1. Hafta [Slayt]

advertisement
EPİDEMİYOLOJİ’YE GİRİŞ
Tıbbın (gerek tıp ve gerekse veteriner tıp) geleneksel anlayışına
göre, bireyin hastalığını teşhis etmek ve uygun tedavi yolu ile
hastalığı ortadan kaldırmak esastır. Bu amaçla, hekimin
muayenesine sunulan canlının hastalığının teşhisinin yanı sıra klinik
ve laboratuvar teşhis yöntemlerinin kullanılması, tedavide etkili
ilaçların ve ortamın belirlenmesi önemlidir.
Çağımızda ise bu anlayışın yerini hastalığın yalnızca birey bazında
değil, bireyin içinde bulunduğu toplum veya sürü bazında da ele
alınarak sorunun çözülmesi gereği almıştır. Çünkü insan ve
hayvanları etkileyen bir çok hastalık problemi, hastaları ferdi
muayeneden ziyade populasyonların incelenip, araştırılmasıyla
çözülebilir.Yani hastalıklar toplum veya sürü içerisinde ve toplumbirey etkileşimi göz önüne alınarak araştırılmalıdır. İşte bu
araştırmaları yapan bilim dalı Epidemiyoloji’dir.
• Enfeksiyöz hastalıkların doğal gelişimi ve seyri ile değişik
populasyonlardaki dağılımı ve enfekte hayvan miktarının
belirlenmesi, enfeksiyonların daha iyi bilinmesi ve gerekli tedbirlerin
alınması açısından çok önemlidir. Bir populasyondaki enfeksiyöz ve
enfeksiyöz olmayan hayvan hastalıkların sayısal değerler ile
değerlendirilmesi; önceliklerin belirlenmesi ile tedavi ve kontrol
programlarının tespit edilmesinde önem arz eder.
• Kompleks ve sebebi bilinmeyen bulaşıcı bir hastalık probleminin
çözümlenmesinde virolojik, bakteriyolojik, mikolojik, parazitolojik,
immünolojik
ve
histopatolojik
muayenelerin
birlikte
değerlendirilmesi gerektiği gibi ayrıca muhtemel etkenlerin tek tek
ve farklı kombinasyonlarla duyarlı konakçılara verilmek suretiyle,
etkenlerin hangi hallerde enfeksiyon oluşturduğunun gözlenmesi de
gerekebilir.
• Hastalıkların toplum bazında incelenmesinin bir diğer yararı
da hastalıkların verim üzerindeki etkilerinin, tek bir hayvandan
ziyade sürü ya da çiftlik düzeyinde verim düşüşün
hesaplanması suretiyle ancak gerçeğe yakın oranda tahmin
edilebilmesindendir.
• Ayrıca hastalığın ekonomik önemi ve kontrolü ile
sağlanabilecek kar, ülke bazında çiftlikten çiftliğe değişen
hayvan grupları da dikkate alınarak daha iyi tespit edilebilir. Bu
nedenlerden dolayı epidemiyoloji, bir toplum veya sürüdeki
hastalıkların araştırılması için mutlaka başvurulması gereken
bir bilim dalıdır.
Epidemiyolojinin tanımı ve ilgi alanları üzerinde durmadan önce
birkaç terimin epidemiyolojik anlamının açıklanması gerekir.
Bunlardan ilki populasyondur. Populasyon, belirli bazı özellikleri
ortak olarak bulunduran bireylerin (veya hayvanların)
oluşturduğu topluluktur.
Örneğin Ülkedeki tüm sığırlar veya İldeki tüm Holstein ırkı inekler
ayrı ayrı birer populasyondur. Bir diğer epidemiyolojik kavram ise
determinanttır. Determinant, bir populasyonda görülen bir
hastalığın o populasyonda rastlanma sıklığına etki eden her çeşit
faktör demektir. Tanımından da anlaşılacağı üzere etken, çevre ve
konakçıya ait özellikler determinant olarak adlandırılır.
Epidemiyoloji terimi, anlamları epi (üzerinde), demos (toplum)
ve logos (bilim) demek olan yunanca 3 ayrı sözcükten oluşmuş
bir terimdir.
İlk olarak insan topluluklarının üzerinde inceleme yapan ve
özellikle insan sağlığını inceleyen bir bilimi tanımlarken, salgın
hastalıklarının artması ile beraber, bunların çıkış ve yayılışlarını
inceleyen bir bilim dalı haline dönüşmüştür. Çağdaş
epidemiyolojide bir populasyonu sağlıklı tutan nedenler de
araştırılır.
Modern anlamıyla epidemiyolojiyi tanımlamak gerekirse, bir
populasyondaki hastalık veya sağlık durumlarını sıklık, dağılım ve
determinantları inceleyerek ortaya koyan bilim dalı olarak tarif etmek
mümkündür. Kavram karışıklığına sebep olabilecek benzer bir terim
epizootiyolojidir.
Epidemiyoloji terimindeki demos = demi sözcüğü yerine zoo = hayvan
konularak epizootiyoloji terimi türetilmiştir. Bu nedenle, insan
topluluklarındaki hastalıkların çıkışı/salgını, “epidemik, pandemik,
endemik” olarak, hayvan topluluklarındaki hastalıkların çıkışı ise
“epizootik, panzootik, enzootik” olarak tanımlanır.
Kanatlı populasyonlarında ise “epornitik” (ornito = kuş) olarak
isimlendirilir. Farklı terimlerin (epidemiyoloji, epizootiyoloji)
kullanılması enfeksiyonun görüldüğü insan ya da hayvan
populasyonlarını nitelemesi açısından yararlı olabileceği düşünülmekle
beraber epidemiyoloji terimi her durumda tercih edilen bir terim olarak
giderek daha fazla kabul görmektedir.
Epidemiler tarih boyunca toplum davranışları üzerinde de
etkili
olmuşlardır.
Örneğin
feodalizmin
Avrupa’dan
silinmesinde ve Latincenin kullanımdan kalkmasında veba
salgınlarının rolü vardır.
Çünkü salgınla sonucunda eğitimli elit tabaka neredeyse
ortadan kalkmış ve anadilini konuşan sıradan insanlar bu
tabakanın yerini almaya başlamış, kilise etkisini yitirmeye
başlamış, Latince üniversite ve mahkemelerde artık yer
verilmemeye başlanmıştır.
Diğer bir örnek ise 16.yy dan sonra sifiliz salgınları sonucunda
selamlaşma şeklinin değişmesi ve eski selamlaşmanın artık
Doğu’ya özgü bir davranış olarak kalmasıdır.
Brucella melitensis,
vb. gibi etkenlerden ileri gelen ve
Brucella abortus,
hayvandan insana veya insandan
Mycobacterium bovis,
hayvana
bulaşan
zoonoz
Bacillus anthracis,
hastalıkların incelenmesinde olduğu
Listeria monocytogenes,
gibi, türe spesifik enfeksiyonların
Staphylococcus aureus,
incelenmesinde de epidemiyoloji
Salmonella ssp.,
terimi kullanılabilir.
Pasteurella ssp.,
Francisella tularensis,
Chlamydia psittaci,
Coxiella burnetii,
Streptococcus agalactiae,
Campylobacter jejuni,
Dermatophilus congolensis,
Rabies virus (kuduz virusu),
Cysticercus bovis,
Toxoplasma gondii, Taenia saginata
Bazı zoonoz enfeksiyonların insanlarda görülüşü, şahısların
meslekleri ile çok yakından ilgilidir. Başka bir ifade ile,
özellikle veteriner hekimlerde, veteriner teknisyenlerde,
mezbaha
çalışanlarında,
kasaplarda,
çobanlarda,
hayvancılıkla ve hayvansal ürünlerle uğraşan diğer
insanlarda zoonoz hastalıklar daha çok görülür.
Süt inekçiliği ve süt ürünleri üretimiyle uğraşanlardaki
Leptospirozis ve Brusellozis’in epidemiyolojisi, sığırlardaki
bu enfeksiyonların epizootiyolojisi ile çok yakından
ilişkilidir. Bu yüzden epidemiyoloji ve epizootiyoloji
terimleri arasında kullanım açısından önemli bir fark
yoktur.
Epidemiyolojinin amacı
Epidemiyolojinin insan ve hayvan populasyonlarındaki
hastalıkların sıklığı, yaygınlığı ve bölgesel dağılımlarını tespit
etmek, hastalıkların kontrolü ve hastalıklarla mücadele etmek
için hekimlik hizmetlerinde öncelikleri belirleyecek verileri
toplamak, herhangi bir salgın durumunda hastalığı tanımlamak
ve etken(ler)ini belirlemek, hastalıkların ülke hayvancılığına olan
zararlarını, mücadelesi için gerekli masraf-fayda (cost and
benefits) analizlerini yaparak, problemleri masaya yatırmak gibi
amaçları vardır.
Bu amaçlar ana hatları ile şöyle sıralanabilir:
*Sebebi bilinen bir hastalığın kaynağının tespit edilmesi,
*Önceden sebebi bilinmeyen bir hastalığın kontrolü ve
araştırılarak faktörlerin belirlenmesi,
*Hastalığın doğal görünüşü ve ekolojisi hakkındaki bilgilerin
sağlanması,
*Hastalıklara özgü kontrol programlarının planlanması ve
düzenlenmesi,
*Bir hastalığın ekonomik etkilerinin hesaplanarak, alternatif
kontrol programlarının yapılması.
Sebebi bilinen bir hastalığın kaynağının belirlenmesi
Sebebi bilinen bir hastalık teşhis edileceğinde eğer hastalığın
bireysel bazda tanısında klinik belirtiler ve bazı laboratuar
teşhis yöntemleri kullanılır. Yani söz konusu hastalık,
hayvanlardaki anamnez verilere, hastalığın klinik belirtilerine,
seyirlerine bakılarak ve bazı laboratuar testleri ile
desteklenerek teşhis edilebilir.
Örneğin klinik mastitis, memeden süt gelmemesi, memenin
şişkin ve sert olması gibi semptomlarla seyreder ve bu
bulgular ile klinik mastitis tanısı konabilir. Subklinik
mastitisten şüphe edildiğinde Kaliforniya Mastitis Testi
(California Mastitis Test; CMT) ile kolayca teşhise gidilebilir.
Bu enfeksiyonların kesin tanısı için ise etken izolasyonu ve
identifikasyonu gerekir.
Ancak bir buzağıdaki Salmonellosis’i teşhis etmek (atipik semptom
oluşmasından ve diğer bazı mikrobiyal etkenlerle karışmasından
dolayı) kısmen zordur. Ayrıca bir salgın hastalığın neden çıktığının
belirlenmesi ve enfeksiyonun tekrar çıkmasının önlenmesi için
gerekli olan tedbirlerin alınması bazen çok zor olabilir.
Örneğin, salgın hastalıklar bazen sürüye yeni satın alınan enfekte
hayvanlardan ya da yemlerden bulaşabilir.
Ancak enfeksiyonun çıkış nedenini tespit etmek için çoğu kez
detaylı incelemelerin yapılmasına ihtiyaç vardır. Yemden
şüphelenildiğinde, yemin mikrobiyolojik muayeneleriyle teşhise
gidilebilirse de, rasyonunu kendisi hazırlayan işletme(ler)de,
rasyonu oluşturan komponentlerin tek tek incelenmesi
gerektiğinden bunu ortaya koymak problem yaratabilir.
Dolayısıyla hastalık populasyon düzeyinde inceleneceğinde
Hastalık neden, ne zaman ve nerede oluştu? sorularının cevabı
aranır. Yani teşhise epidemiyoloji girer.
Örneğin, bir sürüde Aktinobasillozis’in görülüş sıklığı ve oranı
yüksek ise, hastalık hayvanların otlatıldığı arazideki anızlardan
veya yedirilen özel yemlerden kaynaklanabilir. Bu gibi
durumlarda, buccal mukozanın zedelenmesi sonucunda,
hayvanlarda Actinobacillus lignieresii etkenine duyarlılık artar.
Yeni doğanlarda, vitamin katkılarının kullanılmasına yönelik
reklamlardan dolayı yetiştiricilerin aşırı vitamin kullanması, kuzu
ve buzağılarda, kemik yapısı bozukluklarının (D hipervitaminoziz
ve osteodistrofi) artmasının bir sebebi olabilir.
Kuzu karkaslarının mezbahalarda kesim sonrasında su ile
yıkanması, bu karkaslarda pH’nın yükselmesine sebep olabilir. Bu
gibi durumlar tüm hastalık vakalarının gözlendiği, çeşitli verilerin
toplandığı ve değerlendirmelerin populasyon bazında yapıldığı
epidemiyolojik araştırmalarla kesinlik kazanabilir.
Sebebi bilinmeyen bir hastalığın kontrolü ve etken(ler)inin
araştırılması
Bir hastalığın etkeni henüz bilinmeden önce, o hastalığın
kontrolü epidemiyolojik gözlemlere ve ilkelere dayanan çeşitli
yaklaşımlarla sağlanabilir . Burada temel olan hastalık ile bazı
faktörler arasında ilişki kurmaktır.
Örneğin, Dr Snow kolera basili henüz tanımlanmadan 30 yıl
önce (1800’lü yıllar) İngiltere’de kolera salgınını araştırmış ve
bazı dikkat çekici önermelerde bulunmuştur. Bu tarih tam
olarak mikroskobun keşfinden 20 yıl öncedir.
A.B.D.’de Contagious bovine pleuropneumonia, etken
Mycoplasma mycoides daha tanımlanmadan 6 yıl önce
(Mycoplasma etkeni 1898’de Nocard tarafından tanımlanmıştır)
eradike edilebilmiştir.
Yine çiçek hastalığının etkeni bilinmeden çok önce çiçek aşısının
uygulanması ve enfeksiyonun kontrolü güzel bir örnektir. Ancak
bugünün gelişmiş bilgi birikimi ve teknikleriyle bir çok hastalığın
sebebi ortaya çıkarılmakta ve gerekli önlemler alınabilmektedir.
Buna rağmen bazı istisnalar da vardır.
Örneğin Hereford ırkı sığırlarda görülen, gözün squamous
hücre karsinomu’nun (göz kanseri) etkeni hala
bilinmemektedir. Öte yandan epidemiyolojik çalışmalar, göz
kapağı pigmentsiz olan sığırlarda, pigmentli olanlara
nazaran göz kanserinin daha fazla görüldüğünü ortaya
çıkarmıştır. Bu kriter kullanılarak, bu ırkta neoplazmalara
daha az duyarlı hayvanların yetiştirilmesi yoluna gidilebilir.
Hastalığın doğal çıkışı ve ekolojisi hakkında bilgi toplanması
Bir enfeksiyöz etken ile enfekte olan bir hayvan, o
mikroorganizmanın konakçısıdır. Konakçı ve mikrobiyel etken
bir arada bulunur. Bu topluluk ve çevresi ise ekosistem olarak
tanımlanır. Ekoloji, ekosistemlerin incelenmesidir.
Enfeksiyöz etkenlerin çeşitli özelliklerinin tam olarak
anlaşılabilmesi için konakçı ekosistemlerinin iyi bilinmesi
gerekir. Yine, enfeksiyöz olmayan bir çok hastalığın bile
teşhisinde ekosistemin önemi vardır. Örneğin, mineral veya
vitamin yetersizliğinden kaynaklanan beyaz kas hastalığı
(selenyum ve vitamin E yetersizliği) ve A avitaminozis’e bağlı
körlükler için hayvanların yetiştirilme yerleri ve şartlarının
bilinmesi, hatta bölgenin toprak analizlerinin yapılıp
ekosistemlerine yönelik verilerin ortaya konması gerekebilir.
Ekosistemi etkileyen çevre şartlarının değişimi, enfeksiyöz
etkenin yaşam siklusunu ve konakçının etkene duyarlılığını
etkileyebilir. Örneğin, Fasciola hepatica enfestasyonları,
drenajı iyi yapılmamış sulak veya bataklık yerlerde,
arakonakçısı olan salyangozların fazla bulunmasından dolayı
çok görülür.
Leptospira interrogans gibi 200 kadar farklı serotipi olan bir
etken, bir veya birçok türdeki konakçıda enfeksiyon yapabilir.
Ancak Leptospira interrogans serovar copenhangen’in normal
konakçısı ratlardır. Şayet, insan ve diğer tür hayvanlarda bu
etkene bağlı enfeksiyon görülürse, bu enfeksiyonun kontrol
programlarına rat populasyonlarının ekolojilerine yönelik
çalışmaların ve enfekte ratlardaki enfeksiyonun kontrolü
çalışmalarının da eklenmesi gerekebilir.
Örneğin, Afrika’daki antiloplarda, herpesvirus, semptomsuz
enfeksiyonlar oluşturmaktadır. Bu yüzden bu yöredeki
sığırlarda bu enfeksiyonun görülmesi durumunda öncelikle
antiloplar incelenmelidir.
Yine, Coryza gangrenosa bovum’un doğal rezervuarlarından
birinin koyunlar olması, özellikle ülkemizde kurban
bayramlarını takiben, sığırlarda bu enfeksiyonun insidensini
arttırdığı dikkate alınmalıdır.
Ekosistemin iklim durumu, enfeksiyöz hastalıkların çıkışlarını
etkilemektedir. Theilorosis, piroplasmosis ve anaplasmosis
gibi enfeksiyöz hastalıklar özellikle sıcak iklime sahip
bölgelerdeki kenelerle taşındıklarından, arakonakçı kenelerin
eradike edilmeleriyle bu hastalıklar kontrol altına alınabilir.
Bazı durumlarda, enfeksiyöz etkenler normal konakçılarının
dışında da enfeksiyonlar yapabilmektedir. Örneğin, A.B.D.’de,
İngiltere’de ve Yeni Zelanda’da insanlardan sığırlara
Mycobacterium tuberculosis bulaştığı bildirilmiştir. Bu gibi
durumlarda ekolojik faktörlerle ilgili kontrol programlarının
düzenlenmesi ve sürekli gözlenmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Hastalık kontrol programlarının planlanması ve gözlenmesi
Bir populasyondaki herhangi bir hastalığın kontrolü ya da
eradikasyonu
için
program(lar)
hazırlanacağı
zaman,
populasyonundaki hasta hayvan miktarı, hastalığın çıkışıyla ilişkili
faktörler, kontrolü için gerekli imkanlar (alet, ekipman, uzman, vs.)
ve masraf-fayda analizi gibi temel verilerin toplanması gerekir.
Örneğin, bir işletmedeki mastitis kontrol programının veya bir
milli brusellozis eradikasyon şemasının hazırlanabilmesi için
ülkedeki tüm sürülerdeki durumun bilinmesi gerekir.
Bunun için, bir populasyondaki hastalık ya da hastalıklar hakkında
rutin veri toplamayı sağlayan çeşitli epidemiyolojik teknikler
kullanılır ve bilgiler değerlendirilerek karar verilir.
Diğer taraftan bir hastalığın yeni faktörler tarafından etkilenip
etkilenmediğinin belirlenmesi için populasyonun sürekli göz altında
tutulmasında faydalar vardır. Ekosistemin değişmesi, hayvan
hareketlerinin fazlalaşması, paraziter ilaçlamalar esnasında çeşitli
sürülerin bir araya gelmesi, vs., enfeksiyonun seyrini veya yeniden
çıkmasını etkiler. Bu gibi durumlarda eradikasyon programlarına yeni
kontrol uygulamaları ilave edilebilir.
Hastalıkların ekonomik etkilerinin hesaplanması ve kontrolü
Hayvancılık endüstrisinde hastalıkların kontrolü için gerekli
masraflar hastalığa bağlı ekonomik kayıplara karşı
dengelenmelidir. Bu nedenle bir enfeksiyonun tedavisi veya
eradikasyonu için gereken masraflar çok önemlidir.
Örneğin, tavukçuluk işletmesindeki bir enfeksiyonun tedavisi
için gerekli masraflar hesaplanır ve bu masraflara karşılık
sağlanabilecek faydalar, tüm uğraşılara değerse tedaviye
girişilir. Ekonomik değilse ya tedavi edilmez ya da kesime sevk
edilir. Ancak ekonomi hesaplanırken, enfeksiyonların zoonoz
durumları ile ülke hayvancılığına etkileri de göz önüne
alınmalıdır.
Bir sürüde mastitis oranı % 15’in üzerinde ise süt verimi çok
etkileneceğinden, kontrol programlarının uygulanması ekonomik
fayda sağlayacaktır. Çünkü, verim kayıplarının yanı sıra bu oranın
daha da yükselmesi söz konusu olabilir. Diğer taraftan, mastitisli
inek sayısı % 1’den az ise kontrol programları ekonomik fayda
sağlamayabilir. Gelişmiş ülkelerde sığırlardaki mastitisin
kontrolüne yönelik büyük çaplı kontrol programlarının
yürütülmesine karşın tamamen eradike edilemeyen tek
hastalıktır.
Özetle, epidemiyolojinin çeşitli kullanılış metot ve amaçları
bulunmaktadır. Bu nedenlerle epidemiyoloji, devlet ya da özel
sektör ayırmaksızın, sahada sürü sağlığı ile uğraşan, bozuk ve
kontamine et ve et ürünlerini azaltmak isteyen, ilaç
endüstrisinde çalışanların saha ön çalışmalarında hastalık
oranlarını ve çeşitli hayvan gruplarındaki tedavi durumlarını
belirleyen ve mesleğin çeşitli alanlarında hizmet eden tüm
veteriner hekimlerin ilgi alanına giren bir bilim dalıdır.
Download