Hak ihlalinin sosyal boyutları Prof. Dr. Ejder Okumuş Eskişehir Osmangazi Üniv. İlahiyat Fak. Hak-fedakârlık dengesi Toplumsal hayat, hak ve fedakârlıklar üzerine kuruludur. Hak ve fedakârlıkların dengeli olarak karşılığını bulmadığı ve işlemediği bir toplumda zamanla haksızlık temelli bir ilişki biçimi hâkim olur. Haklara dayalı, ama özverinin olmadığı veya önemsenmediği bir sosyal hayat sağlıklı yürüyemeyeceği gibi hakların engellendiği veya kısıtlandığı, yani ihlal edildiği, ama toplumun belli kesimlerinin özverisiyle işlerin yapıldığı bir sosyal hayat da sağlıklı devam etmez. Toplumda dayanışmanın ve huzurun egemen olmasında fedakârlık şarttır; ancak hakların tesis edilmediği, insanların haklarının ihmal ve ihlal edildiği, kul hakkının gözetilmediği, hakların kötüye kullanılıp sömürüldüğü bir toplumda fedakârlığın yürümesi sosyolojik anlamda mümkün değildir. O hâlde hak, dinî geleneğimizdeki karşılığıyla kul hakkı konusu, toplumsal hayatın ikame ve idamesinde hayatidir. Hak, Allah’ın isimlerindendir. (Yunus, 10/30, 32.) O sebeple hak, İslam’ın en çok yücelttiği kavramlardandır. Kur’an’da birçok ayet ve Hz. Muhammed (s.a.s.)’in bazı hadisleri; Allah’ın hak ve hukuku, kul hakkı, hakkı hak bilip hakka uymak ve batılı batıl bilip batıldan sakınmak, hakkı teslim etmek, Allah’a hakkıyla iman ve kulluk etmek, Kur’an’a hakkıyla uymak, Peygambere hakkıyla iman edip tabi olmak, İslam’a hakkını vermek, onu hak din kabul etmek, ana-baba hakları, yoksul hakları, kadın hakkı, çocuk hakkı, tüketici hakkı, bireysel haklar, sosyal haklar, insan hakları gibi temel hak ve hukuk konularından bahseder. Hakk’ı ikame, inşa ve idameyi emreder. Tersine hak ihlalini, hakka riayetsizliği olumsuzlar ve reddeder. Ancak günümüzde, kişinin haklarını engelleme veya kısıtlama anlamına gelen hak ihlali maalesef toplumsal hayatta sıklıkla karşılaştığımız olgulardandır. Toplumsal hayatta hak ihlali Toplumsal yaşamda hak ihlali, çok çeşitli biçim ve alanlarda kendini gösterebilmektedir. Hayat hakkı ihlal ve ihmali, insan hakları ihlali, çocuk ihmal ve istismarı, çocuk hakkı ihlali, engelli hakları ihlali ve istismarı, akademik hak ihlalleri, kadın hak ihlalleri, dinî hak ihlali ve istismarı, internette hak ihlalleri, askerlikte hak ihlalleri, sağlıkta hak ihlalleri, ekonomide hak ihlal ve istismarı, siyasette hak ihlal ve istismarı, cezaevi hak ihlalleri, esir hak ihlali ve istismarı, tüketici hak ihlalleri, üretici hak ihlalleri, öğrenci hak ihlalleri, öğretmen hak ihlalleri, düşünce ve ifade hak ihlalleri, yaşlı istismarı ve ihmali, düşünce, vicdan ve din hakkı ihlali bu çerçevede örnek olarak zikredilebilir. Modern zamanlarda insanlık, teorik ve yasal düzlemde insan hakları konusunda oldukça önemli gelişmeler kaydetmişse de, pratikte ne yazık ki bütün dünyada yoğun ve şiddetli hak ihlal, ihmal ve istismarları yaşanmaktadır. Bundan dolayı da neredeyse bütün ülkelerde hak ihlali, en çok gündeme gelen konular arasında yer almaktadır. Bunun için farklı uluslararası sözleşmeler, insan hakları organizasyonları, resmi ve sivil kuruluşlar, sivil toplum örgütleri, çeşitli biçim ve alanlarda ortaya çıkan hak ihlalleri üzerinde durmakta, hak ihlalleri istatistikleri tutup yayınlamakta ve hak ihlallerini önlemek için stratejiler geliştirip mücadeleler yapmaktadırlar. Nitekim BM hak ihlallerinin önüne geçmek için çeşitli sözleşmeler düzenlemiş ve üye ülkeler bu sözleşmeleri imzalamıştır. Bu sözleşmelere örnek olarak 25 Kasım 1985 tarihli “Din veya İnanca Dayanan Her Türlü Hoşgörüsüzlüğün ve Ayrımcılığın Tasfiye Edilmesine Dair Bildiri”, 20 Kasım 1989 tarihli “Çocuk Haklarına Dair Sözleşme”, ünlü 1948 “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi”, 20 Aralık 1993 tarihli “Kadınlara Karşı Şiddetin Tasfiye Edilmesine Dair Bildiri” gösterilebilir. Birleşmiş Milletlerin dışında bazı kuruluş ve organizasyonlar da insan haklarıyla yakından ilgili olmuş ve olmaktadırlar. Bu çerçevede Uluslararası Af Örgütü, Uluslararası Hukukçular Komisyonu, Uluslararası Kızılhaç Komitesi gibi birlikler sayılabilir. Gerek BM, gerekse adı geçen organizasyonlar ve burada zikredilmeyen başka insan hakları örgütleri, her yıl dünya çapında yaşanan hak ihlallerini istatistiklerle rapor etmekte, yayınlamakta ve insanlığın dikkatini bu konuya çekmekte, hak ihlali yapan veya ona göz yumanları uyarmaktadırlar. Fakat bütün uyarılara, bazı ulusal ve uluslararası yaptırımlara rağmen hak ihlal ve istismarlarının devam ettiği de bir gerçektir. Dünyadaki bütün toplumların sosyolojilerine yakından bakıldığında, güçlülerin, zayıfların haklarını ihlal, ihmal ve istismar ettiği, sömürdüğü, kötüye kullandığı, hasılıkelam kısıtladığı veya engellediği açıkça gözlemlenebilmektedir. Bazı kişiler, gruplar, güçler, siyasal yapılar, örgütler, âdeta zulmü meslek edinmişçesine insanlara zulmetmekte, haksızlık yapmakta, insan hakları ihlallerinde bulunmaktadırlar. Yapılan hak ihlalleri, aile, din, düşünce, eğitim, siyaset, ekonomi, hukuk gibi hayatın en temel alanlarında, en temel insan haklarında, çocuk, kadın, işçi, fakir, yaşlı haklarında kendini gösterebilmektedir. Toplumsal münasebetlerde hak ihlali örnekleri Günümüz toplumlarında çalışma, inanç, düşünce, ifade, eğitim, sağlık, ulaşım, çevre, barınma, alış-veriş, dil, ırk, cinsiyet vs. alanlarında toplumsal ilişkilerde; aile bireyleri arasındaki ilişkilerden işçi-işveren ilişkilerine, okul veya üniversite yönetimi ile öğrenci münasebetlerinden doktor-hasta ilişkilerine, kadın-erkek ilişkilerinden çocuk-yetişkin ilişkilerine, zengin-yoksul ilişkilerinden amir-memur ilişkilerine ve oradan yöneten-yönetilen ilişkilerine vs. kadar birçok noktada, hemen hemen bütün toplumsal ilişki boyutlarında hak ihlalleri yaşanmaktadır. Bütün bu alanlarda ve ilişki boyutlarında hak ihlallerine birkaç örnek vermek gerekirse; sağlık alanında, bir hastanın inancı, düşüncesi, ırkı, cinsiyeti veya kılık kıyafeti dolayısıyla sağlık haklarından kısmen veya tamamen mahrum edilmesi; eğitim alanında bir öğrencinin aynı veya farklı gerekçeler öne sürülerek eğitim hakkından yoksun bırakılması, sözgelimi okuma hakkı kazandığı üniversitenin kapısından içeriye alınmaması; ekonomi alanında bir çalışanın hak ettiği ücretten tamamen veya kısmen yoksun bırakılması ya da dinî inançlarının gereğini yerine getirmekten alıkonulması; ailede bir çocuğun sağlıklı ortamda yetişme, okuma gibi çocuk haklarının kısıtlanması veya engellenmesi zikredilebilir. Bu ve benzeri örnekler, bir sosyal aktör olarak hepimizin gündelik hayatta bir şekilde yaşadığı, muhatap olduğu veya gözlemlediği hak ihlallerini anlamak ve izah etmek için yeterli görülebilir. Hak ihlallerinin yıkıcı ve yakıcı sonucu Sonuç olarak hak ihlali, günümüz toplumlarında sosyal hayatın neredeyse bütün alan ve boyutlarında kendini göstermektedir. Hak ihlal ve istismarları, gerek bireyler arası ilişkilerde, gerek gruplar arası münasebetlerde, gerek devlet-vatandaş ilişkilerinde ve gerekse uluslararası ilişkilerde yaşanmakta; aile, eğitim, din, ekonomi ve siyasette bireysel ve grupsal planda özellikle güçlülerden zayıflara doğru yönelmektedir. Bütün bu alan ve boyutlarda yaşanan hak ihlal, ihmal ve istismarları, insanlarda adalet duygusunu zedelemekte, bu da toplumsal hayatta güvene dayalı ilişkilerin yerine güvensiz ilişkileri getirmektedir. Güvensiz ilişkiler ise, toplumsal barışın en büyük düşmanı olup çatışmaya, ayrışmaya, parçalanmaya yol açar. Toplumda barışı hâkim kılmak için güveni, güveni hâkim kılmak için adaleti, adaleti hâkim kılmak için hakkı ikame etmek, hak ihlaline meyletmemek, hak ihlal, ihmal ve istismarlarının önüne set çekmek, kul hakkı yememek şarttır.