımyıldızı –Büyük Ayı’yı– yönünüzü bulmaya çalışırken öğrendiniz bile. Gökyüzü eski çağlardan beri takımyıldızlar olarak adlandırılan bölgelere ayrılmış. Yan yana duran yıldızlar, ar, geceleyin gökyüzüne bakmaya daha çok k zamanı olan eski zaman insanlarınca çeşitli varlıklarla özdeşleştirilmişler. Bazıları vahşi hayvanlara, bazıları da krallara, kraliçelere, kahramanlara benzetilmiş ve onların adlarını almış. Bu adlandırma modern zamanlarda da bazı değişikliklerle sürdürülmüş ve gökyüzü 88 takımyıldıza –ya da 88 bölgeye– ayrılmış. İşte, bu bölgeleri öğrenmek, gökyüzünde yıldızlar arasında hayali çizgiler çizerek onları ları adlarıyla tanımak, amatör gökbilimcilerin ilk lk yaptıkları işlerdendir. Siz de takımyıldızların konumlarını ve ne zaman gözlenebileceklerini gösteren bir gök atlası ya da gökyüzü haritası edinerek bu zevkli serüvene başlayabilirsiniz. Takımyıldızları tanıdıktan sonra, onların içinde kalan öteki gök nesnelerini –bulutsular, çift yıldızlar, yıldız kümeleri, gökadalar vs– bulmak da çok kolay olacak. Tıpkı hangi mahalle ya da sokakta olduğunu bildiğiniz bir evi bulmak gibi. Beşİncİ Kural: Takımyıldız oluşturan yıldızlar, gerçekte yan yana ya da bir grup halinde duran yıldızlar değildir. Bizim onlara Dünya’dan baktığımız açıdan, sanki yan yana dizilmiş gibi görünseler de gerçekte uzayda farklı uzaklıklarda yer alırlar ve değişik parlaklıkları vardır. Teleskop İçİn Acele Etme Bir çift göz ve gökyüzüne duyulan ilgi, amatör gökbilim için yeterlidir; ama yine de her amatör gökbilimcinin hayallerini bir teleskop almak süsler. Oysa birçok gözlem, çıplak gözle yapılır. Örneğin takımyıldızları dürbün ya da teleskopla göremezsiniz. Ay tutulması, Güneş tutulması gibi eşsiz görsel olaylar da çıplak gözle ya da özel tutulma gözlükleriyle izlenir. Yıldız kayması olarak bildiğimiz göktaşı yağmurları da çıplak gözle izlenir. Gezegenlerin yörüngelerini takip etmek için de bir gökyüzü haritasına ya da defter-kaleme gereksinim duyarsınız. Erken alınan bir teleskop sizi hayal kırıklığına uğratabilir. Oysa önce gökbilimle biraz daha haşır neşir olmak, birçok temel bilgiyi edinmek gerekir. O nedenle acele etmeyin. Teleskopla Ay’ın 14 kraterlerini, Jüpiter’in uydularını, Satürn’ün halkalarını, bulutsuları ve yıldız kümelerini görmek ek için biraz daha sabredin. Bu sırada da gözlerinizle gördüklerinizin lerinizin keyfini çıkarın, onları aklınıza iyice yerleştirin. Eh, belki lki bir dürbün de şimdilik heyecanınızı yatıştırmaya yetebilir! Üstelik dürbün sayesinde çıplak gözle tek olarak gördüğünüz bazı yıldızların çift olduğunu, yıldız zannettiğiniz bir nesnenin aslında yıldız kümesi ya da gökada olduğunu da anlayabilirsiniz. Hatta şansınız yaver giderse bir kuyrukluyıldız bile keşfedebilirsiniz! 1680 tarihli bir gökyüzü haritasında takımyıldızları temsil eden varlıklar olanca canlılığıyla resmedilmiş. Ay’ın farklı günlerdeki evrelerini aynı karede gösteren bir fotoğraf. Siz de farklı günlerde çektiğiniz Ay fotoğraflarını üst üstü koyarak böyle bir görüntü elde edebilirsiniz. Bİrkaç Gözlem Önerİsİ: Ay, Gezegenler ve Takımyıldızlar İşte, size evinizin penceresinden bile yapabileceğiniz bir gözlem önerimiz var: Ay’ın evrelerini ve gezegenlerin konumunu izlemek. Ay’ın yeniaydan dolunaya kadar olan evrelerini, elinizdeki gökyüzü haritası üzerine, arka plandaki yıldızlara göre konumunu göstererek ve günbegün yazarak işaretleyin. Bunu en az iki hafta boyunca her gece aynı saatte yapmaya çalışın. Sonuçta Ay’ın evrelerini görmüş ve yörüngesini çıkarmış olacaksınız. Benzer bir işlemi gezegenler için de yapın. Peki, gökyüzünde neyin gezegen olduğunu nasıl anlayacaksınız? İşte, bu önemli bir soru. Gezegenlerin ışığı sabittir, oysa yıldızların ışığı parıldayarak gelir. Bir de gezegenler, sabit yıldızların oluşturduğu sanal düzlem üzerinde “gezerler”. O nedenle de elinizdeki yıldız haritalarında yer almazlar. Venüs ve Jüpiter, parlaklıkları nedeniyle en çok görünen gezegenlerdir. Bunları Mars ve Satürn izler. Merkür’ü görmek zordur, Uranüs ve Neptün’üyse dürbün olmadan görmek çok güçtür. Bu nedenle gezegen olduğunu düşündüğünüz gökcisimlerini haritanızın üzerine işaretleyin ve bunu birkaç günde bir yineleyin. Birkaç hafta sonra arka plandaki yıldızlara göre hareket ettiklerini göreceksiniz ve yörüngelerini ortaya çıkaracaksınız. Bunun hangi gezegen olduğunu anlamak içinse biraz daha araştırma yapmanız gerek. Ay’ın olmadığı bir gece ışık kirliliğinden uzak bir yerde takımyıldızları keşfe çıkın. Yıldız haritanızda gördüğünüz takımyıldızları gökyüzünde bulmaya çalışın. Zodyak takımyıldızları olarak bilinen İkizler, Yengeç, Aslan, Başak, Terazi, Boğa gibi takımyıldızların yan yana ve güneyde yer aldığını fark edeceksiniz. Gece boyunca takımyıldızların hareket ettiğini, doğup battıklarını keşfedeceksiniz! Amatör gökbilim dünyasına hoş geldiniz... 15 Muzaffer Özgüleş Hey, amatör gökbilimciler! İlk gözlem için hazır mısınız? İşte, size birkaç öneri… Üstelik bu gözlemleri çıplak gözle yapabilirsiniz. Ama elinizin altında bir gökyüzü haritası –ya da fotokopisi– mutlaka olsun. İşaretlerİn dİlİ Büyük olasılıkla okuma yazmayı öğrendiğinizden beri yaşamınız çok değişmiştir. Örneğin eskiden anne babanızın size okuduğu kitapları artık kendiniz okuyorsunuzdur. Hatta okuma yazma bildiğiniz için birçok şeyi kendiniz yapmaya başlamışsınızdır. Peki, hiç düşündünüz mü? Nasıl oluyor da kâğıdın üzerine basılmış bazı şekiller bir araya geliyor ve bunları okuduğunuzda beyniniz bir anlam çıkarıyor? Örneğin bir önceki cümlede “beyin” sözcüğü geçti ve siz farkında olmasanız bile kafanızda bir beyin imgesi canlandı. Beynin şekli, görüntüsü ya da onunla ilgili hiçbir şeyle bir benzerliği olmayan b-e-y-i-n harfleri size apayrı bir şey düşündürttü. Çünkü aslında yazı dediğimiz şey bir kodlamadır ve somut ya da soyut şeyleri dönüştürerek bir iletişim kanalı oluşturur. Gerçi bu dönüştürme işini insanlar çok uzun yıllardan, yazının bulunmasından çok daha önceki zamanlardan beri yapıyor. Tarih öncesi dönemlerde yaşayan insanlar duygularını, düşüncelerini ya da yaşadıklarını mağaraların duvarlarına yaptıkları resimlerle anlatıyorlardı. Örneğin vahşi hayvanların karşısında elinde mızrağıyla duran bir insan resmi “Bugün arkadaşımla ava gittiğimizde karşımıza kocaman dört hayvan çıktı. Mızrağımı kaldırdım ve onları kovalamaya başladım,” diye yazmaktan çok da farklı değildir. Mağaraların duvarlarındaki resimler zamanla yazıya dönüşmüştür. İnsanlar duygu ve düşüncelerini bir yandan da yazıyla anlatmaya başlamıştır. Mısır hiyeroglifleri bu geçişi gözler önüne seren güzel bir örnektir. Fotoğrafta gördüğünüz dikilitaş, İstanbul’da Sultanahmet Meydanı’nı süsler. Üzerindeki resimler aslında bir tür yazıdır ve dikilitaşın buraya nasıl, neden ve kimin adına dikildiğini açıklar. 16 en eski MÖ 600 insan kadın kulak at balık dağ Güneş Ay yağmur MS 300 modern Şekillerin zamanla nasıl harflere ve dolayısıyla yazıya dönüştüğünün izini günümüzde kolaylıkla sürebileceğimiz bir dil var. Hem de dünyada en çok insanın konuştuğu dil. Evet, doğru tahmin ettiniz: Çince. Birçok dilden farklı olarak Çincede yazı karakterleri harfleri değil doğrudan nesneleri tanımlar. Yandaki tablonun ilk sütunu bu şekillerin orijinal hallerini gösterir. Satır boyunca sağa doğru ilerlediğimizde şeklin zaman içindeki değişimini görebiliriz. Örneğin ilk satırdaki şekil insan anlamına gelir. Nitekim tablonun en başındaki şekil de gerçekten bir insanı andırır. Zamanla şekil değişmiş ve en sonunda bugünkü halini almıştır. bulut Elbette şekil ve işaretlerle kurduğumuz ilişki yalnızca yazı ve dillerle sınırlı değildir. Bugün yaşamlarımızın çok farklı bölümlerinde bu işaret dilinden sıklıkla yararlanıyoruz. Diyelim ki daha önce hiç bulunmadığınız bir yerdesiniz ve acilen tuvalete gitmeniz gerekti. Hiç kimseye sormanıza bile gerek olmadan tuvalet işaretini izleyerek yolunuzu bulabilir sonra da kapının üzerindeki işaretlere bakarak hangi tuvaleti kullanmanız gerektiğini anlayabilirsiniz. Çoğu zaman işaretler sözcüklerle uzun uzun anlatılması gereken istekleri, kuralları ya da durumları yalnızca basit bir şekille anlatıverir. Cep telefonu kullanılmaması gereken, yüksek sesle konuşmanın yasak olduğu ya da elinizdeki dondurmayla girmemeniz gereken yerleri size çok basit bir şekilde gösterirler. 17 Düşünsenize, ya trafik işaretleri etleri olmasaydı. Yol kenarlarında da sürücülere, yayalara ya da yolculara yönelik mesajlar yazıyla iletilseydi. İleride bir okul olduğu için yavaşlanması gerektiğini söyleyecek bir tabelayı sürücü nasıl okuyacaktı? Yazıyı okumak için tabelaya çok yaklaşması gerekecekti. Ayrıca bunu yaparken bir süreliğine de olsa dikkatini yoldan ayıracaktı. DENİZCİLİKTE İŞARETLER 1 A J B K C L D M E N F O G P H Q I R S 2 T 3 U 4 V 5 W 6 X 7 Y 8 Z 9 0 İşaretlerin sıklıkla kullanıldığı bir başka alansa denizciliktir. Büyük ya da küçük tüm deniz taşıtları durumlarını belli eden işaret, bayrak ya da flamalar kullanmak zorundadırlar. Açıkta demirlemiş bir tekne, acil yardıma gereksinimi olan bir deniz taşıtı, hatta arızalı olduğu için başı boş sürüklenen bir geminin bile durumunu anlatacağı özel işaret ve görüntüler vardır. Denizciler arasında neredeyse bütünüyle farklı bir dil oluşmuştur. Bayraklarla simgelenen harflerden oluşan bir alfabe de vardır. Bu, tıpkı telgraflarda kullanılan, çizgi ve noktalardan oluşan Mors Alfabesi gibi bütünüyle özel bir alfabedir. İşaretler ya da simgeler hiç İş düşünmediğimiz zaman ve yerlerde bile sürekli karşımıza çıkar. Bir arabanın ön ve arkasında yanıp sönen sinyal lambalarını gördüğümüzde aracın sağa ya da sola döneceğini anlarız. Trafikte yeşil ışıkta geçmemiz, kırmızı ışıkta durmamız gerektiğini biliriz. Gelin şimdi hınzırca hazırlanmış bir bilmeceyi çözmeye çalışalım. Bilin bakalım aşağıdaki satırda ne yazıyor? ne yo Yanıtı bulamayanlar için küçük ipuçları. İlk şekil bir “A” harfi ama “A” nasıl duruyor? Sanki TERS duruyormuş gibi. Öteki şekil içinse galiba ipucuna gerek yok. Gördüğünüz hayvanın adını söyleyin yeter. Yanıtı 41. sayfada. 18 u Cumhur Öztürk Biraz düşününce işaretlerin yaşamlarımızın ayrılmaz birer parçası olduğunu daha iyi anlıyor insan. İşte, işaretlerin vazgeçilm vazgeçilmez mez olduğu oldu ol duğu ğu bir alan daha, bi bilgisayar ilg lgis isayar ve özellikle de iinternet. nternet. t Bir düşünün, bilgisayar bil i ekranında k d ne k kadar d çok k işaretle karşılaşıyorsunuz. Çoğu zaman ekranda hiçbir yazılı bilgi olmadan bile nereye tıkladığınızda bir pencereyi kapayabileceğinizi, nereye basarsanız internete bağlanabileceğinizi size hep işaretler söylüyor. Yukarıdaki şeklin olduğu yerde artık hemen hemen herkes kablosuz ağa erişim olanağı bulunduğunu biliyor. Mini Bilgiler Kaç Kİlo Gelİrdİnİz? Güneş'te 1895 kg Kütleçekim kuvveti evrensel bir kuvvettir. Yani Evren’in her yanında ve bütün nesneler için geçerlidir. Küre şeklindeki Dünya’mızdan uzaya “düşmemiz”e engel olan işte, bu kuvvettir. Biz ona yerçekimi deriz. Yerçekimi aynı zamanda bizim ağırlığımızı belirler. Kütleçekim kuvveti farklı gökcisimlerinde aynı kütledeki nesnelerin ağırlıkları da farklı olur. gelirdiniz. Dünya'da 70 kg Ay'da 11,6 kg o olduğunuzu kabul edersek, ka gelirdiniz. Venüs'te Mars'ta 63,4 kg 26,3 kg gelirdiniz. gelirdiniz. Merkür'de 26,4 kg gelirdiniz, Jüpiter'de 165,4 kg nüs'te Uranüs'te gelirdiniz. 62,2 2 kg gelirdiniz gelirdiniz. Satürn'de 74,4 kg Neptün'de 78,7 kg gelirdiniz. gelirdiniz. Dünya’da Ay’da Merkür’de Venüs’de Mars’ta Jüpiter’de Satürn’de Uranüs’de Neptün’de Güneş’te 70 kg 11,6 kg 26,4 kg 63,4 kg 26,3 kg 165,4 kg 74,4 kg 62,2 kg 78,7 kg 1895 kg 19 Bİzİm Gezegenler Güneş i’nin Sistem üneş . zinde G ulunur merke yıldız b iz , im n e 5 erdiğ gezeg 8 adını v e d e in evres nlerin v Onun ç gen, gezege su, n uydu eze aşkın ’ı 0 6 1 cüce g a c nlerin yonlar ezege it ve tril o r u te cüce g s b ün larca a r. Bütü i milyar ız döne d ıl ılı (yan y lu 1 ışık y ık kuyruk ş la m k a t bir siste imleri y pında a gökcis eki ç ) m e erk zd on k m e d 10 trily istem üneş ur. Bu s nılır: G a oluştur la ıy ad yıldızın i. Sistem Gaz Devlerİ Dış gezegenler olarak da bilinen dev gezegenler karasal gezegenlerden çok farklıdır. Hacimleri ve kütleleri çok büyüktür. Ağırlıklı olarak hidrojen ve helyumdan oluştuklarından bunlara “gaz devleri” de denir. Büyük olmalarına karşın kendi eksenlerindeki dönüşleri çok hızlıdır (bir günleri kısadır). Gaz devleri Güneş’ten çok uzaktır, çok sayıda uyduları ve çevrelerini saran birer halka sistemi vardır. Güneş İkinci büyük gezegen Satürn aynı zamanda en fotojenik gezegendir! İçine 765 tane Dünya sığabilen Satürn'ün 62 uydusu vardır. İçine 1400 Dünya'nın sığabileceği Jüpiter, Güneş Sistemi'nin en büyük gezegenidir. 63 tane uydusu vardır -şimdilik! Güneş Sistemi'nin en büyük cismi, sistemin yıldızı olan Güneş'tir. Sistemdeki bütün gezegenlerin, onların uydularının, asteroitlerin ve kuyrukluyıldızların kütleleri toplamının 700 katı kütlesi vardır. Bir başka deyişle Güneş'in kütlesi sistemdeki toplam kütlenin yüzde 99,86'sını oluşturur. Gezegenlerle karşılaştırıldığında dev bir gökcismi gibi duran Güneş, gerçekte Samanyolu’ndaki birçok yıldıza göre küçük bir yıldızdır. Ancak Samanyolu’ndaki yıldızların ortalama kütlesi Güneş’inkinin yarısı kadar olduğundan, kütle sıralamasında ilk yüzde 10’luk dilime girer. 20 Güneş Sistemi'nin son gezegeni Neptün'dür. Dünya'nın 60 katı büyüklüğündedir. Bilinen 13 uydusu vardır. Karasal Gezegenler İçine 63 Dünya sığabilecek olan Uranüs'ün Güneş çevresindeki bir turu 84 yıl sürer. Bilinen 27 uydusu vardır. En küçük gezegen Merkür, aynı zamanda en hızlı gezegendir; Güneş'in çevresindeki bir turunu 88 günde tamamlar. Güneş’e en yakın dört gezegen karasaldır; yani üzerinde ayağınızı basabileceğiniz karalar vardır. Bunlar küçük ve yoğunlukları büyük gezegenlerdir. İç gezegenler olarak da bilinirler. Gezegenimiz Dünya, karasal gezegenlerin en büyüğüdür. Saatte ortalama 107.000 km hızla Güneş'in çevresinde döner. En küçük gezegen Merkür, aynı zamanda en hızlı gezegendir; Güneş'in çevresindeki bir turunu 88 günde tamamlar. Büyüklük açısından Dünya'ya en çok benzeyen Venüs'tür. Bu nedenle Dünya'nın ikizi olarak bilinir. Ancak Venüs, en sıcak gezegendir. Yüzey sıcaklığı 470 dereceyi bulur. Plüton’un ötesinde giderek artan sayıda yeni gökcismi bulunması nedeniyle Uluslararası Astronomi Birliği 2006’da yeni bir gezegen tanımının yanında bir de “cüce gezegen” tanımı yaptı. Buna göre Güneş’in ya da başka bir yıldızın çevresinde dönen, küre şeklinde olan ama gezegen olmayan gökcisimlerine cüce gezegen deniyor. Güneş Sistemi’nde şimdilik 5 cüce gezegen var: Ceres, Plüton, Eris, Haumea ve Makemake. Üç uydusuyla birlikte Plüton görülüyor. Plüton 1930’dan 2006’ya kadar gezegen kabul edilmiştir. Çağlar Sunay Cüce Gezegenler En büyük ve en uzak cüce gezegen Eris, 2005’te keşfedilmiştir ve Dysnomia adlı bir uydusu vardır. 21 Ötegezegenler ürler Düşün rı insanla temi ve bilim S neş is ü G ır d r in genler yüzyılla a geze d a r d e i il i dışın ektiğin r e g ı lığının s olma rın var la n o k zyılın r. Anca inci yü le m ü ir y d r sü esi için Artık nabilm erekti. g la i ıt s n e a k ığımızı gelinm olmad ız ln sonuna a da y rın yolu’n yıldızla a d n lı Saman s z. A enlerin biliyoru gezeg e d in s ızda çevre adam k ö g i s dönme rum. l bir du a m r o n Başka Yıldızlar Başka Gezegenler Güneş’ten başka bir yıldızın çevresinde dönen gezegenlere Güneş Sistemi ötesindeki gezegen ya da kısaca ötegezegen denir. Teleskoplara takılan kamera ve bilgisayarların gelişmesiyle birlikte ilk ötegezegenler 1990’lı yılların başında keşfedilmeye başlandı. Ancak bu keşifler, ötegezegenleri görerek yapılmadı. Bugüne değin hiçbir ötegezegen görülmemiştir. Çünkü yıldızlarının parlaklığı gezegenlerin yaklaşık bir milyon katıdır. Pegasus takımyıldızında 51 ışık yılı kadar uzağımızda 51 Pegasi adlı Güneş benzeri bir yıldız vardır. 6 Ekim 1995’te 51 Pegasi’nin çevresinde dönen Jüpiter’in yarısı büyüklükte bir gezegen saptandığı açıklandı. İlk kez Güneş benzeri bir yıldızın çevresinde dönen bir gezegen keşfedilmişti. Yıldızına çok yakın dönen 22 bu gezegene 51 Pegasi b adı verildi. Yedi milyar yaşında olduğu tahmin edilen 51 Pegasi b’nin yüzey sıcaklığının 1200 derece kadar olduğu hesaplandı. Bu tarihten sonra neredeyse her ay birkaç yeni ötegezegen keşfedildi. Bu yılın ortalarına kadar toplam 777 ötegezegen keşfedilmiştir. Bunlar 623 gezegen sisteminde dönmektedir ve 105’inde birden çok gezegen vardır. Son bulgular doğrultusunda bilim insanları Samanyolu’ndaki her yıldızın çevresinde ortalama 1,6 gezegen olması gerektiği sonucuna varmıştır. Bir başka deyişle büyük ve yaşlı gökadamızda yaklaşık 200 milyar yıldızın yanı sıra 320 milyar kadar gezegen de bulunuyor. 560 ışık yılı ötedeki Kepler 10 yıldızının çevresinde dönen Kepler 10 b ötegezegeni büyüklük olarak Dünya’ya çok benziyor. Dünya’nın yalnızca 2,5 katı büyüklükte. Ancak yıldızına çok yakın döndüğü için yüzey sıcaklığı 2000 derece dolayında. 51 Pegasi ile onun çevresinde dönen 51 Pegasi b’nin bilimsel illüstrasyonu. Yaşanabilir kuşak Sıcak Jüpİterler, ü İ Süper Dünyalar Kepler 22 b Merkür Venüs Dünya Mars Kepler 22, Kuğu takımyıldızında yer alan Güneş benzeri yıldızlardan biri. Bizden 600 ışık yılı uzakta. Mayıs 2009’da Kepler 22’nin çevresinde dönen, Dünya’nın 14 katı büyüklükte bir gezegen keşfedildi: Kepler 22 b. Bu gezegenin en önemli özelliği Kepler 22’ nin çevresindeki “yaşanabilir kuşak”ta dönüyor olması. Bir yılı 290 gün olan Kepler 22 b’nin eğer bir atmosferi varsa, yüzey sıcaklığının 22 derece olma olasılığı var. Çağlar Ç ğl S Sunay Şimdiye kadar keşfedilen ötegezegenlerin büyük bölümü yıldızlarına çok yakın dönen Jüpiter’e yakın büyklükteki dev gezegenlerdi. Bunlara “sıcak Jüpiterler” deniyordu. İlk keşfedilenlerin böylesi gezegenler olması aslında çok doğaldı. Çünkü elimizdeki teknoloji ilk başlarda ancak çok büyük gezegenleri saptamamızı sağlayabiliyordu. Zamanla daha küçük, Dünya’ya yakın büyüklükteki ötegezegenleri de saptamaya başladık. Dünya’nın birkaç katı büyüklükteki ötegezegenlere de “süper Dünyalar” deniyor. İlk başlarda hep dev ötegezegenlerin bulunmasına karşın, artık öyle anlaşılıyor ki küçük ötegezegenlerin sayısı gerçekte büyüklerden çok daha fazla. 23 Tırtıldan Kelebeğe Kelebeklerin yaşamları bizimkilere pek benzemez. Ancak iyi bir gözlemciyseniz, onla onların nasıl sıra dışı bir dönüşüm (başkalaşım) geçirdiğini fark edebilirsiniz. Dört farklı evreden oluşan bir döngünün son aşamasında kelebek olurlar. Birçok hayvan gibi bir yumurtadan gelişirler. Bu yumurtadan çıktıklarında tırtıl halindedirler. İyice olgunlaşınca kendilerine bir koza örerler. İşte, bu kozadan çıktıklarında kelebek olurlar. Sonraki kuşakları oluşturacak yumurtaları da bu son evrede yaparlar; böylece döngü tamamlanmış olur. Şimdi elimize bir büyüteç alıp bu döngüye daha yakından bakalım ve her aşamayı kısaca inceleyelim. Yumurta Olgunlaşmış dişi kelebekler yumurtalarını yaprakların ya da ağaç dallarının üzerine bırakır. Böylece sonraki kuşağın ilk adımı da atılmış olur. Yumurtalar genellikle gruplar halinde bırakılır, hatta bazen üst üste istiflenir. Özel bir yapışkanla bitki yüzeyine sıkı sıkı yapışan bu yumurtaları görmek istiyorsanız, yapraklara daha yakından bakmalı, onları dikkatle incelemelisiniz. Değişik türde kelebeklerin yumurtaları farklı boy ve şekillerde olur. Her kelebek türü genellikle belli bir ağaç türünü yeğler. Bu sayede yumurtadan çıkacak obur tırtılların beslenmesi garantiye alınır. Kışa doğru bırakılan yumurtalar haftalar süren bir uyku dönemi geçirir. Tırtıllar yumurtadan ilkbaharda çıkar. Yumurtalarını ilkbahar aylarında bırakan ve tırtılları yumurtadan yazın çıkan türler de vardır. 24 Koza Tırtıl tümüyle olgunlaştığında tırtıl yemeyi keser ve koza örmek için –olasılıkla bir yaprağın altında– uygun bir yer arar. Çenelerinin alt tarafındaki salgı bezinden kendilerine özgü kozayı örecekleri ipek salgılanır. İşte, bu kozanın içinde başkalaşım ya da metamorfoz denen o ilginç dönüşüm hızla gerçekleşir. Koza içindeki tırtılın dokuları bir kelebeğin dokularına dönüşür. En önemlisi, uçmak için gerekli değişimler gerçekleşir. Kanatlar ortaya çıkar ve en çok işe yarayacak bu organlar, koza içinde en çok beslenen bölgelerdir. Olgun kelebeklerin değişik değişik renkleri ve boyları, kozanın içinde belirlenir. Tırtıl Yumurtadan çıkan larvalara tırtıl denir. Bahar aylarında ağaçlarda gördüğünüz mini mini tırtıllar –ilk başta gerçekten küçücüktürler– yaşama gözlerini daha yeni açmış kelebek adaylarıdır aslında… Yaşam döngüsünün bu aşaması adeta beslenmeye adanmıştır. Yaprakların ya da ağaç dallarının üzerinde gezinen tırtıllar bol bol yaprak yer ve büyüdükçe deri değiştirirler. Aslında bu, hızlı büyümeye ayak uyduramayan derinin atılmasıdır. Yaşam döngüsünün bu aşamasının sonlarına doğru, kanat gelişiminin başladığı gözlenebilir. İşte, artık koza örme zamanı gelmiştir. Sonunda kozadan çıkma zamanı gelir. Yepyeni bir hale bürünmüş canlımız bir kez daha dünyaya gözlerini açar. Ancak kozayı yırtan kelebek, hemen uçamaz. Çünkü koza içinde kıvrılmış kanatların, içindeki damarlara kan dolarak açılması ve kuruması gerekir. Bu birkaç saatlik süre içinde son derece korumasız olan kelebekler avcılara yem olabilirler. Sonuçta ortaya çıkan olgun kelebeklerin, biri önde biri de arkada olmak üzere iki çift kanadı vardır. Birbirine bağlı olmadan bitişik duran bu kanatlar sayesinde daha rahat daha uzun mesafeler boyunca –kimi zaman kilometrelerce– uçabilirler. Her böcek gibi kelebeklerin de altı bacağı vardır; ama böceklerin en güzeli oldukları ve bu güzellik için çok yol kat ettikleri açıktır. 25 Muzaffer Özgüleş Kelebek Evren'de Yalnız mıyız? e Binlerc unca yıl boy alnızca zünü y klaşık gökyü dik. Ya le z ö g 0 yıldır imizle la ve 8 r la gözler p o sk lara dır tele la yıldız r la p 400 yıl o üneş sk yıldır G yotele i ll d E a r . z a u aracı d or e uzay c e bakıy r r le le z n ü e rimiz ey gezeg lemele köşesin e r c e in h ve i’nin aşama ştırma Sistem a ve y Bu ara . ’y a ik y d r n ndik. , Dü gönde y öğre vren’e e E ş k a o d birini nç sırasın lardan eğiştire u d n ı o ız k caba bakışım rak ettiğimiz adık: A e m m a r n u e t Ama kavuş a bir n başk çıklığa a a ’d lâ a â y h e Dün var mı? Evren’d yaşam e d r e y Mars'ta Yaşam Var mı? Son 40 yıl içinde Mars’ın yüzeyine dördü ü hareket edebilen yedi uzay aracı gönderildi. Ayrıca 20 yıldır Mars’ın çevresinde sürekli gözlem yapan en az bir uydu bulunduruluyor. Hem yüzey araçlarının hem de yörüngedeki uyduların bütün çabalarına karşın, Mars’ın yüzeyinde hiçbir canlı izine ya da fosiline rastlanamamıştır. Ancak Dünya’da bile bazı sıra dışı koşullarda (Antarktika’da -50 dereceden düşük sıcaklıklarda ya da kaynar suların bulunduğu gayzerlerde veya yerin birkaç kilometre altındaki sıcak kayaların arasında) yaşayan bakteriler göz önüne alınınca benzer ya da biraz daha dayanıklı birtakım mikroorganizmaların Mars’ta hâlâ yaşıyor olduğunu düşünmek pek de yersiz sayılmaz. Bilim insanları umutlarını yitirmiş değil... 26 Europa Io Güneş Sistemİ'nde de Titan Yaşam Var mı? Jüpiter’in büyük uydularından Io ve Europa’da yüzeyin altında derin birer okyanus olduğu tahmin ediliyor. Yaşamın olması için en gerekli madde su olduğundan bilim insanları bu iki uyduyu Güneş Sistemi’nde Dünya’dan başka yaşamın ortaya çıkma olasılığı en yüksek iki yer olarak görüyor. Satürn’ün uydusu Titan’da ise yüzeyde metan gölleri ve ırmakları olduğu tahmin ediliyor. Sıvı haldeki metan da tıpkı su gibi yaşamın ortaya çıkmasına olanak tanımış olabilir. Voyager Plakları 1970’li yıllarda Güneş Sistemi’nin dört köşesine ve oradan da yıldızlar arası uzaya gidecek dört uzay aracı gönderildi. Bunlardan Voyager I ve Voyager II adlı uzay araçlarına birer altın plak kondu. Bu plaklarda Dünya’nın konumuyla, üzerindeki canlılarla ve insanlarla ilgili temel bilgiler yer alıyordu. Dünya’dan yaklaşık 18 milyar kilometre uzakta bulunan bu uzay araçları 34 yıldır çalışıyor ve Dünya’ya sinyal gönderiyor. Ne var ki güç kaynakları 2025’te bitecek ve onlar da yolculuklarına sessiz bir şekilde devam edecekler. Voyager I Voyager I’e konan altın plak Samanyolu'nda Yaşam Var mı? Uzayda yaşam araştırmaları iki koldan yapılıyor. Birinci kolda Güneş Sistemi’nde başka bir gezegende, uyduda ya da bir asteroitte mikroorganizma ya da daha üst düzey canlıların varlığına yönelik araştırmalar yer alıyor. İkinci kolda da Samanyolu’nun herhangi bir köşesinde kendileriyle iletişim kurabileceğimiz kadar akıllı canlılardan gelecek radyodalgalarnı yakalamaya yönelik araştırmalar bulunuyor. yanıt gönderebilirler. Aynı şekilde bizim de Samanyolu’nun herhangi bir köşesinde yaşayan zeki canlıların gönderdiği iletileri yakalama şansımız var. Tek yapmamız gereken, uygun ve güçlü kulaklarla (radyoteleskoplarla) uzayı dinlemek. Bu işi de yaklaşık 25 yıldır yapıyoruz. Ne yazık ki şu ana değin herhangi bir anlamlı sinyal yakalayamadık. Çağlar Sunay Dünya’daki ilk televizyon yayını 1936’da yapılan Berlin Olimpiyatları ile birlikte Almanya’da başlamıştı. O günden bu yana Evren’e radyodalgalarıyla kendimizle ilgili sürekli bilgi gönderiyoruz. Uzayda ışıkhızıyla ilerleyen bu dalgalar şu anda 76 ışık yılı çaplı bir küre içindeki bütün yıldızlara ve onların, eğer varsa, gezegenlerine ulaşmış durumdadır. Eğer oralarda da bizimki gibi bir teknoloji geliştirmiş canlılar yaşıyorsa, bu yayınları yakalayabilir ve bize 27 Kısa Öykü Nick Ward Astronot Nine “Macera deyince akla ilk gelen kişi büyükannedir. Bu yüzden Rodney’in babası bir uzay gemisi icat ettiğinde ona ilk binen de büyükanne oldu. Rodney bir aksaklığı tamir etmek için son dakikada gemiye binince, büyükanneyle birlikte uzaya fırladı.” “Nine, orada mısın? Yanıt ver, tamam.” Eve geri dönersek: Babam deli gibi radyo alıcısının düğmelerine basıyordu. Nasıl olup da bağlantının kesildiğine bir türlü akıl erdirememişti. “Yanıt ver nine. Yanıt ver Rodney. LÜTFEN!” “Haydaa, ne oldu şimdi?” diye sordu annem. Babam cılız bir sesle, “Yanıt vermiyorlar. Sanırım onları kaybettim,” diye karşılık verdi. Annem bağırıp çağırmaya başladı: “Ah, harika! Sen ve senin çılgın icatların! Bu işin sonunun kötü biteceğini biliyordum.” “Hiçbir sorun olamaz, nine eksiksiz bir eğitimden geçti.” “Sertifikalı bir sersemden eksiksiz bir eğitim. Onları hemen şimdi geri getiriyorsun o kadar,” dedi annem. Babam ağlamaklı bir sesle, “Fazla uzaklaşmış olamazlar hayatım, inan bana,” dedi. “Belki de çoktan eve doğru yola koyulmuşlardır.” Ama her ikisi de buna inanmıyordu. Biz ise evden çok çok uzaklarda, uzayın karanlıkları arasında yol alan Kâşif 1 gemisinin içinde sabun köpükleri misali yüzüyorduk. “Haydi hooop,” diye kıkırdadı büyükanne. Havada 28 tepetaklak olmuş, tavanda sıçrıyordu. “Buna bayıldım! Neden böyle havada duruyoruz biliyor musun Rodney? Çünkü burada çekim yok!” “Yer çekimi,” diye düzelttim. “Hımm! Aynı şey akıllı bıdık,” dedi dudak bükerek. Daha sonra pencereden bakıp, “Vay canına Rodney. Gel de şuna bir bak!” diye haykırdı. Havada süzülerek pencereye doğru ilerledim. Ardımızda kalan pırıl pırıl mavi gezegenimize bakıp bir aşağı bir yukarı bir çift balon gibi inip çıkmaya başladık. “Ah nineciğim,” diye yutkundum. “İşte, bu sefer yapacağını yaptın.” “Hah, işte, bu harika. Ben senin hayatına heyecan getiriyorum ve sen teşekkür yerine bunları söylüyorsun, öyle mi? Bir sürü şikâyet ve mızmızlanma!” “Ama nine, evden binlerce kilometre uzaktayız!” diye bağırdım. Paniklemeye başlamıştım. “Bizi oraya tek parça halinde döndürebilecek misin?” “Sanırım beceririm canım, böyle etrafı velveleye vermeyi bırak. Şu yaşlı büyükanneye güven sen!” Büyükanne dev bir sinek gibi havada uçup kıkırdadı. Yine de babamla konuşmaya çalışmanın akıllıca olacağına karar verdim ve ağır çekimde ters dönerek köpek yüzüşüyle radyoya yöneldim. Ama radyo da uzayın kendisi kadar sessizdi. “Faydası yok nine, babamla konuşamayacak kadar uzaktayız.” “Çok iyi!” diye yanıt verdi büyükanne. “Zaten yalnızca keyfimizi kaçırırdı. Biraz araştırma yapalım. Ama önce…” Sırt çantasına uzanarak içinden eski tüylü toz fırçasını çıkardı ve “… bu roketin biraz temizliğe ihtiyacı var,” dedi. Büyükanne toz fırçasını borular ve düğmeler üzerinde gezdirerek, uzay gemisinin içinde uçmaya başladı. Bir yandan da, detone bir sesle kendi kendine şarkı söylüyordu. “Ah, ne harika,” diye iç geçirdi tavana doğru yükselirken. “Keşke evde temizlik yapmak da bu kadar zevkli olsa. Babandan uçan bir toz bezi icat etmesini istemeliyim.” Büyükanne havada perende atıp koltuğuna yerleşti. “Heeey! Haydi biraz etrafa bakınalım, olur mu canım?” diyerek roketi hızlandırdı ve egzozdan gelen gümbürtüyle birlikte önümüzde uzanan karanlığa daldık. Uzayda sürükleniyorduk. Tek duyduğumuz ses radyodan gelen yumuşak cızırtı ile motorun insanı rahatlatan ‘guluk guluk’ sesiydi. Her yer karanlık, her yer sessiz ve biraz da ürkütücüydü. Büyükanne ön camdan dışarıya göz gezdirerek, “Hımmm, burada görülecek fazla bir şey yok, değil mi?” diyerek eliyle bana etrafı gösterdi. “Burası uzay, nine,” diye söylendim. “Ne bulmayı bekliyordun, hamburgerci mi?” 29 Kısa Öykü “Bu kadar kaba olmana gerek yok genç adam. Ben de zaten eve dönmemiz gerek diye düşünüyordum. Uzayda pek fazla eğlence yok… Burası çok sıkıcıymış!” Radyodan, “ÇAT! VIZZ! PAT!” sesleri geldi. “Yardım… bızzz… Yolda kaldık… Çat… Aşağı inemiyoruz!” Büyükanne ile birbirimize baktık. Büyükanne soluk soluğa, “Vay canına, bu da ne?” dedi. Radyo yeniden canlandı. “Merkez yanıt ver… Motorlar hasar gördü… Yardıma ihtiyacımız var!” “Birilerinin başı dertte Rodney.” “Aferin nine. Hemen anladın,” diye dalga geçtim. “Eğlen bakalım Rodney! Kim bu zavallılar, merak ettim?” “Nine BAK!” diye bağırdım. “Tam karşımızda. Vay canına!” Uzakta bir başka uzay gemisi daha vardı. Yaklaştıkça gemi gözümüze daha da büyük görünmeye başladı. Neredeyse gökdelen yüksekliğindeydi. Geminin yan tarafında koca koca üç harf yazılmıştı: U. U. İ. Büyükanne heyecanlı bir sesle, “O nedir Rodney?” diye fısıldadı. “Uluslararası Uzay İstasyonu olmalı nine,” diye yanıt verdim. “Haberlerde görmüştüm. Bilimsel araştırmalar yapmak için aylardır uzayda kalıyorlar. Gemileri arıza yapmış olmalı.” Büyükanne kararlı bir hareketle motora hız verdi. “Bakalım yardım edebilecek miyiz?” dedi. “Kâşif 1 kurtarma ekibi yola çıktı! Belki bize bir fincan çay verirler. Susuzluktan ölmek üzereyim.” Aynı anda Uzay İstasyonu’ndaki görevlilerden biri üzerinde bir sürü alet olan upuzun bir masanın önüne oturmuş, umutsuzca anahtarları çevirip düğmelere basıyordu. Ama durum iç açıcı değildi. Motorlar bir türlü çalışmıyordu. Uzay İstasyonu bir meteor fırtınasına tutulmuş ve uzayda çaresizce kalakalmıştı. Dünya’daki Uzay Merkezi ise çaresizlik içinde gemiden olumlu bir haber gelmesini bekliyordu. Hasar gören Uzay İstasyonu’na yardım etmek için yapılabilecek hiçbir şey kalmamıştı. Birden istasyondaki görevlinin kalbi yerinden çıkacak gibi oldu! O da nesi? Radar ekranında kendilerine doğru gelen tuhaf bir ‘bip bip bip’ görünüyordu. “Kaptan! Kaptan!” diye bağırdı. “Bize doğru yaklaşan kimliği belirsiz bir nesne var!” Hep birlikte pencerenin önüne toplandılar ve şaşkınlıkla borular ve tüplerle kaplı, pat pat pat diye kendilerine yaklaşan, hayatlarında görüp görebilecekleri en tuhaf uzay gemisine bakakaldılar. “Bu nedir Kaptan?” diye yutkundu bir görevli. “Hiçbir fikrim yok, ama görüntüsü hiç hoşuma gitmedi,” diye yanıtladı Kaptan. Gelen cismi daha yakından görebilmek için dürbünü gözlerine dayamıştı. “JÜPİTER AŞKINA!” diye bağırdı. Kocaman gözlükleri, kaskı ve benekli önlüğüyle kendilerine pembe tüylü toz fırçasını sallayan büyükanneyi görmüştü. “Bir uzaylı! Bir uzay canavarı! Ateşe hazır olun!” “Ama ateş edemeyiz Kaptan. Meteorlar lazer silahımızı da kırdı ya.” “Eyvah, şimdi ne yapacağız?” Kaptan ve birinci görevli kendilerine doğru pat pat pat gelen minik, mor renkli rokete dehşet içinde bakakaldılar. Birinci görevli yutkunarak, “Yapabileceğimiz tek bir şey var efendim,” dedi. “Neymiş o?” diye sordu Kaptan. “Teslim olmak, efendim. Onları güverteye davet edip, bizi eğlence olsun diye havaya uçurmamalarını umut edebiliriz!” “Teslim olmak mı? Asla!” diye bağırdı Kaptan. “Giderek yaklaşıyorlar efendim. EL SALLAYIN!” Kaptan şaşı gözlerle kendilerine yaklaşan Kâşif 1 gemisine baktı. Başka seçeneği yoktu. Tedirgin hareketlerle ve yüzünde belli belirsiz bir gülümsemeyle onlara el salladı. “Vay, şuna bak,” diye cıvıldadı büyükanne. “Bizi gördüklerine ne kadar sevindi zavallılar. Sen de el salla Rodney.” Ama ben daha yerimden kalkıp onlara karşılık veremeden, radyomuz cızırtıyla yeniden yaşama döndü. “Selamlar… E şey, barış sizinle olsun. Biz dostuz, lütfen ateş etmeyin!” “Bu zırvalık da neyin nesi?” dedi büyükanne. “Sanırım bu zavallı uzayda biraz fazla kalmış!” “Lütfen yedi numaralı kapıya yönelin. Güverteye gelip bizlere katılmanızdan ve hafif bir şeyler ikram etmekten memnuniyet duyacağız.” “Ah, harika,” dedi büyükanne. “Sanırım en sonunda bir fincan çay içebileceğim.” Büyükanne Kâşif 1’i ‘7’ numaralı kapıya yöneltti. Yaklaşırken kapı yavaşça iki yana açıldı ve biz de Uluslararası Uzay İstasyonu’nun içine girip gözden kayboluverdik. İniş platformunun üzerinde kırmızı, sarı ışıklar yanıp sönüyordu ve büyükanne roketimizi dikkatlice park etti. Kontağı kapatırken, “Ay, biraz sarsıldık,” diye kıkırdadı. Motordan upuzun bir duman bulutu çıktı. “Piuu!” diye öksürdü Kaptan. “Her ne kullanıyorlarsa kesinlikle iğrenç!” Kâşif 1 gemisinin kapısı ağır ağır gıcırtıyla açılırken, Kaptan da yerinden kıpırdamadan bekledi. Sonra da mürettebata bakarak endişeli ve tiz bir sesle, “Unutmayın beyler,” diye seslendi. “Her şeye hazırlıklı olmalıyız. Uzay korsanları olabilir, canavarlar olabilir, HER ŞEYE!” Kısa boylu, tıknaz bir yaratık peşinde ufak bir oğlan çocuğuyla sallana sallana platforma çıkarken, hepsi nefeslerini tutmuştu. Büyükanne başındaki kaskı çıkardı. “Merhaba canlarım! Suyu kaynattınız mı?” Ama Kaptan yanıt vermedi. Çünkü bayılmıştı. İngilizce aslından çeviren: Fügen Yavuz 31 Kızgın Dağlar rdan Uzakla ne rültüsü or. gök gü uyuluy d s e s lıyor. r bir ya baş benze a m ıl s r lar sa i dalga an yer d ib g ın d v r e A eni şu ı, d abard rın ned k la iz n n u e b D gârın m etli rüz yor. Tü d ü v id ş ö d n fke se kıyıları elen ö rdağ! E g a n n e a d y gin rin ki rinlikle yor. Din karşıda e lı d p a in k r ü ızı le, ye kyüzün ıpkırm k ö , g etkisiy e r m ü ü k t biteni en yer önüşüp nnedil r. Olup a küle d o z r ıy t o a y s ımız ım , uyu raman dini an h n sanılan a e k k k in deki diği iç saçara Çevre lavlar tan izle … k lı a s z n u a ş ce ken, o en çok yeterin aklaşır z erçekt u g n n a a d şı Volk nardağ en ada a d r y e s y e li k her ven aya uğu gü anlatm e iz bulund b ı ağlar r. yanard başlıyo Adım Volkan olduğundan mıdır bilmem, yanardağları çok merak ediyorum. Dünyanın farklı noktalarındaki volkanik hareketler çok ilgimi çekiyor. Yalnızca şimdikiler mi, geçmiştekiler de… Hoşunuza giderse, size onlardan kısaca söz etmek isterim. Seçtiğim fotoğraflardan birkaçını da göstereyim hatta. Kül bulutu Magma mı, Lav mı? Volkanik bacadan fırlayan parçacıklar Bakın, yandaki şema aslında her şeyi özetliyor. Yerkürenin iç tabakalarındaki kayaların yüksek basınç ve sıcaklıkla erimiş haline magma deniyor. Magmanın püskürerek yeryüzüne çıktığı noktalara da yanardağ (ya da volkan) adı veriliyor. Basınç nedeniyle gerçekleşen patlama çevreye gaz, katı parçacıklar ve lav saçtığı gibi bir kül bulutu da oluşturuyor. Hatta bu küller yağmur gibi yağabiliyor ve çok tehlikeli olabiliyor. Yeryüzüne çıkınca lav adını alan magma ise ağır ağır akıyor ve sıcaklığı 700-1200°C arasında oluyor. Zaman içinde soğuyarak tüf gibi volkanik kayaları oluşturuyor. 32 Baca Kül yağmuru Lav gözesi Magma odacığı Lav Jeolojik katmanlar Alaska’daki Cleveland Yanardağı’nın Uluslararası Uzay İstasyonu’ndan çekilmiş fotoğrafı. Amerika kıtalarının batı kıyıları ve Asya kıtasının doğu kıyıları dünyanın en büyük levhalarından biri olan Pasifik levhasının sınırlarıdır. Bu sınırlarda 450 dolayında yanardağ bulunur. Bu nedenle de Ateş Çemberi olarak anılır. Aktif yanardağların %75’i Ateş Çemberi üzerindedir. Yeryüzündeki depremlerin %90’ı da burada olur. Levha Sınırları Kaç Yanardağ Var? “Peki magma, neden her yerden değil de yanardağlardan dışarıya çıkıyor?” diye sorabilirsiniz. Çünkü yanardağların hemen altında dev magma odacıkları vardır. Bize durağanmış gibi gelse de yerkabuğunun hareketli parçalardan oluştuğunu biliyoruz. Plaka ya da levha denen bu parçaların hareketleriyle magma odacıkları oluşur. Yeterli basınca ulaşan magma da zaman zaman buradan dışarıya püskürür. Zaten yukarıdaki haritaya dikkatle bakarsanız, yeryüzündeki yanardağların, bu levhaların birleşme noktalarında yer aldığını görürsünüz. İşte, bu soruya kesin bir yanıt vermem zor. Çünkü yanardağların kimi aktiftir; yani ara sıra patlar. Kimi de sönmüş yani artık patlaması beklenmeyen ya da durağan yani yeniden etkinleşebilecek ama şimdilik hareketsiz yanardağlardır. Bazıları da okyanusların dibindedir. Yine de son 10.000 yılda –yerkürenin 4,5 milyar yaşında olduğunu düşünürseniz, bu çok kısa bir süredir– 1500 kadar yanardağın aktif olduğunu söyleyebilirim. Bunların 50-60 tanesi yılda en az bir kez püskürür. 33 Ülkemizde aktif yanardağ yoktur; ama bir zamanlar Anadolu yanardağ etkinliğinin çok olduğu bir bölgeymiş. Bunu biliyoruz çünkü en yüksek dağlarımızdan Ağrı Dağı, Erciyes Dağı, Nemrut Dağı, Hasan Dağı hep sönmüş yanardağlardır. Ağrı Dağı Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeki Nyiragongo Yanardağı’nın sürekli aktif krateri. Şili’deki Chaitén Yanardağı Gü ü ü ü en ttehlikeli, Günümüzün hlik li d dolayısıyla l l en ünlü ü lü yanardağlara da hızlıca bakalım mı? Şili’deki Chaitén, Filipinler’deki Mayon, İtalya’daki Etna, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeki Nyiragongo ve Yeni Zelanda’daki Whakaari yanardağları etkinlikleri süren ve yakın çevrelerindeki yaşamı tehdit eden yanardağların başında gelir. Tarİhsel Yanardağlar Bir de geçmişte çok önemli bazı yanardağ patlamaları var; kısaca onlardan da söz edeyim. Vezüv’ün patlamasını ve Pompei kentinin küller altında kalışını duymuş muydunuz? MÖ 79’da İtalya’nın güneyinde gerçekleşen bu patlamayla, Roma İmparatorluğu’nun bu önemli kenti küllerle örtülmüş, birçok insan yaşamını kaybetmiş. MÖ 1500 dolaylarında Ege Denizi’ndeki Thera Yanardağı’nın patlamasıyla da Minos Uygarlığı son bulmuş ve yanardağın krateri, bugünkü Santorini adasını ortaya çıkarmış. 34 Santorini Adası’nın uzaydan görünüşü. J Jüpiter’in uydularından Io’daki u Olympus Mons volkanik etkinlik 1979’da Voyager v 1 uzay aracı uydunun yakınından geçerken keşfedildi. k Daha sonra Galileo, Cassini ve New Horizons uzay araçları a da bu etkinliği görüntülediler. Io’da 150 dolayında etkin yanardağ gözlendi. g Güneş Sistemi’nde Dünya ve Io ile birlikte volkanik etkinliğin olduğu başka iki yer daha var: Satürn’ün uydusu Enceladus ve Neptün’ün o uydusu Triton. Venüs’te de etkin yanardağlar olduğu düşünülüyor. u Başka Gezegenlerdekİ YANARDAĞLAR Son olarak yanardağ etkinliklerinin canlı yaşamı üzerindeki etkilerinden söz edeyim. Yanardağdan çıkan yakıcı lavların, çevreye saçılan kaya parçalarının ve serpilen küllerin çok tehlikeli olduğu yeterince açık sanırım. Zaten yanardağların etkinliğe geçmesi söz konusu olduğunda, çevrelerindeki bölgeler boşaltılır. Bir de deprem ve deprem dalgası (tsunami) gibi patlamaya eşlik eden felaketler var. Ama bence daha önemlisi yanardağdan çıkan karbondioksit, kükürt dioksit gibi gazların yol açtığı kirlilik. Bu gazlar, asit yağmurlarına, ozon tabakasının delinmesine yol açtığı gibi, Güneş ışınlarının uzaya geri yansımasını da artırıyor. Bu nedenle geçmişteki bazı büyük yanardağ patlamalarının ardından soğuk yılların yaşandığı biliniyor. Peki, önceki yıl uçak seferlerini alt üst eden İzlanda’daki yanardağ patlamasını hatırlıyor musunuz? Kül bulutları geniş bir bölgeyi sarmış, Avrupa’daki birçok uçuş iptal edilmişti. Yani demem o ki, yanardağlar yalnızca yakın çevreleri üzerinde değil, küresel boyutta etkileri olan, yeryüzündeki yaşamımız açısından son derece önemli oluşumlardır. Haydi, hoşça kalın! 35 Muzaffer Özgüleş Aslında yanardağlar yalnızca Dünya’ya özgü yapılar değil. Başka gezegenlerde, hatta gezegenlerin uydularında bile yanardağlar var. Örneğin Mars’taki Olympus Mons adlı sönmüş yanardağ, Güneş Sistemi’ndeki gezegenlerde bulunan en büyük dağdır. Yaklaşık 22 km’lik yüksekliğiyle üst üste konmuş üç Everest Tepesi yüksekliğindedir. Jüpiter’in uydularından Io ise aktif yanardağlarla doludur. Venüs’ün geçmişinde de volkanik hareketliliğin önemli rol oynadığını biliyoruz, hatta bu hareketliliğin son bulup bulmadığı bile kesin değil… Muhteşem Bilim ve Teknoloji Kulübü 36 Başar Muluk 37 Origami Uzay Gemisi Ay’ın bize hiç göstermediği yüzünü görmek, kızıl gezegen Mars’ı yakından incelemek, Satürn’ün halkaları arasından hızla geçmek için size bir teklifimiz var. Evde yapacağınız uzay gemisine atlayıp bu zevkli yolculuğa çıkabilirsiniz. Elbette origami sayfasında olduğumuz için uzay gemimiz kâğıttan olacak. Ama böyle bir yolculuğun düşüncesi bile insanı heyecanlandırıyor, değil mi? 1 KUAB’ın (Kumbara Uzay Araştırmaları Bölümü) yaptığı uzun ve yoğun araştırmalar sonucunda uzay gemisini en ucuza çıkarmanın yolunu bulduk. Gereksinim duyacağınız tek şey bir parça dosya kâğıdı. Uzay gemisinin biraz daha fiyakalı görünmesini istiyorsanız paraya kıyıp renkli kâğıt ya da el işi kâğıdı da kullanabilirsiniz. 2 Daha önce yaptığınız origami çalışmalarından farklı olarak bu kez kâğıdınızı olduğu gibi, yani dikdörtgen şekliyle kullanacaksınız. Öncelikle kâğıdı kısa kenarı boyunca ortadan ikiye katlayın. Üstteki köşelerden birini alarak Ü u uzun kenar üzerine katlayın, b bastırın ve açın. Aynı işlemi öteki köşe için de yapın. ö 3 4 5 Kat yerlerinin çaprazlama birbirini kesmesi gerekir. Bu kat yerlerini parmaklarınızla içeri doğru kıvırarak kâğıdın üst bölümünü fotoğrafta görüldüğü gibi üçgen oluşturacak şekilde katlayın. 38 Şimdi kâğıdı baş aşağı çevi çevirin ve aynı işlemleri öteki uç için de yineleyin. Sonuçta şöyle bir görünüm elde etmeniz gerekiyor. 6 K Kâğıdın uzun kenarlarından k birini, oluşan b üçgen ü parçanın p kanatlarının k altına kıvırın. a İİşlemi öteki kenar için de k yineleyin. y Üçgen şeklindeki öteki ucu, oluşturduğunuzz bu kanatların üzerine gelecek şekilde katlayın. 7 Üçgenlerden Üçgenlerden birini seçerek kenarlarını ortada birleşecek şekilde içe katlayın. Şimdi de katladığınız bölümü kanatçıkların altına yerleştirin. 10 8 Uzay gemisi neredeyse tamamlanmak üzere. Biraz daha süslediğimizde yolculuğa çıkmaya hazır hale gelecek Gemiyi ters çevirin ve sivri ucunun kenarlarını, ortaya doğru katlayın. 9 Tekrar ters çevirin. Bu kez taban kenarlarını içeri doğru hafifçe katlayın. Kanatların ucunu dik açı oluşturacak şekilde uçlarından hafifçe kıvırın. 12 11 Uzay gemilerimiz hazır. 39 Aklınızı Kullanın Küçük Astronotlar Çoğalan Kareler Küçük astronotlarımızı yeni bir gezegeni keşfederken Bakalım aşağıdaki dünyaca ünlü yapıların adlarını anımsayabilecek Dört kibrit çöpünün yerini değiştirerek iki gösteren bu iki misiniz? resim arasındaki 5 farkı bakalım kareden üç kare elde edebilir misiniz? bulabilecek misiniz? Sudoku Beyninizi Çalıştırın! Karenin içini 1’den 6’ya kadar rakamlarla öyle doldurun ki yalnızca her satır ve her sütunda değil, karenin içindeki küçük dikdörtgenlerde de 1’den 6’ya kadar rakamlar olsun. 5 1 6 2 1 3 6 3 1 1 6 4 4 40 2 1 Uzaylı Bulmaca 1 2 5 2 3 4 7 4 3 5 6 6 7 Soldan Sağa Soldan Sağa: 1. Mars 2. Ay 3. Venüs 4. Teleskop 5. Samanyolu 6. Gezegen 7. Dünya Yukarıdan Aşağıya: 1. Büyükayı 2. Meteor 3. Uzay 4. Astronot 5. Jüpiter 18. sayfanın sonundaki 6. Güneş bilmecenin yanıtı 7. Evren TersAne YoKUŞu Uzaylı BUlmaca Çoğalan Kareler Yanıtlar 1. Gökyüzünde kepçeye ya da d cezveye benzetilen takımyıldız 2. Çok küçük göktaşlarının çok yüksek hızlarla atmosfere girip ışık saçarak yanması 3. Gökcisimlerinin atmosferlerinin ötesinde kalan engin boşluk 4. Uzaya çıkarak araştırma yapan kişi, uzayadamı 5. Güneş Sistemi’nin en büyük gezegeni 6. Güneş Sistemi’nin merkezinde yer alan yıldız 7. Bugün, geçmişte ve gelecekte her şeyi içine alan bütünlük 1 Yukarıdan Aşağıya 1. Kızıl Gezegen olarak da bilinen, Güneş Sistemi’nin 4. gezegeni 2. Dünya’nın uydusu 3. Güneş Sistemi’nin 2. gezegeni 4. Gökbilim gözlemlerinde kullanılan optik aygıt 5. Güneş Sistemi’nin de içinde yer aldığı gökada 6. Bir yıldızın çevresinde dönen, büyük, küresel gökcismi 7. Güneş Sistemi’nde üzerinde yaşam olduğu bilinen tek gezegen 41 2 4 5 6 1 5 6 3 4 1 3 6 6 2 5 4 3 1 6 2 3 2 4 5 Sudoku 2 5 3 4 2 3 1 4 5 1 6 Küçük Astronotlar Satranç Oynuyoruz ç Satran şların t nda a her oyunu aptığı y e d in takım zer r ve bir la tahta ü , m a k rançta r, ra ılır. Sat z , harfle t . a e y il k r k e e r ı v ir ara ha yon ad kullanıl s ın, r a e t ll o a o n a k rş ine ın il s semb d a lm ım ri o an yaz tasyon n türle kullanıl irsel no b otasyo n e c lı , k r nunu yle den fa otasyo ın şekli n g ç y n a Birbirin y a r t n ından ular, sa üzde e en ard c m n m ü u e n y h ü O g ılır. lelerini, nan i kullan di ham r. Oyna n e la sistem r k a z e c rini ya zerinde rak ön amlele htası ü h a kullana t in ilde ç in n ib satra bir şek ı e ıl t da rak d e ın r y y r bu sa unlar a yrıca, oyunla ilir. Oy bilir. A b a a ıl n p a a , n oyn lizleri y plarda yenide a, kita ve ana d ir r il la b e ın n rinde, m yay incele ilgili tü et sitele n la r ç e t n a in r ve sat ım dili klarda bu yaz l e kayna z ö ca satran ır. kullanıl Notasyon Kavramı Notasyonda Kullanılan Kısaltmalar ve İşaretler Satranç yazım dilini kullanarak oyunları yazabilmek için birtakım kısaltma ve işaretlerin ne anlama geldiğini bilmek gerekir. Taşlar Şah Vezir Kale Fil At Piyon İşaretler 0-0 0-0-0 x + ++ # = Ş V K F A P Küçük rok Büyük rok ! !! ? ?? ?! !? Taş alma Şah çekme Çifte şah çekme Mat Eşit, oyun dengede mle l Güçlü ha hamle Çok güçlü hamle Zayıf hatalı hamle Büyük hatalı hamle Şüpheli hamle Dikkate değer hamle Oyunların Yazılması 8 7 Oyunun ilk hamlesini O beyaz oyuncu piyonunu b e karesinden e4 karesine e2 ililerleterek yapıyor. Hemen arkasından siyah oyuncu a 4 e7 karesindeki piyonunu e 3 e5 karesine götürüyor. Bu 2 e 1 hhamleler, satranç yazım a b c d e f g h kurallarına göre aşağıdaki k şekilde gösterilir: şe 6 5 1. e4 e5 • Notasyonun en solunda yer alan "1.", oyunun birinci hamlesi olduğunu gösterir. • Hemen yanındaki "e4", beyaz oyuncunun piyonunu e2’den e4’e taşıdığını belirtir. • En sonda görünen "e5" ise, siyah oyuncunun piyonunu e7’den e5’e ilerlettiğini anlatır. 42 Önemli Not: Taşlar arasında yalnızca piyon için, piyon taşının kısaltılmış şekli olan “p“ harfi, notasyonda kullanılmaz. Bunun yerine piyonun ilerlediği kareyi belirtmek yeterlidir. Örneğin, yandaki tahtaya göre beyaz piyon e4’e ilerlemiştir. Yani piyonun bu hareketini, pe4 yerine yalnızca e4 olarak yazmak yeterlidir. Şimdi oyunu bir hamle daha ilerletelim. Aşağıda, hamlenin gelişimini şu şekilde görüyoruz: 7 6 5 4 3 2 1 8 a b c d e f g h Beyaz oyuncu g1’deki B atını f3’e taşıyor. Hemen a arkasından siyah oyuncu a d7’deki piyonunu d6’ya d ilerletiyor. Notasyon il kurallarına göre k 2. Af3 d6 2 şeklinde olmalıdır. şe Aynı oyunu başladığımız şekilde sürdürelim ve 3 ile 4. hamlelerini de tahtada ve açıklamalarıyla gösterelim. 6 5 4 3 2 1 3. d4 exd4 3 6 5 4 4. Axd4 c5 4 8 7 b c d e f g h 8 7 3 2 1 O Oyunun 4. hamlesinde beyaz at d4’teki siyah b piyonu alırken, c7’deki p siyah piyon c5’e ilerliyor. si a b c d e f g 7 6 5 5. Fb5+ Fd7 5 BBeyaz oyuncu beyaz karedeki filini f1’den b5’e k g götürerek, siyah oyuncuya + işaretiyle belirtildiği gibi 3 şşah çekiyor. Siyah oyuncu 2 d da beyaz karede bulunan 1 fifilini c8’den d7’ye taşıyarak a b c d e f g h şşahının önünü kapatıyor. 4 6 5 4 8 7 3 2 1 h a b c d e 6. 0-0 a6 6 B Beyaz oyuncu küçük 0-0 işaretiyle gösterildiği gibi iş kısa rok yapıyor. Buna k karşılık siyah oyuncu k a7’deki piyonunu a6’ya a ilerleterek beyaz fili tehdit il ediyor. e f g h Tigran PETROSIAN 1929, Tiflis (Gürcistan) – 1984, Moskova 1963-1969 arasında 9. Dünya Satranç Şampiyonu yıllllar arın ın başında başında satrançla satra 1940’lı yılların tanışan Petrosian, 1947'de ustalığa yükselmişti. 1952’de Uluslararası Büyük Usta unvanını kazanmış, 1959-1975 arasında birçok kez Sovyetler Birliği Şampiyonu olmuştur. 1953'te Adaylar Turnuvası'nda oynayan Petrosian, 1953'te Zürih'te beşinciliği, 1956'da Amsterdam'da üçüncülüğü 1959'da Yugoslavya'da yine üçüncülüğü elde etti. 1962'de Curacao'da kazandığı birincilik ona Botvinnik ile dünya şampiyonluğu unvan maçı yapma hakkını getirdi. Dünya şampiyonluğunu 1963’de Mikhail Botvinnik’i 12,5 : 9,5 (+5, -2, = 15) skoruyla yenerek kazandı. FIDE o yıllarda rövanş karşılaşmalarını iptal ettiği için unvanını 1966’da Boris Spassky’ye karşı savundu ve başarılı oldu. Ancak 1969’da yine Boris Spassky ile oynadığı unvan karşılaşmasını 10,5 : 12,5 (+4, -6, = 13) skoruyla kaybetti. Oldukça soğukkanlı ve dış ortamlardan gelen rahatsız edici ses ve gürültüden pek etkilenmeyen bir oyuncu olarak tanınmıştır. Dünya Şampiyonu olduktan sonra öğrenim görmüş olduğu Erivan Öğretmen Yüksek Okulu'nda felsefe yüksek lisans çalışması yapmıştır. 1968’de Satranç ve Felsefe adlı bir kitabı yayımlanmıştır. 43 Çağdaş Oğuz a Y Yani oyunun 3. hamlesinde, beyaz piyon d2’den d4’e b ililerliyor; siyah piyon da d4 karesinde bulunan beyaz k piyonu alıyor. Siyah piyonun p beyaz piyonu aldığı bu b hamle, notasyon kuralları h gereği x işaretiyle gösterilir. g 8 Genç Okurun Dünyası Sakar Cadı Vini’nin Komik Serüvenleri Sakar Cadı Vini’nin başı sık sık belaya girer. Ama o her şeye hazırlıklıdır. Ayrıca mücadeleyi sever ve zorluklarla nasıl baş edileceğini iyi bilir. Hiçbir şey onun gözünü korkutamaz. Sakar Cadı Vini’nin birbirinden eğlenceli dörder serüvenin yer aldığı ve çok güzel resimlerle süslenmiş bu dört kitabı genç okurlar ellerinden düşüremeyecek. Çeviren: Bülent O. Doğan Editör: Nevin Avan Özdemir 96 sayfa 8 TL Eski Çağlar Yazan: Julia Bruce Çeviren: Sema Kuray İlk Bilim Kütüphanem serisinden bir kitap daha... 32 sayfalık kitapta 30.000 yıl önceki mağara yaşamından Eski Mısır’a, Eski Babil’den Roma İmparatorluğu’na kadar birçok eski uygarlık ele alınıyor. Eski Mısır’a geniş yer ayrılan kitapta piramitlerin yapımı, içi, mumya yapımı, firavun mezarları ve Krallar Vadisi de anlatılıyor. Bu kitap da serinin öteki kitapları gibi bol resimli. Bazıları tam sayfa olan çok sayıda renkli resim konuların hem daha kolay anlaşılmasını hem de zevkle okunmasını sağlıyor. Rahat okunan bilgi dolu bu kitap iyi bir yardımcı kaynak olmanın yanı sıra, genç okurun genel kültürünü de arttırıyor. 44 32 sayfa 6 TL ZZaman Günlükleri Roderick Hunt Alex Brychta David Hunt Biff, Chip ve Kipper zamanda geriye gidip Vira Viranları yakalamaya çalışan zaman dedektifleridir. Viranlar da insan kılığına girmiş ded karanlık enerjilerdir. Amaçları tarihi değiştirmektir. kara On iki ik kitaplık bol resimli bu seri, serüven meraklısı mera genç okurların çok hoşuna gidecek. 40 sayfa 8,5 TL Astronot Nine Nick Ward 92 9 sayfa say T 8 TL S ü Serüven d deyince i akla kl gelen l ilk kişi tabii ki büyükannedir. Bu nedenle de Rodney’nin babası bir uzay gemisi icat ettiğinde ona ilk binen de büyükanne olmuştur. Ne var ki Rodney de bir aksaklığı gidermek için gemiye biner. Ama tam da o anda gemi havalanır ve Rodney büyükannesiyle birlikte uzaya çıkar. Astronot Nine bir solukta okunacak eğlenceli bir kitap. Çöp Adam Konuştu Özlem Atasoy Tuhaf Balerinler 130 sayfa 9 TL Her şey Kerem’e dokuzuncu yaş gününde gelen hediyeyle başlar. Yap-bozu denemek için bir adam çizer ve çizdiği çöp adam konuşmaya başlar. Hatta konuşmakla da kalmaz yürür bile... Önce çok korkan Kerem, Çöp Adam’la arkadaş olur. Çöp Adam Konuştu, resimlerle süslenmiş, komik ve heyecan verici bir kitap. Michael Broad 144 14 sayfa say 10 TL Amelia Kidd kendi aklınca serbest çalışan bir gizli ajandır. Çok iyi kılık değiştirir. Kendi aletlerini yapar (bunlar bazen çalışır!). Zor durumlardan kurtulmayı da iyi bilir. Tuhaf Balerinler’de sevimli ajanımız Amelia’nın üç güzel serüveni yer alıyor. Çok sürükleyici, komik ve heyecan verici bir kitap. 45 Sizden Gelenler aracan Berçem K İÖO 3/A Çağllayan Erzincan Nur Sena Döner Etiler İÖO 7/A Karkamış/Gaz iant ep Sonbahar er. yapraklar düş Sonbaharda r solar. Bütün çiçekle ten öter. Kuşlar sevinç ar sevinmeye Tüm hayvanl başlar. üzellikleri, Sonbaharın g rar Tüm ülkeyi sa daha fazla şe Hayatta ne artar, yatımız elir.Hay Sevgiyle yüks neşelenir. Berra Nur Terkir üneş İÖO 3/A Tasvire Hurşit G li Kandıra/Kocae mir Selvi Helin De 7/F 23 Nisan İÖO Adana Bilge Çoban huriyet İÖO 1/ B Giresun Bulancak Cum 46 Gülten G ülenç Başöğre tmen İÖ O 1/A Osmang azi/Burs a k Ezgi Bayra /C ulu İÖO 1 Faris Kok ersin Mezitli/M Bekliyoruz! İrem Gökdere Şemsipaşa İÖO 8/C İstanbul Kış, doğa ve hayvanlar konularında yapacağınız resim ve çizimleri, çekeceğiniz fotoğrafları ve yazacağınız şiirleri aşağıdaki adreslerden birine gönderirseniz, Kumbara’nın 10. sayısındaki Sizden Gelenler köşesinde yayımlayabiliriz. Adınızı, okulunuzun adını, sınıfınızı ve ilinizi de yazmayı unutmayın. Adres: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları İstiklal Caddesi Meşelik Sokak No: 2 Kat: 4 Beyoğlu/İstanbul E-posta: kumbara@iskultur.com.tr 47 Mercek Altı Başım Dönüyooor! İyi, güzel de bu neyin fotoğrafı acaba? Belli ki fotoğraf gece, en azından Güneş’in gökyüzünde olmadığı bir zamanda çekilmiş. Deniz kıyısındaymış gibi görünen bir tepenin üzerinde ilginç bir yapı var. Bir de gökyüzünde, baktıkça insanı hipnotize edecekmiş hissi veren sarmal çizgiler. Havai fişek gösterisi desek, değil. Acaba bir tür ışık gösterisi mi? Hayır, o da değil. Neyse, sizi daha çok merakta bırakmadan bunun ne olduğunu söyleyelim. Bu, Hawaii Adaları’ndaki Mauna Kea Gözlemevi’nden çekilmiş bir fotoğraf. Aslında tek bir fotoğraf da değil, çok sayıda fotoğrafın bir araya getirilmesiyle elde edilmiş bir görüntü. Burada gördüğünüz kayan çizgiler de gece boyunca yıldızların gökyüzünde izledikleri yolu gösteriyor. Gökyüzündeki yıldızlar bütün gece (ve hatta gün boyunca) hareket halindedir. Daha doğrusu Dünya’nın ekseninde dönmesi nedeniyle tüm gökcisimleri hareket ediyormuş gibi görünür. Kuzey yarıküreden gökyüzüne bakıldığında hareket etmeyen tek bir nokta vardır. O da Kutup Yıldızı’dır. 48 Gözlemevinin çatısının hemen üstünde gördüğünüz sabit nokta da o. Dünya döndüğü için öteki tüm yıldızlar Kutup Yıldızı’nın çevresinde dairesel bir hareket yapıyormuş gibi görünür. Biz de ufuk çizgisinin üstüne ve altına geçtikçe onların doğup battığını zannederiz. İsterseniz siz de böyle bir görüntü elde edebilirsiniz. Elbette bunun için özel bir donanıma gereksiniminiz olacak. Öncelikle gece karanlığında da çekim yapabilecek iyi bir fotoğraf makinesi gerekli. Bunun yanında hep aynı açıdan ve yükseklikten görüntü elde edebilmeniz için fotoğraf makinesini üzerine sabitleyeceğiniz bir üçayak edinmelisiniz. Daha sonra sık aralıklarla (örneğin her 5 dakikada bir) fotoğraf makinesini yaklaşık 1 dakika kadar açık bırakarak fotoğraf çekmeniz gerek. Siz bu kadar uzun süreli dayanamasanız da elinizden geldiğince uzun süre bu işlemi yineleyin. Bundan sonra yapmanız gereken tek şey, çektiğiniz fotoğrafları bilgisayarda tek bir görüntü halinde bir araya getirmek. En iyisi tüm bunlar için bir büyüğünüzden yardım isteyin. Haydi, ne duruyorsunuz! Fotoğraf çekmeseniz de geceleri başınızı kaldırıp tüm bu güzelliklerin tadını çıkarın. kumbara 87.yil_22x27,5cm.indd 1 22.09.2011 21:27