Nurullah AYDIN 5 Haziran 2012 ANKARA HAŞHAŞİ ZİHNİYET VE TÜRKİYE Türkiye; demokrasi oyunuyla; siyasi, ekonomik, kültürel, askeri işgal altındadır. Türkiye karar vericileri; Washington, Brüksel, Vatikan, Londra, Paris merkezleridir. Koalisyon olan Haşhaşiler ile başlayan süreçte; vicdan sömürüsü, mağdur edebiyatı üzerinden maddi ve manevi bütün değerlerin sömürüsü yapılıyor, değerler altüst ediliyor. Din; hiçbir dönem bu dönemde olduğu gibi; hırsızlık, zimmet, yalan, talan ve yolsuzlukla bir arada anılmadı. Dolayısı ile en büyük ahlaki çöküş de bu süreçte yaşanıyor. Halk; hala şokta, ayılmak için narkozdan kurtulması gerekir. Türkiye’nin yüzyıllardır süren aydınlanma süreci tersine dönüştürülüyor. Arap hurafelere dayalı ortaçağ anlayışı, Arap ahlaksızlığı, Arap çok eşliliği; Türkiye’nin inancı, düşüncesi, yaşamı haline getiriliyor. Ülkenin ortaçağ dönemindeki cahiliye yaşamına dönüştürülmesinde; siyasetçisi, bürokratı, akademisyeni, gazetecisi, gaflet, dalalet ve hıyanet içinde. Kimi suskun, kimi destekçi. Kalemlerini ve çenelerini kullanıyorlar. ABD-İngiltere-Fransa şer ülkeleri, Türkiye’ye eş başkanlık görevinin gereğini yaptırtıyorlar. Hayali Osmanlı cumhuriyetine odaklatılan siyasi kadrolar, devleti çözerken, milleti ayrıştırıyorlar ancak farkında değiller. Benden sonra tufan diyorlar. Kim dur diyecek? Gölge CIA olarak anılan Strafor, CIA adına çeşitli ülkelerden istihbarat toplayan Amerikalı bir düşünce kuruluşuna bilgi veren danışmanlar görevine devam ediyor. Direnç sistemi kırılan ülkenin; casus hücreleri tehlike olarak algılama kodları değiştiriliyor. Düşman hücreler engelleme ile karşılaşmadan milli dokuyu kemiriyor. Kredi kartı kıskacındaki geniş halk yığınları her şoklamada esarete bir adım daha yaklaşıyor. Ülkeye giren kaynağı belirsiz sıcak para iç ve dış politikayı esir alıyor. Gazilere 236 YTL maaş verilirken, terörist eski milletvekillerine maaş ödeniyor. Taşeronlaşan şirketler eline teslim edilen köle işçiler ya göçük altında kalıyor, ya baraj suları götürüyor, ya da çadırlarda yanıyor. Göçük altında kalarak ölen işçi için biri kader derken, diğeri güzel öldüler diyor. Nedense bu kader ve güzel ölümler derebeyi çocuklarını bulmuyor, hep garibanı buluyor. Din; insanları özgür kılmak için geldiği halde, din tacirleri elinde köleleştirme aracına dönüşüyor. Halk köleleşirken, dolar milyonerleri çoğalıyor. Kölelerin olduğu bir ülkenin işleyen evrensel hukuku olmaz. İstanbul’daki İngiliz İşgal Kuvvetleri’nin casusu A. Ryan (1919) : "Amacımız bölmek ve hükmetmek olmalıdır. Biz gerçek ideali ‘din’miş gibi davranacak, çıkarcı bir grubu idareci olarak takdim etmeye çalışacağız.” diyordu. 1919 da oynanan oyun 2012 de aynen devam ediyor. Din havucuyla İslam dini esir alınmıştır. Artık din ile “yolsuzluk, haçlıya yardım ve yataklık etmek, tefecilik, sömürü, yalan-dolan, devlet malından nemalanmak, devletin verdiği yetkileri Firavun hükmünde kullanmak” birlikte anılır oldu. Bu ahlaksız anlayış “ben güzel ahlakı tamamlamak üzere geldim” diyen Peygamberin tebliğ ettiği Kur’an’i Muhammedi İslam’a savaş açmıştır. Türkiye; komşu ülke teröristlerine kucak açan ABD İngiliz Fransız istihbaratçılarının cirit attığı ülke haline gelmiştir. Muhalifler Türkiye’de eğitiliyor. Malatya Kürecik’te NATO tezgahıyla, ABD füze kalkanının kurulmasına izin veriliyor. Türkiye, cephe ülke haline getiriliyor. Milli Devlet düşmanlığı; sistemli bir şekilde sürdürülmektedir. Şoklama yöntemiyle bile saklanamayan İslamcı kimlik kamuflajı altında dönmelerin yuvalandığı organizasyonlar, işbirliği içindedir. Çıkarcı liberali, ateisti paylaşım ortaklarıdır. İlahi mesajı tersyüz ederek dünyevileşmiş, lüks yaşam biçimini benimsemiş sözde Müslümancıların maskeli ve kirli yüzleri, niyetleri ancak aldatılan masum ve saf Müslümanların uyanışı ile anlaşılır. Allah ile iman ve biat ile aldatma sorgulandıkça uyanış ve diriliş başlar. Türkiye; batı dünyasının emperyalizminden, doğu dünyasının vicdan sömürüsünden, güney dünyasının din istismarından kurtulursa ancak o zaman aydınlık günlere kavuşur. Günün Sözü: Kaplumbağa ancak kafasını çıkarıp risk aldığında ilerler.