C, Senatosu B : 33 ma yuvarlanınca, hiç kimseyi suçlamaya hakkımız ol­ mayacaktır. Bugün Devleti içinden vuran kanlı çetelere karşı Parlamentonun % 90'ı barış ve ğüçbirliği istediği hal­ de, bazı siyasi parti liderleri ve onun çevresindekiler, «inadım, muradırridır» diyerek, barıştan ve birlikten kaçıyorlar. Kendi ihtiraslarına Devletin kaderini peş­ keş çekerek, iktidar koltuğunu kendi demirbaşları ha­ line getirmeye çalışan ve Hükümet bunalımını Devle­ tin bunalımı 'haline sokanlara karşı Devletin başı, 'boynunu bükerek rica etmemeli. Kendisine verilecek yetkiyi kullanarak, karma bir hükümetin kurulması gerekiyorsa onu kurabilmeli, en uygun alternatif ne ise onu uygulamalı. Aksi halde, bir ay içinde istik­ rarlı bir hükümet kurülamazsa, derhal seçime gidile­ ceğini ilan edebilmelidir. Böyle olunca, tüm parla­ menterler, kendi liderlerini uzlaşmaya zorlar ve onla­ rın direnmelerine karşı koyarak, Devletin bunalım­ dan kurtulmasına yardımcı olabilirler, Sayın senatörler; Bu yetkiler demokrasiyi zedelemez; ancak demok­ rasiyi örseîenımekten kurtarır. Demokraside özgürlük vardır; fakat özgürlükleri katleden özgürlük olamaz. Disiplinsiz bir demokrasi, anarşinin ta kendisidir. Tüm yönetimlerin amacı, önce Devleti korumaktır. Bir kez daha belirteyim ki, Devlet bir vücuttur, rejimler birer elbise. Vücut yök olursa, bu elbiseyi neye ve kime giydireceğiz?.. Öyle ise geliniz, vücudu­ muzun varlığından önce, elbisemizin rengini, ütüsünü dü­ şünmeyelim. Önce vücudumuzu koruyup, onu güçlen­ direlim. Türk ulusu, liderler ulusudur. Bugün bu liderlik, kişi egemenliği değil, kanun egemenliğidir. Çünkü Türk ulusu, bağımsızlığa, özgürlüğe ve disiplinli, âdil bir demokrasiye gönül bağlayan bir ulustur. Türk ulusu, başıboş, dağınık, sorumsuz ve heyecansız bir ulus olmak İstemiyor. Türk ulusu, kanun egemenliği­ ne bağlı, kıvançta ve tasada ortak birlik ve düzenliğe Saygılı bir ulus olarak varlığını sürdürmek istiyor. «Türküm, ne mutlu bana» diyebilen herkes, Türk Devletinin gücünü, şeref ve haysiyetini kendi özbenüği sayarak, ona mutlak itaat etmeyi en kutsal bir ibadet kabul etmelidir.. O, Devletin Başını tüm başla­ rın üzerinde ve tüm başların önünde tazimle eğildiği bir baş olarak görmek ister. BAŞKAN — İki dakikanız var efendim. HAMDİ ÖZER (Devamla) — Gerekirse, bu ba­ şa kendi başını adamaktan kaçınmaz. Öyle ise, Dev­ letin başının en güçlü ve en etkili bir baş olması için onun yolunda ne gibi yasal ve demokratik yasalar 3 . 2 . 1979 O : 2 Varsa, yetki gerekiyorsa onu vermekten kaçınmayalım arkadaşlar. Sürem bittiği için vakti daha fazla uzatmayaca­ ğım. Konuşmamı bitirirken Bütçenin Cumhurbaşkan­ lığımıza, Devletimize, ulusumuza ve Cumhuriyetimi­ ze hayırlı ve uğurlu olmasını diler, hepinize saygılar sunarım. BAŞKAN — Sayın İlhan, buyurunuz efendim. İSMAİL İLHAN (Muş) — Sayın Başkan, değerli senatörler; Grup sözcüleri Cumhurbaşkanlığı Bütçesi üzerin­ de görüş, tenkit ve temennileri dile getirdiler. Aynı konuda ben de bir bağımsız üye olarak kişisel gö­ rüşlerimi belirtmeye çalışacağım. Sözlerime başlamadan önce, Cumhurbaşkanlığı mensuplarına saygılarımı sunarım. Bundan önceki yıllarda Cumhurbaşkanlığı Bütçele­ rinde de değindiğim gibi; Cumhurbaşkanı Türk Dev­ letini içeride ve dışarıda temsil eden, Tüfk milleti­ nin birlik ve beraberliğinin en büyük sembolüdür. Anayasa gereği hiçbir partiye bağlı olmadığı, için ka­ rar ve beyanatlarında tarafsız kalmaya, partiler ara­ sında ayırım yapmamaya azami gayret göstermek durumundadır. Gerçekten Sayın Cumhurbaşkanı Korutürk, Anayasanın bu tarafsızlık ilkesine uymaya ge­ nellikle gayret ve titizlik göstermiş ve bunda da bü­ yük ölçüde muvaffak olmuştur. Cumhurbaşkanlık makamının manevi değerine, bu makamın küçük politik hesaplarla yıpratılmaması ge­ reğine içtenlikle inananlardanım. Ancak, yine bu ne­ denle bu yüksek makama duyduğum derin saygı ve hürmetten dolayı bir noktaya değinmem gerektiği kanısındayım. Ülkemizin içinde bulunduğu anarşik ortamdan, kardeş kavgasından; herkesten çok Devlet Başkanımız Korutürk'ün üzüldüklerini biliyorum. Nitekim, bu üzüntülerini çeşitli beyanlarından ve giderek bozulan sağlık durumundan da anlamak mümkündür; fakat bu anarşik olayların önlenmesi konusunda görev yap­ makta olan Hükümet Başkanlarına karşı takındıkla­ rı tutum ve davranışları açısından bilhassa son iki yıl süresince eşit muamele etmemiş oldukları kanı­ sındayım. Büyük bir vatandaş kitlesi, Sayın Cumhurbaşkanı­ nın 1977 yılında, İkinci MC Hükümeti zamanında Hacettepe Üniversitesi öğretim üyelerinden Doçent Sanaîan.'ın bir suikast neticesinde yaralanmasından son­ ra, zamanın Başbakanı Sayın Demirel'e gönderdikleri uyarı mektubunu pek yadırgamamış ve hatta bazı­ ları bu tutumundan dolayı Cumhurbaşkanım kutla- — 168 —