Grup Dinamikleri GRUP Yrd. Doç Dr. İhsan Sarı İHSAN SARI 2 Grup Örgütler insanlara ait maddi ve manevi unsurları girdi olarak kullanarak, bunları bir süreç vasıtasıyla mal ve hizmetler kapsamında çıktıya dönüştüren yapılanmalardır. Gruplar da yapılanmaları ve işlevleri bakımından bir çeşit örgüt (Organizasyon, kurum, , teşkilat)niteliğindedir. Bu bağlamda, birer örgüt olan veya örgütlerin birer parçasını teşkil eden gruplar, “statik ve kapalı sistemler” değil, “yaşayan dinamik varlıklar” olarak Şekil-1’de gösterilen açık sistemler olarak tanımlanmaktadırlar. Açık sistem olarak gruplar Örgütler de insanlara benzer davranışlar oluşturarak “Örgütsel Davranış” (Organizational behavior) sergiler. İnsan davranışları, algı, inanç, tutum, davranış gibi bir süreç sonunda meydana gelirken, örgütsel davranışların gerisinde de belli bir alt yapı mevcuttur. Örgütsel Davranışı oluşturan bu unsurlar; bireysel davranış, yapı (structure) ve grup dinamiklerinden (group Dynamics) oluşturmaktadır. Anılan unsurların birleşimi ile birlikte sergilenen “örgütsel davranış”, oluşumundan sonra tekrar bir “girdi” olarak sürece dâhil olmakta ve yeni örgütsel davranışların oluşmasına temel teşkil etmektedir. Örgütsel davranışın oluşumu kapsamında, grup dinamiklerinin önemi büyüktür. Grup dinamikleri denince, grup kavramını, yapısını ve türlerini kapsayan grup boyutları; grup içi ve gruplar arası ilişkileri, bağlılığı, normları ve uyumu inceleyen grup süreçleri ile gruplarda girdileri çıktıya dönüştüren süreçleri ve birey ve grupların birbirlerine olan sosyal etkilerinin inceleyen grup davranışını kavramları akla gelmektedir. Yani grup dinamikleri kavramı; grup boyutlarını, grup süreçlerini ve grup davranışını bünyesinde barındıran bir üst kavramıdır. İnsanoğlu sosyal bir yaratıktır ve doğası gereği diğer insanlar ile etkileşime girmek zorundadır. Bu etkileşimler insanları değişik gruplar içerisinde yer almaya yöneltmektedir. Bir insan aynı anda birden çok grubun üyesi olabilmektedir. Örneğin bir toplum içerisinde yaşayan her insan en başta aile olmak üzere değişik ekonomik, sosyal, mesleki ve dini gruplara üyedir. • Sosyal psikologlar, sosyal psikolojinin alanının birey mi yoksa grup mu olduğunu tartışmıştır. • Psikologlar bireyi temel birim olarak kabul etmiş ama sosyologlar grubu esas almışlardır. • Yönetimde ise her ikisi de dikkate alınmak durumundadır. Grup araştırmalarının gelişimi • 1850 lerden 1930 grup ruhu kavramı önemlidir. Ama bu dönemde metafizik bir kavram olarak alglanıyor ve bilimsel araştırmaya olanak yoktu. • 1920 lerde davranışçı akımın etkisi ile «grup ruhu» ve grup olayını birey davranışının başkalarının varlığı sonucu hızlandırılması olarak açıklamıştır. Bu ifade bireysel davranışların grup içindeki davranışlardan farklı olmasını gösteren araştırma bulgularına dayanmaktadır. • 1936 Sherif’in grup normlarının oluşması deneyi ile grup gerçeği soyut düzeyden deneysel düzeye geçmiştir. • 1940-1960 arası grup çalışmaları tutum çalışmalarını da geçmiştir. • 1960 lardan sonra tekrar tutum çalışmaları ağırlık kazanmıştır. NEDENİ: grup yerine bireyleri incelemek daha kolay, küçük parçalarda incelemek, birçok faktör yerine tek faktör, zaman alıcı ve pahalı olması, gerçekleştirmesi zor olması. • 80-90’lar daha olumlu gelişmeler: Grup içi ve gruplar arası çatışmaların çözümü, paylaşım adaleti, işbirliği çabaları gibi konulara odaklanılmıştır. Endüstriyel psikolojide çalışma gruplarının verimliliğini belirleyen etmenler ve etkili liderlik birçok araştırmanın konusu oldu. Klinik psikoloji: bireyin yanında aile ve başka grupların terapisine de önem vermişlerdir. Sosyolojide ise: gruplarda gücün elde edilmesi, hiyerarşiler ve grup yapıları üzerine duruldu. Avrupa da ise azınlıkların etkisi, gruplar arası ilişkiler üzerinde duruldu. • Birey birçok batı kültüründe sosyal yapılanmanın temel taşı olarak kabul edilmiştir. • Diğer bazı kültürlerde ise gruplar sosyal örgütlenmenin belkemiğini oluşturur. sosyal kolaylaştırma Sosyal psikologlar dışında pek bilinmeyen grup kavramı ile ilgili ilk deney 1997 yılında yapıldı. Psikolog Norman Triplett, 1897 tarihli ve sosyal psikolojinin ilk laboratuvar deneylerinden biri kabul edilen çalışmasında, çocuklardan bir oltaya ellerinden geldiğince hızlı bir şekilde misina sarmalarını istedi. Çocuklar oltanın makarasını bazen odada tek başarmayken çeviriyorlardı, bazense yanlarında kendileri gibi makara çeviren başka bir çocuk varken. Bu deney, yanlarında başka biri varken makara çeviren çocukların tek başlarına çalışan çocuklara kıyasla ortalamada çok daha hızlı çalıştığını gösterdi. Başkalarının varlığının bu şekilde performansı iyileştirmesi durumuna “sosyal kolaylaştırma” (social facilitation) dendi. Ancak Triplett’ten sonra aynı konuda yapılan çalışmalar birbiriyle tutarsız sonuçlar verdi. Görüldü ki başkalarının varlığı performansı bazen iyileştiriyor, bazense kötüleştiriyordu. sosyal kolaylaştırma Bilimin nasıl işlediğine güzel bir örnek teşkil edecek şekilde, 1960’lı yıllarda bir sosyal psikolog bu muammayı çözdü ve birbiriyle bağdaşmıyor gibi görünen bu bulguların altında yatan mantığı ortaya çıkardı. Başka alanlarda çalışan psikologlar, uyarılma hâlinin organizmaya baştan kolay gelen davranışları daha da kolaylaştırdığını, zor gelenleri ise daha zorlaştırdığını göstermişti. Örneğin, bir sebepten dolayı uyarılmış, heyecanlı bir hâldeyseniz kolay kelime bulmacalarını daha hızlı çözüyor, zorlarda ise daha da yavaşlıyordunuz. Bu temel prensipten hareketle şöyle bir çıkarıma varıldı: Başkalarıyla bir arada bulunmanın yarattığı sosyal uyarılma hâli bize basit gelen, hakim olduğumuz alanlardaki performansımızı iyileştirir, bize zor gelen ya da yabancısı olduğumuz konulardaki performansımızı ise kötüleştirir. Bu bulguyu destekleyen pek çok çalışmadan birinde bilardo oyuncularına bakılmış, etraflarında kendilerini seyredenlerin olması durumunda iyi bilardo oyuncularının daha da iyi oynadığı, deneyimsiz oyuncuların ise daha başarısız bir performans sergilediği gösterilmiştir. Kısacası, başkalarının varlığının performansımız üzerindeki etkisi destekleyici de köstekleyici de olabilir. Bunu belirleyen, yaptığımız işin bize ne kadar kolay ya da zor geldiğidir. Sosyal kolaylaştırma • Öte taraftan Allport’un (1920) çalışmalarından yola çıkarak yazar, bireylerin sık tekrarlanan ve iyi öğrenilmiş faaliyetleri sergilerken başkalarının varlığının yarattığı kolaylaştırma etkisini hissettikleri halde, problem çözme gibi zihin kullanımını daha fazla gerektiren faaliyetlerde yalnızken daha başarılı olduklarını ifade etmektedir (Zajonc, 1965: 272). • Sanal partner ile yapılan fitness egzersizi sonuçları http://msutoday.msu.edu/news/2012/cyberexercise-partners-help-you-go-the-distance/ RİNGELMANN ETKİSİ – SOSYAL KAYTARMA Sosyal psikoloji alanındaki en eski deneylerden birisidir (1913) Gruptaki her birey 100 kilo çekebiliyorsa üç kişi 300 kilomu çeker? Takım beraber bir iş yaptığında birey sayısı arttıkça, sosyal aylaklaşma (Sosyal çözülme) görülmektedir (Ingham ve ark. 1974) SOSYAL AYLAKLAŞMA AŞAĞIDAKİ DURUMLARDA GÖRÜLÜR • Bireysel performansın değerlendirilemediği durumlarda. • Yapılan iş anlamsız bulunduğunda. • Bireysel olarak yapılan işe dahil olma az ise. • Grup standartlarına göre karşılaştırma mümkün değilse. • Diğer grup üyeleri çok kabiliyetli görülüyorsa. • Bireyin işe katkısının önemli olmadığını düşündüğü durumlarda. Weinberg ve Gould, 2003 SOSYAL AYLAKLAŞMAYI ENGELLEMEK İÇİN ÖNERİLER • Bireysel katkıların önemini vurgula. • Bireysel performansların farkında olmak ve bunu göstermek. • İkili toplantılar ve görüşmeler. • Takım arkadaşlarının yerine geçmek • Küçük gruplar oluşturmak. Grup Dinamikleri İle İlgili Kavramlar ve Araştırmalar LEBON’UN GRUP AKLI KAVRAMI - 1895 LeBon ... diyor ki: "Bir ruhbilimsel grubun sunduğu en çarpıcı gariplik şöyledir. Onu oluşturan bireyler kim olursa olsun, yaşam tarzları, işleri, karakterleri, ya da zekaları ne kadar benzer ya da farklı olursa olsun bir gruba dönüşmüş olmaları olgusu onları, her birinin yalıtılmış bir haldeyken duyumsadıkları, düşündükleri ve davrandıklarından çok farklı bir, biçimde duyumsamalarına, düşünmelerine ve davranmalarına yol açan bir tür kolektif akıl sahibi yapar. Bireyler bir grup oluşturmadıkça ortaya çıkmayan ya da kendilerini eyleme dönüştürmeyen belirli düşünceler ve duygular vardır. Ruhbilimsel grup, tıpkı canlı bir beden oluşturan hücrelerin, birleşmelerinden her hücrenin tek başına sahip olduklarından çok farklı nitelikler sergileyen yeni bir oluşum ortaya çıkarmaları gibi, birbirlerine benzemeyen öğelerin bir an için birleşmesinden oluşmuş geçici bir oluşumdur." LEBON’UN GRUP AKLI KAVRAMI - 1895 Eğer grup içindeki bireyler bir birlik halinde birleşiyorlarsa mutlaka onları birleştiren bir şey olmalıdır ve bu bağ kesinlikle grup için niteleyici olan olsa gerektir. LeBon onların aynı zamanda daha önceden sahip olmadıkları nitelikler sergilediklerine inanır ve bunun nedenini üç farklı etmende arar. • Kitle içinde bulunan birey, sadece çokluğun, sayı fazlalığının verdiği bir duygu ile, tek başına olduğu vakit frenleyebileceği içgüdülerine, kendisini terk etmek suretiyle yenilmez bir güç kazanır. Kitleler isimsiz (anonim) ve dolayısıyla sorumsuz oldukları için, bireyleri daima, her yerde kontrol edici rol oynayan sorumluluk duygularından tamamen uzaklaştırır ve onları içgüdülerine daha kolay teslim eder. • Bir toplulukta her duygu, her davranış, yayılmacı özelliğe sahiptır. Hem o derece yayılmacıdır ki, birey, kişisel çıkarını topluluğun çıkarına kolayca feda eder. Bu fedakarlık hali aslında insanın doğasına ters olmakla beraber ancak bir kitleye dahil bulundukça meydana gelen bir fenomendir • Kalabalık davranışını anlayabilmek için gerekli olan son mekanizma telkine yatkınlıktır. Kitle psikolojisi "kitle içindeki bireylerde, yalnız haldeki bireylerin karakterlerine nisbetle pek zıt karakterler ortaya çıkarır (s. 25)". Kitle içindeki birey, bilincini yitirdiğinden, hipnozdakine benzer durumda herhangi bir telkine açık hale gelmiştir. O anda yapılacak bir telkinin etkisiyle, birey büyük bir coşkunlukla bazı eylemlere yönelebilir. Profesyonel iş yaşamında grupların önemi – Hawthorne Çalışmaları 1927 • İş verimi sadece makine ve çalışma ortamının fiziki şartlarındaki değişiklikler veya ödeme yöntemlerindeki düzenlemeler ile yapılmaya çalışılıyordu. • Örgütler mekanik bir sistem olarak algılandılar. • Hawthorne çalışmaları ışık ayarlamasının verimlilik üzerine etkisini araştırmaktı fakat çalışanlar kendileri ile ilgilenildiğini gördüklerinde VERİMLİLİK arttı. Muzaffer Şerif’in Norm deneyi Grup dinamiği araştırmalarının önemli kavramlarından birisi de grup normlarıdır. Muzaffer Şerifin Norm deneyiv– 1936 • ilk aşama: denekler tek tek zifiri karanlık bir odaya alınmışlar ve aynı noktadan bir ışık belirli aralıklarla gösterilmiştir. deneklere ışığın hangi yöne ve ne kadar aralıklarla hareket ettiği sorulmuştur. her denek bir yön ve değişik aralıklar söylemiş (3-5-15 cm gibi) ama sonunda kendine göre standart (6-8 cm arası) bir mesafe tespit etmiştir. burada dikkat edilmesi gereken nokta ışığın hiç hareket etmediğidir. • ikinci aşama: denekler gruplar halinde odaya alınmış ve kararlarını yüksek sesle vermeleri istenmiştir. ilk deneğin fikir belirtmesiyle birlikte kararlarda değişme olmuş ve ortak bir grup standardı geliştirmişlerdir. burada liderin belli olmadığı gruplarda ilk söze girenin muhtemel lider olarak belirebileceğine dikkat çekmek gerekmektedir. • üçüncü aşama: denekler yine tek tek odalara alınıp fikirleri sorulmuştur. denekler bu kez grup halinde geliştirdikleri standarda göre (ikinci aşamadaki) ışığın yön ve mesafesini söylemişlerdir. • 1. aşamada kişisel standart oluşur. 2. aşamada grup standardı oluşur. 3. aşamada kişi, grup standardını kullanır. • buradan şu sonuçlara varılabilir. fiziksel gerçek belirsizse kişiler kendi gerçeğini yaratırlar. bir araya geldiklerinde ise kendi gerçeklerini bırakıp grupça oluşturulan grup standardını kullanırlar. bu kez kişiler fiziksel gerçeği benimsemek için benimseyerek yani bilerek ve isteyerek birbirlerinin yardımını talep ederler. Muzaffer Şerif’in Robbers Cave Deneyi 1966 • • • • • • • 24 genç öğrencinin, ıssız bir yaz kampında birkaç ay geçirmesi planlanmıştı. Hepsinin benzer geçmişleri ve ilgi alanları olmasına dikkat edilmişti, ders notları da aşağı yukarı aynı seviyedeydi. Tıpkı Survivor’da olduğu gibi kampa 2 otobüsle, 12’şer kişilik gruplar halinde getirildiler. İki grup da kendini tek zannediyordu, yani herkes ikinci bir grubun varlığından habersizdi. Kaldıkları yerler birbirine epey uzak olduğu için kimse başlangıçta öteki gruptaki deneklerle karşılaşmadı. Yaz kampının bekçisi rolünü üstlenen Muzaffer Şerif, bilim uğruna “daha haince” planlar da yapmış, mesela normal hayatta arkadaş oldukları bilinen öğrencileri bilhassa ayrı gruplara yerleştirmişti. BAŞARILI OLMAK ÖLÜM KALIM MESELESİ Ayrıntıları kâğıt üstünde son derece titizlikle tasarlanan deneyin ilk sonuçları çok geçmeden alındı, iki grubun üyeleri de kendi içlerinde bir hiyerarşi oluşturmuş ve doğal bir şekilde astlar ve üstler belirlenmişti. Astlar üstlere koşulsuz itaat ederken, üstler onlara emir vermekten hatta zaman zaman sert davranmaktan çekinmez olmuştu. “Ortama uyumlanma” adı verilen bu ilk aşamanın sonunda artık herkes öteki gruptakilerle tanışmaya hazırdı. Sonrasında “Çatışmanın doğuşu” adını taşıyan ikinci aşama başlayacaktı, yani öğrenciler tıpkı sıradan izci kamplarında olduğu gibi, çeşitli spor ve eğlence dallarında yarışacaktı. Şaşırtıcı olan şey, istisnasız bütün öğrencilerin öteki grubun mensuplarına düşmanca davranmaya başlaması oldu. Yarışmalar sırasında durum iyice kötüleşti. Bir kere herkes normal hayattakinden çok daha iyi performans gösteriyordu, sanki bu yaz kampında başarılı olmak bir ölüm kalım meselesiymiş gibi... İkincisi, karşı gruptakilere zarar vermek için hiçbir fırsatı kaçırmıyorlardı. O kadar ileri gittiler ve tehlikel sinyalleri vermeye başladılar ki, ikinci aşama hemen iptal edildi ve son aşamaya geçildi. ORTAK ÇIKARLAR REKABETİ SİLDİ Bu aşama, Muzaffer Şerif’in planlarına göre sakinleşme ve barışın sağlanması aşaması olacaktı. Zira 24 kişilik bir insan topluluğunu, sadece 2 gruba ayırmak bile aralarında düşmanlığa yol açıyorsa, bunu düzeltmenin ve o insanları aynı noktada buluşturmanın da bir yolu olmalıydı. Şerif bu amaçla 2 grubun çıkarlarını da ilgilendiren ortak hedefler belirledi. Öğrencilere gene birtakım görevler veriliyordu, ama rekabet ortadan kaldırılmıştı. Bir grup için başarı olan şey öteki için başarısızlık halini almadığında huzur nihayet sağlandı. Şerif ve yanında görev yapanlar kampın yegâne su kaynağını kullanılmaz hale getirdiler. Bu, iki tarafın da sorunuydu. Öğrenciler bu sorunu kafa kafaya vererek çözmeyi bir süre sonra başardı. Hatta işler o derece yoluna girdi ki, dönüş yolunda aynı otobüse binmekte ısrar bile ettiler. Ayrımcılık başlatıldığı hızla sonlandırılabilir mi? Robbers Cave Experiment toplumsal psikolojinin en tartışılan meselelerinden biri olan ayrımcılık ve ötekileştirme sorunlarının bir toplumda ne kadar kolayca tetiklenebileceğini, farklı gruplar arasında düşmanlığın nasıl büyük bir hızla büyütülüp savaşa dönüştürülebileceğini ortaya koyduğu için bilim tarihinde çok önemli kabul ediliyor. Dahası çözümü de kendi içinde taşıyan bir deney bu, zira Şerif’in de pekâlâ kanıtladığı gibi, ayrımcılık başlatıldığı kadar kolayca ortadan kaldırılabiliyor, düşmanlık etkisiz hale getiriliyor. Hayali Cemaatler Olarak Taraftar Toplulukları: Ankaragücü Taraftar Grupları Örneği Sosyal Kimlik Kuramı 1985 • • • • Tajfel'e göre sosyal kimlik, "bireyin benlik algısının, bir sosyal gruba ya da gruplara üyeliğine ilişkin bilgisinden ve bu üyeliğe yüklediği değerden ve duygusal anlamlılıktan kaynaklanan parçasıdır. Sosyal Kimlik Kuramı, kişisel kimlikten çok sosyal kimlik kavramı üzerinde durur. Bireyler, yeni bir sosyal gruba girer girmez, o grubun kimliğine adeta "yapışırlar" (Aktaran Demirtaş, 2003:130). Grup ortamında, yeni bir kimlik seçeneği daha vardır; kendimizi bir toplumsal grubun üyesi ve o grubun özelliklerine sahip birisi olarak algılayabiliriz. Kendimizi bir kadın, bir futbol oyuncusu, bir üniversite öğrencisi ve benzeri şekillerde de tanımlayabiliriz. Sosyal kimlik ve benlik kavramı üzerine önemle eğilen Turner’a göre ise "bir bireyin benlik kavramı ve dolayısıyla da benlik saygısı, onun sosyal sınıf üyeliğine, yani algıladığı sosyal kimliğine demirlenmiştir". "Olumlu bir benlik saygısı gereksinimi" temel bir insan güdüsüdür ve bazı koşullarda, sosyal kimlik belirginleştiğinde bu gereksinimi gidermek sosyal kimliğe düşer. (Aktaran Demirtaş, 2003:131). Kalabalık davranışının sınırlarını çizen sosyal kimliktir. Sözgelimi, belli gruplar için şiddet meşru olabilirken, diğer belli bazı gruplar için meşru bir davranış değildir. Grup içinde paylaşılan genel grup normları, kabul edilebilir türden kalabalık davranışlarının sınırlarını çizer. (Arkonaç, 2008:240) Sonuç Özet olarak bugünün bakış açısıyla gruplar, pek çok insanın bir araya gelerek bir üretim faaliyetini gerçekleştirdiği ve bu üretim süreci esnasında sosyal psikolojik yönlerden insanların birbirlerini karşılıklı olarak etkiledikleri sistemlerdir. Gruplardaki beşeri münasebetler ve çalışanlar arasındaki dinamikler incelendiğinde, örgütlerin mekanik ve beşeri yapılardan, yani biçimsel ve biçimsel olmayan yapılarının her ikisinin birleşiminden oluştukları görülmektedir. 2. Konu…Grup kavramı Yaşama nitelikleri bakımından bir grubun canlıdan daha doğrusu bir insandan farkı bulunmamaktadır. Bireyler gibi gruplarda yapıcı ve birleştirici özellikleri olan fiziki ve sosyal düzenlere sahip bulunan unsurlardır. Yönetim ve davranış bilimlerinde grup imajı önceleri genelde olumsuz örneklerle ele alınmıştır: – Holiganlar – Göstericiler – Eylem yapan işçiler endişe konusu Sosyal psikolojide de durum aynıydı • Grup olmadan insanlar daha iyi işler başarabilir • Bireysellikten uzaklaşma söz konusu • Ön yargılar ve sosyal kaytarma söz konusu olduğuna dair düşünceler vardı. • Ortaklaşa problem çözme gibi olumlu özellikler ise arka planda kalmıştır. • İnsanlar her coğrafyada ve hemen hemen her zaman grup içinde yaşamıştır. • İnsanlar grup içinde doğar, öğrenir ve karar verirler. Bu nedenle grup kavramı arka planda kalabilecek bir konu değildir. Grup • En basit tanımı ile grup: ortak bir amaç için bir araya gelmiş iki yada daha fazla insan topluluğu. • Grup: kendilerini aynı bütünün üyeleri olarak algılayan, dolayısı ile diğerleri ile aynı psikolojik anlamı ve önemi paylaşan, üyeliğin özellik ve değerleri hakkında sosyal bir anlaşmayı bir ölçüde sağlayan; cinsiyet grupları, milliyet grupları, aile, komite, kurul, taraftarlar, ordu, polis gibi bireyler topluluğudur. Grup tanımlarından anahtar özellikler • • • • • • Ortak amaç Ortak normlar Ortak özellikler Ortak gereksinimler Ortak beklentiler Dolaylı dolaysız etkileşim • Grupların çalışması neleri içermektedir; – İki veya daha fazla birey – Yeni bir grup ve biz algısı – Grup liderliği – Otorite – Rol – Birlik ruhu – İletişim ve sosyometrik yapı gibi bazı özellikler içermektedir. Başka bir tanıma göre grupta olması gereken dört bileşen • Sosyal bir etkileşim içinde olan iki veya daha fazla insanın bulunması gerekir. Bu bireyler birbirlerinin düşünce ve davranışlarını etkileyebilmelidir. • Bu insanların belirli konular hakkında aynı hedefi paylaşmaları gerekmektedir. • Zamana ve değişik sosyal durumlara dayanabilecek kural ve normlardan oluşan, sabit bir grup yapısının olması gerekir. • Grup içerisindeki kişilerin kendilerini bir grup olarak tanımlamaları ve algılamaları gerekir. Birey Grup İlişkisi ve Gruplar Arası İlişkiler • Grup içinde yaşama dürtüsü insan doğasında vardır. birey ve grup ilişkilerinin süreci Levine ve Moreland’a (2002) göre birey ve grup ilişkileri üç temel süreç açısından değerlendirilebilir. Bu süreçler; • Değerlendirme • Bağlanma • Rol geçişi (Karar ölçütlerinde değişiklik varsa) Rol geçişini engellemek amacı ile grup dinamikleri, liderlik, çatışma yönetimi motivasyon, personel memnuniyeti, roller vb konuların önemi. Grup analizindeki ilk yaklaşımlar • Floyd Allport: Grup psikolojisi yoktur. Grup yoktur, bireyler vardır ve dolayısıyla başka insanların yanında farklı davranır. • Mcdougall: Grup aklı (Ortak akıl) kavramını savunur. Su, oksijen ve hidrojenden oluşur. Gruplarda böyledir. Bireylerin toplamından farklıdır. Le Bon’ da grup aklı kavramını savunur. (Eylemlerin kontrolden çıkması, dışarıdaki taşkınlıklar, linç etme vb.) Birçok konunun çözümünde gruplar yatmaktadır • • • • • • Etnik problemler Çocuk istismarı Şiddet Saldırganlık Eğitimde öğretimi engelleyici etmenler Sporda iletişimi etkileyen etmenler – Bu anlamda Sosyal Öğrenme Kuramı (Bandura) bu konuya açıklık getirebilir. Öğrenilen birçok şeyin aile içinden kaynaklandığını belirtmiştir.