T.B.M.M. B : 59 21.12.1994 O :1 nakları, doğal güzellikleri ve Hierapolis antik şehriyle, eşine az rastlanır bir kültür ve doğa parça­ sıdır. Bu özellikleriyle hem korunması, geliştirilmesi, değerlendirilmesi gerekli bir alan ve hem de millî ve milletlerarası turizmin, artan ilgisine sahne olan bir yöremizdir. Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Türkiyemizi 2000'li yıllara, insanî, fiziki, teknolojik ve kültürel hazineleriyle, barış ve huzur içinde ulaştırmak için; her türlü koşulda, millî birlik ve bera­ berliğimizi ayakta tutmaya mecburuz. Güç günlerde olsun, güzel günlerde olsun, geçmişten bir hoş sedayı yüreğimizde duymak, bugünümüzü kardeşçe, zorluklarıyla ve fırsatlarıyla paylaşmak, bir sı­ cak gülümsemenin hazzını bulmak ve geleceğe, gelecek nesillere bırakacağımız, canımızdan aziz bildiğimiz büyük Türkiye için, bir ümit ışığı hayal etmek için, kültürel hizmetlere her şeyden çok ihtiyacımız olduğu kanısındayım. Bu çabanın içinde olduğunu memnuniyetle müşahede ettiğim Kültür Bakanlığı yetkililerine, Başarılar ve kolaylıklar diler, 1995 malî yılı bütçesinin Kültür Bakanlığına, devletimize, milletimi­ ze, bilhassa sanat çevrelerine hayırlar getirmesi dileğiyle, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlarım. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN-Teşekkür ederim Sayın Hoşver. DYP Grubu adına ikinci konuşmayı yapmak üzere Sayın Keseroğlu; buyurun efendim. DYP GRUBU ADINA CAFER SADIK KESEROĞLU (Sinop)- Sayın Başkan, sayın millet­ vekilleri; Kültür Bakanlığımızın 1995 yılı bütçesi üzerinde konuşmak üzere, Doğru Yol Partisi di­ ğer sözcüsü olarak huzurlarınızda bulunuyorum; Partim ve şahsım adına hepinizi saygıyla selamlı­ yorum. > Konuşmama başlamadan önce, Bakanlıkta emeği geçen bakan arkadaşlarıma ve mensuplarına huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütçe görüşmelerinde hemen hemen tüm celselerde, çok kaliteli ve doyurucu konuşmalar beklerken, ne yazık ki, konuyla ilgisi olmayan, sadece ve sadece salt politik mesajlar veren, ağır eleştiriler içeren, ama çare üretmeyen, yol göstermeyen, görüş be­ lirtmeyen ifadeler kullanılmıştır. Aslında burası hür ve her şeyi konuşmaya açık bir kürsüdür; fa­ kat bilgiyi, beceriyi, tecrübeyi ve yol gösterici politikayı konuşursak, daha yararlı olacağı hususu­ nu da ifade etmek istiyorum. . Değerli arkadaşlar, her insan doğduğu andan itibaren, kendisini, bir sosyal çevrenin, kendisi­ nin dışında gelişmiş değerlerin meydana getirdiği, ferdî ve sosyal eğilim ve davranışlar ortamı için­ de bulur. Bu eğilim ve davranışlarımızı gelenek, görenek, eğitim, hukuk, dil, din, edebiyat, güzel sanatlar ve benzerleri olarak basite irca edebiliriz. Genel anlamda kültürün, yüzlerce tarifi yapıla­ bilir ve hepsinin de doğruluk payı vardır. Zaten kültürü, belli tarif ve kalıplar içine sığdırmak da maddeten mümkün değildir. Kültürün maddî öğeleri, toplumun her hangi bir gelişme aşamasındaki teknolojik ilerlemesini, üretim ve uygulama alanlarındaki becerilerini, insanların maddî ürünler meydana|getirmedeki de­ neyimlerini yansıtır. Manevî kültür öğeleri ise, maddî öğeler en azından bir ilerleme gerçekleştirdikten sonra, o öğelere uygun olarak ortaya çıkan ve onları pekiştiren, belirgin kılan, sürekli olmayı üstlenen de­ ğerler, inançlar, davranışlar, davranış kuralları, gelenek ve göreneklerdir. Manevî kültür, toplum­ daki insanların, bir yandan doğal ve toplumsal çevrelerine ilişkin bilgilerinin genişliğini yansıtır; bir yandan da toplumsal gelişmenin belli bir aşamasında, türlü toplumsal kümelerin, sınıfların bir­ birleri karşısında yerlerini gösterir. -454-