YENİ MEDYA ve İLETİŞİM Müjdat GÖKÇE / Araştırmacı-Yazar / Yapımcı-Sunucu İletişim; İnsan olduğunu fark etmek ve karşımızdakilere insan olduklarını fark ettirebilmektir. Çünkü; Fark İletişimle Başlar… Özet; Üzerinde çok fazla tartışılan ve birçok araştırmaya konu olan yeni medya araçları, iletişim alanlarında ve faaliyetlerinde gittikçe önem kazanmaktadır. Bireylerin birincil internet kullanım amaçlarından biri haline gelen yeni medya, ilgilisine ulaşmak isteyen, ilgili kişi odaklılık anlayışını benimseyen çeşitli kurum/kuruluş ya da organizasyonlar için önemli bir mecra haline gelmiştir. Yeni medya; kitle izleyicisini bireysel kullanıcı olarak da kapsayabilen, kullanıcıların içeriğe veya uygulamalara farklı zaman dilimlerinde ve etkileşim içinde erişebildikleri sistemler olarak tanımlanmaktadır. Yeni medyayı geleneksel medyadan ayıran en önemli özelliklerinden biri etkileşimdir. Yeni medyanın şekillendirdiği bu yeni iletişim ortamı, iletişim amaçlı faaliyetler gösteren kurum/kuruluş ya da organizasyonların dikkatini ve ilgisini çekmeye başlamıştır. Hedef kitlelerin zamanın büyük bir kısmını geçirdikleri bu yeni ortamda neler yaptıkları, neler konuştukları ve onlara nasıl ulaşılacağı da günümüzde merak edilen konulardır. Diğer canlılardan farklı olarak insan, toplumsal üretim ilişkileri ve işbölümüne bağlı olarak bireysel ve toplumsal varlığını üretmektedir. Bu süreçte dil ve iletişim ilişkisi kaçınılmaz olarak ortaya çıkmaktadır. Giriş; İçinde bulunduğumuz çağda pek çok alanda eski değerlerin ve eğilimlerin, yerini “yeni” olanlara bıraktığı görülmektedir. Toplumsal alandaki birçok yapının şekillenmesinde ve değişmesinde dikkati çeken bu aktif ve dinamik sürecin ana aktörü bilgi ve iletişim teknolojilerinin kendisidir. Sürekli olarak ve büyük bir hızla gelişen, yenilenen ve daha ergonomik formlara bürünen iletişim araçlarının artık kendine özgü bir kültürü oluşturduğu, temsil ettiği ve pekiştirdiği görülmektedir. Geleneksel medyanın özelliklerini içinde barındıran ve altyapısı internet teknolojilerine dayanan yeni medya, çoğu konuda sağladığı avantajlar ve rekabetçi niteliğiyle geleneksel medyaya güçlü bir alternatif olarak gelişmiştir (Bulunmaz, 2015: 324). Yeni medya, doğası gereği karşılıklı etkileşime açıktır. Bilgiye ulaşmada ve onu üretmede özgürlükler sunar. Kişilerin duygu ve düşüncelerini kolay ve ekonomik olarak paylaşmalarına imkan tanıması nedeniyle içinde bulunduğumuz dönemin büyük bir devrimi olarak düşünülmektedir. Artık bilgiye erişmek tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar kolaydır. Yalnızca bilgiye erişmek değil aynı zamanda bilgiyi üreten bir kaynak olmak da yeni medya sayesinde mümkün olmaktadır. Geleneksel medyadan sunulan enformasyonun büyük kitlelere ulaşması bir avantajken bu ortamda gerçekleştirilen iletişimin çoğunlukla tek taraflı olması, hedef kitlenin belirlenememesi, yayın zamanının kaynak tarafından belirlenmesi ve geribildirimin sınırlı olması gibi dezavantajları da içerdiğinin altı çizilmelidir. İletişim, tarihsel ve toplumsal koşullarla şekillenen bir süreçtir. 19. Yüzyıldan itibaren yaşanan gelişmeler ve özellikle teknolojik araçların ortaya çıkması ve yaygınlaşması, kitle iletişimi kavramını beraberinde getirmiştir (Yaylagül, 2010: 9-10). Bilgi, enformasyon ya da verilerin depolanması ve iletilmesinde kullanılan kanallar ve araçlar, medya olarak tanımlanmaktadır. Geleneksel medya, kitle iletişim araçları anlamında kavramsallaştırılırken yeni medya kavramıyla sayısal (dijital) tabanlı, eşzamanlı, karşılıklı ve çok katmanlı, çoklu ortam yapısındaki iletişim araç ve kanalları kastedilmektedir (Akt. Büker, 2013: 137-138). İnternet, bilgisayar, cep telefonu ve veri toplama aygıtları yeni medya araçları olarak sürekli bir gelişim sürecinde varlıklarını sürdürmektedir (Büker, 2013: 138). Geleneksel medya, en temelde televizyon, radyo ve gazete gibi araçlarla gerçekleştirilen bir iletişim ortamı olarak tanımlanabilir. Çok daha uzun bir geçmişe sahip olması dolayısıyla büyük kitlelere ulaşması açısından dikkate değerdir. Özellikle geleneksel medyanın en çok tercih edilen aracı olan televizyonda sağlıkla ilgili programlar, haberler ya da kuşak programlarında belirli bir zaman diliminde sağlık profesyonellerinin yer almasıyla gerçekleştirilen yayınların yanı sıra yalnızca sağlıkla ilgili yayın yapan televizyon kanallarının da bulunduğu görülmektedir. Yeni medyanın karşılıklı etkileşimin en yoğun gerçekleştiği ortamı olan sosyal medyanın toplumsal süreçler üzerinde kapsamlı bir etkisi bulunmaktadır. Günümüzde internet ve yeni teknolojiler dünya çapında bilgilendirme, eğitim ve insanların iletişiminde büyük bir rol oynamaktadır. İletişim; “İletişim” kısaca bilgi üretme, aktarma ve anlamlandırma sürecidir (Dökmen, 2004). İnsanlar iletişim yoluyla duygu, düşünce ve bilgilerini çevreleriyle paylaşırlar. Bunun yanı sıra iletişim sadece iki insan arasında olmaz. İnsanların hayvanlarla ve makinelerle bile iletişim halinde oldukları söylenebilir. İletişim Latince karşılığı “communico” kelimesidir ve “paylaşma, ortaklaşma” anlamına gelmektedir. İnsanlarla anlaşmak, bireyin kendini ifade edip, karşısındaki(leri)nin anlamasını sağlamak, önemsediğini ve önemsenmek istediğini göstermek, etkili iletişim becerisi ile sağlanır. Etkili iletişim becerisi kendiliğinden var olan bir yetenek değildir, öğrenilebilir ve geliştirilebilir. İletişim, insanın, başka insanlarla paylaşmayı istediği veya paylaşmak zorunda olduğu her iletiyi içeren bir süreçtir. Karşılıklı ileti alışverişini temel aldığı için, içinde “ş” harfinin kullanıldığı “iletişim” biçiminde söylenmektedir. Yalnızca bir kişinin ileti göndererek diğerlerinin bu iletiyi aldığı eylem iletimdir. Birden fazla kişinin katılımıyla gerçekleşen bir eylemin tanımlanmasında “ş” harfi kullanılmaktadır. Tanımaktan tanışmak, görmekten görüşmek, bakmaktan bakışmak eylemlerinde olduğu gibi, iletmek fi ilinden türeyen iletişmek ve bunun isim hali iletişimde de, birden fazla kaşa arasında gerçekleşen iletim eylemlerinden söz edilmektedir. İletişim, birden fazla kişi arasında gerçekleşen bir eylem olduğu için, insana yakışır biçimde yaşamak anlamına gelen uygarlığın temelinde yer almaktadır. Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğüne göre iletişim, duygu ve düşüncelerin, akla uygun şekilde başkalarına aktarılması, bildirim ve haberleşme olarak tanımlanmaktadır. Buna ek olarak iletişimle ilgili diğer tanımlar aşağıdaki gibi sıralanabilir. • İletişim bir organizmanın bir uyarıcıyla gösterdiği ayırıcı tepkidir. • İnsanın olduğu her yerde kişiler, gruplar ve türler arasında karşılıklı gerçekleşen, mesajların değiş-tokuşu sürecidir. • Duygu, düşünce, fikir, bilgi ve kültürü kapsayan anlamların semboller yardımıyla aktarıldığı bir süreçtir. • Anlamları itibarıyla uzlaşılmış simgeler yoluyla değişik zaman ve mekan boyutlarında gerçekleşen bilgi, düşünce ve duyguların aktarılması ve alış-verişidir. • Bilgi, düşünce, duygu, tutum ve kanılarla, davranış biçimlerinin kaynak ile alıcı arasındaki bir ilişki yoluyla bir insan ya da insanlardan diğerine bazı kanallar kullanılarak, anlam olarak üzerinde uzlaşılan simgeler aracılığıyla değişimi ve aktarılması sürecidir. İletişim, bir amacı gerçekleştirmek için bilgi sağlamak ve bu bilgi, duygu, gereksinim, niyet ve düşüncelerin, yazı, işaret, konuşma, mimik ve hareketler aracılığıyla sesli sessiz ya da yazılı olarak aktarıldığı bir süreçtir. İletişim olgusunun bilimsel olarak incelenmesi söz konusu olduğunda iki sosyal bilim ön plana çıkmaktadır; iletişim bilimi ve iletişim sosyolojisi. İletişim bilimi, uzun zamandır insanlar arası iletişimin ve kitle iletişiminin niteliği, kapsamı, araçları, ilkeleri, sorunları ve iletişim modelleri gibi boyutları ile iletişim olgusunu incelemektedir. İletişim sosyolojisi ise nispeten yeni bir disiplin konumunda olup iletişim olgusunu sosyolojinin yöntem ve kavramları çerçevesinde araştırıp anlamaya ve açıklamaya çalışmaktadır. Bal (2013:12)’ın da belirttiği gibi, iletişim bilimi disiplinler arası bir bilim dalı niteliğinde olup sosyoloji, sosyal psikoloji, antropoloji gibi farklı sosyal bilimlerden araştırmacıların, kendi disiplinlerinin perspektifinden bakarak yaptıkları çalışmalarla gelişmektedir. İletişim bilimi, iletişim süreçlerine, öğelerine, işlevlerine, iletişimi engelleyen faktörlere yoğunlaşırken iletişim sosyolojisi, iletişimin toplumsal çerçevesine odaklanmaktadır. İletişim insan etkileşiminin en değerli ögesini oluşturur. İletişim iki kişinin duygu, düşünce ve bilgilerini paylaşarak birbirini anlaması ile ilgili bir süreçtir. Bu sürece katılanların ortak hedefe ve sonuca ulaşması iletişim yöntemlerinin doğru kullanılmasına bağlıdır. Çünkü iletişim sürecinin niteliği, insan yaşamını doğrudan etkiler. İletişim, insanları birbirine bağlayan ve onların sosyal bir grup halinde ve ahenkli bir şekilde çalışmalarını temin eden bir bağ olarak ifade edilmektedir. “Birey ile birey, birey-grup, bireytoplum, grup ile grup, grup-toplum ve toplumlar arasındaki düzenlenmiş yaşayış amaçları yönündeki karşılıklı ilişki, etkileşimi içermektedir”(Aşkun, 1989: 24). İletişim insanın kendini, duygu ve düşüncesini gereksinimlerini anlatma ve başkalarını anlama yoludur. İki kişinin duygu, düşünce ve bilgilerini paylaşarak birbirini anlaması ile ilgili bir süreçtir. Kendini ifade etme insanın en temel gereksinimlerinden biridir. Bu yüzden insan hangi koşullarda olursa olsun kendini ifade etmenin bir yolunu bulmuştur. Yaşamımızla iç içe geçmiş, her an ve her yerde birlikte olduğumuz iletişimle insan, toplumsal bir varlık olarak kendini gerçekleştirmekte, başka bir deyişle biyolojik bir varlık olmaktan çıkarak toplumun bir üyesi olmaktadır. İnsanlar başkalarıyla bir arada olabilmek, onları anlayabilmek, kendilerini anlatabilmek ve etkileyebilmek yani toplumsallaşabilmek için iletişim kurar. İletişimin tanımlayıcı özelliklerinden ilki diğer insanlara bilgi, duygu ve düşünce aktarımıdır. Başka bir ifadeyle, iletişim, bilgi, fikir, duygu ve düşünceleri kapsayan anlamların semboller aracılığıyla vericiden alıcıya aktarıldığı bir süreç olarak ifade edilmektedir (Gökçe, 2002: 32; Halis, 2000:218). İletişimin en temel özelliği anlam yaratmadır. İnsanlar iletişim mesajlarını algıladıklarında, anlam yaratma süreci de başlamış olur. Cüceloğlu’ na (2002) göre iletişim iki insanın birbirinin farkına varmasıyla başlar. Bireyler iletişim süreci içinde herhangi bir uyaranı yani mesajı algıladıklarında kendilerince o mesaja bir anlam yüklerler. İletişimsel süreçlerde yaptığımız “aktarımlar” da çatışma, dayanışma, para, değer, haz, acı, anı, korku, sevgi, güç, nefret, huzur, vb. birçok nesnel, öznel, maddi veya manevi öğe insanlardan insanlara, kurumlardan kurumlara iç içe geçen sarmallar halinde aktarılır. Bu açıdan, rahatlıkla şu ifade edilebilir: “İletişim, insanın varlık sürdürme biçiminin bir ürünü ve insanın varlık sürdürme biçimindeki gelişmelere göre değişimlere uğrayan insana özgü bir olgudur” (Oskay, 1992: 7). İnsanlık hallerimizin ontolojik bir öğesi, hatta eksenidir. Tarih ve toplum, uygarlıklar ve farklı kültürler hep bir iletişim serüveninin ve seyr-ü seferinin izdüşümüdür. İletişim, kişi ya da örgütlerin hem içinde yer aldıkları toplumsal sistemle hem de bu sistemdeki diğer kişi ve örgütlerle uyumunu ve etkileşimini sağlayan temel süreçtir. Yani iletişim insan-insan, insan-örgüt, örgüt-örgüt ve örgüt-toplumsal sistem ilişkilerini sağlayan araçtır. İnsanın diğer insanları, örgütleri kısaca dış dünyayı tanıyabilmesi, olayları ve düşünceleri anlayıp algılayabilmesi için iletişim sürecine ihtiyaç vardır. Kişi ve örgütlerin dış dünya ile anlamlı bir bütünlük içinde bulunabilmesi için iyi işleyen iletişim kanallarının kurulması ve gerçekleştirdikleri iletişimin kalitesini artırmak zorunda oldukları aşikârdır. Bir iletişim ilişkisinde olmazsa olmaz diyebileceğimiz bazı unsurlar vardır. Bu unsurlar bilgi, duygu ve düşünce alışverişinde son derece önemli rol oynayan kaynak, mesaj ve alıcıdır. İletişim, insan bedeninin yaşamak için gereksinim duyduğu su ve besin gibi, insanın tinsel yapısının ve toplumsal yaşam içindeki varlığının sürekliliği için gerekli olan eylemdir. Verici, kanal, alıcı ve geri besleme unsurlarından oluşan iletişim süreci, insanın yaşamsal varlığının gereklerinden biri olduğu kadar onun toplumsal yapı içindeki konumunun oluşmasında, gelişmesinde ve sürekliliğinde de başlıca etkenlerden biridir (Cereci, 2002, 68). İnsanlar, iletişim sürecinde bedensel yapı, tinsel yapı ve biyolojik yapılarının tümünün katılımıyla yer almakta, iletişim sürecinin niteliği ve yapısı tüm unsurları etkilemektedir. Doğası gereği iletişim kurarak yaşayan insan, iletişim süreci içindeyken hem fi zyolojik, hem biyolojik, hem de tinsel yapısının tümünü etkin olarak kullanmaktadır. İletişim, insan yaşamı için gerekli, bundan da öte yaşamsal bir eylemdir. İletişim Neden Önemlidir? Kişi çevresiyle iletişim kurmadan kendisinin anlaşılmasını bekleyemez. Duygularını ve düşüncelerini ancak çevresiyle iletişim kurarak anlatabilir. İletişim, insanlık tarihinin en önemli olgusudur. Duygu ve düşünceler iletişim aracılığıyla paylaşılmaktadır. İletişim, karşılıklı olarak işaretlerin ve gösterge bilimsel içeriklerin kullanılması yoluyla amaçlanan hedefleri gerçekleştirme ve sunulanları bir gruptan diğerine iletme eylemidir. Geçmişten günümüze insanoğlunun sahip olduğu ve gelişiminin en büyük etmenlerinden birisi olan iletişim becerilerinin yaşadığımız çağda, özellikle gelişen teknoloji ve toplumsal değişimler bağlamında daha da önem kazandığını rahatlıkla öne sürebiliriz. İletişim insanın toplumsal etkinliklerinde tamamlayıcı bir unsurdur: “Nerede bir insan etkinliği varsa, orada iletişim vardır. İletişim insan ilişkilerinin bir zorunluluğu, ayrıcalığı, önceliğidir. İletişim kısaca ileti alışverişi ise de ileti, malların üretimi ve dağıtımı, paranın dolaşımı ve alışverişi, iletişim demektir. İletişim insan ilişkilerinin süregiden bir sürecidir; gerçek uzayda yer alır; toplumsal bir olgudur. Bu nedenle onu toplumsal, ekonomik, siyasal ve tarihsel koşullar içinde anlamaya çalışmak gerekir.” (Alemdar-Erdoğan, 1990:170) Bu perspektiften bakıldığında, insana ve topluma dair hiçbir öğeyi iletişim olgusunun dışında göremeyiz. Kesintisiz olarak var olan iletişimsel süreçler toplumu her an yeniden üretir. İletişim, hayatın her alanında başvurulan bir “kendini ifade etme” sürecidir. Bu süreç, yani iletişim halinde olmak, insanları toplumsallaştırır. İletişim insan hayatında hava, su gibi bir ihtiyaçtır. İletişim olmasaydı toplumların kültürlerinin de oluşamayacağını ve nesilden nesile aktarılamayacağını unutmamak gerekir. İnsanın çevresiyle iletişim halinde olması kişinin benlik gelişimine de önemli katkılarda bulunur. Toplumsal yaşantımızda iletişim, ihtiyaçlarımızı karşılayan asli bir boyut olarak yerini almıştır. İnsanlar daima başka insanlara, toplumsal ve psikolojik düzeyde ihtiyaç duyar. Bu nedenler, “insan zekası teknik araçları yaratarak, yaşamını ne kadar çok kolaylaştırırsa kolaylaştırsın, bu durum yine de insanın insana olan ihtiyacını ortadan kaldırmaz. Çünkü bu durum insanın var olmasının bir gereği olarak değerlendirilir”( Baran, 1997: 13-14). Araçlarla, teknolojiyle ördüğümüz dünya insanın insana olan ihtiyacını ortadan kaldırmaz, aksine onu daha üst bir aşamaya çıkarır. Toplumsallığın iletişim olgusuyla ne denli iç içe olduğu, hayatın her veçhesinde aşikârdır: “İnsanlar hayatlarını maddi, düşünsel, duygusal ve inançsal olarak üretebilmek için birbiriyle sosyal ilişkiye girerler. İster tek başına düşünsün ve bir şeyler yapsın, isterse başkalarıyla bir şeyler yapsın, insan sürekli olarak kendini, o anki ve genel ilişkilerini ve durumlarını değerlendirir; karar verir; ilişkiler kurar veya kurulu ilişkilerini yürütür. Dolayısıyla hiçbir iletişim sosyalden ayrı veya bağımsız olamaz.” ( Erdoğan, 2013: 21) Toplumun kendini yeniden-üretimi ve iletişim ayrılamaz, içsel olarak birbirine bağlı, bütünleşik iki düzey olarak her daim karşımızda belirir. İnsanlar arasındaki duygu ve düşünce paylaşımı olan iletişim, iletilen bilginin belirli araçlarla hem kaynak hem de alıcı tarafından anlaşılması, aktarılması ya da karşılıklı etkileşimidir. İletişim çağı adı da verilen bu dönemde özel ve mesleki alanda başarılı olmanın yolu, insanın önce kendisiyle sonrada diğer insanlarla sağlıklı iletişim kurabilmesinden geçmektedir. İletişim her şeyden önce, insanın kedini bir insan olarak gerçekleştirmesi ve sosyal süreçlere girmesi bakımından önemlidir. İletişim sayesinde insanlar zihinlerindeki kavram ve fikirleri açığa vurma, onları paylaşma ve değerlendirme olanağına sahip olurlar. Başkalarını etkileme ve onlardan etkilenme, yararlanma, yararlı olma ve bir başarı gösterme iletişim sayesinde mümkün olur. İnsanlar arasında yaşanan ilişkilerin sürmesi iletişim sayesinde mümkün olur. İnsanda iletişim kurma ihtiyacı, çevreyi etkileme isteğinden kaynaklandığından ister bilgiyi yaymak, ister eğitmek, ister eğlendirmek ya da yalnızca anlatmak olsun asıl amaç bilgi verme ve karşıdakini etkilemektir(Tutar, Yılmaz,. ve Erdönmez,2003). Yeni Medya; İletişim dünyasında bugün yaşanılan ve gelecekte yaşanılacak tüm süreçlerin teknolojiyle mutlak bir bağı olduğunu düşündüğümüzde “Yeni Medya Nedir ve Ne Değildir?” sorularına “teknik ve kuramsal olarak” cevap vermek büyük önem taşımaktadır. Yeni Medya kavramının tam olarak açıklanmaması ve her kişinin anladığı şekilde yorumlaması, yanlış fakat genel geçer fikirlerin ve içeriklerin doğmasına neden olmaktadır. Günümüzde, yeni medya kavramında da “Yeni Medya vs. Eski Medya” savaşı altında yanlış fakat genel geçer içeriklerin oluşmaya başladığını ve hatta bu çalışmada sunulacağı üzere bilimsel makalelere kadar sıçradığı görülmektedir. Bu durum ise yeni medya kavramında kuramsal bir boşluk izlenimi yaratmakta ve yeni medyanın sunabileceği erdemlerin tam olarak anlaşılmamasına neden olmaktadır. Bu çalışmada bir taraftan medya kavramı kuramsal olarak açıklanırken diğer taraftan da yeni medya ne değildir sorularının cevapları verilip yeni tartışmalar açılmıştır. Yeni medya kavramındaki yeni, eski kavramı üzerine değil, geleneksel medya kavramı üzerine yapılandırılmıştır. Kavram yeni ile eskinin bir ayırımı üzerine değil, etkileşimli, çevrimiçi sayısal teknolojiler ile, etkileşimiz çevrimdışı teknolojiler üzerine oturmuştur. Yeni medyayı 6 önerme ile tanımlayabiliriz; 1 – Yeni medya bir internet kültürü değildir: Yeni medya ağ iletişim teknolojilerinin yeni kültürel nesneleriyle ilgilenirken; internet kültürü bu konuyla doğrudan ilgilenmemektedir. 2 – Yeni medya bilgisayar teknolojisini dağıtım kanalı olarak kullanır. 3 – Yeni medyada sayısal veri yazılımlar tarafından kontrol edilir. 4 – Yeni medya mevcut kültürel uygulamalarla yazılım uygulamalarının bir karışımıdır. 5 – Önceden manuel ya da başka tekniklerle uygulanan algoritmalar bilgisayarlar sayesinde çok hızlı bir şekilde uygulanır. 6 – Her yeni modern medya ve iletişim teknolojilerinde, eşlik eden bir estetik yaklaşım vardır. Yeni medya, bünyesinde pek çok unsuru barındıran, sınırları ve etkileri geniş bir kavramdır. Yeni medya kavramıyla, geleneksel medyadan farklı olarak, sayısal tabanlı, iletişim kuran unsurların arasında eş zamanlı ve geniş kapasiteli, karşılıklı ve çok katmanlı etkileşimin yüksek hızda gerçekleştiği, çoklu-ortam yapısına sahip iletişim araç ve kanalları kastedilmektedir. Hayatın içinde geleneksel medyanın kapladığı yeri ve zamanı, giderek daha fazla ikame etme eğiliminde olan yeni medya; artık kişilerarası iletişimden ticarete, siyasetten eğitime, spordan sağlığa yaşamın hemen her alanında oldukça etkin bir şekilde kullanılmaktadır. Yeni medyanın temelini oluşturan bu yeni iletişim teknolojileri günümüzde ekonomiden sağlığa, eğitimden hukuka, bireysel ilişkilerden toplumsal ilişkilere ve haberleşmeye kadar birçok alanda kolaylıklar sağlamasının yanında bir o kadar da sorumluluklar getirmektedir. Bu da bizleri yeni medya araçlarını kullanmada daha dikkatli ve bilinçli olmayı, hassasiyetleri göz önüne alarak sorgulamaya sevk etmektedir, hatta zorunlu kılmaktadır. Yeni iletişim teknolojileri aracılığıyla mesaj bombardımanının en üst düzeyde yaşandığı günümüzde, gerek kurumlar, gerek insanlar birtakım çalışmalara farkında olarak ya da olmayarak duyarsızlaşmaktadır. Bu duyarsızlık beraberinde farklı davranışları geliştirmekte, insanları yeni arayışlara, yeni iletişim ortamlarına yönlendirmektedir. Günümüzde yeni iletişim ortamları, özelikle internet, modern iletişim sisteminin en büyük destekçisi olmaktadır. 1970’lerde başlayan ve 1990’lardan sonra hızla devam eden internet kullanımı, web sitelerinin, portalların yaygınlaşmasıyla kullanıcı sayısını artırmış, 2000’li yıllarda sosyal medyanın işlerlik kazanmasıyla her kesimden insanı ilgilendirecek noktalara ulaşmıştır. Yeni medyada hız, görsellik ve sunum ön plandadır ve bu medyayı kullananlar da buna uygun bir forma bürünürler. Bu kullanıcıların değişen okuma alışkanlıkları, çabuk sıkılmaları, görselliğe önem vermeleri ve hızın belirlediği rekabet ortamının bir parçası olmaları nedeniyle yeni medyada üretilen içeriğin ve sunum biçiminin oldukça önemli olduğu düşünülmektedir (Bulunmaz, 2015: 322). Yeni nesil kullanıcılar, alıcı konumundan çıkmış ve daha proaktif bir yapının parçası olmak istemektedir. Bunun için yeni medyanın içeriklerini hedef kitlenin özelliklerine ve isteklerine uygun olacak şekilde teknolojinin avantajlarını kullanarak hazırlamak ve sunmak artık bir zorunluluk olarak değerlendirilmektedir (Bulunmaz, 2015: 331). Yeni medyanın sunduğu; emailler, web-siteleri, bloglar, paylaşım sayfaları, vb. ile tecrübe ettiğimiz ağlar; “yeni teknoloji”den ziyade toplumsallığın sanal alanda bir devamı olarak görülebilir. (Erdoğan, 2013:207) Hatta bu sanallıklar, çoğu zaman insan hayatında fiziki mekanlar ve toplumsal tecrübelerden daha çok yer tutmaktadır. Yeni iletişim teknolojileri insanlara, düşüncelerini ve eserlerini paylaşacakları olanaklar yaratan, paylaşım ve tartışmanın esas olduğu bir medya sunmaktadır. Sosyal medya olarak adlandırılan bu sanal ortam, kullanıcı tabanlı olmasının yanında kitleleri ve insanları bir araya getirmesi ve aralarındaki etkileşimi arttırması bakımından önem taşımaktadır. Yapılan araştırmalar insanların, bu sanal gerçeklik içinde gün geçtikçe daha fazla vakit harcadıklarını, bu sanal gerçeklik içinde gerçek yaşam ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştıklarını ve yine bu sanal gerçeklik içinde yeni bir dünya kurarak yaşadıklarını göstermektedir. Kimi zaman sanal dünyayla, gerçek dünya arasındaki sınırın belirsizleştiği de gözlenmektedir. Öyle ki bu dünyada arkadaş bulma, bu dünyadaki insanlarla sosyal ve siyasi düşünce alışverişinde bulunma; hatta bu dünyadan birileriyle tanışıp evlenme gibi ciddi kararlar alınabilmektedir. Özellikle gençler arasında kullanım değeri bakımından hızlı bir yükseliş gösteren sosyal medya, diğer yandan da günümüzün geleneksel medyasına rakip olmakta; hatta kimi zaman tehdit eder duruma gelmektedir. Sosyal medya yeni medya kapsamında ele alınmaktadır. Dolayısıyla, bilgisayar teknolojileri ile bağlantılı olarak ortaya çıkan yeni medya kavramının bünyesinde taşıdığı 3 temel özelliğin, sosyal medya için de geçerli olduğu söylenebilir. Bu özellikler şunlardır: Etkileşim: Yeni medyanın sahip olduğu en temel özellik etkileşimdir. Dolayısıyla, sosyal medyada da etkileşim yoluyla kaynak ve alıcı arasındaki ayrım giderek ortadan kalkmaktadır. Asenkronizasyon (Eşzamansızlık): Yeni medyada olduğu gibi sosyal medya ile de zaman sorunu ortadan kalkmakta ve kullanıcılar paylaşılan bir içeriğe ya da yapılan bir yoruma istedikleri zaman karşılık verebilmektedir. Kitlesizleştirme: Yeni medya kapsamında yer alan birçok araç gibi sosyal medya da, bireyleri kitlesellikten daha çok bireyselliğe yönlendirmektedir. Bundan dolayı kullanıcılar sosyal medya yoluyla hem topluluk halinde iletişim kurabilmekte, hem de birbirlerine özel mesaj göndermek suretiyle kişilerarası düzeyde bağlantı kurabilmektedir. Yeni medya bütün iletişim araçlarının ilk ortaya çıkışında olduğu gibi büyük beklentilere neden olmuş, yeni iletişim teknolojilerinin sağladığı olanakların geleneksel medyaya alternatif olabileceği, hatta yeni medya ile kamusal alanın yeniden inşasının bile mümkün olabileceği düşünülmüştü. Bu beklentileri bütünüyle henüz yerine getiremese de yeni medyanın, milyarlarca kişinin etkileşimli iletişimine olanak sağlaması, şirketlerin ve kurumların kitlelerle iletişim kurarak etkili tanıtım ve halkla ilişkiler faaliyetleri için ortam yaratması gibi çok çeşitli işlevleri olmuştur. Yeni Medya ve İletişim; Kitle iletişim araçlarının bir dönüşüm geçirdiği ve bu dönüşümün etkilerinin çok hızlı yayıldığı bir gerçektir. Teknoloji ile aracılanan iletişim farklı formlarında aynı pencereye doğru açılmaktadır. Asenkronizasyon, etkileşim gibi yeteneklerle gelen yeni iletişim ortamları, mobil ve çoklu görevler üstlenebilen araçlar ile kullanıcılara farklı deneyimler sunmaktadır. İletişim teknolojilerinin dijitalleşmesiyle birlikte bireylerin iletişim etkinliklerindeki zaman ve uzam kısıtı ortadan kalkarak, tek yönlü iletişim etkinliği etkileşimli bir yapıya dönüşmüştür. Özünde dijitalleşmeyi barındıran yeni teknolojiler “teknolojik yakınsamanın” etkisiyle bir iletişim teknolojisinin tek bir işlevi yerine getirmek için kullanılma kısıtlılığını da ortadan kaldırmıştır. Bu teknolojik gelişmeler onlarca yıldan beri kullandığımız ve günümüzde geleneksel olarak adlandırdığımız iletişim teknolojilerinin özelliklerini ve kullanımlarını da değiştirmişlerdir. Yakınsama kavramını “dijitalleşmenin etkisiyle farklı iletim ağları aracılığıyla iletilen farklı içeriklerin ve hizmetlerin etkileşimli bir şekilde iletim kopukluğu olmaksızın, telekomünikasyon, yayıncılık ve bilişim sektörleri arasındaki sınırların kalkması sonucunda farklı cihazlardan alınabilmesi” olarak tanımlanabilmektedir. İletişim teknolojilerindeki gelişmeler dünyadaki kültürlerin ve kimliklerin karşılaşma olasılığını her geçen gün daha da artırmaktadır. Geçmişte herhangi bir yerde meydana gelen bir olayın dünyanın geri kalan bölgelerinde duyulması genellikle haftalar hatta aylar alırken, bu gecikmeden dolayı olayın etki boyutları kısıtlı kalmaktadır. Günümüzde ise tamamen tersi bir durum söz konusudur ve herhangi bir yerde yapılan bir açıklama birkaç saat sonra dünyanın her tarafında etkisini hissettirebilmektedir. Yeni iletişim teknolojileri ile yeryüzünde kültürel, bilimsel, siyasal ve sosyal mübadelelerin hızı artarak engellenemez hale gelmiştir. Çünkü insanlar sınır tanımayan yeni iletişim teknolojileri ve iletişim ağları ile oturduğu yerden bütün dünyayı takip edebilecek imkana sahiptir. Yeni medya kavramı iletişim kuramları tarihi içinde defalarca kullanılagelmiştir. Her yeni teknoloji, sadece ortaya çıkardığı yeni teknik olanaklardan dolayı değil, bu yeni teknik olanakların sağladığı yeni iletişim süreçleri ve yeni iletişim kültürü nedeniyle de “yeni medya kavramı ile anılır olmuştur. Yeni, eski ile olan bir karşılaştırma, eski ile sonradan geliştirilen arasındaki farklılık ve bu farklılıkların toplumsal kullanım süreçleri içinde tanımlanır. Beville (1948) televizyon, radyo ve faksimile gibi iletişim ortamlarını birer yeri medya olarak tanımlandığında tarih 1948 yılıdır. Marvin (1988), elektrik ve elektronik teknolojisinin yeni kullanım alanlarını ifade ederken yine benzer bir ifadeyi kullanır; oysa 2000’li yıllara kadar yeni olma durumu birçok iletişim teknolojisi için defalarca kullanılmış ve bir o kadar daha kullanılmaya adaydır. Her yeni iletişim teknolojisinin bir öncekine göre yeni olarak tanımlanması bu nedenle oldukça sıklıkla görülen bir tanımlama biçimidir. Yeni binyıla yeni medya oluşumları eşliğinde girilmiştir. Çok kısa sürede alışıldık kitle iletişim ortam ve araçlarından farklı sistemler hayatımızın rutinine dâhil olmuştur. Bugün bizler, cebimizde ya da çantalarımızda taşıdığımız araçlarımız ile geniş bir yelpazeye yayılan iletişim hizmetlerini alıyor, akışlara dâhil oluyoruz. Yeni medyadaki “yeni” yalın bir şekilde bu hizmetleri ve akışları anlamada ayırıcı bir terim olarak karşımıza çıkmaktadır. Diğer taraftan “yeni”ye dönüşüm sürecinin ardındaki gerçekler ile değerlendirildiğinde yeni medya daha farklı ilişkiler ağına yaslanan süreçleri temsil etmektedir. Birçokları bu sistemlerin daha özgür daha demokratik toplumlara dönüşüm için gerekliliğini ve desteğini savunmaktadır. Fakat bu sistemlerin doğmasına yol açan gelişmeler ve politikalar göz önüne alındığında beklentilerin gerçekliği bulanıklaşmaktadır. Yeni liberal politikaların yayılmacı siyasası ile şekillenen enformasyon toplumları ile örtüşen yeni medya, dayandığı inovatif eğilimlerin çıktısı olarak görüldüğü takdirde küresel kapitalizmin kendini meşrulaştırdığı bir sisteme dönüşmektedir. İnsanlık bugün, örgütsel bilgi, kişisel yaratıcılık ve öğrenme kapasitesinin, değer kaynakları olarak ve sermaye ve işçiliği bir yana iten bir ağ toplumunda yaşamaktadır(Taatila vd., 2006: 312). Bu ağ toplumunu temelde yeni iletişim teknolojileri oluşturmakla beraber, insanlığın bu sanal ortamda yeni bir iletişim çabası gösterdiğini söylemek de mümkündür. Bu çaba özellikle sosyal ağlarda çok açık bir şekilde görülmektedir. Sosyal ağlar, kitlelerle bağlantı kurmak için sistemde zorunlu bulunan profilin paylaşılmasına olanak tanıyan, bir bağlantıyı paylaşanlarla diğer kullanıcıların listesinin birbirine eklemesi ve aynı zamanda sistemde bulunan her bir kişinin birbirilerini görmesini sağlayan web tabanlı servis olarak tanımlanmaktadır. Downes’a (2005) göre sosyal ağlar ilişkiler seti tarafından bir araya getirilen kişisel bağların birleşimine denilmektedir(Downes, 2005: 411). Bir sosyal ağ bir dizi insanın, kurumun ya da arkadaşlık, çalışma ya da bilgi değişimine ilişkin diğer sosyal ilişkide bulunan gruplar ve uzmanlığı, kaynakları ve bilgiyi paylaşarak, arzu edilen sonuçları başarmak için etkileşimler olarak tanımlanmaktadır(O’Murchu vd., 2004: 9). Yeni medyayı geleneksel medyadan ayıran en önemli özelliklerinden diğer bir tanesi de iletişim sürecinde karşılıklı etkileşime olanak tanımasıdır. Etkileşim yeni medyanın ana karakteri olarak düşünülmektedir. Yeni medya, kullanıcısını enformasyonun pasif bir tüketicisi yerine aktif bir tüketicisi yapma eğilimi içerisindedir. Bunu gerçekleştirmek için de yeni medya, kullanıcısını sistem ile etkileşim içerisinde olmaya teşvik ederek kullanıcılar ve enformasyon üreticileri arasında çevrimiçi ortamda etkileşimli linkler sağlar. Yeni medya, kitle iletişimi için tüm diğer teknolojilerden daha çok enformasyonun iletilebilmesini, arşivlenmesini ve sınırsız veri depolanmasını mümkün kılar. Sosyal ağlar, ağ toplumunun yapılanmasında yeni iletişim teknolojilerinin toplumsallaşma için en yetkin olarak kullanıldığı öğelerin başında gelir. Bireylerin bireysel ve toplumsal iletişim ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulmuş olan bu yeni iletişim ortamları, paylaşım, ortak ilgi alanlarını keşfetme, yeni kişiler ile tanışma ve yeni ilişkiler kurabilme, var olan ilişkilerini ağ üzerinden sürdürebilme, gerektiğinde kişisel haberleşme ortamları oluşturabilme ve bu ortamların sürdürülebilirliğini sağlama, anlık bireylerarası iletişim ihtiyaçlarını karşılama gibi farklı işlevleri yerine getirebilme becerilerine sahiptir. Sosyal ağlar sayılan bu ve benzeri ihtiyaçların tamamını ya da bazılarını karşılayabilecek özellikler içerir. Sosyal ağlar güçlü yapıları ile bireylerin bir araya toplanabilecekleri, gruplar oluşturabilecekleri, çevrimiçi altyapıları hazırlayabilecekleri ve bu iletişim etkinliklerinin sürdürülebilirliğini destekleyebilecekleri bir yapı içinde tasarlanmıştır. Sosyal ağların toplumsallaşma konusundaki bir başka özelliği ise kişiselleştirilebilir olmasında yatar. Kişiselleştirilebilen ağlar ile birlikte her kullanıcı kendine özgü iletişim ortamını yaratabilme, kendine özgü iletişim pratiklerini geliştirebilme şansını elde eder. Bu durum ise, bireylerin iletişim ortamlarını kendi ihtiyaçları doğrultusunda şekillendirebilmesi anlamına gelir. İşte bu özellik, ağ toplumunu geleneksel medyaya özgü toplumsal yapılanmadan çok daha farklı bir yöne doğru götürür. Yeni medya kavramı; yeni iletişim teknolojilerindeki değişimlerin gözlemlendiği etkileşimli kitle iletişim araçlarını tanımlamaktadır. Yeni medyayı geleneksel medyadan ayıran temel özellikler etkileşim, kitlesizleştirme ve eşzamansızlıktır. Bu özellikleri nedeniyle yeni medyayı tüketen bireyler kullanıcı olarak tanımlanmaktadır ve geleneksel medyaya göre daha aktif bir konumda yer almaktadırlar. Yeni medyada etkileşim farklı şekillerde gerçekleşebilmektedir. Birey-birey etkileşimi: iletişim teknolojisi aracılığıyla birbirlerinden zaman ve uzam bakımından uzak olan iki bireyin sözsüz, sözlü, yazılı veya görüntülü bir iletişim sürecini gerçekleştirebilmesidir. İki bireyin 3G bağlantısı ile cep telefonuyla görüntülü görüşmeyi gerçekleştirmesi, veya elektronik posta ile bireylerin ileti alışverişinde bulunması Birey-kitle etkileşimi: kullanılan iletişim teknolojinin imkan verdiği ölçüler doğrultusunda, zaman ve uzam farkı gözetmeksizin bireylerin iletişim sürecini yönlendirme olanağına sahip olduğu etkileşim türüdür. Bir birey tarafından gönderilen görsel, işitsel veya her ikisini de kapsayacak şekilde gönderilen bir ileti her hangi bir yer ve zamanda olan farklı bireylere ulaşmaktadır. İletiyi alan bireylerin verdiği geribildirim doğrultusunda iletişim süreci yönlendirilmektedir. Örneğin: sosyal medya ortamlarında paylaşılan bir videoya farklı bireylerin yorum yapması Birey-teknoloji/içerik etkileşimi: bireyin iletişim teknolojisi ile etkileşimini tanımlamaktadır. Birey iletişim teknolojisinin içeriğini kendi istekleri, gereksinimleri beklentileri ve ilgileri doğrultusunda yönlendirmektedir. Örneğin: dijital ortamlarda oynanan oyunlar. Birey oyunu kazanmak için kullandığı iletişim teknolojisinin kumanda aygıtı, klavyesini kullanmaktadır. Bireyin verdiği komutlar doğrultusunda oyundaki görüntüler, hareketler değişmektedir. Sonucu belirleyen komutu veren bireydir. Bu etkileşim türü sistem sağlayıcıların sunduğu sınırlılıklar dahilinde gerçekleşmektedir. Yeni medya kullanıcısının tavrı geleneksel izler kitlesinden çok farklıdır. Bazıları internet üzerinden iletişim kurarken, eğlenirken, oyun oynarken bazıları da araştırma yapar. Yeni medya için coğrafi engel diye bir sorun yoktur, çünkü internet küresel bir araçtır. Yerel haberler ya da tarım ürünleri bile yerel medyayla ve pazarla sınırlı değildir. Sosyal medyanın etkileşimli iletişim imkânı, bireyi içinde yaşadığı toplum ve devletle ilişkilerinde edilgen (pasif) olmaktan çıkarıp, etken (aktif) bir konuma yükseltmiştir. Bu durum, birey-aile, birey-toplum, birey-devlet ilişkilerinin geleneksel kodlarını bozmuş ve bu ilişkileri birey merkezli olarak yeniden şekillendirmiştir. Sosyal medya, artık insanlar için haberleşme ve iletişim aracı olmanın ötesine geçerek, bir sosyalleşme ve kendini ifade edebilme, içinde yer aldığı her düzeydeki örgütlü yapılara katılma platformlarına dönüşmüştür. İletişim denilince, ilk olarak iletişim araçları ve onlarla kurulan bağlantılar akla gelse de çeşitli sesler, hareketler ya da simgeler aracılığıyla sağlanan haberleşme ve bilgi aktarımından, aile içi ilişki tarzlarına kadar insanlar arasında gerçeklesen her türlü duygu, düşünce ve enformasyon paylaşımı bir çeşit iletişim olarak kabul edilmektedir. İletişim teknolojilerinin gelişiminin bu kadar hızlı olmasına ve yeni medya ile birlikte iletişimin zaman mekan sınırı tanımamasına rağmen, iletişim araçlarının yaşantımızdaki dönüştürücü işlevi konusundaki gelişmeler nasıldır? Daha çok bilgili mi olduk? Daha çok mu düşünmeye başladık? Demokrasimiz mi çok gelişti? Dünyanın zenginliği dünyadaki bütün insanlara mı dağıldı? Refah arttı mı? Daha eşitlikçi toplumlar mı meydana getirdik? Bu sorulara bilim adamları, düşünürler, yazarlar pek de olumlu yanıt vermiyor. İnsan duyguları ve düşünceleriyle ön plana çıkan bir varlık olup iletişim olgusuna her dönem ihtiyaç duymuştur. İletişim aracılığıyla bireyler birbirlerini anlayabilmekte, sorunlarını aktarabilmekte ve mevcut sorunlara etkili çözümler üretebilmektedirler. Kısacası iletişim olgusu, insan hayatının tam da merkezinde yer almaktadır. İnsanlığın varoluşundan bu yana süreklilik gösteren iletişim her alanda, her koşulda ve farklı birey ve gruplar arasında insan hayatında yer etmiştir. İnsanlar bilgilerini, tecrübelerini, düşüncelerini, duygu ve hislerini iletişim aracılığıyla diğer bireylerle paylaşırlar. İletişim kurmak her bireyin olmazsa olmaz bir ihtiyacıdır. İnsanların içinde bulunduğu çevre, hayat koşulları, yaşadığı olaylar, kişilikleri vb. iletişim sürecini farklı yönde etkilemektedir. İletişim olgusunun insanlık tarihi adına yeri ve önemi yadsınamaz derecede büyüktür. Toplumsal bir varlık olan insan, farkında olarak ya da olmayarak birbiriyle sürekli iletişim kurmakta, meramını kimi zaman sözcüklerle, kimi zaman jest ve mimikleriyle aktarabilmektedir. Mağara duvarlarına çizilen figürlerle başlayan iletişim süreci, bugün yeni medya ile farklı bir boyut kazanmış; kapsamlı ve bir o kadar da karmaşık bir yapıya bürünmüştür. Bir toplumsal ilişkiler sistemi olarak; kişiler arası iletişim, grup iletişim, örgüt iletişimi, toplumsal iletişim, grup ilişkilerinin yapısına göre; biçimsel olmayan/yatay iletişim, biçimsel/ dikey iletişim, kullanılan kanallara ve araçlara göre; görsel iletişim, işitsel iletişim, görsel işitsel iletişim, dokunma ile iletişim, telekomünikasyon, kitle iletişimi ya da doğal araçlarla iletişim, yapay araçlarla iletişim, kullanılan kodlara göre; sözlü iletişim, yazılı iletişim, sözsüz iletişim, zaman ve mekan boyutlarında; yüz yüze iletişim, uzaktan iletişim olarak sınıflandırmaktadır. Ancak, daha basite indirgenirse, kendi kendine iletişim, kişiler arası iletişim ve kitle iletişiminden bahsetmek olanaklıdır. Toplumsal yaşamda yeni iletişim teknolojilerinin etkisi ve gelişimi giderek artan bir hızla önem kazanmaktadır. Toplumun hızla değişmesi ve yeni medyanın değişimde önemli rol oynaması söz konusudur. Dijital iletişim ve yeni medya kavramları artık günlük yaşantımızın bir parçası haline gelmiştir. Toplum içinde yeni medyanın etkisini her alanda görmekteyiz. Yeni medya, ekonomi, siyaset ve iletişim pratiklerini değiştirmiş durumdadır. İletişim bilimleri alanında eğitim alan kişilerin bu yeni medya ile ilgili bilgi ve becerilerini geliştirmeleri önem taşımaktadır. Dijital iletişim ve yeni medya kavramları üzerinde çalışmak, güncel yaklaşımları yakalanmak ve dijital iletişim yöntemlerini geleceğe taşıyacak anlayışı geliştirmek, iletişim alanında yeterli olabilmek için gereklidir. Yeni medyanın tanınması ayrıca bu yeni teknolojinin etkileri hakkında bir farkındalık geliştirilmesini sağlamaktadır. İletişim teknolojisindeki gelişmelerin toplumsal alanda giderek gündelik hayatın vazgeçilmezleri haline gelmesi ve buna bağlı olarak yaygınlaşması, yeni neslin internette bir yaşam formu oluşturması, yazı, ses, fotoğraf, video ve benzeri görüntü dosyalarının ayrı ayrı ya da bütünleştirilerek oluşturulan bir mesajın aynı anda binlerce kişiye ulaştırılmak suretiyle geleneksel medyaya oranla daha kısa ve daha az maliyetli bir biçimde kitlesel bir etkinin oluşturulmasını mümkün kılması, medya şirketlerini internete yatırım yapma yönünde adımlar atmaya itmiştir (Yıldırım, 2010: 233). Kitle iletişim araçlarının ve dolayısıyla iletişim ve medya dünyasında kullanılan her tür teknolojik araçların tutum değişikliğine sebep oldukları bilinen bir gerçektir. Yeni medyanın kendi toplumsal yapılanmasının yanında, 2000’li yılların toplumsallaşma ortamlarından biri de sosyal ağlardır. Sosyal ağlar, var olan toplumsallaşma geleneklerinin yanında, kendine özgü toplumsallaşma geleneklerinin de oluşmasını sağlarlar. Ağ üzerinden toplumsallaşma biçimlerinin, geleneksel toplumsallaşma süreçlerine göre kendine özgü karakteristiği bulunmaktadır. Bu karakteristiğin ilk özelliği, zaman mekan sınırsız iletişim biçimleri, zaman mekan sınırsız sosyalleşme süreçleridir. İletişim piyasası sermaye birikimi sağlamaya yarayan artı değer üretiminin gerçekleştiği ticari bir alandır. Yeni medyaya ekonomi politik yaklaşımla katkı sağlayan bazı düşünürler, iletişim alanını üretimin kapitalist tarzı ile birlikte değerlendirmektedir. Üretimin kapitalist tarzı piyasalarda görülen malların değişimi, kârın üretimi, sermaye birikimi, üretim araçları ve güçleri gibi bir dizi ilişkiler setini barındırmaktadır. Garnham’a göre (2011, 39) medya ortamında semboller birer ticari ürün (meta) formunda kapitalist piyasa koşulları altında üretilip dağıtılmakta ve tüketilmektedir. Garnham iletişim alanını piyasa sistemi ve sahiplik açısından incelerken uydu veya kablolu, analog veya sayısal yayıncılığın bütününü kastederek açıklamaktadır. Piyasa hakimiyetini elinde tutan ve tüketici taleplerini yönlendirebilecek sınırlı sayıda medya şirketi bulunduğunu ifade eden Garnham, ağların da tekel örneği olduğunu belirtmektedir (2000, 54, 60). Garnham’ın (2011, 53) değerlendirmesinde ağlar etrafında yapılanan ekonomik çıkarlar liberal paradigmada ileri sürüldüğü gibi sadece tüketici tercihleri tarafından yönlendirilmez, üretimin ihtiyaçlarına göre de belirlenmektedir. Yeni medyada enformasyon, ürün ve hizmetler elde edilen artı değer üretiminin işlemesini sağlamaktadır. Sermaye sahipleri yeni iletişim teknolojilerini tüketici davranışlarını yönlendirmek, arz-talep dengesini ve kâr oranlarını kontrol altında tutmak için kullanmaktadırlar. Mansell’e göre (1999, 155), önceki tekel şirketlerin piyasadaki egemen pozisyonu üretim, dağıtım ve tüketim döngüsünün tekrar ve tekrar diyalektik bir biçimde devam ettirilmesiyle egemen kılınmaktadır. İletişim araçlarındaki hızlı değişim şüphesiz kişilerarası iletişime etki ettiği gibi toplumsal etkileşim tarzının da yeniden üretilmesine yol açmaktadır. İletişim interaktif ve çok boyutlu bir süreç dâhilinde ivme gösterirken toplumsal etkileşim ise birliktelik içeren altyapı ve ortak bir temel inşasına dayalı üretim yerine anlık, şimdilik, geçici ve uçucu bir forma doğru yeniden üretilmeye başlamaktadır. Bu yeni etkileşim modeli ise sahip olunan sosyal ağları kasteden sosyal sermayeyi de belli bir yönde etkilemektedir (Çötok, 2015:417). Yeni medyanın oluşturduğu iletişim olanaklarına kitle iletişim süreci perspektifinden bakan ilk araştırmalar konuya daha çok bilgisayar teknolojisini temel alarak yaklaşmışlar ve bu süreci “Bilgisayar Aracılı İletişim” (Computer Mediated Communication) sözcükleriyle kavramlaştırmışlardır. İnterneti bu yapılanmayla ilişkilendirerek ele alan bir başka yaklaşım ise konuyu “İnternet Tabanlı, Bilgisayar Aracılı İletişim” (Internet Based, Computer Mediated Communication) kavramıyla ifade etmektedir. Yeni binyıla yeni medya oluşumları eşliğinde girilmiştir. Çok kısa sürede alışıldık kitle iletişim ortam ve araçlarından farklı sistemler hayatımızın rutinine dâhil olmuştur. Bugün bizler, cebimizde ya da çantalarımızda taşıdığımız araçlarımız ile geniş bir yelpazeye yayılan iletişim hizmetlerini alıyor, akışlara dâhil oluyoruz. Yeni medyadaki “yeni” yalın bir şekilde bu hizmetleri ve akışları anlamada ayırıcı bir terim olarak karşımıza çıkmaktadır. Diğer taraftan “yeni”ye dönüşüm sürecinin ardındaki gerçekler ile değerlendirildiğinde yeni medya daha farklı ilişkiler ağına yaslanan süreçleri temsil etmektedir. Yeni medyanın diğer kitlesel iletişim araçlarının genelinde yerleşik olan bazı yapısal unsurları barındırdığı görülmektedir. Kapitalist piyasa sisteminin işleyişi, enformasyonun metaya dönüşmesi, ticarileşme ve yoğunlaşma faaliyetleri, dolayısıyla var olan eşitsizliklerin ve hiyerarşik güç ilişkilerinin yeni biçimler kazanması yeni medya ortamında devamlılık arz eden unsurlardır. Yeni medya geleneksel medyaya kıyasla daha gelişkin özelliklerle donatılmış olmakla birlikte kapitalist sistem içerisinde bir araçsal konum edinmiş ve öncelikle bu yapının ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde düzenlenmiştir. Bir merkezden birçok noktaya veya bir merkezden diğerine eşanlı olarak ileti aktarımını (görsel-yazılı) sağlayan yeni medya, kullanıcılarına küresel boyutta bağlantı ve etkileşim olanağı sunmaktadır. Yeni iletişim teknolojileri aracılığıyla mesaj bombardımanının en üst düzeyde yaşandığı günümüzde, gerek kurumlar, gerek insanlar birtakım çalışmalara farkında olarak ya da olmayarak duyarsızlaşmaktadır. Bu duyarsızlık beraberinde farklı davranışları geliştirmekte, insanları yeni arayışlara, yeni iletişim ortamlarına yönlendirmektedir. Günümüzde yeni iletişim ortamları, özelikle internet, modern iletişim sisteminin en büyük destekçisi olmaktadır. 1970’lerde başlayan ve 1990’lardan sonra hızla devam eden internet kullanımı, web sitelerinin, portalların yaygınlaşmasıyla kullanıcı sayısını artırmış, 2000’li yıllarda sosyal medyanın işlerlik kazanmasıyla her kesimden insanı ilgilendirecek noktalara ulaşmıştır. Yeni medyanın ortaya çıkması günlük hayattan, ekonomiye dek birçok alanı önemli ölçüde etkilemiştir. Yeni medya günümüzde kuşkusuz diğer kitle iletişim araçlarını da etkiler duruma gelmiştir. Bu etki diğer kitle iletişim araçlarının etkinliğini sınırlaması, genişletmesi ya da ona entegre edilmesi biçiminde ortaya çıkmaktadır. Yeni medya ile gelen ve hayatlarımızı kolaylaştırmanın ötesinde daha özgür iletişim ortamları sunduğu düşünülen iletişim ortamları, işleyişleri açısından küresel pazarın genişlemesi ve devamlılığının sağlanması ile bir noktada bağlanmaktadır. Düşük bütçelerle ve eskiye nazaran daha basit teknik yapılanmayla kurulabilecek yayıncılık organizasyonlarına ve etkileşimli bir kitle iletişim sürecinin oluşmasına olanak tanımakla birlikte yeni medyada kontrol hala alt yapı gelişimini ve denetimini kontrol eden organizasyonların örtük ya da açık şekilde elindedir. Yeni medya da kendisinden beklenen toplumsal gelişmede, dünyanın egemenler lehine işleyen düzenini değiştirmede bir çırpıda büyük değişimler sağlayamasa bile günümüz dünyası yeni medyadan öncekinden farklıdır. Özellikle bireysel kullanımı ve etkileşimli olması, kötüye kullanmaya imkan verse de geleneksel medyada yer almayan adaletsiz uygulamalara ilişkin haberlerin bir anda geniş kitlelere duyurulması, herkese yeni medya ortamlarında yaratıcı, özgün çalışmalarını geniş kitlelerle paylaşma imkanı tanıması gibi örneklerde olduğu gibi sayısız alanda insanlığa katkı sunmaya devam etmektedir. Getirdiği bütün olumlu uygulamalara rağmen yeni medyanın sayısal teknolojinin imkanlarını bütünüyle değerlendirebildiğini, sözgelimi, geleneksel medya olmayan yepyeni özgün içeriklerle başka bir iletişim ortamı yarattığını ileri sürmek de zordur. Ancak yeni medya henüz emekleme aşamasındadır, yakın bir gelecekte, geleneksel medyanın yaşamını tehdit ettiği görüşleri giderek artmaktadır, şimdiden basılı olarak yayınına son verip sayısal olarak yani yeni medya ortamında yaşamını sürdürmeye karar veren gazeteler vardır. Sosyal medya, sürekli güncellenebilmesi, çoklu kullanıma açık olması, sanal paylaşıma olanak tanıması vb. açısından en ideal mecralardan biri olarak kendini göstermektedir. İnsanlar sosyal medyada günlük düşüncelerini yazmakta, bu düşünceler üzerine tartışabilmekte ve yeni fikirler ortaya koyabilmektedirler. Ayrıca kişisel bilgilerinin yanında çeşitli fotoğraflar, videolar, paylaşabilmekte, iş arayabilmekte ve hatta bulabilmekte ayrıca sıkılmadan gerçek dünyayı sanal ortamda yaşayabilmektedirler. Yeni medya kendi kanallarını yaratamaya başlamış, çeşitli platformların, sosyal ağların yanı sıra özgün internet siteleri kurulmuş, sosyal medya bireyler arasında en büyük iletişim aracına dönüşmüştür. Bu arada geleneksel medya kurumları da yeni medya ortamlarından kendi faaliyetleri için yararlanmayı yaşamsal sayarak yeni medya alanında da var olmaya başlamıştır. Yeni medya, bütün kamu kurumlarının ve ticari şirketlerin halkla ilişkiler ve tanıtım aracı haline geldiği gibi gazete, radyo ve televizyon kuruluşları için de aynı işlevi yerine getirmeye başlamıştır. Geleneksel medyada yer bulamayan sayısız küçük işletmecinin yeni medya sayesinde kendi iletişim aracına sahip olabilmesi gibi, geleneksel medya ortamında yayın yapan yerel gazeteler, yerel radyo ve televizyon kuruluşları da internet sitelerini kurmuş, hatta bu sayede yerel olmaktan çıkıp uluslararası iletişim ortamında yer alabilmiştir. Öyle ki, yerel medyanın özgün, ilgi çekici bir haberi bir anda dünya gündemine yerleşebilmektedir. Yeni medyanın doğası gereği kullanıcıya sunduğu ileri teknolojik hizmetler, hız, aktif katılım gibi özellikler çerçevesinde geleneksel gazeteciliğin habere ulaşma, haberi işleme ve haberi sunma şekillerinde değişiklikler olduğu gibi, aynı zamanda yeni medyanın yarattığı atmosfere ve geniş kullanım alanına bağlı olarak geleneksel gazeteciliğin haber yayınında içerik dikkate alındığında haberin yeni medya araçlarına dayandırılarak okuyucuya sunulduğu da görülmektedir. Herhangi bir sosyal paylaşım sitesi ile ilgili olarak meydana gelen bir olaydan o sosyal paylaşım sitesine üye olan kişilerin yaşadığı olaylara, ilgi alanlarına bağlı olarak oluşturulan her türlü konu hakkında fikir belirtilebilen forum sitelerindeki bir yorumdan blog sayfalarındaki yazılara ya da video paylaşım siteleri vasıtası ile paylaşılan görüntülerden internet siteleri aracılığıyla yapılan açıklamalara kadar her türlü yeni medya aracı vasıtası ile meydana gelen ya da oluşturulan haber, geleneksel gazeteciliğin haber yayınında etkili konuma gelmiştir. Yeni medya deyince akla son yıllarda hayatımızın vazgeçilmez araçları arasına girmiş olan bireysel olarak kullanabildiğimiz, mesaj alıp verebildiğimiz, başkaları ile iletişimde bulunabildiğimiz iletişim araçları ve ortamları akla gelmekte, günümüzde iletişimin çoğu yeni medya ile gerçekleşmektedir. “Belli başlı yeni medya araçları, mobil iletişim, internet tabanlı medya ve sosyal ‘network’ler de denilen sosyal medyadır.” (Bulunmaz, 2014: 26). Yeni medya, bilgisayardan bilgisayar ağlarına, elektronik mektuptan her türlü bilgisayar donanımlı iletişime, internetten, web 2.0’ye, çevrimiçi habercilikten çevrimiçi sohbete, laflama odalarına, e-ticaret, e-imzadan dijital medyaya, dijital oyundan dijital kültüre, dijital imgelemden avatar (profil ismi)’a, siber uzamdan sanal uzama, sanal gerçekliğe pek çok kavramların hepsini kapsayan ve birleştiren bir kavramdır (Öztunç, 2015: 338). Yeni medyanın en önemli özelliği sayısal teknolojiye dayanmasıdır. Sayısal teknoloji, bilgiyi, yazıyı, grafikleri, fotoğrafları, ses ve görüntüleri sıkıştırıp etkili ve hızlı şekilde başka medya platformlarına iletmeye imkan sağlamaktadır (Lawson-Borders, 2003: 91). “Yeni” olarak belirttiğimiz kavram aslında mesaj değil, bu sayısal ortamdır. Yeni medyanın bütün geleneksel iletişim ortamlarını bir araya getirmesi yeni medya’nın yakınsama kavramı ile ilişkisini ortaya çıkarmıştır. İngilizce “convergence” kelimesinden dilimize çevrilen bu kavram, Türkçede “yakınsama” veya “yöndeşme” olarak kullanılmaka, yakınsama medya ve bilgisayar teknolojilerinin bir araya gelmelerini ifade etmektedir. Bu durum sayısallaşma sayesinde mümkün hale gelebilmektedir. Yeni medyanın özellikleri çeşitli umutlara neden olmuş, doğrudan demokrasiye katkısı olacağını süren görüşler ortaya atılmış, internet ortamının Atina agoralarındaki gibi tüm yurttaşların siyasal sürece doğrudan katılabilmesini sağlayacağı dile getirilmiştir (Tekvar, 2012: 83). Yeni medyanın kendine özgü özellikleri nedeniyle gelişkin bir demokrasiyi sağlayacağı hatta Habermas’ın kavramlaştırdığı “Kamusal Alan”ın yeniden ortaya çıkacağı görüşleri şimdilik gerçekleşmiş görünmemektedir. Yeni medya ile dünyanın bir ucundan diğer ucuna milyonlarca insanın iletişiminin parmak uçlarında olması, haberleşmesi olanakları egemen dünyanın işleyişini değiştirecek güce henüz erişmemiştir ancak milyonlarca insanın anında bilgiye erişimi, farklı düşüncelerin dünya çapında yayılması, kültürel ve ticari alışverişler vb. pek çok gelişme yeni medya sayesinde mümkün olabilmiştir. Yeni medyanın örgüt içi ve dışı iletişim dinamiklerini dönüştürdüğü söylenmektedir. Yeni medya, daha geniş hedef kitlelere hızlı ve etkin erişmede, izleyicilerle daha kolay etkileşime geçmede, iki yönlü ileti akışını sağlamada kurumlara avantajlar sağlamaktadır (Tekvar, 2012: 97). Yeni medya birey ve kurum arasındaki iletişimi bilgilendirmenin ötesine geçirmesiyle çift yönlü etkileşim ortaya çıkmış ve vatandaşlara kurumların daha da erişilebilir olduğu hissini kazandırmıştır (Değerli, 2016). Yeni iletişim teknolojilerinin kullanımı kurumlara, zaman ve mekandan bağımsızlık, bilgi alışverişinde kolaylık, verilerin saklanması, maliyetten tasarruf gibi konularda kazanımlar sağlayarak kurum içi ileti imin kalitesini güçlendirmektedir. Belirli bir kalite hedefine ulaşmak için çaba harcayan kurumlarda çalı anların çabalarının koordine edilmesi, bilgi akışının sağlanması, her tür kurumsal faaliyete işlerlik kazandırılması ancak kurum içi iletişim ile mümkündür. Kurum içi iletişime etkinlik kazandırılması, kurumun çıktıları olan ürün veya hizmetin kalitesini de doğrudan etkilemektedir. Yeni ileti im teknolojileri ise, kurum içi iletişimde sağladığı kazanımlarla insan odaklılık, sürekli e itim ve sürekli gelişme, katılımcılık, paylaşım ve liderlik unsurlarıyla şekillenen kalite olgusuna ulaşmada önemli bir rolü üstlenmektedir. Yeni ileti im teknolojileri doğru, yerinde ve bilinçli biçimde kullanıldığında kurum içi ileti imin ve buna bağlı olarak da kurumun çıktıları olan ürün/hizmetin kalitesini yükseltmektedir. Yeni medya her geçen gün kullanım alanlarını geliştirmektedir. İnternet hızında yaşanan artış hem geniş bant internet kullanımında bir rahatlık sağlamakta hem de interneti insanların vazgeçilmezi yapmaktadır. İnternet teknolojilerinde yaşanan bu değişim multimedya özelliklere sahip ve bireyselciliği ön plana getiren sosyal medyayı da ön plana getirmektedir. Artık dünyanın en çok takip edilen siteleri sosyal medya platformlarının sahip olduğu internet siteleri olmuştur. İnsanların buluştuğu ve kendi dünyalarını inşa ederek bir yeni dünya haline getirdiği yeni medyada var olmak geleneksel medyada faaliyet gösteren tüm mecralar için bir zorunluluk olmuştur.. Sosyal medya günümüzde, “alternatif medya” ya da tekelleşmeye, küreselleşmeye karşı olan bireylerin kendi haberlerini kendilerinin yazıp ürettiği bir kitle iletişim aracı ya da ifade biçimi olarak ortaya çıkmıştır. Geleneksel yazın biçim değiştirmekte günümüz teknolojik gelişmeleri ile yaşadığı çağa ayak uydurmaktadır. Yazın dünyası, hiçbir dönemde bu denli kökten değişimler geçirmemiştir. Bunun en önemli nedenlerinden biri iletişim ve yayın aşamasında teknolojinin yarattığı ve sağladığı kolaylıktır. Yazın dünyası günümüzde yeni açılımlar yaparak güzel sanatlar, elektronik ortamlar ve medya gibi farklı disiplinlerle birlikte yeni çalışma alanları bulmuş, başka bir deyişle yeni bir ivme kazanmıştır. Bu alanlardan biri de hiç kuşkusuz internet dünyasında artık yaşamımızın bir parçası olan hipermetin sistemleridir. Günümüz elektronik ortamlarda, bu sistemlerin çoğunlukla bir arada kullanıldığı görülmektedir. Medyalar arasılık diye tanımlayabileceğimiz bu yöntemle geleneksel okur tipinden farklı olarak ses, görüntü, metin ve grafik öğelerinden oluşan hipermetni okumaktayız (Asutay, 2009:64-65). Yeni medya bir sosyal etkileşim ortamıdır. İnsanların diyalog kurup, fikirlerini, bilgilerini paylaşabileceği, üreticinin de tüketicinin de kullanıcı olduğu, kullanıcının sürekli iletişimde bulunduğu bir medya türüdür. Yeni medyanın bugüne kadar bilinen medya türlerinden başlıca farkı, en az iki yönlü ve eş zamanlı bilgi aktarımına dönmesidir. Yeni medya internetin ve cep telefonları gibi yeni iletişim araçlarının sağladığı imkânlarla zaman ve mekân sınırlamasını ortadan kaldırmıştır. Bu şekliyle yeni medya eğlenceden eğitime, işten yardımlaşmaya kadar pek çok alanı etkisi altına almıştır (Karlı, 2015: 31-32). Yeni medya kullanımı, teknolojik imkânlara sahip olan ülkeler başta olmak üzere, her geçen gün dramatik olarak artmaktadır. Yeni medya teknolojileri ve “akıllı telefon” gibi kolay elde edilebilen cihazların da etkisiyle facebook, twitter, youtube ve blog siteleri milyonlarca insanların hayatının bir parçası haline gelmiş durumdadır (Dimofte, Curtis, & Yalch, 2016). Belki de burada, demokrasi ve haklar bağlamında özellikle vurgulanması gereken husus yeni medya mecralarının, sosyal medya üzerinden oluşan çabuk haberleşme olanaklarının, dünyanın çeşitli bölgelerinde toplumsal olayları tetiklediğidir (Biernocka, 2016: s. 110). Yeni medya mecraları, insanları etkileme ve mobilize etme olanakları vererek toplumsal aktörlerin bulundukları yerlerdeki politik, ekonomik ve kültürel dogmalara karşı mücadele etmede ve değiştirmede güç kazandırmıştır. Bu bağlamda; tartışma ve fikir alış verişi ortamları sunarak, kullanıcıların ve hareket liderlilerinin siyasal ve sosyal zorluklarla mücadele kabiliyetini artırmakta ve ilgilileri motive edebilmekledir. Yeni iletişim teknolojilerinin ortaya çıkmasıyla birlikte bunlara elektronik veri ağı olan bilgisayar ile internete dayalı iletişim araçları eklenmiş; bilgisayar kullanımı ve internet ve yeni medya iletişimde önemli bir fonksiyon üstlenmiştir. İletişim teknolojisi iletişim alanındaki bütün teknolojileri kapsayan bir kavram olarak kullanılmaktadır. “Rice, yeni iletişim teknolojilerini tipik olarak mikroişlemci ya da bilgisayar yetilerini kullanan ve kullanıcılar arasında ve kullanıcıyla enformasyon arasında etkileşime olanak tanıyan ya da bunu zorunlu kılan iletişim teknolojileri olarak tanımlamıştır”(Akar, 2004:39) İletişim teknolojisi alanındaki en önemli gelişmeler radyo, televizyon ve telefonla yaşanmıştır. İletişim teknolojisindeki ikinci büyük a ama ise bilgisayarın geni kitlelerce kullanılması ve internetin yaygınlaşmasıyla kaydedilmiş ve yeni iletişim teknolojileri iletişimde önemli bir kavram haline gelmiştir. Bu özellik sayesinde ileti im süreci kişilerarası iletişimdekine benzer bir şekilde tarafların anında iletileri birbirlerine aktarmalarına olanak sağlamakta, ancak bu süreç kişilerarası ileti ime benzememektedir. Yeni teknolojiler kişilerarası iletişimden çok daha geniş kitlelere hitap etmektedir. Son söz; İnsanın yaşamsal gereksinimlerinden biri olan iletişim sürecinin, insanın yapısını oluşturan beden ve tinle ortaklaşa katılımıyla gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Bu bağlamda iletişim süreci, yalnızca bedenin ve tinsel yapının etkileşimiyle kalmadığı görülmüş, insanın fizyolojik yapısının iletişim sürecine katılımı sırasında, biyolojik yapısının da etkin biçimde bu süreçte yer aldığı belirlenmiştir. İnsanın pek çok fizyolojik eyleminde olduğu gibi, görme ve işitme eylemleri sırasında veya bu eylemlerin içinde bulunduğu iletişim süreçleri sonucunda biyolojik yapısı da etkileşim içinde iletişim süreçlerine katmakta, duruma göre bazen gözyaşı salgılamakta, bazen trioid, adrenalin veya testesteron gibi hormonlar üretmektedir. Fiziksel, biyolojik ve tinse yapısıyla bir bütün olarak yaşamın içinde yer alan insanın pek çok eyleminin ve üretiminin içinde, fiziksel ve tinsel yapı kadar, biyolojik yapı da etkin bir rol oynamaktadır. İletişimin bir bağlantısı olarak ortaya çıkan paylaşım olgusu ve günümüz teknolojisinin sonucu olan hızlı bilgi akışı ile önemini kaybeden mahremiyet ilişkisinin ortaya konmaya çalışılması bu araştırma için önem taşımaktadır. Bireylerin birbirleri ile kurdukları iletişimde mahremiyet sınırı ve engellenemeyen paylaşım isteğinin geldiği noktayı belirleyen çalışmalar gerçekleştirmek insanların değişen davranışlarını bakış açılarını ortaya koymak adına önemlidir. İnsanlık tarihi boyunca birtakım işaret, sembol ve nesneler kullanarak anlaşıp haberleşmeden tutun da zengin edebi dillerle konuşup yazışmaya kadar çeşitli şekillerde gerçekleştirilen iletişim, bağlantı imkanlarının alabildiğine geliştiği ve iletişim ağlarının dünyayı bir örümcek ağı gibi sararak global köy haline getirdiği günümüzde oldukça büyük bir ilgiye mazhar olmuş bulunmaktadır. Hangi milletten, etnik kökenden, inanç grubundan olursa olsun, konuştuğu dil de fark etmeksizin hemen herkes, küreselleşmiş günümüz dünyasında çeşitli iletişim kanalları aracılığıyla birbiri ile çok kolay ve çok yoğun bir biçimde bağlantı kurmaktadır. Durum böyle olunca da her bir birey için öteki ile karşılaşmak ve onunla iletişim kurmak adeta kaçınılmaz bir sosyal gerçeklik haline gelmektedir. Bu şekilde yoğun cereyan eden iletişim ortamında, dünyanın değişik yerlerinde yaşamakta olan insanlar arasındaki farklılıklar da giderek azalmakta, toplumlar ve kültürler gittikçe benzeşmektedir. Bu durum, kimilerince farklı kültürler arasındaki ilişkilerde bir fırsat olarak değerlendirilirken, bazılarınca da yeterince dirençli olmayan topluluklar ve kültürler için asimile edici, yozlaştırıcı ve tehdit edici bir etken olarak algılanmaktadır. Sosyal medya etkileşimimin kullanıcılar üzerinde sosyal medya bağımlılığı yaratan bir etkisi mevcuttur. Kullanıcılar açısından sosyal medyayı kullanmayı ve sosyal medyada paylaşım yapmayı cazip kılan unsurların artması, sosyal medyanın söz konusu kişiler üzerinde bağımlılık yarattığının göstergesidir. Sosyal medyada öne çıkmayı başarmak, etkinliği artırmak için yapılanları artırmak için bu ortamlarda daha fazla zaman harcanması gerektiğinden bu durum, kullanıcılarda sosyal medya bağımlılığının başlamasına neden olmaktadır. Gerek iletişimin kendisine gerekse küresel ağlar aracılığıyla bireylerin yoğun bir şekilde iletişim içinde olmaları gerçeğine dair değerlendirmeler ne yönde olursa olsun, iletişim olgusunun önemli bir sosyolojik gerçek olduğu ortadadır. İletişim bilimi kapsamında yapılmış çok sayıda iletişim çalışması bulunmaktadır. İnsanlar arasındaki ilişkilerin temelinde iletişim vardır. Öğrenmek, öğretmek, anlamak, anlatmak, etkilemek, etkilenmek, paylaşmak ve sahip olmak için iletişim kurarız. Bunların dışında yeme, içme, barınma gibi temel fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçlarımızı da iletişim kurarak gidermeye çalışırız. Kısacası insan ilişkilerinin temeli iletişime dayanır. Bilgi, bilişim ve iletişim hem bireyin hem de toplumun yaşam sürecini derinden etkilemektedir. Bu nedenle insanlık, bugün köklü bir değişimin eşiğindedir. Temel bir üretim girdisi hâline gelen bilginin, giderek üretimin diğer faktörlerinin yerini almasıyla, geçişin, şimdiki sanayi toplumundan farklı bir topluma, temelini enformasyon ve iletişimin oluşturduğu bilgi toplumuna doğru olduğunu göstermektedir Örgüt açısından bakıldığında, iletişimin örgütün tüm faaliyetlerinin arkasındaki temel süreç olduğu görülür. Bu sebeple iletişim “örgütü bir arada tutan sosyal bir yapıştırıcı” olarak kabul edilir (Greenberg ve Baron , 2000: 291). Yeni medya aracılığıyla gerçekleşen iletişim faaliyetleri de esasında küresel piyasa mekanizmasının bir parçasıdır. Kullanıcılarına kolaylıkla içerik üretimi ve paylaşımı sağlamasından ötürü yeni medya özgürleşim ortamı olarak görülmektedir. Ancak yeni iletişim teknolojileri ile üretilen enformasyon alanına sahiplik ve yönetilebilirlik açısından çokuluslu şirketler ve siyasal karar alıcılar egemendir. Yeni medya aracılığıyla gerçekleşen görünürdeki ilişki ve pratiklerin ardında belirli bir kesimin yararına işleyen bir ağ yapılanması bulunmaktadır. Dolayısıyla küresel kapitalist sistemin sürdürülmesinde, toplumsal gözetim ve denetimin sağlanmasında yeni medya ideolojik bir role sahiptir. Yeni iletişim teknolojilerinin eşitsiz yapı ve ilişkileri yeniden üretecek biçimde örgütlendiği söylenebilir. Yeni medyaya eleştirel ekonomi politik yaklaşım, aracın toplumu dönüştürücü etkilerinden ziyade toplumsal yapı içerisinde konumlanmasını anlamaya yöneliktir. Bu bağlamda yeni medya aracılığıyla dolayımlanan pratik ve uygulamaların üretim ilişkilerinin belirleyiciliğinde gerçekleştiği savı eleştirel söylemin alana dikkate değer bir katkısıdır. Yeni iletişim teknolojileri insanlara, düşüncelerini ve eserlerini paylaşacakları olanaklar yaratan, paylaşım ve tartışmanın esas olduğu bir medya sunmaktadır. Sosyal medya olarak adlandırılan bu sanal ortam, kullanıcı tabanlı olmasının yanında kitleleri ve insanları bir araya getirmesi ve aralarındaki etkileşimi arttırması bakımından önem taşımaktadır. Yapılan araştırmalar insanların, bu sanal gerçeklik içinde gün geçtikçe daha fazla vakit harcadıklarını, bu sanal gerçeklik içinde gerçek yaşam ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştıklarını ve yine bu sanal gerçeklik içinde yeni bir dünya kurarak yaşadıklarını göstermektedir. Kimi zaman sanal dünyayla, gerçek dünya arasındaki sınırın belirsizleştiği de gözlenmektedir. Öyle ki bu dünyada arkadaş bulma, bu dünyadaki insanlarla sosyal ve siyasi düşünce alışverişinde bulunma; hatta bu dünyadan birileriyle tanışıp evlenme gibi ciddi kararlar alınabilmektedir. Özellikle gençler arasında kullanım değeri bakımından hızlı bir yükseliş gösteren sosyal medya, diğer yandan da günümüzün geleneksel medyasına rakip olmakta; hatta kimi zaman tehdit eder duruma gelmektedir. Yeni iletişim ortamlarının gelişmesi, her kesimden bilgi iletişim teknolojilerine olan ilginin artması, sosyal medyanın gücünü arttırmış, sosyalleşme kavramına da yeni bir boyut kazandırmıştır. Sosyal medya, sürekli güncellenebilmesi, çoklu kullanıma açık olması, sanal paylaşıma olanak tanıması vb. açısından en ideal iletişim araçlarından biri olarak kendini göstermektedir. İnsanlar sosyal medyada günlük düşüncelerini yazmakta, bu düşünceler üzerine tartışabilmekte ve yeni fikirler ortaya koyabilmektedirler. Ayrıca kişisel bilgilerinin yanında çeşitli fotoğraflar, videolar, paylaşabilmekte, iş arayabilmekte ve hatta bulabilmekte ayrıca sıkılmadan gerçek dünyayı sanal ortamda yaşayabilmektedirler. Bu durum gün geçtikçe tüm dikkatlerin bu alana yönelmesine sebep olmakta ve yenilenen sanal dünyaya yeni bir kavramsal çerçeve çizmektedir. İletişim ile ilgili çaba ve çalışmalar üzerinde yoğunlaşırken ihmal edilmemesi gereken bazı hususlar söz konusudur. İletişimin insan odaklı olduğu gerçeği bunlardan ilkidir. Nitekim daha kaliteli iletişime doğru yol alırken de kurum ve kuruşların gözden kaçırmaması gereken en önemli nokta tüm çabaların başlangıç ve odak noktasının insanoğlu olduğu gerçeğidir. Çünkü ne kadar ileri teknolojiden, ne kadar mükemmel yönetim sürecinden, ne kadar üstün bir iletişim sistem tasarımından bahsedersek edelim, belirtilen noktalara işlevsellik kazandıracak olan insanoğludur. Bu sebeple hiçbir süreçte insan ile çalışıldığı gerçeği unutulmamalıdır. Kaynakça; - İnsanın Var Olduğu Her Alanda Sosyal Medya ( Yeni Medya ) Müjdat GÖKÇE /Araştırmacı - Yazar / Yapımcı –Sunucu - Yeni Medya Kavramı ve Toplumsal Sosyalleşme Aracı Müjdat GÖKÇE /Araştırmacı Yazar / Yapımcı –Sunucu - BANU HÜLÜR Yrd. Doç. Dr., Abant İzzet Baysal Üniversitesi, İletişim Fakültesi - Z. Beril Akıncı VURAL Prof. Dr., Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi - Mikail BAT Araş. Gör. Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi - Atatürk Üniv. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi - Alper Altunay Doç. Dr., Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi - Kastamonu Eğitim Dergisi - M Kubilay AKMAN Doç. Dr. Uşak Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü - Hatice ÖZER Yrd. Doç. Dr. Uşak Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü - Yrd. Doç. Dr. Ali Murat KIRIK Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi - Mahmut SÖNMEZ Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü - TOJDAC July 2011 Volume 1 Issue 1 - Prof. Dr. Sedat Cereci Yüzüncü Yıl Üniversitesi Van Meslek Yüksekokulu - Süleyman KARAÇOR Yrd. Doç. Dr., Selçuk Üniversitesi - Ali ŞAHİN Yrd. Doç. Dr., Selçuk Üniversitesi - Mehmet KARACA Yrd.Doç.Dr.,Bingöl Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi - Çetin Murat Hazar Dr., Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi - Doç. Dr. Cengiz ERDAL Sakarya Üniversitesi İletişim Fakültesi - Yrd. Doç. Dr. Berrin KALSIN İstanbul Medipol Üniversitesi - Yrd. Doç. Dr. Nesrin AKINCI ÇÖTOK Sakarya Üniversitesi İletişim Fakültesi - Yrd. Doç. Dr. Çiğdem ÇALAPKULU Sakarya Üniversitesi, İletişim Fakültesi - Dr. Sedat ÖZEL Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi