b*rl*kte ya*amak ve d*yalog kültürü b*reysel gel***m = b*reysel evr*m

advertisement
 İLETİŞİM
 Duygu, düşünce yada bilgilerin akla gelebilecek
her türlü yolla başkalarına aktarılmasıdır
İNSANLAR FARKLIDIRLAR…













FARKLI DAVRANIRLAR
FARKLI DÜŞÜNÜRLER
FARKLI YAŞARLAR
FARKLI KARARLAR ALIRLAR
FARKLI İLİŞKİLER KURARLAR
FARKLI ALGILARLAR
FARKLI ANLATIRLAR
FARKLI ANLARLAR
FARKLI DUYGULARI VARDIR
FARKLI TEPKİLER VERİRLER
FARKLI ŞEKİLDE SORUNLARINI ÇÖZERLER
FARKLI KONUŞURLAR VE DİNLERLER
FARKLI KORKULAR, ENDİŞE VE KAYGILAR
DİNLERLERKLI STRES YAŞARLAR
 Toplumsal İlişkiler Sistemi Olarak
Kişilerarası
iletişim
Grup iletişimi
Örgütsel iletişim
Toplumsal iletişim

Kullanılan Kanallara ve Araçlara Göre
 Görsel iletişim
 İşitsel iletişim
 Dokunma ile İletişim
 Telekomunikasyon
 Kitle iletişimi
 Kullanılan Kodlara Göre
Sözlü
iletişim
Sözsüz iletişim
Yazılı İletişim

Zaman ve Mekana Göre
 Yüzyüze iletişim
 Uzaktan iletişim
 Kötü ilişkilerin sebebi çoğu zaman kötü
iletişimdir.
 Kötü iletişim
Zaman kaybı
 Mutluluk kaybı
 Para kaybı
 Sağlık kaybı
demektir.

İNSANI TANIMANIN VE BİLMENİN
İHTİYAÇ ANALİZ YÖNTEMLERİ
ÖNCE KENDİNİ TANI ?
SONRA; ÇEVRENDEKİLERİ…
1- BEN KİMİM ?
2- HAREKET VE DAVRANIŞLARIMIN TEMELİNDE
NE YATAR ?
3- NİÇİN BÖYLE HAREKET ETTİM ?
4- NEDEN BÖYLE DAVRANDIM ?
5- NEDEN BÖYLE DÜŞÜNDÜM ?
6- NEDEN BÖYLE KONUŞTUM ?
İletişimin temel birimleri
1-KAYNAK= İletişimi başlatan
2-MESAJ = İletilecek bilgiler
3-KANAL = İletim yolu
4-HEDEF = İletilecek kişi
5-GERİ BİLDİRİM= Hedefin cevabı
İLETİŞİM DE DURUMLAR
1- SÖYLEDİM— DUYDU ANLAMINA GELMEZ
2- DUYDU— ANLADI ANLAMINA GELMEZ
3- ANLADI— HAK VERDİ ANLAMINA GELMEZ
4- HAK VERDİ— BENİMSEDİ ANLAMINA GELMEZ
5- BENİMSEDİ— UYGULADI ANLAMINA GELMEZ
6- UYGULADI— SÜRDÜRECEK ANLAMINA GELMEZ
GELMEZ
İletişim, mesaj gönderme ve alma
süreçlerinden ibarettir
 MESAJ GÖNDERME
 Mesaj göndermenin en yaygın biçimi konuşmadır.
Günlük hayatın hemen her evresinde kullanılır.
 İnsanın dilince değişir kader,
 Ya yurda baş olur, ya başı gider.
Kutadgu Bilig
Konuşmanın şifreleri
 Ses tonu
 Sözcüklerin seçimi
 İçerik
 Simgesel dil
 Konuşma hızı
 Ses tonu
 Ses tonu konuşmanın içeriğine de işaret eder,
kızgınlık, sevinç gibi duyguları dinleyene aktarır.
 İletişim alanında çalışan uzmanlar, sesin yüksek ve
alçak tonlarda beraber kullanılmasıyla daha etkili
olacağının altını çizerler. Çünkü monoton bir ses
makine gibidir, yaşamı aksettirecek duyguları
içermez. Cümlelerin sonuna doğru yapılan
vurgular bu konuda daha çok yardımcı olur.
 Sözcüklerin seçimi
 Etkili sözlü iletişimde kullanılan sözcüklerin
anlamlarının açık olmasına dikkat edilmelidir.
 Konuşmalarda teknik sözcükler veya jargon
kullanılması farklı mesleklerden veya alanlardan
olan kişilerin konuyu anlamamalarına sebep
olabilir.
 İçerik
 Dinleyicinin yaş,eğitim,kültür seviyesine mutlaka dikkat
edilmeli ve uygun konuşma içeriği kullanılmalıdır. Eğer
dinleyiciler konuya yabancı iseler, örnek olay ve detaylar
verilerek anlamaları sağlanabilir.
 Simgesel dil
 Mecaz, teşbih(benzetme), abartma, alay ve buna benzer
simgeler konuşmaya renk katar ve anlamı kuvvetlendirir.
 Konuşma hızı
 Konuşmada farklı hız kullanılarak dinleyenlerin
dikkatlerini sürdürmeleri sağlanabilir.
 Etkili bir konuşmada, konuşma hızının dakikada 140150 kelimeyi geçmemesi gerekir.
 Bundan daha hızlı konuşmada, insanlar söyleneni
anlamak yerine konuşmacının ne kadar hızlı
konuştuğuna yoğunlaşırlar. Ancak etkili bir konuşma
biçiminde ana mesajın verilmesine doğru, hız biraz
artırılır. Ana mesaj verilir verilmez, hız kesilerek birkaç
saniye bu mesajın sindirilmesine izin verilir.
Konuşmada, çok hızlı konuşmak kadar, çok yavaş
konuşmak da etkililiği azaltacaktır.
 MESAJ ALMA
 Mesaj almanın en yaygın kullanım şekli dinlemedir.
Dinleme iletişimin en temel alanlarından biridir.
Karşımızdaki kişiyi işitmek yeterli olmaz. Onun
söylediklerini anlamak, düşünmek, etkin bir dinleyici
olmak gerekir. Hiç kuşkusuz dinleme edimini sağlıklı
bir şekilde gerçekleştirmek kolay değildir. Günlük
hayatımızın koşuşturması ve yorgunluğu içinde sürekli
bir şeyleri dinlemek zorunda kalırız.
 Gerçek dinleme söylenenleri dikkatimizi tam
vermemiz ve onları anlamamız anlamına gelir.
Dinleyerek yakın çevremizdeki arkadaşlarımızı,
aile üyelerini anlamamızı, neler hissettiklerini
öğrenmemizi,onları ve ilişkilerimizi daha iyi
değerlendirmemizi sağlayacaktır. Dinleyerek
evimizde, mutlu ya da mutsuz insanların varlığını,
işte daha iyi çalışmamızı sağlayabiliriz.
 DİNLEMENİN TÜRLERİ
 1-)Görünüşte dinleme
 2-)Seçerek dinleme
 3-)Saplantılı dinleme
 4-)Savunucu dinleme
 5-)Yüzeysel dinleme
 6-)Edilgen dinleme
 7-)Etkin dinleme
 1-)Görünüşte dinleme
 Bu dinleme türü aslında dinlememek sadece dinliyormuş
gibi yapmaktır.
 2-)Seçerek dinleme
 Bu dinleme türü bir anlamda algıda seçicilikle
ilgilidir.Bir annenin bir oda dolusu çocuğun sesi varken,
kendi çocuğunun ağlayışını ayırt etmesi yada karnı aç olan
kişilerin sadece yemek reklamlarını fark etmesi gibi
dinleyicinin sadece kendisi ile ilgili olan kısmı duyması
diğer anlatılanlara kulaklarını kapatması anlamındadır.
 3-)saplantılı dinleme
 Bu tür dinleyiciler siz ne derseniz deyin kendi duymak
istediğini duyar,bu tür dinleyicilerle belli bir noktaya yada
ortak paydaya gelmek çok zordur.
 4-)Savunucu dinleme
 Bu tür dinleyiciler sürekli savunma durumundadırlar.
Yapılan her tür konuşmayı kendilerine yönelik bir saldırı
gibi algılarlar ve sürekli kendileri ile ilgili aslında öyle
olmadıklarını,öyle düşünmediklerini ispatlamak gibi bir
uğraşı içindedirler. Konuşmaları genellikle kendilerine
dönüktür.
 5-)Yüzeysel dinleme
Yüzeysel dinleyici konuşmanın ayrıntılarına dikkat etmez,
genel konu ve içerik hakkında bilgi sahibi olmak onun için
yeterlidir. Söylenen sözün görünürdeki yüzeysel anlamın
arkasında yatan derin anlamını kaçırır.
 6-)Edilgen dinleme
 Dinleyici söylenen her şeyi dinler ama tamamen
pasiftir, konuşmaya herhangi bir katkı sunmaz,eleştiri
getirmez,sadece dinler. Konuşmacıda dinlenmiyormuş
izlenimi yaratır.
 7-)Etkin dinleme
 Etkin dinleme görünen mesajın arkasındaki gerçek
mesajın ortaya çıkmasını sağlar. Etkin dinlemede
konuşmacı kendisinin ve söylediklerinin
önemsendiğini hisseder, böylece kendini daha iyi ifade
eder, aldığı geri iletiler olaya daha objektif bakmasını
sağlar, sevgi ve saygı ortamı oluşturur, kabul edilmek
konuşmacıda özgüven oluşturur.
İLETİŞİMİN PÜF NOKTALARI
 A-)BEDEN DİLİ
 B-)SORU SORMA VE CEVAP VERME
 C-)ELEŞTİRİ
 D-)HAYIR DİYEBİLMEK
 E-)EMPATİ
A-)BEDEN DİLİ
 A-)BEDEN DİLİ
Bir kişiyle iletişim kurduğumuzda söylediklerimiz
ne kadar önemli ise hareketlerimizle o kişide
bıraktığımız intiba da o kadar önemlidir. El kol
hareketleri, mimikler, dokunma, vücut pozisyonu...
İş yaşamında başarılı olmak isteyen kişi
iletişim kurduğu kişilerin sadece söylediklerini değil
yüzü eli kolu ve bedeniyle yaptıklarını da duymalıdır.
Yapılan araştırmalara göre iletişimde
kelimelerin etkisi % 7-10, ses tonu ve
konuşma şeklinin etkisi % 30 – 40, beden
dilinin etkisi % 55 – 60’dır.
 Beden dilinin bileşenleri
 Göz teması
 Mimikler
 Beden duruşu
 Yakınlık
 Temas
 Dış görünüş
 Göz teması
 Göz teması
 Bir tür sözel olmayan iletişim biçimidir ve sosyal
davranış üzerinde büyük etkisi olduğu
düşünülmektedir. Göz temasının sıklığı ve anlamı
kültürler arasında farklılık göstermektedir.
 Doğrudan konuştuğunuz kişiye bakmak, karşınızdaki
kişiye samimiyetinizi iletmenize yardımcı olur ve
mesajınızın etkisini artırır. Yere bakarak veya
gözlerinizi kaçırarak konuşmanız, karşınızdaki kişinin
üstünlüğünü kabullenme olarak yorumlanacaktır.
 Doğrudan göz ilişkisi kurmak ve sürdürmek
konusunda aşırılığa kaçmamak gerekir.
Sürekli olarak bir insanın gözlerinin içine bakmak
hem o kimsede rahatsızlık doğurur, hem de
gereksizdir.
 Mimikler
 Mimikler
Bir duygu veya düşüncenin kaş, göz, ağız, yüz
hareketleriyle anlatılması.
"Yüzü ekşidi, kaşları çatıldı, dudaklarını büzdü,
gözleri hayretle açıldı!" gibi ifadeler bize o kişinin
duygu durumu hakkında bilgi verir, mesaj iletir.
 Beden duruşu
 Beden duruşu
 Beden duruşu, ayakta durma veya oturma
pozisyonlarında değişik mesajlar verir.
 Dik durma, öne eğilmiş durma, bacak bacak üstüne
atarak oturma, arkaya yaslanıp oturma, vb hareketler
karşıdakine çeşitli mesajlar verirler.
 Yakınlık
 Yakınlık
 Mahrem bölge
 Kişisel bölge
 Sosyal bölge
 Ortak bölge
 Mahrem bölge (15 ila 45 cm. arasında )
 Kişiler bu bölgeyi kendi mallarıymışçasına
koruduklarından tüm bölgeler arasında en
önemlisi budur. Sadece o kişiye duygusal olarak
yakın olan kişilerin bu bölgeye girmesine izin
verilir.
 Kişisel bölge (46cm-122cm arası)
 Bu da kokteyllerde ofis partilerinde sosyal
etkinliklerde ve arkadaş toplantılarında
başkalarıyla aramızdaki mesafedir.
 Sosyal bölge (123cm-360cm arası)
 Yabancılar örneğin evimizde tamirat yapan
tesisatçı veya doğramacı postacı bakkal işyerindeki
yeni eleman ve çok iyi tanımadığımız kimselerle
aramızdaki mesafe budur.
 Ortak bölge (360mm ve ötesi)
 Kalabalık bir gruba hitap ettiğimizde durmayı
tercih ettiğimiz rahat mesafe budur.
 Temas
 Temas
 Bütün araştırmalar bedensel temasın canlıların
hayatında önemli bir rolü olduğunu ortaya
koymaktadır. Türkler, duygularını aktarmak için temas
öğesinden Batı toplumlarına kıyasla daha fazla
yararlanan milletlerdendir. Birini öpme, kollarını ya da
sırtını tutma bizdeki insan ilişkilerinde sık ve bol
olarak kullanılır. Aile bireyleri arasındaki ilişkilerde
sarılma, öpme, kucaklama ve okşamanın yaşanması,
ilişkileri geliştirir. Temas öğesinin varlığı büyüklere de,
çocuklara da güven verir.
 Dış görünüş
 Dış görünüş
Giysiler, kişiler arası iletişimde özellikle mesajların
algılanması ve hedeflerin ikna edilmesi ve hedef
kitle üzerinde olumlu bir imaj yaratılmasında
önem taşımaktadır.
Ortama göre seçilmiş güzel ve intizamlı kıyafet
kaynağın kendisine duyduğu güvenin ve hedef
kitleyi oluşturan bireylere karşı duyduğu saygının
göstergesidir.
B-)SORU SORMA VE CEVAP
VERME
 Sorunun asıl amacı gerçeği öğrenmektir. Gerçeği
öğrenirken, yargı, inançsızlık, öfke, aşağılama da
sorunun içine gizlenebilir. Soruyu soran bu
yüzden, cevabı verenden daha çok belli eder
kendini...
 Doğru yanıtlara giden yol, soru sormanın
inceliklerini bilmekten geçer. Kime, neyi, ne
zaman, nerede, niçin ve nasıl sorduğumuz,
yanıtların kalitesini belirleyecektir. Sormayan
gelişemez, gerçekleri öğrenemez, ezber bozamaz,
fark yaratamaz, daha iyiye ulaşamaz. Felsefenin,
bilimin, teknolojinin; icatların ve keşiflerin; tüm
medeniyetlerin, gazeteciliğin temelinde soru
sormak vardır.
C-)ELEŞTİRİ
 Birey değil davranış eleştirilmelidir
 Eleştirilen davranışı eleştiren kişinin kendisinin yapmamış




olması
Eleştirileri hakaret unsurları içermemelidir.
Kesinlikle genellemelerden sakınılmalıdır
Eleştirilerin yapılacağı yer ve mekan iyi seçilmelidir.
Eleştiri yapılacak kişinin içinde bulunduğu duygusal
zaman ayarlanmalıdır
D-)HAYIR DİYEBİLMEK
 Hepimiz biliriz ki onaylanmak ve beğenilmek
insanların en önemli ihtiyaçlarından biridir.
Zaman zaman sırf bu ihtiyacını karşılayabilmek
için insanlar, kendi isteklerini bir kenara atarak
diğer insanların istek ve beklentilerini karşılamak
adına onlara EVET; kendi istek ve beklentilerini ise
erteleyerek HAYIR derler…
 Fakat burada diğer insanlara söylediğimiz hayır ve
evetlerin dengesini çok iyi kurabilmek önemlidir…
Çünkü ruh sağlığı tanımlamalarına baktığımızda
tanımlardan biri de kendinin ve toplumun
beklentilerine dengeli uyum göstermektir. Yani ne
biri ne de diğeri çok ağır basmayacak şekilde
uygun dengeyi kurabilmek ruh sağlığının kısa
fakat belirgin tanımlamalarından biri olarak kabul
edilmektedir…
 Hayır demenin daha doğrusu karşımızdakini
incitmeden hayır diyebilmenin bir yöntemi olabilir
mi? Genelde önerilen yöntem;
 1-Sizden istenenin kendi cümlelerinizle tekrar
ifade edilmesi,
 2-Ardından, neden kabul etmediğinizle birlikte
gerekçenizin belirtilmesi,
 3-Hayır cevabınızın sizden bir şeyler isteyen
tarafından kabul edilebilmesini kolaylaştıracak
ifadeler kullanılmasıdır.
 4-Acele etmeyip sabırlı olunuz,
 5-Çok fazla özür dilemeyiniz,
 6-Baskı altında eğilmemeye çaba gösterin,
 7- Karşınızdaki ile aynı tarafta olduğunuzu
göstermeye onun da bunu anlamasına çaba
gösterin.
E-)EMPATİ
 EMPATİ, KENDİMİZİ KARŞIMIZDAKİNİN
YERİNE KOYABİLME SANATIDIR.
Empati tanımı üç temel öğeden oluşmaktadır.
1-)Empati kuracak kişi kendisini karşısındakinin
yerine koymalı, olaylara onun bakış açısıyla
bakmalıdır.
2) Empati kurmuş sayılmamız için, karşımızdaki
kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak
anlamamız gereklidir.
3) Empati tanımındaki son öğe ise,empati kuran
kişinin zihninde oluşan empatik anlayışın, karşıdaki
kişiye iletilmesi davranışıdır.
 Bir insana sempati duymak demek, o insanın sahip
olduğu duygu ve düşüncelerin aynısına sahip
olmak demektir. Karşımızdaki kişiye sempati
duyuyorsak, onunla birlikte acı çekeriz yada
seviniriz.
 Empati kurduğumuzda ise karşımızdakinin duygu
ve düşüncelerini anlamak esastır. Kendimizi
sempati kurduğumuz kişinin yerine koymamız ve
onu anlamamız şart değildir; sempatide "yandaş"
olmak esastır. Empati kurduğumuzda ise
karşımızdaki kişiyle aynı duyguları ve görüşleri
paylaşmamız gerekmez; sadece onun duygularını
ve düşüncelerini anlamaya çalışırız.
 Bir insanı anlamak başka şeydir, ona hakvermek
başka şey. Empatide anlamak, sempati de ise
anlamış olalım ya da olmayalım, karşımızdakine
hak vermek sözkonusudur
 İYİ BİR EMPATİ İÇİN:
1-Ne olursa olsun karşıdakine saygı duyun
2-Yargılamayın
3-Onu anlamaya çalışın
4-Dünyaya onun gözüyle bakın
KİŞİLER ARASI ÇATIŞMALARDA
ÇÖZÜM YOLLARI
1-Uzlaşma:
Yaşanan olayda tarafların çözüm bulabilmek amacıyla
karşılıklı anlaşmaya varmalarıdır. Uzlaşmada her iki
tarafta özveride bulunmaktadır. Bu tür bir çözümde
kaybeden taraf olmadığından her iki tarafta
uzlaşmanın sonuçlarından memnundur. Her iki tarafta
belli bir oranda sağlanan uzlaşmayla kazanç
sağlamaktadır. Ancak
taraflardan biri gerçekten
özveride bulunmayı istemiyorsa bu durumda uzlaşma
tam anlamıyla sağlanamaz ve iletişim zarar görür.
2- Yumuşatma:
Olayların taraflar lehinde çözümlenmesi için uğraş
verilmesidir. Burada amaç farklılıklardan çok benzerliklerin
vurgulanarak, çatışmanın giderilmesidir. “Biz bir aileyiz”
örneğinde olduğu gibi.
3- Problem Çözme:
Bu yolda, kaçınmanın aksine, sorunun üzerine
açık bir biçimde gidilmesi söz konusudur. Bireyler
konuyu ayrıntılı bir biçimde ele almak için yüz
yüze bir araya gelirler.
Daha çok iletişim sürecinde bilgi paylaşımının
yetersiz kaldığı ya da yanlış anlamaların olduğu
zamanlarda işe yarayan bir yoldur.
4- Görüşmek:
Bu çatışma çözümü en iyi kazan- kazan
durumunun yaratılmasını sağlamaktadır.
Taraflar çatışmanın çözümünde birbirlerine güven
duymayı öğrenmektedirler ve birlikte çözüm
bulma arayışındadırlar.
5- Yeniden yapılandırmak:
Açık bir iletişim ortamı içerisinde problemin
yeniden tanımlanmasıyla taraflarda farklı bir
algılamanın oluşması sağlanabilir.
6- Karşımızdaki Bireyi Dinlemek:
Karşılık olarak kişilerin birbirini dinlemesi
sorunun kısa zamanda çözümlenmesini ve
çatışmaların ortadan kalkmasını sağlayacaktır.
DİYALOG
DİYALOGDA AMAÇ;
İNSANLARIN BİRLİKTE DÜŞÜNMEYİ
ÖĞRENMELERİNİ SAĞLAMAKTIR.
DİYALOG EVRELERİ;
 YARGILAMADAN DİNLEMEK
 DİNLEMEYİ SÜRDÜRMEK
 DUYARLILIK VE FARKLILIKLARI
KABULLENMEK
 ORTAK BİR BİLİNÇ OLUŞTURMAK
FARKINDALIK
1- KENDİ GERÇEKLERİNİN FARKINDA OLMAK
2- YAŞADIĞI ÇEVRENİN FARKINDA OLMAK
3- AİT OLDUĞU AİLENİN FARKINDA OLMAK
4- SEÇTİĞİ ARKADAŞLARININ, DOSTLARININ
FARKINDA OLMAK
5- YAŞADIĞI HAYATIN VE GELECEĞİN FARKINDA
OLMAK
6- YAŞADIĞI ÜLKE GERÇEKLERİNİN FARKINDA
OLMAK
HOŞGÖRÜ VE UZLAŞMA
HOŞGÖRÜ; UZLAŞMANIN TEMELİDİR.
BİR YAŞAM KÜLTÜRÜ
OLARAK BENİMSENMELİDİR.
TOPLUMSAL KÜLTÜRÜN TEMEL UNSURUDUR.
HOŞGÖRÜLÜ İNSAN;
KONULARA VE SORUNLARA KOŞULSUZ
VE ÖNYARGISIZ BAKMAYI BİLİR.
ANLAMAYA ÇALIŞIR.
DEĞİŞİM
EVRENDE DEĞİŞMEYEN TEK ŞEY
DEĞİŞİMDİR
1- DÜŞÜNSEL
2- DUYGUSAL
3- DAVRANIŞSAL
HAYATIN HER GÜNÜ;
BİR ÖNCEKİ GÜNDEN FARKLIDIR.
DEĞİŞİM
1- YAŞAMIN ÖZÜ DEĞİŞİMDİR.
2- DÜNYADA GÖRMEK İSTEDİĞİN
DEĞİŞİMİ ÖNCE KENDİNDE
GERÇEKLEŞTİRMELİSİN
3- DEĞİŞİKLİKTEN BAŞKA
HİÇ BİR ŞEY
DEVAMLI DEĞİLDİR.
4- BİLGİSİZLİK;
DEĞİŞİMİN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK
ENGELDİR.
Download