ÖZEL EGE LİSESİ 2002-2003 ÖĞRETİM YILI TARİH DERSİ PROJE SUNUMU KONU: Coğrafi Keşifler HAZIRLAYANLAR: SINIF : 10-C Can DERELİ:13 Hazel ARAALAN:75 Hanzade ÇAĞLI:123 Fikriye ERGEN:238 Nazlı TUTAN:255 BORNOVA 2003 1 İÇİNDEKİLER 1 . Kapak ..........................................................Sayfa 1 2 . İçindekiler ....................................................Sayfa 2 3 . Teşekkür .....................................................Sayfa 3 4 . Önsöz .........................................................Sayfa 4 5 . Coğrafi Keşiflerin Nedenleri ........................Sayfa 5 6 . İlkçağdaki Coğrafi Keşifler ..........................Sayfa 7 7 . İpek Yolu ....................................................Sayfa 8 8 . Yeniçağdaki Coğrafi Keşifler ......................Sayfa 10 9 . Coğrafi Keşiflerin Sonuçları ........................Sayfa 16 10 . Coğrafi Keşiflerin Günümüze Etkileri ........Sayfa 17 11 . Sonuç .......................................................Sayfa 19 12 .Kaynakça ...................................................Sayfa 20 2 TEŞEKKÜR Bu çalışmamızda emeği geçen tüm arkadaşlarımıza ve en başta bize rehberlik eden ders öğretmenimiz Mustafa Rahmi GÜRBÜZ ‘e teşekkür ederiz. 3 ÖNSÖZ Günümüzün nasıl aydınlandığını,insanlık tarihinin hangi noktadan bu noktaya geldiğini merak ettiğimiz için bu projeyi hazırladık. Günümüzde nasıl ülkelerinin tarihinde söz sahibi olan liderler varsa,zamanında yaptığı keşifler ve buluşlarla dünya tarihinin lideri olan kişileri de o günlerde bırakmayıp,hazırladığımız proje ile bugünlere taşımak istedik. Belki de onlar yaptıkları buluşların ileride bu kadar büyük gelişmelere yol açacağını tahmin bile edemiyorlardı. Düşünün ki bir tekerlek bulunmamış olsaydı İzmir-İstanbul arasını herhalde haftalarca yürürdük. İnsan zekasının ve araştırmacı ruhunun en güzel örnekleri şüphesiz coğrafi keşiflerdir. Gelin coğrafi keşifleri hazırladığımız proje ile birlikte öğrenelim. 4 COĞRAFİ KEŞİFLER COĞRAFİ KEŞİFLER NEDİR? Avrupalıların çeşitli sebeplerle 15. Yüzyılın sonlarında Çin ve Hindistan’ doğrudan giden yolları bulmak, bu arda yeni yerler ve ülkeler bulmak için yaptıkları gezilere COĞRAFİ KEŞİFLER denir. Çağlar boyunca yeni ve değişik yerler bulmak amacıyla heyecanlı ve tehlikeli yolculuklara çıkan insanlar bu maceralara türlü nedenlerle atılmışlardır. Zengin olmak ticaret yapmak, ün kazanmak, serüven tutkusu, belirli dinsel inançları yaymak ya da ülkelerine yeni topraklar kazandırmak istemişlerdir. Hangi nedenle olursa olsun, dünyanın bilinmedik yerleri bize, kaşif adı verilen bu gezginlerce kazandırılmıştır. KEŞİFLERİN NEDENLERİ 13. yüzyılda Moğollar Orta Asya’ nın otlaklarında büyük bir imparatorluk kurdular ve ordularıyla Doğu ve Orta Avrupa’ ya akınlar düzenlemeye başladılar. Papa, Moğol yöneticilere elçiler yolladı. Bunların bazıları Uzak Doğu’ ya kadar gitti. Tüccarlar doğu ile alışveriş yapmaya başladılar. Bu gezgin tüccarların en ünlüsü Marko Polo’ dur. Venedikli gezgin Marko Polo’ nun, Uzak Doğu ülkelerinin zenginliğinden söz ederek Avrupa’da büyük merak uyandırması keşiflerin 1. nedeni olmuştur. O dönemde insanlar bilmedikleri yörelerde korkunç köpek başlı ya da başsız insanların, yüzlerini güneşten saklayan, tek gözlü ve tek ayaklı garip yaratıkların olduğuna inanıyorlardı. O dönemde gemiciler kıyıdan uzaklaşmayı ve uzun yolculuklara çıkmayı kolay kolay göze alamıyorlardı. Dünya’ nın düz olduğu inancı ve gemilerin ufuk çizgisini geçince boşluğa düşeceği inancı yaygındı. Denizcilerin karadan uzaklaştığında yönlerini bulamama korkusu ( Magnetik ) Pusula sayesinde çözüldü. Avrupalı denizciler, daha uzun yolculuklara çıkmaya ve gerçeğe yakın haritalar yapmaya başladılar. Coğrafi Keşiflerin Çıkış Nedeni VI bin yıl önce insanlar kendi yaşadıkları yerlerin birkaç günde görünebilecek büyüklükteki bir bilgenin ötesinde neler olduğunu pek bilmiyorlardı. Çünkü kendi yiyeceklerini kendileri yetiştirebiliyorlar, kendilerine gerekliyse onları üretebiliyor ve uzaklara gitme gereği duymuyorlardı. Bununla birlikte uygarlık gelişince başka ülkelerle mal alış- verişi yapma düşüncesi gelişti. Ticaret yapmaya başlayan ilk halklardan biri de şu an İsrail ile Lübnan’ ın bulunduğu Akdeniz kıyılarındaki kentlerde Y. Y.’ lar önce yaşamış olan Fenikeliler. 5 Fenikeliler ticaret yaparak para kazanabileceklerinin farkına varmış ve yapmakta usta oldukları gemileri uzak yerlere ulaşabilmişlerdir. Akdeniz’i ( MÖ 1500- 500 yıl arasında ) karış karış dolaşıp yeni pazarlar aramış ve sömürgeler kurmuşlardır. Tabii coğrafi keşiflerin başlamasında rol oynayan önemli etkenlerden biri ticaret olduğu gibi biri de Avrupa’ nın yapısının bozulmasıdır. Bu keşif çağının ilk büyük yolculuklarını XV. Yy. Başlarında Portekizliler başlatmıştır. Ardından İspanyollar, Portekizliler, İngilizleri Hollandalılar ve bir çok ulus gelmiştir. Avrupalıların çeşitli nedenlerle 15. yy. In sonunda yaptıkları gezilerin nedenleri; Müslümanların elinde olan ipek ve baharat yollarına Avrupalıların sahip olmak istemeleri, Pusulanın bulunması ile gemicilerin cesaretle okyanuslara açılması, Coğrafya bilgisinin ilerlemesi: Haçlı Seferleri sırasında Türk ve Müslüman denizcilerden öğrenilenlerle Avrupa’ da coğrafya bilgisi ilerledi. Gemicilik sanatının ilerlemesi: Orta çağdaki gemiler kıyıları takip eden kürek çekilen küçük gemiler iken Venedikliler Karavel denilen fırtınalara dayanıklı, yüksek güverteli gemiler yaptılar. Cesur gemiciler yetişti. Doğu ülkelerinin zenginliği: Avrupalılar, Türk ve Müslüman tüccarların getirip pahalı sattığı inci, ipek, baharat, elmas gibi mallara doğrudan ulaşmak istiyorlardı. Marko Polo’ nun anlattığı zenginlikler görmek istiyorlardı. Coğrafi Keşiflerin Nedenleri Avrupalıların pusulayı öğrenmeleri, gemicilik ve coğrafya bilgilerinin artması Avrupalıların, doğu ülkelerinin zenginliklerine ulaşabilmek amacıyla yeni ticaret yolları aramaları. İstanbul’un fethinden sonra Türklerin, doğu ticaret yollarına hakim olmaları ve Avrupalıların açık denizlere çıkma ihtiyacı hissetmeleri. Avrupa’da değerli madenlerin az bulunmasından dolayı kralların (İspanyol-Portekiz) gemicileri desteklemesi. Avrupalıların, Hıristiyanlık dinini yaymak istemeleri Avrupalıların dünyayı tanımak istemeleri. 6 İLK ÇAĞDAKİ COĞRAFİ KEŞİFLER FENİKELİLERİN COĞRAFİ KEŞİFLERİ 6000 yıl önce insanlar kendi yaşadıkları yerlerin,yani birkaç günde yürünülebilecek büyüklükteki bir ülkenin ötesinde neler olduğunu pek bilmiyorlardı. Çünkü kendi yiyeceklerini kendileri yetiştirebiliyor,kendilerine ne gerekiyorsa onları üretebiliyorlar ve bu nedenle de uzaklara gitme gereği duymuyorlardı. Bununla birlikte uygarlık gelişince başka ülkelerle mal alışverişi yapma düşüncesi de gelişti. Ticaret yapmaya başlayan ilk halklardan biri de bugün İsrail ve Lüblan’ın bulunduğu Akdeniz kıyılarındaki kentlerde eskiden yaşamış olan Fenikelilerdi. Fenikeliler gemi yapmakta ustaydılar ve gemileriyle çok uzak yerlere gidebilyorlardı . Ticaret yaparak para kazanabileceklerinin farkına varmışlardı. M.Ö. 1500-500 yılları arasında bütün Akdeniz’i karış karış dolaşıp yeni pazarlar aramışlar,sömürgeler kurmuşlardı. Hatta Cebelitarık Boğazı’ndan geçip Atlas Okyanusu’na çıkarak Britanya ile Batı Afrika’ya kadar uzanmışlardı. MISIRLILARIN COĞRAFİ KEŞİFLERİ Dünyanın ilk uygarlıkları Ortadoğu’nun bereketli topraklarında yeşerdi. Bu uygarlıklardan biri de Mısır Uygarlığı’ydı. M.Ö 3000 yılında Mısır’da bir devlet kurmuştu ve verimli Nil Vadisi’nde kasabalar,kentler boy gösterdi. Rahiplerin bellettiği Mısır inancına göre dünya düzdü ve dikdörtgen biçimindeydi;gökyüzü Dünya’nın dört köşesindeki dört büyük direğin üzerinde duruyordu; Dünya’nın sınırlarının ötesinde okyanus,yani “geniş,başı sonu olmayan,sürekli akan bir akarsu” vardı. Başlangıçta Mısırlılar Nil Vadisi’nin dışına çıkmadılar ama kısa bir süre sonra ülkelerinden uzaklara yolculuk etmeye,ticaret yapacak,yeni halklar aramaya başladılar. VİKİNGLERİN COĞRAFİ KEŞİFLERİ Ortaçağ başlarında Avrupa amansız Viking saldırılarından neredeyse soluk alamaz bir haldeydi.8. yy’dan 12. Yy.’ya kadar gemiler dolusu Viking İskandinavya’daki anayurtlarından ayrılıp keşif yolculuğuna çıkmış, Britanya ve Akdeniz’de karşılaştıkları zavallı toplulukların mallarını yağmalamış talan etmişti. Bu yolculuklar değişik amaçlarla yapılıyordu. Bazı Vikingler hazine yağmacılığı ve köle avcılığından başka bir şeyle ilgilenmiyordu. Ama İskandinavya’da tarım yapılacak toprak az olduğu için Atlas Okyanusu’ nun öteki yakasında yeni topraklar bulmak ve oralara yerleşmek amacıyla yolculuk edenler de vardı. Daha çok ticaretle uğraşan İsveç Vikingler in gözü Doğu Avrupa ve Asya topraklarındaydı,ticaret için yeni topraklar bulmak istiyorlardı. Yaklaşık 1200 yılından sonra Vikingler giderek daha fazla yerleşik duruma geçtiler ve uzun keşif yolculuklarına son verdiler. 7 İPEK YOLU = İpek Yolu Haritası = 1) İPEK YOLU HAKKINDA İpek Yolu, yüzyıllar boyunca geniş bir alanda yer kaplamış olan ve bir çok devlet tarafından alınmaya çalışılan bir ticaret yolu olmuştur. Bu yolu ele geçiren devletler, ekonomik açıdan büyük kazançlara sahip olmuş, böylece gücüne güç katabilmişler, birbirleriyle kültür alış verişinde de bulunabilmiştirler. İpek yoluna sahip olabilme arzusu, bazı devletleri birbirine düşürmeye kadar varmıştır. İpek Yolu, Çin ve Roma adlı iki büyük uygarlık arasındaki mal ve düşünce alışverişinin yapılmasında etkili olmuş; aynı zamanda doğu ile olan yün, altın, gümüş; batı ile olan ipek ticaretinin yapılmasında da büyük rol oynamıştır. İpek Yolu’nun Doğu Akdeniz kısmında gemiye yüklenen ticari mallar Akdeniz üzerinden batıya gönderilirdi; böylece ticaret yapmak kolaylaşmış olurdu. 8 2) İPEK YOLUNUN KONUMU 6.400 kilometre uzunluğunda bir kervan yolu olan İpek Yolu, Xi’an ’dan başlar, Kuzeybatı yönüne doğru Çin Seddi ’ni takip eder, Taklamakan Çölü ‘nün yanından geçerek, Pamir Dağları ‘nı aşar ve böylece Afganistan ‘ı geçtikten sonra Doğu Akdeniz ‘e ulaşır. İpek Yolu’ nun çok uzun olması, kervanların soyguna uğraması ve gereğinden fazla krallıkların bulunması sonucu, kervanlardan krallığın topraklarından geçilmesine karşılık bir miktar para alınması, bir çok kişinin bu yolun birkaç yüz kilometresinden fazlasını kullanmamasına sebep oluyordu. 3) ANADOLU’DA İPEK YOLU İpek Yolu; Kuzeyde Trabzon, Gümüşhane, Erzurum, Sivas, Tokat, Amasya, Kastamonu, Adapazarı, İzmit, İstanbul, Edirne; Güneyde Mardin, Diyarbakır, Adıyaman, Malatya, Kahramanmaraş, Kayseri, Nevşehir, Aksaray, Konya, Isparta, Antalya, Denizli merkezlerini izlemektedir. Bu ticaret aksında kara yolunun yanı sıra deniz yolları da kullanılmıştır. Bu deniz yolları; Karadeniz’de Kuzeyden gelip, Batum üzerinden Trabzon, Samsun, Sinop, İstanbul, Bursa, Gelibolu, Venedik; Akdeniz’de Suriye üzerinden Antakya, Antalya, İzmir (Foça), Avrupa hattını izlemektedir. 4) HAN VE KERVANSARAYLAR İpek Yolu’ndaki han ve kervansaraylar, bu uzun ticaret yolunun önemli görevler yüklenen kuruluşları olmuşturlar. Bu han ve kervansaraylar, zengin taşlarla süslenmiş, gelişmiş mekan tasarımlarına sahip, mimari açıdan önemli olan konaklama yerleridir. Bu han ve kervansaraylar, İpek Yolu’nu kullanan kervanların konaklama ihtiyacını yeterince giderebilmesi amacı güdülerekten, büyük bir özenle inşa edilmiş, planlı olarak yerleştirilmiştirler ki; 30-40 km arayla inşa edilmiştirler. Bu da demek oluyor ki, kervanlar yaya yürüyüşü ile 8-10 saat; develerle bir gün sürecek zaman dilimiyle, konaklama ihtiyaçlarını giderebilmişlerdir. Bu konaklama yerleri, ticaret için gelmiş olan kervanları, can ve mal güvenliği için askerler aracılığıyla korumuşlardır. 9 Han ve kervansaraylar, sadece ticaret için İpek Yolu’nu kullanan kervanları konuk etmeye değil; aynı zamanda da önceden depolanan erzak ile ordunun sefer zamanında ikmalini geliştiren üsler niteliğini de taşımışlardır. Han ve kervansaraylar, ses geçirmeyecek kadar kalın olan duvarlarla inşa edilmişlerdi. Bunun nedenini sadece güvenliğe bağlayabiliriz. Bunun dışında kervansaraylarda konaklamak için odalar, binek hayvanları ve eşyaların korunması için inşa edilmiş özel bölmeler, yıkanma yerleri, çeşmeler, doktor ve veterinerler gibi kervanların ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir çok şey bulundurulmuştur. Konaklayan kervanların dil, din ve ırk açısından hiçbir ayırımı olmamıştır; bunun nedeni ticaret yapacak olan kişilerin sayısını yüksek tutmaktır. Kervanların han ve kervansaraylarda toplam üç gün konaklama hakkı vardı. Bu üç gün boyunca; kervanlara günde iki öğün yemek verilirdi, hasta veya yaralı olanlar tedavi edilirdi ve bu üç gün boyunca konaklayan kervanlardan ücret alınmazdı; tüm giderler vakıflardan karşılanırdı. Anadolu’da yaklaşık 200 tane kervan olduğu tespit edilmiştir. 5) İPEK YOLU’NUN ÖNEMİNİ YİTİRMESİ 14.yüzyılda önemini korumaya devam eden İpek Yolu, Yeni Çağda yapılan coğrafi keşifler sonucu eski canlılığını korumakta zorlanmaya başlamıştır. 16. ve 17. yüzyıllarda ipeğin Avrupa’da üretilmeye başlamasıyla eski önemini kaybetmeye yüz tutmuş, denizcilik faaliyetlerinin de başlamasıyla İpek Yolu kervanları ortadan kalkmaya başlamış, Uzak Doğu ürünleri ilgi çekiciliğini yitirmeye başlamıştır. 19.yüzyıldan itibaren İpek Yolu tamamen kullanılmaz olmuştur. 10 YENİÇAĞ’DA AVRUPADAKİ COĞRAFİ KEŞİFLER PORTEKİZLİLER Keşif Çağı’nın ilk büyük yolcularını 15. yy. başlarında Portekizliler yaptı.1415’te(Fas’ın kuzeyindeki)Septe limanının ve limandaki gemilerin yönetimi “Denizci Henrique” olarak bilinen Portekizli Prens Henrique’e verildi. Henrique bu gemileri Afrika’nın batı kıyılarını keşfetmek için kullandı;Afrika’nın kuzeybatı kıyısında bulunan Sierra Leone’ye kadar süren çeşitli keşif yolculuklarının bütün harcamalarını kendisi üstlendi. Portekiz’in daha sonraki kralları Afrika’nın güney ucundan ,yani Ümit Burnu’ndan dolaşarak yapılan yolculuklara para yatırdılar. Böylece Hindistan,Çin,Endonezya,Filipin Adaları yani”Baharat Adaları” ticaret yolları açılmış oldu. Bu bağlantılar sonucunda Portekiz,bölgedeki ticaretin denetimini elinde tutarak çok güçlü ve zengin duruma geldi. İTALYANLAR VE İSPANYOLLAR İtalyan denizci Kristof Kolomb İspanya Kralı’nın verdiği 3 gemi ile sürekli batıya giderse Hindistan’a varacağı düşüncesi ile yola çıktı. Yoluna bilinmeyen bir kara çıkacağını hesaplamamıştı.2 ay sonra Amerika’nın batısındaki Bahama Adaları’na ulaştığında buranın Hindistan’ın batısı olduğunu sandı ve ölümüne kadar yeni bir kıta keşfetmiş olduğunu anlayamadı.1507 yılında Amerika Vespuçi buranın yeni bir kıta olduğunu farketti. Yeni kıtaya kendi adını verdi ve böylece Amerika keşfedilmiş oldu. HOLLANDALILAR Avustralya’ya ayak basan ilk Avrupalı,Dirk Hartog adında bir Hollandalı’ydı.,1616’da Avustralya’nın bazı kıyısına çıkmıştı. Ancak James Cook ,daha sonra da Matthew Flinders Avustralya’ya gidene kadar bu kocaman kara parçasının boyutları konusunda kesin bir bilgi yoktu.1788’de ilk gelenler Botany Körfezi’ne yerleştiler. Bu insanlar Sidney’in batısına geçmek için Mavi Dağlar’ı aşmanın bir yolunu bulamadıklarından yıllarca kıyıya hapsolup kaldılar. Daha sonra 1813’te John Blaxland,William Lawson,William Wentworth vadileri izlemek yerine dağ sıralarına tırmanmayı denedi. Böylece de dağları aşarak dağların ardındaki yeşil otlakları buldular. Bu başarılı girişimden sonra başkaları da kurak ve çorak iç kesimlere gitme girişiminde bulundu ama bazıları yolculuk sırasında öldü. Bu yazgıdan kılpayı kurtulan emekli polis komiseri Peter Warburton 1873’te Alice Springs çevresindeki büyük çölleri aşmayı başaran ilk kişi oldu. 11 YENİ ÇAĞDAKİ COĞRAFİ KEŞİFLER Ümit Burnunun bulunması ( 1487 ) : Portekizli Bartelmi Diaz Portekiz’den yola çıkıp batı Afrika’yı takip ederek Afrika’nın güney ucuna ulaştı. Fırtınalar Burnu adı verilen bu yeni yol denizcilerin ümidini kırmamak için daha sonra Ümit Burnu olarak değiştirildi. Hint Deniz Yolunun bulunması ( 1498 ) : Portekizli Vasko dö Gama Ümit Burnunu geçerek Hindistan’ın Kaliküt limanına vardı ve Hint Deniz Yolu Portekizlilerin eline geçti. Amerika’nın keşfi ( 1492) : Cenevizli Kristof Kolomb İspanya Kralının verdiği üç gemi ile sürekli batıya giderse Hindistan’a varacağı düşüncesi ile yola çıktı. Yoluna bilinmeyen bir kara çıkacağını hesaplamamıştı. 2 ay sonra Amerika’nın batısındaki Bahama Adalarına ulaştığında buranın Hindistan’ın batısı olduğunu sandı. Ölümüne kadar yeni bir kıta keşfettiğini anlayamadı. 1507 yılında Amerike Vespuçi buranın yeni bir kıta olduğunu fark etti. Yeni kıtaya onun adı verildi. Dünyanın dolaşılması ( 1519-1522 ) : Portekizli Macellan Atlas Okyanusuna açılarak Amerika’nın güneyine ulaştı. Kendi adını verdiği boğazı aşarak Büyük Okyanusa geçti. Filipin Adalarında yerli halkla yaptığı savaşta öldü. İkinci Kaptan Del Karo Ümit Burnunu dolaşarak İspanya’ya döndü. 12 Amerigo Vespucci (1454-1512) İtalyan bir denizcidir; Medici ailesinin hizmetinde değişik işlerde çalıştıktan sonra, 1491'de aynı ailenin İspanya'da Sevilla'da bulunan gemicilik şirketinde görevlendirildi. Bu dönemde Kristof Kolomb ile tanıştı. 1499'da Alanso de Ojeda komutasındaki bir filo ile ilk keşif gezisine çıktı. Yeni bir sefer düzenleme isteğinin İspanya Krallığı tarafından reddedilmesi üzerine, 1500'de Portekiz'in hizmetine girdi. Portekiz kralı I. Manuel adına, 1501'de ikinci keşif gezisine çıkan Vespucci, Cabo de Santo Agostinho'ya ulaştıktan sonra Rio de Janeiro körfezini keşfetti. Daha sonra güneye yönelerek, 1502'de Lizbon'a döndü. Bu gezi sırasında yeni bulunan toprakların Asya anakarasının parçaları olmadığını anlayan Vespucci daha sonra mektuplarında bu topraklardan Munus Novus (Yeni Dünya) adıyla söz etti. 1505'te yeniden İspanya'nın hizmetine giren Vespucci, Kristof Kolomb'un görevden alınmasından sonra 1508'de baş kılavuzluğa (pilotomajor) atandı. Yeni bulunan bölgelerin haritalarının yapılmasına ve denizcilerinin yetişmesine katkıda bulundu. İlk olarak 1507'de Alman kozmograf ve haritacısı Martin Waldseemüller 'Cosmographie Insuperquatuor Americii Vespuccii Navigationes' adlı eserinde yeni anakaranın keşfedilmesinin onurunun ona ait olduğunu yazmasından sonra, bu anakara, onun ön adıyla anılır oldu. Dünyanın Dolaşılması (1519-1552) Macellan del Kano Macellan ve Dünyanın Dolaşılması Macellan, İspanya hesabına çalışmış Portekizli bir denizcidir. Macellan'ın doğum yeri hakkında çoğunluk Sabrosa üzerinde dururken, bazı bilim adamları ise Oporto'yu ileri sürmektedir. Soylu bir aileden geldiği konusunda herkes birleşmektedir. Macellan önce Portekiz donanmasına yazıldı; 1505'te ilk kez Hindistan'a gitti; 1506'da Karanur deniz savaşına katıldı ve yaralandı. 1507'de Lizbon'a döndü; 1509'da Malakka'yı fethetmek amacıyla gönderilen Sequeira kumandasındaki donanma ile yeniden Hindistan yolunu tuttu; ama bu teşebbüs başarısızlıkla sonuçlandı. Dönüşte gemisi battıysa da Macellan yurduna dönmeyi başardı. 1511'de kral naibi Albuquerque kumandasındaki donanmada subay olarak üçüncü defa Hindistan'a doğru yola çıktı. Malakka'ya karşı girişilen bu başarılı sefer sırasında Francisco Serraro ile tanıştı. Serraro ilk olarak kendisine doğudan olduğu kadar, batıdan da giderek Spezie adalarına varabileceği fikrini verdi. Macellan 1512'de Lizbon'a döndü; 1513'te Fas'ta savaştı ve dizinden yaralandı. Bu yüzden sol ayağı sakat kaldı. Getirilen malların bir kısmını satmakla suçlandı. Suçsuzluğuna karar verilmesine rağmen, soylu sınıfının ve kralın gözünden düştü. Daha sonraki yıllarda kurduğu hayalleri gerçekleştirmek için kral I. Manuel'in desteğini sağlamaya çalıştı; ama başaramadı. Kral ile görüşmeleri olumsuz sonuçlanınca çevresi ile ilgisini keserek sessiz bir hayat sürmeye başladı. Kendini kozmografya ve denizcilik 13 çalışmalarına verdi. Bu çalışmalar sırasında dostu Serraro'nun ve astronom Ruy Faleiro'nun öğütlerinden, Alman kozmografı Martin Behain'in sezgilerinden yararlandı. Bir tüccarın gönderdiği mektuptan, güney yarımkürede bir boğazın bulunduğunu haber aldı. Boğazın varlığına iyice inandıktan sonra, 1517 sonbaharında Sevilla'ya gitti ve İspanya'nın hizmetine girdi. Diego Barbosa'nın kızı Beatrice ile evlendi. Diego Barbosa ve Beatrice'in kardeşi tarafından desteklendi. Yönetici Juan de Aranda Macellan'ın tasarısı ile ilgilendi ve onu Valladolid'de sonradan imparator olan 5. Karl ile görüştürdü. Burgos piskoposu Fonseca'nın yardımıyla krallık meclisi Macellan'ı desteklemeye karar verdi. Ayrıca C. de Haro adlı zengin bir armatör Macellan'a para yardımı yapmayı kabul etti. 22 Mart 1518'de 5. Karl, Macellan'a bilinmeyen denizlerde dolaşma imtiyaz ve tekelini, sağlanacak gelirlerin yirmide biriyle keşfedilecek toprakların valiliğini verdi. Sefer için, tayfaları ve kumandasıyla birlikte beş gemi hazırlattı. Sefer hazırlığı sırasında çeşitli güçlükler ortaya çıktı. Örneğin Macellan gemilerine ancak 60 Portekizli alabilecekti. Bununla birlikte, Ruy Faleiro seferden vazgeçtikten sonra kral denetlemek amacıyla yanlarına birkaç görevli kattı. Ayrıca gemiler eski ve bakımsızdı. Gemilerin en büyüğü, kralın uzaktan akrabası olan soylu Juan de Cartagena kumandasındaki 120 tonluk San Antonio idi. Amiral gemisi Trinidad 110, G. Quesada kumandasındaki Concepcion da 90 tonluktu. 85 tonluk Victoria seferin mali işlerini yöneten kaptan L. de Mendosa'nın, 75 tonluk Santiago ise Joao Serrao kumandasındaydı. İtalyan Antonio Pigafetta seferin günlüğünü tuttu ve Macellan'ın sekreterliğini yaptı. Sefere katılanlar arasında Macellan'ın güvendiği başlıca kişiler şunlardı: Duarte Barbosa, Alvaro de Mesquita, J. Serrao, Gomez de Espinosa ve Hindistan seferinden beri yanından ayrılmayan Sumatralı esir Enrique. 10 Ağustos 1519'da beş gemi Sevalla'dan kalkarak Sanlucar'a gitti. Olağanüstü yolculuk 20 Eylül'de Sanlucar'dan başladı. Daha başlangıçtan itibaren kendilerine Juan de Cartagena'yı baş seçen İspanyollarla Macellan arasında seferi yürütme konusunda anlaşmazlık çıktı. Ayrıca Don Juan kendini Macellan ile eşit görüyordu. Oysa içine kapalı bir insan olan Macellan hiç kimseye açıklama yapmak istemiyor, tersine herkesin tartışmasız kendisine boyun eğmesini istiyordu. Bu gergin ve düşmanca hava içinde durumu tenkide kalkışan Juan de Cartagena Macellan tarafından zincire vuruldu ve Antonio'nun yönetimi A. De Coca'ya verildi. 29 Kasım 1519'da Brezilya'ya, 13 Aralık'ta da Rio körfezine ulaşıldı ve Güney Amerika kıyıları boyunca yola devam edildi. Ancak, Rio della Plata ağzındaki gezi, büyük hayal kırıklığına yol açtı. Bununla birlikte Macellan, Trinidad adlı gemisiyle yolculuğa devam etti. 24 Şubat'ta San Mateo körfezine, Nisan 1520'de Patagonya'daki San Julian limanına ulaştı ve güney yarımküresinde kış başladığı için mevsimi burada geçirmeye karar verdi. 28 Kasım 1520'de Büyük Okyanus'a çıktı. Macellan yanında kalanlara verdikleri sözü hatırlatarak, kösele yemek zorunda kalsalar bile mutlaka yola devam etmek zorunda olduklarını hatırlattı. Büyük Okyanus'a çıktıktan sonra, 3 ay, 20 günlük yolculuk, büyük yokluklar içinde geçti. Talih eseri olarak deniz çok sakindi. Onun için Macellan bu denize, Pasifik Okyanusu adını verdi. Pasifik'teki yolculuk sırasında, üzerinde hayvan veya insan yaşamayan adalardan başka bir yere rastlamadılar. İskorbüt hastalığından 20 kadar adamı öldükten sonra Macellan, 6 Mart 1521'de bir adaya vardı. Kısa bir süre sonra Filipin adalarını buldu ve bu adalara San Lazaro adını verdi. Bu adalardan birinde kölesi Enrique, yerlilerin konuştuğu dilden birkaç kelime anlayınca, Macellan Molük adalarına vardıklarını sandı. 7 Nisan'da üç gemi Cebu'ya ulaştı. Burada Macellan, kral Humabon ile görüşerek dost oldu. Kral Humabon Katolikliği ve İspanyol hakimiyetini kabul etti. Daha sonra Cebu'nun karşısındaki Mactan adasının kralıyla yapılacak bir savaşta krala yardım edeceğine söz verdi. Yanına 60 adam alarak kumsalda ilerlemeye 14 başladı. Ok yağmuruna tutulunca İspanyollar çekilmek zorunda kaldı ve diz boyu su içinde savaştılar. Ağır zırhlar giymiş olan Macellan, adamlarının geri çekilmesini sağlamak için öne atıldı; yaralanarak suya yıkıldı ve öldürüldü. Cesedi alınamadı. Macellan'ın ölümünden sonra kumandayı Duerte Barbosa ve Serrao aldılar; ama Cebu kralı onları tuzağa düşürerek, birçok adamlarıyla birlikte öldürttü. Başsız kalan tayfalar demir aldılar. Bu arada, El Cano'nun yönetimine verilen Concepcion, düşman eline geçmesin diye tayfalar tarafından batırıldı. Gomez de Espinosa Trinidad'ın, El Cano ise Victoria'nın kaptanlığına getirildi. Trinidad Pasifik Okyanusu'nu yeniden aşmayı denedi ve bütün tayfalarıyla battı. Buna karşılık El Cano kumandasındaki Victoria Hint Okyanusu'na ulaştı. Güney Afrika burnunu tekrar döndükten sonra, 6 Eylül 1522'de gemi yalnız 18 tayfa ile Sanlucar'a geldi. 5. Karl Valladolid'de parlak bir törenle denizcileri kabul etti. Oysa, San Antonio'dan kaçan tayfalar daha önce İspanya'ya ulaşmışlar ve olayları değiştirerek anlatmışlardı. Yolculuğun başarısı İspanyol El Cano'ya mal edilmiş olmasına rağmen, Pigafetta kısa süre içinde bütün Avrupa'da tanınan ünlü bir seyahatname yazdı ve Macellan'ın gerçek yeteneklerini ortaya koydu. Macellan, bugün insanlık tarihinin en ünlü denizcilerinden sayılmaktadır. Kristof Kolomb insanlığa yeni bir dünya armağan etmişti; Macellan ise insan iradesinin imkansız gibi görünen teşebbüslerin üstesinden gelebileceğini ispatlamıştı. MACELLAN BOĞAZI Güney Amerika kıtasını, güneyindeki Tierra del Fuego Adası’ ndan soğuk ve fırtınalı Macellan boğazı ayırır. Büyük Okyanus ile Atlas Okyanusu’ nu birleştiren bu suyolu, Arjantin sınırları içinde kalan doğudaki en uç bölümü dışında, hemen hemen tümüyle Şili toprakları içinde yer alır. Genişliği üç ile otuz iki km. arasında değişen, beş yüz altmış km. uzunluğundaki sonradan kendi adını taşıyacak olan bu boğazı Portekizli kaşif Ferdinan Macellan, Ekim 1520’de bulmuştur. Macellan boğazı iki bölüme ayrılabilir. Atlas Okyanusu’ ndan güneybatıya doğru uzanan birinci bölüm alçak, turbalık bir alandan geçer. Büyük koyun sürülerinin yetiştirildiği bu bölgede İngiliz şirketlerinin işlettiği ve İskoç çobanlarının çalıştığı çok sayıda koyun çiftliği vardır. Üretilen çok büyük miktarlardaki koyun eti ve yün bölgedeki tek büyük kent olan Punta Arenas’ a gelir ve oradan dışarı gönderilir. Macellan boğazı Punta Arenas’ ı geçtikten hemen sonra sağa doğru keskin bir dönüş yapar ve kuzey batıya doğru uzanarak Büyük Okyanus’a ulaşır. Oldukça düz olan bı ikinci bölüm, yer yer çok daralarak yüksek ve dik kayalıklı, çıplak adaların arasından geçer. Sert akıntılar ve aniden çıkan şiddetli rüzgarlar nedeniyle boğazın bu dar bölümü yelkenli gemiler için tehlikelidir. Bu nedenle on dokuzuncu yy.’ da yelkenli gemiler, yolu 320 km. kısaltan Macellan Boğazı’ ndan geçmek yerine, genellikle Horn Burnu’ ndan dolanıp giderlerdi. 15 DEL CANO (Juan Sebastian) İspanyol gemicisi. (Guetaria 1476 doğ.? Öl.1526) Macellan seferine katılan gemilerden Concepcion’ a kumanda etti. Sefere katılan son gemiyi Avrupa’ ya ulaştırdı. (1522). Dünya turunu yapan ilk Avrupalı gemicidir. Karl 5 tarafından, Valladolid’ de büyük saygı gösterisiyle karşılandı; üzerinde bir Dünya resmi ve Primus Circumdedisti me yazısı bulanan armalar, imparator tarafından kendisine verildi. Hükümdarın dostluğunu kazanarak 1525’de Malaka adalarına doğru ikinci bir keşif yolculuğuna çıkmakla görevlendirildi; 26 Mayıs 1526’ da Macellan boğazını geçti; ama Büyük Okyanus’u ikinci kez geçerken öldü. Keşiflerin Sonuçları Keşifler, dünya tarihinde önemli sosyal, siyasal, ekonomik ve dini değişikliklere neden olmuştur. Bu durum, keşiflerin evrensel yönünü ortaya koymaktadır. Eski ticaret yolları değişti. Akdeniz, doğu – batı ticaretindeki önemini kaybetti. Baharat ve İpek Yolları önemini kaybetti. Bu durum Atlas Okyanusu Limanlarının önem kazanmasına neden olmuştur. Avrupalılar, yeni keşfedilen yerlerde sömürge imparatorlukları kurdular. Bu durum, keşfedilen ülkelerden Avrupa’ ya altın ve gümüş başta olmak üzere bol miktarda hammadde götürülmesine neden olmuştur. Bu gelişmeler Avrupa’nın zenginleşmesini, hayat standartlarının yükselmesini ve Rönesans hareketlerinin gerçekleştirilmesini sağlamıştır. Ticaretle uğraşan burjuva sınıfı zenginleşmiş ve Avrupa ürünleri yeni pazarlar bulmuştur. Böylece daha sonraki yıllarda gerçekleşecek olan Sanayi Devrimi’ ne ortam hazırlanmıştır. Keşfedilen yerlere Avrupa’dan göçler olmuş, bu durum Avrupa kültür ve medeniyetinin yayılmasını sağlamıştır. Hıristiyanlık, yeni ülkelere yayılmıştır. Ancak bazı bilimsel gerçeklerin ortaya çıkması sonucunda Hıristiyanların dini inançları zayıflamış, Kilise’ ye güven sarsılmıştır. Dünyanın bazı yerleri, Avrupalılar tarafından tanınmış, yeni kültürler, canlılar ve ırklar ortaya çıkmıştır. Sosyal Sonuç Özgürlük, eşitlik, adalet, demokrasi, ulusçuluk, düşünceleri imparatorlukları yıktı ve yerine ulus esaslarına dayalı devletler kuruldu. Derebeylik rejimi tarihe karıştı. Yerini devletler aldı. Zenginleşen burjuva sınıfı bilim ve sanat hareketlerinde öncü oldu. Reform ve Rönesans hareketleri Avrupa’ nın yargılarını değiştirdi. 16 Bu dönemde Avrupa’ da ölümsüz eserler ortaya çıktı. Giderek bilimde ilerlemeyi ortaya çıkardı. Bilim ve teknikteki ilerlemeler Endüstri Ink. doğurdu. Köle ticareti yaygınlaştı Siyasi Sonuçlar Yeni ülkelerin keşfedilmesi ile Sömürgecilik gelişti. ( Portekiz ve İspanyollarla başlayan sömürgeciliğe daha sonra İngiltere, Fransa ve Hollanda’ da katıldı. ) Baharat ve ipek yolları önemini kaybetti. Akdeniz’ deki limanlar eski canlılığını yitirdi. Doğudan yeni keşfedilen yerlerden Avrupa’ ya bol miktarda altın, gümüş gibi değerli eşyalar geldi. Avrupa zenginleşti. Soylular nüfuzlarını kaybetti. Türk ve İslam alemi ekonomik olarak olumsuz etkilendi. Dini Sonuçlar Hristiyanlık yeni keşfedilen yerlere yayıldı. Dünyanın düz olduğunu söyleyen din adamlarına güven sarsıldı. Bilimsel Sonuçlar Yeni kıtalar, ırklar, hayvanlar, bitkiler tanındı. İnsanlar araştırma ve yeni şeyler öğrenme merakı uyandı. Coğrafi Keşiflerin Türk Dünyası Üzerindeki Etkileri Coğrafi Keşifler, bütün insanlığı etkilemiştir. Bu yönüyle evrensel bir özelliğe sahiptir. Akdeniz Limanları, Coğrafya Keşifler sonucunda önemini kaybetti. Ancak 1869’ da Süveyş Kanalı’ nın Fransızlar tarafından açılmasıyla bu limanlar yeniden önem kazanmıştır. Coğrafi Keşifler, Müslüman ülkeler açısından büyük zararlara neden olmuştur. İslam ülkeleri yoksullaşmış, Türkistan Hanlıkları giderek zayıflamış ve Ruslar karşısında gerilemiştir. Osmanlı İmparatorluğu, İpek ve Baharat Yollarına hakim olmasına rağmen yolların değişmesinden dolayı umduklarına ulaşamamıştır. Osmanlı İmparatorluğu, ticaret faaliyetlerini yeniden geliştirebilmek için Avrupalı devletlere kapitülasyonlar vermek zorunda kaldı. Ayrıca Osmanlı topraklarında kervan yolları boyunca faaliyet gösteren halk ve 17 Zanaatkarlar işsiz kaldı. Bu durum, Osmanlı Devleti’ nde ekonomik sıkıntılara ve Celali İsyanları’ na zemin hazırlamıştır. Osmanlı Devleti, Hint ticaret yolunun hakimiyeti için Portekizlilerle, Akdeniz hakimiyeti için de İspanyollarla mücadele etti. Endonezya’ da savunma ve koruma savaşları yapan Osmanlı Devleti, Hıristiyan Avrupa karşısında ‘’ Doğu Kalkanı’’ haline gelmiştir. 18 SONUÇ Bizim bir öğretim yılı boyunca üzerinde çalışacağımız konuyu seçmemiz tüm grup arkadaşlarımızın her yönüyle bu konuda yer alması gerekmekteydi ve bizde dünümüzle ilgili birçok konu arasında hepimize daha zevkli gelen coğrafi keşifleri seçtik. Bu konunun bize birçok bilgi katacağından emindik ve en önemlisi de üzerinde yaşadığımız bu kara parçasının ve diğerlerinin ne kadar çaba sonucu nasıl bir cesaretle kim tarafından nasıl bulunduğu bizde daha da merak uyandırdı . Kendimizce amacımıza ulaştık. Sonuç olarak bastığımız her yerin bir bulunuş hikayesi var bizim şu ana kadar araştırdığımız tarihe yer etmiş keşiflerdi kim bilir daha ne çok keşif vardır. Grup üyeleri olarak sanırız bundan sonra hepimiz bu mücadeleyi bulundurarak yeryüzünün kıymetini bileceğiz. 19 göz önünde KAYNAKÇA 12345- (2001) keşifler, Tübitak yayınları, Bazı günlük gazete ekleri, (Hürriyet) www.google.com, www.arabul.com, araştırma siteleri, Gelişim Hacette, Sabah yy. Meydan laurse, Sabah yy. 20