Türk Islam Edebiyati 3. Sinif Ders Notlari Final

advertisement
Türk Islam Edebiyati 3. Sinif Ders Notlari Final
Meliha Yıldıran Sarıkaya
Yunus Emre
Yunus Emre’nin şiirinin genel özellikleri:
-
Şiirleri genelde Gazel 1türüdür
Bu gazellerde işlenilen konular: Hak teala’ya, Rasulullah’a,
Tasavvuf, Tarikat, insan vs
İlahî tarzdadır (Allah’la ilgili)
SENSİZ YOLA GİRER İSEM
Sensiz yola girer isem, çare yok adım atmaya,
Gövdemde kuvvetim sensin, başım götürüp gitmeye.

Gönlüm, canım, aklım, bilüm senin ile karar eder,
Can kanadı sevi gerek uçuban dosta gitmeye.
YUNUS EMRE
1240- 1321
Kendiliğinden geçeni doğan ednir maşuku,
Ördeğe, kekliğe çözer suda yüzeni tutmaya.
Bin Hamza'ca kuvvet vermiş Ganî Cebbâr aşk erine,
Dağları yerinden ırdı, yol eyler dosta gitmeye.
Anadolu’da türş.e şiirin öncüsü, mutasavvuf
Tekke Edebiyatı’nın en büyük isimidir. Dünya
çapında ün yapmıştır. Nerede ne zaman yaşadığına
Yüz bin Ferhat külüng almış, kazar dağlar bünyâdını,
Kayalar kesip yol eğler, âb-ı hayat akıtmaya.
dair kesin bir bilgi yoktur. Eskişehir-Sivrihisar,
Âb-ı hayatın çeşmesi âşıkların visâlidir,
Kadehi dolu yürütür susamışları yakmaya.
yakın bilinen bir mezar vardır. “Halka halk diliyle
Yedi veylin tamusunu kül eyler âşıklar ahı,
Kasdeder sekiz uçmağı, nûr edip nûra katmaya.
çoğaltılan
Âşık mı diyen ben ona? Tanrı'ın uçmağını seve,
Uçmak dahi bir tuzaktır, müminler canın tutmaya.
hece ölçüsünü, bazen de aruzu kullanmıştır. Beyit
Âşık olan miskin olur, Hak yoluna teslim olur,
Her ne dersen boyun tutar, çare yok gönül yıkmaya.
de uygundur. Duygulu ve coşkun bir dille ilahi aşkı
Bildin gelenler geçtiler, gördün konalar göçtüler,
Aşk şarabın içen canlar, uymaz geçmeye, konmaya.
(insanseverlik) düşüncesine sahiptir. Şiirleri “Yunus
Tutulmadı Yunus canı, geçti tamudan uçmaktan,
Yola düşüp dosta gider, hem aslını uyakmaya.
Karaman
dolaylarında
yaşadığı
kabul
seslenerek, halkın şairi olmayı bilmiştir. “İlahileri
yüzyıllardır. Hem halkın belleğinde hem de ele
divanlarında
yaşamış,
günümüzde
düzenli basımları yapılmıştır. Tasavvuf terimlerinin
dışındaki kullanımları sade halkdiliyledir. Genellikle
birimiyle yazılmış şiirleri, dize ortalarına yerleştirilen
iç kafiyeler dolayısıyla dörtlükler haline getirilmeye
ve
tasavvuf
inançlarından
Emre
Divan”
inançlarını
işlemiştir.
kaynaklanan
adıyla
bir
bir
Gazel: beyit sayısı 5-12 arasında değişir. Ilk beit musarra (kendi
Arasında kafiyeli) olur. Beyit bütünlüğüne dayalı bir nazım şekline
dayanır.
www.ti-entertainment.com
İslam
hümanizm
araya
getirilip
yayımlanmıştır.
Risaletü’n-Nushiyye (Öğütler Kitabı) adlı öğretici
eseri, mesnevi biçiminde, aruzla yazılmıştır.
1
edilir.
Eskişehir-Sarıköy’de Yunus’a ait olduğu kesine

1
Türk Islam Edebiyati 3. Sinif Ders Notlari Final
Meliha Yıldıran Sarıkaya
Şerhi:
 „Yola girmek“= yola yürümek, yolu bulmak, aramak, kesmek. Bir işe başlamak, takat-güç, bir
işe başlamak, başlarken Allah’ın adıyla başlamak. Sadece lafzî olarak besmele ile değil, manen
Allah’ın adıyla başlamak. BU BAŞLANGİÇ, İLK BEYTİN ŞİİRİNDE BESMELESİ! Bir başka anlamı da
tarikî yol olabilir, seyr-I sülûk
 Eğer bu yolculuğa seyr-I sülûk ile dersek (ilk beytteki “yola”) Allah’dan bahsetmiyoruz.
Bilmediğimiz yoldan gidiyorsak bir kılavuza ihtiyacımız var.Yorulmamak, dağılmamak için
kuvvet veren bir MÜRŞİD-İ KAMİL lazım. Bundan yola çıkarak ilk beytte Şeyh’de kastedilmiş
olabilir. Birkaç mana kastedilmiş olunabilir
= Yunus’un şiirleri böyledir. Kolay gözükür ama derin ve farklı (kapalı) manalar taşır. Yunus’un genel
olarak değeri bilinmemiş. TEZKİRE-İ ŞUARA (Şairler Ansiklopedisi gibi) Osmanlıda Şairlerin hakkında
bilgileri ihtiva eder. Şuarâ Tezkiresi, Klasik Türk edebiyatında şairlerin biyografilerini, eserlerini ve
edebi kişiliklerini anlatan eserlerdir. 20 civarında Tezkire-i Şuara vardır ve yalnızca sadece
birtanesinde Yunus Emre zikredilir. Sadece Âşık Çelebi zikreder Yunus’u. Yunus Emre kale alınmamış
(‫ )كأن لم يكن‬gibi davranılmıştır.
 „Gönlüm, canım, aklım, bilüm senin ile karar eder“ = bilüm, bişme yeteneği. Isim olarak
kullanılıyor. Şimdiki zamanda kullanımı „aklım-fikrim“ tarzındadır. Genel olarak burda
sayılanlar insan nefsindeki farklı farklı noktaları (unsurları) ifade eder. Özel ve derunî manalar
ihtiva eder. Mesela „Gönül“ kelimesinin Batılı dinlerinde bir karşılığı yoktur. Farsça’da
karşılığı DİL’dir.
 Can kanadı sevi gerek uçuban dosta gitmeye = uçuben, türkçe zarf fiili, zaman/hal zarfı.
Koşarak- uçarak geldim anlamında kullanılır.
Sadeleştirilmiş: „benim gönlüm, ruhum, aklım ancak seninle karar bulur, uçarakta dosta gitmek için
can kanadını açman gerek“
 Belirli olgunluğa erişmek için „kanatlara“ ihityaç var. Yani o kabiliyet ve istek olmalı. Burada
„dost“ kelimesi Allah için kullanılmıştır, yani nihai hedef, vuslat yeri Allah’dır. Seyr ilallah!
 Kur’an’da Allah’u teala şöyle buyurmaktadır:
ّ ّ
ّ ‫وّلِلّ الْم ْش ّر ُق والْم ْغ ّرب فَأَي نما تُولُّواْ فَث َّم وجه‬
‫يم‬
‫الِل إّ َّن ه‬
‫َ َ ُ َْ َ َ َ َ ْ ُ ه‬
ٌ ‫الِلَ َواس ٌع َعل‬
َ ‫َه‬
„Doğu da, Batı da (tüm yeryüzü) Allah’ındır. Nereye dönerseniz Allah’ın yüzü işte
oradadır. Şüphesiz Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.“ Bakara 115
ّ ِّ‫اْلنسا َن ونَعلَم ما تُوس ّوس بّّه نَ ْفسه وََنن أَقْ رب إّلَي ّه ّمن َْ ِّ الْو‬
ّ
‫يد‬
َ َْ ْ ْ ُ َ ُ ْ َ ُ ُ
ُ ْ َ َ ُ ْ َ َ ْ ‫َولََق ْد َخلَ ْقنَا‬
„Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz.
Çünkü biz, ona şah damarından daha yakınız.“ Kaf 16
ّ ّ ‫الَّ ّذين آمنُواْ وتَطْمئّ ُّن قُلُوب هم بّ ّذ ْك ّر الِلّ أَالَ بّ ّذ ْك ّر‬
 ‫وب‬
‫ه‬
‫ه‬
ُُ
ُ ُ‫الِل تَطْ َمئ ُّن الْ ُقل‬
َ َ َ َ
„Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah'ın zikriyle sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak
Allah'ı anmakla huzur bulur.“ Ra’d 28
= „Seninle“= Allah’ın zikriyle
= „Karar“= tatmin oldu, huzur buldu
- „Karar“ kelimesinde kesinlik var. Bazen birşeye kalbimiz meyil eder ama akıl ve mantığımız
buna kaarşı çıkar veya aklımız onaylar ama kalbimiz huzurlu olmaz. Burada „Seninle karar
eder“ deki anlam= SAHİP OLDUĞUMUZ BÜTÜN MANEVÎ MELEKELER ALLAH’LA OLDU, ONDAN
KARAR KILDI
www.ti-entertainment.com
2
Türk Islam Edebiyati 3. Sinif Ders Notlari Final
Meliha Yıldıran Sarıkaya
 Can kanadı sevi gerek uçuban dosta gitmeye. = birinci beitteki yola girmek, hak yoluna, tarikatin
çizdiği yola girmen, yani YATAY anlamda. Düz, yatay yol demek, her türlü meşakketi gözüne
alarak, taş, dağ, yaz-kış.. Bu beyitte ise UÇMAK zikredilir, yani DİKEY yol, doğrudan Allah’a
(dost’a) uçmak. Daha güvenli, daha hızlı ve kestirme yol UÇMAK. Ancak uçmak için belirli
şartlar gerekir. Uçabilmek için kendini hazırlaması gerekir. Kendini fazla yükteni günahlarda,
ağırlıklardan, dünyalıklardan kurtarması lazım uçmak isteğen. Tamamen Allah’a odaklanması
lazımç herşeyi Allah için olmalı, hafif olmalı ki uçabilesin.

Insan nefsinin çeşitli kademleri var
(1)
(2)
(3)
(4)
(5)
(6)
(7)
(8)
Nefsi Emmare: Kötülüğü emreden ve bundan zevk alan nefistir.
Nefsi Levvame: Kötülük yaptığında bundan pişman olup af dileyen nefistir.
Nefsi Mülhime: Allah'tan ilham alan nefs.
Nefsi Mutmainne: Tatmin olmuş nefistir.
Nefsi Radiyye: Allah'tan razı olmuş nefistir.
Nefsi Marziyye: Allah'ın razı olduğu nefistir.
Nefsi Tezkiye: Bu kademede nefs temizlenmiştir.
Nefsi Kamile: Olgunluğa ermiş nefistir. Mürşidi Kamillerin nefsinin karşılığıdır.
1- Tabiat, 2- Nefis, 3- Kalp, 4- Ruh, 5- Sır, 6- Hafi (gizli), 7- Ahfa (en gizli olan)
 Kendiliğinden geçeni doğan ednir maşuku,
Ördeğe, kekliğe çözer suda yüzeni tutmaya.
-
-
-
Doğan= yırtıcı kuş. Doğan eğitildiğinde sahibi için hizmet eder, ava çıkar, bir sürüye saldırsa
en lezzetlisini bulur ve kendisi yemeden sahibine ulaştırır. Doğan terbiye edilmesi için
kendinden geçmeli
Maşuk
a) Hakk teala olabilir: yırtıcı vasıflara sahip olan insanda kendisinden geçerek kendini Allah’a
verirse, kendini Allah’da bulursa, o doğan gibi sahibi Hakk teala’ya itaat eder ve kendisi
ozaman başkaları için rehberlik yapacak konuma gelir
b) Mürşid-i kamil olabilir: mürşid insana kendisini eğitmede, kendinden geçip, kendisini
Allah’a vermede yardımcı olur
Keklik ve ördek doğanın zaaflerindendir, insanında en büyük zaafı nefsidir, eğer bu zaaflarda
kurtulursa bir insan, Allah’a verebilir kendini
 Bin Hamza'ca kuvvet vermiş Kadir Çaleb aşk erine,
Dağları yerinden ırdı, yol eyler dosta gitmeye
-
-
Çaleb= tanrı, ilah. Bu Yunus’un kavramlarındandır. Bir başka şiirinde şöyle der:
„Gönül Calab'ın tahtı, Calap gönüle baktı
İki cihan bedbahtı, kim gönül yıkar ise“
Aşk eri çok müşkil bir yolda yürür, o yüzden bin Hamza kuvvetine ihityaç duyar. Hakk
teala’nın yardımıyla bu yolun yolcusu her türlü engeli aşar
(Şiirin devamı işlenmeyecek)
………………………………………………………………………………………………………………………………………………………..
www.ti-entertainment.com
3
Türk Islam Edebiyati 3. Sinif Ders Notlari Final
Meliha Yıldıran Sarıkaya
AŞIK PAŞA

Âşık Paşa(1272-1333), Türk şair, mutasavvıf. Kırşehir'de, 1272 yılında doğmuştur. Mutasavvıf
bir aile geleneğinde yetişmiştir. Eserlerinde tasavvufun etkisi büyüktür. Dindar birisidir ve bu
nedenle eserlerindeki tasavvufi yönün yanı sıra yoğun biçimde dini motifler mevcuttur.
Eserlerinin ve düşüncelerinin önemli bir yönü de o dönemde Türkçeye verdiği önemdir. Zira o
dönemlerde Türkçeden çok Arapça ve Farsça'ya değer verilmektedir, şair bunu kınar ve
eserlerini Türkçe kaleme alır. Kırşehir'de, 1333 yılında vefat etmiştir. Mezarı üzerine türbe
yapılmıştır ve ziyaretgâh hâline gelmiştir. En ünlü eseri Garibnâme isimli mesnevisidir. Aşık
Paşa'nın Türk dili ve edebiyatı açısında en önemli ve eseri Garib-name'dir. 12.000 Beyit
dolayında olan Garib-name dini-tasavvufi konulu bir Mersiye olup halka tasavvufu öğretmek
amacıyla yazılmıştır. Bir bakıma Aşık Paşa, Mevlana Celaleddin Rumi'nın mesnevi'sinde
yaptığını Türkçe olarak 2Garibname'de yapmıştır.
Garipname'sini öz Türkçe ile yazışı ve:
Gerçi kim söylendi bunda Türk dilli
İlle masum oldu mani menzili
Çün bulasın cümle yol menzillerin
Yirme gel pes Türk ve Tacik dillerin
Kamu dilde var idi zabt-u usul
Bunlara düşmüş idi cümle ukul
Türk diline kimesne bakmaz idi
Türklere her giz gönül akmaz idi
Türk dahi bilmez idi ol dilleri
İnce yolu ol ulu menzilleri
Bu kitap anunçin geldi dile
Kim bu ehli dahi mani bile
Türk dilinde yeni manalar bulalar
Türk-Tacik cümle yoldaş olalar
Yol içinde birbirini yirmiye
Dile bakıp maniyi hor görmiye

Yunus’dan hemen sonra Aşıkpaşa gelir. Yunus’dan daha kapsamlı, mesnevî tazyda yazmıştır
GÜLŞEHRÎ


2
14.yy’da yaşamış bir başka Edebiyatcıdır. Arapça ve farscası olan bir mutesavvıftır
Şair Ferîdüddîn-i Attâr, Mevlâna Celaleddin Rumî ve Senâî gibi mutasavvıf yazarlardan
etkilenmiştir. Nitekim ünlü eserlerinden biri Attâr'ın ünlü mesnevisi Mantıku't Tayr`ı temel
alan aynı adlı mesnevidir. Çoğunlukla bu eserinin Attâr'ın eserinin tercümesi olduğu sanılsa
da aslında, Gülşehrî'nin de bizzat belirttiği gibi, eser aynı adı ve temel hikâyeyi barındırmakla
birlikte bir tercüme değildir ve orijinal Mantık et-Tayr'ın içeriği eserde yoğun biçimde
değiştirilmiş ve farklı kaynaklardan yeni içerikler eklenmiştir; örneğin Rumî'nin Mesnevi'si ve
ünlü Hint klasiği Kelile ve Dimne gibi. Bunun dışında Feleknâme isimli ünlü bir eseri daha
Vikipedia
www.ti-entertainment.com
4
Türk Islam Edebiyati 3. Sinif Ders Notlari Final
Meliha Yıldıran Sarıkaya
vardır. Feleknâme`yi İlhanlı hükümdarlarından Gazan Han'a sunmuştur.Ayrıca Aruz-ı Gülşehri
ve Kuduri Tercümesi adlı başka eserleride vardır
Not (ekstra)
Mantıku’tayr: ÖZET:
“… Günlerden bir gün, dünyadaki bütün kuslar bir araya gelirler.
Toplanan kuslarin arasinda hüthüt, kumru, dudu, keklik, bülbül,
sülün, üveyk, sahin ve digerleri vardir. Amaçlari, padisahsiz hiç
bir ülke olmadigi düsüncesiyle, kendilerini yönetmek üzere bir
padisah seçmektir.
Hüthüt söze baslar ve Hz.Süleyman’in postacisi oldugunu belirttikten sonra; kuslarin Simurg adinda bir padisahlari oldugunu söyler. Ama,
hiç bir kusun haberlerinin olmadigini, herkesin padisahinin daima Simurg oldugunu belirtir. Ancak, binlerce nur ve zulmet perdelerinin
arkasinda gizli oldugu için bilinmedigini ve onun “bize bizden yakin, bizimse uzak” oldugumuzu anlatir. Simurg’u arayip bulmalari için
kendilerine kilavuzluk edecegini ilave edince; kuslarin hepsi de hüthütün pesine takilip onu aramak için yollara düserler. Kuslarin hepsi de
Simurg’un sözü üzerine yola revan olurlar…
Ama, yol çok uzun ve menzil uzak oldugundan; kuslar yorulup hastalanirlar. Hepsi de, Simurg’u görmek istemelerine ragmen, hüthütün
yanina varinca “kendilerince geçerli çesitli mazeretler söylemeye” baslarlar. Çünkü, kuslarin gönüllerinde yatan asil hedefleri çok daha basit
ve dünyevî’dir (!) Örnek olarak, bülbülün istegi gül; dudu kusunun arzuladigi abihayat;tavuskusunun amaci cennet; kazin mazereti su;
kekligin aradigi mücevher; hümânin nefsi kibir ve gurur; doganin sevdasi mevki ve iktidar; üveykin ihtirasi deniz; puhu kusunun aradigi
viranelerdeki define; kuyruksalanin mazereti zaafiyeti dolayisiyla aradigi kuyudaki Yûsuf; bütün digerlerinin de baska baska özür ve
bahanelerdir. Bu mazeretleri dinleyen hüthüt, hepsine ayri ayri, dogru,inandirici ve ikna edici cevaplar verir. Simurg’un olaganüstü
özelliklerini ve güzelliklerini anlatir. Hüthüt söz alir ve sunlari söyler. Söyledikleri, ayna ve gönül açisindan ilginçtir:
Simurg, apaçik meydanda olmasaydi hiç gölgesi olur muydu? Simurg gizli olsaydi hiç âleme gölgesi vurur muydu?Burada gölgesi görünen
her sey, önce orada meydana çikar görünür.Simurg’u görecek gözün yoksa, gönlün ayna gibi aydin degil demektir.Kimsede o güzelligi
görecek göz yok; güzelliginden sabrimiz, takatimiz kalmadi.Onun güzelligiyle ask oyununa girismek mümkün degil.O, yüce lûtfuyla bir ayna
icad etti.O ayna gönüldür; gönüle bak da, onun yüzünü gönülde gör!
Seyyid Nesimi



Divan edebiyatının ilk temsilcilerinden sayılabilir
Günümüze sadece Divanı ulaşmıştır
Halife onu öldürtmüştür. Kabahati: yaşadığı devirde batinî hareketi olan HURUFÎ tarikatine
uymuştur. Fazlullah Cavidname adlı eserinde „Kur’an harflerinin 28 olduğunu, insanında
yüzünde 28 kıl olduğundan dolayı insan yüzünün kutsal olduğunu ve tapabilecek olduğunu
söyler. Nesimi’nin bu görüşe katıldığı için Halife tarafından derisi yüzüldüğü söylenir.
15.ASIR
I.




Süleyman Çelebi "Vesîletü'n Necât"
Süleyman Çelebi bu eserini 1409’da kaleme almıştır. MEVLİT. Mesnevi
türü bir eserdir
Mevlid Yunus şiiri gibidir, daha istikrarlıdır. Yunus her nefis
tabakasından yazdığı için karıştırılmıştır, rehbersiz okunmaması lazım.
Süleyman Çelebi’nin eseri karar kılmış nefis seviyesinde yazılmıştır
Süleyman Çelebi’nin İmamet görevi vardır,Bursa Ulucamii’nde
hatibdir
Bir gün Cuma vaazında biri „peygamberler arasında seviye farkı
yoktur der. Delil olarak şu ayeti gösterir: ‫ال نفرق بني أحد من رسله‬
- Süleyman Çelebi bu olaydan yola çıkarak Hz. Peygamber’in faziletini
ve üstünlüğünü göstermek için Mevlid’i yazar
www.ti-entertainment.com
5
Türk Islam Edebiyati 3. Sinif Ders Notlari Final
II.






Meliha Yıldıran Sarıkaya
Yazıcıoğlu Mehmet
„Muhammediyye“3
Çanakkaleli iki kardeşdirler: Ahmet ile Mehmet öyle bir eser yazıyor ki, temel eserlerden biri
olur
Kıyamet ahvalinden bahseder, cennet-vehennem tasvirleri
Bu eser yazıldığı günden beri hep okunmuş ve benimsenmiştir. Türk halkın din-peygamber
tasavvurlarını oluşturmuştur
Muhammediyye adlı eseri kardeşi Ahmed Bican şiir olmayan tarza çevirir (nesre) „Envârul
Aşikîn“
İkiside Hacı Bayramı Veli’nin müridleridir
14. asırda sonra dini olmayan edebî metinler oluşuyor. 15 yy’da Hacı Bayramı Veli
şekillendirdiği dini anlayış hakimdir:
Edebiyat
Eserlerinde dini
unsurun daha az
olduğu
DİVAN EDEBİYATI
III.
unsurların hakim
olduğu
DİNİ-TASAVVUFÎ TÜRK
İSLAM EDEBİYATI
Eşrefoğlu Rumî
“Divan-I İlahiyyat”
 sufî şairdir. Hacı bayramı Veli’nin müridi ve damadıdır. 10 sene hela temizliği yaptıktan sonra
halifesi ve damadı olmuştur
3
Değişik konulardaki manzumelerden oluşan Muhammediyye üç bölümde incelenebilir.
1. Yaratılışla ilgili kısım (I-1413. beyitler). Mülemma bir tevhidin ardından bir na’t ile başlayan bu bölüm Hulefâ-yı Râşidîn’in övgüsü, sebeb-i
te’lif ve içinde bir tevhidin yer aldığı “iftitâhu’l-kitâb” ile devam eder.
2. Siyer-mevlid bölümü (1414-4756. beyitler). Burada Hz. Âdem’den itibaren bütün peygamberlerin bazı özellikleriyle tanıtılmasından sonra
Hz. Muhammed’in doğumu, hayatı, savaşları, mûcizeleri, Ehl-i beyt’i ve halifeleri anlatılır. 285 beyitlik bir mi’râciyyeyi de içeren bu kısımda
ayrıca Kur’an-ı Kerîm’in hususiyetleri, Fatihâ, İhlâs gibi sûrelerin tefsiri, hadis şerhleri gibi konular yer almaktadır. Muhammediyye’nin halk
üzerinde en etkili kısmı olan “Vefât-ı Muhammed” bahsi de buradadır.
3. “Fasl fî eşrâti’s-sâa” başlığından itibaren gelişen kısım (4757-8765. beyitler). Burada kıyamet alametleri, deccâlin çıkışı, nüzûl-i Îsâ gibi
konular işlenmiştir
www.ti-entertainment.com
6
Türk Islam Edebiyati 3. Sinif Ders Notlari Final
Meliha Yıldıran Sarıkaya
16. Asır
Daha parlak bir devirdir. Artık şairler İran Edebiyatından kurtulmuş, hatta kendilerini onlardan daha
büyük görmeye başlamışlardır




-
I.
Fuzulî4
Yunus’dan sonra türkçeyi bir üst seviyeye taşıyan şahısdır. Türkçeyi esnek hale getirir
Taşra’dandır kendisi. İstanbul dıiından
Mesleği türbedarlıktır
DİVANI vardır
Divanının başına önsöz yazmıştır.5burada kendisinin şiir maceralarını ve bu eseri neden
yazdığını anlatır
-
Türkçe Divanı'nın önsözünde;
“




"İlimsiz şiir temelsiz duvar gibidir, temelsiz duvar da değersizdir"
Kendisinin en büyük korkusu, şiirlerini başka şairlerin çalmasıdır veya başka şiirlerle
karışmasıdır. O yüzden kimsenin aklına gelmeyecek, ona has bir mahla olan FUZULÎ ismini
kullanmıştır. FUZULÎ=boş, gereksiz demektir
Divanlarını belirli sıralamaya gore düzenlemiştir. Buna MÜRETTEB Divan denir. Divan’ın en
büyük kısmı: Gazeliyyat kısmıdır. Bunlar kâfiyelere gore alfabetik sıralanır (Her harfe kafiyeli
gazel yazmak büyük bir ustalıktır). Divanının sıralamsı tarihi değildir, nazım şekline göredir, o
yüzden şiirlerinin yazılışlarının tarihi belirlenemiyor
Fuzuli’nin Leyla ile Mecnun Mesnevîsi vardır (o bu hikayeye ayrı bir renk verir, farklı boyut
katar ve bu hikaye’yi bir seyr-I sülük haline getirir). DİVAN-I LEYLA İLE MECNUN
Mensur bir eser olan HADİKÂTU’S-SUEDA: Hz. Adem’den itibaren bütün büyük
Peygamberlerin başlarına gelen en büyük belaları vs edebî dille anlatır en son Hz. Hüseyin’in
Kerbela olayına dayanır.
Maktel= bu tarz acı ve keder ve sonunca ölüm olan olayları anlatmaya denir. Fuzulî bu
HADİKÂTU’S-SUEDA adlı eser yüzünde şiilikle suçlanmıştır
Türkçe manzum eserleri: Divan, Beng ü Bade (‫ ;بنگ و باده‬Beng ü Bâde);444 beyitlik Türkçe mesnevi, 1956 Leyla ile Mecnun ( ‫داستان ليلى و‬
ِ
‫ ;مجنون‬Dâstân-ı Leylî vü Mecnûn);
3 bin 96 beyitlik mesnevi. Bir örnek;
‫ی عشق ايله قيل آشنا منى‬
ِ ‫يا رب بال‬
‫ی عشقدن ايتمه جدا منى‬
ِ ‫بر دم بال‬
‫آز ايلمه عنايتوکى اه ِل درددن‬
‫يعنى كه چوح باللره قيل مبتال منى‬
Yâ Rab belâ-yı aşk ile kıl âşinâ meni
Bir dem belâ-yı aşkdan etme cüdâ meni
Az eyleme inâyetüni ehl-i derdden
Yani ki çoh belâlara kıl mübtelâ meni[12]
Risale-i Muammeyat (‫ ;رسال ٔه معميات‬Risâle-i Muammeyât);Kırk Hadis,Su kasidesiHz. Ali DivanıŞikâyetnâme (‫ ;شکايت نامه‬Şikâyetnâme) kafiyeli
nesir türündedir;
Kanuni'nin Bağdat'ı fethinden sonra (1534) padişaha kasideler (Arapça: ‫قصيدة‬, çoğul qasā'id, ‫ ;قــصــائـد‬Farsça: ‫ )قصيده‬sunmuştur. Padişah
tarafından beğenilen kasideler karşılığında 9 akçelik maaşla ödüllendirilmiştir. Maaşını alamayınca Şikâyetnâme'yi yazmıştır. Şikâyetnâme
Fuzuli'nin en önemli eserlerinden biridir.
Şikâyetnâmesinde Fuzuli şöyle der:
4
“
Selam verdim rüşvet değildir diye almadılar.
Hüküm gösterdim faydasızdır diye mültefit olmadılar[13]
”
Türkçe mensur eserleri: Hadikatü's-Süeda (‫ ;حديقة السعداء‬Hadîkat üs-Süedâ); Kerbela olayını anlatan düzyazı, Mektuplar
Farsça manzum eserleri:Divan, Enis'ül-Kalb (‫ ;انيس القلب‬Anîs ol-qalb); Heft Cam (sâkinâme) (‫ ;هﻔﺖ جام‬Haft Jâm); tasavvuf içerikli, 327 beyitlik
Farsça mesnevi Resale-e Muammeyat (‫ ;رسال ﻤعﻤيات‬Resâle-e Muammeyât); Sehhat o Maraz (‫ ;صحت و مﺮض‬Sehhat o Ma'ruz)
Farsça mensur eserleri:Rind ü Zahid (‫ ;رند و زاهد‬Rend va Zâhed);Risale-i Muamma
5
DİBACE= genel olara Divan’dan önce önsöz
www.ti-entertainment.com
7
Türk Islam Edebiyati 3. Sinif Ders Notlari Final
II.


Meliha Yıldıran Sarıkaya
BAKÎ

Kanuni döneminde yaşamıştır. Hatta FuzulÎ ile görüştüğünü söyleyenlerde vardır
Şeyhu’l İslam olmak istemiştir. Rumeli Kazaskeri olmuş ancak ömrü Şeyhul’ İslam olmaya
kifayet etmemiştir
Bakî’nin en büyük şiiri: MERSİYE’dir. Bunu Kanuni’ye yazmıştır (Kanun-I Mersiyesi)

III.
RUHÎ (BağdadÎ)
16.yy şairleri arasında öne çıkan isim




IV.
Şemseddin Sİvasî
Tokattan Sivas’a beyin göçü yapar (oraya çağırılır)
Sivasta kendisine Camii-Tekke yapar. Müderrislik vazifesini üstlenir
Sivasın manevi sahibi haline gelmiştir
Kendisine KARAŞEMS denmiştir bir Diva sahibidir: Divan-I İlahiyyat (bu dönemin özlliğidir bu
Divanlar. manevi ilhamla gelir ve irşad etmek içindir)


V.
Hakanî Mehmet Bey:
HİLYEYİ SAADET ‘I yazmıştır. Mesnevi şeklinde yazılmıştır. Kendisi yeni bir form ortaya
koymuştur. HİLYE= Hz. Peygamber’in fizikî ve şahsÎ öelliklerini ortaya koymak
Hilye rivayetleri islam sanatlarını etkiler: Hata sanatında bu rivayet muayyen bir istif ile tablo
haline getirilmiştir6
6
Hilye, sözlük manasıyla süs ve ziynet olarak geçmektedir. İslam sanatlarında ise hilye, Hz. Muhammed’in ( S.A.V ) fiziksel özelliklerinin ve
güzelliğinin anlatıldığı, sade bir dille yazılan eserlere verilen genel bir addır.
Yüzyıllardır hilyeler ve şemailler, Hz. Muhammed’in aziz hatırasını yaşatmakta ve O’nun Müslümanlara ve tüm insanlığa örnek olan kişiliğini
sonraki nesillere aktarma konusunda çok önemli bir işlev görmektedir. Hilye ve şemail bazen birbirleriyle karıştırılsa da aralarında temel
bazı farklar vardır. Şemailler, Hz. Muhammed’in insani yönü, yaşama şekli ve kişisel hayatını tasvir eder. Yani kısaca şemail, kişisel
portrelerdir ve hilyelerden daha geniş kapsamlıdır.
www.ti-entertainment.com
8
Türk Islam Edebiyati 3. Sinif Ders Notlari Final
Meliha Yıldıran Sarıkaya
17.asır


Osmanlı’nın duraklamaya başladığı asır
Edebiyat açısından en verimli dönem
1) DİVAN EDEBİYATI
2) DİNİ-TASAVVUFÎ TİE
• NABİ: Sultan-ı Şuara lakabını
almıştır (Bakid'den sonra bu lakabı
taşıyan 2.kişidir). Şiirlere felsefeyi
dahil etmiştir. Meşhur bir naat
yazmıştır :"Sakın terk-i edebten kuyı Mahbub-i Huda'dır bu
Nazargah-i ilahidir, Makam-ı
Mustafadır bu "
• NEFÎ: Erzurumludur ancak
İstanbul'da yaşamıştır. Kendisine
HACCAV denirdi (hicv= alay etme,
yerme). Fahriye bölümünde
kendisini çok över. Hicivlerini
"Siham-u Kaza" adlı eserinde
kaleme almıştır. Bir gün 4. Murat
onun bu eserini gece vakti okurken
Saraya yıldırım düşmüş, Padişah
bunu o eserin hayırlı olmadığına bir
delalet olarak görmüş ve Nefî'yi
uyarmıştır artık alay etmemesin
diye. Ancak Nefî yinede devam
etmiş ve bundan dolayı idam
edilmiştir. Çok galiz küfürler
kullanmıştır
• NAİLÎ
• NEŞATÎ
• AZİZ MAHMUD HÜDAİ: Divan-ı
İlahiyyat sahibidir.
• EVLİYA ÇELEBİ: nesiri Edebiyatın bir
parçası haline getirmiştir. Bundan
dolayı ona büyük NASIR denir
• NİYAZİ MISRÎ: Malatyalıdır. 13 sene
sürgüne gönderilmiştir
Kasidelerde sıralama:
1.
2.
3.
4.
Tevhid
Naat
Çehar-I Yarı Güzin
Nat-I Ali
5.
18.ASIR
I.
Nedim: alkol mübtelasıdır. Müderrisdir
II.
Şeyh Galib Dede: Divan edebiyatın en önemli şairlerindendir. HÜSNÜ AŞK adıyla bir mesnevi
yazmıştır
www.ti-entertainment.com
9
Download