Aralık 1987 İSLAM'DA HÜRRİYETİN ÖNEMİ Fikret Karaman ِ ْ لَ َق ْد َخلَ ْقنَا ْس ِن تَ ْق ۪ٓويم َ اْلن َْسا َن ۪ٓفي اَح Muhterem Müslümanlar: İnsanoğluna layık görülen en önemli nimetlerden biri de hürriyettir. Hürriyet; Genel manada, "herkesin hukukunun meşru olarak korunması ve herkesin meşru davranışlarında serbest olmasıdır." Görülüyor ki gerçek manada hürriyet ferdin, toplumun ve devletin kalbi mesabesindedir. Hürriyet, insan hayatının birçok cephesini ilgilendirmektedir. Ferdin temel hakları arasında yer alan, inanç, din, vicdan, ilim, konuşma, sanat, haberleşme, basın, çalışma ve seyahat hürriyetini bunlar arasında sayabiliriz. İslam, cins, dil, din, ırk ve yaş ayırımı yapmaksızın her insana mülkiyet hakkı vermiştir. Herkesin dilediği itikadı seçmesine izin verir. Hatalı yolda olanları iyilikle ikna eder. Muarızlarına hidayet, saadet ve huzur yolunun kapılarını açar. İlim öğrenmek hususunda da herkesi eşit sayar. Zira bir hadisi şerifte, ilim öğrenmenin her müslüman erkek ve kadına zorunlu olduğu belirtilmektedir. (1) Aziz Müminler, İslam’ın getirdiği hükümlerin ruhunda hürriyet fikri vardır: Hicret, cemaatle kılınan namaz, cuma ve bayram namazı, hac, cihad, adalet, fert ve komşu hakları bunun en güzel örneğidir. Ezanın sesinde, Kuran'ın manasında, dalgalanan bayrağımızın renginde, huzur, barış, adalet ve hür yaşamanın izleri vardır. Bakınız Hz. Ömer'in kendi devrindaki idarecilerle idare edilenlerin şahsında bütün beşeriyete söylediği şu sözler ne kadar önemlidir: "Analarının hür doğurduğunu kimsenin köleleştirmeye hakkı yoktur. İdareci iken halktan birisiymiş gibi hareket eden, halk içinde iken de idareciymiş gibi saygı gösterilen kimseler memur tayin edilmeye layıktırlar." (2) İstanbul'un fethine muvaffak olan Fatih Sultan Mehmet de, Bizanslılara şöyle sesleniyor: "Bu andan itibaren ne hayatınız ne de hürriyetiniz hususunda, gazabı şahanemden korkmayınız." Fatih'in bu müsamaha ve hoşgörüsüne karşı, Bizanslılar şu hakikatı itiraf etmekten kendilerini alamamışlardır: "İstanbul'un içinde Müslüman Türk sarığını görmek, latin serpuşunu görmekten evladır." Aziz Kardeşlerim, Tarih boyunca, çetin ve uzun mücadelelere rağmen büyük ve şerefli milletimiz esaretin pençesine düşmemiştir. Adalet, mertlik ve hürriyet sevgisinin çığırını açmıştır. Birinci Dünya savaşında tarih ve dünya buna yeniden şahit oldu. İstiklal Marşı Şairimiz merhum Mehmet Akif bunu şöyle dile getiriyor: Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım, Hangi çılın bana zincir vuracakmış, şaşarım. Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım." (3) İstiklal harbinde düşman ittifak içinde, memleketimizi dört bir yandan sararken, millet kan ağlıyordu. O günlerin acı ve ızdırabı sonsuzdu. Vatan topraklarını adım adım dolaşan merhum Akif, vatan toprağına şu ızdıraplı mısralarla sesleniyordu: "Ey benim her taşı bir mabedi iman yurdum, Seni er geç bana bir gün verecek, Mabudum... O zümrüd tahta kondun, bir semavi saltanat kurdun, Cihanın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun..(4) Kastamonu Nasrullah camiinde de, cemaatın dehşetle açılan gözleri karşısında Akif şu veciz sözlerle vaaz ve telkinde bulunuyordu: "Milletler topla, zırhlı ile, ordularla, tayyarelerle yıkılmaz. Milletler ancak aralarındaki rabıtalar çözülerek, herkes kendi başının derdine, kendi havasına, kendi menfaatma, kendi menfaatını temin kaygısına düştüğü zaman yıkılır. Düşmanlarımızın bu gün bizden istedikleri ne filan vilayet, ne filan sancaktır. Doğrudan doğruya başımızdır, boynumuzdur, hayatımızdır, devletimizdir, İslam’ın son mültecası olan bu güzel toprakları düşman istilası altında bırakmayalım, Ye'si, meskeneti, ihtirası, tefrikayı büsbütün atarak azme, mücahedeye, vahdete sarılalim. Cenabı Kibriya hak yolunda mücahede için meydana atılan azim ve iman sahipleriyle beraberdir."(S) Hutbemizi, büyük şairimizin milletine hediye ettiği istiklal marşının son kıtasıyla bitirelim: "Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal; Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal; Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlal; Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet, Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklal."(6) *** (1) Muhtar'ül Ehadis-i Nebeviyye (2) Hadislerle Müslümanlık, C.2 (Yusuf el Kardavi) (3), (4), (5), (6) istiklâl Marşı tarihi ve mânası (Beşir Ayvazoğlu, 1986, Ankara)