- i-ıi\ 2012`nın, küresel ekonomi açısından risk algrsı şen ticaret

advertisement
- i-ıi\
Ilt
{
2012'nın, küresel ekonomi açısından risk algrsı
yüksek bir sene olarak başladığını beliıten Marmara Ünıversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şahamet Bülbül, bunun temel
sebebinin Euro Bölgesi'ne ilişkin kaygıların artmasından kaynaklandığını söyledi. Prof. Dr. Bülbül,
"Bu kaygılar hem beklentileri hem de gerçekleşen ticaret hacmini olumsuz etkileyerek, dünya
genelinde büyüme oranlarını aşağıya çekti. Euro
Bölges resesyona girdi. euro dışında kalan İngiltere dahi resesyondan kaçamadı" diye konuştu.
3rezılya, Hindistan ve Çin'in, 2012'de son ]O
yıllık büyüme peıJormanslarının oldukça altın-
da gelişme gösterdiğine dikkat çeken Şahamet
Bülbül, ABD ekonomisinin ise Amerika Merkez
Bankası'nın (FED) genişletici polit kaları sayesinde, beklentilere paralel olarak yüzde 2 civarında
büyüyebildiğini kaydetti, Bülbül, sonuç olarak,
dünya ekonomisindeki yavaşlamanın, petrol baş-
ta olmak üzere emtia fiyatlarında da gerilemeye
neden olduğunu vurguladı.
Büyümeyle ilgili yaşanan bu olumsuz gelişmelerin
yaz aylarından itibaren merkez bankalarını parasal genişleme politikaları uygulamak üzere harekete geçirdiğini söyleyen Prof. Dr. Bülbül, "Avrupa
Merkez Bankası (AMB) euroyu desteklemek için
sınırsız tahvil alımı yapabileceğini açıkladı. Buna
parael olarak FED, parasal genişlemede QE-3
olarak adlandırılan yeni bir döneme geçti ve enfasyon hedefinin yanına düşük işsizlik hedefini de
koydu Brezilya'dan Çin'e kadar birçok merkez
bankası da büyümeyi destekleyen likidite aıtışına
başladı" dedi.
Aynı süreçte, ekonomik açıdan büyük risk oluşturan Euro Bölgesi'ndeki bu algıyı düzeltecek bazı
gelişmelerin de yaşandığını belirten Şahamet Bülbül, Euro Bölgesi'nde merkezi bir bankacılık denetiminin oluşturulması ya da Yunanistan'da borç
sorununu çözmek üzere kısmi borç yapılandırılmasına gidilmesi gibi yapısal bazı adımlann risk
algısını bir miktar azalttığını kaydetti.
"
*y*ı::*ıiı ı*tıı,i;:ııi;i .İtş Li}|Aş ı]!.jti"
Türkiye ekonom
isi n n 201 2 y ılında önemli oranda
yavaşlayarak yizde 2,5 civarında büyüme gösterdiğini anlatan Şahamet Bülbül, şu değerlendirmeyi yaptı: "Türkiye ekonomisinin yavaşlaması
beklenmedik bir gelişme değildi. Çünkü yüksek
cari işlemler açığını kontrol altına almak için para
ve maliye politikaları ekonomiyi yavaşlatıcı yönde
uygulanmaya başlanmıstı.
Oıta Vadeli Program'da büyüme hedefi yüzde 4
olarak belirlenmişti. Ozellikle Euro Bölgesi'nden
kaynaklanan dış talep sorunları nedenlyle, büyüi
.^,.E
....ş
ğ
me beklentiledn de altında yüzde 2,5 civarında
gerçekleşti. Bu yavaşlama yüzde 10 civarında
olan yıllık enflasyonu yüzde 6 civarına, cari açığın
gayrisafi yurt içi hasılaya (GSYH) oranını ise yüzde
0'lardan yüzde 6,5'lere düşürdü."
Büyümenin kompozisyonuna bakıldığında, 2012
yılında ekonomideki büyümenin temel belirleyici
unsurunun dış talep olduğunu söyleyen Şahamet
Bülbül, iç talebin yıllık büyüme oranına etkisinin
]
ilk üç çeyrekte yüzde O civarında
seyrettiğine
dikkat çekti. Bülbül, 2012 ylının son çeyreğinde
ise iç talebin ve kamu tüketim talebinin büyüme
oranına katkı sağlamaya başladığı düşüncesinde
olduğunu ifade etti.
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın (TCN/B)
başanlı politikaları sayesinde, Türk ekonom isinde
büyüme anlamında yumuşak inişin ve finansal istikrarın korunmasının 2012 yılına damgasını vurduğunu söyleyen Şahamet Bülbül, "TCMB, para
politikasında geleneksel politikaların dışına çıkarak bir politika çerçevesi çizdi ve kanaatimizce şu
ana kadar oldukça başarılı bir performans ortaya
koydu" dedi.
"Enfinsynıı y{ied* 6"§,5 araşında seyı.edeı""
dan itibaren büyümeyi destekleyen genişletici
bir yön aldı. Şüphesiz bu uygulamaların etkisi
hemen hissedilmeyip, belli bir zaman sonra bu
etkiler görülmeye başlayacaldır. Zira para politikası etkilerini 6-1 8 ay arasında gösterir. Bu yılın
ilkbahar aylarından itibaren para politikasının büyümeye pozitif etkiledni muhtemelen göreceğiz.
Büyümeyle birlikte cari işlemler açığında bir aıtış
ortaya çıkacaktır. Bu verinin şu anda hükümetin
hedefi olan 65 milyar dolar civannda kalması olası görünüyor. Yüzde 5 olan enflasyon hedefinin
gerçekleşmesi ise çok kolay olmayacak. Mevcut
yapıda enflasyonun yüzde 6-6,5 arasında seyretme olasılığı daha makul görünüyor."
2013 yılının temel risklerinden bir diğerinin Euro
Bölgesi'ndeki resesyonun derinleşmesi ve risk al
gısının artması olduğunu kaydeden Şahamet Bülbül, diğer risklerin ise bulunduğumuz bölgedeki
jeopolitik olumsuz şok gelişmelerden kaynaklandığını söyledi. 2013 yıl sonu enflasyonunun tah-
minen yüzde 6'lar civarına çıkacağını belirten
Şahamet Bülbül, "Bu durumda bono ve tahvil
faizlerinin yizde 6-7, mevduat faizlerinin yüzde
7,5-8 aralığında seyretmesi olasıdır" diye konuştu.
2O12 yılının ikinci yarısında yaşanan gelişmelerin
"Emtiş f iy*tlaı-ınrla şrtış ı,islç riLıışttıı,şbilir"
küresel ekonomiye ilişkin risk algısını bir miktar
azalttığını belirten Şahamet Bülbül, bu durumun
devam etmesi halinde 2013 yılı büyüme hedeflerinin daha ulaşılabilir göründüğünü söyledi.
Son sekiz yıla bakıldığında, 2012 yılının düşük
Şahamet Bülbül, sözlerini şöyle
nara nnlitilzacı
nan}iXimiz
sürdürdü:
a.,liil a.,,n
enflasyonla kapatıldığını söyleyen Şahamet Bülbül, 2013 yılında enflasyonun yüzde 5'lere gerilemesinin mümkün olduğunu, ancak bunun kolay
olmayacağının göründüğünü ifade etti.
yul lul l yuzuu o,t,t, Şuvlyuşll le
ll
lulglll! ijl Illllsalal
ul lulluğ
l
Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şahamet Bülbül, şöyle
devam etti:
"Dolayısıyla gerekli şartlar oluşursa enflasyon yüzde 5'in bile altına inebilir. 2013 yılında Türkiye'de
talep enflasyonu baskısı olmayacak. Çünkü kapasite kullanımı normal seviyelerin altında ve çıKı
açığı bu lun uyor. MaIiyet enf lasyonun u tetikleyebilecek emtia fiyatları ve döviz kudannı yakından izlemek gerekiyor. Dünya ekonomisinde bir toparlanma beklendiği için yılın ikinci yarısında emtia
fiyatlarından kaynaklanan bir risk oluşabilir.
"
ı;çı;r** ii* br]şçş perf*r*ıenea iiisklii"
desteklediğini kaydeden Şahamet Bülbül, "Yatırım yapılabilir seviye demek, daha düşük faizle
daha çok yatırım çekmek demektir. Bu not artışı Türkiye gibi tasarruf açığı olan bir ülkenin finans man taraf n daki riskleri n i azallarak b üyü m e
hedefine ulaşılmasını kolaylaştıracaktır" diye ko-
Dünyada likidite bolluğunun devam etmesi ve
ı
nUŞtu.
Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülke için yatırım
harcamalarının artabileceği çok büyük bir alanın
bulunmadığını söyleyen Şahamet Bülbül, en aAndan yatırım ödeneklerinin GSYH deflatörü kadar
artmasının ve son yıllarda düşen faiz harcamala-
l
rıyla beraber yatırım harcamalarına daha
şu ana kadar görüldüğünü söyleyen Şahamet
fazlakay-
nak aktarılmasının sevindirici olduğunu ifade etti.
Şahamet Bülbül, 2013 yılı bütçesini ise şöyle
to-
parlanma beklediklerini ve bu durumun ihracata
kısmen olumlu yansıyacağını kaydetti. Şahamet
Bülbül, ihracatın 160 milyar doları, ithalatın ise
255 milyar doları geçme ihtimalinin yüksek göründüğünü vurguladı.
Euro krizinin derinleşmeyeceği ve jeopolitik risklerin artmayacağı bir ortamda büyümenin yüzde
4'ün üzerine çıkmasının muhtemel göründüğünü
aktaran Şahamet Bülbül, "Para politikasındaki
gevşeme bu büyümeyi temin eder. Bahsettiğimiz
riskler ortaya çıkarsa çok daha yavaş büyüme,
hatta resesyon bile sürpriz olmaz" dedi.
Ekonomide üç açığın, sürdürülebilir büyümenin
Şuyluyul l şal lal llut
Türkiye'nin notunun "yatırım yapılabilir ülke" seviyesine yükseltilmesiyle, belirsizliğin azalarak
Turkiye'nin risk primindeki düşüşün kalıcılığını
Türkiye'nin not artırım bek|entisinin devam etmesi kuiar tarafından gelebilecek riski azaltıyor gibi
görünüyor. Pozitif ya da negatif en büyük sürpriz
yine gıdadan gelebilir. Gıda fiyatlarının 2012 gibi
pozitif destek verdiği bir yıl yaşanır ise, enflasyon
yüzde 5'e düşebilir. Ancak bütün pozitif koşulların
oluşmasının çok da kolay olamayacağını kabul etmek gerekiyor."
h racatın büyümesini sü rdürmesine rağmen kü resel ekonomideki yavaşlamanın olumsuz etkisinin
Bülbül, 2013'te küresel olarak ekonomide
Lüş^ll üttlgllll
ğll9ül
Bülbül, bunların tasarruf açığı, kamu bütçe açığı
ve dış açık olduğunu belirtti. Bülbül, bu açıkların
hem enflasyon, yüksek faiz ve kur riski yaratarak
hem de beklentileri olumsuz etkileyerek sürdürülebilir büyümeyi engellediğini ifade etti.
ı
değerlendirdi: "Son yıllarda Türkiye'de bütçe hedefleri ve gerçekleşmeleri genelde birbidne yakın
oldu. Büyüme performansıyla bütçe performansı
birbiriyle ilişkilidir. Büyüme dolaylı vergiler yoluyIa
bütçe hedef lerinin tuttu rulmasına yardımcı ol uyor.
2013 yılında büyüme performansı iyileşeceği için
bütçe hedeflerinin tutma olasılığı yüksektir. Fakat
Türkiye ekonomisinde bütçe konusundaki temel
sorunlardan biri kayıt dışı ekonominin yüksek
oranda olmasıdır. Bu konuda ne kadar
hızlı iyileşme kaydedilirse,
bütçedeki iyileşmelerin kalıcılığı o kadar artacaktır."
Download