İÇİNDEKİLER ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ...................................................................................................... 3.KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE ÇOK ULUSLU ŞİRKETLERİN GİRİŞ ......................................................................................................................................... 1 ROLÜ ........................................................................................................................... BİRİNCİ BÖLÜM ...................................................................................................................... 3 Sonuç ............................................................................................................................ 1. KÜRESELLEŞME’NİN KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ VE Kaynakça: ..................................................................................................................... TEMEL DİNAMİKLERİ ........................................................................................................... 3 1.1.Küreselleşme Kavramı ve Tarihsel Gelişim Süreci .......................................................... 3 1.2.Küreselleşmenin Düşünsel Temeli ve Dinamikleri .......................................................... 5 1.3.Küreselleşme ve Ulus Devlet: Egemenliğin Dönüşümü ve Yeni Ekonomik Düzen ........................................................................................................... 6 1.4. Küreselleşme Sürecinin Aktörleri ................................................................................... 8 1.4.1.Çok Uluslu Şirketler .................................................................................................. 8 1.4.2.Uluslararası Örgütler .................................................................................................. 9 1.4.3. Uluslararası Sivil Toplum Örgütleri ....................................................................... 11 İKİNCİ BÖLÜM ...................................................................................................................... 11 2.ÇOK ULUSLU ŞİRKET KAVRAMI VE TANIMI ............................................................. 11 2.1.Çok uluslu Şirketlerin Tarihsel Süreç İçerisindeki Gelişimi .......................................... 14 2.2. Çok Uluslu Şirketlerin Özellikleri ................................................................................. 16 2.3. Çok Uluslu Şirketlerde İnsan Kaynakları Yönetimi ...................................................... 19 durum diğer yandan devletin ulusal politikalarına sınırlamalar GİRİŞ Küreselleşme olgusu günümüzde üzerinde en çok tartışılan ve dünyada teknolojik ilerleme/gelişmelere bağlı olarak yaşanan değişim dönüşüm süreçlerinin temel unsuru olarak getirmiştir. Küreselleşme süreciyle birlikte sosyal ve ekonomik yaşama kabul yeni aktörler müdahil olmuş ve bu aktörler küreselleşme sürecinin edilmektedir. Zira küreselleşme “yeni” bir kavram olmasına ve hızını arttırmışlardır. Küreselleşme süreciyle birlikte ortaya çıkan bu bugüne kadar hakkında çok şey yazılmasına karşın halen devam yeni aktörlerden “Çok Uluslu Şirketler(ÇUŞ)” sahip oldukları eden bir süreçtir. ekonomik güçle bu sürecin en etkin aktörü olup, kendi çıkarları ya 1980'li yıllardan sonra dünya ekonomisinde yaşanan temel da arka planda bulunan çok uluslu şirketin genel merkezinin dönüşümlerle paralel olarak küresel anlamda yeni bir ekonomik bulunduğu ülkenin ya da şirketi finanse eden diğer grup veya düzenin inşa edildiğini görmekteyiz. Yaşanan gelişmelerin ve kişilerin çıkarları doğrultusunda küreselleşme sürecindeki yerini uygulanan politikaların karakteristiğindeki küresel dönüşüm mevcut çoktan almıştır. sürecin bu temelde yorumlanmasına olanak sağlamıştır. Sürecin Çok uluslu şirketler bir taraftan küreselleşme sürecinin gereği olarak mal, hizmet, ticaret ve sermaye gibi alanlarda her türlü hızlanmasında en etkin rolü oynarken öte yandan küreselleşmenin engelin kaldırılmasına yönelik politikalar hayata geçirilmiştir. etkisiyle ekonomiler, sosyal ve siyasal yapılar üzerindeki yani dünya Küreselleşme süreci; ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal düzeni üzerindeki etkinliklerini giderek arttıran yapılar olarak daha pek çok alanda etkilerini hissettiren bir süreç olmuştur. Bu sürecin fazla ön plana çıkmaktadırlar. Güçlü sermaye yapıları, gelişmiş başta işgücü piyasaları olmak üzere ekonomideki bütün kesimleri de teknolojiye sahip alt yapıları ve faaliyet gösterdikleri alanın genişliği etkisi altına aldığını söylemek mümkündür. En temelde küreselleşme sebebiyle, küresel alanda faaliyetlerini ve rekabet güçlerini ulus devletler üzerinde yıpratıcı bir etkiye neden olmuştur. kolaylıkla yürütebilmektedirler. Mevcut rekabet ortamında güçlü bir Küreselleşmenin ulus devlet üzerindeki etkileri, merkezi iktidarın rekabetçi yapı sergileyen çok uluslu işletmeler, küreselleşme parçalanmasına yol açmış özellikle ekonomiyle ilgili kararların sürecinin hızlanmasıyla da yakından ilgilidirler. Çok uluslu şirketler ulusal egemenlik alanı dışına çıkmasına neden olmuştur. Böylesi bir günümüzde uluslararası ticaretin önemli bir aktörü haline gelmiştir. 2 Dünyanın çeşitli bölgelerine yayılmış faaliyetleri ile dünya ticaretinde önemli bir yer tutmaktadırlar. Bu çalışmada amaç küreselleşme sürecinin en önemli aktörleri olarak kabul edilen çok uluslu şirketlere açıklık getirerek, bu sürece yönelik ne tür etkilerinin olduğunun, bu sürecin en önemli aktörlerinden olarak gelişimine nasıl bir etki yaptıklarının değerlendirilmesi hedeflenmektedir. bu bağlamda küreselleşme sürecinde çok uluslu şirketlerin rolü üzerine yapılan bu çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde küreselleşmenin kavramsal çerçevesi, küreselleşme sürecinin aktörleri, ikinci bölümde; çok uluslu şirketlerin kavramsal çerçevesi, tarihsel gelişimleri ele alınarak açıklanmaya çalışılacak, sonuncu bölümde ise çok uluslu şirketlerin küreselleşme sürecindeki rol ve etkileri incelenerek değerlendirilme yapılacaktır. 3 BİRİNCİ BÖLÜM gelişmesi, ideolojik ayrımlara dayalı kutuplaşmaların çözülmesi, 1. KÜRESELLEŞME’NİN KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ VE farklı toplumsal kültürlerin, inanç ve beklentilerin daha iyi ancak, TEMEL DİNAMİKLERİ birbiriyle bağlantılı olayları içerdiği, bir anlamda maddi ve manevi 1.1.Küreselleşme Kavramı ve Tarihsel Gelişim Süreci değerler çerçevesinde oluşmuş birikimlerin milli sınırları aşarak Küreselleşme; ekonomiden siyasete, bilişim teknolojisinden dünya çapında yayılmasını, kültüre, sosyal politikadan bürokrasiye hemen her alandaki bir gelişmenin ve buna bağlı olarak ortaya çıkan bir değişimin/dönüşümün, yeryüzünün çeşitli bölgelerine geçmişe Ulusların dünya ekonomisinde finans ve üretim önceliğindeki farklı seviyelerin niteliksel ve niceliksel uluslar arası bütünleşmesini ve ekonomik anlamda sınırların ortadan kalkmasını, nazaran daha kolay ulaşılmasını ifade etmek için kullanılan en önemli sözcük haline gelmiştir. Küreselleşme kavramı; son yıllarda geniş çapta ekonomi, Dünya sistemlerinin tek bir mekan olarak tüm dünyanın kristalleşmesini, bir bütün olarak dünya bilincinin yoğunlaşmasını ve bununla beraber dünyanın sıkışmasını ifade etmektedir.2 ticaret, sosyoloji ve politika alanındaki ilim insanları tarafından Küreselleşme; ulusal hükümetlerin ekonomik rollerini kullanılmaktadır. Terimin aynı olmayan kullanımlarını ortak bir azaltmış, küresel rekabetin ülkelerden çok, uluslararası şirketler paydada toplamak istediğimizde, tam entegre olmuş bir piyasa, arasında olmasına yol açan bir süreci hızlandırmıştır. Bu bağlamda uluslar arası ürünler, hizmet ve üretim faktörleri sermaye, işgücü ve artık küresel rekabet, İngiltere ile Almanya, Japonya ile ABD veya teknoloji kullanımında engellerin olmaması şeklinde tarif edebiliriz.1 Avrupa ile ABD arasında olmaktan çok, Fuji ile Kodak, Boeing ile Bu bağlamda küreselleşme kavramı üzerine yapılan birkaç Airbus, Compaq ve Toshiba arasında olmaktadır. Bu süreç aynı tanımı belirtmek gerekirse; Küreselleşme; ülkeler arasındaki ilişkilerin yaygınlaşması ve zamanda iş dünyası ile ulus devletler arasında giderek artan bir amaç çakışmasının varlığını da haber vermektedir. Uluslararası şirketlerin en ucuz emeği, en düşük vergileri ve Ekin, Nusret “Küreselleşme ve Gümrük Birliği”, İstanbul Ticaret Odası, Yayın No:1999-47, Güncelleştirilmiş II. Baskı, İstanbul, Şubat, 1999, s.47 1 Aktel, Mehmet “Küreselleşme Süreci ve Etki Alanları”, Süleyman Demirel Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Y.2001, C.6, S.2, s,193-202 2 4 en az çevre koruma yasalarını talep etmeleri daha şimdiden bu oluşturma eğiliminde olduğunu göstermiştir. İnsanlık; daha ileri sürecin teknoloji, ekonomi ve sosyo-politik açıdan bir ilerlemenin peşinden yoğun bir çıkar ve amaç çatışması doğuracağını göstermektedir. Hangi açıdan ele alınırsa alınsın, teknolojik gitmiştir. gelişmeler, ekonomik ve ideolojik etkenler küreselleşmenin ana Endüstri devriminin başından itibaren, endüstri merkezli etkenleri arasında sayılabilir. Bilişim teknolojilerinin ucuzlaması ve insan ilişkileri sistemi tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar yaygınlaşması bilgi akışını hızlandırmış, zaman, mekân ve mesafe üretim faaliyet ve mekanını hayatın odak noktası haline getirerek algılamalarını değiştirmiş, kültürleşme sürecine ivme kazandırarak adına “endüstri ilişkileri sistemi” denilen yepyeni olguya kaynaklık küresel değerlerin oluşmasına zemin hazırlamıştır. 3 Halen devam etmiştir. Başlangıcından itibaren endüstrideki gelişmeler, bu sistemi eden bu süreç, yeryüzü toplumlarının tümünü ilgilendirdiği için etkileyip değiştirmiştir. Özellikle 1970’li yıllardaki petrol krizleri ile üzerinde durulması gereken bir olgudur. başlayan ve bilgi iletişim teknolojilerindeki baş döndürücü değişim Küreselleşme; dünya ölçeğinde ekonomik, siyasal ve kültürel hızıyla devam ortaya çıkan gelişmelerin bir sonucu olarak meydana bütünleşme, fikirlerin, görüşlerin, pratiklerin, teknolojilerin küresel gelen küreselleşme olgusu geleneksel endüstri ilişkileri sistemini düzeyde kullanılması, sermaye dolaşımının evrenselleşmesi, ulus- değiştirip dönüştürmüştür. devlet sınırlarını aşan yeni ilişki ve etkileşim biçimlerinin ortaya değişim dönüşüm süreci yeni baştan bir evrim aşamasından geçerek çıkması, mekânların yakınlaşması, dünyanın küçülmesi(küresel toplumsal kurum ve yapılarda köklü değişiklikler meydana getirerek köy 4 ), sınırsız rekabet ve serbest dolaşım anlamlarını içeren bir toplumu yeni baştan insan etmiştir. kavramdır. 1.2.Küreselleşmenin Düşünsel Temeli ve Dinamikleri 5 Yani endüstri devrimiyle başlayan Küreselleşme, aslında aklın rehber edinildiği bir ilerlemenin Modern küreselleşme kavramı ile ilgili ortak bir düşünce sonucudur. İnsanlık tarihi bize insanın sürekli yeni bir şeyler yoktur. Bu konuda temel dönüm noktası, 15 Kasım 1975 tarihinde Paris’in banliyölerinden olan Rambouillet’de o zamanki altı Balay, Refik “Küreselleşme, Bilgi Toplumu ve Eğitim”, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 2004, Cilt: 37, Sayı: 2, s. 61-82 4 Kazgan, Gülten “Küreselleşme ve Ulus Devlet Yeni Ekonomik Düzen”, İstanbul Bilgi Üniversite Yayınları, 5. Baskı, İstanbul-Şubat-2009, s.3 3 hükümet ve devlet başkanının yaptığı bir toplantıda başladı. Bu 5 Topalhan, Türker “Endüstri İlişkileri”, Matser Yayıncılık, Ankara-2015, s.207 5 toplantıda G-7 diye anılan Dünya Ekonomik Zirvesi doğdu. İlk defa ve kültürel bağların daha da kuvvetlenmesine neden olmuştur. bu zirvede ekonomik küreselleşme ve entegrasyondan bahsedildi.6 Küreselleşme kavramının ortaya çıkışında küresel köy Küreselleşme süreci alt yapısı olmadan gelişen bir durum tasvirinin hiç şüphesiz önemli bir yeri vardır. Kanadalı Sosyolog değildir. Alt yapısını coğrafi keşiflere kadar götürmek mümkündür. Marshall Mcluhan, küresel köy kavramını ilk defa 1962’de Ancak temel kullanmıştı. 1964 yılında Marshall Mcluhan “geride bıraktığımız dinamiklerini özellikle 1970’li yıllarda yaşanan petrol krizinin ortaya mekanik teknoloji çağında gövdemizi sınırlarımız dışına çıkardık, çıkardığı sonuçlar ve 1980’lerden itibaren hızlı bir şekilde gelişmeye ancak elektrikli teknoloji sayesinde merkezi sınır sistemimizi sadece başlayan teknolojik gelişmelerde aramak gerekir. İngiltere ve sınır olarak değil, zaman olarak da küresel bir kucaklama için Amerika gibi merkez ülkelerde 1980’li yılların başında oluşmaya uzatacağız” diyordu. Mcluhan’a göre dünyada meydana gelen başlayan siber teknolojik, bilimsel, ekonomik ve ticari gelişmeler, modern dünya teknolojilerin oluşumu ile kapitalist oluşumların yükselişi, üretim sistemini oluşturan devletler ve toplumlar arasında çok sayıda biçimlerinin ve sermaye yatırımlarının farklılaşması sonucunda karşılıklı ilinti ve bağlılık oluşturmuştur. Böylece dünyanın herhangi dünyada yeni düzen oluşmaya başladı. Tedrici olarak iletişim bir bölgesinde alınan kararlar, gelişen olaylar ve yapılan faaliyetler araçları daha sık kullanılmaya başlanmış ve telgraf, telefon, radyo çok daha uzak bölgelerde yaşayan devletler ve toplumlar üzerinde gibi araçlar benimsenmiştir. Bağlantılar giderek daha güçlü ve daha çok önemli etkiler doğurabilmektedir.7 bugünkü anlamıyla ekonomik küreselleşme liberalizasyon olgusunun gereksinimi, yeni hızlı bir hale gelmiştir. Küreselleşme süreci ivme kazandıran bir Kavramın siyasi alanda dolaşıma girmesi ise 1980’li yıllarda diğer olay bilgi ve iletişim teknolojilerinin akıl almaz boyutlara Thatcher ve Reagan tarafından temsil edilen “yeni sağ” iktidarların ulaştığı bilgi devrimiyle gerçekleşmiştir. Başta internet ve bilgisayar başa geçmesine rastlamıştır. Dolayısıyla siyasi tanımlamalarda neo- olmak üzere geliştirilen bilgi devriminin enstrümanları küresel liberal düşünceler egemen olmuştur.8 ilişkiler ağını daha da genişleterek küresel ekonomik, ticari, sosyal Şenkal, Abdülkadir “Küreselleşme Sürecinde Sosyal Politika”, Alfa Yayınları, 2. Baskı, Ekim-2007, s.101 6 Küreselleşmeye karşı çıkanlara göre küreselleşme, yoksul 7 8 Şenkal, Abdülkadir a.g.e., s.102 Aktel, Mehmet a.g.e., s.193-202 6 ülkelere refah ve istikrar getirmekte başarısız olmuş, batı ülkelerinin belirlenmiş yerelliğin insanı değil, sınırı olmayan dünya insanı koşullarında ise bir ilerleme sağlayamamıştır. İlginçtir ki aynı görüşü hâkim olmuştur. Bu hâkim olan görüş ulus-devlet(ler)e zarar konuları, küreselleşmenin en güçlü temsilcilerinden biri olan vermekteydi. Amerika eski başkanı Bill Clinton da alaycı bir üslupla dile getirdi. Aralık 2000’de Warwick Üniversitesi’nde düzenlenen bir Küreselleşme, ulus devlet bütünlüğünü parçalamakta, ulus devletin dayandığı hem siyasal topluluğun sosyolojik niteliğini hem konferansta, “küreselleşme sadece gelişmiş ülkelerin yararını de gözetmemeli dönüştürmektedir. elbet. Nitekim gelişmekte olan ülkelerde de topluluğun 10 meşru Küreselleşme, kıldığı ulus egemenliği devleti yeniden küreselleşme daha iyi bir geleceğin garantisini değil ama vaadini şekillendirmek için çaba sarf etmektedir. Özellikle ekonomik veriyor” demiştir.9 yapılanma anlamında, ulus devlet ekonomisi, küresel ekonomi 1.3.Küreselleşme ve Ulus Devlet: Egemenliğin Dönüşümü ve karşısında etkisiz hale gelmiş, ulusal kimliklerin yerine, dünya insanı Yeni Ekonomik Düzen olmaktan kaynaklı yeni bir kimlikten söz etmek durumundayız. Ulus Fransız Devrimi sonrası, modern dönemde egemen olan ulus devlet anlayışı, belirli bir sınırı, belirli bir milleti, belirli bir dili, ekonomileri yerine, ulus ötesi sermaye odaklı devletlerin var olması, ulus devletin var ol(a)maması sürecini anlatmaktadır. belirli bir yerelliği temsil ediyordu. Belirli bir yerelliği temsil Küreselleşme ulus devleti var eden kurumları, yapılanmaları etmesiyle ortaya çıkan savaşlarda, belirli ulusların kurtuluş savaşını, yok etmiş, yerine ulus ötesi bir kurumsallaşma, yapılanma bağımsızlık savaşını anlamlı hale getiriyordu. Yine aynı döneme sağlamıştır. Günümüzde artık devletlerin sınırları içine gömülü olan rastlayan zamanda(özellikle Soğuk Savaş ve Sovyetler Birliği’nin ulusal ekonomilerden çok, piyasalar içine gömülü olan devletler söz dağılması sürecinde) birçok ulus devletin kurulmasına tanık olduk. konusudur.11 Kapitalist üretimin devletler tarafından güvence altına Berlin Duvarı’nın yıkılması, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla ortaya çıkan tek kutuplu dünya, küresel dünya, var olan ulus devlet özelindeki değerleri yok etmeye başlamıştır. Artık sınırlarla 9 Şenkal, Abdülkadir a.g.e., s.147 Sanlı, Hasan “Küreselleşme Eleştirisi: Antonio Negri Örneği”, Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Felsefe Anabilim Dalı, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Isparta-2012, s.24 11 Habermas, Jürgen “Avrupa Ulus Devleti Ve Küreselleşme Tazyikleri”, Çev: Alev Özkazanç, Mürekkep Dergisi, Sayı:14, 2000, s. 204. 10 7 alındığı evreden, küresel ölçekte mal, sermaye, emek, para ve Egemenliğin ulus gibi mekânsal yapılar içerinde olduğu modern imajların dolaşım içerisinde bulunduğu, devletlerin zaman ve uzam dönem, üzerindeki kimliklerinden denetimlerini Küreselleşme süreciyle kaybettikleri birlikte evreye devlet, geçilmektedir. sermaye üzerindeki sermayenin küresel ölçekte bağımsızlaşması genişlemesi dolaşımıyla, ve yerini ulusal küresel egemenlik fikrine bırakmıştır.13 egemenliğini yitirmektedir. Bauman’ında belirttiği gibi devlet, 1980'li yıllardan sonra dünya ekonomisinde yaşanan temel sadece sermeyenin dolaşımını kontrol edemediği için değil aynı dönüşümlerle paralel olarak küresel anlamda yeni bir ekonomik zamanda piyasa içerisinde bir aktör olma özelliklerini yitirmek üzere sistemin inşa edildiğini görmekteyiz. Yaşanan gelişmelerin ve olduğu için egemenlik yapılarını yitirmektedir. Bu anlamıyla, uygulanan politikaların karakteristiğindeki küresel dönüşüm mevcut kapitalist iktisadi ilişkilerin dünya ölçeğinde genişlemesi de kültürel, süreden bu temelde yorumlanmasına olanak sağlamıştır. Sürecin siyasal ve toplumsal bir cemiyet olarak ulus fikrini aşındırmaktadır. gereği olarak mal, hizmet, ticaret ve sermaye gibi alanlarda her türlü Ulus devlet egemenliğine dayalı sermaye birikimi yerini küresel engelin kaldırılmasına yönelik politikalar hayata geçirilmiştir. Tam düzeyde sermayenin sınırsız birikimine bırakmaktadır. Sermaye da bu noktada, 1980'li yıllardan itibaren gelişme gösteren mekânsal olarak genişleyebildiği ölçüde kendisini yeniden var küreselleşme olgusu beraberinde pek çok alanda değişim ve edebilir.12 dönüşümün gerçekleşmesine aracılık etmiştir. Temel dönüşümünü Devletin küresel politikalar karşısında otoritesini yitirmesi öncelikle üretim ilişkilerinde/koşullarında yapmıştır. süreci ekonomik, askeri, teknolojik süreçlerin ürünüdür. Marx’ın da Küreselleşme ve beraberinde getirdiği tüm yenilikler belirttiği gibi iktisadi yapı ile siyasal yapılar arasındaki çelişkinin (özellikle değişen ve gelişen yeni teknolojiler) işgücünün yapısında ortaya çıkması, egemenlik düşüncesinin kaynağı olarak ulus önemli değişimlere yol açmıştır. Hizmetler sektöründe yaşanan devletlerin gelişim, istihdam modellerinin günün gerekliliklerine uydurulması küresel ölçekte gerilemesine neden olmaktadır. ve özellikle a-tipik istihdam şeklinin ortaya çıkışı ve uygulanması, Aykutalp, Aykut “Ulus Devlet Ve Küreselleşme Bağlamında Antonio Negri Ve Anthony Giddens’ın Düşüncelerinin Karşılaştırmalı Analizi”, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sosyoloji Anabilim Dalı, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Ankara-2012, s.42 12 işgücüne katılım üzerinde ki özellikle kadın ve gençlerin işgücüne 13 Aykutalp, Aykut a.g.e., s.43 8 katılımı üzerinde önemli etkiler doğurarak işgücünün yapısal olarak olmak üzere beş başlıkta sayılabilecek başlıca nedenlerdir. Bunların değişimine yol açmıştır.14 yanı sıra hem küreselleşme süreciyle ortaya çıkan hem de bu Nobel ödüllü iktisatçı J. Stiglitz'e göre, küreselleşme sürecinin etkinliğini derinleştiren aktörler vardır. Bunlar: “Çok süreciyle birlikte özellikle merkez dışındaki çevre ülkelerde bilgiye Uluslu Şirketler”, “Uluslararası Örgütler” ve “Uluslararası Sivil ulaşma konusunda kolaylık yaşandı ve küreselleşme, gelişmekte Toplum Örgütleri” olarak sayılabilir. olan ülkelerdeki çoğu insanda tecrit duygusunu azalttı ve bu 1.4.1.Çok Uluslu Şirketler ülkelerdeki birçok insanın bilgiye, bir yüzyıl önce herhangi bir Küreselleşmenin dünyada hemen hemen her olgu üzerinde ülkedeki en zengin insanların bile ulaşamayacağı düzeyde erişmesini giderek artan etkisiyle birlikte yaşanan değişim dönüşüm sürecinin sağladı.15 özellikle Yeni ekonomik düzenin getirmiş olduğu başlıca değişiklikleri değişim/dönüşümün temel aktörlerinden biri ve en önemlisi çok sıralamak gerekirse; uluslu şirketlerdir. Küreselleşme süreciyle birlikte yıkılan ulus devlet Finansal Küreselleşme anlayışı sonrası ortaya çıkan sınırsızlaşma ile uluslararası düzeyde Ticaretin Küreselleşmesi ekonomik, sosyal, siyasal ilişkilerin önem kazandığı devlet anlayışı Üretimin Küreselleşmesi sürecine girilmiştir. Bununla paralel bir şekilde çok uluslu şirketlerin 1.4. Küreselleşme Sürecinin Aktörleri de, ekonomik dönüşüm sürecinde yaşanan rolünün artmaya başladığını söylemek mümkündür. Bu süreçte çok uluslu şirketleri, birden fazla ülkede kazanç Küreselleşme sürecinin ortaya çıkmasında ekonomik nedenler önemli rol oynamıştır. Ancak bu sürecin ekonomik nedenlerinin yanı sıra daha birçok değerlendirdiğimizi ortaya koyacaktır. Küreselleşme olgusunun sağlamak amacıyla iktisadi faaliyetlerde bulunan ve uluslararası arkasında en az ekonomik nedenler kadar etkili diğer nedenleri; düzeyde üretim faaliyeti gerçekleştiren, sürecin en önemli ekonomik ekonomik, siyasal, teknolojik, çevresel ve sosyoekonomik nedenler aktörlerden biri haline gelen firmalar olarak tanımlamak mümkündür. Çok uluslu şirketler ulusal sınırlar arasında mal ve Mortaş, Ezgi a.g.e., s.93 Stiglitz, Joseph “Küreselleşme Büyük Hayal Kırıklığı”, çev. Arzu Taşçıoğlu ve Deniz Vural, Plan B Yayınları, İstanbul-2004, s. 26. 14 15 hizmet üretirler. Ürettikleri mal ve hizmetleri uluslararası pazarlarda pazarlar ve dağıtırlar. Küreselleşme sürecindeki sınırların ortadan 9 kalkmasının etkisiyle de ürettikleri bu mal ve hizmetleri pazarlarken, "Uluslararası Şirketler", "Çok Uluslu İşletme" terimleri verilebilir. 16 fikirlerin, zevk ve teknolojilerin dünyanın her tarafına yayılmasını 1.4.2.Uluslararası Örgütler olanaklı hale getirerek küresel ölçekte planlar yapıp şirket Küreselleşmenin yaygınlaşması ve derinleşmesinde etkin stratejilerini de küresel ölçekte hayata geçirirler. Bu şirketler üretim, olarak rol oynayan bazı örgütler vardır. Bu örgütler uluslararası pazarlama, finans, teknoloji, güvenlik, enerji ve ticaret başta olmak örgütler üzere küresel ekonomik yapının tümünde temel belirleyici olabilmektedir. DB (Dünya Bankası), IMF (Uluslararası Para Fonu), konumundadırlar. DTÖ (Dünya Ticaret Örgütü), Birleşmiş Milletler (BM) uluslararası olabildiği gibi bölgesel ve ulusüstü örgütler de Çok uluslu şirketler küreselleşme süreciyle ortaya çıkan ve örgütlere, OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) bölgesel yaygınlaşan bir kavram olmalarının yanı sıra bu sürecin etkinliğinin işbirliği örgütlere ve Avrupa Birliği (AB) küreselleşme sürecinde giderek artması ve derinleşerek dünya ülkeleri üzerindeki sosyal, etkin olan ulusüstü örgütlere örnektir.17 siyasal, ekonomik yapılarının bu süreçte bir değişim/dönüşüm sürecini yaşamalarında etkin rol oynayan başlıca unsurdur. Çok uluslu şirketlerin ülke ekonomileri üzerine etkileri, Uluslararası etkilerinin önemi örgütler, uluslararası açısından günümüzde faaliyetlerinin devletlerden ve sonra gelmektedirler. Bu örgütler kimi zaman gönüllü sivil toplum özellikle az gelişmiş ülkeler açısından ele alınarak tartışma konusu kuruluşları gibi devletin olmadığı ya da toplumsal yapılmaktadır. Çünkü birçok az gelişmiş ülkenin sanayileşme karşılamakta eksik kaldığı yerlerde oldukça fazla sorumluluk politikalarını, yine bu ülkelerin izledikleri ithal ikamesi politikasının üstlenerek, kimi zaman da belli bir amaç doğrultusunda çok uluslu bir sonucu olarak gelişen çok uluslu şirketlerin getirecekleri sermaye örgüt yapılanmalarıyla faaliyette bulundukları alanlarda oldukça ve teknolojiye bağlı olarak belirledikleri ihtiyaçları görülmektedir. Literatürümüzde çok uluslu şirketlerle ilgili olarak farklı terimlerin kullandığı görülmektedir. Örnek olarak, "Çok Uluslu Şirketler", Çakir, Şeref Can “Çok Uluslu Şirketler” http://serefcancakir.blogcu.com/cokuluslu-sirketler/9859844, E.T:15.04.2015 17 Kutay, Nurcan “Küreselleşme Sürecinde Çok Uluslu Şirketler Ve Yoksulluk Olgusu”, T.C. İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası Ticaret Anabilim Dalı Uluslararası Ticaret Yüksek Lisans Programı, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul-2014, s.17 16 10 etkili olmakta ve devletlerin karar alma süreçlerinde kararlarını Güvenlik Konseyi bir türlü yaptırım kararı alamamaktadır. doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyebilmekte, bugün devletlerden örgütler olanağı vardır. Uygulanan uluslararası hukuka bakıldığı zaman gerçekleştirdikleri faaliyetleri açısından uluslararası ilişkiler bilim hukuksal açıdan anlamı olan belli başlı ölçütlere göre uluslararası dalı çerçevesinde değerlendirildiklerinde örgüt yapı ve yetkileri örgütleri; evrensel ya da bölgesel, genel kapsamlı ya da sadece büyük ölçüde uluslararası hukukun konusunu oluşturmaktadır. Avrupa Birliği, NATO (North Atlantic Treaty Organization), Günümüzde var olan bu uluslararası örgütler amaçları, örgütlenme NAFTA (The North American Free Trade Agreement) gibi pek çok biçimleri, yetkileri üyeleri gibi birçok nedene bağlı olarak kendine örgüte üye olan ülkeler söz konusu birliklerin kurallarını kabul özgü bir hukuksal yapıya sahiptir. Ancak tüm uluslararası örgütlerde ederek bir anlamda dış ilişkiler bağlamında egemenlik alanlarını ortak sayılabilecek genel nitelikli birtakım uluslararası hukuk sınırlandırmaktadır. İkinci dünya savaşı sonrası dünya ekonomisinin kuralları da örgütlerin yöntemini ve olası bir yeni büyük depresyonun önlenmesi için pek devletlerle, kendi aralarında ve öteki uluslararası birimlerle olan çok uluslararası örgüt kurulmuştur. IMF (International Monetary ilişkilerini düzenleyen kurallardır. Devletler bu uluslararası örgütlere Fund), Dünya Bankası, GATT (Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel üye olmakla kendi dış egemenliklerini bir ölçüde sınırlayan örgüt Anlaşması), ve 1995’den bu yana Dünya Ticaret Örgütü bunların en kurallarını kabul etmekte ve bu uluslararası hukuk kurallarına bağlı önemlileri olarak dikkat çekmektedir. Bu kuruluşların çalışmaları ile kalmaktadırlar. Ancak bu uluslar arası örgütlerin oluşturduğu uluslar Stiglitz’in deyimiyle kimliği belirsiz bir uluslararası bürokrasi arası hukuk kurallarının ve buna bağlı olarak ortaya çıkan dünyanın her bölgesine hızla yayılmaktadır. Küreselleşmenin yaptırımların her ülke açısından aynı şekilde eşit biçimde hızlanmasıyla birlikte ülkelerin söz konusu kuruluşlardan bağımsız uygulanama konusu tartışmalıdır. Yani her ülkeye bu kural ihlalleri hareket etmeleri zorlaşmakta, ülkeler genişlemekte olan sürece dahil sonucu aynı yaptırımlar uygulanmamaktadır. Mesela İsrail‟in üye olmaktadırlar.18 sonra ikinci sırayı vardır. almaktadır. Özellikle bu Uluslararası örgütleri çok değişik ölçütlere göre sınıflandırma Bunlar özellikle uluslararası olduğu BM Güvenlik Konseyinin örgütlerin uluslararası alanda geçerli hukuk kurallarını ihlal ederek yaptıklarına karşı BM Aktaş, Hacı Murat “Küreselleşme Sürecinde Çokuluslu Şirketlerin Rolü: Soğuk Savaş Sonrası Dönem”, 18 11 1.4.3. Uluslararası Sivil Toplum Örgütleri hareketlerinden eğitime, sosyo-kültürel değerlerden işçi Pek çok kavramda olduğu gibi sivil toplum örgütleri kavramı hareketlerine, yoksullukla mücadeleden ekolojiye kadar genişleyen üzerinde de herkesin üzerinde uzlaşıya vardığı ve genel kabul faaliyetleriyle sivil toplum örgütler yerel ve uluslararası gündemi görmüş bir tanımın var olduğunu söylemek pek mümkün değildir. yönlendirmeye yönelik çabalarda bulunmakta ve insani gelişmeyi Konuya giriş açısından kısa bir tanım yapacak olursak, sivil toplum hedefleyen söylemleriyle etkide bulunmaya çalışmaktadır. örgütleri kar amacı gütmeyen özel birliklerdir. Bu çerçevede sivil Sivil toplum örgütleri günümüzde toplumsal yapının önemli toplum örgütlerini; halkın örgütlenme ihtiyacının, değişimin ve bir unsuru haline gelmişlerdir ve aynı zamanda uluslararası sistemde kendilerini daha iyi koşullara taşıma isteğinin bir dışa vurulması etkili bir aktör olmuşlardır. Demokrasi için varlığı son derece önemli olarak ifade etmek mümkündür. Bir başka tanımına göre sivil olan sivil toplumun gerçekleşebilmesi artık büyük ölçüde hükümet toplum örgütleri en genel kapsamıyla, “toplumsal sorunlara etkili ve dışı örgütlerin varlığına bağlıdır denilebilir. uzun-dönemli çözüm bulma sürecine aktif olarak katılan ve bu İKİNCİ BÖLÜM temelde de siyasi aktörleri bu çözümleri yaşama geçirecek 2.ÇOK ULUSLU ŞİRKET KAVRAMI VE TANIMI politikalar üretmeye yönlendirmek için çalışan farklı gönüllü Çok uluslu şirketler, küreselleşmeyle birlikte tam anlamıyla örgütlerin devlet denetimi dışında kurduğu ortak alan” olarak varlık kazanan ve aynı zamanda küreselleşmeyi hızlandıran, bu tanımlanmaktadır.19 sürece yön veren en önemli aktörlerden biridir. Bununla birlikte çok Günümüzde sivil toplum örgütleri, gerek ulusal gerekse uluslu şirketler üzerinde en çok tartışılan ve kavramın tanımına küresel ölçekte çeşitli alanlarda faaliyet göstermektedir. Toplumsal ilişkin tanımsal muğlaklığın tam anlamıyla giderilemediği bir şirket alanın ekonomik, sosyal ve siyasal içerikli konularında; kadın türüdür. Yani küreselleşmenin kavramsallaştırılmasında yaşanan T.C. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul-2010, s.32 19 Keyman, E. Fuat, “Avrupa ve Türkiye’de Sivil Toplum”, panel.stgm.org.tr/vera/app/var/.../avrupadaveturkiyedesiviltoplum.doc, E.T.12.04.2015 görüş ayrılıklarında olduğu gibi, çok uluslu şirketlerin tanımı konusunda da henüz bir görüş birliği yoktur. Ulus devletleri etkileyen ve giderek ulus devletlerin önüne geçen önemine rağmen, henüz genel kabul gören bir tanım da yapılmış değildir. Bu durum 12 çok uluslu şirketlerin homojen ol(a)mayan yapılarından yani merkezi bir ülkede bulunan, faaliyette bulundukları ülkenin kanun ve birbiriyle stratejilerinden adetlerine uyan şirketler olarak tanımlamıştır. Ayrıca çok uluslu kaynaklanmaktadır. Bu bakımdan çok uluslu şirketlerin temel işletmelerin sahip olduğu diğer bir özelliği ise en az iki olmak üzere yapısal tanımlar birçok ülkede genel yönetim stratejilerine bağlı olarak kaynaklarını farklılaşmaktadır. Tanımlar farklılaşsa da çok uluslu şirketlerin ortak farklı ülkelere yayan çok uluslu bir yönetim ve mülkiyet yapısına özellikleri; birden fazla ülkede işlev göstermeleri, merkezi denetim, sahip olmalarıdır.21 farklılaşan özellikleri şirket dikkate ele yapı ve alınarak yapılan bütün şirket bölümleri için birbirine uygun yeknesak bir politika Livingstone’un ortaya koyduğu tanıma göre çok uluslu izlenmesi, çeşitli ülkelerdeki yavru şirketlerin işlevlerini kontrol şirketler, uluslararası alanda faaliyet gösteren işletmede seçime bağlı eden teşebbüsler olması şeklinde sıralanabilir. Bu özellikler dikkate olarak, birden fazla ülkede sürekli personeli olan, personel yapısının alındığında çok uluslu şirketlerin genel merkezi belli bir ülkede bu özelliğine bağlı olarak günlük faaliyetlerde tamamıyla tek bir olduğu halde, işlevlerini bir veya birden fazla ülkede kendi ülke yönetimin kontrolünde olmayan yatırımlardır.22 tarafından koordine edilen şubeler, yavru şirketler veya bağlı Bu tanımlara ek olarak verilebilecek bir başka tanım ise çok şirketler aracılığıyla ve genel merkez tarafından kararlaştırılan bir uluslu şirketlerin tarihsel gelişimini inceleyen Richard Robinson işletme politikasına uygun olarak yürüten büyük şirketlerdir. Bu tarafından yapılmıştır. Richard Robinson şirketlerin yatırım, üretim, araştırma işlevi ve personel politikası ile şirketleri şu şekilde tanımlamıştır;23 yaptığı tanımda bu ilgili stratejik kararları ana merkezin bulunduğu genel merkezde alınmaktadır.20 1. Uluslararası Şirket: Bir ülkeye güçlü bir şekilde yerleştikten sonra merkezi yönetim sistemini esas alarak diğer ülkelere Çok uluslu şirket terimi ilk olarak 1960 yılında Linienthal girmeye çalışan ve yerleşen şirkettir. tarafından ortaya koyulmuştur. Çok uluslu şirket kavramını tanımlarken bu işletmeleri, birden çok ülkede faaliyet gösteren, Tokol, Aysen “Endüstri İlişkileri ve Yeni Gelişmeler”, Vipaş Yayınları, Bursa– 2001, s. 182 20 Özcan, Talha Ercan “Çok Uluslu Şirketlerde Stratejik Planlama”, T.C. Kadir Has Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme MBA, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul-2011, s. 2-3 22 Aktaş, Hacı Murat a.g.e., s.36 23 Özcan, Talha Ercan a.g.e., s. 21 13 2. Çok Uluslu Şirket: Yöneticilerinin kar edebilmek için firma bunu ikinci bir ülkede imal edebilir, mamulünü üçüncü bir ülkede kaynaklarını ülke kimliklerini dikkate almaksızın dağıttıkları, pazarlayabilirler. Küresel olarak faaliyet gösteren çok uluslu yerli–yabancı faaliyet ayırımı bulunmayan şirkettir. şirketlerin menşei (köken) ülkeleri ağırlıklı olarak merkez 3. Uluslar ötesi Şirket: Uluslar arası ya da ülkelerarası sınırların ülkeleridir. Gelişmiş ülkeler (esas kar transferinin yapıldığı ülke) ötesine geçebilen işletme anlamında olup, çokuluslu isletmelerin olarak küresel platformda kurulan şirketler ağ uzantıları sayesinde politik, ekonomik hatta ideolojik sınırları tanımadığını belirten, gelişmekte olan ülkeleri denetim alanları içerisine alabilmektedirler. çokuluslu bir şirket gibi kabul edilen ve yönetimi çeşitli Çok uluslu şirketlerin temel özelliklerinden hareketle; çok uluslardan gelen kişilerden olan kuruluş tarafından geliştirilen uluslu şirketleri, ana ülkesinin yanı sıra başka ülkelerde şubeleri firmadır. bulunan, şubeleri üzerinde sahip olduğu sermaye, ayni ve gayri 4. Uluslar üstü Şirket: Hiçbir ülkeye mevcut olmayıp uluslararası maddi haklar ölçüsünde denetim gerçekleştiren, çeşitli uyruklarda bir anlaşma ile kurulan, bir kuruluş nezdinde tescil edilmesiyle profesyonel yönetici ve uzman istihdam eden şirketler olarak bu kuruluşa bağlı olan ve denetimi bu kuruluş tarafından tanımlanabiliriz.24 Diğer bir tanıma esasen, çok uluslu şirket, ikiden gerçekleşen ve vergisini şirketini kurmuş olduğu ülkeye çok ülkede bağlı şirketleri aracılığı ile gelir yaratıcı yatırım ve ödeyeceğinden, milliyetini hukuken kaybedecek olan şirkettir. üretim faaliyetlerinde bulunan, şirket varlık ve bütünlüğünü evrensel Yapılan bu tanımlamadan yola çıkarak çok uluslu şirketleri düzeyde ilgilendiren konularda karar alma ve uygulamada tanımlamaya çalışırsak en genel anlamıyla çok uluslu şirketler, iki merkezileşmiş, üst düzey yöneticileri karar ve davranışlarında veya daha fazla ülkede mülkiyeti kısmen veya tamamen kendisine milliyetçilik ilkelerinden uzaklaşmış görünen ekonomik ait olarak üretim ve pazarlama faaliyetlerini yürüten, kendisine ait işletme stratejileri olan ve bu stratejileri tüm bağlı kuruluşları veya şubelerinde uygulayan işletmeler olup, üretimin bütün aşamalarını ayrı ülkelerde veya üretimin farklı aşamalarını ayrı ülkelerde gerçekleştirebilir veya örneğin hammaddeyi bir ülkeden temin edip Kazımov, Elmar “Küreselleşme Sürecinde Çokuluslu Şirketler Ve Bu Bağlamda Azerbaycan’da Tütün Sigara Sektörünün Analizi”, T.C. Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı, Yayımlanmış Yüksek Lisan Tezi, İzmir2009, s.27 24 14 faaliyetlerinde bütünleşmiş şirketler topluluğudur.25 görüsü üzerine kuruludur.26 Literatürdeki çok uluslu işletmeler ile ilgili tanımlara baktığımızda; 2.1.Çok uluslu Şirketlerin Tarihsel Süreç İçerisindeki Gelişimi Küreselleşen dünyanın en önemli ekonomik aktörlerinden 1. Birçok çok uluslu işletme dünya çapında iş yapıyor olmasına karşın, karar alma aşamasında küresel fırsatlar ön plana çıkmaktadır. 2. Çok edilebilir bir orandaki göre; bir işletmenin toplam varlıklarının %20’ si diğer ülkelerde ise o işletme çokuluslu bir işletmedir. Bir başka görüşe göre ise diğer ülkelerdeki faaliyetlerden elde edilen kar ve satış, toplam ciro içinde en az %35 dolaylarında ise küresel alanda etkinlik gösteren bir çokuluslu işletme olarak adlandırılır. amaçlayan ve devletler tarafından 1500-1800 yıllarında merkantilist kapitalizm ve koloniyalizm döneminde kurulan firmaların özelliklerinde de aranabilir. Bu firmaların özelliklerine bakarak geçmişten günümüze yapılan değerlendirmeler sonucunda tam olarak, tutarlı şekilde sınıflandırılmış veriler olmamasına karşılık dünya ekonomisinde imalat alanında çok uluslu şirketlerin XIX. yüzyılın ortalarında ortaya çıktıkları ve II. Dünya Savaşı'na kadar kurumlaştıkları konusunda geniş bilgi bulunmaktadır.27 Çok uluslu 3. Çok uluslu kuruluşların fabrika seviyesindeki üretimleri devleti aslında oldukça geçmişe dayanmaktadır. Bu sürecin başlangıcı başka ülkelerin doğal kaynakları ve tarım ürünlerinin imalatını sürdürmeyi uluslu işletmenin kabul varlıklarının yatırımı uluslararası alana yapılır. Bir görüşe birçok biri beklide en önemlisi haline gelen çok uluslu şirketlerin gelişimi kapsamaktadır. Bu fabrikalar, montaj fabrikalarından, tamamen birleşmiş fabrikalara kadar farklı çeşitte olabilir. şirketler özellikle batıda sanayi devriminin ardından, 1800'lü yılların sonlarında uluslararası alanda faaliyet gösteren güçlü sanayi şirketleri olarak ortaya çıkmaya başlamıştır. Deniz aşırı ülkelerde üretim birimleri ve acenteler açarak, kendi pazarlama şirketlerini 4. Çok uluslu işletme idarelerinin almış olduğu kararlar dünya Kurt, Mehmet “Endüstri İlişkeleri Çerçevesinde Çok Uluslu Şirketler, Sendikal Faaliyetler Ve Küreselleşme”, Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Ana Bilim Dalı, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Sivas-2007, s.22 27 Tokol, Aysen a.g.e., s.182 26 Şatıroğlu Kadir Demir “Çok Uluslu Şirketler: Strukürel Ve Fonksiyonel Bir Evrim Yaklaşımı”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, 1984, s.22 25 15 kurup yerli ortaklar edinmeye başlamışlardır. Böylece çok uluslu hammadde sağlayıp çeşitli sanayi ürünleri ve sermaye malları ithal şirketlerin oluşumu için gerekli altyapı oluşmuş ve bu firmalar eder durumdan kurtulmanın yollarını aramaya başlamışlardır. İşte tedarik ve tüketim piyasalarını diğer firmaları da satın alarak ele yabancı sermaye yatırımları, ihtiyaç içindeki gelişmekte olan geçirmişler ve sonuçta oligopolistik (fiyat ve üretim kararlarını ülkelerde, teşebbüs yeteneği, teknoloji, yönetim bilgisi ve pazarlama alırken rakiplerinin birbirlerinin tepkilerini hesaba katmak zorunda gibi sermaye kaynaklarının potansiyel bir kaynağı olarak kabul olduğu, karşılıklı bağımlılık içinde olan az sayıda teşebbüsten oluşan edilmiştir. Üstün taraflarından biride Üçüncü Dünya Ülkeleri, sadece piyasalardır.)28 piyasa yapısı ortaya çıkmıştır.29 asgari düzenlemeler değil, vergi kolaylıkları ve sübvansiyonlar gibi Çok uluslu şirketler uluslararası ekonomik sahnede İkinci özel teşviklerle dış yatırımlar için misafirperver bir iklim sağlamaya Dünya Savaşından ve özellikle 1950'lerden sonra rol almaya gayret etmişlerdir. Bu sermaye yatırımlarını ülkeye çekebilmek başlamışlardır. Bunun nedeni dünya ekonomisinde 1950'lerden sonra yapılan gelişmekte olan ülkeler tarafından yatırımcılara kolaylıklar başlayıp 1960'ların ortasına kadar süren olumlu gelişmedir. sağlayan düzenlemeler sonucu çok uluslu şirketlerin kuruluşu ve Başlangıçta ihracat yoluyla dış pazarlara açılan şirketler, daha güçlenmesini hız kazanmıştır. sonraları artan sermaye birikimleri ve gerek gelişmiş ve gerekse Ancak gelişmekte olan ülkelerin gelişme yolunda ihtiyaç gelişmekte olan ülkelerin ithalatlarına belirli kısıtlamalar getirmeleri duydukları yatırımları yaparak kendilerine gerekli teknolojik, finans, nedeniyle, bizzat o ülkede direkt yatırıma doğru yönelmişlerdir. pazarlama ve yönetim bilgisini bu çok uluslu şirketler tarafından Geride kalan yarım yüzyıla yakın dönemde hızla gelişen, sağlanacağı inancıyla yapılan bu düzenlemeler sonucu ülkelerdeki yaygınlaşan çok uluslu şirket yatırımları artmasına rağmen, bu şirketlerin sahip ve kurumsallaşan bu oluşum, gelişmiş piyasa ekonomilerinin geçirmekte olduğu evrimin bir ürünüdür. oldukları teknoloji, finans, pazarlama ve yönetim bilgi paylaşımı İkinci Dünya Savaşından sonra gelişmekte olan ülkelerin beklenen düzeyde gerçekleşmemektedir. Mevcut olan teknolojik, kalkınma çabaları artmıştır. Bu ülkeler sanayileşmiş ülkelere finans, bilgi ve donanım kapasiteleri, çok uluslu şirketleri gittikleri ülkedeki yerel şirketler karşısında ayrıcalıklı duruma getiren unsurlar 28 29 http://oligopol.nedir.com/ , E.T.12.04.2015 Aktaş, Hacı Murat a.g.e., s.39 olduğu için çok uluslu şirketler bu bilgilerini gittikleri ülkelerle 16 mümkün olduğunca paylaşmaktan kaçınmaktadırlar.30 ayırarak sınıflandırılabiliriz. Bunlar: Gelişmekte olan ülkelerin yabancı sermayeye pragmatik bir şekilde yaklaşmalarının bir sonucu ve 1960'lardan sonra değişen 1. Sermayenin hangi alanlara yöneltileceği kaynak ülke dünya şartları, bu ülkelerdeki yabancı sermaye yatırımlarının tarafından belirlenen ve yerli şirketlerle benzer politikalarla miktarını arttırmıştır. 1960 yılı itibariyle gelişmekte olan ülkelerdeki yönetilen “Çok Uluslu Şirketler”; yabancı sermaye miktarı 2 milyar dolar iken, 1982 yılında 10 milyar 2. Yatırım politikası kaynak ülke tarafından belirlenmekle dolara yükselmiştir. Soğuk savaş sonrası büyük girişimciler ve hatta birlikte uluslararası piyasalara girmek için esnek ve global küçük girişimcilerden bazıları bile, zaman, mekân, ulusal sınırlar, stratejiler takip eden “Uluslararası Şirketler”; dil, gelenekler ve ideolojiler konularında eski sınırları aşan teknolojik olanaklara ve stratejik görüşlere sahiptir. Normalde, politikten çok ekonomik, kamusaldan çok özel olarak nitelendirebileceğimiz bu kurumlar, dünyayı kapsayan teknikler bularak, herhangi bir yerde üretilip her yerde satılabilecek ürünler geliştirerek, kredilerini dünyanın her yerine yayarak ve her köye, her mahalleye ulaşabilen küresel iletişim kanallarına girerek, 21.Yüzyılın dünya imparatorlukları haline gelmektedirler.31 Tarihsel gelişimleri ve organizasyon yapıları ve çalışmanın üst kısımlarında Richard Robinson tarafından tarihsel gelişimleri dikkate alınarak yapılan tanımlamalardan da baz alarak küresel düzeyde faaliyette bulunan çok uluslu şirketleri dört temel bölüme 30 Kutay, Nurcan a.g.e., s.39 31 Aktaş, Hacı Murat a.g.e., s.39-40 3. Herhangi bir ülkeye bağlı olmayan farklı uluslardaki sermayedarların oluşturdukları “Uluslar Aşırı Şirketler, 4. Uluslararası bir kuruluş tarafından kontrol edilen “Uluslarüstü Şirketler”dir. 2.2. Çok Uluslu Şirketlerin Özellikleri Küreselleşme sürecinin etkisiyle biriken sermayelerini değerlendirip etkinliklerini arttırarak gelişen ve yaygınlaşan, hem de bu sürecin etkinliğini derinleştirip hızlandıran bir aktör olan, doğrudan yabancı sermaye yatırımı yaparak birden fazla ülkede gelir getiren aktif değerlere sahip olan veya bunları kontrol eden, bundan dolayı da kaynak ülke dışında mal ve hizmet üreten özetle uluslararası üretim yapan firmalar olarak adlandırılmaktadırlar çok uluslu şirketler. Çok uluslu şirketlerin mülkiyetleri ve faaliyetleri 17 günümüzde birden fazla ülkeye yayılmış durumdadır. Çok uluslu Çok uluslu şirketlerin güçlü finans yapıları vardır. şirketler özellikle Modern ve üstün teknolojiye sahiptirler. küreselleşen ekonomi piyasalarında rekabet üstünlüğü sağlayarak Uzmanlaşılan mal ve hizmetlerle ilgili olarak merkezi plan ve yatırım yapacakları ülkeleri belirlerken güçlerini arttıracak ve onlara maliyetleri azaltma fırsatını verecek, programlar şirket bütünlüğü açısından uluslararası düzeyde emek ve ham madde açısından yeterli kaynakları sunabilecek yapılır. zenginlikteki gelişmemiş ya da gelişmekte olan ülkeleri yatırım Çok uluslu şirketlerle ana vatan arasında organik bir ilişki ülkeleri olarak belirlemektedirler. Yapılan tanımlardan çok uluslu bulunur. Bu ilişki ya ortaklık seklinde ya da ekonomik mali ve şirketlerin sahip oldukları en önemli iki özelliğin; politik destek biçimindedir. 1.Bu şirketlerin doğrudan üretime yönelik faaliyet göstermeleri, Çok uluslu şirketler temelde özel sermayeye dayanır. 2.Söz konusu etkinlikleri birden fazla ülkede gerçekleştiriyor Şirket bütünlüğü ve ana ülke kazanç ve ekonomik çıkarları olmaları olduğunu görmekteyiz. Yapılan tanımlardan, şirketlerin örgütlenme, organizasyon ve dünya çapında maksimumlaştırılması ana ilkeleridir. Çok uluslu şirketlerin varlıklarının yatırımının önemli bir amaçlarından yola çıkarak çok uluslu şirketlerin taşıdığı ortak bölümünü uluslararası alana yapmaktadırlar. Yukarıda da özellikleri şu şekilde sıralayabiliriz. bahsedildiği gibi, bir görüşe göre, çok uluslu şirketlerin toplam Çok uluslu şirketler birden çok ülkede faaliyette bulunurlar, yani varlıklarının %20si diğer ülkelerde olmalıdır. Bir diğer görüşe çok uluslu şirketler dünya genelinde iş yapmaktadırlar. göre ise çok uluslu şirketlerin diğer ülkelerdeki faaliyetlerinden Asıl faaliyet alanları bir ya da birden çok mal ve hizmetin uluslar elde ettikleri kar ve satış toplam satış içerisinde en az %35 arası düzeyde üretimi, dağıtımı ve pazarlaması olup, doğrudan düzeyindedir. 32 yatırım, teknoloji, yönetim ve organizasyon transferi yaparlar. Çok uluslu şirketler kendilerine bağlı tüm kuruluş ve uzantıların Çok uluslu şirketler, sistem ve ideoloji, gelişmişlik – az gelişmişlik farkları gözetmeksizin uluslar arası boyutlarda yatay faaliyet ve yönetimlerini merkezi kararlarla etkiler veya kontrol ederler. 32 Kutay, Nurcan a.g.e., s. 47 18 ve dikey bütünleşmelerle hem şirket bünyesinde hem de faaliyette bulunan, merkez ülkeden denetlenen, bütün şirket aralarında bölümleri esnek ve dinamik bir organizasyon yapısı birbirine uygun homojen(aynı) politikaları geliştirmişlerdir. benimseyip izleyen ve çeşitli ülkelerdeki yan şirketlerin işlevlerini Çok uluslu şirketlerin ulusal ve uluslar arası istikrarsızlıklardan kontrol eden teşebbüslerdir. Temel özelliklerini ortaya koymaya çalıştığımız, hem uzun dönemde etkilenme olasılıkları oldukça düşüktür. için Çok uluslu şirketlerde sonuç olarak esnek ve dinamik yapıda sermaye dolaşımının serbestleşmesinin hem de teknolojik firma ya da firmalar grubu olup sadece çokuluslu değil bununla ilerlemenin etkisiyle, küreselleşme sürecinin önemli aktörlerinden birlikte ve bundan daha büyük nitelikleri kapsamaktadır.33 biri olarak hızla büyüyen, çoğalan ve bu süreçte bu süreçte devlet Çok uluslu şirketler için yapılan tanımlardan yola çıkılarak dışındaki en önemli aktör olan çok uluslu şirketlerin temelde üç saptanan bu ortak özelliklere bakarak bir yorum yapacak olursak, temel amacı bulunmaktadır. Bunlar; dünya çapında piyasalarda var çok uluslu şirketlerin ortak özelliklerinin temelde şirketin finansal ve olmak, bir ya da daha fazla işletmenin işlevsel alanlarını dünya ekonomik gücüne dayanan özellikler ve şirketteki karar alma ölçeğinde standart operasyonel hale getirmek ve dünya çapındaki süreçleri ve denetim kriterinden kaynaklandığını görebiliriz. çalışmalarını birleştirmektir.34 Ekonomik ve finans gücüne dayalı özellikleri bilançolarının Yukarıda dile getirilen amaçlara ulaşmak için, sermayesi büyüklüğü, üretim ve diğer ülkelerde sahip oldukları kaynaklardan birden fazla ülke girişimcisine ait olan, aynı zamanda birden fazla oluşmaktadır. Denetim ve karar alma kriterlerine dayalı özellikleri pazara hitap eden üretim faaliyeti gerçekleştirebilme özelliğine ve ise farklı ülkelerde üretimde bulunan şirketlerin üretimde kullanmak gelişmiş teknolojiye sahip, araştırma geliştirme faaliyetlerine için seçtikleri üretim teknolojisi, kaynak kullanımını faaliyet fazlasıyla önem veren çok uluslu şirketlerin organizasyon yapılarına göstereceği birçok ülkeye göre seçip kullanması oluşturmaktadır. bakıldığında en az sahip oldukları ekonomik kaynakların yönetimi Çok uluslu şirketler bu iki ana unsur etrafında birden fazla ülkede kadar sahip oldukları beşeri sermayenin de iyi şekilde değerlendirilip yönetilebilmesi önemlidir. Ve bu unsur yani insan kaynakları 33 Özcan, Talha Ercan a.g.e., s. 10-11 34 Topalhan, Türker a.g.e., s. 266 19 yönetimi de bu şirketlerin yönetim stratejilerinde önemle üzerinde hepsinden önemlisi faaliyette bulundukları ülke üzerindeki etkileri durulan konulardan biri olmaktadır. artırarak devam ettirmek için insan kaynağı ve insan kaynakları 2.3. Çok Uluslu Şirketlerde İnsan Kaynakları Yönetimi yönetimine önem vermek zorundadırlar.35 Günümüzde hemen tüm işletmeler gibi çok uluslu şirketlerde entelektüel sermayesi olan önem temel unsuru olan ve diğer tüm üretim faktörlerinden farklı olan vermektedir. Çok uluslu şirketler insan gücü ihtiyaçlarını tespit insan gücünü etkin ve verimli kullanarak üretim süreci sonunda elde etmek, bu ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikteki personeli istihdam edilecek çıktıyı/kazancı maksimum düzeye çıkarmak ve bunu etmek, verimliliklerini arttırabilmek için onları motive etmek, yaparken de sosyal, psikolojik yanı bulunan bu üretim aktörünün değişen teknoloji ve çevre şartlarına göre eğitmek ve onlara ücret tatmin olmasını sağlamaktır. Yani aslında insan kaynakları yönetimi ödemek durumundadır. Çok uluslu şirketler, yabancı ülkelerde bir taraftan üretim sürecine katılan insanın mutluluğunu sağlayarak yatırımda karşıya verimlilik artışı elde etmeyi hedefleyen, diğer taraftan da üretim kalmaktadırlar. Bu sorunlardan daha doğrusu üzerinde önemle sürecinin verimliliğiyle birlikte işletmenin başarısının devamını durulması gereken konulardan birisi de uluslararası nitelik kazanan sağlamak biçimde dizayn edilen bir şirket stratejisidir denilebilir. insan kaynakları yönetimidir. Çok uluslu işletmelerde İnsan Günümüzde insan kaynaklarına sermaye ve doğal faktörlerden daha Kaynakları Yönetimi, bir yandan özellikle çok uluslu şirketlerin çok önem verildiği bilinen bir gerçektir. Buda bize İnsan kaynakları yabancı ülkelerdeki yatırımlarının yönetiminden sorumlu olacak yönetiminin, işletmelerin en değerli varlığı olduğunu göstermektedir. yöneticilerin, uzmanların ve çalışanların farklı kültürel, hukuki ve Çünkü objektif olarak değerlendirdiğimizde işletme girdileri siyasi özelliklere sahip ülkelere atanmalarını, ev sahibi ülkedeki iş arasında yer alan ilk madde ve malzeme, makine ve teçhizat, enerji görenlerle ilişkilerini, ev sahibi ülkelerdeki iş görenlerin seçimi, vb. faktörler ancak insan kaynaklarının becerisi doğrultusunda önem oryantasyonları, geliştirilmeleri ve motivasyonunu içermektedir. kazanıp, işletmenin başarısını belirleyecek işlerin akışında önemli Görüldüğü gibi çokuluslu şirketler için hedeflenen rakamlara biçimlendirici olarak rol oynayacaktır. ulaşmak rakiplere karşı sürekli olarak üstünlük sağlamak ve 35 bulunduklarında insan birçok kaynağına sorunla da büyük İnsan kaynakları yönetiminin temel amacı üretim sürecinin karşı Aktaş, Hacı Murat a.g.e., s. 45 20 Günümüzde ve gelecekte işletmelerin başarıları büyük oranda insan kaynaklarına insan ve üretim sürecinde kullanılabilecek diğer girdilerin ülkeler kaynaklarının çalışma koşullarını olabildiğince onların isteklerini arasındaki akışının kısa sürede ve kolaylıkla sağlandığı günümüzde, karşılayacak rekabetin oldukça yoğun ve yıkıcı yaşandığı piyasa koşullarında çok şekilde yapacakları oluşturabilmeleri yatırım ile doğru ve Küreselleşmenin de giderek artan etkisiyle teknoloji, sermaye orantılıdır uluslu şirketleri rakiplerinden ayıracak ve üstün konuma getirecek denilebilir. Çok uluslu şirket için son derece önemli olan insan kaynağı olan bilgi ve beceri sahibi daha nitelikli insan kaynaklarına ihtiyaç faktörü, insan kaynakları yönetiminin de küreselleşmesini, en basit her zamankinden çok daha fazladır. Özellikle küreselleşmeyle şekliyle mevcut insan kaynakları bilgisinin yerel temelden yabancı işletmelerin ulusal boyuttan ulusla arası boyuta taşınmasıyla topraklara doğru genişlemesini beraberinde getirmiştir. Bu süreç işletmeler insan kaynakları yönetimi faaliyetlerini gerçekleştirirken ekseriyetle iki yönde gelişmektedir. Birincisi; yabancı ülkelerin de üretim, pazarlama ve finansal faaliyetlerde olduğu gibi gerçekleri ışığında yerel insan kaynağı uygulamalarının evrensellik uluslararası faktörleri göz önünde bulundurmak ve bu faktörleri sorununa yönelik bir girişimde bulunmaktır. İkincisi ise uluslararası değerlendirmek zorunda kalmışlardır. Çünkü çok uluslu şirketler işletmeler için benzersiz insan kaynağı konuları üzerine odaklanan ülkeleri dışında faaliyet gösterdikleri zaman sadece kendi ülke özel bir alan çalışmasının gelişimidir.36 vatandaşlarını değil, faaliyet gösterilen ülke vatandaşlarını veya Çok uluslu şirketlerin insan kaynakları yönetimi anlayışı özellikle bu şirketlerin yatırımlarının farklı ülke ve kültürlerden, farklı işgücü istihdam eden çok uluslu yönetiminden sorumlu olacak olan yönetici, uzman ve çalışanların işletmeler, kadrolama politikalarını global ölçekte değerlendirmek farklı sosyal, siyasal, hukuki ve özellikle de kültürel özelliklere sahip zorunda kalmışlardır. Aynı zamanda bu işletmeler, sadece çalıştıkları ülkelere atanmaları, ev sahibi ülkedeki çalışanlarla ilişkilerini, bu departmana değil, işletmenin bütününe sadık insan kaynaklarına çalışanların ihtiyaç duymaktadırlar. seçimini, yabancı uyum ülkelerdeki üçüncü ülke vatandaşlarını da istihdam etmektedirler. Özellikle süreçlerini, geliştirilmelerini ve motivasyonlarını içermektedir. . 36 Aktaş, Hacı Murat a.g.e., s. 46 21 şirketler gibi çok uluslu şirketlerde fazlaca büyümüş değişikliğe ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 3.KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE ÇOK ULUSLU uğramış ve bir yandan şirket yapıları bu sürecin gereklerine göre hızlıca şekil alırken diğer yanda da bu sürecin hızlanmasına ve ŞİRKETLERİN ROLÜ Samuel Huntington küreselleşme kavramını: “Bireyler, şirketler, hükümetler, sivil toplum örgütleri ve diğer oluşumlar etkisini fazlaca hissettirmesine olanak sağlamışlardır. Küreselleşme kavramının çok uluslu şirketlerden ayrı arasındaki uluslararası etkileşimlerde büyük bir artış; küresel değerlendirilemeyeceği, yatırım, üretim ve pazarlama yapan çokuluslu isletmelerin artması ve şirketlerin ekonomik boyutuyla en etkin güç unsuru olduğu bir boyutlarının gerçektir. Çok uluslu şirketlerin küreselleşme sürecinin önemli büyümesi; uluslararası organizasyon, rejim ve düzenlemelerin artması” seklinde ifade etmektedir.37 küreselleşme sürecinde çok uluslu aktörü olmasının yadsınamaz bir gerçek olmasının yanında Birçok alanda etkisini hissettiren küreselleşme olgusu, dünyadaki ekonomik, sosyal ve çevresel sorunların da kaynağı işletmeleri de farklı boyutlarda etkilemektedir. Bu sürecin etkisiyle olduğu yönünde görüşlerin yanı sıra küreselleşme sürecinde çok işletmelerin yapıları, yönetim anlayışları ve üretim biçimleri gibi pek uluslu şirketlerin kimi araştırmacılara göre olumlu kimilerince de çok konuda işletmeler ya hızlı bir gelişim süreci içine girmekte veya olumsuz olarak kabul edilen sonuçlara sebep olduğu yönünde de tamamen yenilenmektedir. Küreselleşmeyle birlikte değişim görüşler bulunmaktadır. Bu görüşleri de dikkate alarak, dönüşüm sürecinde en cçok etkilenen, işletmelerin yapıları olmuş ve küreselleşme sürecinde önemli aktörlerden olan çok uluslu en çok değişiklik işletmelerin yapılarında meydana gelmiştir. şirketlerin bu süreç içerisindeki gelişimleri, etkileri ve rollerine Küreselleşme süreciyle işletme yapılarında meydana gelen bu değinelim. değişimlerin ve yeniliklerin temelinde, işletmelerin dünyanın bütün Çok uluslu şirketler küreselleşeme sürecinin hızlanması ile bölgelerinde hiçbir kısıtlamaya maruz kalmadan tek bir pazar gibi daha fazla ön plana çıkmışlardır. Güçlü sermaye yapıları, gelişmiş faaliyet gösterebilmesi çabası yatmaktadır. İşte bu süreçte tüm teknolojiye sahip alt yapıları ve faaliyet gösterdikleri alanın genişliği sebebiyle, küresel alanda faaliyetlerini ve rekabet güçlerini Huntington, Samuel “Biz Kimiz: Amerika’nın Ulusal Kimlik Arayışı”, Çev. Aytül Özer, İstanbul: CSA yayınları, 2004, s. 265. 37 kolaylıkla yürütebilmektedirler. Mevcut rekabet ortamında güçlü bir 22 rekabetçi yapı sergileyen çokuluslu şirketler, küreselleşme sürecinin ekonomik platformun küreselleşmeyi doğurmasından sonra, siyasi, hızlanmasıyla sermayenin sosyal ve kültürel alanlardaki sınırların yok olması ulusal çapta geleneksel milli sınırların dışına çıkma isteği ve sermayenin işleyen şirketlerin dünya çapına yayılarak uluslararası şirket yani çok uluslararası nitelik kazanmasına bağlı olarak kazandığı güç, çeşitli uluslu şirketler haline dönüşmesine neden olmuştur.38 da yakından ilgilidirler. Küresel kurumsal örgütlenmelere olan ihtiyacı gündeme getirmiştir. Çok Küreselleşen dünyada kayda değer faktörlerden biri uluslu şirketler bu anlamda önemli bir misyon yüklenerek durumuna gelen çok uluslu şirketler birden fazla kazanç sağlayan küreselleşme sürecinin önemli bir aktörü olmuştur. Çokuluslu ülkeler olarak tanınabilir. Küreselleşen bir dünya ortamında en şirketler özellikle az gelişmiş ülkelerde yaptıkları faaliyetlerle önemli aktörlerin başını çeken çok uluslu şirketler veya diğer bir küresel sermayenin geniş alanlara yayılmasına hizmet etmektedirler. adıyla global şirketler, birçok ülkede uluslararası üretimde bulunan Çok uluslu şirketler, dünyadaki ekonomik, sosyal ve çevresel firmalar olarak tanımlanmaktadır. Çok uluslu şirketler birçok ülkede sorunların temel nedeni olarak görülebildiği gibi, dünyadaki satış ve üretim islerini yürütebilmekte ve şirketlerin yönetiminde çok ekonomik sorunların temel çözüm araçlarından biri olarak da farklı görülebilmektedir. Çok uluslu şirketlerin olumlu ya da olumsuz küreselleşme ile birlikte meydana gelen hızlı değişimler örgüt etkileri olduğu tartışılabilir, ancak reddedilemeyecek bir nokta vardır yapılarını ve örgüt fonksiyonlarını önemli ölçüde etkilemektedir. ki, o da çok uluslu şirketlerin dünya ekonomisinde ve küreselleşme Örgütlerin bu hızlı değişimlere kayıtsız kalması mümkün değildir. sürecinde önemli bir aktör olarak rol aldığıdır. Son zamanlarda Bu hızlı değişim içerisinde küresel pazarlarda rekabet eden küreselleşme ile birlikte ortaya çıkan azami değişimler örgüt çokuluslu işletmelerin anlaşılması daha da önem arz etmektedir. yapılarını ve örgüt işlevlerini önemli büyüklükte etkilemektedir. Küreselleşme sürecinin hızlanmasıyla, işletmenin faaliyet alanları, Örgütlerin bu hızlı değişime etki etmemesi mümkün değildir. Bu rekabet şekilleri, örgütsel yapıları ve yönetim anlayışları değişmeye hızlı farklılaşma içerisinde küresel pazarlarda rekabet eden çoğunluk başlamıştır. Artık sadece yerel ülke içerisinde veya çok sınırlı bir şirketlerin mutabakatı daha fazla önem taşımaktadır. Tarihi süreç uluslararası çevrede gösterilen faaliyetlerin etkisiyle mücadele içinde durmadan gelişen ve değişen teknolojik faaliyetlerin, 38 milletten insanlar bulunabilmektedir. Son yıllarda Kutay, Nurcan a.g.e., s. 65 23 etmekten öte, küresel bir pazarda ve küresel rakiplerle mücadele ötesi yatırımların hem de dış fon arzlarının % 80 kadarını zorunluluğu doğmaktadır. Bu sebeple küreselleşme süreci ve gerçekleştirmektedirler. Ayrıca çok uluslu şirketlerin özellikle çokuluslu işletmelerin rolünün anlaşılması gerekmektedir.39 gelişmekte olan ülkelere yatırım yapmaları sermaye hareketlerinin Artan kısmi ticari serbestlik, küresel alanda mal, hizmet, bilgi serbestleşmesiyle yakından ilişkilidir. Çünkü 1980’li yıllarda birçok ve sermaye hareketlerini hızlandırırken şirketler de bu ortamda az gelişmiş ülke daha fazla sermaye çekebilmek için gerek finansal dünyanın farklı bölgelerinde daha kolay bir şekilde ticari sistemlerini gerekse dış ticaret yapılarını serbestleştirmişlerdir. faaliyetlerde bulunma imkânı yakalamışlardır. Yerel pazara ve Özellikle Uzakdoğu ülkelerinin, bir zamanlar “düşük ücret cenneti” müşterilere hitap eden yerel şirketler ise bu süreçte, kendilerini sayılması, gelişmiş ülke kökenli çok uluslu şirketleri buralara küresel alanda faaliyet gösteren çok uluslu şirketlerin rekabeti ile çekmiştir.40 karşı karşıya bulmuşlardır. Oluşan bu yeni rekabet ortamında çok Öte yandan “1960’lı ve 1970’li yıllarda çok uluslu şirketler uluslu şirketler küreselleşme sürecinin hızlanması ile daha etkin hale önem kazanırken, az gelişmiş ülkelerin yöneticileri bu şirketlere gelirken, yerel işletmelerin varlıklarını sürdürebilmeleri güçleşmektedir. Çok uluslu şirketlerin faaliyetleri ve ekonomik güçlerine paralel olarak geniş bir etki alanı yarattıkları düşünüldüğünde, söz kuşkuyla bakıyorlardı. Yabancı sermayenin millileştirildiği yıllardı. Fakat çok uluslu şirketler büyümelerini ve yayılmalarını sürdürdü. Sayıları, 1970’te 7000’den, 1992’de 37.000’e yükseldi ve dünyadaki üretici gücün yaklaşık üçte birini denetler duruma geldiler. 41 konusu bu şirketlere yönelik geliştirilen yaklaşımlarda da son Çok uluslu şirketlerin yayılma ve büyüme hedefleriyle, yeni dönemlerdeki artısın doğal karşılanması gerekir. Bununla birlikte bu bağımsızlık kazanmış ülkelerin bağımsızlıklarını koruma amaçları dev şirketler küreselleşme sürecinin temel aktörleri olarak dünya çelişkili bir durum olarak görünmektedir. Çünkü çok uluslu çapında önemli ekonomik faaliyetlerde rol oynamaktadırlar. Bu bağlamda gelişmiş ülkelere ait olan çok uluslu şirketlerin, hem sınır Tağraf, Hüseyin “Küreselleşme Süreci Ve Çok Uluslu İşletmelerin Küreselleşme Sürecine Etkisi”, http://goo.gl/lfgqgT, E.T.18.04.2015 39 Özyakışır, Deniz “Küresellesme Sürecinde Çok Uluslu Şirketlerin Rolü Ve Ulus-Devletin Aşınma Argümanı Olarak MAI Anlaşması”, T.C. Kafkas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat Ana Bilim Dalı, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Kars-2007 s.42 41 Özyakışır, Deniz a.g.e., s.43 40 24 şirketlerin egemenliklerini arttırdığı koşullarda, ulusal, bağımsızlığın sermayeye daha fazla hareket serbestisi sağlanmıştır.42 tehlikeye gireceği düşüncesi egemendi. Az gelişmiş ülkelerin bu Az gelişmiş ülkelerde çok uluslu şirketlere karsı yaklaşımın süreçte çok uluslu şirketlere yönelik yaklaşımlarının temelinde söz değişmesi, bu ülkelerin yönetimlerinin kalkınma sorununa konusu şirketlerin politikaları yatmaktadır. Çünkü bu şirketler yaklaşımlarındaki değişimin bir sonucudur ve onunla uyumludur. 43 özellikle Çok Taraflı Yatırım(MAI) anlaşmasıyla güç kazanarak Küreselleşme sürecinin çalışma yaşamı, işgücü piyasası, ülkelerin politikalarını etkileme gücüne ulaşmışlardır. Yani diğer bir ekonomi piyasaları açısından ortaya çıkardığı sonuçlardan ve belki deyişle, küreselleşme sürecinde ekonomik faaliyet alanlarını de en önemli özelliklerinden biri, birçok alanda değişimin kaynağı genişleterek yaygınlaşan çok uluslu şirketlerin yaygınlaşması olan “esneklik” olgusudur. Bu süreçte çok büyük miktarlardaki özellikle gelişmiş ülke düzenlemeleri ve destekleriyle olanaklı hale sermayenin çok uluslu şirketler aracılığıyla dünyanın herhangi bir getirilmiştir. Bu anlamda çok uluslu şirketlerin koruyuculuğunu yerinden bir başka yerine anında ve kolaylıkla transfer edilebilmesi; üstlenen sermayenin anayasası olarak kabul edilen ve OECD bu şirketlerin oluşan yeni rekabete uyum sağlayarak piyasalarda tarafından on üstünlük elde edebilmek amacıyla ana ülke ya da şirketin merkezinin İnvestment/Çok Taraflı Yatırım Anlaşması) ile gelişmiş ülkeler bulunduğu, ücretlerin ya da vergilerin yüksek olduğu bölgelerden tarafından dünyanın küreselleşme sürecinde olduğu dile ve bu daha düşük olan bölgelere doğru istedikleri zaman, çok hızlı bir dönemde biçimde yer değiştirebiliyor olmaları; bunun yanı sıra ulaşım ve hazırlanan ülkelerin MAI ticaretin (Multilateral Agreement serbestleşmesi politikalarıyla kalkınmalarını gerçekleştirebileceği dile getirilmiştir. özellikle bilgi, iletişim teknolojisinde yaşanan gelişmelerle de Gelinen noktada bu ülkelerin aşılması genelde kapitalist paralel olarak ortaya çıkan internet kullanımı, hızlı haberleşme sermayenin özelde ise çok uluslu şirketlerin hareket alanını araçları ve e-ticaret gibi yeni alış veriş imkanları bu esnekliklerin genişletmek için zorunlu görülmüştür. Bu amaçla uygulamaya başlıca örnekleri olarak karşımıza çıkmaktadır. İşte yaşanan tüm bu konulan politikalarla ulus devletlerin tasfiyesi amaçlanmış ve Başkaya, Fikret “Kalkınma İktisadının Yükselişi ve Düşüşü”, İmge Kitabevi, Ankara, Aralık 2000, s.183-184 43 Özyakışır, Deniz a.g.e., s.43 42 25 gelişmeler ışığında sermaye birikimi ve en ileri teknolojiye sahip çok programları için yardım politikaları çerçevesinde, üçüncü dünya uluslu şirketlerin küreselleşme sürecindeki rolünün bir kat daha ülkelerinin hükümetleri pahalı altyapı projeleri ve sermaye-yoğun artmasına zemin hazırlanmıştır. Çok uluslu şirketler bu süreçte teknoloji transferi amacı ile milyarlarca dolar borcun altına girmek eskiye nazaran çok daha geniş miktar ve alanlarda –küresel ölçekte- zorunda kaldılar. A priori (önceki) olarak eşitsiz bir şekilde gelişen mal/hizmet ülkelerde, ekonomik ilişkinin edilgen tarafı olan üçüncü dünya ülkelerini çeşitli gerçekleştirerek bu mal ve hizmetleri yine bu ülkeler üzerinden şekillerde suçlayan zengin ülkeleri haklı görmek mümkün değildir. pazarlama olanağına sahip olmuşlardır. Yaşanan tüm bu gelişmelerle Bu çerçevede üçüncü dünyanın, küresel ekonomik ve sosyal birlikte çok uluslu şirketler üretim, dağıtım, pazarlama faaliyetlerini güvenlik açısından belirsizlik oluşturabilecek bir mecraya doğru gerçekleştirirken sahip oldukları sermaye birikimi, teknoloji, gitmekte olduğu ifade edilebilir.44 uzmanlık üretimini bilgisini, daha çok az küreselleşme gelişmiş sürecinde yaşanan Çok uluslu şirketlerin soğuk savaş sonrası dönemde oluşan değişim/dönüşümlerin getirdiği ve bu sürecin sağladığı serbestinin yeni dünya düzeni içerisindeki rolü konusunda İstanbul Sanayi olanaklı kılmasıyla bir bölgeden başka bir bölgeye taşımışlardır. Ve Odasına bağlı büyük sanayi kuruluşlarında çalışan personele böylece küreselleşme sürecinin hızlanarak tüm dünya ülkeleri uygulanan anket sonuçları bu bağlamda gerçekten dikkat çekicidir. arasındaki sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel sınırların kalmasını Yapılan anket sağlamışlardır. Böylece dünya ülkeleri arasında bir benzeşme, bir oluşmasında dünya ölçeğinde faaliyet gösteren çok uluslu şirketlerin bütünleşme süreci yaşanmaya başlamıştır. etkileri veya rolleri konusunda görüşleri sorulmuştur. Küreselleşme çalışmasında deneklere yeni dünya düzenin Çok uluslu şirketlerin temel aktör haline geldiği yeni dünya sürecinde çok uluslu şirketlerin ne denli etkili olduğu konusunda düzeni içinde, üçüncü dünya ülkelerinin edilgen birer pazar haline aktif olarak iş hayatının içinde olan çalışanların görüşleri sanırım bu gelmelerine ek olarak, bu ülkeler küresel ticaret, finans ve yatırım bağlamda önemli olsa gerek. sistemlerine de giderek artan oranda bağımlı hale geldiler. Endüstrileşmiş ülkelerin hükümetleri, Dünya Bankası gibi çok uluslu kurumlar ve ulus-aşırı bankalar tarafından desteklenen altyapı 44 Aktaş, Hacı Murat a.g.e., s.52 26 Tablo 1. Yeni Doğan Küresel Düzenin Öncülüğünü Birkaç Yüz Dev Şirketin Yaptığını Düşünüyor Musunuz? Sorusuna Verilen Yanıtlar Yanıtlar avantajlarını öne çıkaran yeni pazarlama stratejilerini, pazarlama tekniklerini, yeni iş-içi eğitim dinamiklerini, örgüt yapılarının sahip Sayı Yüzde Tamamen katılıyorum 35 37.2 Katılıyorum 36 38.3 Kararsızım 12 12.8 Küreselleşme süreci ile birlikte ülkeler ve ülkelerde yaşayan Katılmıyorum 11 11.7 toplumlar arasında giderek artan liberalleşme eğilimleri, ülkeler Toplam 94 100 olduğu özellikleri ya da örgüt yapılarının tamamını ve küreselleşen değişen finansal pazarlar için belirledikleri ve uygulamaya koydukları tüm politika ve stratejileri de götürmektedirler. arasındaki sınırları bu süreçten önceki dönemlere nazaran daha geçirgen bir yapıya doğru sürüklemektedir. Özellikle gelişmekte Anket sonuçları incelendiğinde de görüleceği üzere; çok uluslu şirketlerin küreselleşme sürecinde önemli bir aktör oldukları görüşüyle örtüşmektedir. Benzer anket sonuçları Türkiye gibi gelişmekte olan diğer ülkelerde de uygulansa kanımca sonuç olarak benzer tablo karşımıza çıkacaktır. 45 Çok uluslu şirketlerin küreselleşme sürecinin en önemli unsurlarından, sürecin yönünü belirleyen aktörlerden biri olduğu bir gerçektir. Nitekim Çok uluslu şirketler yatırım yaptıkları ülkelere sermaye akışının yanında, kendi çalışma kültürlerini, kendi olan ülkelerde bunun etkileri daha fazla gözlemlenmektedir. Bu da çok uluslu şirketlerin büyümeleri ve artan rekabet koşullarına daha iyi uyum sağlayabilmeleri açısından, son derece önemli olan bilgi, mal, hizmet ve sermaye transferlerini daha kolay bir hale getirmektedir. Böylece çok uluslu şirketler kaynak bulma, sermaye transferleri yapma ve daha da önemlisi yabancı ülkelerden elde ettikleri karlarını kendi ülkelerine kolayca transfer edebilme olanağına kavuşmuşlardır. Bu açıdan küreselleşme süreci çok uluslu şirketleri küresel pazarda daha da güçlü bir konuma getirmiştir. Bu sebeple bu süreçte çok uluslu şirketler hem küreselleşme sürecinden etkilenmekte ve hem de küreselleşme sürecine hız kazandırarak yön Gavcar, Erdoğan ve Dirlik Serkan “Küreselleşme ve Yöneticilere Göre Küreselleşme Olgusu”, www.sbed.mu.edu.tr/index.php/asd/article/download/161/166 , E.T.18.04.2015 45 verici bir rol oynamaktadırlar. Küreselleşme sürecinin çok uluslu şirketleri açısından 27 yarattığı olumlu etkileri beş ana başlık altında toplamak mümkündür. Kısacası, küreselleşme süreci, çok uluslu şirketlerin küresel alanda daha kolay ve düşük maliyetlerle faaliyette bulunmasını 1. Sürat: Küreselleşmenin pazarlar arasındaki duvarları kaldırması çok uluslu şirketlere hız kazandırmış farklı ürünleri farklı pazarlara sunma olanağı tanımıştır. 2. Maliyetleri Düşürme: Pazarlar arasındaki uluslu şirketler de küreselleşme sürecini kuvvetlendirecek ve hızlandıracak ortamı sağlamaktadırlar.46 duvarların kalkması ayrıca çok uluslu şirketlere maliyetleri düşürme fırsatı yaratmıştır. Çok uluslu şirketler düşük maliyetli girdiyi dünyanın farklı bir yerinden temin etme ve ürününü düşük maliyetle dağıtmaktadır. 3. Standardizasyon: Küreselleşme benzer tüketicilerin tespit edilmesini ve bu tüketicilere standart ürün ve hizmet sunulmasını sağlamıştır. 4. Faaliyetleri Dağıtma: İşletmeler yerel avantajlara göre girdilerini bir ülkeden alma, üretimini farklı bir ülkede yapma, ürünlerini başka bir ülkede satma ve bu faaliyetler diğer bir ülkeden kontrol etme imkânına sahiptir. 5. Merkezileşme: Merkezileşme, yukarıda sayılan faaliyetlerin sorunsuz bir Şekilde gerçekleşmesini sağlayan eşgüdümü ifade etmektedir. Gelişen teknoloji aracılığı ile bir Şirketin faaliyetleri ne kadar geniş bir alana yayılırsa yayılsın genel bir merkezden idare edilebilmesi mümkündür. kolaylaştıracak gelişmeleri ve ortamı sağlarken, aynı zamanda çok Sonuç Ulusal sınırların ortadan kalktığı, dünya ülkeleri arasında bölgesel bütünleşmenin görüldüğü, sermayenin vatansızlaştığı ve bilgiye sahip olmanın bir avantaj olarak görüldüğü bir çağda yasamaktayız. Bilinen bir gerçek vardır ki; II. Dünya savası ile ve 1980’lerden sonra gittikçe hızlanan bu sürecin gelişmesinde ve önem kazanmasında özellikle; iletişim, ulaşım ve bilgi teknolojisi alanında meydana gelen hızlı ve kapsamlı gelişmelerin rolü bir hayli fazladır. Küreselleşme, dünyada ekonomik ve sosyal yönden meydana gelen bir dizi değişimin doğal sonucu olarak meydana gelen bir süreç olarak kabul edilmektedir. Geçmişi kimilerince tarım reformuna kadar dayandırılan küreselleşme süreci, özellikle geçtiğimiz yüzyılın son yıllarında Doğu Bloğunun yıkılması ve soğuk savaş döneminin sona ermesiyle beraber bu bölgedeki 46 Kutay, Nurcan a.g.e., s.66-67 28 ülkelerin piyasa ekonomisine geçmeye başlaması ile birlikte ülkelerdeki yatırımcılar gelişmekte olan ülkelerdeki cazip yatırım küreselleşme süreci ivme kazanarak hızlanmıştır. Bu dönemde imkânlarını değerlendirmeye yönlendirilmiş ve gelişmekte olan ülkeler dünyada meydana gelen bu değişim dönüşüm sürecine uyum ülkelere yönelik sermaye hareketleri gittikçe artmıştır. sağlamak için ekonomik düzenlemeler yaptıkları bir dönem Küreselleşme süreciyle çok uluslu şirketlerin büyüyerek olmuştur. Ve bu süreçte birçok ülke değişen piyasa rekabet koşulları çoğalması, gelişmekte olan ülkelere yatırımlarını kaydırmasıyla içerisinde yer alabilmek adına uluslararası mal ve sermaye bölgeler arası birlikte sosyal siyasal ve ekonomik bütünleşme akışı/hareketleri üzerindeki kısıtlamaları azaltan düzenlemeler yaşanmıştır. Bu da dünya üzerinde birçok şeyin değişim dönüşüm yapmaya çalışmışlardır. Bu kısıtlamaların azalmasıyla bölgeler arası sürecine ayak uydurma uyum sağlama sürecine girmesine sebep mal ve hizmet akışı serbestleşmeye başlamıştır, bu da beraberinde olmuştur. Küreselleşme sürecindeki bu değişim dönüşüm her alanda dünya ülkelerin büyük çoğunluğunun birbiriyle bütünleşmesi olduğu gibi işgücünün niteliğinde, davranışında, çalışma süresi ve benzeşmesine olanak sağlamıştır. şeklinde de önemli değişikliklere yol açmıştır. Küreselleşme klasik Mal, özellikle de sermaye hareketleri üzerindeki kontrollerin işçi işveren ilişkisini, çalışma yeri, süresi ve şartları açısından büyük gevşemesi, üretimin uluslar arası düzeyde dünya ölçeğinde ölçüde değiştirmiş ve atipik istihdam olarak adlandırılan yeni bir yapılması, serbestleşme istihdam şeklinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bunun sonucu politikaları, ulaşım teknolojilerindeki gelişmeler ve özellikle yeni olarak, çok uluslu işletmeler doğmuş, sınır fark etmeden dünyanın haberleşme, iletişim, bilgisayar teknolojisinde yaşanan hızlı gelişme her kösesine yayılmış, ortak bir pazar kavramını ortaya çıkarmıştır. ve yenilikler finansal alanda serbestleşmenin gelişmesinde çok Ayrıca yine bu sonuç, atipik istihdamda bulunanların, işyerine önemli rol oynamıştır. Gelişmekte olan ülkeler bu süreçte bağımlılıkları ve iş çevresi ile ilişkileri zayıfladığından özellikle kalkınmalarını sanayi devriminin kötü koşullarından sonra işçiler arasında oluşan duydukları dünya genelinde gerçekleştirmek artan ihtiyacı yaşanan için finansal gerekli karşılamak olan amacıyla yatırımlara dış kaynak dayanışma ruhuyla var olan örgütlenme ihtiyacı ve bilincinde yatırımcılarına kolaylıklar sağlayan ve onları ülkelerine çeken gerilemeye neden olarak, işçi sendikalarına olan ilgileri azaltmış, düzenlemelere gitmişlerdir. Böylece sermaye birikimi olan gelişmiş yani sendikacılığı olumsuz etkilemiştir. 29 Küreselleşme, istihdamın sektörel yapısını da değiştirmiştir. Kaynakça: Sektörler arasında beyaz yakalı olarak adlandırılan daha nitelikli Aktaş, Hacı Murat “Küreselleşme Sürecinde Çokuluslu Şirketlerin işgücüne ihtiyaç ve istihdam olanağı artarak, hizmetler sektörünün Rolü: Soğuk Savaş Sonrası Dönem”, T.C. İstanbul Üniversitesi toplam istihdam içerisinde daha fazla pay alması sonucunu Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, doğurmuştur. İstanbul-2010 Sanayi sektöründeki işletmeler esnek üretim yöntemlerini uygulamaya başlamışlardır. Bunun sonucunda standart Aktel, Mehmet “Küreselleşme Süreci ve Etki Alanları”, Süleyman olmayan işler çeşitlenmiş ve artmıştır. Standart dışı çalışma şekilleri Demirel Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Y.2001, yaygınlaşmıştır. İstihdamdaki bu niteliksel değişmeye bağlı olarak, C.6, S.2 işgücünün bileşimi değiştir. Kadınların işgücü piyasasına katılımları Aykutalp, Aykut “Ulus Devlet Ve Küreselleşme Bağlamında artmıştır. Kadın işgücünün küreselleşme doğrultusunda sömürülmesi Antonio kolaylaşmıştır. Karşılaştırmalı Analizi”, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Uluslararası sermayenin dünya ölçeğinde hareket serbestisi Negri Ve Anthony Giddens’ın Düşüncelerinin Enstitüsü, Sosyoloji Anabilim Dalı, Yayımlanmış Yüksek Lisans kazanmasını amaçlayan ve bu amaçla küreselleşmenin kurumsal Tezi, Ankara-2012 inşasına başlayan küresel güçler ve gelişmiş devletler, II. Dünya Balay, Refik “Küreselleşme, Bilgi Toplumu ve Eğitim”, Ankara Savasından bu yana önemli bir mesafe kat etmiştir. Sonuç olarak Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 2004, Cilt: 37, Sayı: IMF, Dünya Bankası OECD, WTO gibi örgütler kurulmuş ve bu 2 kurumlar mevcut sürece yön vermeye başlamışlardır. Bu küresel Başkaya, Fikret “Kalkınma İktisadının Yükselişi ve Düşüşü”, İmge kurum ve örgütlenmelerin politikalarıyla biçimlenen yeni dünya Kitabevi, Ankara, Aralık 2000 sisteminde özellikle fiziki sınırların aşılması noktasında etkili Çakır, Şeref Can “Çok Uluslu Şirketler” politikalar geliştirilerek bu uluslararalılaşmasına hizmet edilmiştir. anlamda sermayenin http://serefcancakir.blogcu.com/cok-uluslu-sirketler/9859844, E.T:15.04.2015 Ekin, Nusret “Küreselleşme ve Gümrük Birliği”, İstanbul Ticaret 30 Odası, Yayın No:1999-47, Şirketler, Sendikal Faaliyetler Ve Küreselleşme”, Cumhuriyet Gavcar, Erdoğan ve Dirlik Serkan “Küreselleşme ve Yöneticilere Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çalışma Ekonomisi ve Göre Endüstri İlişkileri Ana Bilim Dalı, Yayımlanmış Yüksek Lisans Küreselleşme Olgusu”, www.sbed.mu.edu.tr/index.php/asd/article/download/161/166 , Tezi, Sivas-2007 E.T.18.04.2015 Kutay, Nurcan “Küreselleşme Sürecinde Çok Uluslu Şirketler Ve Güncelleştirilmiş II. Baskı, İstanbul, Şubat, 1999 Yoksulluk Olgusu”, T.C. İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Habermas, Jürgen “Avrupa Ulus Devleti Ve Küreselleşme Bilimler Enstitüsü Uluslararası Ticaret Anabilim Dalı Uluslararası Tazyikleri”, Çev: Alev Özkazanç, Mürekkep Dergisi, Sayı:14, 2000 Ticaret Yüksek Lisans Programı, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, http://oligopol.nedir.com/ , E.T.12.04.2015 İstanbul-2014 Huntington, Samuel “Biz Kimiz: Amerika’nın Ulusal Kimlik Özcan, Talha Ercan “Çok Uluslu Şirketlerde Stratejik Planlama”, Arayışı”, Çev. Aytül Özer, İstanbul: CSA yayınları, 2004 T.C. Kadir Has Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme MBA, Kazgan, Gülten “Küreselleşme ve Ulus Devlet Yeni Ekonomik Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul-2011 Düzen”, İstanbul Bilgi Üniversite Yayınları, 5. Baskı, İstanbul- Özyakışır, Deniz “Küresellesme Sürecinde Çok Uluslu Şirketlerin Şubat-2009 Rolü Ve Ulus-Devletin Aşınma Argümanı Olarak MAI Anlaşması”, Kazımov, Elmar “Küreselleşme Sürecinde Çokuluslu Şirketler Ve T.C. Kafkas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat Ana Bilim Bu Bağlamda Azerbaycan’da Tütün Sigara Sektörünün Analizi”, Dalı, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Kars-2007 T.C. Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Sanlı, Hasan “Küreselleşme Eleştirisi: Antonio Negri Örneği”, Dalı, Yayımlanmış Yüksek Lisan Tezi, İzmir-2009 Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Felsefe Keyman, E. Fuat, “Avrupa ve Türkiye’de Sivil Toplum”, Anabilim Dalı, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Isparta-2012 panel.stgm.org.tr/vera/app/var/.../avrupadaveturkiyedesiviltoplum.do Stiglitz, Joseph “Küreselleşme Büyük Hayal Kırıklığı”, çev. Arzu c, E.T.12.04.2015 Taşçıoğlu ve Deniz Vural, Plan B Yayınları, İstanbul-2004 Kurt, Mehmet “Endüstri İlişkeleri Çerçevesinde Çok Uluslu Şatıroğlu Kadir Demir “Çok Uluslu Şirketler: Strukürel Ve 31 Fonksiyonel Bir Evrim Yaklaşımı”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, 1984 Tağraf, Hüseyin “Küreselleşme Süreci Ve Çok Uluslu İşletmelerin Küreselleşme Sürecine Etkisi”, http://goo.gl/lfgqgT , E.T.12.04.2015 Tokol, Aysen “Endüstri İlişkileri ve Yeni Gelişmeler”, Vipaş Yayınları, Bursa–2001, s. 182 Topalhan, Türker “Endüstri İlişkileri”, Matser Yayıncılık, Ankara2015 32