nilüfer rehberlik ve araştırma merkezi

advertisement
İŞİTME YETERSİZLİĞİ
NİLÜFER REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
NİLÜFER REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Sayfa 1
İÇİNDEKİLER
KONU
SAYFA
İŞİTME ENGELLİ BİREYLER……………………………………………………………….....….3
İŞİTME ENGELİNİN NEDENLERİ:…………………………………………………………......…4
İŞİTME ENGELLİ ÇOCUKLARININ ÖZELLİKLERİ……………………………………..…..….5
İŞİTME ENGELLİLERİN BELİRLENMESİNDE ÖĞRETMEN GÖZLEMLERİ NELER
OLMALIDIR;………………………………………………………………………………….…….6
İŞİTME ENGELLİLERDE KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİ…………………………………….…….7
SINIF ÖĞRETMENİNE DÜŞEN GÖREVLER……………………………………………………8
EĞİTİM PROGRAMLARININ UYGULANMASI İLE İLGİLİ ESASLAR………………..….…10
PROGRAM UYGULAMASINDA ÖĞRETMENİN GÖZÖNÜNDE BULUNDURACAĞI
HUSUSLAR…………………………………………………………………………………….….12
İŞİTME ENGELLİ ÇOCUKLARIN EĞİTİMİ İÇİN VELİYE ÖNERİLER………………………13
NİLÜFER REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Sayfa 2
İŞİTME ENGELLİ BİREYLER
İnsan, beş duyusu aracılığıyla algılayabildiklerini beyninde yorumlayarak anlamlandırır.
İşitme duyusu da insanın çevresini algılamasına yardımcı olan, çevresindeki canlılarla iletişimini
sağlayan bir duyudur. İletişim, bir konuşan, bir dinleyen ve ikisi arasındaki anlaşmayı sağlayan bir
aracıyla gerçekleşir. Yani verici-alıcı ve ses dalgaları şeklinde ifade edilebilir.
İşitme duyusu bireyin çevresi ile iletişim kurmasında yararlandığı duyuların başında
gelmektedir. Konuşma, işitme duyusu aracılığıyla kazanılmaktadır. İşitme engelli bireylerin genel
özelliklerinin çok geniş bir yelpazede farklılık gösterdiği ve işitme engellilerin eğitim alanındaki
gelişmeler göz önüne alındığında, bu bireylerin eğitimlerinin ve alınacak eğitsel tedbirlerin önemi
ortaya çıkmaktadır.
Okul öncesi eğitim dışındaki her kademede işitme engelli öğrenciler yatılı ve gündüzlü
olarak eğitimlerini devam ettirmektedirler. İşitme engelli öğrencilerin ilk ve orta öğrenimlerini
normal öğretim kurumlarında ( kaynaştırma) sürdürmeleri teşvik edilmekte, böylelikle akranları ile
sosyal ve duygusal yönden paylaşımlarına fırsatlar sağlanmaktadır.
İşitme engeli dış görünümde herhangi bir belirti vermediği için doğduğu andan itibaren
işitme kaybı olan çocuk normal bir çocuk olarak görülür. Ancak, çocuk konuşma çağına geldiği
halde iletişim kuramıyorsa çocuğun işitmediği fark edilmektedir.
İnsanoğlu doğumdan itibaren yaşadığı sürece iç ve dış çevresinden bir takım uyaranlar alır.
Bu uyaranlara tepkide bulunarak yaşamı için gerekli dengeyi kurmaya ve sürdürmeye çalışır.
Uyaranları çeşitli duyu organları yoluyla alır. Çevresindeki ses diye adlandırılan uyaranları da kulak
yoluyla alır. Bunlara gerekli tepkide bulunarak çevresiyle ilişki kurmuş olur. Kişi sesten, yön anlar,
olayları anlar, tehlikeleri sezer hale gelir ve onlara göre davranır. Kapı zilini, telefon zilini, otomobil
kornasını, çaydanlığın kaynamasını anlar ve gerekeni yapar. Dil ve iletişimin iki temel öğesi işitme
ve konuşmadır. Okuma ve yazma da işitme ve konuşmadan türetilmiş olan iletişim türleridir. Kısaca
işitme; anlama, konuşma, okuma, yazma ve diğer işitme özellikli iletişimin temelidir denebilir.
NİLÜFER REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Sayfa 3
İletişim de insanın türdeşleriyle olan ilişkilerinde önemli yer tutar. İşitme duyusu sürekli istemsiz
çalışır.
İŞİTME ENGELİNİN NEDENLERİ:
İşitme engeli doğuştan olabileceği gibi sonradan geçirilen hastalıklar, kazalar ve yaşlanma
nedeniyle de gelişebilir. İşitme engeli yaşamın üç döneminde ortaya çıkabilir;
Doğum öncesi sebepler;
Doğum öncesi sebeplerin başında kalıtım gelmektedir. İşitme özrü kalıtım yoluyla çocuğa
geçmektedir. Kalıtımla daha çok duyusal sinirsel türden işitme özrü geçmektedir. Bu tür işitme
engellerinden bazıları gizli seyretmekte ve buluğ çağında ortaya çıkabilmektedir. İşitme engelli
olmada bir diğer faktörde çocuk ile anne kanının uyuşmazlığıdır. Anne kanı RH(-) çocuğun kanı
RH(+) olması halinde annenin kanı ile fetüsün kanı arasındaki geçişmeden annenin kanında bir çeşit
saldırıcılar meydana gelmekte, bu saldırıcılar RH(+) olan fetüsün kanındaki alyuvarları tahrip
etmekte ve bu durum sağırlığa sebep olmaktadır.
Annenin hamilelik sırasında işitme sistemine zarar veren ilaçlar kullanması, kızamıkçık,
kabakulak gibi hastalıklar geçirmesi, hamilelik sırasında röntgen çektirmesi, sarılık geçirmesi,
böbrek hastalığı, şeker hastalığı, kansızlık gibi sistemik hastalıkları, hamilelik sırasında geçirilen
kazalar, çarpma ve yaralanmalar çocukta işitme kaybına neden olabilir.
Doğum sırasındaki sebepler;
Erken doğum, geç doğum, güç doğum ve geçici kordon dolanması uterusun kontraksiyon
anomalileri, forseps uygulanması, sezeryanla doğum, doğum süresinin uzaması ve oksijensiz
kalması gibi durumlarda sağırlığa sebep olabilir. Doğum
anında oluşabilecek bazı kazalar,
çarpmalar, dış ve orta kulakta zedelenme yapabilir ve iletimsel işitme engellerine sebep olabilir.
Doğum sonrası sebepler;
Doğum sonrasında çocuğun geçirdiği menenjit, ensofalit, kızılcık, kızamık, kabakulak,
boğmaca, enfluenza, çiçek gibi bazı enfeksiyon hastalıkları sağırlığa sebep olur. Bu yüksek ateşli
hastalıklara bağlı olarak geçirilen havale sonucu işitme engelinin kalıcı hasar olarak kalması en
yaygın olarak görülen sebeplerdendir. Bazı ilaçların dozu ve alınma süreleri iyi ayarlanmadığı
takdirde ilaçların kulağa ters etki etmesi sonucu sağırlık oluşabilir. Doğuştan sonra görülen
sağırlıkların bir diğeri de dominand hereditep sağırlıktır. Genellikle 5-15 yaşları arasında görülür.
Bu durumlarda konuşmanın korunmasında güçlük çekilir ve konuşma bozulur. Kaza sonucu
NİLÜFER REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Sayfa 4
çarpma, düşme yanma, kulak içine yabancı cisim kaçırma, işitme engelli olmaya sebep olmaktadır.
Şiddetli gürültüde uzun süre kalmak da sağırlığın sebeplerindendir.
İŞİTME ENGELLİ ÇOCUKLARININ ÖZELLİKLERİ
 İşitme engelli çocuklar engellerinin özelliğine bağlı olarak gelişim alanlarında bazı
farklılıklar gösterirler. Ancak bu onların normal işiten akranlarından tamamen farklı olduğu
anlamına gelmez. Eğitimdeki amaçlarımızdan biri de işitme engelli çocukların engelinden
doğan bu farklılıkları eğitim ve öğretim ile en aza indirmektir.
 Sesleri duymayan ve sözel uyaranları algılayamayan çocuğun dil kazanımı tam olarak
gerçekleşemeyebilir.
 Soyut düşünmeyi gerektiren becerilerde daha başarısız olabilir.
 Uyarlama, genel koordinasyon ve denge gerektiren becerilerde başarılarının kısmen daha
düşük olduğu söylenebilir.
 Zihinsel gelişim sürecinde dil önemli bir yer tutar. İşitme engelli çocukların dil
becerilerindeki, kavram gelişimlerindeki yetersizlik ve işitsel girdinin az olması zihinsel
gelişim sürecini de olumsuz olarak etkiler.
 Okuma yazma gibi dilin kullanımını gerektiren becerileri kazanmada da problemler
görülebilir.
 Sosyal ve duygusal gelişimleri iletişimin sekteye uğramasından dolayı olumsuz etkilenebilir.
 Çocukla iletişim kurulmuyor ya da iletişim için çok az zaman harcanıyorsa, çocuğun sosyal
çevrenin bir parçası olması, olumlu benlik algısı geliştirmesi gibi konularda problemler
yaşanabilir
 Topluma uyum sağlamada zorluk çekerler, kendilerini soyutlanmış hissedebilirler.
NİLÜFER REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Sayfa 5
İŞİTME ENGELLİLERİN BELİRLENMESİNDE ÖĞRETMEN GÖZLEMLERİ NELER
OLMALIDIR;
I. Fizik Görüntüler ve Sağlıkla İlgili Belirtiler:
 Sık sık kulak ağrısı
 Kulak akıntısı
 Sık sık kulak çınlaması, baş ve kulak uğultularından şikayet
 Bedensel devinimlerde (oturma, koşma, yürüme) denge bozukluğu
 Süreğen soğuk algınlığı
 Kulak kaşıma
II. Konuşma ve Sesle İlgili Belirtiler:
 Konuşmada belirli seslerin düşürülmesi ya da değiştirilmesi
 Belli sözcüklerde yanlış söyleyiş
 Eklemleme dahil diğer konuşma engelleri
 Sürekli olarak fısıltı şeklinde ya da bağırarak konuşma
 Konuşmada tekdüzelik
 Benzer sesli sözcüklerin karıştırılması (baş - boş gibi)
III. Sınıftaki Davranışları ile İlgili Belirtiler:
 Dershanede birden oluşan ses değişimlerinin farkında olmayış
 Motorlu araçların gürültülerine ilgisizlik
 Radyo, pikap, teyp gibi müzik araçlarını dinlemeye karşı ilgisizlik
 Sınıftaki tartışmalara karşı ilgisizlik
 Konuşulanların, özellikle bazı sözcüklerin yinelenmesini isteme
 Konuşana belirli bir biçimde kulağını verme, bir eliyle kulağını destekleyerek dinlemeye
çalışma
NİLÜFER REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Sayfa 6
 Öğretmenin ya da konuşanın sürekli olarak yüzüne bakarak dinleme ya da izleme
 İşitebilmek için konuşana doğru eğilme ya da uzanma
 Konuşulanları bazen işitip bazen işitmeyerek insana “işine geleni duyuyor, işine gelmeyeni
duymuyor” izlenimini verme
 İsteklerini, meramını anlatmak için gereğinden fazla jest ve mimik kullanma
 Talimatları yanlış anlama
 Dikte çalışmalarında olağan dışı yanlışlıklar yapma
 Okul başarısında yaşına göre düşüklük
 Sık sık kulağını ovuşturma ve kaşıma
 Sessizliği seçme
 Gülmede azlık
 Okuma güçlüğü
IV. Diğer Belirtiler:
 Duraksızlık
 Sürekli sinirlilik ve gerginlik
 Seslerin hangi yönden geldiğini kestirememe
 Yaptığı iş ve ödevin yansıttığından daha zeki görünme
İŞİTME ENGELLİLERDE KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİ
İşitme engelli çocuk her şeyden önce normal bir çocuktur. Sadece işitemiyordur. Ama
konuşma organları açısından hiçbir sorunu yoktur. Herhangi bir zeka geriliği sorunu da yoktur.
NİLÜFER REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Sayfa 7
Konuşamaması sadece işitememesinden kaynaklanır. Konuşmayı dili öğrenme yeteneği çocuktadır.
Tabi biz ona yardım edebilirsek.
Normal çocuklar konuşmayı erken “anne-çocuk” etkileşimi ile öğrenirler. Fakat işitme
engelli çocuklar okula başladıkları ilk yıllarda anneleri ile veya ailesiyle konuşmuş olarak
gelmiyorlar. Anne-çocuk etkileşiminde çocuk okula başladığında annenin yerini öğretmen alıyor.
Bu yüzden öğretmenin bir annenin çocuğunun konuşmaya başladığı ilk dönemlerdeki davranışlarını
işitme engelli öğrencisine göstermesi gerekiyor. Öğretmen Çocuğun konuşmayı duyması için
konuları ilgi çekici getirebilmeli ve göze hitap eden bol araç gereç kullanmalı. Çocukla konuşma
esnasında çocuk çok iyi dinlenmeli ve çocuğun söyledikleri açılarak diğer çocuklara aktarılmalı.
İşitme engellilerin eğitiminde kullanılan işitme cihazlarının çocukta kalmış olan işitme
kalıntısını değerlendirmek açısından büyük faydası vardır. Fakat işitme cihazları tek başına yeterli
olmaz. Biz işitmesi normal olanlar da dudaktan okuma yapıyoruz. Birini dinlerken o kişiyi görmeye
çalışıyoruz. Bu normallerin de hem görsel, hem işitsel uyarıcılara ihtiyaç duyduklarını gösterir. Biz
de sadece konuşmacıyı dinlemeyip aynı zamanda onu izliyoruz. Yalnız biz yine de konuşmacıyı
göremesek bile işitme yoluyla verdiği mesajı alabiliriz. İşitme engelli çocuk ise sadece cihazla
verilen mesajın tümünü alamayacaktır. Cihazla öğrenciler konuşmanın sadece ritmini ve tonunu
alabiliyorlar. Onlar eğer konuşma anında not almaya kalksalar işitmeleri normal olmayacaktır. O
yüzden normallerden daha fazla bilgiyi gözleri yoluyla anlama ihtiyacındadırlar. Görme yoluyla
aldıkları bilgilerle işitme yoluyla aldıkları bilgileri birleştirirler. Yine de işitme önemli; çünkü dili
normal bir şekilde ancak işitme yoluyla ve bunu sağlayan işitme cihazı yardımıyla öğrenebilirler.
İşitme engelli çocuk cihaz takılıncaya kadar tamamen sessiz bir dünyada yaşamıştır.
Cihazdan sonra ise çevresindeki seslerden sadece cihazın ona götürebildiği ve kendisinin
yorumlayabildiği kadar sesi işitebilecektir. Orta düzeydeki engelliler hemen hemen bizim kadar
işitebilirler. Çok ileri derecede işitme kaybı olanlar ise ancak ritmi işitiyor olabilirler. Ancak işitme
engelli çocuk ne kadar işitme kalıntısı varsa bunun tamamını dili öğrenmek için kullanacaktır.
İşitme engelli çocuğun bu şekilde ipuçlarından yararlanması sonucuna götürür. Öğretmene bu
anlamda düşen görev ise çocuğa dinlemeyi öğretip, konuşanı dinlemesine yardımcı olmaktır.
SINIF ÖĞRETMENİNE DÜŞEN GÖREVLER
İşitme kaybı az olan öğrenciler sınıflarda daima bulunabilirler. İşitme kaybı fazla olup,
eğitime devam eden öğrencilerde normal sınıflarda bulunabilir. Bu bakımdan dersliklerde ve
sınıflarda bu gibi öğrencilerin eğitim ve gelişmelerine uygun önlemler alınmalıdır. İşitme engelli
olan öğrenciler öğretmeni tarafından zamanında fark edilemez ve gereken önlem alınmaz ise bu
çocuklar işitme engelinin yanında bir takım uyum güçlükleri geliştirebilirler. İşitme engeli olan
NİLÜFER REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Sayfa 8
çocuk bu engelini gizlemek için yalnızlığı yeğler. Sınıf içinde geçen konuşma, tartışma, soru ve
direktifleri anlamayabilir. Bu anlamayış onu alay konusu haline getirebilir. Kendisine gülündüğü ya
da alay edildiğinde onun tepkisi değişik olabilir. Öğretmen bunları dikkate alarak sınıfta bazı
önlemler almalıdır. Öğretmen bu gibi öğrencilerine uygun oturma yeri sağlamalıdır. Sınıfta önemli
ve sürekli çalışmalar nerede yapılıyor, öğretmen en çok nerede bulunuyorsa çocuk oraya en yakın
ve en iyi görebilecek bir yere oturtulmalıdır. Sınıf içindeki çalışmalar zaman zaman değişeceğinden
çocuk gerek duyduğunda, sınıf içinde en iyi duyma ve görme yerini kendisi seçebilmeli oraya
gitmesi için serbestlik tanınmalıdır.
İşitme engelli çocuk sınıfta yokken sınıfta onun problemi anlatılmalı, arkadaşları bu konuda
uyarılmalıdır. İşitme engeli olan çocuk sınıftaki her türlü etkinliğe katılmalıdır. Kümelere
girebilmesi için gereken beceriler ona kazandırılmalıdır. Öğretmen sınıfa topluca soru sorduğunda
işitmesi engelli çocuğun söylenenleri anlayacağından emin olması gerekir. Öğretmen çocukla
konuşurken dudaktan anlama kısmına dikkat etmelidir. İşitme engelli olan çocuklar sınıftaki
etkinlikleri ya gözle sürekli ve zorlu bir dinlemeyle izlemeye çalışacaklarından ötürü bu tip
çocuklar diğer öğrencilerden daha çabuk yorulabilirler. Bu husus dikkate alınmalıdır.
Çocuğun işitmesinde ve dikkatinde dalgalanma olabilir. Bundan ötürü bu tip çocuklar bazı
günler, diğer günlere göre daha iyi işitebilirler. Bu gerçeğin bilinmesinde yarar vardır.
Nezle, Grip, kabakulak ve benzeri hastalıklarda çocuğun eğitimi üzerinde özenle
durulmalıdır. Önem verilmediğinde bu gibi rahatsızlıklar çocuğun işitme güçlüğünü arttırabilir.
Çocuğun içinde bulunduğu işitme ortamını bozan en önemli etkenlerden biri de gürültüdür.
Öğrencinin kullandığı işitme cihazı bu gürültülü sesleri daha fazla yükselteceğinden çocuk bu
ortamdan rahatsız olacaktır.
Sınıfta bulunan her işitme engelli çocuğun işitme cihazı takması eğitim almasını
kolaylaştırıcı en büyük etkendir. Öğretmen her sabah bu işitme cihazlarının çalışıp çalışmadığını,
açık olup olmadığını ve pilinin yeterli olup olmadığını mutlaka kontrol etmelidir. Ayrıca çocuğun
canı istediği zaman cihazı kapatıp sessizliği tercih etmesi önlenmelidir.
Sınıfında işitme engelli çocuk bulunan öğretmenin dikkat ve önem vermesi gereken en
önemli noktalardan bir diğeri de ders anlatımı esnasında kullanılacak olan araç-gereçlerin seçimi ve
hazırlanmasıdır. Araç-gereçler çocuğun gözüne hitap edip, konu hakkında bilgi verebilecek nitelikte
olmalıdır. (Büyük resimli araçlar, somut nesneler, haritalar, deney araçları vb...)
NİLÜFER REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Sayfa 9
EĞİTİM PROGRAMLARININ UYGULANMASI İLE İLGİLİ ESASLAR
İşitme engelli çocuklar soyut kavramları güç öğrenir. Kavramlar, basit hale getirilip
somutlaştırılarak öğretimde uygulamaya konulmalı, soyut veya fonksiyonel kavramlar ele
alınmamalıdır.
İşitme engelli çocukların konuları izlemede başlangıçta dikkat ve yetenekleri sınırlıdır. Bu
sebeple ünite bütünü ile ele alınarak konular kısa süreli zaman dilimleri içinde bölümler halinde
işlenmelidir.
Öğrenme, rastlantılardan çok programlara bağlı ve öğretmen gözetiminde yapılmalıdır.
İşitme engelli çocuğun yetenekleri sınırlı ve yalın olduğundan başlangıçta konuları birbirine
bağlıyamaz. Bu durum dikkate alındığında çalışmaların daha çok kişiselleştirilmesi gerekir. Temel
bilgi beceri ve kavramlar geliştikçe küme ve grup çalışmalarında da yer alacaktır.
Öğretime çocuğun gelişim ve seviyesine uygun araç-gereç ve çalışmalarla başlanmalıdır.
İşitme engelli çocuklar için araçlar, onların zihinlerini yalın olmaktan kurtarır. Araç ve konular
kavram kazandıracak nitelikte olmalıdır. Bunun için en önemli olan yakın çevreden bir eğitim
laboratuarı gibi yararlanılmalıdır. Çocuğa en yakın olan ilgi ve ihtiyaç duyduğu eşya, olay ve
durumların kavratılmasına öncelikle önem verilmelidir. İlk günlerde, günlük yaşantının kaçınılmaz
parçaları olan yeme, içme, hareket, kişisel ve toplumsal ilişki eşya ve olaylarla ilgili kavramlar
verilmeli, daha uzak ve soyut kavramlara geçilmemelidir.
Günlük çalışmalar başlangıçta çocukların seviyelerine uygun ve basit olmalıdır.
Kişisel öğretme etkinlikleri çıkış ve ağırlık noktası olmalıdır.
Başarılı öğrenciler diğer öğrencileri eziklik ve aşağılık duygusuna götürmeyecek şekilde,
öğretmen tarafından görülüp en iyi biçimde değerlendirilerek uygun şekilde ödüllendirilmelidir.
Olumsuz ifade ve davranışlara yer verilmemelidir.
Güven sarsıcı, onur kırıcı söz ve davranışlardan şiddetle kaçınılmalıdır.
Acele, telaşlı, güvensizlik telkin eden söz ve davranışlar yerine sakin, kararlı, tutarlı ifade ve
davranışlara yer verilmelidir.
Öğretmen çocukta öğrenme dikkati, istek ve heyecanını canlı tutup geliştirmeye özen
göstermelidir.
NİLÜFER REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Sayfa 10
YAKIN ÇEVRE
Okuldan sonra içine katılacağı ve etkili bir üyesi olacağı yakın çevre işitme engelli
çocukların eğitim ve öğretiminde esas alınmalıdır. Çocuğun psikolojik yapısı eşya ve olayları
kavrama açısı dikkate alınarak somut kavramlar yakın çevreden seçilip alınmalıdır. Somut
kavramlar geliştirmek suretiyle soyut düşünceye yol açılmalıdır. Yakın çevre eğitim amaçlarına
ulaşmak için bütün sınıflarda hareket noktası olarak kabul edilmelidir. Çünkü yakın çevre öğrenme
isteği ve öğrenme gücü yaratan, öğrenme kolaylığını doğuran en büyük faktördür. Yakın çevre
incelendikçe daha çok tanıma; dolayısıyla çevreyi, yurdu daha çok sevme imkanı sağlanır. Bunun
için doğa, toplum, kültür, turizm, tarım, orman, sağlık, yönetim, folklor, endüstri, ulaştırma, geçim
kaynakları vb. incelemeler yapılmalı, çevresel ihtiyaç ve problemler belirlenip kavranmalıdır.
Çevrenin geliştirilip güzelleştirilmesi, çevredeki kötü şartların düzeltilmesi için olumlu tavır ve
alışkanlıklar kazandırılmalıdır. Bunun için yakın çevre ile ilgili ilişkiler sonunda, çocukta bir takım
değişme ve yeni gelişmeler olacaktır. Bunlar kişinin kişisel ve toplumsal hayatında başarılı olmasını
sağlar.
Okul, çevre, toplum ile iyi ilişkiler kurmalı ve karşılıklı etkileşim sağlanmalıdır. Okul,
çocukların bilgi, görgü ve kavram gelişimini sağlamak için eğitsel geziler, sergiler, müsamereler ve
aile toplantıları yapmalıdır. Böylece eğitim ve öğretim çalışmalarında çevre ilkesine uyularak içinde
yaşanılan yerin başlangıç noktası olarak alınmalı, yakın çevreden ve bu çevrenin bütün
kaynaklarından en iyi şekilde yararlanılmalıdır.
METOT VE TEKNİKLER
İşitme engellilerin eğitim öğretim çalışmalarında amaca ulaşmak için kullanılacak metod ve
teknikler çok önemlidir. Bütün bu çalışmaların amacı, işitme engellilerin özür ve özelliklerine
uygun metodlarla beden, zihin ve sosyal yönden geliştirme, duyma ve konuşma eksikliği sebebiyle
görülen gelişim yetersizliklerini imkanlar ölçüsünde gidererek onları, sorumluluklarını bilen
kendisine, ailesine ve topluma yararlı kişiler olarak yetiştirmektir. Bu sebeple öğretmen işitme
NİLÜFER REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Sayfa 11
engellileri eğitim öğretim çalışmalarında amaçlara ulaştıracak metod ve teknikleri benimseyip
uygulamalıdır.
Öğretmen konuların işlenişinde ihtiyaca göre ve bu konuya göre soru cevap, gezi, gözlem,
inceleme, araştırma, laboratuar, iş gösterme, proje, deney, problem çözme gibi metod ve tekniklere
yer verebilir.
Konuların işlenişinde ferdi çalışma esas alınmakla birlikte sınıf seviyesi yükseldikçe küme
çalışmalarına yer verilmelidir. İşitme engellilerin geç öğrenme ve çabuk unutma özellikleri dikkate
alınarak öğretimde pekiştirmeye ve unutmayı önlemek için aralıklı tekrarlara önemle yer
verilmelidir. Öğrencilerin kendi kendilerine çalışma ve öğrenebilmeleri için temel bilgi, beceri ve
alışkanlıklar öncelikle kazandırılmalıdır.
PROGRAM UYGULAMASINDA ÖĞRETMENİN GÖZÖNÜNDE BULUNDURACAĞI
HUSUSLAR
Çocuklara dostça davranmalı, onlarla bireysel olarak ilgilenmeli problemlerinin çözümünde
yardımcı olmalı ve rehberlik etmelidir.
Çalışmalarda çocuğun ilgisini ve bilgi seviyesini tanıyıp, milli yararlarımıza uymayan ve
eğitsel değer taşımayan güncel konulara yer verilmemelidir.
Her çocuğun değişik ilgi ve ihtiyaçlarını karşılayacak, yeteneklerini geliştirecek imkanlar
hazırlanmalıdır.
Öğretmen yakın çevreyi tanımalı, öğrencilerin iyi yetişmesini sağlamalı ve örnek davranışlar
göstermelidir.
Eğitim öğretim çalışmaları konusunda sürekli kendisini yenilemeli, incelemeler yapmalı,
mesleki toplantılara katılmalı, yenilik ve gelişmeleri izleyerek uygun gördüklerini uygulayıp
sonuçlandıran meslektaşlarından yararlanmalıdır.
Derslerde gerekli araçları bulundurmaya özen göstermeli, yapabileceği araçları öğrencilerle
birlikte hazırlayıp kullanmalıdır.
Tabiat ve sosyal çevre canlı bir araç olarak kullanılmalıdır.
İşitme engellilerin görme organlarının önemi dikkate alınarak, yapılacak gezi, gözlem,
deney, inceleme, araştırma, kaynak kişi, kitap film ve diyaların niteliklerini önce kendisinin görüp
yeterlik sağlandıktan sonra öğrencilere göstermeli, karşılaşılan güçlükler giderilerek sonuçlar
değerlendirilmelidir.
NİLÜFER REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Sayfa 12
Öğretmen öğrencileri birbiriyle ve çevresindekilerle iyi ilişkiler kurmaya, güzel geçinmeye
ve zamanını verimli kullanmaya teşvik etmelidir.
Öğrencilere yanlış bilgiler vermekten sakınmalı, işitme engellilerin özellikleri nedeni ile
öğrenilen bir yanlışı düzeltme zorluğu dikkate alınarak doğru kavramların verilmesine azami gayret
gösterilmelidir.
Eğitim amaçlarına ve konulara uymayan, bezginlik ve bıkkınlık uyandıracak ödevlere karşı
öğrencilerin olumsuz tavır geliştirmeleri için, öğrencilerin ödevlendirilmesi konularında azami
dikkat gösterilmelidir.
Verilen ödevler, işlenilen konuların pekiştirilmesi ya da yeni bir konu için hazırlık
çalışmaları türünde olmalıdır. Seviyesine uygun belli zamanlarda yapılabilecek nitelikte ödevler
verilmeli. Ödevler yapıldıktan sonra kontrolü yapılarak yanlışlar mutlaka düzeltilmelidir.
İhtiyacı olan öğrencilere dışarı çıkmaları için izin verilebileceği gibi öğrencilerin ders
sırasında ilgisiz kalıp başıboşluğa alışması için izin verilmemelidir.
Sınıfta belli çocuklar üzerinde durulmamalı, her çocuğun gelişmesine ve aktif olmasına
önem verilmelidir.
Öğrencilere okul ve kişisel eşyalarını iyi kullanma ve koruma, bakım ve onarımı, temiz ve
düzenli olma alışkanlık ve becerileri kazandırılmalıdır.
Okulda öğrenciye günlük yaşantısında beden ve ruh sağlığını koruma, temiz ve tutumlu
olma alışkanlıklarını kazandırmaya çalışmalıdır.
İŞİTME ENGELLİ ÇOCUKLARIN EĞİTİMİ İÇİN VELİYE ÖNERİLER
 İşitme engelli öğrenci mümkün olduğunca çocuğun konuşulanla ilgili olabilecek, görsel
ipuçlarından yeterince yararlanabilmesi sağlanmalıdır.
 Çocuğun evde ders çalışırken yeri ışık kaynağına karşı olmalıdır. Işık kaynağına sırtı dönük
oturması, bu mümkün değilse ışığın yandan gelmesi ona net ve rahat bir ortam
sağlayacaktır.
 Gürültünün bir ölçüde azalmasını sağlayacak şekilde oda ortamı hazırlanmasının önemi
büyüktür.
 İşitme engelli çocukla konuşurken, yüksek sesle konuşmak, abartılmış ağız hareketleri
çocuğa yarar yerine zarar verecektir.
NİLÜFER REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Sayfa 13
 Evde çocuğa yeni bir sözcük öğretilecekse, öğretilecek sözcük tek başına değil cümle
içersinde verilmelidir.
 Konuşurken fazla hareket etmemeye, mümkün olduğunca çocuğa yüzü dönük ya da yan
durmaya çalışılmalıdır. Arkası dönük konuşulmamalıdır.
 Öğrencinin kapasitesi göz önünde bulundurularak, gereğinden fazla zorlanmamalıdır.
 Diğer
normal
çocuklarla
kıyaslanmamalıdır.
Mümkün
olduğunca
başarısızlık
yaşatılmamalıdır.
 Başarısı anında ödüllendirilmelidir. En ufak başarısı görülmeli ve takdir edilmelidir.
 Anlamadığı ya da yanlış anladığı konular tekrarlanmalıdır.
 İşitme engelli öğrencilerin dikkatleri genelde dağınıktır. Bu nedenle ev içersinde gereğinden
fazla görsel ve işitsel dikkatini dağıtabilecek uyarım bulunmamalıdır.
 Herhangi bir çalışma yaptırılırken mutlaka araç gereç kullanılmalıdır.
 İşaret dili kullanılmamalıdır. Bu çocuğun konuşma gelişimini olumsuz yönde etkileyecektir.
 Mümkün ise işitme cihazı kullanılmalıdır. İşitme cihazı kulaktan çıkartmamasına dikkat
edilmelidir.
 Çalışma süresi başlangıçta az olmalı, zamanla çalışma süresi arttırılmalıdır.
 Zaman zaman bireysel çalışılmalıdır.
 Çocuğun arkadaşlarına işitme engeli hakkında bilgi verilmelidir.
 Çocuğun eğitimi konusunda sabırla kavranılmalı bıkkınlık gösterilmemelidir.
 Davranışsal iletişimden (dokunma gibi durumlar) kaçınılmalı ve işitme engelli çocuğun
işitme kalıntısını kullanabilmesi için sözel iletişim kurulmalıdır.
 Çocuğun hareketleri istenmeyen şekilde olursa hayır diyerek ikaz edilmeli, eğer çocuk sözel
cezadan anlamıyorsa yüz ifadenizi değiştirerek istenmeyen bir hareket yaptığının farkında
olunmasına yardımcı olunmalıdır.
 İşitme engelli çocukta normal işiten çocuk gibidir. Diğer çocukların arasına, oyunlarına
katılmak ister. Bu nedenle çocuğun sahip olduğu engeli, onun sınıfta bulunmadığı bir
zamanda, sınıf arkadaşlarına anlatılmalıdır.
NİLÜFER REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Sayfa 14
 İşitme engelli çocuğa konuşmayı kazandırmak için tek tek sözcükleri öğretmek yerine
günlük doğal ortamlardan yararlanın. En kolay ve kalıcı öğrenme yaşantılarımız aracılığıyla
kazanılan öğrenmedir.
 İşitme engelli çocuğu konuşması için zorlamayın; ama onda konuşma ihtiyacı yaratın.
Çocuğu konuşması için zorlamanız onda bıkkınlık yaratacaktır. Konuşmaya ihtiyaç
duymasını sağlamak gelişimi için çok daha önemlidir.
 Çocukluktan ergenliğe geçişte işitme engelli gençlerde işitme engelinden dolayı işiten
akranlarıyla arkadaş edinmede güçlükler, cihaz takmada isteksizlik gibi sorunları görülebilir.
Bu sorunlar çocuğunuzla kuracağınız yakın ve içten bir iletişim giderilebilir.
 Çocukluktan ergenliğe geçişte işitme engelli çocuklarında mutlaka yapamadıkları,
beceremedikleri şeyler vardır. Gelin biz onların yapamadıklarına beceremediklerine değil de
yapabileceklerine güçlü yönlerine bakalım, onları geliştirmeye çalışalım.
NİLÜFER REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Sayfa 15
Download