Uploaded by User13461

İngilizce Eğitim Dosyası - Çözüm Petrokimya Endüstriyel Yağlar

advertisement

'' Petroyağ Bölge D str bütörü ''
Anasayfa

Hakkımızda
D str bütörlükler
Ürünler
H zmetler
İNGİLİZCE EĞİTİM DOSYASI
Tekn k B lg ler
Blog



İlet ş m

Ara
UNCATEGORİZED
KATEGORİ
Kategor seç n
COPY – PASTE İLE ALABİLİRSİNİZ.
BASIC ENGLISH


İng l zce öğreneb lmek her şeyden önce kend n ze güven ve nsan aklının başaramayacağı h ç b r şey n
olamayacağına kend n z nandırmanızla başlar. Geçm ştek yers z ve boş korkularınızdan kurtulmanız İng l zce
YAZI ARŞİVİMİZ
eğ t m nde atacağınız lk adım olacaktır.
Unutmayın İng l zce öyle kolay b r l sandır k ezberlemed ğ n z sürece öğrenmemek ç n özel çaba sarf etmen z gerek r.
İdd a ed yorum yeterl Türkçe altyapısı olan herkes 5 ay ç nde makale yazab lecek düzeyde İng l zce öğren r.
İng l zce’de st sna durumlar dışında h ç b r şart ve konumda cümle yapısında oynama yapamazsınız. Yan cümle
ç nde kel meler n yerler n Türkçe’de olduğu g b değ şt rerek devr k cümleler elde edemezs n z. Bu da İng l zce
öğrenenler ç n nanılmaz kolaylıklar sağlayarak her şey n matemat k mantığı ç nde kalmasına yol açar.
Kasım 2021
Ek m 2021
Eylül 2021
Mayıs 2021
N san 2021
Ocak 2021
Kasım 2020
Mayıs 2020
İng l zce b r cümle yapılırken;
N san 2020
Mart 2020
Temmuz 2019
ÖZNE + YÜKLEM + NESNE + BELİRTEÇ + YER + ZAMAN
Mayıs 2019
sıralaması uygulanır
Haz ran 2018
Mart 2017
Örneğ n;

Şubat 2017
Tom bahçede masayı b r fırça le saatlerce tem zled
 WHATSAPP
Ocak 2017
cümles
Kasım 2016
Tom tem zled masayı b r fırça le bahçede saatlerce
Ö
Y
N
B
Y
mantığı le yapılır
Z
SON YAYINLARIMIZ
tem zl yor
tem zleyecek
Tom tem zl yordu masayı b r fırça le bahçede saatlerce
Araç ( araba ) Bir Araçtır…..
tem zleyeb l r
(başlıksız)
tem zlemel
Mackerel Tpr
Yukarıdak örneğe d kkat ed l rse cümlen n yüklem değ şmes ne rağmen malzeme olarak adlandıracağımız cümlen n
sab tler değ şmemekted r. Yan cümle standardı her konumda aynıdır ve tek formüle göre yapılır.
İng l zce’y kısa sürede öğreneb lmen n gerek ve yeter koşulu y Türkçe altyapısına sah p olmaktır. Kullandığı
malzemen n Türkçe gramer ndek karşılığını b lmeyen b r nsanın İng l zce öğreneb lmes ndek başarı ne derece
gerçekç d r.
B r k nc nokta da İng l zce’de Türkçe’de olduğu g b kel meler n sonuna gelen ekler yoktur. Başka b r fade le kel meler
da ma yalın halded r.
MACKEREL MS
PETROYAĞ KİMDİR ?
REACH ( UYUMLULUĞU )
NEDİR ?
Yarı Sentetik Bor Yağı mı ? Tam
Sentetik Bor Yağı mı ?
HERRING- GIDAYA UYGUN
ZİNCİR YAĞI
baba-cığım
g de-ceg n
Bor Yağlarında Yaşanan
Paslanma – Korozyon
Problemleri Neden Olur ?
sev-d ğ m
hasta olduğumuzu
Bor Yağı Değişim Hizmeti
B z bu takıları Türkçe’ye çev r rken dolgu malzemes olarak kulağa hoş geld ğ şek lde kend m z ekler z.
CNC Bor Yağları Hakkında
Teknik Bilgiler
SİSTEM BİLGİSİ
B zler bebekler g b önce kel meler n anlamlarını b lmeden kulak dolgunluğu le ezberlemek daha sonrada aralarında
zamanla anlam l şk s kurarak bütüne ermek g b b r olayı bu yaşlarda yapamayacağımıza göre uygulanacak tek
İngilizce Eğitim Dosyası
ARTIK İMESTEYİZ….
yöntem o d l gramer kurallarına göre öğrenmek olacaktır.
PETROYAĞ ÜRÜN GRUPLARI
S stem önce Türkçe d lb lg s kurallarına genel bakış le başlayan daha sonra İng l zce d lb lg s ndek kullanacağımız
tüm malzemey rdeley p olayın mutfak aşamasıyla lg lenen bütün bunların cümleler n hang aşamalarında karşımıza
e – fatura sistemine geçtik….
çıktığını Türkçe kıyaslamaları le formülde yer ne oturtan ve sırasıyla başlangıçtan t baren İng l zce d lb lg s ndek tüm
cümle yapılarına hayattak kullanım mantığına göre uygulanan b r yöntemd r.
Unutmayın k y gramer b lg s olan herkes y düzeyde yazıp konuşur. Bazen şu cümley çok sık duyarız. “Ben m
SAYFALAR
gramer m y ama konuşamıyorum.“ Bu sadece nsanın kend n kandırmasından barett r. Gramer b lg s nden
kasted len onun formülünü b lmek değ l hayatta b r olay yaşanırken hemen o gramer n adını telaffuz edeb lmekt r.
#3869 (başlık yok)
Sadece formül b lmek okullarda sınav geçmek ç n geçerl d r gerçek hayatla b r lg s yoktur.
#3890 (başlık yok)
#3894 (başlık yok)
NEDEN 5 AY
#3898 (başlık yok)
Elbette k İng l zce eğ t m öyle aylara sığacak b r olgu değ ld r ama temel ve takt ğ le uygulanab lecek doğru b r metot
#3902 (başlık yok)
başarının altın anahtarıdır.
#3907 (başlık yok)
Haftalık ortalama 5-6 saatl k derslerle geç r lecek 5 ay belk elde olmayan aksaklıklarla uzayab lecek 6 ay İng l zce ç n
harcanacak maks mum zamandır.
#3917 (başlık yok)
#3921 (başlık yok)
#3925 (başlık yok)
Bu s stem ç nde uygulanan tarz ezberc l ğ ortadan kaldırdığından harcanan bütün süre mutlak öğrenmeye
#3928 (başlık yok)
g tmekted r.
Alüm nyum Tel Çekme
Bu metotla İng l zce öğreneb lmek nsan aklının alamayacağı kadar kolay olmasına rağmen Türkçe alt yapısı zayıf,
her gün 1 saat evde kend başına tekrar yapmayan, s stem uygulamayan, b r s gelse de bütün her şey ben
uyurken beyn me aktarsa z hn yet nde olan k ş ler n başarıya ulaşmaları hemen hemen mkansızdır.
Yağları
Anasayfa
Anderol Ürünler
ANTİ OZON VAKSLAR
Eğ t m sürec nden sonra k ş sıkça okuyarak kend nce yazılar yazarak ve s stem n b r parçası olan notları tekrar ederek
ATERINA AL 170 &
kend n gel şt recekt r.
ATERINA AL 220 (
Alüm nyum Tel Çekme Yağı )
Bakır Tel Çekme Yağları
SEVİYE DÜZEYİ
Belone EDM F – Erezyon
5 ay sonunda aklınıza ne gel yorsa söyley p yazab leceks n z. Tab k CNN anlayamayacak Wall Street
okuyamayacaksınız onlar bell b r kel me sürec n n sonunda gelecek olaylardır. Fakat sözlük yardımı le Wall Street
ç ndek anlayamadığınız cümleler n sayısı g tt kçe azalacak yada dey mlerde sıkıntılar çekeceks n z.
Bu s stem ç nde yaklaşık k ş ye bağlı olarak 3 le 5 b n arasında kel me öğren lecek bu kel meler sayes nde her cümle
kolaylıkla yapılab lecekt r. İng l zce d lb lg s nde 100 b n n üzer nde kel me vardır ama bütün bunları öğrenmek uzun
yıllar alan b r süreçt r, b z m hedef m z yazı ve konuşmada oldukça fazla sayılab lecek bu kel meler le profesyonel
cümleler ortaya çıkarmaktır.
Yağı
BERLAM FP 46
BERLAM S SERİSİ
BERLAM SERİSİ
Beyaz Yağlar
B z mle İlet ş m Kurun
Blog
S z b raz daha aydınlatab lmek ç n yaklaşık 4 veya 5 haftalık b r eğ t m sonucu geleceğ m z b r nc k tabımızın
KLÜBER ÜRÜNLERİ
sonunda aşağıdak g b yazı örnekler n çok rahatlıkla yazar ve konuşur olacaksınız.
BONITO VG SERİSİ
K lyos’ tak ev m z geceler çok ıssız olduğundan arkadaşlarımızın b z z yaret etmeler zordur. O akşam evde
yalnızdık ve soygundan sonra kat l bahçede olduğundan karanlıkta kend m zden b le korkuyorduk. Pol s
aramamız kablo kes k olduğu ç n mkansızdı.
BONITO WL SERİSİ
BROIL VR – KESTART YAĞI
CIROSSA Ser s – Gıdaya
Uygun H drol k Yağ
It s d ff cult for our fr ends to v s t us because our house n K lyos s very qu te at n ght. We were alone at home that
CNC Bor Yağları Hakkında
n ght and we were afra d of even ourselves n the dark because the k ller was n the garden after the robbery. It was
Tekn k B lg ler
mposs ble for us to call the pol ce because the cable was cut.
CRAB 4113 – İzo Yağ
Dalma Erezyon Yağları
B z Türk ye’de uluslararası b r thalat ş rket y z. İlanınızdan bütün dünyada yen pazarlara ht yacınızın olduğu
deneme
anlıyoruz. Karşılıklı menfaatler m z doğrultusunda s z nle uzun sürel b r ş b rl ğ ne hazırız. Eğer konu le
deneme s debar sayfa
lg len rsen z, lütfen b ze ş rket n z ve ürün yelpazen z hakkında daha ayrıntılı b lg gönder n.
D str bütörlükler m z
We are an nternat onal mport company n Turk ye. We understand that you are n need of new markets all over the
Dövme Yağları
world. We are ready to make a long term cooperat on w th you on our mutually benef t. If you are nterested n the
Emkarate RL Ser s
subject, please, send us further nformat on about your company and product range.
Emkarate RL Ser s
En Çok Satanlar
Yukarıdak örnekler n sev yes yaklaşık 4 le 5 haftadır. Sakın bu cümleler ezberleyeceğ n z zlen m ne kapılmayın
FM SYNTH GREASE 2/3
v rgülüne kadar anlayarak s nd rerek ve tüm benzerler n yapab lecek b lg ye sah p olarak onları çok kolaylıkla
GIDAYA UYUMLU GRES
halledeceks n z. Heps tek b r formüle göre ve asla kel meler n yerler değ şt r lmeden yapılır.
FM SYNTHGREASE 2
TURKÇE BİLGİSİ
GIDAYA UYUMLU GRES
Galer
İng l zce öğrenmek steyenler n önündek en büyük problemlerden b r tanes yeter nce Türkçe d lb lg s b lmemekt r.
Gıdaya Uygun Ant f r z
Çünkü nsanlar bell b r yaştan sonra bebekler g b yaşayarak İng l zce öğrenemeyecekler ç n öğrenmen n en kalıcı ve
Gıdaya Uygun Yağ ve
temel kısmı yabancı d l kurallarına göre öğrenmekt r. Bu da o d l n kend ana d l n zle benzer ve farklı taraflarını
Gresler
algılamanızla olur. Tab k bunu yapab lmek ç nde y Türkçe altyapısına ht yaç vardır. Türkçe temel gramer yapıları ve
Gresler
özell kler b l nmeden İng l zce öğren lemeyeceğ unutulmamalıdır. İlk olarak Türkçe d lb lg s n oluşturan temel kel me
Hakkımızda
yapıları üzer nde duracağız. Bu yapıların çok y b l nmes İng l zce’y daha ş md den büyük ölçüde halletmen z
Hakkımızda
anlamına gelecekt r. Sakın bunları b ld ğ n z ve gereks z oldukları zlen m ne kapılmayın. İler de yapacağınız hataların
Hakkımızda
büyük kısmını buradak b lg ler oluşturacaktır. Bu yüzden bu konuları mutlak surette çok y b lmek zorundasınız.
heneme
Nesne
HERRING SERİSİ
H zmetler
Doğada var olduğunu b ld ğ m z, görememekte varlığını algıladığımız her türlü şey b r nesned r. Kısaca tab atın kend s
Honlama Yağları Honn ng O l
b r nesned r.
509 & Honn ng O l 809
kuş
İlet ş m
ISI TRANSFER YAĞLARI-
su
LATEMA 22
hava
Kızak Yağları
kalem
Klüber Ürünler
masa
Koruyucu Yağlar
okul
LATEMA MT 22
sıra
Mackerel Cut D 591
koltuk
Mackerel M
Yukarıdak kel meler ncelend ğ nde var olan her şey n nesne olduğu kolayca anlaşılır.
Mackerel MS – CNC Bor
Yağı
İs m
Mackerel NT Ser s (16-22-
İnsanlar aralarında konuşurken var olan bu nesneler b rb rler ne anlatab lmek ç n bazı kel melere ht yaç duyarlar. Bu
32)
kel meler nesneler n adlarıdır. Yukarıda yazdığımız kel meler aslında var olan o nesneler n s mler d r. Kısaca doğada
Mackerel TPR
her nesnen n mutlak surette kend n tanıtan b r sm vardır ve s m nesnen n ayrılmaz parçasıdır.
Maden Yağ Karşılaştırma
Tablosu
Sıfat
Markalar
Nesneler şek l, büyüklük, n tel k olarak tanımlayan kel melere den r. Sıfatlar s mler n teler ve s mler n bel rg n
Metalube Akadem Eğ t m
özell kler n tanımlarlar.
METALUBE ALUMOL
SERİSİ
kısa
METALUBE LUBRICOOL
uzun
SERİSİ
büyük
METALUBE ÜRÜNLERİ –
küçük
Ürün detayları ç n
ş şman
tıklayınız…
zayıf
MOBİL SERİSİ LİSTE
çalışkan
Mob l Ürünler
tembel
Molykote Ürünler
Zam r
MOLYSLIP ÜRÜNLERİ –
İs mler n yer ne geçen kel melerd r, yan s mler b r kaç kez tekrar etmemek ç n onların kodlanmasıdır ve doğadak
bütün nesneler n bu zam rler tarafından b r karşılığı vardır.
Ürün detayları ç n
tıklayınız…..
MORGOIL Ser es O ls
Ben
MOTULTECH
Sen
MUSSEL FM 320- FM 460 –
O
Gıda Uyumlu D şl Yağı
Bz
(M neral )
Sz
Mussel FP Ser s
Onlar
News
OCTOPUS P PLUS SERİSİ
Tamlamalar
OCTOPUS PW SERİSİ –
PARAFİNİK YAĞ
1. İs m Tamlaması
Oyster Ser s – Beyaz Yağlar
PARAFİN WAX
İk tane sm n arka arkaya gelerek yaptığı tamlamalardır.
PETRAL SERİSİ
okul kapısı
PETROFROST SERİSİ
bahçe duvarı
PETROYAĞ ÜRÜN
çocuk parkı
GRUPLARI
kalem kutusu
PETROYAĞ ÜRÜNLERİ –
Ürün detayları ç n
2. Sıfat Tamlaması
tıklayınız…
B r sıfattan sonra s m get r lerek yapılan tamlamalardır.
PIONIER 2901
kırık masa
POLİETİLEN WAX
kötü adam
Portföy
PROIL ÜRÜNLERİ- Ürün
Özne
detayları ç n tıklayınız….
Cümledek eylem yapan yada yaptıran varlıktır. Eyleme ne-k m soruları sorularak bulunurlar. Canlı veya cansız
Projects
olab l rler.
PROSES YAĞLARI
Tom yarın Ankara’ya g decek.
REMORA HFC 46
( K m g decek – Tom )
Dün b ze geld ler.
Sample Page
SARPA 680 SPRAY – Pas
( K m geld – onlar )
Önley c Ürün -Sıvı Form
F l
SERRANUS LS EP SERİSİ
İş, oluş, eylem bel rten kel melere f l den r. Bana k tane f l söyley n ded ğ mde hemen hemen herkes farklı eylemler
SERRANUS LS-2 COMP
kullansa da onları “mek-mak” yaparak söyler, yan “g t-mek, koş-mak” g b . Burada karşımıza çıkan mek-mak ekler
/LS-3 COMP -L tyum
mastar ekler d r. Söyled ğ m z kel meler se mastardır. O halde f l ded ğ m z şey aslında mastarın kend s d r ve f ller
Komplex Gres
k m n tarafından yapıldığı bell olmayan ana eylemlerd r. Başka b r fade le ham eylem konumundadırlar ve cümle
SHELL ÜRÜNLERİ
ç nde kullanılab lmeler ç n b r takım şlemlere maruz kalmaları gerekmekted r. İşte cümle ç nde hammadde (
Sık sorular sorular
şlenmem ş ) oldukları ç n kullanamayacağımız ana eylemlere b z mastar d yeceğ z.
SINARIT FP 2
SINARIT FP GIDAYA
gelmek
UYGUN GRES
koşmak
SOLEST SERİSİ
oturmak
SU BAZLI YANMAZ
yürümek
HİDROLİK YAĞ
seyretmek
Tekn k B lg ler
ağlamak
Atık Yağ Bertarafı
bağırmak
CNC Bor Yağı B lg ler
Maden Yağlar
Yüklem
Sıkça Sorulan Sorular
Çek m almış f ld r. Yukarıda anlattığımız mastarın şlenerek kullanıma hazır son hal d r. B r f l n çek m almasından
Tekn k Ter mler Sözlüğü
kastett ğ m z şey öznen n “geçm şte – şu anda – gelecekte” eyleme ş yaptırmasıdır. (g tt – g d yor – g decek) g b ..
Yağ Muad l Cetvel
B r cümlede sadece ve sadece b r tek yüklem bulunur.
Trafo Yağları
Ürünler
“Köyden yarın geld m” cümles nde gramerde zaman yan yüklem geld m kısmıdır yarın se sayısal b r zamandır
Genel Endüstr yel Yağlar
(kel mede zaman) ve uyumsuz g b gözüken taraftır. Cümleler olayın geçt ğ ana zaman olan yüklem ayakta tutar ve
Der n Çekme Yağları
her yüklem n ç nde mutlaka b r gramerde zaman bulunur. (geçm ş, şu an, gelecek) Kel mede zaman se dün, bugün,
D şl ve Şanzıman Yağları
yarın, seneye, dün akşam, geçen hafta… g b kel melerd r ve cümleler n ana zamanlarını değ şt rmeye h çb r güçler
Genel Kızak Yağlar
yoktur, sadece cümleler süslerler. Kısaca her yüklem mutlaka b r gramerde zaman çer r ve kel mede zamanlarında
H drol k S stem Yağları
yüklemlerle uyumlu olmaları gerek r.
Isı Transfer Yağları
Yüklem le mastar arasındak farkı her durumda ayırt edeb lme yeteneğ ne sah p olmalıyız aks takt rde İng l zce
Isıl İşlem Yağları
öğrenmekte oldukça zorlanırız.
Kompresör Yağları
Proses Yağları
Öneml not: D lb lg s kurallarında böyle b r anlatım ve zah tarzı yoktur. Bu anlatım sadece bazı şeyler n daha kolay
Redresör Yağları
anlaşılması ç n yakıştırma fadeler çermekted r. Bu konu ler de b z m ç n çok öneml b r malzeme olacaktır.
Şartlandırıcı Yağlar
S rkülasyon Yağları
Cümle
Soğutucu Kompresör Yağları
İç nde sadece b r tek yüklem bulunan kel me veya kel meler grubudur. Kes nl kle cümle ç nde b rden fazla yüklem
Tekst l Yağları
olamaz. Çünkü cümlede b r tek gramerde zaman bulunur ve o da yüklemd r.
Yanmaz H drol k S stem
Yağları
İng l zce’de Cümle Yapısı
Gresler ve Pastalar
Cümleler b z İng l zce’de k ayrı kategor de nceleyeceğ z. Bunlardan b r oluş d ğer se eylem cümleler d r. Bu k ayrı
Açık D şl Gresler
kategor b rb r le h ç b r şart ve konumda benzerl k göstermez. İng l zce gramer ndek bütün cümleler yüklem t pler ne
Ağır Yük Gresler
göre bu k grupta yer alır.
Genel Amaçlı Gresler
K myasallara Dayanıklı
Gresler
1. Oluş Cümleler
PTFE (Teflonlu Gresler)
S l konlu Gresler
İlk bakışta çler nde yüklem yokmuş g b algılanırlar. Bunun en büyük neden nsanların yüklem sadece eyleme
Spray Gresler
dayandırmalarından kaynaklanır. İş, oluş, eylem bel rten kel melere f l den ld ğ n daha evvel açıklamıştık. Yan f l n
V brasyona Mukav m Gresler
tanımında b r oluştan söz ed lmekted r. Her f l llak eylem çerecek d ye b r kural yoktur. Doğadak nesneler n
Yüksek Dev r Gresler
heps n n b r var oluş eylem vardır. B z bu t p cümleler Türkçe’de s m ve sıfat f l kullanarak yaparız oysa
Yüksek Sıcaklık Gresler
İng l zce’de böyle kullanımlar yoktur. İs m ve sıfat cümleler yapılmak sten ld ğ nde İng l zce gramer nde karşımıza oluş
Metal İşleme Sıvıları
cümleler çıkar. Aşağıda oluş cümleler ne örnekler ver lm şt r.
CNC Bor Yağları – Mackerel
Tom dün hastaydı.
MS
L nda’ nın babası b r doktor.
Geçen yaz Antalya’daydım.
O genç b r öğretmend .
Çok ş şman.
Herkes aradaydı.
Evl yd .
Kılavuz Açma Yağları
Saf Kesme Yağları
Tam Sentet k Bor Yağları
Taşlama Sıvıları
Arabası bahçede.
Yardımcı Ek pman ve Araçlar
Dozajlama S stem
İstanbul kalabalık b r şeh r. Başarılılar.
F ltre Kağıtları
Çok tembels n z.
Annes b r ev kadını.
Refraktometre
İk hafta önce evdeyd ler.
Canan güzel b r kız.
Yorgunum.
Kız kardeş heyecanlıydı.
Satr füj Mak nası
Yağ Sıyırıcı
VIVATEC SERİSİ
AROMATİK YAĞ
Evet bu cümlelere lk bakıldığında yüklem görülemez ama ç nde yüklem bulunmayan h ç b r yapının cümle
olamayacağı hatırlandığında bu cümleler n çler nde kes nl kle gözle görülemeyen b r yüklem n olduğu sonucuna varılır.
Yan bu cümleler çler nde g zl b r “olmak“ saklamaktadırlar. Yüklemler olmak mastarından türeyen b r kel med r.
WHITE OIL – BEYAZ YAĞ –
LİKİT PARAFİN
Z nc r Yağları
2. Eylem Cümleler
İçler nde eylem konumunda yüklem bulundururlar.
Tom her sabah süt çer.
L nda dün akşam Ankara’ya g tt .
Genell kle erken yatarım.
Ben geçen hafta parka götürdü.
Karısını bahçede saatlerce bekled .
Başbakan yarın gel yor.
Bahçede oynuyorlardı.
Sen arayacağım.
Yüzüyorduk.
Odasında ağlıyordu.
Aşağıda Türkçeler ver len cümleler n hang kategor de olduklarını yanlarına yazınız.
1. Tecrübes z b r şoför potans yel b r tehl ked r.
2. Ben Amer ka’dan her akşam arıyor. ………. eylem ……….
3. Gözler ben çok etk led .4. Gözler çok etk ley c yd .
5. Çok etk ley c gözler var.
4. Grev hakkında basına b lg verme.
5. Saatlerce ben seyrett .
6. Görüntüsü oldukça kötüydü.
………. oluş …………
7. Davranışları ben rahatsız ed yor.
8. Davranışlarını kontrol et.
9. Davranışları çok kabaydı.
10. Dün yağmur yağıyordu.
11. Dün hava yağmurluydu.
12. Başbakan dün İstanbul’daydı.
……… oluş …………
13. Geçen yıl Par s’te evlend m.
14. Bana evl l k res mler n göster.
15. Peter, Tom le bahçede top oynuyor.
16. K tap ben h ç etk lemed .
17. K tap h ç etk ley c değ ld .
18. Güneşte uzun süre kalma.
…… eylem / em r …….
19. Gözlüksüz gazete okuma.
20. Gözlüksüz gazete okuyamıyorum.
21. Bahçede s gara çme.
22. Yıllar önce S nan çok ş şmandı.
23. 16 yıllık evl y m.
24. Bana Türk ye’n n nüfusunu söyle.
25. Sabahları erken kalkıyor.
26. Türk ye’n n öneml problemler nden b r şs zl kt r.
27. Günlerce sen her yerde aradım. ……… eylem ………..
28. Konu hakkında müdüre h çb r şey söyleme.
29. K rl eller nle duvara dokunma.
30. Gelecek yıl bu zamanlar Ankara’da olacağım.
31. L sede çok tembel b r öğrenc yd m.
32. İng l zler soğuk nsanlardır.
33. Yumurtaları yavaşça sepete koy.
34. Saatlerd r köşede ağlıyordu.
35. Kanser ölümcül b r hastalıktır.
36. Akşam yemeğ nden sonra duş alma.
37. Çantanı mutfakta bırakma.
38. Günün başlangıcında Bodrum’daydık.
39. Herkes s n rl yd .
40. İhracatla lg l tüm belgeler bana gönder.
41. Pencerey açık bırakma.
42. O yıllar önce b z m a le doktorumuzdu.
43. Gecen n b r yarısı balkonda şarkı söyleme.
44. İk nc soldan dön.
45. Evl l k c dd b r olaydır.
46. Evl l k yıl dönümler n b r restoranda kutladılar.
47. Evl l k sırlarını h ç k mseye anlatma.
48. Ayakkabılarım çalınmıştı.
49. Bu araba çalıntı.
50. Kısa zamanda tüm hırsızlar tutuklandı.
51. Tutuklu öğrenc ler mahkemeye götürüldü.
İNGİLİZCEDE CÜMLE YAPISI
İng l zce’de ster çok kolay yapıda algıladığımız sterse oldukça zor d ye adlandırdığımız herhang b r cümle kurmak
sted ğ m zde ler düzeyde İng l zce b lg s ne sah p değ lsek h çb r şart ve konumda cümle yapısında oynama
yapamayız. Yan her konumda cümle standardı ve kel meler n d z l ş aynıdır. Başka b r fade le formül tekt r ve
Türkçe’dek g b kel meler n yer asla değ şt r lemez. Ş md İng l zce’de b z m kader m z olacak bu formülü rdelemeye
çalışalım.
S
V
O (Nesne + Bel rteç + Yer + Zaman) Subject
ÖZNE
FİİL
NESNE
sm
Verb
Object
sıfat zam r
Yapısı ve konumu her ne olursa olsun İng l zce b r cümle yapılırken,
Önce ÖZNE daha sonra YÜKLEM ve son olarak Nesne + Bel rteç + Yer + Zaman
sıralama uygulanır. Bu sıralama cümlede asla değ şt r lemez.
Özney
bulmak ç n yükleme
ne-k m
Nesney
bulmak ç n yükleme
ney -k m
Bel rtec
bulmak ç n yükleme
nasıl-ne şek lde
Yer
bulmak ç n yükleme
nerede-nereye
Zamanı
bulmak ç n yükleme
ne zaman
soruları sorulur.
Tom yarın babasını İzm r’e götürecek
Tom götürecek babasını İzm r’e yarın
SVNYZ
Sabaha kadar L nda le kumsalda kaldı
O kaldı L nda le kumsalda sabaha kadar
SVBYZ
Üç gün önce Ankara’da yen b r ev aldık
B z aldık yen b r ev Ankara’da üç gün önce
SVNYZ
Herkes odada telev zyon seyred yordu
Herkes seyred yordu telev zyon odada
SVNY
Oyuncaklarını d kkatl ce kutuya koydu
O koydu oyuncaklarını d kkatl ce kutuya
SVNBY
Yarın sen fabr kaya götüreceğ m
Ben götüreceğ m sen fabr kaya yarın
SVNYZ
Sen n ç n her şey yapab l r m
Ben yapab l r m her şey sen n ç n
SVNB
Bu kasabada tek başına yaşıyordu
O yaşıyordu tek başına bu kasabada
SVBY
Sabahları tek başına kumsalda yürür
O yürür tek başına kumsalda sabahları
SVBYZ
Bütün çuvalları tek başına taşıdı
O taşıdı bütün çuvalları tek başına
SVNB
Aylarca kız kardeş le bahçede yaşadı
O yaşadı kız kardeş le bahçede aylarca
SVBYZ
Ormanda hafta sonları L nda le koşuyor
O koşuyor L nda le ormanda hafta sonları
SVBYZ
Yıllar önce karısını b r kazada kaybett
O kaybett karısını b r kazada yıllar önce
SVNYZ
Her sene Bodrum’da b r ev alıyor
O alıyor b r ev Bodrum’da her sene
SVNYZ
On yıl sonra Türk ye’ye dönecekler
Onlar dönecekler Türk ye’ye on yıl sonra
SVYZ
Çocuklarını günlerd r görem yorsun
Sen görem yorsun çocuklarını günlerd r
SVNZ
Tom geceler yatakta radyo d nl yor
Tom d nl yor radyo yatakta geceler
SVNYZ
L nda’yı durakta 20 dak ka bekled m
Ben bekled m L nda’yı durakta 20 dak ka
SVNYZ
Depremde b nlerce k ş öldü
B nlerce k ş öldü depremde
SVY
Kapıyı b r tekme le dün akşam kırdılar
Onlar kırdılar kapıyı b r tekme le dün akşam
SVNBY
B r fenerle arabaya b r kaç san yede yaklaştı.
O yaklaştı arabaya b r fenerle b r kaç san yede
SVNBZ
Ben evde saatlerce bulamadılar.
Onlar bulamadı ben evde saatlerce
SVNYZ
Den z kenarında arkadaşı le saatlerce oturdu.
O oturdu arkadaşı le den z kenarında saatlerce
SVBYZ
Amer ka’da yıllar önce dört ev m z vardı.
B z sah pt k dört eve Amer ka’da yıllar önce
SVNYZ
Ankara’da paraya ht yacım var.
Ben ht yaç duyarım paraya Ankara’da
SVNY
Mr. S mpson artık burada çalışmıyor.
Mr. S mpson çalışmıyor burada artık
SVYZ
Her sabah şte gazete okuyorlardı.
Onlar okuyorlardı gazete şte her sabah
SVNYZ
B r nsanın her sene tat le ht yacı var.
B r nsan ht yaç duyar tat le her sene
SVNZ
Dün akşam herkes t yatroda uyuyordu.
Herkes uyuyordu t yatroda dün akşam
SVYZ
Gelecek yıl İzm r’de b r ev alacak.
O satın alacak b r ev İzm r’de gelecek yıl
SVNYZ
Duygusal f lmlerden hoşlanıyorum.
Ben hoşlanıyorum duygusal f lmlerden
SVN
Dün karısı le bahçede şarkı söylüyordu.
O söylüyordu şarkı karısıyla bahçede dün
SVNBYZ
Boş zamanımda evde k tap okuyorum.
Ben okuyorum k tap evde boş zamanımda
SVNYZ
Amcasını b r bıçakla dak kalarca tehd t ett .
O tehd t ett amcasını b r bıçakla dak kalarca
SVNBZ
H ç k mse kararının neden n b lm yor.
H ç k mse b lm yor kararının neden n
SVN
Her yıl dünya kaynaklarının çoğu kayboluyor.
Dünya kaynaklarının çoğu kayboluyor her yıl
SVZ
Ben Amer ka’dan her akşam arıyor.
O arıyor ben Amer ka’dan her akşam
SVNYZ
Gözler b z çok etk led .
Onun gözler etk led b z çok
SVNB
Saatlerce karısını camdan seyrett .
O seyrett karısını camdan saatlerce
SVNYZ
Geçen yıl Man sa’da evlend m.
Ben evlend m Man sa’da geçen yıl
SVYZ
Peter Tom le bahçede top oynuyor.
Peter oynuyor top Tom le bahçede
SVNBY
Gözlüksüz gazete okuyamıyorum.
Ben okuyamıyorum gazete gözlüksüz
SVNB
Evl l k yıldönümler n Beykoz’da kutladılar.
Onlar kutladılar evl l k yıldönümler n Beykoz’da
SVNY
Kısa zamanda tüm hırsızlar tutuklandı.
Tüm hırsızlar tutuklandı kısa zamanda
SVZ
Dün tutuklu öğrenc ler mahkemeye götürüldü.
Tutuklu öğrenc ler götürüldü mahkemeye dün
SVYZ
Onu b r bıçakla dak kalarca tehd t ett .
O tehd t ett onu b r bıçakla dak kalarca
SVNBZ
Yen ş tüm hayatını değ şt rd .
Yen ş değ şt rd tüm hayatını
SVN
Gelecek yıl Japonya’da b r fabr ka kuracak.
O kuracak yen b r fabr ka Japonya’da gelecek yıl
SVNYZ
Saatlerd r köşede arkadaşıyla ağlıyordu.
O ağlıyordu arkadaşıyla köşede saatlerd r
SVBYZ
Onların evl l k sırlarını b r k tapta okudum.
Ben okudum onların evl l k sırlarını b r k tapta
SVNY
Gözler le herkes etk led .
O etk led herkes gözler le
SVNB
Yıllarca b r kaşıkla nanılmaz b r tünel kazdı.
O kazdı nanılmaz b r tünel b r kaşıkla yıllarca
SVNBZ
Aşağıdak örnekler em r cümleler ne a tt r. Em r cümleler nde eylem d rek karşıdak k ş ye yapıldığından “özne“ yoktur.
Cümle d rek f lle başlar. Bu yüzden ana formülümüzde “S“ yoktur. Formül V + O şekl nded r.
Ben hayatının sonuna kadar terk etme.
Terk etme ben hayatının sonuna kadar
VNZ
B lg sayarda oyun oynama.
Oynama oyun b lg sayarda
VNY
Kadeh masaya bırak.
Bırak kadeh masaya
VNY
Kapıyı açık bırakma.
Bırakma kapıyı açık
VNB
Saat k de ben okulda bekle.
Bekle ben okulda saat k de
VNYZ
P s eller nle duvara dokunma.
Dokunma duvara p s eller nle
VNB
Yarın ben parka götür.
Götür ben parka yarın
VNYZ
Ç çekler her gün sula.
Sula ç çekler her gün
VNZ
Güneşte uzun süre kalma.
Kalma güneşte uzun süre
VYZ
F yat l stes n bugün yaz.
Yaz f yat l stes n bugün
VNZ
Geceler balkonda şarkı söyleme.
Söyleme şarkı balkonda geceler
VNYZ
Sırtıma güneş yağı sür.
Sür güneş yağı sırtıma
VNY
Ben mle bu akşam Ankara’ya gel.
Gel ben mle Ankara’ya bu akşam
VBYZ
Bu akşam b z mle kal.
Kal b z mle bu akşam
VBZ
Ön bahçede top oynama.
Oynama top ön bahçede
VNY
Ben her yerde öpme.
Öpme ben her yerde
VNY
Ben mle mutfakta b r bardak kola ç.
İç b r bardak kola ben mle mutfakta
VNBY
Ben her akşam Ankara’dan arama.
Arama ben Ankara’dan her akşam
VNYZ
Her yerde dürüst ol.
Ol dürüst her yerde
VNY
New York’da dokuzdan sonra dolaşma.
Dolaşma New York’da dokuzdan sonra
VYZ
Raporu yarın İtalya’ya gönder.
Gönder raporu İtalya’ya yarın
VNYZ
Aramızda aptal olma.
Olma aptal aramızda
VNY
Bu odada yalnız kalma.
Kalma yalnız bu odada
VBY
Ben b r daha şte tehd t etme!
Tehd t etme ben şte b r daha
VNYZ
Ben mle kumsalda sabaha kadar dans et.
Dans et ben mle kumsalda sabaha kadar
VBYZ
Çantamdan b r paket s gara get r.
Get r b r paket s gara çantamdan
VNY
Odamı her sabah d kkatl ce topla.
Topla odamı d kkatl ce her sabah
VNBZ
Bu konuda her yerde aptalca konuşma.
Konuşma bu konuda aptalca her yerde
VNBY
Akşamları arabanı bahçeye bırakma.
Bırakma arabanı bahçeye akşamları
VNYZ
D şler n günde üç kez fırçala.
Fırçala d şler n günde üç kez
VNZ
Grev hakkında gazetede h ç b r yazı yazma.
Yazma h ç b r yazı grev hakkında gazetede
VNY
Davranışlarını kontrol et.
Kontrol et davranışlarını
VN
Bana evl l k res mler n göster.
Göster evl l k res mler n bana
V N1 N2
Gözlüksüz gazete okuma.
Okuma gazete gözlüksüz
VNB
B ze Türk ye’n n nüfusunu söyle.
Söyle Türk ye’n n nüfusunu b ze
V N1 N2
Akşam yemeğ nden sonra duş alma.
Alma duş akşam yemeğ nden sonra
VNZ
Çantanı mutfakta bırakma.
Bırakma çantanı mutfakta
VNY
Satışla lg tüm belgeler bana gönder.
Gönder tüm belgeler satışla lg l bana
V N1 N2
Evl l k sırlarını h ç k mseye anlatma.
Anlatma evl l k sırlarını h ç k mseye
V N1 N2
Kırık masayı dışarı çıkart.
Çıkart kırık masayı dışarı
VNY
Gecen n b r yarısı yüksek sesle konuşma.
Konuşma yüksek sesle gecen n b r yarısı
VBZ
Boş zamanında k tap oku.
Oku k tap boş zamanında
VNZ
Ayakkabılarını paspasa s l.
S l ayakkabılarını paspasa
VNY
Baban g b aptal olma.
Olma aptal baban g b
VNB
D kkatl ol. Ol d kkatl
VN
Burada ben tek başıma bırakma.
Bırakma ben tek başıma burada
VNBY
Aşağıdak örnekler oluş cümleler ne a tt r. Yan yüklem “olmak“ mastarından türeyen b r
kel med r. Ana formül S olmak O şekl nded r
Tom’un babası çok hasta
Tom’un babası olmak çok hasta
SVN
L nda dün akşam evdeyd
L nda olmak evde dün akşam
SVYZ
Boğazın manzarası çok güzel
Boğazın manzarası olmak çok güzel
SVN
Yıllar önce bu köy har kaydı
Bu köy olmak har ka yıllar önce
SVNZ
İk gün önce okulda çok heyecanlıydı
O olmak çok heyecanlı okulda k gün önce
SVNYZ
Geçen yıl oldukça ş şmandılar
Onlar olmak oldukça ş şman geçen yıl
SVNZ
Onunla yıllar önce çok mutluydum
Ben olmak çok mutlu onunla yıllar önce
SVNBZ
Dün akşam burada değ ld
O olmamak burada dün akşam
SVYZ
Enflasyon oldukça yüksek
Enflasyon olmak oldukça yüksek
SVN
Zek Müren ünlü b r şarkıcıydı
Zek Müren olmak ünlü b r şarkıcı
SVN
Üç gün önce okulda çok hastaydı
O olmak çok hasta okulda üç gün önce
SVNYZ
Dün hava İstanbul’da yağmurluydu
Hava olmak yağmurlu İstanbul’da dün
SVNYZ
Seneye b r doktor olacak
O olmak b r doktor seneye
SVNZ
Türkler Asya’da büyük b r devlett
Türkler olmak büyük b r devlet Asya’da
SVNY
Hava bu günlerde Antalya’da güneşl .
Hava olmak güneşl Antalya’da bu günlerde
SVNYZ
Türk ye yıllardır NATO’nun b r üyes d r.
Türk ye olmak NATO’nun b r üyes yıllardır
SVNZ
Tom k yıl önce Kars’ta b r öğretmend .
Tom olmak b r öğretmen Kars’ta k yıl önce
SVNYZ
Oğlu seneye İstanbul’da olacak.
Oğlu olacak İstanbul’da seneye
SVYZ
Galatasaray Avrupa’da büyük b r takımdır.
Galatasaray olmak büyük b r takım Avrupa’da
SVNY
İk yıl önce Tom le Amer ka’daydım.
Ben olmak Tom le Amer ka’da k yıl önce.
SVBYZ
Türk ye’n n baş kent Ankara’dır.
Türk ye’n n başkent olmak Ankara
SVN
Ankara Türk ye’n n başkent d r.
Ankara olmak Türk ye’n n başkent d r.
SVN
Günün başlangıcında Bodrum’daydık.
B z olmak Bodrum’da günün başlangıcında
SVYZ
Başbakan dün mecl ste çok mutluydu.
Başbakan olmak çok mutlu mecl ste dün
SVNYZ
Karısı çok güzel b r kadındı.
Karısı olmak çok güzel b r kadın
SVN
Okulda notları oldukça yüksekt .
Notları olmak oldukça yüksek okulda
SVNY
F lm n sonu çok hüzünlüydü.
F lm n sonu olmak çok hüzünlüydü
SVN
İstanbul yıllar önce b r başkentt .
İstanbul olmak b r başkent yıllar önce
SVNZ
Dün gece evde yalnızdık.
B z olmak yalnız evde dün gece
SVNYZ
Petrol var ller dün bahçedeyd .
Petrol var ller olmak bahçede dün
SVYZ
Tecrübes z şoför potans yel b r tehl ked r.
Tecrübes z şoför olmak potans yel b r tehl ke
SVN
Gözler çok etk ley c yd .
Onun gözler olmak çok etk ley c yd
SVN
Görüntüsü oldukça kötüydü.
Onun görüntüsü olmak oldukça kötü
SVN
Davranışın son derece kaba.
Sen n davranışın olmak son derece kaba
SVN
Dün hava yağmurluydu.
Hava olmak yağmurlu dün
SVNZ
16 yıllık evl y m.
Ben olmak evl 16 yıldır
SVNZ
K tap lg nç değ ld .
K tap olmamak lg nç
SVN
Evl l k c dd b r olaydır.
Evl l k olmak c dd b r olay
SVN
Bu araba çalıntı.
Bu araba olmak çalıntı
SVN
Tat lde her şey har kaydı.
Her şey olmak har ka tat lde
SVNZ
Bu hafta çok yorgunum.
Ben olmak çok yorgun bu hafta
SVNZ
Çok üzücü b r f lmd .
O olmak çok üzücü b r f lm
SVN
Telefon yararlı b r cattır.
Telefon olmak yararlı b r cat
SVN
Yen b r kaynak ş rket ç n çok öneml .
Yen b r kaynak olmak çok öneml ş rket ç n
SVNB
İng l zler ser n kanlıdırlar.
İng l zler olmak ser n kanlı
SVN
Türk ye B rleşm ş M lletler n üyes d r.
Türk ye olmak B rleşm ş M lletler n üyes
SVN
Yıllar önce S nan oldukça ş şmandı.
S nan olmak oldukça ş şman yıllar önce
SVNZ
Gelecek yıl bu zamanlar Ç n’de olacağım.
Ben olacağım Ç n’de gelecek yıl bu zamanlar
SVYZ
L sede çok tembel b r öğrenc yd m.
Ben olmak tembel b r öğrenc l sede
SVNZ
Kanser öldürücü b r hastalıktır.
Kanser olmak öldürücü b r hastalık
SVN
Günün başlangıcında Bodrum’daydık.
B z olmak Bodrum’da günün başlangıcında
SVYZ
Beş sene evvel o b z m a le doktorumuzdu.
O olmak b z m a le doktorumuz beş sene evvel
SVNZ
Dört gündür hastayız.
B z olmak hasta dört gündür
SVNZ
Y rm yıldır Konya’da hap ste.
O olmak hap ste Konya’da y rm yıldır
S V Y 1 Y2 Z
Türk ye’n n lk cumhurbaşkanı Atatürk dür.
Türk ye’n n lk cumhurbaşkanı olmak Atatürk
SVN
Onların bütün problem kötü yönet m.
Onların bütün problem olmak kötü yönet m
SVN
Camın hammaddes kumdur.
Camın hammaddes olmak kum
SVN
Sarhoş şoför onların ölümler n n tek neden yd .
Sarhoş şoför olmak onların ölümler n n tek neden yd
SVN
Telev zyon 20. yy’ın en büyük catlarından b r d r
Telev zyon olmak 20. yy’ın en büyük catlarından b r d r
SVN
Türk ye’n n öneml problemler nden b r şs zl kt r.
Türk ye’n n öneml problemler nden b r olmak şs zl kt r
SVN
Ş rket n f nansal durumu le lg l rapor 5 dak ka önce çekmecemdeyd .
Ş rket n f nansal durumu le lg l rapor olmak çekmecemde 5 dak ka önce
SVYZ
Aşağıdak cümleler S V O formülünde yer ne koyun.
Bu yaz babasıyla Amer ka’ya g decek.
K tapları yarın rafa yerleşt r.
Uzun süre suda gözler n açamadı.
İk yıl önce Almanya’daydık.
Eller n yavaşça masaya vurdu.
Gelecek yıl arkadaşıyla b r ş rket kuracak.
Bu olay şu anda öneml değ l.
Tom’u part ye davet etme.
Bahçede günlerce haz ne aradı.
Sen b r daha affetmeyeceğ m.
Yaşamı sens z anlamsız.
Yağmurda uzun süre kalma.
Sen nle yarın şe g tmeyeceğ m.
B r bardak su le saatlerce oynadı.
O artık bekar b r nsan.
Burada ben tek başıma bırakma.
Arabasını parkta b r kova su le yıkadı.
Ben mle yen b r hayata başla.
Dün akşam çok hastaydım.
Gözler mükemmel.
Dört yıl önce b r Amer kalı le evl yd .
Sonunda onu terk edeb ld m.
Ben yıllarca yalanları le kandırdı.
Aylardır onu burada görmüyorum.
Karısı hoş b r nsandı.
Duşta uzun süre kalma.
Masaya yen b r bardak get r.
K tabı dün akşam okuyamadım.
Evde tek başına ağlıyordu.
Kaza hakkında h çb r şey söyleme.
Gazetedek resm hışımla yırttı.
Çocukluklarında çok yaramazlardı.
Borcumuzu günlerd r ödeyem yoruz.
Borsada her şey n kaybett n.
Bu sabah annes n doktora götürdü.
Saksıdak ç çekler yarın sula.
Ankara Türk ye’n n başkent d r.
Türk ye’n n başkent Ankara’dır.
Enflasyon Türk ye ç n öneml b r sorun.
Ş rket c dd kr zde.
Sabaha kadar baş ucumda kal.
Lütfen bana ıslak eller nle dokunma.
Karımı yıllardır her yerde arıyorum.
Yen k racısı emekl b r memurdu.
Hayatın oldukça lg nç gözüküyordu.
Ev n manzarası felaket.
Senden çok farklıydı.
Telefonumla oynama.
Pencerey açık bırak.
Pencere açıktı.
Pencerey açtı.
Her şey babasından öğrend .
He, She, It…
İng l zce’de her şeyden önce b l nmes gereken temel kel meler vardır. Bu kel meler aynen Türkçe’de olduğu g b
s mler n yer ne kullanılır ve “ zam r “ d ye adlandırılır.
İlk olarak “şahıs zam rler “ üzer nde duracağız. Doğadak her b r nesnen n mutlaka bu zam rler tarafından b r karşılığı
vardır. Her zaman cümlen n öznes (olayı yapan yada yaptıran varlık) konumunda başta bulunurlar ve cümle ç nde
başka b r şlevler yoktur, yerler asla değ şt r lemez.
He
Erkekler ç n
O
She
Kadınlar ç n
O
It
Cansız ve hayvanlar ç n
O
We
Bz
You
Sen, S z
They
Onlar
I
Ben
H s, Her, Its…
İk nc grupta se zam rler n yel k haller n nceleyeceğ z. İsm n k me a t olduğunu bel rterek daha evvel açıkladığımız
şahıs zam rler ne (He, She, It, We, You, They, I) a t alt öğeler başka b r fade le bu zam rler n sah p olduğu b r şeyler
(nesneler ) anlatacağız.
Hs
Erkekler ç n
Onun
Her
Kadınlar ç
Onun
Its
Cansız ve hayvanlar ç n
Onun
Our
Bzm
Your
Sen , s z n
The r
Onların
My
Ben m
Burada unutulmaması gereken en öneml nokta bu zam rlerden sonra mutlaka b r sm n geld ğ d r. Tek başlarına
kullanımları kes nl kle yoktur.
Hs
+ İSİM
Hs
book
Her
Her
book
Its
Its
book
Our
Our
book
Your
Your
book
The r
The r book
My
My
book
Görüldüğü g b arkalarına b r s m alarak sm n k me a t olduğunu bel rt rler.
H s school
Onun okulu
H s job
Onun ş
Her pocket
Onun ceb
Her pen
Onun kalem
Our armcha r
B z m koltuğumuz
Our teacher
B z m öğretmen m z
Your father
Sen n baban
Your car
Sen n araban
The r secretary
Onların sekreter
The r house
Onların ev
My exam
Ben m sınavım
My s ster
Ben m kız kardeş m
H s, Hers, M ne…
Bu kategor de se yel k zam rler n n s mlerle kullanılarak verd ğ anlamları tek kel me le karşılayan lg zam rler
üzer nde duracağız. Örneğ n, ben m arabamın İng l zce karşılığı “my car” dır. Eğer “ben m arabam“ daha evvel cümle
ç nde kullanılmışsa k nc cümlede bunu tekrarlamak zorunda değ l z, yan ben m arabam yer ne “ben mk “ d yeb l r z.
İşte ben mk , sen nk , onunk … g b kel melere b z lg zam rler d yeceğ z. D kkat ed l rse bu kel meler durup dururken
kullanılamazlar başka b r dey şle bu kel meler n anlamları daha evvelden b l nmel d rler.
Ben m arabam
yer ne ben mk
Onun k tabı
yer ne onunk
B z m ev m z
yer ne b z mk
Hs
Erkekler ç n
Onunk
Hers
Kadınlar ç n
Onunk
—–
Cansız ve hayvanlar ç n
———-
Ours
B z mk
Yours
Sen nk , S z nk
The rs
Onlarınk
M ne
Ben mk
H s school
onun okulu
hs
Onunk
H s g rl fr end
onun kız arkadaşı
hs
Onunk
H s car
onun arabası
hs
Onunk
Her father
onun babası
hers
onunk
Her book
onun k tabı
hers
onunk
Her l fe
onun hayatı
hers
onunk
Our dog
b z m köpeğ m z
ours
b z mk
Our house
b z m ev m z
ours
b z mk
Our p cture
b z m resm m z
ours
b z mk
Your table
sen n masan
yours
sen nk
Your teacher
sen n öğretmen n
yours
sen nk
Your mother
sen n annen
yours
sen nk
The r flower
onların ç çeğ
the rs
onlarınk
The r garden
onların bahçes
the rs
onlarınk
The r cat
onların ked s
the rs
onlarınk
My exam
ben m sınavım
m ne
ben mk
My face
ben m suratım
m ne
ben mk
My pen
ben m kalem m
m ne
ben mk
H m, Her, Me…
Türkçe’de sık sık karşımıza sm n haller çıkar (e-a-de-da..) İng l zce’de sm n haller n göremey z. İsm n haller n almış
ve cümle ç nde anlam kazanan bazı zam rler vardır. Bunlar Türkçe’ye kulağa hoş geld ğ g b çevr l r. Bu son gurupta
bu t p zam rler nceleyeceğ z.
Hm
Erkekler ç n
Ona,onu,onda, ….
Her
Kadınlar ç n
Ona,onu,onda, ….
It
Cansız ve hay. ç n
Ona,onu,onda, ….
Us
B ze,b z ,b zde, …
You
Sana,sen ,sende, …
Them
Onları,onlara,onlarda, …
Me
Bana,ben ,bende, …
Yukarıdak zam rler sm n tüm haller ç n kullanılır. Örneğ n “me“ cümle ç nde “bana, ben , bende“ anlamları
kazanab l r.
Ben s nemaya götür
Bana b r kalem ver
Örnekler nde altı ç z l yerlere “me“ gel r ve Türkçe’ye en uygun çev r yapılır. Buradak öneml nokta bu zam rler n
mutlaka S V O N B Y Z formülünde nesne kısmında yer almasıdır. Yan cümlede asla özne konumunda bulunamazlar ve
bu t p zam rlerle cümleye başlanamaz.
Aşağıda şu ana kadar nceled ğ m z dört grup zam r topluca görülmekted r.
He
O
sH
Onun
Hs
Onunk
Hm
Ona, onu
She
O
erH
Onun
Hers
Onunk
Her
Ona, onu
It
O
Its
Onun
——
——–
It
Ona, onu
We
Bz
Our
Bzm
Ours
B z mk
Us
B ze, b z
You
Sen
Your
Sen n
Yours
Sen nk
You
Sana, sen
They
Onlar
The r
ınOnlar
The rs
ınk Onlar
Them
rı, OnlaraOnla
I
Ben
My
Ben m
M ne
Ben mk
Me
Bana, ben
Aşağıdak boşlukları uygun karşılıkları le doldurunuz.
Amcam ………my uncle……….
Annem z
Baban
Bana
Bebekler
Ben
Ben
Ben mk
Bz
B ze
Bz
B z mk
B z mk ler
Büyük çantamız
Ceb
Cesur koruması
Çalışkan kız kardeş m
Çantası
Ç rk n sekreter
Elmas yüzüğün
Esk saat
Etk ley c görüntüsü
Ev adres m z
Güzel karısı
Güzel ülkem z
Hatan
Hayatı
Islak el m
İlg nç arabası
İlg nç hayatın
İş
Kalem m
Kanepen z
karısı
Kırmızı arabam
Kırmızı ceket m
Kız arkadaşım
K rl gömleğ m
K tabı
Kocası
Koltuğumuz
Kuvvetl kolları
Kuyruğu
Küçük evler
Masaları
M n eteğ
O
Odası
Okulum
Ona
Onlar
Onlara
Onları
Onların başarılı oyunu
Onların ked s
Onların mutlu günü
Onların sıcak yatakları .
Onlarınk
Onu
Onun altın kolyes
Onun boş cüzdanı
Onunk
Onunk ler
Oturma odan
Öğretmen
Pahalı eteğ m
Pahalı paltosu
Pahalı yüzüğün
Perdeler
Resm m z
Sabırsız babası
Sana
Sen
Sen
Sen n gül bahçen
Sen nk
S yah kazağı
Sz
S ze
S z nk
Sobası
Sözlükler
Suratın
Şems yes
Ş şman dayıları
Tam r çantası
Tecrübel öğretmen m
Tehl kel köpekler
Tehl kel sokağımız
Telev zyonumuz
Tembel erkek kardeş
Tembel köpeğ m z
Tem z ev m z
Tuhaf kalem
Uzun boylu müdürüm
Yağmurluğum
Yakın okulu
Yaramaz kızın
Yavaş spor araban
Yen kasabaları
Yorgun arkadaşım
Yuvarlak masaları
Zeng n amcası
Zeng n baban
ÇOĞUL YAPILMA KURALLARI
Bazı s mler sayab l r z, bazı s mler se sayamayız. Sayılab len s mler tek l veya çoğul olab l rler ama sayılamayan
s mler da ma tek ld rler.
Sonu “ o “ le b ten s mler potato , tomato ( es ) alarak ,
Sonu “ x “ le b ten s mler box , fox
patatoes , tomatoes
( es ) alarak ,
Sonu “ s “ le b ten s mler glass , class
boxes , foxes
( es ) alarak ,
glasses , classes
Sonu “ f, fe “ le b ten s mler shelf , kn fe ( ves ) alarak ,
Sonu “ y “ le b ten s mler c ty, story
shelves , kn ves
( es ) alarak ,
c t es , stor es
Sonu “ ch , sh “ le b ten s mler watch, d sh ( es ) alarak ,
watches , d shes
Sonu “ y “ le b t p kend nden önce toy, boy ( s ) alarak ,
“ b r sesl harf “ gelmes durumunda
toys , boys
( s ) alarak ,
books , pens
Bunlar dışında kalanlar book, pen
B r kural eşl ğ nde formül ze ed leb len her şey İng l zce Gramer nde “ düzenl “ d ye adlandırılır. Yukarıda bell kurallar
çerçeves nde çoğul yapılab len s m kategor ler göster lm şt r. Bell b r kural sınıfına g rmeyen ve bunun sonucunda ayrı
ayrı b l nmek zorunda kalınan kel meler se “ düzens z “ yapılardır. Aşağıda “ s “ ve türevler “ le çoğul yapılamayan
ayrı ayrı b lmek zorunda olduğumuz
“ düzens z s mler “ yer almaktadır.
Man
adam
men
man
kadın
women
kadınlar
kş
people
k ş ler
Person
adamlar
Foot
ayak
feet
ayaklar
F sh
balık
f sh
balıklar
Louse
bt
l ce
b tler
Mouse
fare
m ce
fareler
Ch ld
çocuk
ch ldren
Tooth
dş
teeth
Sheep
koyun
Ox
d şler
sheep
öküz
Goose
çocuklar
koyunlar
oxen
gey k
öküzler
geese
gey kler
Th s
bu
these
bunlar
That
şu
those
şunlar
Ç ft olan herşey çoğul sayılır.
Eyes
gözler
shorts
şort
Jeans
kot pantolon
shoes
ayakkabı
Sc ssors
makas
t ghts
tayt
Overalls
tulum
pyjamas
p jama
Pants
pantolon
Glasses
bardak
b noculars
dürbün
Trousers
pantolon
spectacles
gözlük
Cl ppers
kırpma alet
shears
makas
Tongs
braces
maşa
askı
p ncers
kerpeten
Sonu “ f ve fe “ le b ten s mler n çoğul yapılab lmeler ç n bu harfler n düşüp yerler ne “ ves “ get r ld ğ n söylem şt k.
Bu s mler aşağıdak g b d r.
Calf
buzağı
calves
buzağılar
Half
yarım
halves
yarımlar
W fe
kadın eş
w ves
eşler
Self
kend
selves
kend ler
Kn fe
bıçak
kn ves
bıçaklar
Leaf
yaprak
leaves
yapraklar
Shelf
raf
shelves
raflar
Th ef
hırsız
th eves’
hırsızlar
Wolf
kurt
wolves
kurtlar
Loaf
somun
Sheaf
loaves
demet
somunlar
sheaves
demetler
Yukarıdak ler dışında kalan s mler “f ve fe“ le b tmeler ne rağmen sadece “s“ alarak çoğul yapılır
Safe
kasa
Bel ef
safes
nanç
kasalar
bel efs
Roof
çatı
Ch ef
başkan
nançlar
roofs
çatılar
ch efs
başkanlar
Her zaman çoğul olarak kullanılan tek l olmayan s mler.
Abor g nes
Arch ves
yerl
pol ce
pol s
arş v
rema ns
kalıntı
R ches
servet
sav ngs
tasarruf
Cattle
sığır
surround ngs çevre
Clothes
çamaşır
thanks
Outdoors
dışarısı
manners
Dregs
tortu
outsk rts
c var
Eaves
saçak
v ctuals
erzak
goods
mal
Env rons
çevre
Wages
teşekkür
terb ye
haftalık maaş
Türkçe’de sayılab l r g b düşündüğümüz ama İng l zce’de sayılamayan s mler.
Adv ce
öğüt
Baggage
bus ness
bagaj
Bread
ekmek
Money
para
enterta nment
mob lya
gr ef
nak t
Fun
eğlence
üzüntü
knowledge
b lg
nformat on
ev ş
Work
göster
furn ture
Cash
Homework
ş
b lg
ma l
ş
posta
news
haber
‘S
1. D kkat ed l rse daha evvel açıklamaya çalıştığımız yel k zam rler (her, h s, ts, our, your, the r, my) s mler n yer ne
kullanılmaktadır. Eğer zam rler n yer ne gerçek s mler n koyar ve y ne b r a tl kten söz edersek o zaman “ ‘s “
kullanmak zorunda kalırız ve s mlere “ n n, nın, s n n, sının, sunun, sünün, lık, l k …” g b anlamlar katar.H s book
Tom’s book Her cat
L nda’s cat
Ayşe’s camera – Ayşe’n n kamerası
Suzan’s father – Suzan’ın babası
Turkey’s populat on –
Türk ye’n n nüfusu
George’s school – George’un okulu
Celal’s table – Celal’ n masası
My brother’s car – Babamın arabası
Her s ster’s house – Kız kardeş n n ev
Lane’s party – Jane’n n part s
Mr. Sm th’s w fe – Bay Sm th’ n eş
L nda’s bag – L nda’nın çantası
Today’s news – Bu günkü haberler
The school’s door – Okulun kapısı
The book’s page – K tabın sayfası
The cat’s m lk – Ked n n sütü
Yesterday’s newspaper – Dünkü gazete
Next year’s plan – Gelecek yılk plan
Last week’s match – Geçen haftanın maçı
Uncle Tom’s house – Tom amcanın ev
Mahmut the second’s re gn – II Mahmut’un tahtı
The m n ster’s old adv sor – Bakanın esk danışmanı
The government’s dec s on – Hükümet n kararı
2. Çoğul smler n sonları “ s “ le b tt ğ ç n ‘s kullanılmaz onun yer ne ‘ get r l r.The cha rs’ colour – Sandalyeler n
reng
The students’ books – Öğrenc ler n k tapları
The g rls’ bags – Kızların çantaları
The teachers’ addresses – Öğretmenler n adresler
The Turks’ proposals – Türkler n tekl fler
3. Ç ft s ml durumlarda k nc sme ‘s get r l r.
Tom and L nda’s father – Tom ve L nda’nın babası
Ayşe and Ahmet’s school – Ayşe ve Ahmet’ n okulu
George and Ann’s ball – George ve çocukların topu
4. Sonu “ z “ okunuşu le b ten veya Lat nce kökenl olan s mlerde ‘ kullanılır.
Humphrey’s’ f lms – Humphreys’ n f lmler
D ckens’ novels – D ckens’ın romanları
Keats’ poems – Keats’ın ş rler
Johnson’s’ method – Johnson’un metodu
Socrates’ llness – Socrates’ n hastalığı
5. İs mlerde ölçü, zaman, yer bel rtt ğ nde “ l k-lık “ anlamları kazanab l rler.
E ght hours’ sleep ng – Sek z saatl k uyku
One week’s travel – B r haftalık tat l
A year’s not ce – B r yıllık hbar
A month’s salary – B r aylık maaş
A stone’s throw – B r taş atımı mesafe
A moment hes tat on – B r anlık tereddüt
An arm’s length – B r kolluk mesafe
An hour’s walk – B r saatl k yürüyüş
Two hours’ dr ve – İk saatl k yol
Ten dollars’ worth – On dolarlık f yat
Three weeks’ course – Üç haftalık kurs
60’s conta ner – 60’lık konteynır
100’s c garette – 100’lük s gara
6. Daha evvel gördüğümüz lg zam rler n n (h s, hers, ours, yours, the rs, m ne) yer ne gerçek s mler n n kullanılması
durumunda kullanılır.
Tom’s
Tom’unk
Hs
L nda’s
L nda’nınk
Ch ldren’s
Çocuklarınk
Onunk
Hers
Onunk
The rs
Onlarınk
7. Özel faal yet gösteren ş yerler n asıl meslekten ayırt etmek ç n kullanılır.
Butcher’s kasap (dükkan)
Grocer’s
Butcher
bakkal (dükkan)
kasap (meslek)
Grocer
bakkal (meslek)
8. “ ‘s “ her zaman ( n n, nın, s n n, sının….) g b anlamlar vermeyeb l r. Bazen s m tamlaması yapma görev
üstlen rler. Fakat bu fadeler genel anlam çer rler. İs mler n yel k haller nden ( n n, nın, s n n, sının…) farklıdırlar.
Aşağıda bu şek lde oluşan tamlamalara örnekler ver lm şt r. Bu tamlamaları sm n yel k haller le karıştırmamak
gerek r.A butcher’s kn fe – B r kasap bıçağı
The butcher’s kn fe – Kasabın bıçağı
A teacher’s book – B r öğretmen k tabı The teacher’s book – Öğretmen n k tabı
A boys’ school – Erkek okulu
A ch ld’s play – Çocuk oyunu
A carpenter’s saw – Marangoz testeres
A ch ldren’s story – Çocuk h kayes
A doctor’s degree – Doktor d ploması
A dog’s l fe – Köpek hayatı
A dr ver’s l cense –
Şoför ehl yet
A g rls’ college – Kız ün vers tes
A lad es’ ta lor – Kadın terz s
A l eutenant’s rank
– Teğmen rütbes
A summer’s day – B r yaz günü
A teacher’s college – Öğretmen okulu
A women’s club – Kadınlar kulübü
OF
1. “of “ kullanarakta ( n n, nın, s n n, sının ) anlamları veren kel me grupları yapılab l r. Değ şen h ç b r şey yoktur.
Sadece “ s “ daha çok özel s mlerde “of “ se c ns s mlerde kullanılır.
Name of school Okulun sm School’s name
Colour of wall
Duvarın reng
Wall’s colour
M lk of cat
Ked n n sütü
Cat’s m lk
The beg nn ng of the story – H kayen n başlangıcı
The dec s on of the government – Hükümet n kararı
The t tle of the book – K tabın başlığı
The ground floor of the bu ld ng – B nanın g r ş katı
The name of th s v llage – Bu köyün sm
The roof of the house – Ev n çatısı
The cause of the problem – Problem n neden
Back of the car – Arabanın arkası
The phone number of Jack – Jack’ n telefon numarası
Best party of day – Günün en y f lm
Job of my s ster – Kız kardeş m n ş
Favour te colour of Paula – Paula’nın favor reng
B rthday of Tom – Tom’un doğum günü
The wall of the castle – Kalen n suru
The manager of the hotel – Otel n müdürü
The w ndow of the car – Arabanın penceres
The new vase of the roses – Güller n vazosu
The ex stence of
Allah- Allah’ın varlığı
The end of Amer can Ind ans – Kızılder l ler n sonu
The courage of the Turks – Türkler n cesaret
The poster of Atatürk – Atatürk’ün poster
The palace of the queen – Kral çen n sarayı
The nfluence of
the r ch – Zeng nler n nüfusu ( t barı )
The suffer of the poor – Fak rler n acısı
The smell of a rose – B r gülün kokusu
The conquest of the c ty – Şehr n feth
The next subject of the book – K tabın b r sonrak konusu
The members of
the assoc at on – Derneğ n üyeler
The second day of the conference – Konferansın k nc günü
The guns of the robbers – Soyguncuların s lahı
The b rthday of her s ster – Kız kardeş n n doğum günü
The nvent on of the telephone – Telefonun cadı
The cost of the product on – Üret m n mal yet
A work of a madman – B r del n n ş 2. “of“ her zaman ( n n, nın ) anlamı vermeyeb l r. Bazen s m tamlaması yapar.
Ama bu fadeler genel anlam çer rler. İs mler n yel k haller nden farklıdırlar. Bu yüzden bu k kategor y b rb r le
kıyaslamaya kalkışmayın. Aşağıda bu t p kullanımlara örnekler ver lm şt r.
The threat of war – Savaş tehl kes
The w nds of war
– Savaş rüzgarları
The day of reckon ng – Kıyamet
günü
A man of sc ence – B l m adamı
The loss of mo sture – Nem kaybı
A form of torture – B r şkence türü
A delay of ten m nutes – On dak kalık b r gec kme
Lack of nterest – İlg s zl k
Shortage of food – Kıtlık
Ev dence of any nterference – Müdahale del l
Re gn of terror – Terör hükmü
A s gn of weakness – Zayıflık şaret
Proof of gu lt –
Suçluluk del l
The forces of ev l – Kötülük güçler
Contempt of court – Mahkemeye hakaret
A feel ng of despa r – Üm ts zl k duygusu
The danger of nflat on – Enflasyon tehl kes
Proport on of f ve to one – Beşe b r oranı
Freedom of speech – Söz hürr yet
The faculty of Law – Hukuk Fakültes
H story of art – Sanat tar h
School of Med c ne –
Tıp fakültes
College of Sc ence – Fen Fakültes
Aşağıdak boşluklara İng l zce karşılıklarını yazınız.
Köpeğ n burnu
the nose of the dog / the dog’s nose
Babanın
planı
NATO’nun görevler
Kore’n n gel ş m
Türk ye’n n zorlukları
L nda’nın servet
Arthur’un k tabı
George’un f kr
Democles’ n kılıcı
Tom ve L nda’nın bebeğ
Patronumun em rler
Cumhurbaşkanının korumaları
M lletvek l n n görev
Ahmet’ n babasının res mler
B r öğrenc k tabı
İstanbul’un traf ğ
New York’un karanlık caddeler
Üç aylık maaş
Türkler n planı
Almanların tekl fler
K tapların sayfaları
Erkek gömleğ
Fat h’ n tahtı
K tabın konusu
İstanbul’un 1453’te feth
Dört günlük tat l
H kayen n sonu
ÖLÇEK BİLGİSİ
1. Katı olsun sıvı olsun herhang b r sayılamayan madden n bell sayıdak b r m nden (bardak, f ncan, ş şe)
bahsed yorsak aşağıdak kalıbı kullanırız. Bu yolla sayılamayan s mler ölçekleyerek onların bell b r m ktarını
fade eder z. Bu kalıbı değ şt rmeye çalışmak mümkün değ ld r. Türkçe çev r ler ndek mantıksızlıklar aranmaksızın
hep aynı kuralla yapılırlar.
[ÖLÇEK
OF
MADDE]
a glass of water – b r bardak su
a cup of tea – b r f ncan çay
a bottle of m lk – b r ş şe süt
a can of coke – b r kutu
kola
a jar of jam – b r kavanoz reçel
a bar of chocolate – b r d l m ç kolata
a sl ce of bread – b r d l m ekmek
a p ece of p zza – b r parça p zza
two tanks of o l – k depo benz n
three barrels of w ne – üç var l şarap
ten plates of food – on tabak y yecek
f ve packs of c garette – beş paket s gara
a bar of soap – b r kalıp sabun
a barrel of beer – b r fıçı b ra
a glassful of water – b r bardak dolusu su
a block of ce – b r kalıp buz
a bottle of w ne – b r ş şe şarap
a bowl of sugar – b r kase şeker
a cupful of sugar – b r f ncan dolusu şeker
two sheets of paper – k yaprak kağıt
a gra n of race – b r p r nç tanes
a handful of money – avuç
dolusu para
a head of lettuce – b r top salata ( marul )
a heap of rubb sh – b r yığın çöp
a k lo of butter – b r k lo tere yağ
a k nd of cheese – b r çeş t peyn r
a loaf of bread – b r somun ekmek
a lump of sugar – b r küp şeker
a new k nd of cheese – yen b r çeş t peyn r
a new k nd of plast c – yen b r çeş t plast k
a jo nt of meat – et parçası (but veya kol)
a pa r of socks – b r ç ft çorap
a set of furn ture – b r mob lya takımı
a speck of dust – b r toz parçası
st cks of dynam te – d nam t lokumları
two cups of tea – k f ncan çay
three k nds of food – üç çeş t gıda
s x types of bread – altı t p ekmek
four cupful of sugar – dört
f ncan dolusu şeker
ten k los of r ce – on k lo p r nç
ten meters of cloth – on metre kumaş
truckloads of sand – kamyonlar dolusu kum
a box of matches – b r kutu k br t
a d stance of two m les – k m ll k mesafe
a ball of wool – b r yün yumağı
a f t of anger – b r öfke nöbet
a f t of pass on – h ddet nöbet
a p ece of bad luck – b r parça kötü tal h
a p ece of ev dence – b r küçük del l
a p ece of adv ce – b r
parça tavs ye
heaps of mud – çamur yığınları
tems of news – haberler
pangs of remorse – v cdan azabı
the pangs of fear – korku duygusu
works of art – sanat
eserler
a f t of fever – ateş
nöbet
p ece of research – b r küçük
araştırma
a p ece of str ng – b r parça
p
a b t of nterest – b r parça
lg
a work of art – b r sanat
eser
an act of mercy –
merhamet
an attack of fever – ateş nöbet
2. D kkat ed l rse lk şıkta ölçeklemeye çalıştığımız madden n ger de kalan kısmı önemsenmemekted r. Yan
madden n sadece ölçeğ öneml d r. Artta kalan kısım göz ardı ed lmemekted r. Bu konuda se madden n ger de
kalan kısmı da önem kazanacaktır. Başka b r fade le madde ve ölçek b rl kte anılacaktır.
One of book – k tapların b r
Four of cha r – sandalyeler n dördü
S x of students – öğrenc ler n altısı
E ght of tables – masaların sek z
Twelve of g rls – kızların on k s
Some of cars – arabaların bazıları
Most of problems – problemler n çoğu
Burada anlatılmak stenen çok taneden az taneye doğru n şt r.
3. Burada se sıralama çeren kel me gruplarını nceleyeceğ z.
One of the mportant problems of Turkey
Türk ye’n n öneml problemler nden b r
One of the b g tour sm centres of the world
Dunyanın büyük tur zm merkezler nden b r
Two of the dangerous parts of New York
New York’un tehl kel kısımlarının k s
One of the mportant telecommun cat on equ pment of today
Günümüzün öneml let ş m araçlarından b r
Öneml not:
“ Ölçek b lg s “ adlı başlıkta açıklamaya çalıştığımız konu İng l zce Gramer nde aynı adla ve zah tarzıyla yoktur. Kolay
anlaşılab lmes ç n yakıştırma fadeler kullanılmıştır.
Aşağıdak boşluklara İng l zce karşılıklarını yazınız.
Üç var l şarap
three barrels of w ne
Altı tabak yemek
Araba le k saatl k yol
Arkadaşlarından bazıları
Beş kutu kola
Beş ş şe süt
Beş yaprak kağıt
B r bardak portakal suyu
B r ç ft eld ven
B r damla göz yaşı
B r depo benz n
B r d l m ekmek
B r galon benz n
B r kase yoğurt
B r kavanoz reçel
B r kutu k br t
B r mob lya takımı
B r parça ekmek
B r parça kek
B r parça merhamet
B r parça tavs ye
B r sanat eser
B r somun ekmek
Çocukların onu
Dokuz paket yağ
Dört çay kaşığı tuz
Dört günlük macera
Dünyanın öneml tur zm merkezler nden b r
İk haftalık tat l
İk kalıp sabun
İk paket un
Kalemler n heps
L nda’nın kalemler nden b r
On dört koltuk
On metre kumaş
Onlardan altısı
Öğrenc ler n b r
Problemler n çoğu
Sandalyeler n k s
Sek z d l m ç kolata
Sek z mektup
Sek z metre halı
Tom’un hatalarından b r
Türk ye’n n büyük kentler nden k s
Türk ye’n n zorlukları
Üç aylık maaş
Üç baş sarımsak
Üç d nam t lokumu
Üç m ll k mesafe
Üç saatl k uyku
Yed d l m p zza
ARTICLES
1- INDEFINITE: BELİRSİZ
A – BİR: Sess z b r harf le tek l b r sözcükten önce kullanılır.
Örnek
A book
A cha r
A story
A un vers ty
A useful th ng
A European
A s ster
A brother
A month
A day
A week
A year
A s ze
A sudden
A t ger
A l on
A crocod le
A camel
A dozen of eggs
A glass of tea
A sh ny day
A hundred
A m ll on
A thousand
A b ll on
A dozen
A few
A couple
A lot of
AN – BİR: a – – o – u – e g b sesl ünlü harfle başlayan veya , seslend r lemeyen “h” g b harfle başlayan sözcükler n
başına gel r.
Örnek
an apple
an umbrella
an egg
an he r
an honest man
an hour
an eng neer
an nterest
an ant
“A” VE “AN” ARİTEKLLERİNİN KULLANILMADIĞI YERLER:
a -) Çoğul b r addan önce
cows – apples
– cha rs g b ,
b -) Aşağıdak g b sayılamayan ancak b r m yle söyleneb len bazı somut adlardan önce,
corn – cloth
glass – grass
ron – paper
m lk – money
tea – wood
gb,
DEFINITE: BELİRLİ “THE” KULLANILIR.
The art cle’ s n n kullanıldığı yerler.
Asal cümlec ğ n, özne, nesne veya tamlamasını oluşturan addan önce
the book -the car
-the veh cle
Tek anlamına gelen THE ONLY ONE sözcük d z s nden önce
Yönlerden önce
The north
The south
The west
The east
The north – west
The north – east
The south – west
The south – east
W nd: the north – west 5
Kutsal k tap ve mabetler n başında
The Holy Quran -The Blue Mosque g b
Özel b r adın önünde yer alan c ns b r adın önünde kullanılır
The planet Pluto / Pluto Gezegen
The galaxy Samanyolu / Samanyolu Galaks s
Eyaletlerden oluşan ülke adlarından veya çoğul ülke adlarından önce
The Un ted States of Amer ca / Amer ka B rleş k Devletler
The Un ted K ngdom / B rleş k Krallık
The Un ted Arab Em rates / B rleş k Arap Em rl kler
The Netherlands / Hollanda
The Turkey / Türk ye
The Republ c of Turkey / Türk ye Cumhur yet
Başlıklarda sırasal sıfatlardan önce
Queen El zabeth the second / Kral çe II. c El zabet
Pad sah Abdülham t the second / Pad şah 2. nc Abdülham t
Tah r the f rst / B r nc Tah r
Ism bell olan yerler tanımlarken ve tanımlayıcı b r edatlı dey şten önce
The Palace of Çırağan / Çırağan Sarayı
The house w th brown-shutters / Kahvereng panjurlu ev.
Özel b r adı zleyen ve meslek veya t caret anlatan c ns adların önünde kullanılır
Tah r the teacher / Öğretmen Tah r
Mustafa the adm n ster / Yönet c Mustafa
Ada topluluklarından önce
The Island Bahamas / Bahama adaları
The East Ind a Islands / Doğu H nd stan adaları
Neh r Okyanus ve sıradağ adlanrından önce
The Atlant c Ocean
The mounta n Everest
Tren, gem ve Uçak adlarından önce
The M/S Barış Manço / Barış Manço gem s
The Santa Fee / Santa Fee tren
K ş ye/Şahsa a t olmayan şyer , banka, otel, enst tü, restoran adlarından once
The Marmara Hotel
The Ottoman Bank
Ün vers te, Okul, Hastane adlarından önce
The Istanbul Un vers ty / İstanbul Ün vers tes
The Çapa Hosp tal / Çapa Hastanes
B r küme veya topluluğu s mgeleyen sayılab l r tek l b r addan önce
The ant s ndustr ous / Karınca çalışkandır
B r küme,grup,topluluğu sıfatlardan önce
The r ch always proud / Zeng nler da ma k b rl d r.
We must help the poor / Fak rlere yardım etmel y z.
The French cook meat the best / Et en y Fransızlar p ş r r.
Doğada yalnız tek olan varlıklardan önce
The earth
The sky
The ocean
Müz k aygıtlarından önce
The v ol n / Keman
The p ano / P yano
Tanımlayıcı en üstünlük anlatımlarında kullanılır
That s the oldest mosque n İstanbul
O İstanbul’dak en esk cam d r.
The most / the f rst / the best / the worst / the second geçt ğ cümlelerde
Ad olarak kullanılan en üstünlük anlatımlarından önce
Th s s the best I can do
Bu ben m yapab leceğ m n en y s d r.
The most I can ga n s that amount
O meblağ ben m kazanab leceğ m n en çoğudur.
HAVE – HAS GOT
have/has got Türkçe’de sah p olmak anlamındadır. Sah p olduğunuz b r şey fade etmek ç n kullanılır.
Aşağıda şahıslara göre nasıl kullanıldığını nceley n.
POSITIVE (OLUMLU)
NEGATIVE (OLUMSUZ)
I have got a car.
I haven’t got a car.
You have got a car.
You haven’t got a car.
QUESTION (SORU)
Have I got a car?
Have you got a car?
He has got a car.
He hasn’t got a car.
Has he got a car?
She has got a car.
She hasn’t got a car.
Has she got a car?
It has got a car.
It hasn’t got a car.
Has t got a car?
We have got a car.
We haven’t got a car.
Have we got a car?
They have got a car.
They haven’t got a car.
Have they got a car?
DİKKAT!– I have got a car. ( B r arabam var.)
Türkçe’ye çev r rken genelde “B r arabaya sah b m” şekl nde çev rmey z. İk d l arasındak bu farklılık bazen
İng l zce’y yen öğrenenler ç n sorun teşk l edeb l r.
Şöyle k ;
“Ben m k kız kardeş m var” cümles n İng l zce’ye çev rmek steyen b r k ş , “var” kel mes ne aldanarak “there
s/are” kalıbını kullanab l r ve tab k yanlış olur. O yüzden cümlen n sah pl k anlamı çer p çermed ğ ne bakılmalıdır.
– She has got two s sters. (Onun k kız kardeş var veya o k kız kardeşe sah pt r) – We have got many pens.
(B z m çok kalem m z var veya b z çok kaleme sah b z)
Have/has got veya sadece have/has
Değ ş k met nlerde farklı kullanımlara rastlayab l r z. Özell kle İng ltere’de kullanılan İng l zce’de “have/has got” daha
sık kullanılır.
– I have got a s ster.
– I have a s ster.
Bu k cümle arasında anlam olarak fark yoktur. Ancak olumsuz ve sorularda durum aynı değ ld r.
(+) I have got a book.
(+) I have a book.
(-) I haven’t got a book.
(-) I don’t have a book.
(?) Have I got a book?
(?) Do I have a book?
YANLIŞ KULLANIMLAR
İk farklı kullanım b rb r yle karıştırılırsa gramat k açıdan hatalı olur.
Examples:
A: Have you got a penc l?
A: Do you have any
money?
B: No, I haven’t. (doğru)
B: No, I don’t.
(doğru)
No, I don’t. (yanlış)
No, I haven’t. (yanlış)
COUNTABLE – UNCOUNTABLE NOUNS
(Sayılab len – sayılamayan s mler)
İng l zce’de s mler sayılab len ve sayılamayan olarak k ye ayrılır ve cümle ç ndek kullanımları farklıdır. Sayılamayan
s mler her zaman ç n tek l kabul ed l r.
Örneğ n İng l zce’de “saç” kel mes “uncountable”dır yan sayılamaz. Bu yüzden asla “s” takısı alarak çoğul yapılamaz.
Halbuk Türkçe’de b z “saçlar” d yeb l r z. Aynı şek lde “su”, “p r nç” ve benzer kel meler hep tek l kullanılmak
zorundadır. Aynı şek lde sayılamayan kel meler n başında “a veya an” art kel n de kullanamayız. Çünkü “a” b r
anlamına gel r.
EXAMPLES
There s a book on the table.
There are four books on the table.
(“book” kel mes sayılab len s m olduğu ç n çoğul olarak kullanılab l r.)
There s some water n the glass.
(“su” kel mes sayılamaz olduğu ç n asla “there are” kalıbıyla kullanılamaz.
SOME UNCOUNTABLE NOUNS
(Bazı sayılamayan s mler)
ar
bread
cake
coffee
coke
ha r
m lk
water
weather
coke
money
Th s, that – these, THOSE
Th s ve that Türkçe’de “bu” ve “şu” fadeler n n karşılığıdır
Konuşurken b ze yakın olan nesneler ç n “th s” (bu)
Konuşurken b ze uzak olan nesneler ç n “that” (şu)
Konuşurken b ze yakın olan nesneler ç n “these” (bunlar)
Konuşurken b ze uzak olan nesneler ç n “those” (şunlar)
EXAMPLES
Th s book (bu k tap) – these books (bu k taplar)
Th s student (bu öğrenc ) – these students (bu öğrenc ler)
Th s school (bu okul) – these schools (bu okullar)
Th s man (bu adam) – these men (bu adamlar)
That tra n (şu tren) – those tra ns (şu trenler)
That bu ld ng (şu b na) – those bu ld ngs (şu b nalar)
DİKKAT! Aşağıdak cümleler kes nl kle yanlıştır.
Th s books are very expens ve (Th s tek llerle kullanıldığı ç n “books” d yemey z.)
These g rl s very beaut ful. (Aynı şek lde “these” kel mes nden sonra tek l s m kullanamayız.)
THERE IS – THERE ARE
“There s / there are” Türkçe’de “var” kel mes n n karşılığıdır. Tek ller ve sayılamayan s mler ç n “there s”, çoğullar
ç nse “there are” kullanılır.
SINGULAR (Tek l ve sayılamayanlar)
there s…. (there’s)
s there…?
there s not. (there sn’t)
There s a b g tree n the garden. (Bahçede büyük b r ağaç vardır.)
There s a good programme on TV ton ght. (Bu gece telev zyonda güzel b r program var.)
Excuse me; s there a good hotel near here? (Affeders n z, buralarda güzel b r otel var mı?)
There sn’t any money n the bag. (Çantada h ç para yok.)
PLURAL (Çoğul)
there are….
are there…?
there are not… (there aren’t)
There are some b g trees n the garden. (Bahçede b rkaç tane büyük ağaç var.)
There are many people n the school. (Okulda b r sürü nsan var.)
Are there any books on the table? (Masanın üzer nde h ç k tap var mı?)
Yes, there are. / No, there aren’t.
How many students are there n the classroom? (Bu sınıfta kaç tane öğrenc var?)
THERE IS AND IT IS
There s a vase on the table. (Masanın üzer nde b r vazo var.)
Bu cümlede “It’s a vase on the table” d yemey z.
AMA: I l ke th s vase. It’s very expens ve. (Bu vazoyu sev yorum. O çok pahalı.)
Bu örnekte de “there s” kalıbını kullanamayız.
SOME – ANY
►“some” kel mes Türkçe’de “b raz/b rkaç” anlamına gel r ve olumlu cümlelerde kullanılır.
Examples:
I am go ng to buy some eggs. (B rkaç tane yumurta alacağım.)
There s some ce n the fr dge. (Buzdolabında b raz buz var.)
We made some m stakes. (Bazı yanlışlar yaptık.)
She sa d someth ng. (B r şey söyled .)
I met someone. (B r s yle tanıştım.)
►”any” kel mes Türkçe’de h ç anlamına gel r ve negat f cümlelerde kullanılır.
Examples:
I’m not go ng to buy any eggs. (H ç yumurta almayacağım.)
There sn’t any ce n the fr dge. (Buzdolabında h ç buz yok.)
They d dn’t make any m stakes. (H ç hata yapmadılar.)
She d dn’t say anyth ng. (H çb r şey söylemed .)
I d dn’t meet anybody. (K mseyle tanışmadım.)
SORU CÜMLELERİNDE “SOME” VE “ANY”
►Soru cümleler n n çoğunda ( st snalar vardır) “any” kullanılır.
– Is there any ce n the fr dge? (Buzdolabında h ç buz var mı?)
– D d they make any m stakes? (Onlar h ç hata yaptılar mı?)
– Are you do ng anyth ng th s even ng? (Bu akşam b r şey yapıyor musun?)
İnsanlara b r şey tekl f ederken veya b r şey öner rken kullandığımız soru cümleler nde “any” değ l, “some” kullanılır. Bu
cümleler kalıp olarak soru cümles olsa da esasen tekl ft r.
Examples:
– Would you l ke some m lk? (B raz süt ster m s n z)
(Bu cümle yapı olarak soru cümles olsa da b lg alma amaçlı sorulan gerçek b r soru değ ld r, b r tekl ft r.)
– Would you l ke someth ng to dr nk? (İçecek b r şey ster m yd n z?)
– Can I have some bread? (B raz ekmek alab l r m y m?)
WHEN…? – HOW LONG…?
“When” soru kel mes S mple Past Tense le, “How long” soru kalıbıysa Present Perfect Tense le kullanılır. Aşağıdak
örneklerde k kullanımın farkına bakın.
When d d t start snow ng? (Kar yağışı ne zaman başladı?)
It started snow ng two hours ago. (Kar yağışı k saat önce başladı.)
Bu örnekte kar yağışının tam olarak ne zaman başladığı sorulmaktadır.
How long has t been snow ng? (Ne zamandır kar yağıyor?)
It has been snow ng for two hours. (İk saatt r kar yağıyor.)
Bu örnekte se kar yağışının başlangıcı ve ne kadar zamandır devam ett ğ sorulmaktadır.
Aşağıdak örnekte aynı şek lde k soru kel mes n n farklı kullanımları ver lm şt r.
When d d you f rst meet your g rlfr end? (Kız arkadaşınla lk ne zaman tanıştın?)
How long have you known your g rlfr end? (Kız arkadaşını ne zamandır tanıyorsun?)
FOR – SINCE
for ve s nce “Present Perfect Tense” le kullanılan zaman b ld ren fadelerd r. B r eylem n ne kadar süred r devam
ett ğ n fade etmek ç n kullanılır.
● FOR
B r eylemle lg l süreçten bahsederken for kullanılır.
Example:
– I have been chatt ng for two hours. (İk saatt r chat yapıyorum.)
Bu örnekten chat yapma eylem n n k saat önce başladığı ve hala devam ett ğ anlaşılmaktadır.
– John has been work ng for th s company for s x months. (John altı aydır bu ş rkette çalışıyor.)
● SINCE
B r eylemle lg l sürec n başlangıç noktasından bahsederken s nce kullanırız.
– I have been chatt ng s nce 2 o’clock. (Saat k den ber chat yapıyorum.)
Bu örnekte chat yapma eylem n n ne kadar sürdüğü değ l, ne zaman başladığı fade ed lmekted r. Ama sonuç
olarak eylem n ne kadar sürdüğü de anlaşılır. Örneğ n cümle saat 4’de söylenm şse, eylem k saat sürmüş
demekt r.
– I haven’t seen Mary s nce Monday. (Pazartes den ber Mary’y görmed m)
Olumlu cümlelerde k m zaman for cümleden çıkarılab l r.
– We have been marr ed (for) 20 years. (20-yıldır evl y z.)
Bu cümlede for kullanılmasa da olab l r. Ancak:
– They haven’t seen each other for 2 years. (İk yıldır b rb rler n görmed ler.)
Bu cümle olumsuz olduğu ç n for cümleden çıkarılamaz.
WOULD YOU LIKE…? I’D LIKE…
● “Would you l ke…?” kalıbı b r şey tekl f etmek ç n kullanılır.
Examples:
A: Would you l ke some tea? (Çay alır mıydınız?)
B: No, thank you. (Hayır, teşekkür eder m.)
A: Would you l ke coffee? (Kahve ster m s n z?)
B: Oh, no. (Hayır)
A: Then, what would you l ke to dr nk? (O halde ne çmek sters n z?)
B: Coke, please. (Kola lütfen.)
Örneklerde görüldüğü g b “would you l ke” kalıbı naz k b r şek lde b r şey tekl f ederken kullanılır. İng l zce’ de “do you
want” sorusuyla aynı anlamdadır ama daha naz kt r.
“Would you l ke to…?” kalıbı b r s n b r şey yapmak ç n davet ederken kullanılır.
Examples: Would you l ke to come to my b rthday party? (Ben m doğum günü part me gelmek ster m s n?)
What would you l ke to do ton ght? (Bu gece ne yapmak sters n?)
“Would l ke to” kalıbı naz kçe b r şey stemek ç n “I want” kalıbının yer ne kullanılır.
Examples:
– I am very hungry. I’d l ke a hamburger. (Çok açım. B r hamburger st yorum/alab l r m y m)- I’d l ke some
nformat on about the programme, please.
(Programla lg l b lg st yorum/alab l r m y m.)
WOULD YOU LIKE…? le DO YOU LIKE…? ARASINDAKİ FARK
Aşağıdak örnekler d kkatl b r şek lde nceley n.
– Would you l ke tea? (Çay ster m s n z?)
– No, I’d l ke coffee. (Hayır, kahve st yorum.)
– Do you l ke tea? (Çayı sever m s n z?)
– No, I l ke coffee. (Hayır, kahve sever m.)
– What would you l ke to do at the weekend? (Hafta sonu ne yapmak sters n?)
– What do you l ke to do at the weekend? (Hafta sonları ne yapmaktan hoşlanırsın?)
PREFER – WOULD RATHER
Prefer ve would rather kalıplarını terc hler m zden bahsederken kullanırız.
Examples:
– I prefer to l ve n the country. (Köyde yaşamayı terc h eder m.)
– I prefer to play basketball rather than play football.
(Futbol oynamaktansa basketbol oynamayı terc h eder m.)
● PREFER
Genel olarak hayatta ney terc h ett ğ n z fade ederken “prefer” kalıbı üç farklı şek lde kullanılab l r:
a) Prefer someth ng to someth ng else
(B r şey başka b r şeye terc h etmek)
– I prefer football to basketball. (Futbolu basketbole terc h eder m.)
– I prefer c ty to country. (Şeh r köye terc h eder m.)
b) Prefer to do someth ng rather than do someth ng else.
(B r şey yapmak yer ne başka b r şey yapmayı terc h etmek.)
– I prefer to dr nk tea (Çay çmey terc h eder m.)
– I prefer to dr nk tea rather than (dr nk) coffee. (Çay çmey kahve çmeye terc h eder m.)
c) Prefer do ng someth ng to do ng someth ng else
(B r şey yapmak yer ne başka b r şey yapmayı terc h etmek.)
– I prefer dr nk ng tea (Çay çmey terc h eder m.)
– I prefer dr nk ng tea to dr nk ng coffee. (Çay çmey kahve çmeye terc h eder m.)
DİKKAT! Bu üç kullanım arasında anlam olarak b r fark yoktur.
● WOULD PREFER (I’d prefer)
“Would Prefer” kalıbı genel terc hler m z değ l, bel rl b r durumda ney terc h ett ğ m z fade ederken kullanılır.
Example:
– Would you prefer coffee or tea? (Kahve m alırsınız, çay mı?)
– I’d prefer to stay at home rather than go to the c nema ton ght.
(Bu gece s nemaya g tmektense, evde kalmayı terc h eder m.)
● WOULD RATHER (I’d rather)
“would rather” ve “would prefer” kalıpları arasında anlam olarak fark yoktur. Sadece kullanımda aşağıdak fark vardır.
would rather do
would prefer to do
“would rather” kalıbından sonra doğrudan f l gel r ve ek almaz.
Examples:
– I’d rather go by car. (Arabayla g tmey terc h eder m.)
– I’d rather stay at home. (Evde kalmayı terc h eder m.)
REPORTED SPEECH
Ind rect Speech (‘reported speech’ de den r) b r s n n söyled ğ cümley aktarmaya den r. Genell kle konuşma
d l nde kullanılır.
Eğer aktarılan eylem geçm şte yapılmış se, cümle geçm ş zaman olur. Bu kalıp genell kle bahsed len
zamandan b r öncek geçm ş zamanla fade ed l r.
Örneğ n:
He sa d the test was d ff cult. (Test n zor olduğunu söyled .)
She sa d she watched TV every day. (Her gün TV seyrett ğ n söyled .)
Jack sa d he came to school every day. (Jack her gün okula g tt ğ n söyled .)Eğer aktarılan eylem; gen ş zaman,
geçm ş zaman veya gelecek zaman le fade ed l yorsa, kullanılan zaman aynı kalır, değ şmez.
Örneğ n:
He says the test s d ff cult. (Test n zor olduğunu söylüyor.)
She has sa d that she watches TV every day. (Her gün TV zled ğ n söylem şt .)
Jack w ll say that he comes to school every day. (Jack okula her gün geld ğ n söylüyor.)Eğer aktarılan konu,
genel geçer b r olayı anlatıyorsa gen ş zaman kullanılır.
Örneğ n:
The teacher sa d that phrasal verbs are very mportant.(Öğretmen Phrasal Verbs ‘ler n çok öneml olduğunu
söyled .)
Zam r ve Zaman Zarflarının Değ şt r lmes
Konuşma aktarılırken, zam r n cümlede geçen nesne le uyumlu hale geleb lmes ç n zam r de değ şt rmek
gerek r.
Örneğ n:
She sa d, “I want to br ng my ch ldren.” (Çocuklarımı get rmek st yorum”, She sa d she wanted to br ng her ch ldren.
(Çocuklarını get rmek sted ğ n söyled .)
Jack sa d, “My w fe went w th me to the show.” (Şova karımla b rl kte g tt k.), ded . Jack sa d h s w fe had gone w th
h m to the show. (Jack, şova karısıyla b rl kte g tt ğ n söyled .)
Konuşulan anı; gen ş zaman, geçm ş zaman veya gelecek zamanla uyumlu hale get rmek ç n zaman zarflarını
da değ şt rmek gerek r.
Örneğ n:
She sa d, “I want to br ng my ch ldren tomorrow.” (Çocuklarımı yarın get rmek st yorum), ded . (Çocuklarını yarın
get rmek sted ğ n söyled .), olur.
Jack sa d, “My w fe went w th me to the show yesterday.” (Dün şova karımla b rl kte g tt k), (Jack, dün şova karısıyla
b rl kte g tt ğ n söyled .)
Ind rect Quest ons
Soruları aktarırken özell kle cümleler n d z l ş ne d kkat etmek gerek r. Evet/Hayır le başlayan soru cümleler n
aktarırken ( f) “eğer” kullanılır. N ç n, nerede, ne zaman g b soru kel meler n kullanırken, cümleye bu soru
kel meler yle başlamak gerek r.
Örneğ n:
She asked, “Do you want to come w th me?” “Ben mle gelmek ster m s n?” d ye sordu. She asked me f I wanted to
come w th her. “Bana, onunla g d p g tmeyeceğ m sordu.”
Dave asked, “Where d d you go last weekend?” Dave, “Geçen hafta nereye g tt n?” d ye sordu. Dave asked me
where I had gone the prev ous weekend. “Dave,geçen hafta nereye g tt ğ m sordu.”
He asked, “Why are you study ng Engl sh?”N ç n İng l zce çalışıyorsun? d ye sordu.
She asked me why I was study ng Engl sh. “Bana n ç n İng l zce çalıştığımı sordu.”
Aşağıdak tabloda aktarılmış cümleler, geçm ş zamanda kullanılmıştır.
“*” İşaretlenm ş cümlelere özell kle d kkat ed n.
Not: Geçm ş zaman, yakın geçm ş zaman ve past perfect zaman da dah l olmak üzere heps past perfect tense
çevr lm şt r.
D rect Speech
Ind rect Speech
He sa d, “I l ve n Par s.” “Par s’ te yaşıyorum.” ded .
He sa d he l ved n Par s. ”Par s’te yaşadığını söyled .”
He sa d, “I am cook ng d nner.” “Akşam yemeğ n p ş r yorum”,
He sa d he was cook ng d nner. ”Akşam yemeğ n p ş rd ğ n
ded
söyled .”
He sa d, “I have v s ted London tw ce.” “Londra’yı k kez z yaret
He sa d he had v s ted London tw ce.” Londrayı k kez z yaret
ett m”, ded .
ett ğ n söyled .”
He sa d, “I went to New York last week.” “Geçen hafta New
He sa d he had gone to New York the week before. ”Geçen
York’a g tt m”, ded .
hafta New York’a g tt ğ n söyled .”
He sa d, “I had already eaten.” Ben yemeğ m çoktan yed m”,
He sa d he had already eaten. ”Yemeğ n çoktan yed ğ n
ded .
söyled .”
He sa d, “I am go ng to f nd a new job.” “Yen b r ş bulacağım “,
He sa d he was go ng to f nd a new job.” Yen b r ş bulacağını
ded .
söyled .”
He sa d, “I w ll g ve Jack a call.” ”Jack’ arayacağım”, ded .
He sa d he would g ve Jack a call. ”Jack’ arayacağını söyled .”
He sa d, “I have been work ng on that project for over two
He sa d he had been work ng on that project for over two
weeks.” “İk haftadan daha uzun b r süred r bu proje üzer nde
weeks. ”İk haftadan daha uzun b r süred r bu proje üzer nde
çalışıyorum. “, ded .
çalıştığını söyled .”
He sa d, “I can come ton ght.” “Bu akşam geleb l r m”, ded .
He sa d he could come that n ght. ”Bu akşam geleb l leceğ n
söyled .”
He sa d, “I may buy a new car.” “Yen b r araba satın alab l r m”,
He sa d he m ght buy a new car. ”Yen b r araba alab leceğ n
ded .
söyled .”
* He sa d, “I m ght go to Denver.” “Denver’lara g deb l r m”, ded .
He sa d he m ght go to Denver.”Denver’lara g deb leceğ n
söyled .”
* He sa d, “I must g ve Ken a call.” ”Ken’ aramalıyım,” ded .
He sa d he had to g ve Ken a call. ”Keven’ı araması gerekt ğ n
söyled .”
* He sa d, “I have to g ve Ken a call.” “Ken’ aramam gerek yor”,
He sa d he had to g ve Ken a call. . ”Keven’ı araması
ded .
gerekt ğ n söyled .”
* He sa d, “I should see a doctor” “Doktora görünmel y m”, ded .
He sa d he should see a doctor. ”Doktora görünmes
gerekt ğ n söyled .”
REFLEXIVE PRONOUNS
Aşağıdak tabloda en sağ kolonda gözüken zam rler “reflex ve pronouns” olarak adlandırılır ve Türkçe’de
“kend m”, “kend s ”, “kend m z” g b anlamlara gel r.
I
me
myself
you
you
yourself/yourselves
he
hm
h mself
she
her
herself
we
us
ourselves
they
them
themselves
Aşağıdak Türkçe cümleye bakın.
– Ben bıçakla kest m.
Bu cümle yanlıştır, çünkü bu cümlede “ben ” yer ne “kend m ” kel mes kullanılmalıdır. Ş md aşağıdak İng l zce
cümleye bakın.
– I cut me w th a kn fe.
Bu cümle de yanlıştır. “me” ben ve bana anlamlarına geld ğ nden burada kullanılması gereken reflex ve pronoun
“myself” olmalıdır.
– I cut myself w th a kn fe. (Kend m bıçakla kest m.)
Aşağıda reflex ve pronoun’ların kullanımlarına l şk n örnekler ver lm şt r.
– She fell off her b cycle and hurt herself. (B s klet nden düştü ve kend n nc tt .)
– I somet mes talk to myself. (Bazen kend mle konuşurum.)
– He saw h mself n the m rror. (Kend s n aynada gördü.)
– They pa d for themselves. (Kend hesaplarını öded ler.)
Reflex ve Pronoun ne zaman kullanılır?
Reflex ve pronoun üç temel durumda kullanılır.
– When the subject and object are the same (Özne ve nesne aynı olduğunda)
I hurt myself. (Kend m nc tt m) (kend kend m )
The band calls themselves “D re Stra ts”. (Grup kend ne “D re Stra ts” d yor.
He shot h mself. (Kend n vurdu) (kend kend n )
– As the object of a prepos t on, referr ng to the subject (Özney gösteren b r edatın nesnes olarak)
I bought a present for myself.
She d d t by herself (=alone). Kend kend ne yaptı. (=tek başına)
That man s talk ng to h mself.
– When you want to emphas ze the subject (Özney vurgulamak sted ğ n z durumlarda)
I’ll do t myself. (No-one else w ll help me.)
They ate all the food themselves. (No-one else had any.)
COMPARISON
“mukayese, karşılaştırma” demekt r. Her d lde olduğu g b İng l zce’de de sıfat ve zarflar her b r kend arasında
mukayese ed leb l r. Öneml k mukayese yapısı vardır. B r nc s “daha” anlamında olan “comperat ve”, k nc s b r grup
ç nde “en y ” anlamında ”superlat ve” yapısıdır. D ğer d llerde bu yapılar kolay olmasına rağmen İng l zce’de b raz
karışıktır. Ş md bunu sıfat ve zarflarda ayrı ayrı görel m.
Sıfatlarda Mukayese
Sıfatlarda mukayese hece sayısına göre yapılır. Bu yüzden tek hecel sıfatlarda, k den fazla hecel lerde ve k
hecel lerde olmak üzere maddelere ayırarak konuyu şleyeceğ z.
1.) Tek Hecel Sıfatlarda
Tek hecel lerde comperat ve “er”, superlat ve “the ………est” ekler le yapılır.
Adject ve (yalın)
Comparat ve (üstünlük)
Superlat ve (en üstünlük)
H gh (yüksek)
h gher (daha yüksek)
the h ghest (en yüksek)
Dark (koyu)
darker (daha koyu)
the darkest (en koyu)
Tall (uzun)
taller (daha uzun)
Brave (cesur)
braver (daha cesur)
the tallest (en uzun)
the bravest (en cesur)
2.) İk den Fazla Hecel Sıfatlarda
İk den fazla hecel sıfatlarda comperat ve “more”, superlat ve “the most” ekler le yapılır.
Adject ve (yalın)
Comperat ve (üstünlük)
Expens ve (pahalı)
Superlat ve (en üstünlük)
more expens ve (daha pahalı)
the most expens ve (en pahalı)
Interested ( lg l )
more nterested (daha lg l )
the most nterested (en lg l )
Fr ghten ng (ürkütücü)
more fr ghten ng (daha urkütücü) the most fr ghten ng (en ürkütücü)
3.) İk Hecel Sıfatlarda
İk hecel sıfatlarda durum b raz daha karmaşıktır. Bunlardan üç tanes tek hecel ler g b “er ve the…..est” ekler le
d ğerler “more ve the most” ekler le yapılır.
Narrow (dar)
narrower (daha dar)
the narrowest (en dar)
Happy (mutlu)
happ er (daha mutlu)
the happ est (en mutlu)
S mple (bas t)
s mpler (daha bas t)
the s mplest (en bas t)
Bunların dışında kalan k hecel sıfatlar “more ve the most” ekler le mukayese ed l r. Aslında bu konu daha
karmaşıktır. En anlaşılır sade halde ver lmeye çalışıldı. Bu temel şekl le konuyu öğrend kten sonra başka gramer
k taplarından çalışılab l r.
Ş md örneklerle konunun KPDS le lg l boyutunu rdeleyel m.
KPDS’de comperat ve b r yapı sorulursa mutlaka b r “than” ek vardır ve cümlede bu ek aranmalıdır. Çünkü
comperat vede kıyas k k ş veya nesne arasında yapılır. Eğer “than” ek yoksa bu comperat ve değ ld r. Bu durumda
superlat ve aranmalıdır. Superlat vede kıyas k den fazla k ş veya nesne arasındadır.
I am older than you (are) (Ben s zden daha yaşlıyım.)
Sıfatlarda comperat ve durumunda yukarıdak cümlede parantez ç nde göster len f l ops yoneld r. Genelde
kullanılmaz. Ama zarflarda öneml d r.
Th s camera s more expens ve than yours. (Bu kamera s z nk nden daha pahalıdır.)
My son s the most ntell gent student n the classroom. (Oğlum sınıftak en çalışkan öğrenc d r.)
Eğer kıyas, k ş n n bulunduğu yere (konuma) göre se “ n” edatı kullanılır.
My son s the most ntell gent student of all h s fr ends. (Oğlum arkadaşlarından en çalışkan olan öğrenc d r.)
Eğer kıyas, k ş n n emsaller arasında se “of” edatı kullanılır.
Soru şekl
Your art cle s the most nformat ve (art cle) of all the art cle we have rece ved. (S z n makalen z aldığımız
makalelerden en kapsamlı olanıdır.)
“of veya n” edatları oldumu mutlaka superlat ve g d lmel d r. Ama ş daha çok karmaşık hale get rmek ç n of’tan
sonrak yapıyı başa alarak sorarlar. Bu konudan en yaygın olarak sorulan soru şekl budur.
Of all the art cle we have rece ved, your art cle s ……………………. nformat ve. (S z n makalen z aldığımız
makalelerden en kapsamlı olanıdır.)
Şekl nde cümley boş bırakarak sorarlar. Burada “than” olmadığı ç n comperat ve değ l; “of” olduğu ç n superlat ve’d r
dey p, şıklardan “the most”u şaretl yoruz.
Böyle sorularda b r de özne – tümleç uyumuna çok d kkat etmek gerek r. Özne tek l se tümleç tek l; özne çoğul se
tümleç çoğul olmak zorundadır. Bu özell kten de soru geleb l r.
He s ………………….len ent managers we have ever had. (O hayatımda gördüğüm en yumuşak müdürlerdend r.)
The most
One of the most
Doğru cevap “one of the most” dur. Burada özne – tümleç uyumu aranmalıdır. Eğer “the most len ent” seçersek “o
hayatımda gördüğüm en yumuşak müdürlerd r” anlamı çıkar k yanlıştır.
Sıfatlarda compar s on konusundan geleb lecek soruları ve nasıl yaklaşılması gerekt ğ n özetlersek;
1. Than’ n olup olmaması durumu: Varsa “comperat ve” d r yoksa superlat ve aranmalıdır.
2. “İn” ve “of” edatlarının kullanımı: Mukayese konuma göre se “ n”, emsallere göre se “of” edatı kullanılır. Eğer
bu k edattan b r varsa mutlaka superlat ve’e g d lmel d r.
3. Bu edatların başa alınarak karmaşık b r şek lde sorulması: Burada d kkatl olup yapıyı göreb lmek gerek r.
4. Superlat ve’ de özne – tümleç uyumu: Özne ve tümlec n tek l – çoğul açısından uyumunu ve yapının superlat ve
olduğunu görmek soruyu çözmüş olmak demekt r.
Equal ty
Sıfat ve Zarflarda “…e kadar” anlamına gelen eş tl k yapısıdır. Sorulab len b r kalıptır. Yapı olarak “as/ so………as”
şekl nded r. Araya sıfat veya Zarf gel r.
Olumlu: as………as
Olumsuz: as/so………as
She s as ntell gent as her brother. (O kardeş kadar zek d r.)
She sn’t as/so ntell gent as her brother. (O kardeş kadar zek değ ld r.)
Yukarıdak örnekte k k ş n n karşılaştırılması vardır. Bu yapıda ayrıca b r k ş n n k mez yet de karşılaştırılab l r.
He s as ntell gent as hardwork ng. (O zek olduğu kadar çalışkandır da.)
Katlamalı İfadelerde
The same………..as şekl nded r. “………. le aynı” olarak çevr l r. Öncek nden farkı araya b r s m gelmes ve as’ n the
same’e dönmes d r.
The same + noun + as şekl nded r.
He s the same age as I am. (O ben mle aynı yaştadır.)
İpucu: Aradak kel men n sıfat/zarf mı yoksa s m m olduğunu tesp t etmek gerek r.
Th s manager s more capable than the prev ous.(manager) (Bu müdür öncek lerden daha yetenekl d r.)
Bu şek ldek kıyaslamalarda k nc s m ops yoneld r, kullanılmayab l r. Onun yer ne “one veya ones” kullanılab l r.
Burada özne – tümleç uyumu öneml d r. Eğer özne tek l se tümleç tek l (one); özne çoğul se tümleç çoğul (ones)
olacaktır.
Th s manager s more capable than the prev ous one. (Bu müdür öncek lerden daha yetenekl d r.)
Bu zam r k yerde kullanılır. One – ones ve that – those’ dur. B r nc s genell kle sıfatlarla kullanılır. İk nc s n n
kullanımını sonra göreceğ z.
The students are more prol f c than the other ones. (Bu öğrenc ler d ğerler nden daha ver ml d rler.)
Th s wr ter s the most d st ngu shed that I have ever seen. (Bu yazar şu ana kadar gördüğümüz en seçk n yazardır.)
KPDS’de bu yapının üç yönü sorulab l r:
1. the most yapısı sorulab l r.
2. Şu ana kadar (ever, so far …vb) sözcükler sorulab l r.
3. Present perfect yapısı sorulab l r
Present Perfect yapısı her zaman superlat ve’de kullanılab l r. Bu cümley ayrıca değ ş k kel melerle b rkaç defa yazıp
y kavramak gerek r. Sınavda bu y kavranmışsa rahatlık sağlar.
Düzens z Sıfatlarda Compar s on
Daha önce anlatılan compar s on yapısına uymayan sıfatlara “düzens z sıfatlar” den r. Bunlarda compar s on ç n“er –
the…est veya more – the most” yer ne farklı sözcükler türet lm şt r.
Adject ve (yalın)
Comperat ve (üstünlük)
Good ( y )
better (daha y )
the best (en y )
Bad (kötü)
worse
the worst
Many, much (çok)
more
the most
L ttle (az)
Superlat ve (en üstünlük)
less
Old (yaşlı)
the least (few kurallıdır)
older
elder
the oldest
the eldest (kardeşler arasında)
Far (uzak)
farther
further
the farthest (mesafe olarak)
the furthest (soyut olarak)
Not: Özell kle lk dördü çok öneml d r. İy b lmek gerek r.
He s the oldest student n the classroom. (O sınıftak en yaşlı öğrenc d r.)
She s my elder s ster. (O ben m ablamdır.)
Th s s the best f lm I have so far watched. (Bu f lm şu ana kadar zled ğ m en y f lmd r.)
Superlat ve, present perfect ve şu ana kadar fadeler ne d kkat ed n z.
Th s study s not worse than the prev ous one. (Bu çalışma öncek nden daha kötü değ ld r.)
Mult ple Compar sons
Çok , katlı karşılaştırma olup, KPDS’de en çok sorulan yapıdır. Gerek sıfatlarda gerekse zarflarda kat fades nden
sonra “as many/much as” fades yazılır.
As many as: sayılab lenler ç n kullanılır.
As much as: sayılamayanlar ç n kullanılır
I have tw ce as many books as you have (do) (Ben senden k kat daha fazla k taba sah b m.)
Bu cümle şu şek lde de yazılab l r.
I have tw ce books as many as you have (do) (Ben senden k kat daha fazla k taba sah b m.)
He has tw ce as much money as I do. (O benden k kat daha fazla paraya sah pt r.)
Soru şekl
1. much ve many ayırımı sorulab l r
2. katlama sözcüğü (once, tw ce, three t mes……) sorulab l r.
3. Tüm kalıp (as much as, as money as) sorulab l r
To double:
k kat artmak
To tr ple:
üç kat artmak
To quadruple: dört kat artmak
Our populat on has doubled over the last twenty-f ve years. (Nüfusumuz son 25 yılda k kat artmış.)
Bu yapıda “…daha fazla” fades nasıl ekleneb l r? ( k kattan/üç kattan/dört kattan daha fazla) Yardımcı f l le temel f l
arasına “more than” yazılarak bu anlam ver l r.
Our populat on has more than doubled over the last twenty-f ve years. (Nüfusumuz son 25 yılda k kattan daha fazla
artmış.)
Compar s on konusunun en zor sorusu bu yapıdak “more than” fades d r. B r kez KPDS’de sorulmuştur.
Zarflarda Mukayese
Zarflar da sıfatlar g b kend aralarında kıyaslanab l rler. Sıfatların kıyaslamalarının y anlaşılması bu konuya çok y b r
hazırlık olur. Çünkü orada anlatılan kurallar zarf kıyaslamaları ç n de geçerl d r. Maddeler ( k madde ve düzens zler
olmak üzere) hal nde zarfların kıyaslamalarını açıklamaya çalışalım.
1.) Sonuna “ly” alan Zarflarda: Bunlarda kıyas “more ve the most” le yapılır.
Adverb (yalın)
Comparat ve (üstünlük)
Superlat ve (en üstünlük)
Qu ckly (hızlı)
more qu ckly (daha hızlı)
Carefully (d kkatl )
more carefully
the most qu ckly (en hızlı)
the most carefully
Fortunately (şans eser ) more fortunately
the most fortunately
2.) Sonuna “ly” almayan Zarflarda: Bunlarda kıyas “er ve the…est” le yapılır.
Adverb (yalın)
Comparat ve (üstünlük)
Superlat ve (en üstünlük)
Hard (sıkı)
harder (daha sıkı)
Fast (hızlı)
faster
the fastest
Early (erken)
earl er
the earl est
the hardest (en sıkı)
Early zarfı sonunda “ly” olduğu ç n b r nc maddeye dah l olmalıdır d ye b r düşünce akla geleb l r ama bu st sna b r
durum olup or j n olarak “ly” harfler vardır. Yan sıfattan “ly” ek le türet lmem şt r.
3.) Düzens z Olan Zarflarda: Sıfatlarda olduğu g b düzens z zarflarda da compar son ç n kel meler türet lm şt r.
Adverb (yalın)
Comparat ve (üstünlük)
Superlat ve (en üstünlük)
Well ( y )
better (daha y )
the best (en y )
Badly (Kötü)
worse
the worst
Much (çok)
more
the most
L ttle (az)
less
the lest
D kkat ed l rse düzens z sıfat ve zarfların compar son durumları aynıdır. Bunlar kullanımlarına göre sıfat veya zarf
durumuna geçerler.
He has a better Engl sh than my Engl sh. (O ben m İng l zcemden daha y B r İng l zce’ye sah pt r.)
He speaks better than I do. (O benden daha y İng l zce konuşur.)
B r nc cümlede “better” sıfat, k nc s nde zarftır.
She dr ves the best carefully of all her fr ends. (O tüm arkadaşlarından en d kkatl b r şek lde araba kullanır.)
My w fe dr ves more carefully than I do. (Eş m benden daha d kkatl b r şek lde araba kullanır.)
Not: Zarf compar sonlarında karşılaştırılan k ş ler değ l; k ş ler n yaptığı eylemlerd r. Bu yüzden comperat ve yapısında
sonda “than I me” d yemey z. B r f l söylemek zorundayız. Çünkü karşılaştırılan k eylemd r.
I l ke football more than my w fe l ke does. (Ben futbolu eş m n sevd ğ nden daha fazla sever m.)
Eğer yukarıdak cümley “than my w fe” le b t r rsek “Ben futbolu eş mden daha fazla sever m” anlamı çıkar k bu da
tehl kel b r durumdur.
Equal ty
Sıfatlardak eş tl k durumu le aynıdır. Tek fark sıfat ve zarf kullanımından kaynaklanan (araya zarf gelme, much
kullanma vb.) farklardır.
He s unl kely to learn as much as I am. (Onun ben m kadar kazanması olası değ ld r.)
Th s boy doesn’t study so hard as h s brother does. (Bu çocuk kardeş kadar sıkı çalışmaz.)
You earn tw ce as much as I do (S z ben m k katım kadar kazanıyorsunuz.)
Katlamalı fadelerde sıfatlarda as much as kullanılır.
ADJECTIVES (SIFATLAR) COMPARATIVE AND SUPERLATIVE FORMS
Sıfatların “comparat ve” ve “superlat ve” formları İng l zce’de farklı nesneler mukayese
etmek ç n kullanılır.
Comparat ve form k nesne arasında farkları anlatmak ç n kullanılır.
Comparat ve adject ve’ler n kullanımıyla lg l aşağıdak tabloya bakınız.
Tek hecel sıfatlar
İk , üç veya daha çok hecel sıfatlar
Sonu “y” le b ten k hecel sıfatlar
Sıfatın sonuna “er” ekley n
Sıfattan önce “more” get r n
Sıfatın sonundak “y” harf n yer ne
“ er” get r n
Örnek: cheap – cheaper / hot – hotter /
Örnek: nterest ng – more nterest ng /
Örnek: happy – happ er / funny –
h gh – h gher
d ff cult
funn er
Örnek cümleler
Örnek cümleler
Örnek cümleler
Yesterday was hotter than today.
London s more expens ve than Madr d.
I am happ er than you. (Ben senden
(Dün bugünden daha sıcaktı)
(Londra Madr d’den daha pahalıdır)
daha mutluyum)
Superlat ve adject ve’ler n kullanımıyla lg l aşağıdak tabloya bakınız.
Tek hecel sıfatlar
İk , üç veya daha çok hecel sıfatlar
Sonu “y” le b ten k hecel sıfatlar
Sıfattan önce “the” get r n ve sıfatın
Sıfattan önce “the most” get r n ve sıfatın
Sıfatın sonundak “y”y kaldırın ve
sonuna “est” ekley n
sonuna “est” get r n.
yer ne “ est” get r n.
Örnek:
Örnek:
Örnek:
cheap – the
cheapest / hot – the hottest / h gh –
nterest ng – the most
happy – the
nterest ng / d ff cult – the most d ff cult
happ est / funny – the funn est
Örnek Cümleler
Örnek Cümleler
Örnek Cümleler
Today s the hottest day of the
London s the most expens ve c ty n England.
New York s the no s est c ty n the USA.
summer.
(Londra İng ltere’dek en pahalı şeh rd r)
(New York Amer ka’dak en gürültülü
the h ghest
(Bugün yazın en sıcak günü)
şeh rd r.)
Örnek: New York s more exc t ng than Seattle
(New York Seattle’den daha
heyecanlıdır.)
Superlat ve form se üç veya daha fazla şey hakkında konuşurken “en” uzun, “en” kısa g b fadelerle b r tanes n
ayırmak ç n kullanılır.
Örnek: New York s the most exc t ng c ty n the USA
(New York Amer ka’nın en heyecan
ver c şehr d r.)
ÖNEMLİ İSTİSNALAR
Kuralın dışında kalan bazı st sna durumlar vardır.
Good
Good – adject ve
Better – comparat ve
The best – superlat ve
Örnek Cümleler
Th s book s better than that one.
Th s s the best school n the c ty.
Bad
Bad – adject ve
Worse – comparat ve
The worst – superlat ve
Örnek Cümleler
H s French s worse than m ne.
Th s s the worst day of my l fe.
Yukarıdak örneklerdek sıfatlar düzens z sıfatlardır ve tabloda göster ld ğ g b düzenl değ şmezler. Yan
ezberlenmeler gerek r.
COMPRASIONS: KARŞILAŞTIRMALAR
AS… AS: … KADAR veya NOT AS… AS: … KADAR DEĞİLDİR.
Crocod les are as dangerous as all gators.
Krokod ller, al gatörler kadar tehl kel d r.
Crocod les are not as dangerous as snakes.
Krokod ller, yılanlar kadar tehl kel değ ld r.
1- Tek hecel sıfatlarda – er ek get r l r
– daha ( sıfatın sonuna – er ek get r l r ve cümleye daha … anlamını katar)
ancak sonu “y” le b ten sıfatlarda –y kaynaştırma harf kalkar ve – er olur.
– Earl er
– Narrower
– B gger – Th nner
– Th cker – Greyer
– F ner
– Better
“ – d / ed / ful/ ng / ve/ly/ous/re g b son harflerle b r de k veya daha fazla hecel
sıfatlarda sıfatın başına – more get r l r
more afra d
more t red
more beaut ful
more attract ve
more charm ng
more qu ckly
more nervous
more obscure
Aşağıdak sıfat veya bel rteçler üstünlük dereceler yoktur.
here
now
once
then
there
very
Eş tl k dereces bel rteç üstünlük dereces sıfat olan sözcüklerde vardır.
n / nner : daha çer de
out / outer : daha dışarıda
up / upper : daha üstte
Eks kl k dereces nde se; LESS ………. THAN (… DEN DAHA AZ) dan / den daha…. d r
No-name s lver / s lver CD-Rs are less cheap than Sony CD-Rs.
No name gümüş CD-ler Sony Cdlerden daha az ucuzdur.
Sp ders are less dangerous than
Örümcekler yılanlardan daha az tehl kel d r.
Brown s less careful than Mrs.Brown
Bay Brown, Bayan Brown’dan daha az d kkatl d r.
PROPORTION / ORANLAMA
) The + adject ve
+r
The + adject ve
+r
+ er
+ er
+ er
+ er
The longer you wa t, the more you ga n
Ne kadar çok beklersen, o kadar çok kazanırsın
The earl er you get up, the earl er you go to school.
Ne kadar erken kalkarsan, o kadar erken okula g ders n.
The more you eat, the qu ckly you grow.
Ne kadar çok yersen , o kadar çabuk büyürsün
The more you work the more you earn.
Ne kadar çok çalışırsan, o kadar çok kazanırsın.
B-) The more adject ve (sıfat)
The more adject ve (sıfat)
The more adverb (bel rteç)
The more adverb (bel rteç)
The more quest ons you solve, the more grades you obta n.
Ne kadar çok problem çözersen, o kadar çok not alırsın.
The more money you pay, the more goods you buy.
Ne kadar çok para ödersen , o kadar çok mal alırsın.
The more sh pments you make the more orders you can place.
Ne kadar çok sevkıyat yaparsanız, o kadar çok s par ş alırsınız.
Sess z b r harf zleyen – y harf yle b ten sıfat veya bel rtec n yer ne – y harf kalkar ve – est / -y harf olmayanlarda
se – est ek gel r
Early – earl est
R ch – r chest
B g – b ggest
Small – smallest
F ne – f nest
Narrow – narrowest
a-o-u-e- g b sesl ünlü harfle b ten sıfat veya bel rtec n yer ne – y harf kalkmaz ve – est / ek gelmez onun yer ne
d rekt – est ek gel r
– Grey
– Greyest
9- Ancak k veya daha fazla hecel sıfat veya bel rteçlerde; – d / -ed / -ful / – ve /
-ly / -ous / -re son harfler yle b ten k veya daha fazla hecel sıfat veya bel rteçlerde başa the most bares get r l r.
Afra d -t red
-beaut ful
qu ckly -nervous
-charm ng
-obscure
Y ne aşağıdak sıfat ve bel rteçler n en üstünlük dereceler yoktur.
Here -now
-once
Then -there
-very
Eş tl k dereces bel rteç üstünlük dereces sıfat olan sözcüklerde vardır
n / nest
: en çer de
out / outest : en dışarıda
up / uppest : en üstte
THE LEAST ADJECTIVE
Cats are the least dangerous an mals.
Ked ler en az tehl kel olan hayvanlardır.
P & O L ne s the least expens ve l ne therefore t s preferred by a lot of mporters
P & O hattı en az pahalı olan b r hat olup, bu nedenle pek çok thalatçı tarafından terc h ed lmekted r.
IRREGULAR VERBS – DÜZENSİZ FİLLER
Ar se
Arose
Ar sen
Kalkmak-doğrulmak-ortaya çıkmak-doğmakyükselmek-meydana gelmek –baş göstermek.
Awake
Awoke
Awoken -awaked
Uyanmak – uyandırmak-harekete geçmek –harekete
geç rmek – farkına varmak.
Be
Was
Been
Olmak
Beg n
Began
Begun
Başlamak
Come
Came
Come
Gelmek
Bend
Bent
Bent
Eğmek /bükmek /bükülmek
B te
Bt
B tten
Isırmak /rahatsız etmek/sokmak
Blow
Blew
Blown
Esmek / üflemek / sürüklemek
Break
Broke
Broken
Kırmak/kırılmak
Br ng
Brought
Brought
Get rmek
Broadcast
Broadcast
Broadcast
Yayın yapmak/yayınlamak
Bu ld
Bu lt
Bu lt
İnşa etmek
Buy
Brought
Brought
Satın almak
Catch
Caught
Caught
Yakalamak / yet şmek
Choose
Chose
Chosen
Terc h etmek
Come
Came
Come
Gelmek
Cost
Cost
Cost
Mal olmak
Cut
Cut
Cut
Kesmek
Dg
Dug
Dug
Kazmak
Do
Dd
Done
Yapmak /etmek
Draw
Drew
Drawn
Ç zmek
Dr nk
Drank
Drunk
İçmek
Dr ve
Drove
Dr ven
Sürmek / araba kullanmak
Eat
Ate
Eaten
Yemek
Fall
Fell
Fallen
Düşmek
Feed
Fed
Fed
Beslemek / yed rmek
Feel
Felt
Felt
H ssetmek
F ght
Fought
Fought
Dövüşmek/savaşmak
F nd
Found
Found
Bulmak
Ft
Ft
Ft
Uymak / uyuşmak
Fly
Flew
Flown
Uçmak
Forget
Forgot
Forgotten
Unutmak
Forg ve
Forgave
Forg ven
Bağışlamak
Freeze
Froze
Frozen
Donmak /dondurmak
Get
Got
Got
Almak /elde etmek / olmak / lg lenmek/ulaşmak
G ve
Gave
G ven
Vermek
Go
Went
Gone
G tmek
Grow
Grew
Grown
Yet şmek/büyümek /gel şmek
Hang
Huung
Hung
Asmak
Have
Had
Had
Sah p olmak
Hear
Heard
Heard
İş tmek /haber almak
H de
Hd
H dden
Saklamak
Ht
Ht
Ht
Vurmak / çarpmak/ varmak/ ulaşmak/darbe nd rmek
Hold
Held
Held
Tutmak /el nde tutmak
Hurt
Hurt
Hurt
İnc nmek/ nc tmek/acıtmak
Keep
Kept
Kept
Tutmak/saklamak/alıkoymak
Know
Knew
Known
B lmek
Lay
La d
La d
Yaymak/yerleşt rmek /döşemek / hazırlamak
Lead
Led
Led
Kılavuzluk-önderl k etmek/yol göstermek
Leave
Left
Left
Ayrılmak-bırakmak-terk etmek
Let
Let
Let
İz n vermek-k raya vermek
Lend
Lent
Lent
Ödünç vermek
Le
Lay
La n
Yatmak-uzanmak-yalan söylemek
L ght
L t-l ghted
L t –l ghted
Aydınlatmak-ışık vermek
Lose
Lost
Lost
Kaybetmek
Make
Made
Made
Yapmak-hazırlamak
Meet
Met
Met
Buluşmak-toplanmak
Pay
Pa d
Pa d
Ödemek
Put
Put
Put
Koymak
Qu t
Qu t
Qu t
Vazgeçmek
Read
Read
Read
Okumak
R de
Rode
R dden
B nmek”araca”
R ng
Rang
Rung
Z l çalmak
R se
Rose
R sen
Yükselmek /doğmak /ortaya çıkmak kalmak /
meydana gelmek
Run
Ran
Run
Koşmak
Say
Sa d
Sa d
Söylemek / demek
See
Saw
Seen
Görmek
Sell
Sold
Sold
Satmak
Send
Sent
Sent
Göndermek
Set
Set
Set
Kurmak/ şletmek/ayarlamak/ saptamak/bel rlemek/
gerçekleşt rmek
Shake
Shook
Shaken
El sıkmak-sallamak-sarsmak – karıştırmak
Shoot
Shot
Shot
Ateş etmek / ateş ederek adam öldürmek –
yaralamak / atmak
Shut
Shut
Shut
Kapamak-kapatmak-kapanmak
S ng
Sang
Sung
Şarkı söylemek
St
sat
Sat
Oturmak
Sleep
Slept
Slept
Uyumak
Sl de
Sl d
Sl d
Sess zce g tmek – kaymak
Speak
Spoke
Spoken
Konuşmak
Spend
Spent
Spent
Para harcamak-tüketmek-geç rmek – b t rmeky t rmek
Spread
Spread
Spread
Yaymak sermek-bölmek-bölüştürmek
Stand
Stood
Stood
Ayakta durmak – d k lmek – durmak – beklemek
Steal
Stole
Stolen
Çalmak – hırsızlık yapmak
St ck
Stuck
Stuck
Saplamak – koymak-sokmak-takmak-yapıştırmak
Str ke
Struck
Struck
Vurmak-çarpmak-grev yapmak-çalmak-etk lemek
Swear
Swore
Sworn
Ant çmek
Sweep
Swept
Swept
Süpürmek
Sw m
Swam
Swum
Yüzmek
Take
Took
Taken
Almak –götürmek-k ralamak-kazanmak-üstlenmekkabul etmek-tutmak
Teach
Taught
Taught
Öğretmek
Tear
Tore
Torn
Yırtmak-yırtılmak
Tell
Told
Told
Demek-söylemek-anlatmak
Th nk
Thought
Thought
Düşünmek
Throw
Threw
Thrown
Atmak-fırlatmak-düzenlemek
Understand
Understood
Understood
Anlamak
Upset
Upset
Upset
Dev rmek-bozmak-devr lmek-alt üst etmek-üzmekRahatsız etmek -keyf n kaçırmak
Wake
Woke
Woken-waked
Uyanmak-uyandırmak-canlandırmak -harekete
geç rmek
Wear
Wore
Worn
G ymek-g y nmek
Wn
Won
Won
Kazanmak
W thdraw
W thdrew
W thdrawn
Çekmek-ger çek lmek
Wr te
Wrote
Wr tten
Yazmak
PREPOSITIONS
İs mler yer veya zaman anlamı kazandıklarında önler ne bazı ekler alırlar. Bu ekler onlara b r yön kazandırır ve cümle
ç nde anlam süslemes yaparlar. Türkçe’de yüklem sonda bulunduğundan cümle kuruluşu sona doğrudur ve bu ekler
kel meler n sonlarında bulunurlar oysa İng l zce’de yüklem baştadır ve cümle kuruluşu başa doğru g der. Sonuç olarak
prepos t on ( edat ) olarak adlandırdığımız bu ekler de kel meler n başlarına gel r.
Yarın babasını hastaneye götürecek.
He götürecek h s baba ye hastane yarın
He götürecek h s baba to hastane yarın.
Türkçe’de
İng l zce’de
Okulda
da okul
Bahçede
de bahçe
Yıllardır
dır yıllar
Masada
da masa
üç saat ç nde
ç nde üç saat
k tap hakkında
hakkında k tap
Tom le
le Tom
ağacın altında
altında ağaç
Ankara’dan
dan Ankara
Okula
a okul
Aşağıda karşımıza çıkab lecek en temel kel meler ver lm şt r.
n
ç nde
at
on
üzer nde
w th
le
under
altında
about
hakkında
for
ç n, dır-d r
to
ye-ya
between
arasında
from
den-dan
de-da
Aşağıdak örnekler d kkatl ce nceley n z .
n bahçe
bahçede
n okul
okulda
n İstanbul
İstanbul’da
n üç saat
üç saat ç nde
n 1945
1945’te
n Haz ran
Haz ran
at 5
saat 5 ‘de
at tahta
tahtada
on masa
masada
on cadde
caddede
on Pazartes
Pazartes
on duvar
duvarda
w th L nda
L nda le
w th me
ben mle
for Peter
Peter ç n
for us
bzm çn
for günler
günlerd r
for yıllar
yıllardır
to İzm r
İzm r’e
to okul
okula
to ş
at ev
evde
şe
to bahçe
bahçeye
from Man sa Man sa’dan
from you
senden
between them
onların arasında
about mektup
mektup hakkında
under masa
masanın altında
1. Kend Anlamlarında Kullanımları:
Daha evvel de değ nd ğ m z g b tüm prepos t on’ların kend or j nal anlamları vardır ve bunlar cümle ç nde s mler n
önler ne gelerek onları “ yer-zaman-özell k “ olarak konumlandırırlar.
across
çaprazında
at the beg nn ng of
başlangıcında
Aga nst
karşısında
at the end of
sonunda
oppos te
karşısında
through
ç ne doğru
Beh nd
arkasında
nto
ç ne doğru
at the back of
arkasında
onto
üzer ne doğru
n front of
önünde
on the corner of
köşes nde
at the bottom of
en altında
on the left of
solunda
n the m ddle of
ortasında
on the r ght of
sağında
at the top of
en üstünde
on
üzer nde
at
de-da
over
üzer nde
Around
etrafında,c varında
n
ç nde
Bes de
yanında
unt l
….kadar
Next to
yanında
by
kıyısında, en geç
Beyond
ötes nde,ardında
to
ye,ya
near
yakınında
under
altında
from
den-dan
w th
le
Among
arasında
w thout
s z-sız
Between
arasında
for
İç n ,d r-dır
Yukarıda en genel hatları le en çok kullanılan prepos t on’lar ver lm şt r. Bunlar s mler n önler ne gelerek onlara anlam
der nl ğ katarlar. Aşağıda se y ne or j nal anlamlı prepos t on’ların tar hlerle kullanımları ver lm şt r. D kkatle nceleyerek
aralarındak kullanım farklarını ayırt etmeye çalışın.
Günlerde “on“ kullanılır.
on Monday
Pazartes günü
on Saturday
Cumartes günü
on Fr day
Cuma günü
Aylarda “ n“ kullanılır.
n June
Haz randa
n July
Temmuzda
n Apr l
N sanda
Saatlerde “at“ kullanılır.
at 5 o’clock
saat 5’de
at 8 o’clock
saat 8’de
at 7.15
7.15’de
at half past 10
on buçukta
Zaman d l m ç nde “ n“ kullanılır.
n two hours
k saat ç nde
n f ve m nutes
beş dak ka ç nde
n ten seconds
on san ye ç nde
n 15 years
15 yıl ç nde
Sürüklemelerde “for“ kullanılır.
for years
yıllardır
for 25 days
25 gündür
for 2 weeks
2 haftadır
for a long t me
uzun zamandır
Sürüklemelerde “s nce“ kullanılır.
s nce 1946
1946’dan ber
s nce December
Aralıktan ber
s nce last n ght
dün akşamdan ber
s nce Monday
Pazartes nden ber
s nce 2 o’clock
saat 2’den ber
Sürüklemelerde “unt l“ kullanılır.
unt l morn ng
sabaha kadar
unt l last year
geçen yıla kadar
unt l 6 o’clock
saat 6’ya kadar
unt l now
ş md ye kadar
Sürüklemelerde “by“ kullanılır.
by Chr stmas
en geç Noel’e kadar
by the 1st of June
en geç 1 Haz ran’a kadar
by th s t me next year
en geç gelecek yıl bu zamana kadar
by tomorrow
en geç yarına kadar
Sayısal tar hlerde “ n“ kullanılır.
n 1978
1978 yılında
n 1954
1954 yılında
Özel durumlarda “at“ kullanımı
at Chr stmas
Noel’de
at dawn
şafakta
at last
sonunda
at long last
en sonunda
at f rst
lk önce
at m dday
öğley n
at m dn ght
gece yarısı
at n ght
geceley n
at noon
öğley n
at once
derhal
at sunset
günün batışında
at the beg nn ng
başlangıçta
at home
evde
2. Ek Hal nde Anlamsız Olarak Kullanımları:
D kkat ed l rse 1.maddede prepos t on’ların orj nal anlamları üzer nde duruldu. Fakat her zaman prepos t on’lar kend
or j nal anlamlarını vermezler. Bazı s m, sıfat veya f ller n sonlarına eklenerek b rleş k yazılıp söylen r ve onların
kuyruğu görev üstlen rler. Bu t p kullanımlarda kes nl kle özel b r anlam üstlenmey p ek durumundadırlar ve öylece
kel melerde b rl kte b l nmeler gerek r. Unutmayın k tüm bunlar zaman ç nde kulanıla kullanıla öğren lecek şeylerd r.
Aşağıda yer alan örneklerdek ekler n h ç b r anlamlarının olmadığına d kkat ed n.
l sten to
d nlemek
ns st on
ısrar etmek
look forward to
dört gözle beklemek
nterested n
lg lenmek
have d ff culty n
zorlanmak
afra d of
korkmak
angry w th
kızgın olmak
look at
bakmak
happy w th
mutlu olmak
po nt at
doğrultmak
3. Ek Hal nde Anlam Değ şt ren Özell kte Kullanımları:
Bu kategor de se prepos t on’lar kel meler n sonlarına gelerek kel meler n or j nal anlamlarını kaybett r p onlara yen
anlamlar ver rler. Artık kel me ve prepos t on’lar kend anlamlarını y t rm ş üçüncü b r anlam ortaya çıkarmışlardır. Bu t p
kel meler n özel b r yapılış kuralı yoktur ve ayrı ayrı b l nmeler gerek r. Bu kel melere “ dey msel f ller “ den r. Aşağıda
b r kaç örnek ver lm şt r.
g ve vermek
up
yukarısı
carry taşımak
on
üzer nde
carry on devam etmek
go
on
üzer nde
go on
out
dışarısı
f nd out öğrenmek
g tmek
f nd bulmak
g ve up terk etmek, bırakmak
devam etmek
PREPOSITION KULLANIMLARI
Anlamları Olan
Ek Hal nde Anlam Değ şt rmeyen
on masa…. masada
Ek Hal nde Anlam Değ şt ren
ns st on…. ısrar etmek
go on…. devam etmek
Türkçe le batı d ller arasındak en büyük farklılık edatların kullanımındadır. Türkçe’de edatlar hang sm etk lerse o
sm n sonrasında gel r. İng l zce’de se edatlar s mden önce gel rler.
İng l zce’de edatların kullanım yerler sm n yanıdır. Ama sm n telemezler. Çünkü sm n teleyen sıfatlardır. Tanımından
da anlaşılacağı g b edatlar, tek başlarına kullanılmayan, b r s m le kullanılıp o sm n anlamını tamamlayan kel me
gruplarıdır. Edatlar s m le beraber kullanıldıklarından İng l zce’de üç kullanım yerler vardır.
1.) İs mler le
for money
2.) Zam rler le
for them
3.) Gerundlar le
for learn ng
B r cümlede çev r yaparken edatların etk led ğ sm bulmak probleml d r. Çünkü edatların İng l zce’dek kullanımı
Türkçe le terst r. B z yüze yakın sıklıkla görüleb len edatları öğreneceğ z. Bas t ve kompleks olmak üzere k gruba
ayırarak edatları öğreneceğ z.
Bas t Edatlar
In:
ç nde (sab t durumda ve dışında olmayan)
At:
…de, …da
Into:
ç nde (hareket olduğunda)
On:
üzer nde (stat k olarak)
Onto:
üzer nde (d nam k olarak)
Under:
altında
Up:
yukarıya, yukarıda
Down:
aşağıya, aşağıda
After:
…den sonra
Before:
…den önce
W th:
le
W thout: …sız
Of:
…nın (telâffuzu haf f b r “v” ses led r)
Off:
har c nde, dışında (tek başına kullanılmaz, değ mselleşm ş kalıplarda. “of” olarak telâffuz ed l r.)
By:
le, tarafından, …e kadar
Near:
…nın yakınında, …e yakın
Next to: …nın yanına, b t ş ğ nde
L ke:
gb
Unl ke:
aks ne
As:
olarak
From:
…den, …dan, (somut olarak)
Out of:
…den, …dan (soyut olarak)
Beyond: ötes nde
Beh nd:
arkasında
Beneath: (yer n) altında
Bes de:
…den başka, …nın yanında
Over:
üstünde (temas olmadan) “over” b r önek olarak kullanılırsa sonrasındak kel meye “aşırı, fazla” anlamını
katar. Bu kullanımda artık edat değ ld r.
Komplex Edatlar
In sp te of:
…e rağmen
Desp te:
Due to
Ow ng to
On account to:
…den dolayı
Because to
In v ew of
KPDS’ de genelde bu k gruptan soru gelmekted r.
Regard ng
Concern ng
As regards:
…e l şk n
W th regard to
About
In case:
…durumunda
In the event of
In terms of:
t bar yle, bakımından
W th respect to: …e göre (kıyaslamada)
Accord ng to:
…e göre (görüş bel rt rken)
In add t on to:
…e laveten
Instead of
…nın yer ne, …cek yerde
In place of
Rather than:
…den z yade
Apart from:
…den başka
Pr or to
…den önce
Before
Unl ke
In contrast to
…nın aks ne
D fferent from
As well as:
hem…hem, yanı sıra
In relat on to
…e oranla
In proport on to
For my part:
bana göre
By way of:
yoluyla
By means of:
vasıtasıyla
Except =
except of…har ç, …dışında
From the po nt of v ew of
In terms of
bakımından
W th regard to
For my part
bana göre
As far as I am concerned
As well as
In add t on to
ayrıca, yanı sıra
Bes des
Apart from
PREPOSITIONS
Edatların genel olarak tek başlarına bir
anlamları yoktur. Ancak cümlelerde
kullanılışlarına göre cümlenin veya
deyişlerinin anlamlarını pekiştirirler.
İngilizce’de en çok kullanılan edatlar aşağıdaki
gibi olup bunları en az birer örnekle daha da
iyi kavramaya çalışalım.
About
– hakkında
-We talked about market s tuat on n our fax.
– den sonra
-We w ll close your balance about Fr day.
– e İlg l olarak
-We want you send us a proforma nvo ce about th s sh pment.
– e üzere
-Vessel is about to sail from the
port.
– aşağı yukarı
-S ze faksımızda p yasa koşulları hakkında bahsetm şt k.
-Kalan bak yen z Cuma’dan sonra kapatacağız.
-Bu sevkıyatla lg l olarak s zden pro forma faturası st yoruz.
-Gem l mandan ayrılmak üzere.
Above
-den yukarı
-All cargoes are above normal level of store.
-ötede
-There are above e ght vessels n front of our vessel.
-den fazla
–Tüm yükler deponun normal sev yes nden yukarıdadır.
-Önümüzde yaklaşık sek zden fazla gem var.
Across
-karşıdan karşıya
-We have passed across by boat.
-öbür tarafa
-karşı
-Karşıdan karşıya fer botla geçt k.
-We will ship the goods after İstanbul to İzmir.
After
-den sonra (yer)
-den sonra(zaman)
-den sonra (sonuç)
-Malları İstanbul’dan sonra İzm r’e sevk edeceğ z.
-yanısıra
-nın sonucu olarak
Aga nst
-We have searched/examined your case against
your claim.
-karşısında
-We can del ver the good cash aga nst del very.
-mukab l
-çn
-a zıt olarak
-İdd anız karşısında davanızı nceled k.
-e karşı
-Malları tesl mat mukab l tesl m edeb l r z.
Along
-boyunca
-Due to bad weather all the roads are closed along 20 km.
–20 km boyunca kötü hava koşulları neden yle tüm yollar kapalı.
Among
-arasında
-Among the addresses wh ch we have rece ved…
-Aldığımız adresler arasında…
At
-de “yer”
-There are two vessels wa t ng at the port.
-de “zaman”
-Our labour t me generally starts at 08:30 n everyday.
-e “yön”
-Now, we are at work
-de “ ş,eylem”
-L manda bekleyen 2 gem var.
-Her gün genelde 08:30 da ş başı yaparız.
-Şu an ştey z.
Because of
-nın yüzünden
-Load ng has stopped because of ra n.
-e neden yle
-All cargoes have heavy damaged because of hum d ty.
-Yağmur neden yle yükleme durdu.
-Nem yüzünden tüm yükler ağır hasar görmüş.
Before
-den önce “zaman”
-We w ll sa l before 24:00 today.
-den önce “yer”
-We w ll go to Port Sa d before Valetta
-önüne
-Bu gün saat 24:00 den önce hareket edeceğ z.
-Valetta’dan önce Port Sa d’e g deceğ z.
Beh nd
-Please load our cargoes beh nd of truck.
-arkasında
-Lütfen b z m yükler m z kamyonun arkasına yükley n z.
Below
-altına
-Please s gn and wr te your name under your letter-head.
-altında
-Lütfen antetl kağıdınızın altına sm n z yazıp mzalayınız.
Bes de
-yanına
-We are stor ng your goods bes de the other storage room.
-yanında
-Mallarınızı d ğer deponun yanında depoluyoruz.
Bes des
-den başka
-There are three sh pments more wh ch we have to complete w th n th s
week bes des yours.
-e ek olarak
-yanısıra
-Bu hafta çer s nde s z nk nden başka tamamlamamız gereken üç
sevkıyat daha var.
Between
– arasında“ k –
-Between port and factory d stance s about 10 km.
– nesne”
-Load ng of the goods w ll be completed between 15:00/18:00
– arasında “zaman”
-Fabr ka le l man arası uzaklık yaklaşık 10 km’d r.
-Malların yüklenmes saat 15:00/18:00 arasında tamamlanacak
Beyond
-ötes nde
-Free zone s beyond the port, f you want we can d scharge your goods
to over there.
-dışında
-Serbest bölge l manın dışındadır, stersen z mallarınızı oraya
boşaltab l r z.
By
- le
-We w ll load cargoes by ra lway cars to the vessel.
-tarafından
-These products are produced ent rely by…. company.
-vasıtasıyla
-We are send ng a catalogue to you by ma l.
-yoluyla
-c varında
- le “ölçü”
-Malları gem ye vagonlarla yükleyeceğ z.
-önünden
-Bu mamuller n tamamı …… ş rket tarafından mal ed lmekted r.
-S ze posta yoluyla b r katalog gönder yoruz.
Concern ng
-e hakkında
-Pls nform us concern ng to your products.
-Lütfen b ze ürünler n z hakkında b lg ver n z.
Down
-den aşağı
-Please go down from the next street.
-B r sonrak caddeden aşağı doğru devam ed n.
Dur ng
-esnasında
-Load ng has not cont nue dur ng hol day.
-Tat l boyunca yükleme devam etmed .
Except
-den har ç
-We have rece ved all our cargoes except two cartons.
-den başka
-İk kol har c nde tüm yükümüzü tesl m aldık.
For
-çn
-All labourers are work ng for complete your orders.
-amacıyla
-We’d l ke to charter a 20-f conta ner for one month.
-den dolayı
-leh ne
-e doğru
-İşç ler n tümü s par şler n z tamamlamak ç n çalışıyorlar.
-karşılık olarak
-B r aylığına 20-f ‘l k 1 adet konteynır k ralamak st yoruz.
-rağmen
-çünkü
From
-den dan
-From what you say they must be a b g mporter company of…
-e göre
-Söyled ğ n ze göre onlar… nın thalatçısı olan büyük b r f rması olmalı.
In
-de
-As you know very well we had chartered your vessel n October.
- ç ne
- ç nde
-Gem n z b ld ğ n z üzere Ek m ayında k ralamıştık.
In front of
-n n önünde
-In th s port there are two vessels n front of ours.
-n n önüne
-Bu l manda b z m gem n n önünde k gem daha var.
In sp te of
-e rağmen
-In sp te of the r slack-manner we could not cancel our bus ness relat ons
-w th them due to we have s gned a contract and our nvestments.
-Yaptığımız b r anlaşma ve yatırımlarımız neden yle gevşek tavırlarına
rağmen onlarla olan ş l şk ler m z b t remed k
Ins de
- ç ne
-Please store all our goods ns de the closed storage-rooms.
-Lütfen tüm mallarımızı kapalı depolara koyunuz.
Into
- ç ne
-Your cargo has been loaded nto our next truck.
-S z n yükünüz d ğer kamyonumuzun ç ne yüklend .
L ke
-g b
-We try to produce the best qual ty products l ke famous brands.
-Ünlü markalar g b yüksek kal tel mamuller üretmeye çalışıyoruz.
Near
-yanına
-All dangerous cargoes are near other cargoes.
-yakınında
-Tüm d ğer tehl kel maddeler d ğer yükler n yanında.
Next to
-nın yanı başında
-Our sales-store s next to our factory.
-Satış mağazamız fabr kamızın hemen yanındadır.
Of
-nın
-All the goods are Source of Turkey.
-den “ yer”
-We mported these goods from Ch na.
-l
-These fabr cs are 90% of polyester.
-hakkında
-neden yle
- le çer k
-Malların heps Türk Menşe- l d r.
-Bu malları Ç n’den thal ett k.
-Bu kumaşların %90’ ı polyesterl d r.
On
-nın üstünde
-Your sh pment w ll be sent date on …/…/200..
-de “zaman”
-hakkında
-e sırasında
-Sevkıyatınız …./…/200.. tar h nde gönder lecek.
Oppos te
-nın karşısında
-Manager’s room s oppos te to account ng department.
-Müdürün odası muhasebe departmanının karşısındadır.
Out
-dışarı
-Due to a b g f re all personals have left the bu ld ng.
-Büyük b r yangın neden yle tüm personel b nayı terk ett .
Outs de
-nın dışında
-Why our goods are wa ted outs de the closed storage-room?
-Neden mallarımız kapalı alanın dışında beklet l yor?
Over
-nın üzer nde
-You have added 1000 USD as add t onal expenses over our f rst current
account sheet why?
-B ze verd ğ n z lk car hesap extres n n üzer ne ek masraflar adı altında
1000 USD eklem şs n z n ç n?.
past
-den daha öteye
-We have rem tted 10.000 USD to your account half past n ne today.
-geçe “saat”
-Bu gün saat dokuz buçukta hesabınıza 10000 dolar yatırdık.
Round
-etrafında
-All nvestors have become focused round the European Countr es th s
year.
-Tüm yatırımcılar bu yıl Avrupa Ülkeler etrafında odaklaştılar.
S nce
-den ber
-We’ve lost a lot of t me and money s nce str ke.
-e boyunca
-Grevden ber çok büyük para ve zaman kaybett k.
Through
- ç nden
-We can carry your cargoes through ra lway cars.
-yardımıyla
-her tarafına
-Yükler n z ancak vagonlar yardımıyla taşıyab l r z.
To
-e
-Your order has been produced to nternat onal qual ty standards.
-kala “saat”
-Master has r ght to reject damaged and unsound cargoes.
-e göre/nazaran
-mek ç n
-S par şler n z uluslar arası kal te standartlarına göre üret lm şt r.
-Kaptan bozuk ve hasarlı yükler reddetmek ç n gerekl yetk ye sah pt r.
Towards
-e doğru
-We are go ng towards port .
-L mana doğru lerl yoruz.
Under
-nın altında
-Qual ty of th s product under our expected.
-den aşağı
-Bu malın kal tes umduğumuzun altında.
Unt l
-e kadar
-Please close all your balance unt l at the end of th s month.
-Lütfen bu ayın sonuna kadar kalan tüm bak yen z kapatın.
Up
-den yukarı
-Please l ft up conta ners.
-yukarı doğru
-Lütfen konteynırları yukarı doğru kaldırın.
W th
- le
-Please send us b lls of lad ng w th or g nal cop es.
-üzer ne
-yanısıra
-l
-Lütfen or j naller le b rl kte tüm konş mentoları gönder n z.
W th n
– ç nde “zaman”
-We w ll d spatch all your goods w th n today.
-Tüm mallarınızı bu gün çer s nde göndereceğ z.
-meden
Without
-Please do not release or g nal b lls of lad ng to the th rd part es and
cons gnee w thout our wr tten nstruct on.
-meks z n
-s z
-Lütfen b zden yazılı tal mat almadan or j nal konş mentoları yükün
alıcısına ve üçüncü şahıslara vermey n z
CONJUNCTION
İng l zce’ y y b r şek lde öğrenme ve sınavdak başarının büyük b r kısmı y b r bağlaç hak m yet ne bağlıdır.
Bağlaçların y b l nmes hal nde normaldek sınav puanı 10- 15 puan artar. Bu yüzden her ders mutlaka y b r şek lde
öğren lerek b r sonrak derse gel nmel d r.
Bağlaçlar konusu gramer k taplarında çok karmaşık halde ver ld ğ ç n gerekl mesaj alınamıyor. Her ders m zde 15 –
20 tanes geçecek. Bunların anlamları, kullanımları ve sınav boyutu le lg l puçları ver lecekt r. Kolaylık olsun d ye
grup hal nde ver lecek. Her ders n konusunu mutlaka b r kt rmeden y ce çalışmak gerek r.
Bağlaç: İk cümlec ğ (kel me veya cümley değ l)b rb r ne bağlayan yapılardır. “Conjunct on”, bağlantı anlamına gelen
“junc” kökünden türem ş olup “bağlaç” anlamındadır.
Ahmet and Mehmet quarrelled. (Ahmat ve Mehmet tartıştılar.)
Bu kullanımda “and” bağlaç değ l; edat g b kullanılmıştır.
I stud ed hard and the exam seems fa rly easy. (Ben sıkı b r şek lde çalıştım ve sınav oldukça kolay görünüyor.)
Bu kullanımda “and” b r bağlaç olarak kullanılmıştır.
Bağlaçlar aynı kullanıma sah p olduklarından grup hal nde ver lecekt r. B r grup ç nden b r n n y öğren lmes d ğerler
ç nde geçerl olur. Ayrıca sınav açısından öneml olanlar şaretlenecekt r.
1. ) Coord nat ng Conjunct on:
İk cümlec k arasındak bağlantıyı sağlayan bağlaçlardır. Tartışmalı olmasına rağmen genelde sayılarının yed olduğu
kabul ed l r.
And:
ve (paralell k arz eden bağlaçtır.)
But:
ama, ancak, fakat (zıtlık bağlacıdır.)
Or:
veya ( k alternat ften b r n seçen bağlaçtır.)
Nor:
ne de (or’un olumsuzu olup k alternat ften h ç b r anlamındadır.)
So:
bundan dolayı (sonuca götüren bağlaçtır.)
For:
edat olarak,“ ç n”; bağlaç olarak k cümlec k arasında “z ra” anlamındadır.
Yet:
zarf olarak, “henüz”anlamında; bağlaç olarak “halbuk ” anlamındadır.
Özell kle son k s çok y b l nmel d r.
Not: Bu bağlaçların uygulanmasında üç temel özell k vardır. Bunları mutlaka y b lmel y z.
Özell k 1 : Coord nat ng Conjunct on bağlaçları mutlaka k cümlec k arasında bulunurlar. Pek , bu özell ğ b lmen n
faydası ned r? Eğer sınavda cümleler n başında ve sonunda b r boşluk varsa ve b r bağlaç sten yorsa bu bağlaç k
cümlec k arasında olmadığı ç n kes nl kle bu yed bağlaçlardan b r olamaz.
Özell k 2 : Coord nat ng Conjunct on bağlaçlarından önce mutlaka b r v rgül (,) vardır. Bu özell ğ b lmen n faydası ne
olacak? Eğer sınavda ortası boş bırakılmış b r cümle var ve bağlaç soruluyorsa eğer boşluktan önce b r v rgül (,) yoksa
bu yed bağlaçtan b r olamaz.
Özell k 2 : Coord nat ng Conjunct on bağlaçlarının olduğu cümleler kes nl kle baştan sona doğru çevr l r. Bunun
sağlayacağı fayda ne olab l r? Cümle tam çevr lemezse b le en azından çev r n n baştan sona olduğunu b l rsek
çözümde kolaylık sağlar.
Coord nat ng Conjunct on bağlaçlarına ve kullanım özell kler ne hak m olmak çok büyük fayda sağlar. Ş md örneklerle
kullanımlarını görel m.
It was ra n ng heav ly, so we postponed the match. (Yağmur ş ddetl b r şek lde yağıyordu, bundan dolayı maçı
erteled k.)
Üç özell ğ n uygulanmasına d kkat ed n z.
He stud ed e ght hours a day, but he fa led the exam aga n. (O günde sek z saat çalıştı, ancak y ne sınavda başarısız
oldu.)
Not: So sonuç bağlacı olduğu ç n kend s nden sonra, b r nc cümlen n sonucu gerçekleşm ş veya gerçekleşecek b r
durum vardır. Aynı şek lde “but” zıtlık bağlacıdır. Kend s nden sonra b r nc cümlen n zıttı b r durum vardır. “and”
paralell k arz ett ğ ç n kend s nden sonra b r nc cümlen n paralel nde gerçekleşen b r durum olacaktır. Bu şek lde
bağlaçların kullanımına da d kkat etmek gerek r.
They were request ng h gher wages, and the employer had to g ve n the r demand. (Onlar daha yüksek ücretler
sted ler, ve şveren onların talepler ne boyun eğmek zorunda kaldı.)
G ve n:
boyun eğmek, tesl m olmak
Wage:
ücret
“And, but ve so” bağlaçlarında genell kle özne ortak olduğu ç n k nc kez yazılmaz. Bu yüzden (,) bu kısaltmalarda
kullanılmaz. Bu ayrıntıdır. Ş md l k konuyu genel kuralları le öğreneceğ z. Daha sonra bu ayrıntıya değ n lecekt r.
I wanted my son to be an eng neer, yet he preferred the med c ne. (Ben oğlumun b r mühend s olmasını sted m,
halbuk o tıpı terc h ett .)
“but ve yet” zıtlık bağlaçlarıdır. Konuşma d l nde genell kle “but” geçer. “ yet” kullanımı ler düzey ç nd r.
You must obey the rules the school, or you must leave t. (Okul kurallarına uymalısın veya okuldan ayrılmalısın.)
V rgülün (,) mantığı konuşmadak duraklama ç nd r.
He d dn’t call us, nor d d he wr te to us. (O b z aramadı, ne de b ze yazdı.)
Not: Coord nat ng Conjunct on bağlaçlarının kullanımında st sna b r durum vardır. “nor” bağlacı kend s nden sonra
devr k b r yapı ster. Yukarıdak örneğe d kkat ed n z.
Not: Bu yapılarda kullanılan cümlec klere “ ndependent clouse” den r. Cümlec kler bağımsız oldukları ç n aralarında
zaman uyumu yoktur. Eğer böyle b r cümlen n zamanları sorulursa k cümlec k arasında zaman uyumu aranarak
çözülmemel d r. Her cümlen n kend ç ne bakıp, zamanını kest reb lmek gerek r.
He arr ved yesterday, but he ns sts on go ng tomorrow. (O dün geld , ancak yarın g tmek ç n ısrar ed yor.)
2. ) Sentence Connector:
Bu gruptak ler cümlec k değ l de cümleler arasında bağlantı kurarlar. Bu özell kler nden dolayı bağlaç tanımına
uymazlar. Bu yüzden bunlara bağlaç değ l de “cümle bağlayıcıları” den r.
Bu yapılarda k cümle vardır. B r nc cümle b tm ş, noktalanmıştır. Ama k nc cümle b r nc cümleye çok uzak değ l,
onunla l şk l d r. İşte bu cümle bağlayıcıları k nc cümlen n başında, ortasında veya sonunda olab l rler.
Bu maddedek ler grup hal nde ver lecekt r. Heps n n kel me anlamı y b l nmel d r. Kullanımları aynı olduğu ç n b r n y
b lmek d ğerler n de b lmek anlamına gel r.
Grup: 1. İk cümle arasında paralel b r l şk sağlayanlar
Furthermore:
Moreover:
What’s more:
ayrıca (en çok kullanılan lk k s d r.)
In add t on:
Also:
Grup: 2. İk cümle arasında b r zıtlık l şk sağlayanlar
However:
Nevertheless:
Nonetheless:
ancak bununla beraber (en çok kullanılan “however” dır.)
On the contrary:
St ll:
Grup: 3. Sonuca götüren bağlayıcılar
Therefore
Thus
Hence
Sonuç olarak, böylece (en çok kullanılan lk üçüdür.)
As a result
Consequently
Grup: 4. Alternat f bel rten bağlayıcılar
Or else:
Otherw se:
aks takt rde
Kullanımları:
There were ser ous cla ms about h m. Therefore, he had to g ve h s res gnat on. (Onun hakkında c dd dd alar vardı.
Bu yüzden st fasını vermek zorunda kaldı.)
İpuçları:
1.) İk cümle olduğu ç n ve aralarında nokta olduğu ç n bağlaç kullanılamaz, connector kullanılmalıdır.
2.) Connector k nc cümleded r. İk nc cümle connector açısından üç şek lde yazılab l r.
Therefore, he had to g ve h s res gnat on.
He had to therefore, g ve h s res gnat on.
He had to g ve h s res gnat on, therefore.
3.) Connector çev r de başta söylen r.
4.) Noktalı v rgülden sonrada connector kullanılab l r. Çünkü (;) de cümle b tm şt r.
It was very cold outs de. However, he went out to play. (Dışarısı çok soğuktu. Bununla beraber o oynamak ç n dışarı
çıktı.)
İk cümle arasında nokta olduğu ç n “connector” kullanıldı. Bu cümley b r bağlaç kullanarak da yazab l r z. Bu durumda
nokta yer ne v rgül olacaktır. Bu k farklı yazılım anlam olarak aynı; gramat kal olarak farklıdır.
It was very cold outs de, but he went out to play. (Dışarısı çok soğuktu, ancak o oynamak ç n dışarı çıktı.)
The results were favourable; st ll, we couldn’t persuade h m. (Sonuçlar olumluydu; buna karşın onu kna edemed k.)
They offered a good job; therefore, I accepted t. (Onlar y b r ş önerd ler; bu nedenle ben onu kabul ett m.)
We had to pun sh h m; otherw se, he could do someth ng else. (B z onu cezalandırmak zorunda kaldık; aks takt rde o
başka b r şey yapab l rd .)
Not: “else” kel mes “some, any, noe, very” g b sözcükler n türevler nden sonra “başka” anlamında kullanılır. Bunların
dışında “başka” anlamını s mlerden önce “another” kullanarak ver r z.
Any, some, no, every türevler + else
anouther + noun şekl nded r.
Inflat on rate was extremely h gh; therefore, the government put nto effect some measures. (Enflasyon oranı son
derece yüksekt ; bu nedenle hükümet bazı tedb rler yürürlüğe koydu.)
put nto effect: yürürlüğe koymak (“ nto” su b rkaç kez sorulmuş)
3.) Correlat ve Conjunct on
“İl şk sağlayan bağlaçlar” demekt r. En rahat öğren len ve sınavda en rahat görüleb len bağlaçlar bu maddedek
bağlaçlardır. Çünkü k l sözcüklerden oluşurlar ve her k cümlec ğe de serp ş rler. Önceler bu bağlaçların b r sözcüğü
boş bırakıp, d ğer sözcüğünü sorarlardı. Ama artık her k sözcüğü de boş bırakıp, zorlaştırarak soruluyor. Bu nedenle
sorusunda cümle y rdelenerek uygun bağlaca g d lmel d r. Ş md bu grup bağlaçları yazalım
Not only ……….but also: sadece değ l ……….aynı zamanda
Both ……….and:
hem……….hem de
E ther ……….or:
ya ……….ya da (İk alternat ften b r )
Ne ther ……….nor:
ne ……….ne de (İk alternat ften h ç b r )
Whether ……….or:
gerek ……….gerekse (olsun ……….olsun)
“Not only ……….but also” ve “Both ……….and” bağlaçları anlam olarak b rb rler ne yakındırlar. Eğer b r bağlaç
sorusunda bu k s şıklarda var se büyük b r olasılıkla k s de cevap değ ld r.
“Not only ……….but also” bağlacının kullanımında “but also” kısmında bazı st snalar vardır. Yalnızca “but” veya
yalnızca “also” olab l r. Yan bu bağlaç “not only ……….but” veya “not only ………..also” şekl nde de kullanılab l r.
Bu bağlaçta ayrıca başka b r kullanım daha da vardır. “also” de, da anlamındadır. Bu anlama gelen “as well” sözcüğü
de “also” yer ne kullanılab l r. Yalnız bu kullanımda öneml b r özell k vardır. “as well” sözcüğü “but”tan ayrılır ve cümle
sonuna g der. Çünkü “as well” sözcüğü da ma cümle sonunda yazılır. Örnek üzer nde bu özell k daha y anlaşılacaktır.
The robber not only shot around but also crashed everyth ng. (Soyguncular sadece etrafa ateş etmed ler, aynı
zamanda her şey yerle b r ett ler.)
The robber not only shot around also crashed everyth ng. (Soyguncular sadece etrafa ateş etmed ler, aynı zamanda
her şey yerle b r ett ler.)
The robber not only shot around but crashed everyth ng. (Soyguncular sadece etrafa ateş etmed ler, aynı zamanda
her şey yerle b r ett ler.)
The robber not only shot around but crashed everyth ng as well. (Soyguncular sadece etrafa ateş etmed ler, aynı
zamanda her şey yerle b r ett ler.)
“Not only ……….but also” ve “Both ……….and” bağlaçları anlam olarak b rb rler ne yakın oldukları ç n yukarıdak
cümle “both ………..and” le de yazılab l r.
The robber both shot around and crashed everyth ng. (Soyguncular hem etrafa ateş açtılar, hem de her şey yerle b r
ett ler.)
Görüldüğü g b k cümle arasında anlamca pek fark yoktur. Ama gramat kal olarak b rb r nden farklıdırlar.
I both tr ed to learn Engl sh and to know people n England. (Ben İng ltere’de hem İng l zce öğrenmeye hem de
nsanları tanımaya çalıştım.)
You must e ther obey your super or or leave such a job. (S z ya üstünüze taat eders n z ya da böyle b r ş
bırakırsınız.)
He ne ther stud ed nor helped h s father w th h s bus ness. (O ne öğren m gördü ne de babasına ş nde yardım ett .)
Bu k bağlaç b rb rler n n olumsuzudur. Bu k cümlede bağlaç yer boş bırakılıp sorulursa, hang bağlacın uygun
olacağı mesajı cümle etüt ed lerek çıkarılmalıdır.
Öneml Kural
Not only ……….but also bağlacının kullanımında “not only” kısmı cümlen n başına alınarak da yazılab l r. Bu kullanım
bağlacın rahat görüleb lmes ç n yapılan b r harekett r. Bu durumda kural hlal ed ld ğ ç n telaf s gerekmekted r. Bu da
“not only”den sonrak cümlec ğ n devr k olması le sağlanır. Öneml b r özell kt r, y b l nmel
He not only nsulted h s fr ends but also beat them. (O sadece arkadaşlarına hakaret etmed aynı zamanda onları
dövdü.)
Not only he d d nsult h s fr ends but also beat them. (O sadece arkadaşlarına hakaret etmed aynı zamanda onları
dövdü.)
Sınavda “not only” n n başta kullanıldığı b r cümle ver lerek devr k yapı sten r. Eğer bu kuralı b lmezsek zorlanacak b r
sorudur.
Sult:
üstüne atlamak
Consult:
con: beraber, sult: (b r nsanın) üstüne atlamak. Consult: danışmak
Insult:
n: ç ne, sult: (b r nsanın) üstüne atlamak. İnsult:hakaret etmek
Beat:
dövmek, mağlup etmek
Super or: am r, üstün
Super or ty: üstünlük
4.) Adverb al (Subord nat ng) Conjunct on
Asıl bağlaç şlev olan bağlaç grubudur. Zarf sözcüğünü rdeleyerek mantığını anlamak gerek r. B r zarf sözcüğünün
yaptığı ş b r cümlec k de yapab l r. Bu durumda k cümlec k olur ve b rb r ne bağlamak ç n de b r bağlaca ht yacımız
vardır. Bu bağlaç “adverb al conjunct on” olur.
I met them last week. (Ben onlarla geçen hafta karşılaştım.)
“last week”, zaman bel rten b r zarf tümlec d r. Bunun yer ne b r cümlec k de kullanılab l r. Bu durumda b r temel cümle
ve b r yan cümle olmak üzere k cümlec k olur ve bunları b rb r ne bağlamak ç n b r bağlaca (adverb al conjunct on)
ht yacımız vardır.
I met them when we were n London. (B z Londra’dayken onlarla karşılaştım.)
Not: Bu bağlaç grubunu d ğerler nden ayıran öneml b r özell k vardır k çok öneml ve mutlaka y b l nmel d r. Bu
bağlaçlar anlamlarını yan cümlec ğ n f l ne yüklerler.
Zarfların kullanılma özell ğ nden zarfın başa alınab leceğ n hatırlayınız. Bu durumda Zarf cümlec ğ de başa alınab l r.
Yan yukarıdak cümley şöyle de yazab l r z.
When we were n London, I met them. (B z Londra’dayken onlarla karşılaştım.)
When you are at home, ………. (S z evde olduğunuzda, ………)
When you were at home, ………. (S z evde olduğunuzda, ………)
Wh le you are studd ng, ……….. (S z çalışırken………)
Wh le you were studd ng, ……….. (S z çalışırken………)
Görüldüğü g b bu bağlaçlarda bağlacın anlamı yükleme eklend ğ nden zamanın ne olduğu kayboluyor. Bu nedenle bu
grup bağlaçlarda zaman uyumu vardır. Temel cümlen n zamanına göre yan cümlec ğ n zamanı tesp t ed l r. Bu zaman
uyumu çok öneml d r. Fazla sayıda örnek çözülerek hak m olunab l r.
Adverb al Conjunct on’ları anlamlarına göre gruplara ayırarak nceleyeceğ z. Her grup ç n hem tek tek anlamları hem
de kullanım özell kler ver lecekt r. Özell kle KPDS açısından öneml olan özell kler ne d kkat çek lecekt r.
Grup 1: T me Conjunct on: Zaman bağlaçlarıdır. Eylem n ne zaman yapıldığını bel rlerler.
When:
……….dığı zaman
After:
……….den sonra
Before:
……….den önce
As:
………. ken
Wh le:
………. ken
Just as:
……….tam ken
Unt l / T ll:
……….ceye kadar
By the t me:
……….ceye kadar
S nce:
……….dığından ber
As soon as:
………. r, ………. mez
As long as:
……….dığı sürece
Once:
………..ce / ca
No sooner ………………….than: …..mes le …..mes b r oldu
Hardly / Scarcely ……….when: tam …………mıştı k ………..oldu
Son k s n n yapısı farklı olmasına rağmen aslında anlamları aynıdır. Önceler sıkça bu k s sorulurdu.
T me bağlaçlarından en öneml ler yukarıya alındı. Anlamları le b rl kte çok y b l nmel . D rek b r soru kes n gel r. Ayrıca
y b l nmes sınavın anlama yönel k sorularında büyük kolaylık sağlar.
Kullanımları
1.) Zaman bağlaçlarının olduğu cümlec kte h ç b r future tense kullanılmaz. (Bu kural sadece İng l zce’ye has b r
özell kt r.)
Zaman uyumunda kes nl kle temel cümlec k ve yan cümlec k aşağıdak şek lde kurulamaz. Bunun b l nmes zaman
uyumu sorularında büyük b r rahatlık sağlar.
Past
Future
Present
Past
2.) S nce: ……….dığından ber . Bu bağlaç genel zaman uyumunu bozan tek bağlaçtır.
(Present Perfect) + S nce + (S mple Past)
I haven’t seen them s nce they moved to another town. (Onlar başka b r kasabaya taşındıklarından ber onları
görmed m.)
Bağlacın bulunduğu cümlec k yan cümlec kt r. Bazen yan cümlec k başa alınarak da ver leb l r, düşmemek gerek r.
S nce they moved to another town, I haven’t seen them. (Onlar başka b r kasabaya taşındıklarından ber onları
görmed m.)
S nce bağlacının bulunduğu cümlede neden temel cümlec k “present perfect”; yan cümlec k “s mple past”tır?
Bu soruyu b r cümle yazarak açıklayalım:
I haven’t seen h m s nce last year. (Ben onu geçen yıldan ber görmed m.)
Zamanlar konusu şlen rken “s nce” n present perfect le kullanıldığını çünkü bununla geçm şte olan b r olayın etk s n n
şu ana kadar devam ett ğ n söylem şt k. Bu cümlede zarf olan “last year” sözcüğünün yer n tutan b r cümlec k de
yazab l r z. Bu cümlec ğ n eylem geçm şte olacağından bunun da zamanı past olacaktır. Bundan dolayı s nce’ n olduğu
cümlede temel cümlec k “present perfect”; yan cümlec k “s mple past” olur. Bu nedenle “s nce” bağlacı genel zaman
uyumunu bozan tek bağlaçtır.
3.) As ve Wh le: k s de “……… ken” anlamındadır. Aralarındak fark ned r? Olayların oluşma süreler bu k bağlacın
kullanımını bel rler.
As: Kısa sürel olaylarda kullanılır. dışarı çıkarken, eve g rerken vb. Bu nedenle “as” bağlacının olduğu cümlec kte
s mple zamanlar (cont nuous olmayan) kullanılır.
Wh le: Uzun sürel olaylarda kullanılır. telev zyon zlerken, oyun oynarken vb. Bu nedenle “wh le” bağlacının olduğu
cümlec kte cont nuous’lu zamanlar kullanılır.
As I went out, t began to ra n. (Ben dışarı çıkarken yağmur yağmaya başladı.)
Wh le I was wa t ng, t began to ra n. (Ben beklerken yağmur yağmaya başladı.)
4.) Just as: Bu bağlacın kullanımında yan cümlec k zamanı “as”ten dolayı kısa olaylardır ama “just”tan dolayı da
cont nuous’ludur. Bu sürekl zaman genell kle “past cont nuous”tur.
Just as I was leav ng home, the phone rang up. (Tam ben evden ayrılırken telefon çaldı.)
5.) By the t me / unt l – t ll: by edat olup (zamanlar b lg s nden hatırlayınız) b r sm n önünde ve future perfect le
kullanılır. the t me’ın eklenmes le bağlaç olur. Unt l ve t ll arasında hemen hemen b r kullanım farkı yoktur. Üçü de
“………ceye kadar” anlamındadır.
Future perfect
S mple present
By the t me
Past perfect
S mple Past
Mantığı: Bağlaçtan öncek zaman sonrasındak zamanın önces d r. Futurlu tenseler bağlaç cümlec kler nde
kullanılmadıklarından alternat f olan S mple present’e g d lm şt r. Yan “by the t me” bağlacının kullanımında zaman
uyumu açısından k alternat f vardır.
The ch ldren w ll have slept by the t me we arr ve at home. (B z eve varıncaya kadar çocuklar uyumuş olacak.)
By the t me we arr ve at home, the ch ldren w ll have slept. (B z eve varıncaya kadar çocuklar uyumuş olacak.)
Bu cümlede eve varma olayının gelecekte olduğunu, çocukların uyumasının da gelecek te olan eve varma olayından
önce olduğunu anlıyoruz.
The ch ldren had slept by the t me we arr ved at home. (B z eve varıncaya kadar çocuklar uyumuştu.)
By the t me we arr ved at home, the ch ldren had slept. (B z eve varıncaya kadar çocuklar uyumuştu.)
Bu cümleden eve varma olayının geçm şte olduğunu ve çocukların uyumasının geçm şte olan eve varma olayından
önce gerçekleşt ğ n anlıyoruz.
Turkey’s populat on w ll have exceeded 100 m ll ons by the end of next decade. (Türk ye’n n nüfusu önümüzdek on
yılın sonuna kadar 100 m lyonu aşmış olacak.)
Turkey had appl ed to the EU by the end of 1950s. (Türk ye 1950’ler n sonuna kadar AB’ne başvurmuştur.)
“by”lı cümlede Zaman d l m gelecekte se: Future Perfect
“by”lı cümlede Zaman d l m geçm şte se: Past Perfect kullanılır.
Konuyu ezberlemeden mantığını anlamak gerek r.
“by ve by the t me”ın dışında gramer olarak future perfect kullanılmaz. Eğer soruda future perfect ver lm şse by ve by
the t me; bunlar ver lm şse future perfect sten r. Bu nedenle soruyu y okuyup b z sonuca götürecek puçlarını bulmak
gerek r.
By the t me ç n ver len özell kler Unt l / T ll ç n geçerl değ ld r. Çünkü by the t me’dak önceye çekme hareket Unt l /
T ll’de yoktur.
I w ll wa t for you unt l you return. (S z dönünceye kadar s z bekleyeceğ m.)
Özell kle “s nce ve by the t me” bağlaçlarının kullanımlarını çok y b lmek gerek r.
I had no sooner left home than t began to ra n. (Evden ayrılmamla yağmurun yağmaya başlaması b r oldu.)
İk olay vardır. En son olan past; önces nde olan Past perfect le fade ed l r.
Bu cümley “hardly………..when” le de aynı anlama gelmek üzere aktarılab l r.
I had hardly left home when t began to ra n. (Tam dışarı çıkıyordum k yağmur yağmaya başladı.)
He had no sooner bought a car than he had an acc dent. (Arabayı alması le kaza yapması b r oldu.)
Not: “no sooner……….than” ve “hardly…………when” bağlaçları kullanımda başa alınab l r. Bu kural hlal olduğu ç n
telaf olarak cümle devr k yapılır.
No sooner had he bought a car than he had an acc dent. (Arabayı alması le kaza yapması b r oldu.)
Hardly had I left home when t began to ra n. (Tam dışarı çıkıyordum k yağmur yağmaya başladı.)
Grup 2: Cause Conjunct on (Sebep bağlaçları) : Sebep bağlaçları ana cümlec ktek eylem n neden gerçekleşt ğ n
anlatan yan cümlec ğ n başında bulunur. Bu bağlaçların heps de “…….dığı ç n” anlamındadır. Ayrıca zaman uyumu
bu bağlaçlarda da vardır.
Because
As
S nce
See ng that
Now that
G ven that
Aşağıda ver lm ş olan yapılar normal kullanımları le edat yapısındadırlar ve b l yoruz k edatlar b r s m le kullanılırlar.
Bu edatların heps n n anlamı “…..den dolayı”dır. Bunlar b r ekleme le bağlaca dönüştükler nden yukarıdak lerden ayrı
olarak ver ld . Bu edatlara “the fact that” eklenerek bağlaca dönüştürülür. Bağlaç olduklarında yukarıdak ler g b “….dığı
ç n” anlamındadırlar.
Sebep bağlaçlarının anlamlarının b l nmes yeterl olur. Ayrıca aşağıdak ler n gramat kal olarak edat – bağlaç ayırımını
yapab lmek öneml d r.
Due to
Ow ng to
Because of
……….den dolayı
+ the fact that: ……….dığı ç n
On account of
In v ew of
We had to g ve up the project s nce t began to be expens ve. (Proje pahalı olmaya başladığı ç n ondan vaz geçmek
zorunda kaldık.)
S nce, As ve daha sonra göreceğ m z Wh le bağlaçları farklı bağlaç olarak kullanılab l rler. İng l zce’de bu kullanıma
sah p olan sadece bu üç bağlaçtır. Yapı ve kullanımlarına göre hang bağlaç anlamında olduğunu göreb lmek gerek r.
Örneğ n tense uyumundan dolayı yukarıdak cümlede s nce “….den ber ” olarak değ l de “…..dığı ç n” anlamında
kullanılmıştır.
They couldn’t arr ved there n t me because the traff c was heavy. (Traf k yoğun olduğu ç n oraya zamanında
varamadılar.)
He was d sm ssed s nce he was always late for the work. (O da ma şe geç kaldığı ç n kovuldu.)
M ss: görevlend rmek; d sm ss: görevden almak
We called off the match ow ng to the ra n. (B z yağmurdan dolayı maçı ptal ett k.)
Bu kullanımı le “ow ng to” edattır. Çünkü edatlar b r s m le kullanılır; b r cümlec k le değ l. Ayrıca “the fact that”
almamıştır. Ş md bunu bağlaç olarak kullanalım.
We called off the match ow ng to the fact that t was ra n ng. (B z, yağmur yağdığı ç n maçı ptal ett k.)
“Ow ng to the fact that” n bağlaç olduğuna, ve sonrasında b r cümlec k olduğuna d kkat ed n z.
No one could l ve over there due to cold weather. (Soğuk havadan dolayı k mse orada yaşayamaz.)
No one could l ve over there due to the fact that t was extremely cold. (Orada hava son derece soğuk olduğu ç n
k mse yaşayamaz.)
Önceler bu konu le lg l edat – bağlaç ayıtımı sorulurdu. B r de anlama göre hang bağlacın uygun olduğunu
seçmem z steyen sorular sorulurdu. Son sınavlarda d rek edat veya bağlaç sorulur.
Hem bu bağlaçlar hem de bu edatlar eş anlamlıdırlar, b rb rler n n yer ne kullanılab l rler. Bu nedenle eğer bunlardan
k s şıklarda varsa k s de cevap olamaz. Sadece “due to” nun ler düzey olarak b r nüans farkı vardır. Bunun sadece
“be” f l nden sonra kullanıldığı söylen r. Bu özell k KPDS’ de ş md ye kadar h ç sorulmadı.
Due to h s llness, he fa led the exam. (O hastalığından dolayı sınavda başarısız oldu.)
Due to the fact that he was lness, he fa led the exam. (O hasta olduğu ç n sınavda başarısız oldu.)
Görüldüğü g b edat ve bağlaç başa da alınab l r. Bu durumda bağlaçlı cümlec ğ n sınırı (,)’e kadardır.
Grup 3: Concess on Conjunct on (Zıtlık Bağlaçları): Concess on tav z, ödün demekt r. Gramat kal olarak zıtlık
anlamı vardır. Ayrıca bu gruba “contrast” bağlaçları da den leb l r.
Though
Even though
Although
Desp te the fact that
İn sp te the fact that
Beş de eşanlamlı olup “…..e rağmen” anlamındadır. “desp te ve n sp te of” edat olup “the fact that” eklenmes le
bağlaca dönüşürler.
Whereas
Wh le
Bu k zıtlık bağlacı “…. ken, oysa” anlamındadır. “wh le”ın bu anlamı zıtlık anlamındak “ ken”d r. Yan “ben ders
çalışırken o TV zl yordu” örneğ ndek g b . Eşanlamlı oldukları ç n k s şıklarda olursa k s de cevap olamaz.
However + (Sıfat – Zarf)
Whatever + (İs m)
No matter + (QW)
Zıtlık bağlaçlarının en öneml ler bunlardır. Kullanıldıkları sözcüklere göre “ne olursa olsun” g b b r zıtlık anlamı
katarlar. KPDS’ de kes n olarak bu üçünden b r s (büyük b r olasılıkla however) sorulur. Böyle b r soruda bu
bağlaçlardan sonrak sözcüğü y b r şek lde etüt etmek gerek r.
In sp te of v gorous efforts, the two s des couldn’t agree on the border d spute. (Yoğun çabalara rağmen her k taraf
sınır anlaşmazlığında görüş b rl ğ ne varamadılar.)
V gorous:
yoğun, canlı
Border:
sınır
Effort:
çaba, gayret
Border l ne: sınır hattı
In sp te of the fact that the UN made v gorous efforts, the two s des couldn’t agree on the border d spute. (BM’ler n
yoğun çaba göstermes ne rağmen, her k taraf sınır anlaşmazlığında görüş b rl ğ ne varamadılar.)
Cümlede her k tarafın anlam olarak paralel m , zıt mı, sonuç mu olduğu rdelenerek uygun bağlaca g d lmel d r. Ayrıca
edat – bağlaç kullanımı ç n sonrasında s m m var yoksa cümlec k m var şekl nde cümle rdelenerek uygun kullanıma
g d l r.
However + (Sıfat – Zarf)
Whatever + (İs m)
No matter + (QW)
Normalde bağlaç kullanımında bağlaçtan hemen sonra b r özne vardır. Eğer b r bağlaç kullanımında özneden önce b r
sözcük varsa, bağlaç mutlaka yukarıdak üçünden b r d r. Bu yapıda genell kle kullanılan ve KPDS’ de sorulan
“however”dır. Bu üç bağlacın kullanımlarında özneden öncek sözcüğü y etüt ederek uygun olan bağlaç kullanılır.
However hard he may study, he can’t be successful. (O ne kadar sıkı çalışırsa çalışsın, başarılı olamaz.)
“hard”ın bağlaçtan hemen sonra, özneden önce kullanıldığına d kkat ed n z. Eğer hard burada kullanılmazsaydı ve zarf
(veya sıfat) olmasaydı “however” bağlacı kullanılamazdı. Ayrıca bu bağlaçların kullanıldıkları kel meye göre anlam
kazandıklarına d kkat ed lmel d r.
Whatever dec s on the government may take, nflat on seems to r se. (Hükümet hang kararı alırsa alsın, enflasyonun
yükseleceğ görünüyor.)
Bu bağlaçların sonralarında kullanılan sözcük y etüt ed lmel d r. Örneğ n sonu “s on, t on, çoğul ek s, ance, ent” g b
ekler le b ten sözcükler s md rler. Sonu “ly” le b tenler zarftırlar. Bu şek lde bağlaç sonrası sözcükler y etüt ed lerek
uygun bağlaç kullanımına g d lmel d r.
No matter what he does, he can’t persuade us. (O ne yaparsa yapsın b z kna edemez.)
However reach he may be, he s unl kely to be happy. (O ne kadar zeng n olursa olsun, onun mutlu olması muhtemel
değ ld r.)
Whatever suggest on they may propose, th s program s not l kely to succeed. (Onlar hang öner ler öner rlerse
öners nler, bu programın başarılı olması muhtemel değ ld r.)
No matter where he runs away, the pol ce w ll eventually catch h m. (O nereye kaçarsa kaçsın, pol s sonunda onu
yakalayacak.)
Eventual:
olası
Eventually:
sonunda
Sooner or later:
er geç
Eğer bu bağlaçlardan sonrak sözcük boş bırakılarak sorulursa (k bu KPDS’ de sorulmaz.) kullanılan bağlaca göre bu
sözcüğün s m, bağlaç veya QW olduğunu tesp t eder z. Pek hang durumda zarf, hang durumda sıfat kullanırız? Eğer
bağlacın kullanıldığı cümlec ğ n f l “l nk ng verb” se sıfat; değ lse zarf kullanılır.
However ………………..she may s gn, she w ll not be selected. (O ne kadar y ………….söylerse söyles n,
seç lemeyecek.)
Good
Well
Goodness
Good sıfat, Well zarf, Goodness s md r. Bağlaç “however” olduğu ç n sıfat veya zarf kullanılmalıdır. Bağlaç
cümlec ğ n n f l “l nk ng” f l olmadığı ç n de zarf kullanılmalı d ye boşluğa gelecek sözcüğü seç yoruz.
The control group’s results were favourable, whereas the pat ent group’s results were unfavourable. (Kontrol
grubunun sonuçları olumluydu, oysa hasta grubunun sonuçları olumsuzdu.)
The control group’s results were favourable, wh le the pat ent group’s results were unfavourable. (Kontrol grubunun
sonuçları olumluydu, oysa hasta grubunun sonuçları olumsuzdu.)
Whereas ve Wh le eşanlamlı olup b rb rler n n yer ne kullanılab l rler. Yukarıdak k cümlen n anlamı görüldüğü g b
aynıdır. Ayrıca bu k bağlacın kullanımındak v rgüle d kkat ed n z. Bu k bağlaç “Connect ng Conjunct on” bağlaçları le
aynı kullanıma sah pt rler.
Gurp 4: Result Conjunct on (Sonuç bağlaçları)
Bu bağlaçlar ana cümlec ktek yargının sonucunu veren yan cümlec ğ n başında kullanılırlar. Bu bağlaç grubunda k
tane bağlaç vardır. İk s de “öyle………k ” anlamındadır. KPDS’ n n f x sorusudurlar. Gramat kal boyutu öneml olan bu
k bağlacın kullanımı b raz karışıktır. Örnekler b rkaç defa yazarak egzers z yapılmak konuyu daha y kavratacaktır.
So (Sıfat, zarf) that
Such ( s m) that
She s so clever that everyone adm res her. (O öyle zek d r k herkes ona hayrandır.)
Adm e sözcüğü lat nce olan “m rore”den köken almaktadır.
M rrore: bakmak
M rror:
ayna
Adm re:
hayranlık duymak
She speaks Germany so fluently that you can not d st ngu sh h m from a german. (O öyle akıcı b r şek lde Almanca
konuşur k onu b r almandan ayırt edemezs n z.)
D st ngu sh:
ayırt etmek
D st ngu shed:
seçk n
He s such a man that you can rely on h m. (O öyle b r d r k ona güveneb l rs n z.)
Sıfat ve zarflar ç n “so……….that”; s mler ç n “such……….that” kullanıldığına d kkat ed n z. Eğer bağlacın olduğu
cümlec ğ n f l L nk ng Verb se sıfat; değ lse zarf kullanılır.
Bu k bağlacın kullanımı sadece anlatılan boyutu le değ ld r. Esas zor olan ve KPDS’ de sorulan kullanımı başkadır.
Buna geçmeden önce lg l olduğu ç n Sıfat Tamlamaları’ndan bahsetmem z gerek r.
Sıfat Tamlamaları: Türkçe’de b r sm b r sıfat n teled ğ zaman bu b r sıfat tamlaması olur. Hava, s md r; “güzel b r
hava” derken bu b r sıfat tamlaması olur. Yalnız belg s z tanıtıcı ek olan “b r” n (İng l zce’dek “a veya an”) Türkçe’dek
kullanımı İng l zce’dek kullanımı le terst r. Ş md İng l zce’dek sıfat tamlamalarına bakalım.
a weather (b r hava)
a n ce weather (güzel b r hava)
a car (b r araba)
an expens ve car (pahalı b r araba)
a g rl (b r kız)
a beaut ful g rl (güzel b r kız)
Yukarıdak sıfat tamlamaları tek l veya sayılab len s mler n kullanıldığı sıfat tamlamalarıdır. Ayrıca çoğul ve
sayılamayan s mler n de kullanıldığı sıfat tamlamaları vardır. Doğal olarak bunların önünde “a veya an” belg s z tanıtıcı
ek yoktur.
cloth (kumaş)
n ce cloth (güzel kumaş)
cars (arabalar)
expens ve car (pahalı arabalar)
g rls (kızlar)
beaut ful g rls (güzel kızlar)
İng l zce’de yukarıdak ver len sıfat tamlamaları düzenl sıfat tamlamalarıdır. Yan sıfatın belg s z tanıtıcı ek le s m
arsına geld ğ sıfat tamlamaları düzenl d rler. Eğer sıfat tamlamalarında sıfat le belg s z tanıtıcı ek yer değ şt r rse bu
sıfat tamlamaları bozuk sıfat tamlamaları olurlar. Ş md bunlara da örnek verel m.
Düzenl Sıfat Tamlaması
Bozuk Sıfat Tamlaması
a n ce weather (güzel b r hava)
n ce a weather (güzel b r hava)
an expens ve car (pahalı b r araba) expens ve an car (pahalı b r araba)
a beaut ful g rl (güzel b r kız)
beaut ful a g rl (güzel b r kız)
Görüldüğü g b bozuk sıfat tamlamasında belg s z tanıtıcı ek sıfat ve s m arasına gelmekted r. Her k tamlama da aynı
anlamdadır.
***Not: Düzenl sıfat tamlamalarında “such………..that”; Bozuk sıfat tamlamalarında “so……….that” bağlacı kullanılır.
He s such an ntell gent student that he can study abroad. (O öyle zek b r öğrenc k yurt dışında öğren m görebl r.)
He s so ntell gent an student that he can study abroad. (O öyle zek b r öğrenc k yurt dışında öğren m görebl r.)
They were such naughty boys that the teacher had to shout at them. (Onlar öyle yaramaz çocuklardı k öğretmen
onlara bağırmak zorunda kaldı.)
Th s s such useful nformat on that we have to evaluate t. (Bu öyle yararlı b r b lg k onu değerlend rmek
zorundayız.)
So’dan that’e kadar olan yapı başa alınab l r. Bu kullanım kural hlal olduğu ç n bunun telaf s olarak bağlaç cümlec ğ
devr k yapılır. Sınavda bu yapı sorulmadığı ç n ş md l k buna değ n lmeyecekt r.
N cel k (Quant f ers) Sıfatlarında bu k bağlacın kullanımı:
1.) a l ttle, a few, a lot of, g b önünde a / an belg s z tanıtıcı varsa “such……….that”
2.) much, many, l ttle, few, g b önünde a / an belg s z tanıtıcı yoksa “so……….that” bağlacı kullanılır.
Bu yapı ayrıntıdır, KPDS’de sorulmaz. Ama öğren lse y d r.
Tun k tahm n : Sınavda bozuk b r sıfat yapısı le bu konudan soru geleb l r.
He has so much money that he can buy the whole D yarbakır. (Onun o kadar parası var k o tüm D yarbakır’ı alab l r.)
He has such a lot of money that he can buy the whole D yarbakır. (Onun o kadar parası var k o tüm D yarbakır’ı
alab l r.)
“So” ve “such” tek başlarına da “böyle, öyle” anlamında aynı mantıkla kullanılırlar. Yan sıfat ve zarf le “so”; s m le
“such” kullanılır.
Grup 5: Purpose Conjunct on (Amaç Bağlaçları): Ana cümlec ktek yargının amacını bel rten yan cümlec ğ n n
başında kullanılırlar. İk taned rler ve k s de aynı anlamdadırlar. “……….mes ç n” anlamındadırlar.
In order to
So as to
Bu yapı le mastardırlar ve “……….mek ç n” olarak çevr l rler. Yapılarındak “to” atılıp yer ne “that” eklenerek bağlaca
dönüştürülürler. Bağlaca dönüşürken “so as to”dak “as”te atılır. Böylece amaç bağlaçlarımız “ n order that” ve “so that”
olur.
The government took drast c measures ***to curb nflat on. (Hükümet enflâsyonu durdurmak ç n köklü tedb rler aldı.)
Yukarıdak cümlede şaretl yerde aslında “ n order to” vardır. Bundan dolayı “….mek ç n” anlamı ver l r. Ama kısaltma
olduğu ç n “ n order” atılmış, ger ye sadece “to” kalmıştır; ve bu “to” sözcüğü “…..mek ç n” anlamını verm şt r. Yoksa
normalde b r mastarın “…..mek ç n” anlamı yoktur.
In order to ….mek ç n (mastar yapısı) n order that….mes ç n (bağlaç yapısı)
So as to
….mek ç n (mastar yapısı) so that
….mes ç n (bağlaç yapısı)
I went abroad n order to learn Engl sh. (Ben İng l zce öğrenmek ç n yurt dışına g tt m.)
I sent my daughter abroad n order that she could learn Engl sh. (Kızımı İng l zce öğrenmes ç n yurt dışına
gönderd m.)
Amaç cümlec kler nde genelde modallar kullanılır. D ğer bağlaçlarda olduğu g b bunlarda da zaman uyumu vardır. İn
order that le so that bağlaçlarının kullanımı arasındak fark şudur:
In order that: ………..mes ç n fades nde k s n n de steğ vardır.
So that: …………….mes ç n
fades nde sadece söyleyen n steğ vardır.
I barred my w ndows so that no one could get ınto my house. (Ev me k msen n g rememes ç n pencereler m
dem rled m.)
Grup 6: Expectat on Conjunct on (Beklent Bağlaçları): Ana cümlec ktek yargının hang beklent den dolayı
stend ğ n açıklayan yan cümlec ğ n başında kullanılan bağlaçlardır. İk taned rler ve b rb r n n alternat f d rler.
In case:
………..d ye
Lest (for fear that):
………..mes n d ye
Aslında her k s “………. ht mal ne karşın” d ye çevr leb l rler. Ama b rb rler nden ayrılab ls n d ye farklı k anlam ver ld .
I have to make some prepar ons n case someone may drop n. (B r s uğrar d ye bazı hazırlıklar yapmak zorunda
kaldım.)
Drop n: (b r yere) uğramak
Eğer yukarıdak cümlede “lest” bağlacı kullanılsaydı aşağıda görüldüğü g b anlam ters olurdu.
I have to make some preparat ons lest someone may drop n. (B r s uğramasın d ye bazı hazırlıklar yapmak
zorundayım.)
You shouldn’t forget to take your cred t card n case you may need money. (Paraya ht yacınız olur d ye kred kartınızı
almayı unutmamanız gerek r.)
We have to bar our w ndows lest someone may break nto house. (B r s eve g rmes n d ye pencereler m z dem rlemek
zorundayız.)
Break nto: (b r yere soygun amacı le) g rmek
Bu güne kadark KPDS sınavlarında “ n case” çok soruldu. Ayrıca parçalarda çok geçt . “lest” se şıklarda var ama d rek
olarak sorulmamış.
Önekl Bağlaçların Tekrarı
KPDS açısından en öneml olan dört bağlacın tekrarını yapacağız. D ğerler de elbette öneml d r ama bunlar karışık
olduğu ç n ayrıca üzer nde durulmalıdır. Bu dört bağlacımız “s nce, as, wh le ve so that”t r. Ş md bunları tek tek
görel m.
S nce: İk değ ş k kullanımı vardı. B r nc s zaman bağlacı olarak “……….dığından ber ” d ğer se sebep bağlacı olarak
“……….dığı ç n” anlamındaydı. Zaman bağlacı durumundak spes f k tense’s nden dolayı ayırımını yapab l yoruz.
As: En karmaşık kullanıma sah p olan bağlaçtır. Dört değ ş k anlamda kullanılır.
1.) ………. ken
As he stopped up the sta rs, he fell down (O merd venler çıkarken aşağı düştü.)
2.) ……….dığı ç n
As he was a prom nent f gure, everyone respected h m. (O saygın b r şahs yet olduğu ç n herkes ona saygı göster r.)
3.) ……….dığı g b
As I told you he was upr ght. (Sana söyled ğ m g b o haksız çıktı.)
İng l zce’de “…….dığı g b ” fades bağlaç olarak kurulur. Bu nedenle “as” kullanılır. “l ke” g b anlamındadır ama edat
olduğu ç n b r cümlec k önünde kullanılamaz. Çünkü edatlar s mler le kullanılırlar.
4.) ………..dıkça
As we grow old, we become more sens t ve. (B z yaşlandıkça daha hassaslaşırız.)
Değ ş k anlamları olduğu ç n soru “as”ten geleb l r. Ver len örnekler b rkaç defa yazıp çalışmak y olacaktır.
Wh le: İk değ ş k anlamda kullanılır.
………… ken: Zaman bağlacı olarak.
…………oysa, ken: Zıtlık bağlacı olarak
So that: İk farklı anlamda kullanılır.
……….mes ç n: Zaman bağlacı olarak bu anlamda kullanılır.
The doctor expla ned my llness n med cal terms so that I couldn’t understand. (Doktor anlayamamam ç n hastalığımı
tıbb ter mlerle açıkladı.)
Bu nedenle: Sebep bağlacı olarak bu anlamda kullanılmaktadır.
The doctor expla ned my llness n med cal terms, so that I couldn’t / d dn’t understand anyth ng. (Doktor, hastalığımı
tıbb ter mlerle açıkladı, bu nedenle h ç b r şey anlayamadım / anlamadım.)
D kkat ed l rse bu kullanımı le b r nc grup bağlaçların kullanım özell ğ le aynıdır. Bu yüzden hem modal hem de
normal b r f l kullanılab l r.
CONJUNCTION
…as
a karşın
B g as company, t could not open to the market
Ş rket büyük olmasına karşın p yasaya açılamadı.
Accord ngly
bu nedenle
Accord ng to our understand you w ll not fulf l your obl gat ons on
payment accord ngly we must f nd an sol t on.
Anladığımız kadarıyla ödeme konusunda üzer n ze düşen
yükümlülükler yer ne get rmeyeceks n z bu nedenle başka çare
aramamız gerek yor.
After
den sonra
After Monday, all your goods w ll be d spatched to your address
as agreed.
Pazartes nden sonra tüm mallarınız kararlaştırıldığı g b adres n ze
tesl m ed lecek.
Aga n
tekrar/aynı şek lde…..de
Th s goods may be well l ked n the market aga n may not.
Bu mal p yasada tutulab l r aynı şek lde tutulmayab l r de.
Also
aynı zamanda
Pls send us the sh pment documents b ll of lad ng too.
Lütfen b ze sevkıyat evraklarını gönder n z aynı zamanda
konş mentoyu da.
Although
E karşın – e rağmen
Although we sent a lot of fax messages to you s nce one week,
st ll we have not rece ved any reply from your s de.
S ze b r haftadan ber b r çok faks mesajı göndermem ze rağmen
s zden hala b r yanıt alamadık.
and
Ve
Trucks and ra lway cars are ready for sh pment.
Kamyonlar ve vagonlar sevk yat ç n hazırdır.
And yet
y ne de
We have nstructed to you and yet you have not obey to our
nstruct ons.
S ze tal mat verm şt k y ne de b z m tal matlarımıza uymadınız.
And…as well
kadar… da
Your orders are got ready and sh pped as well to your address
free of charge.
S par şler n z hazırlandığı kadar adres n ze de ücrets z olarak
tesl m ed l r.
As
çünkü / -dığı ç n
/-
We have much surpr sed to your cla m regard ng to you could not
dığında/ınca/dığı zaman
rece ve your money as we have already ordered to our bank.
Bankadan paranızı alamadığınıza da r dd anıza gerçekten çok
şaşırdık,çünkü b z bankamıza hal hazırda tal mat verm şt k.
As you arr ve to load port please contact w th us.
Yükleme l manına vardığınızda lütfen b z mle bağlantı kurunuz.
As
g b / b ç m nde
Due to be mostly chosen n our market, please manufacture for us
…..un ts wr st watches as squ re.
B z m p yasamızda çok fazla terc h ed ld ğ nden dolayı lütfen b z m
ç n…..adet kare b ç m nde kol saatler üret n z.
As much as
a karşın/a kadar/nın kadar
As much as the pr ces are too h gh, th s product was well l ked n
the market.
F yatların bu kadar pahalı olmasına karşın, bu ürün p yasada çok
y tutuldu.
As / due to
den dolayı
As to be mostly chosen n our market. Please manufacture for us
…..un ts squ re shape wr st watches.
B z m p yasamızda çok fazla terc h ed ld ğ nden dolayı lütfen b z m
ç n…..adet kare b ç m nde kol saatler üret n z.
As far as
kadarıyla / göre
As far as we understand you are a b g company.
Anladığımız kadarıyla s z büyük b r ş rkets n z.
As long as
dığı sürece
As long as the vessel wa t at the port, t me w ll count.
Gem l manda kaldığı sürece, zaman sayımı devam edecekt r.
As soon as
Er ermez
Pls get our vessel’s sa l from the port as soon as she complete
her d scharge.
Lütfen gem m z tahl yes n b t r r b t rmez hareket ett r n z.
As though
yormuş g b
We feel as though you waste our t me.
B z m zamanımızı boşuna harcıyormuşsunuz g b b r h sse
kapılıyoruz.
As well as
kadar
All our text le products are the best qual ty as well as Beymen
Tüm tekst l ürünler m z Beymen’ n k kadar kal tel d r.
Because
çünkü / -dığı ç n
Please manufacture for us…because we urgently need t.
Lütfen b z m ç n…üret n çünkü ac len ona ht yacımız var.
because of
nın yüzünden / e neden yle
Because of your slack manner st ll we have been wa t ng…
Gevşek tavrınız neden yle halen beklemektey z…
Before
den önce önce/medeönce
Please rem t our blance to our account before vessel’s sa l ng.
Lütfen gem n n hareket nden önce kalan bak yem z hesabımıza
yatırınız.
Bes des
üstel k
Some of our orders have delayed bes des we had g ven a not ce to
you latest sh pment date must be. …/….199….
S par şler m z n b r kısmı gec kt üstel k tesl m tar h n en geç
…./…../199… olması gerekt ğ n söylem şt k.
Both…and
hem….hem de
We generally use both trucks and ra lway cars at our sh pments
Genell kle sevkıyatlarımızda hem kamyonları hem de vagonları
kullanıyoruz.
But
ama / fakat
Yesterday, you sa d to us that you have sent our goods at last
week. But we have never rece ved them yet.
Dün, b ze mallarımızı geçen hafta gönderd ğ n z söylem şt n z
fakat henüz onları alamadık.
But then
z ra
Our product on capac ty more than 10000 tons/month but then we
can meet your requ rements w thout force.
Aylık üret m kapas tem z yaklaşık 10000 tondan fazla olup z r a
s z n gereks n mler n z zorlanmadan karşılayab l r z.
But yet
fakat y ne de
We guarantee that your sh pment has been sh pped by the wellknown transporters company but yet we follow your sh pment
t me to t me too.
Sevkıyatınızın çok y tanınan b r nakl yec vasıtasıyla sevk
ed ld ğ ne da r garant ver yoruz,fakat y nede sevkıyatınızı zaman
zaman tak p de ed yoruz.
By the t me
den önce önce/medenönce
By the t me next month, please complete all our sh pments.
Lütfen gelecek aydan önce tüm sevkıyatlarımızı tamamlayınız.
By the t me that
önce /den önce/ /meden
By the t me that next month, please complete all our sh pments.
önce
Lütfen gelecek aydan önce tüm sevkıyatlarımızı tamamlayınız.
Consequently
bundan dolayı
St ll, d scharge has not been completed consequently; we
strongly protest both chatterer and the r agent.
Tahl ye hala tamamlanmadı bundan dolayı hem k racıyı hem de
acentes n ş ddetle protesto ed yoruz.
Consequently
o nedenle
St ll d scharge has not been completed yet consequently we
strongly protest both chatterer and the r agent.
Tahl ye henüz hala tamamlanmadı bundan dolayı/o nedenle hem
k racıyı hem de acentes n ş ddetle protesto ed yoruz.
D rectly
er ermez
D rectly our reprehens ve call on you please tell h m all your
quest ons and matters, wh ch you could not solve.
Lütfen tems lc m z s z z yaret eder etmez kend s ne tüm
sorularınızı ve çözemed ğ n z meseleler n z let n z.
due to
neden yle
Due to bad weather load ng has been stopped by port author t es
at yesterday n ght
Kötü hava koşulları neden yle yükleme dün akşam l man
yetk l ler nce durduruldu.
E ther…or…
ya …ya da…..
Most of the sh pped goods e ther were lost or stolen.
Gönder len malların çoğu ya kayıp ya da çalınmış.
Even f
e karşın / e rağmen / sa b le
Even f Sunday & Hol day used t me, w ll not to count.
Pazar ve tat l günler kullanılsa b le zaman sayımı devam
etmeyecekt r.
Even f
se – sa b le
Even f Sunday & Hol day are used t me w ll not to count.
Pazar ve tat l günler kullanılsa b le zaman saymayacaktır.
Even though
e karşın / e rağmen / sa b le
Even though Sunday & Hol day used t me w ll not to count.
Pazar ve tat l günler kullanılsa b le zaman sayımı devam
etmeyecekt r.
Even though
se – sa b le
Even though Sunday & Hol day are used t me w ll not to count.
Pazar ve tat l günler kullanılsa b le zaman saymayacaktır.
Ever s nce
den ber
Ever s nce last year, we have bu lt up a cons derable market.
Geçen yıldan ber öneml ölçüde b r p yasa oluşturduk.
Everywhere
her yer
We have been see ng your advert sements n everywhere.
Her yerde s z n lanlarınızı/reklamlarınızı görmektey z.
Everyplace
her yer
Our new products n th s year are sold n everyplace.
Bu yılk yen mamuller m z / ürünler m z her yerde satılıyor.
Every t me
her zaman
Our new products n th s year are sold n every t me.
Bu yılk yen mamuller m z / ürünler m z her zaman satılıyor.
Except that
mes b r tarafa
Except that they don’t keep the r prom ses, they do not have a
good reputat on n the market too.
Sözler nde durmamaları b r tarafa p yasada da y b r t bara sah p
değ ller.
For
çünkü / -dığı ç n
We’ ve much surpr sed to your cla m regard ng to you could not
rece ve your money for we have already ordered to our bank.
Bankadan paranızı alamadığınıza da r dd anıza gerçekten çok
şaşırdık, çünkü b z bankamıza hal hazırda ödeme tal matı
verm şt k.
We always adv se your company to the all compan es and f rms
wh ch we have closely relat ons for your best serv ce.
B ze en y h zmet verm ş olduğunuz ç n s z yakın l şk ler m z
olan tüm ş rketlere ve f rmalara da ma tavs ye ed yoruz.
We cannot clear our goods from custom for the documents have
not arr ved to our hands.
Malları gümrükten çekem yoruz çünkü evraklar el m ze geçmed .
For all
e karşın – e rağmen
For all we have g ven a not ce to you several t mes, we have
understood/seen that you have not taken nto cons derat on our
spec al w shes.
S ze daha önce b r kaç kez b ld rmem ze karşın hala özel
stekler m z gereğ g b d kkate almadığınızı gördük.
For all
kadarıyla / göre
For all we understand, you are a f rm that has a respons b l ty,
trustworthy and keep ng your prom ses.
Anladığımız kadarıyla s z sorumluluk sah b ,güven l r ve
sözler n ze sadık b r f rmasınız.
For all that
e karşın – e rağmen
For all that, we have g ven a not ce to you several t mes; we have
understood/seen that you have not taken nto cons derat on our
spec al w shes.
S ze daha önce b r kaç kez b ld rmem ze karşın hala özel
stekler m z gereğ g b d kkate almadığınızı gördük.
For example
örneğ n
We have adv sed to you a lot of t mes for example employ the
labourers who have tra n ng and exper enced to your company.
S ze defalarca tavs yede bulunduk örneğ n deney ml ve eğ t ml
olan şç ler şe alın d ye…
For fear
öyle k
You bel eve us that we offer these pr ces only to you for fear
please do not suppose we earn so much money for th s bus ness.
B ze nanın k bu f yatları sadece s z n ç n tekl f ed yoruz öyle k
bu ş ç n çok fazla para kazandığımızı da
düşünmey n/zannetmey n.
For fear that
öyle k
You bel eve us that we offer these pr ces only to you for fear that
please do not suppose we earn so much money for th s bus ness.
B ze nanın k bu f yatları sadece s z n ç n tekl f ed yoruz öyle k
bu ş ç n çok fazla para kazandığımızı da
düşünmey n/zannetmey n.
For nstance
örneğ n
We have adv sed to you a lot of t mes for nstance employ the
labourers who have a tra n ng and exper enced to your company.
S ze defalarca tavs yede bulunduk örneğ n deney ml ve eğ t ml
olan şç ler şe alın d ye…
For that reason
o nedenle / o sebeple
St ll d scharge has not been completed yet for that reason we
strongly protest both chartered and the r agent.
Tahl ye henüz hala tamamlanmadı bundan dolayı/o nedenle hem
k racıyı hem de acentes n ş ddetle protesto ed yoruz.
Further
ayrıca
We d d not rece ve your bank rem ttance deta ls further you d d
not order to your bank about payment.
Banka havalen zle lg l detaylar el m ze geçmed ayrıca bankanıza
da ödeme konusunda her hang b r tal matta bulunmamışsınız.
You bel eve us that we offer these pr ces only for you further we
do not ga n a lot of money for th s bus ness.
B ze nanın k bu f yatları sadece s ze tekl f ed yoruz ayrıca bu
şten çok fazla para da kazanmıyoruz.
Furthermore
üstel k
Some of our orders have delayed furthermore we had g ven a
not ce to you latest sh pment date must be. …/….199….
S par şler m z n b r kısmı gec kt üstel k tesl m tar h n en geç
…./…../199… olması gerekt ğ n söylem şt k.
Hence
bu nedenle
We do not have an enough raw mater al hence; we have g ven a
dec s on to stop our product on temporar rly.
El m zde yeter nde ham madde yok o nedenle üret m m z geç c
olarak durdurmaya karar verd k.
However
bununla beraber/her
We have rece ved the great deal of our sh pment however we have
nasılsa
determ ned that some tems are lost.
Sevkıyatımızın büyük b r bölümünü almakla beraber bazı
kalemler n kayıp olduğunu tesp t ett k.
If
eğer
If you have … n your stock please reserve for us…. p eces.
Eğer stokunuzda ….. varsa lütfen b z m ç n …. adet ayırınız.
Immed ately
er ermez
D scharge complete mmed ately your vessel w ll sa l.
Tahl ye tamlanır tamamlanmaz gem n z kalkacak.
In case
eğer/-se/-dığında/dığı
In case you have any quest on please do not hes tate contact w th
takd rde
us.
B r sorunuz olduğu takd rde çek nmeden b z arayınız.
In order that
maması ç n/masın – sın
We have sent a few samples n order that they may exam ne
d ye
İnceles nler d ye b rkaç numune gönderd k.
In order to
mek ç n/mes -ması ç n
Pls do not m sunderstand us because we have w shed to warn
you n advance n order to prevent any unexpected s tuat on,
wh ch w ll ar se n the future.
B z lütfen yanlış anlamayın çünkü s z ler de doğab lecek
beklenmed k gel şmeler önlemek ç n ş md den uyarmak sted k.
We have sent a few samples to you by FedEx n order to you
exam ne them
İncelemen z ç n s ze Fedex le b rkaç tane numune gönderd k.
In sp te of
e karşın – e rağmen
In sp te of they are a company wh ch have just been establ shed n
the f eld of……..they are act ng very pretent ously as f they have
an exper ence.
… alanında yen kurulmuş b r ş rket olmalarına karşın, bu alanda
oldukça tecrübel lerm ş g b dd alı b r şek lde hareket ed yorlar.
In that
çünkü / -dığı ç n
It s spoken qual ty of our goods n everywhere n that we are a
d fferent company.
Her yerde mallarımızın kal tes konuşuluyor çünkü b z farklı b r
f rmayız.
It does not matter
ne……se
It does not matter how do you apprec ate us; we are a f rm that
what
has a good reputat on n the market.
S z b z nasıl takd r edersen z ed n,b z p yasada y ün yapmış b r
f rmayız.
Just
ken / yorken / mışken
We have been placed a new order from our another costumer just
as we started to produce your order.
Tam s z n s par ş n z n üret m ne başlamışken, d ğer b r
müşter m zden yen b r s par ş aldık.
Lest
memek ç n
You must pay all your depts on t me lest you damage your
company’s commerc al cred tab l ty.
Ş rket n z n t car t barına gölge düşürmemek ç n tüm borçlarınızı
zamanında ödemel s n z.
Let us say
d yel m k
You cla m that you have sent the goods date on ../../199. let us say
th s s true but our agency s say ng the d fferent date.
Malları …/…/199. Tar h nde gönderd ğ n z dd a ed yorsunuz
d yel m k bu doğru ancak b z m acentem z farklı tar h ver yor.
L ke
gb
The goods of another company s the same qual ty l ke yours.
D ğer ş rket n malları da s z nk g b kal tel .
Mean
Demek/ stemek/ kastetmek
What we want to mean when the earl est sh pment date for our
current order?
Demek sted ğ m z şu ank s par ş m z ç n en erken tesl mat süres
ne zaman?
Namely
özell kle
Namely, we want blue and wh te fabr cs.
Özell kle mav ve beyaz kumaşlardan st yoruz.
Ne ther…nor….
ne….ne de…..
Ne ther you’ve del vered the goods on t me nor sent us a goodqual ty goods. Therefore, how can we cont nue our bus nessrelat ons w th your company?
B ze malları ne zamanında tesl m ett n z ne de y kal tede mal
gönderd n z. Bu yüzden s z nle olan ş l şk ler m z nasıl devam
ett reb l r z k ?
Nevertheless
y ne de
We have nstructed to you nevertheless you have not obey to our
nstruct ons.
S ze tal mat verm şt k y ne de b z m tal matlarımıza uymadınız.
No less than
den az olmayacak kadar
Your company no less than transport company s respons ble.
S z n ş rket n z nakl ye ş rket nden az olmayacak kadar
sorumludur.
No matter
e karşın – e rağmen
No matter these products are too expens ve we would l ke to place
an order. …un ts.
Bu ürünler pahalı olmasına karşın ….. adet s par ş vermek
st yoruz.
No matter that
e karşın – e rağmen
No matter that these products are too expens ve we would l ke to
place an order. …un ts.
Bu ürünler pahalı olmasına karşın ….. adet s par ş vermek
st yoruz.
No matter what
ne….se
No matter what costs are ncreas ng we w ll never reduce qual ty
of the goods
F yatlar ne kadar artarsa artsın malların kal tes n asla
düşürmeyeceğ z.
No sooner…than
mes le —– ması b r oldu
We apprec ate to you, because the orders have no sooner placed
than they have completed.
S z takd r ed yoruz. Çünkü, s par şler vermem z le
tamamlanmaları b r oldu.
Nor …e ther
g b …y de
We try to ne ther sat sfy our costumers nor meet the r every k nd
of requ rements e ther.
Müşter ler m z tatm n etmeye çalıştığımız g b onların her türlü
ht yaçlarına cevap vermeye de çalışıyoruz .
Not only…but also
aynı zamanda….-da
We are not only an mpoter f rm but also exporter of some tems
too.
B z sadece thalat yapan b r f rma değ l aynı zamanda bazı
mamuller n hracatçısıyız da…
Not only…but also
yalnızca…-maz,
We are not only an mporter f rm but also exporter of some tems
too.
B z sadece thalat yapan b r f rma değ l aynı zamanda bazı
mamuller n de hracatçısı olan b r f rmayız.
Notw th stand ng
e karşın – e rağmen
Not w th stand ng these products are too expens ve we would l ke
to place an order. …un ts
Bu ürünler pahalı olmasına karşın… adet s par ş vermek st yoruz.
Now that
çünkü / -dığı ç n
Unfortunately, we w ll not be able to place an order to you now
that you haven’t got ISO 9002 Cert f cate.
Maalesef ISO 9002 Belgen z olmadığı ç n s ze s par ş
vermeyeceğ z.
On cond t on that
şartıyla / Koşuluyla
We can produce the goods wh ch you have des red type and
qual ty on cond t on that you allow us an enough t me.
İsted ğ n z t pte ve kal tedek malı üreteb l r z ancak b ze yeter
kadar zaman tanımanız koşuluyla…
On that account
bu durumda
You could not meet our requ rements for a few months on that
account we ntent to cancel all our contracts w th you.
B r kaç aydır ht yaçlarımıza cevap verem yorsunuz bu durumda
s z nle olan tüm anlaşmalarımızı ptal etmey düşünüyoruz.
On the contrary
aynı şek lde ……..de
Perhaps, you can prov de a good co-ord nat on on the contrary
you cannot.
Bu tür b r yönet c l k s stem yle ş rket n zde koord nasyonu belk
sağlayab l rs n z aynı şek lde sağlayamayab l rs n z de.
On the contrary
aynı şek lde………..de
We can produce the goods your des red type and qual ty on the
contrary we can not produce w th n a short t me.
İsted ğ n z t pte ve kal tede b r malı üreteb l r z aynı şek lde kısa
süre çer s nde üretemeyeb l r z de.
On the contrary
karşıt olarak / .. nın tam
You have produced all the goods on the contrary our des red type
aks ne
and qual ty.
Tüm malları sted ğ m z t p ve kal ten n tam aks ne üretm şs n z.
On the other hand
aynı şek lde……….de
We can produce the goods your des red type and qual ty on the
other hand we cannot produce w th n a short t me.
İsted ğ n z t pte ve kal tede b r malı üreteb l r z d ğer taraftan kısa
süre çer s nde üretemeyeb l r z de.
On the other hand
d ğer taraftan
We could collect one of your checks the amount of 2500 USD on
the other hand other was not pa d by your bank. Why?
2500 $ tutarındak b r çek n z tahs l edeb ld k d ğer taraftan ötek s
banka tarafından ödenmed . Neden acaba?
Only
sadece / yalnızca
We are manufactur ng only leather products
Sadece der ürünler n üretmektey z.
Only
yanlızca
We can only manufacture… n our factory.
Fabr kamızda sadece …üreteb l yoruz.
Or
d ğer adıyla
Fore gn trade or export ng s stead ly ncreas ng n our country.
Dış t caret d ğer adıyla hracat ülkem zde devamlı olarak
artmaktadır.
Or
veya / Ya da / yoksa
Please fulf ll your obl gat ons or we ntent to cancel our
commerc al relat onsh ps w th you.
Lütfen sorumluluklarınızı yer ne get r n yoksa s z nle olan t car ş
l şk ler m z kesmey düşünüyoruz.
Or
ya da / yoksa
Please del ver our goods w th n th s week or we w ll never to do
bus ness w th you afterth s t me.
Lütfen mallarımızı bu hafta çer s nde tesl m ed n z yoksa bundan
sonra s z nle kes nl kle çalışmayacağız.
Or
ya da / d ğer adıyla
Due to sh pment on a FOB…. bas s, fre ght or transporta on fee of
the goods should be belong ng your s de.
Sevkıyat FOB … bazında olduğundan dolayı,navlun d ğer adıyla
malın taşınma bedel s z n tarafınıza a t olmalıdır.
Or else
yoksa
You should make all your payments unt l end of th s month or else
we w ll not supply the goods to you.
Tüm ödemeler n z bu ayın sonuna kadar yapmanız
gerekmekted r,yoksa s ze mal tem n etmeyeceğ z.
Otherw se
aks halde / olmazsa
Please rem t our cred t-balance the amount of … DM w th n th s
week, otherw se you w ll force us to open a lawsu t aga nst you.
Lütfen … DM lık alacak bak yem z bu hafta ç nde yatırın aks
halde b z , s ze karşı dava açmak zorunda bırakacaksınız.
Otherw se
olmazsa / aks halde
Please del ver our goods w th n th s week otherw se, we w ll never
to do bus ness w th your company.
Lütfen mallarımızı bu hafta çer s nde tesl m ed n z yoksa bundan
sonra s z n ş rket n zle kes nl kle çalışmayacağız.
Prov ded
se / sa / e –koşuluyla
Prov ded ts not ra n ng load ng w ll resume.
Yağmur yağmazsa,yükleme kaldığı yerden devam edecek.
Prov ded that
se / sa / e –koşuluyla
Prov ded that t’s not ra n ng load ng w ll resume.
Yağmur yağmazsa,yükleme kaldığı yerden devam edecek.
Prov d ng
se / sa / e –koşuluyla
Prov d ng ts not ra n ng load ng w ll resume.
Yağmur yağmazsa,yükleme kaldığı yerden devam edecek.
Prov d ng that
se / sa / e -koşuluyla
Prov d ng that ts not ra n ng load ng w ll resume.
Yağmur yağmazsa, yükleme kaldığı yerden devam edecek.
Regardles of what
s z ne .. sen z … y n
Regardless of what you apprec ate to us we are a f rm that has a
good reputat on n the market.
S z b z nasıl değerlend r rsen z değerlend r n b z p yasada y b r
üne sah p f rmayız.
Save that
mes b r tarafa
Save that they don’t keep the r prom sses; they do not have a
good reputat on n the market too.
Sözler nde durmamaları b r tarafa p yasada da y b r t bara sah p
değ ller.
say
d yel mk
We need the great quant ty of f rst qual ty record able blank CD-R
say 20-f full conta ner can you supply us at the shortest t me?
Öneml m ktarda b r nc kal te kayded leb l r boş CD’ye ht yacımız
var, d yel m k 20’l k full konteynır olsun b ze kısa zamanda tem n
edeb l r m s n z?
Say you are r ght ful then please prove us.
D yel mk haklısınız o zaman b ze spat ed n.
See ng that
çünkü / -dığı ç n
We cannot compensate your damages see ng that your goods
were not nsured see ng that we have warned to you several t mes
before.
Mallarınız s gorta ett r lmed ğ ç n zararınızı karşılayamıyoruz
çünkü s z daha önce bu konuda b rkaç kere uyarmıştık.
S nce
çünkü / -dığı ç n
We can not compensate your damages see ng that your goods
were not nsured s nce we have warned to you several t mes
before.
Mallarınız s gorta ett r lmed ğ ç n zararınızı karşılayamıyoruz
çünkü s z daha önce bu konuda b rkaç kere uyarmıştık.
s nce
den ber /den bu yana
We have been work ng n the f eld of text le s nce 199…
199.. den ber tekst l üzer ne faal yet göstermektey z.
So
bu sebeple
We couldn’t manufacture your orders on agreed t me because we
couldn’t mport necessary raw mater al, so we apolog ze you for
th s delay.
S par şler n z öngörülen sürede üretemed k çünkü gerekl olan
ham maddey thal edemem şt k bu sebeple bu gec kmeden dolayı
s zden özür d l yoruz.
So
bu nedenle / Bu sebeple
We could not rece ve our cred t balance, so we have not sent your
sh pment documents by DHL.
Alacak bak yem z alamadık. Bu nedenle sevkıyat evraklarınızı
DHL le göndermed k.
So
ç n / mes – ması- mamak
Pls do not release b lls of lad ng to anyone w thout our wr tten
çn
nstruct on so not to ar se any negat ve s tuat on n the future.
Gelecekte her hang b r olumsuz duruma yol açmamak ç n lütfen
konş mentoları b z m yazılı tal matımız olmadan her hang b r s ne
vermey n z.
So
ç n/çünkü/öyle k /
Please let us know that author zed person’s telephone no so we
want to contact h m.
Lütfen b ze yetk l k ş n n telefon numarasını ver n z çünkü
kend s yle bağlantı kurmak st yoruz.
So far as
kadarıyla / göre
So for as we understand, you are a f rm that has a respons b l ty,
trustworthy and keep ng your prom ses.
Anladığımız kadarıyla s z sorumluluk sah b ,güven l r ve
sözler n ze sadık b r f rmasınız.
So long as
dığı sürece
So long as the vessel wa t at the port, t me w ll count.
Gem l manda kaldığı sürece, zaman sayımı devam edecekt r.
So that
ç n / mes – ması- mamak
Pls do not release b lls of lad ng to anyone w thout our wr tten
çn
nstruct on so that not to ar se any negat ve s tuat on n the future.
Gelecekte her hang b r olumsuz duruma yol açmamak ç n lütfen
konş mentoları b z m yazılı tal matımız olmadan her hang b r s ne
vermey n z.
So then
bunun ç n
Pls do not release b lls of lad ng to anyone w thout our wr ttennstruct on n order not to ar se any negat ve s tuat on, so then pls
wa t our nstruct on.
Her hang b r olumsuz durumun ortaya çıkmaması ç n lütfen
konş mentoları b z m yazılı tal matımız olmadan herhang b r s ne
vermey n z
Bunun ç n lütfen b zden tal mat bekley n z.
So………..that
öyle k
Our product on capac ty so h gh that we bel eve/trust ourselves
we can meet all our costumers’ requ rements w thout force.
Üret m kapas tem z o kadar yüksek k müşter l m z n ht yaçlarını
zorlanmadan karşılayab leceğ m ze nanıyoruz.
St ll
hala / y ne de
St ll we are urgently wa t ng your reply
Hala ac len cevabınızı bekl yoruz.
St ll
y ne de
We have nstructed to you st ll you have not obey to our
nstruct ons.
S ze tal mat verm şt k y ne de b z m tal matlarımıza uymadınız.
Such as
gb
We want to mport the best qual ty products from your company
such as last sh pment.
Ş rket n zden geçen sevkıyattak g b en y kal tede mallar thal
etmek st yoruz.
Suppos ng
farzedel mk
Suppos ng market cond t ons are not favourable then we try to
f nd another alternat ves.
Farz edel m k p yasa koşulları elver şl değ l o zaman b z de başka
alternat fler bulmaya çalışırız.
That
ç n / mes – ması- mamak
Pls do not release b lls of lad ng to anyone w thout our wr tten
çn
nstruct on that not to ar se any negat ve s tuat on n the future.
Gelecekte her hang b r olumsuz duruma yol açmamak ç n lütfen
konş mentoları b z m yazılı tal matımız olmadan her hang b r s ne
vermey n z.
That s
yan
Please g ve us an exact del very date that s do not waste the t me
of us.
Lütfen b ze kes n b r tesl mat tar h b ld r n yan zamanımızı
öldürmey n.
That s to say
d ğer b r dey şle
Fore gn trade that s to say export ng s stead ly ncreas ng n our
country.
Dış t caret d ğer b r değ şle hracat ülkem zde devamlı olarak
artmaktadır.
The nstant
er ermez
The nstant you rece ve your orders please contact w th us.
S par şler n z alır almaz b z mle lütfen bağlantı kurunuz.
The m nute
er ermez
The m nute you rece ve, your orders please contact w th us.
S par şler n z alır almaz b z mle lütfen bağlantı kurunuz.
The monent
er ermez
The moment you rece ve, your orders please contact w th us.
S par şler n z alır almaz b z mle lütfen bağlantı kurunuz.
The way
gb
We w ll manufacture all your goods the way you sa d us.
Tüm mallarınızı s z n b ze söyled ğ n z g b üreteceğ z.
The way that
gb
We w ll manufacture all your goods the way that you sa d us.
Tüm mallarınızı s z n b ze söyled ğ n z g b üreteceğ z.
Then
öyle se/Sonuç olarak
We apprec ate you then your successes.
Başarılarınızın sonucu olarak s zler takd r ed yoruz.
Then
sonuç olarak
….. then please complete our sh pment w th n th s week.
….. sonuç olarak lütfen sıpar şler m z bu hafta ç nde
tamamlayınız.
We have completed the sh pments of our all costumers then your
sh pment has been sent today e ther.
Tüm müşter ler m z n sevkıyatlarını tamamladık sonuç olarak
s z nk de bugün gönder ld .
Therefore
bu nedenle / Bu yüzden
We do not have an enough raw mater al; therefore we have g ven
a dec s on to stop our product on temporar ly.
El m zde yeter nde ham madde yok o nedenle/bu yüzden
üret m m z geç c olarak durdurmaya karar verd k.
Though
e karşın – e rağmen
Though we sent a lot of fax messages to you s nce one week, st ll
we have not rece ved any reply from your s de.
S ze b r haftadan ber b r çok faks mesajı göndermem ze rağmen
s zden hala b r yanıt alamadık.
Though
sa b le / se b le
Though your orders complete th s week sh pment takes 15 days
due to long d stance.
S par şler n z bu hafta tamamlansa b le sevkıyat mesafen n uzun
olması neden yle yaklaşık 15 gün sürer.
t ll
e kadar / tar h ne kadar
Please pay our balance the amount of 12.500 USD$ t ll
Wednesday.
Lütfen Çarşambaya kadar bak yem z olan 12.500$’ ı ödey n z!
To the extent
kadarıyla / göre
To the extent you are a f rm that has a respons b l ty, trustworthy
and keep ng your prom sses/to the extent we understand (bağlaç
ortaya get r leb l r)
Anladığımız kadarıyla s z sorumluluk sah b , güven l r ve
sözler n ze sadık b r f rmasınız.
Unless
med kçe/madıkça
Unless the f rst sh pment complete we w ll not produce your new
orders.
İlk sevkıyat tamamlanmadıkça yen s par şler n z üretmeyeceğ z.
Unt ll
e kadar / tar h ne kadar
Please pay our balance the amount of 12.500 USD$ unt l
Wednesday.
Lütfen Çarşambaya kadar bak yem z olan 12.500$’ı ödey n z!
When
dığı zaman
When the sh pment complete we w ll pay your balance the amount
of … $.
Sevkıyat tamamlandığı zaman s ze kalan…. $’ı ödeyeceğ z.
Whenever
ğ n z zaman
Whenever you w sh you can contact w th us w thout hes tate.
İsted ğ n z zaman b z mle çek nmeden temasa geçeb l rs n z.
Where
dığı yerde / tığı yerde
We try to bu lt up a market where the market cond t ons are
prof table
P yasa koşullarının elver şl olduğu yerde pazar oluşturmaya
çalışıyoruz.
Whereas
halbuk
You have sent us a wrong sample whereas we have nformed you
we have wanted sample of… 2 or 3 pcs..
B ze yanlış numune gönderm şs n z halbuk s ze 2 veya üç adet
…… numunes nden sted ğ m z b ld rm şt k.
Wherever
her nere
Wherever we see the good model, we try to manufacture s m lar of
t but not m tat on.
Her nerede y b r model görürsek onun b r benzer n üretmeye
çalışıyoruz ancak takl d n değ l.
Wh le
e karşın/e rağmen/dığı
Wh le our orders are ready for sh pment why do you not send us
halde
them mmed ately.
S par şler m z sevkıyata hazır olduğu halde n ç n ac len
gönderm yorsunuz?
Wh le
ken / esnasında
Wh le t’s ra n ng load ng/d scharg ng does not cont nue
Yağmur yağıyorken yükleme / tahl ye devam etmez.
Wh le
yanısıra
Pls send us proforma nvo ce wh le sales contract.
Lütfen b ze proforma faturasının yanı sıra satış sözleşmes n de
gönder n z.
W th the result that
sonuçta / y nede
Even f our sh pments delay somet mes w th a result that we
sat sfy from your serv ce.
Ara sıra sevkıyatlarımız gec kse b le y ne de h zmet n zden
memnunuz.
Yet
ve y ne / y ne /y nede
We bel eve that you show an utmost care the qual ty of your
products yet we would l ke to see a few samples among your
products.
Mallarınızın kal tes ne oldukça önem verd ğ n ze nanıyoruz,
y nede ürünler n z arasından b rkaç tane numune görmek
st yoruz.
BAĞLAÇLAR
-a karşın
…as
B g as company, t could not open to the market
Ş rket büyük olmasına karşın p yasaya açılamadı.
-a karşın/
As much as
As much as the pr ces are too h gh, th s product was well l ked n the market.
-a kadar/-nın kadar
F yatların bu kadar pahalı olmasına karşın, bu ürün p yasada çok y tutuldu.
-Aks halde -olmazsa
Otherw se
Please rem t our cred t-balance the amount of … DM w th n th s week, otherw se
you w ll force us to open a lawsu t aga nst you.
Lütfen … DM lık alacak bak yem z bu hafta ç nde yatırın aks halde b z , s ze
karşı dava açmak zorunda bırakacaksınız.
– Ama / fakat
But
Yestarday, you sa d to us that you have sent our goods at last week.But we
have never rece ved them yet.
Dün, b ze mallarımızı geçen hafta gönderd ğ n z söylem şt n z fakat henüz
onları alamadık.
-Aynı
On the contrary
Perhaps, you can prov de a good co-ord nat on on the contrary you cannot.
şek l de de
Bu tür b r yönet c l k s stem yle ş rket n zde koord nasyonu belk sağlayab l rs n z
aynı şek lde sağlayamayab l rs n z de.
On the contrary
We can produce the goods your des red type and qual ty on the contrary we can
not produce w th n a short t me.
Isted ğ n z t pte ve kal tede b r malı üreteb l r z aynı şek lde kısa süre çer s nde
üretemeyeb l r z de.
On the other hand
We can produce the goods your des red type and qual ty on the other hand we
cannot produce w th n a short t me.
Isted ğ n z t pte ve kal tede b r malı üreteb l r z d ğer taraftan kısa süre çer s nde
üretemeyeb l r z de.
-Aynı zamanda
Also
Pls send us the sh pment documents also b ll of lad ng too.
Lütfen b ze sevkıyat evraklarını gönder n z aynı zamanda konş mentoyu da.
aynı zamanda….-da
Not only…but also
We are not only an mporter f rm but also exporter of some tems too.
B z sadece thalat yapan b r f rma değ l aynı zamanda bazı mamuller n
hracatçısıyız da…
Ayrıca
Further
We d d not rece ve your bank rem ttance deta ls further you d d not order to your
bank about payment.
Banka havalen zle lg l detaylar el m ze geçmed ayrıca bankanıza da ödeme
konusunda her hang b r tal matta bulunmamışsınız.
Bunun dışında/
Further
You bel eve us that we offer these pr ces only for you further we do not ga n a
ayrıca
lot of money for th s bus ness.
B ze nanın k bu f yatları sadece s ze tekl f ed yoruz ayrıca bu şten çok fazla
para da kazanmıyoruz.
Bu sebeple
So
We couldn’t manufacture your orders on agreed t me because we couldn’t
mport necessary raw mater al, so we apolog ze you for th s delay.
S par şler n z öngörülen sürede üretemed k çünkü gerekl olan ham maddey
thal edemem şt k bu sebeple bu gec kmeden dolayı s zden özür d l yoruz.
Bu durumda
On that account
You could not meet our requ rements for a few months on that account we ntent
to cancel all our contracts w th you.
B r kaç aydır ht yaçlarımıza cevap verem yorsunuz bu durumda s z nle olan tüm
anlaşmalarımızı ptal etmey düşünüyoruz.
Bu nedenle
Accord ngly
Accord ng to our understand you w ll not fulf ll your obl gat ons on payment
accord ngly we must f nd an another solut on.
Anladığımız kadarıyla ödeme konusunda üzer n ze düşen yükümlülükler yer ne
get rmeyeceks n z bu nedenle başka çare aramamız gerek yor.
Hence
We do not have an enough raw mater al hence we have g ven a dec s on to stop
our product on temporar ly.
El m zde yeter nde ham madde yok o nedenle üret m m z geç c olarak
durdurmaya karar verd k.
Bu nedenle
So
We could not rece ve our cred t balance, so we have not sent your sh pment
documents by DHL.
Bu sebeple
Alacak bak yem z alamadık. Bu nedenle sevkıyat evraklarınızı DHL le
göndermed k.
Bu nedenle
Therefore
We do not have an enough raw mater al; therefore we have g ven a dec s on to
stop our product on temporar ly.
Bu yüzden
El m zde yeter nde ham madde yok o nedenle/bu yüzden üret m m z geç c
olarak durdurmaya karar verd k.
Bundan dolayı
Consequently
St ll, d scharge has not been completed consequently we strongly protest both
chartered and the r agent.
Tahl ye hala tamamlanmadı bundan dolayı hem k racıyı hem de acentes n
ş ddetle protesto ed yoruz.
Bunun ç n
So then
Pls do not release b lls of lad ng to anyone w thout our wr tten- nstruct on n
order not to ar se any negat ve s tuat on, so then pls wa t our nstruct on.
Her hang b r olumsuz durumun ortaya çıkmaması ç n lütfen konş mentoları
b z m yazılı tal matımız olmadan her hang b r s ne vermey n z.
bunun ç n lütfen b zden tal mat bekley n z.
Bununla beraber
However
We have rece ved the great deal of our sh pment however we’ve determ ned
that some tems are lost.
Her nasılsa
Sevkıyatımızın büyük b r bölümünü almakla beraber bazı kalemler n kayıp
olduğunu tesp t ett k.
Çünkü /
-dığı ç n
As
We’ve much surpr sed to your cla m regard ng to you could not rece ve your
money as we have already ordered to our bank.
Bankadan paranızı alamadığınıza da r dd anıza gerçekten çok şaşırdık, çünkü
b z bankamıza hal hazırda tal mat verm şt k.
– dığı ç n / çünkü
Because
Please manufacture for us…because we urgently need t.
For
Lütfen b z m ç n…üret n çünkü ac len ona ht yacımız var.
We’ve much surpr sed to your cla m regard ng to you could not rece ve your
money for we have already ordered to our bank.
Bankadan paranızı alamadığınıza da r dd anıza gerçekten çok şaşırdık, çünkü
b z bankamıza hal hazırda ödeme tal matı verm şt k.
For
We always adv se your company to the all compan es and f rms wh ch we have
closely relat ons for your best serv ce.
B ze en y h zmet verm ş olduğunuz ç n s z yakın l şk ler m z olan tüm
ş rketlere ve f rmalara da ma tavs ye ed yoruz.
For
We cannot clear our goods from custom for the documents have not arr ved to
our hands.
Malları gümrükten çekem yoruz çünkü evraklar el m ze geçmed .
In that
It s spoken qual ty of our goods n everywhere n that we are a d fferent
company.
Her yerde mallarımızın kal tes konuşuluyor çünkü b z farklı b r f rmayız.
Çünkü /
-dığı ç n
Now that
Unfortunately, we w ll not be able to place an order to you now that you haven’t
got ISO 9002 Cert f cate.
Maalesef ISO 9002 Belgen z olmadığı ç n s ze s par ş vermeyeceğ z.
See ng that
We cannot compensate your damages see ng that your goods were not nsured
see ng that we have warned to you several t mes before.
Mallarınız s gorta ett r lmed ğ ç n zararınızı karşılayamıyoruz çünkü s z daha
önce bu konuda b rkaç kere uyarmıştık.
S nce
We cannot compensate your damages see ng that your goods were not nsured
s nce we have warned to you several t mes before.
Mallarınız s gorta ett r lmed ğ ç n zararınızı karşılayamıyoruz çünkü s z daha
önce bu konuda b rkaç kere uyarmıştık.
– demek stemek
mean
What we want to mean when the earl est sh pment date for our current order?
– kastetmek
Demek sted ğ m z şu ank s par ş m z ç n en erken tesl mat süres ne zaman?
-…. den az
No less than
Your company no less than transport company s respons ble.
olmayacak kadar
S z n ş rket n z nakl ye ş rket nden az olmayacak kadar sorumludur.
– den ber
Ever s nce
Ever s nce last year we have bu lt up a cons derable market.
Geçen yıldan ber öneml ölçüde b r p yasa oluşturduk.
– den ber /den bu
s nce
We have been work ng n the f eld of tekst le s nce 199…
yana
199.. den ber tekst l üzer ne faal yet göstermektey z.
– den dolayı
As / due to
As to be mostly chosen n our market. Please manufacture for us …un ts squ re
shape wr st watches.
B z m p yasamızda çok fazla terc h ed ld ğ ndan dolayı lütfen b z m ç n…..adet
kare b ç m nde kol saatler üret n z.
–
den önce
Before
–
önce
–
meden önce
Please rem t our blance to our account before vessel’s sa l ng.
Lütfen gem n n hareket nden önce kalan bak yem z hesabımıza yatırınız.
By the t me
By the t me next month, please complete all our sh pments.
Lütfen gelecek aydan önce tüm sevkıyatlarımızı tamamlayınız.
By the t me that
By the t me that next month, please complete all our sh pments.
Lütfen gelecek aydan önce tüm sevkıyatlarımızı tamamlayınız.
den sonra
After
After Monday, all your goods w ll be d spatched to your address as agreed.
Pazartes nden sonra tüm mallarınız kararlaştırıldığı g b adres n ze tesl m
ed lecek.
– d ğer adıyla
Or
Fore gn trade or export ng s stead ly ncreas ng n our country.
Dış t caret d ğer adıyla hracat ülkem zde devamlı olarak artmaktadır.
– d ğer b r dey şle
That s to say
Fore gn trade that s to say export ng s stead ly ncreas ng n our country.
Dış t caret d ğer b r det şle hracat ülkem zde devamlı olarak artmaktadır.
– d ğer taraftan
On the other hand
We could collect one of your check the amount of 2500 USD on the other hand
other was not pa d by your bank. Why?
2500 $ tutarındak b r çek n z tahs l edeb ld k d ğer taraftan ötek s banka
tarafından ödenmed . Neden acaba?
Dığı sürece
So long as
So long as the vessel wa t at the port, t me w ll count.
Gem l manda kaldığı sürece, zaman sayımı devam edecekt r.
As long as
As long as the vessel wa ts at the port, t me w ll count.
Gem l manda kaldığı sürece, zaman sayımı devam edecekt r.
dığı yerde / tığı yerde
Where
We try to bu lt up a market where the market cond t ons are prof table
P yasa koşullarının elver şl olduğu yerde pazar oluşturmaya çalışıyoruz.
dığı zaman
When
When the sh pment complete we w ll pay your balance the amount of ……. $.
Sevkıyat tamamlandığı zaman s ze kalan …. $’ı ödeyeceğ z.
dığında / ınca
As
As you arr ve to load port please contact w th us.
dığı zaman
Yükleme l manına vardığınızda lütfen b z mle bağlantı kurunuz.
d yel m k
Let us say
You cla m that you have sent the goods date on ../../199. let us say th s s true
but our agency s say ng the d fferent date.
Malları …/…/199. Tar h nde gönderd ğ n z dd a ed yorsunuz d yel m k bu doğru
ancak b z m acentem z farklı tar h ver yor.
Say
We need the great quant ty of f rst qual ty recordable blank CD-R say 20-f full
conta ner can you supply us at the shortest t me?
Öneml m ktarda b r nc kal te kayded leb l r boş CD’ye ht yacımız var, d yel m k
20’l k full konteynır olsun b ze kısa zamanda tem n edeb l r m s n z?
Say
Say you are r ghtful then please prove us.
D yel mk haklısınız o zaman b ze spat ed n.
e kadar / tar h ne
T ll
Please pay our balance the amount of 12.500 USD$ t ll Wednesday.
kadar
Lütfen Çarşambaya kadar bak yem z olan 12.500$’ ı ödey n z!
Unt l
Please pay our balance the amount of 12.500 USD$ unt l Wednesday.
Lütfen Çarşambaya kadar bak yem z olan 12.500$’ı ödey n z!
e karşın – e rağmen
Although
Although we sent a lot of fax messages to you s nce one week, st ll we have not
rece ved any reply from your s de.
S ze b r haftadan ber b r çok faks mesajı göndermem ze rağmen s zden hala b r
yanıt alamadık.
Though
Though we sent a lot of fax messages to you s nce one week, st ll we have not
rece ved any reply from your s de.
S ze b r haftadan ber b r çok faks mesajı göndermem ze rağmen s zden hala b r
yanıt alamadık.
For all
For all we have g ven a not ce to you several t mes, we have understood/seen
that you have not taken nto cons derat on our spec al w shes.
S ze daha önce b r kaç kez b ld rmem ze karşın hala özel stekler m z gereğ
g b d kkate almadığınızı gördük.
e karşın – e rağmen
For all that
For all that we have g ven a not ce to you several t mes, we have
understood/seen that you have not taken nto cons derat on our spec al w shes.
S ze daha önce b r kaç kez b ld rmem ze karşın hala özel stekler m z gereğ
g b d kkate almadığınızı gördük.
n sp te of
In sp te of they are a company, wh ch have just been establ shed n the f eld
of…they are act ng very pretent ously as f they have an exper ence.
……. alanında yen kurulmuş b r ş rket olmalarına karşın, bu alanda oldukça
tecrübel lerm ş g b dd alı b r şek lde hareket ed yorlar.
No matter these products are too expens ve we would l ke to place an order. …
No matter
un ts
Bu ürünler pahalı olmasına karşın ….. adet s par ş vermek st yoruz.
No matter that these products are too expens ve we would l ke to place an order
a / e karşın
….un ts
No matter that
Bu ürünler pahalı olmasına karşın ….. adet s par ş vermek st yoruz.
Notw th stand ng
Not w th stand ng these products are too expens ve we would l ke to place an
order ….un ts
Bu ürünler pahalı olmasına karşın ….. adet s par ş vermek st yoruz.
e karşın / e rağmen
Even f
Even f Sunday & Hol day used t me w ll not to count.
sa b le
Pazar ve tat l günler kullanılsa b le zaman sayımı devam etmeyecekt r.
Even though
Even though Sunday & Hol day used t me w ll not to count.
Pazar ve tat l günler kullanılsa b le zaman sayımı devam etmeyecekt r.
e karşın/e rağmen
Wh le
Wh le our orders are ready for sh pment why do you not send us them
mmed ately.
dığı halde
S par şler m z sevkıyata hazır olduğu halde n ç n ac len gönderm yorsunuz?
Eğer
If
If you have … n your stock please reserve for us… p eces.
Eğer stokunuzda ….. Varsa lütfen b z m ç n …. adet ayırınız.
Eğer/-se/-dığında/e
In case
In case you have any quest on please do not hes tate contact w th us.
takd rde
B r sorunuz olduğu takd rde çek nmeden b z arayınız.
er ermez
As soon as
Plase get our vessel’s sa l from the port as soon as she completes her
d scharge.
Lütfen gem m z tahl yes n b t r r b t rmez hareket ett r n z.
D rectly
D rectly our represent ve call on you please tell h m all your quest ons and
matters, wh ch you could not solve.
Lütfen tems lc m z s z z yaret eder etmez kend s ne tüm sorularınızı ve
çözemed ğ n z meseleler n z let n z.
Immed ately
D scharge complete mmed ately your vessel w ll sa l.
Tahl ye tamlanır tamamlanmaz gem n z kalkacak.
Er ermez
The nstant
The nstant you rece ve your orders please contact w th us.
S par şler n z alır almaz b z mle lütfen bağlantı kurunuz.
The m nute
The m nute you rece ve your orders please contact w th us.
S par şler n z alır almaz b z mle lütfen bağlantı kurunuz.
The monent
The moment you rece ve, your orders please contact w th us.
S par şler n z alır almaz b z mle lütfen bağlantı kurunuz.
Fakat y ne de
But yet
We guarantee that your sh pment has been sh pped by the well-known
transporters company but yet we follow your sh pment t me to t me too.
Sevkıyatınızın çok y tanınan b r nakl yec vasıtasıyla sevk ed ld ğ ne da r
garant ver yoruz, fakat y nede sevkıyatınızı zaman zaman tak p de ed yoruz.
Farzedel mk
Suppos ng
Suppos ng market cond t ons are not favorable then we try to f nd another
alternat ves.
Farzedel m k p yasa koşulları elver şl değ l o zaman b z de başka alternat fler
bulmaya çalışırız.
Gb
Such as
We want to mport the best qual ty products from your company such as last
sh pment.
The way
Ş rket n zden geçen sevkıyattak g b en y kal tede mallar thal etmek st yoruz.
We w ll manufacture all your goods the way you sa d us.
Tüm mallarınızı s z n b ze söyled ğ n z g b üreteceğ z.
The way that
We w ll manufacture all your goods the way that you sa d us.
Tüm mallarınızı s z n b ze söyled ğ n z g b üreteceğ z.
L ke
The goods of another company s the same qual ty l ke yours.
D ğer ş rket n malları da s z nk g b kal tel .
G b / b ç m nde
As
Due to be mostly chosen n our market, please manufacture for us …..un ts
wr st watches as squ re.
B z m p yasamızda çok fazla terc h ed ld ğ nden dolayı lütfen b z m ç n…..adet
kare b ç m nde kol saatler üret n z.
G b …y de
Nor …e ther
We try to sat sfy our costumers nor meet the r every k nd of requ rements e ther.
Müşter ler m z tatm n etmeye çalıştığımız g b onların her türlü ht yaçlarına
cevap vermeye de çalışıyoruz .
ğ n z zaman
Whenever
Whenever you w sh you can contact w th us w thout hes tate.
İsted ğ n z zaman b z mle çek nmeden temasa geçeb l rs n z.
Hala / y ne de
St ll
St ll we are urgently wa t ng your reply
Hala ac len cevabınızı bekl yoruz.
Halbuk
Whereas
You have sent us a wrong sample whereas we have nformed you we have
wanted sample of……. 2 or 3 pcs..
B ze yanlış numune gönderm şs n z halbuk s ze 2 veya üç adet ……
numunes nden sted ğ m z b ld rm şt k.
Hem….hem de
Both…and
We generally use both trucks and ra lway cars at our sh pments
Genell kle sevkıyatlarımızda hem kamyonları hem de vagonları kullanıyoruz.
Her nere
Wherever
Wherever we see the good model, we try to manufacture s m lar of t but not
m tat on.
Her nerede y b r model görürsek onun b r benzer n üretmeye çalışıyoruz
ancak takl d n değ l.
Her yer
Everwhere
We have been see ng your advert sements n everywhere.
Her yerde s z n lanlarınızı/reklamlarınızı görmektey z.
Her yer
Everyplace
Our new products n th s year are sold n everyplace.
Bu yılk yen mamuller m z / ürünler m z her yerde satılıyor.
Her zaman
Everyt me
Our new products n th s year are sold n everyt me.
Bu yılk yen mamuller m z / ürünler m z her zaman satılıyor.
ç n / mes – ması-
So
Pls do not release b lls of lad ng to anyone w thout our wr tten nstruct on so not
mamak ç n
to ar se any negat ve s tuat on n the future.
Gelecekte her hang b r olumsuz duruma yol açmamak ç n lütfen
konş mentoları b z m yazılı tal matımız olmadan her hang b r s ne vermey n z.
That
Pls do not release b lls of lad ng to anyone w thout our wr tten nstruct on that
not to ar se any negat ve s tuat on n the future.
Gelecekte her hang b r olumsuz duruma yol açmamak ç n lütfen
konş mentoları b z m yazılı tal matımız olmadan her hang b r s ne vermey n z.
So that
Pls do not release b lls of lad ng to anyone w thout our wr tten nstruct on so that
not to ar se any negat ve s tuat on n the future.
Gelecekte her hang b r olumsuz duruma yol açmamak ç n lütfen
konş mentoları b z m yazılı tal matımız olmadan her hang b r s ne vermey n z.
Iç n/çünkü/öyle k /
So
Please let us know that author zed person’s telephone no so we want to contact
h m.
Lütfen b ze yetk l k ş n n telefon numarasını ver n z çünkü kend s yle bağlantı
kurmak st yoruz.
ken / esnasında
Wh le
Wh le t’s ra n ng load ng/d scharg ng does not cont nue
Yağmur yağıyorken yükleme / tahl ye devam etmez.
ken / yorken /
Just ken
We have been placed a new order from our another costumer just as we started
mışken
to produce your order.
Tam s z n s par ş n z n üret m ne başlamışken, d ğer b r müşter m zden yen b r
s par ş aldık.
kadar
As well as
All our text le products are the best qual ty as well as Beymen
Tüm tekst l ürünler m z Beymen’ n k kadar kal tel d r.
Kadar… da
And….as well
Your orders are got ready and sh pped as well to your address free of charge.
S par şler n z hazırlandığı kadar adres n ze de ücrets z olarak tesl m ed l r.
Kadarıyla / göre
As far as
As far as we understand you are a b g company.
Anladığımız kadarıyla s z büyük b r ş rkets n z.
So far as
So for as we understand, you are a f rm that has a respons b l ty, trustworthy
and keep ng your prom sses.
Anladığımız kadarıyla s z sorumluluk sah b ,güven l r ve sözler n ze sadık b r
f rmasınız.
For all
For all we understand, you are a f rm that has a respons b l ty, trustworthy and
keep ng your prom sses.
Anladığımız kadarıyla s z sorumluluk sah b , güven l r ve sözler n ze sadık b r
f rmasınız.
To the extent you are a f rm that has a respons b l ty, trustworthy and keep ng
To the extent
your prom sses/to the extent we understand (bağlaç ortaya get r leb l r)
Anladığımız kadarıyla s z sorumluluk sah b ,güven l r ve sözler n ze sadık b r
f rmasınız.
Karşıt olarak / … nın
On the contrary
You have produced all the goods on the contrary our des red type and qual ty.
aks ne
Tüm malları sted ğ m z t p ve kal ten n tam aks ne üretm şs n z.
maması ç n/masın
In order that
We have sent a few samples n order that they may exam ne
sın ye
İnceles nler d ye b rkaç numune gönderd k.
med kçe/madıkça
Unless
Unless the f rst sh pment complete we w ll not produce your new orders.
İlk sevkıyat tamamlanmadıkça yen s par şler n z üretmeyeceğ z.
mek ç n/mes -ması
In order to
Pls do not m sunderstand us because we have w shed to warn you n advance
çn
n order to prevent any unexpected s tuat on, wh ch w ll ar se n the future.
B z lütfen yanlış anlamayın çünkü s z ler de doğab lecek beklenmed k
gel şmeler önlemek ç n ş md den uyarmak sted k.
mek ç n/mes -ması
In order to
We have sent a few samples to you by FedEx n order to you exam ne them
çn
İncelemen z ç n s ze Fedex le b rkaç tane numune gönderd k.
memek ç n
Lest
You must pay all your depts on t me lest you damage your company’s
commerc al cred t b l ty.
Ş rket n z n t car t barına gölge düşürmemek ç n tüm borçlarınızı zamanında
ödemel s n z.
mes b r tarafa
Save that
Save that they don’t keep the r prom sses; they do not have a good reputat on n
the market too.
Sözler nde durmamaları b r tarafa p yasada da y b r t bara sah p değ ller.
mes b r tarafa
Except that
Except that they don’t keep the r prom ses, they do not have a good reputat on
n the market too.
Sözler nde durmamaları b r tarafa p yasada da y b r t bara sah p değ ller.
mes le —– ması b r
No sooner…than
We apprec ate to you, because the orders have no sooner placed than they
oldu
have completed.
S z takd r ed yoruz. Çünkü, s par şler vermem z le tamamlanmaları b r oldu.
Ne……se
It does not matter
It does not matter how do you apprec ate us, we are a f rm that has a good
what
reputat on n the market.
S z b z nasıl takd r edersen z ed n,b z p yasada y ün yapmış b r f rmayız.
Ne….se
No matter what
No matter what costs are ncreas ng we w ll never reduce qual ty of the goods
F yatlar ne kadar artarsa artsın malların kal tes n asla düşürmeyeceğ z.
ne….ne de…..
ne ther….nor….
Ne ther you’ve del vered the goods on t me nor sent us a good-qual ty goods.
Therefore, how can we cont nue our bus ness-relat ons w th your company?
B ze malları ne zamanında tesl m ett n z ne de y kal tede mal gönderd n z. Bu
yüzden s z nle olan ş l şk ler m z nasıl devam ett reb l r z k ?
neden yle
due to
Due to bad weather load ng has been stopped by port author t es at yesterday
n ght
Kötü hava koşulları neden yle yükleme dün akşam l man yetk l ler nce
durduruldu.
nın yüzünden / e
because of
Because of your slack manner st ll we have been wa t ng…
neden yle
Gevşek tavrınız neden yle halen beklemektey z…
O nedenle
Consequently
St ll d scharge has not been completed yet consequently we strongly protest
both chartered and the r agent.
Tahl ye henüz hala tamamlanmadı bundan dolayı/o nedenle hem k racıyı hem
de acentes n ş ddetle protesto ed yoruz.
O nedenle / o sebeple
For that reason
St ll d scharge has not been completed yet for that reason we strongly protest
both chartered and the r agent.
Tahl ye henüz hala tamamlanmadı bundan dolayı/o nedenle hem k racıyı hem
de acentes n ş ddetle protesto ed yoruz.
Olmazsa / aks halde
Otherw se
Please del ver our goods w th n th s week otherw se we w ll never to do
bus ness w th your company.
Lütfen mallarımızı bu hafta çer s nde tesl m ed n z yoksa bundan sonra s z n
ş rket n zle kes nl kle çalışmayacağız.
Örneğ n
For example
We have adv sed to you a lot of t mes for example employ the labourers who
have a tra n ng and exper enced to your company.
S ze defalarca tavs yede bulunduk örneğ n deney ml ve eğ t ml olan şç ler şe
alın d ye…
Örneğ n
For nstance
We have adv sed to you a lot of t mes for nstance employ the labourers who
have a tra n ng and exper enced to your company.
S ze defalarca tavs yede bulunduk örneğ n deney ml ve eğ t ml olan şç ler şe
alın d ye…
Öyle se/Sonuç
Then
We apprec ate you then your successes.
olarak
Başarılarınızın sonucu olarak s zler takd r ed yoruz.
Then
….. then please complete our sh pment w th n th s week.
….. sonuç olarak lütfen s par şler m z bu hafta ç nde tamamlayınız.
Öyle k
For fear
You bel eve us that we offer these pr ces only to you for fear please do not
suppose we earn so much money for th s bus ness.
B ze nanın k bu f yatları sadece s z n ç n tekl f ed yoruz öyle k bu ş ç n çok
fazla para kazandığımızı da düşünmey n/zannetmey n.
For fear that
You bel eve us that we offer these pr ces only to you for fear that please do not
suppose we earn so much money for th s bus ness.
B ze nanın k bu f yatları sadece s z n ç n tekl f ed yoruz öyle k bu ş ç n çok
fazla para kazandığımızı da düşünmey n/zannetmey n.
Öyle..k
So………..that
Our product on capac ty so h gh that we bel eve/trust ourselves we can meet all
our costumers’ requ rements w thout force.
Üret m kapas tem z o kadar yüksek k müşter l m z n ht yaçlarını zorlanmadan
karşılayab leceğ m ze nanıyoruz.
Özell kle
Namely
Namely we want blue and wh te fabr cs.
Özell kle mav ve beyaz kumaşlardan st yoruz.
Sa b le / se b le
Though
Though your orders complete th s week sh pment takes 15 days due to long
d stance.
S par şler n z bu hafta tamamlansa b le sevkıyat mesafen n uzun olması
neden yle yaklaşık 15 gün sürer.
Sadece / yalnızca
Only
We are manufactur ng only leather products
Sadece der ürünler n üretmektey z.
Se
Prov ded
Prov ded ts not ra n ng load ng w ll resume.
sa
Yağmur yağmazsa, yükleme kaldığı yerden devam edecek.
e koşuluyla
Prov ded that
Prov ded that ts not ra n ng load ng w ll resume.
e şartıyla
Yağmur yağmazsa,yükleme kaldığı yerden devam edecek.
Prov d ng
Prov d ng ts not ra n ng load ng w ll resume.
Yağmur yağmazsa,yükleme kaldığı yerden devam edecek.
Prov d ng that
Prov d ng that ts not ra n ng load ng w ll resume.
Yağmur yağmazsa, yükleme kaldığı yerden devam edecek.
se – sa b le
Even f
Even f Sunday & Hol day are used t me w ll not to count.
Pazar ve tat l günler kullanılsa b le zaman saymayacaktır.
Even though
Even though Sunday & Hol day are used t me w ll not to count.
Pazar ve tat l günler kullanılsa b le zaman saymayacaktır.
s z ne .. sen z … y n
Regardless of what
Regardless of what you apprec ate to us we are a f rm that has a good
reputat on n the market.
S z b z nasıl değerlend r rsen z değerlend r n b z p yasada y b r üne sah p
f rmayız.
Sonuç olarak
Then
We have completed the sh pments of our all costumers then your sh pment has
been sent today e ther.
Tüm müşter ler m z n sevkıyatlarını tamamladık sonuç olarak s z nk de bugün
gönder ld .
Sonuçta / y nede
W th the result that
Even f our sh pments delay somet mes w th a result that we sat sfy from your
serv ce.
Ara sıra sevkıyatlarımız gec kse b le y ne de h zmet n zden memnunuz.
Şartıyla / Koşuluyla
On cond t on that
We can produce the goods wh ch you have des red type and qual ty on
cond t on that you allow us an enough t me.
İsted ğ n z t pte ve kal tedek malı üreteb l r z ancak b ze yeter kadar zaman
tanımanız koşuluyla…
Tekrar/aynı
Aga n
Th s goods may be well l ked n the market aga n may not.
şek lde….de
Bu mal p yasada tutulab l r aynı şek lde tutulmayab l r de.
Üstel k
Bes des
Some of our orders have delayed bes des we had g ven a not ce to you latest
sh pment date must be …./….199….
S par şler m z n b r kısmı gec kt üstel k tesl m tar h n en geç …./…../199…
olması gerekt ğ n söylem şt k.
Furthermore
Some of our orders have delayed furthermore we had g ven a not ce to you
latest sh pment date must be …./….199….
S par şler m z n b r kısmı gec kt üstel k tesl m tar h n en geç …./…../199…
olması gerekt ğ n söylem şt k.
Ve
and
Trucks and ra lway cars are ready for sh pment
Kamyonlar ve vagonlar sevkıyat ç n hazırdır.
Ve y ne / y ne /y nede
Yet
We bel eve that you show an utmost care the qual ty of your products yet we
would l ke to see a few samples among your products.
Mallarınızın kal tes ne oldukça önem verd ğ n ze nanıyoruz, y nede ürünler n z
arasından b rkaç tane numune görmek st yoruz.
Veya / Ya da / yoksa
Or
Please fulf l your obl gat ons or we ntent to cancel our commerc al relat onsh ps
w th you.
Lütfen sorumluluklarınızı yer ne get r n yoksa s z nle olan t car ş l şk ler m z
kesmey düşünüyoruz.
Ya …ya da…..
E ther…..or…..
Most of the sh pped goods e ther were lost or stolen.
Gönder len malların çoğu ya kayıp ya da çalınmış.
Ya da / yoksa
Or
Please del ver our goods w th n th s week or we w ll never to do bus ness w th
you after th s t me.
Lütfen mallarımızı bu hafta çer s nde tesl m ed n z yoksa bundan sonra s z nle
kes nl kle çalışmayacağız.
Ya da / d ğer adıyla
Or
Due to sh pment on a FOB…. bas s, fre ght or transportat on fee of the goods
should be belong ng your s de.
Sevkıyat FOB … bazında olduğundan dolayı, navlun d ğer adıyla malın
taşınma bedel s z n tarafınıza a t olmalıdır.
Yalnızca…-maz,
Not only…but also
We are not only an mputer f rm but also exporter of some tems too.
B z sadece thalat yapan b r f rma değ l aynı zamanda bazı mamuller n de
hracatçısı olan b r f rmayız.
Yan
That s
Please g ve us an exact del very date that s do not waste the t me of us.
Lütfen b ze kes n b r tesl mat tar h b ld r n yan zamanımızı öldürmey n.
Yanı sıra
Wh le
Pls send us proforma nvo ce wh le sales contract.
Lütfen b ze proforma faturasının yanı sıra satış sözleşmes n de gönder n z.
Yanlızca
Only
We can only manufacture … n our factory.
Fabr kamızda sadece ………. üreteb l yoruz.
Y ne de
And yet
We have nstructed to you and yet you have not obey to our nstruct ons.
S ze tal mat verm şt k y ne de b z m tal matlarımıza uymadınız.
Yet
We have nstructed to you yet you have not obey to our nstruct ons
S ze tal mat verm şt k y ne de b z m tal matlarımıza uymadınız.
Nevertheless
We have nstructed to you nevertheless you have not obey to our nstruct ons.
S ze tal mat verm şt k y ne de b z m tal matlarımıza uymadınız.
St ll
We have nstructed to you st ll you have not obey to our nstruct ons.
S ze tal mat verm şt k y ne de b z m tal matlarımıza uymadınız.
Yoksa
Or else
You should make all your payments unt l end of th s month or else we w ll not
supply the goods to you.
Tüm ödemeler n z bu ayın sonuna kadar yapmanız gerekmekted r, yoksa s ze
mal tem n etmeyeceğ z.
yormuş g b
As though
We feel as though you waste our t me.
B z m zamanımızı boşuna harcıyormuşsunuz g b b r h sse kapılıyoruz.
Z ra
But then
Our product on capac ty more than 10000 tons/month but then we can meet
your requ rements w thout force.
Aylık üret m kapas tem z yaklaşık 10000 tondan fazla olup z ra s z n
gereks n mler n z zorlanmadan karşılayab l r z.
Phrasal Verbs
Phrasal verbs çoğunlukla b r edat ve b rden daha fazla sözcük veya sözcük grubunun b r araya gelmes nden oluşan
eylemlerd r. Phrasal verbs’ ler çoğu kez d l n güncel kullanımlarından ortaya çıkar ve sık kullanıldığı ç n zamanla d l n
ana yapısını oluşturur. Phrasal verbs hem geç şs z hem de geç şl f l olarak kullanılab l r.
GEÇİŞSİZ FİLLERE ÖRNEK
(The ch ldren were s tt ng around, do ng noth ng (Çocuklar h çb r şey yapmıyorlar, öylece oturuyorlardı.)
The w tness f nally broke down on the stand. (Tanık sonunda durumu değ şt rd )
GEÇİŞLİ FİİLLERE ÖRNEK
Our boss called off the meet ng. (Patronumuz toplantıyı erteled )
She looked up her old boyfr end. (Esk erkek arkadaşını aradı.)
Bu yapıdak b r f l le b rleşm ş kel meye (çoğu kez b r edat le) takı den r.
Phrasal verbs ‘ler le lg l yaşanan problem, öncel kle anlamlarındak bel rs zl kt r ve çoğunlukla P.V’ler b rkaç farklı
anlamı fade ederler.
Örneğ n;
To make out: b r şey n farkına varmak veya görmek, Bu sözcük grubu aynı sev şmek anlamına da geleb l r.
If someone chooses to turn up the street (Eğer b r caddeden yukarı doğru g tmey terc h ederse)
Yukarıdak örnekte kullanılan “Turn up” b r edat le b r f l n b rleşmes d r ama b r P.V değ ld r. Yan gerçek anlamında
kullanılmışlardır. Ama aşağıdak örnekte “turn up” phrasal verb olarak kullanılmakta ve tamamen farklı anlamlar
vermekted r.
f your ne ghbours unexpectedly turn up (appear) at a party or your brother turns up h s rad o,
( Eğer komşularınız beklenmed k b r anda b r part ye gel rse veya erkek kardeş n z radyonun ses n yükselt rse)
Ayrıca P.V ‘ ü oluşturan f l, edat veya sözcük grupları her zaman yan yana yazılmazlar.
“F ll th s out,” (Bunu doldurun) d yeb l r z ya da
“F ll out th s form.” d yeb l r z. Her k s de doğrudur.
Seperable (Ayrılab l r) Phrasal Verbs
Nesne, phrasal verbs ‘ den sonra geleb l r, veya cümley k kısma ayırab l r. · You have to do th s pa nt job over. (Bu
boyamayı tekrar yapman gerek r.)
· You have to do over th s pa nt job.
Aşağıdak Phrasal verbs’ler n nesnes zam r olduğunda, bu k kısmın ayrılması gerek r.
F l
Anlam
Örnek
blow up
Patlamak, havaya
The terror sts tr ed to blow up the ra lroad stat on.
uçurmak
“Terör stler dem ryolu stasyonunu havaya uçurmaya çalıştılar.”
B r konudan bahsetmek
My mother brought up that l ttle matter of my pr son record aga n.
br ng up
“Annem, o kadar da öneml olmayan sabıka kaydımdan bahsett .”
br ng up
Çocuk yet şt rmek.
It sn’t easy to br ng up ch ldren nowadays.
“Bu günlerde çocuk yet şt rmek kolay değ l.”
call off
İptal etmek
They called off th s afternoon’s meet ng
“Öğleden sonrak toplantıyı ptal ett ler.”
do over
B r ş tekrar etmek
Do th s homework over.
“Bu ödev tekrar yap.”
f ll out
B r formu doldurmak
F ll out th s appl cat on form and ma l t n.
“Bu başvuru formunu doldur ve postala.”
f ll up
f nd out
Tamamen-ağzına kadar
She f lled up the grocery cart w th free food.
doldurmak
“Sepet tamamen, bedava y yecekle doldurdu.”
Öğrenmek
My s ster found out that her husband had been plann ng a surpr se party
for her.
“Kız kardeş m kocasının onun ç n sürpr z b r part düzenled ğ n öğrend .”
g ve away
g ve back
B r s ne b r şey bedava
The f ll ng stat on was g v ng away free gas.
vermek
“Benz n stasyonu bedava gaz ver yordu.”
B r şey ger vermek
My brother borrowed my car. I have a feel ng he’s not about to g ve t back.
“Erkek kardeş m arabamı ödünç aldı. Arabayı ger vermeyeceğ n
düşünüyorum.”
hand n
hang up
B r şey onaylamak
The students handed n the r papers and left the room.
(ödev yapmak)
“Öğrenc ler, ödevler n tamamladılar ve sınıftan çıktılar.”
Telefonu kapatmak
She hung up the phone before she hung up her clothes.
“Kıyafet n asmadan önce telefonu kapadı.”
hold up
Gec kt rmek
I hate to hold up the meet ng, but I have to go to the bathroom.
“Toplantıyı gec kt rmekten h ç hoşlanmıyorum ama lavaboya g tmem
gerek yor.”
hold up (2)
Soymak
Three masked gunmen held up the Secur ty Bank th s afternoon.
“Üç maskel ve s lahlı adam Güvenl k Bankasını bu öğleden sonra
soydular.”
leave out
Atlamak, çıkarmak,
You left out the part about the pol ce chase down.
savsaklamak
(Pol s n kovalamasıyla lg l bölümü atladın.)
ncelemek, kontrol
The lawyers looked over the papers carefully before quest on ng the
etmek
w tness. (They looked them over carefully.)
look over
“Avukatlar tanıkları sorgulamadan önce evrakları d kkatl ce nceled ler.”
look up
make up
B r l sten n ç nde
You’ve m sspelled th s word aga n. You’d better look t up.
aramak
“Bu kel mey y ne yanlış yazdın. Doğru yazılımına baksan y olacak.”
B r h kaye veya yalan
She knew she was n trouble, so she made up a story about go ng to the
uydurmak
mov es w th her fr ends.
“Başının belada olduğunun farkındaydı bu yüzden arkadaşlarıyla s nemaya
g tt ğ n uydurdu.”
make out
Duymak, algılamak
He was so far away, we really couldn’t make out what he was say ng.
“O kadar uzaktaydı k onun ne söyled ğ n duyamadık.”
p ck out
Seçmek
There were three men n the l ne-up. She p cked out the guy she thought
had stolen her purse.
“Sırada üç adam vardı. Cüzdanını çaldığını düşündüğü adamı seçt .”
p ck up
B r şey kaldırmak
The crane p cked up the ent re house. (Watch them p ck t up.)
“V nç bütün ev havaya kaldırdı.”
po nt out
D kkat çekmek,
As we drove through Par s, Franço se po nted out the major h stor cal s tes.
bel rtmek
“Par s’ten arabayla geçerken, Franco se başlıca tar h yerlere d kkat m z
çekt .”
put away
Saklamak
We put away money for our ret rement. She put away the cereal boxes.
“Paramızı emekl l ğ m z ç n saklıyoruz.”
put off
Ertelemek
We asked the boss to put off the meet ng unt l tomorrow. (Please put t off
for another day.)
“Patrondan toplantıyı yarına kadar ertelemes n r ca ett k.”
put on
G y nmek
I put on a sweater and a jacket. (I put them on qu ckly.)
“B r süveter ve ceket g yd m.”
put out
Söndürmek
The f re f ghters put out the house f re before t could spread. (They put t
out qu ckly.)
“İtfa yec ler yangını, bütün ev sarmadan söndürdüler.”
read over
D kkatl okumak
I read over the homework, but couldn’t make any sense of t.
“Ödev d kkatl okudum ama h çb r şey anlamadım.”
set up
Düzenlemek, kurmak
My w fe set up the l v ng room exactly the way she wanted t. She set t
up.
take down
Not etmek
“Karım sofrayı tam sted ğ g b hazırladı.”
These are your nstruct ons. Wr te them down before you forget.
“Unutmadan bu b lg ler b r yere not et.”
take off
Kıyafet çıkarmak
It was so hot that I had to take off my sh rt.
“Hava öyle sıcaktı k t şörtümü çıkartmak zorunda kaldım.”
talk over
tartışmak
We have ser ous problems here. Let’s talk them over l ke adults.
“Yaşadığımız c dd problemler tıpkı b r yet şk n g b tartışmalıyız.”
throw away
Atmak
That’s a lot of money! Don’t just throw t away.
“Pahalı b r şey o! Sakın atma.”
try on
Kıyafet denemek
She tr ed on f fteen dresses before she found one she l ked.
“Beğend ğ elb sey bulana kadar on beş tane kıyafet dened .”
try out
Denemek
I tr ed out four cars before I could f nd one that pleased me.
“İsted ğ m arabayı bulana kadar dört tane araba dened m.”
turn down
B r şey n ses n kısmak
Your rad o s dr v ng me crazy! Please turn t down.
“Radyonun yüksek ses ben rahatsız ed yor. Lütfen b raz ses n kıs.”
turn down (2)
Reddetmek, ger
He appl ed for a promot on tw ce th s year, but he was turned down both
çev rmek
t mes.
“Bu yıl k kez terf etmek ç n talepte bulundu ama her defasında ger
çevr ld .”
turn up
turn off
B r şey n ses n
Grandpa couldn’t hear, so he turned up h s hear ng a d.
yükseltmek
“Büyük babam duyamadığı ç n kulaklığının ses n açtı.”
Elektr ğ kapamak
We turned off the l ghts before anyone could see us.
“K mse b z görmeden ışığı söndürdük.”
turn off (2)
turn on
M de bulandırmak,
It was a d sgust ng mov e. It really turned me off.
t ks nd rmek
“O kadar kötü f lmd k m dem bulandı.”
Elektr ğ açmak
Turn on the CD player so we can dance.
“CD çaları açta dans edel m.”
use up
boşaltmak
The gang members used up all the money and went out to rob some more
banks.
“Gangsterler bütün parayı boşalttılar ve b rkaç banka daha soymak ç n
g tt ler.”
Inseperable (ayrılmaz) Phrasal Verbs
Trans t ve (Geç şl )
Aşağıdak phrasal verbs ‘ ler le asıl eylem cümlede b rl kte yer aldığı edatlardan (veya d ğer kısımlardan) ayrılamaz :”Who
w ll look after my estate when I’m gone?” “Ben yokken ev me k m bakacak?
F l
Anlam
Örnek
call on
Ezbere okumak
The teacher called on students n the back row.
(Öğretmen arka sıradak öğrenc ler n s mler n ezbere
söyled .)
call on (2)
Z yaret etmek
The old m n ster cont nued to call on h s s ck
par sh oners.
“Esk başkan, hasta k l se cem yet üyeler n z yaret
etmeye devam ett .”
get over
B r hastalığı atlatmak veya b r hayal
I got over the flu, but I don’t know f I’ll ever get over my
kırıklığının üstes nden gelmek
broken heart.
“Nezley atlattım ama kırılan kalb m onarab lecek m y m,
h ç b lm yorum.”
go over
Yen den ncelemek, gözden geç rmek
The students went over the mater al before the exam.
They should have gone over t tw ce.
“Öğrenc ler sınavdan önce konuları tekrar gözden
geç rd ler. İk kez bakmalıydılar.”
go through
Tüketmek
They country went through most of ts coal reserves n
one year. D d he go through all h s money already?
“Ülkeler , b r yıl ç nde en çok, kömür rezervler n tükett .
Bütün parasını ş md den harcadı mı?”
look after
İlg lenmek, bakmak
My mother prom sed to look after my dog wh le I was
gone.
“Annem ben yokken köpeğ me bakacağına söz verd .”
look nto
Araştırmak, ncelemek
The pol ce w ll look nto the poss b l t es of
embezzlement.
“Pol s z mmete para geç rme olasılıklarını araştıracak.”
run across
Rastlamak
I ran across my old roommate at the college reun on.
“Esk oda arkadaşımla kolej yemeğ nde karşılaştım.”
run nto
Karşılaşmak, rast gelmek
Carlos ran nto h s Engl sh professor n the hallway.
“Carlos İng l zce profesörüyle kor dorda karşılaştı.”
take after
Benzemek
My second son seems to take after h s mother.
“Ortanca oğlum annes ne benz yor.”
wa t on
Serv s yapmak
It seemed strange to see my old boss wa t on tables.
“Esk patronumu masalara serv s yaparken görmek çok
tuhaftı.”
Üç Kel meden Oluşan Phrasal Verbs (Geç şl )
Aşağıdak phrasal verbs ‘ ler de üç kısım göreceks n z : “My brother dropped out of school before he could graduate.” “
Erkek kardeş m mezun olamadan okulu bıraktı.”
F l
Anlam
Örnek
break n on
B r sohbet bölmek
I was talk ng to Mom on the phone when the operator broke n on our
call.
“Operatör konuşmamızı kest ğ zaman telefonda annemle
konuşuyordum.”
catch up w th
Yakın olmak
After our month-long tr p, t was t me to catch up w th the ne ghbours
and the news around town.
“Aylar süren yolculuğumuzdan sonra, komşulara ve kasaba çevres ne
yakın olup onlardan haber almanın vakt gelm şt .”
check up on
İncelemek, kontrol etmek
The boys prom sed to check up on the cond t on of the summer house
from t me to t me.
“Çocuklar yazlığa zaman, zaman bakmak ç n söz verd ler.”
come up w th
Bağışta bulunmak
After years of g v ng noth ng, the old par sh oner was able to come up
w th a thousand-dollar donat on.
“Esk k l se cem yet üyes b n dolarlık b r bağış yaptı. Yıllardır h çb r
bağışta bulunmamıştı.”
cut down on
Kesmek, azaltmak
We tr ed to cut down on the money we were spend ng on
enterta nment.
“Eğlenceye harcadığımız parayı azaltmaya çalıştık.”
drop out of
Sınıfta kalmak
I hope none of my students drop out of school th s semester.
“Umarım öğrenc ler m n h ç b r bu sömestr sınıfta kalmaz.”
get along w th
İy anlaşmak
I found t very hard to get along w th my brother when we were young.
“Erkek kardeş mle anlaşmak, küçükken daha zordu.”
get away w th
B r şten sıyrılmak
Jan ce cheated on the exam and then tr ed to get away w th t.
“Jan ce sınavda kopya çekt ğ halde bu şten sıyrılmaya çalıştı.”
get r d of
Kurtulmak
The c t zens tr ed to get r d of the r corrupt mayor n the recent elect on.
“Vatandaşlar son seç mlerde fırsatçı beled ye başkanından kurtulmaya
çalıştı.”
get through w th
B t rmek
When w ll you ever get through w th that program?
“Bu programı ne zaman b t receks n?”
keep up w th
Ger kalmamak
It’s hard to keep up w th the Joneses when you lose your job!
look forward to
Dört gözle beklemek
I always look forward to the beg nn ng of a new semester.
“Yen sömestr n başlamasını her zaman dört gözle bekler m.”
look down on
Hor görmek, küçümsemek
It’s typ cal of a j ngo st c country that the c t zens look down on the r
geograph cal ne ghbors.
Komşularını, t p k ırkçı ülke vatandaşları küçümserler.
look n on
B r n z yaret etmek
We were go ng to look n on my brother- n-law, but he wasn’t home.
“Kayınb rader m z yaret edecekt k ama evde yoktu.”
look out for
look up to
Önce davranmak, tahm n
Good nstructors w ll look out for early s gns of fa lure n the r students
etmek
“İy eğ t mc ler öğrenc ler n n yapacakları hataları önceden görürler.”
Saygı göstermek
F rst-graders really look up to the r teachers.
“Esk nes l, öğretmenler ne gerçekten saygı göster rler.”
make sure of
Doğrulamak, em n olmak
Make sure of the student’s dent ty before you let h m nto the
classroom.
“Öğrenc ler n z sınıfa almadan önce, k ml kler n n doğru olduğundan
em n olun.”
put up w th
Hoşgörü göstermek
The teacher had to put up w th a great deal of nonsense from the new
students.
“Öğretmen yen öğrenc ler n bütün saçmalıklarını hoş görmek zorunda
kaldı.”
run out of
Tükenmek
The runners ran out of energy before the end of the race.
“Koşucuların d rençler , yarışın sonuna gelmeden tükenm şt .”
take care of
İlg lenmek, sorumlu olmak
My oldest s ster took care of us younger ch ldren after Mom d ed.
“Ablam, annem öldükten sonra b ze, daha küçük çocuklara baktı.”
talk back to
Kaba b r şek lde cevap
The star player talked back to the coach and was thrown off the team.
vermek
th nk back on
Yad etmek, anmak
I often th nk back on my ch ldhood w th great pleasure.
“Çocukluğumu sık, sık büyük b r mutlulukla anarım.”
walk out on
Terk etmek, başından atmak
Her husband walked out on her and the r three ch ldren.
“Kocası onu ve üç çocuğunu terk ett .”
Intrans t ve (Geç şs z) Phrasal Verbs
Aşağıdak phrasal verbs ‘ ler nesne almazlar. “Once you leave home, you can never really go back aga n.” “Evden b r kez
ayrılırsan, b r daha asla ger dönemezs n.”
F l
Anlam
Örnek
break down
Bozulmak
That old Jeep had a tendency to break down just when I needed t the most.
“Esk c p m, ona en ht yacım olduğu zamanda bozuldu.”
catch on
Tutmak
Popular songs seem to catch on n Cal forn a f rst and then spread eastward.
“Popüler şarkılar önce Cal forn a da tutar daha sonra doğuya doğru yayılır.”
come back
Ger dönmek
Father prom sed that we would never come back to th s horr ble place.
“Babam, bu berbat yere b r daha dönmeyeceğ m ze söz verd .”
come n
G rmek
They tr ed to come n through the back door, but t was locked.
“Arka kapıdan g rmey dened ler ama kapı k l tl yd .”
come to
Şuuru yer ne gelmek
He was h t on the head very hard, but after several m nutes, he started to
come to aga n.
“Kafasını çok kötü çarptı ama b rkaç dak ka sonra b l nc yer ne gelmeye
başladı.”
come over
Z yaret etmek
The ch ldren prom sed to come over, but they never do.
“Çocuklar z yaret edecekler ne söz verd ler ama h ç gelm yorlar.”
drop by
Habers z z yaret etmek
We used to just drop by, but they were never home, so we stopped do ng
that.
“Esk den habers z uğrardık ama onları h ç evde bulamazdık bu yüzden artık
g tm yoruz.”
eat out
get by
Yemek ç n dışarıya
When we v s ted Par s, we loved eat ng out n the s dewalk cafes.
çıkmak
“Par s’e g tt ğ m zde kaldırım kafeler nde yemek yemeye bayılırdık.”
Hayatını sürdürmek
Uncle He ne d dn’t have much money, but he always seemed to get by
w thout borrow ng money from relat ves.
“He ne amcanın çok fazla parası yoktu ama o, akrabalarından borç almadan
da her zaman hayatını sürdürürdü.”
get up
kalkmak
Grandmother tr ed to get up, but the couch was too low, and she couldn’t
make t on her own.
“Büyükannem ayağa kalkmaya çalıştı ama kanepe çok alçak olduğu ç n
kend başına kalkamadı.”
go back
Ger dönmek
It’s hard to mag ne that we w ll ever go back to L thuan a.
“L tvanya’ya b r daha ger dönemeyeceğ m z düşünmek çok zor.”
go on
Devam etmek
He would f n sh one D ckens novel and then just go on to the next.
“D ckens romanının b r n b t r r, hemen b r sonrak ne devam ederd .”
go on (2)
Olmak, meydana
The cops heard all the no se and stopped to see what was go ng on.
gelmek
grow up
“Pol sler bütün gürültüyü duydu ve neler olduğuna bakmak ç n durdu.”
büyümek
Charles grew up to be a lot l ke h s father.
“Charles tıpkı babası g b olmak ç n büyüdü.”
keep away
Uzak durmak
The judge warned the stalker to keep away from h s v ct m’s home.
“Yargıç, suçluyu kurbanın ev nden uzak durması ç n kaz ett .”
keep on (w th
Devam etmek
He tr ed to keep on s ng ng long after h s vo ce was ru ned.
gerund)
“Ses n y ce kaybetmeye başladıktan sonra b le şarkı söylemeye devam
etmeye çalıştı.”
pass out
bayılmak
He had drunk too much; he passed out on the s dewalk outs de the bar.
“Öyle çok çm şt k barın önündek kaldırıma düşüp bayıldı.”
show off
Göster ş yapmak
Whenever he sat down at the p ano, we knew he was go ng to show off.
“P yanonun başına ne zaman otursa, göster ş yapacağını b l rd k.”
show up
Varmak, ortaya çıkmak
Day after day, Efra n showed up for class twenty m nutes late.
(Efra n ardı ardına derse y rm dak ka geç kalıyordu.)
wake up
Uyanmak
I woke up when the rooster crowed.
“Horoz öttüğünde uyandım.”
USED TO
Geçm şte alışkanlık olarak yapılan olayları fade ederken kullanılır.
Example;
I used to run everyday when I was at un vers ty. (Ün vers tedeyken her gün koşardım.)
Bu cümley söyleyen k ş g zl olarak şu anda koşmadığını da fade etmekted r. Ayrıca genelde “used to” yapısı “but” le
geç ş yapar.
I d d not use to run. (Esk den koşmazdım.)
D d you use to run? (Koşarmıydın?)
“Used to” yapısının olumlu ve sorusunda görüldüğü g b “d d” yardımcı f l nden faydalanılır. Yardımcı f l devreye
g rd ğ nden “use” şekl nde b r nc hale döner.(S mple Past Tense’ n n özell kler nden hatırlayınız.) Gerç bu tartışma
konusudur. “used to” modal olduğu ç n d rek “not” alab l r d yenler de vardır ve bu kullanım nformal olarak
kullanılmaktadır. Ama gramer olarak “used not to” kullanımı yanlıştır.“Used to” yapısının soru ve olumsuzunda
doğru kullanım yukarıdak g b d r.
EXAMPLES
She used to gamble, but now she dosen’t. (O kumar oynardı ama ş md oynamaz.)
D d you use to play football? (Futbol oynar mıydın?)
My father d dn’t use to watch T.V, but now he s always before the screen.
(Babam T.V zlemezd ama ş md da ma ekranın önünded r.)
May / M ght as well: Bar ……….se
Bu yapı genelde “m ght” le kullanılır.
You m ght as well come tomorrow. (Bar yarın gelseyd n.)
I Daresay (Sanırım, gal ba)
I daresay you are r ght. (Sanırım haklısınız.)
Be Go ng To
Gelecek zamanı fade etmek ç n kullanılan b r kalıptır. Yakın gelecek d ye de tanımlanır. En güzel fades “geleceğe
da r önceden planlanmış veya yakın zamanda olması kes n olan eylemler fade etmekt r.”
I w ll wr te h s compos t on. (Kompoz syonunu yazacağım.) (önceden planlanmamış.)
I am go ng to wr te h s compos t on. (Kompoz syonunu yazacağım.) (önceden planlanmış.)
Was / Were Go ng To
Geçm şte yapılması düşünülüp yapılmamış eylemler fade etmek ç n kullanılır.
Last n ght, we were go ng to v s t you, but we had some guests. (Geçen akşam s z z yarete gelecekt k ama
m saf rler m z vardı.)
NEED
“Need”, d ğer modallardan farklı b r özell ğe sah p olduğu ç n en sona bırakıldı ve d ğerler nden ayrı olarak ver l yor.
“Need” hem modal hem de esas f l n tel ğ nde olmak üzere k ayrı kullanıma sah pt r. Her k durumda anlamı hemen
hemen aynıdır. “ ht yacında olmak, gereks n m duymak” anlamına gel r.
Eğer modal olarak kullanılırsa daha önce söylenen üç modal özell ğ n de taşıması gerek r. Esas f l olarak kullanılırsa
d ğer f ller g b çek me g rer. Bu özell klerden yola çıkarak kullanımının modal mı yoksa esas f l m olduğu anlaşılır.
I need learn Engl sh. (İng. Öğrenmem gerek r veya İng. Öğrenmeğe ht yacım var.)
Görüldüğü g b “need” den sonra f l b r nc halde, çek lmem ş ve başka b r modal yok. Bu özell klere sah p olduğu ç n
“need” burada modal olarak kullanılmıştır.
Ama “need” modal olarak pek olumlu yapıda kullanılmaz. Genelde olumsuz yapıda modal olarak kullanılır.
I needn’t go there. (Oraya g tmem gerekmez.)
She needn’t study such a lesson. (Böyle b r ders çalışması gerekmez.)
Not: “Need” sadece modal olarak kullanıldığında olumsuzluk ek olan “not” ı alır. Eğer esas f l olarak kullanılırsa “not”
almaz, bu görev yardımcı f l üstlen r.
NEED’ n Esas F l Olarak Kullanımı
I need to learn that. (Şunu öğrenmeye ht yacım var veya Şunu öğrenmem gerek r.)
I need some money. (B raz paraya ht yacım var.)
I don’t need anyth ng. (Herhang b r şeye ht yacım yok.)
She doesn’t need anyth ng. (Herhang b r şeye ht yacı yok.)
She doesn’t need to res gn. (İst fa etmeye ht yacı yok veya İst fa etmes gerekmez.)
“Need” n yukarıdak kullanımında görüldüğü g b modal özell ğ yoktur. “Need” şahısa göre çek lm ş, sonrasında mastar
veya nesne almış. Kısacası b r esas f l şlev ne sah pt r.
She d dn’t need to res gn. (İst fa etmes gerekmed .)
“Need” n S mple Past kullanımı, daha önce gördüğümüz “have to” modalının S mple Past kullanımı le aynı
anlamdadır.
Yan yukarıdak cümley ;
She d dn’t have to res gn (She had not to res gn.) şekl nde de yazab l r z.
Bu özell klerden dolayı d dn’t need = d dn’t have to d yeb l r z.
“Need” esas f l olarak tıpkı d ğer f ller g b tüm zamanlar ç n çek leb l r.
He w ll need to apply for that.
(Onun buna baş vurması gerekecek.)
She needn’t have stud ed.
(Çalışması gerekmezd veya çalışmaması gerek rd .)
She shouldn’t have stud ed.
(!!
!!
!!
!!)
Yukarıdak k cümle arasında anlam farkı var ama çok öneml olmayan b r ayrıntıdır. Her k cümle de “Çalışması
gerekmezd ” d ye çevr leb l r.
*** “Need” modal olarak k kullanıma sah pt r. Present Modal ve Perfect Modal olmak üzere. (Needn’t ve Needn’t Have
V3 )
Örnekler
I needed to call off the match. (Maçı ptal etmem gerekt .)
V1 almamış, mastar almış
Pasta göre çek lm ş
Olumlu yapıda kullanılmış. Bu özell klerden dolayı modal değ l; esas f l olarak kullanılmıştır.
Call: seslenmek, telefon açmak.
Call off: ptal etmek. Syn “Cancel”
D d they need to warn you? (S z uyarmaları gerekt m ?) (Esas f l)
They needn’t spend so much energy on th s project. (Bu projede bu kadar çok enerj harcamalarına gerek yoktur,
(gerekmez).) (Present modal)
Have you needed to confess everyth ng? (Her şey t raf etmen z gerekm ş m ?) (esas f l)
Confess: t raf etmek
You needn’t have spoken to me that way. (Ben mle bu şek lde konuşman gerekmezd .) (modal)
Speak to:
…e le konuşmak
Way:
yol, b ç m, yöntem, tarz
Not: Sınavlarda, özell kle “Need” n Perfect Modal’ı; çev r , eş anlamını bulma g b k l t noktalarda çok sorulur.
She needn’t study harder, because her marks are h gh. (Daha sıkı çalışmasına gerek yoktur. Çünkü notları yüksekt r.)
(Present modal)
We don’t need your help. (Yardımınıza ht yacımız yoktur. (esas f l.)
You needn’t have shouted at us; we are not deaf. (B ze bağırman gerekmezd ; sağır değ l z.) (Perfect modal)
She needn’t have compla ned us. (B z ş kayet etmes gerekmezd .) (Perfect modal.)
***Son k cümle “b ze böyle bağırmamalıydın” şekl nde de çevr leb l r. D kkat ed l rse bu çev r “ geçm şte yapılması
gerekl ama yapılmamış” eylemler fade etmek ç n kullanılan “should + have V3 ve ought to + have V3 ” modallarının
olumsuz kullanımı le aynı anlamdadır.
Bunu d le get rmes gerekmezd . (She needn’t have expressed th s.) (Perfect modal.)
Yabancı d l m değ şt rmem gerekmed (I d dn’t need to change my fore gn language) (esas f l)
Yarın gelmem gerek r m ? (Do I need to come tomorrow?) (esas f l.)
Yarın gelmem gerekmez m ? (Needn’t I come tomorrow?) (Present modal.)
B r cümlede soru sözcüğü olduğu zaman (where, what, who g b ) need kullanmıyoruz. “Gerekl l k” anlamı veren
“should” veya “ought to” kullanılır. bu özell k sadece “need” ç n geçerl d r.
TAG QUESTIONS
Kuyrukça soruları demek olup, “………değ l m ?” d ye Türkçe’ye çevr l r. D ğer d llerde pek öneml b r ayrıntı
olmamasına rağmen İng l zce boyutu öneml olan b r konudur. Tag Quest on, (TQ) cümle sonlarında “……de / da,
……..değ l m , tamam mı” g b fadelerd r.
İng l zce’ de ne yazık k TQ’ lar b r kel me le yalnız yapılmıyor. Yüzlerce vers yonu olan ve bell b r s steme göre çalışan
b r konudur. Mantığı anlaşıldıktan sonra aslında pek de zor değ l. KPDS’ n n f x sorusudur. Ya “de, da” veya “değ l m ”
den kes n b r soru gel r. Özell kle “de, da” dan kes nl kle soru gel r. Eğer “değ l m ” y de sorarlarsa bu konudan k soru
gelm ş olur. Bu nedenle y b lmek gerek r.
1.) ……….değ l m ?
Bu fade İng l zce’de bell b r mantığa göre çalışır. Kes nl kle ezberlemeden, bu mantığı yakalamak gerek r. Ş md
mantığını anlamak ç n uygulamalarını maddeler hal nde görel m:
a.) …….değ l m fades yardımcı f l le kurulur ve cümle olumlu se TQ olumsuz; cümle olumlu se TQ olumlu olur.
He refused to part c pate n the meet ng, d dn’t he? (O toplantıya katılmayı ret ett , değ l m ?)
She doesn’t study, does she? (O çalışmıyor, değ l m ?)
Yardımcı f l n cümlede kullanılan tense’n n yardımcı f l olduğuna d kkat ed n z. Yan İng l zce’de TQ’ nı oluştururken
herhang b r yardımcı f l değ l de cümlem z n tense’s n n yardımcı f l n kullanıyoruz.
b.) TQ’ larda da ma şahıs zam rler kullanılır.
The workers demand ra se, don’t they? (İşç ler zam talep ederler, değ l m ?)
“Don’t the workers” değ l de “don’t they” yazıldı. Çünkü TQ’larda da ma şahıs zam rler kullanılır. Bu durumda
cümledek öznen n zam r n tesp t etmek önem kazanmaktadır. Ayrıca öznen n tek l – çoğul oluşu da öneml d r.
Everybody was aga nst the project, weren’t they? (Herkes projeye karşıydı değ l m ?)
Every, no türevler nde f l tek l çek l r. (Çünkü bunların zam rler belg s z zam rlerd r ve belg s z zam rler n f ller tek l
çek l r.) Ama özne çoğul olacağından TQ’nı oluşturulurken zam r olarak “they” kullanılır. “they” kullanımı da yardımcı f l
çoğul ster. Bu nedenle yukarıdak cümlede “weren’t they” kullanıldı.
Everyth ng has to be taken nto cons derat on, haven’t they? (Her şey göz önüne alınmalıdır, değ l m ?)
Take nto cons derat on: göz önüne almak
c.) F l n olumlu – olumsuz tesp t de çok öneml d r.
Bazı cümlelerde olumsuzluk ek olan “not” olmadığı halde cümle olumsuzdur ve böyle cümleler n TQ’ı olumlu olarak
kurulur.
No money was asked, was t? (Para stenmed , değ l m ?)
They can hardly get on well, can they? (Onlar pek y geç nem yorlar, değ l m ?)
Get on well: y geç nmek
d.) B r b leş k cümlede TQ temel cümlec ğe göre yapılır.
Some of the members cla med that nflat on would r se, d dn’t they? (Üyeler n bazıları enflasyonun yükseleceğ n dd a
ett ler, değ l m ?)
He should have rung up as soon as he arr ved there, shouldn’t he? (Onun oraya varır varmaz telefon açması
gerek rd , değ l m ?)
R ng up: telefon açmak
Temel cümlec k çev r de sona gelen cümlec kt r. Bu nedenle TQ çev r de sona gelen yükleme sorulur da d yeb l r z.
e.) I th nk, I suppose, I bel eve, I guess (sanırım, gal ba), I am afra d (korkarım) g b g r ş cümleler nde TQ bunlardan
sonrak cümlec ğe sorulur. Çünkü temel cümlec k bunlardan sonrak cümlec kt r.
I th nk, he w ll res gn, won’t he? (Sanırım o st fa edecek, değ l m ?)
I am afra d; the other team w ll not come, w ll t? (Korkarım d ğer takım gelmeyecek, değ l m ?)
Not: Yukarıdak fadeler n bulunduğu cümlelerde k cümlec kten herhang b r s olumsuz se TQ olumlu kurulur. Çünkü
b r n n olumsuzluğu d ğer n de etk l yor.
I don’t th nk, they w ll accept the offer, w ll they? (Sanmıyorum, onlar öner y kabul edecekler, değ l m ?)
G r ş cümles olan “I don’t th nk” olumsuz olduğu ç n TQ olumlu kuruldu. Çünkü yukarıdak cümle aynı zamanda
şöyled r:
I th nk, they won’t accept the offer, w ll they? (Sanırım, onlar öner y kabul etmeyecekler, değ l m ?)
f.) TQ’larda yardımcı f l le olumsuzluk ek “not” mutlaka kontraktlı yazılır.
The money s everyth ng, sn’t t? (Para her şeyd r, değ l m ?) Yan “ s not t?” şekl nde yazılamaz.
g.) B r nc tek l şahısta “f” maddes n n kuralından dolayı TQ, “aren’t I?” şekl nde kurulur.
I am r ght, aren’t I? (Ben haklıyım, değ l m ?)
Normalde bu cümlen n TQ’ ı “amn’t I” şekl nde olmalıydı. Ama “am” yardımcı f l le “not” olumsuzluk ek “amn’t”
şekl nde kısaltılamadığından alternat f olan “are” yardımcı f l ne g d lm şt r. Eğer cümle olumsuz se böyle b r sıkıntı
yoktur. TQ “am I” şekl nde kurulur.
I am not upr ght, am I? (Haksız değ l m, değ l m ?)
h.) Em r cümleler nde “w ll” yardımcı f l le TQ kurulur.
Don’t go outs de, w ll you?
Let ç n de benzer b r durum vardır. TQ kurulurken “shall”den faydalanılır.
Let’s go shopp ng, shall we?
Em r cümleler nde TQ “tamam mı?” anlamındadır. Bu nedenle olumlu – olumsuz; olumsuz – olumlu durumu yoktur.
Yan cümle olumlu ken TQ olumlu; cümle olumsuz ken TQ olumsuzdur.
2.) İnclus on (Dah l Etme)
“…….de, da” anlamındadır. Bu yapıdan soru gelme ht mal daha yüksekt r. İng l zce’de bunu sağlayan çok sayıda
kel me vardır. Türkçe’dek yargı ster olumlu olsun ster olumsuz olsun dah l etme aynı şek lde “……de, da” le yapılır.
İng l zce’de böyle değ ld r. Dah l etmey sağlayan b r çok kel me vardır. İfaden n olumlu –olumsuz oluşuna göre değ ş k
kel meler kullanılır. ş md b r tablo hal nde bunu verel m.
Olumlu
Olumsuz
So
Ne ther / Nor (Sonralarındak cümlec k devr kt r.)
Too / Also
E ther
(Sonralarındak cümlec k düzgündür.)
He can speak German fluently; so can I. (O Almancayı akıcı b r şek lde konuşur; ben de.)
He can speak German fluently; I can too. (O Almancayı akıcı b r şek lde konuşur; ben de.)
He can speak German fluently; I can also. (O Almancayı akıcı b r şek lde konuşur; ben de.)
Görüldüğü g b her üç kullanım da aynı anlamdadır.
Bu konuda şunlara d kkat etmem z gerek r:
Yargının olumlu – olumsuz tesp t .
Eğer olumlu se so, too, also’ dan b r n seçer z. Eğer “so” seçm şsek sonrası devr k olmak zorundadır. Bu, bağlaç
anlamındak so (bu nedenle) le karışıklığı önlemek ç nd r. Eğer too veya also seçm şsek sonraları düzgün b r
cümlec kt r.
Eğer yargı olumsuz se ve ne ther veya nor seçm şsek sonralarındak cümlec ğ devr k yaparız; eğer e ther
seçm şsek sonrası düzgün b r cümlec kt r. E ther’da olumsuzluk anlamını katan “n” olmadığı ç n sonrasındak
cümlec kte yardımcı f l le b rl kte olumsuzluk “not” eklenerek olumsuz olarak yazılır.
They don’t l ke Turk sh coffee; ne ther do I. (O Türk kahves n sevmez; ben de.)
They don’t l ke Turk sh coffee; nor do I. (O Türk kahves n sevmez; ben de.)
They don’t l ke Turk sh coffee; I don’t e ther. (O Türk kahves n sevmez; ben de.)
Görüldüğü g b her üçü de aynı anlamdadır.
Sorusu:
E ther – Ne ther (veya d ğerler n ) cümlede boş bırakarak sorarlar.
“…..de, da” anlamını veren yapının heps n boş bırakarak sorarlar. Bu daha zordur.
Tun k tahm n : Soru olumludan gelecek. (Kasım – Mayıs sınavları ters mantıkla şled ğ ç n bu tahm nde bulunuyor.)
He tr ed to est mate the l kely effects of the new m llenn um at the meet ng and, ………………
1. a) ne ther d d I b) I d dn’t e ther c) So do I
d) so d d I
e) I d d so
KPDS’de sorusu bu şek lde gel r. İlk aramamız gereken cümlen n olumlu – olumsuz oluşudur. Yukarıdak cümle olumlu
olduğu ç n a ve b şıklarını el yoruz. İk nc bakmamız gereken cümlen n f l d r k S mple Past olduğu ç n yardımcı
f l m z “d d” olmalıdır. c şıkkı da elend . So kullanımının sonrasında devr k sted ğ n de b l rsek cevap (d) kend l ğ nden
çıkıyor. Görüldüğü g b cümley anlamaya b le gerek olmadan soruyu çözeb l yoruz.
He has never been to the US and, ………………………………..
1. a) ne ther I have b) I have e ther c) so have I d) so do I
e) nor have I
Yukarıdak açıklamanın aynısı bu soruya da uygulanırsa cevabın (e) olduğu rahatlıkla görülecekt r.
Other
Başka, d ğer anlamlarına gelen bu kel me karıştırıldığı ve KPDS ç n öneml b r uygulama olduğu ç n ayrı olarak
değ n l yor. Other (türevler le b rl kte) sıfat olarak ve zam r olarak olmak üzere k kullanımı vardır.
Sıfat Olarak:
Daha öncek b lg ler m zden b l yoruz k sıfatlar s mler le kullanılırlar ve değ şmez sözcüklerd r. Yan çoğul (s alarak)
olmazlar. Örneğ n “zeng n adam” derken r ch man; zeng n adamlar derken r ch men der z. İk nc s nde fade çoğul
olmasına rağmen sıfat değ şmed .
Sıfat olarak kullanımında eğer önünde “the” bel rt l tanıtıcı yoksa “başka” anlamındadır. Çünkü bahsed len bell
değ ld r. Eğer the varsa “d ğer” anlamındadır. Çünkü sözü ed len bell d r.
Other student:
başka öğrenc
Another student: başka b r öğrenc
Other students:
başka öğrenc ler
The other student: d ğer öğrenc
The other students: d ğer öğrenc ler
Zam r Olarak:
Other bu kullanımı le “s” alab l r. Ama belg s z tanıtıcı alamaz. Çünkü belg s z tanıtıcılar s mler le beraber kullanılırlar.
Zam r formunda “the”lı ve “the”sız; “s”l ve “s”s z yapısı sorulab l r. Cümlen n anlamına göre hang s n n olacağı tahm n
ed lmel d r.
Other:
başka
Others:
başkaları
The other:
d ğer
The others: d ğerler
Each Other – One Another
“B rb rler le” anlamındadırlar.
Each other:
k den fazla nesne ç n kullanılır
One others:
İk nesne ç n kullanılır
Aralarında yukarıdak nüans olmasına rağmen bugünkü kullanımda bu fark ortadan kalkmıştır. Eğer b r soruda
bunlardan b r cevap se şıklarda d ğer kes nl kle yoktur. Bu nedenle k s eşanlamlı olarak kabul ed leb l rler.
IMPERATİVE
Em r k p demekt r. Türkçe’de em r tüm şahıslara ver leb l r. İng l zce’de böyle değ ld r. İng l zce mantığına göre em r
sadece karşıdak ne ver l r. D ğer şahıslara em r ver lmez.
Olumlu
Olumsuz
I speak. (Konuşurum.)
I don’t speak. (Konuşmam.)
You speak.
You don’t speak.
He speaks
He doesn’t speak.
She speaks.
She doesn’t speak.
We speak.
We don’t speak.
You speak.
You don’t speak.
They speak.
They don’t speak.
İng l zce’de em r yapısı S mple Present Tense le kurulur ve sadece karşıdak ne ver l r. Bu da “sen ve s z” olmak üzere
k k ş d r.
İng l zce’de S mple Present Tense’de özne söylenmed ğ zaman em r k p oluşturulmuş olunur. Em r k p n n mastar
yapısındak “to” nun atılarak oluşturulduğunu savunanlar da vardır. Ama bu açıklama sadece olumlu em r yapısı ç n
geçerl d r. Olumsuz em r yapısı ç n geçerl değ ld r. Bu yüzden İng l zce’de em r k p n n S mple Present Tense’den
geld ğ açıklaması doğrudur.
Speak slowly. (Yavaş konuş.)
Don’t speak loudly. (Yüksek sesle konuşma.)
Sen ve s z ç n em r yapısı bu şek lde oluşturulur. Pek d ğer şahıslar ç n em r yapısı acaba nasıldır???
D ğer şahıslar ç n em r yapısı “ z n vermek” anlamına gelen “let” f l nden faydalanılarak oluşturulur.
Let us speak. (Konuşalım.)
D ğer şahıslar ç n de em r k p oluşturulurken aslında y ne S mple Present Tense’den faydalanılır. Normalde yukarıdak
cümlede yazılmamış b r “you” vardır. “İz n ver konuşalım”anlamına gel r. “you” atılarak “we” ç n em r k p
oluşturulmuştur. Bunu Türkçe’ye uygun şek lde “konuşalım” d ye çev r yoruz.
Em r ver lecek “subject pronouns” lar Verb’den sonra gelecekler nden “object pronouns” lar konumuna geçerler ve
“g dey m, g ts n, g del m, g ts nler” anlamında em r yapısına g rerler.
Olumlu
Olumsuz
Let me speak. (konuşayım.)
Don’t let me watch. (seyretmeyey m.)
Let h m/her speak. (konuşsun.) Doesn’t let h m/her watch. (seyretmes n.)
Let us speak. (konuşalım.)
Don’t let us watch. (seyretmeyel m.)
Let them speak. (konuşsunlar)
Don’t let them watch. (seyretmes nler.)
Normalde “let” ten önce you var ve yazılmayarak d ğer şahıslar ç n em r k p oluşturulmuş dem şt k. Olumsuzunu
yazarken de aynı mantıkla “let” ten önce you var, atılmış ve sonrasında olumsuzluk (Do not) eklenerek d ğer şahıslar
ç n olumsuz em r k p oluşturulmuş olunur.
Em r k p n n soru formunu oluşturmak ç n de “shall” den faydalanılır.
Soru
Shall I answer the phone? (telefona cevap verey m m ?)
Shall he come n? (….gels n m ?)
Shall we go out? (……..çıkalım mı?)
Shall they be here? (burada olsunlar mı.?)
Olumsuz Soru
Shall I not answer the phone? (telefona cevap vermeyey m m ?)
Shall he not come n? (….gelmes n m ?)
Shall we not go out? (……..çıkmayalım mı?)
Shall they not be here? (burada olmasınlar mı.?)
***Not: Em r k p n n oluşturulması kısaca yukarıdak g b d r. B rkaç f l üzer nde em r k p n n olumlu, olumsuz, soru ve
olumsuz soru yapısını tüm şahıslar ç n yazarak çalışmak daha ver ml olacaktır.
Let ve Help
Bu k f l n “causat ve” olup olmadıkları tartışma konusudur. Sonralarında V1 geld ğ ç n “causat ve” olarak
düşünülürler.
My mother doesn’t let me go out. (Annem dışarı çıkmama z n vermez.)
“Let” causat ve olarak düşünenler bu cümley “Annem ben dışarı çıkartmaz.” d ye çev r rler. Aslında öncek çev r
daha doğrudur. “Help” ç n de aynı açıklama geçerl d r.
Our teacher helped me mprove Engl sh. (Öğretmen m z İng l zce’y gel şt rmeme yardım ett .)
MODALS
Modal, “K pl k” demekt r. Modal’ lar yardımcı f l s stem nden yararlanan ancak farklı fonks yona sah p kalıplardır.
EXAMPLES
I don’t walk. (Yürümem.)
I can walk. (Yürüyeb l r m.)
Yardımcı f ller, anlamlarını yükleme katmazlar. Ama Modal’lar anlamlarını yükleme katarlar.
Modal’ların aşağıda açıklamalı olarak ver lm şt r.
► Can: …e b lmek: güç, yetenek
I can walk 20 m les. (Y rm k lometre yürüyeb l r m)
► May: …eb lmek: olası, tahm n
He may come ton ght. (O bu gece geleb l r.)
► Be able to: …e b lmek: Can’ e eş tt r.
I am able to jump 30 cm. (30 cm zıplayab l r m.)
► Must: …mel , …malı: Must’ta zorunluluk söyleyen k ş yle lg l d r. Dışarıdan herhang b r baskı yoktur.)
I must sleep early. (Erken yatmalıyım.) (Bu örnekte k ş erken yatması gerekt ğ n düşünmekted r ve kend kararıdır.)
► Have to: zorunda olmak. Zorunluluk var. Bu modal’dak zorunluluk dışardan b r gücün etk s yle oluşur. Herhang b r
kural, kanun veya dış etken neden yle b r şey yapmak zorunda olduğumuzda bu modal’ı kullanırız.
I have to wear un form at school. (Okulda ün forma g ymek zorundayım) (Okulun kuralı)
► Should: gerek r. Her k s de “tavs ye öner ” anlamında kullanılır. “Ought to” le arasında çok az b r nüans farkı
vardır, aynı anlamda kullanılab l rler.
You should see a doctor. (B r doktora g tmel s n) (G tmen tavs ye ed yorum.)
► Ought to: gerek r.
You ought to see a doctor. (Yukarıdak örnekle arasında fark yoktur.)
Modal’ ların Kullanımı
1.) Modal’ lar çek ms zd r. Yan
şahıslara göre değ şmezler.
2.) Modal’lar da ma V1 le kullanılırlar.
3.) İk model kes nl kle yan yana kullanılmaz.
EXAMPLES
They can f n sh the game on t me.
(Onlar oyunu zamanında
tamamlayab l rler.)(Güç, yetenek)
He may go abroad next year.
(O önümüzdek yıl yurt dışına
g deb l r.) (Tahm n)
I may go.
(G deb l r m) (tahm n) I may not go.
(G tmeyeb l r m) (tahm n)
I can go.
(G deb l r m) (güç, yetenek) I can not go.
(G demem) (güç, yetenek)
We are able to produce more goods.
(Daha fazla mal üreteb l r z.) (Güç,
yetenek)
You must wa t for us unt l 5 o’clock.
(5’ e kadar b z beklemel s n.)
(Zorunluluk söyleyenden )
You have to brush your teeth three t mes a day.
(Günde üç defa d şler n
fırçalamalısın.) (Zorunluluk dışardan)
You should do your homework.
(Ödev n yapmalısın.) (Nas hat var.)
Not: Eğer herhang b r modal, yukarıda bel rt len üç özell ğe uymazsa veya kullanımında bu özell kler eks kse o zaman
“sem modal” olur. “Be able to ve Have to” g b . Örneklerde de görüleceğ g b bunlar çek me de g rer; başka modallar
le de kullanılab l rler.
He must be able to res gn.
(O st fa edeb lmel d r.)
The m n ster must be able to confess everyth ng. (Başkan her şey t raf edeb lmel d r.)
Confess: t raf etmek.
Not: Görüldüğü g b k modal b r arada kullanıldığında önce tam modal sonra sem modal yazılır. Çev r yaparken de
önce sem modalın anlamı söylen r.
A ch ld should be able to walk when he s 7 month. (B r çocuk, 7 aylık olduğunda yürüyeb lmes gerek r.)
He may have to res gn upon corrupt on. (O st fa etmek zorunda kalab l r.)
A teacher must be able to travel. (B r öğretmen seyahat edeb lmel d r.)
We may have to g ve up the project. (Projeden vazgeçmek zorunda kalab l r z.)
We must be able to see h m tomorrow. (Onu yarın göreb lmel y z.)
He may have to expla n the events. (O olayları açıklamak zorunda kalab l r.)
Present
Past
Future
Can
Could
——–
May
M ght
——–
Be able to
was / were able to
Must
——–
Have to
Had to
Should
——–
——–
Ought to
——–
——–
W ll be able to
——–
W ll have to
Future formu olmayan modalların present formu future anlamında Türkçe’ de olduğu g b kullanılırlar.
Modal’ ların Past ve Future Kullanımlarının Özel Anlamları
Could – Was / Were able to Kullanımı
Could: (…e b l yordu.) geçm şte yapılmış sürekl olaylar ç n kullanılır ve ç nde b r “yor” anlamı g zl d r.(Could not le
Couldn’t kullanımlarının anlamları b rb r nden farklıdır. Bunları sonrak dersler m zde öğreneceğ z. Yazı d l nde kısaltma
yapmak uygun değ ld r.)
Was / Were able to: (…e b ld ) geçm şte yapılmış b r tek olay ç n kullanılır.
We could see each other. (B z b rb r m z göreb l yorduk.)
Each other: each = her b r, other = d ğer . Each other: her b r d ğer = b rb r
He could put as de some money when he was young. (O gençken b raz para b r tarafa koyab l yordu.)
We were able to see each other. (B z b rb r m z göreb ld k.)
He was able to recogn ze the corpse. (Cesed teşh s edeb ld .)
Recogn ze: tanımak, teşh s etmek
Corpse:
ceset
I was able to atta n my goal. (Ben amacıma ulaşab ld m.)
Goal:
amaç
To atta n:
…e ulaşmak
Atta n kel mes n n kökü olan “ta n” KPDS ç n hayat önem arz eden b r sözcüktür. Aslı Lat nce olup, “tenere” d r.
Tutmak anlamına gel r. Ta n’den İng l zce’de bazı kel meler türet lm şt r. Ş md bunları öğrenel m.
Ma nta n:
Ma n, Lat nce’dek “mano”dan köken alır. Mano el anlamındadır. Dolayısıyla Ma nta n “elde tutmak,
muhafaza etmek” anlamına gel r. Eş anlamlıları aşağıdadır.
Susta n
Cont nue
Preserve
Conta n:
Con = beraber, Ta n = tutmak. Conta n, beraber tutmak = çermek, ht va etmek
Reta n:
Re = tekrar, yen den. Reta n, yen den tutmak = ….e tutmak (soyut anlamda, hafızada tutmak)
Deta n:
göz altında tutmak.
Perta n:
Per = ç n, Perta n, … ç n tutmak = lg l olmak.
Obta n:
elde etmek, sağlamak.
Atta n:
…e ulaşmak.
“Amaç” kel meler n de öğrenecek olursak;
Goal, A m, Purpose, End, Object ve, Intent on, Mot ve: amaç
M ght’ın Kullanımı
He m ght go home. (O eve g deb l rd .)
G deb l rd ama g tmem ş anlamını ver r. May’ın Past fades “M ght”, geçm şte zayıf b r ht mal bel rtmek ç n kullanılır.
Yan “may” kullanımına göre ht mal daha zayıftır. Fazla yaygın b r kullanımı yoktur. Yan cümlec ğ olan fadelerde
zaman uyumunu sağlamak açısından “m ght” kullanımına g d l r.
Must
Must’ın Past formu olmadığı ç n geçm şte zorunluluktan dolayı yapılan b r eylem n zorunluluğunun söyleyenden veya
dışardan kaynaklanması öneml değ ld r. Yan geçm şte yapılan b r eylem ç n zorunluluk ayırımı ve bundan dolayı
İng l zce’de farklı b r kullanım yoktur.
Had to: …gerekt
“Gerekt ” anlamına gel r. İlerdek konularla karışmaması ç n bunun y öğren lmes gerek r. Geçm şte b r zorunluluktan
dolayı yapılması gereken ve yapılmış eylemler fade etmek kullanılır.
He had to sell h s house. (O’ nun ev n satması gerekt .)
Borcu vardı veya komşuları y değ ld vs. Ama b r zorunluluktan dolayı ev n satması gerekl ym ş ve ev n satmış. Bu
cümley “….gerek yordu” d ye çev remey z. Çünkü ev satma eylem olmuş b tm ş b r eylemd r.
The Government had to pun sh the respons ble. (Hükümet, sorumluları cezalandırmak zorunda kaldı.)
Pun sh:
cezalandırmak
Respons ble:
sorumlu
Respons ble for:
…den sorumlu
Respons b l ty:
sorumluluk
He had to g ve up scheme. (Onun projeden vazgeçmes gerekt .)
Scheme: şema, proje
“Had to” yapısını olumsuz yapmak ç n k yol vardır. İk s de aynı anlama gel r. Bu yapıda olumsuzluk gerekt ğ nde
k s nden b r kullanılab l r.
1.) He had not to g ve up the scheme.
(Projeden vazgeçmes gerekmed .)
2.) He d dn’t have to g ve up the scheme.
(
!!
!!
!!)
We d dn’t have accept the r sanct on. (Onların yatırımlarını kabul etmem z gerekmed .)
We had not accepted the r sanct on. (Onların yatırımlarını kabul etmem z gerekmed .)
Sanct on:
yatırım
Accept:
kabul etmek
“W ll Be Able To” Kullanımı
“….e b lecek” anlamındadır. İng l zce’de, normalde “be able to” present kullanımı b r Future anlam da çermekted r. Bu
özell k Türkçe’de de böyled r. Bu nedenle “…e b lecek” anlamına gelen “w l be able to” fades gelecekte yapılab lecek
her durum ç n kullanılmaz ve özel b r kullanım şekl vardır. Yan “w ll be able to” gelecekte lk defa yapılacak eylemler
fade etmede kullanılır.
After a few lessons, I w ll be able to dr ve a car. (B rkaç dersten sonra araba kullanab leceğ m.)
Bu cümleden, daha önce araba kullanmasını b lmed ğ m, dolayısıyla h ç kullanmadığım, aldığım derslerden sonra lk
defa araba kullanab leceğ m anlaşılır.
W ll Have To
“Gerekecek” anlamındadır. Sade ve zor olmayan b r kullanımı vardır.
Next week, the Cab net w ll have to f x salary r se. (Hükümet n, gelecek hafta maaş artışlarını saptaması gerekecek.)
He w ll have to come. (O gelmek zorunda kalacak.)
F x: tesp t etmek, saptamak.
Salary: maaş
R se: yüksel ş, artış, zam.
PERFECT MODALS
Adından da anlaşılacağı g b bu başlık altında modalların perfect kullanımını göreceğ z. Bu yapı, modallara “present
perfect” yan “have + V3” eklenerek kurulur ve daha sonrak dersler m zde de detaylı olarak göreceğ m z g b bu yapılar
“Unreal” yapılardır.
Modallar le lg l olarak daha önce anlatılanlar KPDS’ de sorulmayan detaylardı. Ama hem Perfect Modals konusuna
hazırlık hem de temel modal b lg ler anlamında y öğren lmel d r. KPDS sınavında modal konusundan asıl olarak
Perfect Modals yapılarından soru gelmekted r. Anlama, boşluk doldurma ve d ğerler g b konularda da Perfect Modals’
tan soru geleb l r. Bu konu, hem karışık hem de KPDS ç n öneml olması neden le d kkatle çalışılmalı ve y
öğren lmel d r. Ayrıca başka kaynaklarda çok karışık b r şek lde anlatıldığı ç n kursta konu b tt kten sonra başka
kaynaklardan bakılmalıdır.
Must
Have to
Should
+ Have + V3 = Perfect Modals (Unreal Yapılardır.)
Ought to
Perfect Modals kullanımlarında “Must + Have V3” fades d ğerler nden ayrılarak farklı anlam yüklenm şt r.
Must + Have V3
Must + Have V3, “….mış olmalı” anlamına gel r. Bu yapı geçm şe yönel k güçlü b r tahm n ç n kullanılır. Örneğ n, b r
g rd ğ sınavdan sonra neşel görüldüğünde “sınavı y geçm ş olmalı” der z. Burada geçm şe yönel k güçlü b r tahm n
yapıyoruz. B z bu güçlü tahm ne götüren del l de sınavdan çıkanın neşel olmasıdır. Dışarı çıkarsınız yerler neml ,
“akşam yağmur yağmış olmalı” ders n z. Y ne y derecede İng l zce konuşan b r ç n “İng ltere’de öğren m görmüş
olmalı” der z. Örnekler çoğaltılab l r. Öneml olan “Must + Have V3” ün geçm şe yönel k güçlü tahm nlerde kullanıldığını
b lmekt r.
The roads are wet; t must have ra ned last n ght. (Yollar neml , dün gece yağmur yağmış olmalı.)
She speaks German fluently; she must have stud ed n Germany. (O Almanca’yı akıcı b r şek lde konuşuyor,
Almanya’da öğren m görmüş olmalı.)
Have to + Have V3 = Should + Have V3 = Ought to + Have V3
“…mış olmalıydı” veya “gerek rd ” anlamındadır. Her üç kullanım da aynı anlamdadır. Geçm şte yapılması gerekl ama
yapılmamış olan eylemler ç n kullanılır. Örneğ n, b r sınava y hazırlanmış ama sınavı geçemem ş. Bu durumda
“geçm ş olmalıydı” der z. İng l zce’de bunu söylemek ç n yukarıdak üç yapıdan b r n kullanırız. En sık kullanılan
“Should + Have V3” yapısıdır.
Yukarıdak açıklamada da geçt ğ g b , “….mış olmalıydı” veya “gerek rd ” d ye bu yapıları çev r yoruz. Yan geçm şte
olması gerekl fakat olmamış eylemler bu şek lde fade ed yoruz. Bu yapıların “gerek rd ” anlamı le daha önce
öğrend ğ m z “Had to = Gerekt ” anlamı karışıklık yaratıyor. “Had to = Gerekt ” fades se, geçm şte yapılması gerekl ve
yapılmış olan eylemler ç n kullanılır. Yan “gerek rd ” fades le “gerekt ” fades n karıştırmamak gerek r. Bu nedenle
KPDS ç n çok öneml olan bu konuyu d kkatle çalışmak ve y öğrenmek gerek r.
The Government should have taken the necessary steps. (Hükümet gerekl önlemler almış olmalıydı)
Step: adım, önlem.
He study hard; he should have passed exam. (O sıkı çalışır; sınavı geçm ş olmalıydı.)
It s too late. My father should have called up so far. (Çok geç oldu. Babam ş md ye kadar aramış olmalıydı.)
You shouldn’t have shouted at me. (Bana bağırman gerekmezd .)
The Government should have pun shed the respons bles. (Hükümet, sorumluları cezalandırmalıydı.)
We ought to have warned them. (Onları uyarmamız gerek rd .)
We had to warn them. (onları uyarmamız gerekt .)
Could + Have V3
“…mış olab l rd ” veya “….e b l rd ” anlamındadır. Güç, yetenek anlamında, geçm şte yapılab lecek ama yapılmamış
eylemler fadede kullanılır.
Our Government could have mproved our standarts. (Hükümet m z, standartlarımızı gel şt reb l rd .)
mprove: gel şt rmek, y leşt rmek
Bu cümleden, Hükümet n standartları gel şt rme gücüne sah p olduğunu fakat bu gel şt rmey yapmadığını anlıyoruz.
They could have caused a cr s s of conf dence. (B r güven kr z ne yol açab l rlerd .)
Conf dence: güven
Cause:
… e sebep olmak
M ght + Have V3
“…mış olab l rd ” veya “….e b l rd ” anlamındadır. Fakat burada ht mal anlamı vardır. Aslında geçm ş b r olayın olasılığı
olamaz ama M ght + Have V3 kullanımı genelde geçm şte tehl ke arz eden durumlarda kullanılır. Bu kullanım daha
sonra Unreal yapılarda detaylı ncelenecekt r.
She m ght have fallen down. (O düşeb l rd .)
She m ght have k lled her husband by m stake. (Yanlışlıkla kocasını öldüreb l rd .)
M stake: yanlışlık, hata
K ll: öldürmek
Böylece Modal olarak temel kullanımları görmüş olduk. Gördüğümüz bu temel kullanımların dışında gen ş b r şek lde
modal kullanım varyasyonları da vardır. Ana kullanımları öğrend kten sonra karşılaşacağımız bu varyasyonları da
çözeb l r z.
Örneğ n:
He was ll th s morn ng. He may have gone home. (O bu sabah hastaydı. Eve g tm ş olab l r.)
“…mış olab l r” yapısı da ma olasılık b ld rd ğ nden bu yapıda May + Have V3 yapısında “Can” kullanılamaz. Yan Can +
Have V3 şekl nde b r kullanım İng l zce’ de yoktur. Ama olumsuz ve soru yapısı vardır.
Such a man can’t have done that. (Böyle b r adam bunu yapmış olamaz.)
Örnek Model Cümleler
He may have been wa t ng for us. (O b z m ç n beklemekte olab l r.)
He may have res gned. (O st fa etm ş olab l r.)
They must be study ng now. (Onlar çalışıyor olmalı.)
She must have been develop ng a new method. (O yen b r metot gel şt rmekte olmalı.)
He was able to see h s boss. (O patronunu göreb ld .)
He has been able to see h s boss. (O patronunu göreb lm ş.)
He had been able to see h s boss. (O patronunu göreb lm şt .)
The two s des could have resolved the d spute. (İk taraf anlaşmazlığı çözeb l rlerd .)
Unreal yapı olduğu ç n cümle olumlu görülmes ne karşın olumsuz anlamdadır.
Resolve:
çözmek (b r problem , b r sorunu…)
Solve:
çözmek (k myasal anlamda)
Settle
halletmek
Bu cümlede, KPDS ç n hayat önemde olan “pute” kel mes n n kökü ve türevler n öğrenecek olursak:
Pute, Lat nce kökenl b r kel me olup, “Putare” den gel r. “Putare” hesaplamak, düşünmek anlamındadır. Genelde bu
kel me kökünün anlamına göre türevler çevr l r.
D spute: d s = olumsuzluk, pute = düşünmek, D spute = anlaşmazlık, tartışma
Compute: com = beraber, Compute = beraber düşünmek, Computer: B lg sayar.
Repute: tekrar düşünülen, ün, şöhret.
Impute: suçlamak, tham etmek
I should have turned down the r proposal. (Öner ler n ret etm ş olmalıydım.)
She has to have sold her car. (O arabasını satmış olmalıydı.)
They ought to have subm tted the r report. (Onlar raporlarını sunmuş olmalıydılar.)
Subm tter: sunmak
We had to sell all our propert es. (Tüm mallarımızı satmamız gerekt .)
Property: mal, mülk, eşya.
People shouldn’t have exalted the statue of computers. (İnsanların b lg sayar statüsünü yüceltmeler gerekmezd .)
Exalt: yükseltmek, övmek, yüceltmek.
He shouldn’t have revealed my secret. (Sırlarımı açığa çıkarması gerekmezd ; ….çıkarmamalıydı.)
Reveal: açığa çıkarmak, göstermek, açıklamak
You oughtn’t to have sa d all these to h m. (Bunların tümünü ona söylemen gerekmezd .)
We had to d scharge th s pat ent. (Hastayı taburcu etmek zorunda kaldık.)
D scharge: taburcu etmek.
We must have seen h m. (Onu görmüş olmalıyız.)
****Can le olumlu perfect modal yapılamaz. “Can + Have V3” yapısı yoktur. Yan ;
He can have sa d th s şekl nde b r cümle kuramayız. Ama olumsuz yapıda olab l r.
“Can’t + Have V3” şekl nde cümle kurulab l r. Örnek verecek olursak;
She can’t have k lled her fr end. (O arkadaşını öldürmüş olamaz.)
They should have cons dered hte offer. (Öner y düşünmüş olmalıydılar.)
He must have gone. (O eve g tm ş olmalı.)
He may not have brought t. (Onu almış olmayab l r.)
She may not have passed the exam. (O sınavı geçm ş olmayab l r.)
He s able to real ze h s goal. (O amacını gerçekleşt reb l r.)
He was able to real ze h s goal. (O amacını gerçekleşt reb ld .)
He had been able to real ze h s goal. (O amacını gerçekleşt reb lm şt .)
We could have passed the exam. (Sınavı geçm ş olab l rd k.)
We m ght have had an acc dent. (Kaza yapmış olab l rd k. Ya kaza yapsaydık olarak da çevr leb l r.)
We could have learnt Engl sh n England. (İng l zce’y İng ltere’de öğrenm ş olab l rd k.)
. We could not have sold our house. (Ev m z satmamış olab l rd k)
You m ght have broken your leg. (Sen ayağını kırmış olab l rd n.)
He had to reject salary r se. (Maaş artışını ret etmes gerekt .)
Ject: atmak, fırlatmak anlamındadır. Lat nce kökenl olup, İng l zce’ye “ject”, Fransızca’ya “jet” olarak geçm şt r.
Türkçe’de, Fransızca’dan geld ğ ç n “jet”(uçak) olarak kullanılır. KPDS ç n öneml b r kel med r. Türevler le b rl kte
çok y b l nmes gerek r.
Inject: n = ç ne, ject = atmak, İnject = ç ne atmak, enjekte etmek, ğne yapmak
Reject: Re = yen den, Reject = yen den atmak, ret etmek
Eject: dışarıya doğru atmak. (teyplerde vardır.)
Object…e atmak, t raz etmek, karşı çıkmak.
Project: Pro = ler ye, …nın yer ne, Project = …nın yer ne atmak, tasarlamak.
The comm ttee members could have g ven more concess on. (Kom te üyeler daha fazla ödün vereb l rlerd .)
***Concess on: tav z, ödün, ayrıcalık. KPDS’ de çok geç yor. İy b l nmel .
He ought to have prov ded us w th more accurate data. (B ze daha doğru b lg ler sağlamış olmalıydı.)
Prov de: tem n etmek, sağlamak. Öneml b r kel me ve KPDS’ de de sorulmuş öneml b r özell ğ var. Eğer “prov de”,
sonrasında sağlanan nesne bell se, “w th” le geç ş yapar. Yukarıdak cümlede sağlanan şey “daha doğru b lg ”d r.
Yan nesne bell olduğu ç n “w th” le geç ş yapmıştır.
Prov s on:
hazırlık
Accurate:
doğru. “cure = tedav “den köken alır.
Accuracy:
doğruluk
Accurately: doğru b r şek lde
Inaccurate: yanlış
Inaccuracy: yanlışlık
Inaccurately: yanlış b r şek lde
Data:
ver . Lat nce aslı “Datum”dur. Lat nce’de sonu “m” le b ten kel meler İng l zce’ye geç nce “a” le
sonuçlanırlar.
The Government must have overcome the econom c recess on n Irak. (Hükümet, Irak’ta ekonom k durgunluğun
üstes nden gelm ş olmalı.)
Recess on: (ekonom k) durgunluk. Cocess on ve Recess on kel meler her b r KPDS’ sınavında en az 20-30 defa
geçer. Bu nedenle çok y b l nmes gerek r.
Overcome: üstes nden gelmek
D ğer Modal’lar
Had better: …se y olur
We had better get up early. (Erken kalksak daha y olur.)
Would rather / sooner: yeğlemek, terc h etmek
I would rather d e than do t. (Onu yapmaktansa ölmey terc h eder m.)
D e:
ölmek
Dead:
ölü
Death:
ölüm
We would sooner sell than rent t. (K ralamaktansa almayı terc h eder m.)
Not: Eğer “would rather / sooner” formundan sonra b r cümlec k gel rse, bu cümlec ğ n zamanı mutlaka S mple Past’
tır. Bu özell k çok öneml d r ve KPDS’ de sorulmuş.
I would rather (that) you rema ned at home. (Evde kalmanı terc h eder m.)
I would sooner (that) you rema ned at home. (Evde kalmanı terc h eder m.)
“would rather / sooner” formunun lk kullanımında, modal olduğu ç n hemen sonrasında V1 gel yordu. Burada se,
sonrasında “that” le geç ş yapmış ve öznes olan b r cümlec k gelmekted r. Bu cümlec ğ n zamanı mutlaka S mple
Past olmak zorundadır. Karışık b r konu olduğu ç n mantığı daha sonra açıklanacaktır.
Rema n: kalmak
ACTIVE – PASSIVE
Etken – Ed lgen anlamındadır. B r cümlen n Act ve kullanımında yüklem yapan bell d r ve buna özne den r. Y ne
burada nesne yükleme maruz kalıyor. Pass ve kullanımında se özne yüklemden etk len yor. Daha öncek
dersler m zden öznen n cümlede çek lm ş f lden önce geld ğ n , bu poz syonda kullanılan pronouns’ların da “Subject
Ppronouns” olduklarını b l yoruz. B r cümlede nesnen n de çek lm ş f lden sonra geld ğ n , bu poz syonda kullanılan
pronouns’ların da “Object Pronouns” olduklarını b l yoruz. Pass ve formları y b lmek ç n “Subject ve Object Pronouns”
lara hak m olmak gerek r.
Act ve: I saw h m. (Ben onu gördüm.)
Pass ve: He was seen by me. (O
ben m tarafımdan görüldü.)
Örnekten de görüleb leceğ g b act ve b r cümlen n nesnes pas f cümlen n öznes konumuna geç yor. Burada nesne
durumları hakkında bazı b lg ler vermek gerek yor. Bazı f ller yüklem olduklarında nesne alırlar. Böyle f llere “geç şl
f ller” den r. Nesne almayan f llere de “geç şs z f ller” den r. Geç şs z f ller n olduğu cümlelerde yükleme maruz
kalmayan b r nesne olmadığı ç n dolayısıyla böyle cümleler n pass ve formu da yoktur.
Act ve Inf n t ve
Pass ve Inf n t ve
To speak
To be spoken
To wr te
To be wr tten
To g ve up
To be g ven up
Act ve Inf n t ve’ n Pass ve formu % 99 yukarıdak g b d r. “Get ve Become” n n de kullanıldığı Pass ve form vardır.
Bunu da daha sonra öğreneceğ z. İng l zce’de bütün act ve zaman ve modalların pass ve formu vardır. Bunları tek tek
öğrenmek yer ne yapı olarak s stemler n n nasıl çalıştığını ve en öneml ler n öğreneceğ z. Bunları y b r şek lde
öğrend kten sonra d ğerler n de çok y çalışmak gerek r.
Act ve’ Pass ve’e çev r rken sadece yardımcı f l üzer nde değ ş kl k yapılır. Temel f l de V3 şekl nde yazılır. “to
wr te
to be wr tten” g b .
1. Present: He wr tes a letter. A letter s wr tten by h m. (B r mektup onun tarafından yazılır)
2. Past: He wrote a letter. A letter was wr tten by h m. (………..yazıldı.)
3. Future: He w ll wr te a letter. A letter w ll be wr tten by h m. (…………….yazılacak.)
Pr. Perfect: He has wr tten a letter.
A letter has been wr tten by h m. (…………yazılmış.)
Past Perfect: He had wr tten a letter.
A letter had been wr tten by h m. (…………yazılmıştı.)
Pass ve form oluşturulurken “be + V3” kullanılıyordu. Bunların en öneml ler yukarda ver len beş örnektek zamanlar le
uygulamasıdır. Bunlara çok y hak m olunmalıdır. D ğerler de öğren lse y olur.
Present Cont.: He s wr t ng a letter.
A letter s ben gn wr tten by h m.(…………..yazılıyor.)
Past Cont: He was wr t ng a letter.
A letter was be ng wr tten by h m. (…yazılıyordu.)
Future Cont.: He w ll be wr t ng a letter.
A letter w ll be ben gn wr tten by h m. (…yazılıyor olacak.)
Present Perfect Cont.: He has been wa t ng a letter.
A letter has been ben gn wr tten by h m. (…yazılmaktadır.)
Past Perfect Cont.: He had been wa t ng a letter.
A letter had been ben gn wr tten by h m. (…yazılmaktaydı.)
Future Perfect Cont.: He w ll have been wa t ng a letter.
A letter w ll have been ben gn wr tten by h m. (…yazılmakta olacak.)
Burada öneml olan b r cümledek pas fl ğ görüp, onu yorumlayab lmekt r. eğer “be” f l nden sonra V3 varsa bu cümle
pas f b r cümled r d yoruz. Başka b r değ şle, “be” f l nden sonrak temel f l “ ng” almamışsa bu cümle pas f b r cümled r
d yoruz. Çünkü İng l zce’de “be” f l nden sonra ya “ ng”l b r f l veya V3’lü b r f l gel r. bu k kullanım b rb r n n
alternat f d r.
He s known by everyone n the area. (O bölgedek herkes tarafından tanınır veya tanınıyor.)
He was found gu lty by the jury. (O jür tarafından suçlu bulundu.)
Over the last months, th s book has been sold very well. (Geçen aylarda bu k tap çok y satılmış.)
The robbers had been followed by the pol ce. (Soyguncular pol s tarafından tak p ed ld .)
He w ll be appo nted as the new cha rman. (Yen b r başkan olarak atanacak.)
As: g b , olarak,…çok değ ş k anlamları vardır. “g b ” anlamında edat olarak kullanılab lmes ç n sonrasında b r edat
olmalıdır.
İk Nesnel Cümlelerde Pass ve Form
Bu durumda nesnelerden b r “ nd rect object” d ğer “D rect object”t r. İk nesnel b r cümle, nesnelerden her b r özne
yapılarak k farklı şek lde Pass ve formu yazılab l r. Bu tür cümlelerde kullanılan f ller şunlardır:
Br ng:
get rmek
Prom se:
söz vermek
G ve:
vermek
Refuse:
red etmek
Leave:
ayrılmak
Send:
Lend:
ödünç vermek
Show:
Order:
emretmek
Tell:
Pay:
demek
öndermek
göstermek
söylemek
I gave h m a book. (Ona b r k tap verd m.)
Yukarıdak cümlen n k nesnes vardır. İnd rect object = h m, D rect object = book’ tur. Bu durumda aynı anlamda olan
k farklı pass ve şekl vardır.
He was g ven a book by me. (O’na b r k tap ben m tarafımdan ver ld .)
A book was g ven to h m by me. (B r k tap ona ben m tarafımdan ver ld .)
Yukarıdak cümle ç n şuna d kkat çekmek gerek r: İk nesnel cümlelerde pass ve formu yazarken “yalın object” başa
alındığında “ nd rect object”ten önce “to” yazılır.
Pass ve Inf n t ve veya Pass ve gerund şekl nde de Pass ve formlar vardır. Örneğ n;
Act ve: I want to see. (Ben görmek st yorum.) Pass ve: I want to be seen (Ben görülmek st yorum.)
Not: Inf n t ve konusundan hatırlayınız.
He s afra d of be ng k lled (O öldürülmekten korkar.)
Not: Her f l n “Pass ve gerund” hal “be ng + V3” şekl nded r.
Not: Yukarıdak cümlede, neden Pass ve nf n t ve değ l de Pass ve gerund kullanıldı d ye b r soru akla geleb l r. Bu
durumda “Gerund ve Inf n t ve”ler n kullanımı düşünülmel d r. B r edattan sonra eğer çek lmem ş b r f l varsa bu
mutlaka gerund olacaktır d ye gerund kullanımının b r nc maddes n hatırlayınız. (Pass ve gerund’lar da gerund’lar g b
kullanılırlar.) Bu şek lde önce öğrend ğ m z kurallar bazen sonrak dersler m zde geçeb l yor. Bu yapılar geçt ğ nde
d kkat çek lmel d r.
They cons der be ng employed. (Onlar st hdam ed lmey düşünüyorlar.)
Not: “cons der”ın sonrasında “gerund” sted ğ n hatırlayınız.
Employ: st hdam etmek, çalıştırmak.
CAUSATIVE
Ett rgenl k k p d r. İng l zce dışında d ğer d llerde yapısı bas tt r ama İng l zce’de b raz karmaşıktır. Ett rgenl k, “b r eylem
başkasına yaptırmak demekt r.” Türkçe’de bu “t r” ek le sağlanır, ayrı b r f l yapısı yoktur. “kest rd m, d kt rd m,
s ld rd m…” g b .
İng l zce’de se “Have, Make, Get “ olmak üzere ett rgenl ğ sağlayan üç f l vardır. Bu f ller, modallar g b çalışarak
bell b r kurala göre temel f llerden önce yazılarak ett rgenl k sağlamış olurlar. Ett rgenl k, “b r eylem başkasına
yaptırmaktır” dem şt k. Pek , b r ne yaptırılacak eylem para le yaptırılab l r, r ca le yaptırılab l r, zorla yaptırılab l r.
Türkçe’de bunu sağlayan artı b r ek veya f l yoktur. Cümlen n anlamına göre r ca le m , zorla mı veya para le m
yaptırıldığı anlaşılır.
İng l zce’de se bu nüansın kullanımı, bazı st snalar har ç şöyled r:
Have: B r ne “r ca” le b r şey yaptırmak.
Make: B r ne “zor” le b r şey yaptırmak
Get: B r ne “para” le b r şey yaptırmak
Başkasına b r eylem yaptırırken bu eyleme maruz kalan b r nesne vardır. Örneğ n “arabamı tam r ett rd m” derken,
yaptırdığınız tam r etme eylem ne maruz kalan “araba”dır. Bu nesney herhang b r nesne olarak Someth ng le
göster rsek;
Have
Make
+
Sth
+ V3
Get
Causat ve’ n İng l zce’dek bu yapısında, yaptırılan eylem n k me yaptırıldığı bell değ ld r. Örneğ n, “Saçımı kest rd m”
ded ğ n zde, saç kesme eylem n k m n yaptığı bell değ ld r. İşte İng l zce’de yukarıdak kullanım böyled r.
I have my ha r cut. (Ben saçımı kest r r m)
Sth
V3
I had my ha r cut. (……kest rd m.)
Men have the r ears p erced. (Erkekler kulaklarını deld r rler.)
I w ll have my ha r cut. (……kest receğ m.)
I have had my ha r cut. (……kest rm ş m.)
I had had my ha r cut. (……kest rm şt m.)
I am hav ng my ha r cut. (……kest r yorum.)
I was hav ng my ha r cut. (……kest r yordum.)
I w ll have had my house repa red. (………tam r ett rm ş olacağım.)
You could got your tyres changed. (Tekerlekler n z değ şt reb l rd n z.)
He w ll have the pat ent operated. (O hastayı amel yat ett recek.)
We can not make our vo ce heard. (Ses m z duyuramıyoruz.)
***NOT: Görüldüğü g b “Causat ve” yapısı tüm zamanlar ç n uygulanab l r. Ayrıca tüm modallar ç n de uygulanab l r.
Çalışırken, bu yapıyı tüm modal ve zamanlara uygulayarak çalışmak daha ver ml olacaktır.
I must have my ha r cut. (……kest rmel y m.)
I can have my ha r cut. (……kest reb l r m.)
***Not: Sınavda veya okurken “Causat ve” yapısını göreb lmek öneml d r. Eğer “have, make, get”ten sonra b r nesne
var ve sonrasında V3 varsa bu “Causat ve”d r d yoruz.
He got h s car repa red. (O arabasını tam r ett rd .)
He had got h s car repa red. (………..tam r ett rm şt .)
We shall get room cleaned. (Odayı tem zleteceğ z.)
My father had h s eyes exam ned. (Babam gözler n kontrol ett rd .)
We had had a pool bu lt n our garden. (Bahçem zde b r havuz nşa ett rm şt k.)
The teacher w ll have a compos t on wr tten. (Öğretmen b r kompoz syon yazdıracak.)
Neden V3 Kullanılmaktadır?????
“Causat ve” yapısını ezbere değ l de mantığını kavramak şekl nde öğrenmek açısından bu soruyu cevaplamak çok
öneml d r.
“…………….a compos t on wr tten.” derken yazma eylem n “a compos t on”yapmıyor; buna maruz kalıyor, etk len yor.
Örnek olarak yukarıda ver len d ğer cümleler n de mantığı böyled r. Yan “Causat ve” kullanımında nesne zam r
konumundak sözcük, sonrasındak eylem yapmıyor, ona maruz kalıyorsa, bu eylem V3 olma durumundadır. Bu
özell klerden dolayı ett rgenl ğ n bu şek ldek kullanımına “Pass ve Causat ve” den r. Ama bu tartışma konusudur. Asıl
“Pass ve Causat ve” yapısı bu değ ld r. Daha sonra b ze anlatılacaktır.
Pek V3 yar ne V1 kullanılırsa ne anlama gel r? Eğer “Causat ve” yapıda nesne zam r nden sonra V1 kullanılırsa nesne
zam r n n V1’ gerçekleşt rd ğ anlamına gel r k bu da akt fl k durumu olduğu ç n ett rgenl ğ n bu yapısına da”Act ve
Causat ve” den r. Formülsel olarak bunu fade edecek olursak:
Have
Make
+So+ V1 +Sth
şekl nde olur.
Get
***Not: “Act ve Causat ve” yapısında çok öneml b r özell k var k KPDS’de sorulan b r ayrıntıdır. Bu kullanımda Get,
“to” le b rl kte kullanılır. Yan Get bu kullanımda f l “Full Inf n t ve” olarak ster.
I had a doctor test my eyes. (Gözler m b r doktora kontrol ett rd m.)
We could have had h m translate our art cle. (Makalem z ona çev rteb l rd k.)
We could have had our art cle. translated (Makalem z çev rteb l rd k.)
Not: Son cümlede pass ve’l k olduğu ç n cümle sonuna “by h m” g b b r fade ekleyeb l r z.
I got a mechan c to repa r my car. (Arabamı b r motorcuya tam r ett rd m.)
Not: Get’ n bu kullanımda “to” le b rl kte kullanıldığına d kkat ed n z.
They must have gotten the r roof repa red. (Evler n n çatısını tam r ett rm ş olmalılar.)
We should get a repa rman to f x the plug. (Pr z b r tam rc ye tam r ett rmem z gerek r.)
F x:
tam r etmek, saptamak, düzenlemek
Mechan c:
tam rc , tekn syen, motorcu
Plug:
pr z
They had to get a mechan c to test the motor. (Onların motoru b r tam rc ye kontrol ett rmeler gerek r.)
Not: Öneml olan okurken veya soru çözerken “Causat ve” yapısını görmekt r.
You can not make me tell the secret. (Bana sırları söyletemezs n z.)
We had our baby vacc nated. (Çocuğu aşılattık.)
Vacc nate: aşılamak
The r fam ly had to have the pat ent operated. (A les n n hastayı amel yat ett rmes gerekt .)
You must have your tooth f lled. (D şler n z doldurtmalısınız.)
They had to have someone mend the r roof. (Evler n n çatısını b r ne tam r ett rmek zorunda kaldılar.)
Not: V1 ve V3 kullanımı, önces ndek nesne “bunlara maruz mu kalıyor yoksa bunları yapan mıdır?” ayırımına göre
yazılır. V1 kullanımında, önces ndek nesne V1’ gerçekleşt r yor demekt r. V3’ te se önces ndek nesne V3’ e maruz
kalıyor demekt r. Ayırım bu mantık le yapılır. Formülsel olarak ezberlemekten z yade mantığını kavramak daha y d r.
Çünkü formüle uymayan bazı st snalar da vardır.
GERUNDS AND INFINITIVES
“Gerunds ve İnf n t ves” ler, Türkçe’dek sm n haller durumunda kullanılırlar. İng l zce’de se b r yüklemden sonra
çek lmem ş f ller mastar yapısında gramat k açıdan üç konumda geleb l rler.
1.) Gerund (speak ng, go ng g b )
e.g. I l ke sw mm ng.
2.) Inf n t ve (to speak, to go g b )
e.g. I want to sw m
3.) Bare nf n t ve (Yalın mastar) (speak, go g b )
e.g. He made me cry.
“Öğrenmey st yorum” cümles nde “ stemek” cümlen n yüklem d r. “öğrenmey ” se çek lmem ş konumda olup,
İng l zce’de gramat kal olarak yukarıda da söylend ğ g b üç şek lden b r le fade ed leb l r. Bu b r s stemd r, kuralları
vardır. Bu kurallar çerçeves nde uygun olan şekl yle cümle yazılır. İng l zce’de, cümlede çek ms z b r f l den nce
“Gerunds ve İnf n t ves” olmak üzere k kullanım akla gel r. Bu durumda b r d ğer ç n alternat f konumundadır. Yan
eğer cümlede gerund kullanılmıyorsa, onun alternat f olan nf n t ve’e g d l r. Bu özell k olduğu ç n b r konunun y
b l nmes , alternat f n n de çözüleb lmes anlamına gel r.
GERUNDS
“Gerund” s m f l (verbal noun) demekt r. B r f l n – ng almış b ç m d r. “Gerund” lar, b r f l ve b r s m özell ğ taşırlar.
Cümlede s m veya zam r olarak kullanılırlar. Bas t olarak eğer cümlede k tane f l kullanılıyorsa k nc f l ya - ng takısı
alır, ya başına “to” gel r ya da yalın hal yle kullanılır. Hang f lden sonra f l n - ng takısıyla geleceğ n , veya nf n t ve
olarak geleceğ n öğrenmen n tek yolu f ller ezberlemekt r. Çünkü herhang b r mantık çerçeves nde yapılmamaktadır.
Bazı F llerden Sonra Gerund Kullanılır. Bu f ller n sayısı yaklaşık 40 c varındadır. Bunlar yüklem olacakları zaman
sonralarında eğer çek lmem ş b r f l gel rse, “gerund” olmak zorundadır. Bu özell k tamamen ezbere dayalı b r
durumdur. Aşağıda bu f llerden en çok kullanılanları ver lm şt r. Bu f ller, yüklem olarak kullanıldığında ve sonrasında
çek lmem ş b r f l geld ğ nde bu mutlaka “gerund” olmalıdır.
1.) B r Edattan Sonra (After a prep s t on)
Edat: Tek başlarına b r anlamı olmayan, b r s m veya s m türev (zam r, s m f l g b ) le b rl kte kullanılarak anlamlarını
bütünleşt ren sözcüklerd r. İn, on, under, of, off, w th, for, over ….. g b .
He come n the room. (buradak “ n” edattır çünkü s mden önce gel r.)
He come n. (“ n” zarftır çünkü f l etk lem şt r.)
Eğer b r cümlede yüklemden sonra b r edat varsa ve sonrasında çek lmem ş b r f l kullanılmışsa bu mutlaka gerund’tır.
İlla da gerund olacak d ye b r kural yoktur. Yüklemden sonra h çb r şey olmayab l r veya b r s m geleb l r. Ama eğer
yüklemden sonra edat var ve sonrasında da çek lmem ş b r f l varsa bu mutlaka gerund olmalıdır.
Bundan sonra cümleler kurulurken KPDS ç n öneml olan kel meler kullanılacak. Geçen bu kel meler mutlaka y
öğrenmem z gerek r.
The members are th nk ng of appo nt ng h m as the r pres dent. (Üyeler, onu başkanları olarak atamayı düşünüyorlar.)
1. a) to appo nt b) appo nt c) appo nt ng
Boşluğa “appo nt ng” gelmel d r. Çünkü yüklemden sonra edat vardır ve edattan sonra eğer çek lmem ş b r f l varsa bu
gerund olmak zorundadır. Böyle f ller b r edat le nesneye nd rekt olarak geçerler. Böyle sorularda cümlen n anlamı
b l nmezse de soru çözüleb l r.
Appo nt:
atamak, kararlaştırmak
D sappo nt: hayal kırıklığına uğratmak, bozmak, engel olmak. (Başında bulunan “d s”ten dolayı “app nt” n olumsuzu
şekl nde anlaşılab l r d ye KPDS’de sık sık geçen öneml b r kel me. Mutlaka b l nmel .)
Th nk of:
düşünmek (tasarlamak anlamında)
Th nk over:
düşünmek (b r şey üzer nde)
Th nk about:
düşünmek (b r şey üzer nde)
He s th nk ng of em grat ng to USA. (O Amer ka’ya göç etmey düşünüyor.)
He gave up smok ng. (O s gara çmey bıraktı.)
The sc ent sts shouldn’t have approved of us ng hazardous mater al. (B l m adamlarının tehl kel materyaller
kullanmayı onaylamamaları gerek rd .)
Hazardous: tehl kel (syn: dangerous)
Approve of: onaylamak
D sapprove of: onaylamamak ( k s de “of” le nesneye geç ş yapar.)
Approve
KPDS’de oldukça sık geçen b r kel med r. Eş anlamlıları le b rl kte çok y b l nmel .
Reaff rm, cert fy, attest: onaylamak
Rat fy:
Onaylamak.
Rat f cat on: onaylama
Spec fy:
Onaylamak, açıkça bel rtmek.
Spec f cat on: bel rtme, tar f name
Not fy:
Onaylamak, b ld rmek.
Not f cat on: haber, b ld rme
Aff rm:
Onaylamak
Reaff rm:
Onaylamak
Conf rm:
Onaylamak
Bear out:
Onaylamak
As a researcher, he was always nterested n develop ng someth ng benef c al. (O b r araştırmacı olarak da ma faydalı
şeyler gel şt rmekle lg len rd .)
nterested n:
… le lg lenmek (da ma nesneye “ n” le geç ş yapar.)
Develop:
Gel şt rmek (daha önce geçm şt )
Improve:
Progress:
Advance:
Enhance:
Extend:
Boost:
Grow up:
Flour sh:
Thr ve:
Benef c al:
faydalı. (syn: useful)
Not: Any, some, every, no kel meler ; th nk, body, one, where kel meler le b rleşt kler nde sonralarında mutlaka b r sıfat
sterler. Türkçe’dek mantığa ters b r yapıdadır.
Any
th nk
Some
body
Every
+
one
No
+
Adject ve
where
Yukarıdak örnekte de görüldüğü g b Someth ng geçm ş ve sonrasında da “benef c al” sıfatı gelm şt r.
You must g ve up smok ng. (S garayı bırakmalısınız.)
He d sapproves of jo n ng the army. (O orduya katılmayı onaylamıyor.)
Jo n:
katılmak
D sapprove of:
Onaylamamak
They succeeded n persuad ng us. (Onlar b z kna etmey başardılar.)
Succeed n: başarmak
Persuade:
kna etmek
2.) Bazı F llerden Sonra Gerund Kullanılır
Bu f ller n sayısı 30 – 40 c varındadır. Bunlar yüklem olacakları zaman sonralarında eğer çek lmem ş b r f l gel rse,
“gerund” olmak zorundadır. Bu özell k tamamen ezbere dayalı b r durumdur. En öneml 10 – 15 tane f l göreceğ z.
D ğerler l ste hal nde b ze ver lecek. Bu f ller yazarsak;
Avo d:
kaçınmak, sakınmak
Understand:
anlamak
Cons der:
düşünmek
Adm t:
kabul etmek, t raf etmek
Ant c pate:
sez nlemek
Apprec ate:
takt r etmek
Enjoy:
hoşlanmak
M nd:
aldırmak, umursamak, umurunda olmak
Postpone:
Delay:
ertelemek
Defer:
Put off:
Forg ve:
Pardon:
bağışlamak, affetmek
Excuse:
Hate:
Detest:
nefret etmek
Abhor:
L ke / d sl ke:
Compla n:
sevmek / sevmemek
ş kayet etmek
Understand: anlamak
Bu f ller, yüklem olarak kullanıldığında ve sonrasında çek lmem ş b r f l geld ğ nde bu mutlaka “gerund” olmalıdır.
You could have avo ded hurt ng h m. (Onu nc tmekten kaçınmış olab l rd n veya kaçınab l rd n.)
She cons ders mov ng away. (O taşınmayı düşünüyor.)
Move: taşınmak, hareket etmek (yanında away, n g b değ ş k edatları alab l r.)
He hates gett ng up early. (O erken kalkmaktan nefret eder.)
The th ef adm tted steal ng the money. (Hırsız parayı çaldığını t raf ett .)
Th ef: hırsız
Theft: hırsızlık
I don’t ant c pate meet ng any problem. (Herhang b r problemle karşılaşmayı sez nlem yorum.)
I don’t understand your compla n ng. (Ş kayet n z anlamıyorum.)
3.) Bazı Dey mlerden Sonra Gerund Kullanılır
İng l zce’de, aşağıda yazılan dey mlerden sonra eğer b r çek lmem ş f l gel rse, kes nl kle “gerund” olmalıdır.
It s no use:
anlamı yok, yararı yok, manası yok
It s no good:
anlamı yok, yararı yok
That s no po nt n: anlamı yok, yararı yok
Can’t help:
el nde olmamak, b r şey yapmaktan kend n alamamak
Feel l ke:
canı stemek
It s worth:
…meye değer
Look forward to:
dört gözle beklemek
Object to:
t raz etmek, b r şeye karşı çıkmak
Oppose to:
t raz etmek, b r şeye karşı çıkmak
Confess to:
t raf etmek
Be used to:
….e alışkın olmak
Be accustomed to: …e alışmak
Get used to:
…e alışmak
Get accustomed to: …e alışmak
Get around to:
dolaşmak, yayılmak, kandırmak
Have trouble:
zorluk çekmek
Can’t bear:
dayanamamak
Can’t stand:
Have fun:
Bu kalıplardan sonra, (zamanı ne olursa olsun, olumlu veya olumsuz olsun) eğer b r çek lmem ş f l varsa, bu f l gerund
yapısında olmalıdır. Her zaman bunlardan sonra “gerund” olacak d ye b r kural yoktur. Bazen çek lmem ş b r f l dışında
da b r sözcük geleb l r.
Örnekler
I am look ng forward to see ng you among us. (sen aramızda görmey dört gözle bekl yorum.)
French s no worth learn ng. (Fransızca öğren lmeye değmez.)
I don’t feel l ke go ng out to n ght. (Bu gece canım dışarı çıkmak stem yor.)
He must have confessed to comm tt ng the cr me. (O suçu şled ğ n t raf etm ş olmalı.)
Confess to: t raf etmek (z h nsel anlamda)
Comm t: şlemek (suç, günah, hata, c nayet anlamında)
The h jackers objected to releas ng the hostages. (Uçak kaçıranlar (hava korsanları) reh neler serbest bırakmaya
karşı çıktılar.)
H jacker:
uçak kaçıran, hava korsanı
Release:
serbest bırakmak, salıvermek
Hostage:
reh ne
I am used to study ng late at n ght. (Geç saatlere kadar çalışmaya alışkınım.)
He can’t help laugh ng when he sees me. (Ben gördüğünde kend n gülmekten alamaz.)
She had trouble solv ng her problem. (O problem n çözmede zorluk çekt .)
Engl sh s worth learn ng. (İng l zce öğrenmeye değer.)
The m n ster confesses to gett ng nvolved. (Bakan suça bulaştığını t raf ett .)
Confess to: t raf etmek
Get nvolve: b r le b r suça bulaşmak
4.) Hem Mastar Hem de Gerund Alan F ller
İng l zce’de, bazı f ller hem mastar hem de nf n t ve alab l rler.
Başlamak f ller
start / Beg n
Kesmek, ara vermek Cease
Devam etmek
Bu f ller k s n de alab l rler (Bu sınavda sorulmaz)
Cont nue
I start work ng on Monday. (P. Tes çalışmaya başlarım.)
I start to work on Monday. (P. Tes çalışmaya başlarım.)
Eğer bu f ller Cont nuous formda çek l rlerse sonrasında da çek lmem ş b r f l var se terc h n z gerund’tan yana
kullanmayın den l yor. Gramat kal olarak yasak değ l ama k gerund yan yana gelmes n d ye nf n t ve kullanılır. Bu
konu le lg l öneml ve temel b lg ler öğrenm ş olduk. Bundan sonra öğreneceğ m z detaylar ler düzey ç nd r.
B r öncek derste, eğer yüklemden sonra çek lmem ş b r f l gel rse üç yapıdan b r le kullanılab leceğ söylenm şt .
Aslında her d lde olduğu g b İng l zce’de de bu çek lmem ş f l çek lm ş olan f l n b r kısaltması g b d r. Yüklemden
dolayı çek lmem ş olan f l n zamanı ve k m n tarafından yapıldığı bell d r. Örneğ n; “Ben öğrenmek st yorum” derken,
çek l olan f l yan yüklem “ st yorum”dur. İnf n t ve veya Gerund olacak çek lmem ş f l de “öğrenmek”t r. Burada
yüklemden dolayı öğrenmen n ne zaman stend ğ ve k m n tarafından stend ğ bell d r. İk s n n de öznes “ben”d r.
Gerund Kullanımı le lg l Örnekler
I apprec ate help ng (Yardımı takd r ed yorum.)
Bu cümlede “apprec ate” den dolayı “help” f l Gerund olarak kullanılmıştır. “help ng” n de öznes “I” dır. Başka b r
cümlede yüklem le Gerund’ın öznes farklı olab l r. Örneğ n aynı cümley bu şek lde de yazab l r z.
I apprec ate you help ng (Yardımınızı takd r ed yorum.)
Bu cümlede se yüklem le Gerund’ın özneler farklıdır. Yüklem n öznes I, Gerund’ın öznes you’dur. Gerund s m f l
olduğu ç n ve sıfatlar s m le kullanıldığı ç n aslında you yer ne your’un kullanılması daha uygundur. Yüklem n nesnes
olan “your help ng” n de nesnes olab l r. “The poor” g b . Bu açıklamalardan sonra cümlem z yazarsak şöyle olur.
I apprec ate your help ng the poor. (Fak rlere yardımınızı takd r ed yorum.)
Th s project s not worth ma nta n ng. (Bu proje devam etmeye değmez.)
He accused everybody of be ng reluctant. (O herkes steks z olmakla suçladı.)
Accuse of:
suclamak
Unw ll ng:
steks z
Reluctant:
steks z
W ll ng:
W ll:
stekl
stek
Irreluctant: stekl
I do not understand your compla n ng about your jop. (İş n z hakkında yakınmanızı anlamıyorum.)
We cannot got anywhere w thout d scuss ng the ssues properly. (B z meseleler uygun b r şek lde tartışmaksızın b r
yere varamayız.)
Issue:
mesele, sorun, problem
Properly:
uygun b r şek lde
D scuss:
tartışmak
We get used to l v ng under m serable cond t on. (B z sef l koşullar altında yaşamaya alıştık.)
M serable:
per şan, sef l
5.) Allow = Perm t, Adv se = Recommend F ller
Dördüncü madde g b d r. Yan yukarıdak k f l (eş anlamları le b rl kte dört f l) hem Gerund hem de İnf n t ve alab l rler.
Yalnız dördüncü madde g b sten len zaman Gerund sten len zaman İnf n t ve almıyor. Bu gramat kal b r özell kt r. Bu
f ller bazen Gerund bazen de İnf n t ve alırlar. Allow = z n vermek, Adv se: tavs ye etmek, önermek.
***Kural: 1. Eğer bu f llerden sonra b r nesne varsa İnf n t ve kullanılır.
***Kural: 2. Eğer bu f llerden sonra b r nesne yoksa Gerund kullanılır.
He recommended me to rest. (Bana d nlenmem tavs ye ett )
“Recommend”den sonra nesne olduğu ç n (me) İnf n t ve kullanılmıştır.
He recommended rest ng. (Bana d nlenmey tavs ye ett )
“Recommend”den sonra nesne olmadığı ç n Gerund kullanılmıştır.
My w fe doesn’t allow me to go out. (Karım dışarı çıkmama z n vermez.)
My w fe doesn’t allow go ng out. (Karım dışarı çıkmaya z n vermez.)
The expert adv sed us to sell shar ng. (Uzman b ze h sse senetler n satmayı önerd .)
Expert:
uzman
Shar ng:
h sse senetler
6.) Regret, Forget, Remember (Üzgün – p şman olmak. Unutmak. Hatırlamak)
Yukarıdak üç f l de bazen Gerund bazen de İnf n t ve alırlar. Buradak espr b raz da anlama yönel kt r. Eğer bu
f llerden sonra kullanılacak olan f l daha önce gerçekleşm ş b r olaydan bahsed yorsa Gerund, daha sonra
gerçekleşecek b r olaydan bahsed yorsa İnf n t ve kullanılır.
I regret spend ng so much money. (Bu kadar çok para harcadığıma üzgünüm.)
I regret to spend so much money. (Bu kadar çok para harcamaya (harcayacağıma) üzgünüm.)
*** “Regret” te genell kle gerund kullanımı terc h ed l r.
I forgot tak ng my purse. (cüzdanımı aldığımı unuttum.) (cüzdanı üzer nde demekt r.)
I forgot to take my purse. (cüzdanımı almayı unuttum.) (cüzdanı üzer nde değ l demekt r.)
*** Beş nc madde kullanımına uyuluyor. Ama altıncı madde kullanımda en çok hlal ed len b r kuraldır.
7.) Need, Requ re , Want (İht yacında olmak, Gerekt rmek, İstemek.)
Bu üç f l de aynı anlamda kullanılmaktadır. Üçü de hem Gerund hem Mastar alab l rler. Yalnız burada k mastar “Pas f
Mastar” dır. Bu kullanımdak cümlelerde özne genell kle cansızdır.
Pass ve nf n t ve: to be + V3
Th s room needs clean ng. (Bu odanın tem zlemeye ht yacı var.)
Aynı cümley şu şek lde de yazab l r z anlam olarak aynıdır.
Th s room needs to be cleaned. (Bu odanın tem zlenmeye ht yacı var.)
The grass requ res cutt ng. (Otlar kesmeye ht yacı var.)
My car wants watch ng. (Arabamın yıkamaya ht yacı var.)
My car wants to be watched. (Arabamın yıkamaya ht yacı var.)
Bu kullanımdak özne canlı olamaz mı sorusu üzer ne (olab l r d ye) şu örnek ver ld .
I need to be accepted n the club. (Külube kabul ed lmeye ht yacım var.)
Bu kullanımda yaygın olarak “gerund” kullanılır.
8.) See, Hear, Feel, Watch: (Görmek, duymak, h ssetmek zlemek)
Her dördü de Gerund veya Mastar alab l rler. Yalnız buradak mastar “Bare İnf n t ve”d r. yalın mastar = f l n b r nc hal
= “to”suz mastar.
Burada Gerund ve İnf n t ve kullanımının öneml b r farkı da vardır. Eğer yüklemden sonra (k bu yüklem yukarıdak dört
f lden b r d r) kullanılacak f l n yarattığı olayın b r kes t alınmışsa bu f ller Gerund olarak kullanılmak zorundadır; olayın
tümü alınmışsa Bare nf n t ve olarak kullanılmak zorundadır.
I saw h m wa t ng at the bus stop. (Onu otobüs durağında beklerken gördüm.)
I saw h m wa t at the bus stop. (Onu otobüs durağında beklerken gördüm.)
Gerund kullanımından dolayı B r nc cümlede eğer o yarım saat durakta beklem şse ben m beş on dak kasını
gördüğüm, tüm olaya vakıf olmadığım anlaşılır. İk nc cümlede se Bare İnf n t ve kullanımından dolayı Ben m bu
beklemen n tümüne vakıf olduğum anlaşılır.
We felt the house shak ng. (ev n sarsıldığını h ssett m.) (sarsıntının b r kısmını)
We felt the house shake. (ev n sarsıldığını h ssett m.) (sarsıntının tümünü)
Shake:
sallanmak, sarsılmak
Kullanımı b raz karışık olan b r konudur. Bu madde de Türkçe çev r den çok İng l zce mantığını kavramak öneml d r.
I watched them enter the bar. (Onları bara g rerken gördüm.) (Bara g rme eylem anlık b r eylem olduğu ç n tümü
görüleb leceğ nden “bare nf n t ve” kullanılmıştır.
“watch” genelde “bare nf n t ve” le kullanılır, ama “gerund” la da kullanılab l r.
I heard her s ng ng. (Onu şarkı söylerken duydum.)
Not: Genelde kısa süren olaylar, heps gözleneb leceğ nden “bare nf n t ve” le aktarılır. Uzun süren olaylar se, b r
kısmı gözlen rse “bare nf n t ve” le; tümü gözlenm şse “gerund” le aktarılır.
INFINITIVES
Daha önce de söylend ğ g b çek ms z f l n kullanıldığı üç yapıdan b r de Inf n t ves’lerd r. Mastar hareketler nde
Inf n t ves’lerden faydalanılır. Inf n t ves’ler kullanım yerler ne göre maddeler hal nde göreceğ z.
I want to learn Engl sh. (Ben öğrenmek st yorum.) Burada yüklem n ve mastarın öznes aynıdır.
I want you to learn Engl sh. (Ben s z n İng l zce öğrenmen z st yorum.) Bu cümlede se yüklem n öznes I, mastarın
öznes You’dur.
Madde ayırımı bu şek lde f ller n nesne alma veya özne durumuna göre yapılacaktır. “Bu f llerden sonra mastar gel r”
d ye ezberlemektense yapı olarak bunları öğrenmek daha y olacaktır. Ayrıca çev r b ç m n de kavramak öneml d r.
Ş md maddeler hal nde Inf n t ves’ler n kullanıldığı yapıları öğrenel m.
Verb + Inf n t ve
Yan hemen sonrasında Inf n t ve alan f ller demekt r. Bunların sayıları10–15 taned r. Burada en öneml ler nden b rkaç
örnek ver lecekt r. Bu gruba g ren f ller l ste hal nde aşağıda sunulmuştur. Bu yapıda, yüklemden hemen sonra
Inf n t ve geld ğ ç n hem yüklem n hem de Inf n t ve’ n öznes aynıdır.
Appear- Seem- Look: Görünmek
Can afford:
Gücü yetmek
Cla m:
İdda etmek
Consent:
…e razı olmak
Dec de:
karar vermek
Demand:
İstemek, talep etmek
Deserve:
Hak etmek, layık olmak
Happen:
Tesadüfen …mek
Hes tate:
Tereddüt etmek
Hope:
Ummak, üm t etmek
Learn (How):
Öğrenmek
Know (how):
B lmek, tanımak
Offer:
Tekl f etmek
Plan:
Planlamak
Prepare:
Hazırlamak
Prom se:
Vaat etmek
Pretend:
G b davranmak
Refuse:
Ret etmek
Resolve:
Karar vermek
Seek- Try- Str ve:
…meye çalışmak
Tend:
Eğ l m nde olmak
Threaten:
Tehd t etmek
Undertake:
Üstlenmek
Would love:
Seve seve…mek
Condescend:
Tenezzül etmek
I can’t afford to buy such a car n these econom c cond t ons. (Ben bu ekonom k şartlarda böyle b r araba alacak
güçte değ l m.)
We dec ded to g ve up the project. (B z projeden vazgeçmeye karar verd k.)
They had to prom se to fulf l the r comm tment. (Onlar vaatler n yer ne get rmeye söz vermek zorunda kaldılar.)
Comm tment: söz, vaat, taahhüt.
To prom se: söz vermek
Comprom se: (komprumayz) uzlaşmak, ödün. KPDS’de en kr t k yerlerde 4-5 defa geçer. İy b l nmel .
Fulf l:
yer ne get rmek,yapmak
mplement:
Ach eve
Accompl sh:
Execute:
(eks kut) cra etmek
Carry out:
Bu lt:
Construct:
Manufacture:
Produce:
Perform:
Conduct:
Fulf l’den sonra yazılan f ller n heps onun eşanlamlısıdırlar. KPDS ç n çok öneml kel melerd r. İy b l nmel .
He should have tr ed to resolve the d spute. (Onun tartışmayı çözmeye çalışması gerek rd .)
Try:
…meye çalışmak, denemek
D spute:
tartışma, anlaşmazlık
Confluent:
Del berate:
D scuss:
Debate:
Argue:
The two governments refused to resume the talks. (Her k hükümet görüşmelere yen den başlamayı ret ett )
Refuse: ret etmek
Reject:
Turn down:
Talks:
görüşme
Resume:…e yen den başlamak, sürdürmek
He must have threatened to k ll us. (B z öldürmek ç n tehd t etm ş olmalı.)
Threaten: tehd t etmek
Not: Bu yapıları Türkçe’ye çev rmek öneml b r husustur. Moda mod b ld kten sonra Türkçe’ye uygun b r şek lde
çev rmek gerek r.
I happened to see h m. (Onu tesadüfen gördüm.)
Happen:
olmak
Happen + full Inf n t ve: tesadüfen ….mek.
He always tends to hurt people. (O genell kle nsanları nc tmeye eğ l ml d r.)
Tend: eğ l m nde olmak. (Türkçe’ye mey l, eğ l m anlamında “tandans” olarak s m hal geçm şt r.)
She consented to step down. (O çek lmeye razı oldu.)
Consent: …e razı olmak
Step down: ger adım aymak, çek lmek
I would love to come along w th you. (S z nle seve seve gel r m.)
Would love: seve seve …mek
Along w th: … le
She should not have condescend to take h s book. (Onun k tabını almaya tenezzül etmemel yd .)
Condescend: tenezzül etmek
You could have come to see me. (Ben görmeye geleb l rd n)
2.) Verb + Object + Inf n t ve
Bu kullanımda, yüklemden sonra b r nesne gel r ve ardından mastar kullanılır. Burada yüklem olarak kullanılan f ller b r
nesneden sonra mastar gerekt r rler. Bu gruba g ren f ller aşağıda sunulmuştur.
Allow- Perm t:
İz n vermek
Ask:
İstemek, R ca etmek
Recommend- Adv se:
Önermek, Tavs ye etmek
Cause:
Sebep olmak
Challenge:
Meydan okumak, Düelloya davet etmek
Command:
Emretmek
Compel- Force- Coerce: Zorlamak, Zorunda bırakmak
Encourage:
Cesaretlend rmek, Teşv k etmek
Enable:
Mukted r olmak, Mümkün kılmak
F nd:
Bulmak
Forb d:
yasaklamak
nv te:
Davet etmek
Not fy:
Haber vermek, B lg lend rmek
Obl ge:
Mecbur etmek, zorunda bırakmak
Order:
Emretmek, S par ş vermek
Rem nd:
Hatırlatmak
Requ re:
Gerekt rmek
Teach:
Öğretmek
Tell:
Söylemek
Tempt:
Ayartmak
Urge:
stemek, …e sevk etmek
Warn:
İkaz etmek, uyarmak
Want:
İstemek
The U.N has urged the Iraq Government to comply w th the resulot ons of the secur ty counc l. (B. M………………)
To Comply:
Resolut on:
Secur ty:
Counc l:
The teacher could have allowed us to play.(Hoca oynamamıza z n vereb l rd .)
No one can force me to g ve up smok ng. (H ç k mse ben s gara çmey bırakmaya zorlayamaz.)
Force: zorlamak
The doctor encouraged the pat ent to go home. (Doktor hastayı eve g tmeye cesaretlend rd .)
Cour:
kalp, yürek
Courage:
yürekl
Encourage: yüreklend rmek, cesaretlend rmek, mot ve etmek
Promote: mot ve etmek teşv k etmek (promos on)
Not: B r kalıbın y ce öğren leb lmes ç n sözcükler n değ şt r lerek tekrar tekrar yazılıp, Türkçe’ye çevr lmes
egzers zler yapılmalıdır.
The U N urged the U S A to l ft the embargo. (B M Amer ka’nın ambargoyu kaldırmasını sted .)
Urge: stemek (ş ddetle b r şey …)
Not: Çalışırken arada Türkçe cümleler yazıp İng l zce’ye çev rmek ver ml l ğ arttırır. İng l zce’den Türkçe’ye de çev r
yaparken cesaretl b r şek lde ver lmek stenen mesaj Türkçe’ye uygun b r şek lde fade ed leb lmel d r.
You ought to have warned us not to go there. (B z oraya g tmemek ç n uyarmış olmalıydınız.)
Negat ve Inf n t ve: Inf n t ve’ n önüne “not” get r lerek oluşturulur. “not to go” g b .
The nspector obl ged the m n ster to re gn. (müfett ş bakanı st fa etmeye mecbur ett .)
Inspector:
müfett ş
Spect:
bakmak
Inspect:
ın: ç ne, spect: bakmak, Inspect: İç ne bakmak = ncelemek
In spectator: ç ne bakan, nceleyen, = müfett ş
Spectator:
sey rc
Expect:
ex: dışarı, pect: bakmak, Expect: dışarı bakmak = beklemek, ummak
Respect:
tekrar tekrar bakmak, saygı göstermek
Attend:
b r yerde hazır bulunmak, devam etmek
Attendance: hazır bulunanlar, zley c ler
Obl ge:
mecbur etmek, zorunda bırakmak
He orders us to be ready at 11 o’clock. (Saat 11’de hazır olmamızı emred yor.)
Order: emretmek, s par ş etmek, düzen, sıra
They adv sed us to learn Engl sh. (İng l zce öğrenmem z tavs ye ett ler.)
You should ask h m to help us. (B ze yardım etmes n stemen gerek r.)
The doctor wasn’t able to compel to me to g ve up smok ng. (Doktor ben s garayı bırakmaya zorlayamadı.)
Compel = Force: zorlamak
Compuls ve: zorlayıcı
Compulsory: zorunlu
We had to forb d them to eat pork. (Onlara domuz et yemeler n yasaklamamız gerekt .)
To forb d: yasaklamak
To bar
To ban
To proh b t
Pork: domuz et
Kalmamızı r ca ed yor. (She ask us to stay.)
S lahları tesl m etmeler n sted k. (We wanted them to lay down the r arms.)
Lay down: tesl m etmek
G tmes ne z n vermemel yd n. (You should not have perm tted h m to go.)
Not: D kkat ed l rse bu f llerde mastar hep başkasına yaptırılıyor.
2.) Hem Nesne le Nem de Nesnes z Kullanılab lenler
Bu gruba g ren f ller hem nesnes z, hem de nesne le mastara geç ş yapab l rler. Yan bu grup f ller b r nc ve k nc
madde özell kler n b rl kte taşırlar. B rkaç tanes n örnek verecek olursak;
Ask:
İstemek
Beg:
R ca etmek, İstemek
Cl me:
İdd a etmek, savında bulunmak
Deserve- Mer t:
Hak etmek, layık olmak
Des re:
Arzu etmek
Expect:
Beklemek, Üm t etmek
Help:
Yardım etmek
Intend:
N yet nde olmak
Inv te:
Davet etmek
Request:
İstemek
Want:
İstemek
W sh:
D lemek
He asked to take part n the meet ng. (M t nge katılmayı sted .)
He asked me to take part n the meet ng. (M t nge katılmamı sted .)
Görüldüğü g b b r nc cümlede yüklem n ve mastarın öznes aynıdır. İk nc cümlede se yüklem n öznes “He”, mastarın
öznes se “me” d r.
To take part n:
katılmak
Part c pate:
katılmak
He can expect to w n the pr ze. (O ödülü kazanmayı umab l r.)
He can expect h s son to w n the pr ze. (Oğlunun ödülü kazanmasını umab l r.)
I w shed to be among you. (Aranızda olmayı d l yordum.)
I w shed you to be among us. (Aramızda olmanızı d l yordum.)
Among: arasında ( k den fazla nesne ç n)
Between: arasında ( k nesne ç n)
Örnekler
She deserves to be our cha rperson. (O başkanımız olmayı hak eder.)
Deserve:
layık olmak, hak etmek
Mer t:
layık olmak hak etmek, değer, mez yet
Mer tor ous:
övülmeye değer, değerl
Deservedly:
hakkıyla, haklı olarak
Deserv ng of: müstahak
The man cla med not to see the event. (Adam olayı görmed ğ n dd a ett .)
Cla m:
dd a etmek
Ful:
…lı
Event:
olay
Eventful:
Eventless:
olaysız
olaylı
Less:
…sız
You could have nv ted us to part c pate n the congress.(B z kongreye katılmaya davet edeb l rd n z.)
Gress:
ler g tmek, yürümek Regress:
ger g tmek
Progress:
ler ye g tmek
Bu konudak kel meler ve yapılar y ce kavranmalıdır. Türkçe’den İng l zce’ye; İng l zce’den Türkçe’ye çev r
egzers zler n n yapılması konuyu daha y kavratır.
4.) Mastar ve Sıfatların B rl kte Kullanımı
Bu başlık üç madde olarak anlatılacaktır. Madde ayırımı sıfatların değ ş k kullanımı le lg l d r. Her b r maddede
kullanılan sıfatlar ayrı ayrı ver lecekt r. Daha sonra örnekler ve Türkçe anlamları ver lecekt r.
1.
Careless:
D kkats z, hmalc
Cons derate:
Düşüncel , Saygılı
Incons derate:
Düşünces z, Saygısız
Fool sh:
Akılsız, ahmak, saçma, Aptal, Budalaca
Generous:
Cömert,
K nd:
Naz k
Unk nd:
Naz k değ l, Kaba
Pol te:
Naz k
Impol te:
Naz k değ l, Kaba
R ght:
Doğru, Haklı
Wrong:
Yanlış, Haksız
Rude:
Kaba
Normalde b r ne “naz ks n z” dend ğ nde “You are k nd” söylenecek d ye düşünülür. Ama İng l zce’de bu yapı
kullanılmaz. Bunun yer ne “İt s k nd of you” den r. Ders çalışırken bu kalıpları yazmak ve d ğer sıfatlarla yer
değ şt r lerek tekrar tekrar yazmak daha ver ml olacaktır. Eğer bu sıfatlardan sonra çek lmem ş b r f l gel rse bu mastar
olmak zorundadır. Bu konudan alınması gereken mesaj “sıfatlardan sonra mastar kullanıldığı ve bu kalıpların çev r
mantığının y kavranması gerekt ğ d r.
It s k nd of you. (Naz ks n z.)
It s mpol te of h m. (O naz k değ ld r.)
It s very k nd of you to help me. (Bana yardım ett ğ n z ç n çok naz ks n z.)
It was very cons derate of h m to carry our luggages. (Val zler m z taşıdığı ç n çok düşüncel yd .)
Görüldüğü g b bu kullanımda bel rt len sıfatlardan sonra mastar kullanılmaktadır. Örnek olarak cümleler n zamanı
değ ş k olab l r.
2.
Bu maddede kullanılan sıfatlar şunlardır:
Afra d:
Korkmuş
Anx ous:
İstekl (can atacak şek lde)
Ashamed:
utanmış
Careful:
D kkatl
Cur ous:
Meraklı
Determ ned:
Kararlı
Eager:
İstekl
Glad:
Memnun
Qu ck:
Hızlı
Reluctant:
İsteks z (İrreluctant: stekl )
W ll ng:
İstekl (Unw ll ng: steks z.)
Ept:
…e eğ l ml
L kely:
Muhtemel
Unl kely:
Muhtemel olmayan
Bound- Sure- Certa n:
Kes n
L able:
…e eğ l ml
He s bound to succeed n the exam th s t me. (Onun sınavı zamanında başaracağı kes nd r. Veya O kes nl kle
zamanında sınavı başaracak.)
Turkey s bound to s gn the agreement. (Türk ye’n n antlaşmayı mzalaması kes nd r.)
He s reluctant to lend us money (O b ze ödünç para vermeye steks zd r.)
We are all qu te w ll ng to make sacr f c es our fam ly. (Hep m z a lem z ç n fedakarlık yapmaya oldukça stekl y z.)
Sacr f ce: Kurban, Fedakarlık
Man s always l able to make error. ( nsanoğlu da ma hata yapmaya eğ l ml d r.)
To err:
hata yapmak Error: hata
Unerr ng:
sabet
My students are w ll ng to learn Engl sh. (Öğrenc ler m İng l zce öğrenmeye stekl d rler.)
He s unl kely to accept your offer. (Onun tekl f n z kabul etmes olası değ ld r veya O muhtemelen tekl f n z kabul
etmeyecekt r.)
Not: Konuyu şlerken sınırlı sayıda örnekler ver l yor. Bu nedenle bütün sıfatları çerecek örnek ver lem yor. Ver len
cümlelerde veya yen cümleler kurarak l stede olan bütün sıfatları kullanmak daha kalıcı b r öğrenme sağlayacaktır.
Ayrıca yazılan her cümlen n sorusunu, olumsuzunu yazarak çalışmak gerek r. Y ne yazılan her cümley telâffuz etmek,
yapısını bozmadan Türkçe’ye uygun b r şek lde çev rerek çalışmak ver ml l ğ arttıracaktır.
3.
İk nc maddede özne k ş veya zam rd . Bu maddede se mastar, özne durumuna geçer. Örneğ n; “İng l zce öğrenmek
kolaydır” fades n n İng l zces normalde“To learn Engl sh s easy.” şekl nde olmalıdır. Ama gramat kal olarak bu
maddede olduğu g b eğer mastar özne durumunda se cümlen n sonunda yazılır ve özne olarak “It” yazılır. Bu
maddeye g ren sıfatlar tamamen anlatılan mantık le kullanılırlar. Bu kullanımdak “It” b l nen anlamdak g b değ ld r.
Yukarıdak fadey bu açıklamalar doğrultusunda yazarsak; “ t s easy to learn Engl sh. (İng l zce öğrenmek kolaydır.)
şekl nde olur. Bu maddede kullanılan sıfatlar şunlardır:
Assum ng:
Eğlencel
D ff cult:
zor, güç
Exc t ng:
heyecanlı
Interest ng:
İlg nç, Enteresan
Bor ng:
Sıkıcı
Easy:
Kolay
Hard:
Sıkı
Imposs ble:
mkansız
Poss ble:
mümkün
Important:
öneml
Essent al:
Temel, esas
Necessary:
Gerekl
Imperat ve:
Gerekl , Zarur
Urgent:
Ac l
Adv sable:
Tavs ye ed leb l r
It s mposs ble to overcome th s ssue. (Bu sorunun üstes nden gelmek mkansızdır.)
It was very d ff cult to conv nce h m. (Onu nandırmak çok güçtür.)
Conv nce: İnandırmak
It s rather d ff cult to get along w th her. (Onunla geç nmek oldukça güçtür.)
To get along w th: … le geç nmek, anlaşmak
It s hard to cope w th these problems. (Bu problemler n üstes nden gelmek zordur.)
Cope w th: Üstes nden gelmek, mücadele etmek. KPDS ç n çok öneml b r kel med r. 3-4 defa sorulmuş. Edatı veya
f l y ne sorulab l r. İy öğrenmek gerek r.
Yukarıdak cümleler “…öğrenmek kolaydır, … nandırmak güçtür, …üstes nden gelmek zordur “ g b genel b r anlatımı
fade ederler. Daha önce de açıklandığı g b ster çek lm ş, ster çek lmem ş b r f l olsun önces ne özne sonrasına
nesne gel yordu. Bu kullanımda da mastarı gerçekleşt ren, yüklem n öznes nden ayrı b r özne se,bunun mastardan
önce yazılması gerek r. Ama bu da anlam karmaşasına sebep olmaktadır. Bu karmaşayı önlemek ç n mastarın
öznes nden önce “for” edatı yazılmaktadır. Burada sadece for edatı kullanılır, başka edat kullanılmaz. Örneğ n;
It s hard for us to cope w th these problems. (B z m ç n bu problem n üstes nden gelmek zordur.)
It s mposs ble for you to persuade me. (S z n ç n ben kna etmek mkansızdır veya ben kna etmen z mkansızdır.)
İt was necessary for h m to subm t the report unt l the next day.(Onun ertes güne kadar raporu sunması gerek r.)
To subm t- To present:
Sunmak
Represent:
Yen den sunmak
Presentat on:
Sunuş
Çek ms z f l n kullanıldığı üç yapıdan b r de Inf n t ves’lerd r. Mastar hareketler nde Inf n t ves’lerden faydalanılır.
Hemen sonrasında Inf n t ve alan f ller n sayısı yaklaşık 10–15 taned r. Burada en öneml ler nden b rkaç örnek
ver lecekt r. Bu gruba g ren f ller l ste hal nde aşağıda sunulmuştur. Bu yapıda, yüklemden hemen sonra Inf n t ve
geld ğ ç n hem yüklem n hem de Inf n t ve’ n öznes aynıdır.
Appear- Seem- Look:
Görünmek
Can afford:
Gücü yetmek
Cla m:
İdd a etmek
Consent:
…e razı olmak
Dec de:
karar vermek
Demand:
İstemek, talep etmek
Deserve:
Hak etmek, layık olmak
Happen:
Tesadüfen …mek
Hes tate:
Tereddüt etmek
Hope:
Ummak, üm t etmek
Learn (How):
Öğrenmek
Know (how):
B lmek, tanımak
Offer:
Tekl f etmek
Plan:
Planlamak
Prepare:
Hazırlamak
Prom se:
Vaat etmek
Pretend:
G b davranmak
Refuse:
Ret etmek
Resolve:
Karar vermek
Seek- Try- Str ve:
…meye çalışmak
Tend:
Eğ l m nde olmak
Threaten:
Tehd t etmek
Undertake:
Üstlenmek
Would love:
Seve seve…mek
Condescend:
Tenezzül etmek
EXAMPLES
I hope to go there. (Oraya g tmey üm t ed yorum.)
He pretends to be a beggar. (B r d lenc g b davranıyor.)
I would love to go to that party. (O part ye g tmey çok sterd m.)
RELATIVE PRONOUNS
İlg zam r demekt r. KPDS’ de d rek olarak ya b r soru gel r veya gelmez. Ama çev r , anlama g b k l t noktalarda
oldukça sık geçen b r konudur. D ğer gramer b lg ler çok y b l nse b le bu konuda eks kl k varsa hem sınav hem de
genel anlamda İng l zce b lg s açısından sıkıntı var demekt r. Bu nedenle mutlaka çok çok çalışılması gereken öneml
b r konudur.
İng l zce’de cümle “özne, yüklem ve nesne” yapısı üzer ne kurulur. Bu üçlü yapı temel yapıdır. Yerler ve sıralaması
değ şmez. Özne ve yüklemden sonrak yapılar ops yoneld rler. Olsa da, olmazsa da olur. B r cümlede tüm hareketler
yüklem etrafındadır. Özne yüklem yapan, nesne yüklemden etk lenend r. Tümleçler se yüklem n nerede, ne zaman,
nasıl yapıldığını açıklayan öğelerd r. Yan b r cümlede temel öğe yüklemd r. Yüklem tek başına da b r cümle olab l r.
Ama yüklems z b r cümle olamaz. Yükleme k m, ney , nerede, ne zaman, nasıl g b sorular sorarak cümlen n d ğer
öğeler n buluruz.
Bu açıklamalardan sonra yapı olarak b r cümle b ç m n yazacak olursak;
Özne + Yüklem + Nesne +hal zarfı + yer zarfı + zaman zarfı şekl nde olur.
Özne, yüklem, Nesne: Yerler ve sıralaması bu şek lde olup, sab tt r.
Tümleç: Nesneden sonrak yapılar tümleçt r. Doğru yazılımı yukarıdak şek lded r. Ama özell kle konuşma d l nde yer
ve sıralamaları değ şeb l r.
B r örnek üzer nde bu yapıları görel m.
Ben İng l zce’y geçen yıl İng ltere’de y b r b ç mde öğrend m.
I learnt Engl sh well n England last year.
Dün onu okulda fark ett m. (I not ced h m at the school yesterday.)
Ben pahalı b r araba satın aldım. (I bought an expens ve car.)
Bu cümledek “an expens ve car” b r sıfat tamlamasıdır. Buradak “a” art kel “car” ç nd r. B r s m önüne b r n teleme
sıfatı geld ğ nde-İng l zce’de sıfat da ma sm n önüne yazılır- bu sıfat s m le art kel arasına gel r. Burada ses uyumunu
sağlamak ç n “a” art kel “an” hal ne dönüşmüştür.
The people ( nsanlar)
the r ch people (zeng n nsanlar) g b .
B r sıfat sözcüğü yar ne aynı görev gören b r cümlec k de geleb l r. Bu durumda bu cümlec ğ n sm “sıfat cümlec ğ ”
olur. Cümlec kler n kurulma mantığı da cümle kurma mantığı g b şler.
Ş md sıfat yer ne sıfat cümlec kler kullanılan ve lg zam rler le b rb rler ne bağlanan kompleks cümleler görel m. İlg
zam rler hem zam r hem de bağlaç g b görevl d r.
1.) I rece ved the report. (Raporu aldım.) You had sent the report. (Raporu gönderm şt n)
2.) I found the book. (K tabı buldum.) The book was mportant. (K tap öneml yd .)
Bu cümleler kend aralarında b rleşt recek olursak;
I rece ved the report, wh ch you had sent. (Gönderm ş olduğunuz k tabı aldım.)
D kkat ed l rse bu cümlede nesne konumunda olan “the report” kel mes lg zam r olan “wh ch” le yer değ şt rd .
“wh ch” aynı zamanda k cümley b rb r ne bağlayarak bağlaç olarak şlev gördü. “wh ch you had sent”cümlec ğ
“Relat ve pronoun, Relat ve Clouse veya Adject ve Clouse” olmak üzere üç şek lde adlandırılab l r.
Not: Nesne ken lg zam r le kısaltılanlar Türkçe’ye “…dığı” olarak çevr l r. Başka b r değ şle lg zam r nden sonra
“özne” varsa Türkçe’ye “…dığı” olarak çevr l r
I found the book, wh ch was mportant. (Öneml olan k tabı buldum.)
Bu cümlede se özne konumunda olan “the book” kel mes , lg zam r olan “wh ch” le yer değ şt rd .
Not: Özne ken lg zam r le kısaltılanlar Türkçe’ye “…en, …an” olarak çevr l r. Başka b r değ şle lg zam r nden sonra
f l varsa Türkçe’ye “…en, …an” olarak çevr l r.
Wh ch: Cansızlar ve hayvanlar ç n kullanılır
Who: İnsanlar ç n kullanılır.
Hem who hem de wh ch yer ne “that” kullanılab l r. İk s de nesnel formda ken “…dığı”; öznel formda ken “…en, …an”
olarak çevr l r.
İlg zam r nden sonrak cümle b r cümlec k olur ve önces ndek sm n teler. Türkçe’ye çev r rken bu cümlec ğ n anlamını
s mden önce söylemek gerek r.
The agreement, wh ch they s gned. (Onların mzaladığı anlaşma)
The workers who I met. (Karşılaştığım şç ler.)
The man who you are wa t ng for. (Bekled ğ n z k ş .)
Not: Cümlec ğ n zamanını kest reb lmek gerek r. Son KPDS sınavlarında özell kle sorulan kısmı burasıdır. Test
çalışmalarında ayrıca bunun üzer nde durulacaktır.
Not: Türkçe’de yan cümlec kler n özneler “ın” ek eklenerek söylen r. Çev r yaparken Türkçe’n n bu özell ğ ne d kkat
ed lmel d r.
The sc ent st who dev sed th s method. (Bu metodu bulan b l m adamı.)
Dev sed: bulmak
The student who won the scholarsh p. (Bursu kazanan öğrenc .)
A car, wh ch runs 100 m les on hour. (Saatte 100 m l g den araba.)
Not: İlg zam r n n önünde mutlaka b r s m vardır ve yan cümlec k bu sm n teler.
Unfortunately, we cannot publ sh the art cle wh ch you have sent. (Maalesef gönderd ğ n z makaley
yayınlayamıyoruz.)
*** Eğer “the art cle”ı n teleyen b r sıfat kel mes olsaydı “art cle”den önce yazılması gerek rd . “the art cle” b r sıfat
cümlec ğ le n telend ğ ç n b r lg zam r le sonrasından gelm şt r. Çev r de sıfat cümlec ğ n n anlamı s mden önce
söylen r. KPDS’de geçen cümleler n % 70-80’ n bu yapıdadır.
He had to d sm ss the boy who made no se. (Gürültü yapan çocuğu kovmak zorunda kaldı.)
D sm ss: kovmak
The man who robbed the bank was caught by the pol ce. (Bankayı soyan adam pol s tarafından yakalandı.)
Not: Bu cümlede “adject ve clause”, özne konumunda olan b r sm n tel yor. Yukarıdak cümlelerde se nesne
konumunda olan s mler n tel yordu.
We have many problems that we have to solve. (Çözmek zorunda olduğumuz çok problem m z var)
The women who are work ng n bad cond t on are demand ng soc al secur ty. (Kötü koşullarda çalışan bayanlar
sosyal güvenl k st yorlar.)
İlg zam r n n alanı nereye kadardır????
*** Eğer özney n telem şse k nc b r yükleme kadardır.
*** Eğer nesney n telem şse cümle sonuna kadar devam eder.
The boy who we saw yesterday found the money, wh ch you lost. (Dün gördüğümüz çocuk kaybett ğ n z parayı
buldu.)
The two s des who were n confl ct s gned a new agreement wh ch would last for centur es. (Çatışma hal nde olan
her k taraf, asırlarca sürecek olan yen b r antlaşma mzaladılar.)
In confl ct: çatışma hal nde olma
Last: sürmek
The man who comm t ten the cr me was arrested. (C nayet şleyen adam tutuklandı.)
Arrest: tutuklamak
My father, who comm tted the cr me, was arrested. (C nayet şleyen babam tutuklandı.)
Eğer sıfat cümlec ğ b r c ns sm n tel yorsa k onu tanımlıyor demekt r, lg zam r n n bu kullanımına “def n ng relat ve
pronouns” den r. Eğer özel b r sm n tel yorsa buna da “Non-Def n ng relat ve pronouns” den r. Çünkü özel s mler bell
olma n tel ğ nded r. Tanımlanmaya ht yaçları yoktur. İlg zam r cümlec ğ sadece ek b r açıklama ver r.
İlg zam r cümlec ğ atıldığında cümlen n anlamı bozuluyorsa “Def n ng lg zam r ”, bozulmuyorsa “Non-Def n ng lg
zam r ” olduğu anlaşılır.
İng l zler parantez kullanmadığından Non-Def n ng yapılarda sıfat cümlec ğ v rgül (,) arasında fade ed l r. V rgül
duraklama demekt r. Konuşmada se böyle cümleler söylen rken v rgüllerde duraklayarak söylenmes gerek r.
Not: Non- Def n ng yapılarda lg zam r yer ne “that” kullanılmaz. Bu çok öneml b r özell kt r. KPDS’de sorulur. İy
b l nmel .
Turkey, wh ch we v s ted last year, s a lead ng country n the m ddle- East. (Geçen yıl z yaret ett ğ m z Türk ye
Ortadoğu’da l der b r ülked r.)
Our dean, who stud ed abroad, speaks French fluently. (Yurt dışında öğren m gören dekanımız Fransızca’yı akıcı b r
şek lde konuşur.)
İlg Zam rler , sm nden de anlaşılacağı g b zam rd rler ve ayrıca bağlaç olarak da k cümley b rb r ne bağlarlar. Bu
konu le lg l b l nmes gereken b r nc husus budur. İk nc husus se İlg Zam rler n n her zaman b r sm n yanında
kullanıldığıdır. B r s mden sonra gel rler ve bu sm b r sıfat g b n telerler. Bu nedenle bunlara “Sıfat Cümlec ğ ” de
den r.
The nformat on wh ch / that you gave was nadequate. (Verd ğ n z b lg ler yeters zd .)
Adequate: yeterl , uygun
Inadequate: yeters z, uygun olmayan
The people who / that were wa t ng for you went away.(S z bekleyen nsanlar çek p g tt ler.)
To go away: çek p g tmek, dağılmak (g tme bell b r noktaya olmadığından)
İlg Zam rler n n Edatlar İle Kullanımı
I saw the book, wh ch you are look ng for. (Aradığınız k tabı gördüm.)
Yukarıdak cümle lg zam r le kısaltılmadan bağlanmadan önce k ayrı cümle şekl nded r:
I saw the book.
Ve
You are look ng for the book şekl nde
Görüldüğü g b “look” f l “for” edatı le nesneye (the book) geç ş yapmıştır. Yan “for” edatı nesneye a tt r. Cümle lg
zam r le b rleşt r l rken, lg zam r nesne konumunda olan “the book” yer ne kullanılır. O halde kend s ne a t olan edat
da lg zam r n n yanına taşınab l r. Bu açıklamaya göre cümlem z şu şek lde de yazab l r z k k s de aynı anlamdadır:
I saw the book for wh ch you are look ng. (Aradığınız k tabı gördüm.)
She d sm ssed the student who you talked about. (Hakkında konuştuğunuz öğrenc y kovdu.)
She d sm ssed the student about whom you talked. (Hakkında konuştuğunuz öğrenc y kovdu.)
D sm ss: kovmak
Not: İk cümlen n aynı anlamda olduğuna ve edat hareket n n sadece nesnel formda olan lg zam r le yapıldığına
d kkat ed n z.
Not: İlg zam rler n n edat le kullanımında KPDS ç n çok öneml olan k özell ğ vardır k çok y b l nmel :
1. Edat le b rl kte “that” kullanılamaz.
2. “who” lg zam r edat le kullanılırsa “whom” a döner.
My car, wh ch I pa d ten thousand dollars for, was broken down. (On b n dolar öded ğ m arabam bozuldu.)
My car for wh ch I pa d ten thousand dollars was broken down. (On b n dolar öded ğ m arabam bozuldu.)
He s not a person on whom you can rely. (O güveneb leceğ n b r değ ld r.)
Rely on:
güvenmek
Rel able:
güven l r
Unrel able: güven lmez
Rel ab l ty: güven l rl k
Not: Bu k farklı kullanım b r ht yaçtan doğmuştur. Daha sonra göreceğ m z lg zam rler n n kısaltılması konusunda
mantığı açıklanacaktır.
Pollut on s a ser ous problem for wh ch we must f ght. (Çevre k rl l ğ mücadele etmem z n gerekt ğ c dd b r
sorundur.)
F ght for:
Combat:
mücadele etmek, savaşmak, dövüşmek.
Struggle for:
Phrasal Verbs: Dey msel f l demekt rler. B r f l kökü ve b r edattan oluşurlar. Örneğ n; “G ve”, vermek anlamındadır.
“up” edatını alıp “g ve up” Pharasal verb” n oluşturur ve bu da “bırakmak, vazgeçmek” anlamındadır. İng l zce’de 1000’
e yakın Pharasal verb vardır. Görüldüğü g b edat le pharasal verb oluşarak yen b r anlam ortaya çıktı. Eğer edat f l
kökünden ayrılırsa artık yapı pharasal verb olma n tel ğ n kaybeder.
Her pharasal verb’ün mutlaka b r eş anlamlısı vardır. Örneğ n; “g ve up” ın eş anlamlısı “qu t” t r. Amer kan İng l zc s nde
pharasal verb’ler çok kullanılır.
Not: Pharasal Verb’lerde edatlar ayrılmadığından lg zam rler le b rl kte hareket edemezler. Çünkü edatın ayrılması
durumunda yapı pharasal verb olma n tel ğ n kaybeder ve anlamı değ ş r. Öneml b r özell kt r. İy b l nmel d r.
They d dn’t l ke the study, wh ch we carr ed out. (Yaptığımız çalışmalardan hoşlanmıyorduk.)
Bu cümledek “Carry out” tek “out” edatı lg zam r n n yanına çek lemez. Çünkü pharasal verb’dür.
Th s s the woman on whom we performed the operat on. (Bu amel yat ett ğ m z kadındır.)
The cr me of wh ch he was accused was very len et. (Suçlandığı suç çok haf ft .)
Len ent: haf f
Accuse: suçlamak
Arra gn: suçlamak
Blame: ayıplamak, suçlamak
She lost her bag n wh ch there was a lot of money. (O ç nde çok parası olan çantasını kaybett .)
There be: bulunmak, var olmak
There must be someth ng, wh ch we can do. (Yapab leceğ m z b r şey olmalıdır.)
The car n wh ch we were had had brakes. (İç nde olduğumuz araba bozulmuştu.)
H s stepfather, wh t whom he s l v ng, s not k nd to h m. (B rl kte yaşadığı babası ona karşı naz k değ ld .)
***Non- Def n ng yapı olduğu ç n v rgülün kullanımına ve edat le kullanıldığı ç n “who”nun “whom”a döndüğüne d kkat
ed n z.
The horse on wh ch he was kept stopp ng to eat grass. (Üzer nde olduğu at, ot yemek ç n hep durdu.)
Burada “keep” n özel kullanımlarına d kkat çekmek gerek yor.
Keep (kept, kept): tutmak, saklamak, şletmek………………..otuza yakın anlamı var.
Keep on + V1+ ng : …….meye devam etmek
Keep + V1+ ng :
durmadan ………mek
He kept on speak ng. (O konuşmaya devam ett .)
He kept speak ng. (O durmadan konuştu.)
“Stop” f l ç n de benzer b r özell k vardır.
Stop + Gerund:
………meye ara vermek
Stop + Inf n t ve: ……… ç n durmak
We stopped smok ng. (S gara çmeye ara verd k.)
We stopped to smoke. (S gara çmek ç n durduk.)
OF WHOM ve OF WHİCH
…k onu, …k onların anlamında da çevr leb l rler.”of whom” canlılar ç n; “of wh ch” cansızlar ç n kullanılır. bu k lg
zam r b r grup sm nde bazılarını tanımlarken kullanılır.
I have four sons who are students. (Öğrenc olan dört oğlum var.)
Bu cümlede sıfat cümlec ğ (öğrenc olan) çocukların heps n n teler. Pek bu dört çocuğun heps değ l de, k s veya üçü
öğrenc olsa cümlem z nasıl söyleyeceğ z? İşte burada “of”whom ve of wh ch” devreye g rer.
Eğer k s öğrenc olan dört çocuk var se cümle şöyle kurulur:
I have four sons, two of whom are students. (İk s öğrenc olan dört oğlum var.)
V rgüle ve gruptan bel rt lmek stenen sayının lg zam r nden önce geld ğ ne d kkat ed n z. Bu kullanımda artık sıfat
cümlec ğ dört çocuğu değ l; lg zam r nden önce gelen ve çocuklardan k s n bel rten “two”yu n teler.
He had many houses, wh ch were n Ankara. (Onun Ankara’da olan b r çok ev vardır.)
He had many houses, some of wh ch were n Ankara. (Onun, bazıları Ankara’da olan b r çok ev vardır.)
My fr end has three cars, on of wh ch s a fore gn mark. (Arkadaşımın b r yabancı markaolan üç arabası vardır.)
I have three fr ends, for one of whom I bought a present. (B r s ç n hed ye aldığım üç arkadaşım vardır.)
I have got a hundred students, forty of whom are marr ed. (Kırkı evl olan yüz öğrenc m vardı.)
Not: İlg zam rler n n kullanımında zaman uyumu olmaz.
WHOSE
…k onun, …k onların anlamındadır. İyel k bel rten zam rd r. Son on yılın KPDS sınavlarında en çok sorulan lg
zam r d r. Sınav tekn ğ kolay, uygulaması zordur. Hem canlı hem de cansızlar ç n kullanılır. d rek sorulması beklenen
b r konudur.
The woman who was wounded was carry ng. (Yaralanan bayan ağlıyordu.)
Wound: yaralamak, …..ın gönlünü kırmak
The woman whose husband was wounded was cary ng. (Eş yaralanan bayan ağlıyordu.)
Not. Mutlaka ama mutlaka “whose”dan önce ve sonra b r s m olmalıdır. Sonrasında b r zam r veya başka b r kel me
gelemez. Sonrasında gelen sm n önünde kes nl kle “the” art kel olamaz. Bu özell k posess ve’l kten
kaynaklanmaktadır.
I bought a car whose eng ne was out of order. (Motoru bozuk olan b r araba aldım.)
The houses whose roofs were shak ng n the storm collapsed. (Çatıları fırtınada sallanan evler yıkıldı.)
Collapse: yıkılmak
Our manager, whose son stud es n the USA, w ll go there next month.
(Oğlu USA’ da okuyan müdürümüz önümüzdek ay oraya g decek.)
İlg Zam rler konusunda ş md ye kadar gördüğümüz, konunun gramat kal boyutuydu. B r de bu konuda kısaltmalar var.
Asıl problem kısaltmalarda çıkmaktadır. Bu kısaltmaların uygulamada görülmes ve çözülmes çok öneml d r. Konunun
espr s budur. İy kavranırsa anlama ve çev r ye yönel k rahatlama sağlanır.
Ayrıca yaklaşık 50 sayfalık not ver lecek. Bu not hem gramer hem de kel meler çerecek. Aralıklı öğrenmey (yaklaşık
üç ay ç nde) uygulayarak bu notu y öğrenmek KPDS ç n çok öneml b r avantaj sağlayacaktır.
Gördüğümüz lg zam rler dışında da pek sık kullanılmayan bazı lg zam rler vardır. Bunları da öğrend kten sonra
kısaltmalara geçeceğ z.
DİĞER İLGİ ZAMİRLERİ
Where: …k oraya, …k orada. N telenen s m yer sm se kullanılır.
When: …k o zaman. N telenen s m b r zaman sm se kullanılır.
Why: …k onun ç n. N telenen s m b r sebep sm se kullanılır.
Bu lg zam rler n n üçü de cansızlar ç n kullanılır. “wh ch” n alternat fler d rler. Bunlardan en sık kullanılanı “where”d r.
Bazı sınavlarda “where”n n sorulduğu görülür. D ğer k s nden pek soru gelmez.
The hotel where we stayed last year was closed down. (Geçen yıl kaldığımız otelkapatıldı.)
Close down: kapatmak (b r kapıyı kapatmak sadece “close” le söylen r. Soyut anlamda b r şey kapatmak)
Eğer bu cümlede lg zam r n n yer boş bırak lsa ve şıklarda da “wh ch” ve “where” olsa “where” terc h ed lmel d r.
Ayrıca “at wh ch” de where yer ne kullanılab l r.
The hotel, wh ch we bought last year, was full of tour st. (Geçen yıl aldığımız otel tur st doluydu.)
Full of: b r şey le dolu.
Bu cümlede “where” kullanılamaz. Çünkü “…k orada b z aldık” g b b r anlam çıkar. Bu nedenle “wh ch” kullandık.
Demek k “wh ch ve where” terc h cümlen n anlamı çözülerek yapılmalıdır.
I cannot forget the moment when we f rst met. (İlk karşılaştığımız anı hatırlamıyorum)
“when” kullandık. Çünkü n telenen s m b r zaman sm se “wh ch” yer ne “when” terc h ed l r.
I can not understand the reason why they have res gn. (Onların n ç n st fa ett kler n anlayamıyorum)
“why” çok nad r kullanılır. Sadece “the reason” le b rl kte kullanılır. Bu üç lg zam r nden en sık kullanılanı “where”d r.
Bu üç kullanım da genell kle nesnel formda olup “….dığı” şekl nde çevr l rler.
What
Mayıs KPDS’de çok sık rastlanır. Öneml b r lg zam r d r. En öneml özell ğ kend s nden önce b r sm n
kullanılmadığıdır. Bu özell k “what”ın en öneml ayırt ed c özell ğ d r.
O zaman akla şöyle b r soru gelmel d r. Madem k önces nde b r s m yok pek “what” lg zam r olarak ney n teler? Bu
soruya cevap vereb lmek ç n “what”ın or j n ne nmek gerek r. Aslında “what” s m olarak “the th ng” den gelmekted r.
“the th ng”de b r s md r ve kend s nden sonra lg zam r olarak “wh ch” veya “that” gel r. Bu durumda eğer “what”
kullanılırsa “the th ng that” n yer n alır. Bu nedenle “what”tan önce s m yoktur. Örnek üzer nde bu açıklama daha y
anlaşılacaktır.
The th ngs that you sa d were not true. (Söyled ğ n z şeyler doğru değ ld .)
Bu cümlede yukarıdak açıklamalar doğrultusunda “the th ngs that” yer ne “what” kullanırsak cümlem z şöyle olur:
What you sa d was not true. (Söyled ğ n z doğru değ ld .)
“what” kullanılırken, yer n aldığı “şeyler” n tek l-çoğul durumu bel rs zd r. İng l zce’de bel rs zl k durumunda da ma tek l
kullanıldığından “what” le her zaman tek l kullanılır. Çev r s nde de genell kle “şey” söylenmez.
I cannot understand what you speak. (Konuştuklarınızı anlayamıyorum veya Ne konuştuğunuzu anlayamıyorum.)
Cannot: kullanımı b r sürekl l ğ fade eder. Can’t: kullanımı b r noktada olan olayı fade eder.
“what” da b r lg zam r olduğundan duruma göre “…en …an” veya “…dığı” şekl nde çevr l r.
What s cla med cannot be approved. (İdd a ed lenler onaylanamaz.)
The th ngs that are cla med cannot be approved. (İdd a ed len şeyler onaylanamaz.)
Görüldüğü g b k s n n de anlamı aynıdır. Eğer “the th ngs that” yer ne “what” kullanılmış se çev r de “şey”
söylenmemes daha uygun olur. Zaten “şey” dememek ç n bu kullanıma g d lm şt r.
What s mportant s your health. (Öneml olan sağlığınızdır.)
What they put forward can’t be just f ed.(Onların ortaya koydukları haklı göster lemez.)
Put forth / forward: ortaya koymak
Just:
doğru, dürüst, adaletl , haklı
Justly:
haklı olarak
Justness:
doğruluk, dürüstlük, haklılık
Just ce:
adalet, mahkeme, yargıç, dürüstlük, hak b l rl k
Just f able:
hak ver leb l r, savunulab l r
Unjust f able:
hak ver lemez, savunulamaz
Just f cat on:
haklı neden, gerekçe, haklı gösterme
Just fy:
haklı göstermek, tem ze çıkarmak
What you are do ng s not cons stent w th what you are say ng.(Yaptıklarınız söyled kler n z le tutarlı değ l.)
Cons st w th: … le tutarlı, … le uyuşan. (Sıfat ve edattan oluşan b leş k r edattır. İng l zce’de genell kle sonu “ent” le
b ten kel meler sıfattırlar.)
Those Yapısı
Bekleyen öğrenc ler, bekleyen nsanlar, bekleyen k ş ler g b fadeler yer ne bazen “bekleyenler” ter m kullanılmaktadır.
Bu özell k bütün d llerde vardır. İlg zam rler n n olduğu b r cümley bu şek lde kurarsak yapı nasıl olur??
The students who are wa t ng for you want to see you. (S z bekleyen öğrenc ler s z nle görüşmek st yorlar.)
Bu cümley “S z bekleyenler s z nle görüşmek st yorlar” şekl nde yazacak olursak;
Those who are wa t ng for you want to see you. (S z bekleyenler s z nle görüşmek st yorlar.)
“those” genelde çoğullar ç n kullanılır. Eğer n telenen s m söylenmek stenmezse mutlaka “those” kullanılmalıdır.
Zaten İng l zce’de eğer s m kullanılmıyorsa mutlaka onun yer ne b r zam r kullanılır kuralı vardır. Öneml d r, y
öğren lmel .
Those who study more are usually successful. (Daha fazla çalışanlar genell kle başarılıdırlar.)
Those who you talked to. (S z n konuştuklarınız.)
D ğer lg zam rler konusundan özell kle “what” ve “those” kullanımını y b lmek gerek r. “what” görüldüğü yerde “the
th ngs that”; “those” görüldüğü yerde “people” yazmak ş m z daha da kolaylaştıracaktır.
İlg Zam rler nde Kısaltma
Özne durumunda (…en, …an) ken kısaltma:
1.) Act ve cümlelerde
B r kompl ke cümlede b r temel cümle (ma n clouses) ve b r yan cümlec k (subord nate clouses) vardır. Ma n clouse’da
kes nl kle kısaltma yapılamaz. Kısaltma yan cümlec kte yapılır. Konumuz sıfat cümlec kler olduğuna göre yapacağımız
kısaltma sıfat cümlec ğ nde olacaktır. (Bu konuya hak m yet ç n bell puçları gel şt r leb l r.)
I don’t approve of the events wh ch are occurr ng n the area. (Bölgede meydana gelen olayları onaylamıyorum.)
Ma n clause: I don’t approve of the events. (Olayları onaylamıyorum.)
Subord nate clauses: The events are occurr ng n the area. (Olaylar bölgede meydana gel yor.)
Kısaltma yapılırken lg zam r le beraber “be” f l de cümleden atılır. Çünkü sadece lg zam r kısaltılsa “…en, …an”
anlamı ver lemez. Bu yüzden lg zam r le beraber “be” f l de kısaltılır. Ger ye sadece “gerund” kalır ve “…en, …an”
anlamı ver lm ş olur. O halde cümlem z kısaltılmış şekl yle
I don’t approve of the events occurr ng n the area. (Bölgede meydana gelen olayları onaylamıyorum)
Gel şt receğ m z pucu: Eğer b r cümlede b r s mden hemen sonra b r “gerund” varsa burada b r lg zam r kısaltması
vardır demekt r.
Occur: olmak, vukuu bulmak, meydana gelmek
Approve of: … onaylamak, … tasv p etmek (of: …nın demekt r. İng l zce’de …nın onaylamak d ye söylen r. Türkçe’de
bu … onaylamak şekl nde sm n “ ” –k İng l zces “to”dur- hal yle söylen r. Ama gerçek edatı “of”tur. Türkçe mantığının
böyle olmasından dolayı KPDS’de geleb l r. Bununla b rl kte böyle yapıda olan d ğer f ller de öğrenmek gerek r.)
The women work ng. (Çalışan bayanlar.)
The students demonstrat ng. (Göster yapan öğrenc ler.)
The PM v s t ng Germany. (Almanya’yı z yaret eden Başbakan.)
Kısaltmadan sonra yan cümlec k tek b r sıfat sözcüğü g b başa da alınab l r. Ama yaygın kullanım yukarıdak g b d r.
Yan yukarıdak fadeler şöyle de yazılab l r:
The work ng women. (Çalışan bayanlar.)
The demonstrat ng students. (Göster yapan öğrenc ler.)
The v s t ng Germany PM. (Almanya’yı z yaret eden Başbakan.)
Kısaltma yapılmış yan cümlec klerde olayların zamanı bel rs zd r. Ma n clouse’dan kısaltılan olayların zamanı
çıkarılab l r.
The ch ldren who make no se. The ch ldren who mak ng no se. (Gürültü yapan cocuklar.)
Kısaltılacak cümlede f l “ ng”l değ lse b le kısaltılırken “ ng”l yazılır.
2.) Pass ve cümlelerde
I don’t recogn ze the man who was k lled. (Ben öldürülen adamı tanımıyorum)
B r yapının pass ve olab lmes ç n mutlaka “be” f l olmalı dır. Oysa burada kısaltma yapılırken “be” f l cümleden
atılıyordu. Demek k kısaltılan bu yapılarda V3 tek başına pass ve anlamı ver yor. Kısaltılmış haldek cümlem z şöyle
olur:
I don’t recogn ze the man k lled. (Ben öldürülen adamı tanımıyorum.)
Gel şt receğ m z pucu: Eğer b r cümlede b r sm n hemen sonrasında tek başına b r V3 varsa burada b r lg zam r
kısaltılmıştır demekt r.
The method used. (Kullanılan metot.)
The language spoken. (Konuşulan d l.)
The car sold. (Satılan araba.)
The man speak ng. (Konuşan adam)
The man spoken. (Konuşulan adam)
The boy beat ng h s fr end. (Arkadaşlarını döven çocuk.)
The boy beaten. (Dövülen çocuk.)
The employee send ng th s pocket. (Paket gönderen memur.)
The employee sent. (Gönder len memur.)
The members appo nt ng. (Atanan üyeler.)
The members appo nted. (Atanan üyeler.)
Çoğu f ller n (düzenl f ller) b r nc ve k nc haller b rb r ne eş tt r. Bu nedenle “S mple Past” ve kısaltmadak “Pass ve”
yapısı karışıklığı doğuyor. Bu karışıklık nasıl g der leb l r? Önümüzdek ders öğreneceğ z.
İlg Zam rler n n kısaltılması konusunu pek şt rmek ç n b rkaç örnek yazalım. Çünkü öneml b r konudur. Çalışırken en
fazla egzers z n bu konuda yapılması gerek r.
We can’t approve of the events occurr ng n the reg on. (Bölgede meydana gelen olayları onaylayamayız.)
Occur:
Take place:
olmak, vukuu bulmak, meydana gelmek
Happen:
Bu tür cümleler çev r rken İlg Zam r cümlec ğ n da re ç ne alıp, kalan kısmı çev r r z. Daha sonra İlg Zam r
cümlec ğ n de çev r p, cümledek s mden önce söyleyerek tüm cümley çev rm ş oluruz.
I haven’t rece ved yet the letter sent. (Gönder len mektubu henüz almadım.)
I haven’t rece ved yet sent the letter. (Gönder len mektubu henüz almadım.)
İlg Zam r n n kısaltmasından sonra ger ye kalan ve pass ve’l k anlamını katan V3 , b r sıfat sözcüğüymüş g b aynı
gerund’ dak harekete sah p olup, sm n önüne get r leb l r. Yukarıdak cümley bu açıklamaya göre yazdık. İk s n n de
anlamı aynıdır.
The matter reported revealed h s nnocence. (B ld r len husus onun suçsuzluğunu ortaya çıkardı.)
Öncek ders m zde, düzenl f ller n V2 ve V3 haller n n b rb r ne eş t olmasından dolayı Pass ve durumdak İlg Zam rler
cümlec ğ n n kısaltılmasında S mple Past – kısaltmadak Pass ve karışıklığından bahsetm şt k. Ayrıca bu karışıklık nasıl
çözüleb l r d ye b r soru sormuştuk. Bu sorunun cevabını ş md öğrenel m:
Böyle b r cümlede V3 olan sm n yanında olandır. İsm n yanında olma özell ğ le Pass ve’l k anlamını veren V3 f l n
ayırt etm ş oluyoruz. D ğer se çek me g rm ş ve V2 olarak kullanılan f ld r.
Ve l:
örtmek
Reveal:
ortaya çıkarmak
He had to accept the pr ce offered. (Öner len f yatı kabul etmes gerekt .)
The nformat on g ven as regards th s was not true. (Buna l şk n olarak ver len b lg doğru değ ld .)
Retard: …e l şk n
The pol ce had to d sperse the crowd gather ng. (Pol s toplanan kalabalığı dağıtmak zorunda kaldı.)
D sperse: dağıtmak
Crowd:
kalabalık
Gather:
toplanmak, b r araya gelmek
İlg Zam rler n n kısaltmasında Act ve ve Pass ve yapılarının olumsuz yapıları da vardır. Bunun ç n gerund ve V3 ‘ten
önce olumsuzluk ek olan “not” yazmak yeterl olacaktır. Olumsuz yapıdan örnek verecek olursak;
The nformat on not g ven was true. (Ver lmem ş olan b lg doğruydu.)
İlg zam rler cümlec kler nde ş md ye kadar yaptığımız kısaltmalar geçm şte veya şu an ç nde olan olayları kapsıyordu.
Pek gelecek zaman ç n yapı nasıldır???
Not: Geleceğe yönel k kısaltmalarda mastarlardan faydalanılır. Act ve cümlec kler ç n act ve mastar; Pass ve
cümlec kler ç n pass ve mastar kullanıyoruz.
The teacher to g ve the course. (Kursu verecek (olan) hoca)
Yapının lg zam r kısaltması olduğu nasıl anlaşılacak???
Normalde b r cümlede mastar yüklem n hemen yanındadır. İlg zam rler cümlec kler n n kısaltmasında se ( sm
n teled ğ nden) mastar sm n hemen yanındadır. Bu özell ğ le lg zam rler cümlec kler n n kısaltmasındak mastarı – k
bu gelecek zaman anlamı katıyor – ayırt etm ş oluyoruz.
The results of the elect on held last week were not announced. (Geçen hafta yapılan seç mler n sonuçları lan
ed lmed .)
Announce: lan etmek, duyurmak
Elect on:
seç m
Hold:
(held, held) tutmak, yapmak, durmak
He w ll not become a cand date n the elect on to be held next year. (O gelecek yıl yapılacak (olan) seç mde aday
olmayacak.)
I d dn’t want to part c pate n the party to be done by our fr ends. (Arkadaşlarımız tarafından yapılacak (olan) part ye
katılmak stemed m.)
Not: D kkat ed l rse “to part c pate” mastarı yüklemden sonra gelm şt r. Bu nedenle normal olarak kullanılan mastardır.
“to be done” olarak pass ve yapıda kullanılmış olan mastar se s mden hemen sonra kullanılmıştır. O zaman bu mastar
gelecek zaman anlamını veren mastardır d yoruz. Yapıyı bu şek lde görüp, çev r y yapmak çok öneml d r.
The members to part c pate n the meet ng should apply to me as soon as poss ble. (Toplantıya katılacak olan
üyeler n mümkün olan en kısa zamanda bana başvurmaları gerek r.)
The br dge to be constructed (İnşa ed lecek (olan) köprü.)
Construct: nşa etmek, yapmak, kurmak
The students to go abroad. (Yurt dışına g decek (olan) öğrenc .)
The passengers to get on the plane. (Uçağa b necek (olan) yolcular.)
The project to be conducted. (Yürütülecek (olan) proje.)
Conduct: götürmek, yürütmek, taşımak
The man to see you s adoctor. (S z görecek (olan) adam doktordur.)
The man to k ll. (Öldürecek (olan) adam)
The man to be k lled. (Öldürülecek (olan) adam.)
The man k ll ng. (Öldüren adam.)
The man k lled. (Öldürülen adam.)
The man to k ll. (Öldürecek adam.)
The man to be k lled. (Öldürülecek adam.)
Aslında “öldürülen adam” fades nde de b r “gerund” vardır. Bu cümlen n İng l zce’dek normal yazılımı “the man (be ng)
k lled” şekl nded r. Burada “be ng” kısaltıldığı ç n yazılmıyor. Bu durumda kısaltmalarda ster akt f ster pas f olsun, şu
an ve geçm ştek olaylarda “gerund”dan faydalanıyoruz. Gelecektek olayları da kısaltırken mastarlardan
faydalanıyoruz.
Pek mastar neden “…ecek, …acak” anlamını ver yor? Bunun cevabı “Be to” kalıbında saklıdır.
Be to: İng l zce’de “be to” kalıbı üç yerde kullanılmaktadır.
1. ) …mekt r: My duty s to teach Engl sh. (Görev m İng l zce öğret)
2. ) Gerek r (have to) : I am to leave my countyr. (Ülkem terk etmem )
3. ) …ecek, …acak (Shall=W ll): The Pres dent s to v s t Romen a.(C.B’nı Romanya’yı z yaret ed)
Yalnız k nc kullanımda “be to” fades “have to” dan farklı olarak b r “yor” anlamı çer r.
“Be to” fades n n bu şek lde üç farklı kullanımı vardır. Kullanımın hang yapıda olduğunu çerçeveden çıkarıyoruz. Daha
çok cümlen n anlamına bakarak uygun düşen fadey kullanıyoruz.
The students who w ll part c pate (Katılacak olan öğrenc ler.)
The students who are to part c pate. (Katılacak olan öğrenc ler.)
B r nc cümlede “w ll”, k nc cümlede “be to” kullanılmıştır. İk kullanımda “…ecek, …acak” anlamını vermekted r.
İk nc kullanımda lg zam r kısaltmasını yaparsak; lg zam r le b rl kte be f l de çıkartılacağından sadece mastar
kalmış olur ve bu da “…ecek, …acak” anlamını ver r.
Not: Mastarların kısaltma yapısında mutlaka b r tümleç olmalıdır. KPDS’de bu ayrıntı sorulmaz.
Nesne Durumunda (…dığı) İken Kısaltma
1.) Def n ng (tanımlanan) Yapılarda:
The letter, wh ch he had sent, was lost. (Onun gönderd ğ mektup kayboldu.)
The letter he had sent was lost. (Onun gönderd ğ mektup kayboldu.)
Def n ng yapılarda kısaltma yapılırken sadece İlg Zam r atılır. Kısaltılmış bu yapıları görmek ve çev r rken “…dığı”
anlamını vermek zordur.
Gel şt r lecek İpucu: B r cümlede, b r nc kel meden sonra v rgül olmadan b r şahıs zam r veya b r s m gelm şse
burada mutlaka b r İlg Zam r kısaltması vardır demekt r. Çünkü İng l zce’de k s m yan yana gelmez.
We couldn’t dec de on the matter they put forward. (Onların ortaya koyduğu konuda karar veremed k.)
I d dn’t rece ve the document he sent. (Onun gönderd ğ belgeler almadım.)
The pr ce they asked was too h gh (Onların söyled ğ f yat oldukça yüksekt .)
2. ) Non-Def n ng (Tanımlanmayan) Yapılarda:
Non-Def n ng yapılarda kısaltma yapılamaz.
Your brother, who (m) I met yesterday, seems very s mpat co. (Dün gördüğüm kardeş n z çok sempat kt .)
Öneml B r Not
Eğer İlg Zam r n n n teled ğ s mden önce “the f rst, the only, the last, the second” g b b r sıra sayısı veya “the most”
g b superlat ve yapı var se mastar , gelecek zaman yer ne geçm ş vurgulayacaktır. Yan çev r de “…cek, …cak” ek
“…en, …an” ek ne döner.
The man to get out off the bus. (Otobüsten necek adam)
The f rs man to get out off the bus. (Otobüsten lk nen adam)
İk nc cümlede, İlg Zam r n n n teled ğ “man” sm n n önünde b r sıra sayısı olduğu ç n geçm ş vurgulanmış oldu.
The country not to be represented. (Tems l ed lmeyecek ülke.)
The only country not to be represented. (Tems l ed lmeyen tek ülke.)
The report to be subm tted. (Sunulacak rapor.)
The last report to be subm tted. (Sunulan son rapor.)
The man to be k lled. (Öldürülecek adam.)
The only man to be k lled. (Öldürülen son adam.)
Ahmet was student to leave the classroom. (Ahmet sınıftan ayrılacak öğrenc yd .)
Ahmet was the last student to leave the classroom. (Ahmet sınıftan ayrılan son öğrenc yd .)
Connect ve Relat ve Pronouns
Bu yapıda sadece “wh ch” kullanılır. “wh ch” kend s nden öncek b r sm n yer ne değ l de b r cümlec ğ n yer ne kullanılır.
Çev r de de “…k bu da” olarak çevr l r.
He fa led aga n, wh ch d ssappo nted h s parents. (O y ne başarısız oldu k bu da anne-babasını hayal kırıklığına
uğrattı.)
Bu kullanımda “wh ch”, lg zam r “he fa led aga n” n yer n almıştır.
Türkçe’de bu fade k ayrı cümle le söylen r. İng l zce fades nde cümlede lg zam r nden öncek v rgül (,) yapıyı
d ğerler nden ayırır. Bu yapıda “that” kullanılamaz. Ayrıca tek v rgül olduğu ç n lg zam r nden öncek s m özel s m de
değ ld r. Bu özell kler le d ğer yapılardan ayırt ed l r.
We w ll have to across the front er, wh ch w ll be d ff cult. (Sınırı geçmem z gerekecek k bu da çok zordur.)
He was rude to the customer off cer, wh ch made th ngs force. (Gümrük memuruna kaba davrandı k bu da şler
zorlaştırdı.)
Kısaltılması:
He fa led aga n, wh ch upset the whole fam ly. (O y ne başarısız oldu k bu da tüm a ley üzdü.)
He fa led aga n, upsett ng the whole fam ly. (O y ne başarısız oldu k bu da tüm a ley üzdü.)
Akt f yapıda olduğu ç n kısaltmada gerund kullanıldı.
The government made nvestment n educat on, lead ng to welfare. (Hükümet eğ t me yatırım yaptı k bu da refaha
yol açtı.)
Investment:
yatırım
Lead to:
…e yol açmak
Whole:
tüm, bütün (sayılamayanlarda kullanılır, the’yı başa alır. the whole)
All:
tüm, bütün (sayılab lenlerde kullanılır, the’yı sona alır. all the)
The pat ent d dn’t respond to treatment, d sappo nt ng all doctors. (Hasta tedav ye cevap vermed k bu da tüm
doktorları hayal kırıklığına uğrattı.)
Not: Test çalışmalarında connect ve yapısının kısaltması v rgülden sonrak f l boş bırakılarak çok sorulur.
İlg Zam rler n n Kısaltmaları İle İlg l karışık Örnekler
It was d ff cult to arrange a date, wh ch was conven ent for everyone. (Herkes ç n uygun olan b r tar h bel rlemek
zordu.)
Arrange:
ayarlamak, düzenlemek, bel rlemek
Conven ent:
uygun, elver şl
Inconven ent:
uygun olmayan
Treat:
davranmak, tedav etmek
Threaten:
tehd t etmek
Threat:
tehd t
İlg Zam rler n n olduğu kompleks cümleler çev r rken lk önce sıfat cümlec ğ göz ardı ed lerek kalan yapı çevr l r. Daha
sonra sıfat cümlec ğ çevr l r. Sonrasında sıfat cümlec ğ , lg zam r n n n teled ğ s mden önce söylenerek yapı çevr lm ş
olunur. Kompleks cümleler , bu şek lde çev rerek sık egzers z yapmak süratl anlama alışkanlığını gel şt recekt r.
The man who was arrested f nally confessed to be ng a spy. (Tutuklanan adam sonunda b r casus olduğunu t raf
ett .)
Arrest:
tutuklamak, durdurmak
Spy: casus
Confess to:
t raf etmek
We had to g ve up the research, wh ch we have already undertaken. (Daha önce üstlend ğ m z araştırmayı
bırakmamız gerekt .)
Already: hal hazırda, …mış b le (tek başına kullanıldığında), daha önce (bağlantılı cümlelerde)
Research:
araştırma
Undertaken:
üstlenmek
My collage, w th whom I have been work ng for long, has dec ded to g ve n h s res gnat on. (Uzun süred r beraber
çalışmakta olduğum meslektaşım st fasını vermeye karar verm ş.)
Collage:
meslektaş
G ve n:
vermek (ver len soyut b r şeyse “g ve” nesneye “ n” edatı le geç ş yapar)
Counterpart: karşı taraf (bakanlar ç n)
The m n ster, whose l fe has been threatened, appl ed to the pol ce for protect on. (Yaşamı tehd t ed len bakan
koruma ç n pol se başvurdu.)
Protect:
korumak
Protect on: koruma
Expect:
ummak, beklemek
Except:
har ç, dışında
Treat:
davranmak, tedav etmek
Threaten:
tehd t etmek
Threat:
tehd t
The nflat on rate, expected to be 20 %, has already passed the target. env s oned. (% 20 olması beklen len enflasyon
oranı bel rlenen hedef geçm ş b le.)
Env s on:
göz önüne almak, öngörmek, bel rlemek
Env sage:
syn env s on
Target:
hedef
The nformat on we have obta ned was not rel able. (Elde etm ş olduğumuz b lg ler güven l r değ ld )
Rel able:
güven l r
Obta ned:
elde etmek, sağlamak
We have to f nd new alternat ve energy resources to be used nstead of foss l-fuel. (B z, fos l yakıtları yer ne
kullanılacak yen b r alternat ve enerj kaynağı bulmak zorundayız.)
Resource:
kaynak
Source:
Instead of: …nın yer ne , -cek yerde
kaynak
Renewable: yen leneb l r
In place of: …nın yer ne, -cek yerde
NOUN CLOUSES
Sıfat Cümlec kler kadar zor olmayan ama öneml b r konudur. Önce mantığını kavramak gerek r. Sıfat Cümlec kler nde
b r s m b r sıfat sözcüğü g b b r cümlec k tarafından n telen yordu. Noun Clouses’ larda se kullandığımız s mler (veya
zam rler) bu cümlec kten etk len rler.
B r cümlede s mler özne, nesne ve tümleç durumundan b r le kullanılab l rler. Demek k Noun Clouses’ lar ( sm n
yer ne kullanıldıklarından) da b r kompleks cümlede özne, nesne veya tümleç olarak kullanılab l rler. Bu durumda s m
b r kel me le değ l de b r cümlec k le fade ed lm ş olur. Başka b r değ şle b r sm n kullanılab ld ğ her yerde b r Noun
Clouses kullanılab l r.
Bunu İng l zce’ dek cümle kuruluşu üzer nde gösterecek olursak;
S
V
O
Tümleç
Bu cümle yapısında b r noun clause S, O ve tümleç durumundan b r le fade ed leb l r.
I know h s fa lure. (Ben onun başarısızlığını b l yorum.)
Bu cümledek “fa lure” (başarısızlık) kel mes s md r ve cümlede nesne konumunda kullanılmıştır. Bu s m yer ne b r
cümlec k de geleb l r. Dolayısıyla bu cümlec k b r noun clause olmuş olur ve nesne durumunda kullanılmış olur. “fa lure”
sm yer ne “he has fa led” (O başarısız olmuş) cümlec ğ n kullanab l r z. Ancak burada k cümlec k olduğu ç n bu k
cümley bağlayacak b r bağlaca ht yacımız vardır. Bu şek lde cümlem z;
I know that he has fa led. (B l yorum k o başarısızdır.)
Yalnız bu çev r konuşma d l ç n geçerl d r. Yazı d l nde ve sınavda kes nl kle böyle çev rm yoruz. Bağlacın anlamını
“k ” olarak değ l de cümlec ğe yükleyerek çev r r z. Bu açıklamalardan sonra artık cümlem z şu şek lde çev reb l r z:
Onun başarısız olduğunu b l yorum.
Not: Yan cümlec kler n Türkçe’ye çevr l rken öznen n “ın” ek alarak çevr ld ğ n hatırlayınız. Sıfat cümlec kler de dah l
bu konuyu şlerken temel cümle, yan cümlec k g b kavramları da göreceğ m zden bunlara hak m olmak gerek r.
İs m Cümlec kler İle Kullanılan Bağlaçlar
İs m cümlec kler le üç tür bağlaç kullanılır.
1. That: -k (En çok kullanılan bağlaçtır. Olaya tek yönlü bakar.)
2. Whether: … p … med ğ (Olaya k yönlü bakar. “or not” le beraber de kullanılab l r.)
3. Quest on Word: Tüm soru kel meler s m cümlec kler nde bağlaç olarak kullanılab l r.
Bu bağlaçların anlamları farklı ama kullanılış b ç mler aynıdır. Bu nedenle en sık kullanılan “that” önce y öğreneceğ z.
“that” n kullanımı y çözülünce s stem aynı olduğu ç n d ğerler de rahat b r şek lde anlaşılır.
THAT
Daha önce de söylend ğ g b Noun Clouses’lar (NC) kompleks b r cümlede üç durumda kullanılab l rler. Ş md bunları
madde madde nceleyel m:
1. A) Özne Olarak İs m Cümlec kler
Bu yapıda genelde formülsel olarak cümle şöyled r:
It s + (sıfat) that + NC
Böyle b r cümle kuruluşu görüldüğünde, bu b r s m cümlec ğ d r ve özne durumunda kullanılmıştır d yeb l r z.
It s clear that he w ll confess to h s gu lt. (Onun suçunu t raf edeceğ açıktır.)
Özne durumundak NC’lar “what” sorusuna cevap ver rler. Örneğ n bu cümleye sorarsak;
What s clear? That he w ll confess to h s gu lt (Onun suçunu t raf edeceğ ) şekl nde cevap alırız.
İng l zce’de normalde b r cümlede özne cümlen n başındadır. Bu nedenle yukarıdak cümle kuruluşunun k nc b r
alternat f de vardır. Or j nal kullanım da k nc kullanımdır. B r nc kullanımda özne sona alındığı ç n çek l f le b r özne
gerekl l ğ nden “ t” özne olarak kullanılmıştır. Burada “ t” asıl öznen n yer n tutar. İk nc kullanımda se özne asıl yer ne
çek leceğ nden artık “ t” kullanımına gerek yoktur. İng l zce’de asıl kullanım k nc ded ğ m z kullanımdır. Ama zor olduğu
ç n b r nc kullanım daha yaygındır. Bu durumda NC’ların özne olarak kullanımı k farklı şek lde yazılab l r. Ş md
yukarıdak cümley bu açıklamaya göre yazalım:
It s clear that he w ll confess to h s gu lt. (Onun suçunu t raf edeceğ açıktır.)
That he w ll confess to h s gu lt s clear. (Onun suçunu t raf edeceğ açıktır.)
Her k kullanımda da anlamı aynıdır. KPDS’de cümleler n % 90’nı bu yapıdadır. D rek olarak da 2-3 soru geleb l r.
It s d ff cult that he w ll g ve t up. (Onun ondan vazgeçeceğ zordur.)
That he w ll g ve t up s d ff cult. (Onun ondan vazgeçeceğ zordur.)
Böyle cümleler “vazgeçmes ” şekl nde de çev reb l r z.
It was very hard that we overcame th s ssue. (Bu meselen n üstes nden gelmek çok zordu.)
That we overcame th s ssue was very hard. (Bu meselen n üstes nden gelmek çok zordu.)
It s + Sıfat formülünde kullanılan sıfat yer ne daha öncek b lg ler m zden b l yoruz k sıfat cümlec kler de kullanılab l r.
Ayrıca y ne b l yoruz k sıfat cümlec kler n n kısaltmasında eğer akt f se “gerund” eğer pass ve se “V3”kullanılıyordu.
Demek k formüldek sıfat yer ne b r gerund veya b r V3 de kullanılab l r.
It s expected that they w ll resume peace talks. (Onların barış görüşmeler ne yen den başlayacakları
beklen lmekted r.)
That they w ll resume peace talks s expected. (Onların barış görüşmeler ne yen den başlayacakları
beklen lmekted r.)
Resume: yen den başlamak (restart ve rebeg n kel meler n n yer ne kullanılır. KPDS’de çok geçer.)
It s known that our world s round (Dünyamızın yuvarlak olduğu b l n yor.)
It s surpr s ng that he has escaped. (Onun kaçışı şaşırtıcıdır.)
Bu yapılarda k cümlec k olduğu ç n hal yle zaman uyumu da aranmalıdır. Ş md l k sadece gramat kal boyut le
uğraşacağız. Zaman uyumuna d kkat etmekle beraber daha sonra detaylı olarak öğreneceğ z.
1. B) Nesne Olarak İs m Cümlec kler
Bu yapıda s m cümlec kler nesne konumundadır. Cümlede nesne konumunda b r s m yer ne b r s m cümlec ğ
kullanılır.
We learnt that they had agreed on the matter.(Onların mevzuda hemf k r olduklarını öğrend k.)
Nesne yapısındak s m cümles n , yükleme k m , ney , k me, neye sorularını sorarak bulab l r z. Bu yapının tek
kullanımı vardır. İs m cümlec ğ özne durumundak g b hareket edemez.
The judge dec ded that the suspect was nnocent. (Hak m zanlının masum olduğuna karar verd .)
The judge dec ded th s. (Hak m buna karar verd .)
D kkat ed l rse k nc cümlede nesne “th s” d r ve tek b r kel meden oluşmuştur. B r nc cümlede se cümlen n nesnes b r
s m cümlec ğ d r. Nesne hareket n n her k cümlede aynı olduğuna d kkat ed n n z.
Suspect: zanlı, şüphel
Innocent: suçsuz, masum Judge: hak m, yargılamak
1. C) Tümleç Olarak İs m Cümlec kler
Tümleçler, özne, yüklem ve nesne dışında cümley tamamlayan yapılardır. İng l zce’de “be” ve “become” (olmak)
f ller nden sonra gelen kel meler tümleçt rler.
My father s an eng neer. (Ben m babam b r mühend st r.)
My advantage s that I can speak three fore gn language. (Ben m avantajım üç d l konuşab lmemd r.)
My bel ef s that you w ll get over th s problem. (İnancım s z n bu sorunu aşacağınızdır.)
Get over: üstes nden gelmek
The r cla m s that the m n ster got nvolve n corrupt on. (Onların dd ası bakanın yolsuzluğa karışmasıdır.)
Get nvolve n:
…e bulaşmak (da ma nesneye n le geçer.)
Corrupt on:
bozulma, yolsuzluk
Whether = If
…. p …. med ğ anlamında olup, olaya k yönlü bakan b r bağlaçtır. Whether bağlacı bazen “or not” da alab l r.
Genell kle “or not” fades parantez ç nde ver l r. Bu bağlacın değ ş k konumlu s m cümlec kler ndek kullanımını
görel m.
It s not known whether he has rat f ed the b ll. (Onun yasa tasarısını onaylayıp onaylamadığı b l nm yor.)
Rat fy:
Spec fy:
Approve of:
onaylamak
Not fy:
Yukarıdak cümley ( s m cümlec ğ özne konumunda olduğu ç n) şu şek lde de yazab l r z. Anlamı aynıdır.
Whether, he has rat f ed the b ll s not known.
Not: Cümlede özne konumunda olan s m cümlec ğ başa alınırsa bu kullanımda bağlaç olarak “If” kullanılamaz.
I am not sure whether he has accepted the offer. (Onun öner y kabul ed p etmed ğ nden em n değ l m.)
No one knows whether they l ve n the country or not. (Onların ülkede yaşayıp yaşamadıklarını k mse b lm yor.)
My doubt s whether they w ll stay or not. (Ben m kuşkum onların kalıp kalmayacağıdır.)
Not: Gramat kal olarak s m cümlec kler nde bağlaçlardan sonra da ma b r özne vardır.
Soru Kel meler n n İs m Cümlec kler nde Bağlaç Olarak Kullanılması
Quest on Words (QW)
What:
ne
Where:
nerede, nereye
When:
ne zaman
Who:
km
Whom:
k m , k me
From whom:
k mden
W th whom:
k m nle
To whom:
k me
Whose:
kmn
Wh ch:
hang
How:
nasıl
Why:
nçn
How many:
kaç tane, ne kadar, kaç (sayılab lenler ç n)
How much:
kaç tane, ne kadar, kaç (Sayılamayanlar ç n)
How long:
ne kadar (zamanı sorar)
How far:
ne kadar (mesafey sorar)
How often:
ne kadar (frekansı sorar)
İs m cümlec kler nde QW’ların kullanımını, normal soru cümleler le karıştırmamak gerek r. B r soru cümles nde QW’lar
da ma cümlen n başında söylen r ve cümle sonunda soru şaret vardır. Soru sözcüğü olsun veya olmasın b r soru
cümles nde yardımcı f l vardır ve özneden önce yazılır. Bazen bu kural konuşma d l nde hmal ed lse de cümlen n soru
olduğunu h ssett recek b r vurgu mutlaka vardır.
What can I do for you? (S z n ç n ne yapab l r m?)
Where are you go ng? (Nereye g d yorsun?)
When w ll you come back? (Ne zaman döneceks n z?)
How long w ll you be stay ng here? (Burada ne kadar süre kalacaksınız?)
Soru cümleler n , QW’ların bağlaç olarak kullanıldığı s m cümlec kler le bu şek lde ayırab lmek gerek yor. Bu da
yardımcı f l n kullanımı, QW’ların soru cümleler ndek konumu ve soru cümleler nde ?’n n kullanımını hatırlayarak
yapılab l r.
Ş md QW’ların s m cümlec kler n n her üç yapısında kullanımını görel m.
1. Özne olarak;
It s not known where he h des.(Onun nereye saklandığı b l nm yor.)
H de: saklanmak
Bu kullanımda QW’un bağlaç n tel ğ n n görülmes gerek r. D kkat ed l rse QW’dan sonra cümle sonuna ?
konulmamıştır. Ayrıca yardımcı f l özneden önce yazılmamıştır. O zaman “where” bağlaç olarak kullanılmıştır d yoruz.
Burada öneml b r özell ğ de hatırlatmak gerek yor. Complex b r cümlede yan cümlec k soru formu le kurulamaz. Eğer
böyle b r cümlede soru formu oluşturulmak stense bu değ ş kl k yan cümlec kte değ l, temel cümlede yapılır.
Is t not known where he h des? (Nereye saklandığı b l nm yor mu?)
Özne olarak kurulmuş b r s m cümlec ğ nde özne hareket n hatırlayarak cümlem z d ğer alternat f le yazalım.
Where he h des s not known? (Onun nereye saklandığı b l nm yor.)
Bu complex cümley soru yaparsak;
Is where he h des not known? (Onun nereye saklandığı b l nm yor mu?)
It s not obv ous what he w ll do. (Onun ne yapacağı bell değ l.)
It was uncerta n how long they would stay there. (Orada ne kadar kalacağı bell değ ld r.)
Obv ous:
bell , apaçık
Obv ousness:
besbell l k
Cümlelerdek zaman uyumuna da d kkat etmek gerek yor. Anlamdan temel cümlen n ve yan cümlen n zamanını
çıkarab lmek gerek r. Geçm ştek olay ,önces sonrası durumunu y b r şek lde rdeley p sonuca g deb lmek gerek r.
It was not known how the had comm tted the cr me. (Onun suçu nasıl şled ğ b l nm yor.)
Was not known
b l nm yor, meçhul
Was unknown
1. Nesne Olarak;
I don’t know where he s work ng now. (Onun ş md nerede çalıştığını b lm yorum.)
Zaman uyumunda temel cümle ve yan cümle arasında b r zaman uyumu vardır. Bunun çev r s değ l de İng l zce
mantığı öneml d r. Zaman tesp t nde hem temel cümlec kte hem de yan cümlec kte olan zaman sözcükler ne d kkat
etmek gerek yor.
We couldn’t learn how th s event happened. (Bu olayın nasıl oluştuğunu öğrenemed k .)
She d dn’t dec de where we had to met. (O nerede buluşmamız gerekt ğ ne karar veremed .)
1. Tümleç Olarak;
Our doubt s who k lled the man. (Şüphem z adamı k m n öldürdüğüdür.)
I am anx ous to know how much he earns by month. (Aylık olarak ne kadar kazandığını öğrenmeye can atıyorum.)
Anx ous: end şel
Anx ous + full Inf n t ve: …meye can atmak
It s expected that the embargo w ll l ft next year. (Ambargonun gelecek yıl kaldırılacağı umuluyor.)
It was cla med that the m n ster had embezzled money. (Bakanın z mmet ne para geç rd ğ dd a ed ld .)
Embezzle: z mmete para geç rmek
The two s des announced that they had s gned an agreement. (Her k taraf b r anlaşma mzalamış olduklarını
b ld rd ler.)
Announce:
b ld rmek, lan etmek
We feared that he results could be negat ve. (Sonuçların negat f olab leceğ nden korktuk.)
Fear:
korkmak
Fearless:
korkusuz
It s sa d that he can be deta ned. (Onun gözaltına alınab leceğ söylen yor.)
Not: Modal’ların (Özell kle “can ve may”) bağlaç le aktarıldığı zaman çev r s nde b r “…ecek, …acak” anlamı
katıldığına d kkat ed n z.
Soru: Böyle cümlelerde neden temel cümlec k kısadır?
Bunu b r örnekle açıklayalım:
I bought th s present last year n Italy. (Ben bu hed yey geçen yıl İtalya’dan aldım.)
Bu cümlem z n öğeler n n Özne+Yüklem+Nesne+Tümleç (Zaman zarfı+yer zarfı) şekl nde sıralandığına d kkat ed n z.
Ayrıca “b r cümledek her sm n yanına b r Noun Clause geleb l r” özell ğ n n hatırlayınız. Cümlem zdek “the present”
sm nden sonra b r Noun Clause yazarsak; zaman zarfı ve yer zarfı NC’a a t olacağından cümle sonuna atılır. Bu
yüzden de temel cümlec k kısa olur.
No one knows how th s problem can be resolved. (K mse bu problem n nasıl çözüleb leceğ n b lm yor.)
Subjunct ve Mood (İstek k p )
Türkçe’de d lek k p “…mes , …ması” şekl nded r. Cümle olarak örneklersek; Ben Al ’n n burada olmasını st yorum.
Doktor Ona d nlenmes n söyled , g b .
İng l zce’de Subjunct ve Mood (SM)’un kullanıldığı bell f ller vardır. Bunların sayısı 15’t r. Eğer bu f ller temel cümlede
kullanılırsa mutlaka yan cümlec kte SM kullanımını sterler. Bu f ller kolay olsun d ye grup hal nde yazacağız.
Aşağıdak F llerden sonra
İstemek F ller :
Des re
Request
Ask
Beg
Urge Demand
Önermek F ller
Recommend
Adv se
Propose
Suggest
Ger kalan beş f l b r grup hal nde ver lemeyeceğ nden ayrı yazacağız.
Ins sts:
ısrar etmek
Prefer:
terc h etmek Requ re:
gerekt rmek
Order:
emretmek
Move: hareket etmek (pek kullanılmaz.)
İng l zce’de bu f ller d lek k p n gerekt r rler. Bunlar temel cümlede olduklarında mutlaka mutlaka d lek k p
kullanılmalıdır.
The doctor recommended that he should rest as much as poss ble. (Doktor Ona mümkün olduğu kadar d nlenmes
gerekt ğ n tavs ye ett .)
İng l zce’de d lek k p yapısında sadece “should” kullanılır. Yalnız “should”un kullanılması obs yoneld r. Yan olsa da
olur olmazsa da. Bu nedenle yukarıdak cümley şu şek lde de yazab l r z:
The doctor recommended that he rest as much as poss ble. (Doktor Ona mümkün olduğu kadar d nlenmes n
tavs ye ett .)
Görüldüğü g b “should” un kullanılmaması durumunda sonrasındak f l çek lmem ş g b görünür. Yan “bare nf n t ve”
olarak kalır. “should” un kısaltılması formuna d kkat etmek gerek r. KPDS’de bu f l boş bırakılarak sorulur. Öneml d r, y
öğrenmek gerek r. SM yapısını Türkçe’ye çev r rken “should” un gerek r anlamı yar ne Türkçe’dek d lek k p anlamı
olan “…mes , …ması” şekl nde çev r r z.
I ns sted that my son (should) be a doctor. (Oğlumun b r doktor olmasında ısrar ett m.)
Not: D lek k p n n yan cümlec kte kullanıldığına d kkat ed n z.
The comm ttee requested that the documents (should) be subm tted unt l tomorrow. (Kom te belgeler n yarına
kadar sunulmasını sted .)
I adv sed her that she ……………breakfast early. Boş olan yere ne gelmel d r?
Have has
had
to have
has had
“have” doğru cevap olur. Çünkü temel cümlec kte “adv se” f l n n olmasından dolayı yan cümlec k yapısı SM olmalıdır.
Bu nedenle asıl olması gereken “should have” d r. “should” kısaltıldığından doğru cevap “have” olur. Çok d kkatl olmak
gerek r.
I adv sed her that she have breakfast early. (Erken kahvaltı yapmasını önerd m.)
2.) Aşağıdak sıfatlardan sonra SM kullanılır
Sıfatlar Noun Clouse’ların özne yapısında kullanıldıklarından bu maddede sadece Noun Clouse’ların özne yapısı
olacaktır. SM’ un kullanıldığı en öneml sıfatlar şunlardır:
Öneml Sözcükler
Important
Cruc al
V tal
S gn f cant (anlamlı)
Gerekl Sözcükler
Necessary Imperat ve (zorunlu) Mandatory (zorunlu) Essent al Poss ble
İng l zce’ de bu sıfatlar kullanıldıklarında d lek k p gerekt r rler.
It s necessary that he (should) work hard. (Onun sıkı çalışması gerek r.)
env ronment be protected. (Çevrem z n korunması temeld r.)
It s essent al that our
Protect, Preserve, Conserve: korumak
Örnek Noun Clouses ve Relat ve Pronouns Cümleler
It s est mated that the econom c sanct on can not be l fted n the near future. (Ekonom k yaptırımların yakın
gelecekte kaldırılamayacağı tahm n ed l yor.)
Sanct on: yaptırım, müeyy de (Öneml b r kel med r, KPDS’de çok sık geçer)
B r cümlede b r sm n yanına her zaman ç n onu n teleyecek b r sıfat yazılab l r. Relat ve Pronouns (RP) b lg ler m zden
de b l yoruz k b r sıfat cümlec ğ (RP) b r sıfat kel mes n n yaptığı görev b r cümlec k olarak yapab l r. Bu açıklamaya
dayanarak cümledek “sanct on” sm nden sonra onu n teleyecek b r RP cümlec ğ yazarak cümlem z çev recek
olursak; (Kalın ve tal k yazılan cümlec k kısaltılmış b r RP cümlec ğ d r.)
It s est mated that the econom c sanct on mpossed on Serb a can not be l fted n the near future. (Sırb stan’a
uygulanan ekonom k yaptırımların yakın gelecekte kaldırılamayacağı tahm n ed l yor.)
Impose on: …e empoze etmek, uygulamak
Not: KPDS’dek cümleler n büyük b r çoğunluğu bu yapıdadır. Böyle cümleler y çalışmak sınavda büyük kolaylıklar
sağlar.
Pose
Bırakmak, tutmak anlamında olan bu kel me kökünden b r çok kel me türet lm şt r.
Impose:
m: ç ne, pose: bırakmak. İmpose: ç ne bırakmak, empoze etmek, uygulamak
Expose:
ex:dış, pose: bırakmak. Expose: dışarıya bırakmak, maruz bırakmak
Repose:
d nlenmek
Compose:
b rleşt rmek
D spose:
sıralanmak, düzenlemek
Oppose:
karşı koymak
Propose:
önceye bırakmak
Bu kel meler de KPDS ç n çok öneml d r.
It was reported that the pla n had taken off one hour later doe to the n adequacy of measure. (Önlemler n
yeters zl ğ nden dolayı uçağın b r saat geç kalkmış olduğu rapor ed ld .)
Take off:
havalanmak
Doe to:
…den dolayı
Adequate:
yeterl , uygun, elver şl
Adequacy:
yeterl l k
Inadequacy:
yeters zl k
Measure:
tedb r, önlem (ölçme, ölçmek anlamı var ve karıştırılab l r d ye KPDS’de çok geçen b r kel med r.)
Cümledek “measure” sm nden sonra kısaltılmış b r RP cümlec ğ olan “taken” ı ekley p cümlem z tekrar yazalım:
İt was reported that the pla n had taken off one hour later doe to the n adequacy of measure taken. (Alınan
önlemler n yeters zl ğ nden dolayı uçağın b r saat geç kalkmış olduğu rapor ed ld .)
The rescue team suggested that the d saster area (should) be evacuated mmed ately. (Kurtarma ek b felaket
bölges n n derhal boşaltılmasını önerd .)
Not: D lek k p n n kullanımını (Should’un kullanımını) hatırlayınız.
Rescue:
kurtarma(k)
Evacuate:
boşaltmak, tahl ye etmek
Calam ty:
felaket
D saster:
felaket
We aware, that t s rather d ff cult to draw some conclus on from the data. (Ver lerden bazı sonuçlar çıkarmanın
oldukça zor olduğunun farkındayız.)
To be aware of: farkında olmak, haberdar olmak
Not: Yukarıdak cümlede “to be aware of”un “of” edatı yazılmadı. Neden? (Noun Clous’larda sadece “that” n edat
almadığını d ğer tüm NC başlaçlarının edat aldıklarını hatırlayınız.)
“Data” dan sonra b r RP ekleyerek cümlem z yen den yazalım:
We aware, that t s rather d ff cult to draw some conclus on from the data presented by the comm ttee. (Kom te
tarafından sunulan ver lerden bazı sonuçlar çıkarmanın oldukça zor olduğunun farkındayız.)
Clude
“Kapatmak” anlamında olan bu kökten b r çok kel me türet lm şt r.
Conclude:
sonucuna varmak
Conclus on:
sonuç
Conclus ve:
sonuca götüren, somut
Inconclus ve: sonuca götürmeyen, somut olmayan
Include:
dah l etmek, çermek
Exclude:
har ç tutmak
Preclude:
engel olmak
The sc ent sts aren’t sure certa n whether th s treatment can ach eve the result des red. (B l madamları, bu
tedav n n arzulanan sonuçları gerçekleşt r p gerçekleşt remeyeceğ nden em n değ ller.)
Hatırlanacağı üzere RP kısaltmalarında akt fler ç n “gerund” pas fler ç n “V3” kullanılıyordu ve bunlar b r sıfat sözcüğü
g b n teled kler sm n önüne yazılab l yordu. Ş md b rkaç cümlem z bu kurala göre yazalım.
The sc ent sts aren’t sure certa n whether th s treatment can ach eve the des red result. (B l m adamları, bu
tedav n n arzulanan sonuçları gerçekleşt r p gerçekleşt remeyeceğ nden em n değ ller.)
It was reported that the pla n had taken off one hour later doe to the n adequacy of taken measure. (Alınan
önlemler n yeters zl ğ nden dolayı uçağın b r saat geç kalkmış olduğu rapor ed ld .)
Görüldüğü g b RP kısaltmaları b r sıfat sözcüğünün yaptığı hareket yapab l rler.
The ndustr al sts enter ng th s market cla m that a f erce compet t on w ll occur n the month ahead. (Bu p yasaya
g ren sanay c ler, önümüzdek aylarda acımasız b r rekabet n meydana geleceğ n dd a etmekted rler.)
Market:
pazar, p yasa
F erce:
acımasız
Compet t on:
rekabet
Relat ve Pronıuns ve Noun Clouse konularını b rl kte kullanab lmek gerek r. Çünkü bu k konu İng l zce’n n en karmaşık
konularıdır.
He was rather reluctant to tell us how long the exper ment he was conduct ng would last. (O yapmakta olduğu
deney n ne kadar süreceğ n b ze söylemeye oldukça steks zd .)
Bu cümlen n, “us” ve “how long the exper ment he was conduct ng would last” olmak üzere k nesnes vardır. D kkat
ed l rse k nc nesne b r NC cümlec ğ d r. Böyle k nesnel cümlelerde karışıklığı önlemek ç n NC nesnes sonra
söylen r.
It s reported that the elect on to be held next week may be postponed. (Gelecek hafta yapılacak olan seç mler n
erteleneb leceğ b ld r lmekted r.)
They sa d that there were other methods, wh ch we could resort to. (Onlar, b z m başvurab leceğ m z başka
metotların olduğunu söyled ler.)
Resort to: başvurmak, müracaat etmek (syn: apply. Soyut anlamda başvurmak. KPDS’de çok geçer.)
Böyle cümleler de zaman uyumuna da özell kle d kkat etmek gerek r.
We are unable to conv nce the pat ent that he could recover soon. (B z hastayı kısa sürede y leşeb leceğ ne
nandıramadık.)
Conv nce:
nandırmak Recover:
Cover:
kapatmak
y leşmek
Uncover:
Soon:
sonra, kısa süre
açmak
RP ve NC konuları İng l zce’n n en karmaşık konularıdır. Bu konuda geçen örnekler y öğrenmek konunun
anlaşılmasında kolaylık sağlayacaktır.
B r sonrak konumuz NC’ larda kısaltmalar olacaktır. NC’ larda kısaltma yapılırken mastarlardan faydalanılır. Bu
nedenle b r sonrak derse hazırlık anlamında mastarların olab lecek formlarını görel m.
B r cümlede mastarlar k değ ş k formda kullanılab l rler. Bu k formun ayrıca hem akt f hem pas f kullanımı
olacağından mastarlar dört şek lde kullanılırlar.
Akt f
Pas ve
S mple nf n t ve:
to see (görmek)
to be seen (görülmek)
Perfect nf n t ve:
to have seen(görmüş olmak)
to have been seen (görülmüş olmak)
to speak
to be spoken
to have spoken
to have been spoken
We dec ded to mprove the nstallat on. (B z tes sler gel şt rmeye karar verd k.)
Installat on: tes s, tes sat, montaj
Yukarıdak cümlede aslında b r NC kısaltması vardır. Ama b z bunu b lmeden de ş md ye kadar böyle cümleler
kullandık. Çev r s n de rahatlıkla yaptık. Y ne aşağıda yazacağımız cümlede de b r NC kısaltması vardır.
I don’t know what to do. (Ben ne yapacağımı b lm yorum.)
It s understood that he has stud ed n Germany. (Onun Almanya’da öğren m görmüş olduğu anlaşılıyor.)
Not: Böyle cümlelerde zaman uyumuna da d kkat etmek gerek r. Zaman uyumu temel cümle le yan cümle arasında
aranır.
It s stated that agreement w ll be s gned. (Anlaşmanın mzalanacağı fade ed l yor.)
State:
fade
Statement:
fade
It s suspected that he s n the USA. (Onun USA’ da olduğundan şüphelen l yor.)
Temel cümlen n zamanı s mple present, yan cümlen n zamanı s mple present. Çünkü zamanlar çakışıyor. Yan yan
cümlec ğ n zamanı temel cümlen n zamanından önce se perfect, conra se future, aynı se aynı tense kullanılır.
Akt f
Pas ve
S mple nf n t ve:
to see (görmek)
to be seen (görülmek)
Perfect nf n t ve:
to have seen (görmüş olmak) to have been seen (görülmüş olmak)
to speak
to be spoken
to have spoken
to have been spoken
Mastarların bu dört kullanımından faydalanarak NC’larda kısaltma yapılır. Ş md bu kısaltmanın nasıl yapıldığını
görel m
1.) Özne yapısında
It s cla med that he be released the next mounth. (O’nun gelecek hafta serbest bırakılacağı dd a ed l yor.)
NC’larda kısaltma, yukarıda altı ç z l olan kısımda yapılır. NC’larda bağlaçtan sonra mutlaka b r özne olmak zorunda
d . Kısaltma yapılırken “he” öznes cümlen n başına çek l r, bağlaç kısaltılır ve f l mastar b ç m nde (to) kullanılır. Bu
açıklamadan sonra cümlem z kısaltılmış b ç m le yazalım.
He s cla med to be released the next month. (Onun gelecek hafta serbest bırakılacağı dd a ed l yor.)
NC kısaltmaları çok y çalışılması gereken b r konudur. Özne hareket ne ve mastar dönüşümüne y hak m olmak
gerek r. Kısaltma le kompleks cümle tek b r cümleye nd ğ nden artık bağlaca da gerek yoktur.
It s reported that the m n ster has approved of the proposal. (Bakanın öner y onaylamış olduğu bel rt lmekted r.)
Kısaltma
The m n ster s reported to have approved of the proposal. (Bakanın öner y onaylamış olduğu bel rt lmekted r.)
It s sa d that they have been cought by the pol ce. (Onların pol s tarafından yakalanmış oldukları söylen l yor.)
Kısaltma
They are sa d to have been caught by the pol ce. (Onların pol s tarafından yakalanmış oldukları söylen l yor.)
Not: NC kısaltması KPDS ç n hayat derecede öneml b r konudur. Konuşma d l nde pek kullanılmaz ama yazı d l nde
oldukça sık kullanılır. Sınav boyutunu se maddeler hal nde yazalım
Cümledek kısaltmanın mastar kısmı boş bırakılarak sorulur.
Cümlen n kısaltılmış şekl n ver p eşanlamlısını sorab l rler.
Çev r de sorulab l r.
Anlama yönel k çok öneml b r konudur. Sınavda kr t k yerlerde oldukça sık geçen b r cümle kalıbıdır.
It s feared that the boy w ll be k lled. (Çocuğun öldürüleceğ nden korkuluyor.)
Kısaltma
The boy s feared to be k lled. (Çocuğun öldürüleceğ nden korkuluyor.)
It s expected that nflat on w ll drop. (Enflasyonun düşeceğ umuluyor.)
Kısaltma
Inflat on s expected to drop. (Enflasyonun düşeceğ umuluyor.)
Kısaltmalarda mastarın akt f – pas f durumunun ayırımını yapmak çok öneml d r. Bu durumda özne yüklem yapıyor
mu, yüklemden etk len yor mu sorularının cevaplanarak duruma göre kısaltmada akt f veya pas f mastar kullanılır.
He s stated to have fled the country. (Onun ülkeden kaçmış olduğu bel rt l yor.)
Flee:
kaçmak, terk etmek
Leave:
ayrılmak, terk etmek (Aslında k s de “terk etmek” anlamındadır. “from” edatını stemezler. Kullanıldıklarında
sank b r “from” olması gerekt ğ h ss Türkçe’den kaynaklanmaktadır.)
The results of the elect on are reported to be announced tomorrow. (Seç m sonuçlarının yarın lan ed leceğ
b ld r lmekted r.)
Cümlen n kısaltma önces
It s reported that the results of the elect on w ll be announced tomorrow. (Seç m sonuçlarının yarın lan ed leceğ
b ld r lmekted r.)
The manager s sa d to have been nvolved n llegal affa rs. (Müdürün yasa dışı şlere bulaşmış olduğu söylen l yor.)
Cümlen n kısaltma önces
It s sa d that the manager has been nvolved n llegal affa rs. (Müdürün yasa dışı şlere bulaşmış olduğu
söylen l yor.)
Involve:
çermek, kapsamak
Involve: karıştırmak, bulaştırmak
Involve: gerekt rmek (hang anlamda kullanılırsa kullanılsın da ma “ n” edatı le nesneye geçer.)
Affa r:
olay, ş
The agreement s reported to have been s gned by both s de. (Anlaşmanın her k tarafça mzalanmış olduğu
b ld r l yor.)
Cümlen n kısaltma önces
It s reported that the agreement has been s gned by both s de. (Anlaşmanın her k tarafça mzalanmış olduğu
b ld r l yor.)
Seem, Appear, Look
Üçü de “görünmek” anlamındadır. Bu üç f l NC yapısı ç nde kullanılab l rler. Anlam olarak pas fl k durumları olduğu ç n
ayrıca pas f yapılmazlar.
It seems that he has passed the exam. (Onun sınavı geçm ş olduğu görünüyor.)
Kısaltma
He seems to have passed the exam. (Onun sınavı geçm ş olduğu görünüyor.)
Pass:
geçmek
Passage: geç t, pasaj
Not: KPDS’de özell kle bu yapıda seem, appear, look f ller nden sonrak kısım boş bırakılarak mastar kalıbı sorulur.
Daha önce bu kullanımda geçen “ t s V3” kullanımının mantığı le çözülür.
They seem to move to another town next year. (Onların gelecek yıl başka b r kasabaya taşınacakları anlaşılıyor.)
Cümlen n kısaltma önces
It seems that they w ll move to another town next year. (Onların gelecek yıl başka b r kasabaya taşınacakları
anlaşılıyor.)
Your fam ly seems to be extremely happy. (A len z n son derece mutlu olduğu görünüyor.)
Cümlen n kısaltma önces
It seems that your fam ly s extremely happy. (A len z n son derece mutlu olduğu görünüyor.)
She seems to have won the pr ze. (Onun ödülü kazanmış olduğu görünüyor.)
Cümlen n kısaltma önces
She seems that she has won the pr ze. (Onun ödülü kazanmış olduğu görünüyor.)
D ğer NC Kısaltmaları
2.) Nesne Yapısında
We can not dec de whether we w ll stay at home or go out. (Evde m kalacağız dışarıya mı g deceğ z karar
verem yoruz.)
Kısaltma
We can not dec de whether to stay at home or to go out. (Evde m kalacağız dışarıya mı g deceğ z karar
verem yoruz.)
Böyle yapılarda bağlaç anlamını cümleye kattığı ç n kısaltılamaz. Mastar kısaltması se daha önce anlatıldığı g b d r.
He doesn’t where to go (O nereye g deceğ n b lm yor.)
Cümlen n kısaltma önces
He doesn’t where he w ll go (O nereye g deceğ n b lm yor.)
3.) Tümleç Yapısında
My job s that I teach Engl sh (İş m İng l zce’y öğretmekt r.)
Kısaltma
My job s to teach Engl sh (İş m İng l zce’y öğretmekt r.)
Görüldüğü g b NC’ların cümlede tümleç olarak kullanıldığı yapıda da kısaltma mastarlardan faydalanılarak yapılır.
ADVERBS – ADJECTIVES
Zarflar (adverb) eylemler n teler. Eylemler n nasıl yapıldığı hakkında b lg ver rler. Örnek: How does she s ng? –
She s ngs beaut fully. / (O) Nasıl şarkı söylüyor. Çok güzel şarkı söylüyor.
Kural: Zarflar genell kle -ly sonek n n b r sıfata eklenmes yle oluşturulur.
Örnek: beaut ful/beaut fully güzel- güzel(ce) güzel b r şek lde, careful/carefully d kkatl -d kkatl ce/d kkatl b r
şek lde
D kkat!
Bazı sıfatlar zarf hal ne dönüştüğünde değ şmez. Bunların en öneml ler şunlardır: fast (hızlı) – fast (hızlıca, hızlı b r
şek lde), hard (zor) – hard (zor b r şek lde)
Good ( y ) muhtemelen en öneml st snadır. ‘good’ sıfatının zarf formu ‘well’ ( y b r şek lde) d r. Bu sıklıkla hatalı
kullanan b r zarftır!
YANLIŞ! He plays tenn s good. DOĞRU: He plays tenn s well.
Kural: Zarflar aynı zamanda b r sıfatı da n telerler. Bu durumda zarf sözkonusu sıfattan önce kullanılır.
Örnek: She s extremely happy. They are absolutely sure.
D kkat!
Temel b r sıfatın dereces artırılmış formuyla ‘very’ kullanmayın. Örnek: good – fantast c
YANLIŞ! She s a very beaut ful woman.
Kural: Sıklık zarfları (adverbs of frequency) her zaman (always), asla (never), bazen (somet mes), sık sık (often) vs.
genell kle ana eylemden önce gel r.
Örnek:
He s often late for class.
Do you always eat n a restaurant?
They don’t usually travel on Fr days.
Sıfat ve zarflar konusu b rb rler yle l şk l olduğu ç n beraber ver lecekt r. Bu k grubun İng l zce’de nerelerde
kullanıldıklarını b lmek gerek r. Önce sıfatlardan başlayalım:
ADJECTIVEs
İng l zce’de sıfatlar k yerde kullanılırlar.
1.) Sıfatlar sm n telerler: Sıfat + s m. Türkçe’de olduğu g b İng l zce’de de sıfatlar s mden önce söylen r. Fransızca
g b bazı d llerde bu kural böyle değ ld r. Sıfatlar bu kullanımları le “sıfat tamlaması” nı oluştururlar. Eğer sm n önünde
b r art kel varsa sıfat s m le art kel arasında yazılır.
Student ( s m)
ntell gent student (Sıfat tamlaması)
an ntell gent student
Sıfat tamlaması bu şek lde oluşur. Ama bazen sıfat olması gereken yerde olmayab l r. Buna bozuk sıfat tamlaması
den r. İntell gent a student g b . bu konuya daha sonra değ n lecekt r.
2.) Sıfatlar L nk ng F ller İle Beraber Kullanılırlar: L nk ng f ller n sayısı on beşt r. Bunlar le b rl kte sıfatlar
kullanıldığı ç n bunları b lmek gerek r. Tamamen ezbere b r konudur. Kolaylık olsun d ye bunları gruplara ayırarak
ezberleyel m.
Olmak F ller
Görünmek F ller
Kalmak F ller
Be
See
Stay
Become
look
Rema n
Sound
appear
Böylece sek z tanes n görmüş olduk. Ger ye kalanları da k grup hal nde verel m
Feel: h ssetmek
Taste: tadı olmak
Smell: kokusu olmak
Ger kalan dördü “g tmek” f ller olup; sıfatlarla beraber “…leşmek” anlamını alırlar.
Go
Get
Grow…..leşmek
Turn
Aralarında bazı nüans farkları vardır. Örneğ n “go” olumsuz durumlarda, “turn” kaba fadelerde kullanılır. Daha sonra
değ n leceğ ç n ş md l k burada bırakıyoruz.
He looks happy (O mutlu görünüyor.) He looks sad (O üzgün görünüyor.)
Burada sank sıfat yer ne b r zarf kullanılmalı h ss vardır ama “look” b r L nk ng f l olduğu ç n zarf (happly, sadly) değ l;
sıfat (happy, asd) kullanıyoruz.
He felt terr ble. (not terr bly) He s very young. (O çok gençt r.) g b
Not: Bunların dışındak bütün f llerle beraber zarf kullanılır.
ADVERBS
Zarfları, lk n İng l zce’de kullanıldıkları yere ve oluşma şek ller ne göre k ayrı başlıkta ele alacağız. Daha sonra KPDS
ç n özel bazı zarfları ve sıfatlarla b rl kte “Compar s on” durumlarını nceleyeceğ z.
Zarfları Kullanıldıkları Yerler
Zarflar İng l zce’de üç yerde kullanılırlar. Kullanıldıkları yer % 90 b r nc maddeye dah ld r
1.) Zarflar F ller İle Kullanılırlar
Bu kullanımda zarf f l n telem ş olur.
Please speak slowly. (Lütfen yavaş b r şek lde konuşun.)
He passed the exam because he had stud ed hard. (O sınavı geçt . Çünkü sıkı b r şek lde çalışmıştı.)
She speaks Engl sh fluently. (O İng l zce’y akıcı b r şek lde konuşur.)
Türkçe’de “b r b ç mde, b r şek lde” fadeler sıfatlara eklenerek zarflar oluşturulur ve kullanılır. (Zarfların oluşma
şek ller n gördüğümüzde buna değ neceğ z.) Örneğ “yavaş” b r sıfattır, “yavaş b r şek lde” ded ğ m zde artık bu zarf
olur. Hatta çoğu zaman Türkçe’de konuşurken “b r şek lde, b r b ç mde” fadeler n atarak zarfları sıfatlara benzeterek
aktarırız. İng l zce’de böyle b r dönüşüm yanlış olur. İng l zce’de sıfat olarak aktarılacak se sıfat; zarf olarak aktarılacak
se zarf söylen r.
2.) Zarflar Sıfatlar İle Kullanılırlar
Bu kullanımda zarf sıfatı n telem ş olur.
She speaks Engl sh well. (O İng l zce’y y konuşur.)
3.) Zarflar Zarflar İle Kullanılırlar
Bu kullanımda zarf zarfı n telem ş olur.
He always gets up late. (O da ma geç kalkar.)
He always gets up very late. (O da ma çok geç kalkar.)
She speaks Engl sh fluently. (O İng l zce’y akıcı b r şek lde konuşur.)
She speaks Engl sh fa rly fluently. (O İng l zce’y oldukça akıcı b r şek lde konuşur.)
Fa r:
ad l, doğru
Fa rly:
oldukça
Zarfların Oluşturulması
İng l zce’de zarfların oluşumunu dört madde altında nceleyeceğ z. Oluşumları % 90 b r nc maddeye dah ld r.
1.) Sıfatlara “ly” Eklenerek Zarfların Oluşturulması
Bu maddedek tüm zarflar köken aldıkları sıfatlara eş anlamdadırlar ve çoğunun anlamına “b r şek lde, b r b ç mde”
eklenerek Türkçe’ye çevr l r.
Extreme:
aşırı
Extremely:
aşırı b r şek lde, son derece
True:
doğru, gerçek Truly:
doğru b r şek lde
Whole:
tüm, bütün
Wholly:
büsbütün, tamamen
Undue:
gereks z
Unduly:
Reluctant:
steks z
Reluctantly:
Adequate:
uygun, elver şl Adequately: elver şl b r şek lde
Accurate:
doğru
Accurately:
doğru b r şek lde
Adamant:
sert
Adamantly:
sert b r şek lde
Vehement:
sert
Vehemently: sert b r şek lde, öfkel
gereks z yere, gereks z b r şek lde
steks zce, steks z b r şek lde
2.) İy Sözcükler
bunların sıfat ve zarfları b rb rler le l şk l değ ld r. Bunların sıfat ve zarfları ç n ayrı kel meler oluşturulmuştur.
Good: y (sıfat)
Well: y (zarf)
3.) Sıfat ve Zarfı Aynı Olan Sözcükler
Bunlar ç n sıfat ve zarf olarak ayrı kel meler türet lmem şt r. “ly” de almazlar. Cümlede kullanımlarına göre zarf veya
sıfat olurlar. Zarf olarak kullanıldıklarında sıfat anlamlarına“b r şek lde, b r b ç mde” eklenerek çev r s yapılır.
Hard:
sıkı
Fast: hızlı
Near: yakın H gh: yüksek
Enough:
yeter, yeterl
Much: çok (sayılamayanlar ç n)
L ttle:
az, küçük
Late: geç
Early:
erken
He has enough money. (Onun yeterl parası var.)
She doesn’t study enough. (O yeterl b r şek lde çalışmaz.) enough = zarf
A late dec s on. (Geç b r karar) late = sıfat
He gets up late. (O geç b r şek lde kalkar.) late = zarf
4.) Tun k Maddes
Bu zarflar, b r nc maddedek ler g b sıfatlara “ly” eklenerek oluştururlar. Ama zarf olduklarında anlamları köken aldıkları
sıfatlardan farklı olur. Bu yüzden bunlar b r nc madde ç nde ver lmed . Bu zarflar KPDS ç n çok büyük önem arz
ederler. Köken aldıkları zarflara benzet l p karıştırılacak d ye bu zarfları sınavda çok kullanırlar. Bu yüzden y
çalışılması gereken b r konudur.
Sıfat
Zarf
Hard:
sıkı
Hardly:
pek……..mez
Scarce:
kıt
Scarcely:
pek……..mez
Bare:
yalın
Barely:
pek……..mez
Near:
yakın
Nearly:
yaklaşık olarak
Late:
geç
Fa r:
ad l, doğru
Lately:
son zamanlarda
Fa rly:
oldukça
Eventual: olası, muhtemel Eventually:
Cons stent: uygun, tutarlı
Steady:
sonuç olarak, sonunda
Cons stently: sürekl olarak
st krarlı
Constant: sab t
Stead ly:
sürekl olarak
Constantly:
sürekl olarak
Bu zarflardan özell kle “eventually” ve “hardly, scarcely, barely” grubu KPDS’de çok geçer. Bu grup cümlede b r
olumsuzluk oluşturur.
It s a hard quest on. (Zor b r sorudur.) hard = sıfat
She can hardly work. (O pek çalışmaz.) hardly:zarftır ve cümleye olumsuzluk katar
D.Bakır s very hot, so anyone can l ve hardly n there. (D.Bakır çok sıcaktır. Bu yüzden k mse orada pek yaşayamaz.)
Sınavda sorulursa “hardly” sorulur. “scarcely ve barely” de parçalarda çok geçer.
Bu ders m zde üç grup özel zarfları ve kullanımlarını göreceğ z. Bu üç grup zarflardan KPDS’de k soru kes n olarak;
bazen de üç soru gel r. Bu yüzden bu grup zarflar ayrı olarak ele alındı.
Too – Enough
Too:
çok çok fazla, aşırı
Enough:
yeterl
Bun lar da zarf oldukları ç n zarf kullanımının tüm özell kler ne sah pt rler. Ama sınavdak boyutu sadece kel me anlamı
le değ ld r. Bell b r yapıda kullanılırlar. Ş md bunu görel m
Too
…………+ Sıfat b ç m nde b r kullanımı vardır. Sınavda bu şek lde sıfatın önces boş bırakılarak “too” sorulur. Bu
kullanım cümleye olumsuzluk katar.
He s too young to undertake such a job. (O böyle b r ş üstlenemeyecek kadar gençt r.)
Undertake:
üstlenmek
Undertak ng:
teşebbüs
The coffee was too cold to dr nk. (Kahve ç lemeyecek kadar soğuktu.)
Not: Sıfattan sonrak f l n “full nf n t ve” şekl ndek kullanımına da d kkat ed n z.
Enough
Sıfat+……………. b ç m nde b r kullanımı vardır. Sınavda bu şek lde sıfatın sonrası boş bırakılarak “enough” sorulur.
Normalde zarflar sıfattan önce kullanılır. sıfattan sonra kullanılan tek zarf “enough”tır.
He s exper enced enough to overcome th s ssue. (O bu meselen n üstes nden gelecek kadar deney ml d r.)
Not: Enough’ tan sonrak f l n “full nf n t ve” şekl ndek kullanımına da d kkat ed n z.
Th s car s too expens ve for us to buy. (Bu araba b z m ç n alınamayacak kadar pahalıdır.)
He s talk ng too qu ckly for us to understand. (O anlamayacağımız kadar hızlı konuşuyor.)
An ord nary Engl sh should speak clearly enough for a fore gner to understand. (Sıradan b r İng l z n, b r yabancının
anlayab leceğ kadar açık b r şek lde konuşması gerek r.)
B r cümlede k “too”, k “enough” veya b r “too” b r “enough” bulunab l r.
He s qual f ed………………… to negot ate such a cruc al s tuat on but the government s ……………unw ll ng to send
h m. (O böyle kr t k b r durumu görüşecek kadar n tel kl d r ama hükümet onu göndermeyecek kadar steks zd r.)
B r nc boşluğa Enough , İk nc boşluğa Too yazılmalıdır.
Ord nary:
sıradan
Negot ate:
görüşmek
Negot at on: görüşme
Böyle sorularda boşluğun önces ve sonrasını çok y tahl l etmek gerek r. İk s nden en fazla “enough” sorulur.
Hardly – Scarcely – Barely
Üçü de aynı anlamdadır. Genell kle soru “hardly”den gel r. D ğer k s parçalarda geçer. Her üçü de kullanıldıklarında
cümleye olumsuzluk katarlar. Bunların kullanımını y öğrenmek gerek r. Ayrıca taq quest on’larda da karşımıza
çıkacaklardır.
He can hardly walk. (O pek yürüyemez.)
Anyone can hardly ever l ve there. (K mse pek orada yaşayamaz.)
Hardly ve hardlyever aynı anlamdadır. B rb rler n n yer ne kullanılab l rler.
S nce he never stud es, he can …………………….succeed n the exam. (O h ç çalışmadığı ç n sınavda pek başarılı
olamaz.)
Boşluğa “hardly veya hardlyever” gelmel d r. Bu üç zarfın kullanımı b l nmezse pek çözüleb lecek b r soru g b
görünmüyor.
Fa rly, Qu te, Rather
Her üçü de “oldukça” anlamındadır. Kullanım olarak aralarında küçük nüans vardır. İk l durumlarda (aptal – zek ,
tembel – çalışkan) arzu ed len n tel k ç n “fa rly”; arzu ed lmeyen n tel k ç n “rather” kullanılır. sınavda bu ayrıntı
sorulmaz.
He s rather stup d, but h s s ster s fa rly clever. (O oldukça aptaldır ama kız kardeş oldukça zek d r.)
Quıte b r f l n teled ğ zaman “tam, tam olarak” anlamını katar. Sıfat ve zarf le kullanımında se “oldukça” anlamı
vardır.
I could not qu te understand what you sa d. (Tam olarak ne söyled ğ n z anlayamadım)
CONDITIONAL SENTENCES
Şartlı cümleler demekt r. Bunlar genell kle her d lde üç temel şek lde söylen rler. Şartlı cümle yapısının İng l zce ve
Türkçe kullanımları arasında bazı farklılıklar vardır. Konuya g rerken önce Türkçe yapısı anlatılacak. Kullanımda
aralarındak farklılığı ve İng l zce mantığını kavramak gerek r.
Türkçe Uygulaması
1. A) Gerçekleşeb l r şart cümlec ğ : Çalışırsan öğren rs n, Yarın gel rsen çalışab l r z, vb. Görüldüğü g b bu yapıda
şart yer ne get r leceğ takt rde temel stenen gerçekleşeb l r. Bu nedenle bu yapıya “Real Yapı” den r.
2. B) Gerçekleşemeyen şart cümlec ğ : Bu yapı k şek lde kurulur Bunlarda şartın yer ne get r lme olanağı
olmadığı ç n temel stenen n gerçekleşmeyeceğ yapılardır. Bu nedenle bunlara “Unreal Yapılar” den r.
Çalışsaydın öğren rd n. Görüldüğü g b geçm ş zamanda b r nc madden n uygulanmasıdır. Çalışmış olsaydın öğrenm ş
olurdun.
Real yapılarda ster olumlu ster olumsuz olsun stenen gerçekleşeb l r. Unreal yapılarda se cümle kuruluşu anlamla
terst r. Yan cümle kuruluşu olumlu ken anlam olumsuz; cümle kuruluşu olumsuz ken anlam olumludur. Pek bu
açıklama neye yarar?
Şartlı cümleler n İng l zce mantığı ç n bu açıklama gerekl d r. Çünkü unreal yapılarda zamanlar real zamanlara göre b r
önceye çek lerek söylen r.
Türkçe’de Type 2 ve Type 3 ün kullanımı hemen hemen aynıdır. Aradak ayırım çok net değ ld r. Rahatlıkla b rb rler n n
yer ne kullanılab l rler. Türkçe’de durum böyle ken İng l zce’de neden k type’e gerek duyulmuştur?
İng l zce’de Type 2 ve Type 3 b rb r nden çok ayrı şeylerd r.
Type 2: İç nde bulunulan veya gelecektek b r olay ç n kurulan unreal yapılardır. Sınıfta olmasaydık, yarın geleceksen
gb
Type 3: Geçm ştek b r olayın aktarıldığı unreal yapıdır. Eğer aktarılacak olay geçm şte se mutlaka type 3’e
g d lmel d r. Geçen yıl mezun olsaydın, dün gelseyd n g b
Not: Türkçe’de bağlaçların anlamları yükleme yüklenerek söylen r. Gelse çalışırken g b . İng l zce’de se bağlaçlar ayrı
b r kel me olarak kullanılır. If, wh le, when g b . Bağlaçlar konusu ayrıca ele alınacaktır.
Ş md Şart Cümleler n n İng l zce kuruluşlarını görel m:
Type 1
If you study, you w ll learn (Çalışırsan öğren rs n.)
If +S mple Present, +S mple Future
Type1’ formülleşt recek olursak yukarıdak formül çıkar. Genel kullanımı ver ld ğ g b d r. Type1’ de eğer aktarılan olay
genel b r fade se temel cümlec kte de S mple present olab l r. Ama bu st sna b r durumdur. Genelde kullanımı
ver ld ğ g b d r.
Type 2
If you stud ed, you would learn (Çalışsaydın öğren rd n.)
If + S mple Past, + would +V1
Genel kullanımı formüldek g b d r. İf’ l cümlec kte b r present etk s vardır. Çünkü olay şu an ve gelecek le lg l d r. Ama
unreal yapı olduğu ç n geçm şe çek lerek aktarılıyor.
Type 3
If you have stud ed, you would have learnt. (Çalışmış olsaydın öğrenm ş olurdun.)
If +present perfect, + would have V3
Özet olarak;
Type 1:
If + S mple present, +w ll + V1
Type 2:
If + S mple past, +would + V1
Type 3:
If + Present perfect, +would + Have V3
Şart cümleler n n nformal olarak değ ş k kullanımları varsa da asıl gramat kal boyutu açıklananlardır. KPDS’de mutlaka
anlatılan şek lde gel r. Sınavda 7-8 soruyu lg lend ren b r konudur. Mutlaka y b lmel .
Type 1
If the government takes str cter measures, the nflat on w ll drop. (Hükümet daha sıkı tedb rler alırsa enflasyon
düşecek.)
If you learn a fore gn language, you w ll f nd a good job eas ly. (B r yabancı d l öğren rsen kolayca b r ş bulursun.)
Not: Şartlı cümlelerde çev r den z yade yapının İng l zce boyutunu kavramak gerek r. Olay ne zaman olmuş,
gerçekleşeb l r m , gerçekleşemez m ? Yapıya bu şek lde yaklaşmak gerek r.
I w ll help you w th th s matter f you call me next week. (Gelecek hafta ben ararsan, sana yardım edeceğ m.)
Görüldüğü g b “ f” bağlacı arada da yazılab l r. Ma n Clause ve İf Clause’den hang s n n başta söyleneceğ n vurgu
bel rler. Hang s vurgulanacaksa o önce söylen r. Bağlaç arada ken v rgüle (,) gerek yoktur. Çünkü bağlaca kadar olan
kısım ma n clause, bağlaçtan sonrak kısım f clause’dır. İf clause cümlec ğ başta se bu cümlec ğ n sınırını bel rlemek
ç n v rgül (,) kullanılır.
Help+s.o:
b r ne yardım etmek
Help+so+w th+sth:
b r ne b r şey ç n yardım etmek
Type 2
If I knew some Engl sh now, I would go abroad. (Eğer ş md b raz İng l zce b lseyd m, yurt dışına g derd m.)
If I were you, I wouldn’t accept h s offer. (Yer n zde olsam onun öner s n kabul etmezd m.)
If the next week were hol day, we would go for a p cn c. (Eğer gelecek hafta tat l olsaydı, p kn ğe g derd k.)
Görüldüğü g b type 2 şu an ve gelecek le lg l olan unreal yapılardır. Eğer cümlede şu an ve gelecek le lg l b r fade
varsa mutlaka type 2’ye g d lmel d r.
Type 3
If ı had known that he was your fr end, I wouldn’t have rejected h m. (Eğer onun arkadaşınız olduğunu b lseyd m
onu reddetmezd m.)
If they had nv ted me, I would certa nly have pat c pated n the r wedd ng ceremony last week. (Eğer ben davet
etm ş olsalardı , kes nl kle onların geçen haftak düğün törenler ne katılırdım.)
Görüldüğü g b type 3 yapısında mutlaka b z geçm şe götüren b r fade vardır. Bu fade genell kle geçm şe yönel k bazı
zaman zarfları le kurulur. Ama d kkatl olmak gerek r. Bazen b ze geçm ş h ssett recek b r zaman zarfı yer ne aynı
görev gören b r noun clouse’da ver leb l r. (b r nc cümlede olduğu g b ) Ama hang b ç mde olursa olsun eğer olay
geçm şte olmuşsa mutlaka type 3’e g d lmel d r.
Sınavda ma n clouse ve f clouse’ın f ller boş bırakılarak sorulur. Her üç yapının kullanım özell kler ne hak m olursak
kolayca çözeb leceğ m z b r soru olur.
MIXED STRUCTURE
Şartlı cümleler n karışık yapılarıdır. Belk de konunun en zor olan kısmıdır. Bazen type 2 ve 3 karıştırılarak sorulur.
Dolayısıyla mıx yapı unreal olan k yapı arasındadır. Bu kullanımda genell kle İF Clouse type 3, Ma n Clouse type
2’d r. Sınavda pek sorulmayan b r konudur. Ama KPDS’n n ş bell olmaz. B l nmes y olur.
“Geçen yıl mezun olsaydım ş md ben de çalışırdım” fades m x b r yapıdır.
If I had graduated last year, I would work w th you now. (Eğer geçen yıl mezun olsaydım ş md s z nle çalışırdım.)
Görüldüğü g b IF Clouse type 3, Ma n Clouse type 2’d r. Her k tarafta da b z type 2 ve 3’e götüren zaman zarflarına
d kkat ed n z.
If he had been operated on last month, he would start to work next week. (Eğer o geçen ay amel yat olmuş olsaydı
gelecek hafta şe başlardı.)
Şartlı Cümlelerde Modalların Kullanımı
Modallar da daha önce anlatılan mantık çer s nde şartlı cümle kalıplarında kullanılab l rler. Tüm f clouse type’ler nde
modallar kullanılab l r. Hem f clouse’da hem ma n clouse’da, sadece b r s nde olab l rler.
Type 1
can
may
Type 2
could
m ght
Type 3
could have V3
should
must
——-
——-
m ght have V3
———–
———-
Bu yapıda sık olarak görülen “ can ve may ”d r. D ğerler n n sınırlı b r kullanımı vardır. Büyük b r olasılıkla soru gelse “
can ve may ”den gel r.
If I had t me, I could v s t you. (Zamanım olsaydı s z z yaret edeb l rd m.)
If he had helped us, we could have completed th s project. (B ze yardım etseyd bu projey tamamlamış olab l rd k.)
If he could have g ven up smok ng, he would certa nly have recovered. (Eğer o s garayı bırakab lseyd kes nl kle
y leş rd .)
DEVRİK YAPI
Şartlı cümleler n her üç type’ nde de devr k yapı olab l r. Bu yapı genelde konuşma d l ne yönel kt r. Ama yazı d l nde de
sıkça rastlanır. En öneml devr k yapı şartlı cümlelerde olanıdır. KPDS’de kes nl kle gel r. Mutlaka y b l nmel d r.
En öneml devr k yapı type 3’te olanıdır. Type 1ve 2’de pek devr k yapı olmaz ve sınavda pek sorulmaz. Ş md her üç
type de ayrı ayır devr k yapıları görel m:
Type 1
Sadece “should” kullanımında devr k yapı vardır.
If you should see h m, let me know. (Eğer onu görecek olursan, bana b ld r.)
Bu cümleden onu görme ht mal n n zayıf olduğunu anlarız.
Nasıl devr k yapılır?
If atılır ve should başa get r l r.
Should you see h m, let me know. (Eğer onu görecek olursan, bana b ld r.)
Devr k yapı olduğunu nasıl anlarız?
Cümle soru formundadır ama soru şaret yok. Bu durumda tek alternat f cümlen n devr k olmasıdır. Çünkü sadece
soru ve devr k yapıda yardımcı f l baştadır.
Type 2
Sadece were’de yapılır.
If I were you, I would not go there. (Yer n zde olsaydım oraya g tmezd m.)
Type 1’dek g b “ f” atılır ve “were” başa get r lerek devr k yapısı oluşturulur.
Were I you, I would not go there. (Yer n zde olsaydım oraya g tmezd m.)
Soru g b göründüğü halde cümle sonunda ? yoktur. O halde devr k yapıdır d yoruz.
Type 3
If she had nformed us, we would have taken act on. (Eğer o b ze b lg verm ş olsaydı, tedb rler m z alırdık.)
Y ne aynı mantıkla devr k yapısı oluşturulur.
Had she nformed us, we would have taken act on. (Eğer o b ze b lg verm ş olsaydı, tedb rler m z alırdık.)
Soru şekl nde olup cümle sonunda ? yoktur. Bu yüzden kes nl kle devr k yapıdır d yoruz.
Kes nl kle sınavda şartlı cümleler n bu devr k formu sorulur. En güzel sorusu cümle tamamlamadır. Bu durumda
cümlen n soru formunda olduğunu ve sonunda ? olmadığını görmem z gerekmekted r. Bunu göreb l rsek soruyu
çözmüşüz demekt r. Hemen cümlen n b r type 3’lü şartlı cümle olduğunu ve zaman uyumunun buna göre yapılması
gerekt ğ n anlarız.
Had she nformed us, ……………………………………………………………………………….
Bu şek lde cümley boş bırakıp sorarlar.
If she cont nues to underrate h s ab l t es, he cant ach eve anyth ng. (O yetenekler n küçümsemeye devam ederse
h çb r şey başaramaz.)
Underrate:
küçümsemek
Underest mate:
küçümsemek
Overrate:
Overest mate:
Overstate:
abartmak
Exaggerate:
Enhance:
If I were you, I wouldn’t m ss such an opportun ty. (Yer n zde olsaydım böyle b r fırsatı kaçırmazdım.)
M ss: özlemek, kaçırmak
If we hadn’t m ssed the tra n, we could have arr ved earl er. (Eğer tren kaçırmamış olsaydık daha erken
varab l rd k.)
Özell kle sınavda mıx yapılara d kkat etmek gerek r. Sorusu az, gelme olasılığı zayıftır ama b l nmes y olur.
If Turkey had completed her power plants long ago, th s shortage of electr c ty wouldn’t happen now. (Eğer Türk ye
enerj santraller n yıllar önce tamamlamış olsaydı, ş md bu elektr k sıkıntısı (azlığı) olmayacaktı.)
D kkat ed l rse İF Clouse’da “long ago”, Ma n Clouse’da “now” zaman sözcükler vardır. Bu zaman sözcükler ne göre
cümley type 3ve 2’ye göre kurarız. Çünkü şart geçm şte, etk s şu andadır. Eğer Ma n Clouse’da “now” olmasaydı o
zaman Ma n Clouse’da type 3’e göre kurardık.
Plant:
b tk , fabr ka, (elektr k) santral
Ülke, kıta d ş olarak kabul ed ld ğ nden “her” kullanıldı.
If I had known that you were com ng, I would certa nly have part c pated n the party. (Sen n geld ğ n b lm ş
olsaydım, kes nl kle part ye katılırdım.)
Yukarıdak cümle b r sınav soru t p d r. Sınavda altı ç z l f l kullanımları boş bırakılır ve sorulur. Bu cümlede b z type
üçe götüren b r zarf sözcüğü yok ama onun yer ne aynı görev gören “that you were com ng” noun clouse’ vardır. Bu
şek ldek kullanımda çok d kkatl olunmalıdır.
D ğer Şart Bağlaçları
Even If:
se b le (olumsuz b r yargıya götürür.)
Only If:
sadece ….se
Unless = If not:
…med kçe. …mezse (olumsuz anlamı ç nded r, ayrıca “not” stemez.
Prov ded = Prov d ng:
..şartıyla
On cond t on that:
…şartıyla
But for:
…olmasaydı (En öneml özell ğ bağlaç olmamasıdır, b r edat olmasıdır.)
Bu şart bağlaçlarının heps de “ f” le aynı kullanıma sah pt r. If ç n açıklanan her üç kullanım bunlar ç n de geçerl d r.
Sınavda eşanlamlı cümlelerde, cümle tamamlamada, gramer sorularında vb. D rek olarak 7-8 soru şartlı yapılardan
gelmekted r. Ayrıca bu konuya hak m olmak anlamaya yönel k büyük kolaylıklar sağlamaktadır.
“but for” b r edat olduğu ç n kend s nden sonra b r cümlec k değ l de b r s m gel r.
But for your valuable contr but ons, we couldn’t have mplemented th s scheme. (Değerl katkılarınız olmasaydı, bu
projey gerçekleşt remezd k.)
But for’lu cümlec ğ n etk zamanına göre Ma n Clouse type 2 veya 3’e göre kurulur. Nad r olarak type 1’de olab l r.
But for, bu kullanımı le genell kle cümlen n başında olur. Eğer cümle ortasında se genell kle başka anlamdadır.
Yukarıdak but for’lu cümley İF le de yazab l r z.
Type2: If t weren’t for your valuable contr but ons, we couldn’t mplement th s scheme. (Eğer değerl katkılarınız
olmasaydı, bu projey gerçekleşt remezd k.)
Type3: If t hadn’t been for your valuable contr but ons, we couldn’t have mplemented th s scheme. (Eğer değerl
katkılarınız olmasaydı, bu projey gerçekleşt remem ş olurduk.)
Unless the government can carp nflat on, the part es n the coal t on may face great trouble n the next elect on.
(Hükümet enflasyonu durduramadıkça (durdurmazsa) koal syondak part ler önümüzdek seç mlerde büyük sıkıntı le
yüz yüze geleb l rler.)
Curp:
durdurmak
Unless he cut down on smok ng, he w ll get ser ously ll soon. (O s gara çmey kısmadıkça, c dd b r şek lde
hastalanacak.)
Cut down on:
(b r şey ) kısmak
Unless the workers are sat sf ed w th the r salar es, no one can stop them go ng on str ke. (Eğer şç ler maaşları
konusunda tatm n ed lmezlerse, k mse onları greve g tmekten alıkoyamaz.)
Go on str ke:
greve g tmek
Sat sfy:
tatm n etmek, doyurmak
Salary:
maaş
Not: Şartlı cümlelerde “be to” kalıbı “…cek, …cak” anlamını ver r ve amaç bel rt r.
If the government s to carp nflat on, t must take str cter measures. (Eğer hükümet enflasyonu durduracaksa, daha
sıkı tedb rler almalı.)
“be to” kalıbı aynı zamanda amaç da b ld rd ğ nden bu cümley “Eğer hükümet enflasyonu durdurmayı amaç ed n lse,
……..” şekl nde de çevr leb l r. Soru olarak her üç type’de de geleb l r ama sıklıkla type 1 de kullanılır. Eğer type 2 ve 3
te gel rse cümle bunların özell kler ne göre kurulur.
If you are to learn Engl sh, you must go to England. (Eğer İng l zce öğreneceksen İng ltere’ye g tmel s n.)
Not: Şartlı yapılarda Should kullanımı “…cek olursa” anlamındadır. Bu yapı b r şart yapısının geleceğe
uygulanmasıdır.
If you should see h m, recall h m that we have moved to another bu ld ng. (Eğer onu görecek olursan, başka b naya
taşındığımızı ona hatırlat.)
Unreal Yapılar
İng l zce’de unreal yapıların geçt ğ üç yer vardır
1. İF Clouse’ ların type 2 ve type 3’ünde
2. Keşke yapılarında (I w sh ve If only)
3. …mış g b yapısında (As f ve As though)
Bu yapılar unreald r. Yan cümle olumlu ken anlam olumsuz; cümle olumsuz ken anlam olumludur. Unreal yapılarda
bundan dolayı zamanının b r önceye çek lerek aktarıldığını hatırlayınız.
Real
Unreal
Present
Past
Past
Past Perfect
Future (w ll)
Would
If only I had some money now. (Keşke ş md b raz param olsaydı.) (Şu an olduğu ç n b r önces Past kullanıldı.)
If only I had had some money yesterday. (Keşke dün b raz param olmuş olsaydı.) (Geçm ş olduğu ç n b r önces Past
Perfect kullanıldı.)
If only I were a doctor now. (Keşke ş md b r doktor olsaydım.) (Şu an olduğu ç n b r önces Past kullanıldı.)
If only the next week would be hol day. (Keşke gelecek hafta tat l olsaydı.) (Gelecek olduğu ç n b r önces would
kullanıldı.)
She acts as f she passed the exam. (O sınavı geçm ş g b davranıyor.)
Olay şu anda olduğu ç n b r önces olan Past le aktarıldı.
She was act ng as f she had passed the exam. (O sınavı geçm ş g b davranıyordu.)
Olay geçm şte olduğu ç n b r önces olan Past perfect le aktarıldı.
My boss nsulted me as f he had been my father. (Patronum bana babammış g b hakaret ett .)
Olay geçm şte olduğu ç n b r önces olan Past perfect le aktarıldı.
Insult: hakaret etmek
Türkçe’de olay ster geçm şte ster şu anda olsun aynı şek lde fade ed l r. İng l zce’de bu farklıdır. Öneml olan bu
konunun İng l zce mantığını anlamaktır. Olayların etk alanlarını h ssederek olay bel rt len özell kte aktarılır.
It seems as f nflat on has dropped. (Enflasyon düşmüş görünüyor.)
Bu cümlede neden unreal fadeler ç n açıklanan kurallar uygulanmamış?
Real ve unreal yapıları b rb r ne karıştırmamak gerek r. Bu bağlaçların olduğu her cümle unreald r demek yanlış olur.
Bazıları real yapılarda da kullanılab l r. Yukarıdak cümle real b r fade olduğu ç n açıklanmış kurallara ters düştü. Olay
geçm şte olduğu ç n b r önces olan Past perfect le aktarıldı.
Unreal yapılarda Present ve Future tenseler yoktur. Bu kural zaman uyumuna yönel k sorular ç n çok öneml d r.
If only I knew Engl sh now. (Keşke ş md İng l zce b lseyd m.)
If only I had known Engl sh last year. (Keşke geçen yıl İng l zce b lm ş olsaydım.)
He sat down next to me as f he had been my fr end. (O arkadaşımmış g b yanıma oturdu.)
He always comes to s t down next to us as f he were our fr end. (O da ma arkadaşımızmış g b yanımıza oturmak ç n
gel r)
Not: Unreal yapılarda modallar da açıklanan kural çerçeves nde kullanılab l rler.
Str ve: Çabalamak
ADJECTİVE CLAUSES
SIFAT CÜMLECİKLERİ
Who –Wh ch-Whose-Where-That
Tek b r sözcük olarak b r sıfatın yaptığı ş b r tümcec k olarak yapar. Sıfat b r sözcük olarak n telend ğ ad ya da ad
görevdeş n n önünde yer alır. Ancak sıfat tümcec ğ n teled ğ sözcüğün ardında yer alır. Sözcük olarak SIFAT, b r
tümcen n özne,nesne veya tamlamasını n telend reb l r ancak kural olarak bell b r d z n kuralına uyulması gerekl d r.
Bununla beraber karmaşık tümce oluşturmak amacıyla sıfat cümlec ğ n asal cümlec ğ ne bağlamak amacıyla çeş tl
bağlaçlarında kullanıldığı gözlen r k bu bağlaçlar sözcüklere bağlı olarak üç bölümde, konumlarına göre üç bölümde
ve tanımlamalarına bağlı olarak k bölümde nceleneb l rler.
Conjunctions and their positions / Bağlaçlar ve konumları
1- Özney n teleyen sıfat cümlec ğ k burada bağlaç özne konumundadır.
(Sıfat cümlec ğ n n d ’l geçm ş zaman “s mple past tense” le kullanılışına örnek)
The person who called you a few m ne. Ago s our export manager.
– B rkaç dak ka önce s z arayan k ş b z m hracat müdürümüzdür.
(Sıfat cümlec ğ n n d ’l geçm ş zaman “present perfect tense” le kullanılışına örnek )
The person who has called you yesterday s our export manager.
Dün S z arayan k ş b z m hracat müdürümüzdür.
(Sıfat cümlec ğ n n gelecek zaman “future tense” le kullanılışına örnek)
The person who w ll call you s our export manager.
– S z arayacak olan k ş b z m hracat müdürümüzdür.
(Sıfat cümlec ğ n n gen ş zaman “s mple present tense” le kullanılışına örnek )
The person who calls you s our export manager.
– S z arayan k ş b z m hracat müdürümüzdür.
(Sıfat cümlec ğ n n ş md k zaman “present cont n ous tense” le kullanılışına örnek )
The person who s call ng you s our export manager.
– S z arıyor olan k ş b z m hracat müdürümüzdür.
(Sıfat cümlec ğ n n m ş’l geçm ş zaman “past perfect tense” le kullanılışına örnek )
The person who had called you last week s our export manager.
Geçen hafta S z aramış olan k ş b z m hracat müdürümüzdür.
2- Özney n teleyen sıfat cümlec ğ k burada bağlaç nesne konumundadır.
(Sıfat cümlec ğ n n d ’l geçm ş zaman “s mple past tense” le kullanılışına örnek )
The person whom you called a few m ne. Ago s our export manager.
– B rkaç dak ka önce s z n ardığınız k ş b z m hracat müdürümüzdür.
(Sıfat cümlec ğ n n d ’l geçm ş zaman “present perfect tense” le kullanılışına örnek )
The person whom you have called yesterday was our export manager.
Dün aradığınız k ş b z m hracat müdürümüzdü.
(Sıfat cümlec ğ n n gelecek zaman “future tense” le kullanılışına örnek)
The person whom you w ll call s our export manager.
– S z n arayacağınız k ş b z m hracat müdürümüzdür.
(Sıfat cümlec ğ n n gen ş zaman “s mple present tense” le kullanılışına örnek )
The person whom you call s our export manager.
– Aradığınız k ş b z m hracat müdürümüzdür.
(Sıfat cümlec ğ n n ş md k zaman “present cont n ous tense” le kullanılışına örnek )
The person whom you are call ng s our export manager.
– S z n arıyor olduğunuz k ş b z m hracat müdürümüzdür.
(Sıfat cümlec ğ n n m ş’l geçm ş zaman “past perfect tense” le kullanılışına örnek)
The person whom you had called last week s our export manager.
Geçen hafta S z n aramış olduğunuz k ş b z m hracat müdürümüzdür.
3- Özney n teleyen sıfat cümlec ğ k burada bağlaç yel k konumundadır.
The person whose jacket colour s black s our computer eng neer.
S yah ceketl olan personel m z b z m b lg sayar mühend s m zd r.
4- Nesney n teleyen sıfat cümlec ğ k burada bağlaç özne konumundadır.
I d scussed the man who has made us an offer on dry ng mach nes spare parts yesterday.
(Ben) dün b ze çamaşır mak neler yedek parçaları konusunda tekl f yapan k mse le görüştüm.
5- Nesney n teleyen sıfat cümlec ğ k burada bağlaç nesne konumundadır.
I d scussed export manager of the f rm man today whom you have rece ved an offer yesterday.
Bu gün, dün sen n tekl f almış olduğun ş rket n hracat müdürü le görüştüm.
Nesney n teleyen sıfat cümlec ğ k burada bağlaç yel k konumundadır.
I d scussed the man whose fr end s cha rman of our exporter company and I asked a few quest ons about th s
company that he has g ven good references about them. But, I w ll try to obta n some nformat on from another
source.
Arkadaşı, b z m hracatçımız olan ş rket n yönet m kurulu başkanı olan k ş le görüştüm ve kend s ne onlar
hakkında b rkaç soru sordum k kend s onlar hakkında olumlu referanslar verd ancak y ne de başka
kaynaklardan b lg toplamaya çalışacağım.
Tamlamayı n teleyen sıfat cümlec ğ k burada bağlaç özne konumundadır.
That s the man who has offered you.
O s ze tekl f veren k ş d r.
Tamlamayı n teleyen sıfat cümlec ğ k burada bağlaç nesne konumundadır
That s the man whom you have rece ved an offer.
O s z n tekl f almış olduğunuz k ş d r.
Tamlamayı n teleyen sıfat cümlec ğ k burada bağlaç yel k konumundadır
That s the man whose fr end s our exporter company’s cha rman.
O, arkadaşı b z m hracatçı ş rket m z n yönet m kurulu başkanı olan k ş d r.
Sıfat cümlec kler n n öznel ya da nesnel konumdak bazı bağlaçların önüne sayı,bel rt ya da üleşt rme sıfatı ve – of –
yel k sözcüğünden oluşan ek le b rleşmes sonucunda cümlede bağlaçlara
amaç,gaye,durum,çokluk,neden,gerekçe,sonuç g b ek anlamlar ver l r. İşte bu tür sözcükler, Türkçe d z nde önünde
yer aldığı bağlacın yer ne özne ya da nesne olarak kullanılırlar. Bunlar aşağıdak g b d r.
A few of wh ch
B r kaçı
A few of whom
All of wh ch
Tümü
All of whom
A number of wh ch
B r tanes
A number of whom
Any of wh ch
Her hang b r s
Any of whom
As a result of wh ch
Sonucu olarak
As a result of whom
Because of wh ch
Neden yle
Because of whom
Both of wh ch
Her k s
Both of whom
Each of wh ch
Her b r s
Each of whom
E ther of wh ch
E ther of whom
Every of wh ch
Every of wh ch
Every one of wh ch
Every one of whom
Half of wh ch
Half of whom
In add t on of wh ch
In add t on of whom
In sp te of wh ch
In sp te of whom
Instead of wh ch
Instead of whom
Many of wh ch
Many of whom
Most of wh ch
Most of whom
Much of wh ch
Much of whom
Ne ther of wh ch
Ne ther of whom
None of wh ch
None of wh ch
On account of wh ch
On account of whom
One of wh ch
One of whom
Some of wh ch
Some of whom
The best of wh ch
The best of whom
The youngest of wh ch
The youngest of whom
Two of wh ch
Two of whom
… of wh ch
… of whom
Ö r n e k l e r:
Those compan es, wh ch have not accepted our offer, tendered another f rms.
Tekl f m z kabul etmeyen ş rketler başka f rmalara yöneld ler.
Those compan es a few of wh ch have not accepted our offer tendered another f rms.
Tekl f m z kabul etmeyen ş rketlerden b r kaçı başka f rmalara yöneld ler.
Owner, chartered, broker and port-agents each of whom should obey general regulat ons/rules n charter party.
Armatör, k racı, broker ve l man acenteler n n her b r çarter part de geçen genel kural ve yönetmel klere uymak
zorundadırlar.
COMBINATION OF MAIN AND ADJECTIVE CLAUSES
SIFAT VE ASAL TÜMCECİĞİN BİRLEŞİMİ
DEFINITING THE SUBJECT: ÖZNEYİ NİTELEYEN
TANIMLAYICI OLAN
PERSON / KİŞİ İÇİN WHO / THAT KULLANILIR
The man has a red Mercedes car / he called you today
The man who called you today has a red Mercedes car.
Bu gün sen arayan adamın kırmızı mersedes otomob l var.
OBJECT / CİSİM İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR
A conta ner-carry ng vessel s too b g / t w ll sa l today.
A conta ner-carry ng vessel, wh ch w ll sa l today, s too b g.
A conta ner-carry ng vessel that w ll sa l today s too b g.
Bu gün yola çıkacak olan konteynır gem s çok büyüktür
ANIMAL / HAYVAN İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR
The dog has d ed today / t beaten you yesterday.
The dog wh ch/that beaten you yesterday has d ed today therefore you should go to doctor.
Dün sen ısıran köpek bugün öldü be nedenle doktora g tmel s n !
IDEA / KAVRAM İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR
The d scuss on was nterest ng / t was broadcast on the TV 2 days ago.
The d scuss on wh ch / that broadcast on the TV 2 days ago was nterest ng.
İk gün önce TV’de yayınlanan tartışma programı oldukça lg nç d .
PLACE / YER İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR.
The town s Em nönü / t has many of electron c part/component’s mporters.
The town wh ch / that has many electron c parts/components mporters. s Em nönü.
İç nde pek çok elektron k parça ve sarf malzemes thalatçılarını barındıran lçen n adı Em nönü’dür.
TANIMLAYICI OLMAYAN :
PERSON / KİŞİ İÇİN WHO KULLANILIR
The man has a red Mercedes car / he called you today
The man who called you today has a red Mercedes car.
Bu gün sen arayan adamın kırmızı mersedes otomob l var.
OBJECT / CİSİM İÇİN WHICH KULLANILIR
A conta ner-carry ng vessel s too b g / t w ll sa l today.
A conta ner-carry ng vessel, wh ch w ll sa l today s too b g.
Bu gün yola çıkacak olan konteynır gem s çok büyüktür.
ANIMAL / HAYVAN İÇİN WHO KULLANILIR
Our dog “X” was found by a few person / he had been lost for two days.
Our dog “X” who had been lost for two days was found by a few people.
İk gündür kayıp olan köpeğ m z X b rkaç k ş tarafından bulundu.
IDEA / KAVRAM İÇİN WHICH KULLANILIR
Raft ng n R ver Çoruh s very dangerous / t s a nterest ng sport.
Raft ng n R ver Çoruh wh ch s a nterest ng sport s very dangerous.
Çoruh nehr nde yapılan ve lg nç b r spor dalı olan Raft ng çok tehl kel d r.
PLACE / YER İÇİN WHICH KULLANILIR
My res dence place’s name, wh ch s 3 km far from my work place, s Fat h.
Çalıştığım yere 3 km uzakta olan kamet yer m n adı Fat h’t r.
DEFINITING THE OBJECT: NESNEYİ NİTELEYEN
TANIMLAYICI OLAN
PERSON / KİŞİ İÇİN WHOM / THAT KULLANILIR
The man has a red Mercedes car / you’ve called yesterday
The man whom you have called yesterday has a red Mercedes car.
Dün aradığın adamın kırmızı mersedes otomob l vardı.
OBJECT / CİSİM İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR
At old t mes, the ball chargers weren’t a good qual ty / We have mported from your company. Therefore, we
request from you that manufacture better qual ty one.
The ball chargers w h c h we have mported from your company at old t mes was not a good qual ty. Therefore,
we request from you that manufacture better qual ty one.
Daha önceler s zden thal ett ğ m z top şarjlar y kal tede değ llerd . Bu sebeple daha y kal tede olanları üretmen z
r ca ed yoruz.
ANIMAL / HAYVAN İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR
The dog has d ed today / you have bought yesterday.
The dog wh ch/that you’ve bought yesterday has d ed today
Dün aldığın köpek bugün öldü.
IDEA / KAVRAM İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR
The d scuss on was nterest ng / you have part c pated t on the TV
The d scuss on wh ch / that you have part c pated on the TV was nterest ng.
Dün TV’de katılmış olduğun tartışma programı oldukça lg nç d .
PLACE / YER İÇİN WHERE / THAT KULLANILIR.
The town Em nönü s too crowded / we came today.
The town Em nönü wh ch / that we came today s too crowded.
Bu gün geld ğ m z Em nönü lçes çok kalabalık.
TANIMLAYICI OLMAYAN :
PERSON / KİŞİ İÇİN WHOM KULLANILIR
The man whom everybody d sl ke had pr soner for many years
H ç k msen n hoşlanmadığı adam yıllarca hap s yatmış.
OBJECT / CİSİM İÇİN WHICH KULLANILIR
A conta ner carry ng vessel w ll sa l today / we have booked for your sh pment
A conta ner carry ng vessel wh ch we’ve booked for your sh pment w ll sa l today
Sevkıyatınız ç n yer ayırtmış olduğumuz gem bu gün yola çıkacak.
ANIMAL / HAYVAN İÇİN WHOM KULLANILIR
My old dog Panter whom I had fed for two years has d ed today.
İk yıldır besled ğ m köpeğ m Panter bu gün öldü.
IDEA / KAVRAM İÇİN WHICH KULLANILIR
Raft ng-sport n R ver-Çoruh, wh ch you’ve cons der, as an nterest ng sport s essent ally very dangerous.
Çoruh nehr nde yapılan lg nç spor dalı olarak değerlend rd ğ n Raft ng sporu esasen çok tehl kel d r.
PLACE / YER İÇİN WHERE KULLANILIR
–
My res dence place’s name, wh ch I have moved 3 years ago, s Fat h.
3 yıl önce taşınmış olduğum kamet yer m n adı Fat h’t r.
DEFINITING THE POSSESIVE: İYELİK
TANIMLAYICI OLAN
PERSON / KİŞİ İÇİN WHOSE KULLANILIR
The man was taken nto hosp tal after hav ng an acc dent / he has a red Mercedes car
The man whose car s a red Mercedes was taken nto hosp tal after hav ng an acc dent..
Arabası kırmızı mersedes olan adam kaza yaptıktan sonra hastaneye kaldırıldı.
OBJECT / CİSİM İÇİN THE…… OF WHICH KULLANILIR
A d g tal camera was very nterest ng we saw on your web s te / ts producer s Sony.
A d g tal camera t h e p r o d u c e r o f
w h c h s SONY was very nterest ng we saw on your web s te. Can
you ntroduce t more deta led?
Üret c s SONY olan ve s z n web sayfanızda görmüş olduğumuz d j tal kamera çok lg nçt . Onu b ze daha detaylı
tanıtab l r m s n z?
ANIMAL / HAYVAN İÇİN THE…… OF WHICH KULLANILIR
The dog s Ahmet’s / t ta ls s too long.
The dog t h e t a l o f w h c h s too long s Ahmet’s.
Kuyruğu çok uzun olan köpek Ahmet’ nk d r.
IDEA / KAVRAM İÇİN THE…… OF WHICH KULLANILIR
Despatch ng a conta ner s too easy / ts s zes are the same.
Despatch ng a conta ner t h e s z e s o f w h c h are the same s too easy.
Ebatları aynı olan konteynırları sevk etmek oldukça kolaydır.
PLACE / YER İÇİN THE…… OF WHICH KULLANILIR.
The c ty t h e p o p u l a t o n o f w h c h
s d e n s e has an expens ve l fe.
Nüfusları oldukça kalabalık olan şeh rler n yaşam şartları da pahalıdır.
TANIMLAYICI OLMAYAN :
PERSON / KİŞİ İÇİN WHOSE KULLANILIR
The man has an acc dent today / h s red Mercedes car s too fast
The man w h o s e Mercedes car s too fast has an acc dent today..
Çok hızlı g den kırmızı mersedese sah p olan adam bu gün kaza yaptı.
OBJECT / CİSİM İÇİN THE…… OF WHICH
KULLANILIR
Ottoman H story t h e p r c e o f w h c h
s t o o e x p e n s v e s cons st ng very nterest ng sources.
F yatı oldukça pahalı olan OSMANLI TARİHÇESİ KİTABI çok lg nç kaynakları çermekted r.
ANIMAL / HAYVAN İÇİN WHOSE KULLANILIR
Aydın s a young dolph n / ts sk n s sl ppery.
Aydın w h o s e sk n s sl ppery s a young dolph n
Der s kaygan olan Aydın geçen b r yunus balığıdır.
IDEA / KAVRAM İÇİN THE…… OF WHICH
KULLANILIR
Islam c and Allah – Bel ef were accepted by approx mately world-w de today on the
Contrary to Darw n sm / ts dea s exactly correct and coherent.
Islam c and Allah – Bel ef the dea of wh ch s correct and coherent were accepted by approx mately worldw de
today on the contrary to Darw n sm.
Dawr n zm n aks ne f k rler tam doğru ve tutarlı olan İslam ve Allah nancı bu gün hemen hemen tüm dünya
tarafından kabul görmüştür.
PLACE / YER İÇİN WHOSE KULLANILIR
Most of the Anatol an C t es w h o s e c t zens are generally conservat ve, s establ shed hundreds years ago.
İnsanları genelde m saf rperver olan Anadolu şeh rler nden pek çoğu yüzlerce yıl önce kurulmuştur.
2 – DEFINING THE OBJECT / N E S N E Y İ N İ T E L E Y E N
2.1 – SUBJECTIVE – ÖZNEL
TANIMLAYICI OLAN
PERSON / KİŞİ İÇİN WHO / THAT KULLANILIR
I know the personal manager w h o speaks four languages fluently
Dört d l çok y derecede konuşab len personel müdürünü tanıyorum.
D d you d scuss w th the worker before t h a t started th s str ke n our factory.
Fabr kamızda grev başlatan şç le daha önce görüştün mü?
OBJECT / CİSİM İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR
We shall catch the vessel w h c h / t h a t sa ls today n case you do not conf rm the sh pment.
Sevkıyatı tey t etmed ğ n z takd rde bu gün hareket edecek olan gem y kaçıracağız.
ANIMAL / HAYVAN İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR
I threw a stone at the dog w h c h / t h a t was bark ng at the ch ldren
Çocuklara havlayan köpeğe taş attım.
IDEA / KAVRAM İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR
–
I have never tr ed to learn French w h c h / t h a t
s very d ff cult.
–
Çok zor olan Fransızca’yı öğrenmey h ç denemed m.
PLACE / YER İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR.
I have been n Ta pe before w h c h / t h a t has a dense populat on for the purpose of Electron c fa r.
Nüfusu çok kalabalık olan Ta pe ’ye Elektron k Fuarı münasebet yle g tt m.
TANIMLAYICI OLMAYAN
PERSON / KİŞİ İÇİN WHO KULLANILIR
I have read N.Fazıl Kısakürek who wrote plenty of books.
Pek çok k tap yazmış olan N. Fazıl Kısakürek’ n k taplarını okudum.
OBJECT / CİSİM İÇİN WHICH KULLANILIR
I saw my fr end’s car w h c h overturned by the s de of the road.
Yolda ters dönen arkadaşımın arabasını gördüm.
ANIMAL / HAYVAN İÇİN WHO KULLANILIR
Yesterday I watched an all gator w h o eats a Zebra on the T.V and I’ve too much fr ghtened
Dün T.V.’ de b r Zebrayı yutan T msahı zled m ve oldukça dehşete düştüm.
IDEA / KAVRAM İÇİN WHICH KULLANILIR
I l ke sw mm ng along Sarayburnu, wh ch s essent ally very dangerous.
Esasen çok tehl kel olan Sarayburnu boyunca yüzmey çok sev yorum.
PLACE / YER İÇİN WHICH KULLANILIR
I once went to London before wh ch has many language schools.
Pek çok d l okulunun bulunduğu Londra’ya daha önce b r kere g tt m.
DEFINITING THE OBJECT : NESNEYİ NİTELEYEN
TANIMLAYICI OLAN
PERSON / KİŞİ İÇİN WHOM / THAT KULLANILIR
We would l e to work w th an exper enced staff w h o m / t h a t we have conf dence n.
Kend s ne güvend ğ m z tecrübel b r personelle çalışmayı sev yoruz.
OBJECT / CİSİM İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR
Have you found a rel able manufacturer company w h c h / t h a t among you have got n touch w th.
Temasa geçt kler n z n arasından güven l r b r üret c ş rket buldunuz mu?
ANIMAL / HAYVAN İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR
We bought a hundred ostr ches w h c h / t h a t we have barga ned before
Pazarlığını daha önce yaptığımız yüz tane devekuşunu satın aldık.
IDEA / KAVRAM İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR
Darw n’s follower try to spread the r nonsense cla ms w h c h / t h a t they cannot succeed.
Dawr nc ler pek de başarılı olamadıkları saçma dd alarını ortalığa yaymaya çalışıyorlar.
PLACE / YER İÇİN WHERE / THAT KULLANILIR.
I haven’t gone to a country before w h e r e / t h a t sun never downs dur ng 6 months.
6 ay boyunca güneş n h ç batmadığı b r ülkeye daha önce h ç g tmed m.
TANIMLAYICI OLMAYAN:
PERSON / KİŞİ İÇİN WHOM KULLANILIR
Yesterday, I got n touch w th your market ng manager Mr. Chu w h o m I haven’t seen for a long t me because of
h s ntens ty.
Dün şler n n yoğunluğu nen yle uzun b r süred r göremed ğ m Pazarlama Müdürünüz Bay Chu le görüştüm.
OBJECT / CİSİM İÇİN WHICH KULLANILIR
Nobody hasn’t seen our new goods assortments yet w h c h we have mported last week.
H ç k mse daha geçen hafta thal etm ş olduğumuz yen mal çeş tler m z henüz görmed .
ANIMAL / HAYVAN İÇİN WHOM KULLANILIR
I bought a parrot w h o m I am go ng to teach many words to tself.
Kend s ne b r çok kel me öğreteb leceğ m b r papağan satın aldım.
IDEA / KAVRAM İÇİN WHICH KULLANILIR
We have w tnessed h s unacceptable behav our w h c h we never expect from h mself.
Kend s nden h ç beklemed ğ m z kabul ed lemez b r davranışına şah t olduk.
PLACE / YER İÇİN WHERE KULLANILIR
I haven’t gone to Adana where you l ve.
Sen n yaşadığın yer olan Adana’ya g tmed m.
DEFINITING THE POSSESIVE : İYELİK
TANIMLAYICI OLAN
PERSON / KİŞİ İÇİN WHOSE KULLANILIR
The manager of…. company w h o v s ts us w th h s ass stant d scussed w th us about a lot of th ngs w h o s e
jacket colour was dark blue.
Ceket n n reng lac vert olan ve b z yardımcısıyla z yaret eden ş rket n n müdürü b z mle pek çok şey hakkında
görüştü.
(Not : Burada kullanılan who ve whose s z şaşırtmasın b r s k ş n n kend s n n telerken d ğer k ş n n ceket n n reng n
bel rtmek ç n kullanılmıştır)
OBJECT / CİSİM İÇİN THE …… OF WHICH KULLANILIR
D d you see the conta ner the r ght s ght of wh ch s a b g punctured?
Sağ tarafında büyük b r del k olan konteynırı gördün mü?
ANIMAL / HAYVAN İÇİN THE…… OF WHICH KULLANILIR
At the zoo we have seen a shark the teeth of wh ch are very sharp.
Hayvanat bahçes nde d şler çok kesk n olan b r köpekbalığı gördük.
IDEA / KAVRAM İÇİN THE …… OF WHICH KULLANILIR
We had a meet ng each other the purpose of wh ch was ent rely about our new bus ness.
Aramızda amacı tamamıyla yen ş m zle alakalı olan b r toplantı düzenled k.
PLACE / YER İÇİN THE…… OF WHICH KULLANILIR.
We have held a bus ness tr p to Hong Kong the people of wh ch were ent rely unfr endly.
İnsanlarının tamamı çok soğuk olan Hong Kong’a b r ş seyahat düzenled k.
TANIMLAYICI OLMAYAN
PERSON / KİŞİ İÇİN WHOSE KULLANILIR
We got n touch w th a person n your company w h o s e vo ce s hard and rudely
S z n ş rket n zden ses çok kaba ve sert olan b r s le görüştük.
OBJECT / CİSİM İÇİN THE…… OF WHICH
KULLANILIR
I bought H story of Istanbul t h e p r c e o f w h c h s too expens ve and made a present to my fr end who
v s ted me for the purpose of bus ness.
T car amaçla ben m z yaret me gelen b r arkadaşıma İstanbul’un Tar h le lg l f yatı oldukça pahalı olan b r k tap
alıp hed ye ett m.
ANIMAL / HAYVAN İÇİN WHOSE KULLANILIR
We saw a t ger w h o s e body s too b g.
Gövdes oldukça r olan b r kaplan gördük.
IDEA / KAVRAM İÇİN THE…… OF WHICH
I want to object to t h e a l l
KULLANILIR
d e a s t h e c o n s s t n g o f w h c h s contrary my deas.
Ben m f k rler me ters düşen tüm düşüncelere karşı çıkmak st yorum.
PLACE / YER İÇİN WHOSE KULLANILIR
For hol day, I want to go anywhere w h o s e populat on s not dense also people warm.
Tat l ç n nsanları sıcak ancak çok kalabalık olmayan b r yere g tmek st yorum
3 – DEFINING THE COMPLEMENT/T A M L A M A Y I NİTELEYEN
3-1. DEFINITING THE SUBJECT
TANIMLAYICI OLAN
PERSON / KİŞİ İÇİN WHO / THAT KULLANILIR
Our general manager s a man w h o / t h at bel eves a d sc pl ne n an employment place.
Genel Müdürümüz b r ş yer nde d s pl n olması gerekt ğ ne nanan b r k msed r.
OBJECT / CİSİM İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR
–
Wh ch was the f rst steamsh p w h c h / t h a t crossed the Atlant c Ocean.
–
Altant k Okyanusunu lk geçen tekne hang s d ?
ANIMAL / HAYVAN İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR
That s a shark w h c h / t h a t has a sharp teeth.
O kes n d şler olan b r köpekbalığıdır.
IDEA / KAVRAM İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR
What s the best l fe-method w h c h / t h a t w ll ass st your escap ng from hell f re the compust ble mater al of
wh ch s humans and stones?
Yakıtı nsanlar ve taşlar olan cehennem ateş nden s z n kurtulmanıza ves le olacak olan en y yaşam tarzı ned r?
Burada d kkat ed lecek olursa hem wh ch hem de the…. of wh ch sıfat cümlec kler n n aynı cümlelerde k farklı
konumda kullanılışları yer almaktadır.
PLACE / YER İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR.
Where s the post off ce w h c h / t h a t has been founded n the m ddle of the c ty.
Şehr n göbeğ ne kurulmuş olan postane nerede?
TANIMLAYICI OLMAYAN
PERSON / KİŞİ İÇİN WHO KULLANILIR
Your fr end s the best person I’ve ever known w h o adv ses you on some mportant matter therefore apprec ate
h m!
Sen n arkadaşın hayatımda gördüğüm en y k ş k sana bazı öneml konularda tavs yeler olan b r s bu yüzden
kıymet n b l !
OBJECT / CİSİM İÇİN WHICH KULLANILIR
That metal s copper w h c h s a good conductor of electr c ty.
Bakır elektr ğ y leten b r metald r.
ANIMAL / HAYVAN İÇİN WHO KULLANILIR
That horse s Yıldırım who runs very fast among ts s m lar.
Emsaller arasında çok hızlı koşan o at yıldırımdır.
IDEA / KAVRAM İÇİN WHICH KULLANILIR
That was the unsolved problem, wh ch s d ff cult to d scuss.
O tartışılması zor b r o kadar da çözülemem ş olan b r problemd .
PLACE / YER İÇİN WHICH KULLANILIR
Yarma s the only town w h c h grows corn.
Yarma sadece Mısır’ın yet şt ğ b r yerd r.
3-2 . DEFINITING THE OBJECT : NESNEYİ NİTELEYEN
TANIMLAYICI OLAN
PERSON / KİŞİ İÇİN WHOM / THAT KULLANILIR
Th s s the pat ent w h o m / t h a t the doctor s anx ous about h m.
O doktorun kend s hakkında end şe duyduğu b r hastadır.
OBJECT / CİSİM İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR
That was the strong toy w h c h / t h a t I bought t for my son from Tahtakale.
O oğlum ç n Tahtakale’den almış olduğum dayanıklı b r oyuncaktı.
ANIMAL / HAYVAN İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR
–
A camel s a desert an mal w h c h / t h a t I have once r dden.
–
Deve üzer ne sadece b r kez b neb ld ğ m b r çöl hayvanıdır.
IDEA / KAVRAM İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR
–
The quest on was answer ng w h c h I can hardly do.
–
Cevabını çok zor verd ğ m b r soruydu.
PLACE / YER İÇİN WHERE / THAT KULLANILIR.
These are the towns w h e r e you cannot f nd comfortable hotel.
Bu kasabalar ç nde çok konforlu oteller bulamayab leceğ n z türden kasabalardır.
TANIMLAYICI OLMAYAN
PERSON / KİŞİ İÇİN WHOM KULLANILIR
The next student s Al w h o m I always adm re h m every t me because of h s resolut on
Al azm neden yle her zaman çok takd r ett ğ m b r öğrenc d r.
OBJECT / CİSİM İÇİN WHICH KULLANILIR
That s the cap tal w h c h had been founded for hundreds years ago.
O yüzlerce yıl önce kurulmuş b r başkentt r.
ANIMAL / HAYVAN İÇİN WHOM KULLANILIR
That s a cat w h o m I have fed t for a few years but unfortunately d ed yesterday.
O ben m b rkaç yıldır besled ğ m b r ked d r fakat ne yazık k dün öldü.
IDEA / KAVRAM İÇİN WHICH KULLANILIR
The w nner of next world are bel evers w h c h struggle on the way of Allah dur ng the r l fe.
Ah ret n gal pler hayatları boyunca Allah yolunda mücadele eden müm nlerd r.
PLACE / YER İÇİN WHERE KULLANILIR
That s parad se w h e r e everyone would l ke go over there but only someone can succeed to complete of th s
long marathon.
O cennet k herkes n oraya g tmek sted ğ b r yerd r ancak sadece bazıları bu uzun maratonu başarı le
tamamlayab l rler.
3 . DEFINITING THE POSSESIVE : İYELİK
TANIMLAYICI OLAN
PERSON / KİŞİ İÇİN WHOSE KULLANILIR
Th s s the woman w h o s e her wallet had been stolen by unknown th ef.
O cüzdanı b l nmeyen b r hırsız tarafından çalınmış olan b r kadındır.
OBJECT / CİSİM İÇİN THE… OF WHICH KULLANILIR
These are the D scmans the pr ces of wh ch are cheap therefore, we would l ke to mport them 100 pcs each.
Bunlar f yatları ucuz olan – d skmen-lerd r bu yüzden her b r nden 100’er adet thal etmek st yoruz.
ANIMAL / HAYVAN İÇİN THE… OF WHICH KULLANILIR
That s the Amazon- All gator the jaw bones of wh ch are more powerful than R ver-N l crocod les
O N l krokod ller ne nazaran çenes daha güçlü olan b r al gatördür.
IDEA / KAVRAM İÇİN THE… OF WHICH KULLANILIR
That was an agreement the a lot of art cles of wh ch had been d sobeyed by aga nst party therefore we have
forced to open a lawsu t aga nst them.
O maddeler n n pek çoğu karşı tarafça hlal ed lm ş b r anlaşma d bu nedenle onlar aleyh ne dava açmak
durumunda kaldık.
PLACE / YER İÇİN THE… OF WHICH KULLANILIR.
Th s s a v llage the houses of wh ch are generally two-floors.
Bu evler genell kle k şer katlı olan b r köydür.
TANIMLAYICI OLMAYAN:
PERSON / KİŞİ İÇİN WHOSE KULLANILIR
Hamza (R.A.) s a strong man w h o s e ma n a m s to be a good Musl m n Allah’s op n on.
Hamza (R.A.) amacı sadece Allah katında y b r müslüman olmak olan kuvvetl b r s d .
OBJECT / CİSİM İÇİN THE…… OF WHICH
KULLANILIR
My a m s to succeed t h e a p p l c a t o n of w h c h s d ff cult.
Amacım zor olanı başarmaktır.
ANIMAL / HAYVAN İÇİN WHOSE KULLANILIR
That s shark w h o s e teeth are very sharp.
O d şler çok kesk n olan b r köpekbalığıdır.
IDEA / KAVRAM İÇİN THE… OF WHICH
KULLANILIR
My only des re s becom ng an mport/export manager n the future the salary of wh ch s h gh
Gelecekte maaşı yüksek olan thalat/ hracat müdürü olmak st yorum.
PLACE / YER İÇİN WHOSE KULLANILIR
Th s s Blue Mosque w h o s e walls are all blue n the other words SultanAhmet mosque.
Bu duvarlarının tümü mav olan d ğer adıyla Sultanahmet cam olarak da anılan Mav cam d r.
TENSES
1. A) S mple: Do + V1
1.) Simple Past (-di) S + V2 + Obj (düzenli
illerde, ilerin sonuna –ed takısı getirilir.)
-We ordered to our bank in order to they transfer the amount of 5.000 USD to your account.
-Bankamıza hesabınıza yatırılması ç n 5.000 USD’l k b r ödeme tal matı verd k.
S mple Past Tense asıl olarak geçm ştek olayları anlatmak ç n kullanılır. Aşağıda bu zamanın kullanımlarını
ayrıntılı b ç mde göreb l rs n z.Aux l ary verbs (Yardımcı f ller): d d/d dn’t
ÖRNEK TABLO
(+)
(-)
(?)
I played
I d dn’t play
D d I play?
You played
You d dn’t play
D d you play?
He played
He d dn’t play
D d he play?
She played
She d dn’t play
D d she play?
It played
It d dn’t play
D d t play?
We played
We d dn’t play
D d we play?
They played
They d dn’t play
D d they play?
DİKKAT! Olumlu cümlelerde herhang b r yardımcı f l gelmez ve f l n k nc hal kullanılır. Olumsuz ve soru
cümleler nde d d veya d dn’t yardımcı f l kullanılır ve f l yalın hal yle kalır.
EXAMPLES (ÖRNEKLER):
(+) I v s ted my uncle. (Amcamı z yaret ett m)
(Bu cümle olumludur ve görüldüğü g b f l n k nc hal kullanılmıştır.)
(-) I d dn’t v s t my uncle yesterday. (Dün amcamı z yaret etmed m.)
(Bu cümle olumsuzdur ve d dn’t yardımcı f l kullanıldığı ç n f l yalın hal yle gelm şt r.)
(?) D d I v s t my uncle yesterday? (Dün amcamı z yaret ett m m ?)
(Bu cümle soru cümles d r ve “d d” yardımcı f l geld ğ ç n f l y ne yalın hal yle
kullanılmıştır.)
REGULAR AND IRREGULAR VERBS (Düzenl ve düzens z f ller)
İng l zce’de f ller düzenl ve düzens z olarak k ye ayrılır. Düzenl f ller n k nc hal n kullanmak ç n f l n sonuna -ed
takısı eklen r.Example: want wanted
clean
cleaned
wash
washed
● Düzens z f ller adından da anlaşılacağı g b düzens z olarak değ ş rler bu yüzden ezberlenmes gerek r.
Example: go
went
sw m
do
swam
dd
USE 1 Completed Act on n the Past(Geçm şte tamamlanmış eylemler)Use the S mple Past to express the dea
that an act on started and f n shed at a spec f c t me n the past. Somet mes the speaker may not actually ment on
the spec f c t me, but they do have one spec f c t me n m nd.
(S mple Past Tense geçm şte bel rl b r zamanda başlamış ve b tm ş eylemler ç n kullanılır. Bazen konuşan k ş tam
olarak b r zaman bel rtmeyeb l r, ama mutlaka cümlede b r geçm ş zaman f kr vardır.)
EXAMPLES:
I saw a mov e yesterday. (Dün b r f lm seyrett m.)
I d dn’t see a mov e yesterday. (Dün b r f lm seyretmed m.)
Last year, I travelled to Italy. (Geçen yıl İtalya’ya seyahat ett m.)
Last year, I d dn’t travel to Italy. (Geçen yıl İtalya’ya seyahat etmed m.)
She washed her hands. (Eller n yıkadı)
She d dn’t wash her hands. (Eller n yıkamadı)
USE 2 A Ser es of Completed Act ons(Geçm şte tamamlanmış eylemler ser s )We use the S mple Past to l st a
ser es of completed act ons n the past.
(S mple Past Tense’ geçm şte tamamlanmış b rkaç eylem arka arkaya anlatmak ç n kullanırız.
EXAMPLES:
I f n shed work, walked to the beach, and found a n ce place to sw m.
(İşler m b t rd m, sah le yürüdüm ve yüzmek ç n güzel b r yer buldum.)
He arr ved from the a rport at 8:00, checked nto the hotel at 9:00, and met the others at 10:00.
(Havaalanından saat 8’de geld , 9’da otele kaydını yaptırdı ve d ğerler yle 10’da buluştu.)
USE 3 S ngle Durat on(Tek süreç)The S mple Past can be used w th a durat on, wh ch starts and stops n the past.
A durat on s a long act on often used w th express ons l ke “for two years,” “for f ve m nutes,” “all day” or “all year.”
(S mple Past Tense geçm şte başlamış ve b tm ş b r sürec anlatırken kullanılır. Bu süreç uzundur ve genelde “ k
yıldır”, “tüm gün” veya “tüm yıl” g b zaman fadeler yle kullanılır.)
EXAMPLES:
I l ved n Turkey for two years. (İk yıl Türk ye’de yaşadım.)
Ahmet stud ed Engl sh for f ve years. (Ahmet beş yıl İng l zce çalıştı.)
They sat at the beach all day. (Tüm gün sah lde oturdular.)
We talked on the phone for th rty m nutes. (Yarım saat telefonda konuştuk.)
How long d d you wa t for them? (Onları ne kadar bekled n z?
We wa ted for one hour. (B r saat bekled k.)
● USE 4 Hab t n the Past (Geçm ştek alışkanlıklar)
The S mple Past can also be used to descr be a hab t wh ch stopped n the past. It can have the same mean ng as
“used to”. To make t clear that we are talk ng about a hab t we often use express ons such as “always,” “often,”
“usually,” “never,” “…when I was a ch ld” or “…when I was younger” n the sentence.
(S mple Past Tense aynı zamanda geçm şte vazgeçt ğ m z alışkanlıklar ç n de kullanılır. “used to” kalıbıyla aynı
amaçla kullanılab l r. Bahsett ğ m z eylem n b r alışkanlık olduğunu açıkça bel rtmek ç n cümlelerde “always” (da ma),
“often” (sık sık), “usually” (genell kle) ve “never” (asla) g b zaman fadeler kullanılır.
EXAMPLES:
I played basketball when I was a ch ld. (Çocukken basketbol oynardım.)
She worked at the hosp tal after school. (Okuldan sonra hastanede çalışırdı.)
They never went to school, they always sk pped. (H ç okula g tmezlerd , hep kaçarlardı.)
TIME EXPRESSIONS IN SIMPLE PAST TENSE
T me express ons zaman bel rten fadelerd r ve İng l zce’de her zaman ç n farklı fadeler kullanılır. Özell kle sınavlarda
cümlen n hang tense olduğunu anlamak ç n t me express on’ların b l nmes çok öneml d r.
yesterday (dün) I went to theatre yesterday. (Dün s nemaya g tt m.)
last week/year/Sunday etc. (Geçen hafta/yıl/Pazar vs.) He bought a car last week. (Geçen hafta araba aldı.)
two years/four days/three m nutes ago ( k yıl/dört gün/üç dak ka önce) I saw her two m nutes ago. (İk dak ka önce
onu gördüm.
Last n ght (dün gece) I watched a mov e last n ght on TV. (Dün gece telev zyonda b r f lm zled m.)
2.) Simple Present (-ir) Subject + V1 + Object
-We generally export tekst le products to the var ous countr es
-B z çeş tl ülkelere genell kle tekst l ürünler hraç eder z.
S mple Present Tense Türkçe’dek gen ş zamanın fades d r. Aşağıda bu zamanın kullanımıyla lg l ders anlatımı
vardır.
Aux l ary verbs: do/does don’t/doesn’t
DİKKAT!: Üçüncü tek l şahıslarda (he,she, t) olumlu cümlelerde f l n sonuna “s” takısı gel r. Olumsuz ve soru
cümleler nde does veya doesn’t kullanıldığı ç n f l n sonuna “s” takısı gelmez.
ÖRNEK TABLO
(+)
(-)
(?)
I play
I don’t play
Do I play?
You play
You don’t play
Do you play?
He plays
He doesn’t play
Does he play?
She plays
She doesn’t play
Does she play?
It plays
It doesn’t play
Does t play?
We play
We don’t play
Do we play?
They play
They don’t play
Do they play?
(“He, she ve t” üçüncü tek l şahıs oldukları ç n olumlu cümlede görüldüğü g b f l n sonuna “s” takısı gelm şt r. Ama
olumsuz ve soru cümleler nde yardımcı f l kullanıldığı ç n “s” kullanılmamıştır.)
USE 1 Repeated Act ons (Tekrarlanan eylemler)Use the S mple Present to express the dea that an act on s
repeated or usual. The act on can be a hab t, a hobby, a da ly event, a scheduled event or someth ng that often
happens.
(S mple Present Tense b r eylem n sürekl tekrarlandığı veya alışılagelm ş olduğu f kr n ver r. Bu eylem b r
alışkanlık, hob , günlük b r olay, planlanmış b r olay veya sık sık tekrar eden b r olay olab l r.)
EXAMPLES:
I play tenn s. (Ten s oynarım)
She does not play tenn s. (O ten z oynamaz.)
The tra n leaves every morn ng at 8 am. (Tren her sabah saat 8’de hareket eder.)
The tra n does not leave at 9am. (Tren saat 9’da hareket etmez.)
She always forgets her purse. (O hep cüzdanını unutur.)
He never forgets h s wallet. (O h ç cüzdanını unutmaz.)
Every twelve months, the Earth c rcles the sun. (Her on k ayda b r dünya güneş n etrafında b r tur atar.)
The sun does not c rcle the Earth. (Güneş dünyanın çevres nde dönmez.)
USE 2 Facts or General zat ons(Gerçekler veya genellemeler)The S mple Present can also nd cate the speaker
bel eves that a fact was true before, s true now, and w ll be true n the future. It s not mportant f the speaker s
correct about the fact. It s also used to make general zat ons about people or th ngs.
(Geçm şte, bugün ve gelecekte konuşan k ş n n açısından doğruluğunu h ç kaybetmeyen şeyler ç n kullanılır. Aynı
zamanda nsanlar veya d ğer şeylerle lg l genelleme yaparken bu zaman kullanılır.)
EXAMPLES:
Cats l ke m lk. (Ked ler sütü sever.)
B rds do not l ke m lk. (Kuşlar süt sevmez.)
Cal forn a s n Amer ca. (Kal forn ya Amer ka’dadır.)
Cal forn a s not n the Un ted K ngdom. (Kal forn ya İng ltere’de değ ld r.)
W ndows are made of glass. (Pencereler camdan yapılır.)
W ndows are not made of wood. (Pencereler ağaçtan yapılmaz.)
New York s a small c ty. (New Yok küçük b r şeh rd r) (Aslında New York’un büyük b r şeh r olmasının burada b r
önem yoktur.)
TIME EXPRESSIONS IN SIMPLE PRESENT TENSE
T me express ons zaman bel rten fadelerd r ve İng l zce’de her zaman ç n farklı fadeler kullanılır. Özell kle sınavlarda
cümlen n hang tense olduğunu anlamak ç n t me express on’ların b l nmes çok öneml d r.
always (da ma)
She always l stens to class cal mus c.
(O hep klas k müz k d nler.)
usually (genell kle) I usually go to c nema at weekends.
(Genell kle haftasonları s nemaya g der m.)
often (sık sık) They often v s t us.
(B z sık sık z yaret ederler.)
somet mes (arasıra) She somet mes wr tes me a letter.
(Bana arasıra mektup yazar.)
rarely (nad ren) I rarely smoke.
(Nad ren s gara çer m.)
never (h ç, asla) I never dr nk alcohol.
(H ç alkol çmem.)
every day/year/week etc. (her gün/yıl/hafta vs.) I go to work every day.
(Her gün şe g der m.)
3.) Future
(-ecek)
S + w ll / shall + v1 + obj.
-Load ng w ll resume as soon as port-author t es arr ve on board.
-L man yetk l ler güverteye gel r gelmez yükleme kaldığı yerden devam edecek.
Future Tense Türkçe’dek gelecek zamanın fades d r. Türkçe’de olmayan “w ll” ve “go ng to” farkları lk öğren rken b raz
zor gelse de, örneklerle b rl kte y çalışıldığında gayet bas t olduğu görülecekt r.
“WILL” FUTURE TENSE TABLO
(+)
(-)
(?)
I w ll play
I won’t play
W ll I play?
You w ll play
You won’t play
W ll you play?
He w ll play
He won’t play
W ll he play?
She w ll play
She won’t play
W ll she play?
It w ll play
It won’t play
W ll t play?
We w ll play
We won’t play
W ll we play?
They w ll play
They won’t play
W ll they play?
“GOING TO” FUTURE TENSE TABLO
(+)
(-)
(?)
I’m go ng to play
I’m not go ng to play
Am I go ng to play?
You’re go ng to play
You aren’t go ng to play
Are you go ng to play?
He’s go ng to play
He sn’t go ng to play
Is he go ng to play?
She’s go ng to play
She sn’t go ng to play
Is she go ng to play?
It’s go ng to play
It sn’t go ng to play
Is t go ng to play?
We’re go ng to play
We aren’t go ng to play
Are we go ng to play?
They’re go ng to play
They aren’t go ng to play
Are they go ng to play
USE 1 “W ll” to offer someth ng (B r şey tekl f etmek ç n)
“W ll” often suggest that a speaker w ll do someth ng voluntar ly. A voluntary act on s one the speaker offers to do for
someone else.
(B r ş gönüllü olarak yapılacağı zaman “w ll” kullanılır. Bu gönüllü eylem konuşan k ş n n karşısındak ne yaptığı
tekl ft r.)
EXAMPLES:
A: I’m really hungry. (Gerçekten çok açım.)
B: I’ll make some sandw ches. (Sana b raz sandv ç hazırlıyım.)
A: I’m so t red. I’m about to fall asleep. (Çok yorgunum. Uyumak üzerey m.)
B: I’ll get you some coffee. (Sana b raz kahve get r y m.)
A: The phone s r ng ng. (Telefon çalıyor.)
B: I’ll get t. (Ben bakarım.)
USE 2 “W ll” to Express a Prom se (Söz vermek ç n)”W ll” s usually used n prom ses.
(“W ll” genell kle söz ver rken kullanılır.)
EXAMPLES
I w ll call you when I arr ve. (Varınca sen ararım.)
I prom se I w ll not tell h m about the surpr se party. (Söz ver yorum. Ona sürpr z part hakkında h çb r şey
söylemeyeceğ m.)
USE 3 “Be go ng to” to Express a Plan (B r plandan bahsederken)”Be go ng to” expresses that someth ng s a
plan.
(“Be go ng to” yapılacak b r eylem n planlanmış olduğunu bel rt r. )
EXAMPLES
He s go ng to spend h s vacat on n Hawa . (Tat l n Hawa ’de geç recek.)
We are go ng to meet each other ton ght at 6:00 PM. (Bu gece 6’da buluşacağız.)
A: Who s go ng to make John’s b rthday cake? (John’un doğum günü pastasını k m yapacak?)
B: Sue s go ng to make John’s b rthday cake. (John’un doğun günü pastasını Sue yapacak.)
USE 4 “W ll” or “Be Go ng to” to Express a Pred ct on (Tahm n yürütürken “W ll” veya “Be go ng to”)Both “w ll”
and “be go ng to” can express the dea of a general pred ct on about the future.
“W ll” ve “Go ng to” gelecekle lg l tahm nde bulunurken kullanılab l r. Eğen tahm n m z destekleyen çok açık b r
kanıt varsa “be go ng to” kalıbı terc h ed l r. Bazı durumlarda her k kullanım da terc h ed leb l r.
EXAMPLES:
The year 2003 w ll be a very nterest ng year. (2003 yılı çok lg nç b r yıl olacak.)
The year 2003 s go ng to be a very nterest ng year. (2003 yılı çok lg nç b r yıl olacak.)
It w ll ra n. (Yağmur yağacak)
It’s go ng to ra n. (Yağmur yağacak. Eğer gökyüzü kara bulutlarla doluysa ve yağmurun yağacağı kes n g b yse “go ng
to” kullanılır.)
DİKKAT!
Özell kle “W ll” Future Tense’l cümleler Türkçe’ye farklı şek llerde çevr leb l r. Aşağıdak örneklere bakınız.
I w ll go to Italy. (İtalya’ya g deceğ m.)
I w ll br ng you an aspr n. (Sana b r asp r n get r y m.)
I w ll open the door. (Kapıya ben bakarım.)
Kısaca söyleyen k ş n n n yet ne bağlı olarak anlam da değ ş r.
TIME EXPRESSIONS IN FUTURE TENSE
T me express ons zaman bel rten fadelerd r ve İng l zce’de her zaman ç n farklı fadeler kullanılır. Özell kle sınavlarda
cümlen n hang tense olduğunu anlamak ç n t me express on’ların b l nmes çok öneml d r.
next year/month/week/Saturday (gelecek yıl/ay/hafta/Cumartes )
tomorrow (yarın)
soon (yakında)
n two m nutes/four weeks ( k dak ka/dört hafta ç nde)
1. B) Cont nuous: (-yor) Be + V….. ng
1.) Past Cont nuous (-yordu)
S+ was / were + v1(- ng) + obj.
-We were do ng bus ness w th …………… company t ll recent t mes.
-Son zamanlara kadar ………………………………ş rket yle çalışıyorduk.
[WAS / WERE] + [VERB+ ng]
Aux l ary verbs: was – were
ÖRNEK TABLO
(+)
(-)
(?)
I was play ng
I wasn’t play ng
Was I play ng?
You were play
You weren’t play ng
Were you play ng?
He was play ng
He wasn’t play ng
Was he play ng?
She was play ng
She wasn’t play ng
Was she play ng?
It was play ng
It wasn’t play ng
Was t play ng?
We were play ng
We weren’t play ng
Were we play ng?
They were play ng
They weren’t play ng
Were they play ng?
EXAMPLES (ÖRNEKLER):
I was study ng lesson. (Ders çalışıyordum.)
She was smok ng when I saw her. (Onu gördüğümde s gara ç yordu.)
They were dr nk ng tea when I arr ved. (Ben vardığımda çay ç yorlardı.)
● USE 1 Interrupted Act on n the Past (Geçm şte yarıda kes len eylemler)
Use the Past Cont nuous to nd cate that a longer act on n the past was nterrupted. The nterrupt on s usually an
act on n the S mple Past.
Past Cont nuous Tense geçm şte yarıda kes len uzun olayları anlatmak ç n kullanılır. Daha uzun olan eylem yarıda
kesen eylem genelde S mple Past tense le fade ed l r.
EXAMPLES:
I was watch ng TV when she called. (O aradığında telev zyon seyred yordum.)
When the phone rang, she was wr t ng a letter. (Telefon çaldığında mektup yazıyordu.)
Wh le we were hav ng a p cn c, t started to ra n. (P kn k yaparken yağmur yağmaya başladı.)
Sally was work ng when Joe had the car acc dent. (Joe araba kazası geç rd ğ nde Sally çalışıyordu.)
Wh le John was sleep ng last n ght, someone stole h s car. (Dün gece John uyurken b r s arabasını çaldı.)
USE 2 Spec f c T me as an Interrupt on (Geçm şte bel rl b r zamanda yapılan eylem)
In USE 1, descr bed above, the Past Cont nuous s nterrupted by an act on n the S mple Past. However, you can
also use a spec f c t me as an nterrupt on.
B r nc kullanımda geçm şte başka b r olayla kes len eylemlerde Past Cont nuous Tense kullandığımızı söylem şt k.
Bunun yanında geçm şte bel rl b r anda yapılan eylemden bahsederken de Past Cont nuous Tense
kullanılab l r.EXAMPLES:
Last n ght at 6 p.m., I was eat ng d nner. (Dün gece saat 6’da yemek y yordum.)
At m dn ght, we were st ll dr v ng through the desert. (Gece yarısı hala çölde araç kullanıyorduk)
DİKKAT!
S mple Past Tense’de kullanılan zaman fadeler eylem n tam olarak başlama veya b t ş zamanını bel rt r. Past
Cont nuous Tense’de se, bel rt len zaman eylem n başlangıcı veya b t ş n değ l, yalnızca o anda eylem n yapılmakta
olduğunu bel rt r.
EXAMPLES:
Last n ght at 6 p.m., I ate d nner. (Saat 6’da yemeye başladım.)
Last n ght at 6 p.m., I was eat ng d nner. (Yemek yemeye daha önce başladım ve saat 6’da yemek sürec devam
ed yordu.)
● USE 3 Parallel Act ons (Paralel eylemler)
When you use the Past Cont nuous w th two act ons n the same sentence, t expresses the dea that both act ons
were happen ng at the same t me. The act ons are parallel.
İk eylem aynı anda Past Cont nuous Tense le kullandığımızda, bel rt len k eylem n aynı anda yapıldığı f kr ortaya
çıkar. Yan eylemler paraleld r.
EXAMPLES:
I was study ng wh le he was mak ng d nner.
(O yemeğ hazırlarken ben ders çalışıyordum)
Wh le Ellen was read ng, T m was watch ng telev s on.
(Ellen k tap okurken T m telev zyon seyred yordu.)
They were eat ng d nner, d scuss ng the r plans and hav ng a good t me.
(Yemek y yor, planları hakkında tartışıyor ve y vak t geç r yorlardı.)
● USE 4 Atmosphere (Atmosfer)
In Engl sh we often use a ser es of Parallel Act ons to descr be atmosphere n the past.
(İng l zce’de genelde geçm ştek b r havayı (atmosfer ) tasv r etmek ç n b r d z eylem arka arkaya kullanırız.
EXAMPLE:
When I walked nto the off ce, several people were bus ly typ ng, some were talk ng on the phones, the boss was
yell ng d rect ons, and customers were wa t ng to be helped. One customer was yell ng at a secretary and wav ng h s
hands. Others were compla n ng to each other about the bad serv ce.
Of se geld ğ mde b rkaç nsan meşgul b r şek lde dakt lo kullanıyor, bazıları telefonda konuşuyor, patron em rler
yağdırıyor ve müşter ler yardım ç n bekl yorlardı. Müşter n n b r sekretere bağırıyor ve eller n sallıyordu. D ğerler
b rb rler ne kötü h zmetten yakınıyorlardı.
TIME EXPRESSIONS PAST CONTINUOUS TENSE
T me express ons zaman bel rten fadelerd r ve İng l zce’de her zaman ç n farklı fadeler kullanılır. Özell kle sınavlarda
cümlen n hang tense olduğunu anlamak ç n t me express on’ların b l nmes çok öneml d r.
wh le – as
I saw h m wh le he was dr v ng. (Onu araba sürerken gördüm.)
They helped me as I was carry ng some heavy bags. (Bazı ağır çantaları taşırken bana yardım ett ler.)
2.) Present Cont nuous (-yor) S+ am+ s+are +V1 ( ng)+obj.
-We are manufactur ng the goods your des red type and qual ty
-S z n sted ğ n z t pte ve kal tedek b r malı üret yoruz.
Present Cont nuous Tense Türkçe’dek ş md k zamanın fades d r.
Aux l ary Verbs: am/ s/are
ÖRNEK TABLO
(+)
(-)
(?)
I am play ng
I am not play ng
Am I play ng?
You are play ng
You aren’t play ng
Are you play ng?
He s play ng
He sn’t play ng
Is he play ng?
She s play ng
She sn’t play ng
Is she play ng?
It s play ng
It sn’t play ng
Is t play ng?
We are play ng
We aren’t play ng
Are we play ng?
They are play ng
They aren’t play ng
Are they play ng?
USE 1 Now (Ş md )Use the Present Cont nuous w th Cont nuous Verbs to express the dea that someth ng s
happen ng now, at th s very moment.
(Present Cont nuous Tense b r şey n tam şu anda olduğunu veya yapıldığını anlatmak ç n kullanılır.)
EXAMPLES (ÖRNEKLER)
You are learn ng Engl sh now. (Şu anda İng l zce öğren yorsun.)
You are not sleep ng now. (Ş md uyumuyorsun.)
I am s tt ng. (Oturuyorum.)
I am not stand ng. (Ayakta durmuyorum.)
What are you do ng? (Ne yapıyorsun?)
Why aren’t you do ng your homework? (N ye ödev n yapmıyorsun?)
USE 2 Longer Act ons n Progress Now (Halen devam eden uzun sürel olaylar)In Engl sh, now can mean “th s
second,” “today,” “th s month,” “th s year,” “th s century” and so on. Somet mes we use the Present Cont nuous to
say that we are n the process of do ng a longer act on, wh ch s n progress.
(İng l zce’de “now” yan “ş md ” şu anlamlara gel r. “tam bu anda”, “bu ay”, “bu yıl”, “bu yüzyıl” vs. Bazen Present
Cont nuous Tense’ uzun süren b r eylem yapma sürec nde bulunduğumuzu anlatmak ç n kullanırız.)
EXAMPLES: (Aşağıdak bütün örnekler b r lokantada yemek yerken söyleneb l r)
I am study ng to become a doctor. (Doktor olmak ç n çalışıyorum.)
I am not study ng to become an eng neer. (Mühend s olmak ç n çalışmıyorum.)
I am read ng a book. (B r k tap okuyorum.)
I am not read ng any newspapers r ght now. (Şu anda h ç b r gazete okumuyorum.)
Are you work ng on any spec al projects? (Özel b r proje üzer nde çalışıyor musun?)
USE 3 Near Future (Yakın Gelecek)Somet mes, speakers use the Present Cont nuous to nd cate that someth ng
w ll or w ll not happen n the near future.
(Bazen Present Cont nuous Tense b r şey n o anda değ l de yakın b r zamanda olacağını veya olmayacağını
anlatmak ç n kullanılır.)
EXAMPLES:
I am meet ng some fr ends after work. (İşten sonra arkadaşlarla buluşuyoruz.)
I am not go ng to the party ton ght. (Bu gece part ye g tm yorum.)
Isn’t he com ng w th us ton ght? (O bu gece b z mle gelm yor mu?)
USE 4 Compla n ng w th “Always” (“Always” kullanarak ş kayette bulunma)The Present Cont nuous w th words
such as “always” expresses the dea that someth ng often happens. Not ce that the mean ng s l ke S mple Present
but w th negat ve emot on.
(Present Cont nuous Tense “Always” g b kel melerle kullanıldığında b r şey n yapıldığını veya olduğunu bel rt r.
Anlam S mple Present Tense’e benzer ve her zaman negat ft r. B r şeyden ş kayet ederken kullanılır.).
EXAMPLES:
She s always com ng to class late. (Derse hep geç kalıyor.)
He s always talk ng. (O sürekl konuşur.)
I don’t l ke them because they are always compla n ng. (Onları sevmem çünkü hep ş kayet ederler.)
DİKKAT!
Bazı f ller Present Cont nuous Tense le kullanılmaz. Bu f ller “state verbs” olarak adlandırılır. Bu f llerden bazıları
aşağıda ver lm şt r.
love – l ke – hate – understand – have (possess on) etc.
She s lov ng chocolate. – Yanlış
She loves chocolate. – Doğru
I am hat ng you – Yanlış
I hate you – Doğru
She sn’t understand ng me – Yanlış
She doesn’t understand me – Doğru
TIME EXPRESSIONS IN PRESENT CONTINUOUS TENSE
T me express ons zaman bel rten fadelerd r ve İng l zce’de her zaman ç n farklı fadeler kullanılır. Özell kle sınavlarda
cümlen n hang tense olduğunu anlamak ç n t me express on’ların b l nmes çok öneml d r.
now
r ght now
at the moment
at present
3.) Future Cont nuous (-yor olacak)
S + w ll / shall + be + v1- ng + obj.
-We w ll be beg nn ng to manufacture all your orders as of next week..
-Önümüzdek haftadan t baren tüm s par şler n z üretmeye başlıyor olacağız.
FORM Future Cont nuous [WILL BE] + [VERB+ ng]
EXAMPLE:
When your plane arr ves ton ght, I w ll be wa t ng for you.
(Bu gece uçak vardığında, sen bekl yor olacağım.)
[AM / IS / ARE] + [GOING TO] + [VERB ng]
EXAMPLE:
When your plane arr ves ton ght, I am go ng to be wa t ng for you.
(Bu gece uçak vardığında sen bekl yor olacağım.)
NOT: “W ll” Future veya “Go ng to” Future tensle’ler n kullanımı arasında pek fark yoktur.
D kkat! Zaman zarflarından sonra gelecek zaman kullanılmaz.
D ğer Future Tense’lerde de olduğu g b “when” “wh le” “before” g b zaman zarflarından sonra future tense kullanılmaz.
EXAMPLES:
Wh le I am f n sh ng my homework, she s go ng to make d nner. Doğru
Wh le I w ll be f n sh ng my homework, she s go ng to make d nner. Yanlış
“FUTURE CONTINUOUS TENSE” TABLO
(+)
(-)
(?)
I w ll be play ng
I won’t be play ng
W ll I be play ng?
You w ll be play ng
You won’t be play ng
W ll you be play ng?
He w ll be play ng
He won’t be play ng
W ll he be play ng?
She w ll be play ng
She won’t be play ng
W ll she be play ng?
It w ll be play ng
It won’t be play ng
W ll t be play ng?
We w ll be play ng
We won’t be play ng
W ll we be play ng?
They w ll be play ng
They won’t be play ng
W ll they be play ng?
USE 1 Interrupted Act on n the Future (Gelecekte yarıda kes len eylemler)Use the Future Cont nuous to nd cate
that a longer act on n the future w ll be nterrupted. The nterrupt on s usually an act on n the S mple Future.
(Future Cont nuous Tense gelecekte uzun b r eylem n yarıda kes leceğ durumlarda kullanırız. Uzun eylem yarıda
kesen eylem genelde “S mple Future” Tense le kullanılır.)
EXAMPLES:
I w ll be watch ng TV when she arr ves ton ght.
(Bu gece vardığında telev zyon seyred yor olacağım.)
I w ll be wa t ng for you when your bus arr ves.
(Otobüs vardığında sen bekl yor olacağım.)
Wh le I am work ng, Steve w ll make d nner. (NOTICE, “am work ng” because of “wh le.”)
(Ben çalışırken, Steve yemeğ yapacak.) (DİKKAT “wh le” olduğu ç n “am work ng” gelm şt r.)
I am go ng to be stay ng at the Mad son Hotel, f anyth ng happens and you need to contact me.
(Eğer herhang b r şey olur ve bana ulaşman gerek rse, ben Mad son Otel’ de kalıyor olacağım.)
He w ll be study ng at the l brary ton ght, so he w ll not see Jenn fer when she arr ves.
(Bu gece kütüphanede çalışıyor olacak, bu yüzden Jenn fer geld ğ nde onu göremeyecek.)
● USE 2 Spec f c T me as an Interrupt on (Gelecekte bel rl b r zaman bel rtme)
In USE 1, descr bed above, the Future Cont nuous s nterrupted by an act on n the S mple Future. However, you can
also use a spec f c t me as an nterrupt on.
(B r nc kullanımda gelecekte b r eylem d ğer b r eylem tarafından bölünmüştü. Bu kullanımda se eylem değ l, bel rl b r
zaman vardır.)
EXAMPLES:
Ton ght at 6 p.m., I am go ng to be eat ng d nner.
(Bu gece 6’da akşam yemeğ y yor olacağım.)
At m dn ght ton ght, we w ll st ll be dr v ng through the desert.
(Bu geceyarısı ıssız b r yolda araba kullanıyor olacağız.)
USE 3 Parallel Act ons (Paralel eylemler)When you use the Future Cont nuous w th two act ons n the same
sentence, t expresses the dea that both act ons w ll be happen ng at the same t me.
(Future Cont nuous Tense’ k eylemle aynı cümlede kullandığımızda, gelecekte k eylem n aynı anda yapılacağını
bel rtm ş oluruz.)
EXAMPLES:
I am go ng to be study ng wh le he s mak ng d nner.
(O yemek yaparken, ben ders çalışıyor olacağım.)
Wh le Ellen s read ng, T m w ll be watch ng telev s on.
(Ellen k tap okurken, T m telev zyon seyred yor olacak)
Ton ght, they w ll be eat ng d nner, d scuss ng the r plans, and hav ng a good t me.
(Bu gece k tap okuyarak, planları hakkında tartışarak y vak t geç r yor olacaklar.)
● USE 4 Atmosphere (Ortam)
In Engl sh we often use a ser es of Parallel Act ons to descr be atmosphere n the future.
(İng l zce’de gelecekte b r ortamı anlatmak ç n paralel eylemler ser s kullanırız.)
EXAMPLE:
When I arr ve at the party everybody s go ng to be celebrat ng. Some w ll be danc ng. Others are go ng to be talk ng. A
few people w ll be eat ng p zza and several people are go ng to be dr nk ng beer. They always do the same th ng.
(Part ye vardığımda herkes kutluyor olacak. Bazıları dans ed yor olacak. D ğerler konuşuyor olacak. B rkaç nsan
p zza y yor olacak ve bazıları da b ra ç yor olacak. Onlar her zaman aynı şey yaparlar.)
TIME EXPRESSIONS IN FUTURE TENSE
Bu tense ç n kullanılan özel zaman zarfları yoktur.
1. C) Perfect: (-m ş) Have + V3
1.) Past Perfect (-m şt )
S+ had + v3 + obj.
-We had nsured all your goods aga nst all r sks.
-Mallarınızın heps n tüm r sklere karşı s gorta etm şt k.
Past Perfect Tense Türkçe’de “m ş”l geçm ş zamanın karşılığı olarak kullanılab l r. Geçm şte olan k olaydan, daha
önce olanını fade ederken bu tense’ kullanırız.
FORM Past Perfect [HAD] + [PAST PARTICIPLE]
Examples:
I had stud ed a l ttle Engl sh when I came to the U.S.
(İng ltere’ye geld ğ mde b raz İng l zce çalışmıştım.)
They had never met an Amer can unt l they met John.
(Onlar John’la tanışıncaya kadar h ç b r Amer kalıyla tanışmamışlardı.)
PAST PERFECT TENSE “TABLO”
+
–
?
I had played
I hadn’t played
Had I play
You had played
You hadn’t played
Had you play
He had played
He hadn’t played
Had he play
She had played
She hadn’t played
Had she play
It had played
It hadn’t played
Had t play
We had played
We hadn’t played
Had we play
They had played
They hadn’t played
Had they play
USE 1 (Geçm şte başka b r şeyden önce tamamlanan eylem)
The Past Perfect expresses the dea that someth ng occurred before another act on n the past. It can also show that
someth ng happened before a spec f c t me n the past.
(Past Perfect tense geçm şte b r eylem n, başka b r eylemden önce tamamlanmış olduğunu fade eder. Aynı zamanda
geçm şte yaşanan b r eylem n bel rl b r zamandan önce olduğunu söylemek ç n de kullanılır.)
EXAMPLES:
I had never seen such a beaut ful beach before I went to Kaua .
(Kaua ’ye g tmeden önce böyle güzel b r f lm seyretmem şt m.)
Had you ever v s ted the U.S. before your tr p n 1992?
(1992 yılındak seyahat nden önce h ç Amer ka’ya g tm ş m yd n?)
Yes, I had been to the U.S. once before n 1988.
(Evet, 1998’den önce Amer ka’da bulunmuştum.)
USE 2 ( Geçm ştek bel rl b r şey veya zamandan öncek süreç )
EXAMPLES:
We had had that car for ten years before t broke down.
(Bu araba bozulmadan önce on yıl b z md .)
By the t me Alex f n shed h s stud es, he had been n London for over e ght years.
(Alex çalışmalarını b t rd ğ nde sek z yıldan fazla zamandır Londra’da bulunmaktaydı.)
Aşağıdak k cümley karşılaştırın.
EXAMPLE:
She had never seen a bear before she moved to Alaska. Doğru
She never saw a bear before she moved to Alaska. Yanlış
2.) Present Perfect (-m ş)
S+ have / has + v3 + obj.
-We have completed the great deal of your orders.
-S par şler n z n büyük b r bölümünü tamamladık.
FORM Present Perfect [HAS / HAVE] + [past part c ple]
Türkçe’de böyle b r zaman olmadığı ç n İng l zce öğrenen Türkler n en çok zorlandıkları zaman Present Perfect
Tense’d r. Kuralları hemen öğren lse de kullanımını y ce özümsemek ç n b r süre geçmes gerekl d r.
EXAMPLES:
I have seen that mov e many t mes. (Bu f lm b rçok kez seyrett m.)
I have never seen that mov e. (Bu f lm h ç seyretmed m.)
PRESENT PERFECT TENSE” TABLO
(+)
(-)
(?)
I have played
I haven’t played
Have I played
You have played
You haven’t played
Have you played?
He has played
He hasn’t played
Has he played?
She has played
She hasn’t played
Has she played?
It has played
It hasn’t played
Has t played?
We have played
We haven’t played
Have we played?
They have played
They haven’t played
Have they played?
USE 1 Unspec f ed T me Before Now We use the Present Perfect to say that an act on happened at an
unspec f ed t me before now. The exact t me s not mportant.
(Present Perfect Tense geçm şte bel rs z b r zamanda yapılmış b r eylem anlatmak ç n kullanılır. Eylem n ne
zaman yapıldığı veya olduğu öneml değ ld r.)
EXAMPLES:
I have seen that mov e twenty t mes. (Bu f lm y rm kez seyrett m.)
I th nk I have met h m once before. (Sanırım onunla daha önce tanıştım.)
There have been many earthquakes n Cal forn a. (Kal forn ya’da b r çok deprem oldu.)
Has there ever been a war n the Un ted States? (Amer ka’da h ç savaş oldu mu?)
Yes, there has been a war n the Un ted States. (Evet, Amer ka’da b r savaş oldu.)
People have travelled to the moon. (İnsanlar aya seyahat ett .)
DİKKAT! Geçm şte bel rs z b r zaman tanımı İng l zce öğrenenler ç n b raz kafa karıştırıcı olab l r. Bu yüzden
aşağıda b raz daha detaylı açıklamalar ver lm şt r.
1 Exper ence (Tecrübe)
You can use the Present Perfect to descr be your exper ence.
(Present Perfect Tense hayatınızda geç rm ş olduğunuz tecrübeler anlatmak ç n kullanılır. Tecrübelerden bahsederken
zamanın b r önem yoktur.)
EXAMPLES:
I have been to France. (Fransa’da bulundum.)
(Bu cümlede anlatılmak stenen asıl şey Fransa’da bulunduğunuzdur. Ne zaman g tt ğ n z öneml değ ld r.)
I have never been to France. (Fransa’da h ç bulunmadım.)
(Bu cümlede h ç Fransa’ya g tme tecrüben z n olmadığı anlatılmaktadır.)
I th nk I have seen that mov e before. (Sanırım bu f lm daha önce gördüm.)
He has never travelled by tra n. (O trenle h ç seyahat etmed .)
Joan has stud ed two fore gn languages. (Joan k d le çalıştı.)
Have you ever met h m? (Onunla h ç karşılaştın mı?)
No, I have not met h m. (Hayır, onunla h ç karşılaşmadım.)
2 Change Over T me (Zamanla değ ş m)
We often use the Present Perfect to talk about change that has happened over a per od of t me.
(Present Perfect Tense b r süre ç nde meydana gelen değ ş kl kler anlatmak ç n kullanılır.)
EXAMPLES:
You have grown s nce the last t me I saw you. (Sen son gördüğümden ber büyümüşsün.)
The government has become more nterested n arts educat on. (Hükümet sanat eğ t m yle daha fazla lg lenmeye
başladı.)
Japanese has become one of the most popular courses at the un vers ty. (Japonca ün vers tede en populer derslerden
b r hal ne geld .)
My Engl sh has really mproved s nce I moved to Austral a. (Avusturalya’ya taşındığımdan ber İng l ze gerçekten
gel şt .)
3 Accompl shments (Başarılardan bahsederken)
We often use the Present Perfect to l st the accompl shments of nd v duals and human ty. You cannot ment on a
spec f c t me.
(Bu zamanı ayrıca k ş sel veya nsanlığın kazanmış olduğu başarıları anlatmak ç n kullanırız. Böyle durumlarda bel rl
b r zaman veremey z.)
EXAMPLES:
Man has walked on the moon. (İnsan ayda yürüdü.)
Our son has learned how to read. (Oğlumuz okumayı öğrend .)
Doctors have cured many deadly d seases. (Doktorlar b rçok ölümcül hastalığı tedav ett ler.)
Sc ent sts have spl t the atom. (B l m adamları atomu parçaladılar.)
4 An Uncompleted Act on You Are Expect ng (Tamamlanması beklenen eylem)
We often use the Present Perfect to say that an act on wh ch we expected has not happened. Us ng the Present
Perfect suggests that we are st ll wa t ng for the act on.
(Present Perfect Tense’ gerçekleşmes n bekled ğ m z b r eylem n henüz olmadığını anlatmak ç n kullanırız. Bu
zamanı kullanmamız b z m hala bu eylem n gerçekleşmes n bekled ğ m z anlamına gel r.)
EXAMPLES:
James has not f n shed h s homework yet. (James henüz ödev n b t rmed .)
Susan hasn’t mastered Japanese, but she can commun cate. (Susan Japonca’da henüz uzmanlaşmadı, ama let ş m
kurab l yor.)
B ll has st ll not arr ved. (B ll hala gelmed .)
The ra n hasn’t stopped. (Yağmur durmadı.)
TOPIC 5 Mult ple Act ons at D fferent T mes (Farklı zamanlarda çoklu eylemler)
We also use the Present Perfect to talk about several d fferent act ons wh ch occurred n the past at d fferent t mes.
Present Perfect suggests the process s not complete and more act ons are poss ble.
(Present Perfect Tense’ geçm şte farklı zamanlarda gerçekleşm ş b rkaç eylem anlatmak ç n kullanırız. Ayrıca bu
zamanda, henüz sürec n b tmem ş olduğu ve eylemler n devam edeceğ anlamı da vardır.)
EXAMPLES:
The army has attacked that c ty f ve t mes. (Ordu şehre beş kere saldırdı.)
I have had four qu zzes th s semester. (Bu dönem dört tane qu z oldum.)
We have had many major problems wh le work ng on th s project. (Bu proje üzer nde çalışırken b r sürü büyük
problemle karşılaştık.)
She has talked to several spec al sts about her problem, but nobody knows why she s s ck. (Sorunuyla lg l b rçok
uzmanla konuştu, ama k mse onun n ye hasta olduğunu b lemed .)
USE 2 Durat on From Past Unt l Now
(Geçm şten bugüne kadar gelen süre)We use the Present Perfect to show that someth ng started n the past and
has cont nued up unt l now. “For f ve m nutes,” “for two weeks” and “s nce Tuesday” are all durat ons wh ch can be
used w th the Present Perfect.
(Present Perfect Tense’ geçm şten başlayıp şu ana kadar devam eden şeyler anlatmak ç n kullanırız. “Beş dak kadır”,
“İk haftadır”, “Geçen Salı gününden ber ” zaman zarfları bu zamanla kullanılır ve sürey fade eder.)
EXAMPLES:
I have had a cold for two weeks. (İk haftadır gr b m.)
She has been n England for s x months. (Altı aydır İng ltere’de)
Mary has loved chocolate s nce she was a l ttle g rl. (Mary çocukluğundan ber ç kolatayı sever)
TIME EXPRESSIONS IN PRESENT PERFECT TENSE
s nce – for – ever – never – just – already – yet – th s week – th s year – once – tw ce – three t mes – four t mes –
today – recently
3.) Future Perfect (-m ş olacak)
S + w ll / shall + have + V3 + obj.
-We w ll have completed all your orders w th n next week.
-Önümüzdek hafta çer s nde tüm s par şler n z tamamlamış olacağız.
D ğer tüm “future” formlarda olduğu g b , Future Perfect Tense de “when” “wh le” “before” “after” “by the t me” “as soon
as” “ f” “unless” g b zaman kel meler yle kullanılamaz. Bu derste kullanılan tüm zaman kalıpları tal k yazılmıştır.
EXAMPLES:
I am go ng to see a mov e when I have f n shed my homework. Doğru
(Ders m b t r nce b r f lm seyredeceğ m.)
I am go ng to see a mov e when I w ll have f n shed my homework. Yanlış
FORM Future Perfect [WILL HAVE] + [PAST PARTICIPLE]
EXAMPLE:
I w ll have perfected my Engl sh by the t me I come back from the U.S.
(Amer ka’dan döndüğümde İng l zcem mükemmel b r şek lde gel şt rm ş olacağım.)
[AM / IS / ARE] + [GOING TO HAVE] + [PAST PARTICIPLE]
EXAMPLE:
I am go ng to have perfected my Engl sh by the t me I come back from the US.
(Amer ka’dan döndüğümde İng l zcem mükemmel b r şek lde gel şt rm ş olacağım.)
NOT: “w ll” veya “go ng to” kalıbıyla yaptığımız cümleler çoğu kez anlam farkına yol açmazlar. Bazı özel durumlarda k
tense b rb r n n yer ne kullanılamaz.
ÖRNEK TABLO
(+)
(-)
(?)
I w ll have played
W ll I have played?
I won’t have played
You w ll have played
W ll you have played?
You won’t have played
He w ll have played
W ll he have played?
He won’t have played
She w ll have played
W ll she have played?
She won’t have played
It w ll have played
W ll t have played?
It won’t have played
We w ll have played
W ll we have played?
We won’t have played
They w ll have played
W ll they have played?
They won’t have played
USE 1 Completed Act on Before Someth ng n the Future (Gelecekte b r şeyden önce tamamlanmış eylem)
The Future Perfect expresses the dea that someth ng w ll occur before another act on n the future. It can also show
that someth ng w ll happen before a spec f c t me n the future.
(Future Perfect tense gelecekte b r şeyden önce b r eylem n olacağını fade eder. Aynı zamanda gelecekte bel rl b r
zamandan önce b r eylem n olacağını fade etmek ç n de kullanılır.)
EXAMPLES:
By next November, I w ll have rece ved my promot on.
(Önümüzdek Kasım ayında terf etm ş olacağım.)
By the t me he gets home, h s w fe s go ng to have cleaned the ent re house.
(O eve varana kadar karısı bütün ev tem zlem ş olacak.)
USE 2 Durat on Before Someth ng n the Future (Non-cont nuous Verbs) (Gelecekte b r şeyden öncek süreç)
W th Non-cont nuous Verbs, we use the Future Perfect to show that someth ng w ll cont nue up unt l another act on n
the future.
(Durağan f lllerle (eylem çermeyen) bu tense’ kullandığımız zaman gelecekte b r şey n, gelecekte başka b r eyleme
kadar süreceğ n fade eder z.)
EXAMPLES:
I w ll have been n London for s x months by the t me I leave.
(Ayrılana kadar altı ay boyunca Londra’da olacağım.)
By Monday, Susan s go ng to have had my book for a week.
(Pazartes gününe k tabım b r hafta boyunca Susan’da kalacak.)
1. D) Perfect Cont nuous: (-mekte) Have Been + V.. ng
1.) Past Perfect Cont nuous (-mekteyd )
S+ had + been +v1- ng + obj.
-We had been export ng var ous type of leather products to the a lot of countr es unt l last year.
-Daha geçen yıla kadar b r çok ülkeye çeş tl der ürünler hraç ed yorduk.
Bu tense aynı Present Perfect Cont nuous Tense’de olduğu g b geçm şte yaşanan ve bel rl b r sürec
kapsayan eylemler anlatmak ç n kullanılır. Fakat bu tense’ kullanmamız ç n geçm şte yaşanan ve b r süre
devam eden eylem n, başka b r eylemden önce yaşanmış olması gerek r.
FORM Past Perfect Cont nuous [HAD BEEN] + [VERB+ ng]
EXAMPLES:
I had been wa t ng there for two hours before she f nally arr ved.
(O vardığında orada k saatt r otobüs beklemekteyd m.)
She had only been study ng Engl sh for two years before she got the job.
(İşe g rmeden önce sadece k
yıl boyunca İng l zce çalışmıştı.)
ÖRNEK TABLO
(+)
(-)
(?)
I had been play ng
Had I been play ng?
I hadn’t been play ng
You had been play ng
Had you been play ng?
You hadn’t been play ng
He had been play ng
Had he been play ng?
He hadn’t been play ng
She had been play ng
Had she been play ng?
She hadn’t been play ng
It had been play ng
Had t been play ng?
It hadn’t been play ng
We had been play ng
Had we been play ng?
We hadn’t been play ng
They had been play ng
Had they been play ng?
They hadn’t been play ng
USE 1 Durat on Before Someth ng n the Past (Geçm ştek b r şeyden öncek süreç)
We use the Past Perfect Cont nuous to show that someth ng started n the past and cont nued up unt l another t me n
the past. “For f ve m nutes” and “for two weeks” are both durat ons wh ch can be used w th the Past Perfect
Cont nuous. Not ce that th s s related to the Present Perfect Cont nuous; however, the durat on does not cont nue unt l
now.
(Past Perfect Cont nuous Tense, geçm şte b r eylem n başladığını ve geçm şte yaşanan başka b r eyleme kadar devam
ett ğ n fade etmek ç n kullanılır. “Beş dak ka boyunca” veya “ k hafta boyunca” g b zaman fade eden kalıplar bu
tense le kullanılab l r. D kkat edersen z bu tense’ n kullanımı Present Perfect Cont nuous tens’ n kullanımına yakındır,
fakat bu tense’de bahsed len eylem bu güne kadar sürmemekted r.)
EXAMPLES:
They had been talk ng for over an hour before Tony arr ved.
(Tony varmadan önce b r saatten fazla b r süred r konuşmaktaydılar.)
She had been work ng at that company for three years when t went out of bus ness.
(Ş rket batmadan önce üç yıldır orada çalışmaktaydı.)
James had been teach ng at the Un vers ty for more than a year before he left for As a.
(James Asya’ya g tmek ç n ayrılmadan önce b r yıldan fazla b r süred r Ün vers tede eğ t m ver yordu.)
USE 2 Cause of Someth ng n the Past (Geçm ştek b r şey n neden n bel rtmek ç n)Us ng the Past Perfect
Cont nuous before another act on n the past s a good way to show cause and effect.
(Bu tense ayrıca yaşanan b r eylem veya durumun sebeb n bel rt rken kullanılır.)
EXAMPLES:
Jason was t red because he had been jogg ng.
(Jason yorgundu, çünkü yürüyüş yapmıştı/yapmaktaydı.)
Sam ga ned we ght because he had been overeat ng.
(Sam k lo aldı çünkü çok y yordu/yemekteyd .)
2.) Present Perfect Cont nuous (-mekte) S+ have / has + been + v1- ng + obj.
-We have been prepar ng the rest quant ty of your orders th s week..
-Bu hafta sıpar şler n z n kalanını hazırlıyoruz.
Present Perfect Tense le Cont nuous arasında kullanım açısından bazı farklılıklar olsa da, work ve l ve g b bazı f lerde
k tense’ n kullanımı da aynıdır.
Örneğ n aşağıdak k cümle de doğrudur.
I have been work ng n th s company for four years.
(Dört yıldır bu ş rkette çalışıyorum.)
I have worked n th s company for four years
(Dört yıldır bu ş rkette çalışıyorum.)
FORM Present Perfect Cont nuous [HAS / HAVE] + [BEEN] + [VERB+ ng]
EXAMPLES:
I have been wa t ng here for two hours.
(İk saatt r burada beklemektey m/bekl yorum.)
She has only been study ng Engl sh for two years.
(O sadece k yıldır İng l zce çalışmaktadır.)
ÖRNEK TABLO
(+)
(-)
(?)
I have been play ng
Have I been play ng?
I haven’t been play ng
You have been play ng
Have you been play ng?
You haven’t been play ng
He has been play ng
Has he been play ng?
He hasn’t been play ng
She has been play ng
Has she been play ng?
She hasn’t been play ng
It has been play ng
Has t been play ng?
It hasn’t been play ng
We have been play ng
Have we been play ng?
We haven’t been play ng
They have been play ng
Have they been play ng?
They haven’t been play ng
USE 1 Durat on from the Past Unt l Now(Geçm şten ş md ye yaşanan süreç)We use the Present Perfect
Cont nuous to show that someth ng started n the past and has cont nued up unt l now. “For f ve m nutes”, “for two
weeks”, and “s nce Tuesday” are all durat ons wh ch can be used w th the Present Perfect Cont nuous.
(Present Perfect Cont nuous tense geçm şte başlamış b r şey n şu ana kadar devam ett ğ n bel rtmek ç n kullanılır.
“Beş dak ka boyunca”, “ k hafta boyunca” veya “Salı gününden ber ” g b zaman fade eden kalıplar bu tense le
kullanılır.)
EXAMPLES:
They have been talk ng for the last hour.
(Son k saatt r konuşuyorlar.)
She has been work ng at that company for three years.
(Üç yıldır bu ş rkette çalışmaktadır.)
James has been teach ng at the Un vers ty s nce June.
(James Haz ran ayından ber ün vers tede öğretmekted r.)
USE 2 Recently, Lately(Son zamanlarda)You can use the Present Perfect Cont nuous WITHOUT a durat on such
as “for f ve m nutes”, “for two weeks”, and “s nce Tuesday”. W thout the durat ons, the th s tense g ves a more
general mean ng of “lately”. We often use the words “lately” or “recently” n the sentence to strengthen th s
mean ng.
(Present Perfect Cont nuous tense aynı zamanda “beş dak ka boyunca” g b b r süreç bel rtmeden de kullanılab l r.
Bu zaman fade eden kalıpları kullanmadığımızda cümlede “son zamanlarda” anlamı vardır ve daha geneld r.
Anlamı kuvvetlend rmek ç n cümleler m zde “recently” veya “lately” (son zamanlarda) g b kel meler kullanılır.)
EXAMPLES:
Recently, I have been feel ng really t red.
(Son zamanlarda kend m gerçekten yorgun h ssed yorum.)
She has been watch ng too much telev s on lately.
(Son zamanlarda çok fazla TV seyred yor.)
Mary has been feel ng a l ttle depressed.
(Mary kend n b raz depresyonda h ssed yor.)
IMPORTANT Non-Cont nuous Verbs/ M xed Verbs
It s mportant to remember that Non-Cont nuous Verbs cannot be used n any cont nuous tenses. To express the dea
of Present Perfect Cont nuous w th these except on verbs, you must use Present Perfect.
(Bu tense’ n kullanımına l şk n hatırlanması gereken öneml b r nokta da şudur. Durağan f ller, yan ç nde herhang b r
eylem bulundurmayan f ller (sah p olmak g b ) Perfect Cont nuous Tense le kullanılamaz. Cümleye bu tense’ n
anlamını kazandırmak ç n Present Perfect Tense kullanılır.
EXAMPLES:
Sam has been hav ng h s car for two years. Yanlış
Sam has had h s car for two years. Doğru
3.) Future Perfect Cont nuous (-mekte olacak) S + w ll / shall + have + been + v1- ng + obj.
-We w ll have been beg nn ng to operate approx mately s x months later.
-Yaklaşık altı ay kadar sonra faal yete geç yor olacağız.
İng l zce Akış Şeması
Aşağıdak b lg ler İng l zce’y orta düzey n üzer nde b lenler ç n sadece f k r vermes açısından ver lm şt r.
Kategor ye göre:
OLUŞ CÜMLELERİ
EYLEM CÜMLELERİ
I am a student
Present Tense
I was a student
Past Tense
She swam yesterday
Future Tense
She w ll sw m tomorrow
I w ll be a student
She sw ms everyday
I have been a student
Present Perfect Tense
I had been a student
Past Perfect Tense
She has swum for two days
She had swum for two days
Tobe Çek m Eylem Çek m
İng l zce ç nde ana başlık olarak k t p cümle vardır ve bu k t p cümle 5 ana zamanda konuşulur.
Yapılışına göre:
TO BE ÇEKİMİ
EYLEM ÇEKİMİ
I am sw mm ng
I am taken
I w ll be sw mm ng
I w ll be taken
I was sw mm ng
I was taken
I have been sw mm ng
I have been taken
I had been sw mm ng
I had been taken
to be + V ng
to be + V3
TOBE
am
s
were
V1
was
been
are
V2
V3
B r cümle İng l zce gramer nde mutlak surette ya “ to be” yada “eylem” çek m le yapılab l r. Cont nuous ve pass ve
vo ce cümleler eylem cümleler olmalarına rağmen to be le yapılırlar.
Eylem Cümleler n n İskelet S stem :
İng l zce’de ana başlık olarak tek f l, çok f l ve başkasına yaptırılan ş adı altında üç cümle kuruluş skelet ve bunların
altında da yüklem t p ne göre üç alt başlık bulunur.( Bu tanım, kategor ve başlıklar İng l zce Gramer nde aynı adla ve
zah tarzı le yoktur. )
Yüklem t p :
1) Kend ler nden sonra gelen f le to aldıranlar want, refuse…
2) Kend ler nden sonra to aldırmadığından k nc f l V ng yapanlar
stop, enjoy, avo d…
3) Sonu pre. le b tt ğ ç n k nc f l V ng yapanlar g ve up, th nk of…….
Tek F l
Çok F l
S V O
S
S
Vy
S
Vy pre.
Başkasına Yaptırılan İş
Vy
to V
V ng
O
S
V ng
I want
I want
I enjoy
sw mm ng
O
S
Vy
O
S
Vy
zam r to
zam r
V ng O
Vy
to sw m
zam r pre.
I want
I stop
I th nk of go ng
you
you
: yüklem
pre.
: prepos t on
S
: subject
V
: verb
O
: object
O
V ng O
to sw m
smok ng
I accuse you of
y
V
steal ng the money
En küçük b r m açıklama:
1) The g rl n the garden
Kel me grubu
2) The g rl who wants to go
Relat ve Clause
3) The g rl sw mm ng
Gerund
4) The g rl k lled by Tom
E.K.B
Pass ve
açıklama
Sonuç olarak b r cümle ya oluştur yada eylem ve eylemse mutlaka yukarıdak skelet s stem ç nde kalan 7 adetten b r
tanes d r. Eylem cümles n kend tense’ nde “ yor “ larsanız cont nuous, ed lgen yaparsanız pass ve vo ce
cümleler elde eders n z.
PÜF NOKTASI
Aşağıda İng l zce’y orta düzeyde b lenler ç n yararlı olacağına nandığım ve k taplarda kolaylıkla bulunamayacak bazı
b lg ler yer almaktadır. Bu kullanım kolaylıkları İng l zce gramer s stem nde yer almasına rağmen gerek yerl ve yabancı
k tap yazarları gerekse İng l zce öğretmenler bu konulara fazla değ nmezler. Bunların bazılarına aşağıda yer
ver lm şt r.
S zlere yararlı olması nancımla.
Ezberlemeden Mantığı le Kel me Türetme
Aşağıdak b lg ler İng l zce’y orta düzeyde b lenler ç n ver lm şt r.
1. F llerden s m yapma
sw mm ng pool
2. F llerden sıfat yapma
broken heart
3. Sıfatlardan f l yapma
to get fat
yüzme havuzu
kırık kalp
ş şmanlamak
Burada yer alan b lg ler n amacı İng l zce eğ t m alanların yıllarca ayrı ayrı ezberlemek zorunda kaldıkları ama aslında
tek b r mantık ve sadel kle zaten farkında olmadan b ld kler bazı gerçekler n h çte sanıldıkları kadar ürkütücü
olmadıklarını göstermekted r.
Her gün kullandığımız,
kızarmış tavuk fr ed ch cken
kırık sandalye
broken cha r
oturma odası
l v ng room
yüzme havuzu sw mm ng pool
g b kel meler teker teker ezberlenmek yer ne or j nal f ller sayes nde türet l rler. Bu sayede yüzlerce yen kel meye h ç
b r çaba harcamadan ve en öneml s ezberlemeden ulaşırız.
Eğer sözlükte kırık sıfatını aramak stersek karşımıza “ broken “ kel mes çıkar ve b zde sank onu özel b r kel meym ş
g b algılarız oysa farkında olmadan zaten o kullanımı b l yoruzdur ama böyle b r yapının ne olduğu ve nasıl ortaya
çıkab leceğ n b lmed ğ m zden de zaten b ld kler m z tekrar ezberlemek g b b r tutuma g rer z.
V ng Yapısının İs m Olarak Kullanımı
Her f l n tek başına V ng hal f l n eylem özell ğ n kaybett rerek onu f lden türeyen b r s m hal ne sokar ve or j nal b r
s m g b Türkçeleş r. Bu kullanım özell ğ yüzlerce yen kel mey b ze h ç çaba harcamadan otomat kman b lme
yeteneğ katar. Aşağıda yer alan tamlamaları d kkatl ce nceleyerek aynı mantığa varmaya çalışın.
Danc ng school
dans okulu
F n sh ng l ne
b t ş ç zg s
Freez ng po nt
donma noktası
L v ng room
oturma odası
Open ng speech
açılış konuşması
V ng yapılı s m farklı kel me le b rleş p yen anlamlı başka b r tamlama ortaya çıkarab l r. Bu durum genell kle
V ng yapısının k nc kısım olması le elde ed l r.
A r-cond t on ng
kl ma
Bodybu ld ng
vücut gel şt rme
Bra n wash ng
bey n yıkama
Central heat ng
merkez ısıtma
Dry clean ng
kuru tem zleme
1. Copper m n ng s nd spensable to the economy of that reg on.
Bakır madenc l ğ o bölgen n ekonom s ç n vazgeç lmezd r
2. Smok ng s a terr ble hab t.
S gara çmek kötü b r alışkanlıktır
3. Play ng tenn s n Turkey s very expens ve.
Türk ye’de tenn s oynamak çok pahalıdır
4. Sw mm ng s a good sport.
Yüzme y b r spordur
V3 Yapısının Sıfat Olarak kullanımı
F ller n tek başına V3 hal , o f l n eylem özell ğ n kaybett rerek onu f lden türeyen b r sıfat hal ne sokar ve or j nal b r
sıfat g b Türkçeleş r. Bu kullanım özell ğ b ze yüzlerce yen kel mey h ç çaba harcamadan otomat kman b lme
yeteneğ katar.
F ller n üç hal vardır. Daha evvel s mler n “ çoğul yapılma kurallarında “ da ncelend ğ g b s mler – sıfatlar ve f ller
düzenl ( bel rl b r kurala göre türeteb len ) ve düzens z ( bel rl b r kurala göre türet lemey p ayrı ayrı b l nmek zorunda
olunan) yapıda karşımıza çıkarlar. F ller n üç hal düzenl f llerde sonlarına ed ek almalarıyla düzens z f llerde se ayrı
ayrı b l nmek suret yle kullanılırlar. Aşağıdak örnekler nceley n z.
Break
broke
broken
Steal
stole
stolen
Marry
marr ed
marr ed
Fry
fr ed
Pa nt
pa nted
1.hal
2.hal
fr ed
pa nted
3.Hal
Ş md f ller n eylem anlamları b r kenara bırakılarak onların sıfat anlamları ncelen rse,
to break
kırmak
to steal
çalmak
to marry
evlenmek
to be broken
kırık
to be stolen
çalıntı
to be marr ed
to fry
kızartmak
to be fr ed
to pa nt
boyamak
to be pa nted
evl
kızarmış
boyalı
1. He s marr ed to an Amer can.
B r Amer ka’lı le evl
2. It s llegal to buy a stolen r ng.
Çalıntı b r yüzük almak kanun dışıdır
3. It s forb dden to park here.
Buraya park etmek yasak
4. He s known very mean n the town.
Kasabada çok c mr b l n yor
Sıfatlardan F l Yapılması
B l nd ğ g b sıfatların çek m alması sadece “ to be “ cümleler nde gerçekleşeb lmekted r. Yan b r eylem g b ele alınıp
çek mlenemezler.
I am fat ş şmanım
I was fat ş şmandım
Oysa Türkçe Gramer nde karşımıza sıfatlardan türeyerek eyleme dönüşen ve bunun sonucunda eylem cümleler nde
kullanılan b r çok kel me çıkar.
ş şman olmak
ş şmanlamak
kızgın olmak
kızmak
sıcak olmak
ısınmak
pahalı olmak
pahalılaşmak
Aynı durum İng l zce gramer nde de karşımıza çıkarak aynen Türkçe’de olduğu g b sıfatlar f l yapısında
kullanılab l rler. B r sıfatı f lleşt rmek ç n önüne “ get “ get r l r ve sıfatlar artık oluş cümleler yer ne sıfat özell kler n b r
kenara bırakarak eylem cümleler nde çek m alırlar. Aşağıdak örneklerde sıfatların nasıl f l hal ne geld kler n d kkatl ce
nceley n.
to be fat
ş şman olmak
to be angry
to get fat
kızgın olmak
ş şmanlamak
to get angry kızmak
to be hot
sıcak olmak
to get hot
ısınmak
to be dark
karanlık olmak
to get dark
to be better
daha y olmak
to get better
to be cold
soğuk olmak
to get cold
kararmak
y leşmek
soğumak
She wants to get fat.
Ş şmanlamak st yor
I don’t want you to go out after t gets dark.
Hava karardıktan sonra dışarı çıkmanı stem yorum.
Whenever I see h m, I get crazy.
Her ne zaman onu görsem, çıldırıyorum.
L fe gets d ff cult every day l ttle by l ttle.
Hayat her gün azar azar zorlaşıyor.
Bu gönderiyi paylaş






DİSTRİBÜTÖRLÜKLERİMİZ
NERDEYİZ ?……..
BİZE ULAŞIN
ACİL BİLGİ VE ÜRÜN TALEBİ
PETROYAĞ
İMES Sanay S tes
sat s@cozumpetrol.com
Tekn k Serv s – B lg Taleb
MOTULTECH
A Blok. 108. Sk. No: 59
Tel : 0 216 527 76 11
Ac l Ürün Taleb
METALUBE
Y.Dudullu – Ümran ye
Fax : 0 216 527 78 11
7/24 Ac l Çağrı Numaramız
MOLYSLIP
İstanbul
Gsm & Whatsapp :
Tel : 0 532 161 70 48
0532 161 70 48
© Tel f Hakkı - Çözüm Petrok mya Ltd Şt .- 2022 - Des gned by Egezon



Download