Uploaded by User4770

mehmet akif

advertisement
Büyük istiklal şairimiz Mehmet Akif
Ersoy’un hayatı ile ilgili, merak uyandıran bir çok
anekdot hepimizce bilinir hale gelmiştir. Bu
yaşantıları, onun hayatında gördüğü en büyük
zorlukları gözler önüne sermek amacıyla seçilmiş
ve dinleyen herkesi kimi zaman hayret ettirmiş
kimi zaman üzmüştür. Örneğin Birinci dünya
savaşında Berlin’e gittiği ve orada geçirdiği dört
ay boyunca çok büyük maddi zorluklar çekmesine
rağmen Alman makamlarından teklif edilen
paralara, milli onuruna leke sürmemek adına,
tenezzül etmemiştir. Hayatı bu ve bunun gibi
birçok olay ile dolu olan büyük şairin
doğumundan ölümüne örnek bir yaşantısı
olmuştur.
Mehmet Akif Ersoy Aralık 1873’te
İstanbul Fatih’te Sarıgüzel’de doğmuştur. Babası,
Fâtih Medresesi müderrislerinden Mehmed Tâhir
Efendi, annesi aslen Buharalı olup Tokat’a
yerleşmiş bir aileden Emine Şerîfe Hanım’dır.
1885’te
Mülkiye
Mektebi’nin idâdî kısmına
yazılmıştır. O yıllarda babasını kaybetmiş ve bu
durum eğitim hayatında önemli bir kırılmaya
neden olmuştur. Daha kısa yoldan meslek sahibi
olarak hayata atılmak için okuduğu okuldan
ayrılarak, o sırada yeni açılmış olan Mülkiye
Baytar Mektebi’ne 1889’da girmiştir.
Hayatı boyunca meşakkatli günler
geçirmiş olan İstiklal şairinin zor günleri,
gençliğinin
taze
dönemlerinde
yakasına
yapışmaya başlamıştır. Büyük Fatih yangınında
evleri yanmış çeşitli maddi ve manevi zorluklar
içerisinde kalmasına rağmen okulunu birincilikle
bitirmiştir.
Gençlik yıllarında şiirle ve sporla
ilgilenmeye
başlamıştır.
Daha
öğrencilik
yıllarındayken yüzmek, atlamak, gülle atmak ve
koşmak gibi spor dallarıyla yakından ilgilenmeye
başlamıştır. Mehmet Akif’in yüzmeye karşı
tutkunluğunu, arkadaşı Ali Rıza Uğur, “O, denizi
gördü mü, biz de onun yüzdüğünü görürdük.”
cümlesiyle âdeta özetlemiştir. Bu sporların
arasında onun en çok ilgilendiği, şüphesiz
“pehlivanlık”tır. Kıyıcı Osman’dan güreş dersleri
alan Mehmet Âkif, mahallede, mektepte, hatta
yakın çevredeki köy ve kasabalarda güreş
müsabakalarına katılmıştır. Mehmet Âkif,
pehlivanlığa sadece bir spor değil, “bünyenin
fazileti” olarak bakmıştır. Ona göre pehlivanlar
temiz insanlardı. Gençliğinde onu zararlı
alışkanlıklara kapılmaktan “Kur’an’lı ev” ile
“pehlivanlı mahalle” kurtarmıştır.
Sekiz on yaşlarında iken başladığı ve
zaman zaman ara verdiği hafızlığı meslek hayatına
başladıktan sonra altı ay içerisinde kendi
kendine çalışarak tamamlamıştır. Mehmet Akif,
Balkan savaşları sonunda memleketin içine
düştüğü vahim durum karşısında yeise düşmemek,
birlikten ayrılmamak ve orduya yardım gibi
konularda Fatih, Beyazıt ve Süleymaniye
camilerinde vaazlar vermiştir.
Meslek hayatına müfettiş yardımcısı olarak
Ziraat Nazırlığında başlamıştır. Uzun yıllar
devlete hizmet etmiştir. Haksızlıklara tahammül
edemeyen şair, müdürünün haksız yere
vazifesinden
alınması
üzerine
1913’te
memuriyetten istifa etmiştir. 1914 yılı sonlarında
Berlin’e gitmiştir. Bu gezi sırasında Almanlar’a
karşı savaşırken esir düşmüş olan İngiliz, Fransız
ve Rus tebaası Müslüman askerlerin kamplarını
ziyaret etmiş ve onlara savaştan sonra
bağımsızlıklarını
kazanmak
için
faaliyet
göstermeyi telkin eden konuşmalar yapmıştır.
1920 Şubatında Balıkesir’e giden Mehmed
Âkif burada Kuvâ-yi Milliyeciler’le görüşmüştür.
Bu sırada İstanbul’da yüksek maaşlı bir görevde
bulunmasına rağmen Ankara’ya gitmeye karar
vermesi onun vatanseverliğinin açık bir
göstergesidir. Büyük Millet Meclisi kararıyla
gittiği Kastamonu’da Nasrullah Camii’ndeki ünlü
vaazında halkı milli mücadeleye teşvik etmiştir.
Onu bizim dimağlarımızda unutulmaz kılan
eserini yani İstiklal Marşımızı, Milli Mücadelenin
en buhranlı günlerinde, Ankara Tacettin
dergahında yazmıştır. Meclisin 12 Mart 1921
tarihli oturumunda okunan şiir, İstiklâl Marşı
olarak kabul edilmiştir. I. TBMM’de Milletvekili
olmuştur. 1924’te kendi isteği ile Mısır’a
yerleşmiş ve on yıl orada yaşamıştır. 1936’da
İstanbul’da vefat etmiş, cenazesi büyük bir
kalabalık eşliğinde ebediyete uğurlanmıştır.
Derleyen
Seyfi Ali DURMUŞ
Download