DENİZEL FANEROGAMLAR GİRİŞ Tüm bitkilerin suya gereksinimi vardır, fakat bazıları sürekli ve belirgin bir şekilde suda yaşar ve bu yaşama uyum sağlamıştır.Su ortamına uyum sağlamış bitkilerin yaşamlarına bakıldığında bu bitkilerin belli bir kısmı suyun içerisinde,belli bir kısmının ise suyun dışında bulunduğu bazende periyodik olarak yüzeye yakın veya yüzeyin biraz altında yaşamlarını sürdürdükleri gözlenir. Su bitkileri, su bulunan çevrelerin doğal ve yararlı varlıklarından olup, besin ağının başlangıcındaki canlılarla diğer bitki ve hayvanlar arasında önemli bir bağ oluşturur. Bu bitkilerin su böcekleri, su memeli hayvanları, su kuşları ve balıklar için; korunma, beslenme ve üreme ortamı sağladıkları; suyun niteliklerini iyileştirdikleri; kıyıların ve su tabanının aşınmasını önledikleri bilinmektedir. Su bitkilerinin gelişebilmesi için, besin maddeleri ve güneş ışığına gereksinimleri vardır. Bu nedenle su içerisinde gelişebildikleri derinlik, güneş ışınlarının ulaşabildiği derinlikle; gelişme düzeyleri ise, özellikle azot ve fosfor olmak üzere, suda bulunan diğer besin maddeleriyle olur. İnsanların yaşamsal, tarımsal ve endüstriyel etkinlikleri sonucunda; tarımsal alanlardan gelen yüzeysel sular, fabrika atıkları; temizlik maddeleri; arıtma tesislerinden boşalan sular; kanalizasyonlar ve gübreler, su kaynaklarının besin maddelerince zenginleşmesine ve döküldükleri ortamlarda ( akarsu, dere, nehir, göl, deniz vs) aşırı derecede su bitkisinin çoğalmasına ve gelişmesine neden olmaktadır. Bunun sonucu olarak doğal çevre için temelde yararlı olan su bitkileri ileriki aşamada ( sulama, boşaltma, içme, kullanma ve endüstriyel amaçlı depolama ve su dağıtım tesislerinin kapasitelerini düşürerek; kanallardaki su akışını sınırlayıp, taşmalara yol açarak; su hızını azaltıp askıdaki katı maddelerin çökmesine neden olarak; hastalık etmeni taşıyıcı zararlı böcekler için, korunma ve üreme yerleri sağlayarak; parçalanma ve ayrışma sonucunda balık ölümleri ve koku sorunları yaratarak) zararlı bitkiler olarak karşımıza çıkabilirler. Yurdumuz, yeryüzünün bitkiler açısından en zengin olan bölgelerinden biridir. Bu zenginliğin çok sayıdaki nedenlerinden biri de, çok farklı ekolojik ortamların yaşam yerlerinin bulunmasıdır. Phanerogamae’nın Yunanca’daki açılımının karşılığı olarak ; Phaneros= Açık, belli, görülebilen, Gamos= Evlilik olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca Çiçekli Bitkiler olarak bilinen ; Anthophyta= Anthos : Çiçek, Phyta= Bitki Tohumlu bitkiler = Spermatophyta = Sperma : Tohum, Phyta: Bitki olarak bilinmektedir. Yumurta nukleusu (n) + sperma nukleusu (n)-------- Zigot (2n) -------- Embriyo Embriyo kesesi sekonder nukleusu (2n) + Sperma nukleusu (n) --------- Endosperma (3n) Zigot ve endospermanın oluşumuna “ Çifte Döllenme “ adı verilir. Bu durum Angiospermlere (Kapalı Tohumlulara) özgüdür. İntegümentler testa (tohum kabuğu) ‘ya dönüşür. Dinlenme halindeki; Embriyo + Endosperma + Testa’dan oluşan üreme ve yayılma organına “Tohum” adı verilir. Bitkiler aleminde; Thallophyta’nın çoğu, Bryophyta’nın protonema (spordan gelişen ipliksi yapı) evresi--------- tamamen suda yaşar. Mantar sporları, Bryophyta’nın gametofit ( yapraklı yapısı ) Pteridophyta’nın protal (haploid gametofit) evresi -------------------- nemli ortamlarda yaşar. Tohumlu bitkilerin çoğu (ağaçlar, otsu bitkiler) kara ortamında yaşarlar. Bu dersimizde bitkiler aleminin sekonder olarak su hayatına uymuş ve tüm yaşamlarını su içinde geçiren bitkileri incelemeye ve anlatmaya çalışacağız. CANLILARIN SUYA OLAN GEREKSİNİMLERİNE GÖRE SINIFLANDIRILMASI Canlı varlıklar suya olan gereksinimlerine göre çeşitli ekolojik guruplarda incelenebilirler. Bunlar Akuatik, hidrofil, mezofil ve kserofil formlardır. Akuatik (Hidrofil veya Higrobi) Organizmalar ; Ancak çok rutubetli karasal ortamlarda yaşayabilen hayvanlardır. Bitkiler için higrofit deyimi kullanılmaktadır. Mesofil (Mezobi) Organizmalar ; Suya veya atmosferik neme olan gereksinimleri nispeten azalmış organizmalardır. Mevsim nemlilik değişimlerine dayanabilirler. Bu guruba dahil bitkilere Mezofit adı verilir. Kserofil (Kserobi) Organizmalar; Kurak ortamlarda yaşayabilen canlılar olup, çöllerde ve sahil kumsalında olan organizmalar bu guruba girerler. Bitkilerden özellikle Cactaceae (Kaktüsler) ve Lichenes (Likenler) bu guruba dahil olup, Kserofit olarak tanımlanır. H i d r o f i t (Su bitkileri) deyimi ilk kez 1922 yılında SCHOUW tarafından kullanılmıştır. Schouw hidrofitleri 2 guruba ayırmıştır. 1- Primer su bitkileri ; Yaşama ortamı su olan bitkiler olup bunların büyük kısmını Thallophyt (Alg) ‘ler oluşturur. 2- Sekonder su bitkileri; Primer su bitkileri dışında kalan, kara hayatından su ortamına uyum sağlayan Kormofita (Cormophyta = iletim demetleri, kök, gövde, yaprak farklılaşması bulunan) gurubu bitkilerdir. Bu bitkiler yaşadıkları ortamın ekolojik özelliklerine, yapraklarının suyun altında veya üstünde oluşlarına göre guruplara ayrılır. 1- Bitkinin bir kısmı su altında diğer kısmı su üstünde yaşayan ( Emers) bitkiler: Su kenarında dalga hareketleri ile ıslanan littoralin üst bölgelerinden (Eulittoral) veya veya kenarındaki sığ sularda kökleriyle toprağa bağlı bitkiler Scirpus (Sazotu), Carex (Ayakotu) Juncus (Hasırotu) Typha (Hasır kamışı) vs. Emers bitkilerin gövde ve yapraklarının bir kısmı suyun dışında gelişir. Bazende su çizgisinin başladığı bölgeden itibaren biraz daha ileride, devamlı suyun bulunduğu kısımlarda yani sublittoralde; Ranunculus ( Düğün Çiçeği ), Sagittaria ( Su oku), Alisma (Su sinirliotu), Butomus ( Hasır sazı) gibi bitki cinslerine rastlanır. 2 Şekil 1. Su bitkilerinin bölgelere göre dağılımı Bu bitkilerin kök, gövde ve yapraklarının bir kısmı su altında, yapraklarının bir kısmı ile çiçekleri su üstünde yer alır. Su üstünde veya su içerisinde bulunuşlarına göre yapraklar değişik şekillerde olabilir ( Heterofili; Ranunculus aquatilis= Su Düğün çiçeği). Juncus (Hasır otu) Carex arenaria (Ayakotu) Typha angustifolia (Dar yapraklı hasır sazı) Schoenoplectus (syn. Scirpus = Saz Otu) 3 Ranunculus aquatilis (Su Düğünçiçeği) Sagittaria sagittifolia (Suoku) Alisma plantago-aquatica (Su sinirotu), Butomus umbellatus (Su menekşesi) 2- Su altı (Submers) bitkileri : Su içinde kıyıdan biraz daha uzaklaşıldığında derinliğin artışı ile birlikte Potamogeton, Myriophyllum, Ceratophyllum, Elodea, Vallisneria gibi tatlı su bitkileri ile Zostera (Deniz çayırı) ve Posidonia(denizotu) gibi deniz bitkilerinin tamamen su altında yaşadıkları görülür. 4 Potamogeton nodosus Zostera marina (Deniz çayırı) Myriophyllum spicatum (Su otu) Ceratophyllum submersum ( Tilki kuyruğu) Posidonia oceanica (Erişte-Delile) Vallisneria spiralis 3- Yüzen yapraklı su bitkileri :Littoral bölgenin derinliklerine doğru ilerledikçe kıyıdan biraz daha uzakta, çamurlu zeminlere rizom ve kökleri ile tutunup su yüzeyinde yüzen nilüferler (Nymphaea) görülür. Tropik sularda bulunan ve yaprakları yaklaşık 1 m. çapında olan Victoria ve Euryale gibi büyük yapraklı nilüfer türleri yer alır. Bu tip su bitkileri de yüzen yapraklı bitkilere örnektir. 5 Victoria cruziana (Santa-Cruz Nilüferi) Euryale ferox (Dev Nilüfer) 4- Su üzerinde yüzen bitkiler : Azolla sp., Salvinia sp.,(Su eğreltisi), Eichhornia sp.,( Su sümbülü), Lemna sp. (Su mercimeği), Trapa natans (Su cevizi) gibi bitkilerde su yüzeyinde rüzgar ve dalga hareketleri neticesinde serbestçe sürüklenen ve toprakla ilişkisi olmayan yüzen su bitkileridir. Küçük ve az derin suların littoral bölgesindeki akuatik makrofitlerden (Makroalg, Bryophyta, Pteridophyta ve Angiospermae) oluşan bu vejetasyon kuşağının önemi büyüktür. Litoraldeki bitki zenginliği suyun verimliliğini ve su ekosistemini düzenler. Azolla (Su eğreltisi) Eichhornia crassipes (Su sümbülü) Salvinia (Su eğreltisi) Trapa natans (Su cevizi) 6 SULARIN KİMYASAL ÖZELLİKLERİ Su molekülü bipolar yapısından dolayı iyi bir çözücüdür. Bugün deniz suyunda 80’den fazla elementin çözünmüş halde bulunduğu saptanmıştır. Hidrosferi oluşturan sular içerdikleri çözünmüş madde miktarına göre Tatlısu, Acısu, Deniz suyu ve Çok tuzlu su olmak üzere dört gurupta toplanabilirler. Suların içerdiği tuz konsantrasyonu organizmaların dağılışında önemli bir etkiye sahiptir. Tatlısular: İçerdikleri tuz konsantrasyonu 0.5 gr/lt ‘den aşağı olan doğal sulardır.bunların içeriğinde bulunan en önemli iyonlar karbonatlardır; daha sonra sülfat ve klorürler gelir. Bunları Ca, Mg, Na ve K izler. Tatlısular CaCO3 içeriğine göre; Yumuşak su ,Orta su ve Sert su olmak üzere üç gurupta incelenirler.Yumuşak sular litrede 9 mg’dan az, Orta sular 9-15 mg arasında, Sert sular ise 25 mg’dan fazla CaCO3 içerirler. Sularda geçici ve devamlı olmak üzere iki tür sertlik ayırd edilir. Bunlardan geçici sertlik karbonat ve bikarbonattan kaynaklandığı için bu sular kaynatıldığında sertlikleri ortadan kaldırılır. Devamlı sertlik ise klörür ve sülfatın varlığından ileri gelir. Tatlısular hidrosferin içsular bölümünü oluştururlar. Bunlara akarsu, göl, gölet ve baraj suları dahildir. Deniz suyu ve Tuzluluk: Litrede 35 gr. Çözünmüş madde içeren sular deniz suyu olarak tanımlanır. Deniz suyunda yapılan incelemelerde 80’den fazla çözünmüş elemente rastlanmıştır. Ancak bunların sudaki konsantrasyonları düşük olup % 35 civarında olduğu saptanmıştır. Bununla beraber tuzluluktan sorumlu element sayısı 11 ( Sodyum, Potasyum, Kalsiyum, Stronsyum, Klor, Sülfat, Bikarbonat, Brom, Flor ve Boraks) adet olup, tuzluluğun % 99.7’lik bölümünü oluştururlar. Tuzluluk (Salinite)= 1 Kg deniz suyunda çözünmüş halde bulunan katı cisimlerin tümünün gram olarak miktarıdır. Tuzluluk doğrudan ölçülmeyip kloriniteden yararlanılarak saptanır. Klorinite : 1 Kg. deniz suyunun içerdiği halojenlerin gram olarak kütlesidir. Salinite = % O.S.= 0.030 + (1.8050) x Klörür bağıntısından saptanır. Suların tuzluluğu Knundsen, mohr ve Kondaktivite yöntemleriyle ölçülmektedir. Günümüzde kondaktivite yöntemine dayalı Salinometre adı verilen aletlerden yararlanılmaktadır. Denizlerin tuzluluk derecesi vertikal ve horizontal yönde değişmeler gösterir. Bu değişimler İsohalin (eşdeğer tuzluluğa sahip noktaların birleştirilmesinden elde edilen eğri) adı verilen eğrilerle gösterilmektedir. Bu eğriler mevsimsel veya bölgesel olarak hazırlanır. Denizlerdeki ekolojik araştırmalarda sıcaklık-tuzluluk grafiklerinden de yararlanılmaktadır. Klimatograflara analog olarak hazırlanan bu graflara T-S Diyagramı veya Hidroklimatoğraf adı verilir. Acı sular: Tuzluluk derecesi % 0.34 ‘ten aşağı olan sular Acısu veya Miksohalin su olarak tanımlanmaktadır. Bu tip sulara lagün veya nehir ağızlarında rastlandığı gibi Baltık denizi, Karadenizde de rastlanabilir. Acısular tuzluluk derecelerine göre kendi içlerinde 3 guruba ayrılırlar. Tuzluluğu % 0.05-0.5 arasında değişen acısulara Miksooligohalin; % 0.5-0.18 arasında değişen acısulara Miksomesohalin; % 0.18-0.34 arasında değişen acı sulara da Miksopolihalin sular adı verilir. Tuzluluk derecesi nehrin denize boşaldığı bölgeden yukarıya doğru düzenli olarak azalır. Ancak bu düzenlilik sabit olmayıp isohalinler med-cezir nedeni ile gün içerisinde birkaç kez yer değiştirebilirler. Bu nedenle acısular bir günlük periyotta miksooligohalinden miksomezohaline ve hatta miksopolihalin duruma dahi değişebilir. Miksohalin ortamların organizmaları euriyök olup, farklı iki ortamdan (Deniz-tatlısu) gelen ekolojik valansları geniş formlardır. Çok Tuzlu sular: Tuzluluk derecesi % 0.40 ‘tan yukarı olan sulardır. Bunlara hiperhalin sular da denir. Bu tip sular nadir olup, belli bölgelerde lokalize olmuşlardır. 7 ÇÖZÜNMÜŞ ORGANİK MADDELER Suda çözünmüş halde bulunan organik madde konsantrasyonunun organizmalar üzerinde önemli etkisi vardır. Örneğin organik madde yönünden zengin kirlenmiş sularda sadece birkaç yeşil alg türü yaşayabilir. ÇÖZÜNMÜŞ GAZLAR Sularda çözünmüş halde bulunan atmosferik gazların başlıca kaynağını su ve atmosfer arasındaki alış-veriş oluşturur.Yüzey tabakasında çözünen bu gazlar daha sonraki su hareketleri sırasındaki difüzyon ve adveksiyon (ısının yatay olarak bir bölgeden bir başka bölgeye taşınması)’la daha derin tabakalara geçerler. Ekolojik yönden etkin role sahip bu gazların başında oksijen, karbondioksit, hidrojen sülfür ve metan gelir. Denizlerde önemli çayırlar oluşturan denizel çiçekli bitkiler gece süresince oksijeni sıfıra düşürdüklerinden gündüzleri burada yaşayan hayvanların buraları terk ettikleri gözlenmiştir. Denizel çiçekli bitkilerden Zostera ve Cymodocea türlerinin hidrojen sülfür içeren ortamlarda rahatlıkla yaşadıkları saptanmıştır. Göllerin Morfolojisi : Göllerin kıyı bölgesi kendisine özgü sucul makrofitlerden oluşan bir vejetasyon kuşağı ile çevrilidir. Göllerin sığ kıyı kesimlerinde yer alan büyük boyutlu bu çiçekli bitkiler dip sedimanlarına rizom veya kökleri ile tutunmuşlardır. Bazı göllerde yüksek su bitkilerinden olan saz ve kamışlar bolca yayılış gösterirler. Bazı göllerde ise bu bitkiler çok az veya hiç yoktur. Mevsimlere bağlı olarak gölün su seviyesinin değişmesi kıyı kesimindeki su bitkilerinin azalmasına ve büyük bir kısmının kurumasına neden olur. Mevsimlere göre olan bu değişimler daha çok sığ veya yavaş derileşen göllerde görülür. Birden derinleşen göllerin morfolojik yapılarında önemli değişimler olmaz. Göllerde bulunan diğer bir tip su bitkisi ise çiçeksiz bitkiler gurubuna giren alglerdir. Gerçek anlamda kök gövde ve yaprak farklılaşması göstermeyen bu bitkilerin bazıları dip sedimanları üzerinde veya diğer bitki kuşağı üzerinde kaygan bir film tabakası oluştururlar. Diğer Alg gurubu ise, fitoplankton olarak adlandırılırlar ve suyun hareketi ile yer değiştirirler. Göllerde Zonasyon ( Bölgelere ayrılma) Göl çukurunun (yatağının) kıyıdan başlayarak derinleştiği göl tabanına bentik bölge (zemin bölgesi) göl çanağını dolduran açık su kütlesine de pelajik bölge adı verilir. Ayrıca göllerin çevresinde su kıyısı canlı topluluklarını bataklık çayır ve sazlıkları kapsayan zon da ıslak zon olarak adlandırılır. Bu zonda yıl içinde birbirini takip eden bitki kuşağı yer alır. Bu kuşağın son halkasını sazlıklar ve kargılar (Phragmites communis) oluşturur. Şekil 2. Gölde ve göl kenarında bitkilerin dağılımı 8 Geniş yapraklı kamışlar (Typha latifolia) özellikle ötrof iç sularda önemli bir kuşak yaparlar. Bu büyük boyutlu bitkiler iç suların giderek dolup kıyılarının sığlaşmasına neden olurlar. Sığ kıyılarda bazen aylarca zemin su dışında kalır. Su kuşağının yakınındaki bu ıslak zonda Cyperaceae familyası üyelerine özellikle de pek çok Carex türlerine rastlanır. Ayrıca Euphorbia ve Equisetum türleri de sıkça bulunur. Bu zonun ormanla veya kara ile birleştiği kesimi Söğütler ( Salix) karakterize ederler. Yine bu zonda çeşitli kavak ( Populus) türleri de bulunur. Alüvyonlu zonlarda su seviyesi ve alüvyon tabakasının kalınlığı bitki cinsini tayin etmektedir.Bu zonlarda Polygonum, Ranunculus, Scirpus, Juncus, Carex türleri ve Lamiaceae familyası üyelerine de sıkça rastlanır. Pragmites communis (Kamış-Saz kamışı) Polygonum amphibium (Su Çobandeğneği) Euphorbia cyparissias (Sütlegen) Equisetum telmateia (At Kuyruğu) GÖLDEKİ SU BİTKİLERİNİN DAĞILIMI Bentik zon (Zemin Bölgesi) : Bentik bölge derinliğine ve içerdiği bitki türlerine göre Supralittoral zon (Su dışında kalan göl sahili) Littoral zon (10 m. derinliğe kadar olan bitkili dipler), Sublittoral zon 10 m. derinlikten itibaren bitkilerin ortadan kalktığı bölgeye kadar olan dipler) ve Derin zon ( bitkilerden yoksun derin dipler) olmak üzere 4 bölümde incelenebilir. Gölün dibini oluşturan ve bentik bölgede yaşayan bitkisel ve hayvansal topluluklara Bentos adı verilir. Bentosu oluşturan organizmalar ekolojik özellikleri yönünden 4 gurupta incelenir. Rhizomenon (kökleri ve iletim demetleri olan sucul bitkiler) Biyotekton ( Taşların üzerini örten organizmalar) Perifiton ( sucul bitkiler üzerinde yaşayan diğer canlılar) Pisammon (kum ve çamur gibi yumuşak zeminlerde yaşayan organizmalar). 9 Supralittoral zon = Su dışında kalan bu bölge zaman zaman dalgalarla ıslatılır. Canlı yönünden fakir bir zondur. Littoral zon ( Kıyı bölgesi )= Bu zon zengin bir bitki örtüsü içerir. Bitkilerin dağılışı derinliğe göre farklılıklar gösterir. Diğer bir deyişle kıyıda su yüzüne çıkan bitkiler (Saz, Kamış vs.) daha sonra yaprağı su yüzeyinde yüzen bitkiler ( Nilüfer vb.) ve en son olarakta su altında kalan bitkiler ( Elodea, Chara vb.) yer alır. Gölün kıyı noktasından başlayarak çiçekli su bitkilerinin kaybolduğu noktaya kadar olan bölge aynı zamanda derinliğinin az oluşuyla da tanımlanır. Littoral zonda ışık aşağıya doğru kolaylıkla nüfuz eder, sıcaklık değişkendir. Şekil 3. Su bitkilerinin göllerdeki vertikal (dikey) dağılışları ( Smith 1986) Litoral bölgenin genişliği göllerin yapısına göre değişebilir. Genellikle sığ göl veya gölcüklerde bu bölge çok geniş olduğu halde derin ve verimsiz göllerde çok dardır. Gölün verimliliğinde litoral zonun geniş veya dar oluşu çok etkilidir. Bu bölge birçok göl balığının üreme ve beslenme yeri olması bakımından önemlidir. Organik maddenin bol olduğu bu bölgede bitki ve hayvan guruplarından çok sayıda organizma yaşar. Littoral zonda yaşayan canlılar, aşağıdaki ekolojik guruplarda incelenebilir. Taşların yüzeyini örten, Cladophora gibi organizmalar bu gurubu oluştururlar Perifiton= Aquatik bitkiler üzerinde yaşayan bazı Diatome ve Mollusca türlerinin oluşturduğu topluluklardır. Pisammon= Chironomid larvaları gibi kumlu zeminlerde sedimentler üzerinde yaşayan organizmalardır. Littoral zonda bulunan su bitkilerinin dağılımıda derinliğe göre farklılıklar gösterir. Littoral bölgenin kıyı çizgisinde yarısı su altında yarısı su üstünde yaşayan (Emers) bitkilerden Saz (Scirpus) Kamış (Typha) Hasırsazı (Juncus) gibi bitkiler bulunur. Daha sonra yüzücü yapraklı su bitkileri Nilüferler (Nymphea) ve su üzerinde yüzen bitkilerden Su mercimeği (Lemna) ile bir Su eğreltisi olan (Azolla) bulunduğu suyun yüzeyini kaplar. Bu bitkilerin ötesinde litoral zonun sonuna kadar devam eden ve göl tabanında tamamen su altında yaşayan bitkilerden Elodea, Ceratophyllum, Potamogeton vs. submers bitki türleri mevcuttur. 10 Nymhaea caerulea (Mavi nilüfer) Azolla filiculoides (Su eğreltisi) Potamogeton nodosus Lemna minör (Su mercimeği) Elodea canadensis (Su vebası) Ceratophyllum submersum (Dikensiz tilki kuyruğu) Talus ( Meyil Bölgesi) Litoral zonun alt kısmından başlayarak profundal zona kadar devam eden meyilli kısım Talus bölgesi olarak nitelendirilir. Bu bölgenin derinliği genellikle 10 m. yi aşmaz. Akarsularla göllere taşınan ve dalgaların aşındırdığı göl yamaçlarından kopan erozyon materyali ( çakıl, kum, kil) bitki ve hayvanların ölmüş, parçalanmış artıkları göllerin bu bölgesinde birikir. Profundal Zon ( Derin Bölge) Göllerin en dip bölgesidir. Işığın ulaşamadığı bu kısımda ölü bitki ve hayvan artıkları bulunur. Tabanda biriken bu organik maddelerin parçalanması esnasında oksijen tüketimi fazladır. Bu durum bazen dip balıkları için tehlikeli olabilir. Ancak çok derin göllerde bu zon vardır. 11 Şekil 4. Gölde bölgelere ayrılma Limnetik Zon (Pelajik Bölge) Göl çukurunu dolduran, bentiği örten tüm su kitlesini içine alır. Gölün genişliğine ve büyüklüğüne göre limnetik zon genişler veya daralabilir. Pelajik bölgenin üst kesimleri Trofofen (veya öfotik) alt kesimleri ise Trofolitik (veya Afotik) zon olarak adlandırılır. Planktonca zengin ilk zonda fotosentez olayı hakimdir. Bunun altında yer alan trofolitik zonda ise ayrışma (dekompozisyon) olayı görülür. Fotosentez ile üretilen oksijenin solunum olayı ile tüketilene eşitlendiği su kesimi seviyesine Kompenzasyon derinliği adı verilir. Bu derinlik genel olarak su yüzeyine düşen ışığın % 1 ‘inin ulaştığı derinliğe denk gelmektedir. Limnetik zonda aşağıda belirtilen canlı toplulukları barınır. Nekton= Aktif olarak yer değiştirebilen, yüzen hayvanlardır. ( Balık, Cephalopoda ve Decapoda üyeleri vb.) Nöston = Suyun havayla temas ettiği su filminin yüzeyindeki organizmalardır.Bazı göllerde belirli periyodlarda özel şartların oluşmasıyla (sıcaklık ve besin tuzlarının aşırı artışında) gölün yüzeyini kaplayan organizmalar nöston’a örnek teşkil edebilirler. Suçiçeği oluşumu (Fleur d’eau) diye tanımlanan bu biyolojik olaya genellikle Cyanophyceaea gurubunda gaz vakuolleri olan organizmalar ( Microcystis, Anabaena, Aphanizomenon türleri) sebep olur. Bu algler aşırı çoğalıp kalın, renkli bir örtü şeklinde su yüzeyini kaplar. Suyun yüzeyinde yaşamlarını devam ettiren organizmalara diğer örnekte Chrysophyceae’den Ochromonas vischeri( Bourrely 1974), veya Chroococcaceae’den Nautococcus algleridir. Bu organizmalar su yüzeyine tıpkı metal bir levha üzerinde duran bir civa damlası şeklinde diskleriyle yapışarak yüzer halde kalırlar. Seston= Su içinde yüzen partiküllerin tümüdür. A)- Plankton, B)- Tripton olmak üzere iki kısma ayrılır. Plankton = Pelajik bölgede pasif olarak yer değiştirerek yaşamını sürdüren organizmalardır.Tripton = Organik orijinli atıklardır. Bitkiler suya bağlı olarak yaşadıkları ortama uygun ekolojik tipler meydana getirirler. Bu ekolojik tiplerde stomaların yapısıda bazı değişiklikler gösterir. Bitkilerin bir kısmında hiç stoma bulunmaz. Çoğunluk suda yaşayan ve epidermaları çok ince olan bu bitkilere Hidrofit bitkiler adı verilir. Örnek= Elodea (Su vebası), Egeria Nemli yerlerde yaşayan, epidermaları 12 ince çeperli ve büyük hücreli, stomaları dışarıya doğru çıkıntılar oluşturan ve vücutlarındaki fazla suyu dışarı vermek için mücadele eden bitkilere Higrofit Bitkiler denir. Örnek= Juncus (Kofalık), Cucurbita pepo (Sakız kabağı). Kısmen kurak kısmende nemli bölgelerde yetişen bitkilere Mezofit bitkiler adı verilir. Örnek= Bellis perennis (Koyun gözü) Bu bitkilerin stomalarında herhangi bir değişiklik görülmez stomalar epiderma ile aynı hizadadırlar. Kurak yerlerde yaşayan bitkilere Kserofit Bitkiler adı verilir. Bu tip bitkiler bünyelerindeki suyu kaybetmemek, terlemeyi mümkün olduğu kadar azaltmak zorundadırlar. Dolayısıyla bunların stomaları çoğu kez epiderma hizasının altında kalan daha derince kısımlarda, çukurlarda bulunur. Bu tip stomaların ön kısımlarında bir dış solunum boşluğu meydana gelmiştir. Örnek = Laurus (Defne), Myrtus (Mersin), Ficus elastica (Lastik Ağacı) Microcystis sp. Aphanizomenon sp. Juncus effusus (Kofa) Anabaena sp. Ochromonas sp. Bellis perennis (Koyun gözü) 13 Laurus nobilis ( Defne Ağacı) Myrtus communis (Mersin Ağacı) CANLILARIN AKUATİK YAŞAMA UYUMU Kara ve su ortamının fiziko-kimyasal ve biyolojik özellikleri birbirinden çok farklı olmasına karşın doğal seleksiyon ile bu ortamlara uyum gösterebilen canlılar gelişerek topluluk oluştururlar. Örneğin suda çözünmüş oksijen yoğunluğu havaya oranla 30 defa daha düşüktür. Canlı solunumunda yeterli oksijeni alabilmek için solunum organlarının yüzeyini maksimum arttırır (nilüfer yaprakları, canlı solungaçları vs.) Kara bitkilerinde genellikle yaprak epidermasında yer alan stoma adı verilen açıklıklarla solunum yapılmakta ve bu açıklıklar terleme yoluylada su kaybını sağladıkları için yaprakların alt yüzeyinde bulunmaktadırlar. Bu bitkilerde ayrıca gaz alış-verişi yaprak yüzeyindeki koruyucu kütiküla tarafından da sınırlanmaktadır. Oysa su bitkilerinde epiderma yoluyla solunum ve gaz alış-verişi sağlanmakta, stomalara rastlanmamakta ve yüzeyde kütiküla bulunmamaktadır. Tamamen su içinde yaşayan bitkilerin bazılarında yaprak çok sayıda ince parçalara bölünmüştür. Örneğin; Ceratophyllum sp., Myriophyllum sp., Ranunculus sp. Diğer bazılarında ise yüzeyi çok büyük yüzücü yapraklar oluşturmuştur. Örneğin; Nymphae sp., Potamogeton sp. Bu son örneklerde stomalar yaprağın üst yüzeyinde yer alır ve cilalı bir kütiküla ile kaplıdır. Bu türlerde gövde ve yaprak sapları boşlukludur. Akuatik bitkilerde yüzmeyi arttırıcı değişimler görülür. Özellikle yüzey hacim ilişkisi önemlidir. Bu bitkilerde yoğunluk düşüktür. Hava dokuları yüzmeyi kolaylaştırır. Örneğin; Potamogeton natans, Lemna gibba gibi. Planktonik canlılarda kamçı, diken, çıkıntı, süs gibi yüzey arttırıcı yapılar canlının yüzmesine katkıda bulunur. Yağ gibi yoğunluk düşürücü yapılar da canlının yüzme kapasitesini arttırır. Yoğunluk ve yüzücülük su canlılarının önemli özelliğidir. Su canlılarının bir diğer özelliği de hidrodinamik oluşlarıyla heterofilidir. Çok çeşitli şartlarda gelişen su bitkileri ortamın özelliğine göre morfolojileri değişim ve uyum gösterir. Bitkinin bu özelliği heterofili olarak adlandırılır. Örneğin Sagittaria sagittifolia’da bitkinin su üstündeki yaprakları ok şeklinde olduğu halde su altı yaprakları şerit şeklinde ince ve uzundur. Ayrıca aynı bitkinin yüzücü yaprakları ise oval kalp şeklinde değişim göstermiştir. Şeritsi yapraklar su akıntılarına iyi dayanmakta, geniş kalpsi yapraklar ise bitkinin yüzmesini sağlamaktadır. Bir diğer su bitkisi olan Ranunculus aquatilis’te iki tip yaprak görülür. Yüzeydeki ( saniculifolius) yapraklar yuvarlak ve loblu olduğu halde su altı yaprakları çok sayıda bölünerek ipliksi görünüm almışlardır. Canlıların hayat devresinde üreme ve yayılma önemli yer tutar. Sucul ortamın bu olayda bazı dezavantajları olmakla birlikte avantajları daha fazladır. Planktonik canlıların üremesi genellikle hücre bölünmesi şeklinde gerçekleşir. Çiçekli su bitkilerinin üremesinde ise polenler çok önemlidir. Bu nedenle sucul bitkilerin çiçekleri su yüzeyinde olgunlaşır. 14 Şekil 5. Valisneria spiralis’in morfolojik yapısı Vallisneria spiralis adlı su bitkisinde tozlaşma (polinizasyon) olayı dahada gelişmiştir (LACROİX 1991). Dioik olan bu bitkide erkek çiçekler bir brakte içinde olgunlaştıktan sonra braktenin (kendisini saran örtü yaprağı) yırtılması ve dokularındaki hava boşlukları sayesinde su yüzeyine çıkarlar. Tomurcuk şeklindeki bu erkek çicekler güneşin etkisiyle açılırlar ve polenleri taşıyan stamenler ortaya çıkarlar. Ayrı bitkide olan dişi çiçek, genç safhasını spiral şeklindeki sapı ile su altında geçirir. Olgunlaştığında spiralin düzleşmesi sonucu dişi çiçek su yüzeyine çıkar. Rüzgar ve akıntılar ile polenler dişi çiçeğe ulaşır ve döllenme tamamlanır. Döllenmeyi ardışık dişi çiçek tekrar kapanır ve su içerisine gömülür. Meyva ve tohum oluşumu su içerisinde gerçekleşir. Sucul bitkilerde polenlerin meyva ve tohumların dağılımında rüzgar ve hayvanların yanı sıra su çok önemli yer tutmaktadır. Bu bitkilerde meyva ve tohumlar suda yüzebilecek şekilde değişime uğramışlardır. Örneğin nilüferde döllenmeden bir süre sonra tohumları taşıyan kapsül ( bileşik meyva) (dişi organ) düşerek su dibinde parçalanır. Dışarı çıkan tohumlar testalarındaki hava kabarcığı sayesinde su yüzeyine ulaşırlar. Burada çeşitli etkenlerin testayı parçalaması sonucu tohumlar tutundukları zemin üzerinde çimlenerek yeni bitkiyi oluştururlar. Eşeysel üremenin yanı sıra sucul bitkilerin büyük çoğunluğu vegetatif olarak çoğalırlar. Yeni filizler bir gövdeden veya toprak altındaki rizomdan tomurcuklanırlar. Bunun en tipik örneği Elodea canadensis adlı su bitkisinin vejetatif üremesinde görülmektedir. Sucul canlılarda kuraklığa karşı duyarlılık sistemleri gelişmiştir. Saz ve kargı (Phragmites communis) gibi su bitkilerinin toprak altındaki rizomları kurak periyodunda canlının yaşamını devam ettirmesini sağlar. Suların yükselmesi ile yeni sürgünler vererek populasyon tekrar canlanır. Çeşitli su hayvanları kist oluşturarak sedimanlar ve çamur içerisinde gizlenip yaşamsal faaliyetlerini azaltarak kurak periyodu geçirirler. DENİZLER VE ORGANİZMALARI Biosfer olarak adlandırılan canlılar dünyası yeryuvarı yüzeyini oluşturan karasal ve denizel ortamda geniş dağılım gösterdiği halde yeryuvarını saran atmosferde birkaç formla temsil edilmiştir. Atmosfer ve karasal ortamda yaşayan canlılar hava ile okyanus ve denizlerde yaşayan canlılar ise su ile sarılmış olduklarından yaşamlarında önemli farklılıklar meydana gelir. Bu nedenle karasal ve denizel ortam yaşam koşulları yönünden önemli farklılıklara sahiptirler. 15 Şekil 6. Biosferin Dünya yüzeyindeki dağılışı YAŞAM SAHASI OLARAK DENİZLER Canlılar dünyasının yaklaşık 2.000.000 civarındaki türünün büyük bir bölümünü (9/10) içeren karasal ortamın sadece yüzeyi ve 1 m. derinliğe kadar olan bölümü canlıların yerleşmesi için uygun olduğundan ortamdaki canlılar ancak 20 m. kalınlığa sahip bir tabakada yaşamlarını sürdürebilirler. Halbuki denizler canlı organizmalar için üç yönlü bir yaşam sahasını oluştururlar. Denizel canlıların bir bölümü suda asılı veya yüzer halde diğer bir bölümü ise dipte sabit veya gezer durumda yaşamlarını sürdürürler (Şekil 6). Bu nedenle dünyanın yüzeyinin % 70.8 bölümünü oluşturan ve ortalama 4000 m. derinliğe sahip okyanus ve denizler karasal ortama göre 300 defa daha geniş bir yaşam sahasına sahiptirler. Ancak denizel ortamdaki yaşam tüm derinliklerde homojen olarak dağılmamıştır. Yüzey tabakaları ve sahiller mevcut biotanın önemli bir bölümünü içerdikleri halde derin bölgeler oldukça fakir bir özellik gösterirler. Karasal ve denizel ortam yaşama olanakları yönünden karşılaştırıldıklarında denizel ortamın birçok yönü ile daha avantajlı olduğu görülür. Bu ortamın fiziko-kimyasal özellikleri karasal ortamınkine göre daha az ve daha değişkendir. Örnek olarak temparatürü ele alacak olursak; denizel ortamın yüzey sularında -2 ile 30 derece arasında değişirken, karasal ortamda çok daha geniş sınırlarda değişim gösterir. Diğer taraftan denizel ortam bitkisel organizmaların gelişimi için gerekli pek çok çözünmüş organik veya inorganik maddeleri içerdiği gibi yoğunluğu da protoplazma yoğunluğuna yakın 16 olduğundan içindeki canlılar fazla enerji sarf etmeden hareket edebilirler. Tohumlu bitkiler bölümü denizlerde sadece birkaç cinsle temsil edilmiş olmasına rağmen geniş çayırlıklar oluşturmaları yönünden önemli bir gurup özelliğini kazanır ve sahilden 50 m. derinliğe kadar yayılış gösterirler. DENİZEL ORTAMIN SINIFLANDIRILMASI Denizel ortam ekolojik yönden Bentik bölge ve Pelajik bölge olmak üzere iki bölüme ayrılır. Bunlardan bentik bölge sahil çizgisinden itibaren en derin yere kadar tüm dib bölgesinden, pelajik bölge ise bentiği de örten tüm su kütlesinden oluşmuştur. Denizlerin iki büyük sistemini oluşturan bu bölgeler de kendi içlerinde alt bölgelere ayrılırlar. PELAJİK BÖLGE ZONASYONU Pelajik bölge, bentik zonları örten tüm su kütlesini içine alır. Bu bölge dikey yöndeki ekolojik özelliklere göre ; Epipelajik, Mezopelajik, Batipelajik, Ağabeyssopelajik ve Hadopelajik zon’a ayrılır. Ayrıca ışığın ortamda dikey yöndeki dağılışına, aydınlanma durumuna ve oluşan döngülere göre pelajik bölgenin üst kesimleri Trofojen veya Öfotik alt kesimleri ise Trofolitik veya Afotik zon olarak adlandırılırlar. Planktonca zengin öfotik zonda fotosentez olayı görülür. Afotik zonda ise ayrışma (dekompozizyon) olayları baskındır. Genellikle afotik zon 500 m. derinlikten deniz dibine kadar olan bölgeyi kapsar, Bunların dışında pelajik bölgenin kıta sahanlığının üstünde kalan kısmı N e r i t i k , daha açığındaki kesimi ise O s e a n i k b ö l g e olarak adlandırılır. Epipelajik zon : Genellikle 0-50 m. ler arasındaki derinlikleri kapsarsa da bu derinlik sınırı bazı bölgelerde 199 m. bulabilir. Bu zon öfotik zon olarakta adlandırılır. Mezopelajik zon : 50 – 100 metreden 200 metreye kadar olan derinlikleri kapsayan zondur. İnfrapelajik zon: 200 ile 500 -600 m. derinliğe kadar olan bölgeleri kapsar. Batipelajik zon : 500 – 600 m. ile 2000 – 2500 m. derinliğe kadar olan bölgeyi kapsar. Abissopelajik zon : 2000 – 2500 m. derinlikten, 6000 – 7000 m. derinliğe kadar olan zondur. Hadopelajik zon : 6000 – 7000 m. derinlikten sonra gelen bölgeyi içerir. DENİZEL BİOTA Bugünkü bilgilere göre denizlerde 180.000 ile 200.000 civarında bitki ve hayvan türünün yaşadığı bilinmektedir. Birkaç türün dışında bitkisel formların tümü çiçeksiz bitkiler gurubuna dahildir. PELAJİK BÖLGENİN CANLI TOPLULUKLARI Pelajik bölgede yaşayan canlıların diple ilişkisi yoktur. Bunların tümüne Pelagos denir. Diple doğrudan ilişkisi olmaksızın sularda serbest olarak yaşayan bu organizmaları hareket yeteneklerine göre Nekton Plankton ve Nöston olmak üzere başlıca 3 guruba ayırmak mümkündür. Plankton : Pelajik bölgede pasif olarak yer değiştirebilen genelde mikroskobik olan ancak makroskobik formlarıda bulunan (örneğin= Sargassum, Medüz türleri) organizmalardır. Araştırıcılar planktonu biyolojik özelliklerine göre bitkisel (Fitoplankton) ve hayvansal (Zooplankton) olmak üzere 2 guruba ayırmışlardır Zooplankton içinde yer alan organizmaların bir kısmı tüm yaşam evreleri içinde planktonik yaşam sürerler. Bu nedenle H o l o p l a n k t o n’u oluştururlar. Bir kısmı ise yaşamının yalnızca bir kısmında planktoniktir ve M e r o p l a n k t o n olarak adlandırılırlar. Fitoplanktonun büyük bir bölümünü tek hücreli organizmalardan özellikle Diatom’lar , Dinoflagellat’lar, Phytofilagellat’lar, Coccolithophorid’ler, Xanthophyceae ve Myxophyceae’nin çeşitli cins ve türleri oluşturur. Bazı bölgelerde planktonik olan çok hücreli alglere (Sargassum türlerine)’de rastlanır. 17 Şekil 7.Bentos ve Pelagos Şekil 8. Pelagos ve Bentos canlıları 18 Guruplar Yaklaşık tür sayısı Deniz Tatlısu Kara ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------Schizophyta 3450 Schizomycetes 1450 ++ ++ ++ Cyanophyceae 2000 + +++ ++ ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------Phycophyta 32800 Euglenophyceae 1000 + ++++ Pyrrhophyceae 1000 +++++ + (Dinoflagellatae) Chrysophyceae Chrysomonodales Coccolithinae Silicoflagellianae 1000 ++++ ++ Diatomales 16000 +++ ++ + Xanthophyceae 500 + +++ ++ Chlorophyceae 8000 + +++ + Phaeophyceae 1500 +++++ (+) Rhodophyceae 3700 +++++ (+) ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------Mycophyta 32325 Myxomycetes 425 Phycomycetes 1400 + +++ ++ Ascomycetes 15500 (+) (+) ++++ Basidiomycetes 15000 ++++++ ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------Lichenes 16000 (+) (+) ++++ ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------Bryophyta 20000 Hepaticae 6000 Musci 14000 + +++++ ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------Pteridophyta 9771 Psilophytineae 5 ++++++ Lycopodinae 400 ++++++ Isoitinae 34 ++ ++++ Equisetinae Filicinae 9300 ++++++ ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------Spermatophyta 264000 Gymnospermae 600 ++++++ Angiospermae 250000 (+) + +++++ ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------Tablo 1. Bitkiler Alemindeki gurupların tür sayısı ile Kara, Deniz ve Tatlı sulardaki dağılışları DENİZ BİTKİLERİNİN BİYOLOJİK ŞEKİLLERİ Akuatik bitkiler daha önce belirtildiği gibi algler ve bazı çiçekli bitkiler (Fanerogam)’lerden oluşmuştur. Algler yaşam ortamları su ve nemli yerler olan tek veya çok hücreli olabilen, onlarca metrelik uzunluklara ulaşan ancak buna karşılık tallus yapısı gösteren organizasyonu 19 ve anatomisi bakımından basit kök, gövde ve yaprak farklılaşması göstermeyen bitkilerdir. Deniz çiçekli bitkileri gelişmiş organizasyona sahip olsalarda gerek anatomik, gerekse morfolojik açıdan akuatik yaşama uyum gösteren değişimlere uğramışlardır. Ortam şartları alglerin morfolojilerini ve biyolojilerini etkiler örneğin; çırpıntılı ortamlarda alglerin tutunmasını sağlayan kramponlar oluşur. Bitkilerin morfolojilerine göre yapılmış çeşitli sınıflandırmalar vardır. Ancak sadece bitki morfolojilerine bakılarak yapılan sınıflandırmalar eksik kalmaktadır. Örneğin RAUNKİER çiçekli bitkilerin kötü mevsimlere dayanıklılık şekillerine göre bir sınıflandırma önermiştir. Buna göre bitkilerin sınıflandırılması aşağıdaki şekildedir. Şekil 9. Bitkilerdeki yaşam formları : A-C= Fanerofitler, D-E= Kamefitler, F-I, M= Hemikriptofit, J-K= Geofit, L= Terofit, N= Helofit, O= Hidrofit (Dajoz 1985) 1-T e r o f i t = Bu guruptaki bitkiler baharda çıkarak çiçek, meyve ve tohumlar verirler. Kötü sezonu ise tohum şeklinde geçirirler. 2- G e o f i t = Bu tip bitkiler depo maddelerini rizomlarında veya yumrularında biriktirirler. Kötü sezonda toprak üstünde kalan kısımları dökülür. 3- H e m i k r i p t o f i t= uygun sezonda gelişir. kötü sezonda topraküstü kısımları dökülür, yalnızca rozet şekilli kısımları kalır. 4- K a m e f i t = Bitkinin topraküstü dayanıklı kısımları toprağa yapışık vaziyette yaşamlarını sürdürür. 5- Fanerofit= Topraküstü kısımları çalı, maki, ağaççık ve ağaç şeklindedir. Bazıları kışın yapraklarını döker. 6- Helofit: Alüvyonlu veya turbalık zeminlerde gelişmelerine bağımlı olarak yaşayan çeşitli canlı türleridir. Benzer bir sınıflandırma FELDMANN tarafından algler için yapılmıştır. Deniz bitkilerinde de tıpkı karasal bitkilerde olduğu gibi tek yıllık (annual) ve çok yıllık (perennial) yaşama sahip olabilirler. Her iki ana gurup içerisinde yaşam şekillerine göre çeşitli alt guruplar bulunmaktadır. BENTİK BÖLGENİN CANLI TOPLULUKLARI Bentik bölgede yaşayan fauna ve floranın oluşturduğu topluluğa genel olarak bentos adı verilir. Bentos’da Fitobentos (bitkilerin oluşturduğu bentos) ve Zoobentos ( Hayvanların 20 oluşturduğu bentos) olmak üzere 2 kısma ayrılır. Denizlerdeki fitobentosu dipte yaşayan çok hücreli algler ile bazı fanerogamlar ( Posidonia, Zostera, Cymodocea) türleri oluşturur FİTOBENTOS Göllerin litoral bölgesinde yaşayan algler, akuatik ortama uyum sağlamış bazı Bryophyta (Kara yosunu) ve Pteridophyta (Eğrelti) üyeleri ile Angiospermler (Kapalı tohumlu bitkiler)’den tohumlu su bitkileri fitobentosu oluştururlar. Şekil 10. Fitobentos örnekleri. a- Posidonia oceanica, b-Laminaria clustoni, c- Punctaria plantaginea d- Fucus vesiculosus e- Udotea petiolata f- Halimeda tuna g- Acetabularia meditteranea h- Codium bursa i- Cystoseira compressa k- Enteromorpha linza ı- Valonia macrophysa Spermatophyta gurubu yüksek bitkiler göl kıyısında veya içinde yaşayarak litoral bölgede bir vejetasyon kuşağı oluştururlar. Bu bitkilerin hepsi çiçekli bitkilerin Angiosperm olarak isimlendirilen kapalı tohumlular gurubundandır. Litoral bölgenin en önemli zenginliği olan yüksek bitkiler bentosu oluşturan diğer organizmalarla yakın ilişkili olup bilhassa gölcüklerde daha yoğun olarak görülür. Göller derinlik nedeni ile daha az yoğundur. Akuatik bitki örtüsü çok sayıda mikroskobik canlıyı üzerinde barındırır. Örneğin Diatome’ler, Protozoa, Rotifera (Lacinularia) sucul bitkilerin gövde ve yaprakları üzerinde tutunmuş olarak yaşarlar. Çok sayıda Cladocera (Graptoleberis, Paracantha, Chydorus vb.) ve Rotifera ( Philodonia, Rotaria vb.) cinsi ise bu bitkilerin yaprakları arasında yüzerler. Potamogeton, Ceratophyllum ve Nympheae’ların bulunduğu yerde bitki hayvan ilişkileri farklıdır. Örneğin Volga nehrinde Chironomides larvaları Potamogetonlar üzerinde m² de 43.000 tane oldukları halde Rosa ve Typha üzerinde 1500 tane bulunmuştur. Sucul bitkiler ve su içindeki taşlar ile diğer sert zeminler üzerinde yaşayan epifitik diatomeler, ipliksi algler ve kamçılılar bazı araştırıcılar tarafından Periphyton olarak da tanımlanmaktadırlar. Bu canlılar gıda oluşumunda önemli role sahiptirler. 21 BENTİK BÖLGENİN ZONLARI Sahil çizgisinden itibaren okyanusların en derin bölgesine kadar olan tüm dibi kapsayan sahaya Bentik Bölge denir. Bentik bölge önce Littoral (Fital) sistem ve Derin deniz (Afital ) sistemi olmak üzere iki bölüme ayrılır. Bentik bölgede yaşayan bitki ve hayvanların oluşturduğu topluluğa Bentos adı verilir. Bunlardan littoral sistem 4 zonla ; Supralittoral, Mediolittoral, İnfralittoral ve Sirkalittoral, Derin deniz sistemi ise 3 zonla ; Batial, Abissal ve Hadal zon olarak temsil edilmişlerdir. Şekil 11. Bentik ve Pelajik bölgenin Zonları (Peres 1976) Supralittoral zon: Su dışında kalan fakat deniz suyu hareketleriyle genellikle nemli kalan zondur. Mediolittoral zon: Periyodik olarak dalga ve med-cezir etkisiyle su altında kalan veya su dışına çıkan bölgedir. İnfralittoral zon : Devamlı olarak su altında kalan sınırdan başlar ve fotofil alglerin veya deniz fanerogamlarının ulaştığı deriliğe kadar devam eder. Bu derilik bölgeden bölgeye değişmekle beraber genel olarak 30 m. olarak saptanmıştır. Sirkalittoral zon : Deniz fanerogamları veya fitofil alglerin ortadan kalktığı derinlikten itibaren başlar ve zayıf ışığa toleranslı alglerin yayılış sınırına kadar devam eder. Genellikle bu zonun sınırı 200 m. yi bulur. Batial zon: Alglerin ortadan kalktığı derinlikten itibaren başlar ve takriben 3000 m. derinliğe kadar uzanır. Abissal zon : 3000 m. derinlikten itibaren başlar ve takriben6000 – 7000 m. derinliğe kadar olan zeminleri kapsayan zondur. Hadal zon : 6000–7000 m. derinlikten sonra gelen vadi ve çukurları içeren zondur. (Şekil 11.) BENTİK FORMLARIN ZONLARLARDAKİ DAĞILIŞI Bentik formlar çevresel faktörlerin etkisinde derinliğe bağlı olarak bazı yerleşme düzeni gösterirler. Bu yerleşme düzenine bağlı olarak ta bentik bölgenin Littoral ve Derin deniz sisteminde bazı biosönozları oluştururlar. Littoral sistemin canlılarını oluşturan littoral zon; Supralittoral, Mediolittoral, İnfralittoral ve Sirkalittoral zon olmak üzere 4 zondan meydana gelmiş olup deniz fanerogamları açısından en önemli zon infralittoral zon’dur. İnfralittoral zon : Bu zonun en önemli özelliği zengin bir alg veya deniz fanerogam çayırları ile örtülmüş olmasıdır. Katı substratumlarda birçok fasiesi içeren fotofil alg biosönozu bulunur ki bu biosönozda tüm alg ve hayvan guruplarına ait temsilcilere rastlanır. Hareketli substartumda ise çakıl biosönozu, kum biosönozu, Posidonia çayırlarının biosönozuna 22 rastlanır. Bu zonun çamurlu veya kumlu dibi çok zaman bu zonu karakterize eden Zostera, Cymodocea ve Posidonia oceanica gibi deniz fanerogamları ile örtülüdür. DENİZ BİTKİLERİNİN DAĞILIMINA ETKİ EDEN EKOLOJİK FAKTÖRLER Deniz bitkilerinin dağılımına etki eden faktörler 4 gurupta toplanmıştır. 1-) Fiziksel 2-) Dinamik 3-) Kimyasal 4-) Biotik faktörler FİZİKSEL FAKTÖRLER A-) SUSTRATUM= Deniz ekosisteminde organizmaların üzerinde yaşadığı ortam substratum olarak adlandırılır. Bu ortamın kimyasal yapısı özellikle deniz algleri için önemli değildir. Zira algler gelişimleri için üzerinde yaşadıkları ortamdan besleyici elementleri almazlar, subrtatum bitkiler için yalnızca tutunmak için gereklidir. O nedenle kimyasal yapısından çok fiziksel yapının bitkinin gelişmesinde önemi vardır. Denizlerde subtratumun tiplerine göre farklı bitki türlerinin geliştiği gözlenmiştir. Örneğin; çamurlu biotoplarda Caulerpa türlerine, kumlu kesimlerde Posidonia, Zostera ve Dasycladus’a, çakıllı yerlerde Dictyota. Acetabularia, ve Padina’ya blok kayalıklarda ise Cystoseria, Corallina ve diğer alglere daha sık rastlanır. Subtratum içinde yaşayan hayvanlar endofauna, bitkiler ise endolitik algler, subtratumun üzerinde yaşayan hayvanlara epifauna, bitkiler ise epilitik algler olarak adlandırılırlar. Şekil 12. Deniz canlılarının yaşam bölgeleri ve dağılışları 23 B-) SICAKLIK= suların biyolojik yapısı ve fiziko-kimyasal evolüsyonunda rol oynayan önemli bir fiziksel faktördür. Suyun sıcaklığı mevsimlere, coğrafik yapıya, akıntı rejimine, derinliğe, sudaki madensel tuzlara ve absorblanan güneş ışınlarına göre değişir. Tropikal denizlerde yüzey suyu sıcaklığı 25 Co’nin üstündedir ve yıllık sıcaklık farkı 2-3 Co’yi geçmez, bu fark ılıman denizlerde daha büyüktür. Örneğin; Akdenizde kışın suyun sıcaklığı 12-13, yazın ise 24 Co’dir. Kutupsal denizlerde ise bu fark çok az olup sıcaklık genellikle 0 C’e civarındadır. Mevsimsel sıcaklık farkı derinlik arttıkça azalmaktadır. Örneğin; Akdenizde yüzeyde 11-12 Co’e olan bu fark 50 m. derinde 2 Co’yi geçmez. Sıcaklık canlıların fizyolojik faaliyetlerinde, şekillenmelerinde ve yeryüzündeki dağılışlarında etkin bir role sahiptir. Atmosfere oranla hidrosferde mevsimlik sıcaklık değişimleri seviyesi daha düşük ise de en sıcak ve en soğuk sıcaklık arasındaki farklılık deniz canlılarının dağılım limitlerini belirlemektedir. Ancak belirli sıcaklık derecelerinde yaşayabilen canlılara stenoterm formlar, geniş sıcaklık değişimlerinde yaşayabilen canlılara ise öriterm formlar adı verilir. Canlıların tercih ettikleri sıcaklık derecesi türden türe değişebildiği gibi aynı türün gelişimine bağlı olarak ta değişebilir. Enerjinin serbest kalmasına yarayan metabolik olaylar sıcaklık artışına paralel olarak çabuklaşır. Bentik ve planktonik algler üzerinde yapılan gözlemlerde sıcaklığın solunum ve fotosentez üzerinde etkili olduğu saptanmıştır. Sıcaklık artışı ile oksijen tüketimi ve gelişme hızları da değişmektedir. C- IŞIK= Işık yaşam için gerekli bir faktör olduğu gibi yaşamı sınırlayıcı bir çevre koşulu olarakta rol oynar. Denizlerin ön önemli ekolojik faktörlerinden olan ışık, sıcaklık, tuzluluk gibi tek düze olmayıp birbirinden farklı periyotlar (gece-gündüz) gösterir. Işığın dalga boyu ve miktarı deniz canlılarının özellikle alglerin derinlere doğru dağılımında önemlidir. Deniz suyundaki cansız partikül maddeler ve canlı planktonik organizmalar deniz suyunun ışık geçirgenliğinin azalmasına neden olur neticede ışık nicel ve nitel olarak değişime uğrar. Güneş ışınları dalga boylarına göre de denizin derinliklerinde emilime uğrarlar ve nitel yönden değişirler. Mavi ve mor ışık en fazla derine ulaşabilen ışınlardır. Farklı derinlikteki ışık dalgaları deniz alglerindeki çeşitli fotosentetik pigmentler tarafından değerlendirilir. Suyun ışık geçirgenliği İtalyan araştırıcı SECCHİ tarafından düşünülen 30 cm. çaplı beyaza boyanmış S e c c h i d i s k i ile tayin edilir. Işık yoğunluğu derinlikte ters orantılı olduğu gibi deniz yüzeyinde yansıyan ışık ile de ilgilidir. Deniz yüzeyinin dalgalı oluşu yansımayı etkiler. Ayrıca deniz suyundaki asılı yük miktarı da ışık geçirgenliğinde ve ışık yoğunluğunda önemlidir. Işığın kalitesi ( dalga boyu ve rengi) şiddeti ve süresi canlıların dağılımında, gelişiminde, ekosistemin veriminde ve biyolojik ritimler üzerinde önemli role (fotosentez ve solunum olayları gibi) sahiptir. Deniz suyundaki aydınlanmanın günlük ve mevsimsel değişimleri akuatik organizmaların faaliyetlerinde periyodik bir ritmin oluşmasına neden olmaktadır. Işık suların primer prodüktivitesinde gerekli olan en önemli faktörlerden birini oluşturur. Deniz bitkileri ışığa olan toleranslarına göre 2 gurupta incelenirler. 1-) Işığı seven (fotofil algler) bitkiler= Yaşantıları boyunca fazla ışığa gereksinim duyan bitkilerdir. Zostera marina, Halophila stipulacea, Padina pavonia, Dictyota dichotoma, Jania rubens 2-) Karanlığı seven (siyafil algler) bitkiler= Az ışıklı ortamlarda gelişme gösterebilen bitkiler (algler)’dir. Posidonia oceanica, Udotea petiolata 24 D-) TURBİDİTE (Bulanıklık)= Doğadaki sular hiçbir zaman tamamıyle saf değildir. Sular içindeki süspansiyon halindeki maddeler oranında berreklığını kaybederek bulanır. Bu duruma suların T u r b i d i t e s i denir. Suların bulanıklığını seston adı verilen su içinde yüzen veya asılı duran parçacıkların bolluğu etkiler. Seston toz, kil, şist, balçık gibi inorganik partiküller, organik detritus (tripton- ağabeyoseston) ve canlı olan planktonik organizmaların (Biosestonun) tümüdür. Doğal sular değişik miktarlarda canlı organizma ve süspansiyon halindeki partiküller içerdiğinden farklı türbiditelere sahiptirler. Akarsular genellikle yukarı havzalardan kopardıkları erozyon materyallerini nehir yatağı boyunca taşıyarak parçalarlar. Anorganik partikülce zengin olan bu sular (Büyük menderes, Gediz gibi) berrak değildir. Türbiditeleri (bulanıklığı) yüksektir. Planktonik organizmaların bol olduğu sularda organik artıkların mineralizasyonu da farklı olacağından bulanıklık dahada artar. Değişik şekil ve ve yoğunluktaki partiküllerin dibe çöküş hızlarının farklı oluşundan göllerde mevsimlere göre suyun bulanıklığı değişir. Genelde ilkbahar ve sonbaharda göllerin bulanıklığı artar. İlkbaharda ısınan suda plankton çoğaldığı gibi yağmur ve karsularınında getirdiği erozyon materyali gölde birikmeye başlar. sonbaharda yine yağmur suları ve rüzgarın etkisi ile sularda bulanıklık fazlalaşır. Bulanıklık ayrıca organizmaların beslenme ve üreme alanlarının dibe çöken partiküllerle örtülmesi nedeni ile öldürücüde olabilir veya hayatta kalma şansınıda azaltır. Genellikle sular % 4’ten fazla süspansiyon halde katı madde ihtiva ettiği zaman bu maddelerin etkisi görülmeye başlar. Türbiditenin yüksek oluşu güneş ışınlarının su içerisinde dağılımını etkiler. Işık şiddetinin azalması veya önlenmesi fotosentez yapan bitkisel organizmaları, dolayısıylada diğer organizmaları etkileyerek verimliliği (prodüktiviteyi) düşürür. Bulanık sular, balıkların gözlerinin küçülmesi veya körelmesine, derilerinin süspansiyon haldeki maddeleri toplayan mukus salgısı oluşturmasına ve solungaç yapılarının değişmesine neden olur. 2- KİMYASAL FAKTÖRLER A-) T u z l u l u k : daha önce anlatılmıştır. B-) Ph : logaritmik olarak iyon halindeki hidrojen konsantrasyonunun tanımıdır. Suyun asitlik özelliğini tanımlamada yararlanılır. Deniz suyu genellikle bazik olup Ph= 8.1– 8.3 arasında değişir. Suyun bu bazikliği genellikle bol bulunan karbonat ve bikarbonatlardan kaynaklanır. Ph değişimleri canlıların biyokimyasal aktiviteleri üzerinde önemli etkiler gösterir. Örneğin asiditenin artması sonucu solunum hızlanır. Sıcak ve ışık faktöründe olduğu gibi Ph değişimlerinden bazı organizmalar etkilenmedikleri halde (öriyonik) örneğin; Enteromorpha, Cladophora vs. bazıları çok etkilenir. (stenoiyonik). Genellikle derin deniz formları Ph değişikliklerine karşı fazla toleranslı değildir. C- Deniz suyunda çözünmüş olarak bulunan gazlar 1-) O k s i j e n : deniz canlılarının solunumu için gerekli olan bir faktördür. Genellikle yüzey sularında doygunluk noktası civarında çözünmüş oksijen bulunur. Denizel canlıların dağılımında besleyici ve sınırlayıcı etkiye sahiptir. Deniz suyunda çözünmüş olarak bulunan oksijen miktarı iki zıt faktörün etkisi ile azalır veya çoğalır. Deniz suyundaki oksijen miktarının artışı fotosentez, oksijence fakir yüzey sularının atmosfer ile ilişkide olması, akıntı 25 ve rüzgarların etkisi ile artarken, denizde yaşayan bitki ve hayvanların solunumu, oksidasyon olaylarını içeren çeşitli kimyasal ve biyolojik olaylar ile (organik madde çürümesi) atmosfer ile ilişkide olan ve oksijence daha zengin yüzey sularından oksijen kaybı söylenebilir. Oksijensiz zonlarda denizel bitkiler bulunmaz. Çiçekli bir deniz bitkisi olan Posidonia oceanica fotosentez yaparak oksijen üretir ve besin zincirinin ilk halkasını oluşturur.Yani su ekosistemindeki canlıların varlığını sağlaması için gerekli olan ilk öğeyi sağlar. Önemli bir oksijen kaynağı olan Posidonia oceanica 1 m2 de günde 10 ila 14 lt arası oksijen üretir. Deniz suyunda canlı yaşamı için gerekli olan çözünmüş oksijen miktarı en az 5 mg/lt olmalıdır. 2-) K a r b o n d i o k s i t= Bitki ve hayvanların solunumu sırasında üretilen bir gazdır. Atmosferde çok düşük miktarda bulunduğu halde sudaki yüksek çözünürlüğü nedeniyle deniz suyundaki miktarı çok daha fazladır. Diğer ekolojik faktörün aksine karbondioksit miktarı (CO) derinliğe paralel olarak önemli artışlar göstermektedir. Hemen hemen 50 m. derinliğe kadar sabit olan karbondioksit miktarı bu derinlikten sonra biyolojik solunumlar nedeniyle aniden artmaya başlar ve bu artış dibe doğru devam eder. Çözünmüş karbondioksitin organizmaların çoğunun dağılışını sınırladığı halde bitkiler fotosentez için kesinlikle karbondioksite ihtiyaç duyar.Yapılarında CaCO3 içeren planktonik ve bentik alglerin morfoloji ve anatomilerinin karbondioksite bağlı olarak değiştiği doğadan yapılan gözlemlerle saptanmıştır. d-) Besleyici tuzlar, oligoelementler ve vitaminler= bitkilerin üremesi için gerekli elementler, besleyici elementler olarak tanımlanırlar. Bu elementlerin başında gelen Azot (N) ve Fosfor (P) doğada tuz halinde bulunduklarından besleyici tuzlar olarakta adlandırılırlar. Nitrat ve fosfatın yoğunluğu bölgelere ve mevsimlere göre farklılık gösterir. Nitrat ve fosfatın eksikliği fitoplankton gelişimini sınırlar fazlalığı nitrofil alglerin aşırı çoğalmasına sebep olur. Örneğin; Ulva ve Enteromorpha Canlıların biyokimyasal olaylarında katalizör rolü oynayan 11 kadar element vardır. Bu elementler Fe, Si, Zn, Rb, Cu, Mn, Br, I, Al, Pl. Et. olup oligoelementler adını alırlar ve vitaminler ile enzimlerin yapısını oluştururlar. Deniz suyunda bakteri faaliyetleri sonucu B 12 olmak üzere çeşitli vitaminler bulunur. Bazı algler gelişimleri için vitamine ihtiyaç göstermedikleri halde (fotototrof) bazıları için B12 biotin, thiamin gibi vitaminler gereklidir (oksotrof). Bazı kalkerli algler CaCO3’ı kalsit veya aragonit şeklinde depo ederler, bazıları ise silisi depolarlar. Örneğin; Corallina, Halimeda, Liagora ve Diatomea 3- DİNAMİK FAKTÖRLER Dinamik faktörleri deniz çalkantısı (ajitasyon), deniz seviye değişimi, akıntılar ve basınç oluşturur. a-) Deniz çalkantısı (Ajitasyon)= Denizin sakin veya çalkantılı oluşu deniz kıyısındaki canlıların dikey dağılımına ve kıyı üstü katmanlarının (medio ve supralittoral) oluşumuna etki eder. Denizin sakin olduğu kıyılarda bu katmanlar daha dar ve özellikle bitkisel organizmalar daha gelişmiş ve dallanmış yapı gösterdikleri halde çırpıntılı kıyılarda supra ve mediolittoral kat geniş alanlar işgal etmekte, bitkisel organizmalar yoğun ve bodur bir yapılaşma göstererek tutunma organları gelişmektedir. Su hareketlerinin fazla olduğu zonlardaki algler örneğin; Cystoseira fimbriata küt yapılı olduğu halde sakin sularda olanlarının daha çok dallandığı gözlenmiştir.suyun çalkantısı birçok ekolojik faktörün, örneğin: sıcaklık, besin tuzları, oksijen vs. homojen hale gelmesinde önemlidir. (FELDMAN, 1978). Algler üzerinde yapılan 26 gözlemlerde su hareketleri ile ilgili olarak fotosentez ve solunum şiddetinin değiştiği gözlemlenmiştir. Şekil 13. Çırpıntılı kıyılarda deniz bitkilerinin dikey dağılımı (CİRİK, 1978) b-) Deniz seviyesi değişimi ve su dışında kalma (Emersiyon)= Ayın çekimgücü, baskın rüzgarların etkisi, hava basıncı ve kıyının konumuna bağlı olarak deniz seviyesinde değişimler görülür. Bu değişimler okyanuslarda çok önemli boyutlarda olduğu halde Akdeniz’de birkaç bölgenin ( örneğin; Tunus’taki Gabes körfezi gibi) dışında önemli büyüklükte olmayıp 25-30 cm. civarındadır. Bazı deniz algleri için su dışında kalma (emersiyon) bir gereklilik olduğu halde (örneğin; Fucus, Pelvetia, Ascophyllum gibi) büyük bir çoğunluğu uzun süre su dışında kalamaz su seviyesi dışına yerleşen deniz canlıları, deniz seviyesi değişimleri nedeniyle çeşitli ekolojik faktörlerde oluşan farklılıklara dayanıklı olup öriterm ve öriyonik canlılardır. 27 c-) Su hareketleri (Akıntılar - Dalgalar)= Su hareketin sağlayan en önemli nedenler; rüzgarlar, dünyanın dönüş hızı, su yoğunluğu ve basınçtır. Su hareketleri ritmik veya ritmik olmayan hareketlerdir. Dalgalar ritmik hareketlere örnek olarak verilirken akıntılarda ritmik olmayan hareketlerdendir. Akıntılar primer ve sekonder kuvvet olmak üzere iki kuvvet etkisiyle oluşur. Primer kuvvet akıntıları yaratan ve besleyen kuvvetlerdir. Bunların başında rüzgarların etkisi, yoğunluk ve seviye değişimleri gibi faktörler gelir.sekonder kuvvetler ise dünyanın dönmesi sonucu oluşan yöresel akıntılar (upwelling vs.) med-cezir akıntıları ve türbidite akıntılarıdır. Bentik algler üzerinde yapılan gözlemlerde tallus boyunun su hareketleri ile ilgili olduğu bulunmuştur. Su hareketlerinin fazla olduğu bölgelerde talluslar çok kısa ve sert, sakin olduğu bölgelerde ise uzun ve yumuşak olmaktadır. Denizlerdeki flora ve faunanın üreyip gelişmesinde su hareketlerinin 2 şekilde etkin olduğu bilinmektedir. Bunlardan birincisi üreme elemanlarının ( spor, gamet, yumurta, sperm, meyva, tohum vs.) su hareketleri ile çeşitli yerlere taşınması ve döllenmelerinin kolaylaştırılması, ikincisi ise genç bireylerin yerleşme anında oluşan negatif veya pozitif etkilerdir. Planktonik alglerin biyocoğrafik dağılışlarının akıntılarla ilgili olduğu kabul edilmektedir. d-) Basınç= hidrostatik basınç tıpkı atmosferik basınç gibi birim yüzeye bir su sütunu tarafından yapılan basınç olarak tanımlanmaktadır. Bu faktör canlıların dikey dağılımında önemlidir. Hidrostatik basıncın genel olarak denizel bitkilerin dağılımına etkisi pek belirlenmemiş olmakla birlikte Codium bursa adlı yeşil alg türünün yüzeysel formları birkaç cm. çapında olduğu halde 40-50 m. derinlerde olanlarının çaplarının yaklaşık 1 m.’ye kadar ulaştığı gözlenmiştir. 4- BİYOTİK FAKTÖRLER Besin ve beslenme ilişkileri= Canlıların besinleri bitkisel veya hayvansal kökenlidir. Ortamdaki besin dengesinin canlıların davranışlarında önemli yeri vardır. Örneğin; göç, saldırganlık vb. kendi besinlerini fotosentez veya kemosentez yoluyla sağlayan bitkisel kökenli canlılar beslenme rejimi yönünden O t o t r o f olarak guruplandırılırlar. Hayvanlar, mantarlar ve bazı bakteriler ise ototrof organizmaları veya çürüyen maddeleri besin olarak kullandıkları için bu tip canlılarada H e t e r o t r o f c a n l ı l a r adı verilir. Heterotrof canlılar beslenme şekillerine göre; a-) P a r a z i t i k b-) S a p r o f i t i k c-) H o l o z o i k olmak üzere 3 sınıfta toplanırlar. Bitkisel veya hayvansal kökenli olabilen parazitik canlı konukçu olarak tanımlanan canlılar üzerinde yaşarlar ve gıdalarını bu canlılardan temin ederler. Bitkisel kökenli parazitler bir başka bitkisel canlı üzerinde gelişebildiği gibi omurgasızlardan süngerler, Hydrozoa ve Bryozoa gibi çeşitli hayvan guruplarının üyeleri üzerinde de gelişebilirler. İki canlının ilişkisi bazen karşılıklı yararlanmaya dönüşebilir. Bu durumda S i m b i y o t i k ilişki söz konusudur. Örneğin; mavi-yeşil alg türleri ile sünger ilişkisinde olduğu gibi. Yine mavi-yeşil Algler ile Asklı yada basidli mantarlar arasındaki simbiyotik ilişki sonucu L i k e n oluşumu bu olayın önemli örneklerden birini oluşturur. (FELDMANN, 1978) 28 SU BİTKİLERİNİN YAPRAK ÖZELLİKLERİ 1-Yüzücü yapraklar : Su yüzeyinde yüzen büyük yapraklardır. Nymphaea, Victoria, Euryale Nymphaea regia Nymphaea alba 2- Şeritsi yapraklar: Genellikle su içerisinde gelişirler. Uzun ve dardırlar. Posidonia ve Cymodocea denizde, Vallisneria tatlı sularda yaşayan şeritsi yapraklı bitkilerdir. Denizlerde yaşayan çiçekli su bitkileri “ Deniz çayırları “ olarak ta adlandırılır. Bu bitkilerde kök ve gövdeler indirgenmiştir. Yapraklar şeritsi olup boyları uzundur. Posidonia oceanica Vallisneria spiralis 3- Parçalı yapraklı bitkiler: Bazı bitkilerde yapraklar yüzeylerini arttırmak için parçalı veya ipliksi şekil gösterirler. Ceratophyllum ( Boynuz otu), Myriophyllum ( Su civanperçemi ) parçalı yapraklı su bitkileridir. Ceratophyllum Myriophyllum 29 TOZLAŞMA ( POLİNİZASYON) Polen tanesinin döllenmeyi sağlamak amacıyla, herhangi bir şekilde dişi organın stigması üzerine ulaşması veya konmasına olayına Tozlaşma (polinizasyon) adı verilir. Rüzgar ve su vasıtasıyla taşınan polenlerin yüzeyi genellikle düzgün, böcek veya kuş gibi hayvanlar vasıtasıyla taşınan polenlerin yüzeyi farklı şekillerde girintili ve çıkıntılıdır. Eksin’e ait olan bu süsler polenlerin gerek hayvanlara gerekse dişi organın stigmasındaki girintili çıkıntılı yüzeylere tutunmasını sağlar. Tozlaşma 3 şekilde gerçekleşir ; 1-) Anemogami (rüzgar ile) 2-) Zoogami ( hayvanlar ile) 3-) Hidrogami (su ) vasıtasıyla olur. Bitkilerde tozlaşmayı sağlayan polen örnekleri 1-Anemogami ; Rüzgar ile tozlaşma= Anemogam (rüzgar ile tozlaşan) bitkilerin filamentleri gayet ince, anterler çoğunlukla versatil (her yöne dönebilen), polen çoğunlukla toz gibi hafif veya Çamlarda olduğu gibi hava keseleri bulunur. Dişi organdaki en önemli değişiklik stilüs çok parçalı olup kabul yüzeyini arttırarak polenleri rahatlıkla tutacak tarzda gelişmiştir. Gymnospermae (=Açık tohumlular), Poaceae (= Gramineae= Buğdaygiller) familyasının tamamı, Fagaceae, Betulaceae, Salicaceae’den Populus (Kavak), Plantago (Sinir otu) vs. Corylus (Fındık)ve Populus (Kavak)ve Betula (Huş Ağacı)’nda amentum çiçek durumu 30 Pinus (Çam)’da polen yağmuru ve hava keseli çam poleni Şekil 14. Poaceae (Buğdaygillerde) çiçek durumu ve versatil (oynar) stamenler 2- Zoogami: Zoogami ile tozlaşan bitkilerin polen tanelerinin yüzeyleri pürüzlü ve yapışkandır. Zoogam çiçeklerde hayvanları çekimlemek için nektaryum ( Balözü)’lar gelişmiştir. Bazı hallerde nektaryumlar çok bol olup gelen böceklere hem balözü hemde polen besin olarak sunulur. Stamen adedi fazladır. Ayrıca zigomorfi, göz alıcı ve parlak renkler ile polenin bolluğu göze çarpar. Örnek= Anemone (Dağ lalesi) ve Papaver rhoeas (Gelincik). Hayvanlar vasıtasıyla meydana gelen tozlaşma 3 guruba ayrılır. A)- Entemogami= (Böceklerle tozlaşma) ; Ficus carica (İncir), Viola (Menekşe), Salvia (Ada çayı) vs. ayrıca gece açan çiçeklerde gece kelebekleri vasıtasıyla tozlaşırlar. Orchis (Salep) ve Ophrys gibi. 31 B)- Ornitogami= ( Kuşlar vasıtasıyla tozlaşma): Ornitogam çiçeklerde çiçeğin yapısı ile kuşun gagası arasında tozlaşma açısından yakın bir ilişki vardır. Bu tip çiçekler genellikle tüp gibi uzun, parlak renkli, gösterişli olur. Proteaceae, Cactaceae, Bombacaceae, Passifloraceae ve Loganiaceae familyası üyelerinde olduğu gibi. C)- Kiropterofili = (Yarasalar vasıtasıyla tozlaşma); Genellikle büyük, gösterişli çiçeklere sahip olan bitkilerde görülen tozlaşma şekli olup meyva yiyen yarasalar tarafından gerçekleştirilir.. Musaceae, Bombacaceae, Bignoniaceae familyalarında görülür. 3- Hidrogami= (Su vasıtasıyla tozlaşma); Su içinde yaşayan bitkilerde görülen tozlaşma şeklidir. Angiospermlerin sucul çiçekli bitki guruplarından (Zostera, Vallisneria, Elodea, Helobia) gibi cinsleri hariç dier guruplarda hiç görülmez. 32 Şekil 15. Sucul bitkilerde çiçek morfolojisi ÜREME VE YAYILMA Su bitkilerinin meyva ve tohumları genel olarak suda yüzebilecek bir yapıya sahiptir. Yayılmaları su akıntısı veya su kuşları yardımıyla olur. Su bitkilerinde vegetatif üremeye eşeyli üremeden daha çok rastlanır. Bitkilerin kök, dal veya yaprak, soğan ve yumru gibi vegetatif organları vasıtasıyla çoğalmasına V e g e t a t i f Ç o ğ a l m a adı verilir. Vegetatif çoğalma doğada kendiliğinden gerçekleşir ve aşağıdaki olduğu gibi meydana gelir. 1)- Ana eksenin koparak her parçanın yeni bir bitki meydana getirmesi; Bu tip çoğalmada ana eksenin belirli kısımları parçalanır. Parçalanan kısımlardan her biri bağımsız bir bitki gibi gelişir. Tatlı su bitkilerinden Elodea, Ceratophyllum; Deniz bitkilerinden; Cymodocea vs. 2)- Rizom ile çoğalma; Suda yaşayan bitkilerin rizomları yan sürgünler vererek buralardan yeni bitkileri oluştururlar. Deniz bitkilerinden Posidonia ve Zostera ile tatlı su bitkilerinden Nymphaea ve Potamogeton’da görülür. 3)- Kış tomurcukları ile çoğalma; Su bitkilerinin bu yolla çoğalmaları oldukça yaygındır. Havaların değişmesi halinde bitki canlılığını korumak için kış tomurcukları meydana getirir. Bu kısım bitkiden ayrılarak elverişsiz şartları zarar görmeden geçirmeye çalışır. Şartlar uygun hale geldiğinde ise çoğalarak hayatını devam ettirir. Tatlı su bitkilerinden Myriophyllum ve Potamogeton’da görülür. VEGETATİF ÇOĞALMANIN SU BİTKİLERİNE SAĞLADIĞI AVANTAJLAR 1-) Küçük su bitkilerinin uygun koşullarda hızla çoğalmaya ihtiyaçları vardır. Doğa eşeyli üreme ile bu bitkilere istedikleri bu çabukluğu verememektedir. Çünkü bu tip bitkilerde; çiçeğin açması, tozlaşması, döllenmesi, meyva ve tohum oluşumu ve dinlenme periyodu için uzun bir zamana ihtiyaç vardır. Bu nedenle vegetatif çoğalma kısa ve hızlı yoldan çoğalmanın en uygun şeklidir. 2-) Su bitkilerinin bazıları dioiktir. Bu nedenle aynı bitkinin iki eşeyini de aynı anda ve aynı suda bulma olanakları her zaman mümkün olmaz, bu nedenle bu tip bitkilerde vegetatif çoğalma canlının hayatını devam ettirebilmesi için tek çare olmaktadır. Örneğin; Elodea dioik 33 bir su bitkisidir. Anavatanı Amerika olan bu bitkinin sadece dişi bireyleri Avrupa’ya getirilmiş havuz, göl veya akvaryumlarda vegetatif olarak süratle çoğaltılmıştır. DENİZLERİN ORGANİK MADDE VERİMİ Okyanus ve denizlerdeki organik maddelerin oluşumu ve bu ortamlardaki biyokimyasal dolaşımı karasal ortamlarınkine benzer. İlk organik maddenin oluşumunu sağlayan fotosentez olayı güneş ışığı altında CO2 ve sudan yararlanarak tek ve çok hücreli algler ile birkaç deniz fanerogamı tarafından gerçekleştirilir. Bir fabrika gibi çalışan ve üreticiler olarak isimlendirilen bu bitkisel organizmaların faaliyeti sonucu önce karbonhidratlar daha sonra organik maddenin bir bölümünün tüketildiği Solunum olayı gelir. Bu olay sonucunda CO2 mineral maddeler ve enerji açığa çıkar. İşte karasal ve denizel ortamlarda ard arda devam eden bu iki olay doğadaki organik madde dolaşımını sağlar. Fotosentezi gerçekleştiren ve üreticiler olarak isimlendirilen bitkisel organizmaların oluşturduğu organik maddeye Birincil ürün ( primer prodüktivite) adı verilir. Bunlar beslenme zincirinde ilk halkayı oluştururlar. Denizlerin organik madde verimini çevresel faktörlerden özellikle ışık, temparatür, besleyici element ve su hareketleri etkiler. Bunlardan en önemlisi ışık faktörü olup, fotosentez miktarı ile ışık şiddeti arasında sıkı bir ilişki vardır. Maksimum fotosenteze, ışık şiddetinin 1/3 düştüğü 20 m. civarındaki derinliklerde rastlanır. Yine ışığın etkisi ile fotosentez olayı 100 m. derinlikten sonrada çok indirgenmiş durumda olup, 200 m. derinlikten sonrada tamamen ortadan kalkar. DENİZEL FANEROGAMLAR VE SİSTEMATİĞİ Deniz çiçekli bitkilerinin Akdeniz, Ege ve Marmarada 4 cinsi (Posidonia, Zostera, Cymodocea, Halophila) vardır. 50 kadar türü olan deniz çiçekli bitkilerinin ataları karasal olup bu bitkiler deniz ortamına 200 milyon yıl önce dönmüşlerdir. Deniz ortamına uyum sağlayabilmek için anatomik ve morfolojik olarak çeşitli değişimler göstermişlerdir. İletim ve destek dokuları stomaları azalmış, tozlaşmaları kara bitkilerine göre farklılaşmıştır. Akuatik ortamdaki tozlaşmada su önemli bir yer tuttuğu için üreme organlarıda buna göre değişim göstermiştir. Bu çeşit bitkilerde vegetatif çoğalma çok yaygın olduğundan denizlerin zemininde deniz çayırlarını oluştururlar. Karasal çiçekli bitkilere göre çok az türü olan bu bitkiler Hydrocharitaceae ve Potamogetonaceae, Zosteraceae, Cymodoceaceae, Posidoniaceae, Zannicheliaceae gibi familyaların içerisinde yer alan 10 cinsle temsil edilirler. Bu cinslerin anahtar kriterleri arasında en önemli yapı rizomlardır. Daha sonra kök ve üzerindeki nodların sayısı, yaprak morfolojisi ve salgı hücreleri ile çiçeklenme sayılabilir. Bölüm: SPERMATOPHYTA (Tohumlu bitkiler) Alt Bölüm: ANGIOSPERMAE (Açık tohumlular) Sınıf: MONOCOTYLEDONEAE (Tek Çenekliler) MONOKOTİLLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ 1- Embriyo genellikle endospermadan besin alabilmek içinhavstor (Emeç) kök gibi iş gören ve kaide olarak embriyonun tepesinde gelişen bir kotiledon (Çenek) içerir. 2- Ana kök kısa ömürlü olup yerini etrafından çıkan çok sayıda Ek (Adventif) kökler alır. 3- Gövde kesitlerinde iletim demetleri dağınık dizilmiştir. 4- Kambiyum tabakası olmadığından sekonder kalınlaşma görülmez (nadir hallerde görülen sekonder büyüme dikotillerden farklı tarzda oluşur. Örnek= Dracaena, Yucca sp. vs.). 5- Yapraklar genellikle sapsızdır. Bazen kın oluşturan tabanlarıyla gövdeyi sarar. Yaprak şekilleri basit, tam kenarlı, şeritsi veya eliptiktir. 34 6- Yapraklarda genellikle paralel damarlanma vardır. Nadiren ağsı damarlanma görülür. (Örnek: Smilax = Saparna , Gıcır) 7- Çiçekler trimer (üç parçalı) ve daireler şeklindedir, çiçek örtüsüne Perigon, perigonun her bir parçasına Tepal adı verilir. (Kaliks = sepal), Korolla = petal ayırımı yoktur.) 8- Çiçek formülleri P 3+3, A 3+3, G3 Anlamı: P3+3 = Petallerin, 3’ü iç, 3’ü dış dairede dizilmiş anlamındadır A3+3 = (Androkeum = Stamen) = 3 adedi içteki, 3’ü dıştaki petallerde =A 3+3 G3 = (Ginekeum = Ovaryum)= 3 bölmeli 9- Monokotillerin çoğunda, rizom, bulb, korm, tuber gibi dayanıklı yeraltı organları (gövde metamorfozu) meydana gelmiştir Şekil 16. Monokotil ve dikotil bitkilerin genel özellikleri Familia: HYDROCHARITACEAE Suya batık veya yüzücü olarak tatlı sularda, denizlerde yaşayan otsular. Yapraklar suya batık veya yüzücü, petiollü veya petiolsüz, lamina linear, oblong, orbikular, kenarları dişli veya tam. Brakte 2 karşılıklı veya spataya benzer, ikiye yarık. Çiçekler iki veya bir eşeyli, periant segmentleri serbest, 1 veya 2 serili, her seri üçlü; en dıştaki seri eğer varsa genellikle petaloid. Stamenler 3- çok sayıda. Ovaryum alt durumlu. Plasentasyon parietal. Meyva globostan lineara kadar. Tohumlar çok sayıdadır. Hydrocharitaceae familyası 18 cins 80 tür içermektedir. Bu cinslerden 3 tanesi denizlerde yaşar.Apalanthe, Appertiella, Blyxa, , Egeria ,Elodea, Enhalus Halophilla, Hydrilla, Hydrocharis, Lagarosiphon, Limnobium, Maidenia, Nechamandra, Ottelia, Stratiotes, Thallasia, Vallisneria, 35 Yurdumuzda bulunan cinsler için ayırım anahtarı 1- Yapraklar petiyollü 2- Yapraklar karşılıklı,lamina lineardan oblonga kadar; bitki denizlerde yaşar 1. Halophila 2- Yapraklar dipte rozet durumunda, lamina yuvarlakça; bitki tatlı sularda yaşar 2. Hydrocharis 1- Yapraklar petiyolsüz 3- Denizlerde yaşar; yaprakların hepsi karşılıklı 1. Halophila 3- Tatlı sularda yaşar; yapraklar dipte, çevresel veya yalnız alttakiler karşılıklı 4- Yapraklar dipte, genellikle 10 cm.’den daha uzun 5- Yapraklar linear-lanseolat, serrat, sert yapılı; petaller 15-20 mm. meyvalı pedisel spiral şekilde kıvrık değil 3. Stratiotes 5- Yapraklar kordela şeklinde, uç tarafı dentat, gevşek duruşlu; petaller küçük; meyvalı pedisel spiral şekilde kıvrık 6. Vallisneria 4- Yapraklar çevresel veya alttakiler karşılıklı, 5 cm.’den küçük 6- Üst ve orta kısımlarda bir halkada bulunan yaprakların sayısı 4-5, 15-40 mm. 4- Egeria 6- Üst ve orta kısımlarda bir halkada bulunan yaprakların sayısı 3(4), enfazla 12 mm . 5. Elodea HALOPHİLA Thouars Denizlerde suya batık olarak yaşayan çok yıllık otsu bitkilerdir. Rizomları ince ve sürünücü, nodyumlardan köklenir. Yapraklar bir çift, petiyollü veya petiyolsüz. Spata 2 valfli, sapsız. Çiçekler tek eşeyli genellikle tek. Erkek çiçekler saplı, dişi çiçekler sapsız veya kısa saplı. Periant parçaları 3, Stamenler 3, Ovaryum elipsoid. Stilüsler 3-5. Meyva ovoid, globos elipsoid. Şekil 17. Halophila türlerinin morfolojik görüntüsü 36 Halophila stipulacea Ruiz, H. Ballantine, D. L. Denizlerde suya batık olarak yaşayan çok yıllık deniz otlarıdır. Rizomları ince ve sürünücü, her nodyumdan bir adet kök çıkar. İnternodları 1-4 cm.dir.Yapraklar bir çift, saplı veya sapsız, 30-60 x 6-8 mm., yaprak ayası şeritsi-elipsoid, serrulat, 3 damarlı. Spata 2 kapaklı ve sapsız. Çiçekler tek eşeyli genellikle tek, erkek çiçekler saplı, dişi çiçekler sapsız veya kısa saplı. Periant parçaları ve stamenler 3’er adet, ovaryum elipsoid. Meyva: elipsoid, 5 mm. gagalı, gaga uzunluğu 4-6 mm. Çiçeklenme: 8-9 Bulunduğu ortam: Kumlu zeminler Yaşadığı yer: Ege-Akdeniz Halophila ovalis (R.Br.) Hook.f. “ Paddle weed” Denize batık yaşayan sürünücü gövdeli otsu türlerdir. Deniz çayırlarını oluştururlar.Her nodyumdan tek bir kök çıkar, köklerin uzunluğu 80 cm. olabilir. Brakte vardır. Yapraklar iki adet, karşılıklı, saplı ve lanseolattır. Dişi çiçek sapsız, üst kısmında ipliksi stilüsler bulunur. Denizlerimizde bulunmaz. Tropiklerde “Dugong” olarak bilinir ve insanlar tarafından besin olarak tüketilir. Hint Okyanusunda yaşar. 37 Thallassia testudinum Konig and Sims. ( Kaplumbağa otu) (Turtlegrass) Dioik (iki evcikli) deniz bitkileridir. Dişi çiçekler tek, erkek çiçekler ikili-üçlü guruplar halinde bulunur. Polenler müsilaj bir kılıfla sarılı olup boncuk dizileri şeklinde suya dökülürler. Deniz kaplumbağalarının en önemli besinini oluştururlar. Hint, Batı Pasifik, Batı Atlas Okyanusu ve Antilerde yaşar, ülkemiz denizlerinde bulunmaz. Bilinen türü Thallassia hemprichii’dir Enhalus acoroides (L.f.) Royle (Dugong) (Dugong çimi) Paralel damarlı yaprakları oldukça uzun (130-150 x 1-2 cm) kayış gibi derimsi, kırılmaya dayanıklı, koyu yeşil renkli ve kurdela şeklindedir. Hint okyanusundan Batı Pasifik okyanusuna, İndo-Malezyadan ve Filipinlere kadar yayılış gösterir. 0- 4 m. derinliğe kadar kumlu ve çamurlu zeminlere tutunur. Rizom gövde 1.5 cm kalınlığında, monopodiyal dallanır ve yeni sürgün verme yeteneğindedir. Rizomdan çıkan kökler basit, iplik şeklinde, içinde hava kanalları yer alır. Kökler 10-30 cm x 3-5 mm kalınlığındadır. Çiçekler beyaz renklidir. Erkek çiçekler çok küçük, dişi çiçekler ise çok büyüktür. Enhalus her yıl çiçek açar. Tohumdan 38 yetişme oranı %20 ‘dir. Küçük canlıların barınak ve yaşam ortamlarını oluşturur. Dugong olarak bilinir ve sahilde yaşayan insanlar tarafından meyvaları ve tohumları yiyecek olarak tüketilir. Küresel ısınmanın aktif olduğu yerlerde bulunduğu ortama bol miktarda oksijen verir karbondioksiti ise tutar. Familya: JUNCAGINACEAE TRİGLOCHİN L. Tatlı ve tuzlu su bataklıklarında yayılış gösteren dik duruşlu çok yıllık otsulardır. Toprakaltı gövdesi rizom veya soğan.Yapraklar tabanda alternat, linear, yarı yuvarlak, tabanı kınlı, Çiçek durumu rasemus. Çiçekler küçük hermafrodit, stigmalar stamenlerden önce gelişir. Periant segmentleri 6, serbest, otsu ve erken dökülür. Stamenler 6-3 adet. Ovaryum üst durumlu, Karpel 6; verimli karpellerdeki tohum taslakları basal plasentasyonlu ve dik duruşlu. Meyva eksene yakın yerden açılır. Yurdumuzda T. maritima, T. palustris ve T. bulbosa ssp. barrelieri türleri mevcuttur. 1- Tüm karpeller verimli; çiçek durumu sık 1- Yalnız 3 karpel verimli; çiçek durumu gevşek 2- Toprakaltı gövdesi rizom 2- toprakaltı gövdesi soğansı T. maritima T. palustris T. bulbosa subsp. barrelieri 39 Triglochin bulbosa L. ssp. barrelieri ( Loisel) Rouy (Soğansı köklü Ok otu) Olgunlaşmış toprakaltı gövdesi soğansı, üstü ipliksi lifler ile örtülü. Gövde 7-35 cm. uzunluğunda ve dik durumlu yaprakların boyunca veya biraz daha uzun, 2-5 mm. çaplıdır. Yapraklar 1-2 mm. genişliktedir. Çiçekler hermafrodit, viole renkli, çiçek durumu oldukça gevşek, orta kısımlarda 1 cm. lik yerde 2-4 çiçek vardır. Stigma 3 parçalı, Pedisel dağınık duruşlu ve olgun meyvada hemen hemen 5 mm. uzunlukta, Meyva; 5-9 x 1-1.5 mm., dar elipsoidden silindirik şekile kadar; yalnız 3 karpeli verimli. Çiçeklenme zamanı: 3-5 Bulunduğu ortam: Deniz kenarlarına yakın tuzlu, sulak çayırlarda Familya : RUPPIACEAE ( Ördekotugiller ) RUPPIA: (Ördekotları): İnce rizomlu, suya batık çok yıllık otsular. Gövdeler ince, uzun. Yapraklar dar şeritsiden ipliksiye kadar, almaşlı veya karşılıklı, kenarları küçük dişli,tabanı kınlı. Kınlar kısa kulaklı. Çiçekler hermafrodit, braktesiz, pedunkuller aksiler 2 çiçekli spika. Periant yok. Stamenler 2, Anterler sapsız. Karpeller 4, serbest, meyvada saplı, stigmalar sapsız, kalkansı. Meyva drupaya benzer fındıksı. 2 türü vardır. 40 1- Yapraklar 0.5 mm. kadar genişlikte; meyvalı pedunkul6 cm.’ye kadar olabilir, spiral değil 1- R. maritima 1- Yapraklar 1 mm. kadar genişlikte; meyvalı pedunkul 8 cm.’den daha uzun ve spiral 2- R. cirrhosa Ruppia maritima L. (Sahil ördekotu) : Yapraklar 0.5-0.7 mm. genişlikte, involukral yaprakların kınları hafif şişkin. Pedunkul (çiçek kümesi sapı) meyvada 3-6 cm., genellikle kıvrılır ancak hiçbir zaman spiral değildir. Anterler 0.5-1 mm., eliptik. Fındıksı meyvalar 2-3 mm., kuvvetli oblik-ovoid, ovaryum sapçığı meyvada 0.5-2.5 cm. Çiçeklenme zamanı: 3-6 Bulunduğu Ortam: Acı su lagünleri, göller, dereler, dere-deniz ağızları Kuzeybatı, batı, Güney Anadolu ve Ege adaları. Dünyada Batı, Kuzey ve Orta Avrupa, Akdeniz Bölgesi, Suriye, batı İran, Batı Pakistan, Hindistan, Kuzey Amerika. Ruppia cirrhosa (Petagna) Grande (Sülüklü Ördekotu) Ruppia maritima’ya benzer, ancak daha sağlam ve kuvvetli yapılı; yapraklar genellikle 1 mm, kadar genişlikte; pulsu yaprakların kınları şişkin değil. Anterler 1.5 mm. kadar. Reniform Çiçek kümelerinin sapı meyvada 8 cm.den daha uzun ve spiral. Fındıksı meyvalar karşılıklı olmayan ters yumurtamsı, ovaryum sapçığı meyvada 0.5-1.2 cm. Çiçeklenme; 6-7 Bulunduğu Ortam: Acı su lagünleri, göller ve küçük koylarda, deniz seviyelerinde Kuzey ve Güney Anadolu, Kuzey, Batı ve Orta Avrupa, Akdeniz Bölgesi, Kafkasya, Afrika, Kuzey Amerika 41 Familya: ZOSTERACEAE (Deniz çimleri) ZOSTERA (Denizçimi): Denizlerde suya batık olarak bulunan bir evcikli çok yıllık otsu bitkilerdir. Rizomları sürünücü yapraklar linear, tabanı kınlı, kenarları tam veya uç kısmı dentikulat. Kınlar zarsı yapılı kulaklı ligulalı, çiçekli sürgünler yanal duruşlu veya uçta. Çiçek durumları spadiks veya spata ile sarılmış, Erkek ve dişi çiçekler spadiks üzerinde alternat olarak dizili. Stamenler sapsız. Dişi çiçekler tek lokuluslu, 1 karpelli. Stigmalar filiform ve 2 adet. Meyva elipsoid kapsül. 2 türü vardır. 1- Çiçekli sürgünler uçta; yaprak kını kapalı, yaşlandığı zaman yırtılarak açılır; Yapraklar 4-6 mm. genişlikte 1- Z. marina 2- Çiçekli sürgünler yanal duruşlu; yaprak kını açık; yapraklar enfazla 2 mm. genişlikte 2- Z. noltii 42 Zostera marina L. (Deniz çimi) Yapraklar 20-120 x 0.2-1.2 cm., 5-11 damarlı, uç kısmı yuvarlak ve genellikle mucronat. Spatayı oluşturan lamina kısa ve dar. Kın 5-20 cm.kapalı, yaşlandığı zaman yırtılarak açılır. Çiçekli sürgünler 1.5 m’ye kadar uçta yer alır. Spatalar çok sayıda, 40-85 mm. Anterler 4-5 mm. Stilüs 2 mm., ovaryumdan daha kısa. Meyva 2.5-4 mm., genellikle gagalı. Çiçeklenme: 6 Bulunduğu ortam: Kum zemin, Yaşam yeri: Marmara, Ege, Akdeniz Denizlerde Yılanbalıklarının besinlerini oluşturdukları için “Yılanbalığı otu “ olarak ta bilinirler. Zostera noltii Hornem. Yapraklar 18-25 x 0.05-0.2 cm., 3 damarlı uç kısmı emarginat ve genellikle asimetrik. Kın 0.5-4 cm., açık. Çiçek sürgünleri 10 cm., kadar, yanal duruşlu ve 1-3 spatalı, spata kulakları 12-20 mm., Anterler 2 mm., stilüs ovaryum boyu kadar. Meyva 1.5-2 mm., kadar gagalı Çiçeklenme: 7 Bulunduğu ortam: Sığ sular, çamur zeminler Yayılışı: Marmara ve Ege Denizi 43 Phyllospadix scouleri Hook. ( Surfgrass) Japonya ve Kuzey Amerikanın Büyük Okyanus kıyılarında yayılış gösterir. Genellikle sörf otu olarak bilinir. Sürünücü gövdeli, kapalı tohumlu bir bitkidir. Sürünücü gövdesi Alglerin sürünücü gövdeli olanlarına benzemez. Yapraklar düz, 2-4 mm genişliğinde, şişkin rizomların kaide kısmından çıkarlar. Çiçekler gövdenin kaide veya kaideye yakın kısmından kısa saplı olarak çıkarlar. Çiçek saplarının uzunluğu 1-6 cm’ dir. Tek bir Spadiks vardır. Güney Kaliforniya’nın Vankover adasındaki küçük göllerde med-cezir çizgisinde veya biraz altında yaşamlarını sürdürürler. Heterozostera tasmanica (Setchell) den Hartog Bilinen tek türdür. İlk defa Tazmanyada bulunan bitkinin, yeni bir tür olup olmadığı halen tartışma konusudur. Heterozosterase tasmanica, Zosteraceae familyasına ait deniz altında kumullarda veya kumlu balçıklarda yayılış gösteren bir türüdür. Bazı bilim adamları tarafından halen Zostera tasmanica olarak tanımlanmaktadır. Heterozostera monoik bir tür olup dişi ve erkek çiçekler farklı bitkilerde yer alır. Çiçekler spatanın tepe kısmından aşağı doğru gelişir, gevşek ve karşılıklı dizilidirler. Spata 20 cm.uzunluğundadır. Den Hartog ve Cambridge’deki ark.tarafından 1970 yeni tür olarak tanımlanmış, 1983 yılında deskripsiyonu yapılmıştır. Çoğalması vegetatif olarak yan sürgünlerden olmaktadır. Aynı zamanda apikal meristem ve dik sürgünler kırılarak veya kesilmek sureti ile üretilmesi sağlanır. 44 Familya: CYMODOCEACEAE CYMODOCEA: Denizlerde suya batık olarak yaşayan iki evcikli çok yıllık deniz otlarıdır. Rizomlar sürünücü nodyumlardan köklenir. Her nodyumda kısa sürgünler bulunur. Yapraklar çok sayıda distik dizilişlidir. Yaprak kınları aurikulat ligulat, Çiçekler tek ve uç kısımlarda periant yok. Erkek çiçekler saplı stamenler 2; anterler birbirine kaynaşık. Dişi çiçekler sapsız. Karpeller 2, Stilüs 2, filiform, Meyva Aken ve gagalı. Denizlerimizde tek türü (Cymodocea nodosa) bulunur. Cymodocea nodosa (Ucria) Ascherson Rizomlardaki internodyumlar 3-6 cm. Nodyumlarda bir kök ve bir gövde yeralır. Yapraklar her gövdede 2-5 adet, yaprak uzunluğu ve genişliği 30 x 0.35 cm’dir. Yapraklar 7-9 damarlı, 45 yaprak kenarları uca doğru dikenli-dentat, uç kısmı optus, Kın 5 cm’ye kadar. Erkek çiçekleri taşıyan sap 7-10 cm. Anterler 11-15 mm. Dişi çiçekler sapsız; Stilüs 2-3 mm. Stigmalar 25 mm’ye kadar. Meyva: gaga kısmı hariç 8 mm. kadar.Yarı dairemsi, yandan basık, gaga 2mm. Çiçeklenme zamanı: Mayıs-Ağustos Bulunduğu ortam: 3 m.’ye kadar derinliklerde kumluk alanlarda Yaşadığı yer: Ege, Akdeniz Familya: POSIDONIACEAE POSIDONIA C. König Denizlerde suya batık olarak bulunan çok yıllık otsular. Rizomları ve kökleri dallı, sürünücü, sağlam yapılı ve kına benzer pulsu yapılar ile kaplı. Yaprakların tabanı kınlı, linear kenarları tam. Çiçek durumu saplı çiçekler yaprağa benzeyen brakteler ile desteklenen spikalarda, hermafrodit veya en üsttekiler erkek. Periant yok, Stamenler 3 anterler sapsız. Düzgün olmayan şekilde loblu, ovaryum eksene yakın kıvrılmış, tek ovüllü, Meyva: drupa, merikarp etli. Denizlerimizde tek türü ( Posidonia oceanica) vardır. Posidonia oceanica (L.) Delile (Neptün çayırı) 46 Rizomları 1 cm kadar kalınlıkta, bitkinen tabanı yaşlanmış ipliksi ve pulsu yapılar ile kaplı. Kınlar 3-5 cm. Yapraklar 50x0.9 cm. kadar olabilir. Uç kısımları optus veya emarginat, 13-17 damarlı. Pedunkul 25 cm’ye kadar. Spika1-4 herbiri 3-5 çiçekli. Meyva: ovoid 12 mm’ye kadar büyüyebilir. Çiçeklenme: 11-12 Bulunduğu ortam: İzmir-Urla denizin 4-7 m. derinliğinde Yayılışı: Ege ve Akdeniz sahillerinde 1- 40 m. derinliklerde bulunur. Posidonia australis ve Posidonia ostenfeldii türleri Avustralyada yaşar, yaprakları paketlemede, hayvanlara yatak yapımında, gübre sanayiinde, hayvan yemi ve izolasyon malzemesi olarak kullanılır. Bitkinin lifleri yün ile karıştırılarak tekstil sanayinde kullanılır. Familya: ZANNICHELIACEAE Bir evcikli tatlı veya acı sularda suya batık olarak bulunan otsular, rizomlar sürünücü. Gövdeler ince uzun. Yapraklar alternattan opposite kadar, linear, tabanı kınlı. Çiçekler tek eşeyli küçük tek, erkek çiçekler periant var veya yok. Stamen 1 dişi çiçeklerde periant var. Karpeller 1 veya çok Meyva; Aken veya fındıksı. 2 cinsi bulunur. Althenia ve Zannichelia Cins ayrım anahtarı: Yapraklar alternat, kın yaprak tabanına kaynaşık, erkek çiçeklerin periantı kadeh şeklinde dişi çiçeklerde periant 3 segmentli…………………………………………………….. Althenia Yapraklar verimsiz sürgünlerde alternat, verimli sürgünlerde karşılıklı gibi,kın yaprak tabanına kaynaşık değil serbest, erkek çiçeklerde periant yok, dişi çiçeklerde periant kadeh şeklinde………………………………………………………………… Zannichellia 47 ALTHENIA Petit Bir veya (?) iki evcikli suya batık çok yıllık otsular. Gövdeler ve rizomlar ince uzun. Yapraklar alternat kın yaprak tabanına kaynaşık, aurikulat. Çiçekler aksilerde tek. Erkek çiçeklerin periantı kadeh biçiminde ve 3 dişli; stamen 1 anter 1 tekalı, dişi çiçeklerin periantı 3 segmentli. Karpeller 3, Meyva: Fındıksı Althenia filiformis Petit Gövdeler 50 cm’ye kadar. Yapraklar 3-40 x 0.1- 0.3 cm. Kın 5 mm., aurikuller 3 mm. kadar. Stilüs filiform 1-3 mm., Meyva: Elipsoid, meyva sapçığı 1.5 mm. Çiçeklenme zamanı: Mayıs Bulunduğu ortam: Deniz kenarlarındaki tuzlu göllerin sığ sularında Yaşadığı yer =Tuzla gölü Adana-Karataş 48 ZANNICHELIA L. Bir evcikli suya batık çok yıllık otsular. Rizomlar ince sürünücü, yapraklar linear 1 damarlı karşılıklı gibi, kın yaprak tabanından ayrı, serbest. Erkek çiçeklerde periant yok; Stamen 1 anterler 2-4 tekalı, dişi çiçeklerde periant zarsı ve kadeh şeklinde karpeller 1-9, Meyva: Aken ve yandan basık. Zannichellia palustris L. ssp. repens (Boenn.) Schübler & Mantens (Bataklık Susümbülü) Bitki enaz 1 m. boyunda. Gövdeler dallı ve yapraklı. Yapraklar 50 (100) x 0.2-1.2 mm. Filamentler 5-12 mm. veya daha fazla. Karpeller 1-7. Meyva :Aken (1.5-3.4 x 0.6-1.4 mm.), hafif kıvrık sırt kısmı omurgalı ve üstü murikat Çiçeklenme zamanı: 4-9 Bulunduğu ortam: tatlı ve acı sular, göl, su birikintileri, dere ve kanallarda 0 ile 1660 m. 49 Boynuz otu - yabani boynuz otu olarak da bilinen bu bitki dayanıklı türlerden arasındadır. Yurdumuz göllerinde sıkça rastlanır. Erkek ve dişi çiçekler ayrı bitkiler üzerinde olabildiği gibi aynı bitki üzerinde de bulunabilir. Arıtma tesislerinde, çamurun iyileştirilmesinde ve direkt olarak pis suların arıtılmasında ve soğuk su havuzlarında oksijen üretici olarak yetiştirilir. Fam. POTAMOGETONACEAE ( Susümbülleri) Rizomlu veya kış tomurcukları bulunan çok yıllık otsu su bitkileridir. Yaprakları suya batık veya su üstünde yüzücü olarak bulunur. Gövdeleri uzun ve esnek. Yapraklar alternat ve karşılıklı, (nadiren bir halkada üçlü) basit, tabanı kınlı, kınlar yaprak petiyolüne bağlı veya yaprak ile gövde arasında serbest, yüzücü yaprakları geniş, suya batık olanlar linear. Çiçek durumu su içinde veya su dışında saplı spika. Çiçekler aktinomorf, hermafrodit. Periant segmentleri 4., Stamenler 4, periantın tabanına bağlı, ovaryum üst durumlu, 4 karpelli (nadiren az) serbest veya tabanda birleşik. Stigmalar kısa veya uzamış, sapsız. Meyva: Drupa veya Aken 50 Şekil 18. Potamogetonaceae’de morfolojik görünüş Lepilaena bilocularis Kirk (Su yumağı) Tatlı sularda yaşayan tek veya kısa yaşamında çok yıllık dioik su içine batık yaşayan otsu bitkidir. Gövde 1 cm. yüksekliğinde, 1 m. uzunluğundadır. Rizomları ince ve sürünücüdür. Yapraklar almaşlı nadiren karşılıklı kulaklı, kınlı, erkek çiçekler 3 küçük periantlı, stamen 1-3 anterler 2 tekalı, dişi çiçekler 3, kısa saplı, periant segmentleri 3 adet yaklaşık 2 mm. uzunluğunda karpeller ayrı 3 adet, sitilüs ince ve narin gelişmiş ovaryumla aynı uzunlukta, stigma geniş, deri parçalara ayrılmış ve sitilüsle aynı uzunlukta, Meyva; Silindire benzeyen, 1-1.5 mm. uzunluğunda yüzeyi pürüzsüz veya çok küçük çıkıntılıdır. Meyva üzerinde aynı zamanda çiçek örtüsü ve stilüs bakiye olarak kalır. 4 türü Avustralyada, Lepilaena bilocularis ise Yeni Zelandada yaşar. L. bilocularis : Yerli halk tarafından balçıkta yaşayan “Claypan” adı ile bilinir. Durgun sularda ince sık çalımsı görüntüler göstermelerinden dolayı su 51 Yumakları adını da alırlar. Suya batık halde yaşamlarını sürdüren ve çamur veya balçık içerisinde büyüyen birkaç bitki türünden biridir. Amfibolis griffithi (J.M.Black)Hartog Denizde yaşar. Hint Okyanusu ve Avustralyada bulunur. Familya : NAJADACEAE ( Su Perisigiller) NAJAS L. Şekil 19. Najadaceae familyasının genel görünüşü 52 Tek veya iki evcikli acı ve tatlı sularda suya batık olarak yaşayan tek yıllık otsular. Gövdeler ince dallı tabandan ve alt kısımlardaki nodyumlardan köklenir. Yapraklar karşılıklı veya yalancı halkalarda dizili, linear, 1 damarlı, tabanı kınlı çoğunlukla aurikulatlı; yaprakların, aurikulatların bazende orta damarın alt yüzü dikenli-dişli çiçekler küçük aksilerde, tek eşeyli, tek veya çok sayıda. Erkek çiçekler tek zarımsı yapıda perianta benzeyen 2 dudaklı bir yapı ile sarılmış veya sarılmamıştır. Stamen 1 anter kısa saplı,1-4 tekalı, uçtan açılır. Dişi çiçekler çıplak veya zarımsı bir spata ile sarılı. Ovaryum 1 karpelli, plasentasyon basal, ovül 1. stigmalar 2-4 linear. Meyva: elipsoid-oblong. 4 türü bulunur. 1. İki evcikli; yapraklar 1 mm.’den geniş (dişler dahil), kenarları belirgin dişli ……N. marina 1. tek evcikli; yapraklar 1 mm’den dar (dişler dahil), kenarları çok küçük dişli 2. Yaprak kını aurikulatsız …………………………………………………… 2. Yaprak kını aurikulatlı N. orientalis 3. Yaprak kını kısa aurikulatlar yuvarlak …………………………………….. N. minor 3. Yaprak kını uzun aurikulatlar üçköşeli ……………………………… N. graminea Najas marina L. (Dikenli su perisi) Bitki iki evcikli ve 10-50 cm. uzunluğunda, nodyumlar arası tüysüzden dikenliye kadar değişken, Yapraklar 6-50 x 1-4 mm., kenarları dikenli-dişli; dişler kaba ise her iki kenarında 4-12 adet, kın 4 mm.’ye kadar, her kenarında 0-2 adet dikensi yapı bulunur. Aurikulatlar yok. Çiçekler tek; erkek çiçekler spatalı, anterler 4 tekalı. Meyva 3-6 mm. 3 alt türü bulunur. N. marina ssp. marina, N. marina ssp. intermedia ve N. marina ssp. armata 53 Najas minor All. (Küçük su perisi) Bitki tek evcikli uzunluğu 80 cm. kadardır. Nodyum araları tüysüz. Yapraklar 10-30 x 0.5-1 mm., kenarları dikenli-dişli, her kenarında 5-17 adet olup bazende orta damarın alt yüzünde de bulunur. Yaprak kını 2-3 mm. aurikulatlar 0.5 mm. kadar, yuvarlak, dentat. Erkek çiçekler spatalı, anterler 1 tekalı; dişi çiçekler 1-3 ve küçük demetler oluşturur. Meyva 2.5 mm. kadar Çiçeklenme zamanı; 6-9 Bulunduğu ortam: Göller ve su birikintileri 0-50 m. Y: Trakya-Anadolu Najas orientalis (Doğu Superisi) Najas minor’e benzer, fakat yapraklarında airukulatlar yoktur. Orta damarın alt yüzünde dikenli-dişler bulunmaz. Anterler 4 tekalıdır. Çiçeklenme zamanı: Eylül Bulunduğu ortam: Hendek içlerindeki su birikintileri Yaşadığı yer : Edirne-İpsala (Gala gölü) Najas graminea Delile ( Dar yapraklı su perisi) Najas minor’a benzer, fakat; yapraklarındaki dikenli dişler çok küçük ve her kenarda 30’dan fazla değildir; kın 2 mm. kadar, aurikulatlar kın boyu kadar, dar üç köşeli, çok küçük dikensi dişli; erkek çiçekler spatasız, anter 2-4 tekalı. 54 Çiçeklenme zamanı: Ağustos Bulunduğu ortam: Su kanallarında 0-70 m. Yayılışı: Seyhan barajı Balıklar için iyi bir yiyecek olan Najas türleri aynı zamanda gübre olarak kullanılmaktadır. 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 KAYNAKLAR Kocataş A. 1993:Oseanoloji deniz bilimlerine giriş, Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Kitaplar serisi No: 114. Bornova-İZMİR Cirik,Ş, Cirik, S. 2005: LİMNOLOJİ (Ders Kitabı) Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi yayınları No. 21., Bornova-İZMİR Cirik,Ş, Cirik, S. 2004: SU BİTKİLERİ (Deniz bitkileri Biyolojisi Ekolojisi Yetiştirme Teknikleri. Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi yayınları No. 58 Bornova-İZMİR Seçmen,Ö., Gemici, Y., et all 1986= Tohumlu Bitkiler Sistematiği. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi kitaplar serisi No: 116 Bornova -İzmir Seçmen,Ö.,Leblebici E. 1996: TÜRKİYE SULAK ALAN BİTKİLERİ VE BİTKİ ÖRTÜSÜ Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Yayınları No: 158 Bornova / İZMİR http://www.ruhr-uni-bochum.de/boga/html/Euryale.ferox.ho4.jpg http://ginux.univpm.it/didattica/dispense/bavestrello/zoologia/immagini/halopsti.jpghttps://w ww.eoearth.org/upload/thumb/6/67/Posidonia.jpg/300px-Posidonia.jpg http://www.seagrasswatch.org/ID_Seagrass/images/HO4.jpg http://tinypic.com/6hi2y1.jpg http://203.158.191.28/aquarium/board/data/imagefiles/R521.jpghttp://web.ipb.ac.id/~dedi_s/images/stories/lamun/ekosistem/gbr1.jpghttp://lh5.ggpht.com/ronyeo/Rf3qFn0dVnI/AAAAAAAAAPs/hAtJD1f-voo/09enhalus. jpghttp://farm1.static.flickr.com/183/425240179_9b3106912a_m.jpg http://farm1.static.flickr.com/183/437130819_65f55874a9.jpg?v=0 http://yoohoo.euweb.cz/cantor2004/aktual/aktual6-06/6pictimg/enhalus_acoroides.jpg http://serc.carleton.edu/images/microbelife/extreme/alkaline/Microcystis.jpg http://botit.botany.wisc.edu/images/130/symbiosis_images/Azolla/Anabaena.low.jpg http://labradorpark.wordpress.com/2008/10/14/enhalus-acoroides/ http://www.bluestem.ca/images/juncus-goldstrike.jpg http://img142.imageshack.us/img142/5092/laurusnobilisho1at0.jpg http://www.plant-identification.co.uk/skye/juncaginaceae/triglochin-maritima.htm http://counties.cce.cornell.edu/suffolk/habitat_restoration/seagrassli/ecology/seagrass/7.jpg http://restorationday.noaa.gov/images/widgeon_grass.jpg http://www.wahlens.se/bildsidor/2007_08/stora/ruppia_cirrhosa_close_vall_070805STOR.jpg http://www.ars-grin.gov/npgs/images/sbml/Ruppia_cirrhosa_fruits.jpg http://images.google.com.tr/imgres?imgurl=http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/ thumb/4/47/Ruppia_cirrhosa_ruoc6_001_pvd.jpg/99pxRuppia_cirrhosa_ruoc6_001_pvd.jpg&imgrefurl=http://commons.wikimedia.org/wiki/Ruppia _cirrhosa%3Fuselang%3Dde&usg=__yzNQixXhCF0GnYIjU_qCD61C1M=&h=120&w=99&sz=4&hl=tr&start=12&um=1&tbnid=QS430ZAd7gcWM:&tbnh=88&tbnw=73&prev=/images%3Fq%3Druppia%2Bcirrhosa%26um%3D1%2 6hl%3Dtr http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/9/95/Vallisneria_spiralis_Erasmus_D arwin_1789.jpg/407px-Vallisneria_spiralis_Erasmus_Darwin_1789.jpg http://www.taysidebiodiversity.co.uk/Pics/Coastal4.jpg http://www.padillabay.gov/images/gwozdzfig1.jpg http://www.floralimages.co.uk/images/zostera_marina_db7.jpg http://delta-intkey.com/angio/images/zoste810.gif http://delta-intkey.com/angio/images/zoste145.gif http://pagespersohttp://www.floridamarine.org/images/gallery/halophila_dec_line_0229.jpg http://www.pantai.netfirms.com/halophila%20ovalis.gif 71 http://farm1.static.flickr.com/165/430210043_ed96591c00.jpg?v=0 orange.fr/gonzales.manuel/textes/la%20mer/Plantes_a_fleurs/Zostera_noltii2.jpg http://www.eoearth.org/upload/thumb/6/67/Posidonia.jpg/300px-Posidonia.jpg http://www.hartfordhwp.com/Taino/photos/bird.pnghttp://farm4.static.flickr.com/3092/2529728189_28b27ebc69. jpg?v=0 http://www.wildsingapore.com.sg/wildfilms/blog/blogfotos/0606sent/060628sntd3825m6.jpg http://www.colibriridge.com/images/hummer.jpg http://soer.justice.tas.gov.au/2003/image/432/cem_habitat/p-seagrass_heterozostera-m.jpg http://pagespersohttp://images.google.com.tr/imgres?imgurl=http://bp0.blogger.com/_Vxu_tx5NynY/RkHHrsf LtXI/AAAAAAAAApw/GmIW13r3Zy8/s400/enhalus2.jpg&imgrefurl=http://iyor08singapor e.blogspot.com/2008_08_01_archive.html&usg=__kHQWkFVFg7DltQXnEy7_oXdpSE=&h=197&w=400&sz=27&hl=tr&start=22&tbnid=gY_avGUJodWe7M:&tbnh=61&tbnw =124&prev=/images%3Fq%3Denhalus%26start%3D20%26gbv%3D2%26ndsp%3D20%26hl %3Dtr%26sa%3DN http://erick.dronnet.free.fr/belles_fleurs_de_france/images/triglochin_bulbosum_barrelieri1.jp g http://restorationday.noaa.gov/images/widgeon_grass.jpg http://myfwc.com/manatee/images/seagrass/wgrassb.jpg http://flora.nhm-wien.ac.at/Bilder-P-Z/Ruppia-maritima-2.jpg http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/4/47/Ruppia_cirrhosa_ruoc6_001_pv d.jpg/280px-Ruppia_cirrhosa_ruoc6_001_pvd.jpg http://www.azote.se/repository/temp/f6e9e3e6h6b9h9e3b3f33f36h6f6f3b3e6f3b3h6f6e3h3h6 b3b9/largew/fmi00005.jpg http://farm3.static.flickr.com/2234/2534307554_44955a11d6.jpg?v=0 http://beachwatchers.wsu.edu/ezidweb/seagrasses/images/eelgrass.jpg http://www.plantsystematics.org/users/sv22/sjv/working/phyllospadix.png http://plantnet.rbgsyd.nsw.gov.au/HerbLink/multimedia/37/107/1039.png http://pagespersoorange.fr/gonzales.manuel/textes/la%20mer/Plantes_a_fleurs/Cymodocea_nodosa.jpg http://personal.telefonica.terra.es/web/cumacea/imag/posidonia.jpg http://gvc03c17.virtualclassroom.org/Site/pic/posidonia_big.jpg http://www.5terreacademy.com/imagines/Posidonia%20oceanica.jpg http://zr.molbiol.ru/b_pictures/6_016.gif http://www.tela-botanica.org/~photoflo/photos/hc/max/3665.png orange.fr/gonzales.manuel/textes/la%20mer/Plantes_a_fleurs/Cymodocea_nodosa.jpg http://flora.nhm-wien.ac.at/Seiten-Arten/Cymodocea-nodosa.htm http://hablemosdelamar.files.wordpress.com/2008/04/posidonia-oceanica_mediterraneansea_by-manu-sanfelix.jpg http://farm1.static.flickr.com/183/425240179_9b3106912a_m.jpg http://www.naturamediterraneo.com/Public/data3/giamba/Olive%20di%20mar.jpg_20062318 746_Olive%20di%20mar.jpg http://www.5terreacademy.com/imagines/Posidonia%20oceanica.jpg http://www.tela-botanica.org/~photoflo/photos/hc/max/3665.png http://zr.molbiol.ru/b_pictures/6_016.gif http://www.unterwasser-weltostsee.de/assets/images/AZannichellia_palustris_subsp_pedicellata_k.jpg 72 http://images.google.com.tr/imgres?imgurl=http://flora.nhm-wien.ac.at/Bilder-PZ/Zannichellia-palustris-pa-3.jpg&imgrefurl=http://flora.nhm-wien.ac.at/SeitenArten/Zannichellia-palustrispa.htm&usg=__VrKpLHcvBRCct22kw14aKWRb7CI=&h=553&w=700&sz=80&hl=tr&start =16&um=1&tbnid=BpYsTNPydVyNdM:&tbnh=111&tbnw=140&prev=/images%3Fq%3DZ ANN%25C4%25B0CHELL%25C4%25B0A%26um%3D1%26hl%3Dtr%26sa%3DX http://www.digitalnaturalhistory.com/images/Zannichellia2PeterviewSaltMarshJuly282006.jp g http://yuumezawa.com/Research/diagram.jpg http://oceanworld.tamu.edu/students/forams/images/arctic_marine_food_web_90.jpg http://subject.forest.gov.tw/species/aquaplants/bwpic/065.gif http://images.google.com.tr/imgres?imgurl=http://www.pallottine.org.au/images/Lepilaena_ Water_Plant.jpg&imgrefurl=http://www.pallottine.org.au/tardun_lakes_4.htm&usg=__8vr1SLJAVPOEJQbB2_G4dZoCog=&h=205&w=250&sz=13&hl=tr&start=1&um=1&tbnid=E WB3QMw5kEw7VM:&tbnh=91&tbnw=111&prev=/images%3Fq%3DLepilaena%26ndsp%3 D20%26um%3D1%26hl%3Dtr%26sa%3DN http://www.wvu.edu/~agexten/aquaculture/images/weeds/Weed13.jpg http://www.karavla.com/sitebuilder/images/Najas-416x344.jpg http://www.hlasek.com/najas_minor_4598.html http://www.petfish.net/articles/pix/najas.jpg http://www.findfish.nl/waterplanten1/images/Najas%20indica_jpg.jpg 73 74 75 76 77 78