Yüzünüzdeki gülümseme, karşınızdaki insanlarla kurulacak sıcak bir diyaloğun ilk adımıdır. Sağlıklı ve kendine güvenen bir ifade ve gülümseme ile etkileyici olmak mümkündür. Yüzyıllar boyunca düzgün ve beyaz dişler, yüz güzelliğinin sembolü olmuştur. Doğal diş yapınız buna uygun olmayabilir ancak son yıllarda kullanılan teknoloji ve diş hekimliğindeki gelişmelerle estetik bir gülüşe sahip olmanız hiç de zor değil. Kendiniz için biraz zaman ayırmanız, sağlığınız ve görünüşünüz açısından olduğu kadar kendinize güveninizin artması açısından da önemlidir. Son yıllarda öne çıkan bir kavram olan estetik diş hekimliği; dişlerin ve ilişkide bulunduğu ağız ve yüz bölgesinin bir bütün olarak değerlendirilip, sağlık ve kozmetik açıdan ele alınmasını ilke edinmektedir. Burada diş hekiminin bilgi ve tecrübesi kadar, sanatsal görüşü de önemlidir. Doğallığı yakalamak için yüz yapınıza uyumlu formda ve renkte dişler yapılmalıdır. Hiçbir zaman duvar gibi dümdüz ve doğallıktan uzakta bembeyaz dişler estetik olarak kabul edilmez. Buradaki esas nokta, çene ve diş yapınızın elverdiği ölçülerde, sizin de beğeneceğiniz doğal görünümlü dişler elde etmektir. Gülüş tasarımında ele alınabilecek birçok nokta vardır. Her hastaya göre bu kriterler değişmektedir. Cinsiyet, yaş, meslek, ten ve saç rengi tasarımı etkileyen kriterlerdir. Gülümsemek sizin için sıkıntıya dönüşüyorsa; Dişleriniz arasında boşluklar varsa, Güldüğünüzde dişetiniz görünüyorsa, Dişlerinizin sarı renkte görünmesini istemiyorsanız, Ön dişlerinizde dolgu varsa ve zamanla bunlar da sararmışsa, Çapraşık dişlere sahipseniz, Gülerken elleriniz ağzınızı kapatıyorsa estetik diş hekimliği beklediğinizin çok üstünde sonuçlar verebilir. Diş ağartma, dişlerdeki koyu ,rengin çeşitli yöntemler kullanılarak açılması işlemidir. Estetik dişhekimliği yöntemleri arasında sıklıkla başvurulan bir yöntemdir. Beyazlatma işlemi sonucu ; çay, kahve, sigara .. vs kullanımıyla birlikte ya da zamanla kendiliğinden oluşan renk değişimlerinde dişler geçici olarak beyazlar. Zamanla dişlerin mineral yapısındaki bozulmalara bağlı olarak mine tabakası daha gözenekli bir yapı halini alır. Bu yapı dişlerde pigmentasyona uygun bir ortam hazırlayarak diş renginin koyulaşmasına neden olur. Ayrıca çay, kahve, sigara, tetrasiklin türevi antibiyotikler ya da aşırı flor alımı dişlerin renginde değişikliklere neden olabilmektedir. İşlemden önce hastanın beyazlatmaya uygun olup olmadığı incelenir ve hangi tip beyazlatma uygulanacağına karar verilir. Dişeti hastalıkları, aşınmış diş mineleri, çürükler ve gebelik diş beyazlatmada engel teşkil etmektedirler. Böyle durumlarda diştaşları temizlenip, dişetleri sağlıklı bir hale getirilir, mevcut çürükler tedavi edilir, gerekli tüm tedaviler tamamlanıp dişler beyazlatmaya uygun hale getirilir. İşlemde kullanılan kimyasallar, çürüklerden içeri girerse pulpayı zedeleyip aşırı ağrı ve hassasiyete neden olabilir. Beyazlatmanın ofis ve ev tipi olmak üzere 2 çeşidi bulunmaktadır; Muayenehanede gerçekleşitirilen ofis tipi beyazlatmada %15-35 hidrojen peroksit kullanılır. İşlemden önce dişetlerine koruyucu bir jel sürerek buradaki olası zararlar elimine edilir. Daha sonra beyazlatma ajanı dişlerin ön yüzeylerine sürülerek yaklaşık 30-60 dakika beklenir. Ofis tipi beyazlatmayla hızlı sonuç alabilmek mümkündür. Bazı durumlarda seans sayısı arttırılabilmektedir. Hekimin kullanacağı bir ışık kaynağı ya da lazer beyazlatma sürecini biraz daha hızlandırabilir. Ev tipi beyazlatmada daha düşük konsantrasyonlu malzemeler kullanılarak uzun sürede ama daha kalıcı sonuç elde etmek mümkündür. Bunun için hastadan ölçü alınarak dişlerin yapısına uygun bir plak hazırlanır. Hasta, beyazlatma jelini evde bu plak içine yerleştirerek kullanacaktır. Plak rahatça takılacak ve günlük yaşamı olumsuz etkilemeyecek şekilde yapılmaktadır. Bu yöntemle günde yarım saat ayırarak uzun süreli beyazlatma sağlamak mümkündür. Genelde birkaç hafta süren bir uygulamadır. Ev tipi beyazlatmada hekim, sonucu değerlendirmek ve hassasiyeti kontrol etmek için hastasını takip etmek isteyebilir. Profesyonel diş beyazlatma risk taşımayan bir işlemdir. Uygulamaların % 95’i başarılı sonuçlar vermekte ve kişinin alışkanlıklarına bağlı olarak 2-3 yıl kadar sürebilmektedir. Nadir durumlarda diş hassasiyeti ve diş eti irritasyonu oluşabilmekte ancak bu durum kısa sürede normale dönmektedir. Beyazlatmanın sonucu dişlerin yapısına ve lekenin çeşidine göre değişir. Çoğunlukla sarı lekelenmeler gri olanlara göre daha çabuk beyazlar. Porselen kuronlar, laminat venerler ve protezler beyazlatmanın uygulanmadığı bölümlerdir. Lekenin çeşidi, kulllanılan beyazlatıcı ajanın gücü, uygulama süresi ve sıklığı, elde edilecek beyazlatmanın derecesini etkiler. Burada önemli olan bembeyaz dişler elde etmek değil, kişinin cilt, saç, göz rengine uygun beyazlatma elde etmektir. Aşırı beyazlamış dişler bazı kişilerde yapay bir görüntüye de neden olabilmektedir. Bunun için istenilen tona ulaşana kadar adım adım beyazlatma, işlemi uygulanmalıdır. Dişteki renkleşmeler şu şekilde gruplara ayrılabilir; Dış kaynaklı renkleşmeler; Lekeler sadece diş minesi yüzeyindedir. Beslenmeye bağlı olarak oluşur. Çay, kahve, kola, koyu renkli meyve suları, kırmızı şarap gibi içecekler ve domates salçası, şeftali gibi yiyecekler dişte yüzeysel renkleşmeye neden olurlar. Bu tür lekelerde beyazlatma işlemi başarılı sonuçlar verir. İç kaynaklı renkleşmeler; Dişin mine tabakasının altındaki dentinde oluşan renkleşmelerdir. Çocuklukta kullanılan tetrasiklin türevi ilaçlar ve aşırı florid kullanımı ya da annenin gebelik döneminde kullandığı bazı antibiyotikler nedeniyle oluşabilir. Rengin açılması çok yavaş olur ya da hiç olmaz. Yaşlılık nedeniyle oluşan renkleşmeler; İlerleyen yaşlarda dişteki mine tabakası aşınarak alttaki dentin tabakasının koyu rengini yansıtır. Aynı zamanda yıllar içinde iç ve dış kaynaklı renkleşmeler de görülebilir. Böyle durumlarda beyazlatma işleminden başarılı sonuçlar elde edilebilir. Kanal tedavisi görmüş dişlerde renkleşme; Kanal tedavisi sırasında dişin kökünde bulunan ve dişi besleyen sinirin kanaldan uzaklaştırılmasıyla diş canlılığını yitirecek ve zamanla parlak, canlı rengini de kaybedecek, sararacaktır. Bu tür renkleşmelerde pulpa odasına yerleştirilen beyazlatma ajanı dişte 3 gün bekletilir. İstenilen sonuç elde edilene kadar işlem tekrarlanır. Bu şekilde özellikle ön bölgede tek başına kalmış koyu renkli dişler beyazlatılır. Genellikle olumlu sonuç alınır. Uygulanan bütün beyazlatma yöntemleriyle geçici bir beyazlık elde edilmektedir. Dişlerin yapısı, kişinin beslenme alışkanlıkları ve işlem sonrası önerilere ne kadar dikkat edildiğine bağlı olarak 2-3 sene sonra tekrarlanması gerekir. Dişeti çekilmesi sonucunda açığa çıkan diş kök yüzeylerine, dişeti rahatsızlığı olan hastalara, gebelik ya da emzirme döneminde olan hastalara uygulanmaz. Hastanın kendi uyguladığı yöntemler; Eczane, market ya da internetten temin edilen çok çeşitli beyazlatma ürünü bulunmaktadır. Hekimin kontrolü altında olmayan bu tür yöntemler dişetlerinde sızıntı ve tahrişe neden olur. Ayrıca yutulduğu taktirde vücuda zarar verebilir. Kişi bu şekilde dozu ayarlayamadığı için de ürünün etkisi azalır. Çoğu beyazlatıcı özelliğe ship diş macunları da içerdiği sert granüller nedeniyle dişte aşınmaya ve hassasiyete neden olur. Beyazlatma işlemi sonrasında; hekim uygulamanın etkinliğini gözlemlemek ve dişteki hassasiyeti kontrol etmek için hastayı görmek ister. Bu aşamada hasta da hekimin tavsiyelerine uyarsa başarılı sonuçlar elde edilir. Sonuç alınamayan nadir durumlarda da porselen laminat uygulaması hastanın memnun olabileceği bir tedavi şeklidir. LAZERLE DİŞ BEYAZLATMA (kliniğimizde uygulanan) Fototermal Diş Beyazlatma Bu yöntemde de yine bir miktar özel bir jel kullanılır. Ancak önceki metottan farklı olarak yüksek enerjili özel bir ışın demeti yardımıyla uygulanır. Işık kaynağı bir seri LED veya diyot-lazer den oluşabilir. Yine bu yöntemde de muhtemel olumsuz etkilerin olabileceğinden mutlaka dişhekimi gözetiminde yapılmalıdır. Fotokimyasal Diş Beyazlatma Bu diş beyazlatma yönteminde, beyazlatma jeli bir UV-lamba (mavi ışık) veya bir KTP lazeri (yeşil ışık) kullanılarak aktive edilir. Bu metodu diğerlerinden ayıran özellik ise kullanılan ışık kaynağının da ayrıca dişi beyazlatıcı etkisinin olmasıdır (foto oksidasyon). Bu uygulama, dişler üzerinde daha derin bir beyazlatma sağlar. UV-Işık kullanırken çevre dokular (dudaklar, dişetleri, dil vb.) muhtemel yanık yaralanmalarına karşı iyi korunmalıdır. KTP lazeri kullanırken ise yanma riski yoktur, ancak dişetleri beyazlatma jelinin sızıntılarına karşı korunmalıdır (gingiva block). KTP lazeri ile beyazlatmanın büyük bir avantajı da; geniş bilimsel araştırmalar sonucunda diş minesi üzerinde yan etkilerinin gözlenmemiş olmasıdır. Diş beyazlatma işlemi sonrasında yapılacak florid uygulanması diş minelerini güçlendirir ve çürümeleri önler. Lazer nedir ve nasıl elde edilir? Lazerler tek renkli, düz, yoğun, tek fazlı monokromik ışık üreten cihazlardır. Renkli olduğu gibi renksizde olabilir. Görünürlük dalga boyu ile ilgilidir. Bu dalga boyu ve gücü tıptaki kullanım alanını belirler. Lazer yardımıyla, elektromanyetik dalgalar güçlenir ve hizalanır. Böylece, tedavi yapılacak bölgede kesici ve yakıcı etkiye sahip, yüksek enerjili bir ışık demeti elde edilir. Lazerlerin kullanım alanları, sahip oldukları dalgaboylarına göre değişmektedir. Farklı dalgaboylarında, tüm dokular, farklı soğurma oranlarına sahiptirler . Bu yüzden, lazer seçimi yapılacak işleme bağlıdır. Örneğin, KTP lazeri 532nm lik bir dalgaboyuna sahiptir. KTP lazer ışını, hemoglobin ve oksihemoglobin arafından yüksek oranlarda soğurulabildiği için küçük ve hassas cerrahi işlemler için çok uygundur. Laserin çalışma prensibi: Dışarıdan ışık verme, elektrik akımı geçirmek suretiyle veya kimyasal bir yolla elde edilen enerji, ortamdaki atomlara ulaşır. Bunların bazıları bu enerjiyi emerler. Fazla enerji, atomları kararsız hale getirir. Kendisine bir foton çarpan, uyarılmış ve kararsız atom, fazla enerjiyi foton yayınlayarak verir. Fotonlar, benzer şekilde diğer fotonların yayılmasını sağlar. Uyarmalarla ortamdaki fotonlar daha da artar. Atomların hemen hemen hepsi, foton yaymaya başlayınca kuvvetlenen ışın demeti oluşur. Bu, laser ışınıdır. Laser ışınları yüksek frekanslı olduklarından güneş ışını özelliklerine sahiptir. Ancak laser ışınları tek frekanslıdır. Beyazlatılan dişler ne kadar süre beyaz kalır? Farklı diş beyazlatma (bleaching) metotlarıyla beyazlatılan dişler bir kaç yıl beyaz kalır. Fakat bu süre kişiden kişiye değişir. Yeme-içme alışkanlıkları, sigara ve fırçalama alışkanlığı dişlerin beyaz kalma süresini etkiler. Şu unutulmamalıdır ki, bleaching her zaman istediğiniz beyazlığı sağlamayabilir. Beyazlama oranı dişlerinizin beyazlatma işlemi uygulanmadan önceki tonuna bağlıdır ve kişiden kişiye değişir. Bu yüzden diş hekiminiz ile beklentilerinizi önceden konuşmalısınız. Diş Beyazlatma veya diş ağartma, genel dişhekimliğinde çokça uygulanan bir işlem olmasına rağmen aslına Estetik/Kozmetik Dişhekimliğinin alanıdır. Çok kimse beyaz dişlerle yapılan bir gülüşü çok çekici bulur. Genelde süt dişleri, erişkinlik dişlerinden daha beyazdır. Kişi yaşlandıkça dişlerinin rengi de zamanla daha koyulaşır. Bu koyulaşma diş minelerinin mineral yapısındaki değişimden kaynaklanır. Dişler ayrıca, bakteri pigmentleri ve tütün kullanımından kaynaklanan renklenmelere de maruz kalabilir. Beyaz dişler gençlikle özdeşleştirildiğinden estetik görünümlü olmak isteyen kişiler tarafından oldukça arzulanırlar. Ancak şunu belirtmeliyiz ki, abartılı bir beyazlık çoğu durumda estetik olmayabilir. Her zaman için yüz ve ağız yapınıza uygun düşen doğal ton daha estetik olacaktır. “Site içeriğinde bulunan bilgiler bilgilendirmek içindir, bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez”