RAPOR IRAK KÜRTLERİNİN TÜRKİYE’DEKİ KÜRT SORUNU VE ÇÖZÜMÜNE YÖNELİK ALGISI: IRAK KÜRTLERİ SAHA ARAŞTIRMASI RAPORU PERCEPTION OF IRAQI KURDS TOWARDS TURKEY’S KURDISH QUESTION AND SOLUTION PROCESS: KURDS OF IRAQ FIELD RESEARCH REPORT IRAK KÜRTLERİNİN TÜRKİYE’DEKİ KÜRT SORUNU VE ÇÖZÜMÜNE YÖNELİK ALGISI: IRAK KÜRTLERİ SAHA ARAŞTIRMASI RAPORU Nisan 2014 IMPR | Uluslararası Ortadoğu Barış Araştırmaları Merkezi Mustafa Kemal Mah. Barış Sitesi 2093 (74) Sok. No: 46 Çankaya-Ankara (Eskişehir Yolu AB Bakanlığı Arkası) Telefon: +90 312 287 70 16 |Faks: +90 312 287 70 10 www.impr.org.tr | @imprcenter | imprcenter@gmail.com Copyright © Ocak 2014 | IMPR Yayınların telif hakları IMPR’a ait olup, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunun uyarınca kaynak gösterilerek kısmen yapılacak makul alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, yeniden yayınlanamaz. Bu yayında belirtilen görüşlerin tümü mülakat yapılan şahsiyetlere aittir ve IMPR kurumsal görüşleri ile kısmen ya da tamamen örtüşmeyebilir. IMPR bu raporun hazırlanması ve yayınlanmasındaki katkılarından ötürü Açık Toplum Vakfı’na ve Chrest Foundation’a teşekkür eder. RAPOR nisan 2014, SAYI 24 IRAK KÜRTLERİNİN TÜRKİYE’DEKİ KÜRT SORUNU VE ÇÖZÜMÜNE YÖNELİK ALGISI: IRAK KÜRTLERİ SAHA ARAŞTIRMASI RAPORU PERCEPTION OF IRAQI KURDS TOWARDS TURKEY’S KURDISH QUESTION AND SOLUTION PROCESS: KURDS OF IRAQ FIELD RESEARCH REPORT © 2014 IMPR Yayınların telif hakları IMPR’a ait olup, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunun uyarınca kaynak gösterilerek kısmen yapılacak makul alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, yeniden yayınlanamaz. IMPR | Uluslararası Ortadoğu Barış Araştırmaları Merkezi Mustafa Kemal Mah. Barış Sitesi 2093 (74) Sok. No: 46 Çankaya-Ankara (Eskişehir Yolu AB Bakanlığı Arkası) Telefon: +90 312 287 70 16 |Faks: +90 312 287 70 10 www.impr.org.tr | @imprcenter | imprcenter@gmail.com İÇİNDEKİLER YÖNETİCİ ÖZETİ 6 ARAŞTIRMAYA DAİR 10 METODOLOJİ 12 ARAŞTIRMADA İZLENEN YÖNTEM 12 ARAŞTIRMANIN MODELİ 13 VERİ TOPLAMA ARAÇLARI 14 Nicel Araştırma Veri Toplama Araçları 14 Araştırmanın Etik Boyutu 14 Araştırmanın Yapıldığı Tarih 14 IRAK KÜRTLERİNİN TÜRKİYE KÜRTLERİYLE İLİŞKİLERİ VE ALGISI 15 IRAK KÜRTLERİNİN DİYALOG VE SİLAHLI MÜCADELEYE BAKIŞLARI 17 IRAK KÜRTLERİNDE PKK VE KÜRT SORUNU ALGISI 19 SURİYE MESELESİNE BAKIŞ 22 IRAK KÜRTLERİNİN BARIŞ SÜRECİNE BAKIŞLARI 24 BARIŞ SÜRECİ ÖNÜNDEKİ TEHDİTLER 27 IRAK KÜRTLERİNİN “BÜYÜK KÜRDİSTAN” ALGISI 30 BARIŞ SÜRECİNİN IRAK KÜRTLERİNE ETKİSİ ALGISI 32 BARIŞ SÜRECİNDE İZLENMESİ GEREKİLEN YÖNTEMLER 34 ÇÖZÜM ÖNERİLERİ 37 YÖNETİCİ ÖZETİ IMPR olarak daha önce yayınladığımız göstermektedir. İran Kürtlerinin Kürt Sorunu ve Kürt sorununun insani boyutu, tarihsel Çözümüne Bakışı’nın ardından, söz konusu raporun bir olarak şiddet sorununun gölgesinde kalmıştır. Ancak devamı olarak da görülebilecek olan Irak Kürtlerinin gerçekte Kürt sorununda çözümsüzlük doğrudan Kürt Sorunu ve Çözümüne Bakışı’nı yayınlamaktan şiddet olgusunun ortaya çıkmasına yol açmıştır. Ancak büyük bir mutluluk duymaktayız. tanımlamaya bakılınca Kürt sorununun sadece şiddet Kürt sorunu, Orta Doğu’da dört ülkeyi doğrudan sorunu olmadığı ve çözülmemesinden kaynaklı birçok ilgilendiren bölgenin en önemli krizlerinin başında soruna dönüştüğü görülmektedir. Bir başka ifadeyle; gelmektedir. Kürt sorunu, Kürtler tarafından meşru, günümüzde Güneydoğu sorunu, göç sorunu, işsizlik insani, hukuki ve medeni hakların Kürtlere tanınması sorunu, taş atan çocuklar sorunu, kadın sorunu, ana dilde olarak ifade edilmesine karşın; çoğu zaman illegal, dış eğitim sorunu, kendi kendini yönetme sorunu, kimlik mihrakların oyunu, bölücülük, milliyetçilik benzeri sorunu, temel insan hakları sorunu, kavramsal düzeyde tanımlarla ortaya konulmuştur. Bu haklara ulaşabilmek bir Kürdistan sorunu, sınırlar sorunu, kaçakçılık sorunu için bazen isyan, kimi zaman başkaldırı ve kalkışma, ve benzeri birçok sorun doğrudan Kürt sorununun kimi zaman da barışçıl yöntemleri seçen Kürtler temelde çözülmemesinden kaynaklı bir olgu olarak karşımızda kendilerine yapılan haksızlık ve hukuksuzluğa karşı durmaktadır. Dolayısıyla Kürt sorunu o kadar kompleks çıkmışlardır. Temel insan hakları, ortak yaşam tecrübesi ve girift bir hal almıştır ki, bu sorunların hangisi diğerinin ve tarihsel idari, siyasi, askeri ve ekonomik uygulamalar sebebidir ya da hangisi sonuçtur artık ayırt edebilmek bağlamında çözülmesi mümkün olan bir sorun, zamanla bile mümkün değildir. siyasi, ekonomik ve güvenlik sorununa dönüştürülmüş ve sonuçta toplumsal bir sorun olarak karşımızda şekillerde varlığını sürdüren Kürt sorununun demokratik durmaktadır. Esasında günümüz evrensel değerleri ile yöntemlerle çözümüne yönelik girişimlerin başlaması, tarihsel uygulamalar referans alınarak çözümler üretmek yalnızca Türkiye’de değil Kürtlerin yaşadığı tüm mümkünken, bunun sürekle ertelenmesi, krizin daha ülkelerde ve bölgelerde yeni bir sürecin ve beklentinin da derinleşmesine ve çözümden uzaklaşılmasına yol yaşanmasına yol açmıştır. Türkiye’deki Kürt sorununun açmıştır. Nitekim özellikle de Türkiye’de Kürt sorununun demokratik ve anayasal düzeyde çözümü yönünde bir realite olarak kabul edilmesinin ve çözümü için adım atılmış ve atılacak her türlü adımın Türkiye’nin atılmasının, Kürt kamuoyunda heyecanla karşılanması demokratikleşmesi, birlikte yaşam kültürünün gelişmesi da Kürtlerin barışçıl ve insani çözümlere olan desteğini ve barışın tesisini ilgilendiren bir konu olmanın ötesine 6 Türkiye’de 1920’lerden itibaren farklı impr.org.tr IRAK KÜRTLERİNİN TÜRKİYE’DEKİ KÜRT SORUNU VE ÇÖZÜMÜNE YÖNELİK ALGISI geçtiği ve doğrudan İran, Irak ve Suriye’yi de içine durdurulmasında, Kürt sorunun resmi olarak alan birlikte barış içinde yaşama amacı ve hedefini tanınmasında, inkar siyasetinin reddedilmesinde ve ilgilendirdiği bilinmektedir. demokratikleşme adımlarının atılmasında doğrudan IMPR tarafından hazırlanan bu 2. Raporda Başbakan Erdoğan belirleyici bir rol oynadığını Türkiye’de yaşanan Kürt sorununun bölgede Irak ifade etmekte ve katılımcıların önemli bir kısmı Kürtleri tarafından nasıl algılandığı üzerine odaklanmak Kürtlerin barışın kalıcı kılınması için sürece açık ve bu alanda algı, beklenti, düşünce ve duyguların destek vermeleri gerektiğine inanmaktadır. nasıl şekillendiğinin anlaşılmasına katkıda bulunmak • Katılımcılar Öcalan’ın durumuna ve süreçteki hedeflenmektedir. “Irak’taki Kürt Grupların Kürt Sorunu olumlu rolüne dikkat çekmiş ve sürecin en Algısı ve Çözüm Önerileri Raporu” bir yandan Kürt önemli tarafının hapiste olması ve süreci oradan sorununun çözümüyle ilgili farklı yaklaşımların ortaya yönlendirmesinin, konmasına yol açacak, diğer yandan da Kürt sorununa sağlıklı yürütülmesi konusunda kamuoyunda bir yönelik çözüm önerilerinin tüm Orta Doğu’nun kuşku yarattığını dile getirmiştir. Katılımcıların demokratikleşmesine ve birlikte yaşam kültürüne katkı önemli bir kısmı Öcalan’ın rolünü Türkiye’nin sağlayabilecektir. barışının sürekli kılınması için önemli olduğunu Raporun doğrudan hazırlanması saha için araştırmaları Irak ve etmişlerdir. Saha araştırmaları kapsamında bölgedeki kanaat önderleri, güvenirliliği ve koşullarının iyileştirilmesi gerektiğini ifade Kürdistanı’nda yapılmıştır. sürecin • Barış sürecinin ilerlemesi için ana dilde eğitimin STK temsilcileri, akademisyen, siyasetçi, yerel aşiret temel bir hak olarak algılanması ve sorunun liderleri ve araştırmacılarla derinlemesine mülakatlar çözülmesi gerektiği tüm görüşmeciler tarafından gerçekleştirilmiştir. dile getirilmiştir. Raporun hazırlanmasında öncelikle olarak saha • Irak Kürdistanı’nda mülakata katılanların % 90’ı verileri objektif şekilde değerlendirilmeye çalışılmış ve PKK’yi Kürtler için mücadele eden bir Kürt partisi her türlü görüş, bakış açısı ve algı tarafsız bir şekilde olarak tanımlamıştır. • raporda yansıtılmaya çalışılmıştır. Görüşmecilerden bazıları barış sürecinin başarılı Irak Kürt grupları kapsayan saha araştırması, bir şekilde sürmesi için tarafların karşılıklı bir gözlem ve mülakatlardan elde edilen sonuçlar özetle şekilde diyalog ve adımlar atması, tek taraflı şöyle sıralanabilir: dayatmalardan • Irak Kürdistanı’nda gerçekleşen • gerektiğinin altını çizmişlerdir. mülakatlarda Türkiye’deki Kürt sorunu ve çözüm sürecine yönelik kaçınması • Kürt sorununun barışçıl çözümüne yönelik İran, önemli bir gündem maddesi ve çözüme yönelik Rusya ve Çin’in projesi ile Türkiye’nin projesinin beklentinin olduğu dikkat çekmiştir. çatıştığını dile getiren KDP yönetimdeki bazı Görüşmeye katılanların önemli bir kısmı Başbakan isimler, Irak Kürtleri olarak Türkiye’nin barış Erdoğan’ın barış konusunda Türkiye tarihinde projesine destek verdiklerini ve Türkiye’ye barış görülmemiş düzeyde cesur adımlar attığını dile gelirse, bölgenin demokratik düzenlere sahip getirmiştir. Ateşkesin sürmesi, askeri operasyonların olacağına inandıklarını dile getirmişlerdir. impr.org.tr 7 IMPR RAPOR • • ve Türkiye’deki sorunun halklar arasında değil, devlet gözlemlerde sorulan sorulardan biri de Türkiye’deki politikasından kaynaklandığına inanmaktadır. Genel Kürt nüfusuydu. Görüşmeye katılanlardan % 85’i kanı Türkler ile Kürtlerin birlikteliğinin Kürtlerin Türkiye’deki Kürt nüfusunun 20 milyonun üstünde Araplar ve Farslarla olan birlikteliğinden daha güçlü olduğunu dile getirmiştir. olduğu yönündedir. Irak Kürdistanı’nda gerçekleşen mülakat Irak Kürtlerinin yaklaşık % 80’inin ise Kürt sorunun • demokratik yöntemlerle çözülmesi gerektiğine vurgu Kürt sorununu bir güvenlik veya askeri sorun değil yapması dikkat çekicidir. Geriye kalan % 20’lik kısım doğrudan siyasi yönüyle tanımlamaktadır. ise Kürt sorununun askeri yöntemlerle çözüleceğine • Kürt Kürt sorununda kalıcı çözüme odaklanan Iraklı Kürtlere göre anayasal değişiklikler ve yasal inanmaktadır. • Irak Kürtlerinin önemli bir kısmı Türkiye’deki sorunun barışçıl yöntemlerle değişikliklerin garanti edilmesi durumunda barış çözülmesi sürecinde başarıya ulaşılacaktır. gerektiğini dile getiren kesimlerden yarısında ise sürecin başarılı bir şekilde sonuçlanacağı konusunda • Görüşmeye katılanlardan önemli bir kısmının, çözümün kaygılar olduğu gözlemlenmiştir. kısa sürede gerçekleşmeyeceğine inandığı tespit edilmiştir. Çözüm önündeki engelin tanımlanması istendiğinde ise, doğrudan devleti Görüşmeye katılanlardan % 95 Kürtçenin Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerde resmi dil olarak tanınması gerektiğini dile getirmiştir. Görüşmeye katılan resmi parti temsilcileri de Erbil’deki Türkmen okullarında Türkçenin resmi dil olarak eğitimde kullanıldığına dikkat çekmişlerdi. suçlayanların yanı sıra PKK içindeki farklı grupları, Türkiye’deki muhalefet hareketlerini, Ak Parti içindeki direnç gruplarını, İran’ı, ABD’yi ve diğer bölgesel ya da küresel aktörleri suçlayanların olduğu dikkat çekmektedir. Dolayısıyla sorunun siyasi olduğuna inanılmasına karşın, çözüm önündeki engel konusunda genel bir görüş birlikteliğinin oluşmadığı • yoğun yaşadığı bölgelerde resmi dil olarak tanınması • 8 • Görüşmeye Erbil’den katılan bazı üst düzey gerektiğini dile getirmiştir. Görüşmeye katılan resmi katılımcılar Irak Kürtlerinin eğitim, basın ve parti temsilcileri de Erbil’deki Türkmen okullarında yayıncılıkta Gülen hareketinin faaliyetlerine izin Türkçenin resmi dil olarak eğitimde kullanıldığına vermelerine dikkat çekmişlerdi. politikalarıyla barışçıl süreci engellemeye çalıştığının Irak Kürtlerinin önemli bir kısmının, Türkiye’de süren görüldüğünü ifade etmişlerdir. KCK davalarının farkında olduğu dikkat çekmiştir. genel kanı da siyasetçilerle örtüşmektedir. Kürt bölgesinde genel itibariyle KCK tutukluları • dikkat çekmektedir. Görüşmeye katılanlardan % 95 Kürtçenin Kürtlerin • karşın, hareketin son dönemdeki Halk nezdindeki AK Partinin barış sürecinde attığı adımların bölgede siyasi tutuklamalar bağlamında değerlendirilmekte ciddi bir destek bulduğu görülmüştür. Xebat Gazetesi ve tutukluların durumunu barışın önünde engel Genel Yayın Koordinatörü Kerim Kadir’e göre, yüz olduğunu dile getirilmektedir. yıllık mazisi olan bir soruna el atmak bile başlı başına Görüşmeye katılanlardan yaklaşık % 82’si büyük bir iştir ve cesaret isteyen bir durumdur. impr.org.tr IRAK KÜRTLERİNİN TÜRKİYE’DEKİ KÜRT SORUNU VE ÇÖZÜMÜNE YÖNELİK ALGISI • • Görüşmeye katılanların yaklaşık % 95’i adil ve Soran’a göre “eskiden Büyük Kürdistan 2 temel tarafların kabul edebileceği bir barışın hem Kürtleri ideolojiden beslenmiştir. Birincisi İslami gruplar hem de Türkiye’yi bölgede önemli bir güç haline ikincisi ise sol gruplar. Barzani hareketi İslami getireceğine inanmaktadır. yönden yaklaşmıştı. PKK’de sol çıkışıyla bağımsız Suriye meselesinde resmi düzeyde KDP (Kürdistan Kürdistan’ı kuracağını söylemiştir. Ancak, şimdi Demokrat Partisi-PDK)’lilerin önemli bir kısmı hiçbir Kürt partisi dört parçada bağımsız Kürdistan PYD’nin (Demokratik Birlik Partisi) politikalarını projesinden bahsetmiyor.” Soran’a göre devlet eleştirmesine karşın, Goran(Değişim Hareketi) ve sınırlarına tanımayan tek ideoloji günümüzde El KYB (Kürdistan Yurtseverler Birliği-YNK) ise Kaide yapısı içerisinde kendisine yer bulmaktadır. • PYD’nin politikalarına destek vermektedir. • • Suriye meselesi ve özellikle PYD ile ilişkilerin barış yaklaşımlar dile getirilmesine karşın ortak kanı, sürecini etkileyecek düzeyde öneme sahip olduğunu öncelikli olarak Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerde düşünülmektedir. kendi kendilerini yönetebilecek anayasal ve idari Suriye’de Süleymaniye, gerçekleşen görüşmelerde Erbil ve Kürtlerin Suriye • Irak’taki Ezidi grubun önemli liderlerinden biriyle konusunda farklı düşünce ve beklentilere sahip gerçekleşen görüşmede Türkiye’deki barış sürecinin olduğu dikkat çekmektedir. Katılımcıların önemli kendileri açısından da önemli olduğunu dile bir kısmı Suriye’deki krizin aynı zamanda bir getirilmiş ve Başbakan Erdoğan’ın barış konusunda Kürt Baharına yol açtığına dönük bir algıya sahip cesur adımlar attığı ifade edilmiştir. • Katılımcıların önemli bir kısmı son bir yıl içerisinde %62’si ve Süleymaniye’den katılanların %67’si bölgede şiddet ve ölümlerin yaşanmamasını büyük Suriye’de yaşananların Kürt Baharına dönüşeceğine bir adım olarak gördüklerini dile getirmişlerdir. inanmaktadır. • Mülakatlara katılanlardan yaklaşık % 85’ine göre, Süleymaniye ve Erbil’de 500 kişi üzerinde yapılan Türkiye’nin Saddam dönemi Irak, İran rejimi ve ankette, çalışmaya Süleymaniye’den katılanların Esad dönemi Suriyesi’nden daha demokratik bir %74’ü PYD’nin Suriye devrimini engellemediğini ülke olduğundan Kürtler örgütlenme ve temel insan belirtirken, KDP’nin etkili olduğu Erbil’de bu oran haklarına ulaşım konusunda daha iyi durumda %51’e düşmüştür. Diğer yandan Süleymaniye’de olmuşlardır görüşmeye katılanların %79’u KRG’nin her koşulda • düzenlemelerin yapılması yönündedir. Duhok’ta olduğu dikkat çekmektedir. Erbil’den katılanların • Kürt sorunun çözümü konusunda birbirinden farklı • Kürt sorunun çözümü konusunda birbirinden farklı Suriye’deki muhalif Kürt hareketlerini desteklemesi yaklaşımlar dile getirilmesine karşın ortak kanı, gerektiği vurgulanırken, bu oran Erbil’de %69’a öncelikli olarak Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerde düşmektedir. kendi kendilerini yönetebilecek anayasal ve idari Görüşmeye katılanların önemli bir kısmı ne Barzani düzenlemelerin yapılması yönündedir. ne de PKK’nın Büyük Kürdistan’ı kurma gibi bir projesinin olmadığını dile getirmektedir. Irak Kürdistan Komünist Partisi’nin eski üyelerinden olan impr.org.tr 9 ARAŞTIRMAYA DAİR Temelde iki yöntem üzerine odaklanarak yürütülen bölge üzerinden saha araştırmasına yönelmiştir. Birincisi projede ilk aşamada doğrudan literatür taraması, Zaho ve Duhok üzerinden Amedi, El Şehikan, el Kasr, derlenmesi ve tasnifine odaklanılmıştır. Bu bağlamda Tel Keyf, Şorsabad ve Akre bölgesinde saha araştırmasını araştırmaya, öncelikli olarak konu hakkındaki yerli ve gerçekleştirmiştir. yabancı literatürün taranması ile başlanmıştır. Soran, Revanduz ve Hacı Umran’a uzanan alanda saha Proje metninde vurgulanan saha araştırmasının araştırması gerçekleştirilmiştir. Son olarak Koysancak ve gözlem, yüz yüze görüşmeler ve yarı yapılandırılmış Dokan üzerinden Süleymaniye vilayeti ve çevresinde saha sorularla derinlemesine mülakat uygulamaları literatür araştırması gerçekleştirilmiştir. taraması ve bulguların değerlendirilmesi sonrası başlamıştır. olan bölgelerden Türkiye sınırına yakın olan bölgeler Saha araştırması esnasında gözlem, yüz yüze anket ile PKK militanların hareketli olduğu alanlarda PDK ve uygulamaları, yapılandırılmış İslami parti taraftarlarının etkili olmasına karşın, halkın mülakatlar yöntemiyle algı çalışmasına yönelik birincil Türkiye’deki Kürt sorunu ve barış süreci konusunda daha elden veriler derlenmeye çalışılmıştır. aktif bir ilgiye sahip olduğu dikkat çekmiştir. Erbil’de tüm Bu bağlamda Irak Kürtlerin yaşadığı Duhok, kesimlerin Türkiye konusunda ve barış sürecine dönük Erbil ve Süleymaniye’de gözlem, röportaj ve saha bir bakış açısına sahip olmakla birlikte tüm görüşlerin araştırmaları gerçekleştirilmiştir. Şehir merkezlerinin bulunduğu dışında araştırmalarının Türkiye’deki Kürt sorunu ve çözümü konusunda Erbil’le zorluğuna rağmen bölgenin tüm siyasal yelpazesine karşılaştırıldığında daha net bir bakış açısının olduğu; ulaşılmaya çalışılmış ve proje kapsamında yüz yüze buna karşın genel itibariyle Türkiye konusundaki bilginin görüşmelerde yarı yapılandırılmış sorularla mülakatlar yetersiz olduğunu belirtmek gerekir. gerçekleştirilmiştir. şu şekilde belirlenmiştir:Akademisyen röportaj kırsal ve alandaki yarı saha Saha araştırması doğrudan Kürtlerin yaşadığı kısımda Erbil, Şaklava, Proje kapsamında Irak’ta saha araştırmasına konu dikkat çekmektedir. Süleymaniye’de Saha araştırmasında genel olarak katılımcı profili bölgelerde gerçekleştirilerek bu bölgelerde yaşayan • Yerel Medya tüm siyasal grupların görüşleri alınmaya çalışılmıştır. • Yerel Otorite Bu kapsamda saha araştırmasını düzenleyen ekip 3 ana • STK 10 İkinci impr.org.tr IRAK KÜRTLERİNİN TÜRKİYE’DEKİ KÜRT SORUNU VE ÇÖZÜMÜNE YÖNELİK ALGISI • Kanaat Önderleri • Farklı siyasal grup ve örgütlerden temsilciler • Yerel halktan kesimler Saha araştırmasında genel olarak katılımcılarla ele alınan konular şu başlıkları içermektedir: • Türkiye’de yaşanan Kürt sorununa bakış ve bu sorunun nasıl algılandığı • Barış sürecine yönelik beklenti ve eleştirileri • Türkiye’deki Kürtlerin yeni çözüm ve barış süreciyle elde ettikleri konum ve bunun bölgesel yansımaları • Türkiye’deki Kürt siyasi hareketinin bölgesel etkileri • Kürt siyasi hareketinin silahlı mücadelesine bakış • Bölgede dört ülkede yaşayan Kürtlerin birbirileri ve yaşadıkları bölgelerdeki diğer gruplarla ilişkiler • Kürtlerin liderliği ve önemli Kürt liderle ilgili algı • Türkiye’deki silahlı Kürt direnişçilerin Kandil’e çekilmesinin bölgesel yansımaları-muhtemel senaryolar • Büyük Kürdistan kurulması tartışmaları ve bu konuyla ilgili algılar • Kürt sorununun çözümü noktasında öneri, eleştiri, beklenti ve taleplerin belirlenmesi • Ortadoğu’daki gelişmeler ve Kürt hareketleriyle ilişkileri • Suriye’deki Kürt sorunu ve çözüm beklentileri • Farklı Kürt siyasi hareketlerinin Kürtler açısından karşılıklı nasıl algılandığı (Örneğin;Goran’nın PKK’ya bakışı ya da PDK’nin YNK’ye algısı gibi) Irak Kürdistanı’nda gerçekleşen saha görüşmelerinde ve araştırmasında toplam 101 derinlemesine mülakat, onlarca yüz yüze görüşmeyle alınan notlar ve gezi gözlemleri gerçekleştirilmiştir. impr.org.tr 11 METODOLOJİ ARAŞTIRMADA İZLENEN YÖNTEM tarafından temel bir hak olarak görülebilmekteydi. Ülkemizde ve bölgemizde yaşanan Kürt sorununa Başkaları tarafından önemsizmiş gibi gözüken bir yönelik algıyı araştırırken bize yön veren birkaç açı vardı: durum, konuya muhatap olan açısından bir hayati bir Başkalarının nasıl algılandığı, başkalarının gözünde mesele olabilmekteydi. kendi sorun alanının nasıl algılandığı, kendisiyle ortak sorun alanı tanımı ve çözüm için düşündüklerini bu yolla algısı ve söylemlerindeki bu karşılıklılık nedeniyle, kendisinden olan diğeri için algı inşa etme süreçlerinin insanların doğrudan mağdur veya mazlum, haklı ya da nasıllığı gibi… haksız olarak kategorize edilmeleri de pek mümkün Bütün bu algılar, sorun algısının çeşitlendiği bir manzara görünmemektedir. Birbirlerine tamamen sempatiyle çıkarıyordu ortaya. Birinin bir şekilde algıladığını, diğer bakan insanların dahi birbirleriyle tecrübelerini siyasi taraf simetrik olarak algılamamaktaydı, başka türlü bir hınçtan ya da uzun yıllar içinde ve karmaşık süreçler algılama ihtimali de vardı. sonucunda biriken karşıtlıklardan bağımsız bir şekilde Başkasının sorun alanındaki tecrübeleriyle ilgili anlatmaları kolay değildir. Dolayısıyla yöntem olarak yoğun gözlem ve anlatımlar, ortada beraber yaşamakla Kürtlerin sorun alanlarına yönelik tecrübeleri veya ilgili çok farklı algıları da ortaya çıkarıyordu. Bu algıları hakkında olabildiğince çapraz değerlendirmeler bulgu, bir hareket noktası olarak önemliydi. Yüz yüze yapmak çok önemlidir. Bu nedenle araştırmanın odağını görüşme tutanaklarımızdan açıkça ortaya çıkan bir derinlemesine sonuç, insanların başkaları tarafından yaşadığı sorunları Dolayısıyla araştırmamıza konu kıldığımız sorun anlatırken, kendilerinin de sorunlarını içselleştirdiğinin alanlarının ve bunların çözüm yollarının algısıyla tipik bir durumunu ortaya çıkarıyordu. Başkası ilgili daha sağlıklı ve isabetli bir biçimde sonuç ortaya tarafından sorun olarak tanımlanan bir durum, diğeri koyulabilmesi için, nicel araştırma ağırlıklı olarak Algı araştırmalarındaki görüşme başkasının teknikleri sorunu oluşturmuştur. çalışmanın odağında yer almıştır. 12 impr.org.tr IRAK KÜRTLERİNİN TÜRKİYE’DEKİ KÜRT SORUNU VE ÇÖZÜMÜNE YÖNELİK ALGISI ARAŞTIRMANIN MODELİ durumların Kürt sorunu ve bölgedeki Kürtlerin yaşanan sorunlara vermektedir. Bu anlamda, amaçlı örnekleme yöntemleri yönelik nasıl pek çok durumda, olgu ve olayların keşfedilmesinde şekillendiğinin ve bu grup/kişilerin gündemdeki olaylar ve açıklanmasında yararlı olur. Maksimum çeşitlilik karşısında takındıkları tutum ve görüşlerin belirlenmesi örneklemesi, farklı problemlere muhatap olan kitlelerin amacıyla yapılan bu araştırma, tanımlayıcı nitelikte bir sorunlarının tespit edilmesi açısından en zengin bilgi durum saptama çalışması olarak gerçekleştirilmiştir. toplama yöntemlerinden birisidir. Bir başka deyişle, bu araştırma kesitsel (Crosssectional) Bu çerçevede, görece daha kozmopolit (çok kültürlü) nitelikte bir durum saptama modeli üzerine inşa edilmiştir. bir nitelik taşıyan bölgelerden biri olarak Erbil Bu model, bir durumu var olduğu şekliyle betimlemeyi seçilmiştir. Duhok ve Süleymaniye ise belli parti ve amaçlayan araştırma modelidir. Araştırmada, Irak Kürtler kesimlerin etkin olduğu dikkate alındığında Erbil’in arasındaki ideolojik ve kültürel özellikler dikkate alınarak, tüm kesimleri daha net yansıttığı ileri sürülebilir. Amaçlı Örnekleme Yöntemlerinden “maksimum çeşitlilik Örneklem yoluyla seçilmiş toplam 101 kişi ile yapılan örneklemesi” kullanılmıştır. görüşmelerde, algısının Patton’a farklı göre, grup olasılık ve kişilerde temelli derinlemesine mümkün çalışılmasına mertebe aynı imkân sorularla örnekleme, başlayan ve her birinin kendine özgü niteliklerine temsiliyeti sağlama yoluyla evrene geçerli genellemeler uygun olarak farklılaşan mülakatların dökümünden yapma konusunda önemli yararlar sağlarken; amaçlı zengin görüşme tutanakları ortaya çıkmıştır. örnekleme, zengin bilgiye sahip olduğu düşünülen impr.org.tr 13 VERİ TOPLAMA ARAÇLARI Nicel Araştırma Veri Toplama Araçları Araştırmanın Etik Boyutu Kürt sorunu algısının, Türkiye’nin ve bölgenin toplumsal Araştırma, ulaşılan kişi ve gruplara araştırma konusu yapısı içindeki yansımalarının ve bu toplumsal yapıyı hakkında kısa bilgi verildikten ve mülakat uygulamasına oluşturan farklı bileşenlerin gündemdeki olaylara katılacakları yönünde bir onay alındıktan sonra, çalışma ilişkin tutum ve görüşlerinin, mümkün olan en doğru gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla raporda öne sürülen şekilde ve bilimsel yöntemlerle tespit edilebilmesi görüşler doğrudan mülakatlara katılan kişilerin görüşleri için, ilk olarak literatür taraması yapılmış ve ardından olup, kurumsal olarak IMPR ve çalışmayı destekleyen danışman akademisyenlerin görüşleri doğrultusunda yarı kurumların görüşlerini yansıtmaz. yapılandırılmış açık uçlu sorular hazırlanmış ve nitel görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın Yapıldığı Tarih Soru formunda 26 soru yer almış, ancak görüşme Araştırmanın saha araştırması ve mülakatları IMPR sırasında görüşmeciler görüşülen kişinin aktardığı tarafından ilki Nisan-Haziran 2013, ikincisi Eylül- bilginin denetlemesini yapmak, daha sağlıklı ve Kasım 2013 ve son eklemelerle birlikte Nisan 2014’de objektif sonuçlara ulaşmak amacıyla “alt sonda” sorular tamamlanmıştır. kullanmak yoluyla, görüşmelerin akışına bağlı olarak, yarı yapılandırılmış soru formunda olmayan soruları da muhatap oldukları kişilere yöneltilmiştir. 14 impr.org.tr IRAK KÜRTLERİNİN TÜRKİYE KÜRTLERİYLE İLİŞKİLERİ VE ALGISI Tarihsel olarak Irak Kürtleri ile Türkiye Kürtleri askeri, siyasi ve kültürel düzeyde de yoğun bir etkileşim arasındaki ilişkiler oldukça derin ve kapsamlıdır. yaşandığı dikkat çekmektedir. Araştırma kapsamında Irak Kürt kesimlere sorduğumuz Irak Kürtlerinin Türkiye Kürtleri ile sınırı bulunan ve bölgede gözlemleme fırsatı bulduğumuz konulardan bölgelerde yaşayan kesimin lehçe olarak Kurmanci biri de, Türkiye ve Irak Kürtleri arasındaki ilişkilerin lehçesini kullanması, sınırın her iki yakasında benzer boyutu ve karşılıklı etkileşim alanları ile potansiyelleri aşiretlerin bulunması ve yıllardır bölgede var olan farklı oldu. etkileşimler, özellikle Behdinan Kürtlerinin Türkiye’deki Bu kapsamda öncelikli olarak Şırnak ve Hakkâri Kürt hareketini daha yakından tanımamasına yol bölgesindeki aşiretlerin önemli bir kısmı arasında açmıştır. Diğer yandan Soran bölgesi olarak kabul edilen akrabalık bağları bulunduğu dikkat çekmektedir. Sınır ve Erbil’den başlayıp Süleymaniye’ye uzanan hatta ise boyunda yaşayan aşiretler, 1926 yılında iki ayrı ülkenin özellikle ideolojik ve örgütlenme itibariyle Türkiye’deki vatandaşı olarak bölünmek zorunda kalmasına karşın; Kürt toplumsal ilişkiler günümüzde de farklı şekillerde gözlemlenmiştir. Bununla birlikte toplumsal düzeydeki varlığını sürdürmektedir. Dolayısıyla Türkiye-Irak sınırı karşılıklı etkileşim bağlamında bakıldığında Behdinan bölgedeki Kürt aşiretleri tarafından suni ve yapay sınırlar bölgesindeki Kürtlerinin Türkiye’deki Kürtlerle daha olarak görülmüştür. Nitekim, sınırın iki yakasında da yakın bir işbirliği kurduğu dikkat çekmektedir. Ancak Behdinan lehçesinin kullanılması, benzer aşiretlerin iki özellikle Kandil bölgesinde ise tam tersi bir şekilde tarafta da yer alması ve akrabalık ilişkilerinin sınırlara Sorani kesimlerin Kürt hareketi karşısında daha fazla rağmen sürmesi, toplumsal ilişki ağlarının devlet bir bilgiye sahip oldukları yapılan mülakatlarda ortaya sınırlarıyla sınırlanamayacağını bir kez daha ortaya çıkmıştır. koymaktadır. yaşayan Öte yandan Irak Kürtlerin, tarihsel olarak hareketine önemli bir sempatinin olduğu Benzer bir biçimde Zaho ve Duhok bölgesinde Kürtler de Türkiye’deki Kürtlerle en yaşadıkları tecrübelerin de etkisiyle İran ve Türkiye yoğun ilişkiyi yaşayan kesimler arasında yer aldığı Kürtlerini en iyi bilen Kürt gruplarının başında geldiği gözlemlenmiştir. görülmektedir. 1960’lardan itibaren Barzani hareketine Amediye ilgi duyan Türkiye Kürtleri KDP’nin mücadelesine algısının şekillenmesinde ise birincisi bölgedeki PKK farklı şekillerde destek vermiştir. 1970’lerde Türkiye’de militanlarının hareketliliği, ikincisi bölgede yaşanan örgütlenmeye çalışan KDP hareketinin Türkiye Kürtlerine Kürtler arasında iç savaş, üçüncüsü ise bölgede kurulu dönük önemli bir bilgi ağı oluşturduğu gözlemlenmişti. Türkiye askeri yapısının varlığıyla olmuştur. Barzan, Ardından soykırımdan kaçan yaklaşık 500 bin Kürdün Şaklava, Revanduz bölgesi her ne kadar tarihsel olarak sınırı aşarak Diyarbakır başta olmak üzere sınır illerinde Kürt mücadelesinin sembol bölgeleri arasında yer yaşamaya başlaması da toplumsal düzeyde Kürtlerin alsa da, son iki bölgenin Türkiye’deki Kürt hareketi birbirini daha yakından tanımasına yol açmıştır. Nitekim karşısında yeterli bir bilgiye sahip olmadıkları dikkat 1991 sonrası dönemden başlayarak günümüze kadar çekmektedir. Soran’dan başlayıp Hacı Umran’a kadar geçen süre içerisinde ise her iki kesim arasında ticari, uzanan (İran sınırı) bölgelerde yaşayan Kürt aşiretleri impr.org.tr Duhok’a halkının yakın Türkiye olmasına Kürtlerine karşın yönelik 15 IMPR RAPOR ve alınması durumunda sayının çok daha yüksek olacağını ekonomik etkileşimleri ve ilişkilerini sürdürmüşlerdir. ifade etmiştir. Gazeteci Mustafa’ya göre Germiyanoğulları Dokan, Koysancak ve Süleymaniye bölgesinde yaşayan Beyliği de Süleymaniye bölgesinde bulunan Germiyan Kürtler ise siyasal düzeyde Türkiye’deki Kürt hareketini aşiretlerindendir. Duhok’ta taksi şoförlüğü yapan ve aslen yakından tanımasına karşın, toplumsal düzeyde iki Kürt Akre’li olan bir görüşmeci de her hafta Türkiye’ye gidip toplumu arasındaki ilişkiler sınırlı düzeyde kalmıştır. geldiğini ve Kürtlerin nüfuslarının 30 milyonun üstünde Bölgede ağırlıklı olarak Sorani lehçesinin konuşulması, olduğunu düşündüğünü ifade etmiştir. coğrafik uzaklık ve Behdinan Kürtlerinin iki toplum arasında tampon bölge oluşturması ilişkilerin sınırlı % 85’ine göre, Türkiye, Saddam dönemi Irak, İran ve düzeyde kalmasına yol açmış unsurlar arasında sayılabilir. Esad dönemi Suriyesi’nden daha demokratik bir ülke Germiyan bölgesi Kürtlerine gelecek olursak, bunlarda olduğundan Kürtler örgütlenme ve temel insan haklarına coğrafik uzaklık, lehçe farklılığı ve ideolojik nedenlerden ulaşım konusunda daha iyi durumda olmuşlardır. Irak’ta dolayı Türkiye’deki Kürt hareketi ve sorunu konusunda etnik düzeyde bir soykırıma tabi tutulduklarını ifade yetersiz bir bilgiye sahip oldukları dikkat çekmiştir. Son eden görüşmeciler, Türkiye’de ise Kürtlerin daha ileri dönemde Halepçe’den Suriye’ye el Kaide saflarında PYD düzeyde sistemde kendilerine yer bulabildiklerine dikkat karşı savaşmak için birçok Kürdün gitmesi de bölgenin çekmişlerdir. Bununla birlikte Irak Kürtlerinin önemli bir diğer Kürt hareketlerine yönelik ilgisi karşısında kısmı Türkiye’de ana dilde eğitim hakkının tanınmamasına tartışmaların yaşanmasına yol açmıştır. Bazı gözlemciler bir anlam veremediklerini belirtmektedirler. ise Türkiye’deki Kürtlerle toplumsal, siyasal Diğer yandan mülakatlara katılanlardan yaklaşık ise Halepçe merkezi ile köyleri arasındaki farlılığa dikkat çekerek, el Kaide ideolojisinin İran’a yakın köylerde güç kazandığına dikkat çekmektedir. Irak Kürtlerinde Türkiye’deki Kürt nüfusa yönelik ciddi bir algı farklılaşması olduğunu belirtmek gerekir. Süleymaniye bölgesinden olan Avukatlar ile yaptığımız görüşmede Türkiye Kürtlerine yönelik genel bilgilerin olduğu dikkat çekmiştir. Avukatlar Birliğinde gerçekleşen görüşmelerde görüşmeye katılan ve KYB’li olduklarını ifade eden sivil toplum derneğindeki avukatların önemli bir kısmı Türkiye’deki Kürt nüfusun 25 milyonun üstünde olduğunu belirtmişlerdir. Başkanlık Divanında görevli bir yetkili ise Kürt nüfusun 30 milyonun üstünde olduğuna inandığını ifade etmiştir. 11 yıl KDP’de Peşmergelik yapan Sorçi ise Kürtlerin nüfusunun 25 milyonun üstünde olduğunu belirtmiştir. KDP’ye bağlı yayın yapan Xebat gazetesinde çalışan ve kendisini milliyetçi olarak tanımlayan Gazeteci Mirhac Mustafa ise Kürtlerin nüfusunun 30 milyonun üstünde Irak Kürtlerinin önemli bir kısmının Türkiye’de sürmekte olan KCK davalarının farkında olduğu görülmektedir. Sorçi’ye göre Türkiye’de 10 binin üstünde KCK’den tutuklu Kürt bulunmaktadır. Kandil bölgesinden Soran’a göre de sayı 10 binin üstündedir. olduğunu belirtikten sonra, aynı zamanda Selçuklu ile birlikte Anadolu’ya giden Kürt aşiretlerin de dikkate 16 impr.org.tr IRAK KÜRTLERİNİN TÜRKİYE’DEKİ KÜRT SORUNU VE ÇÖZÜMÜNE YÖNELİK ALGISI Irak Kürtlerinin önemli bir kısmının Türkiye’de sürmekte olan KCK davalarının farkında olduğu görülmektedir. Sorçi’ye göre Türkiye’de 10 binin üstünde KCK’den tutuklu Kürt bulunmaktadır. Kandil bölgesinden Soran’a göre de sayı 10 binin üstündedir. Kendisini KDP’li olarak tanımlayan Amediye bölgesinden iş adamı ve mühendis de KCK davaları son bulmadan, barış yönünde adım atılmasının zor olduğunu dile getirmiştir. YNK Parti sözcüsü Azad Cundiyani de KCK tutuklularının barışın önünde engel oluşturduğunu görüşme esnasında dile getirmişti. Kürt bölgesinde genel itibariyle KCK tutukluları siyasi tutuklamalar bağlamında değerlendirilmektedir. Genel itibariyle bakıldığında Irak Kürtleri ile Türkiye Kürtleri arasında tarihsel, toplumsal, siyasal ve askeri ilişki boyutunun derin olduğu dikkat çekmektedir. Irak Kürtlerinin I. Dünya Savaşından itibaren bağımsızlık ve özerklik için yürüttüğü siyasal ve askeri mücadele zaman içerisinde Irak Kürtlerinin tüm Kürt bölgeleri ve coğrafyası üzerinden etkili ve bilinebilir bir aktör olmasına yol açmıştır. Bu durum Türkiye ve Irak Kürtleri arasındaki ilişkilerin sürekli canlı tutulmasını da beraberinde getirmiştir. impr.org.tr 17 IRAK KÜRTLERİNİN DİYALOG VE SİLAHLI MÜCADELEYE BAKIŞLARI Türkiye’deki Kürt sorunun demokratik yöntemler getirmiyor. Medeniyetin temeli sadece barıştır ve kan çözümü konusunda Irak Kürtlerinin büyük bir beklenti dökmenin hiç kimseye barış getirmeyeceğini tarihsel içinde olduğu bölgedeki gözlem ve mülakatlarda ortaya tecrübelerimizden biliyoruz. Dolayısıyla kan dökülmesini çıkmıştır. KRG Başkanı Mesut Barzani bölgedeki karşı olmamız gerekir. Toplumlar birlikte kendi barışlarını halkların ortak bir medeniyetten geldiğini ve insan inşa hakları temelinde sorunlarını konuşarak çözebileceğini olan barışı sağlamak için silahları ve savaşı bırakmak ifade etmişti. Kardeşler arasında sorunları olabileceğini zorundayız” ifadesini kullanmıştır. dile getiren Başkan Barzani, çözümün güç kullanmak değil, diyalogdan geçtiğine inandığını dile getirmişti. KDP Dış İlişkiler Ofisi Başkanı Hemin Hewrami de Kürtlerin sorunlarını barışçıl yöntemler çözüme kavuşturulmasını desteklediğini ifade ederken, “Türkiye’de görmek istediğimiz manzara aktif ortaklar, kardeşler olarak kardeşlik içerisinde halkların birlikte etmelerini destekliyoruz. Medeniyetin temeli Yekgirtû Îslamî Partisi Yönetim Kurulu Üyesi Abu Bekir Ali: Sivil yöntemlerin barışçıl süreci ve diyalogu geliştirmesi gerekir. Milletlerin tarihi tecrübesi ve Kuran’ın bize söylediği gibi barış ancak adaletle ve biribirinin hakkını tanıyarak olur” yaşaması” olduğunu dile getirmişti. “Kan dökmenin hiç kimseye barış getirmeyeceğini biliyoruz ve dolayısıyla da Irak Kürtleri içerisinde önemli bir konuma sahip kan dökülmesine karşıyız” diyerek Türkiye’deki Kürt olan Yekgirtû Îslamî Partisi’nden gelmiştir. Yekgirtû sorununun destek Îslamî Partisi Yönetim Kurulu Üyesi Abu Bekir Ali ile verdiklerini açıklamıştı. KDP olarak Türkiye’deki bu yapılan görüşmede tarafların güce başvurmasının hiçbir sorunun çözülmesini özellikle önemsediklerini belirten olumlu sonuç vermeyeceği dile getirilmişti. Sözlerinin Hemin’e göre hiçbir güvenlik çözümü, hiçbir bastırma, devamında “bu yüzden sivil yöntemlerin barışçıl süreci ve hiçbir inkar hiçbir asimilasyon Kürtlerin varlığını ortadan diyalogu geliştirmesi gerekir. Milletlerin tarihi tecrübesi kaldırmamıştır. Ancak silahlı mücadele şunu da göstermiş ve Kuran’ın bize söylediği gibi barış ancak adaletle ve oldu ki, Kürtler şiddet yoluyla sorunlarına kalıcı ve biribirinin hakkını tanıyarak olur” diyerek Türkiye’de sürdürülebilir bir çözüm de bulamazlar. Bu yüzden de Kürt sorunun barışçıl ve adaletli bir yaklaşımla kısa sürede bu sorunu tanımladıktan sonra bir yol haritası üzerinde çözülebileceğine inandığını ifade etmiştir. Abu Bekir barış görüşmelerine başlamak çok önemlidir. Çünkü Kürt Ali, Başbakan Erdoğan’ın liderliğinde atılan atımların meselesi bir güvenlik meselesi değildir, askeri mesele bölgede barış umutlarını güçlendirdiğini dile getirirken, değildir, aksine siyasi bir sorundur ve çözümü de siyasi Ak Partinin sorunu barışçıl yöntemlerle çözeceğine yöntemlerle olacaktır”. inandığını da sözlerine eklemiştir. barışçıl yöntemlerle çözümüne Goran Hareketi parlamenteri Muhammed Yusuf Silahlı mücadeleye yönelik bir diğer bakış açısı Yıllarca dağda KDP saflarında Peşmergelik yapan da silahların barış ve istikrar getirmediğini dile getirmiştir. Şoreş Surçi’de silahlı mücadeleye yönelik fikirlerinin Yusuf’a göre “öyle bir zamanda yaşıyoruz ki elinizde en değiştiğini güçlü ordu ve silahlar olsa bile bu size istikrarı ve barışı belirtmiştir. Surçi özellikle Türkiye’de süren silahı 18 ve çatışmaların çözüm getirmediğini impr.org.tr “ IRAK KÜRTLERİNİN TÜRKİYE’DEKİ KÜRT SORUNU VE ÇÖZÜMÜNE YÖNELİK ALGISI çatışmalara dönük yaptığı tespitlerde yıllardır tarafların çözülse de diğer bölgelerde varlığını sürdüreceğinden birbiriyle çatıştığını, binlerce insanın yaşamını yitirdiğini silahlı mücadele de ortadan kalkmayacaktır.” ancak kazanın olmadığının farkına varılması gerektiğini ifade etmiştir. Eğitim Bakanlığı yapan Prof. Dr. Dilaver Alaaddin’e Amediye’den görüştüğümüz bir yetkili de göre bir ülkede başlayan bir iç savaş eğer çözüme eskiden Amediye bölgesinin sürekli operasyonlarla kavuşamazsa, belli şartlar oluştuktan sonra doğrudan gündeme geldiğini ifade etmiştir. Görüşmeciye göre “ilk bölgesel ve hatta küresel bir savaşa dönüşebilir. Irak önce KDP ile PKK birbiriyle savaştı ve yüzlerce insan tecrübesinden hareketle Saddam’ın 1974’de Kürtlere hayatını kaybetti. Ardından da bölgede bulunan Türk karşı savaş kararı almasının ardından bölgedeki askerleri ile PKK arasında çatışmalar yaşandı. “Halk her savaşların yaşandığına dikkat çeken Alaaddin’e göre, gün uyandığında bölgeden geçmek isteyen PKK’lilerin eğer Saddam Kürtlerle barış ve demokrasi temelinde öldürüldüğü haberlerini duymaktaydı. Bu durum halka anlaşsaydı Orta Doğu bugün çok farklı bir yapı içinde PKK’ya karşı yeniden bir ilginin oluşmasına yol açtı. yer alacaktı. Saddam ilk önce Kürtlerle savaş kararı aldı, Nitekim, son sınır ötesi operasyonda Amediye halkı sonra İran ve Kuveyt’e ve Irak işgallerine giden savaşlar Türk askerlerinin karargahlarından dışarı çıkmasına izin yaşandı. Dolayısıyla Kürtlerin de silahlı mücadeleye vermedi. Çünkü, biz savaşla, öldürmekle bir sorunun zorlandığını ifade eden Alaaddin’e göre içsel sorunları çözülemeyeceğini gördük” diyerek sorunun çözümünde çözme iradesi ortaya koymayan yönetimler, zaman diyalogun ve barışın tek seçenek olduğunu belirtmiştir. içerisinde bölgesel savaşlara giden süreci başlatırlar. “ Diğer yandan 2009-2012 arası dönemde KRG’de Bundan dolayı Türkiye’deki Kürt sorunun bir an önce Irak Kürtlerinin yüzyıla varan askeri mücadelenin ardından barış konusunda çok daha hassas olduğu dikkat çekmektedir. Bölgenin yeni bir çatışma süreci içerisinde girdiğinin farkında olan Irak Kürtleri bölgesel istikrar ve barış için Türkiye’nin önemli bir role sahip olduğunu düşünmektedir. barışçıl yöntemlerle çözüme kavuşması gerektiğine dikkat çekmiştir. Öte yandan KYB Parti Sözcüsü Azad Cundiyani de Kürtler silahlı mücadele yöntemlerini kullanarak sorunlarına çözüm bulamadıkları son 30 yılı aşan PKK tecrübesiyle de ortaya konmuş bulunmaktadır. Kürt meselesinin bir güvenlik veya askeri mesele olmadığının altını çizen Cundiyani, devletin de güç kullanarak Kürtlerin mücadelelerini yok edemediğinin anlaşılması gerektiğini ifade etmiştir. Bu aşamada tarafların güç kullanmadan diyalog ve görüşmeler yoluyla çözüm yönünde ilerlemesinin kalıcı ve sürdürülebilir çözüme Duhok’tan Uluslararası Politika Ana Bilim ulaşmada en önemli yöntem olduğunu ifade etmiştir. Dalında öğretim üyeliği yapan Dr. Serdar’a göre ise, Türkiye’deki barış süreci oldukça önemli olmakla varan askeri mücadelenin ardından barış konusunda çok birlikte bölgedeki Kürt sorunu bütüncül düzeyde daha hassas olduğu dikkat çekmektedir. Bölgenin yeni çözülmedikçe silahlı mücadeleye destek de var olmaya bir çatışma süreci içerisinde girdiğinin farkında olan Irak devam edecektir. “Suriye’de, İran’da örgüt aktif bir Kürtleri bölgesel istikrar ve barış için Türkiye’nin önemli durumdadır. Sorun bir bölgede demokratik yöntemlerle bir role sahip olduğunu düşünmektedir. impr.org.tr Toparlayacak olursak, Irak Kürtlerinin yüzyıla 19 IRAK KÜRTLERİNDE PKK VE KÜRT SORUNU ALGISI mülakatlarda Kürtler kendilerini daima Türklerin partnerleri olarak Türkiye’deki Kürt sorunu ve çözüm sürecine dönük görüyorlardı. Birbirleri ile olan ilişkileri Osmanlı önemli bir bilginin olduğu dikkat çekmiştir. Mülakata döneminde eşit partnerler temelindeydi. Fakat aniden, katılanların % 90’ı PKK’yi Kürtler için mücadele eden Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte, Kürtler dilleri bir parti olarak tanımlarken, % 85’i ise Türkiye’deki Kürt ve kimlikleriyle beraber inkar edildiler. Türkiye’deki nüfusunun 20 milyonun üstünde olduğunu dile getirmiştir. Kürt sorununun kaynağı budur. Bir ulusun reddi ve Diğer yandan görüşmeye katılanlardan % 80’inin ise Kürt inkarı. Yeni anayasa ile bu problemler çözümlenmeli ve sorunun demokratik yöntemlerle çözülmesi gerektiğine Kürtlere kendilerinden alınan hakları iade edilmelidir. vurgu yapması dikkat çekicidir. Geriye kalan % 20’lik Kürtler resmi düzeyde tekrar tanınmalıdır. İnanıyorum kesim ise Kürt sorunun askeri yöntemlerle çözüleceğini ki, Kurtuluş Savaşı dönemi de dahil olmak üzere, Kürtler dile getirdiğini belirtmek gerekir. Aynı zamanda barışçıl hiçbir zaman Türkiye’yi bölme niyetinde olmadığının yöntemleri savunan kesimler içerisinde yaklaşık % 50’lik artık anlaşılması gerekilir. Onların istediği eşit yurttaşlar kısmında ise sürecin başarılı bir şekilde sonuçlanacağı olarak bir arada barış içinde var olmaktır.” konusunda farklı kaygıların olduğu gözlemlenmiştir. Başbakanlıkta bir dönemler kültürel danışman Kürt Sorunun tanımlanma süreci hem Türkiye’de olarak görev alan bir yetkili Türkiye’deki Kürt sorunun hem de bölgede devam etmektedir. “Bu hem anayasal demokratik yöntemlerle uzun vadede çözüleceğini hem de siyasal bir süreçtir. Türkiye’deki Kürt sorunu dile getirirken, Irak Kürtleri ile Türkiye arasında Ortadoğu’daki Kürt sorununun bir parçasıdır ve entegrasyona giden bir sürecin yaşanacağına dikkat Ortadoğu’daki Kürt sorunu da temelde demokrasinin, çekmiştir. Türkiye’nin yerinde yönetimleri güçlendirmesi barışın ve birlikte yaşamanın eksikliğidir. Kürt sorununun durumunda ortaya çıkmasında, Kürtlerin yaşadıkları ülkelerde Irak Kürdistanı’nda Irak gerçekleşen Kürtlerinin Arap ve Farslarla KYB Parti Sözcüsü Azad Cundiyani’ye göre yaşamaktansa Türklerle yaşamayı seçeceğine inandığını eşit belirten yetkili, Türkiye’deki Kürtlerin demokratik Demokrasi ve barışın eksik olması ve Kürtlerin bu zeminde hareket kabiliyetine sahip olduğuna dikkat ülkelerde yurttaş olarak tanınma sorunları, eşit haklara çekmişti. Türkiye’deki sorunun halklar arasında değil, sahip olmamaları, etnik temizlik, inkar ve asimilasyon devlet politikasından kaynaklandığına inandığını belirten sorunudur. Bütün bunlar iktidarların Kürtleri etnik yetkiliye göre, Türkler ile Kürtlerin birlikteliği Kürtlerin düzeyde olduğu gibi kabul etmeme fikrinden ve Araplar ve Farslarla olan birlikteliğinden daha güçlü anlayışından kaynaklanmaktadır. İktidarı ele geçiren durumdadır. kesimler Kürtlerin nasıl konuşması ve yaşamasını Goran listesinden parlamentoda temsil edilen istiyorsa, bunu yasal olarak da onlara dayatmaktadır.” Muhammed Yusuf’un Türkiye’deki Kürt sorunu algısı Azad Cundiyani’ye göre Türkiye’deki Kürt sorununun oldukça dikkat çekicidir. Yusuf’a göre “Tarihe baktığımız ortaya çıkması da Kürtlerin etnik düzeyde haklarının zaman, Osmanlı dönemine ve Kurtuluş Savaşı yıllarına, tanınmamasıyla başlamıştır. Bu kapsamda Cundiyani, 20 yurttaş olamamalarından kaynaklanmaktadır. impr.org.tr “ IRAK KÜRTLERİNİN TÜRKİYE’DEKİ KÜRT SORUNU VE ÇÖZÜMÜNE YÖNELİK ALGISI “ Kürt sorununun bir güvenlik sorunu değil siyasi yönü azaldığına dikkat çekilmiştir. Duhok Üniversitesinden olan bir sorun olduğunu ve çözümün de siyasi tanıma ile bir grup öğretim üyesiyle gerçekleşen görüşmede 1994- başlayacağını sözlerine eklemiştir. 1995 yılları öncesinde Türkiye’deki Kürt sorunu ve Selahaddin Üniversitesinde siyaset biliminde Kürt hareketlerine karşı bölgede büyük bir hassasiyet ve öğretim üyesi olan Muhammed Salih’in bakış açısından desteğin olduğu belirtilmiştir. Ancak söz konusu tarihten hareket edildiğinde ise Iraklı Kürtlerinin bir kısmının sonra PKK’nin birçok köy ve yerleşim birimine yönelik sorunu tanımlayışında bölünme değil birlikte yaşamaya uyguladığı baskının ters teptiği ve halk desteğinin odaklı bir çözüm modeli ortaya konduğu dikkat azaldığı ifade edilmiştir. Bununla birlikte Kürt sorunun çekmektedir. Diğer yandan PKK algısının bölgede nasıl barışçıl çözümü konusunda beklentinin oldukça yüksek olduğu sorulduğunda ise şöyle bir cevaplandırılmıştır olduğu da gözlemlenmiştir. Ana dilde eğitim, özerk “PKK’ye gelince, onu bir Kürt partisi olarak görüyorlar. yönetimler, KÇK tutuklamaları, askeri operasyonlar Aynı zamanda geçmişte PKK ve Irak Kürt partileri barış süreci ile bağlantılı dile getirilen temel konular arasında yaşanmış bazı çatışmalar da var. Bazıları bunun arasında yer almıştır. etkilerini halen koruyorsa da geneli PKK’yi Türkiye’de Kürtlerin hakları için mücadele eden bir parti olarak bölgesinde ise PKK açısından, yerel halkın desteğini görüyor.” alma noktasında önemli bir güç elde edildiğine vurgu Öte yandan Duhok’tan farklı olarak Kandil yapılmaktadır. Bu durum söz konusu bölgelerde Selahaddin Üniversitesinde siyaset biliminde öğretim üyesi olan Muhammed Salih: “PKK’ye gelince, onu bir Kürt partisi olarak görüyorlar. Aynı zamanda geçmişte PKK ve Irak Kürt partileri arasında yaşanmış bazı çatışmalar da var. Bazıları bunun etkilerini halen koruyorsa da geneli PKK’yi Türkiye’de Kürtlerin hakları için mücadele eden bir parti olarak görüyor.” Türkiye’deki Kürt sorununa dönük algının da çerçevesini oluşturmaktadır. Örneğin, Kandil Belediyesi ve bölgesi sanki ayrı bir siyasi ve askeri yapıya bürünmüş gibi PKK’lıların halkla iç içe yaşadığı tespit edilmiştir. Aynı şekilde Erbil’de de halkın Türkiye’deki Kürt sorununa dönük algısının farklı unsurlardan etkilendiği dikkat çekmektedir. Erbil’de çok fazla Türkiye’den gelen Kürt olması ve Mahmurluların şehir merkezinde yaşaması Kürt sorunu konusunda oluşan algıyı etkilemiştir. Süleymaniye’de ise özellikle KDP Nitekim, bu kapsamda özellikle Zaho, Duhok karşıtlığı ve Türkiye’deki Kürt siyasal hareketlerinin ve Amediye’de bulunan yerel kesimlerle gerçekleşen KYB ve Goran’la yakın bir işbirliği içinde olması Sorani görüşmelerde Türkiye’deki Kürt sorununun olduğu kesimlerde de Türkiye’deki Kürt sorununa dönük algının dile getirilmesine karşın, PKK’ya yönelik olumsuz bir oluşmasına yol açmaktadır. algı gözlemlenmiştir. Özellikle KDP-PKK arasında yaşanan iç savaşta Duıhok’ta yaşayan kesimler bundan bir görevli ile yaptığımız görüşmede sınır ticaretinin olumsuz etkilenmişlerdir. Söz konusu 3 bölgede önemine dikkat çekerek, Türkiye Kürtlerin sınırda farklı kesimlerle gerçekleşen görüşmelerde 1994- yaşadıkları sıkıntıların Kürt sorunun bir yansıması 1995 öncesi dönemde PKK’ye yoğun bir desteğin olarak değerlendirilmiştir. Özellikle sınırda bazen 4-5 olduğu dile getirilmesine karşın iç savaşta PKK’lilerin saatlik bekletmelerin yaşanmasının bölgedeki Kürtlere bölgede yaptığı hatalardan dolayı, bölgedeki desteğinin yönelik bilinçli bir devlet politikası olduğu ve barış impr.org.tr Öte yandan Duhok’ta sınır kapısında çalışan 21 IMPR RAPOR gerçekleşirse, sınırların da ortadan kaldırılacağının ifade edilmesi dikkat çekmektedir. Yaklaşık 14 yıldır bölgede gazetecilik yapan Mirhac Mustafa ya göre ise “Türkiye’deki temel sorun Kürt sorunu veya PKK varlığı değildir. Türkiye’deki esas sorun bir Kürdistan ve toprak sorunudur, sonra o coğrafya üzerinde yaşayan halkın, Türkiye’deki diğer halklar ile arasındaki hak eşitsizliği sorunudur. Elbette barış süreci ve görüşmeleri önemlidir. Ancak bundan önce Türkiye’nin Osmanlı arşiv belgelerinde var olan Kürdistan haritalarını kamuoyuna paylaşması ve Kürdistan coğrafyasını kabul etmesi gerekmektedir. Elbetteki neredeyse bir yüzyıldır kendi kamuoyuna Kürdistan diye bir yer yoktur diyen anlayışın, bu tarihi gerçekliği kabul etmesi güçtür. Dolayısıyla herkesin Osmanlı arşiv belgelerini de ortaya koyarak Kürdistan neresidir, statüsü nedir gibi sorularına cevap vermesi gerekir. Kürdistanı kabul ettikten sonra, ondan sonra karşılıklı oturulup haklar ve yönetim tarzında konuşulabilir.” Akre’den görüştüğümüz ve KDP’li olduğunu ifade eden bir görüşmeci Kürt partileri içinde en etkili partinin Türkiye’deki Kürt hareketi olduğunu ifade etmiştir. Irak Kürtlerinin 1990’ların ortasında yaşanan sorunlardan dolayı PKK’yi desteklemediğini ifade eden görüşmeciye göre “PKK zekice davrandı Güneye geldi. Azerbaycan’a, Erivan‘a Rusya’ya, doğuya (İran’a) ve Batıya (Suriye’ye) gitti. Kürtler arasında birleştirici rol oynama çalıştı. Mesela bugün Ezidilerin çoğu PKK’yi destekliyor” diyerek Türkiye’deki Kürt hareketinin tüm Kürtler içinde önemli bir güç haline dönüştüğünü vurgulamıştır. 22 impr.org.tr SURİYE MESELESİNE BAKIŞ Dohuklu bir diğer akademisyene göre “Davutoğlu ekibi PYD’yi İran ve PKK’nin yanına itti. Krizin başında PYD ve Suriye Kürtleri büsbütün PKK’nin kontrolünde değildi. Ancak, Türkiye’nin siyasi olarak Suriye Kürtlerine kapıyı kapatması, PYD’yi PKK’nin denetimine itti. Suriye Kürtleri de izlenen politikalardan dolayı buna zorlandı. İran’da etkisini genişletme fırsatı elde etti. Türkiye’deki yazarların önemli bir kısmı Kürt hareketleri ve Kürtler hakkında bilgi sahibi değildir. Bunlar da barışında önünde engel oluşturmaktadır. İsmi bilinen bazı araştırma merkezlerinin kamuoyunu yanlış bilgilerle Suriye Kürtleri konusunda yönlendirmesine izin verilmesi de sürecin yanlış okunmasında rol oynadı.” Irak Kürdistanı’nda oldukça önemli tartışma Rudaw basın yayın kuruluşunun politikalarından konularından biri de Suriye meselesidir. Suriye sorumlu olan Ako Muhammed de Türkiye’nin Suriye meselesinin barış süreci üzerinde de etkisi olacağı politikasının Kürt halkı tarafından kabul görmediğine öngörülmektedir. Birçok görüşmeci Suriye meselesini inanmaktadır. “Kürtler oradaki İslami grupların terör KDP, El Kaide, Türkiye’nin Suriye politikası ve eylemlerini kabul etmiyorlar. Türkiye’nin bazı grupları PKK’nin pozisyonu bağlamında değerlendirmektedir. desteklediğine dair yazılar yayınlanıyor. Bu Irak Kürt Bu kapsamda Dr. Bayer Doski’e göre Suriye meselesi halkının kabul edebileceği bir durum değildir. Diğer hem Türkiye-Irak Kürdistanı arasındaki ilişkiler yandan Türkiye Barzani üzerinden bölgede etkisini hem de barış süreci açısından önemlidir. Dohuk’ta genişletebilir. El Parti’nin güçlü bir tabanı vardır. Suriyeli Kürtlerle ilgili çalışmalarda bulunan bir diğer Böylelikle Suriye Kürtleri Türkiye için istikrar doğuran akademisyen ise Türkiye’nin pozisyonunu farklı bir komşu haline gelecektir.” şekilde eleştirmiştir. Görüşmeciye göre “Davutoğlu ekibi PYD’yi İran ve PKK’nin yanına itti. Krizin sorununa ilişkin olarak; “Osmanlı Kürdistanı’nın bir başında PYD ve Suriye Kürtleri büsbütün PKK’nin parçası da Suriye Kürdistanı’dır. Dört ülkede Kürdistan kontrolünde değildi. Ancak, Türkiye’nin siyasi olarak ve Kürtler böylesi sorunları birlikte yaşadılar. Eninde Suriye Kürtlerine kapıyı kapatması, PYD’yi PKK’nin sonunda bu bir ulusal mesele ve pek çok perspektiften denetimine itti. Suriye Kürtleri de izlenen politikalardan bakıldığında her Kürdistan parçasının kendine özgü dolayı buna zorlandı. İran’da etkisini genişletme fırsatı özellikleri olmamakla birlikte yine de bu merkezde elde etti. Türkiye’deki yazarların önemli bir kısmı Kürt son derece açık bir biçimde tanımlanmış boyutları var” hareketleri ve Kürtler hakkında bilgi sahibi değildir. görüşünü dile getirmiştir. Bunlar da barışında önünde engel oluşturmaktadır. İsmi bilinen bazı araştırma merkezlerinin kamuoyunu yanlış sorumlulardan birine göre “PYD tek taraflı olarak bilgilerle Suriye Kürtleri konusunda yönlendirmesine kendisine ortak istemiyor. Suriye’de yalnızca PYD var izin verilmesi de sürecin yanlış okunmasında rol diyorlar. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Biz oynadı.” Demokrat parti olarak onlardan çok önce Suriye’de impr.org.tr Azad Cundiyani de özellikle Suriye’deki Kürt Suriye meselesini en üst düzeyde takip eden 23 IMPR RAPOR vardık. Esad döneminde bile siyasal faaliyetler yürüttük. Biz kabul etmeyeceğini ifade etmiştir. Çünkü gidecek baştan itibaren birlik içinde hareket edin diyoruz. Birlik tek olanlar bir anlamda PYD’nin de etkisini kırmak parti olsun değildir. Irak Kürdistanı’nda bile birlik demek istiyorlar. Özellikle görüştüğümüz bazı komutanların tek parti değildir. Bana göre Goran’ın birçok politikası PYD konusunda çok olumsuz olduklarına tanık olduk. yanlıştır. Ancak parlamentoda yer alıyorlar. Televizyonları Dolayısıyla Suriye’de gelecekte Kürtler arasında var. Hükümetten ekonomik destek alıyorlar ve bu doğru bir çatışma olasılığı bulunmaktadır. PYD’yi tek bir yöntemdir. Yani birlik demek Suriye Kürtlerinin ortak başına bölgeye hâkim olmakla suçlamaktadırlar. Bir bir mücadele yürütmesidir. Yoksa PYD’nin tek başına de PYD’nin Maliki’den ve İran’dan destek aldığı hâkim olduğu bir düzeni kabul edemeyiz. Bununla birlikte söylenmektedir. Özellikle ekonomik desteği aldığı ve Suriye’de halk olarak el Parti yani Demokrat parti güçlüdür. bunun milyon dolarla ifade edildiği bilinmektedir.” Askeri olarak ise onlar güçlüdür. Ancak, bizim güçlü bir tabanımız var ve Suriye meselesine kayıtsız kalmamız beklenmelidir”. Bakanlıkta çalışan KDP’li bir görüşmeci ise; Suriye’de bir kardeş kavgası yaşanacağını, kavganın ardından Kürt taraflarının oturup anlaşacağını öne sürmektedir. “PKK Suriye’de bizden daha başarılı oldu. Halk bizden olmasına karşın stratejisini ve saha kontrolünü iyi yaptı. Ancak uluslararası alanda tanınmada başarısız oldu. Biz olmadan tanınmıyor. Askeri olarak güçlü ancak tanınma konusunda başarısızdır. Washington’da bile biz tanınıyoruz. PKK iyi bilinmiyor. Cemil Bayık’la da görüştüm ancak İran etkisinde kaldılar. Suriye’de kurdukları sistemin başarılı olma şansı yok. Şimdilik tepkileri azaltmak için kantom sistemleri diyorlar. Ancak uygulama şansı zayıf gibi” Öte yandan KDP’nin yayın organında görev alan bir gazeteciye göre ise, Suriye’de ( Irakta ) KDP hariç diğer tüm Kürt partileri PYD’yi destekliyor. Sözlerinin devamında “şu an realiteye bakıldığında KDP, PKK’nın Suriye’deki etkisinden rahatsız ve buna karşı çıkıyor. Suriye halkı benimle diyor. Ancak, Goran, Yekiti, Koministler açıkça PYD’yi destekliyor. PKK’nın izlediği stratejiklerin doğru olduğuna inanıyorlar.” Diğer yandan bölgede bilinen bir akademisyen ise olaya farklı yaklaşmaktadır. Görüşmeciye göre “yaklaşık 5 bin kişi KDP saflarında eğitim aldı. Bunların da Suriye içerisinde gönderilmesi gündemdedir. PYD bu güçleri 24 impr.org.tr IRAK KÜRTLERİNİN BARIŞ SÜRECİNE BAKIŞLARI Kürdistan Bölgesi Başkanlık Divanı Başkanı Dr. Fuad Başkan Talabani 1988’de BBC Arapçaya yaptığı Hüseyin’e göre Irak Kürdistanı hem halkı hem de liderleriyle konuşmaların birinde demişti ki: “İnanıyorum ki Türkiye’deki barış sürecini açıkça desteklemektedirler. Dr. mantık ve gerçekçilik kazanacak, barış için, istikrar Hüseyin Irak Kürtlerinin barış süreci sadece desteklemekle için bu birlikte yaşamam değerleri kazanacak ve kalmayıp, her aşamasında, nasıl başlatılabilir, nasıl Kürt sorununun doğru bir şekilde çözülmesi bölge sürdürülebilir, nasıl başarıya ulaştırılabilir gibi konularında halklarının çıkarına olacaktır. Ki biz bu sorunun da sağlamaya çözülmesini savaşla değil, hukuk ve barış yolu ile çalışmaktadırlar. Nitekim Dr. Hüseyin Türkiye’deki Kürt olmasını arzuluyoruz. Kürt sorununa barışçıl çözüm sorununun ve şiddetin sona erdirilmesinde tek yolun Ortadoğu’nun istikrarlı olabilmesi için mecburidir.” barış süreci olduğuna inandığının altını çizmektedir. Bu Cundiyani’e göre Talabani’nin yıllar önce dikkat kapsamda sürece yönelik bir değerlendirmede bulunan çektiği barışçıl çözüm yolu günümüz koşulları dikkate Dr. Hüseyin’e göre Türkiye Kürt sorununu demokratik alındığında alternatifi olmayan bir yoldur. ve barışçıl yöntemlerle çözme iradesini ortaya koymaya başlamıştır ve bu durum oldukça önemsenmelidir. Üyesi Muhammad Salih’e göre tek bir çözüm Nitekim, Irak Kürdistanı’nda Dışilişkiler Ofisinde modelinden bahsetmek kolay değil. Buradaki ana Türkiye Masası Direktörü olan Dr. Abdulselam Raşhid nokta, barış süreci çerçevesinde Türkiye’nin Kürt de barış sürecinin doğru yolda atılmış bir adım ve küçük kimliğini nasıl tanımlayacağı olduğunu ileri süren krizlere rağmen ilerlemenin olumlu yönde olduğunu ifade Salih’e göre kültürel ve dilsel hakların öncelikli etmiştir. Dr. Abdulselam sözlerinin devamında “elbette tanınması gerekmektedir. Sürecin ilerlemesi ve kalıcı zorlu ve uzun bir süreçtir ve bazen sorunlarla karşı karşıya çözüm için ise tarafların her ikisinin de üzerinde kalınabilir. Aslında iki toplum arasında barış ve kardeşliğin uzlaşabileceği bir idari yönetim sistemi üzerinde hâkim olması gerektiği inancını uzun zamandır taşıyoruz ve anlaşmaları gerekmektedir. Salih, bunun kolay bir bunu sağlamak için de çok yoğun çalışıyoruz. Biliyorsunuz, süreç olmayacağını ve neredeyse otuz yıllık bir savaş siyasi önderliğimizin Türkiye ile geliştirdiği ilişkiler, döneminin getirmiş olduğu sorunların sadece birkaç ay bulunduğu girişimlerin de barış sürecinin başlatılmasında içerisinde çözülemeyeceğinin tüm kesimler tarafından katkı sağlamıştır. Süreç olarak ifade edilen diyalog iyi ilişkisinin, Sayın Öcalan’ın ve BDP’nin doğrudan katılımı Sözlerinin devamında “Türkiye’de Kürtler bir halk noktasında, iyi bir başlangıç yakaladığını ifade edebiliriz.” olarak devletin kuruluşundan itibaren yok sayıldılar. YNK Parti sözcüsü Azad Cundiyani ise Türkiye açısından Kimlikleri inkar edildi. Şimdi yeni bir döneme girildi, bakıldığında, barış sürecinin başarısı hayati bir öneme Türkiye Kürtlerin varlığını kabul ediyor artık. Bu iyi sahip bir girişim olarak tanımlamaktadır. Çözüm sürecinde bir başlangıç, üzerine koymak için daha fazla çaba sarf başarıya ulaşılması durumunda Türkiye’nin bölgede eksen etmek gerektiğine” dikkat çekmiştir. bir ülke haline geleceğini vurgulayan Cundiyani’e göre düşünsel impr.org.tr ve pratikte sürece katkı Öte yandan Salahaddin Üniversitesi Öğretim anlaşılması gerektiğini ifade etmektedirler. KDP Dış İlişkiler Ofisi Sorumlusu Hemin 25 IMPR RAPOR Hewrami de anayasal değişiklikler ve yasal değişikliklerin Kürtler tarafından büyük destek almaktadır. Kerim garanti edilmesi durumunda barış sürecinin başarıya Kadir’e göre “Türk hükümeti ve PKK arasında şu ulaşacağını dile getirmektedir. Kürtlerin barış sürecine an yaşanan barış süreci büyük ve önemli bir süreçtir. ya hep ya hiç mantığıyla yaklaşamayacağını ifade eden Neden önemli? Çünkü bu güne kadar Türkiye’de hiçbir Hemin’e göre “bardağın aynı zamanda yarı dolu olduğu hükümet Türkiye’de Kürt halkının varlığını kabul etme algısına sahip olmamız gerekiyor”. Barış sürecinde cüretinde bulunmadı. Recep Tayyip Erdoğan defaatle atılan adımlar ve açıklanan demokrasi paketlerinin Türk Kürtlerin Türkiye’de Türklerden farklı bir halk olduğunu devletinin Kürt sorununa yaklaşım mantalitesinde bir kabul eden ifadeler kullandı. Ayrıca büyük bir rahatlıkla değişiklik anlamına geldiğini belirten Hemin’e göre Kürt sorunu Türkiye’nin en temel sorunudur dedi. Bu Türkiye’deki Kürt sorununun demokratik yöntemlerle aşamadan sonra sorunun çözümü yönünde adımlar daha çözülmesine en büyük desteği Kürtler vermelidir. kolay atılacağını düşünmekteyim.” Sözlerinin devamında “bu paketin kendisine bakacak olursak yeni bir dönemi tanımlıyor esasında ve bu dönemde olan Dr. Abdülhakim Kasro’ya göre ise Türkiye’deki Sayın Erdoğan’ın başlatmış olduğu Kürtlerin inkar barış süreci oldukça zorlu ve uzun dönemli olacaktır. edilmesi sürecini bitmiştir”. Sorunun çözümü yönünde Dr. Kasro’ya göre “Türkiye’nin her yerinde bu atılan adımların önemsenmesi gerektiğini ifade eden PDK sürecin kamuoyu nezdinde propagandası yapılmıştır. Dış ilişkiler sorumlusuna göre taraflar arasında güvenin Kamuoyunun desteği sürecin ilerlemesi için önemlidir ve inşa edilmesi için Anayasal düzeyde de değişikliklerin bu yönde adım atılması doğru olmuştur. Diğer yandan bu hayata geçmesinde yarar vardır. sürecin hem iç politikaya hem de dış politikaya yönelik Selahaddin Üniversitesinde Öğretim Üyesi boyutları vardır. İç politika boyutunda kamuoyu ve yasal Kerim Kadir’e göre “Türk hükümeti ve PKK arasında şu an yaşanan barış süreci büyük ve önemli bir süreçtir. Neden önemli? Çünkü bu güne kadar Türkiye’de hiçbir hükümet Türkiye’de Kürt halkının varlığını kabul etme cüretinde bulunmadı. Recep Tayyip Erdoğan defaatle Kürtlerin Türkiye’de Türklerden farklı bir halk olduğunu kabul eden ifadeler kullandı. Ayrıca büyük bir rahatlıkla Kürt sorunu Türkiye’nin en temel sorunudur dedi. Bu aşamadan sonra sorunun çözümü yönünde adımlar daha kolay atılacağını düşünmekteyim.” boyut öne çıkarken dış politika da ise Suriye, Irak ve İran boyutunun dikkate alınması gerekilir. Nitekim söz konusu aktörlerin süreç üzerinde etkileri kaçınılmazdır. Örneğin, hâlihazırda Irak hükümeti Türkiye ile PKK nasıl bir anlaşma yaptı ki PKK’nın silahlı mensupları Irak’a geçti sorusuna cevap aramaktadır. Ayrıca bunun yasal açıdan irdelenmesi ve bölge ülkeleriyle istişare edilmesi gerekmekteydi. Sonuç olarak barış sürecinin diğer bileşenlerinin de sürece dahil edilmesi gerekebilir. Aksi durumda süreç içerisinde sorunlar ve krizler ortaya çıkar ve bunları yönetmekte oldukça güç olabilir.” Öte yandan süreci farklı şekillerde okuyan kesimlerin de olduğunu belirtmek gerekir. Eskiden Komünist Partisi içinde yer alan ve Kandil bölgesinde Nitekim gazeteci Kerim Kadir’de, yüz yıllık yaşayan Soran’a göre, barış süreci kapsamında Türk mazisi olan bir soruna el atmanın başlı başına büyük devleti PKK’yi zayıflatıp yeni bir Kürt Partisi kurmayı bir iş ve eylem olduğunu ifade etmektedir. Dolayısıyla hedeflemektedir. “Ateşkes sürecini uzatarak zaman Erdoğan hükümetinin barış yönünde attığı adımlar tüm kazanmak istiyorlar. Ardından devletin denetiminde 26 impr.org.tr IRAK KÜRTLERİNİN TÜRKİYE’DEKİ KÜRT SORUNU VE ÇÖZÜMÜNE YÖNELİK ALGISI bir Kürt partisi ortaya çıkaracaklardır”. Soran ayrıca başlatması Kürtlerin Türkiye’yi kendi vatanları olarak PKK’nın da barış sürecine stratejik yaklaşmadığı eleştirisini kabul etmelerinde önemli bir rol oynayacaktır. Dr. yapmaktadır. Soran, “PKK’nin en büyük amacı da Öcalan’ı Bayer ve Dr. Serdar’a göre ise özellikle geri çekilme hapisten çıkarmaktır. Yani Kürdistan’ı kurmak değildir. kararının alınmasından hemen sonra birçok Kürt partisi Bana göre PKK’nin izlediği siyasete bakınca Öcalan’ın Kandil’e gitmiştir. İslami Parti Başkanları bile Kandil’de özgürlüğünün Kürdistan’ın özgürlüğünden daha önemli PKK yetkilileri ile görüşmeler gerçekleştirerek sürece olduğu düşüncesine yol açtığı açıktır” eleştirisi yapmaktadır. destek verdiklerini doğrudan ifade etmişlerdir. Bundan Rudaw Medya Grubu Genel Koordinatörü Ako dolayı Irak Kürtlerinin tüm kesimlerin barış sürecini Muhammed’e göre barış süreci tarafların iradesiyle değil desteklediğini görmek gerektiğinin altını çizmektedirler. aslında zorunluluktan başladı. Sözlerinin devamında “Her iki tarafında birbirlerine güvenleri yok. Türkiye PKK dışında tarafın barış sürecin de dürüst hareket etmesi ve diğer herkesle bu sorunu çözmeye hazır olduğunu söylüyordu. kesimlerin katılımını da sağlamaları gerekmektedir. Ancak süreç bu işi PKK ile çözmeye yöneltti. Gerek açlık Mustafa bence mumkun oldukça görüşmeler ve ya grevleri gerek Şemdinli’de bir dönem yaşanan şiddetli pazarlıklar perde arkası yada istihbarati düzeyden çıkıp alan hâkimiyeti mücadeleleri olsun Türkiye’yi böyle bir herkesin olup bitenin farkında olması ve kamuoyunun karar almaya itti. Çünkü Türkiye uluslararası konjonktürde bilgilenmesi istikrarını korumak, hâkimiyetini güçlendirmek ve söz görüşmelere AB veya BM veya bu iki taraf arasındaki sahibi olmak istiyor. Kendi içinde istikrarlı bir yapıya üçüncü bir tarafa ihtiyaç vardır. Aksi takdirde barış süreci sahip olmadığı sürece de bunu başaramayacağı açıktır.” büyük bir zarara uğrayabilir. Ako Muhammed sürecin bölgesel ve ülkesel koşullardan bağımsız olmadığını ifade etmesine karşın, barış sürecinin ise barış sürecini başından itibaren desteklendiklerini Kürtler ve Türklerin birlikteliği için en önemli yöntem ifade ederken şu sözlere yer vermişti “barış sürecine olduğunu da sözlerine eklemiştir. bakacak olursak geçtiğimiz yıldan itibaren başlıyor ve oldukça umut verici bir durum oluşturdu”. Öte yandan Prof. Dr. Dilaver Alaaddin’e göre ise Türkiye’deki barış süreci Ankara merkezli başlatılmıştır. Ankara’nın barış sürecini başlatması Kürtlerin Türkiye’yi kendi vatanları olarak kabul etmelerinde önemli bir rol oynayacaktır. Öte yandan Gazeteci Mustafa ya göre her iki gerekmektedir. Hatta mümkün ise Goran Hareketi liderlerinden Muhammed Yusuf barış sürecinde ortaya çıkan krizlerin aşılamadığı ve sürecin yavaşladığını hissettiklerini ifade eden Yusuf tüm bunlara rağmen barışın tek mantıklı çözüm olduğunun taraflarca anlaşılacağını ileri sürmektedir. Aynı şekilde Süleymaniye Üniversitesinde Öğretim Üyesi olan Dr. Hiva Berzinci de çözüm sürecinin başlı başına oldukça önemli olmakla birlikte belli bir süre içinde ilerleme kaydedilmemesinin kaygı verici olduğunu ifade etmiştir. Diğer yandan eski Eğitim Bakanı Prof. Dr. Dilaver Alaaddin’e göre ise Türkiye’deki barış süreci Ankara merkezli başlatılmıştır. Ankara’nın barış sürecini impr.org.tr 27 BARIŞ SÜRECİ ÖNÜNDEKİ TEHDİTLER Irak Kürdistanı’nda kurulan Sarenj Araştırma Barış sürecine etki eden dışsal unsurların Merkezi’nin Başkanı Mahmut Jotyar’a göre Kürt olduğunu dile getiren Erbil’de bazı gazeteciler ise sorununun demokratik yöntemlerle çözümü konusunda İran’ın pozisyonuna dikkat çekmektedirler. Erbil’de atılan adımlar oldukça önemli olmakla birlikte Irak görüştüğümüz bir gazeteciye göre “kanımca İranlılar Kürtleri yaşadıkları tecrübelerden dolayı sürece yönelik çözüm sürecinin ilk iki aşaması başarıyla sonuçlanırsa bazı kaygılar taşımaktadırlar. Jotyar’a göre “doğrusu üçüncü aşamasını baltalamaya çalışacaktır. İran bugün Kürdistan bölgesinde sadece bizim nezdimizde değil PKK ile Ankara arasında kalıcı barışın tesis edilmesinden halk nezdinde de çok sayıda soru bulunmaktadır. Acaba çekinmektedir.” Diğer yandan barış sürecinin mutlaka Türk hükümeti bu meselenin çözümü konusunda samimi başarıya ulaşması gerektiğini ifade eden bir başka midir? Acaba bu süreç diğer süreçler gibi mi olacaktır? gazeteci ise “eğer çözüm süreci başarıya ulaşmazsa Örneğin Türkiye’deki diğer siyasi partiler bu konuda Türkiye’de iç savaş çıkabilir. İstanbul’da milyonlarca ikna edilebilecekler mi? Türkiye’deki sistem tamamen Kürt yaşamakta böyle bir durumda gerginlik sokağa merkezidir diyemeyiz; fakat idari açıdan merkezidir. Daha taşıp iç savaş boyutuna kadar tırmanabilir” öngörüsünde önceki Kürt siyasi partilerin talepleri de federal bir yapının bulunmaktadır. Hükümetin kısa süre içerisinde süreci olması, ya da kendilerini yönetecekleri, savunacakları bir ilerletmek zorunda olduğunu ifade eden gazeteci Kadir otonominin olması yönündeydi. Türkiye Anayasal düzeyde ise “CHP ve MHP barış sürecinin başarıya ulaşmaması böyle bir yönetime geçebilir mi? Bu sorular gerçekten için her şeyi yapabilir” ifadesini kullanarak CHP ve sorunun çözümü sürecinde ele alınması ve taraflarca MHP’nin bölgedeki algısına ışık tutmaktadır. Gazeteci cevaplandırılması gerekilen sorulardır. Aksi durumda Kerim Kadir’e göre barış süreci önünde PKK içindeki sorunun çözümü konusunda, sürecin ileriye götürülmesi bazı gruplarda engel teşkil etmektedir. Kerim sözlerinin konusunda krizler ortaya çıkabilir.” devamında “Kürt sorununun çözülmesi kolay değildir. Politik Bilimler üzerine doktorası bulunan ve Kürt Hem Türkiye’nin içindeki CHP, MHP, Cemaat ve sorunu üzerine çalışmalar yürüten Dr. Azad Osman’a göre Kemalist kesimleri hem de PKK’nin kendi içindeki ise “eğer bir barış ve çözüm sürecinde taraflar birbirine bir kısım insanları, özellikle Marksist kadroları çözüm anlayış göstermezlerse, taraflardan biri diğerine; benim süreci önündeki engeller olarak görüyorum”. bakış açım budur senin ki önemli değil ben ne dersem onu kabul edeceksin derse, süreç sağlıklı işlemez.” Barış süreç ile ilgili olumsuz tavır takınanların İran, Suriye sürecini başlatan hükümetin Kürt realitesinin dinamiklerini rejimi ve Maliki olduğunu ileri sürmüşlerdir. Gazeteciler ve asli unsurlarını tanımak ve buna bir çözüm bulmak göre İran rejimi hem Maliki hem de Esad rejiminin konusunda yetersiz kaldığını ileri süren Dr. Osman’a arkasında duran en önemli güçtür ve barış sürecinde çok göre hükümet barış sürecine kapsamlı bir bakış açısıyla daha ciddi bir şekilde izlenmesi gerekilen ana aktörlerin yaklaşmadığı takdirde, sürecin başarıya ulaşması oldukça başında gelmektedir. Diğer yandan bu süreç önemli bir güçtür. süreç olduğu için bütün Kürtlerin, Kürtlerin geleceği 28 Konuyla ilgili görüştüğümüz 2 gazeteci ise impr.org.tr IRAK KÜRTLERİNİN TÜRKİYE’DEKİ KÜRT SORUNU VE ÇÖZÜMÜNE YÖNELİK ALGISI için istismarları önleyerek sürece destek verilmesi için koşulların oluşmuş bulunmaktadır. Bunların başında gerektiğinin altını çizmişlerdir. süreci başlatan AK Parti’nin kararlığının dikkate Süleymaniye bölgesinden bir peşmerge de İran’ın barış alınması gerekir. Dr. Hiva’a göre Ak Parti’nin yanı süreci önünde engel oluşturma gayreti içinde olacağına sıra sorunun bir diğer tarafı olan PKK ve Öcalan’ın da inananlardandır. Bununla birlikte Kürtlerin İran’la barış ve diyalogla çözüm konusunda kararlılığı oldukça savaşacak güçte olmadığını İranlıların günümüzde önemlidir. Üçüncü noktanın ise siyaset üzerinde askeri hem Suriye’de birçok grupla hem de ABD ve İsrail ile baskının azalması ve milliyetçi partilerin güç kaybetmesi savaşma kapasitesine sahip bir ülke olduğunun görülmesi ve son olarak Kürdistan Federal Hükümetinin ve halkının gerektiğini sözlerine eklemiştir. sürece verdiği destektir. Ancak bununla birlikte süreci Diğer yandan barış sürecinden engelleri farklı zayıf ve hassas noktalara sahip olduğunun da dikkate şekilde tanımlayanlarda olmuştur. bu bağlamda Hemin alınması gerekilir. Dr. Hiva’ya göre zayıf noktalar şu Hewrami’ye göre barış sürecinin önündeki engellerden şekilde sıralanabilir; “Türkiye kamuoyu bu süreci nasıl biri de taraflar arasındaki karşılıklı güven sorunudur. kabul ediyorlar ve hangi derecede destekliyor. Bunun Hewrami’ye göre “bizim için çok önemli hususlardan araştırmalarla ortaya konması gerekilir; uluslararası bir tanesi de tarafların algılarını yeniden tanımlamaları. ve bölgesel aktörlerin pozisyonu net değildir. ABD’dir Daha sürdürülebilir çözümler bulabilmek, daha gerçek sürece yaklaşımı pozitif düzeyde değildir. Aynı şekilde çözümler bulabilmek için tarafların stratejik düşünüp İran ve Rusya’da Kürt sorunun barış çözümü konusunda öyle hareket etmesi gerekmektedir. Bu yol haritası olumlu sinyaller vermiş değildirler; Türkiye Hükümetinin çerçevesinde stratejik davranmanın çok önemli olduğunu sürece hala aktif olarak dahil olmamış olması da sürecin düşünüyoruz. davranmamız başarısını etkilemektedir. Sürecin halen MİT üzerinden gerekiyor. Kürt sorununa karşı kısa vadeli bir çözüm yönetilmesi, diyalogun başarıya ulaşması önünde bir bulunamayacağını biliyoruz ve bundan dolayı da sadece tehdit unsurudur, Öcalan’ın durumu oldukça önemlidir. zaman kazanmak için küçük taktikler izlemememiz Bu sürecin en önemli tarafının hapiste olması ve süreci gerekir.” oradan yönlendirmesi, sürecin güvenirliliği konusunda Erbil’de görüştüğümüz önemli bir kanaat lideri kamuoyunda bir kuşku yaratmaktadır; genel olarak de barış süreci önündeki engellerden birinin Türkiye’nin Suriye meselesi ve özellikle PYD’nin siyaseti ve PYD soruna ve barış sürecine sadece kendi penceresinden ile ilişkiler barış sürecini etkileyecek düzeyde öneme bakması olduğunun dile getirmektedir. “Tek devlet, tek sahiptir.” Taktik değil stratejik millet, tek bayrak düşüncesi henüz aşılabilmiş değil. Hükümetteki 4 bakan barış süreci ilerlesin diyorsa 8’i ise Sorbonne farlı düşünüyor. 90 yıl boyunca Kürt yoktur deyip birden tamamlayan Kürdistan vardır kabullendirmek kolay iş değil. Bunun Üniversitesinde ders veren Prof. Dr. Musa yarattığı psikolojik bir travma vardır. Ancak yine de süreçte çok olumlu adımlar da atılmıyor değil” diyerek sürece bakışını ortaya koymuştur. Türkiye’deki barış süreci üzerinde araştırmalar Üniversitesinde ve halen doktorasını Salahaddin Kawal’a göre müzakerelerin şeffaf olmaması ve Kürt halkının MİT ile Öcalan arasında süren görüşmeler konusunda bilgi sahibi yapan Uluslararası İlişkiler Bölümünde öğretim üyesi olmaması, sürecin geleceği açısından büyük olan Dr. Hiva Osman’a göre ise sürecin başarı olması bir tehdittir. impr.org.tr 29 IMPR RAPOR Sorbonne Üniversitesinde doktorasını tamamlayan ve halen Salahaddin Üniversitesinde ders veren Prof. Dr. Musa Kawal’a göre müzakerelerin şeffaf olmaması ve Kürt halkının MİT ile Öcalan arasında süren görüşmeler konusunda bilgi sahibi olmaması, sürecin geleceği açısından büyük bir tehdittir. Sözlerinin devamında “oysaki perde arkasında neler oluyor, neler konuşuluyor, Kürt halkının bunu bilmeye hakkı vardır. Görüşmelerin yöntemi demokratik bir süreç değildir. Bu demokrasinin ilke ve kurallarıyla da bağdaşmaz. Bu sürecinin kayıtsız şartsız başarılı olacağı konusunda hemfikir miyiz? Herhangi bir süreçte eğer her iki tarafın da onurunu koruyacak şartlar olmazsa, bu yeni çatışmaların çıkmasına yol açacaktır. Bütün dünya tarihi ortada. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonraki barış neden sadece 20 yıl sürdü? Çünkü o barış adalet üzerine kurulmamıştı. O barış kendi içinden savaş tohumlarını ekmişti. Nitekim İkinci Dünya Savaşı, Birinci Dünya Savaşı’ndan 10 kez daha şiddetli ve kirli idi. Eğer Birinci Dünya Savaşı’ndan sonraki barış, her iki tarafın (mağlup-galip) onurunu, haysiyetini, taleplerini, adil ve demokratik bir şekilde göz önünde bulundursaydı, ikincisi çıkmazdı. Dolayısıyla eğer barış tarafların onuru, hassasiyeti ve uzlaşısına dayanmazsa, 30-40 sene sonra ortaya çıkacak olan yeni nesil çok daha yoğun bir savaş verecektir. Bundan dolayı ben müzakerelerin yönteminin barış için tehdit oluşturduğunu düşünmekteyim.” Toparlayacak olursak barış sürecinin önündeki engelleri farklı şekillerde tanımlayan kesimlerin olduğu dikkat çekmiştir. Ancak tüm bunlara rağmen sürecin yavaş ancak olumlu ilerlediğinin ifade edildiğini belirtmek gerekir. 30 impr.org.tr IRAK KÜRTLERİNİN “BÜYÜK KÜRDİSTAN” ALGISI Irak Kürdistan Komünist Partisi üyesi olan Soran’a projesi nationalist bir yaklaşımın istediği bir projedir. göre “eskiden Büyük Kürdistan 2 temel ideolojiden Sözlerinin devamında “Türkiye’deki Kürt hareketine beslenmiştir. Birincisi İslami gruplar ikincisi ise sol bakıyorsunuz son birkaç yıla kadar resmi düzeyde gruplar. Barzani hareketi İslami yönden yaklaşmıştı. Kürtçe dil talebinde bulunmuyorlardı. Mahmur’da bile PKK’de sol çıkışıyla 4 parça Kürdistan demişti. Ancak, 2010’a kadar Türkçe eğitim vardı. Diyarbakır’da Kürtçe şimdi hiçbir Kürt partisi dört parçada bağımsız Kürdistan bilenlerin sayısının az olduğuna tanık olmaktayız. projesinden bahsetmiyor. Böyle bir projeleri de yok HDP’nin kurulmasına bakıyorsunuz Kürtlere, Türk zaten. Örneğin, ISID diyor ki ben Irak ve Şam’da bir soluna oy verin diyorlar. Türkiye’de birileri PKK İslam Devleti kuracağım. Suriye’deki Kürtler ise ne hareketinin bölücü olduğunu söyleyince, buna inanmak olduğu tam açık olmayan Kantomlar kurduk diyorlar” mümkün değildir. Suriye’deki PKK tarafından kurulan ifadelerini kullanarak Büyük Kürdistan’ın halı hazırdaki partilerin isimlerine bakıyorsunuz Kürdistan ismini bile Kürt partileri tarafından da proje olmaktan çıktığını ileri kullanmaktan çekiniyorlar gibi. PYD, Yekiti Star, Halk sürmektedir. Evi vs gibi isimlerle ortaya çıktılar. En son Kantom YNK sözcüsü Cundiyani’e göre ise 1. Dünya yönetimleri ilan edildi, isimlerinde Kürdistan’a yer Savaşından sonra Kürdistan ve Kürt halkı dörde ayrılmıştır vermediler. Oysa Barzani hareketi başından itibaren hale kendini buldu. Bundan dolayı Kürtler kendilerini Irak’a demokrasi, Kürdistan’a otonomi sloganıyla bir ulus olarak tanımlamak yerine bölünmüş bir ulus çıktı. Geleneksel giyinişinden ödün vermediği gibi olarak tanımlamaktadırlar. Bu kapsamda Cundiyani’e Kürt halkının gelenek ve göreneklerini yaşatmaya göre Kürdistan sorunu bir bütün olmakla birlikte; her çalışmaktadırlar”. ülke kendi Kürt sorununu çözmeye yönelerek, bütüncül Kürdistan sorunu görmek istemedi. “Ancak resmi büyük önceleri dört parçanın özgürlüğünü talep eden bir çerçeveden baktığımızda sorunun çok daha büyük örgüt iken, daha sonraları bundan vazgeçtiğini ifade olduğunu görebiliriz. Çözümün de 4 parçayı hedeflemesi etmektedir. Ako’ya göre “güney Kürtleri PKK’ya gerekir”. önceden çok destek veriyorlardı; çünkü büyük Rudaw Gazetesinden Ako’da PKK’nın Türkiye’yi Kürdistan’ın kurulmasını istiyorlardı. Şimdi biraz yakından takip eden bir öğretim üyesiyle gerçekleşen daha farklı Erdoğan Türkiye içinde bir vilayet şeklinde görüşmede PKK ve Kürt sorunu birbirinin içine geçmiş yönetimler olabilir diyor. PKK de demokratik otonomi ve hangisinin neden hangisinin sonuç olduğunu ayırmanın istediğini belirtiyor. Hatta daha azını bile bazen dile mümkün olmadığı ifade edilmiştir. Görüşmeciye göre getirmektedirler. Türk vatandaşlığı değil de Türkiye “PKK ideolojik ve örgütleme itibariyle Türk solundan vatandaşlığı çerçevesinde bu ülkede yaşanır diyorlar. etkilenmiş bir Kürt hareketidir. PKK’nin bağımsız Milliyetçi Kürtler PKK’nin dört parçada özgürlük Kürdistan projesinin olup olmadığı konusunun açık söyleminden vazgeçtiğini görmektedirler. Bu durumda olmadığını dile getiren görüşmeciye göre Kürdistan dört parçada özgürlük diyen bir Kürt hareketinin de Duhok impr.org.tr bölgesinde yaşayan ve 31 IMPR RAPOR olmadığını artık görmek gerekir.” ülkeyi kapsayan bir yaklaşımla çözüme kavuşmasının önemine dikkat çekmektedir. Öte yandan gazeteci ve siyasi gözlemci Mirhac Mustafa ya göre siyasi partilerin söylem bazında büyük Kürdistan talepleri olmasa bile özünde vardır. Mustafa’ya göre “PKK Büyük Kürdistanı bırakabilir, ya da diğer siyasi partiler bunu dillendirmiyor olabilir, yada Büyük Kürdistan sayın Celal Talabani nin söylediği gibi bir hayal olabilir. Ama bence gerçekleşecek ve gerçekleşmesi mümkün olan bir hayaldir. Her ne kadar siyasi partilerimiz bunu dillendirmiyor olabilir ama büyük Kürdistan bir gerçekliktir ve bütün Kürtlerin arzusu ve gönlündedir. Zaten esas mesele Kürdistanın dört farklı devlete parçalanmasından sonra Orta Doğu da ve Dünya da Kürt sorunu diye anılan bir sorun oluştu. Tarihi belgelerdeki ve haritalardaki eski Kürdistan neden şimdi bir olamasın, Kürtler kendi topraklarını parçalamadı ama Kürtler Kürdistanı tekrar biraraya getirebilirler. Bu da barışçıl ve diyalog yoluyla ya da referandum yoluyla bile ilerde gerçekleşecektir”. Öte yandan bu konuda oldukça farklı düşünen kesimlerin de olduğunu belirtmek gerekir. 2009-2012 arası dönemde KRG’de Eğitim Bakanlığı yapan Prof. Dr. Dilaver Alaaddin’e göre “Kürtlerin çıkarları küçük bir ulusun değil büyük bir gücün parçası olmaktan geçmektedir. Bundan dolayı Iraklı Kürtler bağımsız bir yapı kurmak yerine Irak’ı kendi vatanları yapmak için mücadele etmektedirler. Aynı şekilde Türkiye Kürtleri de bağımsız bir yapı kurmak yerine Türkiye’deki hak ve hukuklarını garanti altına alıp, Türkiye’yi aynı zamanda Kürtlerin de vatanı haline dönüştürmek istemektedirler”. Kürtlerin salt milliyetçilik duygularıyla bir ülke kurmaya yöneleceğini beklemenin rasyonel ve akıllıcı bir değerlendirme olmadığını belirten Dr. Alaaddin’e göre Büyük Kürdistan söylemi günümüz koşullarında karşılık bulmayan bir yaklaşımdır. Diğer yandan Saddam’a karşı savaşan eski Peşmergelerden Şoreş Sorçi ise “Kürtler bir gün 4 ülkede de özgürlüğünü alacaktır. Ben belki görmeyebilirim. Ancak bunun olacağına inanıyorum” diyerek Kürt sorununun 4 32 impr.org.tr BARIŞ SÜRECİNİN IRAK KÜRTLERİNE ETKİSİ ALGISI Kürdistan bölgesi Başbakanlıkta danışmanlık yapan bir olarak geçmişte Türkiye ile kurduğumuz ilk ilişkilerimiz görevliye göre Irak Kürtlerinin geleceği Türkiye ile olacaktır. çok sorunluydu. En üst makamlarca ‘Kuzey Irak halkı’ Bunun için öncelikli olarak Türkiye’deki Kürt sorununun olarak nitelendirildik ve ancak öyle muhatap alındık. Ama barışçıl yönden çözümlenmesi gerekir. Görüşmeciye göre daha sonra zamanla ‘Kürt’ olduğumuz kabul edilmeye ve tarihsel olarak Kürtler hem kültürel hem de tarihsel ve Kürdistan ismi de tanınmaya başlandı. Bir zamanlar Kürt toplumsal ilişkileri bağlamında Irak’taki Araplarla sürekli kimliğini kabul ettirmek Irak içinde de zorlu bir işti. Şimdi sorunlu bir tecrübe sahiptirler. Bundan dolayı barışsın eğer Türkiye’deki Kürtlerle olan bu sorun çözülürse bu sağlanması durumunda, iki taraf arasındaki ilişkilerde bir rahatlama yaratır. Erbil ve Ankara arasındaki ilişkilere büyük bir sırçama yaşanacaktır. de katkı sunar. Öte yandan, Ankara ile olan ilişkilerimizi Öte yandan Irak Kürdistan güvenlik birimlerinde Bağdat’a ‘hoşça kal’ demek için geliştirmiyoruz. Irak görev alan bir yetkili de Kürt bölgesinin birçok açıdan Anayasasına inanıyoruz, Anayasayı uyguluyoruz ve o Türkiye’deki barış ortamından faydalanacağına inandığını Anayasada önemli bir rol oynadığımız kanaatindeyiz. ifade etmektedir. KDP içinde üst düzeyde temsil edilen Eğer başkaları bu Anayasaya inanmıyorlarsa, Irak’ı farklı yetkiliye göre Irak Kürdistanı Türkiye ile yalnızca bir yola sokmak istiyorlarsa elbette biz buna müsaade ekonomik değil aynı zamanda güvenlik açısından da katkı etmeyeceğiz. Biz Türkiye ile olan iyi ilişkilere Bağdat sağlamaktadır. Özellikle İran ile yaşanan rekabette Kürdistan ile de sahip olmak istiyoruz. Ama sanıyorum, Bağdat’ın bölgesinin Türkiye’nin yanında yer aldığına işaret eden artık bizim de çözemeyeceğimiz çok sayıda sorunu var. yetkiliye göre barış sürecinin başarısı, toplumsal düzeyde Bundan dolayı Türkiye ile ilişkilerimiz barış süreci ile de ciddi bir yakınlaşmanın yaşanmasına yol açacaktır. birlikte daha da gelişeceğini öngörülebiliriz.” KYB’den Kürdistan Parlamentosuna giren bir parlamenterle gerçekleşen görüşmede barış sürecinin Irak Kürdistanı’na etkilerini farklı şekilde ele alındığı dikkat çekmiştir. Parlamentere göre “Irak’ın Türkiye sınırına baktığınız zaman tamamı Kürt sınırıdır. Resmi düzeyde Irak sınırlarıdır fakat aslında Kürtlerin sınırıdır. Dolayısıyla Türkiye’deki Kürtlerin temel hak ve hürriyetlerini elde etmesi durumunda, ilişkilerin gelişeceğini öngörebiliriz. Biz Anayasal olarak, böyle bir durumda ticari, kültürel ve sosyal ilişkiler geliştirme hakkına sahibiz. Biz Kuzey sınırımıza baktığımız zaman hem Kürtleri hem Türkleri Türkiye’deki Kürt sorununun varlığını sürdürmesi durumunda Türkiye ile Irak Kürtleri arasındaki ilişkilerin de belli bir sınırlamaya tabi olacağı öngörülmektedir. Bundan dolayı ilişkilerin gelişmesi için öncelikli olarak Türkiye’nin kendi içindeki Kürt sorununu çözmesi gerektiği ifade edilmektedir. görüyoruz. Eğer bu iki halk birbirleri ile iyi ilişkiler içinde olursa biz her iki tarafa da ekonomik olarak büyük katkı sunarız. Kürdistan gerekli zenginliğe sahiptir. Iraklı Kürtler impr.org.tr 33 IMPR RAPOR Goran Partisinden Muhammed Yusuf ise Kürt sorununun iki taraf arasındaki ilişkilerin gelişmesi için hayati öneme sahip olduğunu ileri sürmektedir. Yusuf’a göre “öncelikle Irak Kürdistan’ı ve Türkiye arasındaki tansiyonun sebeplerine bakmamız gerekiyor. Evet, ana neden Türkiye’deki Kürt sorunudur. Bunun ismini açık bir şekilde belirtmek gerekir. Bu sorun sebebiyle Irak Kürdistanı dağları Türk savaş uçakları tarafından bombalanırdı. Türkiye PKK ile savaşırken defalarca Kürdistan sınırları içerisine girmiştir. Eğer sorun çözülürse, Kürdistan dağları bombalanmayacak, güvenliği böylece sağlanan dağlar turizme açılabilecek ve bu bölgede yaşayan halk Türk savaş uçaklarını değil; Türk turistlerine ev sahipliği yapacaktır. Öte yandan Türkiye’deki Kürt bölgelerinin gelişmediğini biliyoruz. Barış gerçekleşirse, Türkiye’deki Kürt bölgelerinin ekonomisi de gelişecektir. Bu durum Irak Kürdistanı’ndaki ekonomik gelişmelere de lokomotif olacaktır. Aynı zamanda Kürtler bir kez daha Türkler ile stratejik bir ittifak ilişkisi kurmuş olacaktır. Diğer yandan şunu da belirtmekte yarar vardır; Türkiye, kendi içindeki Kürt sorununu çözmedikçe Irak Kürtleri için güvenilir bir müttefik olamaz. Çünkü Kürt sorunu daima taraflar arasındaki tansiyonun temelini teşkil etmiştir.” Kısacası Muhammed Yusuf’un da dikkat çektiği üzere Türkiye’deki Kürt sorununun varlığını sürdürmesi durumunda Türkiye ile Irak Kürtleri arasındaki ilişkilerin de belli bir sınırlamaya tabi olacağı öngörülmektedir. Bundan dolayı ilişkilerin gelişmesi için öncelikli olarak Türkiye’nin kendi içindeki Kürt sorununu çözmesi gerektiği ifade edilmektedir. 34 impr.org.tr BARIŞ SÜRECİNDE İZLENMESİ GEREKİLEN YÖNTEMLER Erbil’de görüştüğümüz ve Türkiye ile ilgili yazıları Öcalan’ın zaten aktif bir katılımcı olması gerekmektedir. bulunan bir akademisyene göre barış sürecinde atılması Bu noktada, barış sürecinin yürütülmesinde Öcalan’ın çok gerekilen adımların başında “özellikle Kürt dili üzerindeki önemli bir rolü vardır. Ve bu role bakacak olursak bunun yasaklar, KCK davaları, Öcalan’ın tutukluluk koşulları, da Türkiye’nin barışının sürekli kılınması için önemli Anayasal haklar, yerinde yönetim gibi konuların acilen olduğunu söyleyebiliriz.” Diğer yandan Kürt tarafının da demokratik zeminde çözüme kavuşması gerekmektedir”. sürecin başında güven verici adımlar atması gerektiğini Bunlar gerçekleştirdikten sonra esas konulara yani idari belirten Hemin’e göre her şeyin başında ateşkesin devam ve siyasi konulara geçiş sağlanabilir.” etmesi oldukça önemlidir. “Dolayısıyla PKK liderlerinin provokatif demeçlerden kaçınmaları da güven artırıcı Hemin Hewrami’ye göre müzakerelerin doğasında fedakarlık ve ödün verme olduğunun taraflarca kabul edilmesi gerekmektedir. Bir tarafın kaybı diğerinin kazancı olmayan bir yaklaşım ortaya konması gerekmektedir. “Yine aynı şekilde Türkiye’de daha iyi bir barış sürecinin olması her iki taraftan da ödün verilmesi anlamına gelmektedir. Bu fedakarlıkların da ödüllendirmelerin de iki tarafça yapılması gerekmektedir.” adımlar içerisinde değerlendirilmelidir. Buradaki bütün Kürt siyasetçilerin de stratejik bir sabra ihtiyacı olduğunu ifade etmek isterim.” Tarihsel, toplumsal, ekonomik ve siyasal bir sorunun kısa sürede çözüleceği yönünde bir beklenti içinde olunmaması gerektiğinin altını çizen Hemin’e göre taraflar izleyecekleri yol haritasına kolektif sorumluluk kapsamında yaklaşmaları gerekmektedir. Hemin’e göre güven artırıcı adımların ardından taraflar hem görüşmelere hem de üzerinde uzlaşılan noktalara yasal bir zemin kazandırmaları gerekmektedir. “Anayasal çerçevenin değişebilmesi için ve daha iyi bir demokrasi Öte yandan Hemin Hewrami ise barış sürecinin paketin hazırlanması için taraflar arasında iyi bir istişare başında tarafların bir yol haritası üzerinde çalışmaya sürecine de ihtiyaç vardır. Her iki tarafın da tek taraflı başlamadan önce güven oluşturucu adımlar atması adımlar atmasının önüne geçilmesi gerekmektedir”. gerektiğini sözlerinin Hemin’e göre müzakerelerin doğasında fedakarlık devamında “ama güven ve güven oluşturma karşılıklı ve ödün verme olduğunun taraflarca kabul edilmesi bir süreçtir. Bir taraf güven ve güven oluşturma gerekmektedir. Bir tarafın kaybı diğerinin kazancı yönünde çalışırken öbür tarafın bu konuda herhangi bir olmayan bir yaklaşım ortaya konması gerekmektedir. şey yapmaması gibi bir durum olamaz. Ve bu nedenle “Yine aynı şekilde Türkiye’de daha iyi bir barış sürecinin de önümüzdeki aylarda tabi Türk hükümetinin Kürt olması her iki taraftan da ödün verilmesi anlamına aktivistlerin (KCK davaları) serbest bırakılmasıyla ilgili gelmektedir. Bu fedakarlıkların da ödüllendirmelerin de bir iyi niyet göstermesi gerekmektedir. Tabi ki yine aynı iki tarafça yapılması gerekmektedir.” şekilde Öcalan’ın durumunun değiştirilmesi de güven artırıcı adımlar içerisinde değerlendirilmelidir. Çünkü tanımlayan Erbilli bir okul müdürüne göre “Türkiye impr.org.tr ifade etmektedir. Hewrami Kendisini sol hareketten gelen bir yazar olarak 35 IMPR RAPOR öncelikli olarak PKK savaşı durdurduğunu açıkladıktan olacağına da karar vermesi gerektiğini ifade etmektedir. sonra bir genel af çıkarmalıydı. Bu adım Kürt halkında Hiva sözlerinin devamında “Bir sorun daha var o da sürece güven kazandırırdı. Bu af ile gerillalar silahları yönetim yani kim Kürt bölgelerini yönetecektir sorusudur bırakıp normal hayata dönerlerdi ya da siyasi partilere ki bence bu oldukça önemlidir? Bu sorunun cevabının katılılardı. Çünkü PKK’lılar Türkiye’den çıkmak ve yeni anayasada verilmesi gerekecektir. Anayasada Kürt Güney Kürdistan’a gitmek yerine bu af yasası ile bölgeleri için yerinde yönetimi içeren özerkliklerin Türkiye topraklarında kalarak siyasi sürece katılmaları tanınması gerekir. Özgür siyasetin önü açıldıktan sonra sağlanmalıydı. Karşımızda Irak örneği var. Irak’ta her PKK’da diğer Kürt partileri gibi siyasi özgürlüklerden barış sürecinde genel bir af çıkartılırdı ve bu şekilde yararlanabilmelidir.” dağdakiler silahlarını bırakıp genel siyasete katılılardı.” Azad Cundiyani de Kürt sorunun doğmasına yol açan Diğer yandan Şoreş Surçi ise güven artırıcı adımların uygulama ve unsurların ortadan kaldırılmasıyla barış önemine dikkat çekerken, öncelikli olarak KCK davası sürecinin başarıya ulaşabileceğini öne sürmektedir. kapsamında tutuklananların serbest bırakılması, ana dilde Cundiyani’e göre demokratik bir toplumda olması eğitim hakkının tanınması gerektiğine dikkat çekmektedir. gereken temel hak ve hürriyetlerin Anayasal düzeyde Barış sürecinin bir zorunluluktan başlamadığını, hem verilmesiyle Kürt sorunu çözüme kavuşabilir. Cundiyani devlet hem de Kürtlerin rasyonel düşünmesiyle sürecin her tür ademi merkeziyetçilik durumunu önemli bir başladığını ifade eden Surçi’ye göre görüşmeler sürecinde çözüm olasılığı olarak ortaya koymaktadır. Tüm taraflar arasında güvenin tesis edilmesi için herkes bunların başında ise güven artırıcı adımların zaman üzerine düşeni zaman kaybetmeksizin gerçekleştirmek kaybetmeksiniz atılması gerektiğini vurgulamaktadır. zorundadır. Demokrasi paketinin Kürt sorununun barışçıl çözümüne Dr. Hiva Osman barış sürecinin önemine ilişkin önemli bir katkı sağlayacağını ifade eden dikkat çekerken, sürecin üç temel yanının bulunduğunu Cundiyani’e göre Türkiye ve diğer parçalardaki Kürtler ifade etmektedir. Dr. Hiva’ya göre sürecin ilerlemesi tarafından desteklenen barış süreci bölgede çığır açıcı için öncelikli olarak Anayasal zeminin oluşturulması bir strateji olarak algılanmaktadır. Kürt sorununun gerekmektedir. Anayasal zemin hem görüşmelerin çözümünün demokratik toplum değerlerini öne çıkaran hukuk içerisinde yürütülmesi hem de üzerinde uzlaşılan demokrasinin inşasıyla sağlanabileceğini ifade den siyasi çözümlerin anayasal hale gelmesi için gereklidir. Cundiyani, demokrasinin inşasının bölgesel istikrara da Dolayısıyla Dr. Hiva siyasi çözümün yolunu açacak katkı sağlayacağına inanmaktadır. anayasal değişikliklerin sürecin başında oluşturulması gerektiğini ifade etmektedir. Hiva siyasi görüşmelerin bir görüşmeci ise Türkiye’deki Kürt sorununun siyasi bir sürdüğü dönemde ekonomik açıdan da bölgenin refahını mesele olduğunu ifade ederek görüşlerini şu şekilde ifade güçlendirecek paketlerin hayata geçmesi gerektiğini etmiştir. “Bu kapsamda soruna bakıldığında çözümün ifade etmektedir. Aynı şekilde son olarak Kürt sorununun de yolunun açıldığı görülecektir. Bu insanların Türkiye kültürel bir sorun olduğu da dikkate alınarak anadilde Devleti vatandaşları olarak farklı bir kimlikleri olduğunu, eğitim, isim hakkı, giyim-kuşam özgürlüğü, müzik ve Kürt olduklarını kabul ettiğiniz zaman beraberinde benzeri kültürel taleplerin de karşılanması gerektiğini onların kültürel, eğitimsel, yönetimsel ve siyasal hakları vurgulamaktadır. Dr. Hiva tüm bunlarla birlikte devletin olduğunu da kabul edersiniz. Diğer yandan söz konusu artık bölgedeki yönetim ve iktidarın kimin elinde temel hakları kabul etmediğiniz takdirde ise sorun farklı 36 Diğer yandan yönetim üst düzeyde temsil edilen impr.org.tr IRAK KÜRTLERİNİN TÜRKİYE’DEKİ KÜRT SORUNU VE ÇÖZÜMÜNE YÖNELİK ALGISI şekillerde varlığını korumaya devam eder. Bir güvenlik Bundan dolayı Öcalan’ın koşulları değiştirilmeli ve meselesinde ise amaçsız bir şekilde hükümete karşı Türkiye’de bir devlet olarak sürece katılmalıdır; ikincisi yönelen bir şiddetten bahsetmek gerekir. Belki burada Türkiye Anayasal değişikliği sürecini hızlandırılmalıdır. da silahlı gruplar söz konusu olduğundan sorun güvenlik Sahada uygulanabilir perspektifiyle Kürtçe üzerinde değerlendirilebilir. Ancak, yukarıda somut baskıların adımlar atılmalıdır; kalkması, tutukluların belirtmiş olduğumuz temel hakları Türkiye Cumhuriyeti serbest bırakılması gibi. Müzakerelerin güvenliği için içerisinde ve demokratik düzen çerçevesinde kullanabilme Avrupa’daki Kürtler, AB ve BM sürece katılması için imkanı yaratılırsa, bunların hiçbiri böyle devam etmez. davet edilmeli ve yürütülmesinde destek istenmelidir. İlk olarak, bu insanların bir halk olduklarını ve haklara Bunlar sağlanırsa, barış kısa sürede sağlanabilir.” sahip olduklarını kabul etmek durumundasınız. Sayın Başbakan Tayyip Erdoğan Türkiye siyasetinde inkar Abu Bekir Ali ise çözümün İslami bir bakış açısıyla anlayışının kalktığını açıkladığında bu yolu da açmış sağlanabileceğine dikkat çekmektedir. Federalizmin oldu. Demek istediğim, bu insanların Türkiye’de yaşayan dahi konuşulabileceğini ifade eden Abu Bekir Ali, bu Kürtler olduğunu kabul ettiğiniz zaman sorunun bir noktada dikkat edilmesi gereken olgunun kararların tek güvenlik sorunu değil siyasi bir yaklaşım gerektiren bir taraflı değil, şura ve müzakere yöntemiyle beraberce sorun olduğunu da kabul etmiş olursunuz. Bundan sonrası alınması söz konusu halkın haklarını iade etmek kalmaktadır. ” sürecinin kapandığını ifade etmesiyle çözüm yolunun Gazeteci Kadir’e göre Türk hükümeti son açıldığını ifade eden Abu Bekir, siyasal, toplumsal ve zamanlarda İrlanda örneğini, Güney Afrika örneğini anayasal düzeyde birlikte yaşamanın bütün yapılarının inceletmek için çalışmalar yapması, sürece ciddi oluşturulması gerektiğini dile getirmektedir. Bu kapsamda yaklaştığını göstermektedir. “Bu demek oluyor ki tarafların barış görüşmeleri sürecinde tek taraflı adımlar bu meseleyi çözmeye gerçekten niyetliler ve bu da atmaktan çekinmesi gerektiğinin altını çizmektedir. çok olumlu bir şey. En önemli husus ise demokratik Goran Partisinden Parlamenter Yusuf da her tür adımın otonominin inşa edilmesidir. Günümüzde bu sistem müzakere yoluyla alınması gerektiğine inanmaktadır. Türkiye için çok iyi olacaktır. Bir kısım PKK gerillaları da inşa edilecek sistemde askerlerle birlikte asayiş vermek yerinde olacaktır. Kadir’e göre atılması gerekilen görevini üstlenebilirler. Çünkü yirmi otuz yıl silahlı adımların başında tutukluların serbest bırakılması olarak yaşayıp birden medeni yaşama geçmek gerillalar gelmektedir. için zor olacaktır. Aynı zamanda rehabilite sürecinin kanunları, mahkemeleri ve yasaları olmasına karşın; de barış sürecinde gündeme gelmesi gerekmektedir”. hükümet çözüm ve barış sürecine paralel şekilde gerekli Bu kapsamda Kadir’in çözümünde Irak Kürdistanı reformları yapmalıdır. Hükümet barış sürecinin hatırına tecrübesinin Türkiye’ye önerildiği düşünülebilir. bazı yasal düzenlemelere gidebilir. Bunun için gerekli Sosyoloji üzerine çalışmaları olan gazeteci Hasip desteğe sahipler, hem Türkiye kamuoyu hem de Ak Parti Karadağ da sürecin başında izlenmesi gereken olgulara kadroları süreci destekliyor. Diğer yandan Kürtlerin dikkat çekerken tarafların koşullarına dikkat çekmektedir. durumuna gelince bu süreç tüm Kürtler açısından önemli Karadağ’a göre barış sürecin tarafları acilen değişmelidir. olduğunun anlaşılması gerekmektedir. Bütün Kürtlerin, Sözlerinin devamında “MİT, hapiste olan bir lider yerine Kürtlerin geleceği için istismarları önleyerek sürece özgür bir lider ile barış görüşmelerini yürütülmelidir. destek vermesi gerekmektedir.” impr.org.tr Yekgirtû Îslamî Partisi Yönetim Kurulu Üyesi gerektiğidir. Başbakan Erdoğan’ın inkar Son olarak gazeteci Kerim Kadir’in sözlerine yer Sözlerinin devamında “Türkiye’nin 37 ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Erbil’de bir grup gazeteci ile gerçekleştirilen görüşmede çözüm önerilerine dönük beklentileri sorulduğunda, gazetecilerin doğrudan Türkiye’de gerçekleşen tartışmalardan hareketle bir model önermeleri dikkat çekmiştir. Söz konusu görüşmede dile getirilen bir yaklaşımda şu ifadeler kullanılmıştı: “Sayın Erdoğan daha önce bölgeli bir sistemden bahsetmişti. Yanlış hatırlamıyorsam 22 veya 23 bölgeli bir yönetimden bahsetmişti. Yani Sayın Erdoğan çok bölgeli bir sisteme geçiş konusunda belli bir niyete sahip diye düşünmekteyim. Osmanlı’daki sisteme atıf yapması da bunun emarelerinden sadece biridir. Bana göre bu süreçte yerinde yönetimlerin oluşturulması Kürtler için hayırlı olacaktır. Çünkü Kurmanc’lar (Türkiye Kürtleri kastediliyor) daha önce bir devlet veya hükümet sahibi olmamışlardır. Bu nedenle kendi kendilerini yönetme konusunda bir tecrübeye sahip değiller ancak yerinde yönetimler gerçekleşirse bunu öğrenebileceklerdir.” Rudaw’dan Ako Muhammed’e göre Türkiye kendi başına her vilayeti kendi içinde büyüyen gelişen ve ekonomide ayrı rol oynayan büyük bir ülkedir. Bu kapsamda yerel yönetimlerin güçlendirilmesiyle vilayetler bazında federal bir yapıya geçilebileceğin dikkat çeken Ako Muhammed’e göre “federal yönetimi sadece Kürtlerin ekseninde değil Türklerin de yoğun yaşadığı vilayetler bazında düşünmek gerek. Farklı farklı sosyal yaşamları içinde barındıran ve gelişmekte olan vilayetler var. Bu yüzden Türkiye’nin vilayetler bazında federal bir yönetimi kabul etmesi Türkiye için çok önemlidir ve iyi olur. Bu konuda komşularına da örnek ve model olabilir. Türkiye’de farklılıkların çok fazla olduğu bir ülke. Vilayetleri kendi içinde güçlendiren bir yönetim modeliyle çok güçlü bir istikrarı yakalayabilir.” Yerinde yönetiminden ziyade daha üst düzeyde bir idari düzenlemeyi destekleten aktörlere göre vilayetler bazında değil, bölgeler bazında federalizm olabilir. Türkiye üzerine çalışmaları olan Dr. Serdar Aziz çözümün kaçınılmaz olarak idari ve siyasi düzenlemeleri de içermesi gerektiğine dikkat çekerken, tarafların Konfederalizm-Federalizm bağlamında çözümü ele almaları gerektiğine vurgu yapmıştır. Türkiye’deki çözüm modelleri üzerine kapsamlı çalışmaları olan ve barış sürecinde rol oynayan bir üst düzey politikacı ise çözüm önerisini şu şekilde ortaya koymuştur: “Türkiye’de belirli bir Kürdistan coğrafyası ortaya konmadan, genel bağlam içerisinde bir yerel yönetim geliştirilebilir. Benim düşünceme göre zaten Türkiye’deki Kürtlerin atacağı ilk adım yerel hükümeti, adem-i merkeziyeti konuşmak olmalıdır. Eğer süreç içerisinde daha otonom bir yerel hükümetin oluşması sağlanırsa bu elbette daha iyi olur. Dünyadaki en demokratik ülkelerde bu uygulanabiliyor, bunun için federal bir sisteme geçmeye bile gerek yok. Adem-i merkeziyet için federal sistem şart değil. Bu adem-i merkeziyetçi sistem aynı zamanda merkezi hükümetin hizmet götürme noktasında fonksiyonlarını da olumlu etkiler. İdari açıdan da Kürt meselesine nasıl bir yaklaşım sergileyeceğiniz çok önemli. Tabi burada, Türkler ve Kürtlerin bir çok şehirde birlikte yaşadıklarının farkında olduğumu da belirtmek isterim. Herkes dünyadaki en büyük Kürt nüfusuna sahip kentin İstanbul olduğunu konuşuyor. Onları ayıramazsınız, zaten buna gerekte yok. Dolayısıyla biz burada ayrılmaktan değil adem-i merkeziyetten bahsediyoruz. Kürtler için en iyi çözüm seçeneğinin bu model olduğunu düşünmekteyim.” 38 impr.org.tr IRAK KÜRTLERİNİN TÜRKİYE’DEKİ KÜRT SORUNU VE ÇÖZÜMÜNE YÖNELİK ALGISI Kendisini bir Kürt milliyetçisi olarak tanımlayan gazeteci Mustafa ise bu konuda farklı düşünenlerdendir. Mustafa’ya göre “öncelikli olarak Kürdistan’ın sınırlarının belirlenmesi gerekir. Sınırlar belirlendikten sonra Federal sistemin Anayasal düzeyde oluşturulması sağlanmalıdır”. Sözlerinin devamında “elbette federal sistem üzerinde durmaktayım. Ancak aynı zamanda diğer bölgelerdeki Kürtlerin de kendi kimliklerini yaşayabilecekleri bir sistem geliştirmek gerekir. Mademki ortada bir Osmanlıya geri dönüş sözkonusu bence de Osmanlı da ki yarım asırlık eyalet sistemine geri dönülsün. Zaten o dönemdeki Kürdistan sınırları da belli. Kürtler o sınırlardaki Kürdistan topraklarında asırlar boyunca bu sistem ile kendi kendilerini yönettiler. Kürtlerin o yönetme kabiliyeti ve tecrübeleri vardır. Bence o dönemden bugüne yönetilen her bir Kürt aşireti kendi başına birer devletti. Bugün bile gayrı resmi olarak yönetilen aşiretlerimizin nüfusu bir çok devletin nufusundan daha fazladır .” Çözümün sorunun tanımlanmasıyla olacağını ifade eden KDP’li bir akademisyene göre “öncelikle isim konulurken Kürt sorunu dememeliyiz, Kürt meselesi demeliyiz. Çünkü Kürt milletinin bir meselesi var. Bölgede gerçekleşebilen her türlü barış tüm Kürdistan bölgesine ve elbette Türkiye’ye faydalı olur. Her barış süreci diyalog yoluyla yürütülmeli ve diyalogun tarafları, niyetleri, çalışma programları ve atılacak adımlar da görünebilir olmalı. Eğer bu konular olumlu bir şekilde gerçekleşe bilirse elbette Türkiye’deki Kürt meselesi çözülecektir. Ben BDP’yi, PKK’nın siyası kanadı olarak görüyorum. İrlanda’daki örnek bu açıdan oldukça önemlidir. Bence çözüm Anayasal düzeyde olmalı ve Türkiye artık yeni, demokratik ve modern bir anayasaya sahip olmalıdır. Irak’ın anayasası gibi ilk olarak Türkiye sadece Türklerden oluşan bir ülke olmadığı Anayasal düzeyde kabul edilmelidir. Türkiye, İsviçre’yi örnek almalı. İsviçre’de Roman’ların nüfusu % 1’dir fakat tüm hakları verilmiştir. Hatta İsviçre’nin para birimi dört dille çıkartılıyor. Belçika’da da azınlıkların tüm hakları verilmiştir. Bir diğer husus ise PKK’nin de bu diyalogun temel şartlarına dikkat etmesidir. Eğer PKK bu barış sürecinin iyi yürütülmesini istiyorsa Kürdistan’daki eylem ve söylemlerine dikkat edecek ve barış dilini kullanmaya yönelecektir.” İnsan hakları alanında çalışmaları olan KYB’li bir avukata göre barışın sağlanması için Kürtlerin ayrı bir halk olduğu realitesinin öncelikli olarak kabul edilmesi lazım. Çözüme yönelik olarak önerilerini ise şöyle sıralamaktadır “Nasıl ki Valovlar kendilerini Belçika’nın bir parçası hissediyorlarsa, Kebekler kendilerini Kanada’nın bir parçası olarak hissediyorlarsa aynısı Kürtler için olmalıdır. İdari açıdan da Kürdistan bölgesi tanınmalıdır. Kürdistan bölgesinin kendi idari yapısı olmalıdır. Ankara’da çıkarılan bir yasa Hakkâri’de uygulanmaya zorlanmamalıdır. İdari özerklik Anayasal düzeyde tanınmalıdır.” Erbil’de bir sivil toplum örgütünde görev alan ve kendisinin hiçbir partiyle ilişkisi olmadığını ifade eden bir görüşmeci ise çözüme dönük olarak şu önerilerde bulunmuştur: “Türkiye yeni bir sisteme geçeceğini ifade ediyor. Bu sistem nasıl olacaktır? Fransa’daki gibi mi? Yoksa ABD’deki gibi mi olacak? Amerika’da Vali halk tarafından seçiliyor. Eğer Kürtler valilerini kendileri seçerlerse, eğitim dili olarak Kürtçeyi kullanırlarsa, yerel yönetimler güçlenirse Kürtler de kendilerini Türkiye’nin bir parçası olarak görmeye başlayacaklardır. Dolayısıyla ben Valilerin halk tarafından seçileceği ve yetkilerinin olacağı bir yapının çözüm getireceğini düşünmekteyim.” Sonuç olarak çözüm önerilerinin tartışılması ve gündemde olması oldukça önemlidir. Ancak, çözüm önerilerinin raporun bir parçası olduğunu dikkate alarak, raporun önceki sayfalarında belirtilen hususlar bağlamında değerlendirilmesi daha uygun olacaktır. Raporun bütüncül olarak ele alınması durumunda barış sürecinin bölgesel düzeydeki yansımalarının daha iyi anlaşılacağını ifade etmekte yarar vardır. impr.org.tr 39 IMPR KADROSU IMPR RAPOR Doç. Dr. Veysel Ayhan Doç. Dr. Aziz Hassan Barzani Yrd. Doç. Dr. Burak Bilgehan Özpek Dr. Kaan Dilek Esra Demir Nazlı A. Algan Abdennour Toumi Ümit Algan IMPR Başkanı IMPR Direktörü, Irak Kürdistanı Araştırmaları Merkezi IMPR Direktörü, Orta Doğu & Demokratikleşme IMPR Direktörü, Şii Araştırmaları Merkezi IMPR Direktörü, Körfez Araştırmaları Merkezi IMPR Direktörü, Humanitarian Merkezi IMPR Direktörü, Kuzey Afrika IMPR Humanitarian Urfa Toplum Merkezi Genel Direktörü Prof. Dr. Kamuran Reçber Prof. Dr. Muzaffer Ercan Yılmaz Doç. Dr. Mehmet Dalar Doç. Dr. Ali Yaman Yrd. Doç. Dr. Müslüm Basılgan Yrd. Doç. Dr. İmran Demir Yrd. Doç. Dr. Jotiar Mahmut Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu Yrd. Doç. Dr. Devrim Ümit Yrd. Dr. Umid Rafiq Fatha Dr. Kemal Kaya Dr. Bayer Dosky Dr. Ümit Kılınç Dr. Ferhad Osman Sherwani Dr. Najdat Akrawi Dr. Ali Abbas Çetiner Çetin Hakan Demir Muhammed Örtlek Muhammed Suleyman Şükri Kırboğa Özkan Gökcan Mehmet Öztürk Ceng Sağnıc Fatih Şen Uğur Çil Erhan Parlak Başak Atalay Hatice İbis Muzaffer Kural Yurdanur Kuşçu Hakim Bakır Abdullah Sayın Musa Umutcan Yüksel Muhammed Atmaca IMPR Danışmanı, Uluslararası Hukuk IMPR Danışmanı, Çatışma & Çözüm IMPR Danışmanı, Orta Doğu & Afrika IMPR Danışmanı Alevilik Çalışmaları IMPR Danışmanı Orta Doğu & Afrika’nın Politik Ekonomisi IMPR Danışmanı, Çatışma, Çözüm ve Müzakere Yöntemleri IMPR Danışmanı, Irak Kürdistanı IMPR Danışmanı Orta Doğu & Yönetişim IMPR Danışmanı, Arap-İsrail Çatışması IMPR Danışmanı, Süleymaniye Üniversitesi IMPR Danışmanı, Güvenlik & Savunma IMPR Danışmanı, Duhok Üniversitesi, Öğretim Üyesi IMPR Danışmanı,Uluslararası Hukuk & İnsan Hakları IMPR Danışmanı, Arbil Planlama Koordinatorü, IMPR Danışmanı, Ulusal Güvenlik Danışmanı, KRG IMPR Danışmanı, Selahaddin Universitesi, KRG IMPR Danışmanı, Irak & Suriye IMPR Danışmanı, Enerji, Petrol & Gaz IMPR Danışmanı, Mısır & Suriye IMPR Danışmanı, Selahaddin Universitesi & Durhem Universitesi IMPR Danışmanı, Suriye & Arap Muhalefeti IMPR Uzmanı, Irak Kurdistanı IMPR Uzmanı, Afrika Boynuzu & Kuzey Afrika IMPR Uzmanı, Iran and Irak Kürtleri IMPR Uzmanı, Afrika IMPR Körfez Araştırmaları Uzmanı IMPR Araştırmacısı, Suriye Kürtleri IMPR Araştırmacısı, Arap-İsrail Çatışması IMPR Araştırmacısı, Orta Doğu’da Hıristiyan Azınlıklar IMPR Araştırmacısı, Basra Körfezi IMPR Araştırmacısı, Basra Körfezi IMPR Araştırmacısı, ABD-Orta Doğu İlişkileri IMPR Araştırmacısı, IMPR Okul IMPR Okul Genel Koordinatörü IMPR Editörü © 2014 IMPR Yayınların telif hakları IMPR’a ait olup, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunun uyarınca kaynak gösterilerek kısmen yapılacak makul alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, yeniden yayınlanamaz. 40 IMPR Uluslararası Ortadoğu Barış Araştırmaları Merkezi impr.org.tr IRAK KÜRTLERİNİN TÜRKİYE’DEKİ KÜRT SORUNU VE ÇÖZÜMÜNE YÖNELİK ALGISI IMPR tarafından hazırlanan bu raporda Türkiye’de yaşanan Kürt sorununun bölgede Irak Kürtleri tarafından nasıl algılandığı üzerine odaklanmak ve bu alanda algı, beklenti, düşünce ve duyguların nasıl şekillendiğinin anlaşılmasına katkıda bulunmak hedeflenmektedir. “Irak’taki Kürt Grupların Kürt Sorunu Algısı ve Çözüm Önerileri Raporu” bir yandan Kürt sorununun çözümüyle ilgili farklı yaklaşımların ortaya konmasına yol açacak, diğer yandan da Kürt sorununa yönelik çözüm önerilerinin tüm Orta Doğu’nun demokratikleşmesine ve birlikte yaşam kültürüne katkı sağlayabilecektir. Raporun hazırlanmasında öncelikli olarak saha verileri objektif olarak değerlendirilmeye çalışılmış ve her türlü görüş, bakış açısı ve algı tarafsız bir şekilde raporda yansıtılmaya çalışılmıştır. IMPR Uluslararası Ortadoğu Barış Araştırmaları Merkezi impr.org.tr 41