makale1 - WordPress.com

advertisement
I. CANLILARIN SİNİR SİSTEMLERİ
1. Tek Hücrelilerde Duyarlılık
Tek hücrelilerin ve daha basit canlıların hiçbirinde sinir sistemi yoktur. Paramesyum''da, sillerin altında bulunan kaide
cisimciklerinden çıkan bazı lifçikler (nörofibril), tüm sitoplazma içinde iletimi sağlarlar. Amip uyartılara karşı basit tepkiler
gösterebilir. örneğin, besine yaklaşma, iğne ucundan kaçma gibi.
2. Omurgasızlarda Sinir Sistemi
Hidra ve diğer Sölenterlerde özelleşmiş sinir hücreleri gelişmiştir. Bu hücreler vücut boyunca bir ağ görünümünde dağılırlar. Bu
sinir ağının yapısında yer alan tüm hücreler birbirileriyle bağlantılıdır.
Vücudun herhangi bir yerindeki uyartı her tarafa iletilir. Bunlarda beyin görevi gören özel bir yapı yoktur.
Şekil: Hidra''da Sinir Ağı
Planarya''da vücudun iki tarafında uzanan bir çift sinir şeridi ile bunları birbirine bağlayan sinir ağından oluşur. Bu şekildeki sinir
sitemlerine ip merdiven sinir sistemi denir. Baştaki düğümler beyin görevi yapar.
Eklem bacaklarda ve Halkalı solucanlarda; karın tarafında boydan boya uzanan bir sinir sistemi görülür. Beyin ve bazı duyular
vardır.
3. Omurgalılarda Sinir Sistemi
En gelişmiş sinir sistemi omurgalılarda görülür. Bütün omurgalılarda benzer yapı gösteren sinir sistemi; merkezi sinir sistemi ve
çevresel sinir sistemi olmak üzere iki kısımda incelenir. Sinir sistemi nöron adını verdiğimiz özelleşmiş sinir hücrelerinden
meydana gelir.
II. SİNİR SİSTEMİNİN GENEL YAPISI
Sinir sisteminin yapı ve görev birimi olan nöron; geniş bir hücre gövdesi ve bu gövdeden çıkan uzantılara sahiptir.
1. Nöronun Yapısı ve Özellikleri
Nöron gövdesinden iki tip uzantı çıkar. Bu uzantılardan kısa ve ince olanlarına dentrit denir. Dentritler içinde en uzun ve kalın
olanı ikinci uzantıyı oluşturur. Buna akson denir.
Aksonlar miyelinli ve miyelinsiz olmak üzere iki çeşittir. Miyelinsiz aksonlarda izolasyonu sadece hücre yapar. Miyelinli
aksonlarda impuls iletimi, miyelinsiz aksonlara göre 10 kat daha hızlıdır.
2. Nöron Çeşitleri
Nöronlar görevlerine göre üç gruba ayrılırlar.
Duyu Nöronları : Duyu organlarında bulunan reseptörlerden aldıkları impulsları (uyartı) beyne ya da omuriliğe ileten nöronlardır.
Motorik Nöronlar : Beyin ya da omurilikten aldığı emirleri tepki organına ileten nöronlardır.
Ara Nöronlar : Genelde merkezi sinir sisteminde ve omurilikte yer alan duyu, ara ve motor nöronları birbirine bağlayan
nöronlardır.
3. İmpulsun Oluşumu ve İletimi
Dıştan veya içten gelen uyartıların sinir hücresinde oluşturduğu elektriksel ve kimyasal değişime impuls adı verilir. Nöronlarda
impulsun iletilme yönü daima nöron gövdesinden akson uzantılarına doğru olur. Uyarının nöronda impuls oluşturması ve impuls
iletimi elektro-kimyasal olarak gerçekleşir.
Nöron hücreleri uyarılmadığı zaman polarize (kutuplaşmış) durumdadır. Yani hücre dışı (+) içi ise (-) durumdadır. Bu olay
sodyum ve potasyum iyonlarının eşit olmayan dağılımından kaynaklanır. (Na+) dışta fazla, (K+) ise içte fazladır.
Sinir hücre zarının Na+ ile K+ iyonlarına karşı geçirgenliği farklıdır. Sinir hücrelerinden Na+ aktif taşımayla hücre dışına
verilirken, K+ hücre içine aynı yolla alınabilmektedir.
Sodyum pompalanması olarak bilinen bu işleme bağlı olarak, dinlenme durumundaki sinir hücresinde, dış ortama oranla, daha
çok K+ bulunduğu halde daha az Na+ bulunur. Bu nedenle sinir hücre zarı kutuplaşmıştır (Polarizasyon).
İmpulusun İletimi (Elektriksel Etki)
Sinir hücresi uyarılınca, uyarılan bölgede Na+ ve K+ iyonları zıt yönde yer değiştirirler.
Bu değişim hücre zarının o bölgesindeki zarın dıştan (-), içten ise (+) yüklenmesine neden olur. Sinir hücresindeki bu değişim
olayına depolarizasyon denir. Bir bölgede gerçekleşen depolarizasyon yan taraftaki Na+ ve K+ iyonlarının da yer değiştirmesine
neden olur. Bu şekildeki değişim tüm sinir hücresinin aksonu boyunca ilerler.
İmpuls sinir telinin bir bölgesinden geçtikten sonra o bölge eski durumuna döner (Repolarizasyon). Böylece bu bölge yeni bir
impulsun iletimine hazır hale gelir.
Eğer sinirin uyarılan bölgesi, eski durumuna dönmeden, aynı nokta ikinci kez uyarılırsa, sinir bu uyartıya tepki göstermez.
İmpuls iletimi sırasında hücre bol miktarda O2 harcar, ATP kullanır. Sonuçta CO2 ve ısı açığa çıkar.
Bir nöronda impulsun başlayabilmesi için gereken en az uyarı şiddetine eşik şiddeti (eşik değer) denir. Bu değerin altındaki
uyaranlar impuls oluşturamaz. Sinir hücresi, eşik şiddeti veya bunun üzerindeki uyartılara karşı maksimum tepki verir. Bu
nedenle bu olaya ''ya hep ya hiç'' prensibi adı verilir.
4. Sinaps ve İmpulsun Sinapstan Geçişi
Bir sinir hücresinin aksonu ile diğer bir sinir hücresinin dentritinin uç uca geldikleri bölgelere sinaps (bağlantı) denir.
İmpulslar daima aksonlardan dentritlere sinaptik bölgeler üzerinden iletilirler. Yalnız bu bölgelerdeki iletim sinir hücresi boyunca
olan iletimden daha yavaştır. çünkü geçiş sadece kimyasaldır.
Sinapsı oluşturan akson ucu ile dentrit arasında bir açıklık bulunur. Akson ucuna gelen impulslar, sinaptik keselerinden
nörotransmitter adı verilen bazı kimyasal maddelerin sinaptik boşluğa boşalmasına neden olurlar. Diğer sinir hücresinin
üzerindeki reseptörler tarafından algılanan bu maddeler bu hücrede yeni bir impulsu başlatırlar.
Sinapsların Özellikleri:
İmpulslar sinapslardan tek yönlü (aksondan dentrite doğru) geçerler.
Beyin hücrelerindeki bazı sinapslarda impulslar her iki yönde de geçebilir.
İmpulsların sinapstan geçişi, sinir hücresindeki iletimden daha yavaş olur.
İmpulsların sinapslardaki iletimi nörotransmitter maddelerle sağlanır. Yani kimyasaldır.
İmpuls geçişini engelleme ve kolaylaştırma (seçici direnç) olayları sinapslarda olur.
Sinapslar sadece iki sinir hücresi arasında olmaz. Bir sinir teli ile bir kas, reseptörler veya bir bez arasında da olabilir.
5. İmpulsun Hedefe Taşınma Biçimleri
Sinirsel iletim sinirler ve hormonların ortak çalışmasıyla olmaktadır.
İlk uyaran bir iç salgı bezini etkileyerek hormon salgılanmasına neden olur. Hormonların kanda belirli bir konsantrasyona
ulaşmasıyla ilgili dokunun hücreleri uyarılır.
çevreden gelen uyarılar sinir sistemini etkiler. Sinir sistemi de sinir yoluyla ilgilidokuları uyarır.
çevreden gelen ilk uyaran önce sinir sistemini etkiler; sinir sistemi iç salgı bezlerini uyarır ve iç salgı bezleri de kan
yoluyla ilgili doku hücrelerini harekete geçirerek uyarana cevap verilmesi sağlanır.
III. İNSANDA SİNİR SİSTEMİ
İnsanda sinir sistemi merkezi sinir sistemi ve çevresel sinir sistemi olmak üzere iki kısımda incelenir.
A. MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ
Beynin kısımlarını ve omuriliği içine alır.
1. Beyin ve Kısımları
Sinir sisteminin esas merkezini oluşturan beyin, omurilik soğanı ve omurilik isimli yapılar üç katlı bir bağ dokusu ile sarılmıştır.
Buna meninges (beyin zarı) denir. Menenjit hastalığı bu zarların iltihaplanması olayıdır.
Beyin zarı üç kısımdan oluşur:
Sert Zar : Kafatası kemiklerine yapışmış olan kalın, dayanıklı bir zardır.
Örümceksi Zar : Ortada olup ince bağ dokusu iplikleriyle, iki zarı birbirine bağlar.
İnce Zar : Beyni besleyen kan damarlarıyla donatılmış, hem beyne hem de omuriliğe sıkı sıkıya bağlı bir zardır.
örümceksi zar ile ince zar arasındaki boşluklarda beyin sıvısı (beyin omurilik
sıvısı = BOS) bulunur. Bu sıvı beynin şiddetli sarsıntı ve çarpmalara karşı korunmasında yardımcı olur. Omurilikteki zar yapısı
da beyindeki gibidir.
Beynin en büyük ve geniş kısmı ön beyin adını alır. Uç beyin ve ara beyin olmak üzere iki kısımdan oluşur.
a. Uç Beyin (Beyin Yarımküreleri): Bu bölüm insanın öğrenilmiş davranışlarını yönetir. Kompleks psikolojik olaylardan olan bilinç,
hafıza, zeka, sağduyu ve duyuların değerlendirilmesi, beyin yarım kürelerinin fonksiyonlarına bağlı organizma faaliyetleridir.
b. Ara beyin : Ara beyin, talamusu, hipotalamusu ve hipofiz bezinin arka bölgesini içine alır. Bitkisel hayatın kontrol merkezi veya
bütün otomatik hareketler ile metabolizmada dengelerin kurulması bu merkez sayesinde olur.
Talamus : Talamusun büyük bir kısmı beyin yarım kürelerine gelen ve giden sinirlerin geçiş bölgesidir. Koku hariç tüm duyusal
impulslar büyük beyne giderken talamustan geçer. Acı, sıcaklık ve belirli diğer duyusal impulslar talamus içerisinde duyu olarak
benlik kazanır. Daha sonra beyin korteksinin ilgili merkezlerine iletilir.
Hipotalamus : Hipotalamus otomatik işlevlerin denetlenmesi için önemli bir merkezdir.
Vücut sıcaklığı, su dengesi, iştah, heyecan bu merkezin önemli işlevleridir. Hipotalamus, salgı yapan sinir hücrelerinin de
bulunduğu bir merkezdir. Bu salgılar hipofiz bezinin ön lobundan hormon salgılanmasını uyarır. Eşeysel yönelme ve olgunlaşma
merkezleri de hipotalamusda bulunur.
Hipofiz : Hormonal salgıların kontrol merkezidir. Hipofizin endokrin bezleri etkilemesi sinir ve salgı sisteminin yakın ve
fonksiyonel ilişkisini gösterir.
c. Orta Beyin : Beyincik ve ara beyin arasında kalan kısımdır. Fazla ışıkta göz bebeklerinin kısılması, buradaki refleks merkezleri
ile idare edilir. Orta beyinde kas tonusunu ve vücudun duruşunu düzenleyen merkezler bulunur.
d. Arka Beyin : Arka beyin beyincik ve omurilik soğanından meydana gelir.
Beyincik: Beyincik motorik düzenleme ve denge merkezidir. Duyu organlarından, kaslardaki almaçlardan, kulağın denge
ile ilgili kısımlardan gelen uyarılar bu organa ulaşır.
Beyincik vücudun duruşunu ve kasların tonus halini düzenler. Beyincik zedelenirse insanda kas hareketleri düzensizleşir.
Omurilik Soğanı : Birçok yönüyle omuriliğe benzer. Omuriliğe inen ve çıkan sinir demetlerinin bazıları buradan doğrudan
doğruya geçer bazıları da burada çaprazlaşır. Omurilik soğanındaki sinir merkezleri, solunum, sindirim, dolaşım, boşaltım,
salgılanma ve üreme gibi önemli olayları düzenler. Omurilik soğanında soluma, yutma, çiğneme, öksürme, hapşırma, kusma,
kan damarlarının büzülmesi ve gevşemesi, kalp atışı, tükrük salgılanması gibi reflekslerin kontrol edildiği merkezlerin
bulunduğundan hayat düğümü de denir.
2. Omurilik
Omurilik, omurganın ortasındaki boşluğa yerleşmiştir. Omuriliğin dış tarafı beyindekinin tersi bir yapıda olup ak maddeden, iç
kısmı ise boz maddeden meydana gelmiştir. Omurilikten 31 çift duyu ve hareket siniri yani karma sinir çıkar.
Omuriliğin temel görevleri şöyle sıralanabilir :
Beyne gelen ve beyinden çıkan impulsları iletmek
Bir refleks merkezi olarak çalışmak
Alışkanlık hareketlerini denetlemek
Refleks : Reseptörlerin (alıcıların) uyarılması ile kas ve bez gibi organlarda meydana getirilen istek dışı aktivitedir. Omurilik
refleksleri çizgili kasların kasılmasıyla gerçekleşen istemsiz hareketlerdir.
Elimize iğne battığında aniden çekilmesi,
Diz kapağına vurulduğunda ayağın öne fırlaması,
Beyni çıkarılmış bir hayvanın bazı uyartılara reaksiyon göstermesi birer refleks hareketidir.
İnsanlarda doğuştan gelen bazı ortak refleksler vardır. Bunlara kalıtsal refleksler denir. örneğin; yeni doğmuş bir bebekteki
emme refleksi, göz kapağının kırpılması ve parlak ışıkta göz bebeklerinin küçülmesi gibi. Daha sonra öğrenilmeyle oluşan
refleksler de vardır. Bunlara da şartlı refleksler denir.
örgü örmek, güzel yazmak, tören yürüyüşü, yüzmek, araba kullanmak, müzikle dans etmek, limon görünce tükrük salgılamak
birer koşullu reflekstir.
Beyin, gerektiğinde refleksleri baskılayabilir ve yönlendirebilir.
B. ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ
Beyin ve omurilikten çıkan, onları vücuttaki bütün alıcı ve uyarılan dokulara bağlayan sinirlere çevresel sinir sistemi denir.
Sinirler ve bazı küçük sinir düğümlerinden oluşmaktadır.
Beyin Sinirleri : İnsan beyninin değişik bölgelerinden 12 çift sinir çıkar.
Omurilik Sinirleri : Omuriliğin arka ve ön kökler olarak adlandırılan bölgelerinden 31 çift sinir çıkar. Omurilikteki ön kökten çıkan
sinirlerin tahrip olması, hangi bölgeyi besliyorsa o bölgenin felç olmasına neden olur.
Çevresel sinir sistemi görev ve işleyiş bakımından somatik sinir sistemi ve otonom sinir sistemi olarak ikiye ayrılır.
1. Somatik Sinir Sistemi
Motor ve duyu nöronları ile donatılmıştır. Bu nöronların hücre gövdeleri merkezi sinir sisteminde bulunur. Aksonları ise doğrudan
iskelet kaslarına gider ve isteğimizle çalışan organları (iskelet kaslarını) idare eder.
Koşma, zıplama, bağırma, resim yapma gibi beynin kontrolünde olan hareket ve davranışlarımızı bu sistem yardımıyla
yürütürüz.
Download