BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (BM) • Dünya barışını ve güvenliğini korumak, uluslararası alanda ekonomik, toplumsal ve kültürel işbirliğini sağlamak amacıyla 24 Ekim 1945’te kurulmuştur • Sosyal savaş yıllarında ağırlıklı olarak silahsızlanma ve güvenlik politikaları savaş sonrası sosyal sorunlar ön plana almış ve sosyal kalkınma üzerinde çalışmaktadır. • Dünya barışını ve güvenliğini • Yoksulluk • Sürdürülebilir kalkınma • Çevre ve göçmen sorunları • Doğal afetler • Terörizm • Demokrasinin geliştirilmesi • İnsan Hakları • Cinsiyet eşitliği ve kadının güçlendirilmesi • Yönetişim • Ekonomik ve sosyal gelişme • Uluslararası sağlık • Gıda üretiminin artırılması gibi birçok alanda faaliyet göstermektedir. BM Tarihsel Gelişimi • Kuruluşu I. Dünya savaşı sonrası kurulan Milletler Cemiyetine dayanmaktadır. • Atlantik Bildirgesi, Birleşmiş Milletler Bildirgesi ve 1944 yılında Dumbarton Oaks Konferansın’da Birleşik Krallığın, ABD, Sovyetler Birliği, Çin temsilcilerinin oluşturdukları öneriler BM’nin kuruluşuna zemin hazırlamıştır. • 1945 yılında 51 ülkenin temsilcisi Birleşmiş Milletler Uluslararası Örgüt Konferansında bir araya gelmiş Birleşmiş Milletler Antlaşmasını kabul etmişlerdir. • Türkiye BM Antlaşmasını Uluslararası Adalet Divanı Statüsü ile birlikte 15 Ağustos 1945 tarihinde onaylamıştır. BM Amaçları, İlkeleri, ve Bütçesi • Dünya barışının sağlanması, bunun için gerekli önlemlerin alınması, barışa yönelik tehditlerin engellenmesi, saldırı ve barış halini ihlal durumlarının bastırılması, bunu yaparken de uluslararası hukuka uygunluğun gözetilmesi. • Eşit haklar ve ulusların kendi kendini yönetmesi ilkesi doğrultusunda dostça ilişkileri sağlamak ve barışın devamı için gerekli tedbirleri almak ve bunu başarmak içinde uluslararası işbirliğinin yolunu açmak • BM Bütçesinin ana fon kaynağını Üye devletlerin aidatları oluşturmaktadır. • Aidatlar üye devletlerin gelirine göre belirlenmektedir. • Bir üye ülkenin yapacağı katı örgüt bütçesinin %22 aşamaz BM Üyeleri • Birleşmiş Milletler Antlaşmasını imzalayan ülkelerdir • Üye olabilmek için Güvenlik Konseyinin tavsiyesi Genel Kurul kararı gereklidir. • Güvenlik Konseyi tarafından aleyhinde önleyici ve zorlayıcı bir önlem alınan bir üye devletin üyelik sıfatından doğan hak ve ayrıcalıkları güvenlik konseyinin tavsiyesi Genel Kurul karanıyla engellenebilmektedir. • Anlaşmada Belirlenen ilkeleri ısrarla çiğneyen üye devlet Genel Kurul tarafından çıkarılabilmektedir. Organları • Ana Organlar • Birleşmiş milletler Genel Kurul • Güvenlik Konseyi • Ekonomik ve Sosyal Konsey • Vesayet Konseyi • Uluslararası Adalet Divanı • Sekreterliktir Genel Kurul • Genel Kurul, üye devletlerden oluşur. Her üyenin Genel Kurul’daki temsilcileri 5 kişiden çok olamaz. • Her ülkenin bir oy hakkı vardır. • Alınan karalar hükümetleri bağlayıcı hiçbir niteliği bulunmamaktadır. Ancak Dünya kamuoyunun ahlaki otoritesini ve ağrılığını taşımaktadır. Güvenlik Konseyi • Güvenlik Konseyi, 15 üyeden oluşmaktadır. Bu üyelerden beşi daimi üye statüsündedir ve mutlak veto yetkisine sahiptir. Bu ülkeler ABD, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere’dir. Kalan On üyesi coğrafi dengeler gözetilerek 2 yıl için seçilir • Güvenlik Konseyi’nin karar alabilmesi için 9/15 oranı gerekli olup, daimi üyelerden herhangi birisinin aksi yönde oy kullanmaması gereklidir. • Konsey uluslararası barışın korunmasında birinci derecede sorumludur. • Örgütün tün üyeleri alınan kararları kabul ederek uymak zorundadır. Vesayet Konseyi • Vesayet Konseyi, 7 üye devletin yönetimi altına verilen 11 bölgesel yönetimin denetimini sağlamak ve bu bölgelerin kendi özerk yönetimlerini kurmaları ya da bağımsız olmaları için yeterli adımların atılmasını garanti etmek üzere kuruldu. • Söz konusu bölgeler, 1994 yılına kadar, gerek ayrı devletler olarak gerekse de bağımsız komşu devletlere katılarak özerk yönetimlerini kurmuş ya da bağımsızlıklarına kavuşmuştur. • Görevi biten Vesayet Konseyi’nin üye sayısı şu anda Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesine (Çin, Fransa, Rusya Federasyonu, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri) indirilmiş ve gerek görülmesi halinde danışılacak bir yapıya dönüştürülmüştür. Uluslararası Adalet Divanı • Birleşmiş Milletlerin başlıca adli organıdır. Devletler arasındaki yasal anlaşmazlıkları çözüme kavuşturur ve Birleşmiş Milletler ve onun özel teşkilatlarına hukuk müşavirliği hizmeti verir. • Tüzüğüne taraf olan tüm devletlere açıktır. Yalnızca devletler anlaşmazlık konularda Divan önünde taraf olabilir ve anlaşmazlıklarını sunabilir. Divan, özel şahıs ve kişiler ile uluslararası örgütlere açık değildir. Genel Sekreterlik • Çeşitli görevlerde çalışan ve Teşkilatın günlük işlerini yürüten uluslararası memurlardan oluşur. • Birleşmiş Milletlerin diğer ana organlarına hizmet eder ve bu organların açıkladığı program ve politikaları uygular. • Birimin başı olan Genel Sekreter, Güvenlik Konseyi’nin tavsiyesi üzerine Genel Kurul tarafından 5 yıllık bir süre için atanır. Genel Sekreter seçilen kişi en fazla iki dönem bu görevde bulunabilir. Ekonomik ve Sosyal Konsey • Birleşmiş Milletler ve Birleşmiş Milletler ailesi içinde yer alan kuruluşların eş güdüm içerisinde çalışmalarını sağlamak amacıyla oluşturulmuştur. • Konsey’in 3 yıllık süreyle hizmet eden 54 üyesi vardır. • Konsey’de oylama salt çoğunluk ilkesine dayanır; her üyenin bir oy hakkı vardır. Ekonomik ve Sosyal Konsey • Görev ve Yetkileri: • Uluslararası ekonomik ve sosyal konuları ele almak ve Birleşmiş Milletlere üye devletlere siyasi tavsiyelerde bulunacak ana forum niteliğini taşımak; • Uluslararası ekonomik, sosyal, kültürel, eğitim, sağlık ve ilgili konularda çalışmalar yapmak, rapor hazırlamak ve tavsiyede bulunmak; • İnsan haklarına ve temel özgürlüklere saygı gösterilmesini sağlamak ve uygulamak; • Ekonomik, sosyal ve ilgili alanlarda büyük uluslararası konferanslar hazırlamaya ve organize etmeye yardımcı olmak ve bu konferansların koordineli olarak takibini yapmak; • Birleşmiş Milletlere bağlı özel teşkilatların çalışmalarını yine onlara danışarak ve tavsiyede bulunarak ve Genel Kurula tavsiyelerde bulunarak koordine etmek. Ekonomik ve Sosyal Konsey • Yapılan eleştiriler: • Çalışma alanının oldukça geniş olması, • Genel Kurul’a doğrudan sorumlu olması • Konsey üyelerinin sayısının fazla olması nedeniyle oybirliği sağlanmasında ortaya çıkan güçlük • Üçüncü Dünya Ülkelerinin Konsey’de yeteri kadar temsil edilmediği • Aktif olmalarının sınırlandırıldığı ileri sürülmektedir. BM’nin Sosyal Politikayı Etkileyen Temel Belgeleri • İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi • Birleşmiş Milletler Milenyum (Binyıl) Bildirgesi, • Ekonomik, Sosyal, Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi, • Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi • Küresel sözleşme İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi • Uluslararası hukuk açısından bağlayıcılığı bulunmamakta • Medeni, siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel hak ve özgürlükleri aralarında öncelik gözetmeden bir bütünlük içinde ele almakta • Klasik kişisel hakların ancak ekonomik ve sosyal haklarla birlikte gerçekleşebileceğini vurgulamakta • İnsan haklarını ulusal düzeyden evrensel düzeye çıkaran ilk belge niteliği taşımaktadır. • Bağlayıcılığı olmayan Bildirge hükümlerine yaptırım gücü kazandırmak amacıyla, daha sonra “ikiz sözleşmeler” olarak adlandırılan Ekonomik Sosyal Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi ile Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi kabul edilmiştir. • Türkiye 1949 yılında kabul etmiştir İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi • Bildirge bir Başlangıç ve 30 maddeden oluşmakta • Bildirge’nin sosyal politika açısından önem taşıyan maddeler; • Kölelik ve köle ticaretinin yasaklanması (m. 4) • Herkese barışçı şekilde toplanma ve dernek kurma özgürlüğü tanınması, hiç kimsenin bir derneğe girmeye zorlanamayacağı (m. 20) • Herkese sosyal güvenlik hakkı tanınması(m. 22) • Herkese çalışma, işini serbestçe seçme, adil ve elverişli koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma hakkı; hiçbir ayırım gözetmeden eşit iş için eşit ücret hakkı; herkese kendisi ve ailesi için İnsanlık onuruna yaraşır ve adil ücret hakkı; sendika kurma ve sendikaya üye olma hakkı tanınması (m. 23), • Herkese dinlenme, boş zaman, ücretli izin hakkı tanınması (m. 24) • Herkese kendisi ve ailesinin sağlık ve refahı için beslenme, giyim, konut ve tıbbi bakım hakkı(m. 25) • Herkese eğitim hakkı tanınması (m.26) Birleşmiş Milletler Milenyum(Binyıl) Bildirgesi • 2000 yılında 189 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarının katılımıyla yapılan “Milenyum Zirvesi’nde (United ıs Millenium Assembly) ” kabul edilen günümüzün en güçlü ve öncelikli küresel taahhüt belgelerinden biridir. • Bildirge sekiz bölümden oluşmaktadır. • Değerler ve İlkeler • Barış, Güvenlik ve Silahsızlanma • Kalkınma ve Yoksullukla Mücadele • Ortak Çevrenin Korunması • İnsan hakları, Demokrasi ve İyi Yönetişim • Güçsüzlerin Korunması • Afrika’nın Özel Gereksinimlerinin Karşılanması • BM’nin Güçlendirilmesi Birleşmiş Milletler Milenyum(Binyıl) Bildirgesi • Bildirgede, “tüm dünyada adil ve kalıcı bir barış sağlanması” • Dünya ölçeğinde en temel sorunun, “küreselleşmenin tüm insanlık için olumlu bir güce dönüştürülmesi” vurgulanmakta • Küreselleşmenin sağladığı yararların günümüzde çok dengesiz bir biçimde paylaşıldığı ve külfetinin de yine dengesiz bir biçimde dağıldığı Birleşmiş Milletler Milenyum(Binyıl) Bildirgesi • 21. yüzyılın uluslararası ilişkileri açısından görülen temel ilkelerinin “özgürlük, eşitlik, dayanışma, hoşgörü, doğaya saygı ve ortak sorumluluk” olduğu belirtilmekte ve bu ortak değerlerin hayata geçirilmesine yönelik hedefler belirlenmektedir. Bu kapsamda, özgürlük, demokrasi ve insan hakları konularındaki taahhütlerin 2015 yılına kadar gerçekleştirilmek üzere, kalkınmaya ve yoksulluğun azaltılmasına yönelik “Milenyum/Binyıl Kalkınma Hedefleri olarak adlandırılan 8 temel hedef belirlenmektedir Birleşmiş Milletler Milenyum(Binyıl) Bildirgesi • Aşırı yoksulluk ve açlığın bertaraf edilmesi • Evrensel ilköğretimin gerçekleştirilmesi • Cinsiyet eşitliğinin ve kadın haklarının geliştirilmesi • Çocuk ölümlerinin azaltılması • Anne sağlığının geliştirilmesi • HIV/AIDS, sıtma ve diğer hastalıklarla savaş • Çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması • Kalkınma için Küresel bir Ortaklığın Geliştirilmesi Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi • BM insan hakları koruma sistemi içerisinde, ekonomik, sosyal ve kültürel hakları güvence altına almayı amaçlayan ve herkes için bu hakları koruma amacı taşıyan küresel düzeydeki tek sözleşmedir. • Sözleşme bir Başlangıç, 5 bölüm 31 maddeden oluşmaktadır. • Çalışma hakkı (m. 6) • Adil ve uygun çalışma koşulları hakkı (m. 7) • Sendikal haklar (m. 8) • Sosyal güvenlik hakkı (m. 9) • Ailenin, analığın, çocukların ve gençlerin korunması hakkı (m.10) • Yaşam standardı hakkı (m. 11) • Sağlık hakkı (m. 12) • Eğitim hakkı (m. 13) • Zorunlu ilköğretimi Sağlama Yükümlülüğü (m. 14) • Kültürel yaşama katılma hakkı (m. 15) Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi • Taraf devletler bu sözleşmeye uygun olarak yaptıklarını bir rapor halinde sunmayı taahhüt ederler. Bütün raporlar genel sekretere sunulur o da incelemek üzere Ekonomik ve Sosyal konseye gönderir (m.16). • Raporların incelenmesinde Konsey’e yardımcı olması amacıyla 1985 yılında ‘’Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi’’ kurulmuştur. Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi • Bağımsız bir organdır • Coğrafi esasa göre seçilen 18 üyeden oluşmaktadır. • Komite’nin görevi; taraf devletlerin Sözleşme’nin gereklerini yerine getirip getirmediğini denetlemektir. • Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi, Sözleşme ile korunan hakların güvence altına alınması amacıyla herhangi bir rapora bağlı olmayan ve hukuki bağlayıcılığı da bulunmayan “Genel Yorumlar” yapmaktadır. • Genel Yorumlar taraf devletlerin Sözleşmeyi daha iyi anlamaları ve rapor verme yükümlülüklerini daha iyi yerine getirebilmeleri için yol gösterici olmaktadır. İhtiyari Protokol • Sosyal haklar açısından bireysel başvuru yolu işlerlik kazanmamıştır. Buna olanak veren “İhtiyari Protokol”, BM Genel Kurulu tarafından kabul edilmişse de henüz az sayıda devlet tarafından onaylanmıştır. • Türkiye Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesini 2003 yılında bir çekince ve üç beyan ile onaylamıştır. Türkiye Sözleşme’nin 13. maddesinin 3. ve 4. paragraflarına çekince koymuştur. Bireysel başvuru ile ilgili ihtiyari protokol henüz imzalanmamıştır Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi • BM Genel Kurulu'nda 1966 yılında kabul edilmiş, 1976 yılında tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sözleşme’nin iki protokolü bulunmaktadır. • Birinci Ek Protokol (1966) bireylere kabul kriterlerini sağlamak koşuluyla dilekçe verme hakkını tanımaktadır. • İkinci Ek Protokol (1989) ölüm cezasının kaldırılmasına yönelik kalıcı yükümlülükler getirmektedir • Sözleşme’nin sosyal politika ile ilgili maddeleri arasında • Zorla çalıştırma yasağı, zorla çalışma kapsamına girmeyen çalışma şekilleri (m. 8), • Herkese barışçı toplanma hakkı tanınması (m. 21), • Herkese örgütlenme, sendika kurma ve sendikaya katılma hakkı tanınması (m. 22), • Ailenin korunması ve konuda temel ilkeler (m. 23), • Çocuk haklarına (m.24) İnsan Hakları Komitesi • Taraf devletlerin sundukları raporları değerlendirmek üzere 18 üyeden oluşan “İnsan Hakları Komitesi” kurulmuştur • Sözleşmede öngörülen haklardan herhangi birinin ihlâline maruz kaldığını ileri süren kişilerden gelen şikâyetleri de ele almaktadır. • Komite bu tür şikâyetleri her tür belgenin gizli tutulduğu kapalı oturumlarda görüşmektedir. • Bu toplantılar sonucunda Komite'nin ulaşmış olduğu sonuçlar kamuoyuna açıklanmakta ve Komite’nin Genel Kurul’a sunduğu yıllık raporlarda da bu sonuçlar yer almaktadır. • Türkiye Sözleşmeyi 2003 yılında üç beyan ve 27. maddeye koyduğu bir çekince ile onaylamıştır. 2005 yılında İkinci Ek Protokol, 2006 yılında da Birinci Ek Protokol iki beyan ve 5/2a ve 26.maddelerine konulan çekincelerle kabul edilmiştir. Diğer Sözleşmeler • Vatansız Kişilerin Durumu sözleşmesi (1954) • Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme(kabul 1966), • Mültecilerin Statüsüne Dair Sözleşme (1951) ve Mültecilerin Statüsüne Dair Protokol (1967), • Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (1979) • Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesine ilişkin Seçmeli Ek Protokol (1999), • Çocuk Hakları Sözleşmesi (1989), • Tüm Göçmen İşçiler ve Aile Fertlerinin Haklarının Korunması Sözleşmesi (1990), • Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme (2006) Belirtilen sözleşmelerin tümünü Türkiye farklı tarihlerde onaylamıştır. Küresel Sözleşme • BM destekli küresel diyalog platformudur. • 1999 yılında Davos’ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nda, BM Genel Sekreteri Kofi Annan, “Milenyum Kalkınma Hedefleri” doğrultusunda, iş dünyası liderlerini evrensel çevre ve sosyal ilkeleri desteklemek amacıyla BM’i, şirketleri, işçi sendikalarını ve Sivil Toplum Örgütleri’ni bir araya getirecek, uluslararası bir insiyatif olan Küresel İlkeler Sözleşmesi altında buluşmaya davet etmiştir. Küresel Sözleşme • • • İnsan Haklan • İlke 1: Etki alanları içinde evrensel insan haklarının korunmasına destek veya saygı gösterilmesi, • İlke 2: Kendi kuruluşlarının insan hakları ihlâline karışmamış olmalarının sağlanması, Çalışma Koşulları • İlke 3: Örgütlenme özgürlüğü ve toplu sözleşme haklarının etkin bir şekilde tanınması, • İlke 4: Her türlü zorlayıcı ve baskı altında çalıştırmanın engellenmesi, • İlke 5: Çocuk işçiliğinin etkin bir şekilde önüne geçilmesi, • İlke 6: İşe alma ve çalışma süreçlerinde ayrımcılığın önlenmesi, Çevre • İlke 7: Çevre ile ilgili konularda, zarar oluşmadan önleyici yaklaşımın desteklenmesi, • İlke 8: Daha etkin bir çevre sorumluluğunun yaygınlaştırılması için girişimde bulunulması, • İlke 9: Çevre dostu teknolojilerin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için girişimde bulunulması; yolsuzlukla mücadele • İlke 10: Tehdit ve rüşvet dâhil tüm ahlâkdışı davranışlara karşı çıkılması Küresel Sözleşme • Amaç; ortak bir küresel kalkınma kültürü oluşturmaktır. • BM Küresel Sözleşmesi’ne katılabilmek için şirket en üst düzey yöneticisinin imzasıyla, BM Genel Sekreteri’ne durumun bildirilmesi yeterli olmaktadır. • Sözleşme, şirketlerin faaliyetlerini izlemeye almayan, katılımcılar üzerinde katı denetim mekanizmaları kurmayan bir girişimdir. • Hedeflerin gerçekleştirilmesi için Bilgi paylaşımı ve öğrenme, Politik diyalog ve Ortaklık projelerinden yararlanılmaktadır. • Şirketlerin yüksek kalitede ve dürüst şekilde faaliyet göstermelerini beklemektedir. Şirketlerin raporları şeffaf bir şekilde paylaşılmakta ve benzer faaliyetler gösteren şirketlerin ve diğer paydaşların bu raporlar hakkında yorum yapması teşvik edilmektedir. • Halen 130 ülkeden 10.000’nin üzerinde şirket ve diğer katılımcılar dünyanın en büyük gönüllü şirket sorumluluk girişimi olan Küresel Sözleşme kapsamındadır Sosyal Politikayı Etkileyen Önemli Birleşmiş Milletler Programları, Uzmanlık Örgütleri ve İlgili Örgütler • BM’e bağlı 20’nin üzerinde Program ve Fon bulunmaktadır. Bunların bir bölümü sosyal politika açısından önemli taşımaktadır. Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD),Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP),Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Programı (UN-HABITAT), Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF),Birleşmiş Milletler Kadınlar Kalkınma Fonu (UNIFEM), Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), Dünya Gıda Programı (WFP),Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP). • BM 15 uzmanlık Örgütü'ne sahiptir. Sosyal politika açısından önem taşıyan Uzmanlık Örgütleri arasında; Dünya Sağlık Örgütü (WHO); Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO); Gıda ve Tarım Örgütü (FAO); Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası Grubu(WBG),Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu (FAD) sayılabilir. • İlgili Örgütler ise dört tanedir. Bunlar arasında; Dünya Ticaret Örgütü belirtilebilir. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) • 1965 yılında “Teknik Yardım Genişletilmiş Programı” ve “Birleşmiş Milletler Özel Fonu’nun” ortaklığı ile kurulmuştur. • 1971 yılında iki kurum Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı adı altında birleştirilmiştir. • Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi’ne ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na çalışmaları hakkında rapor vermekle yükümlüdür. • İdari olarak BM’e bağımlı olmakla birlikte, mali özerkliğe sahiptir Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) • BM'nin küresel kalkınma ağı oluşturmak için kurduğu bir programdır. • Birleşmiş Milletler Milenyum Kalkınma Hedefleri’ne ulaşmak ve küresel kalkınmayı desteklemek amacıyla; yoksulluğun azaltılması, demokratik yönetişim, sürdürebilir kalkınma için çevre ve enerji, kriz önleme ve kalkınma, HIV/AIDS, kadını güçlendirme ve ulusal kapasiteyi geliştirme konuları üzerinde çalışmaktadır. • Çalışmalarını şartlı nakit transferleri ve yoksulluğun evrenselliğinin vurgulanması gibi konular üzerine yoğunlaştırmıştır Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) • 1990 yılından bu yana, İnsani Gelişme Raporu Bürosu tarafından hazırlanan, her yıl kalkınma sürecini değerlendiren ‘’İnsani Gelişme Raporu’’ yayımlamaktadır. • Ülkeler arası sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeylerini karşılaştırmak için “İnsani Gelişme Endeksi” adı verilen bir endeks kullanılmaktadır • 2013 yılı İnsani Gelişme Raporu’na; • “Çok yönlü Yoksulluk Endeksi” • “Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi” dâhil etmiştir Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) • İnsani Gelişme Raporu’nda yer alan öneriler ulusal hükümetlere ve uluslararası örgütlere sosyal politika alanında yol gösterici olduğundan sosyal politika açısından büyük önem taşımaktadır. • Örneğin; 1991 Raporu askeri harcamalardan sosyal harcamalara doğru sosyal harcamaların yeniden yapılandırılması, 1996- 1997 Raporları yoksulluğun azaltılması, 2003 Raporu Birleşmiş Milletler Milenyum Kalkınma Hedefleri alanında öneriler getirmiştir. • 170’in üzerindeki ülke ve bölgede faaliyet göstermektedir. Türkiye- UNDP ilişkileri 1950’li yıllara kadar uzanmaktadır. Bu tarihten itibaren Türkiye’de, UNDP’nin teknik yardımı çerçevesinde sosyal ve ekonomik alanda birçok proje gerçekleştirilmiştir. Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası • Dünya Bankası ile IMF’nin kuruluşuna 44 ülkenin katılımı ile 1944 yılında ABD’nin New Hampshire eyaletinin “Bretton Woods” kentinde yapılan bir konferansta karar verilmiştir. Bu nedenle “Bretton Woods Örgütleri” olarak da adlandırılan • bu örgütlerin kuruluşunda; II. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa’nın yeniden inşasına yardımcı olma, 1929 Büyük Bunalımına neden olan kötü ekonomik politikaların yeniden tekrarlanmasını önleme isteği önemli rol oynamıştır. • IMF, Avrupa devletlerinin ödemeler bilançolarında ortaya çıkabilecek geçici (kısa vadeli) ödeme güçlüklerinde kredi vererek uluslararası ticaretin bu yüzden daralmasını önlemek • Dünya Bankası da uzun vadeli yatırım kredileri vererek, Avrupa devletlerinin yeniden imarını sağlamak, ödemeler bilançolarındaki yapısal dengesizlikleri gidermek amacıyla oluşturulmuşlardır Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası • IMF ve Dünya Bankası’nın 188 üyesi bulunmaktadır. Dünya Bankası’na üye olan ülkeler aynı zamanda IMF üyesidirler. • Dünya Bankası ve IMF; BM ile 1947 yılında imzalanan anlaşma uyarınca özel uzmanlık örgütü sıfatı kazanmışlardır. • Bu örgütler BM’nin temel organlarına göre daha bağımsız bir statüye sahiptirler • Dünya Bankası ve IMF’nin toplantılarına sınırlı sayıda BM temsilcisi katılabilmekte, karşılıklı bilgi alışverişi kısmen sağlanmakta ve önemli mali belgeler için gizlilik prensibi uygulanmaktadır Uluslararası Para Fonu (İMF) • İMF’nin amaçları • Uluslararası parasal işbirliğini sağlamak, • Uluslararası ticaretin uyumlu biçimde gelişmesini ve ticaret hacminin artışını kolaylaştırmak • Döviz kurunun istikrarını korumak, • Üye ülkeler arasında düzenli kambiyo ilişkilerinin sürdürülmesi ve rekabetçi devalüasyonların yapılmasını engellemek, üyeler arasındaki cari ödemelerde çok taraflı ödemeler sisteminin oluşturulmasına yardımcı olmak ve uluslararası ticaretin önünde engel oluşturabilecek kambiyo kısıtlamalarını ortadan kaldırmak, garanti karşılığında üyelerin fon kaynaklarından yararlanmalarını sağlamak, • Üye ülkelere güvence vermek • Bir önceki amaca uygun biçimde üye ülkelerin cari ödemelerdeki dengesizlik süresini kısaltmak ve yoğunluğunu azaltmak Uluslararası Para Fonu (İMF) • IMF’nin mali kaynaklarını üye ülkelerin katılım kotaları ve IMF’nin yaptığı borçlanmalar oluşturmaktadır. • Kotalar genel olarak her bir üye ülkenin ekonomisinin büyüklüğünü yansıtmaktadır. IMF üyeliği sonrasında, üye ülkeler IMF’e “kota katkısı” olarak adlandırılan bir tutar yatırmaktadırlar. Bu para tutarı, bu ülkenin kriz zamanında IMF’den ne kadar para temin edebileceğini belirlemektedir. • Kotalar ayrıca her üye ülkenin oy hakkının belirlenmesinde esas alınmaktadır. • ABD’nin yaklaşık %17 oranında bir oy hakkı bulunmaktadır. Kararlarının çoğu basit çoğunluk gerektiren IMF’de, gelişmekte olan ülkelerin toplam %37’lik bir oy oranına sahip olması, bu ülkelere yönelik olarak alınan kararlarda onlara bir blok oluşturma şansı tanımamaktadır. Dünya Bankası • Amaçları; • Üye ülkelerin savaşın oluşturduğu yıkıntıların düzeltilmesi de dâhil olmak üzere, kalkınma ve yeniden yapılanma çabalarına, verimli sermaye yatırımları kanalıyla yardımcı olmak, • Gelişme yolundaki ülkelerin kaynaklarının ve verimli olanaklarının geliştirilmesini özendirmek, • Özel yabancı yatırımlara garanti vermek veya krediye katılımda bulunmak yoluyla desteklemek, • Özel sermayenin yetersiz olduğu yerlerde kendi kaynaklarını kullanmak suretiyle destek sağlamak, • Uluslararası ticareti geliştirmek ve ödemeler dengesi istikrarını sürdürebilmek için kalkınma amaçlı uluslararası yatırımları özendirmek, • Başka kanallardan sağlanan kredileri yeniden düzenlemek veya garanti etmek suretiyle daha yararlı ve acil projelerde öncellikle kullanılmasını sağlamak, • Savaş döneminden barış dönemine geçişte mümkün olan en uygun koşulların sağlanmasına yönelik uluslararası yatırımları yönetmek Dünya Bankası • Dünya Bankası’nın yönetimi üye ülkelerin elindedir. Kararlar üye ülkelerin maliye bakanları veya Merkez Bankası başkanlarından oluşturulan Guvernörler Kurulu tarafından alınmaktadır • Karar alma usulüne göre her ülkenin eşit oy hakkı bulunmamaktadır. Bunun yerine, üyelerin Dünya Bankası’na ekonomik güçleri ile paralel olarak belirlenen bir kota esasına göre, yaptıkları mali katkılar oranında belirlenmiş olan ağırlıklı oy sistemi kullanılmaktadır. • 47 Orta Sahra Afrika ülkesinin ancak %7’lik bir oran ile temsil edilmektedir. Bu nedenle mevcut sistem, karar alma sürecinde, kredi veren gelişmiş ülkelerin hakimiyet kurmasına neden olmakta, gelişmekte olan ülkeler, kendilerini etkileyen politikaların belirlenmesinde neredeyse hiç söz sahibi olamamaktadırlar. Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası‘nın Sosyal Politikaya Etkileri • Dünya Bankası 1980 öncesi hükümetlere, temelde, otoyol, baraj ve telekomünikasyon sistemleri inşası gibi altyapı projelerine yönelik yatırım kredileri vermiştir. • 1980 sonrasında • Dünya Bankası ve IMF’nin, hem borç veren hem de borç alan ülkeler açısından, önceki dönemden daha farklı bir rol üstlenmesine neden olmuş, her iki örgüt Neo-liberal ekonomik politikaların yayılmasını hızlandıran örgütler haline gelmişlerdir. • IMF, zor durumdaki ülkelere ‘kolaylıklar sağlayan bir Örgüt olmaktan çok kendisine başvuran ülkelerin ekonomi politikalarını da yönlendirmeye başlayan bir Örgüt haline gelmeye başlamıştır. • IMF’nin, kendisinin ve uluslararası finans kuruluşlarının alacaklarının tahsilini güvence altına alan bir örgüt haline gelindiği yönündeki eleştirilerdir Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası‘nın Sosyal Politikaya Etkileri • 1980 sonrası Dünya Bankası “Yapısal Uyum Programları” adı altında yeni bir kaynak oluşturmuştur. Bu programlar çerçevesinde sağlanan krediler “koşulluluk/şartlılık” ilkesine bağlanmıştır. • “Yapısal uyum” daha fazla piyasa güçlerine dayanma ve devletin ekonomi yönetimindeki rolünün azalması olarak tanımlanmıştır. • Neo-liberal yapısal uyum politikaları genel olarak ithalatın serbestleştirilmesi, finansal serbestlik, özelleştirme, kamu yatırımlarının azaltılması gibi 1980’li yılların sonunda “Washington Uzlaşması” olarak adlandırılan politikaları içermektedir. • Washington Uzlaşması, 1980’lerin ortalarında Dünya Bankası'nın standart politika aracı haline gelmiştir Yapısal Uyum Programları • Sonucunda • 1980’li yılların ikinci yarısından itibaren gelişmekte olan ülkeler Yapısal uyum programları, programı uygulayan reformcu hükümetlerin yoğun bir toplumsal muhalefetle ve politik istikrarsızlık riski ile karşı karşıya kalmalarına yol açmıştır. • Programlar bu ülkelerde çeşitli sektörlerde uygulanan sübvansiyonların azaltılmasına veya tamamen kaldırılmasına, • işsizlik oranlarının artmasına, • sosyal dışlanmaya, • gelir dağılımının bozulmasına ve yoksulluk sorununun derinleşmesine neden olmuştur. • kamu harcamaları içinde başta eğitim olmak üzere sosyal harcamaların payında önemli azalmalar gerçekleşmiştir Yoksullukla Mücadele • 1990 sonrası İMF ve DB sosyal politika yaklaşımları, Doğu Bloğunun dağılması, teknolojik gelişmelerin çok hızlı bir şekilde gerçekleşmesi, Çok Uluslu Şirketlerin artması ve güçlenmesi, Dünya Ticaret Örgütü’nün kurulması ve dünya finans sektörünün hızlı şekilde büyümesi ve serbestleşmesi mal, sermaye akımlarının önündeki engellerin ortadan kaldırılması gibi gelişmelerle değişmiştir. • 1990 yılında “Yoksulluk’’ adı ile yayımlanan Dünya Kalkınma Raporu’nda Banka ilk hedefini “yoksulluğun azaltılması” olarak belirtmiştir Yoksullukla Mücadele • Dünya Kalkınma Raporu’nda ana vurgu. • Emek yoğun ekonomik büyüme • Beşeri sermaye yatırımları • Bireyler ve hane halkları için Sosyal Güvenlik Ağları oluşturulması üzerine yapılmıştır. Yoksullukla Mücadele • 1996 yılında DB “Stratejik Sözleşme’’ hazırlanmış, bu Sözleşme ile bağlantılı olarak bir sosyal kalkınma yaklaşımı hazırlamak amacıyla “Sosyal Kalkınma Çalışma Grubu” oluşturulmuş, Çalışma Grubu’nun hazırladığı rapor çerçevesinde Banka bünyesinde çeşitli kurumsal değişiklikler yapılmıştır • DB bünyesinde üç olan sosyal politika ile ilgili birim sayısı beşe çıkarılmış, bunlardan “Yoksulluğun Azaltılması ve Ekonomik Yönetim” yoksulluk, özellikle en yoksul ülkelerde yoksulluk üzerine yoğunlaşmış, Banka’nın sosyal politikasının şekillenmesinde rol oynayan “İnsani Gelişme Ağı’nın” üç ayağını; sağlık, beslenme, nüfus; eğitim ve sosyal koruma oluşturmuştur. • Aynı yıl Dünya Bankası ile IMF dünyanın en yoksul ve borçlu ülkelerinin dış borç yüklerinin azaltılması için ilk kapsamlı yaklaşım olan “Aşırı Borçlu Yoksul Ülkeler” girişimini başlatmışlardır. Yoksullukla Mücadele • 1990 Dünya Kalkınma Raporu’nda vurgulanan yoksulluğun azaltılmasına yönelik kapsayıcı bir yaklaşımın gerekliliği 1999 yılında “Kapsayıcı Kalkınma Çerçevesi” ile somut bir nitelik kazanmıştır. • Kapsayıcı Kalkınma Çerçevesi; beslenme, sağlık, eğitim gibi ekonomik olmayan kalkınma amaçlarının önemine vurgu yapmaktadır • 1990’lı yıllarda Dünya Bankası’nın kalkınma konusunu bütünsel bir yaklaşımla ön plana çıkarması ve yoksulluğun azaltılmasının Kapsayıcı Kalkınma Çerçevesi’nde temel hedeflerden biri olması ekonomik büyümenin tek başına yoksulluğu azaltmak için yeterli olmadığı, kalkınmanın sosyal boyutunu ihmal ederek ekonomik büyümenin sürdürülemeyeceğinin Banka tarafından kabul edildiği şeklinde yorumlanmaktadır. Yoksullukla Mücadele • 1999 yılında Kapsayıcı Kalkınma Çerçevesi’nin bir parçası olarak, Birleşmiş Milletler Milenyum Kalkınma Hedefleri çerçevesinde, DB ve IMF tarafından “Yoksulluğu Azaltma Strateji Belgesi” girişimi kabul edilmiştir. Ayrıca iki Örgüt imtiyazlı kredilerin verilmesinde ve borçlu ülkelerin borçlarının azaltılmasında, ülkelerin kendilerine ait Yoksulluğu Azaltma Strateji Belgesi’nin temel şart olarak kabul edilmesini onaylamışlardır. • Yoksulluğu Azaltma Strateji Belgeleri’ne ek olarak bu dönemde ayrıca Dünya Bankası kılavuzlarına yapısal uyum programlarının yoksulluk üzerindeki etkilerini ölçme ve telafi edici önlemler alma koşulu da eklenmiştir Yoksullukla Mücadele • 2000 sonrasında da IMF ve Dünya Bankası’nın “Yoksulluğa Saldırı” adı ile yayımlanan, 2000-2001 Dünya Kalkınma Raporu’nda çok boyutlu bir yoksulluk tanımı yapılmış, yoksullukla mücadele yöntemleri geliştirilmiştir. • Rapor’da; • • makro ekonomik istikrar ve piyasaya yönelik reformlar gibi büyümeyi hızlandıran geleneksel stratejilerin yoksulluğu azaltmak için gerekli ancak yeterli olmadığı belirtilmiştir. • kalkınma süreci için gereksinim duyulan sosyal kuruluşların geliştirilmesi, korunmasızlıkla mücadele ve kapsamlı bir büyüme sağlanması için katılımın desteklenmesi gibi konulara daha fazla vurgu yapılması gerektiği üzerinde durulmuştur. • yoksulluğu azaltma stratejisinin birbirini tamamlayan üç boyuttan oluşması öngörülmüştür. • Bunlar; fırsatları desteklemek, güçlendirmeyi kolaylaştırmak ve güvenliği genişletmektir 1990’lı yıllarda başlayan ve 2000’li yıllarda devam eden bu değişim ile IMF ve Dünya Bankası’nın sosyal politikası ekonomik liberalizm ile bütünleştirilmiş bir “Sosyal Güvenlik Ağları politikasına dönüşmüştür Sosyal Güvenlik Ağları • Yoksulluğu, şoklara kırılganlığı veya belli bir yoksulluk düzeyi altına düşen yoksulluğu önlemek amacıyla oluşturulan, katılım öngörmeyen, transfer programlarıdır. • Sosyal Güvenlik Ağları üç farklı grubu kapsamaktadır. • Sürekli yoksullar, • yoksulluk sınırına yakın yaşayan hane halkı veya ekonomideki değişikliklere bağlı olarak yoksul duruma düşen geçici yoksullar • refahı tek başına yeterli olmayan alt nüfus gruplarıdır (özürlüler, etnik ayrımcılığa uğrayanlar, ilaç ve alkol bağımlıları veya sosyal dışlanmışlar gibi). Sosyal Güvenlik Ağları • Sosyal Güvenlik Ağı uygulamaları; • Nakit transferleri • Gıda temelli programlar, • Okul malzemesi, • Şartlı nakit transferleri, • Elektrik, gıda, kamu ulaşımı için fiyat destekleri, • Kamu işlerinde çalıştırma, • Sağlık, bakım, okul ve diğer durumlar için katkı payından vazgeçme Sosyal Güvenlik Ağları • İlk “Nakit Transfer Programı (Cash Transfer)” 1994 yılında Meksika’da, • ilk “Şartlı Nakit Transfer Programı” ve “Garantili Asgari Aile Geliri Programı’’ 1995 yılında Brezilya’da uygulanmıştır. • Dünya Bankası 2008 yılında Gıda Krizi Yanıt Programı • 2009 yılında Hızlı Sosyal Yanıt Programı oluşturmuştur Dünya Ticaret Örgütü (WTO) • Liberalleşme eğilimini, mal ticaretinin yanında hizmet ticaretine ve dış ticaretle ilgili olarak fikri mülkiyet hakları ve yatırım alanlarına doğru genişletme açısından etkili bir güç olarak ortaya çıkmıştır. • 1945 yılında, ABD öncülüğünde, uluslararası ticaretin serbestleşmesi hedefine yönelik olarak oluşturulan “Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması’na (GATT)” dayanmaktadır. Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) • Temel amacını; dış ticaretin serbestleşmesinin önünde engel olan gümrük tarifelerinin düşürülmesi, tarife dışı engellerin kaldırılması, karşılaşılabilecek diğer engellerin ve farklı muamelelerin ortadan kaldırılmasıdır. • GATT ile gelen sistem, ticaret pazarlıkları veya “görüşmeler (rounds)” serileri ile gelişmiştir. • GATT kuralları ve tamamlayıcı anlaşmalar, 1986 ile 1994 yılları arasında gerçekleştirilen “Uruguay Round” müzakerelerinde, dünya ticaretinin değişen koşullarına uyum sağlamak amacıyla güncelleştirilmiştir. • Uruguay Round görüşmeleri sonunda, çok sayıda anlaşma, ek, mutabakat ve kararı kapsayan, 1994 yılında imzalanan “Son Senet/ Nihai Senet’’ ile WTO kurulmuş, Örgüt resmi olarak 1995 yılında faaliyete geçmiştir. Son Senet (Final Act) • WTO’nun amacını; • Yaşam standardının yükseltilmesi, tam istihdam ve istikrarlı bir şekilde artan gelir dağılımı ve talep hacmini sağlamak, üretim ve ticareti geliştirirken, dünya kaynaklarının sürdürülebilir kalkınma hedefine uygun olarak kullanımını sağlamak, çevreyi korumak ve farklı ekonomik düzeylerdeki ülkelerin gereksinimlerine cevap vermek • Gelişmekte olan ülkeler ve özellikle en az gelişmiş olanların artan dünya ticaretinden gereksinimleri ile orantılı olarak pay almalarını sağlamak Dünya Ticaret Örgütü (WTO) • WTO; Gümrük Tarifeleri Genel Anlaşması (GATT 1994), Hizmetler Ticareti Genel Anlaşması (GATS) ve Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması (TRIPS) olmak üzere üç temel anlaşmaya dayanmaktadır. • WTO Anlaşmaları “mal”, “hizmetler” ve “fikri mülkiyet” alanlarını kapsamaktadır • WTO üye devletler tarafından yönetilen bir uluslararası örgüttür. • Örgüt kararlarının büyük çoğunluğu “konsensüs (oybirliği)” esasına göre alınmaktadır. Örgüt bu bakımdan yakın ilişki içinde olduğu Dünya Bankası ve IMF’den farklılık göstermektedir. • WTO yıllık bütçe gelirinin büyük kısmını üyelerin katkılarından elde etmektedir. Bu katkılar, üyelerin uluslararası ticaretteki paylarına göre hesaplanmaktadır. Hizmetler Ticareti Genel Anlaşması (GATS) • Uluslararası hizmet ticaretini disipline etmek amacıyla bir çerçeve oluşturmaktadır. • Üyeler dış rekabete açmak istedikleri hizmet sektörleri ile ilgili özel taahhütler de düzenleyebilmektedirler. • GATS hükümleri, • Hizmetlerin sınır ötesi hareketi; • Hizmetlerin sunulduğu ülkede ticari bir işletmenin oluşturulması; • Gerçek kişilerin bir hizmet ifası amacıyla yabancı bir ülkede geçici bir süreyle bulunması • Tüketicilerin ithalat yapılan ülkeye gitmelerini düzenlemektedir. Sosyal hüküm/şart (Social Clause) • WTO’nun faaliyetleri ve politikaları ulusal sosyal politikalar üzerinde etkili olmaktadır. WTO içinde ilk sosyal politika sorunu “Sosyal hüküm/şart ” konusunda çıkmıştır. • Sosyal hüküm; uluslararası ticaret anlaşmalarına konulan ve çalışanların temel çalışma haklarına saygı gösterilmemesi halinde ticaret kısıtlamalarının uygulanması veya ticaret ayrıcalıklarının geri alınması şeklinde bazı ekonomik yaptırımların uygulanmasını öngören düzenlemelerdir. Sosyal hüküm/şart (Social Clause) • Amaç; uluslararası ekonomik ve ticari ilişkilerde haksız rekabetin önlenmesi ve rekabetin arttırılmasıdır. • Anlaşmaya taraf devletlerin belirli sosyal normlara uyması, uluslararası ticarete katılmanın veya ticaret önceliklerine erişmenin ön koşuludur. • Sosyal hükümlerin başlıca işlevi, ihracatçı ve ithalatçı ülkelerde uygulanan çalışma standartlarının uyumlu hale veya aynı düzeye getirilmesidir. Bu şekilde, anlaşmaya taraf devletlerde uluslararası çalışma normlarının uygulanması ve uluslararası belgelerle çalışanlara sağlanan hakların güvence altına alınması sağlanmaktadır. • Sosyal hükümlerin ihracatçı ülkede yürürlükte olan iş hukuku mevzuatının temel çalışma normlarıyla uyumlu olmasını sağlama işlevi de bulunmaktadır. Temel Çalışma Standartları • WTO’nun sosyal hüküm konusuna yaklaşımı, Örgütün karar alma mekanizmasında en yüksek organ olan ve ilk kez Singapur'da toplanan Bakanlar Konferansı Bildirisi’nde “Temel Çalışma Standartları” başlığı altında ortaya konulmuştur. • Bildiride, çalışma standartlarının korumacı amaçlar için kullanılması reddedilmektedir. • Bildiride özellikle azgelişmiş ülkelerin mukayeseli avantajlarının hiçbir şekilde sorgulanamayacağı konusunda ülkeler arasında anlaşmaya varıldığı; WTO ile ILO arasında mevcut işbirliğinin sürdürüleceği ifade edilmektedir. • Bakanlar Bildirisi, çalışma normları ve ticaret ilişkisinin ilk kez resmi bir WTO belgesinde ifade edilmiş olması bakımından bir dönüm noktası oluşturmaktadır. Temel Çalışma Standartları • Uluslararası çalışma normlarına sadece ILO üyesi olarak değil, WTO üyesi olarak da destek verileceği açıkça beyan edilmekle birlikte, uluslararası çalışma normları ile ilgili uzmanlık örgütünün ILO olduğu vurgulanmakta ve böylece WTO’nun çalışma normlarının konulması ve uygulanmasında önderlik etmesine ilişkin teklifler reddedilmiş olmaktadır. • 1999 Bakanlar toplantısında da çalışma normları ve sosyal hüküm konusu yeniden gündeme gelmiş ancak bu konuda bir ilerleme sağlanamamıştır. • Halen WTO içinde çalışma normları ve sosyal hükümler konusu gündemde bulunmamaktadır. Hizmetler Ticareti Genel Anlaşması (GATS) • Sosyal Politika sorun alanlarından biriside; Hizmet Ticareti Anlaşması’nın (GATS) tüm kamu hizmetlerinin özelleştirilmesine neden olması noktasında odaklanmaktadır • GATS ile devlet eliyle yürütülmekte olan kamusal hizmetlerin piyasaya terk edilmesi söz konusudur. Kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi, eğer bu gerçekleştirilemiyorsa piyasa kurallarına göre işletilmesi, bir başka deyişle ticarileştirilmesi öngörülmektedir. GATS ile mesleki hizmetler, müteahhitlik hizmetleri, eğitim hizmetleri, mali hizmetler, ulaştırma hizmetleri, haberleşme hizmetleri, dağıtım hizmetleri, çevre, sağlık ve sosyal hizmetler, eğlence, kültür ve spor hizmetleri, turizm ve diğer hizmetler uluslararası piyasaya açılmaktadır,