TBMM B: 113 26 . 5.2007 O: 7 Bugünün önemli sorunlarından biri de "işçi kimdir?", "memur kimdir?" ayrımının sıhhatli ola­ rak yapılmamasıdır ve yeni tanımlara ihtiyaç duyulmaktadır. Anayasa'mızın 128'inci maddesinde ".. .kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler memurlar ve diğer kamu görevlileri eliy­ le görülür. Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hak­ ları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir." denilmek su­ retiyle statü hukukunu belirlemiş olmaktadır. Kimler bu hukuka tabi olacaktır? Bütün sorun burada ortaya çıkmaktadır. Bazı kurumlarda hiz­ metli, çaycı gibi işler memur statüsüyle yürütülürken, diğer bazı kurumlarda ise asli ve nitelikli ka­ mu hizmetlerini yürüten kişiler işçi statüsünde çalışmaktadır. Diğer önemli bir sorun da, ülkemizde işçi-memur arasındaki gelir dağılımının dengeli tutulmamasından kaynaklanmaktadır. Memurlar aleyhine bozulan ücret ve gelir dengesi iş barışını bozmaktadır. Değerli milletvekilleri, demokrasinin olmazsa olmaz birtakım unsurları vardır. Bağımsız ve ta­ rafsız yargı, bağımsız ve tarafsız basın, özerk ve tarafsız üniversiteler gibi güçlü ve çalışma yaşa­ mına hizmet eden sendikalar da en az bu kurumlar kadar demokrasinin kök tutması için önemli ve gereklidir. Ülkenin tüm yörelerinde örgütlenebilecek, ekonomik, sosyal ve siyasal yaşamı etkileye­ bilecek kadar önemli sivil kuruluşlar, sendikalar... Bugün, Türkiye'de hem sendikaların güçsüz ve etkisiz oluşundan hem de sendika ağalığından demokrasi çok ciddi zarar görmektedir. Küreselleş­ me ve bunun doğal sonucu olarak sınır tanımayan çok uluslu büyük sermayenin işçi sendikalarını önemli ölçüde kan kaybına uğrattığı bilinmektedir. Bu nedenle, 18'inci ve 19'uncu yüzyıllarda oldu­ ğu gibi çalışma yaşamında da bazı sorunların ortaya çıkması ve yeni bir köleliğin baş göstermesi muhtemeldir. Bu nedenle, klasik sendikal anlayışın da sorgulanması ve çağın gereklerine ve küre­ selleşmenin etkilerine göre yeniden ele alınması gerekmektedir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Özcan, lütfen toparlayınız. HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla)- Ayrıca bu konuda, gerek ILO'nun gerekse Avrupa Birliği'nin, işverenleri, işçileriyle birlikte iş yerlerini ortak yönetmeye zorlayan çabalarından da yararlanılması gerekmektedir. İşçilerin çalıştırıldıkları iş yerleriyle ilgili bilgi edinme ve iş yeriyle ilgili düşünce ve birikim­ lerini işverenle paylaşmak hakkını her iki kuruluş da kabul etmektedir. Kayıt dışında çalışmak zorunda bırakılan ve bugün sayıları 6 milyonu aşan işçinin varlığı, Ana­ yasalında devletin sosyal bir devlet olduğunu yazan ülke için gerçekten büyük bir acıdır. Bu işçilerin her türlü yöntem kullanılarak kayıt altına alınması hem çalışma barışı bakımından hem de verilere bakıldığında önem arz etmektedir. Değerli milletvekilleri, görüyoruz, sendikalaşma konusunda bazı belediyeler de -siyasi davra­ nanların- işçileri kendi isteklerine göre sendikalaşmaya zorlamaktadır. Bu da doğru değildir. Çünkü, işçi, emeğiyle çalışabilen, yerine göre de yoksulluğun en perişan olan kesimi; insanları kendi istek­ lerine bırakmadan, baskıyla başka sendikalar emrine vermek çok yanlıştır, dayatmacı bir anlayıştır. Bu dileklerle yüce Meclisi saygıyla selamlar, bütün işçilere, bütün emekçilere, bütün sendika­ lara başarılar dilerim. BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özcan. Madde üzerinde başka söz talebi yok. Soru-cevap işlemi yapılacaktır. Sayın Çetin, buyurun. İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Bakanım, iki buçuk yıl önce, Bilim Kurulu olarak hazırlayıp taraflara gönderdiğiniz, tarafların da Bakanlığınıza gönderdiği, 2821 ve 2822 sayılı Yasalara ilişkin değişiklik tasarılarının Meclis gündemine getirilemeyişinin nedenini sizden öğrenmek istiyorum, bir. -256-