KARMA YEM SANAYİ RAPORU 2019 Tarımın ana dallarından bitkisel ve hayvansal üretim arasında bir köprü olan yem sanayiinin, hububat ve ürünleri ile yağlı tohumlar ve ürünleri olmak üzere iki ana girdisi vardır. Bu bağlamda dünya ile entegre olan sektörümüzün öncelikle takip etmesi gereken ülkeler bulunmaktadır. Bu ülkelerden en önde gelenler, söz konusu temel girdiler ölçeğinde, dış ticaret açığı ve dış ticaret fazlası veren lider ülkeler olan ABD, Brezilya, Arjantin, Çin, Rusya ve Ukrayna’dır. 2018 yılında yapılan 3,83 milyar dolarlık (?) ithalatımızın yaklaşık %85’i hububat ve yan ürünleri ile yağlı tohum ve yan ürünlerinden oluşmaktadır. Bilmeliyiz ki bu ülkeler, hangi yem maddesinin üretimini artırırsa veya azaltırsa bu ürünlerde net ithalatçı olmamız nedeniyle maliyetlerimiz doğrudan etkilenecektir. Yine karma yem sanayini diğer sektörlerden ayıran en önemli özelliği, hemen bütün sanayi dalları içerisinde en çevreci sanayii oluşudur. Ne kadar tarımsal sanayi yan ürünü var ise güvenilir olduğu sürece sanayimizde kullanılabilmekte ve katma değere dönüşmektedir. Önemli olan üretimde sürdürülebilirlik, karlılık ve kalıcılık ise, bunun günümüzdeki yolu inovasyondan geçmektedir. Yem sektöründe ve paydaş sektörlerde inovasyona yeterince yatırım yapıldığını iddia edemeyiz. Uluslararası düzeyde, ülkelerin gelişmişlik düzeyinin tespitindeki kriterlerden birisi de, o ülkede kişi başına hayvansal ürünlerin tüketim miktarıdır. Dünya nüfusunun, gelir seviyelerinin ve sağlıklı beslenme bilincinin artması; hayvansal proteinlere olan talebi de artırmaktadır. Bu durumun bir yansıması olarak özellikle 2012 yılından itibaren başta sığır eti olmak üzere dünya et ticaretinde artış trendi görülmektedir. Hayvansal ürünlere yönelik talep, hayvansal üretimdeki artışı ve dolayısıyla yem ve yem hammaddelerine olan talep artışını da tetiklemektedir. Nüfus artışı ile kıt kaynakların üzerinde oluşacak baskının hafifletilmesine yönelik sıralanan önerilerin en başında verimlilik ve tarımsal Ar-Ge’nin artırılması gelmektedir. Bu ihtiyaç nedeniyle hayvan besleme ve yemler konusunda özünde verimliliğe dayanan bilimsel çalışmaların arttığı gözlenmektedir. Ülkemizde son 10 yılda hayvansal üretimde ciddi artışlar olmasına rağmen, dengeli beslenme açısından kişi başına düşen et, süt ve yumurta miktarları konusunda gelişmiş ülkelere kıyasla yeterli düzeyde olduğumuz söylenemez. Dünya ortalaması üzerinde seyreden nüfus artış hızımız gibi başlıca nedenlerle protein kaynakları başta olmak üzere kaliteli gıdalara duyulan ihtiyacımız her geçen gün artmaktadır. Bu bağlamda hayvansal üretimde kendimize yeterliliğin sağlanabilmesi, hayvansal ürünlerin uygun fiyatlarla halkımıza arz edilmesi ve ihracat potansiyelimizin artırılabilmesi için hayvancılığımızda gerekli düzenlemelerin yapılmasına ihtiyaç vardır. Ülkemiz hayvancılığında nitelikli ve karlı hayvan yetiştiriciliği, yeterli ve dengeli hayvan besiciliği, hayvansal ürünlerin kalitesi ve verimliliği ile hayvansal ürünlerin yeterli tüketimi alanlarında halen önemli sorunlar bulunmaktadır. Yemler, hayvansal üretimde işletme girdi maliyetlerinin %50-70’ini oluşturmakta ve hayvancılık sektörünün gelişiminde büyük rol oynamaktadır. Hayvancılığımıza uygun fiyatlarda sürdürülebilir bir şekilde yem arz edilebilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, hayvancılığın sorunlarının çözümü için öncelikle yem sanayiinin sorunlarının çözülmesi gerektiği göz ardı edilmemesi gereken bir husustur. Karma yem sanayii, hububatlar, yağlı tohumlar gibi bitkisel üretimden elde edilen, değirmencilik, nişastacılık, şeker yan ürünleri, yağlı tohum küspeleri gibi gıda sanayiinden elde edilen ürünleri hayvan ihtiyaçlarına göre işleyip, vitamin, mineraller ve premiksler ile karıştırarak en uygun formda ve maliyette hayvancılığın istifadesine sunan bir endüstridir. Karma yem sanayii bir sektör olarak, bu işleyişi ile adeta bitkisel üretim ile hayvansal üretim arasında bir köprü görevi görmekte ve ayrıca bitkisel ve hayvansal üretim sırasında ortaya çıkan atık ve yan ürünleri değerlendirerek ülke ekonomisine ve istihdama önemli bir katkı sağlamaktadır. Yemler, hayvanların ağız yoluyla beslenmesi amacıyla kullanılan işlenmiş, kısmen işlenmiş veya işlenmemiş; yem katkı maddeleri dâhil her türlü madde veya ürün şeklinde tanımlanmaktadır. Yemler çeşitli sınıflandırmalara tabi tutulmakla beraber büyük-küçükbaş yetiştiriciliğinde genelde kaba yem ve karma yem olarak iki sınıfa ayrılmaktadır. Karma yemler genelde en az iki yem hammaddesinin karışımı ile oluşan yemler olarak tarif edilse de, yem sanayiinde karma yem kavramı çok daha geniş bir şekilde ele alınmaktadır. Karma yem sanayii insan gıdası olarak kullanılan veya kullanılmayan ürünleri değerlendirerek hayvansal proteine dönüştüren çok önemli bir ara sanayi koludur. Bitkisel üretimden elde edilen hububatlar, yağlı tohumlar ve bunların değerlendirildiği un sanayii, nişasta sanayii, yağ sanayii, etanol sanayii, gıda sanayii yan ürünü olan kepek, yağlı tohum küspeleri, damıtma sanayii posa ve artıkları gibi birçok yan ürün, vitamin ve mineraller gibi yem katkılarıyla karıştırılıp karma yeme dönüştürülmektedir. Bu karışım çok genel bir yaklaşım ile hayvanların türüne, belli dönemlerdeki ihtiyaçlarına ve en uygun maliyet esasına göre yapılmaktadır. Dünyada kıt olan yem kaynaklarının en verimli şekilde kullanılması ihtiyacı, hayvan besleme bilimindeki ilerlemeler, karma yem sanayiindeki bilginin ve teknolojinin gelişmesini teşvik etmiştir. Günümüzde karma yemler yemden yararlanmayı en üst seviyeye çıkararak, hayvanlardan maksimum performansı almayı sağlayabilecek bilgisayar destekli en gelişmiş otomasyon sistemleri ile üretilebilmektedir. Çeşitli gelişmeler sonucunda, son yıllarda karma yem; üretim aşamalarının tümü izlenebilen, üretim süreci ve enerji tüketimi kontrol edilebilen, içeriği isteğe göre düzenlenebilen ve herhangi bir mikrobik bulaşmaya meydan vermeden pazara sunulabilen bir ürün haline gelmiştir. Dünya karma yem üretiminin 2018 yılı verilerine göre %42’sini kanatlı yemleri, %27’sini domuz yemleri ve %19’unu ruminant yemlerinin oluşturduğu belirtilmektedir (Anonim 2019a) (?) Anonim 2019a. Web Sitesi: https://www.allaboutfeed.net/Compound-Feed/Articles/2019/1/3growth-in-compound-feed-in-2018-387470E/ Erişim Tarihi: 25.01.2019. Karma yem sektöründe önde gelen ülkeler; Çin, ABD, Brezilya Türkiye karma yem sektöründe dünyada 7. AB’de ilk sırada. (Fakat?) Mısır, Buğday, Arpa en fazla üretilen hububatlar dünyada. Anonim 2019b. Web Sitesi: www.igc.int. Erişim Tarihi: 24.01.2019. Soya, Kolza/Kanola, Ayçiçeği Tohumu, Pamuk Tohumu en fazla üretilen yağlı tohumlar. Dünyada üretilen hububatların %17’si (368 milyon ton) ve üretilen yağlı tohumların ise %30’u (175 milyon ton) dış ticarete konu olmaktadır. Soya yağlı tohumlar içerisinde dış ticarete en fazla konu olan ürün. Çin, ABD ve Brezilya soya sayesinde ticaret açığı sağlamakta. Anonim 2018. Oilseeds: World Markets and Trade. December,2018. USDA Foreign Agricultural Service. Web Sitesi: https://apps.fas.usda.gov/psdonline/circulars/oilseeds.pdf. Erişim: 24.01.2019 Türkiye karma yem sanayii tarım sektörünün genel büyümesinden daha hızlı bir büyüme kaydetmiştir. Tarım sektörü 1995’den bu yana her yıl ortalama %2 büyürken karma yem sanayii her yıl ortalama %8 büyümüştür. Yine tarım sektörü son 5 yılda her yıl ortalama %4 büyürken karma yem sanayii ise her yıl ortalama %9 büyümektedir. 2018 yılında ülkemizde toplam karma yem üretimi 24,1 milyon tona yükselmiştir. Ancak özellikle 2015 yılından itibaren bu üretim artışlarında kendi yemini üretenlerin daha fazla kayıt altına girmesinin de etkisi olmuştur. Kendi işletmesi için karma yem üretenler ile kayıt dışı üretimler de dikkate alındığında, ülkemiz karma yem üretiminin 25 milyon tonun üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Türlere göre karma yem üretimine bakıldığında, 2018 yılında ruminant yeminin 13.7 milyon ton, kanatlı yemlerinin 9,7 milyon ton, bunun dışında kalan türlere yönelik karma yem üretiminin ise 0,6 milyon tona ulaştığı görülmektedir. 1960’dan 2018’e Kanatlı yemlerin toplam yem üretimindeki payının %60’lar düzeyinden %40’lar seviyesine düştüğü, ruminant yemlerin payının ise %38’ler düzeyinden %57’e yükseldiği görülmektedir. Yem teknolojisi ve hayvan besleme bilincinin artmasıyla, özellikle kanatlı hayvanlarda yemlerden yararlanma artmış ve hayvansal ürün üretimi için kullanılan yem miktarı azalmıştır. 2018 yılı verilerine göre toplam karma yem üretimimizin büyük kısmı, nüfusun fazla ve endüstrinin gelişmiş olduğu Ege (6,7 milyon ton), Marmara (5,7 milyon ton) ve İç Anadolu (4,9 milyon ton) bölgelerinde gerçekleştirilmektedir. Bu üç bölgede Türkiye toplam karma yem üretiminin %72’si üretilmektedir. Bu bölgeleri sırasıyla Karadeniz, Akdeniz, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgeleri takip etmektedir. Türkiye ilgili ekstra detay bilgiler blabla. FİYATLAR Karma yem fiyatları 1734 sayılı Yem Kanunu ve Yem Yönetmeliği’nin 1973 yılında yürürlüğe girmesinden itibaren devlet tarafından tespit edilmekte iken, 24 Ocak 1980 kararları sonrası fiyatlar serbest piyasa koşullarında teşekkül etmektedir. Yem sanayii bir ara endüstri koludur. Girdilerini büyük oranda bitkisel üretimden alır ve ürettiğini hayvansal üretime verir. Bu özelliği nedeniyle yem fiyatları ağırlıkla iki unsurdan etkilenir. Bunlardan birisi hammadde fiyatları, diğeri ise hayvansal ürün fiyatlarıdır. Yem hammadde fiyatlarındaki değişime bağlı olarak yem fiyatları da yıllar itibariyle değişim göstermektedir. Son 10 yılda etlik piliç yemi fiyatları %129, yumurta yemi fiyatları %144, süt yemi fiyatları %137, besi yemi fiyatları ise %120 artış göstermiştir. Aynı dönemde mısır, arpa ve çavdarın yer aldığı hububat fiyatları %105, fullfat soya ve soya küpesi %202, buğday kepeği, razmol ve kırık buğdayın yer aldığı hububat yan ürünleri %149, ayçiçeği tohumu küspesi ve DDGS (damıtma sanayii yan ürünleri) fiyatları ise %258 artış göstermiştir. Yine son 10 yıllık dönemde rasyonlarda yoğun olarak kullanılan yukarıda sayılan yem hammaddelerin fiyat artışı ortalaması %179, karma yemlerdeki fiyat artışı ortalaması ise %133 olarak tespit edilmiştir. 2018 yılında 2017 yılına göre etlik piliç yemi fiyatları %30, yumurta yemi fiyatları %26, süt yemi fiyatları %30 ve besi yemi fiyatları da %26 artış göstermiştir. Aynı dönemde hububat fiyatları %12, fullfat soya ve soya küpesi fiyatları %53, hububat yan ürünleri fiyatları %23, ayçiçeği tohumu küspesi ve DDGS fiyatları ise %64 artış göstermiştir. Bu verilere göre belirtilen dönemde yem hammadde fiyatları %38 artarken karma yem fiyatları ise %28 artmıştır. Yem hammaddesi bazında bakıldığında yem fiyat artışlarının daha çok dolar ile satın alınan yem hammaddelerinin fiyatlarındaki artışlardan kaynaklandığı anlaşılmaktadır. 2018 yılında hububat rekoltelerindeki azalma, döviz kurundaki ve faiz oranlarındaki artışlar, ABD-Çin arasındaki ticari gerilim nedeniyle Çin’in Türkiye’nin ithalat pazarlarına ağırlık vermesi, transgenik ürünlerin onaylanmasındaki aksaklıklar nedeniyle hammadde ithalatında yaşanan sıkıntılar, yem hammadde fiyatlarının artmasına neden olmuştur. İTHALAT VE İHRACAT KONUSU Karma yem sanayiinde üretilen yemlerin neredeyse tamamı (%98,4) iç pazarda tüketilmektedir ve karma yem ihracatımız henüz istenilen seviyeye ulaşamamıştır. Yurt içi yem hammadde fiyatlarımızın dünya yem hammadde fiyatlarına yaklaşmasıyla ihracat oranı arttırılabilir. Ülkemiz karma yem ihracatı 60’a yakın ülkeye gerçekleştirilmektedir ancak ihracatımızın büyük bir kısmı (%73,1) Irak ve Suriye’ye yapılmaktadır. İhracat pazar payı sıralamasında daha sonra ABD (%5,1), Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (%2,9) ve Azerbaycan (%2,8) gelmektedir. (?) Karma yem ithalatımızda ise en büyük payı Fransa (%12,8), ABD (%12,3) ve Çin (%11,7) almaktadır. Bu ülkeleri ise sırasıyla Almanya (%8,9), İtalya (%7,9), İspanya (%6,2) ve Belçika (%6,2) takip etmektedir. HUBUBAT VE YAĞLI TOHUM Bitkisel kaynaklar karma yem rasyonlarına büyük oranda dahil edildiği için bitkisel üretim, yem sanayimiz açısından büyük önem taşımaktadır. Ancak yıllar içinde karma yem sanayiinin gelişimi hızla devam ederken bitkisel üretim açısından önemli bir aşama kaydedilmediği görülmektedir. Bu nedenle karma yem sanayimizin artan hammadde ihtiyacı, yerli hammadde temininde sıkıntılara ve hammadde fiyatlarının yükselmesine sebep olmaktadır. Özellikle yerli buğday ve arpa üretiminde iklim koşullarına bağlı olarak dönemsel artış ya da azalmalar olsa da, bütüne bakıldığında mısır dışındaki ürünlerin üretiminde önemli bir gelişme görülmemektedir. Mısır üretimi ise gösterilen çabalar sayesinde 2 milyon ton seviyelerinden 6 milyon ton seviyelerine yükseltilebilmiştir. Ancak korumacı politikalar nedeniyle fiyatlarının da dünya fiyatlarının 2 katına kadar çıktığı dönemler gözlenmiştir. Yağlı tohum açısından da yerel üretim endüstrinin ihtiyacını karşılayamamaktadır. Ülkemiz mısır, arpa, buğday, çavdar ve yulaftan oluşan hububat, ayçiçeği, çiğit, soya ve kolzadan oluşan yağlı tohum ve karma yem üretimi endeksinde bakıldığında yem sanayiinin yem hammadde ihtiyacı konusunda yıllar itibariyle nasıl daha çok dışa bağımlı hale geldiği anlaşılmaktadır. Son yirmi yılda anılan ürünlerden oluşan hububat üretimindeki artış %1, yağlı tohumlar üretimindeki artış %67 iken aynı dönemde karma yem üretimindeki artış ise %358 olmuştur. Karma yemde kullanılan hammaddelerin ülkemizdeki üretimleri, karma yem üretimimize yetmediğinden özellikle yağlı tohumlar ve küspeleri, kepekler, mısır, mısır türevleri, DDGS gibi bazı yem hammaddelerinin ithalatının yıllar itibariyle arttığı gözlenmektedir. Kanatlı sektörünün gelişmesi sonucu, kanatlı karma yemine olan talep ve kaliteli yem isteği, karma yem üreticilerini kaliteli yağlı tohum ve küspeleri, balık unu ile üretimi yeterli olmayan özellikle mısır gibi hammaddeleri ithal etmeye yönlendirmiştir. Toplam kanatlı yemleri içinde ithal hammaddelerin oranı hemen hemen %75’leri bulmuştur. Ayrıca, bu yemler içinde yem katkı maddeleri olarak adlandırılan vitamin, mineral vb. ürünler için ise tamamen dışa bağımlılık söz konusudur. Özellikle mısır, yağlı tohum küspeleri ile soya fasulyesi ve küspesi ithalatı için ödenen değerler önemli seviyedir. Yem hammadde ithalatına ürün bazında bakıldığında en önemli payı soyanın aldığı (küspesi dahil %28,7), daha sonra ise mısırın (DDGS ve kepekleri hariç, türevleri dahil %21,1) geldiği görülmektedir. Türkiye’nin önemli seviyede kepek ve DDGS ithalatı yaptığı da göze çarpmaktadır. Ülkemiz bitkisel üretimi, hayvansal üretimin ihtiyaçlarına yetmemektedir bu nedenle yem sanayiinde kullanılan hammaddelerin büyük bir bölümü ithal edilmektedir. Örneğin ülkemizde son 5 yılda 5,5-6,5 milyon ton civarında mısır üretilmesine karşın her yıl 1,5-2 milyon ton arası mısır ithal edilmektedir. Yağlı tohumlarda ise ithalata bağımlılık daha ileri seviyedir. Ülkemizde 2017 yılında 3,9 milyon tohum yağlı tohumlu bitki üretilmekte iken, 4,4 milyon ton yağlı tohum ve küspesi ise ithal edilmektedir. Bu farkın büyük bir kısmı soya ihtiyacından kaynaklanmaktadır. Kanatlı yemlerinin ana hammaddelerinden olan soyanın ülkemizde ki üretimi sadece 140 bin ton iken, soya ve küspesinin ithalatı ise 3,1 milyon ton’dur. Bahsi geçen yem hammaddelerinin fiyatları her geçen yıl artış göstermektedir. Bu nedenle ülkemiz yem sanayii bu ürünlerin ithalatı için daha yüksek meblağlar ödemekte ve dolayısıyla da yem ve hayvancılık maliyetleri artmaktadır. Çözüm önerisi: Bitkisel üretimin artırılması Soya, kanola/kolza, ayçiçeği gibi yağlı tohumlar başta olmak üzere bitkisel üretimimizin artırılmasına ve alternatif protein kaynaklarına (algler, yonca ve şeker pancarı yaprağı, böcekler gibi) ihtiyaç vardır Yem Hammadde Fiyatlarının Yüksekliği Ülkemizde üreticiyi koruma amaçlı uygulanan, taban fiyatı politikaları ile yüksek gümrük vergileri nedeniyle mısır, arpa, buğday gibi temel yem hammaddelerinin fiyatları dünya fiyatlarının çok üzerinde oluşmaktadır. Bu korumanın bedeli sektör tarafından ödenmekte ve yem fiyatlarının artışına neden olmaktadır. Türkiye’de karma yem üretiminde yoğun olarak kullanılan hammaddelerden arpa ve mısırın fiyatları, bazı dönemler hariç olmak üzere, yurtdışı piyasalardaki fiyatların üzerinde seyretmektedir. 2008-2018 arasında Türkiye mısır fiyatları dünya fiyatlarının ortalama %41 üzerinde, Türkiye arpa fiyatları ise dünya fiyatlarının ortalama %33 üzerinde seyretmiştir. Çözüm önerisi: Yem hammaddelerine dünya fiyatlarından erişim Yem fiyatlarındaki artışın önlenebilmesi için taban fiyat politikasından dünya fiyatları + prim sistemine geçilmelidir. Bunun haricinde, yem sanayiinin ihtiyacı olan hammaddelerden, ülkemiz üretiminin yeterli düzeyde olmayanlarının (yağlı tohum ve küspeleri gibi), yurtdışından ithalinde uygulanan gümrük vergilerinin belli dönemlerde sıfırlanması gerekmektedir. Türkiye yılda ortalama 574 mm yağış alan yarı kurak sayılabilecek bir konumdadır. Bu durum hayvansal üretim ile ilgili yapımızı belirleyen en önemli hususlardan birisidir. Hayvancılığı gelişmiş ülkelerde büyük-küçükbaş besi işletmelerinde kaba-karma yem kullanım oranı kaba yemler lehine daha fazla iken ülkemizde ise yeterince yağış alan bölgeler hariç karma yem lehine daha fazladır. Öyle ki Türkiye’de besi hayvanlarında karma yem kullanım oranı kuru madde bazında bakıldığında %60’lara ulaşmaktadır. Bu durum bizim hayvansal üretimdeki yem maliyetlerinin hayvancılığı gelişmiş ülkelere göre daha yüksek olmasına neden olmaktadır. Ülkemizde yapılan besicilik sistemine bakıldığında, genelde tahıl, küspe ve diğer yan ürünlerden oluşan karma yemler ile bir miktar kaba yeme dayalı bir besleme yapıldığı görülmektedir. Türkiye’de üretilen karma yemlerin %45-50’si ithal yem hammaddelerine bağlı olduğu için karma yem maliyetleri yükselmekte ve bu durum kırmızı et üretim maliyetini olumsuz etkilemektedir. Rasyonel bir besicilik ve daha ucuza et üretimi için besicilikte kullanılan kaba yem oranının mutlaka artırılması gerekmektedir. Ülkemizde kullanılan başlıca kaba yem kaynakları; çayır mera, yem bitkileri, silaj, bahçe içi otlak, sap saman ile anızdan oluşmaktadır. Bunların yanında sebze, meyve ve diğer gıda sanayii posa ve artıkları da kaba yem kaynakları olarak kullanılabilmektedir. Ülkemizin yeterince yağış almaması yanında aşırı otlatma, şehirleşme ve mera yönetimindeki sorunlar neticesinde kaliteli kaba yem arzında önemli düzeyde açığımız bulunmaktadır. Hayvancılık Genel Müdürlüğünün Kırmızı Et Stratejisi (Ankara, 2015) raporuna göre, ülkemizdeki kaba yem açığı Kuru madde bazında 5,1 milyon ton, doğal halde ise 15 milyon ton olarak hesap edilmiştir. Çözüm önerisi: Kaba yem üretimin artırılması Çayır, meralarımız ıslah edilerek, meyve sebze sanayii, gıda sanayiden elde edilen yaş posaların değerlendirilmesine yönelik destekler verilerek kaba yem üretimimiz artırılmalıdır. Ayrıca TMR adı verilen besi ve süt yemlerinin silaj, kaba ve kesif yemden oluşan tam yem üretim uygulamasına destek verilmesi ve yaygınlaştırılması, kırmızı et ve sütte verimliliği önemli ölçüde arttıracaktır. Ülkemiz vitaminler, mineraller, enzimler gibi yem katkı maddeleri konusunda neredeyse tamamen dışa bağımlı durumdadır. Çözüm önerisi: Yem katkı maddeleri üretimin artırılması Yem katkı maddelerinin geliştirilmesi ve üretilmesine yönelik teşviklerin artırılması gerekmektedir. Biyogüvenlik Mevzuatı Dünya genelinde 24 ülkede 18 milyon çiftçi tarafından 190 milyon hektar alanda transgenik ürün (genetik yapısı değiştirilmiş organizma veya GDO) ekimi yapılmakta ve bu ekim alanı her geçen yıl % 3-4 civarında artmaktadır. AB’nde de 4 ülkede transgenik ürünlerin ekilişi yapılmaktadır. Dünya genelinde 339 milyon ton soya üretilmekte olup, ABD, Arjantin ve Brezilya en önemli soya üreticileridir. ABD soya ekim alanlarının %94’ü, Arjantin’de %100’ü, Brezilya’da ise %97’si transgenik soyalardan oluşmaktadır. Dünya ticaretine konu olan soyaların neredeyse tamamı, mısırın ise yarıdan fazlası transgeniktir. Çin ve AB en büyük soya ithalatçılarıdır. Görüldüğü üzere, karma yem sanayimizde kullanılan ve neredeyse tamamen dışa bağımlı olduğumuz soya başta olmak üzere mısır, DDGS, kanola gibi ürünlerin dünyadaki üretimleri ağırlıklı olarak transgenik yapıdadır. Bu ürünlerin ithal edilebilmesi için ülkemizde de Biyogüvenlik mevzuatı çerçevesinde onaylanmaları gerekmektedir. Ancak, Biyogüvenlik Kanununda kasıt unsuru ve ihmal hususlarının göz önüne alınmadan ağır cezai hükümler içermesi, tanımlardaki eksiklikler, başvuru ve değerlendirme konusundaki çelişkiler nedeniyle yürütülmesinde güçlükler yaşanmakta ve biyoteknoloji firmalarınca biyoteknolojik ürünlerin onayı için başvuru yapılmamaktadır. Bu nedenle bu teknolojinin üreticisi biyoteknoloji firmalarınca yapılması gereken başvurular, bu ürünlerin sadece kullanıcısı olan sektör temsilcisi sivil toplum kuruluşlarınca yapılmıştır. Bugün itibariyle ülkemizde Avrupa Birliği’nde onaylı olan 10 adet transgenik soya ve 26 adet transgenik mısır çeşidi ile bunların ürünlerine (toplam 36 adet) sadece hayvan yemlerinde kullanılabilmesi için Biyogüvenlik Kurulu tarafından izin verilmiş durumdadır. AB’nde ise Gıda Güvenliği Otoritesi EFSA’nın risk değerlendirmeleri sonucunda transgenik 88 adet mısır, 19 adet soya, 5 adet kolza/kanola, 12 adet pamuk, 1 şeker pancarı ve bunların ürünleri (toplam 125 adet ürün) yemlerde ve gıdalarda kullanım amacına yönelik olarak onaylanmış durumdadır. ABD, Kanada, Brezilya, Japonya ve AB ülkelerine kıyasla ülkemizde onaylı transgenik ürünlerin sayısının bir hayli az olması nedeniyle yem hammadde ithalatımız sırasında, ithal ürünlerde diğer ülkelerde onaylı olan ancak bizde henüz onaylanmamış transgenik ürünlerinden kaynaklanan ve bulaşma şeklinde ortaya çıkan sıfır tolerans sorunu bulunmaktadır. Uluslararası piyasada ortaya çıkan bu duruma “asynchronous approval” yani “eş zamanlı olmayan onaylama” denilmektedir. Halbuki ABD, Kanada, Japonya gibi ülkelerde istenmeyen mevcudiyet (LLP) adı verilen bu bulaşma için tolerans değerleri %5-6’ya kadar kabul edilerek sorun çözülmüştür. Yem hammaddelerinin ithalatında bulaşmadan kaynaklı olarak onaysız biyoteknolojik ürünlerin eser miktarlarda tespit edilmesi dolayısıyla 30-50 bin tonluk gemiler, limanlarda bekletilmekte, on binlerce dolar demuraj bedelleri ödenmekte ve geri çevrilmektedir. Yapılan bir çalışmaya göre, GDO sorunu ve mevzuattan kaynaklanan sınırlamalar nedeniyle ortaya çıkan ekstra maliyetlere göre yem sanayii ve hayvancılık sektörünün kaybının en iyi ihtimal ile 7 milyar TL’ye yaklaştığı tespit edilmiştir. Maliyet anlamındaki sorunların dışında, sektör mensuplarımız farkında olmadıkları ve kasıt içermeyen hususlarda dahi adli kovuşturmaya maruz kalmaktadırlar. Çözüm önerisi: Biyogüvenlik mevzuatının yeniden düzenlenmesi Biyogüvenlik Mevzuatı mevcut haliyle hizmet veren Bakanlığımız ve hizmet alan sektörümüzü bir hayli mağdur etmektedir. Sürdürülebilir olmaktan çıkan bu mevzuatın acilen değiştirilmesi gerekmektedir. AB uyum sürecinde olan ülkemizde diğer birçok mevzuatta olduğu gibi bu mevzuatında ilgili Bakanlıklar, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler tarafından ortak çalışma ile AB ile tam uyumlu hale getirilmesi gerekmektedir. Bu uyum çalışmaları öncesinde üretimde sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi için AB’de onaylı olan ürünlerin ülkemizde de onaylı kabul edilmesi gerekmektedir. (?) 5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu ve bağlı yönetmelikler ülkemiz için HACCP gibi birçok yeni uygulamayı beraberinde getirmiş, bu mevzuatı uygulayan sektör mensupları ve denetleyenler için bir takım kavram kargaşaları ve uygulama ile denetlemede aksaklıklar ortaya çıkmıştır. Çözüm önerisi: Sektörün mevzuata uyumunun sağlanması Bu kanunu ve yönetmeliklerini tam anlamıyla kavrayıp uygulamasında sektöre daha fazla yardımcı olunmalı, cezalandırma ile değil daha çok eğitim ve yerinde uygulama çalışmaları ile sektörün yeni mevzuata uyumu sağlanmalıdır. Aynı şekilde denetleyenlerin de düzenli eğitimler ile bilgilendirilmesi gerekmektedir. Laboratuar Analizleri Yemlerin analizinde laboratuarlar arasında farklı sonuçların alınması, özellikle ithalat aşamasındaki analizlerde oluşan gecikmeler yem sanayiini olumsuz etkilemekte, haksız cezaların verilmesine ve maliyetlerin artışına neden olmaktadır. Çözüm önerisi: Analiz kalitesinin artırılması, analiz sürelerinin azaltılması Laboratuarlardan tutarlı ve doğru sonuç alınabilmesi için laboratuar analizlerinde hassasiyet ve kalitenin artırılması gerekmektedir. Analizleri yorumlama ve uygunluğa karar verme yetkisi AB’de olduğu gibi denetçilere verilmeli, yüksek analiz ücretleri azaltılmalı ve analiz ücreti bu kriterlere göre sorumlu üreticiye veya yem işletmesine yansıtılmalıdır. Rendering Ürünler Rendering işlemi hayvansal yan ürünlerin 50 mm parça büyüklüğünden fazla olmamak üzere küçültülerek, kesintisiz bir şekilde 3 bar basınçta en az 20 dakika, iç sıcaklığı 133 °C den fazla olacak şekilde işlenmesini ifade etmektedir. Süt, et, yumurta gibi hayvansal gıda amaçlı üretilen ve kesilen hayvanların yaklaşık %30’u ile % 50’si insanlar tarafından tüketilememekte ve hayvansal yan ürün olarak değerlendirilmektedir. Hayvanların kesimi sonucu oluşan atıklar, rendering işleminden geçirilerek et unu, et kemik unu, kanatlı unu, tüy unu, kan unu, balık unu ve don yağı veya kanatlı rendering yağı gibi ürünler elde edilmektedir. Daha sonra bunların bir kısmı daha ileri düzeydeki işlemlerden geçirilerek ilaç, gıda ve kozmetik sanayinde kullanılan ürünlere dönüşebilmektedir. Yem sanayii için bunların önemi, yüksek oranda hayvansal protein, esansiyel aminoasitler, kalsiyum, fosfor ve metabolik enerji değerlerinden kaynaklanmaktadır. Bu değerli hayvansal yan ürünler hala dünyanın birçok bölgesinde ve ülkemizde hayvan yemlerinin vazgeçilmez bileşenleri olmuştur. Rendering tesislerinden geçirilen ve önemli ölçüde ısıl işlem (133°C) gören hayvansal yan ürünler yapısal ve moleküler değişime uğrayarak genetik kodlarını kaybetmektedir. Bu durumda kanatlı yemlerine katılan rendering kanatlı ununun daha farklı yapıda bir protein kaynağına dönüştüğü bilinmelidir. Rendering işleminden geçirilmiş hayvansal yan ürünlerin kanatlılarda tür içi kullanımı kannibalizme yol açtığına dair bilimsel hiçbir kanıt yoktur. Ancak bu görüşlere rağmen, 24 Aralık 2011 tarihinde yayınlanan, İnsan Tüketimi Amacıyla Kullanılmayan Hayvansal Yan Ürünler Yönetmeliğinin Yürürlük bölümü 48.Maddesi 1. Fıkrası a bendinde geçen hükümler ile; - Kürk hayvanları hariç karasal hayvanların, aynı türden hayvanların gövdeleri veya parçalarından elde edilen işlenmiş hayvan proteinleri ile beslenmesi, - Çiftlik balıklarının aynı türden balık gövdeleri ve gövde parçalarından elde edilmiş işlenmiş proteinler ile beslenmesinin 1 Ocak 2017 tarihi itibariyle yasaklanması, aynı zamanda karma yem üreticisi olan kanatlı sektörünü çok güç bir duruma sokmuştur. Ülkemizde toplam 1,25 milyar adet broiler, broiler damızlık, yumurta tavuğu, yumurta damızlık ile hindi kesilmesiyle, ortaya çıkan atık madde miktarı 861 bin tondur. Bu atık madde miktarının ise 74 bin ton kanatlı yağı ve 236 bin ton kanatlı unu olmak üzere yaklaşık 310 bin tonunu mamul madde oluşturmaktadır. Kullanılamayacak olan 310 bin ton mamul maddenin parasal değeri yıllık 122 milyon EUR’dur. Bu ürünlerin yerine ikame edilecek ürünlerden kaynaklanan ekstra yem maliyeti ise 95,1 milyon EUR, tesis yatırım maliyeti 24 milyon EUR, iş gücü kaybı 2,5 milyon EUR ve enerji gideri 34,1 milyon EUR olmak üzere kanatlı sektörünün kaybı yılda 277,7 milyon EUR’dur. Sağlık anlamında hiçbir bilimsel gerekçesi olmayan bu yasaklama ile ortaya çıkan ekstra yükün hayvansal gıda fiyatlarına yansıması kaçınılmazdır. Ülkemizde kişi başına tüketilen hayvansal gıdaların miktarını, gelişmiş ülkelerin seviyesine çıkarmayı hedefleyen ülkemizde artan fiyatlarla bu hedefi yakalamak mümkün görülmemektedir. Ülkemizde kanatlı yan ürünlerinin, kanatlı türleri arasında kullanımı, kedi köpek maması ve balık yemleri üretimi amacıyla değerlendirilebilecek toplam miktarı yıllık 18.300 ton’dur. Geriye değerlendirilemeyecek olan yaklaşık 290.000 ton yan ürün kalmaktadır. Kullanılmayacak olan yan ürünlerin değerlendirilmesi veya bertarafı ile ilgili yeterli tesis ve işletme ülkemizde bulunmamaktadır. Bu ürünlerin toprak, su, hava kirliliğine yol açarak halk sağlığı ve hayvan sağlığı yönünden çevresel zararlar meydana getireceği de aşikardır. Çözüm önerisi: Yasağın kaldırılması Kanatlılarda tür içi kullanım yasağının tamamen kaldırılması veya AB’ye tam üyelik onayı alınması halinde dahi tür içi kullanım konusunda Polonya örneğinde olduğu gibi 4-5 yıllık bir geçiş süreci tanınması, AB’ye kanatlı ürünü ihracatı yapacak firmalardan, ihraç edecekleri ürünlerde rendering ürünlerini kullanmayacaklarına dair taahhütname alınması, Medyada çıkan asılsız bilim dışı haberlerin önünü kesecek önlemlerin alınması önerilmektedir. Kırmızı et ve kasaplık hayvan ithalatı hayvancılığımızı ve dolayısıyla yem sanayiinin gelişimini engellemektedir. Kırmızı et fiyatlarının yüksek olduğu gerekçesiyle yapılan 1 milyondan fazla hayvan ve 50 bin ton kırmızı et ithalatı neticesinde üreticilerimizin elinde yüzbinlerce satılamayan hayvan kesim için beklemek zorunda kalmıştır. Kırmızı et üreticileri et üretim maliyetinin altında bir fiyata hayvanlarını kestiremez hale gelmiştir. ESK hayvanlarını kestirmek için bekleyenlere 3-4 ay sonrasına gün vermiştir. Çözüm önerisi: Kırmızı et ve kasaplık hayvan ithalatına son verilmesi Hayvansal ürünlerde fiyat istikrarının sağlanabilmesi için kırmızı et gibi mamul maddelerin ithalatına yönelik politikalardan vazgeçilerek, yem hammaddelerinin dünya fiyatlarından yem sanayiine arzına yönelik politikaların karar vericilerce benimsenmesi gerekmektedir. Kırmızı et ve kasaplık hayvan ithalatına bir an önce son verilmelidir. Serbest pazar ekonomisinin doğal bir gereği olarak devletimizin ticaretten planlı olarak çekilmesi gerekmektedir. KARMA YEMLERDE KALİTEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER (2000) RAMAZAN DEMİREL DİCLE ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ ZOOTEKNİ BÖLÜMÜ 21280/DİYARBAKIR Çiftlik hayvanlarından beklenen verimin alınabilmesi için iyi bir genetik yapıya ve çevre şartlarının en uygun şekilde olmasına ihtiyaç vardır. Çevre şartlarından en önemlisi ise yemdir. Hayvana verilecek yem hayvanın sağlığını ve verimini olumsuz etkilememeli ve ihtiyaçlarını karşılamalıdır. Karma yemlerde bulunan ve kaliteyi etkileyen faktörler hammaddelerden, depolamadan, yem imalatından vs. kaynaklanmaktadır. Karma yemlerin hayvanların besin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde oluşturulması gerekmektedir. Karma yemin kalitesi karmaya giren hammaddelerden, işleme teknolojisinden ve depolama esnasında gerçekleşen etkenlerden, sindirilebilirliklerinden, besleme değerlerinden, lezzetlerinden ve toksik madde içeriklerinden etkilenmektedir. HAMMADDE Yeterince olgunlaşmayan, hastalık bulaşmış olan, böcek yeniği bulunan ve yabancı tohumlarla karışık olarak bulunan hammaddeler yemin kalitesini düşürür. Ekolojik koşullar, ekim zamanı, bitki türü ve çeşidi ve gübreleme hammadde ve karma yemin kalitesini etkilemektedir. Hammadde kalitesinin belirlenmesinde önemli bir husus bitkiden alınan numunenin kitlenin tamamını temsil etmesidir. Örnek alınan alet ve malzemeler, örnek alma metodları dikkatli bir şekilde belirlenmelidir. Eğer firmadan alınıyorsa firmaların beyanlarının doğru olup olmadığı kontrol edilmelidir. Nem nedeniyle oluşan ıslaklık, kötü koku, küf, renk gibi unsurlar söz konusuysa bu hammaddelerin karmaya dahil edilmemesi gerekmektedir. Karma yemlerde nem içeriğinin %14’ten fazla olması durumunda küflerin üremesi için uygun ortam oluşmaktadır. Küfler hayvanın verimin düşmesine ve ölümüne dahi neden olabilen mikotoksinlerin oluşmasına sebep olurlar. Küfler, yemin besin maddelerini düşürerek hayvanların yemden yararlanma oranında düşüşe neden olurlar. Kırık, çatlak, ezik ve yumuşak daneler de küflerin yayılmasında yardımcı olmaktadır. Küflerin sekonder metabolitleri olan mikotoksinler hayvanlarda ve insanlarda çeşitli hastalıklara sebep olmaktadır. En sık görülen karaciğer ve böbreklerde birikme sonucu meydana gelen bozulmalardır. Kümes hayvanlarında mikotoksinlerin çeşitli dokularda birikmesi sonucu verim düşmesi, koordinasyon bozukluğu, canlı ağırlıkta azalma, organlarda dejenerasyon ve ölüm gibi sonuçlar doğurmaktadır. Mikotoksinlerin arasından ise en çok karşımıza çıkan Aflatoksinlerdir. Yem hammaddelerinin bitkisel veya hayvansal olması sindirilme yönünden farklılıklar oluşturmaktadır. Hayvansal kaynaklı olan hammaddelerin sindirilme daha yüksektir. Karma yemlerde kullanılan minerallerden de organik olan minerallerin sindirilme oranları inorganik oranlara göre daha yüksektir. Karma yemlerdeki ham besin maddesi yüzdesiyle birlikte yarayışlılıklarına dikkat etmek gerekmektedir. Yemlerin depolama esnasında tankların su sızdırması, helezonlar, çatı ve sundurmalar nem içeriğinin artmasına sebep olabilmektedir. Taşıma sırasında da nem içeriğinin artma tehlikesi bulunmaktadır. Yemlerin uzun süre bekletilmemesi, besin maddelerinin zamanla değerlerinin azalmaması ve küf gelişimi gerçekleşmemesi için önemlidir. Siloların temizliği, taban kısımlarında mikroorganizmaların çoğalma ihtimalinden dolayı dikkat edilmesi gereken diğer bir husustur. Fare ve böceklerin gelmesine engel olmak için de yemlerin yere dökülmemesine dikkat edilmelidir. Çuvallanmış yemlerin toprak zeminde yığılmaması da dikkat edilmesi gereken bir başka meseledir. Depolarda bulunan bakteri, maya ve küfler yemlerin bozulmasına neden olabilmektedirler. Bu etkenleri kontrol altına almak için üremelerini kolaylaştıran durumların kontrol altında tutulması gerekmektedir. Karma yemlerin saklanmasında NE KULLANILIR ? Yem imalatında dikkat edilmesi gereken hususlar; Yemin çok ince öğütülmesi sonucu yem işkembeden hızlı bir şekilde geçer ve bakteriler tarafından selülozun parçalanması gerçekleştirilemez. Bunun sonucunda da yemden yararlanma oranı azalır. Hammaddelerin pelet haline getirilmesinde büyüklük ve sertliğin hayvanın türüne ve yaşına uygun şekilde ayarlanması gerekmektedir. Peletleme sırasında verilen su buharı yemdeki nem oranını %3-5 oranında arttırır. Yemin soğutulmasıyla birlikte yükselen bu oranın düşürülmesi gerekir. Karma yem üretiminde müşteri ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik kalite fonksiyonu göçerimi uygulaması Özlem KUVAT1,* , Gülşah ABATAY2 2020 Dünyada gıda üretimi ve ihtiyacı dikkate alındığında gıdaya erişimin zamanla zorlaştığı görülmektedir. Buna yol açan başlıca faktörler; gelir değişimi, nüfus artışı, iklim değişikliği ve kuraklık, su kaynaklarındaki azalma, şehirleşmenin artışı, tarıma elverişli topraklardaki daralma ve bazı tahılların biyoyakıt olarak kullanımı gibi faktörlerdir. Bu durum insan beslenmesinde çok büyük bir öneme sahip olan tarım-gıda sektörünü ve hayvancılıktaki gelişmeleri de etkilemektedir. Hayvancılık ve yem sektörleri değerlendirildiğinde FAO, WHO, OECD, IFIF gibi küresel kurumların da bu sıkıntılara ilişkin ve sürdürülebilirlik, gıda güvenliği, eşitlik/büyüme, aile tipi hayvancılık konularına dikkat çektiği görülmektedir. Şenköylü N., Türkiye’de ve Dünyada yem sektörüne genel bakış, beklentiler, Türkiye Ziraat Mühendisliği VIII. Teknik Kongresi, Ankara, (2015). Hayvancılığın gelişim düzeyi, hayvancılığa girdi sağlayan sanayinin gelişimine bağlıdır. Hayvancılığın gelişmesinde en büyük unsurlardan biri önemli besin kaynaklarından olan yemdir. Bu nedenle yem sanayisi de özellikle endüstriyel hayvancılık için önem kazanmaktadır. Yem sanayisinde oluşabilecek herhangi bir olumsuzluk ve sorun, hayvansal üretim üzerinde ciddi bir etkiye yol açabilecektir. Denli, M., Demirel, R. ve Sessiz, A., Diyarbakır ili karma yem endüstrisinin durumu, Türk Tarım–Gıda Bilim ve Teknoloji Dergisi, 3, 9, 701-706, (2015) Hayvanların günlük besin gereksinimini karşılayabilmek ve hayvansal ürün üretimi ile verimini artırmak için birden fazla yemin karıştırılmasıyla karma yem elde edilmektedir. Hayvancılık işletmelerinin en büyük gideri yem giderleridir. Yem giderleri, hayvancılık sektöründe işletme giderlerinin yaklaşık %70’ni oluşturmaktadır ZMO, Ziraat Mühendisleri Odası, Hayvancılık Raporu, http://www.zmo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=29946&tipi=17&sube=0, (2018). (Erişim: 10.09.2019) Bu nedenle önemi gün geçtikçe artan tarım gıda ve karma yem sektöründe müşteri gereksinimlerine karşılık gelebilecek kalitede ürünlerin üretimi işletmeler için ana problemlerden birisini oluşturmaktadır. Düşük maliyet ile üretim kaynaklarını en verimli şekilde kullanmak ve rekabet üstünlüğü elde etmek için müşteri gereksinimlerini ve isteklerini doğru anlamak gerekmektedir. Abatay, G., Müşteri beklentilerinin karşılanmasına yönelik kalite fonksiyonu göçerimi uygulaması, yüksek lisans tezi, Balıkesir Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Balıkesir, 91, (2019). Tarım-gıda ve yem sektörü için rekabet koşulları altında iyileştirme sağlanabilmesi ve müşteri memnuniyetinin artırılması adına müşteri gereksinimlerinin doğru belirlenmesi, gereksinimlerin ve isteklerin önem seviyelerinin derecelendirilmesi sonucunda kalite evine uygun yerleşimle bu gereksinimlerin nasıl karşılanacağının incelenmesi yaşanan problemlerin çözümünde sistematik bir yol sağlayacaktır. Balıkesir’de bulunan bir karma yem işletmesinin tüm süreçleri incelenmiş ve müşteri beklentileri ile işletmenin beklentilerine uygun teknik karakteristikler üzerinde durulmuştur. Çalışmada müşteri istekleri bilincini temel alan sistematik bir yaklaşım olması nedeniyle literatürde yer alan çalışmalardan farklı olarak yem üretimi için kalite, fiyat, paket/ ambalaj, dağıtım gibi alanları birlikte değerlendirecek biçimde bir uygulama geliştirilmiştir. Yemler, hayvanlara yedirildiğinde, sağlıklarına herhangi bir zararlı etkisi olmayan ve onların faydalanabilecekleri bir şekilde organik veya inorganik besin maddelerini içeren materyallerdir. Fabrika yemi olarak adlandırılan karma yem ise; enerjili yem, %20 ve daha fazla proteinli yem, mineral ile vitamin katkı maddeleri karışımından oluşan besinlerdir. Bir karma yem karışımına 50 civarında madde karışabilmektedir. Yem fabrikaları ise; çeşitli hayvanların verim ve yağ durumları dikkate alınmak suretiyle en düşük maliyetli ve en verimli olacak şekilde hazırlanan karma yem formüllerinin (rasyon) kullanıldığı tesislerdir. Bayraktar, F., Yem sektörü, Türkiye Kalkınma Bankası A. Ş. Sektörel araştırmalar, Sa/99-2-8, Araştırma Müdürlüğü, Ankara, TKB Matbaası, 58, (1999). (Dünya Karma yem Üretimi) Araştırmada, yem üretim işletmesi ve tüm çalışma süreçleri ayrıntılarıyla yerinde incelenmiştir Yem üretim işletmesine ait belirlenen müşteri grubuyla yapılan görüşmeler sonucunda 22 adet müşteri isteği tanımlanmış ve bu istekler, kalite, fiyat, paket/ ambalaj ve dağıtım olmak üzere 4 ana grupta toplanmıştır. Üstünde durulabilecek olan müşteri ihtiyaçları şunlardır; Müşteri ihtiyaçları Tablo 2. Müşteri ihtiyaçları. Gruplar Kod İhtiyaçlar Kalite İ1 Besin, Protein vb. Değerlerin Yüksek Olması İ2 Kullanma Talimatlarının (Ölçeklerinin) Belirtilmesi İ3 Kullanıcılara Ek Bilgi (Tavsiyeler) Sunması (İnternet vb.) İ4 Yeterli Teknik Düzey ve Elemana Sahip Olması İ5 Üretimde Yabancı Maddelerin Önlenmesi (Dikiş iğnesi, İp vb.) İ6 Üretilen Yemin Her Aşamada İzlenebilir Olması İ7 HACCP Şartlarına Uygun Üretim Yapılması Fiyat İ8 Bütçeye Uygun Fiyat İ9 Ödeme Kolaylığı Sağlaması İ10 Promosyonlu Fiyat Uygulaması Yapılması İ11 Opsiyon Tanınması Paket/ Ambalaj İ12 Paketin Kolay Açılması İ13 Paketin Dayanıklı Olması (Patlama, Sızdırma Olmaması) İ14 Ekolojik Paket Kullanılması İ15 Her Pakette Ürün Bilgilerini İçeren Etiket Bulunması İ16 Paket Üzerinde İçindeki Yemin Net Değerinin Belirtilmesi İ17 Ambalajın Yemin Yoğunluğuna Göre Yapılması İ18 Paketlerde Boya Baskı ve Ebatların Standartlara Uygun Olması Dağıtım İ19 Yaygın Dağıtım Ağının Olması İ20 Nakliye Kolaylığı Sunması İ21 Teslimatın Zamanında Gerçekleşmesi İ22 Dağıtımda Yemin Ufalanmasının/ Ezilmesinin Önlenmesi Müşteri ihtiyaçları önem sırasına konulduğunda ise en önemli ihtiyaçlar olarak karşımıza; Teslimatın Zamanında Gerçekleşmesi 0.55 İ1 Besin, Protein vb. Değerlerin Yüksek Olması 0.41 İ8 Bütçeye Uygun Fiyat 0.40 İ9 Ödeme Kolaylığı Sağlaması 0.29 İ16 Paket Üzerinde İçindeki Yemin Net Değerinin Belirtilmesi 0.27 İ15 Her Pakette Ürün Bilgilerini İçeren Etiket Bulunması 0.22 İ22 Dağıtımda Yemin Ufalanmasının/ Ezilmesinin Önlenmesi 0.21 İ7 HACCP Şartlarına Uygun Üretim Yapılması 0.19 İ17 Ambalajın Yemin Yoğunluğuna Göre Yapılması 0.18 İ5 Üretimde Yabancı Maddelerin Önlenmesi (Dikiş iğnesi, İp vb.) 0.17 İ13 Paketin Dayanıklı Olması (Patlama, Sızdırma Olmaması) 0.17 İ10 Promosyonlu Fiyat Uygulaması Yapılması 0.16 İ11 Opsiyon Tanınması 0.16 İ4 Yeterli Teknik Düzey ve Elemana Sahip Olması 0.14 İ19 Yaygın Dağıtım Ağının Olması 0.14 İ20 Nakliye Kolaylığı Sunması 0.10 İ18 Paketlerde Boya Baskı ve Ebatların Standartlara Uygun Olması 0.07 İ14 Ekolojik Paket Kullanılması 0.06 İ2 Kullanma Talimatlarının (Ölçeklerinin) Belirtilmesi 0.04 İ3 Kullanıcılara Ek Bilgi (Tavsiyeler) Sunması (İnternet vb.) 0.03 İ12 Paketin Kolay Açılması 0.03 İ6 Üretilen Yemin Her Aşamada İzlenebilir Olması 0.02 Teknik karakteristikler: Uygun Hammadde Kullanımı TK2 Kullanım Kitapçığı Hazırlanması TK3 Web Sitesi Uygulamalı Videolar TK4 Eğitim Programları Düzenlenmesi TK5 Kalite Kontrol Noktaları Oluşturulması TK6 Ürün Takip Sistemi Oluşturulması TK7 HACCP Ekibi Oluşturulması TK8 Fiyat Standardizasyonu TK9 Kredi Kartı İle Taksitlendirme TK10 Ödeme Şekli Fiyat İndirimi TK11 Vade Değişikliği Fiyat İndirimi TK12 Kaliteli İp Kullanılması TK13 Kaliteli Çuval Kullanılması TK14 Geri Dönüştürülebilir Ambalaj Kullanılması TK15 Etiket Sistemi Oluşturulması TK16 Flekso Baskı Yapılması TK17 Yoğunluk ve Görselliğe Uygun Ambalaj Çeşitlendirme TK18 Standartlara Uygun Baskı TK19 Bayilik Sayısının Artırılması TK20 Araç Filosunu Artırmak TK21 Dağıtım Ağının Sistematikleştirilmesi TK22 Yemlerin Siparişe Uygun Sıraya Göre Sarılması TÜRKİYE’DE KARMA YEM ÜRETİMİ VE SORUNLARI M.Ülkü KARAKUŞ Türkiyede et, süt, yumurta tüketimi (kişi başına) Hayvancılığın fonksiyonları. nsanların yeterli ve dengeli beslenmesinde önemli rolü bulunan hayvancılık sektörü; ulusal geliri ve istihdamı artırmak, et, süt, tekstil, deri, kozmetik ve ilaç sanayi dallarına hammadde sağlamak ve dengeli kalkınmaya katkıda bulunmak, kırsal alandaki açık ve gizli işsizliği azaltmak ve önlemek, kalkınma ve sanayileşme finansmanını öz kaynaklara dayandırmak, ihracat yoluyla döviz gelirlerini artırmak, göç olaylarını ve bunun ortaya çıkardığı sosyal sıkıntıları azaltmak ve önlemek gibi önemli ekonomik ve sosyal fonksiyonlara sahiptir (Anonim 2003). Türkiye’de Hayvancılık Sektörü Değerlendirme Raporu, Tüm Süt Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TUSEDAD), 23.01.2007 tarihli web sitesi, İstanbul Ülke hayvancılığının gelişmesi ya da et, süt, yumurta gibi hayvansal ürünlerin üretiminin arttırılması için, yüksek verimli ırkların kullanılmasının yanı sıra, hayvanların besin maddeleri gereksinimlerini yeterli ve dengeli bir şekilde karşılayacak rasyonlarla beslenmeleri gerekmektedir. Yüksek verimli hayvanların ve özellikle kanatlı kümes hayvanlarının 40’ın üzerindeki besin maddesi gereksinimlerinin bir iki yemle karşılanması olanaksızdır. Hayvanlardan belirli masrafa karşılık daha fazla ürün elde etmek için özellikle ileri ülkelerde yıllar boyu devam eden araştırma ve çalışmalar yapılmış, rasyonların (karma yem formülleri) hazırlanmasında verimi artıran çeşitli yemlerin, vitaminlerin, minerallerin, sentetik aminoasitlerin, antibiyotiklerin, antioksidan maddelerin kullanılması imkanları sağlanmıştır. Çiftlik hayvanlarının çok miktarda ve kalitede ürün vermelerini sağlamak üzere, verileceği hayvanın gereksinmesi ölçüsünde besin madde içeriği dengelenmiş, birden fazla yem hammaddesinin bir araya getirildiği, yapısı garanti edilmiş, özel teknoloji kullanılarak endüstriyel boyutta üretilmiş yem karışımlarına “karma yem” denilmektedir (Kutlu 2009) Kutlu, H.R. 2009. 25.11.2009 tarihli Adana Ticaret Borsası sunumu, Adana Hayvanlarda yetersiz ve dengesiz beslenmeye bağlı sağlık sorunlarının önlenmesi, daha fazla ve daha nitelikli hayvansal ürünler elde edilmesi için hayvan beslemede yeterli düzeyde karma yemlerin kullanımı büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle hayvancılığı gelişmiş ülkelerde, karma yem endüstrisi ve buna bağlı olarak da karma yem üretim ve tüketiminin tarihsel süreç içerisinde büyük gelişmeler gösterdiği bilinmektedir. Bunun yanı sıra bu alanda gerçekleşen teknolojik gelişmeler, karma yem endüstrisinin hayvansal üretime katkısını daha da büyük boyutlara ulaştırmıştır (Karabulut ve ark. 1999) Karabulut, A., Ergül, M., Ak, İ., Kutlu, H.R., Alçiçek, A. 1999. Karma Yem Endüstrisi, Bursa Karma yem sanayinde, mısır, arpa, soya, yağlı tohum küspeleri yanında un sanayi, gıda sanayi, ethanol sanayi, şeker sanayi yan ürünlerini işlenerek, vitamin, mineral ve premiks gibi yem katkılarıyla da desteklenmek suretiyle karma yem üretilmektedir. Karma yemi oluşturan hammaddelerin (hububat dışında) yarısına yakın kısmını sanayi ürünü veya kalıntıları oluşturmaktadır. Hammadde üreten bu sanayiler aşağıdaki şekilde listelenebilir; (Anonim 2001) Gıda Sanayii (Yem Sanayii) Özel İhtisas Komisyonu Raporu, VIII.Beş Yıllık Kalkınma Planı. Yayın No: DPT: 2639-ÖİK:647, Ankara. Değirmencilik Sanayii - Bitkisel Yağ Sanayii - Mermer ve Tuz Sanayii - Nişastacılık Sanayii - Soda Sanayii - Süt Sanayii - Şeker Sanayii - Gübre Sanayii ( üre ) - Kimya Sanayii v.b.’dir. - Et Sanayii ve Rendering Tesisleri - Diğer Sanayii ( Marmelat, meyva suyu, salça, vb. ) - Fermantasyon Sanayii ( Alkol Sanayii – Biracılık Sanayii ) Yem sanayinin çiftçilerden temin ettiği başlıca ürünler, Arpa, mısır, buğday, çavdar ve yulaftır. Yem sanayi, kepek, razmol ve bonkalite gibi değirmencilik sanayi yan ürünlerini, bisküvi kırıkları, makarna kırıkları, melas, şeker pancarı posa ve artıkları gibi gıda sanayi yan ürünlerini, rendering tesislerinden gelen ürünleri (bu ürünler sadece kanatlılarda kullanılmaktadır, büyük ve küçükbaş hayvanlarda kullanımı yasaktır) hammadde olarak kullanmaktadır. Yem sanayinin ithal ettiği başlıca ürünler ise, soya fasulyesi, mısır (ülke içi üretim yeterli olmadığı zamanlarda ithal edilmektedir), soya küspesi, ayçiçeği tohumu küspesi, kolza tohumu küspesi, kepekler, mısır türevleri (mısır glüteni, mısır grizi v.b.), biracılık içki ve sanayi posa ve artıkları (DDGS), balık unu ve vitamin, mineral ve premiksler gibi yem katkı maddeleridir Yem üretim teknolojisindeki gelişmeler, birim et üretimi için tüketilen yemlerin azalması şeklinde kendisini göstermiştir. Bu durum hayvancılık işletmelerinin üretim maliyetlerinin azaltılmasına olumlu katkılar yapmaktadır Yem sanayi bir ara sektördür. Girdilerini büyük oranda bitkisel üretimden alır ve ürettiğini hayvansal üretime verir. Bu özelliği nedeniyle yem fiyatları iki unsurdan etkilenmektedir. Bunlardan birisi hammadde fiyatları, diğeri ise hayvansal ürün fiyatlarıdır. Etlik piliç yemleri ile yumurta yemlerinin maliyeti ağırlıklı olarak mısır ve soya fiyatlarından, besi yemlerinin maliyeti ağırlıklı olarak arpa ve mısır fiyatlarından, süt yemi maliyetleri ise arpa, mısır, ayçiçeği tohumu küspesi (ATK) fiyatlarından etkilenmektedir. Küreselleşen dünyaya hayvansal ürün ihraç edebilmek için karma yem sektörüne kaliteli ve uygun fiyatlı hammadde girişinin temin edilmesi zorunlu görülmektedir. Özellikle mısır ve soya ithalatımız her yıl artmaktadır. Verimliliğin ve ürün deseninin gözden geçirilmesinde mecburiyet vardır (Anonim 2001) .Gıda Sanayii (Yem Sanayii) Özel İhtisas Komisyonu Raporu, VIII.Beş Yıllık Kalkınma Planı. Yayın No: DPT: 2639-ÖİK:647, Ankara. Ülkemizde hayvancılığın ölçek sorunu, entegre ve büyük besi ve süt işletmelerin azlığı, hayvancılık alanında kaliteli ve güvenli yemle besleme bilincinin yeterince gelişmemiş olması, mevcut hayvan potansiyele göre üretimin az olmasına neden olmaktadır (Güneş 2008) Güneş, E., Özer, O., Özbudak, S., Ceylan, N. 2008. Türkiye’de Karma Yemde İç Pazarın Geliştirilmesi, TUYEM 9 sunumu, Antalya Karma yemde kullanılan hammaddelerin üretimleri ile karma yem üretim rakamları artışları ülkemiz için aynı oranlarda olamamış; özellikle protein kaynağı yağlı tohumlar ve küspeleri ile mısır gibi bazı enerji kaynaklı yem hammaddelerinin üretimindeki gelişim hızının, karma yem sanayinin gelişim hızının çok gerisinde kaldığı, böylece açığı kapatmak için ithalat kapısının aralandığı gözlemlenmektedir Ayrıca; bu yemler içinde yem katkı maddeleri olarak adlandırılan vitamin, mineral vb. ürünler için ise tamamen dışa bağımlı durumdayız Karma yem sektörünün en önemli sorunu, ülkemiz bitkisel üretiminin, karma yem sanayi ihtiyacına yetmemesidir Ülkemiz insanlarının yeterli ve dengeli beslenebilmesi için, kaliteli hayvansal ürünlerin ihtiyaca yetecek kadar ve uygun fiyatla arzı gerekmektedir. Hayvansal ürünlerde verim artışları hayvanların genotip ve fenotip özelliklerin yanında yedikleri yem ve beslenme şekillerine bağlıdır. Karma yem sanayi, bitkisel üretimle hayvansal üretim arasında köprü vazifesi gören önemli bir tarımsal sanayi sektörüdür. Bitkisel ürünlerin yanında, artık olarak nitelendirilen değirmencilik sanayi, nişastacılık sanayi, fermantasyon sanayi, bitkisel yağ sanayi, soda sanayi gibi sanayilerin yan ürünlerini çevreye yayılarak kirlilik yaratmasını önleyen ve bu ürünlerin hayvansal proteinlere dönüşmesi anlamında katma değer yaratan tarımsal bir sanayi koludur. Hayvancılık sektörünün girdilerinin %70’ini karma yemler teşkil etmektedir. Bu nedenle karma yem sektörünün sorunları çözülmeden hayvancılığın geliştirilemeyeceği göz önünde bulundurulmalıdır. Karma yem sektörünün ihtiyacı olan hammaddelerin üretiminin ihtiyaca yetecek seviyelere yükseltilmesi zorunludur Hayvansal ürün fiyatlarının makul düzeyde tutulabilmesi, karma yem hammaddelerinin de yem sanayine uygun fiyatlarla mal olması için gerekli önlemlerin zamanında alınması sağlanmalıdır. Tarımsal üretim ve fiyat politikaları tekrar gözden geçirilerek, hububat taban fiyatı politikasından, Dünya fiyatları + prim sistemine geçilmelidir. Sektörün ihtiyacı olan ve ithali için yüksek bedel ödenen soya, mısır, ayçiçeği vb. stratejik ürünlerin, kısa vadede ülkemiz üretimi alternatiflerinin kullanılması için gerekli kolaylaştırıcı önlemler alınırken, uzun vadede birim alandan alınan verim düzeylerinin artırılması dahil olmak üzere gerekli desteklerle üretimin artırılarak sektör ihtiyacına yeter düzeye getirilmesi hayati öneme haizdir Karma yem sektörünün özellikle kullandıkları hammaddelerin hasat döneminde düşük faizli kredilerle desteklenmesi gerekmektedir Hububat ihracı yerine hayvansal ürün, karma yem, un vb.lerinin ihracının önü açılmalıdır. Yağ veya küspe ithali yerine yağlı tohum ithali için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. 1734 sayılı Yem Kanunu, Yem Yönetmeliği ve Ekleri1734 sayılı Yem Kanunu, Yem Yönetmeliği ve Ekleri1734 sayılı Yem Kanunu, Yem Yönetmeliği ve Ekleri Yem üretimini düzenleyen halen yetersiz kalan 1734 sayılı Yem Kanunu, Yem Yönetmeliği ve Ekleri gerek günümüzde hayvan besleme ve sosyo-ekonomik durumdaki gelişmeler ve gerekse AB yem müktesebatı dikkate alınarak, sektörün önünü açacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. Bu düzenlemeler Devlet, sektörü temsil eden Sivil Toplum Örgütleri, Üniversiteler, tüketici temsilcilerinin görüşleri alınarak ve tüm kesimleri tatmin edecek şekilde yapılmalıdır. Yeni yem fabrikası kurulması yerine, kurulu fabrikaların modernize edilmesi için teknoloji ve donanım sistemleri teşvik edilmelidir. Üniversite-Sanayici ilişkisi düzenlenerek, işbirliği mutlaka sağlanmalı, yem ve hayvan besleme ile ilgili araştırmalara ağırlık verilmeli, sektör, hizmet verdiği hayvancılık sektörünün eğitimine özel önem vermelidir Bitkisel ve hayvansal ürün maliyetlerinin aşağıya çekilmesi açısından, taşımacılıkta karayolu yerine demir ve deniz yolu taşımacılığına önem verilmeli, konu ile ilgili mevcut engeller ortadan kaldırılmalıdır. İnsanlarımızın dengeli beslenmesi bakımından önemli olan ve sektörün karma yem satışını doğrudan ilgilendiren hayvansal ürün tüketimini artıran tanıtım faaliyetleri (süt ve yumurta tüketim kampanyaları gibi) sektörün gelişimi için faydalı olacaktır. Yem sanayi sektörünün ihtiyacı olan hammaddelerden, ülkemiz üretiminin yeterli düzeyde olmayanlarının, yurtdışından ithalinde uygulanan gümrük vergilerinin sıfırlanması, hayvancılık işletmelerinin giderlerinin büyük bir kısmına yansıyacağından tüm ülkemiz insanının beslenmesi için gerekli et, süt ve yumurta fiyatlarının aşağıya çekilmesine zemin hazırlayacaktır. Karma Yem Üretiminde Pelet Kalitesine Etki Eden Etkenler Hatice Basmacıoğlu 2004 Ege Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Zootekni Bölümü, 35100, Bornova-İzmir e-posta: basmacioglu@ziraat.ege.edu.tr; Tel.: +90 (232) 388 40 00 / 2938 / 22 Karma yem endüstrisinde peletleme işlemi, pelet yemin gerek fiziksel (taşıma kolaylığı, azalan dehomojenizasyon ve artan yoğunluk) ve gerekse bu yemi tüketen hayvanların performansları üzerindeki olumlu etkilerinden dolayı gittikçe artış göstermektedir. Pelet yemin olumlu etkileri büyük ölçüde peletin fiziksel kalitesine bağlıdır. Pelet yem üretiminde, üretimden hayvanın yemliğine kadar ki sürede formun korunması amaçlanmalıdır. Yeme (fiziksel ve kimyasal özellikler, formülasyon) ve uygulanan teknolojiye ait özellikler (su buharı, tavlama, yağ ilavesi, matris özellikleri ve soğutma) pelet kalitesini etkileyen etkenlerdir. İstenen kalitede pelet yem üretimi söz konusu etkenlerin dikkate alınması ile mümkündür Peletlemenin fiziksel etkileri; yemin daha kolay taşınabilmesi ve depolanabilmesi, dehomojenizasyonun (homojenliğin bozulması) engellenmesi, yem kaybının azalması, yem yoğunluğunun artması ve buna bağlı olarak taşıma masraflarının azalması şeklindedir. Pelet yemin bu yemi tüketen hayvanlar üzerindeki olumlu etkisini yem seçiminin ve hammadde ayrışımının azalması, hayvanın birim hacimde daha fazla enerji tüketmesi ve böylece yem tüketimi için daha az enerjinin harcanması, üretim sırasında oluşan sıcaklığın etkisi ile patojen mikroorganizmaların sayısının azalması, nişasta ve proteinin daha iyi sindirilebilmesi ve yemin lezzetliliğinin artmasına dayandırmak mümkündür. Pelet yem yapımında daha çok üretim randımanı ve peletleme etkinliği dikkate alınırken çoğu zaman yemin kalitesi göz ardı edilmektedir. Halbuki pelet yem üretiminde kalitenin korunarak üretimin ekonomik bir şekilde yapılması amaçlanmalıdır. Pelet kalitesi üzerinde çok sayıda etken etkilidir. Genel olarak bu etkenleri yeme (yemin fiziksel ve kimyasal özellikleri, formülasyon) ve uygulanan teknolojiye (su buharı uygulaması, tavlama, yağ ilavesi, matris özellikleri ve soğutma) ait etkenler olarak gruplandırmak mümkündür. Pelet Kalite Kriterleri Yemin üretiminden hayvanın tüketimine sunuluncaya kadar ki sürede peletlerin bozulmadan fiziksel yapılarını korumaları yanında bu süre içerisinde taşıma ile oluşabilecek baskılarla peletlerin yeteri düzeyde sert olması da istenen ayrı bir kriterdir. Diğer bir kalite kriteri olan pelet uzunluğu preslerin ayarlanması ile oluşur ve genelde çapın 2.0 katı şeklinde olması en uygun oran olarak önerilir. Çoğu zaman belirlenen uzunluktan daha kısa peletlerin üretilmesi dayanıklılığı olumsuz yönde etkiler. Yemin partikül büyüklüğü Yemin fiziksel özellikleri içerisinde partikül büyüklüğü pelet kalitesi üzerinde en önemli etkiye sahiptir. Küçük partiküllü karma yemlerin peletlenmesi ile daha kaliteli peletler üretmek mümkündür. Bu durumu artan partikül yüzey genişliği ile peletleme sırasında kullanılan su buharının daha geniş yüzeye etki etmesine dayandırmak mümkündür. Ancak gereğinden küçük boyutlarda öğütülmüş yemlerden elde edilen peletlerin daha sert olacağı ve preslerde artan sürtünmeye bağlı olarak kullanılan enerji miktarını da artıracağı göz ardı edilmemelidir Karma yemin içeriği ve formülasyon Karma yemin yağ, nişasta, sellüloz ve protein içeriği pelet kalitesi açısından oldukça önem taşır. Yemin artan protein içeriği pelet kalitesini olumlu, sellüloz içeriği ise olumsuz yönde etkiler. Briggs ve ark. (1999) kanatlı karma yem protein içeriğinin % 16.3’den % 21’e artırılması durumunda pelet dayanıklılığını sırasıyla % 75.8’den % 88.8’e yükseldiğini saptamışlardır. Briggs, J.L., Maier, D.E., Watkins, B.A., Behnke, K.C. 1999. Effect of ingredients and processing parameters on pellet quality. Poultry Sci.,78:1464-1471. Hammaddelerin doğal olarak içerdikleri yağın preslemede ve matris kanalındaki sürtünme üzerinde önemli bir etkisi görülmezken karmaya dışarıdan ilave edilen yağın bu bakımdan pelet kalitesini bozacak yönde etkilediği bilinmektedir. Nitekim mısır-soya küspesi temeline dayalı karmalara karıştırıcıda % 2’den fazla yağ ilave edildiğinde pelet dayanıklılığının düştüğü ve aşırı bir ufalanmanın oluştuğu görülmüştür (Richardson ve Day, 1976) Richardson, W., Day, E.J. 1976. Effect of varying levels of added fat in broiler diets on pellet quality. Feedstuffs, 48 (20):24. Bunu, yağ ilavesi ile matrislerdeki sürtünmenin azalması ve karma yemin matris deliklerinden yeterli düzeyde sıkıştırılamadan çıkması şeklinde açıklamak mümkündür. Buğday, arpa ve kolza (kanola) küspesinin doğal yapısında yem partiküllerini birbirine bağlayan maddeler bulunur ve bunlar daha yüksek pelet kalitesine neden olur. Buğday ve kolza temeline dayalı rasyonların kullanıldığı Avrupa ve Avustralya dışındaki ülkelerde kanatlı yemleri yaygın olarak mısır ve soya küspesine dayalıdır ve söz konusu bu hammaddeler yapılarında düşük düzeyde bağlayıcı madde içerirler. Yapılan bir çalışmada rasyonun buğday içeriği % 0’dan % 60’a kadar çıkarıldığında pelet kalite indeksi (PDI) 32’den 73’e kadar artmıştır (Winowiski, 1988). Winowiski, T.S. 1988.Wheat and pellet quality. Feed Management, 39 (9):58-64. Mısır yerine aynı oranda buğday ilavesinin yapıldığı bir diğer çalışmada pelet kalitesi buğday kullanımında mısır kullanımına göre 7 puan daha yüksek saptanmıştır (Stevens, 1987). Bu şekildeki bir sonuç buğdayın mısıra göre daha yüksek sellüloz ve protein içermesine dayandırılmıştır. Stevens, C.A. 1987. Starch gelatinization and the influence of particle size, steam pressure and die speed on the pelleting process. PhD.Dissertation.Kansas State University Manhattan, KS. Isısal işlemle nişastanın jelatinizasyonu, proteinin de denaturasyonu pelet kalitesi üzerinde etkili olmaktadır. Karma yemin nem içeriği pelet kalitesini ve üretim randımanını büyük ölçüde etkiler. Yemdeki nem; yem hammaddelerin doğal yapısında bağlı halde bulunan ve su/su buharı ilavesi ile sağlanan nemdir. Yapılan çalışmalarda peletleme öncesi toz yemin nem içeriği ile pelet dayanıklılığı arasında yüksek bir korrelasyon olduğu saptanmıştır. Greer, D., Fairchild, F. 1999. Cold mash moisture control boosts pellet quality. Feed Management, 50 (6):20-23. Yemin nem içeriğini su ilavesi ile % 14 civarında tutmanın presleme işlemini kolaylaştırdığı ve pelet dayanıklılığını artırdığı görülmüştür. Nitekim bu teknolojinin kullanımı ile üretilen pelet yemlerin dayanıklılığının % 61.7’den % 87.3’e artış gösterdiği bildirilmektedir (Beyer ve ark., 2000). Beyer, R.S., Greer, D., Fairchild, F. 2000. Ingredient moisture control in mixer improves quality, efficiency broiler mash, and pellet feeds. Feedstuffs, 72, 22:15 Söz konusu uygulama nem içeriği düşük tahılların karma yemde ağırlıklı olarak kullanılması durumunda önem taşımaktadır. Ancak hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda nem ilavesi ile azalan besin madde yoğunluğuna bağlı olarak yemden yararlanmanın kötüleştiği ortaya konmuştur. Dolayısıyla yeni olan bir tekniğin sektöre adapte edilmesinden önce çok sayıda saha çalışmalarının yapılmasına gereksinim vardır. Rasyon hazırlamada hayvanların besin maddesi gereksinimlerinin düşük maliyetli formülasyonla sağlanması amaçlanır ve çoğu zaman beslemeciler tarafından hazırlanan formülasyonun yemin işlenmesi, ve özellikle peletlenmesi üzerindeki etkileri göz ardı edilir. Yani rasyon oluşumunda karmaya giren her bir hammaddenin peletlenebilirliği dikkate alınmaz. Nitekim buğday, arpa, ve kanola gibi hammaddeler kolay peletlenebilirken, mısır gibi hammaddeler daha güç peletlenebilir. Teknolojiye bağlı etkenler Buhar uygulaması Buhar uygulamasının pelet dayanıklılığını,üretim randımanını,ufalanma oranını ve enerji kullanımını azalttığı ortaya konmuştur. Uygulanan buhar, yemin kayganlığını artırarak sürtünmeyi azaltır ve bazı hammaddelerin doğal olarak içermiş olduğu bağlayıcı maddelerin açığa çıkmasına neden olur. Nitekim mısırsoya küspesi temeline dayalı rasyonlarda mısırın nişasta yapısı bozulur ve kimyasal bağları zayıflar. Bunun sonucunda amiloz ve amilopektin molekülleri serbest kalır. Bu olay nişasta jelatinizasyonu şeklinde tanımlanır ve doğal bir bağlayıcı işlem olarak pelet kalitesini olumlu yönde etkiler. Dozier, W.A. 2001. Cost-effective pellet quality for meat birds. Feed Management, 52 (2). Ancak yapılan çalışmalarda nişasta jelatinizasyonu düzeyinin bu olayın oluştuğu yer kadar önemli olmadığını ortaya koymaktadır. Yem partiküllerinin dış yüzeyinde oluşan jelatinizasyon dayanıklı peletler için gerekli olan partikül içi bağların oluşumunu olumsuz yönde etkilerken partikül iç yüzeyindeki nişasta proteinle birlikte yoğrularak protein molekülleri ve nişasta granülleri arasında polimer difüzyona ve partiküller arasında adhezyona neden olur. Stevens (1987) Stevens, C.A. 1987. Starch gelatinization and the influence of particle size, steam pressure and die speed on the pelleting process. PhD.Di Buhar basıncı Yapılan çalışmalarda (Stevens, 1987; Briggs ve ark., 1999) Stevens, C.A. 1987. Starch gelatinization and the influence of particle size, steam pressure and die speed on the pelleting process. PhD.Dissertation.Kansas State University Manhattan, KS Briggs, J.L., Maier, D.E., Watkins, B.A., Behnke, K.C. 1999. Effect of ingredients and processing parameters on pellet quality. Poultry Sci.,78:1464-1471. Yüksek veya düşük buhar basıncının aynı termodinamik özelliklere sahip olmasına bağlı olarak pelet kalitesi üzerinde farklılığa neden olmadığı saptanmıştır. Ancak çok düşük basınçlı (138 kPa=1.38 bar) buhar kullanımında borularda yoğunlaşma meydana geldiğinden yemin nem içeriği artmaktadır. Artan nem içeriğiyle birlikte yemin akışkanlığının azalmasına ve yemin preslerde sıkıştırılmasının zorlaşmasına bağlı olarak matrislerde tıkanmalar meydana gelir. Yağ İlavesi Pelet kalitesi üzerinde ilave edilen yağın düzeyi kadar ilavenin nerede ve nasıl yapıldığı da önem taşır. Peletleme öncesi yeme yağ ilavesi özellikle partikül yüzeyinde dağılım göstererek presleme etkinliği üzerinde olumlu etki yaratırken pelet kalitesinin düşmesine neden olur. Dolayısıyla peletleme sonrasında yağ ilavesi önerilir. Matrisler bu açıdan bir seçenek olmakla birlikte peletleme sonrası aşamalarda yemin taşınması zorlaşır. Günümüzde yağın yeme soğutuculardan sonra yükleme anında püskürtme veya kaplama şeklinde uygulanması tercih edilmektedir. Bu şekildeki bir uygulamada pelet yemin yağı absorbe edebilmesi için gerekli süre de sağlanmış olur Matris seçimi Matris pelet yeme formunu veren kalıptır Preslemede verimliliği, enerji kullanımını ve pelet kalitesini etkileyen etkenler içerisinde en büyük payı alır. Dolayısıyla doğru matris seçimi ile pelet kalitesini iyileştirmek mümkündür. İstenen matris özelliklerine göre matris seçiminin doğru olarak yapılabilmesi büyük ölçüde matris kısımlarının ve matris deliği için tanımlanan terminolojinin bilinmesi ile mümkündür. Preslemede kullanılan bir matrise ait önemli kısımlar ve matris deliği terminolojisi sırasıyla Şekil 3 ve 4’de verilmiştir. Yemin çıktığı matris deliğinin genişleme göstermesi matrisin parçalanmasını önlemek için gerekli toplam kalınlığı sağlarken, matrisin etkin olduğu kalınlığı azaltır ve uygun L/d oranını sağlar. Matrisin etkin olduğu alan artan matris çapı ve genişliğine bağlı olarak artış gösterir. Bu alanın geniş olması yemin matris deliklerinde kalış süresini uzatır, her ton pelet yem üretimi için enerji tüketimini düşürür ve üretim randımanını artırır (Fairfield, 2003b). Matristeki delik sayısının artışı matris verimini, yemin matris deliğindeki kalış süresini ve matrisin kullanım süresini artırır, spesifik enerji kullanımını azaltır. Maksimum delik sayısı matrisin etkin olduğu alanı maksimize eder. Ancak toplam delik yüzeyinin gereğinden fazla büyümesi ve dayanıklı materyalin kullanılmaması durumunda aşınmalar, yıpranmalar ve kopmalar artar ve matris kısa sürede kullanılamaz duruma gelir. Kanatlı karma yemlerinin önemli bir kısmını tahıllar oluşturur. Yüksek düzeyde nişasta içeren bu tür yemlerin peletlenmesinde nişasta jelatinizasyonu yani dayanıklı pelet yem üretimi için yüksek sıcaklık ve neme gereksinim duyulur. Yüksek düzeyde sellüloz ve düşük protein içerikli besi ve süt sığırı karma yemlerinin peletlenmesinde ise nem uygulaması çok etkili olmazken daha yüksek L/d (matrisin etkin olduğu uzunluk/ matris delik çapı) oranı gereklidir. Doğal protein kaynaklarınca zengin karma yemlerin peletlenmesinde kaliteli pelet yem üretimi için peletleme koşullarında yüksek sıcaklık uygulaması şarttır. Protein içeriği düşük ve ısıya karşı duyarlı şeker, süt tozu ve peynir suyu içeren karma yemlerin peletlenmesi sırasında yaklaşık 60 o C ‘de karamelizasyon söz konusudur. Dolayısıyla ısıya karşı duyarlı yem hammaddelerini içeren karma yemlerin peletlenmesi sırasında matrislerdeki sürtünmeye bağlı olarak oluşan ısınmayı azalmak için matrislerde L/d’nin daha düşük olması gerekir. Üre ve mineral madde içerikli büyükbaş yemlerinde ise daha düşük L/d oranına, hiç veya çok düşük düzeyde buhar ilavesi söz konusu olabilir. Matris ile merdane arasındaki mesafe pelet dayanıklılığı üzerinde önem taşır. Mesafe arttıkça pelet dayanıklılığı artar ancak pres kapasitesi düşer ve pelet uzunluğu farklılaşır. Yemin matris deliğinde kalış süresi pelet kalitesi üzerinde etkilidir. Soğutma Peletleme işleminde su buharı kullanımına ve matrislerdeki sürtünmeye bağlı olarak sıcaklık 90 o C’ye kadar çıkar. Bu kadar yüksek bir sıcaklıktaki peletlerin taşınması ve ön depolanması sırasında pelet kalitesi olumsuz yönde etkilenir. Dolayısıyla pelet yemin sıcaklığının ortam sıcaklığına yakın bir noktaya getirilmesi bu açıdan oldukça önemli etkiye sahiptir. Su buharı uygulaması ile elde edilmiş peletlerde partiküller arasında var olan kapillar geçişler ortadan kalkar. Dolayısıyla sıcak peletlerin soğutulmadan daha düşük bir ortam sıcaklığına alınması yem içindeki su buharının çıkışını engeller ve içte oluşan basınç ile pelet yemde çatlamalar oluşur. Soğutucularda pelet yemin kalış süresi ve hava miktarı (m3 /ton/h) pelet kalitesi üzerinde önemlidir. Yemin soğutucularda kalış süresi pelet çapına, sıcaklığına, nem düzeyine ve yoğunluğuna bağlı olarak değişir (Ergül, 1994;Fairfield, 2003c). Sınırlı hava akımı ve kalış süresi pelet kalitesinin kötüleşmesine neden olur. Üretilen pelet yemin nem ve sıcaklığının kontrolu ile soğutma işleminin etkinliğini saptamak mümkündür. Yüksek nem ve sıcaklık soğutma işleminin tam olarak gerçekleşmediğini, aşırı bir nem kaybı ise yemin soğutucularda gereğinden fazla kaldığını ve mutlaka yemin soğutucularda kalış süresinin kısaltılması gerektiğini gösterir. Yatay ve karşı hava akımlı soğutucularda yemin kalış süresi yem yatak derinliğinin azaltılması veya artırılması ile ayarlanabilir. Genellikle soğutucular maksimum pelet yatak derinliğine göre ayarlanmıştır. Pelet kalitesi bir çok etkenin etkisi altında olup kaliteli pelet üretimi bu etkenlerin dikkate alınması ile mümkündür. Günümüzde ne yazık ki pelet yem üreticileri tarafından üretim maliyeti üzerinde önemle durulurken pelet kalitesi çoğu zaman göz ardı edilmektedir. Pelet yem üretiminde kalitenin korunarak üretimin ekonomik bir şekilde gerçekleştirilmesi amaçlanmalıdır Karma Yem Sektörü Ve Yatırım Fizibilitesi Abdulkadir BORAZAN Barış AYHAN Ocak 2017 Kars İnsanoğlunun varlığından itibaren beslenme bir problem oluşturmaktadır. Günümüzde hızlı değişen üretim ve sosyal şartlar nedeniyle beslenme problemi sorunu artarak devam etmektedir. Bu husus, değişen şartlar nedeniyle beslenmenin nasıl yapılması gerektiği üzerinde yoğun düşüncelere yol açmaktadır. Uygarlığın ulaştığı düzeyin sürdürülebilmesi için özelikle gıda sağlığı ve kalitesi ön plana çıkmaktadır. Dengeli ve sağlıklı beslenmenin kompozisyonunda özellikle protein yoğunluklu hayvansal kaynaklı gıdaların önemi ön plana çıkmaktadır. Buradan hareketle, insan beslenmesinde hayvansal kaynaklı ürünlerin nasıl üretildiği önem kazanmaktadır. Hayvansal ürünlerin ana kaynağı olan hayvan beslenmesinde beklenilen hayvansal gıda katkısının sağlanabilmesi için, hayvansal gıdanın girdisi olan yemin ucuz, verimli, kalite vb. hususlar perspektifinde efektiflik sağlanmalıdır. Hayvansal üretimde işletme maliyetinin büyük kısmının yem olduğu ve hayvansal ürünlere olan talebin artış gösterdiği günümüzde, daha çok hayvansal gıda üretimi için, daha çok yem üretimi gereklidir. İstenilen düzeyde bir yem katkısının gıdaya aktarılabilmesi için karma yeme olan talebin ve yem sanayisinin artırılması gerekir. Ülkemiz karma yem sanayisi yapısallığı dünya düzeyi yapısallığı ile paralellikler gösterse de içsel piyasa şartlarının sosyo-kültürel bağlamda sektörü etkilediği görülmektedir. Bölgemizin, en başta coğrafik şartlar olmak üzere sosyal ve kültürel faktörlerin etkileşimi ile hayvancılık alanında geleneksel olarak büyük potansiyellere sahip olduğu bilinmektedir. Bu potansiyelin geliştirilmesi noktasında yem sanayinin etkinliği ve verimliliği büyük önem arz etmektedir Tarım sektörünün milli gelir içerisindeki payı yıllar içerisinde genel bir düşme eğilimi gösterirken tarımsal faaliyetin entansif ve teknolojik ölçekte yapılması çabaları genele yaygın bir sonuç oluşturmada sınırlı etkiler oluşturmuştur. Karma Yem Sektörü bahis konusu tarım yapısallığından kopuk bir özellik göstermemektedir. Fakat karma yemin tam anlamıyla tarım sektörünün içerisinde bulunduğu durum genel olarak tarımsal imalat sanayisi ile kurduğu ilişki ile de ifade edilebilir. Hayvansal üretim, iktisadi sektörler bakımından tarım sektörü altında yer almaktadır. Tarımsal üretim bakımından hem ana sektör hem de yan sektör olarak değerlendirilebilmektedir. Tarım sektörü, iktisadi bakımdan olduğu kadar stratejik bakımdan da önemlidir. Uluslararası ticaretin yoğunlaştığı ve otarşi uygulamalarının neredeyse kalmadığı bir çağ da tarım sektörü, hem iktisadi üretim, kıymet artırma, beslenme, stratejik planlama gerçekleştirme perspektiflerinden anlam kazanmaktadır. Uluslararası ticaret teorisi faktör maliyetleri bakımından ekonomilere ekonomi politikalarını güdümlemeyi salık vermektedir. Halil Seyidoğlu, Uluslararası İktisat Teori Politika ve Uygulama, Güzem Yayınları, İstanbul, 1998, s.6193; Paul R. Krugman, Maurice Obstfeld, Marc J. Melitz, International Economics Theory and Policy, Ninth Edition, 2012, 80-105 Bu açıdan bakıldığında dünya ülkelerinin birçoğu tarımsal üretimi gerçekleştirmelidir. Fakat genel yapısallığın teknoloji ölçekli gerçekleştirildiğinden hareketle tarım sektörünün marjinal gelir yaratımı sınırlı kalmaktadır şeklindeki önerme geçerliliğini korur gibi durmaktadır. Tarımsal üretimin gelişmiş ekonomilerde teknolojik ölçekli geliştiriliyor ve yapılabiliyor olması esasen tarım sektöründeki temel problemin ne olduğuna işaret etmektedir. İnsan beslenmesinde hayvansal gıdaların önemli bir yeri vardır. Ülkelerin gelişmişlik düzeyleri arttıkça beslenme içinde hayvansal gıdaların payı artmaktadır. Hayvancılık; besin sağlama yanında, bitkisel üretim ve endüstri artıklarının değerlendirilmesi ile ekolojik dengenin sağlanmasına katkıda bulunurken, istihdam sağlaması ile de sosyal dengenin sağlanmasında önemli rol oynar. Dünya nüfusu ile beraber artan gıda maddesi talebi hayvansal üretimin de artmasına neden olmaktadır. Hayvancılığın gelişerek hayvansal üretim miktarının artması pek çok faktöre bağlıdır. Bunlar içinde hayvanların besin kaynağı olan kaliteli yem talebinin karşılanması en önemli faktörlerden biridir. Yüksek verimli hayvanlar kaliteli ve yeterli miktarda yeme ihtiyaç duyarlar. Hayvancılığın gelişebilmesi ve rantabl olarak sürdürülebilmesi için hayvanların yeterli ve kaliteli yemlerle beslenmeleri gerekmektedir. İnsanların beslenmesinde kullanılan materyale “gıda veya besin”, hayvanların beslenmesinde kullanılan materyale de “yem” denmektedir. Besinlerin ve yemlerin içinde bulunan protein, karbonhidrat, mineral ve vitamin gibi maddelere de “besin maddeleri” denir. Yem; pratikte elde edilmiş olan tecrübelerin gösterdiği sınırlar içerisinde kalan miktar ve şartlar altında hayvanlara yedirildiği takdirde, sağlıklarına herhangi bir zararlı etkisi olmayan ve hayvanların faydalanabilecekleri şekilde, organik veya inorganik besin maddeleri ihtiva eden materyale denir. Bir yemin birim ağırlığında bulunan hazmedilebilir besin maddeleri az, selüloz oranı yüksek ise o yeme “kaba yem”, aksine birim ağırlığında bulunan hazmedilebilir besin maddeleri çok ise o yeme “kesif yem” denir. Tek başına herhangi bir yem, herhangi bir tür hayvanın besin maddeleri ihtiyacını tam olarak karşılayabilecek özellikte değildir. Bundan dolayı hayvanların değişik olan ihtiyaçlarını karşılamak gayesiyle çeşitli yemler karıştırılarak hayvanlara verilir. Kalkınma Bakanlığı (Mülga DPT) 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Gıda Sanayi Özel İhtisas Komisyonu Raporu Yem Sanayi Alt Komisyon Raporu, 2001, s.1 Dengeli ve sağlıklı beslenmenin bir gelişmişlik düzeyi göstergesi durumuna geldiği günümüzde, dengeli ve sağlıklı beslenme için gerekli günlük proteinin %50’sinin kırmızı et, kanatlı eti, süt, yumurta ve bunların işlenmiş ürünlerinden alındığı dikkate alınırsa, hayvancılık sektörünün gelişimi, hayvan kalitesi ve verimi açısından yem sanayinin çok önemli bir işlevi olduğu sonucuna varılmaktadır. Kalkınma Bankası Anonim Şirketi Yem Sektörü Raporu Kârlı hayvancılığın ana ilkesi, hayvanların fizyolojik durumlarına göre verilecek yem maddelerinin yapısı arasındaki ekonomik dengenin kurulmasıdır. Hayvanlardan daha ucuz yollarla daha fazla ürün elde etmek için, özellikle gelişmiş ülkelerde, yıllardır yapılan araştırma ve geliştirme çalışmaları sonucunda, rasyonların hazırlanmasında verimi artıran çeşitli yemlerin, vitaminlerin, minerallerin, sentetik aminoasitlerin, antibiyotiklerin, antioksidan maddelerin ve koruyucu maddelerin kullanılması imkânları sağlanmıştır. M. Ülkü Karakuş, Türkiye’de Karma Yem Üretimi ve Sorunları Hayvansal üretimde işletme maliyetinin yaklaşık %70’ini yem teşkil etmektedir. Bu nedenle hayvansal ürünlere olan talebin artış gösterdiği günümüzde, daha çok hayvansal gıda üretimi için, daha çok yem üretimi gereklidir. Pervin Karahocagil ve Hüsnü Ege, Karma Yem Sanayii, Tarımsal Ekonomi Araştırmaları Enstitüsü T.E.A.E.- Bakış Dergisi, Ankara, Sayı 5, Nüsha 9,2004, s.1 Yem Sanayi, çeşitli hayvancılık işletmelerinin ihtiyaç duyduğu ve hayvansal verimin, genetik sınırların çizdiği azami düzeye, en az masrafla çıkartılması için gerekli tam ve tamamlayıcı karakterde karma yemler üretmek üzere faaliyet gösteren bir sanayi koludur. Yemler içerikleri itibariyle kaba ve yoğun (kesif) yemler olmak üzere iki ana gruba ayrılmaktadır. Kaba yemler genellikle yüksek düzeyde ham selüloz ve bazen de yüksek su kapsadıkları için sindirilebilir besin maddesi bakımından fakir, enerji düzeyleri ise düşük olan yemlerdir. Yoğun (Kesif) yemler ise düşük düzeyde ham selüloz, yüksek düzeyde ise nişasta, yağ veya protein kapsadıkları için birim ağırlıklarındaki sindirilebilir besin maddesi bakımından zengin, enerji düzeyleri ise yüksek olan yemlerdir. Kaba yemler genellikle kuru kaba yemler ve sulu kaba yemler olarak iki gruba ayrılmaktadır. Kuru kaba yemler kuru otlar, samanlar ve ham selüloz oranı %18 ve daha yüksek olan ürünlerden oluşmaktadır. Sulu kaba yemler ise yonca, korunga, fiğ gibi yeşil yem bitkileri ile silaj, kök ve yumrulardan oluşmaktadır. Fabrika yemi olarak da adlandırılan karma yem, enerjili yemler ile %20 ve daha fazla proteinli yemlerin, ayrıca mineral ve vitamin katkı maddelerinin karışımından oluşmaktadır. Mısır, arpa, yulaf, buğday kepeği gibi yemler enerji içeren yemlere, mısır gluten yemi, yağlı tohum küspeleri gibi bitkisel kaynaklı, et unu, kan unu, balık unu gibi hayvansal kaynaklı yemler de protein içeren yemlere örnek teşkil etmektedir. Söz konusu yemler dışında hayvanlarda kemik gelişimi, yumuşak dokular ve vücut ısısı için önem taşıyan sodyum klorür, kalsiyum, fosfor gibi mineraller ile A, B12, D3, E vitaminleri ve son yıllarda da bazı antibiyotikler ve aromatik maddeler karma yeme katılmaktadır. Bir karma yem karışımına 50 dolayında madde girebilmektedir. Kalkınma Bankası Anonim Şirketi, a.g.ç., s.2 Karma yem sanayinde, mısır, arpa, soya, yağlı tohum küspeleri yanında un sanayi, gıda sanayi, ethanol sanayi, şeker sanayi yan ürünleri işlenerek, vitamin, mineral ve premiks gibi yem katkılarıyla da desteklenmek suretiyle karma yem üretilmektedir. M. Ülkü Karakuş, a.g.ç., s.2 DÜNYA YEM ÜRETİMİ TABLO YEM ÜRETİMİ ÜLKELER TABLO Gıda üretimini, doğal ve sosyolojik birçok etken etkilemektedir. Dünya nüfusunun sürekli artmakta olması gıda üretimini talep yönlü olarak doğrudan olumlu bir şekilde etkilemesine rağmen iklim değişiklikleri, kuraklık, su kaynaklarının azalması gibi doğal etkenler ile şehirleşmenin artmasıyla tarıma elverişli toprakların azalması ve tarımsal alanların biyoyakıt üretimi için kullanılması gibi sosyolojik etkenlerden olumsuz olarak etkilenmektedir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü22 (FAO) tarafından, 2050 yılına kadar dünya nüfusunun 9,3 milyar olacağı ve dünya gıda talebinin %70 artacağı tahmin edilmektedir. Bunun bir sonucu olarak hayvansal protein üretimi (kümes hayvanları, domuz ve sığır), hayvansal ürünler (süt, peynir vb.) ve balık üretiminin üç kat artması beklenmektedir. Önümüzdeki süreçte yemden gıdaya (feed to food) anlayışıyla yem sanayinde sürdürülebilirlik, güvenli gıda zinciri, besleyici ve ekonomik olmanın öne çıkması beklenmektedir. Yem maliyeti, kümes hayvancılığında, üretim maliyetinin % 85‘ine kadar ulaşmaktadır. Özellikle kanatlı yemlerinde yüksek bir miktarda olan yem katkı maddelerinin büyük bir kısmı ithal edilmektedir. Meraların bakımsız kalması, ağır otlatma ve tekniğine uygun bir mera yönetimi uygulanmaması nedenleriyle, meraların önemli bir kısmı tahrip olmuş, verimsizleşmiş ve erozyona açık hale gelmişlerdir. Kaba yem üretiminin azlığı ve teknik olmaması ile karma yem kullanma alışkanlığının yaygın olmaması nedeniyle, hayvanların beslenmesi ağırlıklı olarak otlatma şeklinde gerçekleşmektedir. Bunun sonucunda da aşırı otlatmalar ve hayvanların yeterince beslenememesi gündeme gelmektedir. Sorunun çözümü için bir taraftan kaba yem ihtiyacının artırılması, diğer taraftan da karma yem kullanımına çiftçilerin yönlendirilmesi gerekmektedir. Bölge’de hayvancılık açısından özellikle karma yem, ilaç ve hizmet alımı girdilerinin maliyeti çok yüksektir. Gerek hububat üretiminin düşük olması ve gerekse küspe, vitamin ve mineral gibi katkı maddelerinin üretilmemesi karma yem üretimi maliyetlerini artırmaktadır. Yem sektörü, çeşitli hayvancılık işletmelerinin ihtiyaç duyduğu hayvansal verimin, genetik sınırların çizdiği azami düzeye, en az masrafla çıkartılması için gerekli tam ve tamamlayıcı karakterde karma yemler üretmek üzere faaliyet gösteren bir sanayi koludur. Tablo 31: Türkiye’nin Karma Yem İthalatı (Ton) Türkiye’de Yıllar İtibariyle Karma Yem Üretimi ve Değişim Oranları : Türkiye Karma Yem Üretimi Yıllar İtibariyle Türkiye’nin Karma Yem ve Yemlik Madde İthalatı Ülkemizin Avrupa Birliği tam üyelik süreci ile birlikte, tarım politikalarındaki akılcı uygulamaların artması, yurt içi hammadde fiyatlarının dünya fiyatlarına yaklaşması, ihracatta sektöre tanınacak imkânlar, gelir dağılımında yapılacak iyileştirmeler, gayri safi milli hasılanın artışı, tarım içinde hayvancılığın payının artmasının gerçekleşmesi durumunda geleceğe dönük talep projeksiyonunda olumlu yönde değişiklikler beklenmektedir. Karma yem fiyatlarının dünya fiyatlarına göre fazla olması, karma yem ihraç imkânlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Yem sanayinin önemli hammaddelerinden olan buğday, arpa, mısır ve çavdar destekleme kapsamında olduğu için, dünya fiyatlarının çok üstünde bir fiyatla yurt içinden temin edilmekte ve karma yem maliyeti buna bağlı olarak yükselmektedir. Özellikle ülkede mısır üretimi yetersiz olup, sektör, ihtiyacının büyük bir kısmını ithalat yolu ile karşılamaktadır. Ayrıca ülkemizin yağlı tohum bitkileri üretiminin yeterli düzeyde olmaması ve yağ açığının ham yağ ithali yoluyla karşılanması nedeniyle, sektör ihtiyacı olan yağlı tohum küspesi ithalat yolu ile karşılanmaktadır.