VERİ-İŞLEM-II 1. GİRİŞ Veri-İşlem yöntemlerinin pek çoğu telekomünikasyon ve özellikle radarın savaşta ve barışta kullanımıyla ortaya çıkmıştır. Günümüzde Veri-İşlem analizi; - Telekomünikasyon ve radar araştırmalarında, - Uzay araştırmalarında, - Sismolojide, - Jeofiziğin her alanında, - Deniz bilimlerinde ve sualtı akustik çalışmalarında, - Nükleer araştırmalarda, - Atmosfer bilimlerinde, - Ekonomide, - Yönetim ve organizasyon alanlarında, v.b birçok alanlarda kullanılmaktadır. Bu uygulama alanlarının birinde tek başında ulaşılacak teknolojik gelişimin, diğer alanlarda da kullanılması olanakları aranmakta ve kısa bir zamanda uygulama alanının yaygınlaşmakta olduğu görülmektedir. Jeofizik sinyalleri çok çeşitli olup, geniş bir frekans bandına sahiptir. Başlangıçta gravite ve manyetik verilerinin analizinde kullanılan Veri-İşlem yöntemleri daha sonraları elektrik yöntemlere de başarılı bir şekilde uygulanmıştır. Günümüzde de özellikle sismik prospeksiyon, sismoloji ve elektromagnetik yöntemlere en geniş şekilde uygulanmaktadır. Sismolojideki uygulamalara birkaç örnek verecek olursak; - Yerkabuğunun ve mantonun incelenmesinde cisim dalgalarının ve yüzey dalgalarının spektrumu geniş çapta kullanılmaktadır. Cisim dalgalarının spektral oranı ile yerkabuğunun yapısı incelenmektedir. Yüzey dalgalarının spektral analizi ile grup hızı, faz hızı ve faz spektrumu hesaplanarak yerkabuğu ve mantonun yapısı araştırılmaktadır. Mikrotremor çalışmalarında spektral genlikler oranı ile attenüasyon (sönümleme) ve zemin büyütme gibi parametrelere ulaşılmaktadır. Sismik prospeksiyon araştırmaları ile zeminlerin titreşim periyotları, büyütme katsayıları ve tabakalanma yapıları incelebilmektedir. Yüzey dalgalarının genlik spektrumlarından yararlanarak depremlerin odak derinliği, odak mekanizmaları, fayın yırtılan kısmının uzunluğu, yırtılma hızı ve depremin derinliği gibi önemli parametrelere ulaşılabilmektedir. 1 - P ve S dalgalarının spektrumlarının köşe frekansları incelenerek sismik moment ve deprem kaynağının boyutları araştırılabilmektedir. 2. VERİLERİN SINIFLANDIRILMASI Herhangi bir doğal olayın sonucu olarak gözlenen veriler tanımsal (deterministic) ve rastgele (random, stochastic) olarak iki sınıfta toplanabilir. Tanımsal veriler bir matematik bağıntı ile gösterilebilirler. Birçok denemenin yada olayın sonucu bir bağıntı ile tanımlanabilen verilere uygulamada çok rastlanır. Örneğin, sismik hızın yer içinde derinlikle doğrusal olarak arttığı bir yöre için, bir derinliğe kadar hız 𝑣 = 𝑣0 + 𝑎𝑧 (2.1) bağıntısı ile verilebilir. Burada, v0 başlangıç hızı (yeryüzündeki sismik hız), v bir z derinliğindeki hız, a ise yöresel bir katsayıdır. (2.1) bağıntısı hızın bütün derinliklerdeki değerlerini verir. v’ nin herhangi bir z için beklenen değeri (2.1) ile açıkça belirtilmiştir ve tanımlanabilir. Bununla birlikte, gözlenen hız değerleri bu kurala uymadıklarında, yani gürültüler içerdiklerinde bir bağıntı ile gösterilebilmeleri olanaksızlaşır. Bu tür tanımsal verilere çok sayıda örnek verilebilir; ısınan bir suyun sıcaklığının artması, serbest düşmeye bırakılmış bir cismin belirli zamanlardaki konumu, hızı ve ivmesi önceden saptanabilir. Uygulamada karşılaşılan birçok önemli veri, matematik bir bağıntı ile tanımlanamaz. Bu tür bir matematik bağıntı ile belirlenemeyen ve değişmeyen koşullarda tekrarlanan, deneylerle üretilemeyen veriler rastgele veri sınıfına girerler. Örneğin, depremleri algılamak için kullanılan sismometrenin çıkışı rastgele davranış gösterir. Gelecekteki bir anlık değer önceden kestirilemez. Benzer şekilde gözlem öncesi geçmişteki anlık değerlerde kestirilemez. Çevre gürültülerini ölçen bir aygıtın çıkışı da aynı rastgele değişimleri içerir. Uygulamalı bilimlerde veriler, zamana, uzaklığa ya da herhangi bir değişkene bağlı olarak gözlenebilirler. Bunun için zaman verileri ve uzaklık verileri gibi adlandırmalar da yapılır. Örneğin, gel-git olayını algılayan bir aygıtın, depremleri veya yapay patlatmaları algılayan bir sismometrenin, yerin manyetik alanının bir yerdeki değişimlerini ölçen manyetometrenin çıkışları zaman zaman verilerini, yeryüzünde bir doğrultu boyunca yerin gravite ya da manyetik alanının değişimlerini içeren gözlemler uzaklık verileridirler. Veriler, çok boyutlu olduklarında bir ya da birden fazla değişkene bağlı olabilirler. Örneğin, petrol ya da doğalgaz aramalarında alınan sismik veriler, zaman-uzaklık verileridir. Bir sismometrenin çıkışı zaman, yeryüzünde değişik uzaklıklardaki sismometrelerin çıkışlarını içeren veri veya sismik kesit, iki boyutlu bir zaman-uzaklık verilerini oluştururlar. Yeryüzünde ölçülen yerin gravite ve manyetik alan değişimlerini gösteren iki boyutlu veriler de zaman-uzaklık ortamında gözlenmişlerdir. 2 TANIMSAL VERİLER 2.1. Tanımsal veriler, periyodik ve periyodik olmayan verilerden oluşurlar. Periyodik verileri sinüzoidal ve karışık periyodik sınıflara ayırmak daha uygun görülmektedir. Hemen hemen periyodik ve geçici verilerde periyodik olmayan verilerin alt grubunu oluşturur. 2.1.1. Karışık Periyodik Veriler Periyodik verilerde bir x(t) dalga biçimi eşit zaman aralıklarında tekrarlanır ve 𝑥(𝑡) = 𝑥(𝑡 + 𝑛𝑇𝑎 ), 𝑛 = 1,2,3, … … .. (2.2) bağıntısını sağlarlar. Tekrarlanan dalga x(t) ve tekrarlanma zaman aralığı Ta bilindiğinde, (2.2) bağıntısından -∞ ≤ t ≤ ∞ aralığı için verinin tümü belirlenmiş olur. Ta ‘ ya verinin ana periyodu adı verilir. 𝑓𝑎 = 1/𝑇𝑎 yani birim zamandaki x(t) ‘ nin tekrarlama sayısına verinin ana yada temel frekansı denir. Karışık periyodik veri, 𝑥(𝑡) = 𝑎0 2 + ∑∞ 𝑛=1(𝑎𝑛 cos 2𝜋𝑛𝑓𝑎 𝑡 + 𝑏𝑛 sin 2𝜋𝑛𝑓𝑎 𝑡) (2.3) olarak yazılabilir. an ve bn değerlerine Fourier katsayıları denir ve x(t) verisinden hesaplanabilirler. Gözlemsel periyodik verilerin örneklerinden birini de duran cisimlerden radar ve sonarların eşit aralıklarla gönderdikleri kısa süreli dalgacıklara olan yansımalarıdır. Bu veriler istenmeyen gürültüleri de içerirler. Yer manyetik ve gravite alanlarının bir yerdeki değişimleri de periyodik bileşenler içerirler. Periyodik verilerin frekans ortamı görünümleri, her frekanstaki sinüzoidal bileşenlerin genlikleri frekanslarına göre çizdirilirse, örneğin Şekil1’ de ki gibi olabilir. Genlik A1 A3 An A2 A4 A5 A0 0 fa 2 fa 3 fa 4 fa 5 fa n fa Şekil-1. Periyodik bir verinin frekans ortamı görünümü. 3 Frekans 2.1.2. Sinüzoidal Veriler 𝑥(𝑡) = 𝐴𝑐𝑜𝑠(2𝜋𝑓0 𝑡 + ∅) (2.4) Bağıntısı sinüzoidal verileri tanımlamaktadır. A, x(t) verisinin alabileceği en yüksek değer, sinüzoidal dalganın genliğidir. f0, frekans olup birimi devir sayısıdır. Zaman birimi saniye alındığında f0 ‘ ın birimi devir/saniye veya Hertz (Hz) olur. ise, t=0 ’a göre faz açısıdır ve birimi radyandır. Sinüzoidal değişimler verilerin zaman ve frekans ortamlarında incelenmesinde ortamlar arası ilişkiyi sağlayan Fourier yönteminde oldukça etkilidir. Fourier analizinde periyod ve frekans tanımları sinüzoidal dalgaya göre yapılır. Sinüzoidal verinin tam bir devir yapması için gereken T zamanına, verinin periyodu denir ve 𝑓0 = 1/𝑇 şeklinde gösterilir. Bu tanımlamaya göre, sinüzoidal verinin frekans ortamındaki görünümü tek bir frekansta (f0) belirlenir. (2.4) bağıntısında A = 2, f = 0.1 ve = -π/2 alındığında elde edilen sinüzoidal veri ve genliğin frekans ortamı görünümü Şekil-2 ‘ de görülmektedir. x(t) (a) Genlik (b) T 2 2 t 0 -2 5 10 Zaman f 0 f=0.1 Frekans 𝜋 𝑥(𝑡) = 2𝑐𝑜𝑠(2𝜋0.1𝑡 − 2 ) Şekil-2. (a) Sinüzoidal veri ve (b) frekans ortamı görünümü. Birçok periyodik olmayan gözlemsel veri periyodik bileşenler içerebilir. Zaman ortamında sadece belirgin periyodik bileşenler ayırt edilebilir. Frekans ortamında periyodik bileşenler Şekil-2’ de ki gibi belirli frekanslarda görüleceğinden, rasgele verilerin frekans ortamı analizleri yapıldığında periyodik bileşenler seçilebilir. Bu seçim periyodik bileşenin enerjisine ve rasgele verinin frekans ortamı görünümüne bağlıdır. 4 2.1.3. Hemen Hemen Periyodik Veriler Hemen hemen periyodik veriler, iki veya daha fazla birbiriyle ilişkisiz periyodik verinin toplamından oluşurlar ve periyodik verilere benzer değişimler gösterirler. Örneğin; çok motorlu bir taşıtın motorları eş zamanlı çalışmadığında gövdesinde oluşan titreşimler gibi. Bu tür verilerin frekans ortamı görünümleri Şekil-3’ de ki gibi olabilir. Genlik A2 A4 A1 A3 A5 f 0 f1 f2 f3 f4 f5 Frekans Şekil-3. Hemen hemen periyodik verinin frekans ortamı görünümü. 2.1.4. Geçici Veriler Bir matematik bağıntı ile tanımlanabilen veya tekrarlanan deneylerle elde edilebilen, zamanla değişen ve belirli bir süre devam eden verilere geçici veriler adı verilir. Geçici verilerin zaman içindeki kalıcılığı bir zaman aralığına sınırlıdır. Bu tür verilerin belirli bir başlangıç aralığı vardır ve zamanla yavaş yavaş veya çabucak sıfıra yaklaşırlar. Isıtıldıktan sonra soğumaya bırakılmış suyun sıcaklığının zamanla değişimi, salınımlar yapan sönümlü bir düzeneğin hareketi geçici verilere örneklerdir. Girişindeki kısa süreli bir uyarıya karşılık bir sismometrenin (sönümlü düzenek) çıkışı (sismik dalgacık) geçici bir veridir. Eğer giriş bilinirse, sismometrenin çıkışı bir bağıntıyla verilebilir. Ae at cos(bt ), t 0 x(t ) 0, t0 (2.5) Bir sismometrenin çıkışı da (2.5) bağıntısı ile verilen x(t) verisi Şekil-4’ de görüldüğü gibi t büyüdükçe sıfıra yaklaşır. Frekans ortamı görünümü de Şekil-4-b ‘ de görülmektedir. 5 (a) (b) |𝑋(𝑓)| x(t) A 0 t 0 Zaman f Frekans Şekil-4. (a) Geçici veri ve (b) frekans ortamı görünümü. Geçişi verilerin frekans ortamı görünümleri de periyodik verilerin aksine, sürekli bir fonksiyondur. Bu geçici veriler periyodik verilerin özel bir durumu olarak tanımlanabilir. Eğer periyodik verinin periyodu sonsuz yapılırsa, geçici veri elde edilir. Periyodik verinin periyodu sonsuza yaklaştığında ana frekans 𝑓𝑎 = 1⁄𝑇 küçülerek sıfıra yaklaşır. 𝑎 2.2. RASTGELE VERİLER Birçok gözlemsel veri periyodik ve geçici verilere benzer biçimde matematiksel bağıntılarla veya tekrarlanan deneylerle belirlenemez. Bu verilere rastgele veriler ya da rastgele süreçler denir. Her gözlem yeni bir olaydır. Örneğin bir sismometrenin çıkışının genlikleri önceden kestirilemez. Bir bölgedeki küçük deprem verileri, yapay kaynaklı sismik veriler, okyanus dalgalarının genlik değişimleri, dirençlerin ısı değişiminden kaynaklanan bir voltmetrenin çıkışındaki değişimler rastgele verilere örneklerdir. Herhangi bir zamanda birbirinden bağımsız gürültüler veya gürültüler ile birlikte sinyal olayları gözlenebilir. Rastgele verilerin analizlerinde ilişki (korelasyon) fonksiyonları önemli bir yer tutar. Çünkü rastgele verileri analitik bağıntılarla gösterme olanağı olmadığından, ancak istatistik özellikleri ile tanımlanabilirler. 6 3. SİNYAL KURAMI Bu bölümde herhangi bir kaynaklı bir sinyalin yapısı, genel özellikleri hakkında genel bilgilere yer verilmiştir. 3.1. GİRİŞ Bir sistemin durum ve davranış bilgilerini taşıyan, bir veya daha fazla değişken ile tanımlanan bir fonksiyon olup veri-işlemde dalga olarak adlandırılır. Bir dalga, genliği, dalga boyu (veya periyodu) ve fazı ile tanımlanır (Sekil-5). Sekil-5. Bir dalganın; a, genlik T, periyot (veya λ dalga boyu) Örneğin, merkezi etrafında sabit bir hızla dönen r yarıçaplı bir diskin kenarındaki itme koluna bağlanmış bir kalem, bir mesnet içerisinde aşağı yukarı hareket edebilsin. Kalem, bu mesnetin altında sabit hızla hareket eden kağıt üzerine bir sinüs dalgası çizer (Şekil-6). Bu sinüs dalgasının genliği (a) diskin yarıçapına eşittir ve periyodu ise diskin dönme hızının bir fonksiyonudur. Bu sinüs dalgasına, yukarıda anlatılan mekanik sistemin davranış bilgisini veren bir sinyal gözü ile bakılabilir. Böyle bir sinyalin herhangi bir pozisyondaki genlik değeri, y a sin (3.1) ifadesine eşittir. Bu düzenekte, tam bir dalga şeklinin çizilmesi için disk 360° (veya 2π radyan)’ lık tam bir devir yapmalıdır. Kalem, kağıt üzerinde herhangi bir konuma getirilerek sistem harekete geçirilsin. Sinüs dalgasının bu andaki faz açısı; kalemin başlangıç anındaki konumunu disk merkezine birleştiren doğrunun yatayla yaptığı açıya eşdeğerdir (Şekil-6b ’de açısı). Faz açısının değişimine, diğer bir deyişle kalemin konumuna, göre sinyalin şekli (Şekil-7)’de görülmektedir. 7 Mekanik sisteme bağlı kalemin kağıt üzerindeki herhangi bir x uzaklığından itibaren kayda başlandığı ve daha sonra hareketin durdurulduğu kabul edilsin. O andaki genlik olacaktır. 2 t a ' a sin T 2 x a ' a sin (a) (3.2) (b) Şekil-6. Doğrusal dönme hareketini bir sinüs dalgasına dönüştüren mekanik sistem, a) Diskin yarıçapı ve her hangi bir konumunun yatay ile yaptığı açısının, sinüs dalgasının genlik ve faz açısı arasındaki ilişki, b) Disk tam bir devir yaptığında açının 0’dan 2π radyana kadar değiştiği görülmektedir (Davis, 1973). (3.1) bağıntısı göz önüne alınacak olursa faz açısı, 2 t T 2 x (3.3) olarak hesaplanır. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli konu başlangıç noktasında bir sabit olan φ =α faz açısının daha sonraki bütün genlik ve faz hesaplamalarında sabit olarak görülmesidir.α sabiti; faz, faz açısı (başlangıç fazı) veya faz sabiti olarak bilinir. Ayrıca bir sinüs dalgasının faz açısının yatay merkez çizgisinden ölçüldüğüne dikkat edilmelidir. 8 Şekil-7. Başlangıç değeri α ’dan faz açısının değişimi. Herhangi bir xi uzaklıktaki genlik değeri, a ' a sin(2 xi / ) ve (2 xi / ) Faz ve faz farkı kavramının daha iyi anlaşılması için eşit periyotlu iki dalga kaynağının aynı anda dalga üretmeye başladığını varsayalım. Oluşan dalgalar aynı anda maksimum değere ulaşıyor ise bu iki kaynağın maksimum fazda olduğu söylenir. Eğer kaynaklardan birisi Δt süre gecikme ile dalga üretiyor ise bu kaynağın oluşturduğu dalgalar, maksimuma diğer kaynağın dalgalarına göre, Δt süre gecikme ile ulaşırlar. Bu gecikme T periyodunun kesri 9 t x olur ve p’ye faz farkı denir. Bu p değeri T 0〈 p〈1 bağıntısını sağlar. P = 0 veya p=1 ise iki kaynak aynı fazda çalışıyor p=1/2 ise iki kaynak zıt fazda çalışıyor denir. olarak ifade edilirse, Şekil-8. Disk dönmesine bağlı olarak sinüs ve kosinüs dalgaları arasındaki ilişki. Sinüs ve Kosinüs dalgalarının faz açıları sırası ile α ve β , Kayıt; φ = 0 başlayıp 2π ’den daha büyük değerlere doğru devam edildiğini göstermektedir. Sinüs dalga şeklinin tanımına benzer şekilde, bir kosinüs dalgası diskin orijinindeki düşey çizgiden itibaren ölçülen β faz açısına sahip bir dalga olarak tanımlanabilir. Bu, yani kosinüs dalgası, sinüs dalgasının 900 (veya β radyan) ötesinde bir faza sahiptir. Yani aralarında 900’lik bir faz farkı vardır. Şekil-6’da ki sinyal üretecine bir başka kalem bağlanırsa (Şekil-8) hem sinüs hem de kosinüs dalgası aynı anda üretilebilir. Bu iki dalganın genlik ve dalga boyları aynı olacağına göre birbirlerinden ancak faz açısı ile ayrılabilirler. 3.2. SİNYAL PARAMETRELERİ Bir sinyalde; genlik, periyod (veya dalga boyu) ve faz açısı parametrelerinin üçü tam bir dalga şekli tanımlar (Şekil-5). Burada T periyod (veya λ dalga boyu) olup; birbirini izleyen eşdeğer genlikli iki nokta arasındaki zaman farkı veya bir sinyalde ard arda gelen iki tepe noktası arasındaki uzaklık olarak tanımlanır. Periyodun tersi frekans veya zamansal frekans(ft) ve dalga boyunun tersi ise uzaysal frekans (fx), ft 1 T fx 1 (3.4) 10 ft v t vT olup, birim zaman veya uzaklıktaki tam dalga şekillerinin sayısıdır. Zaman birimi saniye olarak alınırsa ft=f’in birimi s-1 (yani Hertz) uzaklığın birimi metre alınırsa fx’in birimi m-1’dir. Sinyalin kendi kendisini düzenli olarak tam bir tekrarlaması için gereksindiği zamana sinyalin peryodu denir. Periyod terimi dalga boyuna eşdeğerdir. Fakat dalga boyunun uzaklık (metre gibi) birimiyle ölçülmesine karşılık, periyod zaman birimiyle (saniye gibi) ölçülür. Düzenli aralıklarla tekrarlanan sinyallere periyodik sinyaller denir. Dalganın ilerleme doğrultusundaki hızı (çizgisel hız) v ise, ft = v / t , λ = vT dönüşümleri yapılabilir. Bir dalga şeklinin en çukurundan en tepesine kadar olan yüksekliğin yarısına genlik (amplitüd) denir. Birbirinden farklı dalga şekilleri oluşturmak için genlik ve dalga boyu veya faz açısı değiştirilmelidir. (3.4) bağıntısı (3.2)’de yerine konularak yazılırsa herhangi bir x uzaklığındaki genlik; a ' a sin 2 kx (3.5) olur. Olay zamana bağlı olarak değişiyor ise (3.4) ile verilen k =1/λ denkleminde dalga boyu λ yerine T peryodu gelecek ve frekans f =1/T olacak ve (3.2) bağıntısında x yerine t gelecektir. Buna göre yukarıdaki denklem zamana bağlı olarak; a ' a sin 2 ft (3.6) olacaktır. Fazdaki gecikme zamanda kaymaya neden olacaktır. Bu da, t 2 f bağıntısı ile verilip φ negatif ise, t=0’a göre sağda, pozitif ise solda olur. Şekil-9’da genlik ve dalga boyları aynı olan ve biri diğerine göre biraz kaymış özdeş iki sinüs dalgası görülmektedir. Şekil-9. Genlik ve dalga boyları aynı olan özdeş iki sinüs dalgası. İki dalga arasında sadece faz farkı vardır. 11 Genlik ve dalga boylarının aynı olmasına rağmen t zamanındaki iki sinyalin y1 ve y2 genlikleri birbirinden farklıdır. Bu fark tamamen iki dalga şekli arasındaki açıklığa karşılık gelir. Bu açıklık ise, her iki sinyalin faz açıları arasındaki farka eşdeğer olup iki sinyal arasındaki faz farkı olarak adlandırılırlar. Dönen cisimler için olay ele alınacak olursa frekans 2 açısının fonksiyonu olarak da tanımlanabilir. Buna göre, 2 f olarak tanımlanır T 2 ve birim zamanda taranan açıdır. Benzer durum uzaklık boyutu için de k 2 f x geçerlidir. ω’ ya açısal frekans denir. Burada da birim uzaklıkta taranan açı ifade edilmektedir. Burada k dalga sayısı olarak adlandırılır. k ve ω arasında ω = kv ilişkisi vardır. Nicelik Hız Birimi Uzaklık / Zaman Periyot Zaman Açısal Frekans Zaman-1 Frekans (çizgisel) Zaman-1 Dalga Boyu Uzaklık Dalga Sayısı Uzaklık-1 Formül v f k T 2 1 T f v 2 2 f kv T 1 v f 2 T 2 v vT k f 2 2 f k v v 4. FOURİER DİZİLERİ, FOURİER ve FOURİER SPEKTRUMU 4.1. GİRİŞ Jeofizik çok çeşitli veri türlerinin incelendiği bir bilim dalıdır. Bu verilerin değerlendirilerek jeolojik yoruma gidilmesi için bir dizi ara işlemlerden geçirmek gereklidir. Bilindiği üzere bu işlemlere veri-işlem adı verilmektedir. Veri-işlem tekniklerinin en önemlilerinden bini de spektral analiz yöntemi oluşturmaktadır. Spektral analizde zaman (veya uzaklık) ortamında ölçülen, gözlenen veya tasarlanan bir veri, frekans ortamına aktarılır. Frekans ortamına aktarma işleminde esas olan eldeki verinin değişik frekanslardaki sinüzoidal dalgaların toplamı olarak varsayılarak bu sinüzoidal dalgaların genlik ve fazlarının saptanmasıdır. Herhangi bir ortamda kaydedilmiş jeofizik sinyaldeki bilgilerin tamamını bu ortamda açık seçik görüp, işleyip sonuçları değerlendirmek kolay hatta olanaklı olmayabilir. Bu gibi durumlarda veri gözlendiği ortamdan başka bir ortama aktarılarak incelenip irdelendikten sonra bir sonuca varılır. Gerekir ise ikinci bir aktarma ile verinin gözlendiği ilk ortama geri 12 dönülebilir. Örneğin; zaman ortamında kaydedilmiş bir sismik sinyal frekans ortamına aktarılarak istenmeyen bileşenleri ayıklandıktan sonra tekrar zaman ortamına geri dönülebilir. Frekans ortamında yapılan bu ayıklama işlemi, zaman ortamında yapılmak istenseydi bir takım sorunlarla karşılaşılırdı. Bunun gibi, herhangi bir ortamda gözlenmiş bir sinyalin başka bir ortama aktarılmasına dönüşüm ve aktarma tekniklerine de dönüşüm yöntemleri denir. Fourier, Laplace, Hankel, Hilbert, Z dönüşümü gibi çeşitli dönüşüm yöntemleri geliştirilmiştir. Spektral analizde sinüzoidal dalganın önemli bir yeri vardır. Örneğin, Fourier dizisi uygulamasında zaman ortamında verilen bir veri, belirli frekanslardaki sinüzoidlerin toplamı olarak düşünülür. Bu analizde ki amaç ise, sinüzoidlerin faz ve genliklerinin belirlenmesidir. Beyaz ışığın optik prizmaya verildiği tarafa A, farklı frekansta yedi ayrı renk şeklindeki bileşenlerinin elde edildiği tarafa da B diyelim. Tersine, prizmanın B tarafından bu yedi renk verilirse A tarafından beyaz ışık elde edileceğini biliyoruz (Şekil-10). Burada gerek A bölgesi gerekse B bölgesi aynı bilgiyi tanımlamakta ancak olaya bakış açısı farklıdır. Yukarıdaki örnekte, sadece beyaz ışığın incelenmesi, kaynak hakkında hiç bir bilgi vermeyebilir. Buna karşılık prizmadan geçirilip ayrıştırılarak farklı frekanstaki bileşenleri diğer bir deyişle spektrumu elde edilirse, bileşenlerinin dalga boyu veya frekansları, miktarları ve birbirlerine oranları incelenerek beyaz ışığı veren kaynağın bileşimi, ısısı ve onu meydana getiren malzemenin yapısı hakkında çok ayrıntılı bilgiler elde edilebilir. Bunun gibi, zaman serilerinin zaman veya güç spektrumlarının incelenmesi onun yapısı veya orijini hakında önemli bilgiler verebilir. Diğer yollarla bu bilgilerin sağlanması olanaklı olmayabilir. Şekil-10. Beyaz ışığın optik spektrumu. 13 4.2. SPEKTRUM KAVRAMI Zaman ortamında gözlenmiş verilerin frekans ortamına aktarılması ile elde edilen verilere spektrum adı verilir. Zaman ortamındaki enerji veya genlik gibi büyüklüklerin frekans ortamında, frekans veya dalga sayısı gibi parametrelere göre değişimini belirtmek için kullanılır. Matematik olarak, f(t) şeklinde gösterilen bir sinyalin spektrumu F(ω ) ile verilir. Buradaki ω açısal frekanstır. Spektrumu ifade eden F(ω) fonksiyonu karmaşık (complex) olup aşağıdaki iki şekilden birisi ile gösterilebilir (Al Sadi, 1980, s. 107). 1) Gerçel ve sanal kısımların toplamı olarak, F a ib 2) Gerçel ve sanal kısımların çarpımı şeklinde F F .ei Burada, F a 2 b2 tan 1 b a 1 2 2n n 0, 1, 2,... olup, F modülü genlik, ise faz spektrumu olarak isimlendirilir. 4.3. FOURIER DÖNÜŞÜMÜ Fourier dönüşümü; bir takım sinüsoidal fonksiyonların toplamından oluştuğu düşünülen bir f(t) fonksiyonunu bileşenlerine ayırıp her bileşenin genliğinin bulunması esasına dayanır. Daha önce değinildiği gibi, Fourier dönüşümü zaman ortamından (time domain) frekans ortamına (frequency domain) geçişi sağlayan tersinir bir araçtır. Şekil-10’de beyaz ışık yerine sismik sinyali koyarak “taraf” yerine ise “ortam” deyimleri kullanılarak dönüşüm kavramına doğru bir geçiş sağlanabilir (Şekil-11). 14 Şekil-11. Frekans analizi yapan optik prizma; zaman (veya özel) ortamındaki beyaz ışığı, frekans ortamında renk spektrumuna dönüştürür. Zaman ortamındaki bir olayın frekans ortamındaki gösterimine onun spektrumu denir. Zaman ortamındaki bir dizi genlik değeri ile anlatılan bilginin frekans ortamındaki gösterimi, genlik ve faz spektrumu ile olur. Genliklerin frekansın fonksiyonu olarak gösterilişine “genlik spektrumu” ve yine faz açılarının frekansın fonksiyonu olarak gösterilişine ise “faz spektrumu” denir. Genliklerin karelerinin frekansın fonksiyonu olarak gösterilişine “güç yoğunluğu spektrumu” denir ve zaman dizisinin öz ilişki fonksiyonunun Fourier dönüşümüne eşdeğerdir. Fourier dönüşümü tamamıyla doğrusal bir işlemdir. Yani, ortamlardan birinde (zaman veya frekans) yapılan bir işlemin diğer ortamda mutlaka bir karşılığı vardır. Bilginin her iki ortamdaki anlatımları eşit kesinliktedir. Ancak bazı işlemlerin gerçekleştirilmesi ortamlardan (domain) birinde diğerine göre daha kolay olabilir. Çok geniş bir uygulama alanının oluşu ve çeşitli konulardaki birçok problemin çözümünde kullanılmakta olması nedeniyle Fourier dönüşümü üzerinde oldukça ayrıntılı biçimde durulacaktır. Bu dönüşüm, genlik ve faz değerleri gibi iki önemli fiziksel büyüklükten oluşup karmaşık bir sayı ile ifade edilir. 4.4. FOURIER KURAMI Fransız matematikçisi Joseph Fourier’in 1807’de ortaya koyduğu ve kendi adıyla bilinen Fourier kuramına göre, bazı koşulları sağlayan herhangi bir f(t) fonksiyonu sonsuz sayıda trigonometrik fonksiyonların toplamı olarak gösterilebilir (Şekil-12). Fourier kuramı bazı koşullarda geçerlidir. “Drichlet koşulları” olarak bilinen bu kısıtlamalar aşağıda özetlenmiştir (Drichlet 1829). 15 1- f(t) fonksiyonu periyodiktir. Yani f t f t nT olup buradaki T periyod ve n 0, 1, 2,... dir. f(t) fonksiyonu periyodik değil fakat sınırlı bir aralıkta tanımlanmış ise, sonsuz sayıdaki sinüzoidal değişimlerin toplamı belirlenen aralıkta yine f(t)’ye yaklaşmalıdır. Bu aralığın dışında, toplam f(t)’nin tekrarlarını gösterecektir. Şekil-12. Herhangi bir fonksiyon belirli şartlarda sonsuz sayıda sinüzoidin toplamı toplamı şeklinde gösterilebilir. 2- f(t) fonksiyonu sürekli, en azından belirli aralıklarda sürekli olmalı ve süreksizliklerin sayısı sınırlı olmalıdır. 3- f(t) fonksiyonunun bir periyod içindeki maksimum ve minimum sayısı sonlu olmalıdır. 16 4- f(t) fonksiyonu bir periyod aralığında sonlu yani, T 2 f t dt sonlu integralini yakınsamalıdır. T 2 Fourier serisine açılacak bir f (t) fonksiyonunun bu şartların hepsini de sağlaması şart değildir. Bu nedenle, Fourier analizi pek çok fonksiyona uygulanabilir. Zira uygulamada karşılaşılan fonksiyonların pek çoğu yukarıdaki koşullardan en az birini sağlar. FOURIER SERİLERİ 4.5. Fourier kuramına göre Drichlet koşullarını sağlayan bir f(t) fonksiyonu aşağıdaki gibi sonsuz sayıda sinüs ve kosinüs terimlerinin toplamından oluşan trigonometrik bir seri ile gösterilebilir. f t 1 a0 a1 cos t a2 cos 2t a3 cos 3t ... b1 sin t b2 sin 2t b3 sin 3t ... 2 f t 1 a0 an cos nt bn sin nt 2 n 1 (4.1) Bu seriye Fourier serisi denir. Burada n indisi harmonik, a0, an ve bn bu harmoniklere ait Fourier katsayıları olup ω = 2π/Τ açısal frekanstır. Verilen bir f (t) fonksiyonunun Fourier serisine açılımına harmonik analiz denir. Yukarıda verilen (4.1) denklemi aşağıdaki biçimde de yazılabilir; f t a0 cn cos n0t n 2 n 1 (4.2) Şeklinde de yazılabilir. burada, cn cos n0t n genel terimine f (t) fonksiyonunun n. ci harmonik fonksiyonu denir. Burada, harmonik genliği; cn an2 bn2 12 ve n faz açısı bn an n tan 1 olarak ifade edilir. Fourier katsayılarını bulmak için (4.1) denkleminin her iki tarafı sırası ile 1, cos m0t ve sin m0t ile çarpılıp sinüs ve kosinüs fonksiyonlarının, 17 T 2 sin mt sin nt dt T 2 T 2 m n cos mt cos nt dt 0 mn T 2 T 2 ve T 2 sin mt cos nt dt 0 bütün m değerlerini bulmak için, T 2 ortogonalite (diklik) özelliği göz önüne alınarak tam bir peryod aralığında integre edilirse a0, an , ve bn şeklinde, T 2 2 a0 f t dt T T 2 T 2 2 an f t cos n0t dt T T 2 T 2 bn 2 f t sin n0t dt T T 2 (4.3) Fourier katsayıları elde edilir. Buradaki m ve n tamsayılardır. Görüldüğü gibi a0 /2 katsayısı f (t) fonksiyonunun aritmetik ortalamasıdır. Periyodik bir fonksiyonun Fourier serisi ile gösterilmesi, bu fonksiyonun değişik frekanslardaki sinüzoidlerin toplamı olarak göstermektir. ω (= nω ) frekansındaki sinüzoidal bileşene, seriye açılan fonksiyonun n’inci harmoniği denilir. İlk harmoniğin frekansı, 2 cps (devir/saniye) veya Hz (Hertz) 0 2 f 0 T olup, temel açısal frekans denir. T periyodu ise fonksiyonun periyoduna eşittir ve temel periyod olarak adlandırılır. Denklem (4.1) ile verilen Fourier serileri, sonsuz sayıda terim alındığı zaman, yani n’e birden sonsuza kadar değerler verildiğinde, ancak f(t) fonksiyonu tam olarak gösterilebilir. Sonlu sayıda terim alınırsa bulunan toplam, f(t) ’nin bir süreksizlik civarındaki değerlerinden büyük değerler gösterir. Bu değerler, genliği süreksizlikten uzaklaştıkça azalan salınımlar gösterir. Terim sayısının arttırılması süreksizlikteki hatanın büyüklüğünü azaltmaz fakat f (t)’nin sürekli kısımları için daha iyi bir yaklaşım sağlar. Bu şekilde, hataların salınımlar göstermesine gibss olayı denir (Şekil-13). 18 Şekil-13. Testere ağzı fonksiyonunun Fourier serisine açılımında sonlu sayıda terimin alınması GIBSS olayını doğurur (Al Sadi, 1980). 4.5.1. Tek ve Çift Fonksiyonların Fourier Serileri Fourier serisine açılacak olan f (t) fonksiyonunun çift yani, f (-t) = f (t) veya T 2 T 2 T 2 0 f t dt 2. f t dt olması halinde böyle bir fonksiyonu Fourier serisi; f t 1 a0 an cos n0t 2 n 1 (4.4) olup bütün n değerleri için bn =0 dır. Ancak, seriye açılacak fonksiyon tek yani f(-t) = -f(t) veya 19 T 2 f t dt 0 T 2 ise, böyle bir fonksiyonun Fourier serisi f t bn sin n0t (4.5) n 1 olup bütün n değerleri için an = 0 ve a0 = 0’dır. Çift fonksiyonların Fourier serisine açılımında yalnızca kosinüslü terimler olduğundan denklem (4.4) ile verilen açılıma kosinüs serisi denilir. Tek fonksiyonların açılımında yalnızca sinüslü terimler bulunduğundan (4.5) açılımına sinüs serisi denilir. 4.6. FOURIER SERİLERİNİN KARMAŞIK (COMPLEX) ŞEKLİ Fourier serilerinde trigonometrik fonksiyonlar yerine karmasık (kompleks) ifadeler kullanılarak seri ile ilgili hesaplar basitlestirilebilir. Denklem (2.1) ile verilen seride trigonometrik ifadeler yerine Euler formülü ile verilen cos n0t ein0t ein0t 2 sin n0t ein0t ein0t 2i üstel karşılıkları konularak (4.1) denklemi aşağıdaki a0 ein0t ein0t ein0t ein0t f t an bn 2 n1 2 2i şeklinde yazılabilir. Burada 1/i = -i ve i = (-1) 1/2 olduğu dikkate alınarak yeni bir düzenleme ile yukarıdaki denklem f t a0 an ibn in0t an ibn in0t e e 2 n1 2 2 şeklinde yazılır. Burada, c0 a0 2 n 0 için, 20 (4.6) cn 1 an ibn 2 n 0 için, c n 1 an ibn 2 ifadeleri yerine konularak, f t c0 cn ein x c n e in x (4.7) n 1 karmaşık Fourier serisi elde edilir. Son olarak yukarıdaki (4.7) denklemi aşağıdaki şekilde 1 n 1 f t c0 cn ein x cn ein x yazılarak, karmaşık Fourier serisi, f t cn ein x (4.8) n 1 biçiminde elde edilir. Bu ifade aşağıdaki şekilde de yazılabilir f t c0 cn cos nt n (4.9) n 1 Burada cn cos nt n terimine f (t) fonksiyonunun n’inci harmoniği cn katsayısına harmonik genlik ve n açısına ise harmoniğin faz açısı denir. FOURIER İNTEGRALİ VE FOURIER DÖNÜŞÜMÜ 4.7. Buraya kadar olan incelemelerde f (t) fonksiyonu periyodik olarak kabul edildi. Ancak, uygulamada karşılaşılan problemlerde çoğu kez periyodik fonksiyon bulunmaz. Bu tür olaylar bir kez meydana gelir ve bir daha tekrarlanmaz. Periyodik olmayan bu tür fonksiyonlar için Fourier serisi kullanılmaz. Bu durumda incelenen T boyundaki veri sonsuzda periyodikmiş gibi düşünülerek uygun bir açılım elde edilebilir. Bu tür problemlerin çözümü yani periyodik olmayan fonksiyonların Fourier serileri ile gösterilebilmesini Fourier integrali sağlar. Her sonlu (-T/2, T/2) aralığında Dirichlet koşullarını sağlamayan ve (-∞, +∞) aralığında yakınsayan f (t) fonksiyonunu karmaşık (complex) Fourier serisinin, f t ce in n n 0t 0 2 T (4.10) 21 ve yine T 2 cn 1 f t e in0t dt T T 2 (4.11) olduğu bilinmektedir. Son bağıntıda geçici olarak t = x değişken dönüşümü yapalım ve c n’ in değerini ilk bağıntıdaki yerine T 2 / 0 koyalım. f t 1 T 2 in t in x f x e 0 dx e 0 n T T 2 (4.12) ve burada T’ nin değerini yerine koyarsak, f t 1 n 2 T 2 f xe in0 x T 2 dx ein0t0 (4.13) T olurken temel frekans 0 2 / T sonsuz küçük değer alır. şeklinde yazabiliriz. n n0 sürekli bir değişkene dönüşür. Yani birbirini izleyen ardışık iki frekans arasındaki fark, n 2 n T n1 2 n 1 T n 1 n 2 n 1 T şeklinde olur. Burada 2 n 2 T T çok küçüktür. Bu durumda n n çarpımı sürekli bir değişkenine yaklaşır. (4.13) bağıntısında 0 alınırsa, 1 f t n 2 f x e in x dx eint (4.14) olur. T sonsuz ve d ’ ya gittiği limit durumunda n ’ da ’ ya giderek n0 harmonik frekanslarına göre hesaplanan cn katsayılarının çizimi süreklilik kazanarak (4.14) bağıntısındaki toplam integrale dönüşür; 22 f t 1 2 int in x f x e dx e d (4.15) Bu bağıntıya periyodik olamayan fonksiyonlar için Fourier integrali denir. İçteki integralde x yerine t koyarsak, F f t e it dt (4.16) f t 1 2 F e it dt (4.17) olur. Bu son iki bağıntı periyodik fonksiyonlar için olmayan zaman ve frekans (veya Fourier) ortamı tanımlamalarıdır. (4.16) bağıntısı f(t) fonksiyonunun Fourier dönüşümü, (4.17) bağıntısı da F(ω)’nın ters Fourier dönüşümü’dür. F(ω) ve f(t)’ye Fourier çifti denir. (4.15) bağıntısı ile verilen Fourier integralinin, geçici verilerin Fourier çifti (4.16 ve 4.17) integrallerinin geçerli olması için, f 2 t dt sınırlı (4.18) olmalıdır. Bu koşul yeterli ancak her zaman gerekli değildir. Fourier integralinin varlığı için Dirichlet koşullarının bazılarının sağlanması gerekir. Bunun dışında f (t)’nin sınırlı bir aralıkta süreksizliklerinin sınırlı olması gibi uygulamada karşılaşılan veriler için her zaman sağlanan koşul yeterli olmaktadır. F(ω) karmaşık olduğundan, F a ib F ei yazılabilir. Burada F ifadesi karmaşık fonksiyonun modülü ei ise, argümanıdır. Şekil-14. Fourier spektrumunun bileşenleri. 23 F a 2 b 2 (4.19) b tan 1 a (4.20) F ‘ya f(t)’nin genlik spektrumu, φ(ω)’ya faz spektrumu denir. φ(ω) yerine bazen -φ(ω) kullanılır. Buna da faz-gecikme spektrumu denir. Önemli tanım ve irdelemeler yapılırken kullanılan ω açısal frekansı yerine uygulamada f frekansı kullanılır. Bu nedenle (4.16) ve (4.17) bağıntılarında ω = 2πf ve dω = 2πdf değişimi yapılırsa, F f f t e i 2 ft dt (4.21) f t F f e i 2 ft df (4.22) denklemleri elde edilir. F(f) karmaşık olduğundan, F f a f ib f (4.23) F f ei f (4.24) yazılabilir. a(f) ve b(f), F(f)’in gerçel ve sanal bileşenleridir. f(t)’nin genlik spektrumu, F f a 2 f b2 f (4.25) ve faz spetrumu, b f f tan 1 a f (4.26) bağıntıları ile verilir. Fourier dönüşümünde dikkat edilmesi gereken bir konu F(f)’nin birimidir. (4.21) bağıntısından görüleceği gibi, F(f)’nin birimi f(t) verisinin birimi ile t’nin biriminin çarpımına eşittir. Örneğin, f(t)’nin Volt (V), t’nin ise saniye (s) olması durumunda F(f)’nin birimi (Vs) olacaktır. Eğer (s) yerine (1/Hz) yazılacak olursa F(f)’nin birimi (V/Hz) olarak verilebilir. Bu birim frekans başına düşen genlik yoğunluğu olarak bilinir ve özellikle F f genlik yoğunluğu spektrumu olarak da adlandırılır. F(f)’nin fazını veren (4.26) bağıntısında 24 φ(f) birimsiz (yani radyan) olmasına karşın yukarıda açıklanan F f ‘nin biçimine çağrışım yapması için φ(f) faz yoğunluğu spektrumu olarak da adlandırılmaktadır. f(t) gerçel bir fonksiyon olduğunda F(f)’nin gerçel ve sanal bileşenleri a(f) ve b(f), sırasıyla, kosinüs ve sinüs dönüşümlerinden elde edilir. Ayrıca a(f)=a(-(f)) yani a(f) bir çift fonksiyon, b(f)= -b(-f) yani b(f) bir tek fonksiyondur. Bunlar (4.21) bağıntısında ei 2 ft dt cos 2 ft i sin 2 ft (4.26) ifadesi konularak gösterilebilir; F f f t e i 2 ft dt f t cos 2 ftdt i f t sin 2 ftdt a f ib f olur. Yani, a f f t cos 2 ftdt (4.27) b f f t sin 2 ftdt (4.28) şeklindedir. Son iki bağıntıda f yerine -f konulduğunda, a f b f f t cos 2 ft dt f t cos 2 ftdt a f (4.29) f t sin 2 ft dt f t sin 2 ftdt b f (4.30) olur. a (f)=a (-f) ve b (-f)= -b (f) olduğundan, F f a f ib f a f ib f F * f (4.31) olur. Burada * simgesi karmaşık eşleniği göstermek için kullanılmıştır. (4.31) bağıntısı bir gerçel fonksiyonun Fourier dönüşümünün eşlenik simetrik olduğunu gösterir. Bunun tersi de doğrudur. Yani Fourier dönüşümü eşlenik simetri gösteren bir gerçel fonksiyondur. Gerçel fonksiyonların genlik yoğunluğu spektrumu F f çift fonksiyon, faz yoğunluğu spektrumu ise tek fonksiyondur. (4.24) bağıntısından, 25 F * f F f e i f (4.32) F f F f e i f (4.33) olur. f(t) gerçel fonksiyonu için F(-f)=F*(f) olduğundan son iki bağıntıdan, F f e i f F f e i f (4.34) elde edilir. Mod ve faz bileşenleri eşitlendiğinde, F f F f f f ifadelerine erişilir. Fourier dönüşümü ile elde edilen F(f)’nin biçimi f(t) fonksiyonunun tek fonksiyon veya çift fonksiyon olması durumuna göre özel biçim alır. Her f(t) fonksiyonu, f t fe t f0 t (4.35) fe t 1 f t f t 2 (4.36) f0 t 1 f t f t 2 (4.37) biçiminde çift fe(t) ve tek fo(t) fonksiyonlarının toplamı olarak yazılabilir. denkleminin Fourier dönüşümü alınacak olursa F(f), F f Fe f F0 f (4.35) (4.38) biçiminde, çift ve tek fonksiyonların Fourier dönüşümlerinin toplamı olarak yazabiliriz. Burada, Fe f f t e i 2 ft e dt (4.39) dt (4.40) F0 f f t e 0 i 2 ft dir. (4.26) ile verilen Euler eşitliği kullanılarak fe(t), f0(t) ve e-2πft ‘nin t’ ye göre 26 cos 2 f t cos 2 ft (4.41) sin 2 f t sin 2 ft (4.42) ei 2 f t ei 2 ft (4.43) biçimindeki simetri özellikleri göz önüne alındığında (4.39) ve (4.40) denklemleri aşağıdaki biçimde yazılabilir. Fe f 2 fe t cos 2 ftdt (4.44) 0 F0 f 2 f 0 t sin 2 ftdt (4.45) 0 Fourier dönüşümünün tek ve çift fonksiyonlara uygulandığında oluşan bu denklemler kosinüs ve sinüs dönüşümü olarak bilinirler. Yukarıdaki denklemlerden açıkça görülmektedir ki, Fe(f) çift fonksiyon, F0(f) ise, tek fonksiyondur. Periyodik veriler için gösterilen Parseval kuramı Fourier dizilerinden Fourier dönüşümüne geçerken yapıldığı gibi T → ∞, ωa = Δω, nΔω → ω geçiş işlemleri yapıldığında, f 2 t dt F f 2 df (4.46) olur. Görüldüğü gibi, periyodik olmayan verinin zaman ve frekans ortamındaki enerjileri eşittir. Verinin enerjisi sınırlı büyüklükte olduğundan, sonsuz aralıktaki ortalama enerji veya güç çok küçük olur. Sonsuz sayıda periyodik bileşenlerin her birinin katkısı çok küçük olması gerekir. Çünkü sonsuz sayıda periyodik bileşenden oluşan periyodik olmayan fonksiyonun toplam enerjisi sınırlıdır. F f ’ye f(t) fonksiyonunun enerji yoğunluğu spektrumu denir. 2 F f nin enerji yoğunluğu olduğu Parseval eşitliği kullanılarak açıklanabilir. f(t) gerilim 2 verisi olsun. Bir direncin tükettiği enerji (V2s)’dir ve (4.46) bağıntısının sol tarafında verilmiştir. Aynı bağıntının sağ tarafında frekans f’ye göre alınan integralin aynı birimi vermesi için F f 2 nin biriminin (V2s/Hz) = (V2s2) olması gerekir. Yani F f 2 birim frekanstaki enerji, yani enerji yoğunluğudur. Gerçekte yukarıda değinildiği gibi, bir tek frekanstaki enerji sıfırdır. Birçok veri gerilime çevrilip algılandığından F f yoğunluğu denilmesi alışılagelmiş bir adlandırmadır. yoğunluğu yani güç olduğundan, F f 2 F f 2 2 ‘ye enerji birim frekanstaki enerji ye güç spektrumu demek bütün ortamlarda ölçülen veriler için geçerli bir adlandırmadır. 27 Tablo-4.1. Bazı fonksiyonların Fourier dönüşümleri. Fourier Dönüşümü Fonksiyon a) Dikdörtgen 1, 0, t 1 2 sin 2 t 1 2 2 s ýnc 2 b) Fourier Çentiği 2a sin at a at sin t sin 0 / 2 c) t cos 0t 0 sin 0 / 2 0 0 1 0 sin sin c 2 2 2 d) Üçgen fonksiyon 1 t , A t 0, t 1 t 1 1, t 0 e) sgn t 1, t 0 sin c 2 i 2 2 f) Dirac delta fonksiyonu t 0 , t 0 , 1 t dt 1 g) 1 2 1, t 0 h) u t 0, t 0 i i) cos 0t 0 0 j) sin 0t i 0 0 1 28 k) u (t ) cos 0t i 2 0 0 2 0 2 l) u(t )sin 0t i 0 0 2 0 2 2 0 m) t n) u t e at a i a2 2 2 2 o) Laplace fonksiyonu e 2a a 2 a t 2 p) Gauss fonksiyonu e at 2 a e 2 /4a 29 30 Şekil-15. Tablo-4.1’de verilen fonksiyonlar ve Fourier dönüşümleri 31 FOURIER DÖNÜŞÜMÜNÜN ÖZELLİKLERİ 4.8. Bir çok kuramsal ve uygulamalı çalışmada Foruier dönüşüm işlemlerinde kolaylık ve çabuklaştırma sağlayan özelliklerinden yararlanılır. Aşağıda bunların birçoğu örneklerle açıklanmıştır. 4.8.1. Doğrusallık ve Toplama Özelliği x(t) ve y(t)’ nin Fourier dönüşümü X(f) ve Y(f) olsun. x(t) + y(t)’nin Fourier dönüşümü X(f) + Y(f)’ dir; x t y t e i 2 ft x t e dt i 2 ft dt y t ei 2 ft dt (4.47) kısaca, x t y t X f Y f (4.48) yazılabilir. ↔ işareti solundaki ve sağındaki fonksiyonun bir Fourier çifti oluşturduğunu simgeler. Doğrusallık özelliği ikiden fazla fonksiyon için de geçerlidir. Bu özellik Fourier dönüşümünün doğrusal düzeneklere uygulanabileceğini gösterir. Gerçekte x(t), y(t) ve varsa toplanan diğer düzenek fonksiyonlarının kendileri birer doğrusal olmayan düzenek fonksiyonları da olabilirler. 4.8.2. Bakışımlılık Özelliği x t X f (4.49) ifadesinden, X t x f (4.50) yazılabilir. Ters Fourier dönüşümü bağıntısında t yerine -t konulduğunda x t X f e i 2 ft df (4.51) olur. t ve f değişkenleri aralarında değiştirildiğinde x f X t e i 2 ft dt (4.52) elde edilir. Bir başka ifade ile, (4.50) doğrulanır. Bakışımlılık özelliği birçok kuramsal çalışmalarda işlemleri kolaylaştırır. 32 4.8.3. Zaman Kayması Özelliği x(t)’ yi t0 kadar kaydırmakla elde edilen x(t-t0)’ ın Fourier dönüşümü e i 2 ft dt X (f) olur: x t t0 ei 2 ft0 X f (4.53) s = t-t0 alınarak (4.53) özelliği doğrulanabilir: Şekil-16. Zaman Kayması Özelliği. x t t e 0 i 2 ft dt x s e i 2 f s t0 ds (4.54) e i 2 ft0 x se i 2 fs ds ei 2 ft0 X f Şekil-16’da kosinüs fonksiyonu kaydırılarak Fourier dönüşümünün zaman kayması özelliği irdelenmiştir. Bakışımlı ve gerçek bir fonksiyon olan x(t) = cos2πft’ nin Fourier dönüşümü gerçek bir fonksiyondur. Kaymayla bakışımlılık kaybolduğundan Fourier dönüşümü kaybolduğundan Fourier dönüşümü gerçel ve sanal bileşenler içerir. Kayma genliği etkilemez, sadece faz değişir. Kosinüs fonksiyonu için t0 kaymadaki Fourier dönüşümü, 33 X f ei 2 ft0 X f cos 2 ft0 i sin 2 ft0 (4.55) olduğundan genlik, x f e2i ft0 X 2 f cos2 2 ft0 i sin 2 2 ft0 12 X2 f 12 Xf (4.56) elde edilir. Burada faz açısı, f arctan b f a f kaymaya bağlı olarak değişir. (4.53) bağıntısında verilen kayma özelliğine göre her frekanstaki bileşen kendi frekansıyla orantılı faz gecikmesine uğrar, büyüyen frekansla faz açısı da büyür. 4.8.4. Frekans Kayması Özelliği X(f) frekans ekseninde f0 sabiti kadar kaydırıldığında elde edilen X (f-f0)’ ın ters Fourier dönüşümü, x t ei 2 f0t olur. x t ei 2 f0t X f f0 (4.57) Bu özellik ters Fourier dönüşümü bağıntısında s = f-f0 alınarak doğrulanabilir. X f f 0 ei 2 ft df X se i 2 t s f 0 ds (4.58) e i 2 f 0 t X se i 2 st ds ei 2 f0t x f X(f) gerçel olduğunda X (f-f0)’ ın ters Fourier dönüşümü x(t)cos2πf0t olur. Yani frekans ortamında cos 2πf0t ile çarpmaya denktir. Buna modülasyon denir. 4.8.5. Zaman Ölçeklenmesi Özelliği x(t)’nin Fourier dönüşümü X(f) olsun. k sıfırdan farklı gerçek bir sabit olması koşuluyla, x(kt) ‘nin Fourier dönüşümü (1 / |k|) X(f/k) olur. x kt 1 f X k k (4.59) Bu özellik s = kt alınarak doğrulanabilir; 34 x kt e i 2 ft dt x s e i 2 s k ds 1 f X k k k (4.60) (4.59) dönüşüm çiftinde |k| alınmıştır. Çünkü k<0 alındığında 1/k işaret değiştirir. Şekil-17’ de daha önce Şekil-16’da Fourier dönüşümü verilen dikdörtgen dalga için zaman örneklenmesi özelliği gösterilmiştir. Dikdörtgen fonksiyon zaman ortamında genişledikçe frekans ortamında daralmaktadır. Bunun tersi de doğrudur. Frekans ve zaman ortamındaki enerji eşit olduğundan, daralan frekans fonksiyonunun sıfır frekansı yöresinde genliği büyümektedir. Şekil-17. Zaman ölçeklenmesi özelliğine örnek. 4.8.6. Frekans Ölçeklenmesi Özelliği X(f)’ in ters Fourier dönüşümü x(t) olsun. k’nın gerçek bir sabit olması koşuluyla, X(kf)’ nin ters Fourier dönüşümü (1 / |k|) x(t/k) dır. 1 k t x X kf k (4.61) ters Fourier dönüşümü bağıntısında s=kf alınarak bu özellik doğrulanabilir: 35 X kf e i 2 ft df X s e i 2 s k ds 1 t x k k k (4.62) Zaman ölçeklenmesine benzer biçimde, frekans ortamı daraltılması zaman ortamı genişlemesine, genişlemesi de zaman ortamı daralmasına yol açar. Şekil-18’de yine dikdörtgen dalga biçimi kullanılarak bu özellik açıklanmıştır. Frekans ve zaman ortamları enerjilerinin eşitliğinin sağlanması için, frekans ölçeklemesi büyüyünce zaman ortamı fonksiyonu (dikdörtgen dalga) genliği büyümektedir. 4.8.7. Fourier Çiftinin “Ortak Bağıntı” Özelliği Sayısal Fourier dönüşümü hesaplamalarını hızlandırmada yararlanılan bir özellikte Fourier dönüşümü ve ters Fourier dönüşümünün aynı bağıntı kullanılarak hesaplanabilmesidir. Aşağıdaki bağıntı ile gösterilir. * * x t X f ei 2 ft df (4.63) Burada * karmaşık eşleniği simgelemektedir. e i 2 ft çekirdeği, Fourier dönüşümünde olduğu gibi, gerekli karmaşık eşlenek çevirmeleri yapılarak x(t) ve X(f) aynı bilgisayar programıyla hesaplanabilir. 4.8.8. Zaman ve Fourier Türevleri Özellikleri Ters Fourier dönüşüm bağıntısının iki yanının n’inci türevleri alınırsa, d n x t n i 2 f X f n dt (4.64) biçiminde yazılır. Burada x(f)’ nin türevlerinin var olduğu varsayılmıştır. Fourier dönüşüm bağıntısının iki yanının n’ inci türevlerinden, it x t n dnX f 2 f (4.65) n Fourier çifti elde edilir. x(t)’ nin türevinin alınması ile oluşan sinyalin spektrumu X(f) spektrumunun f ‘ye orantılı çoğalan bir değerle çarpılmasına eşdeğerdir. 4.8.9. Zaman ve Frekans İntegralleri Özelliği Yukarıdaki türev özelliğinden hareketle x(t) ‘nin integrali olan sinyalin Fourier dönüşümü aşağıdaki şekilde bulunur: 36 x t dt (i 2 f ) 1 X(f ) (4.66) Benzer şekilde X(f) spektrumunun frekans ortamında integrali ile elde edilen spektrumun ters Fourier dönüşümü ile x(t) arasındaki ilişki aşağıdaki gibidir: f 1 (it ) x(t ) X f df (4.67) f Görüldüğü gibi, x(f)’ nin integrali alınması ile oluşan sinyalin spektrumu X(f) spektrumun 1/f’ ye orantılı bir değişken ile çarpılmasına eşdeğerdir. 4.8.10. Eşlenik Özelliği x t a t ib t karmaşık fonksiyonunun eşleniği, x* t a t ib t nin Fourier dönüşümü X* (-f) dir: x* t X * f x f a t ib t e (4.68) i 2 ft dt (4.69) X f a t ib t e i 2 ft dt (4.70) X * f a t ib t e i 2 ft dt (4.71) sonucu elde edilir. 4.8.11. Evrişim (Konvolüsyon) Özelliği Gerek kuramsal türetmelerde ve gerekse gözlemsel verilerin analiz ve işlenmesinde yararlanılan çok önemli bir olanak evrişim kuramıdır. Bu kurama göre zaman veya frekans ortamındaki evrişim, frekans veya zaman ortamında çarpım yaparak gerçekleştirilebilir. x t * h t X f H f (4.72) x t h t X f * H f (4.73) * evrişimi (konvolüsyon) simgeler. Yukarıdaki Fourier çiftini doğrulamak için, 37 y t x t * h t x h t d (4.74) evrişim işleminin her iki tarafının Fourier dönüşümü alındığında, y t e i 2 ft dt x h t d ei 2 ft dt (4.75) y(t)↔y(f) alınarak ve sağ taraftaki integralin sırası değiştirilerek, Yf i 2 ft x h t e dt d (4.76) elde edilir. s = t-τ alındığında ayraçların içi, hs e i 2 f s ds e i 2 ft hse i 2 fs ds e i 2 ft H f (4.77) olur. Bu sonuç (4.76) bağıntısına konulduğunda, Yf H f x e i 2 ft d H f X f (4.78) elde edilir. Buna zaman evrişim kuramı denir. Bu özellik aşağıdaki biçimde özetlenebilir: x t * h t y t (4.79) X f H f Y f (4.80) (4.73) Fourier çifti frekans evrişim özelliğidir ve yukarıda verilen zaman evrişim kuramına benzer biçimde veya (4.72) çiftinin bakışımlılık bağıntısı (4.52)‘ya koyarak doğrulanabilir. Sismik uygulamalarda olduğu gibi, uzun ve çok sayıda verinin bilgisayarlarda işlenmesinde evrişim kuramından yararlanarak işlemler önemli ölçüde hızlandırılır. Daha sonra değinilecek hızlı Fourier dönüşümü yöntemiyle Fourier dönüşümü işlemi çabuklaştırıldığından, önce veri ve uygulanacak işlecin Fourier dönüşümleri alınarak çarpılır. Daha sonra bu çarpımın ters Fourier dönüşümü alınarak çıkış verisi elde edilir. 4.8.12. İlişki (Korelasyon) Özelliği Uygulamada önemli bir Fourier çiftide ilişki fonksiyonu ve onun Fourier dönüşümüdür. x(t) ve h(t) fonksiyonlarının ilişkisi, 38 cxh x t h t dt (4.81) bağıntısıyla verilir. Bunun her iki tarafının Fourier dönüşümü, i 2 ft cxh e d i 2 f x t h t dt d e (4.82) alınarak, sağ taraftaki integrallerin sırası değiştirilirse, cxh f x t h t ei 2 f d dt (4.83) olur. s = t+τ alınırsa ayraçların içi, hs e i 2 f s t ds e i 2 ft hse i 2 fs ds ei 2 ft H f (4.84) olur. Bu sonuç (4.83) bağıntısına konulduğunda, cxh f x t e i 2 ft H f dt h f x t cos 2 ftdt i x t sin 2 ftdt H f R f i f (4.85) olur. x(t)’ nin Fourier dönüşümü, x f x t e i 2 ft dt x t cos 2 ftdt i x t sin 2 ftdt R f i f (4.86) olduğundan, (4.85) ve (4.86) bağıntılarından, cxh f H f X * f (4.87) elde edilir. Kısaca, 39 cxh cxh f (4.88) yazılır. Bu sonuca çapraz-ilişki özelliği denir. Bu sonuç, ilişkiye giren ikinci fonksiyonun Fourier dönüşümünün eşleniğinin alınması dışında evrişim özelliğinin aynısıdır. Evrişim işleminin ilişki işleminden farkının fonksiyonlardan birinin katlanması olduğu bilindiğinden bu benzerlik kolayca anlaşılır. Yukarıda x(t) bir çift fonksiyon olduğunda X(f) gerçel olacağından X(f) = X*(f) olur. Bu durumda evrişim ve ilişki işlemleri yukarıda değinilen özelliklerde eşdeğer olur. Eğer, x(t) = h(t), yani her iki fonksiyon özdeş ise, (4.81) bağıntısı özilişki bağıntısına dönüşür. (4.88) ilişki özelliği de, cxx X f X * f X f cxx f 2 (4.89) olur. Buna özilişki özelliği denir. İki verinin çapraz ilişkisinin veya bir verinin özilişkisinin hesaplanmasında evrişim özelliğinde olduğu gibi hızlı Fourier dönüşümünden yararlanılarak ve ilişki kuramı kullanılarak işlemler hızlandırılabilir. Diğer önemli bir kullanım ise, geçici verilerin güç ve çapraz güç yoğunluğu spektrumlarının hesaplanmasıdır. Geçici verilerin güç yoğunluğu spektrumları verilerin Fourier dönüşümü kullanılarak gösterilebilir. 4.8.13. Çift fonksiyonlar (Even Functions) Eğer, fe(t) = fe(-t) ise fe(t)’ nin Fourier dönüşümü bakışımlı (simetrik) ve gerçeldir: f e t Re f f t cos 2 ft dt (4.90) e (4.21) bağıntısından yararlanarak, Fe f f t e e i 2 ft dt f e t cos 2 ft dt i f e t sin 2 ft dt f t cos 2 ft dt Re f (4.91) e olur. Sanal terim sıfırdır, çünkü integralin içi bir tek fonksiyondur. cos (2πft) bir çift fonksiyon cos(2πft) bir çift fonksiyon olduğundan, fe(t) cos(2πft) = fe(t) cos2π(-f)t ve Fe(f) = Fe(-f); yani Fourier dönüşümü de bir çift fonksiyondur. Bu özelliğin tersi de doğrudur. Yani Gerçek ve çitf fonksiyonun ters Fourier dömüşümü de bir çift fonksiyondur. Ayrık fonksiyonlar için çift fonksiyon özelliği; 40 Fe(k) = Fe(-k) ise, N 1 2 nk f e k Re n f e k cos N n 0 k 0,1, 2,...N 1 (4.92) 4.8.14. Tek fonksiyonlar (Odd Functions) Eğer fo(t) = -fo(-t) bağıntısı gerçekleşiyorsa, fo(t)’nin Fourier dönüşümü de ters bakışımlı ve sanal bir fonksiyondur. Bu ifade, 4.21 bağıntısından yararlanılarak kanıtlanabilir. F0 f f t e 2 ft 0 dt f 0 t cos 2 ft dt i f 0 t sin 2 ft dt i f 0 t sin 2 ft dt i Im f (4.93) Gerçel kısmın integrali sıfırdır. Çünkü bir çift fonksiyon ile tek fonksiyonun çarpımı yine bir tek fonksiyondur. sin(2πft) bir tek fonksiyon olduğundan, sin(2πft) = -f0(t) sin2π(-f)t Fourier dönüşümü tek fonksiyondur. Ayrık fonksiyonlar için tek fonksiyon özelliği; fo(k) = -fo(-k) ise, N 1 2 nk f 0 k i Im n i f 0 k sin N n 0 k 0,1, 2,...N 1 (4.94) 4.8.15. Dalga Şekli Ayırımı (Waveform Decomposition) Herhangi bir fonksiyon tek ve çift fonksiyonların toplamı olarak ayırılabilir; f t f t 2 f t 2 f t f t f t f t 2 2 2 2 fe t f0 t (4.95) Çünkü, büyük parantezlerin içi çift ve tek fonksiyon tanımını doğrular. (4.91) ve (4.93) bağıntılarından, (4.95) bağıntısının Fourier dönüşümü, 41 F f Re f i Im f Fe t F0 t (4.96) Şekil-18. Fourier dönüşümü ile Fourier dizisi arasındaki ilişkiye şematik bir örnek. Burada, Fe(f)=Re(f) ve Fo(f)=iIm(f) dir. Fourier dönüşümünün bu özelliği ayrık Fourier dönüşümü hesaplamalarını hızlandırmada kullanılan özelliklerden biridir. Ayrık fonksiyonlar için dalga biçimi ayırım özelliği: f k f k 2 f k 2 f k f k f k f k 2 2 2 2 fe k f0 k F n Re n i Im n Fe n F0 n burada, Fe n Re n ve F0 n i Im n 42 sonucuna ulaşılır. Tablo-4.2. Fourier dönüşümünün bazı özellikleri. Özellik Formülasyon Gösterimi x t X f y t Y f Doğrusallık x t y t X f Y f Bakışımlılık x f X t Zaman Kayması x t t0 ei 2 ft0 x f Frekans Kayması ei 2 f0t x t X f f0 Zaman Ölçeklenmesi x kt Frekans Ölçeklenmesi 1 k Ortak Bağıntı x t X * f 1 f X , k 0 k k t x X kf , k 0 k * t Zaman İntegrali x t dt i 2 f 1 Xf Frekans İntegrali it 1 x t f X f df f Zaman Türevi d n x t dt n i 2 f Frekans Türevi it x t d n X f Eşlenek x* t X * f Evrişim x t * y t X f Y f n n Xf df n x t y t X f *Y f İlişki cyx x t * y t X f Y * f 43 4.9. FOURIER SPEKTRUMU Şimdiye kadar, frekans ortamına geçerken verilerin periyodik veya geçici olduğu varsayılarak Fourier dizileri veya Fourier dönüşümü şeklinde kullanımı incelendi. Ayrıca, yine buraya kadar ki incelemelerde verilerin sürekli olduğu ve sürekli verilerle işlem yapabileceğimiz varsayıldı. Ancak, uygulamada karşılaşılan durum yukarıdaki varsayımları gerçeklemez. Eldeki verinin sınırlı bir gözlemin sonucu elde edildiği unutulmamalıdır. Ayrıca veri ya ayrık olarak gözlenmiş veya bilgisayarda işleme sokmak için sürekli veri, Δt örnekleme aralığı ile ayrık şekle dönüştürülmüştür. Her iki nedenle verinin frekans ortamına geçirilmesinde sorunlarla karşılaşılmaktadır. Bu sorunların incelenmesinden önce sınırlı ve ayrık verilerin frekans ortamına geçirilmesinde kullanılan hesaplamayı yeniden tanımlamak gerekmektedir. Eğer elimizdeki T sınırlı uzunluğundaki veriyi xT(t) ile gösterecek olursak, bu veriye değiştirilmiş bir Fourier dönüşümü uygulanarak frekans ortamında xT(ϖ )’yı elde ederiz: xT T 2 1 xT t eit dt T T 2 (4.97) veya = 2πf kullanılarak, xT f T 2 1 xT t e i 2 ft dt T T 2 (4.98) Bu denklemle tanımlanan xT(f) ‘ye uygulamada “Fourier Spektrumu” adı verilir. Görüldüğü gibi, bu denklem Fourier dönüşümünden (Denklem 4.16) farklıdır. İntegral sınırları doğal olarak sonlu uzunlukta veri için -∞ ve ∞ yerine -T/2 ve T/2 olmuş ve daha önemlisi integral önüne 1/T çarpanı eklenmiştir. Bu nedenle xT(f)’ den | xT(f)| hesaplandığında birim veri genlik birimi ile eşit olup Fourier dönüşümündeki gibi genlik yoğunluğu değildir. Aslında Fourier spektrumu xT(f) denklemindeki Fourier dizisi ile elde edilen spektruma benzemektedir, yalnız gözlem uzunluğu T’nin ana peryod Ta’ya eşit olması ve sürekli frekanslar yerine özel frekanslar fn = n/Ta kullanılması durumunda Fourier dizileri ile elde edilen çizgi spektrumuna eşit olacaktır. Yukarıdaki nedenlerle Fourier spektrumu tanımı geçerli bir tanımdır ve (4.91) denklemi gerek çizgi spektrumu gerekse Fourier dönüşümü için kullanılabilir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, önceki bölümde konu edilen tüm Fourier dönüşümü özellikleri Fourier spektrumu için geçerlidir. Bu Fourier dönüşümü için tüm denklemlerde X(f) yerine XT(f) kullanılarak kanıtlanabilir. Fourier spektrumu ayrıca tanımlamanın ve Fourier dizisi ve dönüşümü ile bağını incelemenin yararı uygulamadaki adlandırma karışıklığını gidermek içindir. Gerçekten de Fourier çizgi spektrumu X(fn)’yi veren Fourier dönüşümü ile bulunan ve X(f) ‘yi veren (4.16) denklemi ve sonrada Fourier spektrumu olarak adlandırılan XT(f) ‘yi veren (4.91) denklemi farklıdır. Bu denklemlerle verilen frekans ortamı gösterimler içerdikleri varsayımlar ve üstelik fiziksel birimler açısından da farklıdırlar ve uygulamada kullanılan denklem ile ilgili kavramlara ve adlandırmaya özen gösterilmelidir. 44 4.9.1. Ayrık Veriler Sonlu uzunlukta xT(t) verisi için Δt örnekleme aralığı kullanılarak xn= x (nΔt), n=0,1,2,..,N-1 ile T= nΔt zamanlarında örneklenmiş veri elde edilir. Veri boyu T olduğuna göre T/ Δt=N toplam veri sayısını verecektir. Örneklenmiş veri ile Fourier spektrumu, XT f 1 N N 1 x e i 2 fnt (4.99) n n 0 biçiminde yazılır. Bu yazılım doğrudan programlama için kullanılabilir ve herhangi bir f frekans için geçerlidir. Ancak hesaplamada sürekli frekans kullanılamayacağına göre, sürekli frekansında örneklenmesi gerekmektedir. Eğer frekans örneklemesi f seçilecek olursa, ( f = k f frekanslarında XT k f X k f xk 1 N N 1 x e n 0 ) veya kısaltılmış olarak x hesaplanabilir, k i 2 k f nt (4.100) n Εn son hesaplanacak frekans Nyquist frekansı f N 1/ 2t olduğuna göre, k=0,1,2,....,K, için hesaplanan spektrumda f N K f 1/ 2t dolayısıyla K 1/ 2t f olacaktır. Eğer, frekans örnekleme aralığı f 1/ T 1/ N t seçilecek olursa, K = N/ 2 olacak, yani veri sayısının yarısı sayıda frekansta spektrum elde edilecektir f 1/ T seçiminin Fourier spektrumunu doğrudan Fourier çizgi spektrumuna eşit kıldığına, yani gözlem uzunluğu N içindeki gözlemin peryodik bir verinin ana peryoduna eşit olduğu varsayılmış olacağına önceden değinilmişti. Eğer veri aslında sonsuz ise ve T = NΔt sadece gözlem uzunluğuna eşitse doğal frekans seçilebilirliği 1/T olacaktır. Bu nedenle, birbirlerine uzaklığı 1/T olan iki frekans bileşeninin görülebilmesi için frekans örnekleme aralığı 1/T den daha küçük ve en az 1/2T olmalıdır. Son olarak frekans ortamında tanımı verilmiş bir verinin zaman ortamında tekrar kurulması konusunda bazı özellikleri kısaca belirtmek yerinde olacaktır. Fourier kuramına göre zaman ortamındaki veri, spektrumun ters Fourier dönüşümü ile verilir: x t X f e i 2 ft df (4.101) Eğer elimizde Fourier spektrumu XT(f) varsa T, XT ( f )’nin sınırlı Fourier dönüşümüne eşittir. Ayrıca bu spektrum f aralıkları ile örneklenmiş yani f k f ise, yukarıdaki denklemde X(f) yerine TXK yazılabilir. Spektrumun Nyquist frekansı f N K f ile sınırlı olduğu göz önüne alınırsa aşağıdaki formül ile zaman ortamına geçilebilir. 45 x t T K Xe k K i 2 k f t f k (4.102) Zaman ortamında sürekli t yerine T = nΔt zamanlarında hesaplama yapılacak olduğunda, xn x nt N t f K Xe k K i 2 k f nt biçiminde olacak veya K 1/ 2t f xn x nt N 2K K Xe k K (4.103) k kullanılarak, i 2 nk 2 K (4.104) k ile zaman ortamında elde edilecektir. Zaman ortamında en önemli konu elde edilen verinin periyodik olma zorunluluğudur. Bilindiği üzere, Δt aralıkları ile örneklenmiş bir verinin spektrumu periyodik olur. Yani 2 f N 1/ t de bir kendini tekrarlar. Aynı biçimde f frekans aralığı ile örneklenmiş bir spektrumun zaman ortamındaki verisi 1 / f aralıkla kendini tekrarlayacaktır. Bu nedenle T = NΔt uzunluğundaki bir verinin spektrumu hesaplanırken frekans aralığı f serbest olmakla birlikte, eğer zaman ortamına tekrar geri dönüldüğünde T aralığında aynı veri elde edilmek isteniyorsa dönüşte f 1/ T alınmalıdır. 4.9.2. Çok Boyutlu Fourier Dönüşümü ve Fourier Spektrumu Birçok gözlemsel veri uzaysal ortamda çok boyutlu olarak gözlenir. Yeraltı jeolojik yapılarının araştırılması için yeryüzünde veya havadan yapılan gravite alanı, manyetik alan ve benzeri jeofizik ölçmeler, uzaktan algılama verileri, optik yöntemlerle yapılan gözlemler, xışınları görüntüleri 2-boyutlu (2B) uzaysal verilere örneklerdir. Zaman ve uzaysal ortamlarda algılanan ve kısaca zaman uzaklık verileri denilen gözlemlerde uygulamada çok sık 3 boyutlu (3B) verileri oluştururlar. Yeryüzünde bir doğrultu boyunca birden fazla konumda algılanan sismik yansıma ve kırılma verileri, deprem sismogramları 2B zaman uzaklık verileridir. Yeryüzünde 2B uzaysal ortamda serili alıcı dizinlerle algılanan sismik veriler, ultrasonik veriler, 3B zaman uzaklık verilerine örneklerdir. Yeryüzünde 2B alıcı düzenler ve yer içinde kurulu alıcılardan oluşan yani 3B alıcı düzenlerle algılanan veriler 4 boyutlu (4B) zamanuzaklık verileridir. Zaman dördüncü boyutu oluşturur. Yukarıda değinilen verilerin algılanmasında kullanılan alıcı dizinlerin ve nokta kaynak dışında kalan benzer verici düzenlerin frekans ve dalga sayısı ortamlarındaki davranışlarının irdelenmesi içinde çok boyutlu Fourier dönüşümü kuramına gereksinme vardır. Fourier dönüşümü ile çok boyutlu verilerin analizlerinin yapılması yanında, bu verilerle ilgili uygulamalarda da yararlanılır. Örneğin çok boyutlu verilere süzgeç uygulamaları frekans ortamında 1B verilerdeki gibi hızlı Fourier dönüşümü olanağından yararlanılır. 46 Uygulamada karşılaşılan veriler en fazla 3B ve bazen de dört boyutlu olabilirler. Aşağıda verilen N-boyutlu Fourier dönüşüm çiftleri için doğada karşılaşılan veri boyutlarının bir sınırlayıcı etkisi yoktur, yani N > 4 olabilir. N sayıda t1, t2, ….tN sürekli değişkenlerine bağlı (N-boyutlu) x (t1, t2, ….tN) fonksiyonunun (verisinin) Fourier dönüşümü X(f1, f2,….. ….fN)’ de f1, f2,…….fN sürekli değişkenlerine bağlı bir N-boyutlu Fourier çiftidir ve izleyen biçimde yazılır: X f1 , f 2 ,... f N ... x t1, t2 ,...tN e x t1 , t2 ,...t N dt1dt2 ...dt N (4.105) ... X f1, f 2 ,... f N e i 2 f1t1 f 2t2 ... f N t N i 2 f1t1 f 2t2 ... f N t N df1df 2 ...df N (4.106) Ayrık veriler için N-boyutlu Fourier çifti, x k1 , k2 ,....k N M1 1 M 2 1 M N 1 n1 0 n2 0 nN 0 ..... x n , n ,....n e 1 x n1 , n2 ,...nN M1M 2 ....M N dir. 1 2 k n k n k n i 2 1 1 2 2 ..... N N MN M1 M 2 N M1 1 M 2 1 M N 1 k1 0 k2 0 k N 0 ..... X k , k ,....k e 1 2 N k n k n k n i 2 1 1 2 2 ..... N N MN M1 M 2 (4.107) (4.108) Yukarıda (4.100) bağıntısında k1 , k2 ,....M1 ve k N 0,1,.....M N ; (4.101) bağıntısında n1 0,1,.....M1 ve nN 0,1,.....M N ’ dir. Uygulamada en çok 3B ve 2B Fourier dönüşümünden yararlanılır. 3B sismik örülerinin tepki spektrumlarının hesaplanmasında, 3B süzgeç düzenlemede ve 3B göç işleçlerinin hesaplanmasında Fourier dönüşümünden yararlanılır. 3B verilerin frekans ortamı analizleri yapıldıktan sonra bu verilerin süzgeçlenmesi için düzenlenen çok izli süzgeç tepki yanıtları frekans ortamımda incelenir. 3B Fourier çiftleri (4.98) (4.101) bağıntılarında N = 3 alınarak kolayca yazılabilir. Uygulamada 2B verilerle daha çok karşılaşıldığında 2B Fourier dönüşümünün benzer ancak daha yaygın kullanım alanları vardır. İki boyutlu verilerin spektrumlarının hesaplanması ve uygun sınırlı boyda süzgeçlerin düzenlenmesi, sismik veriler için çok izli süzgeç düzenlemede kuramsal ilkelerin geliştirilmesi, bu süzgeçlerin frekans yanıtlarının hesaplanması ve sismik verilerin göç işlemleri bazı uygulama alanlarıdır. Bu yazının izleyen bölümleri daha çok 2B verilerle ilgili tartışmaları içermektedir. 2B Fourier çifti X u, v x t, y e i 2 ut vy dtdy (4.109) 47 x t, y X u, v e i 2 ut vy (4.110) dudv dir. Yukarıdaki çift yazılırken (4.98) ve (4.99) bağıntılarında N=2 konulması yerine kolaylık için alt takısı olmayan u, v ve t, y değişkenleri kullanılmıştır. 2B ayrık Fourier çifti, X k1 , k2 M1 1 M 2 1 x n , n e n1 0 n2 0 1 x n1 , n2 M 1M 2 1 k n k n i 2 1 1 2 2 M1 M 2 (4.111) 2 M1 1 M 2 1 x k , k e 1 k1 0 k2 0 k n k n i 2 1 1 2 2 M1 M 2 (4.112) 2 denklemlerine ulaşılır. Boyu uzun 1B gözlemsel verilerin Fourier dönüşümlerinin ve ters Fourier dönüşümlerinin hesaplanmasında hızlı Fourier dönüşüm yöntemlerinden yararlanılır. Hızlı Fourier dönüşümünden sınırlı boyda 1B ve çok boyutlu süzgeç düzenlemede ve uygulamada da yararlanılır. Çok boyutlu Fourier dönüşümleri hesaplanırken işlemler 1B Fourier dönüşümüne indirgenerek 1B hızlı Fourier yöntemi kullanılabilir. Örneğin (4.104) bağıntısıyla verilen 2B Fourier dönüşümü (4.106) bağıntısındaki gibi yazılarak işlemler, içteki toplamdan dışa doğru yapılabilir: n k nk 2 2 2 i 2 1 1 M2 e M1 X k1 , k2 x n1 , n2 e n1 0 n2 0 M1 1 M1 1 (4.113) Bu bağıntıda n1 sabit tutulduğunda köşeli ayraçlar içindeki toplam 1B olur. Önce bu içteki toplam hesaplanarak buna s(n1, k2) denilsin. s(n1, k2) zaman ve frekansın fonksiyonudur. Daha sonra k2 sabit tutularak dıştaki toplam hesaplanarak X(k1, k2) elde edilir. 2B x(n1, n2) verisi ve Fourier dönüşümü X(k1, k2) karmaşık olabilir. x(n1, n2)’nin genlik spektrumu; x k1 , k2 gerçelX k , k sanalX k , k 2 1 2 1 2 2 (4.114) X k1 , k2 X * k1 , k2 ve faz spektrumu k1 , k2 arctan sanalX k1, k2 / gerçelX k1, k2 (4.115) şeklindedir. * karmaşık eşleneği göstermektedir. Dairesel bakışımlı ve ışınsal bakışımlılık gösteren 2B fonksiyonların (verilerin) faz spektrumları bütün frekanslarda sıfırdır. Bu özellik (4.102) ve (4.103) bağıntılarında üstel terim yerine eşdeğer sinüs ve kosinüs fonksiyonları yazılarak, yani 48 e i 2 ut uy cos 2 ut uy i sin 2 ut uy (4.116) Euler bağıntısı kullanılarak kolayca doğrulanabilir. x(t, y) ve X(u, v) bakışımlı olduğundan sin(2π(ut+vy)) ile çarpımları tek fonksiyonları oluştururlar. Tek fonksiyonun (-∞, ∞) aralığında integrali sıfır olduğundan (4.108) bağıntısında sanal X(k1, k2) = 0 olur. 2B Fourier dönüşümünün 1B Fourier dönüşümüne benzer özellikleri vardır. Tablo-4.3’ de uygulamada karşılaşılan özellikler sunulmuştur. Bu özelliklerin varlığı 1B Fourier dönüşüm özellikleri gibi doğrulanabilir. Tablo-4.3’ de verilen özelliklerden uygulamada geniş biçimde yararlanılır. Örneğin evrişim özelliği 2B süzgeçlemede bilgisayar zamanında büyük kazançlar sağlar. Süzgeç katsayıları ve verinin daha önce değinildiği gibi 2B hızlı Fourier dönüşümü yönteminden yararlanılarak Fourier dönüşümleri alınır. 2B frekans ortamında çarpımları gerçekleştirilerek bu çarpımın 2B hızlı Fourier dönüşümden yararlanılarak ters Fourier dönüşümü, yani zaman ortamı 2B süzgeç çıkışı elde edilir. 2B Fourier dönüşümünün ikinci türev özelliği, gözlemsel verilerin işlenmesinde kullanılagelen bir zaman ortamı yöntemi olan ikinci türev işleminin frekans ortamında -4π2 (u2+v2) işleciyle çarpmaya eşdeğer olduğunu göstermektedir. Bu işleç yüksek frekansları geçiren dairesel bakışımlı bir süzgeç özelliği gösterdiğinden görüntü ve uzaktan algılama verilerinde sinyallerin sınırlarının belirginleştirilmesinde kullanılır. Burada vurgulanmak istenilen türev özelliğinin uygulanan işleci, analizi ve frekans yanıtının belirlemesidir. Tablo-4.3. Fourier dönüşümünün bazı özellikleri. Özellik Formülasyon Gösterimi x t , y X u, v 1 u v X , ab a b Ölçekleme x at , by Doğrusallık x t , y g t , y X u, v G u , v Kayma x t a, y b e Evrişim x t , y * g t , y X u, v G u , v Özilişki cxx 1 , 2 X u, v Parseval X t , y dtdy 2 n X u, v 2 1 4 2 X u, v 2 dudv m n x t , y i 2 u i 2 v X u, v t y m Türev i 2 au bv 49 x t , y xti t , y i 2 uX u , v t x t , y xiy t , y i 2 vX u, v y 2 x t , y xttii t , y 4 2u 2 X u, v t 2 2 x t , y xiiyy t , y 4 2v 2 x u, v 2 y 2 x t , y xtyii t , y 4 2uvX u, v ty 2 2 2 2 2 2 2 x t , y 4 u v X u, v t y 5. SPEKTRUM HESAPLAMALARINDA ÖN İŞLEMLER ve PENCERELER SPEKTRUM HESAPLAMALARINDA ÖN İŞLEMLER 5.1. Verilen bir fonksiyonun tanımlandığı ortamın belirli koordinat noktalardaki ayrık değerlerinin elde edilmesi işlemine örnekleme denir. Örnekleme, örneklenen fonksiyonun kaydedildiği ortama göre adlandırılır. Örneğin, zaman ortamında kaydedilen bir fonksiyonun (sismogram gibi) örneklenmesine zaman örneklemesi denir. Fonksiyon genlik veya güç spektrumu gibi frekans ortamında tanımlanmış ise, bunun örneklenmesine frekans örneklemesi denir. Örnekleme, matematiksel olarak, f(t) fonksiyonunun Birim Dirac Tarak, T (t ) , fonksiyonu ile çarpılmasıdır. f (t ) ayrık fonksiyonu, f (t ) f (t ) T (t ) f (t ) (t nt ) n f (nt ) (t nt ) (5.1) n bağıntısı ile gösterilebilir. (5.1) bağıntısındaki T (t ) (birim tarak) fonksiyonu, 50 T (t ) (t nt ) (5.2) n şeklindedir ve daha önce belirtildiği gibi δ(t) birim impuls fonksiyonunun Δt aralıklarıyla yinelenmesinden oluşan periyodik bir fonksiyondur. Spektral genliklerin birim olması nedeniyle bu fonksiyonun Fourier dizisi, T (t ) 1 inw0t e t n (5.3) bağıntısı ile gösterilebilir. Burada ω0 = 2π/Δt dir. Toplam işareti altındaki terimin Fourier dönüşümü, F{einw0t } 2 ( w nw0 ) şeklindedir. Buna göre, T (t ) ’ nin Fourier dönüşümü, F{ T (t )} w0 t (w nw ) n (5.4) 0 aralıklı olarak örneklenen bir f (t ) fonksiyonunun Fourier spektrumu (5.1) ve (5.4) bağıntıları ile evrişim kuramı kullanılarak, F{ f (t )} w0 F ( w) * ( w nw0 ) 2 n (5.5) olarak kolayca yazılabilir. Öte yandan bir f(t) fonksiyonunun birim tarak fonksiyonu ile evrişimi, f(t) fonksiyonu t kadar kaydırarak, f (t )* t (t ) f (t t ) oluşmasını sağlar. F { f (t )} (5.6) 0 1 bilindiğinden, 2 t 1 F (w nw0 ) t n (5.7) buradan da kısaca, F{w} 1 F (w nw0 ) t n (5.8) denklemi yazılır. 51 Şekil-19. Bir verinin örneklenmesi (a) Sonlu uzunluktaki veri, (b) Birim sonsuz tarak fonksiyonu, (c) Birim sonsuz tarak fonksiyonu ile sonlu uzunluktaki verinin çarpımından oluşan Örneklenmiş veri. . Şekil-20. (a) Birim Dirac tarak fonksiyonu, (b) Fourier spektrumu. 52 Bu denklem, eşit aralıklarla örneklenmiş band sınırlı bir verinin spektrumunun, sürekli zaman fonksiyonunun w0 frekans aralıkları ile tekrarlanmasından oluştuğunu gösterir. Band sınırlı bir veri söz konusu olduğundan veri içindeki wM gibi bir en büyük frekans değerinden daha yüksek frekans olmayacaktır. Band sınırlı bir veride w0 örnekleme aralığının yarısına eşit olan wN frekansına Nyquist frekans yada Katlanma frekansı denir. ± wN frekans aralığına temel frekans aralığı denir. 5.1.1. Frekans Katlanması (Aliasing) Örnekleme frekans f0 = 1/t ‘ dir. Veri band sınırlı olduğuna göre en yüksek frekans fM ve görüntü (imaj) spektrumlarının band genişliği 2fM ‘ dir. Şekil-21c’ de görüldüğü gibi f0 2 fM olduğu sürece görüntü spektrumlar esas spektrumdan ve birbirlerinden ayrılırlar. Bu da örnekleme aralığının 1/2 fM den daha küçük t 1/2 fM seçilmesi ile olanaklıdır. Örnekleme aralığı Δt = 1/2 fM seçilmesi halinde limit durumu oluşur. Esas ve görüntü spektrumlar birbirlerini etkilememekte ve spektrum fN frekansı etrafında katlanmamaktadır. Şekil-21. (a) Band sınırlı bir fonksiyonun, (b) Gerçek (c) Ayrık Fourier spektrumu f0 = 1/t : örnekleme aralığı 53 Bu nedenle veride yer alan en yüksek frekanstan daha büyük frekans olarak seçilmesi gereken fN frekansına, bu olayı ilk kez vurgulayan Nyquist’in adından dolayı, Nyquist frekansı veya katlanma (folding) frekansı adı verilmektedir. fN Şekil-22. Örnekleme aralığının 1/2fN olarak seçilmesi durumunda ayrık spektrum. Spektrum 1/2 fM (Nyquist) frekansı etrafında katlanmaktadır. Şekil-23. Örnekleme aralığının yeterince küçük alınmaması sonucu oluşan frekans katlanması (aliasing). Taralı alan gerçek spektrumun, kalın çizgi katlanmış spektrumu göstermektedir. Örnekleme frekansının 2fN’den daha küçük, diğer bir deyişle Δt = 1/2 fM ‘den daha büyük seçilmesi halinde görüntü spektrumlar esas spektrumdan ve birbirlerinden yeterince ayrılamazlar ve birbirlerinin üzerine binerler. Aliasing adı verilen bu olay sonunda yüksek frekanstaki bilgiler temel frekans aralığına sızmış olur. Şekilden de görüleceği gibi katlanma nedeniyle gerçek spektrumdan çok farklı spektrum elde edilir. 5.1.2. Yönseme (trend) Giderilmesi Gözlemsel veriler çoğu zaman çok alçak frekanslı gürültüler ya da doğrusal kayma içerirler. Bunlar bazen çevresel etkenlerden bazen de aygıtın özelliklerinden ileri gelir. Örneğin bazı aygıtlar günlük sıcaklık değişiminden etkilenerek algılanan sinyallerin üzerine alçak frekanslı 54 olayların binmesine neden olurlar. Doğrusal kayma aygıttan kaynaklanabileceği gibi çoğunlukla sayısallaştırma yapılırken yatay eksenin yeterince duyarlı yerleştirilmemesinden kaynaklanmaktadır. Nedeni ne olursa olsun yönseme spektral işlemler öncesinde giderilmelidir. Çünkü, spektrumun özellikle alçak frekans bölgesini önemli ölçüde etkiler. Aşağıdaki örnek şekil bu etkiyi iyi bir şekilde açıklamaktadır. Şekil-24. (a) Doğrusal yönseme (trend) içeren bir sinüzoidal sinyalin spektrumu, (b) Doğrusal yönsemesi giderilmiş verinin spektrumu. 5.2. PENCERELER 5.2.1. Sonlu Uzunluklu Veriler ve Dikdörtgen Pencere Bir verinin sonlu (NΔt) uzunlukta alınması, geri kalan kısmının atılması demektir. Yani bu bir bakıma veriye dikdörtgen bir pencereden bakılması anlamına gelir. Matemetiksel olarak bu işlem verinin, 1 W (t ) 0 t T /2 (5.9) diğer şeklinde bir dikdörtgen (Box car) pencere ile çarpılmasına eş değerdir. Verilerin bir zaman penceresi ile kesilmesinin iki önemli etkisi vardır. 1. Frekans seçilebilirliğinin azalması (resolution-çözünürlük azalması) 2. Verinin iki ucunda oluşan süreksizlik nedeniyle frekans ortamında yan salınımların oluşması (gibs olayı). 55 Şekil-25. (a) T uzunluklu bir veri, (b) Dikdörtgen pencere, (c) Verinin dikdörtgen pencere ile çarpımı Seçilebilirlik spektral band genişliğinin fonksiyonudur. Dikdörtgen pencere durumunda, 2 k burada frekans sayacı k ile frekans arasında W ilişki vardır. N t k 1 k 0,1,.......N 1 fk f (5.10) N t T Frekans seçilebilirliği örnekleme aralığına (Δt) değil, verinin uzunluğuna yani T’ye bağlıdır. T büyüdükçe Δf küçülür, frekans seçilebilirliği artar. Diğer bir deyişle, birbirine yakın frekansları ayırma olanağı artar. Örneğin, 10 sn uzunluğunda bir verinin ayrık fourier dönüşümünde hesaplanacak frekanslar; 0, 0.1, 0.2, 0.3,…..Hz olmasına karşın eğer veri boyu iki katına çıkarıldığında bu frekanslar; 0, 0.005, 0.10, 0.15,….Hz olacaktır. Sonuçta, seçilebilirlik iki katına çıkarılmış olacaktır. Şekil-26. T uzunluklu bir verinin ayrık Fourier spektrumunda frekans seçilebilirliği. 56 xT (t ) x(t )w(t ) (5.11) bağıntısı ile gösterilebilir. Burada x(t) sonsuz uzunluktaki zaman fonksiyonunu, xT(t) pencerelenmiş sonlu uzunluklu zaman fonksiyonunu ve w(t) ise pencere fonksiyonunu göstermektedir. (5.11) bağıntısının her iki yanının Fourier dönüşümünden X T ( w) X ( w)*W ( w) (5.12) elde edilir. Görüldüğü gibi sonlu uzunluktaki verinin spektrumu, sonuz uzunluktaki verinin spektrumu ile pencere fonksiyonunun spektrumunun konvolüsyonuna eşittir. Diğer yandan, bir fonksiyonun birim impuls fonksiyonu ile evrişimi (konvolüsyonu) yine kendisine eşit olduğundan, pencerelenmiş fonksiyonun gerçek spektrumuna eşit olabilmesi için (5.12) bağıntısında, X T (w) X (w)* ( w) yani, X ( w) ( w) olması gerekir. (5.13) Başka bir ifadeyle, pencere fonksiyonunun Fourier dönüşümünün birim impuls fonksiyonuna özdeş olması gerekir. Bu, ulaşılması olanaksız bir durumdur. Nitekim, (5.9) bağıntısı ile verilen dikdörtgen pencerenin Fourier dönüşümü,│ W (w) F{W (t )} W (t ) eiwt dt T T2 eiwt dt 2 T e iwt 2 │ iw T 2 1 iwT iwT e 2 e 2 iw W ( w) T wT 2 wT 2 sin (5.14) olup, impuls fonksiyonu değil, bir sinc fonksiyonudur. Burada T dikdörtgen pencerenin genişliğini, yani veri boyunu simgelemektedir. (5.14) bağıntısı kısaca, 57 wT W ( w) T sinc 2 şeklinde de yazılabilir. Dikdörtgen fonksiyonun değerini (5.12) bağıntısında yerine koyarsak, sonlu uzunluktaki fonksiyonun Fourier dönüşümü, X T ( w) X ( w) * T wT 2 wT 2 sin (5.15) olarak bulunmuş olur. Bu durumda, sonlu uzunluktaki verinin spektrumu hesaplandığında, gerçek spektrum frekans ortamında sinc fonksiyonu ile evrişmektedir. Bu evrişimin sonuçlarını görebilmek için sinc fonksiyonunun özelliklerini bilmek gerekir. Şekil-27’de görüldüğü gibi bir sinc fonksiyonu ω = 0 da en büyük değerini kazanmaktadır. Fonksiyon ilk sıfırına 2π/T değerinde ulaşır. Fonksiyon artı ve eksi değerli yan bölmelere sahiptir ve yan bölmelerin genlikleri sonsuzda sıfıra yaklaşır. Şekil-27. Değişik boylardaki Sinc fonksiyonunun değişimi. Sinc fonksiyonunun ana bölme genişliği dikdörtgen pencerenin genişliği ile ters orantılıdır. Pencere genişledikçe T büyümekte ve sinc fonksiyonunun ana bölme genişliği daralmaktadır. T→∞ için fonksiyonun giderek impuls’a yaklaşacağı açıktır. Bu durumda, sonlu uzunluklu verilerin gerçek spektruma yaklaşabilmesi için yeterince uzun olması gerekir. Verilerin bir dikdörtgen pencere ile kesilmesinin yarattığı bir başka sorunda enerji sızmasıdır. Verilen bir frekanstaki genlik veya faz değerinin hesaplanmasında buna komşu frekanslardaki enerjinin sızarak gerçek spektrumdan farklı spektrum elde edilmesine neden olması şu şekilde açıklanabilir. Konuyu basitleştirmek için, sonlu uzunluklu verinin spektrumunu hesaplamak isteyelim. Böyle bir fonksiyonun Fourier dönüşümü, 58 X ( w) 1 Ta Ta 2 Ta 2 x(t ) eiwnt dt n 0, 1, 2, 3,........ (5.16) dir. Burada integralin bir periyod boyunca alınması gerekir. Temel frekans ve harmoniklerine ilişkin sıfırdan farklı tüm genlikler spektrumda bir çizgi biçiminde görülecektir. Yani integral tam bir periyod boyunca alınmalıdır. Periyodik fonksiyonların spektrumlarının hesaplanmasında veri boyu temel periyod veya onun katları kadar alınmadığında spektrum yanlış hesaplanmış olur. Periyodik fonksiyonun temel periyodunun tam katı genişliğinde bir dikdörtgen pencere ile kesilmesi halinde, sinc fonksiyonunun sıfırları 2π/T frekanslarında yer aldığından, peryodik fonksiyonun temel frekans ve harmoniklerindeki genlikler sinc fonksiyonunun sıfırlarına rastlayacaktır. Bunun sonucu olarak ta periyodik fonksiyonun gerçek spektrumu frekans ortamında sinc fonksiyonu ile evrişirken değişmeyecek ve gerçek spektrum elde edilmiş olacaktır. Şekil-28’de görüldüğü gibi ardışık iki frekanstaki genlikler ayrılabilecektir. Şekil-28. Sadece iki frekans değerinde sıfırdan farklı genliklere sahip iki periyodik verinin, temel frekansın tam katı genişliğinde kesilmesi ile elde edilen, genlik spektrumu. Aynı periyodik fonksiyonun boyu temel periyodun tam katı olarak alınmaz ise periyodik fonksiyonun sıfırdan farklı genliklere sahip olan frekansları sinc fonksiyonunun sıfırları ile çakışmayacaktır. Bu durumda, bu genlik değerleri evrişim sırasında sinc fonksiyonunun sıfırdan farklı değerleri ile çakışacağından, yan bölmelerdeki enerji ana bölme içerisine sızacak ve gerçekten farklı bir spektrum elde edilecektir. Spektrumun biçimi bileşenlerin genliklerinin dağılımına ve frekans ekseni üzerindeki yerlerine bağlı olmakla birlikte, genelde, ötelenmiş sinc fonksiyonlarının yığışımının oluşturduğu bir şekil kazanır. Ayrık dikdörtgen pencere matematiksel olarak (5.9) bağıntısı ile tanımlanır. aralığının Δt olması halinde, ayrık dikdörtgen pencerenin Fourier dönüşümü, X P ( w) e iwt 2 Nwt sin 2 wt sin 2 Örnekleme (5.17) 59 Şekil-29. Sadece iki frekans değerinde sıfırdan farklı genliklere sahip iki periyodik verinin, temel frekansın tam katı genişliğinde kesilmesi ile elde edilen, genlik spektrumu. bağıntısı ile verilir. Bu bağıntıya ‘Dirichlet çekirdeği’ adı verilir. Ayrık dikdörtgen pencerenin genlik spektrumu desibel ölçeğinde Şekil-30’da ki gibidir. Şekil-30’dan görüleceği üzere, yan salınım genliği oldukça yüksektir. İlk yan salınım genliği ana bölme genliğinden yalnızca 13dB aşağıdadır. Sonlu uzunluklu bir verinin spektrumunun hesaplanmasında bir pencere fonksiyonunun uygulanması kaçınılmazdır. Güvenilir spektrum elde etmek için uygulanacak pencerede şu özelliklerin bulunması gerekir. 1- Pencerenin yan salınım genliklerinin olabildiğince alçak düzeyde olması gerekir. 2- Yan salınımlardaki genlik azalım oranının olabildiğince hızlı olması gerekir. 3- Pencerenin ana bölme genişliğinin fazla olmaması gerekir. Şekil-30. Dikdörtgen frekans penceresi. Şekil-31. Bartlett üçgen frekans penceresi. 60 Çeşitli araştırmacılar bu niteliklere ulaşabilmek için dikdörtgenden farklı biçimlerde pencere fonksiyonlarını denemişlerdir. Ancak bunların tümünde pencere yan salınımlarının genlikleri azalırken, ana bölme band genişliği artmaktadır. Bu nedenle pencere düzenlemede bu iki nitelikten birinde bir oranda kazanç sağlanırken, diğerinden ödün vermek gerekmektedir. Pencere düzenlemelerinde zaman ortamında pencere bağıntısına zaman penceresi, bunun Fourier dönüşümü ise frekans penceresi denir. 5.2.2. Üçgen Pencere (Bartlett Pencere) Bartlett, verinin üçgen biçimli bir fonksiyonla törpülenmesinin yan salınım etkilerini azaltacağını düşünerek, 𝑛 𝑁⁄ 2 𝑊(𝑛) = { 𝑛 = 0,1,2,3, … . . 𝑁⁄2 𝑛 = 𝑁⁄2 , … . . 𝑁 − 1 𝑊(𝑁 − 𝑛) (5.18) bağıntısı ile tanımlanır. Bu ayrık pencere fonksiyonunun Fourier dönüşümü, 2 𝑊(𝑛) = 𝑁 e N i 1 wt 2 𝑁 4 𝑠𝑖𝑛( −𝑤∆𝑡) [ 𝑠𝑖𝑛( 𝑤∆𝑡 ) 2 2 ] (5.19) alındığında, dikdörtgen pencerenin (5.19) denkleminin köşeli parantez içindeki ifadenin karesi olduğuna göre, üçgen pencere için iki dikdörtgen pencerenin evrişimidir denebilir. Üçgen pencere beklendiği gibi yan salınımları önemli ölçüde azaltır. İlk yan salınım genliği ana bölme genliğinden 26 dB daha düşüktür. Ancak ilk bölmenin band genişliği ω=4π/T ’ye yükselmiştir. Bu da pencerelenmiş verinin spektrumunun yuvarlatılmasına neden olur. ω=4π/T olduğundan, dikdörtgen pencereye göre frekans penceresinin band genişliği 2 katına çıkmaktadır. 5.2.3. Genelleştirilmiş Kosinüs Pencereleri Kosinüs pencerelerinin tümünde yapılan işlem, zaman dizisinin kesilmesinden oluşan süreksizliği bir kosinüs fonksiyonu ile yumuşatmaktan ibarettir. Bu amaçla, 𝑊(𝑛) = ∑ 𝑁⁄ 2 2𝜋 (−1)𝑚 𝑎𝑚 cos ( 𝑚=0 𝑁 𝑛𝑚) 𝑛 = 0,1,2,3, . . … 𝑁 − 1 (5.20) şeklinde gösterilen bir kosinüs fonksiyonu kullanılır. Burada N veri sayısı, n pencere fonksiyonunda kullanılacak kosinüslü terimlerin sayısı, am harmoniklerin genliklerini göstermektedir. Bu bağıntıyı açarsak, 61 2𝜋 𝑊(𝑛) = 𝑎0 − 𝑎1 𝑐𝑜𝑠 ( 𝑁 2𝜋 𝑛) + 𝑎2 𝑐𝑜𝑠 ( 2𝜋 𝑎4 𝑐𝑜𝑠 ( 𝑁 4𝑛) − ⋯ 𝑁 2𝜋 2𝑛) − 𝑎3 𝑐𝑜𝑠 ( 𝑁 3𝑛) + (5.21) 𝑛 = 0,1,2,3, . . … 𝑁 − 1 am katsayılarının toplamı 1 (bir) olmalıdır. Pencere genişliği N olduğuna göre m’ in değeri en çok N/2 olabilir. Ancak bu güne kadar en çok üç alınmıştır. Çünkü m’ nin daha büyük değerlerinde yan salınımlar azalmakla birlikte band genişliği artmaktadır. Genelleştirilmiş kosinüs penceresinin Fourier dönüşümü alınarak frekans penceresi (Δt=1 alınarak) 𝑊(𝑤) = ∑ 𝑁⁄ 2 (−1)𝑚 𝑎𝑚 𝑚=0 2 (𝑊𝐷 (𝑤 − 2𝜋 𝑁 𝑚) + 𝑊𝐷 (𝑤 + 2𝜋 𝑁 𝑚)) (5.22) Bu ifade m’ nin değerine bağlı olarak frekans ekseni boyunca sağa sola kaydırılmış Dirichlet çekirdeklerinden oluşmaktadır. Burada WD(w) ayrık dikdörtgen pencereye ilişkin Dirichlet çekirdeği olup, Nw sin 2 X D ( w) e w sin 2 w i 2 (5.23) şeklinde tanımlanır. Frekans penceresini açık biçimde yazacak olursak, 𝑎1 2𝜋 2𝜋 (𝑊𝐷 (𝑤 − ) + (𝑊𝐷 (𝑤 + )) 2 𝑁 𝑁 𝑎2 4𝜋 4𝜋 + (𝑊𝐷 (𝑤 − ) + (𝑊𝐷 (𝑤 + )) 2 𝑁 𝑁 𝑎3 6𝜋 6𝜋 − (𝑊𝐷 (𝑤 − ) + (𝑊𝐷 (𝑤 + )) 2 𝑁 𝑁 𝑎4 8𝜋 8𝜋 + (𝑊𝐷 (𝑤 − ) + (𝑊𝐷 (𝑤 + )) − ⋯ 2 𝑁 𝑁 𝑊(𝑤) = 𝑎0 𝑊𝐷 (𝑤) − biçiminde yazabiliriz. Bundan sonra diğer kosinüs pencerelerini inceleyelim. 5.2.4. İki Terimli Kosinüs Pencereleri (5.20) bağıntısında m =1 alınarak iki terimli pencere bağıntıları elde edilebilir. Buna göre, iki terimli zaman penceresi, 62 2𝜋𝑛 𝑊(𝑛) = 𝑎0 − 𝑎1 cos ( 𝑁 ) 𝑛 = 0,1,2,3, . . … 𝑁 − 1 (5.24) Bu bağıntıdan yararlanarak toplamları 1 olan 𝑎0 ve 𝑎1 katsayıları belirlenerek iki terimli zaman penceresi elde edilir. Burada eskiden beri kullanılan iki tanesi incelenecektir. 5.2.5. Hann (Hanning) Penceresi Bu pencere ilk olarak Avusturyalı meteorolog J.V.Hann tarafından önerilmiştir. Katsayıları 𝑎0 = 𝑎1 = 0.5 ‘tir. Zaman ortamında, 2𝜋𝑛 𝑊(𝑛) = 0.5 − 0.5 cos ( 𝑁 ) 𝑛 = 0,1,2,3, . . … 𝑁 − 1 (5.25) Aslında bu bağıntı (5.20) ile verilen genelleştirilmiş kosinüs penceresinde ilk iki katsayının 0.5 diğerlerinin ise, 0 alınması ile elde edilir. Bu bağıntının frekans penceresi ise, 𝑊(𝑤) = 0.5𝑊𝐷 (𝑤) − 0.25 (𝑊𝐷 (𝑤 − 2𝜋 𝑁 ) + (𝑊𝐷 (𝑤 + 2𝜋 𝑁 )) (5.26) Burada 𝑊𝐷 (𝑤) Dirichlet çekirdeğidir. İlk yan salınımın genliği ana bölme genliğinden 32 dB daha düşüktür. Yan salınım genlikleri frekansın küpü ile ters orantılı olarak azalır. Şekil-32. Hann frekans penceresi. Şekil-33. Hamming frekans penceresi. 63 Şekil-3.32’ de görülen Hann penceresinin yan salınım genliklerinin hızla azalması nedeniyle, uzak frekanslarda yer alan düşük enerji düzeyli sinyallere enerji sızmasını önleyen ve bu sinyalleri ortaya çıkarmada başarılı bir penceredir. Şekil-3.33’ de verilen Hamming penceresinde yan salınım genliklerindeki azalma oranı, 6 dB/octave olarak oldukça yavaştır. Bu pencere, yakın ile uzak frekanslar da ki enerji sızması arasında önemli farklar yoktur. Yani uzak frekanslardaki enerjide ana bölme içinde yer alabilir. 5.2.6. Hamming Penceresi Katsayıları 𝑎0 = 0.54 ve 𝑎1 = 0.46 ‘dır. Hann penceresinin iyileştirilmiş durumu olarak bakılır. Zaman penceresi, 2𝜋𝑛 𝑊(𝑛) = 0.54 − 0.46 cos ( 𝑁 ) 𝑛 = 0,1,2,3, . . … 𝑁 − 1 (5.27) Bunun frekans penceresi, 𝑊(𝑤) = 0.54𝑊𝐷 (𝑤) − 0.23 (𝑊𝐷 (𝑤 − 2𝜋 𝑁 ) + (𝑊𝐷 (𝑤 + 2𝜋 𝑁 )) (5.28) Yan salınım düzeyi 43 dB düşüktür. Ancak yan salınım genlik azalımı yavaştır. 5.2.7. Üç terimli Kosinüs Pencereleri (5.20) bağıntısında m = 2 alınarak elde edilirler. Yani, 𝑎0 , 𝑎1 ve 𝑎3 gibi üç katsayıdırlar. Zaman ortamında, 2𝜋𝑛 𝑊(𝑛) = 𝑎0 − 𝑎1 cos ( 𝑁 4𝜋𝑛 ) + 𝑎3 cos ( 𝑁 ) 𝑛 = 0,1,2,3, . . … 𝑁 − 1 (5.29) şeklinde tanımlanırlar. Burada, 𝑎0 + 𝑎1 + 𝑎3 = 1 olmalıdır. İki terimli kosinüs pencerelerinin üç tane Dirichlet çekirdeğinin toplamından oluşmasına karşın, üç terimli pencereler beş Dirichlet çekirdeğinin toplamı sonucu oluşurlar. Bu nedenle de bu yolla yan salınım genliklerinde diğerlerine göre çok daha küçük genlik düzeyleri elde edilebilir. İki terimlilerde olduğu gibi, bu grupta da yan salınım genliklerinde sağlanacak iyileştirme 𝑎𝑚 katsayılarının seçimine bağlıdır. Çeşitli araştırmacılar farklı katsayı grupları kullanarak değişik isimler altında pencereler oluşturmuşlardır. Bu pencerelerin bir kısmını aşağıdaki bölümde inceleyelim. 64 5.2.8. Blackman Penceresi Katsayıları 𝑎0 = 0.42 , 𝑎1 = 0.5 ve 𝑎3 = 0.08 ‘dir. Zaman penceresi, 𝑊(𝑛) = 0.42 − 0.5 cos ( 2𝜋𝑛 𝑁 4𝜋𝑛 ) + 0.08 cos ( 𝑁 ) 𝑛 = 0,1,2,3, . . … 𝑁 − 1 (5.30) Blackman penceresi uzun frekanslardaki enerji sızmasını önleyerek daha doğru spektrum hesaplamayı sağlayan bir penceredir. Frekans penceresi genelleştirilmiş ifadede yerine konularak bulunabilir. Bu pencerede ilk yan salınımın genliği 53 dB daha aşağıdadır. Yan salınım genlik azalımı 18 dB olarak çok hızlıdır. İlk yan salınım genliğini en iyileştiren katsayılar şunlardır: 𝑎0 = 0.42659071 𝑎1 = 0.49656062 𝑎3 = 0.07684867 Bu katsayılarla hesaplanan Blackman penceresine Tam Blackman Penceresi denir. Bu durumda ilk yan salınım genliği 72dB düşer. Ancak yan salınım genliklerinde düşme oranı, önemli ölçüde azalmıştır. Şekil-34. Blackman frekans penceresi. 𝑎0 = 0.42, 𝑎1 = 0.50 ve 𝑎3 = 0.08. Şekil-35. Tam Blackman frekans penceresi. 65 5.2.9. Blackman-Harris Penceresi Bunlar Harris tarafından iyileştirilen pencerelerdir. Birincisinin katsayıları, a0 =0.42323 a1 =0.49755 a3 =0.07922 Yan salınım genlikleri önemli ölçüde azalmışsa da yan salınım genlik azalım oranı yavaşlamıştır. İkincisinin katsayıları, a0 =0.44959 a1 =0.49364 a3 =0.05677 yan salınım genlikleri daha da azalmıştır. 5.2.10. Geçkinli-Yavuz Penceresi Blackman penceresinin ikinci katsayısı 0.5 değeri sabit tutularak 1. ve 3. katsayılarının değiştirilmesi ile uygun pencere elde edilmeye çalışılır. Burada, a0 = 0.5 – a2 ilişkisi vardır. Buna göre Geçkinli-Yavuz penceresi, 𝑊(𝑛) = 1−2𝛽 2 − 0.5 cos ( 2𝜋𝑛 𝑁 4𝜋𝑛 ) + 𝛽 cos ( 𝑁 ) 𝑛 = 0,1,2,3, . . … 𝑁 − 1 (5.31) ile verilir. = 0.1565 için ilk yan salınımın genliği 52dB, β = 0.084 için 62dB düşüktür. Genel davranışı Blackman penceresine benzerdir. Bu filtrede katsayısı değiştirilmesi ile ana bölme band genişliği değiştirilebilir. Şekil-36. Blackman-Harris frekans penceresi. 𝑎0 = 0.42323, 𝑎1 = 0.49755 ve 𝑎3 = 0.07922. Şekil-37. Blackman-Harris frekans penceresi. 𝑎0 = 0.44959, 𝑎1 = 0.49364 ve 𝑎3 = 0.05677. 66 Şekil-38. Geçkinli-Yavuz frekans penceresi. = 0.1565 Şekil-39. Geçkinli-Yavuz frekans penceresi. = 0.084. 5.2.11. Dört Terimli Pencereler Dört terimli kosinüs pencereleri Harris tarafından verilmiştir. Bunlardan birincisi; 𝑎0 =0.40217 𝑎1 =0.49703 𝑎3 =0.09392 𝑎4 =0.00183 şeklinde olup yan salınım genlikleri -74dB düşüktür. İkincisi ise; 𝑎0 =0.35875 𝑎1 =0.48829 𝑎3 =0.14128 𝑎4 =0.01168 şeklinde olup yan salınım genlikleri -92dB düşüktür. Bu yönü ile bu pencereler, yan salınım genlikleri en fazla bastırılmış pencerelerdir. Ancak, yan salınım genliklerinde sağlanan kazanca karşılık, ana bölmenin band genişliği artmaktadır. Enerji sızmasının önlenmesine karşın, spektrum aşırı yuvarlatılmaktadır. 67 Şekil-40. Dört Terimli Blackman-Harris frekans penceresi. Şekil-41. Dört Terimli Blackman-Harris Frekans penceresi. 𝑎0 = 0.35875, 𝑎1 = 0.48829, 𝑎2 = 0.14128 ve 𝑎3 = 0.07922. 𝑎0 = 0.40217, 𝑎1 = 0.49703, 𝑎2 = 0.09392 ve 𝑎3 = 0.00183. Diğer Sık Kullanılan Pencereler Bu bölümde veri-işlem çalışmalarında kullanılan diğer pencereler hakkında bilgi verilecektir. 5.2.12. Parzen Penceresi Hanning ve Hamming pencerelerine göre, hesaplama işlemlerinde biraz daha fazla zaman almasına rağmen, yan salınım genlikleri çok düşük ve eksi değerleri olmadığından tercih edilmektedir. Parzen penceresi simetrik kübik bir denklemden türetilmiştir. 2𝑛 2 1 − 6 ( 𝑀 ) (1 − 𝑊(𝑛) = 2 (1 − { 0 2|𝑛| 3 𝑀 ) 2|𝑛| 𝑀 0 ≤ |𝑛| ≤ ) 𝑀 4 ≤ |𝑛| ≤ |𝑛| ≥ 𝑀 𝑀 4 (5.32) 2 𝑀 2 Parzen penceresi, çapraz güç yoğunluğunu hesaplamak amacıyla kullanılır. Parzen penceresinin Fourier dönüşümü dört adet dikdörtgen fonksiyonun dönüşümlerinin çarpımından oluşur. Parzen penceresinin Fourier dönüşümü sonrası frekans ortamı aşağıdaki (5.33) denklemi ile verilir. 68 wM sin 3M 8 W ( w) 8 wM sin 8 4 (5.33) Parzen penceresi üçüncü Türevine kadar sürekli olduğundan, yan salınımları 𝑤 −4 ile orantılı olarak azalır ve kendi kendisinin katlamalı çarpımından oluştuğundan, eksi değeri olmayan bir penceredir (Şekil-42-b). Şekil-42. a) Parzen Penceresi ve b) Fourier dönüşümü. 5.2.13. Dolph-Chebyshev Penceresi Bu pencere belirli bir yan salınım seviyesi için ana bölme genişliğini en küçük değerde tutmak için geliştirilmiştir. Pencerenin ayrık Fourier dönüşümünün eşit aralıklarla örneklenmiş değerleri cinsinden aşağıdaki şekilde tanımlanır; 𝑘 𝑀 𝑐𝑜𝑠(𝑀(𝑐𝑜𝑠−1 (𝛽𝑐𝑜𝑠(𝜋 )))) 𝑊(𝑘) = (−1)𝑘 (5.34) 𝑐𝑜𝑠ℎ(𝑀𝑐𝑜𝑠ℎ−1 (𝛽)) Burada, 0 ≤ |𝑘| ≤ 𝑀 − 1 𝛽 = 𝑐𝑜𝑠ℎ ( 1 𝑐𝑜𝑠ℎ−1 (10𝛼 )) 𝑀 𝑥 − 𝑡𝑔−1 (𝑥⁄ ), |𝑥| ≤ 1 −1 (𝑥) 2 −√1 − 𝑥 2 𝑐𝑜𝑠ℎ ={ 𝑙𝑜𝑔 (𝑥 + √𝑥 2 − 1), |𝑥| ≥ 1 69 Pencerenin zaman fonksiyonu W(n)’yi bulmak için W(k)’nın ayrık ters Fourier dönüşümü alındıktan sonra elde edilen değerler birim tepe genliğe göre ölçeklenir. değişkeni ana bölme seviyesinin yan bölme seviyesine oranının logaritmasını gösterir. α‘ya çeşitli değerler verilerek pencereler türetilebilir. Şekil-43. a) Dolph-Chebyshev penceresi ve b) Fourier dönüşümü. Burada = 3.0 alınmıştır. 70