Endülüs Emevileri ve Avrupa 1.1 Özet Emevi Devleti’nin yıllarca uyguladığı mevali politikası karşısında Arap olmayan tüm Müslümanlar ikinci sınıf insan politikası gördü, dışlandı. Zulme karşı daha fazla dayanamayan milletler Ebü’l-Abbas önderliğinde büyük bir isyan başlattılar. Ebü’l-Abbas’ın ordusunun %80’i de Türklerden oluşuyordu. 750 yılının sonunda Emevi Devleti çöktü, onun yerine Abbasi Devleti kuruldu. Abbasilerin elinden kaçabilen Emevi sülâlesinden Abdurrahman bin Muaviye İspanya’ya giderek bugünkü Portekiz ve İspanya topraklarını kaplayan alan üstünde “Endülüs” adıyla bir devlet kurdu. İspanya topraklarında kurulan ve başkenti Córdoba olan Endülüs Emevi Devleti 1031 yılına kadar ayakta kaldı. Refah seviyesinin yükseldiği, Avrupa’da bilimin yayıldığı, Hristiyan çocuklarının sırf bilim dili diye Arapça öğrendiği bir dönem olan Endülüs dönemi her türlü konuda bolluk içinde geçmiştir. Şimdi bu tarihleri daha detaylı inceleyelim ve Endülüs öncesi Avrupa hakkında bilgi sahibi olalım. 1.2 Endülüs Uygarlığı Irak’lı bir müzisyen olan Ebul Hasan bin Nafi Zeryab’ın, daha 9. yüzyılda II. Abdürrahman zamanında Endülüs’ün başkenti Kordoba’ya gelerek yeni müzik enstrümanlarını ve notalarını, masa usüllerini (cam ve kristal bardaklar, çatal ve kaşık kullanımı), saç ve kıyafet modaları ile satranç oyununu getirdiği bilinir. Endülüs uygarlığını inceleyecek olursak Barrucan ve Bednorz’a göre “786’da I. Abdurrahman tarafından kurulan Kordoba’daki “Büyük Cami” zamanla tıp, astronomi ve matematikte medrese yapılanmasıyla yüksek eğitim verilen bir merkez haline gelmiştir. İçteki diskin döndürülmesiyle gök cisimlerinin doğuş ve batış zamanlarını bulmayı ve olayların geleceğini astronomik olarak tahmin etmeyi sağlayan bir aletti. Bu topluluğun İberya yarımadasında İspanya, Portekiz ve Güney Fransa’da ortaya koyduğu kültür (Endülüs ve Moorish Kültürü), sonradan Hristiyan Krallar egemenliğinde 17. yüzyıl başlarına kadar devam etmiştir. Zamanla Müdeccenler eğitim, bilim, kültür, tarım, zanaat ve mimari alanlarda bilim dünyasına sayısız değer katmışlardır. “Reconquista (Yeniden istila)” savaşları sonunda kaybedilen Endülüs topraklarında, bu kez Hristiyan yönetimi altında yaşamak zorunda kalan Müslümanlara “Müdeccenler (Mudejares)” denmiştir. Bilim tarihine gerçek hüviyeti kazandırılmak isteniyorsa, 711 yılı ile birlikte Müslümanların İberya yarımadasına yerleşiminden, 1492’de Granada’nın Katolik Krallar tarafından alınmasına kadar yaklaşık sekiz yüzyıl süren Endülüs Emevi Devletleri ve sonrasındaki İberya yarımadası tarafsızca incelenmek zorundadır. Bu bölgede yaşayan Yahudi ve Hıristiyanlar kısa zamanda Arapça öğrenerek Müslümanlar gibi yaşamaya ve düşünmeye başlamışlardır. Bir süre sonra Müslümanlardan etkilenip yaşam biçimini ve dilini benimsemişler; sonunda Araplaşmış anlamında “Müsta’reb (Mozarap)” adıyla anılacak büyük bir kitle haline gelmişlerdir. Şimdiki İspanya, Portekiz ve Fransa’nın güneyini kapsayan bu dönemin egemenliğinde, Almeria (ElMerie), Cadiz (Kadiz), Kordoba (Kurtuba), Huelva (Velbe), Jaen (Ceyyan), Malaga, Granada (Gırnata), Saragosta (Saragossa), Sevil (İşbiliyye), Toledo (Tuleytula), Valensiya (Balensiye) gibi kentlerde birçok eserler ortaya konmuştur. 1.3 Emevi Fethi Öncesi İspanya ve Avrupa İspanya, Akdeniz havzasında olan diğer ülkeler ile aynı kaderi paylaşmış, Roma İmparatorluğu yıkıldıktan sonra bir daha asla siyasi düzenini tam olarak sağlayamamıştır. “Roma İmparatorluğu’nun merkezi otoritesinin zayıflamasıyla İspanya bu kez Sueviler, Vandallar, Alanlar ve Vizigotlar gibi barbar Germen kavimlerinin istilasına maruz kaldı.” (Şeyban) Avrupa Hun İmparatorluğu’nun çöküşü üstüne, Hunların altında tuttukları bütün barbar kavimlerin azması ile Avrupa fikir özgürlüğünü kaybetti, refah seviyesi gittikçe düştü ve karanlık bir çağ yaşadı. Krallar, bu barbar kavimlere karşı gelmeye çalışsalar da hepsinin sonu cinayet veyahut entrikalar ile bitti. 710 yılına gelindiğinde ülkenin önde gelen aristokratları, Baetica Dükü Roderic’i kral olarak seçerler. Tahtın Vitiza’nın soyundan gelen birine teslim edilmesi gerektiğine inanan devlet adamları ise, onun oğullarından Agila’nın krallığında ısrarcıdırlar. Mücadeleyi kazanamayacağını fark eden Agila yandaşları Müslümanlardan bir yardım ister. Çağrıya olumlu cevap veren Müslüman komutan Ifrikiya Tarık bin Ziyad’ı 7 000 Müslüman Berberi eşliğinde bugün isminin verileceği boğaz olan Cebeli Tarık boğazından İber Yarımadasına gönderir. Böylece Müslümanların Avrupa fethinin tarihi başlamış olur. 1.4 Endülüslerin ve Diğer Müslümanların Avrupa’ya Etkileri Batı’nın 13. ve 14. yüzyıllarının teolojisi ve felsefesi, Kordoba olmadan düşünülemezdir. Aynı eserde, İbn Sina’nın 1037’de ölümüyle doğuda felsefenin söndüğü anda, Bağdat’ın yerine Kordoba şehrinin geçtiğini bildirilir. İbn Rüşd gibi klasik rasyonalist Arap felsefecilerin Latin Batı’daki teolojik doktrinler üzerinde güçlü bir etki sağladıklarını bildirmiştir. Gerçekte o dönemde Endülüs’ü de aydınlatan bu bilim ışığı, Müslüman Türk, Arap ve İranlıların ortaya koyduğu “Büyük Doğu”dan (Irak, Mezopotamya, Azerbeycan, Horasan) gelmekteydi. Bu bölümde Rönesans’ı başlatan faktörlerden birisi olarak görülen “Hümanizm” düşüncesinin ve altında yatan felsefenin gelişimi konu edilecektir. Bu tercümelerin entelektüel düşüncelerine olan katkılarından dolayı, kültürlü ve bilimsel anlamda uzman bu Müslüman düşünürlere borçlanmışlardır. Türkmenistan’da doğan Farabi (870-950) Aristo’dan sonra Arap kaynaklarınca “İkinci Muallim” adını alacak kadar tanınmıştır. İslam peygamberi Hz. Muhammed ile başlayan ve ilk üç İslam halifesiyle devam eden fetihler ve kültür yayılımına, Emevi ve Abbasiler doğuda Buhara, Belh ve Kabil’i de eklemiştir. Dünya aşkı ile hikmet aşkını karşı karşıya getirdiği “De eodem et divorso ” adlı eserde yazar İngiliz Adelard de Beth Latin Batı’da Arap etkisinin ilk şahididir. Engizisyon mahkemesinde yargılanan Bruno, Copernicus modeline inanmaktan ve ileri sürdüğü Uzayda dönen tüm gezegenlerin kendilerini, Dünyalılar gibi evrenin merkezinde sanabileceklerini, dolayısıyla evrenin bir merkezi olmaması gerektiği düşüncelerinden vazgeçmesi istenmiş ve kabul etmeyince Campo dei Fiori’de yakılarak öldürülmüştür Filozof ve doktor olarak “Kitabü’ş-Şifa ile el-Kanun fi’t-Tıb” adlı meşhur eserlerin yazarıdır. Aynı yazara göre, “İbn Rüşd’ün Endülüs’te desteklediği klasik rasyonalizmin ve Averroizm’in gerçek mirasçıları Avrupa’nın Hıristiyanlarıdır. Roger Bacon’a (1220-1294) göre “Filozofların Başkanı ve Prensi” dir Bu örnek 17. yüzyıl başında bilim meşalesinin halen Latin Avrupa’da yakılamadığının bir göstergesidir(Bloch 35).” “Rönesans Felsefesi Üzerine” başlıklı kitabında, “Rönesans felsefesinin şafağında yükselen Giordano Bruno’ya (1548-1600) “Natura Naturans” kavramını kazandıran Ortaçağ’ın Arap filozoflarıdır” der. Endülüs uygarlığının bizzat nasıl Latin Avrupa’yı etkilediğine dair kanıtlar sunulacaktır. İbn Sina 12.yüzyılın Avrupa’sının maruz kaldığı ilk büyük kültürel şoka neden olmuştur. Averroism Batı Avrupa’da modern laik düşüncenin gelişimini sağlamış ve bazı bilim adamlarınca seküler düşüncenin babası olarak sayılmıştır. Detaylandırmak gerekirse… 1.5 Coğrafya Abdullah b. Abdülaziz el-Bekrî çok tanınmış coğrafyacı olup el-Mesalik ve'l-Memalik "Yollar ve Hükümdar Ülkeleri" adlı eseri yazmıştır. Diğer bir ünlü coğrafyacı olan Ebu Abdullah Muhammed el-İdrisî, Sicilya Kralı II. Roger'in isteği üzerine Palermo'da “Kitabü'lRucari” adlı kitabı yazdı. Müellif bu eserde, dünyayı yedi iklim bölgesine; her iklim bölgesini de on bölüme ayırıyordu. Bu bölümlerin hepsini de resimledi. İbn Cübeyr, el-Mazinî ve İbn Batuta gibi seyyahlar da Endülüs'te yetişmiş ve coğrafya üzerinde çalışmışlardır. Endülüslü Müslüman coğrafyacıların hepsinin kırmızıçizgisi Dünya’nın yuvarlık olduğu gerçeğidir. Avrupa’da Dünya’nın düz olduğu fikri etrafı kasıp kavururken Müslüman coğrafyacılar daha o zamandan bunun yanlış olduğunu keşfetmiştir. 1.6 Eğitim Endülüs’ün eğitim olarak Avrupa’ya yol göstermesinin temel sebebi kütüphaneleri ve yaptıkları çeviri faaliyetleri gelmektedir. II. Hakemin başkentte yaptırdığı Kurtuba Medresesi her dinden, her milletten ve her yaştan insanı öğrenim görmesi için sınırlarına kabul etmiştir. Endülüslü Katolik Hristiyanlar ve sayısız Yahudi bu medrese de eğitim almış, öğrendiklerini kendi vatanlarına taşımıştır. 1.7 Matematik “Cebir ve analitik geometri gibi "trigonometri" İlmi de geniş çapta Müslümanlar tarafından kurulup geliştirilmiştir. Yine sıfır rakamının Avrupa'ya geçişi de Müslümanlar vasıtasıyla Endülüs üzerinden olmuştur”(Zeynebiye). 1.8 Tıp Tıp konusunda Endülüslüler arasında en popüler isimler ez- Zehravi, İbn Rüşd ve İbn Hatib’dir. Çalışmalarının etkileri Avrupa’da XVIII. yüzyıla kadar sürmüştür. Özellikle, Endülüs Devleti’nin cerrahi konudaki çalışmaları, Cremona’lı Gerard tarafından Latince ’ye çevrilmiş; İtalyan ve Fransız cerrahlar üzerinde etki bırakmıştır. Bunun yanı sıra, İtalya ve Fransa’da Endülüslü tıpçılar tarafından yazılmış bazı kitaplar eğitim amaçlı İtalyan ve Fransız müfredatlarında kullanılmıştır. 1.9 Tarım Endülüsler, İspanya topraklarını fethettiklerinde tarım adına ilk olarak Roma döneminden kalma su kanalları, su yolları ve yer altı sistemlerinin onarmakla başlamışlardır. Bunun yanı sıra, Avrupa’da olmayan meyve-sebzeleri çeşitli ülkelerden getirerek İspanya’da aşılamış ve birçok yeni tür ıslah etmişlerdir. Tarıma önem veren Endülüs hükümdarları ülkede her yeri tarıma açmış ve tarımı bir öncelik olarak görmüşlerdir. 2.0 Endüstri Müslümanların, Avrupa’ya getirdikleri en büyük yenilikler arasında elbette Çin’den, İslam Dünya’sına giren 794’te Bağdat’ta ilk fabrikası kurulan malzeme olan kâğıttır. Kâğıt üretim teknikleri XI. yüzyılda Endülüsler tarafından kullanılmaya başlandıktan kısa süre sonra önce İtalya’ya oradan da tüm Avrupa’ya yayılmıştır. 2.1 Denizcilik Coğrafya bilimine bağlı olarak gelişen denizcilik elbette ki Endülüs Devletince yine geliştirilmiştir. Denizcilikle ilgili birçok harita yapmalarının yan sıra Arapların denizcilik ansiklopedisine kattıklarını en önemli yapıt kuşkusuz rüzgâra karşı yol alabilmeyi sağlayan üçgen biçiminde olan yelkenlerdir. 2.2 Botanik Endülüs Devleti’nde İlaç yapımı, şifalı bitkilerin toplanması ve peyzaj çalışmaları gibi daha birçok alanda gelişmeler sağlanmıştır. Endülüslü Ebu Cafer el-Gafikî' ünlü bir botanikçidir. ElFilaha" adlı Endülüs botanik kitabında 585 bitki türünden bahsedilmekte, aşı yapma tekniği, toprağın yapı özellikleri, gübreleme usulleri, ağaç ve üzüm köklerine arız olan çeşitli hastalıkların belirti ve görünüşleri, bu belirtilere tedavileri açıklanmaktadır ve Yahya b. Muhammed b. Avvam tarafından yazılmıştır. Endülüslü botanikçilerin eserleri, Avrupalılarca Latince’ye çevrilmiş; tedavi, peyzaj yiyecek elde edinimi gibi birçok alanda kullanılmıştır. 2.3 Sonuç Endülüsler tarihi boyunca sahip oldukları kargaşalara rağmen medeniyetin ve bilimin gelişmesinde, Dünya’ya meşaleyi tutan devlet olmayı başarmışlardır. Bunun yanında bu ilke ve inkılapları yaparken farklı millet ve dinlerden olan insanlara saygı duymuş, Endülüs ilminden faydalanabilmelerini sağlamışlardır. Yani özetle diyebiliriz ki, Endülüs Emevileri döneminde elde edilen bilimsel bilgiler, Endülüslerin şeffaf politikası ile Batı dünyasına aktarılmış; Bu sayede Batı, tarım, tıp, denizcilik, astronomi, coğrafya, botanik ve matematik gibi dallarda gelişmiştir. KAYNAKÇA: DEREKÖY, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi “Rönesans Aslında Bir Reendülüsans mı?” (23.05.2019) BLOCH, Ernst (2010) “Rönesans Felsefesi Üzerine”, çev. Hüsen Portakal, İstanbul: Cem Yayınevi 2. Bs. (23.05.2019) Hasan SOYDAN, “Endülüs Ziraatı” http://www.turktarim.gov.tr/Haber/125/endulus-ziraative-ibn-avvam 30.07.2018 Lütfi ŞEYBAN, “Endülüs'ün Fethi Çağında İslam Dünyası ve Avrupa” https://www.beyaztarih.com/endulus-tarihi/endulusun-fethi-caginda-islam-dunyasi-ve-avrupa 28.12.2018 Zeynebiye, http://www.zeynebiye.com/endulus-islam-medeniyeti-nin-avrupa-yatesiri_h71786.html# (23.05.2019) Lütfi ŞEYBAN, “Endülüs-İslam Medeniyeti ve Hıristiyan Dünyaya Etkisi” http://www.endulus.net/batiya-etkileri/ (23.05.2019) İslam Tarihi Ansiklopedisi, “ENDÜLÜS EMEVÎ DEVLETİ” 4.Cilt, http://www.ehlisunnetbuyukleri.com/Islam-Tarihi-Ansiklopedisi/Detay/ENDULUS-EMEVIDEVLETI/239 (23.05.2019) Muhammed Ali BUDAK, “BATI KAYNAKLARINA GÖRE ENDÜLÜS MEDENİYETİ’NİN EĞİTİM VE BAZI BİLİM ALANLARINDA AVRUPA’YA KATKILARI” Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Yıl: 2016/1, Sayı:23