Meclisi M e b u s a n C :2 5 Nisan 1327 1 : 82 EBÜZZlYA T E V F İ K BEY (Antalya) — H a k k ı n var MUSTAFA A R t F BEY (Kırkkilise) — Bir parça da tsmaii Bey, en doğru nazariye budur. kendi nefsinize. İSMAİL HAKKI BEY (Devamla) — İçinizde gören var t S M A t L H A K K I BEY (Devamla) — Farz et ki kendi­ mı? m e de. Fakat biliyorsunuz ki ben E n c ü m e n e devam etmi­ yorum, birçok mesailde, devam ettiğim müddetçe size mu­ A R T İ N B O Ş G E Z E N Y A N E F E N D İ (Halep) — Hak­ halif kaldım, siz mesleksiz gidiyorsunuz, neden mesleksiz lısın; doğru. gidiyorsunuz? Bugün bir K a n u n u n Ceza tanzim ediyoruz, İSMAİL H A K K I BEY (Devamla) — Demin demiştim Kanunu Cezayı tanzim eden bizim Encümenimiz ef'ali teh­ ki, gerek Adliye Encümeni bu sözlerimden kendilerine bir didi cezaî altına vaz'etmekte bir meslek takip etmiyor. Ge­ tariz almasınlar, tabiî mülahazatımı bu yolda beyana mec­ çenlerde, hatırınızdadır, zannederim 133 üncü maddei ka- b u r u m , gerek Adliye Encümeni ve gerek Adliye Nezareti, aimede, a m a dikkatli dinleyin rica ederim, kanun denilen tertibi kavanin ve tayini cezada bir esas takip etmiyor, bi­ şey, hatıra gelen şeyi kâğıt üzerine yazmakla hâsıl olmaz. rinde bir muameleyi cebir ve şiddet addediyor, fiil, diğe­ Bir k a n u n tanzim olunurken, evvelemirde esasaü makule rinde d a h a şiddetli olduğu halde, esası fiil hakikaten daha düşünülür ve sonra vazı-ı kanun bila perva yürür, hiçbir ma­ şiddetli olduğu halde, buradaki cebir ve şiddeti siliyor, ka­ niaya kulak asmayarak yürür. Burada müzakere olunuyor­ p a t m a k istiyor. Bu, ne hikmeti cezaiyyece muvafıktır... d u , o maddei kanuniyyede bir kimse, H ü k ü m e t e müracaa­ N E C M E T T İ N M O L L A BEY (Adliye Nazırı - Kasta­ ta muktedir olduğu mevadda, H ü k ü m e t e müracaat etme­ m o n u ) — Kıyası maalfarık. yerek, d o ğ r u d a n doğruya istihsali h a k ederse, o adamı ce­ zalandırır diyor, ttirazatta b u l u n d u k , dedik ki, hiç olmaz­ İ S M A İ L H A K K I BEY (Devamla) — Hayır, ne de kı­ sa mahkemeye m ü r a c a a t halinde, o a d a m ı n o fiilde haklı yas maalfariktir. Binaanalazalik, böyle bir maddei kanu­ olduğu tebeyün ederse, ceza ortadan kalkmalıdır. Buna mu­ niyyenin müzakeresi sırasında " ş e r ' a n böyledir" nıkatı or­ kabil bize birçok nazariyat serdolundu ve denildi ki, vakıa taya atılarak söylenmesin. Bu meselenin neticei şer'iyyesi bu fiilin meşru olduğu anlaşılıyor a m a , vazı-ı kanun, bun­ herkesçe m a l u m . d a asayiş ve emniyyeti umumiyyeyi muhafaza etmek hik­ SEYİT BEY (İzmir) — Telif edemezsin; itirazın da vâ­ metini takip eder, bu hikmeti de düşünür. Bu halde, biz bu­ rid olmadı. nu cezalandırırız buyurdular. Şimdi rica ederim, dikkat edi­ İSMAİL HAKKI BEY (Devamla) — Ben bilmiyorum, niz, malen ihkakı h a k meselesinde o r t a d a hiçbir cürüm ol­ sen, bilmiyorsun diyemezsin, emniyyeti umumiyye ciheti­ madığı halde, kanun, o n u müstelzimi ceza görüyor. O m e ­ ni arıyoruz. selede, malı almak fiilinden başka ceraim vuku bulduğu hal­ SEYİT BEY (İzmir) — Telif edemezsin. de, o ceraim takip olunacaktı. Biz bu müdafaayı da kabul eder g ö r ü n d ü ğ ü m ü z halde, yine buyuruldu ki, emniyyeti KİRKOR Z Ö H R A P E F E N D t (İstanbul) — Cebir ve a m m e şöyle olur, böyle olur, muhtel olur. Binaenalazalik şiddet hâsıl olmak üzere bir fiil değil midir? bu a d a m müstelzimi mücazat görülmelidir. SEYİT BEY (tzmir) — Dava etsek tatlik etmeyecek; o m e n k u h a ne olacak,, sorarım? Soma zannederim cebir ve şiddet kelimatı ilavesiyle yine maddedeki ceza kalmıştır. Düşünün, doğrudan doğruya bir İSMAİL H A K K I BEY (Devamla) — Ceraimi itiyadi- malı almak, mesela bir sapanı tarlasından kaldırılan, diğer ye var, bugün bil'itiyat pederinin doğrudan doğruya malı­ tarlaya götürülen adamın o sapanı hodbehod alması, hatta nı sirkat eden bir çocuk mahkemeye, hatta pederi onu af sonunda sapan kendisinin olduğu tahakkuk ettiği halde müs­ ettiği halde neticei h ü k ü m d e hapishaneye sevk olunur, ya­ telzimi mücazat görülüyor da, daha doğrusu, böyle bir fıil-i ni ef'ali, müstelzimi m ü c a z a a t addedilir, bu çocuğu pederi muhik ve makul, Encümen tarafından, Adliye Nezaretinden affettiği halde hapihaneye gönderiyorsun, o çocuğu tevkif ve Adliye Nezaretindeki Tenzimi Kavanin Heyetinden diyeyim, ediyorsun, anasından, babasından ayırıyorsun da, kocasıyla müstelzim-i mücazat görüldüğü halde, bir kadının, acezei mah- karıyı yekdiğerinden ayırmayı neden tecviz etmiyorsun?.. lu kat Lan bir kadının erkeğe nispetle hakikaten nazife, zaife bir MUSTAFA A R İ F BEY (Kırkkilise) — Koca, karı yü­ kadının, şahsan bikudret bir kadının cebir ve kuvvetle yerin­ zünden ceza görmeyecek. den kaldırılması ve cebir ve kuvvede kaldırılması bilâhara da KİRKOR Z Ö H R A P E F E N D t (İstanbul) — Alelhusus yine cebren bir nikâha raptolunması neden ve hangi hikmet­ hapishaneye gitmeyecekler mi, kocalarından ayrılmayacak le müstelzimi mücazat görülmüyor? Bu malı almakta esası mı? cezai addolunan cebir ve şiddet, hiç olmazsa bu kadın hak­ İSMAİL H A K K I BEY (Devamla) — Efendiler, evvel kındaki fiil itibariyle cebir ve şiddetten mi addolunmuyor? emirde fiilin zatında cebir ve şiddet vardır. Rica ederim, bunda bir hikmeti cezaiyye görmüyor musunuz? — 418 — TBMM KUTUPHANESI