VÜCUT SIVILARI 1- Beyin omurilik sıvısı ( B.O.S ) ( C.O.S ) 2- Seroz sıvılar a- Transüda b- Eksüda 3- Sinovgal sıvılar 4- Ter 5- Amniyon sıvısı perikard plevra periton TRANSÜDA ve EKSÜDA Vücudun seröz boşluklarından toplanan sıvıları transüda ve eksüda olmak üzere ikiye ayırırız. Transüdanın yapısı eksüdaya nazaran farklıdır. Özgül ağırlık ve Rivalta deneyi en önemli ayırt edici bulgulardır. Bununla beraber iki sıvıyı her zaman ayırt etmek olanağı yoktur. Uzun zaman devam eden staz, serozalarda sekonder değişiklikler yaparak, transüdanın birçok eksüda özelliklerine sahip olmasına neden olur. Ponksiyon sıvılarının kimyasal incelenmesi Rivalta deneyi Ayıraç %10 glasiyal asetik asit Yapılışı: Su ile doldurulmuş deney tüpüne 2 damla %10 glasiyal asetik asit ilave edilir; karıştırılır. Bu karışıma bir damla ponksiyon sıvısı (süpernatant) damlatılır. Sigara dumanı görünümündeki bulanıklık pozitif reaksiyon olarak değerlendirilir. Ve bu test, eksüda’da globüline benzer cisimlerin varlığını gösterir. TRANSÜDA Bulunduğu yerler: Plevra transüdası. Kalp yetmezliği, böbrek hastalıkları, damar hastalıkları ve tümörleri transüda meydana getirir. Periton transüdası. Karaciğer sirozu, karaciğer sifilisi, portal staz, sağ kalp yetersizliği ve böbrek hastalıkları gibi durumlarda meydana gelir. Özgül ağırlık.1015’in altında Rivalta deneyi. Negatif Protein miktarı. Plevra transüdasında %2.5 g altında, peritoneal transüda %1.5–2 g arasındadır. EKSÜDA Seröz,hemorajik, cerahatlı ikterik ve şilöz eksüdalar vardır. Seröz eksüda Bulunduğu yerler: Seröz plevra eksüdası. Plevra ve akciğerin iltihabi hastalıkları (tüberküloz), akut mafsal romatizması, akciğer infarktüsü ve tümörleri eksüda oluşturur. Seröz periton eksüdası. Karın boşluğunun iltihapları (tüberküloz) ve tümörleri tarafından oluşturur. Özgül ağırlık.1018 üzerindedir. Rivalta deneyi. Pozitif. Protein miktarı, %2,5 g üzerindedir. Makroskopik inceleme. Berrak- sarıdan, bulanık- sarıya değişen renkte gözükür. Bekletildiğinde bazen fibrin ağı ve uzun fibrin lifleri oluşur. Hemorajik eksüda Bulunduğu yerler. Toraks ve abdomenin habis tümör ve yaralanmalarında, hemorajik diyatezde, hemotoselde bulunur. Özgül ağırlık. 1020’nin üzerindedir. Rivalta deneyi. Pozitif. Protein miktarı. % 5g veya daha yüksek değerler saptanır. Makroskopik inceleme. Kan kırmızısından kahverengi- kırmızıya kadar değişen bir renk gösterir. Fibrin ağı oluşturur. Şiddetli hemorajik ponksiyon sıvılarında, saf kanın veya ponksiyon esnasında kan ile karışmış bir eksüdanın bulunup bulunmadığı soru konusu olur. Bu hallerde ponksiyon sıvısının hemokrit değeri veya hemoglobin tayini aydınlatıcı bilgi verebilir. Cerahatli eksüda Bulunduğu yerler. Cerahatli plevra eksüdası (ampiyem). Pnömoniyi takiben, tüberküloz ve travma ile ilgili olarak cerahatlenme, nadiren sübfrenik abse ve aktinomikozda ampiyem olur. Cerahatli periton eksüdası. Enfeksiyon, mide ve barsak infarktüsü veya perforasyonundan ; uterus ve operasyon yarasından ileri gelir. Özgül ağırlık. 1020’nin üzerindedir. Rivalta deneyi. Pozitif. Protein miktarı. %5 g kadardır. Makroskopik inceleme. Cerahatten ibarettir. Fibrin ağı yoktur. Fibrin lökositlerin enzimleri tarafından yıkılmıştır. İkterik eksüda Bulunduğu yerler İkterikplevra eksüdası. Akciğer kangreni ve parçalanmış özofagus karsinomunda rastlanır. İkterik periton eksüdaları. Mide ve barsak delinmelerinde, karın tümörlerinde görülür. Özgül ağırlık. 1018’in üzerindedir. Rivalta deneyi. Pozitif. Protein miktarı. %5 g kadardır. Makroskopik incelenmesi. Bulanık, kokulu, sık olarak kahverengi, akıcı, bazı kere oluşturan, fibrin pıhtısı bulunan bir eksüdadır. Şilo eksüda Şiloeksüdanın bulunduğu yerler. Duktus torasikus yırtılması veya (tümör, lenf paketleri veya parazitler ile) duktus torasiklusun tazyiki şilo eksüda oluşturur. Özgül ağırlık. 1018’in üzerindedir. Rivalta deneyi. Hafif pozitif. Protein miktarı. %2,5 g üzerindedir. Makroskopik inceleme. Süt gibi; aşikâr kaymak oluşur. Psödoşilo Psödolişi veya şiloform eksüdasının bulunduğu yerler. Uzun devam eden eksüdalarda hücrelerin parçalanmasıyla, özellikle tüberküloz ve tümörden hâsıl olan eksüdalarda görülür. Rivalta deneyi. Pozitif. Protein miktarı. %2,5 g üzerindedir. Makroskopik inceleme. Süt gibi; aşikâr kaymak oluşmaz. PERİTONEAL SIVI Karaciğer sirozu, nefroz, tüberküloz peritonit, primer ve metastatik periton tümörlerinde ve konjestif kalp yetmezliği veya konstriktif perikarditte sık olarak karında asit oluşur. Asit sıvısı karnın gerilmesine ve diyaframın yükselmesi sonucu dispne ve sindirim sistemi şikâyetlerine yol açar. Sıvının boşaltılması hastayı bu fena durumdan kurtarır, iştah açılır, iyilik hissi geri gelir. Sitorik asitin boşaltılması hastayı bu gibi sıkıntılardan kurtarırsa da protein kaybolduğundan hipoalbüminemi daha da ağırlaşır. Konjestif kalp yetmezliğinde abdominal parasenteze nadiren başvurulur; yatak istirahatı, dijital, diüretik ve tuzsuz rejim genellikle yeterli diürez sağlar. Periton sıvısının incelenmesi. Asitte, sitolojik kimyasal ve bakteriyolojik incelemelerin yapılması ayırıcı tanıya yardımcı olur. Siroz, nefroz ve kalp yetmezliğinde özgül ağırlık 1015’den az; protein %2,5 g. ve lökosit sayısı 5.000 den fazla değildir. Sıvı kolaylıkla pıhtılaşmaz. Tüberküloz peritonit veya tümör metaztazlarında genellikle özgül ağırlık 1018 üzerinde, protein miktarı %2,5 g. fazla ve mm3 de 5.000 den çok hücre bulunan bir asit oluşur. Eğer protein kapsamı fazla ise, sıvı kendiliğinden pıhtılaşır. Fazla sayıda eritrosit (mm2 de 50.000 den fazla) metastaz şüphe ettirir. Tüberküloz peritonitte basil, metastazdan ileri gelen asitte ise habis hücreler saptanabilir. Pratikte ekseriya hepatik siroz ile peritoneal karsinomatoz arasında ayırıcı tanı yapmak güçtür. PLEVRA SIVISI Plevra sıvısının incelenmesi. Plevra sıvısı ya transüda veya eksüda karakterinde olur.Transüda kalp yetmezliğinde, nefritte, seyrek olarak ağır anemilerde, ,azigos vene basınç yapan, böylece plevradan ve göğüs duvarından venöz dönüşü önliyen intratorasik tümörlerde görülür. Eksüda akciğer enfarktüsü veya enfeksiyonu sonucu olabilir; fakat sıvının kendisi mikroorganizma içermez. Sıvı proteinden zengindir (%2,5g- dan fazla); özgül ağırlık 1018 ‘in üzerinde ve durmakla pıhtılaşır. Hücre sayısı artmıştır. Lenfositler genellikle tüberkülozda; polimorf nüveli lökositler piyojenik enfeksiyonlarda hâkim durumdadır. Eksüda, akciğer tüberkülozu, pnömoni, bronş kanserleri, broşektazı, akciğer absesi, göğüs cidarının mediastinımun ve sübfrenik organların enfeksiyonlarında sekonder olarak oluşabilir. Hemorajik plevra sıvısı; eritrosit adedi mm3 de 10.000 den fazladır. Genellikle bronş kanserleri için patognomoniktir. Fakat akciğer enfarktüsünde, akciğer tüberkülozunda ve çok nadir olarak hemorajik diyatezlerde de görülür. Ponksiyon esnasında göğüs damarlarının veya akciğer travması sonucu, aspire edilen sıvı kanlı olabilir. Ponksiyon işleminin sonunda alınan sıvıda eritrosit adedi ilk elde edilen sıvıdaki eritrosit sayısından az ise travma söz konusudur. Cerahatli plevra sıvısı; cerahatli eksüdanın özellikleri çok aşikârdır. Ampiyemde cerrahi drenajdan evvel, birkaç gün aspirasyon yapılmalı ve her örnekte saptanan bulgular kaydedilmelidir. Gittikçe artan özgül ağırlık adhezyona delildir. SİNOVYAL SIVI Sağlam kişilerin diz eklemlerinden sıvı almak çok güçtür; ancak 0,2- 0,4 ml kadar sıvı elde edilebilir. Normal sıvı, plazma transüdası, sinovyal müsin ve birkaç hücreden ibarettir. Açık sarı ve fazla visközdür. Total protein ( albümin ve globülin) %1g kadardır. Glikoz miktarı kan şekeri ile aynı düzeydedir. Yemekten sonra artar. Normal sıvının her mm3 de 200 den az hücre bulunur. Hücrelerin genelinde monosit ve sinovyal hücreler oluşturur. LİKOR SEREBROSPİNAL Lumbal ponksiyon için kontrendikasyon Tanı ve tedavi amacı ile yapılan lumbal ponksiyon aşağıdaki durumlarda tehlikeli olabilmektedir. 1- Lumbal ponksiyon yapılacak alanın infekte olması. 2- Serebello –pons veya üçüncü ventrikül alanında beyin tümörü varsa, çok az bir sıvı alınmalıdır. Çünkü beyin tümörünün foramen magnuma girme olasılığı vardır ve bu tehlikeli bir duruma neden olabilir. 3- Taze bir hemoraji varsa kanam tekrarlayabilir. 4- Beyin absesinin yayılamsına neden olabilir. 5- Septisemi ve akut ekzantemli hastalıklarda ancak mutlak gerek olduğunda yapılmalıdır. 6- Konvülsiyon esnasında ponksiyon yapılmamalı. 7- Kalp ve arter hastalıklarında hastalık ilerlemişse ponksiyondan vaz geçilmelidir. Likorun makroskopik incelenmesi Saydamlık, Normal likor su berraklığında renksiz bir sıvıdır. Patolojik hallerde bu özelliklerini bazen koruyabilir. Merkezi sinir sisteminin sifilitik hastalıklarında, menenjizm, hidrosefalus, üremi, tüberküloz, menenjit ve polomiyelitte olduğu gibi. Renk. Likor renksizdir. Ventriküler veya subaraknoidal hemorajiden sonra veya ponksiyon esnasında intratekal venlerin travmaya uğraması sonucu serebrospinal sıvıda kan bulunur ve spinal sıvı kırmızı veya kırmızı- kahve renge (eritrokromi) boyanabilir. Ventriküler veya subaraknoid kanamalarda kan, serebro –sponal sıvı ile iyice karıştığından toplanan örneklerin başlangıç ve sonunda renk aynı tondadır. Kanam intratekal venlerden olmuş ise, ilk alınan örneğinde diğerlerinden daha fazla kan bulunur. Böyle vakalarda, santrifüjle ayrılan üst tabaka daima berraktır. Buna karşın ponksiyondan evvel likorda kan varsa, santrifüjden sonra üst kısım renklidir. Kırmızı veya kırmızı- kahverengi renk, taze kanamaya işaret eder. Sarı veya sarı-kırmızı renk, kanamadan sonra en az 4 saat geçtiğini gösterir. Bu renk 4 ila 7 saat sonra maksimuma erişir. 20 gün sonra tamamen kaybolur. Subaraknoid kanama genellikle intrakraniyal anevrizmadan oluşur. Serebral hemoraji ventriküler sisteme veya subaraknoid aralık içine açılmışsa likor yine renkli görülür. 1mm3likorda 33’den az eritrosit varsa likor berrak kalır. Ksantokrami. Serebro-spinal sıvının sarıya boyanmasına denir. Kanamadan başka durumlarda daserebro- spinal sıvı sarı renkli olabilir. Ksantokromide sarı rengin dört pigmentten ileri gelebileceği saptanmıştır. Oksihemoglobin , bilirubin, nötral methemoglobin veya alkalik methemoglobin. Bilirubinden ileri gelen sarı renk ışık etkisiyle kaybolur. Hb den ileri gelen ksantokramiyi bu yol ile ayırt edebilir. 1234- Spinal, subaraknoid veya ventriküler blok Subaraknoid ventiküler veya subdural hemoraji Sarılıklı karaciğer hastalıkları Patogenezi belli olmayan grup Bulanıklık. Serebro spinal sıvıda hücre artışı bulanıklığına neden olur. Pıhtılaşma. Normal serebro spinal sıvı pıhtılaşmaz Likorun mikroskopik incelenmesi Değerlendirilmesi Serebro-spinal sıvıda çok rastlanan hücreler lenfosit monosit ve polimorf nüveli lökositlerdir. Polimorf nüveli lökositler; özellikle menengokok, piyojen organizmalar, koli bakterileri, H. enfluenza’dan ileri gelen menenjit vakalarında, polimeyeletin akut devrinde, akut sifilitik menenjitlerde ve serebral absenin ventikülere açılmasında görülür. Lenfositler; Tüberküloz menenjitin son evresinde, polimiyelitte SPİNAL SIVININ KİMYASAL İNCELENMESİ Pandy reaksiyonu Ayıraçlar Pandy ayıracı.8-10 g fenol 100ml su içinde çalkanarak eritilir. Birkaç saat 370Cetüvde ve oda sıcaklığında bırakıldıktan sonra üst kısım alınarak kullanılır. Bu çözelti berrak olmalı ve koyu renkli şişelerde saklanmalıdır. Yapılışı İçinde yaklaşık 1ml Pandy ayıracı bulunan saat camı koyu renkli zemin üzerine konur. Bir damla spinal sıvı ilave edilir ve bulanıklığın olup olmadığı kontrol edilir. Hafif bulanıklığı normal spinal sıvıda verilebilir. Globülin artmışsa, aşikâr bulutlanma veya şiddetli bir bulanıklık görülür. Kanditatif protein tayini Yapılışı Kanlı veya bulanık olan spinal sıvılar öncelikle santrifüj edilir. Fizyolojik değerleri Tüm protein % mg Ventrikül Sisterna Lumbal 10-16 16-20 16-20 Değerlendirilmesi Artması 1Menejit. Süpüratif menenjitlerde globülin, albümin ve bazen az miktarda fibrinojen artışı ile beraber tüm protein artışı saptanır. Tüberküloz menenjit ve akut sifilitik menenjitte protein artışı hücre artışı ile beraberdir 2- Konvilsiyon Epilepsi esnasında veya kısa bir zaman sonra spinal sıvıda protein miktarı artar. Bu durumda özellikle albüminin artığı belirtilmektedir. 3- Beyin ve medulla spinalisin organik hastalıkları. Menenjlerde patolojik değişiklik yapan veya yapmadan seyreden birçok hastalıklarda spinal sıvıda protein artışı vardır. Sifilis. Paralizi, tabes, spinal sifiliste protein ve hücre artışı beraberdir. Epidemik ensefalitte protein çok yüksek bir düzeye erişir. Serebral hemoraji , tromboz ve embolide protein normal veya artmıştır.Beyin absesinde, menejit ile beraber olmayan beyin tümörlerinde protein artışı intrakraniyal basıncın artmasıyla beraber , hücre artışı ise çok az veya yoktur. Froin sendromunda ise intramedüler veya ekstradura kompresyon sonucu spinal sıvının lumbal sakta retansiyon nedeniyle protein konsantrasyonu artmaktadır. Bundan dolayı sisteral ponksiyonla alınan sıvıda protein konsantrasyonu %24-180 mg kadar olduğu halde, lumbal protein yoğunluğu 300 mg. varabilmektedir. İntrakniyal tümörlerde, özellikle akustika nöromunda protein artışı vardır. Ventriküllerin birinde protein konsantrasyonunun yüksek oluşu tümörün lokalizasyonunun tayinine yardım edebilir. Glikoz Fizyolojik değerleri Çocuk (10 yaş) Erişkinde %7-90 mg % 40-70 mg Hiperglikoraşi 1- Merkezi sinir sisteminin sifilitik hastalıkları. Serebrospinal damarları tutan ve menenjiyal belirtileri bulunmayan veya çok az olan bazı sifilis vakalarında, glikoz düzeyi % 70–110 mg arasında bulunur. 2- İntrakraniyal basınç artışı. Konvülsiv hastalıklar ve menenjit ile beraber olmayan beyin apselerinde spinal sıvıda glikoz 70- 110 mg kadardır Üremi ile beraber olan bazı menenjit vakalarında kan ve spinal sıvıda glikoz artar. 3- Fonksiyonel mental hastalıklar 4- Epidemik ansefalit 5- Diabetes mellitus Hipoglikoraşi 12345- Süpüratif menenjit Tüberküloz menejit. Glikoz %18-36 mg’a kadar düşer. Sifilitik menenjit Diffüz leptomenen jiyal tümör metastazları Hipoglisemi. Kan şekeri düzeyinin düşmesi sonucu spinal sıvıda da glikoz azalır. Klorür Fizyopatolojik değişimi Artması Plazma klorür konsantrasyonunun artması ile orantılı olarak spinal sıvıda klorürü yoğunluğu değişir Azalması Plazma klorür konsantrasyonunun azalmasına neden olan durumlar spinal sıvıda da klorürü azaltırlar. Piyojenik menenjitlerde klorürü düzeyi %650- 680 mg’a kadar değişebilir.lokal beyin apseleri, poliomiyelit, serebral tümör ve hemorajilerde klorürü düzeyinde bir değişiklik bulunmaz. Bu nedenle klorürü düzeyindeki bu düşüş, pleositoz bulunan vakaları menenjitlerden ayırır. Tüberküloz menenjitlerde, özellikle çocuklarda klorürü yoğunluğunun değişmediği erken devrede tanı güçtür. Ansefalit, poliomiyelit, selim lenfositik menenjit ve nörosifiliz, tüberküloz menenjit septomları gösterirse de, klorür normaldir.