ULUSLARARASI ĐKTĐSAT 1. Uluslararası İktisadın Kapsamı Ticaret Akımları Uluslararası İktisat Mali Akımlar Dış Ticaret Teorisi Dış Ticaret Politikası Ödemeler Bilançosu Döviz Kuru Uluslararası iktisat; ülkeler arasındaki ekonomik ilişkilerin nedenlerini, işleyişini ve sonuçlarını inceleyen bir iktisat dalıdır. Ülkeler arasında kurulan ekonomik ilişkiler; temel olarak ticari ve mali işlemlerden oluşur. Dış ticaret teorisi, ithalat ve ihracatın niçin yapıldığını sorgulamaktadır. Mal hareketlerinin yanında, farklı ülkeler arasında kurulan bir diğer önemli ekonomik işlemde hizmetler ticaretidir. İletişim ve ulaşım araçlarının oldukça zenginleştiği günümüzde, hizmetler ticareti de oldukça önemli boyutlara ulaşmıştır. Ayrıca, üretim faktörlerinin ve teknolojinin farklı ülkeler arasındaki dolaşımının nedenlerinin ve sonuçlarının incelenmesi de uluslararası iktisadın kapsamına girmektedir. Uluslar arası mali akımlar ise, uluslar arası iktisat disiplini içerisinde ele alınan bir diğer temel konu olmaklar birlikte “açık ekonomi makro iktisadı” denilen bir alt disiplin içerisinde makroekonomi teorisi ile birlikte ele alınır. Mundell-Fleming modeli örnek olarak gösterilebilir. 2. Dış Ticaret Teorileri Dış ticareti etkileyen faktörleri anlayabilmek için öncelikle dış ticaretin niçin yapıldığı sorusunun cevaplandırılması gerekmektedir. Bir çok iktisatçı, bu soruya tıpkı tüketim harcamalarının belirleyicileri konusunda tartışıldığı gibi farklı cevaplar vermişlerdir. Çeşitli iktisatçılar tarafından verilen bu cevaplar, dış ticaretin niçin yapıldığını açıklamaya çalışan ve aşağıda sıralanan dış ticaret teorileri’nin doğmasına neden olmuştur. Bu teoriler, arz ve talep yönlü teoriler olarak ikiye ayrılmaktadır. Temel Varsayımlar i. 2 ülke ii. 2 mal iii. Para yok, mallar mallarla değiştirilebilir iv. Tam rekabet şartları geçerlidir v. Hükümet müdahalesi yok vi. Taşıma gideri yok vii. Tam çalışma koşulları var viii. Emek değer teorisi geçerli ix. Emek homojen Dr. Abdurrahman KORKMAZ 1 ULUSLARARASI ĐKTĐSAT a. Mutlak Üstünlükler Teorisi Adam Smith tarafından yazılan 1776 tarihli Ulusların Zenginliği adlı eser ile ortaya atılan Mutlak Üstünlükler Teorisi’ne göre; bir ülke diğer ülkelere kıyasla hangi malları daha ucuza üretiyorsa o mallarda uzmanlaşmalı ve onları ihraç ederek pahalıya ürettiklerini ithal etmelidir. Diğer bir ifadeyle, bir ülke diğer ülkelere kıyasla hangi malları daha az girdiyle üretiyorsa; o mallarda uzmanlaşmalıdır. Mutlak Üstünlükler Teorisi’ne göre; bir ülkenin tüm malları diğer ülkelere kıyasla daha ucuza üretmesi durumunda dış ticaretin olmaması gerekmektedir. Bu sonuç, söz konusu teorinin dış ticaretin nedenlerini ve faydalarını açıklamada yetersiz kaldığının da bir göstergesidir. Japonya Türkiye Bir İşgününde Üretilen Mal Miktarları Tekstil Motor 20 mt. 40 br. 50 mt. 10 br. Türkiye’de bir iş gününde 50 mt. kumaş veya 10 br. motor imal edilirken; Japonya’da bir iş gününde 40 br. motor veya 20 mt. Kumaş imal edilebilimektedir. Dolayısıyla Japonya motorda, Türkiye ise tekstilde uzmanlaşmalıdır. Diğer bir ifadeyle, Türkiye Japonya’ya kumaş ihraç etmeli ve motor ithal etmelidir. Çünkü Türkiye’de 1 motorun kumaş cinsiden fiyatı 5 metredir. Yani, 1 motor almak için 5 metre kumaş verilmelidir. Ancak Japonyada ise, 1 motor 0.5 metre kumaş karşılığında elde edilebilmektedir. Bu durumda, Türkiye’deki kumaş üreticileri ile Japonya’daki motor üreticileri dış ticarete çok arzulu olmazlar mı? Eleştiriler Verimlilik farklılıkların nedeni nedir? Bir ülke iki malda da üstünse ne olacak? Talep koşulları niye dikkate alınmıyor? Üretim aşamalara ayrılmış olamaz mı? Diğer üretim faktörleri neden göz ardı edilmiş? Sabit maliyetler varsayımı kaldırılınca ne olacak? Dinamik bir yapıda ne sonuçlar elde edilecek? b. Karşılaştırmalı Üstünlükler Teorisi David Ricardo tarafından ortaya atılan Karşılaştırmalı Üstünlükler Teorisi’ne göre; bir ülke, bir malı başka bir ülkeye kıyasla daha düşük bir maliyetle üretiyorsa, düşük maliyetle ürettiği malda karşılaştırmalı üstünlüklere sahiptir. Dolayısıyla, söz konusu ülke karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olduğu malda uzmanlaşmalı ve onu ihraç ederek yüksek maliyetli ürünleri ithal etmelidir. Ricardo’ya göre; bir ülkenin tüm malları daha ucuza üretmesi durumunda bile uzmanlaşmaya ve dış ticarete gidilerek kazanç elde edilmesi mümkündür. Şöyle ki; ülkelerden birisi diğerine kıyasla her iki malı da daha düşük bir maliyetle üretebilir. Bu durumda, söz konusu ülke, mallardan hangisini en düşük maliyetle üretiyorsa o malın üretiminde uzmanlaşmaya gitmeli ve ihracatçısı olmalıdır. Anlaşıldığı üzere; Mutlak Üstünlükler Teorisi’ne göre iki malın üretildiği iki ülkeli bir dünyada dış ticaret yapılabilmesi için, ülkelerin yalnızca bir malı diğerinden daha ucuza üretmesi gereklidir. Ancak, Dr. Abdurrahman KORKMAZ 2 ULUSLARARASI ĐKTĐSAT Karşılaştırmalı Üstünlükler Teorisi’ne göre; ülkelerden birisinin her iki malı da diğerinden daha ucuza ürettiği durumlarda bile dış ticaret yapılabilir. Burada önemli olan husus; söz konusu ülkenin diğerine göre daha düşük maliyetle ürettiği malın üretiminde uzmanlaşmaya gitmesidir. Japonya Türkiye Karşılaştırmalı Üstünlük Tekstil 20 mt. 10 mt. 2 kat Motor 40 br. 10 br. 4 kat Japonya motor, Türkiye ise tekstil üretiminde uzmanlaşmalıdır. Ancak iç fiyatlar farkı olmak zorundadır. İç fiyatlar şu şekilde hesaplanır: Maliyet = 1/Verimlilik Japonya’da 1 motor = 0.5 mt. Kumaş Türkiye’de ise 1 motor = 1 metre kumaştır. Dolayısıyla Türkiye’deki kumaş üreticeleri ile Japonya’daki motor üreticeleri ticarete istekli olmaz mı? Eleştiriler 3 Verimlilik farklılıkların nedeni nedir? Çözülmedi Bir ülke iki malda da üstünse ne olacak? Çözüldü Talep koşulları niye dikkate alınmıyor? Çözülmedi Üretim aşamalara ayrılmış olamaz mı? Çözülmedi Diğer üretim faktörleri neden göz ardı edilmiş? Çözülmedi Sabit maliyetler varsayımı kaldırılınca ne olacak? Çözülmedi Dinamik bir yapıda ne sonuçlar elde edilecek? Çözülmedi Üstünlüklerin derecesi aynı olursa ne olacak? Yeni c. Fırsat Maliyeti (Gotfried Haberler) Mallardan birinin üretimini bir birim artırmak için diğerinin üretiminden ne kadar vazgeçilmeli? Yani marjinal dönüşüm oranı nedir? Bir malın üretimini bir birim artırmak için diğer malın üretiminden vazgeçildiğinde üretim için gereken tüm üretim faktörleri (sermaye, emek ve doğal kaynak) açığa çıkacağından “diğer üretim faktörlerinin göz ardı edilmesi sorunu” ortadan kalkacaktır. Üretim olanakları eğrisi, iyi bilinmelidir… Dr. Abdurrahman KORKMAZ ULUSLARARASI ĐKTĐSAT d. Faktör Donatımı Teorisi (Bu farklılıkların nedeni …) Faktör Donatımı Teorisi, Eli Heckscher ve Berthil Ohlin tarafından ortaya atılmıştır. Faktör Donatımı Teorisine göre; malların üretiminde kullanılan emek ve sermaye oranları (faktör yoğunlukları) farklıdır. Diğer yandan, ülkelerin sahip oldukları emek ve sermaye miktarları da farklıdır. Bu nedenle, dış ticaretin ana kaynağı, ülkelerin sahip oldukları nispi faktör zenginlikleridir. Bu teoriye göre; ülkeler nispi olarak zengin oldukları üretim faktörlerinin yoğun kullanıldığı mallarda ihtisaslaşmaya gitmelidirler. Ülkeler zengin oldukları üretim faktörlerinin kullanıldığı malları ihraç eder ve fakir oldukları üretim faktörlerinin kullanıldığı malları ithal ederlerse; dış ticaret kazancı sağlarlar. Daha açık bir ifadeyle teoriye göre; emek yönünden zengin ülkeler emek-yoğun, sermaye yönünden zengin ülkeler ise sermaye-yoğun malları ucuza üretirler. Varsayımlar - Talep koşulları benzer: her iki ülke için tek kayıtsızlık eğrisi çizildi Teknoloji aynı Bir malın üretimindeki faktör yoğunluğu tersine dönmez Mallardaki faktör yoğunlukları farklı (birisi emek-yoğun, diğeri sermaye yoğun) Ülkelerin faktör donatımları farklı (birisi emek, diğeri sermaye zengini) Dr. Abdurrahman KORKMAZ 4 ULUSLARARASI ĐKTĐSAT Faktör Yoğunluğunun Fiziki Ölçümü: (Sermaye StokuTürkiye / Emek StokuTürkiye) < (Sermaye StokuABD / Emek StokuABD) Türkiye’deki nispi emek stoku, ABD’den fazladır. O halde Türkiye emek yoğun teksitilde uzmanlaşmalıdır. Faktör yoğunluğunun Parasal Ölçümü: (FaizTürkiye / ÜcretTürkiye) > (FaizABD / ÜcretABD) Türkiye’de sermaye kıt olduğundan dolayı faizler ücretlere nazaran ABD’ye göre yüksektir. Türkiye emek yoğun tekstilde uzmanlaşmalıdır. Parasal ölçüm, fiziki ölçümden üstün kabul edilebilir. Talep koşullarına da yer verilmiştir. Ayrıca, fiziki ölçüm güçtür. Çıkarımlar: i. Hangi faktöre yoğun olarak sahipsen, o faktörü yoğun olarak kullanan malın üretiminde kaşılaştırmalı üstünlük elde edersin: Faktör Donatımı Teoremi • Wassily Leontieff, sermaye zengini ABD’nin dış ticaretini incelediğinde ABD’nin emek yoğun mallar ihraç edip sermaye yoğun mallar ithal ettiğini tespit etti. Teoriyle uyumlu olmayan bu durumu, ABD işçisinin dünya ortalamasının çok üstünde bir verimliliğe sahip olduğunu iddia ederek açıkladı: Leontieff Paradoksu Dr. Abdurrahman KORKMAZ 5 ULUSLARARASI ĐKTĐSAT ii. Serbest ticaret, ihraç malı sektöründe yoğun kullanılan faktörün lehine; ithal ikamesi sektöründe yoğun olarak kullanılan faktörün aleyhine; çünkü dış ticaret başlayınca ihraç malı üretimi artacak ve bu sektörde yoğun kullanılan faktöre talep artacak ve onun geliri yükselecek, vice versa: Stolper-Samuelson Gelir Dağılımı Teoremi iii. Tam çalışma koşulları altında yalnız bir faktörün arzı artınca bu faktörü yoğun kullanan malın üretimi artar diğeri azalır çünkü gerekli olan diğer üretim faktörleri diğer malı üreten sekötrden alınacaktır: Rybczynski Teoremi • İhraç malı sektöründe yoğun olarak kullanılan üretim faktörünün arzı arttığında ihtiyaç duyulan diğer üretim faktörleri de ithal ikamesi malı üreten sektörden alındı. Yani Rybczynski Teoremi geçerli oldu diyelim. Fakat bu süreç sonunda, ihraç malı fiyatları düştü ve eskisinden daha fazla ihraç ederek daha az ithal malı elde edilmeye başlandı. Diğer yandan da, ihraç malı sektöründe gözlenen üretim artışı, ithal ikamesi sektöründeki daralmayı dengeleyemediç O halde bu büyüme ekonominin aleyhinedir: Jhagdish Bhagwati- Yoksullaştıran Büyüme Tezi • Birincil mallar (hammadde, doğal kaynak, işlenmemiş madenler vbg.) ile mamul mallar (nihai mallar) arasındaki net takas dış ticaret hadleri (bir birim birincil mal karşılığında elde edilebilecek olan mamul mal miktarı) sürekli bir bozulma eğilimindir (çünkü birincil malların talep esnekliği düşüktür). Bu nedenle, az gelişmiş ülkeler temel olarak birincil mal ihracatçısı olduğu için ticaret hadleri sürekli bozulur ve refah kaybı yaşarlar: Prebisch-Singer Tezi 6 iv. Serbest ticarete başlayınca, ihraç malı üretimi artacaktır. Bu nedenle, ihraç malı sektöründe yoğun kullanılan faktöre talep artacak ve o faktörün geliri yükselecektir (SSGDT). Diğer yandan, ithal ikamesi malın üretimi azalacağından, ithal ikamesi sektöründe yoğun kullanılan faktöre talep azalacak ve bu nedenle geliri de düşecektir. Bu süreç, her iki ülkede faktör fiyatları eşitlenene kadar devam eder: Faktör Fiyatları Eşitliği Teoremi e. Nitelikli İşgücü Teoremi Keesing ve Kennen: Nitelikli emeğe sahip olan ülkeler, bu faktörü kullanan mallarda; niteliksiz işgücüne sahip olan ülkelerse bu faktörü yoğun olarak kullanan malların üretiminde uzmanlaşırlar: Neo Faktör Donatımı Teorisi f. Teknoloji Açığı Teoremi Posner: Sanayileşmiş ülkeler arasındaki ticaretin temel nedeni yeni mal ve üretim süreçlerine dayanır. Yeniliği ilk bulan ülke ihracatçı olur. Çünkü buluşlar patent vbg. Haklarla korunur. Yasal koruma bitince; üretim, ilgili üretim faktörünün ucuz olduğu ülkeye kayar. Kısaca, malı üretmeye teknolojin yetmeyince ithalatçı olursun g. Ürün Dönemleri Hipotezi Vernon: Teknoloji açığı teoremini dinamik olarak geliştirlmiş versiyonudur denebilir. Yeni ürün, olgunlaşmış ürün ve standartlaştırılmış ürün olmak üzere üç temel dönem vardır. Yeni ürün, AR&GE Dr. Abdurrahman KORKMAZ ULUSLARARASI ĐKTĐSAT vbg. Çalışmalar neticesinde ortaya çıkar ve üretimi kısıtlıdır. Ürün olgunlaştığında dış ticaret başlar ve olgunlaşma dönemi sona erdiğinde arık standartlaşır. Ürün standarlatlaşınca artık diğer ülkelerde de üretilmeye başlar. h. Ölçek Ekonomileri Teoremi Krugman ve Helpman: Üretim arttıkça ortalama maliyetler düşer. Bu durum ülkeye karşılaştırmalı üstünlük sağlar ve böylece dış ticarete teşvik eder. i. Monopolcü Rekabet Teoremi Sanayileşmiş ülkelerin ve az gelişmiş ülkelerin kendi aralarında yaptığı ticareti açıklar. Bu yaklaşıma göre endüstri içi ticaretin nedeni farklılaştırılmış ürünlerdir. j. Kanal Teorisi Kanal Teorisi, 1958 yılında H. Myint tarafından ortaya atılmıştır. Eski sömürgelerin dış ticarete açılışını açıklamakta ve Faktör Donatımı Teorisinin dış ticaretin ilk aşamalarında geçerli olmadığını savunmaktadır. Kanal Teorisine göre; dış ticaret, ekonomideki atıl kaynakların üretim sürecine dahil edilmesi yolunda bir kanal vazifesi görür. Atıl kaynakların üretim sürecine dahil edilmesi ile düşme eğilimine giren birim maliyetler de, söz konusu ülkeyi dış ticaret yapması için teşvik etmektedir. 7 k. Mevcudiyet Teorisi Mevcudiyet Teorisi, 1956 yılında I.B. Kravis tarafından ortaya atılmıştır. Teoriye göre, dış ticaret ülke içinde üretilmeyen mallar için yapılmaktadır. Bu da dış ticaretin esas gerekçesini oluşturmaktadır. l. Gelir Teorisi (Tercihlerde Benzerlik Teoremi) Gelir Teorisi, S. Linder tarafından geliştirilmiştir. Teoriye göre; dış ticarete konu olan ürünler, sanayi ürünleri ve ilkel maddeler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Faktör Donatımı Teorisinin ilkel madde ürünlerinin ticaretinde geçerli olduğunu, ancak; sanayi ürünlerinin ticaretinde geçerli olamayacağı savunulmaktadır. Sanayi ürünlerinin dış ticaretinde ön plana çıkan unsurlar ise, ülkelerin kişi başına düşen gelir seviyesi ile gelir dağılımları arasındaki yakınlık derecesidir. Ülkelerin gelir dağılımı ve kişi başına düşen gelir seviyesi, ne kadar birbirlerine yakınsa aralarındaki ticari ilişkiler de o kadar fazla olacaktır. • Hollanda Hastalığı: Ani üretim artışı sonucunda veya sektörde fiyatların ani yükselmesi durumunda yaşanan ekonomik daralmayı ifade eder. Hollanda’da yeni doğalgaz rezervlerinin bulunması sonucu, üretime geçmek için diğer sektörlerden faktör çekilmiştir. Böylece diğer sektörlerde üretim düşmüştür. Yoksullaştıran Büyüme’nin gelişmiş ülke versiyonu diye düşünebiliriz. Dr. Abdurrahman KORKMAZ ULUSLARARASI ĐKTĐSAT i. 2’den fazla mal olursa Türkiye İngiltere Buğday 2 TL 3€ Makine 10 TL 21 € Kağıt 8 TL 9€ Motor 20 TL 15 € Buğday 1 1 1 Makine 5 7 5/7 Kağıt 4 3 4/3 Motor 10 5 2 Buğday, ölçü birimi olsun Türkiye İngiltere Karşılaştırmalı Üstünlük • Türkiye kağıt ve motor ihraç edip; makine ithal etmelidir. 1 TL en az 5/7 € olmalı, en fazla 2 € olmalıdır. Aksi takdirde dış ticaret yapılamaz. Emek-değer yönünden bakılacak olursa Türkiye İngiltere Karşılaştırmalı Üstünlük Buğday (100 kg) 3 işgünü 2 işgünü 1.5 kat Motor (1 adet) 10 işgünü 5 işgünü 2 kat İngiltere’deki ücretler Türkiyedekini en az 1.5 katı ne çok 2 katı olmalıdır. Aksi takdirde dış ticaret yapılamaz 3. Talep Yönlü Yaklaşım: Teklif Eğrileri Ülkeler arasında ticaret yapılmasının nedenini, talep yönlü bir yaklaşımla açıklamaya çalışan ilk iktisatçılar; John S. Mill, Alfred Marshall ve Y. Edgeworth’tur. Mill’e göre dış ticaret fiyatları, karşılıklı talep yasasına göre oluşmaktadır. Marshall ve Edgeworth ise, Mill’in görüşlerinden hareketle karşılıklı taleplerin oluşturacakları fiyat doğrusuna dayanarak teklif eğrilerine ulaşmışlardır. Teklif eğrileri yaklaşımına göre; ülkelerin birbirlerinin mallarına karşı duydukları talebin şiddeti, dış ticaret fiyatlarının belirleyicisidir. Herhangi bir malın bu şekilde belirlenen fiyatının altında bir maliyetle üretim yapan ülkeler, söz konusu malın ihracatçısı; belirlenen fiyatın üzerinde bir maliyetle üretim yapan ülkeler ise söz konusu malın ithalatçısı olmaktadırlar. Tabi ki; taşıma maliyetlerinin de göz önüne alınması gerekmektedir. Taşıma maliyetleri bu yaklaşıma göre bir maliyet unsuru olarak kabul edilmektedir. Ülkenin üretim maliyetleri ile söz konusu malın taşıma maliyetinin toplamı, söz konusu ülkenin net üretim maliyeti olarak kabul edilir. Net üretim Dr. Abdurrahman KORKMAZ 8 ULUSLARARASI ĐKTĐSAT maliyetleri ile dış ticaret fiyatlarının karşılaştırılması neticesinde; ülkenin söz konusu malın ihracatçısı mı yoksa ithalatçısı mı olacağına karar verilmektedir. Anlaşıldığı üzere; dış ticaret teorileri, genellikle dış ticarette paranın kullanılmadığı, malın malla değiştirildiği ve herhangi bir taşıma maliyetinin olmadığı varsayımı altında türetilmişlerdir. Oysa ki dış ticarette farklı para birimlerinin kullanıldığı bilinmektedir. Dış ticaret sürecine paranın dahil edilebilmesi için de farklı para birimlerinin birbirine dönüştürüldüğü döviz piyasasının ele alınması gerekmektedir. 9 1 işgünü içeriside üretilebilecek mal miktarları Kağıt Buğday 10 br 20 br 12 br 9 br Türkiye ABD İç Fiyatlar (1 K = ? B) 2 0.75 (9/12) İç fiyatlar farklı ABD’deki kağıt üreticileri 1 br kağıdı 0.75 br buğdaya yurtiçinde satacaklarına 2 br buğday karşılığında Türkiye’ye satmaya istekli olacaklardır. Aynı şey, Türk buğday üreticileri için de geçerlidir. Onlar da buğdayı ABD’ye satmaya istekli olacaktır. Ancak, bir süre sonra i. ii. iii. iv. ABD’de kağıt azalacak, marjinal faydası yükselecek ve nipi fiyatı artacaktır. Türkiye kağıda doyacak, marjinal faydası düşecek ve nispi fiyatı azalacaktır. Türkiye’de buğday azalacak, marjinal faydası yükselecek ve nispi fiyatı artacaktır. ABD buğdaya doyacak, marjinal faydası düşecek ve nispi fiyatı azalacaktır. Tüm bu nedenlerle Dr. Abdurrahman KORKMAZ ULUSLARARASI ĐKTĐSAT i. ABD ve Türkiye arasındaki dış ticaret malların fiyatları eşitlenene kadar devam eder. 1 br kağıdın fiyatı her iki ülkede (0.75-2) arasında bir yerde dengeye gelir. Nerede dengeye geleceği hem arz koşullarına hem de talep koşullarına bağlıdır. ii. Bu eşitlenme kademeli olarak gerçekleşir. Yani dış ticaret devam ettikçe, ABD’de kağıdın Türkiye’de ise buğdayın fiyatı kademeli olarak yükselmeye başlar. 10 Not: 10 K 5B değil; 12 K 9B’den başlayacak ama benzer eğilim gösterecek. Dr. Abdurrahman KORKMAZ ULUSLARARASI ĐKTĐSAT Yukarıda saydığımız nedenlerden ötürü ABD her ilave ihraç kağıt karşılığında daha çok buğday; Türkiye ise her ilave ihraç buğday karşılığında daha çok kağıt talep edecektir. Sonuç Türkiye PL kadar kağıt ithal eder (ki bu ABD’nin ihraç ettiği OM kadar kağıt ihracına eşittir) ABD MP kadar buğday ithal eder (ki bu Türkiyenin ihraç ettiği OL kadar buğdaya eşittir) Dış ticaret hacmi OMPL kadardır Dış Ticaret haddi OP doğrusunun eğimine eşittir. Dış ticaret haddi OS kadar olsa (ki bu OP ticaret haddi doğrusuna göre daha yüksek bir buğday fiyatıdır (neden ?)) TürkiyeOV kadar buğday ihraç etmek isterken ABD OY kadar ithal etmek ister. Bu nedenle fiyat düşmelidir. Türkiye’de buğday üretimi ve/veya kağıt talebi artarsa teklif eğrisi buğday eksenine yaklaşır. Bu durumda dış ticaret haddi doğrusu da buğday eksenine yani Türki’yenin iç maliyetlerine yakınsar. Açık ifadeyle, Türkiyenin dış ticaret haddi bozulur. Daha da açık ifadeyle, Türkiye bir birim kağıt karşılığında eskisinden daha fazla buğday teklif eder. 4. Dış Ticaret Politikası Hükümetin, dış ekonomik ilişkileri özendirmek (liberalizasyon), (deregülasyon) kısıtlamak veye düzenlemek (regülasyon) amacıyla yağtığı müdahaleleri inceler Dr. Abdurrahman KORKMAZ 11 ULUSLARARASI ĐKTĐSAT Amaçlar i. Ödemeler Bilançosunun Düzenlenmesi ii. Dış Rekabetten Korunma iii. Ekonomik Kalkınma iv. Piyasa Aksaklıklarının Düzenlenmesi v. Ekonomik İstikrar vi. Hazineye Gelir Sağlama vii. Monopol güçten Yararlanma viii. Otarşi Araçlar i. Gümrük Tarifeleri 12 ii. Tarife Dışı Araçlar - Miktar Kısıtlaması Çoklu Kur Sübvansiyon Görünmez Engeller Gönüllü İhracat Kısıtlamaları İhracatın Özendirilmesi Bağlı Ticaret GATT (Ticaret ve Tarifeler Genel Anlaşması) ve WTO (Dünya Ticaret Örgütü) dış ticaret üzerindeki kısıtlamaların karşılıklı olarak kaldırılması prensibine dayalıdır. Bu anlaşmaya taraf olan ülkeler, tek yanlı olarak dış ticareti kısıtlayıcı önlemler alamazlar. • En çok kayırılan ülke kuralı: Ülkelerden birine karşı, tarifelerinde indirim yapan bir ülke; bu indirimi tüm GATT üyelerine yapmış sayılır. • Kayıtlı EÇKÜK: EÇKÜK’dan yararlanacak olan üçüncü ülke de benzer bir kolaylık sağlayacak • Kayıtsız EÇKÜK: Benzer kolaylığa gerek yok Dr. Abdurrahman KORKMAZ ULUSLARARASI ĐKTĐSAT a. Neden Korumacılık - Ulusal Güvenlik (savunma ve iletişim) - Genç Endüstri (List ve Hamilton): Yeni endüstrilere sağlanacak başlangıç koruması, bu endüstrilerin uzun dönem ortalama maliyetlerini düşürür ve onları daha rekabetçi hale getirir. - Stratejik Ticaret Politikası: Genç endüstri tezinin iletken ve yarı-iletkenler gibi teknoloji ürünleri açısından gelişmiş ülkelere uyarlanması - Anti Damping: Maliyetin altında satış yapmak demek olan dampinge karşı yurtiçi üreticileri korumak - Ödemeler Dengesi Sorunları - Ticaret Haddi Sorunları - Yurtiçi istihdamın korunması b. Gümrük Tarifeleri ile Koruma 13 - Dış Ticaret yapılmasa yurtiçi fiyat P3 kadar olurdu. İlgili ürünün dünya fiyatları ise P1 kadardır Vergi alınmadan dış ticaret yapılsa yurtiçi fiyat da tek fiyat yasası gereğince P1’e düşer Bu durumda yurtiçi üretim, istihdam ve gelir düşer. Ama tüketim ve de dolayısıyla tüketici rantı artar. Bu durmda ekonomi KR kadar ithalat yapar. Dr. Abdurrahman KORKMAZ ULUSLARARASI ĐKTĐSAT - Hükümet P2-P1 kadar vergi koyarsa fiyatlar da P2 düzeyine çıkar. Yurtiçi üretim serbest dış ticarete göre artar; tüketim ise azalır. İthalat SN veya MN düzeyine düşer. Vergi (tarife) sonrası etkiler şu şekildedir: - d yamuğu alanı: Bölüşüm etkisini gösterir. Tarife sonucu bu yamuğun alanına eşit tüketici rantı üreticilere aktarılmıştır a üçgeni alanı: Üretim etkisini gösterir. Üretim kaybı da denebilir. Verimsiz yurtiçi üretim tarife sonrası teşvik edilmiştir. c dikdörtgeninin alanı: Hazineye gelir etkisini gösterir. SU kadar ithalattan P1-P2 kadar vergi alınmıştır. b üçgeninin alanı: Tüketim etkisini gösterir. Tarife sonucu tüketim azalmıştır. Üretim ve tüketim etkilerinin toplamı tarifenin dış ticaret etkisi olarak da adladırılır. c. Tarife Dışı Araçlarla Koruma (İthalat Kotası) 14 Böyle bir durumda, hazineye gelir etkisi olmayacağı için kıtlık rantı ortaya çıkar. Yurtdışı üreticiler, ithalat talebini kotaya eşitleyecek biçimde fiyat yükseltip kıtlık rantını alabilirler. Ancak bu durum, yurtdışı üreticelerin monopol gücüne bağlıdır. İlgili ürün dünya piyasalarında tam rekabet koşullarıdna alınıp satılıyrsa bu süreç ortaya çıkmaz. Bu durumda yurtiçi ithalatçılar, kıtlık rantını ele geçirir. Dr. Abdurrahman KORKMAZ ULUSLARARASI ĐKTĐSAT 5. İktisadi Birleşmeler Teorisi i. Tercihli Ticaret Anlaşması: Belirli mallar üzerindeki vergilerin karşılıklı olarak indirilmesi veya tamamen kaldırılması esasına dayalıdır. ii. Serbest Ticaret Bölgesi: Üyelerin kendi aralarında yaptıkları dış ticaret üzerindeki vergileri indirmesi veya tamamen sıfırlaması üzerine dayalıdır. Ancak üçüncü ülkelere karşı herkes kendi tarifesini uygular. iii. Gümrük Birliği: Üyelerin kendi aralarında yaptıkları dış ticaret üzerindeki vergileri indirmesi veya tamamen sıfırlaması yanında üçüncü ülkelere de ortak bir tarife uygularlar iv. Ortak Pazar: Gümrük birliğine ilave olarak üretim faktörlerinin serbest dolaşımına da izin verilir. v. İktisadi Birlik: Para ve maliye politikalarının da harmonize edilmesi ve hatta ortak bir para birim kullanılmasına dayalıdır. 6. Gümrük Birliğinin Etkileri i. Statik Etkiler: Ticari engeller kalkınca, birlik üyeleri arasındaki ticaret hacmi artar buna “ticaret yaratıcı etki” denir. Ancak birlik dışında kalan ülkelerle olan ticaret azalır, buna da “ticaret saptırıcı etki” denir. %100 vergi uygulanıyor olsun başlangıçta. Dolayısıyla sadece C’den VY (KR) kadar ithalat yapılır. Yurtiçi üretim ise OK kadardır. A ile B gümrük birliği kurduğunda artık C’den ithalat yapılmaz B’den MN kadar yapılır. MN ithalat sonucu A’nın kendi üretimi OL’ye düşer. Tüketim ise JN (RT) kadar artmıştır. Dr. Abdurrahman KORKMAZ 15 ULUSLARARASI ĐKTĐSAT Ticaret Yaratıcı Etki (e ve f alanları)= F(LK + RT) (Yurtiçi üretimde azalış + Yurtiçi tüketimde artış) Ticaret Saptırıcı Etki (h alanı): f(KR (EH)) Net refah etkisi, iki etkini mukayesesine dayalıdır. A’daki üreticilerin kayıpları B üreticilerine geçmiş ve birbirini dengelemiştir. Ama A tüketicilerinin refahı artmıştır. Diğer yandan vergi geliri de azalmıştır. Birlik üyeleri arasında ticarete konu olan mallar arasındaki tamamlayıcılık ilişkisi arttıkça refah artışı yükselecektir. Gümrük birliklerinin statik etkileri ilk kez 1950'lerde Kanadalı ünlü iktisatçı Jacob Viner tarafından incelenmiştir. Viner'in analizlerinden çıkartılan sonuç, 'gümrük birlikleri serbest ticaret doğrultusunda bir adım olmakla birlikte her zaman dünya refahını artırmayabilir.' Ancak en düşük maliyetli üretici birliğe dahil olmuşsa sorun yoktur. İkinci En İyi Teoremi: Serbest Ticaret ve tam rekabet dünya refahı için en iyisidir. Ancak genel dengeden hatırlanacağı üzere dışsallıkların olmaması gerekmektedir. Yani marjinal özel fayda marjinal sosyal faydaya, marjinal özel maliyet marjinal sosyal maliyete eşit olmalıdır. Dışsallıklar varsa, bu dışsallıkları dengeleyecek yeni önlemler alınması daha iyi olur. Örneği yurtiçi üreticeler üzerinde vergi varsa, gimrük birliğine girlmesi halinde ithalatçılara da vergi koyulması daha iyi bir seçenektir. Kutuplaşma Teorisi: Gunnar Myrdal, birliğe üye ülkelerin gelişme düzeylerinin farklı olması halinde bu farklılığın daha da artacağını iddia eder. Bir yandan düşük gelişme düzeyindeki ülkelerdeki üreticiler gelişmiş ülkedekilerle rekabet edemez. Diğer yandan, az gelişmiş ülkedeki nitelikli işgücü gelişmiş ülkelere kayar. ii. Dinamik Etkiler - Rekabet Artışı Etkisi Ölçek Ekonomileri Etkisi Dışsal Ekonomiler Etkisi Ar&Ge ve Teknolojik Gelişim Etkisi 7. Dövize İlişkin Temel Kavramlar Döviz kavramı, gündelik hayatta yabancı ülkelerin paralarını ve paraları yerine geçen her türlü ödeme araçlarını ifade etmek üzere kullanılmaktadır. Ancak döviz kavramının iktisat sözlüklerindeki anlamı biraz daha farklıdır. Yabancı ülkelerin nakit şeklinde olan ödeme araçlarına, efektif; nakit benzeri olanlarına da döviz adı verilmektedir. Döviz kuru ise, dövizin fiyatıdır. Bu fiyat, nispi bir fiyat olup; döviz piyasasında oluşmaktadır. İki ülke parası arasındaki değişim oranını gösteren döviz kuru, nominal döviz kuru olarak adlandırılmaktadır. Döviz kuru ifadesi, yalnız başına kullanıldığında nominal döviz kurlarını temsil etmektedir. Reel döviz kuru ise, yabancı ülkede üretilmiş olan bir birimlik malı satın almak için gerekli olan yerli malı miktarını göstermekte olup; şu şekilde hesaplanmaktadır: Dr. Abdurrahman KORKMAZ 16 ULUSLARARASI ĐKTĐSAT er = (E × P f ) Pd Yukarıdaki formülde yer alan er, reel döviz kurunu; E, nominal döviz kurunu (bir birim yabancı paranın kaç birim ulusal para ile değiştirildiğini gösteren); Pf, yurtdışı fiyatlar genel seviyesini; Pd ise, yurtiçi fiyatlar genel seviyesini temsil etmektedir. Yukarıdaki gibi hesaplanan reel döviz kurunun (er) yükselmesi, ulusal paranın değer kaybettiği; düşmesi ise ulusal paranın değer kazandığı biçiminde yorumlanmaktadır. Bir ülke parasının yabancı ülke paraları cinsinden döviz piyasasında serbest olarak belirlenen değerinin düşmesi, değer kaybı; artması da değer kazanımı olarak ifade edilmektedir. Ulusal para biriminin yabancı para birimleri cinsinden değerinin devlet tarafından düşürülmesi ise devalüasyon olarak adlandırılmaktadır. Devalüasyonun tersine, ulusal paranın değerinin devlet tarafından yükseltilmesine de revalüasyon denilmektedir. 8. Döviz Piyasası Ulusal para biriminin yabancı ülke para birimleri ile değiştirildiği ve döviz kurlarının belirlendiği piyasalara döviz piyasası adı verilmektedir. Döviz piyasasında işlem yapan, yani; arz ve talep cephelerini oluşturan belli başlı oyuncular şunlardır: • • • • • • 17 Bankalar Dış ticaret işlemleri yapan firmalar Spekülatörler ve arbitrajcılar Merkez bankaları Hazineler Brokerler Bankalar, yurtdışındaki mali kuruluşlar ile borç-alacak ilişkisi içerisinde bulundukları için bu kuruluşlarla para transferi yapmaktadırlar. Örneğin; yurtdışından dövizle borçlanmakta ve borçlandıkları dövizi, döviz piyasasında ulusal para ile değiştirmektedirler. Aldıkları borcun ödeme günü geldiğinde ise, döviz piyasasından ulusal para karşılığında döviz temin etmektedirler. Dış ticaret yapan firmalar ise, ya ithalat işlemleri için gerekli olan dövizi döviz piyasasından karşılamakta ya da ihracat işlemlerinden doğan döviz kazançlarını döviz piyasasında ulusal paraya çevirmektedirler. Bir mal ucuzken ileride pahalılaşacağı düşüncesiyle satın alıp, pahalılaştığında satma faaliyetine spekülasyon adı verilmektedir. Spekülatör ise spekülasyon faaliyetini gerçekleştiren kişilere denmektedir. Arbitraj ise, en temel ve basit anlamıyla bir malı ucuz olduğu yerde satın alarak pahalı olduğu yerde satma faaliyetidir. Arbitraj faaliyeti ile uğraşan kişilere ise arbitrajcı adı verilmektedir. Spekülatör ve arbitrajcılar da döviz piyasasının oyuncularındandır. Spekülasyon ile arbitraj faaliyetleri arasındaki en önemli fark; spekülasyonun riskli, arbitrajın ise risksiz olmasıdır. Dr. Abdurrahman KORKMAZ ULUSLARARASI ĐKTĐSAT Merkez bankaları da, ulusal paranın değerini korumak, döviz kurlarındaki aşırı oynaklığı azaltmak gibi gerekçelerle döviz piyasasına müdahale etmekte, yani; döviz piyasasından döviz alıp satmaktadırlar. Hazineler ise, tıpkı bankalar gibi dış borç ödemeleri için ya da borçlanma ile elde ettikleri dövizleri bozdurmak için döviz piyasasında faaliyet göstermektedir. Hazinelerin döviz piyasasında yaptıkları işlemlerin bankalardan farkı, hazinelerin yapmış olduğu işlemlerin resmi olmasından kaynaklanmaktadır. Broker ise, döviz piyasasında başkası namına işlem yapan kimselere verilen isimdir. Örneğin; yurtdışına tatile gidecek olan bir birey, ihtiyaç duyduğu dövizi bankadan ya da döviz büfelerinden temin eder. Bankalar ve döviz büfeleri, belirli bir komisyon karşılığında tatile çıkacak olan kişi adına döviz piyasasından gerekli miktarda dövizi satın almaktadır. Herhangi bir alım satım faaliyetini bir başkası adına yürütme işine de brokerlık adı verilmektedir. Yukarıda sıralanan oyuncular, zaman zaman döviz piyasasının arz, zaman zaman da talep cephesini oluşturmaktadır. Bu nedenle, döviz piyasasındaki arz ve talep cephelerinin ayrı ayrı ele alınması gerekmektedir. 8.1. Döviz Arzı Döviz piyasasına çeşitli faaliyetler sonucunda elde edilen dövizler arz edilmektedir. Döviz piyasasına döviz girişine neden olan, diğer bir ifadeyle döviz piyasasında arz cephesini oluşturan en önemli kalemler, şu şekilde sıralanabilir: • • • • • Mal ve hizmet ihracatından kaynaklanan döviz gelirleri Turizm gelirleri Eğitim amaçlı olarak yurt dışından gelen öğrenciler Yurt dışında faktör geliri elde edenlerin ülkeye yaptıkları transferler Enflasyondan korunmak isteyen yabancıların ulusal para alımları Döviz arzının analitik gösterimi olan döviz arz eğrisi pozitif eğime sahiptir. Yani; dövizin fiyatı olan döviz kuru arttıkça (azaldıkça) arz edilen döviz miktarı da artmaktadır (azalmaktadır). Çünkü döviz kurunun yükselmesi (düşmesi), yurtiçi fiyatların yabancılar açısından ucuzlamasına (pahalılaşmasına), yurtdışı fiyatların ise yurtiçi yerleşikler açısından pahalılaşmasına (ucuzlamasına) neden olmaktadır. Örneğin; başlangıçta 1 doların 1.2 liraya eşit olduğu kabul edilsin. Ayrıca A.B.D’de bir kot pantolunun 30 dolara satıldığı, söz konusu kot pantolunun benzerinin ise Türkiye’de 48 liraya satıldığı ve iki ülke arasında mevcut fiyatlardan dış ticaret yapıldığı varsayılsın. Böyle bir durumda, ABD’de satılan bir kot pantolonun lira cinsinden satış fiyatı 36 lira; Türkiye’de satılan bir kot pantolunun dolar cinsinden satış fiyatı da 40 dolar olacaktır. Şimdi, dolar ve lira arasındaki döviz kurunun 1.2’den 2.0’a çıktığı kabul edilsin. Bu durumda, A.B.D’de satılan kot pantolonun lira cinsinden satış fiyatı 60 liraya çıkarken; Türkiye’de satılan kot pantolunun dolar cinsinden satış fiyatı ise 24 dolara düşecektir. Sonuç olarak, Türkiye’den A.B.D’ye yapılan ihracat artarken ithalat azalacaktır. Çünkü, Türkiye’de satılan kot pantolon ABD’liler için ucuzlamış; A.B.D’de satılan kot pantolonsa Türkler için pahalılaşmıştır. Böyle bir durumda Türkiye’den A.B.D’ye yapılan net ihracatın artması (azalması), Marshall-Lerner Şartı adı verilen bir koşulun sağlanması (sağlanmaması) ile mümkündür. Dr. Abdurrahman KORKMAZ 18 ULUSLARARASI ĐKTĐSAT İthal malların yurt içi talep elastikiyet katsayısının mutlak değeri ile ihraç mallarının yurt dışı talep elastikiyet katsayısının mutlak değerleri toplamına kritik elastikiyetler adı verilmektedir. Malların yurt içi fiyatlarının sabit kalması varsayımı altında, kritik elastikiyetler birden büyükse; ulusal paranın değer değişimleri dış ticaret dengesi arasında şu şekilde bir etkileşim ortaya çıkacaktır; ulusal paranın yabancı para birimleri karşısındaki değer kaybı (kazanımı), ihracatın artmasına (azalmasına) ve ithalatın azalmasına (artmasına) neden olacaktır. Malların yurtiçi fiyatları sabitken, ulusal paranın yabancı para birimleri karşısındaki değer kaybının net ihracatı arttırarak dış ticaret dengesini sağlayabilmesi için kritik elastikiyetlerin birden büyük olması gerektiği koşulu, Marshall-Lerner Şartı olarak adlandırılmaktadır. Döviz kurunun yükselmesi, dış ticaret dışındaki kanallardan da ülkeye giren döviz miktarının artmasına neden olmaktadır. Örneğin; Türkiye’deki otellerin ve okulların fiyatları, yabancılar açısından ucuzladığından daha çok turist ile yabancı öğrenci gelecek ve bunların bir sonucu olarak turizm gelirleri de artacaktır. Döviz arz eğrisi, bu açıklamaların ardından şu şekilde gösterilebilir: E Qs . B E1 . A E0 E2 0 C 19 . Q2 Q0 Q Q1 Döviz Arz Eğrisi 8.2. Döviz Talebi Döviz piyasasından çeşitli faaliyetleri gerçekleştirebilmek amacıyla döviz talep edilmektedir. Döviz piyasasından döviz çıkışına neden olan, diğer bir ifadeyle döviz piyasasında talep cephesini oluşturan en önemli kalemler, şu şekilde sıralanabilir: • • • • • Mal ve hizmet ithalatı nedeniyle doğan döviz harcamaları Turizm giderleri Eğitim amaçlı olarak yurt dışına giden öğrenciler Yurt içinde faktör geliri elde eden yabancıların ülkelerine transferleri Enflasyondan korunmak isteyen yurtiçi yerleşiklerin döviz alımları Döviz talebinin analitik gösterimi olan döviz talep eğrisi, negatif eğime sahiptir. Döviz talep eğrisinin negatif eğime sahip olmasının nedeni; dövizin fiyatı olan döviz kuru arttıkça (azaldıkça) talep edilen döviz miktarının azalmasıdır (artmasıdır). Çünkü döviz kurunun yükselmesi (düşmesi), yurtiçi fiyatların yabancılar açısından ucuzlamasına (pahalılaşmasına), yurtdışı fiyatların ise yurtiçi yerleşikler açısından pahalılaşmasına (ucuzlamasına) neden olmaktadır. Döviz arzı konusunda döviz kurunun değişmesi ile Dr. Abdurrahman KORKMAZ ULUSLARARASI ĐKTĐSAT ilgili olarak verilen örneğe geri dönülecek olursa; Marshall-Lerner Şartı’nın geçerli olması varsayımı altında, Türkiye’den A.B.D’ye yapılan ihracatın arttığı (döviz arzının), A.B.D’den yapılan ithalatın (döviz talebinin) ise azaldığı sonucuna ulaşılacaktır. İhracatın artması daha çok döviz girişine; ithalatın azalması ise daha az döviz çıkışına neden olacaktır. Bu nedenle, döviz kuru ile döviz talebi arasında negatif yönlü bir ilişki bulunmaktadır: E .B E1 .A E0 .C E2 Qd 0 Q2 Q0 Q Q1 Döviz Talep Doğrusu 8.3. Döviz Piyasasında Denge Tüm piyasalarda olduğu gibi döviz piyasasında da denge, Şekil: 10.4’de gösterildiği gibi arz ve talebin birbirine eşitlendiği noktada oluşmaktadır. Döviz arz ve talep doğrularının kesiştiği e noktasında, kısaca döviz kuru olarak ifade edilen nominal döviz kuru (Ee) ile arz ve talep edilen döviz miktarı (Qe) belirlenmektedir. Denge noktasında (e), Ee düzeyinde oluşan döviz kurundan Q miktardaki dövizin ulusal para ile değişimi yapılmaktadır. Şekil: 10.3’de gösterilen döviz piyasası, tamamen arz ve talep cephelerinde meydana gelen hareketler sonucunda dengeye ulaşmıştır. Daha açık bir ifadeyle, denge döviz kurunun oluşum sürecine hiçbir devlet müdahalesi olmamıştır. Döviz kurlarının hiçbir devlet müdahalesi olmadan, yalnızca arz ve talep cepheleri tarafından piyasada belirlendiği rejimlere; esnek döviz kuru rejimi veya dalgalı döviz kuru rejimi adı verilmektedir. Bu durum, Şekil: 10.3’de gösterilmektedir. E Qd Ee 0 Qs .e Qe Q Döviz Piyasasında Denge Dr. Abdurrahman KORKMAZ 20 ULUSLARARASI ĐKTĐSAT Bazı durumlarda devlet, döviz kurunun düzeyini önceden ilan eder ve döviz kurunu ilan ettiği düzeyde tutmak için döviz piyasasına müdahalede bulunur. Bu tip döviz kuru rejimlerine sabit döviz kuru rejimi adı verilmektedir. Sabit döviz kuru rejiminde, piyasada oluşan döviz kuru, devletin ilan ettiği döviz kurundan yüksekse devlet tarafından piyasaya döviz satılır. Tersine, piyasada oluşan döviz kuru devletin ilan ettiği döviz kurundan düşükse bu kez de piyasadan devlet tarafından döviz alınmaktadır. Örneğin; Şekil: 10.4’de oluşan denge döviz kurunun (Ee) devletin ilan ettiği seviyenin (E*) üzerinde kaldığı varsayılsın. Böyle bir durumda, devlet piyasaya döviz satarak, yani; döviz arzını arttırarak döviz kurunu arzu ettiği seviyeye düşürecektir. Devletin piyasaya (Q'-Qe) miktarında döviz satarak döviz arzını arttırması, döviz kurunun Ee’den E*’a düşmesine neden olmuştur. Bu durum, Şekil: 10.4’de gösterilmektedir: E Qd Qs Q's Ee * E 0 .e . e' Qe Q ' Q Döviz Piyasasına Devlet Müdahalesi Piyasada oluşan döviz kurunun, devletin ilan ettiği düzeyin altına düşmesi durumunda ise, bu kez devlet döviz piyasasına alım yönünde müdahale edecektir. Anlaşıldığı üzere; sabit döviz kuru rejiminde devlet, kuru ilan ettiği düzeyde tutmak için gerektiğinde alım gerektiğinde de satım yönünde döviz piyasasına müdahale etmektedir. Esnek döviz kuru rejimi ile sabit döviz kuru rejimi, en uçtaki iki durumu temsil etmektedir. Gerçek yaşamda, bu iki döviz kuru rejimi arasında bulunan bir çok döviz kuru rejimi bulunmaktadır (ayarlanabilir döviz kuru rejimi, sürünen kur rejimi vb.). Esnek döviz kuru rejimi ile sabit döviz kuru rejimi arasında sıralanabilen bu rejimler, genel olarak yönetimli dalgalanma rejimi olarak adlandırılırlar. Bu tip rejimlerde, döviz kurunun çıkmasına izin verilebilecek en yüksek düzey ile düşmesine izin verilebilecek en düşük düzey belirlenmekte ve döviz kurlarının bu iki düzey arasında serbestçe dalgalanmasına izin verilmektedir. Yönetimli dalgalanma rejimi, Şekil: 10.5’de gösterilmektedir. Piyasada oluşan döviz kuru (Ee), çıkmasına izin verilebilecek en yüksek düzeyin (Eh) üstüne çıktığında veya düşmesine izin verilebilecek en düşük düzeyin (El) altına düştüğünde, devlet döviz piyasasına sırasıyla satım ve alım yönünde müdahalede bulunmaktadır. Döviz piyasasına satım yönünde yapılan müdahaleler, döviz arzını artırırken; alım yönünde yapılan müdahaleler, döviz talebini arttırmaktadır. Dr. Abdurrahman KORKMAZ 21 ULUSLARARASI ĐKTĐSAT E Qd Qs h E Ee .e l E 0 Qe Q Yönetimli Dalgalanma Rejimi 22 Şekil: IMF Tanımları 9. Döviz Kurunun Belirlenmesine Yönelik Teoriler Döviz kurunun oluşum sürecini açıklamaya çalışan farklı döviz kuru teorileri bulunmaktadır. Bu yaklaşımların en önemlisi şunlardır: • Akım Teorisi: Akım teorisine göre döviz kurları, döviz arz ve talep akımını eşitleyecek şekilde hareket etmektedir. Herhangi bir dönemdeki döviz arzı, temel olarak ihracata; talebi ise yine temel olarak ithalata bağlıdır. Bunlara ilave olarak, uluslararası borçlanma ve ödemelerden dolayı net bir döviz arz ve talep akımı bulunmaktadır. Bu teorinin olumsuzluğu, uluslararası borçlanma ve ödemelerle ilgili net akışın nasıl belirlendiğini açıklayamamasıdır. Yani; arz ve talebin ne kadarının stok ne kadarının da akım olduğu konusunda net bir ayrım yapamamasıdır. Dr. Abdurrahman KORKMAZ ULUSLARARASI ĐKTĐSAT • Satın Alma Gücü Paritesi: Satın alma gücü paritesine göre iki ülke parası arasındaki döviz kuru, ülkelerin fiyatlar genel seviyeleri arasındaki orana eşittir: E= Pa Pb Yukarıdaki eşitlikte yer alan E, b ülkesi parasının a ülkesi parası cinsinden değerini gösteren nominal döviz kurunu; Pa, a ülkesindeki fiyatlar genel seviyesini; Pb, b ülkesindeki fiyatlar genel seviyesini temsil etmektedir. Satın alma gücü paritesi, tek fiyat yasası adı verilen bir olguya dayanmaktadır. Tek fiyat yasasına göre; ticarete konu olan iktisadi bir malın ya da varlığın fiyatı dünyanın her yerinde aynı olmalıdır. Bu durum, arbitraj faaliyetlerinin bir sonucudur. Satın alma gücü paritesinin yukarıda gösterilen biçimi, döviz kuru düzeyinin oluşumunu açıklamayı amaçlamakta olup; mutlak satın alma gücü paritesi olarak adlandırılmaktadır. Mutlak satın alma gücü paritesinin logaritmik şekline ise nispi satın alma gücü paritesi adı verilmektedir: log E = log P a − log P b Nispi satın alma gücü paritesi, döviz kuru düzeyinin oluşumunu değil yalnızca döviz kuru düzeyindeki değişimi açıklamayı amaçlamaktadır. Nispi satın alma gücü paritesine göre iki ülke parası arasındaki döviz kurunun değişmesi, iki ülkenin fiyatlar genel seviyesindeki değişim oranının farklı olmasından kaynaklanmaktadır. • Parasalcı Teori: Parasalcı teoriye göre döviz kurları, talep edilen ulusal para miktarının arz edilen ulusal para miktarına eşitleyecek şekilde hareket etmektedir. Döviz kurlarındaki dalgalanmalar, ulusal para arzına ve talebine bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Şöyle ki; ulusal para arzının talep edilen seviyenin üzerine çıkması; ulusal paranın değer kaybına; ulusal paranın talep edilen seviyenin altın düşmesi ise ulusal paranın değer kazanması ile sonuçlanmaktadır. • Portföy Dengesi Teorisi: Portföy dengesi teorisine göre döviz kurları, yabancı finansal varlıkların, yani; menkul değerlerin arz ve talebini eşitleyecek şekilde hareket etmektedir. Finansal varlıklar, sadece dövizi değil; aynı zamanda yabancı firma ve hükümetlere ait tüm değerli kağıtları içermektedir. Döviz kurlarındaki dalgalanmalar, bu nedenle yabancı menkul değerlerin arz ve talebine bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. 10.Uluslararası Ödemeler: Ödemeler Bilançosu Mal ve hizmet ticareti ile faktör ve teknoloji transferleri gibi faaliyetlerden oluşan uluslararası ekonomik ilişkiler, bir uluslararası ödemeler sisteminin kurulmasını da zorunlu kılar. Bir ülkede yerleşiklerin, dünyanın geri kalanı ile gerçekleştirdikleri ilişkiler sonucu ülkeye giren ve ülkeden çıkan dövizlerin; kaynakları itibariyle belirli bir dönem için sistematik olarak kaydedildiği istatistiksel tabloya ödemeler bilançosu adı verilmektedir. Bir ekonominin dünyanın geri kalanı ile yaptığı tüm alışverişleri Dr. Abdurrahman KORKMAZ 23 ULUSLARARASI ĐKTĐSAT gösteren, çift kayıt esasına dayalı bir muhasebe sistemi olarak da tanımlanabilen ödemeler bilançosu, dört farklı ana hesaptan oluşur. 10.1. Cari İşlemler Hesabı Cari işlemler hesabı, aşağıda yer alan dört başlıktan oluşmaktadır: • Dış Ticaret Dengesi : Temel olarak, ekonominin dünyanın geri kalanı ile karşılıklı olarak gerçekleştirdiği mal ticaretinin (ithalat ve ihracat) dönem sonu neticesini temsil eder. • Hizmetler Dengesi : Temel olarak, ekonominin dünyanın geri kalanı ile karşılıklı olarak gerçekleştirdiği inşaat, taşımacılık ve turizm gibi faaliyetlerin dönem sonu neticesini temsil eder. • Yatırım Geliri Dengesi : Temel olarak, ekonominin dünyanın geri kalanı ile karşılıklı olarak gerçekleştirdiği doğrudan yatırımlar, portföy yatırımları ve faiz işlemleri sonucu elde edilen gelir transferlerinin dönem sonu neticesini temsil eder . • Cari Transferler : Temel olarak, işçi gelirleri ve transferlerinin dönem sonu neticesini temsil eder. Cari işlemler dengesi, bu dört başlığın toplamına eşittir. Cari İşlemler Dengesi: Dış Ticaret Dengesi + Hizmetler Dengesi + Yatırım Geliri Dengesi + Cari Transferler 10.2. Sermaye ve Finans Hesapları Sermaye ve finans hesapları, aşağıda yer alan iki başlığın toplamına eşittir. • Sermaye Hesabı : Temel olarak, göçmen transferlerinin dönem sonu neticesini temsil eder. • Finans Hesapları : Temel olarak, ekonomideki mali kesiminin dünyanın geri kalanı ile gerçekleştirdiği finansal işlemlerin dönem sonu neticesini temsil eder. Sermaye ve finans hesapları dengesi, bu iki başlığın toplamına eşittir: Sermaye ve Finans Hesapları Dengesi: Sermaye Hesabı Dengesi + Finans Hesabı Dengesi 10.3. Net Hata ve Noksan Net hata ve noksan hesabı, genel olarak cari işlemler hesabı ile sermaye ve finans hesapları’nı birbirine eşitler (rezerv hareketlerinin olmaması varsayımı altında). Ayrıca, kaynağı belirsiz olan hareketler de bu kalem vasıtasıyla izlenmektedir. Dr. Abdurrahman KORKMAZ 24 ULUSLARARASI ĐKTĐSAT 10.4. Resmi Rezerv Hareketleri Merkez bankaları, para politikası uygulamalarında kullanabilmek, ulusal paranın değerini korumak ve ekonomiyi dışsal şoklara karşı savunabilmek amacıyla bilançolarının önemli bir kısmını altın ve döviz rezervi olarak tutmaktadırlar. Merkez bankaları, altın ve döviz rezervlerinin seviyesini değiştirerek de para politikası uygulayabilmektedir. Buradan anlaşıldığı üzere; Merkez bankalarının altın ve döviz rezervlerinin seviyesini değiştirmesi ekonomiye giren ya da çıkan altın ve döviz düzeyi ile yakın bir ilişki içerisindedir. Örneğin; ekonomiye ihracat karşılığı giren dövizin bir kısmı Merkez Bankasınca satın alınabilir. Dolayısıyla Merkez bankalarının rezervlerinde ödemeler bilançosunun tanımlandığı dönem itibariyle meydana gelen değişimlerin de ödemeler bilançosu içerisinde ele alınması gerekmektedir. Resmi rezerv hareketleri kalemi, ödemeler bilançosunun tutulduğu dönem itibariyle resmi rezervlerde meydana gelen değişimi göstermektedir. 11. Ödemeler Bilançosunun Denkliği Bir ilke olarak, ülkeye döviz girişine neden olan hareketler pozitif, ülkeden döviz çıkışına neden olan hareketler ise negatif bir değer olarak ödemeler bilançosuna kaydedilmektedir. Örneğin; ihracat gelirleri pozitif, ithalat harcamaları ise negatif değerli olarak kaydedilirler. Resmi rezerv hareketleri kaleminin negatif (pozitif) değerli olması ise, Merkez Bankası rezervlerinin arttığını (azaldığını), yani; Merkez Bankasının piyasadan döviz aldığını (sattığını) göstermektedir. Ödemeler bilançosu, çift kayıt esasına dayalı bir muhasebe sistemi olduğu için esasen her zaman denktir. Yani; cari işlemler hesabı dengesi, sermaye ve finans hesapları dengesi, net hata ve noksan ile resmi rezerv hareketlerinin dönem sonu neticeleri toplamı sıfıra eşit olmak zorundadır: Cari İşlemler Hesabı Dengesi + Sermaye ve Finans Hesapları Dengesi + Net Hata ve Noksan + Resmi Rezerv Hareketleri = 0 Bu nedenle, net hata ve noksan ile resmi rezerv hareketleri kalemlerinin sıfır olması varsayımı altında, cari işlemler hesabı, sermaye ve finans hesaplarının negatif değerine eşittir. Bu iki ana hesaptan biri dengedeyken, diğer hesap da dengededir. Ödemeler bilançosu ile ilgili iktisat literatüründe, cari işlemler hesabı ile ödemeler bilançosunun aynı anlamda kullanılmasının nedeni budur. Parasal büyüklükleri açısından cari işlemler hesabı içerisindeki en önemli kalemler, başta dış ticaret dengesi ve hizmetler dengesi kalemleridir. Bu iki hesap, cari işlemler hesabının neredeyse %70-80’ini açıklamaktadır. Çift kayıt esasına dayalı bir muhasebe sistemi olan ödemeler bilançosu, daha önce değinildiği gibi her zaman denktir. Bu denklik, Merkez Bankasının döviz kurlarının oluşumuna müdahale etmediği esnek döviz kuru rejiminde ve döviz kurunun direkt Merkez Bankasınca belirlendiği sabit döviz kuru rejiminde birbirinden farklı dinamikler yardımıyla sağlanmaktadır. Dr. Abdurrahman KORKMAZ 25 ULUSLARARASI ĐKTĐSAT 11.1. Otomatik Denkleştirme Mekanizmaları • Döviz Kuru Mekanizması: Esnek döviz kuru rejimi, kurların oluşumuna Merkez Bankasının müdahale etmemesidir. Diğer bir ifadeyle, esnek döviz kuru rejiminde resmi rezerv hareketleri neredeyse sıfırdır. Döviz kurlarında esnek döviz kuru rejiminin sağladığı hareket serbestliği, ödemeler bilançosunun otomatik olarak dengede bulunmasına neden olur. Örneğin; ödemeler bilançosunda cari işlemler açığı varsa, ülkede döviz talebi artacak ve bunun neticesinde döviz kuru yükselerek açığın kapanmasına neden olacaktır. Tersi durumda ise, döviz arzı artacak, döviz kuru düşecek ve cari işlemler fazlası ortadan kalkacaktır. Esnek döviz kuru rejiminde döviz kurlarındaki artış ulusal paranın değer kaybetmesi; azalış, ulusal paranın değer kazanması anlamına gelmektedir. • Fiyat Altın Para Mekanizması: David Hume tarafından önerilmiştir. Miktar teorisine dayanır. Dış açık durumunda hazine altın ihraç edecek ve para çekecektir. Mübadele denklemi gereği para arzındaki azalış fiyatların düşmesi ile sonuçlanacaktır. Düşen yurtiçi fiyatlar da ihracatı artırıp ithalatı azaltacaktır. • Keynesyen Gelir-Fiyat Mekanizması: Dış açık mevcutsa gelir azalacaktır. Bu durumda ithalat azalacağından dış açık ortadan kalkacaktır. • Monetarist Denkleştirme Mekanizması: Ödemeler bilançosu açığı varsa ve MB döviz satarsa para arzı azalacak, faizler yükselecek kısa vadeli sermaye girişi yaşanacaktır. 11.2. İktisat Politikalarıyla Denkleştirme Mekanizmaları • Harcama Kaydırıcı Politikalar: Para ve maliye politikası araçlarıyla harcamaların değiştirilmesidir. İthal mallardan ithal ikamesi mallara talebin yönlendirlmesi, miktar kotası, sübvansiyon vbg. Burada toplam talebin bileşiminin değştirilmesi amaçlanır. • Harcama Değiştirici Politikalar: Toplam talebin düzeyini değiştirmeye dayalıdır. Ödemeler bilançosu açığı varsa talebin kısılması amaçlanır, vice versa 11.3. Devalüasyon Sabit döviz kuru rejiminde döviz kurlarının piyasa koşullarına göre serbestçe dalgalanmalarına müsaade edilmez. Döviz kurları, ekonomi yönetimi tarafından belirlenir. Zaman zaman ekonomi yönetimi daha önceden tayin ettiği döviz kurlarını değiştirir. Ekonomi yönetiminin döviz kurlarını yükseltmesine devalüasyon adı verilirken; düşürmesine ise revalüasyon adı verilmektedir. Sabit döviz kuru rejiminde ödemeler bilançosunun denkliği, fiyat ve gelir değişmeleriyle sağlanabilmektedir. Fiyat değişmeleri, devalüasyon ve revalüasyon şeklinde olur. Devalüasyon, normal şartlarda bir yandan ithal malların ulusal para cinsinden fiyatlarını yükselterek ithalat harcamalarının azalmasına neden olurken diğer yandan da ihraç malların yabancı ülkelerin paraları cinsinden fiyatlarını düşürerek ihracat gelirlerinin artmasına neden olur. Böylece devalüasyon, net ihracatın artmasına ve olası dış ticaret açığının kapanmasına yardımcı olmaktadır. Revalüasyon ise, normal şartlarda bir yandan ithal malların ulusal para cinsinden fiyatlarını düşürerek ithalat Dr. Abdurrahman KORKMAZ 26 ULUSLARARASI ĐKTĐSAT harcamalarının artmasına neden olurken diğer yandan da ihraç malların yabancı ülkelerin paraları cinsinden fiyatlarını artırarak ihracat gelirlerinin azalmasına neden olmaktadır. Böylece revalüasyon, net ihracatın azalmasına ve olası dış ticaret fazlasının erimesine yardımcı olmaktadır. Ödemeler bilançosundaki cari dengenin fiyat değişmeleriyle sağlanması, diğer bir ifadeyle devalüasyon ve revalüasyonun denkliği sağlayıcı etkiler yaratabilmesi, daha önce açıklanan Marshall-Lerner Şartının sağlanıp sağlanmadığına bağlıdır. Ancak devalüasyon ve revalüasyonun dış ticaret ya da cari işlemler dengesi üzerindeki etkisinin zamana bağlı olarak değiştiği gözlenmiştir. Dış ticaret açığının ya da cari işlemler açığının kapanması amacıyla yapılan bir devalüasyonun başlangıçta açığın daha fazla büyümesine; belirli bir süre sonunda ise küçülmesine ve yok olmasına neden olacağı öngörüsü; J-eğrisi hipotezi olarak adlandırılmaktadır. Söz konusu hipotez, analitik olarak şu şekilde ifade edilebilir: Dış Ticaret Dengesi Zaman 0 J Eğrisi J-eğrisi hipotezi; yerli tüketicilerin yerli malları ithal mallara ikame etmesi, aynı şekilde yurt dışı tüketicilerin de ithal malları kendi yerli mallarına ikame edebilmeleri için belirli bir zaman geçmesi gerektiğine dayanmaktadır. Gerekli olan bu zaman süresi geçene değin, söz konusu açık bir süre daha büyümektedir. 11.4. Massetme (emme kapasitesi) Yaklaşımı Alexander tarafından önerilmiştir. Y–A=X–M A=C+I+G Tüketimin üretimden büyük olması (A>Y) dış ticaret açığına bağlıdır. Devalüasyonun dış ticaret dengesini iyileştirmesi üretimle harcamalar arasındaki farkın nasıl değişeceğine bağlıdır. Eğer devalüasyon sonucu ortaya çıkan üretim artışı, tüketim artışından fazla ise dış denge iyileşir. Bu durum, ekonomi eksik istihdam da ise geçerlidir. Çünkü devalüasyon sonrası atıl kaynaklar harekete geçerek üretimi artırır. Tasarruf eğilimi nedeniyle üretim artışı tüketim artışından büyüktür. Ancak devalüasyon döneminde ekonomi tam istihdamda ise devalüasyon açığı daha da büyütür. Dr. Abdurrahman KORKMAZ 27 ULUSLARARASI ĐKTĐSAT • Harberger-Laursen-Metzler Etkisi: Devalüasyon nedeniyle ithal malların yurtiçi fiyatları yükselecektir. Bu da reel gelirin azalması demektir. Reel gelir azaldığında ise Keynesyen psikoloji yasası gereğince ortalama tüketimin artması doalyısıyla tasarrufların azalmasına neden olur. Tasarruflardaki azalış ise dış dengeyi bozar: S + T + M = I + G + TR + X (S – I) + (T – G – TR) = (X – M) 12. Uluslararası Anlaşmalar ve Ekonomik Kuruluşlar a. GATT (Tarifeler ve Ticaret Genel Anlaşması) 1947 yılında dünyada dış ticareti serbestleştirmek amacıyla 24 ülke tarafından imzalanmıştır. Dört temel engel göz önüne alınmıştır: - Miktar Kısıtlamaları Gönüllü İhracat Kısıtlamaları Tarife Benzerleri Gözetleme ve İzleme Önlemleri 28 Bu engelleri ortadan kaldırmak için dört temel önlem geliştirilmiştir: • En çok kayırılan ülke kuralı: Ülkelerden birine karşı, tarifelerinde indirim yapan bir ülke; bu indirimi tüm GATT üyelerine yapmış sayılır. - Kayıtlı EÇKÜK: EÇKÜK’dan yararlanacak olan üçüncü ülke de benzer bir kolaylık sağlayacak - Kayıtsız EÇKÜK: Benzer kolaylığa gerek yok • Tarifeler Yoluyla Koruma: Koruma yapılacaksa, bu vergilerle yapılmalı • Ulusal İşlem İlkesi: İthal mallarla yerli mallar arasında ekonomik işlemler açısından farklılık olmamalı (ithal mallara farklı prosedür uygulanmamalı) • Gümrük Vergilerinin İndirilmesi: Serbest dış ticaret yolunda evrim b. Dünya Ticaret Örgütü (WTÖ) 1995 yılında kurulmuştur ve GATT’ın gözetimini yapar. Amacı dünya ticaretine yön veren istikrarlı ve sürdürlebilir biçimde artırmaktır. Dr. Abdurrahman KORKMAZ ULUSLARARASI ĐKTĐSAT c. Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) 1964 yılında Birleşmiş Milletler tarafından düzenlenen bir konferansta, GATT anlaşmasının az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler üzerindeki olumsuzlukları nedeniyle bu ülkelerin örgütlenmesi ile ortaya çıkmıştır. d. IMF ve Dünya Bankası IMF, uluslar arası parasal ilişkiler üzerinde çalışırken; Dünya Bankası alt yapı projelerine finansman sağlamak üzerine çalışır. 29 Dr. Abdurrahman KORKMAZ ULUSLARARASI ĐKTĐSAT KMS 2001 KPSS 2003 KPSS 2002 30 KPSS 2005 Dr. Abdurrahman KORKMAZ ULUSLARARASI ĐKTĐSAT KPSS 2006 KPSS 2008 31 KPSS 2007 KPSS 2009 Dr. Abdurrahman KORKMAZ ULUSLARARASI ĐKTĐSAT KPSS 2011 KPSS 2010 32 Dr. Abdurrahman KORKMAZ